01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 189<br />

gibi aydınlar ise Latin alfabesinin kullanılması gerektiğini savunmuşlardır.<br />

Örneğin bu isimlerden Celal Nuri Bey, o günlerde harflerimizin<br />

berbat olduğundan, harfleri ıslah ile boş vakit geçirmeye<br />

lüzum olmadığından bahisle, “onun için hurûfu ıslâh gibi boş, vâhî<br />

tedâbire müracaat edeceğimize bir saat ev<strong>ve</strong>l, kemâl-i cesaretle Latin<br />

harflerini kabul etmeliyiz…Latin hurûfu hem pek tabii, hem de<br />

Türkçe lisanının tahririne Arapça harflerinden daha müsaiddir” 346<br />

diyerek bir an önce Latin alfabesini kabul etmemiz gerektiğini anlatmaya<br />

çalışmıştır. Bu alfabenin gizli taraftarlarından birinin de Sultan<br />

Abdülhamid 347 olduğu ileri sürülmektedir 348 . Adı geçen kişileri böyle<br />

bir Mücadele’ye iten ana sebep, şüphesiz toplumun pratik, kolay<br />

okunup yazılabilen <strong>ve</strong> anlaşılabilen bir alfabeye duyduğu ihtiyaçtır.<br />

Hem bu gerekçeler hem de Türkçülük akımının yaygınlık kazanmaya<br />

başlaması, Türk diline uygun bir imlâ <strong>ve</strong> yazı arayışını artırmıştır.<br />

Latin harflerinin evrenselleşmeye başlaması <strong>ve</strong> bu doğrultuda<br />

özellikle de Tanzimat sonrası Osmanlı topraklarına sızması, Meşrutiyet<br />

sonrası ilginç bazı uygulamalara gidilmesine neden olmuştur.<br />

Bu uygulamalardan biri de dönemin Harbiye Nazırı En<strong>ve</strong>r Paşa’ya<br />

346 Tarih-i Tedenniyât-ı Osmaniye-Mukadderât-ı Tarihiye, İstanbul 1331’den naklen<br />

Celâl Nuri İleri, Türk İnkılâbı, Haz. Recep Duymaz, <strong>Atatürk</strong> <strong>Araştırma</strong><br />

<strong>Merkezi</strong> Yay., Ankara 2000, s. XI.<br />

347 Özellikle II. Meşrutiyet öncesi Sultan Abdülhamid’in konuyla ilgili ciddi bir<br />

teşebbüsünden söz edilmektedir. II. Abdülhamid bilindiği gibi eğitim konularına<br />

büyük önem <strong>ve</strong>ren bir padişahtır. Bu kapsamda 1894 yılında yayımladığı<br />

bir tamim ile, okullarda Arabi <strong>ve</strong> Farsi kelimelerin yerine halk içinde yaşayan<br />

Türkçe kelimelerin kullanılmasını, bunun için de resmî yollarla bu kelimelerin<br />

tespit edilmesini istemiştir. Bu gerçek anlamda dilin Türkçeleştirilmesinden<br />

başka bir şey değildir. Tamim o dönem Maarif Nezareti’ne gönderilmiş, ancak<br />

Maarif Nazırı Zühtü Paşa’nın girişime önem <strong>ve</strong> destek <strong>ve</strong>rmemesi yüzünden<br />

sonuçsuz kalmıştır. Bu yaklaşım Abdülhamid’in milli bir dil anlayışına sahip<br />

olduğunu göstermesi açısından önem taşımaktadır (Nihat Sami Banarlı, “Sultan<br />

Hamid’in Türkçeciliği”, Hayat Tarih Mecmuası, S. 11, Aralık 1967, s.<br />

5-9).<br />

348 II. Abdülhamid’in konuyla ilgili olarak “Halkımızın büyük cehaletine sebep,<br />

okuma yazma öğrenimindeki güçlüktür....Belki bu işi kolaylaştırmak için Latin<br />

alfabesini kabul etmek yerinde olur” dediği yazılmıştır (Sultan Abdülhamid,<br />

Siyasi Hatıratım, Çev. Salih Can, Hareket Yay., İstanbul 1974, s.177-178).<br />

Ancak bu ifadelerin doğruluğu tartışmalıdır. Çoğunlukla Abdülhamid’in bu<br />

eğilimi, “garip” ya da “ilginç” bulunmakta <strong>ve</strong> kuşkuyla karşılanmaktadır (Bilâl<br />

N. Şimşir, Türk Yazı Devrimi, TTK, Ankara 1992, s. 29).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!