01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

158<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

iki Hint Müslüman önderin Başbakan İnönü’ye yazdıkları mektubun,<br />

önce dönemin muhalif gazetelerinde yayımlanması tartışmaların<br />

başlangıç noktasını teşkil etmiştir. Olay Hüseyin Cahit, Ahmet<br />

Cevdet, Velit Ebüzziya gibi gazetecilerin İstiklâl Mahkemelerinde<br />

yargılanmaları <strong>ve</strong> sonunda da beraat etmeleriyle neticelenmiştir. Sadece<br />

İstanbul Baro Başkanı Lütfi Fikri Bey Tanin gazetesinde çıkan<br />

bir yazısından ötürü 5 yıl küreğe mahkûm edilmiştir 304 .<br />

Hilâfetin kaldırılması herşeyden önce İstanbul <strong>ve</strong> Ankara basınını<br />

karşı karşıya getirmiştir. Açıkçası bu dönemde çıkan yazıların<br />

yani muhalif basında yer alan yazıların <strong>ve</strong> yaratılan gergin ortamın<br />

Ankara’nın hilâfeti kaldırma sürecini hızlandırdığı söylenebilir. Gazetecilerin<br />

İstiklâl Mahkemelerinde beraat etmesini ise muhalif basına<br />

gözdağı <strong>ve</strong>rilmesi şeklinde yorumlamak doğru olacaktır. Yine<br />

o günlerde Kozan millet<strong>ve</strong>kili Ali Saip Bey, Vakit gazetesi muhabiri<br />

Necati’yi Meclis koridorlarında dövmüş, bu olay muhabirlerin<br />

Meclis koridorlarında dolaşmasının yasaklanmasıyla kapanmıştır 305 .<br />

Ama tartışma karşılıklı tehditlerle devam etmiştir. Yaşananlar daha o<br />

tarihlerde muhalefeti susturmak için kişisel çabaların da söz konusu<br />

olduğunu bize gösteriyor. Yani sadece Hükümet grup olarak hareket<br />

etmemiş, kişisel problemler de kimi zaman zor kullanılarak çözülmeye<br />

çalışılmıştır.<br />

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren, Abdülhamid döneminde<br />

olduğu gibi mizah dergilerine de yine pek sıcak bakılmamıştır. Mizah<br />

dergilerinde Hükümetin mizahi dille sert bir şekilde eleştirilmesini<br />

CHP’li <strong>ve</strong>killer kabullenememişler <strong>ve</strong> tepkilerini göstermişlerdir.<br />

Örneğin ilk günlerde Karagöz, Akbaba <strong>ve</strong> Zümrüdü Anka isimli üç<br />

mizah dergisi aleyhinde hemen dava açılmış <strong>ve</strong> Mart 1924’te sonuçlanan<br />

mahkeme dergilerin kapatılması yolunda bir karar <strong>ve</strong>rmiştir.<br />

Neticede 1924 <strong>ve</strong> sonrası, basın özgürlüğünün tekrar gündeme gelip<br />

hararetli bir şekilde tartışıldığı bir dönem olmuştur.<br />

Sözü edilen süreçte şüphesiz 4 Mart 1925 tarihli Takrir-i Sükun<br />

Kanunu ayrı bir öneme sahiptir. Mecliste 122’ye 22 ret oyuyla kabul<br />

edilen kanunun birinci maddesine dayanılarak Tasvir-i Efkar, Son<br />

304 Koloğlu, Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Basın, s. 64.<br />

305 Türker, a.g.m., s. 18-19.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!