01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

156<br />

SEDA BAYINDIR ULUSKAN<br />

liğini <strong>ve</strong> asayişi bozacak her türlü yayına sansür getirmiştir. Kanun,<br />

gazete çıkaracak kişilere bazı kurallar konmuş, gazete çıkaracak kişinin<br />

ismi, unvanı, nasıl bir gazete çıkaracağı iyice tespit edilmeye<br />

çalışılmıştır. Basın dünyasının yakındığı Abdülhamid sansürü kısa<br />

bir aradan sonra İttihatçı sansürü ile yoluna devam etmek zorunda<br />

kalmıştır. Bu arada, adı geçen kanun 1909-1931 yılları arasında yürürlükte<br />

kalmış <strong>ve</strong> geçen süre zarfında tam 15 kez değişikliğe uğramıştır.<br />

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, yapılan değişikliklerde yine<br />

edeb <strong>ve</strong> ahlâk kurallarına aykırı yazı <strong>ve</strong> resimlerin olduğu her türlü<br />

yayının toplatılması ile iç <strong>ve</strong> dış gü<strong>ve</strong>nliği bozacak yayın yapan gazetelerin<br />

Bakanlar Kurulu kararıyla kapatılması gibi hükümlere yer<br />

<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Basın üzerindeki denetim <strong>ve</strong> takip Birinci Dünya Savaşı döneminde<br />

de devam etmiştir. Hatta sansürün ağırlığının fazlasıyla hissedildiği<br />

bu dönemde daha da ileri giderek muhalefet yapan bazı<br />

gazeteciler ebediyyen susturulmuştur. Görülen o ki, genelde muhalif<br />

basın çok acı çekmiş, kapatılan gazeteler <strong>ve</strong> öldürülen gazeteciler<br />

de hep muhalefet yanlıları olmuştur. Bu tablo dahi bize, daha İttihat<br />

<strong>ve</strong> Terakki döneminden itibaren iktidarların her türlü muhafete karşı<br />

son derece hassas <strong>ve</strong> tahammülsüz olduklarını göstermeye yetiyor.<br />

I. Dünya Savaşı’nın akabinde yeni bir mücadele süreci başlamış,<br />

bu dönem boyunca basının tek hedefi <strong>ve</strong> ana problemi bağımsızlık<br />

olmuştur. Hürriyet <strong>ve</strong> bağımsızlık konusunda her zaman hassas davranan<br />

<strong>Atatürk</strong> aslında bu meseleyi daha 1921 yılında dile getirmiş<br />

<strong>ve</strong> “Hürriyet <strong>ve</strong> bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, milletimin<br />

<strong>ve</strong> büyük ecdadımın en kıymetli miraslarından olan bağımsızlık aşkıyla<br />

yaratılmış bir adamım” 301 diyerek bağımsızlığa <strong>ve</strong>rdiği önemi<br />

vurgulamaya çalışmıştır. Hürriyetle ama özellikle basın hürriyeti<br />

ile ilgili olarak ise dönem dönem fikirlerini açıklamaktan çekinmemiştir.<br />

<strong>Atatürk</strong> basın özgürlüğü hususunda her zaman açık olmuş <strong>ve</strong><br />

Hükümetin uygulamaları haricinde sürekli basın hüriyetinden bahsetmiştir.<br />

Büyük bir samimiyetle yapılan bu konuşmalarda dikkat<br />

çeken husus ise her yerde olduğu gibi basında da hürriyetin dikkatli<br />

kullanılması gerektiğinin vurgulanması olmuştur. Mustafa Kemal,<br />

301 22 Nisan 1921, “Türkiye Büyük Millet Meclisinin Kuruluşu Gününe Ait Hatıralar”,<br />

ASD, C. III, S. 31.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!