01.05.2013 Views

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

atatürk'ün sosyal ve kültürel politikaları - Atatürk Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTİKALARI 155<br />

lanılması dahi yasaklanmıştır 299 . Ayrıca sözü edilen dönemde mizah<br />

dergilerine karşı da özel bir hassasiyet gösterilmiş <strong>ve</strong> bundan sonraki<br />

süreçte, Cumhuriyet dönemi de dahil, devlet büyükleri yapılan mizaha<br />

pek sıcak bakmamışlardır.<br />

İlk basın kanunun çıktığı 1862 tarihinden 1909 yılına kadar olan<br />

sürede gazeteciler çok mağdur olmuş, çok sayıda kitap da toplatılarak<br />

yok edilmiştir. Böylelikle toplumun düşünmesine de âdeta mâni<br />

olunmuştur. Bu durum, kapatılan gazetelerin farklı isimlerle yeniden<br />

çıkmasına 300 , aydınların ülkeyi terk etmesine <strong>ve</strong> işlerin el altından<br />

gizli kapaklı yürütülmesine yol açmıştır. Uygulanan bu yöntem aynı<br />

zamanda ispiyonculuk <strong>ve</strong> hafiyelik sisteminin de gelişmesiyle sonuçlanmıştır.<br />

Senelerce tatbik edilen bu uygulama <strong>ve</strong> sansür 1908<br />

hürriyeti ile sona erince, Türk basını da en sansürsüz <strong>ve</strong> bağımsız<br />

dönemini yaşamaya başlamıştır. Ancak gazetelerin çok işine yarayan<br />

Meşrutiyet döneminde herkesin kaleme sarılarak her istediğini<br />

yazmaya başlaması, belli bir noktadan sonra bazı problemleri <strong>ve</strong> çatışmaları<br />

da beraberinde getirmiştir. İşte bu yüzden kendilerine özgü<br />

bir basın kontrol mekanizması geliştirmek zorunda kalan İttihatçılar<br />

da 16 Temmuz 1909 günü yeni bir Matbaa Kanunu çıkartmışlardır.<br />

Yine Fransa basın kanunundan alınan <strong>ve</strong> 1931 Basın Kanunu’nun<br />

temelini teşkil eden yeni basın kanunu da, devletin iç <strong>ve</strong> dış gü<strong>ve</strong>n-<br />

299 O günlerde basın, Ermenistan gibi yerlerin ismini zikretmekten, yabancı hükümdarlara<br />

yapılan suikastları haber <strong>ve</strong>rmekten <strong>ve</strong> hasta, Murat, Hamit, Yıldız,<br />

dinamit, telefon gibi şeylerden bahsedip yazmaktan menedilmiştir. Örneğin,<br />

İstanbul gazeteleri suikast sonucu öldürülen Fransız Cumhurbaşkanı’nın kalp<br />

sektesinden, Avusturya İmparatoriçesi’nin göğüs darlığından, Sırbistan Kralı<br />

Aleksandr ile Kraliçe’nin hazımsızlıktan öldüğünü yazmak zorunda kalmışlardır<br />

(Süleyman Kani İrtem, Abdülhamid Devrinde Hafiyelik <strong>ve</strong> Sansür,<br />

Abdülhamid’e Verilen Jurnaller, Yay. Haz., Osman Selim Kocahanoğlu, Temel<br />

Yay., İstanbul 1999, s. 220-223).<br />

300 Örneğin II. Meşrutiyet döneminde Hüseyin Cahit’in çıkardığı Tanin gazetesi<br />

her defasında başka bir isimle çıkmıştır. Tanin aldığı cezalardan ötürü Cenin,<br />

Senin, Renin, Hak gibi isimler almıştır. Ama değişik isimle çıkma rekoru sanırız<br />

Şehrah gazetesine aittir. Çünkü bir nevi Hürriyet <strong>ve</strong> İtilaf Fırka’sının sözcüsü<br />

olan Şehrah bir yıldan az bir süre içerisinde tam 13 kez kapatılmış, 14 kez<br />

de isim değiştirmiştir. 28 Nisan 1911-26 Mart 1912 arası Şehrah gazetesi Hemrah,<br />

Darbe, Alemdar, Nevrah, Yeni Yol, Meslek, Bedahet, Muka<strong>ve</strong>met, Hedef,<br />

Necdet gibi isimler almıştır. Ayrıntılı bilgi için bk. Zafer Toprak, “Bir ‘Evrak-ı<br />

Muzırra’ Şehrah Gazetesi”, Toplumsal Tarih, S. 37, Ocak 1987, s. 45-47.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!