01.05.2013 Views

Dergimiz için tıklayınız...

Dergimiz için tıklayınız...

Dergimiz için tıklayınız...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ANNELER GÜNÜ<br />

Bütün dünyadan her yıl mayıs ayında ikinci Pazar günü anneler günü olarak kutlanır. O gün nineleriyle<br />

uyuduğumuz sevgisi ile büyüdüğümüz annelerin günüdür. Anne sevgilerin en güzeli ve en yücesidir<br />

anne demek iyilik , doğruluk , düzelik ,şefkat ve sevgi demektir anne, yavruları <strong>için</strong> her sıkıntıya<br />

katlanan .çekilmez acılara dayanan yavruları <strong>için</strong> her türlü fedakarlığı yapabilen yüce bir varlıktır.<br />

Bu kutsal varlıklarımızın günü olan bu gün ilk kez Amerika’da 1907 yılında kutlanmaya başlanmıştır.Daha<br />

sonraları da dünyanın hemen her yerinde Mayıs ayının ikinci Pazar günü annelerimize sevginin<br />

ve saygının açıkça sunulduğu onların bir kez daha kucaklarına atıldığımız bir gün olarak değerlendirilmeye<br />

başlanmıştır.<br />

Amerikalı Jarvis isimli bir kız ,1906 yılında her şeyden daha çok sevdiği ve saydığı annesini kaybetmiş. Yüreğine büyük bir<br />

acı çöken kız ,annesi <strong>için</strong> günlerce ağlamış, annesiz yaşamak genç kızı perişan etmiş günlerce yememiş,içmemiş hatta kendisini<br />

öldürmek istemiş… Fakat sonunda bu kadar çok sevdiği annesi <strong>için</strong> bir şeyler yapması gerektiğini anlayarak annesinin öldüğünün<br />

yıl dönümünde arkadaşlarına şunları söylemiş; Bu kadar çektiğim acıdan sonra şunu anladım ki dünyada bir annenin yerini<br />

dolduracak hiçbir şey yoktur.Bunun <strong>için</strong> yılın bir günü annemize ayıralım o gün annelerimizin değerini anlatan övgü dolu sözler<br />

söyleyelim. Oların bizim <strong>için</strong> yaptıklarının karşılığı olarak onlara azda olsa minnet ve şükran duygularımızı anlatalım .<br />

O günden sonra Jarvis ve arkadaşları Anneler Gününü yaymak tanıtmak <strong>için</strong> sıkı bir çalışma yaptılar.İlk kez 1908 yılında mayıs<br />

ayının ikinci pazar günü Amerika’nın bir çok eyaletlerinde anneler günü olarak kutlanıldı. Amerika da anneler gününü ilk<br />

kabul eden ülke İngilleredir .1930 yılında ise AVRUPADA’Kİ diğer ülkeler bugünü kutlamaya başlamıştır yurdumuzda yani<br />

TÜRKİYE’DE ise resmi olarak ilk defa 1956 yılında ANNELER GÜNÜ kutlandı . Bundan sonra da her yıl kutlanmaya devam<br />

edildi . Annelerimiz bütün dertlerimizin devası kanayan yaralarımızın merhemidir . Anne bütün iyiliklerin, güzelliklerini , doğrularını<br />

odalı noktasıdır .Çocuklarını özenle geleceğe hazırlayan bir sanatçıdır . Dünyaya gelmemizde tutan da yaşamamıza büyümemizi<br />

ve her şeyimizi borçluyuz annemize . Bizi özenle büyüten , yetiştiren , hasta olduğumuzda baş ucumuz da sabaha kadar<br />

bekleyen sevgi dolu yüreği bizler <strong>için</strong> çarpan kutsal bir varlıktır o yavrusunu tertemiz sevgi ile sarar , hiçbir karşılık beklemeden<br />

, yedirir, içirir , tertemiz giydirir toplum <strong>için</strong>e sokar büyüsek bile üzüntülerimize onların üzüntüleri sevinçlerimiz şefkat<br />

ve fedakarlığa karşı içimize gelen sıcak ifade olarak anneler gününü kutlamaktayız bu mutlu gündede güzel sözler ve maddi değerleri<br />

küçük manevi değerleri büyük bir armağanla , onlara duyduğumuz sevgiyi saygıyı anlatılır onlara annelik hazını tattırırım.<br />

parçasına benzer.<br />

ÇALIŞIP ÇABALAMAK<br />

İnsan hayatını bir amaç <strong>için</strong> yaşar. Güzel bir meslek sahibi olmak,güzel ve rahat bir evde yaşamak<br />

gibi ama tabi bunlar sadece isteyerek olmaz, o iş <strong>için</strong> çalışıp bir emek vermekte gerekir.Yoğunlaştığın<br />

şeyin dışına çıkarsan yani meyve derdinde olmazsan sonucun sadece bir odun<br />

Bu konuyu biraz daha açalım,İnsan sizce neden çalışmayınca başaramıyor dersiniz?<br />

Evet bu sorunun cevabı şöyle açıklanır.İnsan emek vermeden asla ama asla bir şeyi başaramaz.İnsan bir hedef belirleyip<br />

o hedefe doğru sırayla merdiveni çıkarsa sonucunda istediği şeye ulaşır, eğer merdivenleri ikişer, üçer çıkmaya<br />

başlarsa ya aşağı düşer yada sakatlanır istediğine ulaşamaz.Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi meyve derdinde olmayan<br />

ağaç odundur sözünü işleyen demir ışıldara benzetebiliriz.Şimdi birazda başka örnekler verelim.<br />

Mesela bir kuş yavruları <strong>için</strong> solucan arıyor ki karınlarını doyursun yavruları ölmesin yani eğer oturup yavrularının<br />

uçup yemek aramasını beklerse yavruları ölür doğanın dengesi bozulur ve o kuşun soyu yavaş yavaş tükenir ve artık<br />

hiçbir yararı olmaz.İşte insanda böyledir.<br />

Bu konuyu başka bir açıdan daha bakalım.Mesela çok hırslı olan bir insan bir şeyi yapmak <strong>için</strong> işe koyulur,ama bir<br />

türlü başaramaz.O kişilerin daha çok deneme yaparak başarana kadar çalışmaları,ter dökmeleri ve asla pes etmemesi<br />

lazım, etmezse başarabilir.Fakat eğer pes ederse ben bunu yapamıyorum zorlamanın ne manası var deyip ağlarsa<br />

zaten o kişi hevesini kaybedip işi bırakır ve o işi başaramaz. Onun <strong>için</strong> yılmadan pes etmeden o işi başarmaya çalışmak<br />

gerekir.<br />

Bazı insanlar vardır boş işlerle uğraşır,topluma hiç yararları yoktur.Bu kişiler asla bir işin elinden tutup onu başarmaya<br />

çalışmazlar.İşte bu kişiler meyve derdinde olmayan bir ağaca benzer,kesilip yakılmaktan başka bir işe yaramazlar.<br />

Sonuç olarak bu sözden şunu çıkarırız,insan yapmayın planladığı işleri yaparak çalışarak iyi bir yere ulaşır ve başarmış<br />

olur.


İnsanlık Adına Çalışmak<br />

Çalışmak hayatta önemli bir yer kaplar.Her işin başı çalışmaktır.Çalışmak küçüklükten<br />

gelir. Ağaç yaş iken eğilir demişler.<br />

Mesela bir insan okul okunuş ama çalışmıyor,o adamın hiçbir yararı kalmaz ama<br />

başka bir adam okumamış çalışıyor ise bu insan ülkemize daha yararlıdır.<br />

Bizim ülkemizde işsizlik oranı yüksektir,ama çoğu insana bu şans verildiği halde<br />

çalışmazlar.Bu da ülkemizde düşüşe bu düşüş ise ülkemizin gelişmemesine sebep olur.<br />

Bazı öğrenciler ben çalışkanın diyor ve sınava çalışmadığı <strong>için</strong> sınavdan düşük<br />

not alır.Fakat bazı öğrenciler ise çalışkan olmadıkları halde çalıştıkları zaman yüksek<br />

not alabilir.<br />

Hayvanlar bile bu dünyada çalışır.İnsanlar insanları örnek almıyorlar da hayvanlarında mı örnek almıyorlar!Bir<br />

insan ne kadar çalışırsa o kadar karı olur.<br />

Asla ‘öğretmen çok ödev verdi’ diye bir şey yoktur.O insanın <strong>için</strong>de olan diye bir şey değildir.İnsan ne<br />

kadar çalışırsa o insan o kadar iyi not alır.<br />

Sonuç olarak akıl para ile satılmaz.İnsan yedisinde neyse yetmişinde de aynıdır.İnsanlar çalışmalarına göre<br />

mükafatını alır.<br />

KULLANIRKEN ABARTMA<br />

Telefon son zamanlarda kullanılan arama yapılan mesajlaşılabilen vb şeylerde kullanılır.<br />

Telefonun yararları vardır.Bunlar;kolay haberleşme,fotoğraf çekmek bunlardan bazılarıdır.<br />

Telefonun yararları olduğu gibi zararları da vardır.Bunların en önemlisi radyasyon yaymasıdır.<br />

İnsanların hemen hemen hepsi telefon kullanıyor ve her an yanlarında taşıyorlar.Çoğu da radyasyon yaydığını<br />

biliyorlar.Ama yinede çok fazla kullanıyorlar.<br />

Kısacası;Telefonu kullanırsak hayatımızı kolaylaştırırlar.Ama abartmadan kullanmamız gerekir .<br />

AKLI DOĞRU YERDE KULLAN<br />

Bence akılları olanlar kendilerini çok akıllı sanmasınlar. Çünkü eğer aklını kullanmayan insan akıllı olamazlar.<br />

Aklını kullanamayanlar bir de vücutların da kullanamazlar. Hareket bile edemezler hareket etmek <strong>için</strong><br />

beynimize ihtiyacımız vardır. Bir iş yapmak <strong>için</strong> aklımızı kullanmalıyız. Bir atasözü duymuştum AKIL YAŞTA<br />

DEYİL BAŞTADIR diye bence atalarımız doğru demişler. Aklını eğer kullanabiliyorsan yaşla ilgisi yoktur. Eğer<br />

aklını kullanmazsan cezanı çok kötü çekersin.<br />

UYGARLAŞMA YOLUNDA İLK ADIM<br />

Öncelikle şunu söyleyeyim;okumak çok önemlidir.Okumayan insan ise cahildir.Sizi şimdi okuma ile uygarlaşma arasında ki ilişkiyi<br />

açıklayacağım.<br />

Ulu önderimiz ATATÜRK uygarlaşma önem vermiş ve uygarlaşmanın önem vermiş ve uygarlaşmanın ancak okumakla olduğunu<br />

belirtmiş.O bir kitap okurken gözlerinden yaşlar gelse bile kestiği küçük bez parçalarıyla silmiştir. Okumaya önem verdiği gibi öğretmene<br />

önem vermiş biridir “Öğretmenler yeni nesil sizlerin elinde olacak” derken bunu kastetmiştir.Ve Atatürk okumaya önem<br />

verdiği <strong>için</strong> baş öğretmen seçilmiştir.Uygulaşmaya önem verdiğinin bir diğer kanıtı inkılaplardır şöyle düşünürsek şu an bilim bakımından<br />

çok daha ileride değiliz. Duymuşsunuzdur,Japonyalı öğrenciler şu an Amerika’nın Uzay mekiklerini yapıyor. Onlar bunları yaparken bizim<br />

gençlerimiz dışarıda geziyor , eğleniyor .Niye bizde bunları yapmıyoruz. Atatürk diyor ki “ hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir”Bize gençliğe<br />

hitabe’ de bunları derken biz onun izinden gideceğimize tersine gidiyoruz.<br />

Diyeceğim şu ki milletimizi uygarlık seviyesine çıkarmak bizim elimizde.Korumakta bizim elimizde.Atatürk’ün gençliğe hitabesin de hiç unutmayalım<br />

ki uygarlaşalım.<br />

Beyza Gül ÖNAL<br />

7/F 637


MUTLULUK IŞIĞI SEVGİ<br />

Sakın kollarınızı sevgiye kapamayın çünkü sevgiye kapanan kollar her zaman<br />

mutsuz olur.<br />

O yüzden daima kollarınızı açık tutun sevgiye.Eğer kollarınızı kapatırsanız sevgiye, sevgi<br />

size uğra-<br />

maz sevgi tüm engelleri aşan bir güçtür. İnsanlara her zaman sevgi ve hoşgörü ile yaklaşılmalıdır.<br />

Sevgi insanı ayakta tutan tek ilaçtır.Nasıl ki çiçekler sevgi ile büyürse insanlar da sevgi ile<br />

yeşerirler.<br />

İnsanlar sevgisiz kalınca yalnız kalırlar.Sevgisiz hiçbir canlı hayattan zevk alamaz. Sevgi<br />

insana hayata<br />

bağlayan tek kaynaktır. Sevgi sadece insanları sevmekle olmaz. Hayvanları, bitkileri tüm canlıları<br />

sevmektir. Sevgi öyle bir şeydir ki kelimelerle anlatılmaz. Sevgi tüm dünyayı kaplayan bir buluttur.<br />

Sevgi her zaman asırlardır mutluluk kaynağı olmuştur. Sevgisiz bir toplum tüm değerlerini<br />

Kaybetmiştir.Sevgi ve hoşgörünün bittiği toplumda kötülük ve pislik baş göstermiştir.Demek ki<br />

Sevgi her derdin dermanıdır.<br />

İnsanlar farklı ırktan olsa da, konuşmalarımız faklı olsa da, tabi birbirimizi anlayamasak bile bir tebessüm,<br />

bir gülücük kocaman bir sevgi Dünyası ortaya çıkarır.<br />

Sevgiyle kalmanız dileğiyle<br />

AKLINI DOĞRU YERE KULLAN<br />

ELANUR<br />

Yüce ALLAH herkese akıl vermiş ve yanında bir de fikir vermiş.<br />

Fakat bazı kişiler aklını doğru haliyle kullanamıyor.<br />

Kurnazlık yapıp saçma sapan işlerle kullanıyorlar akıllarını, Fakat öğretmenlerimiz<br />

derdi ki:<br />

Bazılarının aklını kullanmadığını düşünüyorum.<br />

Bir üniversite den öğrenci bile şüphe eder bunun nedeni ise, öğrencinin aklını bu gibi<br />

şeylere kullanmamasıdır. Yani öğrenci sanır ki;<br />

Üniversiteyi okuyan doktor bile hastasını iyileştiremiyor. Ama hemen hem en bu bir gerçek bazı<br />

doktorlar aklını doğru yere kullanmıyorlar ama o üniversiteyi okuyup aklını çalıştıran insanlar doktor<br />

değil bilim adamı bile olur, fakat o işi aklını kullanarak yapanlar bunu yapabilir.<br />

Ama bir üniversiteyi okumayan ayakkabıcı bile aklını kullanır. Ürettiği ayakkabıları güzel ve kullanışlı<br />

yapar bu yüzden insan aklını kullanmasını biliyorsa yaptığı işi kolayca yapar ve amacına ulaşır.<br />

Büşra nur CİMİLLİ<br />

6/E


Bizlerin İki Türlü Yaşantı’sı Vardır. Birincisi şu andaki halimiz,<br />

yaşantımız. Şimdiki<br />

Zamanımız, ikinci ise gelecekteki ideal’imizdir. İnsanların hayalleri, dilekleri<br />

vardır. İnsanlar hayal kurmadan yaşamını sürdüler. Bugünü yapan<br />

dündür sizce bir insan neden okur? Geleceğini, yarınını şekillendirmek<br />

<strong>için</strong><br />

Doğum günü pastamızın mumlarını söndürmeden önce dilekler tutarız .Ve<br />

o gerçekleşmesini isteriz. Belki bu dilekleriniz gerçekleşecek belki de hiç bir zaman gerçekleşmeyecek.Gerçekleşmese<br />

bile biz bu ikinci yaşamamızı sürdürmeye devam ederiz .<br />

Çevremizdeki bir çok yetişkin insan rahat yaşamayı kendine ait evi olmasını<br />

arabasının olması<br />

Zengin olmayı ve daha bir çok şey diler o dilekleri gerçekleşirse o evle o araba ile bir sürü<br />

para ile<br />

neler yapacağını hayal eder.<br />

Güzel bir gün <strong>için</strong>, uykuyu seçin<br />

Uyumak benim <strong>için</strong> çok önemlidir. Bizler düzenli olarak<br />

uyursak, daha dinç olarak, sabahlara gözlerimizi açarız. Ben uykumu<br />

sağlam alamazsam gün içerisinde yaptıklarımdan hiç bir şey anlamam.<br />

Birçok insan uykusunu alamadan, kötü bir şekilde kalkarsa çok hırçın<br />

olabilir. Bu hırçınlığı çevresine yansıtabilir. Bu yansıtma sonucunda çevremizdekilere<br />

karşı olumsuz sonuçlara varırız.<br />

Bir sınavımız var ve iyi bir not almaya çalışıyoruz. Uyumadan önce sınava gireceğimiz<br />

dersin konularını tekrarlarsak o konular uykuda pekişir ve aklımızda kalır.<br />

Uykumuzda tam bir şekilde dinç bir şekilde sınava girer, iyi notlar almaya çalışırız.<br />

Buradan şunu anlıyoruz ki iyi, güzel bir güne başlamak <strong>için</strong> uykumuzu iyi almalıyız…<br />

Ferda ÇAKMAK<br />

6=E


ZAHMETLİ BİR İŞ<br />

Bir işe özen göstermezsek, o işi zahmetli yapmazsak, işimiz hiç iyi olmaz.<br />

Ortaya başarılı bir sonuç ta çıkmaz.<br />

Taş ocağında çalışan bir madenci karanlıkta saatlerce çalışır. Alın teriyle parasını alır. Belki<br />

de işini zahmetli bir şekilde yaptığı, yaptığı <strong>için</strong> zam bile alabilir. Böylelikle madencinin<br />

daha fazla parası olur ve oda helal bir paradır.<br />

Sonuçta madenci işini iyi bir şekilde yaptığı <strong>için</strong> parayı fazlasıyla almıştır. O parayı bolluk ve bereketli<br />

bir şekilde harcar…<br />

Ferda ÇAKMAK<br />

İLETİŞİMİN ÖNEMİ<br />

İletişim günümüzün en önemli gereksimler inden biridir.<br />

İletişimsiz hayat olmaz. İletişim hayatımızda her zaman kullanırız.<br />

Mesela:<br />

Öğretmeni dinlerken, arkadaşlarımızı dinlerken,ailemizi dinlerken sürekli iletişim kurarız ve<br />

sürekli konuşuruz onlarla.<br />

Etkili bir iletişim kurabilmemiz <strong>için</strong> karşımızdaki kişinin ne söylediğini anlamamız gerekmektedir.<br />

Aslında etkili bir iletişim kurmak zor değil karşınızdakinin ne söylediğini(konuştuğunu)anlayın yeter size,iletişim<br />

sorunlarını böylece çözeriz.<br />

Mesela yine bir örnek verecek olursak:<br />

Biz “öğrenciler” öğretmenlere etkili bir iletişim kurmak <strong>için</strong> birbirimizi dinlemeli ve cevapları vermeliyiz.<br />

Asıl doğru iletişim birbirini iyi anlayan hem başarılı hem de çok mutlu bireyler olmaktan ortaya çıkar.<br />

Jest ve mimikler etkili bir iletişim aracıdır. Bu şeylerle iletişim kurmak çok önemlidir.<br />

Bence iletişim kurmak insanı kendine doğru güven kazandırır insan’ın mutlu olmasını sağlar.<br />

İNSAN OLMAK İÇİN ADAM OLMALIYIZ<br />

HİLAL SELİMOĞLU<br />

7/E<br />

İlk önce insan olmak çalışmayla başlar. Ödevlerimizi yapmalıyız ki adam olmalıyız.<br />

Eyer ödevlerimizi yapmazsak öğretmenin gözünden düşeriz. Kötü not alırız.<br />

Eyer ödevlerimizi yaparsak öğretmenin gözüne gireriz. Öyle bir atasözü vardır<br />

Işıldayan demir parlar. Eyer çok çalışırsak amacımıza ulaşır ve güneş gibi parlarız.<br />

Eğer hiç çalışmazsak o demir paslanır. Ve karanlık odaya düşeriz.<br />

Şöyle bir şey vardır. Bazı köylerde çocuklar çırpınır öğrenmeye.<br />

Biliyor musunuz biz onlara göre çok şalsıyız.<br />

Bizse yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda. Onlar ise çırpınır öğrenmeye.<br />

Bazı köydekilerler ise babaları izin vermediği içim okuyamıyorlar.<br />

Dağda çobanlık yapıyor. Bizim ailemiz ise çırpınıyor bizi okutmaya.<br />

Biz onlara göre çok şalsıyız. Bizde bunun karşılığını vermeliyiz.<br />

Ödevlerimizi yapmalıyız ki öğretmenlerimizi dinlemeliyiz ki okumalıyız ki babamızı kendimizi gururlandıralım.<br />

Başkasının gözünde küçük düşmeyelim. Böyle olalım ki adam olalım.<br />

Bilgisayar oyunlarında oyun oynamak değil ödevlerimi çalışmalıyız.<br />

“ŞİMDİ EĞİTİM ZORUNLU OLDUĞU İÇİN HER KIZ ÇOÇUĞU VE HER ERKEK ÇOÇUĞU OKUMAK ZO-<br />

RUNDA”b


MUTLU VE SAĞLIKLI ÇEVRE<br />

Ülkemiz çevre bakımından çok güzel denizleri, ormanları ve şehirleri olan bir ülke.<br />

Fakat bu güzel ülkemizi kendimiz yaşamaz bir hale getiriyoruz.<br />

Örneğin:<br />

Fabrikalarımızdan çıkan dumanlar yaşam alanlarımızı kısıtlıyor. Denizlerimiz atıklarla dolu. Biz bunları<br />

kendi ellerimizle mahvediyoruz.<br />

Biz çevremizi düzenli kullanarak çevre kirliliğine önem vererek, fabrika bacalarına filtre takarak denizlerimize<br />

atık atmayarak çevremizi temiz tutabiliriz. “Evlerimizde içtiğimiz sular” bulanık, bunun nedeni<br />

ise barajlarımızı kirletiyoruz. Devletimize bizim <strong>için</strong> piknik alanlarımız parklar, bahçeler yapıyor<br />

ama biz bunları kirletiyoruz. Aslında biz bunları yapmamalıyız.<br />

Bu çok zor bir iş fakat herkes gördüğü yeri temizlese bu sorun çözülür.<br />

Nasıl yemek yemeği unutmuyorsak, uyumayı unutmuyorsak çevreyi temizlemeyi de unutmamalıyız.<br />

Eğer temiz bir çevrede yaşamak istiyorsak her şeyden önce çevreyi temiz tutmalıyız.<br />

HİLAL SELİMOĞLU<br />

7/E<br />

NASIL BİR ÇEVRE İSTİYORUZ<br />

Kim yemyeşil bir dünyada yaşamak istemez. Kırlarda gezip tertemiz sulardan içmek<br />

istemez. Bunlar günümüzde pek fazla yok. Çevremizi temiz tutmuyoruz. Çöpleri çöp kovasına<br />

atmamız gerekirken yere atıyoruz. Aslında herkes çöplerini çöpe atsa çevremiz tertemiz,<br />

yemyeşil olama mı? Ama biz bunların hiç birini yapmıyoruz. Yem yeşil ağacın gölgesinde<br />

oturmayı, rengarenk çiçekleri koklamayı kim istemez.Hayatımız boyunca kötü ve kirli çevrede<br />

mi yaşamak isteriz? Ben yemyeşil bir çevrede yaşamak isterim. Aslında herkes yaşamak ister. Bunu<br />

istemeyen olmaz. Aslında yaşamamız içi bu önemli, çevremiz temiz olmazsa nasıl nefes alabiliriz. Deniz<br />

kenarında hava almak artık çok zor. Çünkü denizlerde artık kimyasal atık var. Bunları atmazsak deniz<br />

kenarında hava alabilirdik. Ama bunu maalesef kimse yapmıyor. Artık içtiğimiz sular bile bulanık.<br />

Çünkü:<br />

Barajlarımızı kirletiyoruz, o yüzden sularımız bulanık oluyor fabrikalardan çıkan duman bile havayı<br />

kirletiyor. Ve bu yüzden yine çevre kirleniyor. Fabrika bacalarına filtre taksak daha iyi olmaz mı? Ne<br />

denizlerimiz ne de çevremiz kirlenir. Ama biz parkları bahçeleri piknik alanlarını kirletiyoruz. Aslında<br />

bunları yapmazsak par karlımız, bahçelerimiz temiz olur. Çok zor bir şey değil nasıl yemek yemeyi<br />

unutmuyorsak çevremizi de unutmamalıyız.<br />

HİLAL SELİMOĞLU<br />

7/E<br />

ŞÜPHE ETMENİN OLUMSUZLUKLARI<br />

Yaşadığınız çağda birçok sorun var bu sorunlardan biriside ön yargı ve şüphedir şüpheli<br />

olan insanlara bakıldığında hayatta hep kaybeden taraf olduğunu görürüz.<br />

Bazen hayatımızı değiştirecek kararlar almamız gerektiğinden şüphe ile yaklaşıyoruz.<br />

Bu neden’le genelde yanlış kararlar veririz.<br />

Mesela bir iş adamı bir işe atılırken şüphe ile yaklaşır ve kazanacağı parayı kaybeder üzünç olur bu<br />

yüzden hayatımızda bazen kararlar alırken bazen riskleri göze almamız gerekir aksi takdirde yukarıdaki<br />

iş adamı gibi hayal kırıklığına uğrar üzülürüz ve hayatımızdan çok fazla ilerleyemeyiz<br />

Gizem Yarçın<br />

6/E-1370


YALNIZLIK İNSANIN<br />

HUYUNU DEĞİŞTİRİR<br />

Yalnızlık insanın <strong>için</strong>e çeker. Onu <strong>için</strong>e kapatır. Yalnızlık kapatır. Yalnızlığın<br />

iyi yönleri de vardır.<br />

Mesela bir ergenlik dönemindeki çocuk çok sinirlenmiştir ve ruhsal açılardan<br />

iyi değildir. Yalnızlık onu sakinleştirebilir. Faydası da budur. Ama yalnızlığın zararları da<br />

ruhumuzu değiştirir. Mesela birçok Ruhsal sıkıntı değiştiriyor. Ve yalnız kalır ifade etmediği <strong>için</strong>dir. Yalnızlık<br />

bizim ruhumuzu yaralar. Duygularımızı, sinirlerimizi biraz hafifletir. Ama bana göre yalnızlık kötüdür<br />

çünkü insanları değiştirir ruhlarını yaralar. Bir zararı da yalnız kalan kendini koruyamaz. Çünkü<br />

psikolojik olarak bozulmuş ve yanında bir dost konusunda bir atasözü vardır: “yalnız kalanı kut yer “<br />

Yani yalnızlık hem zararı hem de yararı vardır. Elbette zararı daha çoktur o yüzden yalnızlık insanın<br />

huyunu da değiştirir.<br />

SERHAT BOZKURT<br />

6/E<br />

BİR KAPI AÇILIR BİR KAPANIR<br />

Siz daha önce hiç şöyle bir söz duydunuz mu? Bulutlar ağlamazsa yeşillikler nasıl güler?<br />

Bende yeni duydum .<br />

Gelin şu sözü açalım yani bu sözde bize söylemek istenen söz “Şu Yüce ALLAH bezen Bir Kapıyı Kapatır<br />

Bir Kapıyı Açar” daha iyi bekliyorduk sonra sınavdan da iyi puan aldık bu bizim <strong>için</strong> iyi olur.Başka<br />

bir örnek ile araba ile seyahat yapıyorum .Ve o arada araba’nın lastiği patladı.Ama tek kişiyle yapılacak<br />

bir iş değildi.O sırada yanımızdan geçen araba durdu ve bize yardım etti böylelikle başardım ve<br />

son örnek ile güneş hiç batmazsa doğar mı? Doğmaz mı?yani bir üzüntü bir güzellik sonuçlanabiliyor.<br />

Yani eğer bir kapı kapanır bir kapı açılır o yüzden her şeye bozulmamalıyız.<br />

“Her zorluktan sonra güzellik gelir.”<br />

Oğuz Han Fatih Özyılmaz<br />

Yalnız Kalmak<br />

İnsan yalnız kalınca çok sıkılır duvarlar üstüne üstüne gelir<br />

Kendine arkadaş bulmayan çalışır çok çabalar bunun sebebi tek kalmaktır.<br />

İnsan ı psikolojisi bozulur “Yalnız Kalmamak” <strong>için</strong> ona bir dost lazım<br />

mesela bir yerde dışlanırsan çok yanız kalır ve çok üzülür ve başka arkadaş-<br />

’ım olsa diye çabalar.<br />

Bir insan kendine yardımcı olacak onla dost olacak birisi arar her insan<br />

tek kalır ve yalnızken çok sıkılır.<br />

Kendini çok üzer örneğin bir insan bir arkadaşına bir şey olur bir daha gelmezse artık<br />

o çok sıkılır.<br />

Ahmet LAZOĞLU


MUTLULUK IŞIĞI SEVGİ<br />

Sakın kollarınızı sevgiye kapamayın çünkü sevgiye kapanan kollar her zaman mutsuz olur.<br />

O yüzden daima kollarınızı açık tutun sevgiye.Eğer kollarınızı kapatırsanız sevgiye, sevgi size uğra-<br />

maz sevgi tüm engelleri aşan bir güçtür. İnsanlara her zaman sevgi ve hoşgörü ile yaklaşılmalıdır.<br />

Sevgi insanı ayakta tutan tek ilaçtır.Nasıl ki çiçekler sevgi ile büyürse insanlar da sevgi ile yeşerirler.<br />

İnsanlar sevgisiz kalınca yalnız kalırlar.Sevgisiz hiçbir canlı hayattan zevk alamaz. Sevgi insana hayata<br />

bağlayan tek kaynaktır. Sevgi sadece insanları sevmekle olmaz. Hayvanları, bitkileri tüm canlıları<br />

sevmektir. Sevgi öyle bir şeydir ki kelimelerle anlatılmaz. Sevgi tüm dünyayı kaplayan bir buluttur.<br />

Sevgi her zaman asırlardır mutluluk kaynağı olmuştur. Sevgisiz bir toplum tüm değerlerini<br />

Kaybetmiştir.Sevgi ve hoşgörünün bittiği toplumda kötülük ve pislik baş göstermiştir.Demek ki<br />

Sevgi her derdin dermanıdır.<br />

İnsanlar farklı ırktan olsa da, konuşmalarımız faklı olsa da, tabi birbirimizi anlayamasak bile bir tebessüm, bir<br />

gülücük kocaman bir sevgi Dünyası ortaya çıkarır.<br />

Sevgiyle kalmanız dileğiyle<br />

ELANUR DİLEKÇİ<br />

7-C<br />

YALNIZLIK<br />

Yalnızlık insanlar <strong>için</strong> büyük bir çöküntüdür. İnsanlar yalnız kaldığı zaman<br />

psikolojik sorunlar yaşayabilir.<br />

Ailemizle kavga ettiğimizde keşke yalnız kalsak dediğimiz kısa sürer.<br />

Daha çok yaşlılar yalnız kalmaya dayanamazlar. Evlilik programlarına baktığımız<br />

zaman genellikle yaşlıların başvuru yaptığını görüyoruz. Gençlerin bir arkadaş<br />

çevresi olduğu <strong>için</strong> yalnızlığa dayanabilirler.<br />

Bir bitkiyi bir gülü yetiştiği yerden alıp bir saksıya veya bir vazoya koymak<br />

Çok yanlıştır. O gül belki o suyun içerisinde olduğu <strong>için</strong> değil yalnız kaldığı <strong>için</strong> solup<br />

Ölmüştür. Angut kuşları her zaman eş halinde yaşarlar. Asla yalnız yaşayamazlar.<br />

Angut kuşlarından biri öldüğü zaman diğeri onun yokluğuna dayanamaz. Bu yüzden<br />

onun ölüsünün başında birkaç gün bekledikten sonra oda ölür<br />

Umalım ve dua edelim “ Allah hiç kimseye “ yalnızlık vermesin……<br />

Ferda Çakmak<br />

SEVGİ<br />

Sevgi nedir ki sen bilir misin? sevgi demek canından çok sevmektir . Aynı kalbe benzer .<br />

çünkü kalbin tekrar para eğer bu sevgi gerçekse bu kalp parlamayı söndürmez ç. sevgi zaten kalbin<br />

yarısıdır ,sevgi olmasa hiç bir şey olmaz. çünkü gerçekten onu seviyordur. Bazı günler düşünürüm ki<br />

sevmek nedir ama artık öğrendim .sevmek demek ilk görüşü anımsar sevgi parmakları gösterir hangi<br />

parmağın kesilmesini istersin . Hiç biri. sevgi zaten kalbin yarısıdır .Sevgi olmasa hiç bir şey olmaz .<br />

sevgiyi ilk ne zaman anlarsın tabi ki anne karnında<br />

annenizin ölmesini ister misiniz yoksa sen mi tabi ki her çocuk kendisinin ölmesini ister .<br />

Ama en çok sevgiyi büyüklerimiz bilir .<br />

sevgi güzel bir şey olsa gerek , çünkü sevgi olmasa ölüm olsa gerek


İNSAN VE ÇALIŞMAK<br />

İnsan hayatı boyunca geçine bilmek <strong>için</strong> çalışmak zorundadır . Eskiden insanlar hep<br />

birbirleriyle çalışıp çocuklarına yiyecek ve içecek getirmiştirler .<br />

Şimdiki insanlar her şeyi makinelerle yapıyorlar ve hiç bir şeyin kıymetini bilmiyorlar.<br />

eskide insanlar birbirleri ile yaptıkları şeylerin değerini biliyorlardı ve insanlar daha sağlıklıydı<br />

şimdi her şeyin makinesi çıktığı <strong>için</strong> insanlar yerinden kımıldamıyorlardı.ve hep<br />

hasta oluyorlar gelecek nesillere kötü örnek oluyorlardı .<br />

Atalarımızda söylediği gibi" işleyen demir ışıldar " Yani çalışan insan hep sağlıklı olur demiştir .<br />

maz.<br />

ÜMRAN DEMİR<br />

6/E<br />

Hayata Gülümse<br />

İnsanların benciliği yüzlerine yansıyorsa neşeleri de yüzlerine yansır. insan biraz hayatta gülümsemeli<br />

yada iyi yönlerden bakmalıdır.mesela Einstein engeli olmasına rağmen alınmasına rağmen moralini bozmadı<br />

ve hep güldü .<br />

bir diğer meselede Atatürk bir çok savaşı kaybetmesine rağmen moralini bozmadı ve oda hep güldü.<br />

sonu hep zaferlerle biti. Aynştayn bilim adamı oldu, atom buldu . Atatürk savaşı kazandı ülkemizi topraklarımızı<br />

kurtardı , cumhurbaşkanı oldu .<br />

bunların aslı bir tebessümle doğdu.çiçekler suya ihtiyaçları olduğu kadar sevgiye ve tebessüme ihtiyacı<br />

vardır. yeni doğan bir bebek gülümsemeye ihtiyacı vardır çünkü gülümsemek sevgiden geçer ,o sevgiye ve gülümsemeye ihtiyaç<br />

duyar çünkü sevgiyi ve gülümsemeyi öğrenir. yani şunu anladık ki gülümsemek her şeye dairdir. önemli olan hayata gülümsemektir.<br />

Hayrunnisa solak<br />

Sonuçta olarak arkadaşlar çalışıp kimseye muhtaç olmamalıyız . Muhtaç olursak ne olacağımıza belli ol-<br />

DOĞALIK<br />

Bu hayatın en önemli etkileri ve dikkat edilmesi gereken şey tabi ki mümkün olan sağlıklı beslenmektir. Yediğimiz<br />

ve içtiğimiz şeyler bizim enerji kaynağımızdır .İnsan vücudu,hata bütün canlıların enerji <strong>için</strong> ihtiyacı<br />

vardır, besinler guruplara ayrılır , en önemli gurup sebze gurubudur.Sebzeler sağlıklı yaşam <strong>için</strong> en önemli<br />

sebzedir. Ayrıca meyvelerden tüketmeliyiz.<br />

Ancak bu besinlerin bizim <strong>için</strong> yeterli ve yararlı olabilmesi <strong>için</strong> her şeyin doğal olması gerekir. Yani GDO<br />

olmaması gerekir. GDO " Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar" anlamına gelir. Bunu gereksiz ilaçlamalar<br />

yaparak destekleyen çiftçiler , bu ilaçları üreten firmalar ve buna göz yuman devlet büyükleri sebep olur. Bir yıl içerisinde daha<br />

çok mahsul <strong>için</strong>,mahsullerin daha büyük olması ve bu dış görünüm etkilemesi <strong>için</strong> yapılan ilaçlamalar <strong>için</strong> ise üretim dolayısıyla<br />

devlete tahsis edilen paralar kötülük <strong>için</strong> kullanılır.<br />

Böylece insan vücudu <strong>için</strong> gerekli olan doğal meyve ve sebzeler bu şekilde ilaç taarruzuyla gerçeğinden uzaklaşır ve bizi kötü<br />

etkiler kansere kadar yolu var olan ve hemen durdurulmasa daha kötü olacak şekilde ilerleyecektir.<br />

Yani organik tarım çok önemli olmakla birlikte doğal yaşamımızı çok iyi yöneltir. Organik beslenelim<br />

6/F<br />

EMİN ÜNAL<br />

377


YALNIZ KALMAK<br />

Yalnız kalarak yaşana bilir mi? Yalnızlık nasıl bir şeydir? Yalnızlık nedir? Bazen yalnız kalmak<br />

ister miyiz? Hepsinin cevabını şimdi öğrenelim.<br />

ilk olarak yalnız kalarak yasana bilir mi? ; bence yaşanılmaz çünkü her insanın bir tane bile<br />

olsa dostu vardır ama bu dostu edinilmeyenler vardır .İşte bunlar hiç dostluğu tadına varmamış , dostluk<br />

nasıl bir şeydir bilmezler böyle insanlar hep başkalarının derdiyle ilgilenir ve kötü işler yapar insanlar.<br />

Bu insanlar topluma ve millete yararı yok zararı çoktur .Böyle insanlar cahildirler ve hep bunalımdadırlar<br />

onun <strong>için</strong> yalnız yaşamak tansa dost edilmesidir ama dost seçerken doğru insanlarla beraber olmalıyız. Diğer bir sorununda<br />

yalnızlık nasıl bir şeydir ? ; Yalnızlık kendi kendine kalarak yaptığı her şeyi gözden geçirmesidir bazen insan yalnız kalarak<br />

yaptığı iyi ve kötü işlerin farkına varmaya çalışırken kendini düzeltmeye çalışarak daha iyi biri olmayı hedeflenen insan yalnızken<br />

verdiği kararlar , daha doğru seçer<br />

Diğer soruya geçersek bazen yalnız kalmak ister miyiz ?; Bazen insan sıkılıp , bunlara yalnız kalma isteyen kimseyi<br />

yanında görmek istemez zamanın hızlı akışını karşı belki biraz durmak kendini gözden geçirmek hayata olmaya ve buna<br />

göre hareket etmek kararlarını verir bunun <strong>için</strong> arada bir yalnız kalmak ister .<br />

ne demişler " yalnızlık fena arkadaşlar hayırlıdır " öyleyse yalnızlığında bize faydası olduğunu söyleye bilirsiniz.<br />

Konu = YANLIZLIK<br />

DİLAN<br />

ÇİBLAK<br />

YANLIZLIK<br />

Hayata en kötü şey yalnız kalmaktır . İnsan yalnız kalmaktır. Sırdaş insan bulamıyorlar ve her derdini<br />

<strong>için</strong>e atar sonra da hasta oluyor hele bazılarını görünce<br />

kendini çok anormal hissediyor .Ben yalnızlığa çok karşıyım ama ben yalnız kalsam da<br />

içimi günlüğüme dökerim .Ama cahil insanlar ne yapsın onlar nasıl içlerini bir şeye döküp<br />

kendi kendilerinle konuşurlar bile bir duvara anlatmakla bir dosta anlatmanın epey bir fark var. Yalnızlık insanı ölüme<br />

bile itebilir yalnızlık hiçbir şeye benzemez. Yalnız kalan insan kendine bir çıkmaz çukurda hisseder. Nasıl güneş<br />

olmasa bir şey olmaz ya işte yalnızlık gündüzlük ona benzer bence akılı olalım ailemize iyi davranalım bir anlık sinirle<br />

her şeyi elimizden kayar gider ve bizde yalnız kalırız.<br />

sudenur balgay<br />

İNSAN ÇALIŞIR<br />

İnsan çalıştıkça insan olur ama çalışmayan insan olamaz .Her insan çalışarak insan olmuştur.Çalışmayan<br />

kişi ise insan olamazdır. Bir gün her insan çalışarak insan olur.<br />

Bir büyüğün dediği gibidir = Bir insan çalıştıkça Türkiye çoğalır o yüzden her kez her zaman her yerde<br />

çalışacak mesela bir doktor çalıştığı <strong>için</strong> doktor olmuştur ve her doktor çalışır eyer çalışmasa doktor olamaz<br />

ve bir öğretmen eyer çalışmayacaksa öğretmen olamaz.<br />

Her insan çalıştıkça bir yere gelir bir polis eyer çalışmasaydı polis olamazdı ama çalıştığı <strong>için</strong> polis olmuş biz öğrenciler<br />

çalışmasak bir polis, bir öğretmen, yada bir doktor yada bir hemşire olamayız o yüzden çalışmamız lazım .<br />

O yüzden her yerde her zaman her gün ve yaşadığımız süreç boyu çalışıp doktor olacağız her insan çalışıp bir hedefi vardır<br />

o yüzden insan olması lazım ,çalışması lazım hedefler herkes <strong>için</strong> büyük ve güvenilirdir şüphe duymamalıyız ,çalıştığımız<br />

<strong>için</strong>.<br />

MERYEM AKTÜRK<br />

6/E<br />

1480<br />

6 /G


AĞAÇLAR<br />

O güzelim hayvanları,<br />

Öldürüyoruz acımasızca.<br />

Siz evsiz kalsaydınız,<br />

Ne yapardınız acaba.<br />

Bilmiyoruz ki:<br />

Ormandan yok olunca,<br />

Çöle döner bu dünya.<br />

Para hırsıyla,<br />

Kıyıyorlar ağaca.<br />

Kırılıyor her gün,<br />

Soluduğumuz hava.<br />

ANNEM<br />

ZELİHA İPEK<br />

Benim canım annem,<br />

Sen beni seversin.<br />

Okşayıp öpersin,<br />

Benim canım annem.<br />

Hastalanınca sen bakarsın,<br />

Benim derdimi sen çekersin.<br />

Beni seversin,<br />

Benim canım annem.<br />

Yemesin yedirirsin,<br />

İçmesin içirirsin.<br />

Saçını süpürge edersin,<br />

Benim canım annem.<br />

SUDENUR BALGAY<br />

6/9<br />

ÇİÇEKLER<br />

Hayatta birçok çiçek var<br />

Ben gülleri severim<br />

Hele ki kırmızı renkleri<br />

Kırmızı benim favori rengim<br />

Ben çiçeklerin hep sini’de severim<br />

Ama güller başkadır benim <strong>için</strong><br />

Ben sadece gülleri sevmem<br />

Hepsinin yeri başkadır benim içimde<br />

Çiçeklerin rengi huzur verir bana<br />

Rengârenk çiçekleri görünce<br />

Kalbim bir başka atar<br />

Ben çiçekleri severim<br />

necim<br />

Benimle dertleşirsin<br />

Sanki bir meleksi<br />

Seni çok severim<br />

Benim canım anneciğim.<br />

Beni kendinden çok seversin<br />

Sana değil bana olsun desin<br />

Yüreğini çıkartır verirsin<br />

Beni canım anneciğim<br />

Ben hasta olurum hep sen bakarsın<br />

Ben ağladım mı sende ağlarsın<br />

Ben gülerim sende gülersin<br />

Beni çok seversin benim canım anneciğim.<br />

ZELİHA İPEK<br />

Benim canım babam,<br />

Çalışırsın kazanırsın.<br />

Yedirirsin içirirsin,<br />

Benim canım babam.<br />

Benim canım babam,<br />

Bizi düşünürsün.<br />

Çalışırsın yorulursun,<br />

Benim canım babam.<br />

Benim canım babam,<br />

Çalışırsın yorulursun.<br />

Belli etmezsin bize yorulmadım dersin,<br />

Benim canım babam.<br />

BABAM<br />

SUDENUR BALGAY<br />

BENİM VATANIM<br />

Mavisi var moru var,<br />

Dağı var ovası var.<br />

Türlü, türlü çiçeği var,<br />

Benim vatanım benim vatanım.<br />

Dağı var ovası var,<br />

Goncası var gülü var.<br />

Türlü, türlü çiçeği var,<br />

Benim vatanım benim vatanım.<br />

Camileri köprüleri yapan,<br />

Her yaptığı tarihi eser olan.<br />

Türklüğüyle gurur duyan,<br />

Benim Sinan’ım benim, Sinan’ım<br />

An-<br />

MURAT HAKTAN İLGAZ


Annem değil babam değil,<br />

Hep sana söylerim.<br />

Seni çok severim,<br />

Benim canım kardeşim.<br />

KARDEŞİM<br />

Kardeşim seni çok severim,<br />

İstesen canımı veririm.<br />

Sana şakalar yaparım,<br />

Hep onunla gülerim.<br />

Bir şey odlu mu sana söylerim,<br />

Bir hatam odlumu seninle telafi ederim.<br />

Seni çok severim,<br />

Benim canım kardeşim…<br />

SUDENUR BALGAY<br />

Okulda başlar bilgi,<br />

Öğrenciler gösterir ilgi,<br />

Sağ elde kalem sol elde silgi,<br />

Hanemiz, yöremiz, yerimiz.<br />

Şimdi okullu olduk hepimiz,<br />

Hepimiz birimi, birimiz hepimiz,<br />

Çok çalışmaktır görevimiz,<br />

Okul şimdi bizim hanemiz.<br />

Okulu güzel gören göz,<br />

Kulaklar işitir güzel söz,<br />

Orada herşey öz oğlu öz,<br />

Okul artık bizim hanemiz.<br />

OKUL<br />

Okul bizim neyimiz?<br />

Neyimiz? Her şeyimiz,<br />

Sevgimiz sevenimiz,<br />

Sevgiyi saygıyı öğreten evimiz.<br />

İREMNUR DEMİRAY<br />

6/F 1092<br />

YALNIZIM<br />

Eşim dostum hepsi yanımda,<br />

Param var derdim var.<br />

Param bitti eşim dostum gitti,<br />

Yalnızım ben yalnızım.<br />

Arkadaşlarımın hepsi beni sever sayarlar,<br />

Ben hiç yalnız kalmam.<br />

Bir hırçınlıkta,<br />

Yalnızım ben yalnızım.<br />

Herkesin bir dostu var,<br />

Ama bir gün bu sevgi biter.<br />

Lütfen bitirmeyelim,<br />

Yalnızım ben Yalnızım…<br />

MURAT İLGAZ<br />

Bin köşeye büzülmüş,<br />

Hiçbir şey yapmıyor,<br />

Zavallı dünyaya küsmüş,<br />

Konuşmak istemiyor.<br />

Eski topraktır onlar,<br />

Her şeyi bilir yapar,<br />

Ona imkan sunmazsan,<br />

Ne yapsın zavallılar?<br />

Yaşı geçmiş iş bitmiş dersen,<br />

Onlarla ilgilenmezsen,<br />

Hepsi hayata küser,<br />

Sen olursun buna neden.<br />

YAŞLILAR<br />

Ne yapsın yemeğini yiyemiyorsa<br />

Giysisini giyemiyorsa,<br />

Bunlar onun suçu değil,<br />

O da çalışmış bunca yıl sana.<br />

Şimdi gelin affetmelerini isteyelim,<br />

Kucaklaşalım ellerini öpelim,<br />

Her şeyin en güzelini onlara verelim,<br />

Onları her zaman koruyalım seviyorum<br />

TUNA HAN ÖZ BAYRAKTAR


1= Adınız nedir?<br />

Ömer= Ömer Aktürk.<br />

2= Bu mesleği seçmeseydiniz ne olmak isterdiniz?<br />

Ömer= Pilot.<br />

3= Küçüklerin en çok istediği meslek?<br />

Ömer=Bilmem her tür şey itsiye bilirler.<br />

3=Bu mesleğin en zor yönü nedir kısaca özetleyiniz.<br />

Ömer= Kişilerle uğraşmak müşterilere laf anlatmak.<br />

4= Şu anda memnun musunuz pişman oldunuz mu?<br />

Ömer= Memnunum,hayır değilim.<br />

5= Şu anda meslek seçimi yapacak kişilere ne dersiniz?<br />

Ömer= En hayırlısı ve yapa bileceğiniz işi seçin.<br />

6= Bu meslek özel hayatınıza zarar veriyor mu veriyorsa hangi konuda ?<br />

Ömer= Sosyal aktivitelere katılamıyorum ama özel hayatıma zarar vermiyor.<br />

7= Kendi mesleğiniz mi veya baba mesleğiniz mi?<br />

Ömer= Baba mesleği.<br />

8= Her konuda rahat iş yapa biliyor musunuz?<br />

Ömer=Hemen hemen yapa biliyorum<br />

9= Kullandığınız meslek eşyaları nelerdir nasıl kullanılır?<br />

Ömer=Kuruyemiş gıda üzerine kullanma şekli yoktur.<br />

10= Genellikle masa başında mı yoksa ayak tamı çalışıyorsunuz?<br />

Ömer=Ayakta çalışıyorum.<br />

11=Şu anda yanınızda işçi veya yardımcı çalışıyor mu?<br />

Ömer=Evet çalışıyor işçi ve yardımcı<br />

12= Şu anda yaptınız mesleği anneniz kardeşiniz veya ağabeyiniz yapıyor mu?<br />

Ömer= Annem veya kardeşim yapmıyor ama ağabeyimin yanında bu mesleği yapıyorum.<br />

13=Bana biyografinizi anlatır mısınız?<br />

Ömer= Ömer Aktürk 23 yaşındayım Erzurumluyum açık öğretim üniversite terk.<br />

14= Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?<br />

Ömer= Herkese mutluluklar geleceğe olumlu bakın esnaflar eczacıları ve doktorları sizlersiniz.


Adınız Nedir?<br />

Nuran AKTAŞ 47 yaşındayım. Resmi bir kursta memur olarak çalışıyorum.Evliyim<br />

2 oğlum var yaşamayı çok seviyorum.<br />

2= Bu mesleği neden seçtiniz?<br />

Nuran=Çalışmayı çok seviyorum ve çalışmaktan memnun olup kazancımı alıyorum.<br />

3=Küçükten en çok istediğiniz meslek nedir?<br />

Nuran= Siyasetçi olmak.<br />

4=Küçüklerin en çok istediği meslekler sizce nedir?<br />

Nuran=Öğretmen,Doktor,Mühendis,vb.<br />

5=Bu mesleğin en zor yönü nedir?<br />

Nuran=Zihni ve bedeni güçsüz hissediyorum.<br />

6=Şu anda mesleğinizden memnun musunuz? Pişman oldunuz mu?<br />

Nuran=Şu anda çok uzun yıllar çalıştım ama pişman değilim.<br />

7=Şu anda meslek seçimi yapanlara ne dersiniz?<br />

Nuran=Sevdiğiniz ve uğraşabileceğiniz en hayırlı ve mutu meslek olsun.<br />

8=Şu anda çalıştığınız meslek özel hayatınıza zarar veriyor mu ? Veriyorsa hangi konuda?<br />

Nuran=Evet. Zarar veriyor çünkü sürekli bilgisayarlarda ve telefonla uğraşıyoruz bu yüzden radyasyon alıyoruz.<br />

9=Kendi mesleğiniz mi? Yoksa baba mesleği mi?<br />

Nuran=Kendim okuyarak kazandığım bir meslek.<br />

10=Genellikle masa başında mı? Yoksa ayakta mı? İş yapıyorsunuz?<br />

Nuran=Masa başında iş yapıyorum.<br />

11=Her konuda rahat iş yapabiliyor musunuz?<br />

Nuran=Evet yapabiliyorum.<br />

12=Yalnızca işçi veya yardımcı çalışıyor mu?<br />

Nuran=Hayır.Devlet memuruyum arkadaşlar hep aynı seviyede.<br />

13=Şu anda yaptığınız mesleği öneriniz kardeşiniz veya ağabeyiniz bu mesleği yapıyor mu?<br />

Nuran=Hayır bir tek ben yapıyorum.<br />

14=Kullandığınız meslek hakkında kullanılan eşyalar nasıl kullanılır ?<br />

Nuran=Bilgisayar ve telefon kullanıyoruz…


RÖPORTAJ<br />

1=) Kendinizden bahseder<br />

misiniz?<br />

10/10/1978 yılında Erzurum<br />

ilinin YAVİ belediyesinde<br />

dünya geldim.<br />

İlkokulu Erzurum 50.<br />

YIL İlk Öğretim Okulu’nda<br />

okudum .1990 yılında<br />

Erzurum imam hatip lisesinde<br />

orta ve lise eğitimine<br />

başladım. 1996 yılında bu okuldan<br />

mezun oldum. 1999 yılında Atatürk Lisesi’nde<br />

turizm otelcilik bölümünde öğrenime<br />

devam ettim.2002 yılında bu okuldan mezun<br />

oldum aynı yıl Atatürk Üniversite’sini<br />

kazandım. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesinde<br />

beden eğitimi ve spor öğretmenliği<br />

bölümünü kazandım. 2006 yılında bu fakülteden<br />

mezun oldum. 2008 yılında Aşkale<br />

Gülü Dere İlk Öğretim yılında öğretmenlik<br />

mesleğine başladım evli ve bir çocuk babasıyım.<br />

2=) Neden bu meleği seçtiniz?<br />

İnsanları eğitmekten ve vatanıma hayırlı<br />

gelecek nesilleştirmek <strong>için</strong> seçtim.<br />

3=) Meslek hayatınızda en çok yoran ve en<br />

çok üzen durum nedir?<br />

Çalıştığım okullarda spor salonlarının olmaması<br />

beni çok üzüyor .<br />

4=) Hayal kırıklıklarınız odlumu? Bizimle<br />

paylaşır mısınız?<br />

Hayal kırıklığım oldu .2009_2010 eğitim<br />

öğretim yılında çalıştırdığım voleybol takımını<br />

finalde basit hatalarla yenilmesi bende<br />

hayal kırıklığı yarattı.<br />

5=) Hayata kesinlikle vazgeçemediğiniz<br />

şeyler nelerdir?<br />

Hayata vazgeçemediğim üç tanedir bunlar<br />

dinim, vatanım ve biricik kızım.<br />

6=) Bize biraz keşkelerinizden bahseder<br />

misiniz?<br />

Benim keşkelerim pek olmadı ama sipor<br />

yaptığımız dönemde daha başarılı sporcu<br />

olmadığıma keşke dediğim olmuştur.<br />

7=) Ulaşamadığınız biri ile sohbet etme<br />

olanağı olsaydı bu kim olurdu neden neler<br />

söylemek istersiniz?<br />

Bu kişi dünya ve olimpiyat şampiyonu Hamza<br />

Yerikiyo olurdu. Kendisinden bu inanılmaz<br />

başarıları nasıl elde etiğini örenirdim.<br />

8=) Her konuda rahat iş yapabilyor musunuz?<br />

Çok nadir. Mutlaka bir yerden ve birilerinden<br />

engeller önümüze çıkıyor.<br />

9=) Kendi mesleğiniz yada baba mesleğimi<br />

geleneksel bir meslek mi?<br />

Hayır geleneksel bir meslek değil . Babam<br />

isçi emeklisi idi ama bizim evde üç tane beden<br />

eğitimi ve spor öğretmeni var.<br />

10=) Bu mesleğin en zor yönü nedir? Kısaca<br />

özetler misiniz?<br />

Bu mesleğin en zor yönü okullarda yeteri<br />

kadar eğitim araç ve gereçleri olmaması.<br />

11 =) Bu meslek özel hayatınıza zarar veriyor<br />

mu? Veriyorsa ne konuda?<br />

Meslek hayatımda mesleğimle alakalı bu<br />

güne kadar bir zarar görmedim<br />

12=) Son olarak ne söylemek istersiniz?<br />

Bu röportajın düzenlemesinde emeği geçenlere<br />

teşekkür ederim.<br />

İLHAMİ YAVİLİOĞLU<br />

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENİ


RÖPÖRTAJ<br />

1=Kendinizi biraz tanıtır mısınız?<br />

Cevap=1985 Erzurum ‘da Karaçoban ilçesinde doğdum.<br />

İlk ve orta okulu Karaçoban’da tamamladım. İnönü<br />

üniversitesi psikolojik danışmanlık alanında 2007<br />

yılında mezun oldum. 5 yıl Erzincan lisesi çalıştıktan<br />

sonra,2011’den itibaren İMKB orta okulunda çalışıyorum.<br />

Evliyim ve 1 çocuk babasıyım.<br />

2=Neden bu mesleği seçtiniz?<br />

Cevap=Dünyadaki en zor işin insanları anlamak olduğunu<br />

düşündüğüm <strong>için</strong> bunu başarma idealini gerçekleştirmeye<br />

çalışıyorum.<br />

3=Öğretmenlik dışında uğraştığınız bir alan var mı?<br />

Cevap=Birçok sosyal projesinde yer aldım. Anadolu<br />

eğitimciler derneğine üyeyim bu doğrultuda Ülkemize<br />

Erzurum’a faydalı olacak her çalışmada önde gitmeye<br />

gayret göstereceğim.<br />

4=En büyük hayalinizi ve gerçekleştirmek istediğiniz<br />

projeleriniz nelerdir?<br />

Cevap=En büyük hayalim şuan gelişen neslin daha millete<br />

hayırlı manevi değerlerimize bağlı,edepli yetişmesidir.<br />

5=Her hangi bir kişinin en favori insanı mısınız?<br />

Neden?<br />

Cevap=En favori kişiyi eşim olarak görüyorum.Her<br />

alanda yanında olduğum <strong>için</strong> ve galiba ortak yönlerimizin<br />

çok olduğu <strong>için</strong> ve iyi bir eşim olduğum <strong>için</strong> diye<br />

düşünüyorum.<br />

6=Yalan söylemenin sence<br />

uygun olduğu durumlar nelerdir?Beyaz<br />

yalan söyler<br />

misiniz?Ne söylersiniz?<br />

Cevap=Bizim inancımız<br />

yalana kesinlikle karşıdır.Kesinlikle<br />

yalan söylemem<br />

yalan söyleyeni de asla<br />

affetmem.Benim <strong>için</strong> yalan<br />

ile iman eş değerdir.<br />

7=Yaşayamadığınız <strong>için</strong><br />

pişmanlık duyduğunuz ne<br />

var?<br />

Cevap=ÖSS sınavına girdiğim zaman Marmara hukuk<br />

ile psikolojik danışmanlık bölümünü tercih etmede or-<br />

tada kalmıştım.Bazen keşke Marmara Hukuk olsaydı<br />

diyorum.<br />

8=Ulaşamadığınız biri ile tanışıp sohbet etme olanağın<br />

olsaydı bu kim olurdu ondan neler öğrenmek isterseniz?<br />

Cevap=Yılar önce bana çok emekleri dokunan Muhammet<br />

Nurullah Atay adında bir dostumdan doğruluk,dürüstlük<br />

ve en önemlisi insanlık adına çok şey<br />

örendim.Şuan bile numarasını arıyorum .Yurtdışına olduğu<br />

<strong>için</strong> numarasına ulaşamadım.<br />

9=Sizi en çok ne kızdırıyor?Bu kızgınlıkla baş edebiliyor<br />

musunuz?Edemiyorsanız neden?<br />

Cevap=Beni en çok sevdiğim bir arkadaşım ,dostum<br />

tarafından aldatılmak,yanlış yapmak kızdırır.Meslek<br />

icabı baş edebiliyoruz.<br />

10=Hangi markalar sizi en çok sinirlendiriyor?<br />

Cevap= Genellikle sömürgeci ülkenin ürettiği markalardan<br />

uzak durmaya çalışırım.Özellikle son zamanlarda<br />

aldığım birçok markanın bize bomba olarak döndüğünü<br />

biliyoruz.<br />

11=Hangi markalara tutkunsunuz?<br />

Cevap=Genelde ulusal mağazaları tercih ederim<br />

12=Yakın bir arkadaşınız kanunsuz bir iş yaparsa polisi<br />

arar mısınız?<br />

Cevap=Hiç affetmem boşuna gözyaşı dökmesin.Demek<br />

isterdim ama o anı yaşamadan net bir şey söylemek imkansız.<br />

BİZE BU FIRSATI VERDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR<br />

EDERİZ…<br />

HAZIRLYAN=BÜŞRANUR CİMİLLİ<br />

VE GİZEM YARÇIN<br />

6 E


Anasıfı öğretmeniyle röportaj yapmamın amacı=<br />

Anasınıfı öğretmenliği güzel ve eğlenceli bir meslektir.Ben de bu mesleği sevdiğim <strong>için</strong> ablamla<br />

röportaj yapıyorum.Anasınıfı ile merak ettiğim bilgileri soruyorum ve cevabını da kendimce<br />

tahmin ediyorum.<br />

1=Biraz kendinizden bahseder misiniz?<br />

Cevap=Adım Aslı;soyadım Bingül.test çözmeyi ve çalışmayı çok seviyorum.Anasınıfı öğretmenliği<br />

hoşuma gidiyor.Çünkü çocukları çok seviyorum.<br />

2=Bu mesleği nasıl başardınız?<br />

Cevap=Her gün planlı ve düzenli ders çalışarak başardım.<br />

3=Hiç birinci oldunuz mu?<br />

Cevap=Evet bir çok yerde birinciliğim vardır.<br />

4=Anasınıfı öğretmenliği zor mu?<br />

Cevap=Bana göre değil.Çünkü ben hem çocukları çok severim hem de sabırlıyım.<br />

5=Anasınıfı öğretmenliğinin zorlukları ve kolaylıkları neler?<br />

Cevap=Zorlukları bazı çocukların azgınlığı ve şımarıklığıdır,kolaylıkları ise çocuklarla aktivite<br />

yapıp eğlenmektir.<br />

6=Size ilk birinin “öğretmenim” dediğinde ne hissettiniz?<br />

Cevap=Bu çok güzel bir duygudur.Anlatılacak bir şey değil.<br />

7=Bundan sonraki hedefleriniz neler?<br />

Cevap=Öğrencilerim <strong>için</strong> faydalı ve en iyi öğretmen konumuna gelmek.<br />

Değerlendirmem=Bu röportaj benim <strong>için</strong> çok güzel oldu.Anasınıfı öğretmenliğinin zorluğunu<br />

ve kolaylıklarını öğrendim ve anasınıfı öğretmenliğinin çok güzel bir meslek olduğunu anladım<br />

. Mesrure Bingül<br />

6/D 348


MERHABA!<br />

EMRE BULUT’LA RÖPORTAJ<br />

Merhaba!<br />

SİZİ KISACA TANIYABİLİRMİYİM?<br />

Adım Emre BULUT.1981 Olur doğumluyum ve 7 yıldır sınıf<br />

öğretmenliği yapıyorum.Aynı zamanda bütün Zeka<br />

ve Zihin Sporları başkanıyım.<br />

NERELERDE ÖĞRETMENLİK YAPTINIZ?<br />

Oltu Derebaşı, Oltu Nügürcük, Çat ilköğretim Okullarında<br />

öğretmenlik yaptım ve halen Erzurum merkezde sınıf<br />

öğretmenliği yapmaya devam ediyorum.<br />

NİÇİN BU MESLEĞİ SEÇTİNİZ?<br />

Öğretmenlik hem baba mesleği hem de kutsal bir meslek<br />

olduğu <strong>için</strong> seçtim.Japonlar öğretmenlik mesleği <strong>için</strong><br />

sensey kavramını kullanırlar.Sensey yeniden yaratma anlamındadır.İnsanı<br />

yeniden yaratma anlamında bir düşüncemiz<br />

olamaz.Hem dini inançlarımızdan ,hem de kültürümüzden<br />

dolayı.Bu mesleğin <strong>için</strong>de yer almak istedim<br />

ve bu mesleği seçtim.<br />

ALOHA MENTAL ARİTMETİK İLE NASIL TANIŞTINIZ?<br />

Günümüz eğitim sisteminin çağımız dünyasında yeterli olmadığını<br />

düşündük ve bu eğitim sisteminin çağa ayak<br />

uyduracağını kanaat etmedik.Yurtdışındaki programları<br />

incelemeye karar verdik.Sırasıyla Çin,Malezya,İngiltere<br />

gibi ülkelerde eğitim sisteminin nasıl ilerlediği ve bu ülkelerde<br />

yetişen insanların nasıl bu kadar zeki olduklarını,üreten<br />

insan olduklarını açıkçası merak ediyordum.Neden<br />

bizden bir bilim adamı çıkmıyordu veya neden<br />

ülkemizde yeni icatlar üreten adını duyuran bireyler<br />

yetişmiyor diye merak ediyordum.Bu ülkelerdeki programları<br />

inceledikten sonra ülkelerin kendilerine has<br />

programlar olduğunu gördük ve bu programlardan birisinin<br />

de ‘MENTAL ARİTMETİK’ eğitimi olduğunu öğrendik.Mental<br />

aritmetik programı tüm dünyada uygulanan<br />

bir programdır.Fakat ülkemiz bu programdan bir haber.Daha<br />

çok yurtdışında yaygın bir şekilde uygulanıyor.Bizdeki<br />

programlar ise zihni zekayı geliştiren programlar<br />

değil!Biz de bu programı ülkemize getirerek kendi<br />

çocuklarımıza,kendi gençlerimize uygulamaya karar<br />

verdik.Böylelikle bu yola başladık.<br />

ALOHA MENTAL ARİTMETİK KAÇ YAŞ ARASI ÇOCUK-<br />

LARDA UYGULANABİLİR?<br />

Aloha Mental Aritmetik dünyadaki uygulama şekli 4-13 yaş<br />

arası çocuklarda uygulanır.Özellikle çocuğun 4 yaşında<br />

başlaması çok önemli,çünkü 4 yaşında bir çocuğun zihinsel<br />

algıları zeka kapasitesi çok yüksek ve bu yaştaki<br />

öğrencilerin zihninde hücreler arası geçişin çok fazla olması<br />

ve zihnin normal yetişkin bir insana göre 10 kat 20<br />

kat daha hızlı işlemler yapabilmesi 4 yaşta uygun görülmüştür.Ülkemizde<br />

de ortalama 4 yaşta bu eğitim başlıyor<br />

ve 13 yaşa kadar devam ediyor.<br />

NEDEN 13 YAŞA KADAR BU EĞİTİM SÜRER ?<br />

Çünkü normal bir birey işlem yapma hızı ortalama 13 yaşından<br />

sonra yarı yarıya azalmakta.İnsanlardaki beynin hücre<br />

yapma kısmı 4-13 yaş arası doruk noktasıdır.Bu programda<br />

daha çok hayale dayalı fotoğrafik hafıza ya dayalı<br />

bir eğitim olduğu <strong>için</strong> bu yaş gurubuna uygulanabilmesi<br />

çok daha mantıklı olduğuna kanaat edilmiş ve böyle uygulanmakta.Bu<br />

program yerli bir program değildir.Çinlilerin<br />

5 bin yıl öncesine dayanan bir programdır.Bu<br />

programa sadık kalındığı zaman olumlu olduğu<br />

kanıtlanmıştır.<br />

ALOHA MENTAL ARİTMETİĞİN HEDEFLERİ NELER-<br />

DİR?<br />

Bu programın yararlarını kanıtlamak,yetenekli çocuklar yetiştirmek<br />

istiyoruz,çocuklarımıza ve gençlerimize aydınlık<br />

bir gelecek hazırlamak istiyoruz.<br />

Emre hocam bana zaman ayırdığınız <strong>için</strong> teşekkür ederim J J


Hayatı<br />

Mahmud oğlu Bahtiyar Vahabzade, 16 Ağustos 1925 tarihinde<br />

Şeki'de doğdu. 9 yaşında ailesiyle beraber Bakü'ye taşındı. İlk ve<br />

orta öğrenimini bu şehirde tamamladı. 1942 yılında girdiği Bakü<br />

Devlet Üniversitesi Filoloji Bölümü'nden 1947 yılında mezun<br />

oldu ve aynı bölümde öğretim üyesi olarak ders vermeye başladı.<br />

1964 yılında tamamladığı S.Vurğunun hayat ve yaradıcılığı isimli<br />

monografisi ile filoloji doktoru ünvanını aldı.<br />

1980 yılında Azerbaycan İlimler Akademisi üyeliğine seçilen Vahabzade, 2001 yılında emekli olana<br />

kadar üniversite de ders vermiştir.<br />

Vahabzade, 1960'larda başlayan özgürlük hareketlerinin öncülerindendir. Bu konuda kaleme aldığı 1959 tarihli Gülistan isimli<br />

şiirinde, ikiye bölünen (İran ve Rusya) Azerbaycan halkının yaşadığı felaketleri anlatmıştır. Adı geçen eserinde dolayı 1962 yılında<br />

milliyetçi damgası vurulan şair 2 yıllığına üniversitede ki görevinden de uzaklaştırılmıştır. Bu olumsuzluklara ve Sovyet<br />

rejiminin baskılarına rağmen özgürlük mücadelesinden hiç yılmamıştır. Azerbaycan halkının sıkıntılarını konu ettiği pek çok<br />

eserini yurt dışına kaçırarak yayınlanmasını sağlamıştır.<br />

Eserlerinde Azerbaycan Türkçesi'ni en temiz şekilde kullanmaya özen gösteren ve halkının duygularına tercüman olan<br />

Vahabzade Azerbaycan'da Halk Şairi adıyla anılır. 1995 yılında Azerbaycan özgürlük mücadelesindeki hizmetlerinden dolayı<br />

İstiklal nişanı ile ödüllendirilmiştir. Ülkesinin özgürlük simgelerinden biridir. Vahabzade 1980<br />

-2000 yılları arasında 5 defa milletvekili seçilmiştir. 13 Şubat 2009 tarihinde Azerbaycan'ın<br />

başkenti Bakü'deki evinde vefat etti. [1] Bahtiyar Vahapzade'nin cenazesi, uzun yıllar ders verdiği<br />

Bakü Devlet Üniversitesinin salonunda düzenlenen törenden sonra tanınmış şair, edebiyatçı,<br />

bilim ve siyaset adamlarının mezarlarının bulunduğu Fahri Hıyaban'da toprağa verildi.<br />

[2]<br />

Benden Habersiz<br />

Ömrün fasılları tez geldi geçti.<br />

Yazı verimlidir, kışı verimsiz<br />

Bir gün gördüm ki, güçten düşmüşüm.<br />

Yıllar öz atını sürdü eğersiz.<br />

Ülkü olan yere baş koyan yıllar<br />

Gamlı gözlerime yaş koyan yıllar<br />

Ey yaşım üstüne yaş koyan yıllar,<br />

Nere kaçarsınız benden habersiz?<br />

Ey ömür! Görünür artık sahilin,<br />

Elin kısıldıkça uzanır dilin.<br />

Ömürden verdiğim yetmiş üç yılın<br />

Zehiri yeterli, balı yetersiz.<br />

Öz omuz yüküdür herkesin yaşı<br />

Derdi - sırdaşıdır, fikri – yoldaşı,<br />

Dönüp mizacıma kahır gözyaşı.<br />

Sevinç de, keder de, geçmez kahırsız.<br />

Fikirler selinde akandan beri<br />

Ayıramadım ben hayırdan şerri<br />

Dökülmüş ömrümün yaprak yılları<br />

Bahçesi virane, bağı çepersiz<br />

Gönül o gönüldür, koca yaşımda,<br />

Fikirler kaynaşır yine başımda<br />

Yine hücumdayım söz savaşımda,<br />

Sözüm teperlidir(1) , özüm tepersiz.<br />

Ana Dili<br />

Dil açanda ilk defa 'ana' söylerik biz<br />

'Ana dili' adlanır bizim ilk dersliyimiz<br />

İlk mahnımız laylanı anamız öz südüyle<br />

İçirir ruhumuza bu dilde gile-gile.<br />

Bu dil - bizim ruhumuz, eşgimiz, canımızdır,<br />

Bu dil - birbirimizle ehdi-peymanımızdır.<br />

Bu dil - tanıtmış bize bu dünyada her şeyi<br />

Bu dil - ecdadımızın bize goyup getdiyi<br />

En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek<br />

Goruyub, nesillere biz de hediyye verek.<br />

Bizim uca dağların sonsuz ezemetinden,<br />

Yatağına sığmayan çayların hiddetinden,<br />

Bu torpağdan, bu yerden,<br />

Elin bağrından gopan yanığlı neğmelerden,<br />

Güllerin renglerinden, çiçeklerin iyinden,<br />

Mil düzünün, Muğanın sonsuz<br />

genişliyinden,<br />

Ağ saçlı babaların aglından, kâmalından,<br />

Düşmen üstüne cuman o gıratın nalından<br />

Gopan sesden yarandın.<br />

Sen halgımın aldığı ilk nefesden yarandın.<br />

Ana dilim, sendedir halgın aglı, hikmeti,<br />

Ereb oğlu Mecnunun derdi sende dil açmış.<br />

Üreklere yol açan Füzulinin sen'eti,<br />

Ey dilim, gudretinle dünyalara yol açmış.<br />

Sende menim halgımın gahramanlığla dolu<br />

Tarihi verağlanır.<br />

Sende neçe min illik menim medeniyyetim<br />

Şan-şöhretim sahlanır.<br />

Menim adım, sanımsan,<br />

Namusum, vicdanımsan!<br />

Milletlere halglara halgımızın adından<br />

Mehebbet destanları yaradıldı bu dilde.<br />

Bu dil - tanıtmış bize bu dünyada her şeyi<br />

Bu dil - ecdadımızın bize goyup getdiyi<br />

En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek<br />

Goruyub, nesillere biz de hediyye verek.


1940'ta Ankara'da doğdum. Rahmetli babam hakimdi. Bu vesile ile çocukluğum Güneydoğu'da geçti. İlkokula Siverek'te<br />

başladım. Maraş ve Ankara'da bitirdim. Ortaokula ise Kızılcahamam'da başladım, liseyi Maraş'ta tamamladım.<br />

Aslen Maraşlıyım.<br />

Ceddimiz 300 yıl kadar önce Kafkasya'dan Maraş'a gelip yerleşmişler.<br />

Bunlar üç kardeşmiş ve içlerinden birinin adı Zarif'miş. İşte bizim aile bu Kafkasyalı Zarif'ten geliyor. Daha çok bu<br />

sebeple olacak Kafkasya'yı çok seviyorum.<br />

Edebiyata lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başladım.<br />

Usta hikayeci Rasim Özdenören, şair Erdem Beyazıt, şair Alaaddin Özdenören ile aynı sıralarda okuduk.<br />

Liseden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatını bitirdim.<br />

Öğrenciliğim sırasında çalışmak zorundaydım. Muhtelif gazetelerde sayfa sekreteri olarak çalıştım. Bu yüzden tahsilim biraz ağır aksak ilerledi. Bütün<br />

bunlar zarfında vazgeçmediğim,değişmeyen, istikrarlı bir yönüm vardı,o da şairliğim ve yazarlığımdı.<br />

Bir yerde çok titiz bir insanım,bir bakıma da hiç titiz değilim. Görünüşte bir düzensizlik <strong>için</strong>diyim,ama her şey zihnimde benim de şaştığm bir disiplin<br />

ve düzen <strong>için</strong>dedir. Şu masanın halini görüyorsun.Çekmecelerde öyle. Ama söyleyin bir şey onu gözüm kapalı çıkarayım. Hayatımda öyle. Bir<br />

telaş <strong>için</strong>de parçalanmış gibiyim. Ama saati saatine proğramlanmışımdır.<br />

Şiiri de ne zaman yazacağımı bilmiyorum.Memur gibi. Durum öyle gerektiriyor.<br />

Sezai Karakoç Ağabeyin yayınladığı Diriliş dergisinde şiirlerim yayınlandı.<br />

Ağabeyin sohbetlerinden ve yazdıklarından çok şeyler öğrendik.Her anlamda bizim hocamızdı. Yetişmemizde çok büyük faydası oldu. Sonra Nuri<br />

Pakdil ve arkadaşlarının yayınladığı Edebiyat dergisinde yazdım. 1976'dan itibaren ise ben, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Akif İnan ve Nazif<br />

Gürdoğan'nın kurucuları olduğu Mavera dergisinde şiirlerim, bir-iki hikayem, senaryo çalışmalarım, günlüklerim ve<br />

"Okuyucularla" ismini verdiğimiz sohbetlerim yayınlandı. Bir kaç yıldan beri ise roman çalışıyorum. Bunlardan ilki<br />

Savaş Ritimleri 1985'te yayınlandı. Ayrıca çocuk edebiyatı dalında kitaplar yazdım."*<br />

Değişik dönemlerde ilkokul öğretmen vekilliği ve Almanca öğretmenliği yapan Cahit Zarifoğlu, 1976'dan itibaren<br />

TRT Genel Müdürlüğü'nde mütercim sekreter olarak görev aldı. Farklı gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı.Mavera<br />

Dergisi'ni arkadaşlarıyla birlikte yayımladı. Zaman Gazetesi ve Mavera dergisi'nde 'Okuyucularla' başlığıyla<br />

hayli ilgi toplayan ve bir 'mektep' özelliği taşıyan sohbet köşelerini düzenledi. 1983'te TRT İstanbul Radyosu'nda<br />

görev aldı. Radyo oyunları yazdı. 1984'te Türkiye Yazarlar Birliği Çocuk Edebiyatı Ödülü'nü alan Zarifoğlu, 07 Haziran<br />

1987'de Yâr'ine kavuştu. 'Yâr ile bayram iderler şimdi."<br />

? Soru İşaretlerinden Biri<br />

Zulumdur dinlenen başlarsa eğilmiş<br />

Gömleğin üzerine kadar çıkmış kalbteki kara<br />

leke<br />

Dikilsen dağların ötesini tutar elin<br />

Bir iki tank çer çöp olmuş gözüne perde<br />

Petrol ya da banker sellerinde boğuluyorsun<br />

Külçe külçe dolar ya da sefalet secden olacak<br />

yerde<br />

O eski kadim iklim kimbilir nerde sürer<br />

Perişan birkaç evde kimbilir veliler dilinde<br />

Oturup konuşalım şunu. Bulsun kelimem<br />

kelimeni<br />

Eğer uyku daha aziz esirlik daha ehven değilse<br />

Bir deli akıl çırpınıyor aramızda<br />

Rızık korkusu can korkusu baş mesele<br />

Çıplan dünyadan çıplan ve gövdenden<br />

O büyülü çiçekleri yol arın bir kere<br />

Başını eğmiş zalimleri dinlersin<br />

Dersin 'lokmam ellerinde'<br />

Filistin bir sınav kağıdı<br />

Her mü'min kulun önünde<br />

De gerçeği yaz: Hakikat şehitliğe koşmaktır<br />

De isyan çağır yolun açılır cennet köşelerine<br />

Anılar Defteri<br />

Anılar defterin de gül yaprağı gibi<br />

unutuldum kurudum<br />

Başıma düşmüş sevda ağı<br />

Bir başıma tenhalarda kahroldum<br />

Sen kim bilir<br />

Rüzgarlı eteklerinle<br />

Kimbilir hangi iklimdesin<br />

Ben sensiz bu sessizlikle<br />

deliler gibiyim<br />

sensiz bu sessizlikte<br />

Ayrılıkla başım belada<br />

Gözlerini çevirme gözlerimden<br />

Yoksa sensiz bu sessizlikte<br />

Kahrolacağım<br />

sensiz bu sessizlikle<br />

Ayna<br />

Ve gözüm eşyamda değil<br />

Yoruldum maddemden<br />

Ta ki dünya bitti<br />

Köşk kurdum sakin oldum<br />

Dehlizsiz ve tabakasız<br />

Kör bir hayvan gibi<br />

Rızkına etiyle yanaşan<br />

Karanlık birevDir gövdem<br />

Güneşte asla karanlık yoktur dediler<br />

Ve onlar yoluna cihet ettim vatan tuttum<br />

Büyük yeni bir hayat bildim<br />

Yeni yeni bildim yoksa ölüyordu bir şey<br />

Bir insan binası yıkılıyordu durmadan


Harezmi ( 770 - 840 )<br />

Tam adı Muhammed Bin Musa el - Harezmi<br />

olan büyük bilim adamı, Horasan’da<br />

(Özbekistan’ın Karizmi kentinde) doğmuştur.<br />

Hayatının büyük bir bölümü Bağdat’da<br />

(Beytü’l Hikme’de) matematik, astronomi ve<br />

coğrafya konularında çalışarak geçmiştir.Cebirin<br />

kurucusu olan Harezmi’nin iki<br />

önemli matematik kitabı vardır; "Cebir" ve<br />

"Hint Hesabı".Harezm'de temel eğitimimini<br />

alan Harezmi gençlinin ilk yıllarında Bağdat'taki<br />

ileri bilim atmosferinin varlığını öğrenir.<br />

İlmi konulara doyumsuz denilebilecek seviyedeki bir aşkla bağlı olan Harezmi ilmi konularda çalışma<br />

idealini gerçekleştirmek <strong>için</strong> Bağdat'a gelir ve yerleşir. Devrinde bilginleri himayesi ile meşhur olan<br />

abbasi halifesi Mem'un Harezmideki ilm kabliyetten haberdar olunca onu kendisi tarafından Eski Mısır,<br />

Mezopotamya, Grek ve Eski hint medeniyetlerine ait eserlerle zenginleştirilmiş Bağdat Saray Kütüphanesinin<br />

id****inde görevlendirilir. Daha sonra da Bağdat Saray Kütüphanesindeki yabancı eserlerin<br />

tercümesini yapmak amacıyla kurulan bir tercüme akademisi olan Beyt'ül Hikme 'de görevlendirilir.<br />

Böylece Harezmi Bağdat'ta inceleme ve araştırma yapabilmek <strong>için</strong> gerekli bütün maddi ve manevi imkanlara<br />

kavuşur. Burada hayata ait bütün endişelerden uzak olarak matematik ve astronomi ile ilgili<br />

araştırmalarına başlar.<br />

Bağdat bilim atmosferi içerisinde kısa zamanda üne kavuşan Harezmi Şam'da bulunan Kasiyun<br />

Rasathanesin'de çalışan bilim heyetinde ve yerkürenin bir derecelik meridyen yayı uzunluğunu ölçmek<br />

<strong>için</strong> Sincar Ovasına giden bilim heyetinde bulunduğu gibi Hint matematiğini incelemek <strong>için</strong> Afganistan<br />

üzerinden Hindistana giden bilim heyetine başkanlık da etmiştir.<br />

Harezmi 'nin latinceye çevrilen eserlerinden olan El-Kitab 'ul Muhtasar fi 'l Hesab 'il cebri ve 'l Mukabele<br />

adlı eserinde ikinci dereceden bir bilinmeyenli ve iki bilinmeyenli denklem sistemlerinin çözümlerini<br />

inceler.<br />

El Harizmi matematiğin yanısıra astronomi ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir. Astronomik cetvellerle<br />

ilgili kitaplar yazmış ve bu eserler 12. y.y. da Latince' ye çevrilmiştir. Bunu yanısıra Ptolemy'nin<br />

coğrafya kitabını düzeltmelerle yeniden yazmış, 70 tane bilim adamıyla birlikte çalışarak 830 yılında bir<br />

dünya haritası çizmiştir. Dünyanın çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında yer almıştır. Güneş<br />

saatleri, usturlaplar ve saatler üzerine yazılmış eserleri de vardır.<br />

Cebire Yaptığı Katkılar Lütfi Göker’in 'Matematik Tarihi ve Türk İslam Matematikçilerinin Yeri' adlı eserinde<br />

de denildiği gibi Harezmi cebiri müstakil bir bilim dalı haline getiren bilgindir. Yalnız cebiri müstakil<br />

bir bilim dalı haline getirmekle kalmamış, zamanın en kapsamlı ve en sistemli cebir kitabını yazarak<br />

da kendinden sonraki nesillere cebiri öğreten referans kaynağı olma vasfı kazanmıştır. Harezmi’nin cebirle<br />

ilgili konuları kapsayan kitabı onun aynı zamanda latinceye çevrilen 3 önemli eserinden biri,belkide<br />

en önemlisi olan 'El-Kitabü’l Muhtasar fi Hesabi’l Cebr ve’l<br />

Mukabele' dir. Bu eserde Harezmi yeni teoremler ve problemlere sunduğu<br />

yeni çözüm yöntemleri ile Avrupa matematiğine de ışık tutmuştur.


Kolayı Var<br />

İmparatorluk dönemi şairlerinin en esprililerinden biri olan şair Haşmet'in (18. yy.) kendine<br />

göre aptalca işler yapanların adını kaydettiği gizli bir defteri varmış. Kim ahmakça,<br />

akılsızca bir iş yapsa adını oraya işlermiş. Haşmet'in böyle bir defter tuttuğundan haberdar<br />

olan padişah (3. Mustafa) bir yolunu bulup bu defteri elde etmiş. Padişah zevk ve merakla<br />

bu defteri karıştırırken, aptalca işler yapanların listesi demek olan bu defterde kendi<br />

adına da rastlamış. Hemen şair Haşmet'in huzuruna çıkarılmasını emretmiş. Şair karşısına<br />

çıkınca vakit kaybetmeden paylamaya başlamış:<br />

-Bu ne küstahlık! Sen nasıl oluyor da benim adımı böyle aptallar listesine kaydediyorsun?<br />

-Efendimiz sakin olunuz, izah edeyim. Siz geçenlerde baş seyise yüklü bir para vererek<br />

cins bir Arap atı almaya gönderdiniz. O kadar parayla Arabistan'a gönderilen kimse artık<br />

geri döner mi? Bunun <strong>için</strong> sizin adınız da orada bulunuyor.<br />

-Peki, ya baş seyis geri dönerse?<br />

-Kolayı var efendimiz, sizin adınızı siler onunkini yazarız...<br />

Gazi<br />

Gâzi...<br />

Hasırcızade'den bir gün yeni Müslüman olmuş<br />

yoksul bir gayrimüslim <strong>için</strong> yardım istemişler.<br />

Mehmet Ağa da o zamanın en değerli<br />

parası olan iki tane "El-Gâzi" altını yardımda bulunmuş. Fakat arkasından<br />

bir nükte savurmadan edememiş:<br />

"Müslüman oldu bir Kâfir, şehid oldu iki Gâzi."<br />

Biz de Çok Şaştık<br />

Mabeynci Ragıp Ağa, Paşa olarak valiliğe atanmış. Göreve başlamadan<br />

önce büyük adamlara uğrayıp, onlarla vedalaşmak istemiş. Uğradıkları<br />

arasında emekli olduktan sonra yalısında istirahata çekilen Sadrazam<br />

Koca Hüsrev Paşa da varmış. Hüsrev Paşa, ziyaretine gelen Ragıp Paşayı:<br />

"Buyurunuz Ragıp Ağa," diye karşılamış. Sohbet boyunca Ragıp Paşaya,<br />

Koca Hüsrev Paşa,<br />

devamlı Ragıp Ağa diye hitap ettiği <strong>için</strong> Ragıp Paşa, <strong>için</strong>den herhalde Paşaya, Paşa olduğumu<br />

anlatamadım demiş ve Paşa olarak atandığını bir kez de şöyle anlatmayı denemiş:<br />

"Paşam, Efendimiz, bendenizi huzura çağırıp; 'Sana vezirlik verdim, artık paşa oldun,"<br />

deyince öyle sevindim ve öyle şaştım ki anlatamam." Sadrazam bu kez de şöyle demiş:<br />

"Evet, Ragıp Ağa oğlum. Size vezirliğin verilmesini işittiğimizde biz de çok şaştık."<br />

Yüzük Taşı<br />

19. yy. âlim ve şairlerinden<br />

Gaziantepli Hasırcızade Mehmet<br />

Ağa, devrinin en nüktedan<br />

kişilerinden biriymiş. Dönemin<br />

devlet adamlarından Fuat<br />

Paşa ile de tanışıklığı olan<br />

Hasırcızade Mehmet, Paşayla<br />

görüştüğü bir gün, gözü onun<br />

parmağındaki yüzüğe takılmış.<br />

Fuat paşa sormuş:<br />

-Taşına mı bakıyorsunuz?<br />

-Evet Paşam.<br />

-Elmastır.<br />

-Ne faydası var, yani ne getirir?<br />

-Yüzük taşı ne getirecek Mehmet Ağa?<br />

-Benim de babadan kalma iki taşım var, senede yüz altın<br />

getirirler.<br />

-Yaa, ne taşı bunlar?<br />

-Değirmen taşı paşam.<br />

Kâmil Eşek<br />

Eşref, İzmir'in kazalarından birinde<br />

kaymakamken, İzmir valisi olan Kâmil<br />

Paşa, o kazaya teftişe gelmiş.<br />

Vali kazaya geldiğinde Eşref bir<br />

eşeğin sırtında tur atıyormuş. Eşref'i<br />

o halde gören Kâmil Paşa Eşref'in<br />

dikkatini çekmiş:<br />

- Aman dikkat et Eşref, eşek seni düşürmesin!<br />

- Meraklanmayın paşa, eşek kâmildir. ( olgun, eğitimli anlamında)<br />

Neyle Yapıldı ?<br />

Keçecizade Fuad Paşa; ileri görüşlü<br />

ve yenilikçi birisiydi. Onun yaptığı<br />

bazı işler kimilerince<br />

beğenilmezdi. Bu yüzden hasımları<br />

onu sık sık eleştiri yağmuruna tutarlar,<br />

hakkında ileri geri<br />

konuşurlardı. İstanbul sokaklarını bir ara yer yer kaldırımlarla<br />

süslemesi de ayrıca hakkında<br />

dedikoduların çıkmasına neden oldu. Bir gün devletin ileri<br />

gelenlerinden biri ona:<br />

"Bu kaldırımlar neyle yapıldı?" diye sordu.<br />

Fuat Paşa'nın cevabı şöyle oldu:<br />

"Bize atılan taşlardan yapıldı."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!