3.Ulusal Hidrolojide İzotop Teknikleri Sempozyumu - DSİ Genel ...
3.Ulusal Hidrolojide İzotop Teknikleri Sempozyumu - DSİ Genel ...
3.Ulusal Hidrolojide İzotop Teknikleri Sempozyumu - DSİ Genel ...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
T.C.<br />
ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI<br />
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Teknik Araştırma ve Kalite Kontrol Dairesi Başkanlığı<br />
III. HİDROLOJİDE İZOTOP<br />
TEKNİKLERİ SEMPOZYUMU<br />
13-17 EKİM 2008 İSTANBUL
III. HİDROLOJİDE İZOTOP<br />
TEKNİKLERİ SEMPOZYUMU<br />
13-17 EKİM 2008/İSTANBUL<br />
<strong>DSİ</strong> Teknik Araştırma ve Kalite Kontrol Dairesi Başkanlığı<br />
06100 Yücetepe/ANKARA<br />
Tel: 0 312 399 27 96<br />
Fax: 0 312 399 27 95<br />
e-posta:<br />
takk@dsi.gov.tr<br />
izotop@dsi.gov.tr<br />
Copyright © Bu kitabın Türkiye’deki yayın hakları <strong>DSİ</strong>’ye aittir. Her hakkı saklıdır. Hiçbir bölümü ve paragrafı<br />
kısmen veya tamamen özet halinde, fotokopi, fax veya başka herhangi bir şekilde çoğaltılamaz, dağıtılamaz. Normal<br />
ölçüyü aşan iktibaslar yapılamaz. Normal veya kanuni iktibaslara kaynak gösterilmesi zorunludur.<br />
Bu kitapta yayınlanan bildiriler bir kurum veya kuruluşun resmi görüşü olmayıp tamamıyla yazarların kendi<br />
görüşleridir.
Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için,<br />
başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir.<br />
1924
HAKEMLER<br />
Doç.Dr.Alper BABA Çanakkale 18 Mart Üniversitesi<br />
Prof.Dr.Serdar BAYARI Hacettepe Üniversitesi<br />
Prof.Dr.Zeki ÇAMUR Orta Doğu Teknik Üniversitesi<br />
Prof.Dr.Mehmet ÇELİK Ankara Üniversitesi<br />
Prof.Dr.Mehmet EKMEKÇİ Hacettepe Üniversitesi<br />
Prof.Dr.Nilgün GÜLEÇ Orta Doğu Teknik Üniversitesi<br />
Prof.Dr.İbrahim GÜRER Gazi Üniversitesi<br />
Prof.Dr.Ünsal GEMİCİ Dokuz Eylül Üniversitesi<br />
Doç.Dr.Türker KURTTAŞ IAEA<br />
Prof.Dr.Halim MUTLU Eskişehir Osmangazi Üniversitesi<br />
Doç.Dr.Suzan PASVANOĞLU Kocaeli Üniversitesi<br />
Uğur SÜRAL Devlet Su İşleri<br />
Prof.Dr.Şakir ŞİMŞEK Hacettepe Üniversitesi<br />
Prof.Dr.Gültekin TARCAN Dokuz Eylül Üniversitesi<br />
Doç.Dr.Levent TEZCAN Hacettepe Üniversitesi<br />
DÜZENLEME KURULU:<br />
Haydar KOÇAKER <strong>DSİ</strong> <strong>Genel</strong> Müdür<br />
Yusuf BALCI <strong>DSİ</strong> <strong>Genel</strong> Md. Yrd.<br />
Rahmi Sencer ÇELİK <strong>DSİ</strong> TAKK Daire Bşk.<br />
Vehbi ÖZAYDIN <strong>DSİ</strong> TAKK Daire Bşk. Yrd.<br />
Alime TEMEL DİLAVER <strong>İzotop</strong> Lab.Şb.Md.<br />
Sabahat ÖZCAN EYÜPOĞLU <strong>İzotop</strong> Lab.<br />
İclal KALEYCİ <strong>İzotop</strong> Lab.<br />
Nermin DOĞAN <strong>İzotop</strong> Lab.<br />
Hasan DENİZ <strong>İzotop</strong> Lab.<br />
Murat KASAP <strong>İzotop</strong> Lab.
ÖNSÖZ<br />
<strong>İzotop</strong> tekniklerinin hidrolojik ve hidrojeolojik amaçlı çalışmalarda kullanımı büyük önem<br />
kazanmıştır. Ülkemizde gerek üniversiteler gerekse kamu kurum ve kuruluşları, araştırma ve proje<br />
çalışmalarında izotop tekniklerini uygulamaya yönelmişlerdir.<br />
<strong>DSİ</strong> Teknik Araştırma ve Kalite Kontrol Dairesi (TAKK) <strong>İzotop</strong> Laboratuvarı Şube Müdürlüğü<br />
1960’lı yılların başında faaliyete geçmiş ve UNESCO tarafından desteklenmiştir. 2002 yılında IHP<br />
(UNESCO, Uluslararası Hidroloji Programı) organizasyonu içerisinde <strong>İzotop</strong> Hidrolojisi birimi<br />
(JIIHP) kurulmuş ve <strong>DSİ</strong> TAKK Dairesi <strong>İzotop</strong> Laboratuvarı Şube Müdürlüğü Türkiye odak<br />
noktası kabul edilmiştir<br />
<strong>İzotop</strong> Laboratuvarı Şube Müdürlüğü <strong>DSİ</strong>’ nin dışında Kamu Kurum ve Kuruluşlarına,<br />
Üniversitelere ve özel sektöre gerek eğitici anlamda gerek analiz bazında destek vererek ve<br />
uygulamalı çalışmalara katkıda bulunmaktadır. Ülkemizde <strong>İzotop</strong> Hidrolojisi konusunda ilk seminer<br />
Kasım 1987 yılında “<strong>Hidrolojide</strong> <strong>İzotop</strong>lar ve Nükleer Teknikler” adı altında Adana’da<br />
yapılmıştır. Yine 2002 yılı 21-25 Ekim tarihleri arasında Adana’da “<strong>Hidrolojide</strong> <strong>İzotop</strong><br />
<strong>Teknikleri</strong>nin Kullanılması” <strong>Sempozyumu</strong> düzenlenmiştir. Sempozyumda konunun önemi<br />
vurgulanmış ve uygulama alanlarına yönelik teorik ve uygulamalı çalışmalar ile yeni gelişmeleri de<br />
kapsayacak şekilde sürekli olarak düzenlenmesi gerekliliği ortaya konmuştur. Bu doğrultuda,<br />
uygulamaya yönelik teorik ve uygulamalı çalışmalarla hidroloji ve hidrojeoloji alanında izotop<br />
tekniklerini kullanacak olan araştırmacıların bilgi düzeylerini arttırmak amacı ile 20-24 Ekim 2003<br />
tarihleri arasında “<strong>Hidrolojide</strong> <strong>İzotop</strong> <strong>Teknikleri</strong>nin Kullanılması Semineri-I ve Çevresel<br />
<strong>İzotop</strong> Uygulamaları” konulu bir seminer düzenlenmiştir.<br />
2003 yılında kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerin de davet edildiği <strong>İzotop</strong> Hidrolojisi<br />
tematik grubu toplantısı yapılmıştır. Bu toplantıda kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerin bir<br />
araya gelerek yapılacak bilgi alışverişlerinde bulunabilmeleri amacıyla <strong>Hidrolojide</strong> <strong>İzotop</strong><br />
<strong>Teknikleri</strong> <strong>Sempozyumu</strong>’nun üç yılda bir yapılması kararı alınmıştır. Bu doğrultuda 26–30 Eylül<br />
2005 tarihinde ‘’II. Ulusal <strong>Hidrolojide</strong> <strong>İzotop</strong> <strong>Teknikleri</strong> ’’<strong>Sempozyumu</strong> düzenlenmiştir.<br />
Çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerin bir araya gelerek bilgi alışverişlerini<br />
amaçlayan sempozyuma bildirileri ile katkıda bulunan katılımcılara, sempozyumun<br />
düzenlenmesindeki katkılarından dolayı UNESCO‘nun IHP (Uluslararası Hidroloji<br />
Programı)/Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) uluslararası organizasyonlarına, imkanlarını<br />
sunan İstanbul XIV. Bölge Müdürlüğü’ne teşekkür ederim. Sempozyum esnasında sunulan<br />
bildirileri içeren bu kitabın, izotop tekniklerinin hidroloji ve hidrojeoloji alanındaki uygulamaları<br />
esnasında bir kaynak kitap olacağını umarım.<br />
i<br />
Rahmi Sencer ÇELİK<br />
<strong>DSİ</strong> Teknik Araştırma ve Kalite Kontrol<br />
Dairesi Başkanı
İÇİNDEKİLER<br />
KAZDAĞLARI KUZEY DOĞUSUNDA BULUNAN SOĞUK SU<br />
KAYNAKLARININ İZOTOPİK ÖZELLİKLERİ<br />
Alper BABA, Ozan DENİZ , Deniz ŞANLIYÜKSEL<br />
TARIMSAL HİDROLOJİ UYGULAMALARINDA NÜKLEER TEKNİKLERİN<br />
KULLANIMI<br />
Süer ANAÇ, Emrah ÖZÇAKAL, Yasemin S. KUKUL<br />
DEVELİ KAPALI HAVZASI’NDA YERALTI SUYU VE YÜZEY SUYU<br />
İLİŞKİSİNİN DOĞAL İZOTOPLARLA BELİRLENMESİ 1<br />
F.Ebru YILDIZ, Alime Temel DİLAVER, İbrahim GÜRER, Nail ÜNSAL, Serdar<br />
BAYARI, Selami TÜRKİLERİ, Sedat ÇELENK<br />
KÜTAHYA-TAVŞANLI-TUNÇBİLEK KÖMÜR SAHASININ ÇEVRESEL İZOTOP<br />
ÖZELLİKLERİ<br />
İ. Noyan GÜNER, Cahit ÖZGÜR, Barbaros ERDURAN, Dr. Nilgün DOĞDU, Levent<br />
İLDEŞ, Tolga ÖZBİLGE, Osman GÖKMENOĞLU, H. İbrahim ERDOĞAN<br />
BİRİM HİDROGRAF ÇIKARILMASINDA KARARLI İZOTOPLARIN<br />
KULLANILMASI<br />
Y.İnci TEKELİ<br />
ULUDAĞ GÜNEYİNDEKİ YERALTISULARININ HİDROJEOKİMYASAL<br />
DEĞİŞİMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ<br />
Füsun S. TUT HAKLIDIR<br />
KONYA-CİHANBEYLİ SICAK VE MİNERALLİ SULARININ<br />
HİDROJEOKİMYASAL VE İZOTOPİK ÖZELLİKLERİ<br />
İsmail KARA, Mustafa DURDU, M. Fatih ÖZİÇLİ<br />
ANKARA, KAZAN DOĞAL SODA (TRONA) SAHASI DERİN AKİFER<br />
SİSTEMİNDEKİ PALEO SULAR VE PALEO İKLİM<br />
Şebnem ARSLAN, Hasan YAZICIGİL, Martin STUTE, Peter SCHLOSSER,<br />
BEYPAZARI GRANİTOYİDİ DOLAYINDAKİ (AYAŞ-BEYPAZARI)<br />
JEOTERMAL KAYNAKLARIN OLUŞUMUNUN ÇEVRESEL İZOTOP VE<br />
HİDROKİMYASAL YÖNTEMLERLE İNCELENMESİ<br />
Oktay ÇELMEN, Mehmet ÇELİK<br />
KONYA İLİ TATLI SU KAYNAKLARININ HİDROJEOKİMYASAL<br />
İNCELEMESİ<br />
Güler GÖÇMEZ , Bayram Kahveci , Nuri Güven<br />
NEVŞEHİR (KOZAKLI) SICAK VE MİNERALLİ SULARININ KÖKENİNİN<br />
İZOTOPLARLA İNCELENMESİ<br />
Suzan PASVANOĞLU, Fatma GÜLTEKİN<br />
HİDROLOJİDE İZOTOP TEKNİKLERİ UYGULAMALARINDA RADYASYON<br />
GÜVENLİĞİ<br />
Berna ATAKSOR, Cevdet ÖZÜAĞ, Eylem İ. KEKEÇ<br />
ii<br />
1<br />
13<br />
25<br />
37<br />
55<br />
67<br />
77<br />
95<br />
108<br />
121<br />
133<br />
151
ZAMANTI REGÜLATÖRÜ VE DERİVASYON (GICIK) TÜNELİ YERALTISUYU<br />
DURUMU VE İZOTOP HİDROLOJİSİ<br />
Nurettin Pelen , Uğur Akdeniz, A. Uğur Süral, Nihal Başaran, Selami Türkileri<br />
YERALTISUYU YAŞI NEDİR NASIL BELİRLENİR?<br />
N. Nur ÖZYURT, C. Serdar BAYARI<br />
YERALTISUYUNDA RADYOKARBON YAŞ TAYİNİ<br />
C. Serdar BAYARI, N. Nur ÖZYURT<br />
EDREMİT HAVZASI YERALTISULARININ İNCELENMESİ VE YÖNETİMİ<br />
PROJE ÇALIŞMALARI<br />
Zeynep AKTUNA, Tolga YALÇIN, Alime T. DİLAVER ,M. T. SAFA 4 , Cengiz<br />
SAĞNAK 5<br />
KIRKGÖZE HAVZASI (YUKARI FIRAT, ERZURUM) YAĞIŞ - AKIŞ<br />
DİNAMİĞİNİN KARARLI İZOTOPLAR KULLANILARAK İNCELENMESİ<br />
Emrah PEKKAN, Serdar BAYARI, Aynur ŞENSOY, Arda ŞORMAN, Alparslan<br />
ARIKAN<br />
SALİHLİ (MANİSA) JEOTERMAL ALANLARININ HİDROJEOKİMYASAL<br />
ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ<br />
Tuğbanur ÖZEN, Gültekin TARCAN<br />
BALIKESİR ILICABOĞAZI (KEPEKLER) KAPLICA SULARININ<br />
İZOTOPLARLA (O -18 ,H 2 , ve H 3 ) İNCELENMESI<br />
Suzan PASVANOĞLU, İsmail ÖNEN, Serkan VURAL<br />
İZOTOP ORANLAYICI KÜTLE SPEKTROMETRESİ (IRMS DUAL INLET)<br />
KULLANILARAK SULARDA OKSİJEN-18 VE DÖTERYUM İZOTOPLARININ<br />
BELİRLENMESİ<br />
Hasan DENİZ, Nermin DOĞAN, Alime TEMEL DİLAVER<br />
URGANLI (TURGUTLU) SICAK VE MİNERALLİ SULARININ İZOTOPLARLA<br />
İNCELENMESİ<br />
Serkan VURAL, Suzan PASVANOĞLU, Servet YILMAZER, Ali YAKABAĞ<br />
KAYSERİ KENTİ İÇME SUYU HAVZASINDAKİ AKİFERLERİN<br />
ÖZELLİKLERİNİN İZOTOP TEKNİKLERİ KULLANILARAK BELİRLENMESİ<br />
Mustafa DEĞİRMENCİ, Mehmet EKMEKÇİ, Eyüp ATMACA, Ahmet ALTIN<br />
TUZLUSU GİRİŞİMİ PROBLEMLERİNDE İZOTOP TEKNİKLERİNİN<br />
KULLANILMASI<br />
Mehmet Ekmekçi<br />
BEŞİNCİ DÜNYA SU FORUMU“FARKLILIKLARIN SUDA YAKINLAŞMASI”<br />
Hamza ÖZGÜLER<br />
GÖKOVA (MUĞLA) KIYI KARST KAYNAKLARINDA DENİZ SUYU<br />
KARIŞIMININ HİDROKİMYASAL VE DURAYLI ÇEVRESEL İZOTOP<br />
YÖNTEMLERİYLE İNCELENMESİ<br />
Mehmet EKMEKÇİ, Levent TEZCAN, Türker KURTTAŞ, Salim YÜZEREROĞLU,<br />
Şükran AÇIKEL<br />
iii<br />
155<br />
165<br />
177<br />
191<br />
205<br />
215<br />
229<br />
241<br />
255<br />
271<br />
285<br />
291<br />
295
CONTENTS<br />
ISOTOPIC PROPERTIES OF COLD WATER SOURCE IN SOUTH EAST OF<br />
KAZDAĞLARI<br />
Alper BABA, Ozan DENİZ , Deniz ŞANLIYÜKSEL<br />
APPLICATION OF NUCLEAR TECHNIQUES IN HYDROLOGIC STUDIES<br />
Süer ANAÇ, Emrah ÖZÇAKAL, Yasemin S. KUKUL<br />
DETERMINATION OF GROUNWATER-SURFACE WATER RELATION IN<br />
DEVELİ CLOSED BASIN BY USING ENVIRONMENTAL ISOTOPES<br />
F.Ebru YILDIZ, Alime Temel DİLAVER, İbrahim GÜRER, Nail ÜNSAL, Serdar<br />
BAYARI, Selami TÜRKİLERİ, Sedat ÇELENK<br />
ENVIRONMENTAL ISOTOPIC INVESTIGATION OF TUNÇBILEK COAL MINE<br />
AREA (TAVŞANLI-KÜTAHYA)<br />
İ. Noyan GÜNER, Cahit ÖZGÜR, Barbaros ERDURAN, Dr. Nilgün DOĞDU, Levent<br />
İLDEŞ, Tolga ÖZBİLGE, Osman GÖKMENOĞLU, H. İbrahim ERDOĞAN<br />
THE USE OF STABLE ISOTOPE TO DERIVE UNIT HYDROGRAPH<br />
Y.İnci TEKELİ<br />
EVALUATION OF HYDROGEOCHEMICAL CHANGES OF GROUNWATERS IN<br />
SOUTH ULUDAĞ<br />
Füsun S. TUT HAKLIDIR<br />
HYDROGEOCHEMICAL AND ISOTOPIC PROPERTIES OF HOT AND<br />
MINERAL WATERS IN KONYA-CİHANBEYLİ<br />
İsmail KARA, Mustafa DURDU, M. Fatih ÖZİÇLİ<br />
PALEOWATERS IN THE DEEP AQUIFER SYSTEM OF KAZAN SODA-ASH<br />
(TRONA) ORE FIELD AND LINKS TO PALEOCLIMATE<br />
Şebnem ARSLAN, Hasan YAZICIGİL, Martin STUTE, Peter SCHLOSSER,<br />
EVALUATION OF THE ORIGIN OF THE GEOTHERMAL WATERS AROUND<br />
BEYPAZARI GRANITOIDS (AYAŞ-BEYPAZARI) BY HYDROCHEMISTRY AND<br />
ENVIRONMENTAL ISOTOPES<br />
Oktay ÇELMEN, Mehmet ÇELİK<br />
HYDROGEOCHEMICAL INVESTIGATION OF FRESH WATERS IN KONYA<br />
Güler GÖÇMEZ , Bayram Kahveci , Nuri Güven<br />
EVALUATION OF ORIGIN OF THE NEVŞEHİR (KOZAKLI) THERMAL AND<br />
MINERALIZED WATERS WITH ISOTOPES<br />
Suzan PASVANOĞLU, Fatma GÜLTEKİN<br />
RADIATION PROTECTION FOR ISOTOPE TECHNIQUE APPLICATIONS IN<br />
HYDROLOGY<br />
Berna ATAKSOR, Cevdet ÖZÜAĞ, Eylem İ. KEKEÇ<br />
iv<br />
1<br />
13<br />
25<br />
37<br />
55<br />
67<br />
77<br />
95<br />
108<br />
121<br />
133<br />
151
GROUNDWATER DISCHARGE AND ISOTOPE HYDROLOGY OF ZAMANTI<br />
DERIVATION TUNNEL<br />
Nurettin Pelen , Uğur Akdeniz, A. Uğur Süral, Nihal Başaran, Selami Türkileri<br />
WHAT IS THE GROUNDWATER AGE AND HOW IS IT DETERMINED?<br />
N. Nur ÖZYURT, C. Serdar BAYARI<br />
RADIOCARBON AGE-DATING OF GROUNDWATER<br />
C. Serdar BAYARI, N. Nur ÖZYURT<br />
GROUNDWATER INVESTIGATION AND MANAGEMENT PROJECT STUDIES<br />
IN EDREMİT BASIN<br />
Zeynep AKTUNA, Tolga YALÇIN, Alime T. DİLAVER ,M. T. SAFA 4 , Cengiz<br />
SAĞNAK 5<br />
INVESTIGATION OF THE PRECIPITATION-DISCHARGE DYNAMICS OF<br />
KIRKGOZE BASIN (UPPER EUPRATES, ERZURUM-TURKEY) BY USING<br />
STABLE ISOTOPES<br />
Emrah PEKKAN, Serdar BAYARI, Aynur ŞENSOY, Arda ŞORMAN, Alparslan<br />
ARIKAN<br />
HYDROGEOCHEMISTRY STUDIES OF THE SALİHLİ (MANİSA)<br />
GEOTHERMAL FIELDS<br />
Tuğbanur ÖZEN, Gültekin TARCAN<br />
EVALUATION OF THE BALIKESİR ILICABOĞAZI (KEPEKLER) SPA<br />
WATERS WITH (O -18 , H 2 and H 3 ) ISOTOPES<br />
Suzan PASVANOĞLU, İsmail ÖNEN, Serkan VURAL<br />
MEASURING OXYGEN-18 AND DEUTERIUM ISOTOPES IN WATERS BY<br />
USING ISOTOPE RATIO MASS SPEKTROMETER DUAL INLET SYSTEM<br />
Hasan DENİZ, Nermin DOĞAN, Alime TEMEL DİLAVER<br />
ISOTOPIC EVALUATION OF THERMAL AND MINERALIZED WATERS OF<br />
URGANLI(TURGUTLU) WITH ISOTOPS<br />
Serkan VURAL, Suzan PASVANOĞLU, Servet YILMAZER, Ali YAKABAĞ<br />
CHARACTERIZATION OF AQUIFERS OF KAYSERİ BASIN BY MEANS OF<br />
ISOTOPE TECHNIQUES<br />
Mustafa DEĞİRMENCİ, Mehmet EKMEKÇİ, Eyüp ATMACA, Ahmet ALTIN<br />
USE OF ISOTOPE TECHNIQUES IN SEA WATER INTRUSION PROBLEMS<br />
Mehmet EKMEKÇİ<br />
5.th WORLD WATER FORUM<br />
Hamza ÖZGÜLER<br />
HYDROCHEMICAL AND ISOTOPIC ASSESMENT OF SEA WATER MIXING<br />
IN GOKOVA (MUGLA) COASTAL KARSTIC SPRINGS<br />
Mehmet EKMEKÇİ, Levent TEZCAN, Türker KURTTAŞ, Salim YÜZEREROĞLU,<br />
Şükran AÇIKEL<br />
v<br />
155<br />
165<br />
177<br />
191<br />
205<br />
215<br />
229<br />
241<br />
255<br />
271<br />
285<br />
291<br />
295
Özet<br />
KAZDAĞLARI KUZEY DOĞUSUNDA BULUNAN SOĞUK SU<br />
KAYNAKLARININ İZOTOPİK ÖZELLİKLERİ<br />
Doç.Dr.Alper BABA, Araş.Gör.Ozan DENİZ ve Araş.Gör.Deniz ŞANLIYÜKSEL<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi,<br />
Jeoloji Mühendisliği Bölümü 17020-ÇANAKKALE<br />
e-mail: alperbaba@comu.edu.tr<br />
Çevresel izotoplardan sudaki hidrojen ve oksijen izotopları, hidrolojik döngüde su ile birlikte<br />
hareket ettiklerinden ve kimyasal süreçlerden çoğunlukla etkilenmediklerinden, ideal birer<br />
izleyicidirler. Yeraltısuyunun kökeni, yaşı ve beslenme alanının belirlenmesi ile yüzey-yeraltısuyu<br />
arasındaki ilişkiler gibi birçok hidrojeolojik problemin çözümünde izotoplardan yararlanılmaktadır.<br />
Bu çalışma kapsamında yeraltısularının çevresel izotop içerikleri ve fiziksel özellikleri birlikte<br />
değerlendirilerek Kazdağları kuzey doğusunda bulunan soğuk su kaynaklarının birbirleri ile<br />
ilişkileri araştırılmıştır. Çevresel izotoplarla [trityum (T), oksijen–18 ( 18 O), döteryum (D)] yapılan<br />
analizler sonucu soğuk su kaynaklarının beslenme kotlarının ve yeraltında kalış sürelerinin farklı<br />
olduğu ortaya konulmuştur.<br />
Anahtar sözcükler: Çevresel izotoplar, Kazdağları, su kaynakları, yeraltısuyu<br />
ISOTOPIC PROPERTIES OF COLD WATER SOURCE IN SOUTH EAST OF<br />
KAZDAĞLARI<br />
Abstract<br />
Environmental isotopes such as hydrogen and oxygen in water is an ideal tracer because its move in<br />
hydrological circle with water and generally not effected by chemical process. Isotopes uses for<br />
determination of groundwater source age and recharge area. Also it can be used for determination of<br />
many hydrogeological problems such as relation between surface and groundwater. In this study, it<br />
was investigated the relationship among cold water resources in northeast of Kazdaglari using the<br />
contents of environmental isotopes and physical properties of groundwater resources.<br />
Environmental isotopes [Tritium (T), Oxygen 18 ( 18 O), and Deuterium (D)] analysis results showed<br />
that recharge codes of cold water resource and period of staying in underground were different.<br />
.<br />
Keywords: Environmental isotopes, Kazdağları, water resource, groundwater<br />
1. Giriş<br />
İnceleme alanı Kuzeybatı Anadolu’da yer alan Biga Yarımadası ve Edremit Körfezi ve ovası<br />
arasında doğal bir sınır konumundaki Kazdağları’nı ve kuzeydoğusundaki alanı kapsar. Bu bölge<br />
konumu, jeolojisi, morfolojik özellikleri, iklimi, bitki örtüsü ve biyolojik çeşitliliği ile tarih boyunca<br />
ilgi odağı olmuştur. Tarih öncesi dönemlerden beri yerleşim yeri olarak kullanılması ve dünyaca<br />
bilinen doğal güzelliğinin yanı sıra yeraltı ve yüzey su kaynaklarının zenginliği ile de ayrı bir<br />
öneme sahiptir. En güzel tanımını Homeros’un İlyada’sında “Kaynağı bol İDA” olarak bulan<br />
Kazdağları ülkemizin su zengini olan bir yöresidir (Yüzer, 2001; Baba, 2006), (Şekil 1).<br />
1
2. Jeoloji<br />
Kazdağları’nın çekirdeğinde ileri derecede metamorfik şist, gnays ve amfibolit türü kayaçlar ile<br />
ofiyolit topluluğu kayaçları gözlenir. Metamorfik topluluğu kesen granitik plütonlar kontak<br />
metamorfizma oluşturmuştur. Düşük dereceli metamorfizmaya uğramış Triyas yaşlı fillat-sleyt türü<br />
iyi yapraklanmalı, ince taneli kayaçlar ofiyolit topluluğunu bir zarf halinde sararlar (Okay ve diğ.,<br />
1990). İnceleme alanı çevresinde Kazdağı grubunun en üst birimini kumlu mermer, çört yumrulu<br />
mermer ve dolomitik mermerlerden oluşur. Kazdağı grubu üzerine tektonik bir dokanakla Triyas<br />
yaşlı metabazit, metatüf, rekristalize kireçtaşlarından oluşan Karakaya formasyonu (Bingöl ve<br />
diğ.,1973) gelir.<br />
Volkanik kayaçlar, Karakaya formasyonu birimlerini bazen keserek, bazen de örterek oldukça geniş<br />
bir alana yayılmıştır. Volkanizmanın dayk ürünleri çoğunlukla andezit, seyrek olarak dasit, yüzey<br />
ürünleri ise andezitik tüf, aglomera ve daha bazik lav akıntılarından meydana gelmiştir.<br />
Volkanitlerin üst kesimlerinde ve yamaçlarda gri, kahverengi silisleşmiş volkanik seviyeler<br />
gözlenmektedir. Silisleşmiş volkanitler genellikle bir şapka gibi volkanik kayaçların üzerinde yer<br />
almaktadır. Tüf ve aglomeraların kısmen ya da tamamen silişleşmesi ile oluşmuşlardır. Yer yer<br />
altere olmuş Çan volkanitleri ile iç içe olarak gözlenirler (Ercan ve diğ., 1995).<br />
Bölgede nispeten dar bir alanda gözlenen Neojen yaşlı Çanakkale formasyonuna ait birimler<br />
inceleme sahasının kuzeydoğusunda, Çan İlçesi ve çevresinde görülmektedir. Linyitli seviye içeren<br />
bu formasyonda linyitli seviyenin alt kısmındaki taban konglomerasından itibaren üst aglomeralara<br />
kadar genellikle ince kum, silt ve killi bir litoloji görülmektedir. Dere yataklarında gözlenen ve tüm<br />
birimleri uyumsuzlukla örten Kuvaterner yaşlı alüvyon tüm zemin türlerinin gözlendiği kötü<br />
boylanmış bileşenlerden oluşmuştur.<br />
Şekil 1. İnceleme alanının konumu<br />
2
3. Hidrojeoloji<br />
Yılda ortalama 800–1000 mm yağış düşen, jeolojik birimler açısından çeşitlilik sergileyen ve<br />
tektonizma etkisi ile kırıklı ve çatlaklı bir yapı kazanmış olan bölge yüzey suları bakımından zengin<br />
olduğundan, birçok kesiminde yeraltısularının depolanması için uygun akiferler barındırmaktadır.<br />
Bu alanda gözlenen Kazdağı grubuna ait metamorfik kayaçlar, Karakaya formasyonuna ait birimler,<br />
volkanik kayaçlar, tortul kayaçlar ve alüvyonun hidrojeolojik özellikleri genel olarak aşağıda<br />
verilmiştir.<br />
Kazdağları’nda gözlenen etkili tektonizma sonucunda kıvrımlı ve kırıklı bir yapı kazanmış karstik<br />
mermerlerde çok sayıda kaynak bulunmaktadır. Bu kaynakların debileri 1 l/sn ile 100 l/sn arasında<br />
değişir. Erimeli-çatlaklı kayaç kaynakları olarak nitelendirilen bu kaynaklar özellikle inceleme<br />
alanının güney ve güney doğu kesimlerinde topoğrafyanın yüksek olduğu Kazdağı (1774 m) ve<br />
çevresinde görülmektedir.<br />
Karakaya formasyonu kireçtaşları karstik boşluklu olup, düşük debili sular alınabilmektedir.<br />
Formasyonun diğer birimlerinde ise kaynaklar sızıntılar şeklinde çok küçük debilidir (Q < 0.1 l/sn).<br />
<strong>Genel</strong> olarak bloklu karstik kireçtaşları hariç diğer birimler akifer özelliği taşımamaktadır.<br />
Silisleşmiş volkanitler çatlaklı akifer özelliği taşımaktadır. Bu birimdeki çatlakların eğimleri 70–<br />
90 arasında değişmektedir. Çatlaklı akifer konumundaki bu birimlerin altında altere olmuş ve<br />
geçirimsiz olan killer gözlenir. Bu birimler çatlaklı akiferlerin altında geçirimsiz bir bariyer görevi<br />
yaparlar. Bölgedeki kaynakların çoğu çatlaklı akifer ile kil dokanağının bulunduğu alanda yüzeye<br />
çıkar. Bu alandaki kaynakların debileri 0.01 ile 10 lt/sn arasında değişmektedir. Ancak Çan<br />
volkanitleri içerisinde yer alan tüfler ve aglomeralarda fazla su alınamamaktadır. Çan Termik<br />
Santrali’ne ait Çan volkanitlerinde açılmış 144 m derinliğindeki bir sondajdan 1 l/sn debide su<br />
alınabilmiştir. Yine bu birim üzerinde Çan–Biga yolu üzerindeki bir mandıranın 104 metrelik<br />
sondajından 1 lt/sn debide su alınmıştır. <strong>DSİ</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü tarafından Mallıköy Köyü’nün su<br />
ihtiyacını karşılamak için açılan 120 metrelik kuyudan 7.75 l/sn’lik su alınabilmiştir.<br />
Çanakkale formasyonuna ait tortullarda iletkenlik nispeten azdır. İnce taneli tortullardan oluşan<br />
kesimlerinde bu formasyon akifer özelliği taşımamaktadır. Ancak daha gözenekli olan kumtaşı<br />
düzeylerinde yer yer düşük debili sular alınabilir. Ancak bu formasyondaki kömür seviyesi geçirgen<br />
özellikte değildir. Linyitli seviyenin üstündeki üst aglomera seviyesi gevşek bir çimento ile<br />
bağlandığından dolayı bir miktar yeraltısuyu içermektedir. Kömürün faylı ve çatlaklı seviyeleri de<br />
yer yer yeraltısuyu içermektedir.<br />
Alüvyon verimli akifer özelliğini taşımaktadır. Çan Belediyesi’nin ve Çanakkale Seramik<br />
fabrikalarının da şu anda kullandığı su alüvyon içerisinde açılmış bulunan sondajlardan<br />
karşılanmaktadır. Bu sondajların derinliği 32–40 metre arasında olup debileri ise 8–40 lt/sn arasında<br />
değişmektedir. Çan Ovası’nda tarla ve bahçe sulamak amacı ile açılan keson kuyuların derinliği 3–<br />
12 metre arasında değişmekte olup bu kuyulardan farklı debilerde su alınabilmektedir. Alüvyon<br />
akifer Kocaçay ve bağlantılı olan dereler tarafından beslenmektedir<br />
4. <strong>İzotop</strong> Verilerinin Değerlendirilmesi<br />
Kazdağları kuzey doğusunda bulunan soğuk su kaynaklarının hidrojeokimyasal özelliklerini<br />
belirlemek amacıyla arazide fiziksel parametre ölçümleri yapılmış ve inceleme alanındaki su<br />
kaynaklarının özelliklerini temsil edecek toplam 32 adet numune alınmıştır (Şekil 2). Su<br />
örneklemesi Nisan ve Temmuz 2007 dönemlerinde yapılmıştır (Tablo 1 ve Tablo 2). Oksijen–18<br />
3
( 18 O), Döteryum ( 2 H) ve Trityum ( 3 H) izotopları Devlet Su İşleri <strong>Genel</strong> Müdürlüğü Teknik<br />
Araştırma ve Kalite Kontrol Dairesi <strong>İzotop</strong> Laboratuarları’nda yaptırılmıştır.<br />
Suların yüzey sıcaklığı değerleri Nisan döneminde 9.6 ile 18.9 o C arasında, Temmuz döneminde<br />
12.6 o C ile 28.5 o C arasında değişim göstermiştir. Sıcaklık değerlerindeki bu farklılık mevsimsel<br />
değişimden kaynaklanmaktadır (Şekil 3). Suların pH değerleri genellikle asidik ve nötr karakter<br />
sergilemekte ve mevsimsel olarak büyük farklılıklar gözlenmemektedir (Şekil 4). Keçiağılı<br />
Köyü’ndeki 13 no’lu kaynak ve Söğütalan yolu üzerindeki 53 no’lu kaynağın elektriksel iletkenlik<br />
(EC) değerleri diğer soğuk su kaynaklarının oldukça üzerindedir (Şekil 5).<br />
Beslenme alanları aynı olan ya da aynı tür yağışlardan beslenen akifere ait örnekler oksijen-18döteryum<br />
grafiği üzerinde birbirine yakın konumda bulunurlar (Ünsal ve diğ., 1996). Nisan–2007<br />
tarihli su örneklemesinde 13, 43, 50, 53, 55, 59, 69 no’lu örneklerin Dünya Meteorik Su Doğrusu<br />
ile Eisenlohr (1997)’nin Armutlu Yarımadası civarında yaptığı çalışmada Marmara Bölgesi için<br />
belirlediği meteorik su doğrusu olan Marmara Meteorik Su Doğrusu arasında yer aldıkları<br />
gözlenmektedir (Şekil 6). Diğer su örnekleri Dünya Meteorik Su Doğrusu’nun sağ kısmında yer<br />
almaktadır. Bu durum suların diğer örneklere göre daha çok yöredeki kayaçlar ile temas halinde<br />
kaldıkları şeklinde açıklanabilir.<br />
Şekil 2. Su örnekleme lokasyonları<br />
4
Sıcaklık ( o C)<br />
30<br />
25<br />
20<br />
15<br />
10<br />
5<br />
0<br />
Nis.07<br />
Tem.07<br />
8 13 18 19 23 28 34 43 50 53 55 56 57 59 61 66 67 68 69 70 84<br />
Numune Adı<br />
Şekil 3. Örnekleme dönemlerindeki sıcaklık değişimleri<br />
Tablo 1. Su örneklerinin fiziksel parametre [T ( o C), pH, EC (S/cm)] değerleri<br />
Numunenin Adı<br />
T ( o C)<br />
Nis.07 Tem.07<br />
pH<br />
Nis.07 Tem.07<br />
EC (S/cm)<br />
Nis.07 Tem.07<br />
8 - 28.5 - 7.12 - 1065<br />
13 14.9 23.4 4.43 3.97 2300 2780<br />
18 14.1 24.8 7.79 8.09 649 628<br />
19 14 19.7 7.09 7.72 876 709<br />
23 17.4 18.9 7.21 7.26 767 655<br />
28 - 25.1 - 5.7 - 602<br />
34 16.2 17 8.05 7.21 690 688<br />
43 14.5 - 7.09 - 870 -<br />
50 15.2 19.9 3.32 3.31 834 813<br />
53 14.8 19 7.13 7.2 1878 1820<br />
55 12.7 17 5.77 4.29 154.6 116<br />
56 - 18.5 - 6.07 - 197<br />
57 - 21.6 - 3.91 - 315<br />
59 12.7 23 6.96 7.47 614 683<br />
61 14.1 26.6 7.81 7.95 483 499<br />
66 14.8 - 6.18 - 560 -<br />
67 - 23.5 - 6.84 - 520<br />
68 12.3 - 6.69 - 682 -<br />
69 18.9 24.2 7.72 7.78 286 296<br />
70 9.6 - 8.7 - 215.5 -<br />
84 - 12.6 - 4.1 - 105<br />
5
EC (S/cm)<br />
pH<br />
10<br />
9<br />
8<br />
7<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
3000<br />
2500<br />
2000<br />
1500<br />
1000<br />
500<br />
0<br />
Nis.07<br />
Tem.07<br />
8 13 18 19 23 28 34 43 50 53 55 56 57 59 61 66 67 68 69 70 84<br />
Numune Adı<br />
Şekil 4. Örnekleme dönemlerindeki pH değişimleri<br />
Nis.07<br />
Tem.07<br />
8 13 18 19 23 28 34 43 50 53 55 56 57 59 61 66 67 68 69 70 84<br />
Numune Adı<br />
Şekil 5. Örnekleme dönemlerindeki elektriksel iletkenlik değişimleri<br />
6
Tablo 2. Su örneklerinin izotop ( 18 O, D, T) analiz sonuçları<br />
Numunenin Adı<br />
18 O<br />
Nis.07 Tem.07<br />
D<br />
Nis.07 Tem.07<br />
T (TU)<br />
Nis.07 Tem.07<br />
8 - -7.78 - -49.66 - 2.95<br />
13 -7.29 -7.43 -49.1 -47.05 5.05 4.8<br />
18 -7.29 -7.45 -51.67 -47.66 6.1 6.1<br />
19 -7.84 -7.91 -55.37 -49.07 5.65 5.2<br />
23 -7.24 -7.83 -52.44 -49.5 5.4 5.75<br />
28 - -8.31 - -50.88 - 2.9<br />
34 -7.16 -7.3 -51.75 -46.08 5.65 6.65<br />
43 -8.69 - -54.46 - 5.85 -<br />
50 -7.36 -7.46 -49.34 -47.3 3 3.05<br />
53 -8.54 -8.71 -56.67 -54.81 0.45 0.5<br />
55 -9.03 -9.27 -58.88 -59.77 3.3 4.75<br />
56 - -9.16 - -56 - 4<br />
57 - -8.67 - -53.13 - 6.7<br />
59 -8.26 -8.47 -54.04 -53.25 5.85 4.1<br />
61 -7.63 -7.69 -54.63 -51.21 5.8 5.2<br />
66 -6.9 - -48.04 - 4.65 -<br />
67 - -6.43 - -43.88 - 3.35<br />
68 -6.1 -42 4.6<br />
69 -7.34 -7.63 -45.63 -47.04 2.3 1.55<br />
70 -7.57 - -55.52 - 6.3 -<br />
84 - -9.05 - -58.34 - 2.5<br />
Şekil 6. Nisan–2007 dönemi örnekleme sonuçlarınca oluşturulan 18 O- 2 H grafiği<br />
7
Trityum ( 3 H) hidrojen elementinin kısa-ömürlü radyoaktif izotopudur. Yarı ömrü 12,32 yıl olan ve<br />
beta bozunması veren trityum, atmosferin üst tabakalarındaki azot atomlarıyla kozmik nötronların<br />
etkileşmesinden doğal olarak oluştuğu gibi, termonükleer denemeler sonucunda da oluşmaktadır.<br />
Radyoaktif olan trityum sürekli bozunmaya uğraması nedeniyle belirli bir bölgede yeraltısuyunu<br />
besleyen yağışın trityum içeriğinin bilinmesi durumunda, yeraltısuyunun ağırlıklı ortalama yaşının<br />
belirlenmesi ve/veya farklı yeraltısularının karışımına ilişkin öngörülerde bulunulması mümkün<br />
olmaktadır (Tezcan, 1992). Nisan 2007 trityum izotopu analiz sonuçlarına göre 50, 53, 55 ve 69<br />
no’lu örnekler diğer sulara oranla daha yaşlı ve daha derin dolaşımlıdır (Şekil 7).<br />
Oksijen–18 ( 18 O)-trityum ilişkisi, suların beslenme kotları ile akifer içersindeki kalış süreleri<br />
arasındaki ilişkiyi yansıtmaktadır. 50, 53, 55 ve 69 no’lu örnekler diğer su örneklerine göre akifer<br />
ile daha uzun süre temas eden, yaşlı sulardır (Şekil 8). Yaşlı sular beslenmenin zayıf, genç sular ise<br />
güçlü olduğunun göstergesidir (Aksoy ve Filiz, 2001).<br />
Hidrolojik şartlara bağlı olarak meteorik kökenli yeraltısuyu girdisi buharlaşmadan daha baskın<br />
olduğundan Temmuz 2007 döneminde sular (61 ve 67 no’lu örnekler hariç) Dünya Meteorik Su<br />
Doğrusu ile Marmara Meteorik Su Doğrusu arasında yer almaktadırlar (Şekil 9). Şekil 10 ve Şekil<br />
11’e göre 8, 28, 50, 53, 69, 84 no’lu örnekler diğer su örneklerine göre daha yaşlı ve daha derin<br />
dolaşıma sahiptir. 55 no’lu örneğin dönemsel olarak trityum değerlerinde artış gözlenmiştir.<br />
<strong>İzotop</strong> hidrolojisi konusunda geçmişte yürütülen çalışmalar sonucunda oksijen–18 içeriğinin,<br />
coğrafi konum, enlem vb. parametrelerin yanı sıra, esas olarak yükselti ile ters orantılı biçimde<br />
azaldığı gösterilmiştir (Payne ve Dinçer, 1965). Her 100 m kot artışına karşılık 18 O içeriğindeki<br />
azalma ‰ 0.15 ile ‰ 0.50 arasındadır (Yurtsever ve Gat, 1981; Clark ve Fritz, 1997). Kot<br />
yükseldikçe sıcaklığın ve buna bağlı olarak buharlaşmanın azalması, bu negatifleşme oranını<br />
arttırmaktadır. Şekil 12’de yükseklik ile 18 O değerleri arasında ters orantı gözlenmektedir. Azalan<br />
δ 18 O’nin değerleri, yüksek kotlardan beslenmeyi ifade etmektedir.<br />
T (TU)<br />
7<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
0<br />
-70 -60 -50 -40 -30 -20 -10 0<br />
D<br />
Şekil 7. Nisan 2007 dönemine ait D-T (TU) grafiği<br />
8<br />
13<br />
18<br />
19<br />
23<br />
34<br />
43<br />
50<br />
53<br />
55<br />
59<br />
61<br />
66<br />
68<br />
69<br />
70
T (TU)<br />
7<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
0<br />
-10 -8 -6 -4 -2 0<br />
18 O<br />
Şekil 8. Nisan 2007 dönemine ait 18 O-T (TU) grafiği<br />
Şekil 9. Temmuz 2007 dönemi örneklerine ait 18 O- 2 H grafiği<br />
9<br />
13<br />
18<br />
19<br />
23<br />
34<br />
43<br />
50<br />
53<br />
55<br />
59<br />
61<br />
66<br />
68<br />
69<br />
70
T (TU)<br />
T (TU)<br />
8<br />
7<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
0<br />
8<br />
7<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
-70 -60 -50 -40 -30 -20 -10 0<br />
D<br />
Şekil 10. Temmuz 2007 dönemi örneklerine ait D-T (TU) grafiği<br />
0<br />
-10 -8 -6 -4 -2 0<br />
18 O<br />
Şekil 11. Temmuz 2007 dönemi örneklerine ait 18 O-T (TU) grafiği<br />
10<br />
8<br />
13<br />
18<br />
19<br />
23<br />
28<br />
34<br />
50<br />
53<br />
55<br />
56<br />
57<br />
59<br />
61<br />
67<br />
69<br />
84<br />
8<br />
13<br />
18<br />
19<br />
23<br />
28<br />
34<br />
50<br />
53<br />
55<br />
56<br />
57<br />
59<br />
61<br />
67<br />
69<br />
84
5- Sonuçlar<br />
18 O<br />
0<br />
-1<br />
-2<br />
-3<br />
-4<br />
-5<br />
-6<br />
-7<br />
-8<br />
-9<br />
11<br />
y = -0.0025x - 7.0995<br />
-10<br />
0 100 200 300 400 500 600 700<br />
Yükseklik (m)<br />
Şekil 12. Ortalama 18 O ile yükseklik (m) arasındaki ilişki<br />
Suların sıcaklık değerleri mevsimsel olarak farklılık gösterirken, pH ve elektriksel iletkenlik<br />
değerlerinde büyük farklılık gözlenmemiştir. İnceleme alanındaki tüm soğuk su kaynakları meteorik<br />
kökenli yağışlarla beslenir. δ 18 O değerinde gözlenen sapmanın nedeni ise su kayaç etkileşimidir.<br />
<strong>İzotop</strong> analizleri ile bölgede bulunan sular bölgesel yeraltısuyu sistemi de göz önüne alınarak sığ ve<br />
derin dolaşım olarak ayırtlanmıştır. Sığ dolaşıma giren sular güncel sulardır. Buna göre 8, 28, 50,<br />
53, 55, 69, 84 no’lu lokasyonlardaki sular derin dolaşıma giren sularıdır. Söğütalan yolu üzerindeki<br />
53 no’lu kaynağı yüksek elektriksel iletkenlik (1820–1878 S/cm) değerleri ve düşük trityum<br />
(0.45–0.5 TU) değerleri ile diğer soğuk su kaynaklarına göre daha yaşlı ve daha derin dolaşımlıdır.<br />
Yükseklik arttıkça sıcaklığın ve buna bağlı olarak buharlaşmanın azalması nedeniyle sularda<br />
genellikle yükseklik ile 18 O değerleri arasında ters orantı gözlenmektedir.<br />
Teşekkür<br />
Bu calışma TÜBİTAK 106Y041 nolu proje kapsamında gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, katkılarından<br />
dolayı TÜBA `ya da tessekkür ederiz.<br />
Kaynaklar<br />
Aksoy, N. ve Filiz, Ş., 2001. Balçova-Narlıdere Jeotermal Sahasının Çevresel <strong>İzotop</strong>larla<br />
İncelenmesi. 1. Çevre ve Jeoloji <strong>Sempozyumu</strong>. Yeraltısuları ve Çevre <strong>Sempozyumu</strong>, Bildiriler, say.<br />
289–295, İzmir.<br />
Baba, A., 2006. Kazdağları Soğuk ve Sıcak Su Kaynaklarının Hidrojeokimyasal Özellikleri.<br />
Kazdağları 2. Ulusal <strong>Sempozyumu</strong>, say.48-50. Çanakkale.<br />
Bingöl, E., Akyürek, B. ve Korkmazer, B., 1973. Biga Yarımadası’nın Jeolojisi ve Karakaya<br />
Formasyonunun Bazı Özellikleri. Cumhuriyetin 50. Yılı Yerbilimleri Kongresi, Tebliğler, MTA,<br />
say. 70–76, Ankara.
Clark, I.D. and Fritz, P., 1997. Environmental Isotopes in Hydrogeology. Lewis Publishers, New<br />
York, 328p.<br />
Eisenlohr, T., 1997. The Thermal Springs of The Armutlu Peninsula (NW Turkey) and Their<br />
Relationship to Geology and Tectonics in Active tectonics of Northwestern Anatolia. The Marmara<br />
Poly Project. Schindler C. and Pfister, M (eds.), vdf Hochschulverlag-AG an der ETH Zürich. p.<br />
197–228.<br />
Ercan, T., Satır, M., Steinitz, G., Dora, A., Sarıfakioğlu, E., Adis, C., Valter, H.J. ve Yıldırım, T.,<br />
1995. Biga Yarımadası ile Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adalarındaki (KB Anadolu) Tersiyer<br />
volkanizmasının özellikleri, MTA Dergisi, 117, 55-86.<br />
Okay, A.İ., Siyako, M. ve Bürkan, K.A., 1990. Biga Yarımadası’nın Jeolojisi ve Tektonik Evrimi.<br />
TPJD bülteni. Cilt:2/1, 83–121.<br />
Payne, B. and Dinçer, T., 1965. Isotope Survey of Karst Region of Southern Turkey, Proc. of Sixth<br />
Int. Conference of Radiocarbon and Tritium Dating, IAEA, Publ.<br />
Tezcan, L., 1992, Karst Akifer Sistemlerinin Trityum <strong>İzotop</strong>u Yardımıyla Matematiksel<br />
Modellemesi, Doktora tezi, H.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Beytepe, Ankara, 121 s.<br />
Ünsal, N., Çelik, M. ve Afşin, M., 1996. Seyfe Kaynağı (Kırşehir) Dolayındaki Yeraltısularının<br />
Kimyasal ve <strong>İzotop</strong>ik Özellikleriyle Kökeninin Araştırılması. 30. Yıl <strong>Sempozyumu</strong> Bildirileri, say.<br />
491–503, KTÜ-Trabzon.<br />
Yurtsever, Y. and Gat, J.R., 1981. Stable Isotope Hydrology. Technical Report Series No:210,<br />
IAEA, Vienna.<br />
Yüzer, E., 2001. Kazdağları ve Su Kaynakları, Kazdağları 1.Ulusal <strong>Sempozyumu</strong>, say. 69-83.,<br />
Edremit.<br />
12
ÖZET<br />
TARIMSAL HİDROLOJİ UYGULAMALARINDA NÜKLEER<br />
TEKNİKLERİN KULLANIMI<br />
Süer ANAÇ, Emrah ÖZÇAKAL, Yasemin S. KUKUL<br />
E.Ü. Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü, 35100 Bornova, İzmir<br />
suer.anac@ege.edu.tr; emrah.ozcakal@ege.edu.tr; senem.kukul@ege.edu.tr<br />
Artan nüfus ve sanayi karşısında giderek kısıtlı hale gelen su kaynaklarının tarımda akılcı biçimde<br />
kullanılması ve üretimde artış sağlanması amacıyla, uygulanan su miktarına karşılık alınan verimi<br />
(su kullanım randımanını) artırmaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Kısıtlı su kaynakları ile<br />
gerçekleştirilen sulama uygulamalarından yüksek sulama randımanlarının sağlanması, toprak nem<br />
değişimi-su kullanım ölçümlerinin sağlam temellere dayalı bir yöntemle yapılmasına bağlıdır.<br />
Tarımsal hidroloji çalışmalarında en çok kullanılan tekniklerden biri olan nötronmetre ile toprak<br />
nemi çok duyarlı ve istenen sıklıkta ölçülebilmektedir. Nötronmetre ile belirli bir toprak derinliği<br />
içinde tutulan su miktarı ölçülebilir; farklı zamanlarda nem ölçümleri yapılarak toprak nem değişimi<br />
izlenebilir. Böylece zamana bağlı olarak toprakta tutulan su miktarında yağış veya sulama nedeniyle<br />
meydana gelen artış, bitki su tüketimi (evapotranspirasyon) veya drenaj nedeniyle azalma miktarları<br />
saptanabilir.<br />
Nükleer teknikler hidroloji çalışmalarında sürdürülebilir bir çevre ve gıda güvenliği sağlamak<br />
amacıyla toprak-su-bitki besin maddeleri yönetimi için uygun çözümler yaratmakta önemli rol<br />
oynamaktadır. Bu çalışmada, toprak-su-bitki ilişkilerinin belirlenmesinde kullanılan nükleer<br />
tekniklerden nötron ve nötron/gama metrelerin kullanım ilkeleri ve bazı uygulama örnekleri<br />
sunulmuştur.<br />
ABSTRACT<br />
APPLICATION OF NUCLEAR TECHNIQUES IN HYDROLOGIC STUDIES<br />
The increasing global demand for limited water resources calls for urgent measures to increase<br />
water use efficiency in agriculture. In the application of irrigation water to agricultural crops,<br />
determination of soil water content and movement by reliable and proper techniques is a<br />
prerequisite for high water use efficiencies.<br />
The determination of soil hydrodynamic characteristics, i.e. infiltration, drainage, hydraulic<br />
conductivity in saturated and unsaturated soils, is one of the prime objectives of the studies in<br />
agricultural hydrology. Nuclear techniques are also very important in water management for<br />
sustainable environment and food security in the world.<br />
Neutron gauges are particularly suitable for measurement of soil water under different conditions<br />
since they can measure moisture changes repeatedly and precisely.<br />
In this paper, the basic principles of neutron gauges and some examples of application on soilwater-crop<br />
management studies are presented.<br />
13
1. GİRİŞ<br />
Tarımsal hidroloji, bitkisel üretim yapılan alanlarda su kaynaklarının etkin yönetimini, ve çevre ve<br />
gıda güvenliğini sağlamak amacıyla hidrolojik süreçleri inceleyen bir bilim dalıdır. Radyoaktif ve<br />
kararlı izotopların kullanıldığı nükleer teknikler tarımsal hidroloji uygulamalarında verimliliğin<br />
arttırılması, çevresel kirleticilerin tanınması, izlenmesi ve zararlarından korunma, ve kaynak<br />
geliştirme çalışmalarında kullanılmaktadır. Tarımsal verimlilik için uygun bitki besin maddelerinin<br />
ve bitki koruma önlemlerinin uygulanması yanında toprakta optimum düzeyde bir su dengesinin<br />
sağlanması gerekir. Yeterli miktarlarda bitki besin maddesi bulunduran topraklarda bitkilerin<br />
gelişmesi ve verim artışında en önemli etmen sudur. Toprakta suyun fazlalığı bitki gelişimi için<br />
zararlı olmakta, yetersizliği ise verimde önemli azalmalara neden olmaktadır. Bu nedenle topraktaki<br />
su miktarı ölçülerek izlenmelidir. Sulu tarımda toprağa verilecek su miktarı ile sulama zamanının<br />
belirlenmesine dayanan uygun sulama programlarının uygulanması ve kuru tarımda ise toprakta<br />
bulunan sudan en iyi şekilde yararlanılabilmesi, toprak suyunun sürekli olarak kontrol edilmesi ve<br />
su miktarının doğru olarak belirlenmesi ile mümkündür.<br />
Nükleer teknikler toprak nemi ( 18 O, 2 H, nötronmetre ile) ölçümü yanında tarımsal hidroloji ile<br />
ilişkili diğer birçok alanda da kullanılmaktadır. Bu çalışmalar; gübre kullanım etkinliğinin<br />
belirlenmesi ( 15 N, 32 P izotopları ile), biyolojik nitrojen fiksasyonu, bitki kalıntıları, fosfat kayaçları<br />
gibi farklı kaynaklardan besin sağlanması, tarımsal kirleticilerin su kaynaklarına karışma yolları,<br />
süreçlerinin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması ( 18 O, 2 H, 15 N izotopları ile), pestisit<br />
kalıntılarının analizi ( 14 C izotopu ile), toprak erozyonunun belirlenmesi ( 137 Cs, 210 Pb, 7 Be izotopları<br />
ile), tuz ve kuraklığa dayanıklı bitkilerin seçilmesi ( 13 C izotopu ile), bitki kalıntılarının toprak<br />
stabilizasyonuna katılım etkisi ve verimliliğin arttırılması ( 13 C ve 15 N izotopları ile), iklim ve yağış<br />
farklılık ve değişimlerinin belirlenmesi ( 18 O ve 36 Cl) ile ilgili çalışmalar olarak sıralanabilir (IAEA,<br />
1976; Nguyen, 2006).<br />
Tarımsal hidroloji çalışmaları kapsamında toprak-su-bitki ilişkilerinin belirlenmesinde yaygın<br />
olarak kullanılan nükleer teknikler, nötron ve nötron/gama metrelerdir. Başlıca kullanım alanları<br />
toprak su içeriğinin ölçülmesi, toprak-su karakteristik eğrilerinin çıkarılması, toprak hidrolik<br />
iletkenliğin belirlenmesi, toprak su bütçesinin belirlenmesi, toprak su içeriğindeki mekansal<br />
değişimlerin izlenmesi, toprak derinliği boyunca bitki köklerinin su alma durumunun incelenmesi,<br />
sulama programlarının uygulanması ve kontrol edilmesi olarak sıralanabilir.<br />
2. NÖTRON VE NÖTRON/GAMA METRENİN GENEL ÖZELLİKLERİ<br />
Nötronmetre genel olarak hızlı nötron yayan radyoaktif kaynak, yavaş nötron detektörü ve<br />
yavaşlamış nötronları sayan elektronik bir sayaçtan oluşmaktadır. Nötron kaynağı ve detektör tek<br />
parça halindeki sonda içinde yeralmakta; toprak içerisinde ölçüm yapılacak derinliklere bir giriş<br />
tüpü aracılığıyla iletilmektedir (Şekil 1). Nötron kaynağı olarak, alfa partikülleri yayıcı (örneğin<br />
amerisyum ve radyum) ve ince berilyum tozları karışımı kullanılmaktadır. Alfa partikülleri<br />
berilyumun atom çekirdekleri ile çarpıştığında yüksek enerjili hızlı nötronlar meydana gelir.<br />
Ölçümler sırasında sonda, giriş tüpünde belirlenen derinliğe indirilir ve hızlı nötronlar toprak içinde<br />
nötron kaynağı tarafından saçılırlar. Nötronlar, toprak suyundaki hidrojen atomları ile etkileşime<br />
girer ve enerjilerini kaybederek yavaşlarlar. Yavaş nötron detektörü aracılığıyla belirlenen yavaş<br />
nötron çarpmaları önce sonda içinde yükseltilir. Yükseltilmiş çarpmalar, elektronik sayıcı sisteme<br />
gönderilir. Bir yavaş nötronun detektöre ulaşmasından gelen çarpma ile her bir sayım birbirine<br />
eşittir ve mikro işlemciler ham sayım verilerini bir dakikadaki sayıma (cpm) veya bir saniyedeki<br />
sayıma (cps) çevirirler. Sonda, giriş tüpü içerisine indirildiğinde, yavaş nötronların yaklaşık 30 cm<br />
çaplı sabit küresel bir “bulutu” kaynak etrafında hızlıca gelişir. Bu yavaş nötron bulutu, “etki<br />
küresi” olarak adlandırılır. Teorik çalışmalar, etki küresi çapının toprak su içeriğinin bir fonksiyonu<br />
olduğunu göstermektedir. Saf su içerisinde etki küresinin çapı yaklaşık olarak 5-8 cm’dir. Çok kuru<br />
topraklarda, bu değer 20 cm veya daha fazla olabilir. Bu nedenle, toprak nemi ölçümlerinde<br />
14
sondanın yüzeyden itibaren yerleştirileceği ilk toprak derinliği, nötronların atmosfere kaçmalarını<br />
önleyecek derinlikte olmalıdır.<br />
Şekil 1. Çalışma durumunda nötronmetrenin görünüşü<br />
Giriş tüpü materyali olarak alüminyum, nötronlar için geçirgen ve aşınmaya karşı dirençli<br />
olduğundan çoğunlukla tercih edilmektedir. Çelik, demir, prinç, polietilen ve diğer plastikler gibi<br />
materyallerin nötron etkileşimleri farklıdır. Çelik ve pirinç, demir ve bakır nötronların<br />
absorbsiyonuna neden olduklarından, sonda hassasiyetini etkilemektedir. Polietilen ve diğer plastik<br />
materyalden üretilen giriş tüpleri kullanıldığında, plastikteki hidrojen yüzünden sayım oranı artış<br />
gösterir.<br />
Toprak profili içinde istenilen derinlikte nem ölçümü için kullanılan nötronmetreden başka,<br />
nötron/gama metreler toprak hacim ağırlığı ve su içeriğinin eş zamanlı ölçümüne olanak sağlarlar.<br />
Nöron/gama metreler, yavaş nötron detektörlü ( 3 He odası) hızlı bir nötron kaynağına (genellikle<br />
241 Am + 9 Be) ve Geiger-Mueller tipi detektörlü bir gama ışın kaynağına (genellikle 137 Cs) sahiptir.<br />
Derin ve yüzey sondaları bulunmaktadır. Yüzey sondada, nötron ve gama ışını kaynağı ile detektör<br />
nötron/gama metre koruma kalkanı içinde sabittir. Derin sondalar, giriş tüpleri aracılığıyla toprak alt<br />
katmanlarında ölçüm sağlarken, yüzey sondalar yüzey katmanının (0-15 cm) ortalama su içeriğini<br />
ve sonda modeline bağlı olarak 2,5-30 cm kalınlıktaki değişik katmanların hacim ağırlığını ölçmek<br />
için kullanılmaktadır. Hacim ağırlığı ölçümleri ile ilgili olarak, yüzey sondaları gama ışınlarının<br />
geri saçılması ve zayıflaması ilkesine dayanırken, derin sondalar sadece gama ışınımının geri<br />
saçılmasına dayanırlar (IAEA, 1983; IAEA, 2002).<br />
Nötron/gama metre yüzey sondalarında gama ışını kaynağı Şekil 2a ve 2b’deki gibi iki çalışma<br />
pozisyonunda kullanılmaktadır. Şekil 2a’da toprak yüzey katmanında sadece nötron ve gama ışını<br />
geri saçılması ile nem ve hacim ağırlık ölçümü; Şekil 2b’de toprak yüzey katmanı için (0-15 cm)<br />
nem ölçümü ve 0-30 cm toprak katmanında belirli bir derinlikte gama ışını geri saçılma ve<br />
zayıflama ile hacim ağırlık ölçümü görülmektedir.<br />
15
2a 2b<br />
Şekil 2a. Toprak yüzey katmanında nem ve hacim ağırlık ölçümü<br />
Şekil 2b. Toprak yüzey katmanı için nem ve belirli bir derinlik için hacim ağırlık ölçümü.<br />
3. NÖTRON VE NÖTRON/GAMA METRELERİN KULLANIM ALANLARI<br />
3.1. Toprak Su İçeriğinin ve Hacim Ağırlığının Ölçülmesi<br />
Nötronmetreler ile topraktaki su miktarının güvenilir bir şekilde belirlenmesi, her şeyden önce, söz<br />
konusu toprak için nötronmetrenin kalibre edilmesine bağlıdır. Kalibrasyon yöntemlerinden<br />
özellikle tarla kalibrasyon yöntemi (yerinde kalibrasyon) kullanılmaktadır. Yerinde kalibrasyonda,<br />
tarlada seçilen bir noktaya giriş tüpü çakılarak belirlenen derinliklerden hem nötronmetre sayım<br />
değeri okunur hem de nötronmetrenin etki küresi içinden toprak örnekleri alınarak gravimetrik<br />
yöntemle nem içeriği belirlenir (Ul, 1994).<br />
Nötronmetre kalibrasyonu, nötronmetre sayımı (cpm) ile toprak su içeriği (θ) arasındaki ilişkinin<br />
belirlenmesidir (Şekil 3). Ölçüm noktalarında mümkün olan en iyi veri seti elde edilerek (cpm, θ),<br />
kalibrasyon eğrileri oluşturulur. Sondayı etkileyen sıcaklık ve diğer faktörlerden meydana gelen<br />
elektronik sürüklenme etkisinden kaçınmak için, doğrudan toprakta ölçülen sayım değeri (cpm)<br />
yerine sayım oranı (CR) kullanılır;<br />
topraktaki sayım değeri<br />
CR (1)<br />
standart sayım değeri<br />
Standart sayım değeri, hava-nötronmetre koruma kalkanı- içinde ya da su gibi standart materyalde<br />
ölçülen sayım değeridir, (cpm).<br />
Toprak nemi ile sayım oranı (CR) genellikle doğrusal ilişkilidir;<br />
θ = a+b(CR) (2)<br />
θ, toprak nem içeriği (cm 3 .cm -3 ); a, CR sıfıra eşit iken θ değeri; b, kalibrasyon doğrusunun eğimidir.<br />
Eşitlikte a ve b sabiteleri doğrusal regresyon analizi ile saptanmaktadır (IAEA, 1976; IAEA, 2002).<br />
Nötron/gama metreler ile toprak su içeriği ölçümü ve kalibrasyonu nötronmetre ile aynıdır. Ancak,<br />
yüzey sonda ile nötron kaynağı ve detektör cihaz üzerinde sabit olduğundan alt toprak<br />
katmanlarında ölçüm yapılamaz. Hacim ağırlık ölçümü için kalibrasyonun karmaşıklığı nedeniyle,<br />
çoğu nötron/gama metreler, işlemcilerinde depolanmış fabrika ayarlarına sahiptir. Kalibrasyon<br />
farklı yoğunluklardaki özel materyallerin standartlaştırılmış bloklarının kullanımını gerektirir ve<br />
matematiksel model parametrelerinin elde edilmesi zordur. Fabrika kalibrasyonları uzman kişiler<br />
tarafından değiştirilebilir veya kullanıcı tarafından tekrar hesaplanabilir. Böyle bir kalibrasyon için,<br />
16
en az üç farklı (düşük, orta, yüksek) yoğunluktaki ve iki farklı (düşük ve yüksek) eşdeğer su<br />
içeriğine sahip bloklara gereksinim duyulmaktadır.<br />
CR (Hacim %)<br />
1,51 30,73<br />
1,51 32,87<br />
1,47 28,49<br />
1,37 28,03<br />
1,29 24,84<br />
1,26 23,63<br />
1,22 23,01<br />
1,19 21,22<br />
1,11 17,78<br />
1,08 17,57<br />
0,95 17,38<br />
Şekil 3. 30-60 cm toprak derinliği için nötronmetre kalibrasyon eğrisi (Can, 2007).<br />
Şekil 4. Hacim ağırlığı ölçümlerinden elde edilen kalibrasyon eğrileri (IAEA, 2002).<br />
Şekil 2a’daki gibi gama kaynağının yüzeyde olduğu durumda, ortamın hacim ağırlığı (d’b) ve geri<br />
saçılan ışınların sayım oranı (CR) arasındaki ilişki aşağıdaki modele göre oluşur.<br />
A <br />
db Bln<br />
<br />
(3)<br />
CR C <br />
A, B ve C, yoğunluğu bilinen materyaller kullanılarak deneysel olarak belirlenen parametrelerdir.<br />
Sayım oranı toprakta geri dönen ışınların sayım değerinin, standart yoğunluk sayım değerine<br />
oranıdır. Toprak ortamı nemli ise geri saçılan gama ışınlarının bir kısmı sudan kaynaklanmaktadır.<br />
Kuru toprak hacim ağırlığı db (g.cm -3 ), nemli toprak hacim ağırlığı ve toprak nem içeriğinden<br />
saptanır; db = db - w. Burada, suyun özgül ağırlığı w = 1 g.cm -3 alınarak kuru toprak için hacim<br />
ağırlık db = db - olarak belirlenir.<br />
Hacim ağırlık Şekil 2b’deki gibi ölçüldüğünde ise detektör hem belli bir toprak kalınlığını geçerek<br />
zayıflayan hem de geri saçılan gama ışınları saymaktadır. Bu nedenle, toprak hacim ağırlığı Beer-<br />
Lambert zayıflama yasasına göre saptanmaktadır.<br />
I 0<br />
w s b<br />
I exp[ (<br />
d ) X]<br />
(4)<br />
17
I, X kalınlığındaki toprak örneğinden geçerek birim zamanda detektöre ulaşan ışınların sayısı; I0,<br />
kaynak ve detektör arasındaki aynı X mesafesi için toprağın bulunmadığı koşulda birim zamanda<br />
detektöre ulaşan ışınların sayısı; w ve s, sırasıyla su ve toprak ortamında gama ışınları zayıflama<br />
katsayısı; db, toprak hacim ağırlığı; , toprak nem içeriğidir (cm 3 .cm -3 ) (Şekil 4).<br />
3.2. Toprak-Su Karakteristik Eğrilerinin Çıkarılması<br />
Toprak-su karakteristik eğrileri, aynı zaman ve derinlikte nötronmetre ile belirlenen toprak su<br />
içeriği ve tansiyometre ile okunan matrik potansiyel (toprak su potansiyeli) değerlerinin<br />
kombinasyonu ile oluşturulurlar (Şekil 5). Tansiyometreler, giriş tüplerine yakın ancak sondanın<br />
etki küresinin biraz dışarısında kurulmalıdır. Eğer giriş tüpüne çok yakın kurulursa, tansiyometre<br />
kabı içerisindeki su, sondanın işlevini önemli oranda engeller. Bunun için 20-30 cm’lik bir mesafe<br />
yeterlidir (IAEA, 2002).<br />
Şekil 5. Nötronmetreler ve tansiyometreler ile elde edilen ortalama bir toprak-su karakteristik eğrisi<br />
(IAEA, 2002).<br />
3.3. Toprak Hidrolik İletkenliğinin Belirlenmesi<br />
Toprak hidrolik iletkenliği (K), toprağın suyu iletme yeteneğini gösteren bir parametredir. K,<br />
toprağın su içeriğine (θ) bağlı olduğundan, her toprak için ayrı K(θ) fonksiyonu tanımlanır. K(θ)<br />
fonksiyonunu deneysel olarak belirlemek için, nötronmetre giriş tüpleri ve tansiyometreler, tarla<br />
deneme parselinde (9m 2 - 100m 2
IAEA (2002)’ye göre, K(θ)’nın hesaplanması için, Richards ve ark. (1956), Libardi ve ark. (1980)<br />
ve Sisson ve ark. (1980) tarafından belirtilen yöntemler yaygın olarak kullanılmaktadır.<br />
Richards ve ark. (1956) tarafından ileri sürülen drenaj-akış yöntemi daha da geliştirilmiştir ve<br />
günümüzde anlık-profil yöntemi olarak tanınmaktadır. Yöntem, drenajı iyi topraklarda hidrolik<br />
iletkenliğin belirlenmesi için kullanılmaktadır. Bu yöntem, Darcy yasasına göre<br />
evapotranspirasyonun olmadığı koşullarda 0 = z = L için bir toprak profilinde depolanan sudaki<br />
azalma oranı, L (0-30, 0-60, 0-90, 0-120 cm) toprak derinliğindeki toprak suyunun akışına (qL)<br />
eşittir varsayımına dayanmaktadır.<br />
<br />
<br />
(6)<br />
( L)<br />
<br />
T<br />
q L K<br />
<br />
z<br />
L<br />
Toprakta depolanan su içeriğindeki değişim;<br />
S(<br />
L,<br />
t)<br />
L<br />
L (<br />
z,<br />
t)<br />
(<br />
z,<br />
t)<br />
dz dz<br />
t<br />
t<br />
0 <br />
(7)<br />
0 t<br />
Eşitlik (6) ve (7)’dan yararlanarak Richards yöntemi varsayımına göre hidrolik iletkenlik eşitliği;<br />
K<br />
( L)<br />
<br />
<br />
<br />
0<br />
L<br />
(<br />
z,<br />
t)<br />
S(<br />
L,<br />
t)<br />
dz<br />
t<br />
<br />
t<br />
T<br />
T<br />
z<br />
z<br />
Eşitlikte, Kθ(L), hidrolik iletkenlik (mm.gün -1 ); S(L,t)/t, toprakta depolanan su miktarındaki<br />
değişim (mm.gün -1 ); T/z, hidrolik eğim (cm.cm -1 )’dir.<br />
Libardi ve ark. (1980) yöntemi, ek olarak toplam su potansiyeli eğiminin, ‘bir’ değerinden farklı<br />
olmayacağı hipotezine dayanır: ψT/ z<br />
1<br />
. Bu nedenle, tansiyometre verilerine gereksinim<br />
olmayacağından eşitlik (8) ile verilen hidrolik iletkenlik eşitliği basit hale gelir. Basitleştirilmiş<br />
eşitlik (8) ve eşitlik (5) birleştirildiğinde;<br />
1 1 γK 0 <br />
θ<br />
θ 0 lnt<br />
<br />
(9)<br />
γ γ L <br />
Eşitlik (5)’deki K0 ve γ parametreleri, L toprak derinliği için oluşturulan lnt’ye karşılık (θ-θ0)<br />
değerleri grafiklerinden hesaplanan doğrusal regresyon eşitliklerinden belirlenir. Regresyon eşitliği<br />
parametrelerinin eşitlik (9)’da karşılıkları, b= γ -1 ve a= γ -1 .ln(γ K0L -1 )’ dir.<br />
Sisson ve ark. (1980) yönteminde de, toplam toprak su potansiyeli eğiminin 1’den farklı olmayacağı<br />
varsayımı nedeniyle, tansiyometre verileri gereksizdir. Eşitlik (5)’deki K0 ve γ değerleri, herhangi<br />
bir L toprak derinliği için (θ-θ0)’a karşı ln(zt -1 ) grafiğinden elde edilir. Buna göre,<br />
1<br />
ln(zt ) ln(γn 0)<br />
γ(θ θ0<br />
)<br />
Yapılan çalışmalarda, hidrolik eğim değeri için benzer hipotezi kullanan Libardi ve ark. (1980) ve<br />
Sisson ve ark. (1980) yöntemleri ile benzer K0 ve γ tahminleri yapılırken, hidrolik eğimi toprak su<br />
potansiyeli ölçümlerinden hesaplayan Richards yöntemiyle farklı tahminler elde edildiği<br />
belirtilmektedir (IAEA, 1983; IAEA, 2002).<br />
19<br />
(8)<br />
(10)
3.4. Su Bütçesi Çalışmaları<br />
Su bütçesi, belirli bir toprak katmanı için ∆t zaman aralığı boyunca bir agro-ekosistemde kazanılan<br />
veya kaybedilen suyun hesaplanmasıdır. Zaman aralığı [∆t: (tson-tilk)] ve toprak katmanının<br />
kalınlığı-derinliği, L, (z toprak derinliğinde ölçüm yapılır) araştırmanın hedeflerine bağlıdır. ∆t için<br />
günlük, haftalık, aylık, yıllık v.b. değerler kullanılmaktadır. L’nin değeri, bitki köklerinin<br />
bulunduğu, genellikle kök sisteminin % 95-100’ünü içeren derinlik ile sınırlıdır. Belirlenen bir<br />
bölge için, su bütçesi aşağıdaki eşitlikle verilmekte ve Şekil 6’da olduğu gibi gösterilmektedir.<br />
P + I – ET – RO – QL = ∆SL (11)<br />
P, ∆t zamanı boyunca düşen yağış; I, ∆t zamanı boyunca yapılan sulama; ET, ∆t zamanı boyunca<br />
gerçekleşen evapotranspirasyon; RO, ∆t zamanı boyunca akışa geçen su; QL, ∆t zamanı boyunca L<br />
derinliğindeki topraktan drene olan su; ∆SL, ∆t zamanı boyunca (0, L) toprak katmanında depolanan<br />
su miktarında meydana gelen değişimdir. Değerlerin tümünde su miktarı derinlik (mm) cinsinden<br />
tanımlanmaktadır. ∆SL>0, dengenin pozitif olduğunu ve toprak profilinde (0, L) depolanan suyun<br />
arttığını; ∆SL
qL; Darcy eşitliği [eşitlik (6)] ile verilen L derinliğinde drene olan sudur.<br />
Toprakta depolanan su miktarındaki (∆SL) değişimin belirlenebilmesi için, öncelikle t zamanında ve<br />
z1 ve z2 toprak derinlikleri arasında depolanan su miktarı (S) hesaplanır;<br />
Z<br />
<br />
2<br />
S Z2<br />
Z<br />
( t)<br />
( z,<br />
t)<br />
dz<br />
(13)<br />
1<br />
Z<br />
1<br />
θ; eşitlik (2) ile belirlenen toprak su içeriğidir (cm 3 .cm -3 ) ve z; yüzeyden olan düşey konum<br />
koordinatıdır (cm) (IAEA,2002).<br />
Nötronmetre, su bütçesi çalışmaları için oldukça uygundur. Toprak profili içinde çeşitli<br />
derinliklerde depolanan su miktarının (SL) ve değişiminin (∆SL) hesaplanmasını kolaylaştırırlar.<br />
Toprağa zarar vermeden, belirlenen ölçüm noktasında çok sayıda ölçüm yapılabilir (IAEA, 1973;<br />
IAEA, 1976; IAEA, 1983; Anaç ve ark., 1999).<br />
Can (2007) tarafından yapılan bir çalışma sonuçlarından yararlanılarak bitki su tüketimi ve toprak<br />
nem değişimine ilişin bir örnek Tablo 1’de sunulmuştur.<br />
Tablo 1. Nötronmetre ile bitki su tüketimi ve toprak nem değişiminin belirlenmesi.<br />
Derinlikler ve<br />
Kalibrasyon Eğrileri<br />
05.07.2005<br />
Sulama Sonrası<br />
07.07.2005<br />
Sulama Öncesi<br />
ET (mm/3 gün)<br />
(0-30 cm)<br />
y = 24,272x -11,782<br />
R 2 CR = 1,49 CR = 1,42<br />
θ (%) = 24,44 θ (%) = 22,73 5,2<br />
** = 0,9655 73,3 mm 68,1 mm<br />
(30-60 cm)<br />
y = 28,565x -12,111<br />
R 2 CR = 1,48 CR = 1,41<br />
θ (%) = 30,17 θ (%) = 28,17 6,0<br />
** = 0,9413 90,5 mm 84,5 mm<br />
(60-90 cm)<br />
y = 15,784x -1,8292<br />
R 2 CR = 1,05 CR = 1,00<br />
θ (%) = 18,52 θ (%) = 17,67 2,5<br />
** = 0,8942 55,5 mm 53,0 mm<br />
(90-120 cm)<br />
y = 20,929x -5,8308<br />
R 2 CR = 1,16 CR = 1,12<br />
θ (%) = 18,52 θ (%) = 17,78 2,2<br />
** = 0,9484 55,5 mm 53,3 mm<br />
0-120 cm için toplam 274,8 mm 258,9 mm 15,9 mm/3 gün<br />
Çalışmada, 4.7.2005 tarihinde damla sulama sistemiyle 15,96 mm sulama suyu uygulanmıştır.<br />
Toprak nemi sulama sonrasında ve bir sonraki sulamadan hemen önce belirlenmiştir. Bu iki okuma<br />
arasında 0,3 mm yağış düştüğü, yüzey akış ve derine sızım yoluyla kayıpların meydana gelmediği<br />
bilinmektedir. Bitki su tüketimi (Eşitlik 13) ve toprak nem içeriğindeki değişimi (Eşitlik 11), 0-120<br />
cm toprak derinliği için hesapladığımızda;<br />
ET = 274,8 - 258,9 = 15,9 mm/3 gün<br />
∆SL = 0,3 + 15,96 – 15,9 – 0<br />
∆SL = 0,36 mm olarak bulunur.<br />
3.5. Toprak Su İçeriğinin Mekansal Değişkenliğinin Belirlenmesi<br />
Tarla veya havza bazında su içeriğinin dağılımı ve mekansal değişkenliğinin analizinde<br />
nötronmetreler oldukça uygundur. Yüksek sayıda örnekleme noktası kullanarak ve bölgesel<br />
değişkenler teorisi ile mekansal ve zamansal varyans analizleri yaparak, toprak suyunun hareketiyle<br />
ilgili süreçlerin daha iyi anlaşılması sağlanabilir. Nötronmetre ölçümleri, belirli büyüklükte arazi<br />
21
parçaları (grid) içinde eşit veya tesadüfi olarak belirlenen aralıklardaki örnekleme noktalarında<br />
yapılabilir (Şekil 7) (IAEA, 2002).<br />
Şekil 7. Üç farklı tarihte 125 m mesafede 5’er m arayla ölçülen toprak su içeriği.<br />
3.6. Bitki Köklerince Su Alımının Belirlenmesi<br />
Nötronmetreler ile bitki köklerinin topraktan su alma deseni duyarlı olarak belirlenebilmektedir.<br />
Şekil 8 ve 9’da, bir kauçuk ağacı kök sistemi tarafından alınan suyun saptanması için Mendes ve<br />
ark. (1992) tarafından yapılan çalışmadan elde edilen sonuçlar görülmektedir (IAEA, 2002). Farklı<br />
noktalardaki nötronmetre ve tansiyometre ölçümleriyle sırasıyla, toprak su içeriği (θ) ve toplam su<br />
potansiyeli (ψT) belirlenmiştir. θ ve ψT eşdeğer eğrileri oluşturularak toprak su durumu<br />
haritalanmıştır. Toplam su potansiyeline dik olan su akım çizgilerinden, su akışının toplam su<br />
potansiyelinin azalan değerlerine doğru olduğu gözlenmektedir. Bu tür akışların ölçümü güç<br />
olmakla birlikte, ağaç kökleri ile su alımının karakteristiği ve sezonluk değişiminin izlenmesi bu tip<br />
haritalama yöntemleri ile sağlanmaktadır (IAEA, 2002).<br />
Şekil 8. Kauçuk ağacı kök bölgesi toprak su içeriği eşdeğer eğrileri.<br />
Şekil 9. Kauçuk ağacı kök bölgesi toplam toprak su potansiyeli eşdeğer eğrileri ve<br />
akım yönü çizgileri.<br />
22
4. SONUÇ<br />
Tarımsal hidroloji çalışmalarında toprak-su-bitki ilişkilerinin belirlenmesine yönelik olarak en çok<br />
kullanılan nükleer teknik nötronmetredir. Diğer toprak nemi ölçüm tekniklerine kıyasla nötronmetre<br />
ile toprak nemi belirlemenin sağladığı temel avantaj, daha geniş bir toprak hacmi içindeki nemin<br />
belirli ve sabit bir ölçüm noktasında toprak yapısı bozulmadan istenen sıklıkta ve hızlı olarak<br />
ölçülebilmesidir. Toprak örnekleri alınarak nem belirlemesi yapıldığında toprak örneklerinin nem<br />
içeriğinde mekansal farklılıklardan kaynaklanan ölçüm hataları, nötronmetre ile büyük oranda<br />
azaltılmaktadır. Ayrıca, yöntem tuzluluğa duyarlı olmadığı için gübre uygulamaları ve tuzluluk<br />
farklılıklarından kaynaklanan ölçüm hatası söz konusu olmamaktadır (IAEA, 1975).<br />
Nötronmetre ile toprak su içeriği ölçülerek; belirli bir toprak derinliğinde depolanan su miktarı<br />
tahmin edilmekte ve derine sızım miktarına ilişkin çıkarımlarda bulunulabilmektedir. Periyodik<br />
toprak nem ölçümlerinden yaralanarak toprak-su karakteristik eğrileri, toprak hidrolik iletkenliği,<br />
toprak su bütçesi belirlenmektedir. Bunlara ek olarak, nötronmetre toprak su içeriğindeki mekansal<br />
değişimlerin, toprak derinliği boyunca bitki köklerinin su alma durumunun izlenmesi, sulama<br />
programlarının uygulanması ve kontrol edilmesi, sulama yöntemiyle elde edilen sulama randımanın<br />
ve su dağıtım yeknesaklığının saptanması çalışmalarında da kullanılmaktadır.<br />
Su kaynaklarının kısıtlılığı, tarımsal sulama uygulamalarında sudan en etkin biçimde yararlanmayı<br />
ve kullanılan birim su miktarına karşılık elde edilen verimde artış sağlanmasını zorunlu kılmaktadır.<br />
Bu amaçla yürütülen tarımsal sulama çalışmalarında kullanılan nükleer teknikler, su tüketimi, su<br />
kullanım randımanı, verim tepki faktörü, gübre kullanım etkinliği gibi parametrelerin ve su bütçesi<br />
hesaplamalarının daha kısa süre ve az işgücü ile duyarlı olarak belirlenmesine olanak sağlamaktadır<br />
(Anaç ve ark., 1999; Anaç ve Kukul, 2005).<br />
5. KAYNAKLAR<br />
Anaç, S., M.A. Ul, İ.H. Tüzel, D. Anaç, B. Okur, H. Hakerlerler, 1999. Optimum Irrigation<br />
Schedules for Cotton under Deficit Irrigation Conditions. In: Crop Yield Response to Deficit<br />
Irrigation. Kluwer Academic Publ., Developments in Plant and Soil Sciences, V. 84.<br />
Anaç, S., Kukul, Y.S., 2005. Su ve Gübre Kullanım Etkinliği Çalışmalarında Nükleer <strong>Teknikleri</strong>n<br />
Uygulanması. II. Ulusal <strong>Hidrolojide</strong> <strong>İzotop</strong> <strong>Teknikleri</strong> <strong>Sempozyumu</strong> Bildiriler Kitabı. Devlet Su<br />
İşleri <strong>Genel</strong> Müdürlüğü, Ankara, s 25-30.<br />
Can, O., 2007. Tuzlu Koşullarda Satsuma Mandarini Bitki Su Tüketiminin Belirlenmesi Üzerine<br />
Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi, E.Ü. Fen Bilimleri Enst., Bornova-İzmir. 80 s.<br />
IAEA, 1973. Soil-Moisture and Irrigaiton Studies II. Proc. of a Panel on the Use of Nuclear<br />
Techniques in the Soil Physics and Irrigation Studies International Atomic Energy Agency, Vienna.<br />
189 p.<br />
IAEA, 1975. Radiation Techniques for Water-Use Efficiency Studies. Technical Report Series No.<br />
168, International Atomic Energy Agency, Vienna. 127 p.<br />
IAEA, 1976. Tracer Manual on Crops and Soils. Technical Report Series No. 171, International<br />
Atomic Energy Agency, Vienna. 277 p.<br />
IAEA, 1983. Isotope and Radiation Techniques in Soil Physics and Irrigaiton Studies. Proc. of Int.<br />
Sym. on Isotope and Radiation Techniques in Soil Physics and Irrigation Studies. International<br />
Atomic Energy Agency, Vienna. 597 p.<br />
IAEA, 2002. Neutron and Gamma Probes: Their Use in Agronomy. Training Course Series No. 16,<br />
International Atomic Energy Agency, Vienna. 73 p.<br />
Nguyen, L., 2006. Integrated Soil-Water-Plant-Nutrient Management. Presentation Notes,<br />
Workshop on The Use of Nuclear and Related Techniques in Soil-Plant-Water Relations, 27-30<br />
November, 2006, Ankara-Turkey.<br />
Ul, M.A., 1994. Nötronmetreler ve Sulama Uygulamalarında Kullanım Olanakları. Ege Üniversitesi<br />
Ziraat Fakültesi Dergisi, Cilt 31, No: 1, s. 143-150.<br />
23
DEVELİ KAPALI HAVZASI’NDA YERALTI SUYU VE YÜZEY SUYU<br />
İLİŞKİSİNİN DOĞAL İZOTOPLARLA BELİRLENMESİ(*) 2<br />
F.Ebru YILDIZ 1 , Alime Temel DİLAVER 2 , İbrahim GÜRER 3 , Nail ÜNSAL 4 , Serdar BAYARI 5 ,<br />
Selami TÜRKİLERİ 6 , Sedat ÇELENK 7<br />
ÖZET<br />
1 Dr.İnş.Y.Müh. İller Bankası Gn.Md.Etüd Plan ve Yol Dai.Bşk., eyildiz@ilbank.gov.tr<br />
2 Fiz.Y.Müh.,Şube Müd. <strong>DSİ</strong> TAKK Dairesi, alimet@dsi.gov.tr<br />
3 Prof.Dr.Gazi Üniversitesi Müh.Mim.Fak.İnş.Müh.Böl., gurer@gazi.edu.tr<br />
4 Prof.Dr.Gazi Üniversitesi Müh.Mim.Fak.İnş.Müh.Böl., nünsal@gazi.edu.tr<br />
5 Prof.Dr. Hacettepe Ün.Hidrojeoloji Müh. Bölümü, serdar@hacettepe.edu.tr<br />
6 Jeo.Müh.DSI XII.Bölge Müd.Kayseri, selamiturkileri@hotmail.com<br />
7 Jeo.Y.Müh.,Şube Müd. DSI XII.Bölge Müd.Kayseri, celenks1@hotmail.com<br />
Sultansazlığı Sulak Alanı Kayseri ili sınırları içerisinde olup Türkiye’nin en önemli kuş<br />
cennetlerinden birisidir ve 1994 yılından beri uluslararası Ramsar Sözleşmesi ile koruma altına<br />
alınmıştır. Develi Kapalı Havzası’nda bulunan Sultansazlığı Sulak Alanı’da su sıkıntısı ve su<br />
kirliliği sorunları mevcuttur. Bu çalışma kapsamında Sultansazlığı’ndaki su sıkıntısının sebepleri<br />
araştırılmış ve doğal izotoplar (Oksijen 18, Döteryum ve trityum) kullanılarak Sultansazlığı’ndaki<br />
yüzey suyunun Develi Kapalı Havzası’nda mevcut olan akifer ile bir ilişkisinin olup olmadığı<br />
araştırılmıştır. <strong>İzotop</strong> analiz sonuçlarına göre yeraltı suyu ile Sultansazlığı’nın yüzey suyu arasında<br />
direkt bir ilişki olmadığı ancak çok uzun zaman içinde yeraltı suyunun Sultansazlığı’nın yüzey<br />
suyunu besleyebileceği belirlenmiştir. Buna göre Develi Kapalı Havzası’nda kuyulardan çekilen<br />
yeraltı suyunun Sultansazlığı’nın su sıkıntısı üzerinde bir etkisi yoktur.<br />
Anahtar Kelimeler: Çevresel izotop, Sultansazlığı, yeraltı – yüzey suyu ilişkisi<br />
DETERMINATION OF GROUNWATER-SURFACE WATER RELATION IN DEVELİ<br />
CLOSED BASIN BY USING ENVIRONMENTAL ISOTOPES<br />
ABSTRACT<br />
Sultansazlığı Wetland which is one of the most important bird paradises of Turkey is located at<br />
Kayseri City and it is being protected by International Ramsar Agreement. There are water scarcity<br />
and water pollution problems Sultansazlığı Wetland which is placed at Develi Closed Basin. Water<br />
scarcity reasons are investigated at Sultansazlığı and environmental isotopes (Oxygen 18, deuterium<br />
and tritium) are used in order to determine the relationship between the surface water of<br />
Sultansazlığı and groundwater. According to the isotope analysis; it is determined that there is no<br />
direct relationship between the groundwater and surface water of Sultansazlığı according to the<br />
isotope analysis but groundwater can feed Sultansazlığı in the very long time. So groundwater<br />
abstraction from the wells at Develi Closed Basin doesn’t affect the water scarcity of Sultansazlığı.<br />
Keywords: Environmental isotopes, Sultansazlığı, groundwater-surface water relationship<br />
(*) Bu çalışma Dr.F.Ebru YILDIZ’ın doktora tezinin bir bölümünü kapsamaktadır.<br />
25
GİRİŞ<br />
Sultansazlığı Sulak Alanı, 15 no’lu Kızılırmak Havzası’nın alt havzası olan ve Kayseri ili sınırları<br />
içinde bulunan Develi Kapalı Havzası’nda, Yahyalı, Yeşilhisar ve Develi ilçelerinin oluşturduğu<br />
üçgenin içerisinde yer almaktadır. Sultansazlığı Türkiye’nin önemli kuş cennetlerinden birisi olması<br />
sebebiyle 1994 tarihinde Uluslararası RAMSAR Sözleşmesi’nin “A Sınıfı Sulak Alanlar” listesine<br />
alınarak koruma altına alınmıştır. Sultansazlığı Sulak Alanı çok tuzlu sığ bir göl olan Çöl<br />
Gölü’nden, yarı tuzlu sığ bir göl olan Yay Gölü’nden ve tatlı su içeren Kuzey ve Güney<br />
Sazlıkları’ndan oluşmaktadır.<br />
Develi Kapalı Havzası’nda 400*10 6 sulama suyuna ihtiyaç vardır (Gürer ve ark., 2005; Yıldız,<br />
2007), yüzey suyu kaynaklarının yeterli olmamasından dolayı Develi Kapalı Havzası’nda aşırı<br />
yeraltı suyu çekimi yapılmaktadır. Develi Kapalı Havzası’nda DSI tarafından açılmış olan derin<br />
sondaj kuyularının yeraltı suyu seviyeleri incelendiğinde Yeşilhisar tarafında yeraltı suyunun her<br />
sene 55-60 cm düştüğü belirlenmiştir (Yıldız, 2007). Sultansazlığı Sulak Alanı’nda özellikle son<br />
yıllarda su sıkıntısı mevcuttur. Bu çalışma kapsamında; Develi Kapalı Havzası’nda mevcut olan çok<br />
sayıdaki derin kuyudan çekilen yeraltı suyunun Sultansazlığı’nın kurumasına bir etkisinin olup<br />
olmadığının belirlenmesine çalışılmıştır. Bu amaçla doğal izotoplar kullanılarak Sultansazlığı’nın<br />
yüzey suyunun yeraltı suyu ile bir ilişkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Bu araştırma kapsamında<br />
Oksijen 18, Döteryum ve Trityum izotop analizleri yapılmıştır. Sultansazlığı Sulak Alanı Şekil 1’de<br />
gösterilmiştir.<br />
Şekil 1. Sultansazlığı Sulak Alanı (Milli Parklar, 2002’den uyarlanmıştır).<br />
DEVELİ KAPALI HAVZASI’NIN JEOLOJİSİ ve HİDROJEOLOJİSİ<br />
Develi Kapalı Havzası’nın kuzeyinde ve kuzey batısında, Erciyes Dağı’nın volkanik<br />
faaliyetlerinden kaynaklanan bazalt, andezit ve tüf, havzanın orta kesiminde, sulak alana doğru<br />
26
yaklaştıkça dane çapı incelen alüvyon, güneyde ise gri, masif, kalın tabakalı kireçtaşları mevcuttur.<br />
Tortul kayaçlardan oluşan formasyonlar Develi Kapalı Havzasında doğu-batı yönünde uzanmakta<br />
olup, mağmatik kayaçlar ise kuzey- güney doğrultusunda dar bir şerit şeklinde uzanmaktadır (<strong>DSİ</strong>,<br />
1995).<br />
Develi Kapalı Havzası’nda Paleozoyik’den başlamak üzere Kuvaterner’e kadar değişik jeolojik<br />
zamanlara ait formasyonlar bulunmaktadır. Develi Tüfü, Tahar İgnimbrit Üyesi, Susuzdağ<br />
Volkaniti, Salur Kireçtaşı, Dündarlı Formasyonu, Sarıca Formasyonu ve Yeşilhisar Formasyonu<br />
Develi Kapalı Havzası’nda görülen başlıca formasyonlardır (Yıldız, 2007). Develi Kapalı<br />
Havzası’nın güneyinde Aladağ kireçtaşları ile bunlar arasında yer alan ofiyolitik melanj içeren bir<br />
jeolojik yapı görülmektedir. Batıda, kuzey ve doğuda ise Kapadokya volkanik bölgesine ait<br />
volkanik ve volkano-tortul birimler yaygındır. Develi Kapalı Havzası’nın batı ve doğu kesimlerinde<br />
ignimbiritler daha yaygındırlar. Kuzeyde Erciyes ve batıda Deveci Dağı’nda volkanik kayaçlar<br />
yaygın olarak gözlenmektedir. Sultansazlığı Sulak Alanı’nın da bulunduğu Develi Ovası, çek-ayır<br />
tipi tektonik çöküntü havzasıdır. Develi Ovası bu yapıya bağlı olarak Pliyo-kuvaterner boyunca<br />
civar yükseltilerden türeyen kırıntılı malzeme ile dolmuştur. Develi Kapalı Havzası’na ait genel<br />
jeoloji haritası Şekil 2’de görülmektedir.<br />
N<br />
Çakıl,<br />
kum, kil<br />
YEŞİLHİSAR<br />
Kumtaşı,<br />
çakıltaşı<br />
Çöl<br />
Gölü<br />
Volkanik<br />
Kayaçlar<br />
Yay<br />
Kuvaterner Gölü<br />
yaşlı çökeller<br />
Volkanik<br />
Kayaçlar<br />
Kireçtaşı<br />
Kuvars,<br />
0 4 8 12 km şist YAHYALI<br />
Volkanik<br />
Kayaçlar<br />
DEVELİ<br />
Çakıl,<br />
kum, kil<br />
Şekil 2. Develi Kapalı Havzası’nın jeoloji haritası (MTA, 2005’den alınarak değiştirilmiştir).<br />
Develi Kapalı Havzası’nın güneybatısında 100 -150 m kalınlığında olan tek bir akifer mevcuttur.<br />
Kuyu logları incelendiğinde Kovalı Köyü vadisinde 20-25 m kalınlığında siltli, kumlu çakıllı, killi<br />
bir birimin mevcut olduğu görülmektedir. Bu birimin altında fliş bulunmaktadır, Güney Sazlığı<br />
kenarında bulunan Ovaçiftlik Köyü’ne yaklaşıldıkça bu akiferin malzemesinin dane çapı incelerek<br />
kile dönüşmektedir. Kuzeyde bulunan mağmatik kayaçlar kireçtaşlarına oranla daha az su<br />
27
taşımaktadırlar. Develi Kapalı Havzası’nın batısında ise Yeşilhisar çevresinde bulunan flişler, su<br />
taşıyan birimlerdir (ENCON, 1999).<br />
DEVELİ KAPALI HAVZASI’NDA YAPILAN DOĞAL İZOTOP ÇALIŞMALARI<br />
Gazi Üniversitesi, DSI TAKK Dairesi, <strong>DSİ</strong> 12.Bölge Müdürlüğü ve Hacettepe Üniversitesi<br />
tarafından 2004-2007 yılları arasında yürütülen ortak araştırma projesi kapsamında; Develi Kapalı<br />
Havzası’nda yeraltı suları ile Sultansazlığı Sulak Alanı’nın yüzey suyu arasında bir ilişkinin olup<br />
olmadığının belirlenmesi amacıyla Oksijen 18, Döteryum ve Trityum izotopları izleyici olarak<br />
kullanılmıştır. Bu amaçla 4-5 Kasım 2004, 19-20-21 Nisan 2005, 9-10 Haziran 2005 ve 14 Kasım<br />
2005 tarihlerinde Develi Kapalı Havzası’nda 21 adet derin sondaj kuyusundan ve 15 adet kaynaktan<br />
su örnekleri toplanmış ve bu su örneklerinin izotop analizleri DSI TAKK Dairesi <strong>İzotop</strong> Şubesi’nde<br />
yapılmıştır. Bu su örneklerinin izotop analiz sonuçları Milli Parklar <strong>Genel</strong> Müdürlüğü ile Gazi<br />
Üniversitesi tarafından imzalanan protokolle ortak olarak yürütülmüş olan GEF II Projesi<br />
kapsamında 2003 yılında Sultansazlığı’nın yüzey suyunu temsilen Güney Sazlığı’nda bulunan Eğri<br />
Göl ve Sap Göl’den alınmış olan yüzeysel sazlık suyu örneklerinin izotop analiz sonuçları ile<br />
karşılaştırılmıştır. (4-5 Kasım 2004, 19-20-21 Nisan 2005, 9-10 Haziran 2005 ve 14 Kasım 2005<br />
tarihlerinde ulaşımda yaşanan sıkıntılar nedeniyle Sultansazlığı’nın yüzey suyundan su örnekleri<br />
alınamadığı için 2003 yılına ait yüzeysel sazlık suyu örneklerinin izotop analizlerinden<br />
yararlanılmıştır). Şekil 3’de Develi Kapalı Havzası’nda yüzey suyu, kuyu suyu ve kaynak suyu<br />
örneklerinin alındığı bazı yerler görülmektedir. Develi Kapalı Havzası’ndan 2004 ve 2005 yılları<br />
arasında toplanan su örneklerinin yerleri ise Şekil 4’de verilmiştir.<br />
a) b)<br />
c) d)<br />
Şekil 3. Develi Kapalı Havzası’nda su örneklerinin alındığı yerler: a)Zamantı Kaynağı,<br />
b) Soysallı Kaynağı, c) Başköy Kaynağı, d) DSI tarafından açılmış derin sondaj kuyusu<br />
28
Başköy Ka.<br />
K2<br />
YEŞİLHİSAR<br />
SK-8<br />
Y3<br />
Y4<br />
Sap Göl<br />
Eğri Göl<br />
Çalbalma Pompa<br />
istasyonu<br />
SK-23<br />
Ilıpınar<br />
SK-4<br />
K-17<br />
Çayırözü Kaynağı<br />
SK-25<br />
Şekil 4. Develi Kapalı Havzası’ndan 2004 ve 2005 yılları arasında toplanan su örneklerinin<br />
yerleri (Yıldız ve ark., 2005 ; Çelenk ve ark., 2005)<br />
Develi Kapalı Havzası’ndan toplanmış olan su örneklerinin döteryum ve oksijen 18 izotop içerikleri<br />
Global Meteorik Su Doğrusu üzerinde Şekil 5’de gösterilmiştir.<br />
29<br />
SK-22<br />
YAHYALI<br />
Derebağ Şelalesi<br />
K4<br />
K15<br />
Kurpak Kaynağı<br />
SK-24<br />
Gözbaşı pınarı<br />
K-13<br />
K-14<br />
Dündalı Ka. Karaboğa Ka.<br />
K-18<br />
Camız Pompa<br />
İstasyonu<br />
KAYSERİ<br />
DEVELİ<br />
Yüzey suyu<br />
Karayolu<br />
Yerleşim yeri<br />
Pompa<br />
istasyonu<br />
0 3 6 9 km
SK 2<br />
SK 6<br />
SK<br />
25<br />
Şekil 5. Su örneklerinin Döteryum ve Oksijen 18 izotop içeriklerinin küresel meteorik su doğrusu<br />
üzerinde gösterimi<br />
(Yıldız, 2007).<br />
30
Şekil 5 incelendiğinde derin sondaj kuyusundan ve kaynak sularından alınan su örneklerinin<br />
döteryum ve oksijen 18 izotop içeriklerinin Sultansazlığı’nın yüzey suyunu temsil eden Eğri ve Sap<br />
Göllere ait yüzey suyu örneklerinin döteryum ve oksijen 18 izotop içeriklerinden farklı oldukları<br />
görülmektedir. Küresel meteorik su doğrusuna ait olan denklem ile Sap Göl ve Eğri Göl’den alınan<br />
su örneklerinin izotop içeriklerinin üzerinde bulunduğu buharlaşma doğrusunun denklemi birbirine<br />
eşitlenerek bu iki doğrunun çakışma noktasında bulunan “İlksel Su Noktası”nın koordinatları: D<br />
=‰ -71,82 ve O 18 = ‰ -10,23 olarak tespit edilmiştir. Şekil 5 incelendiğinde SK 2, SK 6 ve SK 7,<br />
SK 8, SK23 ve SK25 no’lu su örneklerinin Oksijen 18 ve Döteryum izotop içeriklerinin Küresel<br />
Meteorik Su Doğrusu üzerinde ve “İlksel Su Noktası” çevresinde bulunduğu görülmektedir. Buna<br />
göre bu kuyulardan alınmış olan su örneklerinin Oksijen 18 ve Döteryum izotop içerikleri Eğri Göl<br />
ve Sap Göl’ün buharlaşmaya uğramadan önceki Oksijen 18 ve Döteryum izotop içeriğine yakındır.<br />
2004-2005 yılları arasında Develi Kapalı Havzası’na yapılmış olan arazi etüdlerine göre SK 2 ve<br />
SK 23 no’lu su örneklerinin alındığı şahıs kuyuları Çalbalma Pompa İstasyonu’na yakındır (bkz.<br />
Şekil 4). Çalbalma Pompa İstasyonu’nun bulunduğu zeminin geçirimli yapısından dolayı bu pompa<br />
istasyonu önünde biriken drenaj suyu düden oluşturarak zeminde kaybolmaktadır [<strong>DSİ</strong>, 1995].<br />
Çalbalma Pompa İstasyonu’nda bulunan birikinti su aşırı buharlaşmış drenaj suyudur, bu suyun<br />
yeraltına sızarak SK 2 ve SK 23 no’lu su örneklerinin alındığı şahıs kuyularını kirlettiği, bu yüzden<br />
her iki su örneğinin Eğri Göl ve Sap Göl’e ait İlksel Su Noktası’na yakın izotopik içeriğe sahip<br />
oldukları düşünülmektedir. Buna göre SK 2 ve SK 23 no’lu su örneklerinin alınmış olduğu şahıs<br />
kuyularının Sultansazlığı’nın yüzey suyu ile bir ilişkisinin olmadığı düşünülmektedir(Yıldız, 2007).<br />
Arazi etütlerine göre Yenihayat Köyü’nde açılmış olan şahsa ait sığ kuyu Güney Sazlığı’na yakındır<br />
(bkz. Şekil 4). SK 25 no’lu su örneklerinin Oksijen 18 ve Döteryum izotop içerikleri Şekil 5’de<br />
görüldüğü gibi İlksel Su Noktasına yakın değerler almıştır. Diğer taraftan bu su örneklerinin trityum<br />
izotopu içerikleri 2,30±1,90 TU, 1,60±2,05 TU ve 1,1±1,85 TU olup bu değerlere göre bu su<br />
örnekleri yaşlı ile modern suyun karışımından oluşmaktadır. (<strong>Genel</strong> olarak trityum içeriği 6 TU<br />
veya 6 TU’dan büyük olan sular “Güncel Yağış suyu”, 1,5-2 ile 6 TU arasında olan sular güncel<br />
yağış suyu ve yaşlı su karışımı, 0,5 ile 1,5-2 TU arasında olan sular orta yaşlı sular, 0,5-0 TU arası<br />
sular çok yaşlı sular olarak sınıflandırılabilir). Ek olarak bu sığ kuyudan alınmış olan su örneğine<br />
yapılan su kimyası analizinde su örneğinin EC değeri 8240 microohms/cm, klorür değeri ise 54,3<br />
meq/lt bulunmuştur. SK 25 no’lu su örneğinin klorür ve EC değerlerinin yüksek olması bu sığ<br />
kuyunun Güney Sazlığının suyu ile beslenebileceğini düşündürmektedir (Yıldız, 2007).<br />
SK6, SK 7 ve SK 8 no’lu örneklerin alındığı kuyuların Sultansazlığı’nın yüzey suyunu temsil eden<br />
Eğri Göl ve Sap Göl ile ilişkilerinin olup olmadığının belirlenmesi için bu kuyulardan alınmış olan<br />
su örneklerinin izotop ve su kimyası içerikleri Eğri Göl ve Sap Göl’den alınmış olan su örneklerinin<br />
izotop ve su kimyası içerikleri ile karşılaştırılmıştır.<br />
2003 yılında Develi Kapalı Havzasında Eğri Göl ve Sap Göl’den izotop analizi için su örnekleri<br />
toplanmış ancak bu sulara su kimyası analizi yaptırılamamıştır. Ancak DSI ‘nin geçmiş yıllarda<br />
Eğri Göl ve Sap Göl’den almış olduğu su örneklerine yapmış olduğu su kimyası analizleri<br />
mevcuttur. Haziran 2000’de Sap Göl’den DSI tarafından alınmış olan su örneğinde EC değeri 1752<br />
microohms/cm, klorür değeri ise 6,99 meq/lt olarak ölçülmüştür. Haziran 2003’de Eğri Göl’den<br />
DSI tarafından alınmış olan su örneğinde EC değeri 2898 microohms/cm, klorür değeri ise 10,28<br />
meq/lt olarak ölçülmüştür. Eğri Göl ve Sap Göl’ün, Camız Pompa İstasyonu’ndan (bkz. Şekil 4)<br />
Camız Gölü’ne boşaltılan tuzlu drenaj sularıyla kirletildikleri düşünülürse 2004 ve 2005 yıllarında<br />
Eğri Göl ve Sap Göl sularının 2000 ve 2003 yılı ölçümlerinden daha büyük değerde EC ve klorür<br />
değerlerine sahip olacakları düşünülebilir.<br />
SK 6 no’lu su örneklerinin Oksijen 18 ve Döteryum izotop içerikleri Şekil 5’de görüldüğü gibi<br />
İlksel Su Noktasının Oksijen 18 ve Döteryum izotop içeriklerine yakın değerler almıştır. Ayrıca bu<br />
su örneklerinin trityum içeriklerine (13,50±2,35 TU ve 7,85±1,90 TU) göre bu kuyunun suyunun 6<br />
31
TU ‘dan yüksek trityum içeriğine sahip modern su olduğu görülmektedir. Diğer taraftan SK 6 no’lu<br />
su örneklerinin klorür ve EC değerlerinin Eğri Göl ve Sap Göl’ün sularının klorür değerlerinden<br />
düşük olması bu kuyunun sürekli olarak yağış sularıyla beslendiğini düşündürmektedir. SK 6 su<br />
örnekleri yağış suyu ile beslendiği için Oksijen 18 ve Döteryum içeriklerinin İlksel Su Noktasının<br />
Oksijen 18 ve Döteryum izotop içeriklerine yakın değerler aldığı tahmin edilmektedir (Yıldız,<br />
2007).<br />
SK7 no’lu su örneklerinin Oksijen 18 ve Döteryum izotop içerikleri Şekil 3.14’de görüldüğü gibi<br />
İlksel Su Noktasının Oksijen 18 ve Döteryum izotop içeriklerine yakın değerler almıştır ayrıca bu<br />
su örneklerinin trityum içerikleri incelendiğinde (1,4±2,05 TU, 0,25±1,50 TU, 0±1,05 TU,<br />
2,45±2,00 TU ve 2,70±1,80 TU) bu su örneklerinin 6 TU ‘dan daha düşük trityum içeriğine sahip<br />
yaşlı ve modern su karışımı olduğu görülmektedir. SK 7 no’lu su örnekleriin klorür ve EC değerleri<br />
Eğri Göl ile Sap Göl’ün sularının klorür ve EC değerlerinden düşük değerlerdedir. Sonuç olarak SK<br />
7 su örneklerinin izotop içeriklerine göre bu su örneklerinin alındığı kuyunun sularının alçak<br />
kotlardan beslenen modern ve yaşlı su karışımı olduğu tahmin edilmektedir (Yıldız, 2007).<br />
SK 8 no’lu su örneklerinin trityum içerikleri incelendiğinde (0±1,80 TU ve 1±2,0 TU) bu örneklerin<br />
6 TU ‘dan çok daha düşük trityum içeriğine sahip yaşlı su olduğu belirlenmiştir. Ancak SK 8 no’lu<br />
su örneklerinin Oksijen 18 ve Döteryum izotop içerikleri İlksel Su Noktasının Oksijen 18 ve<br />
Döteryum izotop içeriklerine yakın olduğu için SK 8 no’lu su örneklerinin düşük kotlara yağan<br />
yağış suyu ile beslenmiş yaşlı su olduğu söylenebilir. SK 8 ve SK 7 no’lu su örneklerinin Oksijen<br />
18 ve Döteryum değerleri birbirine yakın değerler almıştır, buna göre bu iki kuyunun suyunun<br />
beslenim kotlarının birbirlerine yakın olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca SK 8 no’lu su<br />
örneklerinin klorür ve EC değerleri Eğri Göl ve Sap Göl’ün sularının klorür ve EC değerlerinden<br />
düşük değerlerdedir. 19 Nisan 2004’de alınan SK 8 no’lu su örneklerinde klorür değerinin SK 6 ve<br />
SK 7 no’lu su örneklerinin klorür değerlerinden daha yüksek değerde olması su örneklerinin derin<br />
dolaşım suyu olduğunu düşündürmektedir. SK 8 no’lu su örneklerinin Trityum, klorür ve EC<br />
analizlerine göre bu su örneklerinin alındığı derin kuyunun, Yay Gölü’nün tuzlu suyu ile beslenme<br />
ihtimalinin oldukça zayıf olduğu tahmin edilmektedir. SK 6, SK7 ve SK 8 no’lu su örneklerinin<br />
alındığı derin sondaj kuyularının beslenimi ile ilgili kavramsal model Şekil 6’da verilmiştir.<br />
Beslenim kotu<br />
-- Kil<br />
Kum<br />
Çakıl<br />
Yağış<br />
(Ölçeksizdir<br />
)<br />
13,50±2,35 TU<br />
7,85±1,90 TU<br />
SK6 (Modern Su)<br />
1112 m<br />
Yüzeysel<br />
akış<br />
1,40±2,05 TU<br />
0,25±1,50 TU<br />
0,00±1,05 TU<br />
2,45±2,00 TU<br />
2,70±1,80 TU 0,00±1,80 TU<br />
(Modern + yaşlı su) 1,00±2,00 TU<br />
SK7 (Yaşlı su)<br />
1090 m SK 8<br />
1085 m<br />
kil kil<br />
Yay Gölü<br />
1070<br />
m<br />
Uzun zaman<br />
içinde<br />
oluşan<br />
dolaşım<br />
derin<br />
kil<br />
7 km 3,1 km 8 km<br />
Şekil 6. SK 6, SK 7 ve SK 8 no’lu su örneklerinin alındığı kuyuların beslenimi ile<br />
ilgili kavramsal model (Yıldız, 2007).<br />
32
Sultansazlığı Sulak Alanı’na en yakın noktalarda bulunan kuyu ve kaynak sularından su örnekleri:<br />
Güneybatı yönünde Ovaçitlik’te bulunan şahıs kuyusundan alınmış olan su örnekleri (SK21),<br />
Doğuda yönünde Develi Sindelhöyük’te bulunan 46538 no’lu kuyudan alınmış olan su örnekleri<br />
(SK15), Güneydoğu yönünde Kopçu Köyü’nde bulunan 58253 no’lu kuyudan alınmış olan su<br />
örneği (SK 22), batı yönünde Halil Çinitaş Obası’nda açılmış olan şahıs kuyusundan alınmış su<br />
örnekleri (SK8) ve Kuzey yönünde ise Çayırözü Kaynağı’ndan alınmış olan su örnekleridir (K17)<br />
(bkz. Şekil 4).<br />
SK 8, SK 15, SK 21, SK 22 ve K 17 no’lu su örneklerinin trityum sonuçları Tablo 1’de verilmiştir.<br />
Tablo 1 incelendiğinde bu su örneklerinin yaşlı derin dolaşım suları olduğu belirlenmiştir. Buna<br />
göre bu su örneklerinin Sultansazlığı’nın yüzey suyu ile direkt bir ilişkilerinin olmadığı<br />
düşünülmektedir.<br />
Tablo 1. SK 8, SK 15, SK 21, SK 22 ve K 17 no’lu su örneklerinin trityum içerikleri<br />
SONUÇLAR<br />
Numune Kodu,<br />
Suyun Alındığı Yer<br />
SK22 Kopçu Köyü,<br />
Kuyu no:58253<br />
SK21 Ovaçiftlik’de<br />
şahıs kuyusu<br />
SK-15 Sindelhöyük<br />
Kuyu no=46538<br />
SK-8 Yeşilhisar Halil<br />
ÇinitaşObası’nda<br />
kuyu<br />
K17 Çayırözü<br />
Kaynağı<br />
T (TU) T (TU) T (TU)<br />
0,65 ±1,0 - -<br />
0,90±2,05 0±2,00 0,25±0,20<br />
0,00±2,00 0,12±0,24 0,00±2,00<br />
0,00±1,80 1,00±2,00 -<br />
0,00±1,70 0,00±2,00 -<br />
Develi Kapalı Havzası’ndan toplanmış olan kuyu ve kaynak suyu örneklerinin büyük bir kısmının<br />
Oksijen 18 ve Döteryum içeriklerinin Sultansazlığı’nın yüzey suyunu temsil eden Sap Göl ve Eğri<br />
Göl’ün buharlaşmadan önceki Oksijen 18 ve Döteryum içeriklerini gösteren İlksel Su Noktasından<br />
farklı olduğu görülmektedir. İlksel Su Noktasının Oksijen 18 ve Döteryum içeriklerine yakın izotop<br />
içeriğine sahip su örneklerinin (SK2, SK6, SK7, SK8 ve SK23) alındığı kuyuların logları ve<br />
konumları incelendiğinde bu kuyuların aşırı buharlaşmış drenaj sularıyla kirlendiği ve/veya modern<br />
yağış sularıyla beslendikleri için İlksel Su Noktasının Oksijen 18 ve Döteryum içeriklerine yakın<br />
izotop içeriklerine sahip oldukları belirlenmiştir. Buna göre bu su örneklerinin Sultansazlığı’nın<br />
yüzey suyu ile direkt bir ilişkilerinin olmadığı söylenebilir. Ayrıca İlksel Su Noktasının Oksijen 18<br />
ve Döteryum içeriklerine yakın izotop içerikleine sahip SK 25 no’lu su örneği Yenihayat’ta açılmış<br />
olan sığ kuyudan alınmıştır ve bu sığ kuyunun Güney Sazlığı’nın suyu ile beslendiği tahmin<br />
edilmektedir<br />
Trityum analizleri sonucunda, Sultansazlığı’na en yakın noktalardan alınmış olan kuyu ve kaynak<br />
suyu örneklerinin yaşlı derin dolaşım suyu olduğu ve bu suların Sultansazlığı’nın yüzey suyu ile<br />
beslenmediği belirlenmiştir. <strong>Genel</strong> olarak Develi Kapalı Havzası’ndan toplanmış olan su<br />
örneklerinin trityum içeriklerine göre genellikle kaynak sularının güncel yağışlarla beslenmiş<br />
modern sular olduğu ve bazı kuyu ile kaynak sularının ise güncel yağışlarla beslenmiş derin dolaşım<br />
suları oldukları (modern ve yaşlı su karışımı) belirlenmiştir.<br />
Su kimyası analizleri kapsamında Sultansazlığı’na yakın konumda açılmış olan derin kuyuların<br />
kimyasal özelliklerinin Sultansazlığı’nın yüzey suyunun kimyasal özelliklerinden farklı olduğu<br />
33
elirlenmiştir. Buna göre bu kuyuların Sultansazlığı’nın yüzey suyu ile beslenmediği<br />
düşünülmektedir.<br />
Sonuç olarak kısa vadede Sultansazlığı’nın yüzey suyu ile yeraltı suyu arasında doğrudan bir ilişki<br />
olmadığı belirlenmiştir. Ancak yeraltı suyunun Sultansazlığı’nın tabanında bulunan kil tabakasına<br />
sızarak uzun dönem içinde dolaylı olarak Sultansazlığı’nı besleyebileceği düşünülmektedir.<br />
Sultansazlığı yüzeysel su kaynakları ile yeteri kadar beslenemediği için kurumaktadır ve derin<br />
kuyulardan çekilen yeraltı suyunun Sultansazlığı’nın kurumasında direkt olarak bir etkisinin<br />
olmadığı düşünülmektedir. Develi Kapalı Havzasındaki su akışını modelleyen kavramsal model<br />
Şekil 7’de verilmiştir.<br />
Bulut<br />
Çakıl<br />
P<br />
Yeşilhisar<br />
Kuyu<br />
Şekil 7. Develi Kapalı Havzasındaki su akışını modelleyen kavramsal model (Yıldız, 2007).<br />
KAYNAKLAR<br />
ET<br />
E<br />
P<br />
kaynak<br />
Sulak alan<br />
Çelenk, S., Darama, Y., Dilaver, A.T., Gürer, İ., Kırmızıtaş, H., Sayın, M., Türkileri, S., Ünsal, N.,<br />
Yıldız, F.E., (Soyadı sırasına göre), “Kayseri İli Develi-Yeşilhisar-Yahyalı Kapalı Havzasında<br />
Çevresel <strong>İzotop</strong>lar İle Yeraltı Suyu – Yüzey Suyu İlişkisinin Belirlenmesi”DSI-Gazi Üniversitesi<br />
Ortak Araştırma Projesi 1.Ara Rapor, s:22 (2005).<br />
<strong>DSİ</strong>, “Kayseri Develi-Yeşilhisar Ovası Revize Hidrojeolojik Etüd Raporu”, <strong>DSİ</strong> XII.Bölge<br />
Müdürlüğü, Kayseri, s: 1-19 (1995).<br />
ENCON, “Uluslararası Önemi Olan Sulak Alanların Biyolojik ve Ekolojik Yönden Araştırılması<br />
Projesi, Alt Proje II.Nihai Rapor”, Ankara, Çevre Bakanlığı, s: 7-23 (1999).<br />
Gürer, İ., Yıldız, F.E., Ünsal, N., “Kayseri – Develi Ovasının Klasik Su Bütçesi Hesabı”, II.Ulusal<br />
Su Mühendisliği <strong>Sempozyumu</strong>, İzmir- Gümüldür, s: 95-105 (2005).<br />
Milli Parklar, “Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi (GEF II) Broşürü”, Milli<br />
Parklar Kayseri GEF II Proje Koordinatörlüğü, Kayseri, s: 1-5 (2002).<br />
MTA, “Kayseri L-34 Paftası genel jeoloji haritası”, MTA Yayınları, Ankara (2005).<br />
R<br />
34<br />
Kuyu<br />
Develi<br />
Çakıl<br />
YAS<br />
Kum<br />
Kil<br />
Kum<br />
Killi kum<br />
Yüzey suyu akışı<br />
Ana kaya<br />
Buharlaşan yüzey<br />
Yeraltı suyu<br />
Çok suyu uzun zaman içinde sulak alanı<br />
besleyen sızıntı yeraltı suyu<br />
Kaynak<br />
Yan havzadan suyu<br />
YAS:Yeraltı akım suyu<br />
gelen<br />
Kil içine sızan sazlık suyu<br />
Rüzgar Yönü<br />
Buharlaşma-terleme<br />
P: Yağış , R: Akış, E:Buharlaşma ET:Buharlaşmaterleme<br />
(Ölçeksizdir<br />
)<br />
ET<br />
P<br />
Tüf
Yıldız, F.E., “Kayseri- Sultansazlığı Sulak Alanı’nda Yeraltı Ve Yerüstü Suları İlişkisinin<br />
Belirlenmesi”, Doktora tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, s: 121-159 (2007).<br />
Yıldız, F.E., Dilaver , A.T., Sayın, M., Bayarı, S., Gürer, İ., Kırmızıtaş, H., Türkileri, S., Ünsal, N.,<br />
Çelenk, S., Darama,Y., “Kayseri İli Develi-Yeşilhisar-Yahyalı Kapalı Havzasında Çevresel<br />
<strong>İzotop</strong>lar İle Yeraltı Suyu – Yüzey Suyu İlişkisinin Belirlenmesi”, II Ulusal <strong>Hidrolojide</strong> <strong>İzotop</strong><br />
<strong>Teknikleri</strong> <strong>Sempozyumu</strong>, İzmir-Gümüldür, s: 257-268 (2005).<br />
35
KÜTAHYA-TAVŞANLI-TUNÇBİLEK KÖMÜR SAHASININ<br />
ÇEVRESEL İZOTOP ÖZELLİKLERİ<br />
İ. Noyan GÜNER, Cahit ÖZGÜR, Barbaros ERDURAN, Dr. Nilgün DOĞDU, Levent İLDEŞ,<br />
ÖZET<br />
Tolga ÖZBİLGE, Osman GÖKMENOĞLU, H. İbrahim ERDOĞAN<br />
Maden Tetkik Arama <strong>Genel</strong> Müdürlüğü<br />
e-mail: n.guner@mta.gov.tr<br />
noyan_guner@yahoo.com<br />
Bu çalışma, Garp Linyitleri İşletmesi Müdürlüğü (GLİ) tarafından işletilen Tunçbilek Kömür<br />
Sahası’nın, Ömerler kapalı işletmesindeki yeraltısuyu sorununun çözümüne yönelik olarak yapılan<br />
hidrojeolojik etüt çalışmasının bir bölümünü kapsamaktadır. Söz konusu çalışma Maden Tetkik<br />
Arama <strong>Genel</strong> Müdürlüğü (MTA) tarafından Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) adına yapılmıştır.<br />
İnceleme alanında Paleozoyik’ten Kuvaterner’e kadar farklı litolojik birimler yüzeylenmektedir.<br />
Paleozoyik yaşlı kayaçlar metamorfik, Üst Kretase yaşlı kayaçlar ise ultramafik kayaçlar ve<br />
melanjdan oluşmuştur. Tersiyer yaşlı birimler ise granit, bazalt, kireçtaşı, kil, marn, silt, kumtaşı,<br />
konglomera ve kömür ile temsil edilmektedir. Paleozoyik yaşlı mermerler ile Paleosen yaşlı<br />
granitler geçirimli özelliktedir. Tersiyer yaşlı çökeller içindeki kumtaşı, konglomera ve kireçtaşı<br />
seviyeleri ile alüvyon geçirimlidir. Kömürlü Miyosen yaşlı çökeller içindeki marnlar yarı<br />
geçirimlidir.<br />
Çalışma sahasındaki kömür galerisi, kaynak, göl ve yağış sularından δ 2 H, δ 18 O, 3 H, kömür galerisi<br />
ve göl sularından δ 34 S-SO4 ve δ 18 O-SO4 izotop analizleri yaptırılmıştır. Analiz sonuçlarına göre<br />
bölgesel meteorik doğru denklemi δ 2 H=8*δ 18 O+15.8 olarak hesaplanmıştır. Drenaj alanında<br />
bulunan sularda, büyük oranda buharlaşma etkisi görülmektedir. Kömür galerilerindeki sular,<br />
günümüzden daha soğuk iklim koşullarının hüküm sürdüğü yağışlar sonucunda oluşan jeotermal<br />
sular ile eski dekapaj göletlerinden yeraltına sızan suların karışması sonucu oluşmuştur.<br />
Anahtar Kelimeler: Tunçbilek kömürleri, çevresel izotop, paleosu<br />
37
ENVIRONMENTAL ISOTOPIC INVESTIGATION OF TUNÇBILEK COAL MINE AREA<br />
ABSTRACT<br />
(TAVŞANLI-KÜTAHYA)<br />
This study is as a part of hydrogeological investigation to drain groundwater into the Ömerler<br />
underground coal mine which is operated by Western Lignite Corp. (GLİ). The hydrogeological<br />
investigation was performed for General Directorate of Mineral Research and Exploration in the<br />
name of Turkish Coal Corp. between 2004 to 2006.<br />
Different lithologic units from Paleozoic to Quaternary age are cropped out in the study area. The<br />
Paleozoic is represented by metamorphic rocks and Upper Cretaceous units are characterized by<br />
ultramafic rocks and mélange. Tertiary units are granite, basalt, limestone, marl, silt, sandstone,<br />
conglomerate and coal. Sandstone, conglomerate and limestone layers in Tertiary rocks are<br />
permeable, marls between coal layers are semi-permeable.<br />
δ 2 H, δ 18 O and 3 H isotope analyses were performed on samples collected from springs, monthly<br />
basis precipitation, stripped lakes and underground coal mine and only δ 34 S-SO4 and δ 18 O-SO4<br />
samples were collected high sulfate content underground coal mine, springs and stripped lakes.<br />
Local meteoric line was determined to have an equation of δ 2 H=8*δ 18 O+15.8. Most of the<br />
groundwater samples indicate that evaporation process has a dominant effect on the fresh<br />
groundwater in the basin. The groundwater emerging during the excavation in the underground coal<br />
mine was formed with mixture between the recent precipitation and thermal waters which were<br />
infiltrated under climate conditions colder than today.<br />
Key Words: Tunçbilek coals, environmental isotope, paleowater.<br />
1. GİRİŞ<br />
İnceleme alanı, kuzeyde Gürgenyayla tepe ve Eğridere tepe, batıda Sarıot ve Bozbelen, güneyde<br />
Hamitabat köyü, doğuda ise Domaniçkozluca ve Domaniçkaraköy köyleri ile sınırlanmaktadır.<br />
Çalışma alanı yaklaşık 280 km 2 ‘dir. Tunçbilek, Kütahya’ya 60 km, Tavşanlı’ya ise 10 km<br />
uzaklıktadır (Şekil 1).<br />
Türkiye Kömür İşletmeleri <strong>Genel</strong> Müdürlüğü’ne bağlı Garp Linyitleri İşletme Müdürlüğü<br />
Tunçbilek kömür sahasında yeraltı işletmeciliği yapılmaktadır. İşletme bölgesi içinde, Ömerler A<br />
38
sahasında 30.361.000 ton, derin sahalarda 90.978.000 ton, Ömerler B sahasında 37.167.000 ton,<br />
İğdekuzu sahasında ise 84.45.000 ton işletilebilir kömür rezervi bulunmaktadır.<br />
Şekil 1. Çalışma alanına ait yer bulduru haritası.<br />
Bu çalışma, TKİ <strong>Genel</strong> Müdürlüğü’nün MTA <strong>Genel</strong> Müdürlüğü’ne başvurusu üzerine, Tunçbilek<br />
Kömür Sahası’nın yeraltı işletmesi yapılan Ömerler bölümündeki yeraltısuyu sorununun çözümüne<br />
yönelik olarak yapılmıştır.<br />
2. JEOLOJİ<br />
İnceleme alanında farklı kişi ve kurumlar tarafından jeolojik çalışmalar yapılmıştır. Stratigrafik<br />
isimlendirmede Baş, (1983) ile Çetin vd., (1985) çalışmaları esas alınmış ve çalışma alanına ait<br />
hidrojeoloji haritası oluşturulmuştur (Şekil 2).<br />
İnceleme alanında en yaşlı birim Paleozoyik yaşlı şist ve kristalize kireçtaşlarıdır. Şistler kuzeyde<br />
Gürgenyayla tepe dolayında görülmektedirler. <strong>Genel</strong>likle kuvars-albit-muskovit-serizit şist ve<br />
kalkşist karakterindedirler. Yeşilimsi gri, kahverengimsi gri renktedirler (Çetin vd., 1985).<br />
Kristalize kireçtaşları ve mermerler sahanın kuzeyinde, Firanlar-Sarıot arasında ve Ortaca köyü<br />
kuzeyinde vadi boyunca yüzeylemektedirler.<br />
39
Çalışma sahasının GD, KB ve B bölümlerinde yüzeylenen Üst Kretase yaşlı ultrabazik kayaçlar<br />
harzburjit ve dünitlerden meydana gelmişlerdir. Serpantinleşme oldukça yaygındır. Kırık ve çatlak<br />
zonları manyezit damarlarlıdır. Grimsi, yeşilimsi ve siyah renktedirler.<br />
Senozoyik, Paleosen yaşlı granit sokulumu ile başlamaktadır. Miyosen yaşlı (Beke ve Tunçbilek<br />
Formasyonları) ve Pliyosen yaşlı (Saruhanlar, Karaköy, Çokköy ve Emet Formasyonları) gölsel<br />
çökeller ve Kuvaterner yaşlı alüvyon ile temsil edilmiştir. Magmatik kayaçlar inceleme alanının<br />
kuzeyinde Gürgenyayla tepe dolayında görülmektedir. Bunlar granodiyorit karakterli olup Uludağ<br />
granitleri ile ilişkilidirler.<br />
Beke Formasyonu (Tb) kumtaşı ve konglomeralardan oluşmuştur. Orta derecede boylanmış olup<br />
çakılları yuvarlak, yarı yuvarlak ve köşelidir. Tunçbilek formasyonu üç değişik seviyeden<br />
oluşmuştur. Alt seviyeler (Ttd) marn, killi marn, siltli marn, silttaşı ve kiltaşı ardalanmalıdır.<br />
Kahvemsi-grimsi krem renkli ince-orta tabakalanmalıdır. Bu birimin alt seviyelerine yakın<br />
bölümünde toplam kalınlığı 3-10 metre arasında değişen kömür damarları tespit edilmiştir. Orta<br />
seviyeler (Ttg) kireçtaşı ve silisifiye kireçtaşından oluşmuştur. <strong>Genel</strong>likle beyazımsı-sarımsı krem,<br />
silisifiye kısımları pembemsi krem renklidir. Tabakalanmalı ve bol kırıklı olup kırıklarda ikincil<br />
silika dolgu görülmektedir. Üst seviyeler (Tty) gevşek, yer yer sıkı tutturulmuş kumtaşı-<br />
konglomera ve kil ara katkılarından oluşmuştur. Yer yer 3-5 metre kalınlığında marn-kireçtaşı ile<br />
birkaç santimetre kalınlığında linyit ara katkıları gözlenmektedir.<br />
Saruhanlar Formasyonu (Ts) tüflerden oluşmaktadır. <strong>Genel</strong>likle açık beyazımsı gri renkli olup bol<br />
biyotitlidir. Yer yer çakıllı tüfit ve aglomera karakterindedir. İçinde ara katkılı olarak, kireçtaşı<br />
seviyeleri mevcuttur. Saruhanlar Formasyonu üzerindeki Karaköy Formasyonu (Tkv) bazaltik<br />
özellikteki volkaniklerden oluşmuştur. Çokköy Formasyonu (Tç), marn, kil, kumtaşı, konglomera<br />
ve tüflü seviyelerden meydana gelmiştir. Kireçtaşı ve çört arabantları seviyelerine de<br />
rastlanmaktadır. Emet Formasyonu (Te) genellikle beyazımsı-krem, silikalı olan kısımlarda ise açık<br />
kahve-krem renkli kireçtaşından, temele yakın kesimlerde ise kumlu ve çakıllıdır.<br />
40
Şekil 2. Çalışma alanının hidrojeoloji haritası (Özgür vd., 2006).<br />
41
3. HİDROJEOLOJİ<br />
İnceleme alanında bulunan litolojik birimler, arazide yapılan gözlemler ve su boşalımları dikkate<br />
alınarak geçirimli, yarı geçirimli ve geçirimsiz birimler olarak üç ana grup altında<br />
sınıflandırılmıştır.<br />
Paleozoyik yaşlı metamorfitler, Kretase yaşlı serpantinler, dunit ve harzburjitler ile Tersiyer yaşlı<br />
çökeller içerisindeki killi ve siltli seviyeler geçirimsiz özelliktedir. Kretase yaşlı melanj içindeki<br />
kireçtaşları alttan ve üstten geçirimsiz birimlerle sınırlı olmaları nedeniyle, pratik açıdan geçirimli<br />
sayılamazlar.<br />
Paleozoyik yaşlı kireçtaşları ile Paleosen yaşlı granitler geçirimli özelliktedir. Tersiyer yaşlı<br />
çökeller içindeki kumtaşı, konglomera ve kireçtaşı seviyeleri ile Kuvaterner yaşlı alüvyon<br />
geçirimlidir.<br />
Hidrolojik havza sınırının güneyinden kuzeydeki Kocasu çayına kadar olan alan (doğuda<br />
Domaniçkaraköy batıda Saruhanlar eşelleri arasında kalan alan) genelde açık ve kapalı işletme<br />
sahasında yapılan patlatmalardan dolayı oluşan deformasyon nedeniyle, Miyosen yaşlı çökeller<br />
içinde yaklaşık 200 metre kalınlık gösteren orta sert-sert özellik gösteren marnlar yarı geçirimli<br />
özelliktedir.<br />
Hidrojeolojik etüt kapsamında havzaya giren ve havzadan çıkan dereler üzerine Hamitabat<br />
(Qort=3.48 m 3 /s), Kırık (Qort=0.83 m 3 /s), Domaniçkaraköy (Qort=2.91 m 3 /s), Böçen (Qort=8.42 m 3 /s)<br />
ve Saruhanlar (Qort=0.04 m 3 /s) eşelleri kurulmuştur (Özgür vd., 2006).<br />
Somaklı Tepe’ye kurulan ve proje süresince ölçüm yapan meteoroloji istasyonuna ait yağış değeri<br />
yıllık toplam 504.4 mm, sıcaklık değeri ise 11.6°C’dir. Çalışma sahasındaki akiferlerin hidrolik<br />
özelliklerinin belirlenmesi için kömür seviyesinin üzerine 1 adet (KÜP), altında ise 3 adet (KAP1,<br />
KAP2 ve KAP3) pompaj kuyu grubu açılmıştır.<br />
Yeraltısuyunun akım hızını ve yönünü belirlemek için ayrıca boya deneyleri yapılmıştır. İki farklı<br />
noktadan eosin ve rodamin-B verilmiştir. Galeri ve kuyulardan alınan örneklerde boyaya<br />
rastlanmıştır (Özgür vd., 2006).<br />
42
4. HİDROJEOKİMYA<br />
Hidrojeokimyasal çalışmalar kapsamında, inceleme alanında bulunan su noktalarından, beş dönem<br />
örnekleme yapılmıştır. Hidrojeokimya çalışmaları sırasında yüzeyden ve yeraltından 71 noktadan<br />
toplam 163 adet su örneklenmiş ve bunların kimyasal analizi yapılmış ve yerinde ölçümler<br />
gerçekleştirilmiştir. İki dönem analiz MTA <strong>Genel</strong> Müdürlüğü laboratuarlarında, diğer dönemlerde<br />
alınan örnekler ise H.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü Su kimyası Laboratuarındaki İyon Analizörü<br />
(ORION Model 407A) kullanılarak yapılmıştır.<br />
4.1. Piper Grafiği Değerlendirmesi<br />
Çalışma alanı ve çevresinden alınan su örneklerine ait Piper diyagramı Şekil 3’de verilmiştir.<br />
Çalışma alanında 9 farklı hidrokimyasal tipte yeraltısuyu yer almaktadır.<br />
Şekil 3. Çalışma alanı ve çevresinde yer alan sulara ait Piper diyagramı.<br />
Havzadaki karakteristik su tipleri, akifer matriksi ile kimyasal olarak etkileşime girerek iyon<br />
değişimi sonucu oluşmuş Mg-SO4’lı kömür galerisi ve dekapaj gölet suları, Ca-HCO3’lı kireçtaşı<br />
suları ve Na-HCO3 tipinde, granitlerden sondaj yolu ile elde edilen termal akışkandır. Diğer sular<br />
ise bu 3 değişik tipte suyun karışımından meydana gelmişlerdir. Şekil 3’deki grafikte kömür galeri<br />
43
suları ile dekapaj göl suları birlikte yer almıştır. Bu durum dekapaj göletlerinden galerilere doğru<br />
bir yeraltısuyu akımının olduğunu işaret etmektedir (Özgür vd., 2006).<br />
5. ÇEVRESEL İZOTOPLAR<br />
5.1. δ 18 O-δ 2 H<br />
İnceleme alanındaki su noktalarından ve proje kapsamında açık işletme sahasındaki Somaklı<br />
Tepe’de kurulan meteoroloji istasyonundan toplanan yağış örneklerine ait δ 18 O-δ 2 H grafiği Şekil<br />
4’de izotop analiz sonuçları ise Tablo 2’de verilmiştir.<br />
Yüksek kot kaynakları ve yağış örnekleri kullanılarak bulunan yerel meteorik su doğrusunun<br />
denklemi δ 2 H=8*δ 18 O+15.8 olarak hesaplanmıştır. Bu hesaplamada buharlaşma etkisi altında kalan<br />
örnekler göz önüne alınmamıştır (Özgür vd., 2006).<br />
Oylat kaynağına ait δ 18 O ve δ 2 H değerleri bu kaynakların yerel güncel yağışlardan beslendiğine<br />
işaret etmektedir. Bu durum 3 H değerleri ile de desteklenmektedir. Diğer termal sulardan Yoncalı,<br />
Göbel ve KAP1 suları ise δ 2 H fazlası +11.5 ‰, Hamitabat termal suları ise δ 2 H fazlası +8.5 ‰ olan<br />
bir meteorik doğru üzerinde bulunmaktadırlar. Bu durum yüksek sıcaklık koşullarında meydana<br />
gelen “izotopik değişim”i işaret etmektedir. Ancak bu sürecin gerçekleşme olasılığı, su kimyası<br />
değerleride dikkate alındığında, oldukça düşüktür.<br />
Ancak; bölgede Yoncalı, Göbel ve KAP1 termal suları için ısıtıcı kayaç olabilecek formasyon<br />
aktivitesini kaybeden ve soğuyan Paleosen granitleri, Üst Kretase yaşlı ofiyolitik seriden boşalan<br />
düşük mineral içerikli Hamitabat termal kaynakları için ise ısıtıcı olabilecek kayaç Pliyosen<br />
bazaltlardır. Trityum içerikleri göz önüne alındığında, bu suların özellikle de Hamitabat kaynağının,<br />
günümüzdeki ılıman iklim koşullarının oluşturduğu güncel yağışlardan değil, yakın jeolojik<br />
geçmişteki soğuk iklim koşullarının hüküm sürdüğü yağışlardan beslendiği söylenebilir (örneğin,<br />
Pliyo-Kuvaterner dönemindeki soğuk iklim rejimi). Düşük 3H içeriğine sahip klasik panolardan<br />
toplanan suların grafik üzerinde bu kaynaklarla birlikte bulunması, bu suların termal kaynaklarla<br />
aynı dönemde rezervuara girdiğini, yüksek sıcaklık koşullarında meydana gelen izotopik değişimin<br />
olmadığı sonucunu vermektedir. Klasik panolarda su probleminin çok az olması da bunu destekler<br />
niteliktedir.<br />
KAP 2 suları ise, KAP 1 ve mekanize kömür galerisi sularının karışımından meydana gelmiştir.<br />
Ancak bu karışımda soğuk suların etkisi mekanize galeri sularına göre daha fazladır.<br />
44
-12 -11 -10 -9 -8 -7 -6 -5 -4 -3 -2 -1 0 1<br />
18 O (‰ VSMOW)<br />
Doğu Akdeniz Meteorik Doğrusu (Gat ve Carmi, 1970) D = 8 * 18 O + 22<br />
Yerel Meteorik Doğru 2 H = 8 * 18 O + 15.8<br />
Dünya Meteorik Doğrusu (Craig, 1961) D = 8 * 18 O + 10<br />
Oylat K<br />
Oylat Y<br />
KAP1 K<br />
14K<br />
Göbel<br />
Yoncalı K<br />
Yoncalı Y<br />
H.abat K<br />
Yerel Buharlaşma Doğrusu (YBD) D = 18 O * 4.57 - 22.4<br />
12Y H.abat Y<br />
12K<br />
KAP2 K<br />
45<br />
6K<br />
6Y<br />
KAP2 Y<br />
35Y<br />
2K<br />
2Y<br />
13Y<br />
3K<br />
5Y<br />
2 H (‰ VSMOW)<br />
5K<br />
5K<br />
20<br />
0<br />
-20<br />
-40<br />
-60<br />
-80<br />
Yağışlar<br />
Yüksek kot<br />
Karışım Suları<br />
Klasik Pano<br />
Mekanize<br />
Gölet<br />
Mesozoyik (K)<br />
Mesozoyik (Y)<br />
Böcen-B.belen<br />
Ply kçt (K)<br />
Ply kçt (Y)<br />
Tülce T<br />
Ebeana<br />
Sıcaksu<br />
Termal Sular<br />
-12 -11 -10 -9 -8 -7<br />
<br />
-50<br />
18 O (‰ VSMOW)<br />
DAMD<br />
YMD<br />
DMD<br />
Yağışlar Yüksek kot Karışım Suları Klasik Pano Mekanize Gölet Mesozoyik (K)<br />
Mesozoyik (Y) Böcen-B.belen Ply kçt Tülce T Ebeana Sıcaksu Termal Sular<br />
Şekil 4. Çalışma alanı ve çevresinde yer alan sulara ait δ 18 O-δ 2 H diyagramı (Özgür vd., 2006).<br />
Mesozoyik kireçtaşlarından boşalan yüksek kot kaynaklarının buharlaşma etkisinde olduğu<br />
görülmektedir. Ayrıca eski açık işletme sahalarındaki dekapaj alanlarında oluşan göllerden alınan<br />
örneklerin de aynı etki altında kaldıkları belirlenmiştir. Bu örneklerin oksijen-hidrojen izotop<br />
YBD<br />
2 H (‰ VSMOW)<br />
-60<br />
-70<br />
-80
ileşimleri kullanılarak yerel buharlaşma doğrusu oluşturulmuştur (Şekil 4). Mekanize kömür<br />
panolarından alınan örneklerin söz konusu buharlaşma doğrusu etrafında yada biraz üzerinde yer<br />
aldıkları görülmektedir. Bu da mekanize kömür panolarından gelen suların buharlaşmaya uğradığını<br />
göstermektedir. Sonuç olarak, mekanize kömür galerilerindeki sular, eski dekapaj sahalarından<br />
yeraltına süzülen sular ile yakından ilişkilidir (Özgür vd., 2006).<br />
Yüzeye fay hattı boyunca yükselen sıcak suyun izotop bileşimi ise; KAP1 suları, soğuk sular ve<br />
gölet sularının karışımını yansıtmaktadır. Şekillerde “karışım suları” olarak adlandırılan 2, 3, 5, 6 ve<br />
35 no’lu örneklerde de maden sularının etkisi görülmektedir.<br />
Kocaçay deresinin kuzeyinde bulunan Pliyosen kireçtaşlarından boşalan 9, 10, 11 ve 28 no’lu<br />
örnekler Küresel Meteorik Doğrusu üzerinde yer almıştır. Ancak drenaj alanının orta kesimlerindeki<br />
bu kaynaklar, gerek yağış örneklerinin izotop içerikleri, gerekse yerel buharlaşma doğrusu göz<br />
önüne alındığında, buharlaşma etkisinde kaldığı ortaya çıkmaktadır. <strong>Genel</strong> olarak, 1300 m kotunun<br />
altındaki bütün kaynak sularının hem kurak hem de yağışlı dönem örnekleri yüksek derecede<br />
buharlaşma etkisi göstermektedirler (Özgür vd., 2006).<br />
5.2. 3 H-SO4 İlişkisi<br />
Somaklı tepede kurulan meteoroloji istasyonunda aylık olarak toplanan yağış örneklerinden trityum<br />
analizleri yaptırılmıştır. Yağışlardaki 3 H değerleri 3-10 TU, dekapaj gölet sularının içeriği 3.5-8 TU,<br />
yüksek kot kaynaklarının trityum içeriği ise 6.5-8 TU arasında değişmektedir. Trityum aralıklarının<br />
birbirine yakın olması, çalışma alanındaki akifer suyunun atmosferden beslendiğine işaret<br />
etmektedir (Özgür vd., 2006).<br />
Mekanize panolardaki sular ile klasik panolardan tulumba örneğine ait suların trityum içerikleri 4-5<br />
TU arasındadır. Mekanize panolardaki sular ile gölet suları arasında bir etkileşim olduğu<br />
görülmektedir. Klasik pano sularından 13 numaralı olan tulumba örneği hariç diğerlerinin trityum<br />
içeriği 1 TU’nun altındadır. Bu panolardaki sular 1952 yılı öncesi beslenimi göstermektedir (Şekil<br />
5).<br />
46
SO4 (mek/l)<br />
140<br />
120<br />
100<br />
80<br />
60<br />
40<br />
20<br />
0<br />
Sıcaksu<br />
KAP2<br />
Sıcaksu<br />
B pano tulumba<br />
KAP2<br />
MTA Kuyusu<br />
MTA Kuyusu<br />
0 2 4 6 8<br />
Trityum (TU)<br />
10 12 14<br />
Mekanize Panolar Klasik Panolar Karışım Suları Göletler Mesozoyik Kçt.<br />
Sıcaksu Böcen-Bozbelen Termal sular Yağış<br />
Şekil 5. Çalışma alanı içinde kömür madeni, termal, dekapaj göleti ve karışım suları ile yağışlara ait<br />
3 H-SO4 grafiği (Özgür vd., 2006).<br />
5.2. Çözünmüş SO4 İçindeki δ 34 S ve δ 18 O <strong>İzotop</strong>ları<br />
Çalışma alanında göl ve galeri sularındaki yüksek SO4 iyonunun kökenini tespit etmek için<br />
çözünmüş SO4 iyonuna yönelik kükürt ve oksijen izotop analizleri yapılmıştır. Şekil 6’da,<br />
çözünmüş SO4-δ 34 S grafiği verilmiştir.<br />
Örneklerin çoğunun δ 34 S değerleri dar bir aralık içinde yer alırken SO4 değerleri geniş bir aralıkta<br />
değişmektedir (Şekil 6). Bu durum, farklı seviyelerdeki yeraltısuyunun farklı miktarlarda SO4<br />
iyonunu bünyesine almasından kaynaklanmış olmalıdır. Çalışma alanındaki çoğu kömür galerisi,<br />
karışım suları ve gölet sularının bünyesindeki kükürdün benzer kökene sahiptir (Şekil 6). Ancak<br />
klasik panolardan alınan 1B pano giriş örneklerine ait δ 34 S değerleri, diğer örneklere göre daha<br />
yüksektir (Özgür vd., 2006).<br />
47
SO4 (mek/l)<br />
140<br />
120<br />
100<br />
80<br />
60<br />
40<br />
20<br />
0<br />
Sıcaksu<br />
Sıcaksu<br />
48<br />
MTA Kuyusu<br />
MTA Kuyusu<br />
1B pano girişi<br />
0 2 4 6 8<br />
δ34S (‰ VCDT)<br />
10 12 14 16<br />
Karışım Suları Mekanize Panolar Klasik Panolar Göletler Sıcaksu<br />
Şekil 6. Çalışma alanı içinde kömür madeni, dekapaj göleti ve karışım sularına ait δ 34 S-SO4 grafiği<br />
(Özgür vd., 2006).<br />
Şekil 7. Çalışma alanı içinde kömür madeni, dekapaj göleti ve karışım sularına ait çözünmüş SO4<br />
içindeki δ 34 S-δ 18 O grafiği (Özgür vd., 2006).
Şekil 7’de değişik zamanlarda çökelmiş evaporitlere ait δ 34 S ve δ 18 O değerleri gösterilmektedir<br />
(Clark ve Fritz, 1997). Bu grafikte karasal evaporitler, atmosferik SO4 ve Devoniyen-Alt Triyas<br />
evaporitlerinin geniş bir değer aralığına sahip olduğu görülmektedir.<br />
Grafikte, birbirleri ile etkileşimde bulunan galeri ve göl sularındaki SO4 iyonunun kaynağı karasal<br />
evaporitler olarak görülmektedir. Kömürün oluştuğu göl ortamındaki evaporitlerin ince tabakalı<br />
olması nedeni ile aşınması veya eski açık işletme sahasının hemen hemen her yerinin harman<br />
döküm sahası olarak kullanılmasından dolayı mostraların örtülmüş olması nedeniyle önceki<br />
çalışmalarda evaporitler ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. İstifteki kumtaşı, kiltaşı veya<br />
marnların bünyesindeki SO4 içeren minerallerin katkısı da muhtemeldir. Fakat kömürdeki toplam S<br />
oranının %1.5-2 arasında değişmektedir (Destanoğlu vd., 2000). Buna göre SO4 iyonu kömür<br />
içindeki S’ün oksidayonu sonucu ortaya çıkmaktadır.<br />
Klasik panolardan alınan 13 numaralı 1-B pano girişi örnekleri diğer örneklere oranla daha yüksek<br />
δ 34 S ve δ 18 O değerine sahiptir. Bu noktalar grafik üzerinde, Devoniyen-Alt Triyas grubu ile Alt<br />
Paleozoyik grubuna doğru bir uzanım göstermektedir. Bozbelen ve Eski Beke arasında Paleozoyik<br />
yaşlı mermerler yüzeylenmiştir. 13 numaralı 1 B pano girişi örneklerinin bu formasyon içindeki<br />
sülfatlı mineraller nedeni ile diğer örneklerden ayrıldığı ve Devoniyen-Alt Triyas ile Alt Paleozoyik<br />
gruplarına doğru uzanım gösterdiği düşünülmektedir (Özgür vd., 2006).<br />
Hem atmosferik hem de sudaki oksitlenme süreci içinde yer aldığından. SO4 içindeki δ 18 O<br />
izotopunun oluşumu oldukça karmaşıktır. SO4 içindeki δ 18 O içeriği bu iki farklı kaynağın<br />
karışımına bağlı olduğu gibi, herhangi bir izotopik farklılaşmanın etkisi ile de oluşabilir.<br />
Şekil 8’de kömür madeni, dekapaj göleti ve karışım sularına ait δ 18 O-H2O/δ 34 S-SO4 grafiği<br />
verilmiştir. (Van Everdingen ve Krouse, 1985) tarafından ortaya konulan matematiksel yaklaşım<br />
kullanılarak suyun içinde yeni oluşan SO4 iyonundaki δ 18 O izotop içeriğini etkileyen O2 ve H2O<br />
katılım oranları hesaplanmış ve bu oranlar Tablo 1’de sunulmuştur. Şekil 8’deki diyagramda gölet<br />
örnekleri ile sıcak su kaynağı karışım doğrularının dışında kalmaktadır. Bu da muhtemelen gölet<br />
örnekleri ile bunlarla ilişkide olan sıcak su kaynağının aşırı buharlaşma etkisinde kalmış olmasından<br />
kaynaklanmaktadır.<br />
49
18 O SO4 (‰ VSMOW)<br />
20<br />
10<br />
0<br />
-10<br />
-20<br />
-30<br />
H O = % 0<br />
2<br />
% 25<br />
% 50<br />
% 75<br />
% 100<br />
-30 -20 -10 0<br />
18 O (‰ VSMOW)<br />
H2O<br />
Karışım Suları Mekanize Panolar Klasik Panolar Göletler Sıcaksu<br />
Şekil 8. Çalışma alanı içinde kömür madeni, dekapaj göleti ve karışım sularına ait δ 18 OH2O/δ 34 S-<br />
SO4 grafiği.<br />
Tablo 1. Galeri suları ile karışım sularının oksidasyon yüzdeleri.<br />
No Adı %<br />
Oksidasyon<br />
50<br />
No Adı %<br />
1 Tahta köprü çeşmesi 93.0 8 M5 ayak girişi 90.4<br />
2 Çamaşırlık 91.3 12 1B pano girişi 53.0<br />
2 Çamaşırlık 97.7 12 1B pano girişi 49.4<br />
3 İnkaya artezyeni 83.0 13 1B tulumba 74.9<br />
3 İnkaya artezyeni 87.8 14 1B pano taban 73.2<br />
5 MTA kuyusu 98.9 16 Girişten 80. m 74.6<br />
6 GLİ kuyusu 85.0 16 Girişten 80. m 79.0<br />
7 Mekanize 3. bant<br />
550 m<br />
7 Mekanize 3. bant<br />
550 m<br />
89.8 35 KAG 7 84.7<br />
96.6 43 M4 kuyruk yolu<br />
girişi<br />
Oksidasyon<br />
99.5
6. SONUÇLAR<br />
Hidrokimyasal çalışmalar sonucunda toplam 9 değişik su tipi belirlenmiştir. Havzadaki başlıca su<br />
tipleri, Mg-SO4’lı kömür galerisi ve dekapaj gölet suları, Ca-HCO3’lı kireçtaşı suları ve Na-HCO3<br />
tipinde, granitlerden sondaj yolu ile elde edilen termal akışkandır.<br />
Yerel meteorik doğru denklemi δ 2 H=8*δ 18 O+15.8 olarak hesaplanmıştır. Mekanize kömür<br />
galerilerindeki sular, günümüzden daha soğuk iklim koşullarının hüküm sürdüğü yağışlarla oluşan<br />
jeotermal sular ile eski dekapaj göletlerinden yeraltına sızan suların karışması sonucu oluşmuştur.<br />
Drenaj alanında içinde bulunan yeraltısularında büyük oranda buharlaşma etkisi görülmektedir.<br />
Yağışların ve yüksek kot kaynaklarının 3 H içerikleri, dekapaj göllerinin ve mekanize kömür<br />
galerilerindeki yeraltısularının 3 H içeriği ile aynıdır. Dolayısı ile karışım sürecine giren güncel<br />
sular, ağırlıklı olarak dekapaj gölet sularıdır.<br />
Kömür galerilerindeki yeraltısularının içinde çözünmüş olarak bulunan SO 4 iyonunun kökeni,<br />
kömür içinde bulunan kükürdün oksidasyonu ile kömür damarlarının çevre kayaçları içinde SO 4<br />
içeren minerallerdir.<br />
8. KAYNAKÇA<br />
Baş, H., 1983, Domaniç-Tavşanlı-Gediz-Kütahya Tersiyer Jeolojisi ve Volkaniklerinin Petrolojisi,<br />
Derleme No: 7293, MTA, Ankara<br />
Clark, I.D. And Fritz, P., (1999), Environmental isotopes in hydrogeology, 2nd Edition, 328 pp,<br />
Lewis Publishers.<br />
Çetin, A., Bayraktar, C., Altınay, A., 1985, Karamanlar-Ömerler-Çamlıca (Kütahya, Domaniç)<br />
Kömür yatağı Jeoloji Raporu, Derleme No: 7872, MTA, Ankara<br />
Destanoğlu, N., Taşkın, F.B., Taştepe, M., Öğretmen, S., 2000, GLİ Tunçbilek-Ömerler Yeraltı<br />
Mekanizasyon Uygulaması, 211 s., TKİ, Ankara<br />
Özgür, C., Erduran B., Doğdu N., Güner İ.N., İldeş L., Özbilge T., 2006, Kütahya-Tavşanlı-<br />
Tunçbilek Kömür Sahası Hidrojeoloji Etüdü Raporu, MTA, Ankara<br />
Van Everdingen, R.O and Krouse, H.R., 1985, “Isotope composition of sulphates generated by<br />
bacterial and abiological oxidation”, Nature, 315, 395-396.<br />
51
Tablo 2. Çalışma alanı ve çevresinden alınan su örneklerine ait izotop analiz sonuçları. δ 18 O, δ 2 H, δ 34 S-SO4 ve δ 18 O-<br />
SO4 analizleri Reno Üni. <strong>İzotop</strong> Lab. (Nevada-ABD), 3 H analizleri ise Hacettepe Üni. Jeoloji Müh. Böl. Trityum<br />
Lab.’nda yaptırılmıştır.<br />
No Adı Tarih δ18O (H2O) δ 2 H (H2O) δ 34 S δ 18 O (SO4) 3 H (± 1σ) Kot (m)<br />
1 Ömerler tahta köprü Eylül-2004 -7.89 -57.2 8.39 -2.78 4.9 0.21 750<br />
2<br />
2<br />
Çamaşırlık<br />
Çamaşırlık<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-8.76<br />
-8.76<br />
-61.2<br />
-62.7<br />
11.68<br />
11.57<br />
-3.35<br />
-4.32<br />
5.04<br />
5.53<br />
0.23<br />
0.31<br />
720<br />
3<br />
3<br />
İnkaya artezyeni<br />
İnkaya artezyeni<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-8.46<br />
-8.49<br />
-60.4<br />
-59.8<br />
10.15<br />
9.98<br />
-1.83<br />
-2.58<br />
6<br />
6.97<br />
0.22<br />
0.34<br />
710<br />
4<br />
4<br />
Gölet (2. grup sondaj)<br />
Gölet (2. grup sondaj)<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-7.37<br />
-7.52<br />
-56<br />
-56.9<br />
8.6<br />
9<br />
-3.76<br />
-4.9<br />
3.81<br />
5.58<br />
0.26<br />
0.3<br />
650<br />
5 MTA kuyusu Eylül-2004 -7.63 -58 8.97 -3.38 4.92 0.28<br />
5 MTA kuyusu Nisan-2005 -8.04 -59.1 8.66 -4.74 4.78 0.3 650<br />
5 MTA kuyusu Ekim-2005 -7.63 -56.8 - - - -<br />
6<br />
6<br />
GLİ kuyusu<br />
GLİ kuyusu<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-9<br />
-9.14<br />
-62.5<br />
-62.3<br />
-<br />
8.34<br />
-<br />
-2.73<br />
4.8<br />
4.99<br />
0.22<br />
0.3<br />
655<br />
7 Mekanize 3. bant 550 m levhası Eylül-2004 -8.32 -59.7 6.95 -2.72 4.69 0.26<br />
7 Mekanize 3. bant 550 m levhası Nisan-2005 -8.22 -61.1 7.1 -3.62 4.87 0.32<br />
7 Mekanize 3. bant 550 m levhası Ekim-2005 -8.34 -59.9 - - - -<br />
8 M5 ayak girişi Eylül-2004 -8.8 -63.7 8.43 -3.24 2.42 0.24<br />
9<br />
9<br />
Ada tepe<br />
Ada tepe<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-8.73<br />
-8.84<br />
-60.8<br />
-61.2<br />
-<br />
- -<br />
6.6<br />
5.79<br />
0.23<br />
0.34<br />
980<br />
10 Işıkoğlu<br />
10 Işıkoğlu<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-8.44<br />
-8.48<br />
-60.4<br />
-61.2<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
7.18<br />
7.91<br />
0.24<br />
0.36<br />
920<br />
11 İncez<br />
11 İncez<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-8.44<br />
-8.64<br />
-61.8<br />
-60.1<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
7.41<br />
7.39<br />
0.24<br />
0.36<br />
805<br />
12 1B pano girişi Eylül-2004 -9.61 -68.4 15.1 2.51 0.19 0.21<br />
12 1B pano girişi Nisan-2005 -9.68 -68.2 14.72 1.9 0.96 0.26<br />
13 1B tulumba Eylül-2004 -8.5 -60.8 5.89 -0.67 4.87 0.27<br />
14 403 ayak kuyruk Eylül-2004 -10.31 -76 6.58 -1.8 0.25 0.21<br />
16 Girişten 80. m Ekim-2005 -8.46 -60 - - - -<br />
16 Girişten 80. m Eylül-2004 -8.39 -59.7 5.95 -0.53 5 0.27<br />
16 Girişten 80. m Nisan-2005 -8.64 -60.5 6.27 -1.39 4.27 0.31<br />
17 Ebeana Nisan-2005 -8.57 -59.7 - - 8.39 0.38 755<br />
18 Gölet (açık işletme)<br />
18 Gölet (açık işletme)<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-4.77<br />
-5.78<br />
-44.3<br />
-48.6<br />
7.21<br />
7.14<br />
-2.42<br />
-3.88<br />
5.35<br />
5<br />
0.28<br />
0.33<br />
835<br />
19 Sıcaksu<br />
19 Sıcaksu<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-8.29<br />
-8.54<br />
-62.3<br />
-63.6<br />
6.4<br />
6.49<br />
-4.89<br />
-5.24<br />
3.35<br />
2.47<br />
0.28<br />
0.28<br />
970<br />
20 Bozbelen yolu Eylül-2004 -8.63 -60.1 - - 5.31 0.3 915<br />
20 Bozbelen yolu Nisan-2005 -8.9 -60.7 - - 4.45 0.32 915<br />
21 Böcen<br />
21 Böcen<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-7.6<br />
-7.82<br />
-56<br />
-56.4<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
11.26 0.29<br />
11.84 0.4<br />
655<br />
22 Kanolduk<br />
22 Kanolduk<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-8.26<br />
-8.44<br />
-58.5<br />
-60.3<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
7.27<br />
7.25<br />
0.25<br />
0.33<br />
880<br />
23 A.g.yayla<br />
23 A.g.yayla<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-10.92<br />
-11.38<br />
-70.7<br />
-74.3<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
6.97<br />
6.57<br />
0.32<br />
0.31<br />
1635<br />
24 Tayyelesi<br />
24 Tayyelesi<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-10.55<br />
-11.22<br />
-70.2<br />
-73.1<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
6.25<br />
7.17<br />
0.32<br />
0.34<br />
1050<br />
25 Ahlatlıgedik 1 Eylül-2004 -10.67 -71.2 - - 6.09 0.31 975<br />
25 Ahlatlıgedik 1 Nisan-2005 -10.8 -71.2 - - 6.56 0.32<br />
26 Asarloru<br />
26 Asarloru<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-10.6<br />
-11.05<br />
-71.2<br />
-73<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
7.28<br />
6.46<br />
0.33<br />
0.32<br />
940<br />
27 Ahlatlıgedik 2 Eylül-2004 -10.46 -70.3 - - 6.25 0.31 950<br />
27 Ahlatlıgedik 2 Nisan-2005 -10.62 -70.7 - - 6.35 0.32<br />
28 Çinili çeşme<br />
28 Çinili çeşme<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-7.78<br />
-7.88<br />
-56.4<br />
-57.5<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
5.59<br />
4.76<br />
0.31<br />
0.29<br />
850<br />
29 Sıcaksu göleti Eylül-2004 -6.67 -55 6.86 -4.54 3.78 0.28 970<br />
30 Marion gölet<br />
30 Marion gölet<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-2.76<br />
-5.88<br />
-35.2<br />
-51.4<br />
7.07<br />
7.19<br />
-4.57<br />
-5.61<br />
4.73<br />
3.77<br />
0.29<br />
0.28<br />
810<br />
31 Çarşamba d. kyn Eylül-2004 -10.74 -69.6 - - 8.05 0.37 1270<br />
31 Çarşamba d. kyn Nisan-2005 -10.92 -70.9 - - 7.12 0.33<br />
32 Dikencik tepe<br />
32 Dikencik tepe<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-10.88<br />
-11.2<br />
-70.3<br />
-71.6<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
6.6<br />
6.74<br />
0.35<br />
0.33<br />
1625<br />
33 Kütüklükuyu<br />
33 Kütüklükuyu<br />
Eylül-2004<br />
Nisan-2005<br />
-11.29<br />
-11.63<br />
-72.9<br />
-76.9<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
6.18<br />
6.9<br />
0.35<br />
0.33<br />
1480<br />
52
Tablo 2. Devam ediyor<br />
No Adı Tarih δ 18 O (H2O) δ 2 H (H2O) δ 34 S δ 18 O (SO4) 3 H (± 1σ) Kot (m)<br />
34 Tülce tepe çeşme Nisan-2005 -8.54 -58.5 - - 4.3 0.28 680<br />
35 KAG 7 Nisan-2005 -8.7 -59.4 9.28 -2.3 4.85 0.3 725<br />
36 Bozbelen Nisan-2005 -8.51 -59.4 - - 8.8 0.36 1020<br />
38 Gölet (18 no. doğusu) Nisan-2005 -6.4 -55.5 8.23 -3.38 4.3 0.29 840<br />
40 Gölet (Kışlatepe) Nisan-2005 -5.08 -44.8 5.69 -0.48 7.82 0.35 1025<br />
41 Gölet (ağaçlandırma) Nisan-2005 -3.4 -34.4 6.19 3.11 7.96 0.36 910<br />
42 M5 kuyruk 1. sondaj Nisan-2005 -8.29 -60.3 8.93 -4.52 4.24 0.3<br />
43 M4 kuyruk yolu girişi Nisan-2005 -8.16 -59.5 7.33 -3.99 4.67 0.29<br />
43 M4 kuyruk yolu girişi Ekim-2005 -8.33 -59.8 - - - -<br />
44 Terzitarla tepe kuzeyi Nisan-2005 -11.24 -73.1 - - 6.86 0.33 1140<br />
45 Karanlıkdere Nisan-2005 -11.11 -73 - - 6.98 0.32 1410<br />
46 Arapdede Nisan-2005 -10.69 -71.1 - - 6 0.32 1355<br />
47 Arapdede KB'sı Nisan-2005 -10.87 -70.7 - - 6.52 0.32 1405<br />
48 Kumluk T. Nisan-2005 -11.66 -77.3 - - 6.83 0.32 1430<br />
49 Omcalık T. Kuzeyi1 Nisan-2005 -11.1 -72.8 - - 7.01 0.33 1205<br />
50 Omcalık T. Kuzeyi2 Nisan-2005 -11 -73.1 - - 6.79 0.32 1165<br />
51 Asar sırtı Nisan-2005 -9.94 -66.8 - - 6.47 0.32 1025<br />
52 Çardakyayla Nisan-2005 -11.23 -68.7 - - 8.11 0.34 1070<br />
53 Yirce d. Nisan-2005 -10.17 -69.2 - - 5.4 0.31 1030<br />
54 Ekilce T. Nisan-2005 -10.22 -67.5 - - 6.09 0.32 1170<br />
55 Koyunpınarı Nisan-2005 -11.55 -74.7 - - 8.06 0.34 1880<br />
56 Bozkulakyayla Nisan-2005 -12.17 -79.3 - - 7.17 0.34 1790<br />
57 Sarıpınar sırıtı Nisan-2005 -11.79 -76.2 - - 4.64 0.29 1780<br />
60 M5 ayak içi (santrifüj) Ekim-2005 -8.43 -60.8 - - - -<br />
61 Girişten 230. Metre Ekim-2005 -8.52 -59.8 - - - -<br />
62 Oylat kaplıcası Ekim-2005 -10.85 -69.4 - - 4.41 0.31 710<br />
62 Oylat kaplıcası Nisan-2006 -10.85 -68.2 - - 5.1 0.31<br />
63 Hamitabat Ekim-2005 -9.87 -70.4 - - 0.13 0.22 720<br />
63 Hamitabat Nisan-2006 -9.54 -68 - - 1.86 0.26<br />
64 Göbel Ekim-2005 -9.88 -66.4 - - 1.28 0.25<br />
64 Göbel Nisan-2006 -9.86 -66.4 - - 2.27 0.26<br />
65 KAP-1 Ekim-2005 -10.82 -74.3 - - 0 0.22 939.42<br />
66 KAP-2 Ekim-2005 -9.38 -65.8 - - 2.85 0.28 724.91<br />
66 KAP-2 Nisan-2006 -9.02 -62.7 - - 4.18 0.27<br />
67 Yoncalı Ekim-2005 -10.02 -67.9 - - 0.43 0.23<br />
67 Yoncalı Nisan-2006 -10.03 -68.5 - - 0.67 0.2<br />
Yağış Kasım-2004 Eylül-2004 -10.06 -64.9 - - 4.82 0.21<br />
Yağış Aralık-2004 Eylül-2004 -10.73 -70.3 - - 3.2 0.18<br />
Yağış Ocak-2005 Eylül-2004 -10.34 -70.5 - - 3.11 0.18<br />
Yağış Şubat-2005 Eylül-2004 -12.18 -80.9 - - 4.59 0.31<br />
Yağış Nisan-2005 Nisan-2005 -10.55 -74.7 - - 10.8 0.38<br />
Yağış Mart-2005 Nisan-2005 -9.4 -61.8 - - - -<br />
Yağış Temmuz-2005 Nisan-2005 -5.55 -37.5 - - - -<br />
Yağış Ekim-2005 Nisan-2005 -10.2 -66 - - - -<br />
Yağış Aralık-2005 Nisan-2005 -9.31 -59.6 - - - -<br />
Yağış Mart-2006 Nisan-2005 -9.79 -64.6 - - - -<br />
Yağış Eylül-2005 Nisan-2005 -6.67 -43.4 - - - -<br />
53
BİRİM HİDROGRAF ÇIKARILMASINDA KARARLI İZOTOPLARIN<br />
KULLANILMASI<br />
Y.İnci TEKELİ<br />
Toprak Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü<br />
itekeli@lycos.com<br />
ÖZET<br />
Bu çalışmada; alanı 16.125 km 2 olan Ankara-Güvenç Havzasında yağış, akım, kaynak (yüzeyaltı<br />
suları) ve kuyu (yeraltı suları) dan alınan su örnekleri ile kararlı izotop çalışması yapılmış ve havza<br />
için yağış-akış ilişkisi araştırılmıştır. Bireysel olaylardan iki adet tek pikli akım hidrografları hem<br />
izotop hem de grafik (klasik) yöntemle bileşenlerine ayrılmış ve birim hidrografları çıkartılarak<br />
hidrograf pik değerleri karşılaştırılmıştır. Havzanın izotop yöntemi ile bulunan 10 dakika ve 20<br />
dakikalık birim hidrograf pik değerleri Qp= 1322 1/s ve Qp= 1327 1/s, grafik yöntem ile bulunan<br />
değerleri ise sırası ile Qp= 1656 1/s ve Qp= 1250 1/s olmuştur.<br />
Anahtar Kelimeler: Hidrograf ayrımı, kararlı izotoplar, grafik metot, birim hidrograf<br />
ABSTRACT<br />
THE USE OF STABLE ISOTOPE TO DERIVE UNIT HYDROGRAPH<br />
In this research, a stable environmental isotope study was carried out from analysis of water<br />
samples collected from rainfall, runoff (total discharge), springs (subsurface flows), and wells<br />
(ground waters) in Ankara-Güvenç basin having a drainage area of about 16.125 km 2 . From<br />
individual samples, unit hydrographs from two one-peak storm hydrographs were derived using<br />
both isotope and graphical methods, and the derived unit hydrographs values including peaks were<br />
compared. Peak values of 10 and 20 minutes unit hydrographs of the basin derived by using<br />
isotope method (Qp= 1322 1/s and Qp= 1327 l/s) are compared with those of graphical method (Qp=<br />
1656 1/s, and Qp= 1250 1/s) using Barnes semi-log approach.<br />
Keywords: Hydrograph separation, stable isotopes, graphical method, unit hydrograph.<br />
GİRİŞ<br />
Bir havzadan gelebilecek akım miktarlarının tahmin edilmesinde değişik yöntemler<br />
kullanılmaktadır. Bunlardan en yaygın olanı amprik modellerdir. Ancak bu modeller havzaların<br />
üniform (homojen) olmaması durumunda büyük yanılgılara yol açabilmektedir. Bu nedenle akım<br />
karakteristiklerinin belirlenmesinde klasik metotlara alternatif olarak özel tekniklerin uygulanmaya<br />
başlanılmıştır. Bunlardan birisi de kararlı izotop analiz teknikleridir. Bir havzada akarsuyun kararlı<br />
izotop değerleri havzaya düşen yağışların izotop değerleri ile yakından ilişkilidir. Küçük havzalarda<br />
yüzey akımın δ 18 O değeri bölgesel yağışın δ 18 O değeri ile aynıdır. Büyük ölçekli havzalarda ise<br />
su çok uzun yol kat ettiği için ortalama yağış ile akarsuyun izotop değeri arasında önemli<br />
farklılıklar olabilmektedir ( IHP, 2001). Bu çalışmada Güvenç havzasında yağış- akım ilişkileri ve<br />
birim hidrograflar kararlı izotop yöntemleri ile çalışılmış ve sonuçlar klasik hidrograf bileşenlerine<br />
ayırma yöntemi (Barnes - Yarı Logaritmik Grafik Yöntem) ile karşılaştırılmıştır.<br />
55
MATERYAL<br />
Araştırma Alanı<br />
Güvenç Havzası Ankara-Yenimahalle-Güvenç Köyünde Kayaönü Deresi üzerinde yapılan Güvenç<br />
Göleti su toplama havzasıdır. Havza Ankara-İstanbul karayolunun 35. Km’sinden 6.5 km. doğuda,<br />
gölet de köyün 2.5 km. kuzeydoğusunda yer almaktadır. Kuzeybatıda Dedeçam Tepesi (1198 m),<br />
kuzeyde Sarıkaya Tepesi, doğuda Çayırınkafa Tepesi ve Karatepe, güneyde Tabyabayır ve Akpınar<br />
Tepeleri, güneybatıda Karyağdı Tepesi (1459 m), batıda Dikbayır sırtları ve Kartalkaya Tepesiyle<br />
çevrilmiş olan Güvenç Havzası içerisinde Sarıbeyler (Lezgi) köyü yer almaktadır. Araştırma<br />
Havzası içerisinde doğan sular, Kayaönü deresinde toplanarak Ova Çayına dökülür. Ova Çayı da<br />
Sakarya Nehrinin bir kolu olan Ankara Çayına kavuşmaktadır. Havza yağış alanı 16.125 km 2 ’dir.<br />
Havza çıkış yerinin deniz seviyesine göre yükseltisi 1053 metre, enlemi 40 0 08’ 00’’ N, boylamı 32 0<br />
45’ 15’’ E’dur.<br />
Ölçüm Ağı ve Yağış-Akım İlişkileri<br />
Havzada yağış ve akım ölçümleri için beş adet yağış istasyonu ve üçgen akım savağı yer almaktadır.<br />
Akım ve yağış ölçümleri 1984 yılından günümüze kadar sürekli olarak ölçülerek kaydedilmektedir<br />
(Şekil 1).<br />
Araştırma havzası yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı olan İç Anadolu iklim özelliği<br />
göstermektedir. Yağış ve akım ölçümlerine 1987 yılında başlanılmış ve 1987-2001 döneminde<br />
ortalama 496.4 mm lik yağışa karşılık 119.32 mm değerleri gözlenmiştir. Yağışların mevsimlere<br />
göre dağılımında en yüksek % 33.3 ile ilkbahar mevsimi olmuş ve ikinci sırada , % 28.5 kış, %<br />
23.4 ile sonbahar ve % 14.8 ile yaz izlemiştir. Ortalama olarak en çok yağış 62.2 mm ile Nisan<br />
ayında görülmüştür. Ölçüm süresince en yağışlı yıllar 474.3 mm ile 1984 ve 1998 yılları, en az ise<br />
289.5 mm ile 2001 yılı olmuştur ( Tekeli ve Babayiğit, 2001).<br />
Toprak ve Jeolojik Özellikleri<br />
Araştırma alanında yer alan toprakların rutubet rejimleri Xeric ve sıcaklık rejimleri ise Mesictir.<br />
Toprakların oluşum süreci sonrası oluşan bazı yüzey üstü ve yüzey altı tanı horizonları saptanmış ve<br />
bunlar Entisol, Inceptisol, ve Vertisol ordolarına yerleştirilmiştir. Bu ordolar içerisinde % 59,9 ile<br />
Entisoller en fazla alan kaplarken bunu sırasıyla % 34,2 ile Inceptisol ve % 1,7 ile Vertisol<br />
izlemiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi havzanın % 12.6'sı (2.031 km 2 ) orta meyilde, orta erozyonlu;<br />
% 36.2'si (5.837 km 2 ) dik meyilde, şiddetli erozyonlu; % 4.5'i (0.731 km 2 ) çok dik meyilde, şiddetli<br />
erozyonlu; % 46.7'si’de (7.526 km 2 ) sarp meyilde, çok şiddetli erozyonludur. Havza topraklarının<br />
% 8.9'u orta derin, % 44.4'ü sığ ve % 46.7'si de çok sığdır.<br />
Havza alanının büyük bir kısmını (Batı ve Orta kesimde) Paleosen yaşlı kil ve kireçtaşı ara<br />
katmanları ile az geçirimli olarak Sarıbeyler formasyonu kaplamaktadır (9.01 km 2 ). Bu birimlerin<br />
yeraltısuyu verimlilik dereceleri zayıftır. Havzanın memba (yukarı su toplama alanları) kısımlarında<br />
ise kireçtaşları ile ortalanmış, yeraltısuyu verimliliği bakımından oldukça zayıf marn tabakaları<br />
bulunmaktadır . Havzanın güney batısı ile kuzey doğusunda bulunan Orhaniye formasyonu orta<br />
derecede yeraltısuyu verimliliğine sahip olup Sarıbeyler formasyonu üzerinde yer almaktadır. Her<br />
iki formasyonun dokanak halinde bulunduğu bölgelerde kaynaklar bulunmaktadır. Güney doğuda<br />
bulunan ve siltli kumtaşı ile zayıf akifer olma özelliği gösteren Dikmendere formasyonu da yer yer<br />
yüzeylenmektedir. Dikmendere formasyonunun Sarıbeyler formasyonu ile dokanak halinde<br />
bulunduğu bölgelerde de yer yer kaynaklar bulunmaktadır. Havzada yüzeyaltı suyunun, toplam<br />
akımlarda etkili olduğu, kuyu verdileri ile de belirlenmiştir (<strong>DSİ</strong>, 1968).<br />
56
Arazi Kullanma ve Bitki Örtüsü<br />
Araştırma havzasında Landsat uydu görüntüsü ile detaylı bitki örtüsü ve arazi kullanım analizi<br />
yapılmıştır. Çalışma alanının % 43,42 ünde kuru tarım yapıldığı, % 2,8 bağ-bahçe, % 47,3 mera<br />
alanı, % 4.1 orman - fundalık ve % 2,4 terkedilmiş alan ile kaplı olduğu belirlenmiştir (Tekeli ve<br />
ark, 2007).<br />
METOT<br />
Su Örneklerinin Toplanması<br />
Şekil 1. Güvenç Havzası Ölçüm Ağı Haritası<br />
Kararlı izotopların (Oksijen-18, Döteryum) analizleri için su örnekleri yağmur, çeşme, kuyu<br />
suyu ve dereden toplanmıştır. Akımları oluşturan yağışların kararlı izotop konsantrasyonlarının<br />
belirlenmesi amacı ile akım savağı yakınında bulunan R-24 yağış istasyonundan yağmur<br />
örnekleri toplanmıştır (Şekil 1). Çeşme ve kuyu suyundan (Şekil 2) ayda bir defa, yağmur<br />
suyundan anlık bireysel olaylarda yağışı temsil etmek üzere bir defa, dereden ise olaylar<br />
sırasında hidrografın yükselmesi ve çekilmesine rastlaması sağlanmaya çalışılarak (30 ar dakika<br />
aralıkla) su örnekleri alınmıştır. Polietilen şişelere alınan ve hava almayacak şekilde sıkıca<br />
57
tıpalanıp etiketlenen örneklerin analizleri D.S.İ. Ankara Teknik Araştırma ve Kalite Kontrol<br />
Dairesi Başkanlığı (TAKK) <strong>İzotop</strong> Analiz Laboratuvarında yapılmıştır.<br />
<strong>İzotop</strong> Yöntemi<br />
Şekil 2. Kuyudan Su Örneklemesi<br />
Amaca uygun olarak alınan su örneklerinin kararlı izotop Oksijen-18 ve Döteryum miktarları<br />
D.S.İ. <strong>İzotop</strong> Laboratuvarlarında Kütle Spektrometre cihazı kullanılarak ölçülmüştür. Cihaz gaz<br />
haline dönüştürülmüş su numunelerinin bir referansa (SMOW) göre izotopik oranlarını (D/H),<br />
O 18 /O 10 gibi) ölçecek şekilde tasarlanmıştır (<strong>DSİ</strong>, 1987).<br />
Elde edilen sonuçlar izotopların gerçek değerini değil fakat bir referansa göre olan oranlarını<br />
belirlemektedir. Sonuçlar notasyonu kullanılarak gösterilmekte ve<br />
Rörnek<br />
Rreferans<br />
<br />
x1000<br />
(1)<br />
R<br />
referans<br />
eşitliği ile ifade edilmektedir. Yöntemde kullanılan referans okyanus suyunun ortalama izotopik<br />
kompozisyonu temsil eden standard ortalama okyanus suyu (SMOW) dur. Ölçümlerde hassasiyet<br />
Oksijen 18 ( 18 O) için % 0.1 ve Döteryum (D) için % 1’dir (<strong>DSİ</strong>, 1987).<br />
Yüzeye ulaşan yağmur havzanın özelliklerine bağlı olarak yüzey ve yüzeyaltı akışlarını<br />
oluşturmaktadır. Bu iki bileşen ve havzanın yeraltı suyu katkısı ile havza çıkışında akımlar<br />
toplam debi olarak ölçülmektedir. Toplam debinin zamana bağlı olarak değişimini veren akım<br />
hidrografını yüzey akış (Qy), yüzeyaltı (Qya) ve yeraltı akışı (Qye) oluşturmaktadır. Bu durumda<br />
toplam akım;<br />
Qt= Qy + Qya + Qye (2)<br />
bağıntısı ile gösterilebilir. Bu eşitlikte Qy, Qya ve Qye bilinmeyen değerlerdir. <strong>İzotop</strong>ların sakınımı<br />
prensibinden<br />
Qt.Ct = Qy . Cy +QyaCya + Qye.Cye (3)<br />
şeklinde formüle edilirler. Burada C su kütlelerinin izotop konsantrasyonları olup, Oksijen-18 ve<br />
Döteryum için yukarıda 1 nolu eşitlikte C (R) verilmektedir.<br />
Döteryum ve Oksijen-18 konsantrasyonları sırası ile D ve O ile gösterilerek 3 nolu denklem<br />
yerine<br />
Qt. Dt = Qy. Dy + Qya.Dya + Qye. Dye (4)<br />
58
Qt.Ot = Qy.Oy + Qya .Oya + Qye . Oye (5)<br />
Denklemlerden görüldüğü gibi 3 bilinmeyenli 2 denklem ile çözüm arandığı için yüzeyaltı ve<br />
yeraltı suyu birlikte taban suyu olarak ele alınmış ve denklem 2 bilinmeyenli iki denkleme<br />
indirgenmiştir.<br />
Qt = Qy + Qta (6)<br />
Kararlı izotoplardan Döteryum kullanılarak bağıntı 6’ya ek olarak aşağıdaki denklemler<br />
yazılarak taban akım (yüzeyalt+yeraltı) ve (Qta) yüzey akım (Qy) hesaplamaları yapılmış ve<br />
sonuçlar Oksijen-18 ile tekrarlanarak doğrulanmıştır.<br />
veya<br />
Qt.Dt = Qy.Dy + QtaDta (7)<br />
Qta = Qt (Dt – Dy) : (Dta – Dy) (8)<br />
Qy = Qt (1 – (Dt – Dy) : (Dta – Dy) (9)<br />
Toplam hidrografın üç ayrı bileşenci olarak ayrıldığı bireysel olaylarda ise çözüm için denemeyanılma<br />
metodu uygulanmıştır. Oksijen 18 değerleri uygulanıp deneme yanılma ile bulunan<br />
akım bileşeni miktarlarının Döteryum ile sağlaması yapılmıştır.<br />
Barnes Yöntemi (Y.Logaritmik grafik yöntem)<br />
Akım hidrografının bileşenlerine ayrılmasında kullanılan yöntemlerden bir diğeri grafik ayırım<br />
yöntemidir. Bu yöntem bir takım kabullere dayanmaktadır. Grafik yönteminde her bileşen akım<br />
için;<br />
Qi = Qo . K t (10)<br />
bağıntı verilmektedir. Burada Qo debinin görüldüğü an, Qi ise t zaman kadar sonra görülen<br />
debiyi göstermektedir. K çekilme katsayısıdır ve 1 den küçük olmak üzere her bileşen için farklı<br />
değerler almaktadır (Usul, 2001).<br />
Birim Hidrograf Yöntemi<br />
Havzada ölçülen yağış ve akım değerleri ile hem izotop hem de grafik yöntem ile belirlenen<br />
hidrograf bileşenleri (yüzey akım ve ana akım) kullanılarak iki bireysel olayın birim hidrograf<br />
değerleri hesaplanmıştır ( Özer, 1991). Elde edilen sonuçlar havzanın uzun yıllık verilerden<br />
çıkarılan ortalama birim hidrograf değerleri ile de karşılaştırılmıştır.<br />
BULGULAR ve TARTIŞMA<br />
Çalışma havzasından toplam 159 adet su örneği toplanılmış ve analizler yapılmıştır. <strong>İzotop</strong><br />
Laboratuvarından alınan örneklerin Oksijen-18 (<br />
59<br />
18 O) ve Döteryum (D) analiz sonuçları<br />
Ankara-Güvenç Havzasında Akım Hidrograflarının Bileşenlere Ayırımında <strong>İzotop</strong> <strong>Teknikleri</strong>nin<br />
Kullanımı isimli araştırma raporunda verilmiştir (Tekeli ve Şorman, 2001). Toplanan yağış,<br />
toplam akım, yüzeyaltı ve yeraltı sularının Oksijen-18 ve Döteryum sonuçları kuzey yarım küresi<br />
yağış ortalamasını veren doğruya göre konumlandırılmış ve grafiksel olarak incelenmiştir. R24<br />
istasyonundan toplanılan yağış örneklerinin tarih, miktar, şiddet, süre değerleri Çizelge 1’ de<br />
verilmiştir. Seçilen beş adet tek pikli bireysel olayın iki adetinde birim hidrograf çalışması<br />
yapılmıştır. Bireysel olaylardan üç adedinde hidrograf bileşenlerinin analizi yapılmış ve Şekil 3’<br />
de verilmiştir. Beş adet bireysel olayın grafik ve izotop yöntemi ile belirlenmiş akım<br />
bileşenlerinin yüzde miktarları ve dereden alınan su örneklerinin grafik yöntemi ile<br />
karşılaştırılmış izotop yöntemi akım bileşenleri sonuçları ise Çizelge 2’ de verilmiştir.
<strong>İzotop</strong> yöntemi ve akım bileşenlerinin hesaplanmasında yüzeyaltı akımın özellikle (fast<br />
subsurface flow) hızlı yüzey altı akım olarak adlandırılan önemli bir miktarının o günkü yağıştan<br />
geldiği gerçeğinden hareketle direkt yüzey akışla birlikte toplam akışa katkısı olduğu<br />
düşünülmüştür. Yeraltısuyu (Qye) ile önceki bireysel olaylardan gelen gecikmeli yüzeyaltı akış<br />
(slow subsurface flow Oya) ise toplam akıma etki eden ikinci kısım akım olarak hesaplanmıştır.<br />
Araştırma havzasında yüzeyaltı sularının bireysel olaylara olan katkılarını daha ayrıntılı<br />
belirlemek amacı ile tek pikli olayların çekilme eğrileri ayrı ayrı analize tabi tutulmuşlardır.<br />
Belirlenen çekilme eğrilerinden eğim (m) ve debi (q) değerleri hesaplanmış bulunan q<br />
değerlerinden havzaya ait depolama miktarları Çizelge 3.’de verilmiştir. <strong>İzotop</strong> yöntemi ile<br />
hesaplanan akım bileşenlerinden birim hidrografları çıkarılmış ve bu hidrograflar grafik yöntem<br />
ile karşılaştırılmıştır (Çizelge 4 ve 5). <strong>İzotop</strong> analizi yapılan yağmur örneğinin yağış miktarları<br />
9.5 mm ile 22.3 mm arasında değişmektedir (Çizelge 1). Havzada uzun süreli ölçümler sonucu<br />
yağış-akım verilerinden çıkarılan havza yüzey akış sınır eğrisine göre araştırma alanında; iki<br />
yağış arasındaki süre ve şiddetleri ne olursa olsun 19 mm’nin üzerindeki tüm yağışlar yüzey akış<br />
oluşturmakta, 2.4 10.0 mm arasındaki yağışların yüzey akışı verebilmeleri ise şiddetlerine ve<br />
önceki yağışla arasındaki zamana bağlı olmaktadır. 19.5.1998 tarihli olay 9.5 mm değer ile<br />
yağış en düşük görülmüştür. Ancak bu tarihte düşen toplam yağış incelendiğinde örnek toplama<br />
anında toprağın nem bakımından doygun durumda olduğu belirlenmiştir. Dolayısı ile 9.5 mm’lik<br />
bir yağış havzada yüzey akımına neden olmuştur.<br />
Çizelge 1. Bireysel olayların yağış, şiddet ve süre değerleri<br />
Tarih<br />
Toplam Yağış<br />
Miktarı (mm)<br />
Şiddet<br />
(mm/h)<br />
60<br />
Süre<br />
(dak)<br />
Toplam süre<br />
19.05.1998 9.5 7.1 20 420<br />
27.05.1998 21.0 64.8 10 50<br />
13.04.2000 11.7 6.6 10 240<br />
24.05.2000 22.3 53.9 10 235<br />
02.06.2000 10.1 27.4 10 200<br />
Çizelge 2.Bireysel olaylarda akım bileşenlerinin grafik ve izotop yöntemi ile karşılaştırılması<br />
Tarih 19.5.1998 27.5.1998 13.4.2000 24.5.2000 2.6.2000<br />
Akım<br />
Bileşenleri<br />
Qy<br />
(mm)<br />
Qya+Qye<br />
(mm)<br />
Qtop<br />
(mm)<br />
Qy/Top.<br />
(%)<br />
(dak)<br />
Grafik <strong>İzotop</strong> Grafik <strong>İzotop</strong> Grafik <strong>İzotop</strong> Grafik <strong>İzotop</strong> Grafik <strong>İzotop</strong><br />
0.112 0.098 0.654 1.055 0.122 0.096 0.238 0.547 0.066 0.184<br />
1.076 1.09 1.338 0.918 1.577 1.603 0.599 0.290 0.510 0.392<br />
1.188 1.188 1.992 1.992 1.699 1.699 0.837 0.837 0.576 0.576<br />
9.4 8.2 32 53 7.2 5.7 28 65 11 32
Çizelge 3. Bireysel akımların çekilme eğrisi analizleri<br />
Tarih qp<br />
(l/s)<br />
mc<br />
(sa)<br />
q1<br />
(l/s)<br />
m1<br />
(sa)<br />
19.5.1998 580 111 353 30.5 *<br />
q2<br />
(l/s)<br />
m2<br />
(sa)<br />
62<br />
q3<br />
(l/s)<br />
m3<br />
(sa)<br />
q4<br />
(l/s)<br />
m4<br />
(sa)<br />
320 - - - - - -<br />
27.5.1998 6337 0.6 1320 1.5 952 3.6 620 8.6 520 41.5 459<br />
13.4.2000 707 7.2 436 32.1 *<br />
373 53.4 *<br />
q5<br />
(l/s)<br />
334 - - - -<br />
24.5.2000 2170 1.0 530 1.9 316 3.4 204 8.0 141 - -<br />
2.6.2000 1241 0.8 678 1.3 316 2.7 184 10.6 115 - -<br />
Çizelge 4. 19.05.1998 tarihli bireysel olayın grafik ve izotop yöntemleri ile hesaplanmış<br />
Zaman Toplam<br />
Akım<br />
birim hidrograf değerleri<br />
(1/s)<br />
Yeraltı Akım<br />
(l/s)<br />
Yüzeyaltı<br />
(l/s)<br />
Yüzey Akım<br />
(l/s)<br />
BH20<br />
Grafik <strong>İzotop</strong> Grafik <strong>İzotop</strong> Grafik <strong>İzotop</strong> Grafik <strong>İzotop</strong><br />
14 50 320 320 0 0 0 0 0 0 0<br />
15 10<br />
15 30<br />
15 50<br />
16 10<br />
16 30<br />
16 50<br />
17 10<br />
17 30<br />
17 50<br />
18 10<br />
18 30<br />
18 50<br />
19 10<br />
19 30<br />
19 50<br />
20 10<br />
20 30<br />
20 50<br />
21 10<br />
338 320 330 2 1.5 13 3.5 116 36<br />
365 320 340 4 4 41 21 366 214<br />
410 320 345 8 4.5 82 60.5 732 617<br />
445 320 350 15 9 110 86 982 878<br />
480 320 360 40 16 120 104 1071 1061<br />
500 320 370 55 22 125 108 1116 1102<br />
550 320 375 95 55 135 120 1205 1224<br />
580 320 380 120 70 140 130 1250 1327<br />
570 320 375 115 75 135 120 1205 1224<br />
540 320 370 110 70 120 100 1071 1020<br />
520 320 365 100 65 100 90 893 918<br />
500 320 360 98 62 82 78 732 796<br />
480 320 355 90 58 70 67 643 637<br />
460 320 350 85 55 55 55 491 561<br />
450 320 345 80 52 50 53 446 541<br />
430 320 342 72 47 38 41 339 418<br />
415 320 340 65 45 30 30 268 306<br />
400 320 338 58 42 22 20 196 204<br />
390 320 336 52 39 18 15 161 153<br />
21 30 380 320 332 48 37 12 11 107 112<br />
21 50<br />
22 10<br />
375 320 330 42 35 8 10 71 102<br />
360 320 328 40 32 0 0 0 0<br />
(l/s)
Çizelge 5. 13.04.2000 tarihli bireysel olayın grafik ve izotop yöntemleri ile hesaplanmış birim<br />
hidrograf değerleri<br />
Zaman Toplam<br />
Akım<br />
(lt/sn)<br />
16 oo<br />
16 30<br />
17 00<br />
17 30<br />
18 oo<br />
18 30<br />
19 oo<br />
19 30<br />
20 oo<br />
20 30<br />
21 oo<br />
21 30<br />
22 oo<br />
22 30<br />
23 oo<br />
Yeraltı<br />
Akım<br />
Yüzeyaltı +<br />
Yüzey Akım<br />
Yüzeyaltı +<br />
Yeraltı<br />
Akım<br />
63<br />
Yüzey Akım (l/s) BH10 (l/s)<br />
Grafik Grafik <strong>İzotop</strong> Grafik <strong>İzotop</strong> Grafik <strong>İzotop</strong><br />
233 233 0 233 0 0 0 0<br />
260 240 20 240 5 20 41 208<br />
298 252 46 270 24 28 197 292<br />
330 270 60 300 27 30 221 313<br />
374 280 94 330 47 44 385 458<br />
460 300 160 350 90 40 738 1146<br />
881 320 261 450 151 121 1238 1260<br />
707 345 362 580 202 127 1656 1322<br />
680 345 335 560 185 120 1516 1250<br />
620 345 280 520 140 100 1148 1042<br />
581 345 241 500 111 81 910 844<br />
520 345 180 480 60 40 496 416<br />
490 345 150 460 35 30 286 313<br />
460 345 120 450 15 10 123 104<br />
437 345 97 437 0 0 0 0<br />
Akım bileşenlerinin hesaplanmasında toplam hidrograf yüzey akım ve taban akım olmak üzere iki<br />
bileşenli olarak ele alınabilir. Toplam hidrografın üç ayrı bileşenli olarak ayrıldığı bireysel<br />
olaylarda ise çözüm için deneme yanılma metodu uygulanmıştır. Deneme-yanılma ile bulunan<br />
bileşenlerin miktarlarına Döteryum denklemleri ile sağlaması yapılmıştır. 19.5.98 tarihli akımda<br />
toplam akımın tüm bileşenleri ayrı ayrı diğer dört adedinde (27.5.98, 13.4.00, 24.5.00, 2.6.00) ise<br />
yüzey ve yüzeyaltı-yeraltısuyu birleştirilerek iki bileşenli olarak hesaplanmıştır. Bu olaylardan<br />
sadece ikisinde (19.5.98, 13.4.00) izotop yöntemi ile grafik yönteminde yüzeyaltı katmanlarından<br />
gelen su ayrımı çakışmış diğer üçünde (27.5.98, 24.5.00, 2.6.00) ise çakışmadığı gözlenmiştir. Bu<br />
üç olayda kaynaktan (çeşmeden) alınan su örnekleri araştırma havzasında sadece en alt jeolojik<br />
katmandan gelen ve toplam akıma katkısı olan yüzeyaltı suyu hakkında bilgi vermiştir. Beş adet<br />
bireysel olayın çekilme eğrileri çizilmiş ve yüzeyaltı katmanlarına ait m ve q değerleri<br />
hesaplanmıştır (Çizelge .3). Buna göre yukarıda bahsedilen üç olayda izotop analizleri ile bulunan<br />
yüzeyaltı su miktarı sadece q3 veya q4 katmanlarından gelen su miktarını gösterdiği belirlenmiştir.<br />
Dolayısı ile diğer (q1, q2) katmanlarından gelen yüzeyaltı su miktarları izotop yöntemi ile<br />
belirlenememiştir. Sonuçta izotop yöntemi ile bulunan yüzey akım miktarı grafik yöntemi ile<br />
bulunan yüzey akım miktarından fazla olmuştur. Bunun nedeni de izotop yönteminde ki yüzey akım<br />
yüzde değerleri içersinde yöntem sırasında ayrılamayan ve q1, q2 katmanlarından gelen yüzeyaltı<br />
akımın da bulunmasıdır. Bu sonuçlar Güvenç havzasında akım hidrograflarının çekilme eğrisi<br />
analizinde hidrograf pikinden sonra bir ve ikinci kırılma noktalarındaki hızlı yüzeyaltı akım olarak<br />
adlandırılan (rapid subsurface flow) suyun bitki kök bölgesi derinliğinde hareket edip daha sonra<br />
yine yüzeye çıkan akım olarak düşünülebileceğini de ortaya koymaktadır.<br />
Yeraltı suyu üzerinde sadece tek bir katmanın olduğu ve böylece her iki yöntemde de yüzeyaltı<br />
ayrımlarının birbiri ile uygunluk gösterdiği iki adet bireysel olayda (19.5.98, 13.4.00) grafik ve<br />
izotop yöntemlerindeki yüzey akım miktarlarının (yüzde olarak) az bir farkla birbirine yakın olduğu
elirlenmiştir. Dolayısı ile izotop yöntemi, grafik yöntemi ile yapılan hidrograf akım bileşenlerine<br />
ayırım olayını çok yakın değerler ile doğrulamıştır.<br />
Her iki yöntemde (Grafik ve <strong>İzotop</strong> yöntemi) de yüzeyaltı katmanları aynı olduğu belirlenen iki<br />
olayın BH10 ve BH20 hidrografları hem Barnes Grafik Yöntemi hem de <strong>İzotop</strong> Yöntemi sonuçları ile<br />
ayrı ayrı çıkarılmıştır. 1998 tarihli olayın 20 dakikalık birim hidrograf piki (BH20) grafik yöntemde<br />
1250 l/s, izotop yönteminde ise 1327 l/s bulunmuştur (Çizelge 4). İkinci olaydaki birim hidrograf<br />
(BH10) piki grafik yöntemde 1656 l/s, izotop yönteminde ise 1322 1/s olmuştur (Çizelge 5).<br />
Görüldüğü gibi her iki yöntemde de ulaşılan pik değerlerde çok önemli bir farklılık olmadığı, buna<br />
karşılık havzada uzun yıllık araştırma sonuçlarından (1987-2001) çıkarılan ortalama birim hidrograf<br />
değeri (BH10, Qp= 7121.3 1/s) ile karşılaştırıldığında ise önemli farklılıklar olduğu gözlenmiştir.<br />
Grafik yöntemi ile yapılan hidrograf ayrımlarında genelde toplam akımdan taban akım çıkarılmış ve<br />
taban akımda çoğu zaman yüzey altı akımı dikkate alınmadan sadece yeraltı suyu olarak ele<br />
alınmıştır. Halbuki özellikle araştırmanın yapıldığı Güvenç havzası örneğinde olduğu gibi bir kaç<br />
tane katmanlı jeolojik formasyon gösteren havzalarda yeraltı suyunun üzerindeki katmanlar<br />
gecikmeli yüzeyaltı suyu denilen (slow subsurface flow) ve taban yeraltı su akımına ilave edilmesi<br />
gereken depolama alanları olarak düşünülmesi gerekir. Hidrografın en üst noktasındaki ilk kırık ise<br />
hızlı yüzeyaltı akım olarak kabul edilip (rapid subsurface flow) yüzey akıma ilave edilebilir.<br />
SONUÇLAR VE ÖNERİLER<br />
Güvenç araştırma havzasında akım hidrograflarının bileşenleri grafik metot ve izotop metodu ile<br />
detaylı olarak olay bazında incelenmiştir.<br />
Beş adet bireysel olayın hidrograf ayırımları izotop yöntemi ile yapılmış ve grafik yöntemi ile<br />
karşılaştırılmıştır. Bireysel hidrograflardan ikisi akım bileşenlerine ayrım bakımından grafik<br />
yöntemi ile yakın sonuçlar vermiştir. Diğer üç adet olayda ise yüzeyaltı akım bileşenlerine ayırımı<br />
bakımından izotop yöntemi ile grafik yöntemi arasında farklılıklar gözlenmiştir. Bunun yanında<br />
izotop yöntemi ile elde edilen birim hidrograflar, havzada uzun yıllar grafik yöntemle bulunan birim<br />
hidrograflar ile karşılaştırıldığında toplam akımın bileşenlerine ayırımında özellikle yüzeyaltı<br />
akımlar için değişik jeolojik katmanların önemli olduğunu göstermiştir.<br />
Toplam akıma yüzey akım katkısı daha çok ilkbahar dönemlerinde sağnak yağışlar ile olmuştur.<br />
Diğer dönemlerde yeraltı suyu ve özellikle yüzeyaltı suyu katkısı önemli bulunmuştur.<br />
Yağış izotop değerleri anlık olaylarda alınan tek bir yağış örneği ile temsil edilmiştir. Toplam<br />
akımda yağışın katkısının daha sağlıklı hesaplanması için yağıştan olay sırasında birden fazla örnek<br />
alınması gerektiği bu çalışma ile ortaya çıkmıştır. Araştırma alanında daha detaylı bir yüzeyaltı ve<br />
yeraltı akımının toplam alandan ayrılmasına yönelik çalışmaları için gelecekte bu alanda<br />
belirlenecek noktalarda açılacak logları ile hidrograflardaki hangi katmanlardan ne miktar suyun<br />
geldiği ile ilgili detaylı bir çalışma kuvvetle önerilmektedir.<br />
KAYNAKLAR<br />
Devlet Su İşleri (<strong>DSİ</strong>), 1987. <strong>Hidrolojide</strong> izotoplar ve nükleer teknikler. D.S.İ. <strong>Genel</strong> Müdürlüğü<br />
Teknik Araştırma ve Kalite Kontrol Dairesi Başkanlığı, Adana.<br />
Devlet Su İşleri, 1968. Türkiye Hidroloji Haritası. <strong>DSİ</strong> Yeraltısuları Daire Başkanlığı Yayınları.<br />
Ankara<br />
IHP. (2001). Environmental isotopes in the hydrological cycle. Vol.III. Surface Water. Technical<br />
Documants in Hydrology .No:39. Vienna.<br />
64
Tekeli, İ., ve Şorman, Ü., Gürleşen, N. 2001. Ankara-Güvenç havzasında akım hidrografının<br />
bileşenlerine ayırımında izotop tekniklerinin kullanımı. Toplu Sonuç Raporu. 2000-Köy Hizmetleri<br />
Araştırma Enstitüsü, Ankara.<br />
Tekeli, İ., Babayiğit, G. , 2001. Güvenç Havzası Yağış ve Akım Karakteristikleri (Ara Rapor- 1984-<br />
2007). Topraksu Araştırma Yıllığı. Ankara<br />
Tekeli, İ., Akgül, S., Dengiz, O. Başkan, O. 2007. Taşkın Debilerinin Hesaplanmasında Kullanılan<br />
Yüzey Akış eğri Numarası Parametrelerinin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemi ile<br />
Belirlenmesi. <strong>Genel</strong> Yayın No: 240, Rapor Seri No: R-152. Ankara<br />
Usul, N. 2001. Engineering Hydrology. METU Pres. Ankara<br />
Özer. Z. 1991. Su Yapıları Projelendirilmesinde Hidrolojik ve Hidrolik Esaslar.(Teknik Rehber).<br />
Köy Hizmetleri <strong>Genel</strong> Müdürlüğü Yayınları.<br />
65
ULUDAĞ GÜNEYİNDEKİ YERALTISULARININ HİDROJEOKİMYASAL<br />
DEĞİŞİMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ<br />
Özet<br />
Dr. Füsun S. TUT HAKLIDIR<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Buca -İzmir<br />
e-posta:fusuntut@gmail.com<br />
Uludağ Batı Anadolu’daki en önemli yükselti olup, Kuzey Anadolu Fayı ve Ege Açılma Sisteminin<br />
sınırı olarak ta değerlendirilebilen, tektonik açıdan hareketli bir alanda yer almaktadır.<br />
Bulunduğu tektonik aktivitenin de etkisiyle Uludağ’ın kuzey eteklerinde çok sayıda sıcak su çıkışı<br />
bulunmaktadır. Bölgedeki sıcak su çıkışlarının yanı sıra Bursa Ovasından Uludağ zirvesine dek<br />
farklı yüksekliklerde soğuk su kaynakları bulunmaktadır. Uludağ’ın güneyinde ise soğuk su<br />
çıkışları ve Nilüfer çayına paralel bir vadi boyunca ise yaklaşık 3.5 km boyunca maden suyu<br />
çıkışları gözlenmektedir. Maden suyu çıkışları oldukça lokal bir bölgede yüzeye ulaşmakta olup,<br />
farklı maden suyu firmalarınca değerlendirilmektedir. Doğal maden suyu çıkışları açılan sondajlarla<br />
beslenerek, maden suyu firmalarının kapasiteleri arttırılmaktadır. Ancak yapılan ölçüm, analizler<br />
sonucunda bu sondajların birbirlerini etkilediği ve farklı derinliklerden gelen suların<br />
fiziksel/kimyasal ve izotopik karakterlerinin de birbirlerinden farklı olabildiği, bölgenin oldukça<br />
hassas bir dengeye sahip olduğu gözlenmiştir.<br />
Farklı yüksekliklerden alınan su örneklerinin δ 18 O - δ D izotop değerleri incelenmiş olup, Uludağ<br />
bölgesinin güneyindeki soğuk su, maden sularına ait izotop değerlerinin birbirlerinden oldukça<br />
farklı değerler verdiği ortaya konulmuştur. Maden suyu ile sıcak su çıkışları arasındaki ilişki<br />
irdelenmiştir. Buna göre Uludağ’ın kuzeyinde gözlenen sıcak su çıkışlarının güneyde de sığ<br />
sondajlarla elde edilebileceği gözlenmiştir.<br />
EVALUATION OF HYDROGEOCHEMICAL CHANGES OF GROUNWATERS IN<br />
SOUTH ULUDAĞ<br />
Abstract<br />
Uludağ, the highest mountain of Western Anatolia which can be evaluated as the border between<br />
the North Anatolian Fault Zone and the Aegean Extension System and has developed by tectonic<br />
uplift.<br />
Cold waters are generally located in the higher land from plain to Mount Uludağ, whereas thermal<br />
water discharges are observed in low lands , especially near the city center. Mineral waters are<br />
located along a 3.5 km long valley near the Nilufer river in south of Uludağ. Mineral water<br />
companies have been drilling new wells to increase their capacities in the region. However results<br />
of water analyses, revealed that the wells influence each other and there is a sensitive balance<br />
between mineral water springs and drillings.<br />
Isotopic compositions of water samples, which are taken from different altitudes in the region, also<br />
have been evaluated and the result has shown that thermal, mineral and cold water isotopic<br />
compositions are very different from each other. Mineral and thermal water has a relationship in<br />
this region which may suggest thermal water can be abstracted by drilling shallow boreholes at the<br />
southern area such as the north part of Bursa city.<br />
67
1. Giriş<br />
Bursa ili jeotermal potansiyelinin değerlendirilmesine yönelik TÜBİTAK-JULICH tarafından<br />
desteklenen 102Y156 nolu proje kapsamında, bölgenin merkezinde yüzeye çıkan jeotermal<br />
kaynakların yanı sıra yüzey suları, yeraltı suları ve kar örnekleri ile birlikte Uludağ çevresindeki<br />
farklı karakterli sular ve Uludağ güneyindeki bazı maden suları incelenmiştir. Bu çalışmada ise<br />
çalışma alanının güney kısmında Uludağ’ın güneyinde gözlenen maden suları ve yeraltısuları<br />
hidrojeokimyasal olarak değerlendirilmiş ve bölgedeki su-su ve su-kaya etkileşimi ortaya<br />
konulmaya çalışılmıştır.<br />
2. Çalışma Yöntemleri<br />
Çalışma alanında bulunan soğuk su ve maden suyu kaynaklarından kış ve yaz dönemleri örnekleme<br />
yapılmıştır.. Proje kapsamında Bursa bölgesinin jeotermal kapasitesinin değerlendirilmesi amacıyla<br />
belirlenen ve uzun süreli gözlem yapılan su lokasyonlarından maden suyu kaynaklarından günlük<br />
(Cl - , SO4 -2 ), / haftalık ( δ 18 O, δD izotopları) /aylık anyon/katyon (Ca +2 , Mg +2 , Na + , K + , Cl - , SO4 -2 ),<br />
izotop örnekleri alınmış olup, Uludağ çevresindeki soğuk su kaynaklarından ise farklı periyotlarda<br />
izotop örneklemeleri yapılmıştır. Anyon/katyon analizlerinde DX 100 İyon Kromotografi, izotop<br />
analizlerinde Finnigan IRMS yöntem ve cihazları kullanılmıştır. Analizler Berlin Freie Üniversitesi<br />
Hidrojeoloji Laboratuvarı, Potsdam Alfred Wegener Enstitüsü Okyanus ve Kutup Araştırmaları<br />
Merkezi <strong>İzotop</strong> Laboratuvarı ile TÜBİTAK Bursa Test Teknik - Çevre ile Laboratuvarlarında<br />
gerçekleştirilmiştir. Bu kimyasal ve izotop analizleri yanı sıra arazide lokasyonlarda pH, sıcaklık<br />
(T), elektriksel iletkenlik (EC), suda çözünmüş madde (TDS), suda çözünmüş oksijen, bikarbonat<br />
(HCO3) analizleri yapılarak bölge için kapsamlı bir veri bankası oluşturulmuştur.<br />
3. Uludağ ve Çevresinin Jeolojisi<br />
Marmara Bölgesinin en yüksek dağı olan Uludağ (2543 m), Bursa Ovasının güneyinde yer alan<br />
asidik bir plütonun yerleşimidir ve tektonik yükselme ile gelişmiştir. Zirvenin kuzeye bakan<br />
yamacında skarn tabakaları (Van der Kaaden 1958) içinde volfram içeren damarlar bulunmakta ve<br />
volfram madeni çıkarılmaktadır (İnan,1980).<br />
Uludağ temelde Paleozoyik yaşlı metamorfik kayalardan oluşmaktadır (Şekil 1) (Ketin, 1947).<br />
Dağın merkezinde yer alan yüksek dereceli bölgesel metamorfizma kayaları, tektonik sınırlarla<br />
düşük dereceli metamorfik kayalardan ayrılır. Oligosen yaşlı, açık renkli granitik ürünler, yüksek<br />
dereceli metamorfizma birimiyle Uludağ platosu içinde yer almaktadır (Bingöl ve diğ. 1982). Bursa<br />
Ovasının doğusunda kristalin temel üzerinde Paleozoyik yaşlı sedimanter örtü gözlenmektedir.<br />
Burada kırılgan, deforme olmuş bazaltlar, kumtaşları, marn ve Erken Permiyen yaşlı, fusilina içeren<br />
kireçtaşları yer almaktadır. Uludağ batısında, sıcak su kaynaklarına yakın bölgede Orta ve Geç<br />
Miyosen yaşlı volkanik kayalar ve Neojen sedimantler, düşük dereceli metamorfik kayalar üzerinde<br />
yer alırlar (Imbach, 1997).<br />
Büyük bir tektonik yükselme zonu olan Uludağ’da fay düzlükleri boyunca yapraklanmalı Neojen<br />
sedimentlerin varlığı, Miyosen sonrası süreçte de tektonik yükselmenin devam etmiş olabileceğini<br />
düşündürmektedir. Uludağ üzerindeki ana fayların yönelimleri KD-GB açılma ve KB-GD sıkışma<br />
olarak değerlendirilmektedir (Imbach, 1992). Eskişehir Fayı’nın uzantısı görünümündeki KB yönlü<br />
faya paralel derin vadiler açılmış olup, Nilüfer Çayı da böyle bir doğrultuda yerini almıştır. Bu<br />
durumda KB yönlü uzanımlar Batı Anadolu’daki esas genleşmenin uzantısı olarak da düşünülebilir<br />
(Doglioni ve diğ. 2002). Nitekim maden suları da, Nilüfer Çayı kenarında ve KB yönlü bir dizilim<br />
gösterirler (Şekil 2) (Tut Haklıdır ve Savaşçın, 2007).<br />
68
Şekil 1. Uludağ-Bursa bölgesinin jeolojisi ve örnekleme yapılan farklı su kaynaklarının lokasyon<br />
haritası (Tut Haklıdır ve Savaşçın, 2007)<br />
Şekil 2.Uludağ’ın güneybatısında bir vadi boyunca çıkışları gözlenen maden sularının dizilimleri<br />
(Şekilde Uludağ Maden Suları kaynakları, incelemesi yapılan TR317 nolu kaynak ve TR319 nolu<br />
sondaj ile temsil edilmektedir)<br />
4. Hidrojeokimyasal Değerlendirmeler<br />
Bursa ili yeraltısuyu yanı sıra sıcak ve mineralli su bakımından da oldukça zengin bir bölgede<br />
bulunmaktadır. Bölgede soğuk sular yüksek kotlarda (420-1800 m) yoğun olarak bulunurken, sıcak<br />
ve mineralli kaynaklar şehir merkezinde, düşük kotlarda (115-120m), maden suları olarak<br />
değerlendirilen kaynaklar Şekil 2’de görüldüğü gibi (TR317, TR318, TR319) güney batı uzanımlı<br />
derin bir tektonik vadi içinde yer almaktadırlar. Ancak bu coğrafi kopukluk termal sular ile maden<br />
sularının farklı sistemleri yansıttıkları anlamında değerlendirilemez.<br />
Bu çalışmanın kapsamında Uludağ’ın güneyindeki su kaynakları incelenmekte olduğundan (Şekil<br />
1), şehir merkezindeki ve Uludağ’ın kuzeyindeki sıcak ve soğuk sular sadece su kaynaklarının<br />
ilişkilendirilmesinde kullanılacaktır.<br />
69<br />
K
Çizelge 1. Uludağ Güneybatısındaki Maden Sularının Analizleri<br />
Maden Suyu/<br />
(mg/l) Ca +2 Mg +2<br />
K +<br />
Na + SiO2 Fe +2 NH4 + Cl - HCO3 - NO3 NO2 -<br />
SO4 -2 EC<br />
pH (µS/cm) δ 18 O δD<br />
TR317 a<br />
-8,38 -66,7<br />
(Eski kaynak) 168 74 21 178 29,9 0,085 0.2 79 1154 0,0025 B 7,9 6,26 1479<br />
TR318 c<br />
-8,33 -63.1<br />
(Yeni kaynak) 150 98 22 152 38,7 2 B 83 1204 B B 22 5,9 1916<br />
TR319 a -6,82 -66,7<br />
Sondaj 420 95 75 557 32,1 0,2 B 300 2964 B 0,005 4 6,4 4460<br />
Sırma b 304 106 40 407 36 0,02 B 202 2196 1,947 B 16 -7,83 -64,8<br />
Özkaynak b 96 87 8,21 51 35 0,10 0,12 21 834 B B 9,25 6,5 - - -<br />
Çınar c<br />
Maden Suyu/<br />
204 106 41 302 24 0,03 B 67 1879 2 B 14,7 6 2580 - -<br />
(meq/l) Ca +2 Mg +2<br />
K +<br />
Na + Cl - HCO3 -<br />
SO4 -2<br />
TR317 a<br />
(Eski kaynak)<br />
TR318<br />
6,12 5,18 0,42 4,04 1,03 14,16 0,64<br />
c<br />
(Yeni kaynak) 7,47 8,06 0,56 6,61 2,34 19,73 0,45<br />
TR319 a Sondaj 22,52 8,96 2,1 28,97 7,75 48,58 0,09<br />
Sırma b 15,16 8,72 1,07 17,7 5,69 35,99 0,33<br />
Özkaynak b 4,78 8,72 0,21 2,21 0,59 13,67 0,19<br />
Çınar c<br />
10,17 7,15 1,04 13,14 1,89 30,79 0,30<br />
(Kimyasal analizler a Tut Haklıdır, 2007, b İzmir Hıfzısıhha 2006, c Özgül, 2005, izotop analizleri Tut Haklıdır, 2007<br />
B:belirlenmedi)<br />
70
Şekil 1’de çalışma alanında maden suları ve soğuk sular göze çarpmaktadır. Bu alanda maden suyu<br />
fabrikaları bulunmakta ve vadi boyunca çıkan maden suları şişelenerek piyasaya sürülmektedir.<br />
Çalışma kapsamında Uludağ Maden Suyu bölgesi ön plana çıkarılmıştır. Sürekli izleme yapılan<br />
eski kaynak olarak bilinen maden suyu kaynağı (TR317), acı su olarak tanımlanan sondajdan gelen<br />
su (TR319) ve sürekli izlenmemesine karşın dönemsel olarak incelenen yeni kaynak olarak<br />
adlandırılan (TR318) maden suyu çıkışı bu çalışma konusu içinde yer almaktadır. Bölgede Uludağ<br />
maden suları dışında yer alan Çınar ve Sırma maden sularından da farklı dönemlerde örnekleme ve<br />
analizler yapılmış olup, bu maden suları dışında bölgede Özkaynak ile yeni kurulan Sodaş maden<br />
suları da bulunmaktadır (Tut Haklıdır ve Savaşçın, 2007).<br />
Maden suyu çıkışları bölgede KB-GD doğrultuda yaklaşık 3.5 km boyunca gözlenmektedir. Bu su<br />
kaynaklarından alınan örneklerin analizleri Çizelge 2’de verilmiştir. Şekil 3a ve Şekil 3b’den<br />
görüldüğü gibi, bu sular aynı akiferden beslenen benzer tipte sulardır.. Şekil 4’te bölgedeki suların<br />
ham yani su-kaya etkileşiminde dengeye ulaşmamış sular oldukları anlaşılmaktadır (Tut Haklıdır ve<br />
Savaşçın, 2007).<br />
Şekil 3a İnceleme alanı ve yakın çevresindeki diğer maden sularının Schoeller diyagramıyla<br />
değerlendirilmesi (Tut Haklıdır, 2007)<br />
Şekil 3b. İnceleme alanı ve yakın çevresindeki diğer maden sularının Piper diyagramıyla<br />
değerlendirilmesi (Tut Haklıdır, 2007)<br />
71
Şekil 4. İnceleme alanındaki maden sularının Gigenbach diyagramıyla bölgedeki diğer karakterdeki<br />
sularla karşılaştırılmalı olarak değerlendirilmesi (Tut Haklıdır ve Savaşçın, 2007)<br />
Uludağ Maden Suyunun çıktığı bölgedeki değişik kaynak ve sondajlar bulunmaktadır. Bu dar<br />
alandaki sondaj ve kaynaklar birbirleriyle etkileşim halindedirler. Bu etkileşimi 8 numaralı kuyunun<br />
açılmasının ardından TR 318 kaynaktaki debinin azalması ile arazide gözlenmiştir. Çizelge 2’de<br />
sayısal olarak konumları verilen bu kaynak ve sondajların sıcaklık değerleri ile sondaj derinlikleri<br />
belirtilmektedir.<br />
Çizelge 2. Uludağ Maden Suları Bölgesindeki Su Çıkışları ve Sıcaklıkları<br />
Sondaj/<br />
Kaynak<br />
ID<br />
TR317<br />
Doğu<br />
(WGS<br />
84)<br />
Kuzey<br />
(WGS<br />
84)<br />
*Sıcaklık değerleri Mart 2006 tarihine aittir.<br />
Yükseklik<br />
(m)<br />
TR317 ve TR318 numaralı örnekler eski ve yeni kaynak olarak tanımlanan doğal çıkışlardır. Maden<br />
suları değişik boyutlardaki konglomeratik bir dizi çakıllı ve bloklardan oluşan bir katmandan<br />
süzülmekte ve yüzeye tümü ile ulaşamadıklarından zemine inşa edilmiş hijyenik depolarda<br />
toplanmaktadır. Bu birim Bursa-Keles yolu üzerinde yer yer yüzlenmekte olup, eski bir nehir<br />
yatağını yansıtmaktadır. Nilüfer Çayı’nın, tektonik yükselmeler ve bugünkü vadinin derinleşmesi<br />
ile daha alt kotlardan aktığı günümüzde, söz konusu birim paleo-nehir yatağının kalıntılarına işaret<br />
etmektedir (Tut Haklıdır ve Savaşçın, 2007).<br />
Bu kaynaklardan eski kaynak (TR317); işletmenin devreye girmesinden önceki mevcut maden suyu<br />
olup, paleo-nehir yatağı konglomeralarından süzülerek boşalmaktadır.<br />
Yeni kaynak (TR318); İşletmenin uzun süre kullandığı ve TR317 ile aynı konumdaki kaynaktır.<br />
72<br />
Sıcaklık<br />
(ºC)*<br />
Elektriksel<br />
İletkenlik<br />
(μS/cm)<br />
Derinlik<br />
(m)<br />
564 17.7 1479 Doğal<br />
29.07858 40.03988<br />
çıkış<br />
TR318<br />
556 20 2100 Doğal<br />
29.07930 40.03976<br />
çıkış<br />
TR319 29.08083 40.03983 565 34.7 4460 64<br />
TR3 29.07830 40.03983 543 22.7 48<br />
TR4 29.07818 40.04008 543 17 34<br />
TR5 29.07793 40.04018 560 18 32<br />
TR7 29.07922 40.04030 580 19 28<br />
TR8 29.08080 40.04002 582 18 2260 28
Acı Su (TR319); İşletme tarafından yapılmış olan bir sondajdan artezyen yükselme ile yüzeye çıkan<br />
ve daha sonra kapatılan 64 m derinliğindeki bu sondaj, derinlerdeki hidrojeolojik-dinamik yapıyı<br />
yansıtması açısından ilginç bir örnektir. Zira bu koyunun yakınındaki diğer sondajlardan farklı<br />
olarak sıcak su alınması ve kimyasal bileşiminin bölgede kimyasal analizleri yapılan sulardan<br />
farklılık göstermesi (yüksek klorür ve bikarbonat içeriği ve sodyum içeriği gibi) dikkat çekicidir.<br />
Kimyasal analizleri yapılan TR317 nolu kaynak ve TR319 nolu sondaj kuyusu suyu, birbirlerine<br />
çok yakın yerde bulunmalarına karşın oldukça farklı iyon değişimleri gözlenmektedir. Özellikle Cl -<br />
ve HCO3 - ‘da gözlenen farklılıkların (TR 319 nolu sondajda gözlenen Cl - ve HCO3 - değerlerinin,<br />
yakın mesafedeki TR317 nolu kaynağa oranla oldukça yüksek olması sondaj derinliğine bağlı<br />
olarak geliştiğini düşündürtmektedir. TR319 numaralı sondaj suyunun kimyasına ilişkin gözlenen<br />
yüksek Na + ve HCO3 - değerleri, granitik-metamorfik akiferlerde gerçekleşen sodik plajiyoklas<br />
çözünmesi reaksiyonuna bağlanarak (Albu ve diğ. 1997), bölgedeki Uludağ batoliti ile<br />
açıklanmaktadır.<br />
Şekil 5 Uludağ maden suyu bölgesindeki sondajların ve mineralli suların konumu (Tut Haklıdır<br />
2007)<br />
Şekil 5’de gözlenen Uludağ Maden Suları bölgesindeki kaynak ve sondajlar, bölgede birbirlerine<br />
çok yakın derinliklerde fiziksel parametreleri birbirinden farklı suları göstermektedir (Çizelge 2).Bu<br />
suların birbirleriyle etkileşimleri ile su-gaz etkileşimi maden sularının oluşumunda belirli ölçüde<br />
rol oynamaktadır.<br />
Kimyasal analizlerden TR317, TR318 nolu maden suyunun Ca-Mg-Na-HCO3 su tipinde, TR 319<br />
sondaj suyunun ise Na-Ca-HCO3 tipinde olduğu belirlenmiştir. Bu sular karşılaştırıldığında TR319<br />
sondajındaki Na + ve HCO3 - iyonlarının baskınlığı göze çarpmaktadır. Bölgede yer alan Çınar, Sırma<br />
ve Özkaynak firmalarına ait maden sularının da aynı akiferden geldiği gözlenmektedir.<br />
Bölgedeki suların izotop analiz sonuçları değerlendirildiğinde; bu çalışmayı da kapsayan söz<br />
konusu uluslararası proje çerçevesinde; termal suların 1000–2000 m yüksekliklerdeki faylardan<br />
yeraltına girerek, fazla δ 18 O değişimine uğramadığını ve çok derin dolaşımlı bir ısınma<br />
yaşadıklarını göstermektedir (Tut Haklıdır 2007). Maden sularının ise belirgin bir su-kaya<br />
etkileşimini yansıttığı Şekil 6’ta da göze çarpmaktadır.<br />
73
Sonuçlar<br />
d<br />
-13 -11 -9 -7<br />
18 O<br />
AMSD (δ D=8δ 18 O+ 22)<br />
TR317<br />
Sırma<br />
KMSD (δ D=8δ 18 O+ 10)<br />
TR318<br />
74<br />
TR319<br />
-50<br />
-55<br />
-60<br />
-65<br />
dD<br />
-70<br />
-75<br />
-80<br />
KMSD: Küresel<br />
Meteorik Su Doğrusu<br />
AMSD: Akdeniz<br />
Meteorik Su Doğrusu<br />
Sıcak su<br />
Soğuk su<br />
Maden suyu<br />
+ Acı su<br />
Şekil 6 Geniş bir bölgede incelenmiş olan değişik karakterde suların<br />
δ 18 O – δ D ilişkisi (Tut Haklıdır ve Savaşçın 2007)<br />
Uludağ Maden Suyu ve çevresinde farklı kaynak ve sondajlardan elde edilen değişik özelliklerdeki<br />
suların birbirlerine çok yakın kotlarda, neredeyse bir arada varlıklarını sürdürdüklerini ve bu değişik<br />
suların bir oluşum ilişkisi içinde bulunmaktadırlar. Bu çok dar ve sığ alanda, birbirlerine çok yakın<br />
kotlarda, üç ayrı tür su söz konusudur. Bunlar;<br />
Acı Su : Su-kaya etkileşimi ile (büyük olasılıkla sülfatlı cevherleşmeler veya skarn) derinlerde<br />
gelişmiş ve daha sonraki buharlaşmalarla yoğunlaşmış olup sürekli gaz çıkışını sağlayan en<br />
derindeki sudur. KB ‘daki jeotermal sulardan farklı izotopik ve jeokimyasal değerler vermesi daha<br />
etkin bir tektonik bölgede yer almasının ve farklı su kaya etkileşiminin sonucu olmalıdır (Tut<br />
Haklıdır ve Savaşçın, 2007).<br />
Maden Suları: Uludağ Maden Suyu kaynaklarının jeokimyasal verileri çevredeki diğer maden suları<br />
ile yakın benzerlik göstermesi (Çizelge 1) beklenen bir olgudur. Bu kaynaklar birbirlerine oldukça<br />
yakın mesafelerde yeryüzüne çıkmakta ve akışkan aynı kayalarla etkileşimde bulunmaktadır.<br />
Diğerlerinden farklı olarak Uludağ maden suları bölgesinde yer alan TR 319 numaralı sondaj ile<br />
daha derinden gelen acı suyun da incelenebilmesi gerçekleşebilmiştir.<br />
Normal Yeraltı Suları: Doğal olarak bölgede en üst kotlarda yer almaktadırlar ve su kaya etkileşimi<br />
ve diğer kimyasal işlevler neticesinde acı suyu oluşturdukları düşünülmektedir.<br />
Bölgede maden suları ve sıcak suların etkileşimi ve sondaj verileri dikkate alınarak (Çizelge 2’de<br />
gözlenen TR319 nolu sondaj verileri) Uludağ’ın güneyinde de kuzeyinde olduğu gibi jeotermal bir<br />
potansiyel bulunabileceğine işaret edilmek istenmektedir.<br />
Özellikle Uludağ Maden Suları bölgesinde yoğunlaşılan çalışmada gözlenildiği üzere yeni<br />
sondajların açılmasıyla değişen kaynak debileri, birbirlerine yakın mesafede dar alanda açılan<br />
kaynaklar
Kaynakça<br />
ALBU, M., Banks, D., Nash, H., 1997. Mineral and Thermal Groundwater Resources. Chapman &<br />
Hall Press. London, 447.<br />
BİNGÖL E., Delaloye, M., Ataman, G., 1982. Granitic intrusions in Western Anatolia:A<br />
contribution of the geodynamic study of this area, Eclogae Geol. Helv., 75, 437-446.<br />
DOGLIONI, C., Agostini, S., Crespi, M., Innocenti, F., Manetti, P., Riguzzi, F., Savaşçın, M.Y.,<br />
2002. On the Extension in Western Anatolia and the Aegean Sea. Journal Virtual Explorer,117-<br />
131.<br />
IMBACH, T., 1992. Thermalwasser von Bursa. Geologische und hydrogeologische<br />
Untersuchungen am Berg Uludağ (NW-Türkei). Ph.D. thesis, ETC Zurich, 178.<br />
IMBACH, T., 1997. Deep Groundwater Circulation in the Tectonically Active Area of Bursa,<br />
Northwest Anatolia, Turkey. Geothermics, 26, 251-278.<br />
İNAN, K.,1980. Uludağ Skarn Kuşağının Petrojenez ve Jeokimyası. Teknik Rapor. İTÜ Maden<br />
Fakültesi. 131.<br />
KETİN, İ., 1947. Uludağ Masifinin Tektoniği Hakkında (Über die Tektonik des Uludag-Massivs).<br />
Bull. Geol. Soc. Turk, 1, 61-88.<br />
TUT HAKLIDIR F.S., 2007. Bursa ve Çevresi Termal, Maden ve Yeraltısularının Jeokimyasal<br />
İncelenmesi. Doktora Tezi, DEÜ, İzmir, 320 S.<br />
TUT HAKLIDIR F.S., Savaşçın, M.Y., 2007. Uludağ (Bursa) Güneyindeki Maden Sularının<br />
Oluşumuna İlişkin Bir Yaklaşım. Geosound, 50-51; 27-45.<br />
VAN DER KAADEN, G. 1958. Bursa Uludağ Volfram Madeninin Jönez ve Mineralizasyonu<br />
Hakkında, MTA Dergisi, 50, 36-47.<br />
75
KONYA-CİHANBEYLİ SICAK VE MİNERALLİ SULARININ<br />
HİDROJEOKİMYASAL VE İZOTOPİK ÖZELLİKLERİ<br />
İsmail KARA*, Mustafa DURDU**, M. Fatih ÖZİÇLİ*<br />
* MTA <strong>Genel</strong> Müdürlüğü, Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi, Ankara,<br />
e-mail:ikara@mta.gov.tr<br />
** MTA <strong>Genel</strong> Müdürlüğü, Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Konya,<br />
ÖZ<br />
İç Anadolu Bölgesi sıcak ve mineralli su kaynakları açısından önemli bölgelerimizdendir. Konya ve<br />
çevresinde de önemli jeotermal sahalar vardır. Konya’nın kuzeyinde Cihanbeyli (49 0 C), doğusunda<br />
İsmil-Karapınar-Ereğli (25-43 0 C), batısında ise Beyşehir-Seydişehir (35-43 0 C) ile Ilgın (41.6 0 C)<br />
ve Tuzlukçu (46.5 0 C), sahaları Konya’yı kuşatır şekildedir.<br />
İnceleme alanında temelde, değişik boyutlarda bloklar içeren Üst Kretase yaşlı Koçyaka<br />
Formasyonu yer almaktadır. Temel birimin üzerine ise uyumsuz olarak Orta-Üst Eosen yaşlı Çayraz<br />
Formasyonu gelmektedir. Bu Formasyonun üzerinde ise yine uyumsuz olarak Üst Miyosen-<br />
Pliyosen yaşlı İnsuyu Formasyonu ile Çataltepe Andezitleri bulunmaktadır. Tüm birimleri Pliyo-<br />
Kuvaterner yaşlı Cihanbeyli ve Tuz gölü Formasyonları ile Travertenler uyumsuz olarak<br />
örtmektedir.<br />
Cihanbeyli Jeotermal sahasında, Bolluk Gölü, Bozdağ ve çevresindeki toplam 105 adet kuyu ile 3<br />
adet kaynaktan ölçümler yapılmıştır. Kuyuların derinlikleri 30-220 m arasında olup sıcaklıkları<br />
13.7-47.7 °C dir. Sahada birbirinden farklı kimyasal özellikler gösteren soğuk, sıcak ve mineralli<br />
suların toplam mineralizasyonları 901.5 mg/l ile 4788.1 mg/l arasında değişmektedir. Cihanbeyli<br />
sahasındaki sıcak sular, Ca-Mg-Na, SO4-HCO3-Cl lu sular sınıfındadır.<br />
Cihanbeyli jeotermal sahasında yapılan etüt çalışmaları ile sahanın tektonik yapısı aydınlatılmış,<br />
jeotermal akışkan içerebilecek Formasyonların derinlikleri ve jeotermal anomali sınırları<br />
belirlenmiştir.<br />
Konya-Cihanbeyli sahasındaki sıcak ve mineralli sular, δ 18 O, δ 2 H, δ 3 H izotop verilerine göre genel<br />
olarak meteorik kökenli olup, derin dolaşımlı ve yeraltında uzun kalış süresine sahiptirler.<br />
Anahtar Kelimeler: Cihanbeyli, izotop, sıcak su, mineralli su, hidrojeokimya.<br />
HYDROGEOCHEMICAL AND ISOTOPIC PROPERTIES OF HOT AND MINERAL<br />
WATERS IN KONYA-CİHANBEYLİ<br />
ABSTRACT<br />
Central Anatolia is one of the important hot and mineral water region in Turkey. There are<br />
important geothermal fields in Konya and surroundings. Cihanbeyli (49 o C) at the north, İsmil-<br />
Karapınar-Ereğli at the south (25-43 o C), Beyşehir-Seydişehir (35-43 o C), Ilgın (41.6 o C) and<br />
Tuzlukçu (46.5 o C) fields enclose Konya.<br />
In the study area, Upper Cretaceous ophiolitic melange, Koçyaka Formation, containing blocks of<br />
different size, forms the basement. Middle-Upper Eocene Çayraz Formation unconformably<br />
overlies the basement. İnsuyu Formation and Çataltepe Andesites of Upper Miocene-Pliocene,<br />
unconformably overlies the Çayraz Formation. Plio-Quaternary Cihanbeyli and Tuzgölü formations<br />
and travertines cover all of these units.<br />
77
In Bolluk Lake, Bozdağ and its surroundings, measurements have been taken from 105 wells and 3<br />
springs. Depths of the wells varies in between 30-220 m and temperatures 13.7-47.7 o C. Hot and<br />
mineral waters showing different chemical charecters have TDS of 901.5-4788.1 mg/l. Character of<br />
hot waters in Cihanbeyli field is Ca-Mg-Na, SO4-HCO3-Cl .<br />
With the studies that have been performed in Cihanbeyli field, tectonic structures, the depths of<br />
formations possibly containing geothermal fluids and boundaries of anomalies have been<br />
determined.<br />
According to the δ 18 O, δ 2 H and δ 3 H isotope data, the hot and mineral waters in Cihanbeyli are<br />
meteoric origin. These are deep circulating waters and have long circulation time in underground.<br />
Key Words: Cihanbeyli, isotope, hot water, mineral water, hydrochemistry.<br />
1. GİRİŞ<br />
İnceleme alanı olan Konya-Cihanbeyli jeotermal sahası Konya ilinin 90 km kuzeyinde yer<br />
almaktadır (Şekil 1). Sahanın uydu görünümü ise Şekil 2 dedir. Bölge ile ilgili yapılan çalışmalar;<br />
Çemen ve diğ., (1999), Tuzgölü'nün batı kenarının Yeniceoba ve Cihanbeyli fay zonları ile<br />
sınırlandığını, Yeniceoba fay zonunun muhtemelen Sultanhanı fay zonu ile birleştiğini ileri<br />
sürmüşlerdir. Canik (1987), Yapalı çevresindeki sıcak ve mineralli sular ile Bolluk Gölü<br />
çevresindeki traverten konilerini incelemiştir. Dirik ve Erol (2000), Cihanbeyli'den geçen fayı<br />
Eskişehir-Sultanhanı fay sistemi içinde değerlendirmişler ve KB-GD doğrultulu bu fayın yüksek<br />
açılı normal fay bileşenli sağ-yanal doğrultu atımlı faylardan oluştuğunu ileri sürmüşlerdir. Koçyiğit<br />
(2000), Orta Anadolu'nun genel neotektonik özelliklerini ve depremselliğini inceleyerek Orta<br />
Anadolu'yu iki alt neotektonik bölgeye ayırmıştır. İnönü-Eskişehir Fay Zonu'nun doğu kesimini<br />
oluşturan, Cihanbeyli'den geçen KB gidişli fayı, önemli sağ yanal doğrultu atım bileşeni olan verev<br />
atımlı normal bir fay zonu olarak değerlendirmiştir. Aydemir ve Ateş (2005), Bölgedeki manyetik<br />
anomaliyi inceleyerek, KB-GD doğrultulu anomaliyi Sülüklü-Cihanbeyli-Gölören anomalisi olarak<br />
isimlendirmişlerdir. Gündoğan (1994), Bolluk Gölü ve çevresini jeolojik, mineralojik ve<br />
jeokimyasal açıdan incelemiştir. Yazar, Bolluk Gölü suyunun SO4 açısından zengin olduğunu,<br />
Bolluk Gölü'nden Tersakan ve Tuz Gölü'ne doğru gidildikçe göl suları ve diğer sülfatlı kaynakların<br />
SO4 değerinde belirgin bir azalma olduğunu, buna karşılık her üç göldeki ve kaynak sularındaki<br />
Na + /Cl - değerinin yaklaşık 0.60 gibi bir değerde sabitleştiğini, Bolluk Gölü çevresindeki<br />
volkanizmanın halen aktif olduğunu ve yeraltısuyuna SO4 iyonları verdiğini belirtmiştir. Ulu ve<br />
diğ. (1994), Cihanbeyli çevresinde yüzeyleyen temel kayalarını 'Bolkardağ Birliği' içerisine alarak<br />
değerlendirmişlerdir. Righi ve Cortesini (1959), Tuz Gölü havzasının stratigrafisi ve yapısal<br />
konumunu ayrıntılı olarak değerlendirmişlerdir. Erol (1969), Tuz Gölü havzasının 1/100.000<br />
ölçekte jeomorfoloji haritasını hazırlamıştır.<br />
Bu çalışma da, Cihanbeyli jeotermal sahasının geliştirilmesi ve potansiyelinin belirlenmesine<br />
yönelik çalışmalar yapılması amaçlanmıştır. Bu nedenle sahada 2006 ve 2007 yılları içersinde,<br />
detay jeotermal jeoloji etüt, hidrojeokimyasal incelemeler ve izotop çalışmaları yapılmıştır. Tüm<br />
çalışmaların sonucunda da sahada bir adet jeotermal araştırma sondajı yapılmıştır.<br />
2. YÖNTEM<br />
İnceleme alanının ayrıntılı jeolojik haritası yapılmış, sıcak ve soğuk su kaynak ve kuyularından<br />
izotop ve su kimyası numuneleri alınmıştır. Sıcaklık ve EC değerleri çıkış yerlerinde ölçülmüştür.<br />
Kimyasal analizler, MTA genel Müdürlüğü laboratuarlarında, izotop analizleri ise <strong>DSİ</strong> Teknik<br />
Araştırma ve Kalite Kontrol dairesi <strong>İzotop</strong> laboratuarlarında yapılmıştır.<br />
78
Hidrokimyasal analiz sonuçları çeşitli diyagramlar ile değerlendirilmiş olup sular köken ve<br />
rezervuar sıcaklıkları açısından yorumlanmıştır. Doğal (çevresel) izotoplardan trityum (δ 3 H) ile<br />
yeraltısuyunun akiferde dolaşım süreleri, oksijen-18 (δ 18 O) ve döteryum (δ 2 H) arasındaki ilişki ile<br />
kaynak sularının meteorik su çizgisine uyumlulukları, yüzey ve yeraltındaki buharlaşma durumları<br />
araştırılmıştır.<br />
3. İNCELEME ALANININ JEOLOJİSİ VE HİDROJEOLOJİSİ<br />
İnceleme alanında jeolojik olarak Mesozoyik ve Senozoyik yaşlı birimler bulunmaktadır. Temelde<br />
değişik boyutlarda bloklar içeren Üst Kretase yaşlı Koçyaka Formasyonu yer almaktadır. Temel<br />
birimin üzerine uyumsuz olarak Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı İnsuyu Formasyonu ile Çataltepe<br />
Andezitleri bulunmaktadır. Tüm birimleri Pliyo-Kuvaterner yaşlı Cihanbeyli ve Tuz gölü<br />
Formasyonları ile Travertenler uyumsuz olarak örterler (Şekil 3, 4). Sahada jeolojik olarak 600 km 2<br />
detay jeotermal etüt çalışması yapılmıştır.<br />
Şekil 1. İnceleme alanının yer bulduru haritaları.<br />
79
Şekil 2. İnceleme alanının uydu görünümü<br />
3.1. MESOZOYİK<br />
3.1.1. Koçyaka Formasyonu (Krük)<br />
Çeşitli tür ve boyutta bloklar içeren ofiyolitik birime Ulu ve diğ. (1994), Koçyaka Formasyonu ismi<br />
vermişlerdir. Birim, Kızılağıl Tepe (K29-c3) çevresinde yüzeyler. Çeşitli tür ve büyüklükte<br />
kuvarsit, serpantinit, çört, dunit, diyabaz, ince taneli gabro ve kireçtaşı blokları içerir. Blokların<br />
boyutu birkaç metreden birkaç kilometreye kadar değişir. Bloklar arasında matriks olabilecek bir<br />
seviye gözlenememektedir. Kızılağıl Tepe'nin yaklaşık 1 km KD'sundaki 1058 rakımlı tepede,<br />
kahverengi, kırmızımsı renklerdeki kuvarsit blokları, sert dişler oluşturacak şekilde oldukça<br />
belirgindir. Bu tepenin hemen güney yamacındaki serpantinit, diyabaz-gabro, radyolarit ve kireçtaşı<br />
bloklarının boyutları fazla değildir. Diyabaz-gabrolar, yeşil, yeşilimsi siyah, siyah; radyolaritler<br />
kırmızı; kireçtaşları ise beyaz, bej ve açık gri renklidir. Yer yer çok küçük alanlarda opalleşmeler<br />
gözlenir. Buradaki bir kireçtaşı bloğu içinde beyaz renkli kuvars çatlak dolgusu vardır. Bu dolgu<br />
yaklaşık olarak K60B doğrultuludur. Birim içerisindeki ayırtlanabilen bloklar, haritada<br />
gösterilmiştir ve Formasyon isimleri daha önceki isimler korunarak alınmıştır.<br />
Ulu ve diğ. (1994) görünür kalınlığını 500-1000 m olarak verdikleri birimin yaşını, önceki<br />
çalışmaları da değerlendirerek, Maestrihtiyen olarak belirtmişlerdir. Koçyaka Formasyonu, Özcan<br />
ve diğ.(1990)'nin Hatip Formasyonu ve Koçyaka Metamorfik ofiyolitli Karmaşığı, Droop ve diğ.<br />
(2005)'nin Altınekin Metamorfik Kompleksi ile deneştirilebilir.<br />
3.1.1.1. Ballıktepe Bloğu (TRJb)<br />
İlk kez Ulu ve diğ., (1994), Mesozoyik yaşlı kireçtaşı, mermer, dolomitik kireçtaşından oluşan bu<br />
birime Ballıktepe Formasyonu ismini vermişlerdir. Cihanbeyli'nin güneyindeki Bozdağ (K29-c3) ile<br />
Boluk Gölü'nün doğu kenarındaki Tütün ve Küçüktütün Tepelerde (K29-c3) yüzeylemektedir.<br />
Birim genel olarak beyaz, bej, açık gri renkli kireçtaşı, mermer ve koyu gri renkli dolomitik<br />
kireçtaşlarından oluşmaktadır. Bozdağ'ın kuzey eteklerinde pembe renkli kireçtaşlarında güzel<br />
klivajlar oluşturur. Bu tepe, ofiyolit içerisindeki büyük bir karbonat bloğu olarak<br />
değerlendirilmektedir. Birim Neojen yaşlı çökel kayalarla örtülür. Ulu ve diğ., (1994) Formasyonun<br />
kalınlığını 800 m olarak vermiştir. Özcan ve diğ. (1990), Ballıktepe Bloğu'nun metamorfik olmayan<br />
eşdeğeri Loras Formasyonu içinden derledikleri örneklerde Alt Anisiyen-Üst Jura (Malm) yaş<br />
80
aralığını veren fosiller bulmuşlardır. Ulu ve diğ. (1994)'de birimin yaşını Orta Triyas-Üst Jura<br />
olarak kabul etmişlerdir. Ballıktepe Formasyonu Özcan ve diğ. (1990)'nin 'Loras Kireçtaşı' ile, Eren<br />
(2000)'nin Nuras fomasyonu ile deneştirilebilir.<br />
3.1.1.2. Andıklıktepe Kireçtaşı Bloğu (Ka)<br />
İlk olarak Ulu ve diğ., (1994) bu ismi kullanmışlardır. Cihanbeyli ilçesinin güneyindeki Bozdağ'ın<br />
(K29-c3) eteklerinde, Bozdağ'ın batısındaki Kızılağıl Tepe'den başlayarak batıya doğru devam<br />
eden tepelerde yüzeylemektedir.<br />
Birim, kırmızı-pembe renkli pelajik rekristalize kireçtaşı, yeşilimsi renkli şeyl, meta silttaşı, çört<br />
yumrulu ve arabantlı kireçtaşları ile sarı-şarabi renkli pelajik kristalize kireçtaşlarından meydana<br />
gelmektedir.<br />
Bozdağ'ın kuzey yamaçlarında, en altta gri renkli kireçtaşı, dolomitik kireçtaşı, onun üzerinde çört<br />
yumruları içeren, pembe-kırmızı renkli mikritik kireçtaşı ve en üstte de sarı, kırmızı renkli<br />
kalkşistlerden oluşmuştur. Alttaki çörtler beyaz renklidir. Kırmızı renkli kireçtaşları içerisinde, çok<br />
sınırlı bir alanda, Ballıktepe Bloğu’na ait, beyaz, bej renkli çakıllar gözlenmektedir. Bu seviyeler<br />
pembe renkli çört yumruları da içerir. Kalkşistlerin ise yanal olarak devamlılığı yoktur. Batıya<br />
doğru incelerek kaybolur. Kalkşistlerin olmadığı yerlerde kırmızı renkli kireçtaşının üzerine<br />
Ballıktepe Bloğu'na ait birimler gelir. Tabaka eğimleri güneye doğru olduğundan, Ballıktepe<br />
Bloğu’nun altındaymış gibi görünür. Birim orta-kalın-çok kalın tabakalı olup görünür kalınlığı 30-<br />
40 m civarlarındadır.<br />
Ulu ve diğ.,(1994)'nin 200 metre kalınlıkta olduğunu belirttiği birimin, altındaki Ballıktepe ve<br />
üstündeki Koçyaka Formasyonu ile geçişli olduğunu belirtir. Ancak bu çalışmada, Formasyonun<br />
ofiyolit içerisindeki büyük bloklar olduğu gösterilmiştir.Üzeri Neojen yaşlı çökel kayalarla örtülür.<br />
Özcan ve diğ., (1990), bu Formasyonun metamorfik olmayan eşdeğeri olan Midostepe Formasyonu'<br />
içinde buldukları fosillere göre birimin yaşı Berriasiyen'den Üst Kampaniyen-Alt Meastrihtiyen'e<br />
kadar devam etmektedir. Ulu ve diğ., (1994) de birimin yaşını Berriasiyen-Alt Maestrihtiyen olarak<br />
vermişlerdir. Andıklıktepe Formasyonu, Özcan ve diğ., (1990)'nin Midostepe Formasyonu ve Eren<br />
(2000)'nin Karasivri Formasyonu ile deneştirilebilir.<br />
81
Şekil 3. İnceleme alanının jeoloji haritası<br />
82
Şekil 4. İnceleme alanının stratigrafik dikme kesiti<br />
3.2. Senozoyik<br />
3.2.1. Çayraz Formasyonu (Teç)<br />
Birim, inceleme alanı dışında Kırkışla köyünün yaklaşık 7 km GB'sında (L29-b1), 3 km 2 lik bir<br />
alanda yüzeylemektedir. Formasyon, genel olarak kireçtaşı, kil ve karbonatlı killerden oluşur.<br />
Kireçtaşı sarımsı, pembemsi, beyaz, açık gri renkli, yer yer çörtlü, bolca nummulit fosillidir. Büyük<br />
lamelli parçaları da vardır. Bazen orta-kalın tabakalı, bazen de masif görünümlüdür. Karbonatlı<br />
killer ise, yeşilimsi renkli olup, kolayca dağılır. Elle kolaylıkla ufalanabilir. Bu kesimlerde yüzeyde<br />
bol miktarda nummulit dağılmış halde görülür.<br />
Çalışma alanı içerisinde tabanı görülmeyan birim, temel kayalar üzerine uyumsuzlukla oturur (Ulu<br />
ve diğ., 1994). Formasyon, İnsuyu Formasyonu tarafından uyumsuzlukla örtülür. Birimin yaşı Ulu<br />
ve diğ. (1994) tarafından Orta-Üst Lütesiyen (Eosen) olarak verilmiştir.<br />
3.2.2. İnsuyu Formasyonu (Tmi)<br />
İlk olarak Ulu ve diğ.(1994), İnsuyu Deresi'ne atfen bu ismi kullanmışlardır. İnsuyu deresi<br />
çevresinde, Boluk Gölü'nün etrafında ve Karadağ'ın güney kesimlerinde, yaklaşık olarak 60 km<br />
83<br />
2 lik<br />
bir alanda yüzeyler. Birim, taban kesimlerinde, kahverengi, kırmızı renkli alüvyal çökellerle başlar,<br />
üste doğru gölsel kırıntılı çökeller ve kireçtaşları ile devam eder. Bu birimler yanal ve düşey yönde
geçişlidir. Kireçtaşları, beyaz, bej, krem renkli, orta kalın tabakalı, erime boşluklu ve mikritik olup<br />
erime boşlukları yer yer kalsit dolguludur. Zaman zaman da gastropod fosillerine rastlanır.<br />
Tabakalar, yatay veya yataya yakındır. İnsuyu Dere'si çevresinde kırmızı renkli kırıntılılar<br />
hakimdir. Bunların üzerine ise karbonatlar gelir. Daha güneyde Boluk Gölü'nün doğu ve batı<br />
kenarında ise yeşilimsi beyaz renkli jipsli killer yer alır. Bunlar oldukça yumuşak olup bazen el ile<br />
dağılabilir. Bu seviyenin üzerinde ise kireçtaşı, kumlu kireçtaşı seviyeleri bulunur. İnsuyu<br />
Formasyonu, altındaki Çayraz Formasyonu ve daha yaşlı birimler üzerine uyumsuzlukla gelmekte<br />
olup Cihanbeyli Formasyonu tarafından uyumsuzlukla örtülür.<br />
Ulu ve diğ. (1994), birimin yaşını Orta Miyosen sonu-Alt Pliyosen olarak kabul etmiştir.<br />
Formasyon, değişik araştırmacılar tarafından farklı isimler altında incelenmiştir. İnsuyu<br />
Formasyonu, Özcan ve diğ. (1990)'nin Dilekçi Formasyonu ile deneştirilebilir.<br />
3.2.3. Çataltepe Andeziti (Tplç)<br />
Çalışma alanı içerisinde Karadağ (K29-c3), Çatal Tepe (L30-a1) ve Sivri Tepe'de (L30-a1),<br />
yaklaşık 1 km 2 lik bir alanda yüzeyleyen birim, Ulu ve diğ. (1994) tarafından bu isimle<br />
adlandırılmıştır. Andezitler, kahverengi, kırmızımsı kahverengi olup, porfirik doku özelliği gösterir.<br />
Hamur içerisinde plajiyoklas kristalleri fenokristaller olarak bulunur. Çalışma alanı içerisinde<br />
volkanik dom şeklinde görülürler.<br />
İnsuyu Formasyonu'nu kesen bu volkanitler, Tuz Gölü Formasyonu tarafından uyumsuzlukla<br />
örtülmüşlerdir. Ulu ve diğ. (1994) birime, Üst Miyosen-Pliyosen yaşını vermiştir.<br />
3.3. Pliyo-Kuvaterner<br />
3.3.1. Cihanbeyli Formasyonu (Pl-Qc)<br />
Kahverengi kırıntılılar ile çakıltaşı ve çakıllı kireçtaşından oluşan birim Ulu ve diğ. (1994)<br />
tarafından Cihanbeyli Formasyonu adı altında incelenmiştir. <strong>Genel</strong>de çalışma alanının batı<br />
kesimlerinde olmak üzere, yaklaşık olarak 100 km 2 lik bir alanda yüzeyler.<br />
Çakıllar polijenetik kökenli olup matriks kumtaşı ve karbonatdan oluşur. Yer yer tane destekli<br />
görünüm sunar. Taneler iyi yuvarlaklaşmış olup mermer, kireçtaşı, ofiyolit ve İnsuyu<br />
Formasyonu’na aittir. Çakıl boyutu nadiren 10 cm’yi aşar. Birim, yatay veya yataya yakın, ortakalın<br />
tabakalıdır. Çapraz tabakalanmalar da gözlenir. Çakıltaşları, yanal ve dikey olarak kumtaşına<br />
geçer. Kumtaşları içeririnde de çakıl boyutlu malzemeler yer alabilir. <strong>Genel</strong>de boz renkli olan<br />
kumtaşları, İnsuyu Deresi çevresinde kahverenklidir. İnsuyu Deresi ve Cihanbeyli ilçesinin hemen<br />
batısındaki alanda çok gevşek tutturulmuş olup elle dağılabilir. Birimin üst seviyelerini, çakıllı<br />
kireçtaşı oluşturur. İçerisindeki çakıllar polijenetik kökenli olup, ofiyolitik çakıllar, matrikse göre<br />
daha dayanıklı olduğundan, küçük çıkıntılar yaparlar.<br />
Cihanbeyli Formasyonu, altındaki İnsuyu Formasyonu üzerine uyumsuzlukla gelir. Birim yanal ve<br />
düşey olarak Kuvaterner yaşlı Tuzgölü Formasyonuna geçer. Birim, çalışma alanının güney<br />
kesimlerinde ince iken, kuzey kesimlerinde ise daha kalındır.Ulu ve diğ. (1994), birimin yaşını<br />
Pliyo-Kuvaterner olarak vermişlerdir.<br />
3.3.2. Tuzgölü Formasyonu (Qtu)<br />
Ulu ve diğ. (1994), İnceleme sahası içindeki Kuvaterner birimlerini Tuzgölü Formasyonu adı<br />
altında incelemişlerdir. Birim, çalışma alanının genellikle doğu kesimlerinde, geniş bir alanda<br />
yüzeyler.<br />
Birim,çakıl, kum, silt, CO3'lı kum ve siltler, CO3 seviyeleri ile jipsli killerden oluşur. Jipsler beyaz<br />
ve sarı renklerde merceksi yaygılar olarak görülür. Birim, İnsuyu Formasyonu ve diğer yaşlı<br />
birimler üzerinde uyumsuz olarak yer alır. Tuzgölü Formasyonu, Cihanbeyli Formasyonu ile yanal<br />
84
ve düşey yönde geçişlidir. Birim içinden yaş verecek herhangi bir fosil bulunamamış olup, yaşı<br />
Pliyo-Kuvaterner olarak kabul edilebilir (Ulu ve diğ., 1994).<br />
3.3.3. Travertenler (Qtr)<br />
Çalışma alanında, Bolluk Gölü'nün doğu ve kuzey kesimlerinde koni şeklinde gözlenir. Traverten<br />
konilerinin doğu kenarındakilerin doğrultusu göle paralel olup birkaç tanesi de göl içerisinde<br />
bulunmaktadır. Üst tarafları dairesel veya elipsoidal kesik koni şeklindedir. Bu traverten konilerinin<br />
içi çoğunlukla toprakla, çok az bir kısmı ise suyla doludur. Boyutları birkaç metreden, birkaç yüz<br />
metreye kadar değişir. Daha önceki araştırmacılar tarafından sayılarının 60 kadar olduğu belirtilen<br />
(Gündoğan, 1994) konilerden yaklaşık olarak kırk kadarının yeri (Şekil 5) tarafımızdan belirlenip<br />
haritalanmıştır. Traverten konileri Kuvaterner-Güncel yaşlıdır.<br />
3.2. Tektonik<br />
Neotektonik dönemde bölgede değişik karakterlerde tektonik yapılar gelişmiştir. Bunlar, normal ve<br />
doğrultu atımlı faylar şeklindedir.<br />
Çalışma alanı ve çevresinde jeotermal açıdan en önemli fay kabaca KB-GD doğrultulu Bollukgölü<br />
fayıdır. Bu fay Bozdağ’ın kuzey etekleri, Bolluk Gölü, Küçüktütün Tepe ve Karadağ’ın kuzey<br />
kenarı boyunca uzanmakta olup eğim atımlı normal fay karakterindedir. Bollukgölü fayının KD<br />
bloğu, diğer bloğa göre düşmüştür. Bölgedeki sıcak suların çoğunluğu ile Bolluk Gölü kuzey<br />
kenarında gözlenen traverten konilerinin oluşumunun bu fayla ilişkili olduğu düşünülmektedir.<br />
Sahada ayrıca Bolluk Gölü’nün doğu ve batı kenarında da yaklaşık KKD-GGB doğrultulu eğim<br />
atımlı normal faylar bulunmaktadır. Bolluk Gölü, bu fayların oluşturduğu graben içerisinde<br />
gelişmiştir. Özellikle doğu kenarındaki sıcak sular ve traverten konilerinin oluşumu, Gölün<br />
doğusunu sınırlayan fayla ilişkilidir.<br />
Yine Karadağ çevresinde K-G ve KD-GB doğrultulu muhtemel faylar bulunmaktadır. Bunlar da<br />
eğim atımlı normal fay karakterinde olup, doğudaki bloklar düşmüştür. Karadağ güneyi ve<br />
batısındaki sondajlardan çıkan sıcak suların da bu faylarla ilişkili olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Bunların dışında sıcak suların gelişiminde fazla etkisi olmayan ancak bölgenin önemli yapısal<br />
unsurları olduğu için, jeolojik gelişimini etkileyen üç önemli fay daha vardır. Bunlar, İnsuyu fayı,<br />
Karatepeyayla fayı ve Tersakangölü fayıdır. Adını, çalışma alanı dışındaki İnsuyu Köyü’nden alan<br />
İnsuyu fayı KBB-GDD doğrultulu olup, güney bloğu düşen, eğim atımlı normal fay karakterindedir.<br />
İnsuyu deresi boyunca Cihanbeyli ilçesinin içine kadar uzanan ve burada Karatepeyayla fayı ile<br />
kuzeye doğru atılan fayın Tersakangölü fayı olarak devam ettiği düşünülmektedir. Karatepeyayla<br />
fayı Cihanbeyli ilçesinden başlayarak KD yönünde devam eder ve sol yönlü doğrultu atımlı fay<br />
özelliğindedir. Tersakangölü fayı, Tersakangölü’nün D-KD kenarını sınırlayan ve KB-GD<br />
doğrultusu boyunca uzanan bir faydır. Eğim atımlı normal fay özelliğinde olup, batı bloğu<br />
düşmüştür.<br />
4. KAYAÇLARIN HİDROJEOLOJİK ÖZELLİKLERİ<br />
Çalışma sahası ve çevresinde yer alan birimlerden Koçyaka Formasyonuna ait serpantinitler<br />
geçirimsiz, Ballıktepe ve Andıklıtepe Bloğu’na ait kireçtaşı seviyeleri ile kuvarsitler çatlaklı ve<br />
kırıklı yapılarından dolayı geçirimlidirler. Temel birimlerin üzerine uyumsuzlukla gelen Eosen yaşlı<br />
Çayraz Formasyonu, Miyosen-Pliyosen yaşlı İnsuyu Formasyonu’na ait birimlerden gevşek<br />
tutturulmuş çakıltaşı, kumtaşı ve killi kireçtaşı seviyeleri geçirimli, siltli seviyeler yarı geçirimli,<br />
killi seviyeleri ise geçirimsizdir. Çataltepe Andezitleri de kırıklı yapılarından dolayı geçirimlidirler.<br />
Pliyo-Kuvaterner yaşlı Cihanbeyli Formasyonunu ile Tuzgölü Formasyonunun kireçtaşı ve çakıllıkumlu<br />
seviyeleri geçirimli, siltli ve killi seviyeleri ise geçirimsizdir. Kuvaterner yaşlı yamaç<br />
85
molozu, alüvyonlar ve travertenler de geçirimli olup alüvyonlar, soğuk sular için akifer<br />
özelliğindedir.<br />
5. HİDROJEOKİMYASAL DEĞERLENDİRME<br />
Cihanbeyli Jeotermal sahasında, Bolluk Gölü, Bozdağ ve çevresinde tespit edilebilen sıcaklıkları<br />
13.7-47.7 °C arasında değişen toplam 105 adet kuyu, sıcaklıkları 21-47.7 °C arasında değişen<br />
toplam 55 adet kuyu (Şekil 6) ile 3 adet kaynak vardır. Kuyuların derinlikleri 30-220 m arasındadır.<br />
Kuyuların çoğunluğu yöre halkı tarafından pancar sulama amaçlı açılmıştır. Alkim A.Ş. ye ait 8<br />
adet kuyu artezyen olup diğer kuyuların tümü pompayla üretim yapmaktadır.<br />
İnceleme alanındaki sıcak su, kaynak ve kuyuların yerleri ve fiziksel parametreleri (Sıcaklık, EC,<br />
debi) kuyu ve kaynak başında tespit edilmiş olup analizler için gerekli numuneler (su kimyası,<br />
izotop, petrografik) alınmıştır. Kimyasal analiz sonuçları Tablo 1’ de verilmiştir.<br />
Cihanbeyli jeotermal alanında bulunan sulardan; sığ derinlikli(30m) soğuk su kuyusunun (G-1K)<br />
toplam mineralizasyon değeri 1117.9 mg/l olup, Ca-Mg, HCO3-SO4 lı sular sınıfındadır. Derin olan<br />
(170m) soğuk su kuyusunun (CB-7K) toplam mineralizasyon değeri ise 901.5 mg/l olup, Ca-Mg,<br />
Cl-HCO3-SO4 lı sular sınıfındadır. Sıcak su kuyularının toplam mineralizasyon değerleri 3136-<br />
4496.4 mg/l arasında olup, Ca-Mg-Na, SO4-HCO3-Cl lu sular sınıfındadırlar. Mineralli su<br />
kaynaklarının ise toplam mineralizasyon değerleri 4550.1-4788.1 mg/l arasında olup, Ca-Mg-Na,<br />
SO4-Cl-HCO3 lı sular sınıfındadırlar.<br />
Tablo 1. Cihanbeyli sahasından alınan numunelerin kimyasal analiz sonuçları.<br />
RUMUZ AD K + Na + NH4 + Ca 2+ Mg 2+ B Li + SiO2 HCO3 - CO3 2- SO4 2- Cl - F - Br - pH<br />
86<br />
EC<br />
(µS/cm)<br />
T.Sertlik<br />
(oA)<br />
CK-1K S.Sarı 20.7 201 >0.1 433 217 1.0 0.3 22 692
4280000<br />
4275000<br />
4270000<br />
4265000<br />
4260000<br />
Sigircik<br />
Ziyaret T.<br />
Kirkisla<br />
Kizilagil T.<br />
CIHANBEYLI<br />
Bozdag<br />
Topkale T.<br />
Karadag<br />
Yapali<br />
Hüyükkuyu<br />
4255000<br />
36485000 36490000 36495000 36500000<br />
Karatas T.<br />
Günyuzu<br />
4280000<br />
4275000<br />
4270000<br />
4265000<br />
4260000<br />
Hüyükkuyu<br />
4255000<br />
Şekil 5. İnceleme alanındaki traverten koni yerleri Şekil 6. İnceleme alanındaki kuyu yerleri<br />
Cihanbeyli jeotermal alanında bulunan suların kalsiyum denge diyagramı değerlendirmesine göre,<br />
sığ soğuk su kuyusu hariç hemen hemen tüm sular kabuklaştırıcı özelliğindedir.<br />
Cihanbeyli jeotermal sahasındaki sıcak ve soğuk suların kimyasal özelliklerinin belirlenmesi<br />
amacıyla Schoeller diyagramıyla değerlendirmeler yapılmıştır. Yarı logaritmik Schoeller<br />
diyagramına göre (Şekil 7), Cihanbeyli sahasındaki sıcak suların iyon dizilimi katyonlarda rCa ><br />
rMg >r(Na + K)> ; anyonlarda rSO4>r(HCO3+CO3)>rCl dur.<br />
Soğuk su kuyularının iyon dizilimi ise, sığ kuyuda katyonlarda rCa > rMg >r(Na + K); anyonlarda<br />
r(HCO3+CO3)> rSO4>rCl dur. Derin kuyuda ise r(Na + K)> rMg> rCa ; anyonlarda rCl><br />
rSO4>r(HCO3+CO3) dır. Derin soğuk su kuyusunda bulunan yüksek değerdeki Cl iyonu muhtemel<br />
sahadaki evaporitik ortamla ilişkilidir. Mineralli su kaynaklarının iyon dizilimi katyonlarda rCa ><br />
rMg >r(Na + K)> ; anyonlarda rSO4> rCl >r(HCO3+CO3) dır.<br />
Yine yarı logaritmik Schoeller diyagramına göre, Cihanbeyli sahasında bulunan sulardan soğuk su<br />
kuyuları dışındaki sular aynı kimyasal karekterleri göstermekte olup ayni kökenlidir. Soğuk sular<br />
ise derinliklerine bağlı olarak farklı kimyasal özellik göstermektedir.<br />
Klorür izokontur haritasına göre (Şekil 8), alanda bulunan yeraltı sularının akış yönü kuzey ve<br />
güney-batıdan doğuya doğru olmakta, klorür ve toplam mineralizasyonca büyük ölçüde<br />
zenginleşmektedir. Bu saptama sahanın besleme bölgesinin kuzey ve güney batı olduğunu ortaya<br />
koymaktadır. Yine sahadaki suların sıcaklık değerlerindeki artışına bağlı olarak EC ve SiO2<br />
değerlerinde de artış olduğu EC ve SiO2 dağılım haritalarından (Şekil 9) görülmektedir. Şekiller<br />
incelendiğinde sahada sıcaklık değerlerinin yüksek olduğu yerlerde, Cl, EC ve SiO2 değerlerinin de<br />
yüksek olduğu görülmektedir.<br />
Cihanbeyli sahasındaki suların jeotermometre kullanımına uygunlukları Na-K-Mg üçgen<br />
diyagramında incelenmiş (Giggenbach, 1991) ve olgun olmayan sular grubunda yer aldıkları<br />
belirlenmiştir. Jeotermometrelerden kuvars jeotermometreleri uygun rezervuar sıcaklıkları<br />
vermiştir. Buna göre yapılan hesaplamalarda rezervuar sıcaklığı 60-70 o C arasında bulunmuştur<br />
(Şekil 10).<br />
87<br />
Sigircik<br />
Ziyaret T.<br />
104<br />
105<br />
Kirkisla<br />
58<br />
2<br />
53<br />
48<br />
106<br />
1 59<br />
Kizilagil T.<br />
107 47<br />
70<br />
68<br />
91<br />
29 17<br />
56<br />
60 57 92<br />
86<br />
108<br />
6289<br />
49<br />
5<br />
30<br />
75<br />
CIHANBEYLI<br />
79<br />
90 81<br />
Bozdag<br />
41<br />
6<br />
9<br />
7<br />
8<br />
1011<br />
12<br />
13<br />
43<br />
42<br />
1514<br />
16<br />
84<br />
80<br />
19 27<br />
21<br />
28<br />
25<br />
18 85<br />
Karadag<br />
32<br />
69 35<br />
9552<br />
5436<br />
26<br />
78<br />
46<br />
24<br />
4<br />
34 23<br />
96 6765<br />
37 51<br />
33<br />
103<br />
83<br />
82<br />
45 44<br />
93<br />
Topkale T.<br />
Yapali<br />
39<br />
6420<br />
97<br />
101<br />
63<br />
3 31<br />
38<br />
22<br />
72<br />
73<br />
66 55<br />
50<br />
6171<br />
40<br />
76 77<br />
94<br />
87<br />
102 98<br />
99<br />
88<br />
100<br />
36485000 36490000 36495000 36500000<br />
Karatas T.<br />
Günyuzu
4274000<br />
4272000<br />
4270000<br />
4268000<br />
4266000<br />
4264000<br />
4262000<br />
4260000<br />
meq/l<br />
100<br />
10<br />
1<br />
Ca<br />
Mg<br />
Na+K<br />
Şekil 7. Sahadaki suların Yarı-Logaritmik Schoeller Diyagramı.<br />
Kizilagil T.<br />
Bozdag<br />
36492000 36494000 36496000 36498000<br />
SO4<br />
Karadag<br />
88<br />
Cl<br />
HCO3+CO3<br />
H.BAYHAN<br />
M.KARACA<br />
A.KAYA<br />
S.SARI<br />
K.TEMİZKAN<br />
N.KILIÇ<br />
H.M.BOZDAĞ<br />
H.YILDIRIM<br />
R.KORKUSUZ<br />
S.KOÇYİĞİT<br />
M.ABAY<br />
İ.ALTUNTAŞ<br />
H.YAPALI<br />
K.ERASLAN<br />
Alkim<br />
Kaynak<br />
Traverten konisi<br />
M.GÜZEL<br />
KC-1<br />
Şekil 8. Sahadaki suların Klorür(Cl) dağılım haritası(Değerler mg/l cinsindendir).<br />
580<br />
560<br />
540<br />
520<br />
500<br />
480<br />
460<br />
440<br />
420<br />
400<br />
380<br />
360<br />
340<br />
320<br />
300<br />
280<br />
260<br />
240<br />
220<br />
200<br />
180<br />
160<br />
140<br />
120<br />
100<br />
80<br />
60
4274000<br />
4272000<br />
4270000<br />
4268000<br />
4266000<br />
4264000<br />
4262000<br />
4260000<br />
4258000<br />
Ziyaret T.<br />
Kirkisla<br />
Kizilagil T.<br />
Bozdag<br />
(a) (b) (c)<br />
Şekil 9. Sahadaki suların EC (a), Sıcaklık (b) ve SiO2 (c) dağılım haritalarının karşılaştırılması<br />
140<br />
120<br />
100<br />
80<br />
60<br />
40<br />
20<br />
0<br />
-20<br />
-40<br />
-60<br />
Karadag<br />
Yapali<br />
36486000 36488000 36490000 36492000 36494000 36496000 36498000 36500000<br />
4274000<br />
4272000<br />
2400<br />
Ziyaret T.<br />
2300<br />
4270000<br />
2200<br />
2100<br />
20004268000<br />
1900<br />
1800<br />
17004266000<br />
1600<br />
1500<br />
14004264000<br />
Kirkisla<br />
1300<br />
1200<br />
1100<br />
4262000<br />
1000<br />
900<br />
4260000<br />
800<br />
700<br />
600 4258000<br />
500<br />
400<br />
4256000<br />
4254000<br />
Kizilagil T.<br />
36486000 36490000 36494000 36498000 36502000<br />
1 2 3 4 5 6<br />
1- Amorf silika, Fournier, 1977<br />
2- Alfa Kristobalit, Fournier, 1977.<br />
3- Beta Kristobalit, Fournier, 1977.<br />
4- Kalsedon, Fournier, 1977.<br />
5- Kuvars, Fournier, 1977.<br />
6- Kuvars buhar kaybı, Fournier, 1977.<br />
Şekil 10. Sahadaki suların jeotermometre grafiği<br />
Bozdag<br />
Topkale T.<br />
Karadag<br />
Yapali<br />
89<br />
4274000<br />
4272000<br />
48<br />
46 Kizilagil T.<br />
44<br />
424270000<br />
40<br />
38<br />
36<br />
344268000<br />
32<br />
30<br />
28<br />
264266000<br />
24<br />
22<br />
20<br />
184264000<br />
16<br />
14<br />
12<br />
104262000<br />
8<br />
6<br />
4260000<br />
Bozdag<br />
Karadag<br />
36492000 36494000 36496000 36498000<br />
ALKİM<br />
H.BAYHAN<br />
H.M.BOZDAĞ<br />
H.YAPALI<br />
H.YILDIRIM<br />
İ.ALTUNTAŞ<br />
K.ERASLAN<br />
K.TEMİZKAN<br />
KAYNAK SUYU<br />
M.ABAY<br />
M.KARACA<br />
N.KILIÇ<br />
R.KORKUSUZ<br />
S.KOÇYİĞİT<br />
S.SARI<br />
80<br />
76<br />
72<br />
68<br />
64<br />
60<br />
56<br />
52<br />
48<br />
44<br />
40<br />
36<br />
32<br />
28<br />
24<br />
20
5.1. <strong>İzotop</strong> Verilerinin Değerlendirilmesi<br />
Cihanbeyli sahasında bulunan sıcak suların kökeninin lokal meteorik çizgiye olan konumlarının<br />
ortaya konulması ve geçirdiği proseslerin saptanması amacıyla alanda izotop örneklemeleri<br />
yapılmıştır. <strong>İzotop</strong> analizi yaptırılan kaynaklar koordinatları ile birlikte Tablo 2’de görülmektedir.<br />
Tablo 2. Seçilen su noktalarına ait izotop değerleri.<br />
Örnekleme<br />
Tarihi<br />
Örnek<br />
Adı<br />
Pafta<br />
Sağa<br />
(Y)<br />
Yukarı<br />
(X)<br />
90<br />
Kot<br />
(Z)<br />
EC<br />
(µS/<br />
cm)<br />
δ 18O<br />
(‰,SMOW)<br />
Döteryum Trityum<br />
(‰,SMOW) (T.U.)<br />
07.09.2006 CNK-1 K29-c3 3691524 4272026 1000 1573 -10.45 -75.39 1.1±0.7<br />
13.09.2006 CT-1 K29-c3 3696200 4268065 945 933 -9.42 -68.45 0.6 ±0.75<br />
14.09.2006 AKÇ-1 3690081 4233221 1129 623 -11.4 -84.50 8.1 ±1<br />
15.09.2006 CMK-1 K29-c3 3693234 4270424 980 1079 -10.35 -74.25 0 ±0.7<br />
15.09.2006 CKT-1 K29-c3 3693624 4268295 958 1165 -10.22 -73.74 1.55 ±0.8<br />
15.09.2006 CA-1 K29-c3 3694511 4264339 943 1311 -10.26 -72.54 0 ±0.7<br />
15.09.2006 CMA-1 K29-c3 3695946 4261438 973 1353 -10.18 -75.73 2.2 ±0.8<br />
15.09.2006 CHB-1 K29-c3 3697641 4260729 981 1484 -10.23 -76.80 0 ±0.85<br />
16.09.2006 CHY-1 K29-c3 3697811 4264967 965 1436 -10.18 -77.83 1.85 ±0.8<br />
19.09.2006 CMG-1 K29-c3 3690659 4274501 1010 680 -11.63 -89.84 0 ±0.7<br />
Cihanbeyli sahasındaki suların δ 18 O-δD diyagramı üzerindeki dünya meteorik su doğrusu ile Doğu<br />
Akdeniz meteorik su doğrusuna göre konumları, meteorik kökenli olduklarını göstermektedir (Şekil<br />
11). Ayrıca suların duraylı izotoplarından Oksijen-18 bakımından zenginleşme görülmemektedir.<br />
δ 2 D (% o S MOW)<br />
40<br />
20<br />
0<br />
-20<br />
-40<br />
-60<br />
-80<br />
-100<br />
-120<br />
-16 -14 -12 -10 -8 -6 -4 -2 0<br />
δ 18 O (% o S MOW)<br />
Şekil 11. Sahadaki suların δ 18 O-δD diyagramı<br />
C NK -1<br />
C T-1<br />
AK Ç -1<br />
C MA-1<br />
C HB -1<br />
C K T-1<br />
C MK -1<br />
C A-1<br />
C HY -1<br />
C MG -1<br />
G MWL<br />
DAMWL
Cihanbeyli sahasındaki suların beslenme yükseltileri ve akifer içinde kalış süreleri arasındaki<br />
ilişkiyi yansıtan δ 18 O- 3 H diyagramına göre (Şekil 12) ise, sahadaki soğuksu ve sıcaksu kuyuları ile<br />
mineralli kaynakların Trityum değerleri aralıklarının 0-2.2 TU arasında olması bu suların genel<br />
olarak derin dolaşımlı ve yeraltında uzun kalış süresine sahip olduklarını gösterir. Bu da bize sıcak<br />
ve soğuk mineralli suların nükleer denemeler öncesi (1952 öncesi) yağışlardan beslenen sular ve 50<br />
yıldan daha yaşlı olduğunu göstermektedir. AKÇ-1 nolu çeşme kaynağı ise, trityum değerinin 8.1<br />
TU. olması nedeniyle diğer sulara göre sığ dolaşımlı ve yeraltında kalış süreleri kısa olan sular olup<br />
genç yağış sularından oluşan 5-10 yıllık güncel sulardır.<br />
Yeraltısuyu dolaşım derinliği<br />
Kalış süresi<br />
Beslenme alanı yükseltisi<br />
δ 18 O (%o SMOW)<br />
Şekil 12. Sahadaki suların δ 18 O-δ 3 H diyagramı<br />
6. JEOTERMAL KAYNAKLARIN OLUŞUM MODELİ<br />
Cihanbeyli Jeotermal sahasında, Bolluk Gölü, Bozdağ ve çevrelerinde tespit edilebilen toplam 105<br />
adet kuyu ile 3 adet kaynak vardır. Kuyuların derinlikleri 30-220 m arasında olup sıcaklıkları 13.7-<br />
47.7 o C dir. Kuyuların çoğunluğu yöre halkı tarafından sulama amaçlı açılmıştır. Alkim A.Ş. ye ait<br />
8 adet kuyu artezyen olup diğer kuyuların tümü pompayla üretim yapmaktadır.<br />
Sahada yapılan jeoloji, hidrojeokimya ve jeofizik çalışmaların sonucunda olumlu jeotermal veriler<br />
elde edilmiştir. Cihanbeyli jeotermal sahasında 2007 yılı içersinde de potansiyeli belirlemeye<br />
yönelik bir adet araştırma sondajı yapılmıştır.<br />
Cihanbeyli jeotermal sahasında ortaya çıkarılan jeotermal bulgular, sahada jeotermal sistemin ısı<br />
kaynağı olduğu düşünülen Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı volkanizmanın (Karadağ andezit<br />
volkanizması) (ana baca ve tali bacaları olan, yayılım alanı yaklaşık 12 km çapında olan küçük<br />
ölçekli polijenetik bir asidik volkanizma) magma köklerinin veya magma odalarının sıcaklığını<br />
koruduğunu göstermektedir.<br />
Sistemin ana rezervuarını Koçyaka Formasyonu içersindeki fay zonu oluşturmaktadır. Ayrıca<br />
Koçyaka Formasyonu’na ait erime boşluklu kireçtaşı blokları, kuvarsitlerin çatlaklı seviyeleri,<br />
İnsuyu Formasyonuna ait kireçtaşları ile volkanitler de rezervuar kaya özelliğindedir. Jeotermal<br />
91
sistemin örtü kayasını ise İnsuyu, Cihanbeyli ve Tuzgölü Formasyonunun killi seviyeleri<br />
oluşturmaktadır (Şekil 13). Sahanın beslenme yönü ise bölgenin G ve KB kesimlerinden olduğu<br />
düşünülmektedir.<br />
Şekil 13. Cihanbeyli jeotermal sahası şematik jeotermal modeli.<br />
7. SONUÇLAR<br />
Cihanbeyli jeotermal sahasında, jeolojik çalışma olarak 600 km 2 detay jeotermal etüt çalışması<br />
yapılmıştır.<br />
Cihanbeyli jeotermal sahasında yapılan etütlerin yanı sıra hidrojeokimyasal numuneler alınarak<br />
jeokimyasal değerlendirmeler yapılmıştır.<br />
Jeoloji çalışmalarında, sahanın genel litostratigrafik istifi çıkarılmış, tektonik özellikleri belirlenmiş<br />
ve jeotermal oluşum modeli ortaya konmuştur.<br />
Cihanbeyli Jeotermal sahasında birbirinden farklı kimyasal özellikler gösteren soğuk, sıcak ve<br />
mineralli suların toplam mineralizasyonları 901.5 mg/l ile 4788.1 mg/l arasında değişmektedir.<br />
Sahadaki sıcak sular, Ca-Mg-Na, SO4-HCO3-Cl lu sular sınıfındadır.<br />
92
Alınan numunelerin analiz sonuçlarına göre yapılan jeotermometre hesapları, rezervuar sıcaklığının<br />
60-70 °C arasında olabileceğini göstermektedir. Sahada yapılan sondajda da bu sıcaklık değerlerine<br />
yakın sıcaklık elde edilmiştir.<br />
Cihanbeyli jeotermal sahasındaki sular izotop sonuçlarına göre meteorik kökenli olup sıcak ve<br />
mineralli sular genel olarak derin dolaşımlı ve yeraltında uzun kalış süresine sahiptirler. Soğuk<br />
çeşme kaynağı ise diğer sulara göre sığ dolaşımlı ve yeraltında kalış süreleri kısa olan güncel<br />
sulardır.<br />
Sahada yapılan çalışmalar sonucunda belirlenen noktada 2007 yılında Cihanbeyli KC-1 jeotermal<br />
araştırma sondajı yapılmıştır. KC-1 kuyusunun derinliği 425 m dir. Kuyuda kompresörle 12 saat<br />
süreyle yapılan üretim testi sonucunda 49°C sıcaklığında ve 38 l/s debide sıcak akışkan elde<br />
edilmiştir. Pompa testi yapılması durumunda kuyuda sıcaklık ve debinin artması mümkündür.<br />
Cihanbeyli KC-1 kuyusundan 2.23 MWt enerji elde edilmiştir.<br />
Konya-Cihanbeyli jeotermal sahasında, yapılacak yatırımlara bağlı olarak sahanın geliştirilmesi ve<br />
potansiyelin belirlenmesine yönelik yeni sondaj lokasyon noktaları da belirlenmiştir.<br />
KATKI BELİRTME<br />
Bu çalışma, MTA <strong>Genel</strong> Müdürlüğü-Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesinin 2006-2007 yılı iş<br />
programında yer alan jeotermal enerji aramaları projeleri kapsamında yapılmıştır. Yazarlar, arazi ve<br />
laboratuvar çalışmaları ile projenin yürütülmesinde emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ederler.<br />
93
8. DEĞİNİLEN BELGELER<br />
Aydemir, A. ve Ateş, A., 2005. Preliminary evolution of Central Anatolian basins in Turkey by<br />
using gravity and magnetic data. Journal of Balkan geophysical society vol. 8, no.1, 7-<br />
19.<br />
Canik, B., 1987. Bozdağ-Yapalı Toprakkale dolayındaki (Cihanbeyli) sıcak ve mineralli sular ve<br />
oluşumları. 111-123.<br />
Çemen, İ., Göncüoğlu, M. C., ve Dirik, K., 1999, Structural evolution of the Tuzgölü Basin in<br />
Central Anatolia, Turkey. The Journal of Geology, 107, 693-706.<br />
Dirik, K. ve Erol, O., 2000, Tuzgölü ve civarının tektonomorfolojik evrimi Orta Anadolu-Türkiye.<br />
Haymana-Tuzgölü-Ulukışla Basenleri Uygulamalı Çalışma (Workshop). Editörler:<br />
Derman, S. ve Tekin, T. Türkiye Petrol Jeologları Derneği Özel Sayı 5, 27-45.<br />
Droop, G. T.R., Karakaya M. Ç., Eren, Y. ve Karakaya, N., 2005, Metamorphic evolution of<br />
blueschists of the Altınekin Complex Konya area, south central Turkey. Geological<br />
Journal, 40, 127-153.<br />
Eren, Y., 2000. Tuzgölü Havzası Güneybatısındaki (Altınekin-Konya) temel kayaçlarının jeolojisi.<br />
Haymana-Tuzgölü-Ulukışla Basenleri Uygulamalı Çalışma (Workshop). Editörler:<br />
Derman, S. ve Tekin, T. Türkiye Petrol Jeologları Derneği Özel Sayı 5, 113-126.<br />
Erol, O., 1969. Tuzgölü Havzasının Jeolojisi ve Jeomorfolojisi. MTA Rap. No:4220<br />
(yayınlanmamış).<br />
Fournier, R. O., 1977. Chemical geothermometers and mixing models for geothermal systems.<br />
Geothermics, 5, 41-50.<br />
Gündoğan, İ., 1994. Geology, mineralogy, geochemistry and economic potential of the Bolluk Lake<br />
and the adjacent area, Cihanbeyli-Konya. Master tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.<br />
Koçyiğit, A., 2000. Orta Anadolu'nun <strong>Genel</strong> Neotektonik Özellikleri ve Depremselliği. Haymana-<br />
Tuzgölü-Ulukışla Basenleri Uygulamalı Çalışma (Workshop). Editörler: Derman, S. ve<br />
Tekin, T. Türkiye Petrol Jeologları Derneği Özel Sayı 5, 1-26.<br />
Özcan, A., Göncüoğlu, M.C., Turhan, N., Şentürk, K., Uysal, Ş. ve Işık, A., 1990. Konya-<br />
Kadınhanı-Ilgın Dolayının Temel Jeolojisi. MTA Der. Rap. No:9535.<br />
Rigo De Righi, M. ve Cortesini, A., 1959. Regional studies of the Central Anatolian basin. Progress<br />
report 1, Pet. İşl. Gn. Md. arşivi (yayınlanmamış).<br />
Ulu, Ü., Bulduk, A., Saçlı, L., Ekmekçi, E., Taşkıran, M. A., Karakaş, M., Adır, M., Öcal, H.,<br />
Sözeri, Ş., Arbas, A.ve Karabıyıkoğlu, M., 1994. İnlice-Akkise ve Cihanbeyli-Karapınar<br />
Alanının Jeolojisi. MTA Der. Rap. No:9720 (yayınlanmamış).<br />
94
ANKARA, KAZAN DOĞAL SODA (TRONA) SAHASI DERİN AKİFER<br />
SİSTEMİNDEKİ PALEO SULAR VE PALEO İKLİM<br />
Dr. Şebnem ARSLAN, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 06531<br />
Ankara, Türkiye. e-mail: sebnem_okten@yahoo.com<br />
Prof. Dr. Hasan YAZICIGİL, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,<br />
06531 Ankara, Türkiye. e-mail: hyazici@metu.edu.tr<br />
Prof. Dr. Martin STUTE, Barnard College, Environmental Science Department, 3009 Broadway,<br />
New York, NY 10027, USA, e-mail: martins@ldeo.columbia.edu<br />
Prof. Dr. Peter SCHLOSSER, Columbia University, Department of Earth and Environmental<br />
Science, Lamont-Doherty Earth Observatory, 61 Route 9W Palisades, NY 10964, USA. e-mail:<br />
schlosser@ldeo.columbia.edu<br />
ÖZET<br />
Bu çalışmanın amacı Kazan Havzasında bulunan doğal soda (trona) rezervi üzerinde oluşmuş derin<br />
ve çatlaklı bir akifer sistemindeki paleo suların oksijen, hidrojen ve karbon elementlerinin çevresel<br />
izotopları ve asal gazlar (Neon, Ksenon) kullanılarak belirlenmesidir.<br />
Derin akifer sistemindeki yeraltısuyu kalış süresini belirlemek amacıyla farklı derinliklerden<br />
toplanmış örnekler birçok parametre için analiz edilmiştir. Yapılan çalışmalar neticesinde ortaya<br />
çıkan sonuçlar, akifer sistemi içinde paleo suların varlığına işaret etmektedir. Oksijen-18 ve<br />
döteryum sonuçları sistemde serbest ve basınçlı bölgeler arasında bir izotopik zıtlık olduğunu ortaya<br />
koymuştur. Ortalama izotopik fakirleşme oksijen-18 için -2.5 ‰, döteryum için -20 ‰ civarındadır.<br />
Çalışma alanı için oksijen-18 ve yükseklik ilişkisi göz önüne alındığında, sistemde oksijen-18<br />
açısından oldukça fakir olan bazı bölgelerde, bu fakirleşmenin alandaki mevcut yükseklik hesaba<br />
katıldığında, yükseklik etkisi ile açıklanamayacağı görülmüştür. Suda ölçülmüş Ksenon ve Neon<br />
konsantrasyonlarıyla oluşturulan asal gaz termometresinden iki farklı örnek için hesaplanan<br />
beslenim sıcaklıkları günümüz ortalama yıllık hava sıcaklıklarından 4 °C daha düşüktür. Bu durum<br />
sisteme günümüz koşullarından daha düşük sıcaklıklarda beslenim olma olasılığına işaret<br />
etmektedir. Bu sonuç, çok düşük olan radyokarbon aktiviteleriyle de desteklenmektedir. Suda<br />
çözünmüş inorganik karbon içindeki karbon-13 sonuçları ortamda su-kayaç etkileşimi olduğunu ve<br />
radyokarbon aktivitelerinin bu etkileşimden fazlasıyla etkilendiğini göstermektedir. Dolayısıyla,<br />
ölçülmüş radyokarbon aktiviteleri karbon-13 ile düzeltilmiş ve suların radyokarbon yaşı<br />
belirlenmeye çalışılmıştır. Bu sonuçlara göre alandaki suların akifere girmelerinin günümüzden<br />
10000 yıl ile 35000 yıl önce gerçekleştiği görülmektedir.<br />
Derin akifer sisteminden alınmış örneklerde yürütülmüş analizler sistemde günümüz koşullarından<br />
farklı iklim koşullarında, hava sıcaklığının daha düşük olduğu bir ortamda, muhtemelen geç<br />
Pleistosen’de beslenim olduğunu göstermektedir.<br />
Anahtar Sözcükler: Kazan Havzası, kompleks akifer sistemi, paleo su, çevresel izotoplar, asal<br />
gazlar.<br />
95
PALEOWATERS IN THE DEEP AQUIFER SYSTEM OF KAZAN SODA-ASH (TRONA)<br />
ORE FIELD AND LINKS TO PALEOCLIMATE<br />
ABSTRACT<br />
The aim of this study is to identify the paleowaters in an intensely fractured deep aquifer system<br />
located above the trona deposit in the Kazan trona ore field using the environmental isotopes of<br />
oxygen, hydrogen and carbon and the noble gas (Xe and Ne) concentrations dissolved in<br />
groundwater.<br />
In order to determine the groundwater residence times in this deep aquifer system, the samples<br />
collected from different depths were analyzed for a wide set of parameters. Oxygen-18 and<br />
deuterium results showed that there is a strong isotopic contrast between the confined and<br />
unconfined parts of the deep aquifer. The average isotopic depletion is about -2.5 ‰ in oxygen-18<br />
values and – 20 ‰ in deuterium values. When the relationship between oxygen-18 and elevation is<br />
considered for the study area, it is impossible to explain this depletion with the elevation effect. The<br />
noble gas temperatures calculated for two different samples from the system were about 4 °C lower<br />
than today’s mean annual air temperatures indicating recharge during colder climate conditions.<br />
This finding is also supported by the radiocarbon activities being close to the detection limits in<br />
these two samples. Carbon-13 and extremely high dissolved inorganic carbon content data showed<br />
that there is extensive water-rock interaction in the deep aquifer. Carbon-13 data were utilized to<br />
correct the radiocarbon ages affected by this interaction. The adjusted ages were calculated to be<br />
between 10000 - 35000 years BP in this system.<br />
The results of various analyses carried out in the samples from the deep aquifer system point out the<br />
existence of paleowaters in this system. Recharge to the deep aquifer system likely occurred under<br />
colder climate conditions during the late Pleistocene.<br />
Keywords: Kazan Basin, complex aquifer system, paleowater, environmental isotopes, noble gases.<br />
1. GİRİŞ<br />
Çevresel izotop teknikleri geleneksel metodlar kullanılarak çözülemeyen hidrojeolojik problemleri<br />
çözmek amacıyla özellikle son 30 yıldır dünyada ve Türkiye’de oldukça yaygın olarak<br />
kullanılmaktadır (Özyurt ve Bayarı (1998), Plummer ve diğ. (2001), Özyurt (2005)). Clark ve Fritz<br />
(1997) tarafından belirtildiği ve yapılan bir çok uygulama ile kanıtlandığı üzere çevresel izotoplar<br />
yeraltısuyunun kökeni, yenilenebilirliği ve yeraltısuyunun kalitesini etkileyen süreçler hakkında<br />
yapılan araştırmalara katkı sağlamaktadırlar. Çevresel izotoplara ek olarak, yeraltısuyu içerisindeki<br />
asal gaz konsantrasyonları yeraltısuyu geçiş zamanı ile ilgili bilgi verdiği gibi, geçmiş hava<br />
sıcaklıklarının belirlenmesi için de kullanılmaktadırlar (Stute ve Schlosser (1993)).<br />
Bu çalışmada Kazan Havzasında bulunan trona rezervi üzerinde oluşmuş Eosen yaşlı, derin ve<br />
çatlaklı bir akifer sistemindeki paleo suların oksijen, hidrojen ve karbon elementlerinin çevresel<br />
izotopları ve asal gazlar (Neon, Ksenon) kullanılarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Trona doğada az<br />
rastlanan bir mineral olduğu halde Türkiye’de keşfedilmiş iki farklı cevher alanı bulunmaktadır.<br />
Bunlar Beypazarı ve Kazan’dadır.<br />
Maden sahasında yeraltı suları ile ilgili, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) çalışmaları<br />
kapsamında, 2000 yılından bu yana hidrojeolojik karakterizasyon çalışmaları yapılmıştır. Bu<br />
bağlamda madencilik faaliyetlerinin su kaynakları üzerinde olabilecek etkileri de detaylı bir şekilde<br />
araştırılmıştır (Yazıcıgil ve diğ. (2001), SRK (2001, 2004). Bu detaylı çalışmalara ek olarak alanda<br />
izotop tekniklerinin uygulanmasıyla sistemdeki suların yeraltısuyu kalış sürelerinin belirlenmesi<br />
mümkün olmuştur.<br />
96
2. İNCELEME ALANI<br />
İnceleme alanı Ankara’nın 35 km kuzeybatısında yer almaktadır (Şekil 1). Alanın içinde bulunduğu<br />
İç Anadolu Bölgesinde yarı-kurak karasal iklim hakimdir. Yazları sıcak ve kurak, kışlar yağışlı ve<br />
soğuktur. Ankara Meteoroloji İstasyonunda Devlet Meteoroloji İşleri tarafından 1930 yılından bu<br />
yana günümüze kadar ölçülmüş sıcaklıklara göre aylık ortalama sıcaklık 11.8 °C olmakla beraber<br />
Ocak ayında 0.1 °C Temmuz ayında 23.3 °C arasında değişir.<br />
İnceleme alanında dağlık ve ovalık iki morfolojik birim bulunmaktadır. Ovanın kotu 950 metre ile<br />
800 metre arasında değişirken dağlık kesimlerde artmakta ve 1408 metreye ulaşmaktadır. Ova çayı<br />
bu havzada sürekli akan en önemli yüzey sularından biri olup, kuzeydoğu-güneybatı yönünde<br />
akmaktadır.<br />
Şekil 1. Çalışma alanına ait yer bulduru haritası<br />
3. JEOLOJİ VE HİDROJEOLOJİ<br />
Kazan Havzasının batı kısmında yer alan çalışma alanının detaylı jeolojik araştırması Toprak ve<br />
Rojay tarafından 2000 ve 2001 yıllarında ve Rojay tarafından 2002 yılında gerçekleştirilmiştir.<br />
Çalışma alanında başlıca dört kayaç serisi bulunmaktadır. Bunlar, aşağıdan yukarıya doğru<br />
Paleozoik yaşlı metamorfikler, Eosen yaşlı dizilim (Mülk formasyonu ve Akpınar kireçtaşı), Neojen<br />
birimleri ve Plio-Kuvaterner çökellerdir. Alandaki stratigrafik dizilim Şekil 2’de verilen<br />
genelleştirilmiş dikme kesitde gösterilmiştir. Bunun yanı sıra, Şekil 3’te alandaki birimlerin<br />
yüzeysel dağılımını gösteren jeolojik harita verilmiştir.<br />
Şekil 2’de görülebileceği üzere alanda mevcut su içeren birimler sığ (alüvyon), orta (Neojen) ve<br />
derin (Eosen) yeraltısuyu sistemleri olarak gruplanmıştır. Orta ve derin sistemler arasında bulunan<br />
Akpınar formasyonu akitard özelliği taşımaktadır (SRK, 2004). Derin yeraltısuyu sistemi Fethiye,<br />
97
Asmalıdere ve İncirlik üyelerinin çatlaklı kısımlarında bulunmaktadır. Bu sistemin kalınlığı depozit<br />
alanının batısında 400 metreye ulaşmakta ve doğuya doğru azalarak 100- 150 metreye inmektedir<br />
(SRK, 2004). Sistemin içinde bulunduğu İncirlik üyesi koyu kahverengi, ince katmanlı marnlardan,<br />
sarımsı kahverengi, ince katmanlı killi kireçtaşları ve marnlardan ve siyah, karbonatlı, organik<br />
açıdan zengin dolomitli kil taşı yataklarından oluşmaktadır (Toprak ve Rojay, 2000). Asmalıdere<br />
üyesi altta sarı, sarımsı kahverengi, gri, ortayla kalın arası katmanlı, oldukça geçirgen kumtaşı-<br />
konglomera- kil taşı ardalanması ve ince katmanlı marnlardan oluşur. Bu üye, üstte açık kahverengi,<br />
ince katmanlı marnlardan ve kil taşlarından oluşmuştur. Fethiye üyesi yeşil marnlardan ve az<br />
miktarda pembemsi killi kireçtaşı yataklarından meydana gelmiştir (Toprak ve Rojay, 2000).<br />
Alandaki hidrojeolojik ortamın karakterizasyonu amacıyla derinlikleri 7 ile 850 metre arasında<br />
değişen 58 adet gözlem kuyusu açılmış ve su içeren birimlerin hidrolik iletkenliği ve depolama<br />
özelliklerini belirleyebilmek için akifer testleri yapılmıştır (Yazıcıgil ve diğ., 2001, SRK, 2004).<br />
Derin yeraltısuyu sisteminde açılan 22 adet gözlem kuyusu mostra alanındaki bazı kuyular dışında<br />
Şekil 2. Alandaki stratigrafik dizilimi gösteren genelleştirilmiş dikme kesiti.<br />
98
99<br />
Şekil 3. Alandaki birimlerin yüzeysel dağılımını gösteren jeolojik harita.
sistemin basınçlı olduğunu göstermiştir. Akiferin yüzeylendiği bölgede yer alan kuyuların su<br />
seviyeleri, yağışlara tepki göstermiş ve bu durum SRK (2004) tarafından belirtildiği üzere bu<br />
bölgelerde yağışlardan beslenime işaret etmiştir. SRK (2004) tarafından hazırlanmış eş su seviye<br />
haritası Şekil 4’te verilmiştir. Bu haritada görülen trona depozit alanının kuzey tarafında yeraltısuyu<br />
seviyelerinde tümsek şeklinde uzanan bir yükselti bulunur. Yeraltısuyu akım yönü bu yükseltiden<br />
kuzeydoğu ve güneydoğu yönündedir. Aynı lokasyonda farklı akifer birimlerinde filtrelenmiş<br />
kuyuların su seviye hidrografları derin sistem ile onu örten birimler arasında yukarı doğru, dikey<br />
yönde bir hidrolik gradyan olduğunu göstermektedir (SRK, 2004). Bu sistemdeki kuyuların çoğu<br />
farklı debilerde serbest akış sergilerler.<br />
Şekil 4. Derin akifer sistemi yeraltısuyu seviye haritası (SRK, 2004)<br />
Yazıcıgil ve diğ. (2001) tarafından yapılan paker, sabit düşüm-değişken debi ve yükselim testi<br />
sonuçlarına göre hidrolik iletkenlik katsayısının matriks kayada 2x10 -10 m/s ile çok kırıklı zonlarda<br />
3x10 -4 m/s arasında değiştiğini göstermektedir. Yine Yazıcıgil ve diğ. (2001) tarafından hesaplanan<br />
depolama katsayılarının çok düşük olması (10 -6 ile 10 -9 arasında) derin sistemin çok basınçlı bir<br />
yapıya sahip olduğuna işaret eder.<br />
Bu sistemde yeraltısuyu kalitesinin belirlenmesi için alınan örneklerin analiz sonuçları<br />
konsantrasyonlarda önemli mevsimsel değişimlerin olmadığını göstermiştir (SRK, 2004). SRK<br />
(2004) bu sistemde yeraltısuyu kalitesinin jeolojik yapılar, beslenim alanlarına uzaklık ve soda<br />
mineralleri tarafından doldurulan damarların (tuzlu zon) varlığına göre değişmekte olduğunu<br />
belirtmiştir. Derin akifer sistemi yeraltısuyunda belirlenen Toplam Çözünmüş Katı Miktarı<br />
(TÇKM) dağılımı su seviyelerinde yükseltinin bulunduğu bölgede düşük olduğu halde (500-800<br />
mg/l) yükselti dışında kalan bölgelerde TÇKM miktarının akış yönünde arttığı ve 15000 mg/l’ye<br />
kadar çıktığı gözlenmiştir (SRK, 2004). Trona sahasında mevcut olan tuzlu zonun tavanının trona<br />
sahası güneyinde derin akifer sistemi içine uzanarak yeraltısuyu kalitesini etkilediği ve serlisit,<br />
northupit ve şortit gibi minerallerin çözünmesinin yeraltısuyundaki bor, sodyum, klorür ve<br />
bikarbonat iyonlarının konsantrasyonlarını arttırdığı belirlenmiştir (SRK, 2004). Buna göre derin<br />
sistem için SRK (2004) tarafından hazırlanan üçgen diyagramında 3 farklı tip su ortaya çıkmıştır.<br />
100
Akiferin yüzeylendiği bölgede sular karışık-bikarbonat tipindedir. Doğuya doğru sodyumbikarbonat<br />
tipi, mansapta yer alan kuyularda ise sodyum klorür tipine dönüşmektedir.<br />
SRK (2004) tarafından sahadaki akiferlerin beslenim ve boşalım miktarlarıyla yeraltısuyu bütçesini<br />
belirlemek üzere 3 boyutlu sayısal bir yeraltısuyu akım modeli kurulmuştur. Bu modelden elde<br />
edilen sonuçlara göre derin akifer sistemi yağıştan ve içe akışla beslenir. Boşalımın %80’i üst ve<br />
orta akifer sistemlerine, kalanı kuyularla, yüzeysel akış olarak mostra alanındaki dere yataklarına,<br />
ayrıca alt ve üst akitard birimlerine olmaktadır (Yazıcıgil ve diğ., 2008). İnceleme alanının SRK<br />
(2004) tarafından oluşturulmuş kavramsal modeli Şekil 5’te görülmektedir.<br />
Şekil 5. İnceleme alanının kavramsal akım modeli (SRK, 2004).<br />
4. BULGULAR<br />
4.1. Oksijen-18 ve Döteryum<br />
Derin akifer sistemindeki paleo suların belirlenebilmesi için gerekli oksijen-18, döteryum, karbon-<br />
13 ve karbon-14 ölçümleri TÜBİTAK desteğiyle ÇAYDAĞ 106Y310 No.lu proje kapsamında<br />
yaptırılmıştır. Asal gaz ölçümleri Columbia Üniversitesi Lamont-Doherty Earth Observatory<br />
Laboratuarlarında gerçekleştirilmiştir. Çalışma alanındaki farklı akiferler ve kaynaklar için<br />
toplanmış örneklerde oksijen-18 ve döteryum arasındaki ilişkiyi anlamak için tüm sonuçlar Global<br />
Meteorik Su Doğrusu ve Ankara Lokal Meteorik Su Doğrusu ile birlikte Şekil 6’da sunulmuştur. Bu<br />
şekile göre δ 2 H ve δ 18 O sonuçları bütün sistem için geniş bir aralığa yayılmıştır. Ayrıca sığ ve derin<br />
akifer sistemleri için bir izotopik zıtlık olduğu görülmektedir. Bu tezat aynı akifer içerisinde serbest<br />
ve basınçlı kısımlarda da görülmektedir. Orta ve derin akifer sisteminden alınan örneklerde δ 18 O<br />
değerleri -9 ile -13 per mil arasındaki bölgede, δ 2 H değerleri -65 ile -95 per mil arasında, hafif<br />
izotoplarca zengin değerlere doğru olan bölgede bulunurlar (Arslan, 2008). Clark ve Fritz (1997)<br />
tarafından belirtildiği üzere bölgesel yağışlarla beslenen yeraltısuları modern beslenimin izotopik<br />
imzasını taşırlar. Çalışma alanı için derin yeraltısuları, sığ yeraltısuları ile karşılaştırıldığında δ 18 O<br />
değerleri açısından 3 per mil, δ 2 H değerleri açısından 25 per mil daha fakirdir (Arslan, 2008). Bu<br />
fakirleşme derin akifer sisteminin beslenim yüksekliğinin sığ akifer sisteme oranla daha yüksek<br />
101
olmasından kaynaklanmış olabilirler. Bu konuyu aydınlatmak için bölgedeki yağışlarda oksijen-18<br />
ve yükseklik ilişkisinin çıkartılması gerekmektedir.<br />
Döteryum (‰, VSMOW)<br />
-13.5 -12.5 -11.5 -10.5 -9.5 -8.5 -7.5<br />
Oksijen-18 (‰, VSMOW)<br />
Akpınar Akitard<br />
Derin Akifer Sistemi<br />
Orta Akifer Sistemi<br />
Sığ Akifer Sistemi<br />
Kaynak<br />
İncirlik Akitard<br />
Global Meteorik Su Doğrusu<br />
Ankara Meteorik Su Doğrusu<br />
Şekil 6. Çalışma alanında kaynaklar ve gözlem kuyuları için Döteryum ve Oksijen-18 ilişkisini<br />
gösteren grafik (Global Meteorik Su Doğrusu denklemi 2H=8*18O+10 (Craig, 1961b), Ankara<br />
Lokal Meteorik Su Doğrusu denklemi (2H=8*18O+11.42) IAEA/ WMO (2004) verileriyle<br />
oluşturulmuştur) (Arslan, 2008).<br />
Çalışma alanı göz önüne alındığında yağışı temsil eden ve değişik yüksekliklerden alınmış herhangi<br />
bir veri bulunmamaktadır. Normalde farklı yüksekliklerden çıkan ve debilerinde mevsimsel<br />
değişiklikler (yazın kuru, kışın debi artışı) gösteren kaynaklar da oksijen-18 ve yükseklik ilişkisini<br />
belirlemede kullanılabilirler. Fakat çalışma alanı için Şekil 6’da görüldüğü üzere kaynaklardan<br />
alınmış örnekler global meteorik su doğrusundan sapma göstermektedir. Bu sapma buharlaşma<br />
etkisine işaret ettiğinden dolayı oksijen-18 ve yükseklik ilişkisini ortaya çıkarmak için kullanmak<br />
doğru olmayacaktır. Bu nedenle sözü geçen ilişkinin belirlenmesi için başka bir çalışmadan<br />
yararlanılmıştır. Çalışma alanının 50 km batısında bulunan Beypazarı trona sahasında Apaydın<br />
(2004) tarafından yapılan çalışmaya göre δ 18 O’de azalma 100 metrede -0.44 per mildir ve 2000<br />
yılının Mayıs ayı için oksijen-18 ile yükseklik ilişkisi Denklem 1’te verildiği gibidir.<br />
Asal gazların suda çözünmeleri sıcaklık ve tuzluluk oranının bir fonksiyonudur ve asal gaz<br />
çözünürlüğü atom ağırlığı arttıkça artar ve sıcaklıkla azalır (Stute ve Schlosser, 2000). Ağırlıkla<br />
beraber sıcaklığa olan duyarlılık da artmaktadır (Benson ve Krause, 1976).<br />
102<br />
-55<br />
-60<br />
-65<br />
-70<br />
-75<br />
-80<br />
-85<br />
-90<br />
-95<br />
-100<br />
-105<br />
δ 18 O = -0.0044* (Yükseklik) – 4.811 (1)<br />
Denklem 1 kullanılarak orta ve derin akifer sistemlerinden alınan örneklerin beslenim yükseklikleri<br />
hesaplanmıştır (Şekil 7). Çalışma alanında günümüz topografyasına göre maksimum topografik<br />
yükseklik 1408 metredir. Buna göre beslenim yüksekliği en fazla 1400 m olabilir. Fakat beslenim<br />
yükseklikleri orta ve derin sistemler için 800 m ile 1842 m arasında hesaplanmıştır (Arslan, 2008).<br />
Bu hesaba göre hafif izotoplarca zengin değerlerin yükseklik etkisiyle hesaplanmasının mümkün<br />
olmadığı görülmektedir. Derin akifer sistemindeki çoğu örnek için bu durum günümüz<br />
koşullarından çok daha farklı koşullarda beslenime işaret edebilir. Fakat bir sonuca varmadan önce<br />
diğer veriler de değerlendirilmelidir.<br />
4.2. Asal Gaz Verisiyle Beslenim Sıcaklıklarının Belirlenmesi
Beslenim Yüksekliği (m) .<br />
2000<br />
1800<br />
1600<br />
1400<br />
1200<br />
1000<br />
800<br />
-14 -13 -12 -11 -10 -9 -8<br />
Oksijen-18 (‰ ,V-SMOW)<br />
103<br />
Akpınar Akitard<br />
Derin Akifer Sistemi<br />
Orta Akifer Sistemi<br />
İncirlik Akitard<br />
Şekil 7. Orta ve derin akifer sistemleri için beslenim yüksekliği (m) ile oksijen-18 (‰, V-SMOW)<br />
grafiği (Beslenim yükseklikleri δ 18 O = -0.0044* (Yükseklik) – 4.811 (Apaydın, 2004). denklemi<br />
kullanılarak hesaplanmıştır) (Arslan, 2008).<br />
Birçok beslenim alanı için, yeraltısuyunda çözünen asal gazların beslenim anında yüzey sıcaklığını<br />
yansıttığı kabul edilebilir (Herzberg ve Mazor, 1979; Phillips, 1981; Stute ve Schlosser, 1993). Asal<br />
gas termometresi basit bir fiziksel prensibe dayanmaktadır: asal gazların suda çözünmelerindeki<br />
sıcaklık ilişkileri. Beslenim sıcaklıklarını asal gazlardan temin etmek için değişik yöntemler<br />
kullanılabilir (Stute ve Schlosser, 2000). Bu teknikler, grafik metodu, tekrarlamalı metod (iterative<br />
schemes) ve ters modelleme (inverse modeling) metodlarıdır. Bu çalışmada, Heaton ve Vogel<br />
(1981) tarafından önerilen grafik metodu kullanılmıştır. Bu teknikte, fazla havanın bölünmediği ve<br />
sıcaklığın belirlenebildiği farz edilerek veri noktaları denge çizgisine göre hesaplanmaktadır.<br />
Tablo 1’de grafik metoduyla hesaplanmış beslenim yükseklikleri ölçülmüş neon ve ksenon<br />
konsantrasyonları ile birlikte verilmiştir (Arslan, 2008). Gerçekte, derin akifer sistemindeki bazı<br />
kuyular için doğru beslenim yüksekliği hesaplanması mümkün değildir. Bu nedenle Tablo 1’de<br />
görülebileceği üzere farklı beslenim yükseklikleri için farklı sıcaklıklar hesaplanmıştır. Tablo 1’de<br />
belirtilen asal gaz sıcaklıkları incelendiğinde sığ su kuyusu S-16 için asal gaz sıcaklıklığının<br />
Ankara’nın ortalama yıllık hava sıcaklığı olan 11.8 ºC olduğu görülür. Derin akifer sisteminden<br />
alınmış örnekler (D-8 ve D-47) için hesaplanan düşük sıcaklıklar bu örnekleri besleyen<br />
yeraltısuyunun akifer sistemine daha soğuk bir ortamda girdiğinin göstergesi olabilir.<br />
4.3. Radyokarbon Metoduyla Yeraltı Sularının Yaşlarının Belirlenmesi<br />
Derin yeraltısuyu sistemindeki suların yeraltında kalış süreleri hakkında bilgi sahibi olabilmek için<br />
günümüzden 40000 yıl öncesine kadar yaşlandırma yapmayı mümkün kılan standart bir metod<br />
kullanılmıştır. Bu metod yeraltısuyunda çözünmüş inorganik karbonda (ÇİK) (ÇİK =CO2(aq)+HCO3 -<br />
+ CO3 -2 ) karbonun radyoaktif izotopu olan karbon-14’ün azalma miktarının ölçümü esasına dayanır.<br />
Atmosferde bulunan 14 C yeraltısu seviyesine ulaşana kadar çözülür ve yeraltısuyu sisteminde<br />
nitrojene dönüşür. Bu metodun uygulanabilmesi ilk aktivitenin, A0, bilinmesine bağlıdır.<br />
t<br />
A A0e<br />
denkleminde A örneğin ölçülen aktivitesini, λ bozulma katsayısını ve t beslenimden<br />
sonra geçen zamanı ifade etmektedir. Bununla birlikte ÇİK havuzuna karbon ekleyen, havuzdan<br />
karbon çıkmasına neden olan her işlem karbon-13 konsantrasyonlarını etkiler ve bir alanda<br />
yeraltısularında ÇİK’un değişimi karbon-14 konsantrasyonlarını ölü karbon katkısıyla ne derece<br />
etkilediğini gösterebilir (Clark ve Fritz, 1997). Karbon-14 konsantrasyonlarını etkileyen faktörlerin
Tablo 1. Ölçülmüş Ksenon ve Neon konsantrasyonları, beslenim yükseklikleri (m), ve grafik<br />
metoduyla hesaplanmış beslenim sıcaklıkları (°C) (Arslan, 2008).<br />
Örnek<br />
adı<br />
Neon<br />
[ccSTP/g]<br />
Ksenon<br />
[ccSTP/g]<br />
Beslenim<br />
Yüksekliği (m)<br />
104<br />
Grafik Metoduyla Beslenim<br />
Sıcaklığı (°C)<br />
1800 5<br />
D-8 3.06E-07 1.41E-08<br />
1600<br />
1400<br />
5.3<br />
5.5<br />
1300 5.8<br />
1800 8<br />
D-47 2.84E-07 1.80E-08<br />
1600<br />
1400<br />
8.2<br />
8.4<br />
1300 8.5<br />
S-16 2.08E-07 1.12E-08 1152 12<br />
yaş hesaplamalarında yanlış sonuçlara yol açmaması için Denklem 2’de verilen seyrelme faktörü<br />
(q) olarak hesaplanabilecek bir sayı kullanılır (Pearson ve Hanshaw, 1970).<br />
C C<br />
(2)<br />
13<br />
13<br />
Çİİ<br />
karb<br />
q 13<br />
13<br />
Ctoprak<br />
Ccarb<br />
Bu çalışmada derin yealtısuyu sisteminde farklı derinliklerdeki üç örnekten alınmış karbon-13<br />
örneklerinin ölçüm sonuçlarına göre ÇİK miktarının artmasıyla çok büyük boyutta δ 13 CÇİK değişimi<br />
olmaktadır. Şekil 8’de bu değişim açık olarak görülmekte ve alanda ölçülmüş radyokarbon<br />
konsantrasyonlarıyla hesaplanacak yeraltısuyu yaşlarında çok büyük düzeltmelere ihtiyaç<br />
duyulduğunu ortaya koymaktadır. Bu düzeltmeler için kullanılabilecek denklem 2’de verilmiştir. Bu<br />
denklemde δ 13 CÇİK suda çözünmüş inorganik karbondan ölçülmüş 13 C; δ 13 Ctoprak topraktaki CO2’in<br />
δ 13 C’i (bitki örtüsüne bağlıdır, C3 bitkileri -27‰, C4 bitkileri yaklaşık -12.5‰); ve δ 13 Ckarb<br />
çözünmüş kalsitin δ 13 C’dür (genellikle 0 ‰’e çok yakın, denizel karbonatlar için 2 ‰). Yukarıda<br />
verilmiş q değerini hesaplayabilmek için gerekli olan δ 13 Ckarb değerleriyle ilgili alanda hiç bir bilgi<br />
yoktur. Bu nedenle Konya Kapalı Havzasında Bayarı ve diğ. (2005) tarafından yapılmış çalışmada<br />
Mezozoik yaşta denizel dolomitik kireçtaşı için +4.21 ‰ olarak ölçülen δ 13 Ckarb değeri göz önüne<br />
alınarak alandaki karbonatlar için bu değerin +4 ‰ olarak varsayılması bu değerde belirsizlik<br />
olduğu ihtimali göz önüne alınmak suretiyle mümkündür. Böylelikle, Şekil 8’de görülebileceği gibi<br />
bir örnekte ölçülmüş pozitif δ 13 Ckarb değeri (+3.5 ‰) açıklanabilir.<br />
Denklem 2’de kullanılacak olan δ 13 Ctoprak değerinin belirlenebilmesi için alandaki bitki örtüsü<br />
hakkında geniş bilgi sahibi olunması gereklidir. Gerek çalışma alanı çevresinde arazi çalışmaları<br />
sırasında, gerekse Ankara çevresinde yapılmış çalışmalara göre (Çetin ve diğ., 2002, Elçi ve diğ.,<br />
2005) günümüz bitki türleri fotosentez yaparken baskın olarak C3 döngüsünü izlemektedirler. Bu<br />
nedenle günümüz için δ 13 Ctoprak değeri -27‰ civarında olmalıdır. Bu değer geçmişten günümüze<br />
kadar sabit kalmamıştır ve 50,000 yıl öncesinden günümüze kadar alandaki bitki örtüsünün ne<br />
olduğunu tahmin etmek oldukça güçtür. Radyokarbon aktivitelerinin düşük olması nedeniyle<br />
beslenim alanında bitki örtüsü sadece bugün için değil geçmiş için de düşünülmelidir. Bu durum<br />
birden fazla δ 13 Ctoprak değeri kullanılarak farklı yaşlar hesaplanmasının gerekliliğini göstermektedir.<br />
Tahmini karbon-14 yaşları hesabı için a0 14 C değeriyle ilgili de bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Bu<br />
değerin belirlenebilmesi için modern olduğu ispatlanmış bir örnekten ölçülmüş radyokarbon<br />
verisine ihtiyaç vardır. Alanda modern suyu temsil edilen bir kaynakta Yazıcıgil ve diğ. (2001)<br />
tarafından ölçülmüş karbon-14 aktivitesi 68 pmc olarak bulunmuş ve bu değer mevcut çalışmada<br />
a0 14 C değeri olarak kabul edilmiştir. Yukarıda açıklanan değerlerle hesaplanmış karbon-14<br />
yaşlarının oksijen-18 ile ilişkisi Şekil 9’da verilmiştir. Bu şekilde verilmiş değerler (15000 ile<br />
35000 yıl arası) azımsanmayacak miktarda belirsizlik içermektedir ve bu nedenle bu yaşlar mutlak<br />
yaş olarak algılanmamalıdır. Mevcut belirsizlikler de göz önüne alınarak elde edilen tüm sonuçlar
ir bütün olarak değerlendirildiğinde derin akifer sisteminde paleo suların olabileceğine işaret<br />
ederler.<br />
Karbon-13 (‰, VPDB)<br />
5<br />
3<br />
1<br />
-1<br />
-3<br />
-5<br />
-7<br />
-9<br />
0 0.02 0.04 0.06 0.08 0.1 0.12 0.14<br />
1/ÇİK (1/mmol/l)<br />
Şekil 8. Karbon-13 ile Çözünmüş İnorganik Karbon (ÇİK) ilişkisini ve alandaki yeraltısularında<br />
ÇİK değişimini gösteren grafik (Arslan, 2008).<br />
Oksijen-18 (‰, VSMOW)<br />
-9<br />
-9.5<br />
-10<br />
-10.5<br />
-11<br />
-11.5<br />
-12<br />
-12.5<br />
0 10000 20000 30000 40000 50000 60000<br />
Radyokarbon yaşı (yıl)<br />
105<br />
Düzeltilmemiş Yaş<br />
Düzeltilmiş Yaş (δ13Ctoprak=-27‰)<br />
Düzeltilmiş Yaş (δ13Ctoprak=-20‰)<br />
Şekil 9. İnceleme alanındaki derin akifer sisteminde oksijen-18 ile radyokarbon yaşları ilişkisi ve<br />
modern yağışın oksijen-18 içeriği (δ 18 O=-9.65 ‰) (Arslan, 2008).<br />
Katkı Belirtme<br />
Bu çalışma ‘Çoklu Akifer Sistemlerinde Beslenim ve Boşalım Mekanizmalarının Çevresel<br />
<strong>İzotop</strong>lar ve Asal Gazlar Kullanılarak Araştırılması’ adlı TÜBİTAK ÇAYDAĞ 106Y310 kod<br />
nolu Hızlı Destek Projesi tarafından desteklenmiştir. Arazi çalışmalarındaki yardımlarından dolayı<br />
Faruk Suluki, Ömer Kahraman, Uğur Öztürk ve Lütfü Şimşek’e teşekkür ederiz. Saha ile ilgili<br />
hidrojeolojik ve hidrokimyasal verilerin projede kullanılmasına olanak sağladıkları için Riotur<br />
Madencilik A.Ş.’ne teşekkürü bir borç biliriz.<br />
Değinilen Belgeler<br />
Modern Yağış<br />
ÇİK DEĞİŞİMİ<br />
Apaydın, A., Çakıloba- Karadoruk Akifer Sisteminin (Beypazarı Batısı- Ankara) Beslenme<br />
Koşullarının Araştırılması, (Doktora Tezi), Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (2004).<br />
Arslan, Ş., Investigation of the Recharge and Discharge Mechanisms of a Complex Aquifer System<br />
by Using Environmental Isotopes and Noble Gases, (Doktora Tezi), Orta Doğu Teknik Üniversitesi<br />
Fen Bilimleri Enstitüsü, (2008).
Bayarı, C.S., Özyurt, N.N., Kilani, S., Konya Kapalı Havzası Yeraltısularında Karbon-14 Yaş<br />
Dağılımı, II. Ulusal <strong>Hidrolojide</strong> <strong>İzotop</strong> <strong>Teknikleri</strong> <strong>Sempozyumu</strong> Bildiri Kitabı, İzmir, .147-164<br />
(2005).<br />
Benson B.B., ve Krause D., Jr., Empirical Laws for Dilute Aqueous Solutions of Nonpolar Gases,<br />
Journal of Chemical Physics, 64, 689- 709, (1976).<br />
Clark, I., and Fritz, P., Environmental Isotopes in Hydrogeology, Lewis Publishers, CRC Press,<br />
Florida, p 328, (1997).<br />
Çetin B., Unç, E., Uyar, G., The Moss Flora of Ankara- Kızılcahamam- Çamkoru and Çamlıdere<br />
Districts, Turkish Journal of Botany, 26, 91- 101, (2002).<br />
Elçi B, Erik, S: Flora of Kirmir Valley (Güdül, Ankara), Turkish Journal of Botany, 29, 435- 461,<br />
(2005).<br />
Heaton T.H.E., ve Vogel, J.C., Excess Air’ in Groundwater, Journal of Hydrology, 50, 201- 216,<br />
(1981).<br />
Herzberg, O. ve Mazor, E., Hydrological Applications of Noble Gases and Temperatures<br />
Measurements in Underground Water Systems: Examples from Israel, Journal of Hydrology, 41,<br />
217- 231, (1979).<br />
IAEA/WMO, Global Network of Isotopes in Precipitation, The GNIP Database (Online),<br />
http://isohis.iaea.org (2004).<br />
Özyurt, N.N., Aladağ (Kayseri- Adana) Karstik Akiferinde Yeraltısuyu Geçiş Zamanı Dağılımının<br />
İncelenmesi, (Doktora Tezi) Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, (2005).<br />
Özyurt, N.N., ve Bayarı, C.S., Kloroflorokarbonlar ile Yeraltısuyu Yaşının Belirlenmesi: 2-<br />
Aladağlar Karstik Akiferi Kaynakları, Yerbilimleri, Hacettepe Üniversitesi, Yerbilimleri Uygulama<br />
ve Araştırma Merkezi Yayını, 20, 139-154, (1998).<br />
Pearson , F.J., and Hanshaw, B.B., Sources of Dissolved Carbonate Species in Groundwater and<br />
Their Effects on Carbon-14 Dating, Isotope Hydrology 1970, IAEA Symposium 129, Vienna, 271-<br />
286, (1970).<br />
Phillips, F.M., Noble Gases in Ground Water as Palaeoclimatic Indicators, (Doktora Tezi)<br />
University of Arizona, (1981).<br />
Plummer, L.N., Busenberg, E., Bohlke, J.K., Nelms, D.L., Michel, R.L., ve Schlosser, P.,<br />
Groundwater Residence Times in Shenandoah National Park, Blue Ridge Mountains, Virginia,<br />
USA: A Multi-Tracer Approach. Chemical Geology, 179, 93-111, (2001).<br />
Rojay, B., Toprak, V., ve Bozkurt, E., Core Sample Analysis in Kazan soda project area, Ankara,<br />
Turkey, Middle East Technical University (2002).<br />
SRK, Hydrogeology, Conceptual Understanding, Kazan Trona Project Ankara, Turkey, (2001).<br />
SRK, Hydrogeological Modeling Kazan Trona Project, Ankara, Turkey, (2004).<br />
Stute, M., ve Schlosser, P., Principles and Applications of the Noble Gas Paleothermometer, AGU<br />
Monograph on Climate Change in Continental Isotopic Records, Geophysical Monograph, 78, 89-<br />
100, (1993).<br />
Stute, M and Schlosser, P., Atmospheric Noble Gases, In Environmental Tracers in Subsurface<br />
Hydrology, Ed: Cook, P.G., and Herczeg A., Kluwer Academic Publishers, Boston, 349-377,<br />
(2000).<br />
Toprak, V., ve Rojay, B., Geology Baseline Study for the Kazan Soda Project Area, Ankara,<br />
Turkey, Middle East Technical University (2000).<br />
Toprak, V., ve Rojay, B., Geological Investigation in Kazan Soda Project Area, Ankara, Turkey,<br />
Middle East Technical University (2001).<br />
Yazıcıgil, H., Doyuran, V., Çamur, M.Z., Duru, U., Şakıyan, J., Yılmaz, K.K., Toprak, F.Ö.,<br />
Pusatlı, T., Hydrogeology-Hydrogeochemistry Baseline Study of the Kazan Trona Project Area,<br />
Ankara, Turkey, Middle East Technical University, Project No: 00-0309-02-00-08, (2001), p 355.<br />
Yazıcıgil, H., Er, C., Sakiyan Ates, J., Camur, M.Z., Effects of Solution Mining on Groundwater<br />
Quality in the Kazan Trona Field, Ankara-Turkey: Model Predictions, Environmental Geology, In<br />
Press, 2008.<br />
106
BEYPAZARI GRANİTOYİDİ DOLAYINDAKİ (AYAŞ-BEYPAZARI)<br />
JEOTERMAL KAYNAKLARIN OLUŞUMUNUN ÇEVRESEL İZOTOP VE<br />
HİDROKİMYASAL YÖNTEMLERLE İNCELENMESİ<br />
Oktay ÇELMEN * , Mehmet ÇELİK **<br />
* Dr.; MTA <strong>Genel</strong> Müdürlüğü, Enerji Hammaddeleri Etüd ve Arama Dairesi Başkanlığı, 06520<br />
Ankara, celmen@mta.gov.tr<br />
ÖZET<br />
** Prof. Dr.; Ankara Üniversitesi, Müh. Fak. Jeoloji Müh. Bölümü, 06100 Tandoğan, Ankara,<br />
celikm@eng.ankara.edu.tr<br />
İnceleme alanı Ankara’nın yaklaşık 90 km batısında yer alan Ayaş ve Beypazarı yerleşim<br />
merkezleri dolayı ve özellikle de güneyini kapsamaktadır. Bu alan içinde Kirmir ve Sakarya<br />
nehirleri Beypazarı granitoyidlerini çevreleyerek batıda Sarıyar Baraj Gölü’ne ulaşmaktadırlar.<br />
Alanda 8 adet sıcak su kaynağı, 12 adet de soğuk su kaynağı belirlenmiştir.<br />
Temelde Permiyen-Triyas yaşlı Gökçekaya metamorfikleri, üzerinde Bilecik kireçtaşları yer<br />
almaktadır. Bilecik kireçtaşları alanın sadece doğusunda yüzeylenirken, temeldeki şistler doğuda,<br />
batıda ve kısmen kuzeyde yüzeylenmiştir. Beypazarı granitoyidleri Kirmir çayının güneyinde ve<br />
Sakarya nehrinin daha çok kuzeyinde yüzeylemekte olup Üst Kretase’de temel birimleri kesmiştir.<br />
Granitoyidlerin üzerinde Alt Eosen-Üst Miyosen sedimanter birimleri yer almaktadır. Miyosen-<br />
Pliyosen aralığında Tekke volkanikleri, İncedoruk ve Kirmir Formasyonları yer almaktadır.<br />
Kuvaterner’de ise traverten ve alüvyon gözlenmiştir.<br />
Dutlu kaplıcası (BT-1), Ayaş İçmeceleri (BT-2), Çobanhamamı kuyusu (BT-3) , Kapullu kaplıcası<br />
(BT-5) ve Çağlayık hamamı (BT-7) sularının Na + -SO4 2- -Cl - , Ilıcakoy sıcak su kaynağının Mg-Ca-<br />
HCO3 (BT-4) , Ayaş-Karakaya kaplıcası sularının (AK-1) ve Beypazarı Karakoca Maden suyunun<br />
(BT-6) Na-HCO3 - fasiyesinde, soğuk su kaynaklarının ise genellikle Ca 2+ -SO4 2- ; Ca 2+ -HCO3 - ve<br />
Mg 2+ -HCO3 - fasiyesinde oldukları belirlenmiştir. Suların oksijen-18, döteryum ve trityum<br />
içeriklerinden; sıcak ve/veya mineralli suların derin dolaşımlı olduğu belirlenmiş, BT-1, BT-2, BT-<br />
3 ve BT-5 nolu sıcak ve mineralli su kaynaklarının beslenme yüksekliklerinin 950-1150 metre<br />
dolayında olduğu hesaplanmıştır. Kükürt izotopu verilerine göre, BT-1, BT-2; BT-3 ile BS-5<br />
kaynaklarındaki sülfatın birincil kökeninin Kirmir Formasyonu jipsleri olduğu belirlenmiştir. Sıcak<br />
ve mineralli sulara uygulanan silis jeotermometresine gore rezervuar sıcaklıkları en fazla 114 o C,<br />
SO4-H2O jeotermometresine göre ise en fazla 73 o C bulunmuştur.<br />
Anahtar Kelimeler: Sıcak ve mineralli su kaynağı, Beypazarı granitoyidi, hidrokimya, çevresel<br />
izotop, jeotermometre, Ayaş-Beypazarı, Ankara<br />
107
EVALUATION OF THE ORIGIN OF THE GEOTHERMAL WATERS AROUND<br />
BEYPAZARI GRANITOIDS (AYAŞ-BEYPAZARI) BY HYDROCHEMISTRY AND<br />
ENVIRONMENTAL ISOTOPES<br />
ABSTRACT<br />
Study area is located in the vicinity (particularly at the south) of Beypazarı and Ayaş residential<br />
areas, at a distance of about 90 km to the west of Ankara. Kirmir River and Sakarya River surround<br />
Beypazarı granitoids and reach Sarıyar Dam Lake at the west of the study area. 8 hot springs and 12<br />
cold water springs are detected in the study area.<br />
The basement in the study area is comprised by Permian-Triassic aged Gokcekaya metamorphics<br />
which are overlain by Bilecik limestone. The outcrops of the Bilecik limestone are confined to the<br />
east, while those of metamorphic rocks are seen in the west, east and north of the study area.<br />
Beypazarı granitoids are exposed in the south of the Kirmir and north of the Sakarya rivers and<br />
intrude the basement rocks. Lower Eocene-Upper Miocene sedimentary rocks overlie the<br />
Beypazarı granitoids and are overlain by Tekke volcanics, İncedoruk and Kirmir formations of<br />
Miocene-Pliocene age. Quaternary travertine and alluvium are the youngest units in the study area.<br />
Dutlu bath (BT-1), Ayaş bath (BT-2), Çobanhamamı well (BT-3), Kapullu bath (BT-5) and<br />
Çağlayık hamamı waters are of Na + -SO4 2- -Cl - type, Ilıcakoy hot springs (BT-4) have Mg-Ca-HCO3<br />
character, Ayaş-Karakaya hot spring waters (AK-1) and Beypazarı Karakoca mineral waters (BT-6)<br />
are Na-HCO3 - type in nature. Cold waters are Ca 2+ -SO4 2- ; Ca 2+ -HCO3 - and Mg 2+ -HCO3 - type.<br />
According to the oxygen-18, deuterium and tritium isotopic determinations, hot and/or mineralized<br />
springs are found to be deeply circulating waters and the recharge area of BT-1, BT-2, BT-3 and<br />
BT-5 springs have 950-1150 meter elevation. Sulphur isotope analyses reveal that the SO -2 4 at BT-<br />
1, BT-2, BT-3 and BT-5 springs are originated from the gypsum layers of the Kirmir formation.<br />
According to silica geothermometer 114 o C temperature and to SO4-H2O geothermometer, 73 o C<br />
maximum reservoir temperatures have been calculated.<br />
Key words: Hot and mineralized springs, Beypazarı granitoids, hydrochemistry, environmental<br />
isotopes, geothermometer, Ayaş-Beypazarı, Ankara<br />
GİRİŞ<br />
Bilindiği üzere jeotermal enerji, fosil yakıtların göreceli bir dönemde tükenme tehlikesi ile karşı<br />
karşıya olduğundan yenilenebilir ulusal enerji kaynaklarından biri olarak gittikçe önem taşımaya<br />
başlamıştır. Bu nedenle jeotermal kaynakların oluşumlarının, korunmasının ve geliştirilmesinin<br />
bilimsel yöntemlerle ortaya konmasının önemi gittikçe artmaktadır. Bu kapsamda Ankara’nın<br />
yaklaşık 90 km batısında yer alan Ayaş-Beypazarı ve civarında yer alan 8 adet sıcak su kaynağı ve<br />
12 adet soğuk su kaynağının hidrokimyasal ve izotopik özellikleri ve oluşumları, çevresel izotop ve<br />
hidrokimyasal yöntemlerle ortaya konmuş ve çeşitli jeotermometrelerle rezervuar sıcaklıkları<br />
hesaplanmıştır.<br />
Bu sıcak su kaynakları, BT-1 (Dutlu kaplıcası), BT-2 (Ayaş İçmeceleri), BT-3 (Çobanhamamı<br />
kaynağı), BT-4 (Ilıcaköy sıcak su kaynağı), BT-5 (Kapullu hamamı), BT-6 (Beypazarı Karakoca<br />
Maden suyu) ve BT-7 (Çağlayık hamamı) ve AK-1 (Ayaş Karakaya Kaplıcası) dir. Kuzeyde İlhan,<br />
Kirmir, Sızma ve Uğur çayları önemli akarsuları oluşturmakla birlikte, güneyinde, Ovaçay, Ankara<br />
Çayı ve Sakarya Nehri bulumaktadır (Şekil 1).<br />
108
Şekil 1. İnceleme alanı yer bulduru haritaları<br />
Bu çalışmadan once, bölgede yer alan Kapullu hamamı (Diker vd. 2006), Dutlu kaplıcası (Özbek,<br />
1984), Çoban hamamı (Canik, 1970), Ilıcaköy sıcak su kaynağı (Şahinci, 1970) ve Ayaş<br />
İçmecelerinde (Canik, 1970) münferit çalışmalar yer almıştır. Bu çalışmalarda suların<br />
hidrokimyasal özellikleri ile kısmen izotopik özellikleri çalışılmıştır. Bu çalışmada ise bölge bir<br />
bütün olarak ele alınmış, daha once belirlenmemiş olan beslenme yükseklikleri gibi parametreler<br />
belirlenmiştir. Bu çalışma ile kaynakların birbiriyle kıyaslanması da yapılmıştır.<br />
JEOLOJİ VE HİDROJEOLOJİ<br />
İnceleme alanında, Permiyen-Triyas metamorfik temel, Üst Kretase granitik kayaçlar, Jura<br />
kireçtaşları, Miyosen ve Neojen volkanik fasiyes ile Miyosen-Pliyosen evaporitik örtü birimleri yer<br />
almaktadır (Şekil 2).<br />
Bu bölgede Paleozoyik yaşlı metamorfik temel (PTRg) üzerine bindirme ile gelen Jura yaşlı<br />
kireçtaşları Ayaş ve güneyinde görülür. Daha batıya gidildikçe Beypazarı Granitoyidi (KBg) olarak<br />
isimlendirilmiş olan intrüzif kayaçlar, Miyosen-Pliyosen yaşlı volkanik fasiyes (Tt) ve İncedoruk<br />
(TPi) ile Kirmir Formasyon’larından (TKi) oluşan evaporitik örtü birimleri gözlenir.<br />
Metamorfik şistler (PTRg): Temelde görülen ve önceki çalışmalarda Gökçekaya metamorfitleri<br />
olarak isimlendirilmiş olan bu kayaçlar genellikle killeşmiş olduklarından geçirimsizdirler. Killi<br />
şistlerin içlerinde mercek halinde gözlenen kireçtaşı bloklarının formasyona yerel olarak kısmen<br />
geçirimlilik sağladığı, ancak bu merceksi yerleşimlerin yeraltındaki suların iletilmesinde etkili<br />
olmayacağı ve bir kaynak ya da kuyuyu besleyemeyeceği düşünülmektedir. Ancak metamorfik<br />
temel birimlerin faylarla kesilmesi özellikle jeotermal kaynakların oluşumu üzerinde etkili<br />
olabilecektir. Dutlu kaplıcası kaynağının, granitoyid-metamorfik temel arasındaki Dutlu fayından<br />
çıkması, temeli kesen fayların da derin suların sirkülasyonunda etkili olabileceğini göstermektedir.<br />
109
Şekil 2. İnceleme alanının yer bulduru ve jeoloji haritaları<br />
Bilecik kireçtaşları (JKb): Ayaş mevkiinde mostra veren Bilecik kireçtaşları, Ayaş Karakaya<br />
kaplıcasının akifer kayacı durumundadır (Çetin, 2006). Birimin arazi çalışmaları sırasında, Çaltepe<br />
ve Kuşkonmaz tepe mevkiinde gözlenen karstik yapılar nedeniyle karstlaşmaya uğradığı<br />
görülmektedir. Bu özelliklerinden dolayı Bilecik kireçtaşının geçirimli olduğu söylenebilir.<br />
Beypazarı Granitoyidi (KBg): Beypazarı granitoyidi Beypazarı-Ayaş bölgesinde yer alan Dutlu<br />
kaplıcası, Ayaş İçmeceleri, Çobanhamamı, Kapullu hamamı ve Çağlayık hamamının oluşumunda<br />
birincil etkili olduğu düşünülen kayaçlardır. Granitoyidlerde yapılan süreksizlik ölçümlerinde 5<br />
farklı çatlak sistemi tesbit edilmiştir (Diker, 2005).<br />
Ayrıca Kapullu hamamından geçen K55 o -72 o D doğrultusunda ve ortalama 78 o C eğiminde Kapullu<br />
Fayı belirlenmiştir (Diker vd. 2006). Ayaş İçmecelerinin KD-GB doğrultusundaki süreksizlik<br />
düzleminden çıktığı ifade edilmiştir (Canik, 1970). Dutlu kaplıcası ise Dutlu fayından<br />
boşalmaktadır (Özbek, 1984).<br />
İnceleme alanının Beypazarı-Ayaş bölgesinde açılan sondaj kuyularında, Çobanhamamı mevkii ve<br />
Çağlayık Hamamı mevkiinde örtü birimlerden sonra granitik kayaçlara girilmiş olup Çağlayık’da<br />
15 l/s debide sıcak yeraltı suyu alınmıştır. Sakarya Nehri dolayında, özellikle Kapullu köyü<br />
dolayında granitik kayaçların granit kumu ve çuval yapıları oluşturacak şekilde bozuşmaya uğradığı<br />
görülmüştür. Bu alanlarda düşük debili bir çok soğuk su kaynağı (BS-7, BS-8, BS-11, BS-12)<br />
oluşmuştur. Granitik kayaçlar üst zonlarda, bozuşmuş kuşakta geçirimlilik kazanarak soğuk su<br />
kaynaklarını beslemektedir. Soğuk su kaynaklarının hidrokimyasal özellikleri derin dolaşımlı sıcak<br />
su kaynaklarının su tipinin oluşumunda etkin olmuşlardır.<br />
Granitik kayaçlar, birincil dokuları gözönüne alındığında geçirimsizdirler. Ancak alandaki granitik<br />
kayaçların çok çatlaklı ve yer yer de faylı olması nedeniyle süzülen sular bu süreksizlik düzlemleri<br />
110
oyunca kendilerine hareket yolu bulmuş ve fay kuşakları boyunca jeotermal kaynakları<br />
beslemişlerdir.<br />
Formasyon genel olarak geçirimli olmamasına rağmen, ikincil geçirimlilikle fay kuşaklarında<br />
rezervuar (akifer) oluşturdukları düşünülmektedir.<br />
İncedoruk ve Kirmir Formasyonları (TPi, TKi) :<br />
İncedoruk Formasyonu inceleme alanının önemli bir kısmında örtü kayacı olarak yer almaktadır.<br />
Birim konglomera, marn, tüf, kireçtaşı, kiltaşı, jips ve kumtaşlarından oluşmaktadır ve birbirleriyle<br />
yanal geçişlidir. Marn ve kiltaşı seviyeleri ise geçirimsizdir.<br />
Kuru ve çatlaklı olan kalın marn tabakalarının çatlakları jips çökelleriyle ikincil olarak<br />
doldurulmuştur. Bu durum, marnlar içerisine üstteki örtü birimlerinden süzülme sonucunda<br />
geçirimsizliklerin giderek bir kat daha arttığını göstermektedir.<br />
Formasyonun taban seviyelere yakın olarak görülen konglomera seviyelerindeki jips dolguları da,<br />
üst seviyelerdeki marn tabakalarındaki rekristalize olarak oluşmuş jipsler nedeniyledir. Çakıltaşları<br />
ise geçirimlidir. Çobanhamamı mevkiindeki BS-2 kaynağı da bu formasyonun çakıltaşlarından<br />
boşalmaktadır. <strong>Genel</strong> olarak formasyon az geçirimli olarak tanımlanabilir.<br />
Kirmir Formasyonu, örtü birimlerin en üst seviyesinde görülmekte olup Canik (1970) tarafından<br />
Üst Pliyosen yaşı verilmiştir. Formasyon en üst seviyelerde jips kornişleri ile başlar ve çamurtaşı<br />
ara bantları ile kiltaşı ve marnlı seviyeye geçiş yapar. Bu formasyon bölgedeki sıcak su kaynakları<br />
ile bazı acı su kaynaklarının beslenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.<br />
Bölgede BS-5, BS-9 ve BS-10 no’lu soğuk su kaynakları bulunmaktadır Bu su kaynaklarındaki<br />
yüksek sülfat içeriği de birimin geçirimliliği konusundaki görüşü doğrulamaktadır.<br />
Marn ve kiltaşı geçirimsiz, jips kornişleri ve çamurtaşları ise az geçirimli olarak kaynakları<br />
beslemektedirler. Formasyon bu genel özellikleriyle az geçirimli olarak tanımlanmıştır.<br />
Kuvaterner yaşlı traverten, alüvyon ve taraçalar genel özellikleri itibariyle geçirimli olup, yeraltı<br />
suyu için önemli bir potansiyele sahip olmadıkları düşünülmektedir.<br />
HİDROKİMYA ÇALIŞMALARI<br />
İnceleme alanında belirlenen sıcak ve soğuk su kaynaklarında ana anyon ve katyon analizleri<br />
yapılmıştır. Elde edilen analiz sonuçlarına göre inceleme alanındaki su kaynakları için toplam 4 su<br />
tipi gruplandırılmıştır (Tablo 1). Burada sıcak ve mineralli su kaynaklarından BT-1, BT-2, BT-3,<br />
BT-5 ve BT-7, Na-SO4-Cl su tipinde, BT-4 sıcak su kaynağı Mg-Ca-HCO3, BT-6 sıcak su kaynağı<br />
Na-HCO3 su tipindedir. Sıcak su kaynağı olan AK-1 ise Na-HCO3 su tipindedir. İnceleme<br />
alanındaki soğuk sulardan acı suları oluşturan BS-2, BS-5, BS-6, BS-9 ve BS-10 soğuk su<br />
kaynaklarından, BS-2, BS-5 ve BS-6 CaSO4 su tipinde olup, BS-9 ve BS-10 sırasıyla Mg-Ca-SO4<br />
ve Mg-Na-SO4 su tipindedir. İnceleme alanındaki tatlı soğuk su kaynaklarından BS-1 soğuk su<br />
kaynağının Ca-Mg-HCO3, BS-3 soğuk su kaynağının Na-HCO3, BS-4, BS-7 ve BS-8 soğuk su<br />
kaynaklarının ise Ca-HCO3 su tipinde olduğu belirlenmiştir. İnceleme alanındaki suların Piper<br />
(1944) diyagramı ise Şekil 3’de görülmektedir.<br />
111
Tablo 1. İnceleme alanındaki kaynakların su tipleri<br />
Su kaynakları<br />
Sıcak ve mineralli<br />
sular<br />
Katyonlar Anyonlar Formasyon Su tipi Fasiyes<br />
numarası<br />
BT-1, BT-2, BT-3,<br />
BT-5, BT-7<br />
(Na + +K + )>Ca +2 >Mg +2<br />
-2 - -<br />
SO4 > Cl > HCO3 KBg, TKi,<br />
TPi<br />
Na-SO4-Cl IV<br />
BT-6 (Na + +K + )> Mg +2 > Ca +2 Sıcak sular<br />
- -2 -<br />
HCO3 > SO4 >Cl TPi Na-HCO3 III<br />
AK-1 (Na + +K + )>Ca +2 >Mg +2 BT-4<br />
><br />
Mg<br />
- -2 -<br />
HCO3 >SO4 > Cl JKb, TPi Na-HCO3 III<br />
+2 > Ca +2 >(Na + +K + Soğuk acı sular<br />
)<br />
- -2 -<br />
HCO3 > SO4 > Cl JKb(?), Tt,<br />
TPi<br />
Mg-Ca-<br />
HCO3 I<br />
BS-2, BS-5, BS-6 Ca +2 >Mg +2 >(Na + +K + )<br />
-2 -<br />
SO4 > HCO3 >Cl - BS-9 Mg<br />
TKi Ca-SO4 II<br />
+2 > Ca +2 >(Na + +K + )<br />
-2 -<br />
SO4 > HCO3 >Cl - BS-10 Mg<br />
TKi Mg-Ca-SO4 II<br />
+2 >(Na + +K + Soğuk tatlı sular<br />
) >Ca<br />
-2 - -<br />
SO4 > Cl > HCO3 TKi Mg-Na-SO4 II<br />
BS-1 Ca +2 BS-3<br />
>Mg>(Na+K)<br />
(Na<br />
- -2 -<br />
HCO3 > SO4 > Cl TPi Ca-Mg-HCO3 I<br />
+ +K + )>Mg +2 > Ca +2 BS-4, BS-7, BS-8,<br />
BS-11<br />
Ca<br />
- -2 -<br />
HCO3 > SO4 >Cl Tt, TPi Na-HCO3 III<br />
+2 >Mg +2 >(Na + +K + )<br />
- -2 -<br />
HCO3 > SO4 >Cl KBg Ca-HCO3 I<br />
Şekil 3. İnceleme alanındaki suların Piper (1944) diyagramı<br />
Sıcak su kaynaklarından Na-SO4-Cl su tipinde (IV) olan BT-1, BT-2, BT-3, BT-5 ve BT-7 sıcak ve<br />
mineralli su kaynakları Beypazarı granitoyidi (KBg) ve İncedoruk ile Kirmir formasyonlarından<br />
beslenmektedir (TPi, TKi). Na-HCO3 su tipinde (III) olan BT-6 sıcak ve mineralli su kaynağının<br />
beslenme alanı inceleme alanı dışında bulunmakta olup Mg-Ca-HCO3 su tipinde (I) olan BT-4 sıcak<br />
su kaynağı Tekke volkanitlerinden (Tt), İncedoruk Formasyonu’ndan (TPi) ve muhtemelen Bilecik<br />
kireçtaşlarından (JKb) beslenmektedir. İnceleme alanındaki bir diğer sıcak su kaynağı olan, Na-<br />
HCO3 su tipindeki (III) AK-1 kaynağı ise İncedoruk formasyonu (TPi) ve Bilecik kireçtaşlarından<br />
(JKb) beslenmektedir. İnceleme alanındaki acı soğuk su kaynaklarından Ca-SO4 su tipinde (II) olan<br />
BS-2, BS-5 ve BS-6 su kaynakları ile Mg-Ca-SO4, Mg-Na-SO4 su tipinde olan (II) BS-9 ve BS-10<br />
112
soğuk su kaynakları Kirmir formasyonunun (TKi) evaporitik seviyelerinden beslenmektedir. Tatlı<br />
soğuk su kaynaklarından Ca-Mg-HCO3 su tipinde (I) olan BS-1 soğuk su kaynağı İncedoruk<br />
formasyonundan (TPi), Ca-HCO3 su tipinde (I) olan BS-4, BS-7, BS-8 ve BS-11 su kaynakları<br />
Beypazarı granitoyidinin (KBg) kırıklı çatlaklı ve bozuşmuş üst kuşaklarından beslenmektedir. Na-<br />
HCO3 su tipindeki (III) BS-3 soğuk su kaynağı ise İncedoruk formasyonundan (TPi) ve Tekke<br />
volkanitlerinden (Tt) beslenmektedir.<br />
İZOTOP ÇALIŞMALARI<br />
İnceleme alanındaki tüm su noktalarından seçilen örneklerin izotopik özelliklerini saptamak<br />
amacıyla, yağışlı (Haziran-2006) ve kurak dönemlerde (Aralık-2006) alınan numunelerin analizleri<br />
yaptırılmıştır. <strong>İzotop</strong> analizleri D.S.İ. Teknik Araştırma Kalite Kontrol (T.A.K.K) dairesinde<br />
yapılmış olup, analiz sonuçları çeşitli diyagramlarla değerlendirilmiştir.<br />
Oksijen-18-Döteryum İlişkisi<br />
Suların kurak ve yağışlı dönem olmak üzere oksijen-18-döteryum ilişkisi Şekil 4’de görülmektedir.<br />
Şekil 4. İnceleme alanındaki su kaynaklarının Oksijen-18-Döteryum grafiği<br />
Beypazarı bölgesi sıcak ve mineralli suları (BT-1, 2, 3 ve 5) meteorik su doğrusunun en altında<br />
çıkmaktadır. Bu noktaların, meteorik su doğrusunun altında ve üzerinde dağılım göstermesi<br />
örnekleme şartlarıyla ilişkilendirilebilir.<br />
Beypazarı bölgesi sularından BT-4 numaralı örnek, buharlaşma doğrusu üzerinde, en fazla<br />
buharlaşmaya maruz kalan sıcak su olarak görülmektedir. Bu kaynağın örnekleme döneminde,<br />
kaynak doğrudan havuza boşalmaktaydı. Bu kaynakta PO4 değeri yapılan kirlilik analizi<br />
araştırmasında ortaya konduğundan hem buharlaşma hem de yüzey sularından kirlenmeye maruz<br />
kaldığı tesbit edilmiştir. BT-6 kaynağı da az miktarda buharlaşmaya maruz kalmış olup, BT-1, 2, 3<br />
ve 5’e göre daha sığ dolaşımlıdır. AK-1 kuyu suları da BT-6 gibi sıcak sular içinde daha sığ<br />
dolaşımlıdır. <strong>İzotop</strong> çalışmalarından elde edilen buharlaşma doğrusu incelendiğinde, özellikle vadoz<br />
kuşaktan beslenen ve buharlaşmaya maruz kalmış sığ soğuk su kaynakları görülmektedir.<br />
113
Beypazarı bölgesindeki granitik kayaçların bozuşmuş üst kuşaklarından beslenen soğuk su<br />
kaynakları (BS-8, BS-11 ve BS-12) buharlaşma doğrusunun en üst seviyesinde görülmektedir. BS-2<br />
acı su kaynağı ise İncedoruk Formasyonu’nun jipsli birimlerinden etkilenmekte ve buharlaşma<br />
etkisi ile tuzluluğu artmıştır.<br />
Oksijen-18 / Sıcaklık İlişkisi<br />
İnceleme alanındaki sıcak ve soğuk su noktalarından Oksijen-18-sıcaklık ilişkisi Şekil 3’de<br />
görülmektedir. Şekilde, suların oksijen-18 izotop içeriği ile sıcaklık ilişkisinin kıyaslanması ile sığ<br />
ve derin dolaşımlı iki grup ayırt edilebilmektedir.<br />
Şekil 3. Oksijen-18/sıcaklık ilişkisi<br />
Trityum – Klorür İlişkisi<br />
Suların derin-sığ dolaşım ilişkisini gösteren diyagramlardan biri olan trityum – klorür ilişkisini<br />
araştırmak için, suların mg/l cinsinden klorür değerleri ve trityum içerikleri baz alınmış ve grafiğe<br />
aktarılmıştır (Şekil 5).<br />
Şekil 5. Trityum-Cl ilişkisi<br />
114
Topoğrafik Kot-Oksijen-18 İlişkisi<br />
Kaynakların beslenme alanlarının kotlarının ortaya konması, kaynakların korunma alanlarının<br />
belirlenmesinde son derece önemlidir. Ayrıca, kaynakların oluşum mekanizması ve hidrolojik<br />
sistemin aydınlatılması bakımından da önemlidir. Sıcak su kaynaklarının yağışlardan beslenme<br />
alanlarının belirlenmesinde yağışların oksijen-18 izotopları kullanılmaktadır (Mazor, 1991).<br />
İnceleme alanında, yağışın oksijen-18 içeriği bilinmediğinden, yağışların kısa süreli süzülmesi<br />
sonucu oluşan soğuk su kaynaklarının, oksijen-18 verileri de kullanılabilmektedir. Bu çalışmada<br />
inceleme alanındaki soğuk su kaynaklarının oksijen-18 verileri bu bölgenin sıcak su kaynaklarının<br />
beslenme alanı yükseltilerinin hesaplanmasında kullanılmıştır.<br />
İnceleme alanı için üç adet soğuk su kaynağı kullanılmıştır. Bu su noktaları BS-3 (Ilıcakpınar<br />
kaynağı), BS-4 (Dikmen kaynağı) ve BS-5 (Tahirler acı su) kaynağıdır. Buna göre, BT-1, 2, 3 ve 5<br />
nolu sıcak su kaynaklarının 950-1150 m arasında bir beslenim alanı yüksekliğine sahip olduğu<br />
belirlenmiştir (Şekil 6). Bu yükseklikler bölgede Kirmir Formasyonu ile Beypazarı granitoidlerinin<br />
yüzeylendiği alanlara karşılık gelmektedir.<br />
Şekil 6 İnceleme alanı sıcak su kaynakları için Oksijen18-kot grafiği<br />
Kükürt izotopu<br />
Şekil 7. Oksijen-18 (SO4) - Kükürt-34 (SO4) diagramı (Clark and Fritz, 1997)<br />
115
Bölgedeki su kaynakları ile jips mineralleri ve Sakarya Nehri (SR) numunelerinde yapılan izotop<br />
analiz sonuçlarına göre oksijen-18 (SO4) ve kükürt-34 (SO4) içeriği esas alınarak kaynaklardaki<br />
sülfatın kökeni de araştırılmıştır (Şekil 7 ve 8)<br />
Şekil 8 Kükürt-34 (SO4) - Oksijen-18 (SO4) diyagramı<br />
Şekillerden görüleceği gibi, Beypazarı bölgesinde BS-3 ve BS-5 soğuk su kaynaklarının δ 34 S (SO4)<br />
izotop içerikleri jips mineralleri ile aynı aralıkta olup, bu soğuk suların SO4’ının aynı bölgedeki BT-<br />
1, BT-2 ve BT-3 kaynaklarının sülfatının kökenini oluşturduğu görülmektedir.<br />
Bununla birlikte, izotopik özelliklerden yola çıkarak, inceleme alanında Kirmir Formasyonundan<br />
alınan jipsler ile, öceki çalışmalarda alınan jips numunelerinin izotopik özellikleri aynı bölgeye<br />
düşmüştür.<br />
BS-5 suları jips mineraline doygun acı sulardır. Şekil 7’de bu acı su kaynakları ile sıcak su<br />
kaynaklarının SO4 izotopu verileri, SO4’ın kökeni olarak Tersiyer bölgesini vermektedir. Bu bölge<br />
yukarıda değinildiği üzere bölgedeki Kirmir ve İncedoruk Formasyonu jipslerine karşılık<br />
gelmektedir. Bunun yanında, Kapullu kaynağı (BT-5) sülfat içeriğinin ise bir karışım sunduğu<br />
görülmektedir.<br />
JEOTERMOMETRE UYGULAMALARI<br />
Bilindiği üzere jeotermometreler, akifer içerisindeki akışkan sıcaklığının tahmin edilmesi amacıyla<br />
kaynak veya kuyu başından alınan numunelerde yapılan kimyasal veya izotopik verilerle<br />
hesaplanan denklemlere verilen isimdir. İnceleme alanındaki sıcak su kaynakları Giggenbach<br />
(1988) diyagramına göre, kısmen olgun ve olgun olmayan sular bölgesinde yer almaktadır (Şekil 9).<br />
Bu nedenle sıcak su kaynaklarına silis jeotermometreleri ve kükürt jeotermometreleri uygulanmış<br />
olup elde edilen sonuçlar Tablo 2’de verilmiştir.<br />
116
Şekil 9. İnceleme alanındaki sıcak su kaynaklarının Giggenbach (1988) diyagramı<br />
Tablo 2. İnceleme alanındaki sıcak su kaynaklarında silis ve kükürt jeotermometre uygulamaları<br />
Num.<br />
No<br />
BT-1<br />
Kaynak<br />
Sıc.<br />
( o C)<br />
I<br />
Kuvars<br />
II<br />
Kuvars<br />
(buhar<br />
kaybı<br />
yok)<br />
III<br />
Kuvars<br />
(100 o C de<br />
mak.<br />
buhar<br />
kaybı)<br />
IV<br />
Kalsedon<br />
(buhar<br />
kaybı yok)<br />
117<br />
V<br />
Kalsedon<br />
(buhar kaybı<br />
yok)<br />
VI<br />
kalsedon<br />
(100 o C de<br />
mak. buhar<br />
kaybı)<br />
VII<br />
SO4-H2O<br />
47 93 96 98 66 91 72 54 42<br />
BT-2 52 102 105 105 75 96 80 58 47<br />
BT-3 53 105 111 111 82 100 86 63 52<br />
BT-4 20 73 75 79 43 52 51 - -<br />
BT-5 41 110 114 113 85 102 88 73 62<br />
BT-7 38 110 114 113 85 102 88 - -<br />
AK-1 30 54 54 61 - - 33.6 - -<br />
I. Fournier and Potter (1982), II., III. ve IV. Fournier (1977), V. ve VI. Arnorsson et al. (1983), VII. Lloyd (1968),<br />
VIII. Mizutani and Rafter (1969).<br />
Tablo 2’den görüleceği üzere, silis jeotermometreleri bölgedeki sıcak su kaynakları için 43 o -114 o C<br />
arasında rezervuar sıcaklıkları vermektedir. δ 18 O (SO4-H2O) jeotermometresi ise oksijen izotop<br />
değişimi reaksiyonuna göre sonuç vermektedir. Buradaki eşitliklerden inceleme alanındaki sıcak<br />
suların 42 o C-73 o C aralığında sıcaklık verdikleri görülmektedir. Mizutani ve Rafter (1969)<br />
eşitliğinden elde edilen üç sonuç kuyu veya kaynak sıcaklığından düşük olduğundan uygun değildir.<br />
Ancak, Lloyd (1968) eşitlikleri bölgedeki sıcak suların rezervuar sıcaklığının 54 o C-73 o C arasında<br />
olduğunu göstermektedir. Kapullu kaplıcası kaynağı (BT-5), diğer sıcak su kaynaklarına (BT-1,2,3)<br />
göre düşük kaynak sıcaklığına sahip olmasına rağmen daha yüksek jeotermometre sonucu<br />
vermektedir. Kapullu kaplıcasının Sakarya Nehri’ne olan yakınlığı nedeniyle nehrin soğutucu etki<br />
yapabileceği ve bu nedenle rezervuar sıcaklığının daha yüksek olabileceği düşünülebilir. İnceleme<br />
alanındaki sıcak su kaynaklarının SO4 içeriği Kirmir formasyonu ve İncedoruk formasyonundaki<br />
jipslerden gelmektedir. SO4’ın kaynağının birincil derecede jipsler olduğu sıcak su kaynaklarında<br />
VIII<br />
SO4-<br />
H2O
kükürt jeotermometresinin bölgede açılmış olan kuyulardan elde edilen sıcaklık verileri baz<br />
alındığında daha iyi sonuç verdiği gözlenmiştir. .<br />
SONUÇLAR<br />
Yapılan bu çalışmadan elde edilen sonuçlar aşağıda verilmiştir:<br />
İnceleme alanının temelini oluşturan metamorfik şistlerin Beypazarı granitoyidleri ile kesilmiş<br />
olması bir çok fayın oluşmasına ve özellikle sıcak ve mineralli suların dolaşımına uygun ortamların,<br />
akiferin oluşmasına neden olmuştur. Soğuk su kaynakları düşük debili ve sığ dolaşımlıdır.<br />
Dutlu kaplıcası (BT-1), Ayaş İçmeceleri (BT-2), Çobanhamamı kuyusu (BT-3) ve Kapullu kaplıcası<br />
(BT-5) sularının Na + -SO4 2- -Cl - , Ilıcakoy sıcak su kaynağının (BT-4) Mg-Ca-HCO3, Ayaş-Karakaya<br />
kaplıcası sularının (AK-1) ve Beypazarı Karakoca Maden suyunun (BT-6) Na-HCO3 - , soğuk su<br />
kaynaklarının ise genellikle Ca 2+ -SO4 2- ; Ca 2+ -HCO3 - ve Mg 2+ -HCO3 - tipinde oldukları<br />
belirlenmiştir.<br />
Suların oksijen-18, döteryum ve trityum içeriklerinden; sıcak ve/veya mineralli suların derin<br />
dolaşımlı oldukları belirlenmiştir. BT-4 ve BT-6 kaynaklarında buharlaşma etkisi gözlenmiş, BT-<br />
4’de aynı zamanda yüzey sularından kirlenme de tespit edilmiştir.<br />
BT-1, BT-2, BT-3 ve BT-5 nolu sıcak ve mineralli su kaynaklarının beslenme yüksekliklerinin 950-<br />
1150 metre dolayında olduğu, bu yüksekliklerin Kirmir Formasyonu ve granitik kayaçların<br />
yüzeylendiği alanlara karşılık geldiği belirlenmiştir.<br />
Kükürt izotopu verilerine göre, BT-1, BT-2; BT-3 ile BS-5 kaynaklarındaki sülfatın birincil<br />
kökeninin Kirmir Formasyonu jipsleri olduğu ortaya konulmuştur.<br />
Sıcak ve mineralli sulara uygulanan silis jeotermometresine gore rezervuar sıcaklıkları en fazla<br />
114 o C, SO4-H2O jeotermometresine göre ise en fazla 73 o C bulunmuştur. SO4-H2O<br />
jeotermometresinin ise bölgede rezervuara inerek açılmış olan kuyulardan elde edilen sıcaklık<br />
rakamları gözönüne alındığında gerçeğe daha yakın değerler verdiği sonucuna varılmıştır.<br />
KAYNAKLAR<br />
Arnorsson S, Gunnlaugsson E and Svavarsson H (1983) The chemistry of geothermal waters in<br />
Iceland III, Chemical Geothermometry in geothermal investigations, Geochim. Cosmochim.<br />
Acta, 47: 567-577.<br />
Canik B (1970) Ayaş İçmeceleri ve Kaplıcası Hidrojeoloji Etrüdü..MTA Dergisi No:.80, Ankara<br />
Clark I and Fritz P (1997) Environmental isotopes in hydrogeology. Lewis Publishers, 328pp.<br />
Çetin A (2006) Ayaş karakaya ve Ilıcaköy sıcak sularının hidrojeolojisi Fen Bilimleri Enst., Yüksek<br />
Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.<br />
Diker S (2005) Kapullu hamamı ve dolayının hidrojeolojisi, Fen Bilimleri Enst. Yüksek Lisans tezi.<br />
Ankara Üniversitesi, , 147s, Ankara<br />
Diker S, Çelik M, Kadıoğlu Y K (2006) Fingerprints of the formation of geothermal springs on the<br />
granitoids: Beypazarı-Ankara, Turkey. Environmental Geology, 51(3): 365-376.<br />
Fournier R O and Potter R W (1982) A revised and expanded silica (quartz) geothermometer.<br />
Geoth. Res. Council Bull., 11-10, 3-12.<br />
Giggenbach W F (1988) Geothermal solute equilibria, derivation of Na-K-Mg-Ca geoindicators.<br />
Geochim.. Cosmochim. Acta, 52: 2749-2765.<br />
Lloyd, R.M. (1968). Oxygen isotope behavior in the sulfate-water system. Journal of Geohhysical<br />
Research, 73 (18), 6099-6110.<br />
118
Mazor E (1991) Applied chemical and isotopic groundwater hydrology, First Published,<br />
Edmundsbury Press, 264pp, Buckingham.<br />
Mizutani, Y. and Rafter, T A, (1969). Oxygen isotopic composition of sulfates-3. oxygen isotopic<br />
fractionation in the bisulfate ion-water system. New Zeeland Journal of Science, 12 54-59.<br />
Orti F, Gündoğan İ, Helvacı C (2002) Sodium sulphate deposits of Neogene age: the Kirmir<br />
Formation, Beypazarı Basin, Turkey. Sedimentary Geology, Elsevier, 146, 305-333.<br />
Özbek, T. (1984) Dutlu-Tahtalı kaplıcası ve dolayının hidrojeoloji etüdü. A.Ü. Fen Bilimleri Enst.<br />
Doktora Tezi. 150 s.Ankara.<br />
Palmer M R, Helvacı C, Fallick A E (2004) Sulphur, sulphate oxygen and strontium isotope<br />
composition of Cenozoic Turkish evaporites. Chemical Geology, Elsevier, 209, 341-356.<br />
Piper, A.M (1944) A graphic procedure in geochemical interpretation of water analyses. Trans.<br />
Am.Gephys. Union 25:914-923<br />
Şahinci, A. (1970). Karakaya (Ayaş) Kaplıcası ve Ilıcaköy sıcak sularının Hidrojeoloji Etüdü. MTA<br />
Derleme Rapor No : 4369, 60s.<br />
119
ÖZET<br />
KONYA İLİ TATLI SU KAYNAKLARININ HİDROJEOKİMYASAL<br />
İNCELEMESİ<br />
Güler GÖÇMEZ * Bayram Kahveci ** Nuri Güven**<br />
* S.Ü.Müh–Mim. Fak. Jeoloji Müh. Böl.42090 Selçuklu/KONYA<br />
gulergocmez@selcuk.edu.tr<br />
**KOSKİ <strong>Genel</strong> Müd. Su Tesisleri Daire Başkanlığı 42100 Selçuklu/KONYA<br />
b.kahveci@koski.gov.tr<br />
Tatlı su kaynakları Konya şehir merkezinin batı-güneybatısında olup önemli bir su potansiyeline<br />
sahiptir. Kaynaklar dolayında yaşlıdan gence doğru Üst Permiyen - Üst Triyas yaşlı Kızılören<br />
formasyonu, Üst Triyas - Üst Kretase yaşlı Lorasdağı formasyonu, Üst Kretase yaşlı Midostepe<br />
formasyonu gelmektedir. Kretase yaşlı Hatip Ofiyolitli Karışığı ve içerisindeki İkisivritepe<br />
olistolitleri tektonik dokanakla bu birimleri üzerlemiştir. Bu birimlerin üzerine açılı diskordansla<br />
Üst Miyosen Pliyosen yaşlı Sille, Ulumuhsine, Küçükmuhsine formasyonu gelmektedir. En üstte<br />
ise Üst Pliyosen – Kuvaterner yaşlı Topraklı formasyonu ve güncel alüvyonlar yer alır.<br />
Beypınarı kaynağı, Mukbil kaynağı ve Çayırbağı kaynakları Çayırbağı ofiyolitleri içinden Dutlukırı<br />
kaynağı ise Hatip ofiyolit karışığı içindeki kireçtaşlarından boşalmaktadır. Kaynak sıcaklıkları 15-<br />
16 o C, debileri 1,5 - 45 l/s arasındadır. Sular AIH’ a HCO3’lı, Ca’lu, Mg’lu sular sınıfındadır.<br />
Kaynakların akiferlerini oluşturan kireçtaşlarında karstlaşma oldukça gelişmiştir. Kaynaklar çevresi<br />
olumsuz özellikte sahalar grubuna girmektedir.<br />
Sularının kökenini araştırmada izotop analizlerinden yararlanılmıştır. Oksijen-18 ve döteryum<br />
analiz sonuçlarına göre kaynakların oluştuğu akiferlerin alçak kotlu alanlardan beslendiği ve kaynak<br />
sularının meteorik kökenli sular olduğu belirlenmiştir.<br />
Anahtar kelimeler: Hidrojeokimya, Trityum, Tatlı su kaynağı<br />
HYDROGEOCHEMICAL INVESTIGATION OF FRESH WATERS IN KONYA<br />
SUMMARY<br />
Fresh waters are in the west-southwest of Konya town center and have considerable water potential.<br />
Older to younger Upper Permian – Upper Trias aged Kızılören formation, Upper Trias – Upper<br />
Cretase aged Lorasdağı formation, Upper Cretase aged Midostepe formation are present around of<br />
the sources. Cretase aged Hatip Ofiolitic Complex and İkisivritepe Olistolits in it unconformably<br />
overlie these formations . Upper Miocene – Pliocene aged Sille, Ulumuhsine and Küçükmuhsine<br />
formations overlie the previous formations with angular unconformity . Upper Pliocene –<br />
Quaternary aged Topraklı formation and alluviums are the youngest units in the area.<br />
Beypınarı spring, Mukbil spring and Çayırbağı spring are discharged from Çayırbağı ofiolits,<br />
Dutlukırı spring is discharged from limestones in Hatip ofiolitic complex. These spring<br />
temperatures are 15-16 o C, discharges are 1,5 - 45 l/s. According to the AIH, waters are HCO3, Ca<br />
and Mg types. Limestones which are aquifers of the springs exhibit well developed karstic futures .<br />
Vicinity of the springs is open to adverse external effects.<br />
121
In the investigation of the origin of waters isotope analyses were evaluated. According to Oxygen –<br />
18 and tritium analyses results, aquifers are fed from lower altitude areas and spring waters are in<br />
meteoric origin.<br />
Keywords: Hydrogeochemistry, Tritium, Fresh spring<br />
1.GİRİŞ<br />
Tatlı su kaynakları Konya ilinin 7 km batısında olup yaklaşık 50 km 2 lik bir alanda 5 ayrı noktadan<br />
boşalmaktadır. Alandaki yükseltiler doğu- batı yönünde uzanmakta ve batı- kuzeybatı yönünde<br />
yoğunluk göstermektedir. Konya meteoroloji İstasyonu 2007 yılı verilerine göre ortalama sıcaklık<br />
12,6 o C, yıllık toplam yağış ise 261,7 mm dir. 2007 yılına ait deneştirmeli nem bilançosunda yağış<br />
169,9 mm, gerçek buharlaşma-terleme 214 mm dir. Buharlaşma-terleme yağışın % 125’ine karşılık<br />
gelmektedir (P=125 mm Etpc). Alanın iklim formülü Thorthwaite (1948)’e göre D B2 d a’ dır.<br />
Harflerin belirlediği iklim tipi yarı kurak (D), mezotermal (B2), su fazlası olmayan veya çok az olan<br />
(d) ve oseanik (a’) iklim tipini göstermektedir. Konya Meteoroloji İstasyonu'nun 20 yıllık ortalama<br />
sıcaklık ve yağış değerlerine göre hazırlanan klimogramda Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim<br />
ayları kurak ayları diğer ayların ise yağışlı geçiş ayları olarak belirlenmiştir. Bölgede Üst Permiyen-<br />
Kuaterner yaş aralığın da kayaçlar yüzeylemektedir. Tatlı su kaynakları Çayırbağı ofiyolitleri ve<br />
Hatip ofiyolitli karışığı içinden boşalmaktadır. Kaynakların sıcaklıkları 14-16 o C, debileri 0,75-49<br />
l/s arasında değişmektedir.<br />
2. JEOLOJİ<br />
İnceleme alanında yaşlıdan gence doğru, Üst Permiyen-Üst Triyas yaşlı karbonat kayaçlardan yapılı<br />
Kızılören formasyonu, Üst Triyas-Üst Kretase yaşlı, sığ ve duraylı bir karbonat platformunda<br />
çökelmiş olan Lorasdağı formasyonu ve Üst Kretase yaşlı radyolarit ve çört aratabakalı<br />
kireçtaşlarından oluşan Midostepe formasyonu ile başlamaktadır. Tüm bu birimler Üst Kretase yaşlı<br />
Hatip ofıyolitli karışığı ve içerisinde haritalanabilir İkisivritepe olistolitleri tarafından tektonik<br />
olarak üzerlenmiştir. Bunun üzerinde üst manto ürünü Çayırbağı ofiyolit karmaşığı tektonik bir<br />
dokanakla yer almaktadır (Aydın 2002). Bu birimleri açılı bir diskordans ile örten Geç Miyosen-<br />
Pliyosen zaman aralığında birbirleriyle yanal ve düşey geçişli olarak gelişmiş karasal kırıntılılar<br />
şeklindeki Sille formasyonu, gölsel kireçtaşı ve kırıntılılardan yapılı Ulumuhsine formasyonu ve<br />
Konya Neojen volkanizmasının ürünü volkano-klastiklerden oluşmuş Küçükmuhsine formasyonu<br />
ile devam eder. Alttaki tüm birimlerden malzeme almış ve dolayısıyla hepsini açılı uyumsuz olarak<br />
örten alüvyal yelpaze ve karasal karbonat yığışımları şeklindeki Üst Pliyosen-Kuvaterner yaşlı<br />
Topraklı formasyonu ve Güncel alüvyonlar en üstte bulunmaktadır (Şekil 1).<br />
122
Şekil 1. İnceleme alanının jeoloji - hidrojeoloji haritası (Göçmez,2008).<br />
3. HİDROJEOLOJİ<br />
İnceleme alanında Kızılören formasyonunu oluşturan dolomitik kireçtaşlarının karstik, çatlaklı ve<br />
kırıklı kesimleri ile Lorasdağı formasyonunun bol kırıklı çatlaklı ve karstik kireçtaşları akifer kaya<br />
özelliğindedir. Bununla birlikte Midostepe formasyonunun çakıltaşı, kumtaşı seviyeleri ve Hatip<br />
ofiyolit karışığı'nın kireçtaşı olistolitleri su bulunduran ve geçirimliliği yüksek birimler arasındadır.<br />
Çayırbağı ofîyolitlerinde çatlaklı seviyeler ve ağsal manyezit damarları su taşımaktadır. Beypınarı<br />
ve Mukbil kaynak çıkışları da bunun kanıtıdır. Bu tür su çıkışlarına fayların da hidrolik oluk<br />
oluşturarak yardımcı olmasının yanı sıra masif ve geçirimsiz kayaçlardaki ikincil tektonik<br />
oluşumlar kaynak sularını beslemektedir. Sille formasyonunun çamurtaşı seviyeleri ile Ulumuhsine<br />
formasyonu'nun marn ve çamurtaşı sevileri ve bu formasyonlarla yanal/düşey geçişlilik arz eden<br />
Küçükmuhsine formasyonunun tüf ve tüfitten oluşan birimleri bu formasyonlara geçirimsiz özellik<br />
kazandırırken çakıltaşı ve kumtaşı seviyeleri geçirimlilik ve su bulundurma özellikleri bakımından<br />
oldukça iyidir. Yakın dolaşımlı süzülme sularına yataklık eden güncel oluşuklardan Topraklı<br />
formasyonu ve alüvyon su bulundurma ve geçirimlilik açısından oldukça iyi özelliğe sahiptir.<br />
İnceleme alanında gözlenen ofiyolitler ve ince kırıntılı sedimanter kayaçlar geçirimsiz özelliktedir.<br />
Buna karşılık; çalışma sahasındaki kireçtaşlarının, ikincil gözeneklilik ile birlikte geçirimlilik<br />
özelliği artmaktadır. Ayrıca Çayırbağı ofiyolit karmaşığının manyezit damarlı düzeyleri su<br />
bulundurma ve iletme özelliği açısından olumlu özellik taşımaktadır<br />
İnceleme alanında bulunan sondaj kuyularında elektrikli seviye ölçü aleti ile su seviyesi ölçümleri<br />
yapılmış ve eş derinlik haritası işlenmiştir. Buna göre ölçüm yapılan kuyularda yeraltısu seviyesi<br />
123
yüzeyden itibaren 14–25 m arasında değişmektedir. Surfer bilgisayar programı yardımıyla ve<br />
kriking yöntemi kullanılarak yeraltısuyu eş derinlik eğrileri çizilmiştir (Şekil 1). Bu eğrilerden de<br />
anlaşılacağı gibi yeraltısuyu akım yönü inceleme alanının kuzeyinde kuzeybatıdan güneydoğuya<br />
doğru, batısında batıdan doğuya doğru, güneyinde ise güneyden kuzeye doğrudur. Tüm alan<br />
değerlendirildiğinde yeraltısuyu akım yönleri Krom Magnezit, Dutlukırı mevkiine doğru<br />
odaklanmaktadır.<br />
4. TATLI SU KAYNAKLARI<br />
Beypınarı Kaynağı<br />
Beypınar deresinin batı yamacında, Mesozoyik yaşlı Çayırbağı ofiyolitleri içinden boşalmaktadır.<br />
Birim bol kırıklı çatlaklıdır. Çatlaklar yer yer manyezit damarlı olup lisfenitleşmiştir. Çayırbağı<br />
ofiyolitleri içine açılan galeriler ile kaynak suyunun debisi artırılmıştır.<br />
Kaynak suyunun sıcaklığı 14 o C, ortalama debisi 0,75 l/s dir. 2002–2008 yılları arasındaki kaynağın<br />
debisi periyodik olarak ölçülmüştür. Bu dönmede kaynağın minimum debisi 0,65 l/s maksimum<br />
debisi 17,68 l/s’dir. Kaynağın debisi mevsimlik yağışlara bağlı olarak değişmektedir.<br />
Mukbil Kaynağı<br />
Mukbil kaynağı Beypınarı deresinin batısında Meram çayı güneyinde Çayırbağı ofiyolitleri içinden<br />
boşalmaktadır. Kaynak çevresinde alttan üste doğru Mesozoyik yaşlı Çayırbağı ofiyoliti ve<br />
Kuvaterner yaşlı alüvyonlar yüzeylemektedir. Çayırbağı ofiyolitleri çok az manyezit damarları<br />
içermektedir. Birim tektonik hareketler nedeniyle kırıklı, çatlaklı bir yapı kazanmıştır. Kırık ve<br />
çatlaklar yer yer lifsi serpantinle doldurulmuştur. Kaynak suyu Çayırbağı ofiyolitleri içerisine açılan<br />
galeri ile alınmaktadır<br />
Mukbil kaynak suyunun sıcaklığı 14 °C, ortalama debisi 6 l/s’dir. . 2001-2008 yılları arasındaki<br />
kaynağın debisi periyodik olarak ölçülmüştür. Bu dönmede kaynağın minimum debisi 5 l/s<br />
maksimum debisi 10,66 l/s dir. Kaynağın debisi mevsimlik yağışlara bağlı olarak değişmektedir.<br />
Çayırbağı Kaynağı<br />
Çayırbağı kaynağı, incelenen alanın güneybatısında, Çayırbağı yerleşim merkezinin batısındaki<br />
dere yatağı içinde, serpantinlerden boşalmaktadır Kaynak sıcaklığı 15 o C, kaynağın ortalama debisi<br />
ise 12 l/s dir. 2001-2008 yılları arasındaki kaynağın debisi peryodik olarak ölçülmüştür. Bu<br />
dönmede kaynağın minimum debisi 11,70 l/s maksimum debisi 35,50 l/s dir. Kaynağın debisi<br />
mevsimlik yağışlara bağlı olarak değişmektedir.<br />
Dutlukırı Kaynağı<br />
Dutlu kaynağı Hatip ofiyolitli karışığı içindeki karstik kireçtaşlarından boşalmaktadır. Kaynağın<br />
suyu kireç ocağı doğusundaki dere yatağı içinde yapılan kaptajla alınmaktadır<br />
Kaynağın sıcaklığı 15 C, ortalama debisi 49 l/s dir. 2001-2008 yılları arasındaki kaynağın debisi<br />
peryodik olarak ölçülmüştür. Bu dönmede kaynağın minimum debisi 36,0 l/s maksimum debisi<br />
69,30 l/s dir. Kaynağın debisi mevsimlik yağışlara bağlı olarak değişmektedir.<br />
Hatip Kaynağı<br />
Hatip kaynağı, Hatip ofiyolitli karışığına ait iki sivri tepe olistolitlerinden boşalmaktadır Kaynak<br />
sıcaklığı 16 C, ortalama debisi 20 l/s dir. 2001-2008 yılları arasındaki kaynağın debisi periyodik<br />
olarak ölçülmüştür. Bu dönmede kaynağın minimum debisi 10 l/s maksimum debisi 28 l/s dir.<br />
Kaynağın debisi mevsimlik yağışlara bağlı olarak değişmektedir.<br />
124
6. HİDROJEOKİMYA<br />
İnceleme alanındaki tatlı su kaynaklarının sıcaklıkları 14 – 16 0 C, ortalama debileri 0,75 - 49 l/s,<br />
pH’ları 7,8 – 8,1, Fransız sertlikleri 18 – 30 Fs arasındadır. Tatlı su kaynaklarının elektriksel<br />
iletkenlik değerleri oldukça düşük olup 281 – 511 µS/cm’dir. Sularda Ca, Mg ve HCO3 iyonları<br />
hakimdir. Hatip kaynağının suyunun sertliği 23–32 arasında olduğundan “Sert su” sınıfındadır.<br />
Diğer kaynakların suları ise11–22 arasında olduğundan “Tatlı su” sınıfında yer almaktadır. Sular<br />
IAH’a göre sınıflandırıldığında; Beypınarı kaynağı, HCO3’lı, Mg'lu, Ca'lu soğuk su, Mukbil<br />
kaynağı, HCO3’lı, Ca'lu soğuk su Dutlu kaynağı, HCO3’lı, Mg'lu, Ca'lu soğuk su, Hatip kaynağı,<br />
HCO3’lı, Mg'lu soğuk su, Çayırbağı kaynağı, HCO3’lı, Mg'lu soğuk su olarak belirlenmiştir.<br />
Kaynakların birbirleri arasındaki kökensel ilişkileri Schoeller diyagramı (Şekil 2a) ile<br />
incelendiğinde iyonları birleştiren doğrular birbirine yaklaşık paralel geçmekte olup, aynı<br />
kökenlidir. Kaynakların kimyasal bileşimindeki benzerlik, benzer akifer litolojilerine sahip<br />
olduklarını göstermektedir (Tablo 1). Piper diyagramına göre sular 5. bölgede gruplanmakta olup<br />
CaCO3 ve MgCO3’lı sular grubuna girmektedir. Wilcox diyagramına göre çok iyi – iyi, ABD<br />
Tuzluluk Laboratuarı diyagramına göre ise C2 - S1 sular sınıfındadırlar (Şekil 2a, 2b, 2c, 2d).<br />
Kaynak sularından bakteriyolojik analizler için özel örnekler alınarak İl Sağlık Müdürlüğü<br />
laboratuarlarında analizleri yaptırılmıştır. Buna göre sadece Haziran–2001 döneminde Beypınarı.<br />
Dutlu ve Çayırbağı kaynaklarında. Temmuz–2001 döneminde ise Beypınarı kaynağında bakteriye<br />
rastlanmıştır. Bu kaynaklarda bakterilerin ortaya çıkması kaynak çevrelerinde gerçekleştirilen<br />
besicilik faaliyetleri ve ağılların aktif olmasına bağlanabilir. 2002 – 2008 yılları arasında yapılan<br />
analizlerde herhangi bir bakteri görülmemiştir.<br />
125
126
Tablo 1. İnceleme alanındaki suların fiziko-kimyasal analiz sonuçları<br />
Parametreler<br />
Beypınarı Mukbil<br />
2007 Ekim<br />
Dutlukırı Hatip Çayırbağı<br />
Ca mg/l 19 15 37 51 19<br />
Mg mg/l 36 47 25 41 41<br />
Na mg/l 3,9 2,9 6,1 12,2 4,2<br />
K mg/l 2,4 2,9 3,9 7,9 3,4<br />
Cl mg/l 8,5 11 15 15,6 9<br />
SO4 mg/l 5,2 6,1 4,9 5,5 7,7<br />
HCO3 mg/l 196 171 206 299 191<br />
NO2 mg/l 0 0 0 0 0<br />
NO3 mg/l 4,3 4,1 5,1 3,7 3,9<br />
NH3 mg/l 0 0 0 0 0<br />
Zn mg/l - - - - -<br />
Fe mg/l 0 0 0 0 0<br />
EC μmho/cm 281 290 355 511 303<br />
pH 8,1 7,9 7,9 7,8 8,1<br />
Bulanıklılık NTU 0,7 0,67 0,79 0,56 0,7<br />
Bakteri 100 ml’de<br />
koloni<br />
Yok Yok Yok Yok Yok<br />
Sertlik Fr 18 18 20 30 21<br />
Debi(ort) l/s 0,75 6 49 20 12<br />
Sıcaklık<br />
0<br />
C 14 14 15 16 15<br />
7. İZOTOP HİDROLOJİSİ<br />
İnceleme alanında yer alan tatlı su kaynaklarının çevresel izotop içerikleri incelenerek akiferlerin<br />
kökenleri, beslenme alanları, su – kayaç etkileşim süreleri aydınlatılmaya çalışılmıştır. <strong>İzotop</strong><br />
analizleri <strong>DSİ</strong> TAK dairesinde yaptırılmıştır (Tablo 2).<br />
Tablo 2. Kaynaklara ait izotop analiz sonuçları<br />
Sıra Numune Adı Alınma Tarihi 18<br />
0<br />
2<br />
H<br />
3<br />
H<br />
1 Dutlu 03.09.2002 -10.32 -73,62 7.70 ±2.20<br />
2 Mukbil 03.09.2002 -10.33 -73,96 11.10 ±2.40<br />
Çayırbağı 03.09.2002 -9.99 -76.7 5,20 ±2.20<br />
4 Çayırbağı 03.09.2002 -10.06 -72,97 5,90 ±2.20<br />
5 Beypınarı 03.09.2002 -10,82 -76,75 2.30+2.10<br />
6 Hatip 03.09.2002 -9.59 -73.44 3.35±2.10<br />
18 O – Döteryum ilişkisi<br />
İnceleme alanı için yerel meteorik su doğrusu (YMSD +16) baz alınmıştır. Şekil 3’te verilen 18 O –<br />
Döteryum grafiğinde tatlı su kaynaklarına ait noktaların yerel meteorik su doğrusunun yakınında<br />
yer almaları bölgedeki tatlı su kaynaklarının akiferlerinin meteorik kökenli yağışlardan beslendiğini<br />
ve yağışların buharlaşma etkisine girmeden akiferi beslediğini göstermektedir (Şekil 3).<br />
127
Cl – Trityum ilişkisi<br />
Cl – Trityum grafiğine göre (Şekil 4) bölgede üç ayrı dolaşım sistemi bulunmaktadır. Tatlı su<br />
kaynakları yüksek trityum ve düşük Cl içerikleri bakımından bölgedeki ara yeraltısuyu sistemini<br />
yansıtmaktadırlar. Düşük trityum içeriği kaynağın temsil ettiği akiferin göreceli olarak uzun süreli<br />
geçiş zamanına sahip yeraltı suları ile beslendiğini göstermektedir. Mukbil kaynak suyu düşük Cl,<br />
yüksek trityum içeriği bakımından diyagramda genç sular grubuna düşmektedir. Dutlukırı kaynağı<br />
doğrusal karışım çizgisi üzerinde yer almaktadır. Diğer sular düşük Cl, yüksek trityum içerikleri<br />
bakımından bölgedeki ara yerltısu sistemini yansıtmaktadırlar.<br />
18 O – Trityum ilişkisi<br />
Trityum hidrojeninin yarılanma ömrü kısa ve 12,43 yıl olan radyoaktif bir izotoptur (Clark and<br />
Fritz, 1997). Kozmik radyasyonla hem doğal hem de yapay olarak üretilen trityum hidrolik sisteme<br />
yağış ile girer. Suyun molekül yapısında yer alan hidrojenin radyoaktif bir izotopu olduğu için<br />
yeraltısuyu geçiş süresinin belirlenmesinde doğrudan kullanılmaktadır (Şimşek, 2005). 18 O –<br />
Trityum grafiğinde görüleceği gibi Mukbil kaynak suyu alçak kotlardan güncel yağış sularıyla<br />
beslenmiştir. Diğer kaynak suları ise alçak kotlardan beslenmiş derin dolaşımlı sulardır (Şekil 5).<br />
Dutlukırı, Çayırbağı, Beypınarı ve Hatip kaynaklarının Trityum içerikleri yaklaşık 5 TU civarında<br />
değişmektedir. Bu değerler kaynakların, yeni yağışlar ile nükleer denemeler öncesi (1952 yılı<br />
öncesi) yağışların belirli oranlarda ki karışımı ile beslendiğini göstermektedir.<br />
Döteryum – Trityum ilişkisi<br />
Trityum izotopu radyoaktif olduğu için yer altı suyunun akiferde kalış süresine bağlı olarak<br />
radyoaktif bozunmaya uğramaktadır. Yeraltısularının bağıl yaşının belirlenmesinde önemli bir<br />
parametredir. Kökeni meteorik olan suların yeraltında dolaşım yolu uzadıkça trityum izotopunun<br />
radyoaktif bozunmaya uğraması nedeniyle trityum değeri düşmektedir. Dolaşım süresi az olan<br />
sudan çok olan suya doğru kaynakları sıralarsak; Mukbil, Dutlukırı, Çayırbağı, Beypınarı, Hatip<br />
kaynağı şeklindedir. Mukbil ve Dutlukırı kaynağının dışındakilerin dolaşım süresi daha uzundur<br />
(Şekil 6).<br />
Eİ – Trityum ilişkisi<br />
Yüksek trityum düşük Eİ geçiş süresinin kısa, düşük trityum yüksek Eİ geçiş süresinin uzun<br />
olmasına işaret eder. Akiferle temas süresi arttıkça kayaç-su arasındaki etkileşimle iyon açığa çıkar.<br />
Ttiryum verilerine göre Mukbil ve Dutlukırı kaynağının suları akifer ile daha kısa süre temas etmiş,<br />
diğer kaynak sularının akiferle temas süreleri daha uzundur (Şekil 7).<br />
128
18<br />
Şekil 3. O - Döteryum grafiği<br />
Dola m Süresi<br />
Beslenme alan yüksekli i<br />
Şekil 4. Klor -Trityum grafiği<br />
18<br />
Şekil 5. O -Trityum grafiği Şekil 6. Döteryum -Trityum grafiği<br />
Şekil 7. Eİ- Trityum grafiği<br />
129
8. SONUÇLAR VE ÖNERİLER<br />
-20 yıllık ortalama sıcaklık ve yağış değerlerine göre hazırlanan klimogramda Haziran, Temmuz,<br />
Ağustos. Eylül, Ekim ayları kurak ayları diğer ayların ise yağışlı geçiş ayları olarak belirlenmiştir.<br />
-Beypınarı kaynağının sıcaklığı 14 °C, debisi 0.75 l/s, mukbil kaynağının sıcaklığı 14°C, debisi 7,06<br />
l/s, Çayırbağı kaynağının sıcaklığı , 15°C, debisi 15.50 l/s ,dutlu kırı kaynağının sıcaklığı 15 °C<br />
debisi 49 I/s ,hatip kaynağının sıcaklığı 16 °C, debisi 20 l/s. dir. Tatlı su kaynaklarında yapılan<br />
periyodik debi ölçümlerinde kaynak debilerinin mevsimlik yağışlara bağlı olarak arttığı tespit<br />
edilmiştir<br />
-İnceleme alanında gözlenen ofiyolitler (Çayırbağı Ofiyoliti. Hatip Ofiyolit Karışığı) ve ince<br />
kırıntılı sedimanter kayaçlar (Midostepe ve Ulumuhsine formasyonu) geçirimsiz nitelikli, buna<br />
karşılık; çalışma sahasındaki kireçtaşlarının (Kızılören ve Lorasdağı formasyonu), ikincil<br />
gözeneklilik ile birlikte geçirimlilik özelliği artmaktadır. Ayrıca Çayırbağı ofiyolit karmaşığının<br />
manyezit damarlı düzeyleri su bulundurma ve iletme özelliği açısından olumlu özellik taşımaktadır.<br />
Ayrıca Topraklı formasyonu ve alüvyonlarında iyi derecede su bulundurma ve iletme özelliğine<br />
sahip oldukları söylenebilir. Lorasdağı kireçtaşları Hatip ofiyolitli karışığına ait kireçtaşlarında su<br />
taşımakta olup bu birimler içine açılacak sondajlardan su temin etmek mümkündür.<br />
-Birimlerin hidrojeolojik özelliklerinin ve mostra alanlarının değerlendirilmesi ile yüzeyleyen<br />
formasyon alanlarının % 34' ünün geçirimli özellikte, % 66’ sının ise geçirimsiz nitelikte olduğu<br />
anlaşılmaktadır.<br />
-Tatlı su kaynaklarının akiferlerini oluşturan kireçtaşlarındaki kırık , çatlak ve karstik boşluklardan<br />
kolayca süzülen yağmur suları , boşluklarda depolanarak kaynakların akiferlerini<br />
oluşturmaktadırlar. Bu nedenle, kireçtaşlarının işletilmemesi, koruma altına alınması gereklidir.<br />
-Beypınarı ve Mukbil tatlı su kaynaklarının akiferlerini Çayırbağı ofiyolitleri , Hatip, ve Dutlukırı<br />
kaynaklarının akiferlerini ise hatip ofiyolitli karışığı içindeki kireçtaşları oluşturmaktadır.<br />
- Schoeller diyagramına göre suların aynı kökenli olduğu ve benzer akifer litolojilerine sahip<br />
oldukları belirlenmiştir. Piper diyagramına göre sular 5. bölgede gruplanmakta olup CaCO3 ve<br />
MgCO3’lı sular grubuna girmektedir. Wilcox diyagramına göre çok iyi – iyi, ABD Tuzluluk<br />
Laboratuarı diyagramına göre ise C2 - S1 sular sınıfındadırlar<br />
-18 O – Döteryum grafiğine göre tatlı su kaynaklarının akiferlerinin meteorik kökenli yağışlardan<br />
beslendiğini ve yağışların buharlaşma etkisine girmeden akiferi beslediği belirlenmiştir.<br />
-18 O – Trityum grafiğine göre Mukbil kaynak suyu alçak kotlardan güncel yağış sularıyla<br />
beslenmiştir. Diğer kaynak suları ise alçak kotlardan beslenmiş derin dolaşımlı sulardır . Dutlukırı,<br />
Çayırbağı, Beypınarı ve Hatip kaynaklarının Trityum içerikleri yaklaşık 5 TU civarında<br />
değişmektedir. Bu değerler kaynakların, yeni yağışlar ile nükleer denemeler öncesi (1952 yılı<br />
öncesi) yağışların belirli oranlarda ki karışımı ile beslendiği söylenebilir.<br />
-Cl – Trityum grafiğine göre Mukbil kaynak suyu düşük Cl, yüksek trityum içeriği bakımından<br />
diyagramda genç sular grubuna düşmektedir. Dutlukırı kaynağı doğrusal karışım çizgisi üzerinde<br />
yer almaktadır. Diğer sular düşük Cl, yüksek trityum içerikleri bakımından bölgedeki ara<br />
yeraltısuyu sistemini yansıtmaktadır.<br />
- pH – EC değerlerine göre kaynak suları derin dolaşımlı eski sulardır<br />
130
-Döteryum-Trityum grafiğine göre dolaşım süresi az olan sudan çok olan suya doğru kaynakları<br />
sıralarsak; Mukbil, Dutlukırı, Çayırbağı, Beypınarı, Hatip kaynağı şeklindedir. Mukbil ve Dutlukırı<br />
kaynağının dışındakilerin dolaşım süresi daha uzundur.<br />
- EC – Trityum grafiğine göre Mukbil ve Dutlukırı kaynağının suları akifer ile daha kısa süre temas<br />
etmiş, diğer kaynak sularının akiferle temas süreleri daha uzundur.<br />
-Tatlı su kaynaklarının çevresindeki birimlerin geçirimliliklerinin yüksek olması akifer tabakanın<br />
üzerinde örtü tabakasının bulunmaması nedeniyle kaynaklar çevresinde oluşacak her türlü kirletici<br />
unsur kaynak sularını doğrudan etkileyecek ve kirlenmesine neden olacaktır.<br />
-İnceleme alanındaki tüm su çıkışlarının kaptajı çok iyi yapılarak, suların boşa akması önlenmelidir.<br />
-Lorasdağı eteklerinde bulunan debileri 0.5 - 2 l/s arasında olan ve şu anda boşa akan kaynak suları<br />
kapte edilerek kullanılabilir.<br />
9. KAYNAKLAR<br />
Ardel, A., Kurter, A., Dönmez, Y.,1969, Klimatoloji tatbikatı. İ.Ü.Edebiyat Fak. Coğrafya Ens.<br />
Yayın. No:40.İstanbul<br />
Aydın, Y., 2002, Çayırbağı – Dutlukırı – Mukbil – Beypınarı ve Hatip Tatlı Su Kaynakları<br />
Çevresinin Jeoloji İncelemesi Raporu, Müh. Mim. Fak. Döner Sermaye İşl. 2002. Konya<br />
Bögli, A., 1980, Karst Hydrology and physical speleology springer, verlag.New York.<br />
Clark, I.D and Fritz, p. 1997, Environmental Isotopes in Hydrogeology, Lewis Public. 328 p., New<br />
York<br />
DemireI, Z., 1988, Koruma alanlarının belirlenmesinde hidrojeoloji kriterleri. Ulusal I. Hidrojeoloji<br />
<strong>Sempozyumu</strong>, 257,267. Ankara.<br />
Faure, G., 1986, Principles of isotope geoiogy; John Wiley &Sons. Second Edition, NewYork, 589<br />
pp.<br />
Folk, R.L., 1980, Petrology of Sedimentary Rocks, Hemphil! Publishing Company, Austin. 184 p.<br />
Ford,D.C., Williams P,W.,1989, Karst Geomophology and Hydrology.Unvvın Hyman,London.<br />
Freeze,R,A., and Cheerry, J. A., 1979, Groundwater, s.553, Prentice Hail. Englevvood Cliff, .Ne\v<br />
Jersey.<br />
Göçmez, G., 2008, Tatlı Su Kaynakları Ve Çevresinin Jeoloji –Hidrojeoloji-Koruma Alanları<br />
Raporu. s: 102, Konya.<br />
Göğer, E. Ve Kıral, K., 1969, Kızılören Dolayının Jeolojisi; MTA Derleme Rap. No: 5204, Ankara.<br />
Göğer, E- Ve Kıral, K., 1973, Kızılören Dolayının <strong>Genel</strong> Stratigrafisi; MTA Derleme Rap. No:<br />
27818, Ankara.<br />
Görmüş, M., 1984, Kızılören Çevresi Jeolojisi İncelemesi; S.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek<br />
Lisans Tesi, 67 s., Konya.<br />
Güzel, A., Göçmez G., 1989, Çayırbağı, Hatip, Beybes, Kozağaç (Konya) Yöresinin Hidrojeoloji<br />
İncelemesi.Ahmet Acar Jeoloji <strong>Sempozyumu</strong>, s. 125-134. Adana.<br />
Herak, M., Strıngfield, V.T., 1976, Karst, ımportant Karst Regions of the Northern Hemishere.<br />
Elsevier.<br />
IAH (International Association of Hydrogeologists) 1979., Map of Mineral and Thermal Water of<br />
Europe. Scale 1:500000. International Association of Hydrogeologists, United Kingdom<br />
Karakuş, H., Şimşek, Ş., İnan, S., Efteni (Düzce) Sıcak ve Mineralli Su Kaynaklarının<br />
Hidrojeokimyasal ve <strong>İzotop</strong>ik İncelemesi, II. Ulusal Hidrojeolojide <strong>İzotop</strong> <strong>Teknikleri</strong> <strong>Sempozyumu</strong>,<br />
s. 45-58<br />
Mazor, E., 1991, Applied chemical and isotopic groundwater hydrology; Burns& Smith Ltd.,<br />
Buckingham, 274 pp.<br />
Okay A., II, 1986, High - Pressure Low Temparature Metamorfic Rocks Of Turkey, İnbiesuschists<br />
And Eclogites, The Geal Sos. Men, 164, 338-348.<br />
131
Özcan, A., Göncüoğlu, M.C., Turhan, N., Uysal, Ş., Şentürk, K. Ve Işık, A., 1988, Late Paleozoic<br />
Evoluation of The Hütahya Bolkardağı Belt, METU Journal of Püre and Appl, Sci., 21 1/3, 211-<br />
220.<br />
Özgül, N., 1976, Torosların Bazı Temel Jeolojik Özellikleri, TJK Bült., 19, 65-78 s.<br />
Roberts, N., 1982, Age Paleoenvironments And Climatic Sigrificance Of Late Pleistocene Konya<br />
Lake, Turkey, Quaternary Research. 19. p. 154-171.<br />
Schoeller, H., 1962, Les eaux souterraines masson et cie Paris (Çeviren,Karadağ, K.,1973)<br />
Yeraltısulan matbaası) istanbul.<br />
Sılar, J., 1972, General Protection of mineral waters. (AIH) International Svmposium of propertion<br />
of mineral water Karlow Vary (Carlsbad), 13-21.<br />
Şahinci, A. 1991, Karst. Reform matbaası, İzmir.<br />
Thorntwaite , C.W. 1944., Report Of The Committee On Transpiration And Evaporation. 1943-44.<br />
Transactions, American Geophysical Union 25: 687<br />
132
NEVŞEHİR (KOZAKLI) SICAK VE MİNERALLİ SULARININ KÖKENİNİN<br />
İZOTOPLARLA İNCELENMESİ<br />
ÖZET<br />
Suzan PASVANOĞLU 1 ve Fatma GÜLTEKİN 2<br />
1 Kocaeli Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü,Kocaeli<br />
2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Trabzon<br />
suzan@kocaeli.edu.tr<br />
Kırşehir doğusunda ve 75 km uzaklıkta yer alan, Kozaklı-Nevşehir jeotermal alanı, Kozaklı<br />
ilçe merkezinin güney doğusunda KB-GD uzanımlı bir hat boyunca uzanmaktadır. Alan fazla<br />
engebeli olmayıp ortalama yükseklik 1000 m dolayındadır. Yaklaşık 1.5 km uzunlukta ve 200<br />
m genişliğindeki Nevşehir Kozaklı kaplıca alanında bir vadi boyunca sıcak su kaynakları<br />
yüzeye çıkmaktadır. Suların bir kısmı açıktan boşa akmakta, MTA tarafından açılmış sondaj<br />
kuyularından sıcak su sağlanmakta, ayrıca Özel idare, Belediye ve şahıslara ait çok sayıda<br />
hamam, otel ve moteller de sıcak suyu kullanmaktadır. Kozaklı sularının sıcaklıkları;<br />
kaynaklarda 43–50C, sondajlarda ise 80-98C arasında değişmektedir. Sıcak sular bataklık ve<br />
sazlık görünümü sunan oldukça geniş bir kaynak alanında, muhtemelen gömülü faylar boyunca<br />
yükselen küçük kaynaklar şeklinde çıkmaktadır.<br />
Kozaklı dolayında Kırşehir masifini daha kalın olarak Oligosen yaşlı tuzlu ve jipsli evaporitik<br />
kayaçlar örtmektedir. Bu nedenle sular daha çok Na, Ca, Cl, SO4, SiO2 li veya Na, Cl, SO4,<br />
SiO2 lidir. Çevresel izotop ( 18 O, 2 H, 3 H) sonuçlarına göre sıcak sular meteorik veya magmatik<br />
sokulum olan bir kupolden yayılan sıcaklık ile ısınan meteorik kökenlidir. Meteorik sular,<br />
yerin altına çatlak, kırık ve faylar boyunca süzülmekte ve bu süreçte jeotermal gradyanla da<br />
ısınarak kendisine hidrotermal kanal ödevi gören fay veya etkili çatlaklar boyunca yükselerek<br />
yeryüzüne döndüğü anlaşılmıştır. İnceleme alanında ölçülen sulardaki 13 CDIC değerleri<br />
incelendiğinde, Kozaklı soğuk sularında 13 CDIC değerleri topraktaki veya yeraltındaki<br />
gözeneklerde birikmiş olan CO2 tarafından kontrol edilmektedir. Sıcaklıkları yüksek olan<br />
sulardaki karbonun denizel karbonatların çözünmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.<br />
Buna karşın, düşük sıcaklıktaki sulardaki karbon ise organik bir köken sunmaktadır. Kozaklı<br />
jeotermal sahasında bulunan sıcak suların 34 S izotop içeriği 23,9 ile 12 arasında değişmektedir<br />
Soğuk sularda ise 34 S hiç bulunmamıştır. Burada termal suların kükürt izotop kompoziyonları<br />
karasal evaporitlerle kireçtaşlarına karşılık gelmektedir. Ancak 2 nolu Kozaklı sazlık<br />
çamurundan alınan sıcak su kaynağının 34 S izotop içeriği alanda bulunan diğer sıcak sulara<br />
nazaran azalmış olarak görülmektedir. Çalışma sahası Neojen’de faaliyete başlayan Erciyes<br />
volkanizmasının etkisi altında kalmıştır. Bu araştırma Tübitak tarafından 104Y167 nolu proje<br />
kapsamında desteklenmiştir.<br />
Anahtar kelimeler: Kozaklı, sıcak ve mineralli su, izotop<br />
EVALUATION OF ORIGIN OF THE NEVŞEHİR (KOZAKLI) THERMAL AND<br />
MINERALIZED WATERS WITH ISOTOPES<br />
ABSTRACT<br />
The Kozaklı-Nevşehir geothermal area 75 km east of Kırşehir city extends along NW-SE structural<br />
line at the east of Kozaklı center. The area is not rugged and average elevation is 1000 m. In the<br />
Kozaklı thermal resort area with a length of 1.5 km and 200 m width, thermal waters are<br />
manifested along a valley. Some hot waters are discharged with no use and thermal waters used in<br />
133
the resort are from wells drilled by MTA. In addition, these waters are also utilized by hotels, baths<br />
and motels belonging to City Private Management, Municipality and private sector. Temperature<br />
of Kozaklı waters is measured as 43–50C in springs and 80-98C in wells. Waters are issued in a<br />
wide swampy area as a small group of springs through buried faults. Around Kozaklı, the Kırşehir<br />
massive is overlain by thick salty and gypsiferous evaporitic rocks of Oligocene age. In this<br />
respect, waters are mostly of Na-Ca-Cl-SO4- SiO2 or Na-Cl-SO4-SiO2 type waters. The study area<br />
is affected from the Erciyes volcanism which was started in the Miocene and ceased in Pliocene.<br />
According to results of environmental isotopes ( 18 O, 2 H, 3 H), thermal waters are of meteoric origin<br />
and heated by an intrusive-cupola or some of rainwater is infiltrated downward through fractures<br />
and fault systems and heated with the geothermic gradient and rise to the surface along fault and<br />
effective fractures that act as hydrothermal conduits. 13 CDIC values indicate that carbon in the<br />
Kozaklı cold waters are controlled by CO2 accumulated in soil or pores in the underground. Carbon<br />
in thermal waters is believed to originate from dissolution of marine carbonate rocks. However,<br />
carbon in low-temperature waters is derived from an organic source. 34 S ratios in thermal waters<br />
range from 12 to 23.9‰. 34 S ratio of cold waters could not be determined. Sulfur isotope contents<br />
of thermal waters correspond to those of terrestrial evaporates and limestones. 34 S ratio of sample<br />
2 that is collected from swampy mud is depleted in comparison to other thermal waters. . The<br />
Erciyes volcanism which was started in the Neogene time was very effective in formation thermal<br />
and mineral waters in the study area. This study comprises a part of project founded by the Turkish<br />
National Scientific Council (TUBITAK) under grant no 104Y167.<br />
Key words: Kozaklı, thermal and mineralized water, isotope.<br />
1. GİRİŞ<br />
Kozaklı-Nevşehir jeotermal alanı, Kozaklı ilçe merkezinin güney doğusunda KB-GD uzanımlı bir<br />
hat boyunca uzanmaktadır (Şekil 1). Alan fazla engebeli olmayıp ortalama yükseklik 1000 m<br />
dolayındadır. Alanın kuzey doğusundan Kozanözü Çayı geçmektedir. Yaklaşık 1.5 km uzunlukta ve<br />
200 m genişliğindeki Nevşehir Kozaklı kaplıca alanında bir vadi boyunca sıcak su kaynakları<br />
yüzeye çıkmaktadır. Suların bir kısmı açıktan boşa akmakta, MTA tarafından açılmış sondaj<br />
kuyularından sıcak su sağlanmakta, ayrıca Özel idare, Belediye ve şahıslara ait çok sayıda hamam,<br />
otel ve moteller de sıcak suyu kullanmaktadır. Kozaklı sularının sıcaklıkları; kaynaklarda 43–50C,<br />
sondajlarda ise 80-98C arasında değişmektedir. Sıcak sular bataklık ve sazlık görünümü sunan<br />
oldukça geniş bir kaynak alanında, küçük kaynaklar şeklinde çıkmaktadır.<br />
Şekil 1. İnceleme alanının yer belirleme haritası<br />
134
2. ÖRNEKLEME VE ANALİZ YÖNTEMLERİ<br />
Kozaklı alanında üretim yapan kuyular genellikle Kozaklı ve kuzeyinde yer alır. Bu alanda kaplıca<br />
ve ısıtma amaçlı olarak MTA ve özel şahıslara ait 20 den fazla sıcak su sondajı bulunmaktadır.<br />
Örnekleme bu kuyuların halen ısıtmada ve kaplıca amaçlı olarak kullanılanlarında yapılmıştır. Bu<br />
yöreden 2 sıcak su kaynağından, bölgedeki yeraltı suyunu karakterize edeceği düşünülen 1 soğuk su<br />
kaynağından ve 7 adet sıcak su sondajından olmak üzere toplam 10 adet örnek alınmıştır. Kimyasal<br />
ve ağır metal analizleri Hacettepe Üniversitesi Su Kimyası Laboratuarında yaptırılmıştır. <strong>İzotop</strong><br />
analizleri için Kozaklı yöresinde kimyasal analizler için örnekleme yapılan noktalardan aynı tarihte<br />
Oksijen–18 ( 18 O), Döteryum ( 2 H), Trityum ( 3 H), Karbon- 13 ( 13 C) ve Kükürt–34 ( 34 S) analizleri<br />
için de örnekleme yapılmıştır. Trityum izotop analizleri Hacettepe Üniversitesi Su Kimyası<br />
Laboratuarında, Oksijen–18 ( 18 O), Döteryum ( 2 H), Karbon- 13 ( 13 C) ve Kükürt–34 ( 34 S) analizleri<br />
ise Canada Ottawa Üniversitesi G.G. Hatch Stable ISOTOPE laboratuarında yaptırılmıştır. Analiz<br />
hassasiyetleri oksijen-18 ( 18 O) için 0,15 permil, Döteryum( 2 H)için 2 permil, karbon–13 ( 13 C)<br />
için 0,2 ve Kükürt–34 ( 34 S) için de 0,2 permil dir.<br />
3. JEOLOJİ<br />
Kozaklı jeotermal sahası birçok araştırmacıya konu olmuştur (Serruya, 1963; Tezcan, 1963; Niehof,<br />
1965; Şamilgil, 1965; Erişen, 1967; Domingo, 1967; Hamut ve diğ., 1992; Erişen ve diğ. ,1993;<br />
Göçtü ve diğ, 1995; Koçak, 1997; Kara 1997; Özgür ve diğ., 1997; Erişen ve diğ., 1999). İnceleme<br />
alanın jeolojisi daha önce yapılan çalışmaların arazide revize edilmesi sonucu hazırlanmıştır (Şekil<br />
2). Bölgede temeli oluşturan metamorfik şistler Kozaklı kaplıca alanı ve çevresinde<br />
yüzeylenmemekle birlikte, topografik olarak bölgenin en yüksek kotlarında yüzeylenme<br />
vermektedir. Çalışma sahasında yüzeylenen en eski birimler Oligosen-Miyosen yaşlıdır. Komşu<br />
bölgelerde görülen Lütesiyen ve daha yaşlı formasyonların üzerine oturmuş olan ve Neojen<br />
kireçtaşı örtüsünün tamamıyla aşınıp taşındığı yerlerde yüzeylenen Oligosen-Miyosen yaşlı birim,<br />
sahanın K-KB bölümünü kapsamaktadır. Ayrıca Bağlıca Deresinde, Bozoğlan Sırtı batısında da<br />
yüzeylenme vermektedir. Oligosen- Miyosen yaşlı formasyonlarının kalınlığı 500–600 m olup<br />
(Şamilgil, 1965) alt seviyelerinde kırmızı renkli kiltaşı, çakıltaşı ve kumtaşları, üst seviyelerinde<br />
türlü renkli killer ve marnlarla jips ve tuzlu oluşuklar yer almaktadır. Bu birimin üzerine uyumsuz<br />
olarak Miyosen yaşlı tüfit, mikro konglomera, kumlu marn, üstte stratigrafik dizilime göre yaşı<br />
Pliyosen olarak kabul edilen kireçtaşı ve gölsel kireçtaşı marn, tüfit ve killi kireçtaşından oluşan<br />
birim gelmektedir. Tabakalar değişik yönlere 10- 30° eğimlidirler. Kalınlığı 80 ile 115 m olan bu<br />
göl formasyonu içinde bol miktarda Gastropoda fosilleri bulunur (Şamilgil,1965). En üstte<br />
Kuvaterner yaşlı alüvyon ve travertenler yer almaktadır. Kaplıcanın güneyinden başlayan<br />
alüvyonların kalınlığı 18 m olup Bağlıca ve Eşe dereleri vadilerini takiben kuzeye doğru<br />
uzanmaktadır. Kaplıca dolayında, Taşlıbayır sırtını tamamiyle örten sıcak ve mineralli kaynakların<br />
oluşturduğu travertenler, oldukça sert olup bölgede yapı taşı olarak kullanılmaktadır. Oluşumları<br />
halen devam eden travertenler bej, kırmızı ve açık kahve renkli olup kalınlıkları 50 – 60 m<br />
dolayındadır. Kaplıca yakın çevresinde Pliyosen yaşlı birimleri de etkileyen KB-GD, KD-GB<br />
uzanımlı çekim fayları ve bu faylara bağlı olarak tali fay sistemleri gelişmiştir. Çalışma sahasında<br />
Neojen’de faaliyete başlayan Erciyes volkanizması etkili olmuştur. Volkanizma muhtemelen<br />
Miyosen sonlarında başlayıp Pliyosen’de de devam etmiştir (Şengör ve Yılmaz, 1983).<br />
4. HİDROJEOLOJİ<br />
Kozaklı kaplıca çevresinde yüzeylenen Paleozoik yaşlı metamorfitler içindeki mermerler ve<br />
üzerlerindeki Eosen yaşlı kireçtaşları kırık ve çatlakların sağladığı ikincil gözeneklilik nedeniyle<br />
akifer özelliğindedir (Canik ve Pasvanoğlu,1993). Kireçtaşları aynı zamanda Kozaklı sıcak su<br />
kaynaklarının rezervuarını oluşturmaktadır. Oligosen yaşlı killi marnlı seviyelerin permeabilite<br />
değerleri düşüktür. Bu seviyeler serbest akım yeteneğine sahip olmadıklarından iyi bir akifer<br />
135
özelliğinde olmayıp örtü kaya niteliğindedir. Pliyosen yaşlı çakıltaşı ve kireçtaşı seviyeleri ikincil<br />
gözenekliliğe bağlı olarak akifer özelliğindedir.<br />
Taşlıbayır sırtı ile Bozoğlan sırtı arasındaki bir vadi boyunca yüzeye çıkan Kozaklı sıcak su<br />
kaynakları bir kaynak grubu şeklindedir. Sıcak suların yüzeye çıkışını Eşe Deresi ile Bağlıca Dere<br />
vadilerinden geçen Pliyosen yaşlı birimleri de etkileyen KB-GD, KD-GB uzanımlı çekim fayları ve<br />
bu faylara bağlı olarak gelişen tali fay sistemleri sağlamaktadır (Şekil 2). Kozaklı kaplıca alanında<br />
bugüne kadar MTA, kamu ve özel kuruluşlarca 20 den fazla sondaj yapılmış olup, bunların<br />
derinlikleri 50- 205 m arasında değişmektedir(Özkan ve Koçak, 2006). Bu kuyulardan çoğu fışkıran<br />
artezyen suyu özelliğindedir. İşletmenin yoğun olduğu yaz döneminde kuyulardan pompa ile su<br />
çekilmektedir. Kuyuların debisi 2-40 l/s arasında değişirken, suların sıcaklıkları ise 80–98C<br />
arasında değişmektedir.<br />
136
137
5. SU KİMYASI<br />
Kozaklı jeotermal alanındaki suların kimyasal özelliklerini belirlemek amacıyla, rezervuarı temsilen<br />
sondaj kuyularından (1,3,5,6,7,8 ve 10), sıcak kaynaklardan (9), sazlık çamurundan (2) ve Kozaklı<br />
altın su içme suyundan (4) olmak üzere üç ayrı su grubundan örnekleme yapılmıştır. Haziran 2006<br />
tarihinde yapılan örneklemelere ait kimyasal analiz sonuçları tablo 1’de verilmiştir. Sıcak kaynak ve<br />
sondaj sularının elektriksel iletkenlik değerleri 3197- 3595 S/cm, pH değerleri ise 6.72- 7.36<br />
arasında değişmektedir. Kozaklı soğuk suyunun elektriksel iletkenlik değeri 450 S/cm, pH değeri<br />
ise 7.56 dır.<br />
Sıcak sularının hepsinde katyon olarak Na + , anyon olarak Cl - ve SO4 iyonları en yüksek değere<br />
sahiptir. Kozaklı soğuk suyunda katyon olarak Ca +2 , anyon olarak HCO3 - iyonları en yüksek<br />
değerlerdedir. Kimyasal analiz sonuçlarından inceleme alanındaki suların hidrokimyasal fasiyesleri<br />
belirlenmiştir. Hidrokimyasal fasiyes kavramı ilk olarak suların üçgen diyagramlardaki izdüşüm<br />
yerine göre Back (1966) tarafından geliştirilmiştir. Suda çözünen başlıca iyonlardan anyonlar ve<br />
katyonlar ayrı ayrı olmak üzere litrede eşdeğer gram cinsinden toplam çözünmüşlerin %50’sinden<br />
fazla olan iyonlar hidrokimyasal fasiyes tipini belirtmektedir. İyonların hiçbirisi miktar olarak %<br />
50’yi geçmiyorsa karışık su tipini belirtmektedir. Uluslararası Hidrojeologlar Birliği (IAH) Sıcak ve<br />
Mineralli Sular Komisyonu Çalışma Raporu’nda belirtilen sınıflamada ise; suda çözünmüş başlıca<br />
iyonlar, anyon ve katyonlar ayrı ayrı olmak üzere yine litrede eşdeğer gram olarak %20’sinden fazla<br />
çözünmüş bulunan iyonlara göre (önce katyonlar sonra anyonlar sırasıyla yazılarak) su tipi<br />
belirlenmektedir (Başkan ve Canik, 1983). Bu çalışmada, yüzey ve sıcak yeraltı sularını sınıflamak<br />
ve hidrojeokimyasal işlevlerini tanımlamak için Chadha Diyagramı (1999) kullanılmıştır (Şekil 3).<br />
Bu diyagram, Piper Diyagramının (1944) değiştirilmiş ve Durov Diyagramının (1948) ise<br />
genişletilmiş halidir. Farkı ise, iki eşkenar üçgenin çıkarılmış olmasıdır. Chadha Diyagramına göre<br />
Kozaklı yöresi sıcak suları genellikle Na-Cl/Na-SO4 su tipindedir.10 nolu Şehir hamamı dağ<br />
kaynağı Na-HCO3, soğuk kaynak suyu ise (4 nolu) Ca-Mg-HCO3 tipinde özellik sunmaktadır. Bu<br />
su sedimenter kayaçlar içinde dolaşan yer altı suyunu karakterize etmektedir. (Şekil 3).Bu nedenle<br />
diyagramda yer alan Kozaklı su örneklerinin Alkalı CL-SO4 türü suların Ca-HCO3 türü yeraltı suları<br />
ile karışım yönünü göstermektedir. Kozaklı suların oldukça Yüksek SO4 içeriklerine rağmen pH<br />
değerleri asit karakterli suları temsil etmemektedir. Jeotermal akışkan içersindeki yüksek HCO3,<br />
derinlerdeki rezervuardan gelen uçucu buharların oluşturduğu H2S gazının ya yeraltı suyunda ya da<br />
derinlerden yükselmekte olan sıcak ve mineralli sular içerisinde oksitlenmesiyle oluşan veya<br />
yeraltına süzülen ve ısınan yer altı suyunun, sülfid içeren sıcak kayalarla teması sonucu oluşan SO4’<br />
karşı tampon rolu oynamaktadır ( Koçak, 1997).<br />
Buna ilave olarak Kozaklı sıcak ve mineralli suları besleyen meteorik kökenli yağış suları, sığ<br />
derinlikte toprak alkalı karakterinde olup, derinlere süzüldükçe sıcaklık artışına bağlı olarak Ca ve<br />
Mg ‘un Na ve K’ la, HCO3’ ise Cl ve SO4 ile baz değişimine uğradığını göstermektedir.<br />
Kozaklı suların mineral doygunluk indekslerine bağlı olarak 6 nolu Hastane sondaj suyu dışındaki<br />
tüm sıcak ve mineralli sular kalsit, Flourit, kuvars, kısmende dolomit, anhidrit ve Microklin<br />
minerali ile dengede veya denge durumuna oldukça yakın olarak bulunmuştur. Ancak jips, silis, ve<br />
dolomite doygun durumda değildir. Anlaşıldığı gibi Ca iyonu taşıyan minerallerin ağırlıkta oluşu bu<br />
suların veya akışkanın derine inmemiş, ya da sıcaklığa bağımlı minerallerle dengeye ulaşacak<br />
yeterli süreyi bulamamış olduğu düşüncesini doğurmaktadır. Bu durum, akışkanın rezervuarda<br />
çatlaklar arasından hızlı bir akımla dolaştığını da gösterebilmektedir. Kozaklı jeotermal sahasındaki<br />
bu sular kabuklaşma sorunu yaratabileceği dikkatte alınmalıdır(Şimşek ve Demir; 1991). Kozaklı da<br />
yer alan 14 nolu soğuk su kaynağı ise kalsite Flourit, ve kuvars doygun olup, ancak Dolomit ve<br />
Jipse doygun durumda değildir.<br />
138
(CO3+HCO3)-(Cl+SO4) mek/l<br />
(Ca+Mg)-(Na+K) mek/l<br />
Şekil 3. İnceleme alanındaki sulara ait Chadha Diyagramı<br />
Su yapısının bileşimini tanımlayan işlevler ve mekanizmalar; Gibbs Diyagramı gibi iyonik oranların<br />
kullanıldığı diyagramlar ile bulunabilinir. Gibbs Diyagramında, Kozaklı sıcak sularının tamamı<br />
“Evaporasyon-Kristalizasyon Baskın” bölgesine düşmektedir (Şekil 4). Bu sular, genellikle<br />
jeotermal kökenli sulardır ve çözünmüş toplam iyon miktarları da yüksek değerlere ulaşmaktadır.<br />
Soğuk su ise “Kayaç Baskın” bölgesine düşmektedir. Bu da, su kimyasını kontrol eden ana<br />
mekanizmanın, kayaç yapıcı minerallerin kimyasal ayrışması olduğunu göstermektedir.<br />
Toplam Ýyon (mg/l)<br />
100000<br />
10000<br />
1000<br />
100<br />
10<br />
1<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
10<br />
Na-HCO3<br />
Na-Cl<br />
Na-SO4<br />
0 0.2 0.4 0.6 0.8 1<br />
Na/(Na+Ca)<br />
Şekil 4. İnceleme alanındaki sulara ait Gibbs Diyagramı<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
10<br />
Ayrıca gerek sıcak sularda gerekse soğuk su kaynağında F değeri normal sulara oranla biraz<br />
yüksektir. Doğal sularda florun kaynağı; florit, apatit, mika ve amfibol gibi minerallerdir. <strong>Genel</strong>likle<br />
anyon değişimi sonucunda kaolinitlerin adsorbsiyonu ile oluşur. Alkalin sular genel olarak yüksek F<br />
içerir. Deniz sularının F içeriği
kaolinitten adsorbsiyon sonucunda bazı alkali suların F içeriği >1 mg/l’dir. Jeotermal<br />
akışkanlardaki F içeriği, genellikle 10 mg/l’den düşüktür. F - kayaç-su etkileşimi sonucu farklı<br />
mineral fazlarında (iz olarak mikaların yapısında) bulunabilir. CO2 basıncı yüksek ise kalsiyum,<br />
ortamda bulunan F ile bileşik oluşturur (Nicholson, 1993). Ender olarak yüksek F değerleri<br />
meteorik sular içinde volkanik gazların (HF-) yoğunlaşması ile üretilebilir. Bu durumda F çok<br />
yüksek Cl ve SO4 değerleri ile birlikte oluşur (Nicholson, 1993). Yüksek F konsantrasyonları,<br />
sedimanter kayaçlara göre, riyolit, pomza, ve obsidiyen gibi volkanik kayaçların su-kayaç<br />
etkileşimindeki önemini gösterir (Mahon,1964).<br />
As, B, Ba, Cs, Cu, Fe, Li, Mn, Pb, Rb, Sb, Sr, Zn, gibi normal sularda az bulunan elementler sıcak<br />
- mineralli ve mineralli sularda daha fazla miktarlarda bulunabilirler. İncelenen sulardaki ağır metal<br />
ve iz elementler tablo 1’de verilmiştir. Sularda nadir alkaliler olarak adlandırılan Li, Rb, Cs<br />
elementleri sıcak sularda soğuk su kaynağına göre daha yüksek değerdedir. Li, Rb, Cs elementleri<br />
yüzeyde artan hareket (migration) ve yanal akış ile azalır. Tipik konsantrasyon seviyeleri Li
Tablo 1. Kozaklı Jeotermal alanındaki suların kimyasal analiz sonuçları (07 Haziran 2006)<br />
Örnek No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10<br />
MTA<br />
sondajı<br />
Sazlık<br />
çamuru<br />
kaynağı<br />
Yapısel<br />
sondajı<br />
Soğuk<br />
Su<br />
GüneçTermal<br />
sondajı<br />
141<br />
Hastane<br />
sondajı<br />
H-Açık<br />
sondaj<br />
Nevşehirliler<br />
Sondajı<br />
Şehir<br />
Hamamı<br />
Dağ Kay<br />
Şehir<br />
Hamamı<br />
Sondaj<br />
EC<br />
(S/cm)<br />
3276 3594 3197 450 3438 3211 3595 3145 3200<br />
pH 6.89 7.36 7.11 7.56 7.27 6.78 7.12 7.23 6.72<br />
Ca (mg/l) 237,43 236,64 221,58 57,87 241,51 218,54 230,75 219,93 251,78 247,769<br />
Mg 26,76 30,67 25,52 12,30 27,60 25,36 28,10 25,40 27,55 25,658<br />
Na 436,79 443,81 383,73 16,97 447,10 408,29 466,41 380,38 390,39 463,55<br />
K 22,90 21,14 16,85 2,01 22,82 21,82 19,97 17,76 18,76 20,574<br />
Cl 696,18 699,58 609,10 8,62 740,54 635,60 731,18 586,64 624,75 494,4<br />
SO4 538,66 652,14 512,35 12,39 547,0 499,76 512,05 499,64 512,14 411,20<br />
HCO3 327,80 222,33 324,95 176,72 313,55 353,45 370,56 324,95 384,81 775,60<br />
SiO2<br />
17.05 16.97 16.96 167.35 16.97 7.09 15.73 16.64 14.75<br />
F 4,27 3,62 2,86 4,64 3,01 2,89 3,15 2,89 2,51<br />
NO3 11,05 0,92 0,34 69,06 4,63 0,78 3,77 0,87 1,09<br />
PO4 0,015 0,015 0,015 0,015 0,015 0,015 0,015 0,015 0,015 0,015<br />
As (ppb) 45.23 93.98 48.52 36.78 40.24 40.73 37.31 42.55 29.29<br />
B 226.8 240.1 211.9 739.5 206.6 207.9 198.1 193.8 178.6<br />
Ba 16.55 20.12 17.34 725.7 16.8 17.98 16.36 18.13 10.06<br />
Cs 3.768 4.89 3.98 2.95 4.01 3.81 3.87 3.74 2.68<br />
Cu 7.95 8.06 6.51 21.54 7.08 7.97 7.07 8.20 6.95<br />
Fe 56.4 23.02 18.16 52.16 48.17 54.61 53.22 64.13 7.45<br />
Li 0,1408 0,0664 0,1415 0,001 0,0944 0,0684 0,1605 0,1321 0.1355<br />
Mn 4.095 40.53 2.585 0.209 4.482 4.054 4.93 2.757 14.19<br />
Pb
6. ÇEVRESEL İZOTOP HİDROLOJİSİ<br />
Son yıllarda hidrolojik ve hidrojeolojik araştırmalarda sudaki doğal izotoplar kullanılmaktadır. Bu<br />
çalışmalarda genellikle radyoizotop olarak trityum ( 3 H) ve karbon–14 ( 14 C), kararlı (duraylı) izotop<br />
olarak da oksijen–18 ( 18 O) ve döteryum ( 2 H) izotoplarından yararlanılmaktadır. Trityum ve karbon–<br />
14 yeraltı suyunun yaşının belirlenmesinde kullanılırken, oksijen–18 ve döteryum ise yeraltı<br />
suyunun beslenme alanını belirlemede ve yüzey su kütlelerinde buharlaşma göstergesi olarak<br />
kullanılmaktadır. Oksijen ve hidrojen su molekülünü oluşturan iki element olduklarından dolayı<br />
oksijen–18, döteryum ve trityum izotopları hidrolojik çevrimin çeşitli kesimlerindeki su<br />
hareketlerinin incelenmesi için izleyici olarak kullanılırlar. Bu doğal izotoplar, hidrolojik<br />
sistemlerle ilgili statik ve dinamik parametrelerin belirlenmesini sağlar. Duraylı izotoplardan<br />
oksijen–18 ve döteryumdan suların olası beslenme yükseltilerinin hesaplanmasında, trityumdan ise<br />
bağıl yaş ve geçiş sürelerinin belirlenmesi amacıyla yararlanılmıştır. Karbon–13 ve kükürt–34<br />
izotopları ise su kalitesini ve kirleticilerin kaynağını belirlemek, sulardaki karbonun ve kükürtün<br />
orijinini araştırmak için kullanılmıştır.<br />
Tablo 2. İnceleme alanındaki su örneklerine ait izotop değerleri (Haziran 2006)<br />
N<br />
o Örnek Adı TU - Hata 2 H 18 O 13 Cvpdb<br />
142<br />
34 S Scdt<br />
1 MTA Sondajı Kozaklı 0.240.2 -65.3 -10.12 2.29 17.3<br />
2 Kozaklı Sazlık Çamuru 0.140.22 -59.2 -9.97 -2.27 12<br />
3 Kozaklı Yap-Sel 0.40.21 -70.1 -10.26 1.83 18.6<br />
4 Kozaklı Soğuk Su 8.870.37 -68.9 -8.91 -10.43 0<br />
5 Güneç Termal 0.490.23 -69.7 -10.16 2.05 17.5<br />
6 Hastane Sondajı 0.560.23 -69.1 -10.34 2.62 23.9<br />
7 Kozaklı H-Açık Sondaj 0.30.23 -74 -10.37 2.26 19.6<br />
8 Nevşehirliler Sondaj 0.350.22 -62.5 -10.21 1.75 21.1<br />
9 Şehir Hamamı Dağ Kay 0.620.2 -61.6 -10.13 20.2<br />
10 Şehir Hamamı Sondaj - - - 2.75 19.3<br />
İnceleme alanındaki δ 18 O değerleri sıcak sularda -10.37 ile -9.97 arasında değişmekte, soğuk suda<br />
ise -8.91’dir. δ 2 H değerleri sıcak sularda -74 ile -59.2 arasında, soğuk suda ise - 68.9’dur. Sulara ait<br />
δ 18 O – δ 2 H grafiği incelendiğinde sıcak sular, dünya meteorik yağış doğrusu olarak bilinen<br />
δ 2 H=8xδ 18 O+ 10 (Craig,1961) doğru üzerinde yer almaktadır (Şekil 5). Bu sonuca göre sıcak sular<br />
meteorik kökenli olup, yağış sularının yerin altına çatlak, kırık ve faylar boyunca süzülerek ve bu<br />
süreçte ısınarak kendisine hidrotermal kanal ödevi gören fay veya etkili çatlaklar boyunca<br />
yükselerek yeryüzüne ulaşmışlardır( Pasvanoğlu ve Gültekin, 2007).
Trityum (TU)<br />
2H (‰SMOW)<br />
40<br />
0<br />
-40<br />
-80<br />
10<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
GMWL<br />
-15 -10 -5 0 5 10<br />
18O (‰SMOW)<br />
0 1000 2000 3000 4000<br />
EC (S/cm)<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
Trityum (TU)<br />
Trityum (TU)<br />
Şekil 5. Kozaklı jeotermal alanındaki sularda δ 18 O – δ 2 H; δ 18 O-TU; EC-TU ve Cl-TU ilişkileri<br />
Kozaklı jeotermal sahasındaki suların trityum konsantrasyonları çok düşüktür. Bu durumda sıcak su<br />
kaynaklarını besleyen suların 1950 li yıllardan daha önce yer yüzüne düşmüş olduğunu söylemek<br />
mümkündür (Şekil 5). Ayrıca bu sular yüksek EC ve CL değerleri ile derin dolaşımlı ve yer altında<br />
uzun süre kalan sıcak ve mineralli sular olarak nitelendirilebilir.<br />
10<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
10<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
143<br />
-12 -11 -10 -9 -8<br />
18O (‰SMOW)<br />
0 200 400 600 800<br />
Cl (mg/l)<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9
İnceleme alanındaki sularda ölçülen δ 13 CVPDB değerleri sıcak sularda 1,75 ile 2,75 arasında<br />
değişmekte, soğuk suda -10,43, sazlık çamurunda ise -2,27’dir. Yeraltına süzülen su topraktaki CO2<br />
yi çözerken HCO3 ve CO3 türlerine ayrışır Çözünmüş İnorganik Karbon Türleri (DIC)’nin dağılımı<br />
pH’a bağlı olarak değişir. pH değerine bağlı olarak DIC ve 13 CVPDB’ nin değişimi de farklıdır<br />
(Clark and Fritz, 1997). Yeraltı suyundaki DIC ve 13 CVPDB akiferlerde ayrışma reaksiyonları<br />
sırasında yüksek değerlere ulaşır. Kapalı ya da açık sistem şartlarına ve akifer malzemesinin silikat<br />
veya karbonat oluşuna bağlı olarak reaksiyonlar gelişir. Tamamen silikatlı akiferlerde DIC<br />
gelişmez, ancak karbonatlı akiferlerde kalsit veya dolomit çözünerek DIC gelişir. Bu tür karbonatlar<br />
genellikle 13 C bakımından zengindir ve 13 CVPDB ın gelişiminde etkilidir (Clark and Fritz, 1997).<br />
Yeraltı sularında çözünmüş inorganik karbon CDIC ve 13 CVPDB akiferdeki veya topraktaki ayrışma<br />
reaksiyonları sonucu gelişir. Farklı ortamlardaki 13 CVPDB değerinin değişimi şekil 6’da verilmiştir.<br />
CAM<br />
-50<br />
-40<br />
-30<br />
-20<br />
-10<br />
0<br />
10<br />
20<br />
13C‰ VPDB<br />
Şekil 6. Farklı ortamlardaki 13 CVPDB değerinin değişimi ve Kozaklı yöresi sularının konumları<br />
Kozaklı jeotermal alanında sıcak sulardaki 13 C nin kökeni soğuk sulardan farklıdır (Şekil6). Sıcak<br />
sularda denizel karbonatlar ve bir miktar metamorfik köken gözlenirken, soğuk suda tatlı su<br />
karbonatları ve yer altı suyunda çözünen inorganik karbon etkilidir (Pasvanoğlu ve Gültekin, 2007).<br />
İnceleme alanındaki sularda HCO3 - 13 Cvpdb ilişkisi incelenmiştir (Şekil 7). Şekil 7’den de<br />
görüldüğü gibi soğuk su düşük HCO3 konsantrasyonuna karşılık düşük 13 Cvpdb değeri sergiler.<br />
Sıcak sulardaki HCO3 konsantrasyonu arttıkça 13 Cvpdb değeri de artmaktadır.<br />
144<br />
Atmosferik CO2<br />
Bitkiler C3 C4 Zemin CO2<br />
Yeraltýsuyu çöz.<br />
Ýnorganik karbon<br />
Tatlýsu Karbonatlarý<br />
-80‰<br />
Atmosferik CH4<br />
Biyojenik CH4<br />
Okyanusal DIC<br />
Denizel Kireçtaþlarý<br />
Metamorfik CO2<br />
Kömür<br />
Petrol<br />
Termojenik CH4<br />
Manto CO2<br />
Soðuk su<br />
Sazlýk çamuru<br />
Sýcak sular
HCO3 (mg/l)<br />
800<br />
600<br />
400<br />
200<br />
0<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
10<br />
-12 -8 -4 0 4<br />
13C VPDB<br />
Şekil 7. İnceleme alandaki sularda 13 Cvpdb-HCO3 ve 34 SCDT-SO4 ilişkileri<br />
SO 4 (mg/l)<br />
0 5 10 15 20 25<br />
34 S CDT<br />
-50 -30 -10 10 30<br />
-40 -20 0 20 40<br />
Şekil 8. Farklı ortamlardaki 34 SCDT değerleri (Krouse, 1980) ve Kozaklı yöresi sularının konumları<br />
İnceleme alanında δ<br />
145<br />
34 SCDT değerleri sıcak sularda 17.3 ile 23.9 arasında değişmekte, soğuk suda 0,<br />
sazlık çamurunda ise 12’dir (Şekil 8). Burada termal suların kükürt izotop kompoziyonları karasal<br />
evaporitler ve kireçtaşlarına karşılık gelirken, soğuk sudaki karbon farklı kökenlerden gelmektedir<br />
(Şekil 8). İncelenen sulara ait SO4 - 34 SCDT grafiği incelendiğinde bütün sıcak sularda bulunan<br />
çözünmüş sülfat (SO4) iyonunun kökenlerinin aynı olduğu görülmektedir (Şekil 7). Ancak 2 nolu<br />
800<br />
600<br />
400<br />
200<br />
-40 -20 0 20 40<br />
M e t e o r i t ( D e m i r )<br />
M a g m a t i k K a y a ç l a r<br />
V o l k a n i k s ü l f ü r<br />
P e t r o l v e k ö m ü r<br />
D e n i z s u y u ( S O 4 2 - )<br />
T e r s i y e r C a S O 4<br />
S e n e z o y i k C a S O<br />
S O<br />
4<br />
4<br />
E r k e n P a l e o z o y i k C a S O<br />
D e v o n i y e n - P e r m i 4 y e n C a<br />
Þ e y l<br />
K i r e ç t a þ ý<br />
S ü l f i t<br />
0<br />
S O 2<br />
S O 4<br />
- 2<br />
B i y o j e n i k p i r i t<br />
C a S O 4<br />
S ‰ C D T<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
10<br />
S o ð u k s u<br />
S a z l ý k ç a m u r u<br />
S ý c a k s u l a r
Kozaklı sazlık çamurundan (bataklık ortamından) alınan sıcak su kaynağının 34 S değeri alanda<br />
bulunan diğer sıcak sulara nazaran azalmış olarak görülmektedir (Şekil 7). Bu ortamlarda çürüyen<br />
bitkilerin oluşturduğu organik karbon türü maddeler bulunmaktadır (Yıldırım vd, 2002). Bu<br />
maddeler ile birlikte “Desulfovibribrio desulfuricans” türü gibi çeşitli bakteriler ortamdaki SO4<br />
iyonunu kullanarak HCO3 iyonunu ve çözünmüş H2S gazını oluşturur (Clark and Fritz, 1997).<br />
2CH2O + SO4 -2 2 HCO3 - + H2S (Karbonun oksidasyonu)<br />
veya,<br />
CH4 + SO4 -2 HCO3 - + HS - + H2O (Azalmış Karbonun oksidasyonu)<br />
Yukardaki reaksiyonlar sırasında 32 S izotopunun tepkimeye girmesi 34 S izotopundan daha hızlı ve<br />
daha kolay olacaktır. Nedeni 34 S –O arasındaki bağın kırılması 32 S –O bağından daha kolaydır.<br />
Reaksiyonun ilerlemesi devam ettikçe SO4 iyonun bünyesinde 34 S birikecektir. Bu arada çözünmüş<br />
H2S gazında bulunan döteryum izotopu nedeniyle su molekülünde bulunan döteryum izotopunda bir<br />
zenginleşme meydana gelmiştir (Clark and Fritz, 1997)<br />
7. SONUÇLAR<br />
Kozaklı jeotermal alanı, çalışmaların 1963 yılından beri devam ettiği ülkemizdeki önemli<br />
alanlardan biridir. Düşük sıcaklıklı olduğu tespit edilen alanda, jeotermal akışkan konut ısıtmacılığı,<br />
sera ısıtmacılığı ve termal turizm amaçlı kullanılmaktadır.<br />
Kozaklı kaplıca çevresinde yüzeylenen Paleozoik yaşlı metamorfitler içindeki mermerler ve<br />
üzerlerindeki Eosen yaşlı kireçtaşları Kozaklı sıcak su kaynaklarının rezervuarını oluşturmaktadır.<br />
Pliyosen yaşlı birimleri de etkileyen KB-GD, KD-GB uzanımlı çekim fayları ve bu faylara bağlı<br />
olarak gelişen tali fay sistemleri sıcak su kaynaklarının oluşumunu sağlamıştır.<br />
Kozaklı jeotermal alanındaki sıcak kaynak ve sondaj sularının elektriksel iletkenlik değerleri 3197-<br />
3595 S/cm, pH değerleri ise 6.72- 7.36 arasında değişmektedir. Kozaklı soğuk suyunun elektriksel<br />
iletkenlik değeri 450 S/cm, pH değeri ise 7.56’dır. Kozaklı yöresi sıcak suları genellikle Na-<br />
Cl/Na-SO4, Şehir hamamı dağ kaynağı (9) Na-HCO3, soğuk kaynak suyu ise (4) Ca-Mg-HCO3<br />
tipinde özellik sunmaktadır. Sıcak sular çözünmüş toplam iyon miktarları da yüksek olan meteorik<br />
kökenli sulardır. Soğuk suyun kimyasını kontrol eden ana mekanizma kayaç yapıcı minerallerin<br />
kimyasal ayrışmasıdır. Gerek sıcak sularda gerekse soğuk su kaynağında F değeri normal sulara<br />
oranla biraz yüksektir. Jeotermal sularda önemli olan B, incelenen sıcak su kaynaklarında 178.6-<br />
240.1 ppb gibi düşük değerlerdedir. Sıcak sulardaki Fe konsantrasyonu 7.45- 64.13 ppb arasında<br />
değişir. As konsantrasyonu 93.98 ppb, Sb değeri 10.14 ppb değeri ile Kozaklı Sazlık çamurunda en<br />
yüksek değerdedir. Cu konsantrasyonu sıcak sularda 6.51-8.2 ppb arasında değişirken soğuk su<br />
kaynağında 21.54 ppb dir. Düşük pH değerine sahip 6 nolu hastane sondaj suyunda Zn 21.52 ppb<br />
ile en yüksek değerdedir. Sıcak sulardaki Sr konsantrasyonu 743.5-868.1 ppb arasında değişirken,<br />
soğuk suda 2845 ppb gibi daha yüksek bir değerdedir. Pb konsantrasyonu tüm sularda 0.1 ppb den<br />
daha küçük değerdedir.<br />
Sıcak kaynaklar yağış sularının yeraltında ısınarak tekrar fay veya etkili çatlaklar boyunca<br />
yükselerek yeryüzüne ulaşmasıyla oluşmuştur. Kozaklı jeotermal sahasındaki sıcak suların çok<br />
düşük trityum değerleri ve yüksek EC ve CL değerleri derin dolaşımlı sıcak ve mineralli sular<br />
olduğunu göstermektedir. Sularda ölçülen δ 13 CVPDB değerleri sıcak sularda 1,75 ile 2,75 arasında<br />
değişmekte, soğuk suda -10,43, sazlık çamurunda ise -2,27’dir. Bu değerlere göre Kozaklı jeotermal<br />
alanında sıcak sulardaki 13 C nin kökeni soğuk sulardan farklıdır. Sıcak sularda denizel karbonatlar<br />
ve bir miktar metamorfik köken gözlenirken, soğuk suda tatlı su karbonatları ve yer altı suyunda<br />
çözünen inorganik karbon etkilidir. Kozaklı jeotermal alanında δ 34 SCDT değerleri sıcak sularda 17.3<br />
ile 23.9 arasında değişmekte, soğuk suda 0, sazlık çamurunda ise 12’dir. Burada sıcak suların<br />
kükürt izotop kompoziyonları karasal evaporitler ve kireçtaşlarına karşılık gelirken, soğuk sudaki<br />
146
karbon farklı kökenlerden gelmektedir. SO4 - 34 SCDT ilişkisine göre bütün sıcak sularda bulunan<br />
çözünmüş sülfat iyonunun kökenlerinin aynı olduğu ancak 2 nolu Kozaklı sazlık çamurundan<br />
(bataklık ortamından) alınan sıcak su kaynağının 34 S değerinin alanda bulunan diğer sıcak sulara<br />
nazaran azalmış olarak görülmektedir. Bu durum çürüyen bitkilerin oluşturduğu organik karbon<br />
türü maddelerin bulunmasından kaynaklanmaktadır.<br />
KATKI BELİRTME<br />
Bu çalışma, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TUBİTAK) tarafından desteklenen<br />
104Y167 nolu proje bulguları çerçevesinde hazırlanmıştır. Yazarlar Hacettepe Üniversitesinde<br />
görevli olan Sayın Profesör Dr. Serdar Bayarı’ya ve Sayın Dr. Nur Özyurt’a kimyasal analizlerin<br />
yapılmasında katkılarından dolayı çok teşekkür eder.<br />
KAYNAKLAR<br />
Aggarwal, J,K., Palmer, M,R., Bullen, T.D., Arnorssón, S., Ragnarsdóttir, K,V.,2000. The boron<br />
isotope systematics of Icelandic geothermal waters: 1. Meteoric water charged systems, Geochim.<br />
Cosmochim. Acta, 64 (4), 579- 585.<br />
Arnorssón, S., 1985. The use of mixing models and chemical geothermometers for estimating<br />
underground temperatures in geothermal systems. J. Volcanol. Geotherm. Res., 23, 299-335.<br />
Arnorssón, S., Andrésdóttir, A., 1995. Processes controlling the distribution of boron and chlorine<br />
in natural waters in Iceland, Geochim. Cosmochim. Acta, 20(59), 4125-4146.<br />
Back, W. (1966). Hydrochemical facies and groundwater flow patterns in northern part of atlantic<br />
coastal plain. U.S. Geol.Survey Proffessional paper, 498-A, 42p.<br />
Başkan, M. E. & Canik, B. (1983). IAH map of mineral and thermal waters of Turkey Aegean<br />
Region: MTA No. 189, Ankara, 80 p.<br />
Clark, I.D.and Fritz, 1997, P.,Environmental isotopes in hydrogeology.Lewis Publ.,Boca Raton,<br />
328pp.<br />
Chadha, D.K., 1999, A Proposed New Diagram For Geochemical Classification of Natural Waters<br />
and Interpretation of Chemical Data, Hydrogeology Journal 7, 431–439.<br />
Craig, H., 1961, Isotopic variations in meteoric waters. Science 133, 1702-1703<br />
Canik, B., Pasvanoğlu, S., 1993, Hydrogeological Investigation of the mineralized and thermal<br />
water of the karstic aquifers arround and the possibility of utilization in thermal spas, International<br />
symposium on water resources in karst with special emphasis on arid and semiarid zones. Shiraz-<br />
Iran.<br />
Dominco, 1967, Kozaklı prospeksiyonu jeokimyasal arazi incelemesi, MTA Rap.,<br />
Durov, S.A., 1948, Natural Waters and Graphic Representation of Their Compositions, Akademiya<br />
Nauk SSSR Doklady 59, 87–90.<br />
Erişen,B., Akkuş, İ., Uygur, N., Koçak, A., 1996, Türkiye Jeotermal Envanteri. MTA, Ankara<br />
Hamut, N. Ve diğ., 1992, Nevşehir-Kozaklı ssk-1 sondajı kuyu bitirme rap. Ankara.<br />
Hem, J.D., 1992. Study and interpretation of the chemical characteristics of natural water. U. S.<br />
Geol Surv. Water-Supply, 2254.<br />
147
Hounslow, A.W., Back, D.B., 1985. Evaluation of Chemical Data from Water Supplies in<br />
Southwestern Oklahoma. Final report to the Oklahoma Water Resources Board, 125-130.<br />
IAH (International Association of Hydrogeologists) 1979, Map of Mineral and Thermal Water of<br />
Europe Scale: 1:500,000, IAH, United Kingdom.<br />
Kharaka, Y.K., Mariner, R.H., 1987. Chemical geothermometers and their application to formation<br />
waters from sedimentary basins. In: Thermal History of Sedimentary Basins (Naeser, D., McCulloh,<br />
T.H., -eds), 75-102, New York.<br />
Koçak, A., 2002,. Kozaklı jeotermal alanı su kimyası ve rezervuar sıcaklığının incelenmesi. Orta<br />
Anadoluda jeotermal enerji ve çevre semposyumu, Niğde Üniversitesi, Aksaray Mühendislik<br />
fakültesi jeoloji ve çevre Mühendisliği bölümleri , 8-11 Ekim 2002 Aksaray, s.79-86.<br />
Koçak, A. 1997. Kozaklı( Nevşehir) Jeotermal alanının su Kimyası ve Reervuar sıcaklığının<br />
İncelenmesi Doktora Tezi, Hacettepe Universitesi , Fen Bilimleri Enstitüsü(Yayınlanmamış)<br />
Mahon, W.J.A., 1964. Flourine in the natural thermal waters of New Zeland, N.Z.J. Sci., 7, 3-28.<br />
Nicholson, K., 1993. Geothermal Fluids, Chemistry and Exploration Techniques. Springer-Verlag,<br />
Berlin, 263p.<br />
Niehoff.W., 1965, Kozaklı-Nevşehir ılıcaları bölgesinde yapılan jeolojik etüdler, MTA R.No. 3608,<br />
Mutlu, H., Constraints on the origin of the Balıkesir Thermal Waters (Turkey) from Stable Isotope<br />
( 18 O, D, 13 C, 34 S) and Major-Trace Element Compositions,Turkish Journal of Earth Sciences,<br />
V.16, pp.13-32., (2007<br />
Özbek.T., 1975, Nevşehir-Kozaklı kaplıcası hidrojeoloji etüt raporu. MTA rap. No. 5451, Ankara,<br />
Özkan, H., Koçak, A., (2006) “Nevşehir ili jeotermal kaynakların değerlendirme raporu”, MTA,<br />
Ankara.<br />
Pasvanoğlu, S., Gültekin, F., (2007), Hydrogeochemical and Isotopic Evaluation of Thermal and<br />
Mineralized waters of Terme-(Kırşehir) and Kozaklı (Nevşehir), Areas, Turkey. International<br />
Symposium on Advances in Isotope Hydrology and its role in Sutainable Water Resources<br />
management (HIS-2007), Vienna, Austria, 21-25 may 2007 IAEA-CN-151/120 Vienna.<br />
Piper, A.M., 1944, A Graphic Procedure in Geochemical Interpretation of Water Analyses,<br />
American Geophysical Union Transactions 25,914–923.<br />
Serruya.S.,1963, Kozaklı ılıcaları MTA Rap. No. 3207 Ankara.<br />
Şamilgil, E., (1965) “Kozaklı civarının hidrojeoloji jeotermik imkanları”.<br />
Şengör ve Yılmaz, (1983) “Türkiye’de Tetis’in Evrimi: Levha tektoniği açısından bir yaklaşım”,<br />
Türkiye jeoloji kurumu, No:1.<br />
Şimşek, Ş., Demir, A., 1991. Rezervoir and cap rocks characteristics of some geothermal fields in<br />
Turkey and encountered proplems based on litology. Journal of geothermal reserch sociaty of<br />
Japan vol. 13 No.3(1991), P.191-204.<br />
Tezcan. K., 1963, Nevşehir-Kozaklı jeotermik enerji araştırmaları gravite, rezistivite ve jeotermal<br />
gradyent etüdleri MTA Rap. No. 3841 Ankara<br />
148
Truesdell A.H., 1975. Summary of Section III Geochemical Tech-niques in Exploration. In:<br />
Proceedings of the Second United Nations Symposium on the Development and Use of Geothermal<br />
Resources, 25-50, San Francisco.<br />
Yıldırım, N., ve Güner, I.N, 2002, Büyük menderes grabeninin doğusunda yeralan jeotermal<br />
sahalarda bulunan suların izotopik ve hidrojeokimyasal özellikleri. Hidrojeolojide izotop<br />
tekniklerinin kullanılması sempozyumu, 21-25 Ekim, s.79-95, Adana.<br />
149
HİDROLOJİDE İZOTOP TEKNİKLERİ UYGULAMALARINDA<br />
RADYASYON GÜVENLİĞİ<br />
Berna ATAKSOR, Cevdet ÖZÜAĞ, Eylem İ. KEKEÇ<br />
Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi İstanbul-TURKİYE<br />
berna.ataksor@taek.gov.tr<br />
ÖZET<br />
Türkiye’de nükleer uygulamalarda tıpta teşhis ve tedavi, endüstride tahribatsız muayene, seviye ve<br />
kalınlık ölçme, kalibrasyon, radyoizotop izleme teknikleri, sterilizasyon amacıyla radyoaktif<br />
maddelerden oldukça yaygın olarak yararlanılmaktadır. Ülkemizde hidroloji çalışmalarında<br />
çevresel izotop yöntemleri, su kaynaklarının değerlendirilmesi, geliştirilmesi ve yönetiminde<br />
karşılaşılan geniş spektrumlu hidrolojik problemlerin rutin uygulamalarında kullanılmaktadır. Bu<br />
tip çalışmalarda radyoizotopların kullanılması söz konusu olduğundan insan ve çevre sağlığı<br />
açısından radyasyon güvenliği sistemine uyulması gerekmektedir. Bu bildiri ile çalışanların<br />
radyasyon güvenliği konusunda bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda hidrolojide izotop<br />
uygulamaları sırasında alınması gerekli radyasyon güvenliği önlemleri ve radyasyon korunması<br />
anlatılması hedeflenmektedir.<br />
Anahtar Sözcük: <strong>İzotop</strong> teknikleri, hidroloji, radyasyondan korunma, radyasyon güvenliği<br />
RADIATION PROTECTION FOR ISOTOPE TECHNIQUE APPLICATIONS IN<br />
HYDROLOGY<br />
ABSTRACT<br />
Radioactive materials are used in many fields including medical diagnosis and treatment, industrial<br />
nondestructive T, calibration, sterilization, thickness and intensity measurements. Another usage of<br />
radiology is radioisotope tracking in hydrology. This technique is widely used for assessment of<br />
water resources, their management and development. While its value is undeniable, protection has<br />
to be prioritized like other applications that include radio nuclides. The research staff and workers<br />
must be well-informed about its risks. This article aims to give basic instructions for radiation<br />
protection and safety precautions in Isotope technique applications in Hydrology.<br />
Keywords: Isotope techniques, hydrology, radiation protection, radiation safety<br />
1. GİRİŞ<br />
Son yıllarda giderek artan sulama suyu, içme suyu ve enerji gereksinimi, su kaynaklarının<br />
geliştirilmesi ve en verimli şekilde kullanılması ile ilgili çalışmaların önemini arttırmaktadır. Su<br />
kaynaklarının geliştirilmesi ve planlanması konusundaki çalışmalarda pek çok teknik kullanılmakla<br />
birlikte izotop teknikleri de büyük önem kazanmıştır. <strong>Hidrolojide</strong> izotop teknikleri, genellikle suyun<br />
yapısında bulunan izotoplardan yararlanmak, su veya izlenecek malzemeyi bir radyoizotop ile<br />
etiketlemek esasına dayanmaktadır. <strong>İzotop</strong> hidrolojisi teknikleri yardımıyla yapılan uygulamalarda,<br />
klasik yöntemlerle sonuç alınması zor hatta olası olmayan durumlarda oldukça iyi çözümler<br />
alınabilmektedir.<br />
151
Hidroloji çalışmalarında izleyici olarak, doğal radyoizotoplar kadar yapay izotoplar da<br />
kullanılabilmektedir. Yapay izotoplar, hidrojen, brom, iyot, krom, kobalt, altın gibi bazı kimyasal<br />
elementlerin izotoplarıdır. Hidroloji alanındaki uygulamalarda radyoaktif izleyicilerin<br />
hazırlanmasında kullanılan bazı radyoizotopların özellikleri Tablo 1. ‘de verilmektedir (1).<br />
<strong>İzotop</strong> Bozunum Sabiti Yarı-ömrü<br />
(yıl -1 ) (gün -1 ) (yıl) (gün)<br />
Rubidyum ( 87 Rb) 1.46 x 10 -11 4.00 x 10 -14 4.75 x 10 10 1.73 x 10 13<br />
Uranyum ( 238 U) 1.55 x 10 -10 4.24 x 10 -13 4.468 x 10 9 1.63 x 10 12<br />
Iyot ( 129 I) 4.41 x 10 -8 1.21 x 10- 10 1.57 x 10 7 5.73 x 10 9<br />
Klor ( 36 Cl) 2.3 x 10 -6 6.30 x 10 -9 3.01 x 10 5 1.10 x 10 8<br />
Kripton ( 81 Kr) 3.03 x 10 -6 9.03 x 10 -9 2.29 x 10 5 8.36 x 10 7<br />
Karbon ( 14 C) 1.21 x 10 -4 3.31 x 10 -7 5730 2.09 x 10 6<br />
Radyum ( 226 Ra) 4.33 x 10 -4 1.19 x 10 -6 1600 5.84 x 10 5<br />
Argon ( 39 Ar) 2.58 x 10 -3 7.06 x 10 -6 269 9.83 x 10 4<br />
Silikon ( 32 Si) 4.95 x 10 -3 1.36 x 10 -5 140 5.11 x 10 4<br />
Stronsiyum ( 90 Sr) 0.0241 6.65 x 10 -5 28.78 1.05 x 10 4<br />
Hidrojen ( 3 H) 0.0558 1.53 x 10 -4 12.43 4540<br />
Kripton ( 83 Kr) 0.0644 1.77 x 10 -4 10.756 3929<br />
Radyum ( 228 Ra) 0.121 3.31 x 10 -4 5.75 2100<br />
Sülfür ( 35 S) 2.89 7.92 x 10 -3 0.240 87.51<br />
Argon ( 37 Ar) 7.23 1.98 x 10 -2 0.0959 35.04<br />
Radon ( 222 Rn) 66.0 0.181 0.0105 3.8235<br />
Tablo 1. Hidroloji alanındaki uygulamalarda kullanılan bazı radyoizotoplar ve özellikleri<br />
Hidroloji uygulamalarında çalışmanın amacına göre radyoizotopun;<br />
- yarı ömrü,<br />
- yayımlanan radyasyonun tür ve enerjisi,<br />
- su ortamındaki kararlılık durumu,<br />
- absorplanma durumu,<br />
- spesifik aktivitesi,<br />
- radyasyondan korunma<br />
gibi özellikleri dikkate alınır.<br />
Radyoaktif izleyicinin miktar ve aktivitesinin, çevre sağlığı ve radyasyondan korunma açısından en<br />
az seviyede, uygulama açısından da uygulama süresince izlenebilecek, ölçümlenebilecek seviyede<br />
tutulması gerekmektedir. Bu amaçla, araştırmalar yapılarak çalışmalarda en az aktivite ve izleyici<br />
miktarı belirlemek için formüller geliştirilmektedir.<br />
152
2. TÜRKİYE'DE YASAL DÜZENLEMELER<br />
İyonlayıcı radyasyonlarla ve radyoaktif maddelerle çalışmalarda uyulması gereken kurallar,<br />
alınması gereken önlemler uluslar arası kuruluşlar tarafından belirlenmekte ve ülkelere uygulanması<br />
yönünde öneriler yapılmaktadır. Ülkeler bu öneriler kapsamında oluşturdukları ulusal kanun, tüzük<br />
ve yönetmeliklerini hazırlayarak çalışmalarını düzenlemektedir.<br />
Ülkemizde, iyonlaştırıcı radyasyon ışınlamalarına karşı kişilerin ve çevrenin radyasyon güvenliğini<br />
sağlamaya yönelik mevzuat düzenlemeleri, 2690 sayılı TAEK Kanunu (RG: 13/07/1982),<br />
Radyasyon Güvenliği Tüzüğü (RG: 07/09/1985) ve Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği (RG.<br />
24/03/2000) ile belirlenmiştir. Bu konudaki en detaylı hükümleri içeren Yönetmelik, radyasyon<br />
güvenliğinin sağlanmasını gerektiren her türlü tesis ve radyasyon kaynağının zararlı etkilerinden<br />
kişileri ve çevreyi korumak için alınması gereken her türlü tedbiri ve yapılması gereken faaliyetlerle<br />
ilgili hususları kapsar (3).<br />
Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği Ek- I ’de belirtilen Radyoaktivite ve Radyoaktivite<br />
Konsantrasyonuna göre “Radyoizotoplar İçin Muafiyet Sınırları” ‘nda verilen miktarları aşan<br />
radyoaktif maddelerle çalışılabilmesi ve her türlü amaçla bulundurulması ve kullanılması için<br />
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’ndan (TAEK) lisans alınması gerekmektedir (3).<br />
3. HİDROLOJİDE İZOTOP TEKNİKLERİ UYGULAMALARINDA RADYASYON<br />
KORUNMASI<br />
Radyoaktif maddelerin ve radyasyonun tehlikeli olma olasılığı vardır. İnsanlar iyonlaştırıcı radyasyonlar<br />
ve/veya radyoaktif maddelere, dış veya iç ışınlamalar sonucu maruz kalabilirler. Dış ışınlamalar,<br />
radyasyon alanı içinde bulunulan sürece bütün vücudun veya bazı bölgelerin dıştan ışınlanması, iç<br />
ışınlanmalar ise radyoaktif maddelerin solunum, sindirim ve deri yolu ile vücut içine alınması ile<br />
gerçekleşir.<br />
Radyasyon tehlikesini önlemek veya kontrol altına almak için uyulması gerekli prensipler, kurallar ve<br />
standartlar bulunmaktadır. Bunlar;<br />
- Radyasyondan korunma prensipleri<br />
- Uluslararası ve ulusal radyasyon korunması standartları<br />
- Düzenleyici ve denetleyici kontroller<br />
Radyasyonun etkilerinin eşik doz seviyesine bağlı olmadığı, genel olarak iyonize edici radyasyonun<br />
çok küçük doz seviyelerinde bile zararlı olabileceğini kabul eden “NLD” hipotezi göz önüne alınarak<br />
radyasyon korunma tedbir ve kuralları belirlenir. Bu nedenle tüm radyasyon doz seviyelerine karşı<br />
çalışanları ve halkı radyasyondan korumak gerekmektedir (5).<br />
<strong>Hidrolojide</strong> radyoizotop uygulamalarında, her radyoizotop için çevre ve insan sağlığını korumak<br />
amacıyla müsaade edilen radyoaktivite seviyeleri belirlenmiş olup bu seviyelerin aşılmaması<br />
gerekmektedir (1) (5).<br />
Radyasyon güvenlik kültürünün oluşturulmasında önemli bir aşama, radyasyon kaynaklarıyla yapılan<br />
çalışmaların sağlık yönünden neden olacağı tehlikenin türü ve büyüklüğünü belirlemektir. Radyasyon<br />
uygulamalarında böyle bir değerlendirme dikkate alınarak uygun planlama yapmak ve yapılan<br />
çalışmaların radyasyon doz seviyeleri ile radyoizotopların hava ve su ortamlarındaki<br />
konsantrasyonlarının mümkün olduğunca düşük olması ve hiçbir durumda maksimum müsaade<br />
edilebilir değerleri aşmayacak şekilde ayarlanması gerekmektedir.<br />
153
KAYNAKLAR<br />
1. Guidebook on Nuclear Techniques in Hydrology, IAEA, Vienna, 1983.<br />
2. G.V. Evans, Geophysical Tracers Group, Nuclear Physics Division, Atomic Energy<br />
Research Establishment, Harwell, Didcot, Oxon, OX11 0RA, U.K.<br />
3. Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği, Resmi Gazete Tarih/Sayı: 24.03.2000 / 23999<br />
4. Radyasyonların Biyolojik Etkileri ve Radyasyon Korunması, Dr. Selahattin A. Göksel,<br />
İstanbul, 1973.<br />
5. International Basic Safety Standarts for Protection against Ionizing Radiation and for the<br />
Safety of Radiation Sources, IAEA, Vienna, 1996.<br />
154
ÖZ<br />
ZAMANTI REGÜLATÖRÜ VE DERİVASYON (GICIK) TÜNELİ<br />
YERALTISUYU DURUMU VE İZOTOP HİDROLOJİSİ<br />
Dr. Nurettin Pelen 1 , Uğur Akdeniz 2 , A. Uğur Süral 3 , Nihal Başaran 4 , Selami Türkileri 5<br />
1 <strong>DSİ</strong> Jeoteknik Hizmetler ve YAS Dairesi Başkan Yardımcısı, 2,3,4 , <strong>DSİ</strong> Jeoteknik Hizmetler ve<br />
YAS Dairesi Karst Araştırma Şube Müdürlüğü, 5 <strong>DSİ</strong> 12. Bölge Müdürlüğü Kayseri,<br />
Kayseri Develi II. Merhale Sulama Projesi kapsamında açılan Zamantı (Gıcık) Tünelinin uzunluğu<br />
10700 m olup, bu tünel ile yılda 130 hm 3 su Zamantı Çayından Develi -Yeşilhisar Ovasına derive<br />
edilecektir. Zamantı Tüneli jeolojik birim olarak aglomera-bazalt birimi içerinde açılmış ve tünel<br />
açımı esnasında geçilen tektonik hatlar boyunca tünele yeraltısuyu boşalımları olmuştur. İlk yeraltı<br />
suyu boşalımları tünel giriş ağzında 35 l/s debi ile başlamış ve tünel açımının tamamlandığı 2007<br />
yılı sonuna kadar tünel giriş ve çıkış ağızlarından tünele gelen yer altı suyunun miktarı artarak<br />
toplam 700 l/s debiye erişmiştir. Zamantı tünelinde 540 l/s debi ile yeraltı suyu gelişi halen devam<br />
etmektedir. Tünele boşalan yeraltı suyunun beslenme sahasının ve kökeninin belirlenmesi amacıyla,<br />
tünelin farklı noktalarından 9 adet su noktasından su örnekleri alınarak, oksijen-18 döteryum ve<br />
trityum analizleri yaptırılmıştır. <strong>İzotop</strong> verileri, hidrojeolojik etüt çalışmaları kapsamında<br />
değerlendirildiğinde, Zamantı Tüneline boşalan yeraltısularının, tünel güzergâhı drenaj alanına<br />
göre daha farklı bir yağış sistemi ve beslenim alanı ile ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Zamantı Tüneli, izotop<br />
GROUNDWATER DISCHARGE AND ISOTOPE HYDROLOGY OF ZAMANTI<br />
DERIVATION TUNNEL<br />
ABSTRACT<br />
Zamantı Tunnel, which has a length of 10700 meters, is still under construction. It derives 130 hm 3<br />
water from Zamantı River to the Develi-Yeşilhisar Plain. Geologically, tunnel bored aglomerata and<br />
basalts units and during the construction of tunnel boring excessive amount of groundwater came<br />
out of the tunnel along the techtonic lines. At the beginning, the discharge of groundwater to the<br />
tunnel was 35 l/sec, however it reached up to 700 l/sec. To determine the recharge area and the<br />
origin of groundwater discharging at the tunnel, water samples collected from 9 different points of<br />
the tunnel and those had been analysed for oxygen-18 deuterium and tritium contents. Interpretation<br />
of isotope data together with the hydrogeolgical studies showed that groundwater discharging to<br />
Zamantı Tunnel has a different recharge area and precipitation regime regarding to its own drainage<br />
area.<br />
Key Words: Zamantı Tunnel, Isotope<br />
1. GİRİŞ<br />
<strong>DSİ</strong> XII. Bölge Müdürlüğü tarafından Kayseri-Develi Kapalı havzasında Develi ovasının yüzey<br />
suyundan sulanmasına yönelik iki aşamalı proje gerçekleştirilmektedir. Develi ovası I.Merhale<br />
kapsamında 18 416 ha alan sulamaya açılmıştır. II.Merhalede ise 34 305 ha alanın sulanması<br />
amaçlanmaktadır. Bu alanın sulanması için Develi kapalı havzasına ovanın kendi su kaynaklarından<br />
karşılanamayan ortalama 113,96 milyon m 3 su Zamantı Irmağından bir regülatör, bir tünel ve iletim<br />
kanalları ile derive edilecektir. Projenin üniteleri ihalesi yapılmış ve inşaatı devam eden “Zamantı<br />
155
Regülatörü ve Derivasyon Tüneli” ile henüz yatırım programında yer almayan ve başlanmamış olan<br />
Develi II.Merhale sulamalarıdır.<br />
Zamantı ırmağının suyunu Develi Kapalı havzasına aktaracak derivasyon tünelinin karakteristikleri<br />
aşağıda verilmiştir<br />
Su alma yapısı : Zamantı regülatörü<br />
Tünel uzunluğu : 10700 metre<br />
Tünel iç çapı : 3,5 m (betonarme at nalı kesit)<br />
Tünel giriş taban kotu :1264,00 m<br />
Tünel çıkış taban kotu :1252,60 m<br />
Tünel eğimi :0,001<br />
Tünel proje debisi :12,5 m 3 /s<br />
Zamantı tüneli inşaatına başlanılmasını takiben, belli bir ilerleme süresinden sonra tünele<br />
yeraltısuyu boşalımları olmuştur. Tünel açımı süresince de yeraltısuyu boşalımları devam etmiştir.<br />
2. JEOLOJİ<br />
Develi Kapalı Havzasının jeolojisinde genel olarak, kristalize kireçtaşları (mermer, kalkşist), şist ve<br />
gnays gibi metamorfik kayaçlar yaygındır. Kuzeyinde; volkanik bir dağ olan Erciyes dağı ve<br />
çevresinde ise, andezit, bazalt litolojisinde volkanik kayaçlar yer almaktadır. Doğu ve Batıda ise;<br />
sedimanter formasyonlar vardır. Mağmatik kayaçlar da; havzanın Kuzey-Güney doğrultusunda dar<br />
bir şerit olarak uzanmaktadır.<br />
Pliyosen yaşlı kaya birimleri ise, Alt Pliyosen yaşlı tüf-tüfit, bazalt+ aglomera, aglomera ve bazalt<br />
ile Üst Pliyosen yaşlı kiltaşı-kumtaşı-çakıltaşı-kireçtaşı birimlerinden oluşmuştur. Tüf-tüfitler;<br />
ayrışmalı, yumuşak, yer yer serttirler. Bazalt + aglomeralar; genel olarak birbirleriyle ardalanmalı<br />
olup, çatlaklı, parçalı, gözenekli ve orta-kalın tabakalıdır. Aglomeralar; eklemli, boşluklu,<br />
ayrışmalı, sert, kara-kahve renkli, orta-kalın tabakalıdır. Bazaltlar ise; çatlaklı, eklemli, ayrışmalı,<br />
sert, kara-mor renklidir. Kiltaşı-kumtaşı-çakıltaşı-kireçtaşı birimlerinden oluşan göl ortamı çökelleri<br />
ise; ince-orta tabakalı, yumuşak ve ayrışmalıdır. Pliyosen yaşlı birimlerin üzerine uyumsuz olarak<br />
gelen Kuvaterner yaşlı birimler ise; kil, silt, kum, çakıl içeren ve yer yer kireçli olan yüzlek<br />
birikintileri ile volkanik elemanlı (bazalt-aglomera) kum, çakıl, blokları içeren birikinti konisi ve<br />
kil, silt, kum, çakıldan ibaret alüvyondan oluşmuştur.<br />
3. TÜNELDEKİ YERALTISUYU DURUMU<br />
Mart 1991 yılında hazırlanan “ Kayseri-Develi Projesi Zamantı Tüneli Mühendislik Jeolojisi Proje<br />
Raporu “ nda adı geçen Zamantı (Gıcık) tüneli güzergahı boyunca açılmış temel sondaj<br />
kuyularındaki yeraltısuyu seviye ölçümlerine bağlı olarak, tünele gelebilecek yeraltısuyu ile ilgili<br />
tahmini hesaplamalar yapılmıştır.<br />
Bahsi geçen rapora göre, tünelin giriş ağzından itibaren 0+000-0+450 km arasında tünel taban<br />
kotunun, yeraltısuyu seviyesi altında olduğu ve yaklaşık 1-2 l/s debili yeraltısuyu ile<br />
karşılaşılabilineceği ve 0+450-4+150 km arasında yeraltısuyunun tünel taban kotunun altında<br />
olduğu, km 4+150- km 11+400 (Zamantı Tüneli Mühendislik Jeolojisi Raporundaki güzergah<br />
uzunluğu ) arasında ise, yeraltısuyu boşalımı ile karşılaşılacağı belirtilmekte olup, yeraltısuyu<br />
napının yüksekliğinin, tünel tabanından yaklaşık 100 m, genişliğinin 1000 m olduğu kabul edilerek,<br />
120 × 10 6 m 3 bir kütle hacmi hesaplanmış ve bu hacmin de % 10 unda su depolanabileceği<br />
156
varsayılarak, bu bölgedeki akiferde 12 × 10 6 m 3 yeraltısuyunun bulunabileceği ifade edilmiştir<br />
(Göğer, E.).<br />
Buna göre, tünele intikal edebilecek suyun 380 l/s kadar olabileceği belirtilerek, yıllık yağıştan<br />
beslenim miktarı olan 20-40 l/s su da dahil edildiğinde toplam olarak tünele gelebilecek suyun 400-<br />
420 l/s arasında olabileceği tahmin edilmiştir. Tünel açıldığında hesaplanan bu yeraltısuyu geldiği<br />
takdirde, yukarıda ifade edilen toplam yeraltısuyu rezerv miktarı 12 × 10 6 m 3 olarak<br />
bulunduğundan, bu miktardaki yeraltısuyunun yaklaşık 1 yıllık zaman sürecinde tünele boşalım<br />
yapabileceği yapılan hesaplamalardan anlaşılabilmektedir<br />
Zamantı derivasyon tüneli inşaatına 1997 yılında çıkış ağzından başlanmıştır. İlk kez yeraltısuyu ile,<br />
tünel çıkış ağzından itibaren 370 metresinde karşılaşılmıştır. Tünel çıkış ağzında yeraltısuyu gelişi<br />
olan 1998 yılından 2003 yılı sonuna kadar 5 yıl boyunca yani, 24.12.2003 yılına kadar geçen sürede<br />
tünel çıkış ağzından gelen yeraltısuyu miktarı, ortalama 35 l/s debi ile devam etmiş ve bu yıllar<br />
boyunca tünel çıkış ağzından toplam yeraltısuyu boşalımı, 5.5 × 10 6 m 3 olmuştur. 24.12.2003<br />
tarihine kadar tünel çıkış ağzından gelen yeraltısuyu miktarı, ortalama 35 l/s civarında iken, bu<br />
tarihten sonra çıkış ağzındaki tünel aynası, 4127,60 m ye eriştiğinde, tünele boşalan yeraltısuyu<br />
miktarı, aniden 214 l/s ye ulaşmıştır. Bundan sonra, tünel çıkış ağzındaki kazı çalışması geçici<br />
olarak durdurulmuş olup, yeraltısuyu boşalımıyla ilgili debi ölçümü rasatına başlanmıştır. Tünel<br />
giriş ağzında ise, 06.10.2004 tarihinde, 7 l/s ile başlayan boşalımlar olmuş ve ilerleme devam ettiği<br />
süreçte su gelişlerinde artışlar olmaya başlamıştır. Tünel güzergahının giriş ve çıkış ağızlarında ilk<br />
su gelişlerinin görüldüğü tarihten itibaren, 30.09.2007 tarihine kadar olan periyotta, tünele gelen<br />
toplam su miktarları aşağıda tablo halinde verilmiştir:<br />
Tünel çıkış ağzı 45 hm 3<br />
Tünel giriş ağzı 25 hm 3<br />
Toplam boşalım miktarı 70 hm 3<br />
Bu durumda, 30.04.2008 tarihine kadar boşalan 70 hm 3 lük toplam yeraltısuyu miktarı, Kayseri-<br />
Develi Projesi Zamantı Tüneli Mühendislik Jeolojisi Proje Raporu (Mart 1991)’nda yeraltısuyu<br />
rezerv olarak öngörülen 12 hm 3 suyun yaklaşık 5,8 katı civarındadır.<br />
Tünelin açıldığı jeolojik birim olan bazalt + aglomera akiferindeki yeraltısuyu dolaşımı; eklem,<br />
çatlak, kırık ve fay hatları boyunca yoğunlaşan yersel akım tipine yaklaşan türde olmaktadır. Tünel<br />
güzergahında yeraltısuyu seviyesi ölçen rasat kuyuları bulunmadığından, doğal şartlardaki<br />
yeraltısuyu seviyesi bilinmemektedir. Ayrıca, tünel açımı esnasında, rasat kuyuları da devrede<br />
olmadığından, tüneldeki su gelişine bağlı olarak oluşan yeraltısuyu seviye değişimleri<br />
ölçülememiştir.<br />
4. İZOTOP HİDROLOJİSİ<br />
25.07.2007-27.07.2007 tarihleri arasında Zamantı tüneli güzergahının (topoğrafik kotu 1264,00 m-<br />
122,60 m) içindeki değişik yeraltısuyu boşalım noktalarından ve tünel güzergahı üzerinde bulunan<br />
Kozluca köyündeki yaklaşık 1600 m kotunda yeralan Kozluca kaynağından olmak üzere 9 adet su<br />
noktasından su örneği alınarak, izotop analizleri yaptırılmış ve sonuçları aşağıdaki tabloda<br />
verilmiştir.<br />
157
Su Noktaları Alınma<br />
Tarihi<br />
158<br />
O-18<br />
%o<br />
D<br />
%o<br />
Trityum ± Hata (TU)<br />
1- Km 4+951 tünel girişi 26.07.2007 -12,17 -72,71 0,45 ± 0,65<br />
2- Km 4+430 tünel girişi 26.07.2007 -12,25 -80,47 0,20 ± 0,60<br />
3- Km 4+325 tünel girişi 26.07.2007 -11,81 -75,34 0,40 ± 0,65<br />
4- Km 4+113 tünel girişi 26.07.2007 -11,71 -78,00 0,35 ± 0,65<br />
5- Km 3+472 (Büyük fay zonu) tünel girişi 26.07.2007 -11,86 -78,48 0,45 ± 0,65<br />
6-Aynadan itibaren 3+600 (Bulanık boru<br />
suyu) tünel girişi<br />
26.07.2007 -11,71 -80,20 0,30 ± 0,70<br />
7- Kozluca kaynağı 26.07.2007 -10,29 -71,96 6,75 ± 0,85<br />
8- 4+260 tünel çıkışı 26.07.2007 -11,76 -77,40 0,10 ± 0,70<br />
9- 1+850 tünel çıkışı 26.07.2007 -10,99 -77,28 1,45 ± 0,75<br />
Oksijen-18 , Döteryum<br />
Analiz sonuçlarına göre su noktalarının, oksijen-18 değerleri -10.29 ile -12.25 %o, döteryum<br />
değerleri ise -71.96 ile -80.49 %o arasında değişmekte ve Kozluca kaynağı dışında tünelden alınan<br />
bütün sular izotopik açıdan benzer özellik göstermektedir. Oksijen-18 ve döteryum değerlerinin<br />
Global Meteorik Su doğrusu ile olan ilişkisi Grafik-1’de verilmiş olup, sular genel olarak Akdeniz<br />
Su Doğrusu ile Global Meteorik Su doğrusu arasında yer almaktadır.<br />
Grafik 1 incelendiğinde, tünel güzergahı üzerinde yaklaşık 1600 m kotunda bulunan Kozluca<br />
kaynağı ile tünel çıkışı km 1+850 ‘den alınan su örneği (tünel tavanından sızıntı şeklinde ) Global<br />
Meteorik Su Doğrusu üzerine düşerken, tünel içerisinden alınan diğer sular izotopik açıdan Akdeniz<br />
Su Doğrusuna doğru kaymakta ve tünel girişi km 4+951 ‘ den alınan su örneği ise Akdeniz tipi<br />
yağışı karakterize etmektedir.<br />
Kozluca kaynağı, tünel giriş ve çıkış ağzından toplanan diğer sulardan oksijen-18 ve döteryum<br />
içeriği bakımından da farklılık göstermektedir. Bu kaynak küçük debili ve mevsimsel akış gösteren<br />
bir kaynak olduğundan, izotop değerleri (O-18: -10.29%o, D: -71.16 %o) çıkış kotu civarındaki<br />
yağış izotop içeriğini de yansıtmaktadır. Tünelden alınan diğer suların oksijen -18 ve döteryum<br />
değerlerinin Kozluca kaynağına göre daha negatif olması nedeniyle, tünele boşalan suların 1600 m’<br />
ye göre daha üst kotlardan beslendiği tahmin edilmektedir.
Döteryum (%o)<br />
Zamantı Tüneli Oksijen-18 Döteryum Grafiği<br />
-14 -13 -12 -11 -10 -9 -8 -7 -6 -5 -4 -3 -2 -1 0<br />
Akdeniz Su Doğrusu<br />
Oksijen-18 (%o)<br />
159<br />
Meteorik Su Doğrusu<br />
Grafik-1 : Zamantı Tüneli Su Noktaları Oksijen-18 Döteryum Grafiği<br />
Trityum<br />
Tünel içerisinden alınan su örneklerinin trityum değerleri 0 TU (Trityum Unit) civarında olup<br />
Kozluca kaynağının trityum değeri ise 6.75 TU ‘dur. Bu trityum değerlerine göre Kozluca kaynağı<br />
güncel yağışları, 0 ile 0.5 TU arasında değer veren tünelden boşalan sular ise yaşlı suları (50 yıl ve<br />
daha üzeri ) göstermektedir.<br />
<strong>DSİ</strong>, Gazi Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi ortak projesi olan “ Kayseri İli Develi-Yeşilhisar-<br />
Yahyalı Kapalı Havzasında Çevresel <strong>İzotop</strong>lar ile Yerlatısuyu-Yüzey Suyu İlişkisinin Belirlenmesi”<br />
çalışması kapsamında 2004-2005 yıllarında tünel çıkış ağzından alınan su örneklerinin trityum<br />
analizlerinde de trityum içerikleri 0-1.5 TU ölçülmüştür. Yine aynı çalışma kapsamında tünel yakın<br />
civarında ve kuzeyinde yer alan Tombak ve Sindelhöyük köylerindeki yeraltısuyu işletme<br />
kuyularından alınan su örneklerinde de 0 TU civarında değerler ölçülmüştür. Bu durum, tünel<br />
civarında yaşlı sular içeren bir yeraltısuyu (50 yıl ve daha üzeri) sisteminin bulunduğunu ve tünele<br />
gelen yeraltısuyunun bu sistem ile ilişkili olduğunu göstermektedir.<br />
5.SU KİMYASI<br />
Zamantı tüneline ait 1) Km 4 + 951 (tünel girişi), 2) Km 4 + 430 (tünel girişi), 3) Km 4 + 325 (tünel<br />
girişi), 4) Km 4 + 113 (tünel girişi), 5) Km 3 + 472 (tünel girişi), 6) Km 3 + 600 (tünel girişi), 7)<br />
Kozluca kaynağı, 8) Km 4 + 260 (tünel çıkışı), 9) Km 1+ 850 (tünel çıkışı) su noktalarından,<br />
26.07.2007 tarihinde alınmış su numunelerinin kimyasal analizlerine göre; 9 adet su noktasının da,<br />
bazalt akiferinden beslendiği görülmektedir.<br />
Kimyasal analiz sonuçları (Tablo-2 ) ve bu sonuçlara göre çizilen schoeller diyagramı (Grafik-2)<br />
incelendiğinde; 1-8 numara aralığındaki su noktalarının aynı kökenli sular olmasına karşın, 9<br />
numaralı Km 1 + 850 (tünel çıkışı) su noktası farklılık göstermektedir. Bu durum 9 numaralı<br />
noktadaki suyun temas ettiği bazaltların, 1-8 numara aralığındaki numunelerin temsil ettiği<br />
bazaltlardan farklı olarak, asit kayaçlara doğru (Dasit ile Andezit arası) geçiş gösteren ve alkalilerce<br />
20<br />
0<br />
-20<br />
-40<br />
-60<br />
-80<br />
-100
zengin (Na, K) volkanik kayaçlar olduğunu işaret etmektedir. Andezit kökenli sular nötr bileşimli<br />
(PH =7) olup, asit kayaçlarla bazikler arasındaki geçişi simgelemektedir.<br />
9 numaralı su noktasında; Ca ve Mg değerlerinin düşük, Na değerinin yüksek olması bu suyu RSC<br />
(Artıksal sodyum karbonat), EC (Elektriki kondüktivite), % Na (Sodyum yüzdesi) ve SAR<br />
(Sodyum absorpsiyon oranı) parametreleri bakımından da diğer su noktalarından ayırmaktadır.<br />
Değerler (Meq/l)<br />
10<br />
1<br />
0.1<br />
0.01<br />
0.001<br />
ZAMANTI TÜNELİ SU NOKTALARI<br />
SCHOELLER DİYAGRAMI<br />
Ca++ Mg++ Na + K Cl- SO=4 CO=3 +<br />
HCO-3<br />
Anyon ve Katyonlar<br />
Grafik-2 : Zamantı Tüneli Su Noktaları Schoeller Diyagramı<br />
6. SONUÇLAR<br />
160<br />
Simge Su Noktası Ec<br />
Km 4+951 124<br />
Km 4+430 152<br />
Km 4+325 207<br />
Km 4+113 163<br />
Km 3+472 171<br />
Km 3+600 202<br />
Kozluca kay . 130<br />
Km 4+260 136<br />
Km 1+850 250<br />
1- Zamantı tünelinde, tünel açımındaki ilerlemeye bağlı gelen yeraltısuyu miktarını belirlemek için<br />
yapılan debi ölçümlerinden 30.04.2008 tarihine kadar tünele yaklaşık 70 hm 3 yeraltısuyunun<br />
boşaldığı hesaplanmıştır. Bu miktar “Kayseri - Develi, Zamantı Tüneli Mühendislik Jeolojisi<br />
Projesi Raporu (Mart-1991 ) “ nda tünele gelmesi ön görülen 12 hm 3 yeraltısuyu miktarının<br />
yaklaşık 5,8 katı civarındadır.<br />
2- Tünel giriş ve çıkış ağzında yapılan debi ölçümlerinde tünel çıkışında 2006 yılı, tünel girişinde<br />
2007 yılı itibari ile debi değerlerinin zamana bağlı olarak önemli bir değişim göstermediği ve girişçıkış<br />
ağızlarında tünele gelen yeraltısuyunun yaklaşık 350 şer l/s den toplam 700 l/s civarında<br />
olduğu görülmektedir. Tünel açımı tamamlandıktan sonra toplam boşalan yeraltısuyu miktarı 500<br />
l/s civarında gerçekleşmektedir.<br />
3- Alınan su numunelerinin izotop analiz sonuçlarına göre tünel içerisine gelen yeraltısuları<br />
Karasal tip ile Akdeniz tipi yağışlardan etkilenen bir akifer sistemini temsil etmektedir. Tünel<br />
içerisinden alınan yeraltısuyu numuneleri ile tünel güzergahı üzerinde 1600 m kotunda bulunan
Kozluca köyündeki kaynak suyundan alınan su numunesinin oksijen-18 ve döteryum değerleri<br />
farklılık göstermektedir. Tünel içerisinden alınan suların oksijen-18 değerleri -11.71 ile -12.25 %o<br />
arasında iken, Kozluca kaynağının oksijen -18 değeri -10.29 %o dir. Tünelden alınan su<br />
numunelerinin oksijen -18 değeri Kozluca kaynağına göre daha negatifdir. Bu durum, Kozluca<br />
kaynağının 1600 m kotuna düşen yağışı temsil etmesi nedeniyle tünele gelen suların 1600 m ‘ye<br />
göre daha üst topoğrafik kotlara düşen yağışlardan beslendiğini göstermektedir. Tünel güzergahı<br />
boyunca topoğrafik drenaj alanında, 1600 m kotu üzerinde tünele gelen yeraltısuyu miktarını<br />
karşılayacak bir beslenim sahası bulunmamaktadır.<br />
4- Trityum analiz sonuçlarına göre tünel içerisinden alınan sular 0 TU civarında olduğundan<br />
50 yıl ve daha üzeri yaşlı suları temsil ederken, Kozluca kaynağı 6.75 TU ile güncel yağışları temsil<br />
etmektedir. <strong>DSİ</strong>, Hacettepe ve Gazi Üniversitelerinin ortaklaşa yürüttüğü izotop çalışmasında da<br />
2004-2005 yıllarında tünel çıkış ağzından alınan su örneklerinin trityum değerleri 0 TU<br />
civarındadır. 2004 yılından bu yana tünelden yaklaşık 70 hm 3 lük bir yeraltısuyu boşalımı olmasına<br />
rağmen, tünele gelen yeraltısularında trityum içerikleri bakımından güncel yağışların etkisi<br />
görülmemiştir.<br />
5- Zamantı tüneli Kozluca kaynağında izotop su numunesi örnekleri ile birlikte alınan su kimyası<br />
analiz sonuçlarına göre, sular benzer özellikte olup, volkanik kayaç kökenli (bazalt, andezitaglomera<br />
) kırıklı-çatlaklı sistemde dolaşım gösteren yeraltısuyu akiferini temsil etmektedir.<br />
6- Tünelin açıldığı jeolojik birim olan bazalt, aglomera akiferindeki yeraltısuyu dolaşımı eklem,<br />
çatlak, kırık ve büyük fay hatları boyunca yoğunlaşan yersel akım tipinde ve türbülanslı rejimde<br />
olmaktadır. Tünele gelen yeraltısuyunun boşalımını sağlayan ve yeraltısuyunun dolaşımını kontrol<br />
eden fay hatlarının uzanımları tünel güzergahının topoğrafik drenaj alanını aşmaktadır. Bu nedenle<br />
tünel güzargahı drenaj alanına düşen yağışın tamamı yeraltına süzülse bile tünele boşalan<br />
yeraltısuyu miktarını karşılamamaktadır.<br />
7-Zamantı tünelinde, hidrojeoloji ve izotop çalışmaları değerlendirildiğinde, tünele boşalan<br />
yeraltısularının, tünel güzergâhı drenaj alanına göre daha farklı bir yağış sistemi, beslenim alanı ve<br />
akifer sistemi ile ilişkili olduğunu göstermiştir.<br />
161
No Su Noktası<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
Tablo-2 : Zamantı Tüneline Ait Su Noktalarının Kimyasal Analiz Sonuçları<br />
Alındığı<br />
Tarih<br />
RSC PH<br />
EC*10 6 (25 0 C)<br />
micromho/cm<br />
KATYONLAR ( Mek/l ) ANYONLAR ( Mek/l )<br />
Na + K + Ca ++ Mg ++ CO =<br />
3<br />
HCO -<br />
3 Cl - SO =<br />
4<br />
Km 4+951<br />
tünel girişi 26/07/2007 0.14 7.53 124 0.32 0.043 0.68 0.48 0.00 1.30 0.04 0.19 1.531 21.16 0.42 C1S1 5.8 - - - 0.0082 -<br />
Km 4+430<br />
tünel girişi 26/07/2007 0.07 7.40 152 0.38 0.082 0.75 0.60 0.00 1.42 0.04 0.60 1.815 20.87 0.46 C1S1 6.8 - - - 0.0032 -<br />
Km 4+325<br />
tünel girişi 26/07/2007 -0.02 7.25 207 0.46 0.094 1.08 0.93 0.00 1.99 0.07 0.50 2.567 18.05 0.46 C1S1 10.1 - - - 0.0075 -<br />
Km 4+113<br />
tünel girişi 26/07/2007 0.27 7.51 163 0.41 0.063 0.86 0.66 0.00 1.79 0.05 0.16 2.001 20.73 0.48 C1S1 7.6 - - - 0.0086 -<br />
Km 3+472<br />
tünel girişi 26/07/2007 0.33 7.63 171 0.44 0.065 0.92 0.69 0.00 1.94 0.06 0.12 2.120 20.98 0.50 C1S1 8.0 - - - 0.0114 -<br />
Km 3+600<br />
tünel girişi 26/07/2007 0.05 7.59 202 0.47 0.084 1.19 0.74 0.00 1.99 0.08 0.42 2.493 18.99 0.48 C1S1 9.7 - - - 0.0083 -<br />
Kozluca<br />
kaynağı 26/07/2007 0.07 6.51 130 0.27 0.066 0.85 0.41 0.00 1.34 0.08 0.18 1.598 16.66 0.33 C1S1 6.3 - - - 0.0192 -<br />
Km 4+260<br />
tünel çıkışı 26/07/2007 0.23 7.46 136 0.31 0.074 0.74 0.58 0.00 1.54 0.06 0.10 1.698 18.26 0.38 C1S1 6.6 - - - 0.0096 -<br />
Km 1+850<br />
tünel çıkışı 26/07/2007 2.53 6.31 250 2.59 0.097 0.05 0.01 0.00 2.59 0.06 0.08 2.744 94.45 15.61 C1S1 0.3 - - - 0.0219 -<br />
162<br />
Toplam<br />
% Sodyum<br />
SAR<br />
Suyun Sınıfı<br />
Sertlik FS 0<br />
Nitrit (mg/l)<br />
Amonyak (mg/l)<br />
Nitrat (mg/l)<br />
Bor (mg/l)<br />
Org. Mad. O2 mg/l
KAYNAKLAR:<br />
Akdeniz,U.,Süral, A.U., Başaran, N., Zamantı Regülatörü ve Derivasyon Tüneli Yeraltısuyu<br />
Durumu Raporu, <strong>DSİ</strong> Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltısuları Dairesi Başkanlığı Karst Araştırma Şube<br />
Müdürlüğü, 23.10.2007 Ankara<br />
Göger, E. 1991 Kayseri-Develi Projesi Zamantı Tüneli Mühendislik Jeolojisi Proje Raporu, <strong>DSİ</strong><br />
Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltısuları Dairesi Başkanlığı Arşivi, Ankara<br />
Bayarı, S.,Çelenk, S. , Dilaver, A. ,Gürer, İ., Sayın, M. , Türkileri, S. , Ünsal, N. , Yıldız, E. ,<br />
Kayseri İli DevelYeşilhisar-Yahyalı Kapalı Havzasında Çevresel <strong>İzotop</strong>lar ile Yeraltısuyu-<br />
Yüzeysuyu İlişkisinin Belirlenmesi, <strong>DSİ</strong> TAKK Dairesi Başkanlığı-Gazi Üniversitesi- Hacettepe<br />
Üniversitesi Ortak Projesi 2. Ara Rapor<br />
<strong>Hidrolojide</strong> <strong>İzotop</strong>lar Ve Nükleer Teknikler, <strong>DSİ</strong>, 1987<br />
163
YERALTISUYU YAŞI NEDİR, NASIL BELİRLENİR?<br />
N. Nur ÖZYURT 1 , C. Serdar BAYARI 1<br />
1 Hacettepe Üniversitesi, Jeoloji Müh. Böl., Hidrojeoloji Müh. ABD Beytepe 06800 Ankara<br />
(serdar@hacettepe.edu.tr, nozyurt@hacettepe.edu.tr)<br />
ÖZ:<br />
Yeraltısuyu yaşı pek çok hidrojeolojik problemin çözümünde etkin olarak kullanılan kritik bir<br />
parametredir. Bu çalışmada yeraltısuyu yaşı kavramı yeraltısuyunu oluşturan su molekülleri<br />
topluluğu ile insanlardan oluşan bir topluluk arasında eşlenik unsurlar temel alınarak açıklanmıştır.<br />
Çalışmada ayrıca yeraltısuyu yaş belirleme çalışmalarında kullanılan yaklaşımlar, teknikler ve<br />
izleyiciler özetlenmektedir. Çalışmanın son bölümünde ülkemizde yürütülen yeraltısuyu yaş tayin<br />
çalışmalarından örnekler verilmektedir.<br />
Anahtar Kelimeler: Yeraltısuyu, yaş, çevresel izleyici<br />
WHAT IS THE GROUNDWATER AGE AND HOW IS IT DETERMINED?<br />
ABSTRACT<br />
Groundwater age is a critical parameter that can be used in various hydrogeological problems. In<br />
this study, the groundwater age concept is explained on the basis of anology between populations<br />
of water molucules and human beings. Approaches, techniques and tracers used in groundwater<br />
age-dating stuides are also presented. Examples from groundwater age-dating studies carried out in<br />
Turkey are presented at the end.<br />
Keywords: Groundwater, age, environmental tracer<br />
1. Giriş:<br />
İklimin zaman içindeki değişimi ile birlikte yağış rejiminde oluşan olumsuz değişimler yüzeysuyu<br />
kaynaklarının güvenilirliğini sınırlamaktadır. Yüzeysuyu sistemlerinin depolama kapasitelerinin<br />
sınırlı oluşu yağışlı yıllardaki fazla suyun depolanmasını engellemekte sonuçta, ardışık kurak<br />
yıllarda yüzeysuyu kaynaklarının kullanılabilir su rezervi hızla tükenmektedir. Öte yandan,<br />
yüzeysularının kirlenmeye daha açık olması da bu su kaynaklarının kullanımını önemli düzeyde<br />
sınırlandırmaktadır. Bu durum, diğer su kaynaklarının yanı sıra yeraltısuyunun önemini stratejik<br />
düzeye ykseltmektedir. Yeraltısuyu rezervlerinin oluşumu ve dinamik yapısı konusundaki bilgi<br />
birikimi ve toplumsal bilinç eksikliği bu kaynağın ve sürdürülebilir kullanımı üzerinde büyük baskı<br />
oluşturmaktadır.<br />
Yeraltısuyu kaynaklarının bilinçli kullanımına yönelik planlamalar için en önemli parameterelerden<br />
birisisi de yeraltısuyu yaşıdır. Geçtiğimiz birkaç on yıl içinde dünya genelinde yeraltısuyu yaşının<br />
belirlenmesine ve yeraltısuyu yaşı kullanılarak hidrojeolojik problemlere çözüm üretilmesine<br />
yönelik çok sayıda araştırma yapılmuştıra (örğ. Cook et al., 2003; Katz, 2004, Manning et al., 2005;<br />
Plummer and Sprinkle, 2001). Yeraltısuyu yaşının yaygın kullanımı ve önemi 2006 yılında sadece<br />
bu konuya ayrılmış bir kitabın basılması ile açıkça ortaya konulmuştur (Kazemi et al, 2006).<br />
Yeraltısuyu yaşı kavramı kişiye ilk bakışta çok kolay anlaşılır bir özellikten bahsedildiği izlenimini<br />
vermektedir. Oysa yeraltısuyu yaşı hakkında ileri düzeyde değerlendirmelerde bulunabilmek için<br />
“yaş kavramının” doğru tanımlanması ve anlaşılması gerekmektedir. Yeraltısuyu yaş kavramını<br />
anlaşılmasını ve bu konuda konuşan iki kişinin yeraltısuyunun aynı özelliğinden bahsettiklerini<br />
bilebilmelerinin tek yolu yaş kavramı ve bu kavram ile eş ve/veya yakın anlamlı olarak kullanılan<br />
çok sayıdaki terimin anlamlarınının bilinmesi ile mümkündür. Terimler konusunda sağlıklı bilgiye<br />
sahip olmayan kişiler üzerinde çalıştıkları yeraltısuyu akım sistemi hakkında hazırladıkları yayınlar<br />
ile okuyucuyu istemeden de olsa yanlış yönlendirebilmektedirler.<br />
165
Yeraltısuyu yaş kavramı konusunda terim ve temel kavramların doğru anlaşılmasının önemi nedeni<br />
ile ilerleyen bölümlerde önce bu konu irdelenmektedir. Bu irdeleme sırasında yeraltısuyu yaş<br />
kavramı kişilerin yaşları ve toplumun yaş dağılımı gibi algılanması kolay benzetmeler ile<br />
açıklanmaktadır. Temel kavramların ardından yeraltısuyu yaş belirleme yöntemleri ve yeraltısuyu<br />
yaş belirteci olarak kullanılan izleyicilerden bahsedilmektedir. Daha sonra, yeraltısuyu yaş bilgisi<br />
ile çözüm üretilecek yeraltısuyu problemlerine değinilmektedir. En son bölümde ise yurdumuz da<br />
yapılmış yeraltısuyu çalışmalarında kullanılan yöntemler ve elde edilen sonuçlarından oluşan<br />
örnekler sunulmaktadır.<br />
2. Temel Kavramlar<br />
Yeraltısuyu yaşı ve ilgili kavramların tanımlanmasında canlı toplulukları ile yeraltısuyu sistemleri<br />
arasındaki benzerlikten yararlanılabilir. Bu yaklaşım ile yeraltısuyu yaşı kavramının açıklanmasına<br />
ilişkin güzel bir örnek Nir (1986)’da sunulmaktadır. Bu benzeşimde, bir canlı topluluğu olarak<br />
herhangi bir toplum ile akiferdeki yeraltısuyu, bir birey ile bir yeraltısuyu molekülü benzer<br />
unsurlardır. Tıpkı canlı toplumlarında olduğu gibi yeraltısuyu da farklı yaştaki bireylerden (su<br />
moleküllerinden) oluşan bir topluluktur. Bu açıdan bir yeraltısuyu toplumu olarak akiferlerde tek bir<br />
yaş değerinden çok, ortalama yaştan ve diğer yaşların bu ortalama çevresindeki dağılımından<br />
bahsetmek daha uygun bir yaklaşımdır.<br />
Yaş, ömür ve zaman kavramları:<br />
Bir canlının yaşı, canlının ortaya çıkışı (doğum) ile daha sonra seçilen bir zaman (gözlem anı)<br />
arasında geçen süredir. Yeraltısuyu için yaş ise, su molekülünün hidrojeolojik sisteme girmesi ile<br />
seçilen zaman arasında geçen süredir. Bir canlının ömrü, doğumu ile ölümü arasında geçen süre<br />
olup, yeraltısuyunun ömrü ise molekülün hidrojeolojik sisteme girişi ve çıkışı arasında geçen<br />
süredir. Tıpkı canlılarda olduğu gibi bireyin ölümü doğal ya da doğal-olmayan nedenlere bağlı<br />
olabilir. Günlük deyişle, eceliyle ölüm ya da öldürülme doğal ve doğal olmayan ölümlere örnektir.<br />
Benzer şekilde, yeraltısuyu molekülü de akiferi bir kaynak aracılığıyla doğal olarak ya da pompaj<br />
sonucu doğal-olmayan nedenlerle terk edebilir.<br />
Bir toplum, farklı zamanlarda doğan ve farklı ömüre sahip bireylerin karışımından oluşur. Benzer<br />
şekilde yeraltısuyu da geçmişte farklı zamanlarda akifere giren moleküllerin bir karışımıdır. Çizelge<br />
1’de yeraltısuyu çalışmalarında yaygın olarak kullanılan ortalama yaş, ortalama geçiş süresi (OGS)<br />
ve yenilenme süresi kavramlarının tanımları ve canlı toplulukları için eşlenikleri (analogları)<br />
verilmiştir.<br />
Çizelge 1. Ortalama yaş, ortalama geçiş süresi ve yenilenme süresi kavramları.<br />
Ortalama Yaş<br />
(Mean age)<br />
Ortalama Geçiş<br />
Süresi<br />
(Mean transit time)<br />
Yenilenme Süresi<br />
(Turn over time)<br />
Hidrojeolojik Sistem Toplumsal Eşlenik<br />
Yeraltısuyu moleküllerinin akiferde<br />
geçirdikleri ortalama süredir.<br />
Yeraltısuyu moleküllerinin<br />
beslenimden sonra akiferi terk<br />
etmek için harcadıkları ortalama<br />
süredir.<br />
Akifede bulunan izleyicinin<br />
akiferden ayrılan izlyici miktarına<br />
oranıdır.<br />
166<br />
Toplumun herhangi bir<br />
zamanda ki ortalama yaşıdır.<br />
Toplumu oluşturan<br />
bireylerin ortalama ömür<br />
uzunluğudur.<br />
Toplumdaki toplam birey<br />
sayısının yıllık doğum ya da<br />
ölüm hızına oranıdır.
Dengeli ve dengesiz nüfus ve akifer sistemleri:<br />
Bir canlı toplumunda nüfusun sabit ya da değişken olması durumları için dengeli ya da dengesiz<br />
nüfus sistemi kavramları kullanılabilir. Benzer şekilde, toplam hacmin sabit ya da değişken olduğu<br />
akiferlerde dengeli ve dengesiz akım sistemi kavramlarına karşılık gelirler. Burada “sistem”<br />
ilgilenilen olaya etkiyen tüm süreçler ve etkenleri kapsayan bir bütünü tanımlamaktadır. Dengeli<br />
sistemlerde belirli bir zaman aralığında giren ve çıkan birey sayısı aynı, dengesiz sistemlerde ise<br />
farklıdır. Burada söz konusu değerlendirmenin yapıldığı seçilen zaman aralığı önemlidir. Örneğin,<br />
seçilen 10 yıllık bir dönem içinde dengeli olan bir nüfus sistemi, zaman aralığının 20 yıla<br />
arttırılması durumunda dengesiz bir sisteme dönüşebilir. Sistemin dengeli konumdan dengesiz<br />
konuma geçişi doğal ya da doğal-olmayan nedenlere bağlı olabilir. İkinci 10 yıllık dönemde doğum<br />
oranının değişmemesi buna karşın, salgın hastalık ya da savaş sonucu ölümlerin artması halinde<br />
sistem dengeli konumdan dengesiz konuma geçecektir. Bu durum, ilk 10 yıllık dönemde doğal<br />
koşullarda beslenim-boşalım denegesine sahip bir akiferden ikinci 10 yıllık dönemde pompajla aşırı<br />
su çekimine benzetilebilir. Söz konusu değişimler zamana bağlı olduğundan sistemlerin de<br />
zamanda-sabit (değişmeyen, time-invariant) ve zamanda-değişken (time-variant) davranış<br />
gösterebileceği dikkate alınmalıdır. Diğer bir deyişle, bir sistem belirli bir süre zamanda-sabit, daha<br />
sonra zamanda-değişken davranış gösterebilir.<br />
Diğer yandan, bir canlı topluluğunda nüfusun sabit olması yaş dağılımının değişmediği anlamına<br />
gelmez! Örneğin, gelişmiş ülkelerde nüfusun kabaca sabit olmasına karşın, doğum oranının<br />
azalmasından dolayı nüfus dağılımı içinde yaşlı bireylerin genç bireylere oranının arttığı<br />
bilinmektedir. Bu tür, “yaşlanmakta olan” nüfus sistemleri beslenim miktarının azaldığı, bunun<br />
yanısıra boşalım miktarında daha büyük azalmanın oluştuğu akifer sistemlerine benzetilebilirler.<br />
Yukarıdaki değerlendirmelerden bir sistemdeki “kütle dengesi” ile “yaş dağılım dengesi”<br />
kavramlarının farklı olguları tanımladıkları anlaşılmaktadır. Kütle dengesinin korunması her zaman<br />
yaş dağılım dengesinin de korunduğu anlamına gelmemektedir. Doğum-ölüm ya da beslenimboşalım<br />
miktarlarının aynı (zamanda-sabit) olması durumunda kütle dengesi ile birlikte yaş dağılım<br />
dengesi de korunacaktır. Diğer yandan, doğum-ölüm ya da beslenim-boşalım miktarlarının aynı<br />
oranda azaltılması durumunda ise sistemde yeni bir kütle dengesi oluşacak buna karşın yaş dağılım<br />
dengesi daha büyük yaş değerlerine doğru değişecektir. Konuyla ilgili bir diğer durum ise<br />
akiferlerde yapay beslenime karşılık gelen nüfus sistemlerindeki göçmen alımıdır. Alınan<br />
göçmenlerin (ya da yapay beslemede kullanılan suyun) yaş dağılımı sistemin yaş dağılımını<br />
etkileyecektir.<br />
Canlı topluluklarında ve akiferlerde yaş tayini:<br />
Canlı topluluklarında ortalama yaş ve bireysel yaşların ortalama etrafındaki dağılımının<br />
belirlenmesi için ya tam sayımdan ya da istatistiksel tahmin tekniklerinden yararlanılır. Tam sayım<br />
her bir bireyin yaşının tek tek belirlenmesidir. Bilindiği üzere bu oldukça güç ve masraflı bir iştir.<br />
Bu nedenle, bazı durumlarda toplumun genelini temsil eden belirli bir kesiminde tam sayım<br />
yapılmakta ve bulgular belirli istatistiksel teknikler ile toplum geneline yansıtılmaktadır. Örneğin,<br />
seçim sonuçlarını belirlemeye dönük kamuoyu araştırmaları bu türden çalışmalardır. Diğer yandan,<br />
yeraltısuyu sistemlerinde tam sayım yoluyla yaş dağılımının belirlenmesi teknik ve pratik<br />
nedenlerle mümkün değildir. Bu yüzden yeraltısuyu yaşının nitel (yaşlı, genç gibi sözel) ya da nicel<br />
(10, 20 yıl gibi sayısal) tanımlanmasına yönelik teknikler kullanılır.<br />
2.4 Yaş belirteçleri ile nitel ve bağıl yaş tayini:<br />
Yaş belirteçleri yeraltısuyu yaşının nitel veya bağıl olarak belirlenmesinde kullanılan hızlı, pratik ve<br />
düşük maliyetli araçlardır. Buna karşın, bu yolla sayısal yaş değerlerinin elde edilmesi mümkün<br />
olmaz.<br />
Tüm fiziksel ve kimyasal reaksiyonlar belirli bir hıza sahiptirler. Dolayısıyla reaksiyonun<br />
gerçekleşme miktarı reaksiyonun başlangıcından itibaren geçen sürenin bir göstergesidir. Ocak<br />
üstünde ısıtılan suyun sıcaklığı diğer etkenlerin yanısıra uygulanan ısının büyüklüğüne ve ısıtılma<br />
167
süresine bağlıdır. Benzer şekilde, yeraltısuyunun sıcaklığı ve içerdiği çözünmüş madde miktarı<br />
suyun yeraltında kalış süresi ile orantılı olarak artmaktadır. Pratik olarak yeraltısuyunun beslenim<br />
ve boşalım alanları arasındaki uzaklık arttıkca, dolaşım derinliği de artmakta ve su daha yüksek<br />
jeotermal ısı akısı etkisi altında daha çok ısınmaktadır. Uzun süre akiferle temas eden (yeraltında<br />
kalan) su daha çok mineral çözme fırsatını bulmakta, buna bağlı olarak çözünmüş madde içeriğide<br />
zamanla artmakta ve iyon bolluk oranları ise bu süre ile bağlantılı olarak değişmektedir. Örneğin<br />
sığ (kısa süreli) dolaşım sistemlerinde Ca>Na, HCO3>Cl şeklindeki iyon bolluk dağılımının derin<br />
(uzun süreli) dolaşım sistemlerinde Na>Ca, Cl>HCO3 şeklini aldığı bilinmektedir. Özetle, bir<br />
akifer sisteminde yüksek sıcaklık ve iyon içeriğine sahip suların, düşük sıcaklık ve iyon içeriğine<br />
sahip sulardan daha uzun süre yeraltında kaldıkları söylenebilir. Bununla birlikte, bu değerlendirme<br />
aynı ya da benzer koşullardaki akifer sistemleri için geçerlidir. Örneğin, 20 o C güney<br />
sahillerimizdeki sığ ve genç yeraltısuyunun göstergesi iken bu değer Orta Anadolu’da bağıl olarak<br />
daha derin dolaşıma sahip derin ve yaşlı yeraltısuyunun göstergesi olabilir.<br />
Yeraltısuyunda nitel ve bağıl yaşın göstergesi olarak çevresel (environmental) ya da yerel (local)<br />
izleyici derişimleri de kullanılabilir. Örneğin yeraltısuyunun trityum izotopu içermesi bu izotopun<br />
çevreye salındığı 1950’li yıllar ve sonrasına ait beslenim içerdiğini gösterir. Benzer şekilde, suda<br />
saptanan DDT bu kimyasalın kullanıldığı 1950’li yıllardan sonraki beslenim bileşeninin varlığının<br />
göstergesidir.<br />
2.5 Yeraltısuyu yaşının nicel tayini<br />
Nicel yeraltısuyu yaşının nicel olarak belirlenmesi için genellikle ve ilgilenilen yaş aralığına bağlı<br />
olarak trityum (3H), radyokarbon (14C) ve 3H/3He* (trityum ve tritiyojenik helyum-3) gibi<br />
izotopik ya da CFC ve SF6 gazları gibi kimyasal kökenli çevresel izleyicilerden yararlanılmaktadır.<br />
Söz konusu izleyici verilerinden itibaren nicel yaş değerlerinin üretilebilmesi için sayısal<br />
yeraltısuyu akım-taşınım modellerinden ya da sistemi tek bir bütün olarak ele alan tümsel<br />
modellerden yararlanılmaktadır. Diğer yandan, bir yeraltısuyu sisteminde örneklenen su<br />
moleküllerine ait akım hızının ve bu moleküllerin izlediği yol uzunluğunun bilenmesi durumunda,<br />
çevresel izleyici kullanımına gerek kalmaksızın yeraltısuyu yaşının belirlenmesi de mümkündür.<br />
Konuyla ilgili ayrıntılar aşağıda sunulmultur.<br />
2.6. Sayısal akım modelleri ve kinematik yaş:<br />
Sayısal yeraltısuyu akım modeli yaklaşımı ile yeraltısuyu yaşının belirlenmesinde hız = yol / zaman<br />
eşitliğinden yararlanılır. Burada zaman su molekülünün beslenim anından itibaren akifer içinde<br />
geçirdiği süre olup, molekülün örneklendiği andaki yeraltısuyu akım hızının ve beslenim anından<br />
itibaren izlediği akım çizgisi uzunluğunun bilinmesi durumunda zaman (yaş) da kolaylıkla<br />
hesaplanabilmektedir. Bu yolla belirlenen yeraltısuyu yaşı kinematik yaş (kinematic age) olarak<br />
adlandırılır (Goode, 1998). Sayısal akım modellerinde yeraltısuyu akım hızı basit doğrusal bir<br />
fonksiyon olan Darcy eşitliği kullanılarak belirlenir. Hidrolik iletkenlik katsayısı K (L/T) ve<br />
hidrolik gradyan i (L/L) ile gösterilmek üzere Darcy akım hızı q (L/T) aşağıdaki eşitlikle belirlenir.<br />
Gerçek yeraltısuyu akım hızının belirlenmesi için sistemin etkin gözenekliliğinin de dikkate<br />
alınması gerekecektir.<br />
q K * i<br />
(1)<br />
Sayısal modeller ile akifer içinde hız dağılımının yüksek hassasiyet ile belirlenebilmesi ilgili eşitlik<br />
parametrelerinin akifer içindeki dağılımı ve büyüklüklerinin gerçekci biçimde belirlenmesi ile<br />
mümkündür. Bu değerler genellikle az sayıdaki gözlemden itibaren, çoğunlukla istatistik modellere<br />
dayalı çeşitli teknikler ile akiferin diğer bölümleri için tahmin edilmektedirler. Sayısal modeller ile<br />
kinematik yaşın belirlenmesinde gereksinilen diğer parametre olan akım çizgisi uzunluğu ise<br />
tanecik izleme (Stamos et.al. 2001) tekniği ile belirlenir. Hidrojeoloji camiasında genel kabul gören<br />
sayısal modellerden MODFLOW (McDonald and Harbaugh, 1996) ile hız dağılımı, MODPATH<br />
(Pollock, 1989) ile de akım çizgisi uzunluğu belirlenerek bir akiferin her noktası için yeraltısuyu<br />
yaşını hesaplamak mümkündür.<br />
168
Herhangi bir sayısal yeraltısuyu akım modelinin başarısı öncelikle akiferin Darcy hızına etkiyen<br />
parametrelerinin güvenilir biçimde tahmin edilmesine bağlıdır ki bu güç ve her zaman ulaşılması<br />
mümkün olmayan bir hedeftir. Diğer yandan, karstik akiferler gibi yeraltısuyu akımının her zaman<br />
ve her yerde laminer olmadığı (ya da aynı noktada bazen laminar bazen türbülanslı olduğu)<br />
durumlarda Darcy eşitliğine dayalı sayısal modellerin kontrollü biçimde kullanılması pratik olarak<br />
mümkün değildir. Dolayısıyla karmaşık yapılı akifer sistemlerinde, sistem yaklaşımına dayanan<br />
modeller akiferdeki ortalama yeraltısuyu yaşının ya da geçiş süresi dağılımının belirlenmesi sayısal<br />
modeller karşısında uygulanabilir ve hızlı alternatif oluşturmaktadır. Aynı akifer sistemlerinde her<br />
iki modelleme yaklaşımının benzer sonuçlar ürettiği gösterilmiştir (Maloszewski and Seiler,1999;<br />
Scanlon,et.al, 2003).<br />
2.7 Sistem Yaklaşımı, Tümsel Modeller ve İzleyici Yaşı:<br />
Doğrusal Sistem Teorisi (Lineer System Theory) kimyasal/nükleer reaktör mühendisliği, tıp,<br />
biyoloji, elektronik gibi çeşitli bilim alanlarında yaygın olarak 1960’lı yıllardan bu yana<br />
kullanılmaktadır. Bu yaklaşımda sistemin tepki fonksiyonu (STF), girdiyi çıkış tepkisine<br />
dönüştüren bir dönüştürücü (transformer) olarak davranmaktadır (Şekil 1). STF genellikle sisteme<br />
su ve izleyici girdisinin zamansal değişiminin temsil eden iki ayrı fonksiyonun birbiri ile örüldüğü<br />
bir integral (convolution integral) formuna sahiptir. İntegrasyon işlemine ayrıca bir ağırlık<br />
fonksiyonu (AF) da eklenmekte, bu yolla farklı yıllardaki izleyici ve su kütlesinin belirli bir yıldaki<br />
su boşalımı üzerindeki ağırlığı (katkısı) kontrol edilebilmektedir. Akifer sistemine özgü AF<br />
bilinmediğinden tümsel modellemede genellikle yaygın olarak kullanılan istatistiksel dağılım<br />
fonksiyonlarından (örğ. Normal dağılım, Gumbel dağılımı) yararlanılmaktadır. Söz konusu<br />
AF’larının zamansal izleyici girdi serisine uygulanması ve AF parametre değerlerinin belirli aralıkta<br />
değiştirilmesi ile istenilen sayıda kuramsal izleyici çıktı serisi oluşturulmaktadır. Kuramsal çıktı<br />
serileri ile akifere ait gözlenen izleyici içeriklerinin karşılaştırılması sonucunda en uygun çakışmayı<br />
sağlayan tümsel modelin örnekleme noktasına ait yeraltısuyu geçiş süresini ürettiği<br />
düşünülmektedir.<br />
Şekil 1. Tümsel model yaklaşımı bileşenleri.<br />
Bu yaklaşım ile yeraltısuyu yaşının belirlenmesi için farklı sistem tepki fonksiyonları için çözüm<br />
üreten çeşitli modeller bulunmaktadır. En yaygın olarak kullanılan model FlowPc (Maloszewski,<br />
1996) olarak adlandırılan modeldir. Dengeli akım koşullarında çalışan bu modellin farklı şekillerde<br />
geliştirilmesi ile Tracer (Bayari, 2002), BoxModel ve LUMPED (Ozyurt and Bayari, 2003)<br />
hazırlanmış ve kullanıcılara sunulmuştur. Bu modellerin dışında dengesiz akım koşullarında çözüm<br />
üretebilen LUMPEDUS (Ozyurt and Bayari, 2005) halen bu konuda geliştirilmiş en son yazılımdır.<br />
3. Çevresel İzleyiciler ve Yeraltısuyu Yaşlandırmasında Kullanımı<br />
Yeraltısuyu yaşının belirlenmesinde kullanılan çevresel izleyiciler atmosferde doğal olarak bulunan<br />
ya da antropojenik olarak salınmış izotopik ya da kimyasal bileşiklerdir. İzleyiciler; radyoaktif,<br />
duraylı, gaz, sıvı, katı formda olabilirler. Herhangi bir bileşiğin izleyici olarak kullanılabilmesi için<br />
atmosferik bolluğunun bilinmesi gerekir ve yeraltısuyu ile taşınması sırasında reaksiyona (çözünme,<br />
çökelme, bozunma, tutulma vb) girmemesi istenir, yada girdiği reaksiyonların öngörülebilir olması<br />
beklenir. Hidrojen ve oksijen izotopları suyun yapısında bulundukları için doğrudan su ile birlikte<br />
169
hareket eden en ideal izleyicilerdir. Yeraltısuyunun yaşının, izleyicinin (özellikle antropojenik<br />
kökenli izleyiciler) atmosferde ve dolayısıyla beslenim suyunda gözlenmeye başladığı tarihden daha<br />
yaşlı olması durumunda çevresel izleyiciler kullanılarak yeraltısuyu yaşının belirlenmesi mümkün<br />
değildir. Bu neden ile yeraltısuları uygulanabilir çevresel izleyicerin sıralanması için genç (50-60),<br />
yaşlı (60-50,000) ve çok yaşlı (50,000-100,000) sular olarak gruplandırılmaktadır. Genç, yaşlı ve<br />
çok yaşlı yeraltısuları için kullanılabilecek izleyiciler Kazemi (2006)’dan alınarak Çizelge 1’de<br />
sunulmuştur. Çevresel izleyicilerinin tümünün genel özelliklerinin ve yeraltısuyu yaşının<br />
belirlenmesi için kullanımınlarının anlatıması mümkün olmadığında sadece izleyicilerin üstün<br />
(avantajlı) ve zayıf (dezantajlı) yönleri sıralanmıştır. Çizelge incelendiğinde yeraltısuyu yaşının<br />
belirlenmesi açısından farklı izleyicilerinin farklı üstünlük ve zayıflıklara sahip oldukları. Bu neden<br />
ile araştırılan yeraltısuyu sistemlerinde birden fazla izleyicinin birlikte kullanılması önerilmektedir.<br />
Çok sayıda izleyicinin birlikte kullanılması ile akifer sistemi hakkında üretilen bilgi kontrollü olarak<br />
artmaktadır. Kullanılacak izleyicinin seçiminde dikkat edilemesi geren bir diğer önemli nokta ise<br />
yeraltısuyunu barındıran akiferin hidrojeolojik özellikleri dikkate alınarak olası yaş aralığı için<br />
uygun yöntemin belirlenmesidir. İzleyiciler kullanılarak hesaplanan yeraltısuyu yaşları, izotopik<br />
yaş, radyometrik yaş, yarılanma yaşı olarak adlandırılmaktadır. Bunların yanısıra çeşitli nedenler ile<br />
belirli büyüklükte bir hata içerdiği düşünülen yaşlar “görünür yaş” olarak adlandırılmaktadır. Belirli<br />
izleyicilere dayalı gerçek ya da görünür yaşlar aynı zamanda izleyicinin adıyla da (örğ. CFC model<br />
yaşı) anılmaktadır. Çevresel izleyiciler ile yürütülen yeraltısuyu çalışmalarında çoğu zaman tek<br />
zaman adımında yapılan gözlem sonuca ulaşmak için yetersiz kalmaktadır. Bu neden ile çevresel<br />
izleyici gözlemlerinin akiferin hidrodinamik yapısına bağlı olarak farklı zaman adımlarında<br />
tekrarlanması gerekmektedir. Beslenimin ve boşalımın hızlı olduğu, akifer içindeki depolamanın<br />
göreceli olarak daha sınırlı olduğu akiferlerde yıl içindeki değişimin izlenebilmesi için aylık sıklıkta<br />
gözlem yapılması gerekebilir. Depolama kabiliyeti yüksek ve/veya hidrolik iletkenliği düşük<br />
yeraltısuyu sistemlerinde ise yıllık sıklıktaki gözlemeler yeterli olabilir. Aynı akiferin seçilen<br />
boşalımlarının çevresel izleyiciler açısında uzun yıllara boyunca izlenmesi hem akiferdeki doğal<br />
yeraltısuyu akım mekanizmasının açıklanması hemde zaman içinde yeraltısuyu üretiminden<br />
kaynaklanan değişimlerin takip edilmesi açısında oldukça önemlidir. Yurdumuzda çevresel<br />
izleyicilerinin kullanımı mevcut analitik kabiliyetler ile sınırlıdır.<br />
170
Çizelge 1. Yeraltısuyu yaş tayininde kullanılan çevresel izleyicilerin güçlü ve zayıf yanları.<br />
Avantajları Dezavantajları<br />
Genç yeraltusularında yaş tayini<br />
3H - Yaygın olarak oturmuş bir yöntemdir - Yöntem kullanım süresinin<br />
- Diğer izleyiciler ile birlikle kontrol sınırındadır (atmosferik bolluk limit<br />
amacıyla kullanılabilir.<br />
değere ulaştığından)<br />
-<br />
- Beslenim suyu trityum içeriğininin<br />
belirlenmesi güçtür<br />
3H/3He - Başlangış (beslenim) derişiminin - Örnekleme ve analiz pahalıdır.<br />
belirlenmesi gerekli değildir.<br />
- Analiz yapan laboratuvar sayısı<br />
- Yüksek hassasiyetli yeraltısuyu yaşları azdır.<br />
hesaplanabilir.<br />
- Helyum-3’ün kökenlere göre<br />
- Yöntemin kullanım süresi sınırsızdır. ayrılması güçtür.<br />
- Derlenen veriler başka yaş belirleme - Doygun olmayan zondaki akış elde<br />
yaklaşımları içinde kullanılabilir (3H,<br />
4He)<br />
edilen yaşa dahil değildir.<br />
4He - Diğer yönetemler için destekleyici bir - Uygulanabilirliği konusunda<br />
yaş belirtecidir.<br />
tartışmalar devem etmektedir.<br />
85Kr - Analiz sırasında atmosferik olarak - Örnekleme ve analizi pahalıdır.<br />
kirlenmez<br />
- Teknik alt yapıya sahip laboratuvar<br />
- yeraltında kirlenmesi olasılığı zayıftır. sayısı sınırlıdır.<br />
- Yöntemin uzun yıllara boyunca daha - Uranyumca zengin kayaçlardan<br />
kullanılabilir.<br />
itibaren yeraltında oluşmaktadır.<br />
CFC - Analizi basit ve ucuzdur.<br />
- Yöntemin kullanılabilirliği<br />
- Tutulma ve bozunmanın omadığı<br />
azalmaktadır (atmosferik bolluğunun<br />
koşullarda sağlıklı sonuçlara üretir. azalması nedeni ile)<br />
- 1945 sonrası sulara için iyi bir<br />
- CFCler oksijensiz ortamda<br />
göstergedir.<br />
bozunmaktadır.<br />
- Çok sayıda CFC kirlilik kaynağı<br />
vardır.<br />
- Örnekleme ve analiz süreci<br />
atmosferik kirliliğe açıktır.<br />
SF6 - Gelecekte kullanımı devam edecektir. - Kullanımı yaygın değildir<br />
- Atmosferik bolluğu iyi bilinmektedir. - Yerel olarak SF6 üretilen bölgelerde<br />
- Dar bir aralık için ancak yüksek<br />
kullanılamaz.<br />
hassasiyetli yaş verisi üretmektedir. - Yaş aralığı dardır.<br />
- Şehir merkezi ve yakın çevresinde<br />
kullanımı güçtür.<br />
36Cl/Cl - bomba sonrası sular için iyi bir - yeteri sayıda uygulama literetürde<br />
belirteçtir.<br />
bulunmaktadır.<br />
- Yakın gelecekte kullanımının sonlanması -<br />
beklenmemektedir.<br />
Doğal olarak nitel bir yaklaşımdır<br />
18O—2H - örnekleme analizi kolaydır, rutin olarak - kalibrasyonu için diğer yöntem ile<br />
uygulanabilir.<br />
belirlenmiş yaş değeri gereklidir.<br />
- Diğer yöntemler ile birlikte kullanılabilir. - Çok sayıda veri ve yoğun hesaplama<br />
gerektirir.<br />
Yaşlı yeraltısularının yaşlandırılması<br />
Silikon-32 - yaş boşluğu (age gap) olarak adlandırılan - karmaşık bir jeokimyası vardır<br />
60-200 yıl aralığını kapsamaktadır. - Dünya genelinde analiz kabiliyetine<br />
- Diğer izleyiciler için kontrol aracı olarak sahip laboratuvar sayısı sınırlıdır.<br />
kullanılabilir.<br />
- Doygun olmayan bölgedeki akış<br />
- Atmosferik bolluğu oldukça iyi<br />
sırasında kayıp büyüktür<br />
bilinmektedir.<br />
- Yöntem artık pek<br />
kullanılmamaktadır.<br />
171
Argon-39 - yaş boşluğu olarak adlandırılan 60-200<br />
yıl aralığını kapsamaktadır.<br />
- Başlangıç derğeri oldukça iyi<br />
bilinmektedir.<br />
- Magmatik kayaçlar dışında yeraltındaki<br />
üretimi sınırlıdır.<br />
- 85Kr ve 222Rn’un yeraltındaki<br />
üretimleri hakkında bilgi verir<br />
Carbon-14 - yöntem iyi bilinmektedir ve<br />
kanıtlanmıştır<br />
- analiz kabiliyetine sahip çok sayıda<br />
laboratuvar vardır.<br />
- Yaş aralığı oldukça geniştir.<br />
- Yaşlı yeraltısularının yaşlandırılması için<br />
en iyi bilinen yöntemdir.<br />
172<br />
- örnekleme ve analizi güçtür.<br />
- Büyük hacimde örnek gerektirir.<br />
- Analiz yapılabilen laboratuvar sayısı<br />
sınırlıdır.<br />
- Yeraltında magmatik kayaçlarda<br />
üretilmesi<br />
- Başlangıç değerinin belirlenmesi<br />
güçtür<br />
- Jeokimyasal değerlendirme oldukça<br />
karmaşıktır<br />
- Yöntem doğal olarak yarıkantıtatiftir<br />
- Farklı hesaplama modelleri ile<br />
hesaplanan yaşlar arasında büyük<br />
18O- 2H - Analizler yaygın olarak yapılmaktadır -<br />
farklılıklara gözlenebilmektedir.<br />
az bilinmektedir.<br />
Asal ve aktif - Geniş yaş aralığını kapsamaktadır. - Kaba ve yarı kantitatif yaş verileri<br />
elementler - Diğer yaşlandırma yöntemlerinin<br />
üretmektedir<br />
kontrolü için kullanılabilmektedir - Özel koşularada kullanılabilmektedir<br />
- Veriler başka amaçlara içinde<br />
- Çok sayıda veriye ihtiyaç<br />
kullanılabilir.<br />
duyulmaktadır<br />
Çok yaşlı yeraltısularının yaşlandırılması<br />
Kripton-81 - Yeraltında doğal ve antropojenik kaynağı - analiz yapabilen laboratuvar sayısı<br />
yoktur<br />
azdır<br />
- Yeraldığı jeokimyasla reaksiyonlar - yöntemin ayrıntıları henüz ayrıntılı<br />
sınırlıdır.<br />
olarak sunulmamıştır.<br />
- Çok yaşlı yeraltısularının kantitatif<br />
olarak yaşlandırılabildiği tek yöntemdir.<br />
Klorür-36 - Göreceli olarak analiz yapan çok sayıda - yeraltında 36Cl kaynakları vardır.<br />
laboratuvar bulunmaktadır.<br />
- Giriş/beslenim değeri problemi<br />
- İyi bilinen uygulamaları vardır.<br />
vardır.<br />
- Veriler başka bilimsel çalışmalarda da - Yöntem tuzlu su sistemlerinde<br />
kullanılabilir.<br />
kullanılamaz.<br />
Helyum-4 - yöntem çok sayıda akiferde ve petrol - 4He birikiminin hesaplanması<br />
kuyu bölgelerinde uygulanmıştır.<br />
oldukça güçtür.<br />
- Bin-milyon yıl aralığında geniş yaş - 4H’ün çok sayıda kaynağı vardır.<br />
aralığında uygulanabilir.<br />
- Uzun ve özen gerektiren örnek<br />
- Yaş bilgisi dışında farklı bilimsel<br />
problemler içinde kullnılabilir.<br />
hazırlama prosedürü vardır.<br />
Argon-40 - 4He yöntemi için tamamlayıcıdır. - yaygın olarak kullanılmakatdır ve<br />
- 40Ar verileri 4He yönteminde<br />
kullanılabilir.<br />
henüz güvenilirliği onaylanmamıştır.<br />
129I - yeraltındaki kaynaklarının<br />
büyüklüklerinin belirlenmesi oldukça<br />
güçtür.<br />
Uranyum - Tamamlayıcı bir yöntemdir.<br />
- eski bir yöntem olarak<br />
serisi - Üretilen veriler yaşandırma dışında da düşünülmekle birlikte analitik<br />
kullanılabilir<br />
kabilyetlerin artması ile tekrar<br />
canlanmaktadır.
4. Yeraltısuyu Yaş Bilgisi ile Çözüm Üretilen Hidrojeolojik Problemler:<br />
Yeraltısuyu yaş bilgisi ile çözüm üretilen hidrojeolojik problemlerin genel bir listesi Kazemi (2006)<br />
tarafından uluslararası hidrojeoloji literatürü taranarak derlenmiş ve uygulama konularına göre<br />
listelenmiştir (Çizelge 2).<br />
Çizelge 2. Yeraltısuyu yaş bilgisi kullanılarak çözüm üretilen problemler (Kazemi et al., 2006)<br />
1 Yeraltısuyu kaynaklarının yenilenebilirliği<br />
2 Bilim adamları ile yöneticiler arasında etkili bir iletişim aracıdır<br />
3 Aşırı çekim ve kirliliği önlemek için sürekli yeraltısuyu yaş gözlemi yapılması<br />
4 Beslenim hızı tahmini<br />
5 Yeraltısuyu akım hızı hesaplaması<br />
6 Yeraltısuyu akım yollarının belirlenmesi<br />
7 Akitardlarda yeraltısuyu ve kirletici taşınım hızının belirlenmesi<br />
8 Yeraltısuyu akım ve taşınım model parametrelerinin hesaplanması<br />
9 Farklı uç bileşenlerden karışımın belirlenmesi<br />
10 Holosen iklimi çalışmaları<br />
11 Yeraltısuyu kirliliğinin değerlendirilmesi/evrimi<br />
12 Yeraltısuyu cephesinin ilgilenilen noktaya olan varış süresinin hesaplanması<br />
13 Sığ akiferlerde kirlenebilirlik haritalarının oluşturulması<br />
14 Radyoaktif atık depolamasına uygun sahaları seçimi<br />
15 Deniz suyu seviye değişimlerinin belirlenmesi<br />
16 Deniz suyu girişimi için süre öngörüsünde bulunmak<br />
17 Derin-tuzlu yeraltısuyu sistemlerinin atık imha deposu olarak kullanımı<br />
18 Kurak alanların tuzlanma açısından yönetimi<br />
19 Hidrograf ayrımı<br />
5. Türkiye’de Yeraltısuyu Yaş Belirleme Çalışmaları: Uygulamadan örnekler<br />
5.1 Karstik Akiferlerde Gerçekleştirilen Uygulamalar<br />
Yurdumuzda önemli yeraltısuyu rezervuarları oluşturan karstik akiferler uzun yıllardır<br />
araştırmacılar tarafından yoğun olarak incelenmektedir. Bu çalışmalardan bir tanesinde Antalya-<br />
Kırkgöz kaynağında ortalama yeraltısuyu geçiş süresinin belirlenmesi amaçlanmıştır (Özyurt,<br />
2008). Akifere ait uzun yıllar boyunca gözlenen 3H izotop verilerinin tümsel modelleme yaklaşımı<br />
ile değerlendirilmesi sonucunda kaynaktan boşalan yeraltısuyunun kabaca 100 yıl dolayında geçiş<br />
süresine sahip olduğu belirlenmiştir (Şekli 2). Söz konusu çalışmada 3H modellemesi ile<br />
hesaplanan ortalama geçiş süresi değeri bağımsız bir diğer teknik olan 3H/3He* yaklaşımı ile de<br />
doğrulanmıştır. Karstik bir akiferde belirlenen bu tür büyük bir yeraltısuyu yaşı akiferin güncel<br />
kirletici girişinden hemen etkilenmeyeceğini göstermektedir. Buna karşın, olası bir kirlenmenin<br />
tehdit edici sınırlara ulaşması durumunda, akifere olan kirletici girişi kesilse bile akiferdeki mevcut<br />
kirliliğin doğal beslenim süreçleri ile giderilmesi uzun yıllar alacaktır.<br />
Şekil 2 Antalya Kırkgöz kaynağı 3H model sonuç grafiği.<br />
173
Aladağ karstik akifer sistemi de (Kayseri-Adana) uzun yıllaradır çeşitli çevresel izleyiciler<br />
kullanılarak araştırılan bölgelerden birisi olup, sistemin boşalımlarında 1980’li yıllardan başlayarak<br />
3H, 18O, 2H gözlemleri yapılmaktadır (Özyurt, 2005). Bölgedeki kaynaklarda 1990’lı yılların<br />
sonlarında CFC gazları, 3H/3He* ve 4He gözlemleri de yapılmıştır. Ayrıca, karstik akiferin<br />
doğasından kaynaklanan hızlı akım bileşenlerinin varlığı nedeni ile kaynaklar bir yıl süresince aylık<br />
sıklıkta çevresel izleyiciler açısından gözlenmiştir. Elde edilen sonuçlar akiferin farklı boşalım<br />
noktalarının yılın dönemlerine bağlı olarak değişen beslenim-boşalım mekanizmalarına sahip<br />
olduğunu göstermiştir. Aladağ karstik akiferinden boşalan kaynaklar için 3H, 3He* ve CFC gibi<br />
farklı izleyiciler kullanılarak hesaplanan ortalama yeraltısuyu yaşı 20 yıl dolayındadır. Şekil 3’te<br />
2000 yılına ait söz konusu ortalama yaş değeri üzerinde geçmiş yıllara ait beslenimlerin ağırlığı<br />
bağıl olarak gösterilmektedir. Grafikten, gözlenen boşalımın % 80’ine yakın bölümünün son 5-6<br />
yıllık döneme ait beslenimden oluştuğu anlaşılmaktadır.<br />
Şekil 3 Aladağ karstik akifer sistemi boşalımında farklı yıllardaki beslenimlerin ağırlıkları.<br />
5.2 Yaşlı yeraltısuyu akım sistemlerinin araştırılması<br />
Orta Anadolu’da yeralan Konya Kapalı Havzası’nda mevcut tatlısu akiferi ağırlıklı olarak Neojen<br />
yaşlı karstik karbonatlı kayalardan oluşmaktadır. Akifer sisteminde yaş dağılımı Toros Dağlarından<br />
Tuz Gölü’ne doğru olan bölgesel yeraltısuyu akım yolu boyunca farklı konumlardaki kuyulardan<br />
elde edilen 14C, 3H, 18O/2H gözlemleri ile incelenmiştir (Bayari et al., 2005). Çalışma sonuçlarına<br />
göre yeraltısuyunun yaşı, ana beslenme alanı olan Torosların eteğinde güncel değerlerden ana<br />
boşalım alanı olan Tuz Gölü dolayında 40,000 yıl dolayına değin artmaktadır. Ayrıca, akım yolu<br />
boyunca yaş artışının beslenme alanından uzaklıkla doğrusal bir değişim gösterdiği belirlenmiştir.<br />
Günümüzde kontrolsüz biçimde tüketilmekte olan yeraltısuyunun güncel beslenimle ilgisi olmayan<br />
bir “paleowater” olduğu anlaşılmaktadır.<br />
5.3 Yeraltısuyu tüketiminin akifer üzerindeki etkisi<br />
Konya Havzası gibi yoğun tarımsal faaliyete bağlı olarak yeraltısuyu tüketiminin yoğun olduğu<br />
Niğde Misli Ovası’nda yeraltısuyunun trityum içeriği geçmişte farklı dönemlerde incelenmiştir.<br />
Uzun süreli 3H gözlemlerinin değerlendirilmesi sonucunda yoğun yeraltısuyu çekiminin akiferdeki<br />
trityum dağılımını belirgin biçimde değiştirdiği anlaşılmıştır (Özbilge, 2008). Misli Ovasında 1971<br />
yılında gözlenen en yüksek 3H içeriği 250TU iken 2007 yılında bu değer yaklaşık 10TU’ya kadar<br />
düşmüştür. Ölçülen maksimum 3H içeriğinin zaman içindeki azalışı atmosferik 3H bolluğundaki<br />
azalışı izlemektedir. Şekil 4’de 3H içeriğinin özellikle düşük 3H değerlerinin dağılımının yer<br />
değiştirmesi havza içindeki yoğun sulama için aşırı çekimden kaynaklanmaktadır.<br />
174
Şekil 4 Misli Ovası yeraltısuyu 3H içeriğinin değişimi (1971-2007).<br />
6. Sonuçlar ve Öneriler<br />
Yeraltısuyu yaşı, akifere ait bir çok bilgiyi içinde barındıran önemli bir özelliktir. Bir akifer<br />
sitemine ait ortalama yeraltısuyu yaş değerinin ve bu değer üzerinde geçmişteki farklı yılların hangi<br />
ağırlığa sahip olduğunun bilinmesi pek çok hidrojeolojik problemin aydınlatılmasını<br />
kolaylaştırmaktadır. Örneğin, yaşlı su içeren bir akiferin yoğun tüketimi, tüketilen suyun kolaylıkla<br />
doğal yollardan yerine konamayacağını gösterir. Benzer biçimde, genç su içeren bir akifer ise<br />
yüzeysel kökenli kirlenmeden daha hızlı ve daha büyük oranda etkilenecektir. Yeraltısuyu yaş<br />
parametresinin hidrojeolojide geniş bir kullanım alanı bulunmakla birlikte, ülkemizde yeraltısuyu<br />
yaşının belirlenmesine dönük çalışmaların sayısı olması gerekenden azdır. Bu durum olasılıkla<br />
yeraltısuyu yaşı kavramının tam olarak anlaşılmamasından ve bu parametre ile hidrojeolojik<br />
sorunların nasıl aydınlatılacağının tam olarak bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle,<br />
konuyla ilgili bilgi birikiminin eğitim programlarımız içinde hızla toplumumuza aktarılmasının<br />
faydalı olacağı düşünülmektedir.<br />
Referanslar<br />
Bayarı, C.S., 2002, TRACER: An EXCEL workbook to calculate mean residence time in<br />
groundwater by use of tracers CFC-11, CFC-12 and tritium. Computer & Geosciences 28 (5), 621-<br />
630.<br />
Bayari, S., Ozyurt, N.N., Hatipoglu, Z. and Kilani, S., “Groundwater age: a vital information in<br />
protecting the groundwater dependent ecosystem”, Groundwater And Ecosystems, NATO-<br />
Advanced Research Workshop, Çanakkale Onsekiz Mart University, 5-7 September 2005, NATO<br />
Science Series, Earth and Environmental Sciences vol. 70, 33-46, 2005.<br />
Cook, P.G., Favreau, G., Dighton, J.C., anad Tickell, S., 2003, Determining natural groundwater<br />
influx to a tropical river using radon, chlorofluorocarbons and ionic environmental tracers, Jornal of<br />
hydrology, 277:74-88.<br />
Goode, D.J., 1998, Ground-Water Age And Atmospheric Tracers: Simulation Studies and Analysis<br />
Of Field Data From The Mirror Lake Site, New Hampshire, Princeton University, Department Of<br />
Civil Engineering And Operations Research Program In Environmental Engineering And Water<br />
Resources, PhD. Thesis, 193 p.<br />
Katz, B.G., 2004, Sources of nitrate contamination and age of water in large karstic springs of<br />
Florida, Environmental Geology, 46:689-706.<br />
Kazemi, G.A., Jay, H.L, and Perrochet, P., 2006, Groundwater Age, Wiley, USA, 325p.<br />
Maloszewski, P., 1996. LP models for the interpretation of environmental tracer data. In: Manual<br />
On Mathematical Models In Isotope Hydrology, IAEA-TECDOC-910. Vienna, Austria, pp.9-58.<br />
175
Maloszewski, P. and Seiler, K.P., 1999, Modelling of flow dynamics in layered groundwater<br />
systems-Comparative evaluation of black box and numerical approaches, Isotope Techniques in<br />
Water Resources Development and Management, IAEA, Vienna, 10-14 May 1999.<br />
Manning A.H., Solomon, d.K., Thirosl, S.A., 2005, 3h/3He age data in assesing the susceptibility of<br />
wells to contamination, Ground Water, 43: 353-367.<br />
McDonald, M.G., Harbaugh, A.W., 1996. A modular three-dimensional finite-difference groundwater<br />
flow model. U.S. Geological Survey Open-File Report, Washington.<br />
Nir, A., 1986. Role of tracer methods in hydrology as a source of physical information. Basic<br />
concepts and definitions. Time relationship in dynamic systems. International Atomic Energy<br />
Agency (IAEA)-TECDOC-381. Vienna, Austria, pp.7-44.<br />
Plummer, L.N., and Sprinkle, C.L., 2001, Radiocarbon dating of dissolved inorganic carbon in<br />
groundwater from confned parts of the Upper Floridan aquifer, Florida, USA, Hydrogeology<br />
Journal, 9: 127-150.<br />
Pollock, D.W., 1989, Documentation of computer programs to compute and display pathlines using<br />
results from the US Geological Survey modular three-dimensional finite-difference ground-water<br />
flow model, US Geological Survey Open-File Report 89-381.<br />
Scanlon, B.R., Mace, R.E., Barrett, M.E., Smith, B., 2003, Can we simulate regional groundwater<br />
flow in a karst system using equivalent porous media models? Case study, Barton Springs Edwards<br />
aquifer, USA, Journal of Hydrology, 276, 137-158.<br />
Stamos, C.L., Martin, P., Nishikawa, T. and Cox, B.F., 2001, Simulation of ground-water flow in<br />
the Mojave River basin, CaliforniaUSGS Wat.-Resour. Invest. Rep. 01-4002 129 p<br />
Özbilge T., 2008, Misli Ovası (Niğde) Yeraltısuyunun Hidrojeokimyasal Ve Çevresel <strong>İzotop</strong>ik<br />
Bileşiminin İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü<br />
Ankara, 92 s.<br />
Özyurt N.N., 2008, Residence time distribution in the Kirkgoz karst springs (Antalya- Turkey) as a<br />
tool for contamination vulnerability assessment” Environmental Geology, 53 (7), 1571-1583<br />
Özyurt N.N., 2005, Aladağ (Kayseri-adana) Karstik Akiferinde Yeraltısuyu Geçiş Zamanı<br />
Dağılımının İncelenmesi, Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Ankara, 274<br />
s.<br />
Özyurt, N.N. and Bayarı, C.S., 2005. LUMPED UNSTEADY: a Visual Basic® code of unsteadystate<br />
lumped-parameter models for mean residence time analyses of groundwater systems,<br />
Computers & Geosciences, 31(3), 329-341.<br />
Özyurt, N.N. and Bayarı, C.S., 2003. LUMPED: A Visual Basic code of LP models for mean<br />
residence time analysis in groundwater systems, Computers & Geosciences 29(1), 79-90.<br />
176
YERALTISUYUNDA RADYOKARBON YAŞ TAYİNİ<br />
C. Serdar BAYARI 1 , N. Nur ÖZYURT 1<br />
1 Hacettepe Üniversitesi, Jeoloji Müh. Böl., Hidrojeoloji Müh. ABD Beytepe 06532 Ankara<br />
(serdar@hacettepe.edu.tr, nozyurt@hacettepe.edu.tr)<br />
ÖZ<br />
Günümüzden pratik olarak 50.000 bin yıl öncesine değin beslenmiş yeraltısularında yaş tayini<br />
amacıyla kullanılabilecek başlıca araç radyokarbon tekniğidir. Bununla birlikte, ölçülen<br />
radyokarbon aktivite değerinin mutlak yaş değerlerine dönüştürülmesi, çok sayıda fiziksel, kimyasal<br />
ve izotopik parametrenin yerinde ve/veya laboratuvarda ölçülmesini ve uygun jeokimyasal modeller<br />
aracılığı ile değerlendirilmesini gerektirmektedir. Bu çalışmada, örnekleme aşamasından<br />
“radyokarbon model yaşlarının” hesaplanmasına kadar uzanan bu karmaşık sürecin ayrıntıları<br />
uygulama açısından kritik parametre ve değişkenler dikkate alınarak açıklanmıştır. Çalışmada<br />
Konya Kapalı Havzasında gerçekleştirilen bir uygulamaya ilişkin bir örnek de verilmektedir.<br />
Anahtar sözcükler: yeraltısuyu, yaş, radyokarbon, jeokimyasal model<br />
RADIOCARBON AGE-DATING OF GROUNDWATER<br />
ABSTRACT<br />
Radiocarbon technique is the most common tool for age-dating groundwaters that have been fed<br />
during the last 50,000 years. However, conversion of measured radiocarbon activities to<br />
groundwater ages requires in-situ and laboratory measurement of numerous physical, chemical and<br />
isotopic data and their evaluation by means of complicated geochemical models. Based on critical<br />
parameters and variables, details of this complicated process, starting from sampling and<br />
terminating with the calculation of “radiocarbon model ages” is presented in this study. A<br />
radiocarbon age-dating application carried out in the Konya Closed Basin is also presented briefly.<br />
Keywords: groundwater, age, radiocarbon, geochemical model<br />
1. GİRİŞ<br />
Yeraltısuyu yaşı pek çok hidrojeolojik araştırmada, akım sisteminin tanınması açısından önemli<br />
ipuçları sunan kritik bir parametredir. Yeraltısuyunun yaşı doğrudan ve dolaylı teknikler ile<br />
belirlenebilmektedir. Doğrudan yaş belirleme tekniği örneklenen yeraltısuyunun akım hızının (V)<br />
ve -beslenim alanı ile örnekleme noktası arasında- takip ettiği yolun (akım çizgisi) uzunluğunun (L)<br />
belirlenmesine dayanır. Katedilen yol uzunluğunun belirlenen hıza olan oranı (L/V = T) suyun<br />
beslenim ve örnekleme anları arasında geçen süreyi, yani yeraltısuyunun yaşını verir. Darcy<br />
yasasına dayalı bu yaklaşım sonucu belirlenen yaş Darcy ya da kinematik yeraltısuyu yaşı olarak<br />
adlandırılır. Basit bir kuramsal temele dayanmakla birlikte bu yaklaşımın başarılı biçimde<br />
uygulanması yeraltısuyu hızının akım yolu boyunca aldığı ortalama değer ile yeraltısuyunun<br />
izlediği ortalama yol uzunluğunun kesin bir biçimde bilinmesine bağlıdır. Bu amaçla<br />
kullanılabilecek en uygun araç sayısal yeraltısuyu akım modeli olmakla birlikte, bir akifer<br />
sisteminde yeraltısuyu hız ve yön dağılımının yer ve zaman içindeki değişiminin kesin bir biçimde<br />
belirlenmesi doğru girdi değerlerine gereksinim duyar. Bu kapsamda, akifer sisteminin güvenilir bir<br />
kavramsal modeli temelinde sınır koşullarının, hidrolik yük dağılımının, hidrolik iletkenlik<br />
katsayısının ve etkin gözenekliliğin -yeraltısuyu yaşına bağlı zaman ölçeğinde- yer ve/veya zaman<br />
içindeki değişiminin bilinmesi gereklidir. Söz konusu parametre ve değişkenlerin akım sistemi<br />
içindeki dağılımının hassas biçimde belirlenmesi –bağıl olarak basit yapılı akiferler dışında-<br />
genellikle mümkün olmadığından, kinematik yaş belirleme tekniğinin -özellikle yeraltısuyu yaşının<br />
büyük olduğu ve zamanla farklı beslenme/boşalım rejimleri etkisi altında kalmış- akifer<br />
sistemlerinde uygulanabilirliği oldukça sınırlıdır.<br />
177
Yeraltısuyu yaşının dolaylı olarak belirlenmesi yaklaşımı su ile birlikte hareket ettiği varsayılan<br />
izleyicilerin kullanımına dayanmaktadır. Akiferdeki suyun beklenen yaş aralığına bağlı olarak<br />
izleyiciler tek başlarına ya da birlikte kullanılabilmektedir. Çevresel ya da yerel izleyicilerin<br />
güvenilir bir akım modeline dayanan taşınım modeller içinde kullanılması yoluyla da yeraltısuyu<br />
yaşının belirlenmesi mümkündür. Buna karşın, akım ve taşınım modellerinin oluşturulmasındaki<br />
güçlükler nedeniyle çevresel ya da yerel izleyicilere dayalı yaş belirleme çalışmalarında –akım ve<br />
taşınım süreçlerinin tek bir eşitlik ile ifade edildiği- tümsel modellerden de daha geniş biçimde<br />
yararlanılmaktadır. Uygulanan teknik ne olursa olsun, izleyicilere dayalı dolaylı yaş belirleme<br />
çalışmalarındaki önemli güçlüklerden birisi de izleyici derişiminin akifer içindeki taşınımı sırasında<br />
değişimine neden olan tutulma ve bozunma gibi süreçlerin güvenilir olarak tanımlanamayışıdır.<br />
Diğer yandan, kullanılan izleyicinin yeraltısuyunun beklenen yaş büyüklüğünce belirlenen zaman<br />
ölçeğinde kullanılabilirliği de önemli bir kısıtlayıcı etkendir. Trityum, oksijen-18/döteryum gibi<br />
izotopik ya da atmosferik CFC, SF6 gazları gibi kimyasal izleyiciler ancak ortalama yeraltısuyu yaş<br />
değerinin 50-100 yıl arasında değiştiği akım sistemlerinde kullanılabilmektedir. Ortalama yaşın,<br />
binlerce yıl dolayınca olduğu büyük ve/veya düşük akım hızlı sistemlerde kullanılan başlıca<br />
çevresel izleyici ise radyokarbondur. Bu izotop ile arkeolojik örneklerde 70,000 yıla, hidrojeolojik<br />
uygulamalarda ise –ilgili parmetrelerdeki belirsizliklerden dolayı- 50,000 yıla ulaşan yaş<br />
değerlerinin belirlenmesi mümkündür.<br />
Yeraltısuyunun radyokarbon yaş tayini radyokarbon akitivitesine etkiyen tüm faktörlerin doğru bir<br />
biçimde belirlenmesini ve tanımlanmasını gerektiren oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu çalışmada,<br />
söz konusu sürecin örneklemeden başlayıp, hidrojeokimyasal modellemeye uzanan tüm aşamalarına<br />
ilişkin uygulamalar sunulmaktadir.<br />
2. RADYOKARBON YAŞ TAYİNİ, İLKE VE VARSAYIMLAR<br />
Radyokarbon ( 14 C, 6p, 8n; p: proton, n: nötron) karbon elementinin 14 kütle numaralı izotopudur.<br />
Zayıf enerjili beta (negatron) ışıması ile azot-14 ( 14 N, 7p+7n) izotopuna bozunan bu izotopun<br />
günümüzde kabul gören yarılanma ömrü (Cambridge half-life, T1/2) 5730 (+/- 40) yıldır.<br />
Radyokarbon yaş tayin uygulamasının başladığı 1950’li yıllarda saptanan yarılanma ömrü ise<br />
(Libby half-life) 5568 (+/-30) yıl) olup, günümüzde kullanılmamaktadır. Radyokarbon izotopunun<br />
başlıca kaynağı 14 N’ün stratosferde kozmik nötronlarca bombardımanı sonucu oluşan 14 C’ü içeren<br />
atmosferik CO2 (karbon dioksit) gazıdır. Atmosferik CO2, C elementinin tüm izotoplarını (başlıca<br />
12 C, 13 C ve 14 C) içerir ve fotosentez süreci ile (kabaca: CO2_atmosferik + ışık enerjisi > karbonhidrat)<br />
bitkilerin yapısına taşınır. Yaşam süresince karbon izotoplarının bitki bünyesindeki bolluk dağılımı<br />
ile atmosferik CO2 içindeki bolluk dağılımı arasında sabit bir denge durumu (secular equilibrium)<br />
söz konusudur. Radyokarbonun atmosferik CO2 içindeki bolluğu 1950 yılı itibariyle %100 (100<br />
pmc, percent modern carbon) olarak tanımlanmış olup, bu değer jeolojik geçmişte dikkate değer<br />
salınımlar (örğ. 130 pmc dolayına artış) göstermiştir.<br />
Bitki bünyesinde içerilen 14 CO2’in bir bölümü kök terlemesi (respiration) yoluyla toprak zonu<br />
atmosferine geçmekte buradan da hidroliz yoluyla karbonik aside dönüşerek yeraltısuyu beslenim<br />
sürecinde akifere taşınmaktadır. Bitki örtüsü içermeyen ortamlarda da beslenim zonundaki<br />
atmosferik kökenli 14 CO2 yeraltısuyu beslenimi ile akifere taşınmaktadır.<br />
14<br />
CO2 + H2O H2 14 CO3<br />
(1)<br />
Gerek bitki kök terlemesi ve gerekse atmosferik gazların toprak zonuna difüzyonu (ya da bunların<br />
karışımı) ile oluşan beslenim zonu atmosferindeki CO2 gazının hidrolizi ile oluşan karbonik asidin<br />
14<br />
C aktivitesi (A0) 100 pmc’dir. Beslenim suyunun toprak zonu atmsoferinden uzaklaşması ile<br />
birlikte 14 CO2 kaynağı kesildiğinden, su tarafından içerilen 14 CO2 radyoaktif bozunma ile azalmaya<br />
başlar. Bu azalma, birinci dereceden reaksiyon kinetiği ile ifade edilen radyoaktif bozunma yasasına<br />
uyar ve başlangıçtan (t = 0) belirli bir süre sonra (t = T) suda bulunan 14 C içeriği (AT),<br />
178
At<br />
L Ln(<br />
2)<br />
/ T1<br />
/ 2<br />
(3)<br />
eşitlikleri ile belirlenir.<br />
( LT)<br />
A0exp<br />
(2)<br />
Beslenim zonundaki 14 C (A0) ve sudaki 14 C (AT) değerlerinin bilinmesi durumunda yukarıdaki<br />
eşitliğin aşağıdaki biçimi kullanılarak aktivitenin A0’dan AT değerine azalması için geçmesi<br />
gereken zaman (T, yaş) belirlenir.<br />
AT<br />
Ln<br />
<br />
A0<br />
T <br />
<br />
(4)<br />
L<br />
<strong>Genel</strong>likle arkeolojik örneklere uygulanan Eşitlik 4 ile belirlenen yaş atmosferik 14 CO2 içeriğinde<br />
geçmişte oluşan salınımların etkisini içermez. Belirlenen yaş değerinin bu etkiyi dikkate alan<br />
biçimde düzeltilmesi durumunda elde edilen yaşa “kalibre edilmiş radyokarbon yaşı, calibrated 14 C<br />
age” denilmektedir.<br />
Hidrojeolojik uygulamalarda genellikle söz konusu değerin 100 pmc dolayında sabit kaldığı<br />
varsayılır ve akım sistemine ait diğer fiziksel ve kimyasal süreçlerdeki belirsizliklerin etkisi dikkate<br />
alındığında, anılan değerdeki salınımların yeraltısuyu radyokarbon yaşları üzerindeki etkisi<br />
önemsizdir.<br />
Eşitlik 4’te kullanılan AT değeri üzerinde akifer içindeki diğer fiziksel ve kimyasal süreçlerin<br />
etkiinden dolayı yeraltısuyu radyokarbon yaş tayini uygulamaları yukarıda belirtilenden çok daha<br />
karmaşıktır. Yeraltısuyu radyokarbon yaşının gerçekci bir biçimde belirlenebilmesi için AT<br />
değerinin, değere etkiyen tüm süreçler açısından düzeltilmesi gerekir. Söz konusu düzeltmeye<br />
ilişkin ayrıntılar aşağıda sunulmuştur.<br />
3. RADYOKARBONUN YERALTISUYUNDAKİ EVRİMİ<br />
Yeraltısuyunun radyokarbon yaşının belirlenmesi konusunda başarılı bir uygulama yapabilmek için<br />
öncelikle suyun bünyesinde değişik türler halinde taşınan karbon elementinin beslenme anından<br />
itibaren akifer içinde geçirdiği evrimin iyi bilinmesi gerekmektedir. Bu çalışmada ele alınan şekli<br />
ile yeraltısuyu radyokarbon yaş tayini karbon elementini içeren inorganik türlerin akım yolu<br />
boyunca evrimini dikkate almaktadır. Bu kapsamda yeraltısuyuna inorganik karbon sağlayan<br />
başlıca süreçler doymamış zon atmosferindeki CO2 ve kayaçlardan türeyen C elementidir. Yukarıda<br />
da belirtildiği gibi doymamış zon atmosferindeki CO2 bitki kök terlemesi ve/veya atmosferden<br />
beslenme zonuna difüze olan CO2’i içermektedir. Kayaçlardan türeyen C elementinin başlıca<br />
kaynağını ise kayaç oluşturan birincil karbonat mineralleri, kayaçların kırık ve çatlaklarında kayaç<br />
oluşumunu takip eden süreçler sonrasında çökelen ikincil karbonat mineralleri (örğ. kalsit, CaCO3)<br />
ve magmatik/metamorfik kökenli (yani, jeojenik) CO2 gazı ile biyojenik ve termojenik kökenli<br />
metan (CH4) gazı oluşturmaktadır. Birincil karbonat mineralleri karbonatlı kayaç (örğ. kireçtaşı,<br />
dolomit) akiferlerinde yaygın olarak gözlenmekte, buna karşın ikincil karbonat mineralleri (örğ.<br />
kalsit) akla gelen her tür kayaç tipini içeren akiferlerde kırık ve çatlaklar boyunca<br />
bulunabilmektedir. Jeojenik CO2 volkanik ve tektonik aktif bölgelerde, biyojenik CH4 gömülü<br />
organik maddenin çürüdüğü eski ve sığ bataklık ortamı kayaçlarında, termojenik CH4 ise genellikle<br />
hidrokarbon içeren derine gömülü ve jeotermal gradyanın geçmişte ya da günümüzde yüksek<br />
olduğu kayaç ortamlarında bulunmaktadırlar.<br />
Son birkaç yüzbin yıl içinde oluşan ikincil karbonat mineralleri dışında kayaç oluşturan karbonat<br />
mineralleri –kayaç oluşumundan sonra geçen uzun zaman içinde- içerdikleri ilksel<br />
179<br />
14 C izotopunun<br />
tamamını radyoaktif bozunma sonucu kaybetmiş durumdadırlar. Dolayısıyla beslenim suyunun<br />
içerdiği karbonik asit tarafından karbonatlı mineralin çözünmesi sonucu kayaçtan yeraltısuyuna<br />
geçen C elementi 14 C izotopu içermez. Bu yolla yeraltısuyuna geçen C elementi 14 C içermeyen
anlamında “ölü karbon” olarak adlandırılır. Benzer biçimde, jeojenik CO2 ve termojenik CH4’dan<br />
yeraltısuyuna geçen C elementi de “ölü karbon” niteliğindedir. Yakın jeolojik geçmişte akifer<br />
ortamına gömülen organik maddenin indirgenmesi ile oluşan biyojenik CH4 ise gömülme<br />
zamanından itibaren geçen sürenin uzunluğuna bağlı olarak yeraltısuyuna 14 C sağlar ya da<br />
sağlamaz. Tüm bu kaynaklardan sağlanan C elementi yeraltısuyunda ortamın kimyasal denge<br />
koşullarına bağlı olarak çözünmüş karbon dioksit (CO2), karbonik asit (H2CO3), bikarbonat (HCO3 - )<br />
ya da karbonat (CO3 = ) türlerine dağılmış olarak bulunur. Bu kimyasal türlerce içerilen C<br />
elementinin toplamı Toplam Çözünmüş İnorganik Karbon (TÇİK) olarak adlandırılır.<br />
Basit bir yaklaşımla, doygun zonun üst bölümlerindeki “güncel” yeraltısuyunun radyokarbon<br />
aktivitesi 50 pmc dolayına iner. Bu durumun nedeni, beslenim suyunun içerdiği 100 pmc<br />
dolayındaki 14 C içerikli CO2 gazınca oluşturulan karbonik asitin “ölü karbon” içeren mineralleri<br />
çözmesidir. Sonuçta yeraltısuyunca içerilen C elementinin kabaca yarısı yüzeysel (atmosfer ve kök<br />
zonu) diğer yarısı ise “ölü karbon” içeren mineral kökenli olmaktadır. Bu durum ilksel olarak 100<br />
pmc dolayındaki ilksel radyokarbon aktivitesinin 50 pmc düzeyine inmesine neden olur. Söz<br />
konusu jeokimyasal sürecin dikkate alınmaması durumunda, bir kaç yıl/on yıl içinde akifere katılan<br />
suyun radyokarbon yaşı Eşitlik 4’ün kullanımı ile 5730 yıl olarak belirlenecektir.<br />
Diğer yandan, akım yolu boyunca yeraltısuyuna beslenme zonu dışındaki kaynaklardan katılan (örğ.<br />
jeojenik, biyojenik ya da termojenik) CO2 ve CH4 girdisi de 14 C içermediğinden bu gibi katkılar<br />
TÇİK’in 14 C içeriğinde ayrıca seyrelmeye neden olurlar. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi bu gibi<br />
“seyreltici” kaynak ve batak (source and sink) süreçlerinin dikkate alınmaması, hesaplanan<br />
radyokarbon yaşlarının gerçektekinden daha büyük olmasına neden olurlar.<br />
Seyrelme yoluyla yeraltısuyu radyokarbon aktivitesinin azalmasına neden olan bir diğer süreç de<br />
yeraltısuyu ile karbonatlı akifer mineralleri arasındaki izotopik değişimdir (isotopic exchange).<br />
Radyokarbon yaşları üzerinde bu etkinin düzeltilmesi oldukça güçtür. Termodinamiğin ikinci yasası<br />
uyarınca tüm sistemler kendi içlerindeki enerji düzeyi farklılıklarını ortadan kaldıracak biçimde<br />
davranırlar. Örneğin, yeraltısuyu yüksek potansiyel enerji düzeyinden alçak potansiyel enerji<br />
düzeyine doğru hareket eder; amaç enerji düzeyi farklılığının ortadan kaldırılmasıdır. Benzer<br />
biçimde, farklı C izotop içeriklerine sahip TÇİK ile C içeren akifer mineralleri de bu farklılığı<br />
ortadan kaldırmak üzere aralarında C izotoplarını değiştirme (takas etme) eğilimindedirler (isotope<br />
exchange). <strong>İzotop</strong>ik takas işlemi oldukça yavaş bir süreç olmakla birlikte radyokarbon yaş tayinine<br />
konu olan uzun zaman ölçeğinde dikkate değer boyutlara ulaşabilir. TÇİK ve karbonatlı mineral<br />
arasındaki izotopik takas, TÇİK 14 C içeriğinde seyrelmeye neden olacağından yeraltısuyu<br />
radyokarbon yaşı gerçektekinden daha büyük olacaktır. Günümüzdeki bilimsel bilgi birikimi<br />
izotopik takas etkisinin güvenilir biçimde dikkate alınmasını sağlayacak düzeyde değildir.<br />
Yukarıda belirtilen süreçlerin hemen tamamı radyokarbon yaş tayinine konu akifer sistemlerinde az<br />
ya da çok etkilidir. Tüm bu etkilerin dikkate alınması ve radyokarbon içeriğinde bu süreçlere bağlı<br />
düzeltmelerin yapılması oldukça karmaşık ve yoğun hesaplamalar gerektirir. Bu hesaplamaların elle<br />
gerçekleştirilmesindeki zorluktan dolayı genellikle NETPATH (Plummer et al., 1991) ve<br />
PHREEQC (Parkhurst and Appelo, 1999) gibi jeokimyasal modelleme araçlarından yararlanılır. Bu<br />
yazılımlardan NETPATH “geriye doğru”, PHREEQC ise “ileriye doğru” modelleme tekniklerini<br />
kullanmaktadır. Bu kapsamda, NETPATH akım yolu üzerindeki akışyukarı ve akışaşağı konumlu<br />
iki ayrı su noktasına ait fiziksel, kimyasal ve izotopik verileri kullanarak, bu noktalar arasında<br />
kimyasal ve izotopik evrime ait olası reaksiyon senaryolarını oluşturur. Uygulayıcı, bu senaryolar<br />
arasından “en uygun” olanını akifer mineralojisi ve kavramsal hidrojeolojik model yapısını da<br />
dikkate alarak, kuramsal bilgi birikimi temelinde seçer. Seçilen senaryo tarafından üretilmiş olan<br />
yeraltısuyu radyokarbon yaşı, yaş değerine etkiyen tüm süreçlerin etkilerinin dikkate alındığı<br />
bilimsel olarak savunulabilir bir değer oluşturur. Bu aşamada seçilen model senaryosu<br />
girdilerindeki belirsizlikler dikkate alınmalı; girdi değerlerindeki olası değişimlerin hesaplanan yaş<br />
180
değeri üzerindeki etkisi değerledirilmelidir. Bilimsel olarak kabul edilebilir bir radyokabon yaş<br />
değerinin girdi belirsizliklerinden önemli düzeyde etkilenmemesi gerekmektedir.<br />
Yeraltısuyu radyokarbon yaş değerinin belirlenmesinde kullanılan bir diğer jeokimyasal model aracı<br />
olan PHREEQC ise akışyukarı suya ait fiziksel, kimyasal ve izotopik verileri kullanmakta, akım<br />
yolu boyunca gerçekleşmesi beklenen kimyasal ve izotopik süreçler (reaksiyonlar) kullanıcı<br />
tarafından modele uygulatılmaktadır. Bu uygulamada hedef, model tarafından üretilen teorik<br />
sonuçların akışaşağı örnekleme noktasına ait gözlenen veriler ile uyumlu olmasını sağlamaktır. Bu<br />
modelin kullanımı kimyasal ve izotopik süreçler hakkında derin bir kuramsal bilgi birikimi<br />
gerektirmektedir. Bu nedenle, bu modelleme aracı genellikle kullanıcının her iki su noktası arasında<br />
gerçekleşen kimyasal ve izotopik süreçler hakkında kesin bilgilere sahip olması durumunda<br />
kullanılmaktadır.<br />
Her iki modelleme aracı da su noktaları arasındaki etkili kimyasal süreçlerin belirlenmesi amacıyla<br />
13 C izotopundan yararlanmaktadır. Bu kapsamda, karbon izotopunun akım sistemindeki evrimi<br />
üzerinde etkili olduğu düşünülen tüm bileşenlerinin (örğ. beslenim suyu, akışyukarı su, jeojenik<br />
akışkan (sıvı ve gaz) getirimi gibi akım sistemine katılan diğer su ve gazlar, akım yolu boyunca<br />
karbonat minerali çözünmesi ve çökelmesi, su ve mineraller arasındaki izotopik değişim vb) 13 C<br />
içerikleri girdi olarak kullanılmaktadır. Kabul edilebilir bir modelin ürettiği akışaşağı suya ait 13 C<br />
değerinin bu örnekleme noktasında gözlenen 13 C değeri ile uyumlu olması gerekir. Öte yandan, tüm<br />
bu hesaplamalarda temel varsayım akış sistemindeki izotopik dengenin oluştuğu şeklindedir ki<br />
büyük ve/veya yavaş akım hızına sahip yeraltısuyu sistemlerinde bu şart çoğunlukla<br />
sağlanmaktadır.<br />
Öte yandan, hangi modelleme aracı kullanılırsa kullanılsın, hesaplanan radyokarbon yaşlarının<br />
güvenilirliği bağımsız başka yaklaşımlar ile kontrol edilmelidir. Örneğin, radyokarbon yaşlarından<br />
elde edilen akım hızlarının olası kinematik akım hızı ile ne denli örtüştüğünün incelenmesi faydalı<br />
bir yaklaşımdır.<br />
4. RADYOKARBON AKTİVİTE ÖLÇÜMÜ<br />
Günümüzde yeraltısuyu TÇİK içeriğinde radyokarbon aktivitesinin belirlenmesi amacıyla yaygın<br />
olarak iki farklı ölçüm tekniği kullanılmaktadır. Radyokarbon uygulamalarının başlangıcından beri<br />
uygulanan Sıvı Parıldama Sayım (SPS, Liquid Scintillation Counting) tekniği (conventional 14 C<br />
counting), örnekteki 14 C izotopundan salınan beta (negatron ya da elektron) partiküllerinin organik<br />
nitelikli bir molekül ile çarpıştırılması ve bu çarpışma sonucu oluşan ışık parıldamalarının sayısının<br />
belirlenmesine dayanmaktadır. Bu amaçla örnek ve -kokteyl olarak adlandırılan- organik madde<br />
genellikle 20 mL hacimli bir kap içinde karıştırılmakta ve oluşan parıldamalar genellikle ölçüm<br />
standart sapmasının minimum düzeye ulaştığı en az 400 dakikalık bir süre boyunca sayılmaktadır.<br />
Bu ölçümlerde 14 C aktivitesi sıfır olan ölü karbonlu kör örnek (blank) ve 14 C aktivitesi bilinen ve<br />
uluslararası kabul gören bir standard (örğ. NIST-SRM 4990B) örnek aktivitesinin belirlenmesi<br />
amacıyla kullanılmaktadır. SPS tekniğine dayalı ölçümlerde genellikle 10 mL civarında örnek<br />
kullanılabilmekte olup, bu hacimdeki yeraltısuyunun içerdiği TÇİK 14 C aktivitesi SPS cihazlarının<br />
ölçüm hassaslığı açısından gerekli parıldamayı üretememektedir. Bu nedenle, örneklenen<br />
yeraltısuyuna ait TÇİK (CO3) önce karbon dioksite (CO2), daha sonra asetilene (C2H2), daha sonra<br />
da benzene (C6H6) dönüştürülmektedir. Bu yolla, başlangıçta oldukça büyük hacme sahip olan<br />
TÇİK daha küçük hacme dönüştürülmektedir. Söz konusu dönüştürme işlemi “benzen sentezi”<br />
olarak adlandırılmaktadır. Bu yolla, kabaca 1 pmc dolayındaki 14 C aktivitesi ölçülebilmekte olup;<br />
50,000 yıla ulaşan yaş tayinlerinin yapılması mümkündür. SPS tekniği ile güvenilir radyokarbon<br />
aktivite ölçümlerinin yapılabilmesi için en az 3 gram dolayında C elementine gereksinim<br />
duyulmaktadır. Bu amaçla, örneklenecek suyun C içeriğine bağlı olarak- 100 L ile 300 L arası<br />
hacimli yeraltısuyu örneğinin yerinde örnekleme işleminden geçirilmesi gerekmektedir. SPS tekniği<br />
için gerekli örnekleme yaklaşımının ayrıntıları ileriki bölümde sunulmuştur.<br />
181
Radyokarbon aktivitesinin ölçümünde kullanılan diğer teknik ise Hızlandırıcılı Kütle<br />
Spektrometresi (HKS, Accelerator Mass Spectrometer, AMS) tekniğidir. Son yirmi yıldır<br />
uygulanmakta olan bu teknik yakın zamanda ilgili teknik altyapı unsurlarının fiyatlarındaki<br />
azalmaya bağlı olarak dünya genelinde yaygınlaşmıştır. HKS tekniği ile güvenilir radyokarbon<br />
aktivite ölçümü için bir kaç mili gram C elementi yeterli olup, bu miktar kabaca 1 L’lik su örneğine<br />
karşılık gelmektedir.<br />
HKS tekniğinin sınırlı hacimli örneğe gereksinim duyması sahadaki örnekleme işlemini<br />
kolaylaştırmakla birlikte, bu tekniğe dayalı analiz ücreti daha pahalıdır (örğ. 600 USD). Diğer<br />
yandan, sahada daha uzun örnekleme zamanı gerektiren SPS tekniğinin ise analiz maliyeti daha<br />
düşüktür (örğ. 300 USD). Gerek SPS ve gerekse HKS tekniğine dayalı radyokarbon aktivite<br />
ölçümleri –bir kısmı ticari- pek çok yurtdışı laboratuvar tarafından gerçekleştirilmekte olup, ilgili<br />
web sayfalarına internet üzerinden (örg. www.geochronlabs.com) ulaşmak mümkündür.<br />
5. YERALTISUYUNDA RADYOKARBON ÖRNEKLEMESİ<br />
Yeraltısuyunda TÇİK radyokarbon aktivitesinin belirlenmesine yönelik olarak uygulanacak<br />
örnekleme yöntemi tercih edilen analiz tekniğine bağlıdır. HKS analiz tekniği için genellikle 1 L’lik<br />
su örneği yeterlidir. Bu amaçla –tercihen tıpalı ve- vidalı kapaklı plastik bir şişe kullanılmalıdır.<br />
Saha çalışması öncesinde şişeler % 10’luk HCl ya da HNO3 ve saf su karışımında oluşan çözelti ile<br />
doldurularak bir gün bekletilmeli, bu yolla olası karbonat çökellerinden arındırılmalıdır. Daha sonra<br />
saf su ile bir kaç kez durulanan şişe ve tıpalar kurutularak örnekleme işlemine hazırlanmalıdır.<br />
Örnekleme noktasında şişenin örneklenecek su ile birkaç kez çalkalanarak iç yüzeyinin tamamen<br />
ıslanması sağlanır. Şişe örneklenecek su içine –gerekirse bir kova kullanılarak- daldırılarak<br />
doldurulmalıdır. Bu işlem şişe içinde atmosferik hava kabarcığı kalmasını engelleyecektir. Benzer<br />
biçimde tıpanın ve vidalı kapağın da su altında takılması gereklidir. Daha sonra vidalı kapak<br />
elektrik izolasyon bandı ile sarılarak şişeye sabitlenmelidir. Örnekleme noktasına ait kod etiket<br />
kullanılmaksızın doğrudan şişenin boynuna ve kapak üstüne asetat kalemi ile yazılmalıdır. Birden<br />
fazla noktaya kod yazılması nakil sırasında sürtünmeye bağlı silinmeye karşı faydalı bir önlem<br />
olacaktır. Kod yazma işlemi şişe ıslatılmadan önce yapılmalıdır. Yukarıda belirtilen yolla alınan su<br />
örneği içinde zamanla hava kabarcıkları oluşabilir. Bu durum, genellikle örnek sıcaklığının artması<br />
ve/veya ortam basıncının azalması nedeniyle suda çözünen gazların serbest kalmasından<br />
kaynaklanan doğal bir süreçtir. HKS tekniği için alınan su örneğinin mikrobiyolojik unsurlar (örğ.<br />
bakteri) içermesi TÇİK radyokarbon içeriğinin değişmesine neden olabilir. Bu olasılığı engellemek<br />
için örnekleme öncesinde suya HgCl gibi bir bakteri öldürücünün (bakterisid) eklenmesi<br />
gerekecektir. Uygun bakterisid türü için analiz yapılacak laboratuvara danışılması uygun olacaktır.<br />
SPS ölçüm tekniğine dayalı örnekleme 3 gram kadar C elementinin genellikle BaCO3 formunda<br />
çöktürme yoluyla elde edilmesini gerektirir. Öncelikle örneklenecek suyun TÇİK içeriğinin<br />
bilinmesi gerekmektedir. Bu amaçla sahada alkalinite ölçümü yapılabileceği gibi –mevcut ise-<br />
örneklenecek suyun kimyasal bileşiminden de yararlanılabilir. Örneğin, 1 mek/L düzeyinde HCO3<br />
(61 miligram/L) ve/veya CO3 (60 miligram/L) içeren yeraltısuyunun 1 L’sinde 12 miligram C<br />
bulunmaktadır. Bu durumda, söz konusu yeraltısuyunun (3 gram / 0.012 gram/L = 250 L) 250 L’lik<br />
bölümünden 3 gram C elementi çöktürülebileceği anlaşılmaktadır. Analiz hatası ve örnekleme<br />
performansındaki olası düşüklük dikkate alınarak, belirlenen su hacminin 1.5 katı kadar örnekte<br />
çöktürme yapılması akılcı bir yaklaşımdır.<br />
Çöktürme işlemi için genellikle konik tabanlı, dar ağızlı, yaklaşık 100 L hacimli metal ya da plastik<br />
kaplar kullanılır (Şekil 1).<br />
182
Şekil 1: Plastik çöktürme tankı ile radyokarbon analizi amaçlı TÇİK örneklemesi.<br />
Yeraltısuyunun kuyudan örneklenmesi durumunda kuyuda beklemiş statik suyun öncelikle atılması,<br />
akifer koşullarını temsil eden yeraltısuyunun kuyudan boşalması beklenir. Bu amaçla genel olarak<br />
kuyu hacminin 3 katı kadar suyun boşaltılması gerekecektir. Pompajın başlamasıyla birlikte sıcaklık<br />
ve özgül elektriksel iletkenliğin sürekli olarak ölçülmesi temsil edici su gelişinin belirlenmesi<br />
açısından faydalı bir yaklaşımdır. Sıcaklık ve özgül elektriksel iletkenliğin sabit değerlere ulaşması<br />
akiferi temsil eden yeraltısuyunun boşalmakta olduğunun göstergesidir. Çöktürme öncesinde,<br />
çöktürme kabı örneklenecek su ile bir kaç kez çalkalanmalıdır. Daha önce çöktürme işleminde<br />
kullanılan kabın duvarlarındaki karbonat çökellerinin mevcut olması durumunda çalkalama<br />
işleminde kullanılan suyun içine % 10’luk derişim sağlanacak biçimde asit eklenmesi yerinde<br />
olacaktır. Kap içine önce su daha sonra asit eklenmelidir. Asit üzerine su eklenmesi şiddetli<br />
tepkimelere neden olur. Çalkalama işlemi sonrasında çöktürme kabı tabanına çökel+su karışımının<br />
toplanacağı –tercihen plastik- bir şişe bağlanır ve çöktürme kabı örneklenecek su ile tamamen<br />
doldurulur. Kabın tamamen doldurulması, üst kesiminde hava içermemesi önemlidir. Daha sonra<br />
kap içine derişik (doygunluğa ulaşmış) NaOH çözeltisi dökülür. Aşırı bazik olan NaOH çözeltisinin<br />
atmosferik CO2’i bünyesinde çökelterek hatalı radyokarbon aktivite değerlerine neden olmaması<br />
için, laboratuvarda yeni üretilmiş sıcak damıtık sudan itibaren hazırlanması ve 100 mL’lik, hava<br />
içermeyen, tıpalı ve vidalı kapaklı plastik şişeler içinde araziye nakledilmesi uygun olacaktır.<br />
Çöktürme kabına derişik NaOH eklenmesinden sonra kap içindeki sıvı metal bir çubuk ile birkaç<br />
dakika karıştırılarak homojenizasyon sağlanır. NaOH yoğun bir çözelti olduğundan, dökme işlemi<br />
ile birlikte hızla dibe çökerek çöktürme kabını terk edip, örnekleme şişesine ulaşabilir. Bu<br />
istenmeyen bir durum olduğundan, karıştırma işlemine NaOH çözeltisi eklenirken başlanmalıdır.<br />
Bu aşamada, pH test kağıdı ya da pH ölçer ile çözeltinin pH değeri ölçülmelidir. Etkili bir çöktürme<br />
için pH yaklaşık 10-12 aralığında olmalıdır. Gerekirse örneğe yeniden NaOH çözeltisi eklenmeli ve<br />
yukarıdaki işlemler yinelenmelidir. Bu aşamada C elementi CO3 formunda çökme eğiliminde olup,<br />
bu sürecin gerçekleşmesi için çözeltideki her bir mol CO3 için bir mol uygun bir katyonun (Ba ya<br />
da Sr) bulunması gereklidir. Bu amaca ulaşmak için çözeltiye bazik ortamda çözünürlüğü yüksek ve<br />
C elementi içermeyen bir kimyasalın eklenmesi gerekir. Söz konusu amaçla genellikle BaCl2<br />
kullanılmaktadır. Çözeltiye eklenecek BaCl2 miktarının belirlenmesi için suyun tahmini HCO3<br />
ve/veya CO3 içeriğinden yararlanılır. Örneğin, 1 mek/L HCO3 (60 miligram/L derişimli 100 L’lik<br />
çöktürme tankında 100 mek (=100 milimol) HCO3 bulunmaktadır. Bu miktardaki HCO3’ün BaCO3<br />
183
şeklinde çökelmesi için çözeltiye en az 100 milimol BaCl2 eklenmesi gerekir. Uygulamada güvenli<br />
tarafta kalmak açısından eklenen BaCl2 miktarının hesaplanan değerin % 50 üzerinde tutulması<br />
faydalı olacaktır. Çözeltiye BaCl2 eklenmesi ile birlikte metal çubukla çözelti karıştırılmalı ve etkin<br />
çözünme sağlanmalıdır. BaCl2 çözünürlüğü yüksek bir bileşik olup, toz formdaki BaCl2’ün<br />
eklenmesi ile birlikte 10 dakikalık bir karıştırma işlemi tam çözünme için yeterlidir. BaCl2’ün<br />
çözünmesi ile birlikte BaCO3 çökelme işlemi başlar. Bu aşamada başlangıçta berrak olan örnek,<br />
oluşan BaCO3 kristallerinden dolayı bulanık bir görünüm alır. BaCO3 kritstallerinin mikroskopik<br />
kütlesine uygulanan yerçekim kuvvetinin suyun sürtünme direncini yenememesi nedeniyle çökelim<br />
yavaş bir süreçtir. Bu süreci hızlandırmak için çözeltiye mikrokristallerin birleşerek iri kütleli<br />
topaklar oluşturmalarını sağlayacak bir topaklaştırıcı (flocculant) kimyasal eklenir. Bu amaçla<br />
genellikle derişik Praestol çözeltisi kullanılmaktadır. Kabaca 100 L’lik bir kaptaki topaklaştırma<br />
işlemi için 100 mL kadar derişik Praestol çözeltisi yeterlidir. Oldukça viskoz olan bu çözelti kaba<br />
yavaşça, örnek sürekli biçimde karıştırılırken eklenir. Praestol çözeltisinin eklenmesinden sonra<br />
örnek bir kaç dakikalık aralıklar ile sürekli olarak karıştırılır. Bu aşamada, oldukça hızlı gerçekleşir<br />
ve çöktürme kabı tabanındaki toplama şişesi içinde BaCO3 topakları birikmeye başlar. Çözeltideki<br />
tüm TÇİK’un BaCO3 formunda çökelmesi için genellikle 30 dakikalık bir karıştırma işlemi<br />
yeterlidir. Örnek çözeltisindeki berraklaşma mevcut BaCO3’ın tamamına yakın bölümünün<br />
çökeldiğinin göstergesidir. Bu aşamada, toplama kabı dolarsa, çöktürme kabı ile bağlantı bölümü<br />
metal çubuk ucundaki bir plastik tıpanın bu bölüme sabitlenmesinden sonra düzenekten ayrılır ve<br />
yeni toplama kabı takılarak yukarıdaki işleme devam edilir. Daha fazla çökelimin olmaması<br />
durumunda toplama kabı benzer biçimde düzenekten ayrılır. Yukarıdaki işlem yeterli miktarda<br />
BaCO3 çökeltisi elde edilene değin tekrarlanır. Toplama şişeleri vidalı kapakla kapatılır; kapak<br />
izolasyon bantı ile şişeye sabitlenir; şişe üzerine örnek kodu yazılır.<br />
Saha çalışması dönüşünde toplama şişeleri birkaç gün hareketsiz konumda bekletilir. Bu süre içinde<br />
katı faz şişe tabanında sıvı faz ise şişenin üst bölümünde yoğunlaşır. Bu aşamada, şişe sıvı-katı faz<br />
sınırından bıçakla kesilerek, “çamur” formundaki katı faz bölümü +50 °C’deki etüve aktarılır. Bu<br />
işlemin amacı, BaCO3 çökeli içindeki suyun ortamdan uzaklaştırılmasıdır. Tam kuruma sağlanınca<br />
plastik bir spatül kullanılarak çökel naylon torba ya da başka bir plastik şişeye alınır. Kurutma ve<br />
yeniden paketleme işlemleri sırasında deri-saç-kağıt vb organik maddelerin örneğe karışmasından<br />
kaçınılmalı, örnek aktarımı ile ilgili tüm aşamalarda steril eldiven kullanılmalıdır. Elde edilen<br />
örneğin analiz için gereksinilen miktardan fazlasının ayrı bir kapta yedeklenmesi olası analiz<br />
sorunlarına karşı faydalı bir önlemdir.<br />
6. GEREKSİNİLEN DİĞER VERİLER<br />
Yeraltısuyunda radyokarbon yaş tayini amaçlı çalışmalarda uygulanan örnekleme ve analiz tekniği<br />
ne olursa olsun radyokarbon aktivitesi dışında başka verilere de gereksinim duyulmaktadır. Bu<br />
verilerin bir kısmı sahada gerçekleştirilen yerinde ölçümler ile diğer bir kısmı ise kimyasal ve<br />
izotopik laboratuvar analizleri sonucunda üretilirler. Öncelikle üretilmesi gereken veriler arasında,<br />
sahada örnekleme noktası başında yapılacak, sıcaklık, özgül elektriksel iletkenlik, pH, çözünmüş<br />
oksijen, redoks potansiyeli ölçümleri gelmektedir. Ayrıca, majör iyon bileşiminin (yani, Ca, Mg,<br />
Na, K, CO3, HCO3, SO4, Cl, NO2, NO3) belirlenmesi amacıyla örnekleme yapılmalıdır. Diğer<br />
yandan yeraltısuyuna volkanojenik sıvı/gaz girişinin göstergesi olan Li, Br, Si ve B gibi<br />
elementlerin derişimi de ölçülmelidir. Bu gibi örnekler, önceden temizlenmiş plastik şişelere<br />
alınabilirler. Şişelerin su içinde doldurulması atmosferik hava kabarcığı içermelerini<br />
engelleyecektir. Bunların yanısıra, yeraltısuyunun çözünmüş gaz içeriğinin (özellikle, CO2, CH4 ve<br />
H2S) belirlenmesi için cam şişelere su ve/veya gaz örneklemesi yapılması da uygun olacaktır. Tüm<br />
bu veriler yeraltısuyu sisteminde etkili olan karışım (örğ. volkanojenik sıvı/gaz katkısı) ve redoks<br />
düzeyi (örğ. oksik, post-oksik, sülfidik, metanojenik) hakkında güvenilir kararların verilmesine<br />
yardımcı olmaktadır.<br />
Diğer yandan, radyokarbon amaçlı örnekleme sırasında suyun trityum ve duraylı izotop içeriğinin<br />
belirlenmesine yönelik örnekleme de yapılmalıdır. Duraylı izotop verileri farklı su noktalarının<br />
184
eslenim alanı yükseltisi ve/veya sıcaklığındaki değişimin saptanması açısından vazgeçilmez<br />
niteliktedir. Diğer yandan, trityum içeriği de örneğin radyokarbon aktivitesi ile birlikte<br />
kullanıldığında, yeraltısuyu sistemindeki genç ve yaşlı su katkı oranları hakkında değerli bilgiler<br />
sunmaktadır.<br />
Radyokarbon yaş tayininde gereksinilen diğer izotopik veriler arasında örneklenen suyun TÇİK<br />
içeriğine ait 13 C değeri önemli bir yere sahiptir. Ayrıca –varsa- akiferi oluşturan ve/veya akiferin<br />
çatlak dolgularında mevcut karbonat minerallerinin de 13 C içeriği belirlenmelidir. Bu veriler, akım<br />
sistemi içinde C elementinin geçirdiği evrimin jeokimyasal modeller aracılığı ile belirlenmesinde<br />
büyük önem taşımaktadırlar. Yeraltısuyuna ait çözünmüş gaz örneğinde mevcut CO2 ve CH4 gibi<br />
gazların 13 C içeriklerinin saptanması da faydalı bir yaklaşımdır. Benzer biçimde, -varsa- akiferdeki<br />
jips ve pirit mineralleri ile H2S gazının sülfür izotop bileşiminin belirlenmesi de hassas bir<br />
jeokimyasal modelleme için gereklidir.<br />
Son olarak, beklenen radyokarbon yaş değerine karşılık gelen geçmiş zaman süreci boyunca<br />
akiferin beslenme alanındaki ortam koşulları hakkında toplanan bilgiler de değerlendirme sürecinde<br />
oldukça yardımcıdır. Bu kapsamda, geçmiş bitki örtüsünün niteliği de belirlenmelidir. Bitki örtüsü<br />
içinde C3, C4 ve CAM tipi fotosentez yapan bitkilerin yoğunluğunun bilinmesi beslenme zonu CO2<br />
gazına atfedilecek 13 C değerinin seçiminde yol gösterici olacaktır. Ayrıca, akiferi oluşturan kaya<br />
tipleri ve bunların mineral bileşimine ilişkin bilgilerin de üretilmesi/derlenmesi nitelikli bir<br />
jeokimyasal modelleme için gereklidir. Önemli bir mineral türünün modele eklenmemesi ya da<br />
akiferde mevcut olmayan bir mineralin modele dahil edilmesi hatalı model sonuçlarının<br />
üretilmesine neden olacaktır.<br />
7. ÖRNEKLEME NOKTALARININ SEÇİMİ<br />
Yeraltısuyu radyokarbon yaş tayini amaçlı örneklerin bölgesel akım yolunun beslenim alanı ile<br />
boşalım alanı/noktası arasında uzanan farklı bölümlerinden toplanması uygun olacaktır. Bu amaçla,<br />
akiferin doğal koşullardaki eş-hidrolik yük eğrileri oluşturulmalı, bunlara dik uzanacak biçimde<br />
olası akım çizgileri oluşturulmalıdır. Örnekleme noktalarının olabildiğince aynı akım çizgisi<br />
üzerinde olacak biçimde seçilmesi jeokimyasal modelin bu varsayıma dayanması nedeniyle önem<br />
taşımaktadır. Ayrıca, örnekleme noktalarının seçiminde akiferin jeolojik yapısının ve kavramsal<br />
hidrojeolojik modelin de dikkate alınması gerekmektedir. Örneğin, akım yolu boyunca akifere derin<br />
kökenli termal çözelti getiriminin olması akım yolu boyunca C elementinin yeraltısuyundaki<br />
evrimini önemli düzeyde etkileyecektir. Sisteme jeojenik CO2 girişinin gerçekleşmesi radyokarbon<br />
içeriğinde seyrelmeye neden olacağından, bu durumun dikkate alınmaması, hesaplanan<br />
radyokarbon yaşlarının gerçektekinden daha büyük olmasına neden olacaktır.<br />
8. KONYA KAPALI HAVZASI ÖRNEK UYGULAMASI<br />
Yukarıda değinilen tüm süreç ve değişkenlerin radyokarbon yaşı üzerindeki etkisinin dikkate<br />
alındığı bir çalışma Konya Kapalı Havzası’nda (KKH) gerçekleştirilmiştir. Söz konusu çalışmaya<br />
ilişkin ayrıntılar çeşitli yayınlarda verilmiş olup (Bayarı vd., 2004, 2005, 2008), aşağıda kısa bir<br />
özet sunulmuştur.<br />
KKH güneyde Toros Dağları ile kuzeyde Tuz Gölü kuzeyine değin uzanan, yaklaşık 55,000 km<br />
185<br />
2<br />
büyüklüğünde, Türkiye’nin önemli yeraltısuyu havzalarından birisidir. Ana beslenim alanını Toros<br />
Dağlarının oluşturduğu bu sistemde yeraltısuyu akımı kuzey-güney doğrultusunda yaklaşık 150<br />
km’lik bir hat boyunca uzanan Neojen akiferi içinde gerçekleşir. Akım yolu boyunca bu tatlısu<br />
akiferine derinden yükselen termal-tuzlu yeraltısuyu Paleojen yaşlı akitard boyunca kütlece sınırlı,<br />
kimyasal ve izotopik açıdan kısmen etkili bir katkı sağlamaktadır. Akım sisteminin nihai boşalım<br />
noktası Tuz Gölü’dür. Yıllık 2.6 milyar m 3 düzeyinde yeraltısuyu çekimi yapıldığı tahmin edilen bu<br />
sistemin büyük oranda günümüzdekinden farklı paleoiklim koşullarında beslendiği<br />
düşünülmektedir. Bu varsayımın kontrol edilmesi amacıyla Toros Dağlarından Tuz Gölü’ne uzanan<br />
ve sistemin bakir koşullardaki yük dağılımına dik doğrultuda uzanan bölgesel akım yolu üzerinde<br />
bulunan 8 kuyuda yeraltısuyunun radyokarbon yaş dağılımı belirlenmiştir. Çalışma ile ilgili
ayrıntılar Bayarı vd’nde (2008, 2005 ve 2004) sunulmuştur. KKH radyokarbon yaş tayini çalışması<br />
kapsamında yukarıdaki bölümlerde değinilen verilerin önemli bir bölümü saha ve laboratuvar<br />
çalışmaları ile üretilmiştir. Çalışmada TÇİK çöktürme yöntemi ile örneklenmiş, radyokarbon<br />
akitivitesi SPS tekniği ile belirlenmiştir.<br />
Bölgesel akım yolu boyunca özgül elektriksel iletkenlik (ÖEİ) ve sıcaklık değişimi beslenim<br />
alanından uzaklaşıldıkça sıcaklıkta ve ÖEİ’te havza ortasına değin bir artış olduğunu<br />
göstermektedir (Şekil 2). Bu durum, akım sisteminin Toros Dağlarının etekleri ile havza ortasındaki<br />
Bozdağ yükselimi dolayında serbest, diğer yerlerde basınçlı akifer niteliğinde olmasından<br />
kaynaklanmaktadır. Bozdağ dolayındaki ara beslenim nedeniyle akım sisteminin akışaşağı<br />
bölümünde yeraltısuyu sıcaklığı ve çözünmüş madde içeriğinde (ÖEİ) bir azalma gözlenmektedir.<br />
Diğer yandan akım yolu boyunca pH ve logPCO2 değişimi basınçlı akifer koşullarının egemen<br />
olduğu, ana beslenim alanının hemen ötesinden itibaren sisteme sürekli derin kökenli jeojenik CO2<br />
girişinden kaynaklanmaktadır.<br />
Sıcaklık (oC)<br />
20<br />
19<br />
18<br />
17<br />
16<br />
15<br />
14<br />
0 20 40 60 80 100 120<br />
Toroslardan Uzaklık (km)<br />
Sıcaklık ÖEİ<br />
1600<br />
1400<br />
1200<br />
1000<br />
800<br />
600<br />
400<br />
ÖEİ (microS/cm)<br />
pH<br />
7.6<br />
7.5<br />
7.4<br />
7.3<br />
7.2<br />
7.1<br />
7.0<br />
6.9<br />
6.8<br />
6.7<br />
6.6<br />
6.5<br />
0 20 40 60 80 100 120<br />
Toroslardan Uzaklık (km)<br />
pH logPCO2<br />
0.0<br />
Log<br />
-0.5 PC<br />
O2<br />
-1.0 (at<br />
m)<br />
Şekil 2: Bölgesel akım yolu boyunca, sıcaklık, ÖEİ, pH ve Log_PCO2 değişimi (Bayarı vd,<br />
2005’ten)<br />
Akım yolu boyunca majör iyon derişimindeki değişim, yeraltısuyunun ana beslenme alanının<br />
hemen akışaşağısında karbonat minerallerince (özellikle kalsit, yer yer dolomit) doygunluğa<br />
ulaştığını göstermektedir (Şekil 3). Bu durum, sisteme sürekli jeojenik CO2 girişinin bir sonucudur.<br />
Gerek iyon derişimleri ve gerekse doygunluk indisleri hakim akifer kayacının Neojen yaşlı<br />
karbonatlı birimler olduğunu göstermektedir.<br />
Derişim (meq/l)<br />
12<br />
10<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
0 20 40 60 80 100 120<br />
Toroslardan Uzaklık (km)<br />
Na K Ca Mg<br />
Cl SO4 Alkalinite<br />
Doygunluk İndisi (Dİ)<br />
Bölgesel akım yolu boyunca TÇİK’un<br />
186<br />
13 C, 18 O ve 14 C izotopik bileşimindeki değişim kısmen<br />
beslenim suyu izotopik bileşiminden, kısmen su-mineral reaksiyonlarından ve kısmen de jeojenik<br />
CO2 girişinden kaynaklanmaktadır (Şekil 4). Beslenim suyu ve akifer kayaçlarının olası tüm 13 C<br />
izotopik bileşimlerinin dikkate alındığı jeokimyasal model hesaplamaları TÇİK’un yeraltısuyunda<br />
0.5<br />
0.0<br />
-0.5<br />
-1.0<br />
-1.5<br />
-2.0<br />
-2.5<br />
-3.0<br />
Toroslardan Uzaklık (km)<br />
-1.5<br />
-2.0<br />
-2.5<br />
0 20 40 60 80 100 120<br />
L_PCO2 Kalsit Dolomit<br />
Jips Anhidrit Florit<br />
Şekil 3: Bölgesel akım yolu boyunca majör iyon ve mineral doygunluk indislerinin değişimi (Bayarı<br />
vd, 2005’ten)
gözlenen değerlerinin elde edilebilmesi için akım sistemine derin kökenli jeojenik CO2 girdisinin<br />
olması gerektiğini göstermektedir. Akım yolu boyunca örneklerin trityum ve radyokarbon içerikleri<br />
yeraltısuyu besleniminin esas olarak Toros Dağları eteklerinde ve kısmen de Bozdağ yükseltisi<br />
dolayında gerçekleştiğine işaret etmektedir. Bu durum hidrojeolojik kavramsal model ile<br />
uyumludur. Neojen akifer içinde ölçülebilir trityum içeriği ile karşılaşılmaması geçtiğimiz 50-100<br />
yıl içindeki beslenimin bu kesimlere ulaşmadığını göstermektedir.<br />
13C ve 18O (%o V-PDB)<br />
0<br />
0 20 40 60 80 100 120<br />
-2<br />
-4<br />
-6<br />
-8<br />
-10<br />
-12<br />
Toroslardan Uzaklık (km)<br />
13C_TÇİK 18O_TÇİK 14C_TÇİK<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
14C (pmc)<br />
14C (pmc)<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
187<br />
0 20 40 60 80 100 120<br />
Toroslardan Uzaklık (km)<br />
14C 3H<br />
Şekil 4: Bölgesel akım yolu boyunca TÇİK’un 13 C, 18 O ve 14 C içeriği ile 3 H_yas içeriğinin değişimi<br />
(Bayarı vd, 2005’ten)<br />
Üretilen verilerden itibaren NETPATH jeokimyasal modeli ile radyokarbon yaşlarının<br />
belirlenmesinde Çizelge 1’de gösterilen uç bileşenler ile jeojenik CO2 girdisi kullanılmıştır.<br />
Jeokimyasal modeller dedolomitizasyonun (dolomit çözünmesi - kalsit çökelimi) akım sistemi<br />
boyunca hakim jeokimyasal reaksiyon olduğunu göstermektedir (Şekil 5). Hesaplamalar gözlenen<br />
ve hesaplanan 13 C_TÇİK yakınsaması sağlanacak biçimde gerçekleştirilmiştir.<br />
Girdi değerlerindeki olası salınımların sonuçlar üzerindeki etkisinin kontrol edildiği jeokimyasal<br />
model hesaplamaları KKH’nda yeraltısuyu radyokarbon yaşlarının ana beslenim alanını oluşturan<br />
Toros Dağları eteklerinden ana boşalım alanını oluşturan Tuz Gölü’ne doğru, güncelden 40,000 yıl<br />
dolayına kadar arttığını göstermektedir (Şekil 6). Radyokarbon yaşlarının beslenim alanından<br />
uzaklıkla değişimi bakir koşullardaki yük dağılımı ile uyumlu görünmektedir. Radyokarbon<br />
yaşlarının beslenim alanından uzakla değişimi dikkate alındığında ortalama bölgesel yeraltısuyu<br />
akım hızının 3 m/yıl dolayında olması gerektiği anlaşılmaktadır. Kinematik yaş hesaplamaları<br />
karstik Neojen akiferi içindeki akım hızının olasılıkla Tuz Gölü dip tortullarının hidrolik<br />
iletkinliğince kontrol edildiğine işaret etmektedir.<br />
Çizelge 1: NETPATH modellerinde kullanılan başlangıç ve sonuç sular (Bayarı vd, 2005’ten)<br />
Model Başlangıç Suyu-1 Başlangıç Suyu-2 Sonuç Suyu<br />
Yağış-Ambar Yağış Yok Ambar<br />
Yağış Yenisu Yağış Yok Yenisu<br />
Yağış-Karapınar Yağış Yok Karapınar<br />
Yağış-İslik Yağış Yok İslik<br />
Yağış-Acısu Yağış Yok Acısu<br />
Çıralı Acıkuyu Bozdağ Ara Beslenim Çıralı<br />
Eskil Çıralı Bozdağ Ara Beslenim Eskil<br />
Taşpınar Çıralı Bozdağ Ara Beslenim Taşpınar<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
0<br />
-1<br />
3H (TU)
Diğerleri (mmol/kgH2O)<br />
3.0<br />
2.5<br />
2.0<br />
1.5<br />
1.0<br />
0.5<br />
0.0<br />
-0.5<br />
Ambar<br />
Yenisu<br />
İslik<br />
Karapınar<br />
Acıkuyu<br />
Çıralı<br />
Kuyu<br />
Kalsit Dolomit Jips<br />
Halit Silvit Katyon Takas<br />
Org. Madde CO2_gaz<br />
Eskil<br />
Taşpınar<br />
10<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
-2<br />
CO2_gaz (mmol/kgH2O)<br />
13C (%o V-PDB)<br />
0<br />
-1<br />
-2<br />
-3<br />
-4<br />
-5<br />
-6<br />
-7<br />
-8<br />
188<br />
Ambar<br />
Yenisu<br />
Karapınar<br />
İslik<br />
13C_Hesaplanan 13C_gözlenen<br />
Şekil 5: Bölgesel akım yolu boyunca yeraltısuyu mineral kütle transferi ve 13 C_TÇİK_hesaplanan<br />
ve 13 C_TÇİK_gözlenen değişimi (Bayarı vd, 2005’ten).<br />
Radyokarbon Yaşı (yıl)<br />
45000<br />
40000<br />
35000<br />
30000<br />
25000<br />
20000<br />
15000<br />
10000<br />
5000<br />
0<br />
1 2 3 4 5 6 7 8<br />
Örnekleme Noktası<br />
Şekil 6: Bölgesel akım yolu boyunca yeraltısuyu radyokarbon yaşının değişimi (Bayarı vd,<br />
2005’ten).<br />
9. SONUÇLAR VE ÖNERİLER<br />
Yeraltısuyu radyokarbon yaş tayini yaşlı suların akifer sistemlerindeki yayılımının belirlenmesi<br />
açısından büyük önem taşımaktadır. Buna karşın, ölçülen aktivite değerlerinin güvenilir<br />
radyokarbon yaş değerlerine dönüştürülmesi işlemi yeraltısuyu sistemi hakkında kapsamlı fiziksel,<br />
kimyasal ve izotopik verilere gereksinim duyan oldukça yoğun bir hesaplama ve değerlendirme<br />
sürecini gerekli kılmaktadır. Yaş değerlerinin üretilmesinde gereksinilecek tüm veriler akiferin<br />
kavramsal hidrojeolojik modeli temelinde, önceden dikkatle belirlenmelidir. Değerlendirme<br />
sürecinde kritik öneme sahip olan bir verinin üretilmemiş olması, eldeki diğer verilerin<br />
kullanılabilirliğini önemli düzeyde engelleyebilir.<br />
Bu nedenle, yeraltısuyunda radyokarbon yaş tayini öncelikle ayrıntıları iyi düşünülmüş bir planlama<br />
ile mümkündür. Uygulayıcı ayrıca değerlendirme sürecinin önemli bir bölümünü oluşturan<br />
hidrojeokimyasal modelleme konusunda yeterli bilgi birikimine sahip olmalıdır.<br />
Acıkuyu<br />
Çıralı Kuyu<br />
Eskil<br />
Taşpınar
KAYNAKLAR<br />
Bayari, CS, Ozyurt, NN, Kilani, S, 2008, Radiocarbon ages of groundwater in the Konya Closed<br />
Basin, central Anatolia, Turkey. Hydrogeology Journal (in print).<br />
Bayarı, CS, Özyurt NN, Kilani S, 2005, Konya kapalı havzası yeraltısuyunda karbon-14 yaş<br />
dağılımı, Bildiriler Kitabı, 2’nci <strong>Hidrolojide</strong> <strong>İzotop</strong> <strong>Teknikleri</strong> <strong>Sempozyumu</strong>, 26-30 Eylül<br />
2005, Gümüldür-İzmir, <strong>DSİ</strong> TAKK Dairesi Yayını, s.147-168.<br />
Bayarı, CS, Özyurt NN ve Kilani S, 2004, Konya Gölü’nden Konya Çölü’ne: Karbon-14 yaşları<br />
ışığında Konya Kapalı Havzası yeraltısuyu rezervinin geleceği, 1nci Yeraltı Suları Ulusal<br />
<strong>Sempozyumu</strong>, 23-24 Aralık 2004 Selçuk Üniversitesi Konya, Bildiriler Kitabı KHZ <strong>Genel</strong><br />
Müdürlüğü Ankara, s. 19-28.<br />
Parkhurst, D.L., and Appelo, C.A.J., 1999, User's guide to PHREEQC (Version 2)--a computer<br />
program for speciation, batch-reaction, one-dimensional transport, and inverse<br />
geochemical calculations: U.S. Geological Survey Water-Resources Investigations Report<br />
99-4259, 312 p.<br />
Plummer, N.L., Prestemon, E.C., and Parkhurst, D.L., 1991, An Interactive Code (Netpath) For<br />
Modeling Net Geochemical Reactions Along A Flow Path, USGS WRI Report 91-4078,<br />
USGS, Virginia, 227p.<br />
189
EDREMİT HAVZASI YERALTISULARININ İNCELENMESİ VE<br />
YÖNETİMİ PROJE ÇALIŞMALARI<br />
Zeynep AKTUNA 1 , Tolga YALÇIN 2 , Alime TEMEL DİLAVER 3 ,M. Turgut SAFA 4 ,<br />
Cengiz SAĞNAK 5<br />
1 Ar. Gör Jeo. Yük. Müh..,İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi,Uygulamalı Jeoloji ABD,<br />
34469, İstanbul, e-mail: aktuna@itu.edu.tr<br />
2 Yrd. Doç.Dr.İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fakültesi,Uygulamalı Jeoloji ABD, 34469,<br />
İstanbul,e-mail: yalcint@itu.edu.tr<br />
3 <strong>DSİ</strong> GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Teknik Araştırma ve Kalite Kontrol Dairesi Başkanlığı, e-mail:<br />
alimet@dsi.gov.tr<br />
4 <strong>DSİ</strong> XXV. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltısuları Dairesi, e-mail:<br />
tsafa@dsi.gov.tr<br />
5 <strong>DSİ</strong> GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltısuları Dairesi Başkanlığı, e-mail:<br />
cengizsagnak@dsi.gov.tr<br />
ÖZET<br />
Edremit Havzası, Balıkesir il sınırları içerisinde, Edremit-Havran-Burhaniye İlçeleri içerisinde<br />
kalan bir yeraltısuyu havzasıdır. Havza içerisinde üç kooperatife bağlı toplam 131 derin su<br />
kuyusundan, 80 milyon m 3 /yıl civarında su çekilmektedir. Ayrıca kooperatiflere bağlı olmayan<br />
birçok kuyudan soğuk ve sıcak su çekilmektedir. Havzada özellikle yaz aylarında aşırı çekime bağlı<br />
olarak su seviyelerinin aşırı düşümü ve kıyılarda tuzlu su kamasının ilerlemesi tehlikesi ortaya<br />
çıkmaktadır. 200 km 2 alan kapsayan Edremit Havzası (Ovası) içerisinde nüfusu 50000 olan üç<br />
ilçede ağırlıklı geçim kaynağı tarıma dayanmaktadır. Bu yüzden, bu ovada yeraltı suyu işletme<br />
modeli, sıcak sularla soğuk suların karışım modeli ve tatlı su-tuzlu su girişiminin ayrıntılı bir<br />
şekilde oluşturulması, optimum çekilecek su miktarının belirlenmesi gerekmektedir. Edremit<br />
Ovası’nda, yeraltı suyu taşıyan en önemli litoloji alüvyondur. Alüvyonlar özellikle çevredeki<br />
formasyonlardan gelen irili ufaklı değişik malzemelerden meydana gelmektedir. Özellikle<br />
Kızılkeçili, Zeytinli, Edremit ve Havran Çayları’nın ovaya girişlerinde geniş birikinti konileri<br />
oluşmaktadır. <strong>Genel</strong>likle iri moloz ve çakıl içerirler. Edremit Havzası içerisinde yer alan en önemli<br />
sıcak su kaynakları ise Güre ve Derman’dır. Bölgede yağışlı ve kurak dönemlerde yer altı su<br />
seviyesi, su kimyası, izotop çalışmaları, amaca yönelik jeolojik ve hidrojeolojik haritalama ile<br />
toplanacak veriler Coğrafi Bilgi Sistemine aktarılacak, yer altı suyu modellemesi GMS 6.0<br />
programı ile yapılacaktır.<br />
GROUNDWATER INVESTIGATION AND MANAGEMENT PROJECT STUDIES IN<br />
EDREMİT BASIN<br />
ABSTRACT<br />
Groundwater basin of Edremit is situated in Balıkesir City within the Edremit-Burhaniye-Havran<br />
towns. 80 million m 3 /year of water were extracted from 131 deep wells which belong to 3<br />
cooperatives in the basin. Moreover, hot and cold water were extracted from other wells which are<br />
not affiliated with these cooperaitves. During the summer, due to the over pumping, there is a<br />
problem of drawdown and fresh-sea water intrusion risk. The population of three villages situated<br />
in Edremit Plain (200 km 2 ) is 50000. Their commom livelihood method is agriculture. As a result,<br />
investigation of a groundwater model, thermal-cold water and fresh-sea water relationship have to<br />
be observed in detail. The most important lithology of Edremit Plain which transmits the<br />
groundwater is alluvium. Alluvium consists of different type of materils with various dimension.<br />
191
Especially Kızılkeçili, Zeytinli, Edremit and Havran Rivers construct alluvial cones when they meet<br />
the plain. Alluvial cones generally comprise debris and pebbles. The most important thermal water<br />
springs are Güre and Derman. The data of groundwater level, water chemistry for wet and dry<br />
seasons, geologic and hydrogeologic mapping will be transferred to Geographical Information<br />
System; furthermore, groundwater modelling of the plain will be brought out by the program of<br />
GMS 6.0 (Groundwater Modelling System 6.0).<br />
1. GİRİŞ<br />
200 km 2 ’lik alanı kapsayan Edremit Havzası’nın en önemli geçim kaynağı tarımdır. Bu sebeple,<br />
ovada sürdürülebilir bir yeraltısuyu işletme modeli, sıcak sularla soğuk suların karışım durumu ve<br />
tatlı su-tuzlu su girişiminin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gereği ortaya çıkmıştır. Revize<br />
hidrojeolojik etüdler kapsamında, Mayıs 2007 yılında başlayan, Devlet Su İşleri <strong>Genel</strong> Müdürlüğü<br />
ve İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi tarafından yürütülen “Edremit Havzası<br />
Yeraltısularının İncelenmesi ve Yönetimi Projesi” kapsamında, Edremit Havza alanı ve civarında<br />
jeolojik ve hidrojeolojik haritalama, su noktaları envanter çalışması, yeraltı suyu seviye ölçümleri,<br />
suların kimyasal ve izotopik özelliklerinin saptanması, veri tabanı oluşturulması ve verilerin<br />
bilgisayar ortamında modellenmesi ve işletim modelinin ortaya konması hedeflenmiştir. 2007 yılı<br />
yaz döneminde başlayan saha çalışmalarında, sırasıyla; Edremit ovası yeraltısuyu akiferinin<br />
beslenme sahaları, oranları ve beslenme olanaklarını belirlemeye yönelik, su seviyesi tespiti diğer<br />
bir yandan da ovanın drenaj sınırları içerisinde kalan bölgeden de beslenim yeri ve yüksekliğinin<br />
saptanabilmesi amacıyla izotop analizleri için 12 farklı lokasyondan, soğuk ve sıcak kaynağı olmak<br />
üzere örnekler toplanmıştır. Çalışma sahasının yer bulduru haritası şekil 1’de ve ovada tespit edilen<br />
su noktaları lokasyon haritası şekil 2’de verilmiştir.<br />
Şekil 1. Yer bulduru haritası<br />
192
4380000<br />
4378000<br />
4376000<br />
4374000<br />
4372000<br />
58998<br />
58999<br />
2. GENEL JEOLOJİ<br />
25151<br />
59002<br />
25155<br />
59001<br />
59000<br />
K 2_1<br />
Edremit K 1_10 K 1_9<br />
K 1_12 K 1_3 K 2_2<br />
K 1_4<br />
K 1_2<br />
K 3_4K<br />
3_1 K 1_11<br />
K 3_8 K 1_7 K 1_1 K 2_4<br />
K 1_15<br />
K 1_8<br />
K 3_2<br />
K 1_5 K 2_6 D 129<br />
D 70<br />
H 14<br />
K 3_7<br />
K 1_14<br />
K 1_13<br />
H 30Havran<br />
K 3_10 K 3_9 6989A EH5<br />
_B<br />
K 3_6<br />
K 1_6<br />
K 3_5<br />
HH6 10H8<br />
H7 H4<br />
16763<br />
K 3_12<br />
H3 H1<br />
H H33 34<br />
K 3_13<br />
H 19H<br />
17<br />
A<br />
H 42<br />
6990<br />
6808A D 81 _B K 3_3 K 3_14<br />
H 13<br />
H9 H 40<br />
18 H 16<br />
H 12<br />
H 28 H 20H<br />
K 3_19<br />
H 15<br />
H 25 H 22 H 21<br />
K 3_16<br />
K 3_11<br />
H 39 58996<br />
H 29<br />
B _K 1<br />
K 3_15<br />
H 36<br />
H 23<br />
K 3_18<br />
H 31<br />
B _K 2<br />
H 37<br />
H 26<br />
H 24<br />
K 3_17<br />
H 27 B _K 3<br />
H 38 H 32<br />
H 35<br />
B _K 4<br />
K 4_8 K 4_4<br />
B<br />
B<br />
_K<br />
_K<br />
8<br />
5 Küçükdere<br />
K 4_10<br />
B _K 7<br />
B 17 B 18<br />
B _K 6 Mevkii<br />
K 4_7<br />
D 117 K 4_5<br />
B 23<br />
B 20<br />
B 16 B 19<br />
K 4_2 58997<br />
B 21<br />
K 4_9<br />
B 22<br />
K 4_6 K 4_3<br />
K 4_1<br />
B7<br />
B5<br />
B6<br />
B4<br />
B 12<br />
B8 B9<br />
B 13<br />
B 15<br />
B 14<br />
193<br />
B3<br />
D 46<br />
7088A<br />
B 11<br />
-B<br />
B1<br />
B 10 B 24<br />
B2<br />
496000 498000 500000 502000 504000 506000<br />
2.1. Karakaya Karmaşığı (K-TrK)<br />
Şekil 2. Su noktaları lokasyon haritası<br />
Metamorfik, mermer, metagrovak, feldspatik kumtaşı ve iri Permiyen kireçtaşı blokları içeren,<br />
tektonik açıdan birbirleriyle olan ilişkileri büyük oranda bozulmuş olan birimler, Karakaya tepesi ve<br />
civarında ilk defa çalışılmış olup, Karakaya formasyonu olarak adlandırılmıştır (Bingöl vd., 1973).<br />
Okay vd (1990; 1991; 1996) Karakaya Formasyonu adı altında anılan bu birimleri, Biga<br />
yarımadasında tektonik üyeler bazında inceleyerek Karakaya Kompleksi adı altında<br />
değerlendirmişlerdir.<br />
Karakaya Kompleksini oluşturan birimlerden, stratigrafik olarak en altta bulunanlar, Çamlık<br />
metagranodiyoriti üzerinde uyumsuz olarak bulunan Fazlıca, metagrovak ve kumtaşından oluşan<br />
Kınar birimleridir (Yaltırak, 2003). Bu birimleri uyumlu olarak, siyah mermer mercekleri ve<br />
fillatlarla başlayan, siyah renkli fillat ve kahverengi şistlerden oluşan metabazalt mercekli Kalabak<br />
Birimi izler (Yaltırak, 2003). Doğuda Kalabak Birimi dike yakın bir bindirmeyle Nilüfer Birimi<br />
üzerine itilmiştir (Yaltırak, 2003). Nilüfer Birimi spilit ağırlıklı mermer blokları içermektedir.<br />
Nilüfer Birimi üzerinde, Zeytinli deresi batı yamaçlarında dereceli geçişle Hodul Birimi<br />
bulunmaktadır. Bu birim arkozik kumtaşı, çört arakatkılı kumtaşından meydana gelmektedir<br />
(Yaltırak, 2003). Havran’ın kuzeyinde Hodul Birimi’ne benzeyen hakim olarak feslik fillatlardan<br />
oluşan Tepeoba Birimi bulunur (Yaltırak, 2003). Hodul ve Nilüfer Birimleri üzerinde Çal Birimi<br />
bulunur (Yaltırak, 2003).<br />
2.2. Çamlık Formasyonu (Trç)<br />
Burhaniy<br />
e<br />
Çamlık Formasyonu, Havran’ın kuzeybatısında Çamlık- İnönü Köyü arasında yer almaktadır.<br />
Tabanda kalın tabakalı, kirli sarı, iyi yuvarlanmış 5-20 cm arası kuvars, metagranodiyorit, beyaz<br />
mermer; kötü yuvarlanmış 1-10 cm arası fillat, şist ve siyah mermemr çakılları içeren,<br />
konglomeratik, köşeli taneli, silisifiye feldspatik kumtaşları ile başlar (Yaltırak, 2003). Üst<br />
kesimlere doğru seyrek koyu gri-yeşil renkli seyrek şeyl arakatkıları bulunan orta tabakalı
kumtaşları hakimdir (Yaltırak, 2003). Gümüş (1964), Aslaner (1965) ve Krushensky vd. (1980)<br />
göre, Çamlık Formasyonu’nun yaşı Üst Triyas’tır.<br />
2.3. Çakaltepe Formasyonu (Trça)<br />
Çakaltepe formasyonu, İnönü batısında, Sarnıçköy ve Hallılar Köyü boyunca, Çakal Tepe üzerinde<br />
ve doğusunda yer alan Çamlık ve Hallılar köyü arasındaki vadide gözlenmektedir (Yaltırak, 2003).<br />
Çalışma alanında litoloji açısından tavan ve taban birimlerinden kolayca ayırt edilmektedir. Birim<br />
siyah şeylerin egemenliğindedir (Yaltırak, 2003). İstifin geneli şeyl hakimiyetindedir. Zaman zaman<br />
görülen kumtaşlarında üste doğru karbonat çimento oranında artış izlenmektedir (Yaltırak, 2003).<br />
Bu seviyelerde şeylerin rengi grimsidir ve kumtaşları ince tanelidir (Yaltırak, 2003).<br />
2.4. Sakarkaya Formasyonu (Tr-Js)<br />
Sakarya Formasyonu, Sarnıçköy ve İnönü Köyü arasında mostra vermektedir. Orta tabakalı, ince<br />
taneli, gri renkli karbonatlı kumtaşlarıyla ardışımlı gri renkli karbonatlı şeylerle başlar. Karbonatlı<br />
şeylerin arasında 10-40cm arasında kumlu kireçtaşı seviyeleri gözlenmektedir (Yaltırak, 2003).<br />
2.5. Bayırköy Formasyonu (Jb)<br />
Edremit’in batısında, genellikle kırmızı renkli çamurtaşı, konglomeratik kumtaşı ve konglomera<br />
seviyeleri şeklinde gözlenmektedir. Edremit’in kuzeyinde ise seviye çakıllı konglomera ile başlayıp<br />
üste kesimlere doğru yeşil renkli çamurtaşı ara seviyeli, tabakalanmalı kumtaşları ile son<br />
bulmaktadır. Edremit ovası güneydoğusu, Büyükdere Köyü civarında istif kalın tabakalı kumtaşı ve<br />
şeyl ardalanmasından oluşmakta olup tabaka kalınlıkları yer yer 15m.ye ulaşmaktadır.<br />
2.6. Bilecik Formasyonu (JKb)<br />
Edremit’in kuzeyi ve kuzeybatısında Durdağı, Kuzgun Tepe civarında, İnönü Köyü doğusunda<br />
Koca Çal Tepesi civarında, Büyükdere Köyü’nün güneyinde mostra verir (Yaltırak, 2003). Birim<br />
Krushensky vd. (1980) tarafından Kocaçal Kireçtaşı, Okay vd. (1991) tarafından Bilecik Kireçtaşı<br />
olarak adlandırılmıştır. Birim tabanda kalınlığı 7,5m.yi bulan kireçtaşı seviyesi ile başlamaktadır<br />
(Yaltırak, 2003). Bu seviye tabandaki marn seviyesi ile geçişlidir. Üste doğru benzer bir seviye de<br />
2,5m. kalınlığında olup çört yumruları içermektedir (Yaltırak, 2003).<br />
2.7. Eybek Granodiyoriti (Ole):<br />
Eybek Dağı ve güneyinde geniş yayılım gösteren birim, Yaşyer Köyü, Hacıhasanlar Köyü ve Yayla<br />
Tepe kuzeyinde gözlenmiştir (Yaltırak, 2003). Ayrıca Edremit kuzeyi ve kuzeydoğusunda, Eybek<br />
Çayı civarında yüzlekler de vermektedir. Bu yüzleklerin üzerinde riyolit ve riyodasitlerden oluşan<br />
volkanik bir istif yer almaktadır (Yaltırak, 2003). Eybek Granadiyoriti’nin ayrıntılı yaş tayini<br />
Krushensky vd. (1980) tarafından yapılmıştır. Oligo-Miyosen olarak belirlenmiştir.<br />
2.8. Kızılkıran Formasyonu (Mk):<br />
Kızılkıran Mevkii’nde farklı fasiyeslerden oluşan asidik volkanik birimler, Kızılkıran Formasyonu<br />
olarak adlandırılmıştır (Yaltırak, 2003). Andezit, riyolikt, riyodasit, feslik tüfler, kül akmasından<br />
oluşan Kızılkıran Formasyonu; çalışma sahasında Kızılcabük Deresi, Kasdağ güney cephesi, Çatak<br />
Deresi boyunca mostralar vermektedir. Kızılkıran Formasyonu, Kızılkıran Mevkii’nde ayrışma<br />
rengi, kırmızı, oksit kırmızı, kirli sarı; taze yüzeylerde beyaz riyodasit ve tüflerden oluşmuştur.<br />
Kızılcabük Deresi, Küçükdere Köyünde traki-andezitik lavlar ve tüflerin arasında silisifiye zonlarda<br />
kalkopirit, magnetit ve hematit zonları bulunur (Yaltırak, 2003). Edremit Körfezi’nin güneyinde de<br />
mostra veren Kızılkıran Formasyonu içinde gözlenen riyodasitlerde; plajioklas, ojit, biotit<br />
mineralleri ince taneli hamuru oluşturur (Yaltırak, 2003). Kızılkıran Formasyonu’nun yaşı<br />
konusunda iki veri bulunmaktadır. Krushensky vd. (1980) Kızıkıran Formasyonu’nun taban<br />
194
kesimlerinde K/Ar yöntemiyle 23.6 0.6, çalışma sahası güneyinde kalan tüflerin hakim olduğu üst<br />
kesimler için 20.30.6, 20.8 0.7 my yaşlarını vermiştir.<br />
2.9. İnönü Formasyonu (Mi):<br />
İnönü Köyü’nün güneyinde, Havran Çayı’nın kolları boyunca gözlenmektedir. Karakaya<br />
Karmaşığı, Çamlık, Çakaltepe, Sakarkaya, Bilecik ve Kızılkıran Formasyonları üzerine uyumsuz<br />
olarak gelir. Güncel alüvyonlar uyumsuz olarak İnönü Formasyonu’nu örtmektedir. Tabanda açık<br />
renkli kum ve çakıllarla başlayan bu birim yer yer konglomeratik karbonatlı kumtaşı özelliğindedir<br />
(Yaltırak, 2003). İstifin üst kesimlerinde karbonatlı kumtaşları, beyaz marnlara geçiş gösterir<br />
(Yaltırak, 2003).<br />
2.10. Alüvyon (Qa):<br />
Çalışma sahasında geniş yayılım gösterirler. Akçay ve Burhaniye yerleşim birimleri arasında,<br />
Eybek ve Havran Çayları doğrultusunda uzanırlar. Edremit Ovası alüvyon kalınlığı 150m.ye kadar<br />
ulaşmaktadır. <strong>DSİ</strong> sondaj verirline göre tabanda çakıl ve bloklu akarsu çökelleri ile başlar (Özhan<br />
vd., 1977), üst kesimlere doğru kil ve silt hakimiyeti artar. En kalın olduğu kesim ovanın orta<br />
kesimidir.<br />
3. EDREMİT OVASINDA YERALAN SU NOKTALARI<br />
Proje kapsamında saptaması yapılan ve Şekil 2’de gösterilen su noktaları <strong>DSİ</strong> kuyuları; Muhtarlık,<br />
termal su ve içme suyu kuyuları; Burhaniye kooperatif kuyuları; Edremit kooperatif kuyuları;<br />
Havran kooperatif kuyuları olmak üzere gruplandırılabilir.<br />
Edremit Ova alanı içerisinde yer alan <strong>DSİ</strong> gözlem kuyuları 14 adettir. Muhtarlık ve belediye içme<br />
suyu kuyuları 5 adettir. Bölgede tespit edilen özel işletmelere ait termal su kuyuları 2 adettir.<br />
Burhaniye kooperatif sahası dahilinde 24 adet kuyu bulunmaktadır. Bu kuyuların derinlikleri 100 m<br />
ile 152 m. arasında değişmektedir. Edremit Kooperatifi kendi içerisinde 4 kısımdan oluşmaktadır.<br />
Toplamda kooperatife ait 48 adet kuyu bulunmaktadır. Bu kuyuların derinlikleri 80 m’den 121 m’ye<br />
değişmektedir. Havran Kooperatifi’ne ait kuyu sayısı 47’dir. Kuyu derinlikleri 58-132 m.<br />
aralığındadır.<br />
4. EDREMİT OVASINDA YERALTISUYU SEVİYESİNİN MEVSİMSEL DEĞİŞİMİ<br />
Edremit ovasında 2006 ve 2007 yıllarında Ekim ve Nisan aylarında yeraltısuyu seviyesi ölçümleri<br />
yapılmıştır. Ölçülmüş seviye değerleri kullanılarak çizilen eş yeraltısuyu seviye haritaları Şekil 3-<br />
6’da verilmiştir.<br />
Şekil 3 ve Şekil 4’deki Eş Yeraltı Su Seviyesi verileri kullanılarak EKİM 2006’dan NİSAN<br />
2006’ya kadar olan rezerv değişimi 400 milyon m 3 x depolama katsayısı (Depolama katsayısı %15<br />
olduğu kabul edilirse) kabaca 60 milyon m 3 olarak hesaplanmıştır. Buradan yine kabaca Edremit<br />
Ovası’nın yıllık beslenmesinin 120 milyon m 3 civarında olabileceği kestirilebilir.<br />
195
4381000<br />
4380000<br />
4379000<br />
4378000<br />
4377000<br />
4376000<br />
K4_6<br />
4375000<br />
4374000<br />
4373000<br />
K3_8<br />
K3_11<br />
K3_7<br />
K3_2<br />
K1_12<br />
K3_10<br />
K1_11<br />
K1_15<br />
K3_5<br />
K3_12<br />
K3_13<br />
K3_3<br />
K3_14<br />
K3_19<br />
K4_7<br />
B7<br />
B12<br />
K4_3<br />
K4_2<br />
K4_4<br />
B5<br />
K3_17<br />
B4<br />
K3_18<br />
B22<br />
B8 B9<br />
K1_14<br />
K1_9<br />
K1_3<br />
K1_8<br />
K1_4<br />
K1_7<br />
K1_2<br />
K1_5<br />
K1_6<br />
H15<br />
H35<br />
H39<br />
H36<br />
H37<br />
499000 500000 501000 502000 503000 504000 505000 506000 507000<br />
K2_2<br />
B17 B18<br />
B20 B19<br />
B10<br />
196<br />
H5<br />
H7<br />
H6<br />
H8<br />
H9<br />
H12<br />
B2<br />
K2_4<br />
K2_6<br />
H31<br />
H42<br />
H27<br />
H29<br />
H4<br />
H14<br />
H26<br />
H24<br />
H30<br />
H28 H20<br />
H22 H21<br />
H25<br />
Şekil 3. Ekim 2006 eş yeraltı su seviyesi haritası ve yeraltısuyu akım yönlerini<br />
4381000<br />
4380000<br />
4377000<br />
4376000<br />
K4_6 K4_3<br />
4375000<br />
K4_1<br />
4374000<br />
4373000<br />
B7<br />
B12<br />
K3_2<br />
B5<br />
K1_12<br />
K3_5<br />
K3_12<br />
K3_13<br />
4379000 K3_3<br />
K3_19<br />
K3_11<br />
4378000<br />
K4_2<br />
K3_10<br />
K4_4<br />
K3_17<br />
K1_11<br />
K1_15<br />
B4<br />
K3_18<br />
B23<br />
B22<br />
B8 B9<br />
K1_14<br />
B21<br />
K1_9<br />
K1_3<br />
K1_8<br />
K1_4<br />
K1_7<br />
K1_2<br />
K1_5<br />
K1_6<br />
K1_1<br />
H15<br />
H35<br />
B17 B18<br />
B20 B19<br />
B10<br />
499000 500000 501000 502000 503000 504000 505000 506000 507000<br />
K2_2<br />
H39<br />
H36<br />
H37<br />
B2<br />
K2_4<br />
K2_6<br />
H5<br />
H7<br />
H6<br />
H8<br />
H9<br />
H12<br />
H42<br />
H4<br />
H14<br />
H29<br />
H31<br />
H26<br />
H24<br />
H27<br />
H30<br />
H23<br />
H1<br />
H40<br />
H40<br />
H16<br />
H28 H20<br />
H22 H21<br />
H25<br />
Şekil 4. Nisan 2006 eş yeraltı su seviyesi haritası ve yeraltısuyu akım yönleri (Kırmızı oklar Şekil<br />
3’deki Ekim 2006 yeraltısuyu akım yönlerini, siyah oklar Nisan 2006 yeraltısuyu akım yönlerini<br />
göstermektedir.)<br />
H33 H34<br />
H33 H34
4381000<br />
4380000<br />
4379000<br />
4378000<br />
4377000<br />
4376000<br />
4375000<br />
4374000<br />
4373000<br />
4381000<br />
4380000<br />
4379000<br />
4378000<br />
4377000<br />
4376000<br />
4375000<br />
4374000<br />
4373000<br />
25155<br />
3/5<br />
6808A 6808B<br />
3/19<br />
4/ 6<br />
3/11<br />
3/ 7<br />
3/ 4<br />
3/13<br />
4/ 2<br />
3/10<br />
3/14<br />
3/17<br />
1/11<br />
1/15<br />
3/18<br />
58997<br />
B8 B9<br />
1/9<br />
1/8<br />
498000 499000 500000 501000 502000 503000 504000 505000 506000 507000<br />
197<br />
1/ 2<br />
1/6<br />
H 15<br />
H 37<br />
H 35<br />
7088A<br />
2/2<br />
6989A<br />
58996<br />
H 36<br />
Şekil 5. Ekim 2007 eş yeraltı su seviyesi haritası ve yeraltısuyu akım yönleri<br />
B7<br />
B 12<br />
B5<br />
K 1_12<br />
K 3_5<br />
K 3_12<br />
K 3_13<br />
K 3_3<br />
K 3_19<br />
K 4_6<br />
K 3_11<br />
K 4_7<br />
K 4_3<br />
K 4_2<br />
K 3_10<br />
K 4_4<br />
K 3_17<br />
K 1_11<br />
K 1_15<br />
B4<br />
B 23<br />
B 22<br />
B8 B9<br />
K 1_14<br />
K 3_18<br />
B 21<br />
K 1_9<br />
K 1_4<br />
B 16<br />
B3<br />
K 1_3<br />
K 1_7<br />
B 17 B 18<br />
B 20<br />
B 19<br />
H8<br />
2/4<br />
2/6<br />
H7<br />
H 42<br />
H 26<br />
H 30<br />
H 23<br />
16763<br />
498000 499000 500000 501000 502000 503000 504000 505000 506000 507000<br />
K 1_2<br />
K 1_5<br />
K 1_6<br />
H 13<br />
K 1_1<br />
H 15<br />
H 37<br />
H 35<br />
H 39<br />
B 10<br />
K 2_4<br />
K 2_6<br />
H5<br />
H7<br />
H6<br />
H8<br />
H9<br />
H 12<br />
H 32<br />
H 31<br />
H 27<br />
H 29<br />
H 14<br />
H4<br />
H 26<br />
H 24<br />
H 30<br />
H 23<br />
6990<br />
H 40<br />
H 40<br />
H 16<br />
H 28 H 20<br />
H 22 H 21<br />
Şekil 6. Nisan 2007 eş yeraltı su seviyesi haritası ve yeraltısuyu akım yönleri (Kırmızı oklar Şekil<br />
5’deki Ekim 2007 yeraltısuyu akım yönlerini, siyah oklar Nisan 2007 yeraltısuyu akım yönlerini<br />
göstermektedir.)<br />
H 42<br />
H H33 34
5. ÇALIŞMA ALANI ÖRNEKLEME VE ÖLÇÜM SONUÇLARI<br />
Edremit Havzası’ndaki yeraltısuları, kullanıma yönelik “Ulusal ve Uluslararası” kalite<br />
standartlarına göre değerlendirilecektir. Su kalitesi, bunu etkileyen doğal ve yapay oluşumların ve<br />
ilgili proseslerin belirlenebilmesi mevcut su noktalarından bazıları proje kapsamında kurak ve<br />
yağışlı dönemde numuneler alınmak üzere belirlenmiştir. Kimyasal parametreleri belirlemek için<br />
numune alınan kuyular şekil 7’de gösterilmiştir. Ayrıca izotop analizleri içinde kooperatifler<br />
dahilinde belli hatlar boyunca belirlenen su noktalarından izotop çalışmaları için numuneler<br />
alınmıştır. Bu su noktaları Şekil 8’de sunulmuştur. Ayrıca bu kimyasal ve izotopik ölçümlere ek<br />
olarak arazide de belirlenen kuyularda ölçümler (sıcaklık, EC, pH, alkalinite, asidite) yapılmıştır.<br />
Bu veriler Şekil 9’da belirtilmiştir.<br />
4380000<br />
4378000<br />
4376000<br />
4374000<br />
4372000<br />
58999<br />
58998<br />
4380000<br />
4378000<br />
4376000<br />
4374000<br />
4372000<br />
K 2_1<br />
K 1_10 K 1_9<br />
K 1_12 K 1_3 K 2_2<br />
25151<br />
K 1_4<br />
K 1_2<br />
K 3_4 K 3_1 K 1_11<br />
K 3_8 K 1_7 K 1_1 K 2_4<br />
K 1_15<br />
K 1_8<br />
59002<br />
K 3_2<br />
K 1_5 K 2_6<br />
E dr.BK ld. 3_2<br />
C am dibi K Icm e suyu<br />
E dr.B ld. K uyusu<br />
H 14<br />
K 3_7<br />
K 1_14<br />
K 1_13<br />
H 30<br />
K 3_10 K 3_9 6989A E ntur H5 _B<br />
K 3_6<br />
K 1_6<br />
K 3_5<br />
H H6 10H8<br />
H7 H4 16763<br />
K 3_12<br />
H3 H1<br />
H H33 34<br />
K 3_13<br />
H 19H<br />
17<br />
H 42<br />
6990<br />
C ikrikcikoy 6808A K_B A dram<br />
3_3 K 3_14<br />
H 13<br />
is H 42<br />
Icm e S uyu<br />
H9<br />
H 18<br />
H 40<br />
H 16<br />
H 12<br />
H 15<br />
H 28 H 20<br />
H 16<br />
H 12<br />
K 3_19<br />
H 25 H 22 H 21<br />
25155<br />
K 3_16<br />
K 3_11<br />
H 39 58996<br />
H 29 H 23<br />
B _K 1<br />
K 3_15 K 3_18<br />
H 36<br />
H 31<br />
B _K 2<br />
H 37<br />
H 26<br />
H 24<br />
K 3_17<br />
H 27 B _K 3<br />
H 38 H 32<br />
K 4_4<br />
H 35<br />
B<br />
B _K 4<br />
K 4_8 K 4_4<br />
B<br />
_K<br />
_K<br />
8<br />
B _K 4<br />
5<br />
K 4_10<br />
B _K 7<br />
59001<br />
B 17<br />
B _K 6<br />
K 4_7<br />
B 18<br />
C oruk K ..u Icm e K suyu 4_5 B 23 B 20<br />
B 16 B 19<br />
K 4_2 58997<br />
B 21<br />
K 4_9<br />
B 22<br />
K 4_6 K 4_3<br />
K 4_1<br />
59000<br />
B4<br />
B 10 B 24B2 24<br />
B7 B5<br />
B6<br />
B8<br />
B 12<br />
B 13<br />
B 15<br />
B 14<br />
B 11<br />
B1<br />
7088A<br />
B 11<br />
B1<br />
-B<br />
B3<br />
K iziklikoy B9 M uh k<br />
496000 498000 500000 502000 504000 506000 508000 510000 512000 514000<br />
58998<br />
58999<br />
Şekil 7. Kimyasal analiz için örnek alınan noktalar<br />
59002<br />
25151<br />
25155<br />
K 3_19<br />
K 3_11<br />
K 4_10<br />
59001<br />
K 4_7<br />
C oruk K ..u Icm e suyu K 4_5<br />
59000<br />
K 4_9<br />
K 4_6<br />
K 4_1<br />
B7<br />
B 12<br />
K 3_15<br />
K 3_17<br />
K 4_8 K 4_4<br />
K 4_3<br />
K 4_2<br />
B 11<br />
7088A -B<br />
B1<br />
B5<br />
B6<br />
B3<br />
K iziklikoy M uh k<br />
B8 B9<br />
B 13 B 14<br />
B 15<br />
B4<br />
496000 498000 500000 502000 504000 506000<br />
198<br />
K 3_18<br />
K 3_16<br />
H 38<br />
K 2_1<br />
K 1_10 K 1_9<br />
K 1_3<br />
K 1_12<br />
K 2_2<br />
K 3_4 K 3_1<br />
K 3_8<br />
K 1_11<br />
K 1_15<br />
K 1_2<br />
K 1_4<br />
K 1_7 K 1_1<br />
K 1_8<br />
K 2_4<br />
K 3_2<br />
E dr.B ld. K uyusu<br />
K 1_14<br />
K 3_7<br />
K 3_10 K 3_9<br />
K 1_5<br />
K 1_13<br />
K 2_6<br />
6989A E ntur H5 _B<br />
C am dibi K Icm e suyu<br />
H 14<br />
H 30<br />
K 3_6<br />
K 3_5<br />
K 3_13<br />
C ikrikcikoy 6808A _BIcm<br />
K 3_3 e S uyu<br />
K 3_12<br />
K 3_14<br />
K 1_6<br />
A dram is<br />
H 13<br />
H 10 H6<br />
H8 H7<br />
H 42<br />
H9<br />
H4<br />
H3<br />
16763<br />
H1<br />
H 19 H 17<br />
6990<br />
H 15<br />
H 35<br />
H 12<br />
H 3958996<br />
H 36<br />
H 31<br />
H 37<br />
H 32<br />
B 17 B 18<br />
B 23<br />
58997<br />
B 21<br />
B 16<br />
B 20<br />
B 19<br />
B 22<br />
B2<br />
B 10<br />
B 24<br />
H 27<br />
H 29<br />
H 26<br />
H 24<br />
B _K 3<br />
B _K 4<br />
B _K 8<br />
B _K 5<br />
B _K 7<br />
B _K 6<br />
Şekil 8. <strong>İzotop</strong> analizleri için örnek alınan noktalar<br />
H 18<br />
H 28 H 20<br />
H 25 H 22<br />
H 21<br />
H 23<br />
H avran B araj M .<br />
H 40<br />
H 16<br />
B _K 2<br />
B _K 1<br />
H H33 34
4380000<br />
4378000<br />
4376000<br />
4374000<br />
4372000<br />
58998<br />
58999<br />
59002<br />
25151<br />
25155<br />
K 3_4 K 3_1<br />
K 3_8<br />
K 1_10 K 1_9<br />
K 1_3<br />
K 1_12<br />
K 1_11<br />
K 1_15<br />
K 3_2<br />
E dr.B ld. K uyusu<br />
K 1_14<br />
K 3_7<br />
K 3_10 K 3_9<br />
K 3_6<br />
K 3_5<br />
K 3_13<br />
C ikrikcikoy 6808A _B Icm K 3_3 e S uyu<br />
K 3_19<br />
K 3_11<br />
K 4_10<br />
K 3_15<br />
K 4_8<br />
59001<br />
K 4_7<br />
C oruk K ..u Icm e suyu K 4_5<br />
59000<br />
K 4_9<br />
K 4_6<br />
K 4_1<br />
B7<br />
B 12<br />
K 4_3<br />
K 4_2<br />
K 3_12<br />
K 3_14<br />
K 3_17<br />
K 4_4<br />
199<br />
K 1_4<br />
K 1_8<br />
K 3_16<br />
K 3_18<br />
H 38<br />
K 1_2<br />
K 1_7<br />
K 1_13<br />
K 2_1<br />
K 1_5<br />
K 1_6<br />
A dram is<br />
H 13<br />
H 15<br />
H 35<br />
K 2_2<br />
K 1_1<br />
B 11<br />
7088A -B<br />
B1<br />
B6<br />
B5<br />
B8<br />
B3<br />
K iziklikoy M uh k<br />
B9<br />
B 15<br />
B 13 B 14<br />
B4<br />
6989A E ntur H5 _B<br />
H 10 H6<br />
H8 H7<br />
H 12<br />
H 32<br />
K 2_4<br />
H9<br />
H 39 3958996<br />
H 36<br />
H 37<br />
H 31<br />
B 17 B 18<br />
B 23<br />
58997<br />
B 21<br />
B 16<br />
B 20<br />
B 19<br />
B 22<br />
B2<br />
B 10<br />
B 24<br />
K 2_6 C am dibi K Icm e suyu<br />
H 14<br />
H 30<br />
H 42<br />
H 27<br />
H4<br />
H 29<br />
H 26<br />
H 24<br />
B _K 7<br />
B _K 6<br />
H3<br />
16763<br />
H1<br />
H 19 H 17<br />
H 40<br />
H 18 H 16<br />
H 28 H 20<br />
H 25 H 22<br />
H 21<br />
H 25 H 22<br />
H 21<br />
H 23<br />
B _K 3<br />
B _K 4<br />
B _K 8<br />
B _K 5<br />
496000 498000 500000 502000 504000 506000<br />
Şekil 9. Arazide Yerinde Ölçüm Yapılan Su Noktaları<br />
Havza genelinde tespit edilen belirli kooperatif kuyularından toplanan numunelerin arazide yerinde<br />
ölçümleri yapılmıştır. Numunelerin pH, EC, sıcaklık ölçümleri yapılıp, alkalinite ve asidite<br />
testlerine tabii tutulmuştur. Bu ölçümler sonucunda muhtarlık içme suyu kuyularının sıcaklıkları<br />
16,1- 20,8 C, EC değerleri 607- 1360 µS/cm, pH değerleri 6,6 ile 7,9 arasındadır. Alkalinite<br />
değerleri 3,8- 5,5 mmol/l, asidite değerleri ise 1,0-2,2 mmol/l arasında değişmektedir. Termal su<br />
kuyularının sıcaklıkları 38,1 ve 55 C, EC değerleri 1300 ve 1650 µS/cm, pH değerleri 7,9 ve<br />
8,3’tür. Alkalinite değerleri 2,1 ve 2,5 mmol/l, asidite değerleri ise 0,3- 0,6 mmol/l arasında<br />
değişmektedir.<br />
Havran kooperatif kuyularının sıcaklık değerleri 14,5- 39,6 C, EC değerleri 480- 1540 µS/cm, pH<br />
değerleri 6,9 ile 7,5 arasındadır. Alkalinite değerleri 3,2- 5,7 mmol/l, asidite değerleri ise 0,7- 1,7<br />
mmol/l arasında değişmektedir. Edremit kooperatifine ait kuyularda yapılan yerinde ölçümlerde<br />
elde edilen sonuçlar sıcaklık için 14,7- 38,5 C, EC değerleri 330- 1210 µS/cm, pH değerleri 7,0 ve<br />
8,2 arasında değişmektedir. Alkalinite değerleri 0,4- 5,9 mmol/l, asidite değerleri ise 0,4- 1,6<br />
mmol/l arasındadır. Burhaniye kooperatif kuyularında sıcaklık değerleri 16,3- 20,6 C, EC değerleri<br />
610- 1260 µS/cm, pH değerleri 6,9- 8,1 arasında değişmektedir. Alkalinite değerleri 4,5- 8,8<br />
mmol/l, asidite değerleri ise 1,0- 2,1 mmol/l arasındadır.<br />
6990<br />
B _K 2<br />
B _K 1<br />
H H 33 34
6. <strong>DSİ</strong> TAKK TARAFINDAN YAPILAN İZOTOPİK VE KİMYASAL ANALİZ<br />
SONUÇLARI<br />
Çizelge 1. <strong>İzotop</strong> analiz verileri<br />
KUYU ADI X Y δ<br />
Koordinatı Koordinatı<br />
18 O(‰) δD(‰) Trityum(TU<br />
)<br />
H 4 504988 4379435 -7,06 -49,05 2,95<br />
H 6 503718 4379532 -7,71 -52,99 0,35<br />
B_K 3 505832 4377268 -7,34 -51,67 4,00<br />
K 1_3 502479 4381574 -6,85 -36,14 4,35<br />
K 1_15 501177 4380703 -7,06 -43,94 5,80<br />
K 4_4 500582 4376785 -6,99 -47,68 3,00<br />
B 8 500485 4372706 -5,82 -43,92 3,65<br />
B 1 502379 4373455 -6,13 -43,96 0,75<br />
B 19 503394 4375942 -7,08 -48,91 4,05<br />
B 21 501681 4375539 -6,99 -49,02 2,65<br />
Entur Tesisleri 503694 4379925 -8,09 -48,18 1,00<br />
Adramis Otel 502827 4378970 -7,79 -51,66 1,00<br />
4380000<br />
4378000<br />
4376000<br />
4374000<br />
4372000<br />
58998<br />
58999<br />
59002<br />
25151<br />
25155<br />
K 3_4 K 3_1<br />
K 3_8<br />
496000 498000 500000 502000 504000 506000<br />
200<br />
K 1_10 K 1_9<br />
K 1_3<br />
K 1_12<br />
K 4_4<br />
K 1_11<br />
K 1_15<br />
K 3_2<br />
E dr.B ld. K uyusu<br />
K 1_14<br />
K 3_7<br />
K 3_10 K 3_9<br />
K 3_6<br />
K 3_5<br />
K 3_13<br />
C ikrikcikoy 6808A _BIcm<br />
K 3_3 e S uyu<br />
K 3_19<br />
K 3_11<br />
K 4_10<br />
K 3_15<br />
K 4_8<br />
59001<br />
K 4_7<br />
C oruk K ..u Icm e suyu K 4_5<br />
59000<br />
K 4_9<br />
Burhaniye<br />
K 4_6<br />
K 4_1<br />
B7<br />
B 12<br />
Edremit<br />
K 4_3<br />
K 4_2<br />
K 3_12<br />
K 3_14<br />
K 3_17<br />
K 3_18<br />
K 1_8<br />
K 3_16<br />
K 1_4<br />
H 38<br />
K 1_7<br />
K 1_13<br />
K 2_1<br />
K 1_2<br />
K 1_5<br />
K 1_6<br />
A dram is<br />
H 13<br />
H 15<br />
H 35<br />
K 2_2<br />
K 1_1<br />
B 11<br />
7088A -B<br />
B1<br />
B5<br />
B6<br />
B3<br />
K iziklikoy M uh k<br />
B8 B9<br />
B 13 B 14<br />
B 15<br />
B4<br />
6989A E ntur H5 _B<br />
H 10 H6<br />
H8 H7<br />
H 12<br />
H 32<br />
H9<br />
K 2_4<br />
H 3958996<br />
H 36<br />
H 31<br />
H 37<br />
B 17 B 18<br />
B 23<br />
58997<br />
B 21<br />
B 16<br />
B 20<br />
B 19<br />
B 22<br />
B2<br />
B 10<br />
B 24<br />
Şekil 10. Su noktaları lokasyon haritası<br />
K 2_6 C am dibi K Icm e suyu<br />
H 14<br />
H 30<br />
H 42<br />
H 27<br />
H 29<br />
H4<br />
H 26 H 24<br />
B _K 8<br />
B _K 5<br />
B _K 7<br />
B _K 6<br />
H3<br />
B _K 4<br />
H 23<br />
B _K 3<br />
Havran<br />
16763<br />
H1<br />
H 19 H 17<br />
6990<br />
H 40<br />
H 18 H 16<br />
H 28 H 20<br />
H 25 H 22<br />
H 21<br />
B _K 2<br />
Küçükdere Mevkii<br />
<strong>İzotop</strong> analizleri<br />
için örnek alınan<br />
noktalar<br />
B _K 1<br />
H H33 34
-10<br />
Simgeler<br />
Sıcak Sular<br />
Soğuk Sularr<br />
18<br />
O(%<br />
o)<br />
-9 -8 -7 -6 -5<br />
T-1 (En tu r)<br />
T-2 (Ad ra m is)<br />
H-6<br />
Marmara Meteoric Water Line<br />
H BD-KD-3<br />
B-19<br />
H-4<br />
K1 -1 5<br />
K 4 -4<br />
201<br />
K 1 -3<br />
B-21<br />
B-1<br />
B - 8<br />
Global Meteoric Water Line<br />
Şekil 11. Örneklerin δ 18 0 - δ 2 H grafiği<br />
Arazideki içme suyu kuyularının ve de sıcak su kuyularının ana anyon-katyon ilişkileri şekil 12’de<br />
verilmiştir.<br />
100,00<br />
10,00<br />
1,00<br />
0,10<br />
------ Sıcak sular<br />
------ Edremit Bölgesi içme<br />
suyu kuyuları<br />
------ Havran Bölgesi içme<br />
suyu kuyusu<br />
0,01 Na + K + Ca +2 Mg +2 Cl - -2<br />
SO4<br />
-<br />
HCO3<br />
-4<br />
-30<br />
Şekil 12. İçme suyu kuyuları ve sıcak su kuyuları ana anyon-katyon ilişkisi<br />
Arazide seçilmiş kooperatif kuyularından alınan numunelerin kimyasal analiz sonuçları kooperatif<br />
bazında gruplandırılmış olup ana anyon ve katyon ilişkileri şekil 13’te sunulmuştur.<br />
-40<br />
-50<br />
-60<br />
2<br />
H(% o)
10<br />
1<br />
0,1<br />
0,01<br />
Şekil 13. Kooperatif kuyuları ana anyon-katyon ilişkisi<br />
7. EDREMİT HAVZASI MODELLEME ÇALIŞMALARI.<br />
Edremit Havzası’nda yeraltısuyu işletim sistemini oluşturmak ve geleceğe yönelik olarak optimum<br />
verimin hesaplanabilmesi için bir modelleme çalışması yapılmasının gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu<br />
kapsamda, bölgedeki evsel veya sanayi atıkları ile jeotermal kaynaklardan dolayı oluşabilecek<br />
muhtemel kirliliğinin varlığı araştırılacak, riskli bölgeler haritalanacaktır. Haritalama aşamalarında<br />
ise çeşitli bilgisayar programlarından (ArcGIS, GMS 6.0, Surfer vb.) yararlanılacaktır.<br />
Yeraltısuyunun kullanımı açısından emniyetli verimi hesaplamaya yönelik bir modelleme yapılması<br />
planlanmıştır.<br />
8. SONUÇLAR<br />
HCO3<br />
Na + K + Ca +2 Mg +2 Cl - -2<br />
SO4<br />
-<br />
------- Burhaniye Koop.<br />
Kuyuları<br />
------- Edremit Koop. Kuyuları<br />
------- Havran Koop. Kuyuları<br />
1. Edremit Ovası’nda analizi yapılan sularda, pH değerleri 6,6 ile 8,3 aralığında, EC ise 330- 1650<br />
µS/cm aralığındadır. Kimyasal açıdan, soğuk sular Ca - HCO3, sıcak sular ise Na - SO4 tipindedir.<br />
2. Sular sertlik açısından genellikle Edremit ve Havran bölgesinde sert-çok sert iken Burhaniye<br />
bölgesinde çok sert-çok fazla sert karakter sergilemektedirler.<br />
3. <strong>İzotop</strong> analizi sonuçlarına göre Burhaniye, Havran kuyuları küresel meteorik su hattının altında<br />
yer almaktadır. Edremit kuyuları ve termal sular ise Marmara meteorik su hattı ile küresel meteorik<br />
su hattı arasında yer almaktadır.<br />
4. Küresel meteorik su hattının altında kalan sular, sertlik sınıflaması yapıldığında çok yüksek<br />
sertliğe sahip sular kategorisinde yer almaktadır.<br />
202<br />
B12<br />
B8<br />
B1<br />
B11<br />
B10<br />
B24<br />
B19<br />
B21<br />
K1_3<br />
K1_4<br />
K1_15<br />
K3_2<br />
K3_6<br />
K3_5<br />
K2_2<br />
K3_16<br />
K3_17<br />
K3_18<br />
K4_4<br />
K4_7<br />
K4_1<br />
K4_9<br />
H16<br />
H40<br />
H34<br />
H4<br />
H30<br />
H9<br />
H42<br />
H12<br />
H6<br />
B_K 3<br />
B_K 4<br />
B_K 7<br />
H36<br />
H38
5. Ovada yer alan suların kimyasal ve izotopik açıdan mevsimsel değişiklikleri devam eden<br />
analizlerin değerlendirilmesi ile incelenecektir.<br />
KAYNAKLAR<br />
Aslaner, M., 1965. Etude Géologique et Petrographique de le Région d’Edremit-Havran (Turquie).<br />
MTA Yayını, Ankara.<br />
Bingöl, E., Akyürek, B. ve Korkmazer, B., 1973. Biga Yarımadası’nın Jeolojisi ve Karakaya<br />
Formasyonu’nun Bazı Özellikleri. Cumhuriyetin 50. Yılı Yerbilimleri Kongresi, Tebliğler Kitabı,<br />
MTA, Ankara, 70-75.<br />
Gümüş, A., 1964. Contribution a L’étude Géologique du Sectur Septentrional de Kalabak Köy-<br />
Eymir Köy (région d’Edremit) Turquie. MTA Yayını, 117, Ankara.<br />
Krushensky, R.D., Akçay, Y. And Karaeğe, E., 1980. Geology of the Karalar-Yeşiller Area,<br />
Northwest Anatolia,Turkey.Geological Survey Bull., California.<br />
Okay,A.I., Siyako,M. ve Bürkan, K.A., 1990. Biga Yarımadası’nın jeolojisi ve tektonik<br />
evrimi.TPJD Bült., 2, 1, 83-121.<br />
Okay,A.I., Siyako,M. ve Bürkan, K.A., 1991. Geology and Tectonic Evolution of the Biga<br />
Peninsula, Northwestern Turkey. İTÜ Bült., 44, 191-256.<br />
Okay, A.I., Satır, M., Maluski, H., Siyako, M., Metzger, R. and Akyüz, S., 1996. Paleo and Neo-<br />
Tethyan events in Northwest Turkey: Geological and Geochronological constrains. The tectonic<br />
evolution of Asia, p. 420-441. Eds. Yin, A., Harisson, T.M., Cambridge Univ. Pres, Cambridge.<br />
Özhan, N., Keleş, N., Atalay, E., Atuk, N., Kuran, H.,Dumlu, O., Tuzcu, G., Günay, G., Korkmaz,<br />
N., Bilginer, Ö., ve Çuhadar, G., 1977. Edremit ve Armutova (Gömeç) Ovaları, <strong>DSİ</strong> Hidrojeolojik<br />
Etüt Raporu, Ankara.<br />
Yaltırak,C., 2003. Edremit Körfezi ve Güneyinin Jeodinamik Evrimi, Doktora Tezi, İstanbul Teknik<br />
Üniversitesi Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü,İstanbul.<br />
203
KIRKGÖZE HAVZASI (YUKARI FIRAT, ERZURUM) YAĞIŞ - AKIŞ<br />
DİNAMİĞİNİN KARARLI İZOTOPLAR KULLANILARAK İNCELENMESİ<br />
Araş.Gör. Emrah PEKKAN 1 , Prof. Dr. Serdar BAYARI 2 , Yard. Doç. Dr. Aynur ŞENSOY 1 ,<br />
Yard. Doç. Dr. Arda ŞORMAN 1 , Prof. Dr. Alparslan ARIKAN 2<br />
1 Anadolu Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi İnşaat Müh. Böl. İki Eylül Kampüsü,<br />
26470 Eskişehir (epekkan@anadolu.edu.tr, asensoy@anadolu.edu.tr, asorman@anadolu.edu.tr )<br />
2 Hacettepe Üniversitesi, Jeoloji Müh. Böl. Hidrojeoloji Mühendisliği ABD, Beytepe 06532 Ankara<br />
(serdar@hacettepe.edu.tr, arikana@hacettepe.edu.tr)<br />
Özet<br />
Doğu Anadolu’nun yüksek kesimlerine uzanan Yukarı Fırat Havzası akış aşağısındaki barajların<br />
beslenimi açısından büyük öneme sahiptir. Yılın yaklaşık beş ayı boyunca karla kaplı olan bu<br />
bölgeden akış aşağıya sağlanan yüzeysuyu akışı büyük oranda kar erimesine bağlı olarak<br />
gerçekleşmektedir. Bu nedenle Yukarı Fırat Havzası’nda kar erime dinamiğinin anlaşılmasına<br />
yönelik araştırmalara son yıllarda büyük ağırlık verilmiştir. Alansal ve zamansal kar örtüsü yayılımı<br />
ile erime dinamiğinin birlikte değerlendirildiği hidrolojik modelleme çalışmalarında, kar erimesinin<br />
akarsu akımına yüzeysel akış, yüzeyaltı akış ve yeraltıakışı olarak katılan bileşenlerinin<br />
ayırtlanması büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, kar erimesi yoluyla akarsuyu besleyen farklı<br />
akım bileşenlerinin beslenime katkı oranlarındaki zamansal değişimin kararlı izotop ve su kimyası<br />
verileri aracılığı ile belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışma kapsamında ana akarsu ve kolları<br />
üzerinde seçilen kesitler ile farklı yükseltilerdeki yağmur ve kar şeklindeki yağıştan alınan<br />
periyodik örnekler üzerinde kimyasal ve izotopik analizler gerçekleştirilmiştir. Elde edilen ön<br />
kimyasal veriler akarsuya yeraltısuyu katkısının belirlenmesinde önemli ipuçları sunmaktadır.<br />
Ayrıca, gözlenen kararlı izotop verilerinin kütle dengesi eşitliğine uygulanması ile havzanın<br />
beslenme, depolama ve boşalım karakteristikleri hakkında dikkate değer bilgiler edinileceği<br />
18<br />
anlaşılmaktadır. Farklı su örneklerine ait kararlı izotop içerikleri D 8*<br />
O 15<br />
eşitliği ile temsil<br />
edilen yerel meteorik su doğrusuna uyum göstermekte olup, buharlaşmanın izotopik bileşim<br />
üzerinde bir etkisi olmadığı saptanmıştır.<br />
Anahtar kelimeler: Kar erimesi, Kararlı <strong>İzotop</strong>lar, Yukarı Fırat Havzası.<br />
Abstract<br />
INVESTIGATION OF THE PRECIPITATION-DISCHARGE DYNAMICS OF<br />
KIRKGOZE BASIN (UPPER EUPRATES, ERZURUM-TURKEY) BY USING<br />
STABLE ISOTOPES<br />
Upper Euphrates Basin (EUB), located on the high elevation zone of Eastern Anatolia, possesses a<br />
remarkable contribution on the recharge of large dams located to the downstream. Surface runoff<br />
generated in the EUB occurs mostly due to snowmelt, as it is covered by snow for about five<br />
months in a year. Recently, considerable efforts are spent to better understand the spatio-temporal<br />
dynamics of snowmelt in the EUD by means of hydrologic models that account for the volumetric<br />
separation of the surface water, subsurface water and groundwater components in river flow. The<br />
aim of this study which is carried out in the Kirkgöze sub-basin of the EUB is to find out the<br />
volumetric spatio-temporal contribution rates of different components of the river flow, on the basis<br />
of chemical and stable isotopic data. For this purpose, temporal isotopic and chemical data<br />
representing precipitation at different altitudes and streamflow at various river sections have been<br />
used. Chemical data were found to be helpful in delineating the groundwater contribution rate in the<br />
stream flow. Application of mass balance equation on stable isotope composition of stream water<br />
205
provides valuable information on the recharge, storage and discharge characteristics of the basin.<br />
Stable isotopic content of different stream water samples are consistent with the local meteoric<br />
18<br />
water line which is represented by the equation D 8*<br />
O 15.<br />
None of the components forming<br />
the streamflow was found to have affected by evaporation.<br />
Keywords: Snowmelt, Stable Isotopes, Upper Euprates Basin.<br />
Giriş<br />
Yukarı Fırat Havzası’nda kar erime dinamiğinin anlaşılmasına yönelik araştırmalara son yıllarda<br />
büyük ağırlık verilmiştir. Alansal ve zamansal kar örtüsü yayılımı ile erime dinamiğinin birlikte<br />
değerlendirildiği hidrolojik modellerde kar erimesinin akarsu akımına yüzeysel akış, yüzeyaltı akış<br />
ve yeraltı akışı olarak katılan bileşenlerinin ayırtlanması büyük önem taşımaktadır. Yukarı Fırat<br />
Havzası’nın Kırkgöze alt havzasında gerçekleştirilmekte olan bu çalışmada, kar erimesi yoluyla<br />
akarsuyu besleyen farklı akım bileşenlerinin beslenime katkı ağırlıklarındaki zamansal değişimin<br />
kararlı izotop ve su kimyası verileri aracılığı ile belirlenmesi amaçlanmaktadır.<br />
Suyun kararlı izotopları akım hidrografının farklı bileşenlerinin ayırtlanmasında genellikle oldukça<br />
başarılı sonuçlar vermektedir. Konuyla ilgili öncül çalışmalarda Fritz ve diğ. (1976) kararlı<br />
izotopların bir havzadaki hidrograf bileşenlerinin ayırtlanmasında etkili bir yöntem olduğunu<br />
göstermiştir. Bu yöntem Kanada’nın birçok coğrafi bölgesinde başarılı biçimde uygulanmıştır.<br />
(Wels ve diğ., 1991a,b; Waddington ve diğ., 1993; Allan ve Roulet, 1994; Hinton ve diğ., 1994;<br />
Buttle ve diğ., 1995; Maclean ve diğ., 1995; Peters ve diğ., 1995). Son araştırmalar kar erimesinin<br />
izotopik ayrışma üzerindeki etkisine yoğunlaşmıştır (Feng ve diğ., 2002; Taylor ve diğ., 2002).<br />
Unnikrisha ve diğ, (2002) kar erimesine bağlı izotopik oran değişimi süreçlerini tanımlamıştır.<br />
Laudon ve diğ. (2002) hidrograf ayrımı için basit bir yöntem geliştirerek, erime döneminde<br />
meydana gelen hidrograf bileşenlerinin havza içerisindeki karın alansal ve zamansal olarak<br />
değişimiyle ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Konuyla ilgili olarak Türkiye’de yürütülen ilksel<br />
çalışmalardan birisi ise çalışma alanında <strong>DSİ</strong> (1996) tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma<br />
kapsamında Kırkgöze havzasında akarsu akımına katılan bileşenlerin ayırtlanması amacıyla<br />
yürütülen hidrokimyasal ve izotopik gözlem faaliyetlerine ilişkin ön bulgular sunulmaktadır.<br />
Çalışma Alanının Tanıtımı<br />
Yukarı Karasu Havzasının kuzeydoğusunda bulunan, yaklaşık 250 km 2 lik drenaj alanına sahip<br />
Kırkgöze Havzası, bu tebliğe konu araştırma için pilot havza olarak secilmiştir (Şekil 1). Bölge<br />
yılda yaklaşık 150 gün karla kaplı olup, yağışların önemli kısmı kar şeklinde düşmektedir.<br />
Araştırmanın yürütüldüğü alanda Güvercin ve Kandilli Dağlarından gelen Köşk, Büyükçay ve<br />
Yeşildere dereleri birleşerek Karasu adını almakta ve Yukarı Karasu Havzasının drenajını<br />
gerçekleştirmektedir. Çalışma alanında, Çıpak <strong>DSİ</strong>-21.01, Büyükçay <strong>DSİ</strong>-21.161, Köşk <strong>DSİ</strong>-21.152<br />
ve Yeşildere EİE-2168 olmak üzere dört adet akım gözlem istasyonu bulunmakta ve bu<br />
istasyonlarda düzenli olarak hidrometrik ölçümler yapılmaktadır (Şekil 1).<br />
206
Şekil 1. Kırkgöze havzasının yayılımı ve mevcut akım gözlem istasyonları<br />
Çıpak ve kolları Köşk, Büyükçay, Yeşildere’nin 1977’den 1993 yılına kadar akım değişimi ve<br />
pikleri yıllar bazında incelenmiştir. Yıllık akım hidrograflarından hiçbiri 16 yıllık ortalama akım<br />
hidrografından önemli miktarda bir değişim göstermemektedir. Ortalama yıllık akım<br />
hidrograflarından da görüldüğü gibi, akımın önemli bir kısmı kar erimesine bağlı olarak Nisan,<br />
Mayıs ve Haziran aylarında gerçekleşmektedir (Şekil 2).<br />
Q (m^3/s)<br />
10<br />
9<br />
8<br />
7<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
0<br />
Ortalama Akımlar (1977-1992)<br />
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12<br />
Aylar<br />
Şekil 2. Ortalama yıllık akım hidrografları<br />
Bölgesel Jeoloji ve Hidrojeoloji<br />
Çalışma alanının üst kotları birkaç farklı volkanizmanın ürünü olan bazaltlar ile kaplı olup,<br />
karmaşık bir yapı göstermektedir. Bu birimler yeraltısuyunu zayıf mevsimsel kaynaklar halinde<br />
boşaltmakta yada tüf ve aglomeradan oluşan komşu birimlere aktarmaktadırlar (Şekil 3). Bölgede<br />
bazaltların altında yaygın halde tüf ve aglomeralar görülmektedir. Aglomeralar, bazalt, andezit ve<br />
tüf türü, köşeli ve çeşitli boydaki çakıl ve blokların ince taneli volkaniklerle çimentolanması sonucu<br />
oluşmuşlardır. Çeşitli yönde faylı ve çatlaklı olan aglomeralar, çatlak zonlarında az miktarda<br />
yeraltısuyu taşımaktadır. Bölgede aglomeraların altında uyumsuzlukla gelen tüf ve aglomera katkılı<br />
207<br />
Çıpak<br />
Köşk<br />
Büyükçay<br />
Yeşildere
kiltaşı ve marn tabakası yer almaktadır. Üstündeki formasyonlara göre daha geçirimsiz bir yapı<br />
sunan kil ve marn tabakası sınırında küçük mevsimsel kaynaklar gözlenmektedir. Havzada Geç<br />
Miyosen boyunca gerçekleşen volkanizma, tektonik hareketlenmeler ve sedimantasyon olayları<br />
Kuvaterner döneminde de devam etmiştir. Bölgede Pliyosen yaşlı birimler gözlenmemektedir (Şekil<br />
3).<br />
Şekil 3. Bölgenin jeoloji haritası, A-A’ jeolojik kesiti ve öngörülen kavramsal yüzey-yeraltısuyu<br />
akım modeli<br />
Ölçüm Noktaları<br />
Karasu Nehri üzerinde <strong>DSİ</strong>-21.10 Çıpak, <strong>DSİ</strong>-21.161 Karagöbek, <strong>DSİ</strong>-Köşk 21.152 ve EİE-<br />
Yeşildere 2168 akım gözlem istasyonlarında düzenli olarak hidrometrik ölçümler yapılmaktadır.<br />
<strong>İzotop</strong>ik kütle dengesi açısından δ 2 O ve 2 H değerlerinin akım miktarıyla birlikte değerlendirilmesi<br />
208
gerektiğinden, nehir boyunca örnekleme yapılacak noktalar akım gözlem istasyonları temel alınarak<br />
seçilmiştir. Akım gözlem istasyonları Karasu Nehrine karışan herbir nehir kolunun üzerinde<br />
bulunmakta olup, alınan her bir örnek Karasu Nehrine karışan her bir kolun izotopik içeriğini temsil<br />
etmektedir. Bu araştırma kapsamında özellikle akım gözlem istasyonlarının bulunduğu 7 noktada<br />
kararlı izotop ve kimyasal örnekleme yapılmasına ve bu örneklemenin 15 günlük periyotlarda<br />
tekrarlanmasına özen gösterilmiştir. Ayrıca <strong>DSİ</strong>-21.01 istasyonunda akarsuyun özgül elektriksel<br />
iletkenliğini (Eİ) ve sıcaklığını sürekli izleyecek sonda sistemi kurulmuştur. Periyodik örnekleme<br />
yapılan noktalar Şekil 4’de gösterilmiş olup, bunların dışında nehir kollarının çeşitli noktaları ile<br />
bölgede bulunan sığ kaynaklardan da saha çalışmaları sırasında örnekler alınmıştır. Araştırmanın<br />
mevcut aşamasına değin çeşitli örnekleme noktalarına ait 70 adet örneğin kimyasal ve izotopik<br />
bileşimleri belirlenmiştir.<br />
Şekil 4. Periyodik örnekleme noktaları ve ilgili akım gözlem istasyonları<br />
Alansal ve zamansal ölçümler<br />
Akarsu akımında kar, yağmur ve yeraltısuyu katkılarının belirlenebilmesi için söz konusu<br />
bileşenlere ait temsil edici izotop içeriklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, havzanın<br />
farklı bölümlerindeki yeraltısuyunun kararlı izotop değerlerinin belirlenmesi amacıyla bölgedeki sığ<br />
kaynaklardan örnekler alınmaktadır. Diğer yandan, yöresel yağışın kararlı izotop içeriğinin<br />
belirlenmesi için DMİ Erzurum ve Tortum meteoroloji istasyonlarında toplanan günlük yağışlar her<br />
ay biriktirilmektedir. Kar şeklindeki yağışın izotopik içeriğinin belirlenmesi amacıyla çeşitli<br />
bölgelerden saha çalışmaları kapsamında kompozit kar örnekleri toplanmaktadır. Toplanan<br />
örneklerin kimyasal analizleri, Hacettepe Üniversitesi Su kimyası Laboratuvarında, kararlı izotop<br />
analizleri ise Utah Üniversitesi, kararlı izotop analiz laboratuvarında yapılmaktadır. Bugüne kadar<br />
70 adet örnekte söz konusu analizler tamalanmış olup, örnek toplama va analiz işlemerine halen de<br />
devam edilmektedir.<br />
Kimyasal Verilerin Ön Değerlendirmesi<br />
Akarsu kesitlerinde kimyasal bileşimin zamanla değimine tipik bir örnek Şekil 5’de gösterilmiştir.<br />
Grafikte sunulan değerler akarsu örneklerinin Ca-HCO3 karakterinde olduğunu göstermektedir. Yaz<br />
aylarına doğru söz konusu kimyasal karakter korunmakla birlikte, iyonik kompozisyonda, artan<br />
yeraltısuyu katkısına bağlı bir zenginleşme görülmektedir.<br />
209
Şekil 5. Kimyasal örneklerinin Schoeller diagramında gösterimi<br />
Benzer bir durum akarsu klorür derişimlerinde de izlenmekte olup, havzanın akış yukarısından (1<br />
nolu istasyon) akış aşağısına doğru (havza çıkışı 7 nolu istasyon) artan yeraltısuyu katkısına bağlı<br />
olarak klorür derişimlerinde sistemli bir artış izlenmektedir (Şekil 6). <strong>Genel</strong> olarak klorür derişimi<br />
kar erimesi döneminde, düşük klorür içerikli yüzeysel akış katkısının yeraltısuyu katkısına göre<br />
daha baskın olması nedeniyle en düşük düzeydedir. Kar erime dönemi sonrasında –Haziran ayından<br />
itibaren- artan yeraltısuyu katkısına bağlı olarak klorür derişimi yer ve zaman içinde düzenli bir<br />
artış göstermektedir. Havza çıkış istasyonunda gözlenen debinin zamansal değişimi ile farklı<br />
istasyonlarda gözlenen klorür derişiminin zamansal değişimi arasında belirgin bir parallellik<br />
izlenmektedir. Yağışlı dönem sonrasında akarsu debizindeki azalmaya paralel olarak gözlenen<br />
klorür derişimlerindeki artış akarsuya klorürce zengin yeraltısuyu katkısından kaynaklanmaktadır.<br />
Yaz aylarında (örğ. Ağustos) akaru debisinde artışa neden olan yağışlar klorürce fakir yüzeysel<br />
akışın akarsu akımı içindeki ağırlığını arttırmakta, buna bağlı olarak da akarsu klorür derişimlerinde<br />
bir azalma gözlenmektedir. Tüm bu gözlemler klorürün akarsu akımına katkıda bulunan bileşenlerin<br />
ayırtlanmasında etkin biçimde kullanılabileceğine işaret etmektedir.<br />
Şekil 6. Periyodik örnekleme noktalarında Cl’ün zamansal değişimi<br />
210
Kararlı <strong>İzotop</strong> Verilerinin Ön Değerlendirmesi:<br />
İnceleme alanından bu araştırma kapsamında günümüze değin toplanan örneklerin duraylı izotop<br />
(δ 18 O ve /δ 2 H) içerikleri Erzurum-Şenyurt meteorloji istasyonu için daha önce belirlenen (Sayın ve<br />
Eyüpoğlu,2005) yerel meteorik su doğrusu (YMSD) ile uyumlu bir dağılım sergilemektedir (Şekil<br />
7). İncelenen örneklerin YMSD’ndan önemli bir sapma göstermemesi buharlaşma sürecinin<br />
izotopik bileşim üzerinde belirgin biretkisi olmadığına işaret etmektedir. Örneklerin δ 18<br />
doğrusu üzerindeki dağılımından, kar tipindeki yağışların oldukça negatif izotop içeriğine sahip<br />
olduğu, akarsu ve yeraltısuyu tipi örneklerin δ 18 O ve /δ 2 H değerlerinin -12 (‰, V-SMOW) ile -80<br />
(‰, V-SMOW) dolayında olduğu izlenmektedir. <strong>Genel</strong>likle ılık aylarda gerçekleşen yağmur tipi<br />
yağışlar ise daha pozitif duraylı izotop içeriğine sahiptir (Şekil 8). Günümüze değin elde edilen<br />
duraylı izotop verileri akarsu ve yeratısuyu örneklerinin kar ve yağmur tipi yağışlar arasında bir<br />
duraylı izotop bileşimine sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum, kaba bir yaklaşım ile akarsu ve<br />
yeraltısuyu üzerinde kar erimesine bağlı katkının yağmur şeklindeki beslenim katkısından daha<br />
etkili olduğunu göstermektedir. Kar erimesine bağlı beslenim katkısı yeraltısuyu örneklerinde<br />
akarsu örneklerine göre daha baskındır. Bu durumun, kar erimesi kaynaklı beslenimin yeraltısuyu<br />
üzerinde daha etkili olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Benzer biçimde, kar erimesine<br />
göre daha hızlı akışa geçen yağmur şeklindeki yağış, akarsuyun duraylı izotop derişimi üzerinde<br />
daha belirleyici olmaktadır.<br />
Şekil 7. Tüm örneklerin duraylı izotop içeriğinin YMSD ve GMSD üzerindeki dağılımı<br />
211<br />
δ 2 H
Şekil 8. Suların kökenlerine göre dağılımı<br />
Günümüze değin toplanan farklı tipteki (örğ. kar, yeraltısuyu, yağmur, akarsu) örneklerin ortalama<br />
duraylı izotop içeriklerinin gösterildiği Şekil 9’dan gerek yeraltısuyu ve gerekse akarsu izotopik<br />
bileşimi üzerinde kar tipindeki yağışın, yağmur tipindeki yağışa göre daha belirgin bir etkiye sahip<br />
olduğu anlaşılmaktadır. Bu yıllık yağışın önemli bir bölümünün kar tipindeki yağışca oluşturulduğu<br />
inceleme alanı için beklenen bir durumdur.<br />
Şekil 9. Farklı uç bileşenlerin karakteristik duraylı izotop içerikleri<br />
212
Sonuçlar<br />
Bu araştırma kapsamında içinde bulunulan aşamaya değin elde edilen veriler, gerek kimyasal ve<br />
gerekse izotopik verilerin akarsu akımına katkıda bulunan kar, yeraltısuyu ve yağmur şeklindeki<br />
bileşenlerin ayırt edilmesi amacıyla kullanılabileceğini göstermektedir. Halen toplanmakta olan<br />
örneklerden elde edilecek veriler ile genişletilecek olan çalışma ileride kimyasal ve izotopik kütle<br />
dengesini içerecek değerlendirme yaklaşımlarını kapsayacaktır.<br />
Teşekkür<br />
Yazarlar bu araştırma kapsamındaki özverili katkılarından dolayı DMİ Erzurum Bölge Müdürlüğü,<br />
<strong>DSİ</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü ve <strong>DSİ</strong> Erzurum VIII. Bölge Müdürlüğü personeline içtenlikle teşekkür<br />
ederler.<br />
Kaynaklar<br />
Allan C, Roulet NT. 1994. Runoff generation in zero order Precambrian Shield catchments: the<br />
storm flow response of a heterogeneous landscape. Hydrological Processes 8: 369–388.<br />
Buttle JM, Vonk AM, Taylor CH. 1995. Applicability of isotopic hydrograph separation in a<br />
suburban basin during snowmelt. Hydrological Processes 9: 197–211.<br />
<strong>DSİ</strong>, 1996, İstatistik Metodlarla Kar Su Eşdeğerinin Belirlenmesinde ve <strong>İzotop</strong>lar Kullanılarak<br />
Mevsimsel Akım Tahmininde Yeni Yöntemler, İZ-892<br />
Feng Z, Taylor S, Renshaw CE. 2002. Isotopic evolution of snowmelt 1. A physically based onedimensional<br />
model. Water Resources Research DOI: 10.1029/2001WR000814.<br />
Fritz P, Cherry JA, Weyer KU, Sklash MG. 1976. Storm runoff analyses using environmental<br />
isotopes and major ions. In Interpretation of Environmental Isotope and Hydrochemical Data in<br />
Groundwater Hydrology. International Atomic Energy Agency: Vienna; 111–130.<br />
Hinton MJ, Schiff SL, English MC. 1994. Examining the contributions of glacial till water to storm<br />
runoff using two- and three-component hydrograph separations. Water Resources Research 30:<br />
983–993.<br />
Laudon H, Hemon HF, Krouse HR, Bishop KH. 2002. Oxygen 18 fractionation during snowmelt:<br />
implications for spring flood hydrograph separation. Water Resources Research 38: 1258. DOI:<br />
10Ğ1029/2002WR001510.<br />
Maclean RA, English MC, Schiff SL. 1995. Hydrological and hydrochemical response of a small<br />
Canadian Shield catchment to late winter rain-on-snow events. Hydrological Processes 9: 845–863<br />
Peters DL, Buttle JM, Taylor CH, LaZerte BD. 1995. Runoff production in a forested, shallow soil,<br />
Canadian Shield basin. Water Resources Research 31: 1291–1304.<br />
Sayın, M., Eyüpoğlu, S.,Ö., Türkiyedeki yağışların kararlı izotop içeriklerini kullanarak yerel<br />
meteorik doğruların belirlenmesi, 2. Ulusal <strong>Hidrolojide</strong> <strong>İzotop</strong> <strong>Teknikleri</strong> <strong>Sempozyumu</strong>, Eylül<br />
2005.<br />
Taylor S, Feng Z, Renshaw CE. 2002. Isotopic evolution of snowmelt 2. Verification and<br />
parameterization of a one-dimensional model using laboratory experiments. Water Resources<br />
Research DOI 10.1029/2001WR000815.<br />
Unnikrisha PV, McDonnell JJ, Kendall C. 2002. Isotopic variations in a Sierra Nevada snowpack<br />
and their relation to melt-water. Journal of Hydrology 260: 38–57.<br />
Waddington JM, Roulet NT, Hill AR. 1993. Runoff mechanisms in a forested groundwater<br />
discharge wetland. Journal of Hydrology 147: 37–60.<br />
Wels C, Cornett RJ, LaZerte BD. 1991a. Hydrograph separation: a comparison of geochemical and<br />
isotopic tracers. Journal of Hydrology 122: 253–274.<br />
Wels C, Cornett RJ, LaZerte BD. 1991b. Streamflow generation in a headwater basin on the<br />
Precambrian Shield. Hydrological Processes 5: 185–199.<br />
213
SALİHLİ (MANİSA) JEOTERMAL ALANLARININ HİDROJEOKİMYASAL<br />
Özet<br />
ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ<br />
Tuğbanur ÖZEN, Gültekin TARCAN<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği, Tınaztepe Yerleşkesi Buca-İzmir<br />
tugbanur.ozen@ogr.deu.edu.tr<br />
gultekin.tarcan@deu.edu.tr<br />
Salihli jeotermal alanları Manisa İl merkezine yaklaşık 72 km uzaklıkta, Gediz Grabeni’nin<br />
güneyinde yer almaktadır. Çalışma alanı, Kurşunlu Kaplıcası, Sart Çamur, Üfürük ve Caferbey<br />
jeotermal alanları olmak üzere dört grupta incelenebilir. Bu çalışmada söz konusu sahalardaki<br />
termal kaynaklara ait kimyasal ve izotopik veriler karşılaştırılarak, sıcak suların hidrojeokimyasal<br />
özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma alanının temelini Prekambriyen yaşlı Menderes<br />
Masifi metamorfikleri oluşturur. Menderes Masifi metamorfiklerine ait karbonatlı kayaçlar karstik<br />
ve çok çatlaklı olmalarından dolayı geçirimliliği yüksek olup, sıcak ve soğuk su kaynakları için<br />
akifer oluştururlar. Bunları örten Neojen tortul birimler bölgede farklı fasiyeslerden oluşmakta ve<br />
Acıdere, Göbekli ve Asartepe formasyonları olarak adlandırılmaktadır. Geçirimsiz veya az geçirimli<br />
olmaları nedeniyle jeotermal sistemlerin örtü kayacını oluşturmaktadırlar. Bölgede geniş bir yayılım<br />
sunan Kuvaterner alüvyon soğuk sular için akifer özelliğinde olması açısından önemlidir. Sıcak<br />
akışkanın taşınımı yeraltındaki fay ve kırık hatları ile sağlanmaktadır.<br />
İnceleme alanındaki sıcak suların kaynak çıkış sıcaklıkları 30–55°C arasındadır. Bununla birlikte<br />
kuyulardan elde edilen akifer sıcaklıkları 51°C ile 155°C arasında, debileri ise 2 ile 80 L/s arasında<br />
değişmektedir. Salihli jeotermal alanındaki sıcak sular δ 18 O ve döteryum(δ 2 H) içeriklerine göre<br />
meteorik kökenli sulardır. <strong>Genel</strong> olarak yağış sularının kırık ve çatlaklardan yeraltına süzülerek<br />
derinlerde ısınması ve tektonik hatları izleyerek sıcak su olarak yüzeye çıkması şeklinde<br />
açıklanabilen devirli sistem özelliğindedirler. Kurşunlu Kaplıcası sıcak suları genel olarak düşük<br />
trityum (H 3 ) yüksek Cl ve EC değerlerine sahiptir. Bundan dolayı sıcak sular derin dolaşımlı ve<br />
yeraltında kalış sürelerinin uzun olabileceğini göstermektedir. Sart-Çamur Kaplıcası sıcak suları ise<br />
yüksek trityum ve düşük Cl içeriğine sahip olup karışık su tipini yansıtmaktadır. Elde edilen yeni<br />
izotopik veriler, alanda var olan önceki verilerle uyuşmaktadır.<br />
İnceleme alanı içerisindeki suların Uluslararası Hidrojeologlar Birliği’ne (AIH) göre<br />
sınıflanmasında; Kurşunlu, Caferbey, Sart Çamur ve Üfürük sıcak suları sırasıyla Na-HCO3, Ca-<br />
Mg-HCO3, Ca-Na-HCO3 ve Ca-Mg-SO4 su tipini göstermektedirler. Bölgedeki soğuk sular ise sıcak<br />
sulardan farklı fasiyes özelliklerine sahip olup, Na +2 , Ca +2 , HCO3ˉ ve SO4 –2 iyonlarının egemen<br />
olduğu sulardır. Sıcak suların çeşitli kimyasal jeotermometrelere göre hesaplanan akifer sıcaklıkları<br />
50°C ile 270ºC arasında değişmektedir.<br />
Anahtar Kelimeler: Salihli, hidrojeokimya, hidrojeoloji, izotop jeokimyası.<br />
215
Abstract<br />
HYDROGEOCHEMISTRY STUDIES OF THE SALİHLİ (MANİSA)<br />
GEOTHERMAL FIELDS<br />
The study area is approximately 72 km far from the Manisa City center and is located in southern<br />
rim of the Gediz Graben. Salihli geothermal fields can be geographically divided into four groups;<br />
(1) Kursunlu spa, (2) Caferbey, (3) Ufuruk and (4) Sart Camur spa geothermal fields. The aim of<br />
this study is examined hydrochemical properties of aforementioned geothermal fields by using old<br />
and new chemical and isotopic data. The basement in the geothermal fields consists of Precambrian<br />
to Paleocene Menderes Massif rocks are highly fractured and karstified and act as an aquifer for<br />
both cold ground waters and thermal waters. These units are overlain by Neogene terrestrial<br />
sediments which called as Acidere, Gobekli and Asartepe formations have very low permeability as<br />
a whole and may locally act as cap rocks for the geothermal systems. Quaternary alluvium that<br />
extends wide in the region is the most important unit for cold ground water aquifer. Circulation of<br />
thermal fluid in subsurface is along fault and fracture zones.<br />
In the study area, the thermal waters have outlet temperatures between 30-55°C in springs and from<br />
51 o C to 155°C in wells. However, their discharges are between 2-80 L/s from springs or wells.<br />
Results of environmental isotope and chemical analysis show that thermal waters are of meteoric<br />
origin. Thermal waters are qualified as cyclic system can be explained that the meteoric waters<br />
penetrate through the faults and fractures, are heated in reservoir rocks, and move up to the surface<br />
along the tectonic lines. Kurşunlu Spa thermal waters have high Cl and EC values and have hardly<br />
any tritium. So, they have long circulation velocity in depth and their minimum ages of penetration<br />
to the ground are at least 50 years. However, Sart Camur show mixed water type because of having<br />
high tritium and low Cl contents.<br />
According to International Association of Hydrogeologists (AIH), chemical classifications, waters<br />
in the study area reflect the water types of Na-HCO3, Ca-Mg-HCO3, Ca-Na-HCO3 and Ca-Mg-SO4<br />
in Kurşunlu, Caferbey, Sart Camur and Üfürük, respectively. Cold waters are mainly dominated by<br />
the HCO3ˉ and SO4 –2 ions, with Na +2 , Ca +2 and cations. According to several geothermometers<br />
calculated reservoir temperatures are changed between 50 o C to 270ºC. New isotopic results agree<br />
with previous isotopic data.<br />
Key words: Salihli, hydrogeochemistry, hydrogeology, isotope geochemistry.<br />
1. Giriş<br />
Çalışma alanı Gediz grabeni güneyinde Manisa İli Salihli İlçesi sınırları içerisinde İzmir L20-a1 ve<br />
a2 paftaları içinde 8900-9400 boylamları ile 54000-61000 enlemleri arasında yer almaktadır.<br />
Çalışma alanının kuzeyini Salihli ovası oluşturmaktadır. Ovadan güneye doğru gidildikçe<br />
topografya birden yükselmekte, derin vadiler ve sırtlar görülmektedir. Güneydeki dik topografyanın<br />
düzlüğe açıldığı alanlarda yaygın alüvyon yelpazeleri ve taşkın alanları gelişmiştir. Çalışma<br />
alanının iklimi, yaz mevsimi sıcak ve kurak kış mevsimi ılık ve yağışlı Akdeniz iklim özelliğinde<br />
olup yıllık ortalama yağış 500mm ve ortalama sıcaklık 17°C’dir. İnceleme alanındaki sıcak suların<br />
kaynak çıkış sıcaklıkları 30–55°C arasındadır. Bununla birlikte kuyulardan elde edilen akifer<br />
sıcaklıkları 51°C ile 155°C arasında, debileri ise 2 ile 80 L/s arasında değişmektedir. Sıcak sular<br />
konut ve sera ısıtmacılığı başta olmak üzere balneolojik amaçlar için kullanılmaktadır.<br />
Bölgedeki çalışmalar jeolojik, hidrojeolojik, hidrojeokimyasal, jeofizik ve sondaj çalışmaları olarak<br />
uzun yıllardan beri devam etmektedir. Jeotermal amaçlı jeolojik, hidrojeolojik, hidrojeokimyasal ve<br />
sondaj çalışmaları ise Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) tarafından 1965 yılında başlamıştır<br />
(Ürgün, 1966; Özçiçek 1969; Gülay 1970; Karamanderesi 1972; Yılmazer 1988). Bu çalışmalar<br />
216
günümüze kadar MTA ve diğer araştırıcılar tarafından sürdürülmüştür (Filiz ve diğ., 1993; Yılmazer ve<br />
Karamanderesi 1994; Tarcan 1995; Tarcan ve diğ., 2000).<br />
Bu çalışmada önceki çalışmalar dikkate alınarak elde edilen yeni veriler ışığında bölgedeki sıcak ve<br />
soğuk suların hidrojeolojik ve hidrojeokimyasal açıdan özellikleri yeni jeokimyasal ve izotopik<br />
verilerle değerlendirilmiş ve önceki çalışmalar ile karşılaştırılmıştır.<br />
2. Materyal ve Metod<br />
Çalışma alanı içerisindeki yüzey suları, yeraltı suları ve sıcak sular, kurak ve yağışlı mevsimde<br />
örneklenmiştir. Suların pH, iletkenlik (EC) ve sıcaklık ölçümleri arazide yapılmıştır. Ayrıca sıcak<br />
suların toplam alkalinite değerleri konsantrasyon değişimi olacağı için arazide yerinde titrasyon<br />
metodu kullanılarak ölçülmüştür. Kimyasal analiz ve izotop analizi (O 18 , H 2 ve H 3 ) için sular<br />
50ml’lik polietilen şişelere 0.2µ geçirgenlikteki filitre kağıdından süzülerek örneklenmiştir. Örnek<br />
şişelerine (50 ml), suların pH’ını 2’ye indirgemek için 0.2ml derişik HNO3 asit ilave edilmiştir.<br />
Toplanan su örneklerinin ACME Analitik Laboratuarında (Kanada) ayrıntılı kimyasal analizleri<br />
yaptırılmıştır. Suların O 18 ve H 2 analizleri TÜBİTAK-MAM, Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsünde,<br />
H 3 analizleri ise Hacettepe Üniversitesi Hidrojeloji Mühendisliği Bölümü, Kütle Analiz<br />
Laboratuarında yapılmıştır. Kimyasal analiz sonuçları Watch 2.1 (Arnorsson vd., 1982 ve<br />
Bjarnason, 1994) ve AquaChem 5.1 (Calmbach, 1997) kimyasal türleştirme programlarında<br />
değerlendirilmiştir.<br />
3. Jeoloji ve Hidrojeoloji<br />
Çalışma alanı Gediz grabeni’nin güney kısmında yer almaktadır. İnceleme alanında yüzeyleyen<br />
kayalar temel ve örtü kayalar olmak üzere iki gruba ayrılabilir. Temeli gnays, mikaşist, fillit,<br />
kuvars şist, mermerlerden yapılı Menderes metamorfikleri oluşturur. Menderes metamorfiklerinin<br />
yaşı Pre-Kambriyen olarak belirlenmiştir (Dora ve diğ., 1995). Örtü kayalar ise kalınlığı 2000m’yi<br />
bulan Neojen kırıntılı tortullardır. Neojen sedimanter birimler bölgede farklı fasiyeslerden<br />
oluşmakta ve Acıdere, Göbekli ve Asartepe formasyonları olarak adlandırılmaktadır. Acıdere<br />
formasyonu genellikle örtülü akarsu ortamında oluşmuş kırıntılı tortullar (çakıltaşı, çakıllı kum ve<br />
kiltaşı-çamurtaşı) şeklindedir. Göbekli formasyonu çakıltaşı, kumtaşı ve kireçtaşından oluşur.<br />
Asartepe formasyonu kumtaşı ardalanmalı çakıltaşlarından oluşmaktadır. Bu birimler Menderes<br />
metamorfiklerini düşük açılı bir normal fay ile örter. Bu normal fay “ayrılma fayı” olarak<br />
tanımlanmıştır. Pekleşmemiş kırıntılı tortullardan oluşmuş Kuvaterner alüvyon bölgedeki en geç<br />
birimdir (Şekil 1).<br />
İnceleme alanın içerisindeki Menderes Masifi’ne ait karbonatlı kayaçlar (mermer ve dolomitik<br />
mermer) karstik ve çok çatlaklı olmalarından dolayı geçirimliliği yüksek olup, sıcak ve soğuk su<br />
kaynakları için akifer oluştururlar. Bazı yerlerde Menderes metamorfiklerinin gnays ve kuvarsmikaşistleri<br />
de ayrışmış özelliklerinden dolayı yer yer jeotermal sistemlerin akiferidir. Örtülü akarsu<br />
ortamında oluşmuş kötü çimentolanmış kil düzeyleri içeren Neojen tortul kayaçlar ise hidrojeolojik<br />
açıdan geçirimsiz veya az geçirimli olmaları nedeniyle jeotermal sistemlerin örtü kayacını<br />
oluşturmaktadırlar. Bölgede geniş bir yayılım sunan alüvyon soğuk sular için akifer özelliğinde<br />
olması açısından önemlidir. Sıcak akışkanın taşınımı yeraltındaki fay ve kırık hatları ile<br />
sağlanmaktadır (Tarcan ve diğ., 2000).<br />
217
Şekil 1. İnceleme alanının jeoloji haritası ( Emre 1996’dan değiştirilerek).<br />
Salihli jeotermal alanları Kurşunlu Kaplıcası, Sart Çamur, Üfürük ve Caferbey jeotermal alanları<br />
olmak üzere dört grupta incelenebilir. İnceleme alanındaki sıcak suların kaynak çıkış sıcaklıkları<br />
30–55°C arasındadır. Bununla birlikte kuyulardan elde edilen akifer sıcaklıkları 51°C ile 155°C<br />
arasında, debileri ise 2 ile 80 L/s arasında değişmektedir. Kurşunlu Jeotermal Alanı’ndaki sıcak<br />
suların kaynak çıkış sıcaklıkları 42°C ile 55°C arasında olup mevcut kuyularda 51°C ile 114°C<br />
arasında değişen akifer sıcaklıkları ve 40 ile 80 L/s arasında değişen debide akışkanlar<br />
bulunmaktadır. Termal kaynaklar geçmişten günümüze yöre halkı tarafından kaplıca amaçlı<br />
kullanılmaktadır. Kurşunlu sahası jeotermal sistemler açısından grabenin en önemli bölgesidir. 1967<br />
yılından beri Salihli Belediyesi’nce kaplıca amaçlı işletilmeye devam edilmektedir. Ayrıca Aralık<br />
2001 yılından bu yana Salihli İlçesi’nde konut ısıtılmaya yönelik uygulamalar gelişmeye devam<br />
etmektedir. Bölgede kuyu ve kaynaklardan elde edilen termal sular konut ısıtmacılığı başta olmak<br />
üzere sera ısıtmacılığı, banyo ve tedavi amaçlı kullanılmaktadır.<br />
4. Duraylı <strong>İzotop</strong> Jeokimyası<br />
İnceleme alanı içerisindeki suların O 18 , H 2 ve H 3 izotop analiz sonuçları Çizelge 1’de görülmektedir.<br />
Suların δ 18 O-δD diyagramı üzerindeki dünya meteorik su doğrusu ile Akdeniz meteorik su<br />
doğrusuna göre konumları, meteorik kökenli olduklarını göstermektedir (Şekil 2).<br />
218
Şekil 2. İnceleme alanındaki termal suların δ18O – δD diyagramındaki görünümü.<br />
MMWL (δD=8 δ18O + 15) Akdeniz meteorik su doğrusu (Gatt ve Carmi, 1970),<br />
GMWL (δD=8 δ18O + 10) ise Dünya meteorik su doğrusu (Craig, 1961).<br />
Kurşunlu Kaplıcası sıcak suları genel olarak düşük T ve yüksek Cl içeriği ile derin dolaşımlı<br />
sulardır. Sart-Çamur Kaplıcası sıcak suları ise yüksek T ve düşük Cl içeriğine sahip olup karışık su<br />
tipini yansıtmaktadır (Şekil. 3a)<br />
Suların EC-Trityum grafiğinde görüldüğü gibi Kurşunlu Kaplıcası sıcak sularının yüksek EC<br />
değerine karşılık düşük trityum içerikleri, bunların yeraltında kalış sürelerinin uzun olabileceğini<br />
göstermektedir. Sart-Çamur Kaplıcası sıcak suyunun ise karışık su tipini yansıttığı düşünülmektedir<br />
(Şekil. 3b).<br />
Cl<br />
100<br />
75<br />
50<br />
25<br />
0<br />
Kurşunlu<br />
Sart-Çamur<br />
Bahçecik<br />
Allahdiyen<br />
Üfürük<br />
-1 0 1 2 3 4 5<br />
T (TU)<br />
219<br />
(a)
5. Hidrojeokimya<br />
EC(µS/cm)<br />
4000<br />
3500<br />
3000<br />
2500<br />
2000<br />
1500<br />
1000<br />
500<br />
0<br />
0 1 2 3 4 5 6<br />
T(TU)<br />
Şekil 3. a) Sıcak suların T-Cl grafiği.<br />
b) Sıcak suların T-EC grafiği.<br />
220<br />
Kurşunlu<br />
Sart-Çamur<br />
Bahçecik<br />
Allahdiyen<br />
Üfürük<br />
Bu çalışmada inceleme alanındaki sulardan alınan 18 adet su örneğinin kimyasal analiz sonuçları<br />
Watch 2.1 (Arnorsson vd., 1982 ve Bjarnason, 1994) ve AquaChem 5.1 (Calmbach, 1997)<br />
türleştirme programlarında değerlendirilerek her bir su noktasının akifer kimyası, mineral<br />
doygunlukları, hazne kaya sıcaklıkları ayrı ayı değerlendirilmiştir.<br />
Bu çalışmada suları adlandırmak, birbiri ile karşılaştırmak, etkileşimlerini araştırmak ve kökeni ile<br />
ilgili yorum yapabilmek amacıyla suların tipinin belirlenmesine yönelik yöntemlerden biri olan<br />
Uluslararası Hidrojeologlar Birliği (IAH) sınıflaması kullanılmıştır. Buna göre suda çözünmüş<br />
başlıca anyon ve katyonlardan ayrı ayrı olmak üzere mek/l olarak % 20’ den fazla çözünmüş<br />
bulunan iyonlar su tipini belirlemektedir (IAH, 1979; Başkan ve Canik, 1984). Bu sınıflandırmaya<br />
göre inceleme alanındaki sıcak sular genel olarak Na-Ca-HCO3 tipindedir. Soğuk sular ise genel<br />
olarak Na, Ca, Mg ve HCO3 iyonlarının egemen olduğu suları yansıtmaktadırlar (Çizelge 1).<br />
Kurşunlu Kaplıcası, Caferbey ve MTA kuyusu sıcak suları Piper Üçgen Diyagramı’nda 8 No’lu<br />
(karbonat alkalileri %50’den fazla olan suların bulunduğu) alana düşmektedirler. Sart Çamur<br />
Kaplıcası sıcak suyu ise 5 No’lu (karbonat sertliği %50’den fazla olan sular) alanına düşmektedir.<br />
Üfürük mineral kaynağı Ca ve SO4’ce zengin olup Piper üçgen Diyagramı’nda 6 No’lu alana<br />
(Karbonat olmayan sertliği %50’den fazla olan sular) düştüğü görülmektedir. Seçilen soğuk su<br />
örnekleri ise pek fazla baskın iyon içermeyen karışık su tipindedirler.<br />
(b)
Şekil 4. İnceleme alanındaki suların Piper üçgen diyagramındaki dağılımı (Örnek numaraları<br />
Çizelge 1 ile aynıdır).<br />
5.1. Jeotermometre Uygulamaları<br />
Jeotermal sistemlerde akifer sıcaklığının tahmin edilmesi sıcak suların uygun şekilde<br />
kullanılabilirliği açısından önemlidir. Jeotermal sistemlerde akifer sıcaklıklarının doğrudan<br />
ölçülmesi masraf ve zaman gerektirdiğinden her zaman mümkün olmamaktadır. Buna bağlı olarak<br />
gerek ekonomikliği, gerekse de kullanımdaki kolaylığı nedeniyle akifer sıcaklığının saptanması için<br />
geliştirilmiş birçok yöntem bulunmaktadır. Jeotermal kaynakların araştırılmasında jeokimyanın en<br />
önemli uygulamalarından birisi kimyasal jeotermometreler ile akışkanın yeraltındaki sıcaklığının<br />
tahmin edilmesidir. Kimyasal jeotermometreler sıcaklığa bağlı su-kayaç dengesine dayalıdır ve su<br />
kayaç ilişkisindeki son denge sıcaklığını verir. Her bir jeotermometre için denge sıcaklığı farklıdır.<br />
Bu jeotermometreler çözünürlüğe ve iyon değişimine dayalı olarak geliştirilmişlerdir (Şahinci,<br />
1991).<br />
221
İnceleme alanındaki suların kimyasal analiz sonuçları (Örnek numaraları Şekil 1 ile aynıdır.<br />
Çizelge 1.<br />
Örnek Örnekleme Tarih Su Tipi T EC pH Li K Na Ca Mg B Cl SO4 HCO3 SiO2<br />
No Yeri °C uS/cm mg/l mg/l mg/l mg/l mg/l mg/l mg/l mg/l mg/l mg/l<br />
1 Bahcecik 15.03.2007 Ca-HCO3-SO4 13.1 235 8.0 2.2 1.7 5.5 32.6 4.9 0.1 4.0 38.9 112.3 17.5<br />
2 Bahcecik 16.03.2007 Ca-HCO3-SO4 13.2 198 8.0 0.0 1.7 5.1 32.5 4.3 0.1 5.0 27.0 97.6 15.2<br />
3 Bahcecik 17.03.2007 Ca-Mg-SO4-HCO3 14 422 6.4 0.0 3.8 10.2 63.4 14.1 0.1 11.0 92.9 85.4 21.3<br />
4 Kirkoluk 16.11.2006 Ca-HCO3-SO4 10.9 190 6.7 0.0 0.7 3.6 31.5 4.9 0.1 5.0 24.0 101.3 11.3<br />
5 Allahdiyen 16.11.2006 Ca-HCO3-SO4 13.2 406 7.1 0.0 1.6 8.4 64.3 6.1 0.1 7.0 50.9 108.6 17.3<br />
6 Ufuruk 16.11.2006 Ca-Mg-SO4 8.2 3650 5.7 0.0 22.2 57.9 808.5 251.1 0.5 62.0 2387.8 219.7 33.3<br />
7 Kursunlu 16.11.2006 Na-HCO3 44.5 2630 7.9 5.1 84.4 660.2 46.8 13.9 60.4 125.0 68.9 1339.9 322.1<br />
8 Caferbey 15.03.2007 Ca-Mg-HCO3-SO4 19.7 928 7.0 0.0 4.6 36.0 119.2 45.0 0.5 30.0 164.8 411.9 28.4<br />
9 Caferbey 15.03.2007 Ca-Mg-HCO3 27.4 1220 6.7 0.1 5.4 53.0 132.5 62.5 0.5 0.1 86.9 602.8 32.1<br />
10 Caferbey 15.03.2007 Ca-Mg-HCO3 22.4 835 6.4 0.1 6.8 41.5 98.8 41.0 1.3 20.0 92.9 533.9 34.5<br />
11 Kursunlu 16.11.2006 Na-HCO3 46 2220 6.9 2.7 51.1 408.9 82.8 18.6 41.3 77.0 77.9 1305.7 217.4<br />
12 Kursunlu 16.11.2006 Na-HCO3 39 2230 7.3 2.4 49.7 407.3 83.2 16.5 43.8 77.0 80.9 1403.4 231.1<br />
13 Kursunlu 16.11.2006 Na-HCO3 27.9 1909 6.5 1.9 38.6 306.5 84.3 17.2 29.9 64.0 68.9 1451.0 205.8<br />
14 Kursunlu 16.11.2006 Ca-Na-HCO3 34 1705 6.4 0.9 18.7 167.1 182.2 35.1 15.7 38.0 182.8 1310.6 99.7<br />
15 Kursunlu 16.11.2006 Na-HCO3 38.6 2610 6.5 4.5 82.1 639.9 31.3 7.9 61.4 130.0 27.0 1684.0 396.1<br />
16 Kursunlu 16.11.2006 Na-HCO3 43.6 2730 7.7 4.5 91.5 658.6 62.4 10.6 62.3 129.0 68.9 1706.0 381.5<br />
17 Sart-camur 16.11.2006 Ca-Na-HCO3 40.7 1575 6.6 1.0 21.1 164.0 183.8 24.6 14.0 32.0 65.9 793.2 108.0<br />
18 *Caferbey, MTA 20.09.1990 Na-HCO3 90 2700 7.8 - 70.0 680.0 42.0 0.1 67.0 115.0 34.0 1983.0 213.9<br />
kuyu<br />
* Tarcan, 2005'den alınmıştır.<br />
222<br />
Çizelge 2. Inceleme alanındaki sıcak suların çeşitli jeotermometrelerle hesaplanan akifer sıcaklıkları (Örnek numaraları Çizelge 1 ile aynıdır).<br />
Örnek Ölçülmüş Akifer SiO2 SiO2 SiO2 SiO2 SiO2 SiO2 SiO2 SiO2 SiO2 SiO2 Na/K Na/K Na/K Na/K Na/K Na/K Na-Ca K-Ca Na/K* Na/K Na/K K-Mg<br />
No sıcaklık sýcaklýðý (Q.) (Q.) (chal.) (Q.) (Q.) (chal.) (chal.) (chal.) (Q.) (Q.)<br />
°C °C a1 a2 b b c d1 d2 d3 d4 d5 e f g d h i g g d j k i<br />
7 44.5 94 215 196 216 164 193 190 178 195 213 196 216 249 225 221 225 253 728 424 227 215 262 119<br />
9 27.4 - 82 86 83 62 70 54 59 48 70 84 190 228 197 197 205 234 181 188 201 186 239 36<br />
11 46 98 235 212 237 179 211 211 195 218 236 212 529 465 569 503 428 436 244 347 530 581 503 100<br />
12 39 90 235 212 237 179 211 211 195 218 236 212 210 244 219 216 221 249 494 345 222 208 258 101<br />
13 27.9 83 182 170 183 139 163 155 149 156 177 169 214 247 223 220 224 251 431 323 225 213 261 94<br />
14 34 - 137 133 137 106 122 109 109 106 128 132 200 236 208 207 213 241 279 246 212 197 249 67<br />
15 38.6 114 232 210 234 177 209 208 193 215 232 210 461 424 492 444 389 402 410 443 465 497 456 127<br />
16 43.6 112 229 207 231 174 206 204 190 211 229 207 226 257 236 231 233 260 673 417 237 226 271 126<br />
17 40.7 52 142 136 142 109 126 113 113 111 133 135 217 249 225 222 226 253 276 253 228 215 263 74<br />
18 90 155 142 136 142 109 126 113 113 111 133 135 191 229 198 198 206 235 762 409 203 187 240 203<br />
a1) SiO2 kuvars buhar kaybı yok ve a2) SiO2 kuvars maksimum buhar kaybı, Fournier 1977; b) Fournier ve Potter, 1982; c) Arnorsson ve diğ., 1989; d) Arnorsson ve diğ., 1983, d1) SiO2<br />
o o<br />
(amorf silis), d2) SiO2 (kalsedon, 100 C adiyabatik buhar kaybı), d3) SiO2 (kalsedon, buhar kaybı), d4) SiO2 (kalsedon, buhar kaybı) ve d5) SiO2 (kuvars, 100 C adiyabatik buhar kaybı),<br />
e) Truesdell, 1976; f) Fournier 1979; g) Tonani, 1980; h) Nieva ve Nieva, 1987; i) Giggenbach ve diğ..,1988; j) Fournier & Truesdell, 1973; k) Fournier & Potter 79; l) Giggenbach ve diğ.,<br />
1983.
İnceleme alanındaki jeotermal alanlardaki sıcak ve mineralli suların jeotermometre uygulama<br />
sonuçları Çizelge 2’de belirtilmiştir. Sıcak suların çeşitli kimyasal jeotermometrelere göre<br />
hesaplanan akifer sıcaklıkları 50°C ile 400ºC arasında değişmektedir.<br />
Sıcak suların akifer (hazne kaya) sıcaklıklarının saptanması ve suların ilişkide olduğu kayaçlarla<br />
olan denge durumlarının belirlenmesi için kullanılan bir diğer yöntem ise Giggenbach (1988),<br />
tarafından geliştirilmiş olan Na-K-Mg birleştirilmiş jeotermometresidir. Bu üçgen diyagram ile hem<br />
sıcak suların hazne sıcaklığı hızlı olarak yorumlanabilmekte, hem de daha önce belirtilen katyon<br />
jeotermometre uygulamalarının geçerliliği sınanmaktadır. Fournier (1990,) bu diyagram üzerinde<br />
bazı yenilemeler yaparak, en güvenilir sonuçların bu üçgen diyagramdan oluşan jeotermometre<br />
uygulaması ile alınabileceğini öne sürmektedir. Diyagram kısaca, su kayaç ilişkisinin dengede<br />
olduğu, su kayaç ilişkisinin dengede olmadığı (ham sular), su kayaç ilişkisinin kısmen dengede<br />
olduğu sular olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Diyagramda kısmen olgunlaşmış sularla,<br />
olgunlaşmamış suları birbirinden ayıran eğri olgunlaşma indeksinin (MI=maturity index), MI=2,0<br />
olduğu eş kimyasal özellikteki noktaların bileşimiyle oluşmuştur. İnceleme alanındaki sıcak suların<br />
Na-K-Mg üçgen diyagramındaki konumları bu jeotermal alanlar içerisindeki sıcak suların<br />
çoğunlukla ham sular sınıfında yer aldığını göstermektedir (Şekil 5). Sıcak sular genel olarak 260<br />
ºC sıcaklık eğrisi üzerinde sıralanmıştır. Giggenbach (1988), ham sular bölümüne düşen suların<br />
katyon jeotermometre sonuçlarına şüpheyle bakılması gerektiğini belirtmektedir.<br />
Şekil 5. İnceleme alanındaki sıcak suların Na-K-Mg üçgen diyagramındaki yeri .<br />
Tüm jeotermometre sonuçları alanda açılan kuyulardan elde edilen akifer sıcaklıkları (Kurşunlu<br />
Kaplıcası 50-114°C; Caferbey 155 °C ) ile karşılaştırıldığında, bazı silis jeotermometrelerinin daha<br />
güvenilir sonuçlar verdiğini göstermektedir.<br />
223
5.2. Suların Mineral Doygunluk Özellikleri<br />
Sıcak suların analiz sonuçları Watch 2.1 (Arnorsson vd., 1982 ve Bjarnason, 1994) programına<br />
aktarılmış ve sıcak suların sekiz farklı sıcaklıkta mineral doygunlukları hesaplanmıştır. Bu<br />
verilerden mineral doygunluk–sıcaklık grafikleri elde edilmiştir.<br />
Kurşunlu sıcak sularında genel olarak anhidrit ve vollastonit minerallerini çözündürücü özelliktedir.<br />
Kalsit mineralince ise aşırı doygundur. Diğer mineraller düşük sıcaklıklarda su ile doygun özellik<br />
göstermektedir. Sart-Çamur sıcak suları genel olarak vollastonit ve silis amorf minerallerini<br />
çözündürücü, kalsit mineralini çökeltici özelliktedir (Şekil 6). Caferbey sıcak suları da genellikle<br />
kalsit mineralince aşırı doygun, anhidrit, amorf silis, vollastonit ve götit minerallerini çözündürücü<br />
özelliktedirler (Şekil 11). SI=0 denge doğrusunda birden fazla mineralin kesişme noktaları dikkate<br />
alındığında Kurşunlu ve Sart-Çamur sıcak sularının 110°C ve Caferbey sıcak sularının 150°C hazne<br />
kaya sıcaklığına sahip olabilecekleri gözlenmiştir.<br />
6. Sonuçlar<br />
Kurşunlu, Caferbey, Sart Çamur ve Üfürük sıcak suları sırasıyla Na-HCO3, Ca-Mg-SO4, Ca-Na-<br />
HCO3 ve Ca-Mg-SO4 su tipini göstermektedirler. Bölgedeki soğuk sular ise sıcak sulardan farklı<br />
fasiyes özelliklerine sahip olup, Na +2 , Ca +2 , HCO3ˉ ve SO4 –2 iyonlarının egemen olduğu sulardır.<br />
Kurşunlu Kaplıcası sıcak suları genel olarak düşük T ve yüksek Cl içeriği ile derin dolaşımlı<br />
sulardır. Sart-Çamur Kaplıcası sıcak suları ise yüksek T ve düşük Cl içeriğine sahip olup karışık su<br />
tipini yansıtmaktadır. Suların EC-trityum grafiğine bakıldığında, Kurşunlu Kaplıcası sıcak sularının<br />
yüksek EC değerine karşılık düşük trityum içerikleri, bunların yeraltında kalış sürelerinin uzun<br />
olabileceğini göstermektedir. Sart-Çamur Kaplıcası sıcak suyu ise karışık su tipini yansıtmaktadır.<br />
Kurşunlu Kaplıcası, Caferbey ve MTA kuyusu sıcak suları Piper Üçgen Diyagramı’nda 8 No’lu<br />
(karbonat alkalileri %50’den fazla olan suların bulunduğu) alana düşmektedirler. Sart Çamur<br />
Kaplıcası sıcak suyu ise 5 No’lu (karbonat sertliği %50’den fazla olan sular) alanına düşmektedir.<br />
Üfürük mineral kaynağı Ca ve SO4’ce zengin olup Piper üçgen Diyagramı’nda 6 No’lu alana<br />
(Karbonat olmayan sertliği %50’den fazla olan sular) düştüğü görülmektedir. Seçilen soğuk su<br />
örnekleri ise pek fazla baskın iyon içermeyen karışık su tipindedirler.<br />
İnceleme alanındaki sıcak suların Na-K-Mg üçgen diyagramındaki konumları bu jeotermal alanlar<br />
içerisindeki sıcak suların çoğunlukla ham sular sınıfında yer aldığını göstermektedir. Sıcak sular<br />
genel olarak 260 ºC sıcaklık eğrisi üzerinde yer almaktadırlar. Giggenbach (1988), ham sular<br />
bölümüne düşen suların katyon jeotermometre sonuçlarına şüpheyle bakılması gerektiğini<br />
belirtmektedir.<br />
İnceleme alanındaki sıcak sular genel olarak kalsit mineralince doygun olup anhidrit ve vollastonit<br />
minerallerini çözündürücü özelliktedir. SI=0 denge doğrusunda birden fazla mineralin kesişme<br />
noktaları dikkate alındığında Kurşunlu ve Sart-Çamur sıcak sularının 110 °C ve Caferbey sıcak<br />
sularının 150 °C hazne kaya sıcaklığına sahip olabilecekleri gözlenmiştir.<br />
224
Katkı Belirtme<br />
SI(logQ/logK)<br />
5.000<br />
0<br />
-5.000<br />
S I(logQ/logK)<br />
225<br />
Kurşunlu<br />
25 50 75 100 125 150 175 200<br />
T( o C)<br />
5.000<br />
SI (logQ/logK)<br />
2.500<br />
0<br />
-2.500<br />
-5.000<br />
0<br />
-5.000<br />
Anhidrit Kalsit<br />
Vollastonit Sil. Amorf<br />
Kalsedon Kuvars<br />
Caferbey derin kuyu<br />
25 50 75 100 125 150 175 200<br />
T( o C)<br />
Sart-Çamur Kaplıcası<br />
25 50 75 100 125 150 175 200<br />
T( o C)<br />
Adularia<br />
Anhydrite<br />
Wairakite<br />
Albite, low<br />
Calcite<br />
Wollastonite<br />
Sil. amorph.<br />
Analcime<br />
Chalcedo<br />
Goethite<br />
Prehnite<br />
Quartz<br />
Zoisite<br />
Adularia<br />
Anhydrite<br />
Wairakite<br />
Albite, low<br />
Calcite<br />
Microcline<br />
Wollastonite<br />
Sil. amorph.<br />
Analcime<br />
Chalcedo<br />
Quartz<br />
Şekil 6. İnceleme alanındaki sıcak suların SI-Sıcaklık grafikleri.<br />
Bu çalışma, Dokuz Eylül Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projelerinden KB.FEN.016 No’lu “Salihli<br />
Jeotermal Alanları’nın Hidrojeolojik İncelenmesi” konulu proje kapsamında hazırlanmıştır.
Kaynaklar<br />
Arnórsson S., Gunnlaugsson E., and Svavarsson H., 1983. The chemistry of geothermal waters in<br />
Iceland. III. Chemical geothermometry in geothermal investigations. Geochimica et<br />
Cosmoschimica Acta, 47, 567-577.<br />
Arnorsson, S., Arnorsson, E., 1989. Deposition of calcium carbonate minerals from geothermal<br />
waters. Theoretical considerations, Geothermics 18, pp. 33–39<br />
Başkan, M.E., Canik, B., 1983. IAH Map of mineral and thermal waters of Turkey Aegean Region.<br />
MTA No. 189, Ankara, Pp:80.<br />
Bjarnason, J.O., 1994. The Speciation Program WATCH, version 2.1. Orkustofnun, Reykjavik,<br />
Iceland (7 pp.).<br />
Craig, H., 1961. Isotopic variations in meteoric waters. Science 133, 1702-B.<br />
Calmbach, L., 1997. AquaChem Computer Code-Version 3.7.42, waterloo hydrogeologic.<br />
Waterloo, Ontario, Canada, N2L 3L3.<br />
Dora, O.O., Candan, O., Durr, S., Oberhanslı, R., 1997. New evidence on the geotectonic evolution<br />
of the Menderes Massif. In: Piskin O, Ergiin M, Savaccm MY, Tarcan G (eds) Proc<br />
International Earth Sciences Colloquium on the Aegean Region, izmir-Gulluk, Turkey, pp 53-<br />
72<br />
Filiz, Ş., 1995. Ege Bölgesindeki önemli jeotermal alanların O-18, H-2, H-3, C-13 izotoplarıyla<br />
incelenmesi. Doçentlik Tezi, E.Ü.Y.B.F., İzmir, Pp: 95.<br />
Filiz S, Gokgoz A, Tarcan G (1993) Hy-drogeologic comparisons of geothermal fields in the Gediz<br />
and Buytik Menderes Grabens. Congress of the World Hydro thermal Organisation, 13-18 May<br />
1992, Istanbul-Pamukkale, Turkey, pp 129-153<br />
Irmak, U.,1994. High boron contents in aquifer systems of Salihli: Alasehir plains. MSc Thesis,<br />
DEU, Izmir. 129-153,<br />
Karamanderesi I.H., 1972. Detail geology and geothermal energy feasibility of the Urganlı<br />
Kaplıcaları (Manisa-Turgutlu) and surrounding area (In Turkish). MTA report, MTA, Ankara<br />
Fourneir, R.O., (1990)., The interpretation of Na-K-Mg relation in geothermal waters. Geoth. Res.<br />
Counc. Trans., 14, 1421-1425.<br />
Fournier, R.O., 1977. A Review of chemical and isotopic geothermometers for geothermal<br />
systems. In : Proceedings of the Symp. on Geoth. Energy, Cento Scientific Programme, Ankara,<br />
pp: 133-143.<br />
Fournier, R.O., Potter, R.W., 1979. Magnesium Correction to the Na-K-Ca Chemical<br />
Geothermometer. Geochimica et Cosmochimica Acta, 43, 1543-1550 .<br />
Fournier, R.O., Truesdell, A.H., 1973. An Empirical Na-K-Ca Geothermometer for Natural Waters.<br />
Geochimica et Cosmochimica Acta 37, 1255-1275.<br />
Fourneir, R. O. and Potter R.W. (1982). A Revised and Expandad Silica (Quartz) Geothermometer.<br />
Geothermal Research Council Bull. V.11. pp. 9.<br />
Gatt, J.R., Carmi, I., 1970. Evolution of the isotopic composition of atmospheric waters in the<br />
Mediterranean Sea. J. Geophys. Res. 75, 3032-3048.<br />
Giggenbach WF (1988) Geothermal solute equilibria: derivation of Na-K-Mg-Ca geoindicators.<br />
Geochim Cosmochim Acta 52:2749-2765<br />
Gıggenbach, W.F., Gonfiantini, R., Jangi, B.L., Truesdell, A.H.,1983. Isotopic and Chemical<br />
Composition of Parbati Valley Geothermal Discharges, NW Himalaya, Indiana. Geothermics, 5,<br />
51-62.<br />
Gülay, A., 1970, Manisa-Salihli - Caferbey-Köseali-Trablı-Kurşunlu-Allahdiyen Gökköy-Çamur<br />
banyoları-Üçtepeler rezistivite raporu: MTA Rap., 4853 (yayımlanmamış), Ankara.<br />
IAH, Map of mineral and thermal water of Europe. Scale 1:500.000. International Association of<br />
Hydrogeologists, (1979) United Kingdom.<br />
Karamanderesi, I .H., (1972). Urganlı Kaplıcaları (Manisa-Turgutlu) civarının detay<br />
jeolojisi ve jeotermal alan olanakları hakkında rapor. MTA Raporu:5462, Ankara.<br />
226
Nieva,D. & Nieva, R.,(1987),Development in Geothermal Energy in Mexico, par 12-A Cationic<br />
Composition Geothermometer for Prospection of Geothermal Resaurces.Heat Recovery Systems<br />
and CHP, 7, 243-258.<br />
Parkhurst, D.L., Appelo, C.A.J., 1999. User's guide to PHREEQC (version 2) A computer program<br />
for speciation, batch-reaction, one-dimensional transport, and inverse geochemical calculations:<br />
U.S. Geological Survey Water-Resources Investigations Report. 99-4259, pp:312.<br />
Özçiçek, B., 1969. Manisa-Turgutlu-Salihli jeotermik enerji araştırmaları. Kendirlik ve Allahdiyen<br />
yöreleri rezistivite etüdleri. MTA Raporu: 4029, Ankara.<br />
Şahinci, A.,1991. Doğal Suların Jeokimyası. D.E.Ü. Müh. Mim. Fak. Yayınları, İzmir, 175-244.<br />
Tarcan, G., 2005. Mineral saturation and scaling tendencies of waters discharged from wells<br />
(>150 o C) in geothermal areas of Turkey. Journal of Volcanology and Geothermal Research,<br />
142/3-4, 263-283.<br />
Tarcan, G., 1995. Hydrogeological study of the Turgutlu Hot Springs. PhD Thesis, Dokuz Eyliil<br />
University Graduate School of Natural and Applied Sciences, Izmir, 214 pp<br />
Tarcan, G., Filiz Ş., Gemici, Ü., (2000). Geology and Geochemistry of the Salihli Geothermal<br />
Fields, Turkey. WGC-2000 World Geothermal Congress 28 May-10 June, 2000 Congress<br />
Kyushu-Tohoku, Japan, Books of Proceedings, R-922, 6: 1829-1834.<br />
Tonanni, F.,1980. Some remarks of the application of geochemical techniques in geothermal<br />
exploratin. Proceedings, Adv. Eur. Geoth. Res. Second Symp., Strasbourg, 428-443.<br />
Truesdell, A.H., 1976. Summary of section III geochemical techniques in exploration. Proceedings,<br />
Second United Nations Symposium on the Development and Use of Geothermal Resources. San<br />
Francisco, 1975, Vol.1, Washington D.C., U. S. Government Printing Office, pp: ıiii-ıxxxix.<br />
Ürgün, S., 1966. Manisa-Turgutlu-Urganlı kaplıcası jeotermik enerji aramaları jeoloji, hidrojeoloji<br />
raporu: MTA Rap., 4679 (yayımlanmamış), Ankara.<br />
Yılmazer, S., 1984. İzmir-Balçova jeotermal sahasında ısı üretimine yönelik değerlendirme raporu:<br />
MTA Rap., 7504 (yayımlanmamış), Ankara.<br />
Yılmazer S (1988) Kursunlu-Sart sıcak su kaynaklarının (Salihli) hidrojeoloji ve jeokimyasal<br />
ozellikleri. Isparta Miihendislik Fakiiltesi Dergisi 5:242-266<br />
Yılmazer S, Karamanderesi IH (1994) Kursunlu jeotermal alanının (Salihli-Manisa) jeolojisi ve<br />
jeotermal potansiteli. In: Diinya Enerji Konseyi Tiirkiye 6. Enerji Kongresi Turk Milli Komitesi,<br />
17-22 Ekim 1994, Izmir, Teknik Oturum Tebligleri I, pp 68-181<br />
227
Özet<br />
BALIKESİR ILICABOĞAZI (KEPEKLER) KAPLICA SULARININ<br />
İZOTOPLARLA (O -18 , H 2 , ve H 3 ) İNCELENMESI<br />
Suzan PASVANOĞLU, İsmail ÖNEN, Serkan VURAL<br />
Kocaeli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Jeoloji Müh. Bölümü, IZMIT<br />
Suzan@kocaeli.edu.tr; ismail.onen@gmail.com; jeo.serkan@gmail.com<br />
KAF zonunun batı uzanımında yer alan inceleme alanı, Susurluk ilçesinin 20 km kuzeyinde ve Yeni<br />
Ilıcaboğazı Köyünde yer almaktadır. Bölgede temeli oluşturan Fazlıkonağı Formasyonu Ilıcaboğazı<br />
kaplıca dolayında yüzeylenmemekle birlikte, alanda yapılan sondajda kesilen ve yaşının Paleozoik<br />
olduğu tahmin edilen bu birim kuvars-serisit-kalkşistlerle temsil edilir. Bu birimin üzerine açısal<br />
uyumsuzlukla ve kalınlığı 250 m olan Tersiyer yaşlı çakıltaşı, kumtaşı, marn killi kireçtaşı, tüf,<br />
aglomera ve andezitik lavlardan oluşan volkanosedimenter seri gelmektedir. En üstte ise Kuvaterner<br />
yaşlı alüvyon yer alır.<br />
Yöredeki sıcak ve mineralli sular Kepekler Ilıca vadisi boyunca yer almakta, bu suların yüzeye<br />
çıkışını KD-GB uzanımlı fay sistemleri ve bu faylara bağlı ikincil fay ve çatlaklar sağlamaktadır.<br />
Sıcak su taşıyan faylar alüvyon altında gömülüdür. Bu faylar, halen sıcaksu çıkışlarında aktif rol<br />
oynamaktadır. Kaplıcadan su ve çamur banyosu olarak yararlanılmaktadır. Suların sıcaklıkları<br />
kaynaklarda, 30-56°C arasında olup, toplam debileri 6 lt/s dır. Ayrıca sıcak sular, bataklık ve sazlık<br />
görünümü sunan oldukça geniş bir alanda, küçük kaynaklar şeklinde de çıkmaktadır. Yine Sıcak su<br />
kaynaklarının bulunduğu vadiden alüvyon içersinde akan Mürüvetler deresinin içinde, çeşitli<br />
yerlerde ve yakın mesafelerde sıcaklıkları 30- 50°C arasında değişen kaynaklar da tespit edilmiştir.<br />
Bölgede 1985’yılında MTA ya ait derinliği 390 m, sıcaklığı 64°C, ve debisi 15 l/s olan bir sıcak su<br />
sondajı bulunmaktadır. Bu sular AIH sınıflamasına göre”“ Na, Ca , Cl, HCO3, B, SiO2 li, ve CO2 li<br />
sicak ve mineralli Sulardir. Bu çalışmada Kepekler Ilıcaboğazı sıcak ve mineralli su kaynaklarının<br />
oluşumu, beslenme ve fiziko – kimyasal nitelikleri aydınlatılmaya çalışılmıştır. Suların kökenini<br />
araştırmada izotop analizlerinden yararlanılmıştır. Sıcak ve mineralli sulardaki iyonların kökenleri<br />
araştırılmıştır. Katyonların iyonik formülü rNa+rKrCarMg iken, anyonların iyonik formülü<br />
rClHCO3rSO4 tarzında dizilim sunar. Bunların yapılan izotop analizinde değerler birbirine<br />
yakındır. Yalnız 7 nolu sondaj kuyusunun oksejen-18 ve doteryum değerleri, belki de örnekleme<br />
hatasından sıcak sulardan farklı bir değer almaktadır. 18 O- 3 H ilişkisine göre Kepekler sıcak ve<br />
mineralli suları yüksek iletkenliğe sahip, 18 O bakımından negatif değerler alan, yüksek kotlardan<br />
beslenen derin dolaşımlı sulardır.<br />
Anahtar kelime: Kepeklerı, Oksijen-18, Döteryum, Trityum izotopları.<br />
EVALUATION OF THE BALIKESIR ILICABOĞAZI (KEPEKLER) SPA WATERS WITH<br />
(O -18 , H 2 and H 3 ) ISOTOPES<br />
Abstract<br />
The studied area, where is in the west elongation of the NAF (North Anatolian Fault) zone, takes<br />
place in 20 km north of Susurluk county and in Yeni Ilıcaboğazı village. Paleozoic aged<br />
Fazlıkonağı Formation, the basement of the region, which is composed of quartz-sericite-calc schist<br />
does not crap out around Ilıcaboğazı thermal water. Tertiary aged and 250m in thickness volcanosedimenter<br />
unit which is composed of argillaceous limestone, tuffs, agglomerate and andesitic lavas<br />
settle down as angular unconformity over Fazlıkonağı Formation. The youngest formation of the<br />
229
egion is Quaternary aged alluvion. The hot and mineral bearing waters of the area take place along<br />
Kepekler Ilıca Valley. These waters are controlled to surface by NE-SW direction fault systems and<br />
related secondary fault and fissures. The faults which transport hot water are burried under the<br />
alluvion. These faults still have an active role to surface hot waters. The temperatures of the waters<br />
are among 30 and 56 °C and total flow is about 6 lt/s. Besides, the thermal waters are also observed<br />
in a large source area which is bog and rush bed. Again, Some hot water sources whose temperature<br />
is among 30- 50°C are observed in stream Mürüvvetler in the valley which thermal waters are<br />
present and near distance. In the studied area, A well which is 390 m. in depth and 64°C in<br />
temperature and 15 lt/s in flow was observed by MTA in 1985. In<br />
These waters are Na, Ca , Cl, HCO3, B, SiO2, CO2 bearing according to AIH classification. The aim<br />
of this study is to examine the origin, recharge and physico-chemical characteristics of the Kepekler<br />
Ilıcaboğazı. Isotopes techniques were used for determination origin of thermal and mineral waters.<br />
Origin of the ions in the thermal and mineral waters were investigated. According to chemical<br />
analyses of thermal and mineral water, cations were lined in the way rNa+rK > rCa > rMg and<br />
anions rCl > rHCO3 > rSO4 . In these waters isotopic datas are closed to each other. 18 O and D<br />
are different in drilling well 7. This difference may be water sampling method. According to the<br />
relation of 18 O- 3 H Kepekler thermal and mineral waters are high conductive. In addition these<br />
waters have nagative values for 18 O. Thermal and mineral waters have deeper circulation based on<br />
deuterium and tritium values.<br />
Key words: Kepekler, Oxygen-18, Deuterium, Tritium isotopes<br />
Giriş<br />
İnceleme alanı Balıkesir ili, Susurluk ilçesi Kepekler-Ilıcaboğazı köyüdür. Çalışma alanı 1/25000<br />
ölçekli Bandırma- H20-d3,d4 paftalarında yer almaktadır (Şekil 1). Tepelerin yüksekliği 15 m ile<br />
100 m arasında değişmektedir. Bölgede tipik Akdeniz iklimi hakim olup, yazları sıcak ve kurak,<br />
kışları ılık ve yağışlıdır. Çalışma alanında bulan önemli akarsular Mürvetler ve kara dereleridir.<br />
GB’dan KD akış yönü ile gelen ve uzunluğu 12 km olan Mürvetler deresi Ilıcaboğazı köyünün batı<br />
sınırını oluşturmaktadır. Manyas Gölün’den kaynağını alan Kara dere ise 17 km uzunluğunda olup,<br />
debisi 120 l/s dır. Alandaki yerleşim alanları Kepekler, Ilıcaboğazı, Okçugöl, ve Beylik köyleridir<br />
(Şekil 2).<br />
Balıkesir bölgesi Ege açılma tektoniği içinde yer alan orta-yüksek sıcaklık potansiyeline sahip<br />
jeotermal bölgelerden biridir. Bölgedeki kabuk açılma tektoniği nedeniyle incelmiş ve buna bağlı<br />
olarak jeotermal gradyan oldukça yüksektir (Fytikas, 1976). Batı Anadolu’daki jeotermal sistemler,<br />
esas olarak Neotektonik dönem boyunca şekillenmiştir (Ercan vd, 1990). Önceki çalışmaların<br />
ışığında Kepekler kaplıca sahasındaki kaynak ve sondaj suların hidrojeokimyasal ve izotopik<br />
tekniklerle kökenleri, beslenmeleri ve yer altı suları ile olan ilişkileri incelenmiştir.<br />
.<br />
230
Materyal ve Yöntem<br />
Şekil 1: Yer belirleme<br />
Çalışma, arazi, örnekleme ve analiz olmak üzere üç aşamada gerçekleştirilmiştir. Arazi<br />
çalışmalarında sıcak su çevrelerinin jeoloji haritaları hazırlanmış ve önceki çalışmalar dikkate<br />
alınarak isim ve yaş verilmiştir. Çalışma alanındaki sıcak su kaynaklarının hidrokimyasal ve izotop<br />
özelliklerini belirlemek amacıyla Temmuz 2007 tarihinde örnekleme yapılmıştır. Kimyasal ve<br />
izotop analizleri için Kepekler yöresinden 6 adet sıcak su kaynağından ve 1 adet yeraltı suyunu<br />
temsil edeceği düşünülerek soğuk su kaynağından olmak üzere toplam 7 adet örnek alınmıştır.<br />
Kimyasal analizler Hacettepe Üniversitesi Su Kimyası Laboratuarında, Canada Acme Analiz<br />
laboratuarında, <strong>İzotop</strong> analizlerinden Trityum analizleri Hacettepe Üniversitesi su Kimyası<br />
Laboratuarında, Oksijen-18 ( 18 O), Döteryum ( 2 H) analizleri ise Amerika Utah Üniversitesi<br />
laboratuarında yaptırılmıştır (Tablo 1 ve 2). Sıcaklık, arazide kaynak başında ve pH, EC ölçümleri<br />
örnek alım noktalarında ve doğal koşullar altında ölçülmüştür. Kaynak başlarında yapılan<br />
ölçümlerde YSI marka 63 model portatif pH/iletkenlik/ sıcaklık metre aleti kullanılmıştır. Elde<br />
edilen bu veriler çeşitli hesaplamalar ve diyagramların kullanımıyla değerlendirilmiştir.<br />
Jeoloji<br />
Bölgede temeli oluşturan Fazlıkonağı Formasyonu Ilıcaboğazı kaplıca dolayında yüzeylenmemekle<br />
birlikte, alanda MTA tarafından yapılan (BK–1) sondajda kesilen ve yaşının Paleozoik olduğu<br />
tahmin edilen bu birim kuvars-serisit-kalk şistlerle temsil edilir (Özçelik ve Özbayrak, 1985). Bu<br />
birimin üzerine açısal uyumsuzlukla ve kalınlığı 250 m olan Tersiyer yaşlı çakıltaşı, kumtaşı, marn,<br />
siltaşı, killi kireçtaşı, tüf, aglomera ve andezitik lavlardan oluşan volkanosedimenter seri<br />
gelmektedir (Ergül vd.,1986). En üstte ise Kuvaterner yaşlı çakıl, kum,ve kilden oluşan alüvyon ve<br />
yamaç molozu yer alı r(Şekil 2). Kepekler kaplıca sahasında bir horst graben yapısı vardır. Bu<br />
yapıyı oluşturan ana faylara bağlı olarak örtülü ikincil faylar ve çatlaklar da gelişmiş olabilir (Öktü,<br />
1985)<br />
231
Hidrojeoloji<br />
Kepekler kaplıca sularının akifer kayacı, kaplıca dolayında görülmemekle beraber, yakın çevrede<br />
mostra veren metamorfik kayaçlar kırıklı, çatlaklı ve yer yer boşluklı oluşları nedeniyle akifer<br />
özelliğindedir. Bunun yanında çatlak sistemi gelişmiş olan ve geçirimli oldukları düşünülen<br />
andezitlerdir. Silttaşı ve killi kireçtaşı tabakaları ise geçirimsiz olup örtü kaya niteliğindedir.<br />
Yöredeki sıcak ve mineralli sular Kepekler Ilıca vadisi boyunca yer almakta, bu suların yüzeye<br />
çıkışını KD-GB uzanımlı fay sistemleri ve bu faylara bağlı ikincil fay ve çatlaklar sağlamaktadır<br />
(Şekil 2). Sıcak su taşıyan faylar alüvyon altında gömülüdür. Bu faylar, halen sıcak su çıkışlarında<br />
aktif rol oynamaktadır. Akifer kayaçlara süzülen atmosferik sular burada andezitleri oluşturan<br />
mağma cebi tarafından ısınarak horst graben yapısını oluşturan ana fay ve ikincil fay ve çatlaklar<br />
yardımıyla yeryüzüne çıkarlar. Neojen yaşlı çökellerdeki geçirimsiz birimler sisteme basınçlı akifer<br />
özelliği kazandırmaktadır.<br />
Suların sıcaklıkları kaynaklarda, 30-56°C arasında olup, toplam debileri 6 lt/s’dir. Ayrıca sıcak<br />
sular, bataklık ve sazlık görünümü sunan geniş bir alanda, küçük kaynaklar şeklinde de çıkmaktadır.<br />
Yine Sıcak su kaynaklarının bulunduğu vadiden alüvyon içersinde akan Mürüvetler deresi içinde,<br />
çeşitli yerlerde ve yakın mesafelerde sıcaklıkları 30- 50°C arasında ve debileri sıfıra yaklaşan ve<br />
değişen kaynaklar da tespit edilmiştir (Şekil 2). Ayrıca Taşagil mevkisinde sıcak sular, bataklık ve<br />
sazlık görünümü sunan geniş bir alanda, düşük debili (0,2 l/s) küçük kaynaklar şeklinde de<br />
çıkmaktadır. Ancak bu alandaki kaynakların bazen kurudukları da bilinmektedir. Bölgede<br />
1985’yılında MTA‚ ya ait derinliği 390 m, sıcaklığı 64°C, ve debisi 15 l/s olan bir sıcak su sondajı<br />
bulunmaktadır (Özçelik ve Özbayarak, 1985). Ancak sondajın kapalı olması nedeniyle ölçümler<br />
yapılarak doğrulanmamıştır.<br />
Çalışma konusunu oluşturan Kepekler Kaplıcası sıcak ve mineralli su kaynaklarından dolayı turistik<br />
öneme sahiptir. Kaplıcadan su ve çamur banyosu şeklinde istifade edilmektedir. Bölgede<br />
Selçuklulardan kalma tarihi bir hamam da bulunmaktadır<br />
232
Hidrojeokimyasal Değerlendirme<br />
Kepekler sıcak ve mineralli sularında toplam çözünmüş madde miktarı 2727 ile 3628 mg/l arasında<br />
değişmektedir. Sıcak sular kokusuz olup CO2 gazı içermektedir. Bu suların Sıcaklık, pH ve EC<br />
değerleri sırasıyla 30,03–55,8 ° C, 6,35–7,90 ve 4262–5670 µS/cm arasında değişmektedir. Soğuk<br />
suyun toplam çözünmüş madde miktarı 327 mg/l olup, pH ve EC değeri sırasıyla 6,88, 507 µS dır.<br />
Analiz sonuçlarına göre Kepekler sıcak ve mineralli su kaynakları ve sondaj suyu benzer kökenli<br />
olup, bu sular yerel yağışlardan beslenip aynı kimyasal bileşime sahip akiferden veya kayaçlardan<br />
geldiği anlaşılmaktadır.<br />
Sıcak ve mineralli suların mineralizasyonu soğuk sulara göre oldukça fazladır (Tablo 1). Sıcak su<br />
derinlerde dolaşarak mineral yönünden zengin duruma geçer ve ısınarak yükselir. Soğuk su ise çok<br />
derine inmeden çatlaklar boyunca hareket ederek ve içinde dolaştığı kayaçlarla kimyasal tepkimeye<br />
girecek zamanı bulamadan kısa sürede yeryüzüne dönmektedir.<br />
233
Sıcak ve mineralli sularda en cok bulunan iyonlar Sodyum ve bikarbonattir. Sodyum, iyonlarin<br />
toplam milliekvalenlarin %10,58– 85,46 sini, klorür %27,55 – 76,15 unu olusturmaktadir. Sodyum<br />
inceleme alanindaki sodyumlu plajioklazlarin bozusmasi ile yeralti suyuna gecmis olabilir. Ayrica<br />
kil mineralleri Ca ile Na un yer degistirmesini saglarlar. Bikarbonat, kirectaşi ve mermerlerin CO2 li<br />
sularla etkilesimi sonucu yeralti suyuna gecmektedir. Klorurun kokeni yagmur sulari ve alınan su<br />
örneklerine rezervuar kaya birimlerinin çözünmesi ya da uzun süren sirkülasyon neticesinde<br />
katılması ile açıklanabilir.<br />
Suların tahlil sonuclari diyagramlarla işlenerek bunlarin birbiyle karsilastirilimasi ve kimi kimyasal<br />
özelliklerinin belirlenmesi saglanmistir. Bu amacla çizilen yarilogaritmik schoeller diagramiında<br />
tüm sıcak kaynak ve sondaj suları ayni olup iyonlari birlestirilen dogrular birbirne paralel yaklaşık<br />
paraleldir (Sekil 3). Kimyasal tahlillere göre sıcak ve mineralli sularda katyonlar rNa+rK > rCa ><br />
rMg ve anyonlar r Cl > rHCO3 > rSO4 tarzında sıralanmıştır.<br />
Kepekler sicak ve mineralli kaynak ve sondaj sularinin kimyasal tahlillerindeki iyonlarin birbirine<br />
yakin degerleri, bu sularin esit kokenli oldugunu belirtmektedir. Sıcak ve mineralli sulari<br />
Uluslararasi Hidrojeologlar Birligine ( AIH) gore “ Na, Ca , Cl, HCO3, B, SiO2 li, ve CO2 li sicak<br />
ve mineralli Sulardir. İnceleme alanındaki sular Piper diyagramına göre Na + +K + >Ca +2 + Mg +2 ,ve<br />
Cl - + SO4 -2 > HCO3 - +CO3 -2 iyon dizilimli tuzlu ve sodalı sulardır. Karbonat olmayan alkalinite<br />
değerleri%50’den fazla olan bu sular NaCl, Na2SO4 ve KCl’ lüdür. Ilıcaboğazı soğuk su kaynağı ise<br />
Ca +2 + Mg +2 > Na + +K + , ve HCO3 - +CO3 -2 > Cl - + SO4 -2 iyon dizilimli karbonat sertliği%50’ den<br />
fazla CaCO3 ve MgCO3 lü sulardır (Şekil 4).<br />
İnceleme alanındaki sıcak ve mineralli sularla soğuk suların olası karışımları Cl’ a karşı çizilen iyon<br />
değişim diyagramları ile incelenmiştir (Şekil 5, 6). Grafikler değerlendirildiğinde Kepekler de sıcak<br />
ve mineralli sular ile soğuk sular arasında bir karışım olduğu söylenebilir. Ancak doğrusallıktan<br />
doğan bazı sapmalar genellikle çökme süreciyle ilgilidir. Cl ile diğer major iyonlar arasındaki ilişki<br />
çoğu pozitiftir (Tablo 1). Ancak Ca-Cl bileşimleri arasında negatif bir korelasyon söz konusudur<br />
(Tablo 1). Bu süreksizlik yada sapma kalsit ve dolomit minerallerinin çökelmesi veya çözünmesi ile<br />
açıklanabilir ( Mutlu, 2007).<br />
234
Tablo 1 : Ilıcaboğazı – Kepekler kaplıca sahasında bulun suların Kimyasal analiz sonuçları(mg/l)<br />
Örnek No T (°C) pH EC<br />
µS/cm<br />
Ca Mg Na K Cl SO4 HCO3 SiO2 B<br />
1 55,8 6,47 5670 83,49 25,89 500,83 17,22 890 92,21 553,4 59,994 8,91<br />
2 48,8 6,81 4710 100,16 24,85 558,88 15,08 764 81,08 556,54<br />
63,934<br />
8,06<br />
3 32,5 7,3 4262 78,67 27,06 620,95 21,16 1040 108,97 565,98<br />
47,918<br />
10<br />
4 30,03 6,4 4800 85 26,65 616,3 19,47 986 84,82 606,85<br />
48,85<br />
10,17<br />
5 15 6,88 507 106,92 17,63 18,65 1,81 72 8,06 314,43<br />
37,132<br />
0,08<br />
6 50 6,35 5220 83,4 26,85 562,15 16,92 907 80,67 600,56<br />
77,057<br />
8,66<br />
7 36,3 7,9 4576 38,42 27,82 639,94 19,59 1083 100,2 455,92<br />
57,697<br />
10,58<br />
Örnek Adı No Tarih T<br />
(°C)<br />
Kubbeli hamam<br />
Ö.A.Kaya Sondajı<br />
Erkekler Havuzu<br />
Kadınlar havuzu<br />
Ilıcaboğazı Soğuk su kaynağı<br />
Mürvetler dere içi sıcak su kaynağı<br />
Münip Çöker çiftliği kaynağı<br />
Tablo 2. Ilıcaboğazı-Kepekler kaplıca sularının izotop analiz sonuçları<br />
235<br />
EC<br />
(μS/cm)<br />
18 O<br />
(‰)<br />
D<br />
( ‰)<br />
3 H<br />
(T.U)<br />
±Hata<br />
1 25.07.2007 55.88 5670 -9.7 -62 0.24 ±0.24<br />
2 25.07.2007 48.8 4710 -9.6 -60 1.15 ±0.23<br />
3 25.07.2007 32.5 4362 -7.3 -52 0.35 ±0.21<br />
4 25.07.2007 30.0 4800 -7.9 -55 0.39 ±0.21<br />
5 25.07.2007 15 507 -7.1 -49 2 ±0.22<br />
6 25.07.2007 50 5220 -8.1 -53 1 ±0.21<br />
7 25.07.2007 36.3 4576 -3.4 -34 0.62 ±0.22
Şekil 3 : Schoeller diagramı<br />
Şekil 4: Piper diyagramı<br />
Şekil 4: Piper diyagramı<br />
236
B(mg/l)<br />
12.00<br />
8.00<br />
4.00<br />
0.00<br />
0 400 800 1200<br />
Cl(mg/l)<br />
Şekil 5: Cl- B diyagramı Şekil 6: Cl- Na diyagramı<br />
<strong>İzotop</strong> Verilerinin Değerlendirmesi<br />
Na (mg/l)<br />
0 400 800 1200<br />
Cl (mg/l)<br />
İnceleme alanında hidrodinamik yapının aydınlatılması amacıyla alanda bulunan soğuk su kaynağı<br />
ile sıcak ve mineralli su kaynak ve sondajlardan alınan su örneklerinde, Trityum (T), Oksijen-18<br />
(O 18 ) ve Döteryum (D) analizleri yapılmıştır (Tablo 2). Şekil 7 de görüldüğü gibi tüm sular doğu<br />
Akdeniz yağışlarına ait doğru ; δD=8δ 18 O +22 (Dansgaard, 1964) ile Dünya meteorik doğrusu;<br />
δD=8δ 18 O +10(Craig, 961) arasında yer almaktadır. Bu sular meteorik kökenlidir. Bunlar, derinlere<br />
fay, çatlak vb boyunca süzülüp ısınarak; uygun geçirimli kuşaklar boyunca tekrar yeryüzüne dönen<br />
sulardır.<br />
Sıcak suların izotop değerleri soğuk sulardan daha negatiftir. Bu da sıcak suların yüksek kotlara<br />
düşen kıtasal yağışlarla Beslendiğini gösterir. Kepekler soğuk suyun metorik doğrunun altında<br />
bulunmaları, bu suların buharlaşmaya uğrayan sular olduğunu gösterir. Alanda geçirimsiz Kayalar<br />
düşük kotlarda geniş alanlar kaplarlar. Ayrıca bölge daha sıcak olup, süzülmeden önce<br />
buharlaşmanın olması doğaldır.<br />
Sıcak suların O–18 değerleri birbirine çok yakındır. Bunlar aynı beslenme alanına sahip yüksek<br />
kotlardan beslenen sulardır. Erkekler havuzu ve kadınlar havuzu kaynağı ile Mürvetler dere içi<br />
sıcak su kaynakları daha negetif O–18 değeri aldığı ve meteorik doğrunun altında yer aldıkları<br />
görülmektedir. Bu, soğuk sularla karışımı, akiferin farklı kaya tipinden oluşması ve sıcak suların<br />
yüksekte farklı beslenme kotuna sahip olmalarından kaynaklanabilir (Clark and Fritz (1997). 7 nolu<br />
Münip Çöker sondajında belki örnekleme hatasından, belkide analiz hatasından O-18(-3.4‰) ve<br />
döteryum (-34‰) gibi bir değer almaktadır. Ancak trityum içeriği bakımından sıcak sulardaki<br />
trityum değerleri ile uyumludur.<br />
Öte yandan Trityum içeriği yağışın katıldığı dolaşımı ifade edecektir. Şekil 8’de görüldüğü gibi<br />
Kepekler soğuk su kaynağı Trityum içeriği yönünden sıcak ve mineralli sulardan farklıdır. Bunlar<br />
üst akifer sisteminin ve dolayısıyla yeni yağışların etkisinde oluşan kaynaklardır. Diğer sıcak su<br />
kaynak ve sondajların ise Trityum yönünden farklı olması, eski yağışların etkisinde olan yeraltı<br />
suyu boşalımından dolayı olmalıdır. Kaynak sularının oksijen–18 / EC ve Trityum/ Ec ilişkisi Şekil<br />
9’da verilmiştir. Tüm sıcak su kaynak ve sondaj suları (7 nolu Münip Çöker sondajı hariç) yüksek<br />
elektriksel iletkenliğe sahip olması, Oksijen -18 bakımından zengin olan yüksek kotlardan beslenen<br />
237<br />
800<br />
600<br />
400<br />
200<br />
0
Trityum(TU)<br />
Döteryum(o% SMOW)<br />
akiferle uzun süre temas eden derin dolaşımlı sular olmasındandır. Kepekler soğuk su kaynağı ise<br />
oksijen–18 ve EC bakımından fakir sıcak sulara nazaran daha düşük kotlardan beslenen, yüksek<br />
Trityumlu, geçiş sürelerinin kısa, ve akiferle kısa süre temas eden daha sığ dolaşımlı sulardır. O-18<br />
– Cl grafiğinde yüksek kotlardan beslenen O-18 değerleri düşük suların klorür değerleri, boşalıma<br />
kadar çok daha uzun yol kat etmelerinden dolayı yüksektir(Şekil 10).<br />
2.00<br />
1.60<br />
1.20<br />
0.80<br />
0.40<br />
0.00<br />
0.00<br />
-20.00<br />
-40.00<br />
-60.00<br />
-80.00<br />
-100.00<br />
Dogu Akdeniz meteorik<br />
dogrusu<br />
Dünya meteorik dogrusu<br />
Kubbeli hamam<br />
Ö.A. Kaya Sondaji<br />
Erkekler havuzu<br />
Kadinlar havuzu<br />
Ilicabogazi soguk su kay.<br />
Mürvetler dere ici kay.<br />
Münip çöker çiftligi<br />
-12.00 -8.00 -4.00 0.00<br />
Oksijen-18 (o%SMOW)<br />
Şekil 7: O-18 – Döteryum ilişkisi Şekil 8: O-18- Trityum ilişkisi<br />
0 2000 4000 6000<br />
EC(mg/l)<br />
-10 -8 -6 -4 -2<br />
Oksijen-18(%o SMOW)<br />
Şekil 9: Trityum-EC diagramı Şekil 10: O-18-Cl diyagramı<br />
Bu çalışmada suların izotop içerikleri sınırlı olmasından dolayı, yer altı sularının doğal dolaşım<br />
sistemlerini tam olarak söylemek zordur.Buna göre alanda bulunan tüm suların geçiş<br />
süreleri,örnekler arasındaki dolaşım sistemleri ve beslenme alanı yükseltisine bağlı olarak üç farklı<br />
dolaşım sistemi ayırt edildi. Kepekler soğuk suyu Sığ dolaşımlı, düşük kotlardan Güncel yağışla<br />
beslenen, geçiş süreleri kısa sulardır. Biraz daha yüksek kotlardan kıtasal Yağışlarla beslenen, yer<br />
altı geçiş süreleri Kubbeli hamam sıcak su kaynağı, Erkekler havuzu ve Kadınlar havuzu sıcak ve<br />
mineralli sulara göre kısa olan suları A. Öner sondajı ile Mürvetler dere içi sıcak kaynak suları<br />
temsil etmektedir.. Kubbeli hamam sıcak su kaynağı, Erkekler havuzu ve Kadınlar havuzu sıcak ve<br />
238<br />
Oksijen-18(o%SMOW)<br />
Trityum(TU)<br />
-2<br />
-4<br />
-6<br />
-8<br />
-10<br />
2.00<br />
1.60<br />
1.20<br />
0.80<br />
0.40<br />
0.00<br />
No 1<br />
No 2<br />
No 3<br />
No 4<br />
No 5<br />
No 6<br />
No 7<br />
No 1<br />
No 2<br />
No 3<br />
No 4<br />
No 5<br />
No 6<br />
No 7<br />
0 400 800 1200<br />
Cl (mg/l)
mineralli kaynakları Trityum değerleri düşük, O–18 değerleri bakımından yüksek, yüksek kotlardan<br />
beslenen geçiş süreleri uzun, derin dolaşımlı ve daha yaşlı suları temsil ederler.<br />
Sonuç<br />
Ilıcaboğazı-Kepekler sıcak ve mineralli sular Kepekler Ilıca vadisi boyunca yer almakta, bu suların<br />
yüzeye çıkışını KD-GB uzanımlı fay sistemleri ve bu faylara bağlı ikincil fay ve çatlaklar<br />
sağlamaktadır. Kepekler kaplıca sularının akifer kayacı, metamorfik kayaçlar ve çatlak sistemi<br />
gelişmiş olduğu için geçirimlilik kazanan andezitlerdir. Silttaşı ve killi kireçtaşı tabakaları ise<br />
geçirimsiz olup örtü kaya niteliğindedir. Sıcak ve mineralli sular Uluslararasi Hidrojeologlar<br />
Birligine gore “ Na, Ca , Cl, HCO3, B, SiO2 li, ve CO2 li sıcak ve mineralli Sulardır.<br />
Sıcak ve mineralli suların izotop içeriklerine göre meteorik kökenli olup, yağışın bir kısmı, yerin<br />
altına çatlak, kırık ve faylar boyunca süzülmekte ve bu süreçte ısıtıcı kayaç olduğu düşünülen<br />
andezitler tarafından ısınırlar ve horst-graben yapısını oluşturan fay veya etkili çatlaklar yardımıyla<br />
yükselerek yeryüzüne çıkarlar. Bu sular yüksek kotlara düşen yağışla beslenen, geçiş süreleri uzun,<br />
derin dolaşımlı sulardır. Ayrıca Kepekler yöresinde sıcak su ile ilgili tesislerin geliştirilip<br />
yaygınlaştırılması, şüphesiz kaplıcalar dolayında daha pek çok ve daha derin sondajların yapılarak<br />
sıcak su miktarının birkaç misli daha artırılmasına bağlıdır. İnceleme alanında böyle bir potansiyel<br />
mevcut olup, önerilen yatırımlara plan- proje dahilinde bir an önce başlanması gerekmektedir<br />
Kaynaklar<br />
[1].Arnorsson, S., Sıgurdsson, S. and Svarsson, H., (1982). The chemistry of geothermal waters in<br />
Iceland Calculation of aqueous speciation from 0C to 370C. Geochim. Cosmochim. Acta,<br />
[2]Arnorsson, S., (1985). The use of mixing models and chemical geothermometers for estimating<br />
underground temperature in geothermal systems. J.Volc. Geotherm. Res., 23,299-335.<br />
[3] Clark I. D. and Fritz, P. (1997). Environmental isotopes in hydrogeology.Lewis Publ., Boca<br />
Raton, 328<br />
[4] Dansgaard, W., (1964). Stable isotopes in precipitation, Tellus, 16,436-468.<br />
[5] Ergül, E., Öztürk, Z., Akçagören , F. , Gözler, M.Z. (1980); Balikesir ili , Marmara Denizli<br />
arasının jeolojisi , MTA Rapor No:6760 Ankara<br />
[6] Ercan,T., Ergül,E., Akçören, F., Çetin, A., Granit, S. ve Asutay, J., (1990). Balıkesir-Bandırma<br />
arasının jeolojisi, Tersiyer volkanizmasının petrolojisi ve bölgesel yayılımı, MTA dergisi 110, 113-<br />
130, Ankara.<br />
[7] Fytikas, M., Giuliani,O, Innocenti, F.,Marinelli,G. Ve Mazzuoli,R.,(1976). Geochronological<br />
data on recent magmatismof the Aegean sea: tectonophysics,31, T29-T34.<br />
[8] IAH.(1979). Map of mineral and thermal water of Europe. Scale 1: 500,000, International<br />
Association of Hydrogeologists, United Kingdom.<br />
[9] Öktü, G., (1985). Balıkesir – Susurluk- Kepekler korunma alanları incelemesi, bölge arşiv.<br />
No:526<br />
[10] Ölmez , E. (1978) ; Balıkesir-Susurluk –Kepekler (Çamur ılıcası) prospeksiyonu.<br />
[11] Ölmez , E., Erzenoğlu , Z. (1994) ; Balıkesir-Susurluk –Kepekler (Çamur ılıcası) Kaplıcası<br />
Jeolojik – Hidrojeolojik etüdü. MTA Rapor No:126 (Özel)<br />
239
[12] Özçelik, Ş. ,Özbayrak , İ.H. (1985) ; Balıkesir Ilıcaboğazı (Kepekler) Sıcaksu kuyusu (BK-1)<br />
Bitirme Raporu . MTA Raporu Der. No: 8352 Ankara<br />
[14] Craig, H., 1961: Isotopic variations in meteoric waters. Science 133, 1702- 1703.<br />
[15] Mutlu, H., (2007). Constraints on the origin of the Balıkesir Thermal Waters (Turkey) from<br />
Stable Isotope ( 18 O, D, 13 C, 34 S) and Major-Trace Element Compositions ,Turkish Journal of<br />
Earth Sciences ,V.16, pp.13-32.,<br />
Teşekkür<br />
Yazarlar Trityum izotopu ve kimyasal analizlerin yapılmasında, Hacettepe Üniversitesinde görevli<br />
olan Sayın Prof. Dr. Serdar Bayarı ve Dr. Nur Özyurt ‘a destek ve yardımlarından dolayı çok<br />
teşekkür eder.<br />
240
İZOTOP ORANLAYICI KÜTLE SPEKTROMETRESİ (IRMS DUAL INLET)<br />
KULLANILARAK SULARDA OKSİJEN-18 VE DÖTERYUM<br />
İZOTOPLARININ BELİRLENMESİ<br />
Hasan DENİZ 1 , Nermin DOĞAN 1 , Alime TEMEL DİLAVER 1<br />
1 <strong>DSİ</strong> <strong>Genel</strong> Müd. TAKK Dai. Bşk <strong>İzotop</strong> Lab..<br />
hasanvdeniz@gmail.com nermind@dsi.gov.tr. alimet@dsi.gov.tr<br />
ÖZET<br />
Sularda bulunan çevresel izotoplar hidrolojik ve hidrojeolojik çalışmalarda 60’lı yıllardan<br />
başlayarak günümüze kadar etkin olarak kullanılmaktadır. Bu alanlarda faaliyet gösteren <strong>DSİ</strong>,<br />
yaptığı çalışmaları deneysel olarak destekleyebilmek amacıyla 1979’ da hidrolojik ve<br />
hidrolojeolojik alanda uluslar arası çalışmalar da yapan IAEA (Uluslararası atom Enerji Ajansı )<br />
ile işbirliğine giderek <strong>İzotop</strong> Laboratuarı Şube Müdürlüğü bünyesinde Kararlı <strong>İzotop</strong> Laboratuarını<br />
kurmuştur. Bu işbirliği kapsamında alınan <strong>İzotop</strong> Oranlayıcı Kütle Spektrometresi kullanılarak<br />
gerek <strong>DSİ</strong> bünyesinde yürütülen projeler; gerekse kamu kurumları, üniversiteler ve şahısların<br />
yürüttüğü projeler kapsamında pek çok çalışma yapılmıştır. 2005 yılında <strong>DSİ</strong>, bu alandaki<br />
çalışmalarını çağın gereklerine uygun seviyeye getirmek amacıyla modern bir kütle<br />
spektrometresini <strong>İzotop</strong> Laboratuarına dahil etmiştir. Sularda yapılan kararlı izotop analizinde<br />
DUAL INLET tipindeki IRMS (Isotope Ratio Mass Spectrometer/<strong>İzotop</strong> Oranlayıcı Kütle<br />
Spektrometresi) kullanılarak, IAEA’nın belirlediği ve dağıtımını yaptığı standart’a (VSMOW) göre<br />
yapılan δ 2 H ve δ 18 O ölçüm tekniği bu yazının konusudur.<br />
Anahtar Kelimeler: <strong>İzotop</strong> analizi, çevresel izotoplar, izotop metodolojisi, IRMS<br />
MEASURING OXYGEN-18 AND DEUTERIUM ISOTOPES IN WATERS BY USING<br />
ISOTOPE RATIO MASS SPEKTROMETER DUAL INLET SYSTEM<br />
ABSTRACT<br />
Environmental isotopes in waters have contributed to studies in hydrology and hydrogeology. <strong>DSİ</strong><br />
has established Stable Isotope Laboratory cooperating with IAEA to get experimental support for<br />
own studies in 1979. Through this cooperation, an IRMS (Isotope Ratio Mass Spectrometer) has<br />
been added to Stable Isotope Laboratory. Many hydrological hydrogeological studies belonging to<br />
<strong>DSİ</strong>, universities and individuals has been performed. In 2005 <strong>DSİ</strong> bought a modern IRMS to<br />
improve Stable Isotope Laboratory. δ 2 H and δ 18 O measurement techniques versus VSMOW is the<br />
topic of this paper as using DUAL INLET IRMS.<br />
Key Words: Isotope analysis, environmental isotopes, isotope methodology, IRMS<br />
1.GİRİŞ<br />
Sularda doğal olarak bulunan hidrojen ve oksijen izotopları suyun bünyesini oluşturduğundan<br />
hidrolojik çalışmalarda ideal izleyicilerdir. Bu izotopların hidrolojik çevrim içerisindeki değişimleri<br />
bu alanda karşılaşılan bir çok problemin çözümünde büyük yarar sağlamaktadır. Hidrolojik çevrim<br />
sürecinde, suyu oluşturan hidrojen ve oksijenin kararlı izotoplarının izotopik içeriklerinde başta<br />
sıcaklık olmak üzere yersel ve zamansal faktörlere bağlı olarak birtakım değişiklikler oluşur.<br />
Hidrolojik çevrim sürecinde, suyun içeriğindeki kararlı izotopların konsantrasyonlarında meydana<br />
gelen değişimler su kütlelerinin hareketlerinin izlenmesini ve değerlendirilmesini mümkün kılar.<br />
241
<strong>İzotop</strong>, proton sayısı aynı nötron sayısı farklı olan elementlerdir. Bir elementin izotopları periyodik<br />
tabloda aynı yerdedirler ancak çekirdek özellikleri farklı olup kararlı ve kararsız olmak üzere ikiye<br />
ayrılırlar. Kararsız izotoplar radyoaktif özelliklere sahip olup zamanla parçalanarak başka<br />
elementlere dönüşürler. Kararlı izotoplar güneş sisteminin varoluşundan beri mevcut olup,<br />
geçtikleri fiziksel ve kimyasal süreçlerde yalnızca konsantrasyonları değişir.<br />
Çizelge 1: <strong>İzotop</strong> hidrolojisinde çoğunlukla kullanılan hidrojen ve oksijen elementlerinin kararlı<br />
izotopları<br />
Hidrojen<br />
Oksijen<br />
Proton Nötron<br />
Atom<br />
Ağırlığı<br />
1 0 1 99,985<br />
1 1 2 0,015<br />
8 8 16 99,759<br />
8 9 17 0,037<br />
8 10 18 0,204<br />
242<br />
Doğada Bulunma<br />
Oranı (%) Sembol<br />
Çizelge 1’de görüldüğü gibi hidrojen elementinin kütle numarası 1 olan 1 H-hidrojen izotopu<br />
%99,985 ile doğada en fazla bulunma oranına sahiptir. Hidrojen elementinin kütle numarası 2 olan<br />
ağır izotopu 2 H-döteryum ise daha az bulunmaktadır. Hidrojenin üç izotopundan ikisi kararlı ( 1 H<br />
, 2 H ) biri radyoaktiftir ( 3 H). Oksijenin üç adet kararlı izotopunun ( 16 O, 17 O, 18 O) yanısıra saniyelerle<br />
ölçülebilen yarı ömürlere sahip 4 adet radyoaktif izotopu vardır ( 14 O, 15 O, 19 O, 20 O).<br />
2.İZOTOP METODOLOJİSİ<br />
Sularda bulunan kararlı izotopların ölçümleri birimsiz değerlerdir. Ölçüm sonucu delta değeri<br />
olarak ifade edilirse, az bulunan bir izotopun ( 2 H, 18 O) bol bulunan bir izotopa oranının ( 1 H, 16 O)<br />
bir standarda göre binde olarak sapmasıdır.<br />
RÖrnek<br />
RS<br />
tan dart<br />
x1000<br />
R<br />
<br />
<br />
‰<br />
S tan dart<br />
( A)<br />
İZOTOP<br />
R <br />
( H)<br />
İZOTOP<br />
2<br />
R 1<br />
H<br />
H<br />
1 H<br />
2 H<br />
16 O<br />
17 O<br />
18 O<br />
18<br />
O<br />
(A): Ağır (H): Hafif<br />
O<br />
R 16<br />
Sulardaki izotop oranları yaygın olarak IAEA’nın belirlediği bir standarttan (VSMOW) sapma<br />
olarak hesaplanır. VSMOW (Vienna Standard Mean Ocean Water) farklı okyanuslardan su<br />
örnekleri alınarak hazırlanmış, sularda hidrojen ve oksijen izotopları ölçümünde kullanılan<br />
referans kaynaktır. Okyanusların hidrolojik çevrimin başlangıç ve sonu olmaları, su kaynaklarının<br />
% 97’sini oluşturmaları, izotopik açıdan düzgün bir dağılım göstermeleri nedenleriyle sulardaki<br />
izotop değerlerinin okyanuslardan elde edilen bir standarda göre belirlenmesi ideal bir tercihtir.<br />
IAEA’ nın belirlediği VSMOW’un 2 H ve 18 O için izotop oranları aşağıdaki gibidir (W. G. Mook,<br />
2000). 2RSmow 2 H/ 1 H = 155.75 10 -6 ±0.05<br />
18 RSmow 18 O/ 16 O= 2005.20 10 -6 ±0.45<br />
<strong>İzotop</strong>ik içerikleri analiz sonucu olarak verilirken 2 H/ 1 H ve 18 O/ 16 O değerleri için ²δ , 18 δ veya δ 2 H ,<br />
δ 18 O şeklinde gösterilebilir. Bu değerler hidrolojik çevrimde -450‰< δ 2 H
δ 18 O
hafif parçacığın bağlanma enerjisinden büyüktür. Dolayısıyla hafif parçacık daha kolay bağını<br />
koparabilir. Bunun sonuçları olarak;<br />
1<br />
H2 <br />
18 O ve 1 H 2 H 16 O molekülleri 1 H2 16 O molekülünden daha düşük buhar basıncına sahip<br />
olması nedeniyle 1 H2 16 O molekülü daha kolay buharlaşır.<br />
Pek çok kimyasal reaksiyonda hafif olan izotoplar ağır olanlara göre daha hızlı reaksiyona<br />
girerler.<br />
Hidrolojik çevrimde izotop kompozisyonunda meydana gelen değişiklikler kütle bağımlı olarak<br />
başlıca üç süreçle açıklanabilir.<br />
Denge izotop ayrışması, biraradaki moleküllerde ya da denge halinde olan fazlarda gerçekleşen<br />
izotop değiş-tokuşu olarak tanımlanabilir. Bu olay tersinir bir reaksiyondur. Bu durumda fazlardan<br />
ya da bileşiklerden bir tanesinin ağır izotop içeriğinin net olarak zenginleştiği ya da fakirleştiği<br />
söylenemez. Ancak genellikle yoğun olan faz (sıvı, buhardan yoğundur) ya da ağır olan molekül<br />
(CaCO 3 ,CO 2 ‘den ağırdır) daha fazla ağır izotop içerir. Denge izotop ayrışması sıcaklıkla ilişkilidir<br />
ve sıcaklık arttıkça izotopik farklılıklar azalır.<br />
H<br />
16<br />
2<br />
O C<br />
18<br />
O<br />
16<br />
O H<br />
2<br />
C<br />
18<br />
O<br />
16<br />
O H<br />
18<br />
2<br />
O C<br />
16<br />
18<br />
18<br />
H O(<br />
BUHAR)<br />
H O(<br />
SIVI ) H O(<br />
BUHAR)<br />
H<br />
2<br />
2<br />
2<br />
16<br />
O<br />
244<br />
16<br />
2<br />
O(<br />
SIVI )<br />
Kinetik izotop ayrışması, tek yönlü kimyasal ve biyokimyasal reaksiyonlardır. Kinetik ayrışmada<br />
orijinal fazın ya da bileşiğin ağır izotopik içeriği fakirleşir.<br />
Transport izotop ayrışmasında, kinetik ve denge ayrışmalarından farklı olarak moleküllerin<br />
oynadığı rol sözkonusudur. Suyun izotopik türleri ( 1 H2 16 O, 1 H 2 H 16 O, 1 H2 18 O) farklı hareket<br />
kabiliyetlerine sahiptir. Ağır izotopların davranışları ağır moleküllerde daha da belirgin hale gelir.<br />
3.KARARLI İZOTOP ÖLÇÜMÜ<br />
Su, hidrolojik çevrimde farklı bileşikler ya da süreçler (process) içinde hareket ederken izotop<br />
oranlarının değişmesine bağlı olarak çeşitli bileşikler ve süreçlerdeki farklı izotopik işaretler/<br />
parmak izleri suyun hidrolojik çevrimdeki hareketinde ve orjininin izlenmesinde bilgi sağlar. Farklı<br />
bileşikler ya da süreçler birbirlerine çok yakın hatta aynı izotopik kompozisyonlara sahip olabilirler<br />
ve ayrıca izotopik oranların son derece küçük değerler olmaları, Kütle spektrometrelerinin<br />
kompleks yapıları bu bilginin sağlanmasında örnek toplanmasından sonuçların hesaplanmasına<br />
kadar geçen süreçte özen gösterilmesini gerekli kılmaktadır.<br />
Su örneği içerisindeki izotopik oranlardaki ( 2 H/ 1 H veya 18 O/ 16 O) değişimler ancak kütle<br />
spektrometreleriyle saptanabilir. Kütle Spektrometresi, basit olarak iyonları kütlelerine göre<br />
ayırarak bolluklarıyla ilişkili ölçer. Kaynak (source), uçuş tüpü (flight tube) ve kolektörden<br />
(collector) oluşur. Gaz molekülleri kaynakta iyonize edilip, elektrik alanda bir demet halinde<br />
hızlandırılarak, uçuş tüpüne ulaşıp buradaki manyetik alan etkisiyle dairesel bir yol izleyerek<br />
kütleleriyle ilişkili yarıçaplarla saparlar. Böylece farklı kütleli iyonlar farklı kolektörlere ulaşırlar.<br />
Kolektörlere ulaşan iyonlar elektrik yüklerini kaybederler ve küçük bir akıma neden olup bu akımın<br />
şiddeti kolektöre çarpan iyon sayısı ile orantılıdır.
Şekil 1. Kütle Spektrumu<br />
Şekil 2. Kütle Spektrometresi<br />
<strong>DSİ</strong> <strong>İzotop</strong> Laboratuarı Şube Müdürlüğünde gerçekleştirilen δ 2 H ve δ 18 O deneyleri 2005 yılından<br />
itibaren DUAL INLET IsoPrime Kütle Spektrometresi kullanılarak (Şekil 2) IAEA’nın belirlediği<br />
dengeleme yöntemiyle yapılmaktadır. Bu deneyler, TS EN ISO/IEC 17025 standardı kapsamında<br />
Türk Akreditasyon (TÜRKAK) Kurumu tarafından akredite edilmiştir.<br />
3.1.Araziden Örnek Alınması<br />
Örneğin araziden uygun bir şekilde alınması ölçüm sonucunun sağlıklı olması açısından çok<br />
önemlidir. Alınan örneğin kaynağı temsil ettiği varsayılır.<br />
245
1 litrelik çift kapaklı bir plastik şişe uygundur. Şişe, örnek su ile çalkalandıktan sonra üzerinde<br />
hava boşluğu kalmayacak şekilde tam olarak doldurulmalıdır. Kapaklar sıkı bir şekilde<br />
kapanmalıdır. Örnekler laboratuara ulaştırılana kadar serin bir yerde korunmalı, buharlaşma<br />
olmaması için özen gösterilmelidir.<br />
Şişenin üzerine<br />
Örneğin alınma tarihi<br />
Proje adı ve örnek adı<br />
Örnek alınan yerin adı<br />
Lokasyonun koordinatları<br />
yazılmalıdır.<br />
Yerüstü Sularından Örnek Alınması: Akarsudan alınacak örnek için akışın olduğu ve<br />
buharlaşmanın olmadığı bir yer seçilmelidir. Akarsuyun kıyısından ve göllenme olan bir yerden<br />
alınmamalıdır. Gölden örnek almak için örnek alma aleti ile derinden alınmalıdır. Derinlik ve<br />
alınan yer kayıt edilmelidir.<br />
Yeraltı Sularından Örnek Alınması: Pompalı kuyularda pompa bir müddet çalıştırılıp borudaki<br />
suyun akması sağlandıktan sonra örnek alınmalıdır. Pompasız araştırma ve sondaj kuyularından<br />
derinden örnek alma aleti kullanılarak örnek alınmalıdır. Yüzeyden hava ile temas etmiş örnek<br />
alınmamalıdır. Kaynaktan alınacak suyun gözeden çıkıyor olması gerekir. Göllenmiş, buharlaşmaya<br />
maruz kalmış sudan örnek alınmamalıdır.<br />
Yağış Örneğinin Alınması: Yağış örneği toplamak için pluviyometre kullanılır. Pluviyometre<br />
yağış dışında farklı bir su ile temas etmemelidir. Ayın ilk gününden itibaren her gün pluviyometre<br />
gözlenmeli ve toplanan yağış ağzı sıkıca kapanabilen bir damacanada biriktirilmelidir. Ayın son<br />
günü damacana iyice çalkalanarak homojen bir karışım olması sağlanmalıdır. 1 litrelik plastik şişe<br />
mümkünse tam olarak doldurulmalı. Şişenin üzerine yağış istasyonunun adı, yağışın ait olduğu ay<br />
yazılmalıdır.<br />
3.2.Su Örneklerinin Analiz İçin Hazırlanması ve Ölçülmesi<br />
Gelen su örneklerinin δ 2 H ve δ 18 O değerlerini belirlemek için, örnekler ve standartlardan oluşan bir<br />
set oluşturulur. Standartlar, örneklerin gerçek değerlerinin hesaplanması ve sistemin kararlılığının<br />
izlenmesi için sete konur. Kullanılan standartlar IAEA’nın dağıtımını yaptığı sertifikalı uluslar arası<br />
SLAP, GISP, VSMOW(Standart Light Antarctic Precipitation, Greenland Icesheet Precipitation,<br />
Vienna Standart Mean Ocean Water) ve bu standartların dışında laboratuar tarafından belirlenen<br />
lokal standartlar ATW, HLW dir (Ankara Tap Water, Hard Lake Water) (Çizelge 2). Kullanılan<br />
standartlar ölçülen numunelerin ölçüm aralığını kapsamalıdır. Örneğin Türkiye’deki suların<br />
18<br />
O değerleri yaklaşık olarak +3 ile -20 arasında olduğu yaklaşımıyla değerlendirirsek, en az bir<br />
standart -20 yada daha düşük, bir standart +3 yada daha yüksek , bir standardın da bunların<br />
ortalaması olması idealdir.<br />
Çizelge 2: Kararlı <strong>İzotop</strong> Laboratuarında kullanılan standartlar<br />
Standart δ 2 H δ 18 O<br />
VSMOW 0,00 0,00<br />
SLAP -428,00 -55,50<br />
GISP -189,50 -24,80<br />
ATW -67,02 -10,02<br />
HLW -32,65 -2,73<br />
246
<strong>DSİ</strong> Kararlı <strong>İzotop</strong> Laboratuarında örnekleri ölçüme hazırlarken, aynı set içerisinde, lokal<br />
standartlardan ATW ve HLW, uluslararası standartlardan GISP, SLAP, SMOW’dan<br />
herhangi ikisi olmak üzere en az 4 standart kullanılır. Laboratuara gelen örnekler ve<br />
kullanılan standartlardan, 200 µl alınarak maksimum 60 numunelik ölçüm seti aşağıdaki<br />
adımlara göre hazırlanır (Şekil 3).<br />
Tekrarlanabilirliği görmek çok önemli olduğundan her bir örnek en az üç kez aynı sete<br />
konur .Cihazdan kaynaklanabilecek hatalar, örnek hazırlamadan gelebilecek hatalar<br />
nedeniyle aynı örneğin ölçüm sonuçları arasında farklar olabilir. Tekrarlanabilirlik aralığı<br />
δ 2 H için , δ 18 O için olarak kabul edilir ( Mook, W.G., 2000).<br />
Aynı örnek başa, ortaya, sona olacak şekilde üç kez ölçülecek şekilde sete yerleştirilir.<br />
Böylece zamanla (bir setin ölçüm süresi: yaklaşık 30 saat) ortaya çıkabilecek hatalar<br />
maskelenmemiş olur (M. Gröning, 2008).<br />
60 örnek kapasiteli bir sette mesela 2 GISP, 2 SLAP, 3 ATW, 3 HLW gibi en az 10 tane<br />
standart kullanılır. Setin içindeki standartlar başa ya da sona toplu halde konmaz, setin içine<br />
dağıtılarak örnekler gibi ölçülmesi sağlanır.<br />
δ 2 H ölçümü için örnekler hazırlanırken katalizör kullanılır. Her vialin içine su örneği ile<br />
birlikte bir katalizör konur. Viallerin kapakları su örnekleri konduktan sonra sızdırmazlık<br />
sağlayacak biçimde sıkıca kapatılır.<br />
Bu şekilde hazırlanan set analiz için sistemdeki örnek hücresi birimi olan MULTIPREP’e<br />
yerleştirilir (Şekil 3).<br />
Şekil 3. Kararlı <strong>İzotop</strong> Laboratuarında Örnek Hazırlama<br />
247
Örnekler hücrelere konduktan hemen sonra viallerin içindeki hava vakumlanır ve viallere δ 2 H için<br />
hidrojen gazı, δ 18 O için CO2 gazı doldurulur. Gaz ve su arasındaki dengelenme reaksiyonu için,<br />
örnek hücre tablası 40 °C sabit sıcaklıkta olup aşağıdaki dengeleme reaksiyonları gerçekleşir (Şekil<br />
4). Bu sıcaklıkta δ 2 H analizi için 4 saat, δ 18 O analizi için 8 saat beklenir. Böylece örnek hazırlama<br />
süreci tamamlanmıştır.<br />
H2 18 O(sıvı) + C 16 O2 (gaz) H2 16 O(sıvı) + C 18 O 16 O (gaz)<br />
2 H 1 HO(sıvı) + 1 H2(gaz) 1 H2O(sıvı) + 2 H 1 H(sıvı)<br />
Şekil 4. Viallerde gerçekleşen gaz –su dengelenme reaksiyonu<br />
Su ile gaz arasında dengelenme gerçekleştiğinde her ikisinin de izotop oranları aynı olmaktadır.<br />
Ancak gaz ve suyun denk olan bu değeri suyun izotopik değeri değildir. Bu dengelenme sırasında<br />
su bir miktar buharlaşmıştır çünkü dengeleme sıcaklığı 40 °C’dir ve suda olan izotoplar gazda da<br />
vardır. Aslında ayrışma (fractination ) gerçekleştiğinden, bu durumu düzeltmek için gaz ve buhar<br />
karışımı vialden alınıp -90 °C’lik bir tuzakta bekletilerek gaz buhardan ayrıştırılır. Bu gaz DUAL<br />
INLET’deki örnek körüğüne, dengelemede kullanılan referans gaz da DUAL INLET’teki referans<br />
körüğüne alınır. Körüklerde tutulan gaz sıkıştırılarak yada genleştirilerek ölçüm için uygun sinyal<br />
elde edilir. Kütle Spektrometrelerinde suyun doğrudan ölçümü çeşitli problemlere yol açmaktadır.<br />
Bu problemlerden en başta geleni suyun metale yapışması (adhesion) nedeniyle hafıza etkisi<br />
(memory effect) oluşmasıdır. Yani su örneğinin sistemden temizlenememesi nedeniyle bir sonraki<br />
su örneğinin sonucuna katkı yapmaktadır . Bu nedenle DUAL INLET’te olduğu gibi su ile izotopik<br />
olarak dengelenmiş gaz kullanmak daha uygundur.<br />
Örnek ve referans gazları sırasıyla Dual İnlet sisteminin temel birimi olan, taşınan gazın iyonize<br />
edildiği ve kolektörlerde ölçüldüğü çok düşük basınçlı (10 -8 mbar ) bir ortam olan ISOPRIME a<br />
gönderilir. Gazlar, basınç etkisiyle Dual İnlet ten ISOPRIME’daki iyon kaynağına ulaşırlar. Bu gaz<br />
molekülleri bir filamentten yayılan elektronlarla iyonize edilirler (e - + M M + + 2e - ). İyonlar<br />
1 2<br />
kaynaktan elektrik alanların etkisiyle ayrılarak ( qV mv ) manyetik alana girerler ve kütleleri<br />
ile ilişkili olarak saparlar. Farklı kütleli iyonlar farklı kolektörlerde toplanırlar (Şekil 5). Kolektöre<br />
ulaşan iyonların miktarı ile ilişkili olarak meydana gelen akım izotopik oranların elde edilmesini<br />
sağlar.<br />
248<br />
2
Şekil 5. Gaz moleküllerinin kolektörlere dağılımı<br />
3.3 Deney Sonuçlarının Hesaplanmasına Örnek:<br />
Sistemin verdiği sonuçlar ham veri (raw data) olarak değerlendirilir. Sette ölçülen standartlar<br />
kullanılarak bir regresyon denklemi elde edilir. Bu regresyon denklemi ham verilere uygulanır<br />
(Çizelge 3). Böylece örneklerin δ 2 H veya δ 18 O sonuçlarına ulaşılmış olur<br />
249
Çizelge 3: Ham Veri Dosyası<br />
Stable Isotope Analysis<br />
Batch results sheet<br />
Date<br />
Current 27.7.08 21:56 Sheet: #NAME?<br />
Batch start 14.2.08 18:08 Filename: #NAME?<br />
Batch end 15.2.08 11:59 Path: #NAME?<br />
Analysis results<br />
Index Acquisition date delta 45 std error n= delta 46 std error n= 13C 18O Yield Type Name<br />
1 15.2.08 2:08 0,725 0,003 10 21,716 0,006 10 0,034 -8,833 169,6 Bellows open atw 80043<br />
2 15.2.08 2:31 1,088 0,003 10 28,648 0,005 10 0,185 -2,120 127,0 Bellows open hlw 80044<br />
3 15.2.08 2:44 0,763 0,004 10 21,834 0,006 10 0,071 -8,719 108,4 Bellows open atw 80045<br />
4 15.2.08 2:57 1,070 0,004 10 28,561 0,006 10 0,169 -2,204 148,0 Bellows open hlw 80046<br />
5 15.2.08 3:11 0,748 0,003 10 21,819 0,005 10 0,056 -8,734 128,3 Bellows open atw 80047<br />
6 15.2.08 3:24 1,150 0,002 10 28,708 0,007 10 0,250 -2,062 98,4 Bellows open hlw 80048<br />
7 15.2.08 3:40 0,703 0,003 10 20,654 0,012 10 0,047 -9,862 140,6 Bellows open e75 80049<br />
8 15.2.08 3:54 0,740 0,003 10 21,079 0,006 10 0,072 -9,451 116,0 Bellows open e76 80050<br />
9 15.2.08 4:07 0,806 0,001 10 23,135 0,012 10 0,072 -7,459 105,8 Bellows open e77 80051<br />
10 15.2.08 4:20 0,700 0,003 10 20,241 0,005 10 0,057 -10,262 138,0 Bellows open e78 80052<br />
11 15.2.08 4:37 1,188 0,004 10 23,654 0,005 10 0,462 -6,957 116,6 Bellows open e79 80053<br />
12 15.2.08 4:50 0,794 0,005 10 21,681 0,008 10 0,108 -8,867 109,2 Bellows open e80 80054<br />
13 15.2.08 5:04 0,885 0,005 10 21,637 0,008 10 0,208 -8,910 111,4 Bellows open skk 80055<br />
14 15.2.08 5:18 0,741 0,005 10 21,659 0,006 10 0,053 -8,889 113,9 Bellows open ys 80056<br />
15 15.2.08 5:31 0,715 0,004 10 20,726 0,004 10 0,057 -9,792 110,9 Bellows open gs 80057<br />
16 15.2.08 5:44 0,731 0,005 10 20,546 0,007 10 0,080 -9,967 106,9 Bellows open tmb 80058<br />
17 15.2.08 5:58 0,710 0,004 10 20,422 0,007 10 0,062 -10,086 106,6 Bellows open e75 80059<br />
18 15.2.08 6:12 0,771 0,004 10 21,315 0,006 10 0,097 -9,222 106,3 Bellows open e76 80060<br />
19 15.2.08 6:25 0,803 0,003 10 22,928 0,011 10 0,076 -7,659 118,7 Bellows open e77 80061<br />
20 15.2.08 6:40 0,706 0,005 10 19,929 0,012 10 0,075 -10,564 112,1 Bellows open e78 80062<br />
21 15.2.08 6:53 0,278 0,002 10 7,704 0,005 10 0,035 -22,404 114,8 Bellows open gisp 80063<br />
22 15.2.08 7:06 0,269 0,004 10 7,777 0,006 10 0,022 -22,334 122,7 Bellows open gisp 80064<br />
23 15.2.08 7:20 -0,778 0,005 10 -21,904 0,009 10 -0,084 -51,081 110,5 Bellows open slap 80065<br />
24 15.2.08 7:34 -0,786 0,003 10 -21,970 0,006 10 -0,091 -51,145 103,1 Bellows open slap 80066<br />
25 15.2.08 7:49 1,224 0,003 10 23,552 0,005 9 0,504 -7,056 103,7 Bellows open e79 80067<br />
26 15.2.08 8:03 0,780 0,003 10 21,502 0,009 10 0,100 -9,041 111,0 Bellows open e80 80068<br />
27 15.2.08 8:16 0,919 0,002 10 21,735 0,007 10 0,240 -8,815 104,5 Bellows open skk 80069<br />
28 15.2.08 8:29 0,749 0,004 10 21,559 0,007 10 0,065 -8,985 102,7 Bellows open ys 80070<br />
29 15.2.08 8:43 0,714 0,003 10 20,451 0,005 10 0,065 -10,058 96,2 Bellows open gs 80071<br />
30 15.2.08 8:59 0,743 0,003 10 20,594 0,006 10 0,091 -9,920 109,5 Bellows open tmb 80072<br />
31 15.2.08 9:13 0,719 0,003 10 20,511 0,008 10 0,069 -10,000 108,4 Bellows open e75 80073<br />
32 15.2.08 9:27 0,785 0,003 10 21,273 0,006 10 0,113 -9,263 100,9 Bellows open e76 80074<br />
33 15.2.08 9:40 0,801 0,003 10 22,717 0,009 10 0,081 -7,864 111,5 Bellows open e77 80075<br />
34 15.2.08 9:54 0,717 0,005 10 20,308 0,009 10 0,073 -10,197 101,6 Bellows open e78 80076<br />
35 15.2.08 10:07 1,241 0,004 10 23,632 0,003 9 0,520 -6,979 104,0 Bellows open e79 80077<br />
36 15.2.08 10:21 0,807 0,002 10 21,503 0,010 10 0,129 -9,040 89,8 Bellows open e80 80078<br />
37 15.2.08 10:36 0,874 0,003 10 21,615 0,009 10 0,196 -8,931 109,2 Bellows open skk 80079<br />
38 15.2.08 10:49 0,751 0,003 10 21,704 0,009 10 0,062 -8,845 106,2 Bellows open ys 80080<br />
39 15.2.08 11:03 0,716 0,005 10 20,527 0,006 10 0,065 -9,985 109,0 Bellows open gs 80081<br />
40 15.2.08 11:17 0,737 0,004 10 20,729 0,007 10 0,080 -9,789 101,3 Bellows open tmb 80082<br />
41 15.2.08 11:32 0,781 0,002 10 22,032 0,009 10 0,083 -8,527 102,9 Bellows open atw 80083<br />
42 15.2.08 11:46 1,160 0,004 10 28,831 0,010 10 0,256 -1,943 106,4 Bellows open hlw 80084<br />
Batch totals<br />
delta 45 std error delta 46 std error 13C 18O<br />
Average 0,732 0,003 19,459 0,007 0,118 -11,019<br />
sd 0,396 10,143 0,128 9,823<br />
Regresyon Analizi ve Korelasyon Katsayısı<br />
İki değişken arasındaki korelasyonun matematiksel ifadesini tespit etmek için yapılan analizdir. Bu<br />
matematiksel ifadeye regresyon denklemi denir.<br />
Regresyon denklemi genel ifadesi: Y = a + Bx<br />
X : seçilen bağımsız değişkenin değeri<br />
Y : seçilmiş X değeri için tahmin edilen değer<br />
a : doğrunun Y eksenini kestiği noktanın değeri<br />
b : doğrunun eğimi<br />
a ve b: regresyon katsayıları<br />
Deney sonuçlarının kalibrasyonunda:<br />
X: kullanılan standardın ölçülen değeri<br />
Y: kullanılan standardın gerçek değeri<br />
250
Çizelge 4. Deney sonucu elde edilen standartların ham verileri<br />
ATW GISP SLAP HLW<br />
1 -8,988 -22,596 -48,615 -2,658<br />
2 -8,961 -22,499 -48,550 -2,619<br />
3 -8,928 -2,566<br />
4 -8,858 -2,279<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
AVERAGE -8,934 -22,547 -48,583 -2,530<br />
STD DEV 0,030 0,069 0,047 0,046<br />
Çizelge 5. Deney sonucu elde edilen standartların ölçülen ve gerçek değerleri<br />
ÖLÇÜLEN GERÇEK<br />
ATW -8,93 -9,59<br />
HLW -2,53 -2,15<br />
GISP -22,55 -24,80<br />
SLAP -48,58 -55,50<br />
Çizelge 6. Regresyon katsayıları<br />
ölçülen gerçek<br />
(X) (Y) X² XY Y²<br />
ATW -8,93 -9,59 79,7449 85,6387 91,9681<br />
HLW -2,53 -2,15 6,4009 5,4395 4,6225<br />
GISP -22,55 -24,80 508,5025 559,24 615,04<br />
SLAP -48,58 -55,50 2360,0164 2696,19 3080,25<br />
TOPLAM -82,59 -92,04 2954,6647 3346,508 3791,881<br />
251
Şekil 6. Regresyon doğrusu ve denklemi<br />
Çizelge 7. Denklemin setteki standartlara uygulanması<br />
ham data doğ. data<br />
atw 70083 -8,988 -9,51<br />
atw 70084 -8,961 -9,48<br />
hlw 70085 -2,658 -2,19<br />
hlw 70086 -2,619 -2,14<br />
gisp 70101 -22,596 -25,26<br />
gisp 70102 -22,499 -25,15<br />
slap 70103 -48,615 -55,38<br />
slap 70104 -48,550 -55,30<br />
atw 70119 -8,928 -9,44<br />
atw 70120 -8,858 -9,36<br />
hlw 70121 -2,566 -2,08<br />
5.SONUÇ<br />
Deneysel sonuçlar bir teorinin ya da bir modelin doğrulanmasında ve desteklenmesinde ikna edici<br />
bir rol oynarlar. Ülkemizde hidrolojik ve hidrojeolojik çalışmalarda izotop analizlerinin<br />
kullanılmasının sürekli arttığı günümüzde, izotop hidrolojisindeki gelişmelerin takip edilmesi<br />
gerekliliği, buna bağlı olarak, laboratuvar çalışmalarının geliştirilmesi önem kazanmıştır.<br />
Dünyadaki örneklerinde olduğu gibi deneysel sonuçların bu çalışmalarda yer alması <strong>DSİ</strong>’nin<br />
arzuladığı bir sonuç olup bu kapsamda <strong>DSİ</strong> <strong>İzotop</strong> laboratuarı kendi çalışmalarının yanı sıra kamu<br />
kurumların, üniversitelerin ve şahısların çalışmalarına da laboratuar imkanları çerçevesinde destek<br />
vermektedir.<br />
Bu yazıda,<br />
<strong>İzotop</strong> metodolojisi ile çevresel izotopların hidrolojide nasıl değerlendirildiği ve su<br />
örneklerinin IAEA’nın belirlediği ve dağıtımını yaptığı bir standarda göre ölçümü,<br />
Hidrolojik çevrimde suyun izlenmesini olanaklı kılan izotop ayrışmasının kütle bağımlı<br />
nedenleri,<br />
252
Sonuçlardaki belirsizliğin IAEA’nın belirlediği aralıklarda olması için laboratuar<br />
çalışmalarında gösterilmesi gereken hassasiyet,<br />
Su örneğinin araziden alınmasından sonuçların hesaplanmasına kadar geçen sürecin<br />
anlatılmasıyla, bu analizler için yapılan laboratuar çalışması da genel hatlarıyla açıklandı.<br />
6.KAYNAKLAR<br />
1. Mook, W.G., 2000, Environmental isotopes in the hydrological cycle, v.I, 31-45, 167-177.<br />
2. Mook, W. G., Gat, J. R., Meijer, A. J., 2001, Environmental isotopes in the hydrological cycle,<br />
v.II, 7-40.<br />
3. Tanweer, A., Gröning, M. ,Van Duren, M., Jaklitsch, M., Pöltenstein, L.,2008. Stable Isotope<br />
Internal Laboratory Water Standarts: Preparation, Calibration and Storage, IAEA.<br />
4. Guillermo, Q.,2007 Applications of Isotope Techniques in Modelling Hydrologic Processes,<br />
Department of Civil Engineering and National Hydraulic Research Center University of the<br />
Philippines, Diliman, Quezon City.<br />
253
Özet<br />
URGANLI (TURGUTLU) SICAK VE MİNERALLİ SULARININ<br />
İZOTOPLARLA İNCELENMESİ<br />
Serkan VURAL 1 , Suzan PASVANOĞLU 2 , Servet YILMAZER 3 , Ali YAKABAĞ 4<br />
1,2 Kocaeli Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Böl. İzmit/Kocaeli<br />
3,4 Gayzer Yer Bilimleri Ltd. Şti., İzmir/Bornova<br />
jeo.serkan@gmail.com, suzan@kocaeli.edu.tr, servetyilmazer@ttmail.com<br />
Urganlı jeotermal alanı Manisa ili Turgutlu ilçesine bağlı Urganlı beldesinin yaklaşık 5 km.<br />
kuzeyinde yer alır. Alanın yakın çevresinde temeli Paleozoyik yaşlı metamorfik kayaçlar oluşturur.<br />
Menderes masifi örtü şistleri olarak ta adlandırılan bu temel kayalar üzerine yine Paleozoyik yaşlı<br />
mermerler gelmektedir. Urganlı Jeotermal alanı kuzeybatısında Mesozoyik yaşlı kireçtaşları,<br />
dolomitik kireçtaşları ve ofiyolitik kayaçlar mostra vermektedir. Paleozoyik ve Mesozoyik yaşlı<br />
birimler üzerinde açısal uyumsuzlukla Pliyosen yaşlı çökeller yer alır. Urganlı jeotermal alanında<br />
Kuvaterner yaşlı travertenler dikkat çekicidir. Sıcak suların bıraktığı çökeltilerin oluşturduğu bu<br />
travertenler, daha ziyade yatay olarak yayılım gösteren eski travertenler ile bu travertenleri dikine<br />
kesen çatlaklardan suların oluşturduğu yeni travertenler olarak göze çarpmakladır. Yine Kuvaterner<br />
yaşlı oluşuklardan alüvyonlar Gediz ovasında geniş yayılım gösterirler. Kaplıca çevresinde<br />
yüzeylenen Paleozoik yaşlı metamorfikler içindeki mermerlerin olduğu belirlenmiştir. Mermerlerin<br />
çatlaklı, karstik olması ve de kuvarsitlerdeki tektonizmanın etkisi ile kazanmış olduğu ikincil<br />
porozite ve permeabilite özelliklerinden dolayı bölgedeki en önemli akifer kayacını<br />
oluşturmaktadır. Kireçtaşları aynı zamanda Urganlı sıcak su kaynaklarının rezervuarını<br />
oluşturmaktadır. Neojen yaşlı killi marnlı seviyelerin Permeabilite değerleri düşük olduğundan bu<br />
kayalar örtü kaya niteliğindedir. İnceleme alanında tektonik etkinlikler oldukça fazladır. Gediz<br />
grabenini kuzeyden sınırlayan ve Kargın köyünden Akköy’e doğru uzanan yaklaşık D-B uzanımlı<br />
Cambazlı fayı bölgenin en önemli fayı olup, sıcak ve mineralli su kaynakları bu fay boyunca<br />
çıkmaktadır. Urganlı sıcak ve mineralli sularının sıcaklıkları; kaynaklarda 50-75°C olup,<br />
sondajlarda ise 62-83 o C arasındadır. Açılan kuyuların derinlikleri 280-605 metre arasında,<br />
debileri ise 15-40 lt/s olarak ölçülmüştür. Turgutlu sıcak ve mineralli suların 18 O, 2 H, 3 H ve 13 C<br />
izotopik içeriklerinden, suların meteorik kökenli olduğu anlaşılmıştır. Yağış sularından bir kısmı<br />
hazne özelliği taşıyan kayaçların çatlak, kırık ve fayları boyunca süzülerek yerin derinliklerinde<br />
bulunan hazne kaya içerisinde yataklanmaktadır. Bu dolaşım sürecinde yeraltına süzülen sular<br />
kondüksiyon veya konveksiyon akımlarla ısınarak sıcaksu rezervuarlarını oluşturmaktadır. δ13C<br />
DIC izotop değerleri sera soğuk su kaynağında -6.4 iken sıcak su kaynak ve sondajlarda -2 ile -2,9<br />
arasında değişmektedir. Buradan da sıcak sulardaki CO2’in kökeni daha çok denizel kökenli<br />
karbonatlardan ya da metamorfik CO2’den kaynaklandığı anlaşılmaktadır.<br />
Anahtar kelime: Urganlı, Oksijen-18, Döteryum, Trityum ve Karbon-13 izotopları.<br />
Abstract<br />
ISOTOPIC EVALUATION OF THERMAL AND MINERALIZED WATERS OF<br />
URGANLI(TURGUTLU) WITH ISOTOPS<br />
Urganli geothermal field is located approximately 5 km North of Urganli Town in the district of<br />
Turgutlu, province of Manisa. Paleozoic aged metamorphic rocks forms the basement of the nearby<br />
area. Paleozaoic aged marbles comes on the top of the base rocks that are also called as Menderes<br />
massive covering schists Mesozoic aged limestones, dolomitic limestones and ophiolitic rocks<br />
shows exposure in the north west of Urganli geothermal field. Pliocene aged deposits with angular<br />
255
unconformity takes place on the top of Paleozoic and Mesozoic aged units. Quaterner aged<br />
Travertines are noticeable in Urganli geotehrmal area. These travertines that are formed from the<br />
precipitation of thermal waters, are noticeable as new travertines that are cutting vertically the old<br />
travertines which shows a horizontal distribution in the area. These new travertine formation still<br />
continue to form around some of thermal waters exits. Again Alluviums that are Quaterner aged<br />
formations shows a wide distribution in Gediz plane. It is observed that, there exist marbles inside<br />
the Paleozoic aged metamorphics that are seen at the surface. Marbles, which have cracked and<br />
carstic structures, also together with quarsites, that have porosity and permeability features gained<br />
by the effect of tectonism; make up the most important aquifers in that region. Limestones also<br />
form the reservoir of Urganli thermal spring . Neogen aged surfaces with marn, have the properties<br />
of cap rock, since they have low permeability. At the research area, there is a great tectonic<br />
movement. Cambazlı fault, bordering Gediz Graben from North and having the East-West<br />
elongation from Kargın Village to Akköy, is the most important fault in the zone. Thermal and<br />
mineral water springs are located along this fault. The temperatures of Urganlı thermal and mineral<br />
waters are in the range of 50-75°C in natural resources and 62-83°C in drilling wells. Depths of the<br />
drilling wells are in the range of 280-605 metres and flow rates are measured as around 15-40 lt/s. It<br />
is concluded that, Turgutlu thermal and mineral waters have a meteoric orign, since they have the<br />
18 O, 2 H, 3 H ve 13 C isotopic content. Some amount of rain water flows through the faults and cracks<br />
of the rocks and then deposited in the reservoir rocks. During this cycle, water which is deposited<br />
underground and heated by means of conduction and convection, forms the thermal reservoirs.<br />
δ13C DIC isotope has the value of -6.4 in the cold water resource, but it ranges between the values<br />
of -2 to -2.9 in the thermal spings and wells. Thus it is concluded that, the origin of the CO2 is<br />
more likely to come from marine carbonate or metamorphic rocks.<br />
Key words: Urganlı, Oxygen-18, Doteryum, Trityum, Carbon-13.<br />
1. GİRİŞ<br />
Manisa İl’i Turgutlu ilçesi sınırlarında kalan Urganlı jeotermal alanında M.T.A. tarafından yapılan<br />
ilk etüt ve araştırma sondaj çalışmalarından sonra uzun süre kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır<br />
(Ürgün, 1966, Karamanderesi, 1972). Dünyada ve ülkemizde enerji fiyatlarının artması üzerine<br />
yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına bir yöneliş olmuştur. Urganlı bölgesinde jeotermal enerji<br />
araştırmalarına yönelik ilk çalışmalar, derinliği 440 m. olan U-1 nolu sondaj kuyusu ile 2001 yılında<br />
M.T.A. tarafından gerçekleştirilmiştir Artezyenik üretimi ortalama 35 lt/s., sıcaklığı 62 o C olan U-1<br />
kuyusu yine bu bölgede ilk kez kurulan Göncüoğlu seralarının ısıtılmasında kullanılmaktadır.<br />
Urganlı jeotermal alanında geniş kapsamlı etüt ve sondaj çalışmalarına 2005 yılında başlanılmıştır<br />
(Gayzer Yer Bilimleri, 2005). Bu alanda 2005-2008 döneminde 9 adet kuyu açılmıştır.<br />
2. JEOLOJİ<br />
Urganlı Jeotermal alanı ve yakın çevresinde Paleozoyik, Mesozoyik ve Senozoyik yaşlı birimler<br />
bulunmaktadır. Burada temeli Paleozoyik yaşlı metamorfik kayalar oluşturur (Şekil-1). Menderes<br />
masifi örtü şistleri olarak nitelendirilen bu kayalar; kalk şist, kuvars-muskovitşist, kuvars-muskovitbiyotit<br />
şist, muskovit-biyotit-albit şist ve granatlı biyotit şist gibi değişik şistlerden meydana<br />
gelmiştir (Karamanderesi, 1972). Jeotermal alanın hemen kuzeyinde yüzlek verip doğuya,<br />
haritalama alanının dışında kalan Kargın köyüne doğru yayılım gösteren bu metamorfitlerin üzerine<br />
Paleozoyik yaşlı mermerler gelmektedir (Şekil-1). Alt seviyeleri koyu gri, üste doğru daha açık gri<br />
renklenme sunan bu mermerler yer yer dolomitik olup, orta-iri kristallidir. Ayrıca Jeotermal alanın<br />
kuzeyinde Sarnıç tepe ile Kule tepe arasında ve Sarnıç tepe'nin doğu kesiminde, yukarıda sözü<br />
edilen muhtelif şistler arasında bej, kahverengimsi renkte mermer düzeylerine de rastlanmaktadır.<br />
Paleozoyik yaşlı temel kayalar üzerinde allokton olarak yer alan Mesozoyik yaşlı kireçtaşları,<br />
dolomitik kireçtaşları ve ofiyolitik kayaçlar Urganlı Jeotermal alanın (haritalama alanı dışında)<br />
kuzey batısında yüzlek verirler. Kireçtaşlarının alt seviyeleri genellikle dolomitiktir. İkincil kalsit<br />
256
dolgular içeren ve tabakalanması pek belirgin olmayan dolomitler üste doğru kireçtaşlarına geçiş<br />
gösterirler. Çeşitli volkanik ve sedimanter kayalardan oluşan ofiyolitik karmaşa veya ofiyolitik<br />
melanj adı verilen birim Çaldağ ve yakın çevresinde yaygındır. Serpantinit ve peridotitler ofiyolitik<br />
melanj bünyesindeki sedimanter kayalar üzerinde veya içinde bloklar halinde bulunurlar (Akdeniz,<br />
1986, Karamanderesi, 1972). Senozoyik yaşlı kayaçlar Paleozoyik ve Mesozoyik yaşlı birimler<br />
üzerinde açısal uyumsuzlukla yer alan Pliyosen yaşlı çökeller ile Kuvaterner yaşlı traverten, yamaç<br />
molozu ve alüvyonlardan oluşmaktadır (Şekil-1). Pliyosen’i; tabanda çakıltaşı, kumtaşı, silttaşı ve<br />
kiltaşları (Pl1) ile bunların üzerine uyumlu olarak gelen killi kireçtaşları ve kiltaşları (Pl2)<br />
oluşturmaktadır(Yanık). Çakıltaşı, kumtaşı, silttaşı ve kiltaşı gibi detritik çökeller jeotermal alan<br />
çevresinde oldukça yaygındır. Çakıllar genellikle orta-iyi derecede yuvarlaklaşmış, karbonat veya<br />
kil çimentoyla gevşek tutturulmuştur. Kumtaşlarında genel olarak gri, yeşilimsi gri renklenmeler<br />
hakimdir. Bunlar yer yer ince tabakalanmalı kiltaşı ve silttaşlarıyla ardalanmalıdır. Yine Pliyosen'in<br />
üst düzeylerine ait killi kireçtaşları ve kireçtaşları jeotermal alanın kuzeydoğusundaki Aktepe ile<br />
batıdaki Abdal tepe ve güneyinde yayılım gösterir (Şekil-1). Bu birim kirli beyaz, sarımsı beyaz,<br />
grimsi beyaz ve krem renklerde olup, yatay ve yataya yakın eğimlidir. Urganlı Jeotermal alanındaki<br />
en genç oluşuklar Kuvaterner yaşlı traverten ve alüvyonlardır. Sıcaksuların bıraktığı çökeltilerin<br />
oluşturduğu travertenler konumları ve yayılımları yönünden oldukça dikkat çekicidir. Travertenlerin<br />
büyük bölümü yatay konumludur. Kirli beyaz, sarımsı kirli beyaz veya gri renkli ve düşük<br />
sertlikteki bu oluşumlar eski travertenlerdir. Daha sonraki aşamada oluşan genç travertenler daha<br />
rijit bir morfoloji oluşturmuşlardır. Bu genç travertenler jeotermal alanda duvarsı görünümlerdedir.<br />
Bazı sıcaksu çıkışları çevresinde yeni traverten oluşumları halen devam etmektedir. Kuvaterner<br />
yaşlı genç oluşuklardan yamaç molozları etüt alanının kuzey batısında mostra vermektedir.<br />
Kendisinden daha yaşlı birimlere ait elemanlardan oluşan alüvyon örtü inceleme alanının güneyinde<br />
Gediz ovasında geniş yayılım gösterir. Urganlı Jeotermal alanındaki en önemli süreksizlik Cambazlı<br />
fayıdır. Eğim atımlı normal bir fay olan Cambazlı fayı inceleme alanını yaklaşık D-B yönde kat<br />
eder (Şekil-1). Batı yönünde, inceleme alanı dışında Akköy’e doğru uzanır. Doğu yönündeki<br />
uzanımı da yine araştırma alanı dışında Bintepeler bölgesinin güneyine doğru devam eder. Yukarıda<br />
belirtildiği gibi yaklaşık D-B uzanımlı olan bu tektonik hat, Urganlı jeotermal alanına batıdan girer<br />
ve yeni Cambazlı köyünün hemen kuzeyinden geçerek doğuya Kargın köyüne doğru mikaşisttraverten<br />
dokanağını oluşturur. Cambazlı fayının yükselen kuzey bloğu Paleozoyik yaşlı muhtelif<br />
şist ve mermerlerin yüzeylenmesini sağlamıştır. Burada, D-B uzanımlı bir horst oluşturan bu temel<br />
kayaçların yükselimine Cambazlı fayı etken olmuştur. Aynı yükselimi kuzeyden yine yaklaşık D-B<br />
veya B-KB/D-GD uzanımlı bir tektonik hat sınırlamaktadır. Bu kuzey fayı da eğim atımlı normal<br />
bir fay olup “Çamlı fayı” olarak adlandırılmıştır (Yılmazer vd., 2008). İnceleme alanına doğu<br />
yönünden Aktepe güneyinden girer, Sarnıç Tepe, Kule Tepe ve Çamlı Tepe’nin hemen kuzeyinden<br />
batıya doğru devam eder. Cambazlı fayı ile kuzeyindeki Çamlı fayının oluşturduğu; genişliği 750-<br />
1000 m. arasında değişen ve D-B uzanımı yaklaşık 5 km. olan bu yükselim “Sarnıç horstu” olarak<br />
isimlendirilmiştir (Yılmazer vd., 2008, Şekil-1). İnceleme alanındaki diğer bir tektonik hat ise daha<br />
güneyden geçen yaklaşık D-B uzanımlı, eğim atımlı normal bir fay olan Urganlı fayıdır. Burada<br />
güney blok düşmüş kuzey blok yükselmiştir. Diğer faylara göre daha gençtir. Cambazlı fayından<br />
itibaren güneye doğru bir basamaklanma söz konusudur. İnceleme alanının kuzeybatısındaki Akköy<br />
fayı da çevredeki önemli tektonik hatlardan biridir. Akköy kuzeyinden başlayan bu fay, KD<br />
istikametine doğru yaklaşık 3-3,5 km. uzanımlıdır. İnceleme alanındaki Paleozoyik yaşlı kayaçlarda<br />
eklem ve çatlak sistemleri iyi gelişmiş olup, tektonik etkilerle değişik yönlerde kıvrımlanmalar<br />
oluşmuştur. Pliyosen yaşlı tortullar yatay ve yataya yakın konumludur. Aynı şekilde eski<br />
travertenler de yataya yakın tabakalanmalıdır. Daha sonra oluşan genç travertenler ise eski<br />
travertenler üzerinde adeta duvar gibi dikey konumludurlar.<br />
257
Şekil 1. Çalışma alanının jeoloji haritası ve jeolojik kesiti ( Yılmazer vd., 2008).<br />
258
3. HİDROJEOKİMYASAL ÇALIŞMALAR<br />
Urganlı jeotermal alanında biri M.T.A. diğer sekizi özel sektör tarafından yapılmış toplam 10 adet<br />
sıcaksu kuyusu bulunmaktadır (Tablo-1). Kuyuların derinlikleri 280-605 m. arasında değişmektedir.<br />
Burada en yüksek debi EU-7 kuyusunda 40 lt/s. olarak ölçülmüştür. Kuyular artezyenik olup, kuyu<br />
başı üretim sıcaklıkları 62-83 o C arasındadır. Sondajlar jeotermal üretime uygun olacak şekilde<br />
dizayn edilmiştir. Neojen tortullar EU-8 nolu kuyunun bulunduğu kuzey noktasından güneye doğru<br />
giderek kalınlaşmaktadır. Burada işaret edilen EU seri numaralı kuyular Eskihisar Tarım A.Ş. adına<br />
yapılmış olup, bu kuyulardan EU-4,5,6,7,8 nolu kuyular Eskihisar seralarının ısıtılmasında<br />
kullanılmaktadır. Geri kalan kuyulardan EU-3 nolu kuyu kaplıcalarda kullanılmakta, EU-1,2 nolu<br />
kuyularda su çok az olduğu için şimdilik kullanım dışıdır. EU-4,5,6, nolu kuyuların toplam debisi<br />
50 lt/s., toplam ortalama sıcaklık değeri 80 o C’dir. EU-7,8 nolu kuyuların toplam debisi ve sıcaklığı<br />
sırasıyla 77 lt/s. ve 86 o C olup, kuyu sıcaklık değerleri güneyden kuzeye sıcaksu getirimini sağlayan<br />
Cambazlı fayına doğru artış göstermektedir (Şekil-2).<br />
Tablo 1. İnceleme alanında yapılan sıcaksu sondaj kuyularına ait bilgiler.<br />
Kuyu Derinlik Debi Sıcaklık<br />
No (m) (lt/sn) ( o Üretim Şekli Açılış Kullanım Yerleri<br />
C)<br />
Yılı<br />
U-1 440 35 62 Artezyen 2001 Göncüoğlu serası<br />
EU-1 450 10 64 Kuyu içi Pompası 2005 Kullanılmıyor<br />
EU-2 605 1.5-2 65 Artezyen 2005 Kullanılmıyor<br />
EU-3 280 15 77 Artezyen 2006 Kaplıca<br />
EU-4 500 35 75 Artezyen 2006 Eskihisar Tarım<br />
EU-5 540 15 65 Artezyen 2006 Eskihisar Tarım<br />
EU-6 586 23 77 Artezyen 2006 Eskihisar Tarım<br />
EU-7 388 40 82 Artezyen 2007 Eskihisar Tarım<br />
EU-8 600 25 83 Artezyen 2007 Eskihisar Tarım<br />
259
3.1. Yöntem<br />
Şekil 2. Urganlı bölgesindeki sıcaksu kuyuları taşıma hatları şematik görünümü.<br />
İnceleme alanında yer alan birimlerin dokanakları ve bölgenin genel tektonik özellikleri 1/25000<br />
ölçekli topografik harita üzerine aktarılmış ve önceki çalışmalar dikkate alınarak isim ve yaş<br />
verilmiştir. Bu çalışmada bölgede yüzeylenen kayaçlar daha çok hidrojeoloji özellikleri açısından<br />
incelenmiştir. Çalışma alanındaki kaynak ve kuyu sularından toplam 6 adet örnek alınmıştır.<br />
Kimyasal analizler, Hacettepe Üniversitesi Su Kimyası Laboratuarında ve Canada Acme<br />
laboratuarında, Trityum (δ 3 H) analizleri, Hacettepe Üniversitesi Su Kimyası Laboratuarında,<br />
Oksijen-18 (δ 18 O), Döteryum (δ 2 H) ve Karbon-13 (δ 13 C) analizleri ise Utah Üniversitesi Stable<br />
Isotop laboratuarında yaptırılmıştır. Sıcaklık, arazide kaynak başında, pH, EC ölçümleri ise hem<br />
kaynak başında hem laboratuarda ölçülmüştür. Kaynak başlarında yapılan ölçümlerde sıcaklık için<br />
termometre, EC ve pH için metre kullanılmıştır. Yine inceleme alanından toplanan su örneklerinin<br />
IAEA tarafından belirlenen örnekleme kuralları dikkate alınmıştır. Oksijen-18 ve Döteryum analizi<br />
için 100 ml’lik polietilen şişelerle örneklemeler yapılmıştır. Polietilen şişeler ve kapakları her<br />
örnekleme sırasında örneğin alındığı su ile en az üç kez çalkalanmış ve üzerinde hava kalmayacak<br />
şekilde tamamen doldurulmuştur. Şişelerin tıpası ve kapağı sıkıca kapatılarak, güneş görmeyen<br />
serin bir yerde analize gidene kadar saklanmıştır.<br />
Analiz hassasiyetleri δ 18 O izotopu için ±0,2 permil, δ 2 H için ±2 permil, δ 13 C izotopu için ±0,2<br />
permil’dir. Elde edilen bu veriler çeşitli hesaplamalar ve diyagramların kullanımıyla<br />
değerlendirilmiştir.<br />
260
3.2. Analiz Sonuçlarının Değerlendirilmesi<br />
İnceleme alanında bulunan suların örneklemesi, doğal sıcak su kaynaklarından, sondajlardan ve<br />
soğuk su kaynaklarından yapılmıştır. Alınan örneklerin kimyasal analiz sonuçları Tablo-2’de,<br />
<strong>İzotop</strong> analiz sonuçları ise Tablo-3’te verilmiştir. Bu analizlerle ilgili değerlendirmeler ve grafik<br />
yorumları aşağıda verilmiştir.<br />
3.2.1. Su Kimyası Verilerinin Değerlendirilmesi<br />
Kaynak ve kuyulardan alınan su örneklerinin kimyasal analiz sonuçları (Tablo-2) Schoeller ve<br />
Piper’e göre yorumlanmıştır. Schoeller’e göre; Turgutlu sıcak ve mineralli su kaynakları ile tüm<br />
sondaj suları benzer kökenli olup, bu sular yerel yağışlardan beslenip aynı kimyasal bileşime sahip<br />
akiferden veya kayaçlardan geldiği anlaşılmaktadır (Şekil-3). Bunlar, Uluslararası Hidrojeologlar<br />
Birliğinin sınıflamasına göre: “Na, HCO3, B ve CO2 gazı içeren sıcak ve mineralli sulardır”<br />
(AIH,1979).<br />
Piper diyagramı anyon ve katyonların % milliekivalen cinsinden ayrı ayrı gösterildiği iki ayrı<br />
üçgenden ve tüm iyonların ortaklaşa gösterildiği bir eşkenar dörtgenden oluşmaktadır. Üçgen<br />
diyagramlar, suların hidrojeokimyasal fasiyes tiplerinin görülmesinde, dörtgen ise suların<br />
sınıflamasında ve karşılaştırılmasında kolaylık sağlamaktadır (Back,1961). Piper üçgen<br />
diyagramına göre inceleme alanındaki sıcak suların Na-HCO3 su tipini yansıtmaktadır (Şekil-4).<br />
Piper sınıflamasında NaHCO3’lı sular, karbonat alkalinitesi %50’den fazla olan suları<br />
oluşturmaktadır.<br />
Sıcak suların HCO3 içeriği 1563 ile 1499 mg/l arasında olup, Na içeriği 406-455 mg/l arasındadır.<br />
Na-HCO3 tipli su, yüksek hidrolik iletkenliğe sahip akiferlerdeki yavaş dolaşımdan dolayı<br />
kayaçlarla temas süresinin uzaması sonucu iyon miktarında artmış yer altı sularının göstergesidir.<br />
Soğuk sular ise, Ca ve Na-HCO3’lı sular tipinde olup, sığ kuşaklarda hızlı dolaşan, düşük iyon<br />
konsantrasyonlu yer altı sularına işaret edebilir. Baskın iyon sıralanmasında meydana gelen<br />
değişikliğin nedeni, öncelikle analiz yöntemi ve sürelerindeki farklılığa ve deneysel hata oranına<br />
bağlanabilir. Sıcak sulardaki Na iyonunun artışı tersine Ca iyonun azalışı çok hızlı CaCO3 çökelişi<br />
ve iyon değişimi ile açıklanabilir. Şistlerdeki ya da Neojen yaşlı tortulların killerindeki Na<br />
iyonunun, sudaki CaCO3 çözünürlüğü nedeniyle artan Ca iyonu ile yer değiştirmesi sonucu oluşan<br />
doğal yumuşatma reaksiyonu oldukça olasılı görünmektedir (Tarcan, 1998). Bikarbonat, kireçtaşı<br />
ve mermerlerin CO2’li sularla etkileşimi sonucu yeraltı suyuna geçmektedir. Sıcak ve mineralli<br />
sular renksiz olup hafif kokulu ve CO2 gazı çıkışlıdır. Yüksek HCO3 ve çözünmüş CO2 kapsayan<br />
jeotermal akışkanlar, yüksek sıcaklıklı jeotermal alanların kenarlarında veya bu sistemlerin<br />
yükselmeleri sırasında yüksek kotlarda soğuk su ile karıştıkları yerler olan sistemin üst, yani<br />
yeryüzüne yakın kısımlarında, kaynama sıcaklıklarının çok altındaki sıcaklıklarda bulunurlar.<br />
Kalsit, çökelttikleri ana materyaldir (Browne, 1991). Kabuklaşma özelliği gösteren bu sular<br />
üretilirken mutlaka inhibitörler kullanılmalıdır. Mevcut kuyularda inhibitörler kullanılmadığından<br />
kuyulara nasıl zarar verdiği bilinmediği gibi kuyu başlarında (Foto-1) ve eşanjörlerde kabuklaşmaya<br />
neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak eşanjörlerden gerektiği gibi ısı transferi sağlanamamakta ve<br />
üretilen termal sudan yeterli ısı enerjisi alınamadığından büyük maddi kayıplar olmaktadır.<br />
261
Foto 1. U-1 (M.T.A.) kuyusundaki karbonat kabuklaşması<br />
Şekil 3. Schoeller diyagramı<br />
262
3.2.2. <strong>İzotop</strong> Verilerinin Değerlendirilmesi<br />
Şekil 4. Piper Diyagramı<br />
Çevresel izotopların hidrojeolojide kullanılmasına yönelik çalışmalar yaklaşık 25–30 yıl önce<br />
başlamıştır. Yeraltı sularının izotopik bileşimi, öncelikle bu suları besleyen yağışların izotopik,<br />
yerel iklim ve topografya şartlarına bağlıdır (Dinçer ve Payne, 1965). İnceleme alanında<br />
kaynaklardan boşalan sıcak ve soğuk suların yağıştan itibaren süzülme kotları ve koşulları ile<br />
yeraltında dolaşım süreci ve derinlerde sıcaklıktan etkileşimleri hakkında bilgi toplamak için<br />
çevresel izotop tekniklerinin kullanılması günümüzde daha da yaygınlaşmıştır. İnceleme alanındaki<br />
sıcak ve mineralli suların araştırılmasında en çok 18 O, 2 H ve 3 H gibi izotoplardan yararlanılmıştır.<br />
Radyoaktif izotoplardan yarılanma ömrü 1232 yıl olan 3 H, bu özelliğinden dolayı yeraltı suyunun<br />
bağıl yaşının, böylece de akiferde bekleme ve kaynaktan boşalma sürelerinin belirlenmesinde<br />
yararlı olmuştur. Suyun yeryüzündeki devimine bağlı olarak gelişen buharlaşma, yağış erime yüzey<br />
akış olayının her biri oksijen ve Hidrojen izotoplarının oranlarını etkiler. Hidrolojik deviminin<br />
karmaşıklığına karşın δ 18 O ve δ 2 H değerleri arasındaki ilişki: δ 2 H= 8xδ 18 O+10 bağıntısıyla<br />
gösterilmiştir (Craig; 1961). Craig’in çizgisi birçok bölgedeki bölgesel yağışların bir ortalamasıdır.<br />
Bu nedenle yöresel yağış çizgilerinden farklılık sunar. Yöresel yağış çizgileri gerek eğim gerekse de<br />
döteryum fazlası değeri yönünden farklılık sunabilir. Ancak (Craig 1963) incelediği jeotermal<br />
263
suların 2 H içeriklerinin yöresel meteorik sularla benzer olduklarını göstermiştir. İnceleme alanında<br />
yer alan sıcak ve mineralli sularla soğuk sulara ait Oksijen-18 (δ 18 O), döteryum (δ 2 H) ve trityum<br />
(δ 3 H) izotop değerleri Tablo-3’te verilmiştir. Su noktalarının Döteryum (‰ SMOW) değerleri -54<br />
ile -45 ve δ 18 O (‰ SMOW) değerleri ise -7.7 ile -6.7 arasındadır.<br />
Şekil 5. Suların δ 2 H-δ 18 O grafiği.<br />
Sunulan δ<br />
264<br />
18 O-δ 2 H grafiği incelendiğinde (Şekil-5) sıcak sular, dünya yağış doğrusu altında ve<br />
sağında yer almaktadır. Bu sonuca göre, Turgutlu sıcak ve mineralli suları meteorik kökenli olup,<br />
yağıştan bir kısmı, yerin altına çatlak, kırık ve faylar boyunca süzülmekte ve bu süreçte ısıtıcılarla<br />
ısınarak kendisine hidrotermal kanal görevi gören fay veya etkili çatlaklar boyunca yeryüzüne<br />
çıkmaktadır. Filiz 1982 yılında hazırlamış olduğu doçentlik tezinde, benzer şekilde Turgutlu–<br />
Alaşehir yöresindeki tüm suların meteorik kökenli olduğunu vurgulamıştır. Turgutlu sıcak ve<br />
mineralli suları diğer soğuk su kaynağına göre daha negatif değerler almaktadır. Bu da sıcak suların<br />
yüksek kotlara düşen kıtasal yağışlardan etkilendiğini göstermektedir.<br />
Ayrıca, karbonatlı kayaçlardaki CO2 içeriğinde bulunan oksijenin sıcak sulardaki oksijen<br />
molekülleri arasındaki iyon alış verişi sonucunda 18 O izotop içeriğinin daha negatif değerler<br />
almasından dolayı da olabilmektedir (Clark, 1997). Ayrıca Soğuk sularla da karışım bu duruma<br />
sebep olabilir. Sıcak suların δ 18 O değerleri kendi aralarında birbirine yakın oluşu bunların ortak ve<br />
geniş bir beslenme bölgesinden yüksek kotlardan sürekli beslenmeye sahip olduklarını gösterir.<br />
Ayrıca soğuk su kaynağı 18 O bakımından doğrudan genç yağışın etkisi altındaki genç sulardır.<br />
Soğuk kaynaktaki yüksek δ 18 O, sıcak sulara nazaran nispeten yüksek trityum ve düşük klorür ve<br />
düşük EC değerleri düşük kotlardaki yağıştan beslenmeyi ve kısa sürede kaynak olarak yeryüzüne<br />
döndüklerini belirlemektedir. Sıcak sular ise yüksek EC ve düşük trityum değerlerine sahiptir.<br />
Kökeni meteorik olan suların yeraltında dolaşım yolu uzadıkça trityum izotopunun radyoaktif<br />
bozunmaya uğraması nedeniyle Trityum değerleri düşmektedir. Bu nedenle, Turgutlu soğuk suları<br />
genç, sıcak ve mineralli sular ise derin dolaşımlı ve yaşlı yeraltı sularıdır (Şekil-6 ve Şekil-7).
Trityum değerlerindeki sıfıra doğru azalması da suyun akifer içinde kalış süresinin arttığını<br />
belirtmektedir.<br />
Şekil 6. Suların Cl-Oksijen 18 (δ 18 O) grafiği<br />
Karbon, iki duyarlı ( 13 C ve 12 C ) ve bir radyoaktif ( 14 C) izotopa sahip olup, izotop ölçüm<br />
çalışmalarında 13 C/ 12 C oranı saptanmış ve δ 13 C(‰) şeklinde ifade edilmiştir. Karbon izotop<br />
ölçümleri sırasında standart olarak PDB (Amerika, Güney Karolina, Peedee Formasyonunun<br />
Belemniti) alınmıştır (Şekil-8). Karbonun izotopik oransallığı, gazların kökenini belirlemede<br />
yardımcı olmaktadır. Bu oransallık ilksel bileşimdeki meteorik karbonatlarda ‰10’dan fazladır<br />
(Gökçe, 1993). Sedimanter organik materyallerde bu oran, petrol ve kömürde ‰-40 ile -20 arasında<br />
organizmalarda ‰-30 ile -10 arasında; karbonatitler ve elmasta ‰-10 ile -5 arasındadır. Güncel<br />
denizel kireçtaşlarında ‰-1 ile +2 arasında, jeotermal alanlarda ‰-5 ile -3 arasında değişir (Hoefs,<br />
1987).<br />
Şekil 7. Suların EC (µS/cm)-Trityum (δ 3 H) grafiği<br />
265
Şekil 8. Farklı doğal ortamlardaki δ 13 C değerinin değişim aralığı<br />
(Clark and Fritz, 1997).<br />
Son yıllarda δ 13 C değerleri bölgesel sistemler, beslenme bölgesi-köken, jeokimyasal reaksiyon<br />
modelleri ve yeraltı suyunun yaşının belirlenmesi gibi problemlerin çözümünde kullanılmaktadır.<br />
Yeraltına süzülen su topraktaki CO2’yi çözerken HCO3 ve CO3 türlerine ayrışır. Çözünmüş<br />
İnorganik Karbon Türleri (DIC)’nin dağılımı pH’a bağlı olarak değişir. pH değerine bağlı olarak<br />
DIC ve δ 13 C PDB’nin değişimi de farklıdır (Clark and Fritz, 1997). Yeraltı suyundaki DIC ve<br />
δ 13 CDIC akiferlerde ayrışma reaksiyonları sırasında yüksek değerlere ulaşır. Kapalı ya da açık sistem<br />
şartlarına ve akifer malzemesinin silikat veya karbonat oluşuna bağlı olarak reaksiyonlar gelişir.<br />
Tamamen silikatlı akiferlerde DIC gelişmez, ancak karbonatlı akiferlerde kalsit veya dolomit<br />
çözünerek DIC gelişir. Bu tür karbonatlar genellikle 13 C bakımından zengindir ve δ 13 CDIC’ın<br />
gelişiminde etkilidir (Clark and Fritz, 1997). Yer altı sularında çözünmüş inorganik karbon CDIC ve<br />
δ 13 CDIC akiferdeki veya topraktaki ayrışma reaksiyonları sonucu gelişir. Bu çalışma ile inceleme<br />
alanında ölçülen sulardaki δ 13 CDIC değerleri incelendiğinde (Tablo-3) Sera soğuk su kaynağı -6.4<br />
değerine sahiptir. Sıcak su kaynak ve sondajlarında -2 ile -2,9 arasında değişmektedir.<br />
Sıcak sulardaki CO2’in kökeni daha çok denizel kökenli karbonatlardan ya da metamorfik CO2’den<br />
kaynaklanmaktadır. Fakat sıcak sulara manto kökenli CO2 gazı da etkili olmuştur. Soğuk sulardaki<br />
CO2’in kökeni ise gölsel karbonatlardan geldiği anlaşmıştır. Ancak sıcak su kaynağına soğuk su<br />
karışımı da olmuştur.<br />
266
Şekil 9. Turgutlu yöresine ait sularda HCO3 - δ 13 CDIC ilişkisi<br />
Urganlı sularında HCO3- δ 13 CDIC ilişkisi incelenmiştir (Şekil-9). Şekilden de görüldüğü gibi soğuk<br />
suyun HCO3 konsantrasyonu azaldıkça δ 13 CDIC değerleri de azalmaktadır. Halbuki sıcak sularda bu<br />
durumun tam tersi görülmektedir. Yani sıcak sulardaki HCO3 konsantrasyonu artıkça δ 13 CDIC değeri<br />
de artmaktadır. Ayrıca İnceleme alanındaki tüm sıcak ve soğuk su noktaların δ 13 CDIC değerleri<br />
suların EC değerleri ile artmaktadır.<br />
4. SONUÇ VE ÖNERİLER<br />
Manisa-Turgutlu, Urganlı jeotermal sahasında yapılan çalışmalardan elde edilen sonuç ve<br />
öneriler aşağıda özetlenmiştir:<br />
1. Urganlı Kaplıcası dolayının 1/25000 ölçekli jeoloji ve hidrojeoloji haritası yapılmış, farklı<br />
oluşuklar ve istiflenmeleri aydınlatılmıştır. Ayrıca sıcak ve mineralli su kaynaklarının<br />
özellikleri hidrojeokimyasal yönden irdelenmiştir.<br />
2. İnceleme alanında toplam 10 adet sondaj verisinden akışkanın Cambazlı fayından çıktığı,<br />
kuzeyden güneye doğru aktığı ve bu akışta bir miktar soğuduğu anlaşılmıştır.<br />
3. Hazne kaya ikincil porozite ve permabilitesi iyi gelişmiş kalkşistler ve mermerlerdir.<br />
4. Turgutlu sıcak suları AIH’ya göre: “Na, HCO3, B ve CO2’li sıcak ve mineralli su “ dur.<br />
5. Turgutlu jeotermal sahasındaki sıcak ve mineralli sular, izotop içeriklerine göre, meteorik<br />
kökenli olup, yağıştan bir kısmı, yerin altına çatlak, kırık ve faylar boyunca süzülmekte ve<br />
bu süreçte ısıtıcılarla ısınarak kendisine hidrotermal kanal görevi gören fay veya etkili<br />
çatlaklar boyunca yeryüzüne yükselmesi ile oluşmuştur.<br />
6. Sıcak sulardaki düşük trityum değerleri, yüksek EC ve Cl değerleri ile derin dolaşımlı<br />
yüksek kotlardan beslenen, sera soğuk su sondajı ise sığ dolaşımlı, düşük EC ve Cl değerine<br />
sahip, düşük kotlardan beslenen sulardır.<br />
7. δ 13 CDIC izotop değerleri sera soğuk su sondajında -6.4 değerine sahiptir. Sıcak su, kaynak ve<br />
sondajlarda δ 13 CDIC izotop içeriği -2 ile -2,9 arasında değişmektedir. Sıcak sulardaki CO2’in<br />
kökeni daha çok denizel kökenli karbonatlardan ya da metamorfik CO2’den<br />
267
kaynaklanmaktadır. Fakat sıcak sulara manto kökenli CO2 gazı da etkili olmuştur. Soğuk<br />
sulardaki CO2’in kökeni ise gölsel karbonatlardan geldiği anlaşmıştır. Ancak sıcak su<br />
kaynağına soğuk su karışımı da olmuştur.<br />
5. KANAKLAR<br />
1. Akdeniz, N., vd., Mayıs 1986. İzmir-Manisa Dolayının Jeolojisi, M.T.A. Jeoloji Dairesi,<br />
ANKARA.<br />
2. Back, W., 1961. Technique for mapping of hydrochemical facies. US. Geol. Surv. Prof.<br />
Paper 424-D, pp. 380 – 382.<br />
3. Browne, P.R. L. 1991. Minerological guides to iterpreting the shallow paleohydrlogy of<br />
epitermal mineral depositing environments. Proc 13 th NZ. Geothermal Workshop,<br />
Auckland pp 263-270 NZ.<br />
4. Craig, H., 1961. Isotopic variations in meteoric waters. Science 133, 1702- 1703.<br />
5. Clark, I.D.and Fritz,P. 1997. Environmental Isotopes in Hydrogeology,Lewis Publi.328<br />
p.,New York.<br />
6. Filiz, Ş., 1982. Ege Bölgesindeki Önemli Jeotermal Alanların 18 O, 2 H, 3 H, 12 C <strong>İzotop</strong>larıyla<br />
İncelenmesi, Doçentlik Tezi, Ege Üniversitesi, Yerbilimleri Fakültesi, Bornova, İzmir.<br />
7. Gayzer Yer Bilimleri Ltd. Şti., Nisan 2006. Urganlı-Turgutlu (Manisa) Sıcaksu Araştırma<br />
Raporu, Bornova, İzmir.<br />
8. Gökçe, A., 1993. Hidrotermal maden yataklarının köken ve oluşum koşullarının<br />
araştırılmasında kararlı izotoplar jeokimyası incelemeleri ve Türkiyeden örnekler. Jeoloji<br />
mühendisliği Dergi., 42, 89-101.<br />
9. Hoefs, J., 1987. Stable isotope geochemistry:(Third edition) springer Verlag, 241 p.<br />
10. IAH (International Association of Hydrogeologists) 1979. Map of mineral and thermal water<br />
of Europe. Scale 1:500,000. International Association of Hydrogeologists, United Kingdom.<br />
11. Karamanderesi, İ.H., 1972 Urganlı Kaplıcaları (Manisa-Turgutlu) Civarının Detay Jeolojisi<br />
ve Jeotermal Olanakları Hakkında Rapor, M.T.A. Derleme rapor no: 5462.<br />
12. Payne, B., and Dinçer, T., 1965, Isotop survey of Karst region of southern Turkey, Proc. Of<br />
sixth ınt. Conference of radiocarbon and trityum dating IAEA, Publ.<br />
13. Ürgün, S., 1966, Urganlı Kaplıcaları (Manisa-Turgutlu) Civarının Detay Jeolojisi ve Termal<br />
Suların Hidrojeolojik Etüdü, M.T.A. Derleme rapor no: 4679.<br />
14. Schoeller, H., 1962. Les eaux souterraines Masson et Cie, Paris .<br />
15. Tarcan, G., Filiz, Ş., Mayıs 1998, Turgutlu (Manisa) Kaplıcaları Sıcak ve Mineralli<br />
Sularındaki Sodyum Bikarbonat zenginleşmesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Jeoloji<br />
Mühendisliği Bölümü, 3510e, Bornova, İzmir<br />
16. Yılmazer, S., Pasvanoğlu, S., Yakabağ, A., Vural, S., 2008, Urganlı Jeotermal Alanının<br />
(Turgutlu-Manisa) Jeolojisi ve Sondaj Verileri Işığında Yeniden Değerlendirilmesi, Termal<br />
ve Maden Suları Konferansı, Afyon.<br />
Katkı Belirtme<br />
Bu çalışma, Kocaeli Üniversitesinde yapılan Yüksek Lisans tezinin bir bölümüdür. Hacettepe<br />
Üniversitesinde görevli olan Sayın Prof. Dr. Serdar Bayarı’ya ve Sayın Dr. Nur Özyurt’a kimyasal<br />
analizlerin yapılmasında katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz<br />
268
Tablo 2. İnceleme alanına ait suların kimyasal analiz sonuçları (mg/l)<br />
Numune<br />
Adı<br />
Tarih T(<br />
o<br />
C)<br />
pH EC<br />
(µS)<br />
Ca Mg Na K Cl SO4 HCO3 B F Sertlik<br />
(Fr)<br />
TDS<br />
(mg/lt)<br />
EU–1 17.01.08 61.7 6.54 4268 102.69 24.17 406.32 41.18 52.69 3.45 1563.11 9.96 3.682 35.56 2732<br />
EU–8 17.01.08 72.1 6.89 4981 83.21 21.40 438.04 41.45 56.50 2.85 1550.41 10.67 3.858 29.56<br />
3188<br />
EU–7 17.01.08 74.4 6.57 4901 64.90 22.90 439.70 39.72 56.24 2.19 1509.1 10.78 3.874 25.61 3137<br />
EU–6 17.01.08 71.3 6.52 4886 57.12 22.47 442.68 43.42 54.20 1.30 1499.57 11.12 4.547 23.49 3127<br />
Kaynak 17.01.08 52.0 6.23 3876 76.26 22.32 455.23 42.71 55.87 15.86 1556.76 10.85 3.803 28.21 2481<br />
Sera 17.01.08 15.8 7.67 828 84.79 36.68 76.65 4.319 20.59 40.71 597.28 0.83 0.163 36.24<br />
Sondaj<br />
530<br />
Gediz 17.01.08 10.1 7.77 899 77.17 38.47 120.44 12.34 69.38 166.92 505.15 1.65 0.222 35.08<br />
nehri<br />
575<br />
Tablo 3. İnceleme alanına ait suların izotop sonuçları<br />
NUMUNE ADI Tarih T ( o C) δ 2 H (SMOW-‰) δ 18 O (SMOW-‰) Trityum (TU)<br />
13<br />
C (13C/12C per mil)<br />
EU–1 17.01.08 61.7 -53 -7.7 0.41±0.23 -2.5<br />
EU–8 17.01.08 72.1 -51 -6.7 0.22±0.24 -2.9<br />
EU–7 17.01.08 74.4 -52 -7.3 0.21±0.24 -2.0<br />
EU–6 17.01.08 71.3 -51 -7.3 0.10±0.24 -2.6<br />
Kaynak 17.01.08 52.0 -54 -7.5 0.35±0.24 -1.9<br />
Sera Soğuk 17.01.08 15.8 -45 -7.2 0.57±0.25 -6.4<br />
269
ÖZET<br />
KAYSERİ KENTİ İÇME SUYU HAVZASINDAKİ AKİFERLERİN<br />
ÖZELLİKLERİNİN İZOTOP TEKNİKLERİ KULLANILARAK<br />
BELİRLENMESİ<br />
Mustafa DEĞİRMENCİ, C.Ü. Müh.Fak.Çevre Müh. Böl. Sivas, degir@cumhuriyet.edu.tr<br />
Mehmet EKMEKÇİ, H.Ü. Hidrojeoloji Müh. Programı. Ankara, ekmekci@hacettepe.edu.tr<br />
Eyüp ATMACA, C.Ü. Müh.Fak.Çevre Müh. Böl. Sivas,<br />
eatmaca@cumhuriyet.edu.tr<br />
Ahmet ALTIN, K.Ü.Müh.Fak.Çevre Müh. Böl. Zonguldak<br />
,aaltin@karaelmas.edu.tr<br />
Kayseri kenti, içme-kullanma suyunu, önemli oranda Erciyes Dağından beslenen ve volkanik<br />
kayaçların oluşturduğu akifer sisteminden sağlamaktadır. Yüksek verimliliğe sahip olan akifer<br />
sisteminin gelecekte de, suyun iyi kalitesi korunarak kullanılabilmesi amacıyla, yeraltısuyu<br />
beslenim-boşalım ilişkilerinin aydınlatılmasına gerek duyulmaktadır. Bu amaçla gerçekleştirilen<br />
hidrojeoloji çalışmaları kapsamında, izotop hidrolojisi yöntemlerinden de yararlanılmıştır. Sunulan<br />
bildiri, kapsamlı hidrojeoloji çalışmaları sırasında gerçekleştirilen izotop hidrolojisi çalışmalarının<br />
sonuçlarının değerlendirilmesini içermektedir.<br />
Bu kapsamda, Kayseri kentine içme-kullanma suyu sağlayan kaynak ve kuyulardan alınan örnekler<br />
üzerinde çevresel izotop analizleri yapılmıştır. Okisjen-18 ve döteryum izotop içerikleri, akifer<br />
sisteminde depolanan suların gruplandırılarak beslenme alanlarının belirlenmesine olanak sağlamış,<br />
trityum analizleri ise suların geçiş sürelerine ilişkin önemli, bilgiler sağlamıştır.<br />
ABSTRACT<br />
CHARACTERIZATION OF AQUIFERS OF KAYSERİ BASIN BY MEANS OF<br />
ISOTOPE TECHNIQUES<br />
Water for the Kayseri city is supplied from a volcanic rock aquifer system whose major recharge<br />
area extends over the Erciyes mountain. Understanding the recharge-discharge mechanism is of<br />
great importance form the standpoint of sustainable use of the groundwater stored within this high<br />
yield aquifer system. Isotope hydrology has been also utilized as an effective tool within the<br />
framework of the hydrogeological studies performed to achive an effective management of the<br />
aquifer system. This paper presents the results obtained from the isotope hydrology studies giving<br />
emphasis on the recharge-discharge dynamics.<br />
Wells and springs supplying water to the Kayseri water supply network were sampled for<br />
environmental isotope analyses. Evaluation of the stable isotopes (oxygen-18 and deuterium)<br />
allowed to classify the waters atpping different aquifers of different layers of the same aquifer<br />
system. Information of the transit time was estimated using the tritium content of waters, which<br />
consequently interpreted in terms of the hydrodynamics of recharge-discharge relations.<br />
271
GİRİŞ<br />
Kayseri, Türkiye'de içme sularının tamamının yeraltısuyundan (kaynak ve kuyu olarak) karşılandığı<br />
kentlerden birisidir. Kayseri kenti mevcut durumdaki 850.000’in üzerindeki nüfusu ile içmekullanma<br />
suyu şebekesinden ev ve işyerlerine sertlikleri 5-16 o Fr arasında değişen, memba suyu<br />
kalitesinde su dağıtımı yapılmaktadır. Kentin yakın çevresinde çok geniş bir yayılıma sahip olan<br />
volkanik kökenli, zirve kotu 4000 metreye ulaşan Erciyes Dağı üzerindeki kar örtüsünün varlığı<br />
bölgedeki yeraltısuyu potansiyelini ve kalitesini belirleyen faktörlerin başında bulunmaktadır.<br />
Kentin içme ve kullanma suyu Erciyes dağının ovaya yakın eteğinden tek noktadan çıkan, 350 L/sn<br />
debili bir kaynak suyu ile yine Erciyes Dağından beslenen ve kentin üzerinde kurulmuş olduğu ova<br />
akiferinde açılmış yaklaşık 50 sondaj kuyusundan alınan sulardan sağlanmaktadır.<br />
Kayseri kentinin içme ve kullanma suları ile ilgili çalışmalara 2000 yılında DPT projesi olarak<br />
başlanmıştır. 2006 yılında tamamlanan bu projenin devamı niteliğindeki çalışmalara ise 2008<br />
yılında başlanmış, elde edilen bulgular ışığında, yeraltısuyu sisteminin tanımlanarak koruma<br />
stratejilerinin geliştirilmesi amacıyla hazırlanan üç yıl süreli bir TÜBİTAK projesi şeklinde<br />
yürütülmektedir. Anılan bu çalışmaların ortak amacı; 850000’in üzerinde nüfusu ve aynı zamanda<br />
çok gelişmiş ve gelişmekte olan bir sanayisi bulunan Kayseri kentinin yegane içme ve kullanma<br />
suyu kaynağı olan bölgedeki akifer veya akiferlerin özelliklerini ve beslenim-boşalım<br />
mekanizmasını sağlıklı bir şekilde ortaya koymak, böylelikle artan nüfusa bağlı olarak oluşacak ek<br />
su taleplerinin en ekonomik bir şekilde sağlanabilme imkanını elde etmek ve daha da önemlisi,<br />
mevcut akifer veya akiferlerin kirlenmelere karşı korunması amacıyla yapılacak çalışmalarda<br />
gerekli olacak temel bilgi ve verileri toplamaktır. Zira akifer sistemlerinin kirlenmelere karşı etkin<br />
bir şekilde korunabilmesi için ilgili akiferlerin özellikleri (basınçlı veya serbest) ve beslenimboşalım<br />
mekanizmasının sağlıklı bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.<br />
Söz konusu amaca yönelik olarak; bölgede içme ve kullanma suyu temini ve benzeri amaçlarla<br />
açılmış sondaj kuyularına ait kuyu logları ve pompaj deneyi sonuçları derlenip değerlendirilmiş;<br />
çalışma alanı içindeki su noktalarından yağışlı ve kurak dönemlerde ayrı ayrı olmak üzere su<br />
örnekleri alınıp farklı parametreler açısından analizler yapılmıştır. Bu kapsamda, arazide yerinde<br />
ölçümü yapılan sıcaklık, pH, çözünmüş oksijen, EC, ve TDS parametreleri; majör dört anyon ve<br />
dört katyon analizleri, kirlilik unsuru parametreler (NO2, NO3, NH3, PO4, organik madde ve toplam<br />
koliform bakterisi) ile yine bu amaçla ağır metal (Sr, Ni, Fe, Cu, Pb, Cr, Co, Mn, Rb, Li, Zn)<br />
analizleri yapılmış ve değerlendirilmiştir. Ayrıca, havza genelindeki mevcut akiferlerin beslenimboşalım<br />
ilişkisi ve akiferlerin birbirleriyle olan hidrolik ilişkilerinin belirlenmesi ve “kaynak<br />
koruma alanlarının belirlenmesi”ne yönelik çalışmalarda kullanılmak amacıyla, bölgedeki mevcut<br />
içme suyu kuyuları ve olası beslenim alanlarındaki farklı kotlardan çıkan “kaynak suları”ndan<br />
olmak üzere toplam 22 adet su örneği üzerinde izotop analizleri (Oksijen – 18, Döteryum ve<br />
Trityum) yapılmış ve değerlendirilmiştir. Bunlara ek olarak, içme suyu amacıyla kullanılmakta olan<br />
bölgedeki 350 L/s kapasiteli Beştepeler Kaynağı’nın beslenim-boşalım mekanizmasının<br />
açıklanması ve mevcut debisinin arttırılması amaçlı “kaynak geliştirme” çalışmaları kapsamında<br />
jeofizik ölçümler yapılmış ve dört adet toplam 250 m derinliğinde araştırma sondaj kuyusu açılmış<br />
ve elde edilen veriler amaca yönelik olarak değerlendirilmiştir. 2008 yılında başlayan ve DPT<br />
projesinin devamı niteliğindeki TÜBİTAK projesi kapsamında ise bölgede “yeraltısuyu<br />
işletmeciliği ve kirlenmelere karşı korunması”na yönelik “Modelleme” çalışmaları planlanmıştır.<br />
Bu çalışmada, yukarıda sözü edilen çalışmalardan “izotop tekniklerinden yararlanmak üzere yapılan<br />
değerlendirmeler” ile ilgili olan çalışmalar özetlenmiştir.<br />
272
ÇALIŞMA ALANI<br />
Çalışma alanı, İç Anadolu Bölgesinin en önemli kent merkezlerinden olan Kayseri ili ve yakın<br />
çevresini kapsamaktadır. Çalışma, Kayseri kent merkezinin içme ve kullanma sularının temin<br />
edilmekte olduğu kaynak ve kuyu suları ile ilişkili olduğu için, anılan su kaynaklarının içerisinde<br />
yeraldığı Kayseri kentinin bulunduğu bölge ile bu su kaynaklarının beslenim alanlarını<br />
kapsamaktadır (Şekil 1).<br />
Şekil 1. Kayseri kenti içme suyu havzası çalışma alanı<br />
Kayseri’de step iklimi görülür, yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Ancak il iklimi<br />
yükseltiye göre farklılıklar gösterir. Buna bağlı olarak ilde iklim, çukurda kalan bölgelerde daha<br />
yumuşakken, yaylarlardan dağlık kesimlere doğru gidildikçe sertleşir. En sıcak günler Temmuz ve<br />
Ağustos aylarında olup bazen 38 °C’a kadar yükselir. Bu ayların ortalama sıcaklığı ise yaklaşık, 23<br />
°C’dir. En soğuk günler ise Aralık, Ocak ve Şubat aylarında olup, sıcaklığın bazen -36 °C’a kadar<br />
düştüğü görülmektedir. Kış ortalaması ise –2 °C ile –6 °C arasındadır. Son altmış yıllık gözlemlere<br />
göre merkezde ortalama sıcaklık 10.4 °C’dir. 2000 yılında ise bu değer 10.3 °C olarak<br />
gerçekleşmiştir.<br />
Kayseri kent merkezinde 24 yıllık rasat süresi içerisinde, yıllık ortalama buharlaşma miktarı 1013.9<br />
mm olup, en fazla buharlaşmanın olduğu ay Temmuz ayı olup, 1994 yılı Temmuz ayında 294.7 mm<br />
olarak ölçülmüştür.<br />
Kayseri'nin merkez ilçede yıllık yağış ortalaması, 376.98 mm.'dir. Kayseri en çok Mart, Nisan ve<br />
Mayıs aylarında yağış almaktadır. Yağışın en az olduğu aylar ise Haziran, Temmuz ve Ağustos'tur.<br />
273
Özellikle Nisan ayının ortalarında başlayıp Mayıs ortalarına kadar devam eden ''Kırk ikindi''<br />
yağmurları, tarım için oldukça önemlidir. Kent merkezinde kar ile örtülü gün sayısı toplam 40<br />
gündür. Kayserinin kar ile örtülü gün sayısı en fazla olan ilçesi 99 gün ile Sarız ilçesidir.<br />
GENEL JEOLOJİ<br />
Şekil 2’de çalışma alanı ve yakın çevresinin 1/500 000 ölçekli jeoloji haritası verilmiştir. Şekilden<br />
de görüleceği üzere çalışma alanı ve yakın çevresinde, Permo-Karbonifer (pk), Mesozoik (ofiyolitli<br />
seriler, Mof), Senozoyik (Oligo-Miyosen yaşlı jipsli birimler (olmj), Eosen filişi (ef), ve Neojende<br />
başlayarak Kuvaterner’de de devam eden Erciyes volkanizmasına ait bazalt, andezit ve bunların<br />
breş, tüf ve aglomeralarından oluşan birimler ile Kuvaterner yaşlı alüvyonlar (Q) gözlenmektedir.<br />
Çalışma alanında (içme suyu amaçlı kaynak ve kuyuların bulunduğu bölge ile bunların beslenim<br />
alanlarında) söz konusu bu birimlerden sadece alüvyonlar ile Erciyes dağının volkaniazma ürünü<br />
bazalt, andezit ve bunların tüf ve aglomeraları gözlenmektedir. Söz konusu bölgenin yeraltı jeolojisi<br />
ve dolayısıyla akifer özelliğindeki litolojik birimlerin yayılım, derilik ve kalınlıkları ise bölgede<br />
sayıları ellinin üzerindeki sondaj kuyularına ait “kuyu logları”ndan yaralanılarak belirlenmiştir.<br />
LİTOLOJİK BİRİMLERİN HİDROJEOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE AKİFERLER<br />
Kayseri Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresine (KASKİ) ait ait içme suyu kuyularının bulunduğu<br />
bölgede yüzeyde ve özellikle yeraltında gözlenen bazalt, andezit ve bunların breş, tüf ve<br />
aglomeraları bölgedeki akifer sistemini oluşturan litolojik birimlerdir. Bölgede genel anlamda bir<br />
“basınçlı akifer sistemi” mevcuttur. Bu sistemdeki ana akiferi “volkanik curuf” olarak adlandırılan<br />
birim ve/veya benzer özellik taşıyan bazalt ve andezitlerin tüf ve aglomeraları oluştururken, kırık<br />
ve çatlaklı akifer olma özelliklerinin yanı sıra “masif” özellik de sunan bazalt veya andezitler ise<br />
anılan basınçlı akiferin üst geçirimsiz veya yarı geçirimli örtü tabakasını oluşturmaktadır.<br />
Anılan bu üst örtü tabakası işlevindeki masıf bazalt veya andezitlerin bölgesel ölçekteki<br />
devamlılıklarını her yerde görebilmek mümkün değildir. Bu örtü kaya birimlerinin mevcut olduğu<br />
bölgelerde anılan “Basınçlı Akifer Sistemi”nin örnekleri gözlenirken, bu birimin bulunmadığı<br />
bölgelerde bu önemli faktör ortadan kalkmaktadır. Söz konusu bu faktör özellikle, kirlenme riski<br />
yüksek olan üst akiferlerden ve/veya çeşitli nedenlerle (çöp sızıntı suları, fosseptikler ve benzeri her<br />
türlü kirlilik unsuru atıklardan olan sızmalar) oluşan kirli sızıntı sularının ana akifer sistemini<br />
kirlenmeden koruması açısından büyük önem taşımaktadır. Bölgede “kırık ve çatlaklı kaya<br />
akiferleri” olarak tanımlanabilecek özellikteki bazalt ve andezitler, bünyelerinde bol miktarda su<br />
taşıyor gibi görülseler de, asıl ana akifer sistemi söz konusu bazalt ve andezitlerin altında yeralan<br />
“volkanik curuf” ve benzer özellik sunan aglomeralardır.<br />
274
Şekil 2. Kayseri kenti içme suyu havzası ve dolayının 1/500 000 ölçekli<br />
jeoloji haritası (MTA, 2002)<br />
İZOTOP HİDROLOJİSİ<br />
Kentin içme ve kullanma suyunun tamamı kent yerleşim birimi içerisinde yer alan 50 adet kuyudan<br />
ve bir kaynak suyundan karşılanmaktadır (Şekil 3). Mevcut kaynak ve kuyu sularının birbirleriyle<br />
olan kökensel ilişkilerini ve bölgedeki akiferlerin beslenim-boşalım mekanizmasının ortaya<br />
konulması/açıklanması amacıyla, mevcut kaynak ve kuyulardan (50 adet kuyunun tamamını temsil<br />
edecek şekilde yeterli örnekleme yapılmıştır..) ve akiferlerin beslenim alanını oluşturan bölgenin<br />
farklı yükseltilerinden su örnekleri alınarak Oksijen-18, Döteryum ve Trityum analizleri yapılmıştır.<br />
Şekil 4’te örnekleme noktaları, Çizelge 1’de ise analiz sonuçları verilmiştir. Bilindiği üzere,<br />
Trityum analiz sonuçları suların yeraltına intikalinden itibaren yeraltısuyu sisteminde kalış<br />
sürelerini (yeraltısuyunun yaşı), Oksijen-18 ve Döteryum analiz sonuçları ise suların kökensel<br />
ilişkileri ve beslenim bölgesi hakkında bilgiler vermektedir.<br />
Şekil 5’te inceleme alanındaki sulara ait Trityum ve Oksijen -18 değerleri arasındaki ilişki<br />
verilmiştir. Trityum değerinin daha küçük olduğu suların yeraltısuyu akım sistemindeki kalış<br />
süresinin (yeraltısuyu yaşının) daha uzun olduğu, Oksijen-18 değerinin negatif olarak daha yüksek<br />
275
olan suların ise göreli olarak daha yüksek kotlardan beslenen sular olduğu dikkate alındığında, Şekil<br />
5’ten, bölgedeki suların yeraltında kalış süreleri (sığ veya derin dolaşım) ve beslenim alanı<br />
yükseltileri açısından benzerlikleri ve/veya farklılıklarını ortaya koymak mümkündür. Şekil 5’ten<br />
sağ üst köşeden-sol alt köşeye doğru gidildikçe, göreli olarak daha yüksek kotlardan (Erciyes<br />
dağının yüksek bölgelerinden) beslenerek daha uzun yol kateden sulara rastlandığını söylemek<br />
mümkündür. Bölgede göreli olarak en yüksek kotlardan beslenip, derin dolaşımla en uzun süre<br />
yeraltısuyu akım sisteminde kalan suyun Dokuzpınarlar kaynak suyu olduğu görülmektedir (Şekil<br />
5).<br />
Sudaki toplam çözünmüş iyon miktarının bir göstergesi olan EC değeri, ilgili suyun yeraltısuyu<br />
akım sisteminde kalış süresine ve akım yolu boyunca deyinim halinde bulunduğu litolojik birimlere<br />
bağlı olarak artmaktadır. Çalışma alanındaki söz konusu suların tümünün beslenim ve boşalım<br />
alanları ile yeraltında kat ettikleri yol boyunca deyinim halinde bulundukları litolojik birimler aynı<br />
özellikte olup, bölgenin tamamı Erciyes Dağı volkanizması ürünü andezit, bazalt ve bunların tüf ve<br />
aglomeralarından oluşmaktadır. Bu değerlendirme temel alınarak hazırlanmış olan bölgedeki sulara<br />
ait EC-Trityum grafiğinden de görüleceği üzere (Şekil 6), bölgedeki sular, yukarıda verilmiş olan<br />
bilgilerle uyumlu dört ayrı grup oluşturmaktadır.<br />
Örneğin 1 nolu gupta yeralan Kergahbağları Kuyu suyunun Trityum değeri 1.45 TU, EC’si 170<br />
µS/cm, bu kuyu suyun 9 km kadar akış aşağısında (Şekil 4) yeralan Karpuzatan Kuyu suyunun<br />
Trityum değeri 0.80 TU, EC’si ise 358 µS/cm dir. Söz konusu yeraltısuyu Kergahbağları<br />
bölgesinden Karpuzatan bölgesine yeraltından gidişi sırasında Trityum değeri “radyoaktif bozunma<br />
sonucu” 1.45 den 0.80’ e kadar düşerken, EC değeri katedilen bu 10 kilometrelik yol boyunca,<br />
suyun temasta bulunduğu litolojik birimleri çözmesi nedeniyle 170 den 358’e kadar<br />
yükselmektedir. Benzer örnekleri Şekil 5’teki diğer gruplar içerisindeki sularda da görmek<br />
mümkündür.<br />
Şekil 3. Kayseri kenti içme suyu havzasında yeralan kuyu, kaynak, bulduru haritası.<br />
276
Çizelge 1. Kayseri kent içme suyu havzasından alınan sulara ait izotop analiz<br />
sonuçları (Örnekleme Tarihi:10.02.2002)<br />
ÖRNEK ADI<br />
KOT<br />
(m)<br />
277<br />
EC<br />
(µS/cm)<br />
δ 18 O<br />
(%o)<br />
δ D<br />
(%o)<br />
T<br />
(TU)<br />
KERGAH BAĞLARI, Yeni Kuyu 1128 170 -12,19 -88,81 1,45<br />
EĞRİBUCAK, 1 nolu Kuyu 1122 113 -12,79 -87,7 3,9<br />
TAŞLIBURUN Kuyusu 1070 198 -12,01 -89,14 5,45<br />
BEŞTEPELER KAYNAĞI 1044 213 -12,8 -81,25 4,85<br />
MAHRUMLAR, 2 nolu Kuyu 1053 306 -11,91 -87,01 3,45<br />
KEYKUBAT, 7 nolu Kuyu 1044 255 -13,8 -87,89 5,85<br />
KARPUZATAN, 2 nolu Kuyu 1044 358 -12,51 -86,44 0,8<br />
ARGINCIK, Kule altı kuyusu 1084 278 -11,75 -87,53 11,65<br />
KUMARLI Kuyusu 1060 460 -12,18 -87,83 6,15<br />
BEYAZŞEHİR Kuyusu 1100 728 -12,65 -85,7 5,25<br />
GÜLTEPE, 2 nolu Kuyu 1063 525 -11,83 -85,58 11,55<br />
GERMİRALTI, 3 nolu Kuyu 1093 205 -12,59 -85,19 3,6<br />
BÜYÜKKENT Kuyusu 1100 467 -12,18 -82,25 2,35<br />
KONAKLAR, 2 nolu Kuyu 1101 196 -11,42 -80,88 7,95<br />
TEKİR YAYLASI (Kaynak) 2220 142 -10,43 -70,24 10,8<br />
ŞELALE (Kaynak) 2350 66,6 -11 -69,88 12,35<br />
LİFOS ALTI (Kaynak) 1740 128 -11,61 -86,99 10,75<br />
ANNELER PARKI (Kuyu) 1066 260 -12,16 -86,89 2,85<br />
MERKEZ ÇELİK SAN. (Kuyu) 1060 550 -12,24 -91,54 2,45<br />
ORGANİZE SANAYİ CAMI<br />
(Musluk Suyu-Kuyudan) 1070 330 -11,35 -82,45 5,85<br />
DOKUZ PINARLAR (Kaynak) 1075 302 -13,16 -84,88 0,65
Şekil 4. Kayseri kenti içme suyu havzası izotop örnekleri bulduru haritası<br />
Şekil 5. Kayseri kenti içme suyu havzası kaynak ve kuyu sularına ait Oksijen-18 - Trityum ilişkisi<br />
278
Bu gruplar, gruplar içerisinde yeralan suların söz konusu özellikleri, beslenim alanına (Erciyes<br />
dağının zirvlerine) olan uzaklıkları ve ayrıca beslenim alanı yükseltisi ile ilişkili olan suların<br />
Oksijen-18 değerleri dikkate alınarak Şekil 7’deki bölgenin şematik “beslenim-boşalım modeli”<br />
oluşturulmuştur.<br />
Çizelge 1. Kayseri kent içme suyu havzasından alınan sulara ait izotop analiz<br />
sonuçları (Örnekleme Tarihi:10.02.2002)<br />
ÖRNEK ADI<br />
KOT<br />
(m)<br />
EC<br />
(µS/cm)<br />
279<br />
δ 18 O<br />
(%o)<br />
δ D<br />
(%o)<br />
T<br />
(TU)<br />
KERGAH BAĞLARI, Yeni<br />
Kuyu 1128 170 -12,19 -88,81 1,45<br />
EĞRİBUCAK, 1 nolu Kuyu 1122 113 -12,79 -87,7 3,9<br />
TAŞLIBURUN Kuyusu 1070 198 -12,01 -89,14 5,45<br />
BEŞTEPELER KAYNAĞI 1044 213 -12,8 -81,25 4,85<br />
MAHRUMLAR, 2 nolu Kuyu 1053 306 -11,91 -87,01 3,45<br />
KEYKUBAT, 7 nolu Kuyu 1044 255 -13,8 -87,89 5,85<br />
KARPUZATAN, 2 nolu Kuyu 1044 358 -12,51 -86,44 0,8<br />
ARGINCIK, Kule altı kuyusu 1084 278 -11,75 -87,53 11,65<br />
KUMARLI Kuyusu 1060 460 -12,18 -87,83 6,15<br />
BEYAZŞEHİR Kuyusu 1100 728 -12,65 -85,7 5,25<br />
GÜLTEPE, 2 nolu Kuyu 1063 525 -11,83 -85,58 11,55<br />
GERMİRALTI, 3 nolu Kuyu 1093 205 -12,59 -85,19 3,6<br />
BÜYÜKKENT Kuyusu 1100 467 -12,18 -82,25 2,35<br />
KONAKLAR, 2 nolu Kuyu 1101 196 -11,42 -80,88 7,95<br />
TEKİR YAYLASI (Kaynak) 2220 142 -10,43 -70,24 10,8<br />
ŞELALE (Kaynak) 2350 66,6 -11 -69,88 12,35<br />
LİFOS ALTI (Kaynak) 1740 128 -11,61 -86,99 10,75<br />
ANNELER PARKI (Kuyu) 1066 260 -12,16 -86,89 2,85<br />
MERKEZ ÇELİK SAN. (Kuyu) 1060 550 -12,24 -91,54 2,45<br />
ORGANİZE SANAYİ CAMI<br />
(Musluk Suyu-Kuyudan) 1070 330 -11,35 -82,45 5,85<br />
DOKUZ PINARLAR (Kaynak) 1075 302 -13,16 -84,88 0,65
EC (µS/cm)<br />
800<br />
700<br />
600<br />
500<br />
400<br />
300<br />
200<br />
100<br />
0<br />
Karpuzatan<br />
Dokuzpınar<br />
Kergahbağl.<br />
(1)<br />
Merkez Çel.<br />
Büyükkent<br />
(2)<br />
Mahrumlar<br />
Aanneler<br />
parkı<br />
Germiraltı<br />
Eğribucak<br />
Beyazşehir<br />
(3)<br />
Keykubat<br />
BEŞTEPELER<br />
Kumarlı<br />
Taşlıburun<br />
280<br />
Konaklar<br />
Gültepe<br />
Tekir yaylası<br />
Lifos altı<br />
Argıncık<br />
Şelale<br />
0 2 4 6 8 10 12 14<br />
TRİTYUM (TU)<br />
Şekil 6. Kayseri Kenti içme suyu havzası kaynak ve kuyu sularına ait EC-Trityum ilişkisi.<br />
(4)
“beslenim-boşalım modeli”<br />
Şekil 7. Kayseri kenti, içme suyu havzası kaynak ve kuyu sularına ait şematik<br />
281
Şekil 7 ile ilgili açıklamalar:<br />
- Suların gruplandırılmasında Şekil 5’te verilmiş olduğu gibi Trityum değerleri baz alınmıştır.<br />
1 nolu (kırmızı) grupta yeralan sular, göreli olarak en yaşlı, en yüksekten beslenip (oksijen -<br />
18 değerleri de genel olarak en düşük) en uzun yolu derin dolaşımla katederek kuyu<br />
bölgesine ulaşan sulardır. Bu grubu benzer özellikler itibariyle, göreli olarak 2. grup (yeşil)<br />
sular, 3. grup (mavi) ve 4. grup (siyah) sular izlemektedir.<br />
Grupların beslenim alanı yükseklikleri ile ilgili olarak; mevcut su noktalarından çıkış kotu en<br />
yüksek (2350 m) olan su noktası Şelale kaynağıdır. Bu kaynağın çıkış bölgesi itibariyle (topografik<br />
olarak) beslenim alanı yükseltisinin 2500 metrenin üzerinde olması mümkün değildir. Şelale<br />
Kaynağının Oksijen -18 değeri -11.00 dir. Tekir yaylası dışında bölgedeki diğer tüm suların<br />
Oksijen-18 değeri bu değerden daha düşüktür. Yani daha yüksek kotlardan beslenmektedirler. Bu<br />
durumda mevcut tüm suların (Trityum değerleri 7.90’un üzerinde, besleniminde güncel yağış<br />
sularının etkisi olan Gültepe, Argıncık ve Konaklar kuyuları dışında..) beslenim alanı yükseltileri<br />
2400-2500 metrelerin üzerinde olmalıdır. Bu değerlendirme ve suların Oksijen-18 değerleri baz<br />
alınarak 1., 2. ve 3. grup sulara 2500, 3000 ve 3500 gibi göreceli olarak farklı beslenim alanı<br />
yükseltileri öngörülüp Şekil 6 oluşturulmuştur.<br />
- Kuyuların Şekil 6 deki dizilişi, arazideki gerçek konumlarına göre (beslenim alanına olan<br />
uzaklıklarına göre) yapılmıştır. Aynı grup içerisinde yer alan kuyulardan Kergahbağları<br />
beslanim alanına en yakın konumda, Karpuzatan ise en uzaktadır.<br />
- Kuyuları şematik olarak gösteren çubukların uzunlukları kuyu derinlikleri ile ilişkili değildir<br />
(kuyu derinlikleri ilgili kuyu çubuğunun alt ucuna ayrıca yazılmıştır). Aynı grup içerisinde<br />
Oksijen -18 değeri en düşük olan su, göreli olarak daha yüksek kottan beslenip daha derin<br />
bir dolaşım yolu izleyeceği düşünülerek, en uzun çubuk olarak çizilmiştir. 1. grupta<br />
(kırmızı) Oksijen -18 değeri en düşük (-13.16) olan su Dokuzpınarlar olduğu için ilgili<br />
grubun en alt kısmına kadar uzatılan (en uzun) çubuk bu suya ait olan çubuktur.<br />
- Şekil üzerinde ilgili sulara ait Trityum, Oksijen-18 ve EC değerleri de ayrıca verilmiştir. EC<br />
değerleri açısından, her grup ayrı olarak değerlendirildiğinde, beslenim bölgesinden<br />
uzaklaştıkça, bazı istisnalar hariç, EC değerlerindeki artışı görebilmek mümkündür.<br />
- Aynı grupta yeralan suların Trityum değerleri kullanılarak, bölgesel ölçekte yeraltısuyu hızı<br />
hakkında bilgi edinilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda, sulara ait Trityum değerleri arasındaki<br />
farktan yararlanılmıştır. Örneğin 1. grupta beslenim alanına en yakın olan Kergahbağları<br />
Kuyu suyunun Trityum değeri 1.45, bu kuyudan yeraltısuyu akış yolu doğrultusunda 9900<br />
metre akış aşağısında yeralan Karpuzatan Kuyu suyunun Trityum değeri ise 0.80 dir.<br />
Trityum değerindeki bu azalmanın, söz konusu suyun anılan yolu katettiği zaman süresince<br />
oluşan radyoaktif bozunma (Nt=No*e -λt ) nedeniyle oluşacağı düşüncesiyle aşağıdaki<br />
hesaplamalar yapılmış ve sonuçları tablo halinde sunulmuştur (Çizelge 2).<br />
N = No x e<br />
Bu eşitlikte;<br />
-λ t<br />
N, akış aşağısında yeralan su örneğine ait Trityum konsantrasyonu,<br />
No, aynı grupta yeralan akış yukarısındaki suya ait Trityum konsantrasyonu,<br />
λ , radyoaktif bozunma sabiti, t ise suyun yaşı (anılan suyun, akış aşağısındaki sözkonusu<br />
noktaya ulaşıncaya kadar geçen zaman).<br />
Trityumun radyoaktif bozunma sabiti (λ) aşağıdaki eşitlik kullanılarak hesaplanmaktadır,<br />
282
(t1/2 = 0.69 / λ) burada t1/2 yarılanma ömrü olup Trityum için bu değer 12.26 yıldır. Buradan (λ)<br />
değeri 0.05628 olarak hesaplanır.<br />
I.Grupta yeralan Kergahbağları ve Karpuzatan sularına ait hesaplama örneği aşağıda verilmişrtir<br />
0.8 = 1.45 * e -0.05628*t<br />
Log 0.8 = Log 1.45 – 0.05628 * t * Loge<br />
t = 10.57 yıl,<br />
İki su noktası arasındaki uzaklık 9900 metredir (su noktaları arasındaki mesafe; beslenimin ve<br />
dolayısıyla yeraltısuyu akım yönünün, Erciyes dağının zirve bölgesinden itibaren yaklaşık güneykuzey<br />
yönünde olduğu gerçeğinden hareketle, iki nokta arasının söz konusu doğrultudaki<br />
mesafesi alınarak belirlenmiştir).<br />
Yukarıdaki hesaplamaların sonucunda iki su noktası arasındaki yeraltısuyu hızının 2.56 m/gün<br />
olduğu belirlenmiştir.<br />
Çizelge 2 Kayseri Kent içme Suyu Havzasındaki Kuyu Sularına Ait Trityum<br />
Değerleri Kullanılarak hesaplanan Yeraltısuyu Hızı Değerleri<br />
Grup<br />
No:<br />
1.<br />
GRUP<br />
2.<br />
GRUP<br />
3.<br />
GRUP<br />
SONUÇLAR<br />
Su Noktaları<br />
Adı<br />
Kergahbağları<br />
Karpuzatan<br />
Eğribucak<br />
Mahrumlar<br />
Germiraltı<br />
Anneler Parkı<br />
Germiraltı<br />
Mahrumlar<br />
Mahrumlar<br />
Anneler Parkı<br />
Taşlıburun<br />
Beştepeler<br />
Trityum<br />
konsantrasyonları<br />
(TU)<br />
1.45<br />
0.80<br />
3.90<br />
3.45<br />
3.60<br />
2.85<br />
3.60<br />
3.45<br />
3.45<br />
2.85<br />
5.45<br />
4.85<br />
Yeraltısuyu<br />
akımı<br />
doğrultusunda<br />
noktalar arası<br />
mesafe (m)<br />
9900<br />
4600<br />
1000<br />
200<br />
800<br />
900<br />
283<br />
İlgili<br />
mesafenin<br />
alınması için<br />
geçen süre<br />
(Yıl)<br />
10.57<br />
2.18<br />
4.15<br />
0.75<br />
3.39<br />
Yeraltısuy<br />
u<br />
Hızı<br />
(m/gün)<br />
KASKİ’nin içme suyu amaçlı kullanmakta olduğu kuyu sularından Gültepe-2 ve Argıncık Kuyu<br />
suları dışındaki diğer tüm kuyu ve kaynak suları, Kayseri kentinin de üzerinde yer aldığı ovaya<br />
düşen yağışlarla değil, Erciyes dağının 2500 m kotunun üzerinden, özellikle kar erimeleri<br />
şeklinde oluşan sularla beslenen, derin hidrolojik dolaşımlı-uzun geçiş süreli sulardır (Şekil 6).<br />
Kayseri kenti Yeraltısuyu İşletme Kuyuları’na ait suların, Şekil 6’da açıklanan hidrojeolojik<br />
model şeklindeki bir beslenim-boşalım ilişkisinin varlığı, hem su miktarı (Erciyes’in 2500<br />
metrenin üzerindeki bölgesinde yılın uzun bir döneminde (zirvedeki buz yalaklarında yaz<br />
dönemi boyunca sürekli) mevcut olan kar sularıyla beslenmesi) ve hem de kirlenme riski<br />
açısından (sular yüksek kotlardan beslenip, derin dolaşımla kuyu bölgelerine geldiği için, hem<br />
2.08<br />
2.56<br />
5.79<br />
0.66<br />
0.72<br />
0.65<br />
1.19
asınçlı bir sistem kazanmasına vesile olmuştur ve hem de bu basınçlı sistemin doğal sonucu<br />
olarak da yüzeyden olabilecek sızıntı suları açısından kirlenme riski azalmıştır.) çok önemlidir.<br />
Söz konusu basınçlı sistemin en iyi örneği, Beştepeler kaynak bölgesinde, Beştepeler Kaynağının<br />
“Kaynak Geliştirme Çalışmaları” kapsamında, tarafımızca yapılan çalışmalarla saptanmıştır.<br />
Anılan çalışmalar sonucunda; Beştepeler Kaynağı bölgesinde, yüzeyden itibaren 50-55’ inci<br />
metrelerde başlayan ve kırıklı - çatlaklı andezitik cüruftan oluşan bir basınçlı akifer sisteminin<br />
mevcut olduğu, Beştepeler Kaynağının ise, kaynak çıkış noktasında düşey yönde gelişmiş bir<br />
kırık-çatlak sisteminin, yüzeyden itibaren 50–55 metre kadar derinde yeralan basınçlı akifer<br />
sistemini kesmesi sonucu yüzeye çıkan bir kaynak olduğu belirlenmiştir. Söz konusu basınçlı<br />
akifer sisteminin üst örtü tabakasını masif yapılı veya az kırık-çatlaklı bazalt ve/veya andezitlerin<br />
oluşturduğu belirlenmiştir. Jeofizik çalışmalar ve özellikle bölgede yapılmış olan dört adet<br />
araştırma sondaj kuyusu verileri kullanılarak kesinleşmiş olan basınçlı akifer sisteminin varlığı,<br />
izotop çalışmaları ile de desteklenmiştir (izotop verileri, kaynağın beslenim alanı yükseltisinin<br />
2500 metrenin üzerinde olduğunu göstermiştir).<br />
KAYNAKLAR<br />
Değirmenci, M., Ekmekçi, M., Altın, A., Atmaca, A., 2006, Kayseri Kent İçme Suyu Havzasında<br />
Yeralan Eski Çöp Deponi Alanları Sızıntı Sularının Kent İçme Suyu Akiferlerine Olan<br />
Etkilerinin Ve Havza Koruma Alanlarının Belirlenmesi, 2001.K.120340 numaralı DPT<br />
Projesi, 245s, Sivas.<br />
284
TUZLUSU GİRİŞİMİ PROBLEMLERİNDE İZOTOP TEKNİKLERİNİN<br />
KULLANILMASI<br />
ÖZET<br />
Mehmet EKMEKÇİ<br />
Uluslararası Karst Su Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi (UKAM)<br />
Hacettepe Üniveristesi, Beytepe Ankara. ekmekci@hacettepe.edu.tr<br />
Kıyı akiferlerinde tuzlusu girişimi nedeniyle, kullanılabilir nitelikte olan yeraltısuları günden<br />
güne tükenmektedir. Deniz suyu girişiminin en düşük düzeyde tutulabilmesi için en uygun<br />
yönetim programının gerçekleştirilebilmesi, kıyı akiferlerinin bağlı olduğu bölgesel<br />
hidrojeolojik sistemin bir bileşeni olarak denizin de dikkate alınması gerekmektedir. Akifer<br />
ile deniz arasındaki sınırlarda gelişen hidrodinamik yapı, tuzlusu/tatlısu arayüzetindeki<br />
fiziksel ve kimyasal süreçlerin yanı sıra akiferin hidrolik özellikleri ile de ilgilidir. Özellikle<br />
karstik kıyı akiferlerinde, beslenme rejiminin tarihçesi, tuzlusu girişimi mekanizmasının<br />
anlaşılması açısından büyük önem taşımaktadır. Tuzlusu girişiminin mekanizmasının<br />
aydınlatılmasının yanı sıra tuzlanmanın kökeni ile ilgili sorunların çözülmesinde<br />
hidrokimyasal bileşenlerle birlikte izotopların kullanılması, kıyı akiferlerinde oluşan<br />
hidrodinamik yapıya ilişkin kavramsal modellerin geliştirilmesinde önemli araçlar haline<br />
gelmişlerdir.<br />
Sunulan bildiride, duraylı izotopların tuzlusu girişiminde kullanılabilirliği ile ilgili temel<br />
bilgiler verilmiştir.<br />
USE OF ISOTOPE TECHNIQUES IN SEA WATER INTRUSION PROBLEMS<br />
ABSTRACT<br />
Fresh groundwater has been depleted due to sea water intrusion into coastal aquifers.<br />
Effective management of coastal groundwater systems, keeping saline water intrusion at a<br />
minimum level, requires a thorough knowledge of the hydrodynamic behaviour of the<br />
regional hydrogeological system including the sea as a component. Hydrodynamics is<br />
controlled by several physical and chamical processes taking place at the salt water-fresh<br />
water interface as well as by the hydraulic properties of the aquifer. Moreover, the variation of<br />
the recharge regime in the geological time span is of great importance in understanding the<br />
present status of the salt water intrusion, particularly in coastal karstic aquifers. Use of isotope<br />
techniques, combined with hydrochemical constituents, provide a very useful tool to test the<br />
conceptual hydrogeological models and select the best one to enlighten the sea water intrusion<br />
mechanism.<br />
This paper, presents a summary of the isotope tehcniques used in salt water intruison studies.<br />
GİRİŞ<br />
Kıyı bölgelerinde bulunan akiferlerin büyük bir çoğunluğu denizsuyu girişimi nedeniyle<br />
tuzlanma tehlikesi altındadır. Kıyı bölgesindeki hidrojeolojik koşullara bağlı olarak tuzlusu<br />
kamasının kilometrelerce kara içine doğru ilerlediği görülmektedir. Özellikle turizm<br />
nedeniyle, iç bölgelere göre içme-kullanma suyu ihtiyacının yüksek olduğu bu kesimlerde<br />
tatlı su kaynaklarının doğru bir şekilde yönetilmesi, akiferlerin sürekli kullanılabilirliği<br />
285
açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü, tuzlanan bir akiferin yeniden temizlenmesi, doğal<br />
hidrolojik çevrim koşullarında yüzyıllar sürebilirken, yıkama yöntemiyle temizlenme ise çok<br />
büyük maliyetler gerektirmektedir. Bu nedenle, tuzlusu girişimi tehlikesi altında olan<br />
akiferlerin hidrojeolojik çalışmalarda tuzluluğun kökeni ve tuzlusu girişimi dinamiğinin<br />
anlaşılması, yeraltısuyu kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi açısından büyük bir önem<br />
taşımaktadır. Öte yandan, tuzlusu kamasının geometrisi ve zamana göre değişimi, akifer<br />
türüne, hidrolik ve hidrolojik özelliklerine ve akiferin yönetim şekline bağlı olup karmaşık bir<br />
hidrojeolojik problem olarak ortaya çıkmaktadır.<br />
Özellikle, Türkiye’nin güney kıyılarında yaygın olarak gözlenen karstik akiferlerde tuzlusu<br />
kamasının geometrisi paleoiklimsel koşullara bağlı olarak değişen deniz seviyesindeki<br />
oynamalara bağlı olarak düzensiz olup taneli akiferler için geliştirilen eşitliklerle kestirilmesi<br />
çoğu kez güçtür. Bu nedenle, bu tür ortamlarda, klasik hidrojeoloji yöntem ve tekniklerinin<br />
aynı sıra izotop hidrolojisi yöntemlerinden de yararlanılmaktadır. <strong>Genel</strong>de kullanılan<br />
hidrojeolojik yaklaşımlar, hidrojeolojik sistemin davranışını açıklayabilecek birden fazla<br />
kavramsal model oluşturacak veriler üretebilmektedirler. Hangi modelin sistemi temsil ettiği,<br />
izotop teknikleri ile belirlenebilir.<br />
<strong>İzotop</strong> yöntemleri, ayrıca, hidrokimyasal yöntemlerin yetersiz kaldığı, yeraltısuyunda<br />
karşılaşılan tuzluluğun kökeninin belirlenmesinde de önemli bilgiler sağlamaktadır. Bununla<br />
birlikte, izotop tekniklerinin, yeraltısuyu akım ve kütle taşınım modelleri ve hidrokimyasal<br />
yöntemlerle birlikte kullanılması büyük yararlar sağlamaktadır.<br />
KIYI AKİFERLERİNDE TUZLANMA İLE İLGİLİ HİDROJEOLOJİK SORUNLAR<br />
VE İZOTOPLARIN KULLANIMI<br />
Yeraltısularında tuzlanma genel olarak<br />
1- Dolaşım sırasında litolojik birimlerde bulunan minerallerin çözünmesi,<br />
2- Sulama sırasında buharlaşma sonucu mineral içeriği artan suların süzülmesi,<br />
3- Gübrelerin yıkayarak mineral içeriği açısından zenginleşen suların süzülmesi<br />
4- Sanayi veya evsel atıkların karışması<br />
5- Göl, bataklık gibi buharlaşmaya açık yüzey sularından beslenme,<br />
6- Jeotermal akışkan ve/veya atıklardan karışım<br />
gibi nedenlerden dolayı görülebilmektedir.<br />
Çevresel izleyiciler yardımıyla, deniz suyu girişiminin tuzlanmasının tek kaynağı olup<br />
olmadığı; kıyı akiferlerinde gözlenen tuzlu akışkanların kökeni ne yaşının ne olduğu; deniz<br />
suyu girişiminin yeraltısuyu kalitesine ve akiferin hidrolik özelliklerine etkileri; tuzlanmış<br />
yeraltısuyunun sistemden temizlenip temizlenemeyeceği, ve tuzlanmış suyun temizlenmesi<br />
için gereken sürenin ne olacağı gibi sorulara yanıt vermek amacıyla kullanılabilir.<br />
Kıyı akiferlerinde tuzlanma probleminin aydınlatılması amacıyla ilk olarak duraylı izotop<br />
analizleri için örnekleme yapılması çoğu durumda yeterli olmaktadır. Bununla birlikte,<br />
duraylı izotop içeriğinde, değerlendirme yapılabilecek derecede farklılık gözlenmezse, bu<br />
durumda radyoaktif izotoplardan da yararlanmak gerekmektedir. Çeşitli tuzlanma problemine<br />
ilişkin olarak çevresel izotopların kullanılabilirliğine birkaç örnek IAEA (1968) tarafından<br />
aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır:<br />
1- Jeolojik dönemlerden kalma deniz suyunun, dolaşım sırasında litolojik tuzların çözünmesi<br />
sonucunda tuzlanan yağış kökenli sulardan ayırt edilmesi;<br />
Duraylı izotop analizi genellikle yeterli olmaktadır. Yağış kökenli sular izotop açısından daha<br />
fakir, deniz suyu, özellikle 2 H açısından daha zengindir.<br />
286
2- Deniz suyunun derin salamura çözeltisinden ayırt edilmesi;<br />
Salamura çözeltilerinde, genellikle 18 O izotopu, su-kayaç etkileşimi nedeniyle, 2 H izotopuna<br />
göre daha fazla zenginleşmiş durumda görülmektedir.<br />
3- Buharlaşma sonucu tuzluluğu artan kıta içi suların, deniz suyu kökenli sulardan ayırt<br />
edilmesi;<br />
Buharlaşma etkisi altında kalan tatlı sular, genellikle 18 O ve 2 H izotopları açısından<br />
zenginleşirken, buharlaşma sırasında oluşan kinetik (dengede olmayan) ayrımlanma<br />
(fraksinasyon) olayı nedeniyle, deniz suyuna göre 18 O açısından daha zengin bir duruma<br />
gelirler.<br />
4- Güncel deniz suyunun, jeolojik dönemlerden kalma deniz suyundan ayırt edilmesi;<br />
Kolay çözümü olmayan bu sorunda, duraylı izotopların yanı sıra radyoaktif izotopların<br />
kullanımı büyük bir yarar sağlar. Bununla birlikte, güncel ve geçmiş iklim koşullarının farklı<br />
olması beklentisine bağlı olarak, güncel deniz suyu ile jeolojik dönemlerden kalma deniz<br />
suyunun duraylı izotop içerikleri arasında belirli bir farkın görülmesi beklenebilir.<br />
OKSİJEN-18 ( 18 O), DÖTERYUM ( 2 H) VE TRİTYUM (T)<br />
Yağıştan itibaren oluşan ve fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçlerden uzun süreli ve büyük<br />
oranda etkilenmemiş olan doğal sular “normal” sular olarak nitelendirilerek; derin dolaşım<br />
nedeniyle sıcaklık kazanmış, su-kayaç etkileşimi sonucunda fiziksel ve kimyasal özellikleri<br />
değişime uğramış jeotermal ve mineralli sular; jeolojik dönemler boyunca litolojik birimlerin<br />
boşluklarında hapsolmuş sular; denizlerde olduğu gibi buharlaşma etkisi altında kalan<br />
sulardan ayrılırlar. Fiziksel ve kimyasal özelliklerinin yanı sıra, tuzlu suların izotop içerikleri<br />
de normal sulardan farklı olup, farkın niteliği ve büyüklüğü tuzluluğun kökeni ile yakından<br />
ilişkilidir. Bu nedenle, bu tür farkların “parmak izi” olarak kullanılması olanaklı<br />
olabilmektedir. Su molekülünü oluşturan izotopların, hidrolojik problemlerin çözümünde<br />
kullanılmasına yönelik çalışmaların başladığı yıllarda, çevresel izotopların, yeraltısuyunda<br />
tuzluluk problemelerinde önemli bir araç olarak kullanılabileceği anlaşılmıştır. Bu kapsamda,<br />
öncelikle duraylı izotoplardan Oksijen-18 ( 18 O) ve döteryum ( 2 H) kullanılmıştır.<br />
Tuzlanma sorunuyla ilgili hidrojeolojik problemlerin önemli bir bölümünde, tuzlu suların<br />
izotop içeriklerinin, çevredeki normal sulardan önemli oranda farklı olduğu görülmektedir.<br />
Deniz suyu karışımı nedeniyle tuzlanmış suların duraylı izotop içerikleri, meteorik kökenli<br />
normal suların izotop içeriklerinden kolaylıkla ayrılabilecek şekilde farklıdır. Buharlaşma<br />
sonucunda zenginleşen göl sularının da benzer şekilde, yağış kökenli sulardan ve deniz<br />
suyundan ayrılması olanaklı olabilmektedir. Jeolojik dönemlerden kalma, salamura gibi aşırı<br />
tuzlu sularda, 18 O izotopu, su-kayaç etkileşiminden etkilenmekte, bu nedenle deniz suyundan<br />
daha farklı izotop özellikleri gösterebilmektedir.<br />
Trityum ( 3 H) ve Karbon-14 ( 14 C) gibi radyoaktif izotoplar ise suların güncelliğinin bir<br />
göstergesi olarak kullanılabildiğinden, tuzlu suların kökenleri yapılacak değerlendirmelerde<br />
önemli bilgiler sağlamaktadırlar. Jeolojik dönemlerden kalan tuzlu suların güncel deniz suları<br />
ile karışım sonucunda tuzlanmış sulardan ayırmanın ilk ve doğrudan yolu, radyoaktif<br />
izotopların analizidir. Jeolojik dönemlerden kalma sularda trityum içeriği bulunmazken,<br />
tarihleme 14 C izotopu ile olanaklı olabilmektedir.<br />
STRONSİYUM-87 ( 87 SR) İZOTOPU<br />
Stronsiyum aragonit, kalsit, florit, jips, anhidrit, barit gibi minerallerin kristal yapılarına<br />
girebilen bir elementtir. Stronsiyum elementinin dört duraylı izotopu bulunmaktadır. En<br />
yaygın olarak bulunan izotop<br />
287<br />
88 Sr, toplam element bolluğunun % 82.74’ünü; 87 Sr, %<br />
6.96’sını; 86 Sr, % 9.75’ini ve 84 Sr, % 0.55’ini oluşturmaktadır. 87 Sr/ 86 Sr oranı deniz sularında<br />
jeolojik devirler boyunca değişiklikler göstermiştir. Günümüzde, 87 Sr/ 86 Sr oranının jeolojik
devirler boyunca olan değişimi konusunda önemli bilgiler elde edilmiştir. Güncel deniz<br />
suyunda bu oran 0.7091 olarak saptanmıştır (Banner, 1995; Emblanch et al., 2005).<br />
Stronsiyum izotoplarının ayrımlanma oranının saptanamayacak derecede düşüktür. Bu<br />
nedenle, doğal sularda ölçülen stronsiyum, suyun temasta olduğu litolojinin stronsiyum izotop<br />
oranını göstermektedir. Bu özelliği nedeniyle stronsiyum izotop oranları, suların temasta<br />
olduğu kayaçların tanımlanmasında önemli bir araç olarak kullanılabilmektedir.<br />
Yeraltısuyunun geçiş süresi uzadıkça, suyun temasta olduğu kayaçları oluşturan minerallerle<br />
dengeye gelme olasılığı artmaktadır. Geçiş süreleri eşit olan sularda farklı stronsiyum izotop<br />
oranları, suların farklı yaşlara sahip kayaçlarla temas halinde olduklarının bir göstergesi<br />
olarak değerlendirilir. Bununla birlikte, kil minerallerinin yüzeylerinde tutulan Ca ve<br />
dolayısıyla Sr’un baz değişimi tepkimeleri sonucunda deniz suyunun Sr izotop bileşiminde<br />
değişiklikler beklenebilir. Benzer şekilde, karbonatlı kayaçların oluşturduğu ortamlarda,<br />
dolomitleşme ve yeniden kristallenme süreçleri de, tuzlu suyun 87 Sr/ 86 Sr oranının düşmesine<br />
neden olabilmektedir. Dolayısıyla, Sr ve 87 Sr/ 86 Sr oranının değişimlerinin birlikte izlenmesi,<br />
tuzlanmayı denetleyen su-kayaç etkileşim süreçleriyle, yeraltısuyunun temasta olduğu<br />
karbonatlı kayacın yaşının belirlenmesine de olanak sağlamaktadır. Şekil 1’de, Sr elementi ve<br />
izotopları kullanılarak, tuzlanmanın kökeni ve karışıma ilişkin değerlendirme yapılabilecek<br />
diyagram gösterilmiştir.<br />
Şekil 1. Sr +2 ve 87 Sr/ 86 Sr kullanılarak hazırlanan diyagram (Barbieri vd., 1999).<br />
BOR-11 ( 11 B) İZOTOPU<br />
Sulu çözeltilerde yüksek çözünürlüğe sahip olan Bor elementinin doğadaki bolluğu,<br />
buharlaşma süreçlerinden ve yükseltgenme-indirgenme tepkimelerinden etkilenmemesi<br />
288
nedeniyle yeraltısuyu çalışmalarında izleyici olarak kullanılabilecek niteliklere sahiptir.<br />
Kirletilmemiş yeraltısularında Bor elementinin derişimi genellikle 0.05 mg/l’den daha<br />
düşüktür. Bor elementinin yeraltısularında artışıi kirlenme ve/veya karışımın göstergesi olarak<br />
değerlendirilir. Deniz suyunda bor 4.5 mg/l dolayında; evsel atık sularda 1 mg/l; uçucu kül<br />
suyunda 14 mg/l dolayında görülebilmektedir (Emblanch et al., 2005).<br />
<strong>İzotop</strong> ölçüm teknolojisinin gelişmesine bağlı olarak son yıllarda, 11 B izotopu, tuzlu suların<br />
kökenlerinin araştırılmasında yaygınlaşarak kullanılmaya başlamıştır. Özellikle kıyı<br />
bölgelerinde deniz suyu girişimi nedeniyle tuzlanmış sular, jeotermal alanlarda jeotermal<br />
akışkanlarla karışım sonucunda tuzlanan sular ile özellikle kalsiyum ve sodyum borat türü<br />
gübre kullanımı sonucunda kirlenen sular Bor elementi ve içeriği ve 11 B izotopu içeriği<br />
analizleri yardımıyla ayrıt edilebilmektedir. Bor elementinin doğada iki duraylı izotopu, 11 B<br />
ve 10 B, sırasıyla % 81.02 ve % 18.98 oranında bulunur. Bu da, 11 B/ 10 B oranının doğada<br />
yaklaşık 4 dolayında olduğu anlamına gelmektedir. Bor izotopları arasındaki ayrımlanma,<br />
doğada bor kaynaklarının izotop bileşimlerinin çok geniş aralıkta olmasını sağlamaktadır. Bu<br />
özelliğinden dolayı bor elementinin izotopları, yeraltısularında tuzluluğun kökenine ilişkin<br />
önemli bilgiler elde etme olanağı vermektedir.<br />
11 B izotopu, standart borik asite (SRM-NBS 951) göre δ notasyonu ile ifade edilmektedir. δ<br />
11 B, tuzlanma etkisine karşı yüksek duyarlılığa sahiptir. Bu nedenle, 11 B izotopu kullanılarak,<br />
tuzlanmanın kökenine ilişkin değerlendirmeler yapılabilmektedir.<br />
Deniz suyu ve deniz suyu kökenli salamura çözeltilerinde δ 11 B izotopu yaklaşık 39 ve B/Cl<br />
oranı denizel oranla aynı; deniz suyu dışında bir kökene sahip ve güncel su karışmamış<br />
sularda δ 11 B izotopu yaklaşık 0 ve B/Cl oranı deniz suyundaki B/Cl oranından büyük; tatlı su<br />
akiferleri ile hidrolojik ilişkide olan hidrotermal akışkanlarda 11 B izotopu yaklaşık 0 ve B/Cl<br />
oranı denizel orandan çok daha yüksek; insan kaynaklı kirleticilerle (evsel atık, gübre,<br />
tarımsal ilaç, katı atık) kirletilmiş sularda δ 11 B izotopu 0 ile 10 arasında değişirken B/Cl oranı<br />
denizel orandan daha büyük; Ca-borat kökenli kirleticilerle kirletilmiş sularda δ 11 B çok düşük<br />
(-13 dolayında) ve B/Cl oranı denizel orandan yüksektir.<br />
KLOR-37 ( 37 CL) İZOTOPU<br />
Hidrosferde oldukça hareketli olan klor elementinin iki duraylı izotopu ( 37 Cl ve 37 Cl),<br />
difüzyonla taşınımın baskın olduğu durumlarda ayrımlanmaktadır. δ 37 Cl değerinin %0 0<br />
değerinden daha küçük değerler alması, taşınım mekanizmasının difüzyon olduğunun<br />
göstergesi olarak değerlendirilmektedir.<br />
Doğada klor izotopu içeriğinin geniş aralıkta bulunması, izotopların yanı sıra diğer<br />
jeokimyasal parametrelerin de kullanımını gerektirmektedir. Bu şekilde, güncel deniz<br />
suyundan farklı tuzluluğa sahip formasyon sıvılarının kökenine ilişkin bilgilerin elde edilmesi<br />
olanaklı olabilmektedir. δ 37 Cl değerleri, karışım mekanizmasının aydınlatılmasında da yararlı<br />
bilgiler sunmaktadır. Bununla birlikte 37 Cl izotopunun zenginleşmesine neden olan süreçler<br />
henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Bu konuyla ilgili çalışmalar sürmektedir.<br />
KÜKÜRT-34 ( 34 S) İZOTOPU<br />
Doğal sistemlerde, yükseltgen ortamlarda sülfat iyonu (SO4 -2 ), indirgen ortamlarda ise sülfid<br />
(HS - ) olarak bulunan kükürt elementinin en yaygın duraylı izotopu 32 S (%95) ve 34 S (%4.22)<br />
olup, bu izotoplar, bakteriler aracılığıyla sülfatın indirgenmesi veya sülfidin yükseltgenmesi<br />
sonucunda ileri derecede ayrımlanmaya uğrarlar. Bu iki izotopun birbirine oranı δ 34 S<br />
notasyonu ile ifade edilmektedir. Güncel deniz suyunda sülfat iyonundaki kükürt izotopu δ<br />
289
34 S, %o 20 değerine sahiptir. Hidrojeoloji çalışmalarında δ 34 S ile δ 18 O birlikte<br />
değerlendirilerek, sülfatın kökeni ayırt edilebilmektedir.<br />
KAYNAKLAR<br />
Banner, J. L., 1995, Application of the trace element and isotope geochemistry of stronsium<br />
to studies of carbonate diagenesis. Sedimentology, 42.<br />
Barbieri, Mr., Barbieri, Mz., Fidelibus, MD., Morotti, M., Sappa, G., Tulipano., L., 1998,<br />
First results of isotopic ratio 87 Sr/ 86 Sr in characterization of sea water intrusion in<br />
coastal karstic aquifer of Murgia (Southern Italy), in Proc., 15th SWIM, Ghent,<br />
Natuurwet, 79.<br />
Emblanch, C., Fidelbus, MD., Futo, I., Hertelendi, E., Lambrakis, N., Vengosh, A., Zojer, H.,<br />
Zuppi, G.M., 2005, Environmental tracing methods, in Groundwater management of<br />
coastal karstic aquifers (ed.L. Tulipano, MD Fidelibus and A. Panagopoulos). COST<br />
Action 621, EUR2136<br />
290
Özet<br />
BEŞİNCİ DÜNYA SU FORUMU<br />
“FARKLILIKLARIN SUDA YAKINLAŞMASI”<br />
Hamza ÖZGÜLER<br />
Forum Program Komitesi<br />
Beşinci Dünya Su Forumu, herkese açık olan ve tüm paydaşları kapsayan şeffaf bir platformdur.<br />
Forum, birçok bileşeni olan bir topyekün vir süreçtir. Bu süreçler, Tematik Süreç, Bölgesel Süreç,<br />
Siyasi Süreç ve Bakanlar Konferansı, Yerel İdareler Sürecidir.<br />
5. Forum programı için “FARKLILIKLARIN SUDA YAKINLAŞMASI” hedefine yönelik piramit<br />
şeklinde bir program yapısı belirlenmiştir. Tematik süreç, “piramit” yaklaşımı ile<br />
açıklanabilmektedir: bütün temalar, konu başlıkları ve oturumlar, bu alandaki aktörler, sektörler,<br />
bugünün ve geleceğin yeni tecrübelere, tavsiyelere ve taahhütlere neden olacak bir dizi oluşumun<br />
gerçekleşmesini sağlayacaktır.<br />
Su Forumunun tematik yapısında, tüm su konularını kapsayan 6 ana tema ve bunların altında 24 ana<br />
başlık vardır. Bu konular:<br />
Küresel Değişimler & Risk Yönetimi<br />
İnsani Kalkınma ve Binyıl Kalkınma Hedefleri<br />
İnsani ve Çevresel İhtiyaçlar Dikkate Alınarak Su Kaynaklarının Korunması ve Yönetimi<br />
İdare ve Yönetim<br />
Finans<br />
Eğitim, Bilgi ve Kapasite Geliştirme<br />
Dünyanın suyla ilgili en büyük etkinliği olan Dünya Su Forumu, Dünya Su Konseyi ve ev sahibi<br />
ülke hükümetinin ortak girişimi olarak üç yılda bir düzenlenir. Fas (1997), Hollanda (2000),<br />
Japonya (2003) ve Meksika’da (2006) düzenlenen önceki forumların ardından, 5. Dünya Su Forumu<br />
İstanbul’da, Mart 2009’da gerçekleştirilecektir. Forum, iki yılı aşkın bir süreye yayılmış hazırlık<br />
faaliyetlerinin ürünü olan, açık, herkesi kapsayan, çok paydaşlı bir sürecin sonucudur. Dünya Su<br />
Forumu yalnızca bir haftalık bir etkinlik değil, su sorunlarına verilen önemi, konuyla ilgili<br />
bilinçlenmeyi ve anlayışı artırma ve küresel sorunlara yönelik somut çözümler getirme amacı güden<br />
bir süreçtir.<br />
Ana Tema “Farklılıkların Suda Yakınlaşması”<br />
“Farklılıkların Suda Yakınlaşması”, 5. Dünya Su Forumu’nun ana temasıdır. İstanbul,<br />
sorunlarımıza ortak çözümler bulmak üzere bölgeleri ve insanları bir araya getiren bir köprü<br />
oluşturmayı arzulamaktadır. 5. Dünya Su Forumu, ülkeler arasında sürdürülebilir su kullanımıyla<br />
ilgili zorlukların üstesinden gelinmesini sağlayacak işbirliğini güçlendirmek için mükemmel bir<br />
fırsat sunmaktadır.<br />
“Farklılıkların Suda Yakınlaşması”, paydaşları, sektörleri ve bölgeleri birbirine yakınlaştırmak<br />
anlamına gelmektedir. Bu oluşumda suyu kullananlar, karar vericiler, kamu ve özel sektör<br />
temsilcileri, uzmanlar ve yerel, ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde su alanında görev yapan<br />
uygulayıcılar yer almaktadır. Su alanında faaliyet gösterenler sağlık, tarım veya enerji gibi diğer<br />
alanlardaki paydaşlarla daha çok işbirliği yapmalı ve böylece Binyıl Kalkınma Hedeflerine<br />
ulaşılması için suyun sahip olduğu önemin altı çizilmelidir. Bu oluşum farklı kültürleri, zengin ile<br />
291
fakiri, dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan bölgelerini, özellikle de gelecek kuşaklarla şimdiki<br />
nesli bir araya getirmeyi hedeflemektedir.<br />
“Farklılıkların suda yakınlaşması” teması, Avrupa ile Asya, Ortadoğu ile Afrika, Güney ve Kuzey<br />
arasındaki coğrafi kavşak noktalarının altını çizmesinin yanında dünyanın zengin ve fakir, gelişmiş<br />
ve gelişmekte olan bölgeleri gibi çeşitli su kültürleri arasındaki kavramsal ayrılıklara da gönderme<br />
yapmaktadır. “Farklılıkların suda yakınlaşması” kavramı aynı zamanda yerel, ulusal, bölgesel ve<br />
küresel çapta su kullanıcıları, karar-alıcılar, su uzmanları ve çalışanları arasında ileri seviyede bir<br />
bilgi alışverişi ve gelişkin bir anlayış oluşturma hedefini de ifade etmektedir.<br />
Forum’un tematik Süreci<br />
5. Dünya Su Forumu’nun tematik süreci bir “piramit” yaklaşımından oluşmaktadır: Bütün konular,<br />
temalar, başlıklar ve oturumlar, farklılıkların birleştirilmesi ana hedefine yönelik olacaktır.<br />
Program çerçevesi program komitesi tarafından geliştirilmektedir ve amacı, temaları ve konu<br />
başlıklarını belirlemektedir. 5. Forum için 6 tema belirlenmiştir:<br />
Amaçlar:<br />
Araçlar:<br />
Küresel Değişimler ve Risk Yönetimi<br />
İnsani Kalkınma ve Binyıl Kalkınma Hedeflerinin Geliştirilmesi<br />
İnsani ve çevresel ihtiyaçlar dikkate alınarak su kaynaklarının korunması ve yönetimi<br />
İdare ve Yönetim<br />
Finans<br />
Eğitim, Bilgi ve Kapasite Geliştirme<br />
Her tema için bir koordinatör görevlendirilmiştir. Görevleri; sektörler, bölgeler ve etmenler arasında<br />
bağlar kurarak çalışmaları ve deneyimleri paylaşabilmek ve tanımlayabilmek adına, ilgili oldukları<br />
konuları, başlıkları ve oturumları tematik konsorsiyumlar içerisinde geliştirmektir.<br />
5. Dünya Su Forumu’nun tematik, bölgesel, politik ve temel grup süreçlerinin hazırlıkları ve<br />
Forum’la ilgili oturumlar ile daha birçok bileşenin oluşum sürecini kolaylaştıracak olan Sanal<br />
Buluşma Alanı (SBA), http://portal.worldwaterforum5.org/), geniş kitlelerden daha fazla katılım<br />
sağlanmasına ve diyaloğa yönelik bir yaklaşımla sizlerin de katkılarınızı sunmanıza imkân<br />
tanımaktadır. Böylece, Forum hazırlık sürecinde iletişim, bilgi alış verişi ve işbirliği imkanları<br />
geliştirilmektedir. Ayrıca, Binyıl Kalkınma Hedeflerine ulaşılmasına yönelik uygulanabilir<br />
çözümler ve anlamlı sonuçlar alınmasına katkıda bulunacaktır.<br />
Yaklaşık 20000 kişiye hizmet verecek SBA’ya üye olanların sasyısı hızla artmaktadır. SBA<br />
kullanım kılavuzuna: http://portal.worldwaterforum5.org adresinde ana sayfada bulunan “Document<br />
Library”den ulaşabilabilmektedir.<br />
Suyla ilgili konularda çalışan siz sayın ilgililer, SBA ile;<br />
İlgilendiğiniz konu ve Forumla ilgili son gelişmelere ulaşabilir, ilgilendiğiniz konulara ve<br />
başlıklara yönelik e-posta bilgi mesajları alabilirsiniz. Forum kapsamında verilecek ödüller<br />
hakkında bilgi alabilirsiniz. Su ile ilgili çeşitli ihtisas konularında mevcut bu ödüllere aday<br />
olabilirsiniz.<br />
Fikir alışverişinde bulunabilir ve işbirliğine girebilirsiniz.<br />
292
Oturumlar, Bölgesel Süreçler ve Temel Gruplar da dâhil Forumun çeşitli bileşenlerine<br />
katkılar sunabilir, bir çalışma grubuna dahil olunabilir. Çerçeveleri Başlık Koordinatörleri<br />
tarafından belirlenmekte olan oturumlara katkı tekliflerinin Sanal Buluşma Alanı<br />
(SBA)’ndan gönderilmesi esastır. Oturum sorularının cevaplandırılmasında, ilgililerin<br />
uzmanlık bilgileri ve deneyimlerine ihtiyaç vardır.<br />
SBA ile ulaşabileceğiniz diğer özellikler:<br />
Kişisel bilgilerinizi etkinlikleriniz, programlarınız ve raporlarınız yoluyla<br />
güncelleyebilirsiniz, “Kim Kimdir? kısmında diğer kullanıcılarla paylaşabilirsiniz.<br />
“Uluslararası Su ve Film Etkinliği”ne bir film veya doküman teklifi sunabilirsiniz.<br />
“Gençler Su Forumu”na katılabilirsiniz.<br />
“Küresel Su Eğitim Köyü” etkinliklerine katkıda bulunabilirsiniz.<br />
Forum’un Siyasi bileşenleri hakkında görüşleri dile getirebilirsiniz.<br />
Forum haftası için kayıt olabilir, İstanbul için planınızı düzenleyebilirsiniz. Otel<br />
rezervasyonlarınızı, havaalanı ulaşımlarınızı planlayabilirsiniz.<br />
Tematik ve bölgesel sürece olabilecek katılımlarla ilgili görüş, öneri ve sorular için, Forum<br />
Sekreteryası (info@worldwaterforum5.org) veya Forum Program Komitesi Türk Tarafı adına<br />
tematik çalışmaların ve bölgesel toplantıların eşgüdümünü sağlayan, Uluslararası Hidrolojik<br />
Faaliyetler Şube Müdürlüğü (hozguler@worldwaterforum5.org) ile irtibata geçilmesi önem arz<br />
etmektedir.<br />
293
GÖKOVA (MUĞLA) KIYI KARST KAYNAKLARINDA DENİZ SUYU<br />
KARIŞIMININ HİDROKİMYASAL VE DURAYLI ÇEVRESEL<br />
İZOTOP YÖNTEMLERİYLE İNCELENMESİ<br />
Mehmet Ekmekçi 1 , Levent Tezcan 1 , Türker Kurttaş 2 , Salim Yüzereroğlu 3 , Şükran Açıkel 1<br />
1 Hacettepe Üniversitesi, Uluslararası Karst Su Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi<br />
Beytepe/ Ankara<br />
2 International Atomic Energu Agency (IAEA), Isotope Hydrology Section, Vienna Austria<br />
3 Devlet Su İşleri, 21. Bölge Müdürlüğü, Jeoteknik Hiz. ve Yeraltısuları Şb. Md., Aydın<br />
ÖZET<br />
Özellikle kıyı akiferlerinde, yeraltısuyu kaynaklarında tuzlanmanın kökeni ve tuzlanma<br />
mekanizaması, karmaşık hidrojeolojik sorunlar arasındadır. Hidrojeolojik sistemin kavramsal<br />
modelinin oluşturularak, tuzluluğun kökeni hakkında önemli bilgiler, hidrokimyasal<br />
yöntemler ve izotop hidrolojisi teknikleri yardımıyla elde edilebilmektedir. Sunulan<br />
çalışmada, Muğla’ya bağlı Gökova karst kaynaklarında görülen tuzluluğun kökeni,<br />
hidrokimyasal ve izotop teknikleri yardımıyla aydınlatılmaya çalışılmıştır. Özellikle oksijen<br />
18 izotopu ile bor, sülfat ve klorür iyonlarının birlikte kullanımı, sistemin tanımlanması<br />
açısından önemli bilgiler sağlamıştır. Aynı bileşenlerin zamansal değişimlerinin göstergesi<br />
olarak değişim katsayılarının kullanımının da değerelndirmelerde önemli katkılar verdiği<br />
görülmüştür<br />
HYDROCHEMICAL AND ISOTOPIC ASSESMENT OF SEA WATER MIXING IN<br />
GOKOVA (MUGLA) COASTAL KARSTIC SPRINGS<br />
ABSTRACT<br />
In coastal aquifers, salinisation appears to be a complex hydrogeological problem, because the<br />
origin of salinisation might be other than sea water intrusion. The combined use of<br />
hydrochemical methods and isotope hydrology techniques provide a versatile tool in<br />
developing a conceptual model of the hydrological system which essential for further<br />
modeling studies. In this study, the authors, present a case study in the Gokova coastal karstic<br />
springs where they demonstrated the use of the hydrochemical and asotope techniques<br />
together. They emphasized the use, as a tool, of the oxygen-18, boron, chloride and sulfate in<br />
understanding the behaviour of the hydrogeological system in terms of the origin of the salt<br />
water and the mechanism of salinisation. They also demonstrated that the coefficient of<br />
variation of these components may contribute much to this efforts when systematic analyses<br />
are perfomed along at least one water year.<br />
GİRİŞ<br />
Son on yıl öncesine kadar nüfus artışı baskısı altında olan yeraltısuyu kaynaklarının, yakın<br />
gelecekte küresel ısınmaya bağlı olarak gelişen iklim değişimlerinden de etkileneceği<br />
anlaşılmaktadır. Yapılan değerlendirmelere göre, be nedenlerle, doğrudan kullanılabilir su<br />
kaynakları azalacak, ve bunun sonucunda da belirli bir işlemden geçirildikten sonra<br />
kullanılabilecek su kaynaklarına yönelme söz konusu olacaktır. Kıyı bölgelerinde, deniz suyu<br />
girişimi nedeniyle tuzlanmış yeraltısuyu kaynakları, yeniden değerlendirilebilecek<br />
kaynakların başında gelmektedir.<br />
Tuzlu su kaynaklarının en düşük maliyetle ve sürekli kullanımı sunulabilmesi, tuzlanma<br />
oranının kullanım süresinde olabildiğince denetim altına alınabilmesi ile olanaklıdır.<br />
Tuzlanmanın denetim altında tutulabilmesi, su kaynağındaki tuzlanmanın kökeni ve<br />
mekanizmasının gerektirmektedir. Yeraltısuyu kaynaklarında tuzluluğun kökenlerine ilişkin<br />
bilgi, bu bildiriler kitabında basılan Ekmekçi (2008)’de verilmiştir.<br />
294
Sunulan bildiride, tuzluluğun kökeni ve tuzlanma mekanizması ile ilgili hidrojeolojik<br />
araştırmalarda önemli bilgiler sağlayan hidrokimyasal ve izotop yöntemleri, Gökova (Muğla)<br />
kıyı kaynaklarında bir örnekle irdelenmiştir. Çalışmada, hidrokimyasal bileşenlerin yanı sıra<br />
çevresel izotoplardan oksijen-18 izotopu üzerinde durulmuştur.<br />
ÇALIŞMA ALANI<br />
Azmak kaynakları veya Kadın Azmağı olarak da bilinen Gökova kıyı karst kaynakları, bir<br />
graben niteliğinde olan Gökova körfezinin kuzey kenarının en doğu ucunda, Akyaka<br />
Beldesinin sınırları içerisinde yer almaktadır (Şekil 1). Toplam olarak, ortalama debinin 10<br />
m 3<br />
tedir. Kaynaklar bir akarsu yatağı (Azmak) oluşturarak<br />
denize doğru boşalmaktadır. Denize boşalmadan önce, kaynakların toplam akımlarının<br />
özelliği ile, Azmak kaynaklarının düşük maliyetlerle kullanıma sunulması olanaklı<br />
görülmektedir.<br />
Şekil 1. Çalışma alanının coğrafik konumu<br />
JEOLOJİ VE HİDROJEOLOJİ<br />
<strong>Genel</strong> olarak bölgenin kuzeyinde otokton birimler (Menderes metamorfitleri) bulunmaktadır.<br />
Bu otoktonların üzerine bindirmeyle alloktonlar (Elmalı napları) gelmiş, onların da üstüne<br />
melanj bindirmiştir. Menderes Metamorfitleri'ne ait birimlerden oluşan otokton birimler<br />
Kambriyen'den Alt Eosen sonuna kadar devam eden bir istif içerir. Bindirme zonu boyunca<br />
alttan üste doğru Bodrum Serisine ait Gökbel Formasyonu, Karaova Formasyonu, Gereme<br />
Formasyonu, Kışladağ Formasyonu ve Karabörtlen Formasyonu yeralır. Bodrum serisinin<br />
üstünde ise Kretase sonunda bölgeye yerleşen Sandras Tektonik dilimine ait Kertmeç Melanjı<br />
ve Fethiye Peridotitleri allokton istifi tamamlar. Drenaj alanı içinde Gökova Körfezi’nin<br />
kuzeyinde geniş bir alanda, Ören civarında ve drenaj alanı dışında geniş bir alanda yayılım<br />
gösteren Neootokton Birimler, allokton karbonatlı kayaçları uyumsuz olarak örtmektedirler<br />
295<br />
AKYAK<br />
A
(Kurttaş, 1997). Çalışma alanının da içinde bulunduğu hidrojeolojik sistemde ileri derecede<br />
karstlaşmalı birimler geniş alanlar kaplamakta ve ana yeraltısuyu sistemini oluşturmaktadır.<br />
Yerel jeolojiye bakıldığında alüvyonun kuzeyinde karstik birimler, doğu ve güneydoğusunda<br />
geçirimsizler, güneyinde ise yine kireçtaşları bulunmaktadır (Şekil 2). Gökova grabeni<br />
Neotektonik dönemde K-G yönlü genişlemeli rejime bağlı olarak gelişen D-B uzanımlı bir<br />
çöküntü yapısıdır. Şekil 3’te bölgesel hidrojeolojik yapıya bağlı olarak Gökova körfezindeki<br />
olası hidrojeolojik siste gösterilmiştir. Şekilden de görüldüğü gibi, körfezin kuzey kenarını<br />
oluşturan ve doğu-batı doğrultusunda kara içine uzanan ana fay sistemi, hidrojeolojik yapıyı,<br />
dolayısıyla da kıyı karst kaynaklarının oluşumunu denetleyen ana yapılardandır.<br />
Şekil 2. Çalışma alanının yerel jeoloji haritası (Kurttaş, 1997 ve <strong>DSİ</strong>, 1992’den uyarlanmıştır)<br />
Körfezde, geniş bir alanda yayılan kıyı olüvyon ovası, hidrojeolojik sistemin önemli diğer bir<br />
bileşenini oluşturmaktadır. Alüvyon ovada açılan kuyuların deniz kıyısına doğru artezyen<br />
özellikte olması, bu kesimlere doğru alüvyon akiferin basınçlı olduğunu göstermektedir.<br />
İleriki bölümlerde de irdelendiği gibi, Bu kuyulardan alınan örnekler üzerinde gerçekleştirilen<br />
analizler, denize 10 m uzaklıkta dahi yeraltısuyunun deniz suyu girişiminden etkilenmediğini<br />
göstermiştir. Alüvyon akiferinin genel yapısı, Şekil 4’te kesit üzerinde gösterilmiştir.<br />
296
Şekil 3. Gökova körfezinde genel hidrojeolojik yapı<br />
Çalışma alanında bulunan kuyularda yapılan yeraltısuyu seviyesi ölçümleri kullanılarak<br />
hazırlanan yeraltısuyu seviyesi haritası, alüvyon ovada akımın, denize doğru olmadığını,<br />
azmak kaynaklarına doğru olduğunu göstermektedir (Şekil 5).<br />
Şekil 4. Gökova kıyı alüvyon ovasında genel hidrojeolojik yapı<br />
HİDROKİMYASAL VE İZOTOP AMAÇLI ÖRNEKLEME<br />
Gökova karst kaynaklarının hidrojeolojisi ve tuzlu su karışımının incelenmesi amacıyla<br />
yürütülen çalışmalar kapsamında 2006 yılı Ekim ayından 2008 yılı Eylül ayına kadar aylık<br />
aralıkta ölçüm ve örneklemeler gerçekleştirilmiştir. Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programı<br />
tarafından desteklenen MEDITATE projesi kapsamında gerçekleştirilen ölçüm ve örnekleme<br />
ağı, <strong>DSİ</strong> 21. Bölge Müdürlüğü, Yeraltısuları ve Jeoteknik Hizmetler Şube Müdürlüğü<br />
tarafından işletilmiştir. Bu kapsamda, Azmak kaynaklarının toplam akımlar; karst akiferinde<br />
açılmış iki ve alüvyon akiferde açılmış iki kuyuda sürekli seviye ölçümleri yapabilen<br />
otomatik limnigraflar yerleştirilmiştir. Aylık aralıklarla hidrokimyasal ve izotop amaçlı<br />
örneklemeler yapılmıştır.<br />
297
Şekil 5. Gökova kıyı ovası akiferinde yeraltısuyu seviyesinin dağılımı<br />
Alınan örnekler üzerinde aylık aralıklarda majör iyon, eser element ve çevresel izotoplardan<br />
Oksijen-18, Döteryum, Trityum izotopları analizleri gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, sunulan<br />
bildiri kapsamında tutulan kükürt, sülfat oksijen-18’i, azot, nitrat oksijen-18’i, bor ve klor<br />
izotopları analizleri için örnekler alınmıştır.<br />
GENEL HİDROKİMYASAL ÖZELLİKLER<br />
Örneklenen su noktalarında gerçekleştirilen su kimyası analizleri sonucunda elde edilen<br />
veriler, dairesel diyagramlar, üçgen diyagramlar ve Schoeller diyagramları yardımıyla, suların<br />
genel hidrokimyasal nitelikleri açısından değerlendirilmiştir. Şekil 6’da, çalışmaya konu olan<br />
örnek noktalarının konumu ve dairesel diyagramlar yarıdımıyla genel hidrokimyasal<br />
özelliklerin alansal dağılımı gösterilmiştir. Toplam çözünmüş iyon miktarı ile orantılı olan<br />
daire çapları incelendiğinde, karstik yeraltısuyu, alüvyon akiferi ve tuzlanmış sular ilk anda<br />
ayrılabilmektedirler. Benzer ayrım, Şekil 7’de verilen ve suların hidrokimyasal fasiyeslerinin<br />
tanımlandığı Piper diyagramında da görülebilmektedir.<br />
298
Şekil 6. Çalışma alanında örneklenen su noktaları ve analiz sonuçlarına göre genel<br />
hidrokimyasal özellikleri<br />
Şekil 7. Çalışma alanında örneklenen su noktalarının hidrokimyasal fasiyesleri<br />
GENEL İZOTOPİK ÖZELLİKLER<br />
Kurttaş (1997) tarafından bölgesel ölçekte gerçekleştirilen çalışma kapsamında, bölgesel<br />
hidrojeolojik sistemi temsil eden su noktalarının izotop içerikleri, hidrodinamik koşulları<br />
yansıtacak şekilde dizilim göstermektedirler. Şekil 8’de verilen O18-D grafiği üzerinde, su<br />
noktalarının meteorik doğrulara göre konumları, su noktalarının temsil ettikleri hidrojeolojik<br />
sistem açısından değerlendirilmiştir. Yüksek kotlarda boşalan plato kaynakları ve kış<br />
yağışlarından beslenen kaynaklar duraylı izotop içerikleri açısından fakir; daha düşük<br />
kotlardan beslenen sahil kaynakları duraylı izotop içeriği açısından daha zengin; ve deniz<br />
suyu karışımı etkisi altında olan kaynaklar ise buharlaşma doğrusu üzerinde<br />
konumlanmışlardır.<br />
299
Şekil 8. Çalışma alanında örneklenen su noktaları için Oksijen-18-Döteryum grafiği (Kurrtaş,<br />
1997).<br />
Söz konusu grafik, suların temsil ettikleri hidrojeolojik sisteme göre sınıflama olanağını<br />
vermekte ancak, tuzluluğun kökeni ve dolayısıyla tuzlanma mekanizmasına ilişkin bilgi<br />
vermemektedir. Tuzluluğun kökenine ilişkin değerlendirmeler, hidrokimyasal özellikler ve<br />
izotop içeriklerinin birlikte kullanımını gerektirmektedir. Sunulan bildiriye konu olan su<br />
noktalarından alınan örneklerde duraylı izotop içerikleri, alanda en genel anlamda iki farklı<br />
suyun bulunduğunu göstermektedir. Şekil 9 ve Şekil 10’da gösterilen ve sırasıyla oksijen 18<br />
ve döteryumun frekansına ilişkin histogramlar, en az iki ortalamalı dağılım fonksiyonu<br />
göstermektedir. Bu histogramlar incelendiğinde, karst akiferini temsil eden kaynaklarının<br />
önemli bir bölümünün yüksek kotlardan beslendiğini, alüvyon akiferin ise serbest ve basınçlı<br />
kesimlerinin, sırasıyla yerel ve yüksek kot yağışlarının etkisi altında olduğu şeklinde<br />
değerlendirilebilir.<br />
N<br />
35.00<br />
30.00<br />
25.00<br />
20.00<br />
15.00<br />
10.00<br />
5.00<br />
0.00<br />
-7.96<br />
-7.76<br />
-7.56<br />
-7.36<br />
-7.16<br />
-6.96<br />
-6.76<br />
-6.56<br />
-6.36<br />
-6.16<br />
-5.96<br />
-5.76<br />
-5.56<br />
-5.36<br />
-5.16<br />
-4.96<br />
-4.76<br />
-4.56<br />
-4.36<br />
-4.16<br />
-3.96<br />
-3.76<br />
-3.56<br />
-3.36<br />
-3.16<br />
-2.96<br />
More<br />
300<br />
Sınıf aralığı<br />
Şekil 9. Çalışma alanından toplanan örneklerde O-18 izotopunun görülme sıklığı
N<br />
12<br />
10<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
Döteryum<br />
301<br />
D Aralığı<br />
Şekil 10. Çalışma alanından toplanan örneklerde D izotopunun görülme sıklığı<br />
DENİZ SUYU KARIŞIMI VE TUZLULUĞUN KÖKENİ<br />
Kıyı akiferlerinde tuzluluğun ana kaynağının deniz suyu girişimi olmasına karşın, tarım veya<br />
insan kaynaklı diğer faaliyetlerden kaynaklanan atıklar da tuzluluğun köekni<br />
olabilmektedirler. Çalışma alanı açısından değerlendirildiğinde, karstik çöküntülerden<br />
doğrudan beslenebilme potansiyelinin varlığı; deniz kıyısında boşalımları nedeniyle,<br />
günümüzdeki ve jeolojik geçmişte meydana gelen deniz seviyesi değişimlerine bağlı olarak;<br />
veya Gökova körfezinin oluşumuna ve kıyı kaynaklarının boşalımına neden olana ana fay<br />
hattının deniz ile bağlantılı olması; alüvyon akifer üzerinde yoğun tarımsal faaliyetlerin<br />
bulunması su kaynaklarındaki tuzlanmaya neden olabilecek kaynaklardır. Birden fazla<br />
kaynağın varlığı durumunda, köken araştırmalarında, her kaynağın göstergesi sayılabilecek<br />
bir izleyiciye gerek duyulmaktadır. Hidrokimyasal bileşen ve/veya izotopik bileşen olabilen<br />
bu izleyicilerin hidrojeolojik yapı da dikkate alınarak değerlendirildiğinde önemli sonuçlara<br />
varılabilmektedir. Çalışma alanında tuzluluğa neden olabilecek kaynaklardan deniz suyunun<br />
göstergesi olarak oksijen 18 izotopunun yanı sıra, bor (B), stronsiyum (Sr) elementleri ile<br />
klorür (Cl), sülfat (SO4), magnezyum (Mg), kalsiyum (Ca) ve bunların birbirlerine oranları<br />
değerlendirilmiştir.<br />
İlk aşamada yapılan değerlendirmede, okisjen-18 ile klorür arasındaki ilişki incelenmiştir.<br />
Şekil 12’da deniz suyuna doğru bir dizilimin yanı sıra, bazı su noktalarının deniz suyundan<br />
farklı bir yönde dizildikleri görülmüştür. Grafikte, deniz suyu karışımı olabilecek suların<br />
klorür zenginleşmesi ile birlikte O-18 zenginleşmesi gösterirken, deniz suyu karışımından<br />
etkilenmeyen örneklerde klorürün düşük düzeylerde kaldığı, ancak beslenme yükseltisine<br />
bağlı olarak O-18 değerlerinde değişiklikler oluştuğu görülmektedir. Bununla birlikte, Muğla<br />
polyesinde göllenen suların buharlaşma etkisi altında kalması; aynı anda tarımsal alan olarak<br />
kullanılan karstik çöküntü alanından kullanılan tarımsal ilaçlar ve gübrelerle kentsel<br />
atıklarından kaynaklanan kirlilik kökenli klorür zenginleşmesi de Şekil 11’deki grafikte deniz<br />
suyu girişimi şeklinde değerlendirilebilir. Bu nedenle, Cl-O18 grafiği bu açıdan yararlı<br />
olmakla birlikte yeterli olmamaktadır. Klorür iyonunda değişimin en düşük olduğu, buna<br />
karşın oksijen-18 izotopundaki zenginleşme, akifer sisteminin basınçlı veya serbest olması ile<br />
ilişkilendirilmiştir. Basınçlı akifer, daha yüksek kotlardan beslenirken, serbest akifer yerel<br />
yağışlardan da beslenebilmektedir.
Karst suyu<br />
Basınçlı<br />
Karışım<br />
Alüvyon akifer<br />
-6.7 -6.6 -6.5 -6.4 -6.3 -6.2 -6.1 -6 -5.9 -5.8<br />
O-18<br />
302<br />
Serbest<br />
Şekil 11. Çalışma alanındaki sularda O-18 ile klorür iyonu ilişkisi<br />
Deniz suyunun göstergesi olarak kullanılabilecek diğer bir element olan bor içeriğinin O-18<br />
ile olan ilişkisi, Şekil 12’degösterilmiştir. Su noktalarının dağılımlarının daha ayrıntılı bir<br />
görüntüsünü veren Şekil 12 incelendiğinde, deniz suyu karışımı etkisinde olan karst<br />
kaynakları ile kirilik etkisi altında kalan suların ayrıt edilmesi olanaklı olmaktadır. Kirli<br />
sularda B içeriğindeki değişim, deniz suyu girişimi nedniyle olan artıştan çok daha düşük<br />
düzeyde gerçekleşmektedir. Şekil 11’de verilen grafiğe benzer şekilde bu grafiklerde de<br />
serbest akifer niteliğindeki alüvyon ovasının bu kesimleri yerel yağıştan beslenmektedir.<br />
Tuzlanmanın kökenine ilişkin çalışmalarda yararlı bilgiler sağlayabilecek diğer bir<br />
değerlendirme, iyon oranlarının kullanılmasıdır. Özellikle, tuzlanmanın farklı kaynaklarının<br />
göstergesi olabilecek bileşenlerin oransal değişimleri, duraylı izotoplarla birlikte<br />
değerlendirildiğinde tuzlanmaya ilişkin yararlı bilgiler elde edilebilmektedir.<br />
Şekil 13’te stronsiyum/bor (Sr/B) oranı ile birlikte O-18 içeriği ilişkilendirilmiştir. Bor<br />
içeriğinin ana kaynağının deniz suyu, stronsiyumun ise karasal kökenli olduğu dikkate<br />
alınarak, oranın azalması deniz suyu karışımının bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir.<br />
Grafikte, tatlı sular ile tuzlanma etkisi altında kalan sular daha belirgin bir şekilde<br />
ayrılabilmiştir. Tatlı sular, Sr/B oranı açısından daha yüksek değerlere; O-18 açısından ise<br />
daha fakir bir içeriğe sahiptir.<br />
80<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
Cl (meq/l)
Alüvyon-Yerel Yağış<br />
-7 -6.5 -6 -5.5 -5<br />
O-18<br />
Şekil 12. Çalışma alanındaki sular için O-18 ile B ilişkisi (deniz suyuna göre konumlanma)<br />
Tatlı su<br />
Karst<br />
Alüvyon<br />
Deniz suyu<br />
karışımlı karst<br />
303<br />
Tuzlu su<br />
-7 -6.5 -6 -5.5 -5<br />
O-18<br />
Şekil 13. Çalışma alanındaki sularda Sr/B ile O-18 ilişkisi<br />
Kirlilikten kaynaklanan sülfat iyonunun, deniz suyundan olduğu kadar kirlilikten de<br />
kaynaklanan klorür iyonuna oranı ile deniz suyunun göstergesi olan bor ilişkisi kirlilik<br />
kaynaklarının ortaya konmasında kullanılmıştır (Şekil 14).<br />
Dağılımın su noktalarına göre incelenmesi, karst akiferini temsil eden kuyulardan birinin<br />
(42346), Muğla polyesindeki düdenlerden beslendiğini ortaya koymaktadır. Özellikle yağışlı<br />
aylarda, düdene aktif su girişi olması sonucunda, /kuyu suyundaki yüksek kirlilik, tuzlanmaya<br />
neden olmaktadır. Sadece klorür iyonunun kullanılması durumunda kuyunun deniz suyu<br />
girişimi etkisi altında olduğu şeklinde değerlendirilebilmektedir.<br />
700<br />
600<br />
500<br />
400<br />
300<br />
200<br />
100<br />
0<br />
0<br />
B (ppb)<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
Sr/B
SO4/Cl<br />
14<br />
12<br />
10<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
Azmak karst kaynakları/Deniz suyu karışımı<br />
0 100 200 300 400 500 600 700<br />
Şekil 14. Çalışma alanıdaki sular için SO4/Cl ile B ilişkisi<br />
Çalışma alanında ölçüm ve örneklemeler aylık aralıklarla düzenli olarak gerçekleştirilmiştir. Su<br />
kaynaklarında, gerek hidrokimyasal gerekse izotopik bileşimlerin zamana göre değişimi, deniz suyu<br />
girişimi etkisi açısından değerlendirilebilmektedir. Sürekli olarak deniz suyu veya kirlilik etkisi<br />
altında kalan sularda bileşenlerin zamansal değişimi minimum, etkilerin zaman zaman görüldüğü<br />
noktalarda ise değişim yüksek olacaktır. Değişimin ölçüsü, değişim katsayısı (Cv), farklı bileşenler<br />
için farklı olacağından, değişim katsayıları, tuzluluğun kökeni ve mekanizması açısından<br />
yorumlanabilmektedir. Şekil 16 ve Şekil 17’de, sırasıyla klorür ve O-18 izotopuna ait değişim<br />
katsayıları; ve bor ile O-18 izotopu değişim katsayıları ilişkilendirilmiştir.<br />
Dk-O18<br />
0<br />
-1<br />
-2<br />
-3<br />
-4<br />
-5<br />
-6<br />
-7<br />
-8<br />
304<br />
B<br />
Dk-Cl<br />
0 100 200 300 400<br />
Karst-kuyu 1<br />
Azmak-kaynak<br />
Alüvyon<br />
kuyu<br />
Alüvyon-kuyu<br />
Şekil 15. O18 ve klorür iyonuna ait değişim katsayıları arasındaki ilişki<br />
Karst-kuyu 2<br />
Şekil 15’te görüldüğü gibi, Karst kuyu-2 noktasında her iki bileşenin de değişim katsayıları<br />
yüksektir. Yüzeysuyu girdisinden hızlı bir şekilde etkilenen karstik sistemi temsil ettiği<br />
anlaşılan bu örnek noktasının deniz suyu ve/veya kirlilik etkisi altında olup olmadığı, Şekil<br />
16’da verilen grafikten elde edilmeye çalışılmıştır.
Şekil 16’dan da görüldüğü gibi B değişkenliği, görece daha düşük olduğundan, bu kuyunun,<br />
polyedeki düdenden gelen kirli suların etkisi altında olabileceği, deniz suyu karışımının bu<br />
noktada, alüvyondaki kuyulardan birinden daha düşük olduğu ortaya konmuştur. Buna göre,<br />
deniz suyu karışımı etkisi altında kalan Azmak kaynakları ile karst kuyusunun hidrolojik<br />
açıdan farklı davranış gösterirken, alüvyon akiferde bulunan ve fay hattına yakın olan<br />
kuyunun Azmak kaynakları ile ilişkili olduğu görülmektedir. Bu değerlendirme, oksijen-18<br />
izotopunun zamansal değişiminin verildiği Şekil 17’de belirgin bir şekilde görülmektedir.<br />
Dk-O18<br />
0<br />
-1<br />
-2<br />
-3<br />
-4<br />
-5<br />
-6<br />
-7<br />
-8<br />
0 50<br />
Dk-B<br />
100 150 200 250<br />
Azmak-kaynak<br />
305<br />
Alüvyon<br />
kuyu<br />
Karst-kuyu 2<br />
Karst-kuyu 1<br />
Alüvyon-kuyu<br />
Şekil 16. Şekil 16. O18 ve bor iyonuna ait değişim katsayıları arasındaki ilişki<br />
O-18<br />
-4<br />
-4.5<br />
-5<br />
-5.5<br />
-6<br />
-6.5<br />
Aylar (2006-2008)<br />
10 11 12 1 2 3 4 6 7 9 10 11 12 1 3 4<br />
Karst-Kuyu Azmak Kaynak Alüvyon<br />
Şekil 17. Çalışma alanındaki farklı sistemleri temsile eden su noktalarında O-18 izotopunun<br />
zamansal değişimi
SONUÇLAR<br />
Yeraltısuyu kaynaklarında tuzlanmanın kökeni ve mekanizması ile ilgili sorunlara çözüm<br />
olanakları arasında, hidrokimyasal özelliklerle izotop içeriklerinin birlikte kullanımı,<br />
hidrojeolojik sistem hakkında da önemli bilgiler sağlamaktadır. Gökova kıyı karst<br />
kaynaklarında görülen tuzluluğun kökeninin araştırlması kapsamında izelnen yöntem, karst<br />
akiferinin bir kısmının kirlilik kaynaklı tuzlanma gösterdiğinin, kıyı kaynaklarının karst<br />
akiferinin yanı sıra, ovayı oluşturan alüvyon akiferle de hidrolojik ilişki içinde olduğunu<br />
ortaya koymuştur.<br />
Yarı sayısal bir nitelikte olan bu tür değerlendirmelerin hidrojeolojik ve hidrojeokimyasal<br />
modeller yardımıyla sayısal bir niteliğe kavuşturulması gerekmektedir. Bu çalışma kapsamı<br />
dışında bırakılan model çalışmaları, kütle taşınımı, kimyasal tepkimeler ve yeraltısuyu<br />
akımının birlikte değerlendirildiği olanaklar sunmaktadır.<br />
Bununla birlikte, modellenecek sistemin kavramsal modelinin anlaşılması konusunda önemli<br />
bilgiler, bu çalışmada sunulan yarı-sayısal yöntemlerin kullanımını gerektirmektedir,<br />
Hidrojeolojik sistemin doğru bir şekilde kavramsallaştırılması aşamasında, hidrokimyasal<br />
bileşenlerle izotop içeriğinin birlikte değerlendirilmesi büyük yararlar sağlamaktadır.<br />
KAYNAKLAR<br />
<strong>DSİ</strong>, 1992, Muğla Gökova ve İskele Kaynakları Geliştirilmesi Karst Hidrojeolojik Etüt<br />
Raporu, <strong>DSİ</strong>, Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltısuları Dairesi, Ankara.<br />
Kurttaş, T., 1997, Gökova (Muğla) Karst Kaynaklarının Çevresel <strong>İzotop</strong> İncelemesi, Doktora<br />
Tezi, Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara (Yayınlanmamış)<br />
306