01.05.2013 Views

modelleme simülasyon - Savunma Sanayii Müsteşarlığı

modelleme simülasyon - Savunma Sanayii Müsteşarlığı

modelleme simülasyon - Savunma Sanayii Müsteşarlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

www.ssm.gov.tr<br />

G NDE<br />

Doç. Dr. Veysi İŞLER<br />

ODTÜ- TSK MODSİMMER Müdürü<br />

Ziya İPEKKAN<br />

SimBT<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong><br />

2010/1 SAYI 11<br />

ISSN 1307-8380<br />

MODELLEME<br />

SİMÜLASYON


“Dünyada her şey için, yaşam için, başarı için<br />

en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir.”


V<br />

M<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>ne<br />

yön veren<br />

uzman tedarik kurumu<br />

izyon<br />

Ülkemizin stratejik savunma ve güvenlik ihtiyaçlarına<br />

teknolojik gelişmeler doğrultusunda özgün yurtiçi<br />

çözümler sunan, uluslararası pazara entegre ve<br />

rekabetçi bir savunma sanayiine yön veren uzman<br />

tedarik kurumu olmak"<br />

isyon<br />

"Ülkemizin savunma ve güvenliğine yönelik TSK ve<br />

kamu kurumlarının sistem ihtiyaçlarını karşılamak,<br />

savunma sanayiinin geliştirilmesine yönelik strateji ve<br />

yöntemleri belirlemek ve uygulamak"<br />

YAYIN KURULUNDAN<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong>'nın 25.yılı ile birlikte değişen yüzümüz ile yeniden<br />

karşınızdayız.<br />

2003 yılında, Genelkurmay Başkanlığı, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong>, Orta Doğu Teknik<br />

Üniversitesi ve Modelleme ve Simülasyon Araştırma Uygulama Merkezi’nin (ODTÜ-TSK<br />

MODSİMMER) eşgüdümünde gerçekleştirilen “Modelleme ve Simülasyon Semineri” ile<br />

birlikte yoğun olarak savunma sektörü gündemine giren “Modelleme ve Simülasyon”<br />

kavramları, bu sayımızın temasını oluşturmaktadır.<br />

Fiziksel ya da soyut bir dizgenin davranış özelliklerinin başka bir dizgenin davranışlarıyla<br />

gösterimi olarak tariflenen <strong>simülasyon</strong>un (benzetim), sınırsız uygulama alanları ve<br />

maliyet-etkin çözümler sunması, bununla birlikte geliştirme süreçlerindeki birikimli<br />

uzmanlık niteliği sayesinde içerisinde yüksek bir ihracat potansiyelini barındırıyor olması<br />

nedeniyle de özel bir ilgiyi hak ettiğini düşünüyoruz.<br />

Bu sayımızda; son dönem teknolojileri ile birlikte yükselen tedarik maliyetlerinin<br />

düşürülmesine yönelik olarak tedarik süreçlerinde kullanılmak üzere oluşturulmuş<br />

benzetim uygulamalarına değinilmiş, bununla birlikte, ülkemizde yürütülen projelerle<br />

bağlantılı olarak, teknik çözümlerin ve yaklaşımların yer aldığı çalışmalara da yer<br />

verilmiştir. Bununla birlikte, sayısal ortamda modellenemeyen ancak rasyonel bir öngörü<br />

yapabilmek adına modellenmesi gereken amaçsal davranışların modele dâhil<br />

edilebilmesine yönelik “Modelleme ve İyileştirme Çalışmalarında Farklı Bir Anlayış:<br />

Sistem Düşüncesi ve Soft Systems Methodology" başlıklı makale ile <strong>modelleme</strong><br />

konusuna farklı bir açıdan yaklaşılmıştır.<br />

Derginin bu sayısının hazırlanması aşamasındaki katkılarından dolayı<br />

ODTÜ-TSK MODSİMMER Müdürü Sayın Veysi İŞLER’e teşekkür ederiz.<br />

“İnsansız Araçlar” temalı bir sonraki sayımızda buluşmak üzere.<br />

Saygılarımızla.


G NDE Yayın Sahibi <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

<strong>Müsteşarlığı</strong> Adına<br />

Murad BAYAR<br />

Danışma Kurulu Prof. Dr. Canan ÇİLİNGİR<br />

Prof. Dr. Aydın KÖKSAL<br />

Dr. Veysel YAYAN<br />

Dr. Faruk YARMAN<br />

Mehmet AKÇAY<br />

Necip BERKMAN<br />

Turgut ŞENOL<br />

Bu<br />

sayımızda Bir<br />

Yayın Kurulu Peyman ZEREN (Başkan)<br />

Osman KAYAKESEN<br />

Ahmet GÜRZUMAR<br />

Ayşegül TOKATLI<br />

Banu ÇETİN<br />

Bedriye CİCİOĞLU<br />

Canan KOŞAR<br />

Ender UĞUR<br />

Esra AYDEMİR<br />

Füsun KAYAALP<br />

İrfan ŞAHİN<br />

Kurtuluş İŞLEK<br />

Merve KOÇAK<br />

Muhammed Ali GÜLER<br />

Necmi KOLDAŞ<br />

Tamer ÖZDEMİR<br />

Zeynep YÜKSEL<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong><br />

Sorumlu<br />

Yazı İşleri Müdürü<br />

Füsun KAYAALP<br />

Fotoğraflar Veli YILDIRIM<br />

06<br />

16<br />

22<br />

27<br />

32<br />

Yayın İdare Adresi T.C. M.S.B.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong><br />

Nasuh Akar Mah.<br />

Ziyabey Caddesi 1407. Sokak<br />

No: 4 (06520) Balgat / ANKARA<br />

Tel: +90 312 411 90 00<br />

Faks: +90 312 411 93 86<br />

www.ssm.gov.tr<br />

yk@ssm.gov.tr<br />

Yayın Türü Ulusal Süreli Yayın<br />

Yayın Şekli 3 Aylık - Türkçe<br />

Yayın Tarihi Mayıs 2010<br />

Tasarım ve<br />

Baskı<br />

Konuk Bir Söyleşi<br />

Doç. Dr. Veysi İŞLER<br />

Simülasyon Tabanlı Tedarik<br />

Yönteminin <strong>Savunma</strong> Tedarik<br />

Sürecinde Kullanımı<br />

Ziya İPEKKAN<br />

Modelleme ve Simülasyon<br />

Teknolojilerinin Tedarik Süreç<br />

Yönetiminde Kullanılması ve<br />

Simülasyon Tabanlı Tedarik Yöntemi<br />

Arda MEVLÜTOĞLU<br />

Uçuş Simülatörlerinin Gelişimi,<br />

Eğitimde Kullanımı ve<br />

Ülkemizin Sektördeki Yeri<br />

Abdullah ŞEN<br />

Kavramsal Modelleme ve<br />

Simülasyon Projelerinde Önemi<br />

Prof. Dr. Semih Bilgen<br />

Doç. Dr. Onur Demirörs<br />

Dr. Alpay. Karagöz<br />

Art Tanıtım<br />

Kızılırmak Sokak No: 27/10<br />

06640 Bakanlıklar / ANKARA<br />

Tel: +90 312 425 59 96<br />

Faks: +90 312 425 57 27<br />

www.arttanitim.com.tr<br />

art@arttanitim.com.tr<br />

38<br />

42<br />

46<br />

51<br />

59<br />

Modelleme ve Simülasyon<br />

Sistemlerinde Birlikte<br />

Çalışabilirlik Yol Haritası<br />

Üzerine Notlar<br />

Doç. Dr. Halit OĞUZTÜZÜN<br />

Etmen Tabanlı<br />

Modelleme ve Simülasyon<br />

Prof. Dr. Faruk Polat<br />

Dağıı t k BenzetimSistemleri Yrd. Doç. Dr. Fatih E. Sevilgen<br />

Uçuş Simülatörlerinde<br />

Kullanılan Görsel Sistemler<br />

Hüseyin Buğra Han AYYILDIZ<br />

Modelleme ve Simülasyon'da<br />

Doğrulama, Geçerleme ve<br />

Onaylama<br />

Dr. Ali H. DOĞRU<br />

Dr. Aysu Betin CAN<br />

Dr. Sevgi ÖZKAN<br />

"Tüm yayın hakkı <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong>'na ait olup, ücretsizdir.<br />

Parayla satın alınmaz. Yazıların sorumluluğu yazarına aittir.<br />

Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.<br />

63<br />

68<br />

75<br />

82<br />

94<br />

Sürü DavranışModeli ve<br />

KalabalıkSimulasyonları Dr. Emrecan ÇUBUKÇU<br />

Modelleme ve İyileştirme<br />

Çalışmalarında Farklı Bir<br />

Anlayış: Sistem Düşüncesi ve<br />

Soft Systems Methodology<br />

Hakan SİPAHİOĞLU<br />

<strong>Savunma</strong> Sistemleri Tanıtımı<br />

T-38 Tekamül Eğitim Uçakları<br />

Simülatörleri (ARISİM) Projesi<br />

Müşterek Görev Kuvveti<br />

Harekatı Modellemesi ve<br />

Simülasyonu<br />

Gündem<br />

Haberler


Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

Doç. Dr. Veysi İŞLER<br />

ODTÜ -TSK MODSİMMER Müdürü<br />

Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?<br />

1987 yılında ODTÜ Bilgisayar Mühendisliğin’den<br />

mezun oldum. Doktora derecemi<br />

Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği<br />

Bölümü’nden aldıktan sonra bir süre<br />

yurtdışında doktora sonrası çalışmalarımı<br />

yürüttüm. Lisans sonrası yaklaşık 22 yıldır<br />

odaklandığım alan, görsel <strong>simülasyon</strong> ve<br />

paralel makinalarda görsel <strong>simülasyon</strong><br />

algoritmaların geliştirilmesi oldu. 2000-2005<br />

yılları arasında özel sektörde yine bu<br />

alanlarda yöneticilik yaptım. 2005 yılında<br />

üniversiteme döndüm. Halen ODTÜ’de<br />

akademik bir personel olarak üç şapkaya<br />

sahibim: Bilgisayar Mühendisliği Öğretim<br />

Üyesi, ODTÜ Rektörlüğüne bağlı ODTÜ-TSK<br />

Modelleme ve Simülasyon Araştırma ve<br />

Uygulama Merkezi (MODSİMMER) Müdürü<br />

ve ODTÜ Enformatik Enstitüsü Modelleme<br />

ve Simülasyon Anabilim Dalı Başkanı. Ayrıca,<br />

2006 yılından beri NATO Modelleme ve<br />

Simülasyon Grubu’nda ülkemizi akademik<br />

kimliğimle temsil ediyorum.<br />

Modelleme ve <strong>simülasyon</strong>la ilişkiniz<br />

nasıl başladı?<br />

ODTÜ’de Bilgisayar Mühendisliği Bölümünde<br />

lisans eğitimim sırasında bir <strong>simülasyon</strong><br />

dersi almıştım. Bu derste “yapıcı”<br />

<strong>simülasyon</strong>lar ele alınıyordu. Bir kafeterya-<br />

daki kuyrukların veya şehir içi araç trafiğinin<br />

modellenmesi ve <strong>simülasyon</strong>u gibi uygulamalar<br />

yapıyorduk. Ancak kariyerimde çok<br />

etkili olacağını o sıralar pek düşünmemiştim.<br />

Daha sonra yüksek lisans ve doktora çalışmalarımda<br />

“bilgisayar grafiği”ne odaklandım.<br />

Hocam Prof. Dr. Bülent Özgüç’ün yönetiminde<br />

“üç boyutlu sanal ortamlar”, “gerçeğe<br />

uygun görüntü üretme” gibi konularda<br />

çalıştım. O yıllarda, yani yaklaşık 20 yıl önce,<br />

<strong>simülasyon</strong> alanı bu kadar gelişmemişti.<br />

Tezlerimde çalıştığım “bilgisayar grafiği”<br />

konusunun sanal <strong>simülasyon</strong>ların temelini<br />

oluşturduğunun pek farkında değildim. 1996<br />

yılında doktora sonrası ODTÜ’ye öğretim<br />

üyesi olarak geldiğimde daha çok bilgisayar<br />

grafiği yöntemleri ve uygulamaları üzerinde<br />

çalışıyordum. Bir yıl sonra 1997 yılında<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong> ve TSK’nin<br />

talebi üzerine MODSİMLAB (Modelleme ve<br />

Simülasyon Laboratuvarı)’ın kuruluşunda<br />

bulunan öğretim üyelerinden biriydim.<br />

Bundan sonra bu alanı daha ayrıntılı incelemeye<br />

ve araştırmalarımı bu alanda yürütmeye<br />

başladım. MODSİMLAB’taki ilk projenin<br />

yöneticisi olarak çalıştım.<br />

Bu alandaki diğer deneyimleriniz<br />

nelerdir?<br />

2000 yılında ODTÜ’den ayrılıp özel sektöre<br />

geçtim. Meteksan Bilişim Grubu’nda<br />

“Simülasyon ve Görsel Sistemler Bölümünü<br />

kurup <strong>simülasyon</strong> alanındaki ilk özel sektör<br />

deneyimimi yaşadım. O yıllarda TÜBİTAK<br />

desteğiyle geliştirdiğimiz alt yapıyı kullanarak<br />

“Trafikent“ adında Sürücü Eğitim<br />

Simülatörü üretip sürücü kurslarına satmaya<br />

başladık. Daha sonra bu sürücü eğitim<br />

simülatörüne Tübitak-Bilten’de (şimdiki adı<br />

Uzay) geliştirilen Psikoteknik testleri ilgili<br />

hocalarımızla genişletip ekledik. Halen hem<br />

Trafikent Sürücü Eğitim Simülatörü hem de<br />

Psikoteknik Değerlendirme Sistemi Türkiye<br />

çapında sürücü kurslarında ve psikoteknik<br />

değerlendirme merkezlerinde kullanılıyor. Bu<br />

ürünler sayesinde o yıllarda üç ödül kazanmıştık.<br />

Edindiğimiz bu deneyimle<br />

Aselsan’a altyüklenici olarak “Kaideye<br />

Monteli Stinger Eğitim Simülatörü”nü aynı<br />

MODSİM Türü<br />

Canlı (Live)<br />

Sanal (Virtual)<br />

Yapısal (Constructive)<br />

Karma (Hybrid)<br />

Sistem<br />

Gerçek<br />

Temsili<br />

Temsili<br />

Gerçek/Temsili<br />

ekiple tamamladık. Ben 2005 yılında özel<br />

sektörden ayrılıp tekrar üniversiteme geri<br />

döndüm. Döndükten kısa bir süre sonra<br />

ODTÜ-TSK MODSİMMER’in Müdürü olarak<br />

atandım. Ayrıca, 2002 yılından bu yana KHO<br />

<strong>Savunma</strong> Bilimleri Enstitüsü’nde derslere<br />

girdim ve bu alanda tezler yönettim.<br />

Modelleme ve <strong>simülasyon</strong>u genel olarak<br />

tarif eder misiniz?<br />

Türkçe’de “Modelleme ve <strong>simülasyon</strong>” terimi<br />

yerine genellikle “Simülasyon” veya “Benzetim”<br />

terimlerinden birini kullanıyoruz. Bu<br />

terimi daha ayrıntılı irdelemek gerekirse;<br />

“Model” Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde<br />

“Benzer” olarak NATO teknoloji raporlarında<br />

ise “Bir sistemin, varlığın, kavramın veya<br />

sürecin belli bir amaca yönelik oluşturulmuş<br />

fiziksel, matematiksel veya mantıksal temsili.”<br />

olarak tanımlanır. Yani bir model bazen<br />

fiziksel bir cisimden, bazen matematiksel bir<br />

denklemden, bazen de bir dizi kuraldan<br />

ibarettir. Simülasyon ise “Bir modelin zamana<br />

bağlı gerçekleştirilme metodu” olarak<br />

tanımlanır. Zamanı ekseninde hareket ederken<br />

modeldeki parametrelerin değişimini<br />

<strong>simülasyon</strong> esnasında inceleyebiliriz. İdari<br />

veya teknik karar süreçlerinin temel alacağı<br />

verileri üretmek için modellerin statik veya<br />

zamana bağlı olarak değişimini hesaplarız.<br />

Burada bundan sonra “<strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong>”<br />

terimi yerine bazen “<strong>simülasyon</strong>”<br />

bazen de “modsim” terimini kullanacağım.<br />

Aslında askeri tatbikatlar da bir <strong>simülasyon</strong><br />

uygulamasıdır. Bu tür <strong>simülasyon</strong>ları “canlı”<br />

<strong>simülasyon</strong> olarak adlandırıyoruz. Bu arada<br />

hem oyuncular (kullanıcılar) gerçek hem de<br />

Modsim Sistem Türleri<br />

Oyuncular<br />

Gerçek<br />

Gerçek<br />

Temsili<br />

Gerçek/Temsili<br />

kullanılan sistem gerçektir. Diğer iki <strong>simülasyon</strong><br />

türü “sanal” ve “yapıcı”dır. Sanal<br />

<strong>simülasyon</strong>lar bir veya daha fazla oyuncunun<br />

etkileşim halinde oldukları yazılımlardır. Bu<br />

tür <strong>simülasyon</strong>larda sistem temsili (bilgisayarda<br />

tanımlanan, simüle edilmiş, sanal);<br />

ancak oyuncular gerçek kişilerdir. Sanal<br />

<strong>simülasyon</strong>a verilebilecek en iyi örneklerden<br />

biri “tam görev uçuş simülatörü”dür. Eğitim<br />

alan pilotun (kullanıcı) yönlendirmesine ve<br />

tepkilerine göre <strong>simülasyon</strong> değişik görüntüler<br />

üretir. Sanal <strong>simülasyon</strong>lar bir çok kez<br />

kullanıcının motor becerilerini geliştirirler.<br />

Yapıcı <strong>simülasyon</strong>larda hem sistem hem de<br />

oyuncular temsilidir. Yapıcı <strong>simülasyon</strong>lar<br />

genellikle karar destek amaçlı kullanılırlar.<br />

Yapıcı <strong>simülasyon</strong>lara en iyi örnek ise “harp<br />

oyunu”dur. Kullanıcı, önceden verileri girer ve<br />

<strong>simülasyon</strong>u belirli bir zaman aralığında<br />

çalıştırır. Simülasyon tamamlandıktan sonra<br />

da zamana göre bazı parametrelerin değişimi<br />

çıktı olarak alınır ve incelenir. Simülasyon<br />

esnasında kullanıcı <strong>simülasyon</strong>u yönlendiremez<br />

ve hiç bir parametreyi değiştiremez.<br />

Simülasyonlar bazen bu üç türün karması<br />

veya kombinasyonu şeklinde geliştirilirler ve<br />

kullanılırlar.<br />

Modelleme ve <strong>simülasyon</strong>un dünyadaki<br />

durumundan söz eder misiniz? Ne<br />

kadar yaygın?<br />

Modelleme ve <strong>simülasyon</strong> teknolojilerinin<br />

önemi özellikle son yıllarda artmaya başladı.<br />

Örneğin A.B.D. senatosu 2007 ortalarında bu<br />

teknolojiyi “Milli Kritik Teknoloji” olarak kabul<br />

etti ve bazı kararlar aldı. Bu kararlar arasında<br />

şunlar vardır:<br />

Modelleme ve <strong>simülasyon</strong> ulusal kritik<br />

teknolojidir.<br />

07


Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

Yüksek öğretimde <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong><br />

alanı ve araçlarına ilişkin eğitim<br />

genişletilmelidir.<br />

MODSİM meslek grupları resmi olarak<br />

ayrı bir şekilde kodlandırılmalıdır.<br />

MODSİM’in ekonomik etkileri her<br />

düzeyde çalışılmalı ve aktarılmalıdır.<br />

MODSİM ile ilgili fikri mülkiyet hakları<br />

korunmalıdır.<br />

Diğer gelişmiş ülkeler de bu alandan hem<br />

askeri hem de sivil uygulamalar yoluyla artık<br />

çok daha fazla yararlanıyorlar. Ulaşım,<br />

moleküler biyoloji, genetik, uluslararası<br />

ilişkiler, sağlık hizmetleri gibi savunma dışı<br />

bir çok alanda da <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong><br />

yaygın olarak kullanıyor.<br />

NATO’nun Araştırma ve Teknoloji Örgütü<br />

(RTO) altında değişik teknolojik konular,<br />

“paneller” altında ele alınıyor. Sadece<br />

“Modelleme ve Simülasyon” için “panel”den<br />

daha fazla yetkiye ve kapsama sahip olan bir<br />

“grup” var. Bu grubun adı “NATO Modelling<br />

and Simulation Group” (NATO MSG). Bu<br />

durum konunun önemi açısından dikkate<br />

değerdir.<br />

Bu alan neden son yıllarda bu kadar<br />

önem kazanmaya başladı? Bunu<br />

tetikleyen faktörlerden söz eder<br />

misiniz?<br />

Bir <strong>simülasyon</strong>da kullanılan modeller istenirse<br />

çok ayrıntılı tanımlanabiliyor. Modellerin<br />

ayrıntısı veya gerçeğe yakınlığı arttıkça<br />

<strong>simülasyon</strong>un çalıştırılması veya hesaplanması<br />

için gerekli olan bilgisayar veya<br />

işlemci gücü daha fazla oranda artıyor.<br />

Bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeler<br />

sonucunda işlemcilerin gücü katlanarak<br />

artıyor ve işlemciler daha küçük ebatlarda<br />

üretiliyor. Artık <strong>simülasyon</strong>ların gerektirdiği<br />

karmaşık hesaplamaları hızlıca yapabilecek<br />

bilgisayarlar var. Üstelik bu teknoloji oldukça<br />

ucuzlamış ve satın alınabilecek düzeylere<br />

inmiştir. Simülasyonların daha fazla yaygınlaşmalarının<br />

birinci nedeni satın alınabilecek<br />

düzeyde güçlü bilgisayarlardır. Diğer önemli<br />

faktör ise yazılım teknolojilerindeki gelişmelerdir.<br />

Simülasyon sistemleri oldukça<br />

karmaşık bir mantığa dayanarak geliştiriliyor.<br />

Bilgisayar Mühendisliği’nin bir kolu olan<br />

“Yazılım Mühendisliği” sayesinde artık güçlü<br />

yazılım geliştirme yöntemlerine ve ortamlarına<br />

sahibiz. Bu sayede <strong>simülasyon</strong>lar çok<br />

daha kolay geliştiriliyor. Tek bir satır program<br />

yazmadan karmaşık <strong>simülasyon</strong>lar tanımlanıp<br />

koşturuluyor (çalıştırılıyor). Diğer<br />

yandan ihtiyaçlar da bu yaygınlaşmayı tetikleyen<br />

bir başka faktördür.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayiinde <strong>simülasyon</strong>un<br />

önemi nedir? Ne gibi yöntemler vardır?<br />

Modelleme ve <strong>simülasyon</strong>’un askeri amaçlı<br />

olarak kullanımı modern bilgisayarlardan çok<br />

öncedir. 1800’lü yılların başlarında Kriegspiel<br />

savaş oyunu geliştirilmiş ve bu oyun Prussia<br />

ordusunun savaş eğitim sistemi olarak uzun<br />

yıllar kullanılmıştır. Modern bilgisayarlarla<br />

birlikte <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong>un uygulama<br />

alanları artmıştır. En bilinen uygulamalar<br />

arasında “Tam Görev Uçuş Simülatörleri”,<br />

“Topçu Simülatörleri” ve “Harp<br />

Oyunları” bulunuyor. Diğer yandan, bilgisayar<br />

ve yazılım teknolojilerindeki gelişmeler<br />

sayesinde her geçen gün yeni uygulamalara<br />

tanık oluyoruz. Önceleri <strong>simülasyon</strong> daha<br />

ziyade eğitim ve planlama amaçlı kullanılırken;<br />

artık harekat ortamında anlık kararlara<br />

destek amacıyla da kullanılıyor.<br />

Alınan<br />

Dersler<br />

Operasyonun<br />

Analizi<br />

İhtiyaçlar, prototipler,<br />

test ve değerlendirme<br />

sistemleri<br />

Operasyonel<br />

Karar Destek<br />

Tedarik<br />

Simülasyonlar bağımsız (kendi başlarına)<br />

veya gerçek bir sistemle birlikte entegre<br />

olarak kullanılabilirler. ”Bağımsız Simülasyonlar”<br />

genellikle; eğitim, tatbikat, karar<br />

destek, planlama, test, analiz, tedarik,<br />

tahminde bulunma, konsept geliştirme ve<br />

sınama, mühendislik tasarımı, prototip<br />

geliştirme, hassasiyet analizi, hipotez testi,<br />

alternatiflerin değerlendirilmesi veya eğlence<br />

amaçlı kullanılırlar. Diğer yandan,<br />

“Entegre Simülasyonlar” ise bir sistemi<br />

desteklemek, güçlendirmek veya değerlendirmek<br />

için kullanılırlar.<br />

Simülasyon teknolojilerinin etkili ve verimli<br />

kullanımı amacıyla askeri süreçlerin tamamını<br />

kapsayan döngünün her aşamasında<br />

<strong>simülasyon</strong> teknolojilerinden yararlanmak<br />

gerekir. Birinci aşama olan tedarik kapsamında,<br />

<strong>simülasyon</strong> teknolojileri ihtiyacın<br />

doğrulanmasından fizibiliteye, kabulden<br />

bakım ve yenilemeye kadar tedariğin her<br />

adımında kullanılır. Bu yaklaşımı “Simülasyon<br />

Tabanlı Tedarik” olarak adlandırıyoruz.<br />

Tedarik edilecek sistemler karmaşıklaştıkça<br />

ve büyük bütçelere sahip oldukça, <strong>simülasyon</strong><br />

teknolojileri kaçınılmaz bir şekilde<br />

ihtiyacın belirlenmesinden ve yeni konseptlerin<br />

sınanmasına kadar tedarik sürecinin her<br />

aşamasında kullanılabilecek önemli bir<br />

enstrümandır. İkinci aşamada; tedarik ger-<br />

Operasyonel<br />

Sistemler<br />

Yeni sistemler,<br />

konseptler ve<br />

süreçler<br />

MODSİM’in Etkili ve Verimli Kullanımı (Kaynak: Hollanda Sunumu, ir R.J.<br />

Karelse, ir W. Huiskamp, NATO 22. NMSG Slovenia Toplantısı)<br />

Eğitim ve<br />

Tatbikat<br />

çekleştirildikten sonra yeni tedarik edilen<br />

veya mevcut sistemlerin <strong>simülasyon</strong>ları tek<br />

başlarına veya mevcut savunma sistemleriyle<br />

entegre bir şekilde kullanılarak yeni konseptlerin,<br />

süreçlerin ve sistemlerin eğitimi ve<br />

tatbikatı yürütülür. Üçüncü aşamada ise;<br />

harekat sırasında silah sistemlerinin içinde<br />

veya komuta kontrol kademesinde alınacak<br />

kararlara destek amacıyla yaygın olarak<br />

kullanılır. Döngünün son aşaması olan<br />

dördüncü aşamada ise harekatın gözden<br />

geçirilmesi ve derslerin çıkarılmasından<br />

sonra sahip olunan sistemlerin ve konseptlerin<br />

değerlendirilmesi <strong>simülasyon</strong> teknolojileri<br />

ile yapılır. Bu aşamanın bir çıktısı ilk<br />

aşama olan tedarik için girdi olur.<br />

Tedarik projelerinde daha spesifik<br />

olarak Modelleme ve Simülasyondan<br />

nasıl yararlanabiliriz?<br />

Bir önceki cevabımda da belirttiğim üzere,<br />

Tedarik Ömür Devri Süreci’nde <strong>simülasyon</strong><br />

teknolojilerini kullanmak suretiyle konseptin<br />

test edilmesi, muhtemel tedarik seçeneklerinin<br />

daha doğru olarak karşılaştırılması,<br />

üretimin ve yerleştirmenin planlanması, operasyon<br />

esnasında destek ve elden çıkarma<br />

gibi adımlarda doğru kararlar vermek ve<br />

toplam maliyeti düşürmek mümkündür. Özellikle<br />

fizibilite yapılırken <strong>simülasyon</strong> tekno-<br />

ODTÜ-TSK MODSİMMER<br />

lojileri kullanılırsa tedariğin doğrulanması ve<br />

ileride çıkabilecek olası problemlerin sanal<br />

ortamlarda görülmesi sayesinde optimal<br />

çözümlere karar verilmesi daha kuvvetle<br />

muhtemeldir. Simülasyon teknolojileri sadece<br />

görsel sonuçlarıyla değil aynı zamanda<br />

yaptıkları optimizasyon hesaplamalarıyla<br />

insanların kolayca bulamayacağı optimal<br />

çözümlere yaklaşmamıza yardımcı olurlar.<br />

Simülasyonlarla tedarik aşamasında ihtiyacın<br />

türünü, ölçüsünü ve tipini belirleriz. Tedarik<br />

için teklif edilen muhtemel sayıda, tipte ve<br />

türde bir sistemi satın almaya gerek kalmadan,<br />

sanal ortamlarda sınayarak verilen teklifin<br />

ne kadar doğru olduğunu anlayabiliriz.<br />

Tedarik süreçlerinde <strong>simülasyon</strong> teknolojilerinden<br />

yararlanma gerekçeleri arasında<br />

özetle şunlar bulunuyor:<br />

<strong>Savunma</strong> ihtiyaçlarındaki hızlı değişimler<br />

Daha büyük çaplı ve karmaşık savunma<br />

programları<br />

Sistemlerin karmaşıklık düzeyinin artması<br />

Tedarikçilerin uzmanlaşması ve çeşitliliği<br />

Tedarik edilebilecek olası teknolojilerin<br />

çoğalması<br />

<strong>Savunma</strong> bütçelerindeki kısıtlamalar<br />

Aslında <strong>simülasyon</strong> yıllarca hem Türkiye’de<br />

hem de dünyada tedarik amacıyla yaygın<br />

denebilecek ölçülerde kullanılıyor. En basit<br />

bireysel kullanım örneği olarak; mutfağınıza<br />

yeni dolaplar yaptırmak istediğinizde firma<br />

mutfağınızın ölçüsünü alır ve sanal ortamda<br />

değişik mutfak kombinasyonlarını size sunar.<br />

Siz de bunların arasından bir seçim yaparsınız.<br />

<strong>Savunma</strong>da da tedariğin değişik<br />

kesimlerinde ve mühendislik tasarımlarında<br />

<strong>simülasyon</strong>lardan uzun yıllardır paket yazılımlar<br />

yoluyla yararlanılmaktadır.<br />

Ancak önemli olan tedarik ömür devrinin<br />

sürecinin tamamında; ihtiyaç makamı, tedarik<br />

makamı ve tedarikçilerin birlikte çalıştığı<br />

bütünlüğe dayanan <strong>simülasyon</strong>ların kullanılmasıdır.<br />

Daha da önemlisi tedarik aşamasında<br />

kullanılan <strong>simülasyon</strong>ların tekrar<br />

kullanılarak (reuse) diğer tedarik projelerindeki<br />

<strong>simülasyon</strong>larla veya gerçek sistemlerle<br />

entegre, birlikte çalışabilir ve etkileşimli<br />

olarak kullanılmasıdır. Biraz daha ileri gidecek<br />

olursa; tedarik esnasında veya sonrasında<br />

bu <strong>simülasyon</strong>larla yeni konseptlerin<br />

denenmesi; harp oyunlarında, tatbikatlarda<br />

ve personel eğitiminde kullanımı sistematik<br />

hale getirilmelidir. Bu sayede tedarik süreçlerinde<br />

daha doğru kararlar alınabilecek,<br />

maliyet etkinlik sağlanabilecektir. Tedarik<br />

politikalarının ve süreçlerinin Simülasyon<br />

Tabanlı Tedarik konsepti içerisinde güncellenmesi<br />

gerekmektedir.<br />

09


Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

Açık literatürde konuyla ilgili çok sayıda<br />

kaynak ve fikirler olsa bile; sözü edilen<br />

<strong>simülasyon</strong> teknolojilerinden tedarik sürecinde<br />

bütünsel yararlanma yöntemi henüz<br />

dünyada da eski sayılmaz. Örneğin Amerika<br />

Birleşik Devletleri’nde ilgili kurumsal çalışmalar<br />

1996 yılında yazılan bir rapor ile başlamıştır.<br />

1998 yılında yol haritası çıkarılmış. 6<br />

Kasım 2000 tarihinde SMART (Simulation and<br />

Modelling for Acquisition, Requirements and<br />

Training) İcra Planı kabul edilerek ABD<br />

ordusunda kurumsallaşması sağlanmış. Bu<br />

yönde tedarik politikalarında değişiklikler<br />

yapılmıştır. İlgili yönergeler ve prosüdürler<br />

(DoD 5000.2-R, DoD 5000.2R, Defense<br />

Acquisition Deskbook) 11 Mayıs 1999’da<br />

güncellenmiştir. Kanada ise SMARRT<br />

(Simulation and Modelling for Acquisition,<br />

Requirements, Rehearsal and Training) ve<br />

yedi Avrupa ülkesi de CTF (Common<br />

Technical Framework) adında bu doğrultuda<br />

çalışmalar yapmışlardır.<br />

Türkiye’de ise özellikle büyük firmalarımız<br />

uzun yıllardır <strong>simülasyon</strong>a dayalı tasarım ve<br />

geliştirme yapmaktadırlar. Bildiğim kadarıyla<br />

SSM de Tedarik sürecinin değişik aşamalarında<br />

<strong>simülasyon</strong>lar kullanılmaktadır.<br />

Bütünlük ve kurumsallaşma doğrultusunda<br />

Müsteşarımız Sayın Murad Bayar’ın bizleri<br />

önemli yönlendirmeleri vardır. Ancak tedarik<br />

sürecindeki tüm paydaşların bu yaklaşıma<br />

uygun roller alması gerekir. SSM ve TSK’nın<br />

ODTÜ ile birlikte kurduğu ODTÜ-TSK<br />

MODSİMMER’in bir misyonu da <strong>simülasyon</strong>un<br />

tedarik sürecinde kullanılması için<br />

çalışmalar yapmasıdır. Şimdiye kadar MOD-<br />

SİMMER’de bu amaçla değişik küçük çaplı<br />

projeler tamamlanmıştır.<br />

Simülasyon Tabanlı Tedarik<br />

kapsamında önerilerinizi özetleyebilir<br />

misiniz?<br />

Öncelikle, Türkiye’ye özgü tedarik politikaları<br />

ve süreçleri kapsayan teknik bir çerçevenin<br />

tanımlanması sanırım yararlı olacaktır. Bu<br />

sayede verimli ve etkili bir Simülasyon<br />

Tabanlı Tedarik yaklaşımına kavuşmuş<br />

oluruz. Tanımlanacak “Simülasyon Tabanlı<br />

Tedarik Teknik Çerçevesi”, sistematik,<br />

bütünsel ve kurumsal bir yapıyı sunmuş<br />

olacaktır. İkinci olarak, MODSİM Master<br />

Planı’nın bu durumu da dikkate alarak<br />

güncellenmesini öneriyorum. Sadece <strong>simülasyon</strong>ları<br />

geliştiren değil aynı zamanda<br />

kullanan ve kullanması gereken firmalarımızın<br />

da bu alanda bilinçlenmesi oldukça<br />

önemlidir. Son olarak, TSK için SSM’nin<br />

MODSİMMER’de geliştirilmesini sağladığı<br />

KAMA (Kavramsal Modelleme Aracı)’nın<br />

Simülasyon Tabanlı Tedarik ve diğer<br />

<strong>simülasyon</strong> projelerinde kullanılması yoluyla<br />

birlikte çalışabilirlik, tekrar kullanılabilirlik ve<br />

verimlik için önemli katkı sağlanmış olacaktır.<br />

Dünyada ki durumu Türkiye ile<br />

kıyaslayabilir misiniz? Modelleme ve<br />

<strong>simülasyon</strong>un Türkiye’deki dünü<br />

bugününü nasıl değerlendirirsiniz?<br />

Dünyada gelişmiş ülkelerce milli kritik<br />

teknoloji olarak kabul edilen <strong>modelleme</strong> ve<br />

<strong>simülasyon</strong> teknolojileri son yıllarda hızlı bir<br />

şekilde gelişmeye ve daha fazla yaygınlaşmaya<br />

başladı. Bu alanda yapılan yayınlar,<br />

düzenlenen etkinlikler, NATO’ya katılım,<br />

yürütülen <strong>simülasyon</strong> projeleri, faaliyet<br />

gösteren firmaların sayıları ve sunulan<br />

ürünlerin üstünlüğü, ülkelerin bu alandaki<br />

gelişmişliğini anlamamıza yardımcı olabilir.<br />

A.B.D. askeri <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong>da en<br />

ileri ülke sayılabilir. A.B.D.’nin ardından<br />

Hareket yakalama laboratuvarı<br />

sırasıyla İngiltere, Almanya, Hollanda, Fransa<br />

ve İspanya’yı sayabilirim. Norveç, Danimarka<br />

ve İsveç bu alanda önemli mesafeler kaydetmiş<br />

bulunuyorlar. Diğer yandan Avustralya’da<br />

önemli çalışmalar yürütüldüğünü yaptıkları<br />

yayınlardan okuyoruz. Japonya, Rusya ve<br />

Çin’deki <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong> yeteneklerinin<br />

de gelişmiş olduğu söylenebilir. NATO<br />

RTO (Research Technology & Organization)<br />

sayesinde NATO ülkeleri 1998’den beri bu<br />

alanda daha sistematik ve ileri seviye çalışmalar<br />

yapmaktadırlar.<br />

Türkiye, yukarıda söz ettiğim kriterlere göre<br />

yukarıda saydığım Avrupa ülkeleri ortalarında<br />

yer alabilir. Dikkat edilirse <strong>modelleme</strong><br />

ve <strong>simülasyon</strong> projelerinin neredeyse tamamı<br />

yerli olanaklarla yükleniciler tarafından<br />

başarıyla tamamlanmaktadırlar. Üstelik<br />

ürünlerin bazıları yurtdışına ihraç ediliyor.<br />

Diğer yandan üniversitelerimizdeki ve firmalarımızdaki<br />

araştırmacıların bu alandaki<br />

yayınları saygın dergilerde çıkıyor. Simülasyon<br />

alanında ulusal ve uluslararası etkinlikler<br />

ülkemizde artık daha sıkça düzenleniyor.<br />

Ülkemizde savunma sanayiinin <strong>simülasyon</strong><br />

alanındaki seviyesi kanımca ülkemizdeki<br />

savunma sanayiinin ulaştığı genel ortalama<br />

seviyenin üstündedir. Bu başarıda SSM’nin ve<br />

TSK’nin katkısı büyüktür. ODTÜ-TSK<br />

MODSİMMER’in kurulması ve SSM’nin ve<br />

Genelkurmay Bilkardem Başkanlığı’nın artan<br />

desteği ülkemizin bu kritik alandaki seviyesini<br />

daha fazla arttıracaktır.<br />

MODSİMMER’in kuruluş amacı nedir?<br />

Neler hedeflenerek kurulmuştu?<br />

Kurulduğu günden bu yana hangi<br />

süreçlerden geçildi ve bu hedefler<br />

gerçekleştirilebildi mi?<br />

MODSİMMER’in kuruluşu TSK, SSM ve<br />

ODTÜ arasında imzalanan bir protokole<br />

dayanır. MODSİMMER’in kuruluş amacı;<br />

“TSK Müşterek Harekat Alanı Simülasyon<br />

Sistemi”nin, 21. yüzyıl MODSİM teknolojilerine<br />

ve standartlarına uygun olarak bir<br />

sistem bütünlüğü içerisinde geliştirilmesini<br />

sağlamaya destek vermektir. İlk aşamada,<br />

MODSİM Araştırma ve Uygulama Laboratuvarı<br />

(MODSİMLAB) olarak araştırma ve<br />

geliştirme faaliyetlerine başlandı. Daha<br />

sonra, 2001 tarihinde rektörlüğe bağlı ODTÜ-<br />

TSK Modelleme ve Simülasyon Araştırma ve<br />

Uygulama Merkezi (MODSİMMER)’ne<br />

dönüştü. 2007 yılında ise, “Mükemmeliyet<br />

Merkezi” olabilmek için MODSİMMER<br />

Altyapısı Proje başvurumuzu öncelikle ODTÜ<br />

rektörlüğü ardından da Devlet Planlama<br />

Teşkilatı uygun buldu. Bu süreçte SSM ve<br />

TSK Genelkurmay Bilkardem Başkanlığı bu<br />

girişime önemli destek sağladı. 2009 Mart<br />

ayında yeni tesislere taşınıp yeni laboratuvarlar<br />

oluşturduk.<br />

ODTÜ-TSK MODSİMMER 12 yıl önce belirlenen<br />

görevini şu ana kadar başarıyla yerine<br />

getirdi. Şimdiye kadar MODSİMMER’de altı<br />

proje tamamlandı. Bu projelerin tamamı<br />

Türkiye’de ilk kez yürütülen araştırmalardan<br />

oluşuyordu. Son iki projede <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

firmalarını da yanımıza alarak üniversiteden<br />

sanayiye bilgi birikimi ve teknoloji transferi<br />

gerçekleştirmiş olduk. MODSİMMER’de<br />

çalışan araştırmacılar aynı zamanda <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong>ne de destek vermeye başladılar.<br />

Diğer yandan, Simülasyon alanında ulusal<br />

seminer ve konferanslar düzenlemekteyiz. En<br />

bilineni USMOS’tur. USMOS (Ulusal<br />

<strong>Savunma</strong> Uygulamaları Modelleme ve<br />

Simülasyon Konferansı) 2005 yılından beri iki<br />

yılda bir düzenlenmektedir. USMOS başta<br />

Genelkurmay Bilkardem Başkanlığı ve SSM<br />

olmak üzere Deniz, Hava ve Kara Harp<br />

Okulları’nın desteği ile ODTÜ-TSK<br />

MODSİMMER tarafından düzenlenmektedir.<br />

Ayrıca, SASAD ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> firmaları<br />

da destek olmaktadırlar. Ayrıca, şimdiye<br />

kadar bu alanda dünyaca ünlü bir çok bilim<br />

adamı ve uzmanı seminer vermek deneyimlerini<br />

paylaşmak üzere NATO ve Tübitak<br />

desteği ile Türkiye’ye davet ettik.<br />

ODTÜ bünyesinde ODTÜ-TSK MODSİM-<br />

MER’in kurulması bu alana daha kurumsal ve<br />

sistematik yaklaşılmasını kolaylaştırmıştır.<br />

Diğer yandan, ODTÜ Enformatik Enstitüsü’ne<br />

bağlı olarak Modelleme ve Simülasyon<br />

Anabilim Dalı 1998’de kurulmuştur. Şimdiye<br />

kadar 90 öğrenci bu anabilim dalına bağlı<br />

olan Modelleme ve Simülasyon Yüksek<br />

Lisans programından mezun olmuştur. Bu<br />

mezunların 57’si TSK mensubudur. Halen bu<br />

program daha çok sivil öğrencilerle devam<br />

etmektedir. Bu programa kayıtlı öğrenciler<br />

MODSİMMER’in laboratuvar olanaklarından<br />

yararlanmaktadırlar.<br />

MODSİMMER’de gerçekleşen<br />

projelerden söz eder misiniz?<br />

Kuruluşundan bugüne kadar TSK MODSİM<br />

Sistem Projesi kapsamında Sensör Simülasyonu<br />

(SENSİM), Radar Modellemesi ve<br />

Simülasyonu (RAMOS), Kara-Kara Muhaberelerinin<br />

Modellenmesi ve Simülasyonu<br />

İnsan faktörü araştırma laboratuvarı<br />

(KAMMOS-1), Küçük Ölçekli Harekatın<br />

Etmen Tabanlı Yaklaşım ile Modellenmesi ve<br />

Simülasyonu (SAVMOS), Kara-Kara Muhaberelerinin<br />

Modellenmesi ve Simülasyonu<br />

(KAMMOS-2), Komuta, Kontrol, Muharebe,<br />

Bilgisayar, Keşif ve Gözetlemenin Modellenmesi<br />

ve Simülasyonu Kapsamında Kavramsal<br />

Model Oluşturma Aracının Geliştirilmesi<br />

(KAMA-C4ISRMOS) Müşterek Görev Kuvveti<br />

Harekatının Modellenmesi ve Simülasyonu<br />

(MGKMOS) projeleri tamamlanmıştır. Bu<br />

projelerde üniversitemizden 20’yi aşkın<br />

öğretim üyesi ve 30’u aşkın araştırma görevlisi<br />

görev yapmışlardır.<br />

Sensör Simülasyonu (SENSİM)<br />

Kara ve hava sensör platform ve sistemlerinin,<br />

tehdit unsurlarının davranışlarını da içeren üç<br />

boyutlu bir arazi modeli üzerinde, algılama ve<br />

<strong>simülasyon</strong> teknolojilerinin kullanımı ile oluşturulan<br />

temsili (sanal) bir ortamda, analiz<br />

edilmesi amacıyla geliştirilmiştir. Sensör<br />

<strong>simülasyon</strong>u, muharebe sahasındaki tehdit<br />

unsurlarının algılanması ve/veya sınır güvenliğinin<br />

sağlanması için sensör tipleri,<br />

konumları ve optimal sensör sayısı genetik<br />

algoritma ile hesaplanmıştır.<br />

Radar Modellemesi ve Simülasyonu<br />

(RAMOS)<br />

Müşterek Harekat Alanı Simülasyon Sistemi'nin<br />

geliştirilmesi nihai hedefi ve SenSim<br />

11


Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

projesi kapsamında milli algılama algoritma<br />

ve metodolojilerinin geliştirilmesine ihtiyaç<br />

duyulmuştur. Bu ihtiyacın giderilmesi için<br />

SenSim projesinin bir alt projesi olarak<br />

SenSim temsili ortamı ile uyumlu yüksek<br />

seviye mimarisi standartlarına uygun, kara ve<br />

hava platform tabanlı modüler yapıda<br />

bağımsız olarak değişik modlarda çalışabilecek,<br />

tehdidin elektronik karşı tedbir<br />

uygulamalarını göz önüne alan bir mikrodalga<br />

radar <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong><br />

sistemidir.<br />

Kara-Kara Muhaberelerinin Modellenmesi<br />

ve Simülasyonu (KAMMOS-1)<br />

1. Alt Muharebe<br />

M1 M2 M 3<br />

M 4<br />

M 6<br />

M 7<br />

M 8<br />

K 1<br />

K2 K3 M 5<br />

M 9<br />

K 4<br />

K 5<br />

2. Alt Muharebe<br />

1. SAFHA<br />

RAMOS Arayüzü<br />

3. Alt Muharebe<br />

KAMMOS Alt Muharebeleri İlişkisi<br />

Bilimsel yöntemleri kullanmak suretiyle<br />

K.K.K.lığının tehdide yönelik olarak kara-kara<br />

muharebelerinde silah ve mühimmatın<br />

gerçekçi bir planlamasını yapmayı hedefleyen<br />

“K.K.K.lığı Silah ve Mühimmat Planlaması<br />

Sistemi Projesi”nin gerçekleştirilebilmesi<br />

için gereken altyapıya katkıda bulunmak<br />

amacıyla geliştirilmiştir.<br />

M i<br />

M k<br />

M j<br />

M l<br />

Kj Kl Ki 2. SAFHA<br />

Küçük Ölçekli Harekatın Etmen Tabanlı<br />

Yaklaşım ile Modellenmesi ve Sümülasyonu<br />

(SAVMOS)<br />

Komando harekatına yönelik olarak taktik<br />

akın, pusu ve sızma iç güvenlik harekatına<br />

yönelik olarak ise güçlendirilmiş karakolun<br />

yakın emniyetinin modellenmesi için gerçekleştirilmiştir.<br />

Model, analiz ve eğitim maksatlı<br />

olarak kullanılmaktadır. Modelin ömür devri<br />

yönetimi HAVELSAN A.Ş. tarafından yapılmaktadır.<br />

Kara-Kara Muhaberelerinin Modellenmesi<br />

ve Simülasyonu (KAMMOS-2)<br />

"Taktik Seviyede Tehdite Yönelik Mühimmat<br />

Planlanması Projesi" (KAMMOS-2), K.K.K.<br />

Silah ve Mühimmat Planlama Projesi<br />

kapsamında gerçekleştirilmiştir. Bu proje ile<br />

K.K.K.lığının kara-kara muharebelerinde<br />

kullanacağı silah ve mühimmat ihtiyaçlarının<br />

belirlenebilmesi için tehdit unsurlarının niteliği<br />

ve niceliğini dikkate alarak, dost kuvvetlerin<br />

belirlenecek taktik seviye kara-kara<br />

muharebe senaryoları altında gerçekleştireceği<br />

muharebelerin modellenmesi ve<br />

<strong>simülasyon</strong>larının yapılması, bunun sonucunda<br />

da düşmanı imhaya yönelik optimal<br />

dost kuvvet (silah+mühimmat) yapısının<br />

belirlenmesinin yanı sıra mühimmat harcamalarının<br />

hesaplanması hedeflenmiştir.<br />

Komuta, Kontrol, Muhabere, Bilgisayar,<br />

Keşif Ve Gözetlemenin Modellenmesi<br />

ve Simülasyonu Kapsamında<br />

Kavramsal Model Oluşturma Aracının<br />

Geliştirilmesi Projesi (KAMA-<br />

C4ISRMOS)<br />

“Milli Müşterek Harekat Alanı Simülasyon<br />

Sistemi” çerçevesinde gerçekleştirilecek<br />

<strong>simülasyon</strong> sistemleri arasında birlikte<br />

çalışabilirlik ve yeniden kullanılabilirliğin<br />

arttırılması ve bu yolla personel, kaynak ve<br />

zaman tasarrufunun sağlanması amacıyla;<br />

TSK görev fonksiyonlarına yönelik görev<br />

uzayı kavramsal modellerinin oluşturulmasını,<br />

saklanmasını ve yeniden kullanılmasını<br />

sağlayacak bir kavramsal model<br />

geliştirmek amacıyla geliştirilmiştir.<br />

SAVMOS Bileşenleri KAMA Kullanıcı ana penceresi<br />

Müşterek Görev Kuvveti Harekatının<br />

Modellenmesi ve Simülasyonu<br />

(MGKMOS)<br />

Müşterek Görev Kuvveti Harekatı kapsamında<br />

Kara Harekatı ve Kara Havacılık/Hava<br />

Hücum Harekatının etmen tabanlı modellenmesi<br />

ve <strong>simülasyon</strong>unu sağlamak amacıyla<br />

geliştirilmektedir. Proje kapsamında<br />

mavi ve kırmızı kuvvetler için tanımlanan<br />

taarruz (tugay seviyesi) ve savunma (tabur<br />

seviyesi) senaryoların kapalı olarak koşturulması<br />

ve bu kapsamda kuvvet yapısı, silah,<br />

mühimmat, algılama sistemleri ve taktik<br />

planın etkinliğinin ölçülmesi ve yeni konseptlerin<br />

sanal ortamda sınanabilmesi<br />

hedeflenmiştir.<br />

MODSİMMER'in Fiziksel altyapısı<br />

nedir? Kısıtlarınız var mıdır?<br />

Yeni binamıza geçen yıl taşındıktan sonra<br />

DPT’nin de desteği ile alt yapımızı güçlendirdik<br />

ve aşağıdaki laboratuvarları kurduk:<br />

Ağ Destekli Yetenek (NEC) için MODSİM<br />

Laboratuvarı<br />

<strong>Savunma</strong> Sistemlerinde İnsan Faktörü<br />

Araştırma Laboratuvarı<br />

Simülatör ve İleri Eğitim Teknolojileri<br />

Laboratuvarı<br />

Dağıtık Sensör Ağları ve Veri Füzyonu<br />

Laboratuvarı<br />

MODSİM-C2 Birlikte Çalışabilirlik Laboratuvarı<br />

Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan<br />

Algılama Laboratuvarı<br />

Doğrulama, Geçerleme & Akreditasyon<br />

(VV&A) Laboratuvarı<br />

Görsel Analiz ve Değerlendirme Laboratuvarı<br />

Bu laboratuvarlar araştırma misyonumuza<br />

uygun olarak gerekli sistemlerle donatılmışlardır.<br />

Sadece ODTÜ öğretim üyeleri<br />

değil aynı zamanda diğer üniversitelerin<br />

öğretim üyeleri ve teknokent firmaları bu<br />

olanaklardan belirli kurallar çerçevesinde<br />

yararlanmaktadırlar.<br />

Diğer ortak kullanılabilecek cihazlar şunlardır:<br />

Hareket Yakalama Sistemi<br />

1,5 ton Hareket Platformu<br />

Optik İşlevsel Beyin Görüntüleme Cihazı<br />

Göz İzleme Cihazı<br />

İnsan Uyarım Sistemi<br />

3D Tarayıcı<br />

Yüksek Performans Grafik Sistemleri<br />

Yüksek çözünürlüklü Görsel Sistem<br />

İnsan Faktörü ve Simülasyon arasında<br />

bağlantı nedir?<br />

Yüksek teknolojiye sahip hassas savunma<br />

sistemlerinin etkin ve verimli kullanılması için<br />

insan faktörünün bilimsel olarak araştırılması<br />

gerekir. Göz İzleme, Optik İşlevsel Beyin<br />

Görüntüleme ve İnsan Uyarım Sistemleri,<br />

merkezimizde “insan faktörü” çalışmaları<br />

amacıyla bulunmaktadırlar. Bu tür araştırmalar<br />

aralarında psikologlar, eğitim<br />

bilimciler, bilişsel bilimcilerin bulunduğu çok<br />

disiplinli ekiplerce yapılmaktadır. Bu ekipler<br />

çalışmaların önemli bir kısmını simülatörler<br />

ve <strong>simülasyon</strong>lar üzerinde yürütmek zorundalar.<br />

Örneğin bir pilotun acil durumlardaki<br />

göz hareketlerini izlemek, algısını ve<br />

heyecanını ölçmek ve bu esnada sağlanan<br />

verileri sistemlerin tasarımında kullanmak<br />

için tehlikeli acil durum senaryoları oluşturmak<br />

gerekir. Bu da ancak simülatörlerde<br />

mümkündür. Simülasyon sistemleri ve insan<br />

faktörü çalışmaları arasında oldukça önemli<br />

bir ilişki vardır.<br />

MODSİMMER şu an hangi faaliyetleri<br />

yürütüyor ve geleceğe yönelik planları<br />

nelerdir?<br />

MODSİMMER Türkiye’nin bu alandaki<br />

mükemmeliyet merkezi konumuna gelmiştir.<br />

12 yıldır gerçekleştirdiği projelerle, düzenlediği<br />

etkinliklerle, kurduğu laboratuvarlarla,<br />

yetiştirdiği uzmanlarla, büyük-küçük firmalara<br />

aktardığı bilgi birikimi ve teknolojiyle bu<br />

konuma gelmiştir. Bundan sonra üstlenmek<br />

istediğimiz görevlerden biri kısaca MÜHASİS<br />

olarak adlandırılan “TSK Müşterek Harekat<br />

Alanı Simülasyon Sistemi”nin gerçekleştirilmesine<br />

bir mükemmeliyet merkezi olarak<br />

katkı vermeye devam etmektir. MÜHASİS’i<br />

gerçekleştirirken geleceğin teknolojisini<br />

geliştirmek ve mevcut riskleri azaltmak için<br />

MODSİMMER’in laboratuvarları ve çalıştığı<br />

öğretim üyelerini en iyi şekilde kullanmak<br />

gerekir.<br />

Bir başka üstelenmek istediğimiz önemli<br />

görev ise, SSM’nin yönlendirmesiyle<br />

başlayan “Simülasyon Tabanlı Tedarik” konusunda<br />

bütünsel ve sistematik bir yaklaşımı<br />

hayata geçirme kapsamında ciddi düzeyde<br />

sorumluluk almaktır. Uygun bulunursa, bu<br />

alanda SSM için koordinasyon görevini ve<br />

araştırma – geliştirme faaliyetlerini yürütmek<br />

istiyoruz. Daha önce Kara Harp Okulu'nda<br />

yönettiğim bir yüksek lisans tezi kapsamında<br />

bir öğrencimle birlikte yaptığımız çalışmada;<br />

“Simülasyon Tabanlı Tedarik” için harcanan<br />

zaman ve bütçenin kat kat geri döndüğünü<br />

dünyadaki örneklerinden biliyoruz. Tedarikte<br />

değişik riskleri azaltmak ve daha bilinçli<br />

tedarik yapabilmek için bunun önemli olduğunu<br />

biz de biliyoruz.<br />

Diğer yandan, modellerin ve <strong>simülasyon</strong>ların<br />

doğrulanması, geçerlenmesi ve onaylanması<br />

(DG&O) konusunda bir yapıya gereksinim<br />

vardır. Bu bağımsız yapıyı MODSİMMER<br />

bünyesinde oluşturma gayretlerimiz devam<br />

ediyor. NATO MSG’nin ilgili çalışma grubunda<br />

yer alarak bu bilgi birikimine katkıda<br />

bulunmak ve Türkiye’de de bunu hayata<br />

geçirmek istiyoruz. Halen bir öğretim üyesi<br />

bu gruba üye olarak çalışmalar yapıyor.<br />

Dünyadaki diğer örnekleri de dikkate alarak<br />

ülkemize özgü bir modeli ortaya çıkarmayı<br />

hedefliyoruz.<br />

Askeri projelerde edindiğimiz bilgi birikimini<br />

ve deneyimimizi sivil projelerde de kullanmak<br />

önümüzdeki dönemde önemli hedeflerimiz<br />

arasındadır. Hem kamu kurumlarına<br />

hem de sanayiye bu doğrultada destek<br />

olacağız. Askeri olmayan sivil ihtiyaçlar<br />

kapsamında büyük araştırma ve geliştirme<br />

fırsatları olduğunu biliyoruz. Bu doğrultuda<br />

bakanlıklar, özel sektör ve belediyelerle<br />

görüşmelerimiz sürüyor. Burada gerekli<br />

teknolojiler savunmadakilerle benzerlik<br />

gösterse de önemli farklılıklar da içeriyor.<br />

Geçen yıl İdari Bilimler Fakültesi’nden bir<br />

öğretim üyesiyle <strong>Savunma</strong> harcamalarının<br />

uluslararası ilişikilere etkisiyle ilgili bir <strong>simülasyon</strong>un<br />

yararlarını tartıştık ve bir doktora<br />

öğrencisi ile çalışmalara başladık. Diğer<br />

yandan, ODTÜ Tekpol ve MODSİMMER<br />

olarak bir başka <strong>simülasyon</strong> projesi üzerinde<br />

çalışmayı planlıyoruz: Sanayiye verilen teşvik<br />

ve desteklerin bölgelerin kalkınmasına<br />

olabilecek etkilerini geçmiş verileri de<br />

kullanarak tahmin edilmesini araştıracağız.<br />

Bir başka yöne dikkatlerinizi çekmek isterim:<br />

Bilgisayar oyunları <strong>simülasyon</strong> teknolojilerini<br />

kullanan kritik bir alan. Kültürel ve ekonomik<br />

değeri nedeniyle son yıllarda dünyada<br />

bilgisayar oyunlarına devletler destek oluyor.<br />

Ayrıca oyunların geliştirilmesi için kullanılan<br />

teknolojiler savunma amaçlı <strong>simülasyon</strong><br />

sistemlerinde de rahatlıkla kullanılabiliyor.<br />

NATO MSG’da bilgisayar oyun teknolojilerinden<br />

yararlanılmasının araştırıldığı bir<br />

çalışma grubu bulunuyor. Biz de hem ODTÜ<br />

hem de MODSİMMER olarak bilgisayar oyun<br />

teknolojileriyle uzun bir süredir ilgilenmekle<br />

kalmayıp bu alanda bilimsel araştırmalar<br />

yapmaktayız. Geçen yıl ODTÜ Enformatik<br />

Enstitüsü altında MODSİM Anabilim Dalı’na<br />

bağlı olarak “Oyun Teknolojileri Yüksek<br />

13


Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

Lisans Programı”nı başlattık. Bu Türkiye’de<br />

sanırım ilk oldu. MODSİMMER' de bu alanda<br />

hem askeri hem de eğlence uygulamaları<br />

yürütmeyi planlıyoruz.<br />

Firmalarla MODSİMMER arasındaki<br />

ilişikiden söz eder misiniz?<br />

ODTÜ-TSK MODSİMMER üniversitede bulunan<br />

bir araştırma merkezi olarak görevi,<br />

üniversitedeki bilgi birikimini ve bilimsel<br />

olanakları hem kamunun hem de endüstrinin<br />

yararına sunmaktır. Merkezimiz yıllardır hem<br />

TSK’ya hem de endüstriye üniversitemizin bu<br />

alandaki bilgi birikimini aktarmakta ve onların<br />

yararına sunmaktadır. Bu sayede artık<br />

firmalarımız da <strong>simülasyon</strong> projelerinde yer<br />

almaya başladılar. Bunun en güzel örneği<br />

Havelsan ile birlikte yürüttüğümüz kısa adı<br />

MGKMOS olan “Müşterek Görev Kuvveti<br />

Harekatının Modellenmesi ve Simülasyonu”<br />

projesidir. Bu projenin “araştırma” kısmını<br />

MODSİMMER “geliştirme” kısmını ise<br />

Havelsan yürüttü. Firmalarımızla rekabet<br />

içinde değil işbirliği halinde olmaya<br />

çalışıyoruz. MODSIMMER olarak firmalarla<br />

birlikte çalışırken projelerin “araştırma”<br />

gerektiren görevlerini üstleniyoruz.<br />

Diğer yandan SSM’nin de önerisiyle;<br />

ülkemizin <strong>simülasyon</strong> teknolojilerinden daha<br />

fazla yararlanması ve bu alandaki bilgi<br />

birikiminin arttırılması amacıyla firmalarımızın<br />

önemli sorumluluk aldığı, tüm paydaşları<br />

kapsayan “Modelleme ve Simülasyon Bilgi<br />

Paylaşım ve İşbirliği Platformu” (MODSİM<br />

PLATFORM) Mayıs 2008 tarihinde kuruldu.<br />

MODSİM PLATFORM; <strong>simülasyon</strong> alanıyla<br />

ilgili her düzeyde bilinç oluşturulması,<br />

sorunların tartışılması, yeni proje fikirlerinin<br />

oluşturulması, yurt dışındaki gelişmelerin<br />

takip edilmesi ve işbirliği kültürünün geliştirilebilmesi<br />

için kurulmuştur. Bu platform<br />

sayesinde ihtiyaç makamı, tedarik makamı,<br />

akademik dünya ve endüstri bir araya<br />

gelmektedir. Bu platform üzerinden firmalarımızla<br />

yakın ilişiki içerisindeyiz.<br />

MODSİM PLATFORM ne tür çalışmaları<br />

yürütmektedir?<br />

Özetle şu çalışmalar yürütülmektedir:<br />

Uluslararası perspektifle bu alanda güçlü<br />

ve zayıf yönlerimiz, fırsatlar ve tehditlerin<br />

belirlenmesine yönelik analiz (SWOT)<br />

çalışmasını yaparak ülkemizin <strong>simülasyon</strong><br />

alanında hangi seviyede olduğunu<br />

ortaya çıkarmak ve edinilen sonuçlar<br />

doğrultusunda ülkemizin bu alandaki<br />

strateji ve politikaları ilgili otoritelere<br />

önermek,<br />

Modelleme ve <strong>simülasyon</strong> standartlarının<br />

oluşturulması, takibi ve uygulanmaları<br />

için etkin çalışmalar yaparak ülkemizde,<br />

bu alanda faaliyet gösteren kuruluşların<br />

ulusal boyutta eksikliklerini ve ihtiyaçlarını<br />

belirlemek, ulusal seviyede gelişimini ve<br />

uluslararası rekabet şartlarına hazırlanmalarını<br />

sağlamak,<br />

Bu alandaki tüm paydaşlarla iletişim ve<br />

koordinasyon için ortam oluşturmak,<br />

MODSİM PLATFORM kapsamında düzenlenen<br />

toplantılar, seminerler, çalıştaylar<br />

ve konferanslar yardımıyla bu<br />

alanda bilgi paylaşımını sağlayarak ve en<br />

önemlisi farkındalık yaratarak bu konudaki<br />

ülke potansiyelinin hayata geçirilmesine<br />

katkıda bulunmak,<br />

Paydaşların yetenekleri ve deneyimleri<br />

doğrultusunda, ulusal veya uluslararası<br />

kuruluşlara proje önerisi hazırlamak ve<br />

çok ortaklı ulusal ya da uluslarası projelerin<br />

üretilmesini teşvik etmek,<br />

Üniversitelerde MODSİM Öğrenci kollarının<br />

kurulmasını teşvik etmek ve bu<br />

alandaki bilinçli ve deneyimli insan<br />

gücünün yetiştirilmesine yardımcı olmak<br />

MODSİM PLATFORM’a üye olan firmalar,<br />

kamu kurumları ve üniversiteler yukarıda<br />

belirtilen çalışmalarda aktif olarak görev<br />

almaktadırlar. Kâr amacı olmayan bu<br />

platformun etkinliklerini düzenlemek için<br />

yapılan harcamalar, platforma üye olan<br />

endüstri kuruluşlarının katkılarıyla karşılanmaktadır.<br />

Diğer yandan bu platforma bu<br />

alanla ilgili; üniversitelerden ve araştırma<br />

kurumlarından uzmanlar ve kamudan ihtiyaç<br />

sahibi ve tedarik makamı temsilcileri ücretsiz<br />

olarak üye olmaktadırlar. MODSİM PLAT-<br />

FORM’a üye olmak için; web adresi<br />

http://www.modsim.org.tr/platform'dur.<br />

Firmaların MODSİMMER’in olanaklarından<br />

yararlanma şansı var mıdır?<br />

MODSİMMER’in yeni altyapı olanaklarına<br />

kavuşması amacıyla DPT’ye destek başvurusu<br />

yapmadan önce teknokent firmalarından<br />

görüş aldık. Onlara yararlanmak<br />

isteyecekleri altyapı olanaklarını sorduk. En<br />

çok ihtiyaç duyulabilecek laboratuvar ve<br />

sistemleri firmalarla ve öğretim üyeleriyle<br />

birlikte belirledik. MODSİMMER’in yeni<br />

altyapısı buna göre şekillendi.<br />

Örneğin, simülatörlerin kullandığı altı<br />

serbestlik dereceli bir hareket sistemini hem<br />

firmaların hem de öğretim üyelerinin araştırma<br />

amaçlı kullanımlarına sunduk. Bu<br />

sistemi her firmanın araştırma amaçlı satın<br />

alması ekonomik açıdan pek uygun olmazdı.<br />

Firmalar hareket sistemine sahip bir simülatörü<br />

müşterileri için üretmeden önce prototip<br />

geliştirme aşamasında MODSİMMER’deki<br />

hareket sistemini deneyip buna göre kararlar<br />

alabilirler. Bu tür sistemler için teknokent<br />

ofislerinden daha farklı, atölye türü geniş<br />

hacimli mekanlara ihtiyaç duyuluyor. Bu tür<br />

mekanları teknokent kapsamında bulmak ve<br />

sürekli işgal etmek firmalarca pek mümkün<br />

olmuyor. MODSİMMER bu açıdan firmalara<br />

iyi bir imkan sunmuş oluyor. MODSİM-<br />

MER’de üniversitelerdeki ve firmalardaki<br />

araştırmacıların kullanabileceği bir çok sistem<br />

bulunuyor.<br />

MODSİMMER’in geldiği noktayı<br />

değerlendirir misiniz?<br />

Yaklaşık olarak 12 yıl önce Genelkurmay<br />

Bilkardem Başkanlığı ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

<strong>Müsteşarlığı</strong>’nın ortak girişimiyle TSK’da<br />

<strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong>u daha sistematik<br />

ve etkin kullanmak amacıyla üniversitemizde<br />

ODTÜ-TSK MODSİMMER’in kuruluşu için<br />

ilk adımlar atıldı. Geçen 12 yıla baktığımızda<br />

ODTÜ-TSK MODSİMMER’in kurulduğunda<br />

belirlenen hedeflere ulaştığını görebiliyoruz.<br />

Özetlemek gerekirse;<br />

Master planda yer alan altı proje<br />

merkezimizde tamamlandı ve bu proje-<br />

lerde oldukça özgün yöntemler geliştirildi.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>simülasyon</strong>u alanında dünyada<br />

iyi bilinen uzman ve bilim adamlarının<br />

katılımlarıyla ulusal ve uluslararası konferans<br />

ve seminerler düzenlendi.<br />

Üniversitemizde “savunma <strong>modelleme</strong> ve<br />

<strong>simülasyon</strong>” alanında araştırmalar yürütülmekte<br />

ve bu alanda yetiştirilen öğrenciler<br />

mezun edilmektedir.<br />

Bir çok mezunumuz savunma sanayii bu<br />

alanında çalışmakta ve TSK’nin neredeyse<br />

tüm ihtiyaçları savunma sanayii<br />

firmaları ve üniversitelerde karşılanabilmektedir.<br />

MODSİM Platform ile firmalar arasında<br />

bu özel alanda işbirliği ve iletişim sağlanmıştır.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayiinde kazanılan <strong>simülasyon</strong><br />

deneyimi sivil ihtiyaçlara da aktarılmıştır.<br />

2<br />

İlk yıllarda 70 m ’lik bir alanda başlayan<br />

2<br />

bilimsel faaliyetler artık 4000 m civarındaki<br />

bir alanda yürütülmektedir. Bu sürede<br />

araştrıma alanlarımızın sayısı ve niteliği<br />

oldukça artmıştır. Örneğin yeni alanlar<br />

arasında “Simülasyonlar ve <strong>Savunma</strong><br />

Sistemleri için İnsan Faktörü”, “Ağ Destekli<br />

Yetenek için Modelleme ve Simülasyon”,<br />

“Doğrulama, Geçerleme ve Onaylama”,<br />

“Görsel Değerlendirme ve Analiz” bulunuyor.<br />

İlk projede sadece iki (2) öğretim üyesi<br />

bulunuyordu. Şimdiye kadar 25’e yakın<br />

öğretim üyesi ve 50’nin üzerinde araştırma<br />

görevlisi MODSİMMER’in bilimsel çalışmalarında<br />

yer almıştır.<br />

Son olarak vermek istediğiniz mesajlar<br />

nelerdir?<br />

Simülasyon teknolojilerini “Milli Kritik<br />

Teknoloji” olarak belirleyen ve bu alandan<br />

azami düzeyde yararlanan A.B.D. gibi<br />

ülkemizin de bu alandan daha fazla<br />

yararlanması gerekir. Bence ülke olarak<br />

henüz bu alanın ne kadar yararlı olabileceğinin<br />

farkına varamadık. Bilgisayar<br />

Bilimleri ve Teknolojilerindeki gelişmeler<br />

sürdükçe bu alan bize farklı olanaklar ve<br />

ufuklar sunacaktır. Bilgi teknolojilerindeki<br />

diğer uygulamalar gibi <strong>modelleme</strong> ve<br />

<strong>simülasyon</strong> uygulamaları da sürekli olarak<br />

gelişimeye ve yenilenmeye ihtiyaç duyacaklardır.<br />

Bir yandan eğitim, analiz, karar<br />

destek, konsept sınama, planlama, test ve<br />

mühendislik tasarımları için mevcut araçlar<br />

ve yöntemler çok daha gelişecek, diğer<br />

yandan silah sistemlerine gömülmeye başlayan<br />

bu sistemleri daha akıllı ve etkin kılabilecek<br />

<strong>simülasyon</strong>lar yaygın olarak silah sistem<br />

ve platformlarında bulunacaktır.<br />

Ülkemizin bu kritik teknolojiden daha fazla<br />

yararlanabilmesi için kullanıcılar olarak<br />

ihtiyaç ve tedarik makamlarının sürekli ve<br />

doğru bir şekilde bilgilendirilmesi gerekir. Bu<br />

teknolojileri iyi anladığımız takdirde ihtiyaçlarımızı<br />

karşılamak için daha özgün çözümler<br />

bulabileceğiz. ODTÜ-TSK MODSİMMER de<br />

bu alanda özgün ve yeni yöntemleri bilimsel<br />

yollarla geliştirerek savunma sanayiimizin ve<br />

TSK’nın kullanımına sunacak, bu şekilde<br />

savunma sanayiimizin küresel rekabette<br />

güçlenmesine yardımcı olacaktır.<br />

Sayın Veysi İŞLER vermiş olduğunuz bilgiler<br />

için size çok teşekkür ediyoruz.<br />

15


Simülasyon Tabanlı<br />

Tedarik Yönteminin<br />

<strong>Savunma</strong> Tedarik Sürecinde Kullanımı<br />

Ziya İPEKKAN<br />

Giriş<br />

Dünyadaki yeni politik-askeri ortamın Silahlı<br />

Kuvvetlerin görevlerinin azaldığı izlenimini<br />

yaratmasına, tüm dünyada savunma harcamalarının<br />

azaltılmasına, kamuoyunun Silahlı<br />

Kuvvetler üzerindeki etkisini artırmasına ve<br />

harekat alanındaki gelişmelere daha duyarlı<br />

olmasına rağmen, potansiyel karşıt kuvvetlerin<br />

sürekli değişen kimlik ve karakteri<br />

dolayısıyla her geçen gün daha belirsizleşen<br />

ve asimetrik hale gelen tehdit ortamı Silahlı<br />

Kuvvetlerin görev ve sorumluklarını daha<br />

artırmakta ve daha karmaşık hale getirmektedir.<br />

Bu yeni tehdit ortamı Silahlı Kuvvetleri,<br />

daha özgün ve otonom silah sistemlerine<br />

sahip olmaya, dolayısıyla yurt<br />

içi özgün tasarım ve geliştirme<br />

temelinde araştırma-geliştirme yoğun<br />

bir tedarik yöntemini benimsemeye,<br />

daha az bütçe ile daha etkin, daha<br />

hassas ve çok amaçlı silah sistemlerine<br />

sahip olmaya zorlamaktadır.<br />

Söz konusu eğilim, Türkiye’nin jeopolitik ve<br />

stratejik konumu nedeniyle görev ve<br />

sorumluluğu diğer ülkelere nazaran daha da<br />

artan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nde, silah,<br />

araç, gereç ve her çeşit lojistik ihtiyaç<br />

maddelerinin tedariki hizmetlerini yürüten<br />

Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı (MSB)’nda da<br />

kendini göstermektedir. TSK’nin, envantere<br />

alınan ve alınacak teknoloji yoğun silah<br />

sistemlerine uyum sağlamak için harp oyunu,<br />

<strong>simülasyon</strong> ve simülatör sistemlerini eğitim<br />

ve tatbikatlarda, her türlü göreve en son ve<br />

özgün teknolojilere sahip silah sistemi ile her<br />

an hazır olmak için ise <strong>modelleme</strong> ve<br />

<strong>simülasyon</strong> sistemlerini karar destek süreçlerinde<br />

yoğun olarak kullandığını, tamamlanan,<br />

devam eden ve planlanan projelerden<br />

anlamaktayız. MSB <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

<strong>Müsteşarlığı</strong> (SSM)’nın ise, 2000’li yıllardan<br />

itibaren öncelikli tedarik modeli olarak<br />

kullandığı “yurt içi özgün tasarım ve geliştirme<br />

tedarik yöntemi” ile; savunma sanayiimizin<br />

yurt içi yeteneklerinin arttırılmasını,<br />

ihtiyaçların özgün tasarımlarla karşılanmasını<br />

ve savunma sistem tedarikine ayrılan<br />

kaynakların ulusal ekonomiye yönlendirilmesini<br />

hedeflediğini biliyoruz. Bu tedarik<br />

yöntemi aslında, Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> için<br />

bir sınav niteliği taşıyor. Bu makalede, konu<br />

sınavın başarı ile geçilebilmesine destek<br />

olabilmek için, 1990’lı yıllardan itibaren<br />

teknoloji üreten ülkeler tarafından tedarik<br />

sürecinin ayrılmaz bir parçası olarak<br />

kullanılan “Simülasyon Tabanlı Tedarik<br />

(STT)” yöntemi ile ilgili kavramlardan<br />

bahsedilecek, bu yöntemin tedarik makamları<br />

ve geliştiriciler tarafından uygulanabilirliği<br />

incelenecek, daha sonra STT<br />

yönteminin uygulanmasına yönelik görüş ve<br />

önerilere yer verilecektir.<br />

STT Yöntemi Nedir ?<br />

Ana platform ve silah sistemleri, 21 nci<br />

Yüzyılda giderek büyüyen ve daha karmaşık<br />

hale gelen bir yapıya dönüşmüş, ana silah<br />

sistemlerini geliştirmek için öngörülen risk,<br />

maliyet ve süre artmış, birçok büyük çaplı<br />

silah platformu ve sistemi, performans veya<br />

fonksiyonellik açısından, eksikliklerle dolu<br />

olarak üretilmiştir. 10-15 yıl süren başarılı silah<br />

tedarik programlarında bile, ihtiyaç makamları,<br />

çoğu zaman güncelliğini yitirmiş<br />

teknoloji ürünü silah sistemleri ile karşılaşmıştır.<br />

Halihazırda STT yöntemini kullanan savunma<br />

tedarik birimlerinin ve programlarının (NASA<br />

ve ABD Balistik Füze <strong>Savunma</strong> Ofisi-BMDO,<br />

Müşterek Savaş Uçağı-JSF vb.) STT kullanım<br />

gerekçeleri arasında yer alan diğer önemli bir<br />

husus ise, sisteme toplam sahip olma<br />

maliyetinin büyük bir kısmını, tedarik<br />

sürecinden yıllar sonra ortaya çıkan işletme,<br />

idame ve lojistik masraflarının oluşturmasıdır.<br />

Ancak, bu maliyetleri de tasarım ve geliştirme<br />

süreci sırasında doğru olarak hesaplamak ve<br />

etkilerini asgariye indirmek oldukça güçtür.<br />

Ayrıca, bir savunma sisteminin, özgün<br />

tasarım ve geliştirme yöntemi ile üretilmesini<br />

ve envantere girmesini takip eden yıllarda,<br />

hızlı bir şekilde değişen karşıt kuvvet kimlik<br />

ve karakteri ile askeri görevler ışığında yeni<br />

teknoloji ile iyileştirilme ihtiyacı da kaçınılmazdır.<br />

Bu kapsamda, savunma sisteminin<br />

harekat ve görev etkinliğini idame ettirebilmek<br />

için yeni teknoloji ile savunma<br />

sisteminin sürekli ve dinamik etkileşim<br />

içerisinde olması gereklidir.<br />

Yurt içi özgün tasarım ve geliştirme tedarik<br />

modeli öncesinde konsept geliştirme; bazen<br />

mevcut bir silah sistemine bir kullanım alanı<br />

bulma şeklinde idi. Şimdi ise, teknolojinin<br />

ihtiyaç makamı, tedarik makamı ve geliştirici<br />

ile örtüştüğü nokta yani özgün teknik konsept<br />

geliştirme faaliyeti, günün ve geleceğin<br />

teknolojilerinin özgün olarak tasarlanması ve<br />

geliştirilmesi ile üretilecek savunma yetenek<br />

ve sistemleri ile gerçekleştirilmelidir.<br />

Bu durumda, yani harekat, görev ve<br />

yetenek ihtiyacının tanımlanmasını<br />

müteakip başlayan, gereksinim<br />

analizi; sistem analizi; tasarım,<br />

geliştirme ve prototip üretim safhalarında<br />

ihtiyaç makamı, tedarik makamı<br />

ve geliştiricinin birlikte çalışabileceği<br />

analiz ortamlarına ihtiyaç olduğu<br />

düşünülmektedir.<br />

Burada kastedilen analiz ortamları, ihtiyaç<br />

makamının yukarıdan-aşağıya doğru senaryo<br />

bazlı yaptığı stratejik ve operatif komuta<br />

düzeyi analizlerden farklı olup, daha düşük<br />

çözünürlükte, aşağıdan-yukarıya teknolojibileşen-alt<br />

sistem çözümlerini ortaya koyan<br />

<strong>simülasyon</strong> tabanlı mühendislik düzeyi analiz<br />

ortamlarıdır. (Şekil-1)<br />

STT ile ilgili tanımlara geçmeden önce bazı<br />

temel kavramların açıklanması, bu yeni<br />

tedarik yönteminin daha kolay anlaşılması<br />

için önemlidir. Sistem, belli bir amacın<br />

sağlanması için bir araya getirilmiş öğeler<br />

kümesidir. Bu anlamda bir asker, bir askeri<br />

araç veya bir füze sistemi olarak düşünülebilir.<br />

Model ise, bir sistemin, öğenin,<br />

olayın veya sürecin birtakım varsayımlar<br />

yapmak suretiyle çalışma ilkelerini anlayabilmek<br />

için ortaya konulan fiziksel,<br />

matematiksel veya mantıksal ilişkiler kümesi<br />

olarak ifade edilebilir. Örneğin bir model, bir<br />

veya daha fazla top mermisinin karşıt kuvvet<br />

üzerindeki etkilerini temsil edebilmektedir.<br />

Simülasyon ise, modelin sayısal olarak<br />

bilgisayar ortamında zaman boyutunda<br />

temsilini ve bu model ile deneyler yapılmasını<br />

sağlayan; böylece karmaşık bir silah<br />

sisteminin özellikleri hakkında tahmin<br />

yürütmemize olanak veren bilimsel bir<br />

yöntemdir. Bu makalede kullanılan anlamıyla<br />

tedarik kavramı ise; harekat, görev ve yetenek<br />

ihtiyaçlarının belirlenmesi; konseptlerin<br />

araştırılması, geliştirilmesi ve tanımlanması;<br />

gereksinim analizi; sistem analizi; tasarım,<br />

geliştirme ve pilot üretim; test ve değerlendirme;<br />

seri üretim; işletme ve bakım ile<br />

kullanımdan çıkartma süreçlerini içermekte,<br />

kısacası bir sistemin fikir olarak doğmasından<br />

kullanımdan çıkarılmasına kadar<br />

geçen tüm safhaları kapsamaktadır. Tüm bu<br />

tanımlar ışığında STT yöntemi ise, bir silah<br />

sisteminin konsept veya kavram olarak<br />

doğuşundan envanterden çıkarılması dahil<br />

tedarik sürecinin tüm safhalarında yapılacak<br />

analiz çalışmalarında <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong><br />

(MODSİM) sistem ve teknolojilerinin<br />

kullanılması olarak tanımlanabilir.<br />

STT Yöntemi Kullanıcıları ve Kullanım<br />

Alanları<br />

Bilim ve teknolojideki gelişmelerin MODSİM<br />

sistemlerinin temelini oluşturan yazılım ve<br />

donanımları da etkilemesi sonucunda, ucuz<br />

ve önemli bir silah haline gelen MODSİM<br />

sistem ve teknolojileri, teknoloji üreten<br />

ülkelerin savunma tedarik süreçlerinin her<br />

safhasında yaygın olarak kullanılmaktadır.<br />

Dünyadaki mevcut STT uygulamaları<br />

incelendiğinde, tedarik sürecinin tüm<br />

taraflarının bir işbirliği ve analiz ortamı olarak<br />

tanımlanan STT yöntemi;<br />

Tedarik sisteminin gereksinim ve sistem<br />

analizi ile başlayan tüm safhaları ve<br />

programları kapsamında, özellikle<br />

MSB.lığı ve Geliştirici/Endüstri,<br />

Gerçek dünyanın çok bileşenli ve<br />

değişkenli ortamında; acil durumların,<br />

süreçlerin, taktiklerin, konseptlerin,<br />

aniden ortaya çıkan bir yetenek açığının<br />

veya teknolojinin değerlendirilmesi<br />

amacıyla da, İhtiyaç Makamı, Tedarik<br />

Makamı ve Geliştirici personeli tarafından<br />

kullanılmaktadır.<br />

STT yöntemi, bir silah sisteminin alt sistem,<br />

bileşen ve teknolojileri dahil sayısal temsilinin<br />

sürekli iyileştirilmesi yoluyla sanal olarak<br />

gelişimini öngörmektedir. Bu sayısal temsil;<br />

Silah sistem konseptlerinin araştırılması<br />

ve tanımlanması<br />

En iyi konseptlerin seçimi ve gösterimi<br />

Bu konseptlerin kullanıcı ömür devri<br />

ihtiyaçları ile ilişkili olarak değerlendirilmesi<br />

Silah sisteminin üretimi, işletme ve bakımı<br />

ile kullanım dışı bırakılması süreçlerini de<br />

içermektedir.<br />

Bu sayısal temsil olgunlaştıkça model<br />

tanımlamasının doğru olup olmadığı ve<br />

modelin gerçek dünya şartlarını iyi temsil<br />

edip edemediği <strong>simülasyon</strong> denemeleri ile<br />

ortaya çıkarılabilmektedir.<br />

“Simülasyon Tabanlı Tedarik Yönteminin<br />

Gerçek Gücü, Modelleme ve<br />

Simülasyon Sistemleri ile Bu Sistem-<br />

17


lerin Fonksiyonel Kullanıcıları Arasındaki<br />

Eşgüdümü Arttırmasıdır.”<br />

SSM’nin tedarik modeli olarak, ATAK<br />

Helikopteri, ALTAY Ana Muharebe Tankı,<br />

İnsansız Hava Araçları gibi çok sayıdaki<br />

savunma sistem projesinde, yurt içi özgün<br />

tasarım ve geliştirme yöntemini kullandığı<br />

bilinmektedir. Bu yöntemin uygulanması<br />

sürecinde, yukarıda açıklanan durumlar ile<br />

karşılaşılması muhtemeldir. Bu kapsamda;<br />

tedarik maliyetlerini asgariye indirmek;<br />

devam eden çok sayıdaki savunma ARGE<br />

projesi sonucunda sahip olunacak teknolojileri,<br />

silah platform ve sistemlerine daha<br />

kısa sürede, daha az risk ve maliyet ile<br />

entegre edebilmek; silah sistemlerinin<br />

gereksiz teknik özelliklerini gereksinim ve<br />

sistem analizi aşamalarında saptayabilmek;<br />

karşıt kuvvet, görev, dost kuvvet ve çevre<br />

etkileşimli entegre performans analizleri<br />

yapabilmek; silah sistemlerinin envantere<br />

zamanında girmesini sağlamak için mevcut<br />

tedarik sürecinde STT yönteminin kullanılabileceği<br />

düşünülmektedir.<br />

STT’nin ana amacı, tedarik sisteminin ana<br />

aktörleri olan tedarik makamı ve geliştirici<br />

personelin daha entegre ve daha iyi bir<br />

işbirliği içerisinde çalışmalarını sağlamaktır.<br />

Bu amaca uygun olarak STT ile; kullanıcılar,<br />

tedarik makamı, tasarımcılar, mühendisler,<br />

üreticiler, bakımcılar, muayene-kabul, maliyet<br />

ve kalite uzmanlarını içeren proje yönetim<br />

gruplarının gereksinim ve sistem analizi,<br />

tasarım ve geliştirme safhalarında etkileşimi<br />

artacak ve böylece, gelecekte karşılaşılması<br />

muhtemel problemler asgariye indirilebilecek,<br />

kaynaklar daha maliyet-etkin<br />

kullanılabilecektir. Örneğin, tedarik sürecinin<br />

en ucundaki halkaların (örneğin bakımcı<br />

personel) sistem analizi veya tasarım<br />

safhalarına yeterli katkısının alınamaması<br />

durumunun, daha sonra bakımcı personelin<br />

ihtiyaçlarına göre yapılacak daha pahalı<br />

iyileştirmelere neden olması beklenebilir.<br />

Özetle, entegrasyon ve işbirliği tedarik<br />

sürecinde zaten vardır. STT yönteminin<br />

amacı; bunun daha da artırılmasını ve<br />

etkinleştirilmesini sağlamaktır. Teknik<br />

açıdan, STT yöntemi ile tedarik edilmesi<br />

düşünülen silah sisteminin, sanal prototip<br />

olarak adlandırılan bilgisayar destekli<br />

modelinin ortaya konması ve tüm çalışmaların<br />

bu model üzerinde yapılması<br />

önerilmektedir. Bu sanal prototip sistem,<br />

sistem ile ilgili bütün personelin tasarım ve<br />

analiz çalışmalarına açık bir sistem olacaktır.<br />

STT ile Daha İyi Performans<br />

Askeri tedarik sistemi, geleceğin harekat<br />

alanında savaşı kazanmayı sağlayacak silah<br />

sistemlerini geliştirmeyi hedeflemelidir. Bu<br />

hedef ise öncelikle, harekat, görev ve yetenek<br />

ihtiyacının analizini, bir konsept araştırmasını<br />

gerektirmektedir. Müteakip aşamada, tanımlanan<br />

ihtiyacı karşılayacak konseptler geliştirilmelidir.<br />

Bu noktada, sivil maksatlı ticari<br />

ürünlere nazaran daha zor bir problem ortaya<br />

çıkmaktadır. Çünkü sivil maksatlı ticari<br />

ürünlerin temel konseptlerinde bir önceki<br />

nesilden çok fazla sapma olmamaktadır.<br />

Fakat askeri ürünlerde bunun tam tersi ile<br />

karşılaşmaktayız. Örneğin, F-22 uçağına F-15<br />

uçağının bir versiyonu demek oldukça<br />

zordur. Yeni geliştirilecek askeri sistemlerde<br />

hedeflenen performans artışları, silah sistem<br />

tedarik programlarının başarı şanslarını da<br />

azaltmaktadır. Bu performans artışının<br />

getirdiği riskler ise, STT sürecinde MODSİM<br />

sistem ve teknolojilerinin kullanıldığı aşağıda<br />

açıklanan uygulamalar ile asgariye indirilebilmektedir.<br />

Bu uygulamalardan birincisinde, kullanıcı,<br />

tasarım timinin bir personeli olarak çalışmakta<br />

ve tasarımı, prototip geliştirme ve seri<br />

üretim aşamasına gelmeden çok önce<br />

yönlendirebilmektedir. Bu uygulamada,<br />

<strong>simülasyon</strong> sistemleri veya sanal prototipler<br />

vasıtasıyla kullanıcının, ihtiyaç duyduğu silah<br />

sistemi ile etkileşmesi ve bu sistemi görsel<br />

olarak algılayabilmesi sağlanmaktadır.<br />

Tasarım timi, alan uzmanının girdilerini de<br />

anında tasarıma yansıtabilmekte ve sonuç<br />

olarak daha kaliteli/performanslı ürün, daha<br />

az maliyet ve daha kısa sürede geliştirilebilmektedir.<br />

İkinci uygulamada; STT süreci, tasarım<br />

timine, modellenen sistemin yüzlerce değişik<br />

alternatifi ile sınırsız deneme yapma fırsatını<br />

vermektedir. Bu uygulama ile bir alternatifi<br />

test etmek için gerçek bir prototip üretmek<br />

yerine, yapılacak sanal bir prototip üzerinde<br />

yüzlerce değişik tasarım alternatifinin analiz<br />

edilmesi mümkün olmaktadır. Örneğin; ABD<br />

Silahlı Kuvvetleri tarafından tamamlanan<br />

“Gelişmiş Kundağı Motorlu Top (Crusader)”<br />

tedarik programı kapsamında benzer bir<br />

uygulama yapılmış ve yaklaşık 5 Milyon ABD<br />

Doları tasarruf edilmiştir. Bunun yanısıra,<br />

sanal ortam ve sistem kullanımı ile gerçek<br />

test atışlarının azaltılması ve sistem testlerinin<br />

(doğrulama ve geçerleme) sanal prototipler<br />

vasıtasıyla yapılması sağlanabilmektedir.<br />

Üçüncü uygulama olarak STT yöntemi,<br />

kavramsal tasarım sürecinde yapılan<br />

varsayımların doğruluğunu test etmemizi<br />

sağlayarak en uygun çözümlere ulaşmamıza<br />

olanak vermektedir.<br />

STT ile Daha Hızlı Süreç<br />

Silahlı Kuvvetler savaşa, tasarım aşamasında<br />

veya tedarik sürecinde olan silah sistemleri<br />

ile değil, operasyonel sistemlerle girecektir.<br />

Soğuk savaş dönemi sonrasında kolaylıkla<br />

temin edilebilen teknolojilerin ve ürünlerin bir<br />

araya getirilmesiyle, kısa zamanda yüksek<br />

vuruş ve yok etme olasılığına sahip silahları<br />

elde etmek mümkün hale gelmiştir. Bu<br />

durum, tedarik sistemi ve sürecinin daha hızlı<br />

reaksiyon göstermesini gerekli kılmaktadır.<br />

Karşıt kuvvetlerin karar verme süreçlerinin de<br />

dahil edildiği STT uygulamaları sayesinde,<br />

özellikle teknoloji ilişkili ihtiyaçlar daha hızlı<br />

bir şekilde tespit edilebilmekte; teknik<br />

konsept gösterimi, tasarım ve prototip<br />

geliştirme çalışmaları daha kısa sürede<br />

yapılabilmektedir.<br />

STT ile Daha Ucuz Silah Sistemi<br />

“Daha ucuz” terimi iki aşamada ele alınabilir.<br />

Birincisi; sistemlerin ilk tedarik aşamasındaki<br />

silah sistem, üretim ve program maliyetlerinin<br />

azaltılmasını kapsar. İkincisi ise, sistemin<br />

işletme ve bakım maliyetleri ile sistemi<br />

kullanım dışı bırakma maliyetidir.<br />

STT yönteminin kullanımı ile, bir silah sistem<br />

programının tedarik süreci boyunca öngörülen<br />

mali sınırlar içerisinde kalma<br />

olasılığının arttırılması mümkündür. Sanal<br />

ortamlar, silah sistem programlarına yönelik<br />

verilecek kararlar için gerekli gerçek prototip<br />

ve test sayısının asgari düzeyde olmasını<br />

sağlar. STT aynı zamanda, işletme ve bakım<br />

maliyetlerinin azaltılmasına da katkı sağlamaktadır.<br />

Dünyadaki belli başlı silah sistem<br />

programları incelendiğinde bir sistemin<br />

ömür devri maliyetinin yaklaşık % 70’inin<br />

programın başlatılmasına onay verilmesi<br />

safhasında, yaklaşık % 85’inin ise tasarım<br />

seçim aşamasında belirginleştiği görülmektedir.<br />

Toplam maliyeti etkileyen ve büyük<br />

oranda belirsizlik içeren tedarik kararları,<br />

sınırlı bir maliyet, süreç ve performans bilgisi<br />

ile verilmektedir. Bu ve benzer durumlarda,<br />

STT sürecine silah sisteminin ömür devrinin<br />

benzetiminin entegre edilmesi ile daha<br />

sağlıklı kararlar verilmesi mümkün olabilecektir.<br />

Ömür Devri Sürecinde STT<br />

STT önceki bölümlerde tanımlanan ömür<br />

devri safhaları ile iki şekilde ilişkilendirilmektedir.<br />

Birincisi; ömür devri sürecindeki<br />

belirsizliklerin ve risklerin, ömür devrinin<br />

erken safhalarında giderilmesi durumudur.<br />

Örneğin;<br />

Konsept araştırma ve geliştirme safhasında<br />

tanımlanan konseptler, sanal<br />

prototipler aracılığıyla kullanıcı ve<br />

tasarımcı tarafından incelenerek, önerilen<br />

konseptlerin ihtiyacı ne oranda karşıladığı<br />

saptanabilir, farklı görev ve çatışma<br />

düzeyi senaryolar çerçevesinde konseptlerin<br />

iyileştirilmesi sağlanabilir. Bu<br />

iyileştirme teklifleri, sanal prototipin<br />

tanımladığı fiziki konfigürasyonun parametre<br />

düzeyinde görsel olarak incelenmesi<br />

ve bu sanal prototiplerin,<br />

muharebe <strong>simülasyon</strong>ları ile mühendislik<br />

düzeyinde analiz edilmesi neticesinde<br />

geliştirilebilir.<br />

Tasarım mühendisleri, gerçek sistem<br />

tasarımı sürecinde, sistemin pahalıya mal<br />

olacak alt sistem, bileşen ve teknolojilerine<br />

ilişkin sanal ortamlar üzerinde risk,<br />

maliyet ve zaman analizleri yapabilirler ve<br />

ihtiyaç makamı ile, vazgeçilmez ve arzu<br />

edilen sistem nitelikleri üzerinde maliyeti<br />

azaltmak için fikir alışverişinde bulunabilirler.<br />

Detaylı mühendislik tasarımları, geliştiriciler<br />

tarafından üretime uygunluk<br />

açısından incelenebilir ve üretim sürecini<br />

basitleştirmek için tasarım aşamasında<br />

değişiklikler önerilebilir ve böylece,<br />

üretim sürecinin daha az hatalı ve hızlı<br />

işlemesi sağlanabilir.<br />

İkincisi ise; STT’in ömür devri safhaları<br />

arasında sağladığı entegrasyon olanağıdır.<br />

STT yöntemi, ömür devri<br />

safhalarından herhangi birisinde ortaya<br />

konulan tasarım veya ürünlerin diğer<br />

safhaya aktarılmasına ve böylece,<br />

sürekliliğin ve tekrar kullanılabilirliğin<br />

arttırılması ile maliyetin düşmesine neden<br />

olmaktadır.<br />

Tasarım Sürecinde STT<br />

Aslında günümüzde, STT yönteminin bazı<br />

bölümleri tedarik kültürünün içinde kullanılmaktadır.<br />

Bu kapsamda, bilgisayar destekli<br />

tasarım ve üretim araçlarının tasarım ve<br />

üretim mühendislerinin etkileşimlerini sağladığını,<br />

askeri ve ticari sistemlerin geliştirilmesinde<br />

riski ve maliyeti azalttığını<br />

biliyoruz.<br />

STT yöntemi, ömür devri sürecinde<br />

entegrasyonu ve işbirliğini artırdığı gibi,<br />

tedarik sürecinin her safhasında da önemli<br />

katkılar sağlar. Bunlardan en önemlisi tasarım<br />

safhasıdır. Tasarım ekipleri içerisinde farklı<br />

mühendislik disiplinlerine (Havacılık ve Uzay,<br />

Makine, Elektronik, Bilgisayar, Fizik, Endüstri<br />

vb.) sahip personel çalışmaktadır. Farklı<br />

disiplinler arasındaki eşgüdümünün sağlanması<br />

hususu ise, tedarik sürecinin önemli<br />

problemlerinden birisi olarak karşımıza<br />

çıkmaktadır. STT bu problemin çözümüne<br />

yönelik olarak, tasarım timi içerisinde bilgi<br />

akışını ve tim personelinin bilgiye daha hızlı<br />

erişimini kolaylaştırır. Tasarım safhasında<br />

STT ile elde edilecek faydalar özetle<br />

şunlardır:<br />

Tasarım süresi, <strong>simülasyon</strong> destekli<br />

tasarım araçlarının artan desteği ve<br />

tasarım bilgilerine daha hızlı erişim<br />

nedeniyle kısalacaktır.<br />

Kısalan tasarım süresi ise, seçeneklerin<br />

daha detaylı değerlendirilmesine imkan<br />

verecek ve daha maliyet-etkin bir sonuç<br />

elde etmeye olanak sağlayacaktır.<br />

Bütün mühendislik disiplinlerin maliyetetkinlik<br />

çalışmalarına aynı anda iştirak<br />

etmesi mümkün olacak ve böylece, en<br />

uygun tasarımın elde edilmesi sağlanacaktır.<br />

Ayrıca, tedarik sürecinin bu safhasında ortaya<br />

çıkacak ve konsept geliştirme safhası dahil<br />

büyük sapmalara neden olabilecek mühendislik<br />

değişiklik talepleri, sanal prototipler<br />

üzerinden tedarik sürecinin diğer personeli<br />

(kullanıcılar, bakımcılar vb.) ile paylaşılabilecek<br />

ve bu personelin geri beslemeleri<br />

alınabilecektir.<br />

STT Vizyonunun Önündeki Engeller<br />

Tüm dünyada MODSİM sistemleri, karar<br />

destek-analiz, eğitim-öğretim-tatbikat ve<br />

tedarik ile ilgili alanlarda yaygın olarak<br />

kullanılmaktadır. TSK’nın karar destek ve<br />

eğitim alanında, MODSİM sistemlerini yoğun<br />

olarak kullandığını biliyoruz. Tedarik alanında<br />

ise, Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>'nin münferit<br />

mühendislik <strong>simülasyon</strong>larını kullandığı da<br />

bilinen bir durumdur. Ancak, TSK ve Türk<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> tarafından kullanılan, farklı<br />

çözünürlük ve fonksiyonlara sahip bu<br />

MODSİM sistemleri, kendilerine özgü veri ile<br />

çalışmakta, birbirlerine entegre edilememekte<br />

ve dolayısıyla, entegre performans<br />

analizleri yapılamamaktadır.<br />

Yurt içi özgün tasarım ve geliştirme modelinin,<br />

tedarik makamları tarafından ana<br />

tedarik modeli olarak benimsenmesi sonucunda,<br />

Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Kuruluşları da<br />

teknoloji geliştirme, geliştirilen teknolojileri<br />

sistem ve platformlara entegre etme yeteneğini<br />

kazanmaktadır.<br />

Artık, iyi tanımlanmış bir veya birkaç<br />

<strong>simülasyon</strong> tabanlı tedarik ortamının,<br />

teknoloji sahipliliğinin arttığı sistemlerle<br />

ilişkili olarak geliştirilebileceği ve entegre<br />

performans analizlerinin yapılabileceği<br />

düşünülmektedir. Teknoloji sahipliliğinin<br />

tetikleyeceği modernizasyon programlarının,<br />

bir ürünün fiziksel prototipini geliştirmeden<br />

19


u ortamlar üzerinden ihtiyaç makamları ile<br />

paylaşılması ve bu ortamlar üzerinden;<br />

teknik, tasarım, maliyet ve performans<br />

risklerinin mühendislik düzeyinde analiz<br />

edilmesi mümkün olabilecektir. Bu önerilen<br />

yeni süreç ve ortam ile ürün tasarımı, testleri<br />

ve kullanımı entegre bir sanal ortamda<br />

gerçekleştirilecek ve bu sanal ortam, model<br />

ve <strong>simülasyon</strong>ların içine entegre edilmiş ürün<br />

(altsistem-bileşen-teknoloji) bilgisinin belirsizliklerini<br />

yansıtacak şekilde tasarlanmış<br />

olacaktır. Bunun yanısıra, yine <strong>modelleme</strong> ve<br />

<strong>simülasyon</strong> teknolojileri sayesinde; silah<br />

sisteminin eğitimi, işletme ve bakımı gibi<br />

faktör ve masraflar, silah sistemi üretilmeden<br />

daha sağlıklı bir şekilde tahmin edilebilecektir.<br />

Birçok silahlanma programının ilk safhalarında,<br />

programın ömür devir maliyetleri ile<br />

ilgili ayrıntılı çalışmalar yapılmasına rağmen,<br />

üretime bir an evvel geçme ve silah sistemine<br />

bir an evvel sahip olma isteklerinin, daha<br />

sonra yıllarca süren tasarım değişikliklerine<br />

ve yüksek maliyetlere sebebiyet verdiği<br />

bilinmektedir. Bu ve benzer durumlar ile<br />

karşılaşmamak için, dinamik bir etkileşim ve<br />

analiz ortamı yaratmayı hedefleyen STT<br />

yöntemi, tedarik sürecinde uygulanabilir bir<br />

konsept olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

Geliştirici/Endüstri STT Ortamına Hazır<br />

mı?<br />

Halihazırda endüstrinin mühendislik uygulamalarında;<br />

bilgisayar destekli tasarım,<br />

bilgisayar destekli üretim, maliyet tahmini,<br />

ürün veri yönetimi çalışmalarında çeşitli<br />

bilgisayar programlarını kullandığını biliyoruz.<br />

Ancak bu tip programlar, genellikle<br />

ticari amaçlı olmakta ve firmaların ihtiyaçlarına<br />

dayalı şekillendirilmektedir.<br />

SSM’nin Haziran 2009 verileri ışığında; 25<br />

Milyar ABD Dolara ulaşan, toplam 179 adet<br />

projenin 130 adedinin yurt içi özgün tasarım<br />

ve geliştirme ile ARGE modeline uygun<br />

olarak geliştirildiği bir savunma planlama ve<br />

programlama döneminin başarı ile tamamlanabilmesi<br />

için, STT uygulamalarının, SSM ve<br />

Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Kuruluşları tarafından<br />

mevcut tedarik süreçlerine entegre edilmesinin<br />

önemli faydalar sağlayacağı muhakkaktır.<br />

Ancak burada, Türk <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong>'nin özellikle ana yüklenicilerin veya<br />

entegratörlerin, STT yöntemini esas alan yeni<br />

bir yapılanmayı benimsemesi için gerekli<br />

destek, ortam veya şartlar oluşturulmuş<br />

mudur? STT yapılanması bir risk midir? Yoksa<br />

STT ortamının yaratılmaması mı bir risktir?<br />

soruları sorulabilir.<br />

Tüm bu sorulara verilecek cevaplara girdi<br />

sağlamak açısından şu tespit ve değerlendirmeleri<br />

yapabiliriz. STT konseptinin<br />

tedarik sürecine katkıları, bu konsepti<br />

uygulayan ülkelerin tamamladıkları proje<br />

sonuçları (JSF, Crusader, LPD-17, Seawolf-<br />

Class Submarine, Next generation New<br />

Attack Submarine vb.) ile somutlaşmış<br />

durumdadır. Burada önemli olan husus, STT<br />

sanal ortamının geliştirilmesi için gerekli<br />

mühendislik bilgisinin ülkemizdeki yeterlilik<br />

düzeyidir. Bu noktada, MODSİM sistemlerinin<br />

özgün olarak tasarlanması ve<br />

geliştirilmesi ile ilgili yaklaşık 10 yıldır<br />

sürdürülen projeler sonucunda yetkin ve<br />

yeterli bir deneyim ve alt yapının oluştuğunu<br />

görüyoruz. Aynı zamanda, platform, sistem,<br />

alt sistem ve bileşenler ile ilgili teknolojilerin<br />

Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> firmaları tarafından<br />

özgün olarak tasarlanması ve geliştirilmesi ile<br />

STT sanal ortamının diğer en önemli girdisi<br />

olan sistem dinamik modellerinin bazılarına<br />

sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu tespitler<br />

ışığında, Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Kuruluşlarının<br />

STT konseptine uygun bir sanal analiz<br />

ortamının geliştirilmesi için gerekli ve yeterli<br />

mühendislik bilgisine, deneyimine ve alt<br />

yapıya sahip olduğu sonucunu çıkarabiliriz.<br />

Buradaki en önemli husus, SSM’nin mali<br />

desteği ve yönlendirmesi ile sahiplilik düzeyi<br />

yüksek bir veya birkaç ana silah sistemi ilişkili<br />

STT konseptine uygun bir mimariyi, süreci ve<br />

analiz ortamını tanımlamak için bir çalışma<br />

başlatılmasıdır.<br />

Sonuç<br />

Tedarik modelindeki değişim, tedarik<br />

makamlarının ve savunma endüstrisinin,<br />

münferit mühendislik <strong>simülasyon</strong>ları<br />

yerine, hedefleri, araziyi,<br />

atmosferi ve dost sistemleri içeren<br />

mühendislik veya parametrik düzey<br />

MODSİM sistemlerinin tedarik<br />

sürecinde kullanılmasını ve STT<br />

konseptine uygun bir yapılanmayı<br />

esas alan yeni düzenlemeleri gerçekleştirmesini<br />

gündeme getirmektedir.<br />

Her geçen gün artan “Bilim, Teknoloji ve<br />

Yenilik” proje sayısı, hem kaynaklarının sonuç<br />

odaklı kullanımına hem de bu proje<br />

sonuçlarının silah sistemlerine entegrasyonunun<br />

nasıl yapılacağına ilişkin belirsizlikleri<br />

artırmaktadır.<br />

Halihazırda STT yöntemini tedarik sistemine<br />

entegre eden ülkelerin Milli <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlıkları, STT uygulamasını bir tedarik<br />

reformu olarak görmektedirler.<br />

Sonuç olarak <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong>, silah<br />

sistemlerinin taktik ve teknik analiz ve tedarik<br />

süreçlerinde kritik bir teknolojidir. STT, tüm<br />

dünyada ana platform ve silah sistemlerinin<br />

ömür devri sürecinde yaygın ve etkin olarak<br />

kullanılmaktadır.<br />

“Özgün Sistem Tasarım ve Geliştirme”<br />

çalışmalarında, STT konsepti kapsamında<br />

geliştirilecek sanal analiz ortamlarının<br />

yaratacağı fayda-değer yüksektir. STT<br />

kapsamında sanal prototiplerin ve <strong>simülasyon</strong><br />

sistemlerinin kullanılması ile;<br />

Teknoloji yatırımlarının ana silah sistem<br />

projeleri ile birlikte değerlendirilmesi ve<br />

daha maliyet-etkin önceliklendirilmesi,<br />

Platform-sistem odaklı orta ve uzun vadeli<br />

ARGE projelerinin tanımlanması ve bu<br />

proje sonuçlarının, platform ve sistem<br />

entegrasyon riskinin azaltılması,<br />

TSK Planlama, Programlama ve Bütçeleme<br />

Sistemi (PPBS) çalışmaları sürecinde<br />

ihtiyaç duyulan “ön yapılabilirlik<br />

etüdü (ÖYE)” ve “yapılabilirlik etüdü (YE)”<br />

çalışmaları kapsamında yer alan alternatif<br />

çözüm önerileri ile ilgili parametrik ve<br />

mühendislik düzeyinde fayda-değer<br />

analizlerinin yapılması, sistemlerin<br />

vazgeçilmez ve arzu edilen teknik<br />

özelliklerinin mühendislik düzeyinde<br />

gözden geçirilmesi,<br />

Sistemlerin geliştirilmesi sürecinde<br />

kalifikasyon ve sertifikasyon değerlendirme<br />

çalışmalarının daha maliyetetkin<br />

yapılması,<br />

Muhtemel problemlerin tedarik sürecinin<br />

ilk aşamalarında belirlenmesi,<br />

Sadece fonksiyonel veya alt sistembileşen<br />

bazlı performansa değil, tüm<br />

programın başarısına odaklı bir program<br />

yönetim<br />

kündür.<br />

kültürünün yaratılması müm-<br />

STT yöntemi kapsamında yapılacak analizler<br />

Şekil-1’de de gösterildiği üzere, TSK<br />

tarafından “<strong>Savunma</strong> Planlama, Programlama<br />

ve Bütçeleme Sistemi” sürecinde<br />

yukarıdan aşağıya doğru yapılan stratejik ve<br />

operatif komuta düzeyi analizlerden farklıdır.<br />

Bu analizler ile, tedarik sürecini destekleyecek<br />

nitelikte, sistem ve teknoloji düzeyinde<br />

yapılan<br />

mektedir.<br />

mühendislik analizleri kastedil-<br />

STT konseptinin başarı ile uygulanabilmesi<br />

için, tedarik makamlarının ve savunma<br />

endüstrisinin ortak girişimi ile bu konseptin;<br />

askeri uzmanlar, program yöneticileri,<br />

mühendisler ve firmalar tarafından sahiple-<br />

nilmesinin gerekli olduğu düşünülmektedir.<br />

Aslında SSM’nin, STT konseptini, yeni<br />

süreçler, yeni analiz sistemleri ve yeni bir<br />

anlayış ile tedarik sistemine entegre<br />

edebilmek için bir çalışma başlattığını<br />

biliyoruz. Fakat bu çalışmaların başarılı<br />

olabilmesi için, STT genel mimarisinin<br />

tanımlanmasına, ana silah sistem projeleri ile<br />

entegre sanal analiz ortamı geliştirme<br />

projelerinin tanımlanmasına ve istikrarlı bir<br />

desteğe ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

KAYNAKÇA<br />

1) “Modeling and Simulation in Systems Engineering : Whither Simulation Based Acquisition” by Andrew<br />

P. Sage and Stephen R. Olson, George Mason University<br />

2) “Simulation Based Acquisition” by Richard Ivanetich, Institue for Defense Analyses<br />

3) “Simulation Based Acquisition: A New Approach”, www.dau.mil/research/mrfr-1998-sum.htm<br />

4)<br />

Extending SBA to the Warfighter with the Airforce Joint Synthetic Battlespace (JSB-AF)<br />

5) SBA Functional Description Document V1.1<br />

6) SBA – Is It Taking Root In The Defence Acquisition Community? Maryann P.Watson, 28 Dec 2001, Air<br />

Force College-USA<br />

7) <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>, Modelleme ve Simülasyon Konulu Sunum, Murad Bayar, 17 Haziran 2009, USMOS<br />

Konferansı<br />

Ziya<br />

İPEKKAN<br />

2007 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nden Albay rütbesi ile emekli olan Ziya İpekkan,<br />

Kara Harp Okulu Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünden 1981 yılında<br />

lisans, ABD Deniz Yüksek Lisans Okulu Yöneylem Araştırması bölümünden yüksek<br />

lisans derecelerini aldı.<br />

1990-1991 yılları arasında NATO Komuta-Kontrol ve Danışmanlık Teşkilatı<br />

(NC3A)’nda yöneylem araştırması uzmanı olarak çalışan Ziya İpekkan, uzun<br />

yıllar Genelkurmay BİLKARDEM Bşk.lığında harekat araştırması uzmanı,<br />

kuvvet yapısı analiz timi lideri ve projeler genel koordinatörü konumlarında<br />

görev yapmıştır.<br />

Genelkurmay BİLKARDEM Bşk.lığındaki görevi süresinde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin modernizasyon<br />

ihtiyaçlarına yönelik birçok araştırma ve teknoloji geliştirme projesinin bir sistem bütünlüğü içerisinde ve<br />

yol haritası temelinde tanımlanması, planlanması, yönetilmesi ve kontrolü ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin<br />

silah, malzeme ve teçhizat ihtiyaçları ile ilgili birçok yöneylem/harekat araştırma analiz çalışmasını<br />

yönetmiştir.<br />

21


Modelleme ve Simülasyon Teknolojilerinin<br />

Tedarik Süreç Yönetiminde Kullanılması ve<br />

Simülasyon Tabanlı Tedarik Yöntemi<br />

Arda MEVLÜTOĞLU<br />

1. Giriş<br />

Soğuk Savaş'ın sona ermesi, dünya jeopolitik<br />

sistemini ve doğal olarak askeri taktik ve<br />

stratejileri, organizasyonları ve sistem<br />

ihtiyaçlarını kökünden değiştirmiştir. Çift<br />

kutuplu dünyanın belirgin tehditlerinden, tek<br />

kutuplu dünyanın belirsizlik ortamına bu<br />

geçişte, daralan savunma bütçeleri, gelişen<br />

teknoloji ve iletişim olanakları, sosyo –<br />

ekonomik olgulara paralel olarak artan yerel<br />

çatışma ve terör eylemleri, 21. yüzyılın<br />

başında askeri planlamacılara, bir önceki<br />

yüzyılınkinden tamamen farklı bir meydan<br />

okuma sunmuştur.<br />

1991 yılındaki 1. Körfez Savaşı’ndan 11 Eylül<br />

sonrası döneme kadar ki süreçte büyük bir<br />

ivme ile gelişen askeri teknoloji, bu döneme<br />

kadar ki tüm plan, taktik ve stratejilerin de<br />

evrim geçirmesini zorunlu kılmıştır. Bilgi –<br />

işlem ve elektronik gibi alanlardaki hızlı<br />

gelişim; daha uzun menzillerden daha hassas<br />

saldırılar yapmayı, askeri unsurlar arasında<br />

daha etkin ve süratli iletişim kurmayı, iş<br />

yükünü daha az personele yükleyerek etkin<br />

otomasyon sağlamayı ve personeli daha fazla<br />

korumayı mümkün kılabilmiştir. Soğuk Savaş<br />

sonrası yok olan çift kutuplu dünya ve bunun<br />

sonucu olarak daralan savunma bütçeleri ile<br />

birleştiğinde bu durum, orduları maliyet –<br />

etkin ve modern güçleri idame ettirme<br />

hedefine yöneltmiştir.<br />

Maliyet – etkinlik ve teknolojik üstünlük<br />

kıstasları, 21. yüzyılın değişen tehdit ortamı ile<br />

birleşince, stratejik seviyeden taktik seviyeye<br />

tüm katmanlarda yeniden yapılanmayı zaruri<br />

kılmıştır. Bu yeni yapılanma, tüm unsurların<br />

birbiriyle ve merkezle daimi ve çift yönlü<br />

iletişim halinde bulunduğu, bilgiyi paylaşarak<br />

bir kuvvet çarpanına dönüştüren ve sonuç<br />

olarak muharebe görevini, nicel olarak<br />

görece daha küçük bir yapı ile daha etkin<br />

biçimde yerine getirme kabiliyetini haiz bir<br />

güç tasarımını içermektedir. “Muharebe<br />

uzayı” (Battlespace) olarak da adlandırılan ve<br />

kara, deniz, hava, uzay unsurlarını birbirine<br />

bağlayan bu yapı, Ağ Merkezli Muharebe’nin<br />

(Network Centric Warfare) temelini oluşturur.<br />

Ağ Merkezli Muharebe ve birlikte çalışabilirlik<br />

(interoperability) konseptleri, gerek<br />

ulusal gerekse uluslararası harekatların<br />

icrasında kullanılacak her türlü sistem ve alt<br />

sistemin konsept belirleme, kavramsal ve<br />

nihaî tasarım ile tedarik süreçlerinde<br />

ölçülebilir, süratli ve etkin bir yöntem<br />

izlenmesini gerektirmektedir. Bu zaruret,<br />

klasik deneme – yanılma ve test yöntemlerini<br />

etkisiz kılmaktadır. Zira tedarik edilecek hiç<br />

bir sistem münferit değil, bir ekosistemin<br />

entegre bir parçası olarak çalışmak mecburiyetindedir.<br />

Özelde işlemci genelde ise bilgisayar<br />

teknolojilerindeki gelişmeler, birim zamanda<br />

gerçekleştirilebilecek hesaplama sayısının<br />

artmasını sağlamıştır. Bu kabiliyet artışı,<br />

kompleks sistemlerin matematik modellerinin<br />

daha süratli ve daha kesin modellenmesine<br />

olanak sağlamıştır. İşlem<br />

kapasitesindeki bu geometrik artış ise,<br />

<strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong> teknolojilerinin<br />

büyük bir hızla gelişerek eğitim ve karar<br />

verme süreçlerinin kısalmasını mümkün<br />

kılmıştır. Simülasyon Tabanlı Tedarik (STT)<br />

vizyonu bu şekilde ortaya çıkmıştır.<br />

2. Modelleme ve Simülasyon<br />

Simülasyon kavramı genel olarak, bir<br />

sistem, süreç ya da durumun taklit<br />

edilmesi olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla<br />

<strong>simülasyon</strong>, söz konusu sistem,<br />

süreç ya da durumu temsil edecek bir<br />

modeli içerir. Bu model, temsil edilen<br />

sistem ile ilgili, gerçek hayatta gerçekleştirilmesi<br />

riskli, pahalı ya da zaman<br />

gerektiren deneme, inceleme ve<br />

çalışmaların gerçekleştirilmesine olanak<br />

sağlar.<br />

Başka bir deyişle <strong>simülasyon</strong>, risk, maliyet ve<br />

zaman etkenleri açısından tasarruf edici bir<br />

kuvvet çarpanı olarak öne çıkmaktadır.<br />

Bir diğer tanıma göre <strong>simülasyon</strong>, gerçek bir<br />

sistemin modelinin inşa edilmesi vasıtası ile<br />

söz konusu sistemin çalışma ve davranış<br />

prensiplerinin anlaşılması ve bu sistemin<br />

kullanılacağı taktik ve stratejilerin belirlenmesi<br />

için deneyler yürütülmesi sürecidir.<br />

Şekil 1’de bu sürecin akışı gösterilmiştir.<br />

Modelleme ve <strong>simülasyon</strong>, karmaşık bir<br />

sistemin matematik ve / veya mantıksal<br />

modelinin oluşturulması esasına dayandığı<br />

için, bilgisayar ve elektronik teknolojilerinin<br />

gelişimi ile paralel bir evrim geçirmektedir.<br />

Sistem<br />

"Ne temsil edilecek?"<br />

Model<br />

"Nasıl temsil edilecek?"<br />

Şekil 1 Simülasyon, model ve sistem ilişkisi<br />

Artan işlemci kapasitesi, çok daha karmaşık<br />

sistemlerin daha hassas bir biçimde<br />

modellenmesi ve diğer modellerle etkileşimlerinin<br />

daha yüksek bir hassasiyet ile<br />

benzetilmesine olanak sağlamıştır. Bu ise,<br />

<strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong> teknolojilerinin<br />

geniş bir yelpazede daha yaygın olarak<br />

kullanılmasını sağlamıştır.<br />

Günümüzde <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong><br />

teknolojilerinin başlıca kullanım alanları şu<br />

şekilde özetlenebilir (bkz: Şekil 2):<br />

Araştırma ve geliştirme: Yeni tasarım ve<br />

teknolojilerin sanal ortamda modellenmesi,<br />

ortam ve diğer sistemlerle<br />

etkileşimlerinin incelenmesi (örnek: sanal<br />

tasarım odaları).<br />

Tasarım: Konsept tasarım, tasarım<br />

optimizasyonu, sanal prototipleme<br />

(örnek:<br />

tuarları).<br />

Sistem Entegrasyon Labora-<br />

Şekil 2: Çeşitli <strong>simülasyon</strong> sistemi uygulamaları<br />

Simülasyon<br />

"Temsil"<br />

Eğitim: Bir sistemi kullanacak operatör ya<br />

da ekibin kullanıma yönelik olarak eğitimi<br />

(örnek: uçak / helikopter simülatörleri).<br />

Karar destek: Tedarik, süreç optimizasyonu<br />

ve strateji geliştirme gibi süreçlerde<br />

destek olmak üzere senaryo ve<br />

süreç <strong>simülasyon</strong>u (örnek: 3D sanal kum<br />

sandığı uygulamaları)<br />

Eğlence: Görsel, işitsel vb teknolojiler ile<br />

birlikte etkileşimli eğlence araç ve<br />

ortamları hazırlanması (örnek: hareketli<br />

platform üzerinde 3D sinema salonu<br />

uygulamaları).<br />

Her ne kadar çok çeşitli amaç ve kapsamda<br />

kullanılabilseler de, <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong><br />

teknolojilerinin sundukları avantajlar<br />

şu şekilde genellenebilir:<br />

Maliyet – etkin öğretim olanağı sunmaları:<br />

Simülatör sistemleri, senaryo tamamen<br />

sanal ortamda gerçekleştirildiği için<br />

gerçek sistemlere nazaran çok daha<br />

düşük maliyetli bir eğitim imkanı sunarlar.<br />

Koşturulabilecek senaryo sayı ve çeşitinin<br />

sınırsız olması: Süreç ve sistem tamamen<br />

sanal bir ortamda ve matematik ve/veya<br />

mantık modeline dayalı olarak oluşturulduğu<br />

için yapılacak deney sayısı da sınırsız<br />

olacaktır.<br />

23


Gerçek hayatta oluşturulması riskli ya da<br />

pahalı senaryoların istenen şekilde<br />

gerçekleştirilebilmesi: Deney yapılması<br />

ya da eğitim alınması gerekli, ancak<br />

gerçek hayatta oluşturulması çok zor,<br />

riskli ya da pahalı ortam ve koşullar,<br />

<strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong> teknolojileri ile<br />

sıfıra yakın risk ve düşük maliyet ile teşkil<br />

edilebilir.<br />

Dış etkenlerden bağımsızlık: Simülasyon<br />

sistemi ile yapılan deneyde tüm girdi ve<br />

çıktılar, kullanıcının kontrolündedir. Kontrol<br />

edilemeyen harici etken ve bozucular<br />

sistem dışıdır.<br />

Kontrol edilebilirlik, ölçülebilirlik: Simülasyonun<br />

tüm işleyişi, inşa edilen modele<br />

bağlıdır.<br />

Bir <strong>simülasyon</strong> sisteminin anılan bu özellikleri,<br />

onu karar verme sürecinde etkin bir araç<br />

olarak öne çıkarmaktadır.<br />

3. Simülasyonun Karar Destek Aracı<br />

Olarak Kullanılması<br />

Simülasyon özünde, bir problem çözme<br />

aracıdır. Sistem modeli iyi oluşturulmuş bir<br />

<strong>simülasyon</strong> uygulaması, yapılan deney ve<br />

eğitimlerin kalitesini arttırır. Bu sonucu elde<br />

etmek ise,<br />

Model hangi maksatla kullanılacaktır?<br />

Modelin içereceği detay / hassasiyet<br />

(fidelity) seviyesi ne olacaktır?<br />

sorularına<br />

bağlıdır.<br />

verilecek cevaplara doğrudan<br />

Amaç – detay dengesini optimum şekilde<br />

sağlamış bir model, sistem ya da sürecin<br />

<strong>simülasyon</strong>unun kalitesini belirler.<br />

Modelin hangi amaçla kullanılacağının<br />

belirlenmesi için, modelin gösterdiği<br />

davranışlar üzerinde etkili olan etkenleri<br />

belirlemek gerekir. Modelin içereceği detay<br />

seviyesini belirlemek için ise aslında<br />

<strong>simülasyon</strong>un ne olmadığının belirlenmesi<br />

gerekmektedir. Unutulmaması gerekir ki,<br />

<strong>simülasyon</strong>, modellenen sistemin birebir<br />

kopyasının oluşturulacağı bir araç değildir.<br />

Başka bir deyişle <strong>simülasyon</strong> ile emülasyon<br />

arasındaki sınır geçilmemelidir. Bu ise ancak<br />

iyi oturtulmuş bir amaç – araç uyumu ile<br />

mümkündür.<br />

Simülasyon, halihazırdaki bir sistemin<br />

geliştirilmesinde veya yeni bir sistemin<br />

oluşturulması konusunda diğer araçlardan<br />

üstündür. İyi bir yapıya sahip olan model;<br />

sistemin performansını, toplam üretimi,<br />

kaynak kullanımını, üretim zamanları cinsinden<br />

çıkartacaktır. Bilgisayar üzerinde modelin<br />

animasyonunun yapılmasıyla sistemdeki<br />

Belirlenen<br />

Sistem<br />

Kabiliyetleri<br />

Sanal Montaj<br />

Fiziksel Sistem<br />

Simülatörleri<br />

Üretim Merkezi<br />

Planlama<br />

Sistem Modelleme<br />

Muharebe Modeli<br />

Taktik Operasyonel<br />

Prosedürler<br />

Gerçek Sistem<br />

Kabiliyetleri<br />

Tasarım<br />

Değişiklikleri<br />

Elektronik<br />

Tasarım<br />

Performans<br />

Tahminleri<br />

Elektronik<br />

Tasarım<br />

Tesis<br />

Modeli<br />

Tesis<br />

Değişiklikleri<br />

parçaların veya insanların hareketleri canlı<br />

olarak görülebilir.<br />

4. Simülasyon Tabanlı Tedarik (STT)<br />

Sistemi<br />

Klasik sistem tedarik süreci, ihtiyaç tanımından<br />

işletme / idameye kadar ilerleyen<br />

münferit aşamalardan müteşekkildir. Bu<br />

aşamalar şu şekilde özetlenebilir:<br />

Safha 0 (Konsept belirleme): Tedarik<br />

edilecek savunma sisteminin hangi kabili-<br />

Süreç<br />

Planları<br />

Üretim<br />

İstatistikleri<br />

Siparişler<br />

Sistem ve Parça<br />

İhtiyaçları<br />

Sistem Tasarımı<br />

Bilgisayar Destekli<br />

Tasarım (CAD)<br />

Bilgisayar Destekli<br />

Süreç Planlama<br />

Sanal Üretim<br />

Sistem Üretimi<br />

Lojistik Destek<br />

Sahra/Harekat<br />

Kullanımı<br />

Sistem<br />

Özellikleri<br />

Tasarım<br />

Değişiklikleri<br />

Tasarım<br />

Değişiklikleri<br />

Süreç Planları<br />

Teslim Edilen<br />

Sistem ve Parçalar<br />

Teslim Edilen<br />

Sistem ve Parçalar<br />

Sistem Tasarımı<br />

Hesaplanan Proje<br />

Maliyetleri ve Üretim<br />

İstatistikleri<br />

Gerçekleşen Proje<br />

Maliyetleri ve Üretim<br />

İstatistikleri<br />

Sistem Tedarik ve<br />

Bakım İstatistikleri<br />

Sistem Etkinlik ve<br />

Güvenirlik İstatistikleri<br />

Şekil 3: STT Konseptine Uygun Olarak Modellenmiş Tedarik Süreci<br />

(Kaynak: “Simulation Based Acquisition: An Impetus For Change”, Davis, W., Proceedings of the<br />

2000 Winter Simulation Conference)<br />

yetlere sahip olacağı, savaş alanında hangi<br />

maksatlarla kullanılacağı ve bu sistemi<br />

kullanacak personelin hangi niteliklere sahip<br />

olmasının gerektiği belirlenir.<br />

Safha 1 (Program tanımlama ve risk<br />

azaltma): Sistem gereksinimleri belirlenir ve<br />

ayrıntılı bir teknik isterler silsilesi ortaya<br />

çıkarılır. Bu safhada sistemin gerçek<br />

performans ve kabiliyet nitelikleri ortaya<br />

çıkmış olur. Safha 1 ayrıca sistemin işletme,<br />

idame ve ikmali için gerekli kaynakların<br />

tespiti için de kullanılır.<br />

Safha 2 (Mühendislik, üretim ve teslimat):<br />

Konsepti belirlenmiş ve kağıt üzerinde<br />

tasarlanmış sistemin, seri üretime ve akabinde<br />

gerçek bir son ürün haline getirilmesini<br />

içerir. Bu aşamada seri üretim, üretim sonrası<br />

destek ve eğitime yönelik olarak gerekli süreç<br />

ve altyapılar teşkil edilir.<br />

Safha 3 (İşletme, idame ve destek): Seri<br />

üretime geçmiş ve tedarik edilmiş sistemin<br />

kullanımı, bakımı ve kullanıcıya yönelik<br />

olarak gerekli eğitimlerin gerçekleştirildiği<br />

safhadır. Bu safhada sistemin mümkün olan<br />

en maliyet – etkin şekilde kullanımı ve ürünün<br />

ömür boyu desteği sağlanır.<br />

Tedarik sürecinin tanımlandığı bu temel<br />

aşamalar, ancak sıra ile birleşerek bir süreci<br />

meydana getirirler ve etkileşim tek yönlüdür.<br />

Başka bir deyişle bir sürecin çıktısı sadece bir<br />

sonraki sürecin girdisi olmaktadır ve geribesleme<br />

(feedback) işlevine yönelik olarak<br />

manevra alanı geniş değildir.<br />

Bu sorunlar, tedarik süreç yönetiminde daha<br />

parametrik ve ölçülebilir bir mimarinin<br />

geliştirilmesini gerektirmiştir. Şekil 3’te etkileşimli,<br />

geribeslemeli ve iteratif adımlardan<br />

oluşan bir tedarik süreç modeli örneği gösterilmiştir.<br />

Tedarik yönetiminde <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong><br />

teknolojilerinin bir araç olarak kullanılmasına<br />

ilişkin ilk teorik çalışmalar,<br />

1990’ların ikinci yarısından itibaren olgunlaşmaya<br />

başlamıştır. Simülasyon Tabanlı<br />

Tedarik (STT) olarak adlandırılan bu<br />

konsepte duyulan ihtiyacı doğuran başlıca<br />

İhtiyaç<br />

Belirle<br />

Simüle Et<br />

İhtiyaç<br />

Doğru Mu?<br />

Evet<br />

Kavram<br />

Geliştir<br />

Hayır<br />

Hayır<br />

Şekil 4: Simülasyon Tabanlı Tedarik süreci (Kaynak: “Simülasyon Tabanlı Tedarik Yöntemi”, Kiper, T. USMOS 2005)<br />

sebepler olarak şunlar sıralanabilir:<br />

Simüle Et<br />

Kavram<br />

Doğru Mu?<br />

Evet<br />

Kavramı<br />

Somutlaştır<br />

Simüle Et<br />

<strong>Savunma</strong> sistemlerinin giderek karmaşıklaşması,<br />

gelmesi,<br />

“sistemler sistemi” haline<br />

Ülkelerin savunmaya ayırdıkları bütçelerin<br />

küçülmesi ve daha sıkı denetimlerin<br />

etkin tedarik süreç yönetimini zorunlu<br />

kılması,<br />

Artan çokuluslu harekatların, birbiri ile<br />

çalışabilirlik ve uyumluluk (interoperability)<br />

hususlarını öne çıkarması,<br />

Bilgi teknolojilerinin savunma sistemlerinde<br />

daha yaygın kullanımı; “Ağ Merkezli<br />

Muharebe” kavramının teoriden pratiğe<br />

geçmesi,<br />

Askeri ve sivil teknolojilerin birbiri ile daha<br />

girift bir ilişki içine girmesi; hazır ticari<br />

ürünlerin (Commercial Off-the Shelf;<br />

COTS) savunma sistemlerinde daha<br />

yaygın kullanımı.<br />

Etkileşimli adımlara ayrılmış bir tedarik<br />

süreci, STT yaklaşımının temelidir. Şekil 4’te<br />

temel bir STT süreci yaklaşımı gösterilmiştir.<br />

Bu süreç, her aşamasında geribeslemeye<br />

sahip ve tekrarlanabilir bir mimariye sahip<br />

olacak şekilde inşa edilmiştir.<br />

STT yaklaşımının en büyük avantajlarından<br />

biri, süreç boyunca oluşturulan<br />

ve çıktı olarak elde edilen<br />

Hayır<br />

Teknik<br />

Doğru Mu?<br />

Evet<br />

Prototip<br />

Üret<br />

Simüle Et<br />

Hayır<br />

Prototip<br />

Çalışıyor mu?<br />

Üret<br />

Evet<br />

modellerin, diğer tedarik programlarında<br />

da kullanılabilir olmasıdır. Bu<br />

ise, tedarik sürecinde esneklik ve<br />

ölçülebilirlik artılarını doğurduğu gibi,<br />

zaman ve maliyetten de büyük<br />

tasarruf sağlar. Ayrıca sistem ihtiyacının<br />

belirlenmesinden tedariğe ve<br />

kullanıma kadar geçen sürenin<br />

kısalması, bu süre içinde sistemin<br />

teknolojik olarak demode kalması<br />

riskini düşürür.<br />

5. Örnek Proje: Avustralya WedgeTail<br />

Havadan Erken İhbar ve Kontrol (HEİK)<br />

Uçağı Projesi<br />

Avustralya, STT konseptini kurumsal olarak<br />

benimseyen ve modern savunma sistem<br />

tedarik projelerinde etkin olarak kullanan bir<br />

ülke olarak göze çarpmaktadır. Son 10 yılda<br />

çok sayıda modern savunma sistemi üretim<br />

ve tedarik projesini hayata geçiren Avustralya,<br />

savunma bakanlığına bağlı olan Defence<br />

Science and Technology Organisation<br />

(DSTO; <strong>Savunma</strong> Bilim ve Teknoloji Kurumu)<br />

aracılığı ile, STT çevrimini modern ve<br />

kompleks sistemlerin harekat planlama,<br />

konsept oluşturma, tedarik öncesi test ve<br />

değerlendirme süreçlerinde kullanmıştır.<br />

Söz konusu projede, DSTO bünyesinde,<br />

ihtiyaç makamı Avustralya Kraliyet Hava<br />

25


Kuvvetleri (Royal Australian Air Force; RAAF)<br />

ve sanayiiden proje gruplarının bir araya<br />

gelmesi ile oluşturulmuş bir STT Çalışma<br />

Grubu, ihaleye katılan üç aday firmanın<br />

tekliflerini yaklaşık 2.5 yıl boyunca <strong>simülasyon</strong><br />

ortamında teste tabi tutmuş;<br />

önerilen sistemlerin, proje isterlerini nasıl ve<br />

hangi şartlar altında karşıladığını ölçmüştür.<br />

Modelleme ve <strong>simülasyon</strong> teknolojilerinin<br />

yoğun bir şekilde kullanıldığı bu test ve<br />

değerlendirme sürecinde, her üç aday<br />

sistem, çeşitli farklı operasyonel senaryolarda<br />

ayrı ayrı denenmiş, etkinlikleri<br />

ölçülerek kaydedilmiş ve ayrıntılı raporlarla<br />

performansları belgelenmiştir. Simülasyonlarda<br />

yüksek hassasiyetin (fidelity)<br />

sağlanması, yinelenebilir, spiral mimari ile<br />

modellenmiş bir yapı ile sağlanmıştır. Bu<br />

sürecin bir başka getirisi, Avustralya<br />

<strong>Savunma</strong> Bakanlığı’nın normal koşullar<br />

altında firmalardan ulaşamayacağı bilgi ve<br />

Şekil 5: Avustralya Hava Kuvvetleri<br />

WedgeTail HEİK Uçağı<br />

A<br />

donelere, yüksek hassasiyete ulaşmış<br />

<strong>simülasyon</strong> mimarisi sayesinde kendisinin<br />

ulaşmış olmasıdır.<br />

Başlangıçta tedarik edilecek sistemin seçimi<br />

amacı ile yapılan bu çalışma sonucunda elde<br />

edilen know how sayesinde DSTO,<br />

WedgeTail HEİK sisteminin işletme ve<br />

idamesinde kullanılmak üzere Wedgetail<br />

Capability Modelling Environment (WCME)<br />

adı verilen bir <strong>simülasyon</strong> ortamı inşa etmiş<br />

ve hizmete girecek olan sistemin üreticisi<br />

firmanın sunduğu sistemlerin operasyonel<br />

analiz çalışmalarına başlamıştır. Bu sayede<br />

tedarik öncesi test ve değerlendirme amaçlı<br />

kullanılan STT altyapısı, ömür boyu destek ve<br />

operasyonel analiz çalışmaları için bir altlık<br />

teşkil etmiştir.<br />

WCME <strong>simülasyon</strong> ortamı, sistemler hizmete<br />

girdikten sonra, gözetleme, erken ihbar, hava<br />

savunma, filo kontrolü ve lojistik destek<br />

amaçlarına yönelik harekat planlama ve<br />

görev destek <strong>simülasyon</strong>larında da kullanılacaktır.<br />

WedgeTail Projesi geneli ve WCME özelinde<br />

kurumsal bir STT tecrübesi ve altyapısı<br />

kazanan DSTO, Avustralya’nın Tiger taarruz<br />

helikopteri, AWD Hobart hava savunma<br />

destroyeri, Canberra LHD amfibi taarruz<br />

gemisi tedarik projelerinde de STT yaklaşımı<br />

ve tecrübesini kullanmaktadır.<br />

KAYNAKÇA<br />

6. Sonuç ve Değerlendirme<br />

<strong>Savunma</strong> sistemlerinin giderek daha<br />

karmaşık teknolojiler içermesi tedarik,<br />

işletme ve idame maliyetlerinin yükselmesi<br />

sonucunu doğurmuştur. Soğuk Savaş sonrası<br />

daralan savunma bütçeleri ve değişen tehdit<br />

koşulları, tedarik planlama ve icrasında<br />

maliyet – etkin yöntemlerin kullanılmasını<br />

zorunlu kılmıştır. Gelişen teknoloji ve artan<br />

işlemci kapasitesine paralel olarak ağırlığı<br />

artan <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong> teknolojileri,<br />

bu açıdan bir kuvvet çarpanı görevi<br />

görmektedir. Simülasyon Tabanlı Tedarik<br />

yaklaşımı, bu gelişmenin bir ürünüdür.<br />

Simülasyon Tabanlı Tedarik sadece yenilikçi<br />

bir teknoloji ya da kavramlar bütünü değil, bir<br />

kurumsal kültür ve vizyon yansımasıdır. Bu<br />

yaklaşım her şeyden önce, tedarik makamı,<br />

kullanıcı, sanayi ve bilimsel kurum ve<br />

kuruluşların uyum ve eşgüdüm içinde<br />

hareket etmesini zorunlu kılmaktadır.<br />

Modern savaş uzayı (battlespace) ortamında<br />

ulusal menfaatleri koruyacak bir savunma<br />

gücünü kurmak ve idame ettirmek için, bu<br />

ortamın gerektirdiği yenilikçi ve vizyoner<br />

yaklaşımların hayata geçirilmesi, yaşamsal<br />

önemi haizdir.<br />

1) US. Department of Defense, Office of Force Transformation (2005), “The Implementation of Network<br />

Centric Warfare”, pp. 3 - 20<br />

2) Alberts, D., Hayes, R., (2005), “Power to the Edge”, pp. 91<br />

3) Gray, C. (2005), “Another Bloody Century – Future Warfare”, pp. 143<br />

4)<br />

Anderson, R. (2004), “Physical Vulnerabilities of Critical US Information Systems”, Information<br />

Assurance: Trends in Vulnerabilities, Threats and Technologies, pp. 33<br />

5) Conwin, K., Thomen, D. (2000), “Simulation Based Acquisition: An Overarching View”, Simulation<br />

Interoperability Workshop<br />

6) Kiper, T. (2005), “Simülasyon Tabanlı Tedarik Yöntemi”, USMOS 2005, pp. 167 – 175<br />

rda MEVLÜTOĞLU<br />

1980 yılında Çorum’da doğdu. 2003 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Uzay<br />

Mühendisliği Bölümü’nden ikincilik derecesi ile mezun oldu. 2004 – 2008 yılları<br />

arasında KaleTRON A.Ş.’de sırayla Sistem Mühendisi ve İş Geliştirme<br />

Mühendisi olarak çalıştı. 2008 yılından bu yana infoTRON A.Ş.’de Modelleme<br />

ve Simülasyon Uzman Yazılım Mühendisi olarak çalışmaktadır. Makina<br />

Mühendisleri Odası Uçak Havacılık ve Uzay Mühendisliği Meslek Dalı<br />

Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesidir. İlgi alanları Modelleme ve Simülasyon<br />

Teknolojileri, Simülasyon Tabanlı Tedarik, Ağ Merkezli Muharebe, savunma tedarik programları ve askeri<br />

tarihtir. İngilizce ve Almanca bilmektedir.<br />

Uçuş Simülatörlerinin Gelişimi,<br />

Eğitimde Kullanımı<br />

ve Ülkemizin Sektördeki Yeri<br />

Abdullah ŞEN, SSM<br />

Bu makalede, uçuş eğitim simülatörlerinin<br />

ortaya çıkışı ve gelişimi, simülatörlerin<br />

eğitimdeki yeri ve simülatör sistemlerine<br />

genel bir bakıştan sonra, ülkemizin simülatör<br />

sektöründeki yeri anlatılmıştır.<br />

Uçuş Simülatörlerinin Tarihsel Gelişimi<br />

Uçuş Simülatörlerinin ilk örneği Wright<br />

kardeşlerin ilk uçuşlarını yapmasından sonra,<br />

1910 yılında Sanders Teacher tarafından<br />

geliştirilmiştir. Gerçek uçağın kullanımı için<br />

gerekli kabiliyetleri mantıksal bir yaklaşımla<br />

öğretmeyi amaçlamış olan bu sistem,<br />

üniversal bağlantı ile yere bağlı üzerinde<br />

tadilat yapılmış bir uçaktan oluşan yere<br />

monteli bir araçtı. Bu keşif, kişileri hiç bir riske<br />

sokmadan, havadaki varolan şartları ve uçak<br />

kontrollerini içeren simülatörlere giden yolu<br />

açmıştır.<br />

1917 yılında Ruggles ve 1924 yılında Reid ve<br />

Burton tarafından yapılan çalışmalardan<br />

sonra, 1927-29 yılları arasında Edwin Link,<br />

piyano ve org işlerindekine benzer pünomatik<br />

mekanizmalar kullanarak bir eğitim<br />

aracı geliştirmiş ve 1930 yılında patenti alınan<br />

Şekil 1. Link Uçuş Eğitim Simülatörü İlk Örnekleri<br />

ilk Link eğitim aracı ''Havacılık eğitiminde<br />

faydalı bir yardımcı, yeni ve karlı bir eğlence<br />

aracı'' olarak tanıtılmıştır.<br />

1930'ların başlarında, Links kendi uçuş<br />

okullarında kör uçuş eğitimine başlamış ve<br />

Amerikan Hava Kuvvetleri’ninde satın<br />

almasıyla artan satışlar bu tip eğitimin<br />

önemini ortaya koymuştur. Bu eğitim araçları<br />

standart aletlerle teçhiz edilmiş, manyetik<br />

kompas takılabilmesini sağlayan 360<br />

derecelik dönebilme özelliğine sahip ve<br />

mekanik veya pünomatik olarak çalışan<br />

değişik aletlerle donatılmıştı.<br />

Link 1930'lu yıllar boyunca artan bir başarıya<br />

ulaşmış ve değişik tiplerde üretilen eğitim<br />

araçları Japonya, Rusya, Fransa ve Almanya'yı<br />

da içine alan bir çok ülkeye satılmıştır. İkinci<br />

Dünya Savaşının başlarında bir çok önemli<br />

Hava Kuvvetleri temel alet eğitimini Links<br />

üzerinde yapıyordu. Fakat uçak teknolojisindeki<br />

gelişmeler (değişken açılı<br />

pervaneler, açılır kapanır iniş takımları ve<br />

yüksek hız gibi), uçuş eğitiminde yenilikleri<br />

zorunlu kıldı. Eğitimi yapılacak hava<br />

araçlarının aletlerinin ve performansının,<br />

27


eğitim aracında da bulunması kaçınılmaz<br />

hale geldi.<br />

1936 yılında MIT'de, Mueller, uçak yatay<br />

dinamiğinin gerçek zamanda <strong>simülasyon</strong>undan<br />

daha hızlı bir elektronik anolog<br />

bilgisayarı anlatan bir çalışma sundu.<br />

A.E. Travis ve arkadaşları tarafından 1939 - 40<br />

yıllarında ''Aerostructor'' adında hareketsiz,<br />

elektrikle çalışan ve görsel sisteme sahip bir<br />

eğitim aracı geliştirildi. Görsel sistem, bir film<br />

makarası ve yunuslama (pitch), yatış (roll) ve<br />

sapma (yaw) hareketlerinin simüle edilmiş<br />

etkileri üzerine bina edilmişti.<br />

1941 yılında, İngiliz Telekomünikasyon<br />

araştırmaları merkezinde, hava araçlarının<br />

hareket denklemlerini çözen bir elektronik<br />

simülatör geliştirildi. Daha sonraları,<br />

1945'lerde, A.M. Uttley tarafından uçuş ve<br />

kontrol kuvvetlerinin hissedilmesine de<br />

imkan sağlayan daha gelişmiş eğitim araçları<br />

tasarlandı.<br />

Bell Telephone Laboratories tarafından<br />

Amerikan Donanmasının PBM-3 uçağı için<br />

tasarımı yapılan işlevsel uçuş simülatörü 1943<br />

yılında tamamlandı. Bu simülatör, PBM-3'ün<br />

ön gövdesi ve uçuş kabininden oluşmakta ve<br />

tüm kontrolleri, aletleri ve yardımcı ekipmanları<br />

içermektedir. Ayrıca uçuş denklemlerini<br />

çözmek için elektronik hesaplama<br />

modülüne sahiptir. Bu simülatör hareket ve<br />

görsel sisteme ve değişken kontrol yüklemesine<br />

sahip değildi.<br />

Savaş yıllarında, Bell ve Western Electric<br />

tarafından, yedi değişik uçak tipi için bu<br />

simülatörlerden otuziki adet üretildi. PBM-3<br />

simülatörü, belli bir uçağın aerodinamik<br />

karakteristiklerini simüle eden ilk işlevsel<br />

uçuş simülatörü olarak gösterilmektedir.<br />

1948 yılında Curtiss-Wright firması tarafından,<br />

Pan-American Havayolları'nın Boeing 377<br />

Stratocruisers uçağı için Uçuş Simülatörü<br />

geliştirildi. Hareket ve görsel sisteme sahip<br />

değildi, fakat diğer bütün yönlerden<br />

''Stratocruisers'' uçuş kabininin davranış ve<br />

görünüşlerinin aynısıydı. Bu simülatör bütün<br />

mürettebatın yeraldığı eğitim denemelerinde<br />

faydalı bulunmuştu. Acil durum şartları<br />

öğretmen tarafından hata giriş paneli<br />

vasıtasıyla oluşturulabilmekteydi. Bütün uçuş<br />

rotaları, gerçek uçuştaki gibi ve gerçek<br />

uçuştaki seyrüsefer yardımlarını kullanarak<br />

gerçekleştirilebilmekteydi. Bununla beraber,<br />

hareket sisteminin olmayışı, uçağın doğal<br />

haliyle hissedilememesine ve kontrol<br />

problemlerine yol açmaktaydı.<br />

1950'lerin ortasına kadar üretilen simülatörlerin<br />

hemen hemen hiçbirinde hareket<br />

sistemi yoktu. 1958 yılında Rediffusion firması<br />

Comet 4 simülatörü için bir pitch hareket<br />

sistemi üretti.<br />

1960'ların başlarında, Link firması gerçek<br />

zamanlı <strong>simülasyon</strong> için tasarladığı özel<br />

maksatlı bir dijital bilgisayar olan Link Mark<br />

1'i geliştirdi. Bu cihaz, herbiri sırasıyla<br />

aritmetik, fonksiyon üretimi ve radyo istasyon<br />

seçimi için olmak üzere üç paralel işlemciye<br />

sahipti.<br />

1950'lerin popüler tekniği, nokta ışık kaynağı<br />

projeksiyonu ve gölge grafiği idi. Kapalı devre<br />

televizyon görsel sisteminde ciddi gelişmeler<br />

1950'lerin ortasında siyah beyaz olarak<br />

başladı. İlk renkli görsel sistem 1962'de<br />

Rediffusion firması tarafından üretildi.<br />

Simülasyon için ilk bilgisayarlı imaj üretim<br />

sistemi Amerikan General Electric firması<br />

tarafından uzay programları için üretildi. Bu<br />

teknolojideki gelişmeler mikroelektronik<br />

teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak<br />

çok hızlı oldu.<br />

Uçuş simülatörleri, modern şekline 1960'ların<br />

sonunda ulaştı. Bundan sonra yapılan<br />

gelişmeler, daha çok o zaman kurulan temel<br />

prensiplerin iyileştirilmesine dönük oldu. Bu<br />

gelişmelerin bir çoğunun temeli, simülatörlerin<br />

gelişiminde bir atlama çizgisi olan<br />

İkinci Dünya Savaşı sırasında atıldı. Bu<br />

çizgiden önce simülatörler amatör mühendisler<br />

için bir oyun aracı idi, bu çizgiden<br />

sonra ise profesyonel ve endüstriyel bir bilim<br />

dalı haline geldi.<br />

Uçuş Simülatörlerinin Eğitimdeki Yeri<br />

Uçuş eğitim simülatörleri, hava aracı<br />

mürettebatının görev ve bakım eğitimi<br />

kabiliyetlerini geliştirmek amacıyla tasarlanmış<br />

olup, başlangıç, tekamül ve ileri uçuş<br />

eğitimlerinde oldukça önemli bir yere<br />

sahiptir. Uçuş ve görev eğitim simülatörleri,<br />

silah sistemlerinin, sensörlerin, taktik ve<br />

tekniklerin düşmana karşı kullanım pratiğini<br />

yapma imkanını sağlamaktadır.<br />

Eğitimde Uçuş Simülatörleri kullanımının<br />

sağladığı faydalar şöyle sıralanabilir :<br />

Motor durması, hava türbülansı ve rüzgar<br />

kesmesi gibi anormal çalışma şartlarından<br />

doğabilecek olası durumların<br />

değerlendirilmesine imkan sağlar,<br />

Uçuş eğitiminin kötü hava şartları, uçuş<br />

alanı azlığı veya uçuş aracı eksikliği gibi<br />

sebeplerle kesilmesini önler ve verim<br />

artışına sebep olur,<br />

Uçuş eğitimi sırasındaki uçuş emniyetini<br />

artırır,<br />

Toplam eğitim maliyetini azaltır,<br />

Gerçek uçuşta maliyet, can güvenliği gibi<br />

değişik sebeplerle yapılamayan uçuş<br />

hareketlerine imkan sağlar,<br />

Çevre rahatsızlığını azaltır.<br />

Gerçek anlamda bir uçuş simülatörü, uçak<br />

davranışlarını dinamik olarak simule ederken,<br />

pilotunda <strong>simülasyon</strong>un bir parçası<br />

olarak <strong>simülasyon</strong>a katılımını sağlar. Eğitim<br />

Simülatörlerinin Hareket Sistemi'ne sahip<br />

olması da çok önemlidir. Çünkü, Hareketli<br />

Simülatörlerde eğitilen pilot gerçeğe daha<br />

yakın tepkiler vermektedir.<br />

Uçuş Simülatörleri görsel, işitsel, hareket,<br />

kontrol ve ağ bağlantısı gibi bütün sistemleri<br />

içeren kompleks bir sistem olabileceği gibi,<br />

kullanıcının ihtiyacına göre sadece bir<br />

bilgisayar ve ekrandan da oluşabilir. Bu ikisi<br />

arasında da, eğitim ihtiyaçlarına göre değişik<br />

kombinasyonlar yer almaktadır.<br />

Simülatörle uçuş eğitimi askeri havacılıkta<br />

çok önemli bir yer işgal etmekte olup eğitimin<br />

ayrılmaz bir parçası olmuştur. Pilotlar, askeri<br />

havacılıkta sivil havacılığa göre daha geniş ve<br />

derin kabiliyet ve hünerlere ihtiyaç göstermektedirler.<br />

Simülatörler başlangıç pilot<br />

eğitimi, ileri seviye eğitim ve havadan havaya<br />

yakıt ikmali,hava savaşı ve hava keşif uçuşu<br />

gibi özel tip ve görev intibak eğitimlerinin bir<br />

parçası olarak kullanılmaktadır. Türk Silahlı<br />

Kuvvetlerinde de eğitim simülatörlerinden<br />

büyük ölçüde yararlanılmakta olduğu görülmektedir.<br />

Askeri Hava Araçlarının teknik özellikleri ve<br />

silahlarının tahrip gücü, isabet ihtimali,<br />

imalatlarında kullanılan yüksek teknoloji<br />

sistem maliyetini çok yükseltmektedir.<br />

Dolayısıyla bu hava araçlarının satın alma,<br />

işletme ve bakım maliyetleri oldukça<br />

yüksektir ve bunların uçuş ve görev<br />

eğitiminde kullanılması bu maliyetleri daha<br />

Görsel<br />

Veri Tabanı<br />

Üretimi<br />

Ses<br />

Uyarıcıları<br />

Görsel<br />

Uyarıcılar<br />

(Ekran)<br />

da artırmaktadır. Mesela, acil durum<br />

prosedürleri eğitimi ilave olarak bakım ve<br />

parça değiştirme maliyeti getirecektir, ayrıca<br />

askeri havacılıkta güdümlü füze ve diğer<br />

silahların atış eğitim maliyetinin çok yüksek<br />

olması çok sıkı sınırlamalar getirmektedir.<br />

Öte yandan, muharebe hava araçlarının etkili<br />

bir şekilde kullanılmasını temin etmek için<br />

pilotlara uçuş eğitiminin yanında görev ve<br />

taktik eğitimlerin de verilmesi kaçınılmazdır.<br />

Pilotların uçuş ve görev eğitimlerinde simülatörlerin<br />

kullanımı bu maliyetleri oldukça<br />

düşürmekte ve gerçek hava aracının daha<br />

uzun süre kullanımda kalmasını sağlamaktadır.<br />

Uçuş Simülatörü kullanan çok sayıdaki<br />

eğitim programları üzerinde yapılan çalışma<br />

sonucunda, gerçek hava aracı ile verilen<br />

eğitim maliyetinin, D seviyesi bir Tam Uçuş<br />

Simülatörü ile verilen eğitim maliyetine oranı<br />

askeri uçaklarda yaklaşık olarak 10 ila 20<br />

arasındadır. Bu oran kaynaklarda ABD<br />

Donanması F18 Uçakları için 18.2,<br />

BlackHawk/Seahawk helikopterleri için 14.6<br />

olarak verilmektedir. Bu oran Boeing 747<br />

uçağı için 42’ye ulaşmaktadır.<br />

Uçuş Simülatörleri gerçek hava aracına göre<br />

daha az maliyet getirmesine rağmen önemli<br />

bir harcama kalemi olarak gözükmektedir.<br />

Simülatörlerin pahalı olması, mümkün<br />

oranda merkezi hatta bazı durumlarda milletlerarası<br />

eğitim merkezlerinin kullanılmasına<br />

ihtiyaç göstermektedir. Simülatörün kendi<br />

maliyetini hızlı bir şekilde amortize etmesi<br />

için, haftanın hergünü ve günün yüzde seksen<br />

doksanında kullanımda olması gerekir.<br />

Simülatör eğitiminin gerekli olduğu fakat<br />

eğitim seviyesinin simülatör tedariğini amorti<br />

PİLOT<br />

Kokpit<br />

Gösterge ve<br />

Panelleri<br />

Şekil 2. Uçuş Eğitim Simülatörü Konsept gösterimi<br />

etmediği durumlarda simülatör eğitim<br />

merkezlerinin kullanım için kiralanması daha<br />

maliyet etkin bir çözüm olmaktadır.<br />

Silahlı Kuvvetlerin sahip olduğu ve işlettiği<br />

simulatör merkezlerine alternatif olarak, Özel<br />

Sektör Fonu Girişimi (Private Finance<br />

Initiative) veya Özel Sektör-Devlet Ortaklığının<br />

(Public-Private Partnership) sahip<br />

olduğu ve işlettiği simulator merkezleri<br />

mevcuttur. Bu modelde, tesisi eğitime almadan<br />

önce askeri harcamalar düşük olmakta<br />

ve sonraki dönem boyuncada sabit oranda<br />

gerçekleşmektedir. Risk askerlerden yükleniciye<br />

geçmekte ve eğitim tesisi daha kısa<br />

sürede eğitime hazır hale gelmekte ve tesisin<br />

boş zamanlarında üçüncü taraflara eğitim<br />

satılmaktadır.<br />

Bu tür uygulamalara en iyi örneklerden<br />

biri İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetlerinin<br />

Benson’da CAE firması tarafından 40 yıllık<br />

sözleşme kapsamında işletilen MSHATF<br />

(Medium Support Helicopter Aircrew<br />

Training Facility) eğitim merkezidir. Bu eğitim<br />

tesisi için İngiltere <strong>Savunma</strong> Bakanlığı ile<br />

CAE firması liderliğindeki özel sektör<br />

finansman (CAE %76, HSBC Infrastructure<br />

%22, Serco %2) girişimi arasında 1997 yılında<br />

sözleşme imzalanmış ve tesis 2002 yılından<br />

beri eğitim vermektedir. Tesiste bir adet<br />

Puma, üç adet CH-47 Chinook ve iki adet EH-<br />

101 Merlin Tam Görev Simülatörü yer<br />

almaktadır.<br />

Uçuş Eğitim Simülatörü Konsepti ve<br />

Sistemleri<br />

Hava aracı modeli <strong>simülasyon</strong>un çekirdeğini<br />

oluşturur, ve onun içinde de araç yapısı,<br />

Kontroller<br />

Düğmeler<br />

Hareket<br />

Uyarıcıları<br />

Aerodinamik,<br />

Motor ve Diğer<br />

Veriler<br />

BİLGİSAYAR<br />

Hava Aracı<br />

Tepkisi<br />

motorlar ve kontrol sistemlerinin karakteristiklerini<br />

gösteren alt modeller yer alır.<br />

Ayrıca Görsel ve Seyrüsefer/Haberleşme alt<br />

sistemleri ile aracın misyonuna göre bazı alt<br />

sistemler de, mesela saldırı aracında silah<br />

modelleri gibi, yer almaktadır. Uçuş Eğitim<br />

Simülatörü Konsept gösterimi şekil-2’de<br />

verilmiştir.<br />

Hava aracı modeli, simüle edilen şartlardaki<br />

bir ortamda işletilmelidir. Simüle edilecek<br />

ortam ise sonradan ilave edilen modeller ile<br />

oluşturulur. Hava ortamı modeli, meteorolojik<br />

şartları ve diğer görülebilen ve işitilen hava<br />

araçlarının temsilini içermelidir.<br />

Yer ortamı modeli ise, yerleşim yerleri, iniş ve<br />

kalkış havaalanları ve potansiyel hedefler gibi<br />

zenginleştirilmiş bir yeryüzü alanını içermelidir.<br />

Uçuş Simülasyonu hava araçlarının uçuş<br />

sırasındaki davranışlarını yerde yeniden<br />

gerçekleştirir. Güvenilir bir <strong>simülasyon</strong> için<br />

aşağıdaki üç elemana ihtiyaç vardır :<br />

Pilot'tan ve ortamdan gelen tüm girdilere<br />

karşı hava aracının tepkilerinin matematiksel<br />

olarak ifade edildiği bütünsel<br />

model,<br />

Bu matematiksel ifadeleri gerçek zamanda<br />

çözecek araç ve yöntemler,<br />

Bu çözümün sonuçlarını fiziksel, görsel ve<br />

işitsel tepkiler yoluyla Pilot'a iletecek<br />

yöntem ve araçlar.<br />

Uçuş Simülatörünü Oluşturan Ana<br />

Bileşenler<br />

Platform : Simülatör uçuş kabini bir platform<br />

29


üzerine monte edilmiştir. Bu platform, hareket<br />

sistemiyle bağlantıyı sağlar ve enerji,<br />

havalandırma ve hidrolik gibi hizmetleri içine<br />

alır. Görsel ekran da yine bu platforma monte<br />

edilmiştir.<br />

Platform genellikle minimum ağırlık ve<br />

maksimum katılık için optimize edilmiş rijid<br />

bir yapıdır. Yapının kendisi, hareket sisteminden<br />

gelen kuvvetlere, pilot kontrolünden<br />

gelen kuvvetlere ve görsel sistemden gelen<br />

yüklemelere maruz kalır.<br />

Uçuş Kabini : Simülatör uçuş kabini, içeriden<br />

bakıldığında gerçek hava aracının uçuş<br />

kabininin tam bir kopyasıdır. Uçuş kabininin<br />

gerçek yapısı simüle edilecek hava aracı<br />

tipine göre belirlenir.<br />

Hareket Sistemleri : Hava araçları hareketli<br />

olduğundan, bütün simülatörler pilotun<br />

kontrol komutlarından doğan hareketlerin<br />

tesirini pilot üzerine yansıtırlar. Hava aracının<br />

bazı hareketsel tepkileri, aracın denge ve<br />

manevra hareketlerinde pilota yardımcı olur.<br />

Hareket platformuna sahip olmayan simülatörlerde,<br />

aynı etkiyi sağlayabilmek amacıyla<br />

''g - koltuğu'' kullanılır. Bu araçlar normal hava<br />

aracı koltuğu olup, belli sayıda, şişirilebilir<br />

yastıklardan yapılmıştır. Bu yastıklar, simüle<br />

edilen hava aracının hareketlerine uygun<br />

şekilde kontrol edilen bir zamanlamaya göre<br />

şişirilir ve söndürülür.<br />

Uçuş eğitim simülatörlerinin bir çoğunda altı<br />

serbestlik dereceli hareket sistemi kullanılmaktadır.<br />

Bu sistemde simülatör uçuş<br />

kabinini taşıyan hareket platformu, üç<br />

Şekil 3. Tam Görev Simülatörü<br />

noktadan birer çift hidrolik silindir ile<br />

desteklenmiştir. Bu silindir çiftleri zemine<br />

yine üç noktada bağlanmıştır. Her bir silindir,<br />

bir ucu diğer ucuyla (+) veya (-) yaklaşık 60<br />

derece açı yapacak şekilde zemine bağlanmıştır.<br />

Bu silindirlerin uzama ve kısalmasının<br />

uygun şekilde kontrolü ile, hareket platformunun<br />

birbirine dik üç eksen boyunca doğrusal<br />

hareketi ve bu eksenler etrafında dönme<br />

hareketi sağlanır.<br />

Görsel Sistemler : Uçuş Simülasyonunun en<br />

önemli bölümlerinden biri, simülatörde<br />

pilota dış dünyanın simüle edilmiş perspektif<br />

görüntüsünün üretimi ve gösterimidir. Hava<br />

aracı simüle edilen uçuş rotası boyunca<br />

hareket ettikce, görsel sistem, hava aracının<br />

konum ve ufka göre meylini hesaplayan<br />

bilgisayarlardan bilgileri alır ve sürekli olarak<br />

her konum ve ufka göre meyilde uygun<br />

görüntüyü sağlar.<br />

Bütün görsel sistemler,<br />

a) simüle edilecek bölgeyi ve/veya cisimleri<br />

gösteren bir veri tabanına,<br />

b) gerçek zamanda yenilenen doğru perspektif<br />

görüntüyü elde etmek için görüntü<br />

üretecine,<br />

c) üretilen görüntüyü gösterecek projektör,<br />

ekran ve donanıma sahiptir.<br />

Yüksek çözünürlükte ve detayda <strong>simülasyon</strong>u<br />

ve geniş görüş alanı sağlayabilmek için,<br />

görsel alan birbirine bitişik ekranlara bölünür.<br />

Her ekran, görüntü üreteci için bir kanala<br />

sahiptir. Bu ekranların ve görüntü üreteci<br />

kanallarının sayısı, gerekli toplam görüş<br />

alanına, gerekli çözümlenirliğe ve her<br />

pencerede gösterilebilecek resim elemanı<br />

(pixel) sayısına göre değişmektedir.<br />

Tam Görev Simülatörlerine bir örnek şekil-<br />

3’de verilmiştir.<br />

Türk Silahli Kuvvetlerinde Simülatör<br />

Kullanımı<br />

Türk Silahlı Kuvvetlerinde, Kara Havacılık<br />

Okulunda, UH1 helikopteri eğitim simülatörü,<br />

Türk Hava Kuvvetlerinde CN-235, T-37, T-38,<br />

F-5, F-104 ve F-16 uçakları eğitim simülatörleri<br />

kullanılmaktadır.<br />

Türk Silahlı Kuvvetlerinde simülatör<br />

kullanımı, pilot eğitiminin ayrılmaz bir parçası<br />

olup, Temel ve İntibak Uçuş Eğitimi ve Harbe<br />

ve Göreve Hazırlık Eğitim faaliyetleri simülatör<br />

eğitimi ile birlikte yürütülmektedir. Böylece<br />

uçuş eğitimi ile taktik harp görevleri<br />

etkinlikle yapılmakta; uçak kaza-kırım ve<br />

olaylarının asgari düzeyde tutulması sağlanmakta<br />

ve başarı oranı önemli miktarda arttırılmaktadır.<br />

Ülkemizin Simülatör Sektöründeki Yeri<br />

ve Hedefleri<br />

2005 yılında başlatılan HELSİM Projesi<br />

kapsamında HAVELSAN tarafından aşağıda<br />

verilen yerli firma ve iş paketlerine ait<br />

<strong>simülasyon</strong> çözümleri için özgün ürünler<br />

ortaya çıkarılmıştır.<br />

TAI ve 5nci Ana Bakım Merkez K.lığı<br />

(kokpit üretimi, üst ve alt platform<br />

tasarımı) ,<br />

İTÜ ROTAM (uçuş test bilgisi toplanması,<br />

indirgenmesi, analizi ve model geliştirme),<br />

ASELSAN (MFD ve CDU’lar),<br />

MILSOFT (Link-11 <strong>simülasyon</strong>u),<br />

INTA (görsel veri tabanı, model geliştirme),<br />

2U (Eğitim-Yönetim Bilgi sistemi ile<br />

Bilgisayar Tabanlı Eğitim Sistemi),<br />

KALETRON (Veri Kaydetme Merkezi,<br />

Debrifing Sistemi, Radyo Seyrüsefer<br />

Sunucusu, Arazi Sunucusu ve Veri Tabanı<br />

Yaratma Sistemi geliştirme),<br />

GATE Elektronik (Haberleşme ve Tanıtım<br />

Sistemleri, Otomasyon Emniyet Köprü ve<br />

Güç Dağıtım Sistemleri),<br />

YILMAZLAR MAKİNA (Mekanik Sistemler),<br />

SATEK (Çevre ve Akustik Sensör Simülasyon<br />

Sistemi).<br />

Bu projede yurtiçi altyükleniciler ve<br />

HAVELSAN tarafından, görsel veritabanı,<br />

radyoseyrüsefer veritabanı, arazi sunucusu,<br />

hava sunucusu, ağ altyapı sistemleri, radar<br />

<strong>simülasyon</strong>u, verikayıt ve debriefing ile<br />

gerçek zamanlı simülatör veri aktarım<br />

modülleri ürün haline getirilmiştir.<br />

Halen devam eden projeler kapsamında Türk<br />

Silahlı Kuvvetleri için BlackHawk/SeaHawk<br />

ve Cougar helikopter simülatörleri ile<br />

POIII–POIV F16, KT1-T, ve modernize T38<br />

uçak simülatörleri HAVELSAN tarafından<br />

üretilmektedir. Önümüzdeki dönemde T129<br />

Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri Simülatör<br />

tedariği planlanmaktadır.<br />

TSK ihtiyaçları kapsamında yaptırılan<br />

projeler kapsamında, HAVELSAN firması<br />

A<br />

uçuş simülatörleri alanında ülkemizin önemli<br />

bir merkezi haline gelmiş olup, belirlenen<br />

hedefler<br />

fından,<br />

çerçevesinde HAVELSAN tara-<br />

İnterkom ve ses <strong>simülasyon</strong> sistemleri<br />

HELSİM projesinde yurtiçinde üretilmiş<br />

olup; F16SİM/ARISİM ve TESİM<br />

projelerinde tamamen yurtiçinde özgün<br />

ürün geliştirilmesi hedeflenmektedir,<br />

Simülatörlerin 3 kanallı ekran sistem<br />

prototipi yurtiçinde başarılı olarak ürettirilmiş<br />

olup F16SİM ve TESİM/ARISİM<br />

projelerinde kullanılması hedeflenmektedir.<br />

Kontrol Yükleme Sisteminin yurtiçinde<br />

üretilmesi hedeflenmektedir.<br />

İlgili gerçek zamanlı yazılım geliştirme<br />

araçları en üst düzeyde kazanılmıştır.<br />

HELSİM projesi kapsamında sanal<br />

gerçeklik <strong>modelleme</strong>si yurtiçi firmalar<br />

tarafından yapılmış olup; çalışmaların<br />

geliştirilmesi F16SİM / TESİM ve ARISİM<br />

kapsamında devam etmektedir.<br />

KAYNAKÇA<br />

Uçuş Simülatörü Sektörü alanında yürütülen<br />

projeler kapsamında edinilen tecrübeler<br />

ışığında, Uçuş Eğitim Simülatörlerine ait<br />

sistemlerde yerli tasarım ve üretim kabiliyetlerini<br />

ve payını artırmak amacıyla, platform<br />

tedarik sözleşmeleri düzenlenirken simülatör<br />

tedariğine ilişkin veri ve ekipman ihtiyacının<br />

platform sözleşmesi kapsamına alınması ve<br />

simülatör tedarik sürecinin, platform tedarik<br />

süreci ile paralel başlatılarak yerli kabiliyetlerin<br />

kullanılmasına imkan sağlanması<br />

önem arz etmektedir.<br />

Sektörün önümüzdeki dönem hedefleri<br />

arasında, uçuş simülatörlerinin en önemli<br />

sistemlerinden biri olan Görsel Sistem<br />

Bileşenleri (görüntü üreteci, projektör ve<br />

ekran sistemleri) ile hareket sistemi ve yük<br />

kontrol sistemine ilişkin alt yapı ve teknolojilerin<br />

geliştirilmesi yer almaktadır. Simülatör<br />

projelerinde yer alan görsel veri tabanlarının<br />

‘Common Data Base’ standardında<br />

oluşturulması ve böylece her görüntü üreteci<br />

için aynı verinin yeniden oluşturulmasına<br />

gerek kalmaması da hedeflerimiz arasındadır.<br />

1) ŞEN, Abdullah, <strong>Savunma</strong> Amaçlı Hava Araçları Uçuş ve Muharebe Eğitim Simülatörleri, Uzmanlık Tezi,<br />

1995.<br />

2) Introduction to Flight Simulation, Short Course, School of Engineering, Cranfield University, 2009.<br />

3)<br />

IAN, Strachan, Editor Jane’s Simulation and Training, makeup for Military Flight Simulators of The<br />

World, 13/10/2008.<br />

bdullah ŞEN<br />

1967 yılında Balıkesir’de dünyaya geldi. 1984 yılında İstanbul Kabataş Erkek<br />

Lisesinden mezun oldu. 1989 yılında ODTÜ Makine Mühendisliği bölümünden<br />

Lisans ve 1991 yılında Yüksek Lisans derecelerini aldı. 1989-1992 yılları arasında<br />

ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. 1989<br />

yılında İspanyol CASA firmasında uçak yapısal tasarımı üzerinde çalıştı. 1993 yılında<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong>'nda göreve başladı.<br />

1995 yılında aynı kurumda ‘<strong>Savunma</strong> Amaçlı Hava Araçları Uçuş Ve<br />

Muharebe Eğitim Simülatörleri’ konulu tezi ile Uzman olarak atandı. Aynı<br />

kurumda II. Ekonomik İşler Daire Başkanlığı ve Hava Araçları Daire Başkanlığı bünyelerinde çeşitli Genel<br />

Maksat, Arama/Kurtarma ve ATAK Helikopterleri ile Eğitim, Komuta Kontrol ve A400M Nakliye Uçakları<br />

projelerinde Uzman ve Proje Müdürü görevlerinden sonra, 2008 yılından beri MEBS Daire Başkanlığı<br />

bünyesinde Uygulama Yazılımları ve Simülasyon projeleri grubunun Proje Müdürlüğü görevini<br />

yürütmektedir.<br />

31


Kavramsal Modelleme ve<br />

Simülasyon Projelerinde Önemi<br />

Prof. Dr. Semih BİLGEN<br />

Doç. Dr. Onur DEMİRÖRS<br />

Dr. N. Alpay KARAGÖZ<br />

1. Giriş – Kavramsal Modelleme<br />

Sistemler büyüyüp karmaşıklaştıkça, ilişkiler<br />

giriftleştikçe, neyin ne olduğunu, yapılacak işi<br />

sözlerle anlatmak güçleşmekte. İstenen<br />

yapının ne işe yarayacağını, o yapıyı oluşturan<br />

bileşenlerin özelliklerini, aralarındaki ilişkileri,<br />

o yapının nasıl işleyeceğini, çevresiyle,<br />

başka yapılarla nasıl etkileşimde bulunacağını<br />

anlatmakta sözler gittikçe daha<br />

büyük ölçüde yetersiz kalıyor. Sözel anlatımların<br />

farklı biçimlerde anlaşılması olağanlaşıyor.<br />

Kast edilenin anlaşılandan çok farklı<br />

olabildiğinin örnekleri yaygınlaşmakta. Bu<br />

yanlış anlamaların, eksikliklerin önemi de<br />

gittikçe artmakta; giderek yaşamsal etkileri<br />

olabilmekte.<br />

Kavramsal <strong>modelleme</strong> işte bu gereksinimi<br />

karşılamak için önerilmektedir.<br />

Her türlü sistemin, yalnızca gerçekleştirilme<br />

aşamasından değil, tasarım<br />

aşamasından da önce, özelliklerini,<br />

bileşenlerini, çevresiyle ve diğer sistemlerle<br />

ilişkilerini anlatmak, kavramsal<br />

<strong>modelleme</strong>nin temel amacıdır.<br />

Herhangi bir sistemin ilk gereksinimlerin<br />

ortaya çıkmasından başlayıp,<br />

ayrıntılı gereksinim belirtimlerinin kayıt<br />

altına alınmasına ve tasarım aşamalarına<br />

geçilmesine kadarki evrede o<br />

sistemle ilgilenen tarafların, sistemi<br />

tanımlamalarında ortak bir dille iletişim<br />

kurabilmeleri, sistemi tutarlı ve<br />

tüm tarafların aynı biçimde anlayacağı<br />

biçimde tasarlayabilmeleri için kullanabilecekleri<br />

bir gösterimdir kavramsal<br />

model.<br />

Yalnızca sistemin iç yapısını ve işleyişini<br />

değil, bir bütün olarak davranışılarını, çevresini<br />

ve çevresiyle ilişkilerini de <strong>modelleme</strong>de<br />

kullanılır. Başka bir deyişle, kavramsal<br />

<strong>modelleme</strong>nin kapsamı içinde modellenen<br />

sistemin çevresi de vardır. Elbette modeli<br />

hazırlayan kişi, ya da modelleyici, oluşturacağı<br />

modelin kapsamını belirlemekte,<br />

çerçevesini çizmekte özgürdür. Ancak sistem<br />

gereksinimlerinin ilk ortaya çıktığı aşamada<br />

çizilen kavramsal model kapsamı, doğal<br />

olarak, daha sonraki gereksinim tanımlarının<br />

ayrıntılandırılması, ön tasarım, ayrıntılı tasarım,<br />

gerçekleştirme, sınama, uygulamaya<br />

koyma vb evrelerde belirleyici olacaktır.<br />

Modelleyici, kavramsal modeli dilediği<br />

herhangi bir soyutlama düzeyinde hazırlayabilir.<br />

Başka bir deyişle bir kavramsal<br />

modelin tanımladığı sistem, o modelde ele<br />

alınmayan ayrıntı düzeylerine inildikçe çok<br />

farklı gerçekleştirimlere açık olabilir. Bu da,<br />

yalnızca tek tek sistemlerin değil, sistem<br />

sınıflarının, ya da bir alanın modellenmesi<br />

anlamına gelir.<br />

Daha açık biçimde belirtmek gerekirse<br />

kavramsal <strong>modelleme</strong> için şu tanım çerçevesi<br />

çizilebilir:<br />

1.Bir sistemin ya da alanın kavramsal<br />

modeli, o sistemin ya da alanın ilk<br />

gereksinimlerinin ortaya çıkmasından<br />

ayrıntılı gereksinim belirtiminin kayda<br />

geçirilmesine kadarki evrede hazırlanır.<br />

2.Kavramsal model gerçekleştirimden,<br />

tasarımdan ve gerçekleştirime yönelik<br />

gereksinim belirtiminden bağımsızdır.<br />

3.Aynı kavramsal model için birden fazla<br />

gereksinim belirtimi, tasarım ya da<br />

gerçekleştirim yapılabilir.<br />

4.Herhangi bir kavramsal model, modelleyicinin<br />

istediği herhangi bir soyutlama<br />

düzeyinde hazırlanabilir.<br />

Kavramsal <strong>modelleme</strong>nin temel<br />

hedefi, farklı modelleyicilerin, tasarımcıların,<br />

gerçekleştirimi yapacakların<br />

ya da doğrudan doğruya söz<br />

konusu sistemleri kullanan, onlarla<br />

gerçek etkileşim içinde bulunacakların<br />

anlaşabilmesinin ortamını<br />

oluşturmaktır. Ayrıca, kavramsal<br />

<strong>modelleme</strong>nin farklı kişiler arasında<br />

iletişim için kullanılmayıp yalnızca<br />

gereksinimlerin olgunlaşmasında,<br />

sistemlerin ya da alanların eksiksiz,<br />

tutarlı ve doğru biçimde anlatıldığında<br />

kullanılması da söz konusu olabilmektedir.<br />

Bu açıdan bakıldığında,<br />

kavramsal <strong>modelleme</strong>nin de bir “dil”<br />

olduğu söylenebilir.<br />

Her türlü sistemin ve alanın kavramsal modeli<br />

olabilir; ancak son yıllarda özellikle öne<br />

çıkan, <strong>simülasyon</strong> (benzetim) sistemlerinin<br />

kavramsal <strong>modelleme</strong>si olmuştur. Bu yazıda<br />

da özellikle bu konu ele alınacaktır.<br />

Simülasyon uygulamaları, son yirmi yılda,<br />

özellikle büyük çaplı askeri sistemler için<br />

giderek yaşamsal önem kazanmıştır. Simülasyon<br />

günümüzde bir yandan tedarik sürecinde<br />

olmazsa olmaz nitelik almış, diğer<br />

yandan da tatbikat ve eğitim çalışmalarında<br />

çekirdek konumuna oturmuştur. Çok büyük<br />

kapsamlı donanım ve yazılım bileşenlerini<br />

içeren sistemlerin yıllarca süren üretim<br />

süreçleri, gerçek sistemler yerine onların<br />

<strong>simülasyon</strong>u üzerinden yapılan değerlendirmelerin<br />

satın alma süreçlerinde yanlış<br />

anlamaları, dolayısıyla büyük yatırımların<br />

ziyan olmasını önleyen bir yaklaşım olarak<br />

benimsenmektedir. Yalnızca satın almada<br />

değil, eğitim ve tatbikat çalışmalarında da<br />

<strong>simülasyon</strong> uygulamaları, riskleri, gerçekleştirme<br />

ve hata maliyetlerini çok önemli<br />

ölçüde düşürmektedir.<br />

Böyle olunca da, <strong>simülasyon</strong> geliştirilmesinde<br />

kavramsal <strong>modelleme</strong>nin önemi<br />

iyice artmış, farklı simülatörlerin geliştirilmesinde,<br />

kullanıcılarla <strong>simülasyon</strong> geliştiren<br />

farklı kuruluşların aralarında ortak bir dil<br />

işlevi görmeye başlamıştır.<br />

2. Tarihçe ve Literatür<br />

Literatürde kavramsal <strong>modelleme</strong>nin geçmişi<br />

oldukça eskiye dayanır. 1970’lerde<br />

1<br />

örneğin Chen’in arlık ilişki modeli, gerçekleştirimden<br />

bağımsız olarak veri yapılarını<br />

tanımlamada atılan ilk ve önemli adımlardan<br />

2<br />

biridir. Yine aynı yıllarda Smith ve Smith’in<br />

soyutlama ve genelleme yaklaşımı, yukarıda<br />

kavramsal <strong>modelleme</strong> için çizdiğimiz tanım<br />

çerçevesinin temelinde yer almaktadır.<br />

1990’lı yıllara gelindiğinde kavramsal<br />

<strong>modelleme</strong>nin, özellikle de <strong>simülasyon</strong><br />

alanında hızla önem kazandığı, giderek artan<br />

ölçüde ilgi çektiği görülmektedir. Örneğin<br />

3<br />

1994 yılında Nance modelleyicinin zihninde<br />

yer alan kavramsal model ile bu modelin<br />

nesne simgelerle kayda geçirilmesinin ayırt<br />

4<br />

edilmesi gereğinden söz etmiş, Fishwick<br />

kavramsal modellerin bulanık ve anlaşılması<br />

5<br />

güç niteliklerini vurgulamış, Haddix ise<br />

kullanıcıya ve tasarımcıya yönelik kavramsal<br />

modellerin farklarına dikkat çekmiştir.<br />

Simülasyonda kavramsal <strong>modelleme</strong> konusunu<br />

kurumsal düzeyde ele alan kuruluşların<br />

başında, ABD <strong>Savunma</strong> Bakanlığı gel-<br />

6<br />

mektedir. DMSO 1997 yılında, kullanıcı ve<br />

tasarımcının aynı dili konuşabilmesini<br />

hedefleyen, bu iki ana grubun anlaşmasına<br />

zemin oluşturacak bir çerçeveyi ortaya<br />

koymuştur.<br />

2000’li yıllar, konunun olgunlaştığı<br />

yıllardır. Dağıtımlı <strong>simülasyon</strong>a yönelik<br />

standartların oluşması, özellikle<br />

de kavramsal <strong>modelleme</strong>nin farklı<br />

gruplar tarafından ortak kullanılan bir<br />

altyapı olarak standartlaşması bu<br />

yıllara rastlar. Örneğin paralel simü-<br />

7<br />

lasyon için üst düzey mimarisi HLA ve<br />

8<br />

federasyon oluşturma (FEDEP )<br />

standartları bu yıllarda, özellikle de<br />

askeri uygulamalar için geliştirilmiştir.<br />

Simülasyon konusunun uluslararası<br />

ün yapmış en önemli isimlerinden S.<br />

9<br />

Robinson ise askeri ve sivil <strong>simülasyon</strong><br />

uygulamalarının farklarına<br />

dikkat çekerken her iki alanda da<br />

kavramsal <strong>modelleme</strong>nin önemine<br />

işaret etmiş, kavramsal <strong>modelleme</strong>nin<br />

yazılımdan bağımsız biçimde <strong>simülasyon</strong><br />

hedeflerini, girdilerini, çıktılarını,<br />

varsayımlarını ve basitleştirmelerini<br />

ortaya koyması gerektiğini<br />

anlatmıştır.<br />

Modelleme<br />

Alan<br />

Kavramsal Şematik<br />

Simülasyon Uygulama<br />

Gerçek Dünya<br />

Reflektif Projektif<br />

Soyutlama Gerçekleştirim Faydalanma<br />

Şekil 1. Simülasyon yaşam döngüsünde kavramsal <strong>modelleme</strong><br />

33


10<br />

A.Karagöz tarafından hazırlanan doktora tezi<br />

ise önce kavramsal <strong>modelleme</strong> literatürünü<br />

ayrıntılı biçimde incelemiş, ardından da<br />

bunun için Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından<br />

kullanılacak bir aracın geliştirilmesini<br />

anlatmıştır. Bu araç (KAMA), bu yazının<br />

sonraki bölümlerinde ele alınacaktır.<br />

Bugüne kadar kavramsal <strong>modelleme</strong> için<br />

çeşitli biçimsel gösterimler de önerilmiş<br />

bulunmaktadır. Bunlar arasında iş süreçlerinin<br />

modellenmesini öne çıkartan BPMN<br />

11<br />

(Business Process Modeling Notation) ,<br />

evrensel <strong>modelleme</strong> dili olarak önerilmiş<br />

12<br />

UML (Universal Modeling Language) ve<br />

bütünleşik tanımlama yöntemleri ailesi olarak<br />

önerilen IDEF (Integrated Definition<br />

13<br />

Methods) bulunmaktadır. Tüm bu gösterimlerde,<br />

bulanıklığı ve farklı biçimlerde<br />

anlaşılabilirliği gidermek hedeflenmiş, çok<br />

farklı kullanımlar için ortak bir <strong>modelleme</strong> dili<br />

oluşturulması hedeflenmiştir.<br />

KAMA ise, özellikle askeri <strong>simülasyon</strong><br />

uygulamalarını kapsayan, bir yandan fazla<br />

teknik birikimi olmayan askeri kullanıcıların<br />

rahatça kullanabileceği, diğer yandan<br />

tasarım ve gerçekleştirme için yeterli teknik<br />

içeriği taşıyabilecek bir araçtır.<br />

3. Simülasyon Geliştirme Yaşam<br />

Döngüsünde Kavramsal Modelleme<br />

14<br />

Chapman <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong><br />

arasındaki ilişkiyi kavramsal model ekseninde<br />

aşağıdaki gibi tanımlamıştır. Modelleme<br />

aşaması geriye dönük-reflektif ve aynı<br />

zamanda ileriye dönük-projektif bir aşamadır.<br />

Geriye dönüktür çünkü modeli temsil ettiği<br />

gerçek dünya ile ilişkilendirir, ileriye dönüktür<br />

çünkü modeli gerçekleştireceği <strong>simülasyon</strong>a<br />

bağlar. Bu aşamada kullanılan en önemli<br />

yöntemler soyutlama ve sadeleştirmedir.<br />

Soyutlama modelleyicinin gerçek dünyadaki<br />

bir nesnenin belirleyici özelliklerini alıp farklı<br />

bir yapıda temsil etmesini gerektiren sezgisel<br />

bir tekniktir. Sadeleştirme ise daha basit<br />

ilişkiler tanımlamak için önemsiz ayrıntıların<br />

yok edilmesi işlemidir.<br />

Modelleme, kavramsal ve şematik modelleri<br />

15<br />

içeren bir soyutlama faaliyetidir. Law ile<br />

16<br />

Widman ve diğerleri bir modelin gerçek<br />

dünyayı birebir temsil etme iddiasında<br />

olmaması gerektiği ancak bir <strong>simülasyon</strong><br />

sisteminin gereksinimlerine yetecek kadar<br />

gerçeğe yakın bir tahmin olarak kabul<br />

edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Kavramsal<br />

model gerçek dünyanın ilk soyutlamasıdır<br />

ve sistem nesneleri ve aralarındaki<br />

ilişkilerin açıklamalarını içerir. Kavramsal<br />

model gerçekleştirimden bağımsızdır ve<br />

gerçekleştirime esas oluşturacak şematik<br />

modelin geliştirilmesine kaynak oluşturur. Bu<br />

modeller sırasıyla görev uzayı kavramsal<br />

modeli ve <strong>simülasyon</strong> uzayı kavramsal<br />

modeli olarak da tanımlanır. Bu yazı boyunca<br />

kavramsal model, görev uzayı kavramsal<br />

modeli anlamında kullanılmaktadır.<br />

3.1. Problem tanımlama aracı olarak<br />

kavramsal model<br />

Kavramsal <strong>modelleme</strong> problem alanı ile<br />

ilişkilidir ve problemi hem modelleyicinin<br />

hem de alan uzmanının anlayabileceği<br />

bileşenler cinsinden ifade edecek bir araç<br />

olarak kullanılabilir. Tipik bir kavramsal<br />

modelde problem alanını ifade edecek<br />

varlıklar, görevler, eylemler ve etkileşimler<br />

17<br />

gibi bileşenler bulunur. Pace , kavramsal<br />

modeli <strong>simülasyon</strong>un gereksinim analizi ve<br />

tasarım aşamaları arasında bir köprü olarak<br />

tanımlar, dolayısıyla bu bileşenler tasarım<br />

aşaması için girdi oluşturur. Gereksinim<br />

analizi aşamasının bir çıktısı olan kavramsal<br />

model, tasarım ve gerçekleştirim kararlarından<br />

bağımsız olmalıdır.<br />

18<br />

Borah <strong>simülasyon</strong> geliştiren mühendislerin<br />

bir adım geri çekilip <strong>simülasyon</strong> geliştirme<br />

yaşam döngüsünde kavramsal modelin<br />

rolünü daha iyi anlamaları gerektiğini ifade<br />

etmektedir. Bu durum başka araştırmacılar<br />

tarafından da tekrar edilmiş olmasına rağmen<br />

kavramsal model geliştirme yöntemleri,<br />

gösterim biçimleri ve durum çalışmaları ile<br />

ilgili çok az yayın bulunmaktadır. Çoğu zaman<br />

kavramsal model geliştirmek için gerekli<br />

bilgi alan uzmanları tarafından serbest metin<br />

biçiminde yazılmaktadır. Bu yöntem tutarsız<br />

ve tekrar eden, bilgisayarlar tarafından zor<br />

işlenen ve modelleyici için yeteri kadar<br />

yönlendirme sağlamayan modeller ortaya<br />

çıkarmaktadır.<br />

3.2. İletişim aracı olarak kavramsal<br />

model<br />

Problem tanımının önemli bir bileşeni olan<br />

kavramsal model, tüm paydaşlar tarafından<br />

anlaşılabilecek ortak bir dilde ifade edilmelidir.<br />

Bu dil bir yandan tasarım aşamasına<br />

faydalı bir girdi oluşturacak kadar yapısal, öte<br />

yandan alan uzmanının anlayabileceği ve<br />

kendisini ifade edebileceği kadar esnek<br />

olmalıdır.<br />

Kavramsal model, <strong>simülasyon</strong> geliştirme<br />

yaşam döngüsünde rol alan farklı paydaşlar<br />

(müşteri, kullanıcı, sistem mühendisi, yazılım<br />

mühendisi) arasında önemli bir iletişim aracı<br />

olarak kullanılacağından canlı ve güncel<br />

tutulması gerekmektedir. Hangi yöntem<br />

kullanılırsa kullanılsın bir kavramsal modelin<br />

kullanışlılığı modelleyicinin yeteneği ve<br />

deneyimi ile yakından ilişkilidir. Bu nedenle<br />

herhangi bir <strong>simülasyon</strong> sistemi için bir<br />

defada geliştirilmiş bir kavramsal modelden<br />

söz etmek mümkün değildir. Kavramsal<br />

modeller yinelemeli olarak geliştirilen,<br />

<strong>simülasyon</strong> geliştirme sürecinde bilgi düzeyi<br />

arttıkça gerektiği ölçüde evrim geçiren<br />

dökümanlardır.<br />

3.3. Maliyet kestirimine girdi olarak<br />

kavramsal model<br />

Simülasyon sistemi geliştirme projelerinin<br />

genellikle karmaşık problemleri çözen<br />

yüksek maliyetli projeler olması nedeniyle<br />

maliyet kestirimi proje başarısı açısından<br />

önemli bir rol üstlenmektedir. Erken<br />

aşamalarda gerçeğe yakın maliyet kestirimleri<br />

yapmak için kavramsal modeller<br />

kullanılabilir. Simülasyon sisteminin kapsayacağı<br />

görevler, işler, varlıklar, aktörler, iş<br />

akışları ve bunlar arasındaki ilişkileri içeren<br />

kavramsal model, geliştirilecek olan <strong>simülasyon</strong><br />

sisteminin büyüklüğü ve dolayısıyla<br />

maliyeti hakkında önemli bir bilgi kaynağı<br />

olacaktır. Özellikle fonksiyon nokta gibi<br />

fonksiyonel büyüklüğü ölçmeye yarayan<br />

yöntemler ve bunları esas alarak yapılan<br />

maliyet kestirimleri etkin bir erken kestirim<br />

mekanizması olarak kullanılabilir.<br />

Kavramsal model maliyet kestiriminin yanında<br />

proje planlama aşamasında farklı amaçlar<br />

için de kullanılabilir. Kavramsal modelde yer<br />

alan görev ve iş tanımları, geliştirilecek olan<br />

<strong>simülasyon</strong> sisteminin iş paketlerini belirlerken<br />

yönlendirici olacaktır.<br />

3.4. Tasarım aşamasına girdi olarak<br />

kavramsal model<br />

Problem tanımının bir bileşeni olan kavramsal<br />

model, yazılım tasarım kararlarından<br />

bağımsız olarak hazırlanır. Fakat aynı<br />

zamanda tasarım aşamasının en önemli<br />

girdilerinden birisidir. Bu nedenle formel bir<br />

dilde ifade edilen bir kavramsal modelin yine<br />

formel bir dilde oluşturulan (ör: UML veya<br />

SysML) sistem veya yazılım tasarımına<br />

dönüştürülmesi serbest metinle ifade edilen<br />

kavramsal modele göre daha kolay olacaktır.<br />

Kavramsal modelde yer alan model elemanları<br />

bazı dönüşüm kuralları ile tasarım elemanlarının<br />

tanımlanmasında temel oluşturabilir.<br />

3.5. Doğrulama ve geçerli kılma<br />

aşamasında<br />

model<br />

girdi olarak kavramsal<br />

Yazılım mühendisliğinde doğrulama ve<br />

geçerli kılma etkinliklerini olabildiğince<br />

erken aşamalarda başlatmak yerleşmiş bir<br />

uygulamadır. Yazılım gereksinim dokümanı,<br />

yazılım geliştiricilerin müşterinin istediğini<br />

gerçekleştirdiklerini geçerli kılmak için<br />

kullanılır. Benzer şekilde <strong>simülasyon</strong> sisteminin<br />

erken aşamalarda geçerli kılınması da<br />

başarılı bir <strong>simülasyon</strong> sistemi geliştirme<br />

projesi için gereklidir. Kavramsal model bu<br />

geçerli kılma etkinliğine temel oluşturacak<br />

kadar yapısal olmalı ve yeterli seviyede ayrıntı<br />

içermelidir.<br />

Kavramsal modeller eşgörevli gözden<br />

geçirmelerle (peer review) doğrulanabilir ve<br />

alan uzmanları ile yapılan ortak gözden<br />

geçirmelerle geçerli kılınabilir. Formel<br />

gösterim biçimleri kullanılarak geliştirilen<br />

kavramsal modellerin doğrulanması büyük<br />

oranda otomatik olarak yapılabilir. Bunun için<br />

doğruluk, tutarlılık, bütünlük, bilgi tekrarının<br />

olmaması gibi durumları kontrol eden kural<br />

kümelerinin tanımlanmış olması ve bunları<br />

kontrol edecek bir bilgi sisteminin bulunması<br />

gerekmektedir. Geçerli kılma çalışması alan<br />

uzmanı veya müşteri temsilcilerinin de<br />

katılımıyla istenen sistemin geliştirileceğini<br />

garanti altına almak amacıyla yapılan bir<br />

ortak gözden geçirme uygulamasıdır. Bu<br />

uygulamanın başarılı olması için modelleyicinin<br />

ve alan uzmanının ortak bir dil oluşturmaları<br />

gerekmektedir.<br />

4. Bir Kavramsal Modelleme Aracı:<br />

KAMA<br />

Gen.Kur.Bşk.lığı BİLKARDEM ve ODTÜ<br />

MODSİMMER’in birlikte yürüttükleri<br />

projelerden edindikleri deneyim sonucunda<br />

kavramsal modelin <strong>simülasyon</strong> sistemi<br />

geliştirme projelerinde daha etkin<br />

kullanılabilmesi için 2005-2007 yılları<br />

arasında bir araştırma projesi gerçekleştirilmiştir.<br />

Bu projenin araştırma aşamasında<br />

BİLKARDEM’in ihtiyacını karşılayacak<br />

bir kavramsal model tanımı yapılmış,<br />

kavramsal <strong>modelleme</strong> için bir yöntem ve<br />

gösterim biçimi ortaya konulmuş, geliştirme<br />

aşamasında ise kavramsal model oluşturmayı<br />

sağlayacak bir yazılım aracı geliştirilmiştir.<br />

Uygulama aşamasında ise devam<br />

eden veya yeni başlayan <strong>simülasyon</strong> projelerinde<br />

KAMA aracının kullanılması ve alınan<br />

geri bildirimlerle hem yöntemin hem de<br />

aracın iyileştirilmesi hedeflenmektedir.<br />

4.1. KAMA Yöntemi<br />

KAMA yöntemi yinelemeli olarak<br />

uygulanan aşağıdaki ana adımlardan<br />

oluşmaktadır:<br />

1 – Bilgi edin: Simülasyon sisteminin<br />

hedeflerinin, kısıtlarının, varsayımların<br />

tanımlanması, yetkin bilgi kaynaklarının<br />

belirlenmesi ve mevcut<br />

kavramsal modellerin yeniden kullanılabilirlik<br />

açısından ele alınması.<br />

Hedef<br />

başarım Ölçütüdür<br />

Ölçüt<br />

Şekil 2. KAMA metamodeli<br />

2 – Kapsamı Tanımla: Simülasyon<br />

sistemini oluşturacak görev uzayının<br />

temel görevlerinin, ilgili aktörlerin,<br />

komuta hiyerarşisinin ana hatlarıyla<br />

belirlenmesi.<br />

3 – İçeriği Geliştir: Kavramsal model<br />

elemanlarının tanımlanması ve diyagramlarının<br />

oluşturulması. Bu kapsamda<br />

Görev Uzayı, İş Akışı, Varlık<br />

Ontoloji, Varlık Durum, Komuta Hiyerarşisi<br />

ve Organizasyon Yapısı diyagramları<br />

oluşturulur.<br />

4 – Modeli Doğrula ve Geçerli Kıl:<br />

Kavramsal model oluşturulurken<br />

KAMA yazılım aracı kullanılarak<br />

tutarlılık ve doğruluk kontrollerinden<br />

geçirilmesi. Bu kontrollerin bir kısmı<br />

kavramsal model diyagramlarının<br />

oluşturulması aşamasında bir kısmı<br />

ise kavramsal model tamamlandıktan<br />

sonra uygulanır.<br />

4.2. KAMA Gösterim Biçimi<br />

Sağladığı altyapının alana özgü <strong>modelleme</strong><br />

KAMANitelik KAMAYetenek KAMADurumMakinesi<br />

İşÜrünü<br />

ulaşır<br />

ulaşır<br />

üretir<br />

kaynak<br />

hedef<br />

ana<br />

içerir<br />

girdiOluşturur<br />

Varlık<br />

Görev<br />

İş<br />

parça<br />

bütün<br />

çocuk<br />

içerir<br />

genişletir<br />

sorumludur<br />

gerçekleştirir<br />

sorumludur<br />

gerçekleştirir<br />

Aktör<br />

Rol<br />

üst<br />

ast<br />

35


KAMA Mimarisi<br />

Grafik<br />

Editör<br />

dili geliştirmek için uygun olması ve TSK<br />

gereksinimlerini karşılaması nedeniyle<br />

KAMA kapsamında UML’i temel alan bir<br />

gösterim biçimi belirlenmiştir. Böylece hem<br />

kavramsal <strong>modelleme</strong>ye özgü bir <strong>modelleme</strong><br />

dili oluşturulmuş hem de tasarım aşamasına<br />

geçişi kolaylaştıracak bir altyapı kullanılmıştır.<br />

KAMA metamodelinde kavramsal model<br />

oluşturmak için gerekli olabilecek tüm model<br />

elemanları, bunlar arasındaki ilişki tipleri,<br />

hangi diyagramda yer alabilecekleri tanımlanmıştır.<br />

Bu tanımlar hem KAMA aracının<br />

geliştirilmesine hem de tasarım aşamasındaki<br />

modellere yapılacak olası dönüşüm<br />

çalışmalarına kaynak oluşturmuştur.<br />

4.3. KAMA Mimarisi<br />

Model<br />

Ağacı<br />

Model<br />

Kuraltabanı Yönetimi<br />

KAMA aracı KAMA metamodelini, metamodel<br />

üzerinde tanımlanmış olan kuralları ve<br />

KAMA yöntemini esas alarak modelleyicinin<br />

kolaylıkla kavramsal model geliştirmesini<br />

sağlayacak şekilde geliştirilmiştir.<br />

Kullanıcıya temel olarak grafik editör, raporlama<br />

ve çok boyutlu gösterim özelliklerini<br />

sunan bu yazılım aynı zamanda kavramsal<br />

modellerin tek bir merkezde saklanmasını da<br />

sağlar. Böylece farklı projeler için geliştirilen<br />

kavramsal modelerde yer alan ortak kavramlar<br />

merkezi bir veri tabanında saklanarak tüm<br />

Versiyon<br />

Yöneticisi<br />

Şekil 3. KAMA mimarisi<br />

Rapor<br />

Üreteci<br />

N-boyutlu<br />

Gösterim<br />

Kullanıcı Yönetimi Güvenlik Yönetimi<br />

Dosya Erişim Yönetimi Veri Erişim Yönetimi Web Servisleri Yönetimi<br />

Eklenmiş<br />

Dosya<br />

Yerel<br />

Veritabanı<br />

Ortak Veri<br />

Ambarı<br />

projelerin kullanımına açılır. KAMA yönteminin<br />

ilk adımında da belirtildiği gibi<br />

kavramsal <strong>modelleme</strong> çalışmasına başlarken<br />

mevcut kavramsal modellerde arama<br />

yapılarak yeniden kullanılabilecek model<br />

elemanları veya diyagramlar belirlenir ve<br />

kullanılır.<br />

5. Simülasyonda Kavramsal Modelleme;<br />

KAMA ve Sonrası<br />

Doğrudan doğruya TSK ihtiyaçları doğrultusunda<br />

geliştirilen KAMA aracının<br />

<strong>simülasyon</strong> projelerinde, özellikle de farklı<br />

projeler arasında kavramsal model düzeyinde<br />

istenen ortak altyapı olarak kullanıldıkça<br />

yeni ihtiyaçların ortaya çıkması,<br />

düzenlemelerin gerekmesi doğal olacaktır.<br />

Bu, <strong>simülasyon</strong> uygulamalarının istenen<br />

etkinlik düzeyine kavuşması ve beklenen<br />

getirileri sağlamaları için de gereklidir.<br />

KAMA teknik altyapı ihtiyacını karşılarken, bu<br />

altyapıya uygun kurumsal düzenlemelerin de<br />

gerçekleştirilmesi, bütünsel etkinlik bakımından<br />

zorunludur. Bu kapsamda kavramsal<br />

modellerin hazırlanması ve oluşturulan<br />

modellerin merkezi bir veri tabanında<br />

saklanarak farklı çalışmalarda kullanılabilmesi,<br />

doğal olarak TSK işleyiş usul ve<br />

esasları çerçevesinde gerçekleşecektir.<br />

Özellikle geliştirilen modellerin onaylanmaları<br />

ile bunlarda yapılacak değişikliklerin<br />

kabul ve onay süreçleri, üzerinde çalışılması<br />

gereken konulardır.<br />

Yalnızca kabul ve onay düzenekleri açısından<br />

değil, modellenen birim ve sistemlerin<br />

herhangi biriyle ilgili alan uzmanlarının<br />

modellere ilişkin değerlendirmelerinin,<br />

değişiklik önerilerinin, ve bunlar doğrultusunda<br />

gerçekleştirilen değişikliklerin<br />

izlenmesi de uzun dönemde Kurum’un<br />

MODSİM etkinliklerinin başarısında belirleyici<br />

olacaktır. KAMA aracının bu doğrultuda<br />

yeni yeteneklere kavuşturulması da sürekli<br />

olarak gündemde tutulmalıdır.<br />

Farklı modellerin birlikte çalışabilmelerine<br />

yönelik altyapıların oluşturulması başlı başına<br />

bir araştırma konusudur. Bu konuda KAMA<br />

yeteneklerinin geliştirilmesi de gelecek<br />

dönemlerde<br />

mundadır.<br />

gündeme alınmak duru-<br />

KAMA modellerinin doğrulanması ve<br />

geçerlenmesi konusunda bir yandan<br />

otomatik doğrulama becerilerinin, diğer<br />

yandan da uzman kişilerin katkısıyla<br />

gerçekleştirilen doğrulama geçerleme<br />

etkinliklerinin model elemanları ve modeller<br />

üzerine yansıtılması da göz ardı edilmemelidir.<br />

KAMA aracının gittikçe artacağı öngörülen<br />

kullanım hacmi ve talep düzeyi doğrultusunda,<br />

yüksek performans sağlamaya,<br />

kullanıcı arayüzlerinin daha esnekleştirilmesine<br />

ve hacimli veriyi daha anlaşılır<br />

şekilde kavramsal model kullanıcısına<br />

sunacak tekniklerin geliştirilmesine yönelik<br />

olarak olgunlaştırılması da gelecek dönemler<br />

için öngörülen gündem maddeleri arasındadır.<br />

Modelleme ve <strong>simülasyon</strong>, TSK etkinliklerinin<br />

önemli bir kısmında temel altyapı<br />

öğesi konumundadır. KAMA’nın tüm<br />

MODSİM çalışmalarını hızlandırıcı, etkinliğini<br />

yükseltici etki yapacağı kesindir. Ancak<br />

bu araç ile geliştirilecek kavramsal modellerin<br />

satınalma, eğitim ve tatbikat gibi çeşitli<br />

etkinliklerde, örneğin şartname hazırlıklarında<br />

ya da eğitim materyalinin oluşturulmasında<br />

doğrudan doğruya kullanılabilmesi<br />

de göz ardı edilmemelidir.<br />

KAYNAKÇA<br />

1) PPS Chen, “The entity-relationship<br />

model—toward a unified view of data”,<br />

ACM Transactions on Database<br />

Systems, 1976.<br />

2) Smith, J. M., and Smith, D. C. P.,<br />

“Database abstractions: aggregation and<br />

generalization”, ACM Transaction on<br />

Database Systems, 1977.<br />

3) Nance, R.E., “ The Conical Methodology<br />

and the Evolution of Simulation Model<br />

Development”,<br />

Research, 1994.<br />

Annals of Operations<br />

4)<br />

Fishwick, P.A., Simulation Model Design<br />

and Execution: Building Digital Worlds.<br />

Prentice-Hall, 1995.<br />

5) Haddix, F., “Mission Space, Federation,<br />

and Other Conceptual Models”, Paper<br />

98SSIW-162, Proceedings of the Spring<br />

Simulation<br />

1998.<br />

Interoperability Workshop,<br />

6)<br />

Defense Modeling and Simulation<br />

Office (DMSO) Conceptual Models of<br />

the Mission Space (CMMS) Technical<br />

Framework, USD/A&T-DMSO-CMMS-<br />

0002 Revision 0.2.1, 1997.<br />

http://dmso.mil/briefs/entereff/doc/cmm<br />

stf.doc<br />

7) IEEE Computer Society, IEEE Std. 1516-<br />

2000 IEEE Standard for Modeling and<br />

Simulation (M&S) High Level<br />

Architecture (HLA) — Framework and<br />

Rules, 2000.<br />

8) IEEE Computer Society, IEEE 1516.3<br />

Recommended Practice for High Level<br />

Architecture (HLA) Federation<br />

Development and Execution Process<br />

(FEDEP), 2003.<br />

9) Robinson, S., Simulation:<br />

The Practice of<br />

Model Development and Use.<br />

Chichester, UK: Wiley, 2000.<br />

10) Karagöz, A., A Framework for Developıng<br />

Conceptual Models of the Mıssıon<br />

Space for Sımulatıon Systems, ODTÜ<br />

Enformatik Enstitüsü Doktora Tezi, 2008.<br />

11) Business Process Modeling Notation,<br />

http://www.bpmn.org, son ziyaret tarihi:<br />

2/5/2010.<br />

12) Universal Modeling Language,<br />

http://www.uml.org/, son ziyaret tarihi:<br />

2/5/2010.<br />

13) IDEF Integrated Definition Methods,<br />

http://www.idef.com, son ziyaret tarihi:<br />

2/5/2010<br />

14) Chapman, R.M. “Mission-Oriented Conceptual Modeling Framework for Distributed Mission Training”,<br />

Proceedings of the Fall Simulation Interoperability Workshop, 2000.<br />

15) Law, A.M. & Kelton, W.D., Simulation, Modeling and Analysis, 3rd Edition, McGraw-Hill, 1999.<br />

16) Widman, L.E., Loparo, K.A., & Nelson, N.R. (eds.), Artificial Intelligence Simulation & Modeling, New<br />

York: John Wiley & Sons, 1989.<br />

17) Pace, D.K., “Conceptual Model Descriptions”, Paper 99S-SIW-025, Proceedings of the Spring<br />

Simulation Interoperability Workshop, 1999.<br />

18)<br />

Borah, J., “Conceptual Modeling – The Missing Link of Simulation Development”, Proceedings of the<br />

Spring Simulation Interoperability Workshop, 2002.<br />

P<br />

D<br />

D<br />

rof. Dr. Semih BİLGEN<br />

1973 ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Yüksek lisansını bilgisayar<br />

bilimleri dalında ABD’de Rensselaer Polytechnic Institute’tan 1976’da, elektrik<br />

mühendisliği dalında doktora derecesini ise Kanada’da Manitoba<br />

Üniversitesinden 1982 yılında almıştır. 1976’dan bu yana bazı aralıklar dışında<br />

ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümünde öğretim üyesidir. Çok sayıda<br />

uygulamalı araştırma projesinde kamu ve özel kesimden çeşitli kuruluşlara<br />

danışmanlık hizmeti vermiştir. Başlıca ilgi alanları bilişim sistemleri, yazılım<br />

yönetimi ve bilgisayar ağlarıdır.<br />

oç. Dr. Onur DEMİRÖRS<br />

Doçent Doktor Onur Demirörs Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik<br />

Enstitüsü’nde (www.ii.metu.edu.tr) öğretim üyesi, Yazılım Yönetimi Programı<br />

başkanı ve Yazılım Yönetimi Araştırma Grubu (www.ii.metu.edu.tr/~smrg)<br />

lideridir. Bilgi Grubu Yazılım, Araştırma, Eğitim, Danışmanlık Limited Şirketi’nde<br />

(www.bg.com.tr) ise strateji direktörü olarak çalışmaktadır. Bilgisayar<br />

Mühendisliği Lisans eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde, Bilgisayar<br />

Bilimleri Yüksek Lisans ve Doktorasını Southern Methodist Üniversitesi’nde<br />

tamamlamıştır. Yönetiminde 30’u aşkın Yüksek Lisans ve Doktora çalışması<br />

tamamlanmış, 100’ün üzerinde makalesi dergi ve kitap bölümleri olarak yayınlanmış ve konferanslarda<br />

sunulmuştur. Araştırma çalışmaları, yazılım süreç iyileştirme, yazılım proje yönetimi, yazılım ölçümleri,<br />

yazılım mühendisliği standartları ve organizasyonel değişim yönetimi alanları üzerine yoğunlaşmıştır.<br />

Eğitime yönelik projeler, yazılım organizasyonları için model tabanlı süreç iyileştirme (ISO 15504 ve<br />

CMMI) ve ölçme altyapıları geliştirme projeleri yönetiminde tamamlanmıştır. Kamu ve TSK için iş süreçleri<br />

<strong>modelleme</strong>, iyileştirme, sistem gereksinimleri belirleme, alım yönetimi ile kavramsal <strong>modelleme</strong> yöntem<br />

ve araçlarının oluşturulmasına yönelik projeler yönetiminde tamamlanmıştır.<br />

r. N. Alpay KARAGÖZ<br />

1999 yılında ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra<br />

ODTÜ Enformatik Enstitüsü Bilişim Sistemleri bölümünde Yüksek Lisans (2001) ve<br />

Doktora (2008) çalışmalarını tamamladı. Doktora çalışmalarına paralel olarak<br />

yürütülen KAMA-C4ISRMOS projesinde araştırmacı ve yazılım kalite yöneticisi<br />

olarak rol aldı. Kavramsal <strong>modelleme</strong> ile ilgili NATO çalışma grubunda görev aldı.<br />

2001 yılından itibaren Bilgi Grubu Ltd. çatısı altında çeşitli kurumlara yazılım süreç<br />

iyileştirme danışmanlığı, nesne yönelimli yazılım geliştirme ve yazılım<br />

mühendisliği eğitimleri, kavramsal <strong>modelleme</strong> danışmanlığı gibi hizmetler sundu. 2003 yılından bu yana<br />

ODTÜ Enformatik Enstitüsü Yazılım Yönetimi yüksek lisans programında yarı zamanlı öğretim görevlisi<br />

olarak ders vermektedir.<br />

37


Modelleme ve Simülasyon Sistemlerinde<br />

Birlikte Çalışabilirlik<br />

Yol Haritası Üzerine Notlar<br />

Doç. Dr. Halit OĞUZTÜZÜN<br />

Giriş<br />

Bu yazıda birlikte çalışabilirlik kavramı<br />

irdelenecek ve gerek mevcut, gerekse<br />

edinilecek <strong>simülasyon</strong> sistemlerinin<br />

birlikte çalışabilirliği konusunda neler<br />

yapılabileceği tartışılacaktır.<br />

Birlikte çalışabilirlik (BÇ), genel<br />

anlamda, iki veya daha çok sistemin<br />

amaçlanan bir işlevi gerçekleştirmek<br />

üzere aralarında işbirliği sağlamaları<br />

olarak tanımlanabilir. Veri işleyen<br />

sistemler bağlamında düşünecek<br />

olursak, BÇ birden fazla sistemin ya<br />

da bileşenin, aralarında veri alışverişi<br />

yapabilmeleri ve aldıkları verileri<br />

kendi işlemlerinde kullanabilmeleri<br />

olarak tanımlanmaktadır .<br />

1<br />

Bilgi sistemlerinin birlikte çalışabilirliğini<br />

hedefleyen birtakım standartlar mevcuttur.<br />

Bu yazıdaki ilgi alanımız daha dar olup<br />

<strong>simülasyon</strong> sistemlerini kapsamaktadır.<br />

Bu yazıdaki odak noktamız <strong>simülasyon</strong><br />

sistemleri olsa da bu kapsam içinde büyük bir<br />

çeşitlilik mevcuttur. Canlı (live), sanal<br />

(virtual) ve yapıcı (constructive) gibi farklı<br />

türlerdeki <strong>simülasyon</strong>ların birlikte çalışabilirliğini<br />

sağlamak günümüzün zorlu problemlerinden<br />

biridir. Gerçek sistemlerle<br />

(komuta-kontrol sistemleri gibi) <strong>simülasyon</strong><br />

sistemlerinin (harp oyunu gibi) birlikte<br />

çalışabilirliği önemli uygulamaları olan bir<br />

kavramdır.<br />

Simülasyonların birlikte çalışması, en<br />

temelde, verilerin karşılıklı olarak iletilmesini<br />

içermektedir. Verilere ancak bir kavramsal<br />

model çerçevesinde anlam verilebileceği de<br />

dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, <strong>simülasyon</strong>ların<br />

en üst seviyede birlikte çalışabilirliği,<br />

bunların dayandığı kavramsal<br />

modellerin uyumlandırılmış olmasını gerektirmektedir.<br />

BÇ kavramı irdelenirken, sistemlerin bağımsızlığına<br />

vurgu yapıldığına dikkat edilmelidir.<br />

Sistemlerin bağımsızlığı (ya da<br />

özerkliği) birden fazla boyutta ele alınabilir.<br />

Birincisi, sistemler farklı amaçlarla, farklı<br />

bağlamlarda, farklı süreçler ile üretilmiş<br />

olabilirler. İkinci olarak, sistemler teknik<br />

anlamda heterojenlik gösterebilir. Sistemlerin<br />

gerçekleştiriminde kullanılan teknolojilerden,<br />

hangi kavramların nasıl temsil edildiğine<br />

kadar geniş bir heterojenlik yelpazesi mevcuttur.<br />

Üçüncüsü, sistemler, yönetsel olarak<br />

ayrılmış olabilirler. Merkezi bir otoritenin bazı<br />

durumlarda söz konusu sistemleri yönetmesi<br />

teorik olarak düşünülebilirse de pratik olmayabilir.<br />

Belirli amaçlar doğrultusunda aralarında<br />

eşgüdüm sağlayabilen bağımsız sistemlerin<br />

oluşturduğu bütünlük, sistemler sistemi<br />

olarak adlandırılmaktadır. Birden fazla<br />

bağımsız sistemin, en azından belirlenmiş bir<br />

senaryo bağlamında, bir sistem bütünlüğü<br />

içinde davranması isteniyorsa, BÇ probleminin<br />

çözülmesi gerektiği açıktır.<br />

Kavramsal<br />

Seviyeleri<br />

Birlikte Çalışabilirlik<br />

BÇ’nin, ya var ya da yok kalıbında ikili bir<br />

anlayışla değil, bir seviyelendirme anlayışıyla<br />

ele alınması gerektiği genel kabul görmüştür.<br />

Andreas Tolk ve arkadaşlarının ortaya<br />

koyduğu ve zaman içinde diğer yazarların da<br />

katkılarıyla olgunlaşmış olan Kavramsal<br />

Birlikte Çalışabilirlik Seviyeleri Modeli<br />

(KBÇSM – LCIM) bu açıdan yararlı bir<br />

2<br />

kavramsal çerçeve sunmaktadır . KBÇSM<br />

yedi seviyeden oluşmaktadır. Seviye 0,<br />

sistemlerin birbirinden yalıtılmış olarak<br />

çalıştığı durumu ifade ederken, Seviye 1’den<br />

Seviye 6’ya kadar, BÇ’nin gittikçe artan<br />

etkinlikte başarıldığı seviyeler tanımlamaktadır.<br />

Aşağıda KBÇSM seviyeleri<br />

hakkında özet bilgi verilmektedir. Örnek<br />

3<br />

olarak Yüksek Seviye Mimari (HLA) tabanlı<br />

dağıtık <strong>simülasyon</strong> uygulamaları dikkate<br />

alınmıştır.<br />

Seviye 0 (BÇ yok): Bu seviye BÇ’nin<br />

olmadığı durumu ifade eder. Sistemler<br />

arasında veri alışverişi yoktur. Her bir sistem<br />

kendi başına faaliyet gösteren bir kapalı<br />

kutudur.<br />

Seviye 1 (Teknik BÇ): Sistemler arasındaki<br />

etkileşim ortamının teknik altyapı anlamında<br />

kurulu olduğu durumu ifade eder.<br />

Bileşenlerin bir ağ üzerinden iletişim kurduğu<br />

bir dağıtık <strong>simülasyon</strong> uygulaması düşünülecek<br />

olursa, ortak iletişim protokollerinin<br />

kullanılması, teknik BÇ gereklerini karşılamaktadır.<br />

Seviye 2 (Sentaktik BÇ): Her bir sistem için,<br />

alışverişe konu olan veriler ortak bir usulle<br />

belgelenmiştir. Sistemler arası veri alışverişi<br />

bu usule uygun arayüzler aracılığıyla<br />

yürütülür. Her bir sistem, ortak usulle<br />

belgelenmiş bir arayüzü olan bir kapalı<br />

kutudur. Söz konusu ortak usul, standartlaştırılmış<br />

olabilir.<br />

Örnek olarak HLA uyumlu iki federe<br />

uygulaması düşünelim. Bunların arayüzleri<br />

HLA Object Model Template (OMT)<br />

4<br />

standardına uygun olarak hazırlanmış olan<br />

Simulation Object Model (SOM) ile<br />

tanımlanmış olmalıdır. SOM, diğer bilgilerin<br />

yanısıra, esas olarak federenin sağladığı ve<br />

gereksindiği verilerin tanımlanmasını<br />

içermektedir. HLA kurallarına göre federenin<br />

sorumluluğu SOM’unda belirtilen veri<br />

alışverişlerini gerçekleştirebilmektir. Federelerin<br />

ve dolayısıyla SOM’larının, prensip<br />

olarak bağımsız geliştirilmiş olduklarını<br />

düşündüğümüzde, SOM’ları karşılaştırarak<br />

BÇ gereksinimlerini büyük ölçüde ortaya<br />

koyabiliriz. Ancak BÇ garanti edemeyiz, zira<br />

SOM’ların uyumlu olma garantisi yoktur. Bir<br />

HLA-uyumlu federasyon bünyesinde BÇ<br />

ortak bir FOM vasıtasıyla sağlanmaktadır.<br />

Sentaks seviyesinde BÇ sağlanması için her<br />

bir federenin, federasyon tasarımcısı<br />

tarafından belirlenen FOM’a uyumlandırılması<br />

gerekmektedir.<br />

Seviye 3 (Semantik BÇ): Alışverişe konu olan<br />

veriler ortak bir referans modele göre<br />

belgelenmiştir. Referans modelde, verilerin<br />

formatlarının yanısıra anlamları da çift anlamlılığa<br />

yer vermeyecek açıklıkta tanımlanmıştır.<br />

Verilerin anlamlandırılması, ortak<br />

bir ontolojiye dayalı olabilir.<br />

Örnek olarak standart FOM kullanımı<br />

gösterilebilir. RPRFOM standart FOM’lara<br />

çok bilinen bir örnektir. Standart FOM’lar<br />

uygulanabilir oldukları durumlarda çok<br />

yararlı olabilirler. Ancak, uygulama çeşitliliği<br />

ve değişkenliği düşünüldüğünde, standart<br />

FOM’ların kısıtlayıcı olduğu ve gelişmelerin<br />

arkasından geleceği açıktır.<br />

Seviye 4 (Pragmatik BÇ): Alışveriş konusu<br />

verinin geçerli ve geçersiz kullanım tarzları<br />

üzerinde taraflar arasında anlaşma olduğu<br />

seviyeyi ifade eder. Bunun için, alışverişe<br />

konu verinin üretim sürecinin ilgili yönleri<br />

açık edilmiş olmalıdır. Örneğin, veri toplama<br />

(ham veri toplanmışsa hangi sensörlerden<br />

hangi parametrelerle ne zaman toplanmıştır?<br />

Sensör füzyonu yapılmış mıdır? Çözünürlük<br />

nedir?) , ve hesaplama (hangi matematiksel<br />

modele göre, hangi sayısal yöntemlerle?)<br />

yöntemleri kullanıldığı, hangi varsayımlara<br />

dayanıldığı belli olmalıdır. Bunu kısaca veri<br />

alışverişinin hangi bağlamda gerçekleştiği<br />

olarak ifade edebiliriz. Bağlam açıkça belli<br />

olmalıdır ki alıcı taraf bu veriyi geçerli bir<br />

tarzda kullanabilsin.<br />

Seviye 5 (Dinamik BÇ): Pragmatik BÇ’de<br />

sözü edilen verinin alışverişe konu olduğu<br />

bağlamın, zaman içinde değişkenlik<br />

gösterdiği hesaba katılacak olursa, dinamik<br />

BÇ seviyesine varılır. Başka bir deyişle,<br />

bağlam, sistemin durumunu da içermektedir.<br />

Sistemler durum değişikliği geçirdikçe, veri<br />

alışverişinin farklı bağlamlara taşınması ve<br />

verinin geçerli kullanım tarzlarının da<br />

değişmesi olasıdır.<br />

Seviye 6 (Kavramsal BÇ): Seviye 5’te sözü<br />

edilen dinamik bağlamın o sisteme ilişkin bir<br />

kavramsal modelde tanımlanmış olması<br />

gerekir. Bu seviyede, kavramsal modellerin<br />

uyumlandırılmış olması beklenmektedir.<br />

Uyumlandırmanın kapsamı, sistemler arası<br />

alışverişe konu verilerin dinamik bağlamduyarlı<br />

bir şekilde tanımlanmasıdır.<br />

Görüleceği üzere, bir üst seviyenin sağlanabilmesi<br />

için bir alt seviyenin sağlanmış olması<br />

ön koşuldur.<br />

Bir Örnek<br />

Küçük bir örnekle katmanları ayırt etmeye<br />

çalışalım. Bir insansız hava aracı (İHA)<br />

simülatörünü ya da bir sanal İHA’yı ele alalım.<br />

Birincisinde pilot kabini donanımsal olarak<br />

sağlanmış ve pencere görüntüsü üretilmektedir.<br />

İkincisi ise tümüyle yazılım<br />

ürünüdür, gelişmiş bir grafik kullanıcı<br />

arayüzüne sahip olabilir. İHA <strong>simülasyon</strong>u tek<br />

başına çalışıyorsa BÇ seviyesi sıfırdır.<br />

Operatör eğitimi amacıyla bir dershane<br />

ortamında kullanılabilecek bir simülatör için<br />

bu yeterli olabilir. Eğitim İHA simülatörünün<br />

bir ağ üzerinden, diyelim TCP/IP (veya<br />

TCP/UDP) protokolü ile, başka bir<br />

dershaneden erişilebilir olduğunu düşünürsek<br />

teknik BÇ seviyesindeyiz demektir.<br />

Federasyonda bir de radar <strong>simülasyon</strong>u<br />

(sanal radar) bulunduğunu düşünelim.<br />

Radar, kapsama alanı içine girdiği takdirde<br />

İHA’yı tespit edebilecek ve izlemeye<br />

alabilecek yetenektedir.<br />

İHA ve Radar <strong>simülasyon</strong>larını HLA<br />

anlamında bir dağıtık bir <strong>simülasyon</strong>da, ki<br />

buna federasyon diyoruz, İHA ve Radar<br />

federeleri ile temsil edilmiş olarak düşünebiliriz.<br />

Bu federelerinin ve varsa federasyon<br />

üyesi diğer federelerin ortak bir FOM<br />

üzerinde anlaşarak veri alışverişinde bulunması<br />

mümkündür. Diyelim ki İHA konumunu<br />

bildirecektir. Konum nesnesinin FOM içinde<br />

tanımlanmış olması gereklidir. Konum<br />

nesnesi FOM’da sırasıyla enlem, boylam ve<br />

yükseklik belirten üç elemanlı bir çiftduyarlıklı<br />

kayan-noktalı sayı vektörü olarak<br />

temsil ediliyor olabilir. Konum bilgisinin<br />

biçimi üzerinde anlaşma olması sentaktik BÇ<br />

için gereklidir. Öte yandan, kayan-noktalı<br />

sayıların ağ üzerinden byte dizisi olarak<br />

39


iletiminde “little/big-endian” probleminin<br />

çözülmesi, bir teknik BÇ sorunudur.<br />

Semantik BÇ açısından bakıldığında,<br />

konumun hangi datuma (örneğin WGS85)<br />

göre verildiği, hangi zamana ait olduğu,<br />

konumdaki hata payının ne olduğu gibi<br />

konular gündeme gelir. Radarın konumu ile<br />

uçağın konumunun aynı referans çerçevesine<br />

göre verilmiş olması, ya da en azından<br />

radarın uçağın konum bilgisini kendi referans<br />

çerçevesine aktarabilmesi gerekir. Bu<br />

konular üzerinde anlaşma sağlanmış olması<br />

semantik BÇ açısından gereklidir. Konumun<br />

yanısıra yönelim, hız ve ivme vektörleri de söz<br />

konusu olabilir.<br />

İHA simülatörü konum bilgisini bir dinamik<br />

model çözerek üretiyor olmalıdır. Kullanılan<br />

dinamik modelin karakteristikleri, pragmatik<br />

BÇ isteniyorsa, alıcı taraflarca bilinmelidir.<br />

Dinamik model üç serbestlik dereceli bir<br />

nokta-kütle modeli ise uçağın yönelimi<br />

(attitude) hakkında bilgi alınması mümkün<br />

olmayacaktır. Uçağın kamerası bir görüntü<br />

gönderiyor ise uçağın o andaki yönelimini<br />

bilmeden görüntünün analiz edilmesi anlamlı<br />

olmayacaktır. Radar federesi İHA'yı izlemekte<br />

ise değişken radar kesit alanı (RKA)<br />

kullanması anlamlı olmayacak, muhtemelen<br />

ortalama bir RKA kullanması gerekecektir.<br />

Dinamik model rüzgar vb. atmosfer etkilerini<br />

dikkate almakta mıdır? Dinamik model<br />

kontrol yüzeylerini kapsamakta mıdır?<br />

Kapsamıyorsa bu sanal İHA <strong>simülasyon</strong>unu<br />

operatör eğitiminde değil, belki görev veya<br />

yol planlama uygulamalarında kullanmak<br />

mümkün olabilir. Alınan bilginin alıcı tarafta<br />

doğru yorumlanmasını sağlayacak bu tip<br />

hususlar pragmatik BÇ konusudur.<br />

İHA dışarıdan bakıldığında bir çok farklı<br />

durumda görünebilir. Kalkıştan önce yerde,<br />

kalkışta, yükselişte, belirli bir görev icra<br />

ederken, vs. Bu durumlar değiştikçe, örneğin<br />

İHA’nın bir bölgedeki tarama faaliyetini<br />

tamamlayıp bir sonraki tarama bölgesine<br />

doğru yola çıkması ile, kullanılan modellerin<br />

de değişmesi beklenebilir. İntikal sırasında<br />

kullanılan dinamik modeller daha basit<br />

olabilir. İHA yerde ise Radar federesinin İHA<br />

federesinden konum güncellemesi beklemesine<br />

gerek yoktur, benzer şekilde İHA<br />

federesinin de konum güncellemesi göndermesi<br />

muhtemelen gerekmeyecektir.<br />

Görüldüğü gibi, değişken durumların iyi<br />

değerlendirilmesi, federasyon koşumunun<br />

maliyetini azaltıcı etki yapabilir. Bağlam,<br />

tehditin varlığına göre de değişebilir. İHA<br />

radar menzili dışında veya kapsamında<br />

olduğuna göre farklı uçuş profilleri gösterebilir.<br />

Değişen durumların ve bağlamların<br />

alıcılar tarafından bilinmesi ve ona uygun<br />

davranılması dinamik BÇ gereğidir.<br />

Şu noktaya kadar ki BÇ gereksinimlerini<br />

karşılamak için gereken anlaşmaların<br />

enformel usullerle yapılması mümkündür.<br />

Federasyon çapındaki anlaşmaların, FOM’a<br />

ek olarak bir doküman halinde kayda<br />

geçirilmesi mümkün ve yararlıdır. Ancak<br />

elimizde bir radar <strong>simülasyon</strong> kavramsal<br />

modeli ve İHA <strong>simülasyon</strong> kavramsal modeli<br />

varsa bunlar arasındaki eşlemeler eksiksiz ve<br />

hatasız olarak yapılabilir. Bu modellerin<br />

formalize edilmiş olması halinde, modeller<br />

arasındaki ilişkiler de formel (biçimsel)<br />

olarak tanımlanabilir. Simülasyon kavramsal<br />

modeli üzerine detaylı irdelemeler için Page<br />

ve Robinson’ın yazdıklarına bakılabilir.<br />

Kavramsal modelin formel olması, modelin<br />

matematiksel anlamda iyi tanımlanmış bir<br />

dilde ifade edilmesi demektir. Bunun ilk<br />

çağrıştırdığı prensip, modelin bir metamodele<br />

uyumlu olmasıdır. Metamodel alana<br />

özgü olarak kurgulanmış olabileceği gibi<br />

UML gibi bir dilin genişleme olanaklarından<br />

yararlanılarak da tanımlanmış olabilir.<br />

Kavramsal model, görev uzayına ait bir<br />

ontoloji olarak düşünülebilir. Bu yaklaşımın<br />

avantajı, mevcut ontoloji dillerinden ve<br />

araçlarından yararlanma olanağıdır. Örneğin<br />

semantik web’in ontoloji dili olarak kabul<br />

gören OWL, kavramsal <strong>modelleme</strong> dili olarak<br />

kullanılabilir. Buna dair bir örneği önceki bir<br />

çalışmamızda göstermiştik: Yörünge <strong>simülasyon</strong>u<br />

ontolojisi (TSONT – Trajectory<br />

Simulation Ontology) mühimmat uçuş<br />

yörüngesi benzetimi bilgisini paylaşılabilir bir<br />

5<br />

ortamda sunmaktadır .<br />

İster alana özgü meta<strong>modelleme</strong> yapılsın,<br />

ister ontoloji dili kullanılsın, kavramsal<br />

modelin formelleştirilmesinin bir çok yararı<br />

mevcuttur. Modellemedeki hataların, tutarsızlıkların<br />

ve eksikliklerin azaltılması,<br />

<strong>modelleme</strong>deki hassasiyetin arttırılması,<br />

örtükvarsayımların açığa çıkarılması gibi<br />

yararlar daha <strong>modelleme</strong> sürecindeyken<br />

gerçekleşir. Ortaya çıkan formalize modeller,<br />

paydaşlar (tedarikçiler, kullanıcılar, alan<br />

uzmanları, geliştiriciler gibi) arasındaki<br />

iletişimi daha belirgin bir temele oturtur.<br />

Bunların ötesinde, kavramsal model yazılım<br />

etmenleri tarafından okunup yorumlanabilir<br />

bir şekle girmiş olur. Bu yol açıldıktan sonra<br />

yapılabilecek uygulamalar sadece hayal<br />

gücümüzle sınırlıdır. Çeşitli statik analizler,<br />

test otomasyonu, kod üretimi gibi uygulama<br />

konuları bilinmektedir. Şu an ki konumuz olan<br />

BÇ açısından en önemlisi şudur: formelleşmiş<br />

kavramsal modellerin eşlenmesi ve<br />

uyumlandırılması mümkün hale gelmektedir.<br />

Kavramlar arasındaki eşlemeler ve dönüşümler<br />

matematiksel kesinlikle tanımlanabilir.<br />

Formelleşmiş kavramsal modellerin etmenler<br />

tarafından yorumlanabilir olduğuna değinmiştik.<br />

Bunun potansiyel bir faydası dinamik<br />

bir ortamda bir araya getirilen <strong>simülasyon</strong>ların<br />

arabulucu etmenler (mediating<br />

agents) eliyle birlikte çalışır olabilmesidir.<br />

Söz konusu etmenler, kavramsal model<br />

eşlemesini koşum zamanına taşımaktadır.<br />

İnsan müdahalesi gerekmemektedir. Levent<br />

Yılmaz ve arkadaşlarının önerdiği etmen<br />

6<br />

çerçevesi bunu sağlamaya yöneliktir .<br />

Bir çok önemli yararına rağmen kavramsal<br />

<strong>modelleme</strong>nin, özenle yapıldığı durumlarda<br />

dahi biçimsellikten uzak usullerle yapılmasının<br />

nedeni, bunun zor bir iş olmasıdır.<br />

Model geliştirmek uygun niteliklere sahip<br />

personelin uzun zamanda ve büyük emekler<br />

harcayarak başarabileceği bir iştir. Formelleştirilmiş<br />

modellerin sadece sistemlerin<br />

değil, insanların da birlikte çalışabilirliği<br />

açısından yararları anlaşıldıkça bu zorluklar<br />

göze alınabilecektir.<br />

Kavramsal <strong>modelleme</strong> konusu bu sayıdaki bir<br />

başka yazıda ele alındığı için burada konunun<br />

teknik yönlerine girilmemiştir.<br />

Yol Haritasına Doğru<br />

Büyük emeklerle ortaya çıkarılmış<br />

olan <strong>simülasyon</strong> sistemlerinin birlikte<br />

çalışarak kendi kapsamlarını aşan,<br />

sistemler sistemi mertebesindeki<br />

gereksinimleri karşılaması mümkündür.<br />

BÇ probleminin en etkin<br />

çözümü kavramsal seviyede sağlanabilir<br />

ve bu seviyeye ulaşmayı<br />

mümkün kılacak olan basamaklar,<br />

kavramsal modeller, vurgulamak<br />

gerekirse, formalize edilmiş kavramsal<br />

modellerdir. Bunların ortaya<br />

çıkarılması uzun ve zahmetli süreçler<br />

gerektirdiğine göre, kavramsal BÇ<br />

için kısa ve kolay bir yol olmadığı<br />

açıktır.<br />

BÇ için izlenecek yol haritası, <strong>simülasyon</strong><br />

sistemleri geliştirme projelerinde kavramsal<br />

<strong>modelleme</strong> adımına gereken önemin verilzmesinden<br />

geçmektedir. Ancak niyet veya ilk<br />

planlar ne olursa olsun, pratikte sistem<br />

geliştirme eforu projede baskın unsur olarak<br />

ortaya çıkmaktadır. Kaldı ki tek tek geliştirme<br />

projeleri içine sıkıştırılmış kavramsal <strong>modelleme</strong><br />

çalışmaları, en iyi şekilde yapılsa bile<br />

toplamda yeterli olmayacaktır. Çünkü kavramsal<br />

<strong>modelleme</strong> her sistem projesinin<br />

kendi kapsamı ve amaçları doğrultusunda<br />

şekillenecektir.<br />

Eldeki kavramsal modellerin gözden geçirilmesini,<br />

uyumlandırılmasını ve eşlenmesini<br />

içeren ve ilgili sistemlerin tanımlanmış bir<br />

senaryo içinde nasıl birlikte çalıştırılabileceğini<br />

göstermeye odaklanmış projeler<br />

yapılmalıdır. Bu tip demonstrasyon projelerinden<br />

kazanılacak deneyimlerin değerlendirilmesi<br />

sonucunda, BÇ probleminin somut<br />

yönleri daha net olarak anlaşılacak ve ondan<br />

sonra atılacak adımlara karar verilebilecektir.<br />

BÇ yol haritasında endüstriyel standartlara<br />

uyumluluk, yeterli olmasa da gerekli bir<br />

koşuldur. IEEE 1516 (HLA) gibi bir<br />

standardın benimsenmesiyle sentaktik BÇ<br />

seviyesi erişilebilir olmaktadır. Ancak bunun<br />

kimseyi tatmin etmesi beklenemez. Semantik<br />

seviyenin yakalanabilmesi için<br />

problemi geniş ilgi alanlarına ayırarak<br />

ilerlemek uygun olur. Önemli bir ilgi alanı<br />

temsili ortamlar ve bu kapsamda çevrenin<br />

7<br />

temsilidir. SEDRIS gibi standartlar yalnızca<br />

sentaktik değil, semantik seviyede de<br />

çözümün bir parçası olabilir. Askeri alanda<br />

8<br />

ise JC3IEDM gibi standartlar benzer etkiyle<br />

değerlendirilebilir. Mevcut standartların<br />

nasıl uyarlanacağının BÇ gözüyle de<br />

değerlendirilmesinde yarar vardır. Örneğin<br />

<strong>simülasyon</strong> sistemleri geliştiricilerine “HLA<br />

uyumluluğunun” tedarikçi açısından ne<br />

anlama geldiği teknik olarak açıklanmalıdır.<br />

Sadece IEEE 1516 değil, herhangi bir<br />

standart dokümanındaki esneklikleri her<br />

üretici kendi avantajı açısından değerlendirdiğinde<br />

sentaktik seviyenin yakalanması<br />

dahi tehlikeye girebilir.<br />

KAYNAKÇA<br />

Yalnızca günümüzün geçerli endüstri standartlarını<br />

uygulayarak pragmatik ve dinamik<br />

BÇ seviyelerini yakalamak mümkün görünmemektedir.<br />

Tek tek sistemlerin birtakım<br />

standartlara uyumlu olması prensibiyle<br />

hareket ederek semantik seviyenin ötesine<br />

geçmek mümkün değildir. Bunun için kavramsal<br />

modellerin eşlenmesine, demek ki<br />

birlikte çalışma probleminin kavramsal<br />

seviyede ele alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

Sonuç<br />

Bu yazıda karmaşık bir kavram olan birlikte<br />

çalışabilirliği, seviyelendirme yaklaşımıyla<br />

çözümlemeye çalıştık. BÇ yalnızca <strong>simülasyon</strong><br />

sistemleri arasında değil, <strong>simülasyon</strong><br />

sistemleriyle gerçek sistemlerin birlikte<br />

çalışmasını gerektiren her durumda dikkate<br />

alınması gereken bir konudur. BÇ konusunun<br />

sistem geliştirme projelerinin içine monte<br />

edilmesi yeterli değildir. BÇ üzerinde<br />

odaklanmış projelere ihtiyaç vardır.<br />

1) IEEE Std. 610.12-1990 IEEE Standard Glossary of Software Engineering Terminology.<br />

2) Tolk A, Diallo S Y, King R D, Turnitsa C D (2009). A layered approach to composition and interoperation in<br />

complex systems. Complex Systems in Knowledge-based Environments: Theory, Models and<br />

Applications başlıklı kitapta bölüm.<br />

3) IEEE Std. 1516-2000 IEEE Standard for Modeling and Simulation (M&S) High Level Architecture (HLA)<br />

– Framework and Rules.<br />

4)<br />

IEEE Std. 1516.2-2000 IEEE Standard for Modeling and Simulation (M&S) High Level Architecture<br />

(HLA)- Object Model Template (OMT) Specification.<br />

D<br />

5) Durak U, Oğuztüzün H, İder K (2006). An ontology for trajectory simulation, Winter Simulation<br />

Conference, Monterey, California, ABD.<br />

6) Yılmaz, L, Paspuleti S (2005). Toward a meta-level framework for agent-supported interoperation of<br />

defense simulations, Journal of Defense Modeling and Simulation, cilt 2, sayı 3.<br />

7) http://www.sedris.org<br />

8) http://www.mip-site.org<br />

oç. Dr. Halit OĞUZTÜZÜN<br />

Halit Oğuztüzün, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği<br />

Bölümünde doçent olarak görev yapmaktadır. Bilgisayar Mühendisliği dalında<br />

lisans ve yüksek lisans derecelerini ODTÜ’den 1982 ve 1984 yıllarında, Bilgisayar<br />

Bilimleri dalında doktora derecesini University of Iowa’dan (ABD) 1991 yılında<br />

almıştır. Araştırma alanları dağıtık <strong>simülasyon</strong>, biçimsel yöntemler ve model-tabanlı<br />

yazılım geliştirmedir. ODTÜ-TSK MODSİMMER faaliyetlerine ve ODTÜ<br />

Enformatik Enstitüsü MODSİM yüksek lisans programına katkıda bulunmaktadır.<br />

41


Giriş<br />

Etmen tabanlı <strong>modelleme</strong> yapay zeka<br />

kapsamında gerçekleştirilen araştırma ve<br />

teknoloji ile beraber gelişmiştir. Otonom bir<br />

etmen, gerçek veya sanal bir ortamda<br />

konuşlanmış olup algısını bu ortamdan alan,<br />

ardından durumsal farkındalık oluşturan ve<br />

amacı doğrultusunda bu algı bilgisini<br />

kullanarak müteakip davranışını belirleyen ve<br />

belirlenen aksiyonunu ortamda gerçekleştiren<br />

bir sistem olarak tanımlanır [1].<br />

Otonomi, kararın etmen tarafından verilmesi<br />

ve dışsal bir müdahale ile gerçekleşmemesinin<br />

gereğidir. Zeki otonom etmenler<br />

karar veme süreçlerinde tepkisel, çıkarımsal<br />

veya etkileşimsel davranış modelleri kullanabilmektedir.<br />

Zeki otonom sistemlerinin askeri <strong>simülasyon</strong>larda<br />

kullanılması ilk olarak yarıotonom<br />

kuvvetler kavramıyla ile beraber<br />

çıkmıştır [2,3,4,5]. Özellikle harekatın akışını<br />

etkiyen her bir varlığın etmen tabanlı<br />

modellenmesi hem analiz hem de <strong>modelleme</strong><br />

sürecinde tasarımcılara bir çok avantaj<br />

sağlamaktadır. Bununla birlikte, özellikle bu<br />

varlıkların birer tank gibi fiziksel sistem olsa<br />

bile bir mürettebat tarafından sevk idare<br />

edilmesi insan davranışlarının da dikkate<br />

alınmasını gerektirmektedir. Bu nedenle<br />

harekata etki eden her bir varlığın davranış<br />

tabanlı modellenmesi bu sistemlerin<br />

etkilerinin modellenebilmesine imkan sağlamaktadır.<br />

Etmen Tabanlı<br />

Modelleme ve Simülasyon<br />

Prof. Dr. Faruk POLAT<br />

Bu alanda uluslararası çalışmalara paralel<br />

olarak ODTÜ-TSK Modelleme ve Simülasyon<br />

Merkezinde 2002 yılında SSM tarafından<br />

desteklenen SAVMOS (Küçük Ölçekli<br />

Harekatın Etmen Tabanlı Modellenmesi ve<br />

Simülasyonu) [6] başlatılmış ve bu alanda ilk<br />

milli proje gerçekleştirilmiştir. Proje sonucunda<br />

ortaya çıkan prototip ve deneyim<br />

dikkate alınarak daha büyük ölçekte harekat<br />

<strong>simülasyon</strong>u ihtiyacını karşılamak maksadıyla<br />

2006 yılında MGKMOS (Müşterek<br />

Görev Kuvveti Harekatının Modellenmesi ve<br />

Simülasyonu) [7] projesi başlatılmış ve 2010<br />

yılı başında tamamlanmıştır.<br />

Harekat <strong>modelleme</strong>sinde, herhangi bir<br />

harekat alanı aktörü birey veya grup olabilir.<br />

Birey olarak tanımlanan her bir harekat alanı<br />

aktörü, etmen olarak modellenmektedir. Bir<br />

grup ise belli sayıda bireyden oluşur. Bu<br />

bireyler altgruplar şeklinde organize edilebilir<br />

ve grup, hiyerarşik olarak alt gruplardan<br />

ve nihayetinde bireylerden oluşacak şekilde<br />

organize edilebilir. Her bir grup görev icra<br />

edebilecek birliğe karşılık gelmektedir.<br />

Bir etmen, temel olarak algı kabiliyeti olan ve<br />

bulunduğu ortamı algılayan, durumsal farkındalık<br />

ve değerlendirme vasıtasıyla davranış<br />

belirleme kabiliyetine sahip ve aksiyonları ile<br />

ortamı etkileyen bir varlığı ifade etmektedir.<br />

Benzer şekilde her bir grup bu grubun<br />

hiyerarşide en üst seviye kararlarını simüle<br />

edecek bir etmen vasıtasıyla modellenmektedir.<br />

Bu etmen, grubun hiyerarşik<br />

olarak bir altı seviyesindeki alt-gruplarının<br />

meta-seviyede simüle edilmesinden<br />

sorumludur. Her bir alt-grubun yerine<br />

getireceği faaliyetleri belirleyecek ve bu<br />

görevleri ilgili alt-gruplara delege edecektir.<br />

Her bir alt-grup yine farklı bir etmen<br />

tarafından simüle edilmektedir. Böylece<br />

askeri birlik organizasyonundaki komutakontrol<br />

yapısı etmen tabanlı olarak ve her bir<br />

komuta seviyesinde simüle edilmiş olmaktadır.<br />

Örneğin tank takımının himayeli<br />

sıçramasını [8,9] ele alalım. Burada tank<br />

takım komutanını bir etmen simüle edecek<br />

olup öncelikle himaye rolünün hangi kısımca<br />

(1.kısım diyelim), manevra rolünün hangi<br />

kısımca (2. kısım diyelim) üstlenileceğine<br />

karar verecek, ardından manevra kısmı için<br />

arazi değerlendirmesi yapıp sıçrama<br />

noktasını belirleyecektir. Müteakiben bu iki<br />

görevi ilgili kısımları simüle edecek iki<br />

etmene delege edecek ardından gelişmeleri<br />

monitör edecektir. Alt-grupları (1. ve 2.<br />

kısımları) simüle eden etmenler otonom<br />

olarak himaye etme ve ilerleme görevlerini<br />

otonom olarak yerine getirecektir. Her bir<br />

kısmı simüle eden etmen, kısmı oluşturan 2<br />

tanka hükmedecek olup her bir tankın yerine<br />

getireceği faaliyetleri belirleyip tank bireylerini<br />

simüle eden etmenlere delege edecektir.<br />

Böylece tank takımını bir etmen,<br />

takımın her bir kısmını birer etmen, her bir<br />

tankını birer etmen benzetimi yapılacaktır.<br />

Toplam olarak 4 birey etmen, iki kısım etmeni,<br />

1 takım etmeni kullanılacaktır.<br />

Genel olarak her bir grubun komuta kontrol<br />

yapısı yönlü köklü bir ağaç olarak model-<br />

Şekil 1 Ara Seviyede Bölünen Etmen Grubu<br />

lenecek olup, ağacın kök düğümü gruba,<br />

ağacın yaprak düğümleri yani çıkış derecesi<br />

(İng. Outgoing degree) 0 olan düğümleri<br />

bireylere, içsel düğümler (İng. İnterior<br />

nodes) yani çıkış derecesi (İng. Outgoing<br />

degree) 1 veya büyük olanlar alt-gruplara<br />

karşılık gelecektir.<br />

Harekat Modellemesinde Etmen-Tabanlı<br />

Modelleme<br />

Simüle edilecek taarruz ve savunma görevleri<br />

bunları icra etmesi istenen birliklere atanarak<br />

bir senaryo tanımlama aracı vasıtasıyla<br />

tanımlanabilir. Örneğin birer kapalı <strong>simülasyon</strong><br />

araçları olan SAVMOS ve MGKMOS<br />

sistemlerinde Senaryo Tanımlama Aracı<br />

kullanılarak savunma ve taarruz için senaryolar<br />

ayrı ayrı tanımlanabilir. Kullanıcı STA<br />

vasıtasıyla senaryo seviyesinde görev verile-<br />

bilecek her bir birliğe (senaryo seviyesi aktör<br />

denilecektir) uygulanabilir görevleri belli bir<br />

sıra dahilinde ve karar noktalarındaki farklı<br />

hareket tarzlarını da dikkate alarak tanımlayabilmektedir.<br />

Fiziksel ve Grup Etmenleri<br />

Grup Etmeni: Takım<br />

Grup Etmenleri:<br />

Kısım Seviyesi<br />

Fiziksel Etmenler:<br />

Tek Aktör<br />

Tanımlanan her bir aktör (senaryo seviyesi<br />

veya altı) birey veya grup davranış ve<br />

taktiklerini simüle etmekle sorumlu etmen<br />

tarafından yönetilmektedir. Birey ve gruplara<br />

ait etmenlerin inanç, amaç, niyetleri ve<br />

dolayısıyla plan yapıları farklı olabilir.<br />

Grupları simüle eden etmenler grup seviyesinde<br />

model bileşenlerini kullanacaktır.<br />

Aktörler çeşitli aşağıda belirtilen tiplerdeki<br />

etmenler ile sistemde simüle edilebilir.<br />

Fiziksel etmen, temsili ortamda bulunan<br />

fiziksel bir aktörü karşılar.<br />

Grup etmeni altında bir veya birden çok<br />

etmen bulunur ve grup olarak görevlerin<br />

yapılabilmesine olanak verir. Grup etmenleri<br />

sanal etmen olarak modellenmektedir.<br />

Temsili ortamda fiziksel bir aktöre karşılık<br />

gelmeyen ama senaryo görevlerinin yapısal<br />

olarak çalışmasında gerekli olan, karar<br />

verebilen etmenler sanal etmen olarak<br />

nitelendirilmektedir. Örnek vermek gerekirse,<br />

ilerleme görevi yapacak olan 4 adet<br />

tank için 4 ayrı fiziksel etmen ve bu 4 etmeni<br />

kontrol edecek bir grup etmenine ihtiyaç<br />

vardır. Bunun yanında, Himayeli İlerleme<br />

Görevi’nde ise aynı 4 tank fiziksel etmenin<br />

yanı sıra himaye eden alt grup ve ilerleyen alt<br />

grup için birer grup etmenine ihtiyaç vardır<br />

(Şekil 1). Senaryo Görevleri içinde etmen<br />

hiyerarşisini sağlamak üzere sisteme<br />

eklenebilir veya sistemden çıkarılabilir. Grup<br />

etmenlerinin inanç kullanımları sadece<br />

Senaryo Görevi kapsamında tasarlandığından<br />

Senaryo Görevleri arasında inanç<br />

aktarma gerekliliği yoktur.<br />

Etmen Koşum Modeli<br />

Bu bölümde etmen tabanlı koşum modeli bir<br />

örnek tasarım üzerinden anlatılmaktadır.<br />

Etmen tabanlı <strong>modelleme</strong>de her bir fiziksel<br />

etmen ve grup etmeninin fiziksel ortamı<br />

simüle etmekte olan temsili ortam ile<br />

etkileşimi esastır. Etmenlerin karar süreçleri<br />

Görev Altsistemi, fiziksel ortam ise Temsili<br />

Ortam Altsistemi olarak isimlendirilmiştir.<br />

Temsili Ortam Altsistemi her zaman diliminde,<br />

her bir fiziksel etmenin o anda kullandıkları<br />

sensör cihazlarının kabiliyetlerini<br />

dikkate alarak neleri algıladığını (tespit,<br />

teşhis, tanıma) hesaplar, etmenlerin bildirdikleri<br />

aksiyonları fiziksel ortamda simüle<br />

eder (örnek: tankın belirli bir hızda ilerlemesi,<br />

el bombası atımı, bir hedefe tanksavar silahı<br />

ile atış, vb) ve gerçekleşen bir ateş veya<br />

patlama olayı sonrası oluşabilecek hasarları<br />

hesaplar.<br />

43


Algı<br />

İn/B in TE Dönüş<br />

Değerleri<br />

Konum<br />

Algı Dağıtımı (YKB)<br />

Mesaj Alışveriş Yolu (YKB)<br />

Merkezi Senaryo Yürütücüsü (YKE)<br />

Şekil 2’de etmen koşum modeli yer<br />

almaktadır. Görev Altsistemi, Temsili Ortam<br />

ile etkileşimi her zaman diliminde Algı verisini<br />

almak, karar esnasında gerekli Temsili Ortam<br />

Sorguları’nı yapmak ve karar verilen Temel<br />

Eylemlerin iletimi şeklinde olmaktadır.<br />

Senaryo seviyesi bir aktörü bir grup etmen<br />

karşılayabilmektedir. Şekilde G, AG1, AG2,<br />

F11, F12, F21, F22 isimlerindeki etmenler, bir<br />

senaryo seviyesi aktörü karşılamak için<br />

beraber çalışacağını mantıksal olarak<br />

belirtmek için kesikli çizgiler ile kutulanmıştır.<br />

Etmen Yürütücüsü içinde bir çok Senaryo<br />

Seviyesi Aktör olacağı için kesikli çizgiler ile<br />

kutulanmış bir çok grup halinde çalışan<br />

etmenler olacaktır. Bütün etmenler aralarındaki<br />

mesajlaşmayı Mesaj Alışveriş Yolunu<br />

kullanarak gerçekleştirir. Sadece fiziksel<br />

etmenler Temel Eylem isteklerini iletirler.<br />

Zaman dilimi sonunda toplanan Temel<br />

Eylemler, Temsili Ortama iletilir.<br />

Merkezi Senaryo Yürütücüsü, senaryoya<br />

erişerek gerekli etmenleri Etmenler Yürütücüsü<br />

içinde oluşturur. Çalışan etmenler<br />

senaryo sorgusu yapabilmektedir. Merkezi<br />

Senaryo Yürütücüsü, senaryo nedeni ile<br />

etmen hiyerarşilerinin değişimlerini gerçekleştirmekten<br />

de sorumludur.<br />

İn/B in TE istekleri<br />

Senaryo Sorguları Etmenlerin Yaratılması<br />

Hiyerarşi Güncellemeleri<br />

Karatahta<br />

Olay Kuyruğu<br />

Niyet<br />

AG1<br />

(YKB) Etmen<br />

Yorumlayıcı G<br />

AG1<br />

AG2<br />

F11<br />

F12<br />

F21<br />

F22<br />

Temsili Ortam Sorguları<br />

Temsili Ortam<br />

Etmenler Yürütücüsü (YKE)<br />

Şekil 2 Görev Altsistemi YKE Yapısı<br />

Etmen Karar Süreci ve Ortamla<br />

Etkileşimi<br />

Etmen sistemi bütün etmenler için algılama,<br />

temsili ortama sorgu yapma, karar verme ve<br />

temel eylem isteği üretme sürecini Temsili<br />

Ortam’ın iki güncellemesi arasında yapacaktır.<br />

Bu zaman dilimine kısaca Etmen<br />

Zaman Dilimi : EZD denilir. Bu gereksinim ile<br />

paralel çalışan etmenlerin içinde bulundukları<br />

EZD ile ilgili hesaplamalarının<br />

bittiğinin anlaşılması gerekmektedir. Bütün<br />

etmenlerin EZD içindeki çalışmalarının<br />

bittiğinin anlaşılmasıyla fiziksel <strong>simülasyon</strong><br />

ilerletilebilir. Şekil 3’te Etmen açısından<br />

ardışık Temsili Ortam Güncellemeleri ve<br />

EZD akışları görülebilmektedir. Şekilde “Algı”<br />

olarak belirtilen süreç Temsili Ortam’dan<br />

gelen Olay Algıları’nın işlenip etmenin<br />

inançlarını güncelleme sürecidir. “Karar”<br />

süreci etmenin sahip olduğu niyetlerin<br />

çalışmasını belirtir. Bu süreçte yeni olaylar<br />

Güncelleme t i<br />

Temel Eylem İletimi (YKB)<br />

Temel Eylemler<br />

Senaryo<br />

Algı Karar Eylem<br />

Şekil 3 Bir Etmenin Sistemdeki Çalışma Zamanı<br />

oluşabilir, temsili ortam sorgular yapılabilir,<br />

farklı etmenlere mesaj gönderilebilir.<br />

“Eylem” süreci ise EZD sonuna kadar etmen<br />

tarafından çalıştırılması istenen temel eylem<br />

isteklerinin topluca Temsili Ortam’a iletilmesi<br />

sürecidir.<br />

Etmen sistemi TOR Güncellemeleri arasındaki<br />

gerekli işlemlerin bittiğini boş bir olay<br />

kuyruğu ve çalışması bitmiş veya uyur<br />

durumdaki niyetler ile anlar. Bu durum<br />

sağlandığında sistem zamanı ilerletmek için<br />

kontrolü Temsili Ortam’a verebilir. Her etmenin<br />

kendine ait olay kuyruğu vardır (Şekil 4).<br />

Temsili ortam zaman dilimi için gerekli hesaplarından<br />

sonra etmenlerin olay kuyrukları<br />

algı bilgileriyle dolar. Yorumlayıcı olayları kuyruktan<br />

alarak niyet olarak işler ve kuyruğun<br />

bitmesini sağlar.<br />

Çalışan niyetler 1 EZD içinde bitmeyebilir. Bu<br />

durumdaki niyetlerin planlarında kullanılmak<br />

üzere “SZD sonunu bekle” komutu vardır. Bu<br />

komutun çalışması ile çalışan niyetler bir<br />

sonraki EZD çalışmak üzere uyur duruma<br />

geçerler.<br />

Plan yazımı esnasında çalışan niyetin ne<br />

zaman ve hangi şekilde uyuması gerektiğine<br />

dikkat edilmesi gerekmektedir. Çalışan<br />

niyetin uyur duruma geçirilmesi ihtiyacı<br />

temelde beklenmesi gereken durumlarda<br />

ortaya çıkmaktadır. Örnek vermek gerekirse<br />

bir inancın değerinde değişiklik olmasını<br />

beklemek, temel eylem isteğinin işlenip<br />

sonucunu öğrenmek.<br />

Etmenlerin hiyerarşik olarak çalıştığı da<br />

düşünüldüğünde hiyerarşideki etmenlerin<br />

diğer etmenlerle etkileşimi nedeniyle olay<br />

kuyruklarına yeni olaylar eklenebilir. Bu<br />

etkileşimin tasarımına dikkat edildiğinde ve<br />

aynı EZD içinde dönüşsel bir çalışma<br />

Güncelleme t i+1<br />

Temsili Ortam Etmen Alt Sistemi<br />

Temsili Ortam<br />

Güncelleme<br />

t i<br />

Temsili<br />

Ortam<br />

yapılmaması halinde hiyerarşideki tüm etmenlerin<br />

yorumlayıcıları işlemlerini sonlu bir<br />

zamanda bitirecektir.<br />

Sonuç<br />

Olay<br />

Olay<br />

Karar<br />

Karar<br />

Algı/<br />

Olay Karar Olay Karar Eylem<br />

Etmen Alt Sistemi<br />

Etmen tabanlı <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong><br />

yaklaşımı ile harekat <strong>modelleme</strong>si özellikle<br />

insan faktörünün harekata etkisinin model-<br />

Güncelleme<br />

t i+1<br />

Temsili<br />

Ortam<br />

Şekil 4 Bir Grup Etmenin Sistemdeki Çalışma Zamanı<br />

lenmesinde ciddi kolaylıklar sağlamaktadır.<br />

ODTÜ MODSİMMER’de SAVMOS ve<br />

MGKMOS projelerinde tamamen özgün ve<br />

milli etmen tabanlı bir harekat modeli<br />

geliştirilmiştir. Mecvut kabiliyet kapsamında<br />

kol harekatı ve karakol savunması kapsamındaki<br />

faaliyetlerden zırhlı birlikler, meka-<br />

KAYNAKÇA<br />

Etmen Hiyerarşisi<br />

Grup Etmeni: Takım<br />

Grup Etmenleri:<br />

Kısım Seviyesi<br />

Fiziksel Etmenler:<br />

Tek Aktör<br />

1) G.Weiss, Multiagent Systems, MIT Press, 2000.<br />

nize piyade birlikleri, kara havacılık birlikleri,<br />

topçu, havan ve ÇNRA birlikleri, hava<br />

savunma birlikleri, istikham birliklerinin taarruz<br />

ve savunma görevleri modellenebilmektedir.<br />

Etmen modeli esnek ve kolay genişletilebilir<br />

bir yapıda olması sebebiyle yeni<br />

birliklerin aktör yapıları, icra edecekleri görevler<br />

ve durumsal farkındalıklar kolaylıkla<br />

tanımlanabilir ve koşum modelinden bağımsızdır.<br />

2) J. Fugere, F. LaBoissonniere, and Y Liang. An approach to design autonomous agents within modsaf.<br />

Proceedings of IEEE SMC’99 Confeence on Systems, Man, and Cybernetics, volume 2, pages<br />

534–539, Tokyo, Japan, 1999.<br />

3) D. Parsons, J.Surdu, and B. Jordan. Onesaf: A next generation simulation modeling the contemporary<br />

operating environment. Proceedings of Euro-Simulation Interoperability Workshop, 2005.<br />

4)<br />

J. Vaughan, R. Connell A. Lucas, and R .Ronnquist. Towards complex team behavior in multi-agent<br />

systems using a commercial agent platform. Lecture Notes in Computer Science, volume 2564, pages<br />

175–185. Springer, 2003.<br />

5) D. McIlroy, B. Smith, C. Heinze, and M. Turner. Air defence operational analysis using the swarmm<br />

model. In Asia Pacific Operations Research Symposium, 1997.<br />

6) F.Polat, E.Çilden, E.Kapusuz,S.Girgin, M.Tan, C.Undeger, E.Gokturk, SAVMOS Kavramsal Modeli,<br />

ODTÜ-TSK MODSİMMER, 2004.<br />

7) F.Polat, M.Yukselen, MGKMOS Kavramsal Modeli, 3. Kısım, ODTÜ-TSK MODSİMMER, 2009.<br />

8) A.G. Bayrak, F. Polat, Formation Preserving Navigation of Agent Teams in 3-D Terrains, EUROSIS<br />

Industrial Simulation Conference(ISC’08) Lyon, France, June 2008<br />

9) D. A. Reece. Movement behavior for soldier agents on a virtual battlefield. Presence, 12(4):387–410,<br />

August 2003.<br />

Prof.<br />

Dr. Faruk POLAT<br />

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünde Profesör<br />

olarak görev yapmaktadır. Lisans derecesini 1987 yılında ODTÜ Bigisayar<br />

Mühendisliği Bölümünden, Y.Lisans ve Doktora derecelerini sırasıyla 1989 ve 2004<br />

yıllarında Bilkent Üniversitesi Bigisayar Mühendisliği Bölümünden almıştır. 2002-<br />

2003 yıllarında Tübitak bursu ile Minnesota Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri<br />

Bölümünde doktora çalışmalarını misafir araştırmacı olarak devam etmiştir. Zeki<br />

otonom etmenler ve çoklu etmen sistemleri ve pekiştirmeli öğrenme konularında<br />

araştırmalarını sürdürmektedir.<br />

45


Dağ t k Benzet m S stemler<br />

ıı i i i<br />

Yrd. Doç. Dr. Fatih Erdoğan SEVİLGEN<br />

Gerçek veya farazi bir sistemin modellenerek<br />

benzerinin oluşturulması ve çalıştırılması<br />

işlemi benzetim (<strong>simülasyon</strong>), oluşturulan<br />

sistem ise benzetim sistemi olarak adlandırılmaktadır.<br />

Benzetimler, amaç, çalışma şekli, kullanıcı<br />

etkileşimi gibi konular dikkate alındığında<br />

analiz ve sanal ortam/eğitim benzetimleri<br />

olarak ikiye ayrılabilir [1]. Analiz benzetimlerinde<br />

istenilen sonuçlar, olabildiğince<br />

çabuk alınmaya çalışılırken, sanal ortam/eğitim<br />

benzetimlerinde gerçek zamanlı<br />

bir koşum sağlanmaya çalışılmaktadır.<br />

Kullanıcıların genelde gözlemci olarak<br />

bulundukları analiz benzetimlerinde amaç<br />

sistemin ölçülebilir özellikleri kullanılarak<br />

performans, neden-sonuç gibi açılardan<br />

incelenmesidir. Sanal ortam/eğitim benzetimlerinde<br />

ise kullanıcılar ve/veya gerçek<br />

sistemler benzetim sistemine bir aktör olarak<br />

katılırlar. Bu benzetimlerde amaç, kullanıcılara<br />

gerçek sistemin en uygun gerçeklikte<br />

sunulmasıdır.<br />

Pek çok teknolojik gelişmede olduğu gibi<br />

benzetim konusunda da savunma ihtiyaçları<br />

belirleyici ve öncü rol üstlenmiştir. Hem çeşitli<br />

savaş senaryolarının incelenmesi ve karar<br />

destek sistemleri için analiz benzetimleri hem<br />

de askeri personelin çeşitli askeri teknolojiler<br />

konusunda ucuz ve zararsız bir şekilde<br />

deneyim kazanması için eğitim benzetimleri<br />

günümüzde vazgeçilmez hale gelmiştir. Bu<br />

benzetimlerin daha doğru sonuçlar doğurması<br />

ancak sistemlerin yeterince detaylı<br />

olarak modellenmesi ve pek çok modelin bir<br />

arada çalışması ile mümkün olmaktadır.<br />

Örneğin, bir uçuş benzetiminde uçak<br />

modelinin yeterince detaylı olması ve çevre<br />

etkenleri ve diğer platformlarla etkileşim<br />

içinde bulunması gerçekçi bir uçuş eğitimini<br />

gerçekleştirebilmek açısından çok önemlidir.<br />

Benzetimi gerçekleştirilecek sistemin modeli<br />

karmaşıklaştıkça ve benzetim sisteminde<br />

bulunması öngörülen bileşenlerin sayısı<br />

arttıkça, benzetimin gerçekleştirilmesi için<br />

ihtiyaç duyulan işlem ve/veya bellek miktarı<br />

artmış ve tek bir bilgisayarın kapasitesini<br />

aşmıştır. Böyle benzetimler için birden fazla<br />

bilgisayarın kullanımı zorunlu hale gelmiştir.<br />

Ayrıca, genellikle her biri farklı geliştirici/firma<br />

tarafından geliştirilen yazılımlar/donanımlar<br />

olan benzetim bileşenlerinin<br />

bir arada çalışmasının sağlanması<br />

önemli bir problem olarak ortaya çıkmıştır.<br />

Bunların yanında kullanıcıların Dünya’nın<br />

farklı coğrafi bölgelerinde bulunan benzetimlerin<br />

tek bir benzetim sistemi içerisinde<br />

toplanması özellikle eğitim amaçlı benzetimlerde<br />

ortaya çıkmış bir ihtiyaçtır. Böylece,<br />

kişilerin tek bir yere toplanmaya ihtiyaç<br />

duymadan bulundukları yerde ama tek bir<br />

benzetim sistemi üzerinde eğitim alabilmesi<br />

olanağı sağlanmış olacaktır. Yukarıda sayılan<br />

zorunluluklar ve gereklilikler dağıtık benzetim<br />

teknolojilerinin gelişmesine önemli etkenlerdir.<br />

Dağıtık benzetim birbiri ile etkileşimli olarak<br />

çalışan birden fazla benzetim bileşeninden<br />

oluşmaktadır. Bileşenler, her biri ayrı bir<br />

bilgisayar sistemi üzerinde koşan benzetim<br />

yazılımları olabileceği gibi böyle yazılımlarla<br />

etkileşim içinde bulunan gerçek donanımlar<br />

da olabilir.<br />

Dağıtık benzetim ve koşut benzetim birden<br />

fazla işletim elemanı kullanmaları ile<br />

benzerlik göstermelerine rağmen pek çok<br />

yönden birbirlerinden ayrılmaktadır. Koşut<br />

benzetimler genel olarak bir yönetim altında<br />

toplanmış işletim elemanları üzerinde yine bir<br />

yönetim tarafından organize edilerek geliştirilmiş<br />

bir yazılımın koşturulmasını içermektedir.<br />

Böyle bir benzetimde asıl amaç<br />

performanstır; benzetimin yeteri kadar hızlı<br />

bir şekilde sonuç vermesidir. Dağıtık<br />

benzetimde ise tamamen veya kısmen<br />

birbirinden bağımsız olarak geliştirilmiş<br />

yazılımlar yine birbirinden bağımsız bir<br />

şekilde oluşturulmuş hatta coğrafi olarak<br />

farklı yerlerde konuşlu ve farklı yönetimler<br />

altında bulunan bilgisayar sistemleri üzerinde<br />

koşabilmektedir. Farklı firmalar tarafından<br />

geliştirilmiş uçuş benzetimi ile uçaksavar<br />

benzetiminin beraber bir benzetim sistemi<br />

içerisinde toplanması veya farklı ülkelerin<br />

ellerinde bulunan taktik benzetimlerin ortak<br />

bir tatbikat çerçevesinde beraber çalıştırılması<br />

dağıtık benzetime örnek olarak<br />

verilebilir. Dağıtık benzetimlerde herhangi bir<br />

benzetim bileşeni, koşut çalışan altbileşenlerden<br />

oluşabilir. Böylece dağıtık ve koşut<br />

benzetimler iç içe kullanılabilir.<br />

Dağıtık benzetim teknolojileri konusunda da<br />

savunma sektörü öncülük etmiş ve benzetimler<br />

arası etkileşim ve haberleşmenin<br />

sağlanabilmesi amacıyla çeşitli protokoller<br />

ve mimariler sunulmuş ve kabul görmüştür.<br />

DES, YSM ve TENA bunların bazılarıdır. ABD<br />

- DoD (Department of Defense) tarafından<br />

SIMNET programı çerçevesinde 1080’li<br />

yıllarda yapılan çalışmalar DES – Dağıtık<br />

Etkileşimli Benzetim (Distributed Interactive<br />

Simulation) protokolünün geliştirilmesi sonucunu<br />

vermiştir [2]. DES 1990 yılından itibaren<br />

askeri benzetimler için kullanılmaya başlanmış<br />

ve halen kullanılmaktadır. Daha sonra<br />

IEEE tarafından standart olarak benimsenen<br />

DES protokolünde her bir benzetim bileşeni<br />

belli zaman aralıkları ile tüm durum bilgisini<br />

yayınlamaktadır. Bu bilginin genellikle büyük<br />

olması ve diğer tüm benzetim bileşenlerine<br />

gönderilmesi sebebi ile DES ciddi bir ağ<br />

yükü oluşturabilmektedir.<br />

Benzetim bileşenleri arasında bilgi paylaşımı<br />

ve eş koşumun verimli bir şekilde sağlanabilmek<br />

amacıyla yine DoD tarafından<br />

tasarlanmış bir mimari olan YSM – Yüksek<br />

Seviyeli Mimari (HLA - High Level<br />

Architecture) genel kullanıma uygunluğu<br />

sebebi ile genel kabul görmüş ve 2000 yılında<br />

IEEE standardı haline gelmiştir [3].<br />

Günümüzde hem askeri hem de ticari<br />

alandaki benzetimlerde yaygın olarak<br />

kullanılmaktadır. Zaman yönetimi ve veri<br />

dağıtım yönetimi gibi üst düzey yöntemlere<br />

sahip olan YSM, benzetim bileşenleri<br />

arasındaki etkin ve az maliyetli (ağ ve işlemci<br />

kullanımı yönünden) iletişim olanağı, birlikte<br />

çalışabilirlik ve tekrar kullanılabilirliğe daha<br />

açık olması gibi özellikleriyle öne çıkmıştır.<br />

Ancak gerçek zamanlı benzetimler için<br />

gerekli olan performansı sağlamakta yetersiz<br />

kalmaktadır.<br />

TENA - Test ve Eğitim Olanaklı Mimari (Test<br />

and Training Enabling Architecture), DES ve<br />

YSM tecrübelerinden faydalanılarak geliştirilmiş<br />

bir mimaridir [4]. En önemli<br />

özelliklerinden bir tanesi, gerçek zamanlı<br />

benzetimleri mümkün kılmasıdır. Bu sayede,<br />

gerçek sistemlerin birbirleri ile ve diğer<br />

benzetim sistemleri ile etkileşiminin benzetilmiş<br />

bir ortamda gerçekleştirilebilmesi<br />

sağlanmaktadır. Henüz olgunlaşmamış ve bir<br />

standart haline gelmemiş olmakla birlikte,<br />

DoD tarafından eğitim benzetimlerde ve<br />

savunma teknolojilerinin geliştirilmesinde<br />

kullanılmaya başlanmıştır.<br />

Bu makalede dağıtık benzetim konusu ele<br />

alınarak dağıtık benzetime olan ihtiyaç ve<br />

benzetimlerin bu ihtiyaçları yerine getirebilmesi<br />

için nasıl bir yapıya sahip olması<br />

gerektiği üzerinde durulacaktır. Dağıtık<br />

benzetimlerin geliştirilmesi sırasında<br />

karşılaşılan problemlerin çözümü için<br />

sunulan çözüm teknikleri ve bu teknikleri<br />

içeren ve yukarıda kısaca bahsedilen<br />

altyapılar konusunda detaylı bilgi verilmeyecektir.<br />

Ayrıca bu konuda ülkemizde olan<br />

gelişmeler özellikle Silahlı Kuvvetlerin bu<br />

konudaki ihtiyaçlarının karşılanması için<br />

yapılan çalışmalar ve gelecekte yapılması<br />

gerekenler<br />

lacaktır.<br />

üzerinde bazı öneriler sunu-<br />

1. Dağıtık Benzetim Sistemlerine<br />

Gereksinim<br />

Büyük ölçekli ve karmaşık bir sistemin<br />

tasarlama ve geliştirme sürecinde sistemin<br />

küçük parçalar (modüller) halinde düşünülmesi<br />

ve bu parçaların ayrı ayrı tasarlanarak<br />

geliştirilmesinden sonra bir araya getirilmesi<br />

ile sistemin oluşturulması yaygın olarak<br />

kullanılan bir sistem mühendisliği yöntemidir.<br />

Böyle bir sisteme yeni eklentiler yapmak veya<br />

sistemi farklı amaçlar için değiştirmekte<br />

modüler yapı sayesinde kolaydır ve büyük<br />

maliyetlere yol açmaz. Aynı şekilde,<br />

karmaşıklığı yüksek olay ve/veya sistemlerin<br />

benzetimi de daha basit bileşenlerin<br />

geliştirilmesi ve bu bileşenlerin etkileşimini<br />

sağlayacak şekilde birleştirilmesi ile<br />

hazırlanabilir. Ayrıca daha önce geliştirilmiş<br />

benzetim bileşenlerinin bir araya getirilmesi<br />

istenen bir benzetimin daha hızlı ve ucuza<br />

gerçekleştirilmesi sonucunu doğuracaktır.<br />

Bileşenler arasında köprü görevi görerek<br />

iletişimini ve eş güdümünü sağlayan dağıtık<br />

benzetim yapıları geniş ölçekli ve gerçekçi<br />

benzetimlerin bu şekilde gerçekleşmesi için<br />

çok uygundur. Dağıtık bir sistem olarak<br />

tasarım bir benzetim sistemine modülerlik,<br />

genişleyebilirlik, birlikte çalışabilirlik,<br />

yeniden kullanılabilirlik, performans gibi pek<br />

çok konuda değer katar. Bu bölümde bu<br />

katkılara olan gereksinimden bahsedilecektir.<br />

47


Dağıtık benzetim yapıları farklı firmalar<br />

tarafından modüler yapıda geliştirilmiş<br />

birlikte çalışabilirliği sağlayan benzetim<br />

bileşenlerinin kolay ve hızlı bir şekilde bir<br />

araya getirilmesini amaçlamaktadır. Böylelikle<br />

daha geniş bir kapsama sahip, maliyeti<br />

düşük ve gerçekçi benzetim sistemlerinin<br />

geliştirilmesi olası hale gelmektedir.<br />

Gelişen bilgisayar teknolojileri ile her bir<br />

benzetim bileşeninin gerçek sistemi daha iyi<br />

<strong>modelleme</strong>si olası hale gelmiştir. Bu gerçekliği<br />

sağlayacak modeller doğal olarak<br />

daha derin bir alan bilgisi gerektirmektedir.<br />

Bir benzetim sistemi içerisinde bulanan tüm<br />

modeller için gerekli alan bilgisine ve<br />

tecrübeye, bir firmanın sahip olması giderek<br />

zorlaşmaktadır. Bu sebeple, üretici kuruluşlar<br />

belirli alanlara yoğunlaşarak büyük bir<br />

benzetimin alt parçaları sayılabilecek modellerin<br />

tekrar kullanılabilir benzetimi üzerinde<br />

uzmanlaşmaktadırlar. Örneğin, çok küçük<br />

ölçekli bir havadan karaya savaş senaryosu<br />

bile tank, uçak, füze ve ortam gibi birden fazla<br />

model içermektedir. Böyle bir benzetim sisteminde<br />

ortam şartlarının basit bir şekilde ele<br />

alınması yerine, ortam şartlarının benzetimini<br />

sağlayan modeller üzerinde uzmanlaşmış<br />

farklı firmaların eseri olan bir bileşenin<br />

sisteme entegrasyonu benzetimin gerçekçiliğini<br />

artıracak ve elde edilecek analiz veya<br />

eğitimin çıktılarının daha kaliteli olmasını<br />

sağlayacaktır.<br />

Dağıtık benzetimin katkıları sadece geliştirme<br />

sürecinde ortaya çıkmamaktadır. Dağıtık<br />

sistemler doğası gereği farklı yerlerde<br />

bulunan geniş alan ağlar (Wide Area Network<br />

– WAN) üzerinden iletişim kuran bileşenlerden<br />

oluşabilir. Bu sebeple coğrafi olarak<br />

birbirinden uzak yerlerde konuşlu benzetim<br />

sistemlerinin, sistemler sistemi halinde aynı<br />

dağıtık benzetim sistemi içerisinde toplanması<br />

mümkündür. Örneğin, ülkemizin çeşitli<br />

yerlerinde kurulmuş bulunan deniz sistemleri<br />

ve hava sistemleri eğitim benzetimlerinin bir<br />

müşterek eğitim/tatbikat senaryosunda<br />

birlikte koşabilmesi beklenmektedir. Böyle<br />

benzetimlerin ortak bir yere toplanması mümkün<br />

olamayacağı gibi maliyet açısından da<br />

yapılabilir olmayabilir. Farklı kuvvetlerin<br />

ihtiyaçları konusundaki farklılıklar ve yerel<br />

eğitim gereksinimleri benzetimlerin konuşlanacağı<br />

yerleri sınırlandırabilir. Genellikle<br />

özel donanımlar da içeren böyle benzetimleri<br />

taşımak mümkün olmayabilir. Ayrıca eğitime<br />

katılacak kişilerin bir yerde toplanması hem<br />

ekonomik açıdan, hem de görevlerin aksamaması<br />

gerekliliği açısından istenilen bir<br />

durum değildir. Birden fazla ülkede konuşlu<br />

benzetim sistemlerinin müşterek bir senaryo<br />

dahilinde koşması durumunda ise bu gereklilikler<br />

çok daha öne çıkmaktadır.<br />

Her ne kadar bilgisayar sistemlerinin kapasitelerinde<br />

hızlı bir artış olsa da birden fazla<br />

sistemin aynı amaç için birlikte kullanımı<br />

gerekliliği hiçbir zaman ortadan kalkmayacaktır.<br />

Kapasite artışı ile beraber daha önce<br />

gerçekleştirilemeyen benzetimler gündeme<br />

gelmektedir. Gereksinim daha karmaşık<br />

sistemlerin benzetimi de olsa daha gerçekçi<br />

ve daha güvenilir benzetimler olsa da, bunları<br />

sağlamanın yolu daha hızlı çalışabilecek<br />

benzetimlerden geçmektedir. Özellikle gerçek<br />

zamanlı benzetimlerde tepki süresini<br />

belirli bir sınırın altında tutabilmek için<br />

modellerin hızlı bir şekilde işletilebilmesi<br />

önemlidir. Hız ihtiyacını sağlamanın yollarından<br />

biri de benzetim sistemini parçalara<br />

ayırıp her bir parçayı ayrı bir bilgisayar<br />

sisteminde koşturmaktır.<br />

Dağıtık benzetimlerde birincil amaç, performans<br />

olmamakla beraber dağıtık işleme ile<br />

elde edilecek işlem kapasitesi benzetimlerin<br />

performans ihtiyaçlarını karşılamak için<br />

önemlidir. Yalnız unutulmamalıdır ki dağıtık<br />

benzetimlerde eş güdüm ve benzetim bilgisi<br />

alışverişini sağlamak için de bir kaynak<br />

kullanımı söz konusudur. Özellikle birbiri ile<br />

çok iç içe (tightly coupled) benzetim bileşenleri,<br />

bu konuda dikkatle ele alınmalıdır. Bu<br />

kaynak kullanımı ile oluşacak performans<br />

kayıplarını telafi edecek kadar geniş bir<br />

dağıtık yapı düşünülmelidir.<br />

2. Dağıtık Benzetim Sistemlerinin<br />

Gereksinimleri<br />

Dağıtık benzetim sistemleri, fiziksel veya<br />

coğrafi olarak birbirinden ayrı, bağımsız<br />

ortamlarda koşan benzetim bileşenlerinden<br />

oluşan sistemlerdir. Bu sistemleri oluşturan<br />

benzetimlerin durum bilgilerini saklayacak,<br />

ortak belleklerinin ve ortak bir benzetim<br />

saatinin olmaması, aralarındaki bilgi paylaşımı<br />

ve eş koşumunu zorlaştırmaktadır.<br />

Dağıtık benzetim sisteminde her bir bileşen<br />

kendi yerel durum bilgisine tam olarak ve<br />

anında sahip olmasına rağmen diğer bileşenlerin<br />

durum bilgisine direk olarak her an<br />

ulaşamamaktadır. Bileşenin modeli işletebilmesi<br />

için ihtiyaç duyduğu diğer bileşenlere<br />

ait durum bilgisini bileşenler<br />

arasında bulunan ağ üzerinden edinmesi<br />

gereklidir. Yerel ağlar üzerinde ve küçük<br />

ölçekli benzetim sistemlerinde hızlı bir<br />

şekilde sağlanabilen bu iletişim geniş alan<br />

ağlar üzerinde ve büyük ölçekli sistemlerde<br />

sorunlara sebep olabilmektedir. Geniş alan<br />

ağlarda ortaya çıkan gecikmenin telafi<br />

edilmesi gerekirken, büyük ölçekli benzetim<br />

sistemlerinde iletişim miktarının ağ genişliğini<br />

aşmaması gerekmektedir. Özellikle<br />

gerçek zamanlı benzetimlerde bu gecikmeler<br />

ölümcül etki yapabilmektedir. Dağıtık<br />

benzetim yapılarında, iletişim miktarının<br />

azaltılması için abone-yayın mekanizması<br />

gibi yöntemler ve oluşabilecek gecikmelerin<br />

telafisi için, çeşitli tahmin mekanizmaları<br />

geliştirilmiştir. Ancak benzetim bileşenlerinin<br />

ve dağıtık yapının tasarlanmasında, bu<br />

konular göz önünde bulundurulmalıdır.<br />

Dağıtık benzetim sistemlerinde her bir<br />

benzetim bileşeninin kendi yerel saati vardır.<br />

Benzetim bileşeni bu saatin ilerlemesi ile<br />

durumunu günceller. Bu saat benzetimsel bir<br />

saat olabileceği gibi gerçek zamanlı sis-<br />

temlerde duvar saatide olabilir. Bu saatlerin<br />

tüm sistem içersinde uyumlu bir şekilde<br />

ilerlemesi benzetimlerin doğru sonuç ver-<br />

mesi için önemlidir. Birbiri ile ilişkisi olmayan<br />

bileşenlerin saatlerinin farklı olması sorun<br />

teşkil etmezken sıkı etkileşim içerisindeki<br />

bileşenlerin saatleri eş güdümlü olarak<br />

ilerletilmelidir. Bileşenler arasında eş gü-<br />

dümün olmaması neden-sonuç ilişkilerinde<br />

probleme sebep olmaktadır. Örneğin, diğer<br />

bileşenlere göre zamanı daha hızlı ilerleten<br />

bir su platformu bileşeni, zaman içinde<br />

geride kalmış bir uçan platform tarafından<br />

vurulma etkileşimi alabilir. Eğer su platformu<br />

kendi saatine göre geride kalan vurulma<br />

olayından itibaren içinde bulunduğu ana<br />

kadar benzetime etki edecek bir davranış<br />

sergiledi ise neden-sonuç bağlantısında<br />

kopmalar oluşacaktır.<br />

Analiz amaçlı dağıtık benzetimlerde eş<br />

güdüm genel olarak iki yöntemle sağlan-<br />

maktadır; iyimser (optimistic) ve dikkatli<br />

(conservative) yaklaşımlar. İyimser yakla-<br />

şımlarda benzetimler neden-sonuç ilişki-<br />

lerinde problem olmayacağı öngörüsü ile<br />

kendi saatlerini ilerletmekte serbesttirler. Bu<br />

öngörünün yanlış olduğu fark edildiğinde tüm<br />

benzetim sistemi durdurulup problem oluş-<br />

madan önceki bir zamandan tekrar başlatılır.<br />

Burada geri dönüşün hangi zamana yapıla-<br />

cağı ve geri dönülen andaki durum bilgisinin<br />

ne olacağı önemli iki husustur. Ayrıca eğitim<br />

benzetimlerinde ve gerçek sistemlerinde<br />

benzetim sistemi içerisinde bulunabileceği<br />

gerçek zamanlı benze-timlerde zamanı geri<br />

almak olası değildir.<br />

Dikkatli yaklaşımda ise benzetim bileşenleri<br />

saatlerini ancak neden-sonuç ilişkisi konu-<br />

sunda bir probleme yol açılmayacağına emin<br />

olduklarında ilerletirler. Bu durumda hızlı<br />

ilerleyen bileşenlerin, geri kalan bileşenleri<br />

beklemesi söz konusudur. Sonuç olarak<br />

benzetim en yavaş bileşenin hızından daha<br />

yavaş ilerleyecektir. Her ne kadar bileşenler<br />

arasında hız farkları azaltılarak dengelenme<br />

yapılabilirse de neden-sonuç problemine<br />

sebep olunmayacağı konusundaki dene-<br />

timler büyük ölçekli sistemler için ciddi<br />

performans kaybına yol açmaktadır. Tüm bu<br />

sebeplerle gerçek zamanlı benzetimler için<br />

dikkatli yaklaşımlar da etkin değildir.<br />

Eğitim benzetimleri gibi sanal ortamın<br />

gerçek zamanlı benzetimlerinde ise, benze-<br />

tim bileşenleri duvar saati ile uyumlu bir<br />

şekilde ilerler. Duvar saatleri arasındaki<br />

uyumsuzluklar dağıtık sistem içerisinde<br />

çeşitli mekanizmalar yardımı ile en aza<br />

indirilir. Bu benzetimlerde gerçek zaman<br />

kısıtları sağlandığı sürece, uyumsuzlukları<br />

sıfıra indirmek ve böylece neden-sonuç<br />

ilişkilerinde oluşabilecek problemleri tama-<br />

men ortadan kaldırmak gerekli değildir.<br />

Örneğin, insanın fark edemeyeceği kadar<br />

kısa süreler içerisinde oluşan ve giderilen<br />

neden-sonuç problemleri pek çok eğitim<br />

benzetimi için önemli değildir.<br />

Dağıtık benzetimlerde adreslenmesi gere-<br />

ken bir diğer önemli gereksinim ise<br />

bileşenler arasındaki ortak iletişim dilidir.<br />

Birbirinden bağımsız olarak geliştirilen<br />

benzetim bileşenlerinin birlikte çalışa-<br />

bilmeleri, birbirleri ile uyumlu bir şekilde<br />

iletişim kurmaları ve durum bilgilerini<br />

paylaşabilmeleri için ortak bir dili benim-<br />

semiş olmaları gerekir. Ayrıca daha önce<br />

geliştirilmiş, tekrar kullanılabilir bileşen-<br />

lerden daha geniş kapsamlı benzetim<br />

sistemlerinin oluşturulabilmesi için de ortak<br />

dil zorunludur. Ortak dil bir yandan iletişimin<br />

nasıl yapılacağını yani sözdizimini belirtirken<br />

bir yandan da, iletilen bilgilerin içerik ve<br />

anlamını sınırlandırmalıdır. Bileşenler ara-<br />

sındaki iletişimi sağlayabilmenin ilk şartı tüm<br />

bileşenler tarafından gönderilecek ve<br />

alınacak verinin biçimi ve yapısının belirli<br />

olmasıdır. Böylelikle veriler alınıp okunabilir.<br />

Verinin bilgiye dönüşmesi için anlam-<br />

landırılması gerekir. Bu konuda da bileşenler<br />

arasında ortak bir yöntem bulunmalıdır. Bu<br />

konu elinizdeki dergide “Simülasyon<br />

Sistemlerinde Birlikte Çalışabilirlik” başlıklı<br />

makalede detaylı bir şekilde irdelenmiştir.<br />

Şu ana kadar üzerinde durulan tüm<br />

gereksinimler benzetim bileşenleri arasında<br />

bir standardın gerekliliğini göstermektedir.<br />

Dağıtık benzetimler konusunda yapılan<br />

çalışmalar böyle standartların oluşmasına<br />

sonuç vermiştir. Daha önce değinilen DES,<br />

YSM ve TENA bu standartlardan bazılarıdır.<br />

DES genel olarak iletişim konusunda<br />

çözümler sunan, özellikle savunma sektö-<br />

ründeki benzetimler için tasarlanmış bir<br />

standart protokoldür. YSM daha geniş bir<br />

kullanımı amaçlar. Yukarıda değinilen tüm<br />

gereksinimlere çözümler öneren YSM mima-<br />

risi elinizdeki dergide bir başka makalede<br />

geniş bir şekilde anlatılmaktadır.<br />

Geliştirilen benzetim bileşenlerinin ancak<br />

aynı standarda uyumlu olmaları durumunda<br />

birlikte çalışabilirliklerinden söz edilebilir.<br />

Hatta bazı durumlarda sadece standardı<br />

sağlamak bile bileşenlerin beraber çalış-<br />

masını garanti etmemektedir. Örneğin, YSM<br />

sadece ortak dil konusunda bir çatı mimari<br />

(OMT) önermektedir. Bu sebeple her ikisi de<br />

YSM uyumlu iki bileşen ancak aynı OMT<br />

yapısını benimsemişlerse aynı dağıtık<br />

benzetim sisteminin parçası olabilirler. Bir<br />

benzetimi dağıtık benzetim bileşeni olarak<br />

birlikte çalışabilirliğini kabul etmek için<br />

bileşenin standartla uyumlu olarak ge-<br />

liştirildiğinin onaylanmasını sağlayacak<br />

mekanizmalara ihtiyaç vardır. Aynı zamanda<br />

YSM gibi üst seviye mimarilerin daha alt<br />

seviye özelliklerinin (OMT yapısı gibi)<br />

detaylandırılması ve standart yapıların (RPR-<br />

FOM benzeri) ortaya konulması önemlidir.<br />

Değişik standartlara uyumlu olarak geliş-<br />

tirilmiş olan benzetim bileşenlerinin doğru-<br />

49


dan bir araya getirilmesi olası olmamakla<br />

birlikte önemli bir gereksinimdir. Her ne<br />

kadar gelecekte geliştirilecek bileşenler için<br />

standartların zorlanması mümkün olsa da<br />

geçmişte değişik standartlara uyumlu olarak<br />

geliştirilmiş bileşenlerin yeniden kullanımı<br />

istenmektedir. Bu gereksinim genellikle<br />

standartları bağdaştırıcı özel ara-katmanlar<br />

veya geçit-kapıları ile karşılanabilmektedir.<br />

Yukarıda belirtilen dağıtık benzetim yapıları<br />

aynı zamanda çeşitli yardımcı sunmaktadır.<br />

Bu araçlar dağıtık yapının tasarlanmasını<br />

kolaylaştırmaktan benzetimin kaydına kadar<br />

çok çeşitlilik göstermektedir. Bu yardımcı<br />

araçlar doğası gereği zorlukları olan dağıtık<br />

benzetim tasarım ve geliştirme süreçlerini<br />

kolaylaştırıcı yönde destek vermektedir.<br />

3. Sonuç ve Öneriler<br />

Dağıtık benzetim ülkemizde özellikle<br />

savunma alanında yaygın olarak gündemde<br />

bulunmaktadır. Silahlı Kuvvetler ve <strong>Savunma</strong><br />

Sanayi <strong>Müsteşarlığı</strong> geliştirilmekte olan<br />

benzetimlerin dağıtık benzetim yapılarından<br />

YSM ile uyumlu olmasını şart koşmakta ve<br />

benzetim sistemlerinin birlikte çalıştırılmasını<br />

hedeflemektedir. Bu yolda MODSİMMER’in<br />

de katkısı ile önemli çalışmalara imza atılmış<br />

durumdadır.<br />

Daha önce de değinildiği üzere YSM uyumlu<br />

olmakla birlikte çalışabilirliği doğrudan<br />

sağlamamaktadır. Birlikte çalışabilirliği teşvik<br />

etmek için genel YSM çerçevesi içerinde bazı<br />

düzenlemelerin standartlaştırılmasını gerektirmektedir.<br />

Örneğin, OMT yapısı konusunda<br />

da birliktelik sağlanmalı, milli yapılar ortaya<br />

konulmalıdır. Ayrıca geliştirilen benzetimlerin<br />

aynı YSM altyapısı üzerinde gerçekleştirilmesi<br />

gereklidir. Farklı YSM altyapıları<br />

kullanılarak geliştirilmiş benzetimlerin birlikte<br />

çalışabilmesi için gerekli altyapılar arası<br />

etkileşim standardı tanımlanmış değildir. Bu<br />

konuda milli YSM altyapısı KOZA’nın<br />

geliştirilmesi üzerinde önemle durulmasında<br />

fayda vardır.<br />

KAYNAKÇA<br />

Geliştirilecek dağıtık benzetimlerde ortaya<br />

konulacak ve halihazırda bulunan stan-<br />

dartlara uyumlu olma şartı aranması yanında<br />

bu uyumu kontrol edecek bağımsız mekaniz-<br />

maların da geliştirilmesi gereklidir. Örneğin,<br />

YSM uyumlu olarak geliştirilen benzetim<br />

bileşenlerinin birlikte çalışabilirliğinin onay-<br />

lanması için ne gibi gerekliliklerin olduğunu<br />

belirleyecek, bu konuda standartları ortaya<br />

koyacak ve bunların sağlandığının doğru-<br />

lanmasını yapacak bir merkez oluşturul-<br />

malıdır.<br />

Dağıtık benzetim vazgeçilemez bir tekno-<br />

lojidir. Bu teknoloji konusunda ilerlemeleri<br />

takipçi olmak yerine öncü olmak ülkemiz<br />

açısından önemlidir. Yetişmiş insan gücü ve<br />

ihtiyaç makamlarının konuya hassasiyeti<br />

sebebi ile ortamın hazır olduğu kamu,<br />

üniversite, sanayi işbirliği ile bu başarının<br />

sağlanabileceğine inanıyorum.<br />

1) R. M. Fujimoto, Parallel and Distributed Simulation Systems, Wiley Interscience, 2000.<br />

2) IEEE Standard for Distributed Interactive Simulation - Applications Protocols, IEEE Std 1278.1a-1998.<br />

3) IEEE Standard for Modeling and Simulation High Level Architecture, IEEE 1516-2000.<br />

4)<br />

Test and Training Enabling Architecture (TENA) Website, http://www.tena-sda.org Mayıs 2010.<br />

Yrd.<br />

Doç. Dr. Fatih Erdoğan SEVİLGEN<br />

Dr. Fatih Erdoğan SEVİLGEN, 1990 yılında Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar<br />

Mühendisliği Bölümü ’ nde lisans ve 1993 yılında aynı üniversitenin Sistem ve<br />

Kontrol Mühendisliği Programı’ nda yüksek lisans eğitimini tamamladı. 1993<br />

yılında YÖK ’ ün düzenlediği sınavı kazanarak yurtdışı burslusu olarak Amerika<br />

Birleşik Devletleri Syracuse Üniversitesi ’ nde Bilgisayar Bilimleri Bölümü ’ nde<br />

yüksek lisans (1996) ve doktora (2000) eğitimlerini tamamladı. Sonrasında,<br />

2000 yılında Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Bilgisayar Mühendisliği<br />

Bölümü ’ nde öğretim üyesi olarak göreve başladı. Halen aynı Enstitüde<br />

yardımcı doçent olarak görev yapmakta ve Algoritma Analizi, Paralel<br />

Hesaplama, Sezgisel Optimizasyon, Dağıtık Sistemler gibi lisansüstü,<br />

Bilgisayar Programlama, Veri Yapıları ve Algoritmalar, Algoritma Tasarımı, Hesaplama Teorisi gibi lisans<br />

dersleri vermektedir. Aynı zamanda TUBITAK-MAM Bilişim Teknolojileri Enstitüsünde yarı zamanlı uzman<br />

araştırmacı olarak <strong>simülasyon</strong> projelerinde danışmanlık yapmaktadır. İlgi alanları arasında Paralel<br />

Hesaplama Yöntemleri ve Algoritmalar, Paralel ve Dağıtık Simülasyon Teknikleri, Sezgisel Optimizasyon<br />

Yöntemleri, Dağılımdan Bağımsız Algoritmalar ve N-Cisim Algoritmaları sayılabilir.<br />

Uçuş Simülatörlerinde Kullanılan<br />

Görsel Sistemler<br />

Hüseyin Buğra Han AYYILDIZ, SSM<br />

Giriş<br />

Pilot eğitiminde simülatörlerin kullanımı<br />

pilotun oryantasyonu açısından büyük önem<br />

arz etmektedir. Teknolojideki gelişmeler<br />

sayesinde eski sistemlere göre daha düşük<br />

maliyetle çok daha gerçekçi simülatörler<br />

üretilmeye başlanmıştır. Kötü hava koşullarından<br />

etkilenmeyen, gerçek hava aracı ile<br />

tecrübe edilemeyecek manevraların yapılmasına<br />

izin veren ve gerçek uçuşla karşılaştırılamayacak<br />

kadar ekonomik olan simülatörler,<br />

pilot eğitiminde gün geçtikçe daha<br />

fazla kullanılmaya başlanmıştır.<br />

Uçuş Simülasyonu uçuş şartlarının ve hava<br />

aracının çeşitli özelliklerinin taklit edilmesi ile<br />

gerçekleştirilir. Hava aracı simülatörlerinin<br />

amacı, pilotun duyularını aldatarak gerçekten<br />

uçuyormuş hissiyatı vermek kaydıyla, gerçek<br />

uçuşta oluşabilecek durumlara pilotu hazırlamak<br />

ve hava aracının özelliklerine aşinalığı<br />

sağlamaktır. Aldatılacak olan duyuların<br />

başında da bildiklerimizin %80’ini öğrenme<br />

yolumuz olan görme duyusu gelmektedir. Bu<br />

yazıda, görme yeteneği en üst düzeyde olan<br />

pilotlarımızı uçuşa hazırlarken kullanılan,<br />

simülatörlerin görsel sistemleriyle ilgili bilgiler<br />

yer almaktadır.<br />

Görsel Sistemlerin Tarihi<br />

Görsel sisteme sahip ilk uçuş simülatörlerinde<br />

küçük bir alanın fiziksel bir maketi<br />

Şekil 1: TL39 Simülatöründe kullanılan görsel sistem<br />

kullanılmıştır. Bu maket üzerinde pilotun<br />

komutlarını takip eden bir kameranın hareket<br />

ettirilmesi suretiyle ortaya çıkan görüntü<br />

pilota gösterilmiştir. Ancak, maketin kısıtları<br />

nedeniyle genellikle hava alanlarının yakınında<br />

bulunan küçük ve belirli coğrafi özelliklere<br />

sahip alanlar simüle edilebilmiştir.<br />

1972’de pilotun uzak bir noktaya odaklanmasını<br />

sağlayarak, uzaktaki olayları daha<br />

iyi algılamasına imkan sağlayan hizalayıcı<br />

(collimating) lens aparatı Singer-Link firması<br />

tarafından geliştirilmiştir. Kokpit dışına<br />

yansıtılan bu görüntü sadece 28 derecelik bir<br />

görüş alanına sahip olduğundan yeterli bir<br />

görüş alanı elde edilmesi için birkaç<br />

tanesinin birleştirilmesi gerekmiştir. Bugünkü<br />

sistemlerde de tercih edilen, ekranın pilotlar<br />

tarafından fark edilmediği ve bir uçtan bir uca<br />

yerleştirilen kavisli bir aynanın kullanılmasıyla<br />

çok uzak noktalara odaklanmanın<br />

sağlandığı Geniş Açılı Sonsuz Ekran (Wideangle<br />

Infinity Display Equipment (WIDE) )<br />

ise 1982’de İngiltere’de geliştirilmiştir.<br />

51


Modern Görsel Sistemler<br />

Hemen her alanda olduğu gibi bilgisayar<br />

teknolojisindeki gelişmeye paralel olarak<br />

simülatörlerde kullanılan görsel sistemler de<br />

gelişmiştir. Kısıtlı bir alanın maketinin yapıldığı<br />

günlerden, bütün dünyanın içine sığdırıldığı<br />

görsel veri tabanlarının oluşturulduğu<br />

bir seviyeye gelinmiştir.<br />

Modern görsel sistemler başlıca üç alt<br />

sistemden oluşmaktadır.<br />

1. Görsel Veri Tabanı (GVT)<br />

2. Görüntü Üreteci (GÜ)<br />

3. Görüntüleme Sistemi<br />

1 Görsel Veri Tabanı<br />

“Yapay çevre” olarak da adlandırılan görsel<br />

veri tabanında, <strong>simülasyon</strong> esnasında<br />

ekranda görünmesi istenen bütün nesnelerin<br />

birer görüntüsü ve bunların birbirleriyle olan<br />

ilişkileri saklanır. Bu nesneler tek boyutlu ışık<br />

noktaları, iki boyutlu yüzey kaplamaları, uydu<br />

veya hava fotoğrafları olabileceği gibi üç<br />

boyutlu olarak görüntülenmesi gereken hava<br />

araçları, tanklar, taşıtlar, binalar, köprüler ve<br />

bunlar gibi daha birçok unsur olabilir.<br />

Bütün bu görünür unsurların yanı sıra en alt<br />

seviyede Dijital Arazi Yükseklik Verisi<br />

(DTED) tutulmaktadır. Bu veri arazi yükseklik<br />

değerlerinin ait oldukları koordinatlarla<br />

birlikte tutulduğu bir matrisinden oluşmaktadır.<br />

Güncel GVT’lerde 30 metre<br />

aralıklarla kaydedilmiş olan yükseklik<br />

verilerinin bulunduğu 2. seviye DTED’ler<br />

kullanılmaktadır. Bu veri ile birlikte uydu<br />

fotoğrafları kullanılarak geo-specific (gerçek<br />

coğrafi yapıya uygun) alanlar oluşturulabilir<br />

ve simülatörde icra edilen bir görevin<br />

gerçekte var olan bir coğrafyada gerçek-<br />

Şekil 2: 3 farklı zamanda çekilmiş uydu fotoğraflarının<br />

birleşimi (Google Earth)<br />

leştirilmesi sağlanabilir. DTED aynı zamanda<br />

görüş alanının hesaplanmasında da kullanılır.<br />

Yapay çevrenin geo-specific olması isteniyorsa,<br />

ilgili bölgelerin yüksek konumsal<br />

doğruluktaki uydu veya hava fotoğrafları<br />

gerekmektedir. Burada “konumsal doğruluk”,<br />

elimizdeki fotoğrafın tam olarak hangi<br />

koordinatlardaki bölgeye ait olduğunu<br />

bilmemiz demektir. Sadece 1 metrelik<br />

yanılma payı ile çekilmiş uydu fotoğrafları<br />

ticari olarak elde edilebilmektedir. Ayrıca<br />

istenilen arazinin üzerinden uçularak yüksek<br />

kalitede hava fotoğrafları da çekilebilir. Bu<br />

fotoğrafların bir diğer özelliği de çözünürlükleridir.<br />

1 adet kaplama elemanında (texel)<br />

gösterilen alanla ifade edilen bu çözünürlük<br />

değerleri, yeryüzüne yakın ve düşük hızlarda<br />

görev yapan helikopterler için 0,5 metre ile 5<br />

metre arasındaki gereksinimleri ortaya<br />

çıkarırken, yüksek irtifa ve hızlarda çalışan<br />

jetler için daha az öneme sahip olduğundan<br />

texel başına 25 metrelere kadar çıkabilmektedir.<br />

Ancak hangi hava aracı olursa<br />

olsun hava meydanları ve görev alanlarında<br />

çözünürlüğün yüksek kalitede olması tercih<br />

edilmektedir.<br />

Kullanılan fotoğrafların benzer koşullarda<br />

(mevsim, gün içindeki zaman, hava koşulları<br />

gibi) çekilmiş olması da önemlidir. Aksi<br />

takdirde simülatörü kullanan pilot çok sıcak<br />

bir yaz gününde görev yaparken aniden<br />

kasvetli bir son bahar akşamında kendini<br />

bulabilir. Eğer mevcut fotoğraflarda bu tür<br />

problemler varsa, komşu bölgelerin renklerinde<br />

oynamalar yapılarak bu etki azaltılmalıdır.<br />

GVT <strong>simülasyon</strong>da karşımıza çıkacak olan<br />

ev, apartman, köprü, kule, anten, direk gibi<br />

jenerik nesnelerin yanı sıra pilotlar için<br />

nirengi noktası olabilecek olan kültürel<br />

unsurların da birer üç boyutlu modelini<br />

içermelidir. Bu kültürel unsurlara örnek,<br />

Ankara’da Anıtkabir, Kocatepe Camii, Atakule<br />

ve diğer yüksek binalar, İstanbul’da Boğaziçi<br />

ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri, Saraylar,<br />

Ayasofya, Sultanahmet gibi büyük camiler,<br />

Çanakkale Şehitleri Anıtı gibi büyük yapılar ya<br />

da kullanıcının tercihine göre boş bir arazinin<br />

ortasında tek başına duran büyük bir ağaç<br />

modeli olabilir. Bütün bu sabit nesnelere ek<br />

olarak eğitim esnasında ihtiyaç duyulacak<br />

hareket eden hava araçları, taşıtlar, gemiler<br />

gibi nesnelerin de birer üç boyutlu modeli<br />

bulunmalıdır.<br />

Şekil 3: AS532 Cougar helikopterinin<br />

3 boyutlu bir modeli<br />

GVT’yi oluşturan coğrafi şekillerin ve<br />

nesnelerin bir diğer özelliği de materyal<br />

kodlarıdır. Materyal kodu, nesnenin radar<br />

veya sonarda nasıl görüneceği veya ışığı ne<br />

kadar ve nasıl yansıtacağı ile ilgili bilgiyi<br />

saklar. Örneğin bir gölün yüzeyinin materyal<br />

kodu doğru ayarlanmazsa, görüntü üreteci<br />

yakamozu gösteremeyecektir. Materyal<br />

kodları gece görüş gözlüğü <strong>simülasyon</strong>u<br />

esnasında görüntülerin oluşturulmasında da<br />

büyük öneme sahiptir. Hava meydanlarında<br />

ve diğer yerlerde bulunan yer ışıkları ve<br />

çevresel özellikler de görsel veri tabanında<br />

saklanması gereken diğer verilerdir.<br />

2 Görüntü Üreteci<br />

Görsel sistemin bir diğer alt sistemi de<br />

görüntü üretecidir. Görüntü Üreteci pilot<br />

hareketleri ve öğretmen direktifleri doğrultusunda,<br />

uçuş aletleri, radar ve hareket<br />

sistemiyle paralel olarak GVT’de bulunan<br />

yapay çevre elemanlarını işleyen ve<br />

simülatörde gösterilecek olan görüntüyü<br />

üreten sistemdir. Görüntü üreteci, aşağıda<br />

anlatılacak olan özelliklerin gerçekleştirilmesinden<br />

sorumlu büyük ölçekli bir<br />

yazılım ve bu yazılımın üzerinde koşacağı<br />

donanımdan oluşmaktadır. Görüntü üreteçlerinin<br />

çalışma mantığını anlamak için,<br />

bilgisayar grafikleri ile ilgili aşağıda belirtilen<br />

temel bilgilere sahip olmak gerekir.<br />

a) Bilgisayar grafikleri<br />

Bilgisayar grafikleri kabaca “bilgisayar<br />

tarafından üretilmiş resim ve sahneler” olarak<br />

tanımlanabilir. Bir başka ifadeyle bilgisayarda<br />

temsil edilen 3 boyutlu dünyanın bizim<br />

ekranda gördüğümüz 2 boyutlu görüntülerinin<br />

üretilmesidir. Bilgisayar grafiğinin<br />

üretilebilmesi için üç ana aşama gerçekleşmelidir;<br />

1. Modelleme: 3 boyutlu dünyadaki<br />

nesnelerin geometrilerinin oluşturulup<br />

sanal ortamda gösterilmesi.<br />

2. Resmetme (Rendering): Nesnelerin iki<br />

boyutlu görüntülerinin oluşturulması.<br />

3. Animasyon: Nesnelerin zaman içinde<br />

nasıl değiştiğinin tanımlanması.<br />

Modelleme aşamasında sahnede görünmesi<br />

istenen bütün nesnelerin birer modeli<br />

oluşturulur. Bu modeller tamamen temel<br />

geometrik şekiller, üç boyutlu koordinat<br />

sisteminde matematiksel fonksiyonlarla ifade<br />

edilebilen karmaşık şekiller veya bunların<br />

farklı kombinasyonlarından oluşabilir. Bilgisayar<br />

destekli tasarım araçlarıyla küçücük bir<br />

vida veya kocaman bir gemi bütün ayrıntılarıyla<br />

modellenebilmektedir. Üç boyutlu<br />

model oluşturulduktan sonra nesnelerin materyal<br />

kodları belirlenir ve yüzeyleri renklen-<br />

Şekil 4: Doku kaplaması olmadan<br />

Şekil 5: Doku kaplaması ile<br />

dirilir veya doku adresleme (texture<br />

mapping) yöntemi ile kaplanır. Böylece<br />

gerçeği andıran bir bilgisayar grafiği<br />

meydana gelir. Oluşturulan modeller referans<br />

seçilen bir koordinat sistemine yerleştirilir<br />

belirlenir.<br />

ve birbirlerine göre konumları<br />

Sahnedeki nesnelerin görünebilmesi gerçekte<br />

olduğu gibi sanal ortamda da bir ışık<br />

kaynağının varlığına bağlıdır. Nesnelerin ardından<br />

ortama ışık sağlayacak olan noktasal<br />

veya doğrultulmuş ışık kaynakları yerleştirilir.<br />

Modelleme aşamasında belirlenmesi gereken<br />

son şey, bakış noktası ve doğrultusudur<br />

(bakış vektörü). Bütün bu bilgiler derlendiğinde<br />

bir sonraki aşama olan resmetmeye<br />

geçilebilir.<br />

Sahnemize ne kadar fazla ve karmaşık<br />

nesneler koyarsak koyalım sonuç olarak<br />

ekranda çok büyük bir noktalar matrisi<br />

görürüz. Sanal ortamda görüntü oluşturmak<br />

için bu matristeki bütün noktaların renk ve<br />

parlaklık değerleri hesaplanmalıdır. Bu da<br />

çok yüksek hesaplama gücü gerektirir ve iyi<br />

bir performans için milyonlarca işlem<br />

arasında israf edilecek hiç kaynak yoktur.<br />

Bir nesne, ona olan uzaklığımız, baktığımız<br />

nokta, ortamdaki aydınlanma gibi faktörlerin<br />

değişmesi ile gözümüzde çok farklı imgeler<br />

oluşturabilir. Nesneye olan uzaklık değiştikçe<br />

algıladığımız detay seviyesi de değişmektedir.<br />

Örneğin bizden uzaklaşan bir<br />

aracın plakasını bir süre sonra okuyamayız.<br />

Okuyamayacak olduğumuz bir plaka ekrana<br />

çizilmemelidir. Bunun için uzaktaki nesnelerin<br />

detay seviyesi giderek düşürülür.<br />

Gölgede kalmış ışık almayan bir nesne<br />

görünmez. Sahneye yerleştirdiğimiz bir<br />

Şekil 6: 3 boyutlu model oluşturma<br />

nesnenin arka tarafta kalan yüzeyleri, diğer<br />

nesnelerin arkasında kalanlar veya bakış<br />

açımıza göre görüş alanımızın dışında<br />

kalanlar da görünmez. Dolayısıyla bu alanlar<br />

için işlemci gücü harcanmamalıdır. Bütün<br />

bunların hesaplanması sonucu sadece bir<br />

adet sayısal resim elde ederiz.<br />

Animasyon ise zamanla değişim gösteren<br />

bütün faktörlerin değerlendirilerek resmetme<br />

aşamasının saniyede ortalama 60 defa<br />

tekrarlanması ile gerçekleşir.<br />

Bilgisayar grafiklerinin başlıca kullanım<br />

alanları şunlardır;<br />

Sanat, eğlence ve medya<br />

Şekil 7: Avatar (Sinema Filmi)<br />

Simülasyon (Eğitim ve idman)<br />

Şekil 8: Dalian Maritime Üniversitesinde sanal<br />

ortamdaki bir gemi güvertesi.(Courtesy Xie Cui.)<br />

53


Bilgisayar destekli tasarım (mimari<br />

tasarım, devre tasarımı vb.)<br />

Şekil 9: Bir motor kesiti.<br />

Bilimsel analiz ve görüntüleme<br />

Şekil 10: Bir Harrier Jet’in etrafındaki hava akışı<br />

(NASA Ames)<br />

Grafiksel kullanıcı ara yüzü<br />

Şekil 11: Birçok programın aynı anda<br />

çalıştığı bir bilgisayar ekranı<br />

Görüntü üreteçlerinden, yüksek çözünürlükte<br />

ve frekansta bilgisayar grafikleri üretmesi<br />

beklenmektedir. Birkaç yıl öncesine kadar<br />

çeşitli teknolojik kısıtlar nedeniyle GÜ<br />

yazılımının üzerinde çalışılacağı bilgisayarların<br />

özel olarak tasarlanması gerekiyordu. Bu<br />

donanımlar görüntü işlemek için çok büyük<br />

matrisler üzerinde hızlı işlem yapabilen ve<br />

Grafik İşleme Birimi (GPU) adı verilen<br />

yongalardır. Günümüzde bu yongaların<br />

kullanıldığı ekran kartlarını evimizdeki<br />

bilgisayarlarımızda kullanmaktayız. İşlemci<br />

teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde görüntü<br />

üreteçleri artık kişisel bilgisayar (PC)<br />

tabanlı hale gelmişlerdir.<br />

b) Görüntü Kalitesi<br />

Görüntü kalitesinin artması ancak detayın<br />

arttırılması ile mümkündür. Detayın arttırılması<br />

da GÜ’nün GPU üzerine bindirdiği<br />

yükün artması demektir. Görüntü üreteçlerinin<br />

performanslarındaki son yıllardaki<br />

artışı görmek için modern sistemlerle eskilerinin<br />

performans değerleri karşılaştırılabilir.<br />

Çokgen sayısı: Taramalı (rester) görüntü<br />

üreten bilgisayarlar görüntüyü iki boyutlu<br />

bir düzleme dizilen noktalarla oluşturduğu<br />

için hiçbir zaman gerçek bir eğri<br />

çizemezler. Dolayısıyla bu görüntüler<br />

tamamen çokgenlerden oluşmaktadır.<br />

Bilgisayar üretimi bir görüntüde ne kadar<br />

fazla çokgen kullanılmışsa görüntü o<br />

kadar gerçekçi olabilir. Bir video görüntüsü<br />

de ardı ardına ekrana yansıtılan<br />

resimlerden oluşmaktadır. Bu resimlerin<br />

her birine “frame” adı verilir. Yenilenme<br />

frekansı 60 Hz olan bir sistemde her bir<br />

frame yaklaşık 17 milisaniye ekranda kalır.<br />

Görüntü üreteçleri on yıl önce bir<br />

frame’de (yani 17 milisaniyede) 15.000<br />

poligon işleyebiliyorken bugün 100.000<br />

adet poligon işleme kapasitesine sahiptirler.<br />

Çözünürlük: Bir görüntü üreteci 2000<br />

yılında 1.9 Megapixel çözünürlükte<br />

görüntü üretebiliyorken şimdi iki adet<br />

grafik kartının birlikte çalıştırılmasıyla 8<br />

Megapixel’lik görüntüler elde edilebilmektedir.<br />

Texel sayısı: Yapay çevrenin gerçekçi<br />

görünebilmesi için bütün yüzeylerin<br />

değişik kaplama resimleri (texture) ile<br />

kaplanması gerekmektedir. Örneğin uydu<br />

fotoğrafları yeryüzü için birer texture’dır.<br />

Bu kaplama resimlerini oluşturan birimlere<br />

“texel” (texture element) denir. On yıl<br />

önceki GÜ’ler 24 milyon texel’i desteklerken<br />

günümüzde bu sayı 800 milyona<br />

ulaşmıştır.<br />

GÜ’nün <strong>simülasyon</strong>unu gerçekleştirdiği<br />

efektler şunlardır.<br />

c) Efektler<br />

Hava Koşulları<br />

Bulut katmanları: Modern görüntü üreteçleri<br />

3 farklı katmanda, kalınlığı ve yoğunluğu<br />

ayarlanabilen gerçekçi bulutları üretebilmektedir.<br />

Ayrıca şehir ışıklarının bulutlardan<br />

yansıması ve bulutların rüzgârla hareket<br />

etmesi gibi ayrıntılar, son model simülatörlerin<br />

gereksinimleri haline gelmiştir.<br />

Fırtınalar<br />

Rüzgarlar<br />

Pistin ıslanması, donması veya karla<br />

kaplanması<br />

Mevsimler<br />

Farklı yoğunluklarda yağmur, kar ve dolu<br />

yağışı<br />

Şimşek ve yıldırım<br />

Pus ve sis<br />

Gök Cisimleri<br />

Jet pilotlarının yön bulmak için kullandıkları<br />

doğal bir araçta gök cisimlerinin konum-<br />

larıdır. Görüntü üretecinden beklenen Güneş<br />

ve Ay dışındaki gök cisimlerinin de gerçek<br />

konumlarını gün ve saate duyarlı olarak<br />

hesaplayarak doğru yerde göstermesidir.<br />

Seher, öğlen ve tan vakitlerindeki görüntüde<br />

görüntü üreteci tarafından farklı renklen-<br />

dirme yapılması sonucu simüle edilmektedir.<br />

Su<br />

Farklı özellik ve boylarda dalgaların üretil-<br />

mesi, geceleri ayın ve yıldızların suda<br />

yansımalarının görüntülenmesi gibi unsurları<br />

içeren su <strong>simülasyon</strong>u da GÜ’nün işlevleri<br />

arasındadır.<br />

Aydınlanma ve Gölgelendirme<br />

Bilgisayar grafiklerinde aydınlanma başlı<br />

başına ele alınan bir konudur. Işığın rastgele<br />

yansımasıyla ortaya çıkan ortam aydınlanması<br />

(ambient light) ve doğrusal ışığın yol<br />

açtığı parlama etkisinin yanında, senaryoya<br />

yerleştirilmiş olan şehir ışıklarından tutun da<br />

yakında duran bir hava aracının üstündeki<br />

probun yaydığı ışık sonucu ortaya çıkan<br />

aydınlanmalar bile hesaplanarak gerçekçi bir<br />

görüntü oluşturulmalıdır. Bu aydınlanma ve<br />

gölgelendirmeler hesaplanırken aydınlanan<br />

nesnenin detay seviyesine göre hem gözü<br />

rahatsız etmeyen hem de GPU’ya fazla yük<br />

getirmeyecek en ideal yöntem <strong>simülasyon</strong><br />

esnasında GÜ tarafından seçilerek uygulanmalıdır.<br />

Aydınlanma hesaplanırken gölgelerin<br />

de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.<br />

Şekil 12: Üç boyutlu nesneler için<br />

en yaygın olarak kullanılan üç gölgeleme tekniği<br />

Flat, Gouraud ve Phong’dur.<br />

Gece Görüş Gözlüğü<br />

Askeri uygulamalarda bir diğer olmazsa<br />

olmaz hususta, gece görüş gözlüğü desteğidir.<br />

Bu özellik, gece görüş gözlüğüyle<br />

bakıldığında oluşacak görüntünün tamamen<br />

GÜ tarafından üretilmesi sonucu <strong>simülasyon</strong>la<br />

sağlanabileceği gibi, gerçek bir gece<br />

görüş gözlüğünün simülatör içinde takılması<br />

sonucu gerçekleştirilen <strong>simülasyon</strong> yöntemi<br />

ile de sağlanabilir. Simülasyon yönteminde<br />

görüntü olabildiğince karartılır ve ekrandaki<br />

renk olabildiğince kızıl ötesi dalga boyuna<br />

yaklaştırılır. Bazı uygulamalarda GÜ’nün yanı<br />

sıra projeksiyon sisteminde de bazı ayarlamaların<br />

yapılması gerekmektedir. Sahnedeki<br />

hangi nesnenin gece görüş gözlüğü ile ne<br />

kadar görüneceği veri tabanındaki materyal<br />

kodları ile doğrudan ilişkilidir.<br />

Yukarıda belirtilen özelliklere ek olarak,<br />

askeri bir simülatörde GÜ’den beklenen,<br />

aşağıdaki efektleri de başarılı bir şekilde<br />

gösterebilmesidir.<br />

Duman<br />

Yangın<br />

Chaff<br />

Flare<br />

Uçaksavar ateşi<br />

Füze veya mermi izi<br />

G etkisi<br />

Patlamalar…<br />

3 Görüntüleme Sistemi<br />

Görsel sistemlerin üçüncü altsistemi,<br />

kullanıcı ile ara yüzü oluşturan görüntüleme<br />

sistemidir. Yetenekleri sınırlı olan ve daha çok<br />

hava aracının sahip olduğu sistemlerin tanıtılmasına<br />

yönelik hazırlanan uçuş simülatörleri<br />

için evlerimizde kullandığımız televizyonlardaki<br />

teknolojiler yeterli olurken, daha<br />

büyük sistemlerde projektör ve projeksiyon<br />

ekranı kullanılmaktadır. Öncelikle görüntüleme<br />

sisteminde kullanılabilecek alternatif<br />

teknolojilere bir göz atalım.<br />

Monitör Teknolojileri<br />

CRT (Cathode Ray Tube): CRT<br />

teknolojisinde vakumlu bir tüpün bir ucunda<br />

bir elektron tabancası ve diğer tarafında<br />

floresant bir ekran bulunmaktadır. Elektron<br />

tabancasından gönderilen elektronlar tüp<br />

boyunca yerleştirilmiş hızlandırıcı ve<br />

yönlendiricilerle ekran üzerinde bulunan<br />

kırmızı, yeşil ve mavi bölgelere ayrılmış olan<br />

fosfor tabakaya çarptırılarak görüntü oluş-<br />

Şekil 13: Raster scan<br />

turulur. CRT monitörlerde kullanılan içi<br />

boşaltılmış cam tüp geniş ağır ve kırılgandır.<br />

Görüntü hücresel tarama (raster scan)<br />

yöntemi ile oluşturulmaktadır. CRT en eski<br />

teknolojilerden birisi olmasına rağmen halen<br />

yaygın olarak kullanılmaktadır.<br />

LCD (Liquid Crystal Display): Günümüzde<br />

en yaygın olarak kullanılan teknolojidir. İki<br />

cam plakanın arasına yerleştirilmiş olan sıvı<br />

kristal normalde ışığı geçirmez. Ancak<br />

sıcaklık veya elektrik alanının etkisi ile ışığı<br />

geçirmeye başlar. Sıvı kristaller ışık<br />

yaymazlar, bu nedenle başka bir ışık<br />

kaynağına bağımlıdırlar. Hesap makineleri<br />

veya dijital saatler ortamdaki ışığı yansıtırken,<br />

televizyonlar ya da dizüstü bilgisayarlarda<br />

hücreler arkadan aydınlatılır.<br />

Her bir pixel için bir adet sıvı kristal hücre<br />

Incident<br />

Light<br />

Incident<br />

Light<br />

Polarizer Polarizer<br />

Twisted Nematic Cell<br />

Polarizer Twisted Nematic Cell Polarizer<br />

Electric Field<br />

Şekil 14: Sıvı kristal hücre<br />

Transmitted<br />

Light<br />

Blocked<br />

Light<br />

kullanılmaktadır. Pixelin değeri değişmediği<br />

sürece ilgili hücre yenilenmez. CRT’lerin<br />

aksine küçük hafif ve dayanıklıdır. Oldukça az<br />

enerji harcayan bir teknolojidir.<br />

Plazma: Plazma monitörlerin çalışma mantığı<br />

prensipte floresant lamba ile aynıdır. Gazla<br />

dolu küçük kapsüller elektriksel alan ile<br />

uyarılır ve mor ötesi ışın yaymaya başlar.<br />

Yüksek enerjili mor ötesi ışınlar da önüne<br />

yerleştirilmiş olan fosfora çarparak fosforun<br />

uyarılmasına ve sonrasında görünür ışık<br />

yaymasına neden olur. Her bir pixel için bir<br />

kapsül yerleştirilmiştir. LCD’lere göre daha<br />

geniş açılardan izlenebilir ancak pixel boyutu<br />

4-5 kat büyük olduğundan yakından bakıldığında<br />

iyi bir performans sağlamaz.<br />

55


Dielectric Display<br />

layer electrode<br />

Pixel<br />

Surface<br />

discharge<br />

barrier<br />

UV<br />

UV<br />

UV<br />

Phosphor<br />

Rear<br />

glass<br />

plate<br />

Sağladığı parlaklık oldukça iyi olmasına<br />

rağmen CRT’ler kadar iyi değildir ve daha<br />

fazla enerji tüketir. Kapsüllerde kullanılan<br />

fosfor kullanıldıkça özelliğini kaybettiğinden<br />

plazmaların ömrü sınırlıdır.<br />

LED (Light-Emitting Diode): Elektrik<br />

enerjisini kullanarak ışık yayan yarı iletkenler<br />

olan LED’ler genellikle gösterge lambaları<br />

olarak kullanılmaktadır. Günümüzde ışıklandırma<br />

için kullanımı gitgide yaygınlaşmaktadır.<br />

Tamamen LED’lerden oluşan ilk<br />

televizyon 1977’de yapılmış olmasına rağmen<br />

ticari değer kazanması 30 yıl sonrasında<br />

gerçekleşmiştir.<br />

OLED (Organic LED): Organik LED’ler<br />

elektriğe maruz kaldığında ışık yayan yarı<br />

iletken organik bileşiklerin iki elektrotun<br />

arasına ince bir film olarak yerleştirilmesiyle<br />

meydana gelir. Bu iki elektrottan biri<br />

saydamdır ve ışık buradan yayılır. Geleceğin<br />

monitör teknolojisi olarak değerlendirilen<br />

OLED kullanımı gitgide yaygınlaşmaktadır.<br />

Çok sağlam olmayan ve kullanım ömrü kısıtlı<br />

olan OLED’ler çok ince, saydam ve<br />

esnektirler. Üretilen görüntü oldukça parlaktır<br />

OLED Structure<br />

Electron<br />

Transport<br />

Layer (ETL)<br />

Organic<br />

Emitters<br />

Hole<br />

Injection<br />

Layer (HIL)<br />

Visible light<br />

Şekil 15: Plazma hücresi<br />

Metal Cathode<br />

Light Output<br />

Şekil 16: OLED’in yapısı<br />

Front<br />

glass<br />

plate<br />

2 to 10 VDC<br />

Glass<br />

Substrate<br />

ITO<br />

Anode<br />

ve LCD’lerin aksine geniş açılardan da<br />

görülebilir. İstenilen her boyutta üretilebilen<br />

OLED monitörler 1 mikrosaniye gibi<br />

inanılmaz bir hızda cevap verirler.<br />

Projektör Teknolojileri<br />

CRT: Monitörlere paralel olarak projeksiyonda<br />

da ilk önce CRT kullanılmıştır. Bu<br />

projektörlerde küçük ama çok yüksek<br />

parlaklıkta görüntü üreten bir CRT kullanılır.<br />

Üretilen görüntü önüne yerleştirilen bir lens<br />

yardımıyla büyütülür ve uzaktaki bir ekran<br />

üzerine odaklanır. Modern projektörlerde tek<br />

bir renkli CRT yerine kırmızı, yeşil ve mavi<br />

görüntü üç ayrı CRT ile üretilir ve her birinin<br />

önündeki lens aynı noktaya odaklanarak<br />

renkli görüntü oluşturulur. CRT projektörler<br />

yüksek çözünürlük ve parlaklıkta, düşük bir<br />

siyah seviyesiyle 10.000 saate kadar<br />

çalışabilir. Üç renk için üç ayrı projektör<br />

kullanıldığından ağırlıkları ve hacimleri<br />

fazladır. Oldukça fazla enerji tüketirler.<br />

Kurulum ve ayar işlemleri de çok fazla zaman<br />

alır.<br />

Şekil 17: CRT projektör kullanılmış<br />

bir ev sinema sistemi.<br />

LCD: Halojen bir lamba tarafından üretilen<br />

beyaz ışık bir prizma yardımıyla kırmızı, yeşil<br />

ve mavi olarak ayrılarak birer silikon levha<br />

üzerine düşürülür. Polarize olan ışık LCD<br />

panelin içinden geçirilir. LCD panel pixel<br />

pixel ışığın geçmesine izin verir veya<br />

engeller. Böylece geniş bir spektrumda<br />

renkler ve gölgeler üretilebilir.<br />

DLP (Digital Light Processing):<br />

DLP<br />

projektörlerde görüntü mikroskobik aynaların<br />

yarı iletken bir yonganın üzerine yerleş-<br />

tirilmesi yardımıyla üretilir. Her bir ayna bir<br />

pixele karşılık gelmektedir ve çözünürlüğü<br />

ayna sayısı belirler. Texas Instruments<br />

tarafından geliştirilmiş olan bu teknoloji Dijital<br />

Micromirror Devices (DMD) olarakta bilin-<br />

mektedir<br />

Miror - 10 deg<br />

Hinge<br />

3 Pixel image<br />

on Screen<br />

Light Source<br />

Yoke<br />

Şekil 18: Dijital Micromirror Devices<br />

3 DMD Micromirrors<br />

(Side View)<br />

Landing Tip<br />

Tilt "on" Tilt "off"<br />

Tilt "on"<br />

Şekil 19: Digital Light Processing<br />

DLP<br />

projektörlerde olduğu gibi yansıtma yöntemi<br />

kullanılmaktadır. Ancak LCoS’ta ayna yerine<br />

üzeri alüminyumla kaplı oldukça yansıtıcı<br />

silikon bir yonga kullanılmaktadır. Bu<br />

yonganın üzerine sıvı kristal ince bir tabaka<br />

olarak yerleştirilir. Lambadan çıkan ışık<br />

polarize filtreden geçerek yonganın üzerine<br />

düşürülür. Burada sıvı kristaller bir valf gibi<br />

hareket ederek yansıtıcı yüzeye ulaşacak olan<br />

ışık miktarını belirler. Bir pixel için ne kadar<br />

fazla voltaj uygulanırsa o kadar fazla ışık<br />

yansıtıcı yüzeye ulaşacaktır.<br />

Miror + 10 deg<br />

LCoS (Liquid Crystal on Silicon):<br />

CMOS<br />

Substrate<br />

Projection Lens<br />

Light<br />

Absorber<br />

(Actual<br />

Top View)<br />

Lazer: Lazer projektörler raster görüntüyü<br />

yansıtmak için lazer ışınlarının modülasyonu<br />

yöntemini kullanırlar. Bu CRT’lerde olduğu<br />

gibi pixellerin nokta nokta taranması ile<br />

yapılabilir veya satır satır tarama ile<br />

gerçekleştirilebilir. Lazerler gerçek renkleri<br />

üretebildiğinden Lazer projektörler mevcut<br />

teknolojiler arasında en geniş renk gamını<br />

sunmaktadır.<br />

Light source<br />

Cover glass<br />

Transparent<br />

electrode<br />

Alignment<br />

layer<br />

Liquid<br />

Crystal<br />

Projeksiyon Ekranı<br />

Projeksiyon ekranları projektörün ekrana<br />

göre konumuna göre ikiye ayrılmaktadır.<br />

Projektörle kullanıcının ekranın aynı tarafında<br />

olduğu duruma ön (front) projeksiyon, farklı<br />

taraflarda olduğu duruma arka (rear)<br />

projeksiyon adı verilir. Dar görüş açısının<br />

yeterli olduğu sistemlerde, sinema salon-<br />

larında da yaygın olarak kullanılan ön<br />

projeksiyon tercih edilirken geniş görüş açısı<br />

gerektiren sistemlerde arka projeksiyon<br />

kullanılmaktadır.<br />

Şekil 20: LCoS<br />

Polarizers<br />

CMOS<br />

Reflective<br />

coating<br />

PCB<br />

mounting<br />

Her iki durumda da projeksiyon ekranının<br />

geometrisi büyük öneme sahiptir. Ekran<br />

geometrisi düz, silindirik, konik veya küresel<br />

olabilir. En ileri teknoloji kullanılan<br />

uygulamalarda yatayda pilotun etrafını<br />

tamamen saran dikeyde de 135 dereceye<br />

kadar bir görüş açısı sağlayan ve dom adı<br />

verilen projeksiyon ekranları kullanıl-<br />

maktadır. Ekran geometrisi için bir diğer<br />

alternatif de fasettir. Faset birden fazla düz<br />

ekranın açılı olarak yerleştirilmesiyle oluşur.<br />

Bu düz ekranlarla sistem kurulup kullanıcının<br />

pozisyonundan bakıldığında ekranların<br />

birleşme çizgileri fark edilmemelidir.<br />

Ön projeksiyon ekranlarda özel bir boya<br />

kullanılır. Bu boyanın en önemli özelliği ışığı<br />

ne kadar yansıttığını belirten kazanımdır<br />

(gain). Yüksek kazanımlı bir boya kullanıl-<br />

dığında çok iyi parlaklık elde edilir ancak<br />

karanlık sahnelerde kontrast performansı iyi<br />

olmaz. Düşük kazanımlı boyada ise tam tersi<br />

söz konusudur. Bu nedenle kullanım amacı,<br />

ortam özellikleri ve kullanılan projektöre göre<br />

boya seçimi büyük önem taşır.<br />

Arka projeksiyon ekranların ise hem saydam<br />

olması hem de görüntünün oluşabilmesi için<br />

bir miktar ışığı tutması gerekmektedir. Işığı<br />

geçirirken istenmeyen bir şekilde kırmaması<br />

da çok önemlidir. Bunun için yüksek teknoloji<br />

ürünü akrilik malzemeden üretilen yüzey özel<br />

bir kaplamayla kaplanır.<br />

Modern simülatörlerde standart bir gerek-<br />

sinim olan geniş görüş açısı tek bir projektör<br />

tarafından ekrana yansıtılamaz. Bunun da<br />

ötesinde tek bir görüntü üreteci tarafından<br />

üretilmesi de günümüz teknolojisiyle müm-<br />

kün değildir. Dolayısıyla birden fazla GÜ ve<br />

projektörün eş zamanlı olarak ürettiği<br />

görüntülerin ekran üzerinde birleştirilmesi<br />

gerekmektedir. Bağımsız olarak üretilen ve<br />

yansıtılan her bir görüntüye “kanal” adı verilir.<br />

Yukarıda değinilen dom örneğinde kanal<br />

sayısı 25’e kadar çıkabilmektedir.<br />

Çok kanallı sistemlerde görüntü üreteçlerinin<br />

senkronizasyonu yazılımsal olarak gerçek-<br />

leştirilir. Projeksiyon tarafında ise çözülmesi<br />

gereken iki ana problem vardır. Bunlardan ilki<br />

kanallar arası geçişlerin düzgün bir şekilde<br />

yapılmasıdır. Kanallar arası geçişlerde hiç<br />

boşluk kalmaması gerekir. Bunu garanti altına<br />

almak için komşu iki kanalın ara kesitindeki<br />

görüntü iki kanalda da üretilerek üst üste<br />

bindirilir. Böylece görüntünün hizalanması<br />

sorunu giderilir ancak ara kesitte bulunan<br />

alan iki projektör tarafından da aydınlatıldığı<br />

için bu bölgeler daha fazla parlayarak gözü<br />

rahatsız eder. 25 kanallı bir sistemde bazı<br />

bölgeler aynı anda dört projektör tarafından<br />

aydınlatılır. Bu etkinin ortadan kaldırılması<br />

için ara bölgelerdeki parlaklığın toplamda tek<br />

bir projektörün oluşturduğu parlaklık seviye-<br />

sine kadar azaltılması gerekir. Bu yönteme<br />

kenar karıştırma (edge blending) adı verilir.<br />

Diğer problem ise projektörlerin tam olarak<br />

aynı rengi ve parlaklığı üretememesinden<br />

kaynaklanır. Sistem ilk kurulduğunda aynı<br />

marka ve modelde kullanılmamış pro-<br />

jektörler kullanıldığından bu sorun ortaya<br />

çıkmayabilir. Ancak projektörlerin lambaları<br />

kullanıldıkça özelliklerini kaybederler. Bu da<br />

örneğimizdeki gibi 25 projektörün kulla-<br />

nıldığı bir sistemde oldukça rahatsız edici<br />

sonuçlar doğurur. Bu problemin giderilmesi<br />

için bütün projektörlerin, en kötü performansı<br />

üreten projektörün renk ve parlaklık<br />

seviyesine indirgenmesi gerekir. Ortalama<br />

100 çalışma saatinden sonra bu ayarlar tekrar<br />

yapılmalıdır. Az kanallı sistemlerde bunlar<br />

elle ayarlanabilir ancak çok kanallı sistemler<br />

için bu düzeltmelerin otomatik olarak<br />

yapılması olmazsa olmaz bir özelliktir.<br />

Otomatik ayarlamada, kanalların hizalanması<br />

için bir kamera, renklerin ve parlaklığın<br />

ayarlanması için ise ekranda oluşan rengin<br />

dalga boyunu ölçen kromometre adı verilen<br />

bir cihaz kullanılır.<br />

Sistem Entegrasyonu<br />

Öncelikle <strong>simülasyon</strong> esnasında görünmesi<br />

istenen unsurlar belirlenerek görsel veri<br />

tabanına yerleştirilmelidir. Bu unsurların<br />

başında, gerçeğe uygun bir coğrafi yapıyı<br />

oluşturmak için gerekli olan yükseklik verisi<br />

ve fotoğraflar bulunmaktadır. Bu fotoğraflar<br />

üzerine yine gerçek koordinatlarına yerleş-<br />

tirilmiş hedeflerin birer üç boyutlu modeli<br />

yerleştirilir. Sanal ortamda gerçek coğraf-<br />

57


yanın bir kopyasının oluşturulması, gerçek bir<br />

operasyonun yapılmadan önce talim edil-<br />

mesine olanak sağlar. Simülasyon başla-<br />

madan önce GVT’yi oluşturan veriler<br />

derlenerek görüntü üretecinin anlayacağı bir<br />

formata sokulmalıdır. Henüz bu konuda bir<br />

standart geliştirilmediğinden üretilen görsel<br />

veri tabanı evrensel değildir ve bütün görüntü<br />

üreteçleri ile çalışmaz. Kanadalı CAE<br />

firmasının başını çektiği bir grup <strong>simülasyon</strong><br />

şirketi CDB (Common Database) adını<br />

verdikleri bir standart üzerinde çalışmaya<br />

başlamıştır.<br />

GVT’nin derlenmesi ve sunuculara yerleş-<br />

tirilmesinden sonra <strong>simülasyon</strong> başlayabilir.<br />

Mevcut kanal sayısı kadar görüntü üreteci,<br />

oluşturulacak sahnede kendine düşen<br />

kısımla ilgili verileri GVT’den kendi<br />

hafızalarına yükler. Arazi, hava durumu, gün<br />

içindeki zaman, ışık kaynakları, hareketli veya<br />

hareketsiz hedefler gibi görüntüyü etkile-<br />

yecek bütün bilgiler ilgili girdi kanallarından<br />

toplanır. Bütün verilerin işlenmesi sonucu<br />

üretilen dijital bilgisayar grafiği kablolarla<br />

projektörlere gönderilir.<br />

Simülasyon öncesinde otomatik olarak<br />

hizalanmış, aynı parlaklık ve renk kalitesinde<br />

ışık sağlayan projektörler, kendilerine girdi<br />

olarak gelen dijital verileri ekran üzerinde<br />

insan gözünün algılayacağı imgelere dönüş-<br />

türür. Son olarak HUD (Head Up Display)’un<br />

ayrı bir projektörle projeksiyon ekranının<br />

ortasına yansıtılması ile görsel sistem bütün<br />

işlevselliğini kazanmış olur.<br />

KAYNAKÇA<br />

1) D. Hearn, M.P. Baker, "Computer Graphics with OpenGL", 3rd Edition, Prentice Hall, 2004, ISBN 0-13-<br />

015390-7<br />

2) ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği, Bilgisayar Grafiklerine Giriş Dersi Notları<br />

3)<br />

http://www.wikipedia.org/<br />

Hüseyin<br />

Buğra Han AYYILDIZ<br />

1982 yılında Trabzon’ da doğmuştur. 2007 yılında Orta Doğu Teknik<br />

Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden mezun olmuştur. 2006<br />

yılında savunma sektöründe yazılım mühendisi olarak çalışmaya başlamış,<br />

2008 yılında da <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong>nda Uzman Yardımcılığı<br />

görevine atanmıştır. Halen MEBS Dairesi Yazılım ve Simülasyon Proje<br />

Grubunda görev yapmakta olup İngilizce bilmektedir. Evli ve bir çocuk<br />

babasıdır.<br />

Tam görev simülatörlerinde görsel sistem en<br />

büyük ve pahalı iş paketlerinden birini<br />

oluşturmaktadır. Tedarik projeleri başlamış<br />

olan en son teknolojiye sahip simülatörlerde<br />

görsel veri tabanı ve üç boyutlu modellerin<br />

üretimi milli olarak yapılabilmektedir. Kulla-<br />

nılan projektörler ise tamamen yurt dışında<br />

üretilmektedir. Görüntü üreteçleri artık PC<br />

tabanlı hale geldiğinden, donanımlarının yerli<br />

üretimi mümkün görünmese de yazılım<br />

kısmının bir sonraki simülatör projesinde<br />

Türkiye’de üretilmesi mümkün olabilir.<br />

Modelleme ve Simülasyon'da<br />

Doğrulama, Geçerleme ve Onaylama<br />

Dr. Ali H. DOĞRU<br />

Dr. Aysu Betin CAN<br />

Dr. Sevgi ÖZKAN<br />

Giriş<br />

Yazılım sahası günümüz endüstrisinde<br />

başlıca ekonomik boyut belirleyen bir nitelik<br />

kazanmıştır. Maliyetli ve riskli bir mühendislik<br />

sürecine bağımlıdır. Ayrıca kritiklik arz eden<br />

uygulamalarda geliştirme süreci daha da<br />

dikkat gerektiren bir özellik kazanmaktadır.<br />

Modelleme, her tür geliştirmede esas<br />

mühendislik adımı olarak kendisini öne<br />

çıkarırken, benzetim (<strong>simülasyon</strong>) ise<br />

özellikle kritiklik boyutu olan yazılımlar için<br />

etkin bir yöntem olarak yer edinmiştir.<br />

Doğrulama ve geçerleme felsefesine<br />

yakın bir kullanım alanı olan benzetimin<br />

kendisinin bir yazılım ürünü<br />

olarak geliştirilmesi gerekmektedir ve<br />

benzetimin de doğrulama ve geçerlemesi,<br />

özel olarak önemli birer<br />

aşama oluşturmaktadır.<br />

Kalite yönetiminde de doğrulama ve<br />

geçerleme, pahalı ve önemli teknikler olarak<br />

belirir. Bu tür değerlendirmelerin tarafsız ve<br />

uzmanlığı bulunan kurumlarca yapılabilmesi<br />

de önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir.<br />

Bu makalede önce genel açıdan bu<br />

kavramların tanımları, ve sonrasında<br />

<strong>modelleme</strong> ve benzetim alanlarına olan<br />

yansımaları tartışılmaktadır. Aşağıda yer alan<br />

doğrulama ve geçerleme kavramlarının<br />

genel uygulama alanları açısından yapılan<br />

tanımsal tartışmalarından, bu kavramların<br />

teslim edilecek ürünün onaylanması ile<br />

yakından ilişkili olduğu hemen anlaşılmak-<br />

tadır. Dolayısı ile onaylama da eklendiğinde<br />

birbiri ile ilişkili bir üçlü ortaya çıkmaktadır.<br />

Tanımlar<br />

Doğrulama ve geçerleme kavramları yazılım<br />

mühendisliğinin temel konuları olarak ilgili<br />

kitaplarda genişçe yer almaktadır. Dünyada<br />

en yaygın kullanılan yazılım mühendisliği<br />

1<br />

kitabı bir kaynak olarak alındığında<br />

karşımıza aşağıdaki tanımlar çıkmaktadır:<br />

Geçerleme: Gereksinim mühendisliği<br />

sonucunda belirlenen iş ürünlerinin bir<br />

geçerleme adımı ile kalite için değerlendirilmesi<br />

söz konusudur. Gereksinim geçerlemesi,<br />

gereksinimlerin değişik anlamlara<br />

gelmeyecek şekilde belirtildiğini teyit eder.<br />

Tutarsızlıklar, eksiklikler ve hataların algılanıp<br />

düzeltilmesi ve ürünün süreç ile ilgili<br />

standartlara uygunluğu onaylanır. Genelde<br />

gözden geçirme teknikleri aracılığı ile<br />

gerçekleştirilir. Bu etkinliklere değişik<br />

paydaşlar katılabilir.<br />

Doğrulama: Yazılımın belirli bir işlevi doğru<br />

olarak yerine getirdiğinden emin olunması<br />

için başvurulacak etkinlikler kümesidir. Test<br />

süreci de doğrulama etkinlikleri arasında<br />

belirgin bir yer tutmaktadır.<br />

2<br />

Aslında Boehm (1981), teorik olarak bu<br />

kavramları en kısa yoldan yansıtacak, sorular<br />

haline getirilmiş açıklamalar yapmıştır:<br />

Geçerleme: Doğru ürünü mü geliştiriyoruz?<br />

Doğrulama: Ürünü doğru mu geliştiriyoruz?<br />

59


Pressman’a göre pratikte ise geçerleme,<br />

geliştirilmiş olan yazılım ürününün müşteri<br />

gereksinimlerine karşı düştüğünün kontrol<br />

edilmesi için söz konusu olan etkinliklerden<br />

oluşur.<br />

Sözlük anlamlarını takip edecek olursak,<br />

geçerlemenin aslında problem tanımının<br />

(yazılım mühendisliğinde bu gereksinimlerle<br />

ilgilidir) doğruluğuna, doğrulamanın ise<br />

geliştirilen ürünün problem tanımına karşı<br />

gelmesi söz konusu olmaktadır. Pressman’ın<br />

yazılım dünyası için daha uygun bir şekile<br />

3<br />

getirdiği açıklamaları, Sommerville daha da<br />

pratikleştirmektedir; bu kaynak ise dünya<br />

çapında ikinci yaygın kullanılan kaynak<br />

olarak sayılabilir:<br />

Geçerleme: Sistemin müşteri gereksinim<br />

ve beklentilerini karşılamasının kontrol<br />

edilmesi sürecidir.<br />

Doğrulama: Sistemin belirtimi karşılamasının<br />

kontrol edilmesi sürecidir.<br />

Onaylama ise diğer iki terim gibi literatürde<br />

yaygınca tanımlanmış olmasa da pratikte çok<br />

geçerli olan ve anlamı daha kolay algılanabilen<br />

bir kavramdır. Daha çok geliştirilen<br />

ürünün sözleşme açısından ticari olarak<br />

kabul edilebilirliğine yönelik bir süreci<br />

tanımlamaktadır. Onaylama sürecinin geçerleme<br />

ve doğrulama işlemlerine başvurabileceği<br />

anlaşılmaktadır.<br />

Uygulamaya geçiş<br />

1970'li yıllardan beri gelişmekte olan yazılım<br />

mühendisliği uygulamalarından edinilen<br />

deneyim sonucunda yapılacak geliştirmenin<br />

geliştirici dışındaki şahıslarca değerlendirilmesi<br />

daha doğru bir yöntem olarak<br />

belirmiştir. Yazılım yaşam döngüsü içerisinde<br />

en fazla değinilen süreçlerden biri olan<br />

test aşaması, bu tür el değiştirmeler ile gerçekleştirilmektedir:<br />

kurumlarda ya bağımsız<br />

bir sınama birimi değişik grupların geliştirdiği<br />

yazılım birimlerini sınamaya tabi tutar, ya<br />

da gruplar geliştirdikleri ara ürün parçalarını<br />

değiş tokuş ederek birbirlerinin geliştirdikleri<br />

birimleri sınamadan geçirirler.<br />

Bu geleneğin daha üst düzeyde ve kurumsallaşmış<br />

şekilleri de mevcuttur. Avrupa’da<br />

bağımsız sınama organizasyonları belirebilmiştir.<br />

Ayrıca yurt dışında geliştirilmiş<br />

kodların doğrulamasını yapan yurtiçi<br />

şirketlerimizin varlığından, benzer değer-<br />

lendirme işlerinin şirketler arası bir el<br />

değiştirme yöntemi ile de yapıldığı anlaşılmaktadır.<br />

Özellikle <strong>modelleme</strong> ve benzetim<br />

gibi kritik sahalardaki uygulamaların tarafsız<br />

bir kurum tarafından doğrulama, geçerleme<br />

ve hatta onay alması, bazı mahzurları önleyici<br />

ve yararları olacak bir yönelimdir. <strong>Savunma</strong><br />

sanayii sahasında tedarik yönetimi karmaşık<br />

bir süreçtir. Bu sürecin daha oturmuş ve belirli<br />

kriterlere bağlı olarak bir disipline taşınması<br />

için uluslararası standartlaşma çalışmalarına<br />

da uzak olmayan bir mekanizmaya ihtiyacı<br />

vardır. Bu sahada deneyimi olan ve akademik<br />

çerçevede düzenleyici olabilecek ODTÜ-<br />

TSK Modelleme ve Simülasyon Merkezi<br />

yapısı içerisinde bir yapılanma ile söz konusu<br />

projelerin değerlendirilmeleri mümkündür.<br />

Bu yönde bir hazırlık da mevcuttur.<br />

Takip eden bölümlerde <strong>modelleme</strong> ve<br />

benzetim sahaları ile ilgili bilgilere yer<br />

verilecek ve dolayısı ile sözü geçen değerlendirme<br />

faaliyetlerinin bu kritik alanlar için<br />

önemi ortaya çıkarılacaktır.<br />

Modelleme ve Benzetim Sistemlerinde<br />

Doğrulama ve Geçerleme<br />

Doğrulama ve geçerleme, <strong>modelleme</strong> ve<br />

benzetim sistemlerinde ayrıca bir önem<br />

taşımaktadır. Günümüzde bu sistemler, yüklü<br />

maliyet içeren, jeopolotik etkileri bulunan ve<br />

insan hayatını etkileyebilecek sonuçları olan<br />

önemli kararların alınmasında büyük rol<br />

almaktadırlar.<br />

Görev analizi ve tatbikatlarında, karar<br />

destek mekanizmalarında, askeri<br />

eğitimlerde, son teknolojilerin incelenmesinde,<br />

stratejik, taktiksel ve operasyonel<br />

kararların alınmasında ve<br />

kavram geliştirme ve deneme süreçlerinde<br />

modeller ve benzetim sistemleri<br />

ile bu sistemlerin sunduğu sonuçlar<br />

oldukça etkin ve yaygın olarak<br />

kullanılmaktadır.<br />

Bu sebeple kullanılan modellerin doğruluğu,<br />

benzetim sonuçlarının tutarlılığı ve gerçekçiliği<br />

daha da önemli olmaktadır.<br />

Karmaşık sistemler için geliştirilen model ve<br />

benzetimler için üç temel risk bulunmaktadır:<br />

yanlış problemin çözülmesi, modelin geçerli<br />

sonuçları redetmesi, yanlış sonuçların model<br />

tarafından kabul edilmesi. Bu risklerden<br />

kaçınmak ve bunları kabul edilebilir seviyede<br />

tutmak, geliştirilen sistemin kabulünü sağlayacaktır.<br />

Sistemin güvenilirliğini, stratejik<br />

kararların alınmasındaki katkısı bu risklerin<br />

durumu ile bağlantılıdır.<br />

Doğrulama ve geçerleme ile <strong>modelleme</strong> ve<br />

benzetim sistemlerinin güvenilebilirliğini<br />

(credibility) disiplinli bir süreç içinde analiz<br />

ederek belirlemek ve arttırmak amaçlanmaktadır.<br />

Geliştirilen bir sistemin güvenilebilirliği<br />

ancak geçerleme ve doğrulama verileri ile<br />

belirlenebilir. Bir başka deyişle, benzetim<br />

sonuçlarına nasıl değerlendirilmesi gerektiği,<br />

bu sonuçların karar mekanizmasını<br />

doğru olarak yönlendirip yönlendiremeyeceği<br />

bilgisini oluşturmak için bu veriler<br />

gereklidir.<br />

Genel anlamda doğrulama, yazılımın<br />

gereksinimlere uygun ve hatasız şekilde<br />

gerçekleştirildiği üzerine odaklanır. Ancak<br />

<strong>modelleme</strong> ve benzetimler açısından bunlara<br />

ek olarak şu sorular da önemlidir:<br />

Model bilgisayar ortamında doğru gerçekleştirildi<br />

mi? Modelin girdileri ve<br />

mantıksal<br />

edildi mi?<br />

yapısı doğru şekilde ifade<br />

Modelin ve benzetimin gerek tasarımında<br />

gerekse gerçekleştirilmesinde tüm gereksinimler<br />

ve sadece bu gereksinimler<br />

mi kullanılmış?<br />

Gereksinimlerde geçerli olduğu üzere<br />

geliştirilme beklentilerini karşılayacak<br />

şekilde model ve benzetim inşa edildi mi?<br />

Geliştiricinin mantıksal tanım ve belirtimlerini<br />

hassaslıkla temsil ediyor mu?<br />

Geçerleme ise genel anlamda geliştirilen<br />

sistemin amaca uygunluğunu ve ihtiyacı<br />

karşılayabilmesi üzerine odaklanır, “bu ürün<br />

bu kullanıcı ve ihtiyaçları için doğru ürün<br />

mü?” sorusunu sorar. Modelleme ve<br />

benzetim için ise geçerleme bir adım daha<br />

ileri giderek, modellerin aslına uygunluğunu,<br />

planlanan kullanıma layıkıyla hizmet edebilecek<br />

derecede gerçek ile uyumluluğunu da<br />

sorgular. Bu sebeple <strong>modelleme</strong> ve benzetim<br />

için yapılacak bir geçerleme, veri geçerlemesi,<br />

süreç geçerlemesi, kavramsal<br />

modellerin geçerlenmesi, sonuçların geçerlenmesi<br />

gibi pek çok aşamayı içerir. Bunların<br />

her biri ihtiyaca uygunluk sorusuna ayrı bir<br />

açıdan yanıt aramaktadır. Örneğin sonuç<br />

geçerlemesi, gerçekleştirilen model ile<br />

benzetimin çalışma sonuçlarını gerçek<br />

sistem ile ya da uygun hakem ve ölçütler ile<br />

karşılaştırılmasını içermektedir.<br />

Doğrulama ve geçerleme, diğer sistemlerde<br />

de olduğu gibi, <strong>modelleme</strong> ve benzetim<br />

süreçlerinin her adımında yer almalı,<br />

planlama ve kaynak ayırımını da göz önünde<br />

bulundurmalıdır. Sağlam adımlar ile<br />

ilerlemeyi sağlamak üzere model hatalarının<br />

önceden yakalanması, doğru problem<br />

çözüyor olma ve gerçekçi benzetimler<br />

yönünde ilerlenmesi gereklidir. Edinim<br />

sürecinden itibaren doğru geçerleme<br />

entegre edilince her ne kadar maliyet<br />

artıyormuş gibi görünse de, diğer sistem ve<br />

yazılım üretimi yaşam süreçlerinde de<br />

görüldüğü gibi aslında sonradan ortaya<br />

çıkacak ve onarımı zor olan hataların<br />

engellenmesinde yararlı olacaktır. Sonuçta<br />

amacına hizmet etmeyecek bir benzetim<br />

sisteminin geliştirilmesi riskinin ortadan<br />

kaldırılmasında ve sonuçlarının güvenilirliği<br />

hakkında problem yaşanacak bir <strong>modelleme</strong><br />

benzetim sisteminden kaçınılmasında yararlı<br />

olacak ve aslında çok daha fazla bir maliyet<br />

riskinden kaçınılmış olacaktır. Bu sebep ile<br />

özellikle <strong>modelleme</strong> benzetim sistemleri için<br />

doğrulama ve geçerleme süreçleri ve<br />

disiplinlerinin geliştirilmesine önem verilmektedir.<br />

Modelleme ve benzetimde doğrulama<br />

ve geçerleme süreci çalışmaları<br />

Bu yöndeki yöntem ve süreç geliştirme<br />

4<br />

çalışmaları 1998'e kadar geri giden ve halen<br />

NATO tarafından ve ABD savunma çevreleri<br />

tarafından aktif olarak devam ettirilmekte olan<br />

çalışmalardır. Şekil 1 de<br />

5<br />

Sargent in<br />

çalışmasının ana hatları ortaya konmaktadır.<br />

Bu çalışmalar, <strong>modelleme</strong> ve benzetim<br />

sistemlerinin özel durumlarına odaklanmaktadırlar.<br />

Bu çalışmaların en önemli olanlarından<br />

biri, standartlaşmaya yönelik olan ‘the<br />

Generic Methodology for Verification,<br />

Validation and Acceptance<br />

6<br />

(GM-VV)<br />

çalışmasıdır. Son aşamalarında olan bu çalışma<br />

Simulation Interoperability Standards<br />

Organization (SISO)’nun GM-VV Ürün<br />

Geliştirme Grubu (Product Development<br />

Group - PDG) tarafından yürütülmektedir.<br />

GM-VV çalışma grubunda Fransa, Almanya,<br />

İsveç, Kanada ve Hollanda bulunmaktadır.<br />

GM-VV halen gelişmekte olan bir standart<br />

olduğundan, bu gelişime katkıda bulunmak<br />

Sistem<br />

deney<br />

hedefleri<br />

Sistem<br />

(problem<br />

varlığı)<br />

Deney<br />

Sistem<br />

verisi<br />

Soyutlama<br />

Hipotez<br />

kurma<br />

Gerçek Dünya<br />

Gerekli ek deneyler<br />

(testler)<br />

Teori<br />

geçerleme<br />

Sistem<br />

teorileri<br />

Kavramsal<br />

model<br />

geçerleme<br />

Operasyonel geçerleme<br />

(sonuçlar)<br />

üzere bütün üye ülkelerde aynı şekilde<br />

uygulanabilecek ortak bir altyapı oluşturulmanın<br />

önemi üzerine bu yönde çalışılmaktadır.<br />

Bu bağlamda üye ülkelere özgü<br />

örnek olaylar gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.<br />

Genel Doğrulama ve Geçerleme<br />

Yöntemi (GM-VV) için Gerekçeler<br />

Modelleme ve benzetim uygulamalarının<br />

tümü için geçerli olan genel bir doğrulama ve<br />

geçerleme yöntemi bulunmamaktadır. Var<br />

olan standartlar ve yöntemler ya belirli<br />

teknolojilere bağlıdır (örneğin IEEE 1516.4<br />

standardı HLA’ya) ya da belirli bir geliştirme<br />

yaklaşımına bağlıdır. Bu sebeplerden dolayı,<br />

<strong>modelleme</strong> ve benzetimde doğrulama ve<br />

geçerlemeyi bütün yönleri ile ele alabilen,<br />

gerektiğinde <strong>modelleme</strong> ve benzetim<br />

ürününün özelliğine ve etki alanına göre<br />

uyarlanabilen yöntemlere ihtiyaç vardır.<br />

Bunların ötesinde, doğrulama ve geçerleme<br />

çalışmalarının, standart planlama, uygulama<br />

ve belgelendirme süreçleri olmadığından<br />

çalışmalar birbiriyle karşılaştırılamamaktadır<br />

ve farklı şekillerde yürütülmektedir. Bu da<br />

bilginin paylaşımını zorlaştırarak tekrar<br />

kullanımını engellemektedir.<br />

Günümüzde doğrulama ve geçerleme, ‘proje<br />

odaklı’ olmaktan ‘kurum hizmetine yönelik’<br />

olmaya doğru bir değişim geçirmektedir. Bu<br />

demektir ki doğrulama ve geçerleme, tek bir<br />

proje ile sınırlandırılmaması gereken, birlikte<br />

kullanılabilir ve paylaşılabilir kurum içi<br />

hizmetler olmalıdır. Böyle bir değişim,<br />

güvenilirlik, nesnellik ve kalite değerlendirmesini<br />

dengeleyebilen daha etkin ve etkili<br />

doğrulama ve geçerleme girişimleri ile<br />

Benzetim<br />

deney<br />

hedefleri<br />

Kavramsal<br />

model<br />

Modelleme<br />

Hipotez kurma<br />

Benzetim<br />

model<br />

sonuçları<br />

Belirtim doğrulama<br />

Belirtim<br />

Deney<br />

Gerçekleştirme<br />

Benzetim Dünyası<br />

mümkün olacaktır. Bütün bu gerekçeler<br />

doğrultusunda GM-VV çalışma grubu<br />

oluşturularak<br />

tılmıştır.<br />

GM-VV çalışmaları başla-<br />

Genel Doğrulama ve Geçerleme<br />

Yöntemi (GM-VV) Bileşenleri 6<br />

Genel Doğrulama ve Geçerleme Yöntemi<br />

(GM-VV),<br />

1. ürün,<br />

2. organizasyon<br />

3. süreç<br />

bileşenlerinden oluşmaktadır. Ürün bileşeni,<br />

doğrulama ve geçerleme süresince ortaya<br />

çıkan bütün ürünleri kapsamaktadır. Bu<br />

bileşen, yöntemin formel ve kesin hatlarla<br />

tanımlanmış ve değiştirilmesi ve tartışılması<br />

en az mümkün olan bütün teknik parçalarını<br />

içerir. Süreç bileşeni, doğrulama ve geçerlemenin<br />

bütün teknik ve geliştirme hayat<br />

döngüsü ile ilişkili süreçlerini kapsamaktadır.<br />

Bu süreçler, IEEE sistem geliştirme hayat<br />

döngüsü standardında yer alan süreçler ile<br />

benzeşir. Organizasyon bileşeni doğrulama<br />

ve geçerlemenin uygulanması için en az<br />

gerekli olan kurum içeriğini kapsar. Organizasyon<br />

bileşeni kendi içinde 4 katmandan<br />

oluşur:<br />

1. problem,<br />

2. kabul,<br />

Benzetim<br />

model<br />

belirtimi<br />

Benzetim<br />

modeli<br />

3. doğrulama ve geçerleme<br />

4. bulgu katmanı.<br />

Gerçekleştirme<br />

doğrulama<br />

5<br />

Şekil 1. Modelleme ve benzetim projelerinde doğrulama ve geçerleme (Sargent den uyarlanmıştır)<br />

Bunlara ek olarak, doğrulama ve geçerlemenin<br />

en az maliyet ile gerçekleştirilmesini<br />

61


kolaylaştırmak için GM-VV’nin Bilgi Yönetimi<br />

bileşeni vardır. Bu yaklaşım GM-VV’nin hem<br />

proje odaklı hem de kurum hizmetine yönelik<br />

durumlarına destek verebilmektedir. GM-VV,<br />

doğrulama ve geçerleme ile ilgili bütün<br />

paydaşlara uygun birbiriyle ilişkili üç belge<br />

sunmaktadır.<br />

GM-VV standardı <strong>modelleme</strong> ve benzetim<br />

ürünlerine odaklanmaktadır. Türkiye’nin de<br />

bu çalışmalar içinde yer alması ve çalışmaları<br />

takip etmesi faydalı olacaktır.<br />

D<br />

D<br />

Sonuç<br />

Doğrulama ve geçerleme, genelde yazılım<br />

ürünleri için büyük önem arz etmekte iken<br />

<strong>modelleme</strong> ve benzetim sistemleri için<br />

özellikle önemlidir. Onay mekanizması ile<br />

birlikte ele alınabilecek bu faaliyet türleri için<br />

süreç ve yöntem çalışmaları yapılmaktadır.<br />

Henüz bu sahalar yeni gelişirken Türkiye’de<br />

de benzeri çalışmaların fazla geç kalınmadan<br />

yapılması yararlı olacaktır. Bu ihtiyacı<br />

düşünerek ODTÜ-TSK MODSİMMER, hazır-<br />

r. Ali H. DOĞRU<br />

lıklarını yapmış ve Doğrulama, Geçerleme ve<br />

Onaylama (DGA) konularında çalışan bir<br />

kurul oluşturmuştur. Bu kurul SISO’nun<br />

standart oluşturma faaliyetlerine katılmaktadır<br />

ve ticari yönelimi de olmadığı için sözü<br />

geçen değerlendirme faaliyetlerini yapmak<br />

üzere yapılanmasını hazırlamıştır. Modelleme<br />

ve Benzetim sahasında ulusal tabanda<br />

doğrulama, geçerleme ve onaylama mekanizmalarının<br />

sözü geçen kriterler çerçevesinde<br />

düzenlenmesinde yarar vardır.<br />

KAYNAKÇA<br />

1) Roger S. Pressman, Software Engineering: A Practitioner’s Approach, 6th edition, McGraw-Hill<br />

İnternational Edition, 2005.<br />

2) Barry Boehm, Software Engineering Economics, Prentice hall, 1981, p. 31.<br />

3) Ian Sommerville, Software Engineering, 7th Edition, 2004, Pearson Education Limited<br />

4)<br />

R.G.Sargent, Verification and Validation of Simulation Models, Winter Simulation Conference,<br />

December 13-16, 1998, Washington DC, USA<br />

5) R.G.Sargent,,Syracuse University, Jan 2001<br />

6) http://www.sisostds.org sayfasında PDG:GMV&V dokümanları:<br />

- SISO GM-VV Handbook Release v1.4.3<br />

- SISO GM-VV Reference Manual Release v1.2.3<br />

1992 yılında Southern Methodist University’den bilgisayar bilimleri konusunda<br />

doktora derecesini almış olan Ali Doğru daha önce Elektrik ve Elektronik<br />

mühendisliği konularında yüksek lisans ve lisans derecelerini University of Texas<br />

at Arlington ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden almıştır. Halen ODTÜ Bilgisayar<br />

Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesidir ve bu bölümde Tezsiz Yazılım<br />

Mühendisliği programının eş kuruculuğu ve yöneticiliği görevlerinde<br />

bulunmuştur.<br />

Yazılım Mühendisliği konusunda ulusal konferansların geliştirilmelerinde katkısı<br />

olmuş ve ilgili konularda özellikle tümleştirmeye dayalı geliştirme yöntemleri sahasında metodoloji ve<br />

belirtim çalışmaları yapmaktadır.<br />

r. Aysu Betin CAN<br />

Doktora derecesini 2005 yılında University of California Santa Barbara, ABD’den<br />

bilgisayar bilimleri alanından aldı. 2006 yılından bu yana Orta Doğu Teknik<br />

Üniversitesi Enformatik Enstitüsü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. İlgi<br />

alanları içinde otomatik yazılım doğrulama, koşutzamanlı programlar ve güvenliği,<br />

web servisler, biçimsel metotlar yer almaktadır.<br />

Dr.<br />

Sevgi ÖZKAN<br />

Elektrik ve Elektronik mühendisliği konularında lisans ve yüksek lisans<br />

derecelerini 1998 yılında Cambridge Üniversitesi, İngiltere’den almıştır. Bilişim<br />

Sistemleri konularında yüksek lisans ve doktora derecelerini 1999 yılında Londra<br />

Üniversitesi, İngiltere ve 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden almıştır.<br />

Halen Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü Bilişim Sistemleri<br />

Bölümü’nde öğretim üyesidir.<br />

Sürü Davranış Modeli ve<br />

Kalabalık Simulasyonları Dr. Emrecan ÇUBUKÇU<br />

"... ve binlerce balık<br />

tek vücut olarak dev bir<br />

canavar gibi suları yardılar. Adeta<br />

dönülmez bir şekilde ortak bir kadere<br />

bağlanmışlardı. Peki, bu ahenk nereden<br />

geliyordu?"<br />

17. yüzyıl<br />

anonim<br />

Kuş,<br />

koyun, bazı balık ve böcek türleri gibi<br />

birlikte yaşayan canlıları incelediğimizde,<br />

birlikte hareket etmeleri, toplu halde<br />

yiyeceğe yönlenmeleri ya da tehdit karşısında<br />

dağılıp tekrar birleşmeleri şeklinde gözlem-<br />

lediğimiz ortak davranışlar vardır [1]. Sürü<br />

davranışı olarak adlandırabileceğimiz, birey-<br />

lerin bu koordinasyon içindeki davranışlarını<br />

canlandırma ile ilgili ilk model, 1986 yılında<br />

bilgisayar animasyonları üzerine çalışan<br />

Craig Reynolds tarafından yapılmıştır [2]. Bu<br />

çalışma sonucu elde edilen modelden<br />

önceleri animasyon ve film endüstrisinde<br />

yararlanılmıştır. Daha sonra parçacık fiziğin-<br />

de ve biyoloji alanında av-avcı sistemleri ve<br />

çevre parametreleri ile yiyecek bulma<br />

davranışlarının incelendiği ekosistem simü-<br />

lasyonları geliştirilmiştir. İnsanların da belli<br />

durumlarda sürü davranışına uyduğu kabul<br />

edilerek, askeri <strong>simülasyon</strong>larda otonom<br />

karakterlerin kontrolünde, mimari araştır-<br />

malarda, sosyal robotların geliştirilmesinde,<br />

insansız araç yönetimi ve kitle-kontol yöntem-<br />

leri eğitimlerinde kullanılan kalabalık simü-<br />

lasyonlarının geliştirilmesinde ve bu süreç-<br />

lerin anlaşılmasında da bu modelden yararla-<br />

nılmıştır.<br />

Doğa’da Sürü Davranışı<br />

Doğada<br />

sürü halinde gezmenin bireyler için<br />

çeşitli faydaları vardır. Birey, sürüde olmakla<br />

diğer bireylerin keşiflerinden, tecrübele-<br />

rinden ve ciddi bir sosyal etkileşim<br />

imkânından yararlanır. Yapılan deneylerde,<br />

sürüden ayrı tutulan balıklarda, bir stres<br />

belirtisi olan solunum sıklığının ciddi bir<br />

biçimde arttığı fark edilmiş ve türdeşleri ile<br />

olmanın balık için rahatlatıcı olduğu<br />

görülmüştür [3]. Sürüde olmak, karşı cinsten<br />

yeni balıklarla tanışma olanağı sağladığı için<br />

üreme faaliyetleri açısından da önemlidir.<br />

Şekil 1. Balıklarda sürü davranışı<br />

Sürü<br />

içinde olmanın önemli bir faydası<br />

avcıdan korunma sağlamasıdır. Gözlendiği<br />

üzere, avcı için sürü içinde hareket eden bir<br />

avı yakalamanın zorlukları vardır. Bir çok<br />

hareket eden hedef, avcının türüne göre,<br />

görsel, işitsel ya da titreşimsel sensor<br />

sistemlerinde aşırı yükleme yapar. Avcı tek<br />

hedefe yoğunlaşamaz ve sürüdeki bireyler<br />

için hayatta kalma ihtimali artar [4]. Sürünün<br />

başka bir korunma etkisi de “ çoklu göz”<br />

63


hipotezi ile açıklanmaktadır. Çevreyi<br />

tehlikelere karşı tarama görevi bireylere<br />

dağıtıldığı zaman, toplamda daha büyük alanı<br />

gözleme imkânı sağlanmaktadır. Yerde<br />

yemlenen güvercinlerden bir tanesi uçunca,<br />

diğerlerinin de ilk uçan güvercinin uçma<br />

sebebini görmeden havalanması bunun tipik<br />

örneğini oluşturur. Bu kitlesel işbirliği, sürü<br />

için güçlü bir tetikte olma durumu yarat-<br />

maktadır. Böylelikle bireyler, ortalama tetikte<br />

durma süreleri kısaldığı için beslenmeye<br />

daha çok vakit ayıa r bilmektedir.<br />

Şekil 2. Kritik mesafedeki avcı ve sürü<br />

Yiyecek arama maceraları<br />

da canlı hayatında<br />

önemli bir yer tutar. Sürü içinde olmak çevreyi<br />

tarama görevini bireylere dağıtırken, geniş<br />

bir arama alanı da sağladığı için avantajlıdır.<br />

Geniş bir alana dağılmış yiyecekleri bulmak<br />

söz konusu olduğunda tekil bireylerin<br />

birbirleri ile yarışarak tek başına yiyecek<br />

bulmak yerine, sürü ile gezmeyi faydalı<br />

bulduğu görülmektedir. Avcı sürüleri de av<br />

aramada benzer stratejilerden yararlan-<br />

maktadır. Avcı sürüsünün avı kuşatma<br />

manevralarında, sürünün stratejik olarak en<br />

uygun formasyonda şekillendiği tespit<br />

edilmiştir [5].<br />

Sürü halinde hareket etmenin bir faydası<br />

daha vardır. Sürüyü oluşturan bireylerin yakın<br />

yüzmeleri ya da uçmalarının fiziksel sonucu<br />

ile enerji tasarrufu sağlanır ve böylelikle<br />

daha az besinle daha uzun mesafeleri kat<br />

edebilirler. Göçmen kuşlar V şeklinde<br />

dizilerek, önde uçanın kanat-ucu vortek-<br />

sinden yararlanırlar. Bu sayede normal uçuşa<br />

kıyasla daha az hava direnci ile karşılaşır ve<br />

daha az enerji harcarlar. Tam anlamıyla sürü<br />

canlısı olmasa da, bisikletçilerin de yarışlarda<br />

birbirlerine yaklaşarak aynı amaçla aldıkları<br />

“ draft” ve “ peloton” formasyonlarının hava<br />

direncini %40’ a kadar düşürdüğü tespit<br />

edilmiştir. NASA’ nın 2001’ de yaptığı bir<br />

araştırma, Douglas DC-8 modeli uçağın<br />

arkasında uçan F/A-18 jet uçağında %29 yakıt<br />

tasarrufu sağlandığını göstermiştir.<br />

Sürünün<br />

faydalarından yararlanabilmek için,<br />

birey, sürüyle koordinasyon içinde davra-<br />

nışlar göstermelidir. Sürüden uzaklaşmamalı<br />

ve diğer bireylerle belli bir mesafeyi<br />

korumalıdır. Her birey kendi karakterine ve<br />

fiziksel özelliklerine göre farklılıklar gösterse<br />

de, beraber hareket etme, yiyecek arama ve<br />

gereklilik durumunda avcıdan kaçma<br />

davranışları, sürü ile uyum içinde olmalıdır.<br />

Sürü Simülasyonu<br />

Doğadaki<br />

sürü davranışlarınının simulasyonu<br />

için birey-temelli modeller kullanılır. Paralel<br />

ve dağıtık sistemler literatüründe balık ve<br />

koyun sürüleri, sağlam, kendi başına<br />

organize olabilen dağıtık sistemlere örnek<br />

olarak verilirler. Sürü davranışında kullanılan<br />

birey tabanlı modeller, popülasyondaki<br />

bireylerin yerel etkileşimlerinin geniş çaplı<br />

sonuçlarının olmasına dayanan sistemlerdir.<br />

Bu bireyler bitkiler ya da ekosistemdeki<br />

hayvanlar, trafikteki araçlar, kalabalıktaki<br />

insanlar, bir oyun ya da askeri simülas-<br />

yonlardaki otonom karakterler olabilir. Bu<br />

modelde bireyler kendi kuralları ve karakte-<br />

ristik parametreleri ile tanımlanır [6].<br />

Sürü<br />

davranışı modeli, terminolojide çeşitli<br />

yöntemlerle benzemekle birlikte ciddi<br />

ayrımlar vardır. Sürü davranışında kullanılan<br />

birey-temelli model, farklı görevler üstlenmiş<br />

etmenlerin toplamından oluşan çok-etmenli<br />

sistemlerin altkümesidir. Hücresel oto-<br />

masyon ve söz konusu bireysel-temelli sürü<br />

davranış modeli benzeşirler. Ama hücresel<br />

otomasyonlarda bütün hücreler aynı özel-<br />

liklere sahip olup hareketsizdirler [6]. Ayrıca,<br />

daha çok bir davranış canlandırma yöntemi<br />

olan bu model, optimizasyon metodu olan<br />

“ Parçacık Sürü Optimizasyon” ‘ undan<br />

(Particle Swarm Optimization) farklıdır. Sürü<br />

<strong>simülasyon</strong>una benzetilen diğer bir model,<br />

parçacık sistemleridir. Parçacık sistemleri,<br />

ateş, bulut, duman sprey ve deniz köpükleri<br />

fiziksel olayların <strong>simülasyon</strong>unda kullanılan<br />

sistemlerdir. Sürü davranışında, parçacık<br />

sistemlerinden farklı olarak, sürüyü oluşturan<br />

bireyler birbirinden haberdardır ve canlı<br />

davranışları <strong>simülasyon</strong>unda kullanılır [2].<br />

Craig Reynolds’ dan önce 85’ li yıllardan<br />

başlayarak evvel benzeri çalışmalar olmuştur.<br />

Bunlardan en önemlisi, MIT Laboratu-<br />

arlarından Karl Sims davranışsal kontrollü<br />

hareket eden obje gruplarıdır [8]. Ama bu<br />

çalışmalarda sürü organizasyonu görülme-<br />

mektedir.<br />

Sürü Kuralları<br />

(a) (b) (c)<br />

Şekil 3. Zırhlı konvoy, yol takip eden,<br />

çizgisel formasyondaki sürü davranışı<br />

Craig Reynolds’ un yaklaşımında sürü<br />

lidersizdir ve üç basit kuralla çalışır [7].<br />

I. Birleşme:<br />

Her birey sürüden ayrılmamaya<br />

çalışır ve görüş alanındaki en yakın<br />

komşularına yakın durur. Bu kural, bireyin<br />

sürünün en ortasına geçmek isteyeceği<br />

şekilde değiştirilebilir. Sürü elemanlarının<br />

hepsinin sürünün en ortasına doğru geçme<br />

eğilimi sonucu oluşan bu karmaşa, sürü<br />

davranışının gözlemci açısından en tipik<br />

davranışını oluşturur.<br />

II. Ayrılma:<br />

Sürü elemanları ortalıkta gezer-<br />

ken ve sürünün ortasında kendini güvene<br />

almaya çalışırken birbirleriyle de çarpışma-<br />

maya çalışırlar. Bu sürüde yerel kalabalık-<br />

laşmayı önleyip eşit yoğunlukta bir dağılım<br />

sağlar.<br />

III. Hizalama: Her birey komşu<br />

bireyin hızına<br />

Şekil 4. sürü kuralları, a) birleşme, b) ayrılma ve c) hizalama<br />

uymaya çalışır. Bu aynı zamanda bireyin<br />

çarpışma kontrolünde de kolaylık sağlar.<br />

Çevresel Etkenler ve Diğer Davranış<br />

Düzenleri<br />

Bu üç temel kuralın yanında <strong>simülasyon</strong>un<br />

gerçeğe yaklaşması ve daha başarılı bir<br />

davranış canlandırması için, bireyin hareke-<br />

tini etkileyen yüzey topografisinin, hareketlisabit<br />

özel fonksiyonlu objelerin ve hava<br />

durumu, akıntılar gibi çevresel etmenlerin de<br />

işe katılması uygun olacaktır. Çevresel<br />

etmenlere bağlı davranışların en önemlisi<br />

engellerden kaçınma davranışıdır. Birey,<br />

diğer bireylere göre konumunu ayarlarken bir<br />

yandan çevredeki objelerle de çarpışmaya<br />

çalışır. Bazen kaya parçası, yanan zırhlı bir<br />

araç veya geniş bir ağaç gövdesi gibi büyük<br />

bir objeye çarpmamak için sürü parça-<br />

lanabilir, sonra birinci kural çerçevesinde<br />

tekrar birleşir. Birleşme ağırlık merkezine<br />

göre olacağı için ayrılmadan oluşan geçici<br />

küçük sürü, büyük parçaya katılmak için<br />

hızlanır. Bu da doğada çok rastlanan karak-<br />

teristik bir davranıştır.<br />

Başka<br />

bir karakteristik davranış gezinme<br />

davranışıdır. Birey, belli bir yarıçapta rastgele noktalara ziyaretler yapar [9]. Bu ziyaretler<br />

yiyecek ya da başka bir ilgi nesnesi bulma<br />

ihtimalini arttırır. Gezinme davranışı otonom<br />

karakterde merak duygusu olduğu izlenimi<br />

yaratan bir davranış modelidir.<br />

Sürünün<br />

yiyecek arama ve yiyeceğe<br />

yönelmesi,<br />

canlı davranış simulasyonları için<br />

eklenmesi gereken davranış düzenle-<br />

rindendir. Sürüde bir bireyin yiyecek bulunca<br />

yiyecek pozisyonuna doğru yönlenmesi,<br />

önce komşularının sonra da bütün sürünün<br />

zincirleme olarak yiyeceğe yönlenmesine<br />

neden olur. Yiyecek yerine avcı varlığı ya da<br />

başka bir tehlike olduğu durumda aynı<br />

hareketin tersi gerçekleşir. Kurt varlığında<br />

koyun sürüsünün dağılması ya da patlama<br />

anında gösterici grubun dağılıp patlama<br />

yönünden uzaklaşacak şekilde koşmaları bu<br />

davranışa örnek olarak verilebilir.<br />

Bu davranışlara ek olarak önceden belirlen-<br />

miş bir yolu takip etme, bölgeyi koruma, geri<br />

çekilme, kuşatma, nişan alma, ateş etme,<br />

belli bir bireyi koruma, lideri takip etme, yol<br />

bulma, çizgisel “ V” şekilli çeşitli formas-<br />

yonlara<br />

geçme gibi davranış modelleri<br />

eklenebilir [11].<br />

Karar verme<br />

Bu üç temel kural ve diğer objeden sakınma,<br />

yiyecek ve avcı varlığı gibi çevresel faktörler<br />

bireyin hız vektöründe bir değişme yara-<br />

tacaktır. Her etki, birey üzerinde manyetik<br />

alana benzetilebilecek itme ya da çekme<br />

kuvveti oluşturur. Örneğin Reynolds ’ un ilk<br />

kuralı,“ birleşme ” , bireye sürünün merkezine<br />

ya da en yakın komşuya doğru bir çekim<br />

kuvveti verir. Yakında avcı varlığı ise güçlü,<br />

uzaktaki bir engel ise uzaklığa göre değişen<br />

şiddette itici bir kuvvet olarak kendini<br />

gösterecektir. Bu itme ve çekme kuvvetlerinin<br />

dengesi bireyin <strong>simülasyon</strong>da akıllı gibi<br />

görünen hareketini oluşturur. Bireyin arka-<br />

daşına yakın durmaya çalışırken, ağaca da<br />

çarpmamaya çalışması gibi iki farklı dav-<br />

ranışın aynı anda uygulanması gerektiği<br />

zamanlarda, sonuç davranış kararını model-<br />

lemek için çeşitli yöntemler kullanılır. Bütün<br />

etkilerin belirli katsayılarla toplanıp normalize<br />

edilmesi ya da öncelik sıralaması ile az<br />

öncelikli davranışların elenmesi en basit<br />

yöntemlerdir [10]. Böylelikle engellere çarp-<br />

ma en yüksek öncelikli olarak atanırsa,<br />

bireyin engelle karşılaşınca engelden kaçın-<br />

ma davranışı yapar, engel tehlikesi ortadan<br />

kalkınca tekrar sürüye katılır. Avcıdan kaçma<br />

davranışı yüksek öncelikli olursa, birey algı<br />

alanında avcı varken, beslenme faaliyeti,<br />

çapkınlık denemeleri ve sürü kurallarını boş<br />

verecektir. Belki avcının son derece yakın<br />

olması durumunda, simü-lasyonu izleyenin<br />

“ panik” olarak adlandırabileceği bir dav-<br />

ranışla kayalara çarpacaktır.<br />

Her bireyin karakterinin çeşitlenmesi de<br />

canlandırma gerçekçiliğini arttıracaktır.<br />

Simülasyonda sürü elemanının kendine ait<br />

veri yapısında tutulan ve sürüyü oluşturan<br />

canlı türüne göre belli limitler dahilinde<br />

çeşitlenen özellikler vardır. Maksimum hız,<br />

vücut ağırlığı ve hacmi gibi fiziksel özellikler,<br />

merak ve cesaret gibi kişisel özellikler, enerji,<br />

moral ve açlık gibi anlık durumlar buna örnek<br />

olarak verilebilir. Bütün bu parametreler,<br />

bireyin üzerindeki toplam etkinin hesaplan-<br />

masına katıldığında daha karmaşık ve ilginç<br />

davranışlar görülmeye başlar. Bir sualtı<br />

ekosistem <strong>simülasyon</strong>unda çok aç bir<br />

balığın, köpekbalığının önündeki yiyeceği<br />

kapmasına rastlanılabilir. Ya da bir harekât<br />

<strong>simülasyon</strong>unda, kişisel merak katsayısı ile<br />

orantılı olan gezinme yarıçapının artması<br />

yüzünden mangası ile görsel teması yitirip<br />

kaybolmuş meraklı bir otonom piyadeye<br />

rastlanabilir.<br />

Görüş Alanı ve Sürü Formasyonları<br />

Simülasyonda<br />

bireyin sınırlı bir görme açısı<br />

ve uzaklığı olması gerçekçiliği arttıracaktır.<br />

Sürü elemanı dış dünyanın görebildiği<br />

kısmına göre davranışları ayarlayacak,<br />

avcı nın,<br />

engel ya da komşularına karşı<br />

gösterdiği davranış buna bağlı olacaktır.<br />

Kuşlar genellikle sürünün tümünü görebilir.<br />

Bulanık suda hareket eden balıklar ise<br />

sadece yakındakileri görür. Siste aralarında<br />

işitsel iletişim imkânı olmadan, gizlice<br />

ilerleyen askerler de sadece yakınındakilerin<br />

davranışlarını dikkate alır. Görüş mesafesi ise<br />

bulanık su, sis duman gibi etkilerle ortam<br />

parametrelerine de bağlı olmakla beraber<br />

türe göre değişmektedir. Bir savaş uçağı<br />

filosunda, radarıyla ilerleyen bir uçağın görüş<br />

açısı 360° kabul edilebilir. Kuşların görüş alanı<br />

yaklaşık 360 ° , balıklarların 270° derece<br />

civarında ve insan gözü de 180° derecedir.<br />

Görüş açısı ve görüş mesafesi sürü formas-<br />

yonunu ve davranış karakteristiğini etkiler.<br />

Bunlara ek olarak canlı gözlerinin, baştaki<br />

yerleşimine göre de bu komşu seçimi dolayısı<br />

ile formasyon değişebilir. Gözleri önde olan<br />

canlılar önlerindekini esas alırken göz yer-<br />

leşimi yanlara doğru olanlar sağ ve solundaki<br />

sürü bireylerini dikkate alır.<br />

Şekil 5. Sürü ve engellerden kaçınma davranışı Şekil 6. Birey, sürü davranışı sırasında<br />

sınırlı görme açısı ve mesafesindeki komşularının<br />

pozisyonunu dikkate alır.<br />

0<br />

r<br />

65


Saklanarak, gizlice ilerleyen bir özel hareket<br />

birliği ise görüş alanı daha dar ve daha kısa<br />

olup her tim üyesi diğerini bir çizgi halinde<br />

takip eder. Böylelikle geniş bir hedef<br />

oluşturmamış olurlar. [9]. Birbirleri ile telsiz<br />

iletişimi kesilmiş ve sadece görsel iletişim<br />

kurabilen zırhlı araç birliğinin hareketi, sürü<br />

davranışını andırabilir.<br />

Şekil 7. Türk yıldızları formasyon uçuşu<br />

Sürü Davranış Modellerinin Çeşitli<br />

Uygulamaları ve İnsan Kalabalıkları<br />

Miting, yağma<br />

veya alışveriş merkezinde<br />

beraber gezenler gibi belli ortak bir amacı<br />

olan ve ortak bir duyguyu paylaşan insan<br />

gruplarını kalabalık olarak adlandırabiliriz.<br />

Kalabalıkta her bireyin görüş ve işitme<br />

kabiliyeti, enerji düzeyi, sakinlik, kızgınlık gibi<br />

temel duygu durumları farklıdır. İnsanların<br />

kalabalıktaki bireysel davranışlarında karma-<br />

şık hareket düzenleri olsa da, stres altında<br />

sürü davranışları devreye girer. Bu durum<br />

ayaklanmalarda, yangından ya da vahşi<br />

hayvandan toplu halde kaçışlarda görülebilir<br />

[12].<br />

Kalabalık<br />

<strong>simülasyon</strong>ları, grup dinamiği ve<br />

kalabalık psikolojisine dayanır ve genellikle<br />

güvenlik planlamada kullanılır. Sosyal<br />

toplantılar, protestolar, isyanlar, konserler,<br />

spor olayları ve dinsel seremoniler kolektif<br />

sosyal davranışlara örnektir. Doğal ya da<br />

doğal olmayan olaylar, panik yaratarak<br />

bireylerde kaotik bir körlüğe neden olur.<br />

Birçok olay kontrollü başlayıp, acil kararlar<br />

alınması gereken yıkıcı durumlara dönü-<br />

şebilir. Bu durumlarda kalabalığın dinami-<br />

ğinin anlaşılması anarşi potansiyelinin azaltıl-<br />

masında hayati rol oynar. Tehlike durum-<br />

larında kontrol birimleri olan polisler, ulusal<br />

güvenlik ve ordu kalabalık kontrol eğiti-<br />

minden geçirilmelidir. Kitle hareketlerinin<br />

anlaşılması ve bu alandaki <strong>simülasyon</strong>ların<br />

kullanılması<br />

oynayacaktır.<br />

bu eğitimlerde kritik rol<br />

Kitle hareketlerinin matematiksel<br />

olarak anla şılması ve <strong>simülasyon</strong>u;<br />

kitle hareketlerinin kontrolü, panik<br />

durumundaki prosedürlerin geliştiril-<br />

mesi ve uygulanması, yaya trafiği<br />

incelemeleri ve kapalı mekânlardaki<br />

gezi alanlarının düzenlenmesi gibi<br />

amaçlarla kullanılabilir. Bu sistem-<br />

lerle; sokakta yanan bir arabadan<br />

kaçan insanlar, kalabalıktaki aile gibi<br />

alt grupların dinamik etkileri, stadyum<br />

boşalırken kapı genişliğinin ve sayı-<br />

sının etkisi, yaya yolu planlama, fela-<br />

ketlerden korunma, acil durumun<br />

yönetimi, güvenlik, kontrol noktası<br />

<strong>simülasyon</strong>ları ya da bomba patla-<br />

dığında bina içindeki kalabalık<br />

reaksiyonları gibi özel durumlar<br />

canlandırılıp sanal deneyler yapıla-<br />

bilir.<br />

Bu ama çlarla birey temelli modeller 1990 ’ dan<br />

beri; tedarik zinciri optimizasyonları, lojistik,<br />

tüketici davranışı <strong>modelleme</strong>leri, kulaktankulağa<br />

ve sosyal ağ etkileri, dağıtık<br />

hesaplama, işgücü yönetimi, borsa yönetimi,<br />

trafik sıkışıklığı analizleri, salgın hastalık ve<br />

biyolojik savaş tehditleri incelemelerinde<br />

kullanılmaktadır.<br />

Sürü<br />

davranış modellerinin filmlerde ilk<br />

kullanımı Walt Disney ’ in çizgi filmi “ Aslan<br />

Kral” daki antilop sürüsü ve Tim Burton ’ un<br />

“ Batman’ ın Dönüşü” filmindeki yarasa ve<br />

penguen ordusunun canlandırılmasında<br />

olmuştur. Daha sonra da sayısız film ve<br />

animasyonlardaki kalabalık ve sürü canlan-<br />

dırmalarında kullanılmıştır. Bu modelin, her<br />

bireyin hayatta kalmak için savaşarak,<br />

toplamda gerçekçi bir savaşı canlandır-<br />

masının film dünyasında en bilinen örneği<br />

Şekil 8. Gerçek zamanlı kalabalık animasyonu<br />

ve özel formasyonlar<br />

(sayısal medya kenti Seul, Junghyun Ahn)<br />

“ Yüzüklerin Efendisi” filmindeki savaş<br />

sahneleridir. Bu savaş sahneleri WTA Digital<br />

firmasının Massive yazılımı ile yapılmıştır.<br />

Massive yazılımı sadece film ve animasyonda<br />

değil, birçok ciddi mühendislik simülas-<br />

yonlarında da kullanılmaktadır.<br />

İsrail teknoloji enstitüsü Technion, grup<br />

formasyonundaki teröristlere saldıran insan-<br />

sız hava araçları (IHA) sistemini geliştirmiştir.<br />

Sürü davranışı ile hareket eden araçlar, sivil<br />

ve düşman hedeflerin olduğu kalabalık<br />

alanlarda yüksek kesinlik ve esneklikle görevi<br />

Şekil 9. birey temelli robotlar organize olarak<br />

karmaşık görevleri yerine getirebilirler.<br />

tamamlamışlardır. Sistem tamamen otonom<br />

olarak tasarlanmıştır, fakat istendiği zaman<br />

operatör kontrolü verilebilmektedir. Bu<br />

metotla küçük bir grup operatör, birer IHA<br />

yerine çok sayıda IHA ’ da aynı anda emirler<br />

verebilmektedir [13].<br />

Robotların<br />

sürü davranışı ile ilgili çalışmalar<br />

yapılmaktadır. Birbirleri ile iletişim halindeki<br />

robotların örgütlendikleri zaman bireysel<br />

olarak yapamayacakları kompleks işleri<br />

yapabilmeleri, robotik biliminin ilgi çekici<br />

konularındandır. Ülkemizde de bu konuda<br />

çalışmalar yapılmakta ve üretilen robotların<br />

insansız hava araçlarının koordinasyon-<br />

larında ve mayınlı bir alanda güvenli bir kori-<br />

dor açmak ya da savaş alanında iletişim ağı<br />

oluşturmak gibi görevlerde kullanılması<br />

öngörülmektedir [14].<br />

Askeri <strong>simülasyon</strong>larda ve bilgisayar oyunla-<br />

rında da otonom karakterler nadiren tek<br />

başına olup, genellikle birbirine yakın gruplar<br />

halinde gezerler. Bu sırada birbirine çarp-<br />

mamaya çalışırken bir yandan da birliğinden<br />

uzaklaşmamaya çalışarak basit sürü davra-<br />

nışı gösterirler. Bu tür simulasyonlarda, asker<br />

bireylerin sürü davranışına ek olarak, saldırı,<br />

korunma-kollama, geri çekilme veya yürüme<br />

formasyonları gibi fazladan özellikleri vardır.<br />

Amerikan ordusu sivil kalabalıkların askeri<br />

operasyonlardaki doğrudan etkisini araştır-<br />

maktadır. Sivil kalabalıkların operasyonlarda<br />

önemli bir rol oynadıkları, Somali, Irak ve<br />

Bosna gibi örneklerde görüldüğü üzere,<br />

operasyon sırasında kitle hareketlerinin<br />

kontrolü kaybedilebilir, sivillerin vurulması ya<br />

da sivillerin arasına karışmış karşı kuvvetlerin<br />

saldırısı ger çekleşebilir. Somali ’ de, Birleşmiş<br />

Milletler birliklerine sivil kalabalığın içinde<br />

taş atan kadın ve çocuklarla karşılaşılmıştır.<br />

Bu bilgilere rağmen kalabalıkların hareket-<br />

lerinin eksikliği askeri <strong>simülasyon</strong>larda göze<br />

çarpmaktadır. Harekat senaryolarında, sivil<br />

kalabalığın ve gayri-muhariplerin yokluğu<br />

realizmden ciddi bir uzaklaşmaya sebep<br />

olmaktadır. Bu amaçla askeri <strong>simülasyon</strong>lar<br />

için federe düzeyinde HLA uyumlu ve RTI<br />

altyapısı destekli bir kalabalık federesi<br />

geliştirmeye yönelik çalışmalar vardır [14]<br />

Sonuç<br />

olarak insan kalabalığındaki ya da<br />

hayvan sürüsündeki her birey, “ kendi<br />

KAYNAKÇA<br />

1) Alternating steady state in onedimensional<br />

flocking, Journal of Physics<br />

A:Mathematical and General.<br />

http://arxiv.org/abs/condmat/9811336v1.<br />

Retrieved June 13, 2008.<br />

2) Reynolds, C. W. (1987) Flocks, Herds,<br />

and Schools: A Distributed Behavioral<br />

Model, in Computer Graphics, 21(4)<br />

(SIGGRAPH ’ 87 Conference<br />

Proceedings) pages 25-34<br />

3) Abrahams, M. and Colgan, P. Risk of<br />

predation, hydrodynamic efficiency, and<br />

their influence on school structure.<br />

Environmental Biol of Fishes 13, 3, pp<br />

195-202, 1985.<br />

4)<br />

Milinski, H. and Heller, R. Influence of a<br />

predator on the optimal foraging<br />

behavior of sticklebacks. Nature 275,<br />

pp642-644. 1978.<br />

5) Partridge, B. Johansson, J and Kalish, J.<br />

The structure of schools of giant bluefin<br />

tuna in Cape Cod Bay. Environmental<br />

Biology of Fishes 9: 3-4. pp 253. 1983.<br />

6) Individual-Based Models by Craig<br />

Reynolds,<br />

http://www.red3d.com/cwr/ibm.html<br />

7) Steering Behaviors For Autonomous<br />

Characters, Craig W. Reynolds<br />

8) Sims, K., Locomotion of Jointed Figures<br />

Over Complex Terrain, SM thesis, MIT<br />

Media Lab, currently in preparation,<br />

April 1987.<br />

Şekil 10. Acil durum karşısında kalabalık davranış simulasyonu (CAE, Simulasyon ve <strong>modelleme</strong> teknolojileri)<br />

türünden en yakın bireye yakın dur”,<br />

“ engellere dikkat et”, “ ses duyunca kaç”,<br />

“ yuvayı savun” ya da “ cephane bittiyse<br />

saklan” gibi belli kurallara uyar. Birey,<br />

pozisyonu, görüş alanı, fiziksel kapasitesi ve<br />

duygusal durumu gibi kendi bireysel<br />

parametreleri ile diğer sürü üyeleri davra-<br />

nışları ile birlikte çevresel faktörleri değer-<br />

lendirir, kural seti doğrultusunda kararını<br />

vererek hareket eder. Bu bireysel hareketlerin<br />

toplamı, sürüyü ya da kalabalığı akıllı bir<br />

9) AI for Game Developers, By David M. Bourg, Glenn Seman<br />

canlıymış gibi gösteren akışkan bir hareket<br />

oluşturur. Bu kitle hareketlerinin anlaşılması<br />

ve canlandırılabilmesi ile, biyoloji, fizik,<br />

bilgisayar bilimleri, sosyoloji, mimari ve rob-<br />

otik gibi çeşitli branşlarda çarpıcı çalışmalar<br />

yapılmakta, kalabalık kontrolü eğitimlerin-<br />

den, askeri <strong>simülasyon</strong>lara çeşitli uygulama<br />

sahaları ortaya çıkmaktadır.<br />

10) Programming Game AI by Example, Mat Buckland Wordware Publishing, Inc<br />

11) Massive Battle: Coordinated Movement of Autonomous Agents Alberto Boccardo, Rosario De Chiara<br />

and Vittorio Scarano ISISLab - Dipartimento di Informatica ed Applicazioni “ R.M. Capocelli”<br />

Universit`a degli Studi di Salerno<br />

12) Martin Nygren. Simulation of human behavior in stressful crowd situations. Master’ s thesis, Royal<br />

Institute of Technology, Stockholm, Sweden, 2007. 5<br />

13) Pini Gurfil and Alfred M. Bruckstein, Autonomous Unmanned Aerial Vehicle Swarms: Optimal Self-<br />

Organization and Control for Search and Hunt Missions,<br />

14) Hande Çelikkanat1 Contact Information and Erol Şahin, Steering self-organized robot flocks through<br />

externally guided individuals, Kovan Research Lab., Department of Computer Eng, Middle East<br />

Technical University, Ankara, Turkey<br />

15)<br />

Mikel D. Petty , Frederic D. McKenzie, Ryland C. Gaskins, and Eric W. Weisel, Developing a Crowd<br />

Federate for Military Simulation<br />

Dr.<br />

Emrecan ÇUBUKÇU<br />

1995-2004 yılları arasında Hacettepe Üniversitesinde araştırma görevlisi<br />

olarak çalışmış, doktora tezi kapsamında, güçlü bir nanoteknoloji aracı olan<br />

atomik kuvvet mikroskop cihazının, kontrol, veri analizi ve 3D görselleştirme<br />

yazılımlarını geliştirmiştir. Çeşitli yazılım firmalarında danışmanlık ve proje<br />

yöneticiliği görevlerinde bulunduktan sonra, kurucu ortağı olduğu Reo-Tek<br />

firmasında, 2006 yılında Tubitak desteği ile ilk yerli 3B tarayıcı ve Etkivizyon®<br />

cihazının tasarım ve üretiminde görev almıştır. Bu projelerden sonra, yaratıcı<br />

mobil oyunlar, alternatif insan-makine arayüzleri ve sivil simulasyon<br />

alanlarında çalışmalar yapmıştır. Şu anda Odtü Endüstriyel Tasarım<br />

Bölümünde yarı zamanlı dersler vermekte, müzecilikte yeni teknolojilerin<br />

kullanımı ve antik kent canlandırma konularında projeler gerçekleştirmektedir.<br />

67


Modelleme ve İyileştirme Çalışmalarında Farklı Bir Anlayış:<br />

Sistem Düşüncesi ve<br />

Soft Systems Methodology<br />

Hakan SİPAHİOĞLU, SSM<br />

Modelleme ve <strong>simülasyon</strong>un temel amacının<br />

belirli bir sistemin davranışının bu sisteme<br />

ilişkin pek çok unsurun (örneğin girdiler,<br />

değişkenler, süreçler, çıktılar vs.) ve bu<br />

unsurlar arasındaki ilişkilerin belirlenmesi<br />

yoluyla soyutlanarak, gözlemlenen sistemin<br />

kavramsal bir modelinin oluşturulması<br />

olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Mühendislik disiplinlerinin sosyal<br />

bağlamdan bağımsız çalıştığını ileri<br />

süremeyiz, ancak hemen hemen tüm<br />

mühendislik dallarının odaklandığı<br />

çalışmalar genel olarak teknik bir<br />

boyutta ilerler. Endüstri mühendisliği<br />

ise, <strong>modelleme</strong> konseptine “insan<br />

etkinliğine dayalı sistemlerin” iyileştirilmesi<br />

perspektifiyle yaklaşır. Bu<br />

nedenle geleneksel <strong>modelleme</strong> yaklaşımları<br />

insan etkinliğini <strong>modelleme</strong>de<br />

kimi zaman efektif sonuçlar<br />

vermemekte, çoğu kez kullanılabilir<br />

dahi olmamaktadır.<br />

Bu yazının konusunu, insan odaklı sistemlerin<br />

modellenmesine farklı bir bakış açısı getiren<br />

Sistem Düşüncesi konsepti ve bunun bir<br />

türevi olan Soft Systems Methodology<br />

oluşturmaktadır.<br />

Geleneksel Modelleme Yöntemleri:<br />

Yöneylem Araştırması ve Simülasyon<br />

Endüstri mühendisliği disiplini temelinden<br />

bakıldığında, belirlenmesi gereken unsurların<br />

net bir şekilde ortada olduğu, “iyi<br />

yapılandırılmış” problemler, Yöneylem<br />

Araştırması metodolojileriyle modellenebilir.<br />

Burada iyi yapılandırılmış problemden kasıt,<br />

doğru algoritmanın uygulanmasıyla doğru<br />

sonucun alınabileceği problemlerdir. Bir<br />

başka deyişle, iyi yapılandırılmış bir problem,<br />

sistemin halihazırdaki durumunun (ve bahsi<br />

geçen unsurlarının), sistemin ulaşılması<br />

arzulanan durumunun (ideal/optimal olsun ya<br />

da olmasın) kolaylıkla tanımlanabilmesi, ve<br />

aynı zamanda da mevcut durumdan<br />

arzulanan duruma nasıl ulaşılabileceğinin<br />

oldukça<br />

olmasıdır.<br />

açık bir biçimde bilinebiliyor<br />

Örneğin kar maksimizasyonunu amaçlayan<br />

bir reel sektör firmasının en iyi üretim<br />

planlamayı yapabilmesi için bir model<br />

geliştirmek istediğimizi varsayalım. Bu<br />

problemde Yöneylem Araştırmasına güvenebilmemiz<br />

için asgari şu bilgilere sahip<br />

olmamız yahut bunlar hakkında varsayım<br />

yapabilmemiz gerekir:<br />

Her bir ürün için dönemsel talebin<br />

bilinmesi veya olasılıksal olarak ifade<br />

edilebilmesi<br />

Ürünlerin maliyetleri<br />

Bu ürünler için ihtiyaç duyulan kaynaklar<br />

(işgücü, hammadde, vs.) ve bu kaynakların<br />

kapasiteleri<br />

Talep-fiyat ilişkisinin matematiksel olarak<br />

gösterilebiliyor olması<br />

Çıkan ürünlerin kalite oranı, kalitesiz<br />

ürünlerin tespit edilme olasılığı<br />

Eğer yukarıdaki bilgilere az çok sahipsek,<br />

üretim planlamasını optimize etmeyecek<br />

ancak en azından yardımcı olabilecek bir<br />

model ortaya çıkarabiliriz. Bu modele<br />

uygulayacağımız algoritma, bize en doğru<br />

sonucu vermeyecekse de, yapılabilir<br />

(feasible) bir çözüm sunacağını düşünebiliriz.<br />

Ancak işini ciddiye alan bir üretim planlamacı,<br />

salt bu bilgilerle oluşturulan bir<br />

modelin asgari şunları ihmal ettiğini görecektir:<br />

Rakip ürünler ve bunların fiyatlandırma ve<br />

üretim politikaları, bu ürünlerin kendi<br />

talebimize olan etkisi<br />

İkame ürünler (örneğin fıstık yerine<br />

fındık), bunların fiyatlandırma ve üretim<br />

politikaları, bu ürünlerin kendi talebimize<br />

olan etkisi<br />

Tümleyici (complementary) ürünler<br />

(örneğin çay - çay şekeri), ve yine bunların<br />

üretim, fiyat ve talep bilgileri<br />

Liste elbette ki bunlarla sınırlı değildir. Talebi,<br />

maliyeti, fiyatı ve bunlarla ilişkili ikincil<br />

unsurları etkileyen veya gerçekte var olan<br />

ama <strong>modelleme</strong> uğruna görmezden<br />

geldiğimiz veya sabit olduğunu varsaydığımız<br />

daha pek çok faktör yazılabilir. Bu<br />

nedenle üretim planlama probleminin<br />

aslında o kadar da iyi yapılandırılmış<br />

olmadığını söyleyebiliriz.<br />

Böyle bir durumla karşılaşıldığında, bir<br />

Endüstri Mühendisi ikinci kozunu oynayacaktır,<br />

ki buna <strong>simülasyon</strong> diyoruz.<br />

Simülasyonu kullanarak bir problemi optimal<br />

sonucuna ulaştırmak çok zor, hatta imkansızdır.<br />

Çünkü incelediğimiz durumun “iyi<br />

yapılandırılmamış” bir problem olduğunu<br />

kabul ederek <strong>modelleme</strong> yaparız; bu aynı<br />

zamanda bir amaç fonksiyonumuzun olmadığı<br />

anlamına gelir. Çünkü <strong>simülasyon</strong><br />

çözümlerine, sistemin matematiksel olarak<br />

ifade edilebildiği ancak içindeki değişkenlerin,<br />

sistemin çıktılarına olan etkilerini<br />

doğrudan göremediğimiz bu tür durumlarda<br />

başvurulduğu için, hangi değişkenlerin hangi<br />

oranlarda istenen çıktılara katkı yaptığı net<br />

olarak ortaya koyulamamaktadır.<br />

Yine de, hayali üretim planlama sorumlusu,<br />

Yöneylem metodolojisini kullanırken ihmal<br />

ettiği faktörleri bu kez modele dâhil edebilir<br />

ve böylelikle gerçek durumun daha geçerli<br />

bir <strong>modelleme</strong>sine sahip olur. Bir tuşla en iyi<br />

sonucu elde edemeyecek olsa da, çeşitli<br />

alternatif stratejileri <strong>simülasyon</strong>da uygulayarak<br />

en iyiye yakın bir strateji belirleyebilir.<br />

Ancak deneyimli bir üretim planlamacısının,<br />

bununla yetinmeyeceğini düşünüyorum.<br />

Çünkü kendisi şunu iyi bilir ki, teknoloji-insan<br />

etkileşiminin olduğu tüm sistemler sosyoteknik<br />

sistemlerdir ve en iyi yapılandırılmış<br />

görünen problemlerde bile insan faktörü<br />

belirgin bir rol oynar. Peter Checkland’a göre:<br />

“kötü yapılandırılmış problemlere nicel<br />

teknikler, sistematik bilgiler, yapısal mantık<br />

ve organize yaratıcılıkla yaklaşmak, ana<br />

amaç ve hedeflere ilişkin olan birincil<br />

belirsizlikle baş etmekte yetersiz kalır.” 1<br />

Örneğin yukarıda kurduğumuz problemlerin<br />

temelinde çağdaş ekonominin “insan<br />

rasyonel bir varlıktır” varsayımının yattığı<br />

görülecektir, başka türlü arz-talep eğrisini<br />

kurup fiyatlandırmamızı ona göre yapamayız.<br />

Bir diğer varsayım, “mücbir sebepler”in<br />

fabrikayı etkileyemeyeceği yönündedir.<br />

Doğal afet, savaş veya seferberlik gibi<br />

durumların yaşanma ihtimalini <strong>modelleme</strong> ve<br />

<strong>simülasyon</strong>a yansıtmak imkânsız değilse de<br />

çok zordur ve ciddi hata payı içerir. Aynı<br />

şekilde, kapasite arttırmak için çalışanlara<br />

yaptırılacak fazla mesai modellenebilir ancak<br />

bu mesaiye işçilerin vereceği tepkinin<br />

boyutlarını (örneğin hoşnutsuzluk) ve bu<br />

tepkinin sonuçlarını (çalışmayı reddetme, iş<br />

yavaşlatma, iş değiştirme) simüle edilebilir<br />

kılacak sayısal veriler elde etmek imkânsıza<br />

yakındır.<br />

İkinci bir örnekle açıklayalım;<br />

Yöneylem <strong>modelleme</strong>si başlığı altında<br />

bahsedilen ürünlerin kalite oranı ve kalitesiz<br />

ürünlerin tespit edilme olasılığını <strong>simülasyon</strong>a<br />

da dahil edebileceğiniz gibi;<br />

ıskartaya çıkan veya satışa sunulan ancak<br />

kalitesiz olduğu için geri dönen ürünleri de<br />

modele koyabilir, hatta bunların geri<br />

dönüşümünden kurtarabileceğiniz kimi batık<br />

maliyetleri de hesaplayabilirsiniz. Ancak<br />

mesele bununla sınırlı değildir, örneğin<br />

kalitesiz ürün satışından doğan saygınlık<br />

kaybı (loss of goodwill) nasıl modellenecektir?<br />

İnsan unsurunu içeren her sistemde bu tür<br />

problemlerle karşılaşılması gayet olağandır.<br />

Pek çok <strong>modelleme</strong> ve <strong>simülasyon</strong> çalışmasında,<br />

bu tür beşeri faktörlerin ihmal<br />

edilmesi oluşturulan modelin faydalı olmasını<br />

engellemez. Bunda modellenen sistemin<br />

sınırlarının belirlenmesi (boundary setting)<br />

işleminin nispeten kolay olması baş etmendir.<br />

Bu kolaylık şuradan ileri gelir: Endüstri<br />

haricindeki mühendislik disiplinleri, belirli bir<br />

hedefe ulaşmaya çalışan (goal-seeking)<br />

sistemler tasarlarken, endüstri mühendisleri<br />

amaçsal (purposeful), yani sistem içindeki<br />

unsurların farklı amaçlara göre hareket<br />

edebildiği sistemlerle uğraşır.<br />

(Sınır belirleme demişken burada bir parantez<br />

açmak gerekebilir. Matematik hariç bütün<br />

sistemlerin açık (sistem dışı etmenlerle<br />

etkileşim halinde) sistemler olduğu gerçeğinden<br />

hareketle, kusursuz bir model<br />

kurulamayacağı, çünkü kurduğumuz modelin<br />

eninde sonunda bir kısım etkileşimleri yok<br />

saymak zorunda kalacağı söylenebilir. Bu<br />

yüzden, <strong>modelleme</strong> çalışmasına başlamadan<br />

önce hangi unsurların modele dâhil edilmesi<br />

gerektiğine dair yapılan çalışma sınır<br />

belirlemedir.)<br />

Ancak öyle durumlar vardır ki, <strong>modelleme</strong>k<br />

veya simüle etmek için birçok etmeni yok<br />

saymak gerekir ve bu nedenle modelin<br />

gerçeği temsil yeteneği güvenilir olmaktan<br />

çıkar. Reel sektörde en azından ulaşılmak<br />

istenen hedef sayısal ölçütlerle tanımlanabildiği<br />

için, bu problem özellikle hizmet ve<br />

kamu sektöründe kendini gösterir. Ancak<br />

tabii ki reel sektörün de <strong>modelleme</strong>ye asla<br />

güvenemeyeceği durumlar vardır: Sosyal<br />

sorumluluk projeleri yürütürken, misyon/vizyon<br />

tanımlama gibi çalışmalar yaparken<br />

vs., reel sektör nasıl ve ne şekilde bir<br />

<strong>modelleme</strong> yapacaktır?<br />

Reel sektörü bir yana bırakıp, bizim de dâhil<br />

olduğumuz kamu sektörü üzerinden bir<br />

<strong>modelleme</strong> problemini inceleyelim: Örneğin<br />

üretim planlama sorumlumuzun iş değiştirerek<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong>’nda<br />

çalışmaya başladığını ve <strong>Müsteşarlığı</strong>n işlevselliğini<br />

arttırabileceği iddiasıyla <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong>nın modellenmesi çalışması<br />

yapacağını farz edelim. Bu çalışmayı<br />

henüz kurgulama aşamasında şu çok basit<br />

soruların aklına gelmesi hevesinin kırılmasına<br />

yetecektir:<br />

69


Kuruluş kanununda görevi TSK’nin<br />

modernizasyonu ve ulusal savunma<br />

sanayiinin güçlendirilmesi olarak tanımlanmış<br />

olan SSM için ne tür performans<br />

kriterleri koymamız gerekir? TSK’nin<br />

modernizasyon ihtiyacının hangi oranda<br />

karşılandığını veya milli savunma<br />

sanayiinin hangi oranda güçlendiğini<br />

hangi metriklerle ölçebiliriz ve bu<br />

metriklerin<br />

miyiz?<br />

nesnelliğine güvenebilir<br />

SSM’nin diğer paydaşlarının (M.S.B.,<br />

TÜBİTAK, Üniversiteler) beklentilerini ve<br />

SSM’ye olan etkilerini bilgisayar ortamında<br />

gösterebilir miyiz?<br />

Sistem Düşüncesi<br />

Daha bunlar gibi onlarca problem listelenebilir.<br />

Bu tür problemlerin ortaya<br />

çıkmasından elbette ki üretim planlamacı<br />

sorumlu değildir. Böyle sorunlar <strong>modelleme</strong><br />

ve <strong>simülasyon</strong>da hep vardı ve endüstri<br />

mühendisliği ve/veya yönetim bilimleri<br />

duayenlerinin kafasını da oldukça karıştırıyordu.<br />

Russell L. Ackoff, Charles W.<br />

Churchman, Werner Ulrich ve Peter<br />

Checkland gibi bilim insanları, mevcut<br />

<strong>modelleme</strong>/<strong>simülasyon</strong> konseptindeki bu<br />

eksiği gördüler ve bu sorunun giderilmesi<br />

için eşzamanlı denilebilecek çalışmalara<br />

başladılar. Bu çalışmaların her birinden<br />

sorunun çözümüne yönelik kimi sonuçlar<br />

elde edildi. Örneğin;<br />

Russell Ackoff - “Etkileşimli Planlama”<br />

( Interactive Planning),<br />

Werner Ulrich - “ Eleştirel Sistem<br />

Sezgiselciliği”( Critical Systems Heuristics)<br />

Charles W. Churchman - “Sosyal Sistem<br />

Tasarımı”<br />

ABD Silah Kontrolü ve Silahsızlanma Ajansı -<br />

Metagame Analizi<br />

gibi metodolojiler önerdiler. Bu yazının<br />

konusu olan “Soft Systems Methodology” ise<br />

Peter Checkland ve ortağı olan akademisyenler<br />

tarafından Lancaster Üniversitesi<br />

bünyesinde geliştirilmiştir. Ancak konuya<br />

doğrudan girmek yerine, tüm bu düşüncelerin<br />

temel dayanağı olan “sistem düşüncesi”<br />

konseptinden bahsetmek yerinde<br />

olacaktır.<br />

Subsystem<br />

Environment<br />

for system 2<br />

Inputs to<br />

system 2<br />

System 1<br />

System 2<br />

Outputs<br />

Irrelevant<br />

environment<br />

Sistem düşüncesinin ne olduğunu<br />

doğru olarak anlayabilmek için<br />

öncelikle sistem kavramının tanımını<br />

yapmak gerekir. Sistem, felsefi<br />

açıdan, verili bir durumun kavramsallaştırılmış<br />

halidir, kurgusal bir yapıdır.<br />

Bu nedenle sistem düşüncesi, ontolojik<br />

(gerçekliğin varlığıyla ilgilenen)<br />

değil, epistemolojik (gerçekliğin<br />

bilgisiyle ilgilenen) bir çalışmadır.<br />

Mühendislik/<strong>modelleme</strong> yaklaşımıyla<br />

ise şöyle bir tanım uygun olacaktır:<br />

Sistem, birbirleri arasında karşılıklı<br />

bağımlılık (interdependency) ilişkisi<br />

olan, ve bir araya geldiklerinde tikel<br />

olarak hiçbirinde bulunmayan bir<br />

özelliği meydana çıkaran (emergent<br />

property) unsurlar kümesidir.<br />

Çok basit bir örnek olması açısından, insan<br />

vücudunu bir sistem olarak ele alabiliriz.<br />

Vücudumuzda pek çok alt sistem vardır<br />

(sindirim, iskelet vs. sistemleri) ve bunların<br />

her biri birbiriyle karşılıklı ilişki içerisindedir,<br />

aynı zamanda, ancak bu organların tamamına<br />

sahip olduğumuz zaman temel yaşamsal<br />

fonksiyonlarımızı yerine getirebiliriz.<br />

Dünyanın bugünkü teknoloji düzeyine erişmesini<br />

sağlayan Kartezyen/Analitik mantığa<br />

elbette çok şey borçluyuz. Ancak yukarıdaki<br />

basit tanım, çok ciddi bir sonucu beraberinde<br />

getirmektedir:<br />

Şekil 1: Sistem ve Altsistemler<br />

Environment<br />

for system 1<br />

Outputs<br />

Boundary for<br />

system 1<br />

Boundary for<br />

system 2<br />

Component<br />

Bir sistemi analiz etmek, yani küçük parçalara<br />

ayırarak genele dair yorum yapmak, indirgemeci<br />

bir yöntemdir; sistemin sadece bir<br />

bütün halindeyken sahip olduğu özellikleri<br />

yok saymak anlamına gelir. Aristo felsefesinin<br />

temel dayanağı olarak işaret edebileceğimiz<br />

bütünsel (holistic) mantık da tam olarak bunu<br />

söyler. Aristo’nun kendisinden alıntı yapacak<br />

olursak: “ Bir ‘bütün’ onu oluşturan parçaların<br />

toplamından daha fazlasıdır.”<br />

20. yüzyılın başlangıcıyla birlikte, bilimsel<br />

mantıkta bir paradigma kayması yaşandı.<br />

Kartezyen mekanik tamamen terk edilmese<br />

de, görelilik teorisi ve kuantum mekaniği<br />

Kartezyen mantıkla birlikte bilimin ana<br />

etmenlerinden biri haline geldi. Analitik<br />

metotların her zaman uygulanamayacağının<br />

nihai kanıtına da kuantum mekaniği ve kaos<br />

teorisinin ortaya çıkmasıyla ulaşıldı. Kaos<br />

teorisyenleri kimi geometrik şekillerin<br />

Şekil 2: Bir fraktal<br />

Inputs to<br />

system 1<br />

Relationships<br />

between<br />

components<br />

içlerinde yine kendi geometrisine sahip<br />

parçalar barındırdıklarını fark ettiler ve<br />

bunlara “fraktal” adını verdiler. Fraktallar,<br />

tanımları gereği kendilerinin tıpatıp aynısı<br />

parçaları içlerinde barındırdıkları için,<br />

parçalara ayrılarak incelenmesi mümkün<br />

değildir. Bu nedenle fraktal biçimli topolojilerin<br />

türevlerini almak imkânsızdır. Fraktalların<br />

keşfi bu nedenle analitik mantığın<br />

–işlevsizliğinin diyemeyiz ama- yetersizliğini<br />

ortaya koydu. Kaos teorisinden yola çıkarak,<br />

“kaotik sistem” tanımı yapılabilir: Kaotik<br />

sistemler, başlangıç koşullarına katı bir<br />

biçimde bağlı, bu nedenle yapısal olarak<br />

oldukça determinist, ancak yine bu nedenle<br />

gelecekteki davranışlarının tahmin edilebilmesi<br />

imkansız olan sistemlerdir. Sosyoteknik<br />

bütün sistemlerin de kaotik yapıda<br />

olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır<br />

ancak bunun ispatına girişmek yazının<br />

konusundan fazlaca uzaklaşmak olacağı için<br />

metinde yer verilmedi. Zaten sosyo-teknik<br />

sistemleri kaotik olarak sınıflandırmak yanlış<br />

değil, aksine eksiktir; çünkü bu sistemler<br />

esasen kaotik özelliği de içinde barındıran,<br />

aynı zamanda unsurları arasında lineer<br />

olmayan ilişkiler bulunan, ölçekli* yapıdaki<br />

karmaşık sistemlerdir.<br />

(*Ölçek belirleme (seperation of scales)<br />

<strong>modelleme</strong>de önemli bir problem olarak<br />

karşımıza çıkar. Ölçek belirleme problemi,<br />

sistemi hangi “çözünürlükte” inceleyeceğimizin,<br />

yani hangi detaylara kadar<br />

ineceğimizin belirlenmesidir. Çok fazla<br />

detaya inmek sistemin karmaşıklığını<br />

arttıracağından çözümsüzlüğe yol açabileceği<br />

gibi, sisteme çok kaba bir biçimde<br />

bakmak da önemli unsurları gözden<br />

kaçırmakla sonuçlanabilir. Pek çok sistemde<br />

bu sorun çözülmüştür: Örneğin köprü<br />

yapımıyla ilgilenen bir inşaat mühendisi,<br />

betonun, çeliğin vs. içindeki moleküllerin<br />

davranışlarını tek tek incelemektense,<br />

bu moleküllerin toplamının davranışını<br />

(kopma/çekme mukavemeti gibi) göz<br />

önünde bulundurarak sistemini tasarlayabilir.<br />

Ancak tekrar vurgulamakta fayda var, insan<br />

içeren sistemlerde bu tür “ortalamalar”<br />

çoğunlukla yanıltıcıdır.)<br />

Karmaşık sistemler, sahip oldukları bu<br />

özellikler nedeniyle, doğru veya doğruya<br />

yakın ve analitik bir biçimde modellenmeleri<br />

imkansızdır. Yine Aristo felsefesinden<br />

hareketle, karmaşık sistemler teleolojik<br />

(amaçsal) olarak irdelenmek zorundadır,<br />

çünkü Kartezyen mantık amaçlara değil<br />

nedenlere odaklanır ve bu nedenle kavrayışa<br />

değil, ham bilgiye ulaşır. Bu yüzden bu<br />

sistemler yine sistemik davranış ölçeğinde<br />

incelenmek zorundadır. 50’lerin ve 60’ların<br />

mühendislik anlayışı sistemlere analitik ve<br />

sistematik bir müdahaleyi öngörürken,<br />

70’lerle birlikte ortaya çıkan sistem düşüncesi,<br />

yaklaşımın da sistemik olması gerektiğini<br />

ortaya koymuştur. Checkland’ın şu<br />

tanımı Sistem Düşüncesi’nin işlevini açıklar<br />

niteliktedir:<br />

"Sistem düşüncesi, algılanan gerçekliğin tüm<br />

boyutlarını yansıtan sistemleri formüle eder<br />

ve bilgi edinme, içgörü, kazanma veya<br />

doğrudan mühendislik çalışması yapma<br />

maksadıyla bu sistemleri metodolojik bir<br />

yaklaşımla inceler." 2<br />

Sistem düşüncesinin yapıtaşlarından en<br />

önemlisi, <strong>modelleme</strong>ye paydaş görüşlerini<br />

dâhil etmektir. Modellediğimiz sistem<br />

amaçsal olduğundan, sistemin işleyişi<br />

üzerinde paydaşların görüşlerinin doğrudan<br />

etkisi vardır. Kişilerin sistem içi davranışlarını<br />

amaçlarıyla ilişkilendirmek için, bu görüşleri<br />

Almanca bir terim olan Weltanschauung<br />

(dünya görüşü) kavramıyla ifade etmenin<br />

daha uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Bu<br />

kavramı yine Checkland’dan bir örnekle<br />

açıklayalım:<br />

“Farz edin ki Uluslararası Olimpiyat Komitesi<br />

(UOK) tarafından bir sonraki Olimpiyatların<br />

en iyi şekilde gerçekleştirilmesi için bir<br />

sistem çalışması yapmanız yönünde bir teklif<br />

aldınız. Modellenecek sistem aynı sistem<br />

olmasına karşın, sistemin paydaşı olan şu<br />

unsurlar size aynı sistemin farklı tanımlarını<br />

yapacaklardır: UOK’nin kendisi, ev sahibi<br />

şehir, atletler, resmi görevliler, seyyar satıcılar,<br />

sponsorlar, televizyon kanalları, olimpiyatla<br />

hiçbir ilgisi olmayan insanlar(…) Bu liste<br />

daha da kabarıklaştırılabilir ki bu zaten teknik<br />

olarak tanımlanabilen sistemlerden ziyade<br />

insan unsurunu barındıran sistemleri<br />

<strong>modelleme</strong>ye çalışırken her zaman karşılaşılacak<br />

bir sorundur: Birden fazla paydaşın<br />

birden fazla amacı olur ve bunlar birbiriyle<br />

3<br />

çatışır”<br />

Kısacası, gerçeklik tamamen algıdadır ve<br />

algılarımız Weltanschauung'ından şekillendirilir.<br />

Bu yüzden, bir sistemi objektif <strong>modelleme</strong>nin<br />

tek yolu, paydaşlar arasında<br />

konsensus oluşmasıdır. Eleştirel felsefe bu<br />

argümanı destekler: Modelin geçerliliği,<br />

müzakereden geçer. Bu nedenle <strong>modelleme</strong><br />

esnasında, ele aldığımız sistemin hedefi net<br />

olmadığı için öncelikle “ne” sorularını, sonra<br />

“nasıl” sorularını sormak gerekir:<br />

Ele aldığım problemin doğasında ne var?<br />

Paydaşların görüşleri ortadayken, doğru<br />

hedefler neler olabilir?<br />

Ne yönde değişiklikler sistem tarafından<br />

arzulanır?<br />

“Hedefe nasıl ulaşılır?” sorusu bu “ ne”<br />

sorularının cevabını aldıktan sonra gelir.<br />

Sonuçta yapılan işlem bir <strong>modelleme</strong><br />

çalışması olduğu için, bu metodoloji de girditransformasyon-çıktı<br />

prensibine göre çalışır.<br />

Yukarıda sistemin sınırlarını koymanın<br />

öneminden bahsedilmişti. Bu sınırı doğru<br />

koyduğumuz zaman şu tanımı doğru yapabiliyoruz<br />

demektir:<br />

Çevre: Sistemi çevreleyen unsurlar<br />

kümesi, diğer bir deyişle sisteme girdileri<br />

sağlayan ve (kimileri bizim performans<br />

ölçütlerimiz olan) çıktıları alan uzam<br />

Sistemin sınırlarını yanlış çizdiğimiz takdirde,<br />

Churchman’ın “çevresel hata” (environmental<br />

fallacy) dediği sonuçla karşı karşıya<br />

kalırız.<br />

Bu soruna hemen bir örnek verelim:<br />

Organizasyon şeması fonksiyonel olarak<br />

yapılandırılmış bir şirketi ele alın. Her<br />

departmanın başındaki kişinin, kararlarını<br />

kendi departmanının işini en iyi şekilde<br />

yapmasına yönelik vermesi, şirketin de en iyi<br />

şekilde çalışması anlamına gelmez. Örneğin<br />

birçok reel sektör şirketinde Planlama<br />

Departmanı stoğu en aza indirme ve böylece<br />

maliyetlerini minimumda tutma yönünde bir<br />

politika izler. Bu, kimi zaman Üretim<br />

71


Departmanının işlerinin aksamasına yol açar.<br />

Kimi zaman bu yüzden Üretim Departmanı<br />

fazla sipariş açılmasını talep edebilir.<br />

“Fonksiyonel baca problemi” (functional<br />

chimney’s problem) olarak adlandırılan ve<br />

fonksiyonel yapılanmış organizasyonlarda<br />

çokça yaşanan bu durum, tamamen<br />

departmanların başındaki karar vericilerin<br />

çevresel hataya düşmesinden, ele aldıkları<br />

sistemin sınırlarını olduğundan daha dar<br />

kabul etmelerinden kaynaklanır.<br />

Ackoff’a göre, çevresel hata “etkililik”<br />

(effectiveness) konusundaki muğlaklıktan<br />

kaynaklanır. Örneğin yukarıdaki örnekte,<br />

etkililik departmana göre belirlenmiştir,<br />

halbuki sistemin etkililiği, şirketin bütününün<br />

karlılığında kendini gösterir. Ackoff<br />

problemi şöyle açıklar:<br />

“Doğru şeyi yapmak (etkililik/effectiveness)<br />

ve şeyleri doğru<br />

yapmak (etkinlik/efficiency) arasındaki<br />

farkı hatırlamak gerekir. Bu fark<br />

temeldir. Yanlış şeyi daha doğru<br />

yaptığımız zaman, daha yanlış şeyler<br />

yaparız. Yanlış bir şeyi yaparken bir<br />

hata yapıp bu hatayı düzeltirsek, daha<br />

yanlış bir şey yapmış oluruz. (…)<br />

Doğru şeyi yanlış yapmak, yanlış şeyi<br />

doğru yapmaktan çok daha iyidir.” 4<br />

Şekil 3: Dört Aktivite Döngüsü<br />

Soft Systems Methodology<br />

Şimdi metodolojiyi açıklamaya başlanabilir.<br />

İngiltere’deki Lancaster Üniversitesinde<br />

1960’ların sonlarından bu yana üzerinde<br />

çalışılan bu metodolojinin çeşitli güncellemeleri<br />

yapıldı. Mevcut versiyonu “Dört<br />

Aktivite” modeli olarak adlandırılmıştır ve<br />

aktiviteler sırasıyla aşağıdaki şekildedir<br />

(ancak döngüseldir, dördüncü aktivite<br />

birinciyi yeniden tetikler):<br />

1-Problematik<br />

durumun tespiti<br />

2-Paydaş<br />

görüşlerine göre hazırlanmış<br />

amaçsal davranış modelleri<br />

3-Problematik<br />

durumun değişkenlerini ve<br />

hedeflerini belirleyebilmek için amaçsal<br />

davranış modellerine göre yapılandırılmış<br />

müzakereler<br />

4-Belirlenen<br />

hedefe göre değişkenleri<br />

manipüle ederek iyileştirme<br />

Soft Systems Methodology, ciddi anlamda iyi<br />

kurgulanmış bir “eylem içinde öğrenme”<br />

(learning in action) sistemidir. Yani bir yandan<br />

sistemi iyileştirme çalışmalarını yaparken bir<br />

yandan da sistemi daha iyi öğrendiğimiz,<br />

böylece bir sonraki aşamada daha iyi<br />

iyileştirmeler yapabildiğimiz bir metodolojidir.<br />

Bunun nasıl gerçekleştiğine vakıf<br />

olmak için bu dört aktiviteyi daha detaylı<br />

biçimde incelemek gerekir.<br />

1. Problematik durumun nasıl<br />

algılandığının tespiti<br />

Bu aktivite, modellenecek sistemin paydaşlarını<br />

ve paydaşların önemlerini belirlemek<br />

açısından önemlidir. Genel olarak zihin<br />

haritaları (mind map) ve zengin resimlerden<br />

(rich picture) faydalanılarak en etkili sonuç<br />

elde edilir. Bu çalışmayı da kendi içinde üçe<br />

ayırabiliriz:<br />

1 – Paydaşları belirle<br />

2 – Sosyal konuları belirle<br />

3 – Politik konuları belirle<br />

Paydaşları belirleme aşaması, nispeten en<br />

kolay safha olmakla beraber, ciddi beyin<br />

fırtınası isteyen bir konudur. Paydaş belirleme;<br />

sistemden etkilenen, sistemi etkileyen,<br />

sistem için kaygılanan, sistemden beklenmedik<br />

bir biçimde etkilenecek olan (…)<br />

hemen her kişi ve kurumun listelenmesidir.<br />

Sosyal konuları belirlemede ise, bu paydaşların<br />

sistem içindeki rolleri, sistemin normları,<br />

ve sisteme/paydaşlara ait değerler belirlenir.<br />

Rol, kişilerin sosyal pozisyonları; norm,<br />

sistemin bağlamı içerisinde kişilerden<br />

beklenen/kişilerin beklediği davranışlar;<br />

değerler ise bu kişilerin davranışları değerlendirirken<br />

başvurduğu kriterlerdir. Bunların<br />

her birinin tespiti için, paydaşlarla ciddi<br />

görüşmelerde bulunmak gerekmektedir. Bu<br />

çalışma, sistemi şekillendiren kültürün<br />

tespitini beraberinde getirir. Kültürün tespit<br />

edilmesi, teoride mümkün ama pratikte (verili<br />

kültürel çerçeve içinde) mümkün olmayan<br />

değişikliklerin alternatifler arasından çıkarılmasına<br />

yardımcı olur.<br />

Politik konuların belirlenmesiyse, paydaşların<br />

ellerinde bulunan gücün; bu gücün<br />

nasıl elde edildiğinin, nasıl ve nerelerde<br />

kullanıldığının, bu güce nasıl karşı çıkıldığının,<br />

nasıl savunulduğunun ve nasıl<br />

aktarıldığının tespitidir. Böylelikle sistemce<br />

onaylanabilecek çözümlerin sınırlarının<br />

belirlenmesi amaçlanır. Bu güç değişik<br />

boyutlarda incelenebilir: Kişilerin hiyerarşik<br />

konumu, karizması, bilgi birikimi, toplumdaki<br />

yeri vs. gibi. Bu tespitin yapılmasıyla her bir<br />

paydaşın sistem içinde ne dür davranışlarda<br />

bulunacağı, örneğin kendi görüşlerine<br />

tamamen zıt değişimlerde ne tür (hangi<br />

gücün ne şekilde kullanımı yoluyla) tepkiler<br />

verecekleri gibi bilinmeyenler belirlenmiş<br />

olur, böylece sistemin güç dengeleri içinde<br />

uygulanması mümkün olmayan değişiklikler<br />

yine modelden elenecektir.<br />

2. Amaçsal Davranış Modelleri<br />

Metodolojinin <strong>modelleme</strong>yle ilgili olan esas<br />

bölümü bu aşamadır. Bu aşama, sistemce<br />

arzulanan değişimleri gerçekleştirecek<br />

transformasyon süreçlerinin tanımıyla ilgile-<br />

5<br />

nir.<br />

Bu modelleri inşa etmeden önce, sistemin<br />

özeti diyebileceğimiz bir tanımlama yapmamız<br />

gerekir. Ele aldığımız metodolojide bu<br />

özete “esas tanım” (root definition) adı verilir.<br />

Bu tanım, <strong>modelleme</strong> çalışmasını yapan<br />

kişinin öznel yorumu olamaz. Esas tanımdan<br />

beklenen, sistemde gerçekleşen transformasyonu<br />

anlatmasıdır. Örneğin SSM’nin çok<br />

basit bir esas tanımı şu şekilde olabilir:<br />

“TSK’nın modernizasyon ihtiyaçlarını projelendiren<br />

ve karşılayan, bu esnada milli<br />

savunma sanayiini güçlendiren; aynı zamanda<br />

akademik birikimlerin sanayiide realize<br />

olmasını sağlayan; bunu yaparken çalışanlarını<br />

eğiten ve kariyer hayatlarına katkıda<br />

bulunan bir kamu kurumu”<br />

Bu tanım, sistemi anlatmasına ve belirli bir<br />

transformasyona işaret etmesine rağmen<br />

eksiktir. Çünkü SSM’nin daha pek çok<br />

paydaşı ve girdisi vardır. Çok basit bir<br />

eklemeyle bu tanıma yeni bir boyut katılabilir:<br />

“TSK’nın modernizasyon ihtiyaçlarını projelendiren<br />

ve karşılayan, bu esnada milli<br />

savunma sanayiini güçlendiren; aynı zamanda<br />

akademik birikimlerin sanayide realize<br />

olmasını sağlayan; bunu yaparken çalışanlarını<br />

eğiten ve kariyer hayatlarına katkıda<br />

bulunan bir kamu kurumu”<br />

(Görüldüğü gibi, birinci aktivitedeki paydaş<br />

analizini doğru yapmak, amaçsal <strong>modelleme</strong><br />

safhasını doğrudan etkileyen çok önemli bir<br />

eylemdir. Eğer SSM’nin paydaş analizini<br />

yaparken çalışanlar unutulursa, bu kişilerin<br />

neden SSM’de çalışmayı tercih ettikleri,<br />

SSM’deki olası bir değişimde nasıl davranış<br />

sergileyecekleri gibi önemli detaylar gözden<br />

kaçırılmış olur.)<br />

Konumuza dönersek, esas tanım yapıldıktan<br />

sonra, kolay hatırlanması açısından<br />

CATWOE kısaltmasıyla gösterilen çalışmayı<br />

yapmak gerekir.<br />

Customers:<br />

(Müşteriler): Sistemden faydalanan<br />

ve/veya zarar gören tüm kişilerin belirlenmesi<br />

Actors:<br />

Sistemdeki transformasyonun gerçekleşmesini<br />

sağlayan kişilerin belirlenmesi<br />

Transformasyon:<br />

Sistemde girdilerin çıktılara<br />

dönüşümünün gösterilmesi<br />

Weltanschauung:<br />

Paydaşların görüşlerinin<br />

sınıflandırılması, transformasyonları anlamlı<br />

kılan görüşler<br />

Owners:<br />

(Sahipler): Transformasyonda<br />

doğrudan söz sahibi olan kişi/kişilerin<br />

belirlenmesi<br />

Environment:<br />

(Çevre): Sistemin sınırlarının,<br />

transformasyonu sınırlayan faktörlerin ortaya<br />

koyulması<br />

(Burada transformasyonu biraz daha açmak<br />

gerekebilir. Soft Systems Methodology’de<br />

baz alınan transformasyonlar, paydaşların<br />

beklentileriyle ilişkili değişimlerdir. Örneğin<br />

SSM’yi modellerken “SSM’ye A4 kağıtları<br />

girer evrak olarak çıkar” gibi bir transformasyonu<br />

yazmak gereksizdir. Ancak<br />

anlaşmaların döviz veya TL cinsinden<br />

yapılıyor olması para piyasalarını az veya çok<br />

etkilediği için sisteme dahil edilebilir.)<br />

Yukarıdaki her bir başlık için yapılan<br />

listeleme, problemin bir formülasyonu değil,<br />

daha çok yığını gibidir. Yukarıdaki listeden,<br />

her bir paydaşın görüşüne göre amaçsal<br />

davranış modelleri çıkartılır. Bu modeller etki<br />

diyagramı (bkz: şekil 4) şeklinde olup, ilgili<br />

paydaşı ilgilendiren sistem içi davranışların<br />

etkileşimli olarak ortaya konmasıdır.<br />

Bu modeller Şekil 4’teki gibi, paydaşların<br />

sistemden bekledikleri çıktılar, paydaş<br />

görüşlerine uygun biçimde sınıflandırılarak<br />

en uygun performans ölçütlerinin seçilmesi<br />

yoluyla değerlendirilir. (Örneğin SSM’nin<br />

akademisyen paydaşları için SSM çalışanlarının<br />

eğitim sertifikaları önemsiz bir çıktıdır,<br />

ancak bir yılda desteklenen Ar-Ge projesi<br />

sayısı önemli bir performans ölçütüdür.)<br />

Şekildeki oklar, önce hangi eylemin<br />

gerçekleştiği, bu eylemin hangi eylemleri<br />

Aktivite 1<br />

Gözlemleme<br />

tetiklediğinin gösterimidir. Sistem içinde<br />

bağımsız olarak gerçekleştirilen amaçsal<br />

eylemler (örneğin SSM’ye yapılan iş<br />

başvuruları, proje teklifleri vs.) ve bunlara<br />

bağımlı olarak gerçekleşen eylemler (hangi<br />

kaynakların kullanıldığını dahil etmeyi<br />

unutmadan), nihayetinde de sistemin çıktıları<br />

(örneğin pozitif yönde büyüyen KOBİ<br />

bilançoları) model içine yerleştirilir. Bu<br />

çıktılardan ilgili olanlar performans ölçütü<br />

olarak seçilir. Bu performans ölçütleri,<br />

sistemin etkililiğini ölçmekte kullanılacaktır.<br />

Sistemde ölçülmesi gereken “Beş E” vardır<br />

ve bunlar hiyerarşik sıralamayla şu şekildedir:<br />

1-Ethicality:<br />

(Etik): Transformasyonun<br />

ahlaki açıdan uygunluğu<br />

2-Effectiveness:<br />

(Etkililik): Transformasyonun<br />

nihai amaca uygunluğu<br />

3-Efficacy:<br />

(Tesir): Transformasyon için<br />

doğru araçların kullanımı<br />

4-Efficiency:<br />

(Etkinlik): Kaynakların etkili<br />

kullanımı<br />

5-Elegance:<br />

(Zarafet): Transformasyonun<br />

zarif (karışık olmayan) bir biçimde<br />

gerçekleşmesi<br />

Şu sıralar ekoloji de “altıncı e” olarak metodolojiye<br />

dahil edilmektedir.<br />

3. Müzakere süreci<br />

Aktivite 2<br />

Şekil 4: Davranış modeli<br />

Kontrol aktivitesi<br />

Performans ölçütlerini<br />

gözden geçirme<br />

Modellerin oluşturulmasını müteakiben,<br />

müzakere süreci gelir. Geleneksel müzakere<br />

anlayışı, oyun teorisi bakış açısıyla, bir Nash<br />

dengesiyle sonuçlanır, bu da taraflar için her<br />

73


<strong>Savunma</strong> Sistemleri Tanıtımı<br />

zaman en iyi sonuç demek değildir. Bu<br />

safhada amaçsal modeller, müzakere<br />

sürecinin dökümante edilmiş görüşler ve<br />

aktiviteler silsilesi üzerinden ilerlemesini<br />

sağlar. Öncelikle modelleyici, paydaşları<br />

kullanarak modellerin geçerliliğini sınar. Bu<br />

işlem paydaşlarca gerçekleştirilen görüşmeler,<br />

kimi senaryolarla paydaş tepkilerini<br />

sınamak vs. yoluyla paydaşların vereceği<br />

tepkilerin elde edilmesi ve modelin gerçeğe<br />

olan uygunluğunun test edilmesi şeklinde<br />

gerçekleşir. Paydaşlarla birebir görüşmelerde<br />

alınan geri bildirimler sonucunda,<br />

birinci ve ikinci aşamalara geri dönülüp<br />

değişiklikler/iyileştirmeler yapılmalıdır.<br />

Modellerin uygun olduğu paydaşlarca<br />

onaylandıktan sonra, her bir paydaşın<br />

sistemden beklediği değişim ve bu<br />

değişimin hangi değişkenler vasıtasıyla<br />

gerçekleşmesi gerektiği yönündeki paydaş<br />

düşünceleri toplanarak listelenir. Bu listeleme<br />

çalışması tamamlandıktan sonra, birinci<br />

aşamadan çıkarsayabileceğimiz “sistemce<br />

onaylanmayacak olan” öneriler elenerek,<br />

uygulanması mümkün eylem önerileri bir<br />

havuzda toplanır.<br />

4. İyileştirme<br />

Bu aşama, doğrulanmış modeller kullanılarak,<br />

paydaşların belirlenmiş beklentilerine<br />

yönelik değişimlerin gerçekleştirildiği<br />

safhadır. Optimizasyon ağzıyla konuşursak,<br />

daha önceki aşamalarda modelin değişkenleri,<br />

kısıtları ve amaç fonksiyonları<br />

belirlenmiştir; sıra fonksiyonu çalıştırıp<br />

paydaşları en iyi oranda tatmin edecek<br />

durumu tespit etme ve o duruma ulaşmak için<br />

gerekli değişimleri gerçekleştirmeye gelmiştir.<br />

Bu aşama genel olarak sistemin kendi<br />

öznel durumuna göre şekillenir. Kimi<br />

durumlarda formal proje yönetimi süreçleri<br />

başlatılıp değişimler belirli bir plan dahilinde<br />

işleme konur, kimi zamansa daha az yapısal<br />

eylem planları uygun düşecektir.<br />

Çeşitli eylem alternatifleri belirleyerek<br />

üçüncü aşamaya yani müzakere sürecine<br />

geri dönmek anlamlı olacaktır. Ayrıca, her<br />

problematik durumun çözümünün yeni bir<br />

problematik durumun kaynağı olacağından<br />

hareketle, değişikliklerin orta veya kısa vadeli<br />

olarak planlanması; iteratif bir şekilde sürekli<br />

birinci aşamaya yeniden dönerek ve<br />

modelleri revize ederek uygulamayı sürekli<br />

iyileştirmek en doğru yöntemdir.<br />

İLERİ OKUMALAR<br />

Özet Olarak<br />

KAYNAKÇA<br />

1) P. Checkland (1993), Systems Thinking, Systems Practice<br />

2) P. Checkland, J. Scoles (1990), Soft Systems Methodology in Action<br />

3) M. Pidd (2004), Systems modelling<br />

4)<br />

R. Ackoff; J. Pourdehnad (2001), On misdirected systems<br />

5) S. Lester (2008), Soft Systems Methodology<br />

H<br />

Birden fazla amaca sahip olan ve birden fazla<br />

unsuru barındıran, bu yüzden birden farklı<br />

şekilde algılanan; bu nedenle “neyin ne<br />

yönde değişmesi gerektiğinin” net olarak<br />

ortaya koyulamayan sistemlere, geleneksel<br />

<strong>modelleme</strong> yöntemleriyle yaklaşmak yanıltıcı<br />

ve kötü sonuç vermeye müsait bir uygulamadır.<br />

Bu nedenle, sistemsel sorunlara yine<br />

sistemsel yaklaşmak; her paydaşın bakış<br />

açısını, dünya görüşünü, beklentilerini<br />

sisteme dahil ederek sistem üzerindeki<br />

iyileştirmeleri “kültürel olarak uygulanabilecek<br />

ve sistem olarak arzu edilebilecek”<br />

(culturally feasible and sistemically<br />

desirable) bir şekilde yapmak gerekmekte,<br />

bunun içinse “ne yapmalı?” sorusunu “nasıl<br />

yapmalı?” sorusunun önüne koyan bir<br />

anlayışa ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yönde<br />

geliştirilen çeşitli metodolojilerden Soft<br />

Systems Methodology, müzakere ve çokseslilik<br />

temelinden hareket ederek, niceliksel<br />

modellenmesi çok zor olan kötü yapılandırılmış<br />

sistemleri iyileştirmeyi başarma<br />

iddiasında bir metodoloji olarak öne çıkmakta<br />

ve bu yüzden ülkemiz için oldukça yeni bir<br />

konu olan bu tür metodolojiler daha ciddi bir<br />

şekilde incelenerek uygulama olanağı<br />

bulmayı hak etmektedir.<br />

Luis M. Rocha (1999), Complex Systems Modeling: Using Metaphors From Nature in Simulation and<br />

Scientific Models<br />

J. Rasmussen et al. (1994), Cognitive Systems Engineering<br />

PJ Boxer (1994), Checkland: Soft Systems Methodology<br />

T. Schmidt (2006), Literature review of Soft Systems Methodology<br />

akan SİPAHİOĞLU<br />

1986 yılında Ankara’da doğdu. İlk ve ortaokulu Manisa’da okuduktan sonra<br />

Turgutlu Halil Kale Fen Lisesi’nde eğitime başladı. 2004-2009 yılları arasında<br />

ODTÜ Endüstri Mühendisliği’ndeki lisans öğrenimini tamamlayarak mezun<br />

oldu. Aynı yılın Eylül ayında <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong>’nda Ar-Ge ve<br />

Teknoloji Yönetimi Daire Başkanlığı’ndaki görevine başladı. Halen Füze,<br />

Güdüm, Kontrol, Modelleme-Simülasyon ve Malzeme grubunda çalışmaya<br />

devam etmekte olup İngilizce bilmektedir.<br />

T-38 Tekamül Eğitim Uçakları<br />

Simülatörleri (ARISİM) Projesi<br />

1961 yılında hizmete giren T-38 Talon uçakları<br />

Türk Hava Kuvvetlerinin gelişmiş ve<br />

süpersonik jet eğitimi verecek uçak ihtiyacını<br />

karşılamak üzere 1979 yılında envantere<br />

katılmaya başlanmıştır. Bu uçakta, öğrenci<br />

pilotlar süpersonik uçuş teknikleri, akrobasi,<br />

kol uçuşu, gece ve alet uçuşu eğitimi<br />

almaktadırlar. Pilotlarımızı uçuşa hazırlamak<br />

amacıyla 2nci Ana Jet Üs K.lığı Çiğli/İzmir’de<br />

6 adet T-38 simülatörü hizmet vermektedir. Bu<br />

simülatörlerin kullanımı ile pilotlarımızın<br />

güvenli bir ortamda ekonomik olarak eğitim<br />

almaları mümkün olmaktadır.<br />

Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın envanterinde<br />

bulunan T-38 uçaklarının modernize edilmesi<br />

amacıyla, Temmuz 2007’de <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

<strong>Müsteşarlığı</strong> ile TUSAŞ arasında sözleşme<br />

imzalanarak 55 adet T-38 Uçağının Aviyonik<br />

Modernizasyonu Programı (ARI) başlatılmıştır.<br />

Bu projeye paralel olarak, Çiğli’de<br />

mevcut olan T-38 simülatörlerinin de<br />

Resim 1. Turk Hava Kuvvetlerine Ait T-38 Uçağı<br />

modernize sistemlerle donatılması ihtiyacı ile<br />

ARISİM projesi gündeme gelmiş, 28 Nisan<br />

2009’da IDEF fuarında <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

<strong>Müsteşarlığı</strong> ile HAVELSAN arasında<br />

ARISİM Projesi Sözleşmesi imzalanmıştır.<br />

ARISİM Projesi, ön hazırlıkların tamamlanmasının<br />

ardından, 9 Temmuz 2009 tarihinde<br />

yürürlüğe girmiştir.<br />

Resim 2. IDEF Fuarında ARISİM Projesinin İmzalanması<br />

75


<strong>Savunma</strong> Sistemleri Tanıtımı 77<br />

Proje kapsamında,<br />

2 adet, görerek uçuşa yönelik olarak,<br />

geniş görüş açılı bir görsel sisteme ve ön<br />

kokpit yerleşimine sahip T-38 Tekamül<br />

Eğitim Uçağı Operasyonel Uçuş Eğitim<br />

(OFT) Simülatörü,<br />

Resim 3. OFT Simülatörü Temsili Resmi<br />

2 adet, aletli uçuşa yönelik olarak, normal<br />

görüş açılı bir görsel sisteme ve ön/arka<br />

kokpit yerleşimine sahip T-38 Tekamül<br />

Eğitim Uçağı Aletli Uçuş Eğitim (IFT)<br />

Simülatörü,<br />

Resim 4. IFT Simülatörü Temsili Resmi<br />

4 set Debriefing sistemi,<br />

Resim 5. Debriefing Odası Örnek Resmi<br />

Hava Durumu Sunucusu, Radyo Seyrüsefer<br />

Sunucusu, Arazi Sunucusu, Veri<br />

depolama ve konfigürasyon sunucusu, ve<br />

bunlarla ilgili teçhizat ve donanım teslim<br />

edilecektir.<br />

Yeni T-38 simülatörleri 2nci Ana Jet Üs K.lığı<br />

Çiğli/İzmir’de yine HAVELSAN tarafından<br />

TESİM projesi kapsamında inşa edilecek<br />

olan TESİM-ARISİM Simülatör Merkezi<br />

Binasına kurulacaktır.<br />

HAVELSAN proje kapsamında, simülatör ve<br />

çevre sistemlerinin tasarımı, geliştirilmesi,<br />

kurulumu, eğitimlerin verilmesi ve entegre<br />

lojistik faaliyetlerin yürütülmesinden sorumlu<br />

olacaktır. ARISİM Projesi, 44 ay geliştirme ve<br />

ilk simülatör tesliminden başlayarak son<br />

simülatör tesliminden sonra da 24 ay devam<br />

edecek entegre lojistik destek faaliyetleri<br />

olmak üzere 63 ay sürecek şekilde planlamıştır.<br />

Yüksek yerli katkı ile gerçekleştirilecek olan<br />

projede, HAVELSAN mühendisleri tarafından<br />

aerodinamik ve uçak <strong>simülasyon</strong>u, aviyonik<br />

<strong>simülasyon</strong>u, öğretmen konsolu, simülatörlerin<br />

birlikte görev yapma kabiliyeti, arazi<br />

sunucusu, radyo seyrüsefer sunucusu gibi<br />

yazılımlar geliştirilecektir. Kokpit modifikasyon<br />

tasarımını HAVELSAN mühendislerinin<br />

yapacağı simülatörlerin tadilat,<br />

boya, bazı perde ve mekanik aksamları için<br />

yerli sanayii ile çalışılacaktır. Ayrıca, simülatörlerin<br />

telsiz haberleşme, ses sistemleri,<br />

debriefing yazılımları ve güç dağıtım<br />

sistemleri yerli sanayii katkısı ile geliştirilecektir.<br />

ARISİM simülatörlerinin görsel sistemleri,<br />

son teknolojik gelişmeler doğrultusunda<br />

tasarlanarak pilotların gerçek dünya görüntülerine<br />

en yakın bir eğitim ortamına sahip<br />

olması hedeflenmiştir. Bu amaçla, OFT<br />

simülatörlerinde görerek uçuşa yönelik 240<br />

derece yatay ve 110 derece düşey geniş<br />

görüş açısına sahip 7 kanallı yüksek nitelikli<br />

bir görüntüleme sistemi, IFT simülatörlerinde<br />

de aletli uçuşa yönelik 180 derece yatay ve 60<br />

derece düşey görüş açısına sahip 3 kanallı<br />

yüksek nitelikli bir görsel sistem olması<br />

planlanmıştır.<br />

Müşterek Görev Kuvveti Harekatı<br />

Modellemesi ve Simülasyonu<br />

(MGK-MOS) Projesi<br />

Arkaplan<br />

MGKMOS Projesi <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

<strong>Müsteşarlığı</strong> tarafından, Genelkurmay<br />

BİLKARDEM Başkanlığı’nın ihtiyaçları<br />

doğrultusunda Eylül 2006‘da başlatılmıştır.<br />

Proje HAVELSAN-ODTÜ Ortak girişimi<br />

tarafından gerçekleştirilmiş ve 2010 Mart<br />

başında tamamlanmıştır. Proje kapsamında<br />

geliştirilen ürün bir yapısal <strong>simülasyon</strong> ürünü<br />

olup, temelde muharebe ortamının analizi<br />

imkanını sağlamaktadır.<br />

Projede ODTÜ; görev kavramsal <strong>modelleme</strong>sini<br />

ve görev altsistemi tasarımını;<br />

HAVELSAN, temsili ortam ve muharebe<br />

ortamında yer alan bütün platform, silah ve<br />

algı sistemlerinin <strong>modelleme</strong>sini, sistem<br />

tasarımını ve geliştirme faaliyetlerini gerçekleştirmiştir.<br />

MGKMOS uygulaması muharebe ortamının<br />

değişik yönlerden analiz edilmesi imkanını<br />

sağlamaktadır. Bu kapsamda, belirli bir<br />

bölgede icra edilecek bir harekata ilişkin<br />

planı; kullanılan taktikler, seçilen platformlar,<br />

silahlar, algı sistemleri ve mühimmat<br />

sistemleri yönüyle analiz etmek mümkün<br />

Şekil 1 – MGKMOS Temsili Muharebe Alanı<br />

olmaktadır. Bir başka deyişle, muharebe<br />

ortamında icra edilen harekat planının kendi<br />

kurgu etkinliğinden, harekat planı uygulanırken<br />

kullanılan sistemlerin o harekat<br />

bağlamındaki etkinliğine kadar oluşan<br />

yelpazede değişik analizler yapmak mümkündür.<br />

MGKMOS Projesi ile temsili ortamda yer alan<br />

fiziksel sistem modellerinin soysal (generic)<br />

olarak tanımlanabilmesi sağlanmış, bu<br />

sayede sistemlerin gerçek özelliklerine ilişkin<br />

değerlerin sisteme girilmesi yolu ile güncel<br />

gerçek sistemlerin harekattaki etkinliklerini<br />

analiz etmek mümkün olmuştur.<br />

ODTÜ tarafından geliştirilen Görev Altsistemi<br />

modeli ile muharebe ortamı analizine insan<br />

faktörü, yarı-otonom seviyede dahil edilmiştir.<br />

Harekat alanında, tek er veya birlik olarak<br />

(takım seviyesinde) görev icra eden<br />

varlıkların hangi koşullar altında ne tür bir<br />

otonom davranış sergileyecekleri, görev<br />

<strong>modelleme</strong>leri kapsamında geliştirilen<br />

planlar ile ifade edilmiştir. Planlar temel<br />

eylem isteklerini üretmekte, bu temel<br />

eylemler temsili ortam tarafından işletilmekte


<strong>Savunma</strong> Sistemleri Tanıtımı<br />

ve sonuç durumu görev altsistemine<br />

dönülmektedir. Bu döngü her <strong>simülasyon</strong><br />

zaman dilimi için tekrarlanmaktadır.<br />

Sisteme Genel Bakış<br />

Müşterek Görev Kuvveti Harekatının Modellenmesi<br />

ve Simülasyonu Sistemi etmen /<br />

varlık tabanlı, bir tabur cephesine taarruz<br />

eden tugay senaryosuna dayalı, müşterek<br />

görev kuvveti harekatını <strong>modelleme</strong>k ve<br />

analiz etmek amacıyla kullanılan kapalı bir<br />

<strong>simülasyon</strong> yazılımıdır. Sistem taktiksel düzeyde<br />

kullanılabilir. Senaryonun bir parçası<br />

olarak, harekatta yer alan takımlar veya elinde<br />

anti-tank silahı taşıyan tek erler, özerk (otonom)<br />

davranırlar. Sistem Windows tabanlı<br />

kişisel bilgisayarlarda kullanılabilir.<br />

Bir MGKMOS <strong>simülasyon</strong>unun çalıştırılmasında<br />

kullanıcı; operasyon haritasını, platform<br />

modellerini ve birliklerin taktiklerini sisteme<br />

tanımlar. Senaryonun çalışması aşamasında,<br />

<strong>simülasyon</strong>daki etmenler yarı-otonom (semiautomated)<br />

davranış sergilerler. Bütün<br />

birlikler, en başta senaryoda tanımlandıkları<br />

taktiklere göre hareket etmektedir. Sistemin<br />

kapalı bir <strong>simülasyon</strong> olması nedeniyle<br />

çalışma esnasında kullanıcının <strong>simülasyon</strong>a<br />

bir etkisi söz konusu olamaz. Simülasyonun<br />

sonucu, harekat sonrası oluşturulan raporlar<br />

ve koşumun yeniden gösterimi ile belirlenerek<br />

senaryo içerisinde yer alan cihaz /<br />

platformların, kullanıcı tarafından oluşturulan<br />

taktiklerin harekat alanı haritası ve hava<br />

şartları da dikkate alınarak etkinliği belirlenmiş<br />

olmaktadır.<br />

MGKMOS sisteminin amacı, kullanıcılarına,<br />

<strong>simülasyon</strong> tekniklerinden faydalanarak<br />

aşağıdaki alanlarda analiz ve karar desteği<br />

sağlamaktır.<br />

Askeri harekat planlama<br />

Simülasyon tabanlı tedarik<br />

Silah<br />

analizi<br />

ve sensor sistemlerinin etkinlik<br />

Savaş alanındaki kuvvet yapısı ve etkinlik<br />

analizi<br />

İçerik, doktrin ve konsept analizi.<br />

Bu amaç doğrultusunda, MGKMOS aşağıdaki<br />

eleman ve etkinlikleri içerir:<br />

Mekanize piyade birlikleri<br />

Tank birlikleri ve diğer kara araçları<br />

Senaryo<br />

Tanımlama<br />

Altsistemi<br />

Modeller ve Harekat Planı<br />

Senoryo<br />

Veritabanı<br />

Ateş-destek üniteleri (obüs, top, füze,<br />

havan),<br />

Helikopterler (havadan karadaki hedefe<br />

saldıran, kargo ve asker taşıyan),<br />

Kısa menzilli hava koruma sistemleri,<br />

botlar ve akarsu geçiş operasyonları,<br />

İstihkam faaliyetleri<br />

Muhabere (kablolu telefon ve telsiz).<br />

MGKMOS 6 alt-sistemden oluşmaktadır:<br />

Temsili Ortam Altsistemi<br />

Görev Altsistemi<br />

Senaryo<br />

Temsili<br />

Ortam<br />

Altsistemi<br />

Simülasyon<br />

Yönetimi<br />

Altsistemi<br />

Raporlama istekleri<br />

Faaliyet Sonu<br />

İnceleme<br />

Altsistemi<br />

Topolojik Faktörler<br />

(Yükselti, Arazi Örtüsü)<br />

Doğal Nesneler (Ağaç, Nehir, Göl, Orman)<br />

Yapay Nesneler (Bina, Köprü, Yol, Engel)<br />

Arazi<br />

Şekil 2 – MGKMOS Altsistemleri<br />

Temsili Ortam<br />

Temel Eylem<br />

İstekleri ve Algı<br />

Koşum Verileri<br />

Rapor Verileri<br />

Senaryo Tanımlama Altsistemi<br />

Simülasyon Yönetimi Altsistemi<br />

Simülasyon Kayıt Altsistemi<br />

Faaliyet Sonu İnceleme Altsistemi<br />

Temsili Ortam Altsistemi<br />

MGKMOS Temsili Ortam Altsistemi, <strong>simülasyon</strong>da<br />

yer alan nesne ve aktörlerin elemanlarının<br />

durumlarını saklamakla görevlidir. Bu<br />

altsistem, fiziksel koşulları taklit etmek için,<br />

matematiksel modeller kullanır. Göl, akarsu,<br />

engebeler, bu engellerin hareket, algı ve<br />

Şekil 3 – MGKMOS Temsili Ortam (Arazi, Aydınlanma, Atmosfer)<br />

Görev<br />

Altsistemi<br />

Simülasyon<br />

Kayıt<br />

Altsistemi<br />

Koşum Verileri<br />

Kayıt<br />

Veritabanı<br />

Güneş<br />

Ay<br />

Yapay Adınlatma<br />

Aydınlanma<br />

Yağmur<br />

Kar<br />

Sis ve Bulutluluk<br />

Rüzgar<br />

Atmosfer<br />

Piyade<br />

Helikopter (Taarruz, GMYH)<br />

Paletli Araç (Tank, ZPT, ZMA)<br />

Tekerlekli Araç (ZPT, Çekili Top)<br />

Bot<br />

Harekat Alanı Aktörleri Müdahale Sistemleri<br />

Şekil 4 – MGKMOS Harekat Alanı Aktörleri ve Müdahale Sistemleri<br />

hasar üzerindeki etkileri modellenmektedir.<br />

İstihkam faaliyetlerinin zaman geçişi ile<br />

modellenmesi de MGKMOS’un kapsamındadır.<br />

MGKMOS sisteminde fiziksel varlık modelleri,<br />

hareket, müdahale, algılama, muhabere<br />

(iletişim) ve hasar kategorilerinde incelenmektedir.<br />

Hareket: Operasyon alanı platformları,<br />

piyadeler, arazi araçları, helikopterler ve<br />

yüzer platformlardır (bot). Hareket algoritmaları<br />

kinematik modellere dayanır. Bu<br />

algoritmalar, 3 serbestlik derecesinde çalışır.<br />

Arazi, atmosfer, cephane ağırlığı ve yakıt<br />

tüketimi etkileri de hareket modellerinde göz<br />

önünde bulundurulur.<br />

Silahlar ve Müdahale Sistemleri: Görerek<br />

atış silahları, görmeyerek atış silahları,<br />

güdümlü atış silahları, alçak irtifa hava<br />

savunma sistemleri, karşı tedbir sistemi<br />

(chaff, flare) ve mayınlar müdahale sisteminin<br />

elemanlarıdır. Görmeden atış sistemlerinin<br />

uçuş rotaları, balistik sapmalar da göz önüne<br />

alınarak hesaplanmaktadır. Görerek atışlar<br />

için ise grafiksel işlemci tabanlı görüş-hattı<br />

algoritmaları kullanılmaktadır.<br />

Algılama: MGKMOS algı yeteneğinde, göz,<br />

radar, mayın detektörü, termal kamera ve<br />

gece görüş gözlükleri modellenmiştir.<br />

<br />

<br />

Temsili Ortam<br />

Görerek Atış Silahları<br />

Tabanca/Makineli Tabanca<br />

Piyade Tüfeği / Makineli<br />

Tüfek<br />

Tanksavar / Bombatar<br />

Lav<br />

Tank topu<br />

Uçaksavar<br />

Roketatar<br />

Görmeyerek Atış Silahları<br />

Top/Obüs ÇNRA<br />

Havan<br />

Güdümlü Atış Silahları<br />

Almaçlar (sensor) tespit ve algılama tabanlı<br />

(acquire based) algoritmalarla temsil<br />

edilmektedir. Ortam aydınlanmasının algı<br />

algoritmaları üzerinde etkisi vardır. Görüş<br />

hattı testlerinde grafiksel işlemci birimi<br />

(Graphical Processing Unit – GPU) tabanlı<br />

algoritmaların kullanımının genel sistem<br />

performansı üzerinde olumlu etkisi bulun-<br />

Göz, Dürbün<br />

Radar<br />

Kara Gözetleme Radarları<br />

Silaha Monteli Hava <strong>Savunma</strong> Radarları<br />

Topçu Tespit Radarları<br />

Radar/Lazer İkaza Alıcısı<br />

Mayın Dedektörü<br />

Hedef Koordinat Belirleme Sistemi<br />

Termal Görüş Sistemi<br />

Gece Görüş Sistemi<br />

Konumlama Sistemi<br />

Algılama Cihazları<br />

Temsili Ortam<br />

maktadır. Ayrıca MGKMOS ses algılama<br />

sistemi de içerir.<br />

Muhabere (İletişim): MGKMOS yazılımı AM<br />

telsiz, FM telsiz, telsiz röleler ve kablolu<br />

iletişimi içerir. Yazılım aşağıdaki iletişim<br />

niteliklerini de göz önünde bulundurur:<br />

Etkili görüşme mesafesi<br />

Atmosfer koşullarından etkilenme durumu<br />

Arazi şekillerinden etkilenme durumu<br />

Hasar Modeli: Bu kategoride mühimmatların<br />

hareketli ve hareketsiz platformlar üzerindeki<br />

etkisi incelenmektedir. Mühimmat – hedef<br />

etkileşimi, kullanılan mühimmata ve hedefe<br />

göre belirlenmektedir. Bölge etkili mühimmatlar<br />

için “Carlton modeli”, Vuruş etkili<br />

mühimmatlar için ise çevreleyen kutu tabanlı<br />

hasar modeli kullanılmaktadır. Hareketlilik<br />

kabiliyeti kaybı, algılama kabiliyeti kaybı,<br />

muhabere kabiliyeti kaybı ve ateş kabiliyeti<br />

kaybı, hareketli platform hasarının 4 kategorisidir.<br />

Ayrıca sistemde, sabit varlık<br />

kayıpları da modellenmiştir.<br />

Görev Altsistemi<br />

Şekil 5 – MGKMOS Algılama ve İletişim Cihazları<br />

MGKMOS görevleri, temel aktiviteler ve<br />

temel (primitive) aksiyonlardan oluşur.<br />

Platformlar ve takım seviyesine kadar olan<br />

birlikler özerk olarak modellenirken, daha üst<br />

seviye askeri birlikler çoklu olarak model-<br />

Telsiz<br />

Genlik modülasyonu<br />

Frekans Modülasyonu<br />

Röle<br />

İletişim Sistemleri<br />

79


<strong>Savunma</strong> Sistemleri Tanıtımı<br />

İlerle<br />

Ateş Et<br />

Gözetle<br />

Haberleş<br />

Birey Eylemleri<br />

lenmiştir. Bu etkenler “algıla - değerlendir -<br />

eylem yap” döngüsünden geçerek “etki –<br />

tepki” mekanizması doğrultusunda hareket<br />

etmektedirler.<br />

MGKMOS etmenleri kullanıcı tarafından<br />

düzenlenen davranış kütüphanelerini<br />

yorumlarlar ve rota tayini, hareket formasyonu<br />

gibi aldıkları direktifleri yerine getirirler.<br />

Hayatta kalma gibi doktrinsel davranışlar da<br />

etmenin sorumluluğundadır.<br />

Görevler, senaryoda temel aktiviteler olarak<br />

tanımlanmaktadır. Bununla birlikte komutan<br />

aklı etmenler tarafından taklit edilmemektedir.<br />

Her bir MGKMOS <strong>simülasyon</strong> zaman<br />

biriminde algıla – değerlendir – eylem yap<br />

döngüsü izlenmektedir. İlk aşamada temsili<br />

ortam algı verisini oluşturmaktadır. Bu algı<br />

verisi arazi, aydınlanma, doğal ve doğal<br />

olmayan nesne etkileşimi kullanılarak<br />

üretilmektedir. Algılama verilerini elde<br />

ettikten sonra, yarı-otonom birer varlık olan<br />

etmenler bu verileri ve ortam şartlarını<br />

değerlendirerek bir hareket seçer. Seçilen bu<br />

hareket, temsili ortama temel eylem olarak<br />

geri beslenmektedir. Bu temel eylem<br />

istekleri, hareket, algı, ateş etme kategorilerinde<br />

birer temel komuttan oluşmaktadır.<br />

Bu komutlar platformlar tarafından yerine<br />

getirilmektedir.<br />

Bu temel eylem istekleri temsili ortam<br />

tarafından uygulanır. Takip eden <strong>simülasyon</strong><br />

sürecinde bu döngü tekrarlanmaktadır.<br />

Yarı-otonom elemanlar, senaryo sürecinde<br />

görev alabilir. Değerli bir silah taşıyan tek er,<br />

arazi aracı, helikopter ve bot MGKMOS’un<br />

yarı-otonom elemanlarıdır. Takım, batarya,<br />

Temel Eylemler<br />

Şekil 6 – MGKMOS Temel Eylem Kategorileri<br />

İlerleme Düzenleri<br />

İlerle<br />

Himayeli İlerle<br />

Himayeli Sıçra<br />

Muharebe Düzenleri<br />

Kol Düzeni<br />

Hat Düzeni<br />

Kama Düzeni<br />

Kademeli Düzeni<br />

Birlik Eylemleri<br />

manga ve timi senaryo seviyesinde kullanıcı<br />

tarafından görevlendirilebilir. Yarı-otonom<br />

etmenlerden farklı olarak, yüksek kademeli<br />

birliklerin görevlendirilmesi, bunlara ait daha<br />

alt seviye birliklerin son kullanıcı tarafından<br />

senaryo seviyesinde görevlendirilmesi ile<br />

gerçekleştirilmektedir.<br />

MGKMOS yarı-otonom elemanları tarafından<br />

uygulanan temel eylemler hareket etme, ateş<br />

etme, korunma(siper alma), gözetleme ve<br />

iletişim kurmadır.<br />

Otonom etmenlere verilen görevler aşağıdaki<br />

gibi sınıflandırılabilir:<br />

Tank birliği görevleri<br />

Araçlı mekanize piyade görevleri<br />

Araçsız mekanize piyade görevleri<br />

Hava savunma birlikleri görevleri<br />

Top / havan / ÇNRA birliği görevleri<br />

İstihkam birliği görevleri<br />

Anti-tank birliği görevleri<br />

Nehir geçiş harekatı<br />

Geri çekilme görevleri<br />

Senaryo Tanımlama Altsistemi<br />

MGKMOS sisteminin hareket alanı Senaryo<br />

Tanımlama altsisteminde hazırlanmaktadır.<br />

Simülasyon modellerinin hazırlanması,<br />

temsili ortamın hazırlanması, kuvvet yapısı<br />

düzenlemesi ve harekat planının hazırlanması<br />

bu altsistem tarafından yapılır.<br />

MGKMOS senaryo tanımı genel modellere<br />

bağlıdır.<br />

Kullanıcı, amaca yönelik olarak, bu genel<br />

modelleri, daha özgün modellere çevirebilir.<br />

(Leopard tankının genel arazi aracı, algılama,<br />

silah ve hasar modelleri kullanarak üretimi).<br />

Temsili ortamın oluşturulması için göl,<br />

akarsu, dağ gibi doğal alanların tanımlanması<br />

gerekmektedir. Önceden oluşturulmuş<br />

platform modelleri ve temsili ortamlar<br />

birden fazla harekat senaryosunda kullanılmak<br />

üzere kaydedilebilir.<br />

Kullanıcı, algı ve hasar yeteneklerini hassas<br />

bir şekilde inceleyebilmek amacıyla fiziksel<br />

modellerin hassas 3 boyutlu görüntülerini<br />

tanımlayabilmektedir.<br />

Senaryo tanımlama modülünde, birlik oluşturma<br />

editörü ve etmen davranış belirleme<br />

editörü de bulunmaktadır. Silah sistemleri<br />

kapsama, algı cihazları kapsama, en uygun<br />

mevzi seçimi ve muhabere sistemleri kapsama<br />

araçları senaryo tanımlama sırasında<br />

kullanıcıya yardımcı olmaktadır. Takım ve<br />

hiyerarşik olarak daha alt seviye birliklerin<br />

son kullanıcı tarafından görevlendirilmesi senaryo<br />

tanımlamanın son aşamasını oluşturmaktadır.<br />

MGKMOS kullanıcısı, senaryo tanımlama<br />

aşamasında harekat arazisini 2 veya 3 boyutlu<br />

olarak görselleştirebilir.<br />

MGKMOS varlıkları için APP-6A birlik<br />

sembolojisi kullanılmaktadır.<br />

Şekil 7 – MGKMOS 3 Boyutlu Kutu Editörü Şekil 8 – MGKMOS Senaryo Tanımlama Alt-sistemi<br />

Simülasyon Yönetim Altsistemi<br />

Simülasyonun başlat, ara ver, tekrar oynat ve<br />

durdur gibi özellikleri <strong>simülasyon</strong> yönetim<br />

altsistemi tarafından yönetilir. Simülasyonun<br />

gidişatını gözlemlemek amacıyla harekatın 2<br />

boyutlu gösterimi yapılabilmektedir.<br />

MGKMOS dağıtık yapı ve yüksek seviye<br />

mimari (High Level Architecture – HLA)<br />

standardına uygun olarak tasarlanmıştır. Bu<br />

MGKMOS sisteminin başka <strong>simülasyon</strong><br />

sistemleri ile birlikte çalışabilmesinin ön<br />

şartıdır.<br />

Bu dağıtık yapı hareket, algı, müdahale ve<br />

hasar algoritmalarının yerel alan ağı<br />

üzerinden birbirine bağlı birden fazla<br />

bilgisayar üzerinde paralel çalıştırılabilmesine<br />

olanak sağlamaktadır. Birçok PC de<br />

gerçekleşen algoritmik hesaplamalar ve bu<br />

hesaplamaların sonuçları, yüksek seviye<br />

uyumlu bir RTI ürünü kullanılarak, diğer<br />

bilgisayarlara dağıtılmaktadır.<br />

Global dünya durumu, yani bütün aktörlerin<br />

durumu, bütün bilgisayarlar için tekrarlan-<br />

maktadır. Aktörlerin hareket, tespit vb.<br />

hesaplamaları her bilgisayarda dağıtık ve<br />

paralel olarak hesaplanır. Her adımı takip<br />

ederek, deterministik sorun çözme algoritması<br />

ile global dünya durumu tüm<br />

bilgisayarlarda eş güdümlenir.<br />

Sorun çözme algoritmasından her aşamada<br />

gelen eş güdümleme verileri, RTI ürünü<br />

kullanılarak<br />

maktadır.<br />

bilgisayarlar arasında taşın-<br />

Simülasyon Kayıt Altsistemi<br />

Simülasyon kayıt altsistemi harekat verilerini,<br />

kullanıcının belirlediği kurallar doğrultusunda<br />

kaydetmektedir. Simülasyon çalışmadan<br />

önce belirlenebilecek kayıt kriterleri<br />

şunlardır:<br />

Hareket, tespit, hasar, iletişim gibi hangi<br />

aksiyonların kaydedileceği,<br />

Hangi platformun kaydedileceği,<br />

Ne zaman kaydedileceği,<br />

Kayıtın ne kadar süre devam edeceği.<br />

Ayrıca, MGKMOS Simülasyon Kayıt<br />

Altsistemi <strong>simülasyon</strong> sürecini de, tekrar<br />

oynatmalar için de veri kaydetmektedir.<br />

Faaliyet Sonu İnceleme Altsistemi<br />

Biten bir <strong>simülasyon</strong>un yeniden gösterimi, hız<br />

seçim ayarları ve taktik resimler kullanılarak<br />

faaliyet sonu inceleme altsistemi tarafından<br />

gerçekleştirilebilmektedir.<br />

Tekrar izleme sürecinde istenilen belirli<br />

platformlara, olaylara ve/veya sabit nesnelere<br />

odaklanmak amacıyla çeşitli nesne filtrelemeleri<br />

mümkündür. Ayrıca kullanıcı kaydı<br />

hızlı olarak ileri veya geri sarabilmektedir.<br />

İstatistiksel analizlere temel oluşturmak<br />

amacıyla toplanan verilerden raporlar da<br />

oluşturulabilmektedir. Platform hareket<br />

raporları, hasar raporları, iletişim raporları,<br />

cephane tüketim raporları ve görev raporları<br />

gibi.<br />

81


Gündem<br />

İmza Törenleri<br />

F-16 MODERNİZASYONU SERİ MONTAJ PROJESİ 3’LÜ UYGULAMA PROTOKOLÜ<br />

İMZA TÖRENİ (19 OCAK 2010)<br />

SSM ile TUSAŞ arasında imzalanan F-16 Modernizasyonu Seri Montaj Sözleşmesi<br />

kapsamında, toplam 165 uçaktan 149 adedi TUSAŞ, 16 adedi ise 1’inci Hava İkmal Bakım<br />

Merkezi Komutanlığı tesislerinde modernize edilecektir. Bu kapsamda SSM, Hv.K.K.’lığı ve<br />

TUSAŞ’ın karşılıklı sorumluluklarını belirleyen Üçlü Uygulama Protokolü 19 Ocak 2010<br />

tarihinde imzalanmıştır.<br />

KBRN MOBİL ARAZİ LABORATUVARI SÖZLEŞMESİ İMZA TÖRENİ (10 MART 2010)<br />

RF SAS PROJESİ SÖZLEŞMESİ İMZA<br />

TÖRENİ (05 ŞUBAT 2010)<br />

Dz.K.K.lığı ve Hv.K.K.lığı ihtiyacını karşılamak<br />

ve prototipinin yurt içi imkânlarla geliştirilmesi<br />

amaçlanan Radyo Frekans Sinyal<br />

Analiz Sistemi (RF SAS) Projesi Sözleşmesi<br />

<strong>Müsteşarlığı</strong>mız ile HAVELSAN A.Ş. (Proje<br />

Yöneticisi), HAVELSAN EHSİM A.Ş. ve SDT<br />

A.Ş. iş ortaklığı arasında 05 Şubat 2010<br />

tarihinde müsteşarlığımızda yapılan bir törenle<br />

imzalanmıştır.<br />

HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI’NIN YENİ ANA SİLAH SİSTEMLERİNE AİT BİLGİ SİSTEMLERİNİN HAVA KUVVETLERİ<br />

BİLGİ SİSTEMİ (HVBS) İLE BÜTÜNLEŞMESİ PROJESİ İMZA TÖRENİ (19 ŞUBAT 2010)<br />

Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın Yeni Ana<br />

Silah Sistemlerine ait Bilgi Sistemlerinin Hava<br />

Kuvvetleri Bilgi Sistemi (HvBS) ile Bütünleşmesi<br />

Projesi kapsamında, F-16 PO-III ve<br />

PO-IV silah sistemlerinin HvBS ile Bütünleşme<br />

Sözleşmesi <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong><br />

(SSM) ile HAVELSAN A.Ş. arasında<br />

SSM.lığında yapılan bir törenle imzalanmıştır.<br />

Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın Kimyasal,<br />

Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) Harp<br />

Maddelerinin ve Zehirli Endüstriyel Maddeler<br />

(ZEM)'in tespit, analiz ve tanımlamasına<br />

yönelik KBRN savunması ihtiyaçlarının<br />

karşılanması amacıyla başlatılan proje<br />

kapsamında KBRN Mobil Arazi Laboratuvarı<br />

Sözleşmesi <strong>Müsteşarlığı</strong>mız ile Indra<br />

Sistemas S.A. arasında 10 Mart 2010 tarihinde<br />

<strong>Müsteşarlığı</strong>mızda yapılan bir törenle imzalanmıştır.<br />

FİBER LAZERLERİN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ İMZA TÖRENİ (11 MART 2010)<br />

<strong>Savunma</strong> Ar-Ge Yol Haritası Projelerinden<br />

Fiber Lazerlerin Geliştirilmesi Projesi 11 Mart<br />

2010 tarihinde SSM ve Meteksan <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> A.Ş. arasında imzalanmıştır. Projenin<br />

sanayi- üniversite işbirliğinin öne çıkarılan bir<br />

yapıda olmasına teminen Bilkent Üniversitesi<br />

projede altyüklenici olarak görev alacaktır.<br />

Proje kapsamında yeni kuşak lazer sensör<br />

uygulamalarında kullanılan farklı algılama<br />

teknikleri fiber lazerler ile birleştirerek elde<br />

edilebilecek performans değerleri araştırılarak,<br />

hedef tanıma / engel tespit amaçlı<br />

<strong>Savunma</strong> Ar-Ge Yol Haritası Projelerinden<br />

Gümüş Oksit Çinko Batarya Geliştirilmesi<br />

(GÜÇOK) Projesi, Dz.K.k.lığı ve projede<br />

danışman olarak görev alacak öğretim<br />

üyelerinin de hazır bulunduğu bir törenle, 11<br />

Mart 2010 tarihinde SSM ve TR Teknoloji<br />

arasında imzalanmıştır. Projede ODTÜ, Gazi<br />

ve Niğde Üniversitelerinden öğretim üyeleri<br />

danışman olarak görev alacaktır.<br />

OERLİKON MODERNİZASYONU VE PARÇACIKLI MÜHİMMAT TEDARİKİ PROJESİ<br />

SÖZLEŞME İMZA TÖRENİ (11 MART 2010)<br />

KKK.lığının ihtiyacına binaen başlatılan 35mm Oerlikon Modernizasyonu ve Parçacıklı<br />

Mühimmat Tedariki Projesi kapsamında Tasarım ve Geliştirme Dönemi (Dönem-1)<br />

Sözleşmesi, <strong>Müsteşarlığı</strong>mız ile Aselsan A.Ş. arasında 11 Mart 2010 tarihinde <strong>Müsteşarlığı</strong>mızda<br />

yapılan törenle imzalanmıştır.<br />

ileri teknoloji ürünü Ladar sistemlerinin ana<br />

parçasını oluşturacak üstün performanslı bir<br />

Prototip geliştirilecektir. Proje ile savunma<br />

sistemlerinde evre uyumlu algılama tekniğine<br />

dayalı fiber lazer uygulamaları için gerekli<br />

temel teknolojik ve bilimsel bilgi<br />

birikiminin oluşturulması ve bu projenin<br />

doğal devamı niteliğinde olacak LADAR,<br />

Synthetic Aperture Imaging LADAR,<br />

Differential Absorption LADAR vb. projeler<br />

için gerekli fiziksel altyapının önemli bir<br />

kısmının kazanılması hedeflenmektedir.<br />

GÜMÜŞ OKSİT ÇİNKO BATARYA GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ (GÜÇOK) İMZA TÖRENİ (11 MART 2010)<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong> (SSM),<br />

İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul Ticaret<br />

Üniversitesi (İTİCÜ), Havaalanı İşletme ve<br />

Havacılık Endüstrileri A.Ş. (HEAŞ) ve<br />

<strong>Savunma</strong> Teknolojileri Mühendislik ve<br />

Ticaret A.Ş. (STM) arasında Teknopark<br />

İstanbul’un Yönetici Şirketi’nin kurulması için<br />

Ortaklık Sözleşmesi imza töreni 12 Mart 2010<br />

tarihinde Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Sayın M.<br />

Vecdi Gönül’ün nezdinde gerçekleştirilmiştir.<br />

8 Ekim 1987 tarih ve 87/6 sayılı ve 3 Mayıs<br />

1999 tarih ve 99/10 sayılı <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

İcra Komitesi Kararları ile temelleri atılan<br />

GÜÇOK kapsamında denizaltılardan eğitim<br />

maksatlı atılan ve ana tahrik sistemi Gümüş<br />

Oksit Çinko batarya olan modern torpidoların<br />

güç ihtiyacını karşılamak üzere, hâlihazırda<br />

yurtdışından tedarik edilen bataryaların<br />

yurtiçi imkânlarla tasarlanması, geliştirilmesi<br />

ve üretilmesi hedeflenmektedir. Bu doğrultuda,<br />

1 set halinde 300 (üçyüz) adet batarya<br />

hücresi, 1 set halinde 50 (elli) adet yedek<br />

TEKNOPARK İSTANBUL YÖNETİCİ ŞİRKET ORTAKLIK SÖZLEŞMESİ İMZA TÖRENİ (12 MART 2010)<br />

Teknopark İstanbul, İleri Teknoloji Endüstri<br />

Parkı Projesi (İTEP)’nin en önemli bileşenidir.<br />

İlk katılımcılarını 2011 yılı içinde kabul etmeye<br />

başlayacak olan Teknopark İstanbul’un,<br />

ileriye dönük hedeflerinin başında, 25 yıllık<br />

bir gelişme süresi sonunda yaklaşık 720. 000<br />

metre kare kapalı alanda toplam 900’ün<br />

batarya hücresi ve 2 adet batarya tabutunun<br />

üretimi yapılacaktır. Proje çıktılarının yüksek<br />

enerji ihtiyacı duyulan diğer uygulama alanlarına<br />

hizmet etmesi planlanmaktadır.<br />

üzerinde firma ile 18.000’den fazla uzman Ar-<br />

Ge ve nitelikli personelin çalışması yer<br />

almaktadır. Bu süreç içinde ileri teknoloji<br />

alanında en az %10’u üretime dayanan 10<br />

milyar ABD Doları değerinde yerel katkı<br />

yaratılması amaçlanmaktadır.<br />

Mülkiyeti <strong>Müsteşarlığı</strong>mıza ait yaklaşık 250<br />

hektarlık arazi üzerinde kurulacak olan<br />

Teknopark İstanbul’un, sahip olduğu avantajlar<br />

ve sunduğu imkan ve hizmetlerle ulusal<br />

ve uluslararası arenada öncelikle tercih edilen<br />

bir teknopark haline gelmesi hedeflenmektedir.<br />

83


Gündem<br />

İmza Törenleri<br />

AK İRTİFA HAVA SAVUNMA SİLAH SİSTEMİ ve 35 mm OERLIKON ATEŞ İDARE CİHAZI MODERNİZASYONU VE TEDARİKİ<br />

PROJELERİ SÖZLEŞME İMZA TÖRENİ (18 MART 2010)<br />

Mİ-17 HELİKOPTERLERİ DEPO SEVİYESİ BAKIM PROJESİ SÖZLEŞMESİ İMZA TÖRENİ (06 MAYIS 2010)<br />

Rusya Federasyonu’ndaki 4 adet ve<br />

Türkiye’de bulunan 14 adet Mi-17 helikopterinin<br />

depo seviyesi bakım işlemlerini içeren<br />

sözleşme <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong> ile<br />

Oboronprom firması arasında 06 Mayıs 2010<br />

tarihinde imzalandı. Rusya Federasyonu’nda<br />

bulunan ilk 4 adet helikopterin bakım<br />

GÜÇBOT PROJESİ SÖZLEŞMESİ İMZA<br />

TÖRENİ (14 MAYIS 2010)<br />

Anti-Personel Kara Mayın Patlamalarına<br />

Karşı Takviyelendirilmiş Bot Geliştirilmesi<br />

(GÜÇBOT) Projesi Sözleşmesi 14/05/2010<br />

tarihinde <strong>Müsteşarlığı</strong>mız, Uludağ Üniversitesi<br />

ve Yakupoğlu Tekstil ve Deri Sanayi<br />

Ticaret A.Ş. arasında imzalanmıştır. Proje<br />

kapsamında Anti Personel (AP) kara<br />

mayınlarına takviyelendirilmiş, operasyonel<br />

kabiliyeti en az şekilde sınırlayan ve<br />

maksimum korumayı sağlayacak askeri<br />

amaçlı, seri üretime esas teşkil edecek<br />

MİLLİ AUV CİHAZI PROJESİ İMZA TÖRENİ (14 MAYIS 2010)<br />

Milli AUV Cihazı Projesi Sözleşmesi 14 Mayıs<br />

2010 tarihinde <strong>Müsteşarlığı</strong>mız ve Gate<br />

Elektronik San. ve Tic. A.Ş. arasında imzalanmıştır.<br />

Proje kapsamında, görüntü ve sonar<br />

verileriyle birlikte çevre ve konum verilerinin<br />

işlemlerinin tamamlanarak 2011 yılının ilk<br />

çeyreğinde Türkiye’de olması planlanmaktadır.<br />

İmza törenine, Genelkurmay<br />

Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı ile<br />

Rusya Federasyonu ve Oboronprom firmasının<br />

üst düzey yetkilileri katılmıştır.<br />

prototip bot geliştirilmesi öngörülmektedir.<br />

İmza törenine Uludağ Üniversitesi Rektörü<br />

Prof. Dr. Mete CENGİZ, Genelkurmay<br />

iletimini kablosuz olarak sağlayan, uzaktan<br />

kablosuz olarak ve önceden programlanan<br />

rotalarda hareket/kontrol edilebilen -mayın<br />

tanı/teşhis imha çalışmalarında, eğitim<br />

amaçlı tatbikatlarda, arama ve kurtarma<br />

KKK.lığının ihtiyacına binaen başlatılan<br />

Kundağı Motorlu Namlulu Alçak İrtifa Hava<br />

<strong>Savunma</strong> Silah Sistemi ve 35 mm Oerlikon<br />

Ateş İdare Cihazı Modernizasyonu ve<br />

Tedariki Projeleri kapsamında Tasarım ve<br />

Geliştirme Dönemi (Dönem-1) Sözleşmesi,<br />

<strong>Müsteşarlığı</strong>mız ile Aselsan A.Ş. arasında 18<br />

Mart 2010 tarihinde <strong>Müsteşarlığı</strong>mızda<br />

yapılan törenle imzalanmıştır.<br />

Bilkardem Başkanı Tuğg. M. Erhan PAMUK<br />

ve Yakupoğlu A.Ş. temsilcileri katılmıştır.<br />

faaliyetlerinde, seyir hidrografi çalışmalarında<br />

ve sualtına yönelik çeşitli araştırmalarda<br />

kullanılmak üzere bir otonom su altı<br />

aracı geliştirilmesi öngörülmektedir. Projede<br />

Kocaeli Üniversitesi de altyüklenici olarak<br />

görev alacaktır.<br />

İmza törenine Kocaeli Üniversitesi Rektörü<br />

Sezer KOMSUOĞLU, Genelkurmay BİLKAR-<br />

DEM Başkanı Tuğg. M. Erhan PAMUK,<br />

Dz.K.K.lığı APGE ve BİLKARDES Başkanı<br />

Tuğamiral Sinan ERTUĞRUL ve Gate<br />

Elektronik San. Ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Turgay MALERİ ve firma temsilcileri<br />

katılmıştır.<br />

Konferans, Toplantı, Fuar<br />

TÜRKİYE-İNGİLTERE SAVUNMA<br />

SANAYİİ GÜNLERİ (11-12 ŞUBAT 2010)<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong> ve İngiltere<br />

Ticaret ve Yatırım Bakanlığı, <strong>Savunma</strong> ve<br />

Güvenlik Kuruluşu UKTI DSO’nun (United<br />

Kingdom Trade and Investment, Defence and<br />

Security Organisation) koordinasyonunda,<br />

İngiltere-Türkiye arasında savunma sanayii<br />

işbirliğinin güçlendirilmesi ve potansiyel<br />

işbirliği alanlarının araştırılması amacıyla 11-<br />

12 Şubat 2010 tarihlerinde Ankara’da<br />

“Türkiye-İngiltere <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Günleri”<br />

FIDAE 2010 HAVACILIK FUARI<br />

(22-26 MART 2010)<br />

22-26 Mart 2010 tarihleri arasında düzenlenen<br />

FIDAE 2010 havacılık fuarı kapsamında Türk<br />

savunma sanayisi silah ve mühimmat,<br />

elektronik sistemler-havasavunma, roket ve<br />

füze, bakım idame, lojistik ve tekstil alanında<br />

temsil edilmiştir.<br />

Fuara <strong>Müsteşarlığı</strong>mız koordinasyonunda<br />

ASELSAN A.Ş.(hava savunma ve tank modernizasyonu),<br />

MKEK (silah ve mühimmat),<br />

ROKETSAN (OMTAS), MİKES (helikopter<br />

elektronik harp-kendini koruma sistemleri),<br />

SARSILMAZ ve TİSAŞ (çeşitli kalibrelerde<br />

tabanca ve tüfek), YAKUPOĞLU (askeri<br />

tekstil ve deri ürünleri), GATE Elektronik<br />

(İnsansız Sualtı Aracı ve kart seviyesinde<br />

arızaların tespiti ve arızaların giderilmesini<br />

sağlayan cihazlar) ile katılım sağlamışlardır.<br />

<strong>Müsteşarlığı</strong>mız koordinasyonunda Milli<br />

standımıza; Arjantin,Brezilya, Kolombiya,<br />

Ekvador, Paraguay, Uruguay, Şili Hava<br />

Kuvvetleri Komutanlıkları Lojistik Komutanları<br />

ziyareti, Şili Hava Kuvvetleri Komutanlığı<br />

Kurmay Başkanı Javier Juarez’in ziyareti, Şili<br />

(Turkey-UK Defence Industry Partnering<br />

Event) gerçekleşmiştir.<br />

İngiltere heyetine, İngiltere Milli <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlığı, <strong>Savunma</strong> Tedarik Bölümü Başkanı<br />

CDM (Chief of Defence Materiel) General Sir<br />

Kevin O’Donoghue ile UKTI DSO Başkanı<br />

Richard Paniguian başkanlık etmiş; etkinliğe<br />

İngiltere Büyükelçisi H.E. David Reddaway<br />

ile beraber diğer UKTI DSO temsilcileri ve<br />

Askeri Ateşeler iştirak etmiştir. Etkinliğe<br />

Türkiye’den 32, İngiltere’den 22 firma<br />

katılmıştır.<br />

TÜRKİYE-MISIR 2NCİ ÜST DÜZEY ASKERİ DİYALOG TOPLANTISI (23-24 MART 2010)<br />

Türkiye-Mısır 2nci Üst Düzey Askeri Diyalog<br />

Toplantısı 23-24 Mart 2010 tarihleri arasında<br />

Türkiye’de icra edilmiştir. Türkiye adına<br />

Genelkurmay 2nci Başkanı Org. Aslan<br />

GÜNER’in başkanlık ettiği ve Genelkurmay<br />

Başkanlığı karargahında gerçekleştirilen<br />

toplantının açılış ve kapanış oturumlarına<br />

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanı<br />

Tümgeneral Hugo Tilly’nin ziyareti, FAMAE<br />

Direktörü Tümgeneral Juan Biskupovic’in<br />

ziyareti,İspanya Hava Kuvvetleri Komutanlığı<br />

Kurmay Başkanı General Jose Jimenez’in<br />

ziyareti gerçekleştirilmiştir.<br />

FIDAE 2010 kapsamında; Şili Prensa dergisi,<br />

Chilevision, Şili La Tercera Gazetesi, Brezilya<br />

Paulo Newsland Internacional Com-<br />

SSM’yi temsilen Müsteşarımız Sayın Murad<br />

BAYAR başkanlığında katılım sağlanmıştır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> ve Lojistik İşbirliği alt<br />

toplantısı ise MSB Ar-Ge Kışlasında yapılmış<br />

olup, toplantıya ilgili SSM personeli katılmışlardır.<br />

municacion dergisi, İspanya Grupo Editorial<br />

Defensa S.A. gazetesi, CNN-ES isimli medya<br />

kuruluşlarına Türk savunma sanayiisi ile ilgili<br />

bilgi verilmiştir.<br />

Fuar kapsamında 26 Mart 2010 günü MKEK<br />

ile FAMAE arasında ortak silah ve mühimmat<br />

üretimine ilişkin işbirliği dökümanı imzalanmıştır.<br />

85


Gündem<br />

Konferans, Toplantı, Fuar<br />

DIMDEX 2010 DOHA 2NCİ<br />

ULUSLARARASI DENİZCİLİK<br />

SAVUNMA FUARI (29-31 Mart 2010)<br />

29-31 Mart 2010 tarihleri arasında KATAR’ın<br />

başkenti DOHA’da 2nci kez gerçekleştirilen<br />

ve yaklaşık 150 firma ve kuruluşun iştirak<br />

ettiği DIMDEX 2010 Uluslararası Denizcilik<br />

<strong>Savunma</strong> Fuarına ülkemiz adına SSM<br />

koordinatörlüğünde 16 firma ile milli katılım<br />

sağlanmıştır. SSM standında DzKK tanıtımı<br />

için Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na da yer<br />

ayrılmıştır.<br />

Milli <strong>Savunma</strong> Bakanımız Sayın M. Vecdi<br />

GÖNÜL, Deniz Kuvvetleri Komutanımız Org.<br />

M60T TANK MODERNİZASYONU<br />

PROJESİ SON TANK TESLİM TÖRENİ<br />

(7 Nisan 2010)<br />

Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde<br />

bulunan M60 tanklarının atış gücü, hareket ve<br />

beka kabiliyetlerinin artırılmasına yönelik<br />

olarak, SSM ve IMI firması arasındaki 29 Mart<br />

2002 tarihli M60 Tank Modernizasyonu<br />

Sözleşmesi kapsamında icra edilen Projede,<br />

170 tankın modernizasyonu IMI firması ana<br />

yükleniciliğinde 2.ABMK.lığı, MKE ve<br />

ASELSAN A.Ş. katılımıyla gerçekleştirilmiş<br />

ve tank teslimatı tamamlanmıştır.<br />

Bu çerçevede, Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Sn. M.<br />

Vecdi Gönül ve Sn. Müsteşarımızın da<br />

katılımıyla 7 Nisan 2010 tarihinde 2.ABMK.lığında<br />

düzenlenen “Son Tank Teslim<br />

Töreni"ne, Gn.Kur.Bşk., K.K.K., İsrail <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlığı, IMI, MKE ve ASELSAN A.Ş.<br />

YENİ TİP KARAKOL BOTU DENİZE<br />

İNDİRİLİŞ TÖRENİ (09 NİSAN 2010)<br />

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ihtiyacına<br />

binaen Boğazlarda, üs, liman yaklaşma suları<br />

Uğur YİĞİT ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarımız<br />

Sayın Murad BAYAR’ın da katıldıkları<br />

fuarda, Kamerun, Libya, Pakistan, Sudan,<br />

Suudi Arabistan, Umman ve Ürdün adına<br />

Deniz Kuvvetleri Komutanları ve Kurmay<br />

Başkanları SSM standını ziyaret etmişlerdir.<br />

Heyetlere; SSM ve ilgili deniz projeleri ile ilgili<br />

özet bilgiler verilmesinin akabinde, firma<br />

ziyaretleri yaptırılmış ve her firmanın bu<br />

ülkelere yönelik ihracat ve işbirliğine dair<br />

potansiyelleri, mevcut ilişkileri ve teklifleri<br />

firmalar tarafından anlatılmıştır.<br />

Ayrıca, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterindeki<br />

TCG Gemlik Fırkateyni fuar<br />

süresince DOHA’da bulunmuştur.<br />

firmasından temsilciler iştirak etmiştir. Tören,<br />

gerek ulusal gerek uluslararası yazılı ve<br />

görsel medya tarafından izlenmiştir.<br />

Söz konusu sözleşme çerçevesinde, IMI<br />

firması ana yükleniciliğinde, yerli ve yabancı<br />

alt yüklenicilerin de desteğiyle 170 adet M60<br />

ve sahillere yakın bölgelerde keşif, gözetleme,<br />

karakol ve deniz savunma harbi (DSH)<br />

görev fonksiyonlarını karşılamak ve ayrıca,<br />

üs, liman savunma görev fonksiyonuna da<br />

tankına, ateş gücünün ve tank bekasının<br />

arttırılmasına yönelik olarak; zırh, ana silah,<br />

elektronik sistemler ve güç grubu gibi son<br />

teknoloji alt sistemlerin entegrasyonu, 2. Ana<br />

Bakım Merkezi Komutanlığında gerçekleştirilmiştir.<br />

katkı sağlayacak 16 adet bot tedariğine<br />

yönelik olarak, SSM ve DEARSAN A.Ş.<br />

firması arasındaki 23 Ağustos 2007 tarihli Yeni<br />

Tip Karakol Botu Tedarik Sözleşmesi<br />

kapsamında inşa edilen 1. Yeni Tip Karakol<br />

Botu, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip<br />

ERDOĞAN’ın, Deniz Kuvvetleri Komutanı<br />

Oramiral Eşref Uğur YİĞİT’in, Ulaştırma<br />

Bakanı Sayın Binali YILDIRIM’ın, Milli<br />

<strong>Savunma</strong> Bakanı Sayın M. Vecdi GÖNÜL’ün,<br />

1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan IĞSIZ’ın,<br />

Sayın Müsteşarımızın ve Gn.Kur.Bşk.’lığı,<br />

Dz.K.K’lığı ve Yeni Tip Karakol Botu Projesi<br />

kapsamındaki alt yüklenicilerin iştirak ettiği<br />

bir törenle 09 Nisan 2010 tarihinde DEARSAN<br />

A.Ş. tesislerinde (Tuzla/İSTANBUL) başarıyla<br />

denize indirilmiştir.<br />

EBAN 2010 KONGRESİ<br />

(15-16 NİSAN 2010)<br />

Teknokent Teknoloji Derneği’nin ev sahipliğini<br />

yaptığı EBAN 2010 Kongresi 15-16<br />

Nisan 2010 tarihlerinde WOW Hotels and<br />

Convention Center’da gerçekleştirilmiştir.<br />

DSA 2010 KUALA LUMPUR/MALEZYA<br />

(19-23 NİSAN 2010)<br />

Türk savunma sanayii işbirliğinin hedef<br />

bölgeler ve ülkeler ile geliştirilmesi, farklı<br />

coğrafi bölgelerde Türk savunma sanayii ve<br />

ürünlerine ilişkin farkındalığın arttırılması<br />

amacıyla, SSM.lığı koordinasyonunda, SSM<br />

Müsteşarı Sayın Murad BAYAR başkanlığında<br />

oluşturulan resmi heyet, 29 savunma<br />

sanayii firması ve TSKGV temsilcisinin<br />

katılımıyla, 19-23 Nisan 2010 tarihleri arasında<br />

Kuala Lumpur/MALEZYA’da düzenlenen<br />

DSA 2010 savunma fuarına katılım sağlanmıştır.<br />

Sayın Müsteşarımız Murad BAYAR; Malezya<br />

ANADOLU KARTALI TATBİKATI<br />

(28 NİSAN 2010)<br />

19-30 Nisan 2010 tarihleri arasında 3’üncü<br />

Ana Jet Üs Komutanlığında (KONYA) yapılan<br />

Anadolu Kartalı-2010/1 Eğitiminin Seçkin<br />

Gözlemci Günü 28 Nisan 2010 tarihinde icra<br />

edilmiştir.<br />

Söz konusu Tatbikata <strong>Müsteşarlığı</strong>mızdan,<br />

Sn. Müsteşarımız başkanlığında bir heyetle<br />

katılım sağlanmıştır.<br />

Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı, Genelkurmay<br />

Başkanı, Genelkurmay Başkanlığı Kurmay<br />

Başkan, Kara ve Hava Kuvvetleri Komutanları,<br />

Sahil Güvenlik Komutanı, Milli <strong>Savunma</strong><br />

Bakanı Yardımcısı ve Tedarikten Sorumlu<br />

Genel Sekreteri, Endonezya PINDAD<br />

Teknoloji ve Endüstri Direktörü, Brunei<br />

Derussalem <strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı,<br />

Güney Kore Milli <strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı,<br />

Bangladeş Milli <strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı<br />

ve Heyeti, Tayland Genelkurmay Başkanı,<br />

Kara ve Hava Kuvvetleri komutanları,<br />

Filipinler <strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı ve beraberindeki<br />

heyet ile görüşmeler yapmıştır.<br />

Sayın Müsteşarımız, Kuala Lumpur Büyükelçiliğimiz<br />

tarafından 19 Nisan 2010 tarihinde<br />

düzenlenen resepsiyona, FNSS firması-<br />

DEFTECH arasında imzalanan 8x8 zırhlı araç<br />

MoU ve Havelsan-IIUM arasında Elektronik<br />

harp yeteneği geliştirme MoU imza<br />

törenlerine, Malezya <strong>Savunma</strong> Bakanlığı-<br />

DEFTECH arasında imzalanan sözleşme<br />

törenine katılmıştır.<br />

Ayrıca; Malezya Başbakanı, Malezya<br />

<strong>Savunma</strong> Bakanı, Malezya <strong>Savunma</strong> Bakan<br />

Yardımcısı, Malezya Deniz Kuvvetleri<br />

Komutanı, Malezya Genelkurmay II. Başkanı,<br />

Malezya Kara Kuvvetleri Komutanı Yardımcısı,<br />

Endonezya <strong>Savunma</strong> Bakanı, Bangladeş<br />

<strong>Savunma</strong> Bakanlığı Genel Sekreteri, Brunei<br />

<strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı, Güney Kore<br />

<strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı, Tayland<br />

Genelkurmay Başkanı, Tayland Deniz<br />

Kuvvetleri Komutanı, Pakistan Deniz Kuvvetleri<br />

Komutanı, Pakistan <strong>Savunma</strong> Bakanlığı<br />

Müsteşarı, Filipinler <strong>Savunma</strong> Bakanlığı<br />

Müsteşarı ve Laos <strong>Savunma</strong> Bakanlığı<br />

Müsteşarı Türk savunma sanayii standını<br />

ziyaret etmiştir.<br />

DSA fuarı, fuar katılımcıları açısından<br />

incelendiğinde, 248 Milyar ABD Doları<br />

tutarında askeri harcaması olan Asya ve<br />

Okyanusya bölgelerine yönelik uygun bir<br />

işbirliği ortamı olarak değerlendirilmiştir.<br />

87


Gündem<br />

Konferans, Toplantı, Fuar Ziyaretler<br />

ÜNİVERSİTE-SAVUNMA SANAYİİSİ İŞ BİRLİĞİ KONFERANSI (İTÜ SAVTEK) (4 MAYIS 2010)<br />

İstanbul Teknik Üniversitesi <strong>Savunma</strong><br />

Teknolojileri Kulübü (SAVTEK) tarafından 4<br />

Mayıs 2010 tarihinde İTÜ’de düzenlenen<br />

Üniversite-<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>si İş Birliği<br />

(ÜSSİ2010) Konferansı; Türk <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong>sini, İTÜ’nün öğretim üyelerini ve<br />

başta İTÜ olmak üzere çeşitli üniversitelerden<br />

çok sayıda öğrenciyi bir araya<br />

getirdi. Başta <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı<br />

Murad BAYAR ve İTÜ Rektörü Prof. Dr.<br />

Muhammed ŞAHİN olmak üzere savunma<br />

sanayii kurum ve kuruluşları yetkilileri ve<br />

SOFEX 2010 AMMAN/ÜRDÜN<br />

(10-13 MAYIS 2010)<br />

Türk savunma sanayii işbirliğinin hedef<br />

bölgeler ve ülkeler ile geliştirilmesi, farklı<br />

coğrafi bölgelerde Türk savunma sanayii ve<br />

ürünlerine ilişkin farkındalığın artırılması<br />

amacıyla, SSM.lığı koordinasyonunda, MSB<br />

Sayın M.Vecdi GÖNÜL başkanlığında<br />

oluşturulan resmi heyet, 20 savunma sanayii<br />

firması ve Genelkurmay Başkanlığı temsilcisinin<br />

katılımıyla, 10-13 Mayıs 2010 tarihleri<br />

arasında Amman/ÜRDÜN’de düzenlenen<br />

SOFEX 2010 savunma fuarına katılım<br />

sağlanmıştır.<br />

Ürdün Prensi, Estonya Başbakanı, Azer-<br />

Ziyaretler<br />

DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANI<br />

ORAMİRAL EŞREF UĞUR YİĞİT'İN<br />

ZİYARETİ (07 OCAK 2010)<br />

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref<br />

Uğur YİĞİT, Sayın Müsteşarımızı ziyaret<br />

etmişlerdir.<br />

üniversite öğrencileri tarafından, üniversitesavunma<br />

sanayiisi arasındaki iş birliğindeki<br />

sorunların çözüm yollarını ve öğrencilerin<br />

beklentilerinin nasıl karşılanacağının İTÜ<br />

özelinde tartışıldığı konferansta, ülkemizin<br />

geleceği açısından önemi büyük olan bu<br />

sektörde çalışmalar yürüten İTÜ’nün yerinin<br />

ilerleyen süreçte daha da sağlamlaşacağına<br />

dair sinyaller verildi.<br />

baycan <strong>Savunma</strong> Sanayi Bakanı, Sudan<br />

<strong>Savunma</strong> Bakanı, Kazakistan <strong>Savunma</strong> Bakan<br />

Yardımcısı, Ürdün Genelkurmay Başkanı,<br />

Malezya Genelkurmay Başkanı, Tanzanya<br />

Genelkurmay Başkanı, Bahreyn Planlama ve<br />

Harekat Başkanı, Yemen Özel Kuvvetler<br />

Komutanı, A.B.D Silahlı Kuvvetler Vakfı<br />

Başkanı ile görüşmeler yapılmıştır. Ürdün<br />

Prensi Faysal, Estonya Başbakanı, Azerbaycan<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi Bakanı, Sudan <strong>Savunma</strong><br />

Bakanı ile yapılan görüşmelere MSB Sayın<br />

M.Vecdi GÖNÜL de iştirak etmişlerdir.<br />

Ayrıca; Birleşik Arap Emirlikleri Genelkurmay<br />

Başkanı, Tanzanya Genelkurmay<br />

Başkanı, Lübnan Özel Kuvvetler Komutanı,<br />

Filistin Sivil <strong>Savunma</strong> Kurumu Başkanı, Ürdün<br />

SIBAT BAŞKANI EHUD SHANI’NİN<br />

ZİYARETİ (12 OCAK 2010)<br />

Türkiye-İsrail 13. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> İşbirliği<br />

Toplantısı sebebiyle Türkiye’de bulunan<br />

SIBAT Başkanı Ehud SHANI başkanlığında<br />

bir heyet <strong>Müsteşarlığı</strong>mızı ziyaret etmiş,<br />

heyetle beraber yapılan toplantıda karşılıklı<br />

görüş alışverişinde bulunulmuştur.<br />

Ordusu Elektronik Harp Bölümü Direktörü,<br />

Malezya Genelkurmay Başkanı, Azerbaycan<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi Bakanı, Sudan <strong>Savunma</strong><br />

Bakanı, Mısır Özel Kuvvetler Komutanı ve<br />

bunların beraberindeki heyetler Türk savunma<br />

sanayii standını ziyaret etmiştir.<br />

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI 25.<br />

YIL KUPASI KOŞUSU (15 MAYIS 2010)<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong> 25. Yıl Kupası<br />

Koşusu 15 Mayıs 2010 tarihinde Ankara<br />

Hipodromu'nda yapılmıştır. Birinci gelen at<br />

sahibine "<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong> 25.<br />

Yıl Koşusu Kupası" Müsteşarımız Sayın Murad<br />

BAYAR tarafından verilmiştir.<br />

SURİYE TEDARİK VE ENDÜSTRİ GENEL<br />

MÜDÜRÜ TÜMG. DR. İBRAHİM DAOUD<br />

DAOUD’UN ZİYARETİ (12 OCAK 2010)<br />

Suriye Tedarik ve Endüstri Genel Müdürü<br />

Tümg. Dr. İbrahim Daoud DAOUD ve<br />

beraberindeki heyet <strong>Müsteşarlığı</strong>mızı ziyaret<br />

etmiş; kendileriyle Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> ve<br />

potansiyel işbirliği alanlarıyla ilgili bilgi<br />

alışverişinde bulunulmuştur.<br />

AFCEA INTERNATIONAL BAŞKAN<br />

YARDIMCISI (E)KORG. JOHN A.<br />

DUBIA’NIN ZİYARETİ (12 OCAK 2010)<br />

AFCEA International Başkan Yardımcısı<br />

(E)Korg. John A. DUBIA ve beraberindeki<br />

heyet <strong>Müsteşarlığı</strong>mızı ziyaret etmiş;<br />

kendileriyle Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> ve<br />

potansiyel işbirliği alanlarıyla ilgili bilgi<br />

alışverişinde bulunulmuştur.<br />

WASHINGTON BÜYÜKELÇİSİ NAMIK<br />

TAN’IN ZİYARETİ (08 Şubat 2010)<br />

9 Şubat 2010 tarihinde <strong>Müsteşarlığı</strong>mızı<br />

ziyaret eden Washington Büyükelçisi Namık<br />

TAN ile <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad<br />

BAYAR arasında yapılan görüşmede <strong>Müsteşarlığı</strong>mız<br />

çalışmaları ve yürütülen projelerin<br />

yanısıra genel olarak savunma sanayii<br />

hakkında bir brifing verilerek bilhassa ABD ile<br />

yürütülen ortak programlara ilişkin genel<br />

hususlar Sayın Büyükelçiye aktarılmıştır.<br />

NAMSA Genel Müdürü Antonios Chatzidakis<br />

başkanlığındaki resmi bir heyet tarafından<br />

ülkemize yapılan ziyaret çerçevesinde<br />

Müsteşarımız ile de bir görüşme gerçekleştirilmiştir.<br />

<strong>Müsteşarlığı</strong>mızda yapılan görüşmede<br />

NAMSA Genel Müdürü Chatzidakis,<br />

başta müteahhitlik alanında olmak üzere Türk<br />

firmalarının NAMSA’da aldıkları ihalelerin<br />

oranında ciddi bir artış olduğunu, NATO<br />

PAKİSTAN SAVUNMA BAKAN YRDC.<br />

(E) KORG. SYED ATHAR ALI’NİN<br />

ZİYARETİ (13 OCAK 2010)<br />

7’nci Türkiye-Pakistan Üst Düzey Askeri<br />

Diyalog Toplantısı’na katılmak üzere<br />

Türkiye’de bulunan Pakistan <strong>Savunma</strong> Bakan<br />

Yrdc. (E) Korg. Syed Athar ALI ve beraberindeki<br />

heyet <strong>Müsteşarlığı</strong>mızı ziyaret etmiş,<br />

heyetle beraber yapılan toplantıda karşılıklı<br />

görüş alışverişinde bulunulmuştur.<br />

T.C. LIMA BÜYÜKELÇISI GÜNER<br />

ERPUL VE T.C. KOLOMBIYA<br />

BÜYÜKELÇISI CEMIL KARAMAN’IN<br />

ZİYARETİ (09 Şubat 2010)<br />

T.C Lima Büyükelçiliği görevine atanan<br />

Güner ERPUL ve T.C.Kolombiya Büyükelçiliği<br />

görevine atanan Cemil KARAMAN 09<br />

Şubat 2010 tarihinde Müsteşarımız Sayın<br />

Murad BAYAR’a nezaket ziyaretinde bulunmuşlardır.<br />

NAMSA GENEL MÜDÜRÜ ANTONİOS CHATZİDAKİS’İN ZİYARETİ (19 ŞUBAT 2010)<br />

HEAŞ GENEL MÜDÜRÜ (E) TÜMG.<br />

İBRAHİM BÜYÜKYUMUKOĞLU’NUN<br />

VEDA ZİYARETİ (18 OCAK 2010)<br />

HEAŞ Genel Müdürlüğü görevinden ayrılan<br />

(E) Tümg. İbrahim BÜYÜKYUMUKOĞLU Sn.<br />

Müsteşarımıza bir veda ziyaretinde bulunmuştur.<br />

ALMANYA HAVACILIK VE UZAY<br />

MERKEZİ ULUSLARARASI İŞBIRLİĞİ<br />

MERKEZİ (DLR) MÜDÜRÜ DR.<br />

CORNELIA RIESS’İN ZİYARETİ<br />

(22 ŞUBAT 2010)<br />

Almanya Havacılık ve Uzay Merkezi Uluslararası<br />

İşbirliği Merkezi (DLR) Müdürü Dr.<br />

Cornelia Riess başkanlığında Alman havacılık<br />

ve uzay sanayii firmalarının yer aldığı<br />

bir heyet <strong>Müsteşarlığı</strong>mızı ziyaret etmiştir.<br />

Müs-teşarımızın da katıldığı toplantıda DLR<br />

hak-kında bilgi alınmış, daha sonra SSM ve<br />

Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> hakkında Alman<br />

tarafına bir brifing verilmiştir.<br />

üyesi olan Türkiye’nin NAMSA ile işbirliğinin<br />

daha da artmış olmasından memnun olduklarını<br />

ifade etmişlerdir. Müsteşarımız Sayın<br />

Murad BAYAR ise, bu ziyaretinden dolayı<br />

memnun olduklarını ve NATO ile iş yapma<br />

konusunda Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> firmalarının<br />

daha istekli olduklarını, Müsteşarlık<br />

olarak bu konuda sektörün teşvik edildiğini<br />

vurgulamıştır.<br />

89


Gündem<br />

Ziyaretler<br />

AZERBAYCAN ÜDADT HEYETİ BAŞKANI TÜMG. ÇİMGİZ MEMMEDOV’UN ZİYARETİ (22 ŞUBAT 2010)<br />

Azerbaycan ÜDADT Heyeti Başkanı Tümg.<br />

Çimgiz MEMMEDOV ile, Türkiye ile<br />

yürütülmekte olan işbirliği alanlarına ilişkin<br />

genel değerlendirme yapılmıştır. Yürütülmekte<br />

olan işbirliği çalışmalarının mevcut<br />

durumları gözden geçirilmiş gece görüş<br />

sistemleri, haberleşme sistemleri gibi<br />

sistemlerin Türk savunma sanayii firmalarından<br />

sağlanabileceği belirtilmiştir.<br />

SİNERJİTÜRK-SAVUNMA 2010<br />

(25-28 ŞUBAT 2010)<br />

25-28 Şubat 2010 tarihleri arasında Antalya<br />

Mardan Palace Otelinde gerçekleşen<br />

SİNERJİTÜRK-SAVUNMA 2010 etkinliğine<br />

başta Milli <strong>Savunma</strong> Bakanımız Sayın M.<br />

Vecdi GÖNÜL, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti<br />

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Sayın<br />

Hasan TAÇOY teşrif ederek, etkinlik süresince<br />

aktif katılım sağladılar.<br />

Ayrıca, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Sayın<br />

Murad BAYAR, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı<br />

Müsteşarı Sayın Ali BOĞA, Dış İşleri<br />

Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sayın<br />

Büyükelçi Halit ÇEVİK, Bahçeşehir Üniver-<br />

sitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Deniz Ülke<br />

ARIBOĞAN ile Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı<br />

yöneticileri ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong>mızın<br />

tüm üst düzey yöneticileri ile yurt<br />

SENEGAL GENKUR. BŞK. KORG.<br />

ABDOULAYE FALL'IN ZİYARETİ<br />

(23 ŞUBAT 2010)<br />

Senegal Genelkurmay Başkanı Korg.<br />

Abdoulaye FALL ve beraberindeki heyet<br />

<strong>Müsteşarlığı</strong>mızı ziyaret etmiş; kendileriyle<br />

Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> ve potansiyel işbirliği<br />

alanlarıyla ilgili bilgi alışverişinde bulunulmuştur.<br />

içinden ve dışından, SAVUNMA sektörümüzün<br />

214 değerli temsilcisi SİNERJİTÜRK-<br />

SAVUNMA 2010 etkinliğine katıldı.<br />

TANZANYA GEN.KUR. BŞK. ORG.<br />

DAVİS MWAMUNYANGE'NİN ZİYARETİ<br />

(15 MART 2010)<br />

Tanzanya Gen.Kur. Bşk. Org. Davis<br />

MWAMUNYANGE Sayın Müsteşarımıza bir<br />

ziyarette bulunmuş, kendilerine müsteşarlık<br />

ve faaliyetleri hakkında bilgi verilmiş, ayrıca<br />

görüşme esnasında iki ülke arasındaki<br />

savunma sanayii işbirliğinin mevcut durumu<br />

ele alınmıştır.<br />

NATO SAVUNMA YATIRIMLARI GENEL SEKRETER YARDIMCISI PETER FLORY’NİN<br />

ZİYARETİ (16 MART 2010)<br />

Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (TMMM) tarafından düzenlenen “Küresel<br />

Terörizm ve Uluslararası İşbirliği” konulu Sempozyuma katılmak üzere ülkemize gelen NATO<br />

<strong>Savunma</strong> Yatırımları Genel Sekreter Yardımcısı Peter Flory, SSM Sn. Murad BAYAR’ı nezaket<br />

ziyaretinde bulunmuştur.<br />

Ziyaret esnasında, küresel terörizme karşı NATO’nun rolü, NATO AGS Programı ve Türkiye’nin<br />

pozisyonu, NATO-AB İlişkileri, NATO’nun Hava Taşıma Kabiliyetleri, A400M Programı ve Ağır<br />

Yük Helikopteri konularına ilişkin karşılıklı görüş alışverişi yapılmıştır.<br />

MISIR SAVUNMA BAKAN YARDIMCISI<br />

TÜMGENERAL TALLAL MOHAMAD<br />

ABBOUD’UN ZİYARETİ (23 MART 2010)<br />

Türkiye Mısır Üst Düzeyli Askeri Danışma<br />

Grubu Toplantılarına iştirak etmek üzere<br />

ülkemizde bulunan Mısır <strong>Savunma</strong> Bakan<br />

Yardımcısı Tümgeneral Tallal Mohamad<br />

ABBOUD <strong>Müsteşarlığı</strong>mıza bir ziyarette<br />

bulunmuştur. Konuk Bakan Yardımcısına<br />

Müsteşarlık ve faaliyetleri hakkında bilgi<br />

verilmiş, ayrıca görüşme esnasında iki ülke<br />

arasındaki savunma sanayii işbirliğinin<br />

mevcut durumu ele alınmış, köklü bir geçmişe<br />

dayanan ilişkilerin bu alanda daha da<br />

ilerletilmesi konusundaki karşılıklı düşünce<br />

ve temenniler paylaşılmıştır.<br />

PAKİSTAN SAVUNMA BAKANLIĞI TEDARİK DİREKTÖRÜ TÜMGENERAL KİNGRİWİ’NİN ZİYARETİ (24 MART 2010)<br />

Pakistan F-16 Uçaklarının Modernizasyonu ve<br />

T-129 Atak Helikopteri projeleri kapsamında<br />

TAI’nin davetlisi olarak Türkiye’de bulunan<br />

Pakistan <strong>Savunma</strong> Bakanlığı Tedarik<br />

Direktörü Tümgeneral KİNGRİWİ, TAI<br />

yetkilileri ile birlikte <strong>Müsteşarlığı</strong>mızı ziyaret<br />

Etyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti<br />

<strong>Savunma</strong> Bakanı Siraj Fegessa <strong>Müsteşarlığı</strong>mıza<br />

bir ziyarette bulunmuştur. Konuk<br />

Bakana Müsteşarlık ve faaliyetleri hakkında<br />

bilgi verilmiş, görüşme esnasında iki ülke<br />

arasındaki savunma sanayii işbirliği konusunda<br />

karşılıklı düşünce ve temenniler<br />

paylaşılmıştır.<br />

etmiş, ziyaret esnasında bahse konu<br />

projelere ilişkin olarak TAI - Pakistan<br />

faaliyetlerindeki son durum ve ayrıca iki<br />

ülkenin korvet ve denizaltı projeleri hakkında<br />

görüş alışverişinde bulunulmuştur.<br />

HAVA KUVVETLERİ KURMAY BAŞKANI<br />

KORGENERAL ABİDİN ÜNAL’IN<br />

ZİYARETİ (25 MART 2010)<br />

Hava kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral<br />

Abidin ÜNAL, Sayın Müsteşarımıza bir<br />

nezaket ziyaretinde bulunmuşlardır.<br />

ETYOPYA FEDERAL DEMOKRATİK CUMHURİYETİ SAVUNMA BAKANI SİRAJ FEGESSA’NIN ZİYARETİ (05 NİSAN 2010)<br />

91


Gündem<br />

Ziyaretler<br />

SUUDİ ARABİSTAN HEYETİNİN TÜRKİYE ZİYARETİ (4-9 NİSAN 2010)<br />

Suudi Arabistan Krallığı <strong>Savunma</strong> Bakanı<br />

Prens Khalid'in Mayıs ayı sonunda Türkiye’ye<br />

gerçekleştireceği ziyaretin planlanması ve ön<br />

hazırlık yapılması amacıyla, <strong>Müsteşarlığı</strong>mız<br />

davetlisi olarak Hava Pilot Tümg. Mohammed<br />

Bin Caarullah Al-HARITHY başkanlığında<br />

üst düzey bir heyet 05-08 Nisan 2010<br />

tarihleri arasında Ankara’ya bir ziyaret<br />

gerçekleştirmişlerdir.<br />

SUUDİ SAVUNMA SANAYİ GN. MDR.<br />

TÜMG. ABDULAZİZ AL-HUDAITHI’NİN<br />

ZİYARETİ ( 26 NİSAN 2010)<br />

Suudi <strong>Savunma</strong> Sanayi Gn. Mdr. Tümg.<br />

Abdulaziz AL-HUDAITHI Sayın Müsteşarımıza<br />

bir ziyarette bulunmuş, kendilerine<br />

müsteşarlık ve faaliyetleri hakkında bilgi<br />

verilmiş, ayrıca görüşme esnasında iki ülke<br />

arasındaki savunma sanayii işbirliğinin<br />

mevcut durumu ele alınmıştır.<br />

5 Nisan 2010 tarihinde SSM’de temaslarda<br />

bulunan heyet, aynı gün Müsteşar Sn. Murad<br />

BAYAR’a nezaket ziyaretinde bulunmuşlardır.<br />

Suudi Arabistan heyeti ayrıca <strong>Müsteşarlığı</strong>mız<br />

koordinesinde Havelsan ve FNSS<br />

firmalarına tesis ziyaretleri yaparak, MKEK,<br />

TAI, STM, NUROL, ASELSAN, MILSOFT ve<br />

GATE ELEKTRONİK firmaları ile RIXOS<br />

Grand Ankara Hotel’inde görüşmelerde<br />

bulunarak Türkiye temaslarını tamamlamış<br />

ve ülkemizden ayrılmışlardır.<br />

TÜRKİYE-FİNLANDİYA SAVUNMA SANAYİİ TOPLANTISI (27 NİSAN 2010)<br />

BOSNA HERSEK ENERJİ VE SAVUNMA<br />

BAKANI SN. VAHİT HECO'NUN<br />

ZİYARETİ (16 NİSAN 2010)<br />

Bosna Hersek Enerji ve <strong>Savunma</strong> Bakanı Sn.<br />

Vahit HECO Sayın Müsteşarımıza bir ziyarette<br />

bulunmuş, kendilerine müsteşarlık ve<br />

faaliyetleri hakkında bilgi verilmiş, ayrıca<br />

görüşme esnasında iki ülke arasındaki<br />

savunma sanayii işbirliğinin mevcut durumu<br />

ele alınmıştır.<br />

26-28 Nisan 2010 tarihleri arasında Türkiye’ye<br />

bir ziyaret gerçekleştiren Finlandiya<br />

<strong>Savunma</strong> ve Havacılık <strong>Sanayii</strong> Derneği<br />

(AFDA) Genel Sekreteri Tuija KARANKO ve<br />

beraberindeki Fin savunma sanayii temsilcileri,<br />

27 Nisan 2010 tarihinde <strong>Müsteşarlığı</strong>mızı<br />

ziyaret etmişlerdir. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Müsteşarı Murad BAYAR’ın da katıldığı<br />

toplantıda AFDA heyetine savunma sanayii ve<br />

<strong>Müsteşarlığı</strong>mız çalışmaları hakkında bir<br />

brifing verilmiş, AFDA tarafından Finlandiya<br />

savunma sanayii ve tedarik programları<br />

hakkında bilgi alışverişinde bulunulmuş ve<br />

işbirliği imkanları üzerinde görüşmeler<br />

yapılmıştır.<br />

İTALYA BÜYÜKELÇİSİ CARLO<br />

MARSILI’NIN VEDA ZİYARETİ<br />

(29 NİSAN 2010)<br />

Türkiye’deki görevi sona eren İtalya<br />

Büyükelçisi Carlo MARSILI Sayın Müsteşarımıza<br />

bir veda ziyaretinde bulunmuşlardır.<br />

A.B.D. BÜYÜKELÇİSİ JAMES J. JEFFREY, KORE BÜYÜKELÇİSİ JAE HYUN BAE VE İNGİLTERE BÜYÜKELÇİSİ DAVİD<br />

REDDAWAY’İN ZİYARETLERİ (06 MAYIS 2010)<br />

A.B.D. Büyükelçisi James J. JEFFREY, Kore Büyükelçisi Jae Hyun BAE ve İngiltere Büyükelçisi David REDDAWAY Sayın Müsteşarımıza bir<br />

nezaket ziyaretinde bulunmuşlardır.<br />

(E) KORG. ATALAY EFEER’İN VEDA<br />

ZİYARETİ (06 MAYIS 2010)<br />

TAI Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden<br />

ayrılan (E) Korg. Atalay EFEER Sayın<br />

Müsteşarımıza bir veda ziyaretinde bulunmuşlardır.<br />

GEN. MÜH. THANİ ABDALRAHMAN AL-KAWARİ VE BERABERİNDEKİ HEYETİN<br />

ZİYARETİ (17 MAYIS 2010)<br />

Gen. Müh. Thani Abdalrahman AL-KAWARİ ve beraberindeki heyet Sayın Müsteşarımıza bir<br />

nezaket ziyaretinde bulunmuşlardır.<br />

93


Haberler<br />

TSK'nın insansız uçakları yerli malı<br />

olacak<br />

Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı M. Vecdi Gönül, Kara<br />

Kuvvetleri Komutanlığının 2 adet Taktik<br />

İnsansız Hava Aracı Sistem ihtiyacını<br />

karşılamak üzere Kalekalıp/Baykar Makina<br />

Ortak Girişimi ile sözleşme görüşmelerine<br />

başlanmasına karar verildiğini söyledi.<br />

BAYAR: F-35’te aslan payı Türk<br />

şirketlerinin<br />

Bu sene 25. yıl dönümlerini kutlayacaklarını<br />

belirten <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad<br />

Bayar, arkadaşımız Mahmut Bulut’a çalışmaları<br />

hakkında bilgi verdi.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad Bayar, bu<br />

yıl öncelikli hedeflerini, “uzun menzilli hava ve<br />

füze savunma sistemi ile genel maksat<br />

helikopteri ihalelerini sonuçlandırmak”<br />

olarak açıkladı. Kurumun 25. yıl dönümünü<br />

kutlayacaklarını belirten Bayar, 2010 yılı<br />

hedefleri ile ilgili gazetemize önemli<br />

açıklamalarda bulundu. JSF (F-35) savaş<br />

uçağı projesinden Türk savunma sanayii<br />

şirketlerinin aldığı iş payının 7 milyar 400<br />

milyon dolara çıktığını anlatan Bayar, “Bu<br />

miktarın arttırılması için çalışmalarımız<br />

devam ediyor” dedi. Türkiye, 100 savaş uçağı<br />

için yaklaşık 10 milyar dolar ödeyecek. Ancak<br />

SSM’nin desteği ile Türk firmaları TAI,<br />

ASELSAN, MKEK, HAVELSAN, TEİ, KALE<br />

KALIP ve ALP HAVACILIK’ın aldığı iş payı ile<br />

bu paranın, 7 milyar 400 milyon dolarlık<br />

miktarının Türkiye’de kalması kesinleşti.<br />

Türkiye böylece başlangıçta projeden 5<br />

milyar dolar pay alma hedefinin üzerine<br />

çıkmış oldu.<br />

Milli tüfek, üretime hazır<br />

07 Ocak 2010<br />

02 Şubat 2010<br />

10 Şubat 2010<br />

Milli modern piyade tüfeğinin ''tasarım ve<br />

geliştirme'' sözleşmesi, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

<strong>Müsteşarlığı</strong> (SSM) ile Makina ve Kimya<br />

Endüstrisi Kurumu (MKEK), alt yüklenici<br />

sözleşmesi ise MKEK ile Kalekalıp Makine<br />

Kalıp Sanayi AŞ arasında imzalandı. TSK için<br />

HK 416'nin Makine ve Kimya Endüstrisi<br />

Kurumu tarafından tasarlanmış bir piyade<br />

tüfeği olduğunu belirten yetkililer, "Türkiye'nin<br />

ilk ulusal tüfeğidir. Standart olarak<br />

TSK'nin kullandığı G3'ün yerini alması<br />

planlanmaktadır. Terör örgütlerinin de<br />

kullandığı AK-47'ye karşılık büyük bir üstünlük<br />

sağlayacağı öngörülmüştür." dedi<br />

Savas uçağına parça üretecek<br />

Dokuz ülkenin ortak yapımı F-35 müşterek<br />

taarruz uçağı (JSF) projesinde ülke olarak<br />

Türkiye de yer alıyor. Bu uçağın motor<br />

kanatçıkları yekpare titanyumdan imal<br />

edilecek ve üretimi de 2011 yılından itibaren<br />

Eskişehir'de gerçekleştirilecek. Motor<br />

kanatçığını Alp Havacılık Motor Komponent<br />

Üretim ve Mühendislik Merkezi isimli Türk<br />

şirketi üretecek. Şirket, F-35'e motor kanatçığı<br />

üretecek yeni fabrikasının temelini Milli<br />

<strong>Savunma</strong> Bakanı Vecdi Gönül ve <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad Bayar'ın da katıldığı<br />

törenle adım attı.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayi tanıtım atağında<br />

11 Şubat 2010<br />

23 Şubat 2010<br />

Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>, 2010 yılında yeni bir<br />

döneme girdi. Dışişleri Bakanlığı, yurt<br />

dışında görevli Türk Büyükelçileri aracılığı ile<br />

diplomasinin bir uzantısı olarak Türk<br />

savunma sanayii ürünlerinin tanıtımı için<br />

kolları sıvadı. Bu çerçevede 8 Şubat’ta<br />

Washington Büyükelçiliği’ne atanan Namık<br />

Tan, 9 Şubat’ta da Peru Büyükelçisi Güner<br />

Erpul ve Kolombiya Büyükelçisi Cemil<br />

Karaman <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı (SSM<br />

Murad Bayar’ı ziyaret ederek, Türkiye’nin bu<br />

ülkelere yönelik savunma sanayii hedefleri<br />

hakkında brifing aldı. Tanzanya Büyükelçimiz<br />

Sander Gürbüz de Tanzanya <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlığı’nın açtığı 800 araçlık ihale ve 10 bin<br />

konutluk lojman ihalesine Türk firmalarının<br />

katılmasını istedi.<br />

13 Mart 2010<br />

Teknopark<br />

atıldı<br />

İstanbul’da ikinci imzalar<br />

Kuruşuna ilişkin ilk adım, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

<strong>Müsteşarlığı</strong>, İTO ve İstanbul Ticaret<br />

Üniversitesi arasında niyet mektubunun<br />

imzalanmasıyla atılan Teknopark İstanbul’da<br />

ikinci aşama dün gerçekleşti<br />

Dün imzalanan sözleşmeyle 5 ortaklı Teknopark<br />

İstanbul Yönetici Şirketi kuruldu.<br />

KOBİ’lerle uluslararası firmaları aynı çatı<br />

altında buluşturacak olan teknoparkta faaliyet<br />

gelecek yıl başlayacak. İmza töreninde<br />

konuşan Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı M. Vecdi<br />

Gönül Teknopark İstanbul’dan 25 yılda 300<br />

milyar doların üstünde bir gelir elde<br />

edilmesinin hedeflendiğini söyledi. İTO<br />

Başkanı Murat Yalçıntaş da projeye bugüne<br />

kadar 80 firmanın başvurduğunu bildirdi.<br />

Donanmanın yeni gözdesi: LPD<br />

15 Mart 2010<br />

Akdeniz’in en büyük donanmalarından<br />

birine sahip olan Türkiye açılan bu ihale ile<br />

yüksek savaş yeteneğini daha da artıracak.<br />

Akdeniz’in en büyük donanmalarından birine<br />

sahip olan Türk Donanmasının yüksek savaş<br />

yeteneğini daha da artıracak Havuzlu<br />

Çıkarma Gemisi (LPD) projesi kapsamında<br />

açılan ihalede 7 tersane teklife çağrı dosyası<br />

aldı. NATO operasyonlarında birliklerin<br />

intikali ve tahliye operasyonlarında görev<br />

alacak LPD, deprem gibi doğal afetlerde de<br />

yardım ulaştırılması ve yaralıların tahliyesinde<br />

kullanılacak. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong>,<br />

dünya barışı ve küresel deniz güvenliğine<br />

yıllardır katkı sağlayan Türk Donanmasının<br />

gücünü daha da artırmak amacıyla bir süre<br />

önce Havuzlu Çıkarma Gemisi tedariki için<br />

ihale açtı. İhale sürecinin ardından Donanma<br />

Komutanlığı bünyesine katılacak LPD,<br />

dünyada sadece 7-8 ülke donanmasında<br />

bulunuyor. AA muhabirinin <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

<strong>Müsteşarlığı</strong> yetkililerinden aldığı bilgiye<br />

göre, savaş zamanında düşmanların korkulu<br />

rüyası olan LPD, deprem gibi doğal afetlerde<br />

de en önemli can kurtarma araçlarının<br />

başında yer alacak. Amfibik askeri gemi<br />

sınıfına giren LPD, üzerinde 8 helikopter, 100<br />

araç ve yaklaşık 1000 personel taşıma<br />

kapasitesine sahip olacak.<br />

18 Mart 2010<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad<br />

Bayar'dan özel sektör ve kamuya çağrı;<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii iş modeli tüm sektörlere<br />

örnek olabilir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad Bayar,<br />

kamunun hizmet ve ürün-sistem alımlarında<br />

yerli katkıyı artırma yönündeki girişimleri için<br />

Türkiye'nin teknolojik kapasitesinin yeterli<br />

olduğuna inandığını ve savunma alımları için<br />

kullanılan iş modelinin kullanılabileceğini<br />

söyledi. DÜNYA'nın sorularını yanıtlayan<br />

Bayar, "Mesela birçok belediye hafif raylı<br />

taşımacılık sistemleri kuruyor. Bunların<br />

donanımlarının hemen hemen tamamı ithal<br />

ediliyor. Ancak Türkiye'deki birçok şirket ya<br />

bu sistemleri üretme ya da en azından bir<br />

kısmını üretme kapasitesine sahip. Kısmi<br />

olarak yerli üretim şartı koyarsanız katma<br />

değerin ülke içinde kalmasına katkı verirsiniz,<br />

üretim yeteneğini geliştirirsiniz" dedi.<br />

Aselsan ve SSM, sözleşme imzaladı<br />

Aselsan ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong><br />

arasında 120.3 milyon Euro tutarında<br />

sözleşme imzalandı.<br />

ASELSAN, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong><br />

(SSM) arasında 120 milyon 326 bin 449 Euro<br />

tutarında sözleşme imzaladı. ASELSAN<br />

Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin Kamuyu<br />

Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan<br />

özel durum açıklamasında, ASELSAN A.Ş. ile<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong> arasında,<br />

Kundağı Motorlu Namlulu Alçak İrtifa Hava<br />

<strong>Savunma</strong> Silah Sistemi ve 35 mm Oerlikon<br />

Ateş İdare Cihazı Modernizasyonu ve<br />

Tedariki Projeleri Tasarım ve Geliştirme<br />

Dönemi (Dönem-1) Sözleşmesinin, bugün<br />

120 milyon 326 bin 449 Euro bedelle<br />

imzalandığı kaydedildi.<br />

İşte Hürkuş<br />

19 Mart 2010<br />

26 Mart 2010<br />

Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı M. Vecdi Gönül,<br />

“Hürkuş” adı verilen pilotlu eğitim uçağının<br />

yakında uçurulacağını kaydederek, “Yakında<br />

umut ediyoruz Hürkuş’u uçuracağız. Pilotlu<br />

bir uçak. Bütün dizaynı, tamamı, her şeyi<br />

yerlidir. Motor hariç tabii. Bu eğitim uçağı<br />

ama savaş uçağı olarak da kullanılabilir. Ama<br />

asıl maksadı eğitim uçağı. İlk defa bir uçak<br />

üretmiş oluyoruz” dedi.<br />

05 Nisan 2010<br />

Local suppliers to meet half of Turkish<br />

army’s needs<br />

After decades of heavy reliance on Western<br />

suppliers, for the first time in nearly 60 years,<br />

Turkey's local defense industry is expected to<br />

be able to provide 50 percent of the military's<br />

weapons requirements this year, procurement<br />

officials said. "In terms of value, local<br />

industry met nearly 44 percent of our defense<br />

requirements in 2008, and although we don't<br />

have the final and complete data at this point,<br />

we believe that this rate was higher in 2009,"<br />

one procurement official who wanted to<br />

remain anonymous, told Hürriyet Daily News<br />

& Economic Review on Friday. "And this year,<br />

for the first time in modern history, we believe<br />

that we will reach our objective to reach a 50<br />

percent self-reliance rate to meet our<br />

military's weapons requirements," said the<br />

official. "This means that if we spend $4 billion<br />

for defense procurement annually in 2010 and<br />

2011, half of this money will go to our own<br />

industry," the official said.<br />

06 Nisan 2010<br />

TÜRKSAT 4A ve 4B 2012’de fırlatılacak<br />

TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve<br />

İşletme AŞ Genel Müdürü Özkan Dalbay,<br />

TÜRKSAT 4A ve 4B uydularının yapımı için<br />

şartname gönderdikleri 6 firmadan 3’ünün<br />

teklif verdiğini belirterek, “Haziran ayı içinde<br />

teklifini uygun bulduğumuz firma ile<br />

uyduların imalatı için sözleşme imzalamayı<br />

hedefliyoruz. Uyduların yapım süresini 26 ay<br />

olarak planlıyoruz. 2012’nin son çeyreğinde<br />

4A ve 4B’yi uzaya fırlatmayı amaçlıyoruz”<br />

dedi. Dalbay, 2009 sonunda TÜRKSAT 4A ve<br />

TÜRKSAT 4B uydularının yapım ihalesi için<br />

potansiyel 6 üretici firmaya “nasıl bir uydu”<br />

istediklerine ilişkin şartname gönderdiklerini<br />

söyledi. TÜRKSAT 4A ve 4B’nin Türkiye’nin<br />

dışarıya yaptırdığı son uydular olacağına<br />

dikkati çeken Dalbay, “Türk Havacılık ve Uzay<br />

Sanayi A.Ş. (TUSAŞ) içinde, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

<strong>Müsteşarlığı</strong> bünyesinde kurulacak “Milli<br />

Uydu Üretim Merkezi”nin temeli Temmuz<br />

ayında atılacak” dedi. “Milli Uydu Üretim<br />

Merkezi”nin 5 tonluk uyduları üretecek<br />

büyüklükte olmasının amaçlandığını dile<br />

getiren Dalbay, tesiste haberleşme uydularının<br />

yanı sıra gözlem uydularının da üretileceğini<br />

söyledi.<br />

170 Tankın modernizasyonu tamam<br />

İsrailli firmanın modernize ettiği tankların<br />

sonuncusu TSK'ya teslim edildi.<br />

İsrail firması tarafından modernize edilen 170<br />

adet M 60 tankından sonuncusu, Kayseri'de<br />

Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Vecdi Gönül'ün<br />

katıldığı törenle teslim edildi. Modernize<br />

çalışmalarının büyük bölümünün yürütüldüğü<br />

2. Ana Bakım Merkez Komutanlığında<br />

düzenlenen teslim törenine, Milli <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlığı yetkilileri, İsrail Milli <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlığı ve projenin ana üstlenicisi IMI<br />

firmasının temsilcileri katıldı. Milli <strong>Savunma</strong><br />

Bakanı Vecdi Gönül, törende yaptığı konuşmada,<br />

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarının<br />

karşılanması maksadıyla geliştirilen projelerde<br />

ülke sanayisinin azami katkı sağlamasını<br />

hedeflediklerini belirtti. Konuşmaların<br />

ardından Bakan Gönül, projede görev alan<br />

müsteşarlık görevlileri ile askeri yetkililere<br />

plaket verdi. Bakan Gönül, proje kapsamında<br />

modernize edilen son tankın anahtarını da 28.<br />

Mekanize Tugay Komutanlığında görev<br />

yapan Yarbay Sadık Cebeci'ye teslim etti.<br />

'İlk milli tank Altay'<br />

06 Nisan 2010<br />

09 Nisan 2010<br />

Projenin imza töreni 30 Temmuz 2008’de<br />

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla<br />

gerçekleştirilmişti. Altay ismini, Kurtuluş<br />

Savaşı’nda İzmir’e giren birliklerin başındaki<br />

Tümgeneral Fahrettin Altay’dan aldı.<br />

OTOKAR’ın ana yükleniciliğindeki projede;<br />

ASELSAN, Volkan-2 atış kontrol ve komuta<br />

kontrol, muhabere sistemlerini; Güney Koreli<br />

Rotem firması bazı alt sistemleri; Makine<br />

Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) M60 T<br />

tanklarına da takılan 120 milimetre 55 kalibre<br />

ana silah sistemini; Roketsan ise modüler zırh<br />

paketi uygulamasını gerçekleştirecek.<br />

HEDEF 2015<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>Müsteşarlığı</strong> (SSM), bu<br />

projenin gerçekleşmesi ve 2015 yılına kadar<br />

ortaya bir tank prototipinin çıkması için 500<br />

milyon dolar bütçe ayırdı. Proje sonunda yeni<br />

95


Haberler<br />

bir ihale açılacak ve seri üretimi bu ihaleyi<br />

kazanan kurum ya da kuruluş gerçekleştirecek.<br />

İlk etapta 250 adet tank üretilmesi<br />

planlanıyor. Bu rakam Türk Silahlı Kuvvetleri’nin<br />

ihtiyaçları doğrultusunda artabilecek.<br />

FİKRİ HAKLAR TÜRKİYE'NİN<br />

‘Altay’ın tasarım, geliştirme, entegrasyon, test<br />

ve üretimine ilişkin tüm bilgi ve dokümanları<br />

içeren ve tankın seri üretimine temel teşkil<br />

edecek bir teknik veri paketi hiçbir kısıtlama<br />

olmaksızın ve tüm hakları ile Türkiye’ye ait<br />

olacak.<br />

10 Nisan 2010<br />

Yeni tip ilk karakol botu denize indirildi<br />

TÜRKİYE'nin ilk yeni tip karakol botu dün<br />

İstanbul Tuzla'da denize indirildi. Dearsan<br />

Tersanesi'nce inşa edilen 16 yeni tip karakol<br />

botunun ilki Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da<br />

katıldığı törenle denize indirildi. Türk özel<br />

sektörü ile ortaya çıkarılan savunma sanayii<br />

ürünlerinin dünyanın her yerinde alıcı<br />

bulduğunu ifade eden Erdoğan, gemi inşa<br />

sanayi sektörü ve savunma sanayiinin, Deniz<br />

Kuvvetleri Komutanlığı ile yüksek nitelikli<br />

gemiler oluşturmak için giriştikleri birlikteliğin<br />

başarıya ulaştığına dikkat çekti. Yeni tip<br />

karakol botu projesi 2015'e kadar 16 bot<br />

inşasını kapsıyor. Yüzde 70 yerli yapım olan<br />

Botlar 40 mm çift namlu top, 2 adet 12.7 mm<br />

ağır makineli tüfek, su bombası, denizaltı<br />

savunma harbi roket atıcısı bulunduruyor.<br />

22 Nisan 2010<br />

Malezya’ya 500 milyon dolarlık zırhlı<br />

araç üretecek 4 bin kişiye iş kapısı<br />

açacak<br />

<strong>Savunma</strong> sanayiine yönelik üretim yapan<br />

FNSS <strong>Savunma</strong> Sistemleri A.Ş., Malezya<br />

ordusuna 260 zırhlı araç üretme konusunda<br />

Asya <strong>Savunma</strong> Fuarı DSA’de 500 milyon<br />

dolarlık ön anlaşma imzaladı. Bu sözleşme ile<br />

‘en büyük ihracat sözleşmesi’ rekorunu kıran<br />

FNSS, anlaşmayla Türkiye’de KOBİ’lere ve<br />

en az 4 bin kişiye iş imkanı sağlayacak.<br />

KARA muharebe sistemlerinde Türk Silahlı<br />

Kuvvetleri’nin en önemli tedarikçilerinden biri<br />

olan FNSS <strong>Savunma</strong> Sistemleri A.Ş.,<br />

Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’daki<br />

Uluslararası Asya <strong>Savunma</strong> Fuarı’nda (DSA)<br />

Malezya ordusuna 260 zırhlı muharebe aracı<br />

satmak üzere yaptığı ön anlaşma ile, ihracat<br />

tarihinde de bir ilke imza attı. 500 milyon<br />

dolarlık ön anlaşmayı imzalayan FNSS, hem<br />

kendisinin hem Türkiye’nin ‘en büyük ihracat<br />

sözleşmesi’ rekorunu kırdı.<br />

Uçak motorunda dev anlaşma<br />

TEI Genel Müdürü Akın Duman, ABD’li GE<br />

Aviation ile yaptıkları anlaşma sonucunda,<br />

dünyada sadece 3-4 firmada bulunan uçak<br />

motoru kompresör bölümüyle ilgili en ileri<br />

teknolojiye sahip olacaklarını söyledi.<br />

F16 uçak motorlarının montaj ve testlerini<br />

gerçekleştirmek, bazı motor parçalarını da<br />

üretmek üzere kurulan TEI’nın bugün geldiği<br />

konuma ilişkin olarak şöyle konuştu:<br />

“Havacılık sektöründeki en gelişmiş teknolojilerden<br />

birini de transfer edeceğiz. Projenin<br />

hayata geçirilmesiyle birlikte 2011 yılından<br />

itibaren fandan kompresöre, türbinden<br />

egsoza kadar önemli parçaları üretebilen bir<br />

kabiliyete sahip olacağız. Bu anlaşma sadece<br />

teknoloji değil, gelir anlamına da geliyor. Bu<br />

program boyunca TEI için öngörülen iş<br />

hacmi 3 milyar doları bulacak.”<br />

Duman, Airbus 30 / 330 ve Boeing 747 / 767<br />

uçaklarına güç veren CF6 motorlarına ait 7<br />

değişik parçanın blisk ve spool üretimi için 12<br />

bin 666 metrekarelik yeni B700 binasının bu<br />

yıl içerisinde faaliyete geçeceğini açıkladı.<br />

İşte ilk yerli İHA<br />

30 Nisan 2010<br />

4 Mayıs 2010<br />

TAİ ve ASELSAN tarafından üretilen ancak sır<br />

gibi saklanan Türkiye'nin ilk yerli insansız<br />

hava aracının (İHA) fotoğrafı ortaya çıktı. 1<br />

Nisan'da çekilen hatıra fotoğrafında, Milli<br />

<strong>Savunma</strong> Bakanı Vecdi Gönül, Ulaştırma<br />

Bakanı Binali Yıldırım ve hava kuvvetleri<br />

mensupları uçağın önünde birlikte görülüyor.<br />

Havada kalma süresi, ve yük taşıma<br />

kapasiteleri ile Heron'lardan daha yetenekli<br />

olan hava aracının ilk sunumu TAİ Entegre<br />

Uçak Grup Başkanı Özcan Ertem tarafından<br />

Hava Harp Okulu'nda pilotlara yapıldı.<br />

Amerika ve İsrail'den sonra bu türden bir<br />

uçağı üretebilen üçüncü ülke olan Türkiye'nin<br />

yüzde yüz yerli üretim olan insansız hava<br />

aracının temmuz sonu, ağustos başında ilk<br />

uçuşunu yapması, gelecek yıl itibariyle aktif<br />

olarak kullanılmaya başlanması planlanıyor.<br />

27 Mayıs 2010<br />

Gece karanlığında ilklerin tatbikatı<br />

TÜRK Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından her<br />

yıl düzenlenen Efes Müşterek Fiili Atışlı<br />

Tatbikatı, İzmir 'in Seferihisar İlçesi Doğanbey<br />

Mevkisi'nde gerçekleştirilmeye başladı. Bu<br />

yıl tatbikatta ilk kez, Türk Silahlı Kuvvetleri<br />

tarafından projelendirilen, ‘İHA’ olarak<br />

adlandırılan mini insansız hava aracı kullanıldı,<br />

tatbikat bölgesinin havadan taktik keşfi<br />

yapıldı. Genelkurmay Başkanı Org. İlker<br />

Başbuğ ve kuvvet komutanları tatbikatı<br />

karanlıkta çadırdan izledi. Tatbikatta ayrıca<br />

Türk mühendislerce yapılan dünyanın ilk<br />

holografik haritası kullanıldı.<br />

28 Mayıs 2010<br />

Aselsan, ABD'li Raytheon ile “Anten Röle<br />

İstasyonu” yapacak<br />

İki şirket, “Anten Röle İstasyonu” tasarım,<br />

üretim, entegrasyon ve test faaliyetleri için<br />

işbirliği yapacak.<br />

Aselsan Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.,<br />

ABD merkezli Raytheon firması ile "Anten<br />

Röle İstasyonu" tasarım, üretim, entegrasyon<br />

ve test faaliyetleri için işbirliği yapılmasını<br />

kararlaştırdı. Aselsan'ın Kamuyu Aydınlatma<br />

Platformu'nda (KAP) yayımlanan özel durum<br />

açıklamasında, ABD merkezli Raytheon<br />

firması ile Aselsan arasında, firmanın Uzun<br />

Menzilli Hava ve Füze <strong>Savunma</strong> Sistemi<br />

Patriot'un temel birimlerinden Anten Röle<br />

İstasyonu (Antenna Mast Group) tasarım,<br />

üretim, entegrasyon ve test faaliyetleri için<br />

işbirliği yapılmasının kararlaştırıldığı bildirildi.<br />

Açıklamada, bu işbirliği çerçevesinde,<br />

Raytheon firmasının Birleşik Arap Emirlikleri'ne<br />

gerçekleştirdiği Patriot Sistemi satışı<br />

kapsamında Anten Röle İstasyonu için alt<br />

yüklenicilik sözleşmesinin 2010 yılı içerisinde<br />

imzalanmasının beklendiği kaydedildi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!