Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sayı: 313<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
22 Nisan<br />
2012<br />
30<br />
28 Şubat AKP’nin<br />
Güç Gösterisi, Sindirme ve<br />
Düzeni Aklama Operasyonudur!<br />
AKP’nin Halkın Demokrasi Özlemlerini İstismar Etmesine<br />
Faşist İktidarını Pekiştirmesine İzin Vermeyeceğiz<br />
AKP, iktidarını güçlendirmek için<br />
yeni bir hamle daha yaptı. 12 Eylül<br />
Generallerinin yargılanması şovunun<br />
ardından, 12 Nisan’da, AKP ve yandaşlarının<br />
“28 Şubatçılara demokrasi<br />
ayarı” dedikleri operasyonla, Genel<br />
Kurmay eski 2. Başkanı Çevik Bir<br />
ve 31 emekli subay gözaltına alındı.<br />
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini<br />
ortadan kaldırmaya veya görevlerini<br />
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye<br />
teşebbüs etmek’’ suçlamasıyla<br />
Çevik Bir ve 9 emekli asker<br />
tutuklandı. Bu operasyon AKP ve<br />
yandaşlarının dediği gibi ne “demokrasi<br />
ayarı”dır ne de 28 Şubatçıların<br />
yargılanmasıdır.<br />
AKP bu davalarla iki şey yapıyor.<br />
Birincisi; güç gösterisi yaparak faşist<br />
iktidarını pekiştiriyor. Bu davalarla<br />
kitleler üzerinde, oligarşi içi kesimlerde<br />
büyük bir korku salıyor. İkincisi;<br />
aynı zamanda demokrasicilik<br />
oyunu oynuyor. Kendi iktidarını sağlamlaştırırken<br />
her türlü kirli işleri<br />
yapmış olan “eski devleti” sözde<br />
yargılıyor gözükerek devleti aklıyor.<br />
AKP, bunu da demokrasi ve hukuk<br />
mücadelesi olarak pazarlıyor. AKP,<br />
28 Şubat operasyonunun yarattığı<br />
bir partidir. Bu nedenle de 28 Şubat’ı<br />
yargılayamaz. 28 Şubat’ta MGK’nın<br />
tüm halk kesimlerini hizaya getirme,<br />
aykırı tüm sesleri boğma politikası<br />
bu gün AKP faşizmi tarafından sürdürülmektedir.<br />
AKP, 28 Şubatçıları yargılarken<br />
28 Şubat’ı destekleyenleri de yargılayacak<br />
mı? Örneğin; 28 Şubat’ı,<br />
krizin önlenmesi için önlem ve demokratik<br />
yollardan problemlerin çözülmesi<br />
olarak değerlendiren, Fethullah<br />
Gülen’i de yargılayabilecek<br />
mi? Fethullah Gülen, 28 Şubat mü-<br />
dahalesinden bir ay<br />
sonra 29 Mart 1997’de<br />
kendi televizyonları,<br />
Samanyolu TV’de silahlı<br />
kuvvetleri muhtıra<br />
vermekle eleştirenlere<br />
tepki gösterek<br />
şunları söylemişti:<br />
“Asker demokratik<br />
yollarla sorunların çözümünü istedi.<br />
Darbe hiçbir zaman tam bir çözüm<br />
değildir. En son çaredir. Darbeciler<br />
iyi niyetlidir ama her darbe birikim<br />
ve tecrübe sahiplerini heba etmiştir.<br />
Ülkemiz kriz içinde. Gücü temsil<br />
edenler krizi önlemelidir. Bu<br />
hükümeti değiştirin demek daha<br />
demokratik olur. Burada ‘Askeriye<br />
muhtıra verdi’ diye suçlanmak<br />
isteniyor. İsteselerdi, bu öyle bu<br />
böyle olacak diyebilirlerdi. Oturup<br />
onlarla meseleyi altı saat mülahaza<br />
etmezlerdi. Demokratik yollarla<br />
problemler çözülsün istediler.”<br />
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç<br />
da, 28 Şubat soruşturmasına ilişkin<br />
olarak, “Türkiye darbelerle yüzleşiyor.<br />
Darbe döneminin geride kaldığına,<br />
Türkiye’de demokrasinin geldiği noktaya<br />
hepimiz şahidiz” diyor. Başbakan<br />
Erdoğan; “Artık erken kalkanın<br />
darbe yapması dönemi geçti” diyor.<br />
Arınç da, Erdoğan da darbe dönemi<br />
geçti derken doğru söylüyor. Ancak,<br />
darbe yapmanın döneminin geçmesinin<br />
nedeni demokrasinin varlığından<br />
değil, AKP iktidarının darbeyi aratmayan<br />
politikalarındandır. Hak gaspları,<br />
baskılar, gözaltı ve tutuklama<br />
terörüyle, zengini daha zengin fakiri<br />
daha fakir yapmasıyla, iktidarın gücünü<br />
kullanarak yandaşlarını ve islamcı<br />
sermayeyi palazlandırmasıyla,<br />
ülke ve halkın çıkarlarından önce<br />
KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E<br />
emperyalizmin çıkarlarını düşünmesiyle<br />
darbenin yapacaklarını eksiksiz<br />
yerine getirmesindendir. Evet, darbeye<br />
gerek yoktur, çünkü AKP vardır.<br />
Çünkü AKP MGK’laşmıştır.<br />
“28 Şubat” Nedir?<br />
28 Şubat’ta “Ordunun müdahale<br />
koşulları kendiliğinden ortaya çıkmamış,<br />
Genelkurmay ve MİT’in medya<br />
patronlarıyla birlikte planlarını<br />
oluşturmalarına şeriatçılık tehlikesi<br />
ortaya çıkartılıp zemin hazırlanmıştır.<br />
(...)Ordunun bu açık müdahalesini<br />
emperyalist politikalardan bağımsız<br />
düşünmek mümkün değildir. Burjuva<br />
partilerinin it dalaşından çıkamadığı,<br />
hiçbir politika üretemediği koşullarda<br />
emperyalistlerin politikalarıyla, Demirel<br />
ve ordunun işbirliğiyle müdahale<br />
<strong>hayat</strong>a geçirilmiştir.<br />
Bu yanıyla medyanın “irtica”,<br />
“laiklik” şeklindeki propagandaları<br />
yapay olarak ortaya çıkartılmış esas<br />
olarak Refah Partisi’ni, dolayısıyla<br />
diğer partileri disipline etme, hizaya<br />
getirme hareketleridir. (D.Karataş,<br />
Seçme Yazılar syf.364)<br />
28 Şubat müdahalesi, ‘Şeriatla<br />
mücadele” ve “Laikliği koruma” adına<br />
yapılmış olarak gösterilmeye çalışıldı.<br />
Bu amacın çok küçük bir parçasıydı.<br />
Gerçek amaç ise başkaydı. Susurluk’la<br />
yıpranan ve halk nezdinde güven<br />
kaybeden oligarşik devleti yeniden