You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Ve şimdi davaya müdahillik<br />
sırasına giren hemen herkes aynı<br />
zamanda bu gerçekleri de dile getirerek,<br />
orada oynanan oyunun bir<br />
parçası oluvermektedirler. Bu nedenle<br />
gerçekleri bilmek ve ifade<br />
etmek çok fazla bir anlam taşımamaktadır.<br />
O gerçeklerin üzerine neyi<br />
koyduğun, hangi tavrı gösterdiğindir<br />
asıl önemli olan…<br />
Bu Dava Neye<br />
Hizmet Ediyor?<br />
Tıptı Ergenekon, Balyoz vb.<br />
davalarda olduğu gibi bu davada<br />
da AKP esas olarak devleti aklamaya,<br />
temize çıkarmaya çalışmaktadır.<br />
Ve bu yaptığıyla da halkın<br />
gözünü boyamak istemekte, demokrasicilik<br />
oyununun yeni bir perdesini<br />
sahnelemektedir.<br />
12 Eylül döneminin yargısı ve<br />
adaleti için devrimcilerin o dönem<br />
yaptığı tespit şudur:<br />
“Adalet bir elinde kılıç, diğerinde<br />
terazi tutan genç bir bakireyle sembolleştirilmiştir.<br />
Ama 12 Eylül'den<br />
bu yana ABD emperyalizminin,<br />
CIA'nın, işbirlikçilerinin ve bir avuç<br />
generalinin adaletinin hüküm sürdüğü<br />
ülkemizde adalet bakiresi elinde kanlı<br />
bir bıçak taşıyan fahişeye dönüştürülmüştür.”<br />
(Haklıyız Kazanacağız,<br />
Devrimci Sol Savunma)<br />
Bugünkü AKP yargısının bundan<br />
bir farkı olduğunu kim iddia edebilir?<br />
Askeri mahkemeleri bile geride bırakacak<br />
kararlarıyla ortada olan Ağır<br />
Ceza Mahkemelerinin tıpkı 12 Eylül<br />
dönemini mahkemeleri gibi emir komuta<br />
zincirinin bir parçası gibi hareket<br />
etmediğini kim söyleyebilir? Hiç<br />
kimse!..<br />
Çünkü alınan karalarıyla ve uygulamalarıyla<br />
her şey gözler önündedir.<br />
İddianamesi beğenilmeyen savcıların<br />
sürgünlere yollandığı, AKP’nin<br />
istediği tüm kararların adeta dikte<br />
ettirilmişçesine mahkemelerce karara<br />
dönüştürüldüğü artık herkesin bildiği<br />
sıradan gerçeklerdir.<br />
12 Eylül döneminde faşist cunta<br />
halkın gözünü boyamak ve tarafsız<br />
bir görünüm sergilemek için dev-<br />
rimcilerin,<br />
halkın kanını döken faşist katilleri<br />
de alıp tutuklamış, hatta devrimcilere<br />
yaptığı işkenceleri bunların bir kısmına<br />
da uygulamış, bazı faşist katilleri<br />
de idam etmiştir. Faşistleri devrimcilerle<br />
aynı hapishanelere, aynı koğuşlara<br />
koyarak “karıştır- barıştır”<br />
politikaları uygulamıştır.<br />
12 Eylül faşist cuntasının bu oyununun<br />
nasıl bir amaç taşıdığını bugün<br />
herkes bilmekte ve görmektedir. Ama<br />
aynı oyunu bu kez de AKP’nin hemen<br />
hemen aynı biçimde oynadığını görmek<br />
istememektedirler.<br />
Bugün elinde taşıdığı kanlı bıçağı<br />
binbir hileyle gizlemeye çalışsa da<br />
yine damlayan kanların görüldüğü<br />
aynı adaletsizliğin hüküm sürdüğü<br />
bir adalet sisteminin AKP tarafından<br />
uygulandığını görmemek için adeta<br />
çırpınmaktadırlar.<br />
Tüm gerçekleri ortaya koyduktan<br />
sonra bugün yapılan mahkeme için;<br />
"Her şeyin iyi bir yanı vardır. Toplumda<br />
geçmiş dönemlerin liderlerinin<br />
bu duruma düşebileceğinin<br />
görülmesi önemlidir. Belki bugünün<br />
muktedirlerine de ibret olur ve bir<br />
gün kendilerinin de bu duruma düşebileceklerini<br />
düşünebilirler."<br />
(Oğuzhan Müftüoğlu, Eski DY’li,<br />
Şimdi ÖDP’li) diyebilen biri için<br />
söylenecek en hafif söz oportünist<br />
olabilir ancak.<br />
Evet, bu gerçeklerin tersyüz edilmesi,<br />
sınıf mücadelesi gerçeğinin<br />
BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA<br />
perdelenmesi değil de nedir? Hem<br />
12 Eylül’le esas olarak “kurucu bir<br />
iktidar hesaplaşabilir” diyerek devrim<br />
olmadan bir hesaplaşma olamayacağını<br />
söylemektedir Oğuzhan<br />
Müftüoğlu, hem de işte bu sözleri<br />
sarfetmektedir. Oligarşiye dersi yine<br />
oligarşinin mahkemelerinin vereceğini<br />
söylemek safdillik değilse –ki<br />
öyle değildir- keskin bir oportünizmden<br />
başka bir şey değildir.<br />
Aynı mantık EMEP’te de bulunmaktadır.<br />
Bir yandan AKP’nin<br />
gerçek bir yargılama yapmayacağı<br />
vb. söylenirken öte yandan davaya<br />
müdahil olunmakta ve dahası davaya<br />
olmadık misyonlar biçilmektedir.<br />
EMEP GYK Üyesi Mustafa Yalçıner<br />
mahkemeye sunduğu müdahil olma<br />
dilekçesinde, cunta generallerini yargılanmalarının<br />
önünde hiçbir engel<br />
bulunmadığı, onların suçlarının neler<br />
olabileceğini söyledikten sonra şunları<br />
ifade etmektedir:<br />
“Tek engelden söz edilebilir ki, o<br />
da özel yetkili mahkemenizin pozisyonu<br />
ve böyle bir yargılamaya niyet<br />
ve cesaret edip edemeyeceğidir. Bu<br />
açıdan mahkemenizin durumu çok<br />
uygun görünmemektedir ve bu gerek<br />
iddianamede, gerekse de sanıkların<br />
henüz duruşmaya bile getirilememiş<br />
olmasında yansımaktadır. Mevzuat<br />
da fazla uygun olmayabilir, ama<br />
“Devlet-i Ali”nin yüksek katlarından<br />
istendiği anlaşılan görünüşte ve puan<br />
toplamaya matuf, yargılıyor gibi<br />
yapıp gerçeklerin ve gerçek suçların<br />
üzerini örtmeye yönelik bir “yargılama”<br />
değil, ama gerçek bir yargılama<br />
yapmaya cesaret edip buna girişirseniz,<br />
biliniz ki mahkemeniz tarihe<br />
geçecek, sizler de birer kahraman<br />
olacaksınız.”<br />
İşte, ancak bu kadar sınıf mücadelesi<br />
gerçeğinden uzaklaşılabilir.<br />
Ancak bu kadar oligarşinin mahkemelerine<br />
dönük bir beklenti içinde<br />
olunabilir.<br />
Bu sözlerin arkasından bir dolu<br />
da devrim, sosyalizm lafı etmenin<br />
ne anlamı vardır? “Mevzuatta fazla<br />
uygun olmayabilir” imiş… Zaten<br />
mahkemenin de en büyük sorunu<br />
budur! Yalçıner, salt beklenti içine<br />
Sayı: 313<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
22 Nisan<br />
2012<br />
25