30.04.2013 Views

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

MÜZAKERE<br />

M. Saffet Sarıkaya<br />

“Muhammed içinizden hiç birisinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın<br />

elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur” (Ahzab, 40) ayetiyle seçilmişliğine<br />

vurgu yapılan Rasulüllah için surenin takip eden ayetlerinde “Allah ve<br />

melekleri Peygamberin şanını yüceltirler; ey iman edenler, siz de ona çokça<br />

salât ve selam getirin!” (Ahzab 56) denilerek Hz. Peygamberin adının anıldığı<br />

yerde salât ve selam getirilmesi tavsiye edilmektedir. İslamî ilim geleneği<br />

buna uygun olarak şekillenmiş, Türk dinî kültüründe Hz. Peygamber<br />

anıldığında eller kalplerin üzerine konulması bu saygının somut göstergesi<br />

haline gelmiş, aynı saygıya binaen çocuklara “Mehmet” adı verilmiştir.<br />

“Her gün Aşûra her yer <strong>Kerbela</strong>” sloganı ilk Haricilerin kendilerinin<br />

dışındakileri çeşitli normatif hükümlerle mahkûm edip ötekileştiren, her an<br />

mücadele, kavga ve savaş halinde olmayı ifade eden psikolojilerini<br />

çağrıştırmaktadır. Bu çağrışım tarihte ağlayan günümüzde ise başkaldıran bir<br />

Şiilik olarak karşımıza çıkmıştır. Bu durum <strong>Kerbela</strong>’nın baş aktörü<br />

Hüseyin’in şahsında “şefaatçi Hüseyin” ve “inkılâpçı Hüseyin” kimliğine<br />

görünür. Hüseyin’in Hz. Peygamberin torunu olması, <strong>Kerbela</strong>’da başına<br />

gelen vahşeti bütün Müslümanların yüreğinde unutulmaz bir acıya<br />

dönüştürmüştür. İran’da inkılâbın gerçekleşmesinden sonra Mehdi’yi<br />

bekleme enerjisi, bütün Müslümanları devrim doğrultusunda dönüştürmeye<br />

yönelik mekanizmalara yönlendirilmesi muhtemelen bu kabullerin<br />

yansımasındandır. Bu oturumda dinlediğimiz bildiriler farklı bakış açılarıyla<br />

adeta bu serencamı anlatmaktadırlar. Şeyh Müfid’in Kitâb-ı Mezar’ıyla<br />

tarihte oluşturulan imamet anlayışının imamların türbeleri üzerinden<br />

yaşanılır kılınmasının teolojik ve kültürel parametrelerini gördük. Hüseyin<br />

Vaiz Kaşifi’nin Ravzatü’ş-Şühedâ’sıyla halk muhayyilesinin yaşadıkları<br />

üzerinden hayal ettikleri Hz. Hüseyin algılamasına atıfta bulunduk. Günümüz<br />

gerçekliğinde sanal algılamaları Necefabadî’nin Şehîd-i Câvid’iyle rasyonel<br />

boyutlarda eleştirdik, Ali Şeriatî ve Ayetullah Mutahhariyle idealleştirip<br />

ideolojik Hüseyin ile inkılâba yöneldik. Sonra bu inkılâbın siyasi temellerini<br />

kurarak evrenselleştirdik. Böylece birbirini tamamlayan bildirilerle güzel bir<br />

bilgi ziyafetine şahit olduk. Bu nedenle her şeyden önce bildiri sahiplerini<br />

tebrik etmek isterim.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!