30.04.2013 Views

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

320<br />

• Ahmet Turan Yüksel<br />

Öncelikle Kûfe’ye ulaştığında yaptığı ilk konuşma dikkat çekicidir. Şu<br />

konuşmayı yapmıştır:<br />

“Müminlerin Emîri beni şehrinize vali ve haraç işlerine memur tayin<br />

etti. Bana mazlum olanınıza iyilik etmeyi, yoksullarınızı doyurmayı, devlete<br />

itaat edene iyi muamele etmeyi, âsi ve fitnecilere karşı sert davranmayı<br />

emretti. Ben burada onun emrini uygulayacak, isteklerini yerine getireceğim.<br />

İyilerinize karşı müşfik bir baba, itaate edenlerinize karşı bir kardeş gibi<br />

davranacağım. Kılıç ve kırbacım emrimi kabul etmeyen, bana karşı<br />

çıkanların üzerinde olacaktır. Artık herkes dilediğini yapabilir...” 10<br />

Bu konuşmada Ubeydullah, vali olarak aldığı emirleri ve izleyeceği<br />

yolu açıkça ortaya koymuştur. Özellikle Hz. Hüseyin’in ismini<br />

zikretmemekle beraber, “âsi ve fitneciler” tanımlaması ile onu ve<br />

taraftarlarını, destek verecek kimseleri kastederek, sonunda açıkça meydan<br />

da okumuştur. Bu tavır ve sözleri aynı zamanda daha sonra yaşanacakların<br />

habercisi gibidir.<br />

Nitekim bu bağlamda düşünce planında Hz. Hüseyin’e destek<br />

sağlamaya da çalışan Müslim b. Akîl’i valilik konağının damına çıkartıp<br />

önce başını kestirmiş ve cesedini aşağıya atarak ve ona destek veren Hâni b.<br />

Urve’yi de çarşıda idam ettirerek etkisiz hale getirmiştir. 11 Bu şekilde<br />

Kûfe’de otoriteyi ele geçirme ve Hz. Hüseyin’in desteğini kontrol altına alma<br />

konusunda önemli rol oynamıştır. Bir başka ifadeyle, daha başlangıçta<br />

Müslim’in rahat hareket etmesine ve güçlenmesine engel olunmuştur. Diğer<br />

taraftan, bu gelişmelerin, Hz. Hüseyin taraftarlarını daha da kamçıladığını<br />

düşünmek mümkünse de, buna karşılık Hz. Hüseyin’e karşı sempatisi olan<br />

ve onu desteklemeyi düşünenleri ise endişe ve kararsızlığa itmiştir. Zira her<br />

ikisi de öldürüldükten sonra hem bedenleri teşhir edilmiş, yerde sürüklenmiş<br />

hem de başları kesilerek Halife Yezîd’e gönderilmiştir. Bu tür muameleler<br />

otoriteye karşı çıkanlara bir gözdağı ve ibret olması için yapılmış olsa da,<br />

İslâm’ın tasvip etmediği bir muamele olduğunu burada ifade etmek gerekir.<br />

Bu arada Halife Yezîd’in, netice itibariyle Ubeydullah’ın bu icraatından<br />

dolayı memnun kaldığı, ancak kendisine bizzat silah çekmeyen birisini<br />

öldürmemesi konusunda onu uyardığını zikretmek yerinde olacaktır.<br />

Bu süreçte Hz. Hüseyin, her şeye rağmen Kûfe’ye doğru yolculuğunu<br />

sürdürmüştür. Bu noktada Halife Yezîd’in Ubeydullah’a birtakım yeni<br />

10<br />

Dîneverî, el-Ahbâru’t-Tıvâl, Beyrut, Trs., s. 215; İsfahânî, Makâtilu’t-Tâlibiyyîn, Beyrut,<br />

Trs., s. 96-97.<br />

11<br />

İbn Habîb, Kitâbu’l-Muhabber, Beyrut, Trs., s. 480; Dîneverî, s. 222; İbn Tıktaka, el-Fahrî<br />

fi’l-Âdâbi’s-Sultâniyye ve’d-Düveli’l-İslâmiyye, Beyrut, Trs., s. 114.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!