30.04.2013 Views

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Çeşitli Yönleriyle <strong>Kerbela</strong> • 285<br />

yazarak, yanına gelmesi halinde ona biat edeceğini bildirmesi 57 bu çabasının<br />

ürünleridir. Aksi halde onların muhtemel bir başarısı Muâviye’nin bütün<br />

planlarını bozacaktı. 58<br />

7. Halkın desteğini sağlamak için dinî nasslardan azamî ölçüde istifade<br />

etmiştir: Osman’ın velisi olduğuna 59 dolayısıyla da kan talebinde haklı<br />

olduğuna halkı inandırmak için ayetlerden faydalanmıştır. 60<br />

Sıffîn ve içeriği konusunda hâlâ tartışmaların yaşandığı Hakem<br />

vakasından sonra Muâviye’nin hatt-ı hareketini Osman’ın intikamı değil,<br />

Ali’nin zayıflatılması oluşturmuştur. Aynı şekilde iktidarı ele geçirdikten<br />

sonra da ‘Osman’ın intikamını’ âdeta unutmuş gibidir. 61 Muâviye’nin<br />

iddiasındaki samimiyetsizliğin en büyük delili de budur. 62<br />

Sonuç itibariyle diyebiliriz ki; gerek grup bazında gerek şahıs bazında<br />

iktidara ulaşmak için ilk kan talebi Osman’ın kanı ile gündeme gelmiş ve<br />

bunda da Muâviye başarılı olmuş, bu söylem sayesinde iktidarı ele<br />

geçirmiştir.<br />

B. Siyasî İktidar Aracı Olarak Hüseyin’in Kanı Söylemi<br />

İktidara ulaşmak için dile getirilen ikinci kan talebi ise Hz. Hüseyin’in<br />

kanıdır. Bu sefer roller değişmiş; daha önce kan talebine muhatap olan Hz.<br />

Ali’nin oğlunun kanı talep edilmiş, talebe muhatap olarak ise bir önceki<br />

57 Belâzurî, III, 53.<br />

58 Aycan, Muaviye, 131.<br />

59 “Hz. Osman’ın valileri ve yakınları arasında onun kanını talep edebilecek çok daha layık<br />

kimseler mevcuttu” (Aycan, 180) ve “Osman (ra) arkada kendi kanını dava edecek beş oğlan<br />

ve üç kız çocuğu bırakmıştı. Babalarının kanını dava etmek herkesten önce bunlara düşerdi”<br />

(Çağatay, 100 Soruda İslam Tarihi, 445) şeklindeki görüşler öz itibariyle doğru olsa dahi, bu<br />

konuda herhangi ciddi bir itirazın vukûu bulmamış olması, Arap kabile geleneğinin bu<br />

konuda Muâviye’ye ruhsat verdiğini göstermektedir. Aynı şekilde Demircan’ın da ifade<br />

ettiği gibi (Demircan, “Ali b. Ebî Tâlib’i Tahkimi Kabule Zorlayanlar”, 54) Muâviye’nin bu<br />

hususta gördüğü desteği de söz konusu ruhsata eklemek mümkündür.<br />

60 Bu bağlamda Muâviye’nin en çok dile getirdiği “... Bir kimse zulmen öldürülürse, onun<br />

velisine yetki verdik…” (17/İsrâ, 33) şeklindeki ayettir. İbn A’sem, I, 519, Aycan, 181.<br />

61 Bkz., Tâhâ Hüseyin, 31.<br />

62 İbn Teymiyye, Muâviye’nin daha sonradan “fitne, ayrılık çıkmasın” diye Osman’ın<br />

katillerinin takibini bıraktığını söylemektedir (İbn Teymiyye, Minhâc, IV, 407-408). Fitne ve<br />

ayrılıkları çıkardıktan sonra bu hassasiyeti kazanmış olması herhalde takdire şayan olsa<br />

gerektir. Muâviye’den sonraki Emevî hâlifeleri ise devletlerinin temeline “mazlum şehit”<br />

kavramını yerleştirmişler, bir bakıma varlıklarını borçlu oldukları “Osman’ın kanına”<br />

devamlı vurgu yapmışlardır. Onlar, devletin meşruiyet zeminini ve tebaa’ya davranış<br />

biçimlerini “Osman’ın kanı: yardım edenler-etmeyenler” ekseninde değerlendirmişlerdir. Bu<br />

yüzden de “yardım etmeme” suçlaması sonraki dönemlerde Emevîler tarafından genel<br />

itibariyle Medinelilere yöneltilen bir suçlama olacaktır. Nitekim Mervân, Osman’a yardım<br />

etmediği gerekçesiyle birinden atâyı keserken (Belâzurî, V, 117), Harre gününün Şam ordu<br />

komutanı Müslim b. Ukbe el-Mürrî de Ensâr’a, “Siz Osman’ı öldürdünüz” diyecektir<br />

(Belâzûrî, V, 348).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!