30.04.2013 Views

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Çeşitli Yönleriyle <strong>Kerbela</strong> • 273<br />

asırda hem de daha sonraki İslâm tarihi sürecinde sürekli tartışılan bir konu<br />

olmuştur. İstişareyi ve ehliyeti esas alan hilâfeti saltanata dönüştüren<br />

Emevîlere karşı oluşan Şiî, Zübeyrî ve Hâricî muhalefet hareketleri de propagandalarını<br />

genelde onların hilâfetinin meşru olmadığı iddiasına dayandırarak<br />

yürütmüşlerdir. Şiî ve Hâricî isyanlarıyla mahallî veya kabilevî sebeplerden<br />

kaynaklanan ayaklanmaların neredeyse tamamında, meşru olmayan Emevî<br />

hilâfetinin ortadan kaldırılması için halk kitap ve sünnet etrafında toplanmaya<br />

davet edilmiştir. Emevî Devleti’nin yıkılmasına sebep olan Abbâsî<br />

İhtilâlcilerinin en önemli argümanları da Emevî hilâfetinin meşru olmadığı<br />

iddiasıdır. Hilâfet meselesine dinî prensipler açısından yaklaşan fıkıh âlimleri,<br />

Emevî halifeliğinin meşruluğuna şüphe ile bakmışlardır. Bilhassa Irak’ı merkez<br />

edinen dinî muhalefet, Emevîlerin temsil ettiği siyasî otoriteye değil,<br />

doğrudan yönetimin meşruiyetine karşı çıkmıştır. Muâviye’yi hilâfeti<br />

saltanata çevirmekle suçlayan bu âlimler halifeliğin bu adımla sona erdiğine<br />

inanmakla birlikte, toplumu parçalanmaya sürükleyecek isyanlara meydan<br />

vermemek için mevcut idareye kerhen itaat etmişlerdir. Yine de Emevîlerin<br />

merkezi olan Şam’daki din büyükleri hâriç olmak üzere Irak, Hicaz, İran ve<br />

Mısır bölgesinde yaşayan âlimlerin büyük bir kısmı Emevî rejiminin<br />

meşruiyetini tanımamaları sebebiyle, Hâricîlerin gerçekleştirdiği isyanlar<br />

dışındaki diğer ayaklanmalara sempati duymuşlardır. Bunlar arasında özellikle<br />

Şii nitelikli isyanlar âlimlerin doğrudan veya dolaylı desteğini kazanmıştır. 12<br />

İslâm âlimlerinin pek çoğu Muaviye b. Ebû Süfyan’ın oğlu Yezid’i<br />

veliaht tayin etmekle Şûrâ prensibini terk ettiği, dolayısıyla Müslümanların<br />

idaresi konusunda yanlış bir adım attığı düşüncesini ileri sürmüşler, bu sebeple<br />

onun icraatını yoğun bir şekilde tenkit etmişlerdir. Ancak daha sonraki<br />

dönemlerde bu adımın doğru, hatta Müslümanların birlik ve bütünlüğünü<br />

temine yardımcı olan bir karar olduğunu dile getiren âlimler de çıkmıştır.<br />

Onlar Muaviye’nin oğlunu veliaht tayin etmesini şu şekilde<br />

temellendirmişlerdir: Her şeyden önce bu adımla Müslümanların yeniden bir iç<br />

çatışmaya düşmesi engellenmiştir. İslâm toplumu Hz. Peygamber’in (sav)<br />

vefatının ardından ilk önce Benî Sâide Sakîfesi’nde, daha sonra da Hz.<br />

Osman’ın şehit edilmesinin akabinde büyük bir siyasî krizle karşı karşıya<br />

gelmişti. Birincisi herhangi bir çatışmaya meydan verilmeden atlatılmış, ancak<br />

ikincisi bir iç savaşla neticelenerek pek çok Müslümanın ölümüne sebep<br />

olmuştur. Muaviye aynı şartlara dönülmemesi ve yeniden Müslüman kanının<br />

dökülmemesi için vefatından önce yönetim konusunu problem olmaktan<br />

12 Yiğit, İsmail, “Emevîler”, DİA, XI, 90. Bu konuda geniş bilgi ve değerlendirmeler için bk.<br />

Akyüz, Vecdi, Hilâfetin Saltanata Dönüşmesi, İstanbul 1991, s. 65-203. Emevî idaresine<br />

karşı ulemânın tavrı hakkında ayrıca bk. Atvan, Hüseyn, el-Fukaha ve’l-Hilâfe, Beyrut 1991,<br />

s. 10-71.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!