30.04.2013 Views

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

260<br />

• Mehmet Azimli<br />

vermektedir. Nitekim Kerbelâ törenlerini kurumsal anlamda kutlanmasını<br />

sağlayanların Büveyhilerin olması dikkat çekicidir.<br />

Kerbelâ olayı, siyasi malzeme olarak kullanılabilmesi için dinî<br />

argümanlarla desteklenmiştir. Bu konu o kadar ileri götürülmüştür ki; Hz.<br />

Peygamber'in ağzından konu halledilmeye çalışılarak örneğin: “Ümmetimin<br />

işleri Ümeyye oğullarından Yezit adlı biri ortaya çıkıncaya kadar adaletle devam<br />

edecek.” denmiştir.<br />

Hz. Peygamber'in Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için :<br />

“Ben, bunlarla sulh olanlarla sulh olurum, çarpışanlarla da, çarpışırım!”<br />

buyurduğu, ayrıca Hz. Peygamber’in bir toprak göstererek: “Cebrail, Hüseyin’in<br />

Irak toprağında öldürüleceğini bana haber verdi. Bu da, oranın toprağıdır!”<br />

dediği nakledilir.<br />

Ayrıca Hz. Hüseyin’in arkasından cinlerin ağıt yaktığı, dünyanın 7 gün<br />

kadar durakladığı, güneşin ve gökyüzünün karardığı, yıldızların birbirine<br />

vurduğu, hangi taş kaldırılırsa altından kan çıktığı aktarılmaktadır. Hz.<br />

Peygamber'in ısrarla evrendeki varlıkların bir insanın doğumuyla veya ölümüyle<br />

hareket etmediklerini vurgulaması da bu tür uydurmalara engel olamamıştır.<br />

Sonuçta bu tür uydurma rivayetler kullanılarak Müslümanların ya Hüseyni<br />

ya da Yezidi çizgi de olmaları gerektiği belirtilmiştir. Doğrusu o günkü sahabe<br />

neslinin çoğu ne Yezidî çizgide idi, ne de Hüseynî çizgide idi. Bu sebeple<br />

olaylara belli bir perspektiften bakmağa zorlamak ve bu tür yorumlara mahkum<br />

olmak konuyu gereği gibi anlamaya engeldir.<br />

Kerbelâ olayı, adeta bir turnusaol kağıdına dönüştürülmüştür. Buna göre bir<br />

taraf nübüvveti diğer taraf ise saltanatı temsil etmektedir. Doğrusu Hz.<br />

Hüseyin’in ne düşündüğünü bilemiyoruz. Ancak onu savunanların önerdiği<br />

yapılanmanın saltanattan ne farkı vardır.<br />

Onlara göre; yönetimin sadece kutsal(!) bir ailenin neslinden olması<br />

gerektiği gibi İslami öğretiyle taban tabana zıt saltanatçı anlayışın, üstelik dinî<br />

gerekçelerle süslenip kabul ettirilmeye çalışılma arzusundan başka bir şeyle ifade<br />

edilemez. Bu anlayış esasen saltanat rejiminin en alasını savunmaktadır. Üstelik<br />

bunu itikat noktasına kadar da çıkarmıştır.<br />

Aslında Sünni dünya saltanatı böyle dinsel kisveler ile örüp kabul ettirme<br />

konusunda Şia gibi davranmamıştır.<br />

Şimdi konuyu biraz spesifik olarak Hz. Hüseyin’in Kûfe’ye gidiş nedenleri<br />

üzerinden hareketle değerlendirmek istiyoruz.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!