30.04.2013 Views

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

252<br />

• Müzakere<br />

kişinin ve toplumların varlıklarına yönelmiş bir tehlikeye karşı müdafaa<br />

amaçlı bir savaşa izin verdiğini ve Hz. Hüseyin’in de İslam’ı ve onun<br />

değerlerini savunmak amacıyla günahkâr ve liyakatsiz gördüğü Yezid’e ve<br />

onun şahsında zorba, adaletsiz ve yozlaşmış Emevî rejimine karşı<br />

ayaklandığını birbiriyle bağlantılı olarak işlemeye çalışır.<br />

Her şeyden önce Sayın Yezdanî’nin tebliğinin ismini oldukça kışkırtıcı<br />

ve iddialı bulduğumu ifade etmeliyim. Ancak başlıkta işaret edilen asıl<br />

konunun derinlikli ve tahlili olarak ele alındığını söylemem pek mümkün<br />

görünmemektedir. Sayın yazar, yanlış anlaşıldığını düşündüğü “cihad”<br />

kavramını tanımlamaya ve bunu batılı bir kavram olan “kutsal savaş”tan<br />

ayırmaya, kişinin kendini savunma hakkının temel haklar arasında olduğunu<br />

ispat etmeye çalışırken asıl konudan uzaklaşmakta ve ancak tebliğinin<br />

sonunda bir sayfalık bir malumatla meseleyi ele almaktadır. Kanaatimce,<br />

uzun bir süredir devam etmekte olan bu tanımlama çabalarının bu tebliğde<br />

yer alması gerekmiyordu, eğer çok lüzumlu ise sadece işaret edip geçmek de<br />

mümkündü. Yine “yozlaşma” ve “diktatörlük” gibi İran’ın yakın siyasî<br />

tarihinde Pehlevîler döneminin kapanmasında önemli etkileri ve sonuçları<br />

bulunan iki kavramı geçmişe taşıyarak <strong>Kerbela</strong> hadisesinin asıl muharrik<br />

unsuru haline getirmek biraz anakronik kaçmakta ve hadisedeki diğer<br />

saiklerin rolünü hafifletmektedir. Bununla birlikte konu, başlıkla doğru<br />

orantılı olarak ele alınıp geliştirilebilseydi, mezkûr hadisenin modern algısına<br />

dair bir fikir edinmemiz açısından önemli olabilirdi. Ancak yazarın bu<br />

iddiasını somut delillere dayalı olarak güçlü bir şekilde ispat ettiğini de<br />

söylememiz mümkün olamamaktadır. Kendileri, bir ön kabul olarak Emevî<br />

rejimini diktatöryal, adaletsiz ve yozlaşmış olarak ilan etmekte, ancak bu<br />

kabule sebep olan uygulamaları bize işaret etmek lüzumu hissetmemektedir.<br />

Bunun yerine Sayın Yezdanî, iddiasını sadece Hz. Hüseyin’den<br />

nakledilen şu iki rivayete dayandırmakta, başka tarihsel hiçbir atıfta<br />

bulunmamaktadır. Yezid’e itaat etmesini isteyen Medine valisi Velid b.<br />

Utbe’ye Hz. Hüseyin şöyle der: “Biz peygamberliğin Ehl-i Beyt’i, risaletin<br />

madeni, meleklerin gidip geldiği yeriz. Bizim vasıtamızla Allah [bu dini]<br />

başlattı ve bizimle hitâma/mükemmelliğe erdirecektir. Oysa Yezid, fâsık,<br />

şarap içen, masum insanları katleden ve günah olan fiilleri açıkça işleyen<br />

biridir. Bizim gibi birisi, onun gibi birisine itaat edemez.” 2 Diğer rivayette<br />

2 Tebliğ sahibi Abbas Yezdanî, metin içinde rivayetin Mes‘udî (ö. 345/956)’den nakledildiğini<br />

söylerken kaynak olarak dipnotta Seyyid İbn Tavus (ö. 664/1266)’a ait Maktelu’l-Hüseyin (s.<br />

10-11)’i vermektedir. Ancak tebliğinin kaynakçasında bu eser yer almamaktadır. el-Melhûf<br />

ya da Lehûf olarak da anılan bu esere ulaşmamız mümkün olamamışsa da (bkz. Seyyid b.<br />

Tâvûs, Lehûf, thk. Fâris Hassûn, Tahran, h. 1414 (birinci baskı)), tebliğ metnindeki İngilizce

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!