30.04.2013 Views

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

124<br />

• Müzakere<br />

hadise sonrasında Şam’a naklettirilen Zeynep ve Zeynelabidin’e karşı<br />

muameleleri de <strong>Kerbela</strong>’daki hadiseye kıyasla gayet yumuşaktır.<br />

Yine de meselenin öncesine bakılacak olursa Yezid’in şiddet karşıtı<br />

olduğunu söylemek zordur. Zira Medine valisine daha önceleri Hz. Hüseyin<br />

ve Abdullah bin Zübeyr’i biate zorlaması yönündeki talepleri bilinmektedir.<br />

Sonrasında da yine biat etmeyenlerle mücadele için Abdullah bin Zübeyr’in<br />

üzerine yürüyerek Mescid-i Haram’ı dahi tanımayarak çatışma emri verdi.<br />

Abdullah galip gelip üzerine gönderilen kendi kardeşi Amr bin Zübeyr’i esir<br />

etti. Kûfe’nin daveti sürecinde ise Hz. Hüseyin’in elçisi Müslim bin Akil ve<br />

onun hâmîsi Hânî’nin kellelerini Şam’a gönderen vali İbni Ziyad Yezid<br />

tarafından taltif görmüştü. Akabinde gelen emirlerde de Yezid validen Hz.<br />

Hüseyin’i cebren durdurmasını istiyordu. Keza Kûfelilere Hz. Hüseyin’den<br />

mektup getiren iki elçi de katledildi.<br />

<strong>Kerbela</strong> hadisesinde kadın ve çocukların dahi katledilmesi İslam savaş<br />

hukuku bakımından kabulü mümkün olmayacak bir davranıştır. Çatışma<br />

sonrası Hz. Hüseyin’in cesedinin atlara çiğnetilmesi ve kesilen başların<br />

Şam’a gönderilmesi alenî bir şiddet politikası olarak görülmektedir.<br />

Tüm bu yaşanmış olaylar ve vali İbni Ziyad’ın sertlik gösterip<br />

katledilmelerini emrederken tereddüt etmemesi Yezid’in esasında biat almak<br />

için her yolu geçerli gördüğünü göstermektedir.<br />

Müzakerenin ikinci kategorisini oluşturan tarihi coğrafya denemesi<br />

başlığı altında Bir Kutsal Mekân: <strong>Kerbela</strong> isimli tebliğ incelenecektir.<br />

Bir Kutsal Mekân: <strong>Kerbela</strong> (Osmanlı Hâkimiyetinin Sonuna<br />

Kadar), Hz. Hüseyin’in şehit edilmesiyle birlikte adından sıklıkla söz edilen<br />

bir mekân olan <strong>Kerbela</strong>, daha öncesinde bir konak yeri olmasından başka bir<br />

önemi haiz değildi. Hz. Hüseyin ve beraberindekiler özellikle susuz ve<br />

savunmaya çok da elverişli olmayan bu mekânda konaklamak zorunda<br />

bırakılmışlardı. Bilinenin aksine o dönemde <strong>Kerbela</strong> yakınlarında ne Fırat<br />

nehri geçmekte ne de ona ait bir kol bulunmaktadır. Hadisenin sona ermesinden<br />

sonra şehitlerin defnedildiği mekân artık bir ziyaret yeri haline dönüşmüştür.<br />

Burasının bir ziyaret yeri haline gelmesinde müteakiben oluşturulan<br />

rivayetlerin de büyük etkisinin olduğu anlaşılmaktadır. Hz. Hüseyin’in kanı<br />

adına hareket eden Muhtâr es-Sekafî’nin iki yıllık Kûfe hâkimiyetinde<br />

<strong>Kerbela</strong>'da Hz. Hüseyin'i ve diğer şehitleri hatırlatan bir yapı bulunmazken<br />

Abbâsîler döneminde inşa edilecek kubbeli binalarla artık burası bir şehir<br />

hüviyetini kazanacaktır. Kutsal şehir <strong>Kerbela</strong> böylece Hz. Hüseyin ve<br />

beraberindekilerin mezarları etrafında şekillenmeye başlayacaktır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!