30.04.2013 Views

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

Kerbela - Cilt - Cumhuriyet Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Çeşitli Yönleriyle <strong>Kerbela</strong> • 115<br />

kurutularak binaların yapımına başlanmış, git gide genişleyerek de büyük bir<br />

yerleşim yeri haline gelmişti. Bu mahalle Hz. Abbâs’a nispetle Abbâsîye<br />

mahallesi olarak adlandırılmıştır. 105<br />

Kasabada 1 cami ve medrese, çeşitli topluluklara ait mescit ve 8<br />

medrese ile 10 kadar sıbyân mektebi ve 1 rüştiye mektebi mevcuttu. Çarşısı<br />

büyük ve mükemmeldi. Birçok hanı, kahve ve çayhaneleri ile toptan gıda<br />

pazarları bulunuyordu. Sünnî ve Şiîlerden oluşan yerli halkın nüfusu ise 50<br />

bini aşmaktaydı. 106 Halkı Arap ve Acemlerden oluşan <strong>Kerbela</strong>’da genel<br />

olarak konuşulan dil, Arapça ve Farsça idi. Halkın bir kısmı ticaret ve<br />

sanayiyle iştigal etmekteydi. Şehrin ekonomisine en büyük katkıyı<br />

ziyaretçilerin hediyelik eşya olarak alıp götürdükleri tespihler, Âyet-i Kerîme<br />

yazılı yazmalar ve benzeri eşyalarının satışı oluşturmaktaydı. 107 Şehir<br />

etrafındaki bağ ve bahçelerin mahsülü olan hurma, meyve ve sebze boldu. 108<br />

Şehrin asayişini bir Nizâmiye taburu ile Redîf taburu temin ederken, şehirde<br />

İran devletinin ticârî maslahatgüzârı ile İngiltere devletinin bir konsolos<br />

memuru bulunmaktaydı. 109<br />

105 Osmanlı Vilâyet Salnamelerinde Bağdat, 112.<br />

106 Şemseddin Sâmî bu rakamı 65 bin olarak vermektedir. Bk. Kâmûs, V, 3832. Bâbânzâde<br />

<strong>Kerbela</strong> ve Necef ahalisinin 1/3 ünün dilenci olduğunu söylemekte ve şahit olduğu bir olayı<br />

kitabında zikretmektedir: “<strong>Kerbela</strong>’nın Bâbu’l-Ğarbî’sinden Bâbu Bağdat’a kadar imtidâd<br />

eden bir yoldan geçtim. Gördüğüm manzaranın fecâat ve sefaleti ebediyen hafızamda<br />

menkûş olacaktır. Sokak sur ile haneler arasında gayet dar bir menfezden ibarettir. İşte bu<br />

dar güzergâhda surun bedenlerinde birtakım delikler vücuda getirilmiş, bir baykuşun bile<br />

barınamayacağı yarım metre yüksekliğinde bu kovukların her biri bir mesken olduğunu<br />

görünce şaştım. O sakinlerine dikkat ettim kimi kör, kimi topal, kiminin yüzü gözü şiş, hâsılı<br />

her biri bir illet-i sakîme ve müdhişeye mübtelâ, böyle pis ve murdar izbelerde oturanların<br />

zaten sıhhatında ne hayır kalır? Bu sokak sekenesi fazla olarak sokağı kendilerine hela ittihaz<br />

etmişler diğer taraftan sokağın hal-i levsini (pisliğini) gören diğer civar yerlerde ne kadar<br />

levsiyyât var ise getirip oraya döküyorlar. Sokak rüzgar almaz, güneş almaz, fazla olarak<br />

‘ufûnet (fena koku) insanı bunaltacak derecede şedid.. İşte bu sıkıntı berzahdan geçmek için<br />

beş on dakika vaktim gitti. Çıktığım vakit başım dönmüş, safram kabarmış, yere düşmemek<br />

için refikamın koluna dayanmağa mecbur kalmış idim. Şimdi bu suru yıkıp enkazındaki<br />

taşlardan bir hastane binası yapmak istiyorlar. Bunu duyan ahali mahal-i ye’s içinde nâlân<br />

(inleyen) bulunuyorlar. Hatta birkaç kadın ne olacağız? Evimizi elimizden alacaklar diye<br />

ağlaya ağlaya beyan-ı hâl ettiler, ma’amafîh <strong>Kerbela</strong> belediyesi bu mahnak-ı mahbes<br />

mahallini ümit ederim ki süratle hedm eder.”, Irak Mektupları, 149-151.<br />

107 Şemseddin Sâmî bunlara ilave olarak yuvarlak buhurların da burada imal edildiğini<br />

belirtmektedir. Kâmûs, V, 3832. Âli Bey de Türbenin çevresinde birtakım kehribâ, ‘akîk ve<br />

Necef taşları satıcı ve tesbihci sergileri olduğunu söylemekte ve birçok Arap kadınının da<br />

hurma yaprağından yapılmış hasır yelpazeler sattıklarını ifade etmektedir. Seyâhat Jurnali,<br />

76. Bâbânzâde ise <strong>Kerbela</strong>, Necef ve Kâzımiyye kasabaları bütün hayatlarını burayı ziyaret<br />

eden insanlara borçlu olduğunu zikretmektedir. Irak Mektupları, 149.<br />

108 Sâmî, <strong>Kerbela</strong>’nın ihracatının ithalatının iki misli olduğunu belirtmekte ve yıllık geliri 55<br />

bin lira iken giderlerinin 6 bin Osmanlı lirası olduğunu zikretmektedir. Kâmûs, V, 3834.<br />

109 Osmanlı Vilâyet Salnamelerinde Bağdat, 113.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!