24.04.2013 Views

KİTAP ÖZET FORMU KİTABIN YAZARI : Ayşe KULİN ... - Ders Yap

KİTAP ÖZET FORMU KİTABIN YAZARI : Ayşe KULİN ... - Ders Yap

KİTAP ÖZET FORMU KİTABIN YAZARI : Ayşe KULİN ... - Ders Yap

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>KİTAP</strong> <strong>ÖZET</strong> <strong>FORMU</strong><br />

<strong>KİTABIN</strong> <strong>YAZARI</strong> : <strong>Ayşe</strong> <strong>KULİN</strong><br />

<strong>KİTABIN</strong> ADI: ADI AYLİN<br />

Remzi Kitapevi AŞ. Selvili Mescit Sok.3 CAĞALOĞLU /<br />

YAYINEVİ VE ADRESİ<br />

İSTANBUL<br />

BASIM TARİHİ : 1999<br />

<strong>KİTABIN</strong> KONUSU:<br />

Bu kitap, kökleri Giritli Deli Mustafa Naili Paşaya kadar uzanan bir ailenin kızı olan Aylin<br />

DEVRİMEL ‘in fırtınalı yaşamının öyküsüdür.<br />

<strong>KİTABIN</strong> <strong>ÖZET</strong>İ :<br />

Aylin, Amerikan kız kolejini bitirdikten sonra, eğitimini tamamlamak üzere Paris’e<br />

gider; bundan sonraki yaşamını bir uçtan diğer uca, baş döndürücü bir hızla akarak geçer,<br />

Libyalı bir prensle evlenir, Prenses olur. Tıp okur, ünlü bir psikiyatrist olur. Tekrar tekrar<br />

evlenir, ama evliliklerinden sıkılır, Amerikan ordusuna Albay rütbesiyle Subay olur...<br />

İşte bu kitap, kökleri Giritli Deli Mustafa Naili Paşaya kadar uzanan bir ailenin kızı<br />

olan Aylin DEVRİMEL ‘in fırtınalı yaşamının öyküsüdür.<br />

Lise yıllarında uzun boylu ve sıska bir kız olan Aylin zamanla güzelleşmiştir . Bir-<br />

gün Esma teyzesinin daveti üzerine Paris’te bir otelde buluşurlar.Otelde prens olduğu<br />

söylenen bir Arap’la tanışır ve bu tanışmanın sonunda prensle görkemli bir yaşantı için<br />

evlenir, prenses olur. Ancak herşey düşündüğü gibi gitmez.Prens Senusi doğu kültürü ile<br />

yetiştiği için bazı davranışları,batı kültürü ile yetişen Aylin’e ters gelmektedir. Zamanla<br />

Aylin’in özgürlüğünü kısıtlar.Evliliği büyük bir kaçışla son bulur.Yaz sonunda Aylin, ablası<br />

Nilüfer’le Cenevre’ye gider. Yaşamının ideali olan tıp okumaya karar verir ve büyük uğraşlar<br />

vererek Neuchatel Üniversitesi’ne kayıt yaptırır. Okulun ilk yıllarında hayatında çok büyük<br />

değişiklikler yapar, ihtişamlı hayatından sıyrılır, sade bir öğrenci olur. Tek hedefi olan tıp<br />

fakültesini bitirmek için çok çalışır, daha sonra fizik ve kimya derslerinde yardımcı olan Jean-<br />

Pierre ile evlenir. İki öğrencinin bu evliliği zaman içinde Aylin’in dış görüntüsünü olduğu<br />

kadar iç dünyasını da değiştirecektir. Aylin Jean-Pierre ile birlikte yaşadığı günlerde tıp ilmi<br />

ile yakından tanışıp ufkunun penceresini,o zamana kadar hiç bilmediği yepyeni bir dünyayı<br />

ardına kadar açacak, peşinden koştuğu gerçek zenginliğin dış dünyanın görkemli vitrinlerinde<br />

değil de insanlığın iç aleminde bulunduğunu öğrenecektir. Okul sonunda Jean-Pierre Nos<br />

Alamus’taki nükleer araştırma merkezinden geri çeviremeyeceği bir teklif alır. Aylin de New<br />

Rachel Hospital Medical Center’dan teklif alır ; onların birbirlerine karşı olan sorumlulukları<br />

artık biter, müşterek hayatları bir yol ayrımına girer. Ellerinde bu evlilikten altı yıllık sağlam<br />

bir dayanışma ve derin dostluk duyguları ile dopdolu gençlik anıları kalır sadece.<br />

Aylin çok ciddiye aldığı bu işine büyük bir heyecanla başlar. New Rachel’de tanıştığı<br />

Afganistanlı genç meslektaşı Azim’in karısı 11 yaşından beri arkadaşı olan Zeynep Tarzı<br />

çıkar. Aylin, Zeynep ve Azim ile gittiği Afgan sefahati kokteylinde Paswak adındaki<br />

Birleşmiş Milletlerin Afgan esiri ile tanışır. Paswak evli olmasına rağmen Aylin ile arasında<br />

duygusal bir bağ oluşmuştur. Aylin o yılı aklı beş karış havada geçirir. Bütün vakitlerini


eraber geçirirler. Paswak’ın bu yüzden önce Wall Dame’nin Birleşmiş Milletler genel<br />

sekreterliğine daha sonra 1974 yılında Hindistan sefirliğine tayini çıkmıştır.<br />

Aylin kaderin ağlarını onlar için giderek daha çileli iplerle örmekte olduğunu nihayet<br />

görmeye başlar; ya sevdiği adamın peşinde dünyayı adım adım dolaşacak ya da mesleğini ön<br />

plana alacaktır. Tam meslek uğruna değmez derken hastanede psikiyatri bölümü şefliğine terfi<br />

eder. Sonunda Aylin’in sağduyusu aşkına galip gelir. Aylin gönlü yaralı bar kuşunu çok kısa<br />

bir süre oynar, sonra toparlanır ve işinin başına döner. Arkadaşı Azim’in vasıtası ile kendi<br />

meslektaşı olan Michel Radomisli ile tanışır. Michel’i çok etkileyici bulmadığı halde evliliğe<br />

giden ilk adımları Michel’in evinde atarlar. Daha sonra Aylin bu evlilikten deliler gibi çocuk<br />

istemeye başlar. Aylin’in bu isteğine karşılık Michel dinine ve geleneklerine çok bağlı<br />

olduğunu doğacak çocuğun Yahudi kültürüne göre yetiştirilebileceğini söyler fakat Aylin<br />

bunu bile sorun etmez, dinini değiştirmeyi göze alır. Aylin’e göre insanları dinlerine, ırklarına<br />

ve dillerine göre ayırmak çok saçmadır. Ona göre insan, insan olduğu için çok değerlidir.<br />

Onun insan sevgisini bir din veya ırk engelleyemez. Aylin çocuk yapma isteğinden 6 düşük<br />

yaptıktan sonra vazgeçecektir.<br />

Aylin meslektaş olduğu Michel ile her an beraberdir.İşyerleri bir, evleri bir kısacası<br />

bütün zamanları birlikte geçer. Belli bir süre sonra birbirleri ile bu kadar çok birlikte olmaları<br />

Aylin’i çok sıkar. Gün geçtikçe birbirlerinden koparlar ve birgün Aylin kocasına haftanın<br />

belirli günlerinde birbirlerine izin vermelerini ,bugünlerde değişik insanlar ile<br />

çıkabileceklerini ,bunun sonucunda da diğer insanlarda görecekleri eksiklikleri kendilerinde<br />

tanımlayıp, birbirlerine ölümsüz sevgi ile bağlanabileceklerini açıklar. Fakat düşünülen<br />

olmaz. Aylin yurt dışında olduğu günlerden birinde Michel bir arkadaşının evinde Barbara<br />

adında bir bayanla tanışır ve bu tanışma evliliklerinin sonunu getirir. Aylin sıkıntılı bir<br />

zamanında vardığı karar sonucunda kocasını kaybettiği için hem üzgün hem de suçluluk<br />

duygusu içerisindedir. Bu sıkıntı ve üzüntü uzun sürmez.Her şeyi bir kenara bırakıp<br />

mesleğinde ilerler fakat bu ilerleme bile onu tatmin etmez. Bir süre sonra Amerikan ordusuna<br />

katılarak Körfez Savaşı’nda ruh sağlığı bozulan hastaları tedavi eden doktor olmayı<br />

düşünür.Bu nedenle Oklahoma’ya Körfez Savaşı’nda zarar görmüş askerleri tedaviye gider.<br />

Aylin Üniformasını ilk kez 1992’nin soğuk bir Ocak gününde giyer. 9 Kasım 1992’de<br />

ordunun fiziksel aktiviteler sınavını yüksek bir puana kazanarak başarı sertifikası alır. Aylin<br />

ordudaki görevinde yine işine devam eder, hastalarına çare bulmaya çalışır. Birgün kendisine<br />

yeni bir hasta verilir. Bu kez hasta Körfez Savaşı’ndan sonra geldiği sivil hayata uyum<br />

sağlayamıyordur. Bunun sonucunda da hiçbir suçu olmayan bir çok sivili katletmiştir.<br />

Aylin bu hastası üzerinde çalışırken Amerikan ordusunun askerlerini cesaretlendirmesi<br />

için verdiği ilaçların yan etkisi sonucu hastanın bu duruma geldiğini saptar ve bu sonucu bir<br />

tez halinde askeri yetkililere bildirir. Aylin’in verdiği bu sonucu askeri yetkililer daha<br />

önceden bildiğinden Aylin’in bu olayın üstüne gitmemesini isterler ve onu uyarırlar. Aylin bu<br />

sessizliği sindiremeyerek sözleşmesinin bitmesinin ardından Albay rütbesindeyken ordudan<br />

ayrılır.<br />

Ordudan ayrılmasından sonra 19 Ocak 1995 Perşembe günü evinin bahçesinde o sabah<br />

evini temizlemeye gelen hizmetçisi tarafından kendi arabasının altında ölü bulunur. Zengin,<br />

ünlü ve saygın insanların yaşadığı mahallede yerel polis ve yerel yöneticiler mahallenin adını


polisiye bir olaya karıştırmamak için dosyayı apar topar denebilecek bir hızla kapatırlar.<br />

Teşhis ise “Freak Accident” yani garip bir kazadır.<br />

“... Yükseltilmiş sahnede kapağı açık maun bir tabut durmakta, uzun bir sıra oluşturan<br />

insanlar tabutta yatan albay üniformalı Amerikan subayını selamlayıp içlerinden dua veya<br />

veda ederek tabutun başından ayrılınca yanan yürekleriyle gelip salondaki koltuklarda<br />

yerlerini almaktadırlar. Herkes etrafa hakim olan ordu düzeninin saygınlığını kutsar gibi<br />

sessizce ağlamaktadır ... Katafalkın üstünde dört bir yanı rengarenk çiçeklerle donanmış<br />

tabutta yatan kişi, bir askerden çok, oraya bir film çekimi için öylece uzanıvermiş bir<br />

Hollywood yıldızını andırmaktadır. Bu albay üniformalı Amerikan subayı bir Türk kadınıdır.<br />

<strong>KİTABIN</strong> ANAFİKRİ<br />

Anı yaşamak gerekir.Zevk alınabilecek herşey o an yapılmalıdır.Daha sonra çok geç<br />

olabilir.Hayat an an yaşanmalı.Ama anı yaşarken de tedbiri elden bırakmayıp olacak ya da<br />

olabilekcek olayları hesaplamak gerekmektedir.<br />

<strong>KİTAP</strong>TA YER ALAN KARAKTERLER<br />

AYLİN RADOMİSLİ: Kitapta yaşamı anlatılan kişi.<br />

LEYLA DEVRİMEL: Aylin’in annesi.<br />

CEMAL DEVRİMEL: Aylin’in babası.<br />

NİLÜFER GÜLEK: Aylin’in ablası.<br />

AZİZ TANRISEVER: Nilüfer’in ilk eşi.<br />

KASIM GÜLEK: Nilüfer’in son eşi.<br />

TAYİBE: Nilüfer’in kızı.<br />

HİLMİ BAYINDIRLI: Aylin’in dayısı.<br />

PRENS BEN TEKKOUK: Aylin’in ilk eşi.<br />

POLAT SARAN: Aylin’in evliliği sırasında ilişki yaşadığı kişi.<br />

JEAN-PİERRE: Aylin’in ikinci eşi.<br />

PASWAK: İkinci evliliği sırasında ilişki yaşadığı kişi.<br />

MİŞEL RADOMİSLİ: Aylin’in üçüncü eşi.<br />

NURİ: Uşak.<br />

JOSEPH CATES: Aylin’in son eşi.<br />

LAURİE KRAUS: Aylin’in hastası.<br />

IRENE: Aylin’in hastası.<br />

RAHİBE NANCY: Aylin’in hastası.<br />

<strong>KİTAP</strong> HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM:<br />

Gerçek bir yaşamöyküsünü anlattığı için sürekleyici bir özelliği var.Birkaç<br />

kişinin yaşayabileceği olayları kendi yaşamına sığdırmaktadır Aylin.Aklına koyduğu<br />

şeyleri ,sonucunu fazla düşünmeden gerçekleştirir ve bunların bedelini zaman zaman<br />

ağır ödemektedir.Bu nedenle kitapta fazlaca olay yer almaktadır.Bu da okuyucuyu<br />

olayların başlangıcı açısından merakta bırakmaktadır.Bu durum kitaba okuyucuyu<br />

sıkmayan ve kısa zamanda bitirilebilen bir kitap özelliği kazandırmaktadır. Anlamı<br />

bilinmeyen sözcük sayısı yok denecek kadar az.Bu da kitabın akışını engellemeyen<br />

bir özellik olarak kitaba pozitif bir özellik kazandırmaktadır.Yalnız kitapta hep Aylin’in<br />

haklı olduğu gibi bir düşünce uyanmakta.Aslında onun da haksız olduğu birçok<br />

durum bulunmaktadır.Bu nedenle Aylin mükemmele yakın bir insan gibi<br />

gösterilmiş.Sanki dünya onun etrafında dönüyor,hayatında yer alan diğer kişiler de<br />

figüran rolünde yer alıyor gibiler.Bunların dışında kusur olarak pek birşey


göremiyorum kitapta.Özellikle şunu eklemeliyim ki bu kitap okunması gerekenler<br />

arasında.Çünkü Aylin pek az kişinin yapabileceği birşeyi yapmış.Yani kendi<br />

yaşamına bir değil, birkaç yaşam sığdırmış.Keşke hepimiz onun yapabildiğini biraz<br />

da olsa yapabilsek.<br />

<strong>KİTABIN</strong> <strong>YAZARI</strong> HAKKINDA KISA BİLGİ:<br />

AYŞE <strong>KULİN</strong>: Arnavutköy Amerikan Kız Koleji Edebiyat Bölümünü bitirdi.Çeşitli gazete<br />

ve dergilerde editör ve muhabir olarak çalıştı.Uzun yıllar televizyon,reklam ve sinema<br />

filmlerinde sahne yapımcısı, sanat yönetmeni ve senarist olarak görev yaptı.1976 yılında ,<br />

Anarşistler, Rusya Ayaklanıyor(1905 ihtilali); Kayzer’in Almanyası,Bir İmparatorluk<br />

Çöküyor (Habsburglar’ın sonu); Amerika Sahnede (Roosevelt dönemi) adlı kitapları ,<br />

Millliyet yayınlarının “20. Yüzyıl Dosyası “ için Türkçeleştirildi.1984 yılında ilk öykü kitabı<br />

Güneşe Dön Yüzünü yayımladı.1986’ da “Gülizar “adlı öyküsünü Kırık Bebek adıyla<br />

senaryolaştırdı ve bu sinema filmi, yılın Kültür Bakanlığı Ödülü’ nü aldı.1989’da , sahne<br />

yapımcılığını ve sanat yönetmenliğini üstlendiği Ayaşlı ve Kiracıları adlı dizideki<br />

çalışmasıyla Tiyatro Yazarları Derneği’nin “En İyi Sanat Yönetmeni” Ödülü’nü<br />

kazandı.1996’da Münir Nurettin Selçuk’un yaşam öyküsünün anlatıldığı Bir Tatlı Huzur adlı<br />

çalışması yayımlandı. Aynı yıl, Foto Sabah Resimleri adıl öyküsü Haldun Taner Öykü<br />

Ödülü’nü, bir yıl sonra aynı adı taşıyan kitabı Sait Fait Hikâye Armağa’nı kazandı. 1997’de<br />

yayınlanan Adı; Aylin adlı biyografik romanı ile, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi<br />

tarafından yılın yazarı seçildi. 1998 yılında Geniş Zamanlar adlı öykü kitabı, 1999’da İletişim<br />

Fakültesi tarafından yılın romanı seçilmiş olan Sevdalinka ve 2000’de yine bir biyografik<br />

roman olan Füreya yayınlandı.<br />

ESERLERİ: Güneşe Dön Yüzünü (1984), Bir Tatlı Huzur (1996), Adı; Aylin (1997), Geniş<br />

Zamanlar (1998), Sevdalinka (1999), Füreya (2000)

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!