Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Avrupa Birliği Bakanı<br />
Egemen BAĞIŞ<br />
AK Parti Kastamonu Milletvekili<br />
Hakkı KÖYLÜ<br />
Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı<br />
Sefa EKİN<br />
TCDD<br />
Genel Müdür Yardımcısı<br />
Veysi KURT<br />
Nisan’13 / sayı 9<br />
Tokkar Gümrük Müşavirliği<br />
Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Mahir Can TOKAR<br />
Gemalmaz Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Tugay GEMALMAZ
Değerli Okurlar;<br />
Bu yılın ilk, LOGİTREND’in ise dokuzuncu sayısıyla sizlerin huzuruna çıkmaktan<br />
kıvanç ve mutluluk duymaktayız. Geriye baktığımızda sizlerle olan dostluğumuzun<br />
her geçen ay, her geçen yıl büyüyüp, geliştiğini görmekteyiz. Ve bu bizleri<br />
ziyadesiyle mutlu etmekte.<br />
Geride bıraktığımız her sayı, sizleri bize daha da yaklaştırdı ve bizlere sizi<br />
daha yakından tanıma fırsatı sundu. Sizler bizi tanıdıkça sevdiniz. Biz ise sizin<br />
desteklerinizi hak etmek için daha çok çalıştık. Ve neticesinde birbiriyle çok iyi<br />
anlaşan iki ortak olduk. Her adımımızda bizimle birlikte olan siz okurlarımıza bu<br />
güzel işbirliğinden dolayı teşekkür edip, sizleri yine dopdolu içerikle karşılayan yeni<br />
sayımıza göz atmaya davet ediyoruz.<br />
Ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmelerin, haberlerin yer alacağı 2013 yılının ilk<br />
LOGİTREND’inde; Avrupa Birliği ve Başmüzakereci Egemen Bağış’tan Türkiye’nin<br />
AB yolculuğu konusunda bilgi aldık. TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı<br />
Köylü’ye TBMM Adalet Komisyonunun çalışmaları hakkında merak edilenleri sorduk.<br />
Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı Sefa EKİN ile Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün<br />
gelecekteki projeleri hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. TCDD Genel<br />
Müdür Yardımcısı Veysi KURT’a TCDD bünyesinde yaşanan değişimleri sorduk.<br />
Tokkar Gümrük Müşavirliği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Can TOKAR ile<br />
lojistik sektörünün güncel problemleri hakkında konuştuk ve Lojistik Üs’teki son<br />
gelişmeleri sayfalarınıza taşıyıp, Gemalmaz Nakliyat Yönetim Kurulu başkanı Tugay<br />
GEMALMAZ’ın lojistik hakkındaki uyarı ve görüşlerine kulak verdik.<br />
Logitrend’in 9.sayısında bunların yanı sıra; ekranların güler yüzlü sunucusu Seda<br />
AKGÜL ile keyifli bir sohbet gerçekleştirip, “İkinci Nesil Lojistikçiler” yazı dizimizde<br />
Sayın Murat Cengiz’i konuk edeceğiz.<br />
Tüm bu konuları işledikten sonra sizleri doğa, huzur ve sağlık diyarı Oylat’a doğru<br />
yolculuğa çıkaracağız.<br />
Yeni yılın hepimize sağlık, mutluluk ve huzur getirmesi dileğiyle<br />
Esen Kalın…<br />
10<br />
34 42 48<br />
röportaj:<br />
TCDD genel müdür yardımcısı<br />
veysi kurt<br />
52<br />
YIL 1: SAYI 9<br />
röportaj:<br />
avrupa birliği bakanı<br />
egemen bağış<br />
Yapım<br />
Dora Reklam Ltd. Şti.<br />
Sanat Yönetmeni<br />
Yiğitcan AYDIN<br />
Yazı İşleri<br />
Serhat BAYAT<br />
Tanıtım ve Reklam Müdürü<br />
Serhat BAYAT<br />
Yayın Türü<br />
Süreli / 3 ayda bir<br />
röportaj:<br />
TBMM adalet komisyonu<br />
başkanvekili<br />
hakkı köylü<br />
18<br />
tokkar<br />
gümrük<br />
müşavirliği mahir can<br />
yönetim tokar<br />
kurulu başkanı<br />
röportaj:<br />
2. nesil yazı dizisi<br />
murat cengiz<br />
59<br />
portre:<br />
seda akgül<br />
Tempo Lojistik<br />
www.tempolojistik.com<br />
Yazışma Adresi<br />
Ankara Lojistik Üssü<br />
Fethiye Mahallesi Yönetim Merkezi A Blok<br />
145/11 Kazan/ANKARA<br />
Tel: 0312 812 12 00 / Faks: 0312 812 12 06<br />
e-posta: info@ankaralojistikussu.com<br />
24<br />
röportaj:<br />
gümrükler genel müdür yardımcısı<br />
sefa ekin<br />
gemalmaz nakliyat<br />
yönetim kurulu başkanı<br />
tugay<br />
56<br />
gemalmaz<br />
uzman görüşü:<br />
zafer acar<br />
ISSN 2146-2623
04<br />
Ülkemizin de kurucu üyesi olduğu<br />
ve halen 177 üyesi bulunan Dünya<br />
Gümrük Örgütü'nün (DGÖ) ilk<br />
toplantısını yaptığı 26 Ocak 1953’ten<br />
bugüne, üye ülkelerde ve DGÖ<br />
merkezinde "Dünya Gümrük Günü"<br />
olarak etkinliklerle kutlanmaktadır.<br />
Her yıl farklı bir temanın belirlenerek<br />
kutlandığı Dünya Gümrük Günü bu<br />
yılda Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret<br />
Bölge Müdürlüğünün organizasyonu<br />
ile "Gümrüklerde İnovasyon” temasıyla<br />
28 Ocak 2013 tarihinde Ankara Lojistik<br />
Üssü tesislerinde kutlandı.<br />
Kutlamalara Orta Anadolu Gümrük<br />
ve Ticaret Bölge Müdürü Sn. Mustafa<br />
IŞIK ve Ankara Gümrük Müdürü Sn.<br />
Tuncay BAYRAKTAR’ın davetlisi olarak,<br />
Kazan Kaymakamı Sn. Veysel BEYRU,<br />
Türk Hava Kurumu Üniversitesi<br />
Rektörü Prof. Dr. Sn. Ünsal BAN,<br />
Ankara Lojistik Üssü Yönetim Kurulu<br />
DÜNYA GÜMRÜK GÜNÜ<br />
ETKİNLİKLERİ<br />
Başkanı Sn. Erhan GÜNDÜZ, Ankaralı<br />
İş Adamları ve Sanayicileri, Mülki<br />
İdari Amirleri ile çok sayıda Gümrük<br />
Yöneticisi ve personeli katıldı.<br />
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı<br />
ile başlayan etkinlik, Gümrük<br />
Teşkilatının tarihi ve günümüz Türkiye<br />
Gümrüklerinde kaydedilen ilerlemeler<br />
ve yeni uygulamaların işlendiği slayt<br />
gösterisi ve şiir dinletisinin ardından<br />
konuşmacıların kürsüye davetleri ile<br />
devam etti.<br />
İlk olarak Orta Anadolu Gümrük ve<br />
Ticaret Bölge Müdürü Sn. Mustafa<br />
IŞIK, yaptığı konuşmasında bu<br />
sene Dünya Gümrük Günü’nün ana<br />
teması Gümrüklerde İnovasyon’dur.<br />
Dünya Gümrük Örgütü’nün gümrük<br />
alanındaki inovasyon sloganı, çok<br />
geniş alana yayılan iyileştirme<br />
hareketlerini kapsamak üzere<br />
benimsenmiştir. Her türlü yeni fikir,<br />
amaca hizmet eden yöntem kendi<br />
başına “inovasyondur” diyerek<br />
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak<br />
"En Kolay, En Güvenli Ticaret" vizyonu<br />
doğrultusunda; "Kolay Ticaret, Büyük<br />
Türkiye" projelerinin hayata geçirildiğini<br />
ifade etti.<br />
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca<br />
hayata geçirilen “Gümrüklerde<br />
Uzlaşma”, “Yeni Özet Beyan”,<br />
“Ortak Transit”, “Yetkilendirilmiş<br />
Yükümlü” ve “Yerinde Gümrükleme”<br />
uygulamalarının devrim niteliğinde<br />
olduğunu belirten Mustafa IŞIK,<br />
kaçakçılıkla mücadelenin de en<br />
fazla önem verdikleri faaliyetlerden<br />
birisi olduğunu söyledi. Gümrük<br />
ve Ticaret Bakanlığının, ülkemizin<br />
2023 hedeflerini gerçekleştirmesi<br />
bakımından anahtar Bakanlıklardan<br />
biri olduğuna dikkat çeken Sn.<br />
Mustafa IŞIK, 2012 yılında Teşkilat hedeflerine<br />
ulaşmalarında gösterdikleri gayretli ve özverili<br />
çalışmalardan dolayı personeline ve özel sektör<br />
temsilcilerine teşekkür etti.<br />
Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü<br />
Sn. Mustafa IŞIK’tan sonra konuşmasını yapmak<br />
üzere kürsüye gelen Ankara Lojistik Üssü<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Erhan GÜNDÜZ,<br />
konuşmasında günün başlığı olan inovasyonun<br />
öncelikle bu salonda Gümrük idaresi, nakliyeci<br />
ve gümrük müşavirlerinin bir arada bulunmasıyla<br />
başladığını ve ülkemizin 2023 hedeflerine bu<br />
değişimlerle mutlaka ulaşacağını belirterek, özel<br />
sektör ile kamu dayanışmasının önemini vurguladı<br />
ve bu dayanışmanın ülkemize hayırlı, uğurlu olması<br />
temennilerinde bulundu.<br />
Daha sonra Dünya Gümrük Günü kutlamaları<br />
Kazan Kaymakamı Sn. Veysel BEYRU, Türk<br />
Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sn.<br />
Ünsal BAN, Ankara Gümrük Müdürü Sn. Tuncay<br />
BAYRAKTAR,’ın Gümrük Günü’nün önemini<br />
anlatan konuşmalarıyla devam etti.<br />
Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü<br />
Sn. Mustafa IŞIK’ın, Ankara Lojistik Üssü yatırımı<br />
ile ekonomiye katkılarından ve Ankara Lojistik<br />
Üssü’nün kamu-özel iş birliğinin Türkiye’de örnek<br />
bir model yaratması dolayısıyla Yönetim Kurulu<br />
ve tüm üyeleri adına Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Erhan GÜNDÜZ’e başarılı işbirliğinin devamı<br />
dilekleri ile plaket verdiği etkinlik, Orta Anadolu<br />
Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’nün yaptığı<br />
değerlendirme sonucu başarılı bulunan personelin<br />
plaket alma töreni ve katılımcılara verilen kokteylin<br />
ardından sona erdi.
06<br />
GÜMRÜK<br />
TARİHİNDE BİR<br />
İLK !<br />
Ankara Lojistik Üssü<br />
İçinde Faaliyet Gösteren<br />
Ve Orta Anadolu<br />
Gümrük Ve Ticaret Bölge<br />
Müdürlüğüne Bağlı<br />
Görev Yapan Ankara<br />
Laboratuvar Müdürlüğü<br />
Uluslararasi Standartlara<br />
Göre İlk Akreditasyonunu<br />
Aldı.<br />
Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret<br />
Bölge Müdürü Sn. Mustafa IŞIK yaptığı<br />
açıklamada “Türk gümrük tarihinde ilk<br />
kez bir Gümrük Laboratuvarı akredite<br />
olmuş ve raporları uluslararası kabul<br />
gören bir kurum haline gelmiştir.<br />
Ayrıca Ankara Lojistik Üssü’nde<br />
faaliyet gösteren Gümrük Laboratuvarı<br />
gerekli eğitimleri almış ve bu konuda<br />
diğer kurum ve kuruluşlara eğitim<br />
verebilecek düzeye gelmiştir.<br />
AB yolunda ilerleyen ülkemiz birçok<br />
konuda Avrupa Birliği ile entegre<br />
olma sürecinde gümrüklerdeki<br />
inovasyon kapsamında Türkiye’de ilk<br />
Gümrük Laboratuvarı olarak Ankara<br />
Gümrük Laboratuvarı, meyve ve<br />
sebze suları ve tahıl ürünlerindeki<br />
bazı analizlerde akredite olmuştur.<br />
Böylece ithalatı ve ihracatı yapılan<br />
ürünlerin analizleri, ülkeye giriş<br />
ve çıkışlarındaki denetimleri daha<br />
sağlam ve güvenilir hale getirilmesi<br />
ile dış ticaret hacmimizde önemli<br />
bir yer tutan tahıl ürünleri ve meyve,<br />
sebze sularının analizleri bu sayede<br />
uluslararası alanlarda geçerli ve<br />
güvenilir sonuçlara haiz olduğundan<br />
Türk girişimcilerimiz açısından rekabet<br />
şansı tartışılmaz bir şekilde artacaktır.<br />
Laboratuvarımız akreditasyon<br />
kapsamamızdaki Gıda<br />
Laboratuvarındaki 4 metot için<br />
tüm Gümrük İdarelerine hizmet<br />
verebilecektir. Bunlar; Meyve ve Sebze<br />
Suları- Çözünür Katı Madde Miktarı<br />
Tayini (Refraktometrik Metot), Meyve<br />
ve Sebze Suları, Ph Tayini, Meyve<br />
Sularında Toplam Şeker Tayini, Tahıl<br />
ve Tahıl Ürünleri Rutubet Muhtevasının<br />
Tayini Referans Metotlardan<br />
oluşmaktadır.<br />
Akreditasyon ve kalite çalışmalarımız<br />
bu noktada kalmayacak ve yine<br />
Gıda Birimimizde Tahıl ve Tahıl<br />
Ürünleri (Yakılarak kül veriminin<br />
tayini) analiz metodu ve petrol<br />
birimimizde motorinde yoğunluk,<br />
destilasyon ve 0-10ppm kükürt tayini<br />
analiz metotlarında başlamış olan<br />
akreditasyon çalışmaları da bu yıl<br />
tamamlanarak ülkemiz ekonomisine<br />
katkıda bulunmak üzere akreditasyon<br />
kapsamımız genişletilecektir.”dedi.<br />
Ankara Laboratuvar Müdürü Sn.<br />
Harika GÜLBULAK ise bizlere<br />
akreditasyon sürecini anlattı.<br />
Sn. GÜLBULAK açıklamasında<br />
akreditasyon bir ürünün ya da<br />
hizmetin, piyasanın talep ettiği<br />
şartlara, standartlara, yönetmeliklere<br />
uygunluğunu göstermek üzere o<br />
ürün veya hizmet için yapılan deney,<br />
analiz, muayene ve belgelendirme<br />
işlemlerini yapan kuruluşların resmi<br />
bir otorite tarafından uluslararası<br />
kriterlere göre denetlenerek teknik<br />
ve idari yeterliliklerinin onaylanması<br />
ve belli aralıklarla denetlenmesi<br />
işlemidir. Laboratuvar akreditasyonu;<br />
bir laboratuvarın, akreditasyon<br />
kapsamı dahilindeki test ve analizleri<br />
gerçekleştirebilecek yeterlilikte<br />
olduğunun, bağımsız bir organizasyon<br />
tarafından onaylanmasını ifade<br />
etmektedir. Laboratuvar hizmeti<br />
alan müşteriler açısından “doğru ve<br />
güvenilir sonuç” anlamını taşıyan bu<br />
kavram, hizmeti sunan laboratuvar<br />
açısından da “hizmet kalitesinin<br />
güvencesini” oluşturmaktadır.<br />
Ülkemizde laboratuvarların akredite<br />
edilmesi görevi Türk Akreditasyon<br />
Kurumu’na (TÜRKAK) verilmiştir.<br />
TÜRKAK; talep eden laboratuvarları<br />
belirlenmiş olan uluslararası<br />
standartlara göre çalışma konuları ve<br />
kapsamları dahilinde akredite ederek<br />
onaylamaktadır. Akredite olmak<br />
isteyen bir laboratuvar “TS EN ISO/<br />
IEC 17025 Deney ve Kalibrasyon<br />
Laboratuvarlarının Yeterliliği İçin<br />
Genel Şartlar” standardında geniş bir<br />
şekilde açıklanmış olan kriterleri yerine<br />
getirmekle akreditasyona hazır hale<br />
gelmektedir. TS EN ISO/IEC 17025<br />
standardı “Kalite yönetim şartları” gibi<br />
genel şartların yanı sıra laboratuvarın<br />
teknik açıdan doğru ve güvenilir<br />
sonuçlar üretme kabiliyetini ve teknik<br />
yeterliliğini ele alan “Teknik şartları” da<br />
kapsamaktadır. Kalite yönetim şartları,<br />
laboratuvarda yapılan tüm faaliyetlerin<br />
prosedürlerinin oluşturulması,<br />
kayıtların dokümantasyonu, yetki<br />
ve sorumluluklar, kalite yönetim<br />
sisteminin sürdürülmesi ile ilgili şartları<br />
tanımlamaktadır. Laboratuvarların<br />
teknik yeterliliği ise; laboratuvar<br />
personelinin nitelikleri, eğitim durumu<br />
ve tecrübesi, analiz/ölçüm cihazlarının<br />
teknolojik durumu ve kalibrasyonu,<br />
numune alma metotlarının uygunluğu,<br />
uygun analiz metotlarının seçimi ve<br />
validasyonu, ölçüm belirsizliğinin<br />
hesaplanması ve izlenebilirliğin<br />
sağlanması, etkin kayıt ve rapor<br />
sunma sistemi vb. pek çok faktöre<br />
bağlıdır.<br />
Laboratuvarlar test ve analiz<br />
sonuçlarının güvenliğini sağlamak için<br />
“İç ve Dış Kalite Kontrol” çalışmaları<br />
yapmak zorundadır. İç kalite kontrol<br />
çalışmaları günlük performansın<br />
güvenliğini sağlamak amacıyla<br />
uygulanmaktadır. TS EN ISO/IEC<br />
17025 Standardında belirtildiği üzere,<br />
ulusal veya uluslararası düzeyde<br />
“yeterlilik deneyleri” ve “karşılaştırma<br />
ölçümleri” gibi dış kalite kontrol<br />
programlarına katılmak ve geçerli<br />
sonuçlar almak akreditasyonun önemli<br />
şartlarından biri olup laboratuvarın<br />
teknik yeterliliğinin kanıtı sayılmaktadır.<br />
Bu nedenle akreditasyon<br />
başvurusunda bulunan laboratuvarlar,<br />
talep ettikleri akreditasyon<br />
kapsamındaki alanlardan akredite<br />
olmadan önce, mümkünse TÜRKAK<br />
tarafından kabul edilebilir olan en<br />
az bir tane yeterlilik deneyine ve/<br />
veya laboratuvarlararası karşılaştırma<br />
programına katılmalı ve bunda başarılı<br />
olmalıdır.<br />
Görüldüğü gibi; akreditasyon bir dizi<br />
uygulama ve performans ölçümü,<br />
geliştirilmesi, sürekli eğitim ve<br />
iyileştirme kavramlarından oluşan<br />
kalite yönetimini de beraberinde<br />
getiren ilişkili süreçler bütünüdür.<br />
Akreditasyon sistemi, sonuçların<br />
geriye doğru takip edilebilirliği ve<br />
şeffaflık sağlanması, laboratuvarın<br />
etkinliğinin arttırılması, personelin<br />
sorumlulukların tam olarak<br />
belirlenmesi ve motivasyonlarının<br />
arttırılması, hata ve masrafların en<br />
aza indirilmesi, çalışma süreçlerinin<br />
optimize edilmesi sonucu performans<br />
artışı ve rekabet edilebilirliğin<br />
arttırılması, uluslararası düzeyde<br />
önemli bir güvenilirlik ve kabul<br />
edilebilirlik sağlanması gibi birçok<br />
avantaja sahiptir.<br />
ANKARA LABORATUVAR<br />
MÜDÜRLÜĞÜ AKREDİTASYON<br />
SÜRECİ: Ankara Laboratuvar<br />
Müdürlüğü akreditasyon<br />
sürecinde ilk olarak, akreditasyon<br />
kavramının tanımlanmasına yönelik<br />
ön hazırlık niteliğinde olan ve<br />
Ankara Laboratuvar Müdürlüğü<br />
ile Alman Gümrük İdaresi’nden<br />
kimyagerlerin katılımlarıyla<br />
Twinning Projesi kapsamında,<br />
Gümrük Laboratuvarlarının<br />
akreditasyonuna ilişkin bir dizi toplantı<br />
gerçekleştirilmiştir. Bu toplantılarda;<br />
Alman Gümrük Laboratuvarlarının<br />
işleyiş sistemi, görev dağılımları,<br />
akreditasyonun önemi, bir<br />
laboratuvarın akreditasyon sürecinin<br />
tanımlanması, Kalite Yönetim Sistemi<br />
ve dokümantasyon konularında<br />
genel bilgiler verilmiştir. Ardından<br />
Ankara Laboratuvar Müdürlüğü’nün<br />
mevcut durumu değerlendirilmiş,<br />
ihtiyaçların, eksikliklerin tespitine<br />
yönelik karşılıklı bilgi alışverişi (Türk<br />
Gümrük Laboratuvarlarının işleyişi,<br />
yetkileri, cihaz dağılımı, gelen<br />
numunelere uygulanan prosedür ve<br />
analizler vs.) yapılmıştır. Kalite El Kitabı<br />
(KEK) ve diğer çalışma talimatlarının<br />
nasıl hazırlanacağına ilişkin ön bilgiler<br />
verilmiştir. Akreditasyon çalışmaları<br />
için ilk aşamada ihtiyaç duyulan cihaz<br />
ve kimyasallar Bölge Müdürlüğümüz<br />
tarafından temin edilmiştir.<br />
“Danışmanlık Hizmeti” vermesi için<br />
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı<br />
Ankara İl Kontrol Laboratuvar<br />
Müdürlüğü’ne yazılan 25.02.2011<br />
tarih 2492 sayılı yazının ardından, Orta<br />
Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge<br />
Müdürlüğü’ne yazılan 20.05.2011<br />
tarih ve 892 sayılı yazımız ile Ankara<br />
Laboratuvar Müdürlüğümüzün<br />
akreditasyon eğitimleri ve akreditasyon<br />
süreci başlamıştır.<br />
Sn. GÜLBULAK şöyle devam etti.<br />
"İlk olarak akreditasyon için gerekli<br />
ihtiyaçlar tespit edilmiş ve teminleri<br />
sağlanmıştır. Bu ihtiyaçların başında<br />
Ankara İl Kontrol Laboratuvar<br />
Müdürlüğünden TS EN ISO/IEC 17025<br />
akreditasyon eğitimi hizmeti alımı,<br />
laboratuvarımızda bulunan terazi,<br />
cam malzeme, etüv gibi ekipman ve<br />
malzemeler için kalibrasyon hizmeti<br />
alımları, kullanılan cihazların bakım,<br />
onarım validasyon hizmeti alımları,<br />
uluslararası yeterlik testlerine katılım<br />
gelmiştir."<br />
Akreditasyona Gıda Laboratuvar<br />
Birimi’nde başlanılması ve ilk etapta<br />
aşağıdaki 4 metotta akredite olunması<br />
planlanmıştır:<br />
1- Meyve ve sebze suları, meyve<br />
ve sebze mamulleri - Çözünür Katı<br />
Madde Miktarı Tayini Refraktometrik<br />
Metot<br />
Meyve ve Sebze Suları - Ph Tayini<br />
2- Meyve Sularında Toplam Şeker<br />
Tayini<br />
3- Tahıl ve Tahıl Ürünleri–Rutubet<br />
Muhtevasının Tayini Referans Metot<br />
Laboratuvar akreditasyonunun<br />
şartlarından biri olan uluslararası<br />
yeterlik testlerine katılarak; akredite<br />
olmayı düşündüğümüz alanlarda<br />
mevcut durumumuzu tespit etmek<br />
amacıyla da yeterlik testi hizmetlerinde<br />
öncü durumda olan İngiliz Tarım<br />
Bakanlığı çatısı altında faaliyetini<br />
sürdüren FAPAS® (International<br />
Food Analysis Proficiency Testing<br />
Services) kuruluşu ile irtibata<br />
geçilmiştir. FAPAS belli bir takvimde<br />
belirtilen tarihlerde uluslararası<br />
katılımcı laboratuvarlara ücret<br />
karşılığı numuneler göndermektedir.<br />
Bu amaçla FAPAS’dan gönderilen<br />
“Tahıl ürünü” numunesinde “Nem<br />
07
ve Kül Analizleri” ve “Portakal suyu”<br />
numunesinde “Brix, pH, Toplam<br />
asitlik, Toplam Şeker, Sakkaroz, Glikoz,<br />
Fruktoz Analizleri” laboratuvarımızda<br />
gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar FAPAS’a<br />
gönderilerek 80-90 ülkenin laboratuvar<br />
sonuçlarıyla karşılaştırılmış ve başarılı<br />
z skorları elde edilmiştir. Bu da<br />
laboratuvarımızın bu analizlerde yeterli<br />
olduğunu göstermiştir.<br />
TS EN ISO/IEC 17025’e göre<br />
akreditasyonun en önemli şartlarından<br />
biri de dokümantasyon’dur. Kalite<br />
sistemi kapsamında; laboratuvarda<br />
uygulanan tüm faaliyetlerin planlı ve<br />
bir sistem dahilinde gerçekleştirilmesi<br />
ve izlenebilirliğin sağlanabilmesi<br />
için tüm çalışanların uymak zorunda<br />
olduğu, tanımlanmış, kontrollü olarak<br />
yayınlanan yazılı belgelere yani<br />
dokümanlara ihtiyaç vardır. Bu amaçla<br />
Kalite El Kitabı (KEK), prosedürler,<br />
çalışma talimatları, cihaz bilgi<br />
etiketleri, formlar vb. birçok doküman<br />
hazırlanarak laboratuvarda yapılan tüm<br />
faaliyetlerin sistematiğe bağlanması<br />
sağlanmıştır. Kalite El Kitabı (KEK);<br />
laboratuvarımızın kalite sisteminin ve<br />
kalite politikasının tanımlandığı stratejik<br />
konuma sahip temel bir dokümandır.<br />
Prosedürler, laboratuvarımızda<br />
08<br />
yapılacak herhangi bir faaliyete ilişkin<br />
yöntemleri ve iş akışını, sorumluluk<br />
ve yetkileri, kontrol noktalarını,<br />
zamanlarını ve sıklıklarını, tutulacak<br />
kayıtları, performans ölçümlerini<br />
tanımlamaktadır. Cihaz kullanımı,<br />
analiz metodunun uygulanması ve<br />
laboratuvardaki diğer faaliyetlere ilişkin<br />
olarak da detaylı çalışma talimatları<br />
hazırlanmıştır. Tüm laboratuvar<br />
personelinin katılımı ile 17.05.2012’de<br />
Yönetimi Gözden Geçirme Toplantısı<br />
yapılmıştır. Yapılması gereken İç<br />
Denetimler planlanmış, denetçiler<br />
belirlenmiştir.<br />
Sn. GÜLBULAK açıklamasında<br />
süreci, “17.07.2012’de başvuru için<br />
istenen ön belgelerin teslimiyle birlikte<br />
TÜRKAK’a başvurumuz yapılmıştır.<br />
TÜRKAK tarafından laboratuvarımız<br />
için 02.10.2012 tarihinde denetim<br />
ekibi olarak Baş Denetçi Hüseyin<br />
GÜMÜŞ ve Denetçi Dr. Yasemin<br />
GÜREL atanmış ve laboratuvarımıza<br />
AB-0630-T dosya no’su ile 3728<br />
denetim no’su verilmiştir. 15-16 Kasım<br />
2012 tarihlerinde denetçiler tarafından<br />
ilk denetimimiz (Dokümantasyon<br />
denetimi ve laboratuvarda akredite<br />
olunacak gıda analizlerinde uygulamalı<br />
denetim) gerçekleştirilmiştir.<br />
Denetçiler tarafından denetim sonuç<br />
raporlarının TÜRKAK’a teslim edilmesi<br />
ile 02.01.2012 tarihinde denetim<br />
sonuçlandırılmış ve laboratuvarımızın<br />
ilk akreditasyonun verilmesi uygun<br />
görülmüştür. 22.01.2013 tarihinde<br />
TÜRKAK yönetim kurulu tarafından<br />
laboratuvarımız için akreditasyon<br />
kararı alınarak ilk akreditasyonumuz<br />
verilmiştir. Akreditasyon ve kalite<br />
çalışmalarımız bu noktada kalmayacak<br />
ve yine Gıda Birimimizde tahıl ve<br />
tahıl ürünleri yakılarak kül veriminin<br />
tayini analiz metodu ve petrol<br />
birimimizde motorinde yoğunluk,<br />
destilasyon ve 0-10ppm kükürt<br />
tayini analiz metotlarında başlamış<br />
olan akreditasyon çalışmaları da<br />
tamamlanarak akredite olunan<br />
metot sayısı artırılarak akreditasyon<br />
kapsamımız genişletilecektir.” şeklinde<br />
özetledi.<br />
Logitrend dergisi olarak bizlerde Türk<br />
gümrük tarihinde bir ilki gerçekleştiren<br />
Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge<br />
Müdürlüğünü ve nezdinde Ankara<br />
Lojistik Üssü'nde faaliyet gösteren<br />
Ankara Laboratuvar Müdürlüğünü<br />
başarılı ve onur verici çalışmalarından<br />
dolayı kutluyoruz.<br />
“Taşımacılığa doğru yaklaşım”<br />
Merkez<br />
Eyüp Sultan Mah. Mehmet Akif Cad No:4 Pk:34885 Sancaktepe / İstanbul<br />
Tel : 0216 561 64 10 Ex-Fax : 0216 311 61 15 Im-Fax : 0216 311 61 14<br />
e-mail : export@unkar.com • import@unkar.com<br />
Şubelerimiz<br />
Adana: 0322 441 07 48/49/50 • Denizli: 0258 274 60 41<br />
Gaziantep: 0342 215 16 24 /25 • İzmir: 0232 328 28 91 /92/93/94<br />
www.unkar.com
10<br />
MAKEDONYA<br />
GÜMRÜK<br />
İDARESİ<br />
ANKARA<br />
LOJİSTİK<br />
ÜSSÜ’NÜ<br />
ZİYARET ETTİ<br />
06-07 Mart 2013 tarihleri arasında<br />
Makedonya Gümrük İdaresi<br />
Başkanı Sn. Vancho KARGOV ile<br />
Sn. Sevdije L.JATIFI tarafından<br />
ülkemize bir çalışma ziyareti<br />
gerçekleştirilmiş olup, “Ortak<br />
Transit Rejimi Uygulamaları”na<br />
ilişkin gerçekleştirilen görüşmeler<br />
sonrası 06 Mart 2013 tarihinde<br />
Kazan’da kurulu Ankara Lojistik<br />
Üssü'ne saha ziyaretinde<br />
bulunulmuştur.<br />
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı<br />
adına AB ve Dış İlişkiler Genel<br />
Müdürlüğü'nden Genel Müdür<br />
Yardımcısı Sn. İhsan KOÇER,<br />
AB Uzmanı Sn. Özay KUTLU,<br />
AB Uzman Yardımcısı Sn. Anıl<br />
EVMEZ tarafından da katılım<br />
sağlanan 6 Mart 2013 tarihli ziyaret<br />
esnasında taşımacılığa ilişkin<br />
faaliyetlerin yakından görülme<br />
imkânı bulunmuştur. Bu sayede<br />
yetkililer tarafından taşımacılığa<br />
konu ihraç/ithal eşyanın risk analiz<br />
metotları anlatılıp, depolarda da<br />
gözlemlemeler yapılmıştır.<br />
Ülkemize gerçekleştirdiği çalışma<br />
ziyaretinden çok memnun ayrıldığı<br />
gözlemlenen Makedon Heyeti<br />
tarafından Ankara Lojistik Üssü'nden<br />
de çok etkilenildiği ifade edilmiş ve<br />
Türkiye'nin sadece Ortak Transit'<br />
e ilişkin değil, bütün taşımacılık<br />
işlemlerine yönelik deneyimlerinden<br />
istifade etmek istedikleri belirtilmiştir.<br />
Avrupa Birliği Bakanı<br />
Egemen BAĞIŞ<br />
AK Parti Kastamonu Milletvekili<br />
Hakkı KÖYLÜ<br />
Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı<br />
Sefa EKİN<br />
TCDD<br />
Genel Müdür Yardımcısı<br />
Veysi KURT<br />
Nisan’13 / sayı 9<br />
Tokkar Gümrük Müşavirliği<br />
Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Mahir Can TOKAR<br />
Gemalmaz Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Tugay GEMALMAZ
Avrupa Birliği<br />
Bakanı<br />
Egemen Bağış<br />
Egemen Bağış'ın<br />
özgeçmişi...<br />
1970 Bingöl doğumlu olan Bağış, Siirtlidir.<br />
Babası Abdullah Bağış, 1974–1979<br />
yılları arasında Siirt Belediye Başkanlığı<br />
yapmıştır.<br />
“Bernard M.Baruch College of The City<br />
University of New York” İşletme Fakültesi<br />
İnsan Kaynakları bölümünde lisans<br />
eğitimi görüp, Kamu Yönetimi üzerine<br />
de yüksek lisans yapan Egemen Bağış,<br />
Beyhan N. Bağış ile evli olup iki çocuk<br />
babasıdır.<br />
Temmuz 2011’de kurulan 61. Hükümette,<br />
AB ile tam üyelik görüşmelerini<br />
yürütmek üzere Avrupa Birliği Bakanı<br />
ve Başmüzakereci görevine getirilen<br />
Egemen Bağış, Cumhuriyet tarihinin<br />
ilk Avrupa Birliği Bakanı ve Türkiye<br />
Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği Nezdindeki<br />
Müzakere Heyeti Başkanıdır.<br />
Bağış, Ocak 2009'da Devlet Bakanı ve<br />
Başmüzakereci görevine getirilmiş, daha<br />
önce de AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu<br />
Genel Başkan Yardımcılığı yapmıştır.<br />
Genel Başkan Yardımcısı olarak Bağış,<br />
AK Parti’nin en yüksek yürütme organı<br />
olan Merkez Yürütme Kurulu üyeliğinde<br />
bulunmuştur.<br />
Uluslararası ilişkilerde ve diplomaside<br />
AK Parti’nin kilit ismi olarak görev yapmış<br />
olan Bağış, partinin ulusal, uluslararası<br />
temaslarında ve teşkilatlarında dış politika<br />
konularında yönlendirme ve koordine<br />
etme görevini yerine getirmiş, önemli<br />
küresel gelişmelerin parti yönetimine<br />
akışını koordine etmiştir.<br />
12 13
14<br />
Türkiye’nin AB yolculuğunda<br />
bakanlığınız döneminde atılan<br />
adımlar nelerdir?<br />
Avrupa Birliği, Cumhuriyetimizin<br />
demokratikleşme ve çağdaşlaşma<br />
idealleri açısından yarım asır<br />
boyunca Türkiye’ye önemli bir<br />
perspektif sağlamış, ülkemizin<br />
çağdaş medeniyet yolculuğu<br />
Avrupa Birliği’ne entegrasyon<br />
süreciyle yönünü belirlemiştir.<br />
Hükümet olarak göreve geldiğimiz<br />
ilk günden itibaren bu perspektifi<br />
her zaman canlı tuttuk ve AB<br />
standartlarını yakalamak için<br />
kararlı bir reform süreci yürüttük.<br />
Her ne kadar 2,5 yılı siyasi<br />
blokajlarla gölgelense de görevde<br />
bulunduğum 4 sene, Türkiye’nin<br />
dönüşümünün ivme kaybetmeden<br />
devam ettiği bir dönem olmuştur.<br />
Türkiye, demokratik standartları<br />
hayata geçirdiğimiz reformlarla her<br />
geçen gün daha ileri bir seviyeye<br />
ulaşmış, aynı zamanda Avrupa’nın<br />
en hızlı büyüyen ekonomisi<br />
olmuştur. Nitekim Devlet Bakanı<br />
ve Başmüzakereci olarak göreve<br />
başladığım 2009 Ocak ayından<br />
itibaren AB müktesebatına uyum<br />
çerçevesinde, toplam 600’e yakın<br />
düzenleme yürürlüğe girmiştir.<br />
Bu rakam sadece 2012 yılı için,<br />
130’dur. Bu düzenlemelerle,<br />
vatandaşlarımızın can ve mal<br />
Vize muafiyeti<br />
konusunda<br />
Hükümetimizin<br />
kararlı tutumu<br />
sayesinde<br />
önemli bir aşama<br />
kaydettik.<br />
güvenliğini doğrudan ürün güvenliği<br />
konusundan, tüketici haklarına,<br />
tarladan sofraya tüm gıda zincirinde<br />
gıda güvenliğini sağlamadan,<br />
hayvan refahına, yolcu haklarından,<br />
kadın istihdamına, cep telefonu<br />
numara taşınabilirliğinden, bilim<br />
araştırmaya, katı atık yönetiminden,<br />
enerji verimliliğine, kamu ihalelerinin<br />
şeffaflığından Merkez Bankasının<br />
bağımsızlığına kadar birçok alanda<br />
önemli ilerlemeler kaydettik.<br />
Vize muafiyeti konusunda<br />
Hükümetimizin kararlı tutumu<br />
sayesinde önemli bir aşama<br />
kaydettik. Bundan iki yıl öncesine<br />
kadar vize serbestisi ifadesini bile<br />
telaffuz etmeyen AB’nin, bugün vize<br />
muafiyeti konusunda bir taslak yol<br />
haritası hazırlama noktasına gelmiş<br />
olması memnuniyet vericidir.<br />
Vize muafiyeti surecinin yani<br />
sıra, vatandaşlarımızın, AB ile<br />
aramızdaki ortaklık hukukundan<br />
kaynaklanan haklarının gerektiği<br />
şekilde uygulanabilmesini<br />
sağlamak amacıyla çalışmalarımızı<br />
sürdürdük. Vatandaşlarımız<br />
tarafından AB üye ülkeleri<br />
mahkemelerinde ve Avrupa Birliği<br />
Adalet Divanı’nda açılan davalar<br />
ve vatandaşlarımızın lehine verilen<br />
kararların uygulanmasını takip ettik.<br />
Bu kapsamda, AB üyesi devletlere<br />
ve AB kurumlarına, Avrupa<br />
Birliği Adalet Divanı’nın ve ulusal<br />
mahkemelerin Türk vatandaşlarına<br />
vize uygulanamayacağı yönündeki<br />
kararlarına uymaları yönünde yazılı<br />
çağrıda bulunduk.<br />
Yine son dönemde, ülkemizde<br />
hoşgörü ve karşılıklı anlayış<br />
ortamının güçlendirilmesi<br />
bakımından önemli gelişmeler<br />
yaşandı. Bunun en güzel örnekleri,<br />
Trabzon’un Sümela Manastırı’nda,<br />
Van’ın Akdamar Adası’ndaki Surp<br />
Haç Ermeni Kilisesi’nde, İzmir’in<br />
Çeşme İlçesi Alaçatı Beldesi’nde,<br />
88 yıl önce bir kilise olan Pazar Yeri<br />
Camii'nde ve Diyarbakır’da Surp<br />
Giragos Kilisesi’nde yapılan dini<br />
törenlerdir.<br />
Bakanlığım süresince iletişim,<br />
bilgilendirme ve lobi faaliyetlerimizi<br />
aktif bir şekilde sürdürmeye devam<br />
ettik. Göreve geldiğim günden<br />
itibaren Türkiye’nin AB üyeliğine<br />
ilişkin haklı tezlerini ve beklentilerini<br />
farklı ülkelerde, farklı platformlarda<br />
anlatmaya özen gösterdik.<br />
Yalnızca ben 4 yılda toplam<br />
152 yurtdışı resmi ziyaret<br />
gerçekleştirdim. Bu ziyaretlerin<br />
124’ü AB ülkelerine oldu. Sadece<br />
Brüksel’i 33 kere ziyaret ettim. Gerek<br />
Karma Parlamento Komisyonu,<br />
Karma İstişare Komitesi ve Ortaklık<br />
Konseyi Toplantıları, gerekse de<br />
diğer resmi ziyaret ve davetler<br />
vesilesiyle Komisyon üyelerinin ve<br />
Avrupa Parlamentosu’nda mevcut<br />
grup liderlerinin hemen hemen<br />
hepsiyle defalarca görüştüm.<br />
Komisyonla yıllardır yürütülen ortak<br />
çalışmaların yanı sıra üye ülke<br />
liderleriyle gerçekleştirdiğimiz yoğun<br />
temas ve görüşmeler neticesinde<br />
fasılların önündeki siyasi blokajların<br />
kaldırılması vize, terörle mücadele<br />
gibi çeşitli alanlarda somut<br />
kazanımlar elde ettik.<br />
Türkiye 30 Aralık<br />
2012 tarihi<br />
itibarıyla AB<br />
standartlarına<br />
tarihinde en yakın<br />
olduğu noktaya<br />
gelmiştir.<br />
2010 Ocak ayından itibaren<br />
uygulamaya koyduğumuz<br />
AB İletişim Stratejisi (ABİS)<br />
çerçevesinde 300’den fazla etkinliği<br />
doğrudan gerçekleştirdik veya<br />
destekledik. Strateji kapsamında<br />
düzenlenen etkinlikler; akademik ve<br />
öğrenci işbirliği programlarından,<br />
çeşitli dillerdeki tematik yayınlara,<br />
mevcut kültürel ve sanatsal<br />
etkinlikleri desteklemekten, medya<br />
kuruluşları ile ortak çalışmalara<br />
ve Türkiye ve Avrupa Birliği’nden<br />
siyasi kurumlar, sivil toplum,<br />
düşünce ve meslek kuruluşları ve<br />
yerel yönetimler ile bilgilendirme<br />
toplantılarından konferans ve<br />
panellere kadar çeşitlilik gösteriyor.<br />
Sivil toplum kuruluşlarıyla sürece<br />
dair temaslarda ve fikir teatilerinde<br />
bulunduk. Bu vesileyle, bugüne<br />
kadar ikisi Ankara ve ikisi<br />
İstanbul’da olmak üzere dört defa<br />
“Sivil Toplumla Diyalog Toplantıları”<br />
yaptık. Binlerce sivil toplum<br />
temsilcisi bu toplantılarda seslerini<br />
duyurma imkânı buldu.<br />
Mali işbirliği çalışmalarından sosyal<br />
ve kültürel etkinliklere kadar binlerce<br />
faaliyetimizden tek tek bahsetmek<br />
mümkün değildir. Türkiye, tüm bu<br />
hummalı çalışmalar, reformlar ve<br />
projeler sayesinde dört yıl önceki<br />
Türkiye’den daha özgür, daha<br />
saydam, daha güçlü, daha itibarlı ve<br />
daha demokratik bir Türkiye’dir. İşte<br />
bunun içindir ki, biz içeriden gelen<br />
her türlü eleştiriye, karamsarlığa<br />
hatta karalamaya rağmen, dışarıdan<br />
gelen siyasi engellemelere, çifte<br />
standartlara rağmen aynı şevk<br />
ve azimle çalışmalarımıza devam<br />
ediyoruz ve edeceğiz.<br />
15
16<br />
Avrupa Birliği’nin yayınladığı<br />
ilerleme raporu hakkındaki<br />
düşünceleriniz nelerdir?<br />
Müzakere sürecinde yaşanan siyasi<br />
blokajlara rağmen, AB sürecindeki<br />
kararlılığımız dikkate alındığında<br />
beklentimiz, bu yılki raporun<br />
geçmiş yıllardan daha teşvik<br />
edici olması yönündeydi. Ancak,<br />
2012 Yılı Türkiye İlerleme Raporu<br />
incelendiğinde, ülkemizdeki mevcut<br />
durum, her ne kadar müktesebat<br />
Türkiye’de “İntermodal<br />
Taşımacılığın<br />
Güçlendirilmesi”<br />
konulu proje<br />
kapsamında<br />
Türkiye’de lojistik<br />
merkezlerin<br />
kurulması konusunda<br />
da çalışmalar<br />
gerçekleştirilmektedir.<br />
uyumu ve ekonomik kriterler<br />
açısından nispeten daha objektif<br />
şekilde yansıtılmış olsa da, siyasi<br />
kriterler için aynı tespiti yapmak<br />
güçtür.<br />
Siyasi kriterler, 23. (Yargı ve Temel<br />
Haklar) ve 24. (Adalet, Özgürlük<br />
ve Güvenlik) fasıllarda maddi hata,<br />
eksik bilgi ve nesnellikten uzak<br />
görüşlere yer verildiği görülmektedir.<br />
Siyasi kriterler bölümünde<br />
reformların uygulaması konusunda<br />
ciddi şüpheler yaratabilecek,<br />
münferit olaylara dayalı ifadelerin<br />
sıkça kullanıldığı görülmektedir.<br />
Dolayısıyla, Türkiye’nin özellikle son<br />
10 yılda demokratikleşme alanında<br />
attığı adımların ve yıktığı tabuların<br />
raporun ruhuna yansımadığı<br />
düşünülmektedir.<br />
Diğer taraftan, Kopenhag Ekonomik<br />
Kriterleri çerçevesinde Türkiye’de<br />
işleyen piyasa ekonomisinin<br />
devam ettiğinin teyit edilmesi,<br />
ayrıca 33 faslın 32’sinde çeşitli<br />
seviyelerde ilerleme sağlandığının<br />
teslim edilmesi, Türkiye’nin kararlı<br />
politikalarının önemli bir sonucudur.<br />
Bu yüksek uyum düzeyi, 18 fasılda<br />
maruz kaldığı siyasi blokajlara ve AB<br />
tarafının bir perspektif sunmamasına<br />
rağmen, Türkiye’nin çalışmalarını<br />
kesintisiz sürdürdüğünün en açık<br />
kanıtıdır.<br />
Bakanlığınızın AB’nin ilerleme<br />
raporundan hemen sonra<br />
yayınladığı rapor hakkında bizleri<br />
bilgilendirir misiniz?<br />
Komisyon tarafından hazırlanan<br />
2012 Yılı İlerleme Raporunda,<br />
Türkiye son bir yılda gerçekleştirilen<br />
reformların görmezden gelinmesi<br />
ve rapor genelinde yoruma dayalı<br />
ve subjektif değerlendirmelerde<br />
bulunulması elbette kabul<br />
edebileceğimiz bir yaklaşım tarzı<br />
olamaz.<br />
Kamuoyunda kendi ilerleme<br />
raporumuz olarak yankı bulan<br />
“Türkiye Tarafından Hazırlanan<br />
2012 yılı İlerleme Raporu” ise,<br />
ülkemizde son bir yılda yapılan<br />
çalışmalar ve kaydedilen ilerlemeleri<br />
ele almaktadır. Raporda ele alınan<br />
somut ilerlemeler ortaya konurken<br />
hiçbir yoruma dayalı ifadeye<br />
yer verilmemiştir ve gelişmeler<br />
tamamen objektif bir şekilde<br />
sunulmuştur.<br />
Raporun niteliğine ve niceliğine<br />
bakıldığında şu gerçek bir kez daha<br />
açık ve net olarak görülecektir:<br />
Türkiye 30 Aralık 2012 tarihi itibarıyla<br />
AB standartlarına tarihinde en<br />
yakın olduğu noktaya gelmiştir.<br />
Bugün Avrupa'da hükümetimizden<br />
daha reformist bir hükümet, reform<br />
hızı daha yüksek olan bir başka<br />
yönetim yoktur. AB ülkeleri krizle<br />
boğuşurken, ülkemiz tarihinin en<br />
demokratik, en müreffeh, en çağdaş<br />
ve en şeffaf dönemini yaşamaktadır.<br />
Raporumuz, sadece Avrupa<br />
Birliği'nin İlerleme Raporu'na bir<br />
tepki olarak değil, aynı zamanda<br />
ülkemizin reform kararlılığının<br />
da paylaşılması düşüncesiyle<br />
hazırlanmıştır. Ortaya koyduğu<br />
gelişmeler göz önünde<br />
bulundurulduğunda da, hiç<br />
kuşkusuz ki bu rapor Türkiye'nin AB<br />
Türkiye’nin AB üyelik<br />
süreci bakımından<br />
önemli bir durum<br />
da “Çok Vitesli<br />
Avrupa” modelinin<br />
kalıcı biçimde<br />
yerleşmesidir.<br />
yolunda durakladığını iddia edenlere<br />
verilebilecek en güzel yanıttır.<br />
Türkiye – AB ilişkilerine yeniden<br />
ivme kazandırmak amacıyla AB ile<br />
başlatılan “Pozitif Gündem” süreci<br />
hakkında bizleri bilgilendirir<br />
misiniz?<br />
“Pozitif Gündem” siyasi reformlar,<br />
enerji ve terörle mücadele gibi<br />
Türkiye-AB ilişkileri açısından<br />
önemli konulardaki işbirliği<br />
mekanizmalarının geliştirilmesini<br />
ve siyasi blokajlı fasıllarda çalışma<br />
gruplarıyla teknik kriterlerin en<br />
kısa sürede yerine getirilmesini<br />
amaçlayan çalışma yöntemidir.<br />
Dolayısıyla yeni bir süreç<br />
değil bir çalışma metodudur.<br />
Pozitif Gündem’in AB katılım<br />
müzakerelerinin yerini alması<br />
gibi bir durum asla söz konusu<br />
değildir, aksine Pozitif Gündem’in<br />
amacı müzakere sürecinin<br />
desteklenmesidir. Diğer bir<br />
ifadeyle, “Pozitif Gündem”<br />
Türkiye’nin müzakere sürecine ivme<br />
kazandırmayı ve Türkiye’nin reform<br />
sürecine destek olmayı hedefleyen<br />
geçici bir çalışma yöntemi olarak<br />
görüyoruz.<br />
GKRY Dönem başkanlığında<br />
dahi bu yöntem sayesinde<br />
17
18<br />
çalışmalarımızı sürdürdük. İlk<br />
meyvelerini de aldık. Komisyonla<br />
oluşturduğumuz çalışma grupları<br />
sayesinde 3 fasılda 4 kapanış<br />
kriterini yerine getirdik. Komisyon<br />
Tüketici ve Sağlığın Korunması,<br />
Şirketler Hukuku ve Mali Kontrol<br />
fasıllarındaki toplam 4 kapanış<br />
kriterinin yerine getirildiğini teyit etti.<br />
Ancak, sorunların kalıcı çözümünün<br />
ancak Türkiye’nin tam üyeliği ile<br />
sağlanabileceği açıktır. Siyasi<br />
blokajların kalkmaması halinde<br />
Pozitif Gündem’in nihai amacına<br />
ulaşamayacağı komisyon<br />
yetkililerine de bildirilmiştir.<br />
Ekonomik kriz Avrupa<br />
Birliği ülkelerinin neredeyse<br />
tamamını uzun zamandan beri<br />
etkilemekte. Siz bu süreci nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
2008 yılı Eylül ayında ABD’de patlak<br />
veren ve kısa sürede tüm dünyaya<br />
yayılarak küresel çapta bir mali ve<br />
reel sektör krizine dönüşen sürecin<br />
olumsuz etkileri, krizin üzerinden<br />
5 yıl geçmesine rağmen Avrupa<br />
AB, tarihinin en zorlu<br />
dönemlerinden<br />
birini yaşamaktadır.<br />
Birliği’nde halen ciddi boyutlarda<br />
hissedilmektedir. Birlik, tarihinin<br />
en zorlu dönemlerinden birini<br />
yaşamaktadır. Krizin kökenleri uzun<br />
bir süre sadece finans sektörünün<br />
sorumsuz uygulamalarına,<br />
sürdürülemez borç yüküne ve<br />
bazı üye devletlerin rekabet<br />
gücü sorunlarına dayandırılırken,<br />
artık siyasi bir proje olarak<br />
tasarlanan Ekonomik ve Parasal<br />
Birliğin temellerini ve geleceğini<br />
sorgulamak zorunlu hale gelmiştir.<br />
Dolayısıyla Birlik krizle birlikte kendi<br />
yapısal sorunlarını, yıllardır biriken<br />
ve sonunda patlama noktasına<br />
gelen dengesizliklerin arkasındaki<br />
politik ve kurumsal mimarisini<br />
gözden geçirme süreci içerisine<br />
girmiştir. Tüm dünyadaki nispi<br />
toparlanmaya karşın krize karşı<br />
uzun soluklu çözümler üretme hala<br />
birincil önceliktir. Mevcut durumda<br />
olasılıklar içerisinde, Euro’nun<br />
tamamen çökmesinden kurtarma<br />
gayretlerinin devam etmesine,<br />
hatta mali ve siyasi birliğe doğru<br />
adım atılmasına kadar farklı pek<br />
çok senaryo yer almaktadır. Aslında<br />
krizlerden güçlenerek çıkmayı<br />
bilen AB görmüştür ki gerçek<br />
bir ekonomik birliğe giden yol,<br />
sıkıntılarla dolu çetrefilli bir süreçtir.<br />
Bu süreç, işbirliği alanlarının yeniden<br />
belirlenmesinden AB ülkelerinin<br />
menfaatlerinin korunmasına, Tek<br />
pazarın işleyişinin sürdürülmesinden<br />
dış ilişkilerin başarılı bir şekilde<br />
yönetilmesine kadar çok geniş bir<br />
yelpazeyi kapsamaktadır. AB’nin<br />
bu süreci her ne şekilde olursa<br />
olsun devam ettirmeye çalışması<br />
ise hâlihazırdaki en önemli<br />
zorunluluktur.<br />
Avrupa yoğun bir şekilde devam<br />
eden ekonomik krizin Türkiye<br />
üzerindeki yansımaları nasıl<br />
olacaktır?<br />
Euro bölgesindeki gelişmelerin bir<br />
bütün olarak AB’yi olduğu kadar,<br />
Türkiye’nin AB’ye tam üyelik için<br />
sürdürmekte olduğu müzakere<br />
sürecini derinden etkilemesi<br />
kaçınılmazdır. Ticaretimizin yaklaşık<br />
yarısını gerçekleştirdiğimiz, toplam<br />
yabancı sermayemizin yaklaşık<br />
% 75’inin menşeini oluşturan<br />
AB’nin istikrarlı ve öngörülebilir<br />
bir yapıya ivedilikle kavuşması<br />
Türkiye ekonomisi açısından<br />
da kritik önem arz etmektedir.<br />
Yüksek ekonomik performansı,<br />
bu performansı gelecekte de<br />
destekleyecek olan demografik<br />
özellikleri, enerji kaynaklarına erişim<br />
acısından sunduğu olanaklar gibi<br />
hususlar dikkate alındığında Türkiye<br />
de AB açısından önemli fırsatlar<br />
sunmaktadır.<br />
Öte yandan siyaseten hayli<br />
zayıflamış ve derin bir ekonomik<br />
kriz içine girmiş AB’nin kendi iç<br />
sorunlarına odaklanarak, genişleme<br />
vizyonunun zayıflaması müzakere<br />
sürecimizi olumsuz yönde<br />
etkilemektedir. Ayrıca Türkiye’de<br />
siyasi destek ve kamuoyu desteği<br />
bakımından temel motivasyon<br />
kaynağı AB’nin temsil ettiği muasır<br />
medeniyet seviyesi ve ekonomik<br />
gelişmişlik düzeyidir. Euro’nun<br />
tedavülden kalkması ve ardından<br />
Avrupa’da yaşanacak ekonomik<br />
ve siyasi türbülans, Türkiye’nin de<br />
AB’ye tam üyelik motivasyonunu<br />
oldukça zayıflatacaktır. Yine<br />
transatlantik ilişkilerinde ve AB<br />
sürecinde ülkemiz yanlısı bir<br />
tutum benimseyen İngiltere’nin<br />
denklemdeki etkinliğini yitirmesi,<br />
Türkiye karşıtı cephenin AB içinde<br />
tek sesli ve daha güçlü bir konuma<br />
yükselmesi ihtimaliyle birlikte<br />
müzakere süreci bakımından önemli<br />
bir risk oluşturacaktır.<br />
Diğer taraftan Türkiye’nin AB üyelik<br />
süreci bakımından önemli bir durum<br />
da “Çok Vitesli Avrupa” modelinin<br />
kalıcı biçimde yerleşmesidir. Çok<br />
vitesli ya birden fazla katmanı<br />
ihtiva eden çok vitesli Avrupa<br />
modelinin başarılı bir şekilde hayata<br />
geçirilmesi, AB bünyesinde farklı<br />
ekonomik ve siyasi entegrasyon<br />
düzeyine sahip kümelenmelere<br />
yol açma ihtimali taşımaktadır. Bu<br />
da doğal olarak Türkiye’nin yeni<br />
bir düzende kendisine yer açma<br />
olasılığını taşımaktadır.<br />
Lojistik sektörünün Türkiye<br />
AB ülkeleri krizle<br />
boğuşurken,<br />
ülkemiz tarihinin<br />
en demokratik, en<br />
müreffeh, en çağdaş<br />
ve en şeffaf dönemini<br />
yaşamaktadır.<br />
ekonomisinin büyümesine ve<br />
Avrupa Birliği ile süregelen<br />
ilişkilere sağladığı katkıları nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
Bir yükün çeşitli ulaştırma modları<br />
beraber kullanılarak ucuz,<br />
etkin ve çevreye duyarlı şekilde<br />
varış noktasına ulaştırılmasını<br />
hedefleyen intermodal (modlararası)<br />
taşımacılık, son dönemde<br />
Avrupa Birliği tarafından özel<br />
önem atfedilen konulardan birisi<br />
haline gelmiştir. Avrupa Birliği’nin<br />
taşımacılık alanında önümüzdeki<br />
on yıl içerisindeki politikalarını<br />
şekillendirmeyi amaçlayan 2011<br />
tarihli Beyaz Kitap’ta, taşımacılığın<br />
daha kaynak-etkin yöntemlerle<br />
gerçekleştirilmesi konusunda<br />
modlararası lojistik zincirinin sahip<br />
olduğu öneme özellikle dikkat<br />
çekilmekte ve bilhassa birkaç<br />
taşımacılık modunun bir arada<br />
bulunduğu lojistik merkezlerin<br />
önemi vurgulanmaktadır.<br />
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme<br />
Bakanlığınca Avrupa Birliği<br />
fonlarından yürütülmekte olan<br />
Türkiye’de “İntermodal Taşımacılığın<br />
Güçlendirilmesi” konulu proje<br />
kapsamında Türkiye’de lojistik<br />
merkezlerin kurulması konusunda<br />
da çalışmalar gerçekleştirilmektedir.<br />
Bu bağlamda, proje kapsamında<br />
İspanya’daki lojistik merkezlere<br />
çalışma ziyareti düzenlenmiş, ayrıca<br />
intermodal taşımacılık ile lojistik<br />
üslerin bağlantısını ortaya koyan<br />
ve yapılması gerekenler hakkında<br />
özel sektör ile kamu kurumları<br />
arasında bir fikir teatisi oluşturan<br />
“İntermodal Taşımacılık ve Lojistik<br />
Merkezler” konulu bir çalıştay<br />
gerçekleştirilmiştir.<br />
Önümüzdeki süreçte, ülkemizin<br />
giderek gelişen karayolu, demiryolu,<br />
denizyolu ve havayolu ağlarının<br />
birbirine rahatlıkla entegre<br />
olabileceği lojistik merkezlerin<br />
kurulmasıyla birlikte ülkemiz,<br />
coğrafik konumunun da kendisine<br />
sağladığı faydalar göz önüne<br />
alındığında hem bölgesel hem<br />
de küresel ticarette sahip olduğu<br />
etkinliği daha ileri noktalara<br />
taşıyabilecektir.<br />
19
20<br />
TBMM<br />
Adalet Komisyonu<br />
Başkanvekili<br />
Hakkı Köylü<br />
Hakkı Köylü'nün<br />
özgeçmişi...<br />
Hakkı Köylü, Temmuz 1948'de<br />
Kastamonu Devrekâni'de doğdu.<br />
Babasının adı Sadık, annesinin adı<br />
Şaziye'dir. Cumhuriyet Savcısı ve Avukat;<br />
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini<br />
bitirdi. Kütahya Emet Cumhuriyet<br />
Savcılığına atandı. Gürün, Mardin ve<br />
İskenderun'da Cumhuriyet Başsavcılığı<br />
görevlerinde bulundu. Edirne Cumhuriyet<br />
Savcısı, Erzurum ve Bursa Cumhuriyet<br />
Başsavcısı, Kastamonu Bölgesi<br />
Cezaevleri İzleme Kurulu Başkanı olarak<br />
görev yaptı. Serbest avukat olarak<br />
çalıştı. 22 ve 23. Dönemde Kastamonu<br />
Milletvekili seçildi. Köylü, evli ve 2 çocuk<br />
babasıdır.<br />
Milletvekili olmadan önce<br />
nerelerde ve hangi görevlerde<br />
bulundunuz? Ne zaman<br />
milletvekili seçildiniz? Bizlere<br />
kısaca bahseder misiniz?<br />
Ben 1975 yılında avukatlığa<br />
başladım. 3,5 yıl avukatlık yaptıktan<br />
sonra Cumhuriyet Savcılığına<br />
geçtim. Kütahya’nın Emet ilçesinde<br />
Cumhuriyet Savcılığı yaptım.<br />
Daha sonra Gürün, Mardin<br />
ve İskenderun’da Cumhuriyet<br />
Başsavcısı olarak çalıştım. Ondan<br />
sonra Edirne’de Cumhuriyet Savcısı,<br />
Erzurum ve Bursa’da Cumhuriyet<br />
Başsavcısı olarak görev yaptım<br />
ve emekli oldum. Emeklilikten<br />
sonra 1999 – 2002 yılları arasında<br />
Kastamonu’da Serbest Avukat<br />
olarak çalıştım. 2002 yılında yapılan<br />
genel seçimlerde de Adalet ve<br />
Kalkınma Partisi’nden milletvekili<br />
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine<br />
geldim. 2002 yılından bugüne kadar<br />
milletvekili olarak devam ediyorum.<br />
Bu dönem son dönemim bundan<br />
sonra Allah ne gösterecek onu<br />
bilemiyorum.<br />
Geçtiğimiz aylarda Adalet<br />
Komisyonundan geçen “Anadilde<br />
Savunma” diye adlandırılan kanun<br />
neler getiriyor?<br />
Anadilde Savunma diye söyleniyor<br />
ama bu kanunun asıl amacı da<br />
kanunun uygulama şekli de Anadilde<br />
Savunma şeklinde değil. Yani onu<br />
biraz detaylı anlatacak olursak,<br />
Türkiye’deki ceza muhakemesi<br />
kanunumuza göre bir kimse eğer<br />
resmi dil olan Türkçeyi bilmiyorsa<br />
yani mahkemenin dilini bilmiyorsa<br />
veya az biliyorsa, bu dille kendisini<br />
iyi ifade edemiyorsa kendisine<br />
mahkeme tarafından bir tercüman<br />
tayin edilmek suretiyle savunması<br />
alınır. Bu polis safhasında da<br />
böyledir. Cumhuriyet Savcılığı<br />
safhasında da bu şekildedir. Bu<br />
Anadilde savunma diye adlandırılan<br />
yani istediği daha iyi bildiği bir dilde<br />
savunma yapabilmesini öngören<br />
kanun şunu getiriyor. Bir kişi<br />
kendisini başka bir dilde kendisini<br />
daha iyi ifade edebilecekse ve bunu<br />
söylüyorsa bu takdirde kendisine<br />
illerdeki Adalet Komisyonu’nun<br />
listesinde bulunan tercümanlardan<br />
bir tanesini seçer ve savunmasını<br />
bu şekilde yapar. Bu her zaman<br />
mümkün olabilecek bir olay<br />
değildir. Ben şu dilde savunma<br />
yapmak istiyorum, bunu daha iyi<br />
biliyorum diyorsa Türkçe bildiği<br />
halde bunu yapacaksa bu takdirde<br />
iddianame’nin okunmasından sonra<br />
savunmaya geçilir. Biliyorsunuz<br />
sanıktan savunması sorulur.<br />
İddianame okunur. Sanığın ilk<br />
savunması alınır. Sonra Cumhuriyet<br />
Savcısı esas hakkındaki mütalaasını<br />
bildirir. Esas hakkındaki mütalaa’dan<br />
sonra sanığın yine bir savunma hakkı<br />
vardır. İşte o mütalaa’dan sonraki<br />
savunma hakkı geldiği zaman bu<br />
savunmasında da gene istediği<br />
dilde yani daha iyi bildiğini iddia<br />
ettiği bir dilde bir savunma yapabilir.<br />
Yani bu iki halde mümkündür.<br />
Duruşmanın diğer safhalarında<br />
veya aralarda değildir. Bu iki halde<br />
daha iyi bildiği bir dilde savunma<br />
yapma hakkına sahiptir. Kanun<br />
onu getiriyor ancak bu durumda<br />
tercüman ücretini kendisi verme<br />
koşulu var. Sanık mahkemenin dilini<br />
hiç veya iyi bilmiyorsa devlet ona<br />
tercümanı kendisi temin ediyor. Ama<br />
bildiği halde, savunmamı başka<br />
bir dilde daha da iyi yaparım diye<br />
düşünüyorsa, bu dilde savunma<br />
yapması için gerekli tercümanın<br />
ücretini kendisinin ödemesi<br />
gerekmektedir. Bu ancak bu<br />
şekilde oluyor. Bu kanun detayları<br />
var başka hükümlerde var ama<br />
onlar herhalde çok fazla kimseyi<br />
ilgilendirmiyor, onlar çok teknik<br />
düzenlemeler.“Anadilde savunma”<br />
denilen düzenlemenin esası bu<br />
şekildedir.<br />
Yakın zamanda meclisten<br />
çıkan Denetimli Serbestlik ile<br />
cezaevinden salıvermeyi öngören<br />
kanun ne ifade ediyor?<br />
Bu Anadilde savunma olarak<br />
bahsedilen tasarının içinde bulunan<br />
konulardan biri. Esasında bu<br />
Haziran ayında çıkardığımız bir<br />
yasa ile bağlantılı bir olay bu.<br />
Şimdi bu yasanın esasına göre<br />
devletin bir düşüncesi var. Devlete<br />
göre cezaevinde uzun süre yatan<br />
insanlar, genellikle dışarıya çıktıktan<br />
sonra dışarıda kendilerine bir yer<br />
edinebilmelerini, bir iş bulabilmelileri<br />
ve topluma uyum sağlayabilmeleri<br />
için toplumla bir süre iç içe olmaları<br />
gerekiyor. Cezaevinden yeni<br />
çıkan bir insanın hemen topluma<br />
uyum sağlaması, hemen bir iş<br />
bulması mümkün değil. İşte bunu<br />
21
22<br />
sağlayabilmek için hükümet bir<br />
takım düzenlemeler yaptı. Dedi ki;<br />
cezasının bitmesine 1 yıl kalanlar<br />
ve açık ceza evine ayrılmış olanlar,<br />
açık ceza evine ayrıldıktan sonrada<br />
6 ay açık cezaevinde yatmış<br />
olanlar geride kalan cezaları da<br />
1 yıldan az kalmışsa bu takdirde<br />
kendilerine denetimli serbestlik<br />
uygulanmak suretiyle salıverilirler.<br />
Ve geri kalan bir yıllık süreyi<br />
dışarıda geçirirler. Ama bu denetimli<br />
serbestlik dediğimiz şeyi içerisinde<br />
dışarıda özellikle bir yerde çalışma<br />
var. Kamu için yararlı bir işte<br />
çalışma var. Denetimli serbestlikle<br />
salıverilecek insan, bunları kabul<br />
edecek ve bu uygulanacak. Bu<br />
şartla salıveriliyor yoksa kapıp koy<br />
verme istediğin gibi gez dolaş değil.<br />
Bu şekilde uygulanan bir sistem.<br />
Denetimli serbestlikle bu kişilerin<br />
topluma daha yararlı bir şekilde<br />
kazandırılması hedeflenmiştir.<br />
Eskiden kanunumuzda cezaevinde<br />
belli bir süre yattıktan sonra geriye<br />
kalan süresi 15 gün ve daha az<br />
olanlara iş arama izni verilirdi.<br />
Bu şimdi 1 yıla çıktı. Ama bunun<br />
yanında bir de denetimli serbestlik<br />
var. Şimdi bu 6 ay cezaevinde<br />
yatma mecburiyeti var ama şu anda<br />
orda bir değişiklik yapıldı. 3 yıllık bir<br />
süre içerisinde yani önümüzdeki<br />
3 yıl içerisinde açık cezaevinde<br />
6 ay yatma şartı aranmaksızın<br />
denetimli serbestlik kapsamına<br />
alınıp salıverilebilir. Bu tabi ki hakimin<br />
takdirindedir. Bu kişiyi isterse<br />
sayılan özellikleri varsa dışarıda da<br />
çalışacaksa bunu kabul edebilir.<br />
Çalışmayacaksa kabul etmeyebilir.<br />
Tamamen hakimin kendi bileceği bir<br />
iştir. Böyle bir sistem var. Basında<br />
bu konu ile ilgili cezaevinden 1000<br />
kişi çıktı, 5000 kişi çıktı diye de<br />
haberler görüyoruz. Doğrudur<br />
cezaevinden tahliyesine 1 yıldan az<br />
kalan kişiler olmak kaydıyla epeyce<br />
kişi çıkmıştır. 10-15 bin kişi tahliye<br />
olmuştur. Üç yıl süreyle bu devam<br />
edecek. Kanun devamlılık arz eden<br />
bir kanun ancak açık cezaevinde<br />
yatacağı süre 6 ay olma şartını 3 yıl<br />
süreyle kaldırıyor. Açık ceza evinde<br />
1 gün 2 gün yatmış olsa bile daha<br />
fazla yatmadan bu kişiler denetimli<br />
serbestlik ile yolu ile bırakılabilecek.<br />
Bu da şu demek cezaevinde yıllarca<br />
yatmış bir insanın geriye kalan süresi<br />
1 yıldır veya cezası daha azdır,<br />
toplam cezası 3 yıllık bir cezadır, 2<br />
yıllık bir cezadır her neyse ama açık<br />
cezaevinden ayrıldığı andan itibaren<br />
geride kalan ceza süresi eğer 1<br />
yıldan az ise denetimli serbestlik<br />
uygulanmak suretiyle bu kişi<br />
bırakılabilir. Bu sistemin uygulaması<br />
budur.<br />
Terörün finansmanı kanunu neler<br />
içeriyor ?<br />
Şimdi bizim mevcut Ceza<br />
Kanunumuza ve Terörle Mücadele<br />
Kanunumuza göre terör suçlarının<br />
doğrudan doğruya terör örgütüne<br />
üye olma, yardım ve yataklık etme,<br />
terör örgütü adına suç işleme gibi<br />
suçların yanında ilave olarak bir<br />
de Terörle Mücadele Kanununun<br />
8.maddesinde teröre yapılan<br />
finansmanın önlenmesine dair bir<br />
hüküm var. Bu şu demektir: Bir<br />
kişi terör örgütünün faaliyetlerinde<br />
kullanılmak üzere bilerek ve isteyerek<br />
finans sağlamışsa bu suçtur. Cezası<br />
da terör örgütü üyesinin cezası<br />
gibidir. Yani bu finans her türlü şey<br />
olabilir. Para aktarma, kendilerine<br />
araç – gereç temin etme vb. olabilir.<br />
Her türlü yardım suç kapsamına<br />
girmektedir. Eskiden teröre<br />
finansman sağladığı tespit edilen<br />
insanın mal varlığına el konuluyor<br />
ve arkasından müsadere ediliyordu<br />
ancak idarenin yaptığı başka bir<br />
işlem yoktu. Şimdi Birleşmiş Millet’in<br />
terörizmle mücadelenin yapılması ile<br />
ilgili, teröre finansman sağlanmasının<br />
önlenmesiyle ilgili sözleşmeleri var.<br />
Bu sözleşmeleri de hali hazırda<br />
bizde imzaladık. Bunların gereği<br />
olarak teröre finansman sağlayan<br />
kişilerin veyahut sağladığından<br />
şüphe edilen kişilerin mal varlıklarının<br />
dondurulması ile ilgili bir düzenleme<br />
var. Yani mahkemenin dışında idare<br />
tarafından yapılan bir uygulama. Biz<br />
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi<br />
tarafından alınmış kararlara zaten<br />
uyuyoruz. Dondurma işlemi şu<br />
anda yapılıyor zaten. Ama Birleşmiş<br />
Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı<br />
bu mal varlığını dondurulması<br />
kararlarının yanında bir de başka<br />
ülkelerin, bazı kişilerin teröre<br />
finansman sağladıkları yönünde<br />
ve mal varlıklarının dondurulması<br />
yönünde bize yapmış oldukları<br />
talepleri de değerlendirerek bunlar<br />
hakkında da bir karar vermemiz<br />
gerekiyor. İşte bunun yanında belki<br />
daha da önemlisi başka ülkelerde<br />
olan bizim de teröristlere finansman<br />
sağladığından şüphe ettiğimiz<br />
kişilerin mal varlığını dondurulmasını<br />
isteme talebimiz doğuyor. Yani bir<br />
yabancı ülke bizden isteyebiliyor<br />
bir de biz yabancı ülkelerden<br />
isteyebiliyoruz. Bu kanun çıktıktan<br />
sonra taleplerimiz daha ciddiye<br />
alınır oldu. Bu kanunla birlikte<br />
biz de onlardan şu kişiler teröre<br />
finansman sağlıyor dediğimizde<br />
onlar uygun görürlerse o kişinin mal<br />
varlığını donduracaklar. Onların bize<br />
söylediğini de biz uygun görürsek<br />
donduracağız. Bu olay 7 üyeden<br />
oluşan bir komisyon yardımıyla<br />
olacak. Bu komisyon inceleyecek<br />
ve bir karar verecek hakikaten<br />
bu talep doğru mudur, değil<br />
midir, bu kişiler teröre finansman<br />
sağlıyor mu, sağlamıyor mu, bu<br />
konuda yeterli belge var mı, yok<br />
mu diye değerlendirdikten sonra<br />
Bakanlar Kurulu’na sunacaklar.<br />
Bakanlar Kurulu bu değerlendirme<br />
üzerinden ilgili kişinin mal varlığının<br />
dondurulup, dondurulmayacağına<br />
karar verecek. Eğer mal varlığı<br />
Türkiye’de ise bu takdirde buna<br />
zaten mahkeme karar veriyor.<br />
Hazırlanmasında aktif olarak<br />
görev aldığınız 6222 sayılı<br />
“Sporda Şiddet ve Düzensizliğin<br />
Önlenmesi” kanunu hakkında<br />
bizleri bilgilendirir misiniz?<br />
Sporda şiddet ve düzensizlik<br />
deyince zaten bu konuyu bilmeyen<br />
yok. Maşallah Türkiye’de sporda<br />
şiddet de var, düzensizlik de,<br />
şike de var. Şike ile ilgili bir kanun<br />
daha önce çıkardık. Yargı tarafı<br />
yürüdü gitti o konuda pek bir şey<br />
söylemek istemiyorum ama disiplin<br />
soruşturması yönünden yani<br />
TFF’nin görevine giren disiplinle<br />
ilgili işlemlerde neler yapıldı, çok<br />
fazla üzerinde durmuyorum. Orası<br />
onların görevine giriyor. Ama<br />
sporda şiddet’in iki kez kanunu<br />
çıkmış olmasına rağmen hala<br />
şiddetin önlenmesinde bir ilerleme<br />
kaydettiğimizi sanmıyorum. Niye<br />
sanmıyorum? Çünkü bu kanunun<br />
öngördüğü bazı sistemler var,<br />
onların kurulması gerekiyor öncelikle.<br />
Nedir bu? Stadyum’un her tarafını<br />
görebilecek şekilde kameralarla<br />
donatılmış olması. Bu var mı? Şu<br />
an hala olduğunu sanmıyorum.<br />
İkincisi güvenlikle ilgili olarak bir<br />
bölüm olacak ve bu bölümde<br />
hem polis hem de kulüplerin ilgili<br />
görevli kişilerinin birlikte çalıştığı<br />
ve bu kameraları izleyen görevliler<br />
olacak. Kameraların izlenmesinden<br />
sonra herhangi bir şiddet olayı<br />
veya bir düzensizlik olursa bunu<br />
yapan kişilerin oradan alıkonulup<br />
belli bir yerde maç bitinceye kadar<br />
muhafaza edilmesi gerekiyor.<br />
Kanunda yazdığına göre en az<br />
20 kişi kapasiteli yer olacak ve<br />
bu tarz olayları çıkartanlar anında<br />
buraya kapatılarak maç bitinceye<br />
kadar burada bekletilecek. Ondan<br />
sonra hakkında gerekli işlemler<br />
yapılacak. Bunlar yapılıyor mu?<br />
Onu bilmiyoruz. Bunun dışında<br />
maça girişlerde mutlak suretle<br />
elektronik bilet kullanılacak. Bu<br />
biletin uygulamasına hala geçildiğini<br />
sanmıyorum. Geçemediler çünkü<br />
biz bu elektronik bilete geçme<br />
süresini geçtiğimiz yılsonunda 1<br />
veya 2 yıl uzattık. Çünkü verdiğimiz<br />
süre içerisinde kulüpler bunu<br />
yapamadılar. Ben şunu anlamıyorum<br />
aslında bunu zorlamamız lazım.<br />
Kulüpler milyonlarca lira para<br />
verip futbolcu alıyorlar. Bazen de<br />
işe yaramayan futbolcu alıyorlar.<br />
Hâlbuki bunlardan bir tanesine<br />
verecekleri para ile bu sistemin<br />
tamamını çok rahat kurabilirler.<br />
Sonunda ne oluyor? Maçta olaylar<br />
çıkıyor ve bu olaylardan dolayı saha<br />
kapatma cezası oluyor ve saha<br />
gelirlerinden ve seyirci desteğinden<br />
mahrum kalıyorlar. Kulüpler aslında<br />
bunları hesaplasa buradan mahrum<br />
kaldığı para ile bu sistemi çok rahat<br />
kurabilirler. Sisteme göre sahalarda<br />
olay çıkaran veya yasak madde<br />
kullanan, yasak madde ile spor<br />
sahasına giren kişilere ceza veriliyor.<br />
Bunun hem adli cezası var hem de<br />
disiplin cezası var. Bu ceza verildiği<br />
takdirde bu kişilerin spor salonlarına<br />
veya spor müsabakalarının yapıldığı<br />
yerlere girmesi yasaklanıyor. Bu<br />
elektronik bilet sistemine de bu<br />
işleniyor. Sisteme göre yasaklı bir kişi<br />
o kapıdan içeri giremiyor. Dolayısıyla<br />
sahalarda olay çıkaran insanların,<br />
ceza alan insanların, yasaklanan<br />
insanların bu sahalara bir daha<br />
girmesi engellenmiş olacak. Bu olay<br />
bu tarz olayları yapan insanlara ibret<br />
olacak. Belli bir zaman sonra bu<br />
olayın farkına varacaklar ama iş işten<br />
geçmiş olacak. Bu tarz olaylardan<br />
sonra hem yapanlar hem de diğer<br />
taraftarlar yavaş yavaş akıllanmaya<br />
başlayacaklar. Ama bu kanun hala<br />
var. Bu olayın engellenmesinde<br />
futbol kulüplerinin sorumlulukları var,<br />
taraftar derneklerinin sorumlulukları<br />
var, oradaki güvenlik görevlilerinin<br />
bir takım sorumlulukları var, emniyet<br />
güçlerinin sorumlulukları var. Olay<br />
sırasında Cumhuriyet Savcılığınca<br />
suç teşkil eden eylemler anında<br />
Cumhuriyet Savcılığına intikal<br />
ettirilecek. Cumhuriyet Savcısının<br />
suç işleyen bazı kişilerin stadyumlara<br />
girmesi konusunda hemen tedbir<br />
koyma yetkisi var. Hatta ilk etapta<br />
güvenlik kuvvetlerinin bile bir<br />
alıkoyma yetkisi var. Bu Cumhuriyet<br />
Savcısının kararıyla devamlı hale<br />
getiriliyor akabinde mahkemeye<br />
gidiyor. Mahkemede buna ayrıca<br />
bir hüküm veriyor, yasa karar<br />
veriyor. Dolayısıyla sistem her<br />
şeyi öngörmüş ama uygulama<br />
hala eksik. Ve burada en büyük<br />
sorumlulukta kulüplere düşüyor.<br />
Kulüpler stadyumlarındaki bu<br />
eksiklerini henüz gidermediler.<br />
Gidermedikleri müddetçe de<br />
sporda şiddeti önlememiz mümkün<br />
değil. Kanun hem stadyumdakini<br />
hem stadyum dışındakine hem<br />
de stadyuma gelip giderken<br />
yollardaki eylemlere karşı çeşitli<br />
önlemler öngörmüş, müeyyideler<br />
öngörmüş bunlar yapıldığı zaman<br />
sporda şiddet kalmaz. Avrupa nasıl<br />
önlediyse biz de bunu önleriz. Bizim<br />
kanunlarımız onlardan aşağı ve geri<br />
hiç değil. Şu halde bütün mesele<br />
uygulamaya kalıyor. Bu kanunu dört<br />
dörtlük bir şekilde uygularsak 1 yıl<br />
içinde stadyumlardaki bütün olayları<br />
çok rahat önleyebiliriz. Yeter ki bunu<br />
önlemeyi düşünelim ve isteyelim.<br />
Lojistik sektörünün son<br />
yıllardaki gelişmesini nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
Türkiye’de her şey gibi lojistik<br />
sektörü de gerçekten büyük ölçüde<br />
gelişti. Birlikler oluşturuldu. Sektörde<br />
çalışanların gücü çoğaldı. Bununla<br />
birlikte belki sorunlar da çoğalmıştır,<br />
onu tam bilemiyorum ama Türkiye’de<br />
lojistik sektörünün geliştiğini<br />
söyleyebiliriz. Bu konu benim<br />
esasında branşım olan bir konu<br />
değil, detaylarını çok bilmiyorum.<br />
Geçenlerde birkaç lojistikçinin bana<br />
ulaştırdığı bir konuya değinmeden<br />
geçemeyeceğim. Geçtiğimiz<br />
günlerde 7-8 tane lojistikçi beni<br />
ziyaret etti ve sektörde rahatsız<br />
oldukları birkaç konuyu bana<br />
ilettiler. Onların da son yıllarda<br />
23
24<br />
mallarını başka yere nakletmek<br />
üzere yükleyen şoförlerin yollarda<br />
kamyondaki yükü başkalarına satıp<br />
kaybolmaları gibi bir dertleri var.<br />
Bunun da baya bir yekün tuttuğunu<br />
söylüyorlar. Hatta bunların çoğu<br />
zaman örgütlü olarak yapıldığını<br />
söylüyorlar. Bu olaylarla ilgili<br />
mahkemelere de müracaat ettiklerini<br />
bazı davaların sonuçlandığını, bazı<br />
davaların devam ettiğini ancak<br />
verilen cezaların caydırıcı cezalar<br />
olmadığını söylüyorlar. Bu konuda ne<br />
yapabiliriz, nasıl bir tedbir alabiliriz<br />
diye benden görüş aldılar. Daha<br />
doğrusu bir çare bulmamızı istediler.<br />
Ben de onlara şu anda bizim ceza<br />
kanunumuzdaki emniyeti suistimal<br />
suçunun yeterli olduğunu söyledim.<br />
Çok büyük suçlara karşı yani büyük<br />
meblağlara karşı verilecek ceza<br />
da vardır, emniyeti suistimal edilen<br />
malın değerinin çok hafif olması<br />
halinde de verilecek ceza vardır.<br />
Bizim ceza kanunlarımızda bir skala<br />
vardır. Cezalar genellikle 1 yıldan 3<br />
yıla kadar, 2 yıldan 4 yıla kadar, 3<br />
yıldan 5 yıla kadar hapis şeklinde<br />
değişir. Böyle aralıklı devam eder.<br />
Ama bu şuçta öyle yapılmamıştır.<br />
Bu suçta ceza 1 yıldan 7 yıla kadar<br />
denmiştir. Yani alt-üst sınırlar arası<br />
makas çok açılmıştır. Eğer verilen<br />
zarar az ise alt sınırdan, verilen zarar<br />
çok ceza yüksek ise üst sınırdan<br />
cezadan cezalandırılmalıdır. Bu<br />
arkadaşların yakındıkları konu da<br />
budur. Bu konuda gerçekten de<br />
haklıdırlar. Biz ceza kanununa<br />
hüküm koyarken cezaların alt-üst<br />
sınırlar arasındaki makası çok<br />
açarken hep bunu hesap etmişizdir.<br />
Eğer verilen zarar çok yüksekse<br />
cezalar yukarıdan verilsin. Zaten<br />
ceza kanunumuzun 61. Maddesinde<br />
cezanın bireyselleştirilmesi ve<br />
belirlenmesi ile ilgili bir hüküm<br />
vardır. Burada mağdurun kastının<br />
yoğunluğu, suçun işlendiği zamanyer,<br />
verilen zararın ağırlığı gibi birçok<br />
kriter saymışızdır. Hakim bu kriterleri<br />
değerlendirerek cezanın alt sınırdan<br />
mı, üst sınırdan mı verileceğine<br />
karar verileceğine karar vermektedir.<br />
Eğer bir kamyon malı birisi götürdü<br />
sattı ise yani emniyeti suistimal<br />
suçunu işlediyse sattığı malın<br />
değeri 100 bin lira ise 300 bin lira<br />
ise buna alt sınırdan ceza vermek<br />
adil değildir. Hakimlerimizin mutlak<br />
suretle bunu iyi değerlendirmeleri<br />
lazım. Mağdurun malının alınmasını<br />
sağlamaları lazım. Gerekirse<br />
onların kamyonlarının müsadere<br />
edilmesi lazım. Ceza kanunumuz<br />
bunu öngörüyor. Ama bunlar<br />
uygulanmaz da klasik şekilde bir<br />
ceza uygulaması yapılırsa malı<br />
giden insanlar mağdur olurlar.<br />
Zaten bir kişinin birden çok kere<br />
bunu yapması gerekmez ki, malı<br />
bir defa çokça kaçırdı mı o kişinin<br />
aynı malı ikinci defa kaçırmasına<br />
gerek kalmayabilir. Çünkü bu<br />
mallar değerli mallar. Eğer ikinci<br />
defa yaparsa yok üçüncü defa<br />
yaparsa daha çok ceza veririz diye<br />
düşünülmesi bana yanlış geliyor.<br />
Bu tarz cezalar bir şey ifade etmez.<br />
Ama gerçekten emniyeti suistimal<br />
suçunun iyi değerlendirilmesi lazım.<br />
Hakikaten kaçırılan malın değeri<br />
yüksekse o zaman cezanın üst sınıra<br />
kadar çıkabilmesi lazımdır. Bunu<br />
yapmadığın sürece verilen karar<br />
adil bir karar olmaz. Biz de boşuna<br />
kanunda adil karar verilmesi için üst<br />
sınırı yüksek tutmuş oluruz. Maalesef<br />
birçok hakimin bunu uygulamadığını<br />
söylüyorlar. Bence bu üzücü bir<br />
olaydır. İnşallah hakimlerimiz bundan<br />
sonra bu konuya dikkat ederler.<br />
Son olarak LOGİTREND<br />
okuyucuları için ne söylemek<br />
istersiniz?<br />
Logitrend dergisi değişik ve<br />
alışılmışın dışında konularda önemli<br />
görüşler içeren bir dergi. Değişik<br />
konularda bilgi edinmek isteyen<br />
insanlara tavsiye ediyorum. Güzel bir<br />
hizmet.
Bize biraz kendinizi tanıtır mısınız? Cumhuriyetleri Ekonomik ve Sosyal Bakanlığımızın yeniden yapılandırılması<br />
1956 yılında Aksaray’da doğdum. 1979<br />
yılında Ankara Üniversitesi Siyasal<br />
Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye<br />
Bölümünden mezun oldum.<br />
Araştırmalar Merkezi (KARTÜRK)<br />
Danışma kurulu üyeliği,<br />
• TOBB, Türkiye Ulaştırma ve Lojistik<br />
Meclisi üyeliği,<br />
sürecinde, hizmet birimlerinin görev<br />
ve fonksiyonlarında da günün şartları<br />
göz önünde bulundurularak ve daha iyi<br />
hizmet amacından yola çıkarak bir dizi<br />
değişikliğe gidilmiştir. Bu çerçevede<br />
1979 yılında, o zaman ki ismiyle, görevlerini yürütmekteyim.<br />
söz konusu KHK ile daha önce Genel<br />
Gümrük ve Tekel Bakanlığında Gümrük<br />
Kontrolörü olarak göreve başladım.<br />
Gümrük Teşkilatında sırasıyla; Gümrük<br />
Gümrükler Genel Müdürlüğünden<br />
kısaca bahseder misiniz?<br />
Müdürlüğümüz görev ve yetki alanına<br />
giren bazı konular, Bakanlığımızın diğer<br />
Genel Müdürlüklerine devredilmiş,<br />
Kontrolörü, Ankara Gümrükleri<br />
Bilindiği üzere, Gümrük Müsteşarlığı, diğer Genel Müdürlüklerden de<br />
Başmüdürlüğü, Edirne Gümrük ve 640 sayılı “Gümrük ve Ticaret<br />
Genel Müdürlüğümüze aktarılan yeni<br />
Muhafaza Başmüdürlüğü, Gümrükler Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri görevler olmuştur. Ancak; Genel<br />
Kontrol Genel Müdürlüğü Daire Hakkında Kanun Hükmünde<br />
Müdürlüğümüzün yürüttüğü görevlerin<br />
Başkanı, Gümrükler Kontrol Genel Kararname (KHK)” ile Gümrük ve arz ettiği önemin büyük ölçüde<br />
Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcılığı ve Ticaret Bakanlığı olarak yeniden değişmediğini söyleyebiliriz.<br />
halen Gümrükler Genel Müdürlüğünde<br />
Genel Müdür Yardımcısı olarak görev<br />
yapmaktayım.<br />
34 yıllık mesleki hayatım boyunca<br />
örgütlenmiştir. Gümrükler Genel<br />
Müdürlüğü de Gümrük ve Ticaret<br />
Bakanlığının 9 Genel Müdürlüğünden<br />
biridir.<br />
Zira; gümrük idaresinin temel<br />
fonksiyonunun üç ayağı olarak<br />
nitelendirilen eşyanın “tarife”, “menşe”<br />
ve “kıymet”inin belirlenmesine ilişkin<br />
gümrük işlemlerinin hemen hemen<br />
taraf olunan anlaşmalara uygun<br />
26<br />
26<br />
Gümrükler<br />
Genel Müdür<br />
Yardımcısı<br />
Sefa Ekin<br />
bütün alanlarında görev yapmış<br />
olmakla birlikte, ağırlıklı olarak<br />
çalıştığım alanı taşımacılık yani TIR ve<br />
Transit işlemleri oluşturmuştur.<br />
• 2006 yılından bu yana Birleşmiş<br />
Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu<br />
bünyesinde faaliyet gösteren<br />
“Taşımacılığı Etkileyen Gümrük<br />
Sorunları Çalışma Grubu” ve “TIR İdari<br />
Komite”sinde Türk Gümrük İdaresinin<br />
temsili,<br />
• 2011 yılından itibaren Gazi<br />
Üniversitesi bünyesinde faaliyet<br />
gösteren, Karadeniz Ülkeleri ve Türk<br />
Avrupa Topluluğu<br />
Entegre Tarifesine<br />
(TARIC) Uyum<br />
Çalışmalarının<br />
bu yıl içerisinde<br />
tamamlanması<br />
ve 2014 yılında<br />
uygulamaya geçilmesi<br />
planlanmaktadır.<br />
olarak düzenlemeler yapmak ve<br />
uygulamayı sağlamak, Gümrükler<br />
Genel Müdürlüğünün öncelikli görevleri<br />
arasında yer almaya devam etmektedir.<br />
Ayrıca; gümrük rejimlerinin önemli<br />
bir bölümünü teşkil eden ekonomik<br />
etkili gümrük rejimleri ile ilgili taraf<br />
olduğumuz uluslararası anlaşmalar,<br />
gümrük mevzuatı ve dış ticaretle ilgili<br />
mevzuat çerçevesinde düzenleme<br />
yapmak, izin vermek ve uygulamanın<br />
yürütülmesini sağlamak, serbest<br />
dolaşıma giriş, ihracat, transit, yeniden<br />
ihracat, imha, gümrüğe terk işlemlerinin<br />
27
uygulanmasını sağlamak ve serbest<br />
bölgelerdeki gümrük işlemlerini<br />
yürütmek de Gümrükler Genel<br />
Müdürlüğünün görevleri arasında yer<br />
almaktadır.<br />
Daha önceleri Gümrükler Kontrol<br />
Genel Müdürlüğü bünyesinde<br />
yürütülmekte olan TIR işlemlerinin<br />
devri ve 1 Aralık 2012 itibariyle Ortak<br />
Transit rejimi kapsamında işlemlerin<br />
başlaması ile ortak transit dâhil tüm<br />
transit ve TIR işlemleri kapsamındaki<br />
taşımacılık konuları Gümrükler Genel<br />
Müdürlüğünün bünyesinde toplanmıştır.<br />
Bununla birlikte, Genel Müdürlüğümüz<br />
geri gelen eşya ile ilgili ihracat rejimi<br />
kararlarının uygulanmasını sağlamakta;<br />
çift kullanımlı eşya ve ihracat<br />
kontrollerine ilişkin görevleri de yerine<br />
getirmektedir.<br />
Öte yandan, gümrük idaresinin<br />
uygulamacı rolü, yalnız kendi çıkardığı<br />
mevzuatın uygulanması ile sınırlı<br />
bulunmamaktadır. Bu çerçevede, dış<br />
ticaret ve sair mevzuatın gümrükle ilgili<br />
hükümlerinin uygulanmasını sağlamak<br />
da Gümrükler Genel Müdürlüğünün<br />
görevleri arasındadır.<br />
Yolcu beraberi, posta ve hızlı kargo<br />
taşımacılığı yoluyla gelen ve giden eşya<br />
ile bunlarla ilgili e-ticarete konu eşyanın<br />
gümrük işlemlerinin yürütülmesini<br />
sağlamak, Gümrük Kanununun<br />
167’nci maddesi çerçevesinde<br />
gümrük muafiyetine ilişkin işlemler<br />
ile konteynerlere ilişkin işlemleri<br />
yürütmek ve teşvik mevzuatının<br />
gümrük işlemleriyle ilgili hükümlerinin<br />
yürütülmesini sağlamak da yine<br />
görevlerimiz arasında bulunmaktadır.<br />
Gümrük idareleri tarafından muayene<br />
esnasında tahlile tabi tutulmak üzere<br />
alınan numunelerin işlemlerinin<br />
yapılacağı gümrük laboratuarlarını<br />
kurmak, tahlil metotlarını hazırlamak ve<br />
çalışmalarını düzenlemek de Gümrükler<br />
Genel Müdürlüğünün görevlerindendir.<br />
Ayrıca, gümrük idarelerinde temsilci<br />
sıfatıyla iş takibi yapan gümrük müşaviri<br />
ve yardımcıları ile ilgili iş ve işlemleri<br />
yürütmek ile de görevli bulunan<br />
Gümrükler Genel Müdürlüğü, 640 sayılı<br />
KHK ile kendisine verilen ve yukarıda<br />
sadece genel olarak değinmeye<br />
çalıştığımız görevleri, 16 daire ve<br />
özveriyle çalışan 212 personeli ile<br />
layıkıyla yerine getirmeye çalışmaktadır.<br />
Gümrükler Genel Müdürlüğünün,<br />
gelecekte hayata geçirmeyi<br />
planladığı çalışmalardan bahsedebilir<br />
misiniz?<br />
Ülkemiz gümrük mevzuatının<br />
Avrupa Birliği Gümrük Mevzuatı ile<br />
uyumunun sağlanmasına ilişkin ulusal<br />
yükümlülüğümüz çerçevesinde de<br />
zaman zaman mevzuat değişiklikleri<br />
hazırlanmaktadır. Bu kapsamda;<br />
Avrupa Birliğinin Yeni Gümrük<br />
Kanunu’na uyumun sağlanabilmesi<br />
adına yeni bir Gümrük Kanunu ve<br />
bunun uygulanmasına ilişkin Gümrük<br />
Yönetmeliğinin hazırlanmasına ilişkin<br />
çalışmalara da başlanmıştır. Bu<br />
çalışmaların hızlandırılarak söz konusu<br />
yeni gümrük mevzuatının bir an önce<br />
hazır hale getirilmesi planlanmaktadır.<br />
Ayrıca; Genel Müdürlüğümüzce<br />
yürütülen çalışmalardan biri de, gümrük<br />
müşavirlerinin bir oda yapısı içerisinde<br />
örgütlenmesinin sağlanmasına yönelik<br />
Kanun Tasarısı çalışmasıdır.<br />
Öte yandan; günümüzde fikri ve sınaî<br />
mülkiyet haklarının ihlalleri ve taklitçilik<br />
suç ekonomisinde önemli bir yer<br />
tutmaktadır. Gerek iç ticarette gerekse<br />
dış ticarette hukuka aykırı olarak<br />
işleyen söz konusu girişimler birçok<br />
ülkede kamu sağlığı ve düzenini tehdit<br />
etmekte, aynı zamanda devletlerin çok<br />
büyük vergi kayıplarına yol açmaktadır.<br />
Bu gelişmeler dikkate alınarak, fikri ve<br />
sınaî mülkiyet haklarının gümrüklerde<br />
daha etkin korunması hususu<br />
Bakanlığımızın 2010-2014 Stratejik<br />
Planı kapsamına alınmıştır. AB Katılım<br />
Öncesi Mali Yardım Mekanizması<br />
çerçevesinde “Fikri Mülkiyet Haklarının<br />
Korunmasında Türk Gümrük İdaresi’nin<br />
Etkinliğinin Arttırılması” konulu ve<br />
geniş kapsamlı bir AB Projesi hayata etkin kullanmak suretiyle yasadışı İstanbul, Doğu Marmara, Uludağ,<br />
geçirilecektir. Bu projemiz kapsamında işlemleri önleyecek denetim<br />
Ege, Orta Akdeniz, Orta Anadolu<br />
fikri ve sınaî mülkiyet haklarının<br />
imkânları ve buna paralel olarak Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlükleri<br />
gümrüklerde daha etkin korunması yasal ticareti hızlandıracak ve<br />
tarafından BTB verilmektedir. Mevcut<br />
hedefimiz çerçevesinde konuya ilişkin kolaylaştıracak yöntemler geliştirilmesi sistemde yükümlüler kâğıt ortamında<br />
mevzuat çalışmaları yapılacak, gümrük planlanmaktadır.<br />
başvurularını yapmaktadırlar. Diğer<br />
28<br />
Genel<br />
Müdürlüğümüzün<br />
2013 yılında<br />
hayata geçirmeyi<br />
planlandığı<br />
projelerden bir<br />
diğeri de “Gümrük<br />
İdaresince<br />
Verilen İzinlerin<br />
Elektronik Ortama<br />
Taşınması”dır.<br />
idarelerimizin ekipman eksiklikleri<br />
tamamlanacak ve en önemlisi hem<br />
gümrük personelinin hem de toplumun<br />
bu konudaki bilincini arttırmaya yönelik<br />
çeşitli faaliyetler hayata geçirilecektir.<br />
Fikri Mülkiyet Haklarının Korunmasında<br />
Türk Gümrük İdaresi’nin Etkinliğinin<br />
Arttırılması Konulu Projenin 2013 yılında<br />
başlatılması amaçlanmıştır.<br />
Avrupa Topluluğu Entegre Tarifesine<br />
(TARIC) Uyum Çalışmalarının bu<br />
yıl içerisinde tamamlanması ve<br />
2014 yılında uygulamaya geçilmesi<br />
planlanmaktadır.<br />
Öte yandan; kara hudut kapılarımızda<br />
yerinde incelemeler sonucunda<br />
tespit edilen eksikliklere çözüm<br />
üretilmesi ve takibinin sağlanması<br />
konusundaki çalışmaların sürdürülmesi<br />
hedeflenmektedir.<br />
Ayrıca; özellikle hızlı kargo ve yolcu<br />
işlemlerinde, iyi ülke uygulamaları<br />
da incelenerek, teknolojiyi daha<br />
Diğer taraftan; hazırlıkları devam<br />
eden Bağlayıcı Tarife Bilgisi Programı<br />
ile başvuruların elektronik ortamda<br />
yapılabilmesine imkân tanınacaktır.<br />
Bilindiği üzere; Bağlayıcı Tarife Bilgisi,<br />
gümrük beyannamesinde yer alan<br />
en önemli beyan unsuru olan tarife<br />
pozisyonun belirlenmesinde beyan<br />
sahiplerine yardımcı olmak üzere<br />
getirilen bir uygulama olup hâlihazırda<br />
Genel Müdürlük<br />
olarak yer aldığımız ve<br />
çalışmaları hâlihazırda<br />
devam eden iki<br />
önemli Avrupa<br />
Birliği projemiz<br />
bulunmaktadır.<br />
yandan program uygulamaya<br />
konulduğunda verilen BTB’ler üçüncü<br />
kişiler tarafından da görülebilecektir.<br />
Bununla birlikte; AB Katılım Öncesi<br />
Mali Yardım Mekanizması, IPA<br />
2012 kapsamında 1.3 milyon Euro<br />
bütçeli “Laboratuvarlarımızın ISO<br />
EN 17025 standardı kapsamında<br />
akreditasyonu”; ayrıca IPA 2013<br />
çerçevesinde 1.6 milyon Euro bütçeli<br />
“Gümrük Laboratuvarlarında mevzuat<br />
geliştirme, riskli grupların belirlenmesi,<br />
laboratuvarlar arası eşgüdüm<br />
çalışmalarının geliştirilmesi” konulu<br />
proje başvurularında bulunulmuştur.<br />
Bu projeler ile birlikte, gümrük<br />
laboratuvarlarının modernizasyonu<br />
bağlamında önemli bir adım daha<br />
atılmıştır.<br />
Bakanlığımız taşra teşkilatına bağlı<br />
6 Laboratuvar Müdürlüğünün ISO<br />
EN 17025 standardı kapsamında<br />
akreditasyonu çalışmalarına başlanmış<br />
29
30<br />
olup bu çerçevede, öncelikli olarak<br />
Ankara Gümrük Laboratuvarı 22 Ocak<br />
2013 tarihinde akredite olmuştur. İzmir<br />
Gümrük Laboratuvarı ise 31 Temmuz<br />
2012 tarihinde akreditasyon için Türk<br />
Akreditasyon Kurumu’na (TÜRKAK)<br />
başvuru yapmış olup İstanbul, Kocaeli<br />
ve Bursa Gümrük Laboratuvarları da<br />
akreditasyon eğitimi için danışmanlık<br />
hizmeti almaktadır. Mersin Gümrük<br />
Laboratuvarı ise danışman firmayla EN<br />
ISO 17025 Akreditasyon Danışmanlık<br />
Hizmeti sözleşmesi imzalamıştır.<br />
Bahse konu laboratuvarlarımızın<br />
akreditasyonuna yönelik çalışmaların<br />
2013 yılında da sürdürülmesi<br />
öngörülmektedir.<br />
Genel Müdürlüğümüzün 2013<br />
yılında hayata geçirmeyi planlandığı<br />
projelerden bir diğeri de “Gümrük<br />
İdaresince Verilen İzinlerin Elektronik<br />
Ortama Taşınması”dır. Bu çalışma ile<br />
“Dahilde İşleme”, “Hariçte İşleme”,<br />
“Geçici İthalat” ve “Gümrük Kontrolü<br />
Altında İşleme” Rejimlerine ilişkin<br />
izinler ile “Nihai Kullanım İzni”ne<br />
ilişkin işlemlerin, elektronik ortamda<br />
yapılması amaçlanmaktadır. Böylelikle,<br />
gümrük işlemlerinin daha hızlı<br />
gerçekleştirilmesi, gümrük idarelerince<br />
verilen söz konusu izinlerin miktar<br />
ve nitelikleri gibi pek çok konuda<br />
istatistikî bilgilere ulaşılarak analiz<br />
yapılabilmesi, rejim izni veren ve<br />
rejimi sonlandıran gümrük idareleri<br />
arasında koordinasyonun daha etkin<br />
hale getirilmesinin yanı sıra yükümlüler<br />
açısından bürokrasi ve kırtasiyeciliğin<br />
de azaltılması sağlanmış olacaktır.<br />
Ankara Lojistik<br />
Üssü, sektör<br />
temsilcilerinin,<br />
sektörün<br />
ihtiyaçlarını<br />
gözeterek ortaya<br />
koymuş oldukları bir<br />
tesis.<br />
T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın<br />
yürüttüğü “Avrupa Birliği Projeleri”<br />
kapsamında ne gibi çalışmalar<br />
yapılmaktadır? Ve bu kapsamda<br />
Gümrükler Genel Müdürlüğü olarak<br />
yer aldığınız projeler nelerdir?<br />
Yukarıda da bahsettiğim üzere,<br />
Genel Müdürlük olarak yer aldığımız<br />
ve çalışmaları hâlihazırda devam<br />
eden iki önemli Avrupa Birliği<br />
projemiz bulunmaktadır. Bunlardan<br />
biri AB Katılım Öncesi Mali Yardım<br />
Mekanizması çerçevesinde sunulan<br />
ve 2013 yılında başlaması planlanan<br />
“Fikri Mülkiyet Haklarının Korunmasında<br />
Türk Gümrük İdaresi’nin Etkinliğinin<br />
Arttırılması” konulu projedir. Söz<br />
konusu projemiz; konuya ilişkin<br />
mevzuatın gözden geçirilmesi, gümrük<br />
idarelerine ekipman alınması (2000<br />
adet tablet bilgisayar, 500 adet dijital<br />
kamera, 55 adet segway scooter)<br />
ve muhtelif eğitim ve bilinçlendirme<br />
faaliyetlerini içermektedir.<br />
Diğer bir projemiz de daha önce<br />
bahsettiğim AB Katılım Öncesi<br />
Mali Yardım Mekanizması, IPA<br />
2012 kapsamında 1.3 milyon Euro<br />
bütçeli “Laboratuvarlarımızın ISO<br />
EN 17025 standardı kapsamında<br />
akreditasyonu”; ayrıca IPA 2013<br />
çerçevesinde 1.6 milyon Euro bütçeli<br />
“Gümrük Laboratuvarlarında mevzuat<br />
geliştirme, riskli grupların belirlenmesi,<br />
laboratuvarlar arası eşgüdüm<br />
çalışmalarının geliştirilmesi” konulu<br />
projelerdir. Bu projelerle, “Gümrük<br />
Laboratuvarları”nın her türlü araç,<br />
gereç, yazılım, donanım, bakım-onarım<br />
ve eğitim giderleri, sarf ve işletme<br />
malzemesi ihtiyaçlarının karşılanması<br />
konusunda önemli adımlar atılmış<br />
olup laboratuvarlarımız Avrupa Birliği<br />
standartlarına uygun hale getirilmeye<br />
çalışılmaktadır.<br />
Türk Gümrük İdaresi’nin 2013 yılı<br />
Modernizasyon programlanmasının<br />
içeriği hakkında bizleri bilgilendirir<br />
misiniz?<br />
Ülkemizde 25 kara, 7 demiryolu, 57<br />
deniz ve 50 hava olmak üzere toplam<br />
139 sınır kapısı ve 147 Gümrük<br />
Müdürlüğü bulunmaktadır.<br />
Her geçen gün artan dünya ticaretine<br />
paralel olarak ülkemizin dış ticaret<br />
hacmi de artmaktadır. Gümrük<br />
kapılarımızın ve idarelerimizin artan<br />
dış ticaret hacmine cevap verebilecek<br />
duruma getirilmesinin büyük önem<br />
arz ettiği gerçeğinden hareketle; her<br />
yıl milyonlarca dolarlık dış ticaret<br />
Ülkemizde 25 kara, 7<br />
demiryolu, 57 deniz<br />
ve 50 hava olmak<br />
üzere toplam 139<br />
sınır kapısı ve 147<br />
Gümrük Müdürlüğü<br />
bulunmaktadır.<br />
işlemlerinin gerçekleştiği, milyonlarca<br />
turistin ve aracın giriş-çıkış yaptığı<br />
kara sınır kapılarımız teknolojinin tüm<br />
imkânları da kullanılarak modernize<br />
edilmektedir.<br />
Bu kapsamda öncelikli olarak;<br />
Gürbulak (2003), İpsala (2004), Habur<br />
(2006), Cilvegözü (2007), Kapıkule<br />
(2008), Sarp (2009), Hamzabeyli (2009)<br />
Gümrük Kapıları, Yap-İşlet-Devret<br />
(YİD) modeliyle yenilenerek işletmeye<br />
açılmıştır. Nusaybin Gümrük Kapısı da<br />
anılan model kapsamında yenilenmiş<br />
olmakla birlikte Suriye’de yaşanan<br />
olaylar nedeniyle henüz işletmeye<br />
açılamamıştır.<br />
Yüksek Planlama Kurulu onayı<br />
alınarak YİD Modeli kapsamına<br />
alınan ve yatırımına başlanılması için<br />
görevlendirme çalışmaları devam eden<br />
12 Gümrük Kapısı ve 2 İç Gümrük<br />
bulunmaktadır. Bunlar; 1-Çıldır/Aktaş,<br />
2- Dilucu, 3- Kapıköy, 4-Esendere,<br />
5-Akçakale, 6-Karkamış, 7-Öncüpınar,<br />
8-Yayladağı, 9-Ali Rıza Efendi (Ovaköy),<br />
10-Posof/Türkgözü, 11-Pazarkule,<br />
12-Dereköy Gümrük Kapıları ile 13-<br />
Halkalı Gümrük Müdürlüğü, 14-Erenköy<br />
Lojistik Merkezi ve Gümrük Tesisleridir.<br />
31
32<br />
Bununla birlikte, yine YİD modeliyle<br />
bir iç gümrük olan Halkalı Gümrük<br />
Tesisi ile Esendere, Dilucu, Kapıköy ve<br />
Çıldır/Aktaş Gümrük Kapılarının 1,5 yıl<br />
içinde yenilenmesi amacıyla sözleşme<br />
süreçleri tamamlanmış, inşa aşamasına<br />
ise yaklaşılmıştır.<br />
Diğer taraftan, Bakanlığımızca<br />
hazırlanan “Gümrük İdarelerinin<br />
Standardizasyonu Eylem Planı”<br />
çerçevesinde; gümrük idareleri işlem<br />
süreçlerinin gözden geçirilmesi, hız ve<br />
verimi azaltan, süreçte yer almasına<br />
gerek duyulmayan uygulamaların tespit<br />
edilmesi, gümrük işlemlerin daha hızlı,<br />
verimli ve güvenli yapılmasıyla, yeni iş<br />
süreçlerin belirlenmesi ve buna uygun<br />
fiziki yapılanmanın önerilmesi amacıyla<br />
gerekli çalışmalar yürütülmektedir.<br />
Bununla birlikte, Bakanlığımız<br />
bünyesinde oluşturulan Taşra Teşkilatı<br />
Çalışma Grupları aracılığıyla gümrük<br />
idarelerinin fiziki, teknik ve idari<br />
altyapıları ile hizmet kalitesine ilişkin<br />
olumsuzlukların yerinde tespiti suretiyle<br />
iyileşme sağlanması yolunda gerekli<br />
adımlar atılmaktadır.<br />
Diğer taraftan, gümrüklerin<br />
modernizasyonu denildiğinde genellikle<br />
yapılan otomasyon çalışmaları öncelikle<br />
akla gelmektedir. Oysa modernizasyon<br />
tek başına otomasyon çalışmalarından<br />
ibaret olmayıp, bunun yanı sıra<br />
mevzuatın da modernize edildiğinin<br />
bilinmesinde fayda vardır. Bu anlamda<br />
başta Avrupa Birliği olmak üzere dünya<br />
gümrüklerindeki yenilikler yakından<br />
takip edilmekte, ülkemiz gümrükleri<br />
gerek teknik gerekse mevzuat altyapısı<br />
bakımından sürekli geliştirilmektedir.<br />
Ankara Lojistik Üssü'nün sektöre ne<br />
gibi etkileri olacaktır?<br />
Bu üssün sektöre olan etkilerini doğru<br />
değerlendirebilmek için öncelikle bu<br />
üssü başarı ve farklı kılan faktörlere<br />
bakmak gerekiyor.<br />
Ankara Lojistik Üssü’nün en önemli<br />
özelliklerinden birisinin, çoğunluğu<br />
Ankara’da yerleşik uluslararası nakliye<br />
firmalarının 2004 yılında kurmuş olduğu<br />
“bir şirket” (Ankara Lojistik Yatırımları<br />
ve Akaryakıt Tic A.Ş.) tarafından<br />
hayata geçirilmiş bir proje olması<br />
olduğunu düşünüyorum. Yani sektör<br />
temsilcilerinin, sektörün ihtiyaçlarını<br />
gözeterek ortaya koymuş oldukları<br />
bir tesis. Üssün başarısının arkasında<br />
yatan faktörlerden birisi budur.<br />
Bir diğer faktör ise; üssün inşası<br />
aşamasında başlayan ve faaliyete<br />
başladıktan sonrada artarak devam<br />
eden “kamu-özel sektör” işbirliğidir.<br />
Bu işbirliğinin, sadece Türkiye<br />
için değil dünya için de alanında<br />
örnek oluşturduğu tartışmasız.<br />
Nitekim (Rusya, Çin, İspanya gibi)<br />
birçok yabancı ülkeden gelip üssü<br />
ziyaret eden sektör temsilcilerinin<br />
ziyaret amaçlarının altında sadece<br />
buradaki fiziksel yapının değil bu<br />
örnek işbirliğinin de incelenmesi<br />
yatmaktadır. Aslında bu bakış açısının<br />
sorunuzun cevabını da (bu projenin<br />
sektöre etkileri) büyük oranda<br />
içerdiğini düşünüyorum. Yani, Ankara<br />
Lojistik Üssü, öncelikle sektöre<br />
kendi alanındaki en iyi örneklerinden<br />
birisini sunarak ülke içerisindeki diğer<br />
bölgelerdeki nasıl bir proje/nasıl bir üs<br />
yapılmalı sorusuna cevap veriyor.<br />
Tabii bu üssün sektör için diğer<br />
faydalarının da/artı değerlerinin de göz<br />
ardı edilmemesi gerekiyor. Bunlardan<br />
birincisi; gerek coğrafi konumu, gerek<br />
firmaların ihtiyaç duyacağı her türlü<br />
imkânı içinde barındırıyor olmasından<br />
ötürü, lojistik sektörü açısından en<br />
kısıtlı kaynaklardan birisi olan zaman<br />
kaybı bu proje ile minimuma indirilmiş<br />
durumda. Bir diğeri ise, burada hizmet<br />
veren Ankara Gümrük Müdürlüğü’ne<br />
sağlanan fiziksel imkânlar ve üssün<br />
iyi planlanmış yapısından dolayı<br />
yürütülen gümrük işlemlerinde etkinliğin<br />
arttırılmasına fayda sağlayarak daha<br />
hızlı bir hizmet için zemin oluşturuyor.<br />
Ankara Lojistik Üssü, hem lojistik<br />
alanını düzenleyenler hem de bu<br />
sektörde çalışan firmalar için iyi bir<br />
referans oluşturuyor. Ayrıca, lojistik<br />
alanında ülkemizin arzulanan atılımı<br />
gerçekleştirebilmesi için yürütülen<br />
çalışmalarda faydalanabilinecek<br />
cesaretlendirici bir tecrübe sağladığı<br />
kuşkusuz.<br />
Ankara Lojistik Üssü’nün Türk<br />
ekonomisini ve standartlarını<br />
yükselteceğini düşünüyor musunuz?<br />
Ankara Lojistik Üssü’ne baktığımızda,<br />
700.000 metrekarelik bir alan üzerine<br />
yerleşik olan bir proje görüyoruz.<br />
Burada 80’e yakın firma yer almakta<br />
ve 1000 den fazla kişiye iş<br />
imkânı yaratılmakta. Bu anlamda<br />
öncelikle nakliye sektörümüzde<br />
önemli bir yeri olan Ankara’ya<br />
sonrada Türkiye ekonomisine<br />
katkısı ortada.<br />
Ankara Gümrük Müdürlüğü’nden<br />
son dört yılda gerçekleştirilen<br />
ihracat rakamlarına baktığımız<br />
zaman; 2009 yılında 1,4 Milyar<br />
Dolar seviyesinden 2012 yılı<br />
sonu itibariyle yaklaşık 2,4 Milyar<br />
Dolara kadar yükselen bir trend<br />
görüyoruz. Kuşkusuz bu artış<br />
üzerinde; ülke ekonomisinin<br />
son 10 yılda yakaladığı istikrarlı<br />
büyümenin etkisinin yanında,<br />
Ankara Lojistik Üssü’nün<br />
sahip olduğu payın da göz<br />
ardı edilmemesi gerektiğini<br />
düşünüyorum.<br />
Peki, bir proje bu katkıyı nasıl<br />
sağlar sorusunu soracak olursak,<br />
doğru tasarlanmış ve uygulanmış bu<br />
yatırım sayesinde, kamu kurumları<br />
ve özel sektör etkin bir işbirliği çatısı<br />
altında bir araya geliyor, taşımacılık<br />
kolaylaşıyor, farklı ama birbiriyle iş<br />
olarak bağlantılı firmaların bir araya<br />
toplanmasıyla firmaların bir biri için<br />
yarattığı faydalar ortaya çıkıyor ve bu<br />
faydalar tabii ki maliyetleri düşürüyor.<br />
Tüm bunlara bağlı olarak firmaların<br />
rekabet gücü, dolayısıyla da ticaret<br />
hacmi artıyor.<br />
Türkiye’de kendi alanında hayata<br />
geçirilmiş ilk örneği olan bu merkezin,<br />
elde ettiği başarılı sonuçlar, lojistik<br />
sektörümüzün standartlarını daha<br />
yukarılara çekmekle birlikte bu<br />
merkezde elde edilen tecrübeler ise<br />
yakın gelecekte inşa edilecek benzer<br />
merkezler içinde çok değerli bir kaynak<br />
özelliği taşımakta.<br />
Yeni yıldan beklentileriniz ne<br />
doğrultudadır?<br />
Konunun kapsamı göz önüne<br />
alındığında bu sorunun biraz daha<br />
genişletilerek cevaplaması gerektiğini<br />
düşünüyorum.<br />
Öncelikle, kısa vadedeki beklenti;<br />
Ankara Lojistik Üssü’nün Ulaştırma,<br />
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı<br />
ile yürüttüğü çalışmaları en kısa<br />
sürede sonuçlandırılarak demiryolu<br />
bağlantısının yapılmasının sağlanması<br />
yoluyla bu merkezin gerçek<br />
potansiyeline ulaşmasıdır. Bu sayede<br />
Anadolu’nun ortasında adeta bir iç<br />
liman gibi hizmet verebilecek hale<br />
gelecek olan merkezin İpek Yolu’nun<br />
yeniden canlandırılması noktasında<br />
ülkemize büyük katkılar sağlayacaktır.<br />
Uzun vadede bakacak olursak;<br />
• Türkiye’de mevcut durumda<br />
baskın olan karayolu taşımacılığı<br />
hem ülkemizi doğrudan petrole hem<br />
de dolaylı yoldan dış ekonomilere<br />
bağımlı hale getirmektedir. Ayrıca<br />
hem ticari hem de özel kişiler olarak<br />
karayolu kullanım yoğunluğu sürekli<br />
olarak yüksek maliyetli yeni yatırımların<br />
yapılmasına ve yüksek bakım<br />
onarım maliyetlerine yol açmaktadır.<br />
Üstelik karayolu, kullanımlardan ve<br />
doğal koşullardan etkilenen yüksek<br />
maliyetli bir yatırımdır. Dolayısı ile<br />
bakım onarım ve idamesi de hem<br />
maliyetli hem de zordur. Bu ve benzeri<br />
nedenlerle ve modlar arası dengenin<br />
ve entegrasyonun sağlanabilmesi<br />
adına denizyolu+karayolu,<br />
Gümrüklerin<br />
modernizasyonu<br />
denildiğinde<br />
genellikle yapılan<br />
otomasyon çalışmaları<br />
öncelikle akla<br />
gelmektedir.<br />
havayolu+karayolu ve<br />
demiryolu+karayolu, sistemlerinin<br />
kurulmasını sağlayacak alt yapı<br />
ve yasal düzenlemelerin yapılması<br />
gerekmektedir. Ro-Ro ve Ro-La<br />
taşımacılık sisteminin yaygınlaşması<br />
için, gerek limanlarımızda, gerek<br />
karayollarında, gerekse de<br />
demiryollarında intermodaliteyi<br />
sağlayacak liman, demiryolu ve<br />
karayolu bağlantıları ile havaalanlarının<br />
bu yapılara entegrasyonunun<br />
sağlanmasına ihtiyaç bulunmaktadır.<br />
Lojistik üsler ise bu anlamda modlar<br />
arası geçişlerde bir havuz, bir<br />
düzenleyici görevi yapacaklardır.<br />
• Avrupa uygulamalarında önemli<br />
lojistik yatırımlarının “bölgesel” niteliği<br />
de dikkate alındığında, yine kamu/özel<br />
sektör işbirliği modeli çerçevesinde,<br />
yönetim özel sektörde olmak üzere<br />
kamuyu temsilen belediyelerin ve<br />
il özel idarelerinin de projelerin<br />
içerisinde yatırımcı ortak veya en<br />
azından proje paydaşı olarak yer<br />
almalarının teşvik edilmesinin gerekli<br />
olduğunu düşünüyorum. Bu noktada,<br />
aslında daha öncede belirttiğimiz<br />
gibi Ankara Lojistik Üssü’nde yakalan<br />
başarılı kamu-özel sektör işbirliğinin<br />
geliştirilerek diğer bölgelerde kurulacak<br />
lojistik üslerde de kullanılması<br />
gerektiğinin altını bir kez daha çizmek<br />
istiyorum.<br />
• Bakü – Tiflis demiryolu, Marmaray<br />
Boğaz geçişi, Van Gölü Feribot geçişi,<br />
TRACECA, İTİ (İslamabad, Tahran,<br />
İstanbul) Koridoru gibi Kafkasya,<br />
Orta Asya ve Orta Doğu’yu Avrupa ile<br />
birleştirecek lojistik altyapı politikaları<br />
ve tarihi ipek yolunun tekrardan<br />
canlandırılması girişimlerinde yeni<br />
yapılacak lojistik üsler ülkemizin<br />
sahip olduğu avantajı daha da yukarı<br />
taşımakla birlikte rekabet gücünü<br />
de arttıracaktır. Ayrıca; Ülkemizin<br />
bu alanda sadece doğu-batı<br />
paralelinde uzanan rotalar değil,<br />
(özellikle Karadeniz ve/veya Akdeniz<br />
geçişli) kuzey-güney yönlü rotların<br />
geliştirilmesi yönündeki çalışmalara<br />
da hız verildiği göz önüne alınırsa dört<br />
taraftan gelen ticaret trafiğinin idamesi,<br />
sirkülasyonunun düzenlenmesi ve<br />
bu trafikten mümkün olan en büyük<br />
almamız lojistik üslere bağlıdır.<br />
• Lojistik üs hedefine yönelik olarak<br />
bölge ülkeleri başta olmak üzere<br />
ülkemizce küresel yüklere hitap<br />
eden (deniz/hava) bölge limancılığı<br />
geliştirilmeli ve yük talebine özgü<br />
uzmanlaşmış liman ve terminaller<br />
oluşturulmasının bu alandaki başarı için<br />
“olmazsa olmaz” koşul olarak ortaya<br />
çıktığı kanaatindeyim.<br />
• Lojistik ve ulaştırma ile ilgili ön<br />
lisans, lisans ve lisansüstü eğitim<br />
kurumlarında intermodal taşımacılık<br />
ve lojistik üslerin müfredat kapsamına<br />
alınmasına başlanıldığı görülmekle<br />
birlikte, bu eğitimleri alan yetişmiş iş<br />
gücünün sektöre olan faydalarının yakın<br />
zamanda hissedilir bir şekilde ortaya<br />
çıkacağını düşünüyorum. Ancak, bu<br />
eğitimleri veren kurum ve kuruluşların<br />
sayısının kesinlikle arttırılması<br />
gerekmekte.<br />
• “Lojistik Köy” ya da “Lojistik Merkezi”<br />
ve benzeri adlarla farklı kamu ve özel,<br />
özerk kurumların üzerinde çalıştığı<br />
projelere tek bir otorite tarafından bir<br />
standart getirilmelidir. Böylece bu<br />
konuda oluşması kuvvetle muhtemel<br />
bir lojistik alan enflasyonu engellenmiş<br />
olacaktır. Lojistik üs kurma işini,<br />
bir moda haline getirip gereksiz<br />
yatırımlardan kaçınmak, yer seçimini<br />
iyi yapmak gereklidir. Bu duruma en<br />
iyi örneği ise; Çin’de 2001 yılında<br />
lojistik park yatırımları moda haline<br />
gelmesi ile yaklaşık 1000 adet lojistik<br />
park kurulmuştur, ancak bunların %<br />
60’ı tamamlandıktan sonra atıl kalmış<br />
olmasıdır. Tekrar etmek gerekirse,<br />
böyle bir tablo ile karşılaşmamak<br />
için koordinasyon görevinin tek bir<br />
Bakanlığın uhdesine verilmesinin ve bu<br />
Bakanlığın da diğer ilgili kurumlardan<br />
oluşan bir danışma konseyi ile birlikte<br />
hareket etmesinin en doğru seçenek<br />
olduğunu düşünüyorum.<br />
• Sonuç olarak Türkiye’nin öncelikle<br />
lojistik üsler ile ilgili bir Master Plan<br />
oluşturması ve ardından bu planda yer<br />
alan hedefler ve ilkeler doğrultusunda<br />
bir çerçeve kanun hazırlanmasının<br />
uygun olacağı değerlendirmekteyim.<br />
33
034 035
36<br />
TCDD<br />
Genel<br />
Müdür<br />
Yardımcısı<br />
Veysi Kurt<br />
Seyahatlerinde demiryollarını<br />
tercih eden insan sayısı her geçen<br />
gün artmakta, 2012 yılı içinde<br />
TCDD trenlerinde kaç yolcu<br />
seyahat etti? 2013 yılı hedefleriniz<br />
ne doğrultuda?<br />
2012 yılında 50.361.623 banliyö,<br />
16.570.507 konvansiyonel tren,<br />
3.351.934 YHT, 50.360.607 İzban<br />
A.Ş (TCDD’nin % 50 iştiraki<br />
olduğu) banliyö taşımaları olmak<br />
üzere toplam 120.644.671 yolcu<br />
taşıması gerçekleştirilmiştir. 2002<br />
yılında 73.088 bin civarında olan<br />
yolcu sayımız 10 yıllık dönemde<br />
% 65 artışla 120 milyon civarına<br />
yükselmiştir.<br />
Marmaray ve Yüksek Hızlı Tren<br />
yol yapım çalışmaları nedeniyle<br />
Halkalı-İstanbul banliyö hattının 2013<br />
Mart ayı içerisinde, Haydarpaşa-<br />
Pendik banliyö hattının Haziran ayı<br />
içerisinde tren trafiğine kapatılacak<br />
olması nedeniyle; 2013 yılı banliyö<br />
yolcu taşıma programı 17.228.000,<br />
konvansiyonel tren yolcu programı<br />
16.750.000 olarak belirlenmiştir. Hat<br />
kapanmasından etkilenmeyen YHT<br />
taşımalarında % 19 artışla 4.000.000,<br />
İzban A.Ş banliyö taşımalarında<br />
% 4 artışla 52.000.000 adet olmak<br />
üzere toplam yolcu taşıma hedefi<br />
89.978.000 olarak belirlenmiştir.<br />
Halkalı-Kazlıçeşme hattının 1<br />
Mart 2013 tarihinde işletmeye<br />
kapatılmasıyla Yedikule-Sirkeci<br />
arasında aynı tarihten itibaren 15 dk.<br />
aralıklarla günlük 144 adet banliyö<br />
treni işletilmesi planlanmış olup<br />
2013 Mart-Aralık döneminde ilave<br />
olarak 10 milyon yolcu taşınması<br />
beklenmektedir.<br />
YHT hattı işletmeciliği hakkındaki<br />
düşüncelerinizi bizlerle paylaşır<br />
mısınız? YHT ülke taşımacılığına<br />
ne gibi faydalar sağlamaktadır?<br />
Yüksek Hızlı Trenlerle Ankara-<br />
Eskişehir ve Ankara-Konya<br />
hatlarında 2009 Mart – 2013 Ocak<br />
(dahil) yılları arasında toplam<br />
9.038.020 yolcu taşınmış ve 32.832<br />
sefer yapılmıştır. Her iki parkurun<br />
günlük ortalama yolcu sayısı<br />
12.000’dir.<br />
Ankara-Eskişehir YHT Üretim<br />
Sonuçları:<br />
Yüksek Hızlı Tren (YHT) İşletmeciliği<br />
Ankara-Eskişehir-Ankara arasında<br />
13 Mart 2009 tarihinde başlamıştır.<br />
Bu parkurda günde 10 gidiş 10<br />
geliş olmak üzere toplam 20 sefer<br />
yapılmaktadır.<br />
YHT öncesinde konvansiyonel<br />
trenlerle günde ortalama 572 yolcu<br />
taşınırken, YHT sonrasında bu sayı<br />
günlük ortalama hafta içi 6.000,<br />
hafta sonu 7.500 kişiye ulaşmıştır.<br />
Daha önce Ankara-Eskişehir<br />
arasında %8 olan tren taşıma payı<br />
YHT+konvansiyonel tren ile % 72’ye<br />
ulaşmıştır.<br />
YHT+Tren bağlantısıyla Kütahya ve<br />
YHT+Otobüs bağlantısıyla Bursa’ya<br />
olan yolculuk sürelerinde önemli<br />
ölçüde kısalmalar olmuştur.<br />
2009 Yılı Mart-Aralık döneminde<br />
942.341, 2010 yılında 1.889.666,<br />
2011 yılında 2.149.879, 2012 yılında<br />
1.981.887, 2013 Ocak ayında<br />
168.761 olmak üzere Eskişehir<br />
hattında toplam 7.132.534 adet<br />
yolcu taşınmıştır.<br />
Eskişehir YHT ile 13 Mart 2009 – 31<br />
Ocak 2013 tarihleri arasında toplam<br />
25.631 sefer, 6.279.595 tren-km<br />
yapılmıştır.<br />
Ankara-Konya YHT Üretim Sonuçları:<br />
24 Ağustos 2011 tarihinde Yüksek<br />
Hızlı Tren İşletmeciliğine başlanan<br />
Ankara-Konya-Ankara parkurunda 8<br />
gidiş 8 geliş olmak üzere günde 16<br />
sefer yapılmaktadır.<br />
2011 Yılı Ağustos-Aralık döneminde<br />
406.636, 2012 yılında 1.371.511,<br />
2013 Ocak ayında 127.339 olmak<br />
üzere Konya hattında toplam<br />
1.905.486 adet yolcu taşınmıştır.<br />
Konya YHT ile 24 Ağustos 2011-31<br />
Ocak 2013 tarihleri arasında toplam<br />
7.201 sefer, 2.181.903 tren-km<br />
yapılmıştır.<br />
Konya’dan Karaman’a DMU setleri<br />
ile 4 gidiş, 4 geliş olmak üzere<br />
günde toplam 8 tren ile bağlantı<br />
verilmekte; Antalya, Manavgat,<br />
Alanya, Silifke, Mut gibi yerleşim<br />
merkezlerine gelecekte otobüs ile<br />
bağlantı verilmesi planlanmaktadır.<br />
YHT’nin Ülkemize Faydaları<br />
1.Sosyal Faydalar<br />
YHT’lerin hizmete girmesiyle<br />
birlikte ulaştıkları şehirlerin sosyal<br />
yaşamlarında da önemli değişiklikler<br />
olmuştur. YHT’ler hizmet verdikleri<br />
şehirlerin ekonomik, sosyal ve<br />
kültürel yaşamına dinamizm<br />
getirmiştir. Başta turizm olmak<br />
üzere, bu kentlerin yaşamına<br />
önemli katkılarda bulunmaktadırlar.<br />
YHT’lerle birlikte şehirlere günlük<br />
turlar düzenlenmekte olup sabah<br />
YHT ile başlayan yolculuk, gezilecek<br />
yerler bittikten sonra akşam yine YHT<br />
ile son bulmaktadır. YHT insanların<br />
seyahat alışkanlıklarını değiştirmiş,<br />
evinden dışarı çıkmayan insanlar<br />
günü birlik şehirlerarası yolculuklara<br />
başlamıştır. Çalışan kesim civar<br />
şehirlerde yaşayabilmekte ve 300<br />
km çapı içerisindeki şehirler birbirinin<br />
banliyösü olmaktadır.<br />
YHT istasyonları bulunduğu<br />
bölgeye ayrıca canlılık katmaktadır.<br />
Terminaller çevresindeki evlerin ve<br />
şirketlerin değeri yükselmektedir.<br />
Hatta bazı şirketler genel merkezleri<br />
terminal yanlarına taşımaktadırlar.<br />
YHT’lerin ulaştığı şehirlerdeki<br />
kalkınmamış bölgelere inşa<br />
edilen istasyonlar o bölgenin<br />
kaderini değiştirmektedir. Yolcu<br />
sirkülasyonunun yoğun olarak<br />
yaşandığı bu bölgedeki boş arazilere<br />
iş merkezleri, fuarlar, biyomedikal<br />
teknoloji köyü, tıp parkı, eğlence,<br />
alışveriş ve aktivite merkezleri,<br />
müzeler, ekolojik ve akademik köyler<br />
kurulmaktadır.<br />
2.Ekonomik Faydalar<br />
Yüksek Hızlı Tren Projesi yolcularına<br />
daha kısa ve daha güvenilir bir<br />
seyahat sunmasının yanı sıra<br />
ülkemize ekonomik faydalar da<br />
sağlamaktadır.<br />
1.Enerji maliyeti:<br />
YHT Ankara-Eskişehir ve Ankara-<br />
Konya parkurlarında çalışmaya<br />
başladıktan sonra bu parkurlarda<br />
otobüs ve özel araçların trafikten<br />
çekilmesi sonrası karayollarında<br />
gerçekleştirilen enerji tasarrufu yıllık<br />
6.743.034 dolar seviyesindedir.<br />
YHT’nin bu parkurda aynı sayıda<br />
yolcu için harcadığı enerjinin maliyeti<br />
yıllık 1.880.888 dolardır.<br />
2.Trafik kazalarından kaynaklanan<br />
maliyetler:<br />
Yine Ankara-Eskişehir ve Ankara-<br />
Konya parkurlarında YHT<br />
işletmeciliği başladıktan sonra bu<br />
parkurlarda otobüs ve özel araçların<br />
trafikten çekilmesi sonrası yıllık<br />
22,4 milyon dolarlık trafik kazaları<br />
maliyetinden kaçınılmaktadır.<br />
3.Karbondioksit (CO2) Emisyonu:<br />
37
38<br />
Ankara-Eskişehir ve Ankara-Konya<br />
YHT seferlerinin başlamasıyla<br />
trafikten çekilen otobüs ve<br />
otomobillerden salınan yıllık<br />
15,1 bin ton CO2’den çevremiz<br />
korunmaktadır.<br />
Bunun parasal karşılığı ise 1.570.400<br />
dolardır.<br />
TCDD Genel Müdür Yardımcısı<br />
olarak YHT dışındaki taşımacılık<br />
hakkında bizleri bilgilendirir<br />
misiniz?<br />
Ankara-Eskişehir ve Ankara-<br />
Konya arasında devam eden YHT<br />
taşımaları yanı sıra süper ekspres,<br />
mavi, ekspres, uluslararası ekspres,<br />
bölgesel ekspres, rayotobüsü, yolcu,<br />
karma, DMU gibi farklı statüde<br />
günlük 214 adet şehirlerarası<br />
konvansiyonel tren işletmektedir.<br />
2012 yılında konvansiyonel<br />
trenlerle yıllık 16.5 milyon yolcu<br />
taşıması gerçekleştirilmiş, 2013<br />
yılında 16.7 milyon yolcu taşıması<br />
programlanmıştır.<br />
TCDD, hükümetimizin programları<br />
çerçevesinde bir taraftan ülkemizi<br />
çekirdek yüksek hızlı tren ağı ile<br />
örerken, diğer taraftan da mevcut<br />
konvansiyonel hatları geliştirerek,<br />
yenileyerek, sinyal ve elektrifikasyon<br />
gibi daha modern ve güvenli<br />
tesislerle donatmaktadır. Böylece<br />
kentler arası yolculukları daha<br />
konforlu, kaliteli ve keyifli hale<br />
getirirken, aynı zamanda lojistik<br />
hizmetler için de ciddi bir fiziki<br />
altyapı ile önemli bir kapasite<br />
oluşturmaktadır.<br />
Böylece ülkemizde, doğu-batı<br />
yönleri doğrultusunda kesintisiz<br />
bir demiryolu ana koridoru<br />
oluşturularak, gerek ulusal, gerekse<br />
Avrupa-Asya arasında transit ulaşım<br />
olanaklarının artırılması ve kombine<br />
taşımacılığın geliştirilesi amacıyla<br />
demiryolu ve lojistik altyapı projeleri<br />
öncelikli hale getirilmiştir.<br />
Demiryollarında uzun mesafeli ve<br />
yüksek miktardaki yüklerin taşınması<br />
avantajlı olduğundan, lojistik<br />
planlamada, intermodal taşımacılık<br />
kapsamında özellikle uluslararası<br />
taşımalar ile transit taşımalarda<br />
demiryolları kullanıldığından<br />
kuruluşumuzca son yıllarda, blok<br />
tren işletmeciliğine geçilmiş, lojistik<br />
merkezleri kurulmaya başlanmış,<br />
kombine taşımacılığa uygun vagon<br />
imal edilmeye başlanmış, Organize<br />
Sanayi Bölgelerinin demiryolu<br />
bağlantısı, konteyner, TIR kasası<br />
taşımacılığı, otomobil taşımacılığı<br />
alanlarında önemli gelişmeler<br />
kaydedilmiştir.<br />
Kuruluşumuzca daha fazla miktarda<br />
yük taşınması, mevcut lokomotif ve<br />
vagonların etkin şekilde kullanılması,<br />
taşıma hızının artırılması, ihtiyaç<br />
duyulan personel miktarının<br />
azaltılması, lokomotif ve vagon<br />
rotasyonunun düşürülmesi, yük<br />
taşımalarında kalitenin yükseltilmesi,<br />
manevra maliyetlerinin azaltılması,<br />
müşteri memnuniyetinin arttırılması<br />
amacıyla 2004 yılı başından itibaren<br />
Blok Tren İşletmeciliğine geçilmiştir.<br />
Bu uygulama ile taşınan yük<br />
miktarında artış sağlanmış, kaynaklar<br />
daha etkin kullanılmış, taşıma<br />
süreleri kısaltılmıştır. Bütün bunlar,<br />
taşıma maliyetlerini azalttığı gibi,<br />
müşteri memnuniyetini de artırmıştır.<br />
Blok tren uygulaması ile 2012 yılında<br />
25,7 milyon ton yük taşınarak 2002<br />
yılına göre yük taşıma miktarında %<br />
76, yük taşıma gelirinde % 290 artış<br />
sağlanmıştır.<br />
Bu kapsamda 135 adet yurtiçi, 14<br />
adet uluslararası olmak üzere günde<br />
karşılıklı 149 adet blok yük treni<br />
çalıştırılmaktadır.<br />
Üretim Merkezlerinin Demiryolu<br />
Ağına Bağlanması: Kuruluşumuzun<br />
taşıma payını ve gelirini artırmanın ve<br />
taşıtıcı firmaların ulaşım maliyetlerini<br />
düşürmelerine olanak sağlamanın<br />
yanı sıra makro ekonomik dengeye<br />
olumlu yönde katkı sağlamak için,<br />
taşıma potansiyeli yüksek olan<br />
yerlere iltisak hattı ile bağlantı<br />
yapılması yönünde çalışmalar<br />
sürdürülmektedir. Organize<br />
Sanayi Bölgeleri, büyük sanayi<br />
kuruluşları, liman ve iskele gibi<br />
hacimli yük taşınan tüm merkezler<br />
doğrudan TCDD ve özel sektör<br />
işbirliği içerisinde iltisak hatları ile<br />
bağlanmaktadır. 2002 yılında 281<br />
adet olan iltisak hattı 337 adete<br />
ulaşmış, her yıl ortalama 6 adet<br />
yeni iltisak hattı yapılmıştır. İltisak<br />
hatlarının geliştirilmesi konusunda<br />
çalışmalar sürdürülmektedir.<br />
Taşımalarımızın %55’i iltisak<br />
hatlarından yapılmaktadır.<br />
Konteyner Taşımacılığı: Derince,<br />
Bandırma, Alsancak, Samsun,<br />
İskenderun ve Mersin Limanlarından<br />
denizyolu-demiryolu, demiryoludenizyolu<br />
bağlantılı kombine<br />
taşımacılık; Halkalı, Köseköy,<br />
Derince, Bozüyük, Çukurhisar,<br />
Ankara, Boğazköprü, Eskişehir,<br />
Kayseri, Başpınar, Biçerova, Mersin<br />
v.b. işyerlerinden demiryolu-karayolu<br />
bağlantılı uluslararası kombine yük<br />
taşımacılığı yapılmaktadır.<br />
Diğer taşıma modları arasında<br />
rekabeti kaldırıp işbirliğini amaçlayan<br />
konteyner taşımacılığı gün geçtikçe<br />
artan bir hızla ulaştırma sektöründe<br />
tartışmasız ve önemli bir taşıma şekli<br />
olmaya başlamıştır. Bu kapsamda<br />
2003 yılında 658 bin ton/yıl olan<br />
demiryoluyla yapılan konteyner<br />
taşımacılığı 2012 yılında yaklaşık<br />
13 kat artarak 8,3 milyon ton/yıla<br />
çıkmıştır.<br />
Özel Sektörün Vagon Sahibi<br />
Olmasının Sağlanması: Bu proje<br />
ile kuruluşumuzun taşıma payını ve<br />
gelirini artırmanın ve taşıtıcı firmaların<br />
ulaşım maliyetlerini düşürmelerine<br />
olanak sağlamanın yanı sıra makro<br />
ekonomik dengeye olumlu yönde<br />
katkı sağlanmıştır. 2002 yılında 16<br />
adet firmanın 789 adet vagonu<br />
bulunmakta iken, bugün itibarı ile<br />
mevcut sözleşmeler çerçevesinde<br />
45 adet firmanın 2.776 adet vagonu<br />
TCDD şebekesinde işletilmektedir.<br />
Marmara Denizinde Kombine<br />
Taşımacılık: Bu proje ile Derince-<br />
Tekirdağ, Bandırma-Tekirdağ<br />
(Akport Limanı) feribot işletmeciliği<br />
yapılarak Avrupa-Asya bağlantılı<br />
kesintisiz, hızlı ve kaliteli Demiryolu<br />
taşımacılığı sağlanacaktır. Tekirdağ-<br />
Derince/Bandırma hattında feribot<br />
işletmeciliği özel sektör işbirliğiyle<br />
gerçekleştirilecektir.<br />
Projenin tamamlanması ile<br />
Tekirdağ ve Ege Bölgesindeki<br />
otomobil, beyaz eşya, elektronik<br />
eşya, seramik, mermer, gıda<br />
maddeleri, ayçiçek yağı, tahıl ve<br />
tahıl ürünleri, kağıt ve kağıt ürünleri,<br />
inşaat malzemesi gibi sanayi<br />
ürünleri demiryoluyla kısa sürede<br />
ve ekonomik olarak Avrupa’ya<br />
taşınacaktır.<br />
Demiryollarının uluslararası yük<br />
taşımacılığına sağladığı katkılar<br />
nelerdir?<br />
Yurtiçi blok trenlerin sefere<br />
konulmasının yanı sıra dış ticaret<br />
hacmini geliştirmek ve ulaştırma<br />
sektörü içinde demiryolu taşıma<br />
payını artırmak amacıyla değişik<br />
ülkelerle yapılan anlaşmalar<br />
çerçevesinde Avrupa ülkelerine,<br />
Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine ve<br />
Ortadoğu ülkelerine uluslararası blok<br />
yük trenleri işletilmeye başlanmıştır.<br />
Türkiye’den Batı’da, Almanya,<br />
Macaristan, Avusturya, Bulgaristan,<br />
Romanya, Slovenya’ya, Polonya,<br />
Çek Cumhuriyeti, Doğuda; İran,<br />
Suriye ve Irak’a; Orta Asya’da<br />
Türkmenistan, Kazakistan ve<br />
Pakistan’a karşılıklı olarak blok<br />
trenler işletilmektedir.<br />
Bu kapsamda, günlük 14 adet<br />
uluslararası blok yük treni<br />
çalıştırılmaktadır.<br />
2012 yılında 2,1 milyon ton<br />
yük taşınarak 2002 yılına göre<br />
uluslararası yük taşıma miktarında %<br />
63 artış sağlanmıştır.<br />
TIR Kasası Taşımacılığı: Karayolu yük<br />
taşıma araçlarının çekicisi olmadan<br />
sadece kasalarının, bu taşıma<br />
için imal edilen özel vagona (cep<br />
vagon) yüklenerek demiryolunda<br />
taşınmasıdır. Bu taşıma ile güvenlik,<br />
gürültü azlığı, çevre dostu, enerji<br />
tasarrufu, sınır kapılarında geçiş<br />
kolaylığı, gümrükte kolaylık, etkin<br />
personel ve araç kullanımı, etkin<br />
kapasite sağlanmaktadır.<br />
Tır kasası taşıyacak treninin Wels<br />
(Avusturya) - Halkalı (İstanbul)<br />
arasında ilk deneme seferi Wels’ten<br />
(Avusturya) 9 Kasım 2009 tarihinde<br />
yapılmıştır.<br />
Bu taşımaların sürdürülmesi<br />
konusunda Bulgaristan ve diğer ilgili<br />
idareler ile ortak çalışmalar devam<br />
etmektedir.<br />
Otomobil Taşımacılığı: Gelişmiş ülke<br />
demiryollarında olduğu gibi otomotiv<br />
taşımacılığının trenle yapılması<br />
ülkemizde de başlatılmıştır.<br />
Köln (Almanya)-Köseköy-Köln<br />
blok konteyner treni ile ülkemiz ve<br />
Almanya arasında otomotiv yedek<br />
parça taşımacılığı yapılmaktadır.<br />
Demiryolu İdareleri, otomotiv<br />
sektörü ve lojistik firmalarıyla yapılan<br />
çalışmalar neticesinde Köseköy-<br />
Bükreş (Romanya), Tahran-Köseköy<br />
arasında demiryolu ile otomobil<br />
taşımacılığı başlatılmıştır.<br />
Bu taşımacılık ile araçların tekerlek<br />
aşınmalarından kaynaklanan<br />
karayolu maliyetlerin düşürülmesi,<br />
dingil yükünün fazla olması<br />
nedeniyle, karayolu ve otobanlara<br />
verilen zarar sonucunda karayolu<br />
bakım-onarım maliyetlerinin<br />
azaltılması, çevre ve gürültü kirliliği<br />
ile karayolu trafik kazalarının<br />
önlenmesi sağlanmaktadır.<br />
Viking Treni Projesi<br />
“Viking Treni”, Baltık Denizi ile<br />
Karadeniz arasında Klaipeda,<br />
Odessa ve İliçevski deniz limanlarını<br />
demiryolu ile birleştiren önemli bir<br />
kombine taşımacılık projesidir.<br />
TRACECA koridoru üzerinden<br />
Avrupa’nın en kısa yoldan<br />
Ortadoğu ve Asya’ya bağlanması<br />
hedeflenmektedir.<br />
Viking Treni’nin, Türkiye üzerinden<br />
Akdeniz, Avrupa, Ortadoğu ve Orta<br />
Asya bağlantısı sağlanabilecektir.<br />
Demiryolu bağlantısı olan<br />
limanlarımıza tren feri getirilmesi<br />
konusunda Ukrayna ile anlaşma<br />
onay aşamasındadır.<br />
Türkiye-Rusya Tren Feri Hattı:<br />
Samsun limanda kapak atma<br />
rampası, dolfen ve boji değiştirme<br />
tesisi bağlantı yolları inşaatı<br />
tamamlanarak Türkiye’nin Samsun,<br />
Rusya’nın Kavkaz limanları arasında<br />
kurulan tren feri hattı ile kombine<br />
taşımacılık başlatılmıştır. Bugüne<br />
kadar 57 sefer yapılarak, 2.161<br />
vagon 57.768 ton taşınmıştır.<br />
Marmaray Projesi: Türkiye’nin asırlık<br />
rüyası ve dünyanın en önemli projesi<br />
olan Marmaray projesiyle Gebze’den<br />
Halkalı’ya kesintisiz demiryolu<br />
ulaşımı sağlanacak ve kent içi trafik<br />
sorununa köklü çözüm olacaktır.<br />
Avrupa Birliği'nin hızlı tren ağlarıyla<br />
uyumu yönünde önemli bir adım<br />
olan Marmaray, Ankara-İstanbul<br />
Hızlı Tren, Kars-Tiflis projeleri gibi<br />
projelerin gerçekleştirilmesiyle<br />
birlikte, Avrupa'dan Asya'ya, batıdan<br />
doğuya kesintisiz, hızlı, ekonomik bir<br />
demiryolu bağlantısı sağlayacaktır.<br />
Bu proje ile Asya-Avrupa arasındaki<br />
kesintisiz kent içi ve hızlı tren<br />
39
40<br />
taşımacılığı yanında yük taşımacılığı<br />
da yapılacaktır.<br />
Kars-Tiflis Demiryolu Bağlantısı:<br />
Asya ile Avrupa arasındaki eski<br />
tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan ve<br />
birbiri ile tarihten gelen dostlukları,<br />
kültürel ilişkileri olan, Türkiye-<br />
Gürcistan-Azerbaycan devletleri ve<br />
milletleri arasındaki ilişkileri daha da<br />
pekiştirerek ticaretin gelişmesine<br />
katkıda bulunacak bu üç ülke<br />
dışındaki bölge ülkeleri arasındaki<br />
ticaretin artmasına vesile olarak,<br />
ekonomik yönden gelişmesine<br />
yardımcı olacak Kars-Tiflis-Bakü<br />
Demiryolu projesinin inşaatına<br />
başlanmıştır.<br />
Avrupa ile Asya arasında önemli<br />
bir demiryolu koridoru olacak olan<br />
Kars-Tiflis-Bakü demiryolu projesiyle<br />
ilk etapta yıllık 6.5 milyon ton yük<br />
taşınacaktır.<br />
Köstence-Derince Feribot<br />
Taşımacılığı: Doğu Avrupa’nın<br />
Karadeniz üzerinden ülkemize<br />
demiryolu bağlantısının sağlanması<br />
için Derince-Köstence feribot<br />
taşımacılığı devam etmektedir.<br />
Bu modelle; Romanya-Türkiye<br />
demiryolu+denizyoluyla Karadeniz<br />
üzerinden birleştirilmekte ve<br />
yıllık 50.000 ton yük taşıması<br />
yapılmaktadır.<br />
İliçevski-Derince Feribot Taşımacılığı:<br />
Ukrayna-Türkiye arasında Karadeniz<br />
koridorunda demiryolu+feribot<br />
bağlantısıyla yıllık 150.000 ton yük<br />
taşıması yapılmaktadır.<br />
Türkiye-Avrupa Deniz Otobanı<br />
Projesi: MOSB’den Türkiye’de ilk kez<br />
deniz otobanı servisi ile Ege bölgesi<br />
demiryolunun İtalya’nın Trieste limanı<br />
üzerinden Avrupa demiryolu ağına<br />
bağlantısı sağlanmıştır.<br />
Söz konusu intermodal taşımacılık<br />
projesiyle ilk etapta; konteynerler<br />
Manisa OSB’den demiryolu ile<br />
Biçerova istasyonuna, buradan<br />
da karayolu ile Aliağa limanına<br />
getirilmeye, bu limandan da Ancona<br />
ve Trieste limanına yüksek hızlı gemi<br />
ile taşınmaya ve Trieste limanından<br />
Kuzey İtalya, Avusturya, Almanya<br />
da ana terminallere blok trenlerle<br />
dağıtımı yapılmaya başlanmıştır.<br />
Söz konusu servise daha sonra<br />
Gebze limanı da dahil edilerek servis<br />
kapsamı genişletecektir.<br />
Pakistan-İran-Türkiye Demiryolu<br />
Hattı: Avrupa-Asya arasındaki transit<br />
koridorlar içerisinde yer alan Güney<br />
Trans Asya Demiryolu Hattının<br />
gelişimine önemli katkı sağlayacak<br />
olan “Pakistan-İran-Türkiye<br />
Demiryolu Hattı” ile; Pakistan’ın ve<br />
Hindistan’ın Avrupa, Orta Doğu, Orta<br />
Asya ve Çin bağlantısı sağlanmıştır.<br />
Pakistan’da meydana gelen<br />
sel felaketinde zarar görenlere<br />
gönderilecek yardımlarla ilgili<br />
İstanbul-Tahran- İslamabad<br />
konteyner treni çözüm olarak<br />
değerlendirilmiştir. Bu amaçla<br />
organize edilen “İyilik Trenleri”<br />
ile yardım malzemesi Pakistan’a<br />
gönderilmektedir.<br />
TCDD Genel Müdürlüğünün<br />
ülkemizin çeşitli yerlerinde<br />
bulunan Lojistik Merkezlere<br />
bakış açısı ne doğrultudadır?<br />
Bu merkezler hakkında bizleri<br />
bilgilendirir misiniz?<br />
Gerek demiryolu çalışanlarının<br />
çalışma koşullarını daha iyi bir hale<br />
getirmek, gerekse müşteri odaklı<br />
çalışmanın en önemli koşullarından<br />
biri olan hizmet kalitesini artırmak<br />
suretiyle müşteri memnuniyetini<br />
sağlamak ve tüm bunlara ilaveten<br />
başta hava kirliliği ve trafik karmaşası<br />
olmak üzere çevre duyarlılığının<br />
artması yük taşımacılığı sektörünü<br />
yeni arayışlara sevk etmiştir.<br />
Dünya ticaretindeki ekonomik<br />
büyümeyle birlikte, küreselleşmenin<br />
üretim sektörünü etkisi altına<br />
alarak, malların üreticiden tüketiciye<br />
akışında zaman faktörünün öne<br />
çıkması ve buna bağlı olarak taşıma,<br />
depolama ve dağıtım merkezlerinin<br />
yönetimi konularının öneminin<br />
giderek artması nedeniyle, modern<br />
yük taşımacılığının kalbi olarak<br />
görülen, bütün ulaşım sistemleriyle<br />
entegre olarak kombine taşımacılığı<br />
geliştiren lojistik merkezlerin<br />
kurulması zorunlu hale gelmiştir.<br />
Lojistik merkezleri; içerisinde ulusal<br />
ve uluslararası taşımacılık, lojistik<br />
ve eşyanın dağıtımı ile ilgili tüm<br />
faaliyetlerin muhtelif işletmeciler<br />
tarafından gerçekleştirildiği belirli<br />
alanlardır. Lojistik ve taşımacılık<br />
şirketleri ile ilgili resmi kurumların<br />
içinde yer aldığı, her türlü ulaştırma<br />
moduna etkin bağlantıları olan,<br />
depolama, bakım-onarım, yüklemeboşaltma,<br />
elleçleme, tartı, yükleri<br />
bölme, birleştirme, paketleme v.b.<br />
faaliyetlerini gerçekleştirme imkânları<br />
olan ve taşıma modları arasında<br />
düşük maliyetli, hızlı, güvenli,<br />
aktarma alan ve donanımlarına sahip<br />
bölgelerdir.<br />
Lojistik merkezleri, büyük ve<br />
önemli üretim merkezlerine<br />
(sanayi bölgeleri, iş merkezleri<br />
vs.) şehirlere, demiryolu, karayolu<br />
hatlarına ve mümkünse limanlara<br />
yakın, ancak şehir trafiğini<br />
doğrudan etkilemeyecek noktalarda<br />
kurulmaktadır.<br />
Lojistik merkezler; şehrin içinde<br />
ya da yakınında ama yerleşim<br />
yerlerinden uzakta, karayoluyla<br />
mükemmel ulaşım olanağı,<br />
demiryolu bağlantılarına sahip,<br />
giriş kontrollü, çok yönlü taşıma<br />
tesislerine, limanlara, iç suyollarına<br />
ve/veya havaalanlarına yakın ya da<br />
doğrudan erişim olanağı bulunan<br />
ve en az 100 hektar yüz ölçümüne<br />
sahiptir.<br />
Modern taşımanın merkezi olan<br />
lojistik merkezlerde, taşımacılıktan<br />
sosyal ve kültürel ihtiyaçlara kadar<br />
tüm birimler yer almaktadır.<br />
Lojistik merkezlerde; konteyner<br />
yükleme boşaltma ve stok alanları,<br />
her türlü gümrük hizmetleri, tehlikeli<br />
ve özel eşya yükleme, boşaltma,<br />
stok alanları, dökme yük boşaltma<br />
alanları, sosyal ve idari tesisler, genel<br />
hizmet tesisleri; bankalar, restoranlar,<br />
oteller, bakım onarım ve yıkama<br />
tesisleri, akaryakıt istasyonları,<br />
büfeler, depo ve antrepolar, iletişim<br />
ve gönderi merkezleri, tren teşkil<br />
kabul ve sevk yolları bulunmaktadır.<br />
Lojistik merkezlerdeki hizmetler,<br />
uzun mesafe taşımacılık,<br />
dağıtım, malların sınıflandırma<br />
ve gruplandırılması, depolama,<br />
ayrıştırma (dekonsolidasyon) ve<br />
bütün bu işlemlerin yapılabilmesi<br />
için gerekli diğer bağlı işlemler<br />
(bankacılık, sigortacılık, vb.) olarak<br />
özetlenmektedir.<br />
Lojistik merkez kurulmasının ana<br />
amacı, ulaştırmada; araç kullanımı,<br />
insan gücü organizasyonu,<br />
ambar kullanımı, lojistik zinciri<br />
optimizasyonu ile toplam ulaştırma<br />
ve personel maliyetlerinde azalma,<br />
ulaştırma operatörlerinin toplam iş<br />
hacminde artış sağlanarak yüksek<br />
kalite düzeyine ulaşmaktır.<br />
Lojistik merkezler faaliyete<br />
alındıklarında; yük taşımacılığı ile ilgili<br />
hizmetlerin en iyi şekilde verilmesi,<br />
müşterilerin idari, teknik ve sosyal<br />
tüm ihtiyaçlarının karşılanabilmesi,<br />
taşımaların ve taşıma kalitesinin<br />
artırılarak müşteri memnuniyetinin<br />
sağlanmasının yanı sıra bulundukları<br />
bölgenin ticari potansiyeline<br />
ve ekonomik gelişimine katkı<br />
sağlayacaklardır. Lojistik merkezleri,<br />
bulunduğu bölgenin ekonomik,<br />
sosyal, kültürel gelişimine önemli<br />
katkıda bulunduğu gibi bölge<br />
trafiğini de düzenlemektedir.<br />
Karayolu, demiryolu, denizyolu ve<br />
yerine göre havayolu erişimi ile<br />
kombine taşımacılık imkânlarının<br />
olduğu depolama ve ulaştırma<br />
hizmetlerinin birlikte sunulduğu<br />
lojistik merkezlerin önemi gün<br />
geçtikçe arttığından kuruluşumuzda<br />
da kurulmaya başlanmıştır.<br />
Lojistik merkezler belirlenirken söz<br />
konusu yük merkezlerinin mevcut<br />
yük durumları ile yük potansiyelleri<br />
incelenmiş, 10 yıllık yük tahminleri<br />
yapılmıştır. Kurulması planlanan<br />
lojistik merkezlerine ait tesis ve<br />
saha ihtiyaçları belirlemiş fizibilite<br />
etüdü yapılmıştır. Fizibilite etüdü<br />
iki yıllık yatırım dönemi ve 25 yıllık<br />
işletme dönemi üzerinden yapılabilir<br />
bulunmuş olup, ekonomik analizde<br />
de ekonomimize yaratacağı katma<br />
değer ve yapılabilirlik açısından<br />
oldukça pozitif kriterlere sahip<br />
oldukları tespit edilmiştir.<br />
Yatırım programına alınarak, 2007<br />
yılında İstanbul, İzmit (Köseköy),<br />
Samsun (Gelemen), Eskişehir<br />
(Hasanbey), Kayseri (Boğazköprü),<br />
Balıkesir (Gökköy), 2008 yılında<br />
Mersin (Yenice), Uşak, Erzurum<br />
(Palandöken), Konya (Kayacık),<br />
Denizli (Kaklık), 2009 yılında<br />
Bilecik (Bozüyük), 2011 yılında<br />
Kahramanmaraş, Mardin, Kars<br />
ve Sivas’ta lojistik merkez kurma<br />
çalışmalarına başlanmıştır.<br />
Samsun (Gelemen), Halkalı,<br />
Uşak işletmeye açılmış, Denizli<br />
(Kaklık), İzmit (Köseköy),<br />
Eskişehir (Hasanbey), Kayseri<br />
(Boğazköprü) inşaat çalışmalarının<br />
1.etabı tamamlanmıştır. Eskişehir<br />
(Hasanbey)’in 2.etap işleri ile<br />
Erzurum (Palandöken)’in 1.etap ve<br />
Balıkesir (Gökköy)’ün tamamının<br />
inşaat işlerine başlanmıştır. Diğer<br />
lojistik merkezlerle ilgili çalışmalar<br />
devam etmektedir.<br />
Lojistik merkezler kurulduğunda Türk<br />
lojistik sektörüne yıllık yaklaşık 40<br />
milyar $ katkı sağlayacak, 26 milyon<br />
ton ilave taşıma imkânı ile 8,4 milyon<br />
m2 konteyner stok ve elleçleme<br />
sahası kazandıracaktır.<br />
Ankara Lojistik Üssü sizce lojistik<br />
sektörüne ne gibi yenilikler<br />
getirecektir?<br />
Ankara Lojistik Üssü’nün,<br />
Avrupa'dan Asya'ya giden bir ticaret<br />
köprüsü olan ülkemizin ticaretteki<br />
payını artırmak hedefi doğrultusunda<br />
Ankara’nın transit ticaret merkezi<br />
olma yolunda önemli bir avantaj<br />
sağlayacağı düşünülmektedir.<br />
Avrupa standartlarında bir nakliye<br />
üssü olma özelliği taşıyan ''Ankara<br />
Lojistik Üssü'', yurtiçi ve uluslararası<br />
rekabette avantaj ve güç birliğini<br />
sağlayarak, intermodal ve kombine<br />
taşımacılığın da desteklenmesiyle<br />
lojistik firmaların maliyetlerini<br />
düşürecek önemli bir üs olarak<br />
görülmektedir.<br />
Bunun yanı sıra; Ankara Lojistik<br />
Üssü’nün, Ankara’nın yoğun ağır<br />
vasıta trafiğinden görmüş olduğu<br />
zarar ve çevre kirliliğini önemli<br />
ölçüde azaltacağı, antrepo, depo<br />
ve diğer tesislerin hizmetleri<br />
sayesinde Ankara iline yük getiren<br />
yerli ve yabancı plakalı ağır taşıtların<br />
şehir merkezine girmelerine gerek<br />
kalmayacağından şehir trafiğini<br />
rahatlatacağı ve dolayısıyla kaza,<br />
hasar ve kayıp risklerinin minimum<br />
seviyeye çekileceği düşünülmektedir.<br />
41
lojistiği bir bilene sorun!<br />
Ankara Lojistik Üssü Fethiye Mah. C Blok No: 145/58 Kazan / ANKARA • Tel : +90 312 812 11 20 pbx • Fax : +90 312 812 11 30<br />
Web: www.basbilen.com.tr • E-mail: basbilen@basbilen.com.tr
44<br />
Mahir Can TOKAR<br />
Tokkar Gümrük Müşavirliği<br />
Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Bize biraz kendinizi tanıtır<br />
mısınız?<br />
19.02.1961 yılında Ankara’da<br />
doğdum.1973 yılında eğitimime<br />
devam ederken Ankara Tren<br />
Garındaki Ankara Gümrük<br />
Müdürlüğü’nün yanında bulunan<br />
AKGÜL Gümrükleme firmasında<br />
gümrükçülük kariyerime başladım.<br />
Muhtelif firmalarda 23 yıl çalışarak<br />
yeterli tecrübeyi kazandıktan<br />
sonra 1996 yılında kendimize ait<br />
olan firmamızı kurdum. Halen<br />
Türkiye’nin ilk uluslararası lojistik<br />
üssü olan ve içinde Ankara Gümrük<br />
Müdürlüğü’nün de yer aldığı<br />
Ankara Lojistik Üssü’nde TOKKAR<br />
GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ olarak<br />
hizmet veriyoruz.<br />
3 çocuk babasıyım. 2 kızım, 1<br />
oğlum var. Büyük kızım Betül<br />
Fatma Tokar, Endüstri Mühendisi,<br />
bir fabrikanın üretim planlama<br />
sorumlusu olarak çalışıyor. Oğlum<br />
Tuluğ Tokar ise üniversite de<br />
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri<br />
İlişkileri okuyor, aynı zamanda<br />
bizimle birlikte çalışıyor. Küçük kızım<br />
Cansu Tokar, Ankara TED Kolejinde<br />
lise son sınıfta okuyor.<br />
Tokkar Gümrük Müşavirliği şirketi<br />
bünyesinde hangi hizmetleri<br />
veriyorsunuz?<br />
Tokkar Gümrük Müşavirliği olarak<br />
Türkiye’nin her yerindeki firmalara<br />
gümrük müşavirliği hizmetleri,<br />
nakliye organizasyonları, teşvik<br />
belgesi çıkarma hizmetleri, tüm<br />
bakanlıklardan ilgili müsaadelerin<br />
alınması, antrepo açmak isteyen<br />
firmalara ilgili hizmetin verilmesi,<br />
akreditif açılması, kapatılması,<br />
kısaca gümrüklü işlemler ve dış<br />
ticaret ile ilgili tüm hizmetleri 40<br />
yıllık tecrübemizle müşterilerimize<br />
sunuyoruz.<br />
Sizce Ankara Lojistik Üssü sektör<br />
bazında neleri değiştirmiş ya da<br />
değiştirecektir?<br />
Ben 40 yıldır bu mesleğin içindeyim.<br />
Benim gibi meslekte eski olan<br />
meslektaşlarım bileceklerdir,<br />
eskiden Ankara’da gümrük<br />
depoları Maltepe’de askeri rampa<br />
dediğimiz bölgedeydi, bizler bir tır<br />
geldiğinde bu tırları İstanbul yolu<br />
üzerinde bulunan Teleks Motel<br />
veya Ömür Motelin parklarına<br />
gelerek alırdık, tabi ki bu tırları<br />
almak için sabah 05.00’de evden<br />
çıkmamız gerekiyordu. Zira bu<br />
araçların merkeze giriş ve çıkış<br />
saatleri sınırlıydı. Biz bu zorlukların<br />
tümünü yaşadık, daha sonraki<br />
tarihlerde Behiçbey gümrüğü<br />
biraz daha rahattı ancak her gün<br />
işimizin olduğu TSE, Sanayi ve<br />
Ticaret İl Müd. Temsilciliği, Dış<br />
Ticaret Standardizasyon Temsilciliği,<br />
ATO, ASO, İhracatçı Birliği,<br />
Kimyagerlik, Gümrük Müşavirliği<br />
Dernek Temsilciliği, Banka, PTT<br />
ve diğer bağlı kuruluşlarının<br />
hepsinin farklı lokasyonlarda<br />
bulunmaları bizlerinde bütün gün<br />
Ankara trafiğinde dolaşmamızı<br />
gerektiriyordu. Bu da zaman<br />
ve para kaybı demekti. Bugüne<br />
geldiğimizde 700.000 metrekare<br />
alan üzerinde kurulmuş Ankara<br />
Lojistik Üssü yukarıda belirttiğim<br />
tüm kurum ve kuruluşları aynı<br />
lokasyonda toplamış bizlerin<br />
zaman ve para kayıplarımızın<br />
önüne geçmiş oldu. Gümrükte işe<br />
başlamış olmamız halinde işlemlerle<br />
ilgili (ithalat, ihracat) her şeyi burada<br />
kısa sürede tamamlama imkânına<br />
sahip olduk. Bu da hem bize hem<br />
de müşterilerimize büyük avantaj<br />
sağladı. Hazır yeri gelmişken<br />
biz gümrükçüler olarak Tarım İl<br />
Müdürlüğü temsilciliğinin de Ankara<br />
Lojistik Üssü içinde yer almasını<br />
istiyoruz. Eskileri bilen bizler,<br />
bugün verilen hizmetler için Ankara<br />
Lojistik Üssü’ne teşekkürlerimizi<br />
sunuyoruz. Bu mesleği yapan<br />
genç arkadaşlarımızın da nereden<br />
nereye geldiğimizi görmeleri<br />
lazım. Böyle modern tesislerde<br />
çalışmayı cenab-ı mevlamız herkese<br />
nasip etsin. Dış ticaretimizin<br />
gelişmesi için ve rekabette avantaj<br />
sağlaması açısından böyle<br />
tesislerin Türkiye’nin her yerinde<br />
süratle yapılması gerekiyor. İşte<br />
bu sebeplerden dolayı bu tesis<br />
yukarıda belirttiğim çok kolay<br />
olmayan değişimleri hayata<br />
geçirerek öncülük yapmış, bir<br />
kez daha yatırımcıları tebrik<br />
ediyorum, yolları açık olsun, bizlere<br />
kazandırdıkları tesislerden dolayı<br />
sağolsunlar, varolsunlar.<br />
Ankara Lojistik Üssü gibi bir<br />
yapılanmanın içinde bulunmanın<br />
size göre avantajları nelerdir?<br />
Bu konuda bizleri bilgilendirir<br />
misiniz?<br />
Ankara Lojistik Üssü’nde<br />
bulunmanın bana göre avantajlarını<br />
çok kısaca şöyle izah edebilirim;<br />
yukarıda yazdığım üzere işimizle<br />
ilgili başta Ankara Tır Gümrüğü,<br />
Kimyagerlik ve ihtiyaç duyulan<br />
kurumların burada olması,<br />
güvenlik olarak her türlü ekipman<br />
ve yapılanmanın bulunması,<br />
sosyal tesisler olarak bizlerin son<br />
45
46<br />
derece modern tesislerde aklınıza<br />
gelebilecek her şeyin; otelimiz, tır<br />
parklarımız, benzinlik, restoranlar,<br />
tır tamir ve bakım yerlerinin,<br />
marketlerimiz, mescit ve sağlık<br />
ocağının ayrıca nakliye firmalarının<br />
burada bulunması gibi sizce bunlar<br />
bir avantaj değil mi? Bence çok<br />
büyük bir avantaj, yine sizlere<br />
söyleyeyim, eskiler bunları gayet<br />
iyi bilmektedir, tekrar tüm yönetime<br />
teşekkür ederiz.<br />
Sektörde var olan problemler ve<br />
bu problemlerin çözümlemeleri<br />
hakkındaki görüşleriniz nelerdir?<br />
Sektörümüzün en önemli<br />
sorunlarından bir tanesi haksız<br />
rekabettir. Gümrüklerimizde mutlaka<br />
bu soruna yönelik bir çalışmanın<br />
yapılması gerekir.<br />
Gümrük müşavirlerinin fiyatların<br />
çok altında işlem yapmaya<br />
zorlandıklarını ve bir anlamda<br />
hem mali açıdan hem hukuki<br />
anlamda risk altındayız. Bizlerin<br />
ciddi anlamda kıdem tazminatları<br />
var, vergi yükü var, yasal<br />
sorumluluklarımız var. Bizim gümrük<br />
idarelerimizden bu konuda destek<br />
almamız lazım. İşletmelerimizi<br />
döndürmekte zorlanıyoruz. İdarenin<br />
haksız rekabete konu olacak<br />
davranışları önlemesinde bizlere<br />
yardımcı olması gerekiyor.<br />
Görevlerimizin öneminin son derece<br />
bilincinde olarak Gümrük müşavirleri<br />
Türk ekonomisinde önemli birçok<br />
işe imza atmaktadırlar. Bunlardan<br />
biri de vergidir. İthalat ve ihracat<br />
işlemlerinden alınan vergilerin<br />
eksiksiz ve zamanında ödenmesi,<br />
hem işletmeler hem de devlet<br />
bütçesi için büyük önem arz<br />
ettiğinden; gümrük müşavirleri bu<br />
alanda azımsanmayacak önemde<br />
görev yapmaktadırlar.<br />
Gümrük müşavirleri, tüccar ve<br />
sanayiciye çok önemli hizmetler<br />
sunmaktadır. Gümrük müşaviri ve<br />
Gümrük müşavir yardımcıları dış<br />
ticaretin yüzde 80‘ini üstlenmiş<br />
durumdadır. Bu anlamda bağlı<br />
bulunduğumuz Bakanlığımızın<br />
yaptığı çalıştaylarda bizlerin<br />
temsilcilerinin de (Gümrük<br />
Müşavirliği Dernek Temsilcileri)<br />
yer almasında kararların ve<br />
uygulamaların isabetli olması<br />
açısından büyük yarar vardır.<br />
Devlet ile özel sektör arasında<br />
büyük bir köprü vazifesini üstlenerek<br />
dış ticaretin gelişmesinde özveri ile<br />
destek vermektedirler.<br />
Dış ticaretin öneminin arttığı,<br />
2023 için 500 milyar dolar ihracat<br />
hedefinin konulduğu bir dönemde<br />
gümrük müşavirliği bağımsız<br />
bir yapıya daha çok ihtiyaç<br />
duymaktadır. Gümrük müşavirliği<br />
mesleğinin disiplinini, güvenilirliğini<br />
ve saygınlığını korumakla birlikte<br />
ülke menfaatlerinin gelişmesi<br />
yönünde daha iyi hizmet şartlarını<br />
yaratabilmek ve haksız rekabetle<br />
mücadelede daha etkili olması<br />
için gümrük müşavirlerinin de oda<br />
şeklinde örgütlenmesi temel ihtiyaç<br />
ve zorunluluktur.<br />
Ankara Lojistik Üssü, Ankara’ya<br />
hayat verdi. Diğer illerimizde<br />
benzer projelerin hayata<br />
geçirilmesi konusunda neler<br />
düşünüyorsunuz?<br />
Ankara Lojistik Üssü, bizlere bu<br />
güne kadar var olmayan tüm<br />
imkânları burada sağladı yukarıda<br />
da belirttiğim üzere bir gümrük<br />
müşavirliği hizmeti veren firmanın<br />
isteyebileceği olanakları ufak tefek<br />
eksikliklerle burada konuşlandırdı.<br />
(Tarım İl Müdürlüğü v.b.) Biz eminiz<br />
ki, yönetim bizler için en iyisini<br />
yapmaya çalışıyor, sürekli bizlerin en<br />
iyi şartlarda çalışmamızı sağlamak<br />
amacı ile koşturmacalar var. Bu<br />
tesis için yazmak veya konuşmak<br />
hiçbir şey değil, burada yaşamak<br />
gerekir, çünkü o zaman her şey<br />
daha net anlaşılır. Benzer projelerin<br />
tüm ülkemizde hayata geçirilmesi<br />
lazım bu ülkemiz adına çok büyük<br />
bir adımdır. Böyle projeleri yapmak<br />
isteyenlere tavsiyemiz, Ankara<br />
Lojistik Üssü tesislerini inceleyerek<br />
yönetimimizden bilgi ve destek<br />
almalarıdır. Ben kendi şahsım adına<br />
ülkemize böyle tesisi kazandıran bu<br />
yönetime tekrar teşekkür ederim.<br />
Bizlere Tokkar Gümrük<br />
Müşavirliği’nin geleceğe yönelik<br />
projelerinden bahseder misiniz?<br />
Şirket olarak gelecek planlarımız;<br />
vizyonumuzu geliştirerek hali<br />
hazırdaki pazar payımız arttırmaktır.<br />
Bunun yanında sektörümüzün<br />
olmazsa olmazlarından lojistik<br />
unsurunda ise uzmanlaşmaya<br />
çalışacağız.<br />
Meslekte yer almak isteyen<br />
gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?<br />
Mesleğimize yeni başlayan genç<br />
arkadaşlarımıza en önemli tavsiyem<br />
okumalarıdır. Gümrük mevzuatı<br />
bir o kadar geniş, bir o kadar da<br />
zor bir mevzuattır. Bu yüzden çok<br />
okuyarak kendilerini geliştirmeleri<br />
mesleki geleceklerinin temelini<br />
oluşturacaktır.<br />
Son olarak eklemek istediğiniz bir<br />
şey var mı?<br />
Son olarak Ankara Lojistik Üssü<br />
gibi tesislerin tüm ülkemizde<br />
yaygınlaştırılması ve tüm<br />
meslektaşlarımızın böyle tesislerde<br />
daha sağlıklı daha verimli<br />
çalışmasına ortam hazırlanmasını<br />
istiyorum. Bizlere bu olanakları<br />
sağlayan tüm Ankara Lojistik Üssü<br />
Ortaklarına ve Yönetim Kuruluna<br />
tekrar teşekkür eder, ülkemize<br />
kazandırdıkları bu tesisten dolayı bir<br />
kez daha kendilerine şükranlarımı<br />
sunuyorum.<br />
47
50<br />
Tugay GEMALMAZ<br />
GEMALMAZ Nakliyat<br />
Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Bizlere biraz kendinizden ve<br />
lojistikle tanışma hikâyenizden<br />
bahseder misiniz?<br />
Lojistik baba mesleğim zaten.<br />
Öğrenim hayatıma lise düzeyinde<br />
son verdikten sonra toptancı sebze<br />
halinde babamın yanında işe<br />
başladım. Babamın yanında ilk olarak<br />
yaptığım iş, kamyonların tamir ve<br />
tahliye işiydi. Daha sonra pazarlarda<br />
ve komisyonculuk ile ilgili işlerde<br />
çalıştım. En son muhasebeye geçtim.<br />
Yani sektörün her aşamasında<br />
çalışarak bugünlere geldim diyebiliriz.<br />
Gemalmaz Nakliyat bünyesinde<br />
hangi hizmetleri veriyorsunuz?<br />
Genel olarak ağırlıkla taşımacılık<br />
olmak üzere lojistik hizmetleri<br />
diyebiliriz. Ağır nakliye taşımacılığı,<br />
geniş ve uzun araç taşımacılığı,<br />
özel ekip ve araç gerektiren<br />
yüklerin taşımacılığı, limanlar arası<br />
yük taşımacılığı, sebze ve meyve<br />
taşımacılığı bunların depolanması ve<br />
dağıtımı gibi hizmetler veriyoruz.<br />
Lojistik sektörünün son<br />
yıllardaki yükselişini nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
Lojistik sektörü, yıllardır istikrarlı<br />
yükselişini sürdüren bir sektör. Bu<br />
yükseliş bugünkü hükümetimiz<br />
döneminde Ulaştırma Bakanlığımızın<br />
da katkılarıyla artarak devam etti. Bu<br />
katkılar neticesinde lojistik sektörü,<br />
dünyanın ve Türkiye’nin gelecek<br />
projeksiyonunda en gözde meslek<br />
olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.<br />
Son zamanlarda demiryollarının<br />
özelleştirilmesi ile ilgili haberlerle<br />
karşılaşıyoruz. Demiryollarının<br />
özelleştirmesinin lojistik sektörüne<br />
katkı sağlayacağını düşünüyorum.<br />
Öyle olunca İngiltere’den kalkan bir<br />
tren transitte aktarmasız bir şekilde<br />
Çin’e kadar gidebilecek. Ancak<br />
Türkiye’nin tren yolunu kullanması<br />
için daha uzun bir zaman var gibi<br />
gözüküyor. Fakat lojistik olarak<br />
Türkiye her geçen gün daha da<br />
büyümektedir. Her geçen gün daha<br />
da güçlenmektedir. Bu çok sevindirici<br />
bir hadise…<br />
Ankara’nın dünya stardantlarında<br />
bir lojistik üssü’ne sahip olmasını<br />
nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
Ankara’da böyle bir lojistik üssün<br />
bulunmasının ne gibi avantajları<br />
vardır?<br />
Ankara’da lojistik üssün olması bizim<br />
için gurur verici bir olay. Türkiye’nin<br />
ilk, dünyanın da sayılı uluslararası<br />
üslerinden birisi olan bu lojistik<br />
merkezin Ankara’da olması hepimiz<br />
için mutluluk kaynağı. Lojistik üssün<br />
sanayileşme konusunda da sektöre<br />
katkı sağlayacağına adım gibi<br />
eminim. Diğer taraftan baktığımız<br />
zaman Ankara’da lojistik üssü’nün<br />
bulunması sektöre belli bir nizam<br />
ve intizam getirecektir. Diğer illerin<br />
bunu örnek olarak görüp bu yönde<br />
çalışmalar yapmasını sağlayacaktır.<br />
Lojistik üssün avantajlarına gelecek<br />
olursak, yıllardır her mal İstanbul’a<br />
gitti, İstanbul’dan çıktı. Ama çok yakın<br />
bir zaman diliminde buraya gelecek<br />
bir demiryolu ile birlikte yurt dışından<br />
gelen malların dağıtımı Ankara’dan<br />
olacak. Bu da Türkiye’nin lojistik<br />
alanında en komplike merkezi olan<br />
Ankara Lojistik Üssü’nden yapılacak.<br />
Bunun Ankara’ya olumlu yansımaları<br />
olacak. Ankara Lojistik Üssü başarılı<br />
oldukça daha çok il bu tarz lojistik<br />
merkezler kuracak ve sektör daha da<br />
güçlenecek.<br />
Sizce Ankara Lojistik Üssü sektör<br />
bazında neleri değiştirmiş ya da<br />
değiştirecektir?<br />
Ankara Lojistik Üssü, lojistikle ilgili<br />
kamu ve özel kuruluşlar olmak üzere<br />
herkesi bir araya getirmeyi başardı.<br />
Bununla kalmayarak Lojistik üssün<br />
içinde üniversiteye bir simülasyon<br />
merkezi açmakla üniversite bazında<br />
büyük bir adım attı. Sektör ile<br />
üniversitenin birlikte çalışabileceği<br />
bir oluşum haline geldi. Diğer<br />
yandan yakın bir zamanda yurtiçi<br />
taşımacılığı da buraya gelecek.<br />
Yurtiçi taşımacılık yapanların da<br />
51
52<br />
buraya gelmesi, sektöre çok büyük<br />
bir ivme kazandıracak. Yurtiçi<br />
taşımacılık yapan firmalarla yurtdışı<br />
taşımacılık yapan firmalar bir arada<br />
çalıştıklarında daha iyi bir performans<br />
ortaya çıkacaktır.<br />
Bilhassa yönetiminde<br />
bulunduğunuz Ankara Yurtiçi<br />
Nakliye Lojistik Merkezi A.Ş.’nin<br />
yurtiçi nakliyeciler olarak Şaşmaz<br />
bölgesinden Ankara Lojistik Üssü<br />
içerisine taşınma sürecinden<br />
bahsedebilir misiniz?<br />
Yurtiçi nakliyecilerin Ankara<br />
Lojistik Üssü’ndeki yeri, bugün<br />
bulundukları Şaşmazdaki yerleri<br />
ile kıyas edilemez durumda.<br />
Yurtiçi nakliyeciler Şaşmaz’da,<br />
şehrin içinde kalmış, emsalleri<br />
yükseltilmiş, toprak değerleri artmış<br />
bir yerde konumlanmaktadır. Bir<br />
başka sorun ise oradaki güvenlik<br />
sistemi zafiyetidir. Bu Şaşmaz’ın<br />
tamamen bittiğinin bir göstergesidir.<br />
Şaşmazdaki nakliyecilerin buraya<br />
geçmesinin kaçınılmaz olacağını<br />
hepimiz biliyoruz. Bu geçişin Valilik,<br />
Ankara Büyükşehir Belediyesi,<br />
Emniyet Genel Müdürlüğü vb.<br />
gibi birimlerce desteklenmesi<br />
gerekmektedir. Bu desteği de<br />
sağolsunlar yetkili makamlar veriyor<br />
ve gerekli kararları alıyorlar. Sadece<br />
alınan kararların hayata geçirilmesi<br />
için zaman açısından daha hızlı<br />
hareket edilmesi gerekiyor. Şaşmaz’ın<br />
bugünkü yerinden kalkması,<br />
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin<br />
inisiyatifinde olan bir durum olmakla<br />
beraber yine Ankara Büyükşehir<br />
Belediyesi’nin faydasına olacak bir<br />
durumdur. Çünkü ağır taşıtları şehir<br />
dışına çıkması otomatikman şehri<br />
rahatlatacaktır. Ben en kısa zaman<br />
içinde herkesin burada yer alacağına<br />
inanıyorum.<br />
Yakın bir zaman içinde<br />
GEMALMAZ nakliyat olarak<br />
filonuzu genişleterek büyüme<br />
yolunda bir adım attınız. Lojistik<br />
sektöründe nasıl konumlanmayı<br />
planlıyorsunuz?<br />
Lojistik sektöründe yıllar boyu yurtdışı<br />
taşımacılığı hep kiralık araçlarla<br />
yapıldı. Yurtdışından yurtiçine giren<br />
firmalar ve yurtiçindeki büyük<br />
firmaların tamamı çok büyük fiyatlar<br />
kırarak buradaki lokal firmaların<br />
önünü kesmeye başladı. Biz de<br />
Gemalmaz Nakliyat olarak kendimizi<br />
güçlendirerek pazardaki yerimizi<br />
sağlamlaştırıyoruz. Bunu Türkiye<br />
genelinde şubeler açarak, filomuzu<br />
güçlendirerek yapıyoruz. Bugün<br />
itibariyle yaklaşık 100 aracımız var.<br />
Bunu önümüzdeki yıllarda 200’lere<br />
300’lere çıkartma gibi bir planımız<br />
mevcut. İnşallah onu da başarıp<br />
lojistik sektöründe şirketimizi daha<br />
ileriye taşıyacağız.<br />
Yoğun çalışma temposu içinde<br />
kendinize vakit ayırabiliyor<br />
musunuz?<br />
Sektördeki büyüklerimize<br />
sorduğumuzda kendilerine vakit<br />
ayırdıklarını söylüyorlar ama biz de<br />
öyle bir vakit ayırma olayı olmuyor.<br />
Uyku saatlerimiz dışında dinlenme<br />
sürecimiz yok denecek kadar az.<br />
Uyku haricindeki tüm zamanlarım<br />
çalışma ile geçiyor.<br />
Meslekte yer almak isteyen<br />
gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?<br />
Geçtiğimiz günlerde Ankara Lojistik<br />
Üssü’nü üniversiteli gençler ziyaret<br />
etti. Hepsinin üniversiteli pırıl pırıl<br />
gençler. Hepsi bu mesleği öğrenmek<br />
için okuyor ama bu olay sadece<br />
okumakla olmuyor mutlaka saha<br />
tecrübesi de gerekiyor. Tezgâhtan<br />
geçmekle oluyor. O tezgâhta<br />
kamyonun nasıl yüklendiğini, TIR’ın<br />
ne olduğunu, kapasitelerinin ne<br />
olduğunu, tonajların nasıl dağıldığını,<br />
akaryakıtın nasıl hesaplandığını<br />
öğrenmeleri lazım. Kısacası saha<br />
tecrübesi gerekiyor. Üniversitelerin<br />
lojistikle alakalı bölümlerinde<br />
okuyanlara baktığımda teknik konular<br />
haricinde zayıf görüyorum. Bu zayıf<br />
yanlarını da hem yurtdışı hem de<br />
yurtiçi lojistiğinde deneyim kazanmış<br />
kişileri okullarına davet ederek veya<br />
sektörde çalışarak edinebilirler. Bunu<br />
da bir şekilde halletmeleri gerekir.
MURAT CENGİZ<br />
545 5<br />
Çocukluğumda TIR ile<br />
yolculuk yapmayı çok<br />
severdim. Halen fırsat<br />
bulduğumda TIR ile<br />
yurt dışına seyahate<br />
gidiyorum. Sevdiğim<br />
ve hayal ettiğim işi<br />
yapıyorum.<br />
Kısaca kendinizden ve şirket içindeki<br />
görevinizden bahseder misiniz?<br />
1973 Yılında Ankara’da dünyaya geldim.<br />
İlköğretim ve lise eğitimimi Ankara da<br />
tamamladım. 21 Nisan 1992 yılında babam<br />
İshak Cengiz ve rahmetli Ahmet Türkoğlu<br />
tarafından kurulan Umut Uluslararası<br />
Nakliyat şirketinde 01 Temmuz 1992<br />
tarihinde nakliye sektörüne adım attım.<br />
1997 yılında eşim Elif Hanım ile evlendim.<br />
Dicle ve Diyar adında iki kız çocuk<br />
babasıyım.<br />
Şirketimizde operasyon ve pazarlama<br />
yöneticisi olarak görev yapmaktayım.<br />
Lojistik sektöründe çalışmak,<br />
çocukluğunuzdan beri hayal ettiğiniz<br />
bir şey miydi? Yoksa kendinizi birden<br />
sektörün içerisinde mi buldunuz?<br />
Taşımacılık işlerinin hemen hemen her<br />
alanında faaliyet gösteren bir ailede<br />
dünyaya geldim. Ailemizde taksi, dolmuş,<br />
otobüs ile yolcu taşımacılığı kamyon<br />
ve son olarak TIR ile eşya taşımacılığı<br />
yapıldı ve yapmaya devam ediyoruz. Yani<br />
mazot kokusu ve motor sesi ile büyüdüm<br />
diyebilirim. Çocukluğumda TIR ile yolculuk<br />
yapmayı çok severdim. Halen fırsat<br />
bulduğumda TIR ile yurt dışına seyahate<br />
gidiyorum. Sevdiğim ve hayal ettiğim işi<br />
yapıyorum.<br />
Lojistik sektörü dışında hangi iş kolunda<br />
çalışmak isterdiniz?<br />
Seyahat etmeyi, yeni kültürler, yeni<br />
yaşamlar, yeni insanlar tanımayı çok<br />
seviyorum. Turizm sektöründe çalışmayı<br />
isterdim. Ama masa başında değil sahada,<br />
gezerek, rehberlik gibi.<br />
Mesleği seçmenizde babanız ne derece<br />
etkili oldu?<br />
Biraz önce bahsettiğim gibi sektörün içinde<br />
doğdum, büyüdüm. Erkek çocuklarda rol<br />
model baba olduğu için sektöre girişimde<br />
babam direkt etkili olmuştur. Babam çok<br />
disiplinli ve çok pratik çözümler üretebilen<br />
bir iş adamı, vicdanlı bir aile reisidir. Bana<br />
asla imtiyazlı davranmamıştır. Nakliye<br />
sektöründe vize işleri, gümrük işleri,<br />
muhasebe, operasyon yani her<br />
alanında çalışmamı sağlamış ve<br />
tabiri caizse işin mutfağını öğretmiştir.<br />
Emeklerine teşekkür ediyor, ellerinden<br />
öpüyorum.<br />
Genç bir bakış açısıyla sektörü<br />
değerlendirdiğinizde neler<br />
dikkatinizi çekiyor?<br />
Sektörümüz rekabetin gün geçtikçe<br />
arttığı, yabancı plakalı araçların<br />
pazarda daha fazla var olmaya<br />
başladığı, bilinçsiz araç sayısı artışı<br />
ile yetişmiş, tecrübeli personel<br />
eksikliğinin orantılı bir şekilde<br />
yükselmesi ile her gün daha da<br />
zorlaşıyor. Ayrıca tüm dünyada<br />
yaşanan olumlu, olumsuz olaylar<br />
bizim işimizi direkt etkiliyor. Ama<br />
gelecekten umutluyuz. Moral ve<br />
motivasyonu yüksek tutmaya<br />
çalışıyoruz. Çünkü işimizi severek<br />
yapıyoruz.<br />
Aile şirketinde çalışmanın<br />
avantajları ve dezavantajları<br />
nelerdir?<br />
Aile şirketinde çalışmak oldukça<br />
avantajlı. Çalışan aile bireyleri birbirini<br />
çok iyi tanıyor ve herkes sonsuz<br />
tavizle işini yapıyor. Çalışma hayatı ile<br />
ilgili yaşanan olumsuzluklar ilişkileri<br />
yıpratmıyor. Çünkü sürekli beraberiz,<br />
eşler ve çocuklar beraber. Zaten<br />
Ankara Lojistik Üssü‘nde var olmak,<br />
büyük bir ailenin mensubu olmak<br />
gibi.<br />
Ankara Lojistik Üssü’nde yer<br />
almak hem kişisel, hem de<br />
şirketiniz açısından ne gibi olumlu<br />
yansımaları beraberinde getirdi?<br />
Ankara Lojistik Üssü bir marka ve<br />
prestij noktası. Bizim hayatımızı çok<br />
kolaylaştıran, sevdiğimiz insanlarla<br />
bir arada çalıştığımız bu modern<br />
tesis de yer almak bir ayrıcalık. Bu<br />
tesis ile bir iş yerinden çok yaşam<br />
alanı yaratıldığını düşünüyorum. Çok<br />
emek harcanarak hayata geçirilen bu<br />
projede emeği geçen büyüklerimize<br />
teşekkür ederim.<br />
Sektörde yer almak isteyen sizin<br />
gibi gençlere ne gibi tavsiyelerde<br />
bulunursunuz?<br />
Bizim işimiz sevmeden yapılamaz. 7<br />
/ 24 çalışma ve takip gerekiyor. Bizim<br />
işimiz yoğun emek isteyen bir iş. Bu<br />
işi yapacak arkadaşların ve ailelerinin<br />
fedakarlık göstermeleri gerekiyor.<br />
Severek yapıldığı taktirde oldukça<br />
zevkli ve hareketli bir iş.<br />
Yeni yıldan beklentileriniz nelerdir?<br />
2012 yılı ile Umut Uluslararası<br />
Nakliyat olarak sektörde 20.yılımızı<br />
tamamladık. Nice 20 yıllar olmasını<br />
diliyorum. 2013 yılı kötü başladı,<br />
inşallah iyi devam eder. Sağlıklı,<br />
huzurlu ve bol kazançlı bir yıl olmasını<br />
temenni ediyorum.<br />
Teşekkür ederim<br />
55
56<br />
TÜRKİYE’NİN<br />
REKABETÇİ<br />
KONUMU<br />
VE<br />
ULUSLARARASI<br />
LOJİSTİK<br />
PERFORMANSININ<br />
DEĞERLENDİRİLMESİ<br />
Doç. Dr. Zafer ACAR<br />
Ülkemizin reel sektör açısından<br />
2023 yılında dünyanın en büyük<br />
10. ekonomisi olma ve 500<br />
milyar dolarlık ihracat yapma<br />
gibi heyecan verici hedefleri<br />
bulunmaktadır. Halen dünyanın<br />
en büyük 20 ekonomisinden birisi<br />
olan Türkiye’nin dünya pazarlarında<br />
daha da önde gelen bir oyuncu<br />
olmayı hedeflemesi elbette<br />
memnuniyet vericidir. Ancak bu<br />
hedefin yakalanabilmesi için ulusal<br />
düzeyde tüm faktörlerin titizlikle<br />
değerlendirildiği stratejilere ihtiyaç<br />
bulunmaktadır.<br />
Günümüzde stratejik yönetim<br />
yaklaşımları gerek işletme<br />
düzeyinde gerekse ulusal<br />
düzeyde rekabetçilik üzerine<br />
yapılandırılmaktadır. Bu yaklaşıma<br />
göre temel amaç, bitiş noktası<br />
olmayan bir yarışta uzun vadeli<br />
hedeflere erişmek yoluyla<br />
sürdürülebilir rekabet üstünlüğü<br />
sağlamaktır. Ancak uzun vadeli<br />
hedeflere erişmek için belli bir strateji<br />
formüle etmeden ve uygulamaya<br />
koymadan önce bulunduğumuz<br />
pozisyonun stratejik olarak<br />
değerlendirilmesi gerekmektedir.<br />
Dolayısıyla ülkemiz adına bir strateji<br />
formüle ederken diğer uluslar<br />
arasındaki yerimizi rekabetçi olarak<br />
belirlememiz gerekmektedir.<br />
Bu noktada ihtiyaç duyacağımız<br />
inceleme Dünya Ekonomik Forumu<br />
(WEF) tarafından 12 kriter üzerinden<br />
yapılmaktadır. Türkiye, bu raporlara<br />
göre 2005 yılında 71. sırada iken<br />
2007-2008 değerlendirmesinde<br />
18 basamak birden yükselerek<br />
53. sırada yer almıştır. Bu dönem<br />
içinde elde ettiği performans ile<br />
Türkiye, AB’ye 2007 genişlemesi<br />
sırasında üye olan Bulgaristan<br />
ve Romanya’nın yanı sıra, daha<br />
önce AB’ye üye olmuş Yunanistan,<br />
Güney Kıbrıs R.Y. ve Malta’dan<br />
da daha önde yer almıştır. Benzer<br />
şekilde aynı dönemde Türkiye, BRIC<br />
ülkeleri arasında yer alan Rusya ve<br />
Brezilya’nın da önünde yer almıştır.<br />
Müteakip dönemde açıklanan<br />
2008–2009 raporunda ise bir<br />
önceki döneme göre 10 sıra birden<br />
kaybederek 63. olunabilmiştir.<br />
Ardından, 2009–2010 küresel<br />
rekabet endeksinde ise, küçük bir<br />
ilerleme ile iki sıra üste çıkılmıştır.<br />
2010-2011 yılına gelindiğinde<br />
WEF tarafından incelemeye<br />
alınan ülke sayısı 133’den 139’a<br />
çıkmış olmasına rağmen Türkiye<br />
61. sıradaki yerini korumuştur.<br />
Dünya Ekonomik Forumu’nun<br />
son olarak yayınlanan 2011-2012<br />
Küresel Rekabet Raporu’nda<br />
ise küçük adımlarla sürdürdüğü<br />
istikrarlı büyümesini sürdürerek<br />
ülke sayısındaki artışa rağmen iki<br />
basamak yükselerek 59. sırada<br />
yer almıştır. Aynı rapora göre<br />
142 ülke arasında en büyük 17.<br />
ekonomi durumundaki bir ülke<br />
için rekabetçilik sıralamasındaki<br />
yerimiz 2023 yılı hedeflerimizi<br />
dikkate aldığımızda yeterli olduğu<br />
söylenemez.<br />
Tablodaki veriler incelendiğinde<br />
Türkiye’nin, değerlendirmeye alınan<br />
tüm ülkeler içinde önemli bir farkla<br />
ortalamanın üstünde olduğu tek<br />
bileşen “Pazar Büyüklüğü”dür.<br />
En altlarda yer aldığı bileşen ise<br />
“Emek Piyasalarının Gelişmişliği”dir.<br />
Bunun yanı sıra “Kurumlar”,<br />
“Makroekonomik İstikrar”, “Yüksek<br />
Öğretim ve İşbaşında Eğitim” ve<br />
“İnovasyon” bileşenleri açısından da<br />
ortalamanın altında yer almaktadır.<br />
M.Porter bir ulusun rekabet gücünün<br />
belirleyici olarak (1) Faktör (girdi)<br />
koşulları, (2) Talep koşulları, (3)<br />
Firma stratejileri ve rekabet yapısı,<br />
(4) İlgili ve destekleyici kuruluşlar<br />
ile (5) Devletin rolünü saymaktadır.<br />
Dikkat edilirse burada yer alan<br />
beş temel faktör Dünya Ekonomik<br />
Forumu tarafından kullanılan<br />
rekabet endeksinin de bel kemiğini<br />
oluşturmaktadır. 2023 hedeflerine<br />
erişmek adına atılacak her türlü<br />
olumlu adımın aynı zamanda<br />
ülkemizi küresel rekabet endeksinde<br />
de üst basamaklara taşıyacağı<br />
aşikârdır.<br />
Ancak bu hedefin<br />
gerçekleştirilmesinde ilgili ve<br />
destekleyici kuruluşlar faktörü<br />
içerisinde yer alan ve ihraç<br />
ürünlerimizi uluslararası pazarlara<br />
taşınması için oluşturacağı lojistik<br />
ve tedarik zinciri ağları vasıtasıyla<br />
önemli bir rol üstlenmesi beklenen<br />
lojistik ve taşımacılık sektörünün<br />
bu beklentilere paralel olarak<br />
global anlamda rekabetçi bir güç<br />
olmasını zorunlu kılmaktadır. Bu<br />
çerçevede sektörün müşteriye<br />
hızlı yanıt verebilen, esnek, kaliteli<br />
ve uygun maliyetli hizmetler ile<br />
kendisini göstermesi gerekmektedir.<br />
Dolayısıyla, görünen şudur ki, ihracat<br />
performansımızın arttırılmasında,<br />
önümüzdeki yıllarda ülkemizde<br />
faaliyet gösteren uluslararası eşya<br />
taşımacılığı ve lojistik firmalarına<br />
büyük görevler düşecektir.<br />
Oysa kendisinden önemli bir görev<br />
beklediğimiz lojistik ve taşımacılık<br />
sektörümüzün 17’nci büyük ekonomi<br />
olan bir devletin gereklerini yerine<br />
getirdiğini söylemek henüz mümkün<br />
görünmemektedir. Bu çerçevede<br />
kendi yerimizi diğer uluslarla göreceli<br />
olarak inceleyebileceğimiz Dünya<br />
Bankası tarafından hazırlanan ve<br />
yayınlanan "Lojistik Performans<br />
Endeksi 2012" sonuçlarını<br />
incelediğimizde Türkiye’nin 155<br />
ülke arasında 3.51/5.00 puanla 27.<br />
sırada yer aldığını görmekteyiz.<br />
Bu sonuçlarla Türkiye, Lojistik<br />
Performans Endeksi'nin temel<br />
bileşenleri olan; gümrük, altyapı,<br />
uluslararası sevkiyat, lojistik<br />
hizmetlerin kalitesi ve lojistik<br />
yetkinlik, sevkiyatların takibi ve<br />
izlenebilmesi, sevkiyatların alıcıya<br />
zamanında ulaşması kriterlerinin<br />
hepsinde 2010 raporuna kıyasla<br />
daha üst sıralara yerleştiği<br />
görülmektedir. En fazla yükseliş ise<br />
bilişim sistemlerinin operasyonlara<br />
entegrasyonu anlamına gelen<br />
sevkiyatların takibi ve izlenebilmesi<br />
kriterinde olmuştur. Aşağıdaki<br />
tabloda Türkiye’nin 2010 ve 2012<br />
yılı Lojistik Performans İndeksi<br />
karşılaştırması yer almaktadır.<br />
Rekabet yarışı sonu olmayan<br />
dolayısıyla yarışı kimin önde<br />
bitirdiğinin değil herhangi bir zaman<br />
kesitinde rakiplerimize göreceli<br />
yerimizin ne olduğu değerlendirildiği<br />
bir yarıştır. Dolayısıyla ülkemizin<br />
yerini aralarında bulunmayı arzu<br />
ettiğimiz devler ligindeki ülkeler,<br />
bizim de içinde bulunduğumuz<br />
atağa kalkmasına rağmen halen<br />
orta düzeyde performans gösteren<br />
ülkeler ve rekabetçi pozisyonumuzun<br />
değerlendirilebilmesi açısından<br />
önemli görülen bazı diğer ülkelerle<br />
karşılaştırmak için aşağıdaki tablo<br />
faydalı olacaktır.<br />
Küresel düzeyde rekabetin giderek<br />
artması sonucu uluslararası faaliyette<br />
bulunan işletmeler açısından,<br />
zorluklar giderek artmaktadır. Bu<br />
kapsamda uluslararası pazarlarda<br />
rekabet avantajı kazanabilmek<br />
için uygulanan stratejilerin temel<br />
yeteneklerimizden güç alması<br />
gereklidir. Bu kapsamda lojistik ve<br />
taşımacılık uluslararası ticaretin<br />
performansına önemli düzeyde<br />
katkı sağlamaktadır. Ancak<br />
lojistik, tedarik zincirinin etkinliğini<br />
sağlayarak rekabet avantajı<br />
sağlayan bir unsur olmasının<br />
yanı sıra doğru yönetilemediği<br />
takdirde önemli bir maliyet<br />
kalemi haline de gelebilmektedir.<br />
Özellikle uluslararası ticarete konu<br />
olan malların bir ülkedeki çıkış<br />
noktasından diğer ülkedeki teslim<br />
noktasına erişene kadar geçen<br />
süreçten oluşan masraflar ve zaman<br />
kayıpları firmaların müşterilerine<br />
kattığı değerle birlikte finansal<br />
performanslarını da azaltmaktadır.<br />
O halde uluslararası pazarlarda<br />
etkin bir lojistik sistemini ulusal<br />
düzeyde bir temel yetenek olarak<br />
geliştirebilmek için sistematik ve<br />
koordineli bir çalışma yapılmalıdır.<br />
Bu maksatla öncelikli olarak ele<br />
alınması gereken konulardan bir<br />
tanesi ise rekabet edebilecek dış<br />
pazarların seçilmesidir. Bu noktadan<br />
sonra lojistik ve taşımanın etkinliğini,<br />
malların müşterilerin eline ne kadar<br />
hızlı ulaştığı belirler. Türkiye'nin<br />
stratejik coğrafik konumu mevcut<br />
karayolu taşımacılığı endüstrisi ile<br />
birleşince çok önemli avantajlar<br />
sağladığı ortadadır. Ancak bu<br />
avantajımızın ihracat performansımızı<br />
destekleyebilmesi için lojistik<br />
işletmelerimiz ticaret engelleri, tarife<br />
ve kotalar, yabancı ülkelerin çeşitli<br />
düzenlemeleri ve kendi ülkemizden<br />
farklı kanunlar ve davranışlarla<br />
mücadele etmeyi öğrenmek<br />
zorundadırlar.<br />
Üretim sektöründe küçük firmaların<br />
bile ihracat-ithalat yapabildiği<br />
bir çağda yaşamamıza rağmen<br />
maliyetlerin yüksekliği, uzmanlık<br />
isteyen hizmetlerin gerekliliği ve<br />
uluslararası devlerden gelen rekabet<br />
baskısı uluslararası taşımacılık ve<br />
lojistik sektöründe küçük firmaların<br />
kapasitelerin konsolide edilmesi<br />
gerektiğini ortaya çıkartmaktadır.<br />
Büyük firmalar ise, zaman<br />
içinde gelişme iyileştirmelerle<br />
dünya standartlarını yakalamayı<br />
başaracaklardır.<br />
Bununla birlikte özellikle karayolunda<br />
geçiş belgesi kotalarının kaldırılması<br />
veya artırılması yönünde çalışmalar<br />
yapılması, limanların altyapı ve<br />
teknik imkânlarının güçlendirilmesi,<br />
kapasitelerinin artırılması, demiryolu<br />
taşımacılığımız liberalleştirilmesi,<br />
demiryolu liman bağlantılarının<br />
tamamlanması, karayolu ve<br />
demiryolu bağlantıları olan lojistik<br />
üs projelerine önem verilmesi<br />
sektörümüzün rekabetçilik<br />
kabiliyetini artıracak unsurlardır.<br />
Son söz olarak; firmalar arasında<br />
en iyi örneklerin paylaşımı ve<br />
kıyaslanmasının (Benchmarking)<br />
gelişme ve büyüme yönünde büyük<br />
katkılar sağladığını hatırlatmak<br />
isterim. Bu çerçevede gerek<br />
dünya ticaretinin yükselen devi<br />
olması gerekse Lojistik Performans<br />
Endeksi’ne göre rakiplerimiz<br />
arasında bulunan Almanya, Hollanda<br />
ve özellikle Çin’in ulusal düzeydeki<br />
uygulamaları dikkate alınmalıdır.<br />
Kaynaklar:<br />
Dünya Bankası Lojistik Performans<br />
Endeksi 2007, 2010 ve 2012<br />
Raporları<br />
Dünya Ekonomik Forum’u Küresel<br />
Rekabet Endeksi 2011-2012 Raporu<br />
SEDEFED-REF, Türkiye’nin Küresel<br />
Rekabet Düzeyi, 2011<br />
TÜSİAD, Türkiye’de Dış Ticaret<br />
Lojistik Süreçleri: Maliyet ve Rekabet<br />
Unsurları, 2012<br />
UND, Karayoluyla Uluslararası Eşya<br />
Taşımacılığı Sektörü Analiz, 2012<br />
57
58<br />
Ayların Söylentisi<br />
Çöpe Gitti<br />
Microsoft'un Surface isimli tablet modelini piyasaya<br />
çıkarmasının hemen ardından, birçok teknoloji<br />
analizcisi, firmanın "Surface Phone" adı altında,<br />
Windows Phone 8 işletimi kullanan üst uç bir akıllı<br />
telefon üreteceğini iddia etmişti.<br />
Microsoft ise bu iddia ortaya atıldığı günden bu<br />
yana geçen sürede konu hakkındaki söylentileri<br />
sürekli reddetmişti. Nitekim firmanın kıdemli<br />
pazarlama müdürü Casey McGee'den gelen bir<br />
açıklama ile bir kez daha Microsoft markalı ceplerin<br />
önünü tıkadı. "Microsoft olarak Nokia'ya o kadar<br />
yakınız ki Lumia serisi telefonları kendi çocuğumuz<br />
gibi hissediyoruz" şeklinde yaptığı açıklama,<br />
şirketin kendi telefonunu üretmeyeceği şeklinde<br />
yorumlandı.<br />
HTC Sesini Yükseltiyor<br />
HTC, senelerdir adıyla özdeşleşen bu "şeyi"<br />
artık kullanmayacak! İşte o "şey" ve kararın<br />
nedeni...<br />
Son zamanlarda Android'li ve Windows<br />
Phone'lu cepleriyle beklediğini bulamayan<br />
HTC, son bombası One ile pazar payını geri<br />
kazanmak istiyor.<br />
Tayvanlı üretici şimdi ise daha "saldırgan"<br />
bir pazarlama stratejisi benimseyeceğini, bu<br />
kapsamda popüler "quietly brilliant" sloganını<br />
artık kullanmayacağını açıkladı. Wall Street<br />
Journal'ın raporuna göre HTC'nin pazarlama<br />
müdürü Benjamin Ho, şirketin Ekim 2009'dan<br />
bu yana kullandığı bu sloganı reklamlarında<br />
kullanmayacağını doğruluyor.<br />
HTC'nin daha sert bir reklam stratejisi<br />
izleyeceğini söyleyen Ho, çok sayıda yenilik<br />
yaptıklarını, ancak şimdiye dek seslerinin<br />
yeterince yüksek olmadığını iletiyor.<br />
Sloganın yerini neyin alacağı ise şimdilik<br />
belli değil. Bu arada HTC One'ın ABD'deki<br />
gecikmesi hakkında da konuşan Ho, bu<br />
durumun telefonun kamerasında yaşadıkları<br />
stok sorunu nedeniyle yaşandığını söyledi.<br />
Seda Akgül<br />
Seda Akgül (d. 1971, Ankara), Türk<br />
televizyoncu, sunucu ve akademisyen.<br />
TED Ankara Koleji ve Hacettepe<br />
Üniversitesi İngilizce bölümlerini<br />
bitirdikten sonra Başbakanlık ’ta mütercim<br />
tercümanlık eğitimi alarak görev yapan<br />
Seda Akgül , İsveç Üniversitesi ’nin bursu<br />
ile Brüksel’de Avrupa Birliği Gazeteciliği<br />
okumuş, Amerikan Sivil Toplum Örgütleri<br />
'nin seçimi ile 2004 yılında Geleceğin<br />
Toplum Lideri olarak Washington ’da staj<br />
görmüştür. TRT sınavlarını kazanarak<br />
spikerliğe başlayan Seda Akgül, TV 8<br />
’in kuruluş yıllarından beri bu kanalda<br />
görev yapmakta, Avrupa Birliği ’ne<br />
Doğru ve Savaş Bağdat Yolunda gibi<br />
dış politika programlarını hazırlayıp<br />
sunmanın yanında uzun yıllar yaptığı Ana<br />
Haber Spikerliği ile de tanınmaktadır. Işık<br />
Üniversitesi ’nde 2004-2007 arasında<br />
İngilizce verdiği Medya dersleri ile de<br />
akademisyen kişiliğini devam ettirmiştir.<br />
TV 8 ekranlarında, haftasonu sabah<br />
kuşağında Erken Baskı isimli programı<br />
hazırlayıp sunarak, eleştirmenlerin ve<br />
izleyicilerin büyük beğenisini toplayan<br />
Seda Akgül 17 Eylül 2012 tarihinde yeni<br />
yayın döneminde Star TV 'ye geçerek<br />
sabah haber programını sunmaya<br />
başlamıştır.<br />
59
60<br />
Bizlere televizyon maceranızı<br />
anlatır mısınız? Bu mesleği nasıl<br />
seçtiniz?<br />
Ankara’da, Ankara Koleji’ni ve<br />
üniversiteyi bitirdikten sonra bir<br />
süre mütercim tercüman olarak<br />
çalıştım. Daha sonra TRT'nin açtığı<br />
spikerlik sınavlarını kazandım. Kısa<br />
süreli TRT macerasının ardından<br />
Tv8 açılırken oraya transfer<br />
oldum ve gece spikerliğinden<br />
ana haber spikerliğine, dış<br />
politika muhabirliğinden, hafta<br />
sonu kuşağına kadar birçok farklı<br />
projeyi hazırlayıp sundum. AB<br />
gazeteciliği, Geleceğin Toplum<br />
Liderliği gibi burslar kazanarak,<br />
Brüksel ve Washington'da eğitim<br />
aldım. Asıl dönüm noktam ise haber<br />
geçmişimle sohbeti harmanladığım<br />
hafta sonu kuşağı oldu. Bu sayede<br />
Star Tv'ye transfer oldum ve işimi<br />
çok seviyorum. Sabahları güne<br />
pozitif uyanmayı seven insanlarla<br />
buluşuyoruz. Farklı ve çağdaş bir<br />
izleyici kitlemiz var. Bence ekranda<br />
yıllardır eksikliği hissedilen “sahicilik”<br />
boşluğunu doldurduk. Hem<br />
gülüyoruz hem de ağlıyoruz, ama<br />
bunları izleyici ile beraber yapıyoruz.<br />
Tv dışında organizasyon<br />
sunuculuğu görevini de<br />
başarıyla yaptığınızı biliyoruz.<br />
Bizlere yer aldığınız büyük<br />
organizasyonlardan bahseder<br />
misiniz?<br />
TV'de yaptığım işin yanı sıra büyük<br />
organizasyonlarda sunuculuk<br />
yapıyorum ve çok satanlar listesine<br />
girip birçok ünlü yazarı geride<br />
bırakarak beni bile şaşırtan<br />
kitabım “Dişilik mi? Kişilik mi?”<br />
ile de söyleşilere konuşmacı<br />
olarak katılıyorum. Ödül törenleri;<br />
uluslararası kongreler, tıp kongre ve<br />
konferansları ve turizm sektörünü<br />
ilgilendiren organizasyonların<br />
çoğunda ve büyük açılışlarda<br />
görev yapıyorum. TRT kökenli<br />
olduğum için protokol bilmem ve<br />
mütercim tercüman olmam da işimi<br />
kolaylaştırıyor.<br />
Sizce ülkemizde verilen sunuculuk<br />
ve spikerlik eğitimleri yeterli mi?<br />
Türkiye'de sunuculuk ve spikerlik<br />
eğitimini en iyi veren kurum TRT<br />
bence ama artık o da spikerlik sınavı<br />
açmak yerine özel sektörden transfer<br />
ediyor. Eski ekol kalmadı. Ama zaten<br />
Dil de değişen, gelişen ve yaşayan bir olgu. Çağa<br />
ayak uydurmak lazım. Bir de aslında Türkçenin<br />
yazıldığı gibi okunan bir dil olmadığını bilmek<br />
işinizi kolaylaştırabilir. Bu işe sadece güzelliklerine<br />
güvenenler talip olmasın. İş orada bitseydi kimse<br />
Angelina Jolie'ye senaryo yazmaz. Giydirip<br />
kuşandırıp kamera karşısında poz verdirirlerdi. Siz<br />
bir işi çok isteyebilirsiniz tamam da o iş sizi niye<br />
istesin, ne gibi farklılıklarınız var bence asıl bu<br />
soruyu kendinize sorarak işe başlamalısınız. Ayırt<br />
edici bir özelliğiniz olmalı.<br />
Bizlere geçen sene çıkan “Dişilik mi? Kişilik mi?”<br />
isimli kitabınızdan bahseder misiniz?<br />
“Dişilik mi? Kişilik mi?” aslında kendiliğinden ortaya<br />
çıktı. Programımda izleyici maillerine yaptığım<br />
yorumlar yayınevi sahibinin çok hoşuna gitmiş.<br />
Bana teklifi onlar getirdi. Tam da yaz tatiline<br />
girmek üzereydik. Zaman ayırmam kolay oldu.<br />
Gerçekten kitabı yazarken ben de çok eğlendim.<br />
Şimdi okuyucularımın da aynı şeyi söylemesi beni<br />
çok memnun ediyor. Yazarlık ve televizyonculuk<br />
aslında örtüşen meslekler. Televizyona çıkan<br />
insanın bence zaten fikirlerini kâğıda dökebilmesi<br />
gerekir. Bu özelliği olmayan kişiler asla ekran<br />
kişiliği olamazlar, sadece ekran yüzü olarak kalırlar.<br />
Eğer bir gün bir başka iş yapmam gerekirse ilk<br />
işime yani öğretmenliğe dönerim. Üniversitenin ilk<br />
yıllarında, öğrenciyken Türk Amerikan Derneğinde<br />
İngilizce ders vererek başladığım öğretmenliği<br />
yakın zamana kadar televizyon ile eş zamanlı olarak<br />
Işık Üniversitesinde İngilizce Medya dersleri ile<br />
sürdürmüştüm. Bence birikimleri paylaşmak harika<br />
bir şey.<br />
Kariyerinizle ilgili yeni projeleriniz var mı? Varsa<br />
bu projelerden bizlere bahsedebilir misiniz?<br />
Bundan sonrası için proje geliştirmek yerine<br />
elimdeki işi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.<br />
Eminim bana başka kapılar da açacaktır. Ama<br />
mutlaka ekranda kendim gibi olduğum ve<br />
yapımında da yer aldığım bir iş olmalı.<br />
Boş vakitlerinizde yapmaktan zevk aldığınız<br />
şeyler var mı? Varsa bunlar nelerdir?<br />
İkinci kitap için de çalışmalara başladım.<br />
Sonbahara yetiştirmeyi planlıyorum. Hayatımda çok<br />
ciddiye aldığım bir başka konu ise hayvan hakları.<br />
Boş zamanlarımda ve hatta yayınlarımda bile<br />
bu konuyla ilgiliyim. Can dostlarımızı ilgilendiren<br />
her şeyi kişisel problemim olarak algılıyorum.<br />
Eski izleyicilerim de bilir bunu. Geceleri erken<br />
yatıyorum. Daha çok gündüz insanıyım. Bir de<br />
seyahati çok seviyorum. Mümkün olduğunca hafta<br />
sonlarını başka ülke ve şehirlerde değerlendirmeye<br />
çalışıyorum.<br />
61
62<br />
şifa ve huzur cenneti<br />
OYLAT<br />
Dünyada en büyük servet sağlık. Ve bu sağlık doğanın kalbinde gizli. Doğa bu gizliliği kimi zaman tertemiz orman<br />
havasıyla, kimi zaman şifalı sularla insanlıkla paylaşıyor. İşte bunların hepsini bir arada bulabileceğiniz yemyeşil ormanlar<br />
içinde insanlara şifa ve huzur dağıtan bir tatil cenneti Oylat.<br />
Sağlık veren doğasıyla birçok mucizevi güzelliği bünyesinde barındıran Oylat’ın keşfediliş hikayesi de bir o kadar mucizevi<br />
ve ilgi çekici.<br />
Bizans İmparatorluğu zamanında İnegöl ve civarına Tekfur’un bir kızı vardır. Günün birinde kızı hastalanır. Zamanın<br />
hekimleri Tekfur’un kızının derdine çare bulamazlar. Hastalık ilerleyince Tekfur çok sevdiği kızının acı çekmesine<br />
dayanamaz ve hekimler kızı uzaklaştırmak için ormanın içindeki ılıca’ya gönderilmesine karar verirler. Kızı ılıcaya getiren<br />
hekimler, son günlerini yaşadığına inanarak “Yat-öl”, “Öl-yat” deyip bırakırlar. Çaresiz bir hastalığa tutulduğuna inanılan<br />
Tekfurun kızı, her gün bu şifalı sularla yıkana yıkana, gün geçtikçe düzelmeye ve iyileşmeye başlar. Kısa zamanda eski<br />
sıhhatine ve güzelliğine kavuşur. İyileştikten sonra babasının sarayına geri döner. O zamandan itibaren Ölyat kaplıcası yöre<br />
halkı tarafından bir şifa kaynağı olarak tanınır ve kullanılır. Bu şifalı su yine o sudur, fakat zaman geçtikte “Öl-yat” ı “Oy-lat”<br />
yapmıştır. İnegöl, Bilecik, Pazaryeri, Yenişehir ve İznik’te hala bir kısım halk Oylat’a Ölyat demektedir.<br />
Oylat’ın efsanedeki ünü bugün içinde geçerli. Öyle ki Oylat her mevsim, her yaştan, her kesimden gelen insanların şifa ve<br />
gezi durağıdır.<br />
Bursa’nın İnegöl ilçesine bağlı<br />
Hilmiye Köyünde bulunan Oylat<br />
Kaplıcalarına Bursa-Ankara<br />
karayolu ile İnegöl üzerinden<br />
ulaşılmakta. Bursa-Ankara<br />
karayolu’nun Oylat sapağından<br />
girdikten sonra 11 km’lik yol<br />
boyunca yemyeşil orman içinden<br />
tırmanırken tatilin tadını çıkarmaya<br />
başlıyorsunuz zaten.<br />
Dört mevsim tatil ve tedavi merkezi<br />
Oylat’ın kaplıca suları, İsviçre’den<br />
sonra özellikleri bakımından<br />
dünyada 2. sırada yer almakta.<br />
Ayrıca Oylat’ın kaplıca suları<br />
özellikle banyo, cilt ve türleri<br />
konusunda dünyaca kabul edilen<br />
özelliklere sahiptir. İklimi yörenin<br />
güzelliği ve suların bolluğu bu<br />
kaplıcanın sıhhı ve turistik değerini<br />
her geçen gün arttırmaktadır.<br />
Kaplıca oligometalik, hiper metal,<br />
radyoaktif ve kalsiyum sülfatlı<br />
suların bütün özelliklerine sahiptir.<br />
Yani nefrit, romatizma, siyatik,<br />
felçler, ağrılı sinir hastalıkları, böbrek<br />
rahatsızlıkları, kireçlenme, kadın<br />
hastalıkları, stres, cilt hastalıkları<br />
ve selülit gibi rahatsızlıkları<br />
olan hastaların dertlerine deva<br />
olmaktadır. Oylat yeryüzü cenneti<br />
kadar güzel ve anlamlı bir tatil<br />
seçeneği sunuyor. Bunun içindir ki,<br />
tatilcilerin göz bebeği Oylat, doğal<br />
güzelliklerinin yanı sıra şifa kaynağı<br />
kaplıcasıyla da iç ve dış turizme<br />
hizmet veriyor. Uludağ’ın eteklerinde<br />
kurulu şifa merkezi Oylat, nitelikli<br />
tesisleşme ve modern konaklama<br />
hizmet anlayışıyla birbirinden cazip<br />
seçenekleri sizlere sunuyor. Yeşilin<br />
en güzel tonlarını görebileceğiniz<br />
odalarda sizlere rahatlığın ve<br />
konforun tadını çıkartma fırsatını<br />
yakalayacaksınız.<br />
Oylat otellerinde tatil için aradığınız<br />
her türlü konfor düşünülmüş. Yeşilin<br />
en güzel tonlarını görebileceğiniz<br />
odalarda rahatlığın ve konforun<br />
tadını çıkartacaksınız. Sağlıklı<br />
bir beden için gereken vücut<br />
egzersizlerini yapabileceğiniz<br />
jimnastik salonu, her gün yenilenen<br />
şifalı suyundan yararlanabileceğiniz<br />
havuz ve banyoları, sabah akşam<br />
ziyaretçilerine eşsiz lezzetler<br />
sunan mutfakları ile oteller dinleme<br />
saatlerinizi keyifli hale getiriyor.<br />
Oylat aynı zamanda verimli bir<br />
bahçe görünümünde. Bu bahçe<br />
bölge halkının en önemli geçim<br />
kaynaklarından birini oluşturuyor.<br />
Çünkü Oylat pazarının şifalı bitkileri<br />
dillere destan. Pazar Oylat’ın<br />
küçük meydanında kuruluyor. Yöre<br />
halkı bahçelerinden topladıkları<br />
kuşburnu, kestane, ceviz, armut,<br />
ıhlamur ve elmaları ziyaretçilerine<br />
satıyor. Oylatın kaplıcalarından<br />
faydalanmak isteyenlerin yanında<br />
pazara uğrayarak birbirinden ünlü<br />
şifalı bitkilerle yapılacak ilaçların<br />
tariflerini arayanların sayısı da az<br />
değil. Yöreye has hediyelik eşyalar<br />
ise ziyaretçilerin en çok tercih<br />
ettikleri ürünler arasında. Oylat’ta<br />
şifa sadece bitkiler ve kaplıcalarda<br />
değil. İki tarafı vadilerle çevrili<br />
yamacın her köşesi itina ile işlenmiş<br />
güzellikleri de barındırıyor. Öyle<br />
ki manzarasıyla da zihinlere şifa<br />
veriyor. Oylat deresinin çağlayanlar<br />
meydana getirerek aştığı vadi doğa<br />
yürüyüşleri yapmak isteyenler<br />
için eşsiz bir parkur sunuyor. Vadi<br />
boyunca çam, gürgen, meşe,<br />
kestane, ıhlamur ve çınar ağaçlarını<br />
barındıran ormanın içinde yürüyüş<br />
yaparak oksijen depolarken<br />
adeta yeniden doğduğunuzu<br />
hissedeceksiniz.<br />
Oylat’a geldiyseniz Oylat<br />
63
64 64<br />
mağarasını ve Oylat şelalesini görme fırsatını kaçırmak<br />
olmaz. Hiç pişman olmayacağınız aksine bol eğlenceli<br />
ve keyifli anlar yaşayacağınız Oylat Şelalesi, gezinizde<br />
ıhlamur, kestane, çınar, çam ve meşe ağaçlarıyla<br />
çevresinin güzelliğine ayrı bir hava katmaktadır. Ziyaret<br />
edilesi bir bölge olan Oylat Şelalesi'nin sürprizleri bunlarla<br />
da bitmiyor. Keşfedeceğiniz o kadar çok yer var ki her<br />
adımınız sizi heyecanlandıracak. Bu arada sakın fotoğraf<br />
makinenizi unutmayın. Ölümsüzleştirmek isteyeceğiniz<br />
çok sayıda kare olabilir.<br />
Oylat mağarası, birbirine bağlı olarak iki kattan<br />
oluşmaktadır. Mağaranın toplamda iki katının uzunluğu<br />
665 metredir. Giriş kısmından büyük çöküntü salonuna<br />
kadar olan kısım dar galerilerden oluşmaktadır. 5 ile 25<br />
metre olan bu bölümün tavan yüksekliği ortalama 15<br />
metredir. Bu kısımda dev kazanı ve damlataş havuzları<br />
geniş yer kaplamaktadır. Mağarada ayrıca çakıl depoları<br />
ve cilalanmış yüzeyler görülür, buna rağmen mağaranın<br />
ikinci bölümü büyük çöküntü salonundan oluşuyor.<br />
Başlangıç ve bitişi arasında 93 metre olan bu salonun<br />
genişliği 25 ile 55 metre arasında değişmektedir. Bu<br />
salondaki tavan yüksekliği ise 3 ile 15 metre arasında<br />
değişmektedir. Ne kadar güzel anlatırsa anlatılsın Oylat<br />
mağarasını gözünüzle görmeden yinede merakınız<br />
gitmeyecektir. Onun için Oylat mağarasını görülmesi<br />
gerekenler listenize eklemeyi ihmal etmeyin.<br />
Sağlık ve doğa cenneti Oylat’ta oksijen depolarken<br />
adeta yeniden doğduğunuzu hissedeceksiniz. Büyük<br />
kentlerde lüks olan oksijen depolamak, Oylat’ta sizler<br />
için sıradanlaşacak. Bu zevki tatmak için daha ne<br />
bekliyorsunuz?<br />
Sağlık ve tatil Oylat’ta sizleri bekliyor.<br />
64
T1 ve AB Giriş Özet Beyanlarınız<br />
Hizmetinizdeyiz.<br />
Eyüp Sultan Mahallesi, Mehmet Akif Cad. No:4<br />
Sancaktepe 34885 İSTANBUL<br />
Tel: 0216. 5616470 • Faks: 0216. 3116050<br />
info@oregontech.com.tr<br />
www.oregontech.com.tr