17.04.2013 Views

logi9

logi9

logi9

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Avrupa Birliği Bakanı<br />

Egemen BAĞIŞ<br />

AK Parti Kastamonu Milletvekili<br />

Hakkı KÖYLÜ<br />

Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı<br />

Sefa EKİN<br />

TCDD<br />

Genel Müdür Yardımcısı<br />

Veysi KURT<br />

Nisan’13 / sayı 9<br />

Tokkar Gümrük Müşavirliği<br />

Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Mahir Can TOKAR<br />

Gemalmaz Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Tugay GEMALMAZ


Değerli Okurlar;<br />

Bu yılın ilk, LOGİTREND’in ise dokuzuncu sayısıyla sizlerin huzuruna çıkmaktan<br />

kıvanç ve mutluluk duymaktayız. Geriye baktığımızda sizlerle olan dostluğumuzun<br />

her geçen ay, her geçen yıl büyüyüp, geliştiğini görmekteyiz. Ve bu bizleri<br />

ziyadesiyle mutlu etmekte.<br />

Geride bıraktığımız her sayı, sizleri bize daha da yaklaştırdı ve bizlere sizi<br />

daha yakından tanıma fırsatı sundu. Sizler bizi tanıdıkça sevdiniz. Biz ise sizin<br />

desteklerinizi hak etmek için daha çok çalıştık. Ve neticesinde birbiriyle çok iyi<br />

anlaşan iki ortak olduk. Her adımımızda bizimle birlikte olan siz okurlarımıza bu<br />

güzel işbirliğinden dolayı teşekkür edip, sizleri yine dopdolu içerikle karşılayan yeni<br />

sayımıza göz atmaya davet ediyoruz.<br />

Ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmelerin, haberlerin yer alacağı 2013 yılının ilk<br />

LOGİTREND’inde; Avrupa Birliği ve Başmüzakereci Egemen Bağış’tan Türkiye’nin<br />

AB yolculuğu konusunda bilgi aldık. TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı<br />

Köylü’ye TBMM Adalet Komisyonunun çalışmaları hakkında merak edilenleri sorduk.<br />

Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı Sefa EKİN ile Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün<br />

gelecekteki projeleri hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. TCDD Genel<br />

Müdür Yardımcısı Veysi KURT’a TCDD bünyesinde yaşanan değişimleri sorduk.<br />

Tokkar Gümrük Müşavirliği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Can TOKAR ile<br />

lojistik sektörünün güncel problemleri hakkında konuştuk ve Lojistik Üs’teki son<br />

gelişmeleri sayfalarınıza taşıyıp, Gemalmaz Nakliyat Yönetim Kurulu başkanı Tugay<br />

GEMALMAZ’ın lojistik hakkındaki uyarı ve görüşlerine kulak verdik.<br />

Logitrend’in 9.sayısında bunların yanı sıra; ekranların güler yüzlü sunucusu Seda<br />

AKGÜL ile keyifli bir sohbet gerçekleştirip, “İkinci Nesil Lojistikçiler” yazı dizimizde<br />

Sayın Murat Cengiz’i konuk edeceğiz.<br />

Tüm bu konuları işledikten sonra sizleri doğa, huzur ve sağlık diyarı Oylat’a doğru<br />

yolculuğa çıkaracağız.<br />

Yeni yılın hepimize sağlık, mutluluk ve huzur getirmesi dileğiyle<br />

Esen Kalın…<br />

10<br />

34 42 48<br />

röportaj:<br />

TCDD genel müdür yardımcısı<br />

veysi kurt<br />

52<br />

YIL 1: SAYI 9<br />

röportaj:<br />

avrupa birliği bakanı<br />

egemen bağış<br />

Yapım<br />

Dora Reklam Ltd. Şti.<br />

Sanat Yönetmeni<br />

Yiğitcan AYDIN<br />

Yazı İşleri<br />

Serhat BAYAT<br />

Tanıtım ve Reklam Müdürü<br />

Serhat BAYAT<br />

Yayın Türü<br />

Süreli / 3 ayda bir<br />

röportaj:<br />

TBMM adalet komisyonu<br />

başkanvekili<br />

hakkı köylü<br />

18<br />

tokkar<br />

gümrük<br />

müşavirliği mahir can<br />

yönetim tokar<br />

kurulu başkanı<br />

röportaj:<br />

2. nesil yazı dizisi<br />

murat cengiz<br />

59<br />

portre:<br />

seda akgül<br />

Tempo Lojistik<br />

www.tempolojistik.com<br />

Yazışma Adresi<br />

Ankara Lojistik Üssü<br />

Fethiye Mahallesi Yönetim Merkezi A Blok<br />

145/11 Kazan/ANKARA<br />

Tel: 0312 812 12 00 / Faks: 0312 812 12 06<br />

e-posta: info@ankaralojistikussu.com<br />

24<br />

röportaj:<br />

gümrükler genel müdür yardımcısı<br />

sefa ekin<br />

gemalmaz nakliyat<br />

yönetim kurulu başkanı<br />

tugay<br />

56<br />

gemalmaz<br />

uzman görüşü:<br />

zafer acar<br />

ISSN 2146-2623


04<br />

Ülkemizin de kurucu üyesi olduğu<br />

ve halen 177 üyesi bulunan Dünya<br />

Gümrük Örgütü'nün (DGÖ) ilk<br />

toplantısını yaptığı 26 Ocak 1953’ten<br />

bugüne, üye ülkelerde ve DGÖ<br />

merkezinde "Dünya Gümrük Günü"<br />

olarak etkinliklerle kutlanmaktadır.<br />

Her yıl farklı bir temanın belirlenerek<br />

kutlandığı Dünya Gümrük Günü bu<br />

yılda Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret<br />

Bölge Müdürlüğünün organizasyonu<br />

ile "Gümrüklerde İnovasyon” temasıyla<br />

28 Ocak 2013 tarihinde Ankara Lojistik<br />

Üssü tesislerinde kutlandı.<br />

Kutlamalara Orta Anadolu Gümrük<br />

ve Ticaret Bölge Müdürü Sn. Mustafa<br />

IŞIK ve Ankara Gümrük Müdürü Sn.<br />

Tuncay BAYRAKTAR’ın davetlisi olarak,<br />

Kazan Kaymakamı Sn. Veysel BEYRU,<br />

Türk Hava Kurumu Üniversitesi<br />

Rektörü Prof. Dr. Sn. Ünsal BAN,<br />

Ankara Lojistik Üssü Yönetim Kurulu<br />

DÜNYA GÜMRÜK GÜNÜ<br />

ETKİNLİKLERİ<br />

Başkanı Sn. Erhan GÜNDÜZ, Ankaralı<br />

İş Adamları ve Sanayicileri, Mülki<br />

İdari Amirleri ile çok sayıda Gümrük<br />

Yöneticisi ve personeli katıldı.<br />

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı<br />

ile başlayan etkinlik, Gümrük<br />

Teşkilatının tarihi ve günümüz Türkiye<br />

Gümrüklerinde kaydedilen ilerlemeler<br />

ve yeni uygulamaların işlendiği slayt<br />

gösterisi ve şiir dinletisinin ardından<br />

konuşmacıların kürsüye davetleri ile<br />

devam etti.<br />

İlk olarak Orta Anadolu Gümrük ve<br />

Ticaret Bölge Müdürü Sn. Mustafa<br />

IŞIK, yaptığı konuşmasında bu<br />

sene Dünya Gümrük Günü’nün ana<br />

teması Gümrüklerde İnovasyon’dur.<br />

Dünya Gümrük Örgütü’nün gümrük<br />

alanındaki inovasyon sloganı, çok<br />

geniş alana yayılan iyileştirme<br />

hareketlerini kapsamak üzere<br />

benimsenmiştir. Her türlü yeni fikir,<br />

amaca hizmet eden yöntem kendi<br />

başına “inovasyondur” diyerek<br />

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak<br />

"En Kolay, En Güvenli Ticaret" vizyonu<br />

doğrultusunda; "Kolay Ticaret, Büyük<br />

Türkiye" projelerinin hayata geçirildiğini<br />

ifade etti.<br />

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca<br />

hayata geçirilen “Gümrüklerde<br />

Uzlaşma”, “Yeni Özet Beyan”,<br />

“Ortak Transit”, “Yetkilendirilmiş<br />

Yükümlü” ve “Yerinde Gümrükleme”<br />

uygulamalarının devrim niteliğinde<br />

olduğunu belirten Mustafa IŞIK,<br />

kaçakçılıkla mücadelenin de en<br />

fazla önem verdikleri faaliyetlerden<br />

birisi olduğunu söyledi. Gümrük<br />

ve Ticaret Bakanlığının, ülkemizin<br />

2023 hedeflerini gerçekleştirmesi<br />

bakımından anahtar Bakanlıklardan<br />

biri olduğuna dikkat çeken Sn.<br />

Mustafa IŞIK, 2012 yılında Teşkilat hedeflerine<br />

ulaşmalarında gösterdikleri gayretli ve özverili<br />

çalışmalardan dolayı personeline ve özel sektör<br />

temsilcilerine teşekkür etti.<br />

Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü<br />

Sn. Mustafa IŞIK’tan sonra konuşmasını yapmak<br />

üzere kürsüye gelen Ankara Lojistik Üssü<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Erhan GÜNDÜZ,<br />

konuşmasında günün başlığı olan inovasyonun<br />

öncelikle bu salonda Gümrük idaresi, nakliyeci<br />

ve gümrük müşavirlerinin bir arada bulunmasıyla<br />

başladığını ve ülkemizin 2023 hedeflerine bu<br />

değişimlerle mutlaka ulaşacağını belirterek, özel<br />

sektör ile kamu dayanışmasının önemini vurguladı<br />

ve bu dayanışmanın ülkemize hayırlı, uğurlu olması<br />

temennilerinde bulundu.<br />

Daha sonra Dünya Gümrük Günü kutlamaları<br />

Kazan Kaymakamı Sn. Veysel BEYRU, Türk<br />

Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sn.<br />

Ünsal BAN, Ankara Gümrük Müdürü Sn. Tuncay<br />

BAYRAKTAR,’ın Gümrük Günü’nün önemini<br />

anlatan konuşmalarıyla devam etti.<br />

Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü<br />

Sn. Mustafa IŞIK’ın, Ankara Lojistik Üssü yatırımı<br />

ile ekonomiye katkılarından ve Ankara Lojistik<br />

Üssü’nün kamu-özel iş birliğinin Türkiye’de örnek<br />

bir model yaratması dolayısıyla Yönetim Kurulu<br />

ve tüm üyeleri adına Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Erhan GÜNDÜZ’e başarılı işbirliğinin devamı<br />

dilekleri ile plaket verdiği etkinlik, Orta Anadolu<br />

Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’nün yaptığı<br />

değerlendirme sonucu başarılı bulunan personelin<br />

plaket alma töreni ve katılımcılara verilen kokteylin<br />

ardından sona erdi.


06<br />

GÜMRÜK<br />

TARİHİNDE BİR<br />

İLK !<br />

Ankara Lojistik Üssü<br />

İçinde Faaliyet Gösteren<br />

Ve Orta Anadolu<br />

Gümrük Ve Ticaret Bölge<br />

Müdürlüğüne Bağlı<br />

Görev Yapan Ankara<br />

Laboratuvar Müdürlüğü<br />

Uluslararasi Standartlara<br />

Göre İlk Akreditasyonunu<br />

Aldı.<br />

Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret<br />

Bölge Müdürü Sn. Mustafa IŞIK yaptığı<br />

açıklamada “Türk gümrük tarihinde ilk<br />

kez bir Gümrük Laboratuvarı akredite<br />

olmuş ve raporları uluslararası kabul<br />

gören bir kurum haline gelmiştir.<br />

Ayrıca Ankara Lojistik Üssü’nde<br />

faaliyet gösteren Gümrük Laboratuvarı<br />

gerekli eğitimleri almış ve bu konuda<br />

diğer kurum ve kuruluşlara eğitim<br />

verebilecek düzeye gelmiştir.<br />

AB yolunda ilerleyen ülkemiz birçok<br />

konuda Avrupa Birliği ile entegre<br />

olma sürecinde gümrüklerdeki<br />

inovasyon kapsamında Türkiye’de ilk<br />

Gümrük Laboratuvarı olarak Ankara<br />

Gümrük Laboratuvarı, meyve ve<br />

sebze suları ve tahıl ürünlerindeki<br />

bazı analizlerde akredite olmuştur.<br />

Böylece ithalatı ve ihracatı yapılan<br />

ürünlerin analizleri, ülkeye giriş<br />

ve çıkışlarındaki denetimleri daha<br />

sağlam ve güvenilir hale getirilmesi<br />

ile dış ticaret hacmimizde önemli<br />

bir yer tutan tahıl ürünleri ve meyve,<br />

sebze sularının analizleri bu sayede<br />

uluslararası alanlarda geçerli ve<br />

güvenilir sonuçlara haiz olduğundan<br />

Türk girişimcilerimiz açısından rekabet<br />

şansı tartışılmaz bir şekilde artacaktır.<br />

Laboratuvarımız akreditasyon<br />

kapsamamızdaki Gıda<br />

Laboratuvarındaki 4 metot için<br />

tüm Gümrük İdarelerine hizmet<br />

verebilecektir. Bunlar; Meyve ve Sebze<br />

Suları- Çözünür Katı Madde Miktarı<br />

Tayini (Refraktometrik Metot), Meyve<br />

ve Sebze Suları, Ph Tayini, Meyve<br />

Sularında Toplam Şeker Tayini, Tahıl<br />

ve Tahıl Ürünleri Rutubet Muhtevasının<br />

Tayini Referans Metotlardan<br />

oluşmaktadır.<br />

Akreditasyon ve kalite çalışmalarımız<br />

bu noktada kalmayacak ve yine<br />

Gıda Birimimizde Tahıl ve Tahıl<br />

Ürünleri (Yakılarak kül veriminin<br />

tayini) analiz metodu ve petrol<br />

birimimizde motorinde yoğunluk,<br />

destilasyon ve 0-10ppm kükürt tayini<br />

analiz metotlarında başlamış olan<br />

akreditasyon çalışmaları da bu yıl<br />

tamamlanarak ülkemiz ekonomisine<br />

katkıda bulunmak üzere akreditasyon<br />

kapsamımız genişletilecektir.”dedi.<br />

Ankara Laboratuvar Müdürü Sn.<br />

Harika GÜLBULAK ise bizlere<br />

akreditasyon sürecini anlattı.<br />

Sn. GÜLBULAK açıklamasında<br />

akreditasyon bir ürünün ya da<br />

hizmetin, piyasanın talep ettiği<br />

şartlara, standartlara, yönetmeliklere<br />

uygunluğunu göstermek üzere o<br />

ürün veya hizmet için yapılan deney,<br />

analiz, muayene ve belgelendirme<br />

işlemlerini yapan kuruluşların resmi<br />

bir otorite tarafından uluslararası<br />

kriterlere göre denetlenerek teknik<br />

ve idari yeterliliklerinin onaylanması<br />

ve belli aralıklarla denetlenmesi<br />

işlemidir. Laboratuvar akreditasyonu;<br />

bir laboratuvarın, akreditasyon<br />

kapsamı dahilindeki test ve analizleri<br />

gerçekleştirebilecek yeterlilikte<br />

olduğunun, bağımsız bir organizasyon<br />

tarafından onaylanmasını ifade<br />

etmektedir. Laboratuvar hizmeti<br />

alan müşteriler açısından “doğru ve<br />

güvenilir sonuç” anlamını taşıyan bu<br />

kavram, hizmeti sunan laboratuvar<br />

açısından da “hizmet kalitesinin<br />

güvencesini” oluşturmaktadır.<br />

Ülkemizde laboratuvarların akredite<br />

edilmesi görevi Türk Akreditasyon<br />

Kurumu’na (TÜRKAK) verilmiştir.<br />

TÜRKAK; talep eden laboratuvarları<br />

belirlenmiş olan uluslararası<br />

standartlara göre çalışma konuları ve<br />

kapsamları dahilinde akredite ederek<br />

onaylamaktadır. Akredite olmak<br />

isteyen bir laboratuvar “TS EN ISO/<br />

IEC 17025 Deney ve Kalibrasyon<br />

Laboratuvarlarının Yeterliliği İçin<br />

Genel Şartlar” standardında geniş bir<br />

şekilde açıklanmış olan kriterleri yerine<br />

getirmekle akreditasyona hazır hale<br />

gelmektedir. TS EN ISO/IEC 17025<br />

standardı “Kalite yönetim şartları” gibi<br />

genel şartların yanı sıra laboratuvarın<br />

teknik açıdan doğru ve güvenilir<br />

sonuçlar üretme kabiliyetini ve teknik<br />

yeterliliğini ele alan “Teknik şartları” da<br />

kapsamaktadır. Kalite yönetim şartları,<br />

laboratuvarda yapılan tüm faaliyetlerin<br />

prosedürlerinin oluşturulması,<br />

kayıtların dokümantasyonu, yetki<br />

ve sorumluluklar, kalite yönetim<br />

sisteminin sürdürülmesi ile ilgili şartları<br />

tanımlamaktadır. Laboratuvarların<br />

teknik yeterliliği ise; laboratuvar<br />

personelinin nitelikleri, eğitim durumu<br />

ve tecrübesi, analiz/ölçüm cihazlarının<br />

teknolojik durumu ve kalibrasyonu,<br />

numune alma metotlarının uygunluğu,<br />

uygun analiz metotlarının seçimi ve<br />

validasyonu, ölçüm belirsizliğinin<br />

hesaplanması ve izlenebilirliğin<br />

sağlanması, etkin kayıt ve rapor<br />

sunma sistemi vb. pek çok faktöre<br />

bağlıdır.<br />

Laboratuvarlar test ve analiz<br />

sonuçlarının güvenliğini sağlamak için<br />

“İç ve Dış Kalite Kontrol” çalışmaları<br />

yapmak zorundadır. İç kalite kontrol<br />

çalışmaları günlük performansın<br />

güvenliğini sağlamak amacıyla<br />

uygulanmaktadır. TS EN ISO/IEC<br />

17025 Standardında belirtildiği üzere,<br />

ulusal veya uluslararası düzeyde<br />

“yeterlilik deneyleri” ve “karşılaştırma<br />

ölçümleri” gibi dış kalite kontrol<br />

programlarına katılmak ve geçerli<br />

sonuçlar almak akreditasyonun önemli<br />

şartlarından biri olup laboratuvarın<br />

teknik yeterliliğinin kanıtı sayılmaktadır.<br />

Bu nedenle akreditasyon<br />

başvurusunda bulunan laboratuvarlar,<br />

talep ettikleri akreditasyon<br />

kapsamındaki alanlardan akredite<br />

olmadan önce, mümkünse TÜRKAK<br />

tarafından kabul edilebilir olan en<br />

az bir tane yeterlilik deneyine ve/<br />

veya laboratuvarlararası karşılaştırma<br />

programına katılmalı ve bunda başarılı<br />

olmalıdır.<br />

Görüldüğü gibi; akreditasyon bir dizi<br />

uygulama ve performans ölçümü,<br />

geliştirilmesi, sürekli eğitim ve<br />

iyileştirme kavramlarından oluşan<br />

kalite yönetimini de beraberinde<br />

getiren ilişkili süreçler bütünüdür.<br />

Akreditasyon sistemi, sonuçların<br />

geriye doğru takip edilebilirliği ve<br />

şeffaflık sağlanması, laboratuvarın<br />

etkinliğinin arttırılması, personelin<br />

sorumlulukların tam olarak<br />

belirlenmesi ve motivasyonlarının<br />

arttırılması, hata ve masrafların en<br />

aza indirilmesi, çalışma süreçlerinin<br />

optimize edilmesi sonucu performans<br />

artışı ve rekabet edilebilirliğin<br />

arttırılması, uluslararası düzeyde<br />

önemli bir güvenilirlik ve kabul<br />

edilebilirlik sağlanması gibi birçok<br />

avantaja sahiptir.<br />

ANKARA LABORATUVAR<br />

MÜDÜRLÜĞÜ AKREDİTASYON<br />

SÜRECİ: Ankara Laboratuvar<br />

Müdürlüğü akreditasyon<br />

sürecinde ilk olarak, akreditasyon<br />

kavramının tanımlanmasına yönelik<br />

ön hazırlık niteliğinde olan ve<br />

Ankara Laboratuvar Müdürlüğü<br />

ile Alman Gümrük İdaresi’nden<br />

kimyagerlerin katılımlarıyla<br />

Twinning Projesi kapsamında,<br />

Gümrük Laboratuvarlarının<br />

akreditasyonuna ilişkin bir dizi toplantı<br />

gerçekleştirilmiştir. Bu toplantılarda;<br />

Alman Gümrük Laboratuvarlarının<br />

işleyiş sistemi, görev dağılımları,<br />

akreditasyonun önemi, bir<br />

laboratuvarın akreditasyon sürecinin<br />

tanımlanması, Kalite Yönetim Sistemi<br />

ve dokümantasyon konularında<br />

genel bilgiler verilmiştir. Ardından<br />

Ankara Laboratuvar Müdürlüğü’nün<br />

mevcut durumu değerlendirilmiş,<br />

ihtiyaçların, eksikliklerin tespitine<br />

yönelik karşılıklı bilgi alışverişi (Türk<br />

Gümrük Laboratuvarlarının işleyişi,<br />

yetkileri, cihaz dağılımı, gelen<br />

numunelere uygulanan prosedür ve<br />

analizler vs.) yapılmıştır. Kalite El Kitabı<br />

(KEK) ve diğer çalışma talimatlarının<br />

nasıl hazırlanacağına ilişkin ön bilgiler<br />

verilmiştir. Akreditasyon çalışmaları<br />

için ilk aşamada ihtiyaç duyulan cihaz<br />

ve kimyasallar Bölge Müdürlüğümüz<br />

tarafından temin edilmiştir.<br />

“Danışmanlık Hizmeti” vermesi için<br />

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı<br />

Ankara İl Kontrol Laboratuvar<br />

Müdürlüğü’ne yazılan 25.02.2011<br />

tarih 2492 sayılı yazının ardından, Orta<br />

Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge<br />

Müdürlüğü’ne yazılan 20.05.2011<br />

tarih ve 892 sayılı yazımız ile Ankara<br />

Laboratuvar Müdürlüğümüzün<br />

akreditasyon eğitimleri ve akreditasyon<br />

süreci başlamıştır.<br />

Sn. GÜLBULAK şöyle devam etti.<br />

"İlk olarak akreditasyon için gerekli<br />

ihtiyaçlar tespit edilmiş ve teminleri<br />

sağlanmıştır. Bu ihtiyaçların başında<br />

Ankara İl Kontrol Laboratuvar<br />

Müdürlüğünden TS EN ISO/IEC 17025<br />

akreditasyon eğitimi hizmeti alımı,<br />

laboratuvarımızda bulunan terazi,<br />

cam malzeme, etüv gibi ekipman ve<br />

malzemeler için kalibrasyon hizmeti<br />

alımları, kullanılan cihazların bakım,<br />

onarım validasyon hizmeti alımları,<br />

uluslararası yeterlik testlerine katılım<br />

gelmiştir."<br />

Akreditasyona Gıda Laboratuvar<br />

Birimi’nde başlanılması ve ilk etapta<br />

aşağıdaki 4 metotta akredite olunması<br />

planlanmıştır:<br />

1- Meyve ve sebze suları, meyve<br />

ve sebze mamulleri - Çözünür Katı<br />

Madde Miktarı Tayini Refraktometrik<br />

Metot<br />

Meyve ve Sebze Suları - Ph Tayini<br />

2- Meyve Sularında Toplam Şeker<br />

Tayini<br />

3- Tahıl ve Tahıl Ürünleri–Rutubet<br />

Muhtevasının Tayini Referans Metot<br />

Laboratuvar akreditasyonunun<br />

şartlarından biri olan uluslararası<br />

yeterlik testlerine katılarak; akredite<br />

olmayı düşündüğümüz alanlarda<br />

mevcut durumumuzu tespit etmek<br />

amacıyla da yeterlik testi hizmetlerinde<br />

öncü durumda olan İngiliz Tarım<br />

Bakanlığı çatısı altında faaliyetini<br />

sürdüren FAPAS® (International<br />

Food Analysis Proficiency Testing<br />

Services) kuruluşu ile irtibata<br />

geçilmiştir. FAPAS belli bir takvimde<br />

belirtilen tarihlerde uluslararası<br />

katılımcı laboratuvarlara ücret<br />

karşılığı numuneler göndermektedir.<br />

Bu amaçla FAPAS’dan gönderilen<br />

“Tahıl ürünü” numunesinde “Nem<br />

07


ve Kül Analizleri” ve “Portakal suyu”<br />

numunesinde “Brix, pH, Toplam<br />

asitlik, Toplam Şeker, Sakkaroz, Glikoz,<br />

Fruktoz Analizleri” laboratuvarımızda<br />

gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar FAPAS’a<br />

gönderilerek 80-90 ülkenin laboratuvar<br />

sonuçlarıyla karşılaştırılmış ve başarılı<br />

z skorları elde edilmiştir. Bu da<br />

laboratuvarımızın bu analizlerde yeterli<br />

olduğunu göstermiştir.<br />

TS EN ISO/IEC 17025’e göre<br />

akreditasyonun en önemli şartlarından<br />

biri de dokümantasyon’dur. Kalite<br />

sistemi kapsamında; laboratuvarda<br />

uygulanan tüm faaliyetlerin planlı ve<br />

bir sistem dahilinde gerçekleştirilmesi<br />

ve izlenebilirliğin sağlanabilmesi<br />

için tüm çalışanların uymak zorunda<br />

olduğu, tanımlanmış, kontrollü olarak<br />

yayınlanan yazılı belgelere yani<br />

dokümanlara ihtiyaç vardır. Bu amaçla<br />

Kalite El Kitabı (KEK), prosedürler,<br />

çalışma talimatları, cihaz bilgi<br />

etiketleri, formlar vb. birçok doküman<br />

hazırlanarak laboratuvarda yapılan tüm<br />

faaliyetlerin sistematiğe bağlanması<br />

sağlanmıştır. Kalite El Kitabı (KEK);<br />

laboratuvarımızın kalite sisteminin ve<br />

kalite politikasının tanımlandığı stratejik<br />

konuma sahip temel bir dokümandır.<br />

Prosedürler, laboratuvarımızda<br />

08<br />

yapılacak herhangi bir faaliyete ilişkin<br />

yöntemleri ve iş akışını, sorumluluk<br />

ve yetkileri, kontrol noktalarını,<br />

zamanlarını ve sıklıklarını, tutulacak<br />

kayıtları, performans ölçümlerini<br />

tanımlamaktadır. Cihaz kullanımı,<br />

analiz metodunun uygulanması ve<br />

laboratuvardaki diğer faaliyetlere ilişkin<br />

olarak da detaylı çalışma talimatları<br />

hazırlanmıştır. Tüm laboratuvar<br />

personelinin katılımı ile 17.05.2012’de<br />

Yönetimi Gözden Geçirme Toplantısı<br />

yapılmıştır. Yapılması gereken İç<br />

Denetimler planlanmış, denetçiler<br />

belirlenmiştir.<br />

Sn. GÜLBULAK açıklamasında<br />

süreci, “17.07.2012’de başvuru için<br />

istenen ön belgelerin teslimiyle birlikte<br />

TÜRKAK’a başvurumuz yapılmıştır.<br />

TÜRKAK tarafından laboratuvarımız<br />

için 02.10.2012 tarihinde denetim<br />

ekibi olarak Baş Denetçi Hüseyin<br />

GÜMÜŞ ve Denetçi Dr. Yasemin<br />

GÜREL atanmış ve laboratuvarımıza<br />

AB-0630-T dosya no’su ile 3728<br />

denetim no’su verilmiştir. 15-16 Kasım<br />

2012 tarihlerinde denetçiler tarafından<br />

ilk denetimimiz (Dokümantasyon<br />

denetimi ve laboratuvarda akredite<br />

olunacak gıda analizlerinde uygulamalı<br />

denetim) gerçekleştirilmiştir.<br />

Denetçiler tarafından denetim sonuç<br />

raporlarının TÜRKAK’a teslim edilmesi<br />

ile 02.01.2012 tarihinde denetim<br />

sonuçlandırılmış ve laboratuvarımızın<br />

ilk akreditasyonun verilmesi uygun<br />

görülmüştür. 22.01.2013 tarihinde<br />

TÜRKAK yönetim kurulu tarafından<br />

laboratuvarımız için akreditasyon<br />

kararı alınarak ilk akreditasyonumuz<br />

verilmiştir. Akreditasyon ve kalite<br />

çalışmalarımız bu noktada kalmayacak<br />

ve yine Gıda Birimimizde tahıl ve<br />

tahıl ürünleri yakılarak kül veriminin<br />

tayini analiz metodu ve petrol<br />

birimimizde motorinde yoğunluk,<br />

destilasyon ve 0-10ppm kükürt<br />

tayini analiz metotlarında başlamış<br />

olan akreditasyon çalışmaları da<br />

tamamlanarak akredite olunan<br />

metot sayısı artırılarak akreditasyon<br />

kapsamımız genişletilecektir.” şeklinde<br />

özetledi.<br />

Logitrend dergisi olarak bizlerde Türk<br />

gümrük tarihinde bir ilki gerçekleştiren<br />

Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge<br />

Müdürlüğünü ve nezdinde Ankara<br />

Lojistik Üssü'nde faaliyet gösteren<br />

Ankara Laboratuvar Müdürlüğünü<br />

başarılı ve onur verici çalışmalarından<br />

dolayı kutluyoruz.<br />

“Taşımacılığa doğru yaklaşım”<br />

Merkez<br />

Eyüp Sultan Mah. Mehmet Akif Cad No:4 Pk:34885 Sancaktepe / İstanbul<br />

Tel : 0216 561 64 10 Ex-Fax : 0216 311 61 15 Im-Fax : 0216 311 61 14<br />

e-mail : export@unkar.com • import@unkar.com<br />

Şubelerimiz<br />

Adana: 0322 441 07 48/49/50 • Denizli: 0258 274 60 41<br />

Gaziantep: 0342 215 16 24 /25 • İzmir: 0232 328 28 91 /92/93/94<br />

www.unkar.com


10<br />

MAKEDONYA<br />

GÜMRÜK<br />

İDARESİ<br />

ANKARA<br />

LOJİSTİK<br />

ÜSSÜ’NÜ<br />

ZİYARET ETTİ<br />

06-07 Mart 2013 tarihleri arasında<br />

Makedonya Gümrük İdaresi<br />

Başkanı Sn. Vancho KARGOV ile<br />

Sn. Sevdije L.JATIFI tarafından<br />

ülkemize bir çalışma ziyareti<br />

gerçekleştirilmiş olup, “Ortak<br />

Transit Rejimi Uygulamaları”na<br />

ilişkin gerçekleştirilen görüşmeler<br />

sonrası 06 Mart 2013 tarihinde<br />

Kazan’da kurulu Ankara Lojistik<br />

Üssü'ne saha ziyaretinde<br />

bulunulmuştur.<br />

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı<br />

adına AB ve Dış İlişkiler Genel<br />

Müdürlüğü'nden Genel Müdür<br />

Yardımcısı Sn. İhsan KOÇER,<br />

AB Uzmanı Sn. Özay KUTLU,<br />

AB Uzman Yardımcısı Sn. Anıl<br />

EVMEZ tarafından da katılım<br />

sağlanan 6 Mart 2013 tarihli ziyaret<br />

esnasında taşımacılığa ilişkin<br />

faaliyetlerin yakından görülme<br />

imkânı bulunmuştur. Bu sayede<br />

yetkililer tarafından taşımacılığa<br />

konu ihraç/ithal eşyanın risk analiz<br />

metotları anlatılıp, depolarda da<br />

gözlemlemeler yapılmıştır.<br />

Ülkemize gerçekleştirdiği çalışma<br />

ziyaretinden çok memnun ayrıldığı<br />

gözlemlenen Makedon Heyeti<br />

tarafından Ankara Lojistik Üssü'nden<br />

de çok etkilenildiği ifade edilmiş ve<br />

Türkiye'nin sadece Ortak Transit'<br />

e ilişkin değil, bütün taşımacılık<br />

işlemlerine yönelik deneyimlerinden<br />

istifade etmek istedikleri belirtilmiştir.<br />

Avrupa Birliği Bakanı<br />

Egemen BAĞIŞ<br />

AK Parti Kastamonu Milletvekili<br />

Hakkı KÖYLÜ<br />

Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı<br />

Sefa EKİN<br />

TCDD<br />

Genel Müdür Yardımcısı<br />

Veysi KURT<br />

Nisan’13 / sayı 9<br />

Tokkar Gümrük Müşavirliği<br />

Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Mahir Can TOKAR<br />

Gemalmaz Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Tugay GEMALMAZ


Avrupa Birliği<br />

Bakanı<br />

Egemen Bağış<br />

Egemen Bağış'ın<br />

özgeçmişi...<br />

1970 Bingöl doğumlu olan Bağış, Siirtlidir.<br />

Babası Abdullah Bağış, 1974–1979<br />

yılları arasında Siirt Belediye Başkanlığı<br />

yapmıştır.<br />

“Bernard M.Baruch College of The City<br />

University of New York” İşletme Fakültesi<br />

İnsan Kaynakları bölümünde lisans<br />

eğitimi görüp, Kamu Yönetimi üzerine<br />

de yüksek lisans yapan Egemen Bağış,<br />

Beyhan N. Bağış ile evli olup iki çocuk<br />

babasıdır.<br />

Temmuz 2011’de kurulan 61. Hükümette,<br />

AB ile tam üyelik görüşmelerini<br />

yürütmek üzere Avrupa Birliği Bakanı<br />

ve Başmüzakereci görevine getirilen<br />

Egemen Bağış, Cumhuriyet tarihinin<br />

ilk Avrupa Birliği Bakanı ve Türkiye<br />

Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği Nezdindeki<br />

Müzakere Heyeti Başkanıdır.<br />

Bağış, Ocak 2009'da Devlet Bakanı ve<br />

Başmüzakereci görevine getirilmiş, daha<br />

önce de AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu<br />

Genel Başkan Yardımcılığı yapmıştır.<br />

Genel Başkan Yardımcısı olarak Bağış,<br />

AK Parti’nin en yüksek yürütme organı<br />

olan Merkez Yürütme Kurulu üyeliğinde<br />

bulunmuştur.<br />

Uluslararası ilişkilerde ve diplomaside<br />

AK Parti’nin kilit ismi olarak görev yapmış<br />

olan Bağış, partinin ulusal, uluslararası<br />

temaslarında ve teşkilatlarında dış politika<br />

konularında yönlendirme ve koordine<br />

etme görevini yerine getirmiş, önemli<br />

küresel gelişmelerin parti yönetimine<br />

akışını koordine etmiştir.<br />

12 13


14<br />

Türkiye’nin AB yolculuğunda<br />

bakanlığınız döneminde atılan<br />

adımlar nelerdir?<br />

Avrupa Birliği, Cumhuriyetimizin<br />

demokratikleşme ve çağdaşlaşma<br />

idealleri açısından yarım asır<br />

boyunca Türkiye’ye önemli bir<br />

perspektif sağlamış, ülkemizin<br />

çağdaş medeniyet yolculuğu<br />

Avrupa Birliği’ne entegrasyon<br />

süreciyle yönünü belirlemiştir.<br />

Hükümet olarak göreve geldiğimiz<br />

ilk günden itibaren bu perspektifi<br />

her zaman canlı tuttuk ve AB<br />

standartlarını yakalamak için<br />

kararlı bir reform süreci yürüttük.<br />

Her ne kadar 2,5 yılı siyasi<br />

blokajlarla gölgelense de görevde<br />

bulunduğum 4 sene, Türkiye’nin<br />

dönüşümünün ivme kaybetmeden<br />

devam ettiği bir dönem olmuştur.<br />

Türkiye, demokratik standartları<br />

hayata geçirdiğimiz reformlarla her<br />

geçen gün daha ileri bir seviyeye<br />

ulaşmış, aynı zamanda Avrupa’nın<br />

en hızlı büyüyen ekonomisi<br />

olmuştur. Nitekim Devlet Bakanı<br />

ve Başmüzakereci olarak göreve<br />

başladığım 2009 Ocak ayından<br />

itibaren AB müktesebatına uyum<br />

çerçevesinde, toplam 600’e yakın<br />

düzenleme yürürlüğe girmiştir.<br />

Bu rakam sadece 2012 yılı için,<br />

130’dur. Bu düzenlemelerle,<br />

vatandaşlarımızın can ve mal<br />

Vize muafiyeti<br />

konusunda<br />

Hükümetimizin<br />

kararlı tutumu<br />

sayesinde<br />

önemli bir aşama<br />

kaydettik.<br />

güvenliğini doğrudan ürün güvenliği<br />

konusundan, tüketici haklarına,<br />

tarladan sofraya tüm gıda zincirinde<br />

gıda güvenliğini sağlamadan,<br />

hayvan refahına, yolcu haklarından,<br />

kadın istihdamına, cep telefonu<br />

numara taşınabilirliğinden, bilim<br />

araştırmaya, katı atık yönetiminden,<br />

enerji verimliliğine, kamu ihalelerinin<br />

şeffaflığından Merkez Bankasının<br />

bağımsızlığına kadar birçok alanda<br />

önemli ilerlemeler kaydettik.<br />

Vize muafiyeti konusunda<br />

Hükümetimizin kararlı tutumu<br />

sayesinde önemli bir aşama<br />

kaydettik. Bundan iki yıl öncesine<br />

kadar vize serbestisi ifadesini bile<br />

telaffuz etmeyen AB’nin, bugün vize<br />

muafiyeti konusunda bir taslak yol<br />

haritası hazırlama noktasına gelmiş<br />

olması memnuniyet vericidir.<br />

Vize muafiyeti surecinin yani<br />

sıra, vatandaşlarımızın, AB ile<br />

aramızdaki ortaklık hukukundan<br />

kaynaklanan haklarının gerektiği<br />

şekilde uygulanabilmesini<br />

sağlamak amacıyla çalışmalarımızı<br />

sürdürdük. Vatandaşlarımız<br />

tarafından AB üye ülkeleri<br />

mahkemelerinde ve Avrupa Birliği<br />

Adalet Divanı’nda açılan davalar<br />

ve vatandaşlarımızın lehine verilen<br />

kararların uygulanmasını takip ettik.<br />

Bu kapsamda, AB üyesi devletlere<br />

ve AB kurumlarına, Avrupa<br />

Birliği Adalet Divanı’nın ve ulusal<br />

mahkemelerin Türk vatandaşlarına<br />

vize uygulanamayacağı yönündeki<br />

kararlarına uymaları yönünde yazılı<br />

çağrıda bulunduk.<br />

Yine son dönemde, ülkemizde<br />

hoşgörü ve karşılıklı anlayış<br />

ortamının güçlendirilmesi<br />

bakımından önemli gelişmeler<br />

yaşandı. Bunun en güzel örnekleri,<br />

Trabzon’un Sümela Manastırı’nda,<br />

Van’ın Akdamar Adası’ndaki Surp<br />

Haç Ermeni Kilisesi’nde, İzmir’in<br />

Çeşme İlçesi Alaçatı Beldesi’nde,<br />

88 yıl önce bir kilise olan Pazar Yeri<br />

Camii'nde ve Diyarbakır’da Surp<br />

Giragos Kilisesi’nde yapılan dini<br />

törenlerdir.<br />

Bakanlığım süresince iletişim,<br />

bilgilendirme ve lobi faaliyetlerimizi<br />

aktif bir şekilde sürdürmeye devam<br />

ettik. Göreve geldiğim günden<br />

itibaren Türkiye’nin AB üyeliğine<br />

ilişkin haklı tezlerini ve beklentilerini<br />

farklı ülkelerde, farklı platformlarda<br />

anlatmaya özen gösterdik.<br />

Yalnızca ben 4 yılda toplam<br />

152 yurtdışı resmi ziyaret<br />

gerçekleştirdim. Bu ziyaretlerin<br />

124’ü AB ülkelerine oldu. Sadece<br />

Brüksel’i 33 kere ziyaret ettim. Gerek<br />

Karma Parlamento Komisyonu,<br />

Karma İstişare Komitesi ve Ortaklık<br />

Konseyi Toplantıları, gerekse de<br />

diğer resmi ziyaret ve davetler<br />

vesilesiyle Komisyon üyelerinin ve<br />

Avrupa Parlamentosu’nda mevcut<br />

grup liderlerinin hemen hemen<br />

hepsiyle defalarca görüştüm.<br />

Komisyonla yıllardır yürütülen ortak<br />

çalışmaların yanı sıra üye ülke<br />

liderleriyle gerçekleştirdiğimiz yoğun<br />

temas ve görüşmeler neticesinde<br />

fasılların önündeki siyasi blokajların<br />

kaldırılması vize, terörle mücadele<br />

gibi çeşitli alanlarda somut<br />

kazanımlar elde ettik.<br />

Türkiye 30 Aralık<br />

2012 tarihi<br />

itibarıyla AB<br />

standartlarına<br />

tarihinde en yakın<br />

olduğu noktaya<br />

gelmiştir.<br />

2010 Ocak ayından itibaren<br />

uygulamaya koyduğumuz<br />

AB İletişim Stratejisi (ABİS)<br />

çerçevesinde 300’den fazla etkinliği<br />

doğrudan gerçekleştirdik veya<br />

destekledik. Strateji kapsamında<br />

düzenlenen etkinlikler; akademik ve<br />

öğrenci işbirliği programlarından,<br />

çeşitli dillerdeki tematik yayınlara,<br />

mevcut kültürel ve sanatsal<br />

etkinlikleri desteklemekten, medya<br />

kuruluşları ile ortak çalışmalara<br />

ve Türkiye ve Avrupa Birliği’nden<br />

siyasi kurumlar, sivil toplum,<br />

düşünce ve meslek kuruluşları ve<br />

yerel yönetimler ile bilgilendirme<br />

toplantılarından konferans ve<br />

panellere kadar çeşitlilik gösteriyor.<br />

Sivil toplum kuruluşlarıyla sürece<br />

dair temaslarda ve fikir teatilerinde<br />

bulunduk. Bu vesileyle, bugüne<br />

kadar ikisi Ankara ve ikisi<br />

İstanbul’da olmak üzere dört defa<br />

“Sivil Toplumla Diyalog Toplantıları”<br />

yaptık. Binlerce sivil toplum<br />

temsilcisi bu toplantılarda seslerini<br />

duyurma imkânı buldu.<br />

Mali işbirliği çalışmalarından sosyal<br />

ve kültürel etkinliklere kadar binlerce<br />

faaliyetimizden tek tek bahsetmek<br />

mümkün değildir. Türkiye, tüm bu<br />

hummalı çalışmalar, reformlar ve<br />

projeler sayesinde dört yıl önceki<br />

Türkiye’den daha özgür, daha<br />

saydam, daha güçlü, daha itibarlı ve<br />

daha demokratik bir Türkiye’dir. İşte<br />

bunun içindir ki, biz içeriden gelen<br />

her türlü eleştiriye, karamsarlığa<br />

hatta karalamaya rağmen, dışarıdan<br />

gelen siyasi engellemelere, çifte<br />

standartlara rağmen aynı şevk<br />

ve azimle çalışmalarımıza devam<br />

ediyoruz ve edeceğiz.<br />

15


16<br />

Avrupa Birliği’nin yayınladığı<br />

ilerleme raporu hakkındaki<br />

düşünceleriniz nelerdir?<br />

Müzakere sürecinde yaşanan siyasi<br />

blokajlara rağmen, AB sürecindeki<br />

kararlılığımız dikkate alındığında<br />

beklentimiz, bu yılki raporun<br />

geçmiş yıllardan daha teşvik<br />

edici olması yönündeydi. Ancak,<br />

2012 Yılı Türkiye İlerleme Raporu<br />

incelendiğinde, ülkemizdeki mevcut<br />

durum, her ne kadar müktesebat<br />

Türkiye’de “İntermodal<br />

Taşımacılığın<br />

Güçlendirilmesi”<br />

konulu proje<br />

kapsamında<br />

Türkiye’de lojistik<br />

merkezlerin<br />

kurulması konusunda<br />

da çalışmalar<br />

gerçekleştirilmektedir.<br />

uyumu ve ekonomik kriterler<br />

açısından nispeten daha objektif<br />

şekilde yansıtılmış olsa da, siyasi<br />

kriterler için aynı tespiti yapmak<br />

güçtür.<br />

Siyasi kriterler, 23. (Yargı ve Temel<br />

Haklar) ve 24. (Adalet, Özgürlük<br />

ve Güvenlik) fasıllarda maddi hata,<br />

eksik bilgi ve nesnellikten uzak<br />

görüşlere yer verildiği görülmektedir.<br />

Siyasi kriterler bölümünde<br />

reformların uygulaması konusunda<br />

ciddi şüpheler yaratabilecek,<br />

münferit olaylara dayalı ifadelerin<br />

sıkça kullanıldığı görülmektedir.<br />

Dolayısıyla, Türkiye’nin özellikle son<br />

10 yılda demokratikleşme alanında<br />

attığı adımların ve yıktığı tabuların<br />

raporun ruhuna yansımadığı<br />

düşünülmektedir.<br />

Diğer taraftan, Kopenhag Ekonomik<br />

Kriterleri çerçevesinde Türkiye’de<br />

işleyen piyasa ekonomisinin<br />

devam ettiğinin teyit edilmesi,<br />

ayrıca 33 faslın 32’sinde çeşitli<br />

seviyelerde ilerleme sağlandığının<br />

teslim edilmesi, Türkiye’nin kararlı<br />

politikalarının önemli bir sonucudur.<br />

Bu yüksek uyum düzeyi, 18 fasılda<br />

maruz kaldığı siyasi blokajlara ve AB<br />

tarafının bir perspektif sunmamasına<br />

rağmen, Türkiye’nin çalışmalarını<br />

kesintisiz sürdürdüğünün en açık<br />

kanıtıdır.<br />

Bakanlığınızın AB’nin ilerleme<br />

raporundan hemen sonra<br />

yayınladığı rapor hakkında bizleri<br />

bilgilendirir misiniz?<br />

Komisyon tarafından hazırlanan<br />

2012 Yılı İlerleme Raporunda,<br />

Türkiye son bir yılda gerçekleştirilen<br />

reformların görmezden gelinmesi<br />

ve rapor genelinde yoruma dayalı<br />

ve subjektif değerlendirmelerde<br />

bulunulması elbette kabul<br />

edebileceğimiz bir yaklaşım tarzı<br />

olamaz.<br />

Kamuoyunda kendi ilerleme<br />

raporumuz olarak yankı bulan<br />

“Türkiye Tarafından Hazırlanan<br />

2012 yılı İlerleme Raporu” ise,<br />

ülkemizde son bir yılda yapılan<br />

çalışmalar ve kaydedilen ilerlemeleri<br />

ele almaktadır. Raporda ele alınan<br />

somut ilerlemeler ortaya konurken<br />

hiçbir yoruma dayalı ifadeye<br />

yer verilmemiştir ve gelişmeler<br />

tamamen objektif bir şekilde<br />

sunulmuştur.<br />

Raporun niteliğine ve niceliğine<br />

bakıldığında şu gerçek bir kez daha<br />

açık ve net olarak görülecektir:<br />

Türkiye 30 Aralık 2012 tarihi itibarıyla<br />

AB standartlarına tarihinde en<br />

yakın olduğu noktaya gelmiştir.<br />

Bugün Avrupa'da hükümetimizden<br />

daha reformist bir hükümet, reform<br />

hızı daha yüksek olan bir başka<br />

yönetim yoktur. AB ülkeleri krizle<br />

boğuşurken, ülkemiz tarihinin en<br />

demokratik, en müreffeh, en çağdaş<br />

ve en şeffaf dönemini yaşamaktadır.<br />

Raporumuz, sadece Avrupa<br />

Birliği'nin İlerleme Raporu'na bir<br />

tepki olarak değil, aynı zamanda<br />

ülkemizin reform kararlılığının<br />

da paylaşılması düşüncesiyle<br />

hazırlanmıştır. Ortaya koyduğu<br />

gelişmeler göz önünde<br />

bulundurulduğunda da, hiç<br />

kuşkusuz ki bu rapor Türkiye'nin AB<br />

Türkiye’nin AB üyelik<br />

süreci bakımından<br />

önemli bir durum<br />

da “Çok Vitesli<br />

Avrupa” modelinin<br />

kalıcı biçimde<br />

yerleşmesidir.<br />

yolunda durakladığını iddia edenlere<br />

verilebilecek en güzel yanıttır.<br />

Türkiye – AB ilişkilerine yeniden<br />

ivme kazandırmak amacıyla AB ile<br />

başlatılan “Pozitif Gündem” süreci<br />

hakkında bizleri bilgilendirir<br />

misiniz?<br />

“Pozitif Gündem” siyasi reformlar,<br />

enerji ve terörle mücadele gibi<br />

Türkiye-AB ilişkileri açısından<br />

önemli konulardaki işbirliği<br />

mekanizmalarının geliştirilmesini<br />

ve siyasi blokajlı fasıllarda çalışma<br />

gruplarıyla teknik kriterlerin en<br />

kısa sürede yerine getirilmesini<br />

amaçlayan çalışma yöntemidir.<br />

Dolayısıyla yeni bir süreç<br />

değil bir çalışma metodudur.<br />

Pozitif Gündem’in AB katılım<br />

müzakerelerinin yerini alması<br />

gibi bir durum asla söz konusu<br />

değildir, aksine Pozitif Gündem’in<br />

amacı müzakere sürecinin<br />

desteklenmesidir. Diğer bir<br />

ifadeyle, “Pozitif Gündem”<br />

Türkiye’nin müzakere sürecine ivme<br />

kazandırmayı ve Türkiye’nin reform<br />

sürecine destek olmayı hedefleyen<br />

geçici bir çalışma yöntemi olarak<br />

görüyoruz.<br />

GKRY Dönem başkanlığında<br />

dahi bu yöntem sayesinde<br />

17


18<br />

çalışmalarımızı sürdürdük. İlk<br />

meyvelerini de aldık. Komisyonla<br />

oluşturduğumuz çalışma grupları<br />

sayesinde 3 fasılda 4 kapanış<br />

kriterini yerine getirdik. Komisyon<br />

Tüketici ve Sağlığın Korunması,<br />

Şirketler Hukuku ve Mali Kontrol<br />

fasıllarındaki toplam 4 kapanış<br />

kriterinin yerine getirildiğini teyit etti.<br />

Ancak, sorunların kalıcı çözümünün<br />

ancak Türkiye’nin tam üyeliği ile<br />

sağlanabileceği açıktır. Siyasi<br />

blokajların kalkmaması halinde<br />

Pozitif Gündem’in nihai amacına<br />

ulaşamayacağı komisyon<br />

yetkililerine de bildirilmiştir.<br />

Ekonomik kriz Avrupa<br />

Birliği ülkelerinin neredeyse<br />

tamamını uzun zamandan beri<br />

etkilemekte. Siz bu süreci nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

2008 yılı Eylül ayında ABD’de patlak<br />

veren ve kısa sürede tüm dünyaya<br />

yayılarak küresel çapta bir mali ve<br />

reel sektör krizine dönüşen sürecin<br />

olumsuz etkileri, krizin üzerinden<br />

5 yıl geçmesine rağmen Avrupa<br />

AB, tarihinin en zorlu<br />

dönemlerinden<br />

birini yaşamaktadır.<br />

Birliği’nde halen ciddi boyutlarda<br />

hissedilmektedir. Birlik, tarihinin<br />

en zorlu dönemlerinden birini<br />

yaşamaktadır. Krizin kökenleri uzun<br />

bir süre sadece finans sektörünün<br />

sorumsuz uygulamalarına,<br />

sürdürülemez borç yüküne ve<br />

bazı üye devletlerin rekabet<br />

gücü sorunlarına dayandırılırken,<br />

artık siyasi bir proje olarak<br />

tasarlanan Ekonomik ve Parasal<br />

Birliğin temellerini ve geleceğini<br />

sorgulamak zorunlu hale gelmiştir.<br />

Dolayısıyla Birlik krizle birlikte kendi<br />

yapısal sorunlarını, yıllardır biriken<br />

ve sonunda patlama noktasına<br />

gelen dengesizliklerin arkasındaki<br />

politik ve kurumsal mimarisini<br />

gözden geçirme süreci içerisine<br />

girmiştir. Tüm dünyadaki nispi<br />

toparlanmaya karşın krize karşı<br />

uzun soluklu çözümler üretme hala<br />

birincil önceliktir. Mevcut durumda<br />

olasılıklar içerisinde, Euro’nun<br />

tamamen çökmesinden kurtarma<br />

gayretlerinin devam etmesine,<br />

hatta mali ve siyasi birliğe doğru<br />

adım atılmasına kadar farklı pek<br />

çok senaryo yer almaktadır. Aslında<br />

krizlerden güçlenerek çıkmayı<br />

bilen AB görmüştür ki gerçek<br />

bir ekonomik birliğe giden yol,<br />

sıkıntılarla dolu çetrefilli bir süreçtir.<br />

Bu süreç, işbirliği alanlarının yeniden<br />

belirlenmesinden AB ülkelerinin<br />

menfaatlerinin korunmasına, Tek<br />

pazarın işleyişinin sürdürülmesinden<br />

dış ilişkilerin başarılı bir şekilde<br />

yönetilmesine kadar çok geniş bir<br />

yelpazeyi kapsamaktadır. AB’nin<br />

bu süreci her ne şekilde olursa<br />

olsun devam ettirmeye çalışması<br />

ise hâlihazırdaki en önemli<br />

zorunluluktur.<br />

Avrupa yoğun bir şekilde devam<br />

eden ekonomik krizin Türkiye<br />

üzerindeki yansımaları nasıl<br />

olacaktır?<br />

Euro bölgesindeki gelişmelerin bir<br />

bütün olarak AB’yi olduğu kadar,<br />

Türkiye’nin AB’ye tam üyelik için<br />

sürdürmekte olduğu müzakere<br />

sürecini derinden etkilemesi<br />

kaçınılmazdır. Ticaretimizin yaklaşık<br />

yarısını gerçekleştirdiğimiz, toplam<br />

yabancı sermayemizin yaklaşık<br />

% 75’inin menşeini oluşturan<br />

AB’nin istikrarlı ve öngörülebilir<br />

bir yapıya ivedilikle kavuşması<br />

Türkiye ekonomisi açısından<br />

da kritik önem arz etmektedir.<br />

Yüksek ekonomik performansı,<br />

bu performansı gelecekte de<br />

destekleyecek olan demografik<br />

özellikleri, enerji kaynaklarına erişim<br />

acısından sunduğu olanaklar gibi<br />

hususlar dikkate alındığında Türkiye<br />

de AB açısından önemli fırsatlar<br />

sunmaktadır.<br />

Öte yandan siyaseten hayli<br />

zayıflamış ve derin bir ekonomik<br />

kriz içine girmiş AB’nin kendi iç<br />

sorunlarına odaklanarak, genişleme<br />

vizyonunun zayıflaması müzakere<br />

sürecimizi olumsuz yönde<br />

etkilemektedir. Ayrıca Türkiye’de<br />

siyasi destek ve kamuoyu desteği<br />

bakımından temel motivasyon<br />

kaynağı AB’nin temsil ettiği muasır<br />

medeniyet seviyesi ve ekonomik<br />

gelişmişlik düzeyidir. Euro’nun<br />

tedavülden kalkması ve ardından<br />

Avrupa’da yaşanacak ekonomik<br />

ve siyasi türbülans, Türkiye’nin de<br />

AB’ye tam üyelik motivasyonunu<br />

oldukça zayıflatacaktır. Yine<br />

transatlantik ilişkilerinde ve AB<br />

sürecinde ülkemiz yanlısı bir<br />

tutum benimseyen İngiltere’nin<br />

denklemdeki etkinliğini yitirmesi,<br />

Türkiye karşıtı cephenin AB içinde<br />

tek sesli ve daha güçlü bir konuma<br />

yükselmesi ihtimaliyle birlikte<br />

müzakere süreci bakımından önemli<br />

bir risk oluşturacaktır.<br />

Diğer taraftan Türkiye’nin AB üyelik<br />

süreci bakımından önemli bir durum<br />

da “Çok Vitesli Avrupa” modelinin<br />

kalıcı biçimde yerleşmesidir. Çok<br />

vitesli ya birden fazla katmanı<br />

ihtiva eden çok vitesli Avrupa<br />

modelinin başarılı bir şekilde hayata<br />

geçirilmesi, AB bünyesinde farklı<br />

ekonomik ve siyasi entegrasyon<br />

düzeyine sahip kümelenmelere<br />

yol açma ihtimali taşımaktadır. Bu<br />

da doğal olarak Türkiye’nin yeni<br />

bir düzende kendisine yer açma<br />

olasılığını taşımaktadır.<br />

Lojistik sektörünün Türkiye<br />

AB ülkeleri krizle<br />

boğuşurken,<br />

ülkemiz tarihinin<br />

en demokratik, en<br />

müreffeh, en çağdaş<br />

ve en şeffaf dönemini<br />

yaşamaktadır.<br />

ekonomisinin büyümesine ve<br />

Avrupa Birliği ile süregelen<br />

ilişkilere sağladığı katkıları nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

Bir yükün çeşitli ulaştırma modları<br />

beraber kullanılarak ucuz,<br />

etkin ve çevreye duyarlı şekilde<br />

varış noktasına ulaştırılmasını<br />

hedefleyen intermodal (modlararası)<br />

taşımacılık, son dönemde<br />

Avrupa Birliği tarafından özel<br />

önem atfedilen konulardan birisi<br />

haline gelmiştir. Avrupa Birliği’nin<br />

taşımacılık alanında önümüzdeki<br />

on yıl içerisindeki politikalarını<br />

şekillendirmeyi amaçlayan 2011<br />

tarihli Beyaz Kitap’ta, taşımacılığın<br />

daha kaynak-etkin yöntemlerle<br />

gerçekleştirilmesi konusunda<br />

modlararası lojistik zincirinin sahip<br />

olduğu öneme özellikle dikkat<br />

çekilmekte ve bilhassa birkaç<br />

taşımacılık modunun bir arada<br />

bulunduğu lojistik merkezlerin<br />

önemi vurgulanmaktadır.<br />

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme<br />

Bakanlığınca Avrupa Birliği<br />

fonlarından yürütülmekte olan<br />

Türkiye’de “İntermodal Taşımacılığın<br />

Güçlendirilmesi” konulu proje<br />

kapsamında Türkiye’de lojistik<br />

merkezlerin kurulması konusunda<br />

da çalışmalar gerçekleştirilmektedir.<br />

Bu bağlamda, proje kapsamında<br />

İspanya’daki lojistik merkezlere<br />

çalışma ziyareti düzenlenmiş, ayrıca<br />

intermodal taşımacılık ile lojistik<br />

üslerin bağlantısını ortaya koyan<br />

ve yapılması gerekenler hakkında<br />

özel sektör ile kamu kurumları<br />

arasında bir fikir teatisi oluşturan<br />

“İntermodal Taşımacılık ve Lojistik<br />

Merkezler” konulu bir çalıştay<br />

gerçekleştirilmiştir.<br />

Önümüzdeki süreçte, ülkemizin<br />

giderek gelişen karayolu, demiryolu,<br />

denizyolu ve havayolu ağlarının<br />

birbirine rahatlıkla entegre<br />

olabileceği lojistik merkezlerin<br />

kurulmasıyla birlikte ülkemiz,<br />

coğrafik konumunun da kendisine<br />

sağladığı faydalar göz önüne<br />

alındığında hem bölgesel hem<br />

de küresel ticarette sahip olduğu<br />

etkinliği daha ileri noktalara<br />

taşıyabilecektir.<br />

19


20<br />

TBMM<br />

Adalet Komisyonu<br />

Başkanvekili<br />

Hakkı Köylü<br />

Hakkı Köylü'nün<br />

özgeçmişi...<br />

Hakkı Köylü, Temmuz 1948'de<br />

Kastamonu Devrekâni'de doğdu.<br />

Babasının adı Sadık, annesinin adı<br />

Şaziye'dir. Cumhuriyet Savcısı ve Avukat;<br />

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini<br />

bitirdi. Kütahya Emet Cumhuriyet<br />

Savcılığına atandı. Gürün, Mardin ve<br />

İskenderun'da Cumhuriyet Başsavcılığı<br />

görevlerinde bulundu. Edirne Cumhuriyet<br />

Savcısı, Erzurum ve Bursa Cumhuriyet<br />

Başsavcısı, Kastamonu Bölgesi<br />

Cezaevleri İzleme Kurulu Başkanı olarak<br />

görev yaptı. Serbest avukat olarak<br />

çalıştı. 22 ve 23. Dönemde Kastamonu<br />

Milletvekili seçildi. Köylü, evli ve 2 çocuk<br />

babasıdır.<br />

Milletvekili olmadan önce<br />

nerelerde ve hangi görevlerde<br />

bulundunuz? Ne zaman<br />

milletvekili seçildiniz? Bizlere<br />

kısaca bahseder misiniz?<br />

Ben 1975 yılında avukatlığa<br />

başladım. 3,5 yıl avukatlık yaptıktan<br />

sonra Cumhuriyet Savcılığına<br />

geçtim. Kütahya’nın Emet ilçesinde<br />

Cumhuriyet Savcılığı yaptım.<br />

Daha sonra Gürün, Mardin<br />

ve İskenderun’da Cumhuriyet<br />

Başsavcısı olarak çalıştım. Ondan<br />

sonra Edirne’de Cumhuriyet Savcısı,<br />

Erzurum ve Bursa’da Cumhuriyet<br />

Başsavcısı olarak görev yaptım<br />

ve emekli oldum. Emeklilikten<br />

sonra 1999 – 2002 yılları arasında<br />

Kastamonu’da Serbest Avukat<br />

olarak çalıştım. 2002 yılında yapılan<br />

genel seçimlerde de Adalet ve<br />

Kalkınma Partisi’nden milletvekili<br />

olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine<br />

geldim. 2002 yılından bugüne kadar<br />

milletvekili olarak devam ediyorum.<br />

Bu dönem son dönemim bundan<br />

sonra Allah ne gösterecek onu<br />

bilemiyorum.<br />

Geçtiğimiz aylarda Adalet<br />

Komisyonundan geçen “Anadilde<br />

Savunma” diye adlandırılan kanun<br />

neler getiriyor?<br />

Anadilde Savunma diye söyleniyor<br />

ama bu kanunun asıl amacı da<br />

kanunun uygulama şekli de Anadilde<br />

Savunma şeklinde değil. Yani onu<br />

biraz detaylı anlatacak olursak,<br />

Türkiye’deki ceza muhakemesi<br />

kanunumuza göre bir kimse eğer<br />

resmi dil olan Türkçeyi bilmiyorsa<br />

yani mahkemenin dilini bilmiyorsa<br />

veya az biliyorsa, bu dille kendisini<br />

iyi ifade edemiyorsa kendisine<br />

mahkeme tarafından bir tercüman<br />

tayin edilmek suretiyle savunması<br />

alınır. Bu polis safhasında da<br />

böyledir. Cumhuriyet Savcılığı<br />

safhasında da bu şekildedir. Bu<br />

Anadilde savunma diye adlandırılan<br />

yani istediği daha iyi bildiği bir dilde<br />

savunma yapabilmesini öngören<br />

kanun şunu getiriyor. Bir kişi<br />

kendisini başka bir dilde kendisini<br />

daha iyi ifade edebilecekse ve bunu<br />

söylüyorsa bu takdirde kendisine<br />

illerdeki Adalet Komisyonu’nun<br />

listesinde bulunan tercümanlardan<br />

bir tanesini seçer ve savunmasını<br />

bu şekilde yapar. Bu her zaman<br />

mümkün olabilecek bir olay<br />

değildir. Ben şu dilde savunma<br />

yapmak istiyorum, bunu daha iyi<br />

biliyorum diyorsa Türkçe bildiği<br />

halde bunu yapacaksa bu takdirde<br />

iddianame’nin okunmasından sonra<br />

savunmaya geçilir. Biliyorsunuz<br />

sanıktan savunması sorulur.<br />

İddianame okunur. Sanığın ilk<br />

savunması alınır. Sonra Cumhuriyet<br />

Savcısı esas hakkındaki mütalaasını<br />

bildirir. Esas hakkındaki mütalaa’dan<br />

sonra sanığın yine bir savunma hakkı<br />

vardır. İşte o mütalaa’dan sonraki<br />

savunma hakkı geldiği zaman bu<br />

savunmasında da gene istediği<br />

dilde yani daha iyi bildiğini iddia<br />

ettiği bir dilde bir savunma yapabilir.<br />

Yani bu iki halde mümkündür.<br />

Duruşmanın diğer safhalarında<br />

veya aralarda değildir. Bu iki halde<br />

daha iyi bildiği bir dilde savunma<br />

yapma hakkına sahiptir. Kanun<br />

onu getiriyor ancak bu durumda<br />

tercüman ücretini kendisi verme<br />

koşulu var. Sanık mahkemenin dilini<br />

hiç veya iyi bilmiyorsa devlet ona<br />

tercümanı kendisi temin ediyor. Ama<br />

bildiği halde, savunmamı başka<br />

bir dilde daha da iyi yaparım diye<br />

düşünüyorsa, bu dilde savunma<br />

yapması için gerekli tercümanın<br />

ücretini kendisinin ödemesi<br />

gerekmektedir. Bu ancak bu<br />

şekilde oluyor. Bu kanun detayları<br />

var başka hükümlerde var ama<br />

onlar herhalde çok fazla kimseyi<br />

ilgilendirmiyor, onlar çok teknik<br />

düzenlemeler.“Anadilde savunma”<br />

denilen düzenlemenin esası bu<br />

şekildedir.<br />

Yakın zamanda meclisten<br />

çıkan Denetimli Serbestlik ile<br />

cezaevinden salıvermeyi öngören<br />

kanun ne ifade ediyor?<br />

Bu Anadilde savunma olarak<br />

bahsedilen tasarının içinde bulunan<br />

konulardan biri. Esasında bu<br />

Haziran ayında çıkardığımız bir<br />

yasa ile bağlantılı bir olay bu.<br />

Şimdi bu yasanın esasına göre<br />

devletin bir düşüncesi var. Devlete<br />

göre cezaevinde uzun süre yatan<br />

insanlar, genellikle dışarıya çıktıktan<br />

sonra dışarıda kendilerine bir yer<br />

edinebilmelerini, bir iş bulabilmelileri<br />

ve topluma uyum sağlayabilmeleri<br />

için toplumla bir süre iç içe olmaları<br />

gerekiyor. Cezaevinden yeni<br />

çıkan bir insanın hemen topluma<br />

uyum sağlaması, hemen bir iş<br />

bulması mümkün değil. İşte bunu<br />

21


22<br />

sağlayabilmek için hükümet bir<br />

takım düzenlemeler yaptı. Dedi ki;<br />

cezasının bitmesine 1 yıl kalanlar<br />

ve açık ceza evine ayrılmış olanlar,<br />

açık ceza evine ayrıldıktan sonrada<br />

6 ay açık cezaevinde yatmış<br />

olanlar geride kalan cezaları da<br />

1 yıldan az kalmışsa bu takdirde<br />

kendilerine denetimli serbestlik<br />

uygulanmak suretiyle salıverilirler.<br />

Ve geri kalan bir yıllık süreyi<br />

dışarıda geçirirler. Ama bu denetimli<br />

serbestlik dediğimiz şeyi içerisinde<br />

dışarıda özellikle bir yerde çalışma<br />

var. Kamu için yararlı bir işte<br />

çalışma var. Denetimli serbestlikle<br />

salıverilecek insan, bunları kabul<br />

edecek ve bu uygulanacak. Bu<br />

şartla salıveriliyor yoksa kapıp koy<br />

verme istediğin gibi gez dolaş değil.<br />

Bu şekilde uygulanan bir sistem.<br />

Denetimli serbestlikle bu kişilerin<br />

topluma daha yararlı bir şekilde<br />

kazandırılması hedeflenmiştir.<br />

Eskiden kanunumuzda cezaevinde<br />

belli bir süre yattıktan sonra geriye<br />

kalan süresi 15 gün ve daha az<br />

olanlara iş arama izni verilirdi.<br />

Bu şimdi 1 yıla çıktı. Ama bunun<br />

yanında bir de denetimli serbestlik<br />

var. Şimdi bu 6 ay cezaevinde<br />

yatma mecburiyeti var ama şu anda<br />

orda bir değişiklik yapıldı. 3 yıllık bir<br />

süre içerisinde yani önümüzdeki<br />

3 yıl içerisinde açık cezaevinde<br />

6 ay yatma şartı aranmaksızın<br />

denetimli serbestlik kapsamına<br />

alınıp salıverilebilir. Bu tabi ki hakimin<br />

takdirindedir. Bu kişiyi isterse<br />

sayılan özellikleri varsa dışarıda da<br />

çalışacaksa bunu kabul edebilir.<br />

Çalışmayacaksa kabul etmeyebilir.<br />

Tamamen hakimin kendi bileceği bir<br />

iştir. Böyle bir sistem var. Basında<br />

bu konu ile ilgili cezaevinden 1000<br />

kişi çıktı, 5000 kişi çıktı diye de<br />

haberler görüyoruz. Doğrudur<br />

cezaevinden tahliyesine 1 yıldan az<br />

kalan kişiler olmak kaydıyla epeyce<br />

kişi çıkmıştır. 10-15 bin kişi tahliye<br />

olmuştur. Üç yıl süreyle bu devam<br />

edecek. Kanun devamlılık arz eden<br />

bir kanun ancak açık cezaevinde<br />

yatacağı süre 6 ay olma şartını 3 yıl<br />

süreyle kaldırıyor. Açık ceza evinde<br />

1 gün 2 gün yatmış olsa bile daha<br />

fazla yatmadan bu kişiler denetimli<br />

serbestlik ile yolu ile bırakılabilecek.<br />

Bu da şu demek cezaevinde yıllarca<br />

yatmış bir insanın geriye kalan süresi<br />

1 yıldır veya cezası daha azdır,<br />

toplam cezası 3 yıllık bir cezadır, 2<br />

yıllık bir cezadır her neyse ama açık<br />

cezaevinden ayrıldığı andan itibaren<br />

geride kalan ceza süresi eğer 1<br />

yıldan az ise denetimli serbestlik<br />

uygulanmak suretiyle bu kişi<br />

bırakılabilir. Bu sistemin uygulaması<br />

budur.<br />

Terörün finansmanı kanunu neler<br />

içeriyor ?<br />

Şimdi bizim mevcut Ceza<br />

Kanunumuza ve Terörle Mücadele<br />

Kanunumuza göre terör suçlarının<br />

doğrudan doğruya terör örgütüne<br />

üye olma, yardım ve yataklık etme,<br />

terör örgütü adına suç işleme gibi<br />

suçların yanında ilave olarak bir<br />

de Terörle Mücadele Kanununun<br />

8.maddesinde teröre yapılan<br />

finansmanın önlenmesine dair bir<br />

hüküm var. Bu şu demektir: Bir<br />

kişi terör örgütünün faaliyetlerinde<br />

kullanılmak üzere bilerek ve isteyerek<br />

finans sağlamışsa bu suçtur. Cezası<br />

da terör örgütü üyesinin cezası<br />

gibidir. Yani bu finans her türlü şey<br />

olabilir. Para aktarma, kendilerine<br />

araç – gereç temin etme vb. olabilir.<br />

Her türlü yardım suç kapsamına<br />

girmektedir. Eskiden teröre<br />

finansman sağladığı tespit edilen<br />

insanın mal varlığına el konuluyor<br />

ve arkasından müsadere ediliyordu<br />

ancak idarenin yaptığı başka bir<br />

işlem yoktu. Şimdi Birleşmiş Millet’in<br />

terörizmle mücadelenin yapılması ile<br />

ilgili, teröre finansman sağlanmasının<br />

önlenmesiyle ilgili sözleşmeleri var.<br />

Bu sözleşmeleri de hali hazırda<br />

bizde imzaladık. Bunların gereği<br />

olarak teröre finansman sağlayan<br />

kişilerin veyahut sağladığından<br />

şüphe edilen kişilerin mal varlıklarının<br />

dondurulması ile ilgili bir düzenleme<br />

var. Yani mahkemenin dışında idare<br />

tarafından yapılan bir uygulama. Biz<br />

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi<br />

tarafından alınmış kararlara zaten<br />

uyuyoruz. Dondurma işlemi şu<br />

anda yapılıyor zaten. Ama Birleşmiş<br />

Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı<br />

bu mal varlığını dondurulması<br />

kararlarının yanında bir de başka<br />

ülkelerin, bazı kişilerin teröre<br />

finansman sağladıkları yönünde<br />

ve mal varlıklarının dondurulması<br />

yönünde bize yapmış oldukları<br />

talepleri de değerlendirerek bunlar<br />

hakkında da bir karar vermemiz<br />

gerekiyor. İşte bunun yanında belki<br />

daha da önemlisi başka ülkelerde<br />

olan bizim de teröristlere finansman<br />

sağladığından şüphe ettiğimiz<br />

kişilerin mal varlığını dondurulmasını<br />

isteme talebimiz doğuyor. Yani bir<br />

yabancı ülke bizden isteyebiliyor<br />

bir de biz yabancı ülkelerden<br />

isteyebiliyoruz. Bu kanun çıktıktan<br />

sonra taleplerimiz daha ciddiye<br />

alınır oldu. Bu kanunla birlikte<br />

biz de onlardan şu kişiler teröre<br />

finansman sağlıyor dediğimizde<br />

onlar uygun görürlerse o kişinin mal<br />

varlığını donduracaklar. Onların bize<br />

söylediğini de biz uygun görürsek<br />

donduracağız. Bu olay 7 üyeden<br />

oluşan bir komisyon yardımıyla<br />

olacak. Bu komisyon inceleyecek<br />

ve bir karar verecek hakikaten<br />

bu talep doğru mudur, değil<br />

midir, bu kişiler teröre finansman<br />

sağlıyor mu, sağlamıyor mu, bu<br />

konuda yeterli belge var mı, yok<br />

mu diye değerlendirdikten sonra<br />

Bakanlar Kurulu’na sunacaklar.<br />

Bakanlar Kurulu bu değerlendirme<br />

üzerinden ilgili kişinin mal varlığının<br />

dondurulup, dondurulmayacağına<br />

karar verecek. Eğer mal varlığı<br />

Türkiye’de ise bu takdirde buna<br />

zaten mahkeme karar veriyor.<br />

Hazırlanmasında aktif olarak<br />

görev aldığınız 6222 sayılı<br />

“Sporda Şiddet ve Düzensizliğin<br />

Önlenmesi” kanunu hakkında<br />

bizleri bilgilendirir misiniz?<br />

Sporda şiddet ve düzensizlik<br />

deyince zaten bu konuyu bilmeyen<br />

yok. Maşallah Türkiye’de sporda<br />

şiddet de var, düzensizlik de,<br />

şike de var. Şike ile ilgili bir kanun<br />

daha önce çıkardık. Yargı tarafı<br />

yürüdü gitti o konuda pek bir şey<br />

söylemek istemiyorum ama disiplin<br />

soruşturması yönünden yani<br />

TFF’nin görevine giren disiplinle<br />

ilgili işlemlerde neler yapıldı, çok<br />

fazla üzerinde durmuyorum. Orası<br />

onların görevine giriyor. Ama<br />

sporda şiddet’in iki kez kanunu<br />

çıkmış olmasına rağmen hala<br />

şiddetin önlenmesinde bir ilerleme<br />

kaydettiğimizi sanmıyorum. Niye<br />

sanmıyorum? Çünkü bu kanunun<br />

öngördüğü bazı sistemler var,<br />

onların kurulması gerekiyor öncelikle.<br />

Nedir bu? Stadyum’un her tarafını<br />

görebilecek şekilde kameralarla<br />

donatılmış olması. Bu var mı? Şu<br />

an hala olduğunu sanmıyorum.<br />

İkincisi güvenlikle ilgili olarak bir<br />

bölüm olacak ve bu bölümde<br />

hem polis hem de kulüplerin ilgili<br />

görevli kişilerinin birlikte çalıştığı<br />

ve bu kameraları izleyen görevliler<br />

olacak. Kameraların izlenmesinden<br />

sonra herhangi bir şiddet olayı<br />

veya bir düzensizlik olursa bunu<br />

yapan kişilerin oradan alıkonulup<br />

belli bir yerde maç bitinceye kadar<br />

muhafaza edilmesi gerekiyor.<br />

Kanunda yazdığına göre en az<br />

20 kişi kapasiteli yer olacak ve<br />

bu tarz olayları çıkartanlar anında<br />

buraya kapatılarak maç bitinceye<br />

kadar burada bekletilecek. Ondan<br />

sonra hakkında gerekli işlemler<br />

yapılacak. Bunlar yapılıyor mu?<br />

Onu bilmiyoruz. Bunun dışında<br />

maça girişlerde mutlak suretle<br />

elektronik bilet kullanılacak. Bu<br />

biletin uygulamasına hala geçildiğini<br />

sanmıyorum. Geçemediler çünkü<br />

biz bu elektronik bilete geçme<br />

süresini geçtiğimiz yılsonunda 1<br />

veya 2 yıl uzattık. Çünkü verdiğimiz<br />

süre içerisinde kulüpler bunu<br />

yapamadılar. Ben şunu anlamıyorum<br />

aslında bunu zorlamamız lazım.<br />

Kulüpler milyonlarca lira para<br />

verip futbolcu alıyorlar. Bazen de<br />

işe yaramayan futbolcu alıyorlar.<br />

Hâlbuki bunlardan bir tanesine<br />

verecekleri para ile bu sistemin<br />

tamamını çok rahat kurabilirler.<br />

Sonunda ne oluyor? Maçta olaylar<br />

çıkıyor ve bu olaylardan dolayı saha<br />

kapatma cezası oluyor ve saha<br />

gelirlerinden ve seyirci desteğinden<br />

mahrum kalıyorlar. Kulüpler aslında<br />

bunları hesaplasa buradan mahrum<br />

kaldığı para ile bu sistemi çok rahat<br />

kurabilirler. Sisteme göre sahalarda<br />

olay çıkaran veya yasak madde<br />

kullanan, yasak madde ile spor<br />

sahasına giren kişilere ceza veriliyor.<br />

Bunun hem adli cezası var hem de<br />

disiplin cezası var. Bu ceza verildiği<br />

takdirde bu kişilerin spor salonlarına<br />

veya spor müsabakalarının yapıldığı<br />

yerlere girmesi yasaklanıyor. Bu<br />

elektronik bilet sistemine de bu<br />

işleniyor. Sisteme göre yasaklı bir kişi<br />

o kapıdan içeri giremiyor. Dolayısıyla<br />

sahalarda olay çıkaran insanların,<br />

ceza alan insanların, yasaklanan<br />

insanların bu sahalara bir daha<br />

girmesi engellenmiş olacak. Bu olay<br />

bu tarz olayları yapan insanlara ibret<br />

olacak. Belli bir zaman sonra bu<br />

olayın farkına varacaklar ama iş işten<br />

geçmiş olacak. Bu tarz olaylardan<br />

sonra hem yapanlar hem de diğer<br />

taraftarlar yavaş yavaş akıllanmaya<br />

başlayacaklar. Ama bu kanun hala<br />

var. Bu olayın engellenmesinde<br />

futbol kulüplerinin sorumlulukları var,<br />

taraftar derneklerinin sorumlulukları<br />

var, oradaki güvenlik görevlilerinin<br />

bir takım sorumlulukları var, emniyet<br />

güçlerinin sorumlulukları var. Olay<br />

sırasında Cumhuriyet Savcılığınca<br />

suç teşkil eden eylemler anında<br />

Cumhuriyet Savcılığına intikal<br />

ettirilecek. Cumhuriyet Savcısının<br />

suç işleyen bazı kişilerin stadyumlara<br />

girmesi konusunda hemen tedbir<br />

koyma yetkisi var. Hatta ilk etapta<br />

güvenlik kuvvetlerinin bile bir<br />

alıkoyma yetkisi var. Bu Cumhuriyet<br />

Savcısının kararıyla devamlı hale<br />

getiriliyor akabinde mahkemeye<br />

gidiyor. Mahkemede buna ayrıca<br />

bir hüküm veriyor, yasa karar<br />

veriyor. Dolayısıyla sistem her<br />

şeyi öngörmüş ama uygulama<br />

hala eksik. Ve burada en büyük<br />

sorumlulukta kulüplere düşüyor.<br />

Kulüpler stadyumlarındaki bu<br />

eksiklerini henüz gidermediler.<br />

Gidermedikleri müddetçe de<br />

sporda şiddeti önlememiz mümkün<br />

değil. Kanun hem stadyumdakini<br />

hem stadyum dışındakine hem<br />

de stadyuma gelip giderken<br />

yollardaki eylemlere karşı çeşitli<br />

önlemler öngörmüş, müeyyideler<br />

öngörmüş bunlar yapıldığı zaman<br />

sporda şiddet kalmaz. Avrupa nasıl<br />

önlediyse biz de bunu önleriz. Bizim<br />

kanunlarımız onlardan aşağı ve geri<br />

hiç değil. Şu halde bütün mesele<br />

uygulamaya kalıyor. Bu kanunu dört<br />

dörtlük bir şekilde uygularsak 1 yıl<br />

içinde stadyumlardaki bütün olayları<br />

çok rahat önleyebiliriz. Yeter ki bunu<br />

önlemeyi düşünelim ve isteyelim.<br />

Lojistik sektörünün son<br />

yıllardaki gelişmesini nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

Türkiye’de her şey gibi lojistik<br />

sektörü de gerçekten büyük ölçüde<br />

gelişti. Birlikler oluşturuldu. Sektörde<br />

çalışanların gücü çoğaldı. Bununla<br />

birlikte belki sorunlar da çoğalmıştır,<br />

onu tam bilemiyorum ama Türkiye’de<br />

lojistik sektörünün geliştiğini<br />

söyleyebiliriz. Bu konu benim<br />

esasında branşım olan bir konu<br />

değil, detaylarını çok bilmiyorum.<br />

Geçenlerde birkaç lojistikçinin bana<br />

ulaştırdığı bir konuya değinmeden<br />

geçemeyeceğim. Geçtiğimiz<br />

günlerde 7-8 tane lojistikçi beni<br />

ziyaret etti ve sektörde rahatsız<br />

oldukları birkaç konuyu bana<br />

ilettiler. Onların da son yıllarda<br />

23


24<br />

mallarını başka yere nakletmek<br />

üzere yükleyen şoförlerin yollarda<br />

kamyondaki yükü başkalarına satıp<br />

kaybolmaları gibi bir dertleri var.<br />

Bunun da baya bir yekün tuttuğunu<br />

söylüyorlar. Hatta bunların çoğu<br />

zaman örgütlü olarak yapıldığını<br />

söylüyorlar. Bu olaylarla ilgili<br />

mahkemelere de müracaat ettiklerini<br />

bazı davaların sonuçlandığını, bazı<br />

davaların devam ettiğini ancak<br />

verilen cezaların caydırıcı cezalar<br />

olmadığını söylüyorlar. Bu konuda ne<br />

yapabiliriz, nasıl bir tedbir alabiliriz<br />

diye benden görüş aldılar. Daha<br />

doğrusu bir çare bulmamızı istediler.<br />

Ben de onlara şu anda bizim ceza<br />

kanunumuzdaki emniyeti suistimal<br />

suçunun yeterli olduğunu söyledim.<br />

Çok büyük suçlara karşı yani büyük<br />

meblağlara karşı verilecek ceza<br />

da vardır, emniyeti suistimal edilen<br />

malın değerinin çok hafif olması<br />

halinde de verilecek ceza vardır.<br />

Bizim ceza kanunlarımızda bir skala<br />

vardır. Cezalar genellikle 1 yıldan 3<br />

yıla kadar, 2 yıldan 4 yıla kadar, 3<br />

yıldan 5 yıla kadar hapis şeklinde<br />

değişir. Böyle aralıklı devam eder.<br />

Ama bu şuçta öyle yapılmamıştır.<br />

Bu suçta ceza 1 yıldan 7 yıla kadar<br />

denmiştir. Yani alt-üst sınırlar arası<br />

makas çok açılmıştır. Eğer verilen<br />

zarar az ise alt sınırdan, verilen zarar<br />

çok ceza yüksek ise üst sınırdan<br />

cezadan cezalandırılmalıdır. Bu<br />

arkadaşların yakındıkları konu da<br />

budur. Bu konuda gerçekten de<br />

haklıdırlar. Biz ceza kanununa<br />

hüküm koyarken cezaların alt-üst<br />

sınırlar arasındaki makası çok<br />

açarken hep bunu hesap etmişizdir.<br />

Eğer verilen zarar çok yüksekse<br />

cezalar yukarıdan verilsin. Zaten<br />

ceza kanunumuzun 61. Maddesinde<br />

cezanın bireyselleştirilmesi ve<br />

belirlenmesi ile ilgili bir hüküm<br />

vardır. Burada mağdurun kastının<br />

yoğunluğu, suçun işlendiği zamanyer,<br />

verilen zararın ağırlığı gibi birçok<br />

kriter saymışızdır. Hakim bu kriterleri<br />

değerlendirerek cezanın alt sınırdan<br />

mı, üst sınırdan mı verileceğine<br />

karar verileceğine karar vermektedir.<br />

Eğer bir kamyon malı birisi götürdü<br />

sattı ise yani emniyeti suistimal<br />

suçunu işlediyse sattığı malın<br />

değeri 100 bin lira ise 300 bin lira<br />

ise buna alt sınırdan ceza vermek<br />

adil değildir. Hakimlerimizin mutlak<br />

suretle bunu iyi değerlendirmeleri<br />

lazım. Mağdurun malının alınmasını<br />

sağlamaları lazım. Gerekirse<br />

onların kamyonlarının müsadere<br />

edilmesi lazım. Ceza kanunumuz<br />

bunu öngörüyor. Ama bunlar<br />

uygulanmaz da klasik şekilde bir<br />

ceza uygulaması yapılırsa malı<br />

giden insanlar mağdur olurlar.<br />

Zaten bir kişinin birden çok kere<br />

bunu yapması gerekmez ki, malı<br />

bir defa çokça kaçırdı mı o kişinin<br />

aynı malı ikinci defa kaçırmasına<br />

gerek kalmayabilir. Çünkü bu<br />

mallar değerli mallar. Eğer ikinci<br />

defa yaparsa yok üçüncü defa<br />

yaparsa daha çok ceza veririz diye<br />

düşünülmesi bana yanlış geliyor.<br />

Bu tarz cezalar bir şey ifade etmez.<br />

Ama gerçekten emniyeti suistimal<br />

suçunun iyi değerlendirilmesi lazım.<br />

Hakikaten kaçırılan malın değeri<br />

yüksekse o zaman cezanın üst sınıra<br />

kadar çıkabilmesi lazımdır. Bunu<br />

yapmadığın sürece verilen karar<br />

adil bir karar olmaz. Biz de boşuna<br />

kanunda adil karar verilmesi için üst<br />

sınırı yüksek tutmuş oluruz. Maalesef<br />

birçok hakimin bunu uygulamadığını<br />

söylüyorlar. Bence bu üzücü bir<br />

olaydır. İnşallah hakimlerimiz bundan<br />

sonra bu konuya dikkat ederler.<br />

Son olarak LOGİTREND<br />

okuyucuları için ne söylemek<br />

istersiniz?<br />

Logitrend dergisi değişik ve<br />

alışılmışın dışında konularda önemli<br />

görüşler içeren bir dergi. Değişik<br />

konularda bilgi edinmek isteyen<br />

insanlara tavsiye ediyorum. Güzel bir<br />

hizmet.


Bize biraz kendinizi tanıtır mısınız? Cumhuriyetleri Ekonomik ve Sosyal Bakanlığımızın yeniden yapılandırılması<br />

1956 yılında Aksaray’da doğdum. 1979<br />

yılında Ankara Üniversitesi Siyasal<br />

Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye<br />

Bölümünden mezun oldum.<br />

Araştırmalar Merkezi (KARTÜRK)<br />

Danışma kurulu üyeliği,<br />

• TOBB, Türkiye Ulaştırma ve Lojistik<br />

Meclisi üyeliği,<br />

sürecinde, hizmet birimlerinin görev<br />

ve fonksiyonlarında da günün şartları<br />

göz önünde bulundurularak ve daha iyi<br />

hizmet amacından yola çıkarak bir dizi<br />

değişikliğe gidilmiştir. Bu çerçevede<br />

1979 yılında, o zaman ki ismiyle, görevlerini yürütmekteyim.<br />

söz konusu KHK ile daha önce Genel<br />

Gümrük ve Tekel Bakanlığında Gümrük<br />

Kontrolörü olarak göreve başladım.<br />

Gümrük Teşkilatında sırasıyla; Gümrük<br />

Gümrükler Genel Müdürlüğünden<br />

kısaca bahseder misiniz?<br />

Müdürlüğümüz görev ve yetki alanına<br />

giren bazı konular, Bakanlığımızın diğer<br />

Genel Müdürlüklerine devredilmiş,<br />

Kontrolörü, Ankara Gümrükleri<br />

Bilindiği üzere, Gümrük Müsteşarlığı, diğer Genel Müdürlüklerden de<br />

Başmüdürlüğü, Edirne Gümrük ve 640 sayılı “Gümrük ve Ticaret<br />

Genel Müdürlüğümüze aktarılan yeni<br />

Muhafaza Başmüdürlüğü, Gümrükler Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri görevler olmuştur. Ancak; Genel<br />

Kontrol Genel Müdürlüğü Daire Hakkında Kanun Hükmünde<br />

Müdürlüğümüzün yürüttüğü görevlerin<br />

Başkanı, Gümrükler Kontrol Genel Kararname (KHK)” ile Gümrük ve arz ettiği önemin büyük ölçüde<br />

Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcılığı ve Ticaret Bakanlığı olarak yeniden değişmediğini söyleyebiliriz.<br />

halen Gümrükler Genel Müdürlüğünde<br />

Genel Müdür Yardımcısı olarak görev<br />

yapmaktayım.<br />

34 yıllık mesleki hayatım boyunca<br />

örgütlenmiştir. Gümrükler Genel<br />

Müdürlüğü de Gümrük ve Ticaret<br />

Bakanlığının 9 Genel Müdürlüğünden<br />

biridir.<br />

Zira; gümrük idaresinin temel<br />

fonksiyonunun üç ayağı olarak<br />

nitelendirilen eşyanın “tarife”, “menşe”<br />

ve “kıymet”inin belirlenmesine ilişkin<br />

gümrük işlemlerinin hemen hemen<br />

taraf olunan anlaşmalara uygun<br />

26<br />

26<br />

Gümrükler<br />

Genel Müdür<br />

Yardımcısı<br />

Sefa Ekin<br />

bütün alanlarında görev yapmış<br />

olmakla birlikte, ağırlıklı olarak<br />

çalıştığım alanı taşımacılık yani TIR ve<br />

Transit işlemleri oluşturmuştur.<br />

• 2006 yılından bu yana Birleşmiş<br />

Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu<br />

bünyesinde faaliyet gösteren<br />

“Taşımacılığı Etkileyen Gümrük<br />

Sorunları Çalışma Grubu” ve “TIR İdari<br />

Komite”sinde Türk Gümrük İdaresinin<br />

temsili,<br />

• 2011 yılından itibaren Gazi<br />

Üniversitesi bünyesinde faaliyet<br />

gösteren, Karadeniz Ülkeleri ve Türk<br />

Avrupa Topluluğu<br />

Entegre Tarifesine<br />

(TARIC) Uyum<br />

Çalışmalarının<br />

bu yıl içerisinde<br />

tamamlanması<br />

ve 2014 yılında<br />

uygulamaya geçilmesi<br />

planlanmaktadır.<br />

olarak düzenlemeler yapmak ve<br />

uygulamayı sağlamak, Gümrükler<br />

Genel Müdürlüğünün öncelikli görevleri<br />

arasında yer almaya devam etmektedir.<br />

Ayrıca; gümrük rejimlerinin önemli<br />

bir bölümünü teşkil eden ekonomik<br />

etkili gümrük rejimleri ile ilgili taraf<br />

olduğumuz uluslararası anlaşmalar,<br />

gümrük mevzuatı ve dış ticaretle ilgili<br />

mevzuat çerçevesinde düzenleme<br />

yapmak, izin vermek ve uygulamanın<br />

yürütülmesini sağlamak, serbest<br />

dolaşıma giriş, ihracat, transit, yeniden<br />

ihracat, imha, gümrüğe terk işlemlerinin<br />

27


uygulanmasını sağlamak ve serbest<br />

bölgelerdeki gümrük işlemlerini<br />

yürütmek de Gümrükler Genel<br />

Müdürlüğünün görevleri arasında yer<br />

almaktadır.<br />

Daha önceleri Gümrükler Kontrol<br />

Genel Müdürlüğü bünyesinde<br />

yürütülmekte olan TIR işlemlerinin<br />

devri ve 1 Aralık 2012 itibariyle Ortak<br />

Transit rejimi kapsamında işlemlerin<br />

başlaması ile ortak transit dâhil tüm<br />

transit ve TIR işlemleri kapsamındaki<br />

taşımacılık konuları Gümrükler Genel<br />

Müdürlüğünün bünyesinde toplanmıştır.<br />

Bununla birlikte, Genel Müdürlüğümüz<br />

geri gelen eşya ile ilgili ihracat rejimi<br />

kararlarının uygulanmasını sağlamakta;<br />

çift kullanımlı eşya ve ihracat<br />

kontrollerine ilişkin görevleri de yerine<br />

getirmektedir.<br />

Öte yandan, gümrük idaresinin<br />

uygulamacı rolü, yalnız kendi çıkardığı<br />

mevzuatın uygulanması ile sınırlı<br />

bulunmamaktadır. Bu çerçevede, dış<br />

ticaret ve sair mevzuatın gümrükle ilgili<br />

hükümlerinin uygulanmasını sağlamak<br />

da Gümrükler Genel Müdürlüğünün<br />

görevleri arasındadır.<br />

Yolcu beraberi, posta ve hızlı kargo<br />

taşımacılığı yoluyla gelen ve giden eşya<br />

ile bunlarla ilgili e-ticarete konu eşyanın<br />

gümrük işlemlerinin yürütülmesini<br />

sağlamak, Gümrük Kanununun<br />

167’nci maddesi çerçevesinde<br />

gümrük muafiyetine ilişkin işlemler<br />

ile konteynerlere ilişkin işlemleri<br />

yürütmek ve teşvik mevzuatının<br />

gümrük işlemleriyle ilgili hükümlerinin<br />

yürütülmesini sağlamak da yine<br />

görevlerimiz arasında bulunmaktadır.<br />

Gümrük idareleri tarafından muayene<br />

esnasında tahlile tabi tutulmak üzere<br />

alınan numunelerin işlemlerinin<br />

yapılacağı gümrük laboratuarlarını<br />

kurmak, tahlil metotlarını hazırlamak ve<br />

çalışmalarını düzenlemek de Gümrükler<br />

Genel Müdürlüğünün görevlerindendir.<br />

Ayrıca, gümrük idarelerinde temsilci<br />

sıfatıyla iş takibi yapan gümrük müşaviri<br />

ve yardımcıları ile ilgili iş ve işlemleri<br />

yürütmek ile de görevli bulunan<br />

Gümrükler Genel Müdürlüğü, 640 sayılı<br />

KHK ile kendisine verilen ve yukarıda<br />

sadece genel olarak değinmeye<br />

çalıştığımız görevleri, 16 daire ve<br />

özveriyle çalışan 212 personeli ile<br />

layıkıyla yerine getirmeye çalışmaktadır.<br />

Gümrükler Genel Müdürlüğünün,<br />

gelecekte hayata geçirmeyi<br />

planladığı çalışmalardan bahsedebilir<br />

misiniz?<br />

Ülkemiz gümrük mevzuatının<br />

Avrupa Birliği Gümrük Mevzuatı ile<br />

uyumunun sağlanmasına ilişkin ulusal<br />

yükümlülüğümüz çerçevesinde de<br />

zaman zaman mevzuat değişiklikleri<br />

hazırlanmaktadır. Bu kapsamda;<br />

Avrupa Birliğinin Yeni Gümrük<br />

Kanunu’na uyumun sağlanabilmesi<br />

adına yeni bir Gümrük Kanunu ve<br />

bunun uygulanmasına ilişkin Gümrük<br />

Yönetmeliğinin hazırlanmasına ilişkin<br />

çalışmalara da başlanmıştır. Bu<br />

çalışmaların hızlandırılarak söz konusu<br />

yeni gümrük mevzuatının bir an önce<br />

hazır hale getirilmesi planlanmaktadır.<br />

Ayrıca; Genel Müdürlüğümüzce<br />

yürütülen çalışmalardan biri de, gümrük<br />

müşavirlerinin bir oda yapısı içerisinde<br />

örgütlenmesinin sağlanmasına yönelik<br />

Kanun Tasarısı çalışmasıdır.<br />

Öte yandan; günümüzde fikri ve sınaî<br />

mülkiyet haklarının ihlalleri ve taklitçilik<br />

suç ekonomisinde önemli bir yer<br />

tutmaktadır. Gerek iç ticarette gerekse<br />

dış ticarette hukuka aykırı olarak<br />

işleyen söz konusu girişimler birçok<br />

ülkede kamu sağlığı ve düzenini tehdit<br />

etmekte, aynı zamanda devletlerin çok<br />

büyük vergi kayıplarına yol açmaktadır.<br />

Bu gelişmeler dikkate alınarak, fikri ve<br />

sınaî mülkiyet haklarının gümrüklerde<br />

daha etkin korunması hususu<br />

Bakanlığımızın 2010-2014 Stratejik<br />

Planı kapsamına alınmıştır. AB Katılım<br />

Öncesi Mali Yardım Mekanizması<br />

çerçevesinde “Fikri Mülkiyet Haklarının<br />

Korunmasında Türk Gümrük İdaresi’nin<br />

Etkinliğinin Arttırılması” konulu ve<br />

geniş kapsamlı bir AB Projesi hayata etkin kullanmak suretiyle yasadışı İstanbul, Doğu Marmara, Uludağ,<br />

geçirilecektir. Bu projemiz kapsamında işlemleri önleyecek denetim<br />

Ege, Orta Akdeniz, Orta Anadolu<br />

fikri ve sınaî mülkiyet haklarının<br />

imkânları ve buna paralel olarak Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlükleri<br />

gümrüklerde daha etkin korunması yasal ticareti hızlandıracak ve<br />

tarafından BTB verilmektedir. Mevcut<br />

hedefimiz çerçevesinde konuya ilişkin kolaylaştıracak yöntemler geliştirilmesi sistemde yükümlüler kâğıt ortamında<br />

mevzuat çalışmaları yapılacak, gümrük planlanmaktadır.<br />

başvurularını yapmaktadırlar. Diğer<br />

28<br />

Genel<br />

Müdürlüğümüzün<br />

2013 yılında<br />

hayata geçirmeyi<br />

planlandığı<br />

projelerden bir<br />

diğeri de “Gümrük<br />

İdaresince<br />

Verilen İzinlerin<br />

Elektronik Ortama<br />

Taşınması”dır.<br />

idarelerimizin ekipman eksiklikleri<br />

tamamlanacak ve en önemlisi hem<br />

gümrük personelinin hem de toplumun<br />

bu konudaki bilincini arttırmaya yönelik<br />

çeşitli faaliyetler hayata geçirilecektir.<br />

Fikri Mülkiyet Haklarının Korunmasında<br />

Türk Gümrük İdaresi’nin Etkinliğinin<br />

Arttırılması Konulu Projenin 2013 yılında<br />

başlatılması amaçlanmıştır.<br />

Avrupa Topluluğu Entegre Tarifesine<br />

(TARIC) Uyum Çalışmalarının bu<br />

yıl içerisinde tamamlanması ve<br />

2014 yılında uygulamaya geçilmesi<br />

planlanmaktadır.<br />

Öte yandan; kara hudut kapılarımızda<br />

yerinde incelemeler sonucunda<br />

tespit edilen eksikliklere çözüm<br />

üretilmesi ve takibinin sağlanması<br />

konusundaki çalışmaların sürdürülmesi<br />

hedeflenmektedir.<br />

Ayrıca; özellikle hızlı kargo ve yolcu<br />

işlemlerinde, iyi ülke uygulamaları<br />

da incelenerek, teknolojiyi daha<br />

Diğer taraftan; hazırlıkları devam<br />

eden Bağlayıcı Tarife Bilgisi Programı<br />

ile başvuruların elektronik ortamda<br />

yapılabilmesine imkân tanınacaktır.<br />

Bilindiği üzere; Bağlayıcı Tarife Bilgisi,<br />

gümrük beyannamesinde yer alan<br />

en önemli beyan unsuru olan tarife<br />

pozisyonun belirlenmesinde beyan<br />

sahiplerine yardımcı olmak üzere<br />

getirilen bir uygulama olup hâlihazırda<br />

Genel Müdürlük<br />

olarak yer aldığımız ve<br />

çalışmaları hâlihazırda<br />

devam eden iki<br />

önemli Avrupa<br />

Birliği projemiz<br />

bulunmaktadır.<br />

yandan program uygulamaya<br />

konulduğunda verilen BTB’ler üçüncü<br />

kişiler tarafından da görülebilecektir.<br />

Bununla birlikte; AB Katılım Öncesi<br />

Mali Yardım Mekanizması, IPA<br />

2012 kapsamında 1.3 milyon Euro<br />

bütçeli “Laboratuvarlarımızın ISO<br />

EN 17025 standardı kapsamında<br />

akreditasyonu”; ayrıca IPA 2013<br />

çerçevesinde 1.6 milyon Euro bütçeli<br />

“Gümrük Laboratuvarlarında mevzuat<br />

geliştirme, riskli grupların belirlenmesi,<br />

laboratuvarlar arası eşgüdüm<br />

çalışmalarının geliştirilmesi” konulu<br />

proje başvurularında bulunulmuştur.<br />

Bu projeler ile birlikte, gümrük<br />

laboratuvarlarının modernizasyonu<br />

bağlamında önemli bir adım daha<br />

atılmıştır.<br />

Bakanlığımız taşra teşkilatına bağlı<br />

6 Laboratuvar Müdürlüğünün ISO<br />

EN 17025 standardı kapsamında<br />

akreditasyonu çalışmalarına başlanmış<br />

29


30<br />

olup bu çerçevede, öncelikli olarak<br />

Ankara Gümrük Laboratuvarı 22 Ocak<br />

2013 tarihinde akredite olmuştur. İzmir<br />

Gümrük Laboratuvarı ise 31 Temmuz<br />

2012 tarihinde akreditasyon için Türk<br />

Akreditasyon Kurumu’na (TÜRKAK)<br />

başvuru yapmış olup İstanbul, Kocaeli<br />

ve Bursa Gümrük Laboratuvarları da<br />

akreditasyon eğitimi için danışmanlık<br />

hizmeti almaktadır. Mersin Gümrük<br />

Laboratuvarı ise danışman firmayla EN<br />

ISO 17025 Akreditasyon Danışmanlık<br />

Hizmeti sözleşmesi imzalamıştır.<br />

Bahse konu laboratuvarlarımızın<br />

akreditasyonuna yönelik çalışmaların<br />

2013 yılında da sürdürülmesi<br />

öngörülmektedir.<br />

Genel Müdürlüğümüzün 2013<br />

yılında hayata geçirmeyi planlandığı<br />

projelerden bir diğeri de “Gümrük<br />

İdaresince Verilen İzinlerin Elektronik<br />

Ortama Taşınması”dır. Bu çalışma ile<br />

“Dahilde İşleme”, “Hariçte İşleme”,<br />

“Geçici İthalat” ve “Gümrük Kontrolü<br />

Altında İşleme” Rejimlerine ilişkin<br />

izinler ile “Nihai Kullanım İzni”ne<br />

ilişkin işlemlerin, elektronik ortamda<br />

yapılması amaçlanmaktadır. Böylelikle,<br />

gümrük işlemlerinin daha hızlı<br />

gerçekleştirilmesi, gümrük idarelerince<br />

verilen söz konusu izinlerin miktar<br />

ve nitelikleri gibi pek çok konuda<br />

istatistikî bilgilere ulaşılarak analiz<br />

yapılabilmesi, rejim izni veren ve<br />

rejimi sonlandıran gümrük idareleri<br />

arasında koordinasyonun daha etkin<br />

hale getirilmesinin yanı sıra yükümlüler<br />

açısından bürokrasi ve kırtasiyeciliğin<br />

de azaltılması sağlanmış olacaktır.<br />

Ankara Lojistik<br />

Üssü, sektör<br />

temsilcilerinin,<br />

sektörün<br />

ihtiyaçlarını<br />

gözeterek ortaya<br />

koymuş oldukları bir<br />

tesis.<br />

T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın<br />

yürüttüğü “Avrupa Birliği Projeleri”<br />

kapsamında ne gibi çalışmalar<br />

yapılmaktadır? Ve bu kapsamda<br />

Gümrükler Genel Müdürlüğü olarak<br />

yer aldığınız projeler nelerdir?<br />

Yukarıda da bahsettiğim üzere,<br />

Genel Müdürlük olarak yer aldığımız<br />

ve çalışmaları hâlihazırda devam<br />

eden iki önemli Avrupa Birliği<br />

projemiz bulunmaktadır. Bunlardan<br />

biri AB Katılım Öncesi Mali Yardım<br />

Mekanizması çerçevesinde sunulan<br />

ve 2013 yılında başlaması planlanan<br />

“Fikri Mülkiyet Haklarının Korunmasında<br />

Türk Gümrük İdaresi’nin Etkinliğinin<br />

Arttırılması” konulu projedir. Söz<br />

konusu projemiz; konuya ilişkin<br />

mevzuatın gözden geçirilmesi, gümrük<br />

idarelerine ekipman alınması (2000<br />

adet tablet bilgisayar, 500 adet dijital<br />

kamera, 55 adet segway scooter)<br />

ve muhtelif eğitim ve bilinçlendirme<br />

faaliyetlerini içermektedir.<br />

Diğer bir projemiz de daha önce<br />

bahsettiğim AB Katılım Öncesi<br />

Mali Yardım Mekanizması, IPA<br />

2012 kapsamında 1.3 milyon Euro<br />

bütçeli “Laboratuvarlarımızın ISO<br />

EN 17025 standardı kapsamında<br />

akreditasyonu”; ayrıca IPA 2013<br />

çerçevesinde 1.6 milyon Euro bütçeli<br />

“Gümrük Laboratuvarlarında mevzuat<br />

geliştirme, riskli grupların belirlenmesi,<br />

laboratuvarlar arası eşgüdüm<br />

çalışmalarının geliştirilmesi” konulu<br />

projelerdir. Bu projelerle, “Gümrük<br />

Laboratuvarları”nın her türlü araç,<br />

gereç, yazılım, donanım, bakım-onarım<br />

ve eğitim giderleri, sarf ve işletme<br />

malzemesi ihtiyaçlarının karşılanması<br />

konusunda önemli adımlar atılmış<br />

olup laboratuvarlarımız Avrupa Birliği<br />

standartlarına uygun hale getirilmeye<br />

çalışılmaktadır.<br />

Türk Gümrük İdaresi’nin 2013 yılı<br />

Modernizasyon programlanmasının<br />

içeriği hakkında bizleri bilgilendirir<br />

misiniz?<br />

Ülkemizde 25 kara, 7 demiryolu, 57<br />

deniz ve 50 hava olmak üzere toplam<br />

139 sınır kapısı ve 147 Gümrük<br />

Müdürlüğü bulunmaktadır.<br />

Her geçen gün artan dünya ticaretine<br />

paralel olarak ülkemizin dış ticaret<br />

hacmi de artmaktadır. Gümrük<br />

kapılarımızın ve idarelerimizin artan<br />

dış ticaret hacmine cevap verebilecek<br />

duruma getirilmesinin büyük önem<br />

arz ettiği gerçeğinden hareketle; her<br />

yıl milyonlarca dolarlık dış ticaret<br />

Ülkemizde 25 kara, 7<br />

demiryolu, 57 deniz<br />

ve 50 hava olmak<br />

üzere toplam 139<br />

sınır kapısı ve 147<br />

Gümrük Müdürlüğü<br />

bulunmaktadır.<br />

işlemlerinin gerçekleştiği, milyonlarca<br />

turistin ve aracın giriş-çıkış yaptığı<br />

kara sınır kapılarımız teknolojinin tüm<br />

imkânları da kullanılarak modernize<br />

edilmektedir.<br />

Bu kapsamda öncelikli olarak;<br />

Gürbulak (2003), İpsala (2004), Habur<br />

(2006), Cilvegözü (2007), Kapıkule<br />

(2008), Sarp (2009), Hamzabeyli (2009)<br />

Gümrük Kapıları, Yap-İşlet-Devret<br />

(YİD) modeliyle yenilenerek işletmeye<br />

açılmıştır. Nusaybin Gümrük Kapısı da<br />

anılan model kapsamında yenilenmiş<br />

olmakla birlikte Suriye’de yaşanan<br />

olaylar nedeniyle henüz işletmeye<br />

açılamamıştır.<br />

Yüksek Planlama Kurulu onayı<br />

alınarak YİD Modeli kapsamına<br />

alınan ve yatırımına başlanılması için<br />

görevlendirme çalışmaları devam eden<br />

12 Gümrük Kapısı ve 2 İç Gümrük<br />

bulunmaktadır. Bunlar; 1-Çıldır/Aktaş,<br />

2- Dilucu, 3- Kapıköy, 4-Esendere,<br />

5-Akçakale, 6-Karkamış, 7-Öncüpınar,<br />

8-Yayladağı, 9-Ali Rıza Efendi (Ovaköy),<br />

10-Posof/Türkgözü, 11-Pazarkule,<br />

12-Dereköy Gümrük Kapıları ile 13-<br />

Halkalı Gümrük Müdürlüğü, 14-Erenköy<br />

Lojistik Merkezi ve Gümrük Tesisleridir.<br />

31


32<br />

Bununla birlikte, yine YİD modeliyle<br />

bir iç gümrük olan Halkalı Gümrük<br />

Tesisi ile Esendere, Dilucu, Kapıköy ve<br />

Çıldır/Aktaş Gümrük Kapılarının 1,5 yıl<br />

içinde yenilenmesi amacıyla sözleşme<br />

süreçleri tamamlanmış, inşa aşamasına<br />

ise yaklaşılmıştır.<br />

Diğer taraftan, Bakanlığımızca<br />

hazırlanan “Gümrük İdarelerinin<br />

Standardizasyonu Eylem Planı”<br />

çerçevesinde; gümrük idareleri işlem<br />

süreçlerinin gözden geçirilmesi, hız ve<br />

verimi azaltan, süreçte yer almasına<br />

gerek duyulmayan uygulamaların tespit<br />

edilmesi, gümrük işlemlerin daha hızlı,<br />

verimli ve güvenli yapılmasıyla, yeni iş<br />

süreçlerin belirlenmesi ve buna uygun<br />

fiziki yapılanmanın önerilmesi amacıyla<br />

gerekli çalışmalar yürütülmektedir.<br />

Bununla birlikte, Bakanlığımız<br />

bünyesinde oluşturulan Taşra Teşkilatı<br />

Çalışma Grupları aracılığıyla gümrük<br />

idarelerinin fiziki, teknik ve idari<br />

altyapıları ile hizmet kalitesine ilişkin<br />

olumsuzlukların yerinde tespiti suretiyle<br />

iyileşme sağlanması yolunda gerekli<br />

adımlar atılmaktadır.<br />

Diğer taraftan, gümrüklerin<br />

modernizasyonu denildiğinde genellikle<br />

yapılan otomasyon çalışmaları öncelikle<br />

akla gelmektedir. Oysa modernizasyon<br />

tek başına otomasyon çalışmalarından<br />

ibaret olmayıp, bunun yanı sıra<br />

mevzuatın da modernize edildiğinin<br />

bilinmesinde fayda vardır. Bu anlamda<br />

başta Avrupa Birliği olmak üzere dünya<br />

gümrüklerindeki yenilikler yakından<br />

takip edilmekte, ülkemiz gümrükleri<br />

gerek teknik gerekse mevzuat altyapısı<br />

bakımından sürekli geliştirilmektedir.<br />

Ankara Lojistik Üssü'nün sektöre ne<br />

gibi etkileri olacaktır?<br />

Bu üssün sektöre olan etkilerini doğru<br />

değerlendirebilmek için öncelikle bu<br />

üssü başarı ve farklı kılan faktörlere<br />

bakmak gerekiyor.<br />

Ankara Lojistik Üssü’nün en önemli<br />

özelliklerinden birisinin, çoğunluğu<br />

Ankara’da yerleşik uluslararası nakliye<br />

firmalarının 2004 yılında kurmuş olduğu<br />

“bir şirket” (Ankara Lojistik Yatırımları<br />

ve Akaryakıt Tic A.Ş.) tarafından<br />

hayata geçirilmiş bir proje olması<br />

olduğunu düşünüyorum. Yani sektör<br />

temsilcilerinin, sektörün ihtiyaçlarını<br />

gözeterek ortaya koymuş oldukları<br />

bir tesis. Üssün başarısının arkasında<br />

yatan faktörlerden birisi budur.<br />

Bir diğer faktör ise; üssün inşası<br />

aşamasında başlayan ve faaliyete<br />

başladıktan sonrada artarak devam<br />

eden “kamu-özel sektör” işbirliğidir.<br />

Bu işbirliğinin, sadece Türkiye<br />

için değil dünya için de alanında<br />

örnek oluşturduğu tartışmasız.<br />

Nitekim (Rusya, Çin, İspanya gibi)<br />

birçok yabancı ülkeden gelip üssü<br />

ziyaret eden sektör temsilcilerinin<br />

ziyaret amaçlarının altında sadece<br />

buradaki fiziksel yapının değil bu<br />

örnek işbirliğinin de incelenmesi<br />

yatmaktadır. Aslında bu bakış açısının<br />

sorunuzun cevabını da (bu projenin<br />

sektöre etkileri) büyük oranda<br />

içerdiğini düşünüyorum. Yani, Ankara<br />

Lojistik Üssü, öncelikle sektöre<br />

kendi alanındaki en iyi örneklerinden<br />

birisini sunarak ülke içerisindeki diğer<br />

bölgelerdeki nasıl bir proje/nasıl bir üs<br />

yapılmalı sorusuna cevap veriyor.<br />

Tabii bu üssün sektör için diğer<br />

faydalarının da/artı değerlerinin de göz<br />

ardı edilmemesi gerekiyor. Bunlardan<br />

birincisi; gerek coğrafi konumu, gerek<br />

firmaların ihtiyaç duyacağı her türlü<br />

imkânı içinde barındırıyor olmasından<br />

ötürü, lojistik sektörü açısından en<br />

kısıtlı kaynaklardan birisi olan zaman<br />

kaybı bu proje ile minimuma indirilmiş<br />

durumda. Bir diğeri ise, burada hizmet<br />

veren Ankara Gümrük Müdürlüğü’ne<br />

sağlanan fiziksel imkânlar ve üssün<br />

iyi planlanmış yapısından dolayı<br />

yürütülen gümrük işlemlerinde etkinliğin<br />

arttırılmasına fayda sağlayarak daha<br />

hızlı bir hizmet için zemin oluşturuyor.<br />

Ankara Lojistik Üssü, hem lojistik<br />

alanını düzenleyenler hem de bu<br />

sektörde çalışan firmalar için iyi bir<br />

referans oluşturuyor. Ayrıca, lojistik<br />

alanında ülkemizin arzulanan atılımı<br />

gerçekleştirebilmesi için yürütülen<br />

çalışmalarda faydalanabilinecek<br />

cesaretlendirici bir tecrübe sağladığı<br />

kuşkusuz.<br />

Ankara Lojistik Üssü’nün Türk<br />

ekonomisini ve standartlarını<br />

yükselteceğini düşünüyor musunuz?<br />

Ankara Lojistik Üssü’ne baktığımızda,<br />

700.000 metrekarelik bir alan üzerine<br />

yerleşik olan bir proje görüyoruz.<br />

Burada 80’e yakın firma yer almakta<br />

ve 1000 den fazla kişiye iş<br />

imkânı yaratılmakta. Bu anlamda<br />

öncelikle nakliye sektörümüzde<br />

önemli bir yeri olan Ankara’ya<br />

sonrada Türkiye ekonomisine<br />

katkısı ortada.<br />

Ankara Gümrük Müdürlüğü’nden<br />

son dört yılda gerçekleştirilen<br />

ihracat rakamlarına baktığımız<br />

zaman; 2009 yılında 1,4 Milyar<br />

Dolar seviyesinden 2012 yılı<br />

sonu itibariyle yaklaşık 2,4 Milyar<br />

Dolara kadar yükselen bir trend<br />

görüyoruz. Kuşkusuz bu artış<br />

üzerinde; ülke ekonomisinin<br />

son 10 yılda yakaladığı istikrarlı<br />

büyümenin etkisinin yanında,<br />

Ankara Lojistik Üssü’nün<br />

sahip olduğu payın da göz<br />

ardı edilmemesi gerektiğini<br />

düşünüyorum.<br />

Peki, bir proje bu katkıyı nasıl<br />

sağlar sorusunu soracak olursak,<br />

doğru tasarlanmış ve uygulanmış bu<br />

yatırım sayesinde, kamu kurumları<br />

ve özel sektör etkin bir işbirliği çatısı<br />

altında bir araya geliyor, taşımacılık<br />

kolaylaşıyor, farklı ama birbiriyle iş<br />

olarak bağlantılı firmaların bir araya<br />

toplanmasıyla firmaların bir biri için<br />

yarattığı faydalar ortaya çıkıyor ve bu<br />

faydalar tabii ki maliyetleri düşürüyor.<br />

Tüm bunlara bağlı olarak firmaların<br />

rekabet gücü, dolayısıyla da ticaret<br />

hacmi artıyor.<br />

Türkiye’de kendi alanında hayata<br />

geçirilmiş ilk örneği olan bu merkezin,<br />

elde ettiği başarılı sonuçlar, lojistik<br />

sektörümüzün standartlarını daha<br />

yukarılara çekmekle birlikte bu<br />

merkezde elde edilen tecrübeler ise<br />

yakın gelecekte inşa edilecek benzer<br />

merkezler içinde çok değerli bir kaynak<br />

özelliği taşımakta.<br />

Yeni yıldan beklentileriniz ne<br />

doğrultudadır?<br />

Konunun kapsamı göz önüne<br />

alındığında bu sorunun biraz daha<br />

genişletilerek cevaplaması gerektiğini<br />

düşünüyorum.<br />

Öncelikle, kısa vadedeki beklenti;<br />

Ankara Lojistik Üssü’nün Ulaştırma,<br />

Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı<br />

ile yürüttüğü çalışmaları en kısa<br />

sürede sonuçlandırılarak demiryolu<br />

bağlantısının yapılmasının sağlanması<br />

yoluyla bu merkezin gerçek<br />

potansiyeline ulaşmasıdır. Bu sayede<br />

Anadolu’nun ortasında adeta bir iç<br />

liman gibi hizmet verebilecek hale<br />

gelecek olan merkezin İpek Yolu’nun<br />

yeniden canlandırılması noktasında<br />

ülkemize büyük katkılar sağlayacaktır.<br />

Uzun vadede bakacak olursak;<br />

• Türkiye’de mevcut durumda<br />

baskın olan karayolu taşımacılığı<br />

hem ülkemizi doğrudan petrole hem<br />

de dolaylı yoldan dış ekonomilere<br />

bağımlı hale getirmektedir. Ayrıca<br />

hem ticari hem de özel kişiler olarak<br />

karayolu kullanım yoğunluğu sürekli<br />

olarak yüksek maliyetli yeni yatırımların<br />

yapılmasına ve yüksek bakım<br />

onarım maliyetlerine yol açmaktadır.<br />

Üstelik karayolu, kullanımlardan ve<br />

doğal koşullardan etkilenen yüksek<br />

maliyetli bir yatırımdır. Dolayısı ile<br />

bakım onarım ve idamesi de hem<br />

maliyetli hem de zordur. Bu ve benzeri<br />

nedenlerle ve modlar arası dengenin<br />

ve entegrasyonun sağlanabilmesi<br />

adına denizyolu+karayolu,<br />

Gümrüklerin<br />

modernizasyonu<br />

denildiğinde<br />

genellikle yapılan<br />

otomasyon çalışmaları<br />

öncelikle akla<br />

gelmektedir.<br />

havayolu+karayolu ve<br />

demiryolu+karayolu, sistemlerinin<br />

kurulmasını sağlayacak alt yapı<br />

ve yasal düzenlemelerin yapılması<br />

gerekmektedir. Ro-Ro ve Ro-La<br />

taşımacılık sisteminin yaygınlaşması<br />

için, gerek limanlarımızda, gerek<br />

karayollarında, gerekse de<br />

demiryollarında intermodaliteyi<br />

sağlayacak liman, demiryolu ve<br />

karayolu bağlantıları ile havaalanlarının<br />

bu yapılara entegrasyonunun<br />

sağlanmasına ihtiyaç bulunmaktadır.<br />

Lojistik üsler ise bu anlamda modlar<br />

arası geçişlerde bir havuz, bir<br />

düzenleyici görevi yapacaklardır.<br />

• Avrupa uygulamalarında önemli<br />

lojistik yatırımlarının “bölgesel” niteliği<br />

de dikkate alındığında, yine kamu/özel<br />

sektör işbirliği modeli çerçevesinde,<br />

yönetim özel sektörde olmak üzere<br />

kamuyu temsilen belediyelerin ve<br />

il özel idarelerinin de projelerin<br />

içerisinde yatırımcı ortak veya en<br />

azından proje paydaşı olarak yer<br />

almalarının teşvik edilmesinin gerekli<br />

olduğunu düşünüyorum. Bu noktada,<br />

aslında daha öncede belirttiğimiz<br />

gibi Ankara Lojistik Üssü’nde yakalan<br />

başarılı kamu-özel sektör işbirliğinin<br />

geliştirilerek diğer bölgelerde kurulacak<br />

lojistik üslerde de kullanılması<br />

gerektiğinin altını bir kez daha çizmek<br />

istiyorum.<br />

• Bakü – Tiflis demiryolu, Marmaray<br />

Boğaz geçişi, Van Gölü Feribot geçişi,<br />

TRACECA, İTİ (İslamabad, Tahran,<br />

İstanbul) Koridoru gibi Kafkasya,<br />

Orta Asya ve Orta Doğu’yu Avrupa ile<br />

birleştirecek lojistik altyapı politikaları<br />

ve tarihi ipek yolunun tekrardan<br />

canlandırılması girişimlerinde yeni<br />

yapılacak lojistik üsler ülkemizin<br />

sahip olduğu avantajı daha da yukarı<br />

taşımakla birlikte rekabet gücünü<br />

de arttıracaktır. Ayrıca; Ülkemizin<br />

bu alanda sadece doğu-batı<br />

paralelinde uzanan rotalar değil,<br />

(özellikle Karadeniz ve/veya Akdeniz<br />

geçişli) kuzey-güney yönlü rotların<br />

geliştirilmesi yönündeki çalışmalara<br />

da hız verildiği göz önüne alınırsa dört<br />

taraftan gelen ticaret trafiğinin idamesi,<br />

sirkülasyonunun düzenlenmesi ve<br />

bu trafikten mümkün olan en büyük<br />

almamız lojistik üslere bağlıdır.<br />

• Lojistik üs hedefine yönelik olarak<br />

bölge ülkeleri başta olmak üzere<br />

ülkemizce küresel yüklere hitap<br />

eden (deniz/hava) bölge limancılığı<br />

geliştirilmeli ve yük talebine özgü<br />

uzmanlaşmış liman ve terminaller<br />

oluşturulmasının bu alandaki başarı için<br />

“olmazsa olmaz” koşul olarak ortaya<br />

çıktığı kanaatindeyim.<br />

• Lojistik ve ulaştırma ile ilgili ön<br />

lisans, lisans ve lisansüstü eğitim<br />

kurumlarında intermodal taşımacılık<br />

ve lojistik üslerin müfredat kapsamına<br />

alınmasına başlanıldığı görülmekle<br />

birlikte, bu eğitimleri alan yetişmiş iş<br />

gücünün sektöre olan faydalarının yakın<br />

zamanda hissedilir bir şekilde ortaya<br />

çıkacağını düşünüyorum. Ancak, bu<br />

eğitimleri veren kurum ve kuruluşların<br />

sayısının kesinlikle arttırılması<br />

gerekmekte.<br />

• “Lojistik Köy” ya da “Lojistik Merkezi”<br />

ve benzeri adlarla farklı kamu ve özel,<br />

özerk kurumların üzerinde çalıştığı<br />

projelere tek bir otorite tarafından bir<br />

standart getirilmelidir. Böylece bu<br />

konuda oluşması kuvvetle muhtemel<br />

bir lojistik alan enflasyonu engellenmiş<br />

olacaktır. Lojistik üs kurma işini,<br />

bir moda haline getirip gereksiz<br />

yatırımlardan kaçınmak, yer seçimini<br />

iyi yapmak gereklidir. Bu duruma en<br />

iyi örneği ise; Çin’de 2001 yılında<br />

lojistik park yatırımları moda haline<br />

gelmesi ile yaklaşık 1000 adet lojistik<br />

park kurulmuştur, ancak bunların %<br />

60’ı tamamlandıktan sonra atıl kalmış<br />

olmasıdır. Tekrar etmek gerekirse,<br />

böyle bir tablo ile karşılaşmamak<br />

için koordinasyon görevinin tek bir<br />

Bakanlığın uhdesine verilmesinin ve bu<br />

Bakanlığın da diğer ilgili kurumlardan<br />

oluşan bir danışma konseyi ile birlikte<br />

hareket etmesinin en doğru seçenek<br />

olduğunu düşünüyorum.<br />

• Sonuç olarak Türkiye’nin öncelikle<br />

lojistik üsler ile ilgili bir Master Plan<br />

oluşturması ve ardından bu planda yer<br />

alan hedefler ve ilkeler doğrultusunda<br />

bir çerçeve kanun hazırlanmasının<br />

uygun olacağı değerlendirmekteyim.<br />

33


034 035


36<br />

TCDD<br />

Genel<br />

Müdür<br />

Yardımcısı<br />

Veysi Kurt<br />

Seyahatlerinde demiryollarını<br />

tercih eden insan sayısı her geçen<br />

gün artmakta, 2012 yılı içinde<br />

TCDD trenlerinde kaç yolcu<br />

seyahat etti? 2013 yılı hedefleriniz<br />

ne doğrultuda?<br />

2012 yılında 50.361.623 banliyö,<br />

16.570.507 konvansiyonel tren,<br />

3.351.934 YHT, 50.360.607 İzban<br />

A.Ş (TCDD’nin % 50 iştiraki<br />

olduğu) banliyö taşımaları olmak<br />

üzere toplam 120.644.671 yolcu<br />

taşıması gerçekleştirilmiştir. 2002<br />

yılında 73.088 bin civarında olan<br />

yolcu sayımız 10 yıllık dönemde<br />

% 65 artışla 120 milyon civarına<br />

yükselmiştir.<br />

Marmaray ve Yüksek Hızlı Tren<br />

yol yapım çalışmaları nedeniyle<br />

Halkalı-İstanbul banliyö hattının 2013<br />

Mart ayı içerisinde, Haydarpaşa-<br />

Pendik banliyö hattının Haziran ayı<br />

içerisinde tren trafiğine kapatılacak<br />

olması nedeniyle; 2013 yılı banliyö<br />

yolcu taşıma programı 17.228.000,<br />

konvansiyonel tren yolcu programı<br />

16.750.000 olarak belirlenmiştir. Hat<br />

kapanmasından etkilenmeyen YHT<br />

taşımalarında % 19 artışla 4.000.000,<br />

İzban A.Ş banliyö taşımalarında<br />

% 4 artışla 52.000.000 adet olmak<br />

üzere toplam yolcu taşıma hedefi<br />

89.978.000 olarak belirlenmiştir.<br />

Halkalı-Kazlıçeşme hattının 1<br />

Mart 2013 tarihinde işletmeye<br />

kapatılmasıyla Yedikule-Sirkeci<br />

arasında aynı tarihten itibaren 15 dk.<br />

aralıklarla günlük 144 adet banliyö<br />

treni işletilmesi planlanmış olup<br />

2013 Mart-Aralık döneminde ilave<br />

olarak 10 milyon yolcu taşınması<br />

beklenmektedir.<br />

YHT hattı işletmeciliği hakkındaki<br />

düşüncelerinizi bizlerle paylaşır<br />

mısınız? YHT ülke taşımacılığına<br />

ne gibi faydalar sağlamaktadır?<br />

Yüksek Hızlı Trenlerle Ankara-<br />

Eskişehir ve Ankara-Konya<br />

hatlarında 2009 Mart – 2013 Ocak<br />

(dahil) yılları arasında toplam<br />

9.038.020 yolcu taşınmış ve 32.832<br />

sefer yapılmıştır. Her iki parkurun<br />

günlük ortalama yolcu sayısı<br />

12.000’dir.<br />

Ankara-Eskişehir YHT Üretim<br />

Sonuçları:<br />

Yüksek Hızlı Tren (YHT) İşletmeciliği<br />

Ankara-Eskişehir-Ankara arasında<br />

13 Mart 2009 tarihinde başlamıştır.<br />

Bu parkurda günde 10 gidiş 10<br />

geliş olmak üzere toplam 20 sefer<br />

yapılmaktadır.<br />

YHT öncesinde konvansiyonel<br />

trenlerle günde ortalama 572 yolcu<br />

taşınırken, YHT sonrasında bu sayı<br />

günlük ortalama hafta içi 6.000,<br />

hafta sonu 7.500 kişiye ulaşmıştır.<br />

Daha önce Ankara-Eskişehir<br />

arasında %8 olan tren taşıma payı<br />

YHT+konvansiyonel tren ile % 72’ye<br />

ulaşmıştır.<br />

YHT+Tren bağlantısıyla Kütahya ve<br />

YHT+Otobüs bağlantısıyla Bursa’ya<br />

olan yolculuk sürelerinde önemli<br />

ölçüde kısalmalar olmuştur.<br />

2009 Yılı Mart-Aralık döneminde<br />

942.341, 2010 yılında 1.889.666,<br />

2011 yılında 2.149.879, 2012 yılında<br />

1.981.887, 2013 Ocak ayında<br />

168.761 olmak üzere Eskişehir<br />

hattında toplam 7.132.534 adet<br />

yolcu taşınmıştır.<br />

Eskişehir YHT ile 13 Mart 2009 – 31<br />

Ocak 2013 tarihleri arasında toplam<br />

25.631 sefer, 6.279.595 tren-km<br />

yapılmıştır.<br />

Ankara-Konya YHT Üretim Sonuçları:<br />

24 Ağustos 2011 tarihinde Yüksek<br />

Hızlı Tren İşletmeciliğine başlanan<br />

Ankara-Konya-Ankara parkurunda 8<br />

gidiş 8 geliş olmak üzere günde 16<br />

sefer yapılmaktadır.<br />

2011 Yılı Ağustos-Aralık döneminde<br />

406.636, 2012 yılında 1.371.511,<br />

2013 Ocak ayında 127.339 olmak<br />

üzere Konya hattında toplam<br />

1.905.486 adet yolcu taşınmıştır.<br />

Konya YHT ile 24 Ağustos 2011-31<br />

Ocak 2013 tarihleri arasında toplam<br />

7.201 sefer, 2.181.903 tren-km<br />

yapılmıştır.<br />

Konya’dan Karaman’a DMU setleri<br />

ile 4 gidiş, 4 geliş olmak üzere<br />

günde toplam 8 tren ile bağlantı<br />

verilmekte; Antalya, Manavgat,<br />

Alanya, Silifke, Mut gibi yerleşim<br />

merkezlerine gelecekte otobüs ile<br />

bağlantı verilmesi planlanmaktadır.<br />

YHT’nin Ülkemize Faydaları<br />

1.Sosyal Faydalar<br />

YHT’lerin hizmete girmesiyle<br />

birlikte ulaştıkları şehirlerin sosyal<br />

yaşamlarında da önemli değişiklikler<br />

olmuştur. YHT’ler hizmet verdikleri<br />

şehirlerin ekonomik, sosyal ve<br />

kültürel yaşamına dinamizm<br />

getirmiştir. Başta turizm olmak<br />

üzere, bu kentlerin yaşamına<br />

önemli katkılarda bulunmaktadırlar.<br />

YHT’lerle birlikte şehirlere günlük<br />

turlar düzenlenmekte olup sabah<br />

YHT ile başlayan yolculuk, gezilecek<br />

yerler bittikten sonra akşam yine YHT<br />

ile son bulmaktadır. YHT insanların<br />

seyahat alışkanlıklarını değiştirmiş,<br />

evinden dışarı çıkmayan insanlar<br />

günü birlik şehirlerarası yolculuklara<br />

başlamıştır. Çalışan kesim civar<br />

şehirlerde yaşayabilmekte ve 300<br />

km çapı içerisindeki şehirler birbirinin<br />

banliyösü olmaktadır.<br />

YHT istasyonları bulunduğu<br />

bölgeye ayrıca canlılık katmaktadır.<br />

Terminaller çevresindeki evlerin ve<br />

şirketlerin değeri yükselmektedir.<br />

Hatta bazı şirketler genel merkezleri<br />

terminal yanlarına taşımaktadırlar.<br />

YHT’lerin ulaştığı şehirlerdeki<br />

kalkınmamış bölgelere inşa<br />

edilen istasyonlar o bölgenin<br />

kaderini değiştirmektedir. Yolcu<br />

sirkülasyonunun yoğun olarak<br />

yaşandığı bu bölgedeki boş arazilere<br />

iş merkezleri, fuarlar, biyomedikal<br />

teknoloji köyü, tıp parkı, eğlence,<br />

alışveriş ve aktivite merkezleri,<br />

müzeler, ekolojik ve akademik köyler<br />

kurulmaktadır.<br />

2.Ekonomik Faydalar<br />

Yüksek Hızlı Tren Projesi yolcularına<br />

daha kısa ve daha güvenilir bir<br />

seyahat sunmasının yanı sıra<br />

ülkemize ekonomik faydalar da<br />

sağlamaktadır.<br />

1.Enerji maliyeti:<br />

YHT Ankara-Eskişehir ve Ankara-<br />

Konya parkurlarında çalışmaya<br />

başladıktan sonra bu parkurlarda<br />

otobüs ve özel araçların trafikten<br />

çekilmesi sonrası karayollarında<br />

gerçekleştirilen enerji tasarrufu yıllık<br />

6.743.034 dolar seviyesindedir.<br />

YHT’nin bu parkurda aynı sayıda<br />

yolcu için harcadığı enerjinin maliyeti<br />

yıllık 1.880.888 dolardır.<br />

2.Trafik kazalarından kaynaklanan<br />

maliyetler:<br />

Yine Ankara-Eskişehir ve Ankara-<br />

Konya parkurlarında YHT<br />

işletmeciliği başladıktan sonra bu<br />

parkurlarda otobüs ve özel araçların<br />

trafikten çekilmesi sonrası yıllık<br />

22,4 milyon dolarlık trafik kazaları<br />

maliyetinden kaçınılmaktadır.<br />

3.Karbondioksit (CO2) Emisyonu:<br />

37


38<br />

Ankara-Eskişehir ve Ankara-Konya<br />

YHT seferlerinin başlamasıyla<br />

trafikten çekilen otobüs ve<br />

otomobillerden salınan yıllık<br />

15,1 bin ton CO2’den çevremiz<br />

korunmaktadır.<br />

Bunun parasal karşılığı ise 1.570.400<br />

dolardır.<br />

TCDD Genel Müdür Yardımcısı<br />

olarak YHT dışındaki taşımacılık<br />

hakkında bizleri bilgilendirir<br />

misiniz?<br />

Ankara-Eskişehir ve Ankara-<br />

Konya arasında devam eden YHT<br />

taşımaları yanı sıra süper ekspres,<br />

mavi, ekspres, uluslararası ekspres,<br />

bölgesel ekspres, rayotobüsü, yolcu,<br />

karma, DMU gibi farklı statüde<br />

günlük 214 adet şehirlerarası<br />

konvansiyonel tren işletmektedir.<br />

2012 yılında konvansiyonel<br />

trenlerle yıllık 16.5 milyon yolcu<br />

taşıması gerçekleştirilmiş, 2013<br />

yılında 16.7 milyon yolcu taşıması<br />

programlanmıştır.<br />

TCDD, hükümetimizin programları<br />

çerçevesinde bir taraftan ülkemizi<br />

çekirdek yüksek hızlı tren ağı ile<br />

örerken, diğer taraftan da mevcut<br />

konvansiyonel hatları geliştirerek,<br />

yenileyerek, sinyal ve elektrifikasyon<br />

gibi daha modern ve güvenli<br />

tesislerle donatmaktadır. Böylece<br />

kentler arası yolculukları daha<br />

konforlu, kaliteli ve keyifli hale<br />

getirirken, aynı zamanda lojistik<br />

hizmetler için de ciddi bir fiziki<br />

altyapı ile önemli bir kapasite<br />

oluşturmaktadır.<br />

Böylece ülkemizde, doğu-batı<br />

yönleri doğrultusunda kesintisiz<br />

bir demiryolu ana koridoru<br />

oluşturularak, gerek ulusal, gerekse<br />

Avrupa-Asya arasında transit ulaşım<br />

olanaklarının artırılması ve kombine<br />

taşımacılığın geliştirilesi amacıyla<br />

demiryolu ve lojistik altyapı projeleri<br />

öncelikli hale getirilmiştir.<br />

Demiryollarında uzun mesafeli ve<br />

yüksek miktardaki yüklerin taşınması<br />

avantajlı olduğundan, lojistik<br />

planlamada, intermodal taşımacılık<br />

kapsamında özellikle uluslararası<br />

taşımalar ile transit taşımalarda<br />

demiryolları kullanıldığından<br />

kuruluşumuzca son yıllarda, blok<br />

tren işletmeciliğine geçilmiş, lojistik<br />

merkezleri kurulmaya başlanmış,<br />

kombine taşımacılığa uygun vagon<br />

imal edilmeye başlanmış, Organize<br />

Sanayi Bölgelerinin demiryolu<br />

bağlantısı, konteyner, TIR kasası<br />

taşımacılığı, otomobil taşımacılığı<br />

alanlarında önemli gelişmeler<br />

kaydedilmiştir.<br />

Kuruluşumuzca daha fazla miktarda<br />

yük taşınması, mevcut lokomotif ve<br />

vagonların etkin şekilde kullanılması,<br />

taşıma hızının artırılması, ihtiyaç<br />

duyulan personel miktarının<br />

azaltılması, lokomotif ve vagon<br />

rotasyonunun düşürülmesi, yük<br />

taşımalarında kalitenin yükseltilmesi,<br />

manevra maliyetlerinin azaltılması,<br />

müşteri memnuniyetinin arttırılması<br />

amacıyla 2004 yılı başından itibaren<br />

Blok Tren İşletmeciliğine geçilmiştir.<br />

Bu uygulama ile taşınan yük<br />

miktarında artış sağlanmış, kaynaklar<br />

daha etkin kullanılmış, taşıma<br />

süreleri kısaltılmıştır. Bütün bunlar,<br />

taşıma maliyetlerini azalttığı gibi,<br />

müşteri memnuniyetini de artırmıştır.<br />

Blok tren uygulaması ile 2012 yılında<br />

25,7 milyon ton yük taşınarak 2002<br />

yılına göre yük taşıma miktarında %<br />

76, yük taşıma gelirinde % 290 artış<br />

sağlanmıştır.<br />

Bu kapsamda 135 adet yurtiçi, 14<br />

adet uluslararası olmak üzere günde<br />

karşılıklı 149 adet blok yük treni<br />

çalıştırılmaktadır.<br />

Üretim Merkezlerinin Demiryolu<br />

Ağına Bağlanması: Kuruluşumuzun<br />

taşıma payını ve gelirini artırmanın ve<br />

taşıtıcı firmaların ulaşım maliyetlerini<br />

düşürmelerine olanak sağlamanın<br />

yanı sıra makro ekonomik dengeye<br />

olumlu yönde katkı sağlamak için,<br />

taşıma potansiyeli yüksek olan<br />

yerlere iltisak hattı ile bağlantı<br />

yapılması yönünde çalışmalar<br />

sürdürülmektedir. Organize<br />

Sanayi Bölgeleri, büyük sanayi<br />

kuruluşları, liman ve iskele gibi<br />

hacimli yük taşınan tüm merkezler<br />

doğrudan TCDD ve özel sektör<br />

işbirliği içerisinde iltisak hatları ile<br />

bağlanmaktadır. 2002 yılında 281<br />

adet olan iltisak hattı 337 adete<br />

ulaşmış, her yıl ortalama 6 adet<br />

yeni iltisak hattı yapılmıştır. İltisak<br />

hatlarının geliştirilmesi konusunda<br />

çalışmalar sürdürülmektedir.<br />

Taşımalarımızın %55’i iltisak<br />

hatlarından yapılmaktadır.<br />

Konteyner Taşımacılığı: Derince,<br />

Bandırma, Alsancak, Samsun,<br />

İskenderun ve Mersin Limanlarından<br />

denizyolu-demiryolu, demiryoludenizyolu<br />

bağlantılı kombine<br />

taşımacılık; Halkalı, Köseköy,<br />

Derince, Bozüyük, Çukurhisar,<br />

Ankara, Boğazköprü, Eskişehir,<br />

Kayseri, Başpınar, Biçerova, Mersin<br />

v.b. işyerlerinden demiryolu-karayolu<br />

bağlantılı uluslararası kombine yük<br />

taşımacılığı yapılmaktadır.<br />

Diğer taşıma modları arasında<br />

rekabeti kaldırıp işbirliğini amaçlayan<br />

konteyner taşımacılığı gün geçtikçe<br />

artan bir hızla ulaştırma sektöründe<br />

tartışmasız ve önemli bir taşıma şekli<br />

olmaya başlamıştır. Bu kapsamda<br />

2003 yılında 658 bin ton/yıl olan<br />

demiryoluyla yapılan konteyner<br />

taşımacılığı 2012 yılında yaklaşık<br />

13 kat artarak 8,3 milyon ton/yıla<br />

çıkmıştır.<br />

Özel Sektörün Vagon Sahibi<br />

Olmasının Sağlanması: Bu proje<br />

ile kuruluşumuzun taşıma payını ve<br />

gelirini artırmanın ve taşıtıcı firmaların<br />

ulaşım maliyetlerini düşürmelerine<br />

olanak sağlamanın yanı sıra makro<br />

ekonomik dengeye olumlu yönde<br />

katkı sağlanmıştır. 2002 yılında 16<br />

adet firmanın 789 adet vagonu<br />

bulunmakta iken, bugün itibarı ile<br />

mevcut sözleşmeler çerçevesinde<br />

45 adet firmanın 2.776 adet vagonu<br />

TCDD şebekesinde işletilmektedir.<br />

Marmara Denizinde Kombine<br />

Taşımacılık: Bu proje ile Derince-<br />

Tekirdağ, Bandırma-Tekirdağ<br />

(Akport Limanı) feribot işletmeciliği<br />

yapılarak Avrupa-Asya bağlantılı<br />

kesintisiz, hızlı ve kaliteli Demiryolu<br />

taşımacılığı sağlanacaktır. Tekirdağ-<br />

Derince/Bandırma hattında feribot<br />

işletmeciliği özel sektör işbirliğiyle<br />

gerçekleştirilecektir.<br />

Projenin tamamlanması ile<br />

Tekirdağ ve Ege Bölgesindeki<br />

otomobil, beyaz eşya, elektronik<br />

eşya, seramik, mermer, gıda<br />

maddeleri, ayçiçek yağı, tahıl ve<br />

tahıl ürünleri, kağıt ve kağıt ürünleri,<br />

inşaat malzemesi gibi sanayi<br />

ürünleri demiryoluyla kısa sürede<br />

ve ekonomik olarak Avrupa’ya<br />

taşınacaktır.<br />

Demiryollarının uluslararası yük<br />

taşımacılığına sağladığı katkılar<br />

nelerdir?<br />

Yurtiçi blok trenlerin sefere<br />

konulmasının yanı sıra dış ticaret<br />

hacmini geliştirmek ve ulaştırma<br />

sektörü içinde demiryolu taşıma<br />

payını artırmak amacıyla değişik<br />

ülkelerle yapılan anlaşmalar<br />

çerçevesinde Avrupa ülkelerine,<br />

Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine ve<br />

Ortadoğu ülkelerine uluslararası blok<br />

yük trenleri işletilmeye başlanmıştır.<br />

Türkiye’den Batı’da, Almanya,<br />

Macaristan, Avusturya, Bulgaristan,<br />

Romanya, Slovenya’ya, Polonya,<br />

Çek Cumhuriyeti, Doğuda; İran,<br />

Suriye ve Irak’a; Orta Asya’da<br />

Türkmenistan, Kazakistan ve<br />

Pakistan’a karşılıklı olarak blok<br />

trenler işletilmektedir.<br />

Bu kapsamda, günlük 14 adet<br />

uluslararası blok yük treni<br />

çalıştırılmaktadır.<br />

2012 yılında 2,1 milyon ton<br />

yük taşınarak 2002 yılına göre<br />

uluslararası yük taşıma miktarında %<br />

63 artış sağlanmıştır.<br />

TIR Kasası Taşımacılığı: Karayolu yük<br />

taşıma araçlarının çekicisi olmadan<br />

sadece kasalarının, bu taşıma<br />

için imal edilen özel vagona (cep<br />

vagon) yüklenerek demiryolunda<br />

taşınmasıdır. Bu taşıma ile güvenlik,<br />

gürültü azlığı, çevre dostu, enerji<br />

tasarrufu, sınır kapılarında geçiş<br />

kolaylığı, gümrükte kolaylık, etkin<br />

personel ve araç kullanımı, etkin<br />

kapasite sağlanmaktadır.<br />

Tır kasası taşıyacak treninin Wels<br />

(Avusturya) - Halkalı (İstanbul)<br />

arasında ilk deneme seferi Wels’ten<br />

(Avusturya) 9 Kasım 2009 tarihinde<br />

yapılmıştır.<br />

Bu taşımaların sürdürülmesi<br />

konusunda Bulgaristan ve diğer ilgili<br />

idareler ile ortak çalışmalar devam<br />

etmektedir.<br />

Otomobil Taşımacılığı: Gelişmiş ülke<br />

demiryollarında olduğu gibi otomotiv<br />

taşımacılığının trenle yapılması<br />

ülkemizde de başlatılmıştır.<br />

Köln (Almanya)-Köseköy-Köln<br />

blok konteyner treni ile ülkemiz ve<br />

Almanya arasında otomotiv yedek<br />

parça taşımacılığı yapılmaktadır.<br />

Demiryolu İdareleri, otomotiv<br />

sektörü ve lojistik firmalarıyla yapılan<br />

çalışmalar neticesinde Köseköy-<br />

Bükreş (Romanya), Tahran-Köseköy<br />

arasında demiryolu ile otomobil<br />

taşımacılığı başlatılmıştır.<br />

Bu taşımacılık ile araçların tekerlek<br />

aşınmalarından kaynaklanan<br />

karayolu maliyetlerin düşürülmesi,<br />

dingil yükünün fazla olması<br />

nedeniyle, karayolu ve otobanlara<br />

verilen zarar sonucunda karayolu<br />

bakım-onarım maliyetlerinin<br />

azaltılması, çevre ve gürültü kirliliği<br />

ile karayolu trafik kazalarının<br />

önlenmesi sağlanmaktadır.<br />

Viking Treni Projesi<br />

“Viking Treni”, Baltık Denizi ile<br />

Karadeniz arasında Klaipeda,<br />

Odessa ve İliçevski deniz limanlarını<br />

demiryolu ile birleştiren önemli bir<br />

kombine taşımacılık projesidir.<br />

TRACECA koridoru üzerinden<br />

Avrupa’nın en kısa yoldan<br />

Ortadoğu ve Asya’ya bağlanması<br />

hedeflenmektedir.<br />

Viking Treni’nin, Türkiye üzerinden<br />

Akdeniz, Avrupa, Ortadoğu ve Orta<br />

Asya bağlantısı sağlanabilecektir.<br />

Demiryolu bağlantısı olan<br />

limanlarımıza tren feri getirilmesi<br />

konusunda Ukrayna ile anlaşma<br />

onay aşamasındadır.<br />

Türkiye-Rusya Tren Feri Hattı:<br />

Samsun limanda kapak atma<br />

rampası, dolfen ve boji değiştirme<br />

tesisi bağlantı yolları inşaatı<br />

tamamlanarak Türkiye’nin Samsun,<br />

Rusya’nın Kavkaz limanları arasında<br />

kurulan tren feri hattı ile kombine<br />

taşımacılık başlatılmıştır. Bugüne<br />

kadar 57 sefer yapılarak, 2.161<br />

vagon 57.768 ton taşınmıştır.<br />

Marmaray Projesi: Türkiye’nin asırlık<br />

rüyası ve dünyanın en önemli projesi<br />

olan Marmaray projesiyle Gebze’den<br />

Halkalı’ya kesintisiz demiryolu<br />

ulaşımı sağlanacak ve kent içi trafik<br />

sorununa köklü çözüm olacaktır.<br />

Avrupa Birliği'nin hızlı tren ağlarıyla<br />

uyumu yönünde önemli bir adım<br />

olan Marmaray, Ankara-İstanbul<br />

Hızlı Tren, Kars-Tiflis projeleri gibi<br />

projelerin gerçekleştirilmesiyle<br />

birlikte, Avrupa'dan Asya'ya, batıdan<br />

doğuya kesintisiz, hızlı, ekonomik bir<br />

demiryolu bağlantısı sağlayacaktır.<br />

Bu proje ile Asya-Avrupa arasındaki<br />

kesintisiz kent içi ve hızlı tren<br />

39


40<br />

taşımacılığı yanında yük taşımacılığı<br />

da yapılacaktır.<br />

Kars-Tiflis Demiryolu Bağlantısı:<br />

Asya ile Avrupa arasındaki eski<br />

tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan ve<br />

birbiri ile tarihten gelen dostlukları,<br />

kültürel ilişkileri olan, Türkiye-<br />

Gürcistan-Azerbaycan devletleri ve<br />

milletleri arasındaki ilişkileri daha da<br />

pekiştirerek ticaretin gelişmesine<br />

katkıda bulunacak bu üç ülke<br />

dışındaki bölge ülkeleri arasındaki<br />

ticaretin artmasına vesile olarak,<br />

ekonomik yönden gelişmesine<br />

yardımcı olacak Kars-Tiflis-Bakü<br />

Demiryolu projesinin inşaatına<br />

başlanmıştır.<br />

Avrupa ile Asya arasında önemli<br />

bir demiryolu koridoru olacak olan<br />

Kars-Tiflis-Bakü demiryolu projesiyle<br />

ilk etapta yıllık 6.5 milyon ton yük<br />

taşınacaktır.<br />

Köstence-Derince Feribot<br />

Taşımacılığı: Doğu Avrupa’nın<br />

Karadeniz üzerinden ülkemize<br />

demiryolu bağlantısının sağlanması<br />

için Derince-Köstence feribot<br />

taşımacılığı devam etmektedir.<br />

Bu modelle; Romanya-Türkiye<br />

demiryolu+denizyoluyla Karadeniz<br />

üzerinden birleştirilmekte ve<br />

yıllık 50.000 ton yük taşıması<br />

yapılmaktadır.<br />

İliçevski-Derince Feribot Taşımacılığı:<br />

Ukrayna-Türkiye arasında Karadeniz<br />

koridorunda demiryolu+feribot<br />

bağlantısıyla yıllık 150.000 ton yük<br />

taşıması yapılmaktadır.<br />

Türkiye-Avrupa Deniz Otobanı<br />

Projesi: MOSB’den Türkiye’de ilk kez<br />

deniz otobanı servisi ile Ege bölgesi<br />

demiryolunun İtalya’nın Trieste limanı<br />

üzerinden Avrupa demiryolu ağına<br />

bağlantısı sağlanmıştır.<br />

Söz konusu intermodal taşımacılık<br />

projesiyle ilk etapta; konteynerler<br />

Manisa OSB’den demiryolu ile<br />

Biçerova istasyonuna, buradan<br />

da karayolu ile Aliağa limanına<br />

getirilmeye, bu limandan da Ancona<br />

ve Trieste limanına yüksek hızlı gemi<br />

ile taşınmaya ve Trieste limanından<br />

Kuzey İtalya, Avusturya, Almanya<br />

da ana terminallere blok trenlerle<br />

dağıtımı yapılmaya başlanmıştır.<br />

Söz konusu servise daha sonra<br />

Gebze limanı da dahil edilerek servis<br />

kapsamı genişletecektir.<br />

Pakistan-İran-Türkiye Demiryolu<br />

Hattı: Avrupa-Asya arasındaki transit<br />

koridorlar içerisinde yer alan Güney<br />

Trans Asya Demiryolu Hattının<br />

gelişimine önemli katkı sağlayacak<br />

olan “Pakistan-İran-Türkiye<br />

Demiryolu Hattı” ile; Pakistan’ın ve<br />

Hindistan’ın Avrupa, Orta Doğu, Orta<br />

Asya ve Çin bağlantısı sağlanmıştır.<br />

Pakistan’da meydana gelen<br />

sel felaketinde zarar görenlere<br />

gönderilecek yardımlarla ilgili<br />

İstanbul-Tahran- İslamabad<br />

konteyner treni çözüm olarak<br />

değerlendirilmiştir. Bu amaçla<br />

organize edilen “İyilik Trenleri”<br />

ile yardım malzemesi Pakistan’a<br />

gönderilmektedir.<br />

TCDD Genel Müdürlüğünün<br />

ülkemizin çeşitli yerlerinde<br />

bulunan Lojistik Merkezlere<br />

bakış açısı ne doğrultudadır?<br />

Bu merkezler hakkında bizleri<br />

bilgilendirir misiniz?<br />

Gerek demiryolu çalışanlarının<br />

çalışma koşullarını daha iyi bir hale<br />

getirmek, gerekse müşteri odaklı<br />

çalışmanın en önemli koşullarından<br />

biri olan hizmet kalitesini artırmak<br />

suretiyle müşteri memnuniyetini<br />

sağlamak ve tüm bunlara ilaveten<br />

başta hava kirliliği ve trafik karmaşası<br />

olmak üzere çevre duyarlılığının<br />

artması yük taşımacılığı sektörünü<br />

yeni arayışlara sevk etmiştir.<br />

Dünya ticaretindeki ekonomik<br />

büyümeyle birlikte, küreselleşmenin<br />

üretim sektörünü etkisi altına<br />

alarak, malların üreticiden tüketiciye<br />

akışında zaman faktörünün öne<br />

çıkması ve buna bağlı olarak taşıma,<br />

depolama ve dağıtım merkezlerinin<br />

yönetimi konularının öneminin<br />

giderek artması nedeniyle, modern<br />

yük taşımacılığının kalbi olarak<br />

görülen, bütün ulaşım sistemleriyle<br />

entegre olarak kombine taşımacılığı<br />

geliştiren lojistik merkezlerin<br />

kurulması zorunlu hale gelmiştir.<br />

Lojistik merkezleri; içerisinde ulusal<br />

ve uluslararası taşımacılık, lojistik<br />

ve eşyanın dağıtımı ile ilgili tüm<br />

faaliyetlerin muhtelif işletmeciler<br />

tarafından gerçekleştirildiği belirli<br />

alanlardır. Lojistik ve taşımacılık<br />

şirketleri ile ilgili resmi kurumların<br />

içinde yer aldığı, her türlü ulaştırma<br />

moduna etkin bağlantıları olan,<br />

depolama, bakım-onarım, yüklemeboşaltma,<br />

elleçleme, tartı, yükleri<br />

bölme, birleştirme, paketleme v.b.<br />

faaliyetlerini gerçekleştirme imkânları<br />

olan ve taşıma modları arasında<br />

düşük maliyetli, hızlı, güvenli,<br />

aktarma alan ve donanımlarına sahip<br />

bölgelerdir.<br />

Lojistik merkezleri, büyük ve<br />

önemli üretim merkezlerine<br />

(sanayi bölgeleri, iş merkezleri<br />

vs.) şehirlere, demiryolu, karayolu<br />

hatlarına ve mümkünse limanlara<br />

yakın, ancak şehir trafiğini<br />

doğrudan etkilemeyecek noktalarda<br />

kurulmaktadır.<br />

Lojistik merkezler; şehrin içinde<br />

ya da yakınında ama yerleşim<br />

yerlerinden uzakta, karayoluyla<br />

mükemmel ulaşım olanağı,<br />

demiryolu bağlantılarına sahip,<br />

giriş kontrollü, çok yönlü taşıma<br />

tesislerine, limanlara, iç suyollarına<br />

ve/veya havaalanlarına yakın ya da<br />

doğrudan erişim olanağı bulunan<br />

ve en az 100 hektar yüz ölçümüne<br />

sahiptir.<br />

Modern taşımanın merkezi olan<br />

lojistik merkezlerde, taşımacılıktan<br />

sosyal ve kültürel ihtiyaçlara kadar<br />

tüm birimler yer almaktadır.<br />

Lojistik merkezlerde; konteyner<br />

yükleme boşaltma ve stok alanları,<br />

her türlü gümrük hizmetleri, tehlikeli<br />

ve özel eşya yükleme, boşaltma,<br />

stok alanları, dökme yük boşaltma<br />

alanları, sosyal ve idari tesisler, genel<br />

hizmet tesisleri; bankalar, restoranlar,<br />

oteller, bakım onarım ve yıkama<br />

tesisleri, akaryakıt istasyonları,<br />

büfeler, depo ve antrepolar, iletişim<br />

ve gönderi merkezleri, tren teşkil<br />

kabul ve sevk yolları bulunmaktadır.<br />

Lojistik merkezlerdeki hizmetler,<br />

uzun mesafe taşımacılık,<br />

dağıtım, malların sınıflandırma<br />

ve gruplandırılması, depolama,<br />

ayrıştırma (dekonsolidasyon) ve<br />

bütün bu işlemlerin yapılabilmesi<br />

için gerekli diğer bağlı işlemler<br />

(bankacılık, sigortacılık, vb.) olarak<br />

özetlenmektedir.<br />

Lojistik merkez kurulmasının ana<br />

amacı, ulaştırmada; araç kullanımı,<br />

insan gücü organizasyonu,<br />

ambar kullanımı, lojistik zinciri<br />

optimizasyonu ile toplam ulaştırma<br />

ve personel maliyetlerinde azalma,<br />

ulaştırma operatörlerinin toplam iş<br />

hacminde artış sağlanarak yüksek<br />

kalite düzeyine ulaşmaktır.<br />

Lojistik merkezler faaliyete<br />

alındıklarında; yük taşımacılığı ile ilgili<br />

hizmetlerin en iyi şekilde verilmesi,<br />

müşterilerin idari, teknik ve sosyal<br />

tüm ihtiyaçlarının karşılanabilmesi,<br />

taşımaların ve taşıma kalitesinin<br />

artırılarak müşteri memnuniyetinin<br />

sağlanmasının yanı sıra bulundukları<br />

bölgenin ticari potansiyeline<br />

ve ekonomik gelişimine katkı<br />

sağlayacaklardır. Lojistik merkezleri,<br />

bulunduğu bölgenin ekonomik,<br />

sosyal, kültürel gelişimine önemli<br />

katkıda bulunduğu gibi bölge<br />

trafiğini de düzenlemektedir.<br />

Karayolu, demiryolu, denizyolu ve<br />

yerine göre havayolu erişimi ile<br />

kombine taşımacılık imkânlarının<br />

olduğu depolama ve ulaştırma<br />

hizmetlerinin birlikte sunulduğu<br />

lojistik merkezlerin önemi gün<br />

geçtikçe arttığından kuruluşumuzda<br />

da kurulmaya başlanmıştır.<br />

Lojistik merkezler belirlenirken söz<br />

konusu yük merkezlerinin mevcut<br />

yük durumları ile yük potansiyelleri<br />

incelenmiş, 10 yıllık yük tahminleri<br />

yapılmıştır. Kurulması planlanan<br />

lojistik merkezlerine ait tesis ve<br />

saha ihtiyaçları belirlemiş fizibilite<br />

etüdü yapılmıştır. Fizibilite etüdü<br />

iki yıllık yatırım dönemi ve 25 yıllık<br />

işletme dönemi üzerinden yapılabilir<br />

bulunmuş olup, ekonomik analizde<br />

de ekonomimize yaratacağı katma<br />

değer ve yapılabilirlik açısından<br />

oldukça pozitif kriterlere sahip<br />

oldukları tespit edilmiştir.<br />

Yatırım programına alınarak, 2007<br />

yılında İstanbul, İzmit (Köseköy),<br />

Samsun (Gelemen), Eskişehir<br />

(Hasanbey), Kayseri (Boğazköprü),<br />

Balıkesir (Gökköy), 2008 yılında<br />

Mersin (Yenice), Uşak, Erzurum<br />

(Palandöken), Konya (Kayacık),<br />

Denizli (Kaklık), 2009 yılında<br />

Bilecik (Bozüyük), 2011 yılında<br />

Kahramanmaraş, Mardin, Kars<br />

ve Sivas’ta lojistik merkez kurma<br />

çalışmalarına başlanmıştır.<br />

Samsun (Gelemen), Halkalı,<br />

Uşak işletmeye açılmış, Denizli<br />

(Kaklık), İzmit (Köseköy),<br />

Eskişehir (Hasanbey), Kayseri<br />

(Boğazköprü) inşaat çalışmalarının<br />

1.etabı tamamlanmıştır. Eskişehir<br />

(Hasanbey)’in 2.etap işleri ile<br />

Erzurum (Palandöken)’in 1.etap ve<br />

Balıkesir (Gökköy)’ün tamamının<br />

inşaat işlerine başlanmıştır. Diğer<br />

lojistik merkezlerle ilgili çalışmalar<br />

devam etmektedir.<br />

Lojistik merkezler kurulduğunda Türk<br />

lojistik sektörüne yıllık yaklaşık 40<br />

milyar $ katkı sağlayacak, 26 milyon<br />

ton ilave taşıma imkânı ile 8,4 milyon<br />

m2 konteyner stok ve elleçleme<br />

sahası kazandıracaktır.<br />

Ankara Lojistik Üssü sizce lojistik<br />

sektörüne ne gibi yenilikler<br />

getirecektir?<br />

Ankara Lojistik Üssü’nün,<br />

Avrupa'dan Asya'ya giden bir ticaret<br />

köprüsü olan ülkemizin ticaretteki<br />

payını artırmak hedefi doğrultusunda<br />

Ankara’nın transit ticaret merkezi<br />

olma yolunda önemli bir avantaj<br />

sağlayacağı düşünülmektedir.<br />

Avrupa standartlarında bir nakliye<br />

üssü olma özelliği taşıyan ''Ankara<br />

Lojistik Üssü'', yurtiçi ve uluslararası<br />

rekabette avantaj ve güç birliğini<br />

sağlayarak, intermodal ve kombine<br />

taşımacılığın da desteklenmesiyle<br />

lojistik firmaların maliyetlerini<br />

düşürecek önemli bir üs olarak<br />

görülmektedir.<br />

Bunun yanı sıra; Ankara Lojistik<br />

Üssü’nün, Ankara’nın yoğun ağır<br />

vasıta trafiğinden görmüş olduğu<br />

zarar ve çevre kirliliğini önemli<br />

ölçüde azaltacağı, antrepo, depo<br />

ve diğer tesislerin hizmetleri<br />

sayesinde Ankara iline yük getiren<br />

yerli ve yabancı plakalı ağır taşıtların<br />

şehir merkezine girmelerine gerek<br />

kalmayacağından şehir trafiğini<br />

rahatlatacağı ve dolayısıyla kaza,<br />

hasar ve kayıp risklerinin minimum<br />

seviyeye çekileceği düşünülmektedir.<br />

41


lojistiği bir bilene sorun!<br />

Ankara Lojistik Üssü Fethiye Mah. C Blok No: 145/58 Kazan / ANKARA • Tel : +90 312 812 11 20 pbx • Fax : +90 312 812 11 30<br />

Web: www.basbilen.com.tr • E-mail: basbilen@basbilen.com.tr


44<br />

Mahir Can TOKAR<br />

Tokkar Gümrük Müşavirliği<br />

Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Bize biraz kendinizi tanıtır<br />

mısınız?<br />

19.02.1961 yılında Ankara’da<br />

doğdum.1973 yılında eğitimime<br />

devam ederken Ankara Tren<br />

Garındaki Ankara Gümrük<br />

Müdürlüğü’nün yanında bulunan<br />

AKGÜL Gümrükleme firmasında<br />

gümrükçülük kariyerime başladım.<br />

Muhtelif firmalarda 23 yıl çalışarak<br />

yeterli tecrübeyi kazandıktan<br />

sonra 1996 yılında kendimize ait<br />

olan firmamızı kurdum. Halen<br />

Türkiye’nin ilk uluslararası lojistik<br />

üssü olan ve içinde Ankara Gümrük<br />

Müdürlüğü’nün de yer aldığı<br />

Ankara Lojistik Üssü’nde TOKKAR<br />

GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ olarak<br />

hizmet veriyoruz.<br />

3 çocuk babasıyım. 2 kızım, 1<br />

oğlum var. Büyük kızım Betül<br />

Fatma Tokar, Endüstri Mühendisi,<br />

bir fabrikanın üretim planlama<br />

sorumlusu olarak çalışıyor. Oğlum<br />

Tuluğ Tokar ise üniversite de<br />

Çalışma Ekonomisi ve Endüstri<br />

İlişkileri okuyor, aynı zamanda<br />

bizimle birlikte çalışıyor. Küçük kızım<br />

Cansu Tokar, Ankara TED Kolejinde<br />

lise son sınıfta okuyor.<br />

Tokkar Gümrük Müşavirliği şirketi<br />

bünyesinde hangi hizmetleri<br />

veriyorsunuz?<br />

Tokkar Gümrük Müşavirliği olarak<br />

Türkiye’nin her yerindeki firmalara<br />

gümrük müşavirliği hizmetleri,<br />

nakliye organizasyonları, teşvik<br />

belgesi çıkarma hizmetleri, tüm<br />

bakanlıklardan ilgili müsaadelerin<br />

alınması, antrepo açmak isteyen<br />

firmalara ilgili hizmetin verilmesi,<br />

akreditif açılması, kapatılması,<br />

kısaca gümrüklü işlemler ve dış<br />

ticaret ile ilgili tüm hizmetleri 40<br />

yıllık tecrübemizle müşterilerimize<br />

sunuyoruz.<br />

Sizce Ankara Lojistik Üssü sektör<br />

bazında neleri değiştirmiş ya da<br />

değiştirecektir?<br />

Ben 40 yıldır bu mesleğin içindeyim.<br />

Benim gibi meslekte eski olan<br />

meslektaşlarım bileceklerdir,<br />

eskiden Ankara’da gümrük<br />

depoları Maltepe’de askeri rampa<br />

dediğimiz bölgedeydi, bizler bir tır<br />

geldiğinde bu tırları İstanbul yolu<br />

üzerinde bulunan Teleks Motel<br />

veya Ömür Motelin parklarına<br />

gelerek alırdık, tabi ki bu tırları<br />

almak için sabah 05.00’de evden<br />

çıkmamız gerekiyordu. Zira bu<br />

araçların merkeze giriş ve çıkış<br />

saatleri sınırlıydı. Biz bu zorlukların<br />

tümünü yaşadık, daha sonraki<br />

tarihlerde Behiçbey gümrüğü<br />

biraz daha rahattı ancak her gün<br />

işimizin olduğu TSE, Sanayi ve<br />

Ticaret İl Müd. Temsilciliği, Dış<br />

Ticaret Standardizasyon Temsilciliği,<br />

ATO, ASO, İhracatçı Birliği,<br />

Kimyagerlik, Gümrük Müşavirliği<br />

Dernek Temsilciliği, Banka, PTT<br />

ve diğer bağlı kuruluşlarının<br />

hepsinin farklı lokasyonlarda<br />

bulunmaları bizlerinde bütün gün<br />

Ankara trafiğinde dolaşmamızı<br />

gerektiriyordu. Bu da zaman<br />

ve para kaybı demekti. Bugüne<br />

geldiğimizde 700.000 metrekare<br />

alan üzerinde kurulmuş Ankara<br />

Lojistik Üssü yukarıda belirttiğim<br />

tüm kurum ve kuruluşları aynı<br />

lokasyonda toplamış bizlerin<br />

zaman ve para kayıplarımızın<br />

önüne geçmiş oldu. Gümrükte işe<br />

başlamış olmamız halinde işlemlerle<br />

ilgili (ithalat, ihracat) her şeyi burada<br />

kısa sürede tamamlama imkânına<br />

sahip olduk. Bu da hem bize hem<br />

de müşterilerimize büyük avantaj<br />

sağladı. Hazır yeri gelmişken<br />

biz gümrükçüler olarak Tarım İl<br />

Müdürlüğü temsilciliğinin de Ankara<br />

Lojistik Üssü içinde yer almasını<br />

istiyoruz. Eskileri bilen bizler,<br />

bugün verilen hizmetler için Ankara<br />

Lojistik Üssü’ne teşekkürlerimizi<br />

sunuyoruz. Bu mesleği yapan<br />

genç arkadaşlarımızın da nereden<br />

nereye geldiğimizi görmeleri<br />

lazım. Böyle modern tesislerde<br />

çalışmayı cenab-ı mevlamız herkese<br />

nasip etsin. Dış ticaretimizin<br />

gelişmesi için ve rekabette avantaj<br />

sağlaması açısından böyle<br />

tesislerin Türkiye’nin her yerinde<br />

süratle yapılması gerekiyor. İşte<br />

bu sebeplerden dolayı bu tesis<br />

yukarıda belirttiğim çok kolay<br />

olmayan değişimleri hayata<br />

geçirerek öncülük yapmış, bir<br />

kez daha yatırımcıları tebrik<br />

ediyorum, yolları açık olsun, bizlere<br />

kazandırdıkları tesislerden dolayı<br />

sağolsunlar, varolsunlar.<br />

Ankara Lojistik Üssü gibi bir<br />

yapılanmanın içinde bulunmanın<br />

size göre avantajları nelerdir?<br />

Bu konuda bizleri bilgilendirir<br />

misiniz?<br />

Ankara Lojistik Üssü’nde<br />

bulunmanın bana göre avantajlarını<br />

çok kısaca şöyle izah edebilirim;<br />

yukarıda yazdığım üzere işimizle<br />

ilgili başta Ankara Tır Gümrüğü,<br />

Kimyagerlik ve ihtiyaç duyulan<br />

kurumların burada olması,<br />

güvenlik olarak her türlü ekipman<br />

ve yapılanmanın bulunması,<br />

sosyal tesisler olarak bizlerin son<br />

45


46<br />

derece modern tesislerde aklınıza<br />

gelebilecek her şeyin; otelimiz, tır<br />

parklarımız, benzinlik, restoranlar,<br />

tır tamir ve bakım yerlerinin,<br />

marketlerimiz, mescit ve sağlık<br />

ocağının ayrıca nakliye firmalarının<br />

burada bulunması gibi sizce bunlar<br />

bir avantaj değil mi? Bence çok<br />

büyük bir avantaj, yine sizlere<br />

söyleyeyim, eskiler bunları gayet<br />

iyi bilmektedir, tekrar tüm yönetime<br />

teşekkür ederiz.<br />

Sektörde var olan problemler ve<br />

bu problemlerin çözümlemeleri<br />

hakkındaki görüşleriniz nelerdir?<br />

Sektörümüzün en önemli<br />

sorunlarından bir tanesi haksız<br />

rekabettir. Gümrüklerimizde mutlaka<br />

bu soruna yönelik bir çalışmanın<br />

yapılması gerekir.<br />

Gümrük müşavirlerinin fiyatların<br />

çok altında işlem yapmaya<br />

zorlandıklarını ve bir anlamda<br />

hem mali açıdan hem hukuki<br />

anlamda risk altındayız. Bizlerin<br />

ciddi anlamda kıdem tazminatları<br />

var, vergi yükü var, yasal<br />

sorumluluklarımız var. Bizim gümrük<br />

idarelerimizden bu konuda destek<br />

almamız lazım. İşletmelerimizi<br />

döndürmekte zorlanıyoruz. İdarenin<br />

haksız rekabete konu olacak<br />

davranışları önlemesinde bizlere<br />

yardımcı olması gerekiyor.<br />

Görevlerimizin öneminin son derece<br />

bilincinde olarak Gümrük müşavirleri<br />

Türk ekonomisinde önemli birçok<br />

işe imza atmaktadırlar. Bunlardan<br />

biri de vergidir. İthalat ve ihracat<br />

işlemlerinden alınan vergilerin<br />

eksiksiz ve zamanında ödenmesi,<br />

hem işletmeler hem de devlet<br />

bütçesi için büyük önem arz<br />

ettiğinden; gümrük müşavirleri bu<br />

alanda azımsanmayacak önemde<br />

görev yapmaktadırlar.<br />

Gümrük müşavirleri, tüccar ve<br />

sanayiciye çok önemli hizmetler<br />

sunmaktadır. Gümrük müşaviri ve<br />

Gümrük müşavir yardımcıları dış<br />

ticaretin yüzde 80‘ini üstlenmiş<br />

durumdadır. Bu anlamda bağlı<br />

bulunduğumuz Bakanlığımızın<br />

yaptığı çalıştaylarda bizlerin<br />

temsilcilerinin de (Gümrük<br />

Müşavirliği Dernek Temsilcileri)<br />

yer almasında kararların ve<br />

uygulamaların isabetli olması<br />

açısından büyük yarar vardır.<br />

Devlet ile özel sektör arasında<br />

büyük bir köprü vazifesini üstlenerek<br />

dış ticaretin gelişmesinde özveri ile<br />

destek vermektedirler.<br />

Dış ticaretin öneminin arttığı,<br />

2023 için 500 milyar dolar ihracat<br />

hedefinin konulduğu bir dönemde<br />

gümrük müşavirliği bağımsız<br />

bir yapıya daha çok ihtiyaç<br />

duymaktadır. Gümrük müşavirliği<br />

mesleğinin disiplinini, güvenilirliğini<br />

ve saygınlığını korumakla birlikte<br />

ülke menfaatlerinin gelişmesi<br />

yönünde daha iyi hizmet şartlarını<br />

yaratabilmek ve haksız rekabetle<br />

mücadelede daha etkili olması<br />

için gümrük müşavirlerinin de oda<br />

şeklinde örgütlenmesi temel ihtiyaç<br />

ve zorunluluktur.<br />

Ankara Lojistik Üssü, Ankara’ya<br />

hayat verdi. Diğer illerimizde<br />

benzer projelerin hayata<br />

geçirilmesi konusunda neler<br />

düşünüyorsunuz?<br />

Ankara Lojistik Üssü, bizlere bu<br />

güne kadar var olmayan tüm<br />

imkânları burada sağladı yukarıda<br />

da belirttiğim üzere bir gümrük<br />

müşavirliği hizmeti veren firmanın<br />

isteyebileceği olanakları ufak tefek<br />

eksikliklerle burada konuşlandırdı.<br />

(Tarım İl Müdürlüğü v.b.) Biz eminiz<br />

ki, yönetim bizler için en iyisini<br />

yapmaya çalışıyor, sürekli bizlerin en<br />

iyi şartlarda çalışmamızı sağlamak<br />

amacı ile koşturmacalar var. Bu<br />

tesis için yazmak veya konuşmak<br />

hiçbir şey değil, burada yaşamak<br />

gerekir, çünkü o zaman her şey<br />

daha net anlaşılır. Benzer projelerin<br />

tüm ülkemizde hayata geçirilmesi<br />

lazım bu ülkemiz adına çok büyük<br />

bir adımdır. Böyle projeleri yapmak<br />

isteyenlere tavsiyemiz, Ankara<br />

Lojistik Üssü tesislerini inceleyerek<br />

yönetimimizden bilgi ve destek<br />

almalarıdır. Ben kendi şahsım adına<br />

ülkemize böyle tesisi kazandıran bu<br />

yönetime tekrar teşekkür ederim.<br />

Bizlere Tokkar Gümrük<br />

Müşavirliği’nin geleceğe yönelik<br />

projelerinden bahseder misiniz?<br />

Şirket olarak gelecek planlarımız;<br />

vizyonumuzu geliştirerek hali<br />

hazırdaki pazar payımız arttırmaktır.<br />

Bunun yanında sektörümüzün<br />

olmazsa olmazlarından lojistik<br />

unsurunda ise uzmanlaşmaya<br />

çalışacağız.<br />

Meslekte yer almak isteyen<br />

gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?<br />

Mesleğimize yeni başlayan genç<br />

arkadaşlarımıza en önemli tavsiyem<br />

okumalarıdır. Gümrük mevzuatı<br />

bir o kadar geniş, bir o kadar da<br />

zor bir mevzuattır. Bu yüzden çok<br />

okuyarak kendilerini geliştirmeleri<br />

mesleki geleceklerinin temelini<br />

oluşturacaktır.<br />

Son olarak eklemek istediğiniz bir<br />

şey var mı?<br />

Son olarak Ankara Lojistik Üssü<br />

gibi tesislerin tüm ülkemizde<br />

yaygınlaştırılması ve tüm<br />

meslektaşlarımızın böyle tesislerde<br />

daha sağlıklı daha verimli<br />

çalışmasına ortam hazırlanmasını<br />

istiyorum. Bizlere bu olanakları<br />

sağlayan tüm Ankara Lojistik Üssü<br />

Ortaklarına ve Yönetim Kuruluna<br />

tekrar teşekkür eder, ülkemize<br />

kazandırdıkları bu tesisten dolayı bir<br />

kez daha kendilerine şükranlarımı<br />

sunuyorum.<br />

47


50<br />

Tugay GEMALMAZ<br />

GEMALMAZ Nakliyat<br />

Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Bizlere biraz kendinizden ve<br />

lojistikle tanışma hikâyenizden<br />

bahseder misiniz?<br />

Lojistik baba mesleğim zaten.<br />

Öğrenim hayatıma lise düzeyinde<br />

son verdikten sonra toptancı sebze<br />

halinde babamın yanında işe<br />

başladım. Babamın yanında ilk olarak<br />

yaptığım iş, kamyonların tamir ve<br />

tahliye işiydi. Daha sonra pazarlarda<br />

ve komisyonculuk ile ilgili işlerde<br />

çalıştım. En son muhasebeye geçtim.<br />

Yani sektörün her aşamasında<br />

çalışarak bugünlere geldim diyebiliriz.<br />

Gemalmaz Nakliyat bünyesinde<br />

hangi hizmetleri veriyorsunuz?<br />

Genel olarak ağırlıkla taşımacılık<br />

olmak üzere lojistik hizmetleri<br />

diyebiliriz. Ağır nakliye taşımacılığı,<br />

geniş ve uzun araç taşımacılığı,<br />

özel ekip ve araç gerektiren<br />

yüklerin taşımacılığı, limanlar arası<br />

yük taşımacılığı, sebze ve meyve<br />

taşımacılığı bunların depolanması ve<br />

dağıtımı gibi hizmetler veriyoruz.<br />

Lojistik sektörünün son<br />

yıllardaki yükselişini nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

Lojistik sektörü, yıllardır istikrarlı<br />

yükselişini sürdüren bir sektör. Bu<br />

yükseliş bugünkü hükümetimiz<br />

döneminde Ulaştırma Bakanlığımızın<br />

da katkılarıyla artarak devam etti. Bu<br />

katkılar neticesinde lojistik sektörü,<br />

dünyanın ve Türkiye’nin gelecek<br />

projeksiyonunda en gözde meslek<br />

olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.<br />

Son zamanlarda demiryollarının<br />

özelleştirilmesi ile ilgili haberlerle<br />

karşılaşıyoruz. Demiryollarının<br />

özelleştirmesinin lojistik sektörüne<br />

katkı sağlayacağını düşünüyorum.<br />

Öyle olunca İngiltere’den kalkan bir<br />

tren transitte aktarmasız bir şekilde<br />

Çin’e kadar gidebilecek. Ancak<br />

Türkiye’nin tren yolunu kullanması<br />

için daha uzun bir zaman var gibi<br />

gözüküyor. Fakat lojistik olarak<br />

Türkiye her geçen gün daha da<br />

büyümektedir. Her geçen gün daha<br />

da güçlenmektedir. Bu çok sevindirici<br />

bir hadise…<br />

Ankara’nın dünya stardantlarında<br />

bir lojistik üssü’ne sahip olmasını<br />

nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

Ankara’da böyle bir lojistik üssün<br />

bulunmasının ne gibi avantajları<br />

vardır?<br />

Ankara’da lojistik üssün olması bizim<br />

için gurur verici bir olay. Türkiye’nin<br />

ilk, dünyanın da sayılı uluslararası<br />

üslerinden birisi olan bu lojistik<br />

merkezin Ankara’da olması hepimiz<br />

için mutluluk kaynağı. Lojistik üssün<br />

sanayileşme konusunda da sektöre<br />

katkı sağlayacağına adım gibi<br />

eminim. Diğer taraftan baktığımız<br />

zaman Ankara’da lojistik üssü’nün<br />

bulunması sektöre belli bir nizam<br />

ve intizam getirecektir. Diğer illerin<br />

bunu örnek olarak görüp bu yönde<br />

çalışmalar yapmasını sağlayacaktır.<br />

Lojistik üssün avantajlarına gelecek<br />

olursak, yıllardır her mal İstanbul’a<br />

gitti, İstanbul’dan çıktı. Ama çok yakın<br />

bir zaman diliminde buraya gelecek<br />

bir demiryolu ile birlikte yurt dışından<br />

gelen malların dağıtımı Ankara’dan<br />

olacak. Bu da Türkiye’nin lojistik<br />

alanında en komplike merkezi olan<br />

Ankara Lojistik Üssü’nden yapılacak.<br />

Bunun Ankara’ya olumlu yansımaları<br />

olacak. Ankara Lojistik Üssü başarılı<br />

oldukça daha çok il bu tarz lojistik<br />

merkezler kuracak ve sektör daha da<br />

güçlenecek.<br />

Sizce Ankara Lojistik Üssü sektör<br />

bazında neleri değiştirmiş ya da<br />

değiştirecektir?<br />

Ankara Lojistik Üssü, lojistikle ilgili<br />

kamu ve özel kuruluşlar olmak üzere<br />

herkesi bir araya getirmeyi başardı.<br />

Bununla kalmayarak Lojistik üssün<br />

içinde üniversiteye bir simülasyon<br />

merkezi açmakla üniversite bazında<br />

büyük bir adım attı. Sektör ile<br />

üniversitenin birlikte çalışabileceği<br />

bir oluşum haline geldi. Diğer<br />

yandan yakın bir zamanda yurtiçi<br />

taşımacılığı da buraya gelecek.<br />

Yurtiçi taşımacılık yapanların da<br />

51


52<br />

buraya gelmesi, sektöre çok büyük<br />

bir ivme kazandıracak. Yurtiçi<br />

taşımacılık yapan firmalarla yurtdışı<br />

taşımacılık yapan firmalar bir arada<br />

çalıştıklarında daha iyi bir performans<br />

ortaya çıkacaktır.<br />

Bilhassa yönetiminde<br />

bulunduğunuz Ankara Yurtiçi<br />

Nakliye Lojistik Merkezi A.Ş.’nin<br />

yurtiçi nakliyeciler olarak Şaşmaz<br />

bölgesinden Ankara Lojistik Üssü<br />

içerisine taşınma sürecinden<br />

bahsedebilir misiniz?<br />

Yurtiçi nakliyecilerin Ankara<br />

Lojistik Üssü’ndeki yeri, bugün<br />

bulundukları Şaşmazdaki yerleri<br />

ile kıyas edilemez durumda.<br />

Yurtiçi nakliyeciler Şaşmaz’da,<br />

şehrin içinde kalmış, emsalleri<br />

yükseltilmiş, toprak değerleri artmış<br />

bir yerde konumlanmaktadır. Bir<br />

başka sorun ise oradaki güvenlik<br />

sistemi zafiyetidir. Bu Şaşmaz’ın<br />

tamamen bittiğinin bir göstergesidir.<br />

Şaşmazdaki nakliyecilerin buraya<br />

geçmesinin kaçınılmaz olacağını<br />

hepimiz biliyoruz. Bu geçişin Valilik,<br />

Ankara Büyükşehir Belediyesi,<br />

Emniyet Genel Müdürlüğü vb.<br />

gibi birimlerce desteklenmesi<br />

gerekmektedir. Bu desteği de<br />

sağolsunlar yetkili makamlar veriyor<br />

ve gerekli kararları alıyorlar. Sadece<br />

alınan kararların hayata geçirilmesi<br />

için zaman açısından daha hızlı<br />

hareket edilmesi gerekiyor. Şaşmaz’ın<br />

bugünkü yerinden kalkması,<br />

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin<br />

inisiyatifinde olan bir durum olmakla<br />

beraber yine Ankara Büyükşehir<br />

Belediyesi’nin faydasına olacak bir<br />

durumdur. Çünkü ağır taşıtları şehir<br />

dışına çıkması otomatikman şehri<br />

rahatlatacaktır. Ben en kısa zaman<br />

içinde herkesin burada yer alacağına<br />

inanıyorum.<br />

Yakın bir zaman içinde<br />

GEMALMAZ nakliyat olarak<br />

filonuzu genişleterek büyüme<br />

yolunda bir adım attınız. Lojistik<br />

sektöründe nasıl konumlanmayı<br />

planlıyorsunuz?<br />

Lojistik sektöründe yıllar boyu yurtdışı<br />

taşımacılığı hep kiralık araçlarla<br />

yapıldı. Yurtdışından yurtiçine giren<br />

firmalar ve yurtiçindeki büyük<br />

firmaların tamamı çok büyük fiyatlar<br />

kırarak buradaki lokal firmaların<br />

önünü kesmeye başladı. Biz de<br />

Gemalmaz Nakliyat olarak kendimizi<br />

güçlendirerek pazardaki yerimizi<br />

sağlamlaştırıyoruz. Bunu Türkiye<br />

genelinde şubeler açarak, filomuzu<br />

güçlendirerek yapıyoruz. Bugün<br />

itibariyle yaklaşık 100 aracımız var.<br />

Bunu önümüzdeki yıllarda 200’lere<br />

300’lere çıkartma gibi bir planımız<br />

mevcut. İnşallah onu da başarıp<br />

lojistik sektöründe şirketimizi daha<br />

ileriye taşıyacağız.<br />

Yoğun çalışma temposu içinde<br />

kendinize vakit ayırabiliyor<br />

musunuz?<br />

Sektördeki büyüklerimize<br />

sorduğumuzda kendilerine vakit<br />

ayırdıklarını söylüyorlar ama biz de<br />

öyle bir vakit ayırma olayı olmuyor.<br />

Uyku saatlerimiz dışında dinlenme<br />

sürecimiz yok denecek kadar az.<br />

Uyku haricindeki tüm zamanlarım<br />

çalışma ile geçiyor.<br />

Meslekte yer almak isteyen<br />

gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?<br />

Geçtiğimiz günlerde Ankara Lojistik<br />

Üssü’nü üniversiteli gençler ziyaret<br />

etti. Hepsinin üniversiteli pırıl pırıl<br />

gençler. Hepsi bu mesleği öğrenmek<br />

için okuyor ama bu olay sadece<br />

okumakla olmuyor mutlaka saha<br />

tecrübesi de gerekiyor. Tezgâhtan<br />

geçmekle oluyor. O tezgâhta<br />

kamyonun nasıl yüklendiğini, TIR’ın<br />

ne olduğunu, kapasitelerinin ne<br />

olduğunu, tonajların nasıl dağıldığını,<br />

akaryakıtın nasıl hesaplandığını<br />

öğrenmeleri lazım. Kısacası saha<br />

tecrübesi gerekiyor. Üniversitelerin<br />

lojistikle alakalı bölümlerinde<br />

okuyanlara baktığımda teknik konular<br />

haricinde zayıf görüyorum. Bu zayıf<br />

yanlarını da hem yurtdışı hem de<br />

yurtiçi lojistiğinde deneyim kazanmış<br />

kişileri okullarına davet ederek veya<br />

sektörde çalışarak edinebilirler. Bunu<br />

da bir şekilde halletmeleri gerekir.


MURAT CENGİZ<br />

545 5<br />

Çocukluğumda TIR ile<br />

yolculuk yapmayı çok<br />

severdim. Halen fırsat<br />

bulduğumda TIR ile<br />

yurt dışına seyahate<br />

gidiyorum. Sevdiğim<br />

ve hayal ettiğim işi<br />

yapıyorum.<br />

Kısaca kendinizden ve şirket içindeki<br />

görevinizden bahseder misiniz?<br />

1973 Yılında Ankara’da dünyaya geldim.<br />

İlköğretim ve lise eğitimimi Ankara da<br />

tamamladım. 21 Nisan 1992 yılında babam<br />

İshak Cengiz ve rahmetli Ahmet Türkoğlu<br />

tarafından kurulan Umut Uluslararası<br />

Nakliyat şirketinde 01 Temmuz 1992<br />

tarihinde nakliye sektörüne adım attım.<br />

1997 yılında eşim Elif Hanım ile evlendim.<br />

Dicle ve Diyar adında iki kız çocuk<br />

babasıyım.<br />

Şirketimizde operasyon ve pazarlama<br />

yöneticisi olarak görev yapmaktayım.<br />

Lojistik sektöründe çalışmak,<br />

çocukluğunuzdan beri hayal ettiğiniz<br />

bir şey miydi? Yoksa kendinizi birden<br />

sektörün içerisinde mi buldunuz?<br />

Taşımacılık işlerinin hemen hemen her<br />

alanında faaliyet gösteren bir ailede<br />

dünyaya geldim. Ailemizde taksi, dolmuş,<br />

otobüs ile yolcu taşımacılığı kamyon<br />

ve son olarak TIR ile eşya taşımacılığı<br />

yapıldı ve yapmaya devam ediyoruz. Yani<br />

mazot kokusu ve motor sesi ile büyüdüm<br />

diyebilirim. Çocukluğumda TIR ile yolculuk<br />

yapmayı çok severdim. Halen fırsat<br />

bulduğumda TIR ile yurt dışına seyahate<br />

gidiyorum. Sevdiğim ve hayal ettiğim işi<br />

yapıyorum.<br />

Lojistik sektörü dışında hangi iş kolunda<br />

çalışmak isterdiniz?<br />

Seyahat etmeyi, yeni kültürler, yeni<br />

yaşamlar, yeni insanlar tanımayı çok<br />

seviyorum. Turizm sektöründe çalışmayı<br />

isterdim. Ama masa başında değil sahada,<br />

gezerek, rehberlik gibi.<br />

Mesleği seçmenizde babanız ne derece<br />

etkili oldu?<br />

Biraz önce bahsettiğim gibi sektörün içinde<br />

doğdum, büyüdüm. Erkek çocuklarda rol<br />

model baba olduğu için sektöre girişimde<br />

babam direkt etkili olmuştur. Babam çok<br />

disiplinli ve çok pratik çözümler üretebilen<br />

bir iş adamı, vicdanlı bir aile reisidir. Bana<br />

asla imtiyazlı davranmamıştır. Nakliye<br />

sektöründe vize işleri, gümrük işleri,<br />

muhasebe, operasyon yani her<br />

alanında çalışmamı sağlamış ve<br />

tabiri caizse işin mutfağını öğretmiştir.<br />

Emeklerine teşekkür ediyor, ellerinden<br />

öpüyorum.<br />

Genç bir bakış açısıyla sektörü<br />

değerlendirdiğinizde neler<br />

dikkatinizi çekiyor?<br />

Sektörümüz rekabetin gün geçtikçe<br />

arttığı, yabancı plakalı araçların<br />

pazarda daha fazla var olmaya<br />

başladığı, bilinçsiz araç sayısı artışı<br />

ile yetişmiş, tecrübeli personel<br />

eksikliğinin orantılı bir şekilde<br />

yükselmesi ile her gün daha da<br />

zorlaşıyor. Ayrıca tüm dünyada<br />

yaşanan olumlu, olumsuz olaylar<br />

bizim işimizi direkt etkiliyor. Ama<br />

gelecekten umutluyuz. Moral ve<br />

motivasyonu yüksek tutmaya<br />

çalışıyoruz. Çünkü işimizi severek<br />

yapıyoruz.<br />

Aile şirketinde çalışmanın<br />

avantajları ve dezavantajları<br />

nelerdir?<br />

Aile şirketinde çalışmak oldukça<br />

avantajlı. Çalışan aile bireyleri birbirini<br />

çok iyi tanıyor ve herkes sonsuz<br />

tavizle işini yapıyor. Çalışma hayatı ile<br />

ilgili yaşanan olumsuzluklar ilişkileri<br />

yıpratmıyor. Çünkü sürekli beraberiz,<br />

eşler ve çocuklar beraber. Zaten<br />

Ankara Lojistik Üssü‘nde var olmak,<br />

büyük bir ailenin mensubu olmak<br />

gibi.<br />

Ankara Lojistik Üssü’nde yer<br />

almak hem kişisel, hem de<br />

şirketiniz açısından ne gibi olumlu<br />

yansımaları beraberinde getirdi?<br />

Ankara Lojistik Üssü bir marka ve<br />

prestij noktası. Bizim hayatımızı çok<br />

kolaylaştıran, sevdiğimiz insanlarla<br />

bir arada çalıştığımız bu modern<br />

tesis de yer almak bir ayrıcalık. Bu<br />

tesis ile bir iş yerinden çok yaşam<br />

alanı yaratıldığını düşünüyorum. Çok<br />

emek harcanarak hayata geçirilen bu<br />

projede emeği geçen büyüklerimize<br />

teşekkür ederim.<br />

Sektörde yer almak isteyen sizin<br />

gibi gençlere ne gibi tavsiyelerde<br />

bulunursunuz?<br />

Bizim işimiz sevmeden yapılamaz. 7<br />

/ 24 çalışma ve takip gerekiyor. Bizim<br />

işimiz yoğun emek isteyen bir iş. Bu<br />

işi yapacak arkadaşların ve ailelerinin<br />

fedakarlık göstermeleri gerekiyor.<br />

Severek yapıldığı taktirde oldukça<br />

zevkli ve hareketli bir iş.<br />

Yeni yıldan beklentileriniz nelerdir?<br />

2012 yılı ile Umut Uluslararası<br />

Nakliyat olarak sektörde 20.yılımızı<br />

tamamladık. Nice 20 yıllar olmasını<br />

diliyorum. 2013 yılı kötü başladı,<br />

inşallah iyi devam eder. Sağlıklı,<br />

huzurlu ve bol kazançlı bir yıl olmasını<br />

temenni ediyorum.<br />

Teşekkür ederim<br />

55


56<br />

TÜRKİYE’NİN<br />

REKABETÇİ<br />

KONUMU<br />

VE<br />

ULUSLARARASI<br />

LOJİSTİK<br />

PERFORMANSININ<br />

DEĞERLENDİRİLMESİ<br />

Doç. Dr. Zafer ACAR<br />

Ülkemizin reel sektör açısından<br />

2023 yılında dünyanın en büyük<br />

10. ekonomisi olma ve 500<br />

milyar dolarlık ihracat yapma<br />

gibi heyecan verici hedefleri<br />

bulunmaktadır. Halen dünyanın<br />

en büyük 20 ekonomisinden birisi<br />

olan Türkiye’nin dünya pazarlarında<br />

daha da önde gelen bir oyuncu<br />

olmayı hedeflemesi elbette<br />

memnuniyet vericidir. Ancak bu<br />

hedefin yakalanabilmesi için ulusal<br />

düzeyde tüm faktörlerin titizlikle<br />

değerlendirildiği stratejilere ihtiyaç<br />

bulunmaktadır.<br />

Günümüzde stratejik yönetim<br />

yaklaşımları gerek işletme<br />

düzeyinde gerekse ulusal<br />

düzeyde rekabetçilik üzerine<br />

yapılandırılmaktadır. Bu yaklaşıma<br />

göre temel amaç, bitiş noktası<br />

olmayan bir yarışta uzun vadeli<br />

hedeflere erişmek yoluyla<br />

sürdürülebilir rekabet üstünlüğü<br />

sağlamaktır. Ancak uzun vadeli<br />

hedeflere erişmek için belli bir strateji<br />

formüle etmeden ve uygulamaya<br />

koymadan önce bulunduğumuz<br />

pozisyonun stratejik olarak<br />

değerlendirilmesi gerekmektedir.<br />

Dolayısıyla ülkemiz adına bir strateji<br />

formüle ederken diğer uluslar<br />

arasındaki yerimizi rekabetçi olarak<br />

belirlememiz gerekmektedir.<br />

Bu noktada ihtiyaç duyacağımız<br />

inceleme Dünya Ekonomik Forumu<br />

(WEF) tarafından 12 kriter üzerinden<br />

yapılmaktadır. Türkiye, bu raporlara<br />

göre 2005 yılında 71. sırada iken<br />

2007-2008 değerlendirmesinde<br />

18 basamak birden yükselerek<br />

53. sırada yer almıştır. Bu dönem<br />

içinde elde ettiği performans ile<br />

Türkiye, AB’ye 2007 genişlemesi<br />

sırasında üye olan Bulgaristan<br />

ve Romanya’nın yanı sıra, daha<br />

önce AB’ye üye olmuş Yunanistan,<br />

Güney Kıbrıs R.Y. ve Malta’dan<br />

da daha önde yer almıştır. Benzer<br />

şekilde aynı dönemde Türkiye, BRIC<br />

ülkeleri arasında yer alan Rusya ve<br />

Brezilya’nın da önünde yer almıştır.<br />

Müteakip dönemde açıklanan<br />

2008–2009 raporunda ise bir<br />

önceki döneme göre 10 sıra birden<br />

kaybederek 63. olunabilmiştir.<br />

Ardından, 2009–2010 küresel<br />

rekabet endeksinde ise, küçük bir<br />

ilerleme ile iki sıra üste çıkılmıştır.<br />

2010-2011 yılına gelindiğinde<br />

WEF tarafından incelemeye<br />

alınan ülke sayısı 133’den 139’a<br />

çıkmış olmasına rağmen Türkiye<br />

61. sıradaki yerini korumuştur.<br />

Dünya Ekonomik Forumu’nun<br />

son olarak yayınlanan 2011-2012<br />

Küresel Rekabet Raporu’nda<br />

ise küçük adımlarla sürdürdüğü<br />

istikrarlı büyümesini sürdürerek<br />

ülke sayısındaki artışa rağmen iki<br />

basamak yükselerek 59. sırada<br />

yer almıştır. Aynı rapora göre<br />

142 ülke arasında en büyük 17.<br />

ekonomi durumundaki bir ülke<br />

için rekabetçilik sıralamasındaki<br />

yerimiz 2023 yılı hedeflerimizi<br />

dikkate aldığımızda yeterli olduğu<br />

söylenemez.<br />

Tablodaki veriler incelendiğinde<br />

Türkiye’nin, değerlendirmeye alınan<br />

tüm ülkeler içinde önemli bir farkla<br />

ortalamanın üstünde olduğu tek<br />

bileşen “Pazar Büyüklüğü”dür.<br />

En altlarda yer aldığı bileşen ise<br />

“Emek Piyasalarının Gelişmişliği”dir.<br />

Bunun yanı sıra “Kurumlar”,<br />

“Makroekonomik İstikrar”, “Yüksek<br />

Öğretim ve İşbaşında Eğitim” ve<br />

“İnovasyon” bileşenleri açısından da<br />

ortalamanın altında yer almaktadır.<br />

M.Porter bir ulusun rekabet gücünün<br />

belirleyici olarak (1) Faktör (girdi)<br />

koşulları, (2) Talep koşulları, (3)<br />

Firma stratejileri ve rekabet yapısı,<br />

(4) İlgili ve destekleyici kuruluşlar<br />

ile (5) Devletin rolünü saymaktadır.<br />

Dikkat edilirse burada yer alan<br />

beş temel faktör Dünya Ekonomik<br />

Forumu tarafından kullanılan<br />

rekabet endeksinin de bel kemiğini<br />

oluşturmaktadır. 2023 hedeflerine<br />

erişmek adına atılacak her türlü<br />

olumlu adımın aynı zamanda<br />

ülkemizi küresel rekabet endeksinde<br />

de üst basamaklara taşıyacağı<br />

aşikârdır.<br />

Ancak bu hedefin<br />

gerçekleştirilmesinde ilgili ve<br />

destekleyici kuruluşlar faktörü<br />

içerisinde yer alan ve ihraç<br />

ürünlerimizi uluslararası pazarlara<br />

taşınması için oluşturacağı lojistik<br />

ve tedarik zinciri ağları vasıtasıyla<br />

önemli bir rol üstlenmesi beklenen<br />

lojistik ve taşımacılık sektörünün<br />

bu beklentilere paralel olarak<br />

global anlamda rekabetçi bir güç<br />

olmasını zorunlu kılmaktadır. Bu<br />

çerçevede sektörün müşteriye<br />

hızlı yanıt verebilen, esnek, kaliteli<br />

ve uygun maliyetli hizmetler ile<br />

kendisini göstermesi gerekmektedir.<br />

Dolayısıyla, görünen şudur ki, ihracat<br />

performansımızın arttırılmasında,<br />

önümüzdeki yıllarda ülkemizde<br />

faaliyet gösteren uluslararası eşya<br />

taşımacılığı ve lojistik firmalarına<br />

büyük görevler düşecektir.<br />

Oysa kendisinden önemli bir görev<br />

beklediğimiz lojistik ve taşımacılık<br />

sektörümüzün 17’nci büyük ekonomi<br />

olan bir devletin gereklerini yerine<br />

getirdiğini söylemek henüz mümkün<br />

görünmemektedir. Bu çerçevede<br />

kendi yerimizi diğer uluslarla göreceli<br />

olarak inceleyebileceğimiz Dünya<br />

Bankası tarafından hazırlanan ve<br />

yayınlanan "Lojistik Performans<br />

Endeksi 2012" sonuçlarını<br />

incelediğimizde Türkiye’nin 155<br />

ülke arasında 3.51/5.00 puanla 27.<br />

sırada yer aldığını görmekteyiz.<br />

Bu sonuçlarla Türkiye, Lojistik<br />

Performans Endeksi'nin temel<br />

bileşenleri olan; gümrük, altyapı,<br />

uluslararası sevkiyat, lojistik<br />

hizmetlerin kalitesi ve lojistik<br />

yetkinlik, sevkiyatların takibi ve<br />

izlenebilmesi, sevkiyatların alıcıya<br />

zamanında ulaşması kriterlerinin<br />

hepsinde 2010 raporuna kıyasla<br />

daha üst sıralara yerleştiği<br />

görülmektedir. En fazla yükseliş ise<br />

bilişim sistemlerinin operasyonlara<br />

entegrasyonu anlamına gelen<br />

sevkiyatların takibi ve izlenebilmesi<br />

kriterinde olmuştur. Aşağıdaki<br />

tabloda Türkiye’nin 2010 ve 2012<br />

yılı Lojistik Performans İndeksi<br />

karşılaştırması yer almaktadır.<br />

Rekabet yarışı sonu olmayan<br />

dolayısıyla yarışı kimin önde<br />

bitirdiğinin değil herhangi bir zaman<br />

kesitinde rakiplerimize göreceli<br />

yerimizin ne olduğu değerlendirildiği<br />

bir yarıştır. Dolayısıyla ülkemizin<br />

yerini aralarında bulunmayı arzu<br />

ettiğimiz devler ligindeki ülkeler,<br />

bizim de içinde bulunduğumuz<br />

atağa kalkmasına rağmen halen<br />

orta düzeyde performans gösteren<br />

ülkeler ve rekabetçi pozisyonumuzun<br />

değerlendirilebilmesi açısından<br />

önemli görülen bazı diğer ülkelerle<br />

karşılaştırmak için aşağıdaki tablo<br />

faydalı olacaktır.<br />

Küresel düzeyde rekabetin giderek<br />

artması sonucu uluslararası faaliyette<br />

bulunan işletmeler açısından,<br />

zorluklar giderek artmaktadır. Bu<br />

kapsamda uluslararası pazarlarda<br />

rekabet avantajı kazanabilmek<br />

için uygulanan stratejilerin temel<br />

yeteneklerimizden güç alması<br />

gereklidir. Bu kapsamda lojistik ve<br />

taşımacılık uluslararası ticaretin<br />

performansına önemli düzeyde<br />

katkı sağlamaktadır. Ancak<br />

lojistik, tedarik zincirinin etkinliğini<br />

sağlayarak rekabet avantajı<br />

sağlayan bir unsur olmasının<br />

yanı sıra doğru yönetilemediği<br />

takdirde önemli bir maliyet<br />

kalemi haline de gelebilmektedir.<br />

Özellikle uluslararası ticarete konu<br />

olan malların bir ülkedeki çıkış<br />

noktasından diğer ülkedeki teslim<br />

noktasına erişene kadar geçen<br />

süreçten oluşan masraflar ve zaman<br />

kayıpları firmaların müşterilerine<br />

kattığı değerle birlikte finansal<br />

performanslarını da azaltmaktadır.<br />

O halde uluslararası pazarlarda<br />

etkin bir lojistik sistemini ulusal<br />

düzeyde bir temel yetenek olarak<br />

geliştirebilmek için sistematik ve<br />

koordineli bir çalışma yapılmalıdır.<br />

Bu maksatla öncelikli olarak ele<br />

alınması gereken konulardan bir<br />

tanesi ise rekabet edebilecek dış<br />

pazarların seçilmesidir. Bu noktadan<br />

sonra lojistik ve taşımanın etkinliğini,<br />

malların müşterilerin eline ne kadar<br />

hızlı ulaştığı belirler. Türkiye'nin<br />

stratejik coğrafik konumu mevcut<br />

karayolu taşımacılığı endüstrisi ile<br />

birleşince çok önemli avantajlar<br />

sağladığı ortadadır. Ancak bu<br />

avantajımızın ihracat performansımızı<br />

destekleyebilmesi için lojistik<br />

işletmelerimiz ticaret engelleri, tarife<br />

ve kotalar, yabancı ülkelerin çeşitli<br />

düzenlemeleri ve kendi ülkemizden<br />

farklı kanunlar ve davranışlarla<br />

mücadele etmeyi öğrenmek<br />

zorundadırlar.<br />

Üretim sektöründe küçük firmaların<br />

bile ihracat-ithalat yapabildiği<br />

bir çağda yaşamamıza rağmen<br />

maliyetlerin yüksekliği, uzmanlık<br />

isteyen hizmetlerin gerekliliği ve<br />

uluslararası devlerden gelen rekabet<br />

baskısı uluslararası taşımacılık ve<br />

lojistik sektöründe küçük firmaların<br />

kapasitelerin konsolide edilmesi<br />

gerektiğini ortaya çıkartmaktadır.<br />

Büyük firmalar ise, zaman<br />

içinde gelişme iyileştirmelerle<br />

dünya standartlarını yakalamayı<br />

başaracaklardır.<br />

Bununla birlikte özellikle karayolunda<br />

geçiş belgesi kotalarının kaldırılması<br />

veya artırılması yönünde çalışmalar<br />

yapılması, limanların altyapı ve<br />

teknik imkânlarının güçlendirilmesi,<br />

kapasitelerinin artırılması, demiryolu<br />

taşımacılığımız liberalleştirilmesi,<br />

demiryolu liman bağlantılarının<br />

tamamlanması, karayolu ve<br />

demiryolu bağlantıları olan lojistik<br />

üs projelerine önem verilmesi<br />

sektörümüzün rekabetçilik<br />

kabiliyetini artıracak unsurlardır.<br />

Son söz olarak; firmalar arasında<br />

en iyi örneklerin paylaşımı ve<br />

kıyaslanmasının (Benchmarking)<br />

gelişme ve büyüme yönünde büyük<br />

katkılar sağladığını hatırlatmak<br />

isterim. Bu çerçevede gerek<br />

dünya ticaretinin yükselen devi<br />

olması gerekse Lojistik Performans<br />

Endeksi’ne göre rakiplerimiz<br />

arasında bulunan Almanya, Hollanda<br />

ve özellikle Çin’in ulusal düzeydeki<br />

uygulamaları dikkate alınmalıdır.<br />

Kaynaklar:<br />

Dünya Bankası Lojistik Performans<br />

Endeksi 2007, 2010 ve 2012<br />

Raporları<br />

Dünya Ekonomik Forum’u Küresel<br />

Rekabet Endeksi 2011-2012 Raporu<br />

SEDEFED-REF, Türkiye’nin Küresel<br />

Rekabet Düzeyi, 2011<br />

TÜSİAD, Türkiye’de Dış Ticaret<br />

Lojistik Süreçleri: Maliyet ve Rekabet<br />

Unsurları, 2012<br />

UND, Karayoluyla Uluslararası Eşya<br />

Taşımacılığı Sektörü Analiz, 2012<br />

57


58<br />

Ayların Söylentisi<br />

Çöpe Gitti<br />

Microsoft'un Surface isimli tablet modelini piyasaya<br />

çıkarmasının hemen ardından, birçok teknoloji<br />

analizcisi, firmanın "Surface Phone" adı altında,<br />

Windows Phone 8 işletimi kullanan üst uç bir akıllı<br />

telefon üreteceğini iddia etmişti.<br />

Microsoft ise bu iddia ortaya atıldığı günden bu<br />

yana geçen sürede konu hakkındaki söylentileri<br />

sürekli reddetmişti. Nitekim firmanın kıdemli<br />

pazarlama müdürü Casey McGee'den gelen bir<br />

açıklama ile bir kez daha Microsoft markalı ceplerin<br />

önünü tıkadı. "Microsoft olarak Nokia'ya o kadar<br />

yakınız ki Lumia serisi telefonları kendi çocuğumuz<br />

gibi hissediyoruz" şeklinde yaptığı açıklama,<br />

şirketin kendi telefonunu üretmeyeceği şeklinde<br />

yorumlandı.<br />

HTC Sesini Yükseltiyor<br />

HTC, senelerdir adıyla özdeşleşen bu "şeyi"<br />

artık kullanmayacak! İşte o "şey" ve kararın<br />

nedeni...<br />

Son zamanlarda Android'li ve Windows<br />

Phone'lu cepleriyle beklediğini bulamayan<br />

HTC, son bombası One ile pazar payını geri<br />

kazanmak istiyor.<br />

Tayvanlı üretici şimdi ise daha "saldırgan"<br />

bir pazarlama stratejisi benimseyeceğini, bu<br />

kapsamda popüler "quietly brilliant" sloganını<br />

artık kullanmayacağını açıkladı. Wall Street<br />

Journal'ın raporuna göre HTC'nin pazarlama<br />

müdürü Benjamin Ho, şirketin Ekim 2009'dan<br />

bu yana kullandığı bu sloganı reklamlarında<br />

kullanmayacağını doğruluyor.<br />

HTC'nin daha sert bir reklam stratejisi<br />

izleyeceğini söyleyen Ho, çok sayıda yenilik<br />

yaptıklarını, ancak şimdiye dek seslerinin<br />

yeterince yüksek olmadığını iletiyor.<br />

Sloganın yerini neyin alacağı ise şimdilik<br />

belli değil. Bu arada HTC One'ın ABD'deki<br />

gecikmesi hakkında da konuşan Ho, bu<br />

durumun telefonun kamerasında yaşadıkları<br />

stok sorunu nedeniyle yaşandığını söyledi.<br />

Seda Akgül<br />

Seda Akgül (d. 1971, Ankara), Türk<br />

televizyoncu, sunucu ve akademisyen.<br />

TED Ankara Koleji ve Hacettepe<br />

Üniversitesi İngilizce bölümlerini<br />

bitirdikten sonra Başbakanlık ’ta mütercim<br />

tercümanlık eğitimi alarak görev yapan<br />

Seda Akgül , İsveç Üniversitesi ’nin bursu<br />

ile Brüksel’de Avrupa Birliği Gazeteciliği<br />

okumuş, Amerikan Sivil Toplum Örgütleri<br />

'nin seçimi ile 2004 yılında Geleceğin<br />

Toplum Lideri olarak Washington ’da staj<br />

görmüştür. TRT sınavlarını kazanarak<br />

spikerliğe başlayan Seda Akgül, TV 8<br />

’in kuruluş yıllarından beri bu kanalda<br />

görev yapmakta, Avrupa Birliği ’ne<br />

Doğru ve Savaş Bağdat Yolunda gibi<br />

dış politika programlarını hazırlayıp<br />

sunmanın yanında uzun yıllar yaptığı Ana<br />

Haber Spikerliği ile de tanınmaktadır. Işık<br />

Üniversitesi ’nde 2004-2007 arasında<br />

İngilizce verdiği Medya dersleri ile de<br />

akademisyen kişiliğini devam ettirmiştir.<br />

TV 8 ekranlarında, haftasonu sabah<br />

kuşağında Erken Baskı isimli programı<br />

hazırlayıp sunarak, eleştirmenlerin ve<br />

izleyicilerin büyük beğenisini toplayan<br />

Seda Akgül 17 Eylül 2012 tarihinde yeni<br />

yayın döneminde Star TV 'ye geçerek<br />

sabah haber programını sunmaya<br />

başlamıştır.<br />

59


60<br />

Bizlere televizyon maceranızı<br />

anlatır mısınız? Bu mesleği nasıl<br />

seçtiniz?<br />

Ankara’da, Ankara Koleji’ni ve<br />

üniversiteyi bitirdikten sonra bir<br />

süre mütercim tercüman olarak<br />

çalıştım. Daha sonra TRT'nin açtığı<br />

spikerlik sınavlarını kazandım. Kısa<br />

süreli TRT macerasının ardından<br />

Tv8 açılırken oraya transfer<br />

oldum ve gece spikerliğinden<br />

ana haber spikerliğine, dış<br />

politika muhabirliğinden, hafta<br />

sonu kuşağına kadar birçok farklı<br />

projeyi hazırlayıp sundum. AB<br />

gazeteciliği, Geleceğin Toplum<br />

Liderliği gibi burslar kazanarak,<br />

Brüksel ve Washington'da eğitim<br />

aldım. Asıl dönüm noktam ise haber<br />

geçmişimle sohbeti harmanladığım<br />

hafta sonu kuşağı oldu. Bu sayede<br />

Star Tv'ye transfer oldum ve işimi<br />

çok seviyorum. Sabahları güne<br />

pozitif uyanmayı seven insanlarla<br />

buluşuyoruz. Farklı ve çağdaş bir<br />

izleyici kitlemiz var. Bence ekranda<br />

yıllardır eksikliği hissedilen “sahicilik”<br />

boşluğunu doldurduk. Hem<br />

gülüyoruz hem de ağlıyoruz, ama<br />

bunları izleyici ile beraber yapıyoruz.<br />

Tv dışında organizasyon<br />

sunuculuğu görevini de<br />

başarıyla yaptığınızı biliyoruz.<br />

Bizlere yer aldığınız büyük<br />

organizasyonlardan bahseder<br />

misiniz?<br />

TV'de yaptığım işin yanı sıra büyük<br />

organizasyonlarda sunuculuk<br />

yapıyorum ve çok satanlar listesine<br />

girip birçok ünlü yazarı geride<br />

bırakarak beni bile şaşırtan<br />

kitabım “Dişilik mi? Kişilik mi?”<br />

ile de söyleşilere konuşmacı<br />

olarak katılıyorum. Ödül törenleri;<br />

uluslararası kongreler, tıp kongre ve<br />

konferansları ve turizm sektörünü<br />

ilgilendiren organizasyonların<br />

çoğunda ve büyük açılışlarda<br />

görev yapıyorum. TRT kökenli<br />

olduğum için protokol bilmem ve<br />

mütercim tercüman olmam da işimi<br />

kolaylaştırıyor.<br />

Sizce ülkemizde verilen sunuculuk<br />

ve spikerlik eğitimleri yeterli mi?<br />

Türkiye'de sunuculuk ve spikerlik<br />

eğitimini en iyi veren kurum TRT<br />

bence ama artık o da spikerlik sınavı<br />

açmak yerine özel sektörden transfer<br />

ediyor. Eski ekol kalmadı. Ama zaten<br />

Dil de değişen, gelişen ve yaşayan bir olgu. Çağa<br />

ayak uydurmak lazım. Bir de aslında Türkçenin<br />

yazıldığı gibi okunan bir dil olmadığını bilmek<br />

işinizi kolaylaştırabilir. Bu işe sadece güzelliklerine<br />

güvenenler talip olmasın. İş orada bitseydi kimse<br />

Angelina Jolie'ye senaryo yazmaz. Giydirip<br />

kuşandırıp kamera karşısında poz verdirirlerdi. Siz<br />

bir işi çok isteyebilirsiniz tamam da o iş sizi niye<br />

istesin, ne gibi farklılıklarınız var bence asıl bu<br />

soruyu kendinize sorarak işe başlamalısınız. Ayırt<br />

edici bir özelliğiniz olmalı.<br />

Bizlere geçen sene çıkan “Dişilik mi? Kişilik mi?”<br />

isimli kitabınızdan bahseder misiniz?<br />

“Dişilik mi? Kişilik mi?” aslında kendiliğinden ortaya<br />

çıktı. Programımda izleyici maillerine yaptığım<br />

yorumlar yayınevi sahibinin çok hoşuna gitmiş.<br />

Bana teklifi onlar getirdi. Tam da yaz tatiline<br />

girmek üzereydik. Zaman ayırmam kolay oldu.<br />

Gerçekten kitabı yazarken ben de çok eğlendim.<br />

Şimdi okuyucularımın da aynı şeyi söylemesi beni<br />

çok memnun ediyor. Yazarlık ve televizyonculuk<br />

aslında örtüşen meslekler. Televizyona çıkan<br />

insanın bence zaten fikirlerini kâğıda dökebilmesi<br />

gerekir. Bu özelliği olmayan kişiler asla ekran<br />

kişiliği olamazlar, sadece ekran yüzü olarak kalırlar.<br />

Eğer bir gün bir başka iş yapmam gerekirse ilk<br />

işime yani öğretmenliğe dönerim. Üniversitenin ilk<br />

yıllarında, öğrenciyken Türk Amerikan Derneğinde<br />

İngilizce ders vererek başladığım öğretmenliği<br />

yakın zamana kadar televizyon ile eş zamanlı olarak<br />

Işık Üniversitesinde İngilizce Medya dersleri ile<br />

sürdürmüştüm. Bence birikimleri paylaşmak harika<br />

bir şey.<br />

Kariyerinizle ilgili yeni projeleriniz var mı? Varsa<br />

bu projelerden bizlere bahsedebilir misiniz?<br />

Bundan sonrası için proje geliştirmek yerine<br />

elimdeki işi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.<br />

Eminim bana başka kapılar da açacaktır. Ama<br />

mutlaka ekranda kendim gibi olduğum ve<br />

yapımında da yer aldığım bir iş olmalı.<br />

Boş vakitlerinizde yapmaktan zevk aldığınız<br />

şeyler var mı? Varsa bunlar nelerdir?<br />

İkinci kitap için de çalışmalara başladım.<br />

Sonbahara yetiştirmeyi planlıyorum. Hayatımda çok<br />

ciddiye aldığım bir başka konu ise hayvan hakları.<br />

Boş zamanlarımda ve hatta yayınlarımda bile<br />

bu konuyla ilgiliyim. Can dostlarımızı ilgilendiren<br />

her şeyi kişisel problemim olarak algılıyorum.<br />

Eski izleyicilerim de bilir bunu. Geceleri erken<br />

yatıyorum. Daha çok gündüz insanıyım. Bir de<br />

seyahati çok seviyorum. Mümkün olduğunca hafta<br />

sonlarını başka ülke ve şehirlerde değerlendirmeye<br />

çalışıyorum.<br />

61


62<br />

şifa ve huzur cenneti<br />

OYLAT<br />

Dünyada en büyük servet sağlık. Ve bu sağlık doğanın kalbinde gizli. Doğa bu gizliliği kimi zaman tertemiz orman<br />

havasıyla, kimi zaman şifalı sularla insanlıkla paylaşıyor. İşte bunların hepsini bir arada bulabileceğiniz yemyeşil ormanlar<br />

içinde insanlara şifa ve huzur dağıtan bir tatil cenneti Oylat.<br />

Sağlık veren doğasıyla birçok mucizevi güzelliği bünyesinde barındıran Oylat’ın keşfediliş hikayesi de bir o kadar mucizevi<br />

ve ilgi çekici.<br />

Bizans İmparatorluğu zamanında İnegöl ve civarına Tekfur’un bir kızı vardır. Günün birinde kızı hastalanır. Zamanın<br />

hekimleri Tekfur’un kızının derdine çare bulamazlar. Hastalık ilerleyince Tekfur çok sevdiği kızının acı çekmesine<br />

dayanamaz ve hekimler kızı uzaklaştırmak için ormanın içindeki ılıca’ya gönderilmesine karar verirler. Kızı ılıcaya getiren<br />

hekimler, son günlerini yaşadığına inanarak “Yat-öl”, “Öl-yat” deyip bırakırlar. Çaresiz bir hastalığa tutulduğuna inanılan<br />

Tekfurun kızı, her gün bu şifalı sularla yıkana yıkana, gün geçtikçe düzelmeye ve iyileşmeye başlar. Kısa zamanda eski<br />

sıhhatine ve güzelliğine kavuşur. İyileştikten sonra babasının sarayına geri döner. O zamandan itibaren Ölyat kaplıcası yöre<br />

halkı tarafından bir şifa kaynağı olarak tanınır ve kullanılır. Bu şifalı su yine o sudur, fakat zaman geçtikte “Öl-yat” ı “Oy-lat”<br />

yapmıştır. İnegöl, Bilecik, Pazaryeri, Yenişehir ve İznik’te hala bir kısım halk Oylat’a Ölyat demektedir.<br />

Oylat’ın efsanedeki ünü bugün içinde geçerli. Öyle ki Oylat her mevsim, her yaştan, her kesimden gelen insanların şifa ve<br />

gezi durağıdır.<br />

Bursa’nın İnegöl ilçesine bağlı<br />

Hilmiye Köyünde bulunan Oylat<br />

Kaplıcalarına Bursa-Ankara<br />

karayolu ile İnegöl üzerinden<br />

ulaşılmakta. Bursa-Ankara<br />

karayolu’nun Oylat sapağından<br />

girdikten sonra 11 km’lik yol<br />

boyunca yemyeşil orman içinden<br />

tırmanırken tatilin tadını çıkarmaya<br />

başlıyorsunuz zaten.<br />

Dört mevsim tatil ve tedavi merkezi<br />

Oylat’ın kaplıca suları, İsviçre’den<br />

sonra özellikleri bakımından<br />

dünyada 2. sırada yer almakta.<br />

Ayrıca Oylat’ın kaplıca suları<br />

özellikle banyo, cilt ve türleri<br />

konusunda dünyaca kabul edilen<br />

özelliklere sahiptir. İklimi yörenin<br />

güzelliği ve suların bolluğu bu<br />

kaplıcanın sıhhı ve turistik değerini<br />

her geçen gün arttırmaktadır.<br />

Kaplıca oligometalik, hiper metal,<br />

radyoaktif ve kalsiyum sülfatlı<br />

suların bütün özelliklerine sahiptir.<br />

Yani nefrit, romatizma, siyatik,<br />

felçler, ağrılı sinir hastalıkları, böbrek<br />

rahatsızlıkları, kireçlenme, kadın<br />

hastalıkları, stres, cilt hastalıkları<br />

ve selülit gibi rahatsızlıkları<br />

olan hastaların dertlerine deva<br />

olmaktadır. Oylat yeryüzü cenneti<br />

kadar güzel ve anlamlı bir tatil<br />

seçeneği sunuyor. Bunun içindir ki,<br />

tatilcilerin göz bebeği Oylat, doğal<br />

güzelliklerinin yanı sıra şifa kaynağı<br />

kaplıcasıyla da iç ve dış turizme<br />

hizmet veriyor. Uludağ’ın eteklerinde<br />

kurulu şifa merkezi Oylat, nitelikli<br />

tesisleşme ve modern konaklama<br />

hizmet anlayışıyla birbirinden cazip<br />

seçenekleri sizlere sunuyor. Yeşilin<br />

en güzel tonlarını görebileceğiniz<br />

odalarda sizlere rahatlığın ve<br />

konforun tadını çıkartma fırsatını<br />

yakalayacaksınız.<br />

Oylat otellerinde tatil için aradığınız<br />

her türlü konfor düşünülmüş. Yeşilin<br />

en güzel tonlarını görebileceğiniz<br />

odalarda rahatlığın ve konforun<br />

tadını çıkartacaksınız. Sağlıklı<br />

bir beden için gereken vücut<br />

egzersizlerini yapabileceğiniz<br />

jimnastik salonu, her gün yenilenen<br />

şifalı suyundan yararlanabileceğiniz<br />

havuz ve banyoları, sabah akşam<br />

ziyaretçilerine eşsiz lezzetler<br />

sunan mutfakları ile oteller dinleme<br />

saatlerinizi keyifli hale getiriyor.<br />

Oylat aynı zamanda verimli bir<br />

bahçe görünümünde. Bu bahçe<br />

bölge halkının en önemli geçim<br />

kaynaklarından birini oluşturuyor.<br />

Çünkü Oylat pazarının şifalı bitkileri<br />

dillere destan. Pazar Oylat’ın<br />

küçük meydanında kuruluyor. Yöre<br />

halkı bahçelerinden topladıkları<br />

kuşburnu, kestane, ceviz, armut,<br />

ıhlamur ve elmaları ziyaretçilerine<br />

satıyor. Oylatın kaplıcalarından<br />

faydalanmak isteyenlerin yanında<br />

pazara uğrayarak birbirinden ünlü<br />

şifalı bitkilerle yapılacak ilaçların<br />

tariflerini arayanların sayısı da az<br />

değil. Yöreye has hediyelik eşyalar<br />

ise ziyaretçilerin en çok tercih<br />

ettikleri ürünler arasında. Oylat’ta<br />

şifa sadece bitkiler ve kaplıcalarda<br />

değil. İki tarafı vadilerle çevrili<br />

yamacın her köşesi itina ile işlenmiş<br />

güzellikleri de barındırıyor. Öyle<br />

ki manzarasıyla da zihinlere şifa<br />

veriyor. Oylat deresinin çağlayanlar<br />

meydana getirerek aştığı vadi doğa<br />

yürüyüşleri yapmak isteyenler<br />

için eşsiz bir parkur sunuyor. Vadi<br />

boyunca çam, gürgen, meşe,<br />

kestane, ıhlamur ve çınar ağaçlarını<br />

barındıran ormanın içinde yürüyüş<br />

yaparak oksijen depolarken<br />

adeta yeniden doğduğunuzu<br />

hissedeceksiniz.<br />

Oylat’a geldiyseniz Oylat<br />

63


64 64<br />

mağarasını ve Oylat şelalesini görme fırsatını kaçırmak<br />

olmaz. Hiç pişman olmayacağınız aksine bol eğlenceli<br />

ve keyifli anlar yaşayacağınız Oylat Şelalesi, gezinizde<br />

ıhlamur, kestane, çınar, çam ve meşe ağaçlarıyla<br />

çevresinin güzelliğine ayrı bir hava katmaktadır. Ziyaret<br />

edilesi bir bölge olan Oylat Şelalesi'nin sürprizleri bunlarla<br />

da bitmiyor. Keşfedeceğiniz o kadar çok yer var ki her<br />

adımınız sizi heyecanlandıracak. Bu arada sakın fotoğraf<br />

makinenizi unutmayın. Ölümsüzleştirmek isteyeceğiniz<br />

çok sayıda kare olabilir.<br />

Oylat mağarası, birbirine bağlı olarak iki kattan<br />

oluşmaktadır. Mağaranın toplamda iki katının uzunluğu<br />

665 metredir. Giriş kısmından büyük çöküntü salonuna<br />

kadar olan kısım dar galerilerden oluşmaktadır. 5 ile 25<br />

metre olan bu bölümün tavan yüksekliği ortalama 15<br />

metredir. Bu kısımda dev kazanı ve damlataş havuzları<br />

geniş yer kaplamaktadır. Mağarada ayrıca çakıl depoları<br />

ve cilalanmış yüzeyler görülür, buna rağmen mağaranın<br />

ikinci bölümü büyük çöküntü salonundan oluşuyor.<br />

Başlangıç ve bitişi arasında 93 metre olan bu salonun<br />

genişliği 25 ile 55 metre arasında değişmektedir. Bu<br />

salondaki tavan yüksekliği ise 3 ile 15 metre arasında<br />

değişmektedir. Ne kadar güzel anlatırsa anlatılsın Oylat<br />

mağarasını gözünüzle görmeden yinede merakınız<br />

gitmeyecektir. Onun için Oylat mağarasını görülmesi<br />

gerekenler listenize eklemeyi ihmal etmeyin.<br />

Sağlık ve doğa cenneti Oylat’ta oksijen depolarken<br />

adeta yeniden doğduğunuzu hissedeceksiniz. Büyük<br />

kentlerde lüks olan oksijen depolamak, Oylat’ta sizler<br />

için sıradanlaşacak. Bu zevki tatmak için daha ne<br />

bekliyorsunuz?<br />

Sağlık ve tatil Oylat’ta sizleri bekliyor.<br />

64


T1 ve AB Giriş Özet Beyanlarınız<br />

Hizmetinizdeyiz.<br />

Eyüp Sultan Mahallesi, Mehmet Akif Cad. No:4<br />

Sancaktepe 34885 İSTANBUL<br />

Tel: 0216. 5616470 • Faks: 0216. 3116050<br />

info@oregontech.com.tr<br />

www.oregontech.com.tr

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!