11.04.2013 Views

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

B<br />

Babys. Tann Apollon'la flüt yarışmasına girişen<br />

satyr Marsyas'ın kardeşi. Babys de kaval<br />

çalarmış, ama onun kavalı tek borulu ilkel<br />

bir kaval olduğundan Apollon Babys'e önem<br />

vermemiş, böylece Babys Marsyas'ın uğradığı<br />

cezaya uğramamış (Marsyas).<br />

Bacchus. Dionysos'un Latince adı. Bkz. Dionysos.<br />

Bakkha'lar. Tanrı Dionysos-Bakkhos'un<br />

dinsel törenlerini kutlayan kadınlar alayı. Tıpkı<br />

tanrının kendisi gibi çıplak bedenlerini nebris<br />

denilen benekli ceylan postlarıyla örter,<br />

başlarına sarmaşık çelenkleri sarar ve ellerinde<br />

thyrsos, ucunda bir çam kozalağı bulunan<br />

sarmaşık ve asma yaprakları sarılı uzun değnekleri<br />

ve Prometheus'un insanlara ateşi taşıdığı<br />

nartheks karnışıyla tanrının peşinden koşarlar,<br />

geceleri dağda, bayırda, ormanlarda<br />

kendilerinden geçerek tanrıya karışırlar. O sırada<br />

doğa ile birlik olan Bakkha'lar üstün bir<br />

güçle önlerine gelen vahşi hayvanları parçalarlar.<br />

Dionysos dinini benimsemiş bu kadınlara<br />

olgun ermişlik anlarında Thyas (thyo, vecit<br />

halinde olmak), çılgınca kendilerinden<br />

geçtikleri zaman da Mainas (mainomai, çıldırmak,<br />

taşkın bir coşkuya kapılmak) denir.<br />

Her iki hallerini ve özlerindeki niteliği canlandırmak<br />

için Euripides'in "Bakkha'lar" tragedyasından<br />

bir parçayı buraya almayı en uygun<br />

bulduk. Euripides'in son eserlerinden biri<br />

olan bu oyunda koro hem Bakkha'lardan<br />

meydana gelmekte, hem de bir Bakkha olan<br />

Agaue'nin korkunç dramı canlandırılmaktadır.<br />

Bakkha'ları gören bir haberci onları, Dionysos<br />

dinini Thebai'den sürmeye kararlı<br />

kral Pentheus'a şöyle anlatır (M. Eg. B. Yayınları,<br />

S. Eyuboglu çevirisi, s. 46):<br />

Güneş ışıklarıyla toprağı ısıtmaya başlarken,<br />

otlattığım öküz sürüsüyle yüksek dağların<br />

başında düz ve kayalık bir yere varmıştım.<br />

Üç alay kadın, üç koro gördüm; birinin başında<br />

Autonoe, birinin başında Agaue, senin<br />

anan, birinin başında da lno vardı. Hepsi serilmiş<br />

uyuyordu. Kimi sırtını bir çam kütüğüne<br />

dayamış, kimi başını toprağa, meşe yap­<br />

raklarının üstüne koymuş; uslu, edepli yat<br />

mışlardı-, hiç de, senin dediğin gibi, şarapla ve<br />

kaval sesleriyle sarhoş olmuş, ıssız ormanlar<br />

da Kypris'in peşine düşmüş değillerdi. Anan,<br />

boynuzlu öküzlerin böğürdüğünü duyar duymaz<br />

Bakkha'ların ortasından ayağa kalktı; vücutlarını<br />

saran uykuyu kovmak için keskin bir<br />

çığlık kopardı. Bakkha'lar derin uykularını<br />

gözlerinden sildiler; genç, ihtiyar, bakire, hepsi<br />

birden, görülmedik bir düzenle fırlayıp<br />

kalktılar. Önce saçlarını omuzlarına döktüler;<br />

çözülmüş nebris'lerini bağlayıp sıkıştırdılar;<br />

sonra yanaklarını yalayan yılanları benekli<br />

postlarına kemer gibi sardılar. Bazıları, kollarında<br />

taşıdıkları geyik, kurt yavrularına bembeyaz<br />

bir süt veriyordu; bunlar çocuklarını yeni<br />

doğurup bırakmış, memeleri süt dolu kadınlardı.<br />

Nihayet hepsi sarmaşık, meşe ve çiçekli<br />

saparna dallarından çelenklerini başlarına<br />

geçirdiler, içlerinden biri thyrsos'unu yakalayıp<br />

bir kayaya vurdu: Kayadan sabahın çiyi<br />

kadar duru bir su fışkırdı. Başka biri<br />

nartheks'ini toprağa dokundurdu: Tanrı topraktan<br />

bir şarap gözesi kaynattı. Canı isteyen<br />

de süt içiyordu: Parmaklarıyla toprağı kazınca,<br />

topraktan oluk oluk süt akıyordu. Sarmaşıktı<br />

thyrsos'lardan bal damlıyordu. Ah, orada<br />

olup da bu mucizeleri göreydin, inanmadığın<br />

bu tanrıya şükürler ederdin. Biz, öküz ve<br />

koyun çobanları, hep bir araya gelip gördüğümüz<br />

garip şeyler üzerinde konuştuk. İçimizden,<br />

şehre gidip gelen ve konuşmasını bilen<br />

biri dedi ki: "Ey, yüce dağ başlarında yaşayanlar,<br />

gelin, Pentheus'un anası Agaue'nin ardına<br />

düşelim; onu Bakkha'lardan ayırıp kralımızın<br />

gönlünü hoş edelim". Bu düşünceyi<br />

doğru bulduk; çalılıkların arasına saklanıp<br />

pusu kurduk. Bakkha'lar, vakit gelince,<br />

thyrsos'larını sallayarak ayinlerine başladılar;<br />

hep bir ağızdan "lakkhos, Zeus'un oğlu Bromios"<br />

diye bağırdılar. O zaman dağlar, taşlar<br />

Bakkha'larla bir olup coştu; vahşi hayvanlar<br />

bile cümbüşe katıldı; yer yerinden oynadı.<br />

Ansızın Agaue'nin sıçrayarak yanımdan geçtiğini<br />

gördüm; saklandğım çalılıktan fırlayıp<br />

onu yakalamak istedim. O zaman Agaue<br />

Bakkha'lara: "Hey, benim rüzgâr kanatlı dişi<br />

tazılarım; erkekler bize pusu kurmuş. Gelin,<br />

gelin ardımdan, thyrsos'larınızı sallayıp koşun!"<br />

diye bağırdı. Kendimizi güç kurtardık;<br />

kaçmasaydık Bakkha'lar bizi parçalayacaklardı.<br />

Bizi tutamaymca, taze çayırlarda otlayan<br />

sürülere saldırdılar; ellerinde bıçak mıçak<br />

yoktu. Görmeliydin, Bakkha'lardan biri, nazik<br />

elleriyle, memeleri süt dolu bir azgın iniği<br />

nasıl zaptedtyordu. Genç danaları parça pal<br />

'

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!