11.04.2013 Views

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

dir. Bir başkası konuşsun, istediği kadar da<br />

usta bir sözcü olsun, ne söylese hiçbirimizi hemen<br />

de hiç ilgilendirmez. Ama sen konuştun<br />

mu, yahut da senin sözlerini kötü bir sözcüden<br />

de olsa, dinledik mi, kadın, erkek, çoluk<br />

çocuk duraklar, kulak kesilir, kendimizden<br />

geçeriz ".<br />

Simoeis. Simoeis (Dümrek çayı) Skamandros'la<br />

Troya ovasında akan suyun adıdır. Bütün<br />

ırmaklar gibi o da Hesiodos'a göre Okeanos'la<br />

Tethys'in oğludur, llyada'da sık sık sözü<br />

geçer. Akhilleus Troyalıları kesip kesip<br />

Skamandros ırmağına atınca yiğidi kovalamak<br />

ve alt etmek üzere arkadaşlarına yardım<br />

eder (Skamandros). Bu ırmak tanrının iki kızı<br />

olmuş; biri Troya'nın kurucusu Tros'un<br />

anası, öbürü Assarakos'un karısı ve Kapys'in<br />

anasıymış.<br />

Sinon. Sinon Akhaların Troya'dan çekilirken<br />

orada bıraktıkları casustur. Troyalıları aldatıp<br />

tahta atı içeriye almalarını sağlamak<br />

için bir sürü yalan uydurur: Akhaların onu<br />

tanrılara kurban etmek istediklerini, ellerinden<br />

kaçtığını ve Troya'ya sığındığını. Tahta<br />

atı Odysseus'un Palladipn'u çalmasına karşılık<br />

Athena tanrıçaya bir sunu olarak bıraktıklarına,<br />

bu atın içeriye alınması için surlarda<br />

bir gedik açmak gerektiğine Troyalıları kandırır,<br />

gece de Troyalılar kurtuluş şerefine şölen<br />

yapıp bol bol yedikten, içtikten sonra uyudukları<br />

bir sırada Tenedos'tan geri dönen<br />

Akha ordusuna kapıları açtığı gibi, atın içindeki<br />

Akha savaşçılarını da dışarıya çıkarır,<br />

böylece şehri ateşe verip Troya'nın düşmesine<br />

yol açar. Bu çirkin kişiyi ve onun tüyler ürpertici<br />

eylemlerini Aeneas Dido'nun önünde<br />

Troya'nın yıkılışını anlatırken dile getirir<br />

(Verg. Aen. II, 57 vd.).<br />

Sinopc. Sinope Karadeniz'de Sinop şehrine<br />

adını veren efsanelik kişidir. Asopos ırmak<br />

tanrının bir kızıymış. Efsanesi şöyledir: Zeus<br />

Sinope'ye âşık olmuş ve her dilediğini yerine<br />

getirmeye söz vermiş. Genç kız da kızlığına<br />

dokunmamasını dilemiş. Tanrı yeminine bağlı<br />

kalarak onu kız bırakmış ve götürmüş, Karadeniz<br />

kıyılarına koyuvermiş. Sinope sonradan<br />

aynı düzenle tanrı Apollon'u da, ırmak<br />

tanrı Halys'i de kandırmış ve hiçbir ölümlüyü<br />

de yanına yaklaştırmamış.<br />

272<br />

Sisyphos. İlkçağın efsanelik kişileri arasında<br />

zamanımızın yazar ve düşünürlerini en çok ilgilendiren<br />

biri de Sisyphos'tur. Prometheus<br />

gibi insanları tanrılara karşı tuttugundan,<br />

Odysseus gibi insan aklı ve kurnazlığıyla tanrı-]<br />

lara bile üstün olduğundan olsa gerek. Sisyphos<br />

tanrılara karşı suç işlemiş kişidir, onlarla<br />

boy ölçüşmeye giriştiği için de ölüler ülkesinde<br />

korkunç bir cezaya çarpılır. İlkin adına<br />

Odysseia'da rastlanır. Hades'te gördüğü Sisyphos'u<br />

şöyle tanımlar Odysseus (Od. XII,<br />

593 vd.):<br />

Sisyphos'u gördüm, korkunç işkenceler<br />

çekerken;<br />

Yakalamış iki ovucuyla kocaman bir kayayı,<br />

ve kollarıyla, bacaklarıyla dayanmıştı<br />

kayaya,<br />

habire itiyordu onu bir tepeye doğru,<br />

işte kaya tepeye vardı, varacak, işte tamam,<br />

ama tepeye varmasına tam bir parmak kala,<br />

bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri,<br />

aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş<br />

belası kaya,<br />

o da yeniden itiyordu kayayı tekmil<br />

kaslarını gere gere,<br />

kopan toz toprak habire aşarken başının<br />

üstünden,<br />

o da habire itiyordu kayayı, kan ter içinde.<br />

Çağımız Fransız yazarlarından Albert Camus<br />

"Le Mythe de Sisyphe" adlı denemesinde<br />

Sisyphos'u anlamsızlığın (absürde) bir simgesi<br />

diye tanımlar. Yaptığı iş anlamsız ve yararsızdır,<br />

ama bu işi sonsuzluğa dek görmekle<br />

yükümlüdür Sisyphos. Bu korkunç işkencenin<br />

bir gün biteceğini bile umamaz. Sisyphos<br />

umutsuz kahramandır, ama insan kahramandır,<br />

çünkü bilinçlidir. Camus insan yaşamının<br />

anlamsızlığı içinde insan onurunun gene de,<br />

dış etkenlerin anlamsızlığına, koşulların kaçınılmaz<br />

baskısına karşın zorunlu olan yükü bile<br />

bile taşımak olduğunu belirtir ve Sisyphos'un<br />

bu korkunç işkenceden her şeye karşın bir<br />

zevk duyduğunu, bilincin verdiği sevinçle bir<br />

çeşit mutluluğa, umutsuzluğun mutluluğuna<br />

erişebileceğini ileri sürer. Sisyphos'u da böylece<br />

anlamsızlığı akıl ve bilinç gücüyle yenen<br />

insan kahraman olarak karşımıza diker. Tanrı<br />

ne yaparsa yapsın onu yenememiştir.<br />

Camus gibi biz de Sisyphos'un suçu neydi<br />

diye soracak olursak, yanıtı şöyle olur: Sisyphos<br />

fazla akıllıydı, aşırı kurnazdı, ömrü onu,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!