Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
kaçırıp bıraksam mı Lykia'nın semiz<br />
toprağına,<br />
yoksa bıraksam ölsün mü<br />
Menoitiosoğlunun elinden?<br />
Bunun üzerine bir sürü gevezelik eder Anadolu<br />
düşmanı Hera, demagoji yapar sizin anlayacağınız,<br />
hiç olur muymuş adam kaçırmak,<br />
sonra öbür tanrılar da kaçırmak istermiş<br />
oğullarını, sonu neye varırmış bu işin. Zetıs'un<br />
yüreği sızlar, yas işmarı diye kan damlaları<br />
akıtır yeryüzüne. Sarpedon can verir,<br />
son deminde görevi Glaukos'a geçer (Glaukos)<br />
ve ölür. Zeus tanrının tek yapabildiği oğlu<br />
Lykialı Apollon'u çağırmak, ona Sarpedon'un<br />
ölüsünü yurduna götürmesini buyurmaktır<br />
(İl. XVI, 668 vd.) :<br />
Seugili Phoibos, hadi git şimdi,<br />
al götür Sarpedon'u kargı yağmurunun<br />
altından,<br />
sil gövdesinden kara kanı,<br />
götür uzaklara, ırmağın sularında onu yıka.<br />
Tanrı merhemi sür gövdesine, tanrısal<br />
rubalar giydir.<br />
Hızlı kılavuzlara ver, götürsünler<br />
Sarpedon 'u,<br />
ver ikiz tanrılara, Uyku'yla Olüm'ün eline,<br />
çabuk götürüp bıraksınlar semiz Lykia<br />
toprağına,<br />
kardeşleri, akrabaları onu orada gömer,<br />
bîr mezara, yazılı taşın altına.<br />
Ölümlülere gösterilecek saygı işte bu.<br />
Apollon babasının dediğini yapar. Bir daha<br />
da sözü edilmez Sarpedon'un İlyada'da.<br />
(2) Zeus'la Europe'nin oğlu. Minos ve Rhadamanthys'in<br />
kardeşi Sarpedon'la (Tab. 11)<br />
yukarda adı geçen yiğit arasında nasıl bir bag<br />
olduğu mitograflarca tartışma konusudur. Bir<br />
efsaneye göre, Sarpedon krallığı Minos'un<br />
elinden almak istemiş, ya da Minos'la ikisi<br />
aynı delikanlıya gönül vermişler (Miletos) ve<br />
onun içindir ki Sarpedon Girit'ten Anadolu<br />
kıyılarına sürülmüş. Orada Miletos'la birlikte<br />
Miletos şehrini kurmuş. Mitografların içinden<br />
çıkamadıkları bu sorun Lykia-Karia ve Girit<br />
arasındaki sıkı bağlantı göz önünde tutulursa<br />
çözümlenebilir. Bu isim ve efsaneden de belli<br />
ki Sarpedon Ege deniz uygarlığına özgü bir<br />
kişidir, bu uygarlıksa hem Yunanistan'ın ya<br />
bancısı, hem ondan üstün olduğu içindir ki,<br />
yadırganmakla ve Minotauros gibi efsanele-<br />
rin dogmasına yol açmaktadır (Minotauros,<br />
Theseus).<br />
Saturnus. İtalya'nın en eski tanrılarından<br />
biri, sonradan Yunan-Kronos'uyla bir tutul<br />
du. Efsanesi şöyledir: İupiter (yani Zeus) onu<br />
tahtından atıp Olympos'tan kovunca Satur<br />
nus ilerde Roma'nm kurulacağı yere gelmiş<br />
ve Capitolium tepesinde Saturnia diye surla<br />
çevrili bir yerleşme yeri kurmuş. Orada onu<br />
kendisinden daha eski bir tanrı, yani İanus<br />
karşılamış. O çag Latium bölgesinde altın<br />
çag diye anılırdı. Saturnus yerli halka tarım<br />
ve bağcılığı öğretmiş, bolluk ve mutluluk içinde<br />
yaşamalarını sağlamış. Şairlerin anlatmak,<br />
övmekle bitiremedikleri Saturnus çağının anısına<br />
Roma'da Saturnales denilen bayramlar<br />
kutlanır, aralık ayı ve yıl sonuna rastlayan bu<br />
şenliklerde halk hiçbir sınır ve ölçü tanıma/,<br />
sınıflar birbirlerine karışır, öyle ki köleleı<br />
efendilerine buyurur, soylular kölelerine lu<br />
met ederlermiş. İmparatorluk döneminde Saturnus<br />
yalnız Kronos'la bir tutulmamış, Afrika<br />
ile ilişkiler sonucunda Kartaca'nın büyük<br />
tanrısı Baal'i de kişiliğinde simgeler olumuştur.<br />
Hesiodos'un Theogonia'da "Soylar efsane<br />
si" diye dile getirdiği çağlar efsanesi Ovldius'a<br />
"Değişimler" adlı kitabının en güzel şiir<br />
lerinden birini esinlemiştir. Bu parçayı aşağı<br />
da veriyoruz (çev. İ. Z. Eyuboglu):<br />
İlkin altın çağ çıkmış ortaya.<br />
Ne acı çekme varmış, ne öç alma, ne de<br />
yasalar,<br />
doğrulukla, bağlılıkla kendiliğinden<br />
yürütürmüş işlerini insanlar.<br />
Bulunmuyordu korkudan, cezadan bir İz,<br />
okunmuyordu tunç üzerine kazılmış<br />
korkutan<br />
sözler de.<br />
Titremezdi zavallı halk korkudan<br />
yargıçların önünde,<br />
yaşar giderdi onların yardımına<br />
başvurmadan<br />
Daha kesilmemişti dağlardan çamlar,<br />
indirilmemişti pırıl pırıl sulara,<br />
yabancı ülkeleri görmek için.<br />
Bilmiyordu ölümlüler<br />
yaşadıkları kıyılardan başkasını,<br />
İller çevrilmemişti derin hendeklinle,<br />
yokmuş kılıçlar, tulgalar<br />
dayanmaksızın ordulara, güvenlik içinde