11.04.2013 Views

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Priamos'un çocukluğu üstüne bir efsane kız<br />

kardeşi Hesione ile ilgilidir (Hesione). Bu efsanede<br />

adının ilkin Podarkes olduğu, sonra<br />

da Priamos'a çevrildiği anlatılır. Satılmış anlamına<br />

gelen bu ad, ablası Hesione'nin düğün<br />

hediyesi olarak Herakles'ten küçük kardeşinin<br />

serbest bırakılmasını istemesine dayanır.<br />

Priamos'un gençliği üstüne bir şey anlatılmaz.<br />

Troya savaşında çıkar karşımıza, o sırada<br />

da yaşlı, çok yaşlı bir kraldır. Yaşından<br />

dolayı savaşa katılamadığı halde, ihtiyarlar<br />

derneğinin başında erdemi, onuruyla yönetir<br />

bütün eylemleri. Helene davasının Menelaos'la<br />

Paris arasında tek tek savaşta çözümleneceğine<br />

karar verilince, ant töreninin yapılması<br />

için Priamos çağrılır ve onu Batı kapısındaki<br />

kulede görürüz (İl. III, 149 vd.):<br />

Priamos'un çevresinde kurmuşlardı<br />

ihtiyarlar derneğini.<br />

İhtiyarlık onları savaştan alıkoyuyordu,<br />

ama çok iyi konuşan adamlardılar,<br />

ormanda, ağaçları dolana dolana incecik<br />

öten<br />

ağustosböcekleri gibi tıpkı.<br />

Kulede böyle oturuyordu Troyalı ulular.<br />

Helen'yi çağırır ve şöyle der ona (İl. III, 162<br />

vd.) :<br />

Buraya, yanıma gel kızım, otur şöyle,<br />

gör bak işte, eski kocan, hısım akraban,<br />

dostların.<br />

Bence suçlu sen değilsin tanrılar asıl,<br />

onlar yığdı başıma kan ağlatan savaşı...<br />

Bu birkaç söz Priamos'u nitelemeye yeter.<br />

Uygardır, akıllı ve yetkindir, hiçbir öfke, giderek<br />

hiçbir acı bile gölge düşürmez insanca olgunluğuna.<br />

Hektor Akhilleus'la savaşa girmek<br />

üzereyken oğluna kulenin üstünden seslenip<br />

içeri sığınmasını salık verdiğinde gerçekçi<br />

bir görüş dile getirir (İl. XXII, 38 vd.):<br />

Hektor, yavrum, dostlarından uzak durma<br />

öyle,<br />

erişirsin kaderine, bekleme bu adamı,<br />

senden çok üstündür Peleusoğlu,<br />

o katı yürekli adam alt eder seni.<br />

Akhilleus'un elinden can veren öbür oğullarını<br />

sayar ve şöyle der:<br />

Ama sen, Akhilleus'a alt olup ölmezsen,<br />

halkımız daha çabuk unutur bu acıyı<br />

Bana da acı, şu talihsiz babana,<br />

bunca acıdan bir parça aklı kalmış<br />

ihtiyarcığa.<br />

Oğullarının nasıl öldürüldüğünü anımsar,<br />

kızlarının, gelinlerinin esir olarak götürüleceklerini,<br />

kendisinin de öldürülüp leşinin köpeklere<br />

atılacağını öngörür. Hektor'un bu<br />

sözlere, eşi Hekabe'nin yalvarmalarına karşın<br />

oğlu surlara sığınmayınca, donakalır ve<br />

sonuna kadar seyreder işkencesini, sonra da<br />

hıçkıra hıçkıra ağlar, toz, toprak üstünde yuvarlanır,<br />

ama ilk tepkisi kendini dışarı atmak,<br />

Akhalara gidip oğlunun ölüsünü kurtarmaktır.<br />

Gitmeye karar verir ve hiçbir engel alıkoyamaz<br />

onu. Hekabe'nin gitme diye yalvarmalarına,<br />

hazırlık yapmada ağır davranan oğullarına<br />

bir ihtiyara yakışacak biçimde sertçe<br />

davranır, şöyle azarlar onları (İl. XXIV, 218<br />

vd.):<br />

Sarayın uğursuz kuşu musun ne?<br />

Gideceğim, alıkoyamazsın beni,<br />

kandıramazsın beni ne desen...<br />

Hadi çabuk olun, ödlekler, baş belaları,<br />

siz öteydiniz keşke Hektor öleceğine,<br />

öteydiniz hızlı gemilerin önünde, topunuz<br />

birdenl<br />

Sonra da tanrıların yardımıyla Akhilleus'un<br />

barakasına varır, görünmeden içeri girer ve<br />

Akhilleus'un dizlerine, ellerine sarılarak şöyle<br />

der (İl. XXIV, 486 vd.):<br />

Tanrısal Akhilleus, getir aklına babanı.<br />

Şimdi olmalı o da benim yaşımda,<br />

varmıştır uğursuz ihtiyarlığın eşiğine.<br />

Belki çevresinde komşular bugün üzer onu,<br />

belayı savacak kimsesi yoktur yanında.<br />

Ama duyar hiç olmazsa yaşadığını senin,<br />

gün boyunca sevinir gönlünde,<br />

oğlum dönecek Troya'dan, göreceğim onu,<br />

der.<br />

Ve bu sözlerle ancak insan sözünün yaratabileceği<br />

mucizeyi yaratır: Akhilleus'un çelik<br />

gibi sert, acımak bilmez yüreği birden yumuşayıverir.<br />

Gözünden yaşlar boşanır, kalkar,<br />

ihtiyarı elinden tutup kaldırır, kendi babasıymış<br />

gibi ökşar, avutur, yedirir, içirir ve oğlunun<br />

ölüsünü kendi eliyle yıkayıp hazırladıktan<br />

sonra ona verir. İhtiyar da acısının onurlu sevinci<br />

İçinde alır, götürür onu Troyalılara.<br />

Hektor qıbi Priamos da Anadolulu bir kahraman<br />

insandır, Kızı, tanrı sözcüsü Kassandra

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!