Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Gel vazgeç bu dilekten, başka bir şey iste, hemen<br />
yapayım'.<br />
Phaethon bu sözleri duymadı bile; kafası<br />
azgın'atlarla ışıklı arabadaydı. Zaten yıldızlar,<br />
gökyüzünden çekilmeye başlamışlardı artık,<br />
şafak her yanı gül pembesine boyamıştı. Atlar<br />
kapıda hazır bekliyorlardı. Tartışmaya<br />
vaktileri yoktu. Güneş baba, oğlunun dileğini<br />
istemeye istemeye kabul etti.<br />
Şimşek gibi fırladılar kapıdan. Atlar, sürücülerinin<br />
acemi birisi olduğunu anlamışlardı;<br />
iyice azdılar. Yokuşu öyle hızla çıktılar ki,<br />
seyredenlerin ödleri koptu. Phaethon da korkular<br />
içindeydi. Heyecandan dizginleri bırakıverdi.<br />
Bardağı taşıran son damla oldu bu. Atlar,<br />
Doğu Rüzgârını da geçerek yeryüzüne inmeye<br />
başladılar. Arabanın sıcaklığından İda, Helikon,<br />
Parnassos ve Olympos tepeleri tutuşuverdi.<br />
Vadileri ateş sardı. Irmaklar buhar oluverdi.<br />
Nil ırmağı kaçacak delik aradı, sonunda<br />
başını bir yere sokuverdi. O gün bugündür<br />
Nil'in kaynağı nerededir, bilinmez.<br />
Tanrılar tanrısı Zeus baktı ki, iş çığırından<br />
çıkıyor. Hemen yıldırımını aldı eline, Phaethon'a<br />
doğru fırladı. Yıldırım gidip, genç sürücüye<br />
çarptı; delikanlı arabadan düşüp Eridanos<br />
ırmağının sularına gömüldü. Irmak,<br />
gövdesinden fışkıran alevleri söndürdü, onun<br />
içini serinletti. Korulardan naiadlar geldiler,<br />
büyük bir üzüntüyle Phaethon'u gömüp mezar<br />
başında yas tuttular. Güneş Helios kızları<br />
da geldiler mezar başına; ama gelir gelmez<br />
de hemen birer kavak ağacı oluverdiler. O<br />
günden beri Eridanos kıyılarında yel estikçe<br />
usul usul sallanır dururlar".<br />
Phaethusa. Helios'un kızı, Odysseia'da adı<br />
geçen nympha. Kız kardeşi Lampetie ile birlikte<br />
Güneş'in sığırlarına bekçilik eder (Lampetie).<br />
Phaîaklar. Odysseus yıllarca denizlerde süründükten<br />
sonra Skherie denilen bir adaya<br />
çıkar. Burası denizci bir boy olan Phaiakların<br />
ülkesidir. Nausithoos'un oğlu Alkinoos'tur bu<br />
ülkenin kralı (Nausithoos, Alkinoos). Phaiak'lar<br />
uygar, iyi mimar ve üstün denizcidirler.<br />
Tanrı Athena şöyle tanımlar onları (Od. V,<br />
32 vd.):<br />
iyi karşılanmaz burada yabancılar,<br />
güler yüz gösterilmez dışardan gelene,<br />
tez giden gemilerdir tek güvendikleri,<br />
yeri sarsan tanrının armağanıdır onlara,<br />
koca enginleri aşarlar bu gemilerle,<br />
gemiler kanat kadar, düşünce kadar<br />
hızlıdır.<br />
Nitekim Odysseus'u bir süre konuklayıp,<br />
serüvenlerinin öyküsünü dinledikten sonra<br />
Phaiak'lar onu bir gemiye bindirip, bir gece<br />
içinde İthake'ye bırakırlar. Uykuda geçirdiği<br />
bu yolculuk Odysseus'a bir düş gibi gelir,<br />
Phaiak gemicileri onu kıyıya mallarıya birlikte<br />
bırakıp gitmişlerdir çünkü. Ama Poseidon<br />
baş düşmanı Odysseus'un kurtulduğuna içerler,<br />
Phaiak gemisinin İthake'den döndüğünü<br />
görünce, Zeus'la şöyle bir konuşma geçer<br />
aralarında (Od. XIII, 149 vd.):<br />
'isterdim şimdi de Phaiakların şu güzel<br />
gemisini<br />
paramparça etmek kılavuzluktan dönerken<br />
sisli denizde,<br />
anlasınlar ne demekmiş kılavuzluk etmek<br />
ona, buna,<br />
isterim sarılsın şehirleri koskoca bir dağla'.<br />
Bulutlan devşiren Zeus ona karşılık verdi,<br />
dedi ki:<br />
'Benim de gönlüme, kardeş, en uygun<br />
görünen şu:<br />
Gemiyi olduğu gibi görünce şehir halkı,<br />
taşa çevir onu kıyıya yakın bir yerde,<br />
İnsanlar şaşıp kalsın bir gemiye benzeyen<br />
kay