11.04.2013 Views

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

to'nun Klaros'taki Apollon tapınağını kurması<br />

üzerine Mopsos oranın tanrı sözcüsü olur,<br />

bu sıfatla zamanın en büyük kâhini Kalkhas'la<br />

yarışmaya girişir, Akhaların başkâhinini<br />

her bakımdan yener, üstünlüğü meydana<br />

çıkınca, Kalkhas öfkesinden canına kıyar<br />

(Kalkhas). Mopsos bundan sonra yine Troya'dan<br />

dönen Amphilokhos'la birlikte Kilikya'da<br />

Malsos şehrini kurarlar, teke tek kavgada<br />

birbirlerini öldürürler (Amphilokhos).<br />

Morpheus. Uyku tanrısı Hypnos'un üç bin<br />

çocuğundan biri sayılan Morpheus'un adı biçim<br />

anlamına gelen "morphe" (Lat. forma)<br />

den türemedir. Morpheus insanlara uykuda<br />

çeşitli biçimlerde görünen düşleri simgeler.<br />

Uyku ve düş tanrılarının hepsi gibi Morpheus<br />

da kanatlıdır. Kocaman, hızlı kanatlarıyla<br />

dünyanın bir ucundan öbür ucuna şıp diye<br />

uçarmış.<br />

Mucius Scaevola. Tarquinius kralları Roma'dan<br />

kovulunca Porsenna adında bir Etrüsk<br />

kralı şehri kuşatmış. Mucius adlı bir Romalı<br />

da düşman karargâhına girip Porsenna'yı<br />

öldürmek istemiş, ama kralı tanımadığı<br />

için yanılarak bir başkasını öldürmüş. Yakalanıp<br />

Porsenna'nın önüne getirilince Mucius<br />

orada bulunan bir ocağa sag elini koyup büsbütün<br />

yanıncaya kadar çıkarmamış. Bu eyleme<br />

şaşan Porsenna Mucius'a kılıcının geri<br />

verilmesini buyurmuş, kendisine de bunu niçin<br />

yaptığını sormuş. Mucius kendi elinin<br />

yanmasının önemsiz olduğunu, çünkü kendisi<br />

gibi kurban olmaya hazır üç yüz Romalı bulunduğu<br />

söylemiş. Korkuya kapılan Porsenna<br />

hemen Roma ile barış anlaşmasına girişmeyi<br />

yeg görmüş. Mucius'a da artık sag elini kullanamadığı<br />

için solak anlamına gelen Scaevola<br />

adı takılmış.<br />

Musalar. İlkçağ yazınında bir tanrısal varlık<br />

vardır ki ondan söz ederken her ozan, her<br />

yazar duygulanır, sesi bir başka içtenlik ve<br />

dokunaklılıkla çınlar kulaklarımızda. Bu varlık<br />

Yunanca "mousa", Latince "muşa" diye adlandırılıp<br />

batı dillerinin hepsine giren esin perisidir.<br />

Ama Musa yalnız şairlere şiirler esinleyen<br />

bir peri de değildir, etki alanı çok daha<br />

geniştir. Adının kökeni asıl kimliğinin açıklanmasına<br />

yardım eder: "Mousa" Yunanca<br />

akıl, düşünce, yaratıcılık gücü kavramlarını<br />

içeren "men" kökünden gelmedir. Bu kök<br />

Zeus'un Musaları üretmek için birleştiği Titan<br />

tanrıça Mnemosyne'nin adında da görülür,<br />

Athena'ya gebe kalan Metis'in adında da<br />

(Tab. 4). O da demektir ki, kaba güçleri yenip<br />

başa geçtikten sonra kendi egemenliğini<br />

kurabilmek için Zeus tanrının ilk işi düzenli ve<br />

ölçülü oldukları oranda yaratıcı olan güçleri<br />

benimsemek olmuştur. Musalar işte bu gücün<br />

ürünü ve simgesidir. Bu güç ise tanrıya olduğu<br />

kadar insana da vergidir, giderek Olympos<br />

tanrıları insanüstü doğa güçlerinden<br />

uzaklaşıp insana yaklaşmayı amaç edindikleri<br />

zaman benimsedikleri bir güçtür. Musalar<br />

böylece insan ve tanrı arası birer varlık olarak<br />

düşünülebilir; insanı tanrı, tanrıyı insan yapar<br />

Musalar. Onun içindir ki böyle duygulanır şairler<br />

de onlardan söz ederken. İnsana yaşamanın<br />

asıl tadını bağışlayan bu tanrısal varlığı<br />

her alana, özellikle sanat alanına yerleştirmiş<br />

olmak ilkçağ düşüncesinin bir parıltısıdır. Kuru<br />

bir şair diye tanınan Hesiodos bile bakın<br />

nasıl coşar Musalardan dem vurunca. Hesiodos<br />

kendi anlatır ki Helikon dağının yamaçlarında<br />

sürülerini otlatan bir çobanmış, "dünyanın<br />

yüz karası zavallı bir yaratık" iken Musalar<br />

onu görür, çiçek açan bir defneden kopardıkları<br />

bir dalı ona asa diye verir (Theog. 31<br />

vd.):<br />

Sonra tanrısal sesler üflediler içime<br />

olacakları ve olmuşları yüceltmek için,<br />

ve hele övmek için kendilerini<br />

her söylediğim destanın başında ve<br />

sonunda.<br />

Hesiodos böylece şair olunca, şu sözlerle<br />

tanımlar Musaları (Theog. 52 vd.):<br />

Olympos'lu Musalar, koca kalkanlı Zeus'un<br />

kızları.<br />

Eleutheros yamaçlarının kraliçesi<br />

Mnemosyne<br />

Kronos oğluyla birleşip Pieria'da<br />

getirdi onları dünyaya<br />

belaları unutturmak ve kaygıları dindirmek<br />

için.<br />

Dokuz gece buluştu onunla kutsal<br />

yatağında<br />

engin akıllı Zeus ölümsüzlerden uzakta.<br />

Günler, aylar geçip bir yıl tamam olunca<br />

dokuz kız getirdi dünyaya Mnemosyne.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!