Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Hermione. Menelaos'la Helene'nln kızı<br />
(Tab. 15). Odysseia'da adı geçer (Od. IV, 4-<br />
14)-.<br />
... Başka çocuk vermemişti tanrılar<br />
Helene'ye,<br />
ilk batında ay parçası bir kız doğurmuştu o,<br />
yüzü altın Aphrodite'ye benzeyen<br />
Hermione'yi.<br />
Telemakhos babasını aramak için yaptığı<br />
yolculukta Lakedaimon'a vardığı zaman,<br />
Hermione'nin düğünü yapılmaktadır, Menelaos<br />
Troya'da iken kızını Akhilleus'un oğlu<br />
Neoptolemos'a nişanlamıştır:<br />
Tanrılar gerçekleştiriyordu şimdi bu<br />
düğünü...<br />
deniyor. Oysa tragedya yazarları Hermione'nin<br />
Orestes'le nişanlanıp evlendiğini kabul<br />
ederler. Bir anlatıma göre Menelaos Troya'da<br />
iken bu düğün olup bitmiş de, sonra<br />
Akhilleus'a verdiği sözü tutmak için babası<br />
onu Orestes'ten ayırıp Neoptolemos'a vermiş.<br />
Hermione ikisi arasında kalmış. Fransız<br />
tragedya yazarları, özellikle Racine, Hermione'yi<br />
Neoptolemos'a nişanlı ve tutkun gösterir,<br />
oysa Akhilleus'un oğlu "tutsağı Andromakhe'yi<br />
sevmektedir. Orestes ise amca kızı<br />
Hermione'ye karşılıksız bir aşkla yanmaktadır<br />
(Orestes, Neoptolemos).<br />
Hero ile Leandros. Şu her gün karşımızda<br />
gördüğümüz Boğaziçi'nin güzelliğini müjdeleyen<br />
Kızkulesi var ya, bir zamanlar bu kulede<br />
bir kız yaşarmış derler, ona âşık bir delikanlı<br />
her gece Galata'dan kuleye yüzer, sevgilisine<br />
kavuşurmuş... Bir gece fırtına çıkmış, deniz<br />
delikanlıyı alıp götürmüş, ölü gövdesini ertesi<br />
sabah kulenin dibine atmış. Bu masal Kızkulesi<br />
için anlatılır, oysa, Hero ile Leandros'un<br />
efsanesi aslında Boğaziçi'nde değil, Çanakkale<br />
Boğazında geçer. Ama masal bu, sahnesi<br />
nerede olursa olsun, bir hayal, bir de hakikat<br />
payı taşır. İstanbul limanının süsü bugün de<br />
dimdik ayakta duran sevimli Kızkulesi bu masalı<br />
kendine yakıştırmış ya, doğru veya yanlış,<br />
varsın sahibi o olsun bundan böyle.<br />
Bir varmış, bir yokmuş, Çanakkale Boğazının<br />
en dar olduğu yerde biri Sestos, öbürü<br />
Abydos diye iki şehir varmış. Abydos, Anadolu<br />
topraklarında, Sestos da karşıda Trakya<br />
kıyısındaymış. Boğazın en dar geçidi, Naraburnu<br />
yıllar yılı kahramanlık destanlarına sahne<br />
olmuştur gerçi, ama insanlığın kara günlerini<br />
dile getiren bu olaylar, dalgalarının bir<br />
aşk faciasına da sebep olduğunu unutturmuştur<br />
bize.<br />
Abydos'ta bir kral oğlu yaşarmış, adı Leandros,<br />
Sestos'ta aşk tanrıçası Aphrodite'nin<br />
bir rahibesi varmış, adı Hero. Hero ile Leandros<br />
gönül vermişler birbirlerine. Neden<br />
vermişler, nasıl vermişler? Masal açıklamıyor<br />
bunları. Sevgililer birbirlerini niçin sevdiklerini,<br />
sevgi kıvılcımlarının yüreklerinde ne zaman<br />
çaktığını bilirler mi? Biz diyelim ki, bir<br />
bahar günü Sestos'ta bayram yapılmış, Aphrodite'nin<br />
çok genç ölen sevgilisi Adonis'in<br />
şerefine bir bayrammış bu. Adonis, yahut<br />
Temmuz (temmuz ayının âdı oradan gelir)<br />
ağaç kabuğundan doğmuş, çiçek gibi körpe,<br />
canlı bir çocukmuş. Aphrodite onu görür<br />
görmez, güzelliğine vurulmuş, çocuğu yeraltı<br />
tanrıçası Persephone'ye vermiş, büyütsün diye.<br />
Ne var ki, karanlık ülkenin tanrıçası da<br />
çocuğa tutulmuş. Aphrodite'ye geri vermek<br />
istememiş. Tanrıların babası Zeus kızlarının<br />
arasını bulmak için Adonis yılın üçte birini<br />
yeryüzünde Aphrodite ile, üçte birini yeraltında<br />
Persephone ile, geri kalanını da kendi nerede<br />
dilerse orada geçirecek diye kesip atmış.<br />
Ama Adonis yılın sekiz ayını Aphrodite'nin<br />
yanında geçiriyor, yalnız dört ay iniyormuş<br />
karanlık ülkeye, Persephone kıskançlığından<br />
bir yaban domuzu salmış ormanlara,<br />
hayvan Adonis'i avlanırken yaralamış, öldürmüş.<br />
Can çekişen sevgilisinin yanına koşarken<br />
Aphrodite'nin ayağına bir gül dikeni batmış.<br />
O güne kadar beyaz olan gül, tanrıçanın<br />
kanıyla al renge boyanmış. Tanrıça, Adonis'in<br />
gövdesinde ne kadar kan damlası varsa,<br />
o kadar gözyaşı dökmüş, toprağa dökülen<br />
her damla kandan bir lale, her damla yaştan<br />
bir kırmızı gül fışkırmış. Bundan böyle bahar<br />
bayramında kadınlar, "Ah Adonis! Vah Adonis!"<br />
diye bağırıp dövünürler, tören yaparlarmış.<br />
Leandros, Hero'yu bu törenlerin birinde tepeden<br />
tırnağa kırmızı güllerle donanmış olarak<br />
görmüş belki. Çiçeklerin kadife kırmızısı,<br />
kızın sütbeyaz güzelliğini daha da belirtiyordu.<br />
Abydos'lu kral oğlu Sestos'lu rahibeye ne