C - Makina Mühendisleri Odası
C - Makina Mühendisleri Odası
C - Makina Mühendisleri Odası
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
C and F bkz. cost and freight<br />
c frame hamut,şasi,çerçeve,<br />
c frame pivot hamut mihveri,çerçeve ekseni<br />
c(a)esium Ca işaretiyle bilinen atom no:55 ve atom ağırlığı: 132.91 olan kimyasal element, kalevi<br />
bir maden<br />
C. to C. merkezden merkeze<br />
C.E.l. vida dişi enstitüsü<br />
c.f. santrifüş kuweti<br />
c.g. yerçekim merkezi<br />
C.G.S. System. santimetre, gram, saniye ölçüleri<br />
C.P. Cycle sabit basınç çevrimi<br />
C.Q.R. Anchor pulluğa benzeyen kanca. (şekil 25)<br />
C.V. Cycle sabit hacim çevrimi<br />
c/s, c.p.s saniyedeki çevrim<br />
cab kamyonun şoför mahalli, şoför kabini, taksi<br />
cab kabin<br />
cab dome light kabin içi aydınlatma lambası<br />
cab heater araç kaloriferi<br />
cab hold down bracket şoför mahalli tespit kuşağı, şoför mahallinin şasiye tespit edildiği etek<br />
cab internal clearance kabin içi boşluğu<br />
cab over engine şoför mahalli motorun üstünde veya yanında olan tip<br />
cab seat şoför mahalli koltuğu<br />
cab support şoför mahallini takviye eden ara<br />
çapraz şasi<br />
cab top deck şoför mahalli tavanı<br />
cabin kabin<br />
cabin heater kabin ısıtıcısı, kalorifer
cabinet dolap, kabin<br />
cabinet leg. dişlileri .takımı veya yakıt tankını muhafaza etmek için tornanın veya takım<br />
tezgahının altındaki dolap<br />
cable 1. kablo 2. telgraf, telgraf çekmek<br />
cable kablo çekmek<br />
cable address telgraf adresi<br />
cable arrangement kablo düzeni<br />
cable assembly komple kablo, kablo takımı<br />
cable band kablo bileziği<br />
cable box elektrik kutusu<br />
cable capacitance kablo sığallığı<br />
cable connector kablo bağlantısı (konnektörü)<br />
cable control kablo kumandalı<br />
cable core kablo çekirdeği<br />
cable crane halatlı kren<br />
cable distribution box kablo dağıtım kutusu<br />
cable drum kablo makarası<br />
cable duct kablo oluğu<br />
cable grip. bir tel halatın ucuna takılan esnek tel koni .koniden çekilip halat boru içersinden<br />
geçirilirken, gerilme koninin halata sıkı tespit edilmasini sağlar<br />
cable grips kablo kıskacı<br />
cable joint kablo ek yeri<br />
cable loss kablo yitimi<br />
cable ploughing. halattı sürme, birbirlerine çelik halatla bağlı olan ve bu halata tesbit edilen<br />
pulluğa gerekli gücü sağlayan çift traktör ‐pulluk çift düzeneği<br />
cable pulley halat kasnağı<br />
cable pulling device kablo çekme aparatı<br />
cable rack elektrik rafı
cable railway. kablolu demir yolu, halatlı vargel<br />
cable roller kablo makarası<br />
cable spinning kablo çekilmesi<br />
cable stayed bridge gergin, eğik askılı köprü<br />
cable supported bridge kablo destekli köprü<br />
cable system kablolu sistem, haberleşmenin kablolar ile yapıldığı sistem<br />
cable television kablolu televizyon<br />
cable terminal kablo terminali, kablo ucu<br />
cable tramcars kablolu vargel yöntemi ile çalışan, vargelleri yeraltı kablosu vasıtası ile hareket<br />
ettirilen sistem<br />
cable transfer telgraf havalesi<br />
cable transmission kablo üzerinden iletim<br />
cable vault kablo yatağı<br />
cable way havai hat<br />
cable, cord kablo<br />
cable‐drilling rig. çelik halat sondaj donanımı<br />
cablegram telgraf<br />
cable‐way (blondtn). havai hat.kablolu havai hat,<br />
vargel sistemi<br />
cableway crane halatlı vinç<br />
cabling kablaj<br />
cabriolet fayton<br />
cabriolet car araba/kabriyole, araba/üstü açık<br />
cacanthrax şarbon’un öldürücü şekli, ağır şarbon<br />
cache ön bellek<br />
cache buffer ön ara bellek<br />
cache memory cep bellek, önbellek<br />
cache, memory cache önbellek
cachet kaşe, mühür<br />
caching önbelleğe alma<br />
cad (computer aided design) bilgisayar destekli tasarım<br />
cadaster kadastro, çap<br />
cadastral kadastroya ait<br />
cadastral map kadastro haritası<br />
cadastral survey kadastro, kadastral arazi ölçmesi<br />
cadastral surveying kadastro etüdü<br />
CADD bkz. computer aided design and drafting<br />
cadence signal ritimli sinyal<br />
cadmium Cd sembolü ile bilinen atom no:48 ve atom ağırlığı 112.41 olan madeni element,<br />
yumuşak ve beyaz bir maden, kadmiyum<br />
cadmium plating kadmiyum kaplama<br />
CAE bilgisayar destekli mühendislik<br />
cafeteria kafeterya<br />
cage 1. kafes 2. yatak yuvası,yatak kovanı, yatağın oturtulduğu yer veya blok, kovan<br />
cage (bearing) kafes (bilya kafesi)<br />
cage. kafes, iskelet, çatgı, asansör, kabinesi, asansör sandığı, dolap, çelik bina iskeleti, dış kafes,<br />
bilyalı yatak bileziği, vinç kasnağı,kafes siper<br />
cage valve. bilyalı valf<br />
caisson keson, keson kuyu, batırma kuyu, sandık temel<br />
caisson, compressed‐air bkz. compressed‐air caisson<br />
caisson, sinking of bkz. sinking of caisson<br />
cake kalıplaşmak, katılaşmak<br />
cake pişmek<br />
caking power yapıştırma tozu<br />
caking properties plastik özelliği, yapışma özelliği<br />
Cal. Kalori
calamine içinde az miktarda demir oksidi bulunan çinko oksidi (Cilt hastalıklarında mevzii<br />
olarak kullanılır)<br />
calc‐alkali rocks alkali ve CaO oranı öteki bileşenlerden daha çok olan magmatik kayaçlar<br />
calcar 1. mahmuz; 2. hippocampus minor<br />
calcareous kireçli, kalsiyumlu<br />
calcareous kalker<br />
calcareous clay kalkerli kil<br />
calcareous deposit kalker deposu, kalker çökelim havzası, kalker birikintisi<br />
calcareous earth kalkerli toprak, kalkerli zemin<br />
calcareous marl marnlı kalker<br />
calcareous material kireçli malzeme, kalkerli malzeme<br />
calcareous sandstone kalkerli kum taşı<br />
calcareous spar kalsit, kalspat<br />
calcerous kalkerli<br />
calcic biohcem. a) kireç veya kalsiyuma ait; b) kalsiyumlu, kireçli<br />
calciferol ergosterolün ültraviyole ışınımı ile hazırlanmış beyaz ve kokusuz billurlar (C28H44O)<br />
calciferous 1. kireçli, kireç hasıl eden; 2. kalsiyumlu, kalsiyum hasıl eden<br />
calcific kireç yapan, kireçlendiren<br />
calcify kireçlendirmek<br />
calcination bir maddenin saf olarak elde edilebilmesi veya oksidasyonu için yüksek sıcaklıkta<br />
yapılan<br />
ısıtma işlemi (kireçtaşından kireç elde edilmesi için yapılan işlem)<br />
calcine yakarak toz haline getirmek veya gelmek, kalsine etmek<br />
calcined agregate kalsine agrega<br />
calcite kalsiyum karbonat (CaCO3)<br />
calcite kalsit, kalsiyum karbonatın çok bulunan mineralinin adı<br />
calcium Ca işareti ile bilinen, atom no: 20 ve atom ağırlığı: 40.08 olan, diş ve kemik gelişmesini<br />
sağlayan kimyasal element, kalsiyum
calcium aluminate kalsiyum alü‐minat<br />
calcium carbide karpit<br />
calcium carbonate kalsiyum karbonat<br />
calcium chloride kalsiyum klorür<br />
calcium hydroxide kalsiyum hidroksit, sönmüş kireç<br />
calcium sulphate kalsiyum sülfat<br />
calcschist kalşist (çoğunlukla yassı ve paralel<br />
kalsit kristallerinden oluşan ve bu nedenle kısmen yapraklı bir görünüm gösteren<br />
başkalaşım kayacı)<br />
calcspar kalspat, kalsit<br />
calculate, compute hesaplamak<br />
calculate, to hesaplamak<br />
calculating machine hesap makinası<br />
calculation 1. hesaplama, hesap 2. tahmin<br />
calculation of earth work toprak hesabı, kübaj<br />
calculator hesap makinesi<br />
calculus analiz (matematik)<br />
calculus türev<br />
calculus of variations değişimler hesabı<br />
caldron kap<br />
caldron kazan<br />
calendar mechanism. saatlerde tarihi gösteren mekanizma<br />
calender rollere, (a) planya veya bıçkı tezgahına kereste vermede kullanılan merdaneler, (b)<br />
cendere merdaneleri<br />
calender. cendere,mengene,perdah cenderesi<br />
calendering. cendereleme, mengeleme, perdahlama gibi işlenen malzenin çeşidine göre<br />
uygulanan operasyonlar<br />
caliber çap, çap ölçüsü, iç çap
calibrate ayarlamak, ayar etmek, kalibre etmek<br />
calibrated ayarlı<br />
calibrated tasnif edilmiş<br />
calibrated chain kalibreli zincir<br />
calibrated focal length ayarlanmış odak uzaklığı<br />
calibration 1. çapını ölçme, sınıflandırma; 2. ayar, ayarlama 3. bölüntüleme, derecelendirme,<br />
kalibrasyon<br />
calibration ayarlama<br />
calibration kalibrasyon<br />
calibration correction ayar düzeltmesi<br />
calibration curve ayar eğrisi, kalib‐rasyon eğrisi<br />
calibration frequency ayar (kalibrasyon) sıklığı<br />
calibration instrument kalibrasyon aleti, ayarlama aleti, çap ölçme aleti<br />
calibration of measuring instru‐ments ölçü,aletlerinin ayarı, ölçü aletlerinin kalibrasyonu<br />
calibration test ayar deneyi, kalib‐rasyon deneyi<br />
calibre. (a) boru, silindir.ateşli silah,top namlusu iç çapı, (b) saatlerin çeşitli elemanlarının<br />
oluşturduğu düzenek<br />
caliche kaliş, step kalkeri (çeşitli sertlikte ve kireçli bölgelerdeki taşlı toprak üzerinde oluşan<br />
kalsiyum karbonattan bir kabuk)<br />
California bearing ratio (CBR) Kaliforniya taşıma oranı<br />
California bearing ratio curve (CBR curve) Kaliforniya taşıma oranı eğrisi<br />
California bearing ratio method (CBR method) Kaliforniya taşıma oranı metodu, CBR metodu,<br />
(CBR deneyine göre bir esnek üst yapı projelendirme metodu)<br />
California bearing ratio test (CBR test) CBR deneyi, Kaliforniya taşıma oranı deneyi (toprak ve<br />
toprak‐agrega karışımlarının belirli şartlardaki dayanımının aynı şartlardaki standart malzeme<br />
dayanımına oranını veren alt temel ve temel malzemesinin dayanımını belirleyen Kaliforniya<br />
eyaletinin sta<br />
California bearing ratio value of subgrade strength (CBR value of subgrade strength) üst yapı<br />
tabakasının Kaliforniya taşıma oranı değeri (üstyapı tabakasının CBR değeri)<br />
californium kaliforniyum
californium Cf sembolü ile bilinen, atom no: 98 ve atom ağırlığı 242 olan kimyasal element,<br />
kaliforniyum<br />
caliper kaliper, kumpas<br />
caliper yuvarlak cismin çapını ölçmekte kullanılan iki kollu bir aygıt, çap pergelinden özellikle<br />
pelvis çapının ölçülmesinde yararlanılır<br />
caliper ölçme pergeli<br />
caliper disk tipi teker fren düzeneği<br />
caliper gauge iç çap komparatörü<br />
caliper. pergelle ölçmek, çaplamak, ölçü almak, mastariamak, saatin hareket miktarı<br />
calipers çap pergeli, kumpas, ölçü pergeli<br />
calk dolgu<br />
calk dolgu ile doldurmak<br />
calk topuk demiri<br />
call çağrı<br />
call çağrı, çağırma; arama (telefon)<br />
call abandonment probability çağrının yarıda<br />
bırakılma olasılığı<br />
call accounting çağrı sayışımı (muhasebesi)<br />
call add‐on çağrı ekleme<br />
call blocking çağrı tıkama<br />
call charge, call fee arama ücreti<br />
call disconnection çağrı sökme<br />
call distributor çağrı dağıtıcısı<br />
call diversion çağrı saptırma<br />
call duration çağrı süresi<br />
call failure probability çağrı başarısızlık oranı<br />
call for tender ihaleye davet mektubu<br />
call for tenders ihaleye davet
call hold çağrı tutma<br />
call number çağrı numarası, telefon numarası<br />
call packet çağrı paketi<br />
call post haberleşme noktası, yol kenarı telefonu<br />
call pre‐emption çağrı boşaltma<br />
call processing çağrı işleme, çağrı kotarma<br />
call progress tones çağrı kotarılma tonları<br />
call request çağrı istemi<br />
call restriction çağrı kısıtlama<br />
call set‐up time çağrı kurulma süresi<br />
call transfer çağrı aktarımı<br />
call, invoke, evoke çağırmak<br />
callaud cell callaud pili<br />
callback modem güvenlik modemi<br />
callback, recall geri çağırmak<br />
called‐party release çağırılan aboneyle çözme<br />
calling line identification arayan numaranın bilinmesi<br />
calling sequence çağırma sırası<br />
calling subscriber arayan abone<br />
calling‐party release çağıran aboneyle çözme<br />
calliper gauge. ölçü mastarı<br />
callipers, poising. statik ve dinamik denge mastarı<br />
calomel bir değerli cıva klorür (eskiden frengi tedavisinde kullanılmıştır)<br />
calor ısı, irtihalen önde gelen yerel<br />
belirtilerinden birisi<br />
calorescence ısı ışınlarının ışık ışınlarına dönüşü<br />
caloric ısısal<br />
caloric 1. ısı; 2. ısıya ait
calorie hararet ölçüsü, kalori<br />
calorie kalori<br />
calorific ısıtıcı<br />
calorific ısıl<br />
calorific (adj) ısı üreten<br />
calorific value (gross) yanma değeri<br />
calorific value (net) ısıl değer<br />
calorific value/gross ısıl değer/brüt<br />
calorific value/gross ısıl değer/üst<br />
calorific value/net ısıl değer/alt<br />
calorific value/net ısıl değer/net<br />
calorifier ısıtıcı, ısı değiştirgeci<br />
calorifier (heat exchanger) ısı değiştirgeci (eşanjörü)<br />
calorimeter ısı miktarını ölçme cihazı, ısı ölçer, kalorimetre<br />
calorimeter ısıl değer ölçer<br />
calorimeter kalori ölçer<br />
calorimeter kalorimetre, ısı ölçer<br />
calorimetry harareti (ısıyı) ölçme<br />
calorimetry ısıl değer ölçme<br />
calorize alüminyum kaplama<br />
calory 1. 1 gr. suyu bir derece ısımak için kullanılan ısı; 2. yandığı zaman 1 gr. protein 4,1 şeker<br />
41,1‐1 gr. yağ 9,3. K verir, kalori<br />
calsitic dolomite kalsit oranı %10‐50 ve dolomit oranı %50‐90 arasında bulunan kayaçlar<br />
calx madenin yanması sonucunda meydana gelen oksit veya kül<br />
calx kireç<br />
calyculus, (pl. calyculi). çanakcık<br />
calyx (pl. calyces). çanak<br />
CAM bilgisayar destekli imalat
cam eksantrik, kam, armutçuk, mil, mil dirseği, boynuz, dirsekli kurs<br />
cam kam, eksantrik<br />
cam kam, eksantrik, eksenden kaçık<br />
CAM (Computer Aided Manufacturing) bilgisayar destekli üretim<br />
CAM (see computer aided manufacturing) bilgisayar destekli imalat<br />
cam and lever steering gear setli ve manivelalı direksiyon dişlisi<br />
cam angle eksantrik açısı<br />
cam block kam bloğu, eksantrik bloğu<br />
cam chuck. torna aynasına tutturulan, kamlarda olduğu gibi düzensiz dönmeleri sağlayan, profil<br />
verme cihazı, aynaya tespit edilen ve parçanın manipule edilerek işlenmesini sağlayan kesici<br />
cam driven kam tahrikli<br />
cam follower itecek, supap iteceği, kam tamburu,<br />
kam makarası<br />
cam follower bearing supap iteceği yatağı<br />
cam follower. uydu<br />
cam governor. basamaklı veya difransiyel kam, oto çevrimli gaz motorlarında kullanılan santrifüj<br />
hareketin bilyalar üzerindeki etkisine göre yönlendirici bilyaların kamlar üzerine kayması ile üç<br />
veya dört çeşit strok elde edilebilen mekanizma<br />
cam journal eksantrik muylusu, kam muylusu<br />
cam lobe. strok<br />
cam profile. uyduya hareket veren kamın dış profili<br />
cam relieved konveksliği alınmış<br />
cam roller hareket makarası<br />
cam saddle kam mahfazası, eksantrik mahfazası<br />
cam shaft. kam mili, kam şaftı<br />
cam sleeve eksantrik kovanı, eksantrik gömleği<br />
cam wheet. bkz. hammer wheel<br />
cam, cover bkz. cover cam
cam. kam. değişik tip kam mekanizmaları mevcuttur. (a) kama tipi. (b) radyal veya disk tip. (c)<br />
silindirik tip kam mekanizmalarını göstermektedir<br />
cam‐ball valve kam toplu valf, bir su tankı veya kazan içindeki su seviyesinin yükselmesi ile<br />
topun bağlı olduğu kolun çalışmasından tahrik olan kamın hareket ettirdiği valf sistemi. bu valf<br />
sistemi ile akım kesilir veya açılır<br />
camber kamber<br />
camber 1. bombe (drenaj amaçlı olarak yol<br />
enkesitine verilen dış bükey eğrilik) 2. eğrilik, dış bükeylik, konveks, otomobillerin ön<br />
tekerleklerine üst tarafta daha açık yere değme noktalarında birbirine daha yakın olacak şekilde<br />
verilen açı, kamber veya çember aç<br />
camber angle kamber açısı<br />
camber angle. kavis açısı, otomobil tekerleğinin düşey düzlemden dışarı doğru yapmış olduğu<br />
açı<br />
cambered floor bombeli döşeme<br />
cambrian kambriyen, paleozoik çağının en eski zamanı ve bu zamanda çökelen jeolojik<br />
birimlerin oluşturduğu istifin genel adı<br />
camelback oto dış lastiğinde sırt kauçuğu<br />
camera kamara<br />
camera fotoğraf makinası, kamera<br />
camera tube kamera tübü<br />
camion kamyon<br />
camp kamp, şantiye<br />
campaign kampanya<br />
camphene halis neftyağı (C10H16)<br />
camphor kafur, cinnamonum camphora dan distilasyon yolu ile elde edilen uçucu, katı bir yağ<br />
(C10H16O)<br />
camphorate kafurlaştırmak<br />
campimeter görüş alanının sınırlarını ölçmede kullanılan alet<br />
campimetry kampimetre aracılığıyla görüş alanı sınırlarının ölçülmesi<br />
camptospasm bkz. camptocormia
campus yerleşke<br />
camshaft kam mili, eksantrik mili, motorda özellikle supapları açıp kapama vazifesini gören mil<br />
camshaft kam mili, eksantrik<br />
camshaft bearing eksantrik mili yatağı<br />
camshaft bushing eksantrik mili burcu, kam mili yatak bileziği<br />
camshaft drive gear eksantrik mili tahrik dişlisi<br />
camshaft lobe eksantrik kamı<br />
camshaft oil pump kam mili üzerindeki motor yağlama pompası<br />
camshaft oil pump drive gear kam mili üzerindeki motor yağlama pompasını tahrik eden dişli,<br />
yağ pompası tahrik dişlisi<br />
camshaft pinion eksantrik mili dişlisi, setli mil dişlisi<br />
camshaft sprocket krank ve eksantrik dişlileri<br />
zincirli olan motorlarda eksantrik milinin ön<br />
baştaki dişlisi<br />
camshaft thrust plate kam mili itici plakası, kam milinin aksiyel oynamasına yataklık vazifesi<br />
gören plaka<br />
camshaft timing chain eksantrik mili zaman<br />
ayarı zinciri<br />
camshaft. kam mili, taşıtlarda sübaplan hareket<br />
ettiren mil<br />
cam‐type steering‐gear. kam tipli direksiyon mekanizması, dümen düzeni<br />
can konserve kutusu, teneke kutu<br />
can teneke, varil, bidon<br />
can buoy kutu şamandıra<br />
canada balsam Kanada balsamı (Kuzey ABD’de bir akçam türünün sağladığı sarımtırak, saydam,<br />
kırılma indisi camınkine oldukça yakın mikroskop preparatlarının hazırlanmasında ve optik<br />
letlerde camın yapıştırılmasında kullanılan bir<br />
tür reçine)
canal kanal<br />
canaliculotomy canaliculus opthalmicus arka duvarının kesilmesi ve drenaj tübü haline<br />
getirilmesi<br />
canaliculus kanalcık, kanalikül<br />
canalis bkz. canal<br />
canalization kanalizasyon<br />
canalization kanal açma, kanalize etme<br />
canalize kanala sevk etmek, yönlendirmek<br />
cancel iptal etmek, silmek, üstüne çizgi çekmek, vazgeçmek<br />
cancel sadeleştirmek<br />
cancel button vazgeç düğmesi<br />
cancel character vazgeç damgası<br />
cancel, to silmek, vazgeçmek<br />
cancellated süngerimsi yapı gösteren, gözenekli<br />
cancellation sadeleştirme<br />
cancellation iptal<br />
cancelled iptal edilmiş<br />
cancellıng machine. postanelerde pulların veya zarfların üzerini işaretleyen makina<br />
cancellous bünyesi sünger gibi olan<br />
candela (cd) aydınlık birimi.mum. 101325 N/m2 basınç altında ve platinin donma sıcaklığındaki<br />
siyah cismin 1/600000 m2 yüzeyine dik doğrultulardaki aydınlatma. ışık verme yoğunluğuna 1<br />
mum denir<br />
candent sıcaklıktan parlayan<br />
candhom şerit boru mukavemeti<br />
candidate aday<br />
candle mum<br />
candle power mum kuvveti<br />
candle power mum kapasitesi
cane kamış<br />
cannel linyit kömürü<br />
cannon serbest hareketli mil<br />
cannon top<br />
cannon pinion. yelkovanın tutturulduğu uzatma borusunun bağlı olduğu volan veya pinyon<br />
cannon soot blower kanon tip kurum yıkayıcı<br />
cannon wheel spring. saat çarkı için rondela vazifesi gören ve ön plakadan yukarı doğru<br />
bükülmüş olan küçük plaka<br />
cannon wheel. kare kesitli kısmında yelkovanı taşıyan göbek mili borusunu hareket ettiren çark<br />
cannon. top, kovan, sap. (a) içindeki saftan bağımsız hareket eden içi boş mil veya şaft. (b)<br />
saatlerdeki volan, (c) saat anahtarı kovanı. (d) yelkovanın tutturulduğu uzatma borusunun bağlı<br />
olduğu volan veya pinyon<br />
cannular kanül şeklinde<br />
cannulate kanül sokmak, kanül ile delerek boşluğa girmek<br />
cannulation herhangi bir boşluğa kanül sokma,<br />
tüp geçirme<br />
canonic doğal<br />
canonical form doğal biçim<br />
canopy tente, açık kabin<br />
canopy siper, açık kabin<br />
canopy kabin siperi<br />
canopy (ROPS) devrilmeye karşı koruyucu kabin,<br />
kabin siperi<br />
cant ileriye doğru eğim, yana doğru eğim<br />
cant eğmek<br />
cantalever konsol<br />
canthal Canthus’la ilgili<br />
canthotomy bkz. Cantholysis
cantilever 1. konsol, portafo 2. dirsek, bir tarafı mesnetli dirsekli kol<br />
cantilever konsol<br />
cantilever beam konsol kiriş<br />
cantilever beam ankastre kiriş<br />
cantilever crane dirsekli kren<br />
cantilever retaining wall ankastre istinat duvarı, konsol dayanma duvarı<br />
cantilever sheet piled wall gömme perde, ankastre palplant, ankastre palplanş perdesi<br />
cantilever sheet piling ankre edilmiş palplanş perdesi<br />
cantilever sidewalk support konsol yaya kaldırım desteği<br />
cantilever slab konsol plak<br />
cantilever spring. çıkma yay, arabalarda kullanılan orta kısmından akslara iki ucundanda<br />
gövdeye tespit edilen yaprak yay, katlı makas<br />
canting. dış açı vermek, eğrilik vermek, köse açmak, şiv vermek, meyil vermek<br />
cantsaw üçgen kesitli, tek sıra dişli, paralel kenarlı eğe<br />
canvas branda bezi, çadır bezi<br />
canvas belt kanaviçe şerit<br />
canvas belt finish kanaviçe şerit ile kaplama<br />
caoutchouc kauçuk<br />
cap kapak<br />
cap 1. başlık, başlık kirişi 2. kapak, aks başı vs kapağı, araç lastiğinin sırtı<br />
cap bolt yuvarlak başlı cıvata<br />
cap clamp kapak mandalı, kapak kelepçesi<br />
cap jewel. saat taşı<br />
cap nut saplama ile tespit edilen kapakların somunu<br />
cap nut başlık, somun<br />
cap ply radyal katlı araç lastiklerinin sırtındaki<br />
darbe katı<br />
cap rock tıkaç kaya
cap screw cıvata başlı vida, altı köşe başlı somunsuz vida, kapak vidası, başlık vidası<br />
cap spinning. dikiş makinalarında ince ipin mil üzerindeki masuradan geçerek yüksek hızda<br />
dönen bobine sarılması<br />
cap, pile bkz. cap pile<br />
cap. kapak,başlık,tepelik,kalpak,külah,kapela, kasket, fincan, çanak, kapsül, kilit kapağı,yuva<br />
yüksük.kör tıpa,sütün başlığı,küpeşte,boru kapağı,kasa üst ağacı<br />
capability gücü yetme, becerme yeteneği<br />
capability ehliyet, kabiliyet, yetenek<br />
capability yapabilme<br />
capability test kapasite testi<br />
capable ehliyetli, kabiliyetli<br />
capably kabiliyetli olarak<br />
capacimeter sığaölçer<br />
capacitance elektrik akımını tutma özelliği, şarj kudreti<br />
capacitance elektriksel kapasite<br />
capacitance sığallık<br />
capacitance of a conducting body iletkenin sığallığı<br />
capacitive coupling kondansatörlü birleşim<br />
capacitive coupling sığal bağlaşım<br />
capacitive feed back kapasiteli reaksiyon<br />
capacitive load sığal yük<br />
capacitive tuning sığal ayar<br />
capacitor sığaç, kapasitör<br />
capacitor kondensatör<br />
capacitor (condenser) kondensatör (elektrik)<br />
capacitor input filter giriş filtresi, süzgeç kondansatörü<br />
capacitor plate sığaç levhası<br />
capacitor storage sığaçlı bellek
capacity sığım, kapasite<br />
capacity sığa<br />
capacity 1. kapasite (çeşitli şartlar altında, yolun herhangi bir kesiminden geçebilen en fazla taşıt<br />
sayısı) 2. bir akarsuyun taşıyabileceği ve sürükleyebileceği malzeme miktarı<br />
capacity control kapasite kontrolü<br />
capacity controller kapasite kontrolörü<br />
capacity controller kapasite regülatörü<br />
capacity factor kapasite faktörü<br />
capacity level en yüksek su düzeyi<br />
capacity of pile kazık kapasitesi<br />
capacity rate kapasite oranı<br />
capacity reducer kapasite indirgeci<br />
capacity reducer kapasite düşürücü<br />
capacity regulator kapasite ayarlayıcısı (regülatörü)<br />
capacity report kapasite raporu<br />
capacity utilization kapasite kullanma oranı<br />
capacity, absorbing bkz. absorbing capacity<br />
capacity, highway bkz. highway capacity<br />
capacity/installed güç/kurulu<br />
capacity/net output gücü/net çıkış<br />
cape chisel yassı keski<br />
capillarectasia kapillerlerin genişlemesi<br />
capillarimeter kapilarimetre, kılcallık ölçme aleti<br />
capillaritis kapillerlerin iltihabı<br />
capillarity kılcallık<br />
capillarity kapilarite, kapiler çekme, kılcallık<br />
capillarity tüp içine konan sıvının tüp duvarına temas sonucu yükselmesi veya alçalması,<br />
kılcallık, kapillarite
capillarity phenomena kapilarite olayı<br />
capillarity, absorption by bkz. absorption by capillarity<br />
capillary kapiler, kılcal<br />
capillary action kılcal hareket, kapilarite hareketi, kapilerite tesiri (ince taneli malzemede oluşan<br />
kılcal boru gibi boşluklardan borunun çapı ve yüzey gerilmesiyle ilgili olarak suyun yükselmesi<br />
hareketi, kapiler kuvvetler etkisi altında suyun toprağın boşluklarına doğ<br />
capillary air washer kapiler hava yıkayıcı<br />
capillary attraction kapiler çekim, kapilerite<br />
capillary condensation kapiler yoğunlaşma<br />
capillary elevation kapiler yükselme, kapiler emme yüksekliği<br />
capillary energy kapiler enerji<br />
capillary flow of water suyun kapiler akımı, suyun kapiler hareketi<br />
capillary fringe kapiler saçak, kapiler bölge<br />
capillary fringe‐zone kılcal doygun bölge<br />
capillary migration kılcal su hareketi<br />
capillary moisture kapiler rutubet, kapiler su<br />
capillary movement of water kapiler su hareketi, kapiler su akımı<br />
capillary permeability kapiler per‐meabilite<br />
capillary perviousness kapiler geçirgenlik<br />
capillary potential kapiler potansiyel<br />
capillary pressure kapiler basınç<br />
capillary pulling force kapiler çekme kuvveti<br />
capillary repulsion kılcal itme<br />
capillary rise kapiler yükselme<br />
capillary rise height kılcal yükseklik (kapiler hareket dolayısıyla suyun, serbest su kotu üstünde<br />
yükseldiği yükseklik)<br />
capillary saturation kapiler doygunluk<br />
capillary siphoning kapiler sifonlama
capillary suction kapiler emme<br />
capillary suction head kapiler emme yüksekliği, kapiler yükselme<br />
capillary tension kapiler çekme gerilmesi<br />
capillary tube çok ince boru, kılcal boru, kapiler boru<br />
capillary tube çok ince boru<br />
capillary tube kılcal boru<br />
capillary water kılcal su, kapiler su, kapiler rutubet, boşluk suyu, sari su<br />
capillary zone kapiler bölge, kapiler saçak<br />
capital 1. kapital, sermaye, anamal, finansal varlıklar<br />
2. başkent 3. büyük harf<br />
capital fee aidat<br />
capital goods sermaye malları, üretim malları<br />
capital improvement köklü onarım<br />
capital letter büyük harf<br />
capital letter majüskül<br />
capital lock key büyük harflere kilitleme tuşu<br />
capital serap. hatalı imalat veya modanın<br />
geçmesinden kaynaklanan ıskarta<br />
capital, capital letter, uppercase büyük harf<br />
capitalization büyük harfe çevirme<br />
capitalization baş harflerini büyük yazma<br />
capitalize 1. kapitalize etmek, sermayeye eklemek, sermaye artırmak 2. büyük harfe çevirmek<br />
capitalized letter büyüğe çevrilmiş harf<br />
capitalized value kapitalize edilmiş kıymet, güncel değer, bugünkü değer<br />
capitate başlı, baş şeklinde, capitatus<br />
capitation of water suyun kaptajı<br />
caplan’s syndrome romatoid pnomokonyoz, pnömokonyozlu kömür ve amyant işçilerinde<br />
görülür
capping kapsülleme, başlık geçirme, başlık, tapa<br />
capping beam başlık kirişi<br />
capping layer koruyucu tabaka, takviye tabakası (düşük taşıma gücündeki üstyapı tabanlarının<br />
iyileştirilmesinde kullanılan seçme malzemeden oluşan tabaka)<br />
capping, sulfur bkz. sulfur capping<br />
capping. kapsülleme. başlık geçirme,başlık,tapa,tapalama<br />
capric yağlı bir asit, kaprik<br />
caproic yağlı bir aside ait, kaproik<br />
caprotti valve‐gear. caproti sübab düzeni, sübab tertibatı. bazı lokomotiflerde görülen emme<br />
kamlarının açısal konumunu değiştirerek kesme ayarlan yapılabilen iki çift düşey çift vuruşlu<br />
dikme valf<br />
caps lock büyük harf kilidi<br />
capscrew başlı vida, kapak vidası<br />
capstan kabestan<br />
capstan engine çapa ırgatı. sonsuz dişli vasıtası ile düşey tanburu çalıştıran buhar makinası<br />
capstan lathe revolver torna<br />
capstan lathe revolver başlı torna<br />
capstan tool head revolver başlık<br />
capstan tool head. revolver tornada hekzegonal kalem tutacağı desteği, torna yatağı üzerinde<br />
taşıyıcı kızağın bir parçası olan ve ayrıca kısa kızak üzerine tespit edilen destek. bu mesnet yıldız<br />
tekerlek tarafından hareket ettirilip, bu tip konstürüksüyon kısa bir<br />
çalışma<br />
capstan. ırgat, vinç, dik vinç, dolap. düşey koni şeklindeki mil, tanbur, insan gücü, buhar, hidrolik<br />
veya elektrik gücü ile döndürülüp gemilerin limana yanaşması esnasında etrafına halat veya<br />
zincir sarılır<br />
capstan‐headed screw. ırgat başlığı vidası.silindirik başında radyal yönde delik açılan ve bu<br />
deliğe çubuk geçirilerek sıkma işi sağlanan vida<br />
capsule mahfaza, kovan, kapsül<br />
caption başlık<br />
caption altbaşlık (resim altı)
caption, heading, title başlık<br />
captive use ikame edilemeyen kullanım<br />
captive use bağlı kullanım<br />
capture yakalama<br />
capture, to yakalamak<br />
capture, trap yakalamak<br />
caput baş, üst kısım<br />
car otomobil<br />
car vagon<br />
car kabin<br />
car occupancy otomobil doluluğu<br />
car ownership otomobil sahipliliği<br />
car pooling otomobil ortak kullanımı<br />
car radio araba radyosu<br />
car rental service otomobil kiralama servisi<br />
car seat koltuk<br />
car track araba izi, araba tekerlek açıklığı<br />
car track lane tramvay şeridi (yolun kaplaması üzerinde, tramvayların raylar ile işgal ettiği diğer<br />
taşıtların kullanışına açık veya kapalı olabilen saha)<br />
car. (a) taşıt, araba (b) asansör, vinç kabini<br />
car/coupe araba/tek kapılı<br />
car/estate araba/steyşın vagon<br />
car/hatchback araba/hetçbek<br />
car/sedan araba/sedan<br />
car/sports araba/spor<br />
car/station wagon araba/steyşın vagon<br />
carat karat<br />
caravan karavan
carbenes karbenler (petrollerde, petrol mahsullerinde, maltada, asfalt çimentolarında ve katı<br />
doğal bitümlerdeki, bitümün, karbon disülfürde çözünen fakat karbontetra klorürde<br />
çözünemeyen bileşenleri)<br />
carbide bir karbon maden bileşimi, karbid<br />
carbide karpit<br />
carbinol bkz. methanol<br />
carbo odun kömürü, nebati veya hayvani kömür, karbon<br />
carbo‐ karbon anlamı veren birleştirici<br />
carbofluchsin karbolik asit ve fuksin içeren boya maddesi<br />
carboids karboidler (bitümün karbon disülfürde çözünemeyen fraksiyonu)<br />
carbolate 1. karbolik asit tuzu; 2. bir maddeyi karbolik asit ile karıştırmak<br />
carbolic fenollü<br />
carbolism karbolik asit (fenol) zehirlenmesi<br />
carbolize karbol asidi katmak<br />
carbometer karbon dioksid nispetini belirleyen alet, karbometre<br />
carbon C işareti ile bilinen atom no:6 ve atom ağırlığı: 12.011 olan kimyasal element, karbon,<br />
fahm, kömür<br />
carbon 1. karbon 2. silindir kapaklarında oluşan kurum 3. kömür çubuk<br />
carbon karbon, kömür<br />
carbon black karbon siyahı, is<br />
carbon block kömürlü paratoner, kömür yatağı<br />
carbon brick karbon levha<br />
carbon brush elektrik motorları ve jeneratörlerin fırçası<br />
carbon brush dinamo kömürü, kömür fırça<br />
carbon copy bilgi için<br />
carbon copy karbon kopya<br />
carbon copy list bilgilendirilecekler listesi<br />
carbon cycle karbon çevrimi
carbon deposit is<br />
carbon dioxide karbon dioksit<br />
carbon dioxide fire protection karbon dioksit söndürme sistemi<br />
carbon dioxide greenhouse effect karbondioksit sera etkisi<br />
carbon dioxide installation karbon dioksit söndürme sistemi<br />
carbon dioxide trap karbon dioksit kondenstop<br />
carbon disulfide karbon sülfür<br />
carbon filter (USA) (see charcoal filter) karbon filtre<br />
carbon gtand. karbon salmastra. yüksek basınçta çalışan makina şaftlarında sızıntıyı önlemek<br />
amacı ile kulanılan karbon halka, salmastra<br />
carbon knocks kurumdan ileri gelen vurmalar<br />
carbon microphone karbon mikrofon<br />
carbon monoxide karbon monoksit (fosil yakıtların yeterince hava ile yanmamasından oluşan,<br />
gözle görülmeyen, tatsız, kokusuz ve son derece zehirli bir gaz)<br />
carbon monoxide meter karbon monoksit ölçer<br />
carbon paper karbon kağıdı<br />
carbon steel karbon çeliği, adi çelik<br />
carbon steel karbon alaşımlı çelik<br />
carbon tetrachloride karbon tetra‐klorür (boya, kauçuk ve plastik sanayinde çözücü olarak<br />
kullanılan, renksiz, yanıcı olmayan bir organik kimyasal madde)<br />
carbonaceous karbona ait, karbonlu<br />
carbonaceous clay rock kömürlü kil taşı<br />
carbonado (black diamond). brezilyada bulunan ve zımpara<br />
carbonate n.&v. biochem, karbonat, karbon asidi ile bir esansın bileşiminden hasıl olan bir tuz,<br />
kömür haline koymak, kömürleştirmek, yakmak<br />
carbonate karbonik asidin bir tuzu veya esteri, karbonat<br />
carbonation kayaç minerallerine karbondioksitin girmesiyle gerçekleten karbon tuzu ya da iki<br />
karbon tuzuna dönütme süreci<br />
carbonic karbona ait, karbonik, fahmi
carbonic asid (H2CO3) karbonik asit<br />
carboniferous kömür hasıl eden, kömürlü, karbonlu<br />
carboniferous karbon üreten<br />
carboniferous karbonlu<br />
carboniferous paleozoik çağının beşinci dönemi ve bu dönemde çökelen jeolojik birimlerin<br />
oluşturduğu<br />
istifin genel adı<br />
carbonization karbonlaştırma<br />
carbonization kömürleşme, kurum bağlama, yanma ile kömür hasıl etme<br />
carbonization kuru damıtma<br />
carbonize kömürleştirmek, yakmak, karbon ile doldurmak<br />
carbonometry karbon dioksid ölçülmesi<br />
carbonyl karbonil<br />
carborundum zımpara<br />
carborundum karborandum (silisyum karbürün ticari ismi, kuvarstan daha sert olan kolay<br />
işlenemez ve aşındırıcı bir madde)<br />
carborundum karbonla silisyum bileşimi, karborund<br />
carborundum stone mozaik taşı, pomza taşı<br />
carboxyl hemen hemen bütün organik asitlerde olan COOH radikali<br />
carboxyl karboksil<br />
carboy damacana, sepetli damacana<br />
carbunculosis birbiri arkasına çok sayıda karbonkül oluşması<br />
carburation karbonlama<br />
carburet karbon ile birleştirmek veya doldurmak<br />
carburete yanmaya hazır hale getirme<br />
carburetion high speed circuit karbüratör yüksek hız devresi<br />
carburetor karbüratör, benzini hava karıştırarak yanmaya hazır hale getiren cihaz<br />
carburetor air cleaner karbüratör hava filtresi
carburetor air horn karbüratör jikle gövdesi<br />
carburetor air horn lead ball karbüratör jikle gövdesi kurşun bilyalı supabı<br />
carburetor air horn vent tube karbüratör jikle gövdesi havalandırma borusu<br />
carburetor attaching stud karbüratör tespit saplaması<br />
carburetor body karbüratör bloğu, karbüratör gövdesi<br />
carburetor body drain plug karbüratör bloğu benzin boşaltma tapası<br />
carburetor body flange karbüratör bloğu flanşı<br />
carburetor bowl karbüratör çanağı<br />
carburetor bowl drain plug karbüratör çanağı boşaltma tapası<br />
carburetor bowl gasket karbüratör çanağı contası<br />
carburetor check ball karbüratör kontrol valfi bilyası<br />
carburetor check ball passage karbüratör kontrol valfi bilyası kovanı<br />
carburetor check ball passage rivet plug karbüratör kontrol valfi bilyası kovanı perçin tapası<br />
carburetor check valve karbüratör kontrol valfi<br />
carburetor choke karbüratör hava kısma mekanizması, havayı azaltarak karışımı zenginleştiren<br />
tertibat, karbüratör jiklesi<br />
carburetor choke lever karbüratör jiklesi mafsal levyesi<br />
carburetor choker connector rod karbüratör jiklesi irtibat çubuğu<br />
carburetor choker valve karbüratör jikle kelebeği<br />
carburetor control rod karbüratör kumanda çubuğu<br />
carburetor control rod lever karbüratör kumanda çubuğu mafsallı kolu<br />
carburetor dash pot karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı, deş pot<br />
carburetor dash pot lifter link karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı (deş pot)<br />
kaldırıcı bağlantısı<br />
carburetor dash pot rod karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı (deş pot) çubuğu<br />
carburetor dash pot stem karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı (deş pot) gövdesi<br />
carburetor fast idle cam karbüratör yüksek rölanti kamı<br />
carburetor fast idle cam lever karbüratör yüksek rölanti kamı mafsal levyesi
carburetor fast idle rod karbüratör yüksek rölanti çubuğu<br />
carburetor felt packing karbüratör keçe salmastrası<br />
carburetor filter karbüratör benzin süzgeci<br />
carburetor flange karbüratör flanşı, karbüratörün tespit edildiği yüzey<br />
carburetor float karbüratör şamandırası<br />
carburetor float fulcrum pin karbüratör şamandırası dengeleme pimi<br />
carburetor float fulcrum pin spring karbüratör şamandırası dengeleme pimi yayı<br />
carburetor float lever karbüratör şamandırası kolu<br />
carburetor float needle karbüratör şamandırası iğnesi<br />
carburetor float needle seat karbüratör şamandırası iğne supabı yuvası<br />
carburetor float needle valve karbüratör şamandırası iğne supabı<br />
carburetor flooding karbüratör boğulması<br />
carburetor governor karbüratör regülatörü, otomobillerin sürat ayarlarının yapıldığı düzenek<br />
carburetor governor adjusting screw karbüratör regülatörü ayar vidası<br />
carburetor idle adjusting screw karbüratör rölanti ayar vidası, karbüratör rölanti memesi<br />
carburetor idle air bleed channel karbüratör rölanti memesi hava tahliye kanalcığı<br />
carburetor idle air bleed channel drive plug karbüratör rölanti memesi hava tahliye kanalcığı<br />
tapası<br />
carburetor idle discharge hole karbüratör rölanti memesi altındaki rölanti deliği<br />
carburetor idle needle valve karbüratör rölanti memesi iğne supabı<br />
carburetor idle orifice tube karbüratör rölanti memesi kılcal borusu<br />
carburetor idle port rivet plug karbüratör rölanti ağzı perçin tapası<br />
carburetor idle tube karbüratör rölanti memesi borusu<br />
carburetor insulator karbüratör izolatörü<br />
carburetor lower venturi karbüratör alt boynuzu karbüratör venturi borusu<br />
carburetor lower venturi gasket karbüratör alt boynuzu, karbüratör (venturi borusu) contası<br />
carburetor main body karbüratör ana bloku, karbüratör gövde kısmı<br />
carburetor main discharge jet karbüratör ana memesi
carburetor main metering jet karbüratör ana püskürtme memesi (ölçülü gaz sevkeder)<br />
carburetor main vent tube karbüratör ana hava borusu<br />
carburetor needle and seat karbüratör iğne supabı ve yuvası (tablası)<br />
carburetor power by‐pas jet assy karbüratör kısa devre memesi<br />
carburetor pump karbüratör pompası, ekselatör pompası, kapış pompası<br />
carburetor pump arm karbüratör kapış pompası kolu<br />
carburetor pump by‐pass jet karbüratör kapış pompası kısa devre supabı (memesi)<br />
carburetor pump check valve karbüratör kapış pompası kontrol valfi<br />
carburetor pump connector link kapış pompası bağlantısı<br />
carburetor pump cylinder ball kapış pompası silindir bilyası<br />
carburetor pump discharge check ball kapış pompası çıkış kontrol supabı bilyası<br />
carburetor pump discharge lead kapış pompası kurşun bilya supabı<br />
carburetor pump inlet kapış pompası giriş ağzı<br />
carburetor pump jet kapış pompası memesi<br />
carburetor pump lever kapış pompası mafsal bağlantısı<br />
carburetor pump link kapış pompası bağlantısı<br />
carburetor pump operating link kapış pompası çalıştırma bağlantısı<br />
carburetor pump piston kapış pompası pistonu<br />
carburetor pump plunger kapış pompası planceri<br />
carburetor pump plunger rod kapış pompası plan ceri kolu<br />
carburetor pump sleeve kapış pompası silindiri, kapış pompası piston gömleği<br />
carburetor pump valve kapış pompası supabı<br />
carburetor pump valve cage kapış pompası supabı yuvası<br />
carburetor setup jet akseleratör memesi (rölanti memesini kapayarak ana memeye gaz veren<br />
düzenek)<br />
carburetor slow idle adjusting screw karbüratör alçak rölanti ayar vidası<br />
carburetor throat karbüratör karışma borusu<br />
carburetor throttle karbüratör jikle kelebeği
carburetor throttle karbüratör gaz kelebeği<br />
carburetor throttle adjusting screw karbüratör gaz kelebeği ayar vidası<br />
carburetor throttle body karbüratör gaz kelebeği gövdesi<br />
carburetor throttle lever karbüratör gaz kelebeği kolu<br />
carburetor throttle shaft karbüratör gaz kelebeği mili<br />
carburetor throttle shaft arm karbüratör gaz kelebeği mili kolu<br />
carburetor throttle valve karbüratör gaz kelebeği supabı, klape<br />
carburetor upper venturi karbüratör üst venturi borusu, emiş boynuzu<br />
carburetor vacuum power piston karbüratör vakum pistonu<br />
carburetor venturi karbüratör memesi<br />
carburetter (carburettor). karbüratör<br />
carburization karbonlaştırma<br />
carcase betonarme, bina iskeleti, karkas<br />
carcass karkas, gövde<br />
card kart<br />
card code kart kodu<br />
card column kart kolonu<br />
Cardan Joint kardan mafsalı<br />
Cardan Shaft kardan şaftı<br />
cardan spider kardan istavrozu, kardan çaprazı<br />
cardan suspension kardan askısı, gemici pusulası iğnesinin asılış metodu<br />
cardanic suspension kardan sisteminde asma<br />
cardboard karton, mukavva<br />
cardia oesophagus’un mideye açıldığı yer, kardiya<br />
cardinal esas, baş, en önemli<br />
cardinal number nicelik sayısı<br />
cardinal number sayal sayı<br />
cardinal number asıl sayı
cardinal points güzergahın geometrisini tanımlamak için kullanılan noktalardan biri (pc, pt, pı,<br />
ve cc gibi)<br />
cardinal utility sayısal fayda<br />
carding engine. tarama makınası,hallaç tezgahı<br />
cardioquin bkz. quinidine<br />
cardiotron mürekkepli kalemle direkt yazan elektrokardiyograf<br />
cards. Jacquard makinasında kumaşa şekil işlenirken iplerin kaldırılması ve bastırılmasını<br />
sağlayan kordonların kontrolünü sağlayan karton şeritler<br />
care ilgilenmek, korumak<br />
care koruma<br />
care ihtimam, bakım<br />
care of dikkatine<br />
career kariyer, meslek, meslek başarısı<br />
careful dikkatli<br />
careless dikkatsiz<br />
carelessness dikkatsizlik<br />
caret düzeltme imi (ters V ondalık noktasının yerini belirtmek üzere kullanılan bir sembol)<br />
cargo nakliye, kargo, yük taşımacılığı<br />
cargo hamule, yük, kargo<br />
cargo hook kargo kancası<br />
cargo in hold ambar yükü<br />
cargo on deck güverte yükü<br />
cargo van kapalı yük taşıma kamyoneti, van<br />
cargo winch kargo vinci<br />
carinate orta kısmı tümsek gösteren, sırt şeklinde, sırtlı<br />
cariogenic çürük oluşmasına sebep olan, çürütücü<br />
carjack‐type sounding apparatus uç basınçlı sondaj aleti<br />
carload araba yükü
carman karayolu taşıtları sürücüsü<br />
carmine koyu kırmızı bir boya maddesi, kırmızıdan şapla çökeltme suretiyle elde edilen kırmızı<br />
pigment<br />
carminophil karmin boyası ile kolayca boyanan<br />
Carnot Cycle Karnot çevrimi<br />
Carnot Cycle Karnot devresi, ideal çevrim<br />
Carnot Cycle Karnot çevrimi, ideal ısı makinasının bir çevrimindeki başlangıç durumuna göre<br />
izotermal genleşme.adyabatik genleşme, izotermal sıkışma ve adyabatik sıkışmayı içeren<br />
maksimum ısı verimliliği<br />
Carnot’s Law Karnot kanunu<br />
car‐park otomobil parkı<br />
carpenter doğramacı, marangoz<br />
carpenters level kabarcıklı düzeç, hava kabarcıklı seviye aleti<br />
carpentry marangozluk<br />
carpentry doğrama, marangozluk işleri<br />
carpet paspas, halı<br />
carpet karpet örtü, koruyucu örtü veya örtme tabakası, karpet (mevcut yolların tekrar<br />
kaplanmasında kullanılan ve 1 inçten daha kalın olmayan, bitümlü malzemeden oluşmuş bir<br />
aşınma tabakası)<br />
carpet halı döşemek<br />
carpet coat karpet tipi örtü, kaplama örtüsü (bir yolun veya kaplamanın üzerine asfaltik<br />
malzeme mc veya rc tipi katbek asfaltı, emülsiyonlar veya yumuşak asfalt çimentoları ve bunu<br />
örten mineral agrega ile yapılan sathi kaplamadan oluşan 3/4 inçten daha kalın olmaya<br />
carpet thin surfacing ince satıh kaplaması (yol katranı ve bitümlü bağlayıcı içeren ince aşınma<br />
tabakası)<br />
carriage taşıyıcı<br />
carriage araba, taşıyıcı<br />
carriage taşıma, nakliye, taşıma ücreti, navlun<br />
carriage bolt ağaç cıvatası<br />
carriage clock seyahat saati. kapaklı saat
carriage feed lever şaryo aralık levyesi<br />
carriage free nakliye ücreti satıcıya ait, bedelsiz nakliye<br />
carriage key dört köşe yuva anahtarı<br />
carriage nut ağaç cıvatası somunu<br />
carriage paid nakil masrafı önceden ödenmiş<br />
carriage paid to navlun ödemeli<br />
carriage release link şaryo bırakma bağlantısı<br />
carriage return satırbaşı<br />
carriage return bell crank daktilo satırbaşı dirsek levyesi<br />
carriage return dog daktilo satırbaşı kancası<br />
carriage return key daktilo satırbaşı tuşu<br />
carriage return spring drum daktilo satırbaşı yayı makarası<br />
carriage spring. araba makası,vagon makası<br />
Carriage. (a) tornanın yatağı üzerinde kayan ve kesici takımı taşıyan kısmı, (b) matbaa<br />
makinasında merdanenin altında ileri geri hareket eden yatay tabla, (c) daktilo makinasının<br />
kağıdı tutan hareketli kısmı,<br />
(d) örgü makinasının ip masurasını taşıyan ve örgü iple<br />
carriageway taşıt yolu (karayolunun, taşıtlar tarafından kullanılan ve banketleride kapsayan<br />
kısmı)<br />
carriegaway anchor taşıt yolu ankrajı<br />
carrier taşıyıcı<br />
carrier 1. taşımacı, nakliyeci 2. kovan, mahfaza, kutu, diferansiyel karpuzu, taşıyıcı, şanzıman<br />
mahfazası<br />
carrier adjustment ring taşıyıcı ayar somunu<br />
carrier air taşıyıcı hava<br />
carrier beam taşıma traversi<br />
carrier channel taşıyıcı kanalı<br />
carrier current taşıyıcı akım, kuranportör<br />
carrier current relay taşıyıcı akım rölesi
carrier frequency taşıyıcı frekans<br />
carrier noise ratio taşıyıcı gürültü oranı<br />
carrier power taşıyıcı gücü<br />
carrier recovery taşıyıcı eşzamanlaması<br />
carrier return yeni satırbaşı<br />
carrier roller taşıyıcı makara<br />
carrier sense multiple access taşıyıcıyı dinleyen<br />
çoklu erişim<br />
carrier trunnion taşıyıcı mesnedi, mahfaza (kutu, kovan, karpuz) mesnedi<br />
carrier wheel. ara çarkı, avara kasnağı<br />
carrier. taşıyıcı, nakliyeci, hamal, ulak, taşıma düzeni, taşıma tertibatı, mesned, çevirme kolu,<br />
fotoğraf şasisi, makara mesnedi, bobin mesnedi, elektrik taşıyıcısı, elektrik taşıyıcı akımı, taşıma<br />
muhafazası<br />
carrierless taşıyıcısız<br />
carrigeway marking kaplama işaretlemesi, yatay işaretleme<br />
carry elde<br />
carry 1. taşımak, nakletmek 2. elde<br />
carry taşıma<br />
carry taşıma, götürme<br />
carry over aktarma<br />
carryall binek arabasından büyük kapalı tip araba, keriol, bir nevi çiftlik arabası<br />
carryaü. çekilen veya tahrik motoruna sahip kendinden boşalan ve yüklenebilen nakliye aracı<br />
carrying taşıma<br />
carrying capacity taşıma kapasitesi (bir sistemin çevre niteliği bozulmadan nüfusta meydana<br />
gelen artışı kaldırma konusundakı azami yeteneği veya yol gibi bir sistemin yük taşıma yeteneği)<br />
carrying capacity, allowable bkz. allowable carrying capacity<br />
carrying capacity, ultimate bkz. ultimate carrying capacity<br />
carrying case taşıma kutusu
carrying idler taşyıcı makara<br />
carrying idler set taşyıcı makara grubu<br />
carryover eliminator taşınabilir bağlantı<br />
carry‐over factor cross metodunda iletme katsayısı<br />
cart araba, el arabası, at arabası<br />
cartage arabayla taşıma<br />
cartage nakliye<br />
cartage charges nakliye masrafları<br />
cartel kartel (aynı üretim kolunda iki veya daha fazla işletmenin aralarındaki rekabeti önleyip<br />
pazarda bir tekel oluşturmak amacıyla hukuki ve ekonomik bağımsızlıklarını koruyarak<br />
oluşturdukları birlik)<br />
cartesian kartezyen<br />
cartesian coordinates kartezyen koordinatlar<br />
cartesian product kartezyen çarpım<br />
cartesian space kartezyen uzay<br />
cartographer haritacı, kartograf<br />
cartographic kartografik<br />
cartographic haritacılığa ait<br />
cartographic material harita bilgileri<br />
cartography haritacılık, kartografi<br />
cartography haritacılık<br />
carton karton kutu, mukavva kutu<br />
carton karton, mukavva<br />
cartridge filtre kabı, kartuş<br />
cartridge kutucuk<br />
cartridge fişek, kaset<br />
cartridge kovan, kartuş, filtre kartuşu, kutucuk<br />
cartridge kertriç
cartridge kartuş, filtre kabı<br />
cartridge filter kaset filtre<br />
cartridge fuse kaset sigorta<br />
cartridge tape unit kutucuk teyp birimi<br />
carve oymak, oyuk<br />
carve out samples numune almak (oyarak)<br />
carver oymacı<br />
carver doldurulan veya sun’i olarak yapılan dişe şekil vermede kullanılan dişçi aleti<br />
carving oymacılık<br />
cascade kaskad, ardışık<br />
cascade basamaklamak<br />
cascade ikinci kademe dizi, kaskad<br />
cascade control kaskad (ardışık) kontrol<br />
cascade control ikinci kademe kontrol, kaskad kontrol<br />
cascade controller kaskad (ardışık) kontrolörü<br />
cascade shower ışın sağanağı<br />
cascading peşpeşeleme, art arda takma<br />
case olay, özel durum<br />
CASE Computer Aided Systems Engineering<br />
case durum, kutu, sandık<br />
case beşik<br />
case muhafaza, yuva, beşik<br />
CASE Bilgisayar Destekli Sistem Mühendisliği<br />
case kılıf; şık, durum<br />
case 1. mahfaza, kutu, kovan, sandık 2. örnek olay, durum, hal 3. dava, hukuk davası<br />
case kutu<br />
case kaplama<br />
case kaplamak
case (final drive) cer kapağı<br />
case conversion büyük küçük harf dönüşümü<br />
case half diferansiyel kafesi<br />
case hardening sementasyon<br />
case hardening bir maddenin dışını sertleştirmek<br />
case history vaka analizi<br />
case sensitive büyük ve küçük harfe duyarlı<br />
case study durum çalışması<br />
case study örnek‐olay incelemesi<br />
cased hole muhafazaya alınmış delik veya çukur<br />
caseinogen kazeinin ön maddesi, kazeinojen<br />
casement pencere kanadı<br />
cash register yazar kasa<br />
cash with order ödemeli sipariş, siparişle ödeme<br />
casing kaplama<br />
casing muhafaza<br />
casing gövde<br />
casing muhafaza borusu, çelik zarf (kazıkta), kutu, kovan, dişli mahfazası, koruma, kaplama<br />
borusu<br />
casing, pipe bkz. pipe casing<br />
cask varil<br />
casque kask<br />
cassation iptal<br />
cassette kaset<br />
cassette reader kaset okuyucu<br />
cassiterite kalay cevheri<br />
cast döküm<br />
cast dökmek
cast kalıp, döküm, dökmek, kalıba dökmek, maden dökümü yapmak<br />
cast bronze dökme bronz<br />
cast bronze machined işlenmiş dökme bronz<br />
cast in place concrete yerinde dökme beton<br />
cast in place concrete pile yerinde dökme beton kazık<br />
cast in place pile yerinde dökme kazık<br />
cast in situ yerinde dökme<br />
cast iron dökme demir<br />
cast iron dökme demir, döküm, font, pik<br />
cast iron boiler dökme demir kazan<br />
cast iron electrode dökme demir elektrot<br />
cast iron electrode machinable işlenebilir dökme demir elekrot<br />
cast iron fitting dökme demir (fittings) ekleme parçaları<br />
cast iron fitting döküm fitting<br />
cast iron liner dökme demir gömlek<br />
cast iron mold dökme demir kalıbı<br />
cast iron pillow block dökme demir konsol yatak<br />
cast iron pipe dökme demir boru, font boru<br />
cast iron radiator dökme demir radyatör<br />
cast iron radiator döküm radyatör<br />
cast line toplama eğrisi, birikme eğrisi, yığışımlı çizgi<br />
cast nail dökme çivi<br />
cast rib takviye çubukları<br />
cast steel çelik döküm<br />
cast steel dökme çelik<br />
cast stone suni taş (bina kaplamaları için)<br />
castellated nut taçlı somun<br />
castellation başlı pim kullanılacak taçlı somunların üstündeki yarıklar
caster dökümcü<br />
caster nakil tekerleği<br />
caster 1. bazı seyyar takım tezgahlarında, hafif vinç veya krikoda kullanılan özel tip tekerlek<br />
fırdöndü, makara 2. otomobillerin ön tekerleklerine verilen özel açılardan biri, aks başı<br />
pernolarının (king pin) düşey eksene göre üstten geriye doğru eğilme derecesi<br />
caster (castor). makara, ayak makarası, küçük tekerlek, merdane, hadde merdanesi, dökümcü<br />
caster action viraj alındıktan sonra tekerleklerin kendiliğinden doğrulması<br />
caster angle kaster açısı<br />
caster angle dingil başı eğikliği<br />
casting dökme blok, döküm maden parça, döküm<br />
casting furnace döküm fırını<br />
castle nut taçlı somun<br />
castle nut. çentikli somun<br />
castor nakil tekerleği<br />
castor oil hintyağı<br />
casual rastgele, gelitigüzel, tesadüfen<br />
casual heat gain tesadüfi ısı kazanımı<br />
casualty kazazede, savaşta ya da kazada ölen veya yaralanan<br />
casualty rate kazazede oranı, bedensel hasar oranı, can kaybı<br />
casuistics bir hastalığa ait vak’aların toplanıp incelenmesi<br />
cat head kedi başı, sondaj makinelerinde kendinden hareketli kasnak<br />
CAT HEESTM biyolojik olarak parçalanabilen hidrolik yağ<br />
CAT HYDOTM hidrolik yağı<br />
CAT MTOTM çok amaçlı traktör yağı<br />
cat walk kedi yolu, yüksek inşaatta (asma köprülerde) servis yolu, büyük makinelerin etrafında<br />
dolaşmak için yapılan iskele<br />
cat’s eye kedi gözü<br />
cata‐ aşağı, karşı anlamı veren ön ek
catabolic katabolizmaya ait<br />
catabolite katabolizmada meydana gelen bir bileşim<br />
cataclastic basınç başkalaşımı ile ezik, kırık ve biçimi değişik kristallerden oluşmuş bir kayaç<br />
dokusu, çok kırıklı yapı<br />
catacoustics yankı bilgisi, aksiseda ilmi<br />
catacrotic sphygmogram’ın inen kolu üzerinde bir veya bir kaç çentik gösteren<br />
catadicrotic sphygmogram’ın ien kolu üzerinde iki çentik gösteren<br />
catalase hidrojen peroksidi ayrıştırabilen bir enzim, katalaz<br />
cataleptic failure felaket arıza<br />
cataleptiform katalepsi’ye benzeyen<br />
cataleptoid bkz. cataleptiform<br />
catalog katalog<br />
catalyse katalize etmek, kimyasal reaksiyonun hızını değiştirmek, özellikle reaksiyonu<br />
kolaylaştırmak<br />
catalysis kataliz, bazı maddelerin kendi asıllarına halel gelmeden başka maddelerin bileşimi<br />
üzerinde yaptıkları tesir<br />
catalysis kataliz, dağılma, çözülüş<br />
catalyst katalizleyen, katalizatör, kolaylaştıran<br />
catalytic katalitik<br />
catalytic katalize ait<br />
catalytic converter katalizör<br />
catalytic converter katalitik dönüştürücü (içten yanmalı motoru bulunan taşıtların egzoz<br />
borularına takılan hava kirliliğini denetleme aygıtı)<br />
catalytic heater katalitik soba<br />
catalytic incineration arındırma/katalitik<br />
catalytic influences katalizör etkileri, katalitik etkiler<br />
catalytic muffler katalizör<br />
catalyze kolaylaştırmak, katalize etmek, katalizlemek<br />
catalyze katalize olmak
catalyzer katalizör<br />
cataphoresis eriyik içinde dağılmış iyonların elektrik akımı etkisiyle katot’a doğru hareket<br />
etmesi<br />
catapult mancınık, sapan<br />
cataract. pompalama makinası ile diğer makinalar arasındaki hareketi regüle eden valfleri ve<br />
dalma pistonu ihtiva eden bir çeşit hidrolik fren<br />
catastalsis yukardan aşağıya doğru, dalga şeklinde ilerleyen kontraksiyon hareketi, bu tarz<br />
kontraksiyon dalgası ile belirgin peristaltik hareket şekli<br />
catastrophe felaket<br />
catastrophic felaket meydana getiren<br />
catastrophic felaket getiren, sonu kötü biten<br />
catch tutma<br />
catch tutmak<br />
catch mandal<br />
catch bar. örgü makinasının uzun çelik çubuk şeklindeki parçası. taşıyıcı kızak ile bağlantıyı<br />
sağlayan üzeri pirinç kaplıolan kısmına tahrik kanadı adı verilir<br />
catch basin garguy, su toplama yerleri, yer süzgeci<br />
catch drain kafa hendeği<br />
catch pawl. kavrama çengeli, kavrama mandalı<br />
catch plate. torna kavraması, durdurma parçası<br />
catch points. bir trenyolu rayında vagonun istem dışı raydan çıkması için meyilli bir yokuşta<br />
yedekleme noktaları<br />
catcher mandal<br />
catcher mandal kavrayıcı, tutucu<br />
catchment area yağış alanı, suların toplanma havzası<br />
catchming area yağış alanı<br />
categorize sınıflandırmak<br />
category ulam<br />
category cins, kategori, sınıf, vasıf
category kategori, sınıf, aralarında herhangi bir bakımdan ilgi ve benzerlik bulunan şeylerin<br />
tümü<br />
catena zincirleme seri<br />
catenary zincir eğrisi<br />
catercornered çapraz<br />
caterpillar 1. tırtıl 2. palet (iş makinesinde)<br />
caterpillar paletli makina<br />
caterpillar (track). katerpilar.tırtıllı taşıt.tırtıllı traktör<br />
caterpillar compact series caterpillar kompakt serisi<br />
caterpillar earth moving equipment caterpillar iş makinaları<br />
caterpillar tractor paletli traktör<br />
caterpillar vehicle paletli araç<br />
cathead (spıder). griva mataforası, demir mataforası,toma askı tertibatı,çıkrık<br />
catheter çeşitli çap ve uzunlukta içi boş tüp,<br />
kateter, sonda<br />
cathodal katot’a ait, katot’la ilgili<br />
cathode katot, elektrodun eksi kutpu<br />
cathode bias katot polarizasyonu<br />
cathode ray tube katot ışınlı tüp<br />
cathode rays elektron ışınları<br />
cathode resistor katot direnci<br />
cathodic katodik<br />
cathodic protection katodik koruma<br />
cation katyon, pozitif yüklü iyon<br />
cation elektroliz usulünde katotta hasıl olan madde, bir müspet iyon<br />
cation exchange katyon değişimi, baz değişimi<br />
cation exchanger katyon değiştirici<br />
cationic katyonik
cationic asphalt katyonik asfalt<br />
cationic emulsifiers katyonik emülsiyon verici maddeler (molekülün bitümle çözünen büyük<br />
organik kısmı katyon olan bileşikler)<br />
cations, exchangeable bkz. exchangeable cations<br />
cations, metallic bkz. metallic cations<br />
cations, monovalent bkz. monovalent cations<br />
cations, multivalent bkz. multivalent cations<br />
cations, univalent bkz. univalent cations<br />
cat’s eye reflector kedi gözü reflektör, kedi gözü<br />
CATTDTOTM şanzuman ve güç aktarma organları yağı<br />
cattle creep hayvan geçidi<br />
cattle guard hayvan çiti<br />
CATV, community antenna television kolektif antenli televizyon<br />
catwalk dar köprü, iskele<br />
cauldron kap<br />
cauldron mastik kazanı (mastik asfalt ısıtmak için kullanılan açık bir kap)<br />
caulk dolgu ile doldurmak<br />
caulking sızdırmazlık<br />
caulking kalafatlama, demir başlarının şişirilmesi<br />
caulking sızdırmaz yapmak<br />
caulking (of boilersections) kalafat, sızdırmazlık (kazan kısımları)<br />
caulking hammer kalafat çekici<br />
causal sebep teşkil eden etkenle ilgili, sebebe yönelik<br />
causal neden<br />
causal nedensel<br />
causal relationship nedensel ilişki<br />
causal system nedensel sistem<br />
causalgia fazla ızdırap veren nörolojik bir ağrı çeşidi
causality principle nedensellik ilkesi<br />
cause neden, sebep<br />
cause sebep olmak, neden olmak<br />
cause damage zarara sebep olmak<br />
cause, to yolaçmak<br />
causeway bataklık gibi sulu zeminlerde yükseltilmiş yol<br />
caustic a) yakıcı, b) yakıcı madde (bileşim)<br />
caustic kostik<br />
caustic lime sönmemit kireç<br />
cauterization 1. dağlama; 2. hareket, elektrik veya kimyasal maddelerle dokuları yakma<br />
cauterize yakmak, dağlamak<br />
cautery yakış, dağlayış, dağlama aleti, koter<br />
caution dikkat, ihtiyat<br />
caution uyarı<br />
caution lamp uyarı, lambası<br />
caution plate ikaz levhası, uyarı etiketi<br />
cautious tedbirli<br />
cave oyulmak<br />
cave oymak<br />
cave in çökmek<br />
cave in toptan göçmek, çökmek<br />
cave in, tendency to bkz. tendency to cave in<br />
cavern mağara<br />
cavern/natural doğal mağara<br />
cavernous içi boş aralıkları olan, boşluklu, kavernöz, cavernosus<br />
cavernous boşluklu, mağaralı<br />
caving çöktürme<br />
caving toptan göçme, çökme, toptan yıkılma
cavitary 1. boşlukla ilgil; 2. boşluk gösteren, oyuk, çukur; 3. ortasında vücut boşluğu bulunan<br />
(solucan vb. hayvansal parasit hakkında)<br />
cavitas boşluk kavite<br />
cavitation kovuklanma<br />
cavitation oyuk, oyulma<br />
cavitation boşlum, kavitasyon<br />
cavity boşluk, kavite, oyuk<br />
cavity resonator kovuk çınlayıcısı<br />
cavity wavemeter kovuklu dalgaölçer<br />
cavum (pl. Cava). boşluk, kovuk, oyuk, çukur<br />
CBR bkz. California bearing ratio<br />
CBR curve bkz. California bearing ratio curve<br />
CBR method bkz. California bearing ratio method<br />
CBR test bkz. California bearing ratio test<br />
CBR value of subgrade strength bkz. California bearing ratio value of subgrade strength<br />
CC bkz. center of curvature<br />
CCD yükten bağlaşımlı aygıt<br />
c‐clamp el mengenesi, işkence, kelepçe<br />
CCS, call per centisecond yüz saniyedeki çağrılar<br />
CCTV kapalı devre televizyon<br />
CD compact disk<br />
CD burner CD yazıcı<br />
CD, compact disk yoğunteker<br />
CD‐I; compact disk‐interactive etkileşimli yoğunteker<br />
CDI Clutch. kasnak etrafına çelik bir şerit sarılmak üzere oluşturulan sürtünmeli kavrama<br />
cdrom cd‐rom<br />
CD‐ROM salt okunur yoğunteker<br />
CD‐ROM CD‐ROM
cdrom driver cd rom sürücü<br />
CD‐ROM driver yoğunteker sürücüsü<br />
CD‐ROM driver CD‐ROM sürücü<br />
cdrom player cd rom okuyucu<br />
cdrom writer cd rom yazıcı<br />
CD‐ROM‐Player CD‐ROM‐Okuyucu<br />
cease durmak, kesmek, durdurmak<br />
cecal 1. çekum’la ilgili, çekum’a ait; 2. ucu kapalı sonlanan, kör kese halinde sonlanan<br />
cedar çam ağacı, sedir ağacı<br />
cedilla çengel işareti<br />
ceiling tavan<br />
ceiling 1. tavan 2. azami<br />
ceiling beam tavan kirişi<br />
ceiling block asmolen<br />
ceiling coil tavan tipi serpantin<br />
ceiling coil tavan tipi serpantin<br />
ceiling cornice tavan pervazı, tavan kornişi<br />
ceiling diffuser tavan tipi menfez (difizör)<br />
ceiling diffuser tavan menfezi<br />
ceiling grid (see ceiling coil) tavan tipi serpantin<br />
ceiling heating tavandan ısıtma<br />
ceiling mounted tavana monte<br />
ceiling outlet tavandan çıkış<br />
ceiling outlet tavan menfezi<br />
ceiling structure tavan strüktürü (yapısı)<br />
ceiling structure tavan taşıyıcı yapısı<br />
ceiling ventilator tavan vantilatörü<br />
ceiling void tavan boşluğu
ceiling, absolute bkz. absolute ceiling<br />
cele 1. şişme, şişkinlik; 2. fıtık anlamına sonek<br />
celerity sürat, çabukluk<br />
celestial coordinates gök yüzü koordinatları<br />
cell hücre, akünün hücreleri, bilgisayar ünitesi<br />
cell hücre, pil<br />
cell göze<br />
cell hücre, göz<br />
cell frequency göze sıklığı<br />
cell library hücre kütüphanesi (bilgisayarda)<br />
cell pressure hücre basıncı, çevre basıncı<br />
cell protection göze koruması<br />
cell range göze erimi<br />
cellar depo, kiler<br />
cellar kiler, mahzen<br />
cellar bodrum, mahzen, yeraltı odası<br />
cellar floor bodrum tabanı<br />
cellar stairs bodrum merdiveni<br />
cellarage mahzen ücreti<br />
cellicolous hücreler içinde yaşayan<br />
celliferous hücreler oluşturan<br />
celliform hücre şeklinde, hücreye benzeyen<br />
cellobiase sellobiyozu glikoza çeviren enzim<br />
cellobiose selüloz’dan meydana gelen bir disakarid (C12H2O11)<br />
celloidin mikroskop çalışmalarında kullanılan bir kollodyon preparatı, koloidin<br />
cellula (pl. Cellulae). bkz. cell<br />
cellular hücresel<br />
cellular hücreli
cellular göz göz, bölmeli, hücreli, petekli<br />
cellular 1. hücrevi; 2. hücreli<br />
cellular air filter hücreli hava filtresi<br />
cellular air filter (see cellular filter) hücreli hava filtresi<br />
cellular caisson hücreli keson<br />
cellular cofferdam hücresel batardo,su geçirmez kutu<br />
cellular filter hücreli filtre<br />
cellular floor boşluklu döşeme, içi boş döşeme<br />
cellular glass (see foam glass) cam yünü<br />
cellular phone cep telefonu<br />
cellular rubber köpük lastik<br />
cellular rubber thermal insulation köpük lastik ısı yalıtımı<br />
cellular structure hücreli yapı<br />
cellular structure hücresel yapı tarzı<br />
cellular telephone technology hücresel (gözesel) telefon teknolojisi<br />
cellular thermal insulation hücreli ısı izolasyonu<br />
cellular wall hücresel batardo<br />
cellule hücrecik<br />
cellulipedal hücreye yönelen, hücreye doğru hareket gösteren<br />
cellulose selüloz<br />
cellulose fiber selüloz lifi<br />
cellulose fiber sheet packing selüloz esaslı contalık<br />
cellulosic sellülozik<br />
cellulosity hücre kümesi halinde bulunma, hücrelerden oluşma hali<br />
Celsius santigrat<br />
Celsius thermometer santigrat termometre<br />
cement çimentolamak<br />
cement çimento
cement bağlayıcı, çimento (aralarında bağlantı olmayan bir taneler topluğuna uygun şekilde<br />
ilave edildiğinde fiziksel ve kimyasal olaylarla sertleşerek bu taneleri bir kütle halinde<br />
bağlayabilen, birbirine birleştirilen iki parçanın arasını doldurarak sızmayı ön<br />
cement tutkal, yapıştırıcı<br />
cement çimento, siman, sement, diş kökünü örten doku tabakası<br />
cement macun<br />
cement aggregate ratio çimento agrega oranı<br />
cement aggregate reaction bkz. aggregate cement reaction<br />
cement bagging çimentonun torbalanması<br />
cement bound granular base çimento bağlayıcılı granüler temel<br />
cement bound macadam çimento makadam (serme ameliyesi esnasında agregaya çimentonun<br />
ilave edildiği bir yol yapısı türü)<br />
cement factor çimento dozajı (torba adedi cinsinden)<br />
cement grouting çimento enjeksiyonu<br />
cement injection çimento enjeksiyonu, çimento içitimi<br />
cement kiln çimento fırını<br />
cement klinker çimento klinkeri<br />
cement lining çimento ile kaplanmış şap tabakası<br />
cement mixing test çimento ile karıştırma deneyi (yavaş sertleşen asfalt emülsiyonlarının<br />
emülsiyon verici madde çözeltisinin tipine ve konsantrasyonuna bağlı kararlılık sınırını tayin<br />
etmek için çimento ile yapılan karıştırma deneyi)<br />
cement modified soil çimento ile fiziksel özellikleri iyileştirilmiş zemin<br />
cement paste çimento şerbeti<br />
cement rubble masonry, fine finished bkz. fine finished rubble masonry cement<br />
cement rubble masonry, ordinary bkz. ordinary rubble masonry cement<br />
cement soil stabilization çimento toprak stabilizasyonu<br />
cement stabilization çimento stabilizasyonu<br />
cement stabilized soil çimento ile stabilize edilmiş toprak
cement treated material çimento ile iyileştirilmiş malzeme, çimento ile dayanımı arttırılmış<br />
granüler malzeme<br />
cement, bulk bkz. bulk cement<br />
cement, grout bkz. grout cement<br />
cement, grout filler bkz. grout filler cement<br />
cement, high alcali bkz. high alcali cement<br />
cement, high silica bkz. high silica cement<br />
cement, hydratation of bkz. hydratation of cement<br />
cement, low alcali bkz. low alcali cement<br />
cement, low heat bkz. low heat cement<br />
cement, lumnite bkz. lumnite cement<br />
cement, masonry bkz. masonry cement<br />
cement, modified bkz. modified cement<br />
cement, mortar bkz. mortar cement<br />
cement, mortar patch bkz. mortar patch cement<br />
cement, natural bkz. natural cement<br />
cement, potassium in bkz. potassium in cement<br />
cement, prehydration of bkz. prehydration of cement<br />
cement, roman bkz. roman cement<br />
cement, rubble masonry bkz. rubble masonry cement<br />
cement, sand bkz. sand cement<br />
cement, santorin bkz. santorin cement<br />
cement, special bkz. special cement<br />
cement, sulfate resisting bkz. sulfate resisting cement<br />
cement, super bkz. super cement<br />
cement, tramp iron in bkz. tramp iron in cement<br />
cement, white portland bkz. white portland cement<br />
cementation çimentolaşma
cementation çimentolaşma, semantasyon, bir maddenin bünyesine yüksek ısıda başka bir madde<br />
katma, maden tavlama<br />
cementation çimentolama<br />
cementation bir şeyi, yapıştırıcı aracılığıyla diğer bir şeye tutturma<br />
cemented yapışık<br />
cemented carbide tool bit sert maden uçlu torna kalemi<br />
cemented sand çimentolanmış kum<br />
cementing agents, uniformity of the bkz. uniformity of the cementing agents<br />
cementing material çimentolayıcı madde, bağlayıcı madde, bağlayıcı<br />
cementite sementit<br />
ceno pref. 1. yeni, ilk defa görülen anlamına önek;<br />
2. boş, kimse bulunmayan anlamına önek<br />
censor sansür<br />
censored sample durdurulmuş örneklem<br />
census sayım<br />
center merkez<br />
center merkez, pistonun ölü noktaları, sentro, punta<br />
center merkezlemek<br />
center alignment (yazıyı) ortalama<br />
center alignment, mean, average ortalama<br />
center bit punta matkabı<br />
center blade orta bıçak<br />
center bolt göbek saplaması<br />
center brake band merkez fren kasnağı (traktörde)<br />
center distance eksenlerarası mesafe<br />
center distance merkez mesafesi<br />
center drill punta matkabı<br />
center drilling merkez hattı, merkezden delme
center frequency sukunet frekansı<br />
center gauge punta mastarı<br />
center hole punta deliği, merkez deliği<br />
center joint merkezi mafsal<br />
center lane orta şerit (bölünmemiş ve tek sayıda şeritli bir yolda, her iki yöndeki trafiğin<br />
kullanabileceği ortadaki şerit)<br />
center lathe torna tezgahı<br />
center line orta çizgi, merkez hattı, eksen, yol eksen çizgisi, yol ekseni, (iki yönlü bir yolda, yolu<br />
iki eşit kısma ayıran çizgi)<br />
center line stripe eksen çizgisi (eksen çizgisini gösteren boyalı şerit)<br />
center line velocity eksenel hız<br />
center of burst parlama merkezi<br />
center of circumference çember merkezi<br />
center of curvature (CC) eğrilik merkezi, yatay güzergahta dairesel kurp parçasının merkezi<br />
center of dispersion dağılma merkezi<br />
center of gravity ağırlık merkezi<br />
center of gravity, position of the bkz. position of the center of gravity<br />
center of gyration dönme merkezi<br />
center of impact orta vuruş noktası (çarpma merkezi)<br />
center of mass kütle merkezi<br />
center of oscillation salınım merkezi<br />
center of percussion çevirici güç merkezi<br />
center of picture resim orta noktası, izdüşüm orta noktası<br />
center of pressure basınç merkezi<br />
center of range orta mesafe<br />
center of resistance mukavemet noktası<br />
center of rotation dönme merkezi<br />
center plate birden fazla plakalı debriyajlarda orta plaka, birden fazla plakalı, debriyaj orta diski
center punch nokta zımbası<br />
center section makta, ara kesit<br />
center trunnion mounting merkez terazi mafsal bağlantı<br />
centering merkezleme<br />
centering 1. merkezleme 2. iskele (kemer için)<br />
centering device merkezleme düzeneği<br />
centering effect merkezleme etkisi<br />
centering rod merkezlendirme çubuğu<br />
centering spring merkezleme yayı<br />
centerless grinding puntasız taşlama<br />
centerline eksen hattı<br />
centers, lathe bkz. lathe centers<br />
centershift ortaya kaydırma<br />
centesimal yüzdeler taksimatı, yüzdelik<br />
centi önüne geldiği rakamın %l’ini belirten ön ek<br />
centi‐ yüz, yüzde anlamı veren ön ek<br />
centigrade yüz dereceye taksim edilmiş, santigrad<br />
centigrade santigrat<br />
centigrade loose bölünmüş taksimat<br />
centigrade thermometer santigrat termometre<br />
centigram gram’ın yüzde biri, santigram<br />
centigramme bkz. centigram<br />
centiliter litre’nin yüzde biri, santilitre<br />
centimeter metre’nin yüzde biri, santimetre<br />
centinormal bir maddenin % 1 (0.01)’liği 0.01 oranındaki normal eriyiği<br />
centipoise santipois (l/l00 pois)<br />
centne arbor. saatin her bir saatte tam bir devir yapan ve plakaların merkezinde bulunan direk<br />
central merkezi, özeksel
central orta, merkezi, santral<br />
central angle merkez açısı<br />
central arch orta kemer<br />
central bank merkez bankası<br />
central batching merkezi harmanlama<br />
central boiler plant merkezi kazan tesisi<br />
central business district merkezi iş semti, iş merkezi bölgesi, alışveriş bölgesi<br />
central control merkezi kontrol<br />
central control panel merkezi kontrol paneli<br />
central ellipse of inertia merkezi atalet elipsi<br />
central fibre merkezi lif<br />
central grating orta ızgara<br />
central heating merkezi ısıtma<br />
central heating kalorifer<br />
central heating fuel oil kalorifer yakıtı<br />
central heating plant merkezi ısıtma tesisi<br />
central heating station merkezi ısıtma istasyonu<br />
central lubrication motor ve makinelerde merkezi yağlama sistemi<br />
central mixed concrete merkezi, sabit tesiste karıştırılan beton<br />
central mixing merkezi karıştırma<br />
central mixing asphalt plant merkezi, sabit asfalt hazırlama plenti<br />
central mixing plant merkezi karıştırma plenti<br />
central moment özeksel moment<br />
central office merkez bürosu<br />
central office santral<br />
central office merkez, merkez ofis<br />
central office trunk santral gövdeyolu<br />
central planning merkezi planlama
central plant. merkezi tesis, ana tesis, ana fabrika<br />
central processing unit ana işlem birimi<br />
central processing unit, CPU ana işlem birimi<br />
central processor unit merkezi işlem birimi<br />
central reservation orta refüj<br />
central reserve refüj, orta refüj (bölünmüş yollarda karşılıklı yönlerdeki trafiğe ait platformları<br />
ayıran kısım)<br />
central station air handling unit merkezi klima santralı<br />
central traffic control merkezi trafik yönetimi<br />
centrality merkezde olma<br />
centralization merkezileştirme<br />
centralization merkezden yönetim, merkeziyetçilik<br />
centralize merkezileştirmek<br />
centralize merkezleme, merkez durumuna getirme, merkeze bağlı kılma (yönetimde)<br />
centralized merkezileş(tiril)miş, özekselleş(tiril)miş<br />
centralized management merkezi yönetim<br />
centralized processing merkezi işleme<br />
centrally merkezden<br />
centre merkez<br />
centre bit. punta matkabı, merkez punta noktalı, biri bıçak görevi gören diğeri ise açılacak delik<br />
çapını belirleyen iki kanatlı tahata delme matkabı<br />
centre drill. punta matkabı<br />
centre gauge (screw‐cutter’s gauge). tornacı açı ölçme maştan, punta mastarı<br />
centre lathe (engine lathe). merkezlenmiş iş parçasını döndürme, delik açma,vida dişi açma<br />
operasyonlarını yapan torna tezgahı, puntalı torna tezgahı<br />
centre line. merkez hattı,orta çizgisi<br />
centre of gravity ağırlık merkezi<br />
centre of gyration. dönme merkezi,topaç merkezi
centre of mass. kütle merkezi<br />
centre of oscillation. salıntı merkezi, ihtizaz merkezi, titreme merkezi, salınım merkezi<br />
centre of percussion. çevirici kuwet merkezi,vuruş merkezi, darbe merkezi<br />
centre oistance. eş çalışan iki dişlinin mil eksenleri arası mesafe<br />
centre opening door ortadan açılan kapı<br />
centre pinion. bir saatteki dişli düzeneğinde büyük dişlinin tahrik ettiği pinyon dişli<br />
centre punch. nokta zımbası.delik mastarı,<br />
punta zımbası<br />
centre wheel (horology). saatte, her saat bir devir yapan pinyon dişli miline tutturulan dişli<br />
centreless grinding. puntasız taşlama<br />
centre‐line velocity eksenel hız<br />
centre‐mounted cab merkezi kabin<br />
centre‐weighted governor. ağırlığı bilyelerin santrifüj kuweti ile dengelenen merkez mili<br />
üzerinde kayan büyük bir ağırlığa sahip cismi içeren yüksek hız regülatörü<br />
centri‐ merkez anlamı veren birleştirici<br />
centric merkezsel<br />
centric load merkezi yük, eksenel basınç veya yük<br />
centrical merkezsel<br />
centrifugai speedometer. bkz. speedometer, centrifugal<br />
centrifugal santrifüj, merkezkaç<br />
centrifugal dışarıya doğru uzaklaşan<br />
centrifugal (adj) merkezkaç (santrifüj)<br />
centrifugal advance santrifüj avans<br />
centrifugal brake santrifüj freni<br />
centrifugal brake. savurma fren .santrifüj fren<br />
centrifugal cast iron pipe dökme demirden boru<br />
centrifugal cast iron pipe valve seat dökme demirden boru halinde supap yuvası malzemesi
centrifugal clutch. santrifüj kavrama. belirti bir devir esnasında otomatik olarak devreye giren<br />
kavrama<br />
centrifugal compressor santrifüj kompresör<br />
centrifugal compressor. santrifüj kompresör, savurma kompresör<br />
centrifugal fan santrifüj fan<br />
centrifugal fan radyal fan<br />
centrifugal fan (paddle‐wheel fan). savurma körük, santrifüj<br />
centrifugal force merkezkaç kuvveti, santrifüj kuvveti<br />
centrifugal force;centripetal force. santrifüj kuvvet,savurma kuvveti<br />
centrifugal governor santrifüj regülatör<br />
centrifugal pump. santrifüj pompa, santrifüj tulumba, savurma pompa<br />
centrifugal separator santrifüj ayırıcı<br />
centrifugal. merkezden uzaklaşan, merkezden çevreye doğru hareket gösteren, merkezkaç<br />
centrifugal. santrifüj, merkezden dışa doğru, savurma<br />
centrifugalize santrifüjlemek<br />
centrifugation içinde sıvı bulunan tübün yüksek sür’atle döndürülerek ihtiva ettiği taneciklerin,<br />
merkezkaç kuvvetin etkisiyle dibe çöktürülmesi, santrifüj ayırma<br />
centrifuge dönerek çalışan ve yerçekimi gücünü artırarak yoğunlukları farklı maddelerin<br />
birbirlerinden ayrılmalarını sağlayan aygıt, santrifüj cihazı<br />
centrifuge santrifüj, merkezkaç<br />
centrifuge santrifüjlemek<br />
centrifuge savurucu makine,santrifüj,santrifüj makine. yüksek hızda çalılşan aparat, (a) farklı<br />
yoğunluktaki iki akışkanı birbirinden,katıyı sıvıdan ayırmak, (b) büyük ağırlık kuwetleri altında<br />
montajları test etmek için kullanılır<br />
centrifuge kerosene equivalent test santrifüj gazyağı eşdeğeri deneyi<br />
centrifuge method merkezkaç kuvvetiyle ayırma metodu<br />
centrifuge moisture equivalent santrifüj eşdeğeri su içeriği<br />
centrigrade santigrad<br />
centring (centering). (a) tornaya bağlamadan önce işlenecek parçanın merkezlerini işaretlemek.
(b) parçanın tornaya bağlanması anında torna ekseni ile merkezlenmesi<br />
centring chuck. mericezleme aynası<br />
centring machine puntalama makinası<br />
centripetal merkezcil<br />
centripetal forca. bkz. centrifugal force<br />
centripetal force merkezcil kuvvet<br />
centro merkez, merkezi anlamında ön ek<br />
centrode. cismin ani dönme merkezinin yolu<br />
centroid kütle merkezi<br />
centroid ağırlık merkezi<br />
centrum merkez, orta<br />
centrum merkez, merkez pozisyonu, şehir merkezi<br />
centuple yüz misli<br />
centuple yüz misli yapmak<br />
centuplicate yüz misli<br />
centuplicate yüz misli yapmak<br />
centurial merkezle ilgili<br />
century yüzyıl<br />
CER ( see cooling efficiency ratio) soğutma verimi oranı<br />
cera 1. arı tarafından salgılanan bal mumu;<br />
2. balmumuna benzer madde; 3. kulak kiri<br />
ceraceous 1. balmumu gibi, balmumana benzer;<br />
2. balmumu tabiatında, balmumundan yapılmış<br />
cerametallic serametalik<br />
cerametallic button serametalik kontrol düğmesi<br />
cerametallic facing serametalik balata<br />
ceramic toprak eşya<br />
ceramic çini, seramik
ceramic capacitor seramik sığaç<br />
ceramic cutting tool seramik kesici takım<br />
ceramic tool. hemen hemen her tür malzemeyi ve aşındırıcı malzemeyi işlemede kullanılan<br />
seramik<br />
kesici takım<br />
ceramics çinicilik<br />
ceramics seramik<br />
ceramist çini uzmanı<br />
cerasin kiraz ve erik ağaçlarından elde edilen zamkta bulunan bir madde ,serasin<br />
cerate balmumu merhem<br />
cerium Ce işareti ile bilinen atom no: 58 ve atom ağırlığı: 140.13 olan kimyasal element, seryum<br />
cerium seryum<br />
cero‐ bal mumu anlamın veren ön ek<br />
cerolysin balmumunu ayrıştaran bir lizin. sefolizin<br />
ceroplastic bal mumundan<br />
cerotic bal mumu ile ilgili<br />
certain kati<br />
certain event kesin olay<br />
certainly elbette<br />
certainty katilik<br />
certifiable belgelendirilebilir<br />
certificate belge, sertifika<br />
certificate belgelemek<br />
certificate sertifikalandırmak<br />
certificate sertifika<br />
certificate in bankruptcy konkordato<br />
certificate of analysis analiz belgesi<br />
certificate of authority yetki belgesi
certificate of authorization yetki belgesi<br />
certificate of inspection muayene belgesi<br />
certificate of manufacture imalat belgesi<br />
certificate of origin menşei şehadetnamesi<br />
certificate of origin orijin belgesi<br />
certificate of production imalat belgesi<br />
certificate of registry milliyet şahadetnamesi<br />
certificate, certification onay belgesi<br />
certification belge, sertifika<br />
certification onay belgesi<br />
certification of payment hakediş raporu<br />
certification of propriety mülkiyeti belgeleme<br />
certified onaylı<br />
certified vesayet altında olan, vasi kontrolu altında hareket edebilen kimse<br />
certified bill of lading onaylı konşimento<br />
certified carrier yetkili nakliyeci<br />
certified copy onaylı kopya<br />
certified invoice tasdikli fatura<br />
certified reference material sertifikalı referans malzeme<br />
certified technician belli yükümlülükleri yerine getirebileceği konusunda, bazı kurumlar<br />
tarafından yeterlilik verilmiş teknisyen<br />
certifier onaylayan<br />
certify belgelemek, onaylamak, tasdik etmek, belgelendirmek, bildirmek<br />
certifying officer ita amiri<br />
ceruse üstübeç<br />
ceruse beyaz kurşun<br />
cervicobrachial boyun ve kolla ilgili<br />
cervicofacial boyun ve yüzle ilgili
cervilator daimi titreşim meydanag etirerek serviksi genişletme amacıyla kullanılan alet<br />
cervix (pl. Cervices). boyun<br />
cesium Ca sembolü ile bilinen, atom no:55 ve atom ağırlığı 132.91 olan kimyasal element<br />
cesium sezyum<br />
cesspipe fosseptik borusu<br />
cesspit fosseptik, lağım çukuru<br />
cesspool fosseptik<br />
cesspool lağım çukuru, binaların pis su depolama tankı<br />
cestodology sestod (tenya)’ları konu alan bilim dalı, sestodoloji<br />
cestoid şerit (tenya)’e benzer, şerit gibi<br />
cetane setan<br />
cetane number yakıt setan sayısı<br />
cetrimidi deterjan etkisi olan bir antiseptik<br />
CFC (see chlorofluorocarbon) kloroflorokarbon<br />
c‐frame hamut (angıl dozer için)<br />
chafe ovarak aşındırmak<br />
chafe ovarak ısıtmak<br />
chafing araç lastiklerinin dişlerinin aşınması<br />
chain çelik şerit, zincir, ölçme zinciri<br />
chain barrel. zincirin fazla,artan kısmının üzerine sarıldığı bazen üzerine diş açılan silindirik<br />
varil<br />
chain block. zincir palangası<br />
chain case zincir mahfazası, zincir kutusu<br />
chain case cover zincir mahfazasının kapağı, zincir kutusunun kapağı<br />
chain case cover plate zincir kutusunun kapak plakası<br />
chain case cover reinforcement zincir kutusu kapağının takviyesi<br />
chain catcher zincir yakalayıcı<br />
chain code zincir kodu
chain conveyor zincirli konveyör<br />
chain conveyor zincirli taşıyıcı<br />
chain conveyor. band konveyörden farklı olarak bir çok kova taşıyan zincirli taşıyıcı bkz. apron<br />
conveyor, bucket conveyor<br />
chain conveyor/submerged dalma zincir konveyör<br />
chain coupling zincirli kavrama<br />
chain crank link zincir ekleme baklası<br />
chain cutter. baklaların dışına 25° meyilli çelik özel kesici ağzı açılmış sonsuz zincir, hatvesi iki<br />
bakla boyuna eşittir<br />
chain drive zincir tahrik mekanizması<br />
chain driven zincir‐dişli tertibatı ile çalışan, zincir tahrikli<br />
chain drum zincir kasnağı<br />
chain elevator zincirli elevatör<br />
chain feed. (a) kereste kütüklerini beslemekte kullanılan ve kasnak tekerlekleri etrafına dolanan<br />
sonsuz zincir, (b) kayış yerine makina parçası olarak kullanılan zincir<br />
chain geanng. zincir mekanizması<br />
chain grate zincir ızgara<br />
chain grate stoker hareketli ızgara<br />
chain guard zincir mahfazası, zincir korkuluğu<br />
chain hook zincir çengeli<br />
chain hook. zincir cengeli, salyafora kancası<br />
chain idle sprocket avara zincir dişlisi (boşta dönen ve bir mekanizmayı tahrik etmeyen zincir<br />
dişlisi)<br />
chain link zincir baklası, zincirin tek halkası<br />
chain lock zincir kilidi<br />
chain pin zincir baklası pimi, zincir pimi,<br />
zincir dişlisi pimi<br />
chain pulley zincir makarası<br />
chain pulley block ceraskal
chain pump. çalparalı zincir pompası, akışkanın içine dalıp dolan kovaları içeren, üst kasnaktan<br />
dönme esnasında boşaltmayı gerçekleştiren zincirli pompa<br />
chain reaction zincirleme tepkileşim<br />
chain reaction zincirleme reaksiyon<br />
chain rule zincir kuralı<br />
chain saw zincir testere<br />
chain saw. zincir testere<br />
chain sling zincir sapanı<br />
chain spring zincir yayı<br />
chain spring link zincir yaylı kilit baklası<br />
chain tightener zincir gerici, zincir germe tertibatı<br />
chain tightener sprocket zinciri gerdirmeye mahsus ayarlanabilir avara dişli, zincir germe dişlisi<br />
chain track zincir kılavuzu<br />
chain wheel zincir dişlisi<br />
chain. zincir<br />
chainage yatay güzergahta belirli bir noktadan olan uzaklık, kilometre<br />
chained file zincirleme kütük<br />
chained list zincirlenmiş liste<br />
chaining şenaj, zincirli ölçme, yol eksenini meydana getiren kazık aralarının yatay olarak metre<br />
ile ölçülmesi<br />
chaining zincirleme<br />
chaining pin şenaj şişi<br />
chaining search zincirleme arama<br />
chain‐like structure zincir yapı<br />
chainman şenör<br />
chains, crossed roller. çapraz makara, birbirinden belirli açıda arka arkaya makaraları içeren<br />
zincir<br />
chain‐type feeder zincirli besleyici
chair başkanlık makamı, koltuk<br />
chair. sandelye, mesnet, iskemle, boru oturağı<br />
chairman başkan<br />
chalco‐ bakır anlamı veren birleştirici<br />
chalcography bakır oymacılık<br />
chalet geniş saçaklı villa<br />
chalk tebeşir<br />
chalk 1. tebeşir, kalsiyum, karbonatın billüri olmayan şekli; 2. eklemlerde meydanag elen madeni<br />
birikme<br />
chalk tebeşir<br />
chalky soil tebeşirli zemin<br />
challenge meydan okumak<br />
challenge mücadeleye çağırma<br />
challenger meydan okuyan<br />
chamber meslek odası<br />
chamber hazne, kutu<br />
chamber bölme, oda, hazne<br />
chamber oda, yanma odası<br />
chamber blasting galeri sistemi patlatma<br />
chamber feeder hücreli besleyici<br />
chamber of commerce ticaret odası<br />
chamber of commerce and industry ticaret ve sanayi odası<br />
chamber of industry sanayi odası<br />
chamfer pah kırmak<br />
chamfer pah, oluk, şev, yiv, açılı çıkıntı, guse, pah kalemi<br />
chamfer oluk açmak<br />
chamfer yiv, oluk<br />
chamfer bit havşa matkabı
chamfer cutter havşa freze, oluk frezesi<br />
chamfer. oluk açmak, pahını almak, kenarını kırmak<br />
chamfered yivli, oyuklu, pahlı<br />
chamfered. (a) belirli bir yarıçapta yuvarlamak,<br />
(b) oluk açılmış, yivlenmiş, pahlanmış<br />
chamfering machine. somunu konikleştirme, civata ucunu yuvarlama makinesi<br />
chamotte ateş tuğlası kili<br />
champion şampiyon<br />
chance şans<br />
chancriform şankır’a benzeyen<br />
chandelier avize<br />
chandler mumcu<br />
chanelize kanalize etmek<br />
change değişiklik, değişim<br />
change değişme<br />
change değiştirme, değişim<br />
change display switch gösterge panosu bilgi değiştirme anahtarı<br />
change in strain in the soil zemin kitlesinin deformasyonu<br />
change in volume hacim değişimi<br />
change interval değişme aralığı, sarı ve tamamiyle kırmızı sinyal aralıkları (aksi yönlerdeki trafik<br />
hareketleri serbest bırakılmadan önce kavşağın temizlenmesi için meydana gelen trafik sinyal<br />
fazları arasındaki zaman)<br />
change of grade kırmızı hattın değiştirilmesi, eğim değişmesi<br />
change of specific volume özgül hacim değişmesi<br />
change of state durum değişikliği<br />
change of stress gerilme değişmesi<br />
change over valve yol değiştirme vanası<br />
change speed lever vites kolu
change wheels. vida dişi açan bir tornada hız azaltma oranını değiştirmek için kullanılan<br />
değiştirilebilir dişli çarklar<br />
change, volume bkz. volume change<br />
changeability değişebilirlik<br />
changeable bir kararda durmayan, değişebilir, değişken<br />
changeable değişebilir<br />
changeable message sign değişken mesajlı işaret<br />
changed değişmiş<br />
changeover değiştirme, aktarma<br />
changeover değiştirme/tamamen<br />
changeover control değiştirme kontrolü<br />
changeover switch değiştirme anahtarı<br />
change‐over switch yön değiştirici anahtar<br />
changeover, to konum değiştirmek (röle)<br />
changing record değişen kayıt<br />
channel 1. kanal, dere yatağı (suyun belirli bir doğrultuda akmasını sağlayan doğal ya da yapay<br />
oluşum) 2. U demiri 3. tekerlek izinde oluk<br />
channel kanala sevketmek, kanala yönlendirmek<br />
channel kanal açmak<br />
channel tüp veya boru şeklindeki oluşumun içinden geçen yol, kanat, geçit<br />
channel kanal<br />
channel demultiplexing (bir) kanalı çoğullamadan çıkarma<br />
channel equipment kanal (çoğullama) donatısı<br />
channel gate kanal kapısı<br />
channel group kanal grubu<br />
channel opening kanal açıklığı<br />
channel spacing kanal aralığı<br />
channel splitting kanal bölümlenmesi
channel substructure kanal altyapısı<br />
channel the traffic trafiğe yön verme<br />
channel‐attached kanala bağlı<br />
channeling bkz. rutting<br />
channeling kanallaşma<br />
channeling plan frekans planı<br />
channelization trafikte kanalize etme, yönlendirme (trafiğin kaplama işaretleri, yükseltilmiş<br />
adalar, gibi çeşitli önlemlerle belirli bir doğrultuya yönlendirilmesi)<br />
channelized kanalize edilmiş<br />
channelized intersection kanalize edilmiş kavtak, yönlendirilmiş etdüzey kavtak<br />
channelizing kanaldan geçirme, mecra verme, kanalize etme<br />
channelizing island kavşaklarda yönlendirme adası (trafik hareketlerini kontrol ve yön vermek<br />
için yol üzerinde yapılan adacık)<br />
channelizing line yönlendirme çizgisi<br />
chap deri üzeirnde soğuk v.s. sebeple oluşan çatlak, yarık<br />
chape keskin uç koruması<br />
chapter bölüm, kısım<br />
chapter paragraf<br />
chapter heading bölüm başlığı<br />
chapter, division (math), quotient, section bölüm<br />
char kavurmak<br />
char kavrulmak, kömürleşmek<br />
char odun kömürü<br />
character karakter, özellik, yapı, harf damga<br />
character oyarak yazmak<br />
character karakter<br />
character işaret<br />
character bir şahsın bilinen ve tahmin edilebilen mental özelliklerinin toplamı, karakter
character damga, karakter<br />
character code karakter kodu<br />
character generator damga (karakter) üreteci<br />
character of the curve eğrinin karakteri<br />
character of the soil zeminin karakteri, zeminin cinsi temel şartları, zemin şartları<br />
character pitch damga (karakter) sıklığı<br />
character reader karakter okuyucu<br />
character recognition karakter tanıma<br />
character recognition damga (karakter) tanıma<br />
character set damga (karakter) kümesi<br />
character string damga (karakter) dizgisi<br />
character string damga dizgisi<br />
characteristic karakteristik<br />
characteristic ayırıcı özellik, karekteristik<br />
characteristic özellik<br />
characteristic curve karakteristik eğri<br />
characteristic function belirtev, tanımalık işlev<br />
characteristic impedance karakteristik empedans (çeli)<br />
characteristic number anma numarası<br />
characteristic, feature özellik<br />
characteristic, swell bkz. swell characteristic<br />
characteristics özellikler, bir motor veya makinenin özellikleri (silindir adedi vs)<br />
characterize tanımlamak, vasıflandırmak<br />
characterize, to tanımlamak, ıralamak, betimlemek<br />
characters per inch karakter/inç<br />
charcoal odun kömürü<br />
charcoal kömürü/odun<br />
charcoal odun kömürü, organik kömür
charcoal filter karbon filtre<br />
charge şarj etmek<br />
charge görev<br />
charge doldurma, şarj, besleme<br />
charge ceza vermek<br />
charge yük<br />
charge vergi<br />
charge masraf<br />
charge amplifier yük yükselteci<br />
charge controller yükleme kontrolü<br />
charge controller yükleme kontrolörü<br />
charge coupled device, CCD yükten bağlaşımlı aygıt<br />
charge density yük yoğunluğu<br />
charge exchange phenomenon yük alışveriş olgusu<br />
charge of a capacitor sığacın yükü<br />
charge of an electron elektronun yükü<br />
charge of an explosive bir patlayıcının yükü<br />
charge of dynamite dinamit yükü<br />
charge pressure doldurma basıncı, besleme basıncı<br />
charge transit time yük taşınma süresi<br />
charge, to yüklemek<br />
chargeable şarj edilebilir, yüklenebilir<br />
charged yüklenmiş<br />
charged particle yüklü parçacık<br />
charged, positively bkz. positively charged<br />
chargehand postabaşı, formen<br />
charger şarj eden<br />
charger aküyü şarj etme cihazı, redresör
charges masraf, ücretler<br />
charging yükleme; ücretlendirme<br />
charging (furnace or stove) yükleme, doldurma (kazan veya ocağın)<br />
charging capacity yükleme kapasitesi<br />
charging capacity (thermal storage) yükleme kapasitesi<br />
charging circuit besleme devresi<br />
charging connection yükleme bağlantısı<br />
charging current şarj akımı, şarj devresinin amperajı<br />
charging door yükleme kapısı<br />
charging of reaction core reaktör çekirdeğinin yüklenmesi<br />
charging period iki şarj arasındaki zaman<br />
charging pressure şarj basıncı<br />
charging pump pilot basınç pompası<br />
charging pump besleme pompası, yükleme pompası<br />
charging rate şarj hızı<br />
charging rate yükleme akımı<br />
charging. yükleme, doldurma, şarj etme<br />
charpy test. orta noktasından çentikli bir deney çubuğu iki ucundan sabitlenip çentikli olduğu<br />
noktanın arka kısmından bir sarkaçla vurularak kırılır sarkacın geri salınım yüksekliği ile ilk<br />
yüksekliği arasındaki fark yutulan enerji miktarı olarak hesaplanır<br />
chart tablo, cetvel<br />
chart grafik, grafikle gösterme, abak, nomogram, çizelge, şema<br />
chart çizelge yapmak, tablo yapmak<br />
chart (pie, bar) çizit (değirmi, çubuk)<br />
chart (pie, bar), diagram, graph, graphic çizge<br />
charta ilaçlı eriyikte emdirilerek korutulmuş veya üzerine ilaç sürülmüş kağıt, ilaçlı kağıt<br />
charter imtiyaz<br />
charter kira anlaşması
charter taşıma ücreti, navlun<br />
charter party navlun mukavelesi (ABD’de)<br />
charter plane ucuz tarifeli uçak<br />
charterer kira anlaşması<br />
chartering kiralama<br />
chary odun kömürü gibi<br />
chase kabartma yapmak, oyuk açmak<br />
chase maden üzerine tekil oymak<br />
chaser (comb tool). diş açma bıçağı, vida dişi kalemi, lokma kalemi, keski<br />
chasing attachment. büyük çaplı dişlilerin açılmasına müsaade eden besleme kutusundan çıkan<br />
milden tahrik alan özel helezon<br />
chasing. diş açma.diş kesme,perdahlama, lokma<br />
chasm derin yarık, çatlak, oluk<br />
chasma esneme, istemdışı ağızın açılıp kapanması<br />
chassis şase<br />
chassis çatkı, şasi<br />
chassis şasi, hareketli araçların iskeleti, çerçeve<br />
chassis cable şasi (toprak hattı) kablosu<br />
chassis cable grommet şasi kablosunun kaportadan geçtiği delikteki koruyucu lastik bilezik<br />
chassis cross member şasi kuşağı, şasi çapraz takviyesi<br />
chassis lubricant şasi gresi<br />
chassis side member şasi yan takviyesi<br />
chassis wiring şasi kablo donanımı<br />
chassis wiring diagram şasi kablo donanım planı<br />
chassis. alt yapı,alt düzen,çerçeve.şasi<br />
chat mode söyleşili kip, konuşmalı kip<br />
chatter takırdamak, vitesin çıkardığı ses<br />
chatter çatırtı
chatter. kalem salgısı,diş algısı, çatırdama<br />
cheap ucuz<br />
cheat hile<br />
cheat aldatmak, dolandırmak, hile yapmak<br />
chebyshev approximation çebişev yaklaşıklığı<br />
check sağlama<br />
check 1. denetlemek, kontrol etmek, muayene etmek, tetkik etmek, akış halindeki sıvıyı<br />
durdurmak, kontrol, tetkik, muayene 2. banka çeki<br />
check kontrol etmek<br />
check çek<br />
check . önüne geçmek.durdurmak.kontrol etmek, yoklamak, karşılaştırmak<br />
check arm hareket tahdit kolu<br />
check bit sağlama biti<br />
check boring kontrol sondajı<br />
check box onay kutusu<br />
check character sağlama damgası<br />
check digit sağlama sayısı<br />
check digit kontrol basamağı<br />
check digit, bit sağlama basamağı<br />
check gauge. diğer geyçlerin hassasiyetliklerini, genellikle boyutlarının doğruluğunu kontrol<br />
etmek için kullanılan geyç tir<br />
check in otele geliş bildirmek, otele kayıt yaptırmak<br />
check level kontrol nivelmanı<br />
check leveling kontrol nivelmanı<br />
check list çeklist, kontrol listesi<br />
check list kontrol fişi, kontrol listesi<br />
check mark onay imi<br />
check nut kontra somun
check nut. kilit somun, kontra somun, sıkıştırma somunu<br />
check out ayrılmak/otelden<br />
check point denetim noktası<br />
check rail kılavuz ray<br />
check rail (guard rail, safety rail, side rail). klavuz ray.karşılık ray.emniyet rayı<br />
check strap tahdit kayışı<br />
check test kontrol deneyi<br />
check up kontrol<br />
check valve çek valf, geri tepme valfi<br />
check valve geri tepme valfi, kontrol valfi, tek yönlü valf, çek valf<br />
check valve (non‐retum valve). geri tepme valfi, otomatik valf, emniyet valfi, çekvalf<br />
check word denetim sözcüğü<br />
check, to yoklamak, denetlemek, sağlama yapmak<br />
check/traveler’s seyahat çeki<br />
checkbook çek defteri<br />
checked kontrol edilmiştir<br />
checker kare desen<br />
checkered plate baklavalı sac<br />
checking in (checking).ilgili parçaları birbirine birleştirmek. yoklama, kontrol, karşılaştırma,<br />
önleme.engelleme<br />
checkout çalışırlık yoklaması<br />
checkout hata kontrolü<br />
checkpoint denetim noktası<br />
checkpoint kontrol noktası<br />
checkpoint/restart procedure denetim noktası/yeniden başlatma yordamı<br />
checkroom vestiyer<br />
checksum sağlama toplamı<br />
checkup sağlık kontrolü
check‐up yoklama, deneti, sağlama<br />
cheek yanak, bucca<br />
cheese head screw silindirik başlı vida<br />
chef şef<br />
chelate gevşek yapı gösteren bileşiği bir metalle birleştirmek, bu suretle bileşiğin yapısını<br />
kuvvetlendirmek<br />
chelating agents çeşitli metaliyonlarını kendi molekül yapılarına katabilme karakterini gösteren<br />
çözünürlüğü yüksek organik maddeler<br />
chem chemistry, chemical, chemist kelimelerinin kısaltılmış şekli<br />
chem (o) pref. biochem, kimya, kimyasal<br />
chemfer pah<br />
chemical a) kimyevi, kimyasal; b) kimyasal maddeler, ecza<br />
chemical kimyasal<br />
chemical agent kimyasal etkin madde<br />
chemical analysis kimyasal analiz, kimyasal çözümleme<br />
chemical attack kimyasal zarar<br />
chemical combination kimyasal birleşme<br />
chemical composition kimyasal yapı<br />
chemical compound kimyasal bileşim<br />
chemical compound kimyasal bileşik<br />
chemical contents kimyasal içerik<br />
chemical decomposition kimyasal ayrışma<br />
chemical element kimyasal element<br />
chemical engineer kimya mühendisi<br />
chemical engineering. kimya mühendisliği<br />
chemical fire kimyasal madde yangını<br />
chemical fire extinguisher kimyasal söndürücü, kimyasal yangın söndürücü<br />
chemical industry refrigeration. kimyasal sanayi soğutulması
chemical injection kimyasal enjeksiyon<br />
chemical oxygen demand kimyasal oksijen ihtiyacı (bir su örneğindeki organik ve oksitlenebilir<br />
inorganik bileşenleri yükseltmek için gerekli oksijen miktarını ölçen, suyun kalitesiyle ilgili<br />
gösterge)<br />
chemical process kimyasal metot, kimyasal işlem<br />
chemical properties bir maddenin kimyasal özellikleri (evsafı)<br />
chemical reaction kimyasal reaksiyon<br />
chemical rock weathering kayaların kimyasal ayrışması, kayaların kimyasal bozuşması<br />
chemical soil stabilization kimyasal yolla zeminin iyileştirmesi<br />
chemical treatment kimyasal muamele, kimyasal işlem<br />
chemically adv. kimyaca,<br />
chemically kimyasal olarak<br />
chemically bonded kimyasal yolla birleştirilmiş<br />
chemically stabilized soil kimyasal yolla iyileştirilmiş zemin<br />
chemicals kimyevi maddeler<br />
chemicals kimyasal maddeler<br />
chemicocautery kimyasal vasıtalarla yakma<br />
chemiluminescence kimyasal bileşim oksidasyonu ile ışık meydana gelmesi<br />
chemism kimyasal faaliyet<br />
chemist kimyager<br />
chemist kimyager, kimyacı, eczacı<br />
chemist eczacı<br />
chemistry kimya<br />
chemurgy tarım ürünlerinin yiyecek veya giyecek işlerinden ayrı maksatlara kullanılmasını<br />
inceleyen kimya dalı<br />
cheque çek<br />
cheque banka çeki<br />
chequered plate baklavalı sac
chert çört, çakmaktaşı (hemen hemen saf silisyum dioksitten oluşmuş ince taneli kayaç türü,<br />
çakmak taşına benzeyen fakat içbükey kırılma yüzeylerinde ince kıymıklar şeklinde kırılan bir<br />
kayaç türü)<br />
chert nodule çört yumrusu (tortul kayaçlar içerisinde zaman zaman karşılaşılan böbreksi,<br />
düzensiz çakmaktaşı parçaları)<br />
chest freezer kutu tipinde soğutucu<br />
chevron v‐işareti<br />
chevron şevron tipi, “V” tipi keçe, “V” tipi salmastra<br />
cheyne‐stokes respiration bkz. respiration<br />
chiasm kiyasma, çapraz, chiasma<br />
chief baş, şef, amir<br />
chief engineer baş mühendis<br />
chief of party ekip şefi<br />
chief of survey etüt şefi<br />
chief, division maintenance bkz. division<br />
maintenance chief<br />
chief, low cost road construction bkz. low cost road construction chief<br />
chief, maintenance research and training bkz. maintenance research and training chief<br />
chiefly esas olarak<br />
child (graph) alt (çizge)<br />
child node alt düğüm, çocuk düğüm<br />
chiling (cooling) soğutma<br />
chiling effect soğutma etkisi<br />
chiling room soğuk oda<br />
chill soğuk<br />
chill soğutmak<br />
chill casting sert döküm<br />
chilled cargo soğuk kargo (yük nakliyesi)
chilled rolls. yüzeyleri soğutma ile sertleştirilen merdaneler<br />
chilled steel soğutma usulü ile sertleştirilmiş çelik<br />
chilled water. soğutulmuş su, buzlu su<br />
chiller çiller, soğutucu<br />
chiller liquid soğutucu sıvı<br />
chillere. (a) yağ arıtım aparatı, damıtılmış parafinin sıcaklığı azaltılarak katı mum kısımların<br />
filtreden geçmesine hazırlık yapılan aparat, (b) soğutucu<br />
chilliness soğuk<br />
chilling soğutma<br />
chilling effect soğutma etkisi<br />
chilling room soğutma odası<br />
chilly üşütücü, osğuk<br />
chilly serin<br />
Chiming Clock. saatbaşı vuran her çeyrekte birde çalan saat<br />
chiming mechanism. bkz. Cannon Whsel, Centre Wheel, Escape Wheel, Gathering Paliet, Great<br />
Wheel, Hammer, Hammer Paliet, Hammer Wheel, Lifting Piece, Lifting Pin, Locking Wheel,<br />
Minute wheel, Pallets, Fly, Rack, Rack Hook, Rack Tail, Waming Lever, Warning Wheel. saatteki<br />
chimney baca<br />
chimney base baca temeli<br />
chimney brick baca tuğlası<br />
chimney brush baca fırçası<br />
chimney cap baca külahı<br />
chimney cleaning baca temizliği<br />
chimney cleaning (sweeping) baca temizliği<br />
chimney condense trap baca yoğuşma sifonu<br />
chimney draft baca çekişi<br />
chimney draught baca çekişi<br />
chimney effect baca etkisi
chimney intake baca girişi<br />
chimney intake at base tabandan baca girişi<br />
chimney liner/stainless steel baca kılıfı/paslanmaz çelik<br />
chimney loss baca kaybı<br />
chimney sweeping baca temizliği<br />
chimney/power plant bacası/enerji santralı<br />
chimney/stainless steel baca/paslanmaz çelik<br />
chin çene<br />
china clay kaolen, porselen kili<br />
china ink çini mürekkebi<br />
chinaware porselen<br />
chinese windlass. biraz farklı çapa sahip ve aynı mil üzerinde bulunan iki silindire zıt yönde<br />
sarılmış ip mekanizması, bir silindirden boşalan ip diğer silindire sarılarak ağır bir yükü çok az<br />
bir güç harcayarak yavaş yavaş mekanik bir kazançla yukarıya kaldırır<br />
chiniofon acı, hafif bir kanarya sarısı renginde bir toz, amebasit<br />
chinoline bir alkaloid (C9H7N)<br />
chionablepsia kar körlüğü<br />
chip çip<br />
chip yonga, kırmık<br />
chip parça koparmak<br />
chip talaş, yonga<br />
chip yontmak<br />
chip 1. mıcır 2. kıymık, parça, yonga, köşe veya ucunu yontmak, köşe veya ucundan kopmak 3.<br />
çip (elektronik devrelerde)<br />
chip breaker. talaş kırıcı,yonga kırıcı, (a) zincir kesicinin ocaktan çıkışa başladığı anda stok<br />
yüzeyine temas edecek alçaklıkta olan ağır bir çubuğun ucundaki mafsala tespit edilen tahta<br />
kısım, (b) işlenen parça üzerinde talaş birikimini önleyerek işlenen yüzeyin har<br />
chip card, smart card akıllı kart<br />
chip layout yonga yerleşim planı
chip off çentmek, yontmak<br />
chip sealing ince boyutlu sathi kaplama ile çatlakların kapatılması<br />
chip select signal yonga seçme sinyali<br />
chip set yonga kümesi<br />
chipping keski ile beton kırma, mıcır, tek boy köşeli kırılmış taş parçaları, araç lastiklerinden<br />
küçük parça kopması<br />
chipping hatchet keser<br />
chipping spreader mıcır yayıcı<br />
chippings coated kaplanmış mıcır (bir aşınma tabakası üzerine en son malzeme olarak<br />
uygulanmak üzere ince bir bitümlü malzeme filmi ile kaplanmış mıcır)<br />
chips talaş parçacıkları<br />
chirognomy kii karakterini belirtmek amacıyla elin tetkiki<br />
chisel iskarpela, kalem, keski, murç<br />
chiselled soil sondaj kırıntısı<br />
chiselled soil broken by bit sondaj döküntüsü, sondaj kırıntısı<br />
chi‐square test ki‐kare ölçeri<br />
chi‐squared statistic ki‐kare istatistiği<br />
chloral klordan yapılmış bir katışık, kloral<br />
chloride klorür<br />
chloride of magnesium magnezyum klorür<br />
chloride, calcium bkz. calcium chloride<br />
chlorinate klorlamak<br />
chlorinated 1. klorlanmış, klorla temizlenmiş;<br />
2. yapısında klor bulunan, klorlu<br />
chlorine klor<br />
chlorine Cl işaretiyle bilinen atom no:1 ve atom ağırlığı: 3. 5.457 olan kimyasal element, klor<br />
chlorite klor asidi tuzu, klorit (mikrop kırıcı ve renk açıcıdır)<br />
chlorofluorocarbon halojen hidrokarbon
chlorofluorocarbon kloroflorokarbon, CFC<br />
chloroform 1. kloroform (CHCl3), alkol ve kalsiyum hipokloritten mamül, uyutucu olarak<br />
kullanılan<br />
renksiz bir sıvı; 2. kloroformla uyutmak, birine kloroform vermek<br />
chock takoz, takozlamak<br />
choice seçim, seçenek, tercih<br />
choice, selection seçim<br />
choke boğmak, havasını kesmek, boğulmak,<br />
karbüratör jikle mekanizması, karbüratöre gelen<br />
havayı kısarak karışımı zenginleştiren<br />
düzenek, jikle<br />
choke jigle, boğulma<br />
choke (restrictor). (a) bir borudaki akışkan akışını azaltmak için yapılan sınırlama, daraltma. (b)<br />
soğuk motora hava girişini kısıtlayarak yakıt hava karışımını zenginleştiren karburatör<br />
girişindeki, genellikle kelebek valf, valf<br />
choke coil tıkaç bobini, tıkaç makarası<br />
choke control jikle kumanda düzeneği<br />
choke control rod jikle kumanda çubuğu<br />
choke input filter giriş tıkaç süzgeci<br />
choke lever jikle çubuğu, jikle kolu mili<br />
choker fly karbüratör hava kelebeği, jikle kelebeği<br />
choker fly lever karbüratörün hava kelebeğine<br />
(jikle kelebeğine) karbüratörün yan tarafından kumanda eden mil<br />
choker fly screw karbüratör hava kelebeği mihver vidası<br />
choose, select seçmek<br />
chop kesme<br />
chop yarmak<br />
chop doğramak
chopper kesen<br />
chopper satır<br />
chopper kıyıcı<br />
chopper amplifier kıyıcı yükselteç<br />
chopper. (a) ışığın fotoseldeki etkisi gibi bazı kemiyetlere sürekli olarak etki eden alet. (b)<br />
Amerika Birleşik Devletleri’nde helikoptere verilen isim<br />
chopping bit balta, matkap<br />
chord kiriş, yay<br />
chord daire yayının krişi, veter<br />
chord definition demiryolunda kurpların tanımlanması yöntemi<br />
chord splice başlık eki<br />
chorda (pl. chordae), kiriş, tel, ip<br />
chordal action halat etkisi<br />
chordal height. bir dişlide dişin orta noktası ile diş ucu arasındaki<br />
chordal thickness. dişli çarkın dişinin diş açıklığı dairesinde ölçülen kalınlığı<br />
CHP (combined heat and power plant) birleşik ısı & elektrik santrali<br />
chromaffin krom tuzların ile iyice boyanan, kromafin<br />
chromate krom asidi tuzu, kromat<br />
chromate kromat, kromlu tuz<br />
chromatic 1. boyanabilen; 2. renge ait, kromatik<br />
chromatic renge ait<br />
chromatic aberration kromatik (frekansa bağımlı) sapınç<br />
chromatic dispersion kromatik saçılma<br />
chromatics renk ilmi<br />
chromatogram kromatografi yöntemi ile elde olunan kayıt, trase<br />
chrome krom<br />
chromic 1. krom’la ilgili; 2. krom’dan yapılmış<br />
chromicize kromla muamele etmek
chrominance renklilik<br />
chrominance signal renklilik işareti<br />
chroming krom kaplama<br />
chromium Cr. sembolü ile bilinen, atom no:24 ve atom ağırlığı: 52.01 olan kimyasal element,<br />
krom<br />
chromium steel krom çeliği<br />
chromo‐ renk anlamı veren ön ek<br />
chronicle tarih kaydı<br />
chronograph kısa zaman aralıklarını kaydeden alet<br />
chronograph kronograf<br />
chronograph. hız ölçeği. zaman ölçeği, kronograf, zaman yazıcı alet, yazar bekçi saati<br />
chronological oluş sırasına göre dizilmiş, tarih sırası takip eden<br />
chronological kronolojik<br />
chronologically kronolojik olarak<br />
chronology kronoloji<br />
chronology zaman bilimi<br />
chronometer zamanı, kusursuz olarak ölçen alet, kronometre<br />
chronometric kronometrik<br />
chronometry zamanın, kronometre aracılığıyla ölçülmesi<br />
chronopotentiometry kronopotansiyometri (gerilimin zamanla değişimini ölçme)<br />
chronoscope kronoskop<br />
chuck matkap kovanı, torna aynası, torna kafası, matkap tezgahı mandreni<br />
chuck mandrel<br />
chuck başlık, ayna, nipel<br />
chuck, lathe bkz. lathe chuck<br />
chuck. ayna, amerikan aynası, mandrel, mengene. tornada iş parçasını tutturmak için kullanılan<br />
çeneli kısım<br />
chuck/drill mandrel
chucking machine iş parçasının merkezden mesnetlenmeyip aynaya tutturulup ayna tarafından<br />
tahrik edilen takım tezgahı<br />
chucking reamer (straight shank reamer). kendi kendini merkezleyen ayna için kullanılan<br />
siiindirik gövdeli rayba<br />
chucking aynaya bağlama,aynaya sıkma,kaba kendir, adi kendir<br />
chug egzoz patlatmak<br />
chug motor sesi<br />
chug patlama sesiyle gitmek<br />
chug motorun avans vuruntusu sesine benzer gürültü, cıg‐cıg sesi<br />
chump kütük<br />
chunk iri parça<br />
chunking araç lastiklerinden büyük parça kopması<br />
churn up the rock kayaları parçalamak<br />
chute şüt, oluk, düşüm, akıtma borusu (malzemelerin boşaltılmasında segregasyonu önlemek<br />
için kullanılan boru)<br />
chute/coal kömür şutu<br />
CIF bkz. cost, insurance and freight<br />
CIF and I bkz. cost, insurance, freight and interest<br />
CIM bilgisayarla tümleşik imalat<br />
cicatricotomy gerilim gösteren nedbe üzerine kesit yapma<br />
cigarette lighter otomobillerin sigara çakmağı<br />
cigarette lighter feed cable sigara çakmağına cereyan veren kablo<br />
cigarette lighter heat element sigara çakmağının kızdırma elemanı<br />
cimulating serap demir çelik işletmelerinde üretim esnasında oluşan her türlü demir kırpıntısı<br />
cinder kül, cüruf<br />
cinder block curuf briketi<br />
cinder concrete block klinker beton bloğu<br />
cinder filling cüruf dolgu
cine camera. standart film genişliğinden (35 mm den küçük) daha dar film kullanan<br />
haraketli.film makinası. bu filmler standart altı olarak adlandırılır. genellikle 8, 9.5 ve 16 mmlik<br />
film kullanılan makinalardır.8,9.5 mm likleri amatörler 16 mmliğide profesyoneller k<br />
cineritious kül renkli, cinereus<br />
cinnabar kırmızı cıva sülfit<br />
cinnamaldehyde kuvvetli kırıcı ve sarı renkte bir sıvı<br />
cinnamene bkz. styrene<br />
cipher aritmetik ile çözmek<br />
cipher şifreli yazmak<br />
cipher sıfır<br />
cipher, encrypt şifrelemek<br />
ciphering şifreleme, kriptolama<br />
circa dolaylarında<br />
circadien rhythm 24 saatte bir tekrarlayan ritm<br />
circinate daire veya daire parçası şeklinde olan<br />
circinate halka seklinde<br />
circle daire, çember<br />
circle daire, çember, çevre, kapalı elektrik devresi<br />
circle drawbar daire dişli çekici demiri<br />
circle driving sıfıra tanzim vidası<br />
circle graphic dairesel grafik<br />
circle of failure kayma dairesi, kopma dairesi,<br />
dairesel kırılma yayı<br />
circle of stress gerilme dairesi<br />
circle of stress, mohr’s bkz. mohr’s circle of stress<br />
circle, reference. bir helisel veya düz dişli referans silindiri ile yatay düzlem kesiminin<br />
oluşturduğu daire<br />
circle/inner çember/iç
circlet küçük çember, küçük halka<br />
circlip halka segman<br />
circlip gergi rondelası, tahdit halkası, esnek halka<br />
circuit devre, elektrik devresi, şebeke<br />
circuit devre, çevrim<br />
circuit devre<br />
circuit 1. daire, çember; 2. içinden elektrik akımı geçen devre, elektrik devresi<br />
circuit analysis devre çözümlemesi<br />
circuit board devre kartı<br />
circuit breaker anahtar<br />
circuit breaker devre kesici; sigorta<br />
circuit breaker devre kesicisi, elektrik devresi anahtarı, şalter, otomatik sigorta<br />
circuit breaker relay elektrik devresini sabit voltaj ve amperajda tutmak için ihtiyaca göre<br />
devreyi açıp kapayan bobin devre kesici rölesi<br />
circuit diagram devre şeması<br />
circuit element devre öğesi<br />
circuit interrupt elektrik şebekesinin kesilmesi<br />
circuit interrupt devre kesilmesi<br />
circuit matrix devre matrisi<br />
circuit opening relay devre açıcı role<br />
circuit switching çevrim anahtarlama<br />
circuit synthesis devre sentezi, devre bireşimi<br />
circuit tester akım kontrol cihazı, volt ampermetre<br />
circuit, acceptor bkz. acceptor circuit<br />
circuit/closed kapalı devre<br />
circuit/open açık devre<br />
circuit/printed baskılı devre<br />
circuit/short kısa devre
circuitous dolaylı<br />
circular 1. dairesel 2. genelge, sirküler<br />
circular arc analysis dairesel kayma analizi<br />
circular chart dairesel grafik<br />
circular footing dairesel temel<br />
circular foundation dairesel temel<br />
circular level topoğrafik ölçme aletlerinde silindirik düzeç<br />
circular measure daire ölçme sistemi<br />
circular motion dairesel hareket, çevresel hareket, dönme hareketi<br />
circular motion dönme, devir, dolanma, sonsuz vidanın tahrik ettiği çeyrek konumlu dişli içeren<br />
şekil ve kanal açma makinalarında kullanılan besleme<br />
mekanizması<br />
circular of signature imza sirküleri<br />
circular orbit dairesel yörünge<br />
circular pipe dairesel boru<br />
circular pitch (circumferential pitch) yuvarlanma dairesi diş açıklığı, daire diş aralığı<br />
circular radiation dairesel ışıma<br />
circular reference çevrimsel gönderme<br />
circular ring çember kiriş, dairesel kiriş<br />
circular saw disk testere, tepsi testere (marangoz tezgahlarında dönen diskli testere)<br />
circular saw (buzz saw). ayna testere, yuvarlak testere, daire testere, daire bıçkı<br />
circular segment daire parçası<br />
circular shaft silindirik mil<br />
circular sliding surface dairesel kayma yüzeyi, silindirik kayma yüzeyi<br />
circular surface of sliding dairesel kayma yüzeyi, silindirik kayma yüzeyi<br />
circular table matkap ve kanal açma makinalarında iş parçasını tutan dairesel döküm plaka,<br />
mesnet<br />
circular tank dairesel tank, dairesel su haznesi
circular test tract dairesel deneme pisti<br />
circular vault dairesel kemer<br />
circular vibration bakınız vibration<br />
circular‐form tool fiekil 42 de tutucusuna tespıtlenmiş dairesel şekil veren tipik bir takım<br />
gösterilmiştir<br />
circularize sirküler yollamak<br />
circularly polarized wave dairesel ucaylanmış dalga<br />
circularsection dairesel kesit<br />
circulate dolaşmak, dolaştırmak, sirküle etmek, sirküle ettirmek<br />
circulate dolaşmak, dolaştırmak, dağıtmak<br />
circulated sirküle<br />
circulating tedavül eden, dolaşımda olan, tedavüldeki (para)<br />
circulating air sirkülasyon havası<br />
circulating current dolaşım akımı<br />
circulating fan sirkülasyon (çevrim) fanı<br />
circulating money dolaşımdaki para<br />
circulating putnp devir tulumbası, devir daim pompası, dolaştırma tulumbası. buhar santralında<br />
soğutma suyunu kondensere pompalayan pompa<br />
circulating register dolanır yazmaç<br />
circulation dolaşım, deveran, sirkülasyon<br />
circulation area dolaşım alanı (bir alanı geçmekte olan hareket halindeki yayalar tarafından<br />
kullanılan caddenin köşesindeki yaya kaldırımının bir kısmı)<br />
circulation fan sirkülasyon fanı<br />
circulation pressure sirkülasyon basıncı<br />
circulation pump sirkülasyon pompası<br />
circulator sirkülatör pompa<br />
circulatory sirkülasyona ait, sirkülatuvar<br />
circulatory lubrication dolaşımlı yağlama
circum‐ çevre anlamı veren ön ek<br />
circumadjacent dört tarafından bitişik<br />
circumambient çeviren<br />
circumcentre çevrel merkez<br />
circumcircle çevrel daire<br />
circumference çember devresi<br />
circumference dönge, çember<br />
circumference daire çevre uzunluğu<br />
circumferential çevresel<br />
circumferential pitch çevresel adım<br />
circumferential pitch daire diş açıklığı,daire diş arası<br />
circumferential stress daire çevre gerilmesi<br />
circumflex kıvrık, dönük, circumflexus<br />
circumfuse etrafına dökmek<br />
circumgyrate dönmek, dolaşım<br />
circumlocution dolambaçlı anlatım<br />
circumnuclear çekirdek çevresinde, çekirdeği çevreleyen<br />
circumpolar kutuplar çevresinde<br />
circumpolar star batmayan yıldız<br />
circumrotate dönmek<br />
circumscribe dışına çember çizmek, sınırlamak<br />
circumscribed sınırları belli, sınırlanmış, sınırlı<br />
circumsolar güneş çevresinde<br />
circumspect tedbirli<br />
circumstance hal, şart, vaziyet, koşul, durum<br />
circumstantial durumla ilgili<br />
circumstantially durumla ilgili olarak<br />
circumstantiate detaylı anlatmak
circumvolve dönmek, döndürmek, bir mihver etrafında kendi etrafında dönmek<br />
cistern fıçı, sarniç, sifon, su deposu<br />
citadel hisar<br />
citation aktarma<br />
cite aktarmak<br />
citizen vatandaş<br />
citizenship vatandaşlık<br />
citric acid n.bkz. acid<br />
city kent, şehir<br />
city crossing şehir geçişi<br />
city gas hava gazı<br />
city planner şehir plancısı<br />
city planning şehircilik<br />
city street şehir caddesi<br />
city water şehir suyu<br />
civic kentsel, şehre ait, yurttaşlık ile ilgili<br />
civil hukuki<br />
civil sivil<br />
civil uygar, kibar<br />
civil corporation ticaret şirketi<br />
civil defence sivil savunma<br />
civil engineer inşaat mühendisi<br />
civil law medeni yasa<br />
civil rights vatandaşlık hakları<br />
civil servant devlet memuru<br />
civil service kamu hizmeti, devlet memurluğu<br />
civilian sivil<br />
civilization medeniyet, uygarlık
clack çatırdamak<br />
clack (clack valve) kapaklı sürgü, kapaklı valf, klapeli valf. menteşeli valf. besleme pompasından<br />
kazana su besleyen pompa çıkışına konan bilyalı çek‐valf<br />
clack (of a pump) klape, kapak, sürgü, tulumba veya pompa klapesi<br />
clack box klape muhafazası, kapak muhafazası, sürgü muhafazası<br />
cladding giydirme<br />
cladding dışını kaplama, örtme<br />
claim talep, iddia<br />
claim damages zarar ve ziyan talep etmek, zarar ve ziyan iddia etmek<br />
claim for damages zarar tazminat talebi<br />
claim form talep fişi<br />
claimant talep eden<br />
clairaudience normal olarak işitilmeyen sesleri işitme, fevkalade işitme hassası<br />
clammy ıslak, yapışkan<br />
clamp kıskaç<br />
clamp kelepçe, askı veya kıstırma, sıkma kelepçesi, mengene, bağlama çenesi, tasma, mandal<br />
clamp kelepçe<br />
clamp sıkıştırmak<br />
clamp kelepçe, mengene, işkence<br />
clamp bolt kelepçe cıvatası<br />
clamp bracket boru kelepçesi<br />
clamp coupling kenetli kavrama<br />
clamp plate sıkıştırma plakası<br />
clamp retaining nut kelepçe tespit somunu<br />
clamp screw kelepçe vidası, sıkıştırma vidası<br />
clamping kaskı işlemi<br />
clamping circuit kaskı devresi<br />
clamping diode kaskı diyodu
clamping force tutma kuvveti<br />
clamping plate buldok halkası (ahşap birleşimde)<br />
clamping ring hortum vb şeyleri sıkıştırma halkası, kelepçe halkası<br />
clamshell sallama kepçe<br />
clamshell bucket yükleme kepçesi, klemşel kepçe, (ekskavatör kepçelerinden alt tarafından<br />
açılarak doldurulacak malzemeyi ısırıp kapanmak suretiyle çalışan kepçe)<br />
clamshell bucket çift çeneli kova, klemşel<br />
clamshell bucket çift çeneli kova, klemşel<br />
clamshell shovel kıskaçlı kepçe<br />
clapboard dış kaplama tahtası<br />
clapotage herhangi bir boşlukta bulunan suyun, çalkalanma osnucu çıkardığı ses, suyun çarpma<br />
veya sıçrama sesi<br />
clapper box planya veya frezedeki yastığın taşıdığı takım kafası<br />
clarificant sıvının bulanıklığını alan madde, sıvıyı berrak hale getirici madde<br />
clarification 1. bulanık sıvıyı, pisliğini alarak berrak hale getirme, arıtma, tasfiye etme; 2.<br />
aydınlatma, açıklığa kavuşturma, açıklama<br />
clarification açıklama, aydınlatıcı bilgi<br />
clarification durultma<br />
clarification drawing açıklayıcı resim<br />
clarify 1. bulanık sıvıyı, pisliğini alarak berrak hale getirmek; 2. aydınlatmak, açıklığa<br />
kavuşturmak, açıklamak (bir konu v.s.’yi)<br />
clasp 1. herhangi bir şeyin belli bir yere tutunmasını sağlayan araç; 2. protez’in diş üzerine veya<br />
diş etine tutunmasını sağlayan bölümü; 3. kırık kemik uçlarını birbirine tutturmada kullanılan<br />
araç<br />
clasp tutturmak, tespit etmek, mandal, kenet<br />
class çeşit, sınıf<br />
class iyi kalite<br />
class 1. bölüm, sınıf, ekonomik sınıf, sosyal sınıf, kalite 2. taşıt sınıfı, araç sınıfı<br />
class a operation a sınıfı işletme (yükselteç)
class indicator paralı yolların ücret toplama sistemlerinde araç sınıf göstergesi<br />
class limits sınıf sınırları<br />
class probability sınıf olasılığı<br />
class room sınıf<br />
classes of loading yükleme sınıfları<br />
classic klasik<br />
classical klasik<br />
classically klasik olarak<br />
classifiable sınıflandırılabilir<br />
classification sınıflandırma, tasnif (yazıların, bilgilerin, konuların, malzemenin ücret toplama<br />
sistemlerinde araçların gruplara, sınıflara, bölümlere ayrılması, sıraya konulması ve bunların<br />
belirli rakam, harf veya sembollerle tespit edilmesi veya adlandırılması)<br />
classification of soils zeminlerin sınıflandırılması<br />
classification of vehicles taşıtların sınıflandırılması<br />
classification performance sınıflandırma başarımı<br />
classification tests sınıflandırma deneyleri<br />
classified sınıflandırılmış, derecelendirilmiş, gizlilik derecesi verilmiş<br />
classified advertisements küçük ilanlar<br />
classified information tasnifli bilgi<br />
classifier tasnif edici<br />
classifier sınıflandırıcı<br />
classify çeşitlerine ayırmak, sınıflamak, sınıflandırmak, sınıflara ayırmak, tasnif etmek<br />
clastic ayrık kırıklı<br />
clatter takırdamak, dişli sesi, çarkların çıkardığı ses<br />
clause yan tümce<br />
clause madde<br />
clause hüküm<br />
clavier tuş
clavier klavye<br />
claw pençe, tırnak, kıskaç, çene<br />
claw kıstırmak, pençe atmak<br />
claw clutch (claw coupling). tırnaklı kavrama<br />
claw coupling kurtağızlı kavrama, kurtağzı kavrama<br />
claw hammer keser<br />
claw hatchet balta/bir tarafı çatallı<br />
claw leg profile boyuna kenar profili (köprü genleşme derzinde)<br />
claw, accelerator bkz. accelerator claw<br />
clawplate connector tırnaklı halka (ahşap birleşimde)<br />
claws film makinalarında filmi projeksiyon için ileri süren tırnaklar<br />
clay kil (tane boyutu sedimantolojik olarak 0002 mm nin altında olan tortul malzemelerin genel<br />
adı, magmatik kayaçların doğal olarak dağılmasından meydana gelen koloidal derecede ince<br />
kompleks silikatlar)<br />
clay balçık, kil<br />
clay kil, balçık<br />
clay binder kil bağlayıcı<br />
clay blanket kil örtü<br />
clay chunks kil topakları, kil yığınları<br />
clay concrete kil betonu, toprak betonu<br />
clay content kil muhtevası<br />
clay core kil çekirdek<br />
clay dam kil baraj<br />
clay deposit, alluvial bkz. alluvial clay deposit<br />
clay deposit, stratified bkz. stratified clay deposit<br />
clay embankment kil imla, kil dolgu<br />
clay flow kil akması<br />
clay fraction kil oranı (toprağın 0002 mmden daha küçük boydaki taneciklerinden oluşan kısmı)
clay grains kil daneleri<br />
clay grouting kil enjeksiyonu<br />
clay hollow tile kilden yapılmış delikli kiremit<br />
clay layer kil tabakası, kil yatağı<br />
clay layer, pleistocene bkz. pleistocene clay layer<br />
clay lenses kil mercekleri<br />
clay levee kil sedde<br />
clay loam kil lemi<br />
clay lump kil topağı<br />
clay matrix ince taneli kil ortamı, kil kütlesi, kil hamuru<br />
clay minerals kil mineralleri, killi mineraller<br />
clay mortar kil harcı, toprak harç<br />
clay mud kil çamuru<br />
clay particles kil danecikleri<br />
clay pipe kil künk, künk<br />
clay pipe toprak künk<br />
clay pit kil ocağı<br />
clay puddle kille sıvama<br />
clay puddle core sıvama kil çekirdek<br />
clay research kil araştırmaları<br />
clay rock kil taşı<br />
clay rock, carbonaceous bkz. carbonaceous clay rock<br />
clay sample, saturated bkz. saturated clay sample<br />
clay sample, unconfined bkz. unconfined clay sample<br />
clay seal kil sızdırmazlığı<br />
clay seam kil damarı<br />
clay shale tabakalı kil, killi şist, arjilit, arduvaz<br />
clay slide kil kayması
clay slurry kil çamuru<br />
clay soils killi zeminler<br />
clay stratum kil tabakası, kil yatağı<br />
clay stratum, confined bkz. confined clay stratum<br />
clay stratum, submerged bkz. submerged clay stratum<br />
clay suspension kil süspansiyonu<br />
clay tile künk, kiremit, tuğla, karo<br />
clay, antigorite bkz. antigorite clay<br />
clay, blue bkz. blue clay<br />
clay, calcareous bkz. calcareous clay<br />
clay, colloidal bkz. colloidal clay<br />
clay, compacted bkz. compacted clay<br />
clay, consolidated bkz. consolidated clay<br />
clay, dried bkz. dried clay<br />
clay, expanded bkz. expanded clay<br />
clay, extrasensitive bkz. extrasen‐sitive clay<br />
clay, fat bkz. fat clay<br />
clay, fine bkz. clay fine<br />
clay, fire bkz. fire clay<br />
clay, firm bkz. firm clay<br />
clay, glacial bkz. glacial clay<br />
clay, glauconite bkz. glauconite clay<br />
clay, gravelly bkz. gravelly clay<br />
clay, hard bkz. hard clay<br />
clay, heavy bkz. heavy clay<br />
clay, lacustrine bkz. lacustrine clay<br />
clay, laminated bkz. laminated clay<br />
clay, lateritic bkz. lateritic clay
clay, lean bkz. lean clay<br />
clay, light bkz. light clay<br />
clay, limey bkz. limey clay<br />
clay, loaded bkz. loaded clay<br />
clay, marine bkz. marine clay<br />
clay, medium bkz. medium clay<br />
clay, micaceous bkz. micaceous clay<br />
clay, montmorillonite bkz. montmo‐rillonite clay<br />
clay, natural bkz. natural clay<br />
clay, normally consolidated bkz. normally<br />
consolidated clay<br />
clay, normally loaded bkz. normally loaded clay<br />
clay, organic bkz. organic clay<br />
clay, overcompacted bkz. over compacted clay<br />
clay, overconsalidated bkz. overcon‐salidated clay<br />
clay, peaty bkz. peaty clay<br />
clay, plastic bkz. plastic clay<br />
clay, precompressed bkz. precomp‐ressed clay<br />
clay, quartz bkz. quartz clay<br />
clay, quick bkz. quick clay<br />
clay, remolded bkz. remolded clay<br />
clay, residual bkz. residual clay<br />
clay, rigid bkz. rigid clay<br />
clay, river bkz. river clay<br />
clay, sandy bkz. sandy clay<br />
clay, saturated bkz. saturated clay<br />
clay, sedimentary bkz. sedimentary clay<br />
clay, sensitive bkz. sensitive clay
clay, silty bkz. silty clay<br />
clay, sodic bkz. sodic clay<br />
clay, soft bkz. soft clay<br />
clay, stiff bkz. stiff clay<br />
clay, stratified sedimentary bkz. stratified sedimentary clay<br />
clay, stressed bkz. stressed clay<br />
clay, swelling bkz. swelling clay<br />
clay, thixotropic bkz. thixotropic clay<br />
clay, type of bkz. type of clay<br />
clay, unctuous bkz. unstuous clay<br />
clay, undisturbed bkz. undisturbed clay<br />
clay, varved bkz. varved clay<br />
clay, very fine bkz. very fine clay<br />
clay, volcanic bkz. volcanic clay<br />
clay, wet bkz. wet clay<br />
clay, white bkz. white clay<br />
clayey killi<br />
clayey gravel killi çakıl<br />
clayey sand killi kum<br />
clayey sandstone killi kum taşı<br />
clayey soil killi zemin, killi malzeme,<br />
killi toprak<br />
clayish killi, kil gibi<br />
clay‐size kil boyutu<br />
claystone kil taşı<br />
clean temizlemek, temizlenmek<br />
clean temiz; virüssüz; 3) şifresiz<br />
clean air temiz hava
clean air act temiz hava kanunu<br />
clean bill of lading temiz konşimento<br />
clean copy temiz kopya<br />
clean dock receipt temiz rıhtım tesellüm makbuzu<br />
clean letter of credit basit akreditif<br />
clean operating system virüssüz işletim sistemi<br />
clean room temiz oda<br />
clean sand temiz kum<br />
clean ships receipt temiz gemi tesellüm makbuzu<br />
clean space temiz mahal<br />
clean workstation temiz iş yeri (atölye)<br />
clean‐cut temiz yapılmış<br />
cleaned file virüsten arınmış kütük<br />
cleaner temizleyici madde veya sıvı<br />
cleaners temizleyiciler<br />
cleaning temizleme, arıtma, temizlenme, arınma<br />
cleaning brush temizleme fırçası<br />
cleaning door temizleme kapısı<br />
cleaning fluid temizleme sıvısı<br />
cleaning of surfaces. silme, elektrotik ve ultrasonik metodlarla yüzey temizliği<br />
cleaning out ditch hendek temizliği<br />
cleaning solution temizleme sıvısı, yıkama solüsyonu, temizleyici eriyik<br />
cleanse temizlemek, yara temizlemek<br />
cleansing temizleme<br />
clear açık, temiz, saydam, boşaltmak, kaldırmak, temizlemek, atmak, temize çıkarmak<br />
clear channel şifresiz kanal<br />
clear data şifresiz veri<br />
clear opening net açıklık, serbest açıklık
clear session şifresiz oturum<br />
clear span serbest açıklık<br />
clear through customs gümrükten geçirmek<br />
clear, flush (buffer etc.), purge temizlemek<br />
clearance 1. gabari, alt ve üst geçitlerdeki açıklık, hava payı, debuşe, pas payı, açıklık, ara, mesafe,<br />
boşluk, ayar, klerans, tolerans, parçaların birbirine olan çalışma payı boşluğu 2. gümrük<br />
müsaadesi<br />
clearance tolerans, boşluk, açıklık<br />
clearance gümrük izni<br />
clearance (erişim) yetkisi; açıklık (makina)<br />
clearance (in cylinder) ölü hacim (motor silindirinde)<br />
clearance angle. aralık açısı,bıçak şiv açısı,çakı şiv açısı<br />
clearance fit bakınız fit<br />
clearance fit montajda birleşen uzuvların birleşmesinde gerekli olan minimum boşluk<br />
clearance fraction (in cylinder) mesafe oranı (silindirde)<br />
clearance height düşey açıklık<br />
clearance lost time boşaltma kayıp zamanı (bir kavşağın hiçbir yöndeki trafik hareketi<br />
tarafından kullanılmadığı süreye eşit fazlar arası zaman dilimi)<br />
clearance period boşaltma süresi (bir trafik hareketinin kurala uygun ve tehlikesiz olarak<br />
tamamlanabilmesi için gerekli bir veya birkaç aralık)<br />
clearance time boşaltma zamanı (bir otobüsün bir otobüs durağından diğerine gitmesi<br />
sırasındaki olası en az zaman aralığı)<br />
clearance to obstruction engele olan açıklık<br />
clearance volume boşluk hacmi<br />
clearance volume içten yanmalı bir motor veya kompresörde krankın iç ölü noktada bulunması<br />
anında piston ile silindir arasında kalan hacim<br />
clearance, highway bkz. highway clearance<br />
clearance, horizontal bkz. horizontal clearance<br />
clearance, lateral bkz. lateral clearance
clearance, overhead bkz. overhead clearance<br />
clearance, railroad bkz. railroad clearance<br />
clearance, vertical bkz. vertical clearance<br />
clearance. aralık, boşluk, açıklık, pay, dıştan dışa açıklık, silindir başlığı boşluğu, diş başı boşluğu,<br />
bobin ve kutup boşluğu<br />
clear‐back signal devrenin çözülme geribildirimi<br />
clearing temizleme, açma, çıkış, açıklama, gümrükten geçirme<br />
clearing accounts zamanında direkt olarak yapılamayan bazı taşımaların ilgili hesaplara daha<br />
sonra gereği gibi dağıtımını sağlamak üzere masrafların tamamının bir yerde toplanmasını<br />
sağlayan aracı hesaplar<br />
clearing and grubbing temizleme ve sökme<br />
clearing cistern durultma sarnıcı<br />
clearing flank vida dişinin montaj durumunda yük taşımayan cenahı<br />
clearing hole (clearance hole) aynı nominal çaptaki somun, civata veya saplamanın geçebileceği<br />
ebattaki delik<br />
clearing of ice buzla mücadele<br />
clearing rock overhangs kaya askılarının temizlenmesi<br />
clearness açıklık, aydınlık<br />
cleartext şifresiz metin<br />
cleat kamalamak<br />
cleat mesnet, takviye takozu, takoz, köşebent, destek<br />
cleavage yarılım<br />
cleavage bir kayaç veya mineralin birbirine koşut düzlemler boyunca yarılabilme özelliği, dilinim<br />
cleavage strenght dilinim dayanımı<br />
cleave bölmek, yarmak<br />
cleaver satır<br />
cleaving dilinim<br />
cleft çatlak, yarık, fisür
cleft çatlak, yarık<br />
cleft water çatlak suyu<br />
clench sıkmak, sıkıştırmak<br />
clench kenet<br />
clerestorey asma kat (bina, kilise, cami, vagon vb.nin pencereli üst kısmı)<br />
clerk memur<br />
clerk of works atölye şefi<br />
clevis çatal mafsal pimi<br />
clevis bağlantı demiri<br />
clevis ayarlı mafsal vazifesi gören u harfi biçiminde çatal parça, çatal mafsal<br />
clevis end pin çatal mafsal uç pimi<br />
clevis end pin retaining ring çatal mafsal uç pimi tutucu bileziği<br />
clevis pin çatal çivi, kastanyola<br />
clevis pin çatal pimi<br />
clevs pin çatal, çivi, kastanyola<br />
clibrate ayarlama, kalibre etme, mastarlama<br />
cliche klişe<br />
click tıklatmak<br />
click. mandal, kilit mandalı, çakıldak. mandallı dişli veya çarkın tek yöne dönmesine müsade<br />
eden mandal<br />
client istemci (bilgisayar); müşteri<br />
client müvekkil,müşteri<br />
client/server istemci/sunucu<br />
client/server application istemci/sunucu uygulaması<br />
client‐server istemci sunucu<br />
client‐server architecture istemci‐sunucu mimarisi<br />
cliff yar, kayalık uçurum<br />
climate iklim, hava
climatic iklimsel, iklime bağlı<br />
climatic comfort iklimsel konfor<br />
climatic test chamber klimatize test odası<br />
climatology iklimlerin tesirini araştıran bilgi, klimatoloji<br />
climatology iklim bilimi<br />
climb tırmanma, çıkma<br />
climb milling. sarma frezeleme veya sarma işleme. iş parçası kesici çarkın hareket yörüngesinde<br />
beslenir<br />
climbing tırmanma<br />
climbing lane tırmanma şeridi (rampalarda yolun kapasitesini düşürmemek ve güvenliği<br />
azaltmamak amacıyla, öncelikle yavaş seyreden taşıtlar için yapılmış yardımcı şerit)<br />
clinch perçinleme<br />
clinch on nut geçme somun<br />
clinker klinker, kömür cürufu (kömürün hareketli ızgaralar üzerinde yanmasından meydana<br />
gelen ve genellikle erimiş halde lav, portland çimentosu klinkeri, kısmen camlaşmış cüruf ve<br />
tuğlayı da kapsayan büyük kısmı inorganik bünyeli bir ürün)<br />
clinker asphalt klinker asfalt (içindeki agreganın önemli bölümü klinker olan asfalt karışım<br />
tabakası)<br />
clinker bed curuf yatağı<br />
clinker removal curuf alma, temizleme<br />
clinker, underburning of bkz. under‐burning of clinker<br />
clinoid sedirimsi, yataksı, klinoid, clinoides, clinoideus<br />
clinometer eğimölçer<br />
clinometer bir yüzeyin eğimini ölçen alet, yüzey meyil ölçme aleti, klinometre<br />
clip kırpıntı<br />
clip kenet, kelepçe<br />
clip kesmek, kırpmak<br />
clip mandal, kapak vsyi tutturmak için kullanılan maşa (distribütör kapağının mandalı gibi)<br />
clip angle bağlantı köşebendi
clip art kırpıntı çizim<br />
clip ended cord maşalı kordon<br />
clip pulley kavramalı kasnak<br />
clip pulley (clip drum) kavramaiı kasnak. V şeklindeki çevresi hareketli 10 cm uzunluğunda<br />
.eksenleri kasnak çevresi yönünde olan pimlere mafsallanmış olan klip (mandal,tutacak.pım)<br />
lerden oluşan halat kasnağı. halat kavraması, tesiri küpleri birbirine doğru çekerek kavramayı(ıs<br />
clip, to kırpmak<br />
clipart kırpıntı çizge<br />
clipart parça resim (bilgisayarda)<br />
clipboard, panel pano<br />
clippers kırpma makası, tırnak makası, traş makinası<br />
clipping level kırpma düzeyi<br />
clo. hava sıcaklığı 21 °C (70 °F) olan durgun bir havada ısı üretiminin saatte bir metre karede 50<br />
kg kalori olması durumunda vücut sıcaklığının normal bir sıcaklıkta tutulması için gerekli<br />
izolasyon miktarı<br />
clock saat, senkro saat<br />
clock arithmetic saat aritmetiği<br />
clock circuit saat devresi<br />
clock escapement. bkz. escapement, ve clock<br />
clock light saat kadranı lambası<br />
clock light cable saat kadranı lambasının kablosu<br />
clock pulse, clock signal saat vurumu<br />
clock rate saat vurum sıklığı<br />
clock rotation saat yönünde dönüş, akrep ve yelkovanın dönüş istikametine paralel olan dönme<br />
clock striking mechanism. saat vurma mekanizması, saat çalışma mekanizması<br />
clock timing saat güdümünde zamanlama<br />
clock, rieffler. içindeki sarkacı salınım esnasında sadece saat maşası ile merkez hattında temas<br />
ettiği, periyodun diğer anlarında teması kestiği saat<br />
clock, to saatle eşzamanlama
clock, Transistorised. Transistorlu<br />
clock. masa saati, puantör, kronometre, taksimatlı test indicatörünün genel adı<br />
clocking saatle denetim<br />
clockwise saatin dönüş yönü istikametinde,<br />
soldan sağa<br />
clockwise (cw) saat yönünde<br />
clog tıkamak, kapamak, tıkanmak, pislik, tortu, vsile dolup tıkanmak<br />
clog engel, köstek<br />
clogged tıkanmış<br />
clogging tıkanma<br />
clogging of the filter filtre tıkanması<br />
close kapalı yer<br />
close kapalı<br />
close tıkamak, tıkanmak<br />
close yakın<br />
close birleştirmek<br />
close sıkı<br />
close box kapatma kutusu<br />
close coiled helical spring basık helezoni yay<br />
close fitting dar fitting<br />
close grain ince taneli<br />
close link chain açık uzuvlu zincir, zincir baklalarının uzunluğu çapının beş katından fazla<br />
olmayan kalınlığı ise üç buçuk katı olan zincir<br />
close link chain bakınız chain<br />
close nipple kapama nipeli<br />
close nipple dar nipel<br />
close packing sık istif<br />
close texture sıkı doku
close wound sargısı sık, sık sargılı<br />
close wound coil spring sargısı sık helezon yay<br />
closed kapalı<br />
closed alignment kapalı güzergah (başlangıç ve bitiş somelerinin koordinatları aynı olan<br />
yatay güzergah)<br />
closed architecture kapalı mimari<br />
closed circuit kapalı çevrim, kapalı devre<br />
closed core transformer kapalı çekirdekli transformatör<br />
closed curve kapalı eğri<br />
closed cycle kapalı çevrim<br />
closed cycle control system kapalı çevrimli denetim sistemi<br />
closed interval kapalı aralık<br />
closed loop kapalı devre<br />
closed loop control kapalı devre kontrolü<br />
closed place kapalı yer<br />
closed position mekanizmanın sökülmemiş vaziyette dıştan görünüşü<br />
closed position (mechanical switch) kapalı konum<br />
closed routine kapalı yordam<br />
closed space kapalı alan<br />
closed system kapalı sistem (paralı yollarda geçiş ücretinin araç sınıfı ve katedilen mesafeye<br />
bağlı olduğu sistem)<br />
closed traverse kapalı poligon<br />
closed type toll collection system kapalı tip ücret toplama sistemi<br />
closed user group, CUG kapalı kullanıcı grubu<br />
closed water system kapalı su sistemi<br />
closed‐circuit TV, CCTV kapalı devre televizyon<br />
closed‐circuit working kapalı‐devre çalışma<br />
closed‐loop control, feedback control geribeslemeli denetim
closedown kapanış<br />
closely graded soil üniform derecelenmiş zemin<br />
closely graded uniform eşboyutlu, üniform<br />
closely packed çok sıkı, çok yoğun durumda<br />
closet tuvalet<br />
closing error kapanma hatası poligon hattının kapanma hatası<br />
closing error of a triangle üçgen kapanma hatası<br />
closing line kapanma çizgisi, kapama hattı<br />
closing parenthesis sağ ayraç<br />
closing spring kapama yayı<br />
closing spring cylinder kapama yayı borusu<br />
closing voltage kapatma voltajı<br />
closure kapama, kapanma<br />
closure error in leveling nivelman kapanma hatası<br />
closure error in traverse poligon kapanma hatası<br />
closure line kapanma çizgisi (bir poligon hattında gerçek son nokta ile hesaplanan son nokta<br />
arasındaki çizgi)<br />
closure property kapalılık özelliği<br />
cloth bez, kumaş parçası<br />
clothespin mandal<br />
clothoid klotoit, geçiş eğrisi<br />
cloud bulutla kaplamak<br />
cloud bulut, su buharı<br />
cloud chamber buhar hücresi, buhar odası<br />
cloud clutter buluttan parazit yansıma<br />
cloud point donma noktası<br />
cloverleaf yonca yaprağı
cloverleaf intersection yonca yaprağı tipi kavşak (sola dönüşlerin iç halka, sağa dönüşlerin dış<br />
bağlantı yolu ile sağlandığı dörtlü, katlı kavşak)<br />
clump küme olmak<br />
clump küme, kütük, yığın<br />
clunch sertleşmiş kil<br />
clup‐tooth escapement. saplı‐dişli maşa, saat imalinde geniş bir uygulaması olan maşa<br />
cluster küme, demet, grup, takım, bir arada, komple<br />
cluster bir araya toplamak<br />
cluster gear grup dişlisi<br />
cluster gear shaft grup dişlisi mili<br />
cluster mill. takım ,dizi değirmen. iki büyük merdanenin taşıdığı ve tahrik ettiği iki küçük iş<br />
merdanesinden oluşan değirmen<br />
cluster sampling topaklı örnekleme<br />
cluster structure toprak yapı<br />
cluster, set küme<br />
cluster, to topaklamak, topaklandırmak<br />
clustered piles kazık kümesi<br />
clutch debriyaj, kavrama<br />
clutch adjusting debriyaj ayarı<br />
clutch adjustment debriyaj ayarı, kavrama ayarı<br />
clutch aligner kavrama (debriyaj plakalarını birbirine paralel duruma getirerek tam yüzeyle<br />
kavrama yapmasını temin etmeye yarayan “L” harfi biçiminde özel alet)<br />
clutch alignment debriyaj ayarı, debriyaj plaklarının ayarı<br />
clutch backup shoe mounting pad kavrama geri basma pabucu<br />
clutch brake debriyaj freni<br />
clutch brake disc debriyaj fren diski<br />
clutch cam debriyaj plakasına basarak kavramayı temin eden parmaklar, kavrama parmakları,<br />
baskı tırnakları<br />
clutch carbon thrust kavrama baskı kömürü
clutch center plate debriyaj ara plakası<br />
clutch collar debriyaj baskı göbeği<br />
clutch connecting link debriyaj ara bağlantısı<br />
clutch coupling debriyaj kavraması<br />
clutch cover debriyaj mahfazası kapağı<br />
clutch crosshead kavrama çenesi, debriyaj çenesi<br />
clutch disc debriyaj diski<br />
clutch disc kavrama diski<br />
clutch disc sun gear kavrama diski güneş dişlisi<br />
clutch drive disc kavramanın motor tarafındaki kısmı, esas hareket kaynağından doğrudan<br />
hareket alan kısmındaki disk, tahrik diski, kavrama balatası diski, debriyaj balatası diski<br />
clutch drive plate debriyaj baskı plakası<br />
clutch driven member motor veya hareket kaynağından aldığı hareketi ileten kısım, tahrik edilen<br />
plaka<br />
clutch driving disc debriyaj tahrik diski<br />
clutch driving disc facing debriyaj tahrik plakası balatası<br />
clutch driving unit debriyaj tahrik mekanizması<br />
clutch eye bolt debriyaj delikli ayar cıvatası<br />
clutch facing debriyaj balatası, debriyaj diski balatası<br />
clutch fading debriyaj zayıflaması<br />
clutch fork kavrama çatalı<br />
clutch fork and shoe pivot pins kavrama çatalı ve pabuç pimleri<br />
clutch fork pin kavrama çatal pimi<br />
clutch fork push rod bell crank bushing kavrama çatalı itici mil mafsal burcu<br />
clutch fork push rod bell crank shaft kavrama çatalı itici mil mafsal mili<br />
clutch fulcrum ring kavrama mesnet bileziği, debriyaj mesnet bileziği<br />
clutch grease tube debriyaj yağlama borusu, debriyaj mahfazasının dışındaki gresörlüğü, mili<br />
yatak mahfazasına bağlayan boru
clutch hand lever traktör ve benzeri araçlarda debriyaj kumanda kolu<br />
clutch housing kavrama gövdesi<br />
clutch housing debriyaj mahfazası, kavrama kapağı<br />
clutch housing pan debriyaj mahfazası kutusu (tası)<br />
clutch housing pan ventilator hole debriyaj mahfazası kutusu (tası) havalandırma deliği<br />
clutch housing pan ventilator hole screen debriyaj mahfazası kutusu (tası) havalandırma deliği<br />
süzgeci<br />
clutch housing ventilator hole debriyaj mahfazası havalandırma deliği<br />
clutch housing ventilator hole screen debriyaj mahfazası havalandırma deliği süzgeci<br />
clutch inner bearing debriyaj iç yatağı<br />
clutch inner drive members çok plakalı tip debriyajlarda iç taraftaki tahrik diskleri<br />
clutch inner driven members debriyaj içindeki tahrik edilen diskler<br />
clutch lever debriyaj pedalını kumanda koluna bağlayan mafsal kolu, ara manivela kolu, debriyaj<br />
kolu, debriyaj levyesi<br />
clutch lever toggle spring ağır traktörlerde debriyaj kolunu kavrama ve boşaltma<br />
pozisyonlarında kilitleyen yay<br />
clutch lining kavrama balatası, debriyaj balatası<br />
clutch main shaft debriyaj kamalı mili, debriyaj<br />
ana mili<br />
clutch operating hand lever debriyaj kumanda kolu<br />
clutch operating lever debriyaj kumanda levyesi<br />
clutch outer bearing debriyaj ana mili dış yatağı, debriyaj ana mili uç bilyası<br />
clutch pedal debriyaj pedalı, debriyaj ayak kontrolü<br />
clutch pedal adjusting collar debriyaj pedalı ayar bileziği<br />
clutch pedal draft pad debriyaj pedalı toz lastiği, pedal milinin sürücü mahalli tabanını deldiği<br />
noktayı toz ve rüzgara kapayan körüklü lastik<br />
clutch pedal free travel debriyaj pedal boşluğu<br />
clutch pedal link debriyaj pedal mafsalı<br />
clutch pedal rod debriyaj pedalı kumanda çubuğu
clutch pedal rod adjusting turnbuckle debriyaj pedalı kumanda çubuğu ayar baklası<br />
clutch pedal shaft debriyaj pedalının hareketinde mihver mili vazifesini gören mil<br />
clutch pedal stop debriyaj pedalı dayanağı<br />
clutch pilot shaft debriyaj ana mili<br />
clutch piston kavrama pistonu<br />
clutch plate kavrama pleyti<br />
clutch pressure plate debriyaj baskı plakası<br />
clutch pressure plate baffle debriyaj baskı plakasının ileri geri hareketini sınırlayan plaka, baskı<br />
plakasının arkasındaki ayırma levhası<br />
clutch pressure ring debriyaj baskı halkası, baskı plakasının arkasındaki veya etrafındaki vida<br />
dişli halka, baskı plakası ayar halkası<br />
clutch pressure spring debriyaj baskı yayı<br />
clutch pressure spring cup debriyaj baskı yayı başlığı<br />
clutch release debriyaj ayırma<br />
clutch release bearing debriyaj baskı bilyası, debriyaj ayırma yatağı<br />
clutch release fork debriyaj baskı çatalı, baskı bilyasını iten ve çeken çatal, debriyaj ayırma çatalı<br />
clutch release fork pivot debriyaj baskı çatalı ölü mili<br />
clutch release lever debriyaj ayırma mafsalı<br />
clutch release overcenter spring debriyaj ayırma<br />
orta yayı<br />
clutch release overcenter spring crank pin debriyaj ayırma orta yayı mili<br />
clutch release sleeve debriyaj ayırma bileziği<br />
clutch return spring debriyaj geri çekme yayı<br />
clutch ring debriyaj bileziği<br />
clutch shaft kavrama mili<br />
clutch shaft debriyaj mili<br />
clutch shaft kavrama mili<br />
clutch shaft pilot bearing debriyaj mili uç yatağı
clutch shoe kavrama pabucu<br />
clutch sleeve debriyaj mili burcu<br />
clutch slip debriyaj kaçırması<br />
clutch spin debriyaj yapıldığı halde diskin dönmesi<br />
clutch spring kavrama plakası yayı<br />
clutch throwout bearing debriyaj baskı bilyası, debriyaj ayırma yatağı<br />
clutch throwout collar debriyaj baskı bilyasını iten ve çeken blok<br />
clutch thrust bearing debriyaj baskı bilyası<br />
clutch torque shaft debriyaj tork mili<br />
clutch torque shaft clutch housing pivot bracket debriyaj tork mili debriyaj mahfazası ölü mili<br />
braketi<br />
clutch torque shaft clutch housing pivot bracket spring debriyaj tork mili debriyaj mahfazası ölü<br />
mili braketi yayı<br />
clutch vibrating spring debriyaj kavraması<br />
titreşim yayı<br />
clutch, engine bkz. engine clutch<br />
clutch, steering bkz. steering clutch<br />
clutch kavrama, debriyaj, kavramak, tutmak, bağlamak, yakalamak<br />
clutter parazit yankılar<br />
clutter rejection parazit yansımaları bastırma<br />
clutter signal parazit yansıma sinyali<br />
CM.P.S. cm/sn<br />
CMS bkz. computerized monitoring system<br />
CNC (computerized numeric computerized numeric<br />
CNC (computerized numeric control) bilgisayarlı sayısal denetim<br />
co‐ beraber anlamı veren kısaltma<br />
co generation aynı tesiste aynı anda üretilen elektrik ve buhar veya ısı prossesi. (buhar veya ısı<br />
işlemi)
coach otobüsle gitmek, otobüsle taşımak<br />
coach fayton<br />
coach otobüs<br />
coach yolcu vagonu<br />
coach‐house büyük otobüs garajı<br />
coagulant topaklaştırıcı<br />
coagulate topaklaşmak, pıhtılaşmak<br />
coagulating electrolytes pıhtılaştırıcı elektrolitler<br />
coagulation topaklaşma<br />
coal kara elmas<br />
coal kömür, taş kömürü, maden kömürü<br />
coal bed kömür yatağı<br />
coal (hard coal) taş kömürü<br />
coal bunkers kömürlük, kömür deposu<br />
coal chemical karbokimyasal<br />
coal chute kömür besleme şutu<br />
coal delivery kömür sevkiyatı<br />
coal deposits kömür rezervleri<br />
coal depot kömür stok sahası<br />
coal dozing kömür kürümesi<br />
coal dust kömür tozu<br />
coal fired kömür yakmalı<br />
coal gas kömür damıtma gazı<br />
coal handling kömür hazırlama<br />
coal long flame kömür gaz alevi<br />
coal mill kömür değirmeni<br />
coal mine kömür ocağı, kömür madeni<br />
coal plough kömür robotu
coal seam kömür katmanı<br />
coal store kömür deposu<br />
coal tar kömür katranı<br />
coal tar heavy oil kömür katranı ağır yağı (kömür katranından 270°C üzerindeki sıcaklıkta<br />
damıtılan bir yağ)<br />
coal tar light oil kömür katranı hafif yağı (yaklaşık 190°C’nın altındaki sıcaklıklarda damıtılan ve<br />
önemli miktarlarda aromatik hidrokarbonları içeren kömür katranı yağı)<br />
coal tar middle oil kömür katranı orta yağı, karbolik yağ (büyük kısmı l90‐235°C arasında<br />
damıtılan, yüksek ısıda kömür katranından elde edilen ve önemli oranda fenolleri ve çok kere<br />
naftalini içeren kömür katranı yağı fraksiyonu)<br />
coal tar pitch kömür katran zifti<br />
coal kömür<br />
coal/ash‐free kömür/külsüz<br />
coal/bituminous kömür/bitümlü<br />
coal/brown kömürü/linyit<br />
coal/caking of kömürün kalıplaşması<br />
coal/cannel kömür/linyit<br />
coal/cleaned kömür/temizlenmiş<br />
coal/distillation of kömür damıtımı<br />
coal/graded kömür/sınıflandırılmış<br />
coal/lignite kömürü/linyit<br />
coal/medium volatile kömür/orta uçucu maddeli<br />
coal/nonbituminous kömür/yağsız<br />
coal/palletized kömür/topak<br />
coal/prepared kömür/hazırlanmış<br />
coal/processed kömür/hazırlanmış<br />
coal/raw kömür/ham<br />
coal/run‐of‐mine kömür/ham<br />
coal/screened kömür/sınıflandırılmış
coal/sized kömür/sınıflandırılmış<br />
coal/soft kömür/yumuşak<br />
coal/sorted kömür/temizlenmiş<br />
coal/treated kömür/hazırlanmış<br />
coal/washed kömür/yıkanmış<br />
coal‐cutting machinery. yüzeyden kömür kesme makinası. elektrikle veya sıkıştırılmış hava ile<br />
çalışan çubuk, zincir veya dönel disk kullanarak yüzeyden kömür kesme işlemi yapan makine<br />
coalesce, to ergitmek<br />
coalescence birleşme, kaynaşma, normalde ayrı iki parçanın birbiriyel birleşmesi<br />
coalescence birleşme, birleşim<br />
coal‐fired (adj) kömür yakmalı<br />
coal‐fired boiler kömür yakmalı kazan<br />
coalmill kömür değirmeni<br />
coaltar kömürün damıtılması ile elde olunan siyah madde, katran<br />
coaming kuyu bileziği<br />
coarctation büzülme, kasılma, daralma, darlık<br />
coarctotomy kanal lümenindeki darlığın kesit yapılarak genişletilmesi<br />
coarse kabarcık<br />
coarse büyük taneli, iri tanali, kaba<br />
coarse adjustment kaba ayar, kaba dengeleme<br />
coarse bearing kaba kerteriz<br />
coarse emery kalın zımpara tozu<br />
coarse file kaba eğe<br />
coarse glazed salt kaba sırlı (cilalı) tuz<br />
coarse grade kalın cins, kaba sınıf (zımpara ve alıştırma macunları için)<br />
coarse grains kaba daneler, iri daneler<br />
coarse gravel kaba çakıl, iri çakıl, sahil çakılı<br />
coarse motion kaba hareket
coarse sand iri kum, kaba kum<br />
coarse silt kaba silt<br />
coarse tuning kaba ayar<br />
coarse‐graded aggregate kaba gradasyonlu agrega<br />
coarse‐grained kaba daneli, iri daneli<br />
coarse‐grained coal kaba taneli kömür<br />
coarsen kabalaştırmak<br />
coarseness irilik, dane iriliği<br />
coast yokuş aşağı gitmek<br />
coast sahil, kıyı<br />
coast survey kıyı ölçüsü, kıyı alımı, kıyı etüdü<br />
coastal kıyıya ait, kıyısal<br />
coastal road sahil yolu<br />
coastal zone deniz kıyısı, kıyı bölgesi<br />
coastal zone management kıyı bölgesi yönetimi (kirlilikten korumak ve azami yararı sağlamak<br />
amacıyla kıyı sularının ve su havzalarının yönetimi)<br />
coaster brake göbek freni/bisiklet<br />
coasting boşta gitme<br />
coasting vitesi boşa alarak arabayı sürmek, kaydırmak, kaymak<br />
coasting kendi kendine gitmek, kaymak<br />
coastline kıyı çizgisi<br />
coat tabaka, örtü, kalıp, kabuk, kat, kaplamak<br />
coat kaplamak, üstünü örtmek<br />
coat of aggregates agregaların bitüm ile kaplanması<br />
coat, finish bkz. finish coat<br />
coat, first field bkz. first field coat<br />
coated kaplı, kaplamalı, kabuklu, boya sürülmüş, sıvalı<br />
coated kaplanmış
coated chippings bitümlü malzeme kaplanmış mıcır<br />
coated grit kaplanmış ince dişli malzeme (bir aşınma tabakasını körleştirmek için en son<br />
malzeme olarak uygulanmak üzere bir bitümlü malzeme ile<br />
kaplanmış mıcır)<br />
coated macadam bitümle kaplanmış makadam (yol katranı, bitüm veya benzeri belirli bir<br />
bağlayıcı ile kontrol edilen bir işlem ile kaplanmış kaba gradasyonlu mineral agregadan ibaret<br />
olan, kaba agrega miktarının hakim olduğu çok boşluklu bir yol malzemesi)<br />
coated macadam plant bitümle kaplanmış makadam hazırlayan tesis (bitümle kaplanmış<br />
makadam yapımı için kullanılan komple mekanik donanım)<br />
coating kaplama, bitüm ile kaplanma<br />
coating kat<br />
coating barrier kaplama engeli<br />
coating, bituminous bkz. bituminuous coating<br />
coating, protective bkz. protective coating<br />
coaxial mihverleri aynı olan, aynı mil üzerinde dönen, koaksiyel, eş eksenli<br />
coaxial cable eşeksenel kablo<br />
coaxial cable koaksiyal kablo<br />
coaxial connector eşeksenel bağlaç<br />
coaxial filter iç içe filtre<br />
coaxial line eşeksenel hat<br />
coaxial propeller eş eksenli pervane<br />
coaxial propellers. müşterek şaftlı pervane. uçaklarda aynı şaft üzerine yataklanan<br />
birbirlerinden bağımsız tahrik olarak zıt yönlü dönen iki pervane<br />
cobalt co sembolü ile bilinen, atom no: 2 ve atom ağırlığı: 58.94 olan kimyasal element, kobalt<br />
cobble kaldırım taşı kaplamak, parke taşı kaplamak<br />
cobble kocataş, iri çakıl, blokaj taşı<br />
cobble gutter su hendeği, taş iksası<br />
cobblestone arnavut kaldırım taşı<br />
cobblestone pavement arnavut kaldırımı
cock horoz<br />
cock havaya dikmek<br />
cock musluk, vana, germek, kurmak<br />
cock drain boşaltma musluğu<br />
cock valve kapama musluğu (vanası)<br />
cock valve bilyalı valf<br />
cock wheel ara çarkı, avara çarkı<br />
cock (a) saat mekanizmasındaki direk, (b) sıvı veya gaz akışını kontrol eden tıpa veya silindirik<br />
valf.<br />
(c) ateşli silahlardaki horoz, tetiği çekmeden önce kaldırılan horoz<br />
cock‐eyed eğri, çarpık, yan, hizadan kaçmış<br />
cocking catch kurma mandalı<br />
cocking handle kurma kolu<br />
cocking lever kurma levyesi<br />
cocking lever. ateşli silahlarda ateşe hazır olunduğu anda horozu kaldıran levye<br />
cocking nut kurma somunu<br />
cockloft çatı arası/küçük<br />
cockpit pilot kabini<br />
coctolabile ısıtılmakla değişen, ısıtılmakla bozulan<br />
coctostabile ısıtılmakla değişmeyen, ısıtılmakla bozulmayan<br />
coddle yavaş yavaş kaynatmak<br />
code kod<br />
code 1. kanun, kanunname, tüzük, kurallar düzeni<br />
2. kod, şifre, kodlamak<br />
code bir kimsenin hareket ve davranışlarını yönlendiren adet, gelenek ve kurallar dizisi<br />
code conversion kod çevrimi<br />
code division multiple access kod bölüşümlü<br />
çoklu erişim
code division multiplexing kod bölüşümlü çoğullama<br />
code letters parça kataloglarında yedek parça numaralarına katılan kod harfleri<br />
code page kod sayfası<br />
code page switching kod sayfası değiştirme<br />
code point kod noktası<br />
code word kod sözcüğü<br />
code, to kodlamak; programlamak<br />
code. kod, şifre, şifrelemek, kotlamak<br />
codebook kod çizelgesi<br />
codebreaking kripto analizi<br />
codec kodlayıcı‐kodçözücü<br />
codefendant ortak savunucu<br />
coder kodlayıcı<br />
code‐transparent data communication koda saydam veri iletimi<br />
codex kod<br />
codify kodlamak<br />
coding kodlama, şifreleme<br />
coding artifact kodlama yapaylığı<br />
coding delay kodlama gecikmesi<br />
coding efficiency kodlama verimliliği<br />
codirectional interface eşyönlü arabağ<br />
coeffıcient of friction. bkz. friction<br />
coefficient katsayı<br />
coefficient matrix katsayı matrisi<br />
coefficient of absorption emme katsayısı<br />
coefficient of active earth pressure aktif toprak basıncı katsayısı<br />
coefficient of association birliktelik katsayısı<br />
coefficient of compressibility sıkıştırma katsayısı
coefficient of compressibility (see compress. fact) sıkıştırılabilirlik katsayısı<br />
coefficient of conductivity iletkenlik katsayısı<br />
coefficient of consolidation konsolidasyon katsayısı<br />
coefficient of curvature eğrilik katsayısı, süreklilik katsayısı<br />
coefficient of discharge boşaltma katsayısı<br />
coefficient of dynamic subgrade reaction dinamik yatak sayısı<br />
coefficient of dynamic subgrade shear reaction tabanın dinamik kesme mukavemet katsayısı<br />
coefficient of earth pressure at rest sükunetteki zemin basınç katsayısı<br />
coefficient of elastic recovery elastik geri dönme (şişme) katsayısı<br />
coefficient of elasticity elastisite katsayısı<br />
coefficient of expansion genleşme katsayısı, genişleme katsayısı<br />
coefficient of friction sürtünme katsayısı<br />
coefficient of friction, true bkz. true coefficient of friction<br />
coefficient of hardness sertlik katsayısı<br />
coefficient of horizontal soil reaction zeminin yatay reaksiyon katsayısı<br />
coefficient of internal friction içsel sürtünme katsayısı<br />
coefficient of kinematic viscosity kinematik viskozite katsayısı<br />
coefficient of passive earth pressure pasif toprak basıncı katsayısı<br />
coefficient of performance performans verimliliği,<br />
iş verimliliği, soğutma çevriminde düşük sıcaklık ısı makinesi tarafından çıkarılan ısı enerjisinin,<br />
makinenin bir çevrimde çalışması için uygulanan işe oranı, eğer ısıtma cihazı olarak kullanılırsa,<br />
yüksek sıcaklıktaki peteklerde<br />
coefficient of permeability permeabilite katsayısı, geçirimlilik katsayısı (birim hidrolik eğim<br />
altında zeminden geçen suyun deşarj hızı)<br />
coefficient of rank correlation sıra ilintisi katsayısı<br />
coefficient of refraction kırılma katsayısı, kırılma<br />
indisi<br />
coefficient of restitution of a pile kazığın toparlanma katsayısı
coefficient of restitution. bakınız impact<br />
coefficient of stability stabilite katsayısı<br />
coefficient of static subgrade reaction statik yatak katsayısı<br />
coefficient of subgrade reaction yatak katsayısı (Westergaard’a göre)<br />
coefficient of surface conductance yüzey iletkenlik katsayısı<br />
coefficient of swelling şişme katsayısı<br />
coefficient of thermal conductivity ısı iletkenlik katsayısı<br />
coefficient of uniformity eşboyutluluk katsayısı (malzemenin % 60’ının geçtiği elek boyutunun<br />
% 10’unun geçtiği elek boyutuna oranı)<br />
coefficient of utilization kullanım katsayısı<br />
coefficient of variation değişim katsayısı<br />
coefficient of variation ölçümlerin ortalamaya göre sapmalarının, o ölçümlerin ortalamasına<br />
oranı<br />
coefficient of variation belirsizlik katsayısı<br />
coefficient of vertical pile reaction kazığın düşey reaksiyon katsayısı<br />
coefficient of viscosity viskozite katsayısı<br />
coefficient of volume compressibity hacimsel sıkışma katsayısı<br />
coefficient of volume expansion hacimsel genişleme katsayısı<br />
coefficient of wall friction duvar sürtünme katsayısı<br />
coefficient, braking force bkz. braking force coefficient<br />
coefficient, factor katsayı<br />
coefficient. katsayı<br />
coerce mecbur etmek<br />
coercive force gidergenlik kuvveti<br />
coercivity gidergenlik<br />
coextend uzunluğu eşit kılmak, iki parçanın uzunluklarını birbirine eşit yapmak<br />
cofferdam batarya, koferdam, çevirme bendi, batardo<br />
cofferdam, sand filled bkz. sand filled cofferdam
cog dişli bağlantı yapmak<br />
cog dişli çark, dişli çarkın bir dişi, çarka diş açmak,<br />
dişli yapmak<br />
cog rail dişli ray<br />
cog wheel dişli çark<br />
cogeneration ısı ve elektrik enerjisinin ortak üretimi<br />
cogeneration kojenerasyon<br />
cogeneration station kojenerasyon santralı<br />
cogged belt dişli kayış<br />
cogged bloom. ham demir haddehanesinden geçen ve çubuk haline getirilmek için çekime hazır<br />
demir blok<br />
cogging mili. çelik haddesi.kaba hadde<br />
cogging. (a) ıngotu döverek çubuk profil haline getirme operasyonu, (b) muylu dişli çarkın<br />
dişlerinin eş çalışması birbiri içersine girmesi<br />
cognition aklın bilme veya idrak kabiliyeti<br />
cognition biliş<br />
cognitive process bilişsel süreç<br />
cogs(mortise teeth). saplama çark dişi,tımak,diş,kertik<br />
cogwheel çark, dişli<br />
cogwheel drive fener dişlisiyle tahrik<br />
cog‐wheel dişli çark,fenerli çark<br />
cohere 1. birbirine yapışmak, birbirine tutunmak;<br />
2. birbirine uygun olmak, birbirini tutmak<br />
coherence 1. yapışıklık, birbirine yapışma; 2. tutarlılık, uygunluk<br />
coherency yapışma<br />
coherent bağdaşık, tutarlı, yapıştırıcı<br />
coherent 1.birbirine yapışık, birbirine tutunmuş, bitişik; 2. tutarlı, birbirine uygun, insicamlı,<br />
mantıklı
coherent oscillator evreuyumlu salıngaç<br />
coherent receiver evreuyumlu alıcı<br />
coherent signal detection evreuyumlu sinyal algılama<br />
coherent unit of measurement tümleşik ölçüm birimi<br />
cohesion iç yapışankanlık, kohezyon (içsel kuvvetlerinin zemin kütlesi içindeki daneleri birarada<br />
tutma özelliği)<br />
cohesion 1. yapışma, ayrı olması gereken iki şeyin birbirine yapışması; 2. bir maddeyi oluşturan<br />
moleküller arasındaki çekim kuvveti (moleküllerin birbirine tutunmasını sağlar)<br />
cohesion curve kohezyon eğrisi<br />
cohesion force kohezyon bağı, kohezyon kuvveti<br />
cohesion in pavement üstyapı içindeki kohezyon<br />
cohesion, apparent bkz. apparent cohesion<br />
cohesion, available bkz. available cohesion<br />
cohesion, complete recovery of the bkz. complete recovery of the cohesion<br />
cohesion, degree of bkz. degree of cohesion<br />
cohesion, drained bkz. drained cohesion<br />
cohesion, real bkz. real cohesion<br />
cohesion, true bkz. true cohesion<br />
cohesion, undrained bkz. undrained cohesion<br />
cohesional resistance kohezyonlu mukavemet<br />
cohesional soil kohezyonlu toprak (ihtiva ettiği kil dolayısıyla taneler arası bağı kuvvetli bir kitle<br />
meydana getiren toprak)<br />
cohesionless kohezyonsuz, bağlayıcısız, taneli<br />
cohesive kohezyonlu, yapıştırıcı, birleştirici<br />
cohesive 1. yapıştırıcı, yapışmaya sebep olan;<br />
2. yapışma gösteren, yapışık<br />
cohesive bond kohezyon bağı, kohezyon kuvveti<br />
cohesive soil kohezyonlu zemin
cohesiveness kohezyonluluk<br />
coign çıkıntı, köşe, dirsek<br />
coigne çıkıntılı köşe<br />
coil bobin, demet, kangal, serpantin<br />
coil sarmak, sarılmak<br />
coil sargı<br />
coil halka veya helezon şeklinde kıvrımlar<br />
gösteren oluşum<br />
coil (pipe) boru demeti (serpantin)<br />
coil anchor post bobin tespit flanşı<br />
coil antenna çerçeveli anten<br />
coil assembly komple bobin<br />
coil booster yardımcı ateşleme bobini,<br />
coil chain. genellikle işlenmiş demir veya çelikten kaynaklanarak yapılan dairesel şekildeki<br />
oblong baklalardan oluşur baklalar sade veya merkezden saptamalı olabilir. saplamalar<br />
bükülmeyi ve uzamayı engeleyici görev yaparlar<br />
coil clutch. bakınız clutch<br />
coil depth buharlaştırıcı demeti derinliği<br />
coil face area boru demeti yüzey alanı<br />
coil face area buharlaştırıcı yüzey alanı<br />
coil heater ısıtma bobini<br />
coil heater kangal rezistanlı ısıtıcı<br />
coil ignition bobinli ateşleme tertibatı<br />
coil ignition tester bobin ateşleme kontrol cihazı, ateşleme arızalarını tespite yarayan bir<br />
elektrik muayene aleti<br />
coil insulator bobin izolatörü<br />
coil interpost bobin dahili kutbu, bobinin sarım ucu<br />
coil jumper wire bobin kutuplar arası kablosu
coil length boru demeti uzunluğu<br />
coil length buharlaştırıcı uzunluğu<br />
coil loading pupenleme<br />
coil primary lead‐out bobin primer çıkış kablosu<br />
coil primary winding bobin primer sarımı<br />
coil secondary winding bobin sekon‐der devre sarımı<br />
coil spring bobin yayı, helezoni yay<br />
coil width buharlaştırıcı genişliği<br />
coil. (a) programlanabilir bir kontrol cihazı tarafından çıktı olarak iletilen herhangi bir belirli<br />
veya mantıki sonuç, (b) elektrik tellerin sarılarak oluşturulduğu sarım, bobin<br />
coiler can. yavaş donen ve sarım oluşturulması için kullanılan düşey silindir<br />
coiler. bükücü.kangala,sarıma<br />
coin jeton, bozuk para<br />
coin box telephone system ankesörlü telefon sistemi<br />
coin slot jeton deliği, bozuk para atma deliği, dikdörtgen kanallı (püskürtme memesi için)<br />
coincide uymak, çakışmak, yüz yüze gelmek, karşılaşmak<br />
coincide aynı zamanda olmak, çakışmak<br />
coincidence çakışma<br />
coincidence rastlantı<br />
coincidence factor eş zamanlık faktörü<br />
coincident çakışan<br />
coke kok kömürü<br />
coke fired kok kömürü yakan<br />
coke firing kok kömürü yakma<br />
coke furnace kok ocağı<br />
coke mili. kok kömürü değirmeni<br />
coke oven kok fırını<br />
coke oven gas kok fırını gazı
coke oven gas kok gazı<br />
coke oven tar kok fırını katranı (kok fırınlarında yan ürün olarak elde edilen katran)<br />
coke quenching kok söndürme<br />
coke‐fired boiler kok kömürü yakmalı kazan<br />
coking koklaştırma<br />
coking koklaşma<br />
coking coal kok kömürü<br />
coking properties koklaşma özellikleri<br />
cola kola<br />
colalgia kolon ağrısı<br />
colander süzgeç<br />
colcothar kırmızı demir oksidi, kolkotar, zacı mahruk<br />
cold soğuk<br />
cold soğukluk<br />
cold air soğuk hava<br />
cold air machine soğuk hava makinesi<br />
cold asphalt soğuk asfalt<br />
cold asphalt pavement recycling soğuk karışım kaplamanın yeniden kullanımı (bitümlü<br />
kaplamanın tamamının veya bir kısmının, yerinde veya plentte emülsüfiye asfalt veya sıvı petrol<br />
asfaltı, kireç, çimento gibi diğer bağlayıcı maddelerin ilavesi ile işlenmesi sonucunda elde edilen,<br />
isteni<br />
cold bin soğuk silo<br />
cold casting soğuk döküm<br />
cold chain soğuk zincir (üreticiden tüketiciye kadarki soğutma işleri)<br />
cold chisel demir keski, soğuk keski<br />
cold drawing soğuk çekme<br />
cold feed of aggregates agregaların soğuk beslemesi<br />
cold feed system soğuk besleme sistemi
cold finger plugging point süzülme limiti<br />
cold forming soğuk şekillendirme<br />
cold insulation mastic soğuk yalıtım mastiği (suyun girmesine engel olmak amacıyla soğuk<br />
yüzeyler üstüne uygulanan asbestos elyafı ve diğer filler malzeme içeren ve bitümlü<br />
solüsyondan hazırlanan bir kaplama tipi)<br />
cold joints soğuk derzler, ek yeri<br />
cold laid mixtures soğuk serilen karışımlar<br />
cold mix soğuk karışım<br />
cold mix‐coating soğuk karışım kaplama<br />
cold planer asfalt kazıyıcı<br />
cold planer soğuk kazıyıcı<br />
cold production soğuk üretim<br />
cold protection soğuk üretimi<br />
cold rated soğuk ortamda belirlenmiş<br />
cold rated power soğuk ortamda belirlenmiş anma gücü<br />
cold recycling bkz. cold asphalt pavement recycling<br />
cold resistance soğuğa direnç<br />
cold roll soğuk hadde<br />
cold rolling soğuk hadde<br />
cold room soğuk oda<br />
cold source soğuk kaynağı<br />
cold standby elle yedekleme<br />
cold start en baştan başlatma, elle başlatma<br />
cold start soğuk başlatma<br />
cold storage soğuk depolama<br />
cold store soğuk depo<br />
cold water soğuk su<br />
cold water supply soğuk su temini
cold weather concreting soğuk havada beton dökme<br />
cold weather starting bit soğuk havalardaçalıştırma tertibatı<br />
cold‐rated output soğuk ortamdaki güç<br />
cold‐saw (cold iron saw) soğuk testere. yavaş çalışan çelik çubukları kesmede kullanılan dairesel<br />
testere<br />
collaborate beraber çalışmak<br />
collaboration beraber çalışma<br />
collaborative computing imeceli bilgi işleme<br />
collaps çökmek, yıkılmak<br />
collapse çökme, göçme, yıkılma, toptan göçmek, çökmek<br />
collapse(to) daraltmak<br />
collapse, to çökme; daraltmak (bilgi işlem)<br />
collapsible soil göçebilen zemin<br />
collar kovan, bilezik<br />
collar 1. yaka, tasma; 2. bilezik, çember (ahşap kazık başı için); 3. baga, bir parçanın etrafını<br />
saran blok bilezik<br />
collar bilezik, yaka<br />
collar bearing. bilezikli yatak uç yatağı. düşey şaftlarda yağlamayı sağlayan çok sayıda bileziği<br />
içeren veya eksenel yükü karşılayan yatak<br />
collar clamp bağlayıcı halka<br />
collar. bilezik, yüksuk, flanş<br />
collaring. çekilmiş çubuğun haddehanenin alt merdanesi etrafına sarılması<br />
collate harmanlamak<br />
collate dikkatle karşılaştırmak, karşılaştırmak<br />
collate sıraya koymak<br />
collateral yanda bulunan, yan, collateralis<br />
collateral yan yana<br />
collaterally yan yana durarak
collating sequence harmanlama sırası<br />
collation karşılaştırma, sıraya koyma<br />
colleague mesai arkadaşı, meslektaş<br />
collect tahsil etmek, toplamak<br />
collect 1. ödemeli; 2. toplamak, biriktirmek, kolleksiyon yapmak, toplanmak, birikmek<br />
collect toplamak, biriktirmek<br />
collect call ödemeli çağrı<br />
collect freight ödemeli navlun<br />
collecting drain toplayıcı drenaj<br />
collection koleksiyon, tahsilat, toplama<br />
collection conduit toplama borusu, toplama kanalı<br />
collection ditch toplama hendeği, toplama kanalı<br />
collection gallery toplama galerisi<br />
collective kollektif, ortaklaşa<br />
Collective Pitch Control bkz. Pitch (Helicopter)<br />
collective standard bileşik standart<br />
collector toplayıcı, dinamo kolektörü<br />
collector kolektör, toplayıcı<br />
collector drain alımcı dren, toplayıcı dren<br />
collector road toplayıcı yol<br />
collector street toplayıcı cadde (yerleşim, ticaret ve sanayi alanlarında trafik dolaşımını ve<br />
arazilere ulaşımı sağlayan cadde)<br />
collector/air cooled solar kollektör/hava taşıyıcılı<br />
collector/baffle kollektör/saptırıcılı<br />
collector/concentrating solar kollektör/ışın yoğunlaştırıcı<br />
collector/flat plate kollektör/düz plaka<br />
collector/lens kollektör/lens<br />
collector/liquid cooled solar kollektör/sıvı taşıyıcılı
collector/mechanical kollektör/mekanik<br />
collector/selective kollektör/seçici<br />
collector/tube and fin kollektör/boru ve finli<br />
collector/tube in sheet kollektör/plakalı boru<br />
collectorline kollektör hattı, toplayıcı hattı<br />
collectors. kollektör, toplayıcı, biriktirici. solar collectors: güneş kollektörü, güneş ısısı<br />
biriktiricisi, toplayıcısı<br />
collet halka, tespit parçası, torna aynası, supap tırnağı<br />
collet halka, bilezik, çerçeve, yuva. (a) torna muindeki iç koniye uyan ve parça veya takım<br />
tutturmak için kullanılan manşon koni. (b) vida açma makinasmda pafta veya somunu tutmaya<br />
yarayan disk veya halka, (c) dairesel flanş veya bilezik. (d) saatteki dengelem<br />
collets bilezik, halka, yiv<br />
collets halka yapmak, yuvaya oturtmak<br />
colliculus (pl. colliculi). 1. tomurcuk; 2. tepecik<br />
collide çarpmak, çarpışmak<br />
collier kömür işçisi<br />
colliery maden kömürü işletmesi<br />
colliery shale kömür teyli (killi kayaç)<br />
collimating lens koşutlayıcı mercek<br />
collimation kolimasyon, paralel yapma<br />
collimation error kolimasyon hatası, yöneltme hatası<br />
collimation level kolimasyon düzeci<br />
collimator koşutlayıcı<br />
collinear aynı doğru üzerinde<br />
collinear points doğrudaş noktalar<br />
collinearity doğrudaşlık<br />
colliquative bol, aşırı derecede olan, çok miktarda<br />
collision çarpışma
collision avoidance engel sakınma<br />
collision detection çarpışma algılaması<br />
collision diagram çarpışma diyagramı<br />
collision excitation çarpışma ile uyarma<br />
collision frequency çarpışma sıklığı<br />
collision probability çarpışma olasılığı<br />
collision type çarpışma tipi<br />
colliviarium bir su kemerinde havalandırma ve bakım amacıyla bir giriş açıklığı<br />
collocation eş gitme<br />
collodial clay boyutu 0001 mm’den küçük kil, kolloidal kil<br />
collodium bkz. collodion<br />
colloid jelatinimsi maddeler, kolloid<br />
colloid Jelatin gibi, jelatinsi, koloid<br />
colloid chemistry kolloid kimyası<br />
colloid mill kolloid değirmen (asfalt emülsiyonlarının imalinde kullanılan bir alet)<br />
colloidal kolloide ait, kolloid yapısında, kolloid kuramında<br />
colloidal kolloidli<br />
colloidal activity of clay kilin kolloidal aktifliği<br />
colloidal character kolloidal karakter<br />
colloidal emulsifiers kolloidal emülsiyon verici maddeler (yol emülsiyonlarından çok endüstriyel<br />
emülsiyonların yapımında kullanılan doğal olarak ince toz halinde bulunanlar da dahil kolloidal<br />
emülsiyon verici maddeler)<br />
colloidal fraction kolloidal dağılım (kolloid bölünme)<br />
colloidal fuel fuel oil kömür tozu karışımı<br />
colloidal particles koloidal tanecikler<br />
colloidal properties kolloidal özellikler<br />
colloidal size kolloidal boyut<br />
colloidal soil kolloidal zemin
colloidal solutions koloidal eriyikler<br />
colloidal state koloidal hal, koloidal durum<br />
colloidal substance koloidal madde<br />
colloidal suspension koloidal katı parçacıklı karışım<br />
colloidin kolloid dejenerasyonda meydana gelen jelatinsi cevher, koloidin<br />
colloids kolloidler<br />
colluvial deposit yatak birikintisi<br />
colo(u)r 1. renk; 2. boya<br />
cologarithm kologaritma<br />
colombium kolombiyum<br />
colomn kolon, sütun<br />
colon alignment iki noktaya göre hizalama<br />
color renk<br />
color blindness renk körlüğü<br />
color coat asphalt renkli asfalt kaplama (örtüagregası istenilen rengi vermek üzere seçilmiş<br />
asfalt sathi kaplama)<br />
color film renkli film<br />
color filter renk süzgeci<br />
color graphics renkli grafik<br />
color graphics adapter renkli grafik bağdaştırıcı<br />
color map renk eşlemi<br />
color palette renk paleti<br />
color photograph renkli fotoğraf<br />
color picture tube renkli resim tübü<br />
color segmentation renk bölütlemesi,renk ayrışması<br />
color wheel renk tekeri<br />
colored noise renkli gürültü<br />
colored smoke renklendirilmiş duman
colorific renk veren<br />
colorimeter kolorimetre, renk ölçer<br />
colorimetric (adj) kalorimetrik<br />
colorimetry renk ölçme bilgisi, renk ölçme<br />
colorless renksiz<br />
colour renk<br />
colour blind renk körü<br />
colour chart renk katalogu<br />
colour code renk skalası<br />
colour code renk kodu<br />
colour embossing renkli kabartma<br />
colour mapping renk eşlemi; renk haritalaması<br />
colour temperature renk sıcaklığı<br />
colour, color renk<br />
colour, color renk<br />
coloured smoke renklendirilmiş duman<br />
colourless renksiz<br />
column 1. kolon, sütun direk; 2. mil gövdesi<br />
column dikeç<br />
column boundaries dikeç sınırları<br />
column break dikeç sonu<br />
column check dikey eşlik denetimi<br />
column drill sütunlu matkap<br />
column heading dikeç başlığı<br />
column marker dikeç imi<br />
column of mercury cıva sütunu<br />
column of water su sütunu<br />
column pillar çerçeve kolonu, kolon sütunu
column press kolonlu pres<br />
column radiator kolonlu radyatör<br />
column shape kolon şekli<br />
column width dikeç genişliği<br />
columnar sütunlar halinde<br />
columnar structure kolonsal yapı<br />
comb tarak<br />
comb bars tarak çubuğu. örgü makinasmda tarak klavuzlannı mesnetleyen çelik çubuk<br />
comb filter tarak süzgeci<br />
comb tool. tarama takımı<br />
comb(s). (a) bir müzik kutusu veya müzikli saatin silindiri üzerindeki radyal pimlerin vurduğu<br />
farklı uzunluktaki dişlere sahip dişli metal şerit, (b) bir örgü makinasmda pirinç parmakların<br />
üzerinde hareket eden makara tertibatı, ön ve arka taraklar çözgü iplerini<br />
combination kombinasyon, terkip, birkaçı bir arada, bileşim, karışım<br />
combination box birleşik giriş kutusu<br />
combination chain birleşim zinciri<br />
combination chuck üniversal ayna<br />
combination control kombine kontrol<br />
combination discs kombinezon diskleri, birleşme diskleri<br />
combination key birleşik tuş<br />
combination lock şifreli kilit<br />
combination pliers ağız açıklığı ayarlanabilen pense, ayarlı pense<br />
combination ptaner çeşitli iş pianyası<br />
combination saw ağaçları enine kesmek içinkullanılan testere<br />
combination setting fingers birkaç işi birden düzenleme parmakları<br />
combination setting lever birkaç işi birdendüzenleme levyesi<br />
combination space pavement struc‐ture bkz. composite type pavement structure<br />
combination turbine disk ve tambur türbini
combination wrench bir ucu yıldız bir ucu açık anahtar<br />
combination wrench kombine anahtar<br />
combinatorial katışımsal, birleşimsel<br />
combinatton‐turret lathe kombine rovelvertorna tezgahı<br />
combine birleşmek<br />
combine birleştirmek<br />
combine biçerdöver<br />
combine baler balya makinası<br />
combine, to katıştırmak, birleştirmek<br />
combine. biçerdöver<br />
combined kombine, birleşik<br />
combined aggregate iri ve ince agrega karışımı<br />
combined bending and compression eğilme ve basıncın birlikte bulunması hali<br />
combined bending and tension eğilme ve çekme birlikte bulunması hali<br />
combined circuit arrangement birleşik devre düzenlemesi<br />
combined curve kombine kurp, birleşik kurp<br />
combined cycle plant kombine çevrim santralı<br />
combined drill and countersink matkap ve havşabir arada<br />
combined file birleşik kütük<br />
combined footing birleştirilmiş temel<br />
combined heat and power station kojenerasyon santralı<br />
combined loading birleşik yükleme<br />
combined needle roller bearing iğneli eğik bilyalı yatak<br />
combined oil and water cooler komple yağ vesu soğutucusu<br />
combined sewer birleşik kanalizasyon (atık suyun ve yağmur suyunun toplanmasına yarayan<br />
tek bir kanalizasyon sistemi)<br />
combined stress değişik etkilerden oluşantoplam gerilme<br />
combined transport bileşik aktarma
combined‐impulse turbine. bakiniz impulse turbine<br />
combiner katıştırıcı, birleştirici<br />
combust yanmak<br />
combustibility yanabilirlik<br />
combustible yanabilir, kolay tutuşan madde, yanıcı<br />
combustible gas indicator grizumetre<br />
combustible gas (or vapour) detector yanma gazı dedektörü<br />
combustion yanma, tutuşma<br />
combustion patlamalı yanma, yanma<br />
combustion (gas) test yanma (gaz) testi<br />
combustion air yanma havası<br />
combustion arrangement yakma mekanizması<br />
combustion chamber yanma hücresi, gazların ateşlendiği yer<br />
combustion chamber lining yanma odası örülmesi<br />
combustion chamber yanma odası<br />
combustion control yanma kontrolü<br />
combustion controller yanma kontrolü<br />
combustion detector yanma dedektörü<br />
combustion diagram yanma diyagramı<br />
combustion duration yanma süresi<br />
combustion efficiency yanma verimi<br />
combustion gas velocity yanma gazı hızı<br />
combustion gases silindire yanma için giren gaz ve hava karışımı<br />
combustion heat yanma ısısı<br />
combustion leakage silindire giren gaz ve hava karışımının sızıntı veya kaçak yapması<br />
combustion medium yanma maddesi, akaryakıt<br />
combustion medium yanma ortamı<br />
combustion motor yanmalı motor
combustion period silindirdeki gaz karışımının yanma müddeti, ateşlemeden gazın tamamen<br />
yanmasına kadar geçen zaman<br />
combustion pressure yanma basıncı<br />
combustion product yanma ürünü<br />
combustion regulator yanma regülatörü<br />
combustion residue yanma artığı<br />
combustion space yanma yuvası, yanma boşluğu<br />
combustion temperature yanma sıcaklığı<br />
combustion test yanma testi<br />
combustion tube alev borusu (ısıtıcı)<br />
combustion turbine gaz türbini<br />
combustion velocity yanma hızı<br />
combustion ventilation yanma havası girişi<br />
combustion volume yanma hacmi<br />
combustive air yanma havası<br />
come to a standstill durmak<br />
comfort rahatlatmak<br />
comfort konfor, rahatlık<br />
comfort air conditioning konfor iklimlendirme,konfor klima<br />
comfort air conditioning system konfor amaçlı klima sistemi<br />
comfort chart konfor diyagramı<br />
comfort cooling konfor soğutması<br />
comfort index konfor indisi<br />
comfort zone konfor bölgesi<br />
comfort. konfor, rahatlık, refahtık, rahat ettirmek, konfor sağlamak<br />
comfortable rahat<br />
coming into force yürürlüğe girmek<br />
comma virgül
comma alignment virgüle göre hizalama<br />
comma delimited virgülle sınırlanmış<br />
command komut; kumanda<br />
command emretmek, komuta etmek<br />
command and control komuta ve kontrol<br />
command check komut hatası<br />
command control steering kumanda kontrollü direksiyon<br />
command control steering system (CCS II) kumanda kontrollü direksiyon sistemi<br />
command file komut kütüğü<br />
command interpreter komut yorumlayıcı<br />
command key komut tuşu<br />
command language komut dili<br />
command line komut satırı<br />
command menu komut menüsü<br />
command net komuta ağı<br />
command processing komut işleme<br />
command processor komut işlemcisi<br />
command prompt komut istemi<br />
command sequence komut dizisi<br />
command statement komut deyimi<br />
commence başlamak<br />
commencement başlangıç, başlama<br />
commend tavsiye etmek, önermek<br />
commensurable aynı birim ile ölçülebilen<br />
comment fikrini söylemek<br />
comment açıklama, yorum, yorum yapmak<br />
comment eleştiri<br />
commentator yorumcu
commerce alım satım<br />
commerce ticaret<br />
commercial tecimsel, ticari<br />
commercial reklam<br />
commercial agent ticaret acentesi, ticaret mümessili<br />
commercial attache ticaret ateşesi<br />
commercial building. ticaret merkezleri, ticaret binaları, ticaret yapılan iş hanları<br />
commercial energy ticari enerji<br />
commercial invoice ticari fatura<br />
commercial law ticari hukuk<br />
commercial off‐the‐shelf ticari kullanıma hazır<br />
commercial refrigerator sanayi tipi buzdolabı<br />
commercial system ticari buzdolabı (sanayi tipi buzdolabı)<br />
commercial truck ticari tip kamyon, nakliye kamyonu<br />
commercial vehicle ticari araç<br />
commercial vehicle (CV) ticari araç, ticari taşıt, yük taşıtı (genellikle kamyon olarak adlandırılan<br />
ve yolcu değil ticari eşya veya yük taşıyan motorlu araç, römorklu veya yarı römorklu kamyonlar<br />
da dahil)<br />
commercial vehicle operations (CVO) ticari taşıt işlemleri, ticari taşıt hareketleri<br />
commercialization ticarileştirme<br />
commercialize ticarileştirmek<br />
comminute parçalamak, ufalamak<br />
comminuted parçalanmış<br />
commission komisyon ödemek<br />
commission yetki vermek<br />
commission komisyon<br />
commission görev, iş, komisyon<br />
commission agent komisyonla çalışan acenteveya mümessil
commission appraisal value komisyonca taktiredilen bedel<br />
commissioning kabul etme (işletmeye alma)<br />
commissioning devreye alma<br />
commissioning authority kabul makamı (kurulu)<br />
commissioning authority işletmeye alma yetkilisi<br />
commissioning plan kabul (işletmeye alma) planı<br />
commissioning test işletmeye alma deneyi<br />
commit işlemek, yapmak<br />
commit üstlenmek, mecbur etmek, mahkum etmek<br />
commit üstlenmek<br />
commit, to üstlenmek<br />
commitment suç işleme<br />
commitment taahhüt<br />
commitment fee taahhüt ücreti<br />
committee komite, heyet<br />
committee komisyon<br />
commodity eşya, ürün<br />
commodity mal, meta<br />
commodity staple satış ürünleri<br />
commodity storage. mal deposu, levazım deposu, eşya deposu, meta deposu<br />
common müşterek, ana, birleşik, ilkel, communis<br />
common area, common field ortak alan<br />
common brick adi tuğla<br />
common carrier frequency ortak taşıyıcı sıklığı<br />
common consent ortak rıza<br />
common denominator ortak payda<br />
common divisor ortak bölen<br />
common excavation adi hafriyat
common factor ortak katsayı<br />
common factor ortak etken<br />
common field ortak alan<br />
common fraction bayağı kesir<br />
common interest ortak yarar<br />
common logarithm logaritma<br />
common main ana boru<br />
common market ortak pazar<br />
common multiple ortak çarpan<br />
common neutral ortak nötr hat<br />
common price rayiç fiyat<br />
common programming interface ortak programlama arabirimi<br />
common purlin ortadaki aşık<br />
common sense sağduyu<br />
common stairs ortak merdiven<br />
common unit ortak çarpan<br />
common user access ortak kullanıcı erişimi<br />
common wall ana duvar, esas duvar<br />
commotion kargaşa<br />
communicable bir kimseden diğerine geçebilen, bulaşıcı, sari<br />
communicans birleştirici<br />
communicant haberleşen<br />
communicate iletişim kurmak, haberleşmek<br />
communication bilgi iletişimi, haberleşme<br />
communication haberleşme, iletişim<br />
communication adapter iletişim uyarlayıcısı<br />
communication based system haberleşmeyedayalı sistem<br />
communication centers iletişim merkezleri
communication channel iletişim kanalı<br />
communication engineering iletişim mühendisliği<br />
communication network iletişim ağı<br />
communication network haberleşme şebekesi (ağı)<br />
communication network management iletişimağı yönetimi<br />
communication protocol iletişim protokolu<br />
communication satellite iletişim uydusu<br />
communication server iletişim işgöreni, sunucu<br />
communication system komuta ve kontroliletişim sistemi<br />
communication theory iletişim kuramı<br />
communications center iletişim merkezi<br />
communications manager iletişim yöneticisi<br />
communications port iletişim kapısı<br />
communications port iletişim kapısı<br />
communications security iletişim güvenliği<br />
communique resmi bildiri<br />
community antenna kolektif anten<br />
community antenna television, CATV kolektifantenli televizyon<br />
communucation line iletişim hattı<br />
communucation link iletişim bağlantısı<br />
communucation network iletişim ağı<br />
commutate yön değiştirmek<br />
commutate akım değiştirmek<br />
commutation değişme, akım çevirme<br />
commutative değişmeli<br />
commutator komütatör, akım çevirci<br />
commutator çevirgeç, elektrik jeneratörükomütatörü, komütatör<br />
commutator kolektör
commutator end şarj dinamosunun komütatör ucu<br />
commutator end bearing komütatör ucu yatağı<br />
commutator segment komütatör dilimi<br />
commute akım değiştirmek, değiştirmek<br />
commuter günlük ev‐iş seyahati yapan, her gün gidip gelen, aynı yolu sürekli kullanan<br />
commuter traffic her gün gidip gelen aynı yolu sürekli kullanan trafik<br />
comp.r. sıkıştırma oranı<br />
compact derlitoplu; tıkız; 3) aralıksız<br />
compact kompakt, yoğun<br />
compact sıkıştırmak<br />
compact sıkı, sıktıştırılmış<br />
compact 1. tıkız, kesif, kompakt, compactus; 2. kompres<br />
compact car küçük araba<br />
compact computer tek parça bilgisayar<br />
compact design derlitoplu tasarım<br />
compact disc kompakt disk<br />
compact disc yoğun disk<br />
compact disk read‐only memory salt okunur yoğunteker<br />
compact disk, CD yoğunteker<br />
compact list aralıksız liste<br />
compact power unit güç ünitesi<br />
compact set tıkız küme<br />
compact soil strata kompakt zemin tabakaları, sıkıştırılmış zemin tabakaları<br />
compact support tıkız dayanak<br />
compact system küçük boyutlu sistem<br />
compacted backfill sıkıştırılmış dolgu, sıkıştırılmışgeri dolgu<br />
compacted clay kompakt kil, sıkıştırılmış kil<br />
compacted sand sıkıştırılmış kum
compacted snow sıkışmış kar<br />
compacted soil sıkıştırılmış zemin, silin‐dirlenmiş zemin<br />
compactibility sıkışabilirlik<br />
compacting sıkıştırma, kompaksiyon (mekanik)<br />
compacting by pile driving kazık çakarak sıkıştırma<br />
compacting effect sıkıştırma tesiri, sıkıştırma etkisi<br />
compacting energy sıkıştırma enerjisi,kompaksiyon enerjisi<br />
compacting equipment sıkıştırma teçhizatı,sıkıştırma ekipmanı<br />
compacting factor sıkıştırma faktörü<br />
compaction sıkıştırma, derleyip toplama<br />
compaction sıkıştırma (malzeme veya karışımların birim hacim ağırlığını artırmak için yapılan<br />
mekanik sıkıştırma işlemi)<br />
compaction by rolling silindirleyerek sıkıştırma<br />
compaction by tamping tokmak ile sıkıştırma<br />
compaction by vibration vibrasyonlu sıkıştırma, titreşimli sıkıştırma<br />
compaction by vibroflotation tablalı vibratörle sıkıştırma<br />
compaction by watering sulama ile sıkıştırma<br />
compaction curve kompaksiyon eğrisi, sıkışma eğrisi, nem yoğunluk bağıntısı eğrisi (toprağın<br />
belirli bir sıkıştırma için kuru birim ağırlığı ile su içeriği arasındaki bağıntı eğrisi)<br />
compaction degree sıkışma derecesi, sıkışma yüzdesi<br />
compaction effort sıkıştırma enerjisi<br />
compaction in layers tabakalar halinde sıkıştırma<br />
compaction method sıkıştırma metodu<br />
compaction of fill imlanın sıkıştırılması,dolgunun sıkıştırılması<br />
compaction pile sıkıştırma kazığı<br />
compaction pressure sıkıştırma basıncı (mekanik)<br />
compaction procedure sıkıştırma yöntemi,sıkıştırma işlemi<br />
compaction ratio sıkışma oranı
compaction test sıkıştırma deneyi, kompaksiyon deneyi<br />
compaction, compression sıkıştırma<br />
compaction, depth of bkz. depth of compaction<br />
compaction, vibratory bkz. vibratory compaction<br />
compactness yoğun olma, yoğunluk (hacim ağırlık), sıkılık<br />
compactor sıkıştırıcı, kompaktör<br />
compactor sıkıştırıcı, keçi ayaklı yol silindiri<br />
compactor tips keçi ayakları<br />
compactor, vibratory soil bkz. vibratory soil compactor<br />
compagnie şirket<br />
companding sıkıştırma‐genleştirme<br />
companion arkadaş<br />
companion arkadaşlık etmek<br />
companion flange karşı flanş<br />
companion flange bağlama flanşı (diferansiyelde)<br />
companion form of a matrix bush matrisi<br />
company şirket<br />
company arkadaş<br />
company grup<br />
company arkadaşlık etmek<br />
comparability karşılaştırma özelliği<br />
comparable karşılaştırılabilir<br />
comparative karşılaştırmalı<br />
comparative sort karşılaştırmalı sıralama<br />
comparator karşılaştırıcı, komparatör, ölçüm cihazı<br />
comparator. ölçüleyici, uzunluk kontrol ölçeği, yuvarlaklık kontrol ölçeği<br />
compare karşılaştırmak, mukayese etmek<br />
compare, to karşılaştırmak
comparison karşılaştırma, mukayese, kıyaslama<br />
compartment bölme, kompartman<br />
compartment bölme, hazne, kompantman<br />
compartment bölüm<br />
compass alan<br />
compass 1. pusula; 2. pergel<br />
compass çevirmek, kuşatmak<br />
compass adjustment pusula ayarı<br />
compass declination pusula sapma açısı (coğrafi ve manyetik kuzey arasındaki sapma açısı)<br />
compass deviation pusula sapması<br />
compass direction pusula doğrultusu<br />
compass error pusula hatası, pusula sapması<br />
compass needle pusula iğnesi, pusula ibresi<br />
compass rose rüzgar gülü<br />
compasses pergel<br />
compatibility uyumluluk, bağdaşırlık<br />
compatibility uyma<br />
compatible kimyasal yapısı değişmeksizin diğer bir madde veya maddelerle karışabilen, uyumlu<br />
şekilde birarada bulunabilen<br />
compatible uyumlu, bağdaşır<br />
compatible uyan<br />
compatible equations bağdaşık denklemler<br />
compendium özet<br />
compensate eşitlemek, karşılamak<br />
compensate telafi etmek<br />
compensate denklemek<br />
compensate telafi etmek, kaybını karşılamak, yerini tutmak, dengelemek<br />
compensate, to dengelemek, denkleştirmek
compensated pendulum bakınız pendulum<br />
compensating collar denkleme halkası. dönen bir şafta tespit edilen üzerinde ayarlayıcılar<br />
bulunan ve aşınmayı önleyen bilezik<br />
compensating computation dengeleme hesabı<br />
compensating coupling genleşme bağlantı elemanı<br />
compensating element, equalizer denkleştirici<br />
compensating jet dengeleme memesi, karbüratör dengeleme memesi<br />
compensating loop genleşme u parçası<br />
compensating repeater dengeleyen yineleyici<br />
compensating resistor denge direnci<br />
compensating screws dengeleme vidası. dengeleme bileziğinin kesik uçlarında ısı değişiminden<br />
kaynaklanan dengesizliği dengelemek için kullanılan vidalar<br />
compensating wheel dengeleme tekerleği<br />
compensation ödeme, yerine koyma<br />
compensation bedel farkı, tazminat, telafi,kaybını karşılama<br />
compensation sistemler veya organlarda bir bölümün çalışması bozulduğu zaman diğer bir<br />
bölümün fazla çalışarak onun işini üzerine alması, kompansasyon<br />
compensation denkleme<br />
compensation kompansasyon, dengeleme<br />
compensation balance denkleme balansı. ısı değişimi neticesi balans tekerleği ve balans yayının<br />
boyutsal ebatları ve elastik özelliklerindeki değişimleri ortadan kaldırmak için yapılan balans<br />
compensation measure telafi edici önlemler<br />
compensation of errors hata dengelemesi<br />
compensation panel kompenzasyon paneli<br />
compensation pendulum denge temin eden düzenek<br />
compensation pendulum bkz. pendulum<br />
compensator dengeleme mekanizması, konpansatör<br />
compensator (articulated) mafsallı kompanzatör<br />
compensator coil dengeleme bobini
compensator current dengeleme akımı<br />
compensator dynamo dengeleme dinamosu<br />
compensator lug dengeleme kolu<br />
compensator spring dengeleme yayı<br />
comperssorium baskı aleti, özellikle kanamayı durdurmak için damar üzerine uygulanan alet<br />
compete rekabet etmek, yarışmak<br />
competence yeterlilik<br />
competent uzman, yetenekli, yeterli, yetkili<br />
competition rekabet, yarışma<br />
competitive rakip<br />
competitive rekabetle ilgili, rakip<br />
compilation derleme (yazılım)<br />
compile derlemek, toparlamak (yazılmış bir programı makine diline çevirmek)<br />
compile, to derlemek<br />
compiled map derlenmiş harita<br />
compiler derleyici, makine diline çevirici (bilgisayar da)<br />
compiler code derleyici kodu<br />
compiler generator derleyici üreteci<br />
compiler pass derleyici geçişi<br />
complain şikayet etmek<br />
complaint şikayet<br />
complement tümleyen, tamamlayan, tümleyici<br />
complement, to tümlerini bulma; tümlemek<br />
complementary tamamlayıcı<br />
complementary tümleyen<br />
complementary angle tamamlayıcı açı<br />
complementary event tümleyen (tümler) olay
complementary gears and racks. tamamlayıcı dişli ve krameyer dişli, eğer iki dişli veya krameyer<br />
adımlan ve diş yüzleri tam olarak çakışacak şekilde yüz yüze monte edilebiliyoriar ise bu iki dişli<br />
veya krameyere tamamlayıcı uyumlu eş çalışan çift adı verilir<br />
complementary number tamamlayan sayı<br />
complementary operation tümler işlem<br />
complementary representation tümler gösterim<br />
complementary solution tektürel çözüm<br />
complementary state tümler durum<br />
complementer tümler devresi<br />
complementoid ısıtıldığı zaman inaktif halegeçen kompleman<br />
complete tam, bütün, tamamlamak, bitirmek<br />
complete binary tree tam ikili ağaç<br />
complete combustion tam yanma<br />
complete cycle tam çevrim<br />
complete dispersion tam dağılma<br />
complete orthogonal set tam dikgen küme<br />
complete recovery of cohesion tiksotropi, kohezyonun yeniden kazanılması<br />
completely tüm olarak, tamamen<br />
completeness bütünlük<br />
completeness tamlık<br />
completion bitiş, sonuçlanma<br />
completion bitirme, bitme, tamamlama<br />
completion flag bitiş bayrağı<br />
completion period tamamlanma süresi<br />
completion ratio çağrı sonuçlanma oranı (telefon)<br />
completion time iş bitirme süresi<br />
complex 1. basit olmayan karışık, muğlak; 2. çeşitli unsurların birleşmesinden oluşan madde,<br />
bileşik; 3. bilinçaltında daimi baskı altında tutulan fakat kişinin davranışlarını büyük ölçüde<br />
etkileyen fikir veya duygu, kompleks; 4. elektrokardiyogram’da kalp faaliy
complex çok parçalı, karmaşık, kompleks, karışık<br />
complex admittance karmaşık geçiri<br />
complex conjugate pole karmaşık eşlenik kutuplar<br />
complex frequency karmaşık sıklık<br />
complex landslide karmaşık heyelan<br />
complex number karmaşık sayı<br />
complex power karmaşık güç<br />
complex target karmaşık hedef<br />
complex tone karmaşık ton<br />
complex variable karmaşık değişken<br />
complexion deri rengi, clit görünümü, özellikle yüz derisinin renk ve görünümü<br />
complexity güçlük<br />
complexity karmaşıklık<br />
compliance uygun olma<br />
compliance uygunluk<br />
compliance test uyarlık sınaması, uyumluluk testi<br />
compliance with specifications şartnameye uygunluk<br />
compliance mekanikte bir dyne değerinde bir kuwetin uygulanması neticesi meydana gelen cm<br />
cinsinden yer değiştirme. esneklik, elastikiyet<br />
complicate karışık<br />
complicate güçleştirmek, karıştırmak<br />
complicated karışık, komplike<br />
complication karışıklık, komplikasyon<br />
comply uygun olmak, uymak<br />
comply with, to uymak, bağdaşmak<br />
component parça, eleman, komponent<br />
component bir bileşiği veya karışım oluşturan unsurlardan her biri, unsur, eleman<br />
component ünite
component aksam, bileşen, cüz, parça, eleman<br />
component elements bileşim elemanları, bileşenler, bileşen tanecikler<br />
component industry bileşen endüstrisi<br />
component list eleman listesi<br />
component tester bileşen sınayıcı<br />
component testing bileşen sınaması<br />
component, vertical bkz. vertical component<br />
components of vectors vektörlerin bileşenleri<br />
compose dizmek, oluşturmak<br />
composing machine dizgi makinası<br />
composing machine (‘Linotype’ machine) tertip makinası, dizme makinası<br />
composite alaşım, bileşik, bileşim, karma<br />
composite karma, bileşik, karışık, çeşitli, parçalı, kompozit<br />
composite beam kompozit kiriş<br />
composite curve bileşik eğri<br />
composite deposit karışık depo, tabakalı depo<br />
composite engine pistolu makina‐türbin örneğinde olduğu gibi temelde farklı dizayndaki<br />
ikimakinanın kombinasyonu<br />
composite filter bileşik filtre, derecelenmiş filtre<br />
composite girder kompozit kiriş, mürekkep kiriş<br />
composite grade bileşik eğim (bir karayolunda işletimi negatif yönde etkileyen, birbiri ardına<br />
gelen eğimler)<br />
composite key birleşik anahtar<br />
composite landslide bileşik heyelan<br />
composite number bileşik sayı<br />
composite pavement içerisinde port‐lant çimentosu ile elde edilmiş tabaka içeren asfalt<br />
kaplamalı üstyapı<br />
composite pile bileşik kazık
composite profile karışık kesit<br />
composite signals bileşik sinyaller<br />
composite slip surface kompoze kayma yüzeyi, bileşik kayma yüzeyi<br />
composite soil karışık zemin, zemin agregası,zemin karışımı<br />
composite state of stress bileşik gerilme hali<br />
composite surface of sliding bileşik kayma yüzeyi, kompoze kayma yüzeyi<br />
composite video signal bileşik video işareti<br />
composite, joint birleşik<br />
composition bir maddenin yapı ve bileşimi, özellikle molekülü oluşturan atomların sayı ve diziliş<br />
şekli<br />
composition bileşim, karışım, kompozisyon<br />
composition of the traffic trafik kompozisyonu<br />
compound 1. bileşik; 2. bileşim, macun (alıştırma macunu, zımpara macunu, tıkama macunu<br />
gibi)<br />
compound karıştırmak<br />
compound compression çok kademeli sıkıştırma<br />
compound compressor kompaund kompresör<br />
compound curve sepet kulpu eğrisi, bileşik kurp (aynı yönde iki veya daha fazla yarıçapı<br />
kapsayan ve birleşme noktalarında ortak teğetleri bulunan veya birbirlerine rakordmanla<br />
bağlanan kurp)<br />
compound document architecture bileşik belge mimarisi<br />
compound dynamo bileşik dinamo<br />
compound engine, (a) gaz türbinlerinde olduğu gibi kademeli türbin, (b) türbinin fazla gücünğün<br />
bir akışkan veya kayar debriyaj vasıtası ile kanatlara iletildiği egzoz gazı kullanılan fazla<br />
beslemeli pistonlu makina. (c) kazan basıncının egzoz basıncına dönüşümü bir seri<br />
compound function bileşik işlev<br />
compound gage manovakummetre<br />
compound girder bileşik kiriş<br />
compound interest bileşik faiz
compound lever. bileşik manivela takımı, çatma kol düzeni. büyük tartı veya test makinalarında<br />
mekanik avantaj sağlayan bir seri manivela kolu<br />
compound screw. bileşik vida,iki dişli vida,iki çeşitdişli vida<br />
compound slide rest. bakınız stide rest<br />
compound target bileşik hedef<br />
compound twisting bileşik burulma<br />
compound, chemical bkz. chemical compound<br />
compounding. buharı çok kademede genişletme<br />
comprehend anlamak, kapsamak<br />
comprehensible anlaşılabilir<br />
comprehensive kapsamlı, geniş<br />
compresion rign kompresyon segmanı<br />
compress basmak, basınç yapmak, sıkıştırmak<br />
compress file dosya sıkıştırmak (bilgisayar)<br />
compress, pack sıkıştırmak<br />
compress, to sıkıştırmak<br />
compressed sıkışmış, basınçlı<br />
compressed air sıkıştırılmış hava<br />
compressed air basınçlı hava<br />
compressed air brake havalı fren<br />
compressed air caisson basınçlı hava kesonu<br />
compressed air chisel basınçlı hava ile çalışan otomatik keski<br />
compressed air hammer basınçlı hava tabancası, basınçlı hava ile çalışan küçük şahmerdan<br />
compressed air hose basınçlı hava hortumu<br />
compressed air method basınçlı hava metodu(kazık çakmada)<br />
compressed face sıkıştırılmış yüzey, sıkıştırılmış taraf<br />
compressed file sıkıştırılmış kütük<br />
compressed gas basınçlı gaz
compressed liquid basınçlı (sıkıştırılmış) sıvı<br />
compressed mixture sıkıştırılmış karışım, pistonun ikinci zamanda sıkıştırdığı mazot veya<br />
benzin‐hava karışımı<br />
compressed rock asphalt sıkıştırılmış kaya asfaltı (başlıca kaya asfaltından ibaret olan bir tozun<br />
sıcakken sıkıştırılması suretiyle oluşmuş aşınma tabakası)<br />
compressed text sıkıştırılmış metin<br />
compressibility sıkışabilirlik, kompre‐sibilite<br />
compressibility factor sıkıştırılabilirlik faktörü<br />
compressibility test kompresibilite deneyi, sıkışabilirlik deneyi<br />
compressible sıkıştırılabilir<br />
compressible ground sıkışabilir zemin<br />
compressible soil sıkışabilir zemin, sıkışabilir toprak<br />
compressing cylinder. (a) hava kompresörierindeki hava sıkıştırma silindiri. (b) gaz<br />
türbinlerinde besleme esnasında havanın sıkıştırıldığı silindir<br />
compression basınç, kompresyon, sıkıştırma<br />
compression apparatus basınç aleti<br />
compression at the toe kazık ucundaki sıkışma<br />
compression bolt sıkıştırma cıvatası<br />
compression curve basınç eğrisi, sıkışma eğrisi (kuvvet deformasyon eğrisi)<br />
compression cycle sıkıştırma çevrimi<br />
compression diagram sıkışma diyagramı<br />
compression dynamometer dinamometre, basınç hücresi<br />
compression efficiency sıkıştırma verimi<br />
compression engine ateşlemeden önce karışımın sıkıştırıldığı sıkıştırılman makina<br />
compression factor sıkıştırma faktörü<br />
compression failure basınç ile kırılma<br />
compression gauge kompresyon ölçme aleti<br />
compression index sıkıştırma indisi
compression joint basınçlı bağlantı<br />
compression leak blokta veya contalarda bulunan bir çatlak dolayısıyla kompresyon sızıntısı<br />
compression load sıkışma yükü, sıkıştırıcı yük, basınç yükü<br />
compression member basınçla çalışan elemanlar<br />
compression modulus sıkışma modülü<br />
compression plate baskı tablası<br />
compression pressure kompresyon basıncı<br />
compression rate sıkışma hızı<br />
compression ratio sıkışma oranı, kompresyon oranı, basınç oranı<br />
compression reinforcement basınç bölgesinekonan donatı<br />
compression release dizel motorlarında benzinle hareketten sonra mazot devresine geçiş,<br />
dekompresyon<br />
compression release mechanism basınç boşaltma mekanizması<br />
compression release operating rod basınç boşaltma kolu<br />
compression release rod basınç boşaltma kolu<br />
compression release valve basınç boşaltma valfi<br />
compression ring pistonun kompres‐yon segmanı<br />
compression ring kompresyon segmanı<br />
compression spring baskı yayı<br />
compression stage sıkıştırma kademesi<br />
compression stages havanın sıkışma kademeleri (kompresör cihazında kompresörün cinsine<br />
göre değişen havanın sıkışma kademeleri)<br />
compression stress basınç gerilmesi<br />
compression stroke sıkıştırma stroku<br />
compression stroke period sıkıştırma zamanı<br />
compression tank basınca dayanıklı tank<br />
compression test sıkıştırma (basınç) testi<br />
compression test of the soil zemin sıkışma deneyi
compression test on laterally confined specimens konsoli‐dasyon deneyi, ödometre deneyi,<br />
yanal genişlemesi engellenmiş numune üzerinde sıkışma deneyi<br />
compression tester kompresyon muayene aleti, kompresyon saati, silindirlerin içindeki basıncı<br />
ölçmek için kullanılan özel manometre<br />
compression type refrigerating system kompresörlü soğutma sistemi<br />
compression valve basınç valfi, kompresyon supabı<br />
compression volume ratio sıkıştırma hacmi oranı<br />
compression wave basınç dalgası, boyuna dalga<br />
compression zone basınç bölgesi<br />
compression, adibatic bkz. adibatic compression<br />
compression, elastic bkz. elastic compression<br />
compression, ground bkz. ground compression<br />
compression, primary bkz. primary compression<br />
compression, soil bkz. soil comp‐ression<br />
compression, stress in bkz. stress in compression<br />
compression, uniaxial bkz. uniaxial compression<br />
compressional wave sıkışma dalgası<br />
compression‐ignition engine, içten yanmalıbenzinli makina<br />
compressive basınç yapıcı, sıkıştırıcı, basınçla ilgili<br />
compressive force basınç kuvveti, itme kuvveti<br />
compressive load sıkışma yükü, sıkıştırıcı yük,basınç yükü<br />
compressive resistance basınç direnci, kırılma direnci<br />
compressive strain basınç birim deformasyonu<br />
compressive strength basınç dayanımı (bir yapı malzemesinin basınç denemesinde kırıldığı<br />
andaki direncinin, birim alana düşen kuvvet cinsinden değeri)<br />
compressive strength at transfer transfer anında basınç gerilmesi<br />
compressive stress basınç gerilmesi<br />
compressive stress, allowable bkz. allowable compressive stress
compressor kompresör, basınçlı hava temin eden cihaz<br />
compressor air hose kompresör hava hortumu<br />
compressor bolt sıkıştırma cıvatası<br />
compressor brake kompresör freni<br />
compressor capacity kompresör kapasitesi<br />
compressor discharge kompresör boşaltması (tahliye)<br />
compressor discharge stroke kompresör boşaltma stroku<br />
compressor displacement kompresör strok hacmi<br />
compressor economizing kompresör ön ısıtması<br />
compressor gun kompresör tabancası, basınçlı hava ile çalışan kaya vb delme aleti<br />
compressor heating effect (heat pump) kompresörün ısıtma etkisi (ısı pompası)<br />
compressor motor kompresör motoru<br />
compressor surge kompresörün basınç dalgalanması<br />
compressor unit kompresör ünitesi<br />
compressor unloader kompresör yüksüz çalışma düzeni<br />
compressor unloader kompresör yük boşaltma düzeni<br />
compressor bkz. air compressor, axialcompressor, blower, centrifugal compressor,<br />
reverse‐flow compressor<br />
compressor‐extender sıkıştırıcı‐genleştirici<br />
comprise kapsamak, oluşmak, içermek, ihtiva etmek<br />
compromise uyuşma, uzlaşma<br />
compromise, to ödünleşmek; tehlikeye atmak, uzlaşmak<br />
compromising emanations gizliliği bozan elektromanyetik yayılım<br />
compulsion belli bir şeyi yapmaya sevk eden itici kuvvet, içten gelen zorlama, içten gelen itici his<br />
compulsive zorlayıcı<br />
compulsive zorunlu<br />
compulsorily zorunlu olarak<br />
compulsory mecburi, zorunlu
COMPUSEC bilgisayar güvenliği<br />
compuslive zorlayıcı, itici, baskı yapıcı, özellikle kişiyi belli bir işi yapmaya veya düşünmeye<br />
zorlayıcı (fikir, his veya faaliyet hakkında)<br />
computability hesaplanabilme özelliği<br />
computable hesaplanabilir<br />
computation hesap, hesaplama<br />
computation of adjustment dengeleme hesabı<br />
computation of an error compen‐sation hata dengeleme hesabı<br />
computation of coordinates koordinat hesabı<br />
computational hesaba dayalı<br />
computational complexity hesaplama karmaşıklığı<br />
computational linguistics bilişimsel dilbilim<br />
compute hesap yapmak, hesaplamak<br />
compute, to hesaplamak<br />
computed imaging bilgisayarla imge yaratma<br />
computed tomography bilgisayarlı tomografi<br />
computed weight hesaplanan ağırlık<br />
computer hesapçı, hesaplayıcı, bilgisayar<br />
computer abuse bilgisayarın kötüye kullanımı<br />
computer addict bilgisayar tutkunu<br />
computer aided animation bilgisayar destekli canlandırma<br />
computer aided design bilgisayar destekli tasarım (BDT)<br />
computer aided design bilgisayar destekli tasarım (CAD)<br />
computer aided design (CAD) bilgisayar destekli tasarım (BDT)<br />
computer aided design (CAD) bilgisayar destekli tasarım<br />
computer aided design and drafting (CADD) bilgisayar destekli proje ve çizimi<br />
computer aided design, CAD bilgisayar destekli tasarım<br />
computer aided education bilgisayar desteklieğitim (BDE)
computer aided education, CAE bilgisayar destekli eğitim<br />
computer aided engineering bilgisayar destekli mühendislik (BDM)<br />
computer aided instruction bilgisayar destekli öğretim<br />
computer aided management bilgisayar destekli yönetim<br />
computer aided manufacture, CAM bilgisayardestekli imalat<br />
computer aided manufacturing bilgisayar destekli imalat (CAM)<br />
computer aided manufacturing bilgisayar destekli üretim (BDÜ)<br />
computer aided manufacturing (CAM) bilgisayar destekli üretim (BDÜ)<br />
computer aided publishing, CAP bilgisayar destekli yayın<br />
computer aided software, CAS bilgisayar destekli yazılım<br />
computer aided testing bilgisayar destekli sınama<br />
computer animation bilgisayarla canlandırma<br />
computer architecture bilgisayar mimarisi<br />
computer audit bilgiişlem sisteminin denetimi<br />
computer center bilgisayar merkezi<br />
computer code bilgisayar kodu<br />
computer communication bilgisayar iletişimi<br />
computer conferencing bilgisayar aracılığıyla toplantı<br />
computer crime bilgisayar suçu<br />
computer cycle bilgisayar çevrimi<br />
computer design bilgisayarda yapılmış proje, tasarım<br />
computer disaster bilgisayar felaketi<br />
computer engineering bilgisayar mühendisliği<br />
computer fraud bilgisayar sahtekarlığı<br />
computer gaming software bilgisayar oyunları yazılımı<br />
computer hacker bilgisayar korsanı<br />
computer hardware bilgisayar donanımı<br />
computer hardware bilgisayar cihazları
computer integrated manufacturing bilgisayarla tümleşik üretim (BTÜ)<br />
computer input bilgisayar girdisi<br />
computer installation bilgisayar döşemi<br />
computer instruction bilgisayar komutu<br />
computer integrated manufacture, CIM bilgisayarla tümleşik imalat<br />
computer jargon; compuspeak bilgisayar argosu, bilgisayarca<br />
computer journal bilgisayar günlüğü; bilgisayar dergisi<br />
computer literacy bilgisayar okuryazarlığı<br />
computer log bilgisayar günlüğü<br />
computer manager bilgisayar işletmeni<br />
computer memory bilgisayar belleği<br />
computer network bilgisayar ağı<br />
computer network security bilgisayar ağ güvenliği<br />
computer oriented language alçak düzeyli dil<br />
computer output bilgisayar çıktısı<br />
computer overflow bilgisayar aşırı yüklenmesi<br />
computer performance evaluation bilgisayarbaşarım analizi<br />
computer print bilgisayar çıktısı<br />
computer print out bilgisayar çıktısı<br />
computer resources bilgisayar özkaynakları<br />
computer run bilgisayar çıktısı<br />
computer run bilgisayar çalışması<br />
computer science bilgisayar bilimi<br />
computer sciences bilgisayar bilimi<br />
computer screen bilgisayar ekranı<br />
computer security bilgisayar güvenliği<br />
computer security management bilgisayargüvenlik yönetimi<br />
computer security violation bilgisayar güvenliğinin ihlali
computer simulation bilgisayar simülasyonu<br />
computer simulation bilgisayarla benzetim<br />
computer simulation bilgisayar simülasyonu,bilgisayar benzetimi<br />
computer software bilgisayar yazılımı<br />
computer storage bilgisayar depolaması<br />
computer supported cooperative work bilgisayar destekli ortak çalışma<br />
computer switch bilgisayar şalteri<br />
computer system audit bilgisayar sisteminin denetlenmesi<br />
computer virus bilgisayar virüsü<br />
computer word bigisayar sözcüğü<br />
computer worm bilgisayar kurdu<br />
computer‐based system bilgisayar esasına dayalı sistem<br />
computerese bilgisayarca, bilgisayar argosu<br />
computerize bilgisayara uyarlamak<br />
computerize bilgisayar ile hesaplamak<br />
computerized bilgisayarlı<br />
computerized automatic testing bilgisayarlıotomatik sınama<br />
computerized monitoring system (CMS) araçlarda motorun çalışma işlemiyle ilgili ikazlarda<br />
bulunan bilgisayarlaştırılmış gösterge sistemi<br />
computerized numerical control bilgisayarlısayısal denetim<br />
computerized office bilgisayarlı ofis<br />
computing enthusiast bilgisayar tutkunu<br />
COMSEC iletişim güvenliği<br />
concatenate bitiştirmek<br />
concatenate peşpeşelemek, bitiştirmek (bilgisayar)<br />
concatenated field bitiştirilmiş alan<br />
concave konkav, içbükey, concavus<br />
concave downward aşağıya içbükey
concave lens ıraksak mercek, kalın kenarlı mercek<br />
concave lens içbükey mercek<br />
concave lenses iç bükey lens<br />
concave‐plano iç bükey‐düz yüzey<br />
concavity içeriye doğru yarım küre şeklinde çöküklük gösterme hali ve derecesi, konkavlık<br />
concavity içbükeylik<br />
concavoconcave her iki tarafı iç bükey<br />
concavo‐concave iç bükey/her iki yüzey<br />
concavoconvex bir tarafı içbükey diğer tarafı dışbükey<br />
concavo‐convex iç bükey‐dış bükey<br />
conceal gizlemek<br />
concealed gizli, örtülü<br />
concealment gizleme<br />
concede kabul etmek<br />
concentrate teksif etmek, koyulaştırmak<br />
concentrate merkezde toplamak, özünüçıkartmak, yoğunlaştırmak<br />
concentrate yoğun<br />
concentrated derişik, yoğuşuk<br />
concentrated load nokta yük, münferit yük<br />
concentrating solar collector yoğunlaştırıcıgüneş kollektörü<br />
concentration derişim, konsantrasyon<br />
concentration yoğunlaşma<br />
concentration 1. sıvının buharlaşarak yoğun hal gelişi, yoğunlaşma, koyulaşma; 2. zihnin belli bir<br />
konu üzerinde toplanması, dikkatin belli bir noktaya yönelmesi; 3. eriyen madde ile eritici<br />
madde miktarı arasındaki oran, eriyik içindeki eriyen madde miktarı<br />
concentration index Fröhlich’e göre yığılma faktörü<br />
concentration of flow lines akım çizgilerinin yığılması<br />
concentration of forces kuvvetlerin yığılması
concentration of the mixture karışımın yoğunluğu<br />
concentration ratio yoğunlaşma oranı<br />
concentration ratio konsantrasyon oranı<br />
concentration time konsantrasyon süresi (akar suyun bir drenaj sahasının en uzak noktasından<br />
menfeze ulaşabilmesi için gerekli süre)<br />
concentrator yoğunlaştırıcı<br />
concentric eş merkezli<br />
concentric aynı merkezli<br />
concentric (Jaw) chuck. kendi kendini merkezleyen amerikan aynası<br />
concentric chuck amerikan ayna<br />
concentric conductor eşmerkezli iletken<br />
concentric feature diğer cisimlerin konumlarını belirlemek için referans olarak kullanılan<br />
pozisyon özelliği<br />
concentric load merkezsel yük, eksenel yük<br />
concentric reducer konsantrik redüksiyon<br />
concentric tube eş merkezli borular<br />
concentric tubes eş eksenli tüpler (borular)<br />
concentricity eş merkezli olma<br />
concept kavram, fikir,g örüş, telakki<br />
conceptual kavramsal<br />
conceptual zihinde beliren fikir ve düşüncelerle ilgili<br />
conceptual phase kavramsal evre<br />
concern endişe, ilgi<br />
concern endişelenmek, ilgilenmek<br />
concerned endişeli, ilgili<br />
concerning ilgili olarak<br />
concession imtiyaz, işletme yetki belgesi<br />
concession ayrıcalık
concessionaire imtiyaz sahibi<br />
conch yarım kubbe<br />
concha yarım kubbe<br />
concise kısa<br />
concise az ve öz<br />
concisely az ve öz olarak<br />
concision özetleme<br />
conclude sonuçlandırmak, bitirmek<br />
conclusion vargı<br />
conclusion netice, sonuç<br />
concoction iki veya daha ziyade madde karışımından meydana gelen tertip, karışım<br />
concomitant 1. konkomitant: biribrine bağlı; 2. bir olaya refaket eden başka olaylar<br />
concordance anlaşma<br />
concordant anlaşmış, uygun<br />
concourse istasyon meydanı<br />
concourse toplantı<br />
concrescence beraber büyüme, birleşme<br />
concrete beton dökmek, betonlaşmak<br />
concrete somut<br />
concrete beton<br />
concrete barrier beton bariyer, beton engel<br />
concrete box beton kutu, beton sandık<br />
concrete box culvert beton kutu menfez<br />
concrete bridge beton köprü<br />
concrete cast in situ yerinde dökme beton<br />
concrete cover beton pas payı<br />
concrete covering beton örtüsü<br />
concrete cribbing beton kirişle sandık şeklinde ayak veya duvar teşkili
concrete culvert beton menfez, beton su geçidi<br />
concrete curing betonun kürü, betonun sertleşmesinin tamamlanmasına kadar bakımı<br />
concrete cut off wall sızdırmaz beton duvar (bir toprak baraj altında olduğu gibi)<br />
concrete design beton karışım hesabı, betonkarışım tasarımı<br />
concrete distribution betonun dağıtımı<br />
concrete filled pipe pile beton doldurulmuş boru kazık<br />
concrete finishing beton yüzeyine işlem(perdahlama gibi)<br />
concrete floor beton döşeme<br />
concrete foundation beton temel<br />
concrete girder betonarme ana kiriş<br />
concrete institute beton enstitüsü<br />
concrete lean mix düşük dozajlı beton<br />
concrete masonry beton, betonarme imalat<br />
concrete masonry unit betondan yapılmış duvar elemanı<br />
concrete mass beton kütlesi, kütle halinde beton<br />
concrete mixer beton karıcı, beton karıştırıcı, betonyer<br />
concrete mixture beton karışımı<br />
concrete nailing betonun çivilenmesi<br />
concrete pad beton yastık<br />
concrete pile beton kazık<br />
concrete piling beton palplanş<br />
concrete pipe künk<br />
concrete pipe büz<br />
concrete placing beton dökme, beton yerleştirme<br />
concrete plant beton santralı<br />
concrete pumping betonun pompalanması<br />
concrete railing beton parmaklık<br />
concrete reinforcement beton donatısı
concrete riprap in bags torba içinde betonanroşman, pere<br />
concrete road beton yol<br />
concrete slab beton döşeme, beton plak<br />
concrete slab riprap beton pere<br />
concrete slope beton şev<br />
concrete steel bar beton donatısı, betonarme demiri<br />
concrete strength beton dayanımı<br />
concrete structure beton yapısı<br />
concrete tile beton künk, beton kiremit, beton karo<br />
concrete wearing surface beton yol yüzey kaplaması<br />
concrete works betonarme işi<br />
concrete, central mixed bkz. central mixed concrete<br />
concrete, creep of bkz. creep of concrete<br />
concrete, damp proofing bkz. damp proofing concrete<br />
concrete, decoration bkz. decoration concrete<br />
concrete, dry pack method of repairing bkz.dry pack method of repairing concrete<br />
concrete, erosion of bkz. erosion of concrete<br />
concrete, extensibility of bkz. extensibility of concrete<br />
concrete, freezing of bkz. freezing of concrete<br />
concrete, fresh bkz. fresh concrete<br />
concrete, hand mixing of bkz. handmixing of concrete<br />
concrete, leaching of bkz. leaching of concrete<br />
concrete, making of bkz. making of concrete<br />
concrete, plain bkz. plain concrete<br />
concrete, pneumatic placing of bkz. pneumatic placing of concrete<br />
concrete, porous bkz. porous concrete<br />
concrete, precast bkz. precast concrete<br />
concrete, precontraint bkz. precont‐raint concrete
concrete, prepacked bkz. prepacked concrete<br />
concrete, repair of bkz. repair of concrete<br />
concrete, rubble bkz. rubble concrete<br />
concrete, sawdust bkz. sawdust concrete<br />
concrete, shring mixed bkz. shring mixed concrete<br />
concrete, slope paving bkz. slope paving concrete<br />
concrete, stress in bkz. stress in concrete<br />
concrete, uniform bkz. uniform concrete<br />
concrete, unsound bkz. unsound concrete<br />
concrete, vacuum processed bkz. vacuumprocessed concrete<br />
concrete, vibrolithic bkz. vibrolithic concrete<br />
concrete, waste bkz. waste concrete<br />
concrete, workable bkz. workable concrete<br />
concrete/reinforced betonarme<br />
concreting beton dökme, betonlama<br />
concreting, cold weather bkz. cold weather concreting<br />
concreting, underwater bkz. under‐water concreting<br />
concretion donmuş madde<br />
concretion çimentolanma, konkresyon<br />
concretionary horizon çimentolanma tabakası<br />
concur aynı fikirde olmak, aynı anda meydana gelmek<br />
concurrence onay, muvafakat<br />
concurrence aynı yer ve zamanda olma<br />
concurrency control koşut zamanlılığın denetimi<br />
concurrent koşutzamanlı<br />
concurrent aynı noktada kesişen, aynı zamanda olan<br />
concurrent operation koşutzamanlı işletim
concussion 1. şiddetli sarsıntı; 2. şiddetli sarsıntının meydana getirdiği şok hali, şiddetli<br />
sarsıntının yumuşak dokuda sebep olduğu zedelenme veya harabiyet<br />
concussion damage çarpma veya düşmeden dolayı meydana gelen beyin hasarı<br />
condemn elverişli bulmamak, kınamak, suçlunun cezasını belirlemek<br />
condendate return pump kondens dönüş pompası<br />
condensability yoğuşabilme<br />
condensable yoğuşabilir<br />
condensate kondens, kondensat, yoğuşma suyu<br />
condensate yoğuşmak<br />
condensate yoğuşma suyu (kondens)<br />
condensate collecting vessel yoğuşma suyutoplama tankı<br />
condensate line kondens hattı<br />
condensate line yoğuşma suyu hattı<br />
condensate meter kondens sayacı<br />
condensate polishing yoğuşma suyu yıkama<br />
condensate pump yoğuşma suyu pompası<br />
condensate return yoğuşma suyu dönüş<br />
condensate storage yoğuşma suyu deposu<br />
condensate. (a) kondenserden çıkan akışkan, ayrıca yoğuşmuş akışkan olarakta anılır, (b) bir<br />
geri dönüşümlü gaz tesisinde gazın genleşmesi ve soğuması esnasında hafif bir hidrojen karbon<br />
karışımının akışkan olarak oluşması<br />
condensation çiğlenme, yoğalma<br />
condensation teksif, tekasüf, sıkıştırma<br />
condensation yoğunlaşma<br />
condensation point yoğuşma noktası<br />
condensation yoğunlaşma, çiğlenme<br />
condense yoğunlaştırmak<br />
condense yoğuşmak
condensed print, compressed print sıkıştırılmış yazdırma<br />
condenser kondansatör, meksefe, toplayıcı, yoğunlaştırıcı<br />
condenser kondenser (yoğuşturucu)<br />
condenser 1. buhar, gaz veya sıvı haldeki maddeyi sıkıştıran makina; 2. elektrik kondansatörü; 3.<br />
ışık kaynağından gelen ışınları belli bir noktada toplayan mercek, özellikle mikroskopun teksif<br />
merceği<br />
condenser kondenser, toplayıcı<br />
condenser chamber kondansatör kutusu<br />
condenser cock kondansatör musluğu<br />
condenser coil kondenser serpantini<br />
condenser cover kondansatör kapağı<br />
condenser duty kondenser verimi<br />
condenser heat yoğuşturucu ısısı<br />
condenser heat rejection effect kondenserin ısı geri verme etkisi<br />
condenser lead‐out meksefe çıkış ucu, kondansatör çıkış ucu<br />
condenser leaf kondansatör yaprağı<br />
condenser pipe kondansatör borusu<br />
condenser Kondenser, yoğunlaştırıcı<br />
condensing furnace yoğuşma fırını<br />
condensing furnace yoğuşturma kulesi<br />
condensing pressure yoğuşma basıncı<br />
condensing pressure valve yoğuşma basınç vanası<br />
condensing temperature yoğuşma sıcaklığı<br />
condensing unit sıkıştırmalı soğutma ünitesi<br />
condensing unit kondenser, kondenser ünitesi, yoğuşturucu<br />
condensing unit capacity soğutma ünitesi kapasitesi<br />
condensing yoğuşma, çiğleşme<br />
condition durum, şart, koşul
condition uygun duruma getirmek<br />
condition line sahip olduğu durum çizgisi, hattı<br />
condition monitoring titreşim gözleme, durum gözleme<br />
condition of equilibrium denge hali<br />
condition of loading yükleme şartı<br />
condition of the air havanın durumu (şartları)<br />
condition of the surface yüzey şartı, yüzey durumu<br />
condition, to koşullamak, koşullandırmak<br />
condition, weather bkz. weather condition<br />
conditional şartlı<br />
conditional koşullu, şartlı<br />
conditional address koşullu adres<br />
conditional equation şart denklemi<br />
conditional instruction komut<br />
conditional instruction koşullu yönerge<br />
conditional jump koşullu atlama<br />
conditional probability koşullu olasılık<br />
conditional probability density function koşullu olasılık yoğunluk işlevi<br />
conditional statement koşullu önerme<br />
conditional test koşullu sınama<br />
conditional transfer koşullu aktarım<br />
conditioned air şartlandırılmış hava<br />
conditioned loop iyileştirilmiş döngü (telefon)<br />
conditioning iyileştirme (abone döngüsü)<br />
conditioning şartlara hazırlama<br />
condroid kıkırdak gibi, kıkırdaksı<br />
conduct davranış<br />
conduct ısı iletmek, iletmek, nakletmek
conduct organize etmek, yönetmek, idareetmek, yürütmek<br />
conductance ısı iletkenliği, iletkenlik<br />
conductibility iletkenlik, geçirme kabiliyeti<br />
conductible geçirilebilir<br />
conducting iletken<br />
conduction iletim (kuvvet, ısı, ses veya elektrik hk)<br />
conduction elektrik iletme<br />
conduction kondüksiyon<br />
conduction band iletim bandı<br />
conduction current iletim akımı<br />
conduction electron iletim elektronu<br />
conduction gain ısı iletim kazancı<br />
conduction gain kondüksiyon ısı kazancı<br />
conduction loss ısı iletim kaybı<br />
conduction loss kondüksiyon ısı kaybı<br />
conduction of heat ısının kondüksiyonla iletimi<br />
conduction of heat kondüksiyon ile iletim<br />
conduction iletme, geçirme, intikal, geçme, akıtma, kondüksiyon. (a) elektron akımı veya<br />
iyonlaştırılmış atomların akımı şeklinde değişik şekillerde oluşan elektrik şarjı akımı, (b)<br />
ortamın kendi hareketini gerektirmeden o ortamdan enerji iletiminin sağlanması<br />
conductive taşıyan, iletken, geçirgen<br />
conductivity lleticilik, geçiricilik, geçirgenlik, iletkenlik, nakliyat. elektrik akımı yoğunluğunun<br />
malzeme içersindeki elektrik alanına oranına denir<br />
conductor iletken, iletici<br />
conductor kablo birleştirici<br />
conductor iletici<br />
conduit elektrik boru hattı<br />
conduit konduit, kondüvi
conduit sevk yolu, cereyan nakli, kondüi, iletken, büz, boru, mecra, su yolu, kanal<br />
conduit kablo borusu<br />
conduit pipe elektrik kablosu muhafaza borusu, peşel boru, sevk borusu, isale borusu<br />
conduit, electric bkz. electric conduit<br />
conduit, telephone bkz. telephone conduit<br />
condylar 1. kondile ait; 2. kondilsi<br />
condylotomy kondil’e kesit yapma<br />
condylus (pl. condyli): bkz. condyle<br />
cone kone<br />
cone koni<br />
cone 1. koni; 2. konik rulmanın iç yatağı<br />
cone mahrut, koni, conus<br />
cone koni, mahrut<br />
cone and rollers rulman yatak<br />
cone bearing konik rulman<br />
cone brake konik fren<br />
cone center koni merkezi<br />
cone clutch bkz. clutch<br />
cone clutch mahruti kavrama<br />
cone coupling konik kavrama<br />
cone cup konik rulmanın dış yatağı<br />
cone distance mahruti dişlinin uç noktası ile diş açıklığı arasındaki mesafe. bu mesafe diş açıklığı<br />
yüzeyi boyunca ölçülür<br />
cone drive mahrut dişli<br />
cone drums koni kasnağı<br />
cone drums konik kasnak, pamuk eğirme makinaiannda çok kullanılan bobin millerin hızlarının<br />
değişimini sağlayan kasnak<br />
cone gear konik dişli
cone index koni mukavemeti, penetrasyon mukavemeti<br />
cone oear (cone drive). aynı konikliğe sahip iki kasnak kullanılarak değişik hız aktarımı sağlayan<br />
kayış kasnak mekanizması<br />
cone of depression alçalma konisi (bir arazi permeabilite deneyi esnasında bir delikli büz<br />
etrafındaki zemin suyu pompa edilirken, delikli büzün etrafında alçalan suyun yüzeyi ile<br />
özetlenen alçalma)<br />
cone of rays ışın konisi<br />
cone of silence aydınlatılmamış koni<br />
cone penetration test konik uçlu penetrasyon deneyi, statik penetrometre deneyi<br />
cone penetrometer konik penetro‐metre, statik penetrometre, sıkılık ölçme aleti<br />
cone plate (boring coltar). konik plaka. torna gövdesine vidalanmış üzerinde değişik çapta bir<br />
seri konik deliğe sahip dairesel plaka veya disk taşıyan küçük yatak. delici takım kayar yalağa<br />
tespit edilmiş olup delme anında dönen şafta doğru hareket ettirilir<br />
cone pulley kademeli kasnak, basamaklı kasnak<br />
cone pulley. benzer değişik çapta kademeli iki kasnak içeren kayış kasnak düzeneği<br />
cone resistance penetrasyon direnci<br />
cone rollers konik yatak makaraları<br />
cone shaped koni şekilde<br />
cone, slump bkz. slump cone<br />
cone. mahrut,koni.cone bearing. konik makaralı rulman<br />
confer vermek, müzakere etmek, görüşme yapmak<br />
conference konferans, toplanıp danışma, görüşme<br />
conference bridge konferans köprüsü<br />
conference call konferans çağrısı<br />
conference, to konferans kurmak, yapmak<br />
confidence coefficient güven katsayısı<br />
confidence interval güven aralığı<br />
confidence limits güven sınırları<br />
confidential mahrem, gizli, güvenilir
confidential data sırdaş veri, kişiye özel veri<br />
confidentiality gizdeşlik, sırdaşlık<br />
configuration düzenleme<br />
configuration şekil, suret, görünüş, konfigürasyon<br />
configuration yapılanış<br />
configuration düzenleşim, yapılanış<br />
configuration factor düzenleme faktörü<br />
configuration management düzenleşim yönetimi<br />
configuration table düzenleşim çizelgesi<br />
configurator yapılanış tanımlayıcısı<br />
configurator konfigürasyon tanımlayıcı<br />
configure yapılandırmak<br />
confine kapamak, hapsetmek, sınırlamak<br />
confined sınırlanmış<br />
confined clay strata yanal basınca maruz kil tabakaları<br />
confined compression test, laterally bkz. laterally confined compression test<br />
confined compressive strength üç eksenlibasınç dayanımı<br />
confined landslide sınırlı heyelan<br />
confined layer yanal genişlemesi önlenmiş tabaka, süreksiz tabaka, sınırlandırılmış tabaka<br />
confinement sarmalama, hapsedilme, kapanma<br />
confinement length sarmalama boyu<br />
confinement time plazma tutma süresi<br />
confinement/inertial plazma tutulma/atalet<br />
confinement/magnetic plazma tutulma/manyetik<br />
confining pressure hücre basıncı, çevre basıncı<br />
confirm teyit etmek, doğrulamak, onaylamak, desteklemek, sağlamlaştırmak<br />
confirmation teyit, doğrulama, onaylama<br />
confirmative doğrulayıcı
confirmed teyitli, teyit edilmiş<br />
confirmed doğrulanmış<br />
confirmed irrevocable letter of credit teyit edilmiş gayri kabili rücu akreditif<br />
confirmed letter of credit teyitli akreditif<br />
confirming bank teyit eden banka<br />
conflagration yangın felaketi<br />
conflate bitiştirmek, tespit etmek, bir araya getirmek<br />
conflated bitişik, bir arada<br />
conflict çakışma, çatışma<br />
conflict kesişme, ihtilaf, zıtlık, çatışma durumu, çatışmak, ters düşmek<br />
conflict çelişmek<br />
conflict angle kesişme açısı<br />
conflict technique çatışma tekniği<br />
conflicting traffic volume sinyalize olamayan bir kavşakta belirgin bir hareket nedeniyle<br />
oluşantrafik karmaşası<br />
confliction çakışma, çatışma<br />
confluence beraber akma<br />
confluence birleşme (iki nehrin, trafiğin birleşmesi gibi)<br />
confluence toplak, confluens<br />
confluent birleşen<br />
confluent beraber akan<br />
conflux iki suyun kavşak yeri, bir araya gelme, toplanma<br />
confocal eş odaklı<br />
conform uygun olmak, uymak<br />
conform intibak etmek, uymak<br />
conformable uygun, mutabık<br />
conformal mapping açı‐korur gönderim<br />
conformance testing uyum testi
conformation uygun olma<br />
conformity uygunluk<br />
confrere meslektaş<br />
confusion karışıklık, düzensizlik<br />
confusion reflector kamaştırıcı yansıtıcı<br />
congener benzer madde ,diğer bir bileşiğe yapı bakımından benzeyen madde (etkisi aynı veya<br />
ters olabilir)<br />
congenital aynı cinsten olan, hemcins<br />
congest 1. şişirmek, toplamak, doldurmak, 2. kan veya su toplamak<br />
congested spectrum kalabalık spektrum<br />
congestion tıkanıklık<br />
congestion 1. trafik tıkanıklığı, trafik sıkışıklığı 2. sıkışıklık, tıkanıklık (betonun bir yerde döküm<br />
esnasında sıkışıp kalması ve yerleşmeye engel olması)<br />
congestion sıkışıklık (trafik)<br />
congestion control sıkışıklık denetimi<br />
congestion management tıkanıklık yönetimi (trafik için)<br />
congestive konjestiyona ait, konjestif<br />
conglobate yuvarlak kitle teşkil etmiş yuvarlak kitle halinde toplanmış<br />
conglobation küçük taneciklerin yuvarlak tek bir kitle oluşturacak şekilde biraraya toplanması<br />
conglomerate yığıntı, birikinti, konglomera (çeşitli kökene dayanan yuvarlaklaşmış çakılların<br />
doğal bir çimento maddesi ile birleşmesi sonucunda oluşmuş klastik tortul kayaç)<br />
conglomerate 1. bir araya yığılmış, küme halinde toplanmış; 2 . çeşitli maddelerin, düzen<br />
göstermeksizin bir araya gelmesiyle oluşan kitle, küme<br />
conglomeration bir araya toplanma, küme haline gelme, yığılma<br />
conglutinant yapıştırıcı, kaynaştırıcı, özellikle yara kenarlarının bitişmesini hızlandırıcı<br />
conglutination birleşme, kaynaşma, yapışma, iki şeyin kaynaşır şekilde birbirine yapışması; 2.<br />
eritrositlerin veya bakterilerin kümeleşmesi<br />
congress kongre<br />
congruence uygunluk
congruent eş<br />
congruent uyma<br />
congruent 1. uygun 2. şekli ve büyüklüğü aynı (geometride)<br />
congruent matrices eşleşik matrisler<br />
congruent numbers eşleşik sayılar<br />
conic mahruti, konik, conicus<br />
conic penetration test (CPT) konik penetrasyon deneyi<br />
conic projection konik izdüşüm<br />
conic section konik kesit<br />
conical konik<br />
conical gear konik dişli, pinyon<br />
conical pile konik kazık<br />
conical pinion konik pinyon, konik tahrik dişlisi<br />
conical pivot konik pin, konik mil, konik çivi, mahrut pin, mahrut mil, mahrut çivi<br />
conical rollers konik rulman<br />
conical shaft konik şaft, konik mil<br />
conical spiral spring konik helezon yay<br />
conical spring koni şeklinde kıvrılmış özel helisel yay<br />
ccnical valve kenarları koni şeklinde olan özel kaldırma valfi<br />
conjectural tahmini, var sayılan<br />
conjecturally tahminen<br />
conjecture sanıt<br />
conjecture var sayım<br />
conjoin birleşmek, birleştirmek, komple etmek<br />
conjoint birleşmiş, birbirine bağlı, müşterek<br />
conjointly responsible guarantor müteselsil kefil<br />
conjugate birleşik, birleşim, eşlenik<br />
conjugate çift olan
conjugate 1. birleşmiş, birleşik, conjugatus; 2. birleşmek<br />
conjugate antisymmetric eşlenik ters bakışımlı<br />
conjugate impedances eşlenik çeliler<br />
conjugate joint eşlenik çatlak<br />
conjugate number eşlenik sayı<br />
conjugate plane eşlenik düzlem<br />
conjugate sections eşlenik kesitler<br />
conjugate symmetric eşlenik bakışımlı<br />
conjugation birleşme, çift olma<br />
conjugational birleşme<br />
conjugative birleştiren<br />
conjunct birleşmiş<br />
conjunction birletim<br />
conjunction birleştirme, bağlama, kavuşum<br />
conjunction cable bağlama kablosu, ara kablo<br />
conjunction tube bağlama borusu, birleştirme borusu<br />
conjunction wire birleştirme kablosu, bağlama teli<br />
conjunctive birleştiren<br />
conjunctive query birletimli sorgu<br />
conjunctive search birletimli arama<br />
connect bağlamak, raptetmek, birleştirmek<br />
connect bağlamak, birleştirmek, ilgi kurmak<br />
connect, to bağlantılamak<br />
connected component bağlantılı bileşen<br />
connected load bağlanmış yük<br />
connected load bağıl yük<br />
connected load kurulu kapasite<br />
connected network bağlantılı devre
connecter bağlayıcı, birleştirici, konektör<br />
connecting bolt bağlama cıvatası, tespit cıvatası<br />
connecting cable bağlama kablosu, ara kablo<br />
connecting clamp birleştirme kelepçesi<br />
connecting clamp bağlama kelepçesi, bağlama mandalı<br />
connecting flange birleştirme flanşı<br />
connecting flange bir mekanizmanın ana cihaza tespit edildiği yüzey, tespit flanşı<br />
connecting lines irtibat hatları, bağlantı hatları<br />
connecting link ara parça bir parçanın hareketini bir başka parçaya ileten oynak ara bağlantı<br />
connecting piece birleştirme parçası<br />
connecting piece birbirine bağlanan iki parça arasındaki ara parça<br />
connecting pin iki parçayı birbirine bağlayan pim<br />
connecting pin bağlama pimi<br />
connecting pipe bağlama borusu, birleştirme borusu, irtibat borusu<br />
connecting place bağlama yeri, ek yeri<br />
connecting plate ara parça, bağlama flanşı,birleşim levhası<br />
connecting rod biyel kolu, bağlama kolu, krank milinin hareketini pistonun gidiş gelişine ileten<br />
kol, piston kolu<br />
connecting rod biyel<br />
connecting rod aligner eğik biyel kolunu doğrultmak için kullanılan özel alet<br />
connecting rod bearing biyel kolu yatağı<br />
connecting rod bearing kol yatağı<br />
connecting rod bolts biyel kolu cıvataları<br />
connecting rod bushing biyel kolunun piston pimi üzerindeki yatağı, biyel kolu burcu, piston<br />
pimi burcu<br />
connecting rod cap biyel kepi<br />
connecting rod cap bilye kolu başlığı, biyel kolunun krank miline bağlandığı ucundaki başlık<br />
connecting rod pin biyel kolu pimi
connecting rod shims biyel kolu yatağının krank üzerindeki sıkılığını ve tam daireliliğini ayar<br />
için kullanılan ince madeni plakalar, biyel laynerleri<br />
connecting screw bağlama vidası<br />
connecting sleeve birleştirme kovanı<br />
connecting sleeve bağlama kovanı<br />
connecting terminal birleştirme klemensi<br />
connecting wedge bağlama kaması<br />
connecting‐rod bolts (big‐end bolts). biyel kolu,bağlama kolu cıvatası<br />
connecting‐rod biyel<br />
connection bağlantı, ilgi<br />
connection bağlantı, irtibat, ilişki<br />
connection bar irtibat çubuğu<br />
connection bolt irtibat cıvatası, bağlantı cıvatası<br />
connection bolted bulonlu ek, bulonlu birleşim<br />
connection diagram bağlantı çizeneği<br />
connection fixture bağlama düzeni<br />
connection in parallel paralel bağlantı<br />
connection in series seri bağlantı<br />
connection jaw of a sheet pile palplanş lamba zıvanası<br />
connection oriented bağlantılı<br />
connection pressure bağlantı basıncı<br />
connection rod piston kolu, biyel kolu<br />
connectionless service bağlantısız hizmet<br />
connective bağlaç<br />
connectivity bağlantısallık, bağlanırlık<br />
connector bağlayıcı, birleştirici<br />
connector ek, birleşim malzemesi, ara parça,rakor, bağlayıcı<br />
connector rakor, bağlantı elemanı
connector with nut ara somunu, bağlantı somunu<br />
connector, claw‐plate bkz. claw‐plate connector<br />
connexion bağlantı, ilgi<br />
connivent birbirine yaklaşmış, yaklaşan<br />
connotation yananlam<br />
conoid konik, konimsi, konoid, conoides<br />
conrod halk dilinde biyel demektir<br />
consecutive ardarda, birbirini izleyen<br />
consecutive ardıl, ardışık<br />
consecutive photographs ardışık resimler<br />
consensual ihtiyari hareketle müterafik olarak vaki olan gayriihtiyari (hareket)<br />
consensus fikir birliği, oy birliği<br />
consent uygun bulmak<br />
consent izin vermek, rıza göstermek, olur<br />
consequence netice, sonuç<br />
consequent izleyen, neticesi olan<br />
consequent oran ikinci terimi<br />
consequent izleyen, sonucu olan<br />
consequential sonucunda olan<br />
consequently sonuç olarak<br />
conservation koruma, saklama (doğal ve insanların oluşturduğu çevre kaynaklarının tükenme ve<br />
israfa karşı ve aynı zamanda güzelliğinin bozulmaması amacıyla korunması, yönetimi ve akılcı<br />
kullanımı)<br />
conservation of a measurement standard ölçüm standardının korunması<br />
conservation of energy enerjinin korunumu<br />
conservation of energy law enerjinin korunumu kanunu<br />
conservative tutucu,muhafazakar,ılımlı,tutucu kimse,koruyucu kimse<br />
conservatoire konservatuar
conserve korumak<br />
consider dikkate almak, göz önünde tutmak,hesaba katmak<br />
consider düşünmek, göz önünde tutmak, saymak<br />
considerable fazla<br />
considerable önemli, oldukça<br />
consideration dikkate alma, göz önünde bulundurma, hesaba katma<br />
consign emanet etmek, göndermek<br />
consignation gönderilen şey<br />
consignee malları alacak olan<br />
consignee gönderilen, alıcı<br />
consigner gönderen<br />
consignment gönderilen şey<br />
consignment note irsaliye, mal gönderme belgesi<br />
consignment/on konsinye<br />
consignor gönderen<br />
consignor malları gönderen<br />
consist ibaret olmak, oluşmak<br />
consist ibaret olmak<br />
consistence tutarlılık, uyum<br />
consistence yoğunluk, kıvamlılık (yarı akıcı veya plastik maddelerin fiziksel halleri ile birlikte,<br />
deformasyona veya akmaya karşı mukavemetlerini belirten genel terim)<br />
consistency 1. sıkılık, sertlik, kıvam, koyuluk2. tutarlılık, kararlılık<br />
consistency kıvam, herhangi bir maddenin koyuluk veya sertlik derecesi<br />
consistency gauge sondaj aleti, sondaj, konik uçlu penetrometre, sıkılık ölçme aleti<br />
consistency index sıkılık indisi, kıvam indisi<br />
consistency limit kıvam limiti<br />
consistency limits, atterberg bkz. atterberg consistency limits<br />
consistency number kıvam numarası
consistency profile sıkılık profili, penetrasyon grafiği<br />
consistency test kıvam deneyi, akma deneyi<br />
consistency values of atterberg atterberg limitleri, kıvam limitleri<br />
consistency, initial bkz. initial consistency<br />
consistency, normal bkz. normal consistency<br />
consistency, relative bkz. relative consistency<br />
consistent tutarlı<br />
consistent estimator tutarlı kestirici<br />
consistent grease kalın gres<br />
consistent test tutarlı sınama<br />
consol konsol<br />
consolation teselli<br />
consolation prize teselli mükafatı<br />
console konsol, yapanda<br />
console konsol<br />
console işletmen uçbirimi<br />
console duvar desteği, konsol<br />
console konsol, payanda<br />
console air conditioner konsol (duvar) tipi, klima cihazı<br />
console device konsol aygıtı<br />
console input konsoldan giriş<br />
consolidate birleştirmek, sağlamlaştırmak<br />
consolidate konsolide olmak, sağlamlaşmak,pekişmek, pekiştirmek<br />
consolidated sağlamlaştırılmış, birleştirilmiş, sertleştirilmiş<br />
consolidated budget konsolide bütçe (“bütçenin birliği” ilkesinin sağlanabilmesi amacıyla<br />
kamuya ait bütün birimler bütçelerinin bir araya getirilmesi ile elde edilen bütçe)<br />
consolidated clay konsolide olmuş kil<br />
consolidated drained test konsolidas‐yonludrenajlı deney
consolidated sample konsolide olmuş numune<br />
consolidated triaxial test konsolidas‐yonlu üçeksenli deney<br />
consolidated undrained konsolidas‐yonlu drenajsiz<br />
consolidated‐quick shear test konso‐lidasyonlu çabuk kesme deneyi (konsolidasyonun<br />
bitiminden sonra sabit su muhtevasında kesme)<br />
consolidated‐quick shearing resis‐tance konsolidasyonlu çabuk kesme mukavemeti<br />
consolidation sertleşme, konsolidasyon<br />
consolidation birleştiren, konsolidasyon<br />
consolidation konsolidasyon, takviye, pekiştirme, pekişme (yük altında killi‐siltli zemin içindeki<br />
suyun dışarı atılmasıyla meydana gelen düşey yöndeki sıkışma)<br />
consolidation apparatus konsolidas‐yon aleti<br />
consolidation by electro‐osmosis elektro osmosile konsolidasyon<br />
consolidation by the vacuum method vakumla konsolidasyon<br />
consolidation by vibrating vibrasyonla konsolidasyon, titreşimli sıkıştırma, vibrasyonla<br />
sıkıştırma<br />
consolidation characteristics konso‐lidasyon özellikleri<br />
consolidation curve konsolidasyon eğrisi,ödometre eğrisi<br />
consolidation due to desiccation buharlaşma veya kuruma ile konsoli‐dasyon<br />
consolidation grouting konsolidasyon içitimi, konsolidasyon enjeksiyonu<br />
consolidation load sıkışma yükü<br />
consolidation pressure konsolidasyon basıncı, konsolidasyon gerilmesi<br />
consolidation pressure, maximum bkz. maximum consolidation pressure<br />
consolidation process konsolidasyon usulleri, konsolidasyon yöntemi, konsolidasyon işlemleri<br />
consolidation ring konsolidasyon ringi, konsolidasyon deneyi halkası, ödometre, konsolidasyon<br />
aleti<br />
consolidation settlement konsolidas‐yon oturması, konsolidasyondan dolayı oturma<br />
consolidation stress konsolidasyon basıncı, konsolidasyon gerilmesi<br />
consolidation test konsolidasyon deneyi
consolidation test on undisturbed samples bozulmamış numuneler üzerinde konsolidasyon<br />
deneyi<br />
consolidation test samples konsoli‐dasyondeney numuneleri<br />
consolidation theory konsolidasyon teorisi<br />
consolidation under load yük altında konsolidasyon<br />
consolidation, accelerated bkz. acce‐lerated consolidation<br />
consolidation, anisotropic bkz. ani‐sotropic consolidation<br />
consolidation, degree of bkz. degree of consolidation<br />
consolidation, electro‐chemical bkz. electro‐ chemical consolidation<br />
consolidation, gradual bkz. gradual consolidation<br />
consolidation, isotropic bkz. isotropic consolidation<br />
consolidation, one‐dimensional bkz. one‐ dimensional consolidation<br />
consolidation, primary bkz. primary consolidation<br />
consolidation, progressive bkz. prog‐ressive consolidation<br />
consolidation, secondary bkz. secon‐dary consolidation<br />
consolidation, stage of bkz. stage of consolidation<br />
consolidation, state of bkz. state of consolidation<br />
consolidation, three dimensional bkz. three dimensional consoli‐dation<br />
consolidation, time lag of bkz. time lagof consolidation<br />
consolidation, time of bkz. time of consolidation<br />
consolidation‐time curve oturma‐zaman eğrisi<br />
consolidometer konsolidasyon aleti, ödometre<br />
consolidometer test konsolidasyon deneyi, ödometre deneyi, yanal genişlemesi engellenmiş<br />
numune üzerinde basınç deneyi<br />
consonance uygun olma, senkron olma<br />
consort arkadaş olmak<br />
consort birleşmek<br />
consort ortak
consortium ortaklık, konsorsiyum (iki veya daha fazla işletmenin belirli bir projenin<br />
gerçekleştirilmesi konusunda yapmış oldukları işbirliği)<br />
constancy sabitlik<br />
constant devamlı, sabit<br />
constant sabit, sabit sayı, değişmez<br />
constant sabit katsayı (değer)<br />
constant bleed valve belirli debideki yakıtın tanka geri dönüşünü sağlayan valf<br />
constant deformation test sabit deformasyonda deney, deformasyon kontrollu deney<br />
constant degree of humidity sabit nemlilik derecesi, kontrol edilmiş nemlilik, sabit nem<br />
constant error sabit hata<br />
constant flow sabit akış<br />
constant head permeameter sabit seviyeli permeabilite aleti, değişmez düzeyli permeametre<br />
constant ignition sabit pilotlu<br />
constant level sabit seviye<br />
constant level valve sabit seviye vanası<br />
constant load sabit yük<br />
constant mesh iki dişlinin sabit olarak birbirine geçmiş olması, dişlilerin sabit tutması<br />
constant mesh gear‐box vites kutusu, değişik hızların elde edilmesi için bir çok eş çalışan dişlinin<br />
oluşturduğu ve bazı dişlilerin kaydınlarak ana şafttan farklı dişlilerin teması ile tahrikalmasını<br />
sağlanmak sureti ile değişik hız oranları elde edilen dişli kutusu<br />
constant mesh gears daimi temas halinde çalışan dişli çarklar, sabit temaslı dişliler<br />
constant mesh transmission dişlileri yer değiştirmeyen ve sabit temas halinde hız kutusu,<br />
hareket ettiren ve ettirilen dişlileri daimi surette birbirine bağlı olarak dönen vites değiştirmesi<br />
dişli göbeğini mile tespit etmek suretiyle temin edilen hız kutusu<br />
constant moisture sabit nemlilik derecesi, kontrol edilmiş nemlilik, sabit nem<br />
constant of friction sürtünme katsayısı<br />
constant pressure sabit basınç<br />
constant pressure valve sabit basınç vanası<br />
constant rate of loading sabit yükleme hızı, sabithızla yükleme
constant speed propeller sabit devirli pervane, sabit devirli çark<br />
constant system sabit parametreli sistem<br />
constant travel sabit hareket hız, isteğe bağlı olarak değiştirilemeyen kayar valf harekatı<br />
constant value sabit değer<br />
constant value control sabit değer kontrolü<br />
constant velocity sabit hız<br />
constant velocity universal joint sabit hızlı kardan mafsalı<br />
constant volume test sabit hacim altında deney, sabit hacimli deney, hacim kontrollü deney<br />
constant water content sabit veya değişmemiş su muhtevası<br />
constantly devamlı olarak<br />
constituent bileşen, meydana getiren<br />
constituent içerik, bileşen<br />
constituent particles bileşim elemanları, bileşenler, içeriğindeki tanecikler<br />
constituent, soluble bkz. soluble constituent<br />
constitute kurmak, oluşturmak, meydana getirmek, tayin etmek<br />
constitution 1. anayasa; 2. yapı, bünye, bir bileşim veya alaşımdaki bileşenlerin cinsleri ve<br />
bunların bileşim veya alaşım içindeki oranları<br />
constitution anayasa, tüzük<br />
constitution water bileşim suyu (kimyada)<br />
constitutional 1. doğuştan, bünyevi; 2. sıhhi<br />
constnıctional dimension. yapısal boyut. iki cisim arasında konumu veya açısal ilişkiyi belirten<br />
veya bir profili ihtiva eden bir yüzey biçimini belirten boyut<br />
constrain kısıtlamak<br />
constrained modulus zorlanma modülü<br />
constrained optimization kısıtlı eniyileme<br />
constraining condition zorunlu koşul<br />
constraint kısıt<br />
constraint zorunluluk, sınır, sıkıntı, baskı
constraint set kısıt kümesi<br />
constrict daraltmak, sıkmak<br />
constriction 1. sıkışma, büzülme, daralma (damar lümeninin daralması gibi); 2. sıkışma hissi,<br />
daralma hissi (nefes darlığı esnasında olduğu gibi)<br />
constrictor 1. sıkıcı kas; 2. büzücü<br />
construct inşa etmek, yapmak<br />
construct çizmek<br />
construction yapı, yapılış, inşaat, imalat, yapım<br />
construction his ile idrak etme<br />
construction control testing yapım kalitekontrol deneyleri<br />
construction design uygulama projesi, makine veya motorun imalat planı, makine veya motorun<br />
yapılış özelliklerini gösteren proje<br />
construction drawing tatbikat çizimi, uygulamaprojesi resmi<br />
construction in progress devam eden yapım (yapımı devam eden gerek yollar, gerek binalar<br />
gibiyatırım projeleri)<br />
construction joint inşaat derzi<br />
construction key inşaat derz dişi<br />
construction machinery yol bina vs yapımında kullanılan makineler, inşaat makineleri<br />
construction material yapım malzemesi<br />
construction stakes inşaat kazıkları<br />
construction survey yapım aşamasında yapılan etüt<br />
construction, building bkz. building construction<br />
construction, highway bkz. highway construction<br />
construction/for inşaat için, yapım için<br />
constructional yapısal<br />
constructional component yapı elemanı<br />
constructional component yapısal eleman<br />
constructive yapıcı, yapısal
constructive interference yapıcı karışma<br />
constructor inşa eden<br />
construe tefsir etmek, yorumlamak, anlam vermek<br />
consult danışmak<br />
consult istişare etmek<br />
consultancy müşavirlik, danışmanlık<br />
consultant müşavir hekim (doktor), konsültan<br />
consultant danışman, müşavir<br />
consultation istişare, konsültasyon<br />
consultation danışma<br />
consulting 1. istişare etme; 2. müşavir<br />
consulting engineer müşavir mühendis<br />
consumable sarf malzemesi, tüketim malzemesi<br />
consume tüketmek, yağ veya yakıt tüketmek(motor için)<br />
consumer kullanıcı, tüketici<br />
consumer connection tüketici (kullanıcı) bağlantısı<br />
consumer electronics tüketici elektroniği,ticari elektronik<br />
consumer’s plant abone gaz donanımı<br />
consuming sector tüketici sektör<br />
consumption 1. tüketim, sarf, israf, harcayış; 2. yakış<br />
consumption sarfiyat, tüketim<br />
consumption of current akım tüketimi<br />
consumption of fuel motorun yakıt tüketimi<br />
consumption of fuel oil motorun mazot tüketimi<br />
consumption of gas benzin tüketimi<br />
consumption of oil motorun yağ tüketimi<br />
consumption test tüketim ölçme testi<br />
consumption/base load temel yük tüketimi
consumption/power station internal santral iç tüketimi<br />
consumption/station service santral iç tüketimi<br />
contact temas, kontak<br />
contact dokunma, temas, elektriki temas noktası<br />
contact temas, değme, elektrik kontağı, kontak<br />
contact angle temas açısı, ıslatma açısı (kapiler boruda)<br />
contact area temas alanı, değme yüzeyi<br />
contact assembly kontak dizisi<br />
contact breaker şalter<br />
contact breaker platin<br />
contact breaker irtibat kesici, şalter<br />
contact breaker değmeli kesici<br />
contact breaker point platin çekiç örsü, irtibatkesici noktaları<br />
contact breaker. kesici komitatör, otomatik anahtar, kontaktlı cereyan kesici<br />
contact button elektrik düğmesi, kontak temini için basılan düğme<br />
contact element kontak öğesi<br />
contact force zıt kuvvet, karşı kuvvet, karşıkoyma gücü<br />
contact gap kontak aralığı<br />
contact metamorphism kontak metamorfizma, magmanın sıcaklığı, çıkardığı gaz ve buğuların<br />
etkisi ile içine sokulduğu kayaçların uğradığı başkalaşım<br />
contact moisture ters suyu, askıdaki su, hapis su<br />
contact mounting screw platin tespit vidası<br />
contact operating link kontak çalıştırma bağlantısı<br />
contact person temas kişi<br />
contact person başvurulan kişi, sorumlu kişi<br />
contact plug kontak fiş<br />
contact point değme ucu, temas noktası, kontak noktası, distribütör, korna, konjaktör vbnin<br />
kontakt ucu, distribütör platini
contact point air gap otomatik cereyan kesicilerde çekiç aralığı, distribütör platin aralığı<br />
contact point bastard dikdörtgen kesitli, ince çift sıra dişli eğe (platin temizlemek için)<br />
contact point dresser platin çekiç eğesi<br />
contact point file platin eğesi, meme yapmış platin uçlarını temizlemeye mahus özel öğe<br />
contact point gap distribütör platin aralığı<br />
contact potential barrier temas potansiyeli engeli<br />
contact potential difference temas potansiyeli farkı<br />
contact pressure temel basıncı, taşımagerilmesi (temellerde)<br />
contact pressure of foundation temelde taban basıncı<br />
contact printing kontak baskı<br />
contact rating temas derecesi (gücü)<br />
contact ratio temas oranı, bir dişlide diş temas açısı= 360°/ (diş sayısı)<br />
contact screw kontak vidası, platin vidası<br />
contact spring kontak yayı, platin yayı<br />
contact surface değme yüzeyi<br />
contact surface temas yüzeyi<br />
contact thermometer temas termometresi<br />
contact tip kontak ucu<br />
contactor kontaktör, elektrik devresini açıpkapayan anahtar<br />
contain içermek, kapsamak, ihtiva etmek<br />
container hap, konteyner<br />
container depo, hazne, mahfaza, kap, kutu, sandık<br />
container konteyner<br />
container quantity bir kaptaki miktar<br />
container, folder kap<br />
container. konteyner, hazne, depo, sandık, muhafaza, kutu, hava, deniz ve kara taşımacılığında<br />
mal nakletmede kullanılan standart boyutlardaki sandık, seyyar (hareketli) hazne<br />
containment spray system püskürtme sistemi
contaminant bulaştırıcı, kirletici<br />
contaminant kirletici (havayı, suyu, toprağı ya da çevrenin herhangi bir ögesini kirleten madde)<br />
contaminant fall out kirletici birikimi<br />
contaminate bulaştırmak, kirletmek<br />
contaminate kirletmek, yabancı madde etkisiyle saflığını bozmak, bulaştırmak, enfekte etmek<br />
contaminated disk virüslü disk<br />
contaminating bulaştıran, kirleten<br />
contamination kirlenme<br />
contamination kirli<br />
contamination 1. kirlilik, kirlenme; 2. yabancı kompozisyondaki kayaçların magma içinde<br />
katılaşması<br />
contamination path virüs bulaşma yolu<br />
contaminative kirletici<br />
contaminator kirletici<br />
contemplate düşünmek, seyretmek<br />
contemplation göz önünde bulundurma, gözlem<br />
contemporary records güncel kayıtlar<br />
contended access çekişmeli erişim<br />
content muhteva, içerik, kapsam<br />
content addressable memory ilişkisel bellek<br />
content, air bkz. air content<br />
content, basic water bkz. basic water content<br />
content, moisture bkz. moisture content<br />
content, unit water bkz. unit water content<br />
contention çekişme<br />
contention‐based access çekişmeli erişim<br />
contents içindekiler, kapsam<br />
contents, table of contents içindekiler
context bağlam, içerik<br />
context sensitive bağlama duyarlı<br />
context‐free bağlam duyarsız<br />
context‐free bağlamla ilintisiz<br />
contextual bağlamsal<br />
contextual help bağlamsal yardım<br />
contiguous bitişik<br />
continent ana kara<br />
continental 1. karasal, kıtasal 2. avrupa kıtasına ait<br />
continental rise kıta eteği<br />
continental shelf kıta sahanlığı<br />
continental slope kıta yamacı<br />
contingence bitişme, değme<br />
contingency beklenmedik durum<br />
contingency olasılık, ihtimal, beklenmedik<br />
contingency measure beklenmedik durum planı<br />
contingency plan beklenmedik durum plan<br />
contingent beklenmeyen olay<br />
contingent belirsiz koşullu, olasılık<br />
contingent freight şarta göre veya gittiği yerde ödenecek navlun<br />
continual tekrarlayarak olan<br />
continually tekrar tekrar<br />
continuance süreklilik<br />
continuation sürdürme<br />
continuation devamı olma, sürme<br />
continuation character sürdürme damgası<br />
continuation character sürdürme karakteri<br />
continue devam etmek, sürdürmek, sürmek
continues handling sürekli taşıma<br />
continuity süreklilik<br />
continuity devamlılık<br />
continuity condition süreklilik koşulu<br />
continuity property süreklilik özelliği<br />
continuous devamlı, fasılasız<br />
continuous sürekli, mütemadi, kesintisiz<br />
continuous arasız, sürekli<br />
continuous beam mütemadi kiriş, sürekli kiriş<br />
continuous brake. zincirleme fren, trenlerde bir yerdeki fren etkisinin bütün vagonlarda<br />
görülmesi<br />
continuous control sürekli kontrol<br />
continuous core sürekli karot, sürekli zemin numunesi<br />
continuous current sürekli akımı, mütemadi cereyan<br />
continuous deformation sürekli deformasyon<br />
continuous drive sürekli tahrik<br />
continuous feed sürekli besleme<br />
continuous flooring sürekli döşeme, mütemadi döşeme<br />
continuous flow sürekli akış<br />
continuous footing mütemadi temel, şerit temel (duvarlar ve kolonlar için), mütemadi sömel,<br />
sürekli temel<br />
continuous girder sürekli kiriş<br />
continuous gradation tane dağılımında süreklilik, iyi derecelenmiş gradasyon<br />
continuous grading tane dağılımında süreklilik, tanelerin iyi derecelendirilmesi<br />
continuous layer sürekli tabaka, devamlı tabaka<br />
continuous line sürekli çizgi<br />
continuous load sürekli yük<br />
continuous loader sürekli yükleyici
continuous map şeritvari harita<br />
continuous mapping sürekli gönderim<br />
continuous mili sürekli hadde, ulama hadde<br />
continuous mixer kesintisiz çalışan karıştırıcı<br />
continuous model sürekli değişkenli model<br />
continuous operation sürekli işletme<br />
continuous paper sürekli kağıt<br />
continuous population sürekli evren<br />
continuous proportioning plant kesiksiz çalışan tesis (değişik malzemelerin ayarlı besleyiciler<br />
veya benzeri yollarla devamlı olarak bir oran dahilinde karıştırıldığı mekanik tesis)<br />
continuous rib sürekli çelik iksa<br />
continuous settlement devam eden oturma,ilerleyen oturma<br />
continuous slab sürekli plak<br />
continuous soil sample sürekli karot, süreklizemin numunesi<br />
continuous soil strata sürekli zemin tabakaları<br />
continuous span sürekli açıklık, mütemadi açıklık<br />
continuous spectrum sürekli izge<br />
continuous stratum sürekli tabaka, devamlı tabaka<br />
continuous variable sürekli değişken<br />
continuous vertical joint genişleme derzi, düşey sürekli derz, gerilme derzi<br />
continuous voids sürekli boşluklar, boşluk kanalları<br />
continuously reinforced concrete pave‐ment (CRCP) sürekli donatılı beton üstyapı<br />
continuum sürey, sürekli ortam<br />
continuum sürekli dizi<br />
contortion burulu olma, burma, burulma, contortus<br />
contour kontur, dış hatlar<br />
contour çevrit<br />
contour bir şeklin dış çizgisi
contour 1. tesviye eğrisi, eşyükselti, verilen bir baza göre eşit yükseklikleri temsil eden doğrusal<br />
sembol;<br />
2. kenar, cidar<br />
contour coding çevrit kodlama<br />
contour line eş yükselti çizgisi<br />
contour line tesviye eğrisi, eşyükselti eğrisi, düzeç eğrisi<br />
contour map düzeç eğrili harita, tesviye eğrili harita<br />
contour map of the rock surface kaya yüzeyinin topoğrafyasını gösteren harita, kaya yüzeyinin<br />
tesviye eğrili haritası<br />
contour milling machine. çevresel haddeleme tezgahı. yerdeki cam bir göz üzerine düşen<br />
projeksiyon yardımı ile kesicinin hareketinin operatör tarafından kontrol edildiği tezgah<br />
contour series seat ergonomik koltuk<br />
contour, bearing bkz. bearing contour<br />
contour, major bkz. major contour<br />
contour, minor bkz. minor contour<br />
contra pref. karşı, zıt<br />
contra‐ karşı anlamı veren ön ek<br />
contra rotation ters dönüş<br />
contract çekilmek<br />
contract 1. büzmek, kısaltmak, daraltmak, hacmi azalmak (kesmede); 2. mukavele, sözleşme,<br />
taahhüt, anlaşma<br />
contract kontrat, sözleşme<br />
contract agreement sözleşme protokolü<br />
contract and included documents sözleşme ve ekleri<br />
contract award ihalenin verilmesi<br />
contract bond kefalet senedi, teminat mektubu<br />
contract document ihale dökümanı<br />
contract heating site ısıtması<br />
contract of affreightment gemi kiralama mukavelesi
contract price ihale bedeli, sözleşme bedeli<br />
contract tendering ihaleye çıkma<br />
contract unit price sözleşme birim fiyatı<br />
contract/assignment of sözleşmenin devri<br />
contract/liquidation of sözleşmenin tasfiyesi<br />
contract/renouncement from sözleşmeakdinden vazgeçme<br />
contract/termination of sözleşmenin feshi<br />
contract/turn key sözleşme/anahtar teslimi götürü bedel<br />
contract/unit price birim fiyat sözleşme<br />
contractant büzülen<br />
contracted çekilmiş<br />
contractible çekilebilir<br />
contracting authority idare<br />
contracting entity idare<br />
contracting entity ihaleyi yapan idare<br />
contracting officer ihale yetkilisi<br />
contraction çekilme, kasılma, büzülme, daralma, küçülme, kontraksiyon<br />
contraction joint büzülme derzi (rijit kaplamalarda sıcaklık değişmeleri veya diğer sebeplerle<br />
oluşan daralmalar neticesinde yapının çeşitli kısımlarının büzülmesine müsaade eden ve<br />
böylece, yüksek gerilimlerin doğmasını önleyen inşaat önlemleri)<br />
contractor kasıcı, kısaltıcı, çekici<br />
contractor yüklenici, müteahhit<br />
contractual sözleşmeden doğan<br />
contradict 1. birbirini tutmamak, çelişmek;2. yalanlamak<br />
contradiction çelişki<br />
contradictor çelişen<br />
contradirectional interface karşıt yönlü arabağ<br />
contraflexure aksi istikamette eğilme
contrained‐air katılmış hava<br />
contralateral 1. karşı tarafla ilgili; 2. karşı taraf üzerine paralizi v.s. gösteren vücut kısmının karşı<br />
tarafında görülen<br />
contra‐rotating propellers aynı eksene sahip şaftlara monte edilen ortak bir yerden tahrik alan<br />
ve zıt yönde dönen pervaneler<br />
contra‐rotating iki şaftın zıt yönde dönmesi halinde kullanılan bir terim<br />
contra‐rotation ters yönde dönüş<br />
contrary ters, zıt, karşı<br />
contrary aksi, menfi<br />
contrary aksine, mukabil<br />
contrast karşıtlık, kontrast<br />
contrast ayrılık, fark, zıtlık<br />
contrast zıtlıkları karşılaştırmak<br />
contrast control karşıtlık ayarı<br />
contrast enhancement karşıtlık pekiştirme<br />
contrast range kontrast erimi<br />
contrast stretching karşıtlığı arttırma<br />
contrastimulant uyarıyı önleyen, uyartıyıortadan kaldıran<br />
contrate wheel (a) birbirine dik olan iki mil arasında hareket aktarmada kullanılan dişleri dişli<br />
yüzeyine dik olacak şekilde imal edilmiş dişli çark. (b) bir saatteki pandül maşalı dördüncü dişli<br />
contravene ihlal etmek, aykırı davranmak<br />
contravolitional istemsiz, irade dışı<br />
contre‐coup etki eden kuvvetin iletilmesi sonucunda, darbenin vurulduğu yerde değil, bunun<br />
karşıt bölümünde yaralanma veya hasar meydana gelmesi<br />
contribute iştirak etmek, katkıda bulunmak<br />
contribution iştirak etme<br />
contributive iştirak eden<br />
contributor katkıda bulunan<br />
contributory iştirakçi
control denetim, kontrol; kumanda<br />
control denetlemek, kontrol ‐ kumanda etmek,<br />
control 1. kumanda, kontrol, kumanda veya kontrol mekanizması; 2. denetim, denetleme<br />
control 1. gözlem altında tutmak, kontrol etmek;2. gözlem (deney) sonuçlarını karşılaştırmada<br />
standart olarak kullanılan herhangi bir şey (deney hayvanı gibi)<br />
control accounts kontrol hesapları (aynı mahiyetteki çeşitli işlerin özetlerinin kaydedildiği<br />
defter hesabı)<br />
control action kontrol etkisi<br />
control advance. bakınız Piton (Helicopter)<br />
control air fuel ratio hava oran valfi<br />
control algorithm kontrol algoritması<br />
control ball imleç denetim topu<br />
control box kontrol kutusu, şarj dinamosu regülatörü<br />
control cabin kontrol odası<br />
control cables kontrol kabloları, kumanda kabloları<br />
control character denetim karakteri<br />
control clock kontrol saati<br />
control codes denetim kodları<br />
control contact kumanda kontağı<br />
control desk kontrol (denetim) masası<br />
control deviation kontrol değeri sapması<br />
control device kontrol cihazı<br />
control device ayarlanmış teçhizat<br />
control element kontrol elemanı, kontrol uzvu<br />
control engineer kontrol mühendisi<br />
control field denetim alanı<br />
control flow denetim akışı<br />
control function kontrol fonksiyonu (işlevi)
control gear kumanda dişlisi, kontrol dişlisi<br />
control grid kontrol ızgarası<br />
control handle kumanda kolu, kontrol tutamağı<br />
control instrument kontrol aleti<br />
control key; ctrl key kontrol tuşu<br />
control knob elektrikli cihazların kontrol düğmesi,ayar düğmesi<br />
control law kontrol (denetim) kuralı<br />
control lever kontrol leviyesi<br />
control lever kumanda kolu, kumanda levyesi<br />
control lever housing kumanda kolları bloğu,kumanda kollarının supap, mafsal vb tertibatının<br />
bulunduğu mahfaza<br />
control lever knob kumanda kolu topuzu, kol başlığı<br />
control lever socket kumanda kolunun alt ucunun içinde hareket ettiği yuva<br />
control loop kontrol kapalı devresi<br />
control loop kontrol (denetim) döngüsü<br />
control loop kontrol çemberi (kapalı devresi)<br />
control mark kontrol işareti<br />
control mechanic kumanda tertibatı,kontrol mekanizması<br />
control menu denetim menüsü<br />
control of access erişme kontrolü, girişlerin düzenlenmesi (yola komşu arazinin sahipleri veya<br />
kullananlar veya diğer kimselerin giriş, ışık, hava veya manzara kullanma haklarının kısmen<br />
veya tamamen bir kamu otoritesi tarafından kontrol edilmesi hali)<br />
control of the work işin kontrolü<br />
control panel tevzi tablosu, kontrol tablosu, kumanda tablosu, denetim masası<br />
control point kontrol noktası<br />
control power element kontrol cihazları tahriki<br />
control range kontrol aralığı<br />
control range kontrol (denetim) erimi
control ratchet kumanda mandalı<br />
control rod kumanda kolu, kumanda çubuğu<br />
control room kontrol odası<br />
control sensitivity kontrol (denetim) duyarlığı<br />
control shaft kumanda mili<br />
control shaft coupling kumanda mili kaplini<br />
control shaft flange kumanda mili flanşı<br />
control signal kontrol işareti<br />
control signal denetim sinyali<br />
control spring kumanda yayı<br />
control spring stud kumanda yayı saplaması<br />
control stick kumanda levyesi<br />
control strategy kontrol stratejisi<br />
control strip üstyapı tabakalarında mevcut ekipmanlarla maksimum yoğunluğun denenerek elde<br />
edilmesi ve yolun kalan kesimlerinde referans olarak kullanılması amacıyla yapılan deneme<br />
kesimi<br />
control survey kontrol etütü (rastgele noktaların yatay ve düşey konumlarının tespit edilmesi)<br />
control switch kumanda anahtarı<br />
control system kontrol (denetim) dizgesi<br />
control systems denetim sistemleri<br />
control theory kontrol (denetim) kuramı<br />
control tower kontrol kulesi<br />
control tube kontrol borusu, kumanda borusu<br />
control unit kontrol (denetim) birimi<br />
control valve kontrol vanası, kontrol valfi,kumanda valfi<br />
control variable kontrol (denetim) değişkeni<br />
control) bilgisayarlı sayısal denetim<br />
control, humidity bkz. humidity control
control, limit bkz. limit control<br />
controlgear kumanda tesisleri<br />
controlied atmosphere storage belirli bir depolamanın yapılabilmesi için önceden belirlenen<br />
belirli bir nem ve sıcaklıkta tutulan belirli bir gaz veya gazların karışımı<br />
controllability denetlenebilirlik, yöneltilebilirlik<br />
controllable denetlenebilir, yöneltilebilir<br />
controllable idare edilebilir, kontrol edilebilir<br />
controllable‐pitch propeller kanadıayarlanabilen pervane<br />
controlled atmosphere kontrol edilen atmosfer<br />
controlled atmosphere kontrollü çevre<br />
controlled atmosphere furnace gaz denetimli fırın<br />
controlled blasting kontrollü patlatma<br />
controlled maintenance kontrollu (denetimli) bakım<br />
controlled medium kontrollü ortam<br />
controlled slip kontrollu (denetlenen) kayma<br />
controlled strain test kısalma denetimli deney, deformasyon kontrollu deney<br />
controlled stress test gerilme denetimli deney, gerilme kontrollü deney<br />
controlled unit injector (HELU) hidrolik tahrikli, elektronik kontrollü ünite enjektörü<br />
controlled variable kontrol edilen (denetlenen) değişken<br />
controller kontrol kutusu<br />
controller denetçi, kontrol eden, kontrolör<br />
controller denetleyici<br />
controller kumanda cihazı, otomatik kumanda veya ayar mekanizması (ışıklı işaret cihazlarının<br />
çalışmasına kumanda eden ve bir saat sistemiyle diğer yardımcı cihazlar ihtiva eden, mahfaza<br />
içinde komple elektrikli cihaz)<br />
controller resistance kontrolör (denetleyici) direnci<br />
controlling engineer kontrol mühendisi<br />
controlling factor kontrol faktörü
controlling point mücbir nokta<br />
control‐motor actuator kontrol (denetim)‐motorlu eyleyici<br />
controls kumanda tertibatı<br />
control‐section mark kontrol kesim tabelası<br />
contuse berelemek, yaralamak, çürütmek, ezmek<br />
contusion ezik, çürük, bere<br />
conus (pl. coni): bkz. cone<br />
convection konveksiyon, taşınım<br />
convection yaklaşma durumu, mesela yakına bakarken gözlerin yaklaşması<br />
convection current taşınım akımı<br />
convection heat konveksiyon ısısı<br />
convection heater konveksiyon ısıtıcısı<br />
convection of heat ısı taşınımı<br />
convection konveksiyon, taşıma, dolaşma, akma, aktarma, akışkanın tüm olarak taşınma<br />
doğrultusunda hareket ettiği yayılım, taşınımdır<br />
convectional konveksiyonel<br />
convective konvektör<br />
convective (adj) konvektif<br />
convective current konvektör akım<br />
convector konvektör, perdeli ısıtıcı. bulunulan ortamı veya havayı ısıtmak için kullanılan alttan<br />
ve üstten hava giriş çıkışı olan çevresi kapalı ünite<br />
convenience uygunluk, rahatlık, kolaylık<br />
convenient uygun<br />
convention kural, uzlaşım<br />
convention kongre, toplantı<br />
convention anlaşma<br />
convention sözleşme, akit<br />
convention gelenek
convention centers. toplanma merkezleri, buluşma merkezleri<br />
conventional 1. normal tip, konvansiyonel;<br />
2. geleneksel, kabul edilmiş<br />
conventional message traffic olağan mesaj trafiği<br />
conventional steering standart direksiyon<br />
conventional train load itibari katar yükü<br />
conventional true value of a quantity bir büyüklüğün uzlaşılmış gerçek değeri<br />
conventional vehicular loading tekerlek yükü<br />
conventional geleneksel<br />
conventionally hardened normal şekilde sertleştirilmiş, konvansiyonel olarak sertleştirilmiş<br />
convereion factors dönüşüm faktörü<br />
converge bir noktada birleşmek, bir noktada birleştirmek<br />
converge yakınsak olmak<br />
converge, to yakınsamak<br />
convergecne yaklaşma durumu, mesela yakına bakarken gözlerin yaklaşması<br />
convergence yakınsama<br />
convergence yakınsaklık<br />
convergence ulaşma, yanaşma, bir noktada buluşma, yakınsama, yaklaşım, kapanma<br />
convergence almost certainly oldukça kesin yakınsaklık<br />
convergence in probability olasılıkta yakınsaklık<br />
convergence in the mean ortalamada yakınsaklık<br />
convergence rate yakınsama hızı<br />
convergency yakınsaklık<br />
convergent yakınsak<br />
convergent paralel olmayıp birbirine yaklaşan doğrular<br />
convergent sequence yakınsak dizi<br />
convergent‐divergent nozzle bkz. Propelling Nozzle<br />
conversational etkileşimli, konuşmalı
converse karşı, zıt<br />
converse zıt, aksi, ters, karşıt<br />
converse theorem karşıt kuramı<br />
conversely aksine olarak<br />
conversion çevirme, dönüştürme<br />
conversion değişim, dönüşüm<br />
conversion çevrilme, dönüştürme, değiştirme<br />
conversion 1. dönüşme, değişme, çevrilme, bir maddenin başka bir madde haline dönüşmesi;2.<br />
doğumu kolaylaştırmak amacıyla yan geliş gösteren fetüs’ü baş veya makat pozisyonuna<br />
getirme, dolayısıyla fetüs’ün pozisyonunu değiştirme<br />
conversion burner dönüştürülebilir (çok yakıtlı) brülör<br />
conversion calculation dönüşüm hesapları<br />
conversion coefficient dönüştürme katsayısı,çevrim katsayısı<br />
conversion constant çevirme katsayısı<br />
conversion factor dönüştürme katsayısı, çevrim katsayısı<br />
conversion losses dönüştürme kayıpları<br />
conversion of coordinates koordinat dönüşümü<br />
conversion process dönüştürme işlemi<br />
conversion ratio dönüştürme oranı<br />
conversion table çevrim listesi, dönüştürme listesi<br />
convert değiştirmek, dönüştürmek, çevirmek<br />
convert değiştirmek, döndürmek, döndürülmek<br />
convert dönme<br />
convert, transform dönüştürmek<br />
converter elektrik değiştirici, çevirgeç<br />
converter değiştirici, dönüştürücü, konvertör<br />
converter station konvertör istasyonu<br />
converter tube konvertör lambası
converter/heliothermal dönüştürücü/güneş termik<br />
convertibility konvertibilite (bir ulusal paranınresmi döviz piyasasında başka bir ulusalparaya<br />
dönüştürülebilmesi)<br />
convertible değişebilir, çevrileiblir, dönüşebilir<br />
convertible geriye katlanabilir<br />
convertible boiler dönüştürülebilir (çok yakıtlı) kazan<br />
convertible bonds tahvili kabil bonolar,değiştirilebilen bonolar<br />
convex dışbükey konveks, convexus<br />
convex curve dışbükey eğri<br />
convex energy function dışbükey enerji işlevi<br />
convex glass bombeli cam<br />
convex hull dışbükey zarf<br />
convex lens dışbükey mercek<br />
convex lens yakınsak mercek, ince kenarlı mercek<br />
convex lenses dışbükey lens<br />
convexity dışbükeylik<br />
convexo‐concave dışbükey‐içbükey<br />
convexo‐convex dışbükey/her iki yüzey<br />
convexo‐plane dışbükey‐düzlem yüzey<br />
convey götürmek, taşımak<br />
convey taşımak, nakletmek<br />
convey an effort bir kuvveti aktarmak, birkuvveti geçirme<br />
conveyance taşıma<br />
conveyance nakletme<br />
conveyance of sludge atık çamuru taşıma<br />
conveyer taşıyıcı<br />
conveying bridge taşıyıcı köprü<br />
conveying machine konveyör
conveyor taşıyıcı, taşıyıcı bant, konveyör, elevatör<br />
conveyor belt konveyör kayışı, elevatör kayışı<br />
conveyor chain taşıma zinciri<br />
conveyor chain konveyör zinciri<br />
conveyor chute sevk oluğu<br />
conveyor drive elevatör tahrik tertibatı, konveyör tahrik dişlileri<br />
conveyor frame konveyör şasisi<br />
conveyor roll bearing konveyör makara yatağı<br />
conveyor scale konveyör kantarı<br />
conveyor screws konveyör helezonu<br />
conveyor bkz. Apron Conveyor, Band Conveyor, Bucket Conveyor, ChainConveyor, Drag<br />
Conveyor, Gravity Conveyor, Pneumatic Conveyor, Pneumatic Tube Conveyor, Roller Conveyor,<br />
Vibrating Conveyor<br />
convict hükümlü, mahkum, mahkum etmek, suçlu bulmak<br />
convolution evrişim<br />
convolution integral evrişim tümlevi<br />
convolve, to evriştirmek<br />
convoy conditions konvoy gidişi (taşıtların evvelce tespit edilmiş kurallara bağlı olarak gidişi)<br />
convulse çırpınma hasıl etmek<br />
cooker ocak<br />
cool soğumak, soğutmak<br />
cool serin<br />
cool down soğuyup sıcaklığını kaybetme<br />
cool storage soğuk depo<br />
coolant soğutucu madde<br />
coolant soğutucu akışkan<br />
coolant soğutucu, soğutma sıvısı, soğutma gazı
coolant soğutucu, serinletici, (a) bir makinayı veya motoru soğutmada kullanılan akışkan veya<br />
gaz. (b) bir iş takımının iş parçasını kesmesi esnasında kullanılan soğutucu akışkan<br />
coolants secondary ikinci dereceden soğutucu akışkan<br />
cooled air soğutulmuş hava<br />
cooler battery soğutucu batarya<br />
cooler soğutucu, serinletici<br />
coolers liquil soğutucu akışkanı<br />
coolers storage günlük parekente gıda depolama için kullanılan soğutucu<br />
cooley’s anemia akdeniz anemisi, çocuklarda görülür<br />
cooling soğuma, soğutma<br />
cooling agent soğutma maddesi, soğutucu madde<br />
cooling air soğutma havası<br />
cooling aparatus soğutma cihazı<br />
cooling capacity soğutma kapasitesi<br />
cooling coil soğutma serpantini<br />
cooling curve soğutma eğrisi<br />
cooling degree day soğutma derece günü<br />
cooling down soğutma aralığı<br />
cooling down soğutma<br />
cooling effect soğutma etkisi<br />
cooling effect ratio soğutma etkisi oranı<br />
cooling efficiency ratio soğutma verimi oranı<br />
cooling element soğutma elemanı<br />
cooling fan soğutma fanı<br />
cooling fill soğutma dolgusu<br />
cooling fin soğutma kanatcığı, soğutma pervanesi<br />
cooling jacket soğutma ceketi<br />
cooling liquid soğutma sıvısı
cooling load soğutma yükü. belirli bir birim zamanda soğutucu mekanizma tarafından belirli bir<br />
sistemden atılan toplam enerji miktarı. bu miktar insan, makine ve işlemin ürettiği ısı miktarı ile<br />
soğutucu mekanizma ile ilgili olmayan, sisteme giren ısı akışı toplamına<br />
cooling loss soğutma kaybı<br />
cooling medium soğutucu akışkan<br />
cooling plant soğutma tesisi<br />
cooling radiator soğutucu radyatör<br />
cooling range soğutma aralığı<br />
cooling rate soğutma hızı<br />
cooling surface soğutma yüzeyi<br />
cooling system soğutma sistemi, motorun soğutma tertibatı<br />
cooling system drain soğutma sisteminin temizlemek için kullanılan maddenin boşaltılması<br />
cooling system drain cock soğutma sisteminin boşaltma musluğu<br />
cooling system expansion plug soğutma sistemi genleşme tapası (donma dolayısıyla motor<br />
bloğunun çatlama tehlikesini önlemek için motora konulan ve donup genişleme halinde<br />
kendiliğinden fırlayan madeni tapalar)<br />
cooling system filler neck radyatör su doldurma ağzı<br />
cooling system. soğutma sistemi,soğutma tertibatı<br />
cooling tower filling soğutma kulesi dolgu malzemesi<br />
cooling tower fogging soğutma kulesi sisi<br />
cooling tower plume soğutma kulesinin buhar emisyonu<br />
cooling tower soğutma kulesi: kule şeklinde atmosferik bir havanın direk temasla sıcak suyu<br />
soğuttuğu cihaz<br />
cooling tower/dry soğutma kulesi/kuru<br />
cooling tower/wet soğutma kulesi/buharlaşmalı<br />
cooling tunnel soğutma tüneli<br />
cooling unit soğutma ünitesi, soğutucu<br />
cooling unit soğutma birimi<br />
cooling water soğutma suyu
cooling soğutma, serinletme, soğuma, serinlenme. radioaktifliği istenen bir seviyeye<br />
azalıncayakadar radioaktifliği yüksek bir malzemeyi kendihaline bırakmak<br />
cooper loading katar yükü<br />
cooperate beraber çalışmak, işbirliği yapmak<br />
cooperation işbirliği<br />
cooperative kooperatif<br />
cooperative işbirliğine ait<br />
cooperative işbirlikçi, işbirlikli<br />
cooperative processing imeceli işleme, işbirlikli işlem<br />
cooperator işbirliği yapan<br />
coordinate eşgüdümlemek, eşgüdüm sağlama<br />
coordinate konaç<br />
coordinate düzenlemek, koordine etmek<br />
coordinate koordinat, bir noktanın x, y, zeksenindeki konumu<br />
coordinate axis koordinat ekseni<br />
coordinate grid koordinat ağı<br />
coordinate summary chart koordinat özet çizelgesi<br />
coordinate system koordinat sistemi<br />
coordinate transformation koordinat dönüşümü<br />
coordinate transformation konaç (koordinat) dönüşümü<br />
coordinate, to eşgüdümlemek<br />
coordinated eş güdümlü<br />
coordinated control koordine çalışma, ışıklı işaret cihazlarının beraber çalışması, bağlı çalışma<br />
coordinated control sytem koordine çalışma sistemi, ışıklı işaret cihazlarını beraber çalıştıran<br />
bağlı çalışma sistemi (yakın kavşaklardaki ışıklı işaret cihazlarının, belli karşılıklı etkilerle bazı<br />
yönlerdeki hareketleri kolaylaştıracak şekilde beraber çalıştırılması)<br />
co‐ordinated design koordine edilmiş tasarım<br />
coordinates konaçlar, koordinatlar
coordinates, approximate bkz. approxi‐mate coordinates<br />
coordinates, cartesian bkz. cartesian coordinates<br />
coordinates, computation of bkz. computation of coordinates<br />
coordinates, conversion of bkz. conversion of coordinates<br />
coordinates, equatorial bkz. equatorial coordinates<br />
coordinates, geographic bkz. geographic coordinates<br />
coordinates, horizontal bkz. horizontal coordinates<br />
coordinates, image bkz. image coordi‐nates<br />
coordinates, list of bkz. list of coordi‐nates<br />
coordinates, mean bkz. mean coordina‐tes<br />
coordinates, measurement of bkz. mea‐surement of coordinates<br />
coordinates, origin of bkz. origin of coordinates<br />
coordinates, picture bkz. picture coordi‐nates<br />
coordinates, polar bkz. polar coordinates<br />
coordinates, rectangular bkz. rectan‐gular coordinates<br />
coordinates, spatial bkz. spatial coordi‐nates<br />
coordinates, spherical bkz. spherical coordinates<br />
coordinates, system of bkz. system of coordinates<br />
coordinates, terrestrial bkz. terrestrial coordinates<br />
coordination eşgüdüm<br />
coordination koordinasyon, düzenleme, birlikte uyumlu çalışma düzeni sağlama<br />
coordination tutarlılık<br />
coordination eşgüdüm, koordinasyon<br />
co‐ordination uyum içinde cerayan eden hareket<br />
coordinative işbirliği yapan<br />
coordinator eşgüdümleyici, eşgüdümcü<br />
COP (see coefficient of performance) performans katsayısı<br />
coping harpuşta,duvar semeri
coping cornice duvar saçağı kornişi<br />
coplanar eş düzlemli<br />
coplanar düzlemdeş<br />
coplanar eş düzlemsel<br />
copper bakır, cu sembolü ile bilinen, atom no:29 ve atom ağırlığı: 63.54 olan kimyasal element<br />
copper bakır kaplamak<br />
copper nail bakır çivi<br />
copper oxide bakır oksidi<br />
copper pipe bakır boru<br />
copper pipe (tube) bakır boru<br />
copper plating bakır tabaka<br />
copper plating korozyonu azaltmak için birmaddeyi elektrolitik işlem yolu ile bakır ile kaplamak.<br />
bakır kaplama<br />
copper rivet bakır perçin<br />
copper shavings bakır talaşı<br />
copper sulphate bakır sülfat, göz taşı<br />
copper tube bakır boru (yakıt, hidrolik, fren sıvısı,hava vb için)<br />
copper washer bakır rondela, bakır pul (oynayıp gevşememesi için iki kontra vidası arasına<br />
konan, yumuşak bakır pul)<br />
copper, tin coated bkz. tin coated copper<br />
copper‐alloy steel bakır alaşımlı çelik<br />
copperas demir sülfatı, zaç<br />
coppering bakırlaşma<br />
coppersmith bakırcı, kazancı<br />
coprocessing birlikte işleme<br />
co‐processor yardımcı işlemci<br />
copy kopya<br />
copy kopyalamak
copy örnek, suret<br />
copy kopya çıkartmak,kopyalamak<br />
copy file dosya kopyalamak (bilgisayarda)<br />
copy protected kopyalanmaya korunmuş<br />
copy protected program kopyalanmayakorunmuş program<br />
copy protection kopya koruması<br />
copying carriage kopyalama tezgahında kopyalanacak model etrafında hareket eden kısım<br />
copying machine kopyalama makinası, fotokopi makinası<br />
copying machine kopyalama tezgahı,kopyalama makinası<br />
copyright telif hakkı<br />
coral mercan<br />
corbel dirsek<br />
corbestos korbestos<br />
cord iple bağlamak<br />
cord fitil<br />
cord 1. ip, sicim; 2. şerit, kablo, kordon, kaytan, enstalasyon kablosu<br />
cord kiriş, veter, tel, ip, kordon, chorda, tendo<br />
cord tel<br />
cord fabric kord bezi<br />
cord packing fitil salmastra<br />
cordage kordon<br />
cordless kordonsuz<br />
cordless modem radyo modemi, telsiz modem<br />
cordon kordon (bir trafik etüdü için belli bir bölgeyi tamamen çevreleyen itibari çizgi)<br />
core çekirdek, damar (kablo)<br />
core iç kalıp, maça<br />
core 1. karot, karot numunesi, çekirdek, çekirdek numunesi, göbek kısmı, iç kısmı; 2. göbek, orta,<br />
göbek parçası, maça parçası, radyatör peteği, bobin göbeği;3. baraj çekirdeği
core area çekirdek alanı<br />
core barrel karot silindiri, karotiyer, karot tüpü<br />
core boring karot sondajı, karotlu sondaj<br />
core cutter karot kesicisi<br />
core drill rig karot sondaj takımı<br />
core drilling çift boru ile sondaj<br />
core flooding system çekirdek soğutmadaldırma yöntemi<br />
core hole dökümde maça kumunu çıkarma deliği<br />
core memory çekirdek bellek<br />
core of a section bir kesidin çekirdeği<br />
core record ana kayıt, ana kütük<br />
core record sondaj cetveli, sondaj kesiti, sondaj logu<br />
core sample çekirdek numunesi, karot, karot numunesi<br />
core sand döküm kumu, maça kumu<br />
core section petek dilimi (radyatörde)<br />
core spacer radyatör peteği ara parçası<br />
core spray system çekirdek soğutmapüskürtme yöntemi<br />
core stiffener radyatör peteği tespit plakası<br />
core taker numune alıcı, numune kaşığı<br />
core wall çekirdek duvarı<br />
corequisite yankoşul, yanister<br />
coresident birlikte yerleşik<br />
co‐resident birlikte yerleşik<br />
core‐type dam geçirimsiz çekirdek baraj<br />
corf küçük madenci vagonu<br />
coring karotiyer ile numune alma, sondaj tüpüyle numune alma<br />
coring equipment karotlu sondaj ekipmanı<br />
cork mantarla kapatmak
cork mantar, mantar levhadan conta malzemesi<br />
cork mantar, tapa<br />
cork composition sheet mantar levha<br />
cork float mantar mala, mantar şamandıra<br />
cork gasket mantar conta<br />
cork plate mantar levha<br />
cork screw tirbuşon<br />
cork washer boru ve delik ağızlarına konan ve sızmayı önleyen mantar ve ortası delik pul<br />
corkboard mantar plaka<br />
corkboard thermal insulation mantar plakalı ısı yalıtımı<br />
corkscrew tirbuşon<br />
corliss valve hareketi eksantrik bir plak‐ krank tarafından kontrol edilen bir buhar türbininin<br />
buhar emiş veya egzozunu sağlayan salınımlı dönel valf<br />
corn 1. nasır, klavus; 2. boynuz, callum cornu(s)<br />
corn mısır<br />
corner dirsek (dalga kılavuzu), köşe<br />
corner köşe oluşturmak, köşeli yapmak<br />
corner burner köşe tipi brülör<br />
corner chisel domuz tırnağı keski, tırnak keskisi<br />
corner clamp marangoz mengenesi<br />
corner detection köşe sezimi<br />
corner file üç köşeli eğe<br />
corner fitting köşe bağlantısı<br />
corner frequency köşe sıklığı<br />
corner post köşe direği<br />
corner reflector köşeli yansıtıcı<br />
corner rounding yuvarlak köşe açmak,köşeyi yuvarlatmak<br />
corner valve köşe vanası
cornered köşeli<br />
cornering viraj alma<br />
cornerstone mihenk taşı<br />
cornerwise çapraz<br />
cornice korniş, duvar saçağı kornişi, pervaz<br />
corniculum küçük boynuz, boynuzcuk<br />
cornish engine genellikle tek yönlü,son zamanlarda çift yönlü, hareket eden büyük çubuk tipli<br />
pompa<br />
cornish valve çift vuruştu valf<br />
cornu (pl. cornua) 1. boynuz; 2. boynuzsu çıkıntı<br />
cornual boynuza ait<br />
cornucopia boynuz anten<br />
corollary sonuç<br />
corollary theorem sonuç teoremi<br />
coronoid 1. çengel, kanca, gaga, coronides; 2. gagamsı, çengelsi, coronoideus<br />
corporate tüzel, şirketleşmiş, ortaklığa ait<br />
corporate anonim şirkete ait<br />
corporation anonim şirket, tüzel kişi<br />
corporation tax kurumlar vergisi, kurum kazançları üzerinden alınan vergi<br />
corpuscule parçacık<br />
correct doğru, düzeltmek, doğrultmak, arızayı gidermek<br />
correct tam<br />
correct ignition timing avans‐rötarın tam ayarı, ateşlemenin tam zamanında olmasını ayarlama<br />
correct setting tam ayar<br />
correct timing doğru avans‐rötar ayarı<br />
correctant bkz. corrective<br />
corrected düzeltilmiş<br />
corrected consumption düzeltilmiş tüketim
corrected effective temperature düzeltilmişefektif sıcaklık<br />
corrected result düzeltilmiş sonuç<br />
corrected value düzeltilmiş değer<br />
correcting unit düzeltici birim<br />
correcting variable düzeltme faktörü<br />
correcting variable düzeltme değişkeni<br />
correction 1. arızanın giderilmesi;2. düzeltme, doğrultma<br />
correction curve düzeltme eğrisi<br />
correction factor düzeltme değeri, düzeltme katsayısı<br />
correction of curvature küresellik düzeltmesi<br />
correction of the distortion bükülme düzeltmesi<br />
correction range düzeltme erimi<br />
correction signal düzeltme sinyali<br />
corrective 1. düzeltici, uygun hale getirici, 2. bir ilacın hoşa gitmeyen tadını, kokusunu veya<br />
rengini düzeltici madde, diğer bir ilacın zararlı etkisini ortadan kaldıran ilaç<br />
corrective maintenance düzeltme amaçlı bakım<br />
corrective maintenance düzeltici (önleyici) bakım<br />
corrective maintenance onarıcı bakım<br />
correctness doğruluk, düzgünlük<br />
correlate karşılıklı bağ kurmak<br />
correlate ilinti kurmak, ilintilendirmek<br />
correlate bağlı olma<br />
correlation bağ, karşılıklı bağlantı,korelasyon, deneştirme<br />
correlation coefficient ilinti katsayısı<br />
correlation matrix ilinti matrisi<br />
correlation receiver ilintili alıcı<br />
correlation, formula ilinti<br />
correspond karşılık gelmek
correspond uymak, uygun gelmek, denk gelmek<br />
correspondence birbiriyle uyuşma, birbirine uygunluk, birbirini karşılama<br />
correspondence mektuplaşma, yazışma<br />
correspondence yazışma<br />
correspondence eşleme<br />
correspondent karşılıklı<br />
correspondent muhabir, karşılıklı<br />
correspondent bank muhabir banka<br />
corresponding ilişkin<br />
corresponding uygun gelen, karşılayan, yerini alan<br />
corresponding stress ilgili gerilme<br />
correspondingly karşılık olarak<br />
corridor koridor (topoğrafik yapısı, çevre durumu, trafik koşulları ve diğer bazı özellikleri,<br />
ulaştırma amacı ile incelenip değerlendirilen ve iki ucu belirli olan arazi şeridi)<br />
corridor design güzergah koridoru tasarımı<br />
corridor layout koridorun yerleşme düzeni<br />
corrode çürümek, çürütmek, paslandırmak, paslanmak<br />
corrode, to yenime uğramak<br />
corrosion pas, asit etkisi ile aşınma, korozyon<br />
corrosion paslanma, çürüme<br />
corrosion yenim<br />
corrosion pas<br />
corrosion pas etkisiyle aşınma, korozyon<br />
corrosion allowance pas payı<br />
corrosion inhibitor paslanma önleyici madde<br />
corrosion inhibitor pas önleyici<br />
corrosion prevention pas önleme<br />
corrosion protection paslanmaya karşı koruma
corrosion protection pasa karşı koruma<br />
corrosion resistant pasa dayanıklı<br />
corrosion resistant korozyona dayanıklı<br />
corrosion resistor korozyon filtresi<br />
corrosion resistorf korozyon filtresi<br />
corrosion korozyon. hareketsiz veya hareketli cisimlerin kimyasal aşınması, metal veya<br />
alaşımların oksidasyon veya kimyasal etkileşim sonucu yavaşça tahribatı<br />
corrosion‐resistant (adj) paslanmaya dayanıklı<br />
corrosion‐resistant steel paslanmaya dayanıklı çelik<br />
corrosive çürütücü, paslandırıcı<br />
corrosive kimyasal aşındırıcı<br />
corrosive yenime yol açan<br />
corrosive yakıcı, çürütücü, aşındırıcı<br />
corrosive çürütücü, yenitgen, paslanan, paslandırıcı<br />
corrosive (adj) paslandırıcı, aşındırıcı<br />
corrosive attacking matter in the ground and in liquids sıvalarda ve temel zeminde zararlı<br />
maddeler<br />
corrugate oluklu yapmak<br />
corrugated oluklu, ondüle<br />
corrugated baklava biçiminde<br />
corrugated bend körüklü boru (yay şeklinde)<br />
corrugated culvert pipe oluklu boru menfezi<br />
corrugated elbow dirsek şeklinde spiral boru<br />
corrugated expansion joint körüklü bağlantı<br />
corrugated iron sheet oluklu saç<br />
corrugated metal ondüle saç, oluklu saç<br />
corrugated metal beam guardrail oluklu metal otokorkuluk<br />
corrugated metal culvert pipe oluklu metal boru menfez
corrugated paper ambalajda kullanılan oluklu kağıt<br />
corrugated pipe oluklu saç boru, oluklu saç menfez<br />
corrugated sheet metal oluklu sac<br />
corrugation oluklu<br />
corrugation üstyapıdaki dalgalanma şeklindeki bozulmalar, ondülasyon (yol üzerinde trafiğin<br />
akışına göre enine doğrultuda oluşan ve aralıkları hemen hemen eşit olan belirli şekilde dalgaya<br />
benzeyen yüzey deformasyonu)<br />
corrupted bozuk; virüslü<br />
corruption, degradation bozulma<br />
corundum korendon (zımpara malzemesi)<br />
corundum zımpara<br />
cosecant kosekant<br />
cosine kosinüs<br />
cosmic evrensel, kozmik<br />
cosmic noise kozmik gürültü<br />
cosmo‐ evren anlamı veren birleştirici<br />
cosmogony evren doğumu<br />
cosmology evren bilimi, kozmoloji<br />
cosmos evren, kozmos<br />
cost gider<br />
cost maliyet<br />
cost fiyat çıkartmak<br />
cost and fright (CF) mal bedeli ve navlun<br />
cost fiyat, masraf, ücret, maliyet, mal bedeli<br />
cost (o) pref. kaburga<br />
cost (s) gider (ler)<br />
cost accounting maliyet muhasebesi<br />
cost analysis maliyet analizi
cost and freight (C and F) mal bedeli ve navlun<br />
cost estimate maliyet tahmini, keşif bedeli<br />
cost estimate sheet keşif özeti cetveli<br />
cost estimation maliyet tahmini<br />
cost for freight nakliye masrafları<br />
cost function maliyet fonksiyonu<br />
cost functional maliyet işlevsisi<br />
cost in use işletme giderleri<br />
cost insurance and freight (CIF) bedel, sigorta ve navlun giderleri toplamı<br />
cost insurance freight and interest (CIF and I) mal bedeli, sigorta, navlun ve faiz giderleri toplamı<br />
cost of export packing ihracat ambalajı masrafı<br />
cost of production üretim maliyetleri<br />
cost plus fee maliyet artı kar, masraf artı ücretler<br />
cost price maliyet fiyatı<br />
cost ratio maliyet oranı<br />
cost statement maliyet beyanı, masraf beyanı<br />
cost system accounting maliyet hesabı, maliyet muhasebesi<br />
cost, insurance, fright (CIF) mal bedeli, sigorta, navlun<br />
cost, low bkz. low cost<br />
cost maliyet, para, değer, fiyat, bedel, paha, mal almak, kıymette olmak<br />
cost/marginal marjinal maliyet<br />
cost/net net maliyet<br />
cost/opportunity fırsat maliyeti<br />
cost‐based pricing maliyete dayalı ücretlendirme<br />
cost‐benefit analysis fayda‐maliyet analizi (alternatif programların yatırım projelerinin<br />
etkinliğini sınama ve geliştirilmesi amacıyla potansiyel faydaları ve olası maliyetleri açısından<br />
değerlendirmesine yönelik analiz yöntemi tekniklerden biri)<br />
cost‐effective maliyet etkin, uygun maliyetli
cost‐effective analysis maliyet etken analiz<br />
cost‐effectiveness maliyet etkinliği (maliyet‐fayda, ekonomik analiz yöntemlerinden bir tanesi)<br />
cost‐effectiveness analysis maliyet etkinliği analizi (belirlenmiş bir amaca ulaşmak için mevcut<br />
olasılıkların maaliyetlerinin karşılaştırılması ve her bir olasılığın dolaylı ya da dolaysız tüm<br />
maaliyetleri göz önüne alınarak toplam maliyeti en düşük olanın seçilmesi)<br />
costing fiyat çıkartma<br />
costs for sea‐freight deniz navlunu masrafları<br />
cotangent kotanjant<br />
cotree tümler‐ağaç<br />
cottar kama<br />
cotter tırnak (mekanik)<br />
cotter kama, supap tırnağı<br />
cotter kama, kopilya<br />
cotter key maşalı pim, maşalı çivi, maşalı kama, kopilya<br />
cotter pin kopilya<br />
cotter pin maşalı pim, maşalı çivi, kopilya<br />
cotter way kamanın girmesi için mil üzerinde açılan kanal, yiv<br />
cotter kama.sığıl,çapraz kama.siğil kaması<br />
cotter‐pin (split‐pin) maşalı çivi,maşa kopilya<br />
cotton pamuk<br />
cotton covered pamuk izoleli, pamuk kaplı<br />
cotton covered magnet wire pamuk izoleli bobin teli<br />
cotton film with cotton pamuk üzerine pamuk izoleli<br />
cotton thread cartridge bobin halinde kaba pamuk ipliğinden yapılmış filtre elemanı (göbeği)<br />
cotton waste üstüpü, kırpıntı, kırpıntı pamuk ipliği<br />
cotton‐duck fabric pamuk kanavice dokuma<br />
coulomb (c) elektrik yük birimi. 1 saniyede 1 amper akım tarafından iletilen elektrik miktarı<br />
coulomb damping coulomb sönümü. hareketi engelleyen kuwet şiddetinin sabit olduğu sönüm
coulombmetry kulombmetri<br />
coulometer (elektriksel) yükölçer<br />
coulometry kulometri, kulomb ölçme<br />
coumarin tat vermek için kullanılan renksiz, prizmatik billurlar (C9H6O2)<br />
council of engineering institutions bkz. engineering institutions, council<br />
count hesap etmek<br />
count sayılmak, saymak<br />
countable sayılabilir<br />
countably infinite sayılabilir sonsuz<br />
countdown geri sayım<br />
counter 1. sayaç; 2. tezgah, banko; 3. zıt, kontra, karşı<br />
counter aksine, karşı<br />
counter karşı koymak<br />
counter (revolution counter) sayıcı, bir makinenin yaptığı işlem sayısı veya bir şaftın devir<br />
sayısını kaydeden cihaz<br />
counter balance karşı denge<br />
counter balancing statik balans<br />
counter bore havşa<br />
counter check tekrar (sonradan) kontrol<br />
counter clockwise saatin ters yönünde<br />
counter clockwise saat yönünün tersi<br />
counter clockwise (ccw) saat yönünün tersine<br />
counter coil döndürme düzeni<br />
counter decoder sayaçlı kod çözücü<br />
counter drive yürürlükteki sürücü<br />
counter driving gear karşıt döndürme dişlisi<br />
counter flange karşı flanş<br />
counter flow ters akış
counter flow circulation ters akış sirkülasyonu<br />
counter flow heat exchanger ters akışlı ısı eşanjörü<br />
counter gear cluster şanzıman grup dişlisi<br />
counter guarantee kontragaranti<br />
counter measure sayaç ölçümü<br />
counter pressure of earth pasif toprak basıncı<br />
counter pulse sayaç darbesi<br />
counter rotation nokta dönüşü<br />
counter slope ters eğim<br />
counter voltage karşı voltaj<br />
counterbalance dengelemek, karşı denge<br />
counterbalancing weight denge temin etmek için ilave eden ağırlık, denge<br />
counter‐beam lighting system zıt yönlü aydınlatma<br />
counterbore yuva, ağız, havşa<br />
counterbore 1. tersinden delinmiş; 2. havşa matkabı<br />
counterboring havşa deliği açmak<br />
counterbrace çapraz gergi<br />
countercheck tekrar kontrol<br />
counterclockwise saatin aksi yönde, sola<br />
counterexample karşı örnek<br />
counterflow ters akış<br />
counterfoil waybill dipkoçanlı irsaliye<br />
counterfort duvar payandası, payanda, destek<br />
countergear hız kutusu ara mili dişlisi, karşılık dişlisi<br />
counterlane geliş yolu, ters akış yolu<br />
countermeasure karşı önlem<br />
counterpart racks eş çalıştığı dişliye dişleri tam uyum sağlayan krameyer<br />
counterpoise konturpua, eş ağırlık
counterpoise denge ağırlığı<br />
counterpoise bridge köprülü krenlerdedengeleme ağırlığı<br />
counterpoise weight. dengeleme ağırlığı<br />
counterpoising statik denge<br />
counterpoison diğer zehiri etkisiz hale getirmek üzere kullanılan zehir<br />
counter‐rotating propellers bir gemide aynı şaft üzerinde olmayıp zıt yönde dönen bir çift<br />
pervane<br />
countershaft hız kutusu ara mili, karşılık mili, grup dişlisi mili<br />
countershaft bearing hız kutusu ara mili yatağı<br />
countershaft cone pulley avara kasnak (basamaklı)<br />
countershaft aramil, avaramil. tahrik eden ve tahrik olan şaftlar arasına büyük hız oranının<br />
istendiği veya birleşmenin güç olduğu durumlarda yerleştirilen aramil<br />
countersink havşa açmak, vida perçin veya civata başının oturması için deliğin ağzını koni<br />
şeklinde genişletmek, havşa<br />
countersinking tool havşa matkabı<br />
countersinking (a) havsa açmak, (b) havşalı yere oturtmak<br />
counterslope ters eğim<br />
countersunk gömme<br />
countersunk gömme başlı<br />
countersunk havşalı<br />
countersunk head havsa başı, gömme baş<br />
countersunk screw havşa başlı vida<br />
countertype aksi tip<br />
countervail aynı kuvvetle karşı koymak<br />
counterweight kontrpua, karşı ağırlık, bir taraftaki ağırlığı dengelemek için karşılığına konan<br />
ağırlık, krank denge ağırlıkları, krank mili yanakları<br />
counterweight frame karşı ağırlık şasesi<br />
counterwoight dengeleme ağırlığı<br />
counting sayma, sayış
counting efficiency sayma verimliliği<br />
countless sayısız<br />
country ülke, memleket<br />
country code ülke kodu<br />
country of origin menşe ülke<br />
countryside kır, kırsal bölge<br />
couple çift halinde birleştirmek<br />
couple kavratmak<br />
couple çift, kuple, bağ, güç çifti, birleşme, kavrama, birleştirmek, eklemek, çiftlemek<br />
couple eş, çift<br />
coupled akuple<br />
coupled wheels bileşik tekerlek. bir kolla birbirlenne bağlı lokomotif tekerlekleri<br />
coupler bağlayıcı, birleştirici<br />
coupler bağlantı, kaplin, kavrama<br />
coupler bağlama<br />
coupler kaplin<br />
coupler pin bağlama pimi<br />
coupling bağlantı, kaplin, kavrama<br />
coupling kaplin<br />
coupling kavrama, bağlantı<br />
coupling kavrama, kavrama tertibatı, kaplin, manşon, bağlama, birleştirme<br />
coupling bolt kavrama cıvatası<br />
coupling capacitor bağlaşım sığacı<br />
coupling case kavrama kovanı<br />
coupling chain kavrama zinciri<br />
coupling coil kavrama bobini<br />
coupling disc kavrama diski, kavrama levhası<br />
coupling flange kavrama plakası, kavrama flanşı
coupling fork kavrama çatalı<br />
coupling function bağlaşım işlevi<br />
coupling gear kavrama dişlisi<br />
coupling head hortum bağlama başlığı<br />
coupling in parallel paralel bağlama<br />
coupling in parallel paralel bağlantı<br />
coupling in series seri bağlantı<br />
coupling in series seri bağlama<br />
coupling lever kavrama kolu<br />
coupling link kavramalı bağlantı<br />
coupling loss bağlaşım yitimi<br />
coupling nut kavrama somunu<br />
coupling plug bağlantı fişi<br />
coupling resistance kavrama direnci<br />
coupling rod kavrama çubuğu<br />
coupling rod kavrama mili<br />
coupling rod beraber çalışan krankları birleştiren kol, biyel kolu<br />
coupling shaft kavrama mili<br />
coupling sleeve kavrama kovanı<br />
coupling sleeve bağlantı manşonu (mufu)<br />
coupling spring kavrama yayı<br />
coupling washer kavrama rondelası<br />
coupling, double‐slider bkz. oldham coupling<br />
coupling (a) iki aracı birbirine bağlayan alet. (b) sağ ve sol yönlü bir vida ile bağlanan iki<br />
uzuvdan oluşan tren vagonları bağlantı aleti<br />
coupte eş kuvvet çifti<br />
course 1. tabaka 2. ders dizisi, kurs 3. bir şeyin izlediği yol, gidiş yolu<br />
course yarışmak
course hareket<br />
course rota, yön<br />
course aggregate kaba agrega<br />
course indicator rota göstergesi<br />
course, base bkz. base course<br />
course, bedding bkz. bedding course<br />
course, wearing bkz. wearing course<br />
courseware eğitim yazılımı<br />
court mahkeme, adliye<br />
court bailiff’s office icra dairesi<br />
court of commerce ticaret mahkemesi<br />
court resolution mahkeme kararı<br />
courtyard avlu<br />
coutersinking havşa açma, perçin başını gömme<br />
couterwedge büyük kuvvet binen dişlileri karşılıklı iki kama ile tutturma, karşı kama, mukabil<br />
tespit kaması<br />
couveuse yenidoğan’ın özellikle erken doğmuş bebeğin konulduğu inkübatör, küvez<br />
covariance ortak değişinti<br />
covariance matrix ortak değişinti matrisi<br />
covenant akit, ahit, sözleşme, mukavele<br />
covenant anlaşmaya girmek<br />
cover kapak, muhafaza<br />
cover 1. kapak, örtü, örtmek, kapamak, kapsamak, kaplamak; 2. pas payı<br />
cover (of a gate valve) başlık, kapak. sürgülüvana kapağı<br />
cover aggragate sathi kaplama ag‐regası<br />
cover cam kapak eksantriği<br />
cover extractor kapak tırnak yayı<br />
cover gasket kapak contası
cover page kapak sayfası<br />
cover plate başlık levhası, kapak plakası<br />
cover slab tesviye betonu<br />
coverage kapsam, kapsam miktarı<br />
coverage kaplama alanı, kapsama alanı<br />
coverage area kaplam alanı<br />
coverage diagram kaplam çizeneği<br />
coveralls tulum<br />
covered tank üstü kapalı hazne, depo<br />
covering örtülme, kapatılma, örtü, kaplama<br />
covering canvas branda bezi<br />
cowburn valve ölü ağırlık emniyet valfi<br />
cowl borda, arabanın ön camının alt tarafı, göstergelerin bulunduğu levha<br />
cowl baca şapkası<br />
cowl kaporta, kapak, örtü, kaput<br />
cowl hood lacing borda‐kaput arası fitili<br />
cowl hood protector strip borda kaput arası fitili<br />
cowl outside finish moulding borda yan nikelaj çubuğu<br />
cowl panel borda, göstergelerin bulunduğu levha<br />
cowl panel drip yağmur suyunun ön camdan içeriye girmesini önleyen kanalcık<br />
cowl vent drain tube kaput üstündeki hava kapakçığından giren suları sürücü mahalline<br />
girmeden dışarıya atan küçük boru<br />
cowl ventilator ön camın ön tarafındaki ufakhava kapağı, bordaya hava veren tertibat, sürücü<br />
mahalli havalandırıcısı<br />
cowl ventilator drain tube kaput üstündeki hava kapakçığından giren suları şoför mahalline<br />
girmeden dışarıya atan küçük boru<br />
cowl ventilator lid kaput üstündeki hava kapakçığı<br />
cowl ventilator ratchet kaput üstündeki hava kapakçığının mandalı
cowl ventilator weatherstrip kaput üstündeki hava kapakçığının fitili<br />
cowling uçak motor kapağı<br />
cowling otomobil veya kamyonun iç kaplaması<br />
CPT bkz. conic penetration test<br />
CPU merkezi işlem birimi<br />
CPU (see central processor unit) merkezi işlem birimi<br />
crab araba<br />
crab mekanik kriko, dişli kriko<br />
crab (crab winch) vinç, ırgat, kuyu çıkrığı, vargel, köprücük demiri, kriko, trifon, araba okbaşı<br />
demiri<br />
crab traversing araba hızı sınırlayıcı<br />
crack çatlak, yarık, yırtık, fisür, çatlaklar meydana getirmek, yarılmak<br />
crack çatlamak, çatlatmak, yarılmak, yarmak<br />
crack length çatlama, yarılma uzunluğu<br />
crack load çatlama yükü<br />
crack propagation çatlak yayılımı<br />
crack relief layer çatlağın bir üst tabakaya yansımasını önleyici, geciktirici tabaka<br />
crack sealing yol üstyapısındaki çatlakların bitümlü bağlayıcı malzeme ile doldurulması<br />
crack water çatlak suyu<br />
crack width çatlak genişliği<br />
crack, alligator bkz. alligator crack<br />
crack, hair bkz. hair crack<br />
crack, surface bkz. surface crack<br />
crack/hair kılcal çatlak<br />
crackage çatlama, yarılma<br />
cracked gas ayrışım gazı<br />
cracked gasoline ham petrol benzini, ayırma benzini<br />
cracked residue ayrışım petrol artığı
cracker şifre güvenliğini delici<br />
cracking 1. çatlama, yarılma, fisür oluşumu; 2. kraking (organik bileşiklerin genellikle petrol<br />
yağlarının ısı etkisi ile bozularak daha düşük molekül ağırlıklı türevlere dönüşmesi)<br />
cracking ayrışım, ayrıştırma<br />
cracking moment çatlama momenti<br />
cracking of oils yağların krakingi (genellikle petrol yağları, şeyl veya kömür orijinli organik<br />
bileşiklerin ısı ile ayrışması)<br />
cracking pressure açılma basıncı<br />
cracking pressure açma basıncı<br />
cracking resistance çatlama direnci<br />
cracking/catalytic ayrıştırma/katalitik<br />
cracking/steam ayrıştırma/buharlaşmalı<br />
cracking/thermal ayrıştırma/termik<br />
crackle çıtırtı<br />
crackle çatırdamak<br />
crackling çatırdama<br />
cracks due to settlement oturmanın sebepolduğu çatlaklar<br />
cracks due to shearing forces kesme kuvvetlerinin sebep olduğu çatlaklar<br />
cracks, formation of bkz. formation of cracks<br />
cracks, small bkz. small cracks<br />
cradle beşik, kızak, askı kuşağı, şasiye asılı tutmaya yarayan şerit çember<br />
cradle clamp askı tespit mandalı<br />
cradle strap askı kuşağı<br />
craft tekne<br />
craft 1. motorlu deniz vasıtası, tekne, gemi; 2. zanaat, el sanatı, hüner, marifet<br />
craft trades el sanatları<br />
craftsman sanatkar, usta işçi<br />
craftsman sanatkar, zanaatkar
cramp kenetlemek<br />
cramp kenet<br />
cramp iron kenet demiri, tespit ve takviye parçası, tespit parçası<br />
crampon sapan, çengel sapanı, kargaburnu,buz mahmuzu<br />
crandall taşçı çekici<br />
crane vinçle taşımak<br />
crane vinç, kran, maçuna, sifon<br />
crane arm kren kolu<br />
crane arm vinç kolu<br />
crane boom vinçin kaldırma kolu, vinç bumu<br />
crane bridge kren köprüsü<br />
crane girder kren putreli<br />
crane hook vinç kancası<br />
crane hook vinç kancası,vinç çengeli, kren kancası<br />
crane ladle kren kepçesi<br />
crane man kren operatörü<br />
crane post vinç direği<br />
crane post vinç kaldırma kolu, vinç bumu<br />
crane post kollu vincin ana direği<br />
crane rail kren rayı<br />
crane rail wheel kren tekerleği<br />
crane runway kren yürüme yolu<br />
crane shovel kren kepçesi<br />
crane stability kren dengesi<br />
crane travel mechanism yürütme mekanizması<br />
crane trolley kren arabası<br />
crane/balance vinç/karşı ağırlıklı<br />
crane/breakdown vinç/kurtarıcı vinç
crane/bridge vinç/köprülü<br />
crane/cantilever vinç/konsol<br />
crane/cantilever vinç/ankastre<br />
crane/derrick vinç/kuleli<br />
crane/floating vinç/dubalı<br />
crane/gantry vinç/ayaklı<br />
crane/gantry vinç/raylı<br />
crane/goliath vinç/köprülü<br />
crane/jib vinç/kollu<br />
crane/mobile vinç/seyyar<br />
crane/overhead vinç/köprülü<br />
crane/tower vinç/kule<br />
crane/traveling vinç/hareketli<br />
crane/wharf vinci/liman<br />
crank krank, marş<br />
crank krank, dirsekli kol, motoru elle çalıştırma kolu, motoru elle çevirmek<br />
crank angle krank hareketi açısı<br />
crank arm krank kolu<br />
crank arm bearing krank kolu yatağı<br />
crank bearing krank yatağı<br />
crank circle (crank path) krank muylusu merkezi hareket yörüngesi<br />
crank handle çevirme kolu<br />
crank pin biyel kolu muylusu, krank mili üzerinde biyel kolunun geçtiği kısım, krank milinin<br />
biyel kolu yatağı, ana milinin piston kolu başı, yatak mihveri<br />
crank pin krank muylusu<br />
crank throw krank yarıçapı<br />
crank up motoru kolla çevirerek çalıştırma, kol atma<br />
crank web krank kolu, krank yanağı
crank krank kolu<br />
crankcase krank kutusu<br />
crankcase karter basıncı<br />
crankcase motorun alt bloğu, krank milininbulunduğu kısım<br />
crankcase karter<br />
crankcase breather karter havalandırıcısı<br />
crankcase breather pipe karter havalandırma borusu<br />
crankcase breathing karter havalandırma düzeni<br />
crankcase cap screw blok üzerindeki cıvatalar<br />
crankcase cap screw holes blok üzerindekicıvata delikleri<br />
crankcase deck motor bloğu yüzeyi<br />
crankcase drain plug karter boşaltma tapası<br />
crankcase guard karter muhafazası<br />
crankcase oil pan krank yatağı karteri<br />
crankcase oil pan guard krank yatağı karter mahfazası<br />
crankcase oil seal krank mili boğaz keçesi<br />
crankcase ventilation karter havalandırma tertibatı<br />
crankcase ventilator metering valve kartere emilen temiz hava miktarını ölçülü olarak sevk eden<br />
valf<br />
crankcase ventilator outlet pipe karter havalandırıcısı çıkış borusu<br />
crankcase krank muhafazası, krank karteri<br />
cranking motoru kolla çevirme<br />
cranking motor hareket motoru, marş motoru,starter motoru<br />
cranking motor solenoid marş motoru solenoidi<br />
cranking motor switch marş düğmesi<br />
cranking. kesme takımının kesme kenarıarkasındaki oyuk<br />
crankpin krank pimi, perno<br />
crankshaft krank mili, motorun pistonlarına hareket veren dirsekli mil
crankshaft bearing krank mili yatağı<br />
crankshaft bearing cap krank mili yatak başlığı<br />
crankshaft bushing krank mili burcu<br />
crankshaft end play krank mili uç oynama payı<br />
crankshaft end seal krank mili uç keçesi, krank mili boğaz yağ keçesi<br />
crankshaft flange krank mili tespit tablası<br />
crankshaft front oil seal krank mili ön boğaz yağ keçesi<br />
crankshaft gear krank mili dişlisi, krank milinin ön başındaki dişli, krank ve eksantrik millerini<br />
birlikte çalıştıran dişlilerden biri<br />
crankshaft gear krank mili dişlisi<br />
crankshaft grinder krank taşlama cihazı<br />
crankshaft jaw krank mili başındaki el kolunun kavranmasına mahsus dişli çene<br />
crankshaft journal krank mili muylusu, krank milinin ana yataklara oturan kısmı<br />
crankshaft journal diameter krank milimuylusunun çapı<br />
crankshaft main bearing krank mili ana yatağı<br />
crankshaft main bearing journal krank mili anayatak muylusu<br />
crankshaft nut krank mili başının somunu<br />
crankshaft oil seal krank mili yağ keçesi<br />
crankshaft oil slinger krank milinin ön tarafında ve motor bloğu içinde motor yağını geriye atan<br />
plaka, krank mili yağ atma levhası<br />
crankshaft oil thrower krank milinin ön tarafında ve motor bloğu içinde motor yağını geriye atan<br />
plaka, krank mili yağ atma levhası<br />
crankshaft rear bearing krank mili arka yatağı<br />
crankshaft rear oil seal krank mili arka boğaz yağ keçesi<br />
crankshaft sprocket krank mili dişlisi (özellikle krank ve eksantrik milin dişlileri zincirle bağlı<br />
olan motorlarda)<br />
crankshaft starting jaw krank mili başındaki el kolunun kavramasına mahsus dişli çene<br />
crankshaft timing gear krank mili başı dişlisi(kam milinin krank mili ile aynı zamanda hareketini<br />
sağlayan dişli)
crankshaft krank mili, dirsekli mil<br />
crash çökme<br />
crash çarpışmak<br />
crash çarpma<br />
crash ezmek, parçalamak<br />
crash barrier çarpma bariyeri, oto korkuluk<br />
crash cushion çarpma yastığı<br />
crash cushion barrier çarpma yastığı korkuluğu<br />
crash test çarpma testi<br />
crashed disk bozuk disk<br />
crate kafes sandık<br />
crate sandık, büyük sandık<br />
crate sandıklamak<br />
crateriform krater şeklinde, kenarları kabarıkortası çukur<br />
crating sandıklama<br />
crating charge sandıklama ücreti, ambalaj ücreti<br />
cravat üçgen bandaj<br />
crawl (text animation) yatay seyir<br />
crawler paletli makina<br />
crawler paletli<br />
crawler tırtıl palet<br />
crawler tractor paletli traktör<br />
crawler‐belt gate tırtıllı kayış kapak<br />
crawler‐bulldozer paletli buldozer<br />
crazing bağlantı çatlaması, bir satıh tabakasının küçük ve gayri muntazam şekiller halinde ve<br />
bağlantılı olarak kırılması, kılcal çatlaklaşma<br />
crazing test çatlak tespit deneyi<br />
crc çevrimsel artıklık kodu
crcp bkz. continously reinforced concrete pavement<br />
cream kaymak<br />
creaming kaymak bağlama (bir emülsiyon içerisindeki su fazının heterojen ortam yaratması ve<br />
su miktarının üst kısımda azalmasıyla oluşan durum)<br />
creasol, creosol bkz. cresol<br />
create yaratmak, yeni bir şey meydana getirmek<br />
create file dosya yaratmak (bilgisayarda)<br />
credit güven<br />
credit güvenmek<br />
credit kredi, borç<br />
credit and debit alacak ve borç<br />
credit balance alacak bakiyesi<br />
credit balance alacaklı bakiye<br />
creditor alacaklı<br />
creek dere, derecik, ufak dere<br />
creep kaymak, sürünmek<br />
creep 1. sünme (bir malzemenin yükaltında ağır ağır oluşan plastik deformasyonu veya<br />
hareketi)2. kayışın kasnaktan kayması, kayışın patinaj yapması3. sürünmek, tırmanmak<br />
creep at shearing makaslama sünmesi<br />
creep at sliding kayma sünmesi<br />
creep curve sünme eğrisi, şekildeğiştirme‐zaman eğrisi<br />
creep limit bir malzemeye, ölçülebilen bir sünme deformasyonuna yol açmaksızın belirli bir ısıda<br />
uygulanabilir maksimum gerilme<br />
creep line sızıntı yolu, akma çizgisi<br />
creep of concrete betonun sünmesi<br />
creep pressure sünme basıncı<br />
creep ratio, weighted bkz. weighted creep ratio<br />
creep strain sünme deformasyonu
creep strain‐rate sünme hızı<br />
creep strength akma dayanımı<br />
creep test sünme deneyi<br />
creep value, weighted bkz. weighted creep value<br />
creeper otomobilin altında çalışmak için insanın üzerinde uzanabileceği araba<br />
creeper speed çok yavaş ilerleme hızı<br />
cremaster aasıcı, kreman (kas)<br />
crena (pl. crenae). çentik<br />
creosote odun katranından çıkarılan sarı renkli çok kırıcı yağ, kreozot<br />
creosote distillate kreozot destilatı (bitümlükömürün yüksek sıcaklıkta karbonize<br />
edilmesiyleelde edilen ve odunun muhafazasında kullanılanbir kömür katranı destilatı)<br />
creosote oil kreozot yağı (200‐350°c arasında destile olan kömür katranı yağlarını belirten genel<br />
bir terim)<br />
creosote‐coal tar solution kömür katranının kreozottaki çözeltisi (kömür katranının kreozot<br />
içinde çeşitli oranlarda çözeltisi)<br />
crepitation 1. krepitasyon: iki sert yüzün birbirine sürtünmesinden çıkan ses; 2. akciğerlerde yaş<br />
rallerde veya derialtı amfizemde basmakla duyulan ses<br />
crepitation çatırdama, çıtırdama, hırıldama<br />
crescent ayça<br />
crescent hilal, yarım ay biçimi, şanzıman hilali<br />
crescent (passing hollow) emniyet merdanesi yüzeyinde emniyet dilinin geçtiği dairesel kertik<br />
crescent crack yarım ay veya hilal şeklindekiyırtılma çatlakları<br />
crescent spanner bkz. crescent wrench<br />
crescent wrench ayarlı anahtar, kurbağacık, ay biçimi şanzuman hilali<br />
cresol katrandan çıkarılan çok kırıcı sıvı (C7H8O)<br />
crest ibik, sorguç<br />
crest tepe, doruk, zirve, üst, tepelik, başlık, sırt, kret, taç, heyelanın taç kısmı<br />
crest line doruk çizgisi, su ayırma çizgisi<br />
crest of a clay core kil çekirdeği kreti
crest vertical curve kapalı düşey kurp, dış bükeydüşey kurp<br />
crest width kret genişliği, kretteki genişlik<br />
crest, height of the bkz. height of the crest<br />
crest mahyanın üst kısmında komşu cenahları birleştiren vida dişi yüzeyi<br />
cretaceous kretase, tebeşirli (genellikle alt bölümü killi ve kumlu, üst bölümü tebeşirli olan,<br />
ikinci zamanın son dönemine ait)<br />
cretaceous soil tebeşirli zemin<br />
cretinous miskin(leşmiş)<br />
crevice çatlak, fisür, yarık, derz<br />
crew ekip<br />
crew, patrol bkz. patrol crew<br />
crew, surveying bkz. surveying crew<br />
crib ızgara, sandık<br />
cribbing ahşap kaplama, ahşap perde, perdelik kereste<br />
cribration eleme<br />
cribriform kalburbiçim, kabursu, kalburşeklinde, cribriformis<br />
cribrose kalbursu, kalbur gibi, cribrosus<br />
cribrum kalbur<br />
crick ufak bocurgat, kriko<br />
cricoid halka gibi, halkası, krikoid<br />
crimp kıvırmak, buruşturmak<br />
crimping machine kenar kıvırma makinası<br />
criteria kriterler, ölçütler<br />
criteria kriter<br />
criteria selection kriter seçimi<br />
criterium mihenk, kriteryom. bir olayı inceleyebilmek ve mukayese edebilmek için elde evvelce<br />
mevcut standart bilgiler<br />
critic kritik, eleştiri
critical dönüm noktasına ait, kritik, tehlikeli<br />
critical area kritik noktalar, kritik alan<br />
critical buckling load kritik burkulma yükü, kritik flambaj yükü<br />
critical circle kritik daire<br />
critical cohesion value kritik kohez‐yon değeri<br />
critical condition kritik durum, kritik hal<br />
critical condition of loading yüklemede kritik durum<br />
critical damping kritik sönüm (zemin dinamiğinde)<br />
critical data kritik veri, duyarlı veri<br />
critical defect kritik eksiklik<br />
critical density kritik porozite, kritik boşluk oranı, kritik yoğunluk (verilen bir yolda akımın yani<br />
trafik hacminin muhtemel kapasiteye yükselmesi halindeki yoğunluk, bütün araçların optimum<br />
hızla gitmeleri halindeki maksimum yoğunluk)<br />
critical depth kritik derinlik<br />
critical duty azami güç<br />
critical event simulation kritik olaylı benzetim<br />
critical failure kritik aksama<br />
critical fault kritik kusur<br />
critical frequency kritik sıklık (frekans)<br />
critical frequency of the soil zeminin kritik frekansı<br />
critical head kritik hidrostatik yük<br />
critical height kritik yükseklik<br />
critical height of a slope kritik şev yüksekliği<br />
critical hydraulic gradient kritik hidrolik eğim<br />
critical length of grade eğimin kritik boyu<br />
critical load kritik yük, kopma yükü, azami yük, makinenin azami devri<br />
critical path kritik yol<br />
critical path kritik hat, iş programında en kısa yörünge
critical path method (CPM) kritik yol yöntemi<br />
critical path method (CPM) kritik yörünge metodu (çok sayıda işlemden oluşan bir iş<br />
programlamasında kullanılan bir grafik yöntemi)<br />
critical path scheduling kritik yol çizelgelemesi<br />
critical point kritik nokta<br />
critical porosity kritik porozite, kritik boşluk oranı, kritik yoğunluk<br />
critical pressure kritik basınç, azami basınç<br />
critical range kritik bölge, kritik aralık<br />
critical resistance kritik dayanım, sınır mukavemeti<br />
critical saturation kritik doygunluk<br />
critical section kritik kesit, riskli kesit<br />
critical shaft speed milin azami dönüş hızı<br />
critical shearing stress kritik kesme gerilmesi<br />
critical slip surface kritik kayma yüzeyi<br />
critical slope kritik eğim<br />
critical speed kritik hız (yolun maksimum kapasitesindeki trafik akış hızı)<br />
critical speed kritik devir hızı<br />
critical state kritik durum<br />
critical state of stress kritik gerilme durumu<br />
critical stress kritik gerilme, azami gerilme, sınır gerilme<br />
critical surface kritik yüzey<br />
critical toe circle kritik topuk dairesi<br />
critical value kritik değer, sınır değer<br />
critical void ratio kritik boşluk oranı<br />
criticize eleştirmek<br />
critique eleştiri, kritik<br />
crittal damping coefficient kritik sönüm sabiti<br />
crocus koyu sarı maden tozu, demir peroksit
crop mahsul, ekin<br />
crop marks kırpma imleri<br />
crop out yüzlek vermek, yüzeye çıkmak, mostra vermek<br />
cropping kırpma<br />
cropping machine kırkma, kesme, kırpma makinası<br />
cross çapraz, istavroz<br />
cross çaprazlamak<br />
cross çapraz, istavroz, kesişmek, kesmek, karşıya geçmek<br />
cross karşıya geçmek<br />
cross (see cross‐piece) istavroz parçası<br />
cross arm çapraz kol<br />
cross bar ara mili, bağlama kolu<br />
cross bedding çapraz tabakalanma (oluşumun eğimine göre katmanların bir veya birden çok<br />
eğimde düzenlenme tarzı, taneli çökellerde ilgili katmanların esas tabakalanma yüzeyine eğik<br />
veya verev olarak laminaların düzenlenmesi)<br />
cross brace çapraz bağlantı, çapraz kol<br />
cross braces çapraz gergi çubukları, çapraz bağlantı<br />
cross bracing çapraz bağlantı<br />
cross bridging ahşap çapraz bağlantı<br />
cross chain atkı zinciri<br />
cross fall enine eğim (yol enkesitinde eksen noktası veya pivot noktası ile kaplama kenarı<br />
arasındaki kot farkından hesaplanan ve genellikle yüzde olarak ifade edilen eğim)<br />
cross fault çapraz fay, katman doğrultusu ile 90°lik açı yapan kırık<br />
cross force kesme kuvveti, enine kuvvet, düşey kesme<br />
cross hair artı kıl (arazi ölçüm aleti dürbününde)<br />
cross head kroset, çapraz, mafsal<br />
cross liabilities karşılıklı yükümlülükler<br />
cross mark x veya “+” işareti
cross member kuşak, çapraz takviye bağlantısı<br />
cross modulation çapraz modülasyon<br />
cross over üzerinden geçmek<br />
cross plate ara plakası, çapraz plakası<br />
cross ply tire çapraz katlı araç lastiği<br />
cross product vektör çarpımı<br />
cross product of vectors vektörlerin kartezyen çarpımı<br />
cross reference çapraz başvuru<br />
cross reference çapraz referans, karşı referans<br />
cross reference karşılıklı atıf, geçiş listesi<br />
cross roads kesişen yollar, dörtlü dik kavşak (iki yolun dik veya dike yakın açı ile kesişmesinden<br />
meydana gelen dörtlü kavşak)<br />
cross saw boy testeresi<br />
cross section enkesit (zemin kotunu gösteren, merkez eksenine dik doğrultuda düşey bir kesit)<br />
cross section paper milimetrik kağıt<br />
cross sectional area kesit alanı<br />
cross sectional profile enine profil, enkesit profil<br />
cross sectioning kesit çıkarma<br />
cross shaft orta şaftı, direksiyon şaftı, istavroz mili<br />
cross slope doğal şev eğimi, enine eğim<br />
cross spanner çapraz anahtar<br />
cross talk ses karışması<br />
cross tie çapraz sargı, çapraz bağ<br />
cross town link şehir bağlantısı<br />
cross walk enine geçit yolu, yaya geçidi, kavşakta yaya geçidi<br />
cross assembler çapraz‐çevirici<br />
cross‐axle çapraz kol mili<br />
cross‐axle/inter‐axle locking system çapraz aks/ara aks kilitleme sistemi
crossbeam kiriş<br />
cross‐beam enine kiriş<br />
crossbow yay<br />
cross bracing çapraz germe,çarpaz bağlantı<br />
crossbreeding melez meydana getirme.bkz. hybridization<br />
crosscheck sağlama yapmak<br />
crosscompiler çapraz‐derleyici<br />
crosscorrelation çapraz‐ilinti<br />
crosscurrent çapraz akım<br />
cross‐current çapraz akış<br />
crosscut en kesit<br />
cross‐cut gallery çapraz galeri<br />
cross‐cut saw bıçkı<br />
cross‐domain etki alanları arası<br />
crossed 1. haç şeklinde çaprazlayan; 2. vücudun karşıt taraflarını tutan<br />
crossed bett çapraz kayış<br />
crossed helical gear bkz. helical gear<br />
crossed helical gear kesişen mil eksenli olma durumunda eş çalışan helezon dişliler<br />
crossed rods ters makinalarda kanatlı uzvun uç noktalarına mafsallanmak için birbiri ile<br />
kesişen,makara merkezleri aks ve uzuv arasında olan eksantrik çubuklar<br />
crossed roller chains bkz. chains (crossed roller)<br />
crossed‐arm governor (parabolle governor) çapraz kollu regülatör<br />
crossentropy çapraz‐entropi<br />
crossexamination çapraz‐sınama<br />
cross‐fading sönümlü geçişim<br />
cross‐flow çapraz akış<br />
cross‐flow akış/çapraz<br />
cross‐flow circulation çapraz akış sirkülasyonu
cross‐flow fan teğetsel vantilatör<br />
cross‐flow heat exchanger çapraz akışlı ısı eşanjörü<br />
cross‐flow tower çapraz akışlı soğutma kulesi<br />
crosshair cursor, hair cross cursor ince artı imleci<br />
cross‐hatch tarama çizgileri yapmak, taramak<br />
crosshead travers<br />
cross‐head piston‐biyel mafsalı<br />
cross‐head groove çene oluğu<br />
cross‐head screw piston‐biyel mafsal tespit vidası<br />
crosshead çapraz, piston çaprazı, çapraz mafsal, kroşet. (a) piston pimi ile biyel ucu arasındaki<br />
mafsalı sağlayan klavuzlar içersinde kayan blok<br />
crossindex çapraz‐dizin<br />
crossing kesişen<br />
crossing kesme, üzerinden geçme<br />
crossing geçiş, kesişim, geçit<br />
crossing geçit<br />
crossing of curves eğrilerin kesişmesi<br />
crossing, highway bkz. highway crossing<br />
crossing, pedestrian bkz. pedestrian crossing<br />
crossing, railroad bkz. railroad crossing<br />
cross‐link çapraz bağlantı<br />
cross modulation çapraz‐kiplenim<br />
crossover geçit, köprü<br />
crossover aşma deveboynu<br />
cross‐over callipers bakınız callipers, poising<br />
crosspiece travers<br />
crosspiece birbirini kesen parça<br />
cross‐piece istavroz (parçası)
crossreference çapraz‐başvuru<br />
crossreference list çapraz‐başvuru listesi<br />
crossroad kavşak<br />
crosssection kesit<br />
cross‐sectional area kesit alanı<br />
cross‐sills ana kiriş, taban kirişi, köprü kirişi<br />
cross‐slide çapraz kızak,çapraz dayak<br />
crosstalk çapraz‐karışma<br />
crosstalk yanses<br />
cross‐talk ses köprüsü<br />
crosstalk attenuation çapraz‐karışma zayıflaması<br />
crosstalk loss çapraz‐karışma yitimi<br />
crosstalk path çapraz‐karışma yolu<br />
cross‐ties. ana kiriş, taban kirişi, köprü kirişi<br />
cross‐tube boiler çapraz borulu kazan<br />
cross validation çapraz‐sağlama<br />
cross‐ventilation çapraz havalandırma<br />
crosswalk yaya geçidi<br />
crosswise çapraz<br />
crotchet çengel<br />
crowbar levye, manivela<br />
crowbar levye, manivela kolu<br />
crowding yükleme<br />
crowfoot kartal ayağı manivela<br />
crown taç, enine eğim, yolun bombesi<br />
crown taç<br />
crown gear. fener dişli. diş açıklık açısı 90° olan mahrut dişlisi<br />
crown nut taçlı somun
crown wheel ayna dişlisi, büyük mahruti dişlisi<br />
crown wheel fener çarkı<br />
crown, pavement of bkz. pavement of crown<br />
crowned pulley vinç üst makarası, kayışın kayarak çıkmasını önleyecek çevresel yive sahip<br />
kasnak<br />
crowning dişli çarkın diş kalınlığının diş ucuna doğru gittikçe azalması<br />
crown‐wheel escapement bkz. escapement<br />
CRT terminal katod ışın tüplü uçbirim<br />
crucial haç şeklinde, haçsı, cruciatus<br />
cruciate haç şeklinde olan, ıstavroza benzeyen<br />
crucible pota<br />
crucible steel pota çeliği<br />
cruciform haç biçiminde, haçsı, criciformis<br />
crude kaba, ham, işlenmemiş, ham madde,rafine edilmemiş<br />
crude oil ham petrol<br />
crude petroleum ham petrol<br />
crude tar ham katran<br />
cruise seyir etmek, seyahat etmek<br />
cruise control araç hızını otomatik sınırlama düzeneği<br />
cruising speed seyir hızı<br />
crumb rubber kullanılmış lastiklerden elde edilen kauçuk, lastik kırıntısı<br />
crumble parçalanmak, ufalanmak<br />
crumbling parçalanma, ufalanma<br />
crumbly parçalanabilen, kırılgan<br />
crush ezmek, kırmak, ufalamak<br />
crush barrier yol korkuluğu<br />
crushed ezilmiş, ezik, kırılmış<br />
crushed and screened quarry stone kırılmış ve elenmiş ocak taşı
crushed gravel kırma çakıl<br />
crushed rock kırma taş<br />
crushed stone kırılmış taş, suni olarak kırılmış kaya veya taş<br />
crusher parçalayıcı<br />
crusher ezici, kırıcı, taş kırma makinesi, konkasör<br />
crusher dust taş tozu (taşların kırılması sırasında elde edilen agrega)<br />
crusher feed hopper konkasör malzeme besleme hunisi<br />
crusher jaw konkasör çenesi, konkasör kırıcı çenesi<br />
crusher jaw toggle plate konkasör çenesimesnet levhası<br />
crusher roller konkasör ince kırma silindiri<br />
crusher run konkasör malzemesi (bir taş kırma makinesinden çıkan boylarına<br />
ayrılmamaışmalzemenin tümü)<br />
crusher, gyratory bkz. gyratory crusher<br />
crusher kırma makinesi, kırma değirmeni, ezici,kırıcı, pres<br />
crusher‐run agregate kırıcıdan hiçbir işlem uygulanmadan çıkan hali ile agrega<br />
crusher‐run stone konkasör malzemesi, mekanik bir konkasörde kırılmış taş<br />
crushing ufalama<br />
crushing kırma taş imali, kırılma, ezilme<br />
crushing load ezilme yükü, ezici ve kırıcı kuvvet,kırma yükü<br />
crushing plant kırma tesisi<br />
crushing prevention ezilmeye karşı korunma<br />
crushing resistance ezilme mukavemeti, basınç dayanımı<br />
crushing strength ezilme direnmesi, basınç direnci<br />
crushing stress ezilme gerilmesi, basınç gerilmesi<br />
crushing test kırma deneyi, basınç deneyi<br />
crutch destek, payanda, koltuk değneği<br />
crutch (clock) payanda, çatal<br />
cryogen soğutucu madde
cryometer düşük sıcaklık termometresi<br />
cryopathy aşırı soğuğa maruz kalış nedeniyle meydana gelen harabiyet ve incinme<br />
cryoscope sıvıların donma noktasını ölçmede kullanılan alet, kriyoskop<br />
cryoscopy herhangi bir sıvının donma noktasınıölçme, kriyoskopi<br />
cryoscopy donma noktası bilimi<br />
cryoscopy buyma derecesi ölçme, donmaderecesi ölçme<br />
cryostat düşük sıcaklık regülatörü<br />
cryptanalist şifre çözümleyici<br />
cryptanalysis kripto analizi<br />
cryptanalyst şifre çözümleyici<br />
crypto‐ gizli anlamı veren birleştirici<br />
crypto key kripto anahtarı<br />
cryptogenetic sebep ve meydana gelişi belli olmayan<br />
cryptogenic bilinmeyen bir sebepten dolayımeydana gelen<br />
cryptogram kriptolu metin<br />
cryptogram şifreli mesaj<br />
cryptographic şifrelemeyle ilgili<br />
cryptographic algorithm kriptolama algoritması<br />
cryptographic analysis kripto analizi<br />
cryptographic authentication kriptolu kimlik kanıtlama<br />
cryptographic security kriptolu güvenlik<br />
cryptographic system şifreleme sistemi,kriptolama sistemi<br />
cryptographically protected kriptoyla korunmuş<br />
cryptography şifreleme<br />
cryptography kriptografi, şifreleme bilimi<br />
cryptolith küçük kör kese (kript) içinde oluşan taş<br />
cryptosecurity kriptolu güvenlik<br />
cryptosystem şifre sistemi, kripto sistemi
crystal tabii halde köşeli şekil göseren sert yapıda şeffaf madde, billur, kristal<br />
crystal kristal, buzsul, billur, örüt<br />
crystal detector kristal alıcı<br />
crystal form kristal şekli<br />
crystal grains kristal taneleri<br />
crystal growth kristal büyütme<br />
crystal growth billur büyüyüşü<br />
crystal lattice kristal ağı<br />
crystal mixer kristal karıştırıcı<br />
crystal oscillator kristal salıngaç<br />
crystal puller metallerden tek kristal üretmek (elde etmek) için kullanılan mekanizma<br />
crystal‐controlled transmitter kristal denetimli verici<br />
crystalline kristalli<br />
crystalline kristalin (mineral biliminde kristal halinde bulunan, kayaç biliminde büsbütün ya da<br />
büyük çoğunluğu oluşmuş kristallerden yapılı olan)<br />
crystalline lattice form kristalli kafes şekli<br />
crystalline rock kristalin kaya<br />
crystalline structure kristal yapı<br />
crystallization kristalizasyon<br />
crystallization kristallerin luşumu, kristalleşme<br />
crystallization water kristalizasyon suyu<br />
crystallize billurlaşmak, fazla yük dolayısıyla kristalize olarak kırılmak<br />
crystallize kristalize<br />
crystalloblastic başkalaşım sonucunda yeniden kristalleşme ile oluşan kayaç dokusu<br />
crystallography billur bilgisi, kristalografi (kristallerin dış görünümlerinden elde edilen bakışım<br />
özellikleri ve kristallerin ağcık yapıları ile ilgili her türlü özellik ve bu özellikleri inceleyen bilim<br />
dalı)<br />
crystalloid kristalsi, billür şeklinde
crystals kristaller<br />
crystals of kaolinite kaolinit kristalleri<br />
c‐spanner fransız anahtarı, gergi, hilal anahtarı, anahtar<br />
CUA architecture CUA mimarisi<br />
cubage kübaj, hacim<br />
cube küp yapmak, küpünü almak<br />
cube zar, küp, cubus<br />
cube ice parça buz<br />
cube root küp kök<br />
cubic kübik, dört köşeli<br />
cubic centimeter santrimetre küp, cm3<br />
cubic feet fut küp<br />
cubic foot fut küp (30,48 cm3)<br />
cubic foot weight fut küp ağırlığı<br />
cubic meter metre küp,m3<br />
cubical küp şeklinde<br />
cubical dilatation hacimsel genleşme, genişleme<br />
cubical material kübik malzeme, köşeli malzeme (tanelerinin çoğu takriben eşit uzunluk, genişlik<br />
ve kalınlıkta olan malzeme)<br />
cubicle odacık<br />
cubiform küp biçiminde<br />
cubiform küb biçim, kübik, cubiformis<br />
cubital ön kola ait, dirseğe ait, cubitalis<br />
cubitus dirsek<br />
cuboid zarsı, küboid, cuboides<br />
cuboids kübik<br />
cuddy kol, manivela<br />
cuirass yapay solunum için göğüse yerleştirilen mekanik bir aygıt
cul‐de‐sac çıkmaz sokak, kul‐dö‐sak, bir tarafı trafiğe kapalı yol (yalnız bir ucu açık olan ve geri<br />
dönmeye imkan veren bir mahalli yol)<br />
culm antrasit artığı, kömür tozu<br />
cultivated land işlenmiş, ekilmiş arazi<br />
cultivation tarım, ziraat<br />
cultural kültürel<br />
cultural assets kültür varlıkları (tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel<br />
sanatlarla ilgili bulunan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz<br />
varlıklar)<br />
cultural heritage kültürel miras<br />
cultural reputational area kültürel sit alanı<br />
culvert menfez, kemer, yer altı kanalı, mecra<br />
culvert opening menfez<br />
culvert pipe, corrugated bkz. corru‐gated culvert pipe<br />
culvert pipe, corrugated metal bkz. corrugated metal culvert pipe<br />
culvert sign menfez işareti<br />
culvert wall menfez duvarı<br />
culvert, box bkz. box culvert<br />
culvert, concrete bkz. concrete culvert<br />
culvert, pipe bkz. pipe culvert<br />
culvert, rigid bkz. rigid culvert<br />
cumulant logaritmik moment<br />
cumulate birikmek, biriktirmek<br />
cumulative kümülatif, birikimli, eklenerek artan<br />
cumulative toplanan<br />
cumulative birikerek meydana gelmiş, toplanmış<br />
cumulative curve toplama eğrisi, birikme eğrisi
cumulative equivalent single axle load toplam standart tek dingil yükü eşdeğeri (bir üstyapının<br />
hizmet ömrü ya da analiz periyodu süresince üzerinden toplam olarak geçeceği tahmin edilen<br />
standart tek dingil yükü eşdeğeri)<br />
cumulative error birikimli hata<br />
cumulative frequency curve birikimli sıklık eğrisi<br />
cumulative ionisation yığılmalı iyonlaşma<br />
cumulative pitch bir vidanın iki farklı dişinin karşılıklı iki noktası arasındaki eksenel uzaklık<br />
cup fincan, benzin fincanı, rulmanın dış halkası, bilyalı yatak dış kursu<br />
cup kab, zarf<br />
cup fincan, tas<br />
cup (bearing) yatak zarfı<br />
cup anemometer taslı anemometer(rüzgarın şiddetini ve hızını tayin eden araç)<br />
cup burner taslı brülör<br />
cup chuck (bell chuck) çanaktı amerikan aynası, çanaklı ayna<br />
cup drum her zincir için çevresinde ayrı bir yivlioyuk açılan<br />
cup seal tas keçe, kenarları kıvrık keçe<br />
cup seal bearing tas keçeli yatak<br />
cup washer kenarı kıvrık rondela, tas rondela<br />
cupboard dolap<br />
cupel küçük pota<br />
cupola küçük kubbe, küçük kupol ocağı<br />
cupola 1. kubbe, kemerli dam; 2. döküm ocağı<br />
cupola winch döküm ocağına mahsus tipte vinç<br />
cupping bir karşıt‐tahriş öntemi<br />
cupping‐glass vantuz<br />
cupreous bakırlı<br />
cupric bakırdan içinde bakır olan<br />
cupriferous bakır içeren
cupula (pl. capulae). kubbe<br />
cupular kubbeye ait, cupularis<br />
curb 1. kaldırım, trotuar, bordür (kaplama veya banket kenarı boyunca hendeğin bir kısmını<br />
kapsayan, yüzey suyunu toplayan, kenarı destekleyen veya koruyan, yol kenarını belirleyen<br />
kenarı dik veya eğimli bir eleman); 2. sınırlamak, kenara yanaşıp durmak<br />
curb box bordür kutusu<br />
curb concrete beton bordür, beton kenar taşı<br />
curb line bordür hattı<br />
curb loading yaya kaldırımı yükü<br />
curb roof çift eğimli çatı<br />
curb stone kenar taşı, bordür taşı, yaya kaldırımı<br />
curb, multiple height bkz. multiple height curb<br />
curbing engellemek, frenlemek<br />
curbstone bordür, kaldırım taşı<br />
cure kür yapmak, kürlemek, bakmak<br />
curing beton kürleme<br />
curing 1. kür olma, bakım, muhafaza, kür; 2. ham haldeki kauçuğun vulkanize edilerek<br />
pişirilmesi<br />
curing membrane kür membranı (buharlaşmayı azaltmak için taze betonun yüzeyine uygulanan<br />
kompozisyon veya bu suretle oluşan film)<br />
curing of asphalt asfaltın kürü (bir asfaltın çözücüsünün buharlaşarak tedricen uçması<br />
neticesinde kıvamlılığının artması)<br />
curing of concrete bkz. concrete curing<br />
curing, sealing compound for bkz. sealing compound for curing<br />
curing, steam bkz. steam curing<br />
curium cm sembolü ile bilinen, atom no:96 ve atom ağırlığı: 245 olan kimyasal element<br />
(uranyum ve plütonyumun bombardımanından elde edilmiştir)<br />
curium küriyum<br />
curl kıvrım
curl dolam<br />
curl kıvırmak<br />
curl dönül<br />
curl (bucket) kepçenin toplanması<br />
curl field dolam alanı<br />
curling die kenar kıvırma kalıbı<br />
currency nakit para<br />
currency para cinsi, para birimi<br />
currency symbol para birimi simgesi<br />
current 1. cereyan, akıntı, akım, elektrik akımı 2. cari mevcut, geçerli, geçer, şimdiki<br />
current yürürlükteki<br />
current account cari hesap<br />
current breaker akım kesici<br />
current capacity (see ampacity) izin verilenakım şiddeti<br />
current center akım merkezi<br />
current collector akım toplayıcısı<br />
current commutator komütatör<br />
current consumption akım harcama, cereyan sarfiyatı<br />
current converter elektrik dönüştürücüsü,yön değiştiren<br />
current date günün tarihi<br />
current density akım yoğunluğu<br />
current directory yürürlükteki dizin<br />
current divider akım bölücü<br />
current document yürürlükteki belge<br />
current drawn çekilen akım<br />
current drive yürürlükteki sürücü (bilgisayarda)<br />
current feedback akım geribeslemesi<br />
current fund cari fon, yürürlükteki fon (özel fonlar dışındaki diğer bütün fonlar)
current gain akım kazancı<br />
current gas aktif gaz, yararlı gaz<br />
current generator akım üreteci<br />
current generator akım jeneratörü<br />
current intencity (bkz. amperage) aydınlatma şiddeti<br />
current intensity akım yeğinliği<br />
current intensity akım şiddeti<br />
current library yürürlükteki kitaplık<br />
current line yürürlükteki satır<br />
current line akım çizgisi<br />
current loss akım kaybı<br />
current output akım üretimi<br />
current plant akıntı santralı<br />
current premium mevcut prim, cari prim<br />
current price cari fiyat, yürürlükteki fiyat<br />
current pump akım pompası<br />
current regulator konjektörün akım regülatörü<br />
current release son yayım<br />
current shunt akım şöntü<br />
current stabilizing circuit akım düzenleyici devre<br />
current tester volt‐ampermetre, akım deney aleti<br />
current time şu anki saat<br />
current traffic mevcut trafik<br />
current, deflection of bkz. deflection of current<br />
current, stream akım<br />
current, velocity of bkz. velocity of current<br />
current‐voltage regulator konjektör<br />
curriculum vitae (c.v.) özgeçmiş
cursive script işlek yazı<br />
cursor kürsör, imleç (bilgisayarda)<br />
cursor imleç<br />
cursor işaretçi<br />
cursor control keys imleç denetim tuşları<br />
cursor movement key imleç yön tuşu<br />
cursor movement key imleç hareket tuşu<br />
cursor up..down imleç aşağı/yukarı tuşu<br />
cursor, pointer imleç<br />
curtain perdelemek<br />
curtain perde, perde duvarı, istinat duvarının gövde kısmı<br />
curtain grouting perde enjeksiyonu<br />
curtain of sheet piling ankrajsız palplanş perdesi, serbest palplanş perdesi<br />
curtain of steel sheet piling çelik palplanş<br />
curtain wall perde duvarı<br />
curtain, watertight bkz. watertight curtain<br />
curtis turbine curtis türbini<br />
curvature bükülme, eğilme<br />
curvature eğrilik, curvatura<br />
curvature correction planda eğri bir hattı takip eden toprak işlerinde miktarların<br />
hesaplanmasında kullanılan bir düzek<br />
curvature of photograph resim eğriliği<br />
curvature of the earth yerin küreselliği<br />
curve dönmek<br />
curve kurb, eğri<br />
curve bir hareketin özel aletlerle kağıt üzerineçizdiği çizgi,<br />
curve fibre lif eğrisi<br />
curve follower eğri okuyucu
curve generator eğri üreteci<br />
curve of deflection defleksiyon eğrisi, elastik eğrisi<br />
curve of gauss gauss eğrisi (basınç dirençlerinin sönmesi)<br />
curve of polar moments kutupsal momentler eğrisi<br />
curve of sliding kayma eğrisi<br />
curve, absorption bkz. absorption curve<br />
curve, accumulation bkz. accumu‐lation curve<br />
curve, character of the bkz. character of the curve<br />
curve, combined bkz. combined curve<br />
curve, composite bkz. composite curve<br />
curve, compound bkz. compound curve<br />
curve, form of the bkz. form of the curve<br />
curve, high visibility bkz. high visibility curve<br />
curve, horizontal bkz. horizontal curve<br />
curve, inverse bkz. inverse curve<br />
curve, length of bkz. length of curve<br />
curve, length of parabolic vertical bkz. length of parabolic vertical curve<br />
curve, minimum radius of bkz. minimum radius of curve<br />
curve, parabolic bkz. parabolic curve<br />
curve, parabolic vertical bkz. parabolic vertical curve<br />
curve, polar bkz. polar curve<br />
curve, radius of bkz. radius of curve<br />
curve, reverse bkz. reverse curve<br />
curve, shape of the bkz. shape of the curve<br />
curve, sharp bend in a bkz. sharp bend in a curve<br />
curve, spiral bkz. spiral curve<br />
curve, steep bkz. steep curve<br />
curve, transition bkz. transition curve
curve, trend of the bkz. trend of the curve<br />
curve, vertical bkz. vertical curve<br />
curve, widening of bkz. widening of curve<br />
curve/cumulative grafik/kümülatif<br />
curve/frequency distribution grafiği/frekans dağılım<br />
curve/summation grafik/kümülatif<br />
curved asymptote eğri asimptot<br />
curved bridge kurpta köprü<br />
curved flow line eğri akış çizgisi, eğri akım çizgisi<br />
curved line eğri çizgi<br />
curved line of sliding kayma eğrisi<br />
curved surface of rupture eğrisel kayma yüzeyi, eğrisel kopma yüzeyi<br />
curved surface of sliding eğrisel kayma yüzeyi<br />
curved tooth bastard dikdörtgen kesitli, paralel kenarlı, dairevi tek sıra dişli eğe<br />
curves of equal pressure eşit basınç eğrileri, izostatik doğrular veya eğriler<br />
curves, family of bkz. family of curves<br />
curvilinear eğrisel<br />
curvilinear eğri çizgili, eğilmiş<br />
curvilinear coordinates eğrisel koordinatlar<br />
curvilinear distortion eğriltme, eğrisel bozunum<br />
curvilinear regression eğrisel bağlanım<br />
curvilinear section eğrisel bölüm<br />
cushing’s syndrome klinik bakımından cushing hastalığına benzer<br />
cushion koltuk, yastık, tampon<br />
cushion gas yastık gaz<br />
cushion hitch hassas yastıklama sağlayan bağlantı pimi<br />
cushioning yastıklama
cusp 1. gittikçe incelen çıkıntı, sivri çıkıntı; 2. kalp kapakçığını oluşturan, yaprak şeklindeki iki<br />
veya üç parçadan her biri; 3. diş tacı üzeirndeki küçük çıkıntılardan her biri<br />
cuspidate sivri uç veya uçlar gösteren, gittikçe incelen çıkıntı veya çıkıntılara sahip<br />
custody muhafaza, gözetim, gözaltı, himaye, vesayet<br />
custom gelenek<br />
custom built müşteri koşullarına göre imal<br />
custom track yürüyüş takımı<br />
custom track service (CTS) yürüyüş takımı servisi<br />
custom, private, special özel<br />
customer müşteri, alıcı<br />
customer alıcı, müşteri<br />
customer service agreements müşteri servis anlaşmaları<br />
customer setup müşterice kurulan<br />
customer support müşteri desteği<br />
customer track service (CTS) yürüyüş takımıölçüm programı<br />
customer’s price alıcıya uygulanan fiyat<br />
customizable uyarlanır (isteğe)<br />
customization kastimizasyon, isteğe göre yapma, ısmarlama yapma<br />
customize müşteriye uyarlama<br />
customize uyarlamak (isteğe)<br />
customized isteğe uyarlanmış<br />
customs gümrük<br />
customs broker fee gümrük komisyoncusu ücreti<br />
customs clearence gümrükten geçirme, gümrükten çekme<br />
customs duties gümrük vergileri<br />
customs tariffs/statistical positions in gümrük tarife istatistik pozisyonu<br />
customs union gümrük birliği<br />
cut açmak, kesmek
cut 1. kesmek, yarmak 2. elektrik devresini kapamak, motoru durdurmak<br />
cut kesme, kesik<br />
cut kesit<br />
cut and cover tunnel aç‐kapa tünel<br />
cut and fill toprak işlerinde bir kısmı yarmada bir kısmı dolguda geçen karışık kesit<br />
cut and fill cross section karışık enkesit, miks enkesit<br />
cut and paste kes ve yapıştır<br />
cut and paste kesmek ve yapıştırmak<br />
cut and side borrow excavacation yarma ve yanariyet kazısı<br />
cut cross section yarma enkesiti<br />
cut depth yarma yüksekliği<br />
cut in araya sokma<br />
cut in point araya sokma noktası<br />
cut nail dört köşe çivi<br />
cut off kesmek, kesip ayırmak<br />
cut off keserek kopartma<br />
cut off blade keski kalemi<br />
cut off jack devre kesen fiş yuvası<br />
cut off relay devre kesen röle<br />
cut off sheet piling curtain sızdırmaz perde, palplanş sızdırmazlığı<br />
cut off trench sızdırmazlık hendeği<br />
cut off trench beneath a dam geçirimsiz hendek, baraj altında açılan geçirimsiz hendek<br />
cut off valve devre kesici valf<br />
cut off wall parafuy, sızdırmazlık perdesi<br />
cut off wall, concrete bkz. concrete cut off wall<br />
cut out keserek çıkarmak, stop etmek, elektrik devresini açmak<br />
cut out relay devre kesme ve röle bobini, konjektör amper ve voltajını sabit tutmak için<br />
kendiliğinden açılıp kapanarak aküye şiddetli şarj vermeyi önleyen konjektör bobini
cut out relay air gap palet açıklığı, konjektör aralığı<br />
cut section yarma (bir yolda, kot düşürmek için, harfiyat yapılarak çıkan malzemenin başka yere<br />
taşındığı kesim)<br />
cut sheet feeder yaprak besleyici<br />
cut slope yarma şevi<br />
cut slope treatment yarma şevi düzenlenmesi<br />
cut to fit uyacak şekilde kesmek, uygun kesilmiş<br />
cutaway model kesit, model<br />
cutback asphalt sıvı petrol asfaltı, katbek asfaltı (hafif ve uçucu petrol fraksiyonunda eritilerek<br />
sıvı hale getirilmiş asfalt çimentosu)<br />
cutback bitumen katbek bitümü (tiner, kerosen veya kreozot gibi uygun bir seyrelticinin ilavesi<br />
ile normal atmosfer sıcaklığında viskozitesi düşürülmüş bitüm)<br />
cutback products katbek ürünleri (destilatlarla karıştırılmış petrol ve katran bakiyeleri)<br />
cutin fidanların kütikülinde bulunan madde, kütin<br />
cut‐in devreye girme (sokma)<br />
cut‐in point devreye girme noktası<br />
cut‐in pressure akümülatör dolumuna başlama basıncı<br />
cut‐off kesme, kesik<br />
cut‐off kapatmak, kesmek<br />
cut‐off frequency kesim sıklığı<br />
cut‐off valve kesme (kapatma) vanası<br />
cutout devre kesici<br />
cutout devreden çıkartmak<br />
cut‐out devreden çıkma (çıkarma)<br />
cut‐out (vb) devreden çıkartmak<br />
cutout control devreden çıkartma kontrolü<br />
cutout point devreden çıkartma noktası<br />
cut‐out point devreden çıkarma noktası
cut‐out pressure akümülatör dolumunu kesme basıncı<br />
cutout setting devreden çıkartma ayarı<br />
cut‐out setting devreden çıkarma durumu<br />
cutset kesi kümesi<br />
cut‐set analysis kesi yöntemi<br />
cutset matrix kesi matrisi<br />
cutter bıçak, kesici<br />
cutter‐loader kesici‐yükleyici<br />
cutters keski pensi, torna kalemi, planye kalemi, kesici uç<br />
cutting yarma, kesme, kazı, yarma kazısı<br />
cutting angle kesme açısı<br />
cutting edge kesme ağzı, bıçak‐kepçe ağzı<br />
cutting fluid kesme sıvısı<br />
cutting head kesme başı<br />
cutting off fazla kalan kısmın kesilip atılması (kazık başlarının kesilmesi gibi)<br />
cutting off holder torna keski kalemi tutucusu<br />
cutting pliers keski kerpeteni<br />
cutting prevention kesilmeye karşı koruma<br />
cutting ring kesici halka<br />
cutting screw thread vida dişi açma<br />
cutting tip torna kaleminin kesen ucu<br />
cutting tool kesici takım<br />
cutting tool kesme takımı<br />
cutting tools bkz. angles of cutting tools, balance turning tool, boring bars, broach, cutter, lathe<br />
tool, milllng cuttere, planer tools, reamer, screwing die, slotting tools,<br />
cutting, flame bkz. flame cutting<br />
cuttings talaş<br />
CV bkz. commercial vehicle
CVO bkz. commercial vehicle operations<br />
cvoupling kaplin<br />
cyanide siyanür<br />
cyanocobalamine kobalt ihtiva eden ve kan yapımını canlandıran bir madde (B12 vitamini)<br />
cybernetics sibernetik<br />
cyberspace sanal gerçeklik<br />
cycle çevrim, devir<br />
cycle devir yapmak<br />
cycle zaman, çevrim<br />
cycle devir, dönüş, devre, periyot, çevrim<br />
cycle dönme<br />
cycle length devre uzunluğu, periyot süresi<br />
cycle of erosion sulak iklimlerdeki dağlık bir bölgenin, akarsu aşındırmalarıyla tamamen<br />
yontularak, biçimsiz alçak bir kara olması için gereken süre<br />
cycle path bisiklet yolu, bisiklet şeridi (yalnız bisiklet trafiğine ayrılan yol veya yol kısmı)<br />
cycle stealing dönüş çalma<br />
cycle stealing çevrim çalma<br />
cycle time çevrim zamanı<br />
cycle time iş çevrim zamanı<br />
cycle time, turnaround time dönüş süresi<br />
cycle track bisiklet yolu (sadece bisikletlilerin kullanması için ayrılmış karayolu şeridi veya yol)<br />
cycle. devir, devre, çevrim, dolanım, bisiklet, (a) periyodik büyüklük değerlerinin tam bir<br />
periyottaki sırası (b) içten yanmalı motorlarda işlem sırası, emme, sıkıştırma, ateşleme ve ekzos<br />
gibi<br />
cycletime iş çevrim zamanı<br />
cyclic çevrimsel<br />
cyclic dönüşsel<br />
cyclic 1. devri; 2. kendi kendini tahdit eden
cyclic distortion çevrimsel bozunum<br />
cyclic frequency çevrimsel sıklık<br />
cyclic loading periyodik yükleme, boşaltılan yük, çevrimsel yükleme<br />
cyclic mobility çevrimsel devingenlik<br />
cyclic permutation çevrimsel devşirim<br />
cyclic pitch control helikopter kanat açısının yan açı ile sinüzoidal olarak değişmesi neticesi<br />
helikopter rotorunun kontrolü<br />
cyclic redundancy check dönüşsel artıklık denetimi<br />
cyclic redundancy code, crc çevrimsel artıklık kodu<br />
cyclic softening çevrimsel yumuşama<br />
cyclic strenght çevrimsel dayanım<br />
cyclic stress ratio çevrimsel gerilme oranı<br />
cyclic symmetry çevrimsel bakışımlılık<br />
cyclical çevrimsel<br />
cycling periyodik işletme<br />
cycling life periyodik işletme süresi<br />
cycling kz. hunting<br />
cyclist bisikletli<br />
cycloconverter doğrudan frekans çevirici<br />
cycloid sikloid, yuvarlanma eğrisi<br />
cycloid sikloid dairesi, dönüş dairesi<br />
cycloid bearing dönme yatağı<br />
cycloid çevirme, çember eğrisi, sikloid, bir çember çevresinde bulunan sabit bir noktanın<br />
çemberin bir doğrusal yörünge üzerinde yuvarlanması esnasında çizdiği eğrise) yörünge<br />
cycloidal çevrimsel<br />
cycloidal curves sikloid eğrileri, bunlar sikloid, episikloid, hiposikloid veya son ikisinin bileşimi<br />
olan eğriler<br />
cyclometer devir sayacı, takometre
cyclone hortum, siklon, toz çevrinti dolabı<br />
cyclone type dust collector siklon tipi toz tutucu<br />
cyclone/heavy‐media siklonu/özgül ağırlık<br />
cyclone/hydro siklon/hidro<br />
cyclone/water siklon/hidro<br />
cycloparaffin sikloparafin<br />
cyclopean concrete moloz taşlı beton<br />
cyclophrenia devri, periodik delilik<br />
cyclo‐stationary çevrimsel‐durağan<br />
cyiinder barrel silindir gömleği,silindir kovanı<br />
cyiinder bit (half‐round bit, d‐bit) kesme yüzü yarım daire şeklinde olan delik delme takımı,<br />
matkap ucu. kesme yüzü meyili 4° civarındadır<br />
cyiinder silindir, üstüvane, merdane, kazan<br />
cylider bore silindir çapı<br />
cylinder silindir, motorun silindiri<br />
cylinder silindir, yuvgu<br />
cylinder merdane, silindir, üstüvane<br />
cylinder ( blade sideshift) silindir (bıçak vana kaydırma‐greyder)<br />
cylinder (blade stabilizer) silindir bıçak dengeleyici<br />
cylinder arrangement silindir dizilişi<br />
cylinder block silindir gövdesi, silindir bloğu<br />
cylinder block motor bloku<br />
cylinder block hand hole silindir bloğunda bulunan ve el girmesi için konulan delik<br />
cylinder block water distributor tube silindir bloğu su dağıtma borusu<br />
cylinder blow‐by silindirde komp‐resyon kaçağı<br />
cylinder bore silindir çapı<br />
cylinder bore gauge hassas çap ölçümü yapmak için kullanılan merkezleme papuçlu mastar, ölçü<br />
aleti
cylinder bore silindir çapı, silindir iç çapı<br />
cylinder boring machine silindir rektifiye makinesi<br />
cylinder cover kafadan supaplı motorlarda motorüst kapağı<br />
cylinder cover silindir kapağı<br />
cylinder drain silindir bloğu boşaltma tapası<br />
cylinder escape valve vapur motor silindirlerine monte edilmiş yay kontrollü valf<br />
cylinder escapement bkz. escapement<br />
cylinder escapement silindir maşa, silindirli saat pandulü, sıra ile silindir kenarlarına basarak<br />
ona impuls veren saat balansı<br />
cylinder foot stud silindir gövdesini üst kartere tespit eden saplama<br />
cylinder head silindir kapağı, silindir kafası,motor kafa bloğu<br />
cylinder head assembly komple silindir kapağı<br />
cylinder head block silindir kapağı bloğu,silindir kafası bloğu<br />
cylinder head block studs silindir kapağı saplamaları<br />
cylinder head bolt silindir kapağı cıvatası<br />
cylinder head breather tube silindir kapağı havalandırma borusu<br />
cylinder head breather tube coupling silindir kapağı havalandırma borusu kaplini<br />
cylinder head cover külbütör kapağı<br />
cylinder head gasket silindir kapak contası<br />
cylinder head lower cap silindir kafası alt kapağı<br />
cylinder head oil holes silindir kafası yağ delikleri<br />
cylinder head side hidrolik silindir rod tarafı<br />
cylinder head studs silindir kapağı saplamaları<br />
cylinder head water inlet silindir kapağı su giriş kanalları<br />
cylinder honing taşlamak suretiyle silindirirektifiye etmek<br />
cylinder jacket silindirin etrafındaki soğutma suyu dolaşım kanalları<br />
cylinder liner gömlek<br />
cylinder liner silindir gömleği, haddinden fazla rektifiye edilen silindirlere geçirilen çelik zırh
cylinder liner air ports silindir gömleği hava delikleri<br />
cylinder liner port silindir gömleği hava deliği<br />
cylinder lock yale tip kilit<br />
cylinder of generation (of a gear) diş açılan silindir<br />
cylinder pressure silindirlerdeki basınç<br />
cylinder pressure gauge silindir manometresi<br />
cylinder reboring silindirlerin rektifiye edilmesi<br />
cylinder reboring machine silindir rektifiye cihazı<br />
cylinder reconditioning silindirleri rektifiye etme veya gömlek geçirme<br />
cylinder ridge pistonun aşındırması dolayısıyla silindirlerde hasıl olan fatura<br />
cylinder rods piston kolları<br />
cylinder skirt silindirin alt tarafı<br />
cylinder sleeve silindir gömleği<br />
cylinder sleeve puller silindir gömleği çektirmesi, silindir gömleklerini çıkarmak için özel alet<br />
cylinder strength silindir dayanımı<br />
cylinder test üç eksenli basınç deneyi, üç eksenli kesme deneyi<br />
cylinder wall silindir duvarı, silindir iç cidarı<br />
cylinder washing tamburlu yıkama<br />
cylinder water jacket silindirin etrafındaki soğutma suyu dolaşım kanalları<br />
cylinder water outlet elbow silindir su çıkışborusu dirseği<br />
cylinder, reference helisel ve düz dişlilerde normal basınç açısının belirli bir standart değere<br />
sahip olduğu gerçek dairesel silindir<br />
cylinder‐piston clearance silindirle piston arasındaki açıklık<br />
cylindirical wave silindirik dalga<br />
cylindrical üstüvani, silindirik<br />
cylindrical grinding silindirik taşlama. dönen bir iş parçasının hızlı dönen bir zımpara taşı ile<br />
taşlanarak hassas bir yüzey elde etme işi<br />
cylindrical level silindirik düzeç
cylindrical partition silindirik bölme<br />
cylindrical pocket silindirik cep<br />
cylindrical roller bearing silindir makaralı yatak<br />
cylindrical roller thrust bearing eksenel silindir makaralı yatak<br />
cylindrical slide valve silindirik kızak supap<br />
cylindrical slide valve bkz. valve, cylindrical slide<br />
cylindrical surface of shear silindirik kayma yüzeyi, dairesel kayma yüzeyi<br />
cymba cumba<br />
‐D‐<br />
Daily account günlük hesap<br />
Daily output günlük kapasite, günlük çıktı<br />
Daily range günlük değişim<br />
Daily service tank günlük tank<br />
Daily tank günlük tank<br />
Daimler coupling kardan kavraması<br />
Daimler drive kardan tahrik tertibatı<br />
Daisy wheel printer papatya çarklı yazıcı<br />
Daisy‐chain papatya dizimi<br />
Dam baraj, bent<br />
Dam crest baraj kreti(taç, başlık, doruk)<br />
Dam failure baraj göçmesi, baraj yıkılması<br />
Dam for storage purposes su toplama için baraj<br />
Dam foundations baraj temelleri<br />
Dam site baraj yeri<br />
Dam, base of the bkz. base of the dam<br />
Dam, body of a bkz. body of a dam<br />
Dam, masonry bkz. masonry dam