10.04.2013 Views

C - Makina Mühendisleri Odası

C - Makina Mühendisleri Odası

C - Makina Mühendisleri Odası

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

C and F bkz. cost and freight<br />

c frame hamut,şasi,çerçeve,<br />

c frame pivot hamut mihveri,çerçeve ekseni<br />

c(a)esium Ca işaretiyle bilinen atom no:55 ve atom ağırlığı: 132.91 olan kimyasal element, kalevi<br />

bir maden<br />

C. to C. merkezden merkeze<br />

C.E.l. vida dişi enstitüsü<br />

c.f. santrifüş kuweti<br />

c.g. yerçekim merkezi<br />

C.G.S. System. santimetre, gram, saniye ölçüleri<br />

C.P. Cycle sabit basınç çevrimi<br />

C.Q.R. Anchor pulluğa benzeyen kanca. (şekil 25)<br />

C.V. Cycle sabit hacim çevrimi<br />

c/s, c.p.s saniyedeki çevrim<br />

cab kamyonun şoför mahalli, şoför kabini, taksi<br />

cab kabin<br />

cab dome light kabin içi aydınlatma lambası<br />

cab heater araç kaloriferi<br />

cab hold down bracket şoför mahalli tespit kuşağı, şoför mahallinin şasiye tespit edildiği etek<br />

cab internal clearance kabin içi boşluğu<br />

cab over engine şoför mahalli motorun üstünde veya yanında olan tip<br />

cab seat şoför mahalli koltuğu<br />

cab support şoför mahallini takviye eden ara<br />

çapraz şasi<br />

cab top deck şoför mahalli tavanı<br />

cabin kabin<br />

cabin heater kabin ısıtıcısı, kalorifer


cabinet dolap, kabin<br />

cabinet leg. dişlileri .takımı veya yakıt tankını muhafaza etmek için tornanın veya takım<br />

tezgahının altındaki dolap<br />

cable 1. kablo 2. telgraf, telgraf çekmek<br />

cable kablo çekmek<br />

cable address telgraf adresi<br />

cable arrangement kablo düzeni<br />

cable assembly komple kablo, kablo takımı<br />

cable band kablo bileziği<br />

cable box elektrik kutusu<br />

cable capacitance kablo sığallığı<br />

cable connector kablo bağlantısı (konnektörü)<br />

cable control kablo kumandalı<br />

cable core kablo çekirdeği<br />

cable crane halatlı kren<br />

cable distribution box kablo dağıtım kutusu<br />

cable drum kablo makarası<br />

cable duct kablo oluğu<br />

cable grip. bir tel halatın ucuna takılan esnek tel koni .koniden çekilip halat boru içersinden<br />

geçirilirken, gerilme koninin halata sıkı tespit edilmasini sağlar<br />

cable grips kablo kıskacı<br />

cable joint kablo ek yeri<br />

cable loss kablo yitimi<br />

cable ploughing. halattı sürme, birbirlerine çelik halatla bağlı olan ve bu halata tesbit edilen<br />

pulluğa gerekli gücü sağlayan çift traktör ‐pulluk çift düzeneği<br />

cable pulley halat kasnağı<br />

cable pulling device kablo çekme aparatı<br />

cable rack elektrik rafı


cable railway. kablolu demir yolu, halatlı vargel<br />

cable roller kablo makarası<br />

cable spinning kablo çekilmesi<br />

cable stayed bridge gergin, eğik askılı köprü<br />

cable supported bridge kablo destekli köprü<br />

cable system kablolu sistem, haberleşmenin kablolar ile yapıldığı sistem<br />

cable television kablolu televizyon<br />

cable terminal kablo terminali, kablo ucu<br />

cable tramcars kablolu vargel yöntemi ile çalışan, vargelleri yeraltı kablosu vasıtası ile hareket<br />

ettirilen sistem<br />

cable transfer telgraf havalesi<br />

cable transmission kablo üzerinden iletim<br />

cable vault kablo yatağı<br />

cable way havai hat<br />

cable, cord kablo<br />

cable‐drilling rig. çelik halat sondaj donanımı<br />

cablegram telgraf<br />

cable‐way (blondtn). havai hat.kablolu havai hat,<br />

vargel sistemi<br />

cableway crane halatlı vinç<br />

cabling kablaj<br />

cabriolet fayton<br />

cabriolet car araba/kabriyole, araba/üstü açık<br />

cacanthrax şarbon’un öldürücü şekli, ağır şarbon<br />

cache ön bellek<br />

cache buffer ön ara bellek<br />

cache memory cep bellek, önbellek<br />

cache, memory cache önbellek


cachet kaşe, mühür<br />

caching önbelleğe alma<br />

cad (computer aided design) bilgisayar destekli tasarım<br />

cadaster kadastro, çap<br />

cadastral kadastroya ait<br />

cadastral map kadastro haritası<br />

cadastral survey kadastro, kadastral arazi ölçmesi<br />

cadastral surveying kadastro etüdü<br />

CADD bkz. computer aided design and drafting<br />

cadence signal ritimli sinyal<br />

cadmium Cd sembolü ile bilinen atom no:48 ve atom ağırlığı 112.41 olan madeni element,<br />

yumuşak ve beyaz bir maden, kadmiyum<br />

cadmium plating kadmiyum kaplama<br />

CAE bilgisayar destekli mühendislik<br />

cafeteria kafeterya<br />

cage 1. kafes 2. yatak yuvası,yatak kovanı, yatağın oturtulduğu yer veya blok, kovan<br />

cage (bearing) kafes (bilya kafesi)<br />

cage. kafes, iskelet, çatgı, asansör, kabinesi, asansör sandığı, dolap, çelik bina iskeleti, dış kafes,<br />

bilyalı yatak bileziği, vinç kasnağı,kafes siper<br />

cage valve. bilyalı valf<br />

caisson keson, keson kuyu, batırma kuyu, sandık temel<br />

caisson, compressed‐air bkz. compressed‐air caisson<br />

caisson, sinking of bkz. sinking of caisson<br />

cake kalıplaşmak, katılaşmak<br />

cake pişmek<br />

caking power yapıştırma tozu<br />

caking properties plastik özelliği, yapışma özelliği<br />

Cal. Kalori


calamine içinde az miktarda demir oksidi bulunan çinko oksidi (Cilt hastalıklarında mevzii<br />

olarak kullanılır)<br />

calc‐alkali rocks alkali ve CaO oranı öteki bileşenlerden daha çok olan magmatik kayaçlar<br />

calcar 1. mahmuz; 2. hippocampus minor<br />

calcareous kireçli, kalsiyumlu<br />

calcareous kalker<br />

calcareous clay kalkerli kil<br />

calcareous deposit kalker deposu, kalker çökelim havzası, kalker birikintisi<br />

calcareous earth kalkerli toprak, kalkerli zemin<br />

calcareous marl marnlı kalker<br />

calcareous material kireçli malzeme, kalkerli malzeme<br />

calcareous sandstone kalkerli kum taşı<br />

calcareous spar kalsit, kalspat<br />

calcerous kalkerli<br />

calcic biohcem. a) kireç veya kalsiyuma ait; b) kalsiyumlu, kireçli<br />

calciferol ergosterolün ültraviyole ışınımı ile hazırlanmış beyaz ve kokusuz billurlar (C28H44O)<br />

calciferous 1. kireçli, kireç hasıl eden; 2. kalsiyumlu, kalsiyum hasıl eden<br />

calcific kireç yapan, kireçlendiren<br />

calcify kireçlendirmek<br />

calcination bir maddenin saf olarak elde edilebilmesi veya oksidasyonu için yüksek sıcaklıkta<br />

yapılan<br />

ısıtma işlemi (kireçtaşından kireç elde edilmesi için yapılan işlem)<br />

calcine yakarak toz haline getirmek veya gelmek, kalsine etmek<br />

calcined agregate kalsine agrega<br />

calcite kalsiyum karbonat (CaCO3)<br />

calcite kalsit, kalsiyum karbonatın çok bulunan mineralinin adı<br />

calcium Ca işareti ile bilinen, atom no: 20 ve atom ağırlığı: 40.08 olan, diş ve kemik gelişmesini<br />

sağlayan kimyasal element, kalsiyum


calcium aluminate kalsiyum alü‐minat<br />

calcium carbide karpit<br />

calcium carbonate kalsiyum karbonat<br />

calcium chloride kalsiyum klorür<br />

calcium hydroxide kalsiyum hidroksit, sönmüş kireç<br />

calcium sulphate kalsiyum sülfat<br />

calcschist kalşist (çoğunlukla yassı ve paralel<br />

kalsit kristallerinden oluşan ve bu nedenle kısmen yapraklı bir görünüm gösteren<br />

başkalaşım kayacı)<br />

calcspar kalspat, kalsit<br />

calculate, compute hesaplamak<br />

calculate, to hesaplamak<br />

calculating machine hesap makinası<br />

calculation 1. hesaplama, hesap 2. tahmin<br />

calculation of earth work toprak hesabı, kübaj<br />

calculator hesap makinesi<br />

calculus analiz (matematik)<br />

calculus türev<br />

calculus of variations değişimler hesabı<br />

caldron kap<br />

caldron kazan<br />

calendar mechanism. saatlerde tarihi gösteren mekanizma<br />

calender rollere, (a) planya veya bıçkı tezgahına kereste vermede kullanılan merdaneler, (b)<br />

cendere merdaneleri<br />

calender. cendere,mengene,perdah cenderesi<br />

calendering. cendereleme, mengeleme, perdahlama gibi işlenen malzenin çeşidine göre<br />

uygulanan operasyonlar<br />

caliber çap, çap ölçüsü, iç çap


calibrate ayarlamak, ayar etmek, kalibre etmek<br />

calibrated ayarlı<br />

calibrated tasnif edilmiş<br />

calibrated chain kalibreli zincir<br />

calibrated focal length ayarlanmış odak uzaklığı<br />

calibration 1. çapını ölçme, sınıflandırma; 2. ayar, ayarlama 3. bölüntüleme, derecelendirme,<br />

kalibrasyon<br />

calibration ayarlama<br />

calibration kalibrasyon<br />

calibration correction ayar düzeltmesi<br />

calibration curve ayar eğrisi, kalib‐rasyon eğrisi<br />

calibration frequency ayar (kalibrasyon) sıklığı<br />

calibration instrument kalibrasyon aleti, ayarlama aleti, çap ölçme aleti<br />

calibration of measuring instru‐ments ölçü,aletlerinin ayarı, ölçü aletlerinin kalibrasyonu<br />

calibration test ayar deneyi, kalib‐rasyon deneyi<br />

calibre. (a) boru, silindir.ateşli silah,top namlusu iç çapı, (b) saatlerin çeşitli elemanlarının<br />

oluşturduğu düzenek<br />

caliche kaliş, step kalkeri (çeşitli sertlikte ve kireçli bölgelerdeki taşlı toprak üzerinde oluşan<br />

kalsiyum karbonattan bir kabuk)<br />

California bearing ratio (CBR) Kaliforniya taşıma oranı<br />

California bearing ratio curve (CBR curve) Kaliforniya taşıma oranı eğrisi<br />

California bearing ratio method (CBR method) Kaliforniya taşıma oranı metodu, CBR metodu,<br />

(CBR deneyine göre bir esnek üst yapı projelendirme metodu)<br />

California bearing ratio test (CBR test) CBR deneyi, Kaliforniya taşıma oranı deneyi (toprak ve<br />

toprak‐agrega karışımlarının belirli şartlardaki dayanımının aynı şartlardaki standart malzeme<br />

dayanımına oranını veren alt temel ve temel malzemesinin dayanımını belirleyen Kaliforniya<br />

eyaletinin sta<br />

California bearing ratio value of subgrade strength (CBR value of subgrade strength) üst yapı<br />

tabakasının Kaliforniya taşıma oranı değeri (üstyapı tabakasının CBR değeri)<br />

californium kaliforniyum


californium Cf sembolü ile bilinen, atom no: 98 ve atom ağırlığı 242 olan kimyasal element,<br />

kaliforniyum<br />

caliper kaliper, kumpas<br />

caliper yuvarlak cismin çapını ölçmekte kullanılan iki kollu bir aygıt, çap pergelinden özellikle<br />

pelvis çapının ölçülmesinde yararlanılır<br />

caliper ölçme pergeli<br />

caliper disk tipi teker fren düzeneği<br />

caliper gauge iç çap komparatörü<br />

caliper. pergelle ölçmek, çaplamak, ölçü almak, mastariamak, saatin hareket miktarı<br />

calipers çap pergeli, kumpas, ölçü pergeli<br />

calk dolgu<br />

calk dolgu ile doldurmak<br />

calk topuk demiri<br />

call çağrı<br />

call çağrı, çağırma; arama (telefon)<br />

call abandonment probability çağrının yarıda<br />

bırakılma olasılığı<br />

call accounting çağrı sayışımı (muhasebesi)<br />

call add‐on çağrı ekleme<br />

call blocking çağrı tıkama<br />

call charge, call fee arama ücreti<br />

call disconnection çağrı sökme<br />

call distributor çağrı dağıtıcısı<br />

call diversion çağrı saptırma<br />

call duration çağrı süresi<br />

call failure probability çağrı başarısızlık oranı<br />

call for tender ihaleye davet mektubu<br />

call for tenders ihaleye davet


call hold çağrı tutma<br />

call number çağrı numarası, telefon numarası<br />

call packet çağrı paketi<br />

call post haberleşme noktası, yol kenarı telefonu<br />

call pre‐emption çağrı boşaltma<br />

call processing çağrı işleme, çağrı kotarma<br />

call progress tones çağrı kotarılma tonları<br />

call request çağrı istemi<br />

call restriction çağrı kısıtlama<br />

call set‐up time çağrı kurulma süresi<br />

call transfer çağrı aktarımı<br />

call, invoke, evoke çağırmak<br />

callaud cell callaud pili<br />

callback modem güvenlik modemi<br />

callback, recall geri çağırmak<br />

called‐party release çağırılan aboneyle çözme<br />

calling line identification arayan numaranın bilinmesi<br />

calling sequence çağırma sırası<br />

calling subscriber arayan abone<br />

calling‐party release çağıran aboneyle çözme<br />

calliper gauge. ölçü mastarı<br />

callipers, poising. statik ve dinamik denge mastarı<br />

calomel bir değerli cıva klorür (eskiden frengi tedavisinde kullanılmıştır)<br />

calor ısı, irtihalen önde gelen yerel<br />

belirtilerinden birisi<br />

calorescence ısı ışınlarının ışık ışınlarına dönüşü<br />

caloric ısısal<br />

caloric 1. ısı; 2. ısıya ait


calorie hararet ölçüsü, kalori<br />

calorie kalori<br />

calorific ısıtıcı<br />

calorific ısıl<br />

calorific (adj) ısı üreten<br />

calorific value (gross) yanma değeri<br />

calorific value (net) ısıl değer<br />

calorific value/gross ısıl değer/brüt<br />

calorific value/gross ısıl değer/üst<br />

calorific value/net ısıl değer/alt<br />

calorific value/net ısıl değer/net<br />

calorifier ısıtıcı, ısı değiştirgeci<br />

calorifier (heat exchanger) ısı değiştirgeci (eşanjörü)<br />

calorimeter ısı miktarını ölçme cihazı, ısı ölçer, kalorimetre<br />

calorimeter ısıl değer ölçer<br />

calorimeter kalori ölçer<br />

calorimeter kalorimetre, ısı ölçer<br />

calorimetry harareti (ısıyı) ölçme<br />

calorimetry ısıl değer ölçme<br />

calorize alüminyum kaplama<br />

calory 1. 1 gr. suyu bir derece ısımak için kullanılan ısı; 2. yandığı zaman 1 gr. protein 4,1 şeker<br />

41,1‐1 gr. yağ 9,3. K verir, kalori<br />

calsitic dolomite kalsit oranı %10‐50 ve dolomit oranı %50‐90 arasında bulunan kayaçlar<br />

calx madenin yanması sonucunda meydana gelen oksit veya kül<br />

calx kireç<br />

calyculus, (pl. calyculi). çanakcık<br />

calyx (pl. calyces). çanak<br />

CAM bilgisayar destekli imalat


cam eksantrik, kam, armutçuk, mil, mil dirseği, boynuz, dirsekli kurs<br />

cam kam, eksantrik<br />

cam kam, eksantrik, eksenden kaçık<br />

CAM (Computer Aided Manufacturing) bilgisayar destekli üretim<br />

CAM (see computer aided manufacturing) bilgisayar destekli imalat<br />

cam and lever steering gear setli ve manivelalı direksiyon dişlisi<br />

cam angle eksantrik açısı<br />

cam block kam bloğu, eksantrik bloğu<br />

cam chuck. torna aynasına tutturulan, kamlarda olduğu gibi düzensiz dönmeleri sağlayan, profil<br />

verme cihazı, aynaya tespit edilen ve parçanın manipule edilerek işlenmesini sağlayan kesici<br />

cam driven kam tahrikli<br />

cam follower itecek, supap iteceği, kam tamburu,<br />

kam makarası<br />

cam follower bearing supap iteceği yatağı<br />

cam follower. uydu<br />

cam governor. basamaklı veya difransiyel kam, oto çevrimli gaz motorlarında kullanılan santrifüj<br />

hareketin bilyalar üzerindeki etkisine göre yönlendirici bilyaların kamlar üzerine kayması ile üç<br />

veya dört çeşit strok elde edilebilen mekanizma<br />

cam journal eksantrik muylusu, kam muylusu<br />

cam lobe. strok<br />

cam profile. uyduya hareket veren kamın dış profili<br />

cam relieved konveksliği alınmış<br />

cam roller hareket makarası<br />

cam saddle kam mahfazası, eksantrik mahfazası<br />

cam shaft. kam mili, kam şaftı<br />

cam sleeve eksantrik kovanı, eksantrik gömleği<br />

cam wheet. bkz. hammer wheel<br />

cam, cover bkz. cover cam


cam. kam. değişik tip kam mekanizmaları mevcuttur. (a) kama tipi. (b) radyal veya disk tip. (c)<br />

silindirik tip kam mekanizmalarını göstermektedir<br />

cam‐ball valve kam toplu valf, bir su tankı veya kazan içindeki su seviyesinin yükselmesi ile<br />

topun bağlı olduğu kolun çalışmasından tahrik olan kamın hareket ettirdiği valf sistemi. bu valf<br />

sistemi ile akım kesilir veya açılır<br />

camber kamber<br />

camber 1. bombe (drenaj amaçlı olarak yol<br />

enkesitine verilen dış bükey eğrilik) 2. eğrilik, dış bükeylik, konveks, otomobillerin ön<br />

tekerleklerine üst tarafta daha açık yere değme noktalarında birbirine daha yakın olacak şekilde<br />

verilen açı, kamber veya çember aç<br />

camber angle kamber açısı<br />

camber angle. kavis açısı, otomobil tekerleğinin düşey düzlemden dışarı doğru yapmış olduğu<br />

açı<br />

cambered floor bombeli döşeme<br />

cambrian kambriyen, paleozoik çağının en eski zamanı ve bu zamanda çökelen jeolojik<br />

birimlerin oluşturduğu istifin genel adı<br />

camelback oto dış lastiğinde sırt kauçuğu<br />

camera kamara<br />

camera fotoğraf makinası, kamera<br />

camera tube kamera tübü<br />

camion kamyon<br />

camp kamp, şantiye<br />

campaign kampanya<br />

camphene halis neftyağı (C10H16)<br />

camphor kafur, cinnamonum camphora dan distilasyon yolu ile elde edilen uçucu, katı bir yağ<br />

(C10H16O)<br />

camphorate kafurlaştırmak<br />

campimeter görüş alanının sınırlarını ölçmede kullanılan alet<br />

campimetry kampimetre aracılığıyla görüş alanı sınırlarının ölçülmesi<br />

camptospasm bkz. camptocormia


campus yerleşke<br />

camshaft kam mili, eksantrik mili, motorda özellikle supapları açıp kapama vazifesini gören mil<br />

camshaft kam mili, eksantrik<br />

camshaft bearing eksantrik mili yatağı<br />

camshaft bushing eksantrik mili burcu, kam mili yatak bileziği<br />

camshaft drive gear eksantrik mili tahrik dişlisi<br />

camshaft lobe eksantrik kamı<br />

camshaft oil pump kam mili üzerindeki motor yağlama pompası<br />

camshaft oil pump drive gear kam mili üzerindeki motor yağlama pompasını tahrik eden dişli,<br />

yağ pompası tahrik dişlisi<br />

camshaft pinion eksantrik mili dişlisi, setli mil dişlisi<br />

camshaft sprocket krank ve eksantrik dişlileri<br />

zincirli olan motorlarda eksantrik milinin ön<br />

baştaki dişlisi<br />

camshaft thrust plate kam mili itici plakası, kam milinin aksiyel oynamasına yataklık vazifesi<br />

gören plaka<br />

camshaft timing chain eksantrik mili zaman<br />

ayarı zinciri<br />

camshaft. kam mili, taşıtlarda sübaplan hareket<br />

ettiren mil<br />

cam‐type steering‐gear. kam tipli direksiyon mekanizması, dümen düzeni<br />

can konserve kutusu, teneke kutu<br />

can teneke, varil, bidon<br />

can buoy kutu şamandıra<br />

canada balsam Kanada balsamı (Kuzey ABD’de bir akçam türünün sağladığı sarımtırak, saydam,<br />

kırılma indisi camınkine oldukça yakın mikroskop preparatlarının hazırlanmasında ve optik<br />

letlerde camın yapıştırılmasında kullanılan bir<br />

tür reçine)


canal kanal<br />

canaliculotomy canaliculus opthalmicus arka duvarının kesilmesi ve drenaj tübü haline<br />

getirilmesi<br />

canaliculus kanalcık, kanalikül<br />

canalis bkz. canal<br />

canalization kanalizasyon<br />

canalization kanal açma, kanalize etme<br />

canalize kanala sevk etmek, yönlendirmek<br />

cancel iptal etmek, silmek, üstüne çizgi çekmek, vazgeçmek<br />

cancel sadeleştirmek<br />

cancel button vazgeç düğmesi<br />

cancel character vazgeç damgası<br />

cancel, to silmek, vazgeçmek<br />

cancellated süngerimsi yapı gösteren, gözenekli<br />

cancellation sadeleştirme<br />

cancellation iptal<br />

cancelled iptal edilmiş<br />

cancellıng machine. postanelerde pulların veya zarfların üzerini işaretleyen makina<br />

cancellous bünyesi sünger gibi olan<br />

candela (cd) aydınlık birimi.mum. 101325 N/m2 basınç altında ve platinin donma sıcaklığındaki<br />

siyah cismin 1/600000 m2 yüzeyine dik doğrultulardaki aydınlatma. ışık verme yoğunluğuna 1<br />

mum denir<br />

candent sıcaklıktan parlayan<br />

candhom şerit boru mukavemeti<br />

candidate aday<br />

candle mum<br />

candle power mum kuvveti<br />

candle power mum kapasitesi


cane kamış<br />

cannel linyit kömürü<br />

cannon serbest hareketli mil<br />

cannon top<br />

cannon pinion. yelkovanın tutturulduğu uzatma borusunun bağlı olduğu volan veya pinyon<br />

cannon soot blower kanon tip kurum yıkayıcı<br />

cannon wheel spring. saat çarkı için rondela vazifesi gören ve ön plakadan yukarı doğru<br />

bükülmüş olan küçük plaka<br />

cannon wheel. kare kesitli kısmında yelkovanı taşıyan göbek mili borusunu hareket ettiren çark<br />

cannon. top, kovan, sap. (a) içindeki saftan bağımsız hareket eden içi boş mil veya şaft. (b)<br />

saatlerdeki volan, (c) saat anahtarı kovanı. (d) yelkovanın tutturulduğu uzatma borusunun bağlı<br />

olduğu volan veya pinyon<br />

cannular kanül şeklinde<br />

cannulate kanül sokmak, kanül ile delerek boşluğa girmek<br />

cannulation herhangi bir boşluğa kanül sokma,<br />

tüp geçirme<br />

canonic doğal<br />

canonical form doğal biçim<br />

canopy tente, açık kabin<br />

canopy siper, açık kabin<br />

canopy kabin siperi<br />

canopy (ROPS) devrilmeye karşı koruyucu kabin,<br />

kabin siperi<br />

cant ileriye doğru eğim, yana doğru eğim<br />

cant eğmek<br />

cantalever konsol<br />

canthal Canthus’la ilgili<br />

canthotomy bkz. Cantholysis


cantilever 1. konsol, portafo 2. dirsek, bir tarafı mesnetli dirsekli kol<br />

cantilever konsol<br />

cantilever beam konsol kiriş<br />

cantilever beam ankastre kiriş<br />

cantilever crane dirsekli kren<br />

cantilever retaining wall ankastre istinat duvarı, konsol dayanma duvarı<br />

cantilever sheet piled wall gömme perde, ankastre palplant, ankastre palplanş perdesi<br />

cantilever sheet piling ankre edilmiş palplanş perdesi<br />

cantilever sidewalk support konsol yaya kaldırım desteği<br />

cantilever slab konsol plak<br />

cantilever spring. çıkma yay, arabalarda kullanılan orta kısmından akslara iki ucundanda<br />

gövdeye tespit edilen yaprak yay, katlı makas<br />

canting. dış açı vermek, eğrilik vermek, köse açmak, şiv vermek, meyil vermek<br />

cantsaw üçgen kesitli, tek sıra dişli, paralel kenarlı eğe<br />

canvas branda bezi, çadır bezi<br />

canvas belt kanaviçe şerit<br />

canvas belt finish kanaviçe şerit ile kaplama<br />

caoutchouc kauçuk<br />

cap kapak<br />

cap 1. başlık, başlık kirişi 2. kapak, aks başı vs kapağı, araç lastiğinin sırtı<br />

cap bolt yuvarlak başlı cıvata<br />

cap clamp kapak mandalı, kapak kelepçesi<br />

cap jewel. saat taşı<br />

cap nut saplama ile tespit edilen kapakların somunu<br />

cap nut başlık, somun<br />

cap ply radyal katlı araç lastiklerinin sırtındaki<br />

darbe katı<br />

cap rock tıkaç kaya


cap screw cıvata başlı vida, altı köşe başlı somunsuz vida, kapak vidası, başlık vidası<br />

cap spinning. dikiş makinalarında ince ipin mil üzerindeki masuradan geçerek yüksek hızda<br />

dönen bobine sarılması<br />

cap, pile bkz. cap pile<br />

cap. kapak,başlık,tepelik,kalpak,külah,kapela, kasket, fincan, çanak, kapsül, kilit kapağı,yuva<br />

yüksük.kör tıpa,sütün başlığı,küpeşte,boru kapağı,kasa üst ağacı<br />

capability gücü yetme, becerme yeteneği<br />

capability ehliyet, kabiliyet, yetenek<br />

capability yapabilme<br />

capability test kapasite testi<br />

capable ehliyetli, kabiliyetli<br />

capably kabiliyetli olarak<br />

capacimeter sığaölçer<br />

capacitance elektrik akımını tutma özelliği, şarj kudreti<br />

capacitance elektriksel kapasite<br />

capacitance sığallık<br />

capacitance of a conducting body iletkenin sığallığı<br />

capacitive coupling kondansatörlü birleşim<br />

capacitive coupling sığal bağlaşım<br />

capacitive feed back kapasiteli reaksiyon<br />

capacitive load sığal yük<br />

capacitive tuning sığal ayar<br />

capacitor sığaç, kapasitör<br />

capacitor kondensatör<br />

capacitor (condenser) kondensatör (elektrik)<br />

capacitor input filter giriş filtresi, süzgeç kondansatörü<br />

capacitor plate sığaç levhası<br />

capacitor storage sığaçlı bellek


capacity sığım, kapasite<br />

capacity sığa<br />

capacity 1. kapasite (çeşitli şartlar altında, yolun herhangi bir kesiminden geçebilen en fazla taşıt<br />

sayısı) 2. bir akarsuyun taşıyabileceği ve sürükleyebileceği malzeme miktarı<br />

capacity control kapasite kontrolü<br />

capacity controller kapasite kontrolörü<br />

capacity controller kapasite regülatörü<br />

capacity factor kapasite faktörü<br />

capacity level en yüksek su düzeyi<br />

capacity of pile kazık kapasitesi<br />

capacity rate kapasite oranı<br />

capacity reducer kapasite indirgeci<br />

capacity reducer kapasite düşürücü<br />

capacity regulator kapasite ayarlayıcısı (regülatörü)<br />

capacity report kapasite raporu<br />

capacity utilization kapasite kullanma oranı<br />

capacity, absorbing bkz. absorbing capacity<br />

capacity, highway bkz. highway capacity<br />

capacity/installed güç/kurulu<br />

capacity/net output gücü/net çıkış<br />

cape chisel yassı keski<br />

capillarectasia kapillerlerin genişlemesi<br />

capillarimeter kapilarimetre, kılcallık ölçme aleti<br />

capillaritis kapillerlerin iltihabı<br />

capillarity kılcallık<br />

capillarity kapilarite, kapiler çekme, kılcallık<br />

capillarity tüp içine konan sıvının tüp duvarına temas sonucu yükselmesi veya alçalması,<br />

kılcallık, kapillarite


capillarity phenomena kapilarite olayı<br />

capillarity, absorption by bkz. absorption by capillarity<br />

capillary kapiler, kılcal<br />

capillary action kılcal hareket, kapilarite hareketi, kapilerite tesiri (ince taneli malzemede oluşan<br />

kılcal boru gibi boşluklardan borunun çapı ve yüzey gerilmesiyle ilgili olarak suyun yükselmesi<br />

hareketi, kapiler kuvvetler etkisi altında suyun toprağın boşluklarına doğ<br />

capillary air washer kapiler hava yıkayıcı<br />

capillary attraction kapiler çekim, kapilerite<br />

capillary condensation kapiler yoğunlaşma<br />

capillary elevation kapiler yükselme, kapiler emme yüksekliği<br />

capillary energy kapiler enerji<br />

capillary flow of water suyun kapiler akımı, suyun kapiler hareketi<br />

capillary fringe kapiler saçak, kapiler bölge<br />

capillary fringe‐zone kılcal doygun bölge<br />

capillary migration kılcal su hareketi<br />

capillary moisture kapiler rutubet, kapiler su<br />

capillary movement of water kapiler su hareketi, kapiler su akımı<br />

capillary permeability kapiler per‐meabilite<br />

capillary perviousness kapiler geçirgenlik<br />

capillary potential kapiler potansiyel<br />

capillary pressure kapiler basınç<br />

capillary pulling force kapiler çekme kuvveti<br />

capillary repulsion kılcal itme<br />

capillary rise kapiler yükselme<br />

capillary rise height kılcal yükseklik (kapiler hareket dolayısıyla suyun, serbest su kotu üstünde<br />

yükseldiği yükseklik)<br />

capillary saturation kapiler doygunluk<br />

capillary siphoning kapiler sifonlama


capillary suction kapiler emme<br />

capillary suction head kapiler emme yüksekliği, kapiler yükselme<br />

capillary tension kapiler çekme gerilmesi<br />

capillary tube çok ince boru, kılcal boru, kapiler boru<br />

capillary tube çok ince boru<br />

capillary tube kılcal boru<br />

capillary water kılcal su, kapiler su, kapiler rutubet, boşluk suyu, sari su<br />

capillary zone kapiler bölge, kapiler saçak<br />

capital 1. kapital, sermaye, anamal, finansal varlıklar<br />

2. başkent 3. büyük harf<br />

capital fee aidat<br />

capital goods sermaye malları, üretim malları<br />

capital improvement köklü onarım<br />

capital letter büyük harf<br />

capital letter majüskül<br />

capital lock key büyük harflere kilitleme tuşu<br />

capital serap. hatalı imalat veya modanın<br />

geçmesinden kaynaklanan ıskarta<br />

capital, capital letter, uppercase büyük harf<br />

capitalization büyük harfe çevirme<br />

capitalization baş harflerini büyük yazma<br />

capitalize 1. kapitalize etmek, sermayeye eklemek, sermaye artırmak 2. büyük harfe çevirmek<br />

capitalized letter büyüğe çevrilmiş harf<br />

capitalized value kapitalize edilmiş kıymet, güncel değer, bugünkü değer<br />

capitate başlı, baş şeklinde, capitatus<br />

capitation of water suyun kaptajı<br />

caplan’s syndrome romatoid pnomokonyoz, pnömokonyozlu kömür ve amyant işçilerinde<br />

görülür


capping kapsülleme, başlık geçirme, başlık, tapa<br />

capping beam başlık kirişi<br />

capping layer koruyucu tabaka, takviye tabakası (düşük taşıma gücündeki üstyapı tabanlarının<br />

iyileştirilmesinde kullanılan seçme malzemeden oluşan tabaka)<br />

capping, sulfur bkz. sulfur capping<br />

capping. kapsülleme. başlık geçirme,başlık,tapa,tapalama<br />

capric yağlı bir asit, kaprik<br />

caproic yağlı bir aside ait, kaproik<br />

caprotti valve‐gear. caproti sübab düzeni, sübab tertibatı. bazı lokomotiflerde görülen emme<br />

kamlarının açısal konumunu değiştirerek kesme ayarlan yapılabilen iki çift düşey çift vuruşlu<br />

dikme valf<br />

caps lock büyük harf kilidi<br />

capscrew başlı vida, kapak vidası<br />

capstan kabestan<br />

capstan engine çapa ırgatı. sonsuz dişli vasıtası ile düşey tanburu çalıştıran buhar makinası<br />

capstan lathe revolver torna<br />

capstan lathe revolver başlı torna<br />

capstan tool head revolver başlık<br />

capstan tool head. revolver tornada hekzegonal kalem tutacağı desteği, torna yatağı üzerinde<br />

taşıyıcı kızağın bir parçası olan ve ayrıca kısa kızak üzerine tespit edilen destek. bu mesnet yıldız<br />

tekerlek tarafından hareket ettirilip, bu tip konstürüksüyon kısa bir<br />

çalışma<br />

capstan. ırgat, vinç, dik vinç, dolap. düşey koni şeklindeki mil, tanbur, insan gücü, buhar, hidrolik<br />

veya elektrik gücü ile döndürülüp gemilerin limana yanaşması esnasında etrafına halat veya<br />

zincir sarılır<br />

capstan‐headed screw. ırgat başlığı vidası.silindirik başında radyal yönde delik açılan ve bu<br />

deliğe çubuk geçirilerek sıkma işi sağlanan vida<br />

capsule mahfaza, kovan, kapsül<br />

caption başlık<br />

caption altbaşlık (resim altı)


caption, heading, title başlık<br />

captive use ikame edilemeyen kullanım<br />

captive use bağlı kullanım<br />

capture yakalama<br />

capture, to yakalamak<br />

capture, trap yakalamak<br />

caput baş, üst kısım<br />

car otomobil<br />

car vagon<br />

car kabin<br />

car occupancy otomobil doluluğu<br />

car ownership otomobil sahipliliği<br />

car pooling otomobil ortak kullanımı<br />

car radio araba radyosu<br />

car rental service otomobil kiralama servisi<br />

car seat koltuk<br />

car track araba izi, araba tekerlek açıklığı<br />

car track lane tramvay şeridi (yolun kaplaması üzerinde, tramvayların raylar ile işgal ettiği diğer<br />

taşıtların kullanışına açık veya kapalı olabilen saha)<br />

car. (a) taşıt, araba (b) asansör, vinç kabini<br />

car/coupe araba/tek kapılı<br />

car/estate araba/steyşın vagon<br />

car/hatchback araba/hetçbek<br />

car/sedan araba/sedan<br />

car/sports araba/spor<br />

car/station wagon araba/steyşın vagon<br />

carat karat<br />

caravan karavan


carbenes karbenler (petrollerde, petrol mahsullerinde, maltada, asfalt çimentolarında ve katı<br />

doğal bitümlerdeki, bitümün, karbon disülfürde çözünen fakat karbontetra klorürde<br />

çözünemeyen bileşenleri)<br />

carbide bir karbon maden bileşimi, karbid<br />

carbide karpit<br />

carbinol bkz. methanol<br />

carbo odun kömürü, nebati veya hayvani kömür, karbon<br />

carbo‐ karbon anlamı veren birleştirici<br />

carbofluchsin karbolik asit ve fuksin içeren boya maddesi<br />

carboids karboidler (bitümün karbon disülfürde çözünemeyen fraksiyonu)<br />

carbolate 1. karbolik asit tuzu; 2. bir maddeyi karbolik asit ile karıştırmak<br />

carbolic fenollü<br />

carbolism karbolik asit (fenol) zehirlenmesi<br />

carbolize karbol asidi katmak<br />

carbometer karbon dioksid nispetini belirleyen alet, karbometre<br />

carbon C işareti ile bilinen atom no:6 ve atom ağırlığı: 12.011 olan kimyasal element, karbon,<br />

fahm, kömür<br />

carbon 1. karbon 2. silindir kapaklarında oluşan kurum 3. kömür çubuk<br />

carbon karbon, kömür<br />

carbon black karbon siyahı, is<br />

carbon block kömürlü paratoner, kömür yatağı<br />

carbon brick karbon levha<br />

carbon brush elektrik motorları ve jeneratörlerin fırçası<br />

carbon brush dinamo kömürü, kömür fırça<br />

carbon copy bilgi için<br />

carbon copy karbon kopya<br />

carbon copy list bilgilendirilecekler listesi<br />

carbon cycle karbon çevrimi


carbon deposit is<br />

carbon dioxide karbon dioksit<br />

carbon dioxide fire protection karbon dioksit söndürme sistemi<br />

carbon dioxide greenhouse effect karbondioksit sera etkisi<br />

carbon dioxide installation karbon dioksit söndürme sistemi<br />

carbon dioxide trap karbon dioksit kondenstop<br />

carbon disulfide karbon sülfür<br />

carbon filter (USA) (see charcoal filter) karbon filtre<br />

carbon gtand. karbon salmastra. yüksek basınçta çalışan makina şaftlarında sızıntıyı önlemek<br />

amacı ile kulanılan karbon halka, salmastra<br />

carbon knocks kurumdan ileri gelen vurmalar<br />

carbon microphone karbon mikrofon<br />

carbon monoxide karbon monoksit (fosil yakıtların yeterince hava ile yanmamasından oluşan,<br />

gözle görülmeyen, tatsız, kokusuz ve son derece zehirli bir gaz)<br />

carbon monoxide meter karbon monoksit ölçer<br />

carbon paper karbon kağıdı<br />

carbon steel karbon çeliği, adi çelik<br />

carbon steel karbon alaşımlı çelik<br />

carbon tetrachloride karbon tetra‐klorür (boya, kauçuk ve plastik sanayinde çözücü olarak<br />

kullanılan, renksiz, yanıcı olmayan bir organik kimyasal madde)<br />

carbonaceous karbona ait, karbonlu<br />

carbonaceous clay rock kömürlü kil taşı<br />

carbonado (black diamond). brezilyada bulunan ve zımpara<br />

carbonate n.&v. biochem, karbonat, karbon asidi ile bir esansın bileşiminden hasıl olan bir tuz,<br />

kömür haline koymak, kömürleştirmek, yakmak<br />

carbonate karbonik asidin bir tuzu veya esteri, karbonat<br />

carbonation kayaç minerallerine karbondioksitin girmesiyle gerçekleten karbon tuzu ya da iki<br />

karbon tuzuna dönütme süreci<br />

carbonic karbona ait, karbonik, fahmi


carbonic asid (H2CO3) karbonik asit<br />

carboniferous kömür hasıl eden, kömürlü, karbonlu<br />

carboniferous karbon üreten<br />

carboniferous karbonlu<br />

carboniferous paleozoik çağının beşinci dönemi ve bu dönemde çökelen jeolojik birimlerin<br />

oluşturduğu<br />

istifin genel adı<br />

carbonization karbonlaştırma<br />

carbonization kömürleşme, kurum bağlama, yanma ile kömür hasıl etme<br />

carbonization kuru damıtma<br />

carbonize kömürleştirmek, yakmak, karbon ile doldurmak<br />

carbonometry karbon dioksid ölçülmesi<br />

carbonyl karbonil<br />

carborundum zımpara<br />

carborundum karborandum (silisyum karbürün ticari ismi, kuvarstan daha sert olan kolay<br />

işlenemez ve aşındırıcı bir madde)<br />

carborundum karbonla silisyum bileşimi, karborund<br />

carborundum stone mozaik taşı, pomza taşı<br />

carboxyl hemen hemen bütün organik asitlerde olan COOH radikali<br />

carboxyl karboksil<br />

carboy damacana, sepetli damacana<br />

carbunculosis birbiri arkasına çok sayıda karbonkül oluşması<br />

carburation karbonlama<br />

carburet karbon ile birleştirmek veya doldurmak<br />

carburete yanmaya hazır hale getirme<br />

carburetion high speed circuit karbüratör yüksek hız devresi<br />

carburetor karbüratör, benzini hava karıştırarak yanmaya hazır hale getiren cihaz<br />

carburetor air cleaner karbüratör hava filtresi


carburetor air horn karbüratör jikle gövdesi<br />

carburetor air horn lead ball karbüratör jikle gövdesi kurşun bilyalı supabı<br />

carburetor air horn vent tube karbüratör jikle gövdesi havalandırma borusu<br />

carburetor attaching stud karbüratör tespit saplaması<br />

carburetor body karbüratör bloğu, karbüratör gövdesi<br />

carburetor body drain plug karbüratör bloğu benzin boşaltma tapası<br />

carburetor body flange karbüratör bloğu flanşı<br />

carburetor bowl karbüratör çanağı<br />

carburetor bowl drain plug karbüratör çanağı boşaltma tapası<br />

carburetor bowl gasket karbüratör çanağı contası<br />

carburetor check ball karbüratör kontrol valfi bilyası<br />

carburetor check ball passage karbüratör kontrol valfi bilyası kovanı<br />

carburetor check ball passage rivet plug karbüratör kontrol valfi bilyası kovanı perçin tapası<br />

carburetor check valve karbüratör kontrol valfi<br />

carburetor choke karbüratör hava kısma mekanizması, havayı azaltarak karışımı zenginleştiren<br />

tertibat, karbüratör jiklesi<br />

carburetor choke lever karbüratör jiklesi mafsal levyesi<br />

carburetor choker connector rod karbüratör jiklesi irtibat çubuğu<br />

carburetor choker valve karbüratör jikle kelebeği<br />

carburetor control rod karbüratör kumanda çubuğu<br />

carburetor control rod lever karbüratör kumanda çubuğu mafsallı kolu<br />

carburetor dash pot karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı, deş pot<br />

carburetor dash pot lifter link karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı (deş pot)<br />

kaldırıcı bağlantısı<br />

carburetor dash pot rod karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı (deş pot) çubuğu<br />

carburetor dash pot stem karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı (deş pot) gövdesi<br />

carburetor fast idle cam karbüratör yüksek rölanti kamı<br />

carburetor fast idle cam lever karbüratör yüksek rölanti kamı mafsal levyesi


carburetor fast idle rod karbüratör yüksek rölanti çubuğu<br />

carburetor felt packing karbüratör keçe salmastrası<br />

carburetor filter karbüratör benzin süzgeci<br />

carburetor flange karbüratör flanşı, karbüratörün tespit edildiği yüzey<br />

carburetor float karbüratör şamandırası<br />

carburetor float fulcrum pin karbüratör şamandırası dengeleme pimi<br />

carburetor float fulcrum pin spring karbüratör şamandırası dengeleme pimi yayı<br />

carburetor float lever karbüratör şamandırası kolu<br />

carburetor float needle karbüratör şamandırası iğnesi<br />

carburetor float needle seat karbüratör şamandırası iğne supabı yuvası<br />

carburetor float needle valve karbüratör şamandırası iğne supabı<br />

carburetor flooding karbüratör boğulması<br />

carburetor governor karbüratör regülatörü, otomobillerin sürat ayarlarının yapıldığı düzenek<br />

carburetor governor adjusting screw karbüratör regülatörü ayar vidası<br />

carburetor idle adjusting screw karbüratör rölanti ayar vidası, karbüratör rölanti memesi<br />

carburetor idle air bleed channel karbüratör rölanti memesi hava tahliye kanalcığı<br />

carburetor idle air bleed channel drive plug karbüratör rölanti memesi hava tahliye kanalcığı<br />

tapası<br />

carburetor idle discharge hole karbüratör rölanti memesi altındaki rölanti deliği<br />

carburetor idle needle valve karbüratör rölanti memesi iğne supabı<br />

carburetor idle orifice tube karbüratör rölanti memesi kılcal borusu<br />

carburetor idle port rivet plug karbüratör rölanti ağzı perçin tapası<br />

carburetor idle tube karbüratör rölanti memesi borusu<br />

carburetor insulator karbüratör izolatörü<br />

carburetor lower venturi karbüratör alt boynuzu karbüratör venturi borusu<br />

carburetor lower venturi gasket karbüratör alt boynuzu, karbüratör (venturi borusu) contası<br />

carburetor main body karbüratör ana bloku, karbüratör gövde kısmı<br />

carburetor main discharge jet karbüratör ana memesi


carburetor main metering jet karbüratör ana püskürtme memesi (ölçülü gaz sevkeder)<br />

carburetor main vent tube karbüratör ana hava borusu<br />

carburetor needle and seat karbüratör iğne supabı ve yuvası (tablası)<br />

carburetor power by‐pas jet assy karbüratör kısa devre memesi<br />

carburetor pump karbüratör pompası, ekselatör pompası, kapış pompası<br />

carburetor pump arm karbüratör kapış pompası kolu<br />

carburetor pump by‐pass jet karbüratör kapış pompası kısa devre supabı (memesi)<br />

carburetor pump check valve karbüratör kapış pompası kontrol valfi<br />

carburetor pump connector link kapış pompası bağlantısı<br />

carburetor pump cylinder ball kapış pompası silindir bilyası<br />

carburetor pump discharge check ball kapış pompası çıkış kontrol supabı bilyası<br />

carburetor pump discharge lead kapış pompası kurşun bilya supabı<br />

carburetor pump inlet kapış pompası giriş ağzı<br />

carburetor pump jet kapış pompası memesi<br />

carburetor pump lever kapış pompası mafsal bağlantısı<br />

carburetor pump link kapış pompası bağlantısı<br />

carburetor pump operating link kapış pompası çalıştırma bağlantısı<br />

carburetor pump piston kapış pompası pistonu<br />

carburetor pump plunger kapış pompası planceri<br />

carburetor pump plunger rod kapış pompası plan ceri kolu<br />

carburetor pump sleeve kapış pompası silindiri, kapış pompası piston gömleği<br />

carburetor pump valve kapış pompası supabı<br />

carburetor pump valve cage kapış pompası supabı yuvası<br />

carburetor setup jet akseleratör memesi (rölanti memesini kapayarak ana memeye gaz veren<br />

düzenek)<br />

carburetor slow idle adjusting screw karbüratör alçak rölanti ayar vidası<br />

carburetor throat karbüratör karışma borusu<br />

carburetor throttle karbüratör jikle kelebeği


carburetor throttle karbüratör gaz kelebeği<br />

carburetor throttle adjusting screw karbüratör gaz kelebeği ayar vidası<br />

carburetor throttle body karbüratör gaz kelebeği gövdesi<br />

carburetor throttle lever karbüratör gaz kelebeği kolu<br />

carburetor throttle shaft karbüratör gaz kelebeği mili<br />

carburetor throttle shaft arm karbüratör gaz kelebeği mili kolu<br />

carburetor throttle valve karbüratör gaz kelebeği supabı, klape<br />

carburetor upper venturi karbüratör üst venturi borusu, emiş boynuzu<br />

carburetor vacuum power piston karbüratör vakum pistonu<br />

carburetor venturi karbüratör memesi<br />

carburetter (carburettor). karbüratör<br />

carburization karbonlaştırma<br />

carcase betonarme, bina iskeleti, karkas<br />

carcass karkas, gövde<br />

card kart<br />

card code kart kodu<br />

card column kart kolonu<br />

Cardan Joint kardan mafsalı<br />

Cardan Shaft kardan şaftı<br />

cardan spider kardan istavrozu, kardan çaprazı<br />

cardan suspension kardan askısı, gemici pusulası iğnesinin asılış metodu<br />

cardanic suspension kardan sisteminde asma<br />

cardboard karton, mukavva<br />

cardia oesophagus’un mideye açıldığı yer, kardiya<br />

cardinal esas, baş, en önemli<br />

cardinal number nicelik sayısı<br />

cardinal number sayal sayı<br />

cardinal number asıl sayı


cardinal points güzergahın geometrisini tanımlamak için kullanılan noktalardan biri (pc, pt, pı,<br />

ve cc gibi)<br />

cardinal utility sayısal fayda<br />

carding engine. tarama makınası,hallaç tezgahı<br />

cardioquin bkz. quinidine<br />

cardiotron mürekkepli kalemle direkt yazan elektrokardiyograf<br />

cards. Jacquard makinasında kumaşa şekil işlenirken iplerin kaldırılması ve bastırılmasını<br />

sağlayan kordonların kontrolünü sağlayan karton şeritler<br />

care ilgilenmek, korumak<br />

care koruma<br />

care ihtimam, bakım<br />

care of dikkatine<br />

career kariyer, meslek, meslek başarısı<br />

careful dikkatli<br />

careless dikkatsiz<br />

carelessness dikkatsizlik<br />

caret düzeltme imi (ters V ondalık noktasının yerini belirtmek üzere kullanılan bir sembol)<br />

cargo nakliye, kargo, yük taşımacılığı<br />

cargo hamule, yük, kargo<br />

cargo hook kargo kancası<br />

cargo in hold ambar yükü<br />

cargo on deck güverte yükü<br />

cargo van kapalı yük taşıma kamyoneti, van<br />

cargo winch kargo vinci<br />

carinate orta kısmı tümsek gösteren, sırt şeklinde, sırtlı<br />

cariogenic çürük oluşmasına sebep olan, çürütücü<br />

carjack‐type sounding apparatus uç basınçlı sondaj aleti<br />

carload araba yükü


carman karayolu taşıtları sürücüsü<br />

carmine koyu kırmızı bir boya maddesi, kırmızıdan şapla çökeltme suretiyle elde edilen kırmızı<br />

pigment<br />

carminophil karmin boyası ile kolayca boyanan<br />

Carnot Cycle Karnot çevrimi<br />

Carnot Cycle Karnot devresi, ideal çevrim<br />

Carnot Cycle Karnot çevrimi, ideal ısı makinasının bir çevrimindeki başlangıç durumuna göre<br />

izotermal genleşme.adyabatik genleşme, izotermal sıkışma ve adyabatik sıkışmayı içeren<br />

maksimum ısı verimliliği<br />

Carnot’s Law Karnot kanunu<br />

car‐park otomobil parkı<br />

carpenter doğramacı, marangoz<br />

carpenters level kabarcıklı düzeç, hava kabarcıklı seviye aleti<br />

carpentry marangozluk<br />

carpentry doğrama, marangozluk işleri<br />

carpet paspas, halı<br />

carpet karpet örtü, koruyucu örtü veya örtme tabakası, karpet (mevcut yolların tekrar<br />

kaplanmasında kullanılan ve 1 inçten daha kalın olmayan, bitümlü malzemeden oluşmuş bir<br />

aşınma tabakası)<br />

carpet halı döşemek<br />

carpet coat karpet tipi örtü, kaplama örtüsü (bir yolun veya kaplamanın üzerine asfaltik<br />

malzeme mc veya rc tipi katbek asfaltı, emülsiyonlar veya yumuşak asfalt çimentoları ve bunu<br />

örten mineral agrega ile yapılan sathi kaplamadan oluşan 3/4 inçten daha kalın olmaya<br />

carpet thin surfacing ince satıh kaplaması (yol katranı ve bitümlü bağlayıcı içeren ince aşınma<br />

tabakası)<br />

carriage taşıyıcı<br />

carriage araba, taşıyıcı<br />

carriage taşıma, nakliye, taşıma ücreti, navlun<br />

carriage bolt ağaç cıvatası<br />

carriage clock seyahat saati. kapaklı saat


carriage feed lever şaryo aralık levyesi<br />

carriage free nakliye ücreti satıcıya ait, bedelsiz nakliye<br />

carriage key dört köşe yuva anahtarı<br />

carriage nut ağaç cıvatası somunu<br />

carriage paid nakil masrafı önceden ödenmiş<br />

carriage paid to navlun ödemeli<br />

carriage release link şaryo bırakma bağlantısı<br />

carriage return satırbaşı<br />

carriage return bell crank daktilo satırbaşı dirsek levyesi<br />

carriage return dog daktilo satırbaşı kancası<br />

carriage return key daktilo satırbaşı tuşu<br />

carriage return spring drum daktilo satırbaşı yayı makarası<br />

carriage spring. araba makası,vagon makası<br />

Carriage. (a) tornanın yatağı üzerinde kayan ve kesici takımı taşıyan kısmı, (b) matbaa<br />

makinasında merdanenin altında ileri geri hareket eden yatay tabla, (c) daktilo makinasının<br />

kağıdı tutan hareketli kısmı,<br />

(d) örgü makinasının ip masurasını taşıyan ve örgü iple<br />

carriageway taşıt yolu (karayolunun, taşıtlar tarafından kullanılan ve banketleride kapsayan<br />

kısmı)<br />

carriegaway anchor taşıt yolu ankrajı<br />

carrier taşıyıcı<br />

carrier 1. taşımacı, nakliyeci 2. kovan, mahfaza, kutu, diferansiyel karpuzu, taşıyıcı, şanzıman<br />

mahfazası<br />

carrier adjustment ring taşıyıcı ayar somunu<br />

carrier air taşıyıcı hava<br />

carrier beam taşıma traversi<br />

carrier channel taşıyıcı kanalı<br />

carrier current taşıyıcı akım, kuranportör<br />

carrier current relay taşıyıcı akım rölesi


carrier frequency taşıyıcı frekans<br />

carrier noise ratio taşıyıcı gürültü oranı<br />

carrier power taşıyıcı gücü<br />

carrier recovery taşıyıcı eşzamanlaması<br />

carrier return yeni satırbaşı<br />

carrier roller taşıyıcı makara<br />

carrier sense multiple access taşıyıcıyı dinleyen<br />

çoklu erişim<br />

carrier trunnion taşıyıcı mesnedi, mahfaza (kutu, kovan, karpuz) mesnedi<br />

carrier wheel. ara çarkı, avara kasnağı<br />

carrier. taşıyıcı, nakliyeci, hamal, ulak, taşıma düzeni, taşıma tertibatı, mesned, çevirme kolu,<br />

fotoğraf şasisi, makara mesnedi, bobin mesnedi, elektrik taşıyıcısı, elektrik taşıyıcı akımı, taşıma<br />

muhafazası<br />

carrierless taşıyıcısız<br />

carrigeway marking kaplama işaretlemesi, yatay işaretleme<br />

carry elde<br />

carry 1. taşımak, nakletmek 2. elde<br />

carry taşıma<br />

carry taşıma, götürme<br />

carry over aktarma<br />

carryall binek arabasından büyük kapalı tip araba, keriol, bir nevi çiftlik arabası<br />

carryaü. çekilen veya tahrik motoruna sahip kendinden boşalan ve yüklenebilen nakliye aracı<br />

carrying taşıma<br />

carrying capacity taşıma kapasitesi (bir sistemin çevre niteliği bozulmadan nüfusta meydana<br />

gelen artışı kaldırma konusundakı azami yeteneği veya yol gibi bir sistemin yük taşıma yeteneği)<br />

carrying capacity, allowable bkz. allowable carrying capacity<br />

carrying capacity, ultimate bkz. ultimate carrying capacity<br />

carrying case taşıma kutusu


carrying idler taşyıcı makara<br />

carrying idler set taşyıcı makara grubu<br />

carryover eliminator taşınabilir bağlantı<br />

carry‐over factor cross metodunda iletme katsayısı<br />

cart araba, el arabası, at arabası<br />

cartage arabayla taşıma<br />

cartage nakliye<br />

cartage charges nakliye masrafları<br />

cartel kartel (aynı üretim kolunda iki veya daha fazla işletmenin aralarındaki rekabeti önleyip<br />

pazarda bir tekel oluşturmak amacıyla hukuki ve ekonomik bağımsızlıklarını koruyarak<br />

oluşturdukları birlik)<br />

cartesian kartezyen<br />

cartesian coordinates kartezyen koordinatlar<br />

cartesian product kartezyen çarpım<br />

cartesian space kartezyen uzay<br />

cartographer haritacı, kartograf<br />

cartographic kartografik<br />

cartographic haritacılığa ait<br />

cartographic material harita bilgileri<br />

cartography haritacılık, kartografi<br />

cartography haritacılık<br />

carton karton kutu, mukavva kutu<br />

carton karton, mukavva<br />

cartridge filtre kabı, kartuş<br />

cartridge kutucuk<br />

cartridge fişek, kaset<br />

cartridge kovan, kartuş, filtre kartuşu, kutucuk<br />

cartridge kertriç


cartridge kartuş, filtre kabı<br />

cartridge filter kaset filtre<br />

cartridge fuse kaset sigorta<br />

cartridge tape unit kutucuk teyp birimi<br />

carve oymak, oyuk<br />

carve out samples numune almak (oyarak)<br />

carver oymacı<br />

carver doldurulan veya sun’i olarak yapılan dişe şekil vermede kullanılan dişçi aleti<br />

carving oymacılık<br />

cascade kaskad, ardışık<br />

cascade basamaklamak<br />

cascade ikinci kademe dizi, kaskad<br />

cascade control kaskad (ardışık) kontrol<br />

cascade control ikinci kademe kontrol, kaskad kontrol<br />

cascade controller kaskad (ardışık) kontrolörü<br />

cascade shower ışın sağanağı<br />

cascading peşpeşeleme, art arda takma<br />

case olay, özel durum<br />

CASE Computer Aided Systems Engineering<br />

case durum, kutu, sandık<br />

case beşik<br />

case muhafaza, yuva, beşik<br />

CASE Bilgisayar Destekli Sistem Mühendisliği<br />

case kılıf; şık, durum<br />

case 1. mahfaza, kutu, kovan, sandık 2. örnek olay, durum, hal 3. dava, hukuk davası<br />

case kutu<br />

case kaplama<br />

case kaplamak


case (final drive) cer kapağı<br />

case conversion büyük küçük harf dönüşümü<br />

case half diferansiyel kafesi<br />

case hardening sementasyon<br />

case hardening bir maddenin dışını sertleştirmek<br />

case history vaka analizi<br />

case sensitive büyük ve küçük harfe duyarlı<br />

case study durum çalışması<br />

case study örnek‐olay incelemesi<br />

cased hole muhafazaya alınmış delik veya çukur<br />

caseinogen kazeinin ön maddesi, kazeinojen<br />

casement pencere kanadı<br />

cash register yazar kasa<br />

cash with order ödemeli sipariş, siparişle ödeme<br />

casing kaplama<br />

casing muhafaza<br />

casing gövde<br />

casing muhafaza borusu, çelik zarf (kazıkta), kutu, kovan, dişli mahfazası, koruma, kaplama<br />

borusu<br />

casing, pipe bkz. pipe casing<br />

cask varil<br />

casque kask<br />

cassation iptal<br />

cassette kaset<br />

cassette reader kaset okuyucu<br />

cassiterite kalay cevheri<br />

cast döküm<br />

cast dökmek


cast kalıp, döküm, dökmek, kalıba dökmek, maden dökümü yapmak<br />

cast bronze dökme bronz<br />

cast bronze machined işlenmiş dökme bronz<br />

cast in place concrete yerinde dökme beton<br />

cast in place concrete pile yerinde dökme beton kazık<br />

cast in place pile yerinde dökme kazık<br />

cast in situ yerinde dökme<br />

cast iron dökme demir<br />

cast iron dökme demir, döküm, font, pik<br />

cast iron boiler dökme demir kazan<br />

cast iron electrode dökme demir elektrot<br />

cast iron electrode machinable işlenebilir dökme demir elekrot<br />

cast iron fitting dökme demir (fittings) ekleme parçaları<br />

cast iron fitting döküm fitting<br />

cast iron liner dökme demir gömlek<br />

cast iron mold dökme demir kalıbı<br />

cast iron pillow block dökme demir konsol yatak<br />

cast iron pipe dökme demir boru, font boru<br />

cast iron radiator dökme demir radyatör<br />

cast iron radiator döküm radyatör<br />

cast line toplama eğrisi, birikme eğrisi, yığışımlı çizgi<br />

cast nail dökme çivi<br />

cast rib takviye çubukları<br />

cast steel çelik döküm<br />

cast steel dökme çelik<br />

cast stone suni taş (bina kaplamaları için)<br />

castellated nut taçlı somun<br />

castellation başlı pim kullanılacak taçlı somunların üstündeki yarıklar


caster dökümcü<br />

caster nakil tekerleği<br />

caster 1. bazı seyyar takım tezgahlarında, hafif vinç veya krikoda kullanılan özel tip tekerlek<br />

fırdöndü, makara 2. otomobillerin ön tekerleklerine verilen özel açılardan biri, aks başı<br />

pernolarının (king pin) düşey eksene göre üstten geriye doğru eğilme derecesi<br />

caster (castor). makara, ayak makarası, küçük tekerlek, merdane, hadde merdanesi, dökümcü<br />

caster action viraj alındıktan sonra tekerleklerin kendiliğinden doğrulması<br />

caster angle kaster açısı<br />

caster angle dingil başı eğikliği<br />

casting dökme blok, döküm maden parça, döküm<br />

casting furnace döküm fırını<br />

castle nut taçlı somun<br />

castle nut. çentikli somun<br />

castor nakil tekerleği<br />

castor oil hintyağı<br />

casual rastgele, gelitigüzel, tesadüfen<br />

casual heat gain tesadüfi ısı kazanımı<br />

casualty kazazede, savaşta ya da kazada ölen veya yaralanan<br />

casualty rate kazazede oranı, bedensel hasar oranı, can kaybı<br />

casuistics bir hastalığa ait vak’aların toplanıp incelenmesi<br />

cat head kedi başı, sondaj makinelerinde kendinden hareketli kasnak<br />

CAT HEESTM biyolojik olarak parçalanabilen hidrolik yağ<br />

CAT HYDOTM hidrolik yağı<br />

CAT MTOTM çok amaçlı traktör yağı<br />

cat walk kedi yolu, yüksek inşaatta (asma köprülerde) servis yolu, büyük makinelerin etrafında<br />

dolaşmak için yapılan iskele<br />

cat’s eye kedi gözü<br />

cata‐ aşağı, karşı anlamı veren ön ek


catabolic katabolizmaya ait<br />

catabolite katabolizmada meydana gelen bir bileşim<br />

cataclastic basınç başkalaşımı ile ezik, kırık ve biçimi değişik kristallerden oluşmuş bir kayaç<br />

dokusu, çok kırıklı yapı<br />

catacoustics yankı bilgisi, aksiseda ilmi<br />

catacrotic sphygmogram’ın inen kolu üzerinde bir veya bir kaç çentik gösteren<br />

catadicrotic sphygmogram’ın ien kolu üzerinde iki çentik gösteren<br />

catalase hidrojen peroksidi ayrıştırabilen bir enzim, katalaz<br />

cataleptic failure felaket arıza<br />

cataleptiform katalepsi’ye benzeyen<br />

cataleptoid bkz. cataleptiform<br />

catalog katalog<br />

catalyse katalize etmek, kimyasal reaksiyonun hızını değiştirmek, özellikle reaksiyonu<br />

kolaylaştırmak<br />

catalysis kataliz, bazı maddelerin kendi asıllarına halel gelmeden başka maddelerin bileşimi<br />

üzerinde yaptıkları tesir<br />

catalysis kataliz, dağılma, çözülüş<br />

catalyst katalizleyen, katalizatör, kolaylaştıran<br />

catalytic katalitik<br />

catalytic katalize ait<br />

catalytic converter katalizör<br />

catalytic converter katalitik dönüştürücü (içten yanmalı motoru bulunan taşıtların egzoz<br />

borularına takılan hava kirliliğini denetleme aygıtı)<br />

catalytic heater katalitik soba<br />

catalytic incineration arındırma/katalitik<br />

catalytic influences katalizör etkileri, katalitik etkiler<br />

catalytic muffler katalizör<br />

catalyze kolaylaştırmak, katalize etmek, katalizlemek<br />

catalyze katalize olmak


catalyzer katalizör<br />

cataphoresis eriyik içinde dağılmış iyonların elektrik akımı etkisiyle katot’a doğru hareket<br />

etmesi<br />

catapult mancınık, sapan<br />

cataract. pompalama makinası ile diğer makinalar arasındaki hareketi regüle eden valfleri ve<br />

dalma pistonu ihtiva eden bir çeşit hidrolik fren<br />

catastalsis yukardan aşağıya doğru, dalga şeklinde ilerleyen kontraksiyon hareketi, bu tarz<br />

kontraksiyon dalgası ile belirgin peristaltik hareket şekli<br />

catastrophe felaket<br />

catastrophic felaket meydana getiren<br />

catastrophic felaket getiren, sonu kötü biten<br />

catch tutma<br />

catch tutmak<br />

catch mandal<br />

catch bar. örgü makinasının uzun çelik çubuk şeklindeki parçası. taşıyıcı kızak ile bağlantıyı<br />

sağlayan üzeri pirinç kaplıolan kısmına tahrik kanadı adı verilir<br />

catch basin garguy, su toplama yerleri, yer süzgeci<br />

catch drain kafa hendeği<br />

catch pawl. kavrama çengeli, kavrama mandalı<br />

catch plate. torna kavraması, durdurma parçası<br />

catch points. bir trenyolu rayında vagonun istem dışı raydan çıkması için meyilli bir yokuşta<br />

yedekleme noktaları<br />

catcher mandal<br />

catcher mandal kavrayıcı, tutucu<br />

catchment area yağış alanı, suların toplanma havzası<br />

catchming area yağış alanı<br />

categorize sınıflandırmak<br />

category ulam<br />

category cins, kategori, sınıf, vasıf


category kategori, sınıf, aralarında herhangi bir bakımdan ilgi ve benzerlik bulunan şeylerin<br />

tümü<br />

catena zincirleme seri<br />

catenary zincir eğrisi<br />

catercornered çapraz<br />

caterpillar 1. tırtıl 2. palet (iş makinesinde)<br />

caterpillar paletli makina<br />

caterpillar (track). katerpilar.tırtıllı taşıt.tırtıllı traktör<br />

caterpillar compact series caterpillar kompakt serisi<br />

caterpillar earth moving equipment caterpillar iş makinaları<br />

caterpillar tractor paletli traktör<br />

caterpillar vehicle paletli araç<br />

cathead (spıder). griva mataforası, demir mataforası,toma askı tertibatı,çıkrık<br />

catheter çeşitli çap ve uzunlukta içi boş tüp,<br />

kateter, sonda<br />

cathodal katot’a ait, katot’la ilgili<br />

cathode katot, elektrodun eksi kutpu<br />

cathode bias katot polarizasyonu<br />

cathode ray tube katot ışınlı tüp<br />

cathode rays elektron ışınları<br />

cathode resistor katot direnci<br />

cathodic katodik<br />

cathodic protection katodik koruma<br />

cation katyon, pozitif yüklü iyon<br />

cation elektroliz usulünde katotta hasıl olan madde, bir müspet iyon<br />

cation exchange katyon değişimi, baz değişimi<br />

cation exchanger katyon değiştirici<br />

cationic katyonik


cationic asphalt katyonik asfalt<br />

cationic emulsifiers katyonik emülsiyon verici maddeler (molekülün bitümle çözünen büyük<br />

organik kısmı katyon olan bileşikler)<br />

cations, exchangeable bkz. exchangeable cations<br />

cations, metallic bkz. metallic cations<br />

cations, monovalent bkz. monovalent cations<br />

cations, multivalent bkz. multivalent cations<br />

cations, univalent bkz. univalent cations<br />

cat’s eye reflector kedi gözü reflektör, kedi gözü<br />

CATTDTOTM şanzuman ve güç aktarma organları yağı<br />

cattle creep hayvan geçidi<br />

cattle guard hayvan çiti<br />

CATV, community antenna television kolektif antenli televizyon<br />

catwalk dar köprü, iskele<br />

cauldron kap<br />

cauldron mastik kazanı (mastik asfalt ısıtmak için kullanılan açık bir kap)<br />

caulk dolgu ile doldurmak<br />

caulking sızdırmazlık<br />

caulking kalafatlama, demir başlarının şişirilmesi<br />

caulking sızdırmaz yapmak<br />

caulking (of boilersections) kalafat, sızdırmazlık (kazan kısımları)<br />

caulking hammer kalafat çekici<br />

causal sebep teşkil eden etkenle ilgili, sebebe yönelik<br />

causal neden<br />

causal nedensel<br />

causal relationship nedensel ilişki<br />

causal system nedensel sistem<br />

causalgia fazla ızdırap veren nörolojik bir ağrı çeşidi


causality principle nedensellik ilkesi<br />

cause neden, sebep<br />

cause sebep olmak, neden olmak<br />

cause damage zarara sebep olmak<br />

cause, to yolaçmak<br />

causeway bataklık gibi sulu zeminlerde yükseltilmiş yol<br />

caustic a) yakıcı, b) yakıcı madde (bileşim)<br />

caustic kostik<br />

caustic lime sönmemit kireç<br />

cauterization 1. dağlama; 2. hareket, elektrik veya kimyasal maddelerle dokuları yakma<br />

cauterize yakmak, dağlamak<br />

cautery yakış, dağlayış, dağlama aleti, koter<br />

caution dikkat, ihtiyat<br />

caution uyarı<br />

caution lamp uyarı, lambası<br />

caution plate ikaz levhası, uyarı etiketi<br />

cautious tedbirli<br />

cave oyulmak<br />

cave oymak<br />

cave in çökmek<br />

cave in toptan göçmek, çökmek<br />

cave in, tendency to bkz. tendency to cave in<br />

cavern mağara<br />

cavern/natural doğal mağara<br />

cavernous içi boş aralıkları olan, boşluklu, kavernöz, cavernosus<br />

cavernous boşluklu, mağaralı<br />

caving çöktürme<br />

caving toptan göçme, çökme, toptan yıkılma


cavitary 1. boşlukla ilgil; 2. boşluk gösteren, oyuk, çukur; 3. ortasında vücut boşluğu bulunan<br />

(solucan vb. hayvansal parasit hakkında)<br />

cavitas boşluk kavite<br />

cavitation kovuklanma<br />

cavitation oyuk, oyulma<br />

cavitation boşlum, kavitasyon<br />

cavity boşluk, kavite, oyuk<br />

cavity resonator kovuk çınlayıcısı<br />

cavity wavemeter kovuklu dalgaölçer<br />

cavum (pl. Cava). boşluk, kovuk, oyuk, çukur<br />

CBR bkz. California bearing ratio<br />

CBR curve bkz. California bearing ratio curve<br />

CBR method bkz. California bearing ratio method<br />

CBR test bkz. California bearing ratio test<br />

CBR value of subgrade strength bkz. California bearing ratio value of subgrade strength<br />

CC bkz. center of curvature<br />

CCD yükten bağlaşımlı aygıt<br />

c‐clamp el mengenesi, işkence, kelepçe<br />

CCS, call per centisecond yüz saniyedeki çağrılar<br />

CCTV kapalı devre televizyon<br />

CD compact disk<br />

CD burner CD yazıcı<br />

CD, compact disk yoğunteker<br />

CD‐I; compact disk‐interactive etkileşimli yoğunteker<br />

CDI Clutch. kasnak etrafına çelik bir şerit sarılmak üzere oluşturulan sürtünmeli kavrama<br />

cdrom cd‐rom<br />

CD‐ROM salt okunur yoğunteker<br />

CD‐ROM CD‐ROM


cdrom driver cd rom sürücü<br />

CD‐ROM driver yoğunteker sürücüsü<br />

CD‐ROM driver CD‐ROM sürücü<br />

cdrom player cd rom okuyucu<br />

cdrom writer cd rom yazıcı<br />

CD‐ROM‐Player CD‐ROM‐Okuyucu<br />

cease durmak, kesmek, durdurmak<br />

cecal 1. çekum’la ilgili, çekum’a ait; 2. ucu kapalı sonlanan, kör kese halinde sonlanan<br />

cedar çam ağacı, sedir ağacı<br />

cedilla çengel işareti<br />

ceiling tavan<br />

ceiling 1. tavan 2. azami<br />

ceiling beam tavan kirişi<br />

ceiling block asmolen<br />

ceiling coil tavan tipi serpantin<br />

ceiling coil tavan tipi serpantin<br />

ceiling cornice tavan pervazı, tavan kornişi<br />

ceiling diffuser tavan tipi menfez (difizör)<br />

ceiling diffuser tavan menfezi<br />

ceiling grid (see ceiling coil) tavan tipi serpantin<br />

ceiling heating tavandan ısıtma<br />

ceiling mounted tavana monte<br />

ceiling outlet tavandan çıkış<br />

ceiling outlet tavan menfezi<br />

ceiling structure tavan strüktürü (yapısı)<br />

ceiling structure tavan taşıyıcı yapısı<br />

ceiling ventilator tavan vantilatörü<br />

ceiling void tavan boşluğu


ceiling, absolute bkz. absolute ceiling<br />

cele 1. şişme, şişkinlik; 2. fıtık anlamına sonek<br />

celerity sürat, çabukluk<br />

celestial coordinates gök yüzü koordinatları<br />

cell hücre, akünün hücreleri, bilgisayar ünitesi<br />

cell hücre, pil<br />

cell göze<br />

cell hücre, göz<br />

cell frequency göze sıklığı<br />

cell library hücre kütüphanesi (bilgisayarda)<br />

cell pressure hücre basıncı, çevre basıncı<br />

cell protection göze koruması<br />

cell range göze erimi<br />

cellar depo, kiler<br />

cellar kiler, mahzen<br />

cellar bodrum, mahzen, yeraltı odası<br />

cellar floor bodrum tabanı<br />

cellar stairs bodrum merdiveni<br />

cellarage mahzen ücreti<br />

cellicolous hücreler içinde yaşayan<br />

celliferous hücreler oluşturan<br />

celliform hücre şeklinde, hücreye benzeyen<br />

cellobiase sellobiyozu glikoza çeviren enzim<br />

cellobiose selüloz’dan meydana gelen bir disakarid (C12H2O11)<br />

celloidin mikroskop çalışmalarında kullanılan bir kollodyon preparatı, koloidin<br />

cellula (pl. Cellulae). bkz. cell<br />

cellular hücresel<br />

cellular hücreli


cellular göz göz, bölmeli, hücreli, petekli<br />

cellular 1. hücrevi; 2. hücreli<br />

cellular air filter hücreli hava filtresi<br />

cellular air filter (see cellular filter) hücreli hava filtresi<br />

cellular caisson hücreli keson<br />

cellular cofferdam hücresel batardo,su geçirmez kutu<br />

cellular filter hücreli filtre<br />

cellular floor boşluklu döşeme, içi boş döşeme<br />

cellular glass (see foam glass) cam yünü<br />

cellular phone cep telefonu<br />

cellular rubber köpük lastik<br />

cellular rubber thermal insulation köpük lastik ısı yalıtımı<br />

cellular structure hücreli yapı<br />

cellular structure hücresel yapı tarzı<br />

cellular telephone technology hücresel (gözesel) telefon teknolojisi<br />

cellular thermal insulation hücreli ısı izolasyonu<br />

cellular wall hücresel batardo<br />

cellule hücrecik<br />

cellulipedal hücreye yönelen, hücreye doğru hareket gösteren<br />

cellulose selüloz<br />

cellulose fiber selüloz lifi<br />

cellulose fiber sheet packing selüloz esaslı contalık<br />

cellulosic sellülozik<br />

cellulosity hücre kümesi halinde bulunma, hücrelerden oluşma hali<br />

Celsius santigrat<br />

Celsius thermometer santigrat termometre<br />

cement çimentolamak<br />

cement çimento


cement bağlayıcı, çimento (aralarında bağlantı olmayan bir taneler topluğuna uygun şekilde<br />

ilave edildiğinde fiziksel ve kimyasal olaylarla sertleşerek bu taneleri bir kütle halinde<br />

bağlayabilen, birbirine birleştirilen iki parçanın arasını doldurarak sızmayı ön<br />

cement tutkal, yapıştırıcı<br />

cement çimento, siman, sement, diş kökünü örten doku tabakası<br />

cement macun<br />

cement aggregate ratio çimento agrega oranı<br />

cement aggregate reaction bkz. aggregate cement reaction<br />

cement bagging çimentonun torbalanması<br />

cement bound granular base çimento bağlayıcılı granüler temel<br />

cement bound macadam çimento makadam (serme ameliyesi esnasında agregaya çimentonun<br />

ilave edildiği bir yol yapısı türü)<br />

cement factor çimento dozajı (torba adedi cinsinden)<br />

cement grouting çimento enjeksiyonu<br />

cement injection çimento enjeksiyonu, çimento içitimi<br />

cement kiln çimento fırını<br />

cement klinker çimento klinkeri<br />

cement lining çimento ile kaplanmış şap tabakası<br />

cement mixing test çimento ile karıştırma deneyi (yavaş sertleşen asfalt emülsiyonlarının<br />

emülsiyon verici madde çözeltisinin tipine ve konsantrasyonuna bağlı kararlılık sınırını tayin<br />

etmek için çimento ile yapılan karıştırma deneyi)<br />

cement modified soil çimento ile fiziksel özellikleri iyileştirilmiş zemin<br />

cement paste çimento şerbeti<br />

cement rubble masonry, fine finished bkz. fine finished rubble masonry cement<br />

cement rubble masonry, ordinary bkz. ordinary rubble masonry cement<br />

cement soil stabilization çimento toprak stabilizasyonu<br />

cement stabilization çimento stabilizasyonu<br />

cement stabilized soil çimento ile stabilize edilmiş toprak


cement treated material çimento ile iyileştirilmiş malzeme, çimento ile dayanımı arttırılmış<br />

granüler malzeme<br />

cement, bulk bkz. bulk cement<br />

cement, grout bkz. grout cement<br />

cement, grout filler bkz. grout filler cement<br />

cement, high alcali bkz. high alcali cement<br />

cement, high silica bkz. high silica cement<br />

cement, hydratation of bkz. hydratation of cement<br />

cement, low alcali bkz. low alcali cement<br />

cement, low heat bkz. low heat cement<br />

cement, lumnite bkz. lumnite cement<br />

cement, masonry bkz. masonry cement<br />

cement, modified bkz. modified cement<br />

cement, mortar bkz. mortar cement<br />

cement, mortar patch bkz. mortar patch cement<br />

cement, natural bkz. natural cement<br />

cement, potassium in bkz. potassium in cement<br />

cement, prehydration of bkz. prehydration of cement<br />

cement, roman bkz. roman cement<br />

cement, rubble masonry bkz. rubble masonry cement<br />

cement, sand bkz. sand cement<br />

cement, santorin bkz. santorin cement<br />

cement, special bkz. special cement<br />

cement, sulfate resisting bkz. sulfate resisting cement<br />

cement, super bkz. super cement<br />

cement, tramp iron in bkz. tramp iron in cement<br />

cement, white portland bkz. white portland cement<br />

cementation çimentolaşma


cementation çimentolaşma, semantasyon, bir maddenin bünyesine yüksek ısıda başka bir madde<br />

katma, maden tavlama<br />

cementation çimentolama<br />

cementation bir şeyi, yapıştırıcı aracılığıyla diğer bir şeye tutturma<br />

cemented yapışık<br />

cemented carbide tool bit sert maden uçlu torna kalemi<br />

cemented sand çimentolanmış kum<br />

cementing agents, uniformity of the bkz. uniformity of the cementing agents<br />

cementing material çimentolayıcı madde, bağlayıcı madde, bağlayıcı<br />

cementite sementit<br />

ceno pref. 1. yeni, ilk defa görülen anlamına önek;<br />

2. boş, kimse bulunmayan anlamına önek<br />

censor sansür<br />

censored sample durdurulmuş örneklem<br />

census sayım<br />

center merkez<br />

center merkez, pistonun ölü noktaları, sentro, punta<br />

center merkezlemek<br />

center alignment (yazıyı) ortalama<br />

center alignment, mean, average ortalama<br />

center bit punta matkabı<br />

center blade orta bıçak<br />

center bolt göbek saplaması<br />

center brake band merkez fren kasnağı (traktörde)<br />

center distance eksenlerarası mesafe<br />

center distance merkez mesafesi<br />

center drill punta matkabı<br />

center drilling merkez hattı, merkezden delme


center frequency sukunet frekansı<br />

center gauge punta mastarı<br />

center hole punta deliği, merkez deliği<br />

center joint merkezi mafsal<br />

center lane orta şerit (bölünmemiş ve tek sayıda şeritli bir yolda, her iki yöndeki trafiğin<br />

kullanabileceği ortadaki şerit)<br />

center lathe torna tezgahı<br />

center line orta çizgi, merkez hattı, eksen, yol eksen çizgisi, yol ekseni, (iki yönlü bir yolda, yolu<br />

iki eşit kısma ayıran çizgi)<br />

center line stripe eksen çizgisi (eksen çizgisini gösteren boyalı şerit)<br />

center line velocity eksenel hız<br />

center of burst parlama merkezi<br />

center of circumference çember merkezi<br />

center of curvature (CC) eğrilik merkezi, yatay güzergahta dairesel kurp parçasının merkezi<br />

center of dispersion dağılma merkezi<br />

center of gravity ağırlık merkezi<br />

center of gravity, position of the bkz. position of the center of gravity<br />

center of gyration dönme merkezi<br />

center of impact orta vuruş noktası (çarpma merkezi)<br />

center of mass kütle merkezi<br />

center of oscillation salınım merkezi<br />

center of percussion çevirici güç merkezi<br />

center of picture resim orta noktası, izdüşüm orta noktası<br />

center of pressure basınç merkezi<br />

center of range orta mesafe<br />

center of resistance mukavemet noktası<br />

center of rotation dönme merkezi<br />

center plate birden fazla plakalı debriyajlarda orta plaka, birden fazla plakalı, debriyaj orta diski


center punch nokta zımbası<br />

center section makta, ara kesit<br />

center trunnion mounting merkez terazi mafsal bağlantı<br />

centering merkezleme<br />

centering 1. merkezleme 2. iskele (kemer için)<br />

centering device merkezleme düzeneği<br />

centering effect merkezleme etkisi<br />

centering rod merkezlendirme çubuğu<br />

centering spring merkezleme yayı<br />

centerless grinding puntasız taşlama<br />

centerline eksen hattı<br />

centers, lathe bkz. lathe centers<br />

centershift ortaya kaydırma<br />

centesimal yüzdeler taksimatı, yüzdelik<br />

centi önüne geldiği rakamın %l’ini belirten ön ek<br />

centi‐ yüz, yüzde anlamı veren ön ek<br />

centigrade yüz dereceye taksim edilmiş, santigrad<br />

centigrade santigrat<br />

centigrade loose bölünmüş taksimat<br />

centigrade thermometer santigrat termometre<br />

centigram gram’ın yüzde biri, santigram<br />

centigramme bkz. centigram<br />

centiliter litre’nin yüzde biri, santilitre<br />

centimeter metre’nin yüzde biri, santimetre<br />

centinormal bir maddenin % 1 (0.01)’liği 0.01 oranındaki normal eriyiği<br />

centipoise santipois (l/l00 pois)<br />

centne arbor. saatin her bir saatte tam bir devir yapan ve plakaların merkezinde bulunan direk<br />

central merkezi, özeksel


central orta, merkezi, santral<br />

central angle merkez açısı<br />

central arch orta kemer<br />

central bank merkez bankası<br />

central batching merkezi harmanlama<br />

central boiler plant merkezi kazan tesisi<br />

central business district merkezi iş semti, iş merkezi bölgesi, alışveriş bölgesi<br />

central control merkezi kontrol<br />

central control panel merkezi kontrol paneli<br />

central ellipse of inertia merkezi atalet elipsi<br />

central fibre merkezi lif<br />

central grating orta ızgara<br />

central heating merkezi ısıtma<br />

central heating kalorifer<br />

central heating fuel oil kalorifer yakıtı<br />

central heating plant merkezi ısıtma tesisi<br />

central heating station merkezi ısıtma istasyonu<br />

central lubrication motor ve makinelerde merkezi yağlama sistemi<br />

central mixed concrete merkezi, sabit tesiste karıştırılan beton<br />

central mixing merkezi karıştırma<br />

central mixing asphalt plant merkezi, sabit asfalt hazırlama plenti<br />

central mixing plant merkezi karıştırma plenti<br />

central moment özeksel moment<br />

central office merkez bürosu<br />

central office santral<br />

central office merkez, merkez ofis<br />

central office trunk santral gövdeyolu<br />

central planning merkezi planlama


central plant. merkezi tesis, ana tesis, ana fabrika<br />

central processing unit ana işlem birimi<br />

central processing unit, CPU ana işlem birimi<br />

central processor unit merkezi işlem birimi<br />

central reservation orta refüj<br />

central reserve refüj, orta refüj (bölünmüş yollarda karşılıklı yönlerdeki trafiğe ait platformları<br />

ayıran kısım)<br />

central station air handling unit merkezi klima santralı<br />

central traffic control merkezi trafik yönetimi<br />

centrality merkezde olma<br />

centralization merkezileştirme<br />

centralization merkezden yönetim, merkeziyetçilik<br />

centralize merkezileştirmek<br />

centralize merkezleme, merkez durumuna getirme, merkeze bağlı kılma (yönetimde)<br />

centralized merkezileş(tiril)miş, özekselleş(tiril)miş<br />

centralized management merkezi yönetim<br />

centralized processing merkezi işleme<br />

centrally merkezden<br />

centre merkez<br />

centre bit. punta matkabı, merkez punta noktalı, biri bıçak görevi gören diğeri ise açılacak delik<br />

çapını belirleyen iki kanatlı tahata delme matkabı<br />

centre drill. punta matkabı<br />

centre gauge (screw‐cutter’s gauge). tornacı açı ölçme maştan, punta mastarı<br />

centre lathe (engine lathe). merkezlenmiş iş parçasını döndürme, delik açma,vida dişi açma<br />

operasyonlarını yapan torna tezgahı, puntalı torna tezgahı<br />

centre line. merkez hattı,orta çizgisi<br />

centre of gravity ağırlık merkezi<br />

centre of gyration. dönme merkezi,topaç merkezi


centre of mass. kütle merkezi<br />

centre of oscillation. salıntı merkezi, ihtizaz merkezi, titreme merkezi, salınım merkezi<br />

centre of percussion. çevirici kuwet merkezi,vuruş merkezi, darbe merkezi<br />

centre oistance. eş çalışan iki dişlinin mil eksenleri arası mesafe<br />

centre opening door ortadan açılan kapı<br />

centre pinion. bir saatteki dişli düzeneğinde büyük dişlinin tahrik ettiği pinyon dişli<br />

centre punch. nokta zımbası.delik mastarı,<br />

punta zımbası<br />

centre wheel (horology). saatte, her saat bir devir yapan pinyon dişli miline tutturulan dişli<br />

centreless grinding. puntasız taşlama<br />

centre‐line velocity eksenel hız<br />

centre‐mounted cab merkezi kabin<br />

centre‐weighted governor. ağırlığı bilyelerin santrifüj kuweti ile dengelenen merkez mili<br />

üzerinde kayan büyük bir ağırlığa sahip cismi içeren yüksek hız regülatörü<br />

centri‐ merkez anlamı veren birleştirici<br />

centric merkezsel<br />

centric load merkezi yük, eksenel basınç veya yük<br />

centrical merkezsel<br />

centrifugai speedometer. bkz. speedometer, centrifugal<br />

centrifugal santrifüj, merkezkaç<br />

centrifugal dışarıya doğru uzaklaşan<br />

centrifugal (adj) merkezkaç (santrifüj)<br />

centrifugal advance santrifüj avans<br />

centrifugal brake santrifüj freni<br />

centrifugal brake. savurma fren .santrifüj fren<br />

centrifugal cast iron pipe dökme demirden boru<br />

centrifugal cast iron pipe valve seat dökme demirden boru halinde supap yuvası malzemesi


centrifugal clutch. santrifüj kavrama. belirti bir devir esnasında otomatik olarak devreye giren<br />

kavrama<br />

centrifugal compressor santrifüj kompresör<br />

centrifugal compressor. santrifüj kompresör, savurma kompresör<br />

centrifugal fan santrifüj fan<br />

centrifugal fan radyal fan<br />

centrifugal fan (paddle‐wheel fan). savurma körük, santrifüj<br />

centrifugal force merkezkaç kuvveti, santrifüj kuvveti<br />

centrifugal force;centripetal force. santrifüj kuvvet,savurma kuvveti<br />

centrifugal governor santrifüj regülatör<br />

centrifugal pump. santrifüj pompa, santrifüj tulumba, savurma pompa<br />

centrifugal separator santrifüj ayırıcı<br />

centrifugal. merkezden uzaklaşan, merkezden çevreye doğru hareket gösteren, merkezkaç<br />

centrifugal. santrifüj, merkezden dışa doğru, savurma<br />

centrifugalize santrifüjlemek<br />

centrifugation içinde sıvı bulunan tübün yüksek sür’atle döndürülerek ihtiva ettiği taneciklerin,<br />

merkezkaç kuvvetin etkisiyle dibe çöktürülmesi, santrifüj ayırma<br />

centrifuge dönerek çalışan ve yerçekimi gücünü artırarak yoğunlukları farklı maddelerin<br />

birbirlerinden ayrılmalarını sağlayan aygıt, santrifüj cihazı<br />

centrifuge santrifüj, merkezkaç<br />

centrifuge santrifüjlemek<br />

centrifuge savurucu makine,santrifüj,santrifüj makine. yüksek hızda çalılşan aparat, (a) farklı<br />

yoğunluktaki iki akışkanı birbirinden,katıyı sıvıdan ayırmak, (b) büyük ağırlık kuwetleri altında<br />

montajları test etmek için kullanılır<br />

centrifuge kerosene equivalent test santrifüj gazyağı eşdeğeri deneyi<br />

centrifuge method merkezkaç kuvvetiyle ayırma metodu<br />

centrifuge moisture equivalent santrifüj eşdeğeri su içeriği<br />

centrigrade santigrad<br />

centring (centering). (a) tornaya bağlamadan önce işlenecek parçanın merkezlerini işaretlemek.


(b) parçanın tornaya bağlanması anında torna ekseni ile merkezlenmesi<br />

centring chuck. mericezleme aynası<br />

centring machine puntalama makinası<br />

centripetal merkezcil<br />

centripetal forca. bkz. centrifugal force<br />

centripetal force merkezcil kuvvet<br />

centro merkez, merkezi anlamında ön ek<br />

centrode. cismin ani dönme merkezinin yolu<br />

centroid kütle merkezi<br />

centroid ağırlık merkezi<br />

centrum merkez, orta<br />

centrum merkez, merkez pozisyonu, şehir merkezi<br />

centuple yüz misli<br />

centuple yüz misli yapmak<br />

centuplicate yüz misli<br />

centuplicate yüz misli yapmak<br />

centurial merkezle ilgili<br />

century yüzyıl<br />

CER ( see cooling efficiency ratio) soğutma verimi oranı<br />

cera 1. arı tarafından salgılanan bal mumu;<br />

2. balmumuna benzer madde; 3. kulak kiri<br />

ceraceous 1. balmumu gibi, balmumana benzer;<br />

2. balmumu tabiatında, balmumundan yapılmış<br />

cerametallic serametalik<br />

cerametallic button serametalik kontrol düğmesi<br />

cerametallic facing serametalik balata<br />

ceramic toprak eşya<br />

ceramic çini, seramik


ceramic capacitor seramik sığaç<br />

ceramic cutting tool seramik kesici takım<br />

ceramic tool. hemen hemen her tür malzemeyi ve aşındırıcı malzemeyi işlemede kullanılan<br />

seramik<br />

kesici takım<br />

ceramics çinicilik<br />

ceramics seramik<br />

ceramist çini uzmanı<br />

cerasin kiraz ve erik ağaçlarından elde edilen zamkta bulunan bir madde ,serasin<br />

cerate balmumu merhem<br />

cerium Ce işareti ile bilinen atom no: 58 ve atom ağırlığı: 140.13 olan kimyasal element, seryum<br />

cerium seryum<br />

cero‐ bal mumu anlamın veren ön ek<br />

cerolysin balmumunu ayrıştaran bir lizin. sefolizin<br />

ceroplastic bal mumundan<br />

cerotic bal mumu ile ilgili<br />

certain kati<br />

certain event kesin olay<br />

certainly elbette<br />

certainty katilik<br />

certifiable belgelendirilebilir<br />

certificate belge, sertifika<br />

certificate belgelemek<br />

certificate sertifikalandırmak<br />

certificate sertifika<br />

certificate in bankruptcy konkordato<br />

certificate of analysis analiz belgesi<br />

certificate of authority yetki belgesi


certificate of authorization yetki belgesi<br />

certificate of inspection muayene belgesi<br />

certificate of manufacture imalat belgesi<br />

certificate of origin menşei şehadetnamesi<br />

certificate of origin orijin belgesi<br />

certificate of production imalat belgesi<br />

certificate of registry milliyet şahadetnamesi<br />

certificate, certification onay belgesi<br />

certification belge, sertifika<br />

certification onay belgesi<br />

certification of payment hakediş raporu<br />

certification of propriety mülkiyeti belgeleme<br />

certified onaylı<br />

certified vesayet altında olan, vasi kontrolu altında hareket edebilen kimse<br />

certified bill of lading onaylı konşimento<br />

certified carrier yetkili nakliyeci<br />

certified copy onaylı kopya<br />

certified invoice tasdikli fatura<br />

certified reference material sertifikalı referans malzeme<br />

certified technician belli yükümlülükleri yerine getirebileceği konusunda, bazı kurumlar<br />

tarafından yeterlilik verilmiş teknisyen<br />

certifier onaylayan<br />

certify belgelemek, onaylamak, tasdik etmek, belgelendirmek, bildirmek<br />

certifying officer ita amiri<br />

ceruse üstübeç<br />

ceruse beyaz kurşun<br />

cervicobrachial boyun ve kolla ilgili<br />

cervicofacial boyun ve yüzle ilgili


cervilator daimi titreşim meydanag etirerek serviksi genişletme amacıyla kullanılan alet<br />

cervix (pl. Cervices). boyun<br />

cesium Ca sembolü ile bilinen, atom no:55 ve atom ağırlığı 132.91 olan kimyasal element<br />

cesium sezyum<br />

cesspipe fosseptik borusu<br />

cesspit fosseptik, lağım çukuru<br />

cesspool fosseptik<br />

cesspool lağım çukuru, binaların pis su depolama tankı<br />

cestodology sestod (tenya)’ları konu alan bilim dalı, sestodoloji<br />

cestoid şerit (tenya)’e benzer, şerit gibi<br />

cetane setan<br />

cetane number yakıt setan sayısı<br />

cetrimidi deterjan etkisi olan bir antiseptik<br />

CFC (see chlorofluorocarbon) kloroflorokarbon<br />

c‐frame hamut (angıl dozer için)<br />

chafe ovarak aşındırmak<br />

chafe ovarak ısıtmak<br />

chafing araç lastiklerinin dişlerinin aşınması<br />

chain çelik şerit, zincir, ölçme zinciri<br />

chain barrel. zincirin fazla,artan kısmının üzerine sarıldığı bazen üzerine diş açılan silindirik<br />

varil<br />

chain block. zincir palangası<br />

chain case zincir mahfazası, zincir kutusu<br />

chain case cover zincir mahfazasının kapağı, zincir kutusunun kapağı<br />

chain case cover plate zincir kutusunun kapak plakası<br />

chain case cover reinforcement zincir kutusu kapağının takviyesi<br />

chain catcher zincir yakalayıcı<br />

chain code zincir kodu


chain conveyor zincirli konveyör<br />

chain conveyor zincirli taşıyıcı<br />

chain conveyor. band konveyörden farklı olarak bir çok kova taşıyan zincirli taşıyıcı bkz. apron<br />

conveyor, bucket conveyor<br />

chain conveyor/submerged dalma zincir konveyör<br />

chain coupling zincirli kavrama<br />

chain crank link zincir ekleme baklası<br />

chain cutter. baklaların dışına 25° meyilli çelik özel kesici ağzı açılmış sonsuz zincir, hatvesi iki<br />

bakla boyuna eşittir<br />

chain drive zincir tahrik mekanizması<br />

chain driven zincir‐dişli tertibatı ile çalışan, zincir tahrikli<br />

chain drum zincir kasnağı<br />

chain elevator zincirli elevatör<br />

chain feed. (a) kereste kütüklerini beslemekte kullanılan ve kasnak tekerlekleri etrafına dolanan<br />

sonsuz zincir, (b) kayış yerine makina parçası olarak kullanılan zincir<br />

chain geanng. zincir mekanizması<br />

chain grate zincir ızgara<br />

chain grate stoker hareketli ızgara<br />

chain guard zincir mahfazası, zincir korkuluğu<br />

chain hook zincir çengeli<br />

chain hook. zincir cengeli, salyafora kancası<br />

chain idle sprocket avara zincir dişlisi (boşta dönen ve bir mekanizmayı tahrik etmeyen zincir<br />

dişlisi)<br />

chain link zincir baklası, zincirin tek halkası<br />

chain lock zincir kilidi<br />

chain pin zincir baklası pimi, zincir pimi,<br />

zincir dişlisi pimi<br />

chain pulley zincir makarası<br />

chain pulley block ceraskal


chain pump. çalparalı zincir pompası, akışkanın içine dalıp dolan kovaları içeren, üst kasnaktan<br />

dönme esnasında boşaltmayı gerçekleştiren zincirli pompa<br />

chain reaction zincirleme tepkileşim<br />

chain reaction zincirleme reaksiyon<br />

chain rule zincir kuralı<br />

chain saw zincir testere<br />

chain saw. zincir testere<br />

chain sling zincir sapanı<br />

chain spring zincir yayı<br />

chain spring link zincir yaylı kilit baklası<br />

chain tightener zincir gerici, zincir germe tertibatı<br />

chain tightener sprocket zinciri gerdirmeye mahsus ayarlanabilir avara dişli, zincir germe dişlisi<br />

chain track zincir kılavuzu<br />

chain wheel zincir dişlisi<br />

chain. zincir<br />

chainage yatay güzergahta belirli bir noktadan olan uzaklık, kilometre<br />

chained file zincirleme kütük<br />

chained list zincirlenmiş liste<br />

chaining şenaj, zincirli ölçme, yol eksenini meydana getiren kazık aralarının yatay olarak metre<br />

ile ölçülmesi<br />

chaining zincirleme<br />

chaining pin şenaj şişi<br />

chaining search zincirleme arama<br />

chain‐like structure zincir yapı<br />

chainman şenör<br />

chains, crossed roller. çapraz makara, birbirinden belirli açıda arka arkaya makaraları içeren<br />

zincir<br />

chain‐type feeder zincirli besleyici


chair başkanlık makamı, koltuk<br />

chair. sandelye, mesnet, iskemle, boru oturağı<br />

chairman başkan<br />

chalco‐ bakır anlamı veren birleştirici<br />

chalcography bakır oymacılık<br />

chalet geniş saçaklı villa<br />

chalk tebeşir<br />

chalk 1. tebeşir, kalsiyum, karbonatın billüri olmayan şekli; 2. eklemlerde meydanag elen madeni<br />

birikme<br />

chalk tebeşir<br />

chalky soil tebeşirli zemin<br />

challenge meydan okumak<br />

challenge mücadeleye çağırma<br />

challenger meydan okuyan<br />

chamber meslek odası<br />

chamber hazne, kutu<br />

chamber bölme, oda, hazne<br />

chamber oda, yanma odası<br />

chamber blasting galeri sistemi patlatma<br />

chamber feeder hücreli besleyici<br />

chamber of commerce ticaret odası<br />

chamber of commerce and industry ticaret ve sanayi odası<br />

chamber of industry sanayi odası<br />

chamfer pah kırmak<br />

chamfer pah, oluk, şev, yiv, açılı çıkıntı, guse, pah kalemi<br />

chamfer oluk açmak<br />

chamfer yiv, oluk<br />

chamfer bit havşa matkabı


chamfer cutter havşa freze, oluk frezesi<br />

chamfer. oluk açmak, pahını almak, kenarını kırmak<br />

chamfered yivli, oyuklu, pahlı<br />

chamfered. (a) belirli bir yarıçapta yuvarlamak,<br />

(b) oluk açılmış, yivlenmiş, pahlanmış<br />

chamfering machine. somunu konikleştirme, civata ucunu yuvarlama makinesi<br />

chamotte ateş tuğlası kili<br />

champion şampiyon<br />

chance şans<br />

chancriform şankır’a benzeyen<br />

chandelier avize<br />

chandler mumcu<br />

chanelize kanalize etmek<br />

change değişiklik, değişim<br />

change değişme<br />

change değiştirme, değişim<br />

change display switch gösterge panosu bilgi değiştirme anahtarı<br />

change in strain in the soil zemin kitlesinin deformasyonu<br />

change in volume hacim değişimi<br />

change interval değişme aralığı, sarı ve tamamiyle kırmızı sinyal aralıkları (aksi yönlerdeki trafik<br />

hareketleri serbest bırakılmadan önce kavşağın temizlenmesi için meydana gelen trafik sinyal<br />

fazları arasındaki zaman)<br />

change of grade kırmızı hattın değiştirilmesi, eğim değişmesi<br />

change of specific volume özgül hacim değişmesi<br />

change of state durum değişikliği<br />

change of stress gerilme değişmesi<br />

change over valve yol değiştirme vanası<br />

change speed lever vites kolu


change wheels. vida dişi açan bir tornada hız azaltma oranını değiştirmek için kullanılan<br />

değiştirilebilir dişli çarklar<br />

change, volume bkz. volume change<br />

changeability değişebilirlik<br />

changeable bir kararda durmayan, değişebilir, değişken<br />

changeable değişebilir<br />

changeable message sign değişken mesajlı işaret<br />

changed değişmiş<br />

changeover değiştirme, aktarma<br />

changeover değiştirme/tamamen<br />

changeover control değiştirme kontrolü<br />

changeover switch değiştirme anahtarı<br />

change‐over switch yön değiştirici anahtar<br />

changeover, to konum değiştirmek (röle)<br />

changing record değişen kayıt<br />

channel 1. kanal, dere yatağı (suyun belirli bir doğrultuda akmasını sağlayan doğal ya da yapay<br />

oluşum) 2. U demiri 3. tekerlek izinde oluk<br />

channel kanala sevketmek, kanala yönlendirmek<br />

channel kanal açmak<br />

channel tüp veya boru şeklindeki oluşumun içinden geçen yol, kanat, geçit<br />

channel kanal<br />

channel demultiplexing (bir) kanalı çoğullamadan çıkarma<br />

channel equipment kanal (çoğullama) donatısı<br />

channel gate kanal kapısı<br />

channel group kanal grubu<br />

channel opening kanal açıklığı<br />

channel spacing kanal aralığı<br />

channel splitting kanal bölümlenmesi


channel substructure kanal altyapısı<br />

channel the traffic trafiğe yön verme<br />

channel‐attached kanala bağlı<br />

channeling bkz. rutting<br />

channeling kanallaşma<br />

channeling plan frekans planı<br />

channelization trafikte kanalize etme, yönlendirme (trafiğin kaplama işaretleri, yükseltilmiş<br />

adalar, gibi çeşitli önlemlerle belirli bir doğrultuya yönlendirilmesi)<br />

channelized kanalize edilmiş<br />

channelized intersection kanalize edilmiş kavtak, yönlendirilmiş etdüzey kavtak<br />

channelizing kanaldan geçirme, mecra verme, kanalize etme<br />

channelizing island kavşaklarda yönlendirme adası (trafik hareketlerini kontrol ve yön vermek<br />

için yol üzerinde yapılan adacık)<br />

channelizing line yönlendirme çizgisi<br />

chap deri üzeirnde soğuk v.s. sebeple oluşan çatlak, yarık<br />

chape keskin uç koruması<br />

chapter bölüm, kısım<br />

chapter paragraf<br />

chapter heading bölüm başlığı<br />

chapter, division (math), quotient, section bölüm<br />

char kavurmak<br />

char kavrulmak, kömürleşmek<br />

char odun kömürü<br />

character karakter, özellik, yapı, harf damga<br />

character oyarak yazmak<br />

character karakter<br />

character işaret<br />

character bir şahsın bilinen ve tahmin edilebilen mental özelliklerinin toplamı, karakter


character damga, karakter<br />

character code karakter kodu<br />

character generator damga (karakter) üreteci<br />

character of the curve eğrinin karakteri<br />

character of the soil zeminin karakteri, zeminin cinsi temel şartları, zemin şartları<br />

character pitch damga (karakter) sıklığı<br />

character reader karakter okuyucu<br />

character recognition karakter tanıma<br />

character recognition damga (karakter) tanıma<br />

character set damga (karakter) kümesi<br />

character string damga (karakter) dizgisi<br />

character string damga dizgisi<br />

characteristic karakteristik<br />

characteristic ayırıcı özellik, karekteristik<br />

characteristic özellik<br />

characteristic curve karakteristik eğri<br />

characteristic function belirtev, tanımalık işlev<br />

characteristic impedance karakteristik empedans (çeli)<br />

characteristic number anma numarası<br />

characteristic, feature özellik<br />

characteristic, swell bkz. swell characteristic<br />

characteristics özellikler, bir motor veya makinenin özellikleri (silindir adedi vs)<br />

characterize tanımlamak, vasıflandırmak<br />

characterize, to tanımlamak, ıralamak, betimlemek<br />

characters per inch karakter/inç<br />

charcoal odun kömürü<br />

charcoal kömürü/odun<br />

charcoal odun kömürü, organik kömür


charcoal filter karbon filtre<br />

charge şarj etmek<br />

charge görev<br />

charge doldurma, şarj, besleme<br />

charge ceza vermek<br />

charge yük<br />

charge vergi<br />

charge masraf<br />

charge amplifier yük yükselteci<br />

charge controller yükleme kontrolü<br />

charge controller yükleme kontrolörü<br />

charge coupled device, CCD yükten bağlaşımlı aygıt<br />

charge density yük yoğunluğu<br />

charge exchange phenomenon yük alışveriş olgusu<br />

charge of a capacitor sığacın yükü<br />

charge of an electron elektronun yükü<br />

charge of an explosive bir patlayıcının yükü<br />

charge of dynamite dinamit yükü<br />

charge pressure doldurma basıncı, besleme basıncı<br />

charge transit time yük taşınma süresi<br />

charge, to yüklemek<br />

chargeable şarj edilebilir, yüklenebilir<br />

charged yüklenmiş<br />

charged particle yüklü parçacık<br />

charged, positively bkz. positively charged<br />

chargehand postabaşı, formen<br />

charger şarj eden<br />

charger aküyü şarj etme cihazı, redresör


charges masraf, ücretler<br />

charging yükleme; ücretlendirme<br />

charging (furnace or stove) yükleme, doldurma (kazan veya ocağın)<br />

charging capacity yükleme kapasitesi<br />

charging capacity (thermal storage) yükleme kapasitesi<br />

charging circuit besleme devresi<br />

charging connection yükleme bağlantısı<br />

charging current şarj akımı, şarj devresinin amperajı<br />

charging door yükleme kapısı<br />

charging of reaction core reaktör çekirdeğinin yüklenmesi<br />

charging period iki şarj arasındaki zaman<br />

charging pressure şarj basıncı<br />

charging pump pilot basınç pompası<br />

charging pump besleme pompası, yükleme pompası<br />

charging rate şarj hızı<br />

charging rate yükleme akımı<br />

charging. yükleme, doldurma, şarj etme<br />

charpy test. orta noktasından çentikli bir deney çubuğu iki ucundan sabitlenip çentikli olduğu<br />

noktanın arka kısmından bir sarkaçla vurularak kırılır sarkacın geri salınım yüksekliği ile ilk<br />

yüksekliği arasındaki fark yutulan enerji miktarı olarak hesaplanır<br />

chart tablo, cetvel<br />

chart grafik, grafikle gösterme, abak, nomogram, çizelge, şema<br />

chart çizelge yapmak, tablo yapmak<br />

chart (pie, bar) çizit (değirmi, çubuk)<br />

chart (pie, bar), diagram, graph, graphic çizge<br />

charta ilaçlı eriyikte emdirilerek korutulmuş veya üzerine ilaç sürülmüş kağıt, ilaçlı kağıt<br />

charter imtiyaz<br />

charter kira anlaşması


charter taşıma ücreti, navlun<br />

charter party navlun mukavelesi (ABD’de)<br />

charter plane ucuz tarifeli uçak<br />

charterer kira anlaşması<br />

chartering kiralama<br />

chary odun kömürü gibi<br />

chase kabartma yapmak, oyuk açmak<br />

chase maden üzerine tekil oymak<br />

chaser (comb tool). diş açma bıçağı, vida dişi kalemi, lokma kalemi, keski<br />

chasing attachment. büyük çaplı dişlilerin açılmasına müsaade eden besleme kutusundan çıkan<br />

milden tahrik alan özel helezon<br />

chasing. diş açma.diş kesme,perdahlama, lokma<br />

chasm derin yarık, çatlak, oluk<br />

chasma esneme, istemdışı ağızın açılıp kapanması<br />

chassis şase<br />

chassis çatkı, şasi<br />

chassis şasi, hareketli araçların iskeleti, çerçeve<br />

chassis cable şasi (toprak hattı) kablosu<br />

chassis cable grommet şasi kablosunun kaportadan geçtiği delikteki koruyucu lastik bilezik<br />

chassis cross member şasi kuşağı, şasi çapraz takviyesi<br />

chassis lubricant şasi gresi<br />

chassis side member şasi yan takviyesi<br />

chassis wiring şasi kablo donanımı<br />

chassis wiring diagram şasi kablo donanım planı<br />

chassis. alt yapı,alt düzen,çerçeve.şasi<br />

chat mode söyleşili kip, konuşmalı kip<br />

chatter takırdamak, vitesin çıkardığı ses<br />

chatter çatırtı


chatter. kalem salgısı,diş algısı, çatırdama<br />

cheap ucuz<br />

cheat hile<br />

cheat aldatmak, dolandırmak, hile yapmak<br />

chebyshev approximation çebişev yaklaşıklığı<br />

check sağlama<br />

check 1. denetlemek, kontrol etmek, muayene etmek, tetkik etmek, akış halindeki sıvıyı<br />

durdurmak, kontrol, tetkik, muayene 2. banka çeki<br />

check kontrol etmek<br />

check çek<br />

check . önüne geçmek.durdurmak.kontrol etmek, yoklamak, karşılaştırmak<br />

check arm hareket tahdit kolu<br />

check bit sağlama biti<br />

check boring kontrol sondajı<br />

check box onay kutusu<br />

check character sağlama damgası<br />

check digit sağlama sayısı<br />

check digit kontrol basamağı<br />

check digit, bit sağlama basamağı<br />

check gauge. diğer geyçlerin hassasiyetliklerini, genellikle boyutlarının doğruluğunu kontrol<br />

etmek için kullanılan geyç tir<br />

check in otele geliş bildirmek, otele kayıt yaptırmak<br />

check level kontrol nivelmanı<br />

check leveling kontrol nivelmanı<br />

check list çeklist, kontrol listesi<br />

check list kontrol fişi, kontrol listesi<br />

check mark onay imi<br />

check nut kontra somun


check nut. kilit somun, kontra somun, sıkıştırma somunu<br />

check out ayrılmak/otelden<br />

check point denetim noktası<br />

check rail kılavuz ray<br />

check rail (guard rail, safety rail, side rail). klavuz ray.karşılık ray.emniyet rayı<br />

check strap tahdit kayışı<br />

check test kontrol deneyi<br />

check up kontrol<br />

check valve çek valf, geri tepme valfi<br />

check valve geri tepme valfi, kontrol valfi, tek yönlü valf, çek valf<br />

check valve (non‐retum valve). geri tepme valfi, otomatik valf, emniyet valfi, çekvalf<br />

check word denetim sözcüğü<br />

check, to yoklamak, denetlemek, sağlama yapmak<br />

check/traveler’s seyahat çeki<br />

checkbook çek defteri<br />

checked kontrol edilmiştir<br />

checker kare desen<br />

checkered plate baklavalı sac<br />

checking in (checking).ilgili parçaları birbirine birleştirmek. yoklama, kontrol, karşılaştırma,<br />

önleme.engelleme<br />

checkout çalışırlık yoklaması<br />

checkout hata kontrolü<br />

checkpoint denetim noktası<br />

checkpoint kontrol noktası<br />

checkpoint/restart procedure denetim noktası/yeniden başlatma yordamı<br />

checkroom vestiyer<br />

checksum sağlama toplamı<br />

checkup sağlık kontrolü


check‐up yoklama, deneti, sağlama<br />

cheek yanak, bucca<br />

cheese head screw silindirik başlı vida<br />

chef şef<br />

chelate gevşek yapı gösteren bileşiği bir metalle birleştirmek, bu suretle bileşiğin yapısını<br />

kuvvetlendirmek<br />

chelating agents çeşitli metaliyonlarını kendi molekül yapılarına katabilme karakterini gösteren<br />

çözünürlüğü yüksek organik maddeler<br />

chem chemistry, chemical, chemist kelimelerinin kısaltılmış şekli<br />

chem (o) pref. biochem, kimya, kimyasal<br />

chemfer pah<br />

chemical a) kimyevi, kimyasal; b) kimyasal maddeler, ecza<br />

chemical kimyasal<br />

chemical agent kimyasal etkin madde<br />

chemical analysis kimyasal analiz, kimyasal çözümleme<br />

chemical attack kimyasal zarar<br />

chemical combination kimyasal birleşme<br />

chemical composition kimyasal yapı<br />

chemical compound kimyasal bileşim<br />

chemical compound kimyasal bileşik<br />

chemical contents kimyasal içerik<br />

chemical decomposition kimyasal ayrışma<br />

chemical element kimyasal element<br />

chemical engineer kimya mühendisi<br />

chemical engineering. kimya mühendisliği<br />

chemical fire kimyasal madde yangını<br />

chemical fire extinguisher kimyasal söndürücü, kimyasal yangın söndürücü<br />

chemical industry refrigeration. kimyasal sanayi soğutulması


chemical injection kimyasal enjeksiyon<br />

chemical oxygen demand kimyasal oksijen ihtiyacı (bir su örneğindeki organik ve oksitlenebilir<br />

inorganik bileşenleri yükseltmek için gerekli oksijen miktarını ölçen, suyun kalitesiyle ilgili<br />

gösterge)<br />

chemical process kimyasal metot, kimyasal işlem<br />

chemical properties bir maddenin kimyasal özellikleri (evsafı)<br />

chemical reaction kimyasal reaksiyon<br />

chemical rock weathering kayaların kimyasal ayrışması, kayaların kimyasal bozuşması<br />

chemical soil stabilization kimyasal yolla zeminin iyileştirmesi<br />

chemical treatment kimyasal muamele, kimyasal işlem<br />

chemically adv. kimyaca,<br />

chemically kimyasal olarak<br />

chemically bonded kimyasal yolla birleştirilmiş<br />

chemically stabilized soil kimyasal yolla iyileştirilmiş zemin<br />

chemicals kimyevi maddeler<br />

chemicals kimyasal maddeler<br />

chemicocautery kimyasal vasıtalarla yakma<br />

chemiluminescence kimyasal bileşim oksidasyonu ile ışık meydana gelmesi<br />

chemism kimyasal faaliyet<br />

chemist kimyager<br />

chemist kimyager, kimyacı, eczacı<br />

chemist eczacı<br />

chemistry kimya<br />

chemurgy tarım ürünlerinin yiyecek veya giyecek işlerinden ayrı maksatlara kullanılmasını<br />

inceleyen kimya dalı<br />

cheque çek<br />

cheque banka çeki<br />

chequered plate baklavalı sac


chert çört, çakmaktaşı (hemen hemen saf silisyum dioksitten oluşmuş ince taneli kayaç türü,<br />

çakmak taşına benzeyen fakat içbükey kırılma yüzeylerinde ince kıymıklar şeklinde kırılan bir<br />

kayaç türü)<br />

chert nodule çört yumrusu (tortul kayaçlar içerisinde zaman zaman karşılaşılan böbreksi,<br />

düzensiz çakmaktaşı parçaları)<br />

chest freezer kutu tipinde soğutucu<br />

chevron v‐işareti<br />

chevron şevron tipi, “V” tipi keçe, “V” tipi salmastra<br />

cheyne‐stokes respiration bkz. respiration<br />

chiasm kiyasma, çapraz, chiasma<br />

chief baş, şef, amir<br />

chief engineer baş mühendis<br />

chief of party ekip şefi<br />

chief of survey etüt şefi<br />

chief, division maintenance bkz. division<br />

maintenance chief<br />

chief, low cost road construction bkz. low cost road construction chief<br />

chief, maintenance research and training bkz. maintenance research and training chief<br />

chiefly esas olarak<br />

child (graph) alt (çizge)<br />

child node alt düğüm, çocuk düğüm<br />

chiling (cooling) soğutma<br />

chiling effect soğutma etkisi<br />

chiling room soğuk oda<br />

chill soğuk<br />

chill soğutmak<br />

chill casting sert döküm<br />

chilled cargo soğuk kargo (yük nakliyesi)


chilled rolls. yüzeyleri soğutma ile sertleştirilen merdaneler<br />

chilled steel soğutma usulü ile sertleştirilmiş çelik<br />

chilled water. soğutulmuş su, buzlu su<br />

chiller çiller, soğutucu<br />

chiller liquid soğutucu sıvı<br />

chillere. (a) yağ arıtım aparatı, damıtılmış parafinin sıcaklığı azaltılarak katı mum kısımların<br />

filtreden geçmesine hazırlık yapılan aparat, (b) soğutucu<br />

chilliness soğuk<br />

chilling soğutma<br />

chilling effect soğutma etkisi<br />

chilling room soğutma odası<br />

chilly üşütücü, osğuk<br />

chilly serin<br />

Chiming Clock. saatbaşı vuran her çeyrekte birde çalan saat<br />

chiming mechanism. bkz. Cannon Whsel, Centre Wheel, Escape Wheel, Gathering Paliet, Great<br />

Wheel, Hammer, Hammer Paliet, Hammer Wheel, Lifting Piece, Lifting Pin, Locking Wheel,<br />

Minute wheel, Pallets, Fly, Rack, Rack Hook, Rack Tail, Waming Lever, Warning Wheel. saatteki<br />

chimney baca<br />

chimney base baca temeli<br />

chimney brick baca tuğlası<br />

chimney brush baca fırçası<br />

chimney cap baca külahı<br />

chimney cleaning baca temizliği<br />

chimney cleaning (sweeping) baca temizliği<br />

chimney condense trap baca yoğuşma sifonu<br />

chimney draft baca çekişi<br />

chimney draught baca çekişi<br />

chimney effect baca etkisi


chimney intake baca girişi<br />

chimney intake at base tabandan baca girişi<br />

chimney liner/stainless steel baca kılıfı/paslanmaz çelik<br />

chimney loss baca kaybı<br />

chimney sweeping baca temizliği<br />

chimney/power plant bacası/enerji santralı<br />

chimney/stainless steel baca/paslanmaz çelik<br />

chin çene<br />

china clay kaolen, porselen kili<br />

china ink çini mürekkebi<br />

chinaware porselen<br />

chinese windlass. biraz farklı çapa sahip ve aynı mil üzerinde bulunan iki silindire zıt yönde<br />

sarılmış ip mekanizması, bir silindirden boşalan ip diğer silindire sarılarak ağır bir yükü çok az<br />

bir güç harcayarak yavaş yavaş mekanik bir kazançla yukarıya kaldırır<br />

chiniofon acı, hafif bir kanarya sarısı renginde bir toz, amebasit<br />

chinoline bir alkaloid (C9H7N)<br />

chionablepsia kar körlüğü<br />

chip çip<br />

chip yonga, kırmık<br />

chip parça koparmak<br />

chip talaş, yonga<br />

chip yontmak<br />

chip 1. mıcır 2. kıymık, parça, yonga, köşe veya ucunu yontmak, köşe veya ucundan kopmak 3.<br />

çip (elektronik devrelerde)<br />

chip breaker. talaş kırıcı,yonga kırıcı, (a) zincir kesicinin ocaktan çıkışa başladığı anda stok<br />

yüzeyine temas edecek alçaklıkta olan ağır bir çubuğun ucundaki mafsala tespit edilen tahta<br />

kısım, (b) işlenen parça üzerinde talaş birikimini önleyerek işlenen yüzeyin har<br />

chip card, smart card akıllı kart<br />

chip layout yonga yerleşim planı


chip off çentmek, yontmak<br />

chip sealing ince boyutlu sathi kaplama ile çatlakların kapatılması<br />

chip select signal yonga seçme sinyali<br />

chip set yonga kümesi<br />

chipping keski ile beton kırma, mıcır, tek boy köşeli kırılmış taş parçaları, araç lastiklerinden<br />

küçük parça kopması<br />

chipping hatchet keser<br />

chipping spreader mıcır yayıcı<br />

chippings coated kaplanmış mıcır (bir aşınma tabakası üzerine en son malzeme olarak<br />

uygulanmak üzere ince bir bitümlü malzeme filmi ile kaplanmış mıcır)<br />

chips talaş parçacıkları<br />

chirognomy kii karakterini belirtmek amacıyla elin tetkiki<br />

chisel iskarpela, kalem, keski, murç<br />

chiselled soil sondaj kırıntısı<br />

chiselled soil broken by bit sondaj döküntüsü, sondaj kırıntısı<br />

chi‐square test ki‐kare ölçeri<br />

chi‐squared statistic ki‐kare istatistiği<br />

chloral klordan yapılmış bir katışık, kloral<br />

chloride klorür<br />

chloride of magnesium magnezyum klorür<br />

chloride, calcium bkz. calcium chloride<br />

chlorinate klorlamak<br />

chlorinated 1. klorlanmış, klorla temizlenmiş;<br />

2. yapısında klor bulunan, klorlu<br />

chlorine klor<br />

chlorine Cl işaretiyle bilinen atom no:1 ve atom ağırlığı: 3. 5.457 olan kimyasal element, klor<br />

chlorite klor asidi tuzu, klorit (mikrop kırıcı ve renk açıcıdır)<br />

chlorofluorocarbon halojen hidrokarbon


chlorofluorocarbon kloroflorokarbon, CFC<br />

chloroform 1. kloroform (CHCl3), alkol ve kalsiyum hipokloritten mamül, uyutucu olarak<br />

kullanılan<br />

renksiz bir sıvı; 2. kloroformla uyutmak, birine kloroform vermek<br />

chock takoz, takozlamak<br />

choice seçim, seçenek, tercih<br />

choice, selection seçim<br />

choke boğmak, havasını kesmek, boğulmak,<br />

karbüratör jikle mekanizması, karbüratöre gelen<br />

havayı kısarak karışımı zenginleştiren<br />

düzenek, jikle<br />

choke jigle, boğulma<br />

choke (restrictor). (a) bir borudaki akışkan akışını azaltmak için yapılan sınırlama, daraltma. (b)<br />

soğuk motora hava girişini kısıtlayarak yakıt hava karışımını zenginleştiren karburatör<br />

girişindeki, genellikle kelebek valf, valf<br />

choke coil tıkaç bobini, tıkaç makarası<br />

choke control jikle kumanda düzeneği<br />

choke control rod jikle kumanda çubuğu<br />

choke input filter giriş tıkaç süzgeci<br />

choke lever jikle çubuğu, jikle kolu mili<br />

choker fly karbüratör hava kelebeği, jikle kelebeği<br />

choker fly lever karbüratörün hava kelebeğine<br />

(jikle kelebeğine) karbüratörün yan tarafından kumanda eden mil<br />

choker fly screw karbüratör hava kelebeği mihver vidası<br />

choose, select seçmek<br />

chop kesme<br />

chop yarmak<br />

chop doğramak


chopper kesen<br />

chopper satır<br />

chopper kıyıcı<br />

chopper amplifier kıyıcı yükselteç<br />

chopper. (a) ışığın fotoseldeki etkisi gibi bazı kemiyetlere sürekli olarak etki eden alet. (b)<br />

Amerika Birleşik Devletleri’nde helikoptere verilen isim<br />

chopping bit balta, matkap<br />

chord kiriş, yay<br />

chord daire yayının krişi, veter<br />

chord definition demiryolunda kurpların tanımlanması yöntemi<br />

chord splice başlık eki<br />

chorda (pl. chordae), kiriş, tel, ip<br />

chordal action halat etkisi<br />

chordal height. bir dişlide dişin orta noktası ile diş ucu arasındaki<br />

chordal thickness. dişli çarkın dişinin diş açıklığı dairesinde ölçülen kalınlığı<br />

CHP (combined heat and power plant) birleşik ısı & elektrik santrali<br />

chromaffin krom tuzların ile iyice boyanan, kromafin<br />

chromate krom asidi tuzu, kromat<br />

chromate kromat, kromlu tuz<br />

chromatic 1. boyanabilen; 2. renge ait, kromatik<br />

chromatic renge ait<br />

chromatic aberration kromatik (frekansa bağımlı) sapınç<br />

chromatic dispersion kromatik saçılma<br />

chromatics renk ilmi<br />

chromatogram kromatografi yöntemi ile elde olunan kayıt, trase<br />

chrome krom<br />

chromic 1. krom’la ilgili; 2. krom’dan yapılmış<br />

chromicize kromla muamele etmek


chrominance renklilik<br />

chrominance signal renklilik işareti<br />

chroming krom kaplama<br />

chromium Cr. sembolü ile bilinen, atom no:24 ve atom ağırlığı: 52.01 olan kimyasal element,<br />

krom<br />

chromium steel krom çeliği<br />

chromo‐ renk anlamı veren ön ek<br />

chronicle tarih kaydı<br />

chronograph kısa zaman aralıklarını kaydeden alet<br />

chronograph kronograf<br />

chronograph. hız ölçeği. zaman ölçeği, kronograf, zaman yazıcı alet, yazar bekçi saati<br />

chronological oluş sırasına göre dizilmiş, tarih sırası takip eden<br />

chronological kronolojik<br />

chronologically kronolojik olarak<br />

chronology kronoloji<br />

chronology zaman bilimi<br />

chronometer zamanı, kusursuz olarak ölçen alet, kronometre<br />

chronometric kronometrik<br />

chronometry zamanın, kronometre aracılığıyla ölçülmesi<br />

chronopotentiometry kronopotansiyometri (gerilimin zamanla değişimini ölçme)<br />

chronoscope kronoskop<br />

chuck matkap kovanı, torna aynası, torna kafası, matkap tezgahı mandreni<br />

chuck mandrel<br />

chuck başlık, ayna, nipel<br />

chuck, lathe bkz. lathe chuck<br />

chuck. ayna, amerikan aynası, mandrel, mengene. tornada iş parçasını tutturmak için kullanılan<br />

çeneli kısım<br />

chuck/drill mandrel


chucking machine iş parçasının merkezden mesnetlenmeyip aynaya tutturulup ayna tarafından<br />

tahrik edilen takım tezgahı<br />

chucking reamer (straight shank reamer). kendi kendini merkezleyen ayna için kullanılan<br />

siiindirik gövdeli rayba<br />

chucking aynaya bağlama,aynaya sıkma,kaba kendir, adi kendir<br />

chug egzoz patlatmak<br />

chug motor sesi<br />

chug patlama sesiyle gitmek<br />

chug motorun avans vuruntusu sesine benzer gürültü, cıg‐cıg sesi<br />

chump kütük<br />

chunk iri parça<br />

chunking araç lastiklerinden büyük parça kopması<br />

churn up the rock kayaları parçalamak<br />

chute şüt, oluk, düşüm, akıtma borusu (malzemelerin boşaltılmasında segregasyonu önlemek<br />

için kullanılan boru)<br />

chute/coal kömür şutu<br />

CIF bkz. cost, insurance and freight<br />

CIF and I bkz. cost, insurance, freight and interest<br />

CIM bilgisayarla tümleşik imalat<br />

cicatricotomy gerilim gösteren nedbe üzerine kesit yapma<br />

cigarette lighter otomobillerin sigara çakmağı<br />

cigarette lighter feed cable sigara çakmağına cereyan veren kablo<br />

cigarette lighter heat element sigara çakmağının kızdırma elemanı<br />

cimulating serap demir çelik işletmelerinde üretim esnasında oluşan her türlü demir kırpıntısı<br />

cinder kül, cüruf<br />

cinder block curuf briketi<br />

cinder concrete block klinker beton bloğu<br />

cinder filling cüruf dolgu


cine camera. standart film genişliğinden (35 mm den küçük) daha dar film kullanan<br />

haraketli.film makinası. bu filmler standart altı olarak adlandırılır. genellikle 8, 9.5 ve 16 mmlik<br />

film kullanılan makinalardır.8,9.5 mm likleri amatörler 16 mmliğide profesyoneller k<br />

cineritious kül renkli, cinereus<br />

cinnabar kırmızı cıva sülfit<br />

cinnamaldehyde kuvvetli kırıcı ve sarı renkte bir sıvı<br />

cinnamene bkz. styrene<br />

cipher aritmetik ile çözmek<br />

cipher şifreli yazmak<br />

cipher sıfır<br />

cipher, encrypt şifrelemek<br />

ciphering şifreleme, kriptolama<br />

circa dolaylarında<br />

circadien rhythm 24 saatte bir tekrarlayan ritm<br />

circinate daire veya daire parçası şeklinde olan<br />

circinate halka seklinde<br />

circle daire, çember<br />

circle daire, çember, çevre, kapalı elektrik devresi<br />

circle drawbar daire dişli çekici demiri<br />

circle driving sıfıra tanzim vidası<br />

circle graphic dairesel grafik<br />

circle of failure kayma dairesi, kopma dairesi,<br />

dairesel kırılma yayı<br />

circle of stress gerilme dairesi<br />

circle of stress, mohr’s bkz. mohr’s circle of stress<br />

circle, reference. bir helisel veya düz dişli referans silindiri ile yatay düzlem kesiminin<br />

oluşturduğu daire<br />

circle/inner çember/iç


circlet küçük çember, küçük halka<br />

circlip halka segman<br />

circlip gergi rondelası, tahdit halkası, esnek halka<br />

circuit devre, elektrik devresi, şebeke<br />

circuit devre, çevrim<br />

circuit devre<br />

circuit 1. daire, çember; 2. içinden elektrik akımı geçen devre, elektrik devresi<br />

circuit analysis devre çözümlemesi<br />

circuit board devre kartı<br />

circuit breaker anahtar<br />

circuit breaker devre kesici; sigorta<br />

circuit breaker devre kesicisi, elektrik devresi anahtarı, şalter, otomatik sigorta<br />

circuit breaker relay elektrik devresini sabit voltaj ve amperajda tutmak için ihtiyaca göre<br />

devreyi açıp kapayan bobin devre kesici rölesi<br />

circuit diagram devre şeması<br />

circuit element devre öğesi<br />

circuit interrupt elektrik şebekesinin kesilmesi<br />

circuit interrupt devre kesilmesi<br />

circuit matrix devre matrisi<br />

circuit opening relay devre açıcı role<br />

circuit switching çevrim anahtarlama<br />

circuit synthesis devre sentezi, devre bireşimi<br />

circuit tester akım kontrol cihazı, volt ampermetre<br />

circuit, acceptor bkz. acceptor circuit<br />

circuit/closed kapalı devre<br />

circuit/open açık devre<br />

circuit/printed baskılı devre<br />

circuit/short kısa devre


circuitous dolaylı<br />

circular 1. dairesel 2. genelge, sirküler<br />

circular arc analysis dairesel kayma analizi<br />

circular chart dairesel grafik<br />

circular footing dairesel temel<br />

circular foundation dairesel temel<br />

circular level topoğrafik ölçme aletlerinde silindirik düzeç<br />

circular measure daire ölçme sistemi<br />

circular motion dairesel hareket, çevresel hareket, dönme hareketi<br />

circular motion dönme, devir, dolanma, sonsuz vidanın tahrik ettiği çeyrek konumlu dişli içeren<br />

şekil ve kanal açma makinalarında kullanılan besleme<br />

mekanizması<br />

circular of signature imza sirküleri<br />

circular orbit dairesel yörünge<br />

circular pipe dairesel boru<br />

circular pitch (circumferential pitch) yuvarlanma dairesi diş açıklığı, daire diş aralığı<br />

circular radiation dairesel ışıma<br />

circular reference çevrimsel gönderme<br />

circular ring çember kiriş, dairesel kiriş<br />

circular saw disk testere, tepsi testere (marangoz tezgahlarında dönen diskli testere)<br />

circular saw (buzz saw). ayna testere, yuvarlak testere, daire testere, daire bıçkı<br />

circular segment daire parçası<br />

circular shaft silindirik mil<br />

circular sliding surface dairesel kayma yüzeyi, silindirik kayma yüzeyi<br />

circular surface of sliding dairesel kayma yüzeyi, silindirik kayma yüzeyi<br />

circular table matkap ve kanal açma makinalarında iş parçasını tutan dairesel döküm plaka,<br />

mesnet<br />

circular tank dairesel tank, dairesel su haznesi


circular test tract dairesel deneme pisti<br />

circular vault dairesel kemer<br />

circular vibration bakınız vibration<br />

circular‐form tool fiekil 42 de tutucusuna tespıtlenmiş dairesel şekil veren tipik bir takım<br />

gösterilmiştir<br />

circularize sirküler yollamak<br />

circularly polarized wave dairesel ucaylanmış dalga<br />

circularsection dairesel kesit<br />

circulate dolaşmak, dolaştırmak, sirküle etmek, sirküle ettirmek<br />

circulate dolaşmak, dolaştırmak, dağıtmak<br />

circulated sirküle<br />

circulating tedavül eden, dolaşımda olan, tedavüldeki (para)<br />

circulating air sirkülasyon havası<br />

circulating current dolaşım akımı<br />

circulating fan sirkülasyon (çevrim) fanı<br />

circulating money dolaşımdaki para<br />

circulating putnp devir tulumbası, devir daim pompası, dolaştırma tulumbası. buhar santralında<br />

soğutma suyunu kondensere pompalayan pompa<br />

circulating register dolanır yazmaç<br />

circulation dolaşım, deveran, sirkülasyon<br />

circulation area dolaşım alanı (bir alanı geçmekte olan hareket halindeki yayalar tarafından<br />

kullanılan caddenin köşesindeki yaya kaldırımının bir kısmı)<br />

circulation fan sirkülasyon fanı<br />

circulation pressure sirkülasyon basıncı<br />

circulation pump sirkülasyon pompası<br />

circulator sirkülatör pompa<br />

circulatory sirkülasyona ait, sirkülatuvar<br />

circulatory lubrication dolaşımlı yağlama


circum‐ çevre anlamı veren ön ek<br />

circumadjacent dört tarafından bitişik<br />

circumambient çeviren<br />

circumcentre çevrel merkez<br />

circumcircle çevrel daire<br />

circumference çember devresi<br />

circumference dönge, çember<br />

circumference daire çevre uzunluğu<br />

circumferential çevresel<br />

circumferential pitch çevresel adım<br />

circumferential pitch daire diş açıklığı,daire diş arası<br />

circumferential stress daire çevre gerilmesi<br />

circumflex kıvrık, dönük, circumflexus<br />

circumfuse etrafına dökmek<br />

circumgyrate dönmek, dolaşım<br />

circumlocution dolambaçlı anlatım<br />

circumnuclear çekirdek çevresinde, çekirdeği çevreleyen<br />

circumpolar kutuplar çevresinde<br />

circumpolar star batmayan yıldız<br />

circumrotate dönmek<br />

circumscribe dışına çember çizmek, sınırlamak<br />

circumscribed sınırları belli, sınırlanmış, sınırlı<br />

circumsolar güneş çevresinde<br />

circumspect tedbirli<br />

circumstance hal, şart, vaziyet, koşul, durum<br />

circumstantial durumla ilgili<br />

circumstantially durumla ilgili olarak<br />

circumstantiate detaylı anlatmak


circumvolve dönmek, döndürmek, bir mihver etrafında kendi etrafında dönmek<br />

cistern fıçı, sarniç, sifon, su deposu<br />

citadel hisar<br />

citation aktarma<br />

cite aktarmak<br />

citizen vatandaş<br />

citizenship vatandaşlık<br />

citric acid n.bkz. acid<br />

city kent, şehir<br />

city crossing şehir geçişi<br />

city gas hava gazı<br />

city planner şehir plancısı<br />

city planning şehircilik<br />

city street şehir caddesi<br />

city water şehir suyu<br />

civic kentsel, şehre ait, yurttaşlık ile ilgili<br />

civil hukuki<br />

civil sivil<br />

civil uygar, kibar<br />

civil corporation ticaret şirketi<br />

civil defence sivil savunma<br />

civil engineer inşaat mühendisi<br />

civil law medeni yasa<br />

civil rights vatandaşlık hakları<br />

civil servant devlet memuru<br />

civil service kamu hizmeti, devlet memurluğu<br />

civilian sivil<br />

civilization medeniyet, uygarlık


clack çatırdamak<br />

clack (clack valve) kapaklı sürgü, kapaklı valf, klapeli valf. menteşeli valf. besleme pompasından<br />

kazana su besleyen pompa çıkışına konan bilyalı çek‐valf<br />

clack (of a pump) klape, kapak, sürgü, tulumba veya pompa klapesi<br />

clack box klape muhafazası, kapak muhafazası, sürgü muhafazası<br />

cladding giydirme<br />

cladding dışını kaplama, örtme<br />

claim talep, iddia<br />

claim damages zarar ve ziyan talep etmek, zarar ve ziyan iddia etmek<br />

claim for damages zarar tazminat talebi<br />

claim form talep fişi<br />

claimant talep eden<br />

clairaudience normal olarak işitilmeyen sesleri işitme, fevkalade işitme hassası<br />

clammy ıslak, yapışkan<br />

clamp kıskaç<br />

clamp kelepçe, askı veya kıstırma, sıkma kelepçesi, mengene, bağlama çenesi, tasma, mandal<br />

clamp kelepçe<br />

clamp sıkıştırmak<br />

clamp kelepçe, mengene, işkence<br />

clamp bolt kelepçe cıvatası<br />

clamp bracket boru kelepçesi<br />

clamp coupling kenetli kavrama<br />

clamp plate sıkıştırma plakası<br />

clamp retaining nut kelepçe tespit somunu<br />

clamp screw kelepçe vidası, sıkıştırma vidası<br />

clamping kaskı işlemi<br />

clamping circuit kaskı devresi<br />

clamping diode kaskı diyodu


clamping force tutma kuvveti<br />

clamping plate buldok halkası (ahşap birleşimde)<br />

clamping ring hortum vb şeyleri sıkıştırma halkası, kelepçe halkası<br />

clamshell sallama kepçe<br />

clamshell bucket yükleme kepçesi, klemşel kepçe, (ekskavatör kepçelerinden alt tarafından<br />

açılarak doldurulacak malzemeyi ısırıp kapanmak suretiyle çalışan kepçe)<br />

clamshell bucket çift çeneli kova, klemşel<br />

clamshell bucket çift çeneli kova, klemşel<br />

clamshell shovel kıskaçlı kepçe<br />

clapboard dış kaplama tahtası<br />

clapotage herhangi bir boşlukta bulunan suyun, çalkalanma osnucu çıkardığı ses, suyun çarpma<br />

veya sıçrama sesi<br />

clapper box planya veya frezedeki yastığın taşıdığı takım kafası<br />

clarificant sıvının bulanıklığını alan madde, sıvıyı berrak hale getirici madde<br />

clarification 1. bulanık sıvıyı, pisliğini alarak berrak hale getirme, arıtma, tasfiye etme; 2.<br />

aydınlatma, açıklığa kavuşturma, açıklama<br />

clarification açıklama, aydınlatıcı bilgi<br />

clarification durultma<br />

clarification drawing açıklayıcı resim<br />

clarify 1. bulanık sıvıyı, pisliğini alarak berrak hale getirmek; 2. aydınlatmak, açıklığa<br />

kavuşturmak, açıklamak (bir konu v.s.’yi)<br />

clasp 1. herhangi bir şeyin belli bir yere tutunmasını sağlayan araç; 2. protez’in diş üzerine veya<br />

diş etine tutunmasını sağlayan bölümü; 3. kırık kemik uçlarını birbirine tutturmada kullanılan<br />

araç<br />

clasp tutturmak, tespit etmek, mandal, kenet<br />

class çeşit, sınıf<br />

class iyi kalite<br />

class 1. bölüm, sınıf, ekonomik sınıf, sosyal sınıf, kalite 2. taşıt sınıfı, araç sınıfı<br />

class a operation a sınıfı işletme (yükselteç)


class indicator paralı yolların ücret toplama sistemlerinde araç sınıf göstergesi<br />

class limits sınıf sınırları<br />

class probability sınıf olasılığı<br />

class room sınıf<br />

classes of loading yükleme sınıfları<br />

classic klasik<br />

classical klasik<br />

classically klasik olarak<br />

classifiable sınıflandırılabilir<br />

classification sınıflandırma, tasnif (yazıların, bilgilerin, konuların, malzemenin ücret toplama<br />

sistemlerinde araçların gruplara, sınıflara, bölümlere ayrılması, sıraya konulması ve bunların<br />

belirli rakam, harf veya sembollerle tespit edilmesi veya adlandırılması)<br />

classification of soils zeminlerin sınıflandırılması<br />

classification of vehicles taşıtların sınıflandırılması<br />

classification performance sınıflandırma başarımı<br />

classification tests sınıflandırma deneyleri<br />

classified sınıflandırılmış, derecelendirilmiş, gizlilik derecesi verilmiş<br />

classified advertisements küçük ilanlar<br />

classified information tasnifli bilgi<br />

classifier tasnif edici<br />

classifier sınıflandırıcı<br />

classify çeşitlerine ayırmak, sınıflamak, sınıflandırmak, sınıflara ayırmak, tasnif etmek<br />

clastic ayrık kırıklı<br />

clatter takırdamak, dişli sesi, çarkların çıkardığı ses<br />

clause yan tümce<br />

clause madde<br />

clause hüküm<br />

clavier tuş


clavier klavye<br />

claw pençe, tırnak, kıskaç, çene<br />

claw kıstırmak, pençe atmak<br />

claw clutch (claw coupling). tırnaklı kavrama<br />

claw coupling kurtağızlı kavrama, kurtağzı kavrama<br />

claw hammer keser<br />

claw hatchet balta/bir tarafı çatallı<br />

claw leg profile boyuna kenar profili (köprü genleşme derzinde)<br />

claw, accelerator bkz. accelerator claw<br />

clawplate connector tırnaklı halka (ahşap birleşimde)<br />

claws film makinalarında filmi projeksiyon için ileri süren tırnaklar<br />

clay kil (tane boyutu sedimantolojik olarak 0002 mm nin altında olan tortul malzemelerin genel<br />

adı, magmatik kayaçların doğal olarak dağılmasından meydana gelen koloidal derecede ince<br />

kompleks silikatlar)<br />

clay balçık, kil<br />

clay kil, balçık<br />

clay binder kil bağlayıcı<br />

clay blanket kil örtü<br />

clay chunks kil topakları, kil yığınları<br />

clay concrete kil betonu, toprak betonu<br />

clay content kil muhtevası<br />

clay core kil çekirdek<br />

clay dam kil baraj<br />

clay deposit, alluvial bkz. alluvial clay deposit<br />

clay deposit, stratified bkz. stratified clay deposit<br />

clay embankment kil imla, kil dolgu<br />

clay flow kil akması<br />

clay fraction kil oranı (toprağın 0002 mmden daha küçük boydaki taneciklerinden oluşan kısmı)


clay grains kil daneleri<br />

clay grouting kil enjeksiyonu<br />

clay hollow tile kilden yapılmış delikli kiremit<br />

clay layer kil tabakası, kil yatağı<br />

clay layer, pleistocene bkz. pleistocene clay layer<br />

clay lenses kil mercekleri<br />

clay levee kil sedde<br />

clay loam kil lemi<br />

clay lump kil topağı<br />

clay matrix ince taneli kil ortamı, kil kütlesi, kil hamuru<br />

clay minerals kil mineralleri, killi mineraller<br />

clay mortar kil harcı, toprak harç<br />

clay mud kil çamuru<br />

clay particles kil danecikleri<br />

clay pipe kil künk, künk<br />

clay pipe toprak künk<br />

clay pit kil ocağı<br />

clay puddle kille sıvama<br />

clay puddle core sıvama kil çekirdek<br />

clay research kil araştırmaları<br />

clay rock kil taşı<br />

clay rock, carbonaceous bkz. carbonaceous clay rock<br />

clay sample, saturated bkz. saturated clay sample<br />

clay sample, unconfined bkz. unconfined clay sample<br />

clay seal kil sızdırmazlığı<br />

clay seam kil damarı<br />

clay shale tabakalı kil, killi şist, arjilit, arduvaz<br />

clay slide kil kayması


clay slurry kil çamuru<br />

clay soils killi zeminler<br />

clay stratum kil tabakası, kil yatağı<br />

clay stratum, confined bkz. confined clay stratum<br />

clay stratum, submerged bkz. submerged clay stratum<br />

clay suspension kil süspansiyonu<br />

clay tile künk, kiremit, tuğla, karo<br />

clay, antigorite bkz. antigorite clay<br />

clay, blue bkz. blue clay<br />

clay, calcareous bkz. calcareous clay<br />

clay, colloidal bkz. colloidal clay<br />

clay, compacted bkz. compacted clay<br />

clay, consolidated bkz. consolidated clay<br />

clay, dried bkz. dried clay<br />

clay, expanded bkz. expanded clay<br />

clay, extrasensitive bkz. extrasen‐sitive clay<br />

clay, fat bkz. fat clay<br />

clay, fine bkz. clay fine<br />

clay, fire bkz. fire clay<br />

clay, firm bkz. firm clay<br />

clay, glacial bkz. glacial clay<br />

clay, glauconite bkz. glauconite clay<br />

clay, gravelly bkz. gravelly clay<br />

clay, hard bkz. hard clay<br />

clay, heavy bkz. heavy clay<br />

clay, lacustrine bkz. lacustrine clay<br />

clay, laminated bkz. laminated clay<br />

clay, lateritic bkz. lateritic clay


clay, lean bkz. lean clay<br />

clay, light bkz. light clay<br />

clay, limey bkz. limey clay<br />

clay, loaded bkz. loaded clay<br />

clay, marine bkz. marine clay<br />

clay, medium bkz. medium clay<br />

clay, micaceous bkz. micaceous clay<br />

clay, montmorillonite bkz. montmo‐rillonite clay<br />

clay, natural bkz. natural clay<br />

clay, normally consolidated bkz. normally<br />

consolidated clay<br />

clay, normally loaded bkz. normally loaded clay<br />

clay, organic bkz. organic clay<br />

clay, overcompacted bkz. over compacted clay<br />

clay, overconsalidated bkz. overcon‐salidated clay<br />

clay, peaty bkz. peaty clay<br />

clay, plastic bkz. plastic clay<br />

clay, precompressed bkz. precomp‐ressed clay<br />

clay, quartz bkz. quartz clay<br />

clay, quick bkz. quick clay<br />

clay, remolded bkz. remolded clay<br />

clay, residual bkz. residual clay<br />

clay, rigid bkz. rigid clay<br />

clay, river bkz. river clay<br />

clay, sandy bkz. sandy clay<br />

clay, saturated bkz. saturated clay<br />

clay, sedimentary bkz. sedimentary clay<br />

clay, sensitive bkz. sensitive clay


clay, silty bkz. silty clay<br />

clay, sodic bkz. sodic clay<br />

clay, soft bkz. soft clay<br />

clay, stiff bkz. stiff clay<br />

clay, stratified sedimentary bkz. stratified sedimentary clay<br />

clay, stressed bkz. stressed clay<br />

clay, swelling bkz. swelling clay<br />

clay, thixotropic bkz. thixotropic clay<br />

clay, type of bkz. type of clay<br />

clay, unctuous bkz. unstuous clay<br />

clay, undisturbed bkz. undisturbed clay<br />

clay, varved bkz. varved clay<br />

clay, very fine bkz. very fine clay<br />

clay, volcanic bkz. volcanic clay<br />

clay, wet bkz. wet clay<br />

clay, white bkz. white clay<br />

clayey killi<br />

clayey gravel killi çakıl<br />

clayey sand killi kum<br />

clayey sandstone killi kum taşı<br />

clayey soil killi zemin, killi malzeme,<br />

killi toprak<br />

clayish killi, kil gibi<br />

clay‐size kil boyutu<br />

claystone kil taşı<br />

clean temizlemek, temizlenmek<br />

clean temiz; virüssüz; 3) şifresiz<br />

clean air temiz hava


clean air act temiz hava kanunu<br />

clean bill of lading temiz konşimento<br />

clean copy temiz kopya<br />

clean dock receipt temiz rıhtım tesellüm makbuzu<br />

clean letter of credit basit akreditif<br />

clean operating system virüssüz işletim sistemi<br />

clean room temiz oda<br />

clean sand temiz kum<br />

clean ships receipt temiz gemi tesellüm makbuzu<br />

clean space temiz mahal<br />

clean workstation temiz iş yeri (atölye)<br />

clean‐cut temiz yapılmış<br />

cleaned file virüsten arınmış kütük<br />

cleaner temizleyici madde veya sıvı<br />

cleaners temizleyiciler<br />

cleaning temizleme, arıtma, temizlenme, arınma<br />

cleaning brush temizleme fırçası<br />

cleaning door temizleme kapısı<br />

cleaning fluid temizleme sıvısı<br />

cleaning of surfaces. silme, elektrotik ve ultrasonik metodlarla yüzey temizliği<br />

cleaning out ditch hendek temizliği<br />

cleaning solution temizleme sıvısı, yıkama solüsyonu, temizleyici eriyik<br />

cleanse temizlemek, yara temizlemek<br />

cleansing temizleme<br />

clear açık, temiz, saydam, boşaltmak, kaldırmak, temizlemek, atmak, temize çıkarmak<br />

clear channel şifresiz kanal<br />

clear data şifresiz veri<br />

clear opening net açıklık, serbest açıklık


clear session şifresiz oturum<br />

clear span serbest açıklık<br />

clear through customs gümrükten geçirmek<br />

clear, flush (buffer etc.), purge temizlemek<br />

clearance 1. gabari, alt ve üst geçitlerdeki açıklık, hava payı, debuşe, pas payı, açıklık, ara, mesafe,<br />

boşluk, ayar, klerans, tolerans, parçaların birbirine olan çalışma payı boşluğu 2. gümrük<br />

müsaadesi<br />

clearance tolerans, boşluk, açıklık<br />

clearance gümrük izni<br />

clearance (erişim) yetkisi; açıklık (makina)<br />

clearance (in cylinder) ölü hacim (motor silindirinde)<br />

clearance angle. aralık açısı,bıçak şiv açısı,çakı şiv açısı<br />

clearance fit bakınız fit<br />

clearance fit montajda birleşen uzuvların birleşmesinde gerekli olan minimum boşluk<br />

clearance fraction (in cylinder) mesafe oranı (silindirde)<br />

clearance height düşey açıklık<br />

clearance lost time boşaltma kayıp zamanı (bir kavşağın hiçbir yöndeki trafik hareketi<br />

tarafından kullanılmadığı süreye eşit fazlar arası zaman dilimi)<br />

clearance period boşaltma süresi (bir trafik hareketinin kurala uygun ve tehlikesiz olarak<br />

tamamlanabilmesi için gerekli bir veya birkaç aralık)<br />

clearance time boşaltma zamanı (bir otobüsün bir otobüs durağından diğerine gitmesi<br />

sırasındaki olası en az zaman aralığı)<br />

clearance to obstruction engele olan açıklık<br />

clearance volume boşluk hacmi<br />

clearance volume içten yanmalı bir motor veya kompresörde krankın iç ölü noktada bulunması<br />

anında piston ile silindir arasında kalan hacim<br />

clearance, highway bkz. highway clearance<br />

clearance, horizontal bkz. horizontal clearance<br />

clearance, lateral bkz. lateral clearance


clearance, overhead bkz. overhead clearance<br />

clearance, railroad bkz. railroad clearance<br />

clearance, vertical bkz. vertical clearance<br />

clearance. aralık, boşluk, açıklık, pay, dıştan dışa açıklık, silindir başlığı boşluğu, diş başı boşluğu,<br />

bobin ve kutup boşluğu<br />

clear‐back signal devrenin çözülme geribildirimi<br />

clearing temizleme, açma, çıkış, açıklama, gümrükten geçirme<br />

clearing accounts zamanında direkt olarak yapılamayan bazı taşımaların ilgili hesaplara daha<br />

sonra gereği gibi dağıtımını sağlamak üzere masrafların tamamının bir yerde toplanmasını<br />

sağlayan aracı hesaplar<br />

clearing and grubbing temizleme ve sökme<br />

clearing cistern durultma sarnıcı<br />

clearing flank vida dişinin montaj durumunda yük taşımayan cenahı<br />

clearing hole (clearance hole) aynı nominal çaptaki somun, civata veya saplamanın geçebileceği<br />

ebattaki delik<br />

clearing of ice buzla mücadele<br />

clearing rock overhangs kaya askılarının temizlenmesi<br />

clearness açıklık, aydınlık<br />

cleartext şifresiz metin<br />

cleat kamalamak<br />

cleat mesnet, takviye takozu, takoz, köşebent, destek<br />

cleavage yarılım<br />

cleavage bir kayaç veya mineralin birbirine koşut düzlemler boyunca yarılabilme özelliği, dilinim<br />

cleavage strenght dilinim dayanımı<br />

cleave bölmek, yarmak<br />

cleaver satır<br />

cleaving dilinim<br />

cleft çatlak, yarık, fisür


cleft çatlak, yarık<br />

cleft water çatlak suyu<br />

clench sıkmak, sıkıştırmak<br />

clench kenet<br />

clerestorey asma kat (bina, kilise, cami, vagon vb.nin pencereli üst kısmı)<br />

clerk memur<br />

clerk of works atölye şefi<br />

clevis çatal mafsal pimi<br />

clevis bağlantı demiri<br />

clevis ayarlı mafsal vazifesi gören u harfi biçiminde çatal parça, çatal mafsal<br />

clevis end pin çatal mafsal uç pimi<br />

clevis end pin retaining ring çatal mafsal uç pimi tutucu bileziği<br />

clevis pin çatal çivi, kastanyola<br />

clevis pin çatal pimi<br />

clevs pin çatal, çivi, kastanyola<br />

clibrate ayarlama, kalibre etme, mastarlama<br />

cliche klişe<br />

click tıklatmak<br />

click. mandal, kilit mandalı, çakıldak. mandallı dişli veya çarkın tek yöne dönmesine müsade<br />

eden mandal<br />

client istemci (bilgisayar); müşteri<br />

client müvekkil,müşteri<br />

client/server istemci/sunucu<br />

client/server application istemci/sunucu uygulaması<br />

client‐server istemci sunucu<br />

client‐server architecture istemci‐sunucu mimarisi<br />

cliff yar, kayalık uçurum<br />

climate iklim, hava


climatic iklimsel, iklime bağlı<br />

climatic comfort iklimsel konfor<br />

climatic test chamber klimatize test odası<br />

climatology iklimlerin tesirini araştıran bilgi, klimatoloji<br />

climatology iklim bilimi<br />

climb tırmanma, çıkma<br />

climb milling. sarma frezeleme veya sarma işleme. iş parçası kesici çarkın hareket yörüngesinde<br />

beslenir<br />

climbing tırmanma<br />

climbing lane tırmanma şeridi (rampalarda yolun kapasitesini düşürmemek ve güvenliği<br />

azaltmamak amacıyla, öncelikle yavaş seyreden taşıtlar için yapılmış yardımcı şerit)<br />

clinch perçinleme<br />

clinch on nut geçme somun<br />

clinker klinker, kömür cürufu (kömürün hareketli ızgaralar üzerinde yanmasından meydana<br />

gelen ve genellikle erimiş halde lav, portland çimentosu klinkeri, kısmen camlaşmış cüruf ve<br />

tuğlayı da kapsayan büyük kısmı inorganik bünyeli bir ürün)<br />

clinker asphalt klinker asfalt (içindeki agreganın önemli bölümü klinker olan asfalt karışım<br />

tabakası)<br />

clinker bed curuf yatağı<br />

clinker removal curuf alma, temizleme<br />

clinker, underburning of bkz. under‐burning of clinker<br />

clinoid sedirimsi, yataksı, klinoid, clinoides, clinoideus<br />

clinometer eğimölçer<br />

clinometer bir yüzeyin eğimini ölçen alet, yüzey meyil ölçme aleti, klinometre<br />

clip kırpıntı<br />

clip kenet, kelepçe<br />

clip kesmek, kırpmak<br />

clip mandal, kapak vsyi tutturmak için kullanılan maşa (distribütör kapağının mandalı gibi)<br />

clip angle bağlantı köşebendi


clip art kırpıntı çizim<br />

clip ended cord maşalı kordon<br />

clip pulley kavramalı kasnak<br />

clip pulley (clip drum) kavramaiı kasnak. V şeklindeki çevresi hareketli 10 cm uzunluğunda<br />

.eksenleri kasnak çevresi yönünde olan pimlere mafsallanmış olan klip (mandal,tutacak.pım)<br />

lerden oluşan halat kasnağı. halat kavraması, tesiri küpleri birbirine doğru çekerek kavramayı(ıs<br />

clip, to kırpmak<br />

clipart kırpıntı çizge<br />

clipart parça resim (bilgisayarda)<br />

clipboard, panel pano<br />

clippers kırpma makası, tırnak makası, traş makinası<br />

clipping level kırpma düzeyi<br />

clo. hava sıcaklığı 21 °C (70 °F) olan durgun bir havada ısı üretiminin saatte bir metre karede 50<br />

kg kalori olması durumunda vücut sıcaklığının normal bir sıcaklıkta tutulması için gerekli<br />

izolasyon miktarı<br />

clock saat, senkro saat<br />

clock arithmetic saat aritmetiği<br />

clock circuit saat devresi<br />

clock escapement. bkz. escapement, ve clock<br />

clock light saat kadranı lambası<br />

clock light cable saat kadranı lambasının kablosu<br />

clock pulse, clock signal saat vurumu<br />

clock rate saat vurum sıklığı<br />

clock rotation saat yönünde dönüş, akrep ve yelkovanın dönüş istikametine paralel olan dönme<br />

clock striking mechanism. saat vurma mekanizması, saat çalışma mekanizması<br />

clock timing saat güdümünde zamanlama<br />

clock, rieffler. içindeki sarkacı salınım esnasında sadece saat maşası ile merkez hattında temas<br />

ettiği, periyodun diğer anlarında teması kestiği saat<br />

clock, to saatle eşzamanlama


clock, Transistorised. Transistorlu<br />

clock. masa saati, puantör, kronometre, taksimatlı test indicatörünün genel adı<br />

clocking saatle denetim<br />

clockwise saatin dönüş yönü istikametinde,<br />

soldan sağa<br />

clockwise (cw) saat yönünde<br />

clog tıkamak, kapamak, tıkanmak, pislik, tortu, vsile dolup tıkanmak<br />

clog engel, köstek<br />

clogged tıkanmış<br />

clogging tıkanma<br />

clogging of the filter filtre tıkanması<br />

close kapalı yer<br />

close kapalı<br />

close tıkamak, tıkanmak<br />

close yakın<br />

close birleştirmek<br />

close sıkı<br />

close box kapatma kutusu<br />

close coiled helical spring basık helezoni yay<br />

close fitting dar fitting<br />

close grain ince taneli<br />

close link chain açık uzuvlu zincir, zincir baklalarının uzunluğu çapının beş katından fazla<br />

olmayan kalınlığı ise üç buçuk katı olan zincir<br />

close link chain bakınız chain<br />

close nipple kapama nipeli<br />

close nipple dar nipel<br />

close packing sık istif<br />

close texture sıkı doku


close wound sargısı sık, sık sargılı<br />

close wound coil spring sargısı sık helezon yay<br />

closed kapalı<br />

closed alignment kapalı güzergah (başlangıç ve bitiş somelerinin koordinatları aynı olan<br />

yatay güzergah)<br />

closed architecture kapalı mimari<br />

closed circuit kapalı çevrim, kapalı devre<br />

closed core transformer kapalı çekirdekli transformatör<br />

closed curve kapalı eğri<br />

closed cycle kapalı çevrim<br />

closed cycle control system kapalı çevrimli denetim sistemi<br />

closed interval kapalı aralık<br />

closed loop kapalı devre<br />

closed loop control kapalı devre kontrolü<br />

closed place kapalı yer<br />

closed position mekanizmanın sökülmemiş vaziyette dıştan görünüşü<br />

closed position (mechanical switch) kapalı konum<br />

closed routine kapalı yordam<br />

closed space kapalı alan<br />

closed system kapalı sistem (paralı yollarda geçiş ücretinin araç sınıfı ve katedilen mesafeye<br />

bağlı olduğu sistem)<br />

closed traverse kapalı poligon<br />

closed type toll collection system kapalı tip ücret toplama sistemi<br />

closed user group, CUG kapalı kullanıcı grubu<br />

closed water system kapalı su sistemi<br />

closed‐circuit TV, CCTV kapalı devre televizyon<br />

closed‐circuit working kapalı‐devre çalışma<br />

closed‐loop control, feedback control geribeslemeli denetim


closedown kapanış<br />

closely graded soil üniform derecelenmiş zemin<br />

closely graded uniform eşboyutlu, üniform<br />

closely packed çok sıkı, çok yoğun durumda<br />

closet tuvalet<br />

closing error kapanma hatası poligon hattının kapanma hatası<br />

closing error of a triangle üçgen kapanma hatası<br />

closing line kapanma çizgisi, kapama hattı<br />

closing parenthesis sağ ayraç<br />

closing spring kapama yayı<br />

closing spring cylinder kapama yayı borusu<br />

closing voltage kapatma voltajı<br />

closure kapama, kapanma<br />

closure error in leveling nivelman kapanma hatası<br />

closure error in traverse poligon kapanma hatası<br />

closure line kapanma çizgisi (bir poligon hattında gerçek son nokta ile hesaplanan son nokta<br />

arasındaki çizgi)<br />

closure property kapalılık özelliği<br />

cloth bez, kumaş parçası<br />

clothespin mandal<br />

clothoid klotoit, geçiş eğrisi<br />

cloud bulutla kaplamak<br />

cloud bulut, su buharı<br />

cloud chamber buhar hücresi, buhar odası<br />

cloud clutter buluttan parazit yansıma<br />

cloud point donma noktası<br />

cloverleaf yonca yaprağı


cloverleaf intersection yonca yaprağı tipi kavşak (sola dönüşlerin iç halka, sağa dönüşlerin dış<br />

bağlantı yolu ile sağlandığı dörtlü, katlı kavşak)<br />

clump küme olmak<br />

clump küme, kütük, yığın<br />

clunch sertleşmiş kil<br />

clup‐tooth escapement. saplı‐dişli maşa, saat imalinde geniş bir uygulaması olan maşa<br />

cluster küme, demet, grup, takım, bir arada, komple<br />

cluster bir araya toplamak<br />

cluster gear grup dişlisi<br />

cluster gear shaft grup dişlisi mili<br />

cluster mill. takım ,dizi değirmen. iki büyük merdanenin taşıdığı ve tahrik ettiği iki küçük iş<br />

merdanesinden oluşan değirmen<br />

cluster sampling topaklı örnekleme<br />

cluster structure toprak yapı<br />

cluster, set küme<br />

cluster, to topaklamak, topaklandırmak<br />

clustered piles kazık kümesi<br />

clutch debriyaj, kavrama<br />

clutch adjusting debriyaj ayarı<br />

clutch adjustment debriyaj ayarı, kavrama ayarı<br />

clutch aligner kavrama (debriyaj plakalarını birbirine paralel duruma getirerek tam yüzeyle<br />

kavrama yapmasını temin etmeye yarayan “L” harfi biçiminde özel alet)<br />

clutch alignment debriyaj ayarı, debriyaj plaklarının ayarı<br />

clutch backup shoe mounting pad kavrama geri basma pabucu<br />

clutch brake debriyaj freni<br />

clutch brake disc debriyaj fren diski<br />

clutch cam debriyaj plakasına basarak kavramayı temin eden parmaklar, kavrama parmakları,<br />

baskı tırnakları<br />

clutch carbon thrust kavrama baskı kömürü


clutch center plate debriyaj ara plakası<br />

clutch collar debriyaj baskı göbeği<br />

clutch connecting link debriyaj ara bağlantısı<br />

clutch coupling debriyaj kavraması<br />

clutch cover debriyaj mahfazası kapağı<br />

clutch crosshead kavrama çenesi, debriyaj çenesi<br />

clutch disc debriyaj diski<br />

clutch disc kavrama diski<br />

clutch disc sun gear kavrama diski güneş dişlisi<br />

clutch drive disc kavramanın motor tarafındaki kısmı, esas hareket kaynağından doğrudan<br />

hareket alan kısmındaki disk, tahrik diski, kavrama balatası diski, debriyaj balatası diski<br />

clutch drive plate debriyaj baskı plakası<br />

clutch driven member motor veya hareket kaynağından aldığı hareketi ileten kısım, tahrik edilen<br />

plaka<br />

clutch driving disc debriyaj tahrik diski<br />

clutch driving disc facing debriyaj tahrik plakası balatası<br />

clutch driving unit debriyaj tahrik mekanizması<br />

clutch eye bolt debriyaj delikli ayar cıvatası<br />

clutch facing debriyaj balatası, debriyaj diski balatası<br />

clutch fading debriyaj zayıflaması<br />

clutch fork kavrama çatalı<br />

clutch fork and shoe pivot pins kavrama çatalı ve pabuç pimleri<br />

clutch fork pin kavrama çatal pimi<br />

clutch fork push rod bell crank bushing kavrama çatalı itici mil mafsal burcu<br />

clutch fork push rod bell crank shaft kavrama çatalı itici mil mafsal mili<br />

clutch fulcrum ring kavrama mesnet bileziği, debriyaj mesnet bileziği<br />

clutch grease tube debriyaj yağlama borusu, debriyaj mahfazasının dışındaki gresörlüğü, mili<br />

yatak mahfazasına bağlayan boru


clutch hand lever traktör ve benzeri araçlarda debriyaj kumanda kolu<br />

clutch housing kavrama gövdesi<br />

clutch housing debriyaj mahfazası, kavrama kapağı<br />

clutch housing pan debriyaj mahfazası kutusu (tası)<br />

clutch housing pan ventilator hole debriyaj mahfazası kutusu (tası) havalandırma deliği<br />

clutch housing pan ventilator hole screen debriyaj mahfazası kutusu (tası) havalandırma deliği<br />

süzgeci<br />

clutch housing ventilator hole debriyaj mahfazası havalandırma deliği<br />

clutch housing ventilator hole screen debriyaj mahfazası havalandırma deliği süzgeci<br />

clutch inner bearing debriyaj iç yatağı<br />

clutch inner drive members çok plakalı tip debriyajlarda iç taraftaki tahrik diskleri<br />

clutch inner driven members debriyaj içindeki tahrik edilen diskler<br />

clutch lever debriyaj pedalını kumanda koluna bağlayan mafsal kolu, ara manivela kolu, debriyaj<br />

kolu, debriyaj levyesi<br />

clutch lever toggle spring ağır traktörlerde debriyaj kolunu kavrama ve boşaltma<br />

pozisyonlarında kilitleyen yay<br />

clutch lining kavrama balatası, debriyaj balatası<br />

clutch main shaft debriyaj kamalı mili, debriyaj<br />

ana mili<br />

clutch operating hand lever debriyaj kumanda kolu<br />

clutch operating lever debriyaj kumanda levyesi<br />

clutch outer bearing debriyaj ana mili dış yatağı, debriyaj ana mili uç bilyası<br />

clutch pedal debriyaj pedalı, debriyaj ayak kontrolü<br />

clutch pedal adjusting collar debriyaj pedalı ayar bileziği<br />

clutch pedal draft pad debriyaj pedalı toz lastiği, pedal milinin sürücü mahalli tabanını deldiği<br />

noktayı toz ve rüzgara kapayan körüklü lastik<br />

clutch pedal free travel debriyaj pedal boşluğu<br />

clutch pedal link debriyaj pedal mafsalı<br />

clutch pedal rod debriyaj pedalı kumanda çubuğu


clutch pedal rod adjusting turnbuckle debriyaj pedalı kumanda çubuğu ayar baklası<br />

clutch pedal shaft debriyaj pedalının hareketinde mihver mili vazifesini gören mil<br />

clutch pedal stop debriyaj pedalı dayanağı<br />

clutch pilot shaft debriyaj ana mili<br />

clutch piston kavrama pistonu<br />

clutch plate kavrama pleyti<br />

clutch pressure plate debriyaj baskı plakası<br />

clutch pressure plate baffle debriyaj baskı plakasının ileri geri hareketini sınırlayan plaka, baskı<br />

plakasının arkasındaki ayırma levhası<br />

clutch pressure ring debriyaj baskı halkası, baskı plakasının arkasındaki veya etrafındaki vida<br />

dişli halka, baskı plakası ayar halkası<br />

clutch pressure spring debriyaj baskı yayı<br />

clutch pressure spring cup debriyaj baskı yayı başlığı<br />

clutch release debriyaj ayırma<br />

clutch release bearing debriyaj baskı bilyası, debriyaj ayırma yatağı<br />

clutch release fork debriyaj baskı çatalı, baskı bilyasını iten ve çeken çatal, debriyaj ayırma çatalı<br />

clutch release fork pivot debriyaj baskı çatalı ölü mili<br />

clutch release lever debriyaj ayırma mafsalı<br />

clutch release overcenter spring debriyaj ayırma<br />

orta yayı<br />

clutch release overcenter spring crank pin debriyaj ayırma orta yayı mili<br />

clutch release sleeve debriyaj ayırma bileziği<br />

clutch return spring debriyaj geri çekme yayı<br />

clutch ring debriyaj bileziği<br />

clutch shaft kavrama mili<br />

clutch shaft debriyaj mili<br />

clutch shaft kavrama mili<br />

clutch shaft pilot bearing debriyaj mili uç yatağı


clutch shoe kavrama pabucu<br />

clutch sleeve debriyaj mili burcu<br />

clutch slip debriyaj kaçırması<br />

clutch spin debriyaj yapıldığı halde diskin dönmesi<br />

clutch spring kavrama plakası yayı<br />

clutch throwout bearing debriyaj baskı bilyası, debriyaj ayırma yatağı<br />

clutch throwout collar debriyaj baskı bilyasını iten ve çeken blok<br />

clutch thrust bearing debriyaj baskı bilyası<br />

clutch torque shaft debriyaj tork mili<br />

clutch torque shaft clutch housing pivot bracket debriyaj tork mili debriyaj mahfazası ölü mili<br />

braketi<br />

clutch torque shaft clutch housing pivot bracket spring debriyaj tork mili debriyaj mahfazası ölü<br />

mili braketi yayı<br />

clutch vibrating spring debriyaj kavraması<br />

titreşim yayı<br />

clutch, engine bkz. engine clutch<br />

clutch, steering bkz. steering clutch<br />

clutch kavrama, debriyaj, kavramak, tutmak, bağlamak, yakalamak<br />

clutter parazit yankılar<br />

clutter rejection parazit yansımaları bastırma<br />

clutter signal parazit yansıma sinyali<br />

CM.P.S. cm/sn<br />

CMS bkz. computerized monitoring system<br />

CNC (computerized numeric computerized numeric<br />

CNC (computerized numeric control) bilgisayarlı sayısal denetim<br />

co‐ beraber anlamı veren kısaltma<br />

co generation aynı tesiste aynı anda üretilen elektrik ve buhar veya ısı prossesi. (buhar veya ısı<br />

işlemi)


coach otobüsle gitmek, otobüsle taşımak<br />

coach fayton<br />

coach otobüs<br />

coach yolcu vagonu<br />

coach‐house büyük otobüs garajı<br />

coagulant topaklaştırıcı<br />

coagulate topaklaşmak, pıhtılaşmak<br />

coagulating electrolytes pıhtılaştırıcı elektrolitler<br />

coagulation topaklaşma<br />

coal kara elmas<br />

coal kömür, taş kömürü, maden kömürü<br />

coal bed kömür yatağı<br />

coal (hard coal) taş kömürü<br />

coal bunkers kömürlük, kömür deposu<br />

coal chemical karbokimyasal<br />

coal chute kömür besleme şutu<br />

coal delivery kömür sevkiyatı<br />

coal deposits kömür rezervleri<br />

coal depot kömür stok sahası<br />

coal dozing kömür kürümesi<br />

coal dust kömür tozu<br />

coal fired kömür yakmalı<br />

coal gas kömür damıtma gazı<br />

coal handling kömür hazırlama<br />

coal long flame kömür gaz alevi<br />

coal mill kömür değirmeni<br />

coal mine kömür ocağı, kömür madeni<br />

coal plough kömür robotu


coal seam kömür katmanı<br />

coal store kömür deposu<br />

coal tar kömür katranı<br />

coal tar heavy oil kömür katranı ağır yağı (kömür katranından 270°C üzerindeki sıcaklıkta<br />

damıtılan bir yağ)<br />

coal tar light oil kömür katranı hafif yağı (yaklaşık 190°C’nın altındaki sıcaklıklarda damıtılan ve<br />

önemli miktarlarda aromatik hidrokarbonları içeren kömür katranı yağı)<br />

coal tar middle oil kömür katranı orta yağı, karbolik yağ (büyük kısmı l90‐235°C arasında<br />

damıtılan, yüksek ısıda kömür katranından elde edilen ve önemli oranda fenolleri ve çok kere<br />

naftalini içeren kömür katranı yağı fraksiyonu)<br />

coal tar pitch kömür katran zifti<br />

coal kömür<br />

coal/ash‐free kömür/külsüz<br />

coal/bituminous kömür/bitümlü<br />

coal/brown kömürü/linyit<br />

coal/caking of kömürün kalıplaşması<br />

coal/cannel kömür/linyit<br />

coal/cleaned kömür/temizlenmiş<br />

coal/distillation of kömür damıtımı<br />

coal/graded kömür/sınıflandırılmış<br />

coal/lignite kömürü/linyit<br />

coal/medium volatile kömür/orta uçucu maddeli<br />

coal/nonbituminous kömür/yağsız<br />

coal/palletized kömür/topak<br />

coal/prepared kömür/hazırlanmış<br />

coal/processed kömür/hazırlanmış<br />

coal/raw kömür/ham<br />

coal/run‐of‐mine kömür/ham<br />

coal/screened kömür/sınıflandırılmış


coal/sized kömür/sınıflandırılmış<br />

coal/soft kömür/yumuşak<br />

coal/sorted kömür/temizlenmiş<br />

coal/treated kömür/hazırlanmış<br />

coal/washed kömür/yıkanmış<br />

coal‐cutting machinery. yüzeyden kömür kesme makinası. elektrikle veya sıkıştırılmış hava ile<br />

çalışan çubuk, zincir veya dönel disk kullanarak yüzeyden kömür kesme işlemi yapan makine<br />

coalesce, to ergitmek<br />

coalescence birleşme, kaynaşma, normalde ayrı iki parçanın birbiriyel birleşmesi<br />

coalescence birleşme, birleşim<br />

coal‐fired (adj) kömür yakmalı<br />

coal‐fired boiler kömür yakmalı kazan<br />

coalmill kömür değirmeni<br />

coaltar kömürün damıtılması ile elde olunan siyah madde, katran<br />

coaming kuyu bileziği<br />

coarctation büzülme, kasılma, daralma, darlık<br />

coarctotomy kanal lümenindeki darlığın kesit yapılarak genişletilmesi<br />

coarse kabarcık<br />

coarse büyük taneli, iri tanali, kaba<br />

coarse adjustment kaba ayar, kaba dengeleme<br />

coarse bearing kaba kerteriz<br />

coarse emery kalın zımpara tozu<br />

coarse file kaba eğe<br />

coarse glazed salt kaba sırlı (cilalı) tuz<br />

coarse grade kalın cins, kaba sınıf (zımpara ve alıştırma macunları için)<br />

coarse grains kaba daneler, iri daneler<br />

coarse gravel kaba çakıl, iri çakıl, sahil çakılı<br />

coarse motion kaba hareket


coarse sand iri kum, kaba kum<br />

coarse silt kaba silt<br />

coarse tuning kaba ayar<br />

coarse‐graded aggregate kaba gradasyonlu agrega<br />

coarse‐grained kaba daneli, iri daneli<br />

coarse‐grained coal kaba taneli kömür<br />

coarsen kabalaştırmak<br />

coarseness irilik, dane iriliği<br />

coast yokuş aşağı gitmek<br />

coast sahil, kıyı<br />

coast survey kıyı ölçüsü, kıyı alımı, kıyı etüdü<br />

coastal kıyıya ait, kıyısal<br />

coastal road sahil yolu<br />

coastal zone deniz kıyısı, kıyı bölgesi<br />

coastal zone management kıyı bölgesi yönetimi (kirlilikten korumak ve azami yararı sağlamak<br />

amacıyla kıyı sularının ve su havzalarının yönetimi)<br />

coaster brake göbek freni/bisiklet<br />

coasting boşta gitme<br />

coasting vitesi boşa alarak arabayı sürmek, kaydırmak, kaymak<br />

coasting kendi kendine gitmek, kaymak<br />

coastline kıyı çizgisi<br />

coat tabaka, örtü, kalıp, kabuk, kat, kaplamak<br />

coat kaplamak, üstünü örtmek<br />

coat of aggregates agregaların bitüm ile kaplanması<br />

coat, finish bkz. finish coat<br />

coat, first field bkz. first field coat<br />

coated kaplı, kaplamalı, kabuklu, boya sürülmüş, sıvalı<br />

coated kaplanmış


coated chippings bitümlü malzeme kaplanmış mıcır<br />

coated grit kaplanmış ince dişli malzeme (bir aşınma tabakasını körleştirmek için en son<br />

malzeme olarak uygulanmak üzere bir bitümlü malzeme ile<br />

kaplanmış mıcır)<br />

coated macadam bitümle kaplanmış makadam (yol katranı, bitüm veya benzeri belirli bir<br />

bağlayıcı ile kontrol edilen bir işlem ile kaplanmış kaba gradasyonlu mineral agregadan ibaret<br />

olan, kaba agrega miktarının hakim olduğu çok boşluklu bir yol malzemesi)<br />

coated macadam plant bitümle kaplanmış makadam hazırlayan tesis (bitümle kaplanmış<br />

makadam yapımı için kullanılan komple mekanik donanım)<br />

coating kaplama, bitüm ile kaplanma<br />

coating kat<br />

coating barrier kaplama engeli<br />

coating, bituminous bkz. bituminuous coating<br />

coating, protective bkz. protective coating<br />

coaxial mihverleri aynı olan, aynı mil üzerinde dönen, koaksiyel, eş eksenli<br />

coaxial cable eşeksenel kablo<br />

coaxial cable koaksiyal kablo<br />

coaxial connector eşeksenel bağlaç<br />

coaxial filter iç içe filtre<br />

coaxial line eşeksenel hat<br />

coaxial propeller eş eksenli pervane<br />

coaxial propellers. müşterek şaftlı pervane. uçaklarda aynı şaft üzerine yataklanan<br />

birbirlerinden bağımsız tahrik olarak zıt yönlü dönen iki pervane<br />

cobalt co sembolü ile bilinen, atom no: 2 ve atom ağırlığı: 58.94 olan kimyasal element, kobalt<br />

cobble kaldırım taşı kaplamak, parke taşı kaplamak<br />

cobble kocataş, iri çakıl, blokaj taşı<br />

cobble gutter su hendeği, taş iksası<br />

cobblestone arnavut kaldırım taşı<br />

cobblestone pavement arnavut kaldırımı


cock horoz<br />

cock havaya dikmek<br />

cock musluk, vana, germek, kurmak<br />

cock drain boşaltma musluğu<br />

cock valve kapama musluğu (vanası)<br />

cock valve bilyalı valf<br />

cock wheel ara çarkı, avara çarkı<br />

cock (a) saat mekanizmasındaki direk, (b) sıvı veya gaz akışını kontrol eden tıpa veya silindirik<br />

valf.<br />

(c) ateşli silahlardaki horoz, tetiği çekmeden önce kaldırılan horoz<br />

cock‐eyed eğri, çarpık, yan, hizadan kaçmış<br />

cocking catch kurma mandalı<br />

cocking handle kurma kolu<br />

cocking lever kurma levyesi<br />

cocking lever. ateşli silahlarda ateşe hazır olunduğu anda horozu kaldıran levye<br />

cocking nut kurma somunu<br />

cockloft çatı arası/küçük<br />

cockpit pilot kabini<br />

coctolabile ısıtılmakla değişen, ısıtılmakla bozulan<br />

coctostabile ısıtılmakla değişmeyen, ısıtılmakla bozulmayan<br />

coddle yavaş yavaş kaynatmak<br />

code kod<br />

code 1. kanun, kanunname, tüzük, kurallar düzeni<br />

2. kod, şifre, kodlamak<br />

code bir kimsenin hareket ve davranışlarını yönlendiren adet, gelenek ve kurallar dizisi<br />

code conversion kod çevrimi<br />

code division multiple access kod bölüşümlü<br />

çoklu erişim


code division multiplexing kod bölüşümlü çoğullama<br />

code letters parça kataloglarında yedek parça numaralarına katılan kod harfleri<br />

code page kod sayfası<br />

code page switching kod sayfası değiştirme<br />

code point kod noktası<br />

code word kod sözcüğü<br />

code, to kodlamak; programlamak<br />

code. kod, şifre, şifrelemek, kotlamak<br />

codebook kod çizelgesi<br />

codebreaking kripto analizi<br />

codec kodlayıcı‐kodçözücü<br />

codefendant ortak savunucu<br />

coder kodlayıcı<br />

code‐transparent data communication koda saydam veri iletimi<br />

codex kod<br />

codify kodlamak<br />

coding kodlama, şifreleme<br />

coding artifact kodlama yapaylığı<br />

coding delay kodlama gecikmesi<br />

coding efficiency kodlama verimliliği<br />

codirectional interface eşyönlü arabağ<br />

coeffıcient of friction. bkz. friction<br />

coefficient katsayı<br />

coefficient matrix katsayı matrisi<br />

coefficient of absorption emme katsayısı<br />

coefficient of active earth pressure aktif toprak basıncı katsayısı<br />

coefficient of association birliktelik katsayısı<br />

coefficient of compressibility sıkıştırma katsayısı


coefficient of compressibility (see compress. fact) sıkıştırılabilirlik katsayısı<br />

coefficient of conductivity iletkenlik katsayısı<br />

coefficient of consolidation konsolidasyon katsayısı<br />

coefficient of curvature eğrilik katsayısı, süreklilik katsayısı<br />

coefficient of discharge boşaltma katsayısı<br />

coefficient of dynamic subgrade reaction dinamik yatak sayısı<br />

coefficient of dynamic subgrade shear reaction tabanın dinamik kesme mukavemet katsayısı<br />

coefficient of earth pressure at rest sükunetteki zemin basınç katsayısı<br />

coefficient of elastic recovery elastik geri dönme (şişme) katsayısı<br />

coefficient of elasticity elastisite katsayısı<br />

coefficient of expansion genleşme katsayısı, genişleme katsayısı<br />

coefficient of friction sürtünme katsayısı<br />

coefficient of friction, true bkz. true coefficient of friction<br />

coefficient of hardness sertlik katsayısı<br />

coefficient of horizontal soil reaction zeminin yatay reaksiyon katsayısı<br />

coefficient of internal friction içsel sürtünme katsayısı<br />

coefficient of kinematic viscosity kinematik viskozite katsayısı<br />

coefficient of passive earth pressure pasif toprak basıncı katsayısı<br />

coefficient of performance performans verimliliği,<br />

iş verimliliği, soğutma çevriminde düşük sıcaklık ısı makinesi tarafından çıkarılan ısı enerjisinin,<br />

makinenin bir çevrimde çalışması için uygulanan işe oranı, eğer ısıtma cihazı olarak kullanılırsa,<br />

yüksek sıcaklıktaki peteklerde<br />

coefficient of permeability permeabilite katsayısı, geçirimlilik katsayısı (birim hidrolik eğim<br />

altında zeminden geçen suyun deşarj hızı)<br />

coefficient of rank correlation sıra ilintisi katsayısı<br />

coefficient of refraction kırılma katsayısı, kırılma<br />

indisi<br />

coefficient of restitution of a pile kazığın toparlanma katsayısı


coefficient of restitution. bakınız impact<br />

coefficient of stability stabilite katsayısı<br />

coefficient of static subgrade reaction statik yatak katsayısı<br />

coefficient of subgrade reaction yatak katsayısı (Westergaard’a göre)<br />

coefficient of surface conductance yüzey iletkenlik katsayısı<br />

coefficient of swelling şişme katsayısı<br />

coefficient of thermal conductivity ısı iletkenlik katsayısı<br />

coefficient of uniformity eşboyutluluk katsayısı (malzemenin % 60’ının geçtiği elek boyutunun<br />

% 10’unun geçtiği elek boyutuna oranı)<br />

coefficient of utilization kullanım katsayısı<br />

coefficient of variation değişim katsayısı<br />

coefficient of variation ölçümlerin ortalamaya göre sapmalarının, o ölçümlerin ortalamasına<br />

oranı<br />

coefficient of variation belirsizlik katsayısı<br />

coefficient of vertical pile reaction kazığın düşey reaksiyon katsayısı<br />

coefficient of viscosity viskozite katsayısı<br />

coefficient of volume compressibity hacimsel sıkışma katsayısı<br />

coefficient of volume expansion hacimsel genişleme katsayısı<br />

coefficient of wall friction duvar sürtünme katsayısı<br />

coefficient, braking force bkz. braking force coefficient<br />

coefficient, factor katsayı<br />

coefficient. katsayı<br />

coerce mecbur etmek<br />

coercive force gidergenlik kuvveti<br />

coercivity gidergenlik<br />

coextend uzunluğu eşit kılmak, iki parçanın uzunluklarını birbirine eşit yapmak<br />

cofferdam batarya, koferdam, çevirme bendi, batardo<br />

cofferdam, sand filled bkz. sand filled cofferdam


cog dişli bağlantı yapmak<br />

cog dişli çark, dişli çarkın bir dişi, çarka diş açmak,<br />

dişli yapmak<br />

cog rail dişli ray<br />

cog wheel dişli çark<br />

cogeneration ısı ve elektrik enerjisinin ortak üretimi<br />

cogeneration kojenerasyon<br />

cogeneration station kojenerasyon santralı<br />

cogged belt dişli kayış<br />

cogged bloom. ham demir haddehanesinden geçen ve çubuk haline getirilmek için çekime hazır<br />

demir blok<br />

cogging mili. çelik haddesi.kaba hadde<br />

cogging. (a) ıngotu döverek çubuk profil haline getirme operasyonu, (b) muylu dişli çarkın<br />

dişlerinin eş çalışması birbiri içersine girmesi<br />

cognition aklın bilme veya idrak kabiliyeti<br />

cognition biliş<br />

cognitive process bilişsel süreç<br />

cogs(mortise teeth). saplama çark dişi,tımak,diş,kertik<br />

cogwheel çark, dişli<br />

cogwheel drive fener dişlisiyle tahrik<br />

cog‐wheel dişli çark,fenerli çark<br />

cohere 1. birbirine yapışmak, birbirine tutunmak;<br />

2. birbirine uygun olmak, birbirini tutmak<br />

coherence 1. yapışıklık, birbirine yapışma; 2. tutarlılık, uygunluk<br />

coherency yapışma<br />

coherent bağdaşık, tutarlı, yapıştırıcı<br />

coherent 1.birbirine yapışık, birbirine tutunmuş, bitişik; 2. tutarlı, birbirine uygun, insicamlı,<br />

mantıklı


coherent oscillator evreuyumlu salıngaç<br />

coherent receiver evreuyumlu alıcı<br />

coherent signal detection evreuyumlu sinyal algılama<br />

coherent unit of measurement tümleşik ölçüm birimi<br />

cohesion iç yapışankanlık, kohezyon (içsel kuvvetlerinin zemin kütlesi içindeki daneleri birarada<br />

tutma özelliği)<br />

cohesion 1. yapışma, ayrı olması gereken iki şeyin birbirine yapışması; 2. bir maddeyi oluşturan<br />

moleküller arasındaki çekim kuvveti (moleküllerin birbirine tutunmasını sağlar)<br />

cohesion curve kohezyon eğrisi<br />

cohesion force kohezyon bağı, kohezyon kuvveti<br />

cohesion in pavement üstyapı içindeki kohezyon<br />

cohesion, apparent bkz. apparent cohesion<br />

cohesion, available bkz. available cohesion<br />

cohesion, complete recovery of the bkz. complete recovery of the cohesion<br />

cohesion, degree of bkz. degree of cohesion<br />

cohesion, drained bkz. drained cohesion<br />

cohesion, real bkz. real cohesion<br />

cohesion, true bkz. true cohesion<br />

cohesion, undrained bkz. undrained cohesion<br />

cohesional resistance kohezyonlu mukavemet<br />

cohesional soil kohezyonlu toprak (ihtiva ettiği kil dolayısıyla taneler arası bağı kuvvetli bir kitle<br />

meydana getiren toprak)<br />

cohesionless kohezyonsuz, bağlayıcısız, taneli<br />

cohesive kohezyonlu, yapıştırıcı, birleştirici<br />

cohesive 1. yapıştırıcı, yapışmaya sebep olan;<br />

2. yapışma gösteren, yapışık<br />

cohesive bond kohezyon bağı, kohezyon kuvveti<br />

cohesive soil kohezyonlu zemin


cohesiveness kohezyonluluk<br />

coign çıkıntı, köşe, dirsek<br />

coigne çıkıntılı köşe<br />

coil bobin, demet, kangal, serpantin<br />

coil sarmak, sarılmak<br />

coil sargı<br />

coil halka veya helezon şeklinde kıvrımlar<br />

gösteren oluşum<br />

coil (pipe) boru demeti (serpantin)<br />

coil anchor post bobin tespit flanşı<br />

coil antenna çerçeveli anten<br />

coil assembly komple bobin<br />

coil booster yardımcı ateşleme bobini,<br />

coil chain. genellikle işlenmiş demir veya çelikten kaynaklanarak yapılan dairesel şekildeki<br />

oblong baklalardan oluşur baklalar sade veya merkezden saptamalı olabilir. saplamalar<br />

bükülmeyi ve uzamayı engeleyici görev yaparlar<br />

coil clutch. bakınız clutch<br />

coil depth buharlaştırıcı demeti derinliği<br />

coil face area boru demeti yüzey alanı<br />

coil face area buharlaştırıcı yüzey alanı<br />

coil heater ısıtma bobini<br />

coil heater kangal rezistanlı ısıtıcı<br />

coil ignition bobinli ateşleme tertibatı<br />

coil ignition tester bobin ateşleme kontrol cihazı, ateşleme arızalarını tespite yarayan bir<br />

elektrik muayene aleti<br />

coil insulator bobin izolatörü<br />

coil interpost bobin dahili kutbu, bobinin sarım ucu<br />

coil jumper wire bobin kutuplar arası kablosu


coil length boru demeti uzunluğu<br />

coil length buharlaştırıcı uzunluğu<br />

coil loading pupenleme<br />

coil primary lead‐out bobin primer çıkış kablosu<br />

coil primary winding bobin primer sarımı<br />

coil secondary winding bobin sekon‐der devre sarımı<br />

coil spring bobin yayı, helezoni yay<br />

coil width buharlaştırıcı genişliği<br />

coil. (a) programlanabilir bir kontrol cihazı tarafından çıktı olarak iletilen herhangi bir belirli<br />

veya mantıki sonuç, (b) elektrik tellerin sarılarak oluşturulduğu sarım, bobin<br />

coiler can. yavaş donen ve sarım oluşturulması için kullanılan düşey silindir<br />

coiler. bükücü.kangala,sarıma<br />

coin jeton, bozuk para<br />

coin box telephone system ankesörlü telefon sistemi<br />

coin slot jeton deliği, bozuk para atma deliği, dikdörtgen kanallı (püskürtme memesi için)<br />

coincide uymak, çakışmak, yüz yüze gelmek, karşılaşmak<br />

coincide aynı zamanda olmak, çakışmak<br />

coincidence çakışma<br />

coincidence rastlantı<br />

coincidence factor eş zamanlık faktörü<br />

coincident çakışan<br />

coke kok kömürü<br />

coke fired kok kömürü yakan<br />

coke firing kok kömürü yakma<br />

coke furnace kok ocağı<br />

coke mili. kok kömürü değirmeni<br />

coke oven kok fırını<br />

coke oven gas kok fırını gazı


coke oven gas kok gazı<br />

coke oven tar kok fırını katranı (kok fırınlarında yan ürün olarak elde edilen katran)<br />

coke quenching kok söndürme<br />

coke‐fired boiler kok kömürü yakmalı kazan<br />

coking koklaştırma<br />

coking koklaşma<br />

coking coal kok kömürü<br />

coking properties koklaşma özellikleri<br />

cola kola<br />

colalgia kolon ağrısı<br />

colander süzgeç<br />

colcothar kırmızı demir oksidi, kolkotar, zacı mahruk<br />

cold soğuk<br />

cold soğukluk<br />

cold air soğuk hava<br />

cold air machine soğuk hava makinesi<br />

cold asphalt soğuk asfalt<br />

cold asphalt pavement recycling soğuk karışım kaplamanın yeniden kullanımı (bitümlü<br />

kaplamanın tamamının veya bir kısmının, yerinde veya plentte emülsüfiye asfalt veya sıvı petrol<br />

asfaltı, kireç, çimento gibi diğer bağlayıcı maddelerin ilavesi ile işlenmesi sonucunda elde edilen,<br />

isteni<br />

cold bin soğuk silo<br />

cold casting soğuk döküm<br />

cold chain soğuk zincir (üreticiden tüketiciye kadarki soğutma işleri)<br />

cold chisel demir keski, soğuk keski<br />

cold drawing soğuk çekme<br />

cold feed of aggregates agregaların soğuk beslemesi<br />

cold feed system soğuk besleme sistemi


cold finger plugging point süzülme limiti<br />

cold forming soğuk şekillendirme<br />

cold insulation mastic soğuk yalıtım mastiği (suyun girmesine engel olmak amacıyla soğuk<br />

yüzeyler üstüne uygulanan asbestos elyafı ve diğer filler malzeme içeren ve bitümlü<br />

solüsyondan hazırlanan bir kaplama tipi)<br />

cold joints soğuk derzler, ek yeri<br />

cold laid mixtures soğuk serilen karışımlar<br />

cold mix soğuk karışım<br />

cold mix‐coating soğuk karışım kaplama<br />

cold planer asfalt kazıyıcı<br />

cold planer soğuk kazıyıcı<br />

cold production soğuk üretim<br />

cold protection soğuk üretimi<br />

cold rated soğuk ortamda belirlenmiş<br />

cold rated power soğuk ortamda belirlenmiş anma gücü<br />

cold recycling bkz. cold asphalt pavement recycling<br />

cold resistance soğuğa direnç<br />

cold roll soğuk hadde<br />

cold rolling soğuk hadde<br />

cold room soğuk oda<br />

cold source soğuk kaynağı<br />

cold standby elle yedekleme<br />

cold start en baştan başlatma, elle başlatma<br />

cold start soğuk başlatma<br />

cold storage soğuk depolama<br />

cold store soğuk depo<br />

cold water soğuk su<br />

cold water supply soğuk su temini


cold weather concreting soğuk havada beton dökme<br />

cold weather starting bit soğuk havalardaçalıştırma tertibatı<br />

cold‐rated output soğuk ortamdaki güç<br />

cold‐saw (cold iron saw) soğuk testere. yavaş çalışan çelik çubukları kesmede kullanılan dairesel<br />

testere<br />

collaborate beraber çalışmak<br />

collaboration beraber çalışma<br />

collaborative computing imeceli bilgi işleme<br />

collaps çökmek, yıkılmak<br />

collapse çökme, göçme, yıkılma, toptan göçmek, çökmek<br />

collapse(to) daraltmak<br />

collapse, to çökme; daraltmak (bilgi işlem)<br />

collapsible soil göçebilen zemin<br />

collar kovan, bilezik<br />

collar 1. yaka, tasma; 2. bilezik, çember (ahşap kazık başı için); 3. baga, bir parçanın etrafını<br />

saran blok bilezik<br />

collar bilezik, yaka<br />

collar bearing. bilezikli yatak uç yatağı. düşey şaftlarda yağlamayı sağlayan çok sayıda bileziği<br />

içeren veya eksenel yükü karşılayan yatak<br />

collar clamp bağlayıcı halka<br />

collar. bilezik, yüksuk, flanş<br />

collaring. çekilmiş çubuğun haddehanenin alt merdanesi etrafına sarılması<br />

collate harmanlamak<br />

collate dikkatle karşılaştırmak, karşılaştırmak<br />

collate sıraya koymak<br />

collateral yanda bulunan, yan, collateralis<br />

collateral yan yana<br />

collaterally yan yana durarak


collating sequence harmanlama sırası<br />

collation karşılaştırma, sıraya koyma<br />

colleague mesai arkadaşı, meslektaş<br />

collect tahsil etmek, toplamak<br />

collect 1. ödemeli; 2. toplamak, biriktirmek, kolleksiyon yapmak, toplanmak, birikmek<br />

collect toplamak, biriktirmek<br />

collect call ödemeli çağrı<br />

collect freight ödemeli navlun<br />

collecting drain toplayıcı drenaj<br />

collection koleksiyon, tahsilat, toplama<br />

collection conduit toplama borusu, toplama kanalı<br />

collection ditch toplama hendeği, toplama kanalı<br />

collection gallery toplama galerisi<br />

collective kollektif, ortaklaşa<br />

Collective Pitch Control bkz. Pitch (Helicopter)<br />

collective standard bileşik standart<br />

collector toplayıcı, dinamo kolektörü<br />

collector kolektör, toplayıcı<br />

collector drain alımcı dren, toplayıcı dren<br />

collector road toplayıcı yol<br />

collector street toplayıcı cadde (yerleşim, ticaret ve sanayi alanlarında trafik dolaşımını ve<br />

arazilere ulaşımı sağlayan cadde)<br />

collector/air cooled solar kollektör/hava taşıyıcılı<br />

collector/baffle kollektör/saptırıcılı<br />

collector/concentrating solar kollektör/ışın yoğunlaştırıcı<br />

collector/flat plate kollektör/düz plaka<br />

collector/lens kollektör/lens<br />

collector/liquid cooled solar kollektör/sıvı taşıyıcılı


collector/mechanical kollektör/mekanik<br />

collector/selective kollektör/seçici<br />

collector/tube and fin kollektör/boru ve finli<br />

collector/tube in sheet kollektör/plakalı boru<br />

collectorline kollektör hattı, toplayıcı hattı<br />

collectors. kollektör, toplayıcı, biriktirici. solar collectors: güneş kollektörü, güneş ısısı<br />

biriktiricisi, toplayıcısı<br />

collet halka, tespit parçası, torna aynası, supap tırnağı<br />

collet halka, bilezik, çerçeve, yuva. (a) torna muindeki iç koniye uyan ve parça veya takım<br />

tutturmak için kullanılan manşon koni. (b) vida açma makinasmda pafta veya somunu tutmaya<br />

yarayan disk veya halka, (c) dairesel flanş veya bilezik. (d) saatteki dengelem<br />

collets bilezik, halka, yiv<br />

collets halka yapmak, yuvaya oturtmak<br />

colliculus (pl. colliculi). 1. tomurcuk; 2. tepecik<br />

collide çarpmak, çarpışmak<br />

collier kömür işçisi<br />

colliery maden kömürü işletmesi<br />

colliery shale kömür teyli (killi kayaç)<br />

collimating lens koşutlayıcı mercek<br />

collimation kolimasyon, paralel yapma<br />

collimation error kolimasyon hatası, yöneltme hatası<br />

collimation level kolimasyon düzeci<br />

collimator koşutlayıcı<br />

collinear aynı doğru üzerinde<br />

collinear points doğrudaş noktalar<br />

collinearity doğrudaşlık<br />

colliquative bol, aşırı derecede olan, çok miktarda<br />

collision çarpışma


collision avoidance engel sakınma<br />

collision detection çarpışma algılaması<br />

collision diagram çarpışma diyagramı<br />

collision excitation çarpışma ile uyarma<br />

collision frequency çarpışma sıklığı<br />

collision probability çarpışma olasılığı<br />

collision type çarpışma tipi<br />

colliviarium bir su kemerinde havalandırma ve bakım amacıyla bir giriş açıklığı<br />

collocation eş gitme<br />

collodial clay boyutu 0001 mm’den küçük kil, kolloidal kil<br />

collodium bkz. collodion<br />

colloid jelatinimsi maddeler, kolloid<br />

colloid Jelatin gibi, jelatinsi, koloid<br />

colloid chemistry kolloid kimyası<br />

colloid mill kolloid değirmen (asfalt emülsiyonlarının imalinde kullanılan bir alet)<br />

colloidal kolloide ait, kolloid yapısında, kolloid kuramında<br />

colloidal kolloidli<br />

colloidal activity of clay kilin kolloidal aktifliği<br />

colloidal character kolloidal karakter<br />

colloidal emulsifiers kolloidal emülsiyon verici maddeler (yol emülsiyonlarından çok endüstriyel<br />

emülsiyonların yapımında kullanılan doğal olarak ince toz halinde bulunanlar da dahil kolloidal<br />

emülsiyon verici maddeler)<br />

colloidal fraction kolloidal dağılım (kolloid bölünme)<br />

colloidal fuel fuel oil kömür tozu karışımı<br />

colloidal particles koloidal tanecikler<br />

colloidal properties kolloidal özellikler<br />

colloidal size kolloidal boyut<br />

colloidal soil kolloidal zemin


colloidal solutions koloidal eriyikler<br />

colloidal state koloidal hal, koloidal durum<br />

colloidal substance koloidal madde<br />

colloidal suspension koloidal katı parçacıklı karışım<br />

colloidin kolloid dejenerasyonda meydana gelen jelatinsi cevher, koloidin<br />

colloids kolloidler<br />

colluvial deposit yatak birikintisi<br />

colo(u)r 1. renk; 2. boya<br />

cologarithm kologaritma<br />

colombium kolombiyum<br />

colomn kolon, sütun<br />

colon alignment iki noktaya göre hizalama<br />

color renk<br />

color blindness renk körlüğü<br />

color coat asphalt renkli asfalt kaplama (örtüagregası istenilen rengi vermek üzere seçilmiş<br />

asfalt sathi kaplama)<br />

color film renkli film<br />

color filter renk süzgeci<br />

color graphics renkli grafik<br />

color graphics adapter renkli grafik bağdaştırıcı<br />

color map renk eşlemi<br />

color palette renk paleti<br />

color photograph renkli fotoğraf<br />

color picture tube renkli resim tübü<br />

color segmentation renk bölütlemesi,renk ayrışması<br />

color wheel renk tekeri<br />

colored noise renkli gürültü<br />

colored smoke renklendirilmiş duman


colorific renk veren<br />

colorimeter kolorimetre, renk ölçer<br />

colorimetric (adj) kalorimetrik<br />

colorimetry renk ölçme bilgisi, renk ölçme<br />

colorless renksiz<br />

colour renk<br />

colour blind renk körü<br />

colour chart renk katalogu<br />

colour code renk skalası<br />

colour code renk kodu<br />

colour embossing renkli kabartma<br />

colour mapping renk eşlemi; renk haritalaması<br />

colour temperature renk sıcaklığı<br />

colour, color renk<br />

colour, color renk<br />

coloured smoke renklendirilmiş duman<br />

colourless renksiz<br />

column 1. kolon, sütun direk; 2. mil gövdesi<br />

column dikeç<br />

column boundaries dikeç sınırları<br />

column break dikeç sonu<br />

column check dikey eşlik denetimi<br />

column drill sütunlu matkap<br />

column heading dikeç başlığı<br />

column marker dikeç imi<br />

column of mercury cıva sütunu<br />

column of water su sütunu<br />

column pillar çerçeve kolonu, kolon sütunu


column press kolonlu pres<br />

column radiator kolonlu radyatör<br />

column shape kolon şekli<br />

column width dikeç genişliği<br />

columnar sütunlar halinde<br />

columnar structure kolonsal yapı<br />

comb tarak<br />

comb bars tarak çubuğu. örgü makinasmda tarak klavuzlannı mesnetleyen çelik çubuk<br />

comb filter tarak süzgeci<br />

comb tool. tarama takımı<br />

comb(s). (a) bir müzik kutusu veya müzikli saatin silindiri üzerindeki radyal pimlerin vurduğu<br />

farklı uzunluktaki dişlere sahip dişli metal şerit, (b) bir örgü makinasmda pirinç parmakların<br />

üzerinde hareket eden makara tertibatı, ön ve arka taraklar çözgü iplerini<br />

combination kombinasyon, terkip, birkaçı bir arada, bileşim, karışım<br />

combination box birleşik giriş kutusu<br />

combination chain birleşim zinciri<br />

combination chuck üniversal ayna<br />

combination control kombine kontrol<br />

combination discs kombinezon diskleri, birleşme diskleri<br />

combination key birleşik tuş<br />

combination lock şifreli kilit<br />

combination pliers ağız açıklığı ayarlanabilen pense, ayarlı pense<br />

combination ptaner çeşitli iş pianyası<br />

combination saw ağaçları enine kesmek içinkullanılan testere<br />

combination setting fingers birkaç işi birden düzenleme parmakları<br />

combination setting lever birkaç işi birdendüzenleme levyesi<br />

combination space pavement struc‐ture bkz. composite type pavement structure<br />

combination turbine disk ve tambur türbini


combination wrench bir ucu yıldız bir ucu açık anahtar<br />

combination wrench kombine anahtar<br />

combinatorial katışımsal, birleşimsel<br />

combinatton‐turret lathe kombine rovelvertorna tezgahı<br />

combine birleşmek<br />

combine birleştirmek<br />

combine biçerdöver<br />

combine baler balya makinası<br />

combine, to katıştırmak, birleştirmek<br />

combine. biçerdöver<br />

combined kombine, birleşik<br />

combined aggregate iri ve ince agrega karışımı<br />

combined bending and compression eğilme ve basıncın birlikte bulunması hali<br />

combined bending and tension eğilme ve çekme birlikte bulunması hali<br />

combined circuit arrangement birleşik devre düzenlemesi<br />

combined curve kombine kurp, birleşik kurp<br />

combined cycle plant kombine çevrim santralı<br />

combined drill and countersink matkap ve havşabir arada<br />

combined file birleşik kütük<br />

combined footing birleştirilmiş temel<br />

combined heat and power station kojenerasyon santralı<br />

combined loading birleşik yükleme<br />

combined needle roller bearing iğneli eğik bilyalı yatak<br />

combined oil and water cooler komple yağ vesu soğutucusu<br />

combined sewer birleşik kanalizasyon (atık suyun ve yağmur suyunun toplanmasına yarayan<br />

tek bir kanalizasyon sistemi)<br />

combined stress değişik etkilerden oluşantoplam gerilme<br />

combined transport bileşik aktarma


combined‐impulse turbine. bakiniz impulse turbine<br />

combiner katıştırıcı, birleştirici<br />

combust yanmak<br />

combustibility yanabilirlik<br />

combustible yanabilir, kolay tutuşan madde, yanıcı<br />

combustible gas indicator grizumetre<br />

combustible gas (or vapour) detector yanma gazı dedektörü<br />

combustion yanma, tutuşma<br />

combustion patlamalı yanma, yanma<br />

combustion (gas) test yanma (gaz) testi<br />

combustion air yanma havası<br />

combustion arrangement yakma mekanizması<br />

combustion chamber yanma hücresi, gazların ateşlendiği yer<br />

combustion chamber lining yanma odası örülmesi<br />

combustion chamber yanma odası<br />

combustion control yanma kontrolü<br />

combustion controller yanma kontrolü<br />

combustion detector yanma dedektörü<br />

combustion diagram yanma diyagramı<br />

combustion duration yanma süresi<br />

combustion efficiency yanma verimi<br />

combustion gas velocity yanma gazı hızı<br />

combustion gases silindire yanma için giren gaz ve hava karışımı<br />

combustion heat yanma ısısı<br />

combustion leakage silindire giren gaz ve hava karışımının sızıntı veya kaçak yapması<br />

combustion medium yanma maddesi, akaryakıt<br />

combustion medium yanma ortamı<br />

combustion motor yanmalı motor


combustion period silindirdeki gaz karışımının yanma müddeti, ateşlemeden gazın tamamen<br />

yanmasına kadar geçen zaman<br />

combustion pressure yanma basıncı<br />

combustion product yanma ürünü<br />

combustion regulator yanma regülatörü<br />

combustion residue yanma artığı<br />

combustion space yanma yuvası, yanma boşluğu<br />

combustion temperature yanma sıcaklığı<br />

combustion test yanma testi<br />

combustion tube alev borusu (ısıtıcı)<br />

combustion turbine gaz türbini<br />

combustion velocity yanma hızı<br />

combustion ventilation yanma havası girişi<br />

combustion volume yanma hacmi<br />

combustive air yanma havası<br />

come to a standstill durmak<br />

comfort rahatlatmak<br />

comfort konfor, rahatlık<br />

comfort air conditioning konfor iklimlendirme,konfor klima<br />

comfort air conditioning system konfor amaçlı klima sistemi<br />

comfort chart konfor diyagramı<br />

comfort cooling konfor soğutması<br />

comfort index konfor indisi<br />

comfort zone konfor bölgesi<br />

comfort. konfor, rahatlık, refahtık, rahat ettirmek, konfor sağlamak<br />

comfortable rahat<br />

coming into force yürürlüğe girmek<br />

comma virgül


comma alignment virgüle göre hizalama<br />

comma delimited virgülle sınırlanmış<br />

command komut; kumanda<br />

command emretmek, komuta etmek<br />

command and control komuta ve kontrol<br />

command check komut hatası<br />

command control steering kumanda kontrollü direksiyon<br />

command control steering system (CCS II) kumanda kontrollü direksiyon sistemi<br />

command file komut kütüğü<br />

command interpreter komut yorumlayıcı<br />

command key komut tuşu<br />

command language komut dili<br />

command line komut satırı<br />

command menu komut menüsü<br />

command net komuta ağı<br />

command processing komut işleme<br />

command processor komut işlemcisi<br />

command prompt komut istemi<br />

command sequence komut dizisi<br />

command statement komut deyimi<br />

commence başlamak<br />

commencement başlangıç, başlama<br />

commend tavsiye etmek, önermek<br />

commensurable aynı birim ile ölçülebilen<br />

comment fikrini söylemek<br />

comment açıklama, yorum, yorum yapmak<br />

comment eleştiri<br />

commentator yorumcu


commerce alım satım<br />

commerce ticaret<br />

commercial tecimsel, ticari<br />

commercial reklam<br />

commercial agent ticaret acentesi, ticaret mümessili<br />

commercial attache ticaret ateşesi<br />

commercial building. ticaret merkezleri, ticaret binaları, ticaret yapılan iş hanları<br />

commercial energy ticari enerji<br />

commercial invoice ticari fatura<br />

commercial law ticari hukuk<br />

commercial off‐the‐shelf ticari kullanıma hazır<br />

commercial refrigerator sanayi tipi buzdolabı<br />

commercial system ticari buzdolabı (sanayi tipi buzdolabı)<br />

commercial truck ticari tip kamyon, nakliye kamyonu<br />

commercial vehicle ticari araç<br />

commercial vehicle (CV) ticari araç, ticari taşıt, yük taşıtı (genellikle kamyon olarak adlandırılan<br />

ve yolcu değil ticari eşya veya yük taşıyan motorlu araç, römorklu veya yarı römorklu kamyonlar<br />

da dahil)<br />

commercial vehicle operations (CVO) ticari taşıt işlemleri, ticari taşıt hareketleri<br />

commercialization ticarileştirme<br />

commercialize ticarileştirmek<br />

comminute parçalamak, ufalamak<br />

comminuted parçalanmış<br />

commission komisyon ödemek<br />

commission yetki vermek<br />

commission komisyon<br />

commission görev, iş, komisyon<br />

commission agent komisyonla çalışan acenteveya mümessil


commission appraisal value komisyonca taktiredilen bedel<br />

commissioning kabul etme (işletmeye alma)<br />

commissioning devreye alma<br />

commissioning authority kabul makamı (kurulu)<br />

commissioning authority işletmeye alma yetkilisi<br />

commissioning plan kabul (işletmeye alma) planı<br />

commissioning test işletmeye alma deneyi<br />

commit işlemek, yapmak<br />

commit üstlenmek, mecbur etmek, mahkum etmek<br />

commit üstlenmek<br />

commit, to üstlenmek<br />

commitment suç işleme<br />

commitment taahhüt<br />

commitment fee taahhüt ücreti<br />

committee komite, heyet<br />

committee komisyon<br />

commodity eşya, ürün<br />

commodity mal, meta<br />

commodity staple satış ürünleri<br />

commodity storage. mal deposu, levazım deposu, eşya deposu, meta deposu<br />

common müşterek, ana, birleşik, ilkel, communis<br />

common area, common field ortak alan<br />

common brick adi tuğla<br />

common carrier frequency ortak taşıyıcı sıklığı<br />

common consent ortak rıza<br />

common denominator ortak payda<br />

common divisor ortak bölen<br />

common excavation adi hafriyat


common factor ortak katsayı<br />

common factor ortak etken<br />

common field ortak alan<br />

common fraction bayağı kesir<br />

common interest ortak yarar<br />

common logarithm logaritma<br />

common main ana boru<br />

common market ortak pazar<br />

common multiple ortak çarpan<br />

common neutral ortak nötr hat<br />

common price rayiç fiyat<br />

common programming interface ortak programlama arabirimi<br />

common purlin ortadaki aşık<br />

common sense sağduyu<br />

common stairs ortak merdiven<br />

common unit ortak çarpan<br />

common user access ortak kullanıcı erişimi<br />

common wall ana duvar, esas duvar<br />

commotion kargaşa<br />

communicable bir kimseden diğerine geçebilen, bulaşıcı, sari<br />

communicans birleştirici<br />

communicant haberleşen<br />

communicate iletişim kurmak, haberleşmek<br />

communication bilgi iletişimi, haberleşme<br />

communication haberleşme, iletişim<br />

communication adapter iletişim uyarlayıcısı<br />

communication based system haberleşmeyedayalı sistem<br />

communication centers iletişim merkezleri


communication channel iletişim kanalı<br />

communication engineering iletişim mühendisliği<br />

communication network iletişim ağı<br />

communication network haberleşme şebekesi (ağı)<br />

communication network management iletişimağı yönetimi<br />

communication protocol iletişim protokolu<br />

communication satellite iletişim uydusu<br />

communication server iletişim işgöreni, sunucu<br />

communication system komuta ve kontroliletişim sistemi<br />

communication theory iletişim kuramı<br />

communications center iletişim merkezi<br />

communications manager iletişim yöneticisi<br />

communications port iletişim kapısı<br />

communications port iletişim kapısı<br />

communications security iletişim güvenliği<br />

communique resmi bildiri<br />

community antenna kolektif anten<br />

community antenna television, CATV kolektifantenli televizyon<br />

communucation line iletişim hattı<br />

communucation link iletişim bağlantısı<br />

communucation network iletişim ağı<br />

commutate yön değiştirmek<br />

commutate akım değiştirmek<br />

commutation değişme, akım çevirme<br />

commutative değişmeli<br />

commutator komütatör, akım çevirci<br />

commutator çevirgeç, elektrik jeneratörükomütatörü, komütatör<br />

commutator kolektör


commutator end şarj dinamosunun komütatör ucu<br />

commutator end bearing komütatör ucu yatağı<br />

commutator segment komütatör dilimi<br />

commute akım değiştirmek, değiştirmek<br />

commuter günlük ev‐iş seyahati yapan, her gün gidip gelen, aynı yolu sürekli kullanan<br />

commuter traffic her gün gidip gelen aynı yolu sürekli kullanan trafik<br />

comp.r. sıkıştırma oranı<br />

compact derlitoplu; tıkız; 3) aralıksız<br />

compact kompakt, yoğun<br />

compact sıkıştırmak<br />

compact sıkı, sıktıştırılmış<br />

compact 1. tıkız, kesif, kompakt, compactus; 2. kompres<br />

compact car küçük araba<br />

compact computer tek parça bilgisayar<br />

compact design derlitoplu tasarım<br />

compact disc kompakt disk<br />

compact disc yoğun disk<br />

compact disk read‐only memory salt okunur yoğunteker<br />

compact disk, CD yoğunteker<br />

compact list aralıksız liste<br />

compact power unit güç ünitesi<br />

compact set tıkız küme<br />

compact soil strata kompakt zemin tabakaları, sıkıştırılmış zemin tabakaları<br />

compact support tıkız dayanak<br />

compact system küçük boyutlu sistem<br />

compacted backfill sıkıştırılmış dolgu, sıkıştırılmışgeri dolgu<br />

compacted clay kompakt kil, sıkıştırılmış kil<br />

compacted sand sıkıştırılmış kum


compacted snow sıkışmış kar<br />

compacted soil sıkıştırılmış zemin, silin‐dirlenmiş zemin<br />

compactibility sıkışabilirlik<br />

compacting sıkıştırma, kompaksiyon (mekanik)<br />

compacting by pile driving kazık çakarak sıkıştırma<br />

compacting effect sıkıştırma tesiri, sıkıştırma etkisi<br />

compacting energy sıkıştırma enerjisi,kompaksiyon enerjisi<br />

compacting equipment sıkıştırma teçhizatı,sıkıştırma ekipmanı<br />

compacting factor sıkıştırma faktörü<br />

compaction sıkıştırma, derleyip toplama<br />

compaction sıkıştırma (malzeme veya karışımların birim hacim ağırlığını artırmak için yapılan<br />

mekanik sıkıştırma işlemi)<br />

compaction by rolling silindirleyerek sıkıştırma<br />

compaction by tamping tokmak ile sıkıştırma<br />

compaction by vibration vibrasyonlu sıkıştırma, titreşimli sıkıştırma<br />

compaction by vibroflotation tablalı vibratörle sıkıştırma<br />

compaction by watering sulama ile sıkıştırma<br />

compaction curve kompaksiyon eğrisi, sıkışma eğrisi, nem yoğunluk bağıntısı eğrisi (toprağın<br />

belirli bir sıkıştırma için kuru birim ağırlığı ile su içeriği arasındaki bağıntı eğrisi)<br />

compaction degree sıkışma derecesi, sıkışma yüzdesi<br />

compaction effort sıkıştırma enerjisi<br />

compaction in layers tabakalar halinde sıkıştırma<br />

compaction method sıkıştırma metodu<br />

compaction of fill imlanın sıkıştırılması,dolgunun sıkıştırılması<br />

compaction pile sıkıştırma kazığı<br />

compaction pressure sıkıştırma basıncı (mekanik)<br />

compaction procedure sıkıştırma yöntemi,sıkıştırma işlemi<br />

compaction ratio sıkışma oranı


compaction test sıkıştırma deneyi, kompaksiyon deneyi<br />

compaction, compression sıkıştırma<br />

compaction, depth of bkz. depth of compaction<br />

compaction, vibratory bkz. vibratory compaction<br />

compactness yoğun olma, yoğunluk (hacim ağırlık), sıkılık<br />

compactor sıkıştırıcı, kompaktör<br />

compactor sıkıştırıcı, keçi ayaklı yol silindiri<br />

compactor tips keçi ayakları<br />

compactor, vibratory soil bkz. vibratory soil compactor<br />

compagnie şirket<br />

companding sıkıştırma‐genleştirme<br />

companion arkadaş<br />

companion arkadaşlık etmek<br />

companion flange karşı flanş<br />

companion flange bağlama flanşı (diferansiyelde)<br />

companion form of a matrix bush matrisi<br />

company şirket<br />

company arkadaş<br />

company grup<br />

company arkadaşlık etmek<br />

comparability karşılaştırma özelliği<br />

comparable karşılaştırılabilir<br />

comparative karşılaştırmalı<br />

comparative sort karşılaştırmalı sıralama<br />

comparator karşılaştırıcı, komparatör, ölçüm cihazı<br />

comparator. ölçüleyici, uzunluk kontrol ölçeği, yuvarlaklık kontrol ölçeği<br />

compare karşılaştırmak, mukayese etmek<br />

compare, to karşılaştırmak


comparison karşılaştırma, mukayese, kıyaslama<br />

compartment bölme, kompartman<br />

compartment bölme, hazne, kompantman<br />

compartment bölüm<br />

compass alan<br />

compass 1. pusula; 2. pergel<br />

compass çevirmek, kuşatmak<br />

compass adjustment pusula ayarı<br />

compass declination pusula sapma açısı (coğrafi ve manyetik kuzey arasındaki sapma açısı)<br />

compass deviation pusula sapması<br />

compass direction pusula doğrultusu<br />

compass error pusula hatası, pusula sapması<br />

compass needle pusula iğnesi, pusula ibresi<br />

compass rose rüzgar gülü<br />

compasses pergel<br />

compatibility uyumluluk, bağdaşırlık<br />

compatibility uyma<br />

compatible kimyasal yapısı değişmeksizin diğer bir madde veya maddelerle karışabilen, uyumlu<br />

şekilde birarada bulunabilen<br />

compatible uyumlu, bağdaşır<br />

compatible uyan<br />

compatible equations bağdaşık denklemler<br />

compendium özet<br />

compensate eşitlemek, karşılamak<br />

compensate telafi etmek<br />

compensate denklemek<br />

compensate telafi etmek, kaybını karşılamak, yerini tutmak, dengelemek<br />

compensate, to dengelemek, denkleştirmek


compensated pendulum bakınız pendulum<br />

compensating collar denkleme halkası. dönen bir şafta tespit edilen üzerinde ayarlayıcılar<br />

bulunan ve aşınmayı önleyen bilezik<br />

compensating computation dengeleme hesabı<br />

compensating coupling genleşme bağlantı elemanı<br />

compensating element, equalizer denkleştirici<br />

compensating jet dengeleme memesi, karbüratör dengeleme memesi<br />

compensating loop genleşme u parçası<br />

compensating repeater dengeleyen yineleyici<br />

compensating resistor denge direnci<br />

compensating screws dengeleme vidası. dengeleme bileziğinin kesik uçlarında ısı değişiminden<br />

kaynaklanan dengesizliği dengelemek için kullanılan vidalar<br />

compensating wheel dengeleme tekerleği<br />

compensation ödeme, yerine koyma<br />

compensation bedel farkı, tazminat, telafi,kaybını karşılama<br />

compensation sistemler veya organlarda bir bölümün çalışması bozulduğu zaman diğer bir<br />

bölümün fazla çalışarak onun işini üzerine alması, kompansasyon<br />

compensation denkleme<br />

compensation kompansasyon, dengeleme<br />

compensation balance denkleme balansı. ısı değişimi neticesi balans tekerleği ve balans yayının<br />

boyutsal ebatları ve elastik özelliklerindeki değişimleri ortadan kaldırmak için yapılan balans<br />

compensation measure telafi edici önlemler<br />

compensation of errors hata dengelemesi<br />

compensation panel kompenzasyon paneli<br />

compensation pendulum denge temin eden düzenek<br />

compensation pendulum bkz. pendulum<br />

compensator dengeleme mekanizması, konpansatör<br />

compensator (articulated) mafsallı kompanzatör<br />

compensator coil dengeleme bobini


compensator current dengeleme akımı<br />

compensator dynamo dengeleme dinamosu<br />

compensator lug dengeleme kolu<br />

compensator spring dengeleme yayı<br />

comperssorium baskı aleti, özellikle kanamayı durdurmak için damar üzerine uygulanan alet<br />

compete rekabet etmek, yarışmak<br />

competence yeterlilik<br />

competent uzman, yetenekli, yeterli, yetkili<br />

competition rekabet, yarışma<br />

competitive rakip<br />

competitive rekabetle ilgili, rakip<br />

compilation derleme (yazılım)<br />

compile derlemek, toparlamak (yazılmış bir programı makine diline çevirmek)<br />

compile, to derlemek<br />

compiled map derlenmiş harita<br />

compiler derleyici, makine diline çevirici (bilgisayar da)<br />

compiler code derleyici kodu<br />

compiler generator derleyici üreteci<br />

compiler pass derleyici geçişi<br />

complain şikayet etmek<br />

complaint şikayet<br />

complement tümleyen, tamamlayan, tümleyici<br />

complement, to tümlerini bulma; tümlemek<br />

complementary tamamlayıcı<br />

complementary tümleyen<br />

complementary angle tamamlayıcı açı<br />

complementary event tümleyen (tümler) olay


complementary gears and racks. tamamlayıcı dişli ve krameyer dişli, eğer iki dişli veya krameyer<br />

adımlan ve diş yüzleri tam olarak çakışacak şekilde yüz yüze monte edilebiliyoriar ise bu iki dişli<br />

veya krameyere tamamlayıcı uyumlu eş çalışan çift adı verilir<br />

complementary number tamamlayan sayı<br />

complementary operation tümler işlem<br />

complementary representation tümler gösterim<br />

complementary solution tektürel çözüm<br />

complementary state tümler durum<br />

complementer tümler devresi<br />

complementoid ısıtıldığı zaman inaktif halegeçen kompleman<br />

complete tam, bütün, tamamlamak, bitirmek<br />

complete binary tree tam ikili ağaç<br />

complete combustion tam yanma<br />

complete cycle tam çevrim<br />

complete dispersion tam dağılma<br />

complete orthogonal set tam dikgen küme<br />

complete recovery of cohesion tiksotropi, kohezyonun yeniden kazanılması<br />

completely tüm olarak, tamamen<br />

completeness bütünlük<br />

completeness tamlık<br />

completion bitiş, sonuçlanma<br />

completion bitirme, bitme, tamamlama<br />

completion flag bitiş bayrağı<br />

completion period tamamlanma süresi<br />

completion ratio çağrı sonuçlanma oranı (telefon)<br />

completion time iş bitirme süresi<br />

complex 1. basit olmayan karışık, muğlak; 2. çeşitli unsurların birleşmesinden oluşan madde,<br />

bileşik; 3. bilinçaltında daimi baskı altında tutulan fakat kişinin davranışlarını büyük ölçüde<br />

etkileyen fikir veya duygu, kompleks; 4. elektrokardiyogram’da kalp faaliy


complex çok parçalı, karmaşık, kompleks, karışık<br />

complex admittance karmaşık geçiri<br />

complex conjugate pole karmaşık eşlenik kutuplar<br />

complex frequency karmaşık sıklık<br />

complex landslide karmaşık heyelan<br />

complex number karmaşık sayı<br />

complex power karmaşık güç<br />

complex target karmaşık hedef<br />

complex tone karmaşık ton<br />

complex variable karmaşık değişken<br />

complexion deri rengi, clit görünümü, özellikle yüz derisinin renk ve görünümü<br />

complexity güçlük<br />

complexity karmaşıklık<br />

compliance uygun olma<br />

compliance uygunluk<br />

compliance test uyarlık sınaması, uyumluluk testi<br />

compliance with specifications şartnameye uygunluk<br />

compliance mekanikte bir dyne değerinde bir kuwetin uygulanması neticesi meydana gelen cm<br />

cinsinden yer değiştirme. esneklik, elastikiyet<br />

complicate karışık<br />

complicate güçleştirmek, karıştırmak<br />

complicated karışık, komplike<br />

complication karışıklık, komplikasyon<br />

comply uygun olmak, uymak<br />

comply with, to uymak, bağdaşmak<br />

component parça, eleman, komponent<br />

component bir bileşiği veya karışım oluşturan unsurlardan her biri, unsur, eleman<br />

component ünite


component aksam, bileşen, cüz, parça, eleman<br />

component elements bileşim elemanları, bileşenler, bileşen tanecikler<br />

component industry bileşen endüstrisi<br />

component list eleman listesi<br />

component tester bileşen sınayıcı<br />

component testing bileşen sınaması<br />

component, vertical bkz. vertical component<br />

components of vectors vektörlerin bileşenleri<br />

compose dizmek, oluşturmak<br />

composing machine dizgi makinası<br />

composing machine (‘Linotype’ machine) tertip makinası, dizme makinası<br />

composite alaşım, bileşik, bileşim, karma<br />

composite karma, bileşik, karışık, çeşitli, parçalı, kompozit<br />

composite beam kompozit kiriş<br />

composite curve bileşik eğri<br />

composite deposit karışık depo, tabakalı depo<br />

composite engine pistolu makina‐türbin örneğinde olduğu gibi temelde farklı dizayndaki<br />

ikimakinanın kombinasyonu<br />

composite filter bileşik filtre, derecelenmiş filtre<br />

composite girder kompozit kiriş, mürekkep kiriş<br />

composite grade bileşik eğim (bir karayolunda işletimi negatif yönde etkileyen, birbiri ardına<br />

gelen eğimler)<br />

composite key birleşik anahtar<br />

composite landslide bileşik heyelan<br />

composite number bileşik sayı<br />

composite pavement içerisinde port‐lant çimentosu ile elde edilmiş tabaka içeren asfalt<br />

kaplamalı üstyapı<br />

composite pile bileşik kazık


composite profile karışık kesit<br />

composite signals bileşik sinyaller<br />

composite slip surface kompoze kayma yüzeyi, bileşik kayma yüzeyi<br />

composite soil karışık zemin, zemin agregası,zemin karışımı<br />

composite state of stress bileşik gerilme hali<br />

composite surface of sliding bileşik kayma yüzeyi, kompoze kayma yüzeyi<br />

composite video signal bileşik video işareti<br />

composite, joint birleşik<br />

composition bir maddenin yapı ve bileşimi, özellikle molekülü oluşturan atomların sayı ve diziliş<br />

şekli<br />

composition bileşim, karışım, kompozisyon<br />

composition of the traffic trafik kompozisyonu<br />

compound 1. bileşik; 2. bileşim, macun (alıştırma macunu, zımpara macunu, tıkama macunu<br />

gibi)<br />

compound karıştırmak<br />

compound compression çok kademeli sıkıştırma<br />

compound compressor kompaund kompresör<br />

compound curve sepet kulpu eğrisi, bileşik kurp (aynı yönde iki veya daha fazla yarıçapı<br />

kapsayan ve birleşme noktalarında ortak teğetleri bulunan veya birbirlerine rakordmanla<br />

bağlanan kurp)<br />

compound document architecture bileşik belge mimarisi<br />

compound dynamo bileşik dinamo<br />

compound engine, (a) gaz türbinlerinde olduğu gibi kademeli türbin, (b) türbinin fazla gücünğün<br />

bir akışkan veya kayar debriyaj vasıtası ile kanatlara iletildiği egzoz gazı kullanılan fazla<br />

beslemeli pistonlu makina. (c) kazan basıncının egzoz basıncına dönüşümü bir seri<br />

compound function bileşik işlev<br />

compound gage manovakummetre<br />

compound girder bileşik kiriş<br />

compound interest bileşik faiz


compound lever. bileşik manivela takımı, çatma kol düzeni. büyük tartı veya test makinalarında<br />

mekanik avantaj sağlayan bir seri manivela kolu<br />

compound screw. bileşik vida,iki dişli vida,iki çeşitdişli vida<br />

compound slide rest. bakınız stide rest<br />

compound target bileşik hedef<br />

compound twisting bileşik burulma<br />

compound, chemical bkz. chemical compound<br />

compounding. buharı çok kademede genişletme<br />

comprehend anlamak, kapsamak<br />

comprehensible anlaşılabilir<br />

comprehensive kapsamlı, geniş<br />

compresion rign kompresyon segmanı<br />

compress basmak, basınç yapmak, sıkıştırmak<br />

compress file dosya sıkıştırmak (bilgisayar)<br />

compress, pack sıkıştırmak<br />

compress, to sıkıştırmak<br />

compressed sıkışmış, basınçlı<br />

compressed air sıkıştırılmış hava<br />

compressed air basınçlı hava<br />

compressed air brake havalı fren<br />

compressed air caisson basınçlı hava kesonu<br />

compressed air chisel basınçlı hava ile çalışan otomatik keski<br />

compressed air hammer basınçlı hava tabancası, basınçlı hava ile çalışan küçük şahmerdan<br />

compressed air hose basınçlı hava hortumu<br />

compressed air method basınçlı hava metodu(kazık çakmada)<br />

compressed face sıkıştırılmış yüzey, sıkıştırılmış taraf<br />

compressed file sıkıştırılmış kütük<br />

compressed gas basınçlı gaz


compressed liquid basınçlı (sıkıştırılmış) sıvı<br />

compressed mixture sıkıştırılmış karışım, pistonun ikinci zamanda sıkıştırdığı mazot veya<br />

benzin‐hava karışımı<br />

compressed rock asphalt sıkıştırılmış kaya asfaltı (başlıca kaya asfaltından ibaret olan bir tozun<br />

sıcakken sıkıştırılması suretiyle oluşmuş aşınma tabakası)<br />

compressed text sıkıştırılmış metin<br />

compressibility sıkışabilirlik, kompre‐sibilite<br />

compressibility factor sıkıştırılabilirlik faktörü<br />

compressibility test kompresibilite deneyi, sıkışabilirlik deneyi<br />

compressible sıkıştırılabilir<br />

compressible ground sıkışabilir zemin<br />

compressible soil sıkışabilir zemin, sıkışabilir toprak<br />

compressing cylinder. (a) hava kompresörierindeki hava sıkıştırma silindiri. (b) gaz<br />

türbinlerinde besleme esnasında havanın sıkıştırıldığı silindir<br />

compression basınç, kompresyon, sıkıştırma<br />

compression apparatus basınç aleti<br />

compression at the toe kazık ucundaki sıkışma<br />

compression bolt sıkıştırma cıvatası<br />

compression curve basınç eğrisi, sıkışma eğrisi (kuvvet deformasyon eğrisi)<br />

compression cycle sıkıştırma çevrimi<br />

compression diagram sıkışma diyagramı<br />

compression dynamometer dinamometre, basınç hücresi<br />

compression efficiency sıkıştırma verimi<br />

compression engine ateşlemeden önce karışımın sıkıştırıldığı sıkıştırılman makina<br />

compression factor sıkıştırma faktörü<br />

compression failure basınç ile kırılma<br />

compression gauge kompresyon ölçme aleti<br />

compression index sıkıştırma indisi


compression joint basınçlı bağlantı<br />

compression leak blokta veya contalarda bulunan bir çatlak dolayısıyla kompresyon sızıntısı<br />

compression load sıkışma yükü, sıkıştırıcı yük, basınç yükü<br />

compression member basınçla çalışan elemanlar<br />

compression modulus sıkışma modülü<br />

compression plate baskı tablası<br />

compression pressure kompresyon basıncı<br />

compression rate sıkışma hızı<br />

compression ratio sıkışma oranı, kompresyon oranı, basınç oranı<br />

compression reinforcement basınç bölgesinekonan donatı<br />

compression release dizel motorlarında benzinle hareketten sonra mazot devresine geçiş,<br />

dekompresyon<br />

compression release mechanism basınç boşaltma mekanizması<br />

compression release operating rod basınç boşaltma kolu<br />

compression release rod basınç boşaltma kolu<br />

compression release valve basınç boşaltma valfi<br />

compression ring pistonun kompres‐yon segmanı<br />

compression ring kompresyon segmanı<br />

compression spring baskı yayı<br />

compression stage sıkıştırma kademesi<br />

compression stages havanın sıkışma kademeleri (kompresör cihazında kompresörün cinsine<br />

göre değişen havanın sıkışma kademeleri)<br />

compression stress basınç gerilmesi<br />

compression stroke sıkıştırma stroku<br />

compression stroke period sıkıştırma zamanı<br />

compression tank basınca dayanıklı tank<br />

compression test sıkıştırma (basınç) testi<br />

compression test of the soil zemin sıkışma deneyi


compression test on laterally confined specimens konsoli‐dasyon deneyi, ödometre deneyi,<br />

yanal genişlemesi engellenmiş numune üzerinde sıkışma deneyi<br />

compression tester kompresyon muayene aleti, kompresyon saati, silindirlerin içindeki basıncı<br />

ölçmek için kullanılan özel manometre<br />

compression type refrigerating system kompresörlü soğutma sistemi<br />

compression valve basınç valfi, kompresyon supabı<br />

compression volume ratio sıkıştırma hacmi oranı<br />

compression wave basınç dalgası, boyuna dalga<br />

compression zone basınç bölgesi<br />

compression, adibatic bkz. adibatic compression<br />

compression, elastic bkz. elastic compression<br />

compression, ground bkz. ground compression<br />

compression, primary bkz. primary compression<br />

compression, soil bkz. soil comp‐ression<br />

compression, stress in bkz. stress in compression<br />

compression, uniaxial bkz. uniaxial compression<br />

compressional wave sıkışma dalgası<br />

compression‐ignition engine, içten yanmalıbenzinli makina<br />

compressive basınç yapıcı, sıkıştırıcı, basınçla ilgili<br />

compressive force basınç kuvveti, itme kuvveti<br />

compressive load sıkışma yükü, sıkıştırıcı yük,basınç yükü<br />

compressive resistance basınç direnci, kırılma direnci<br />

compressive strain basınç birim deformasyonu<br />

compressive strength basınç dayanımı (bir yapı malzemesinin basınç denemesinde kırıldığı<br />

andaki direncinin, birim alana düşen kuvvet cinsinden değeri)<br />

compressive strength at transfer transfer anında basınç gerilmesi<br />

compressive stress basınç gerilmesi<br />

compressive stress, allowable bkz. allowable compressive stress


compressor kompresör, basınçlı hava temin eden cihaz<br />

compressor air hose kompresör hava hortumu<br />

compressor bolt sıkıştırma cıvatası<br />

compressor brake kompresör freni<br />

compressor capacity kompresör kapasitesi<br />

compressor discharge kompresör boşaltması (tahliye)<br />

compressor discharge stroke kompresör boşaltma stroku<br />

compressor displacement kompresör strok hacmi<br />

compressor economizing kompresör ön ısıtması<br />

compressor gun kompresör tabancası, basınçlı hava ile çalışan kaya vb delme aleti<br />

compressor heating effect (heat pump) kompresörün ısıtma etkisi (ısı pompası)<br />

compressor motor kompresör motoru<br />

compressor surge kompresörün basınç dalgalanması<br />

compressor unit kompresör ünitesi<br />

compressor unloader kompresör yüksüz çalışma düzeni<br />

compressor unloader kompresör yük boşaltma düzeni<br />

compressor bkz. air compressor, axialcompressor, blower, centrifugal compressor,<br />

reverse‐flow compressor<br />

compressor‐extender sıkıştırıcı‐genleştirici<br />

comprise kapsamak, oluşmak, içermek, ihtiva etmek<br />

compromise uyuşma, uzlaşma<br />

compromise, to ödünleşmek; tehlikeye atmak, uzlaşmak<br />

compromising emanations gizliliği bozan elektromanyetik yayılım<br />

compulsion belli bir şeyi yapmaya sevk eden itici kuvvet, içten gelen zorlama, içten gelen itici his<br />

compulsive zorlayıcı<br />

compulsive zorunlu<br />

compulsorily zorunlu olarak<br />

compulsory mecburi, zorunlu


COMPUSEC bilgisayar güvenliği<br />

compuslive zorlayıcı, itici, baskı yapıcı, özellikle kişiyi belli bir işi yapmaya veya düşünmeye<br />

zorlayıcı (fikir, his veya faaliyet hakkında)<br />

computability hesaplanabilme özelliği<br />

computable hesaplanabilir<br />

computation hesap, hesaplama<br />

computation of adjustment dengeleme hesabı<br />

computation of an error compen‐sation hata dengeleme hesabı<br />

computation of coordinates koordinat hesabı<br />

computational hesaba dayalı<br />

computational complexity hesaplama karmaşıklığı<br />

computational linguistics bilişimsel dilbilim<br />

compute hesap yapmak, hesaplamak<br />

compute, to hesaplamak<br />

computed imaging bilgisayarla imge yaratma<br />

computed tomography bilgisayarlı tomografi<br />

computed weight hesaplanan ağırlık<br />

computer hesapçı, hesaplayıcı, bilgisayar<br />

computer abuse bilgisayarın kötüye kullanımı<br />

computer addict bilgisayar tutkunu<br />

computer aided animation bilgisayar destekli canlandırma<br />

computer aided design bilgisayar destekli tasarım (BDT)<br />

computer aided design bilgisayar destekli tasarım (CAD)<br />

computer aided design (CAD) bilgisayar destekli tasarım (BDT)<br />

computer aided design (CAD) bilgisayar destekli tasarım<br />

computer aided design and drafting (CADD) bilgisayar destekli proje ve çizimi<br />

computer aided design, CAD bilgisayar destekli tasarım<br />

computer aided education bilgisayar desteklieğitim (BDE)


computer aided education, CAE bilgisayar destekli eğitim<br />

computer aided engineering bilgisayar destekli mühendislik (BDM)<br />

computer aided instruction bilgisayar destekli öğretim<br />

computer aided management bilgisayar destekli yönetim<br />

computer aided manufacture, CAM bilgisayardestekli imalat<br />

computer aided manufacturing bilgisayar destekli imalat (CAM)<br />

computer aided manufacturing bilgisayar destekli üretim (BDÜ)<br />

computer aided manufacturing (CAM) bilgisayar destekli üretim (BDÜ)<br />

computer aided publishing, CAP bilgisayar destekli yayın<br />

computer aided software, CAS bilgisayar destekli yazılım<br />

computer aided testing bilgisayar destekli sınama<br />

computer animation bilgisayarla canlandırma<br />

computer architecture bilgisayar mimarisi<br />

computer audit bilgiişlem sisteminin denetimi<br />

computer center bilgisayar merkezi<br />

computer code bilgisayar kodu<br />

computer communication bilgisayar iletişimi<br />

computer conferencing bilgisayar aracılığıyla toplantı<br />

computer crime bilgisayar suçu<br />

computer cycle bilgisayar çevrimi<br />

computer design bilgisayarda yapılmış proje, tasarım<br />

computer disaster bilgisayar felaketi<br />

computer engineering bilgisayar mühendisliği<br />

computer fraud bilgisayar sahtekarlığı<br />

computer gaming software bilgisayar oyunları yazılımı<br />

computer hacker bilgisayar korsanı<br />

computer hardware bilgisayar donanımı<br />

computer hardware bilgisayar cihazları


computer integrated manufacturing bilgisayarla tümleşik üretim (BTÜ)<br />

computer input bilgisayar girdisi<br />

computer installation bilgisayar döşemi<br />

computer instruction bilgisayar komutu<br />

computer integrated manufacture, CIM bilgisayarla tümleşik imalat<br />

computer jargon; compuspeak bilgisayar argosu, bilgisayarca<br />

computer journal bilgisayar günlüğü; bilgisayar dergisi<br />

computer literacy bilgisayar okuryazarlığı<br />

computer log bilgisayar günlüğü<br />

computer manager bilgisayar işletmeni<br />

computer memory bilgisayar belleği<br />

computer network bilgisayar ağı<br />

computer network security bilgisayar ağ güvenliği<br />

computer oriented language alçak düzeyli dil<br />

computer output bilgisayar çıktısı<br />

computer overflow bilgisayar aşırı yüklenmesi<br />

computer performance evaluation bilgisayarbaşarım analizi<br />

computer print bilgisayar çıktısı<br />

computer print out bilgisayar çıktısı<br />

computer resources bilgisayar özkaynakları<br />

computer run bilgisayar çıktısı<br />

computer run bilgisayar çalışması<br />

computer science bilgisayar bilimi<br />

computer sciences bilgisayar bilimi<br />

computer screen bilgisayar ekranı<br />

computer security bilgisayar güvenliği<br />

computer security management bilgisayargüvenlik yönetimi<br />

computer security violation bilgisayar güvenliğinin ihlali


computer simulation bilgisayar simülasyonu<br />

computer simulation bilgisayarla benzetim<br />

computer simulation bilgisayar simülasyonu,bilgisayar benzetimi<br />

computer software bilgisayar yazılımı<br />

computer storage bilgisayar depolaması<br />

computer supported cooperative work bilgisayar destekli ortak çalışma<br />

computer switch bilgisayar şalteri<br />

computer system audit bilgisayar sisteminin denetlenmesi<br />

computer virus bilgisayar virüsü<br />

computer word bigisayar sözcüğü<br />

computer worm bilgisayar kurdu<br />

computer‐based system bilgisayar esasına dayalı sistem<br />

computerese bilgisayarca, bilgisayar argosu<br />

computerize bilgisayara uyarlamak<br />

computerize bilgisayar ile hesaplamak<br />

computerized bilgisayarlı<br />

computerized automatic testing bilgisayarlıotomatik sınama<br />

computerized monitoring system (CMS) araçlarda motorun çalışma işlemiyle ilgili ikazlarda<br />

bulunan bilgisayarlaştırılmış gösterge sistemi<br />

computerized numerical control bilgisayarlısayısal denetim<br />

computerized office bilgisayarlı ofis<br />

computing enthusiast bilgisayar tutkunu<br />

COMSEC iletişim güvenliği<br />

concatenate bitiştirmek<br />

concatenate peşpeşelemek, bitiştirmek (bilgisayar)<br />

concatenated field bitiştirilmiş alan<br />

concave konkav, içbükey, concavus<br />

concave downward aşağıya içbükey


concave lens ıraksak mercek, kalın kenarlı mercek<br />

concave lens içbükey mercek<br />

concave lenses iç bükey lens<br />

concave‐plano iç bükey‐düz yüzey<br />

concavity içeriye doğru yarım küre şeklinde çöküklük gösterme hali ve derecesi, konkavlık<br />

concavity içbükeylik<br />

concavoconcave her iki tarafı iç bükey<br />

concavo‐concave iç bükey/her iki yüzey<br />

concavoconvex bir tarafı içbükey diğer tarafı dışbükey<br />

concavo‐convex iç bükey‐dış bükey<br />

conceal gizlemek<br />

concealed gizli, örtülü<br />

concealment gizleme<br />

concede kabul etmek<br />

concentrate teksif etmek, koyulaştırmak<br />

concentrate merkezde toplamak, özünüçıkartmak, yoğunlaştırmak<br />

concentrate yoğun<br />

concentrated derişik, yoğuşuk<br />

concentrated load nokta yük, münferit yük<br />

concentrating solar collector yoğunlaştırıcıgüneş kollektörü<br />

concentration derişim, konsantrasyon<br />

concentration yoğunlaşma<br />

concentration 1. sıvının buharlaşarak yoğun hal gelişi, yoğunlaşma, koyulaşma; 2. zihnin belli bir<br />

konu üzerinde toplanması, dikkatin belli bir noktaya yönelmesi; 3. eriyen madde ile eritici<br />

madde miktarı arasındaki oran, eriyik içindeki eriyen madde miktarı<br />

concentration index Fröhlich’e göre yığılma faktörü<br />

concentration of flow lines akım çizgilerinin yığılması<br />

concentration of forces kuvvetlerin yığılması


concentration of the mixture karışımın yoğunluğu<br />

concentration ratio yoğunlaşma oranı<br />

concentration ratio konsantrasyon oranı<br />

concentration time konsantrasyon süresi (akar suyun bir drenaj sahasının en uzak noktasından<br />

menfeze ulaşabilmesi için gerekli süre)<br />

concentrator yoğunlaştırıcı<br />

concentric eş merkezli<br />

concentric aynı merkezli<br />

concentric (Jaw) chuck. kendi kendini merkezleyen amerikan aynası<br />

concentric chuck amerikan ayna<br />

concentric conductor eşmerkezli iletken<br />

concentric feature diğer cisimlerin konumlarını belirlemek için referans olarak kullanılan<br />

pozisyon özelliği<br />

concentric load merkezsel yük, eksenel yük<br />

concentric reducer konsantrik redüksiyon<br />

concentric tube eş merkezli borular<br />

concentric tubes eş eksenli tüpler (borular)<br />

concentricity eş merkezli olma<br />

concept kavram, fikir,g örüş, telakki<br />

conceptual kavramsal<br />

conceptual zihinde beliren fikir ve düşüncelerle ilgili<br />

conceptual phase kavramsal evre<br />

concern endişe, ilgi<br />

concern endişelenmek, ilgilenmek<br />

concerned endişeli, ilgili<br />

concerning ilgili olarak<br />

concession imtiyaz, işletme yetki belgesi<br />

concession ayrıcalık


concessionaire imtiyaz sahibi<br />

conch yarım kubbe<br />

concha yarım kubbe<br />

concise kısa<br />

concise az ve öz<br />

concisely az ve öz olarak<br />

concision özetleme<br />

conclude sonuçlandırmak, bitirmek<br />

conclusion vargı<br />

conclusion netice, sonuç<br />

concoction iki veya daha ziyade madde karışımından meydana gelen tertip, karışım<br />

concomitant 1. konkomitant: biribrine bağlı; 2. bir olaya refaket eden başka olaylar<br />

concordance anlaşma<br />

concordant anlaşmış, uygun<br />

concourse istasyon meydanı<br />

concourse toplantı<br />

concrescence beraber büyüme, birleşme<br />

concrete beton dökmek, betonlaşmak<br />

concrete somut<br />

concrete beton<br />

concrete barrier beton bariyer, beton engel<br />

concrete box beton kutu, beton sandık<br />

concrete box culvert beton kutu menfez<br />

concrete bridge beton köprü<br />

concrete cast in situ yerinde dökme beton<br />

concrete cover beton pas payı<br />

concrete covering beton örtüsü<br />

concrete cribbing beton kirişle sandık şeklinde ayak veya duvar teşkili


concrete culvert beton menfez, beton su geçidi<br />

concrete curing betonun kürü, betonun sertleşmesinin tamamlanmasına kadar bakımı<br />

concrete cut off wall sızdırmaz beton duvar (bir toprak baraj altında olduğu gibi)<br />

concrete design beton karışım hesabı, betonkarışım tasarımı<br />

concrete distribution betonun dağıtımı<br />

concrete filled pipe pile beton doldurulmuş boru kazık<br />

concrete finishing beton yüzeyine işlem(perdahlama gibi)<br />

concrete floor beton döşeme<br />

concrete foundation beton temel<br />

concrete girder betonarme ana kiriş<br />

concrete institute beton enstitüsü<br />

concrete lean mix düşük dozajlı beton<br />

concrete masonry beton, betonarme imalat<br />

concrete masonry unit betondan yapılmış duvar elemanı<br />

concrete mass beton kütlesi, kütle halinde beton<br />

concrete mixer beton karıcı, beton karıştırıcı, betonyer<br />

concrete mixture beton karışımı<br />

concrete nailing betonun çivilenmesi<br />

concrete pad beton yastık<br />

concrete pile beton kazık<br />

concrete piling beton palplanş<br />

concrete pipe künk<br />

concrete pipe büz<br />

concrete placing beton dökme, beton yerleştirme<br />

concrete plant beton santralı<br />

concrete pumping betonun pompalanması<br />

concrete railing beton parmaklık<br />

concrete reinforcement beton donatısı


concrete riprap in bags torba içinde betonanroşman, pere<br />

concrete road beton yol<br />

concrete slab beton döşeme, beton plak<br />

concrete slab riprap beton pere<br />

concrete slope beton şev<br />

concrete steel bar beton donatısı, betonarme demiri<br />

concrete strength beton dayanımı<br />

concrete structure beton yapısı<br />

concrete tile beton künk, beton kiremit, beton karo<br />

concrete wearing surface beton yol yüzey kaplaması<br />

concrete works betonarme işi<br />

concrete, central mixed bkz. central mixed concrete<br />

concrete, creep of bkz. creep of concrete<br />

concrete, damp proofing bkz. damp proofing concrete<br />

concrete, decoration bkz. decoration concrete<br />

concrete, dry pack method of repairing bkz.dry pack method of repairing concrete<br />

concrete, erosion of bkz. erosion of concrete<br />

concrete, extensibility of bkz. extensibility of concrete<br />

concrete, freezing of bkz. freezing of concrete<br />

concrete, fresh bkz. fresh concrete<br />

concrete, hand mixing of bkz. handmixing of concrete<br />

concrete, leaching of bkz. leaching of concrete<br />

concrete, making of bkz. making of concrete<br />

concrete, plain bkz. plain concrete<br />

concrete, pneumatic placing of bkz. pneumatic placing of concrete<br />

concrete, porous bkz. porous concrete<br />

concrete, precast bkz. precast concrete<br />

concrete, precontraint bkz. precont‐raint concrete


concrete, prepacked bkz. prepacked concrete<br />

concrete, repair of bkz. repair of concrete<br />

concrete, rubble bkz. rubble concrete<br />

concrete, sawdust bkz. sawdust concrete<br />

concrete, shring mixed bkz. shring mixed concrete<br />

concrete, slope paving bkz. slope paving concrete<br />

concrete, stress in bkz. stress in concrete<br />

concrete, uniform bkz. uniform concrete<br />

concrete, unsound bkz. unsound concrete<br />

concrete, vacuum processed bkz. vacuumprocessed concrete<br />

concrete, vibrolithic bkz. vibrolithic concrete<br />

concrete, waste bkz. waste concrete<br />

concrete, workable bkz. workable concrete<br />

concrete/reinforced betonarme<br />

concreting beton dökme, betonlama<br />

concreting, cold weather bkz. cold weather concreting<br />

concreting, underwater bkz. under‐water concreting<br />

concretion donmuş madde<br />

concretion çimentolanma, konkresyon<br />

concretionary horizon çimentolanma tabakası<br />

concur aynı fikirde olmak, aynı anda meydana gelmek<br />

concurrence onay, muvafakat<br />

concurrence aynı yer ve zamanda olma<br />

concurrency control koşut zamanlılığın denetimi<br />

concurrent koşutzamanlı<br />

concurrent aynı noktada kesişen, aynı zamanda olan<br />

concurrent operation koşutzamanlı işletim


concussion 1. şiddetli sarsıntı; 2. şiddetli sarsıntının meydana getirdiği şok hali, şiddetli<br />

sarsıntının yumuşak dokuda sebep olduğu zedelenme veya harabiyet<br />

concussion damage çarpma veya düşmeden dolayı meydana gelen beyin hasarı<br />

condemn elverişli bulmamak, kınamak, suçlunun cezasını belirlemek<br />

condendate return pump kondens dönüş pompası<br />

condensability yoğuşabilme<br />

condensable yoğuşabilir<br />

condensate kondens, kondensat, yoğuşma suyu<br />

condensate yoğuşmak<br />

condensate yoğuşma suyu (kondens)<br />

condensate collecting vessel yoğuşma suyutoplama tankı<br />

condensate line kondens hattı<br />

condensate line yoğuşma suyu hattı<br />

condensate meter kondens sayacı<br />

condensate polishing yoğuşma suyu yıkama<br />

condensate pump yoğuşma suyu pompası<br />

condensate return yoğuşma suyu dönüş<br />

condensate storage yoğuşma suyu deposu<br />

condensate. (a) kondenserden çıkan akışkan, ayrıca yoğuşmuş akışkan olarakta anılır, (b) bir<br />

geri dönüşümlü gaz tesisinde gazın genleşmesi ve soğuması esnasında hafif bir hidrojen karbon<br />

karışımının akışkan olarak oluşması<br />

condensation çiğlenme, yoğalma<br />

condensation teksif, tekasüf, sıkıştırma<br />

condensation yoğunlaşma<br />

condensation point yoğuşma noktası<br />

condensation yoğunlaşma, çiğlenme<br />

condense yoğunlaştırmak<br />

condense yoğuşmak


condensed print, compressed print sıkıştırılmış yazdırma<br />

condenser kondansatör, meksefe, toplayıcı, yoğunlaştırıcı<br />

condenser kondenser (yoğuşturucu)<br />

condenser 1. buhar, gaz veya sıvı haldeki maddeyi sıkıştıran makina; 2. elektrik kondansatörü; 3.<br />

ışık kaynağından gelen ışınları belli bir noktada toplayan mercek, özellikle mikroskopun teksif<br />

merceği<br />

condenser kondenser, toplayıcı<br />

condenser chamber kondansatör kutusu<br />

condenser cock kondansatör musluğu<br />

condenser coil kondenser serpantini<br />

condenser cover kondansatör kapağı<br />

condenser duty kondenser verimi<br />

condenser heat yoğuşturucu ısısı<br />

condenser heat rejection effect kondenserin ısı geri verme etkisi<br />

condenser lead‐out meksefe çıkış ucu, kondansatör çıkış ucu<br />

condenser leaf kondansatör yaprağı<br />

condenser pipe kondansatör borusu<br />

condenser Kondenser, yoğunlaştırıcı<br />

condensing furnace yoğuşma fırını<br />

condensing furnace yoğuşturma kulesi<br />

condensing pressure yoğuşma basıncı<br />

condensing pressure valve yoğuşma basınç vanası<br />

condensing temperature yoğuşma sıcaklığı<br />

condensing unit sıkıştırmalı soğutma ünitesi<br />

condensing unit kondenser, kondenser ünitesi, yoğuşturucu<br />

condensing unit capacity soğutma ünitesi kapasitesi<br />

condensing yoğuşma, çiğleşme<br />

condition durum, şart, koşul


condition uygun duruma getirmek<br />

condition line sahip olduğu durum çizgisi, hattı<br />

condition monitoring titreşim gözleme, durum gözleme<br />

condition of equilibrium denge hali<br />

condition of loading yükleme şartı<br />

condition of the air havanın durumu (şartları)<br />

condition of the surface yüzey şartı, yüzey durumu<br />

condition, to koşullamak, koşullandırmak<br />

condition, weather bkz. weather condition<br />

conditional şartlı<br />

conditional koşullu, şartlı<br />

conditional address koşullu adres<br />

conditional equation şart denklemi<br />

conditional instruction komut<br />

conditional instruction koşullu yönerge<br />

conditional jump koşullu atlama<br />

conditional probability koşullu olasılık<br />

conditional probability density function koşullu olasılık yoğunluk işlevi<br />

conditional statement koşullu önerme<br />

conditional test koşullu sınama<br />

conditional transfer koşullu aktarım<br />

conditioned air şartlandırılmış hava<br />

conditioned loop iyileştirilmiş döngü (telefon)<br />

conditioning iyileştirme (abone döngüsü)<br />

conditioning şartlara hazırlama<br />

condroid kıkırdak gibi, kıkırdaksı<br />

conduct davranış<br />

conduct ısı iletmek, iletmek, nakletmek


conduct organize etmek, yönetmek, idareetmek, yürütmek<br />

conductance ısı iletkenliği, iletkenlik<br />

conductibility iletkenlik, geçirme kabiliyeti<br />

conductible geçirilebilir<br />

conducting iletken<br />

conduction iletim (kuvvet, ısı, ses veya elektrik hk)<br />

conduction elektrik iletme<br />

conduction kondüksiyon<br />

conduction band iletim bandı<br />

conduction current iletim akımı<br />

conduction electron iletim elektronu<br />

conduction gain ısı iletim kazancı<br />

conduction gain kondüksiyon ısı kazancı<br />

conduction loss ısı iletim kaybı<br />

conduction loss kondüksiyon ısı kaybı<br />

conduction of heat ısının kondüksiyonla iletimi<br />

conduction of heat kondüksiyon ile iletim<br />

conduction iletme, geçirme, intikal, geçme, akıtma, kondüksiyon. (a) elektron akımı veya<br />

iyonlaştırılmış atomların akımı şeklinde değişik şekillerde oluşan elektrik şarjı akımı, (b)<br />

ortamın kendi hareketini gerektirmeden o ortamdan enerji iletiminin sağlanması<br />

conductive taşıyan, iletken, geçirgen<br />

conductivity lleticilik, geçiricilik, geçirgenlik, iletkenlik, nakliyat. elektrik akımı yoğunluğunun<br />

malzeme içersindeki elektrik alanına oranına denir<br />

conductor iletken, iletici<br />

conductor kablo birleştirici<br />

conductor iletici<br />

conduit elektrik boru hattı<br />

conduit konduit, kondüvi


conduit sevk yolu, cereyan nakli, kondüi, iletken, büz, boru, mecra, su yolu, kanal<br />

conduit kablo borusu<br />

conduit pipe elektrik kablosu muhafaza borusu, peşel boru, sevk borusu, isale borusu<br />

conduit, electric bkz. electric conduit<br />

conduit, telephone bkz. telephone conduit<br />

condylar 1. kondile ait; 2. kondilsi<br />

condylotomy kondil’e kesit yapma<br />

condylus (pl. condyli): bkz. condyle<br />

cone kone<br />

cone koni<br />

cone 1. koni; 2. konik rulmanın iç yatağı<br />

cone mahrut, koni, conus<br />

cone koni, mahrut<br />

cone and rollers rulman yatak<br />

cone bearing konik rulman<br />

cone brake konik fren<br />

cone center koni merkezi<br />

cone clutch bkz. clutch<br />

cone clutch mahruti kavrama<br />

cone coupling konik kavrama<br />

cone cup konik rulmanın dış yatağı<br />

cone distance mahruti dişlinin uç noktası ile diş açıklığı arasındaki mesafe. bu mesafe diş açıklığı<br />

yüzeyi boyunca ölçülür<br />

cone drive mahrut dişli<br />

cone drums koni kasnağı<br />

cone drums konik kasnak, pamuk eğirme makinaiannda çok kullanılan bobin millerin hızlarının<br />

değişimini sağlayan kasnak<br />

cone gear konik dişli


cone index koni mukavemeti, penetrasyon mukavemeti<br />

cone oear (cone drive). aynı konikliğe sahip iki kasnak kullanılarak değişik hız aktarımı sağlayan<br />

kayış kasnak mekanizması<br />

cone of depression alçalma konisi (bir arazi permeabilite deneyi esnasında bir delikli büz<br />

etrafındaki zemin suyu pompa edilirken, delikli büzün etrafında alçalan suyun yüzeyi ile<br />

özetlenen alçalma)<br />

cone of rays ışın konisi<br />

cone of silence aydınlatılmamış koni<br />

cone penetration test konik uçlu penetrasyon deneyi, statik penetrometre deneyi<br />

cone penetrometer konik penetro‐metre, statik penetrometre, sıkılık ölçme aleti<br />

cone plate (boring coltar). konik plaka. torna gövdesine vidalanmış üzerinde değişik çapta bir<br />

seri konik deliğe sahip dairesel plaka veya disk taşıyan küçük yatak. delici takım kayar yalağa<br />

tespit edilmiş olup delme anında dönen şafta doğru hareket ettirilir<br />

cone pulley kademeli kasnak, basamaklı kasnak<br />

cone pulley. benzer değişik çapta kademeli iki kasnak içeren kayış kasnak düzeneği<br />

cone resistance penetrasyon direnci<br />

cone rollers konik yatak makaraları<br />

cone shaped koni şekilde<br />

cone, slump bkz. slump cone<br />

cone. mahrut,koni.cone bearing. konik makaralı rulman<br />

confer vermek, müzakere etmek, görüşme yapmak<br />

conference konferans, toplanıp danışma, görüşme<br />

conference bridge konferans köprüsü<br />

conference call konferans çağrısı<br />

conference, to konferans kurmak, yapmak<br />

confidence coefficient güven katsayısı<br />

confidence interval güven aralığı<br />

confidence limits güven sınırları<br />

confidential mahrem, gizli, güvenilir


confidential data sırdaş veri, kişiye özel veri<br />

confidentiality gizdeşlik, sırdaşlık<br />

configuration düzenleme<br />

configuration şekil, suret, görünüş, konfigürasyon<br />

configuration yapılanış<br />

configuration düzenleşim, yapılanış<br />

configuration factor düzenleme faktörü<br />

configuration management düzenleşim yönetimi<br />

configuration table düzenleşim çizelgesi<br />

configurator yapılanış tanımlayıcısı<br />

configurator konfigürasyon tanımlayıcı<br />

configure yapılandırmak<br />

confine kapamak, hapsetmek, sınırlamak<br />

confined sınırlanmış<br />

confined clay strata yanal basınca maruz kil tabakaları<br />

confined compression test, laterally bkz. laterally confined compression test<br />

confined compressive strength üç eksenlibasınç dayanımı<br />

confined landslide sınırlı heyelan<br />

confined layer yanal genişlemesi önlenmiş tabaka, süreksiz tabaka, sınırlandırılmış tabaka<br />

confinement sarmalama, hapsedilme, kapanma<br />

confinement length sarmalama boyu<br />

confinement time plazma tutma süresi<br />

confinement/inertial plazma tutulma/atalet<br />

confinement/magnetic plazma tutulma/manyetik<br />

confining pressure hücre basıncı, çevre basıncı<br />

confirm teyit etmek, doğrulamak, onaylamak, desteklemek, sağlamlaştırmak<br />

confirmation teyit, doğrulama, onaylama<br />

confirmative doğrulayıcı


confirmed teyitli, teyit edilmiş<br />

confirmed doğrulanmış<br />

confirmed irrevocable letter of credit teyit edilmiş gayri kabili rücu akreditif<br />

confirmed letter of credit teyitli akreditif<br />

confirming bank teyit eden banka<br />

conflagration yangın felaketi<br />

conflate bitiştirmek, tespit etmek, bir araya getirmek<br />

conflated bitişik, bir arada<br />

conflict çakışma, çatışma<br />

conflict kesişme, ihtilaf, zıtlık, çatışma durumu, çatışmak, ters düşmek<br />

conflict çelişmek<br />

conflict angle kesişme açısı<br />

conflict technique çatışma tekniği<br />

conflicting traffic volume sinyalize olamayan bir kavşakta belirgin bir hareket nedeniyle<br />

oluşantrafik karmaşası<br />

confliction çakışma, çatışma<br />

confluence beraber akma<br />

confluence birleşme (iki nehrin, trafiğin birleşmesi gibi)<br />

confluence toplak, confluens<br />

confluent birleşen<br />

confluent beraber akan<br />

conflux iki suyun kavşak yeri, bir araya gelme, toplanma<br />

confocal eş odaklı<br />

conform uygun olmak, uymak<br />

conform intibak etmek, uymak<br />

conformable uygun, mutabık<br />

conformal mapping açı‐korur gönderim<br />

conformance testing uyum testi


conformation uygun olma<br />

conformity uygunluk<br />

confrere meslektaş<br />

confusion karışıklık, düzensizlik<br />

confusion reflector kamaştırıcı yansıtıcı<br />

congener benzer madde ,diğer bir bileşiğe yapı bakımından benzeyen madde (etkisi aynı veya<br />

ters olabilir)<br />

congenital aynı cinsten olan, hemcins<br />

congest 1. şişirmek, toplamak, doldurmak, 2. kan veya su toplamak<br />

congested spectrum kalabalık spektrum<br />

congestion tıkanıklık<br />

congestion 1. trafik tıkanıklığı, trafik sıkışıklığı 2. sıkışıklık, tıkanıklık (betonun bir yerde döküm<br />

esnasında sıkışıp kalması ve yerleşmeye engel olması)<br />

congestion sıkışıklık (trafik)<br />

congestion control sıkışıklık denetimi<br />

congestion management tıkanıklık yönetimi (trafik için)<br />

congestive konjestiyona ait, konjestif<br />

conglobate yuvarlak kitle teşkil etmiş yuvarlak kitle halinde toplanmış<br />

conglobation küçük taneciklerin yuvarlak tek bir kitle oluşturacak şekilde biraraya toplanması<br />

conglomerate yığıntı, birikinti, konglomera (çeşitli kökene dayanan yuvarlaklaşmış çakılların<br />

doğal bir çimento maddesi ile birleşmesi sonucunda oluşmuş klastik tortul kayaç)<br />

conglomerate 1. bir araya yığılmış, küme halinde toplanmış; 2 . çeşitli maddelerin, düzen<br />

göstermeksizin bir araya gelmesiyle oluşan kitle, küme<br />

conglomeration bir araya toplanma, küme haline gelme, yığılma<br />

conglutinant yapıştırıcı, kaynaştırıcı, özellikle yara kenarlarının bitişmesini hızlandırıcı<br />

conglutination birleşme, kaynaşma, yapışma, iki şeyin kaynaşır şekilde birbirine yapışması; 2.<br />

eritrositlerin veya bakterilerin kümeleşmesi<br />

congress kongre<br />

congruence uygunluk


congruent eş<br />

congruent uyma<br />

congruent 1. uygun 2. şekli ve büyüklüğü aynı (geometride)<br />

congruent matrices eşleşik matrisler<br />

congruent numbers eşleşik sayılar<br />

conic mahruti, konik, conicus<br />

conic penetration test (CPT) konik penetrasyon deneyi<br />

conic projection konik izdüşüm<br />

conic section konik kesit<br />

conical konik<br />

conical gear konik dişli, pinyon<br />

conical pile konik kazık<br />

conical pinion konik pinyon, konik tahrik dişlisi<br />

conical pivot konik pin, konik mil, konik çivi, mahrut pin, mahrut mil, mahrut çivi<br />

conical rollers konik rulman<br />

conical shaft konik şaft, konik mil<br />

conical spiral spring konik helezon yay<br />

conical spring koni şeklinde kıvrılmış özel helisel yay<br />

ccnical valve kenarları koni şeklinde olan özel kaldırma valfi<br />

conjectural tahmini, var sayılan<br />

conjecturally tahminen<br />

conjecture sanıt<br />

conjecture var sayım<br />

conjoin birleşmek, birleştirmek, komple etmek<br />

conjoint birleşmiş, birbirine bağlı, müşterek<br />

conjointly responsible guarantor müteselsil kefil<br />

conjugate birleşik, birleşim, eşlenik<br />

conjugate çift olan


conjugate 1. birleşmiş, birleşik, conjugatus; 2. birleşmek<br />

conjugate antisymmetric eşlenik ters bakışımlı<br />

conjugate impedances eşlenik çeliler<br />

conjugate joint eşlenik çatlak<br />

conjugate number eşlenik sayı<br />

conjugate plane eşlenik düzlem<br />

conjugate sections eşlenik kesitler<br />

conjugate symmetric eşlenik bakışımlı<br />

conjugation birleşme, çift olma<br />

conjugational birleşme<br />

conjugative birleştiren<br />

conjunct birleşmiş<br />

conjunction birletim<br />

conjunction birleştirme, bağlama, kavuşum<br />

conjunction cable bağlama kablosu, ara kablo<br />

conjunction tube bağlama borusu, birleştirme borusu<br />

conjunction wire birleştirme kablosu, bağlama teli<br />

conjunctive birleştiren<br />

conjunctive query birletimli sorgu<br />

conjunctive search birletimli arama<br />

connect bağlamak, raptetmek, birleştirmek<br />

connect bağlamak, birleştirmek, ilgi kurmak<br />

connect, to bağlantılamak<br />

connected component bağlantılı bileşen<br />

connected load bağlanmış yük<br />

connected load bağıl yük<br />

connected load kurulu kapasite<br />

connected network bağlantılı devre


connecter bağlayıcı, birleştirici, konektör<br />

connecting bolt bağlama cıvatası, tespit cıvatası<br />

connecting cable bağlama kablosu, ara kablo<br />

connecting clamp birleştirme kelepçesi<br />

connecting clamp bağlama kelepçesi, bağlama mandalı<br />

connecting flange birleştirme flanşı<br />

connecting flange bir mekanizmanın ana cihaza tespit edildiği yüzey, tespit flanşı<br />

connecting lines irtibat hatları, bağlantı hatları<br />

connecting link ara parça bir parçanın hareketini bir başka parçaya ileten oynak ara bağlantı<br />

connecting piece birleştirme parçası<br />

connecting piece birbirine bağlanan iki parça arasındaki ara parça<br />

connecting pin iki parçayı birbirine bağlayan pim<br />

connecting pin bağlama pimi<br />

connecting pipe bağlama borusu, birleştirme borusu, irtibat borusu<br />

connecting place bağlama yeri, ek yeri<br />

connecting plate ara parça, bağlama flanşı,birleşim levhası<br />

connecting rod biyel kolu, bağlama kolu, krank milinin hareketini pistonun gidiş gelişine ileten<br />

kol, piston kolu<br />

connecting rod biyel<br />

connecting rod aligner eğik biyel kolunu doğrultmak için kullanılan özel alet<br />

connecting rod bearing biyel kolu yatağı<br />

connecting rod bearing kol yatağı<br />

connecting rod bolts biyel kolu cıvataları<br />

connecting rod bushing biyel kolunun piston pimi üzerindeki yatağı, biyel kolu burcu, piston<br />

pimi burcu<br />

connecting rod cap biyel kepi<br />

connecting rod cap bilye kolu başlığı, biyel kolunun krank miline bağlandığı ucundaki başlık<br />

connecting rod pin biyel kolu pimi


connecting rod shims biyel kolu yatağının krank üzerindeki sıkılığını ve tam daireliliğini ayar<br />

için kullanılan ince madeni plakalar, biyel laynerleri<br />

connecting screw bağlama vidası<br />

connecting sleeve birleştirme kovanı<br />

connecting sleeve bağlama kovanı<br />

connecting terminal birleştirme klemensi<br />

connecting wedge bağlama kaması<br />

connecting‐rod bolts (big‐end bolts). biyel kolu,bağlama kolu cıvatası<br />

connecting‐rod biyel<br />

connection bağlantı, ilgi<br />

connection bağlantı, irtibat, ilişki<br />

connection bar irtibat çubuğu<br />

connection bolt irtibat cıvatası, bağlantı cıvatası<br />

connection bolted bulonlu ek, bulonlu birleşim<br />

connection diagram bağlantı çizeneği<br />

connection fixture bağlama düzeni<br />

connection in parallel paralel bağlantı<br />

connection in series seri bağlantı<br />

connection jaw of a sheet pile palplanş lamba zıvanası<br />

connection oriented bağlantılı<br />

connection pressure bağlantı basıncı<br />

connection rod piston kolu, biyel kolu<br />

connectionless service bağlantısız hizmet<br />

connective bağlaç<br />

connectivity bağlantısallık, bağlanırlık<br />

connector bağlayıcı, birleştirici<br />

connector ek, birleşim malzemesi, ara parça,rakor, bağlayıcı<br />

connector rakor, bağlantı elemanı


connector with nut ara somunu, bağlantı somunu<br />

connector, claw‐plate bkz. claw‐plate connector<br />

connexion bağlantı, ilgi<br />

connivent birbirine yaklaşmış, yaklaşan<br />

connotation yananlam<br />

conoid konik, konimsi, konoid, conoides<br />

conrod halk dilinde biyel demektir<br />

consecutive ardarda, birbirini izleyen<br />

consecutive ardıl, ardışık<br />

consecutive photographs ardışık resimler<br />

consensual ihtiyari hareketle müterafik olarak vaki olan gayriihtiyari (hareket)<br />

consensus fikir birliği, oy birliği<br />

consent uygun bulmak<br />

consent izin vermek, rıza göstermek, olur<br />

consequence netice, sonuç<br />

consequent izleyen, neticesi olan<br />

consequent oran ikinci terimi<br />

consequent izleyen, sonucu olan<br />

consequential sonucunda olan<br />

consequently sonuç olarak<br />

conservation koruma, saklama (doğal ve insanların oluşturduğu çevre kaynaklarının tükenme ve<br />

israfa karşı ve aynı zamanda güzelliğinin bozulmaması amacıyla korunması, yönetimi ve akılcı<br />

kullanımı)<br />

conservation of a measurement standard ölçüm standardının korunması<br />

conservation of energy enerjinin korunumu<br />

conservation of energy law enerjinin korunumu kanunu<br />

conservative tutucu,muhafazakar,ılımlı,tutucu kimse,koruyucu kimse<br />

conservatoire konservatuar


conserve korumak<br />

consider dikkate almak, göz önünde tutmak,hesaba katmak<br />

consider düşünmek, göz önünde tutmak, saymak<br />

considerable fazla<br />

considerable önemli, oldukça<br />

consideration dikkate alma, göz önünde bulundurma, hesaba katma<br />

consign emanet etmek, göndermek<br />

consignation gönderilen şey<br />

consignee malları alacak olan<br />

consignee gönderilen, alıcı<br />

consigner gönderen<br />

consignment gönderilen şey<br />

consignment note irsaliye, mal gönderme belgesi<br />

consignment/on konsinye<br />

consignor gönderen<br />

consignor malları gönderen<br />

consist ibaret olmak, oluşmak<br />

consist ibaret olmak<br />

consistence tutarlılık, uyum<br />

consistence yoğunluk, kıvamlılık (yarı akıcı veya plastik maddelerin fiziksel halleri ile birlikte,<br />

deformasyona veya akmaya karşı mukavemetlerini belirten genel terim)<br />

consistency 1. sıkılık, sertlik, kıvam, koyuluk2. tutarlılık, kararlılık<br />

consistency kıvam, herhangi bir maddenin koyuluk veya sertlik derecesi<br />

consistency gauge sondaj aleti, sondaj, konik uçlu penetrometre, sıkılık ölçme aleti<br />

consistency index sıkılık indisi, kıvam indisi<br />

consistency limit kıvam limiti<br />

consistency limits, atterberg bkz. atterberg consistency limits<br />

consistency number kıvam numarası


consistency profile sıkılık profili, penetrasyon grafiği<br />

consistency test kıvam deneyi, akma deneyi<br />

consistency values of atterberg atterberg limitleri, kıvam limitleri<br />

consistency, initial bkz. initial consistency<br />

consistency, normal bkz. normal consistency<br />

consistency, relative bkz. relative consistency<br />

consistent tutarlı<br />

consistent estimator tutarlı kestirici<br />

consistent grease kalın gres<br />

consistent test tutarlı sınama<br />

consol konsol<br />

consolation teselli<br />

consolation prize teselli mükafatı<br />

console konsol, yapanda<br />

console konsol<br />

console işletmen uçbirimi<br />

console duvar desteği, konsol<br />

console konsol, payanda<br />

console air conditioner konsol (duvar) tipi, klima cihazı<br />

console device konsol aygıtı<br />

console input konsoldan giriş<br />

consolidate birleştirmek, sağlamlaştırmak<br />

consolidate konsolide olmak, sağlamlaşmak,pekişmek, pekiştirmek<br />

consolidated sağlamlaştırılmış, birleştirilmiş, sertleştirilmiş<br />

consolidated budget konsolide bütçe (“bütçenin birliği” ilkesinin sağlanabilmesi amacıyla<br />

kamuya ait bütün birimler bütçelerinin bir araya getirilmesi ile elde edilen bütçe)<br />

consolidated clay konsolide olmuş kil<br />

consolidated drained test konsolidas‐yonludrenajlı deney


consolidated sample konsolide olmuş numune<br />

consolidated triaxial test konsolidas‐yonlu üçeksenli deney<br />

consolidated undrained konsolidas‐yonlu drenajsiz<br />

consolidated‐quick shear test konso‐lidasyonlu çabuk kesme deneyi (konsolidasyonun<br />

bitiminden sonra sabit su muhtevasında kesme)<br />

consolidated‐quick shearing resis‐tance konsolidasyonlu çabuk kesme mukavemeti<br />

consolidation sertleşme, konsolidasyon<br />

consolidation birleştiren, konsolidasyon<br />

consolidation konsolidasyon, takviye, pekiştirme, pekişme (yük altında killi‐siltli zemin içindeki<br />

suyun dışarı atılmasıyla meydana gelen düşey yöndeki sıkışma)<br />

consolidation apparatus konsolidas‐yon aleti<br />

consolidation by electro‐osmosis elektro osmosile konsolidasyon<br />

consolidation by the vacuum method vakumla konsolidasyon<br />

consolidation by vibrating vibrasyonla konsolidasyon, titreşimli sıkıştırma, vibrasyonla<br />

sıkıştırma<br />

consolidation characteristics konso‐lidasyon özellikleri<br />

consolidation curve konsolidasyon eğrisi,ödometre eğrisi<br />

consolidation due to desiccation buharlaşma veya kuruma ile konsoli‐dasyon<br />

consolidation grouting konsolidasyon içitimi, konsolidasyon enjeksiyonu<br />

consolidation load sıkışma yükü<br />

consolidation pressure konsolidasyon basıncı, konsolidasyon gerilmesi<br />

consolidation pressure, maximum bkz. maximum consolidation pressure<br />

consolidation process konsolidasyon usulleri, konsolidasyon yöntemi, konsolidasyon işlemleri<br />

consolidation ring konsolidasyon ringi, konsolidasyon deneyi halkası, ödometre, konsolidasyon<br />

aleti<br />

consolidation settlement konsolidas‐yon oturması, konsolidasyondan dolayı oturma<br />

consolidation stress konsolidasyon basıncı, konsolidasyon gerilmesi<br />

consolidation test konsolidasyon deneyi


consolidation test on undisturbed samples bozulmamış numuneler üzerinde konsolidasyon<br />

deneyi<br />

consolidation test samples konsoli‐dasyondeney numuneleri<br />

consolidation theory konsolidasyon teorisi<br />

consolidation under load yük altında konsolidasyon<br />

consolidation, accelerated bkz. acce‐lerated consolidation<br />

consolidation, anisotropic bkz. ani‐sotropic consolidation<br />

consolidation, degree of bkz. degree of consolidation<br />

consolidation, electro‐chemical bkz. electro‐ chemical consolidation<br />

consolidation, gradual bkz. gradual consolidation<br />

consolidation, isotropic bkz. isotropic consolidation<br />

consolidation, one‐dimensional bkz. one‐ dimensional consolidation<br />

consolidation, primary bkz. primary consolidation<br />

consolidation, progressive bkz. prog‐ressive consolidation<br />

consolidation, secondary bkz. secon‐dary consolidation<br />

consolidation, stage of bkz. stage of consolidation<br />

consolidation, state of bkz. state of consolidation<br />

consolidation, three dimensional bkz. three dimensional consoli‐dation<br />

consolidation, time lag of bkz. time lagof consolidation<br />

consolidation, time of bkz. time of consolidation<br />

consolidation‐time curve oturma‐zaman eğrisi<br />

consolidometer konsolidasyon aleti, ödometre<br />

consolidometer test konsolidasyon deneyi, ödometre deneyi, yanal genişlemesi engellenmiş<br />

numune üzerinde basınç deneyi<br />

consonance uygun olma, senkron olma<br />

consort arkadaş olmak<br />

consort birleşmek<br />

consort ortak


consortium ortaklık, konsorsiyum (iki veya daha fazla işletmenin belirli bir projenin<br />

gerçekleştirilmesi konusunda yapmış oldukları işbirliği)<br />

constancy sabitlik<br />

constant devamlı, sabit<br />

constant sabit, sabit sayı, değişmez<br />

constant sabit katsayı (değer)<br />

constant bleed valve belirli debideki yakıtın tanka geri dönüşünü sağlayan valf<br />

constant deformation test sabit deformasyonda deney, deformasyon kontrollu deney<br />

constant degree of humidity sabit nemlilik derecesi, kontrol edilmiş nemlilik, sabit nem<br />

constant error sabit hata<br />

constant flow sabit akış<br />

constant head permeameter sabit seviyeli permeabilite aleti, değişmez düzeyli permeametre<br />

constant ignition sabit pilotlu<br />

constant level sabit seviye<br />

constant level valve sabit seviye vanası<br />

constant load sabit yük<br />

constant mesh iki dişlinin sabit olarak birbirine geçmiş olması, dişlilerin sabit tutması<br />

constant mesh gear‐box vites kutusu, değişik hızların elde edilmesi için bir çok eş çalışan dişlinin<br />

oluşturduğu ve bazı dişlilerin kaydınlarak ana şafttan farklı dişlilerin teması ile tahrikalmasını<br />

sağlanmak sureti ile değişik hız oranları elde edilen dişli kutusu<br />

constant mesh gears daimi temas halinde çalışan dişli çarklar, sabit temaslı dişliler<br />

constant mesh transmission dişlileri yer değiştirmeyen ve sabit temas halinde hız kutusu,<br />

hareket ettiren ve ettirilen dişlileri daimi surette birbirine bağlı olarak dönen vites değiştirmesi<br />

dişli göbeğini mile tespit etmek suretiyle temin edilen hız kutusu<br />

constant moisture sabit nemlilik derecesi, kontrol edilmiş nemlilik, sabit nem<br />

constant of friction sürtünme katsayısı<br />

constant pressure sabit basınç<br />

constant pressure valve sabit basınç vanası<br />

constant rate of loading sabit yükleme hızı, sabithızla yükleme


constant speed propeller sabit devirli pervane, sabit devirli çark<br />

constant system sabit parametreli sistem<br />

constant travel sabit hareket hız, isteğe bağlı olarak değiştirilemeyen kayar valf harekatı<br />

constant value sabit değer<br />

constant value control sabit değer kontrolü<br />

constant velocity sabit hız<br />

constant velocity universal joint sabit hızlı kardan mafsalı<br />

constant volume test sabit hacim altında deney, sabit hacimli deney, hacim kontrollü deney<br />

constant water content sabit veya değişmemiş su muhtevası<br />

constantly devamlı olarak<br />

constituent bileşen, meydana getiren<br />

constituent içerik, bileşen<br />

constituent particles bileşim elemanları, bileşenler, içeriğindeki tanecikler<br />

constituent, soluble bkz. soluble constituent<br />

constitute kurmak, oluşturmak, meydana getirmek, tayin etmek<br />

constitution 1. anayasa; 2. yapı, bünye, bir bileşim veya alaşımdaki bileşenlerin cinsleri ve<br />

bunların bileşim veya alaşım içindeki oranları<br />

constitution anayasa, tüzük<br />

constitution water bileşim suyu (kimyada)<br />

constitutional 1. doğuştan, bünyevi; 2. sıhhi<br />

constnıctional dimension. yapısal boyut. iki cisim arasında konumu veya açısal ilişkiyi belirten<br />

veya bir profili ihtiva eden bir yüzey biçimini belirten boyut<br />

constrain kısıtlamak<br />

constrained modulus zorlanma modülü<br />

constrained optimization kısıtlı eniyileme<br />

constraining condition zorunlu koşul<br />

constraint kısıt<br />

constraint zorunluluk, sınır, sıkıntı, baskı


constraint set kısıt kümesi<br />

constrict daraltmak, sıkmak<br />

constriction 1. sıkışma, büzülme, daralma (damar lümeninin daralması gibi); 2. sıkışma hissi,<br />

daralma hissi (nefes darlığı esnasında olduğu gibi)<br />

constrictor 1. sıkıcı kas; 2. büzücü<br />

construct inşa etmek, yapmak<br />

construct çizmek<br />

construction yapı, yapılış, inşaat, imalat, yapım<br />

construction his ile idrak etme<br />

construction control testing yapım kalitekontrol deneyleri<br />

construction design uygulama projesi, makine veya motorun imalat planı, makine veya motorun<br />

yapılış özelliklerini gösteren proje<br />

construction drawing tatbikat çizimi, uygulamaprojesi resmi<br />

construction in progress devam eden yapım (yapımı devam eden gerek yollar, gerek binalar<br />

gibiyatırım projeleri)<br />

construction joint inşaat derzi<br />

construction key inşaat derz dişi<br />

construction machinery yol bina vs yapımında kullanılan makineler, inşaat makineleri<br />

construction material yapım malzemesi<br />

construction stakes inşaat kazıkları<br />

construction survey yapım aşamasında yapılan etüt<br />

construction, building bkz. building construction<br />

construction, highway bkz. highway construction<br />

construction/for inşaat için, yapım için<br />

constructional yapısal<br />

constructional component yapı elemanı<br />

constructional component yapısal eleman<br />

constructive yapıcı, yapısal


constructive interference yapıcı karışma<br />

constructor inşa eden<br />

construe tefsir etmek, yorumlamak, anlam vermek<br />

consult danışmak<br />

consult istişare etmek<br />

consultancy müşavirlik, danışmanlık<br />

consultant müşavir hekim (doktor), konsültan<br />

consultant danışman, müşavir<br />

consultation istişare, konsültasyon<br />

consultation danışma<br />

consulting 1. istişare etme; 2. müşavir<br />

consulting engineer müşavir mühendis<br />

consumable sarf malzemesi, tüketim malzemesi<br />

consume tüketmek, yağ veya yakıt tüketmek(motor için)<br />

consumer kullanıcı, tüketici<br />

consumer connection tüketici (kullanıcı) bağlantısı<br />

consumer electronics tüketici elektroniği,ticari elektronik<br />

consumer’s plant abone gaz donanımı<br />

consuming sector tüketici sektör<br />

consumption 1. tüketim, sarf, israf, harcayış; 2. yakış<br />

consumption sarfiyat, tüketim<br />

consumption of current akım tüketimi<br />

consumption of fuel motorun yakıt tüketimi<br />

consumption of fuel oil motorun mazot tüketimi<br />

consumption of gas benzin tüketimi<br />

consumption of oil motorun yağ tüketimi<br />

consumption test tüketim ölçme testi<br />

consumption/base load temel yük tüketimi


consumption/power station internal santral iç tüketimi<br />

consumption/station service santral iç tüketimi<br />

contact temas, kontak<br />

contact dokunma, temas, elektriki temas noktası<br />

contact temas, değme, elektrik kontağı, kontak<br />

contact angle temas açısı, ıslatma açısı (kapiler boruda)<br />

contact area temas alanı, değme yüzeyi<br />

contact assembly kontak dizisi<br />

contact breaker şalter<br />

contact breaker platin<br />

contact breaker irtibat kesici, şalter<br />

contact breaker değmeli kesici<br />

contact breaker point platin çekiç örsü, irtibatkesici noktaları<br />

contact breaker. kesici komitatör, otomatik anahtar, kontaktlı cereyan kesici<br />

contact button elektrik düğmesi, kontak temini için basılan düğme<br />

contact element kontak öğesi<br />

contact force zıt kuvvet, karşı kuvvet, karşıkoyma gücü<br />

contact gap kontak aralığı<br />

contact metamorphism kontak metamorfizma, magmanın sıcaklığı, çıkardığı gaz ve buğuların<br />

etkisi ile içine sokulduğu kayaçların uğradığı başkalaşım<br />

contact moisture ters suyu, askıdaki su, hapis su<br />

contact mounting screw platin tespit vidası<br />

contact operating link kontak çalıştırma bağlantısı<br />

contact person temas kişi<br />

contact person başvurulan kişi, sorumlu kişi<br />

contact plug kontak fiş<br />

contact point değme ucu, temas noktası, kontak noktası, distribütör, korna, konjaktör vbnin<br />

kontakt ucu, distribütör platini


contact point air gap otomatik cereyan kesicilerde çekiç aralığı, distribütör platin aralığı<br />

contact point bastard dikdörtgen kesitli, ince çift sıra dişli eğe (platin temizlemek için)<br />

contact point dresser platin çekiç eğesi<br />

contact point file platin eğesi, meme yapmış platin uçlarını temizlemeye mahus özel öğe<br />

contact point gap distribütör platin aralığı<br />

contact potential barrier temas potansiyeli engeli<br />

contact potential difference temas potansiyeli farkı<br />

contact pressure temel basıncı, taşımagerilmesi (temellerde)<br />

contact pressure of foundation temelde taban basıncı<br />

contact printing kontak baskı<br />

contact rating temas derecesi (gücü)<br />

contact ratio temas oranı, bir dişlide diş temas açısı= 360°/ (diş sayısı)<br />

contact screw kontak vidası, platin vidası<br />

contact spring kontak yayı, platin yayı<br />

contact surface değme yüzeyi<br />

contact surface temas yüzeyi<br />

contact thermometer temas termometresi<br />

contact tip kontak ucu<br />

contactor kontaktör, elektrik devresini açıpkapayan anahtar<br />

contain içermek, kapsamak, ihtiva etmek<br />

container hap, konteyner<br />

container depo, hazne, mahfaza, kap, kutu, sandık<br />

container konteyner<br />

container quantity bir kaptaki miktar<br />

container, folder kap<br />

container. konteyner, hazne, depo, sandık, muhafaza, kutu, hava, deniz ve kara taşımacılığında<br />

mal nakletmede kullanılan standart boyutlardaki sandık, seyyar (hareketli) hazne<br />

containment spray system püskürtme sistemi


contaminant bulaştırıcı, kirletici<br />

contaminant kirletici (havayı, suyu, toprağı ya da çevrenin herhangi bir ögesini kirleten madde)<br />

contaminant fall out kirletici birikimi<br />

contaminate bulaştırmak, kirletmek<br />

contaminate kirletmek, yabancı madde etkisiyle saflığını bozmak, bulaştırmak, enfekte etmek<br />

contaminated disk virüslü disk<br />

contaminating bulaştıran, kirleten<br />

contamination kirlenme<br />

contamination kirli<br />

contamination 1. kirlilik, kirlenme; 2. yabancı kompozisyondaki kayaçların magma içinde<br />

katılaşması<br />

contamination path virüs bulaşma yolu<br />

contaminative kirletici<br />

contaminator kirletici<br />

contemplate düşünmek, seyretmek<br />

contemplation göz önünde bulundurma, gözlem<br />

contemporary records güncel kayıtlar<br />

contended access çekişmeli erişim<br />

content muhteva, içerik, kapsam<br />

content addressable memory ilişkisel bellek<br />

content, air bkz. air content<br />

content, basic water bkz. basic water content<br />

content, moisture bkz. moisture content<br />

content, unit water bkz. unit water content<br />

contention çekişme<br />

contention‐based access çekişmeli erişim<br />

contents içindekiler, kapsam<br />

contents, table of contents içindekiler


context bağlam, içerik<br />

context sensitive bağlama duyarlı<br />

context‐free bağlam duyarsız<br />

context‐free bağlamla ilintisiz<br />

contextual bağlamsal<br />

contextual help bağlamsal yardım<br />

contiguous bitişik<br />

continent ana kara<br />

continental 1. karasal, kıtasal 2. avrupa kıtasına ait<br />

continental rise kıta eteği<br />

continental shelf kıta sahanlığı<br />

continental slope kıta yamacı<br />

contingence bitişme, değme<br />

contingency beklenmedik durum<br />

contingency olasılık, ihtimal, beklenmedik<br />

contingency measure beklenmedik durum planı<br />

contingency plan beklenmedik durum plan<br />

contingent beklenmeyen olay<br />

contingent belirsiz koşullu, olasılık<br />

contingent freight şarta göre veya gittiği yerde ödenecek navlun<br />

continual tekrarlayarak olan<br />

continually tekrar tekrar<br />

continuance süreklilik<br />

continuation sürdürme<br />

continuation devamı olma, sürme<br />

continuation character sürdürme damgası<br />

continuation character sürdürme karakteri<br />

continue devam etmek, sürdürmek, sürmek


continues handling sürekli taşıma<br />

continuity süreklilik<br />

continuity devamlılık<br />

continuity condition süreklilik koşulu<br />

continuity property süreklilik özelliği<br />

continuous devamlı, fasılasız<br />

continuous sürekli, mütemadi, kesintisiz<br />

continuous arasız, sürekli<br />

continuous beam mütemadi kiriş, sürekli kiriş<br />

continuous brake. zincirleme fren, trenlerde bir yerdeki fren etkisinin bütün vagonlarda<br />

görülmesi<br />

continuous control sürekli kontrol<br />

continuous core sürekli karot, sürekli zemin numunesi<br />

continuous current sürekli akımı, mütemadi cereyan<br />

continuous deformation sürekli deformasyon<br />

continuous drive sürekli tahrik<br />

continuous feed sürekli besleme<br />

continuous flooring sürekli döşeme, mütemadi döşeme<br />

continuous flow sürekli akış<br />

continuous footing mütemadi temel, şerit temel (duvarlar ve kolonlar için), mütemadi sömel,<br />

sürekli temel<br />

continuous girder sürekli kiriş<br />

continuous gradation tane dağılımında süreklilik, iyi derecelenmiş gradasyon<br />

continuous grading tane dağılımında süreklilik, tanelerin iyi derecelendirilmesi<br />

continuous layer sürekli tabaka, devamlı tabaka<br />

continuous line sürekli çizgi<br />

continuous load sürekli yük<br />

continuous loader sürekli yükleyici


continuous map şeritvari harita<br />

continuous mapping sürekli gönderim<br />

continuous mili sürekli hadde, ulama hadde<br />

continuous mixer kesintisiz çalışan karıştırıcı<br />

continuous model sürekli değişkenli model<br />

continuous operation sürekli işletme<br />

continuous paper sürekli kağıt<br />

continuous population sürekli evren<br />

continuous proportioning plant kesiksiz çalışan tesis (değişik malzemelerin ayarlı besleyiciler<br />

veya benzeri yollarla devamlı olarak bir oran dahilinde karıştırıldığı mekanik tesis)<br />

continuous rib sürekli çelik iksa<br />

continuous settlement devam eden oturma,ilerleyen oturma<br />

continuous slab sürekli plak<br />

continuous soil sample sürekli karot, süreklizemin numunesi<br />

continuous soil strata sürekli zemin tabakaları<br />

continuous span sürekli açıklık, mütemadi açıklık<br />

continuous spectrum sürekli izge<br />

continuous stratum sürekli tabaka, devamlı tabaka<br />

continuous variable sürekli değişken<br />

continuous vertical joint genişleme derzi, düşey sürekli derz, gerilme derzi<br />

continuous voids sürekli boşluklar, boşluk kanalları<br />

continuously reinforced concrete pave‐ment (CRCP) sürekli donatılı beton üstyapı<br />

continuum sürey, sürekli ortam<br />

continuum sürekli dizi<br />

contortion burulu olma, burma, burulma, contortus<br />

contour kontur, dış hatlar<br />

contour çevrit<br />

contour bir şeklin dış çizgisi


contour 1. tesviye eğrisi, eşyükselti, verilen bir baza göre eşit yükseklikleri temsil eden doğrusal<br />

sembol;<br />

2. kenar, cidar<br />

contour coding çevrit kodlama<br />

contour line eş yükselti çizgisi<br />

contour line tesviye eğrisi, eşyükselti eğrisi, düzeç eğrisi<br />

contour map düzeç eğrili harita, tesviye eğrili harita<br />

contour map of the rock surface kaya yüzeyinin topoğrafyasını gösteren harita, kaya yüzeyinin<br />

tesviye eğrili haritası<br />

contour milling machine. çevresel haddeleme tezgahı. yerdeki cam bir göz üzerine düşen<br />

projeksiyon yardımı ile kesicinin hareketinin operatör tarafından kontrol edildiği tezgah<br />

contour series seat ergonomik koltuk<br />

contour, bearing bkz. bearing contour<br />

contour, major bkz. major contour<br />

contour, minor bkz. minor contour<br />

contra pref. karşı, zıt<br />

contra‐ karşı anlamı veren ön ek<br />

contra rotation ters dönüş<br />

contract çekilmek<br />

contract 1. büzmek, kısaltmak, daraltmak, hacmi azalmak (kesmede); 2. mukavele, sözleşme,<br />

taahhüt, anlaşma<br />

contract kontrat, sözleşme<br />

contract agreement sözleşme protokolü<br />

contract and included documents sözleşme ve ekleri<br />

contract award ihalenin verilmesi<br />

contract bond kefalet senedi, teminat mektubu<br />

contract document ihale dökümanı<br />

contract heating site ısıtması<br />

contract of affreightment gemi kiralama mukavelesi


contract price ihale bedeli, sözleşme bedeli<br />

contract tendering ihaleye çıkma<br />

contract unit price sözleşme birim fiyatı<br />

contract/assignment of sözleşmenin devri<br />

contract/liquidation of sözleşmenin tasfiyesi<br />

contract/renouncement from sözleşmeakdinden vazgeçme<br />

contract/termination of sözleşmenin feshi<br />

contract/turn key sözleşme/anahtar teslimi götürü bedel<br />

contract/unit price birim fiyat sözleşme<br />

contractant büzülen<br />

contracted çekilmiş<br />

contractible çekilebilir<br />

contracting authority idare<br />

contracting entity idare<br />

contracting entity ihaleyi yapan idare<br />

contracting officer ihale yetkilisi<br />

contraction çekilme, kasılma, büzülme, daralma, küçülme, kontraksiyon<br />

contraction joint büzülme derzi (rijit kaplamalarda sıcaklık değişmeleri veya diğer sebeplerle<br />

oluşan daralmalar neticesinde yapının çeşitli kısımlarının büzülmesine müsaade eden ve<br />

böylece, yüksek gerilimlerin doğmasını önleyen inşaat önlemleri)<br />

contractor kasıcı, kısaltıcı, çekici<br />

contractor yüklenici, müteahhit<br />

contractual sözleşmeden doğan<br />

contradict 1. birbirini tutmamak, çelişmek;2. yalanlamak<br />

contradiction çelişki<br />

contradictor çelişen<br />

contradirectional interface karşıt yönlü arabağ<br />

contraflexure aksi istikamette eğilme


contrained‐air katılmış hava<br />

contralateral 1. karşı tarafla ilgili; 2. karşı taraf üzerine paralizi v.s. gösteren vücut kısmının karşı<br />

tarafında görülen<br />

contra‐rotating propellers aynı eksene sahip şaftlara monte edilen ortak bir yerden tahrik alan<br />

ve zıt yönde dönen pervaneler<br />

contra‐rotating iki şaftın zıt yönde dönmesi halinde kullanılan bir terim<br />

contra‐rotation ters yönde dönüş<br />

contrary ters, zıt, karşı<br />

contrary aksi, menfi<br />

contrary aksine, mukabil<br />

contrast karşıtlık, kontrast<br />

contrast ayrılık, fark, zıtlık<br />

contrast zıtlıkları karşılaştırmak<br />

contrast control karşıtlık ayarı<br />

contrast enhancement karşıtlık pekiştirme<br />

contrast range kontrast erimi<br />

contrast stretching karşıtlığı arttırma<br />

contrastimulant uyarıyı önleyen, uyartıyıortadan kaldıran<br />

contrate wheel (a) birbirine dik olan iki mil arasında hareket aktarmada kullanılan dişleri dişli<br />

yüzeyine dik olacak şekilde imal edilmiş dişli çark. (b) bir saatteki pandül maşalı dördüncü dişli<br />

contravene ihlal etmek, aykırı davranmak<br />

contravolitional istemsiz, irade dışı<br />

contre‐coup etki eden kuvvetin iletilmesi sonucunda, darbenin vurulduğu yerde değil, bunun<br />

karşıt bölümünde yaralanma veya hasar meydana gelmesi<br />

contribute iştirak etmek, katkıda bulunmak<br />

contribution iştirak etme<br />

contributive iştirak eden<br />

contributor katkıda bulunan<br />

contributory iştirakçi


control denetim, kontrol; kumanda<br />

control denetlemek, kontrol ‐ kumanda etmek,<br />

control 1. kumanda, kontrol, kumanda veya kontrol mekanizması; 2. denetim, denetleme<br />

control 1. gözlem altında tutmak, kontrol etmek;2. gözlem (deney) sonuçlarını karşılaştırmada<br />

standart olarak kullanılan herhangi bir şey (deney hayvanı gibi)<br />

control accounts kontrol hesapları (aynı mahiyetteki çeşitli işlerin özetlerinin kaydedildiği<br />

defter hesabı)<br />

control action kontrol etkisi<br />

control advance. bakınız Piton (Helicopter)<br />

control air fuel ratio hava oran valfi<br />

control algorithm kontrol algoritması<br />

control ball imleç denetim topu<br />

control box kontrol kutusu, şarj dinamosu regülatörü<br />

control cabin kontrol odası<br />

control cables kontrol kabloları, kumanda kabloları<br />

control character denetim karakteri<br />

control clock kontrol saati<br />

control codes denetim kodları<br />

control contact kumanda kontağı<br />

control desk kontrol (denetim) masası<br />

control deviation kontrol değeri sapması<br />

control device kontrol cihazı<br />

control device ayarlanmış teçhizat<br />

control element kontrol elemanı, kontrol uzvu<br />

control engineer kontrol mühendisi<br />

control field denetim alanı<br />

control flow denetim akışı<br />

control function kontrol fonksiyonu (işlevi)


control gear kumanda dişlisi, kontrol dişlisi<br />

control grid kontrol ızgarası<br />

control handle kumanda kolu, kontrol tutamağı<br />

control instrument kontrol aleti<br />

control key; ctrl key kontrol tuşu<br />

control knob elektrikli cihazların kontrol düğmesi,ayar düğmesi<br />

control law kontrol (denetim) kuralı<br />

control lever kontrol leviyesi<br />

control lever kumanda kolu, kumanda levyesi<br />

control lever housing kumanda kolları bloğu,kumanda kollarının supap, mafsal vb tertibatının<br />

bulunduğu mahfaza<br />

control lever knob kumanda kolu topuzu, kol başlığı<br />

control lever socket kumanda kolunun alt ucunun içinde hareket ettiği yuva<br />

control loop kontrol kapalı devresi<br />

control loop kontrol (denetim) döngüsü<br />

control loop kontrol çemberi (kapalı devresi)<br />

control mark kontrol işareti<br />

control mechanic kumanda tertibatı,kontrol mekanizması<br />

control menu denetim menüsü<br />

control of access erişme kontrolü, girişlerin düzenlenmesi (yola komşu arazinin sahipleri veya<br />

kullananlar veya diğer kimselerin giriş, ışık, hava veya manzara kullanma haklarının kısmen<br />

veya tamamen bir kamu otoritesi tarafından kontrol edilmesi hali)<br />

control of the work işin kontrolü<br />

control panel tevzi tablosu, kontrol tablosu, kumanda tablosu, denetim masası<br />

control point kontrol noktası<br />

control power element kontrol cihazları tahriki<br />

control range kontrol aralığı<br />

control range kontrol (denetim) erimi


control ratchet kumanda mandalı<br />

control rod kumanda kolu, kumanda çubuğu<br />

control room kontrol odası<br />

control sensitivity kontrol (denetim) duyarlığı<br />

control shaft kumanda mili<br />

control shaft coupling kumanda mili kaplini<br />

control shaft flange kumanda mili flanşı<br />

control signal kontrol işareti<br />

control signal denetim sinyali<br />

control spring kumanda yayı<br />

control spring stud kumanda yayı saplaması<br />

control stick kumanda levyesi<br />

control strategy kontrol stratejisi<br />

control strip üstyapı tabakalarında mevcut ekipmanlarla maksimum yoğunluğun denenerek elde<br />

edilmesi ve yolun kalan kesimlerinde referans olarak kullanılması amacıyla yapılan deneme<br />

kesimi<br />

control survey kontrol etütü (rastgele noktaların yatay ve düşey konumlarının tespit edilmesi)<br />

control switch kumanda anahtarı<br />

control system kontrol (denetim) dizgesi<br />

control systems denetim sistemleri<br />

control theory kontrol (denetim) kuramı<br />

control tower kontrol kulesi<br />

control tube kontrol borusu, kumanda borusu<br />

control unit kontrol (denetim) birimi<br />

control valve kontrol vanası, kontrol valfi,kumanda valfi<br />

control variable kontrol (denetim) değişkeni<br />

control) bilgisayarlı sayısal denetim<br />

control, humidity bkz. humidity control


control, limit bkz. limit control<br />

controlgear kumanda tesisleri<br />

controlied atmosphere storage belirli bir depolamanın yapılabilmesi için önceden belirlenen<br />

belirli bir nem ve sıcaklıkta tutulan belirli bir gaz veya gazların karışımı<br />

controllability denetlenebilirlik, yöneltilebilirlik<br />

controllable denetlenebilir, yöneltilebilir<br />

controllable idare edilebilir, kontrol edilebilir<br />

controllable‐pitch propeller kanadıayarlanabilen pervane<br />

controlled atmosphere kontrol edilen atmosfer<br />

controlled atmosphere kontrollü çevre<br />

controlled atmosphere furnace gaz denetimli fırın<br />

controlled blasting kontrollü patlatma<br />

controlled maintenance kontrollu (denetimli) bakım<br />

controlled medium kontrollü ortam<br />

controlled slip kontrollu (denetlenen) kayma<br />

controlled strain test kısalma denetimli deney, deformasyon kontrollu deney<br />

controlled stress test gerilme denetimli deney, gerilme kontrollü deney<br />

controlled unit injector (HELU) hidrolik tahrikli, elektronik kontrollü ünite enjektörü<br />

controlled variable kontrol edilen (denetlenen) değişken<br />

controller kontrol kutusu<br />

controller denetçi, kontrol eden, kontrolör<br />

controller denetleyici<br />

controller kumanda cihazı, otomatik kumanda veya ayar mekanizması (ışıklı işaret cihazlarının<br />

çalışmasına kumanda eden ve bir saat sistemiyle diğer yardımcı cihazlar ihtiva eden, mahfaza<br />

içinde komple elektrikli cihaz)<br />

controller resistance kontrolör (denetleyici) direnci<br />

controlling engineer kontrol mühendisi<br />

controlling factor kontrol faktörü


controlling point mücbir nokta<br />

control‐motor actuator kontrol (denetim)‐motorlu eyleyici<br />

controls kumanda tertibatı<br />

control‐section mark kontrol kesim tabelası<br />

contuse berelemek, yaralamak, çürütmek, ezmek<br />

contusion ezik, çürük, bere<br />

conus (pl. coni): bkz. cone<br />

convection konveksiyon, taşınım<br />

convection yaklaşma durumu, mesela yakına bakarken gözlerin yaklaşması<br />

convection current taşınım akımı<br />

convection heat konveksiyon ısısı<br />

convection heater konveksiyon ısıtıcısı<br />

convection of heat ısı taşınımı<br />

convection konveksiyon, taşıma, dolaşma, akma, aktarma, akışkanın tüm olarak taşınma<br />

doğrultusunda hareket ettiği yayılım, taşınımdır<br />

convectional konveksiyonel<br />

convective konvektör<br />

convective (adj) konvektif<br />

convective current konvektör akım<br />

convector konvektör, perdeli ısıtıcı. bulunulan ortamı veya havayı ısıtmak için kullanılan alttan<br />

ve üstten hava giriş çıkışı olan çevresi kapalı ünite<br />

convenience uygunluk, rahatlık, kolaylık<br />

convenient uygun<br />

convention kural, uzlaşım<br />

convention kongre, toplantı<br />

convention anlaşma<br />

convention sözleşme, akit<br />

convention gelenek


convention centers. toplanma merkezleri, buluşma merkezleri<br />

conventional 1. normal tip, konvansiyonel;<br />

2. geleneksel, kabul edilmiş<br />

conventional message traffic olağan mesaj trafiği<br />

conventional steering standart direksiyon<br />

conventional train load itibari katar yükü<br />

conventional true value of a quantity bir büyüklüğün uzlaşılmış gerçek değeri<br />

conventional vehicular loading tekerlek yükü<br />

conventional geleneksel<br />

conventionally hardened normal şekilde sertleştirilmiş, konvansiyonel olarak sertleştirilmiş<br />

convereion factors dönüşüm faktörü<br />

converge bir noktada birleşmek, bir noktada birleştirmek<br />

converge yakınsak olmak<br />

converge, to yakınsamak<br />

convergecne yaklaşma durumu, mesela yakına bakarken gözlerin yaklaşması<br />

convergence yakınsama<br />

convergence yakınsaklık<br />

convergence ulaşma, yanaşma, bir noktada buluşma, yakınsama, yaklaşım, kapanma<br />

convergence almost certainly oldukça kesin yakınsaklık<br />

convergence in probability olasılıkta yakınsaklık<br />

convergence in the mean ortalamada yakınsaklık<br />

convergence rate yakınsama hızı<br />

convergency yakınsaklık<br />

convergent yakınsak<br />

convergent paralel olmayıp birbirine yaklaşan doğrular<br />

convergent sequence yakınsak dizi<br />

convergent‐divergent nozzle bkz. Propelling Nozzle<br />

conversational etkileşimli, konuşmalı


converse karşı, zıt<br />

converse zıt, aksi, ters, karşıt<br />

converse theorem karşıt kuramı<br />

conversely aksine olarak<br />

conversion çevirme, dönüştürme<br />

conversion değişim, dönüşüm<br />

conversion çevrilme, dönüştürme, değiştirme<br />

conversion 1. dönüşme, değişme, çevrilme, bir maddenin başka bir madde haline dönüşmesi;2.<br />

doğumu kolaylaştırmak amacıyla yan geliş gösteren fetüs’ü baş veya makat pozisyonuna<br />

getirme, dolayısıyla fetüs’ün pozisyonunu değiştirme<br />

conversion burner dönüştürülebilir (çok yakıtlı) brülör<br />

conversion calculation dönüşüm hesapları<br />

conversion coefficient dönüştürme katsayısı,çevrim katsayısı<br />

conversion constant çevirme katsayısı<br />

conversion factor dönüştürme katsayısı, çevrim katsayısı<br />

conversion losses dönüştürme kayıpları<br />

conversion of coordinates koordinat dönüşümü<br />

conversion process dönüştürme işlemi<br />

conversion ratio dönüştürme oranı<br />

conversion table çevrim listesi, dönüştürme listesi<br />

convert değiştirmek, dönüştürmek, çevirmek<br />

convert değiştirmek, döndürmek, döndürülmek<br />

convert dönme<br />

convert, transform dönüştürmek<br />

converter elektrik değiştirici, çevirgeç<br />

converter değiştirici, dönüştürücü, konvertör<br />

converter station konvertör istasyonu<br />

converter tube konvertör lambası


converter/heliothermal dönüştürücü/güneş termik<br />

convertibility konvertibilite (bir ulusal paranınresmi döviz piyasasında başka bir ulusalparaya<br />

dönüştürülebilmesi)<br />

convertible değişebilir, çevrileiblir, dönüşebilir<br />

convertible geriye katlanabilir<br />

convertible boiler dönüştürülebilir (çok yakıtlı) kazan<br />

convertible bonds tahvili kabil bonolar,değiştirilebilen bonolar<br />

convex dışbükey konveks, convexus<br />

convex curve dışbükey eğri<br />

convex energy function dışbükey enerji işlevi<br />

convex glass bombeli cam<br />

convex hull dışbükey zarf<br />

convex lens dışbükey mercek<br />

convex lens yakınsak mercek, ince kenarlı mercek<br />

convex lenses dışbükey lens<br />

convexity dışbükeylik<br />

convexo‐concave dışbükey‐içbükey<br />

convexo‐convex dışbükey/her iki yüzey<br />

convexo‐plane dışbükey‐düzlem yüzey<br />

convey götürmek, taşımak<br />

convey taşımak, nakletmek<br />

convey an effort bir kuvveti aktarmak, birkuvveti geçirme<br />

conveyance taşıma<br />

conveyance nakletme<br />

conveyance of sludge atık çamuru taşıma<br />

conveyer taşıyıcı<br />

conveying bridge taşıyıcı köprü<br />

conveying machine konveyör


conveyor taşıyıcı, taşıyıcı bant, konveyör, elevatör<br />

conveyor belt konveyör kayışı, elevatör kayışı<br />

conveyor chain taşıma zinciri<br />

conveyor chain konveyör zinciri<br />

conveyor chute sevk oluğu<br />

conveyor drive elevatör tahrik tertibatı, konveyör tahrik dişlileri<br />

conveyor frame konveyör şasisi<br />

conveyor roll bearing konveyör makara yatağı<br />

conveyor scale konveyör kantarı<br />

conveyor screws konveyör helezonu<br />

conveyor bkz. Apron Conveyor, Band Conveyor, Bucket Conveyor, ChainConveyor, Drag<br />

Conveyor, Gravity Conveyor, Pneumatic Conveyor, Pneumatic Tube Conveyor, Roller Conveyor,<br />

Vibrating Conveyor<br />

convict hükümlü, mahkum, mahkum etmek, suçlu bulmak<br />

convolution evrişim<br />

convolution integral evrişim tümlevi<br />

convolve, to evriştirmek<br />

convoy conditions konvoy gidişi (taşıtların evvelce tespit edilmiş kurallara bağlı olarak gidişi)<br />

convulse çırpınma hasıl etmek<br />

cooker ocak<br />

cool soğumak, soğutmak<br />

cool serin<br />

cool down soğuyup sıcaklığını kaybetme<br />

cool storage soğuk depo<br />

coolant soğutucu madde<br />

coolant soğutucu akışkan<br />

coolant soğutucu, soğutma sıvısı, soğutma gazı


coolant soğutucu, serinletici, (a) bir makinayı veya motoru soğutmada kullanılan akışkan veya<br />

gaz. (b) bir iş takımının iş parçasını kesmesi esnasında kullanılan soğutucu akışkan<br />

coolants secondary ikinci dereceden soğutucu akışkan<br />

cooled air soğutulmuş hava<br />

cooler battery soğutucu batarya<br />

cooler soğutucu, serinletici<br />

coolers liquil soğutucu akışkanı<br />

coolers storage günlük parekente gıda depolama için kullanılan soğutucu<br />

cooley’s anemia akdeniz anemisi, çocuklarda görülür<br />

cooling soğuma, soğutma<br />

cooling agent soğutma maddesi, soğutucu madde<br />

cooling air soğutma havası<br />

cooling aparatus soğutma cihazı<br />

cooling capacity soğutma kapasitesi<br />

cooling coil soğutma serpantini<br />

cooling curve soğutma eğrisi<br />

cooling degree day soğutma derece günü<br />

cooling down soğutma aralığı<br />

cooling down soğutma<br />

cooling effect soğutma etkisi<br />

cooling effect ratio soğutma etkisi oranı<br />

cooling efficiency ratio soğutma verimi oranı<br />

cooling element soğutma elemanı<br />

cooling fan soğutma fanı<br />

cooling fill soğutma dolgusu<br />

cooling fin soğutma kanatcığı, soğutma pervanesi<br />

cooling jacket soğutma ceketi<br />

cooling liquid soğutma sıvısı


cooling load soğutma yükü. belirli bir birim zamanda soğutucu mekanizma tarafından belirli bir<br />

sistemden atılan toplam enerji miktarı. bu miktar insan, makine ve işlemin ürettiği ısı miktarı ile<br />

soğutucu mekanizma ile ilgili olmayan, sisteme giren ısı akışı toplamına<br />

cooling loss soğutma kaybı<br />

cooling medium soğutucu akışkan<br />

cooling plant soğutma tesisi<br />

cooling radiator soğutucu radyatör<br />

cooling range soğutma aralığı<br />

cooling rate soğutma hızı<br />

cooling surface soğutma yüzeyi<br />

cooling system soğutma sistemi, motorun soğutma tertibatı<br />

cooling system drain soğutma sisteminin temizlemek için kullanılan maddenin boşaltılması<br />

cooling system drain cock soğutma sisteminin boşaltma musluğu<br />

cooling system expansion plug soğutma sistemi genleşme tapası (donma dolayısıyla motor<br />

bloğunun çatlama tehlikesini önlemek için motora konulan ve donup genişleme halinde<br />

kendiliğinden fırlayan madeni tapalar)<br />

cooling system filler neck radyatör su doldurma ağzı<br />

cooling system. soğutma sistemi,soğutma tertibatı<br />

cooling tower filling soğutma kulesi dolgu malzemesi<br />

cooling tower fogging soğutma kulesi sisi<br />

cooling tower plume soğutma kulesinin buhar emisyonu<br />

cooling tower soğutma kulesi: kule şeklinde atmosferik bir havanın direk temasla sıcak suyu<br />

soğuttuğu cihaz<br />

cooling tower/dry soğutma kulesi/kuru<br />

cooling tower/wet soğutma kulesi/buharlaşmalı<br />

cooling tunnel soğutma tüneli<br />

cooling unit soğutma ünitesi, soğutucu<br />

cooling unit soğutma birimi<br />

cooling water soğutma suyu


cooling soğutma, serinletme, soğuma, serinlenme. radioaktifliği istenen bir seviyeye<br />

azalıncayakadar radioaktifliği yüksek bir malzemeyi kendihaline bırakmak<br />

cooper loading katar yükü<br />

cooperate beraber çalışmak, işbirliği yapmak<br />

cooperation işbirliği<br />

cooperative kooperatif<br />

cooperative işbirliğine ait<br />

cooperative işbirlikçi, işbirlikli<br />

cooperative processing imeceli işleme, işbirlikli işlem<br />

cooperator işbirliği yapan<br />

coordinate eşgüdümlemek, eşgüdüm sağlama<br />

coordinate konaç<br />

coordinate düzenlemek, koordine etmek<br />

coordinate koordinat, bir noktanın x, y, zeksenindeki konumu<br />

coordinate axis koordinat ekseni<br />

coordinate grid koordinat ağı<br />

coordinate summary chart koordinat özet çizelgesi<br />

coordinate system koordinat sistemi<br />

coordinate transformation koordinat dönüşümü<br />

coordinate transformation konaç (koordinat) dönüşümü<br />

coordinate, to eşgüdümlemek<br />

coordinated eş güdümlü<br />

coordinated control koordine çalışma, ışıklı işaret cihazlarının beraber çalışması, bağlı çalışma<br />

coordinated control sytem koordine çalışma sistemi, ışıklı işaret cihazlarını beraber çalıştıran<br />

bağlı çalışma sistemi (yakın kavşaklardaki ışıklı işaret cihazlarının, belli karşılıklı etkilerle bazı<br />

yönlerdeki hareketleri kolaylaştıracak şekilde beraber çalıştırılması)<br />

co‐ordinated design koordine edilmiş tasarım<br />

coordinates konaçlar, koordinatlar


coordinates, approximate bkz. approxi‐mate coordinates<br />

coordinates, cartesian bkz. cartesian coordinates<br />

coordinates, computation of bkz. computation of coordinates<br />

coordinates, conversion of bkz. conversion of coordinates<br />

coordinates, equatorial bkz. equatorial coordinates<br />

coordinates, geographic bkz. geographic coordinates<br />

coordinates, horizontal bkz. horizontal coordinates<br />

coordinates, image bkz. image coordi‐nates<br />

coordinates, list of bkz. list of coordi‐nates<br />

coordinates, mean bkz. mean coordina‐tes<br />

coordinates, measurement of bkz. mea‐surement of coordinates<br />

coordinates, origin of bkz. origin of coordinates<br />

coordinates, picture bkz. picture coordi‐nates<br />

coordinates, polar bkz. polar coordinates<br />

coordinates, rectangular bkz. rectan‐gular coordinates<br />

coordinates, spatial bkz. spatial coordi‐nates<br />

coordinates, spherical bkz. spherical coordinates<br />

coordinates, system of bkz. system of coordinates<br />

coordinates, terrestrial bkz. terrestrial coordinates<br />

coordination eşgüdüm<br />

coordination koordinasyon, düzenleme, birlikte uyumlu çalışma düzeni sağlama<br />

coordination tutarlılık<br />

coordination eşgüdüm, koordinasyon<br />

co‐ordination uyum içinde cerayan eden hareket<br />

coordinative işbirliği yapan<br />

coordinator eşgüdümleyici, eşgüdümcü<br />

COP (see coefficient of performance) performans katsayısı<br />

coping harpuşta,duvar semeri


coping cornice duvar saçağı kornişi<br />

coplanar eş düzlemli<br />

coplanar düzlemdeş<br />

coplanar eş düzlemsel<br />

copper bakır, cu sembolü ile bilinen, atom no:29 ve atom ağırlığı: 63.54 olan kimyasal element<br />

copper bakır kaplamak<br />

copper nail bakır çivi<br />

copper oxide bakır oksidi<br />

copper pipe bakır boru<br />

copper pipe (tube) bakır boru<br />

copper plating bakır tabaka<br />

copper plating korozyonu azaltmak için birmaddeyi elektrolitik işlem yolu ile bakır ile kaplamak.<br />

bakır kaplama<br />

copper rivet bakır perçin<br />

copper shavings bakır talaşı<br />

copper sulphate bakır sülfat, göz taşı<br />

copper tube bakır boru (yakıt, hidrolik, fren sıvısı,hava vb için)<br />

copper washer bakır rondela, bakır pul (oynayıp gevşememesi için iki kontra vidası arasına<br />

konan, yumuşak bakır pul)<br />

copper, tin coated bkz. tin coated copper<br />

copper‐alloy steel bakır alaşımlı çelik<br />

copperas demir sülfatı, zaç<br />

coppering bakırlaşma<br />

coppersmith bakırcı, kazancı<br />

coprocessing birlikte işleme<br />

co‐processor yardımcı işlemci<br />

copy kopya<br />

copy kopyalamak


copy örnek, suret<br />

copy kopya çıkartmak,kopyalamak<br />

copy file dosya kopyalamak (bilgisayarda)<br />

copy protected kopyalanmaya korunmuş<br />

copy protected program kopyalanmayakorunmuş program<br />

copy protection kopya koruması<br />

copying carriage kopyalama tezgahında kopyalanacak model etrafında hareket eden kısım<br />

copying machine kopyalama makinası, fotokopi makinası<br />

copying machine kopyalama tezgahı,kopyalama makinası<br />

copyright telif hakkı<br />

coral mercan<br />

corbel dirsek<br />

corbestos korbestos<br />

cord iple bağlamak<br />

cord fitil<br />

cord 1. ip, sicim; 2. şerit, kablo, kordon, kaytan, enstalasyon kablosu<br />

cord kiriş, veter, tel, ip, kordon, chorda, tendo<br />

cord tel<br />

cord fabric kord bezi<br />

cord packing fitil salmastra<br />

cordage kordon<br />

cordless kordonsuz<br />

cordless modem radyo modemi, telsiz modem<br />

cordon kordon (bir trafik etüdü için belli bir bölgeyi tamamen çevreleyen itibari çizgi)<br />

core çekirdek, damar (kablo)<br />

core iç kalıp, maça<br />

core 1. karot, karot numunesi, çekirdek, çekirdek numunesi, göbek kısmı, iç kısmı; 2. göbek, orta,<br />

göbek parçası, maça parçası, radyatör peteği, bobin göbeği;3. baraj çekirdeği


core area çekirdek alanı<br />

core barrel karot silindiri, karotiyer, karot tüpü<br />

core boring karot sondajı, karotlu sondaj<br />

core cutter karot kesicisi<br />

core drill rig karot sondaj takımı<br />

core drilling çift boru ile sondaj<br />

core flooding system çekirdek soğutmadaldırma yöntemi<br />

core hole dökümde maça kumunu çıkarma deliği<br />

core memory çekirdek bellek<br />

core of a section bir kesidin çekirdeği<br />

core record ana kayıt, ana kütük<br />

core record sondaj cetveli, sondaj kesiti, sondaj logu<br />

core sample çekirdek numunesi, karot, karot numunesi<br />

core sand döküm kumu, maça kumu<br />

core section petek dilimi (radyatörde)<br />

core spacer radyatör peteği ara parçası<br />

core spray system çekirdek soğutmapüskürtme yöntemi<br />

core stiffener radyatör peteği tespit plakası<br />

core taker numune alıcı, numune kaşığı<br />

core wall çekirdek duvarı<br />

corequisite yankoşul, yanister<br />

coresident birlikte yerleşik<br />

co‐resident birlikte yerleşik<br />

core‐type dam geçirimsiz çekirdek baraj<br />

corf küçük madenci vagonu<br />

coring karotiyer ile numune alma, sondaj tüpüyle numune alma<br />

coring equipment karotlu sondaj ekipmanı<br />

cork mantarla kapatmak


cork mantar, mantar levhadan conta malzemesi<br />

cork mantar, tapa<br />

cork composition sheet mantar levha<br />

cork float mantar mala, mantar şamandıra<br />

cork gasket mantar conta<br />

cork plate mantar levha<br />

cork screw tirbuşon<br />

cork washer boru ve delik ağızlarına konan ve sızmayı önleyen mantar ve ortası delik pul<br />

corkboard mantar plaka<br />

corkboard thermal insulation mantar plakalı ısı yalıtımı<br />

corkscrew tirbuşon<br />

corliss valve hareketi eksantrik bir plak‐ krank tarafından kontrol edilen bir buhar türbininin<br />

buhar emiş veya egzozunu sağlayan salınımlı dönel valf<br />

corn 1. nasır, klavus; 2. boynuz, callum cornu(s)<br />

corn mısır<br />

corner dirsek (dalga kılavuzu), köşe<br />

corner köşe oluşturmak, köşeli yapmak<br />

corner burner köşe tipi brülör<br />

corner chisel domuz tırnağı keski, tırnak keskisi<br />

corner clamp marangoz mengenesi<br />

corner detection köşe sezimi<br />

corner file üç köşeli eğe<br />

corner fitting köşe bağlantısı<br />

corner frequency köşe sıklığı<br />

corner post köşe direği<br />

corner reflector köşeli yansıtıcı<br />

corner rounding yuvarlak köşe açmak,köşeyi yuvarlatmak<br />

corner valve köşe vanası


cornered köşeli<br />

cornering viraj alma<br />

cornerstone mihenk taşı<br />

cornerwise çapraz<br />

cornice korniş, duvar saçağı kornişi, pervaz<br />

corniculum küçük boynuz, boynuzcuk<br />

cornish engine genellikle tek yönlü,son zamanlarda çift yönlü, hareket eden büyük çubuk tipli<br />

pompa<br />

cornish valve çift vuruştu valf<br />

cornu (pl. cornua) 1. boynuz; 2. boynuzsu çıkıntı<br />

cornual boynuza ait<br />

cornucopia boynuz anten<br />

corollary sonuç<br />

corollary theorem sonuç teoremi<br />

coronoid 1. çengel, kanca, gaga, coronides; 2. gagamsı, çengelsi, coronoideus<br />

corporate tüzel, şirketleşmiş, ortaklığa ait<br />

corporate anonim şirkete ait<br />

corporation anonim şirket, tüzel kişi<br />

corporation tax kurumlar vergisi, kurum kazançları üzerinden alınan vergi<br />

corpuscule parçacık<br />

correct doğru, düzeltmek, doğrultmak, arızayı gidermek<br />

correct tam<br />

correct ignition timing avans‐rötarın tam ayarı, ateşlemenin tam zamanında olmasını ayarlama<br />

correct setting tam ayar<br />

correct timing doğru avans‐rötar ayarı<br />

correctant bkz. corrective<br />

corrected düzeltilmiş<br />

corrected consumption düzeltilmiş tüketim


corrected effective temperature düzeltilmişefektif sıcaklık<br />

corrected result düzeltilmiş sonuç<br />

corrected value düzeltilmiş değer<br />

correcting unit düzeltici birim<br />

correcting variable düzeltme faktörü<br />

correcting variable düzeltme değişkeni<br />

correction 1. arızanın giderilmesi;2. düzeltme, doğrultma<br />

correction curve düzeltme eğrisi<br />

correction factor düzeltme değeri, düzeltme katsayısı<br />

correction of curvature küresellik düzeltmesi<br />

correction of the distortion bükülme düzeltmesi<br />

correction range düzeltme erimi<br />

correction signal düzeltme sinyali<br />

corrective 1. düzeltici, uygun hale getirici, 2. bir ilacın hoşa gitmeyen tadını, kokusunu veya<br />

rengini düzeltici madde, diğer bir ilacın zararlı etkisini ortadan kaldıran ilaç<br />

corrective maintenance düzeltme amaçlı bakım<br />

corrective maintenance düzeltici (önleyici) bakım<br />

corrective maintenance onarıcı bakım<br />

correctness doğruluk, düzgünlük<br />

correlate karşılıklı bağ kurmak<br />

correlate ilinti kurmak, ilintilendirmek<br />

correlate bağlı olma<br />

correlation bağ, karşılıklı bağlantı,korelasyon, deneştirme<br />

correlation coefficient ilinti katsayısı<br />

correlation matrix ilinti matrisi<br />

correlation receiver ilintili alıcı<br />

correlation, formula ilinti<br />

correspond karşılık gelmek


correspond uymak, uygun gelmek, denk gelmek<br />

correspondence birbiriyle uyuşma, birbirine uygunluk, birbirini karşılama<br />

correspondence mektuplaşma, yazışma<br />

correspondence yazışma<br />

correspondence eşleme<br />

correspondent karşılıklı<br />

correspondent muhabir, karşılıklı<br />

correspondent bank muhabir banka<br />

corresponding ilişkin<br />

corresponding uygun gelen, karşılayan, yerini alan<br />

corresponding stress ilgili gerilme<br />

correspondingly karşılık olarak<br />

corridor koridor (topoğrafik yapısı, çevre durumu, trafik koşulları ve diğer bazı özellikleri,<br />

ulaştırma amacı ile incelenip değerlendirilen ve iki ucu belirli olan arazi şeridi)<br />

corridor design güzergah koridoru tasarımı<br />

corridor layout koridorun yerleşme düzeni<br />

corrode çürümek, çürütmek, paslandırmak, paslanmak<br />

corrode, to yenime uğramak<br />

corrosion pas, asit etkisi ile aşınma, korozyon<br />

corrosion paslanma, çürüme<br />

corrosion yenim<br />

corrosion pas<br />

corrosion pas etkisiyle aşınma, korozyon<br />

corrosion allowance pas payı<br />

corrosion inhibitor paslanma önleyici madde<br />

corrosion inhibitor pas önleyici<br />

corrosion prevention pas önleme<br />

corrosion protection paslanmaya karşı koruma


corrosion protection pasa karşı koruma<br />

corrosion resistant pasa dayanıklı<br />

corrosion resistant korozyona dayanıklı<br />

corrosion resistor korozyon filtresi<br />

corrosion resistorf korozyon filtresi<br />

corrosion korozyon. hareketsiz veya hareketli cisimlerin kimyasal aşınması, metal veya<br />

alaşımların oksidasyon veya kimyasal etkileşim sonucu yavaşça tahribatı<br />

corrosion‐resistant (adj) paslanmaya dayanıklı<br />

corrosion‐resistant steel paslanmaya dayanıklı çelik<br />

corrosive çürütücü, paslandırıcı<br />

corrosive kimyasal aşındırıcı<br />

corrosive yenime yol açan<br />

corrosive yakıcı, çürütücü, aşındırıcı<br />

corrosive çürütücü, yenitgen, paslanan, paslandırıcı<br />

corrosive (adj) paslandırıcı, aşındırıcı<br />

corrosive attacking matter in the ground and in liquids sıvalarda ve temel zeminde zararlı<br />

maddeler<br />

corrugate oluklu yapmak<br />

corrugated oluklu, ondüle<br />

corrugated baklava biçiminde<br />

corrugated bend körüklü boru (yay şeklinde)<br />

corrugated culvert pipe oluklu boru menfezi<br />

corrugated elbow dirsek şeklinde spiral boru<br />

corrugated expansion joint körüklü bağlantı<br />

corrugated iron sheet oluklu saç<br />

corrugated metal ondüle saç, oluklu saç<br />

corrugated metal beam guardrail oluklu metal otokorkuluk<br />

corrugated metal culvert pipe oluklu metal boru menfez


corrugated paper ambalajda kullanılan oluklu kağıt<br />

corrugated pipe oluklu saç boru, oluklu saç menfez<br />

corrugated sheet metal oluklu sac<br />

corrugation oluklu<br />

corrugation üstyapıdaki dalgalanma şeklindeki bozulmalar, ondülasyon (yol üzerinde trafiğin<br />

akışına göre enine doğrultuda oluşan ve aralıkları hemen hemen eşit olan belirli şekilde dalgaya<br />

benzeyen yüzey deformasyonu)<br />

corrupted bozuk; virüslü<br />

corruption, degradation bozulma<br />

corundum korendon (zımpara malzemesi)<br />

corundum zımpara<br />

cosecant kosekant<br />

cosine kosinüs<br />

cosmic evrensel, kozmik<br />

cosmic noise kozmik gürültü<br />

cosmo‐ evren anlamı veren birleştirici<br />

cosmogony evren doğumu<br />

cosmology evren bilimi, kozmoloji<br />

cosmos evren, kozmos<br />

cost gider<br />

cost maliyet<br />

cost fiyat çıkartmak<br />

cost and fright (CF) mal bedeli ve navlun<br />

cost fiyat, masraf, ücret, maliyet, mal bedeli<br />

cost (o) pref. kaburga<br />

cost (s) gider (ler)<br />

cost accounting maliyet muhasebesi<br />

cost analysis maliyet analizi


cost and freight (C and F) mal bedeli ve navlun<br />

cost estimate maliyet tahmini, keşif bedeli<br />

cost estimate sheet keşif özeti cetveli<br />

cost estimation maliyet tahmini<br />

cost for freight nakliye masrafları<br />

cost function maliyet fonksiyonu<br />

cost functional maliyet işlevsisi<br />

cost in use işletme giderleri<br />

cost insurance and freight (CIF) bedel, sigorta ve navlun giderleri toplamı<br />

cost insurance freight and interest (CIF and I) mal bedeli, sigorta, navlun ve faiz giderleri toplamı<br />

cost of export packing ihracat ambalajı masrafı<br />

cost of production üretim maliyetleri<br />

cost plus fee maliyet artı kar, masraf artı ücretler<br />

cost price maliyet fiyatı<br />

cost ratio maliyet oranı<br />

cost statement maliyet beyanı, masraf beyanı<br />

cost system accounting maliyet hesabı, maliyet muhasebesi<br />

cost, insurance, fright (CIF) mal bedeli, sigorta, navlun<br />

cost, low bkz. low cost<br />

cost maliyet, para, değer, fiyat, bedel, paha, mal almak, kıymette olmak<br />

cost/marginal marjinal maliyet<br />

cost/net net maliyet<br />

cost/opportunity fırsat maliyeti<br />

cost‐based pricing maliyete dayalı ücretlendirme<br />

cost‐benefit analysis fayda‐maliyet analizi (alternatif programların yatırım projelerinin<br />

etkinliğini sınama ve geliştirilmesi amacıyla potansiyel faydaları ve olası maliyetleri açısından<br />

değerlendirmesine yönelik analiz yöntemi tekniklerden biri)<br />

cost‐effective maliyet etkin, uygun maliyetli


cost‐effective analysis maliyet etken analiz<br />

cost‐effectiveness maliyet etkinliği (maliyet‐fayda, ekonomik analiz yöntemlerinden bir tanesi)<br />

cost‐effectiveness analysis maliyet etkinliği analizi (belirlenmiş bir amaca ulaşmak için mevcut<br />

olasılıkların maaliyetlerinin karşılaştırılması ve her bir olasılığın dolaylı ya da dolaysız tüm<br />

maaliyetleri göz önüne alınarak toplam maliyeti en düşük olanın seçilmesi)<br />

costing fiyat çıkartma<br />

costs for sea‐freight deniz navlunu masrafları<br />

cotangent kotanjant<br />

cotree tümler‐ağaç<br />

cottar kama<br />

cotter tırnak (mekanik)<br />

cotter kama, supap tırnağı<br />

cotter kama, kopilya<br />

cotter key maşalı pim, maşalı çivi, maşalı kama, kopilya<br />

cotter pin kopilya<br />

cotter pin maşalı pim, maşalı çivi, kopilya<br />

cotter way kamanın girmesi için mil üzerinde açılan kanal, yiv<br />

cotter kama.sığıl,çapraz kama.siğil kaması<br />

cotter‐pin (split‐pin) maşalı çivi,maşa kopilya<br />

cotton pamuk<br />

cotton covered pamuk izoleli, pamuk kaplı<br />

cotton covered magnet wire pamuk izoleli bobin teli<br />

cotton film with cotton pamuk üzerine pamuk izoleli<br />

cotton thread cartridge bobin halinde kaba pamuk ipliğinden yapılmış filtre elemanı (göbeği)<br />

cotton waste üstüpü, kırpıntı, kırpıntı pamuk ipliği<br />

cotton‐duck fabric pamuk kanavice dokuma<br />

coulomb (c) elektrik yük birimi. 1 saniyede 1 amper akım tarafından iletilen elektrik miktarı<br />

coulomb damping coulomb sönümü. hareketi engelleyen kuwet şiddetinin sabit olduğu sönüm


coulombmetry kulombmetri<br />

coulometer (elektriksel) yükölçer<br />

coulometry kulometri, kulomb ölçme<br />

coumarin tat vermek için kullanılan renksiz, prizmatik billurlar (C9H6O2)<br />

council of engineering institutions bkz. engineering institutions, council<br />

count hesap etmek<br />

count sayılmak, saymak<br />

countable sayılabilir<br />

countably infinite sayılabilir sonsuz<br />

countdown geri sayım<br />

counter 1. sayaç; 2. tezgah, banko; 3. zıt, kontra, karşı<br />

counter aksine, karşı<br />

counter karşı koymak<br />

counter (revolution counter) sayıcı, bir makinenin yaptığı işlem sayısı veya bir şaftın devir<br />

sayısını kaydeden cihaz<br />

counter balance karşı denge<br />

counter balancing statik balans<br />

counter bore havşa<br />

counter check tekrar (sonradan) kontrol<br />

counter clockwise saatin ters yönünde<br />

counter clockwise saat yönünün tersi<br />

counter clockwise (ccw) saat yönünün tersine<br />

counter coil döndürme düzeni<br />

counter decoder sayaçlı kod çözücü<br />

counter drive yürürlükteki sürücü<br />

counter driving gear karşıt döndürme dişlisi<br />

counter flange karşı flanş<br />

counter flow ters akış


counter flow circulation ters akış sirkülasyonu<br />

counter flow heat exchanger ters akışlı ısı eşanjörü<br />

counter gear cluster şanzıman grup dişlisi<br />

counter guarantee kontragaranti<br />

counter measure sayaç ölçümü<br />

counter pressure of earth pasif toprak basıncı<br />

counter pulse sayaç darbesi<br />

counter rotation nokta dönüşü<br />

counter slope ters eğim<br />

counter voltage karşı voltaj<br />

counterbalance dengelemek, karşı denge<br />

counterbalancing weight denge temin etmek için ilave eden ağırlık, denge<br />

counter‐beam lighting system zıt yönlü aydınlatma<br />

counterbore yuva, ağız, havşa<br />

counterbore 1. tersinden delinmiş; 2. havşa matkabı<br />

counterboring havşa deliği açmak<br />

counterbrace çapraz gergi<br />

countercheck tekrar kontrol<br />

counterclockwise saatin aksi yönde, sola<br />

counterexample karşı örnek<br />

counterflow ters akış<br />

counterfoil waybill dipkoçanlı irsaliye<br />

counterfort duvar payandası, payanda, destek<br />

countergear hız kutusu ara mili dişlisi, karşılık dişlisi<br />

counterlane geliş yolu, ters akış yolu<br />

countermeasure karşı önlem<br />

counterpart racks eş çalıştığı dişliye dişleri tam uyum sağlayan krameyer<br />

counterpoise konturpua, eş ağırlık


counterpoise denge ağırlığı<br />

counterpoise bridge köprülü krenlerdedengeleme ağırlığı<br />

counterpoise weight. dengeleme ağırlığı<br />

counterpoising statik denge<br />

counterpoison diğer zehiri etkisiz hale getirmek üzere kullanılan zehir<br />

counter‐rotating propellers bir gemide aynı şaft üzerinde olmayıp zıt yönde dönen bir çift<br />

pervane<br />

countershaft hız kutusu ara mili, karşılık mili, grup dişlisi mili<br />

countershaft bearing hız kutusu ara mili yatağı<br />

countershaft cone pulley avara kasnak (basamaklı)<br />

countershaft aramil, avaramil. tahrik eden ve tahrik olan şaftlar arasına büyük hız oranının<br />

istendiği veya birleşmenin güç olduğu durumlarda yerleştirilen aramil<br />

countersink havşa açmak, vida perçin veya civata başının oturması için deliğin ağzını koni<br />

şeklinde genişletmek, havşa<br />

countersinking tool havşa matkabı<br />

countersinking (a) havsa açmak, (b) havşalı yere oturtmak<br />

counterslope ters eğim<br />

countersunk gömme<br />

countersunk gömme başlı<br />

countersunk havşalı<br />

countersunk head havsa başı, gömme baş<br />

countersunk screw havşa başlı vida<br />

countertype aksi tip<br />

countervail aynı kuvvetle karşı koymak<br />

counterweight kontrpua, karşı ağırlık, bir taraftaki ağırlığı dengelemek için karşılığına konan<br />

ağırlık, krank denge ağırlıkları, krank mili yanakları<br />

counterweight frame karşı ağırlık şasesi<br />

counterwoight dengeleme ağırlığı<br />

counting sayma, sayış


counting efficiency sayma verimliliği<br />

countless sayısız<br />

country ülke, memleket<br />

country code ülke kodu<br />

country of origin menşe ülke<br />

countryside kır, kırsal bölge<br />

couple çift halinde birleştirmek<br />

couple kavratmak<br />

couple çift, kuple, bağ, güç çifti, birleşme, kavrama, birleştirmek, eklemek, çiftlemek<br />

couple eş, çift<br />

coupled akuple<br />

coupled wheels bileşik tekerlek. bir kolla birbirlenne bağlı lokomotif tekerlekleri<br />

coupler bağlayıcı, birleştirici<br />

coupler bağlantı, kaplin, kavrama<br />

coupler bağlama<br />

coupler kaplin<br />

coupler pin bağlama pimi<br />

coupling bağlantı, kaplin, kavrama<br />

coupling kaplin<br />

coupling kavrama, bağlantı<br />

coupling kavrama, kavrama tertibatı, kaplin, manşon, bağlama, birleştirme<br />

coupling bolt kavrama cıvatası<br />

coupling capacitor bağlaşım sığacı<br />

coupling case kavrama kovanı<br />

coupling chain kavrama zinciri<br />

coupling coil kavrama bobini<br />

coupling disc kavrama diski, kavrama levhası<br />

coupling flange kavrama plakası, kavrama flanşı


coupling fork kavrama çatalı<br />

coupling function bağlaşım işlevi<br />

coupling gear kavrama dişlisi<br />

coupling head hortum bağlama başlığı<br />

coupling in parallel paralel bağlama<br />

coupling in parallel paralel bağlantı<br />

coupling in series seri bağlantı<br />

coupling in series seri bağlama<br />

coupling lever kavrama kolu<br />

coupling link kavramalı bağlantı<br />

coupling loss bağlaşım yitimi<br />

coupling nut kavrama somunu<br />

coupling plug bağlantı fişi<br />

coupling resistance kavrama direnci<br />

coupling rod kavrama çubuğu<br />

coupling rod kavrama mili<br />

coupling rod beraber çalışan krankları birleştiren kol, biyel kolu<br />

coupling shaft kavrama mili<br />

coupling sleeve kavrama kovanı<br />

coupling sleeve bağlantı manşonu (mufu)<br />

coupling spring kavrama yayı<br />

coupling washer kavrama rondelası<br />

coupling, double‐slider bkz. oldham coupling<br />

coupling (a) iki aracı birbirine bağlayan alet. (b) sağ ve sol yönlü bir vida ile bağlanan iki<br />

uzuvdan oluşan tren vagonları bağlantı aleti<br />

coupte eş kuvvet çifti<br />

course 1. tabaka 2. ders dizisi, kurs 3. bir şeyin izlediği yol, gidiş yolu<br />

course yarışmak


course hareket<br />

course rota, yön<br />

course aggregate kaba agrega<br />

course indicator rota göstergesi<br />

course, base bkz. base course<br />

course, bedding bkz. bedding course<br />

course, wearing bkz. wearing course<br />

courseware eğitim yazılımı<br />

court mahkeme, adliye<br />

court bailiff’s office icra dairesi<br />

court of commerce ticaret mahkemesi<br />

court resolution mahkeme kararı<br />

courtyard avlu<br />

coutersinking havşa açma, perçin başını gömme<br />

couterwedge büyük kuvvet binen dişlileri karşılıklı iki kama ile tutturma, karşı kama, mukabil<br />

tespit kaması<br />

couveuse yenidoğan’ın özellikle erken doğmuş bebeğin konulduğu inkübatör, küvez<br />

covariance ortak değişinti<br />

covariance matrix ortak değişinti matrisi<br />

covenant akit, ahit, sözleşme, mukavele<br />

covenant anlaşmaya girmek<br />

cover kapak, muhafaza<br />

cover 1. kapak, örtü, örtmek, kapamak, kapsamak, kaplamak; 2. pas payı<br />

cover (of a gate valve) başlık, kapak. sürgülüvana kapağı<br />

cover aggragate sathi kaplama ag‐regası<br />

cover cam kapak eksantriği<br />

cover extractor kapak tırnak yayı<br />

cover gasket kapak contası


cover page kapak sayfası<br />

cover plate başlık levhası, kapak plakası<br />

cover slab tesviye betonu<br />

coverage kapsam, kapsam miktarı<br />

coverage kaplama alanı, kapsama alanı<br />

coverage area kaplam alanı<br />

coverage diagram kaplam çizeneği<br />

coveralls tulum<br />

covered tank üstü kapalı hazne, depo<br />

covering örtülme, kapatılma, örtü, kaplama<br />

covering canvas branda bezi<br />

cowburn valve ölü ağırlık emniyet valfi<br />

cowl borda, arabanın ön camının alt tarafı, göstergelerin bulunduğu levha<br />

cowl baca şapkası<br />

cowl kaporta, kapak, örtü, kaput<br />

cowl hood lacing borda‐kaput arası fitili<br />

cowl hood protector strip borda kaput arası fitili<br />

cowl outside finish moulding borda yan nikelaj çubuğu<br />

cowl panel borda, göstergelerin bulunduğu levha<br />

cowl panel drip yağmur suyunun ön camdan içeriye girmesini önleyen kanalcık<br />

cowl vent drain tube kaput üstündeki hava kapakçığından giren suları sürücü mahalline<br />

girmeden dışarıya atan küçük boru<br />

cowl ventilator ön camın ön tarafındaki ufakhava kapağı, bordaya hava veren tertibat, sürücü<br />

mahalli havalandırıcısı<br />

cowl ventilator drain tube kaput üstündeki hava kapakçığından giren suları şoför mahalline<br />

girmeden dışarıya atan küçük boru<br />

cowl ventilator lid kaput üstündeki hava kapakçığı<br />

cowl ventilator ratchet kaput üstündeki hava kapakçığının mandalı


cowl ventilator weatherstrip kaput üstündeki hava kapakçığının fitili<br />

cowling uçak motor kapağı<br />

cowling otomobil veya kamyonun iç kaplaması<br />

CPT bkz. conic penetration test<br />

CPU merkezi işlem birimi<br />

CPU (see central processor unit) merkezi işlem birimi<br />

crab araba<br />

crab mekanik kriko, dişli kriko<br />

crab (crab winch) vinç, ırgat, kuyu çıkrığı, vargel, köprücük demiri, kriko, trifon, araba okbaşı<br />

demiri<br />

crab traversing araba hızı sınırlayıcı<br />

crack çatlak, yarık, yırtık, fisür, çatlaklar meydana getirmek, yarılmak<br />

crack çatlamak, çatlatmak, yarılmak, yarmak<br />

crack length çatlama, yarılma uzunluğu<br />

crack load çatlama yükü<br />

crack propagation çatlak yayılımı<br />

crack relief layer çatlağın bir üst tabakaya yansımasını önleyici, geciktirici tabaka<br />

crack sealing yol üstyapısındaki çatlakların bitümlü bağlayıcı malzeme ile doldurulması<br />

crack water çatlak suyu<br />

crack width çatlak genişliği<br />

crack, alligator bkz. alligator crack<br />

crack, hair bkz. hair crack<br />

crack, surface bkz. surface crack<br />

crack/hair kılcal çatlak<br />

crackage çatlama, yarılma<br />

cracked gas ayrışım gazı<br />

cracked gasoline ham petrol benzini, ayırma benzini<br />

cracked residue ayrışım petrol artığı


cracker şifre güvenliğini delici<br />

cracking 1. çatlama, yarılma, fisür oluşumu; 2. kraking (organik bileşiklerin genellikle petrol<br />

yağlarının ısı etkisi ile bozularak daha düşük molekül ağırlıklı türevlere dönüşmesi)<br />

cracking ayrışım, ayrıştırma<br />

cracking moment çatlama momenti<br />

cracking of oils yağların krakingi (genellikle petrol yağları, şeyl veya kömür orijinli organik<br />

bileşiklerin ısı ile ayrışması)<br />

cracking pressure açılma basıncı<br />

cracking pressure açma basıncı<br />

cracking resistance çatlama direnci<br />

cracking/catalytic ayrıştırma/katalitik<br />

cracking/steam ayrıştırma/buharlaşmalı<br />

cracking/thermal ayrıştırma/termik<br />

crackle çıtırtı<br />

crackle çatırdamak<br />

crackling çatırdama<br />

cracks due to settlement oturmanın sebepolduğu çatlaklar<br />

cracks due to shearing forces kesme kuvvetlerinin sebep olduğu çatlaklar<br />

cracks, formation of bkz. formation of cracks<br />

cracks, small bkz. small cracks<br />

cradle beşik, kızak, askı kuşağı, şasiye asılı tutmaya yarayan şerit çember<br />

cradle clamp askı tespit mandalı<br />

cradle strap askı kuşağı<br />

craft tekne<br />

craft 1. motorlu deniz vasıtası, tekne, gemi; 2. zanaat, el sanatı, hüner, marifet<br />

craft trades el sanatları<br />

craftsman sanatkar, usta işçi<br />

craftsman sanatkar, zanaatkar


cramp kenetlemek<br />

cramp kenet<br />

cramp iron kenet demiri, tespit ve takviye parçası, tespit parçası<br />

crampon sapan, çengel sapanı, kargaburnu,buz mahmuzu<br />

crandall taşçı çekici<br />

crane vinçle taşımak<br />

crane vinç, kran, maçuna, sifon<br />

crane arm kren kolu<br />

crane arm vinç kolu<br />

crane boom vinçin kaldırma kolu, vinç bumu<br />

crane bridge kren köprüsü<br />

crane girder kren putreli<br />

crane hook vinç kancası<br />

crane hook vinç kancası,vinç çengeli, kren kancası<br />

crane ladle kren kepçesi<br />

crane man kren operatörü<br />

crane post vinç direği<br />

crane post vinç kaldırma kolu, vinç bumu<br />

crane post kollu vincin ana direği<br />

crane rail kren rayı<br />

crane rail wheel kren tekerleği<br />

crane runway kren yürüme yolu<br />

crane shovel kren kepçesi<br />

crane stability kren dengesi<br />

crane travel mechanism yürütme mekanizması<br />

crane trolley kren arabası<br />

crane/balance vinç/karşı ağırlıklı<br />

crane/breakdown vinç/kurtarıcı vinç


crane/bridge vinç/köprülü<br />

crane/cantilever vinç/konsol<br />

crane/cantilever vinç/ankastre<br />

crane/derrick vinç/kuleli<br />

crane/floating vinç/dubalı<br />

crane/gantry vinç/ayaklı<br />

crane/gantry vinç/raylı<br />

crane/goliath vinç/köprülü<br />

crane/jib vinç/kollu<br />

crane/mobile vinç/seyyar<br />

crane/overhead vinç/köprülü<br />

crane/tower vinç/kule<br />

crane/traveling vinç/hareketli<br />

crane/wharf vinci/liman<br />

crank krank, marş<br />

crank krank, dirsekli kol, motoru elle çalıştırma kolu, motoru elle çevirmek<br />

crank angle krank hareketi açısı<br />

crank arm krank kolu<br />

crank arm bearing krank kolu yatağı<br />

crank bearing krank yatağı<br />

crank circle (crank path) krank muylusu merkezi hareket yörüngesi<br />

crank handle çevirme kolu<br />

crank pin biyel kolu muylusu, krank mili üzerinde biyel kolunun geçtiği kısım, krank milinin<br />

biyel kolu yatağı, ana milinin piston kolu başı, yatak mihveri<br />

crank pin krank muylusu<br />

crank throw krank yarıçapı<br />

crank up motoru kolla çevirerek çalıştırma, kol atma<br />

crank web krank kolu, krank yanağı


crank krank kolu<br />

crankcase krank kutusu<br />

crankcase karter basıncı<br />

crankcase motorun alt bloğu, krank milininbulunduğu kısım<br />

crankcase karter<br />

crankcase breather karter havalandırıcısı<br />

crankcase breather pipe karter havalandırma borusu<br />

crankcase breathing karter havalandırma düzeni<br />

crankcase cap screw blok üzerindeki cıvatalar<br />

crankcase cap screw holes blok üzerindekicıvata delikleri<br />

crankcase deck motor bloğu yüzeyi<br />

crankcase drain plug karter boşaltma tapası<br />

crankcase guard karter muhafazası<br />

crankcase oil pan krank yatağı karteri<br />

crankcase oil pan guard krank yatağı karter mahfazası<br />

crankcase oil seal krank mili boğaz keçesi<br />

crankcase ventilation karter havalandırma tertibatı<br />

crankcase ventilator metering valve kartere emilen temiz hava miktarını ölçülü olarak sevk eden<br />

valf<br />

crankcase ventilator outlet pipe karter havalandırıcısı çıkış borusu<br />

crankcase krank muhafazası, krank karteri<br />

cranking motoru kolla çevirme<br />

cranking motor hareket motoru, marş motoru,starter motoru<br />

cranking motor solenoid marş motoru solenoidi<br />

cranking motor switch marş düğmesi<br />

cranking. kesme takımının kesme kenarıarkasındaki oyuk<br />

crankpin krank pimi, perno<br />

crankshaft krank mili, motorun pistonlarına hareket veren dirsekli mil


crankshaft bearing krank mili yatağı<br />

crankshaft bearing cap krank mili yatak başlığı<br />

crankshaft bushing krank mili burcu<br />

crankshaft end play krank mili uç oynama payı<br />

crankshaft end seal krank mili uç keçesi, krank mili boğaz yağ keçesi<br />

crankshaft flange krank mili tespit tablası<br />

crankshaft front oil seal krank mili ön boğaz yağ keçesi<br />

crankshaft gear krank mili dişlisi, krank milinin ön başındaki dişli, krank ve eksantrik millerini<br />

birlikte çalıştıran dişlilerden biri<br />

crankshaft gear krank mili dişlisi<br />

crankshaft grinder krank taşlama cihazı<br />

crankshaft jaw krank mili başındaki el kolunun kavranmasına mahsus dişli çene<br />

crankshaft journal krank mili muylusu, krank milinin ana yataklara oturan kısmı<br />

crankshaft journal diameter krank milimuylusunun çapı<br />

crankshaft main bearing krank mili ana yatağı<br />

crankshaft main bearing journal krank mili anayatak muylusu<br />

crankshaft nut krank mili başının somunu<br />

crankshaft oil seal krank mili yağ keçesi<br />

crankshaft oil slinger krank milinin ön tarafında ve motor bloğu içinde motor yağını geriye atan<br />

plaka, krank mili yağ atma levhası<br />

crankshaft oil thrower krank milinin ön tarafında ve motor bloğu içinde motor yağını geriye atan<br />

plaka, krank mili yağ atma levhası<br />

crankshaft rear bearing krank mili arka yatağı<br />

crankshaft rear oil seal krank mili arka boğaz yağ keçesi<br />

crankshaft sprocket krank mili dişlisi (özellikle krank ve eksantrik milin dişlileri zincirle bağlı<br />

olan motorlarda)<br />

crankshaft starting jaw krank mili başındaki el kolunun kavramasına mahsus dişli çene<br />

crankshaft timing gear krank mili başı dişlisi(kam milinin krank mili ile aynı zamanda hareketini<br />

sağlayan dişli)


crankshaft krank mili, dirsekli mil<br />

crash çökme<br />

crash çarpışmak<br />

crash çarpma<br />

crash ezmek, parçalamak<br />

crash barrier çarpma bariyeri, oto korkuluk<br />

crash cushion çarpma yastığı<br />

crash cushion barrier çarpma yastığı korkuluğu<br />

crash test çarpma testi<br />

crashed disk bozuk disk<br />

crate kafes sandık<br />

crate sandık, büyük sandık<br />

crate sandıklamak<br />

crateriform krater şeklinde, kenarları kabarıkortası çukur<br />

crating sandıklama<br />

crating charge sandıklama ücreti, ambalaj ücreti<br />

cravat üçgen bandaj<br />

crawl (text animation) yatay seyir<br />

crawler paletli makina<br />

crawler paletli<br />

crawler tırtıl palet<br />

crawler tractor paletli traktör<br />

crawler‐belt gate tırtıllı kayış kapak<br />

crawler‐bulldozer paletli buldozer<br />

crazing bağlantı çatlaması, bir satıh tabakasının küçük ve gayri muntazam şekiller halinde ve<br />

bağlantılı olarak kırılması, kılcal çatlaklaşma<br />

crazing test çatlak tespit deneyi<br />

crc çevrimsel artıklık kodu


crcp bkz. continously reinforced concrete pavement<br />

cream kaymak<br />

creaming kaymak bağlama (bir emülsiyon içerisindeki su fazının heterojen ortam yaratması ve<br />

su miktarının üst kısımda azalmasıyla oluşan durum)<br />

creasol, creosol bkz. cresol<br />

create yaratmak, yeni bir şey meydana getirmek<br />

create file dosya yaratmak (bilgisayarda)<br />

credit güven<br />

credit güvenmek<br />

credit kredi, borç<br />

credit and debit alacak ve borç<br />

credit balance alacak bakiyesi<br />

credit balance alacaklı bakiye<br />

creditor alacaklı<br />

creek dere, derecik, ufak dere<br />

creep kaymak, sürünmek<br />

creep 1. sünme (bir malzemenin yükaltında ağır ağır oluşan plastik deformasyonu veya<br />

hareketi)2. kayışın kasnaktan kayması, kayışın patinaj yapması3. sürünmek, tırmanmak<br />

creep at shearing makaslama sünmesi<br />

creep at sliding kayma sünmesi<br />

creep curve sünme eğrisi, şekildeğiştirme‐zaman eğrisi<br />

creep limit bir malzemeye, ölçülebilen bir sünme deformasyonuna yol açmaksızın belirli bir ısıda<br />

uygulanabilir maksimum gerilme<br />

creep line sızıntı yolu, akma çizgisi<br />

creep of concrete betonun sünmesi<br />

creep pressure sünme basıncı<br />

creep ratio, weighted bkz. weighted creep ratio<br />

creep strain sünme deformasyonu


creep strain‐rate sünme hızı<br />

creep strength akma dayanımı<br />

creep test sünme deneyi<br />

creep value, weighted bkz. weighted creep value<br />

creeper otomobilin altında çalışmak için insanın üzerinde uzanabileceği araba<br />

creeper speed çok yavaş ilerleme hızı<br />

cremaster aasıcı, kreman (kas)<br />

crena (pl. crenae). çentik<br />

creosote odun katranından çıkarılan sarı renkli çok kırıcı yağ, kreozot<br />

creosote distillate kreozot destilatı (bitümlükömürün yüksek sıcaklıkta karbonize<br />

edilmesiyleelde edilen ve odunun muhafazasında kullanılanbir kömür katranı destilatı)<br />

creosote oil kreozot yağı (200‐350°c arasında destile olan kömür katranı yağlarını belirten genel<br />

bir terim)<br />

creosote‐coal tar solution kömür katranının kreozottaki çözeltisi (kömür katranının kreozot<br />

içinde çeşitli oranlarda çözeltisi)<br />

crepitation 1. krepitasyon: iki sert yüzün birbirine sürtünmesinden çıkan ses; 2. akciğerlerde yaş<br />

rallerde veya derialtı amfizemde basmakla duyulan ses<br />

crepitation çatırdama, çıtırdama, hırıldama<br />

crescent ayça<br />

crescent hilal, yarım ay biçimi, şanzıman hilali<br />

crescent (passing hollow) emniyet merdanesi yüzeyinde emniyet dilinin geçtiği dairesel kertik<br />

crescent crack yarım ay veya hilal şeklindekiyırtılma çatlakları<br />

crescent spanner bkz. crescent wrench<br />

crescent wrench ayarlı anahtar, kurbağacık, ay biçimi şanzuman hilali<br />

cresol katrandan çıkarılan çok kırıcı sıvı (C7H8O)<br />

crest ibik, sorguç<br />

crest tepe, doruk, zirve, üst, tepelik, başlık, sırt, kret, taç, heyelanın taç kısmı<br />

crest line doruk çizgisi, su ayırma çizgisi<br />

crest of a clay core kil çekirdeği kreti


crest vertical curve kapalı düşey kurp, dış bükeydüşey kurp<br />

crest width kret genişliği, kretteki genişlik<br />

crest, height of the bkz. height of the crest<br />

crest mahyanın üst kısmında komşu cenahları birleştiren vida dişi yüzeyi<br />

cretaceous kretase, tebeşirli (genellikle alt bölümü killi ve kumlu, üst bölümü tebeşirli olan,<br />

ikinci zamanın son dönemine ait)<br />

cretaceous soil tebeşirli zemin<br />

cretinous miskin(leşmiş)<br />

crevice çatlak, fisür, yarık, derz<br />

crew ekip<br />

crew, patrol bkz. patrol crew<br />

crew, surveying bkz. surveying crew<br />

crib ızgara, sandık<br />

cribbing ahşap kaplama, ahşap perde, perdelik kereste<br />

cribration eleme<br />

cribriform kalburbiçim, kabursu, kalburşeklinde, cribriformis<br />

cribrose kalbursu, kalbur gibi, cribrosus<br />

cribrum kalbur<br />

crick ufak bocurgat, kriko<br />

cricoid halka gibi, halkası, krikoid<br />

crimp kıvırmak, buruşturmak<br />

crimping machine kenar kıvırma makinası<br />

criteria kriterler, ölçütler<br />

criteria kriter<br />

criteria selection kriter seçimi<br />

criterium mihenk, kriteryom. bir olayı inceleyebilmek ve mukayese edebilmek için elde evvelce<br />

mevcut standart bilgiler<br />

critic kritik, eleştiri


critical dönüm noktasına ait, kritik, tehlikeli<br />

critical area kritik noktalar, kritik alan<br />

critical buckling load kritik burkulma yükü, kritik flambaj yükü<br />

critical circle kritik daire<br />

critical cohesion value kritik kohez‐yon değeri<br />

critical condition kritik durum, kritik hal<br />

critical condition of loading yüklemede kritik durum<br />

critical damping kritik sönüm (zemin dinamiğinde)<br />

critical data kritik veri, duyarlı veri<br />

critical defect kritik eksiklik<br />

critical density kritik porozite, kritik boşluk oranı, kritik yoğunluk (verilen bir yolda akımın yani<br />

trafik hacminin muhtemel kapasiteye yükselmesi halindeki yoğunluk, bütün araçların optimum<br />

hızla gitmeleri halindeki maksimum yoğunluk)<br />

critical depth kritik derinlik<br />

critical duty azami güç<br />

critical event simulation kritik olaylı benzetim<br />

critical failure kritik aksama<br />

critical fault kritik kusur<br />

critical frequency kritik sıklık (frekans)<br />

critical frequency of the soil zeminin kritik frekansı<br />

critical head kritik hidrostatik yük<br />

critical height kritik yükseklik<br />

critical height of a slope kritik şev yüksekliği<br />

critical hydraulic gradient kritik hidrolik eğim<br />

critical length of grade eğimin kritik boyu<br />

critical load kritik yük, kopma yükü, azami yük, makinenin azami devri<br />

critical path kritik yol<br />

critical path kritik hat, iş programında en kısa yörünge


critical path method (CPM) kritik yol yöntemi<br />

critical path method (CPM) kritik yörünge metodu (çok sayıda işlemden oluşan bir iş<br />

programlamasında kullanılan bir grafik yöntemi)<br />

critical path scheduling kritik yol çizelgelemesi<br />

critical point kritik nokta<br />

critical porosity kritik porozite, kritik boşluk oranı, kritik yoğunluk<br />

critical pressure kritik basınç, azami basınç<br />

critical range kritik bölge, kritik aralık<br />

critical resistance kritik dayanım, sınır mukavemeti<br />

critical saturation kritik doygunluk<br />

critical section kritik kesit, riskli kesit<br />

critical shaft speed milin azami dönüş hızı<br />

critical shearing stress kritik kesme gerilmesi<br />

critical slip surface kritik kayma yüzeyi<br />

critical slope kritik eğim<br />

critical speed kritik hız (yolun maksimum kapasitesindeki trafik akış hızı)<br />

critical speed kritik devir hızı<br />

critical state kritik durum<br />

critical state of stress kritik gerilme durumu<br />

critical stress kritik gerilme, azami gerilme, sınır gerilme<br />

critical surface kritik yüzey<br />

critical toe circle kritik topuk dairesi<br />

critical value kritik değer, sınır değer<br />

critical void ratio kritik boşluk oranı<br />

criticize eleştirmek<br />

critique eleştiri, kritik<br />

crittal damping coefficient kritik sönüm sabiti<br />

crocus koyu sarı maden tozu, demir peroksit


crop mahsul, ekin<br />

crop marks kırpma imleri<br />

crop out yüzlek vermek, yüzeye çıkmak, mostra vermek<br />

cropping kırpma<br />

cropping machine kırkma, kesme, kırpma makinası<br />

cross çapraz, istavroz<br />

cross çaprazlamak<br />

cross çapraz, istavroz, kesişmek, kesmek, karşıya geçmek<br />

cross karşıya geçmek<br />

cross (see cross‐piece) istavroz parçası<br />

cross arm çapraz kol<br />

cross bar ara mili, bağlama kolu<br />

cross bedding çapraz tabakalanma (oluşumun eğimine göre katmanların bir veya birden çok<br />

eğimde düzenlenme tarzı, taneli çökellerde ilgili katmanların esas tabakalanma yüzeyine eğik<br />

veya verev olarak laminaların düzenlenmesi)<br />

cross brace çapraz bağlantı, çapraz kol<br />

cross braces çapraz gergi çubukları, çapraz bağlantı<br />

cross bracing çapraz bağlantı<br />

cross bridging ahşap çapraz bağlantı<br />

cross chain atkı zinciri<br />

cross fall enine eğim (yol enkesitinde eksen noktası veya pivot noktası ile kaplama kenarı<br />

arasındaki kot farkından hesaplanan ve genellikle yüzde olarak ifade edilen eğim)<br />

cross fault çapraz fay, katman doğrultusu ile 90°lik açı yapan kırık<br />

cross force kesme kuvveti, enine kuvvet, düşey kesme<br />

cross hair artı kıl (arazi ölçüm aleti dürbününde)<br />

cross head kroset, çapraz, mafsal<br />

cross liabilities karşılıklı yükümlülükler<br />

cross mark x veya “+” işareti


cross member kuşak, çapraz takviye bağlantısı<br />

cross modulation çapraz modülasyon<br />

cross over üzerinden geçmek<br />

cross plate ara plakası, çapraz plakası<br />

cross ply tire çapraz katlı araç lastiği<br />

cross product vektör çarpımı<br />

cross product of vectors vektörlerin kartezyen çarpımı<br />

cross reference çapraz başvuru<br />

cross reference çapraz referans, karşı referans<br />

cross reference karşılıklı atıf, geçiş listesi<br />

cross roads kesişen yollar, dörtlü dik kavşak (iki yolun dik veya dike yakın açı ile kesişmesinden<br />

meydana gelen dörtlü kavşak)<br />

cross saw boy testeresi<br />

cross section enkesit (zemin kotunu gösteren, merkez eksenine dik doğrultuda düşey bir kesit)<br />

cross section paper milimetrik kağıt<br />

cross sectional area kesit alanı<br />

cross sectional profile enine profil, enkesit profil<br />

cross sectioning kesit çıkarma<br />

cross shaft orta şaftı, direksiyon şaftı, istavroz mili<br />

cross slope doğal şev eğimi, enine eğim<br />

cross spanner çapraz anahtar<br />

cross talk ses karışması<br />

cross tie çapraz sargı, çapraz bağ<br />

cross town link şehir bağlantısı<br />

cross walk enine geçit yolu, yaya geçidi, kavşakta yaya geçidi<br />

cross assembler çapraz‐çevirici<br />

cross‐axle çapraz kol mili<br />

cross‐axle/inter‐axle locking system çapraz aks/ara aks kilitleme sistemi


crossbeam kiriş<br />

cross‐beam enine kiriş<br />

crossbow yay<br />

cross bracing çapraz germe,çarpaz bağlantı<br />

crossbreeding melez meydana getirme.bkz. hybridization<br />

crosscheck sağlama yapmak<br />

crosscompiler çapraz‐derleyici<br />

crosscorrelation çapraz‐ilinti<br />

crosscurrent çapraz akım<br />

cross‐current çapraz akış<br />

crosscut en kesit<br />

cross‐cut gallery çapraz galeri<br />

cross‐cut saw bıçkı<br />

cross‐domain etki alanları arası<br />

crossed 1. haç şeklinde çaprazlayan; 2. vücudun karşıt taraflarını tutan<br />

crossed bett çapraz kayış<br />

crossed helical gear bkz. helical gear<br />

crossed helical gear kesişen mil eksenli olma durumunda eş çalışan helezon dişliler<br />

crossed rods ters makinalarda kanatlı uzvun uç noktalarına mafsallanmak için birbiri ile<br />

kesişen,makara merkezleri aks ve uzuv arasında olan eksantrik çubuklar<br />

crossed roller chains bkz. chains (crossed roller)<br />

crossed‐arm governor (parabolle governor) çapraz kollu regülatör<br />

crossentropy çapraz‐entropi<br />

crossexamination çapraz‐sınama<br />

cross‐fading sönümlü geçişim<br />

cross‐flow çapraz akış<br />

cross‐flow akış/çapraz<br />

cross‐flow circulation çapraz akış sirkülasyonu


cross‐flow fan teğetsel vantilatör<br />

cross‐flow heat exchanger çapraz akışlı ısı eşanjörü<br />

cross‐flow tower çapraz akışlı soğutma kulesi<br />

crosshair cursor, hair cross cursor ince artı imleci<br />

cross‐hatch tarama çizgileri yapmak, taramak<br />

crosshead travers<br />

cross‐head piston‐biyel mafsalı<br />

cross‐head groove çene oluğu<br />

cross‐head screw piston‐biyel mafsal tespit vidası<br />

crosshead çapraz, piston çaprazı, çapraz mafsal, kroşet. (a) piston pimi ile biyel ucu arasındaki<br />

mafsalı sağlayan klavuzlar içersinde kayan blok<br />

crossindex çapraz‐dizin<br />

crossing kesişen<br />

crossing kesme, üzerinden geçme<br />

crossing geçiş, kesişim, geçit<br />

crossing geçit<br />

crossing of curves eğrilerin kesişmesi<br />

crossing, highway bkz. highway crossing<br />

crossing, pedestrian bkz. pedestrian crossing<br />

crossing, railroad bkz. railroad crossing<br />

cross‐link çapraz bağlantı<br />

cross modulation çapraz‐kiplenim<br />

crossover geçit, köprü<br />

crossover aşma deveboynu<br />

cross‐over callipers bakınız callipers, poising<br />

crosspiece travers<br />

crosspiece birbirini kesen parça<br />

cross‐piece istavroz (parçası)


crossreference çapraz‐başvuru<br />

crossreference list çapraz‐başvuru listesi<br />

crossroad kavşak<br />

crosssection kesit<br />

cross‐sectional area kesit alanı<br />

cross‐sills ana kiriş, taban kirişi, köprü kirişi<br />

cross‐slide çapraz kızak,çapraz dayak<br />

crosstalk çapraz‐karışma<br />

crosstalk yanses<br />

cross‐talk ses köprüsü<br />

crosstalk attenuation çapraz‐karışma zayıflaması<br />

crosstalk loss çapraz‐karışma yitimi<br />

crosstalk path çapraz‐karışma yolu<br />

cross‐ties. ana kiriş, taban kirişi, köprü kirişi<br />

cross‐tube boiler çapraz borulu kazan<br />

cross validation çapraz‐sağlama<br />

cross‐ventilation çapraz havalandırma<br />

crosswalk yaya geçidi<br />

crosswise çapraz<br />

crotchet çengel<br />

crowbar levye, manivela<br />

crowbar levye, manivela kolu<br />

crowding yükleme<br />

crowfoot kartal ayağı manivela<br />

crown taç, enine eğim, yolun bombesi<br />

crown taç<br />

crown gear. fener dişli. diş açıklık açısı 90° olan mahrut dişlisi<br />

crown nut taçlı somun


crown wheel ayna dişlisi, büyük mahruti dişlisi<br />

crown wheel fener çarkı<br />

crown, pavement of bkz. pavement of crown<br />

crowned pulley vinç üst makarası, kayışın kayarak çıkmasını önleyecek çevresel yive sahip<br />

kasnak<br />

crowning dişli çarkın diş kalınlığının diş ucuna doğru gittikçe azalması<br />

crown‐wheel escapement bkz. escapement<br />

CRT terminal katod ışın tüplü uçbirim<br />

crucial haç şeklinde, haçsı, cruciatus<br />

cruciate haç şeklinde olan, ıstavroza benzeyen<br />

crucible pota<br />

crucible steel pota çeliği<br />

cruciform haç biçiminde, haçsı, criciformis<br />

crude kaba, ham, işlenmemiş, ham madde,rafine edilmemiş<br />

crude oil ham petrol<br />

crude petroleum ham petrol<br />

crude tar ham katran<br />

cruise seyir etmek, seyahat etmek<br />

cruise control araç hızını otomatik sınırlama düzeneği<br />

cruising speed seyir hızı<br />

crumb rubber kullanılmış lastiklerden elde edilen kauçuk, lastik kırıntısı<br />

crumble parçalanmak, ufalanmak<br />

crumbling parçalanma, ufalanma<br />

crumbly parçalanabilen, kırılgan<br />

crush ezmek, kırmak, ufalamak<br />

crush barrier yol korkuluğu<br />

crushed ezilmiş, ezik, kırılmış<br />

crushed and screened quarry stone kırılmış ve elenmiş ocak taşı


crushed gravel kırma çakıl<br />

crushed rock kırma taş<br />

crushed stone kırılmış taş, suni olarak kırılmış kaya veya taş<br />

crusher parçalayıcı<br />

crusher ezici, kırıcı, taş kırma makinesi, konkasör<br />

crusher dust taş tozu (taşların kırılması sırasında elde edilen agrega)<br />

crusher feed hopper konkasör malzeme besleme hunisi<br />

crusher jaw konkasör çenesi, konkasör kırıcı çenesi<br />

crusher jaw toggle plate konkasör çenesimesnet levhası<br />

crusher roller konkasör ince kırma silindiri<br />

crusher run konkasör malzemesi (bir taş kırma makinesinden çıkan boylarına<br />

ayrılmamaışmalzemenin tümü)<br />

crusher, gyratory bkz. gyratory crusher<br />

crusher kırma makinesi, kırma değirmeni, ezici,kırıcı, pres<br />

crusher‐run agregate kırıcıdan hiçbir işlem uygulanmadan çıkan hali ile agrega<br />

crusher‐run stone konkasör malzemesi, mekanik bir konkasörde kırılmış taş<br />

crushing ufalama<br />

crushing kırma taş imali, kırılma, ezilme<br />

crushing load ezilme yükü, ezici ve kırıcı kuvvet,kırma yükü<br />

crushing plant kırma tesisi<br />

crushing prevention ezilmeye karşı korunma<br />

crushing resistance ezilme mukavemeti, basınç dayanımı<br />

crushing strength ezilme direnmesi, basınç direnci<br />

crushing stress ezilme gerilmesi, basınç gerilmesi<br />

crushing test kırma deneyi, basınç deneyi<br />

crutch destek, payanda, koltuk değneği<br />

crutch (clock) payanda, çatal<br />

cryogen soğutucu madde


cryometer düşük sıcaklık termometresi<br />

cryopathy aşırı soğuğa maruz kalış nedeniyle meydana gelen harabiyet ve incinme<br />

cryoscope sıvıların donma noktasını ölçmede kullanılan alet, kriyoskop<br />

cryoscopy herhangi bir sıvının donma noktasınıölçme, kriyoskopi<br />

cryoscopy donma noktası bilimi<br />

cryoscopy buyma derecesi ölçme, donmaderecesi ölçme<br />

cryostat düşük sıcaklık regülatörü<br />

cryptanalist şifre çözümleyici<br />

cryptanalysis kripto analizi<br />

cryptanalyst şifre çözümleyici<br />

crypto‐ gizli anlamı veren birleştirici<br />

crypto key kripto anahtarı<br />

cryptogenetic sebep ve meydana gelişi belli olmayan<br />

cryptogenic bilinmeyen bir sebepten dolayımeydana gelen<br />

cryptogram kriptolu metin<br />

cryptogram şifreli mesaj<br />

cryptographic şifrelemeyle ilgili<br />

cryptographic algorithm kriptolama algoritması<br />

cryptographic analysis kripto analizi<br />

cryptographic authentication kriptolu kimlik kanıtlama<br />

cryptographic security kriptolu güvenlik<br />

cryptographic system şifreleme sistemi,kriptolama sistemi<br />

cryptographically protected kriptoyla korunmuş<br />

cryptography şifreleme<br />

cryptography kriptografi, şifreleme bilimi<br />

cryptolith küçük kör kese (kript) içinde oluşan taş<br />

cryptosecurity kriptolu güvenlik<br />

cryptosystem şifre sistemi, kripto sistemi


crystal tabii halde köşeli şekil göseren sert yapıda şeffaf madde, billur, kristal<br />

crystal kristal, buzsul, billur, örüt<br />

crystal detector kristal alıcı<br />

crystal form kristal şekli<br />

crystal grains kristal taneleri<br />

crystal growth kristal büyütme<br />

crystal growth billur büyüyüşü<br />

crystal lattice kristal ağı<br />

crystal mixer kristal karıştırıcı<br />

crystal oscillator kristal salıngaç<br />

crystal puller metallerden tek kristal üretmek (elde etmek) için kullanılan mekanizma<br />

crystal‐controlled transmitter kristal denetimli verici<br />

crystalline kristalli<br />

crystalline kristalin (mineral biliminde kristal halinde bulunan, kayaç biliminde büsbütün ya da<br />

büyük çoğunluğu oluşmuş kristallerden yapılı olan)<br />

crystalline lattice form kristalli kafes şekli<br />

crystalline rock kristalin kaya<br />

crystalline structure kristal yapı<br />

crystallization kristalizasyon<br />

crystallization kristallerin luşumu, kristalleşme<br />

crystallization water kristalizasyon suyu<br />

crystallize billurlaşmak, fazla yük dolayısıyla kristalize olarak kırılmak<br />

crystallize kristalize<br />

crystalloblastic başkalaşım sonucunda yeniden kristalleşme ile oluşan kayaç dokusu<br />

crystallography billur bilgisi, kristalografi (kristallerin dış görünümlerinden elde edilen bakışım<br />

özellikleri ve kristallerin ağcık yapıları ile ilgili her türlü özellik ve bu özellikleri inceleyen bilim<br />

dalı)<br />

crystalloid kristalsi, billür şeklinde


crystals kristaller<br />

crystals of kaolinite kaolinit kristalleri<br />

c‐spanner fransız anahtarı, gergi, hilal anahtarı, anahtar<br />

CUA architecture CUA mimarisi<br />

cubage kübaj, hacim<br />

cube küp yapmak, küpünü almak<br />

cube zar, küp, cubus<br />

cube ice parça buz<br />

cube root küp kök<br />

cubic kübik, dört köşeli<br />

cubic centimeter santrimetre küp, cm3<br />

cubic feet fut küp<br />

cubic foot fut küp (30,48 cm3)<br />

cubic foot weight fut küp ağırlığı<br />

cubic meter metre küp,m3<br />

cubical küp şeklinde<br />

cubical dilatation hacimsel genleşme, genişleme<br />

cubical material kübik malzeme, köşeli malzeme (tanelerinin çoğu takriben eşit uzunluk, genişlik<br />

ve kalınlıkta olan malzeme)<br />

cubicle odacık<br />

cubiform küp biçiminde<br />

cubiform küb biçim, kübik, cubiformis<br />

cubital ön kola ait, dirseğe ait, cubitalis<br />

cubitus dirsek<br />

cuboid zarsı, küboid, cuboides<br />

cuboids kübik<br />

cuddy kol, manivela<br />

cuirass yapay solunum için göğüse yerleştirilen mekanik bir aygıt


cul‐de‐sac çıkmaz sokak, kul‐dö‐sak, bir tarafı trafiğe kapalı yol (yalnız bir ucu açık olan ve geri<br />

dönmeye imkan veren bir mahalli yol)<br />

culm antrasit artığı, kömür tozu<br />

cultivated land işlenmiş, ekilmiş arazi<br />

cultivation tarım, ziraat<br />

cultural kültürel<br />

cultural assets kültür varlıkları (tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel<br />

sanatlarla ilgili bulunan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz<br />

varlıklar)<br />

cultural heritage kültürel miras<br />

cultural reputational area kültürel sit alanı<br />

culvert menfez, kemer, yer altı kanalı, mecra<br />

culvert opening menfez<br />

culvert pipe, corrugated bkz. corru‐gated culvert pipe<br />

culvert pipe, corrugated metal bkz. corrugated metal culvert pipe<br />

culvert sign menfez işareti<br />

culvert wall menfez duvarı<br />

culvert, box bkz. box culvert<br />

culvert, concrete bkz. concrete culvert<br />

culvert, pipe bkz. pipe culvert<br />

culvert, rigid bkz. rigid culvert<br />

cumulant logaritmik moment<br />

cumulate birikmek, biriktirmek<br />

cumulative kümülatif, birikimli, eklenerek artan<br />

cumulative toplanan<br />

cumulative birikerek meydana gelmiş, toplanmış<br />

cumulative curve toplama eğrisi, birikme eğrisi


cumulative equivalent single axle load toplam standart tek dingil yükü eşdeğeri (bir üstyapının<br />

hizmet ömrü ya da analiz periyodu süresince üzerinden toplam olarak geçeceği tahmin edilen<br />

standart tek dingil yükü eşdeğeri)<br />

cumulative error birikimli hata<br />

cumulative frequency curve birikimli sıklık eğrisi<br />

cumulative ionisation yığılmalı iyonlaşma<br />

cumulative pitch bir vidanın iki farklı dişinin karşılıklı iki noktası arasındaki eksenel uzaklık<br />

cup fincan, benzin fincanı, rulmanın dış halkası, bilyalı yatak dış kursu<br />

cup kab, zarf<br />

cup fincan, tas<br />

cup (bearing) yatak zarfı<br />

cup anemometer taslı anemometer(rüzgarın şiddetini ve hızını tayin eden araç)<br />

cup burner taslı brülör<br />

cup chuck (bell chuck) çanaktı amerikan aynası, çanaklı ayna<br />

cup drum her zincir için çevresinde ayrı bir yivlioyuk açılan<br />

cup seal tas keçe, kenarları kıvrık keçe<br />

cup seal bearing tas keçeli yatak<br />

cup washer kenarı kıvrık rondela, tas rondela<br />

cupboard dolap<br />

cupel küçük pota<br />

cupola küçük kubbe, küçük kupol ocağı<br />

cupola 1. kubbe, kemerli dam; 2. döküm ocağı<br />

cupola winch döküm ocağına mahsus tipte vinç<br />

cupping bir karşıt‐tahriş öntemi<br />

cupping‐glass vantuz<br />

cupreous bakırlı<br />

cupric bakırdan içinde bakır olan<br />

cupriferous bakır içeren


cupula (pl. capulae). kubbe<br />

cupular kubbeye ait, cupularis<br />

curb 1. kaldırım, trotuar, bordür (kaplama veya banket kenarı boyunca hendeğin bir kısmını<br />

kapsayan, yüzey suyunu toplayan, kenarı destekleyen veya koruyan, yol kenarını belirleyen<br />

kenarı dik veya eğimli bir eleman); 2. sınırlamak, kenara yanaşıp durmak<br />

curb box bordür kutusu<br />

curb concrete beton bordür, beton kenar taşı<br />

curb line bordür hattı<br />

curb loading yaya kaldırımı yükü<br />

curb roof çift eğimli çatı<br />

curb stone kenar taşı, bordür taşı, yaya kaldırımı<br />

curb, multiple height bkz. multiple height curb<br />

curbing engellemek, frenlemek<br />

curbstone bordür, kaldırım taşı<br />

cure kür yapmak, kürlemek, bakmak<br />

curing beton kürleme<br />

curing 1. kür olma, bakım, muhafaza, kür; 2. ham haldeki kauçuğun vulkanize edilerek<br />

pişirilmesi<br />

curing membrane kür membranı (buharlaşmayı azaltmak için taze betonun yüzeyine uygulanan<br />

kompozisyon veya bu suretle oluşan film)<br />

curing of asphalt asfaltın kürü (bir asfaltın çözücüsünün buharlaşarak tedricen uçması<br />

neticesinde kıvamlılığının artması)<br />

curing of concrete bkz. concrete curing<br />

curing, sealing compound for bkz. sealing compound for curing<br />

curing, steam bkz. steam curing<br />

curium cm sembolü ile bilinen, atom no:96 ve atom ağırlığı: 245 olan kimyasal element<br />

(uranyum ve plütonyumun bombardımanından elde edilmiştir)<br />

curium küriyum<br />

curl kıvrım


curl dolam<br />

curl kıvırmak<br />

curl dönül<br />

curl (bucket) kepçenin toplanması<br />

curl field dolam alanı<br />

curling die kenar kıvırma kalıbı<br />

currency nakit para<br />

currency para cinsi, para birimi<br />

currency symbol para birimi simgesi<br />

current 1. cereyan, akıntı, akım, elektrik akımı 2. cari mevcut, geçerli, geçer, şimdiki<br />

current yürürlükteki<br />

current account cari hesap<br />

current breaker akım kesici<br />

current capacity (see ampacity) izin verilenakım şiddeti<br />

current center akım merkezi<br />

current collector akım toplayıcısı<br />

current commutator komütatör<br />

current consumption akım harcama, cereyan sarfiyatı<br />

current converter elektrik dönüştürücüsü,yön değiştiren<br />

current date günün tarihi<br />

current density akım yoğunluğu<br />

current directory yürürlükteki dizin<br />

current divider akım bölücü<br />

current document yürürlükteki belge<br />

current drawn çekilen akım<br />

current drive yürürlükteki sürücü (bilgisayarda)<br />

current feedback akım geribeslemesi<br />

current fund cari fon, yürürlükteki fon (özel fonlar dışındaki diğer bütün fonlar)


current gain akım kazancı<br />

current gas aktif gaz, yararlı gaz<br />

current generator akım üreteci<br />

current generator akım jeneratörü<br />

current intencity (bkz. amperage) aydınlatma şiddeti<br />

current intensity akım yeğinliği<br />

current intensity akım şiddeti<br />

current library yürürlükteki kitaplık<br />

current line yürürlükteki satır<br />

current line akım çizgisi<br />

current loss akım kaybı<br />

current output akım üretimi<br />

current plant akıntı santralı<br />

current premium mevcut prim, cari prim<br />

current price cari fiyat, yürürlükteki fiyat<br />

current pump akım pompası<br />

current regulator konjektörün akım regülatörü<br />

current release son yayım<br />

current shunt akım şöntü<br />

current stabilizing circuit akım düzenleyici devre<br />

current tester volt‐ampermetre, akım deney aleti<br />

current time şu anki saat<br />

current traffic mevcut trafik<br />

current, deflection of bkz. deflection of current<br />

current, stream akım<br />

current, velocity of bkz. velocity of current<br />

current‐voltage regulator konjektör<br />

curriculum vitae (c.v.) özgeçmiş


cursive script işlek yazı<br />

cursor kürsör, imleç (bilgisayarda)<br />

cursor imleç<br />

cursor işaretçi<br />

cursor control keys imleç denetim tuşları<br />

cursor movement key imleç yön tuşu<br />

cursor movement key imleç hareket tuşu<br />

cursor up..down imleç aşağı/yukarı tuşu<br />

cursor, pointer imleç<br />

curtain perdelemek<br />

curtain perde, perde duvarı, istinat duvarının gövde kısmı<br />

curtain grouting perde enjeksiyonu<br />

curtain of sheet piling ankrajsız palplanş perdesi, serbest palplanş perdesi<br />

curtain of steel sheet piling çelik palplanş<br />

curtain wall perde duvarı<br />

curtain, watertight bkz. watertight curtain<br />

curtis turbine curtis türbini<br />

curvature bükülme, eğilme<br />

curvature eğrilik, curvatura<br />

curvature correction planda eğri bir hattı takip eden toprak işlerinde miktarların<br />

hesaplanmasında kullanılan bir düzek<br />

curvature of photograph resim eğriliği<br />

curvature of the earth yerin küreselliği<br />

curve dönmek<br />

curve kurb, eğri<br />

curve bir hareketin özel aletlerle kağıt üzerineçizdiği çizgi,<br />

curve fibre lif eğrisi<br />

curve follower eğri okuyucu


curve generator eğri üreteci<br />

curve of deflection defleksiyon eğrisi, elastik eğrisi<br />

curve of gauss gauss eğrisi (basınç dirençlerinin sönmesi)<br />

curve of polar moments kutupsal momentler eğrisi<br />

curve of sliding kayma eğrisi<br />

curve, absorption bkz. absorption curve<br />

curve, accumulation bkz. accumu‐lation curve<br />

curve, character of the bkz. character of the curve<br />

curve, combined bkz. combined curve<br />

curve, composite bkz. composite curve<br />

curve, compound bkz. compound curve<br />

curve, form of the bkz. form of the curve<br />

curve, high visibility bkz. high visibility curve<br />

curve, horizontal bkz. horizontal curve<br />

curve, inverse bkz. inverse curve<br />

curve, length of bkz. length of curve<br />

curve, length of parabolic vertical bkz. length of parabolic vertical curve<br />

curve, minimum radius of bkz. minimum radius of curve<br />

curve, parabolic bkz. parabolic curve<br />

curve, parabolic vertical bkz. parabolic vertical curve<br />

curve, polar bkz. polar curve<br />

curve, radius of bkz. radius of curve<br />

curve, reverse bkz. reverse curve<br />

curve, shape of the bkz. shape of the curve<br />

curve, sharp bend in a bkz. sharp bend in a curve<br />

curve, spiral bkz. spiral curve<br />

curve, steep bkz. steep curve<br />

curve, transition bkz. transition curve


curve, trend of the bkz. trend of the curve<br />

curve, vertical bkz. vertical curve<br />

curve, widening of bkz. widening of curve<br />

curve/cumulative grafik/kümülatif<br />

curve/frequency distribution grafiği/frekans dağılım<br />

curve/summation grafik/kümülatif<br />

curved asymptote eğri asimptot<br />

curved bridge kurpta köprü<br />

curved flow line eğri akış çizgisi, eğri akım çizgisi<br />

curved line eğri çizgi<br />

curved line of sliding kayma eğrisi<br />

curved surface of rupture eğrisel kayma yüzeyi, eğrisel kopma yüzeyi<br />

curved surface of sliding eğrisel kayma yüzeyi<br />

curved tooth bastard dikdörtgen kesitli, paralel kenarlı, dairevi tek sıra dişli eğe<br />

curves of equal pressure eşit basınç eğrileri, izostatik doğrular veya eğriler<br />

curves, family of bkz. family of curves<br />

curvilinear eğrisel<br />

curvilinear eğri çizgili, eğilmiş<br />

curvilinear coordinates eğrisel koordinatlar<br />

curvilinear distortion eğriltme, eğrisel bozunum<br />

curvilinear regression eğrisel bağlanım<br />

curvilinear section eğrisel bölüm<br />

cushing’s syndrome klinik bakımından cushing hastalığına benzer<br />

cushion koltuk, yastık, tampon<br />

cushion gas yastık gaz<br />

cushion hitch hassas yastıklama sağlayan bağlantı pimi<br />

cushioning yastıklama


cusp 1. gittikçe incelen çıkıntı, sivri çıkıntı; 2. kalp kapakçığını oluşturan, yaprak şeklindeki iki<br />

veya üç parçadan her biri; 3. diş tacı üzeirndeki küçük çıkıntılardan her biri<br />

cuspidate sivri uç veya uçlar gösteren, gittikçe incelen çıkıntı veya çıkıntılara sahip<br />

custody muhafaza, gözetim, gözaltı, himaye, vesayet<br />

custom gelenek<br />

custom built müşteri koşullarına göre imal<br />

custom track yürüyüş takımı<br />

custom track service (CTS) yürüyüş takımı servisi<br />

custom, private, special özel<br />

customer müşteri, alıcı<br />

customer alıcı, müşteri<br />

customer service agreements müşteri servis anlaşmaları<br />

customer setup müşterice kurulan<br />

customer support müşteri desteği<br />

customer track service (CTS) yürüyüş takımıölçüm programı<br />

customer’s price alıcıya uygulanan fiyat<br />

customizable uyarlanır (isteğe)<br />

customization kastimizasyon, isteğe göre yapma, ısmarlama yapma<br />

customize müşteriye uyarlama<br />

customize uyarlamak (isteğe)<br />

customized isteğe uyarlanmış<br />

customs gümrük<br />

customs broker fee gümrük komisyoncusu ücreti<br />

customs clearence gümrükten geçirme, gümrükten çekme<br />

customs duties gümrük vergileri<br />

customs tariffs/statistical positions in gümrük tarife istatistik pozisyonu<br />

customs union gümrük birliği<br />

cut açmak, kesmek


cut 1. kesmek, yarmak 2. elektrik devresini kapamak, motoru durdurmak<br />

cut kesme, kesik<br />

cut kesit<br />

cut and cover tunnel aç‐kapa tünel<br />

cut and fill toprak işlerinde bir kısmı yarmada bir kısmı dolguda geçen karışık kesit<br />

cut and fill cross section karışık enkesit, miks enkesit<br />

cut and paste kes ve yapıştır<br />

cut and paste kesmek ve yapıştırmak<br />

cut and side borrow excavacation yarma ve yanariyet kazısı<br />

cut cross section yarma enkesiti<br />

cut depth yarma yüksekliği<br />

cut in araya sokma<br />

cut in point araya sokma noktası<br />

cut nail dört köşe çivi<br />

cut off kesmek, kesip ayırmak<br />

cut off keserek kopartma<br />

cut off blade keski kalemi<br />

cut off jack devre kesen fiş yuvası<br />

cut off relay devre kesen röle<br />

cut off sheet piling curtain sızdırmaz perde, palplanş sızdırmazlığı<br />

cut off trench sızdırmazlık hendeği<br />

cut off trench beneath a dam geçirimsiz hendek, baraj altında açılan geçirimsiz hendek<br />

cut off valve devre kesici valf<br />

cut off wall parafuy, sızdırmazlık perdesi<br />

cut off wall, concrete bkz. concrete cut off wall<br />

cut out keserek çıkarmak, stop etmek, elektrik devresini açmak<br />

cut out relay devre kesme ve röle bobini, konjektör amper ve voltajını sabit tutmak için<br />

kendiliğinden açılıp kapanarak aküye şiddetli şarj vermeyi önleyen konjektör bobini


cut out relay air gap palet açıklığı, konjektör aralığı<br />

cut section yarma (bir yolda, kot düşürmek için, harfiyat yapılarak çıkan malzemenin başka yere<br />

taşındığı kesim)<br />

cut sheet feeder yaprak besleyici<br />

cut slope yarma şevi<br />

cut slope treatment yarma şevi düzenlenmesi<br />

cut to fit uyacak şekilde kesmek, uygun kesilmiş<br />

cutaway model kesit, model<br />

cutback asphalt sıvı petrol asfaltı, katbek asfaltı (hafif ve uçucu petrol fraksiyonunda eritilerek<br />

sıvı hale getirilmiş asfalt çimentosu)<br />

cutback bitumen katbek bitümü (tiner, kerosen veya kreozot gibi uygun bir seyrelticinin ilavesi<br />

ile normal atmosfer sıcaklığında viskozitesi düşürülmüş bitüm)<br />

cutback products katbek ürünleri (destilatlarla karıştırılmış petrol ve katran bakiyeleri)<br />

cutin fidanların kütikülinde bulunan madde, kütin<br />

cut‐in devreye girme (sokma)<br />

cut‐in point devreye girme noktası<br />

cut‐in pressure akümülatör dolumuna başlama basıncı<br />

cut‐off kesme, kesik<br />

cut‐off kapatmak, kesmek<br />

cut‐off frequency kesim sıklığı<br />

cut‐off valve kesme (kapatma) vanası<br />

cutout devre kesici<br />

cutout devreden çıkartmak<br />

cut‐out devreden çıkma (çıkarma)<br />

cut‐out (vb) devreden çıkartmak<br />

cutout control devreden çıkartma kontrolü<br />

cutout point devreden çıkartma noktası<br />

cut‐out point devreden çıkarma noktası


cut‐out pressure akümülatör dolumunu kesme basıncı<br />

cutout setting devreden çıkartma ayarı<br />

cut‐out setting devreden çıkarma durumu<br />

cutset kesi kümesi<br />

cut‐set analysis kesi yöntemi<br />

cutset matrix kesi matrisi<br />

cutter bıçak, kesici<br />

cutter‐loader kesici‐yükleyici<br />

cutters keski pensi, torna kalemi, planye kalemi, kesici uç<br />

cutting yarma, kesme, kazı, yarma kazısı<br />

cutting angle kesme açısı<br />

cutting edge kesme ağzı, bıçak‐kepçe ağzı<br />

cutting fluid kesme sıvısı<br />

cutting head kesme başı<br />

cutting off fazla kalan kısmın kesilip atılması (kazık başlarının kesilmesi gibi)<br />

cutting off holder torna keski kalemi tutucusu<br />

cutting pliers keski kerpeteni<br />

cutting prevention kesilmeye karşı koruma<br />

cutting ring kesici halka<br />

cutting screw thread vida dişi açma<br />

cutting tip torna kaleminin kesen ucu<br />

cutting tool kesici takım<br />

cutting tool kesme takımı<br />

cutting tools bkz. angles of cutting tools, balance turning tool, boring bars, broach, cutter, lathe<br />

tool, milllng cuttere, planer tools, reamer, screwing die, slotting tools,<br />

cutting, flame bkz. flame cutting<br />

cuttings talaş<br />

CV bkz. commercial vehicle


CVO bkz. commercial vehicle operations<br />

cvoupling kaplin<br />

cyanide siyanür<br />

cyanocobalamine kobalt ihtiva eden ve kan yapımını canlandıran bir madde (B12 vitamini)<br />

cybernetics sibernetik<br />

cyberspace sanal gerçeklik<br />

cycle çevrim, devir<br />

cycle devir yapmak<br />

cycle zaman, çevrim<br />

cycle devir, dönüş, devre, periyot, çevrim<br />

cycle dönme<br />

cycle length devre uzunluğu, periyot süresi<br />

cycle of erosion sulak iklimlerdeki dağlık bir bölgenin, akarsu aşındırmalarıyla tamamen<br />

yontularak, biçimsiz alçak bir kara olması için gereken süre<br />

cycle path bisiklet yolu, bisiklet şeridi (yalnız bisiklet trafiğine ayrılan yol veya yol kısmı)<br />

cycle stealing dönüş çalma<br />

cycle stealing çevrim çalma<br />

cycle time çevrim zamanı<br />

cycle time iş çevrim zamanı<br />

cycle time, turnaround time dönüş süresi<br />

cycle track bisiklet yolu (sadece bisikletlilerin kullanması için ayrılmış karayolu şeridi veya yol)<br />

cycle. devir, devre, çevrim, dolanım, bisiklet, (a) periyodik büyüklük değerlerinin tam bir<br />

periyottaki sırası (b) içten yanmalı motorlarda işlem sırası, emme, sıkıştırma, ateşleme ve ekzos<br />

gibi<br />

cycletime iş çevrim zamanı<br />

cyclic çevrimsel<br />

cyclic dönüşsel<br />

cyclic 1. devri; 2. kendi kendini tahdit eden


cyclic distortion çevrimsel bozunum<br />

cyclic frequency çevrimsel sıklık<br />

cyclic loading periyodik yükleme, boşaltılan yük, çevrimsel yükleme<br />

cyclic mobility çevrimsel devingenlik<br />

cyclic permutation çevrimsel devşirim<br />

cyclic pitch control helikopter kanat açısının yan açı ile sinüzoidal olarak değişmesi neticesi<br />

helikopter rotorunun kontrolü<br />

cyclic redundancy check dönüşsel artıklık denetimi<br />

cyclic redundancy code, crc çevrimsel artıklık kodu<br />

cyclic softening çevrimsel yumuşama<br />

cyclic strenght çevrimsel dayanım<br />

cyclic stress ratio çevrimsel gerilme oranı<br />

cyclic symmetry çevrimsel bakışımlılık<br />

cyclical çevrimsel<br />

cycling periyodik işletme<br />

cycling life periyodik işletme süresi<br />

cycling kz. hunting<br />

cyclist bisikletli<br />

cycloconverter doğrudan frekans çevirici<br />

cycloid sikloid, yuvarlanma eğrisi<br />

cycloid sikloid dairesi, dönüş dairesi<br />

cycloid bearing dönme yatağı<br />

cycloid çevirme, çember eğrisi, sikloid, bir çember çevresinde bulunan sabit bir noktanın<br />

çemberin bir doğrusal yörünge üzerinde yuvarlanması esnasında çizdiği eğrise) yörünge<br />

cycloidal çevrimsel<br />

cycloidal curves sikloid eğrileri, bunlar sikloid, episikloid, hiposikloid veya son ikisinin bileşimi<br />

olan eğriler<br />

cyclometer devir sayacı, takometre


cyclone hortum, siklon, toz çevrinti dolabı<br />

cyclone type dust collector siklon tipi toz tutucu<br />

cyclone/heavy‐media siklonu/özgül ağırlık<br />

cyclone/hydro siklon/hidro<br />

cyclone/water siklon/hidro<br />

cycloparaffin sikloparafin<br />

cyclopean concrete moloz taşlı beton<br />

cyclophrenia devri, periodik delilik<br />

cyclo‐stationary çevrimsel‐durağan<br />

cyiinder barrel silindir gömleği,silindir kovanı<br />

cyiinder bit (half‐round bit, d‐bit) kesme yüzü yarım daire şeklinde olan delik delme takımı,<br />

matkap ucu. kesme yüzü meyili 4° civarındadır<br />

cyiinder silindir, üstüvane, merdane, kazan<br />

cylider bore silindir çapı<br />

cylinder silindir, motorun silindiri<br />

cylinder silindir, yuvgu<br />

cylinder merdane, silindir, üstüvane<br />

cylinder ( blade sideshift) silindir (bıçak vana kaydırma‐greyder)<br />

cylinder (blade stabilizer) silindir bıçak dengeleyici<br />

cylinder arrangement silindir dizilişi<br />

cylinder block silindir gövdesi, silindir bloğu<br />

cylinder block motor bloku<br />

cylinder block hand hole silindir bloğunda bulunan ve el girmesi için konulan delik<br />

cylinder block water distributor tube silindir bloğu su dağıtma borusu<br />

cylinder blow‐by silindirde komp‐resyon kaçağı<br />

cylinder bore silindir çapı<br />

cylinder bore gauge hassas çap ölçümü yapmak için kullanılan merkezleme papuçlu mastar, ölçü<br />

aleti


cylinder bore silindir çapı, silindir iç çapı<br />

cylinder boring machine silindir rektifiye makinesi<br />

cylinder cover kafadan supaplı motorlarda motorüst kapağı<br />

cylinder cover silindir kapağı<br />

cylinder drain silindir bloğu boşaltma tapası<br />

cylinder escape valve vapur motor silindirlerine monte edilmiş yay kontrollü valf<br />

cylinder escapement bkz. escapement<br />

cylinder escapement silindir maşa, silindirli saat pandulü, sıra ile silindir kenarlarına basarak<br />

ona impuls veren saat balansı<br />

cylinder foot stud silindir gövdesini üst kartere tespit eden saplama<br />

cylinder head silindir kapağı, silindir kafası,motor kafa bloğu<br />

cylinder head assembly komple silindir kapağı<br />

cylinder head block silindir kapağı bloğu,silindir kafası bloğu<br />

cylinder head block studs silindir kapağı saplamaları<br />

cylinder head bolt silindir kapağı cıvatası<br />

cylinder head breather tube silindir kapağı havalandırma borusu<br />

cylinder head breather tube coupling silindir kapağı havalandırma borusu kaplini<br />

cylinder head cover külbütör kapağı<br />

cylinder head gasket silindir kapak contası<br />

cylinder head lower cap silindir kafası alt kapağı<br />

cylinder head oil holes silindir kafası yağ delikleri<br />

cylinder head side hidrolik silindir rod tarafı<br />

cylinder head studs silindir kapağı saplamaları<br />

cylinder head water inlet silindir kapağı su giriş kanalları<br />

cylinder honing taşlamak suretiyle silindirirektifiye etmek<br />

cylinder jacket silindirin etrafındaki soğutma suyu dolaşım kanalları<br />

cylinder liner gömlek<br />

cylinder liner silindir gömleği, haddinden fazla rektifiye edilen silindirlere geçirilen çelik zırh


cylinder liner air ports silindir gömleği hava delikleri<br />

cylinder liner port silindir gömleği hava deliği<br />

cylinder lock yale tip kilit<br />

cylinder of generation (of a gear) diş açılan silindir<br />

cylinder pressure silindirlerdeki basınç<br />

cylinder pressure gauge silindir manometresi<br />

cylinder reboring silindirlerin rektifiye edilmesi<br />

cylinder reboring machine silindir rektifiye cihazı<br />

cylinder reconditioning silindirleri rektifiye etme veya gömlek geçirme<br />

cylinder ridge pistonun aşındırması dolayısıyla silindirlerde hasıl olan fatura<br />

cylinder rods piston kolları<br />

cylinder skirt silindirin alt tarafı<br />

cylinder sleeve silindir gömleği<br />

cylinder sleeve puller silindir gömleği çektirmesi, silindir gömleklerini çıkarmak için özel alet<br />

cylinder strength silindir dayanımı<br />

cylinder test üç eksenli basınç deneyi, üç eksenli kesme deneyi<br />

cylinder wall silindir duvarı, silindir iç cidarı<br />

cylinder washing tamburlu yıkama<br />

cylinder water jacket silindirin etrafındaki soğutma suyu dolaşım kanalları<br />

cylinder water outlet elbow silindir su çıkışborusu dirseği<br />

cylinder, reference helisel ve düz dişlilerde normal basınç açısının belirli bir standart değere<br />

sahip olduğu gerçek dairesel silindir<br />

cylinder‐piston clearance silindirle piston arasındaki açıklık<br />

cylindirical wave silindirik dalga<br />

cylindrical üstüvani, silindirik<br />

cylindrical grinding silindirik taşlama. dönen bir iş parçasının hızlı dönen bir zımpara taşı ile<br />

taşlanarak hassas bir yüzey elde etme işi<br />

cylindrical level silindirik düzeç


cylindrical partition silindirik bölme<br />

cylindrical pocket silindirik cep<br />

cylindrical roller bearing silindir makaralı yatak<br />

cylindrical roller thrust bearing eksenel silindir makaralı yatak<br />

cylindrical slide valve silindirik kızak supap<br />

cylindrical slide valve bkz. valve, cylindrical slide<br />

cylindrical surface of shear silindirik kayma yüzeyi, dairesel kayma yüzeyi<br />

cymba cumba<br />

‐D‐<br />

Daily account günlük hesap<br />

Daily output günlük kapasite, günlük çıktı<br />

Daily range günlük değişim<br />

Daily service tank günlük tank<br />

Daily tank günlük tank<br />

Daimler coupling kardan kavraması<br />

Daimler drive kardan tahrik tertibatı<br />

Daisy wheel printer papatya çarklı yazıcı<br />

Daisy‐chain papatya dizimi<br />

Dam baraj, bent<br />

Dam crest baraj kreti(taç, başlık, doruk)<br />

Dam failure baraj göçmesi, baraj yıkılması<br />

Dam for storage purposes su toplama için baraj<br />

Dam foundations baraj temelleri<br />

Dam site baraj yeri<br />

Dam, base of the bkz. base of the dam<br />

Dam, body of a bkz. body of a dam<br />

Dam, masonry bkz. masonry dam

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!