09.04.2013 Views

Nikotinin Nörobiyolojisi ve Farmakolojisi - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Nikotinin Nörobiyolojisi ve Farmakolojisi - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Nikotinin Nörobiyolojisi ve Farmakolojisi - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İ.Ü. <strong>Cerrahpaşa</strong> <strong>Tıp</strong> <strong>Fakültesi</strong> Sürekli <strong>Tıp</strong> Eğitimi Etkinlikleri 127<br />

TÜRKİYE’DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR<br />

Sempozyum Dizisi No:62 •Mart 2008 S:127-142<br />

SİGARA BAĞIMLILIĞI<br />

<strong>ve</strong> KADIN<br />

Prof. Dr. Müfi t Uğur<br />

<strong>Nikotinin</strong> <strong>Nörobiyolojisi</strong> <strong>ve</strong> <strong>Farmakolojisi</strong><br />

Sigara dumanında bulunan nikotinin asetil kolin reseptörleri üzerinde nörotropik <strong>ve</strong><br />

nörotoksik etkileri ile bilinen bir farmakolojik ajandır. Nikotinik asetil kolin reseptörleri<br />

nöromüskuler bağlantı yerinden izole edilmiştir. Aynı zamanda beyinde de bulunmaktadır.<br />

İon kanalları üzerinden etki ettiği için bu reseptörün patolojisine kanalopatiler adı da <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />

Bunlara kolinerjik kanal modülatörleri adı <strong>ve</strong>rilir.<br />

(ChCMs) kolinerjik kanal modulatörleri Merkez Sinir sisteminde kolinerjik sistemleri<br />

modüle etmek için de tedavi maksadıyla kullanılır. Bu maksatla en çok kullanıldığı<br />

durumların başında ADHD (dikkat eksikliği bozukluğu), AAMİ (age associated mental<br />

impairment), nörodejenerasyon (Alzheimer, Parkinson), epilepsi, kronik ağrı, İnfl amatory<br />

bowel syndrome (İ B S), obstruktif uyku apnesi gibi durumlar gelmektedir.<br />

Asetilkolin <strong>ve</strong> Kolinerjik Reseptörler:<br />

İlk olarak periferik etkisi bulunmuş, daha sonra Renshaw hücrelerinde motor nöronlarda<br />

sinaptik nörotransmisyonda etkili olduğu görülünce merkezi etkili olduğu anlaşılmıştır.<br />

(CURTİS-ECCLES-1958). Talensefalondan spinal korda kadar olan sahalarda asetilkolinesteraz<br />

enziminin görülmesi ile bu sahalarda Kolinerjik hücrelerin–yolların bulunduğu<br />

kanaatine varılmıştır (FELDMAN et al, 1997).<br />

Mevcut asetil kolin reseptörleri kendi aralarında Muskarinik <strong>ve</strong> Nikotinik olmak üzere<br />

ikiye ayrılırlar. Bunlar aynı zamanda yapısal,elektro fi zyolojik <strong>ve</strong> fonksiyonel farklılıklar<br />

da gösterirler. Muskarinik reseptörler eksitatör <strong>ve</strong>ya inhibitör etkiye sahiptir. Muskarinik<br />

reseptörler G-proteinine bağlı olduklarından bunlara aynı zamanda METABOTROPİK<br />

RESEPTÖRLER de denir. Etkileri Nikotinik reseptörlere göre daha yavaş başlayıp daha<br />

uzun sürer. Muskarinik reseptörlerin etkilerini ise Atropine <strong>ve</strong> Scopolamine bloke eder.<br />

Nikotinik Kolinerjik reseptörler ise daha çok eksitatör özelliklidirler, çok çabuk etki gösterirler<br />

(milli saniye), süratle sonlanıp, duyarsızlaşırlar (desensitizasyon). Bu Nikotinik


128<br />

Sigara Bağımlılığı <strong>ve</strong> Kadın<br />

reseptörler d-tubocurarine <strong>ve</strong> mecamylamine ile bloke olurlar. Nikotinik asetilkolin reseptörleri<br />

de kendi aralarında (alfa-beta-gama-sigma–epsilon) olmak üzere beş alt grupta<br />

gözden geçirilmektedirler.<br />

Bütün bu alt yapılardan sadece alfa 6 <strong>ve</strong> alfa 8 insanlarda gösterilememiştir. Yapılan<br />

çalışmaların ileride daha değişik alt üniteleri ortaya çıkarması beklenmektedir.<br />

Nikotinik asetilkolin reseptörlerinin farmakolojik özellikleri:<br />

Alfa <strong>ve</strong> beta alt grup farmakolojik özellikleri belirlemektedir. Beta alt grup fonksiyonu;<br />

agonistlerin <strong>ve</strong> antagonistlerin kanaldan ayrılma <strong>ve</strong> kanalın açılma oranını yansıtır. Strikninin<br />

kuv<strong>ve</strong>tli antagonist etki göstermesi bu reseptörlerin bazı farmakolojik özelliklerinin<br />

GLİSİN reseptörlerinin farmakolojisine benzediğini telkin etmektedir (ELGOYHEN<br />

1994). nAchRs allosterik proteinler olup, bunların fonksiyonel özellikleri asetil kolin<br />

<strong>ve</strong>ya nikotinin bağlanma yerinden başka yerlere bağlanmak suretiyle tesir etmektedirler<br />

(BERTRAND-CHANGEUX 1995). Araştırmacılar steroidlerin de nöron al asetil kolin<br />

fonksiyonları üzerinde yapıcı etkilerini göstermektedir (VALERA 1992). Dihydropyrinin<br />

bağlanması ile de nöron al asetil kolin fonksiyonları hem fasilatör, hem de inhibitör etkiler<br />

gösterir (DEMAJ et al,1993). Kalsitonin reseptör duyarsızlaşmasını hızlandırmaktadır<br />

(MULLE et al 1988). Araşidonik asidin nöronal asetilkolin fonksiyonları üzerinde inhibitör<br />

etkisi olduğu gösterilmiştir (VİJAYARAGHAVEN -1995).<br />

TASNİFİ:<br />

Bu tasnifi n esası Nikotinik asetil kolin reseptörlerine etki ederek Nikotinik agonist ya<br />

da Nikotinik antagonist etkilerin görülmesi esasına dayanır. Bu yüzden de bunlara Nikotinik<br />

agonistler <strong>ve</strong>ya Nikotinik antagonistler adı da <strong>ve</strong>rilir.<br />

Bir diğer tasnifte NAchRs ile interaksiyona giren bileşiklere; Kolinerjik Kanal Modulatörleri<br />

ismi <strong>ve</strong>rilir. Bunların üç önemli hedefi vardır.<br />

1- Bunlar asetil koline bağlanarak etki ederler. Liganda ya da ion kanallarına bağlanmazlar.<br />

2- <strong>Nikotinin</strong> değişik alt tiplerinin değişik etkileri olduğunu gösterir.<br />

3- Bu bileşiklerin potansiyel faydalarının olduğunu bize düşündürür.<br />

a-Nikotinik asetil kolin reseptör (AChR) aktivasyonunda fi zyolojik olaylar:<br />

Sinaptik transmisyon üzerinde etkilidir.<br />

nAchRs nöromüsküler <strong>ve</strong> ganglionik iletide çok önemlidir (Taylor 1990). Nöronal<br />

nAchR yüksek Calcim permeabilitesine sahip olmasından dolayı beyinde daha çok modülatör<br />

etkiler göstermektedirler(ROLE-BERG 1996).<br />

Presinaptik reseptörler pozitif <strong>ve</strong>ya negatif şekilde transmitter releasini modüle ederler<br />

<strong>ve</strong>ya release yapacak aksiyon potansiyellerini üretirler.<br />

Presinaptik nAchR, sinaptik reseptörlerde transmitter releasini pozitif biçimde etkiler.<br />

İstirahat halinde calciuma bağlı tarsmitter releasi de yaparlar.


Prof. Dr. Müfi t Uğur 129<br />

b- Lokal serebral Glukoz kullanımı (R.C.G.U)(Regional cerebral glucose utilisation):<br />

Nikotin eğer akut biçimde alınacak olursa farelerde bölgesel serebral glikoz kullanımını<br />

anlamlı derecede stimule eder. Bu olay beyinde daha çok ödüllendirme <strong>ve</strong> güçlendirme ile<br />

ilgili sahaların Ödüllendirme <strong>ve</strong> güçlendirme ile ilgili beyin sahası olan vantral tegmental<br />

alan <strong>ve</strong> hebenula da glikoz kullanımını artırmaktadır. Emosyonlar <strong>ve</strong> motivasyonlar<br />

ile ilgili beyin sahası ise Papez devresi içindeki oluşumlardır. Motor <strong>ve</strong> koordinasyon<br />

fonksiyonları ile ilgili beyin sahası ise serebellum <strong>ve</strong> substantia nigra, nöroendokrin<br />

fonksiyonların <strong>ve</strong> görme fonksiyonunun colliculus superior ile accessory optik sistem<br />

tarafından regule edildiği bilinirken otonom sistem fonksiyonlarından hipokampus sorumlu<br />

tutulur (London-1995).<br />

Farelerin yerine insanlara akut olarak nikotin <strong>ve</strong>rildiğinde, insanlarda lokal serebral<br />

glikoz kullanımında (R.C.G.U) azalma gözlenir (London1995). R.C.G.U (Regional cerebral<br />

glycose utilisation) da bir azalma ortaya çıkardığı için; nikotin (sigara) insanlarda<br />

alışkanlık ortaya çıkaran bir madde olarak bilinir.Diğer alışkanlık yapıcı maddeler (alkol,<br />

barbitürat, benzodiazepine <strong>ve</strong> amfetamine ile kokain <strong>ve</strong> morfi n de benzer şekilde R.C.G.U<br />

da bir azalma yapmaktadırlar.<br />

c-Serebral dolaşım:<br />

Nöronal nAchRs serebral kan akımının kortikal kontrolünü yapan nörojenik mekanizmalarda<br />

rol oynamaktadır. Bu reseptör fonksiyonun modülasyonu klinikte oldukça önemli<br />

anlam taşımaktadır. Basal ön beynin elektrik ile uyarılması serebral kan akımında (C.B.F)<br />

artış yapmaktadır (Linville et al 1993). Alzheimer hastalığındaki perfüzyon bozukluğuna<br />

paralel olan bir bulgudur. Alzheimer hastalığında nAchR azalmasını yansıtmaktadır.<br />

Mecamylamine ise istirahat halindeki kortikal kan akımını azaltmaktadır. İnsanların paryeto<br />

temporal kortekslerinde bu azalma en çok olmaktadır. (Gitelman-Prohovnik-1992). Bu<br />

alan daha çok Alzheimer hastalarının beyin görüntülemelerinde en çok dikkat edilen bir<br />

sahadır(Heiss et al 1990). <strong>Nikotinin</strong> serebral kan akımını (C.B.F) azaltması nAchR kayıpları<br />

ile ilgili olup, Alzheimerli bir çok hastada bildirilmiştir (Smith-Giacobinni,1992). Bazal<br />

ön beyindeki nAchR gruplarının kaybında da (C.B.F ) serebral kan akımının azaldığını<br />

1986 senesinde Shimohama <strong>ve</strong> arkadaşları göstermişlerdir.<br />

Nikotinik Asetil kolin reseptörlerinin görüntüleme tekniklerindeki<br />

yenilikler:<br />

Sigara içenlerde C11-nikotine uptake’inde sigara içmeyenlere oranla artma bulunmaktadır.<br />

Çünkü nAchRs lerde upregulasyon meydana gelmiştir (NYBAK et al- 1994).<br />

Alzheimer hastalığında ise C11-nikotin bağlaması; nAchR’lerinde azalma olduğu için<br />

down-regule olup azalmıştır. Alzheimer hastalarının uzun süre kolinesteraz inhibitörleri ile<br />

(TACRİNE) ile tedavi edilmelerinden sonra, C11-nikotin uptake’in de artma olmaktadır.


130<br />

Sigara Bağımlılığı <strong>ve</strong> Kadın<br />

Nikotin Asetil kolin reseptörleri –Nörotoksik <strong>ve</strong> Nörotropik olaylar:<br />

a-Myasthenia Gravis<br />

Konjenital myasthenia gravis ender görülen otosomal resessif bir kas hastalığıdır.<br />

Çocukluk yaşlarında başlamaktadır. İlk belirtisi çok zaman bir oftalmoplejidir. Konjenital<br />

türü nAChR lerine karşı olan bir oto immün hastalık değildir. Çünkü nAchR antikorları<br />

bulunmaz. Bunlarda alfa 1 alt grubun mutasyonu olmuştur. Bu da yetersiz nAchR oluşuma<br />

sebep olur <strong>ve</strong> nöromüsküler ileti ileri derecede bozulur (Engel et al 1993).<br />

b-Nörodejenerasyon<br />

nAchR mutasyonu daha çok alfa 7 alt grupta olduğunda bu tablo ortayla çıkmaktadır.<br />

Bu mutasyon durumu ile nörodejenerasyon tablosunun ortaya çıktığını Treinin <strong>ve</strong> Chalpie<br />

isimli araştırmacılar 1995 yılında göstermişlerdir. Disfonksiyonel nAchRs ile apoptosis<br />

olmaktadır. Sistemik bir şekilde beyin hücrelerinde kayıplar olur. Kompetitif inhibitörler<br />

(d-tubocurarine) ile mutasyona sebep olan C.elegans inkübe edilecek olursa hastalığın<br />

seyrinde bir yavaşlama olur.d-tubocurarine ile inkubasyon nöron kaybını bazı görüşlere<br />

göre durdurmaktadır.<br />

c-Şizofreni:<br />

Bu hastalarda Kolinerjik sistem bozuktur. Şizofren hastaların %90 kadarı sigara içmektedir.<br />

Bu insanlar kendiliklerinden sigara dumanı ile Kolinerjik agonist etki kazanırlar <strong>ve</strong><br />

kendi kendilerini bir şekilde tedavi ederler. Oysa sigara içme frekansı diğer psikiyatrik<br />

hastalık hallerinde %45 ila %70 arasında bulunmaktadır. Oysa sigara kullanımı; psikiyatrik<br />

problemi olmayan genel nüfus içinde %33 frekansındadır(HUGHES et al 1996).<br />

Bir teoriye göre bu aşırı sigara içim bir genetik etki sonucudur. Şizofreni hastalığının<br />

bir genetik özelliği “stimulusa karşı azalmış uyandırılmış potansiyellerdeki bozukluk”<br />

durumudur. Psikiyatrik hastalıkları olanlarda ikinci uyarana karşı uyandırılmış potansiyel<br />

cevaplar,birinciye olandan daha zayıf <strong>ve</strong>ya düşüktür. Şizofreni hastalığında ise; ikinci<br />

cevaba daha güçlü cevap geliştirilmesi; nöron al responsları işitme uyarısına karşı daha<br />

düşük oluşturmalarındandır. Hippokampal Kolinerjik inputlar <strong>ve</strong> girişleri bozulmuştur. Bu<br />

bozukluk daha çok dentate girus <strong>ve</strong> hippokampus ta olmaktadır (Leonard-1999).<br />

Şizofrenlerin sigara içmeyen akrabalarında nikotin, P.50 yi arttırmaktadır. Bu etki kısa<br />

süreli olduğundan nAchR desensitizasyon durumunu yansıtır (Adler -1992). Bu yüzden bu<br />

insanlar sigara içmek suretiyle kendilerini tedavi ederler. Bütün buna rağmen şizofrenlerin<br />

kullandıkları sigara içindeki nikotinin onların negatif belirtilerini tedavi etmesi bakımından<br />

olumlu tesiri de vardır.<br />

d-Epilepsi<br />

Epilepsinin değişik tipleri irsiyet ile ilgili bulunmaktadır. Nikotin toksik dozlarda<br />

Nöbet ortaya çıkarabildiği gibi bazen status durumuna da sebep olup ölümle sonlanır.<br />

(Taylor 1990). Nöron al AChRs te ortaya çıkan nokta mutasyonlardan dolayı ion


Prof. Dr. Müfi t Uğur 131<br />

kanallarının ileti özellikleri bozulur, reseptörlerin desensitizasyon durumları değişir. Çok<br />

zaman bu mutasyon alfa alt ünitelerde meydana gelmektedir. Postsinaptik membranı etkileyen<br />

bu değişiklik epilepsi nöbetlerine yol açabilmektedir. Bu duruma ADNFLE (otozomaldominant<br />

nocturnal frontal lob epilepsisi) adı <strong>ve</strong>rilmektedir. Bu epilepsi tipi 20 ci<br />

kromozomda yapısal bir değişiklik, bir mutasyon sonucu ortaya çıkıyor. Alfa4nAChR de<br />

bozulma oluyor. Calcium un permeabilitesinde bir bozulma–düşme olur. Bu bozuk alfa 4<br />

alt ünitesi ile birleşen birtakım kimyasallar talamokortikal dengesizliği düzeltmektedir.<br />

Tedavi erken yapılacak olursa merkez sinir sisteminin ontogenezi düzeleceğinden tamamen<br />

ortadan kalkabilir.<br />

e-Dikkat <strong>ve</strong> Kognisyon<br />

Bir çok hayvan tecrübesinde hayvanların dikkatini nikotinin arttırdığı görülmüştür<br />

(E<strong>ve</strong>ndon et al 1993). Beyin hasarlı <strong>ve</strong> yaşlı hayvanlarda nikotin bir ztakım dikkat problemini<br />

düzeltmektedir. İnsanlarda nikotinin intra<strong>ve</strong>nöz yolla <strong>ve</strong>rilmesi <strong>ve</strong>ya nikotin<br />

patchleri ile uygulanması, dikkatin direk olarak düzelmesi ile, arkadan insanların bozuk<br />

kognisyonlarında da bir düzelme ortaya çıkmıştır. nAChRs asetil kolin; glutamate,<br />

dopamine, norepinefrinin, serotoninin <strong>ve</strong> GABA salınımını arttırır (Wonnacott 1997).<br />

Yapılan çalışmalarda Alzheimer hastalarına akut olarak <strong>ve</strong>rilen nikotin bu kişilerin bozuk<br />

dikkatleri üzerine iyi gelir (Newhouse, Sahakian 1988). Bu gibi düzelen durumları<br />

Kolinerjik kanal blokeri olan mecamylamine <strong>ve</strong> lobeline geri döndürmektedir. Kolinerjik<br />

inputların azalmasıyla bozulan dikkat <strong>ve</strong> kognisyon; nikotin ile düzelir(Muir et al 1995).<br />

Aynı zamanda nikotin ADHD hastalığında çocuklarda <strong>ve</strong> erişkinlerdeki kognitif yıkımı<br />

da düzeltmek amacıyla kullanılmaktadır (Ernst <strong>ve</strong> Zemaatkin 1995). Kolinerjik kanal<br />

modulatörleri de emniyetli bir şekilde ADHD tedavisinde kullanılabilir. Hedef nAChR<br />

olduğundan; kortikal kolinerjik transmisyonda <strong>ve</strong> dopaminerjik tarnsmisyondaki yetersizliklerin<br />

düzeltilmesi ile nikotin hafızayı <strong>ve</strong> kognisyonları düzeltir.<br />

f-Parkinson hastalığı<br />

Parkinson hastalığı nörodejeneratif bir hastalık olup istirahat tremoru, rigidite, bradikinezi,<br />

<strong>ve</strong> postural refl eks kaybı ile tanınır. Bu ekstrapiramidal belirtiler nigrostriatal dopaminerjik<br />

sistemin bir bozukluğunu yansıtmakta <strong>ve</strong> substantia nigra daki nöronların dejenerasyonunu<br />

gösterir (German 1989). Parkinson hastalığındaki ilk hedef dopa agonisti<br />

kullanımıdır. Epidemiyolojik çalışmalar sigara kullanımı ile Parkinson hastalığı arasında<br />

ters bir ilişki olduğunu göstermektedir (Smith <strong>ve</strong> Giacobinni -1992).<br />

Aynı zamanda Parkinsonlu hastaların beyinlerinde nAChRs azalır. Bu da nikotinin<br />

bu hastalıkta potansiyel bir faydası olacağı düşüncesini doğrular. Nikotin aynı zamanda<br />

hayvanlarda substantia nigra da dopamin kullanımını azaltmak suretiyle beyindeki dopamine<br />

miktarını da arttırmaktadır (Janson et al 1989). Yapılan altı Parkinsonlu hasta üzerindeki<br />

çalışmada sigara kullanımının tremor, rigidite, bradikinezi <strong>ve</strong> duruş bozukluklarını<br />

düzelttiği gözlenmiş;fakat aynı sonuçlar nikotin sakızları ile elde edilememiştir (İshikawa


132<br />

Sigara Bağımlılığı <strong>ve</strong> Kadın<br />

<strong>ve</strong> Miyatake 1993). Motor bozuklukların yanı sıra Parkinson hastalarında demans ta olur.<br />

Bu demansiyel durum Kolinerjik fonksiyonların kaybı ile ilgilidir. Bunlarda bazı nikotin<br />

preparatları ile dopaminerji güçlendirilmekte <strong>ve</strong> semptomlar iyileşmektedir.<br />

Burada etki nikotinin dopamine salınımını fasilite etmesiyle olmaktadır. Dopaminerjinin<br />

artması ise semptomatolojiye iyi gelmektedir. Diğer bir görüş ise nikotinin nikotinin<br />

nöroprotektif özelliğine bağlanmaktadır. Nikotin substantia nigra da bulunan nöronları bir<br />

takım nörotoksik etkilerden de korumakta <strong>ve</strong> onların hastalanmasına mani olmaktadır. Her<br />

şeye rağmen sigara kullanımı ile Parkinson arasında bir ters ilişki bulunmaktadır.<br />

g-Anksiyete<br />

Halk arasında sigaranın sinirlere iyi geldiği yaygın söylemi bulunmaktadır. Bu durumda<br />

kullanılan sigara ile çok zaman nikotinin kesilme belirtileri tedavi edilmekte <strong>ve</strong> bir rahatlama<br />

hissedilmektedir. (Corigal, Pamerlau 1993). Yapılan kontrollü çalışmalar sigaranın<br />

insanlarda anksiyolitik etkisi olduğunu gösterir (G”ilbert et al 1989). Anksiyolitik etki<br />

nöron al nAChRs yolu ile olmakta <strong>ve</strong> bu etki mecamylamine tarafından bloke edilmektedir.<br />

Benzodiazepinler gibi anksiyolitik benzer etkisi olmasına rağmen onlar gibi sedatif <strong>ve</strong><br />

amnestik etkisi yoktur, alkolün narkotik tesirinin potansiyalize etmez.<br />

h-Tourette sendromu:<br />

Tourette sendromu motor tikler ile istem dışı ses çıkarmalar ile karakterize, nöroleptik<br />

ilaçlar ile tedavi edilebilen bir hastalıktır. Bu nöroleptik ilaçlar vakaların ancak %70<br />

kadarında fayda (Erenberg et al 1987). Uzun süre haloperidol kullanımının tardif diskinezi<br />

gibi riskinin de bulunduğu göz önüne alındığında nikotinin hayvan deneylerinde ortaya<br />

çıkardığı nöroleptiklerin etkisini potansiyalize etme özelliği göz önüne getirildiğinde<br />

nöroleptikler ile birlikte kullanımı uygun olabilir <strong>ve</strong> bu şekilde Tourrette hastalarına nikotin<br />

sakızları, nikotin patch leri kullanıldığında bunların nöroleptikleri de kullanması halinde<br />

ortaya çıkan tiklerin frekansında anlamlı derecede azalmalar ortaya çıkmıştır (Mc<br />

Conville et al 1991). Tedaviye son <strong>ve</strong>rilse bile nikotinin bu faydalı etkisi haftalarca devam<br />

eder (Sil<strong>ve</strong>r <strong>ve</strong> Sanberg1993).<br />

i-Sigarayı bırakma<br />

Sigara nikotinden başka birçok yabancı maddeler içermektedir. Alışkanlık durumu<br />

nikotinin beyindeki güçlendirme <strong>ve</strong> mükafatlandırma merkezlerini kuv<strong>ve</strong>tlendirmesine<br />

bağlıdır. Hayvanlara <strong>ve</strong> insanlara <strong>ve</strong>rildiğinde nikotin özellikle mesolimbik dopaminerjik<br />

bölgeye etki eder. (Benowitz 1996, Corrigall 1993). Nikotin alışkanlığının fi zyolojik<br />

<strong>ve</strong> psikolojik yönleri de oldukça kuv<strong>ve</strong>tli olduğundan çok zaman sigara programlarının<br />

pek fazla iyi sonuç <strong>ve</strong>rmedikleri ortaya çıkmaktadır (Oates et al 1988 Stolermann1995).<br />

Sigaranın dışında en çok kullanım biçimi nikotin sakızları <strong>ve</strong> transdermal patchler yolu ile<br />

olur. nAChRs blokajı için mecamylamine kullanılabilirken, agonisttik özelliğinden dolayı<br />

lobeline kullanılabilir.


Prof. Dr. Müfi t Uğur 133<br />

j-Analjezi<br />

Nikotin zayıf antinosiseptif bir maddedir. Asetilkolin agonistleri ile birlikte kullanımı<br />

bu etkiyi arttırır. Tam nikotinin etki için tesir ettiği saha bilinmiyor. Muhtemelen nikotin<br />

subkortikal alanlardaki sinir hücrelerini akti<strong>ve</strong> ederek asetil kolin salınımı ortaya çıkartır;<br />

bu da desandan ağrı yolları üzerinde inhibitör etki edecek nöronları uyarıp başarılı olur.<br />

(Pert 1987). Bir başka görüşe göre de AChR stimulasyonu omurilikte intraselüller calciumu<br />

arttırarak antinosiseptif mekanizmaları uyarır (Bannon et al 1995). Kuv<strong>ve</strong>tli bir<br />

antinosiseptif madde olan bir alkaloid Epibatidine dir. Bu madde morfi nden 100 kat daha<br />

güçlü bir madde dir. Bu madde nAChR aktivasyonu ile analjezi etkisini göstermektedir.<br />

Aynı zamanda bu etkisi ile birlikte ciddi hipertansiyon <strong>ve</strong> konvulsiyonlar da yapar.<br />

k-Prostat fonksiyonları<br />

Epidemiyolojik çalışmalar sigara kullanımı ile prostat fonksiyonları arasında bir ters<br />

ilişki olduğunu göstermektedir (Roberts et al1997). Jaonlarda yapılan bir çalışma, sigara<br />

kullananlarında idrar yolları problemleri daha az ortaya çıkmıştır. Bu durum sigaranın<br />

diürezi arttırmasına bağlı olabilir <strong>ve</strong> sigara miktarı günde 1.5 paket olduğunda prostat<br />

fonksiyonları daha kötüleşir. Hafi f derecede sigara kumlananlarda sonuç daha iyidir.<br />

l-İltihaplı kalın barsak hastalığı (infl amatory bowel syndrome)<br />

Sigara kullanımı ülseratif kolit durumlarına da iyi geldiğini gösterir (Calkins 1989).<br />

Nikotin patch leri bile iyi sonuçlar <strong>ve</strong>rmiştir. Buna rağmen Crohn hastalığı ise sigara<br />

kullanımı ile çok daha kötü olmaktadır. Ortaya çıkan görüşlerden bir tanesinde nikotin<br />

bağırsak sisteminde E-selectin isimli enzimin ortaya çıkmasına mani olmakta <strong>ve</strong> downregule<br />

etmektedir. Bu madde iltihaplı hücreleri fi ltre etmektedir. Nikotin müshilleri oldukça<br />

faydalı sonuçlar <strong>ve</strong>rmektedir.<br />

m-Obstruktif uyku apnesi<br />

Nikotin sakızlarının obstruktif uyku apnesinde apne epizotlarını azalttığı gösterilmiştir<br />

(Goethe et al 1985, Wali 1995).<br />

NİKOTİNİN FARMAKODİNAMİSİ <strong>ve</strong> FARMAKOKİNETİĞİ<br />

Nikotin sigaranın alışkanlık yapan bölümüdür. Burada tütünün sigara <strong>ve</strong>ya diğer<br />

şekillerde kullanımı kastedilmektedir. Nikotin aynı zamanda nikotin sakızı, transdermal<br />

patch, nasal spray, <strong>ve</strong> inhalasyon yolu ile de alınabilir. Bu yollardan kullanılması sigaranın<br />

bırakılması için faydalı olabilir. Ayrıca bir takım hastalık durumlarının tedavisi için (ülseratif<br />

kolit, Parkinson hast, Alzheimer hast)de kullanılmaktadır.


134<br />

Sigara Bağımlılığı <strong>ve</strong> Kadın<br />

<strong>Nikotinin</strong> kimyası <strong>ve</strong> tütünün kullanılması:<br />

Sigara kullanımında volatile <strong>ve</strong> partiküllü maddeler bulunmaktadır. Sigara dumanındaki<br />

volatile faz içinde 500 kadar değişik gaz tabiatlı bileşim bulunmaktadır. Bunlar azot, karbon<br />

monoksit, karbondioksit, amonyak,hidrojen siyanür gibi maddelerdir. Bu gazlardan<br />

oluşan faz sigaranın %95 ini meydana getirmektedir. Partikül fazı ise %5 kadar olup 3500<br />

kadar değişik kimyasal madde tarafından meydana getirilmektedir. Bu fazın en önemli<br />

maddelerinden bir tanesi nikotin isimli alkaloiddir. Diğerleri nornikotin, anetabine, anabasinedir<br />

(Hoffman et al 1997). Partikül safhasında su ile birleşen muhtevaya katran<br />

–TAR adı <strong>ve</strong>rilir. Bunlar arasında polinükleer aromatik hidrokarbonlar, N-Nitrosaminler,<br />

<strong>ve</strong> diğer aromatik aminler bulunmaktadır. Lakin tütünün alışkanlık ortaya çıkaran bölümü<br />

ise nikotindir.<br />

Nikotin bir tersiyer amin olup piridin <strong>ve</strong> pirolidin halkalarını içerir.<br />

Aynı zamanda nikotinin iki adet steroiszomeri de bulunmaktadır. S-nikotin aktif<br />

izomerdir <strong>ve</strong> Nikotinik Kolinerjik reseptörlere bağlanır. Aynı zamanda tütünde de bulunur.<br />

Sigara içerken rasemizasyon olur <strong>ve</strong> sigara dumanında R-nikotin oluşur. Oluşan bu az<br />

miktardaki R-nikotin ise Kolinerjik reseptörler üzerinde zayıf antagonizma yapar.<br />

<strong>Nikotinin</strong> farmakokinetiği<br />

Nikotin tütünün yanmasının distilasyonu sonucunda elde edilir. Damlacıklar tarzında<br />

nikotin ihtiva eden katran (TAR)akciğere çekilerek ufak hava yollarına <strong>ve</strong> akciğer al<strong>ve</strong>ollerine<br />

depolanır. Nikotin zayıf bir alkaloiddir. Hücre zarından ortamın PH sına bağlı olarak<br />

emilmektedir.<br />

Tütün dumanı (Amerikan sigaralarında )PH 5.5 (asidik) olduğu için bu PH da nikotin<br />

ionize olur, membranları geçemez <strong>ve</strong> dumanın içindeki nikotin dudak mukozasından<br />

emilmez. Bunun yanı sıra pipo <strong>ve</strong> puro ile alınan sigara dumanının PH sı 8.5 tir (alkali).<br />

Bu PH ta nikotin ionize olmamış bir şekilde bulunur <strong>ve</strong> nikotin ağızdan emilir.<br />

Bir kez sigara dumanı ufak hava yollarından geçip akciğer al<strong>ve</strong>ollerine ulaştıktan sonra<br />

burada fi zyolojik olarak PH seviyesi emilebilecek duruma getiren imkanı bulur <strong>ve</strong> süratle<br />

emilir. Emildikten sonra da dolaşıma karışır <strong>ve</strong> değişik dokulara ulaşır. <strong>Nikotinin</strong> beyine<br />

ulaşması için 10-19 saniye kafi dir. Bu esnada arteriyel kanda bulunan nikotinin,<strong>ve</strong>nöz<br />

kandakinden altı (6) misli fazla olmasından dolayı beyinde yüksek konsantrasyona ulaşır<br />

(Gourley, Benowitz 1997-Henningfi eld 1993). <strong>Nikotinin</strong> plazmadaki seviyesi beyindeki<br />

gibi yüksek olup süratle azalır. Bu azalma ile periferik alanlar doyurulurken, bir taraftan<br />

de nikotin elimine edilir. Bir gün içinde birden çok kere sigara içildiğinde doyum<br />

noktalarında inip-çıkmalar (osillalsyonlar) olur. <strong>Nikotinin</strong> yarı ömrü ise 2 saattir. 6-8 saatten<br />

sonra birikim yapmaya başlar. Bu birikim yapmanın başlamasından sonra da gece<br />

boyunca nikotin seviyesinde bir korunma olur. Gün içinde nikotinin plazma seviyesi 20-<br />

40ng/ml arasında değişir (Benowitz 1982). Buna rağmen insanların kullandıkları sigaraya<br />

bağlı olarak plazma nikotin seviyesi <strong>ve</strong> sigaradan alınan nikotin miktarında değişkenlikler<br />

olur. Sigara içenler her sigara dumanını çektiklerinde “Puff Volume “(sigara nefesi) tut-


Prof. Dr. Müfi t Uğur 135<br />

mak, çabuk boşaltmak suretiyle bu durumu maniple ederler. Her sigara içiminde çekilen<br />

duman sayısı, dumanın çekilişi ile bu maniplasyon kontrol edilir (Herning et al 1983).<br />

Nikotin sakızlarındaki nikotin, tütünün çiğnenmesi <strong>ve</strong>ya enfi ye çekilmesi ile nikotin<br />

ağızdan emilir. Plazma nikotin konsantrasyonu yavaşça yükselir <strong>ve</strong> 30 dakikada doruk<br />

seviyeye ulaşır <strong>ve</strong> müteakip 2 saat sonra da düşmer. Nikotin sakızlarında; sakız çiğnendikçe<br />

nikotin salınımı olur,bu yüzden de bu metotta sakızdan nikotinin tam ekstraksiyonu olmaz.<br />

(2mg sakız %53, 4 mg sakız ise %72 lik bir salınım miktarı sağlıyor). Bu durumda<br />

önemli bir miktar nikotin de ağızdan yutulur. <strong>Nikotinin</strong> sistemik dozu düşük olur. Sakız<br />

çiğnemekle ulaşılan nikotin seviyesi,her zaman sigara içildiği zamanki nikotin seviyesinden<br />

çok düşüktür (Benowitz et al 1987- McNabb 1984).<br />

Transdermal nikotin patchleri 16 ila 24 saatte 15-22 mg nikotin nakleder (Benowitz<br />

1995). Nikotin yavaş emilir <strong>ve</strong> plazma seviyesi yavaşça 6-10 saatte yükselir. 7-8 saatlerde<br />

sabit seviyede kalır <strong>ve</strong> son 6 saatte düşer;patch kullanımında nikotin dozu ile nikotinin<br />

plazma seviyesi arasında iki ila üç kata kadar varan bireysel farklılıklar olur (Benowitz<br />

-1997). Ortalama plazma nikotin seviyesi patch kullanıldığında ağır sigara içenlere<br />

kıyaslandığında daha düşük bulunur (Benowitz 1995). Transdermal nikotin emilimine<br />

derinin kan akımı da etki eder (Benowitz 1995). Vazokonstriktörler emilimi düşürken,<br />

vazodilatatörler nikotinin transdermal emilimini arttırırlar.<br />

<strong>Nikotinin</strong> nazal sprayleri 1 mg nikotin <strong>ve</strong>rir <strong>ve</strong> bunun %50 kadarı emilebilir. Sigara<br />

içimi transdermal patch kullanımına göre daha fazla nikotinin sağlar, nazal spray yolu<br />

ile nikotin emilimi 5 ila 6 kat daha fazla olmaktadır (Benowitz 1997). Nazal spraydeki<br />

nikotin çabuk emilir fakat plazma seviyesi sigara içenlere kıyaslandığında düşük bulunur.<br />

Sigara içimi gibi, arteryel nikotinin plazma seviyesi <strong>ve</strong>nöz kandakindehn 2-3 kat daha<br />

fazla bulunur. Arter kanında doyuma <strong>ve</strong>nöz kandan 20 dakika önce ulaşılır (Gourlay <strong>ve</strong><br />

Benowitz -1997).<br />

<strong>Nikotinin</strong> %70-%80 kadarı oksidasyon yolu ile COTİNİNE e metabolize olur(Benowitz<br />

1982). <strong>Nikotinin</strong> cotinine dönüşünde en önemli enzim CYP 2 A6 enzimidir. Cotinine arkadan<br />

3-HYDROXYCOTİNİN e dönüşür <strong>ve</strong> bu idrarda bulunan nikotin metabolitidir. CYP<br />

2 A6 aynı zamanda cotinine oksidasyonundan da sorumludur. Çok zaman bu madde nikotin<br />

alımının bir belirleyicisi olarak da kullanılmaktadır (Benowitz, De Schaepper, Zevin<br />

et al 1997).<br />

Birey sigara içtiğinde <strong>ve</strong>ya nikotin ilaçları kullandığında plazma nikotin seviyesinin<br />

en önemli belirleyicisi nikotin klirensi olur. <strong>Nikotinin</strong> renal klirensi idrarın PH sına bağlı<br />

bulunmaktadır (asit idrarda klirens artar, alkali idrarda klirens azalır). Total nikotinin<br />

%2-%35 kadarı böbrekler yoluyla itrah edilir(Benowitz 1992, Jacob 1985).<br />

<strong>Nikotinin</strong> Farmakodinamiği<br />

Nikotin reseptörlerinin aktivasyonu asetil kolin, Norepinefrin,dopamine, serotonin,<br />

beta endorfi n, glutamate <strong>ve</strong> diğer nörotransmitterlerin salınımını akti<strong>ve</strong> eder. Nikotin aynı<br />

zamanda büyüme hormonu (GH) <strong>ve</strong> adrenocorticotropik hormon (ACTH) salınımını da<br />

kolaylaştırır. <strong>Nikotinin</strong> iptila ortaya çıkarma özelliği onun fi zyolojik mükafatlandırma


136<br />

Sigara Bağımlılığı <strong>ve</strong> Kadın<br />

sistemlerine etki etmesi <strong>ve</strong> bu etkisini dopamin salınımına etki yaparak ortaya çıkarması<br />

ile ilgili bulunmaktadır (Corrigal et al 1994).<br />

a-Kompleks doz-cevap münasebeti bulunmaktadır,<br />

b-nikotine maruz kalmadan sonra tolerans hali gelişmektedir.<br />

Düşük dozlarda sigara kullanılması halinde nikotin sempatik aktivasyonu temin ederek<br />

kemoreseptörleri akti<strong>ve</strong> eder. Beyine doğrudan da etki eder. Bunun sonucunda kalp<br />

atım sayısında bir artma meydana gelir <strong>ve</strong> kan basıncı yükselir. Yüksek dozlarda nikotin<br />

doğrudan periferik sinir sistemine etki etmek suretiyle ganglionik stimulasyon yapar <strong>ve</strong> adrenal<br />

guddeden katekolamin salınımı artar. Çok fazla yüksek dozda nikotin hipotansiyon<br />

ile bradikardiye yol açar. Burada ganglionik blokaj olmaktadır. Aynı zamanda muhtemel<br />

bir vagal stimulasyon ile de, doğrudan beyin depressör etki icra eder.<br />

Nikotini kullanmadan sonra tolerans gelişir. Nikotine karşı gelişen tolerans durumu onun<br />

birçok etkisini de kapsar. Kardiyovasküler <strong>ve</strong> toksik etkiler (baş dönmesi,bulantı, yorgunluk)<br />

i kapsar. Kalp atım sayısının artması bir tolerans etkisidir, fakat tam kesin söylenmez.<br />

Tolerans gelişiminin yarı ömrünü PORCHET 35 dakika olarak tayin etmiştir<br />

<strong>Nikotinin</strong> kardiovasküler, endokrin <strong>ve</strong> metabolik etkileri<br />

<strong>Nikotinin</strong> kardiovasküler sistem üzerine olan etkisi artan katekolaminlerin yol açtığı<br />

sempatik nöral uyarılma ile olmaktadır. Merkez sinir sistemi ile periferik kemoreseptörler,<br />

özellikle karotiddeki kemoreseptörler ile doğrudan etki ile beyin sapı <strong>ve</strong> omurilik akti<strong>ve</strong><br />

olur (Su 1982). Periferik mekanizmalar ile adrenal medulladan <strong>ve</strong> damarlardaki sinir<br />

uçlarından katekolamine salımı artar. Bu etkiler kalp atım sayısını arttırır, kan basıncı<br />

yükselir. Sigara içince, nikotin sakızı çiğneyince, nazal spray kullanınca, intra<strong>ve</strong>nöz yolla<br />

nikotin alındığında bu etkiler görülür (Benowitz 1982, Sutterland 1992). Transdermal<br />

nikotin bu değişiklikleri daha hafi f derecede yapmaktadır (Benowitz 1993). 35 dakikalık<br />

yarı ömrü ile kardiyovasküler sistemde tam olmayan bir tolerans hali meydana gelir. Bu<br />

arteryel <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>nöz kandaki farklılıklar bize arteryel kandaki seviyenin nikotinin reseptörlerdeki<br />

konsantrasyonunu yansıtır. Venöz kan seviyesi ise nikotinin dokulara dağılmasından<br />

sonraki seviyeyi yansıtır. Aynı zamanda <strong>ve</strong>nöz kandaki <strong>ve</strong> artaryel kandaki nikotin seviyesinin<br />

düşüşü arasında bir zaman farkı da bulunmaktadır. Bu duruma ise yalancı tolerans<br />

(pseudotolerans) adı <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />

Nikotin değişik organlara giden kan akımını da etkilemektedir. Bazı yerlerde vazokonstriksiyon<br />

yapar (deri), bazılarında vazodilatasyon (iskelet adalesi) meydana getirir.<br />

Derideki vazokonstriksiyon durumundan dolayı parmak ucundaki ısı düşer (Benowitz<br />

1992). Nikotin koronerlerde vazokonstriksiyon yapar. Özellikle arterosklerotik damarlarda<br />

oluşan vazokonstriksiyon tehlikeli olur. Katekolaminler tarafından koronerlerde meydana<br />

gelen vazokonstriksiyon durumu alfa adrenerjik bloker olan “phentolamine “ile düzelir<br />

(Winniford- 1986).<br />

Sigara kullanımı akut kardiyak risk frekansını da arttırır.Bu durumu endotel yaralanması<br />

yapıp orada trombüs oluşumunu hızlandırmak suretiyle yapar(Celemajer 1993). Niko-


Prof. Dr. Müfi t Uğur 137<br />

tin transdermal kullanım ile, sakız tarzında, oral yol ile alınması halinde elde edilen<br />

sonuçlara göre kanın şekilli elemanlarına etki etmez <strong>ve</strong> endotel hasarı meydana getirmez<br />

(Benowitz1993,Mundal 1995, Nowah 1996, Thomas 1995).<br />

Lipit profi l değişiklikleri, VLDL de artma, LDL de artma, HDL sentezinde azalma sigara<br />

içenlerde sık görülmektedir. Bu değişiklikler nikotin replasman tedavisi yapılan durumlarda<br />

olmaz (Quencell1989).<br />

Nikotin metabolizmaya da etki etmektedir. Sigara kullananlar sigara kullanmayanlardan<br />

ortalama 4 kg az gelmektedirler(Perkins ).Kilonun düşük oluşu; artmış metabolizma<br />

durumunu yansıtır (Arcavi 1994). Sigara içimi bırakıldığında <strong>ve</strong>ya ara <strong>ve</strong>rildiğinde iştah<br />

artması olur <strong>ve</strong> kalori alımı artar.Bu durum da ilk 6 –12 aylık dönemde bir kilo alımı<br />

olur,fakat arkadan bu kilo alımı normal seviyesine düşer (Perkins 1993).<br />

<strong>Nikotinin</strong> endokrin etkileri de bulunmaktadır. ACTH <strong>ve</strong> cortisol salımı etkilenir (Baron<br />

et al 1995). Beta endorfi n salımı etkilenir (Seyler et al 1986).Antinosiseptif etkileri de<br />

bulunmaktadır (Pamerlau 1984).<br />

Sigara kullanımı osteoporoz için de bir risktir (Happer). Mekanizması bilinmemektedir.<br />

<strong>Nikotinin</strong> indüklediği düşük beden ağırlığına bağlı olabilir. Aynı zamanda düşük östrojen<br />

seviyesi sigara içen kadınlarda sıktır. Postmenapoz östrojen tedavisi gören, sigara içen<br />

kadınlarda düşük östrojen seviyesi bulunur (Considenti et al 1992). Bu durum sigara<br />

dumanının hormonlara <strong>ve</strong> enzimlere olan tesirinden ileri gelmektedir.<br />

Özel populasyonlar<br />

a-Cinsiyet farklılıkları:<br />

Fare <strong>ve</strong> Macaques maymunlarının erkeklerinin nikotini metabolize ediş hızlarının<br />

dişilerinden daha hızlı olduğu gösterilmiştir (Seaton 1991). <strong>Nikotinin</strong> klirensi de insanlarda<br />

değişik sonuçlar göstermektedir. Benowitz in bir çalışması, nikotin klirensinin erkeklerde<br />

kadınlardan anlamlı derecede fazla olduğunu göstermektedir. Yeni çalışmalar klirensi ile<br />

cinsiyet arasında fark olmadığı şeklinde çıkmıştır(Benowitz).<br />

İlaçların metabolik yıkımı kilo üzerinden hesaplandığından <strong>ve</strong> genelde erkeklerin<br />

kadınlardan ortalama olarak biraz fazla kilolu olmalarından dolayı erkeklerin biraz daha<br />

hızlı şekilde nikotini metabolize ettikleri söylenebilir.<br />

Sigaradan emilen nikotin plazma cotinine konsantrasyonu ile söylenebilir. On erkek<br />

<strong>ve</strong> on kadın mukayese edildiğinde erkeklerin her sigaradan daha çok nikotin aldıkları<br />

görülmüştür. Erkekler 0.91 mg alırlarken kadınlar 0.84 mg nikotin almaktadırlar. Kadınlar<br />

içtikleri her sigaradan daha az nikotin almalarına rağmen bu düşük alış düşük klirensi ile<br />

kompanse olur <strong>ve</strong> ortalama plazma seviyeleri aynı seviyede kalır.<br />

Kadın <strong>ve</strong> erkeklerde farmakodinamik farklılıklar hakkında bilgi çok fazla bulunmamaktadır.<br />

Progesterone bazı Kolinerjik Nikotinik reseptörlerin fonksiyonlarını bozmaktadır<br />

(Valera et al 1992). Farelerde nikotine karşı ACTH cevabı erkek farelerde dişi farelerden<br />

daha yüksek bulunmuştur (Andrsson 1988).


138<br />

Sigara Bağımlılığı <strong>ve</strong> Kadın<br />

İnsanlarda nikotin nazal spray kullanımı cevapları incelenmiş <strong>ve</strong> kadınların nikotinin<br />

etkisine erkeklerden daha az hassas oldukları bulunmuştur. Kadınlar sigaradan sonra daha<br />

fazla kilo alırlar (Willianson 1991). Burada nikotininin iştah baskı merkezinde ne kadar<br />

inhibisyon ile davranışları yönlendirdiği bilinmemektedir.<br />

Seks hormonları, menstruel siklus süresince değişim gösterir. Bu çalışma Premenstrüel<br />

dönemde daha çok sigara içildiğini gösterir. (Steinberg). Menstruasyon esnasında kesilme<br />

belirtileri olmakta <strong>ve</strong> sigaraya duyulan açlık artmaktadır (Allen et al 1996). Bunu söylemek<br />

belki biraz zor olabilir çünkü menstruel semptomatoloji ile nikotin kesilme belirtilerinin<br />

de üst üste geldiği düşünülmelidir. Sigara arama durumu premenstrium durumunun<br />

olumsuz etkilerine bir cevap olarak ta düşünülebilir.<br />

b-Hamile kadınlar<br />

Gebelik bazı drogların metabolizmasını da hızlandırmaktadır. Bu yüzden gebelik<br />

esnasında nikotinin <strong>ve</strong> cotininin metabolizması da çok değişmektedir. Gebelere nikotin infüzyonu<br />

yapılacak olursa nikotinin klirensi %50 fazla bulunur. Cotinin klirensi ise hamilelik<br />

döneminde %100 artış göstermektedir.<br />

<strong>Nikotinin</strong> biyodavranışsal (biobehavioral ) etkisi:<br />

Sigara içenlerde iptila olmuştur. Bu iptila durumunun insanlarda fi zyolojik, psikolojik<br />

<strong>ve</strong> sosyal yönleri bulunur.<br />

Hayvanlar <strong>ve</strong> insanlar nikotini kendileri alırlar. Nikotin alımı pozitif <strong>ve</strong> negatif güçlendiriciler<br />

ile moti<strong>ve</strong> olur. Pozitif güçlendirme (positi<strong>ve</strong> reinforcement) içerisinde relaksasyon,<br />

kognitif fonksiyonlarda artma, mizaç durumu sayılabilir. Negatif güçlendiriciler ise nikotinin<br />

kesilme belirtilerinden kurtulma eğilimi, sinirlilik, irritabilite, anksiyete <strong>ve</strong> konsantrasyon<br />

bozukluğu ile kognitif fonksiyon bozukluğu bulunur (Hughes, Hatsırkomi 1986).<br />

Nikotin sigara ile inhale edilerek alındığında süratle emilir <strong>ve</strong> yüksek arteryel seviyede<br />

beyne ulaşır. Bu noktadan sonra süratli bir şekilde davranışsal güçlendirmeler yapar. <strong>Nikotinin</strong><br />

beyindeki seviyesi azalınca reseptörlerin duyarlılığında bir artma olur, tekrar nikotin<br />

alınmak suretiyle davranışlar yükselen nikotin seviyesi ile maniple edilir. Toksik etkilere<br />

karşı tolerans çabuk gelişir (baş dönmesi gibi).<br />

Transdermal yol ile nikotin <strong>ve</strong>rildiğinde seviyedeki yükseliş daha yavaş olur. Bu yüzden<br />

güçlendirici etki pek olmaz. Nikotin sakızları ile nikotinin alındığı durumlarda nikotin<br />

intermittent olarak alınır. Bu yüzden düşük seviye <strong>ve</strong> lokal etkiler kendini gösterir. Aynı<br />

zamanda sakız kullanımı ileri derecede kötü koku <strong>ve</strong> çene yorgunluğu yapmaktadır.<br />

Nazal spray ise sigara içmeye benzer.Nazal spray kullanımında arteryel plazma seviyesi<br />

süratle yükselir. Venöz seviyeden 3 kat fazla olur. Sigaranın ortaya çıkardığı arteriyel <strong>ve</strong><br />

<strong>ve</strong>nöz seviyelere benzemektedir. Ancak nazal spray kullanımlarında iptila hali gelişebilirse<br />

de bugüne kadar bildirilmiş bir vak a bulunmamaktadır.<br />

Günümüzde nikotin replasman tedavisi düşük kan plazma nikotin seviyesinin arttırma<br />

prensibine bağlıdır. Düşük nikotin seviyesi daha zayıf güçlendirme yapar.


Prof. Dr. Müfi t Uğur 139<br />

KADINLARDA SİGARA KULLANIM <strong>ve</strong> CİDİ YAN ETKİLERİ<br />

Günümüzde dünya nüfusunun 1/3 ü sigara kullanmakta olup, bu oran gün ge tikçe<br />

kadınlar lehinde bir artma göstermektedir. Söz konusu sigara kullanımına bağlı olarak<br />

WHO kayıtlarına göre günde 10,000 kişinin doğrudan <strong>ve</strong>ya dolaylı etkilerle sigara<br />

kullanımına bağlı olarak öldüğü bildirilmektedir. Günümüzde de özellikle hanımlar için<br />

en tehlikeli olan grup genç kızların oluşturduğu kullanıcılar grubudur, Sigara kullanımı bu<br />

yaş grubundaki erkeklerde azalma gösterirken bayanlarda artma göstermektedir.<br />

En son WHO araştırmasına göre toplumda sigara kullananların %71 kadarı erkelerden<br />

meydana gelirken, %61 kadarını kadınlar meydana getirmektedir. (WHO, NHSDA<br />

araştırması 2001 sonuçları).<br />

Bu çalışmalar bize hanımların erkeklere göre sigaraya daha erken yaşta başladıklarını <strong>ve</strong><br />

bu alışkanlıklarını bir kez başladıktan sonra daha çok devam ettirdiklerini göstermektedir.<br />

Yapılan çalışmalar onların sigaraya adet dönemlerinin başlangıcıyla geç adolesans dönemleri<br />

arasında daha çok başladıklarını göstermektedir. Bu insanların sigara başlamalarında<br />

çok kere içinde bulundukları aile ortamında aktif bir sigara içici bireyin bulunması<br />

(anne- baba ağabey gibi) onların bu alışkanlıklarını sürdürmelerini kolaylaştırmaktadır.<br />

Genç kızların karşı cins ilişkilerinde bu dönemde tanıştıkları bir karşı cins mensubunun<br />

sigara için bir kişi olması alışkanlığa etki eden önemli bir güçlendiricidir. Keza gene<br />

hanımların günlük yaşamları esnasında yaşadıkları stres durumlarından (negatif güçlendirici)<br />

kaçınmak için de önemli olarak başvurdukları bir yol da sigara kullanımıdır (Gritz et<br />

al 1996).<br />

Kadınların sigara kullanımları ile ilgili medikal durumların başında<br />

• Kardiyovasküler hastalıklar<br />

• Akciğer hastalıkları <strong>ve</strong> akciğer kanserleri,<br />

• O<strong>ve</strong>r kanserlmeri,<br />

• Meme kanserleri gelmektedir.<br />

Kardiyovasküler hastalıklar açısından kadınların aynı miktarda sigara kullanan<br />

erkeklerden iki kat daha fazla olmak üzere ölümcül sonuçlu hastalıkların riski altında<br />

bulunmaları, bunun yanı sıra sigara kullanımının her iki cinste de aynı oranlarda akciğer<br />

kanserine yol açtığı bilinmektedir. Bu durumda söz konusu olan etkilerin kadınlarda daha<br />

fazla oluşu onların karsinojen maddeleri erkekler kadar metabolize edemeyişlerine bağlı<br />

olduğunu bildirenler bulunmaktadır. Keza kadınların yaşamlarında <strong>ve</strong> cinsellikleriyle ilgili<br />

bi takım hormonlar kanserojen maddeler üzerine etki ederek onları kansere daha çok<br />

yatkın hale getirmektedir (Clarke et al 1982, Mc Cann et al 1992). Hatta bu araştırmacılar<br />

kadınların servikal mukus akıntılarında sigaranın bileşimde bulunan kimyasal maddelerin<br />

mevcudiyetine de dikkat çekmektedirler.<br />

Gebelik <strong>ve</strong> komplikasyonları bakımından hanımlarda sigara kullanımı en tehlikeli bir<br />

ajan olarak bildirilmektedir. Vazokonstriktör etkisi, Tromboksan A 2 enzim aktivasyonu<br />

üzerindeki etkisiyle pıhtı oluşumunda ortaya çıkan artma durumu, plasenta kan akımını<br />

bozmasıyla fetal gelişime ciddi tehlikeler getirmektedir. Bu etkileriyle sigara fetusun


140<br />

Sigara Bağımlılığı <strong>ve</strong> Kadın<br />

sağlıklı fetal gelişimine mani olmakta onun çok zaman miadından önce <strong>ve</strong> her zaman daha<br />

düşük doğum ağırlıklı olarak doğmasına sebep olmaktadır. Görülen bir takım konjenital<br />

sakatlıkların, zeka geriliklerinin frekansını arttırmakta, ani abortuslara yol açarken, bebek<br />

ölümlerine de sebep olabilmektedir.<br />

Nikotin damar sistemi üzerindeki ciddi ölçüdeki vazokonstriktör etkisini nikotinin<br />

adrenalin ifrazını tetiklemek suretiyle, adrenalin deşarjına sebep olmasıyla yapmakta <strong>ve</strong> bu<br />

şekilde vazokonstriktör etkiyle uteroplasental perfüzyonu çok olumsuz bir biçimde etkilemektedir.<br />

Aynı zamanda vazokonstriksiyonun bozmuş olduğu fetal dolaşımda süratle karboksihemoglobin<br />

miktarını artırmaktadır. Yapılan çalışmalar fetüs te anne kanındakinden<br />

%15 daha fazla karboksihemoglobin bulunduğunu göstermektedir. Artmış karboksihemoglobin<br />

aynı zamanda gebelik süresine etki ederek süreyi kısalıcı rol oynar <strong>ve</strong> miadından<br />

önce doğumlar olabildiği gibi ani abortuslar la da durum sonlanabilir. Bu şekilde miadında<br />

olan doğumlar; her zaman normallerden 150-450 gr daha eksik doğum ağırlıklı olarak<br />

doğmaktadırlar. Bu fetal gelişimin önemi göz önünde bulundurulduğunda, bu eksikliğin<br />

ileri hayatta ne kadar ciddi durumlara yol açabileceği kaçınılmazdır.<br />

Yapılan çalışmalar sigara kullanımının gebelik döneminde gelişen fetal hücrelerin<br />

sayısına <strong>ve</strong> kalitesine de etki ettiğine işaret etmektedir. Bu dönemde sigaradaki nikotin <strong>ve</strong><br />

diğer maddelerin etkisiyle DNA sentezi azalmakta <strong>ve</strong> hücrelerin çoğalmasında bir yavaşlama<br />

olmaktadır.burada bozulan protein sentezinin etkisinin kaçınılmaz olduğunu ifade eden<br />

çalışmacılar bulunmaktadır (Yager H1969). Annelerin sigara kullanımlarının gebeliğin<br />

erken döneminde olmazsının daha çok tehlikeli olduğu üzerinde duran çalışmacılar da<br />

bulunmaktadır. Kelsey <strong>ve</strong> arkadaşları yaptıkları çalışmalarında erken dönemde sigara kullanan<br />

annelerin bebeklerinde daha çok sinir sistemi, sindirim sistemi <strong>ve</strong> Kardiyovasküler<br />

sistem üzerinde bir takım mal formasyonların daha çok bulunabileceğinden bahsetmektedir.<br />

Keza annelerin gebelik dönemlerinde sigara dışı başka yollarla da nikotin almalarının<br />

mahzurlu olduğunu bildiren çalışmalar bulunmaktadır. Gebelik öncesinde kullanılan sigaradaki<br />

nikotinin de bir takı o<strong>ve</strong>r hücrelerinde mutasyonlara yol açabileceği keza aynı<br />

şekilde deneysel olarak nikotin ile yüklenen erkek farelerdeki spermlerin mutasyona<br />

uğradıklarını <strong>ve</strong> bu farelerin sakat fareler dünyaya gelmesine sebep olduklarını Gustavson<br />

K.H 1977 de göstermiştir.<br />

Kadınların kendi yaşamları açısından sigara kullanmaları ise infertilite <strong>ve</strong> menopoz<br />

durumlarına etkili olmakta, infertilite ye sebep olmakta <strong>ve</strong> menopozu da daha önceye çekmektedir.<br />

Aynı zamanda çalışmacılar nikotinin erkek spermlerini bozduğunu <strong>ve</strong> testosteronunda<br />

azalmasına yol açarak erkeklerde de infertilite ortaya çıkardıklarını göstermişlerdir<br />

(Hemsworth B.N. 1981).<br />

Tütün <strong>ve</strong> kullanımının kadınlarda immun sistem üzerinde olan olumsuz etkisi onlarda<br />

immunosupresyonlara sebep olmakta <strong>ve</strong> immunglobulinleri azaltmaktadır. En sık <strong>ve</strong> en<br />

çabuk azalan İgG ile İgM bulunmaktadır. Fetal reddi önleyen İgG nin azalması sıklıkla<br />

annelerde düşük yapma riskini arttırmaktadır.<br />

Annenin kullandığı sigarının çocuğun doğumdan sonraki sağlığı açısından da önemi<br />

vardır <strong>ve</strong> sigara kullanan annelerin çocukları doğumlarından sonra da daha çok solunum,


Prof. Dr. Müfi t Uğur 141<br />

sinir sistemi, kan, K.B:B<strong>ve</strong> urogenital sistem hastalıklarından daha sık şikayetçi olurlar.<br />

Sigara salt anne açısından bronşit, amfi zem,akciğer Ca, pankreas <strong>ve</strong> safra kesesi Ca<br />

artışıyla enfeksiyonları <strong>ve</strong> idrar yolu enfeksiyonlarına ait riskler artar.<strong>Nikotinin</strong> aynı zamanda<br />

adrenalin deşarjına sebep olarak yatkın kişilerde önce hipoglisemi ataklarına sebep<br />

olurken onları diyabete bile hazırladığı üzerinde duran araştırmacılar bulunmaktadır.<br />

Ağır metal birikimi yapıcı etkisi bulunmaktadır. Birikimle zehirlenmelere yol açar.<br />

Fetal dönemde artan ağır metaller; fi zik gelişimin engelleyicileri olarak bilinirler. Sigara<br />

ile alınıp biriken Cadmium fetal çinko kullanımına engel olarak fetüste baş <strong>ve</strong> beden<br />

gelişimine engel olur. Aynı zamanda Cadmiumun birikiminin ADHD ye sebep olduğunu<br />

bildiren çalışmalar da bulunmaktadır. B6, magnezyum, kobalt <strong>ve</strong> krom miktarlarında azalma<br />

olurken bakır birikimi sık olabilmektedir.<br />

Kaynaklar<br />

1 Adler LE, Hoffer LJ, Griffth J et al: Normalization by nicotine of defi cient auditory sensory gaiting<br />

in relati<strong>ve</strong>s of schizophrenics, Biol Psychiatry.,32: 607-616,1992.<br />

2 Bannon AW, Gunther KL, Decker MW et al., The infl uence of BAYK8644 treatment on epibantine<br />

induced analgesia. Brain Res. 678: 244-250,1995.<br />

3 Benowitz NL: Pharmacology of nicotine; addiction and therapeuitics. Annu.Rev Pharmacol Toxicol<br />

36:597-613, 1996.<br />

4 Bertrand D,Changeux JP: nicotinic receptor; an allosteric protein specialized for intraccellular communication,<br />

Rev Neuroscience,7:75-90,1995.<br />

5 Calkins BM, A meta analysis of the role of smoking in infl amatory bowel disease, Dig Dis Sci:<br />

1841-1854,1989.<br />

6 Clarke PBS,Pert A, Autoradiographic evidence for nicotine receptors on nigrostriatal and mezolimbic<br />

dopaminergic neurons. Brain Res., 348:355-358,1985.<br />

7 Corrigal W: Nicotine addiction: consideration in the therapeutic use of nicotine. Med Chem Res. 2:<br />

603-611,1993.<br />

8 Curtis DR, Eccles RM: The excitation of renshaw cells by pharmacological agents applied electrophoretically.<br />

JPysiolo(london)141:435-445,1958.<br />

9 Damaj MI, Welch SP,Martın BR,: İnvol<strong>ve</strong>ment of calcium and L-Type channels in nicotineinduced<br />

analgesia J Pharmacol Exp Ther 266: 1330-1338,1993<br />

10 Elgoyhen AG, Johnson DS et al:an acethylcholine receptor with no<strong>ve</strong>l phermacological properties<br />

expressed in rat cochlear hair cells.; Cell 79:705-711,1994.<br />

11 Engel A G, Hutchinson DO et al, Myasthenic syndromes attributed to mutations affecting the epsilon<br />

subunit. Ann N Y Acad Sci; 681: 496-508, 1993.<br />

12 Feldman R S et al: Principles of Neuropsychopharmacology, Sunderland, MA, Sinauer Associates,<br />

1997,pp249-251.<br />

13 German DC et al, midbrain dopaminergic cell loss in Parkınson7s disease. Ann Neurol 26: 507-<br />

514.; 1989.<br />

14 Gothe B, Stohl KP et al., Nicotine, a different approach to treatment of obstructi<strong>ve</strong> sleep apne,<br />

Chest; 87: 11-17, 1985.<br />

15 Hughes JR, et al,:Prevalance of smoking among psychiatric outpatients, Am J Psychiatry,; 143, 993-<br />

997, 1996<br />

16 Ishikawa A, miyatake T: effects of smoking in patiens with early onset Parkinsons disease., J<br />

Neurol Sci,; 117:28-32, 1993.<br />

17 Leonard S et al,; The role of nicotine and nicotine receptors in psychopothology., Edited by Arneric


142<br />

Sigara Bağımlılığı <strong>ve</strong> Kadın<br />

SP, Brioni JD, New York, Wiley,; pp 307-321, 1999.<br />

18 London E D et al., mapping the cerebral metabolic responses to nicotine,. NPP boks,;1995,pp153-<br />

166.<br />

19 Oates JA et al., Pharmacological aspects of cigarette smoking and nicotine addiction,; N Engl<br />

J.Med.319:1318-1330; 1988.<br />

20 Pomerlau OF., Nicotine as a psychoacti<strong>ve</strong> drug,; Psychopharmacol bulletin 22:865-869; 1986.<br />

21 Shakian B et al; The effects of nicotine on attention.; Br J Psychiatry.,;154: 797-800,;1989.<br />

22 Sil<strong>ve</strong>r AA et al:; Transdermlal nicotine patch and potentiation of haloperidol in Tourette7 syndrome;<br />

Lancet, 342;182; 1993<br />

23 Vijayaragha<strong>ve</strong>n VL et al Arachidonic acid as a posible negati<strong>ve</strong> feed back inhibitor of nicotinic<br />

acetylcholine receptors on neurons.; > Neuroscience.; 15:3679-3687;1995.<br />

24 Wonnacot S,; Preszynaptic nicotinic Ach receptors, Trends Neuroscience,; 20: 92-98,; 1997.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!