07.04.2013 Views

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kadar değer verdiğini hiç bilmiyordum! Hem gerçekten, gerçekten Böceği bulamadınız değil mi? Đlyuşa'mn babası da,<br />

bütün çocuklar da köpeği bulmak için kenti altüst ettiler. Đnanır mısınız? Đlyuşa hasta hasta üç kez benim yanımda bile<br />

gözleri yaşla dölü olarak babasına; «Ben neden hastayım biliyor musun baba? Böceği o gün öldürdüğüm için. Şimdi<br />

tanrı beni onun için cezalandırıyor» dedi. Zihninden bu düşünceyi silmeye imkân yok. Eğer şimdi o<br />

Böceği bir yerden bulup ona gösterseler, hayvanın ölmediğini, sağ olduğunu ona ispat etseler, bana öyle geliyor ki,<br />

sevincinden dirilir. Bu bakımdan hepimizin umudu sizdeydi.<br />

Kolya, büyük bir merakla:<br />

— Peki, neden Böceği benim bulacağımı düşündünüz? Yani bunu neden asıl benden beklediniz? diye sordu.<br />

Niçin başkasından değil de benden bekliyordunuz bunu?<br />

— Onu arıyorsunuz, bulunca alıp getireceksiniz diye bir söylenti dolaşıyordu ortada. Smurov buna benzer bir<br />

şeyler söylüyordu. Tabii hepimiz Böceğin sağ olduğuna, onu bir yerlerde gördüklerine inandırmağa çalışıyoruz<br />

Đlyuşa'yı. Çocuklar ona canlı bir tavşan bulup getirmişler. Ama Đlyuşa sadece hayvana belli belirsiz gülümseyerek baktı<br />

ve kırlara serbest bırakılmasını istedi. Biz de öyle yaptık. Babası hemen sonra döndü ve ona küçük bir yerden sahici bir<br />

çoban köpeği yav-, rusu getirdi. Onu da bir yerden almıştı. Çocuğu onunla te-teselli edeceğini sanıyordu. Yalnız galiba<br />

iş daha kötü oldu.<br />

— Söyleyin Bay <strong>Karamazov</strong>, babası ne biçim bir adam? Ben adamı tanırım. Ama sizin ona ne gözle baktığınızı öğrenistiyorum:<br />

Sizce nedir o adam? Soytarı mı, palyaço mu?<br />

Hayır, canım. Her şeyi derinden duyan, ama garip bir 1de ezilmiş bazı insanlar vardır. Onların soytarılığı uzun bir süre<br />

küçük düşürücü, bir kölelikle bağlı oldukları kişile-o gerçeği olduğu gibi söylemek cesaretini bulamayarak, oldukları<br />

insanlarla bir çeşit öfkeli alaydan<br />

•••<br />

132<br />

KARAMAZOV KARDEŞLER<br />

KARAMAZOV KARDEŞLER<br />

133<br />

başka bir şey defildir. Şuna inanın ki, böyle bir soytarılık bazan çok feci olur. Şimdi o adam için dünyada her şey ilyu. şa<br />

üzerinde toplanmıştır. Đlyuşa ölürse, ya çıldırır, ya intihar eder. Şimdi ona baktıkça buna hemen hemen kesin olarak<br />

inanıyorum.<br />

Kolya, onu anladığını belirten duygulu bir tavırla:<br />

— Ne demek istediğinizi anlıyorum Bay <strong>Karamazov</strong>. Görüyorum ki, siz insanları iyi tanıyorsunuz.<br />

— Yanınızda bir köpekle geldiğinizi görünce, hemen aynı «Böceği» getirdiğinizi sandım.<br />

— Durun bakalım Bay <strong>Karamazov</strong>. Belki de onu gerçekten buluruz. Bu ise Çıngırak'tır. Şimdi onu odaya sokacağım ye<br />

belki de Üyuşa'yı o çoban köpeği yavrusu ile olduğundan çok daha fazla neşelendireceğim. Durun bakalım Bay<br />

<strong>Karamazov</strong>, şimdi bazı şeyler öğreneceksiniz.<br />

Kolya bunu söyledikten sonra birdenbire aklı başına gelir gibi:<br />

— Hay Allah, ne diye sizi burada tutuyorum! diye bağırdı. Bu soğukta sırtınızda bir ceketle duruyorsunuz. Ben ise sizi<br />

burada tutuyorum. Görüyor musunuz, ne kadar egoistim! Zaten biz hepimiz egoistiz Bay <strong>Karamazov</strong>!<br />

— Üzülmeyin, gerçi sahiden hava soğuk, ama ben üşümem. Her neyse gidelim. Ha söz gelmişken sorayım: Adınız<br />

ne sizin? Küçük, adınızın Kolya olduğunu biliyorum, ama soyadınız?<br />

— Adım Nikolay îvanov Krasotkin ya da dairelerde söylendiği gibi: «Krasotkin'in oğlu»yum ben...<br />

Kolya bunu söylerken nedense gülmüştü. Ama birden:<br />

— Tabiî adımdan, yani Nikolay adından nefret ediyo-rtzm.<br />

— Neden?<br />

— Beylik bir ad, âdi bir ad da ondan. Alyoşa:<br />

— On üç yasındasınız değil mi? diye sordu.<br />

— Daha doğrusu on dört yaşındayım. Đki hafta sonra on dört yaşında olacağım. Đki hafta oldukça kısa bir süre. Size<br />

önceden bir zayıf noktamı açıklayacağım Bay <strong>Karamazov</strong>. Buna ilk tanışıklığımız şerefine, karakterimi olduğu gibi<br />

hemen göresiniz diye söyleyeceğim: bana yaşımı sormalarından ederim, hatta nefretten de daha şiddetli bir şey bu...<br />

benim için dolaşan bir dedikodu var. Bana geçen hafta hazırlık sınıfından olan çocuklarla hırsız polis oynadım diye iftira<br />

ediyorlar. Oynadığım doğrudur. Ama kendim eğleneyim diye, bu bana zevk verdiği için oynadığım iftiradan başka bir şey<br />

değil- Öyle sanıyorum ki, bu dedikodu sizin de kulağınıza gelmiştir. Yalnız ben kendim için değil, çocukların hatırı için,<br />

ben olmadan kendi kendilerine hiç bir oyun oynayamıyorlar diye oynadım onlarla. Đşte böyle, aramızda durup dururken<br />

daima böyle saçma dedikodular ortaya çıkar. Bana inama öyle dedikoducu bir kent ki burası.<br />

— Kendi zevkiniz için oynasanız bile, bundan ne çıkar?<br />

— Yok canım, insan böyle şeyi kendisi için yapar mı... Siz arabacılık oynar mısınız?<br />

Alyoşa gülümsedi:<br />

— Ama şöyle düşünün: Örneğin büyükler çeşit çeşit kahramanların serüvenlerinin canlandırıldığı, hatta bazen<br />

haydutların, savaşların bile canlandırıldığ) tiyatrolara gidiyorlar, değil mi? Bu ise tabii başka bir çeşit, ama gene<br />

de bir oyun sayılır, öyle değil mi? Çocukların teneffüs zamanlarında savaş oyunu ya da hırsız polis oynamaları da<br />

onların ruhlarında uyanan bir çeşit sanat eğilimidir. Ruhlarında kendilerini sanata vermek için duydukları bir ihtiyacın<br />

açığa vurulmasıdır. Hatta bu oyunlar bazen tiyatrodaki gösterilerden daha akla uygun uydurulur. Yalnız bir farkla:<br />

Tiyatrolara aktörleri seyretmek için gidilir, burada ise gençlerin kendileri aktördürler. Ama bu tabiî bir şeydir.<br />

Kolya ona dikkatle bakarak:<br />

— Siz öyle mi düşünüyorsunuz? Demek siz bu kamdası-^ öyle mi? dedi. Biliyor musunuz? Oldukça meraklı bir dü-<br />

Sünce ileri sürdünüz. Şimdi eve gidince bu konuyu düşünece-EĐm. Şunu açıklayayım ki, zaten böyle olmasını<br />

bekliyordum. Sizden bazı şeyleri öğreneceğimi biliyordum. Ben sizden ders almaya geldim, Bay <strong>Karamazov</strong>.<br />

Kolya bunu duygulu ve heyecanını açığa vurarak söyle-' mişti Alyoşa elini sıkarak:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!