07.04.2013 Views

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Nikolay Parfenoviç, gerçi bunu da zapta geçirdi, ama bu tatsız olay sırasında takdir edilecek bir işgüzarlık ve işi idarede<br />

beceriklilik gösterdi: Mitya'ya sert bir tavırla ikazda bulunduktan sonra işin romantik yönü ile ilgili tüm soruları hemen<br />

kesti ve çabucak esasa geçti.<br />

Esasta ise panların verdikleri ifadede soruşturma memurlarının aşırı derecede merakını uyandıran bir şey vardı. O da<br />

Mitya'nın Pan Mussyaloviç'in bulunduğu o küçük odada kendisine aradan çekilsin diye üç bin ruble vermeyi teklif<br />

edişiydi; bu paranın yedi yüz rublesini nakit olarak hemen vermeyi teklif etmişti, geriye kalan iki bin üç yüz rubleyi ise<br />

«ya-rın sabahleyin kentte- veririm> demişti. Üstelik şerefinin üze-rine yemin ederek o sırada Mokroye'de üzerinde bu<br />

kadar Para bulunmadığını söylemiş, paraların kentte olduğunu be-<br />

öfke ile parayı muhakkak ertesi günü vereceğini söylememiş olduğunu ileri sürecek oldu. Ama Pan Vrublevskiy<br />

ifadesinde ısrar etti. Zaten Mitya'nın kendisi de bir an düündükten sonra, kaşlarını çatarak herhalde her şeyin pan-dediği<br />

gibi olduğunu, kendisinin o sırada heyecan için-<br />

(") Polonya dilinde «Sayın Albay..88<br />

KARAMAZOV KARDEŞLER<br />

KARAMAZOV KARDEŞLER<br />

89<br />

de bulunduğunu, bu yüzden de gerçekten öyle söylemiş masının çok mümkün olabileceğini kabul etti.<br />

Savcı, bu ifadeye dört elle sarıldı: Sorgu makamı açıkça anlaşılıyor ki (sonradan belirtildiği gibi) Mitya'nın eline geçen üç<br />

bin rublenin bir kısmı ya da yarısı, gerçektea kentte ya da belki burada Mokroye'de herhangi bir yerde sak-lıydı. Böylece<br />

Mitya'nın elinde yalnız sekiz yüz rublenin bu-lunmuş olması gibi, sorgu makamı için «nazik bir sorun» da açıklığa<br />

kavuşturulmuş oldu. Oysa bu o zamana kadar gerçi tek olarak ileri sürülebilen ve oldukça önemsiz olan, ama ge-ne de<br />

bir bakıma Mitya'nın lehine olan bir delildi. Şimdi ise onun lehine olan bu tek delil de elinden alınmış oluyordu.<br />

Savcı, kendisine, «Madem yanınızda ancak bin beş yüz ruble bulunduğunda kendiniz ısrar ediyorsunuz, o halde ertesi<br />

günü pana vermek için geriye kalan iki bin üç yüz rubleyi nereden verecektiniz? Şeref sözü vererek vaadettiğiniz bu<br />

parayı nereden bulacaktınız?» diye sorunca Mitya, kesin bir tavırla, o «Polonyalı herife» ertesi günü para değil, Çermaşnaya<br />

çiftliği üzerindeki hissesini ona devrettiğini belirten resmî bir vesika vermeyi düşündüğünü söyledi. Samsonov ile<br />

Hohlakova'ya aynı hisseyi teklif etmişti. Savcı, «bu safça çareye» alaylı alaylı güldü.<br />

— Demek onun nakit olarak iki bin üç yüz ruble yerine o, «hissenizi» almaya razı olacağını sanıyordunuz öyle mi?<br />

Mitya, heyecanla:<br />

— Tabiî razı olacaktı ya! diye kestirip attı. Rica ederim, burada söz konusu olan yalnız iki bin ruble değil ki, bu işten dört,<br />

hatta altı bin koparabilirdi; Hemen ordan burdan Polonyalı olsun, yahudi olsun bir sürü avukatçıkları seferber eder<br />

ve üç bin ruble almak şöyle dursun ihtiyarın elinden tüm Çermaşnaya'yı alırlardı.<br />

Tabiî, Pan Mussyaloviç'in ifadesini tüm ayrıntıları ile zapta geçirdiler. Sonra da panları serbest bıraktılar. Đskambil<br />

oynarken yapılan hileden ise söz bile etmediler. Nikolay Par fenoviç, onlara karşı zaten büyük bir minnet duyuyor ve<br />

«saçma sapan şeylerle» onları üzmek istemiyordu. Kaldı ki, tüm bunlar sarhoş bir halde iken iskambil oyunu sırasında<br />

yapı lan önemsiz bir kavgadan başka bir şey değildi. O gece, az mı içki içilmiş ve yakışık almaz şeyler yapılmıştı... Böyle<br />

olunca da o paralar yani iki yüz ruble olduğu gibi panların cebinde kaldı.<br />

Sonradan, ihtiyar Maksimov'u çağırdılar. Maksimov, ürkek bir tavırla, küçük küçük adımlar atarak geldi; üstü başı karma<br />

karışıktı, kendisi de çok üzgün görünüyordu. Tüm bu süre içinde aşağıda Gruşenka'nın yanında barınmış, onunla hiç<br />

konuşmadan oturmuştu. Sonradan Mihayıl Makaroviç'in anlattığı gibi «durup durup ona bakarak ağlamış, gözlerini kareli<br />

bir mendille silmişti.» O kadar ki, Gruşenka'nın kendisi onu teselli ederek susturmaya çalışmıştı. Đhtiyarcık, hemen ve<br />

gözlerinde yaşlarla Dimitriy Fiyodoroviç'ten borç aldığı için suçlu olduğunu söyledi, «on ruble aldım efendim, fakir<br />

olduğum için efendim» dedi, hem de aldığı parayı geri vermeye hazır olduğunu bildirdi... Nikolay Parfenoviç, ona, borç<br />

aldığı sırada Dimitriy Fiyodoroviç'e en yakın yerde bulunduğu için Mitya'nın elinde ne kadar para tuttuğunu herkesten iyi<br />

görebileceğini belirterek, o sırada elinde kaç para bulunduğunu sorunca, Maksimov çok kesin bir tavırla «yirmi bin ruble<br />

vardı efendim» dedi.<br />

Nikolay Parfenoviç gülümseyerek:<br />

— Peki, siz daha önce hiç yirmi bin rubleyi bir arada gördünüz mü? diye sordu.<br />

— Tabii efendim, gördüm efendim, yalnız yirmi bin değil de yedi bindi efendim, karım, benim köyü rehine verdiği va-fcit<br />

görmüştüm. Paraları ancak uzaktan seyretmeme izin vermişti, karşımda böbürlenmek için. Çok kalın bir deste idi<br />

efendim, hep renk renk paralardı Dimitriy Fiyodoroviç'in elindeki paraların da hepsi renk renkti...<br />

Maksimov'u çabucak bıraktılar. Sonunda sıra Gruşenka'-ya. geldi. Soruşturma memurları, herhalde Gruşenka'nın<br />

gelişinin Dimitriy Fiyodoroviç üzerinde yapacağı etkiden çekmiyorlardı; bu yüzden Nikolay Parfenoviç Mitya'ya ikaz olsun<br />

diye birkaç söz bile söyledi. Ama Mitya hiç konuşmadan «merak etmeyin karışıklık olmayacak» anlamında başını eğdi.<br />

Gruşenka'yı Mihayıl Makaroviç, kendi eliyle getirdi. Genç kadın ciddî ve hüzünlü, ama görünüşte hemen hemen sakin bir<br />

yüzle geldi. Sessizce Nikolay Parfenoviç'in karşısına ken-disine gösterilen iskemleye oturdu. Çok solgundu, üşüyor gibi<br />

görünüyordu ve o harikulade güzel siyah şalına iyice sarını-yordu. Gerçekten ateşle karışık hafif bir titreme başlamıştı.90<br />

KARAMAZOV KARDEŞLER<br />

KARAMAZOV KARDEŞLER<br />

91<br />

Bu uzun bir hastalığın, genç kadının o geceden sonra çektiği hastalığın başlangıcıydı. Ciddî görünüşü, açık ve ağırbaşlı<br />

bakışları, sakin tavırları herkesin üzerinde çok olumlu bir izlenim bırakmıştı. Hatta Nikolay Parfenovic birazcık «Gönlünü<br />

kaptırır gibi» oldu. Sonradan bazı yerlerde bunları anlatırken, ancak o anda bu kadının «ne kadar güzel» olduğunu farkettiğini,<br />

doğru söylemek gerekirse onu eskiden de birkaç kez görmüş olduğunu, ama her zaman onu «taşralı bir aşifte»<br />

saydığını açıkladı. Bir gün de kadınların bulunduğu bir toplantıda büyük bir hayranlıkla «o kadında en yüksek sosyeteye<br />

mensup bir kadının tavırları var» diye ağzından kaçırdı. Ama bu sözlerini müthiş bir öfke ile dinlediler ve bunları söylediği<br />

için «siz çok yaramazsınız» dediler. O da kendisine böyle denildiği için çok memnun kaldı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!