07.04.2013 Views

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

— Yeter baylar! Yeter! dedi. Açıkça görüyorum ki, bana inanmadınız! Hiç bir sözüme, beş paralık önem vermediniz.<br />

Ama suç sizde değil, ben de, bunları ileriye sürmemeliy-dim! Ne diye, ne diye sırrımı açıklayarak kendimi<br />

küçük düşürdüm sanki! Sizin için bunlar bir alay konusu, gözlerinizden anlıyorum bunu. Beni buna siz sürüklediniz bay<br />

savcı!<br />

C) Başlık: O zamanlar hanımların kullandığı başlıklardan.82<br />

KARAMAZOV KARDEŞLER<br />

KARAMAZOV KARDEŞLER<br />

83<br />

Şimdi kendinize zafer şarkıları söyleyin eğer bunu yapabilir, seniz... Allah belânızı versin! Cellâtlar!...<br />

Başını önüne eğdi, elleriyle yüzünü kapadı. Savcı ile sor-gu yargıcı susuyorlardı. Bir dakika sonra Dimitriy başım<br />

kaldırarak boş bakışlarla onlara baktı. Yüzünde artık son kerteye gelmiş, giderilmesi imkânsız bir umutsuzluk vardı,<br />

Garip bir tavırla susuyor, kendini yitirmiş gibi oturuyordu, Bu arada, işi sona erdirmek gerekiyordu: Hiç ertelemeden<br />

tanıkların sorgusuna geçilmeliydi. Artık sabahın sekizi olmuştu. Mumlar da çoktan söndürülmüştü. Sorgu süresince<br />

odaya girip çıkmış Mihayıl Makaroviç ile Kalganov, bu sefer gene birlikte çıkmışlardı. Savcı ile sorgu yargıcının da aşırı<br />

derecede yorgun bir hali vardı. Başlayan sabah kötüydü, Tüm gök bulutlarla örtülüydü ve bardaktan boşanırcasına<br />

yağmur yağıyordu. Mitya, hiç bir şey düşünmeden pencerelere bakıyordu. Birden Nikolay Parfenoviç'e:<br />

— Pencereden dışarı bakabilir miyim? diye sordu. Öbürü:<br />

— Hay hay, istediğiniz kadar bakabilirsiniz! diye karşılık verdi.<br />

Mitya, kalkıp pencereye yaklaştı. Yağmur pencerenin küçük, yeşile çalan camlarını dövüp duruyordu. Pencerenin tam<br />

altında pis bir yol, daha ilerde yağmurun loşluğunda dizi dizi, kara fakir ve çirkin izbeler görünüyordu; yağmurda daha da<br />

kararmış, daha da fakir bir halleri vardı. Mitya «Altın saçlı, Febüs'ü» ve onun ilk ışıkları altında nasıl tabanca ile intihar<br />

etmeyi düşündüğünü hatırladı. Alaylı alaylı gülümseyerek: «Böyle bir sabah o iş için daha iyi olurdu!» diye düşündü ve<br />

birden elini aşağı doğru sallayarak, «cellâtlara» doğru döndü:<br />

— Baylar! diye bağırdı. Artık mahvolduğumu görüyorum, ama o ne olacak? Bana söyleyin o ne olacak?<br />

Yalvarırım size söyleyin, yoksa o da benim gibi mahv mı olacak? Ama o suçsuzdur, dün «her şeyden ben suçluyum»<br />

diye bağırdığı vakit ne söylediğini kendi de bilmiyordu. Onun hiç şeyde şeyde suçu yoktur! Sizinle burada otururken<br />

bütün gece içim içimi yedi... Acaba şimdi onu ne yapacağınızı bana söyleyemez misiniz?<br />

Savcı, belli bir acele ile hemen:<br />

— Bu konuda içiniz rahat etsin, Dimitriy Fiyodoroviç. il<br />

ellendiğiniz hanımı herhangi bir şekilde rahatsız etmek için henüz elimizde hiç bir önemli neden yok. Öyle tahmin edi-'<br />

yorum ki, işin bundan sonraki gelişmesi sırasında da aynı şey olacak... Bu bakımdan elimizden ne gelirse, onun<br />

için yapacağız: Đçiniz rahat etsin.<br />

— Teşekkür ederim baylar! Zaten her şeye rağmen dürüst ve hak gözetir insanlar olduğunuzu biliyordum. Beni bir<br />

yükten kurtardınız... Eh, şimdi ne yapacağız? Ben hazırım.<br />

— Evet, biraz acele etmemiz gerekiyor. Đşi ertelemeden tanıkların sorguya çekilmesine geçmeliyiz. Bütün bunlar<br />

da, muhakkak sizin yanınızda olmalı, bu yüzden de...<br />

Nikolay Parfenoviç savcının sözünü keserek:<br />

— Önce bir çay içsek olmaz mı? Bana öyle geliyor ki, artık bunu hak ettik.<br />

Aşağıda hazır çay varsa (ki Mihayıl Makaroviç de her halde «keyif çayı içmek» için gitmişti) birer fincan çay içilmesine,<br />

sonra da «işe devam ederek sonuna dek götürmeye» karar verildi. Asıl kahvaltı ise «yanında mezesi ile birlikte» daha<br />

serbest bir saate bırakılacaktı. Aşağıda gerçekten hazır çay bulundu ve hemen yukanya gönderildi. Mitya, Nikolay<br />

Parfenoviç'in nezaketle kendisine ikram ettiği bir bardak çayı önce reddetti, ama sonradan kendisi istedi ve kana kana<br />

içti. Genel olarak şaşılacak derecede bitkin görünüyordu. Oysa «aslan gibi kuvvetli olduğuna göre, bir geceyi sabaha<br />

kadar eğlenerek geçirmesi, hatta en şiddetli sarsıntılardan geçmesi ona ne yapabilir?» diye düşünülebilirdi. Ama kendisi<br />

de otur-' maya bile gücü olmadığını, zaman zaman çevresindeki tüm eşyaların kaymaya, gözlerinin önünde dönüp<br />

durmaya başladığını hissediyordu. «Biraz daha sürerse, herhalde sayıklamaya başlayacağım» diye düşündü.<br />

VIII<br />

TANIKLARIN ĐFADELERĐ<br />

BEBE<br />

Tanıkların sorgusu başladı. Ama artık hikâyemizi, şimdiye kadar yaptığımız gibi tüm ayrıntıları vererek devam et-z.<br />

Bu yüzden, Nikolay Parfenoviç'in çağırtılan her84<br />

KARAMAZOV KARDEŞLER<br />

tanığa, vicdanına dayanarak ve gerçeğe uygun bir şekilde ifade vermesi gerektiğini, sonradan da verdiği bu ifadeyi<br />

yemin ederek tekrarlamak zorunda kalacağını nasıl ima etmiş olduğunu anlatmadan geçeceğiz. Her taraftan nasıl<br />

ifadesinin zaptını imzalamasını istendiğini ve buna benzer şeyler üzerinde de durmayacağız. Yalnız bir tek şeyi<br />

belirtelim: Sorguya çekilenlerin dikkatini en önemli noktanın üzerinde topluyor-lardı. Bu da hep o üç bin ruble sorunuydu.<br />

Daha doğrusu Dimitriy Fiyodoroviç buraya, Mokroye'ye bir ay önce, ilk gelişinde yanında üç bin mi yoksa bin beş yüz<br />

ruble mi olduğu ve ikinci âlemi yaptığı vakit, gene yanında üç bin mi yoksa bin beş yüz ruble mi bulunduğu soruluyordu.<br />

Ne yazık ki, verilen tüm ifadeler, hepsi Mitya'nın çıkarına aykırı idi. Bir tanesi olsun, onu savunmuyordu. Hatta bazı<br />

ifadeler Mitya'nın vermiş olduğu ifadeye tamamen karşıt ve hemen hemen şaşırtıcı yeni faktörler ortaya atmıştı. Đlk<br />

olarak Trifon Borisoviç sorguya çekildi. Kendisini sorguya çekenlerin karşısına içinde en ufak bir korku duymadan,<br />

aksine suçlandırılana karşı sert, somurtkan ve öfkeli bir tavırla çıktı. Böylece karşısındakilere son derece doğru<br />

söyleyen, haysiyetine düşkün bir adam olarak göründü. Ağırbaşlı bir tavır takmıyor, az konuşuyor, kendisine soru<br />

sorulmasını bekliyor, düşünerek ve kesin bir şekilde karşılık veriyordu. Hiç kararsızlık göstermeden kesin bir tavırla bir<br />

ay önce, üç bin rubleden daha az bir para harcanmış olamayacağını, burada bulunan tüm köylülerin «Mitriy (*)<br />

Fiyodoroviç»in kendisinden elinde üç bin ruble olduğunu işittiklerine dair ifade vereceklerini söyledi. «Yalnız çingenelere<br />

bile dünyanın parasını verdiler. Yalnız onlara bile herhalde bir rubleden fazla düşmüştür.» dedi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!