07.04.2013 Views

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

F. M. Dostoyevski - Karamazov Kardesler.pdf

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Mitya, sert bir tavırla sözünü kesti.<br />

— On rubleye ihtiyacım vardı ve onları bulmak için Per-hotin'e tabancamı rehin bıraktım. Sonra da üç bin ruble<br />

istemek için HohlaKova'ya gittim. O da bana bunları vermedi. falan, filan... Evet baylar işte böyle. Parasızken birden<br />

ortaya binlikler çıktı, öyle değil mi? Biliyor musunuz? Baylar şu anda<br />

ikiniz de korku içindesiniz- «Ya onları nereden aldığını söy-lemezse?» diyorsunuz.<br />

Birden büyük bir kararlılıkla sözlerinin üzerinde dura<br />

dura:<br />

— Gerçekten de öyle olacak: Söylemiyeceğim işte, baylar. Doğru tahmin ettiniz, bunu öğrenemiyeceksiniz.<br />

Soruşturma memurları bir süre sustular. Nikolay Parfe-soviç, alçak sesle ve uysal bir tavırla:<br />

— Şunu anlamanızı istiyorum k: bunu muhakkak öğrenmemiz gerekiyor, bay <strong>Karamazov</strong>! dedi.<br />

— Anlıyorum, ama gene de söylemiyeceğim.<br />

Söze savcı karıştı ve sorguya çekilenin eğer bunu kendi çıkarına daha uygun bulursa, sorulara karşılık vermemekte<br />

serbest olduğunu, tekrar hatırlattı. Ama gene de zanlının susarak kendisine büyük bir zarar verebileceğine göre ve<br />

özellikle bu kadar büyük bir önem taşıyan sorular sorulunca, bu önemi...<br />

Mitya, gene sözünü kesti:<br />

— Falan, filân, feşmekân! Yeter baylar! Bu beylik laflan daha önceden de işittim! Kendim de işin ne kadar önemli<br />

olduğunu ve en esaslı noktanın bu olduğunu anlıyorum, ama gene de söylemiyeceğim.<br />

Nikolay Parfenoviç sinirli bir tavırla:<br />

— Canım bize ne? Bu iş bizim işimiz değil. Sizi ilgilendiren bir iş, söylemezseniz kendi kendinize zarar vermiş<br />

olursunuz.<br />

Mitya gözlerim kaldırıp kararlı bir tavırla ikisine baktı.<br />

— Bakın baylar! Şaka bir yana, ben daha başlangıçta 6u noktada çatışacağımızı seziyordum. Ama başlangıçta<br />

size /fade vermeye başladığım sırada bütün bunlar sanki uzaklarda sislerin arasındaydı, her şey belirsiz bir şekilde<br />

dalgalanıyordu. Ben ise o kadar açık yüreklilikle davranıyordum ki, sö-«züme «aramızda karşılıklı güven olsun,» diye<br />

başladım. Şimdi kendim de görüyorum ki, böyle bir güven olamazdı. Çünkü hasıl olsa bu Allahın belâsı duvara gelip<br />

çarpacaktık Şimdi de geldik iste! Buradan öteye geçilmez. Bu kadar Bununla birlikte sizi suçlu bulmuyorum,<br />

sözüme inanmanıza imkân yok. Bunu anlıyorum'<br />

canı sıkılarak sustu.56<br />

KARAMAZOV KARDEŞLER<br />

KARAMAZOV KARDEŞLER<br />

57<br />

— Peki, en önemli konuda susmak hususunda verdiğiniz bu kararı hiç bozmadan, sizi ifade verirken böylesine tehlikeli<br />

bir anda susmaya zorlayacaK kadar Kuvvetli olan nedenlerin ne olduğunu bize ima ile açıklayamaz mısınız?<br />

Mitya, garip, düşünceli bir tavırla acı acı güldü.<br />

— Ben sizin zannettiğinizden daha yufka yürekliyim baylar! Size bunu neden yaptığımı açıklıyacağım. Buna lâyık<br />

olmadığınız halde bir imada bulunacağım. Bu konuda susuyorum; çünkü bu benim için çok ayıplanacak bir<br />

şeydir. Bu paraları nereden bulduğum sorusuna vereceğim karşılıkta benim için o kadar utanılacak bir şey vardır ki,<br />

onunla cinayet... hatta babamın soyulması bile kıyaslanamaz. Babamı öldürmüş ve soymuş olsaydım bile bu kadar ayıp<br />

olmayacaktı, îşte onun için söyleyemiyorum. Utancımdan yapamıyorum bunu. Ne yapıyorsunuz baylar? Bunu zapta mı<br />

geçirmek istiyorsunuz yoksa?<br />

Nikolay Parfenoviç:<br />

— Evet, zapta geçireceğiz, diye mırıldandı.<br />

— Bunu zapta geçirmeseydiniz daha iyi olurdu. Yani o ayıp» olan şeyi. Ben bunu size sadece iyi yürekli olduğum<br />

için açıkladım. Oysa söylemeyebilirdim. Ben size bunu söylerken bir hediye vermiş gibiydim. Siz ise hemen<br />

yüzünüzü tekrar kâğıtlara yapıştırdınız.<br />

Sözünü hakaret dolu ve tiksiıntili bir tavırla:<br />

— Eh yazın, ne isterseniz yazın! diye bitirdi. Sizden korkmuyorum ve... Karşınızda gurur duyuyorum.<br />

Nikolay Parfenoviç:<br />

— Peki, bize ne çeşit bir utanç duyduğunuzu söyleyebilir misiniz? diye soracak oldu.<br />

Savcı yüzünü müthiş buruşturdu. Mitya:<br />

— Ni... nü Söylemem. Hiç kendinizi yormayın... Hem kendimi lekelemeye değmez. Zaten size bulaşa bulasa<br />

kendimi lekeledim. Siz buna lâyık değilsiniz, kimse lâyık değil... Yeter baylar! Kesiyorum!<br />

Bu söz aşın bir kararlılıkla söylenmişti. Nikolay Parfenoviç ısrar etmekten vazgeçti, ama Đppolit Kirilloviçln bakışlarından<br />

onun henüz umudunu yitirmemiş olduğunu hemen farkedebildi.<br />

— Peki hiç olmazsa bay Perhotin'in evine girdiğiniz sı<br />

rada elinizde ne miktarda para bulunduğunu, daha doğrusu kaç ruble olduğunu bize söyleyebilir misiniz?<br />

__ Bunu da söyleyemem.<br />

__ Bay Perhotin'e galiba, güya bayan Hohlakova'dan aldığınız üç bin ruble'den söz etmişsiniz, öyle değil mi?<br />

— Belki de söz etmişimdir. Yeter baylar! Ne kadar olduğunu söylemiyeceğim.<br />

— O halde lütfen buraya nasıl geldiğinizi ve buraya geldikten sonra tüm yaptıklarınızı ayrıntılı olarak anlatır mısı-mz?<br />

Mitya olup bitenleri anlattı. Ama hikâyesini artık burada vermiyeceğiz. Soğuk bir tavırla, acele ile anlatıyordu. Aşkının<br />

içinde uyandırdığı heyecanlardan hiç söz etmedi. Bununla birlikte tabanca ile intihar etmek kararından «yeni olaylar<br />

ortaya çıktığı için» vaz geçtiğini anlattı. Bir neden göstermeden, ayrıntıları ortaya koymadan anlatıyordu. Zaten<br />

soruşturma memurları da bu kez onu pek rahatsız etmediler: Belliydi ki, onlar için de şimdi asıl önemli olan nokta bu<br />

değildi.<br />

Nikolay Parfenoviç, soruşturmayı:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!