jeotermal enerjı üretım ve fonksıyonel kullanım
jeotermal enerjı üretım ve fonksıyonel kullanım
jeotermal enerjı üretım ve fonksıyonel kullanım
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
JEOTERMAL ENERJI ÜRETIM VE<br />
FONKSIYONEL KULLANIM<br />
PROJE TANITIM DOSYASI<br />
ÇANAKKALE ILI AYVACIK ILÇESI<br />
AR 17/47<br />
Raporu Hazirlayan<br />
OCAK 2009<br />
ISTANBUL<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_1/37
Iletisim Bilgileri<br />
Hasan Sümer<br />
0216 545 82 66<br />
0533 745 16 12<br />
Emin Kuzgun<br />
(Jeoloji Mühendisi)<br />
0216 545 82 66<br />
0532 363 56 88<br />
emin@sepron.com.tr<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_2/37
YENI<br />
YENILENEBILIR<br />
SÜRDÜRÜLEBILIR<br />
TÜKENMEZ<br />
UCUZ<br />
GÜVENILIR<br />
ÇEVRE DOSTU<br />
YERLI<br />
YESIL<br />
ENERJI<br />
.<br />
.<br />
.<br />
JEOTERMAL ENERJI<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_3/37
JEOTERMAL ENERJI<br />
Jeotermal (jeo-yer, termal-isi anlamina gelir) yerkabugunun çesitli derinliklerinde birikmis<br />
isinin olusturdugu, kimyasallar içeren sicak su, buhar <strong>ve</strong> gazlardir. Jeotermal Enerji ise bu<br />
<strong>jeotermal</strong> kaynaklardan <strong>ve</strong> bunlarin olusturdugu enerjiden dogrudan <strong>ve</strong>ya dolayli yollardan<br />
faydalanmayi kapsamaktadir. Jeotermal enerji yeni, yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmez,<br />
ucuz, gü<strong>ve</strong>nilir, çevre dostu, yerli <strong>ve</strong> yesil bir enerji türüdür.<br />
Yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmez bir enerji kaynagi olmasi; Türkiye gibi <strong>jeotermal</strong><br />
enerji açisindan sansli ülkeler için bir özkaynak teskil etmesi; temiz <strong>ve</strong> çevre dostu olmasi;<br />
yanma teknolojisi kullanilmadigi için sifira yakin emisyona sebebiyet <strong>ve</strong>rmesi; konutlarda,<br />
tarimda, endüstride, sera isitmasinda <strong>ve</strong> benzeri alanlarda çok amaçli isitma uygulamalari<br />
için ideal sartlar sunmasi; rüzgar, yagmur, günes gibi meteoroloji sartlarindan bagimsiz<br />
olmasi; kullanima hazir niteligi; fosil enerji <strong>ve</strong>ya diger enerji kaynaklarina göre çok daha<br />
ucuz olmasi; arama kuyularinin dogrudan üretim tesislerine <strong>ve</strong> bazen de reenjeksiyon<br />
alanlarina dönüstürülebilmesi; yangin, patlama, zehirleme gibi risk faktörleri<br />
tasimadigindan gü<strong>ve</strong>nilir olmasi; % 95'in üzerinde <strong>ve</strong>rimlilik saglamasi; diger enerji türleri<br />
üretiminin (hidroelektrik, günes, rüzgar, fosil enerji) aksine tesis alani ihtiyacinin asgari<br />
düzeylerde kalmasi; yerel niteligi nedeniyle ithalinin <strong>ve</strong> ihracinin uluslararasi konjonktür,<br />
krizler, savaslar gibi faktörlerden etkilenmemesi; konutlara fuel-oil, mazot, kömür, odun<br />
tasinmasi gibi problematikler içermedigi için yerlesim alanlarinda kullaniminin rahatligi;<br />
gibi nedenlerle büyük avantajlar saglamaktadir.<br />
Yagmur, kar, deniz <strong>ve</strong> magma sularinin yeraltindaki gözenekli <strong>ve</strong> çatlakli kayaç kütlelerini<br />
besleyerek olusturduklari JEOTERMAL REZERVLERI, yeralti <strong>ve</strong> reenjeksiyon kosullari<br />
devam ettigi müddetçe yenilenebilir <strong>ve</strong> sürdürülebilir özelliklerini korurlar. Kisa süreli<br />
atmosfer kosullarindan etkilenmezler. Reenjeksiyon, <strong>jeotermal</strong> rezervuarlardan yapilan<br />
sondajli üretimlerde <strong>jeotermal</strong> akiskanin çevreye atilmamasi <strong>ve</strong> rezervuari beslemesi<br />
bakimindan, islevi tamamlandiktan sonra tekrar yeraltina gönderilmesi islemidir.<br />
Reenjeksiyon birçok ülkede yasalarla zorunlu hale getirilmistir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_4/37
Isi kaynagi (Sicak intrüzyon, dayk, magma), Meteorik su kaynagi (Yagmur, kar), Rezervuar,<br />
Örtü kayaç, Soguk suyun yeraltina süzülebilecegi yüksek permeabiliteli zonlar (fay gibi),<br />
Sondajla erisilebilir derinlikte yüksek permeabiliteli zonlarin varligi, Yukari akis (Outflow)<br />
zonun varligi .<br />
Italya'da Larderello sahasinda 1904 yilindan beri, Kaliforniya'da Geyser sahasindan 48 yildir<br />
<strong>jeotermal</strong> elektrik enerjisi üretilmektedir. 1890’dan beri Boise, Idaho’da (ABD) <strong>ve</strong> 1934’den<br />
bu yana Reykjavik'de (Izlanda baskenti) <strong>jeotermal</strong> kaynakli merkezi isitma sistemi<br />
bulunmaktadir. Ayrica, Paris banliyölerinde 85.000 konut <strong>jeotermal</strong> enerji ile isitilmaktadir.<br />
Jeotermal kaynak kisaca yer isisi olup, yerkabugunun çesitli derinliklerinde birikmis isinin<br />
olusturdugu, kimyasallar içeren sicak su, buhar <strong>ve</strong> gazlardir. Jeotermal enerji ise <strong>jeotermal</strong><br />
kaynaklardan dogrudan <strong>ve</strong>ya dolayli her türlü faydalanmayi kapsamaktadir.<br />
Jeotermal enerji yerkürenin iç isisidir. Bu isi merkezdeki sicak bölgeden yeryüzüne dogru<br />
yayilir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_5/37
Jeotermal kaynaklarin üç önemli bileseni vardir:<br />
1. Isi kaynagi,<br />
2. Isiyi yeraltindan yüzeye tasiyan akiskan,<br />
3. Suyun dolasimini saglamaya yeterli kayaç geçirgenligi.<br />
Jeotermal alanlarda sicak kayaç <strong>ve</strong> yüksek yeralti suyu sicakligi normal alanlara göre daha<br />
sig yerlerde bulunur. Bunun baslica nedenleri arasinda:<br />
• Magmanin kabuga dogru yükselmesi <strong>ve</strong> dolayisiyla isiyi tasimasi,<br />
• Kabugun inceldigi yerlerde yüksek sicaklik farki sonucunda olusan isi akisi,<br />
• Yeralti suyunun birkaç kilometre derine inip isindiktan sonra yüzeye dogru<br />
yükselmesi.<br />
Ideal Jeotermal Sistemin Sematik Gösterimi<br />
Jeotermal saha, sistem <strong>ve</strong> rezervuari birbirlerinden ayirmak üzere asagidaki tanimlar<br />
yapilabilir.<br />
Jeotermal Saha: Yeryüzünde bir <strong>jeotermal</strong> etkinligi gösteren cografik bir tanimdir. Eger<br />
yeryüzünde herhangi bir dogal <strong>jeotermal</strong> çikis yoksa, yeraltindaki <strong>jeotermal</strong> rezervuarin<br />
üstündeki alani tanimlamakta kullanilir.<br />
Jeotermal Sistem: Yeraltindaki hidrolik sistemi bütün parçalari ile birlikte (beslenme alani,<br />
yeryüzüne çikis noktalari <strong>ve</strong> yeraltindaki kisimlari gibi) tanimlamakta kullanilir.<br />
Jeotermal Rezervuar: Isletilmekte olan <strong>jeotermal</strong> sistemin sicak <strong>ve</strong> geçirgen kismini tanimlar.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_6/37
Jeotermal sistemler <strong>ve</strong> rezervuarlar; rezervuar sicakligi, akiskan entalpisi, fiziksel durumu,<br />
dogasi <strong>ve</strong> jeolojik yerlesimi gibi özelliklerine göre siniflandirilirlar. Örnegin <strong>jeotermal</strong><br />
rezervuarda 1 km derinlikteki sicakliga bagli olarak sistemleri iki gruba ayirmak olasidir.<br />
a.) Rezervuar sicakliginin 150°C' dan düsük oldugu, düsük sicaklikli sistemler: Bu tür<br />
sistemler genelde yeryüzüne ulasmis dogal sicak su <strong>ve</strong>ya kaynar çikislar gösterirler.<br />
b.) Rezervuar sicakliginin 200°C' dan yüksek oldugu yüksek sicaklikli sistemler: Bu tür<br />
sistemler ise dogal buhar çikislari (fumeroller), kaynayan çamur göletleri ile kendini<br />
gösterir..<br />
Jeotermal sistemlerin fiziksel durumlarina bagli olarak siniflandirilmalari durumunda, üç<br />
farkli rezervuar durumu tanimlanabilir.<br />
Sivinin etken oldugu <strong>jeotermal</strong> rezervuarlar :<br />
Rezervuardaki basinç kosullarinda su sicakliginin buharlasma sicakligindan daha düsük<br />
oldugu rezervuarlari tanimlamakta kullanilir. Rezervuar basincini sivi su fazi kontrol<br />
etmektedir.<br />
Iki fazli <strong>jeotermal</strong> rezervuarlar :<br />
Rezervuarda sivi su <strong>ve</strong> su buhari birlikte bulunmaktadir <strong>ve</strong> rezervuar basinci <strong>ve</strong> sicakligi<br />
suyun buhar basinci egrisini izler.<br />
Buharin etken oldugu <strong>jeotermal</strong> rezervuarlar :<br />
Rezervuar basincindaki akiskan sicakliginin suyun buhar basinci egrisi sicakligindan daha<br />
yüksek olmasi durumunda bu tür rezervuarlar olusurlar. Rezervuardaki basinci su buhari<br />
fazi kontrol etmektedir.<br />
Bir <strong>jeotermal</strong> rezervuarin fiziksel durumu <strong>ve</strong> kimyasal özellikleri zamana bagli olarak<br />
degisiklik gösterebilecegi gibi ayni rezervuar içerisinde de bir noktadan digerine farkliliklar<br />
gösterebilir. Örnegin sivinin etken oldugu bir rezervuar, üretim sonucu olusan basinç<br />
düsümünden dolayi, zamanla iki fazli bir <strong>jeotermal</strong> akiskan durumuna dönüsebilir.<br />
Jeotermal enerji, hava kirliligi yaratmayan <strong>ve</strong> dikkatli kullanildiginda çevre sorunlarini en<br />
aza indirgeme özelligi olan bir enerji kaynagidir. Jeotermal enerji kaynaginin sürdürülebilir<br />
projelerde kullanilmasi amaçlanmalidir. Projelerin sürdürülebilir olmasi için <strong>jeotermal</strong><br />
sistemlerin <strong>ve</strong> rezervuarlarin iyi bilinmesi <strong>ve</strong> var olan yeralti özelliklerinin projelerin<br />
avantajina olacak sekilde degerlendirilmesi gerekmektedir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_7/37
JEOTERMAL ENERJININ DOGASI VE DAGILIMI<br />
Jeotermal enerjinin dogasi <strong>ve</strong> dagilimi ile ilgili üç temel terim vardir; <strong>jeotermal</strong> gradyan, isi<br />
akisi <strong>ve</strong> <strong>jeotermal</strong> anomali.<br />
Jeotermal gradyan dünya yüzeyinden derinlere dogru inildikçe sicakligin artmasindan<br />
kaynaklanir. Normal olarak yerin altina dogru inildiginde her 33 metre'de sicaklik 1 o C<br />
yükselir. Fakat <strong>jeotermal</strong> sahalarda, jeolojik yapinin <strong>ve</strong> kayaç tiplerinin farkli olmalarindan<br />
dolayi sicaklik artisi çok daha fazla, örnegin 33 metre'de 5 o C olabilir.<br />
Isi enerjisi dünya yüzeyine, kayalardan iletim yoluyla geçerek, magmanin hareketi ile <strong>ve</strong>ya<br />
<strong>jeotermal</strong> suyun hareketi ile ulasir. Isi enerjisinin iletim yoluyla düsey olarak hareket<br />
etmesine isi akisi denir.<br />
Bazi <strong>jeotermal</strong> alanlarda, bazi derinliklerde sicakliklar, komsu alandaki sicakliklardan<br />
farkliliklar gösterirler. Bu düzensizlige <strong>jeotermal</strong> anomali denir. Jeotermal anomali küçük bir<br />
alan ile sinirli olabilir <strong>ve</strong> sadece küçük bir sicak su kaynagi anomaliyi gösterebilir. Öte<br />
yandan anomali binlerce kilometrakarelik bir alanda da olusabilir. Jeotermal kuyularin<br />
sondaji, gelistirilmesi <strong>ve</strong> isletmesi çok pahali islemler olduklari için <strong>jeotermal</strong> aramalarda<br />
pozitif <strong>jeotermal</strong> anomalilerin (yüzeye yakin <strong>ve</strong> yüksek sicaklikli) yerleri tespit edilmeye<br />
çalisilir.<br />
Farkli jeolojik yapilarda, <strong>jeotermal</strong> anomalilere sebep olan bes ana faktör vardir. Bu<br />
faktörlerin anlasilmasi, <strong>jeotermal</strong> alanlarin aranmasinda yardimci olur.<br />
Isi, farkli bölgelerde farkli hizlarda yayilir. Isi akisindaki temel farklarin sebebinin yerin<br />
yaklasik 30 km altindaki olusumlarda bulunduguna inanilmaktadir. Bazi bölgelerde isi akisi<br />
ortalamaya göre düsük, bazi bölgelerde yüksektir.<br />
Isi akis miktarinin araligi. Sedimentar bölümdeki her derinlikte, kayaç tipinden bagimsiz<br />
olarak isi iletiminin hizi aynidir. Radyoaktif kaynaklar isi iletim hizini degistirir. Normal<br />
olarak isi yeryüzüne sabit hizda iletilir. Fakat, eger ortamin isil iletkenligi anormal olarak çok<br />
düsük ise, mevcut alandaki sicaklik komsu alanlardan fazladir. Genel olarak dünyanin<br />
heryerinde rastlanan degisik kayaç tiplerinin isi iletkenligi birbirlerinden farklilik gösterir.<br />
Örnegin kuvarsin iletkenligi, pekismemis kilin iletkenliginden alti kat daha fazladir.<br />
Yani, eger isi akisi sabit ise, bir tabakadaki <strong>jeotermal</strong> gradyan, degisen isi iletim hizina bagli<br />
olarak, komsu tabakaya göre alti kat daha fazla olabilir. Kayaçlardaki lateral (yanal)<br />
degisiklikler <strong>ve</strong> bunlara bagli isi iletkenligindeki degisiklikler çarpici <strong>jeotermal</strong> anomaliler<br />
yaratabilir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_8/37
Radyoaktif elementlerin konsantrasyon farklari.<br />
Diger faktörler <strong>jeotermal</strong> gradyanin büyüklügünü etkiler. Radyoaktif elementler yogunlukla<br />
üst kabukta bulunurlar fakat en fazla granitik kayalarda bulunurlar. Radyoaktif elementler<br />
sig kabuksal alanlardaki isi akisini hizlandirirlar. Bazi granitik kayalardaki isi akisinin üçte<br />
ikilere varan kismi radyoaktif elementler olan uranyum, toryum <strong>ve</strong> potasyumun radyoaktif<br />
bozunumundan dolayi olusur. Bunlarin arasinda uranyum <strong>ve</strong> toryum ayni önemde iki<br />
radyoaktif elementtir <strong>ve</strong> radyoaktif çürümeden olusan isinin yaklasik olarak % 80-90'ini<br />
olustururlar. Bu noktada, yeteri kadar büyük hacimli bir granitik kütle içinde bulunan küçük<br />
miktarda uranyumun (milyonda 5-10 parça <strong>ve</strong> toryumun (20-80 ppm) yeralti sicakligini<br />
belirgin biçimde yükselttigini not etmekte fayda vardir. Radyoaktif elementlerin<br />
konsantrasyonundaki lateral (yanal) degisimler, kayalar ayni isil iletkenlikte de olsa<br />
<strong>jeotermal</strong> gradyanda farkliliklara yol açar.<br />
Tabakalar arasina giren genç magmatik kayaçlar (Genç magmatik sokulumlar).<br />
Levha tektonigi teorisi (yerkabugunun, genis düz parçalarinin hareketi) genç magma<br />
aktivitelerinin olusumunu açiklamaktadir. Magma, levhalarin ayrilma zonlari boyunca <strong>ve</strong><br />
levhalar arasina girerek, sirtlar olusturur. Kabuga dogru sokulan magma yerkabuguna isi<br />
transfer eder <strong>ve</strong> bu da yüksek <strong>jeotermal</strong> gradyanlar yaratabilir. Sonuç olarak ortaya çikan<br />
<strong>jeotermal</strong> anomaliler degerli <strong>jeotermal</strong> kaynaklar yaratabilirler.<br />
Hidrotermal sirkülasyon.<br />
Geçirgen kayaçlardan, kirik <strong>ve</strong>ya çatlak sistemlerinden geçen sular, isiyi kayaçlardan daha<br />
hizli tasirlar. Genç magmatik sokulum tarafindan isitilan sular kon<strong>ve</strong>ksiyon akimlari sonucu<br />
<strong>jeotermal</strong> sistemde dolasir <strong>ve</strong>ya dolasimdaki soguk su magmatik bir sokulama yaklasarak<br />
isinir <strong>ve</strong> hareketine devam eder. Iki durumda da <strong>jeotermal</strong> enerji kabuktaki sig derinliklere<br />
transfer edilir <strong>ve</strong> ciddi <strong>jeotermal</strong> anomalilere sebep olabilir. Termal sularin yeryüzüne çiktigi<br />
noktalarda dogal sicak su kaynaklari olusur. Diger yerlerde termal sulara ulasmak için kuyu<br />
açmak gerekir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_9/37
JEOTERMAL ENERJI ÜRETIMI<br />
Jeotermal enerji çogunlukla yerkabugundaki kayaçlarda, ikincil olarak da kayaçlardaki<br />
çatlaklari, gözenekleri dolduran su, su buhari <strong>ve</strong>ya diger akiskanlarda bulunur. Bu yayilmis<br />
enerjiyi kullanilabilir hale getirmek için önce büyük hacimlerdeki kayaç kütlelerinden<br />
toplanmasi <strong>ve</strong> sonra da bir bosaltim noktasina tasinmasi gereklidir. Yerkabugunun en üst bir<br />
kaç kilometrelik bölümünde neredeyse bütün kayaçlarda bulunan su, enerjiyi toplamak <strong>ve</strong><br />
almak için bir mekanizma olusturulmasini saglar.<br />
Jeotermal suyu <strong>ve</strong> sahip oldugu isil enerjiyi ekonomik olarak elde edebilmek için suyun<br />
içinden geçtigi kayaçlarin çok miktarda su içermeleri <strong>ve</strong> geçirgenliklerinin fazla olmasi<br />
gerekir. Kayaçin su depolayabilme kapasitesi depolama katsayisi olarak adlandirilir. Suyun<br />
geçirgenlik özelligi ise hidrolik iletkenlik <strong>ve</strong>ya geçirgenlik olarak adlandirilir. Çatlakli<br />
kuvars, kireçtasi, kirilmis volkanik kayalar, serbest kum <strong>ve</strong> çakil yüksek depolama<br />
katsayisina <strong>ve</strong> yüksek hidrolik iletkenlige sahiptir <strong>ve</strong> genellikle büyük miktarlarda su<br />
üretimine olanak saglarlar.<br />
Yüksek hidrolik iletkenlige sahip <strong>ve</strong> kalinligi fazla olan kayaçlara, geçirgenligi yüksek<br />
kayaçlar denir. Geçirgenligi yüksek kayaçlar ana akiferleri (geçirgen kayalar <strong>ve</strong>ya gözenekli<br />
ortamlar)<strong>ve</strong> en üretken <strong>jeotermal</strong> rezervuarlari olustururlar. Uzun süreli enerji üretimi için<br />
bu akiferler genis alanlara yayilmali <strong>ve</strong> su beslenme sahasina hidrolik olarak baglanmalidir.<br />
Geçirgenligi az olan sahalarda çesitli çatlatma yöntemleri enerji üretimini teorik olarak<br />
arttirir fakat bu tür uygulamalar <strong>jeotermal</strong> alanlarda çok ender uygulanmaktadir.<br />
Gözenekliligi <strong>ve</strong> geçirgenligi az olan kayaçlardan enerji üretimi, sinirli sirkülasyon<br />
çevrimleri ile saglanabilir. Bu durumda iki kuyu birbirine kirik <strong>ve</strong> çatlaklar sistemi ile<br />
hidrolik olarak baglidir. Soguk su bir kuyudan asagiya dogru pompalanir, pompalanan su<br />
kayaçlardaki çatlaklardan geçerek iletim yoluyla isinir <strong>ve</strong> ikinci kuyudan yukari dogru<br />
pompalanir. Kayaçlardaki çatlaklarin geçirgenligi az olan kayaçlar tarafindan çevrelenmesi,<br />
çevrimdeki su kaybinin az miktarda kalmasi için önemlidir. Bu teknolojiye sicak kuru kayaç<br />
'HDR' teknolojisi denmektedir <strong>ve</strong> hala deneysel asamada bulunmaktadir. Bu teknolojinin<br />
uygulanabilirligi <strong>ve</strong> ekonomisi henüz tam olarak kanitlanmamistir. Sicak kuru kayaçlar,<br />
hidrolojik ortam çesitleri arasinda en uçta bulunur, çesitlenme bu uçtan yüksek geçirgenligi<br />
olan klasik rezervuarlara <strong>ve</strong> akiferlere dogru genisler. Dünyanin kabugundaki kayaçlarin<br />
çogu sinirli bir sirkülasyon çevrimi için çok fazla geçirgendir fakat bu geçirgenlik ekonomik<br />
olarak <strong>jeotermal</strong> akiskan üretmeye yetecek kadar fazla degildir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_10/37
JEOTERMAL SISTEMLERIN ÇESITLERI<br />
Genç Volkanik Sokulumlarla Baglantili<br />
Hidrotermal Kon<strong>ve</strong>ksiyon Sistemler.<br />
Dünyanin isisinin varolduguna dair en<br />
belirgin kanitlar volkanik patlamalardir.<br />
Bu patlamalardan etrafa yayilan lavlar<br />
dünya yüzeyinde hemen sogur fakat yer<br />
kabugu altindaki iç küre(lavin kaynagi)<br />
binlerce yil boyunca ergimis olarak kalir.<br />
Günümüzde bu magma hücrelerine<br />
dogrudan sondaj yapilmasi pratik<br />
degildir. Bununla birlikte magma<br />
sizintisinin etrafindaki kiriklar <strong>ve</strong> çatlaklar<br />
hidrotermal sirkülasyon sistemlerinin<br />
olusumuna el<strong>ve</strong>risli olabilir: yeralti suyu,<br />
sogumakta olan magma sizintisinin<br />
asagilarinda <strong>ve</strong>ya çevresinde çevrime<br />
girebilir. Bu çevrimde bir miktar isi alan su<br />
tekrar yeryüzüne yakin alanlara döner.<br />
Sicak <strong>ve</strong> soguk suyun yogunluklari<br />
arasindaki fark isinan suyun üste<br />
çikmasini saglar<br />
Genç Magmatik Sokulumlar Tarafindan<br />
Etkilenen Hidrotermal Tasinim Sisteminin<br />
semasi<br />
Çatlak (Fay) Kontrollü Sistemler. Hidrotermal tasinim(kon<strong>ve</strong>ksiyon) sistemlerinin çogu<br />
genç volkanik sizintilarin oldugu yerlerde bulunmaz. Bunun yerine bu <strong>jeotermal</strong> sistemler<br />
isilarini, geçirgen alanlar boyunca suyun derinlere dogru sirkülasyonuna izin <strong>ve</strong>ren genis<br />
hacimli kayaçlardan alirlar. Bu alanlar, stratigrafik yataklar <strong>ve</strong>ya çatlaklar <strong>ve</strong> birbirine<br />
baglantili kirik sistemleri olabilir. Su sicakligi birinci olarak bölgesel isi akiminin<br />
büyüklügüne <strong>ve</strong> su çevriminin derinligine baglidir. Hidrotermal tasinim sistemlerinin<br />
kollarina beslenme (resarj) daglik alanlarda <strong>ve</strong> bitisik vadilerde meydana gelir. Kirik <strong>ve</strong><br />
çatlaklar asagidaki sekilde gösterilenden farkli olabilirler, önemli olan kiriklarin yükselen<br />
sicak su için yeterli derecede geçirgen olmalaridir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_11/37<br />
Genç Magmatik Sokulumlarin Etkisi<br />
Altinda Olmayan, Fay Kontrollü,<br />
Meteorik Su Sirkülasyonuna Bagli<br />
Hidrotermal Tasinim Sistemi
Iletkenligi Düsük Katmanlarin Altinda Gizlenen Radyojenik Isi Kaynaklari. Granitik<br />
plutonik kayaçlar göreceli olarak yüksek miktarlarda uranyum <strong>ve</strong> toryum içerirler. Bu<br />
elementlerin radyoaktif parçalanmasi isi enerjisi açiga çikarir. Radyojenik pluton içindeki isi<br />
akimi, komsu kayaçtaki (içine sokulunan) kayaç) isi akimindan fazladir. Eger granitik<br />
kayaçlar düsük isi ilekenligi olan katmanlar tarafindan çevrelenmisse bu katmanlarin<br />
tabaninda yüksek sicakliklar olusabilir. Jeotermal anomalinin sekli radyojenik kaynagin<br />
sekline, kalinligina <strong>ve</strong> üstteki tabakalarin termal iletkenligine baglidir.<br />
Yer Basinçli (Geopressured)- Jeotermal Rezevuarlar. Yer Basinçli - <strong>jeotermal</strong> rezervuarlar,<br />
üzerlerindeki kayaçlar tarafindan su sütununun basincini asan basinç altinda birakilan<br />
akiferlerdir. Yer basinçli <strong>jeotermal</strong> alanda bulunan <strong>ve</strong> daha az gözenekli olan katmanlar<br />
suyun yukariya dogru sizmasini <strong>ve</strong> isi transferini önler Yer basinçli katmanlardaki su çok<br />
yüksek miktarda isi içerir, ayrica bu su çözünmüs metan (Dogal gazin ana bileseni) açisindan<br />
da zengindir.<br />
Yer basinçli <strong>jeotermal</strong> rezervuarlardan <strong>jeotermal</strong> enerji <strong>ve</strong> çözünmüs metan üretimi halen<br />
gelismekte olan bir teknolojidir. Temel olarak derin petrol kuyusu sondajinda kullanilan<br />
yöntemlerin benzerleri kullanilir. Sondaj masraflari ancak çok güçlü finansal yapilari olan<br />
kurumlar tarafindan karsilanabilir. Günümüzde sadece sicak su kullanimi için böyle<br />
kuyularin açilmasi ekonomik degildir. Eger metan üretimi ile birlestirilirse yer basinçli<br />
<strong>jeotermal</strong> rezervuarlar ekonomik olabilirler.<br />
Derin Bölgesel Akifer Içindeki Jeotermal Rezervuarin Sematik Modeli<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_12/37
TÜRKIYE'DE JEOTERMAL ENERJININ MEVCUT DURUMU<br />
(2006 Yili Itibariyle güncellestirilmistir)<br />
DEGERLENDIRME KAPASITE<br />
JEOTERMAL MERKEZI ISITMA (SEHIR,<br />
KONUT, TERMAL TESIS, SERA V.B.)<br />
103.000 KONUT ESDEGERI<br />
(827 MWt)<br />
KAPLICA KULLANIMI 215 KAPLICA (402 MWt)<br />
TOPLAM DOGRUDAN ISI KULLANIMI 1.229 MWt<br />
ELEKTRIK ÜRETIMI<br />
KARBONDIOKSIT ÜRETIMI 120.000 Ton/yil<br />
20 MWe'lik Denizli-Kizildere santrali<br />
isletiliyor.<br />
Aydin-Salavatli'da 7,9 MWe Binary Cycle<br />
<strong>jeotermal</strong> elektrik üretim santrali kurulmus<br />
olup Mart 2006'da üretime baslamistir.<br />
Aydin-Germencik'te 25/40/(100) MWe<br />
kapasiteli <strong>jeotermal</strong> elektrik üretim santrali<br />
insaati devam etmektedir.<br />
Kizildere Jeotermal Santralinin atigi olan<br />
140 °C ‘lik <strong>jeotermal</strong> sudan 5.5 MWe<br />
kapasiteli bir <strong>jeotermal</strong> elektrik santrali<br />
insaati baslamistir.<br />
Çanakkale-Tuzla <strong>jeotermal</strong> alaninda 7,5<br />
MWe kapasiteli bir <strong>jeotermal</strong> santral<br />
kurulmasi için üretim lisansi alinmistir. 10<br />
MWe kapasiteli Simav Jeotermal Elektrik<br />
Üretim Santrali ise proje asamasindadir.<br />
TÜRKIYE'NIN 2013 YILI JEOTERMAL ELEKTRIK ÜRETIM HEDEFI<br />
* 550 MWe (4.4 Milyar kWh/Yil)<br />
TÜRKIYE'NIN TOPLAM JEOTERMAL ELEKTRIK POTANSIYELI<br />
* 2.000 MWe* (16 Milyar kWh/Yil), destekli hal<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_13/37
Dünyada <strong>jeotermal</strong> zenginligi ile yedinci sirada yer alan Türkiye, <strong>jeotermal</strong> potansiyeli ile<br />
toplam elektrik enerjisi ihtiyacinin % 5'ine kadar, isitmada isi enerjisi ihtiyacinin %30'una<br />
kadar karsilayabilecektir. Ancak bunlarin agirlik ortalamasi alindiginda Türkiye enerji<br />
(elektrik + isi enerjisi) ihtiyacinin %14'ünü karsilamaya taliptir.<br />
Toplam <strong>jeotermal</strong> potansiyelimizin (2.000 MWe, 31.500 MWt) elektrik üretimi, sehir isitma,<br />
sogutma, sera isitma, termal tesis isitma, kaplica kullanimi, kimyasal maddeler üretimi,<br />
sanayide kullanim vb uygulamalarda tam degerlendirilmesi ile saglanacak hedef yillik net<br />
yurtiçi katma deger 20 Milyar USD civarindadir.<br />
Türkiye; <strong>jeotermal</strong> potansiyeli bakimindan, Avrupa'nin 1., Dünyanin 7. ülkesi<br />
konumundadir. Potansiyel olusturan alanlar Bati Anadolu'da yogunlasmistir.<br />
Jeotermal Elektrik Üretim Projeksiyonu (Teknik yaklasim, Tahmini güç)<br />
Saha Adi Sicaklik ( 0 C)<br />
2010<br />
Tahminleri<br />
(MWe)<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_14/37<br />
2013<br />
Tahminleri<br />
(MWe)<br />
Denizli-Kizildere 200-242 75 80<br />
Aydin-Germencik 200-232 100 130<br />
Manisa-Alasehir-Kavaklidere 213 10 15<br />
Manisa-Salihli-Göbekli 182 10 15<br />
Çanakkale-Tuzla 174 75 80<br />
Aydin-Salavatli 171 60 65<br />
Kütahya-Simav 162 30 35<br />
Izmir-Seferihisar 153 30 35<br />
Manisa-Salihli-Caferbey 150 10 20<br />
Aydin-Sultanhisar 145 10 20<br />
Aydin-Yilmazköy 142 10 20<br />
Izmir-Balçova 136 5 5<br />
Izmir-Dikili 130 30 30<br />
Toplam 455 550
JEOTERMAL AKISKANIN SICAKLIGINA GÖRE KULLANMA YERLERI<br />
°C KULLANIM ALANI<br />
180 -<br />
Yüksek Konsantrasyonlu solüsyonun buharlasmasi,<br />
Amonyum absorpsiyonu ile sogutma<br />
170 - Hidrojen sülfit yolu ile agirsu eldesi, diyatomitlerin kurutulmasi<br />
160 - Kereste kurutulmasi, balik vb. yiyeceklerin kurutulmasi<br />
150 - Bayer’s yolu ile alüminyum eldesi<br />
140 - Çiftlik ürünlerinin çabuk kurutulmasi (Konser<strong>ve</strong>cilikte)<br />
130 - Seker endüstrisi, tuz eldesi<br />
120 - Temiz su eldesi, tuzluluk oraninin arttirilmasi<br />
110 - Çimento kurutulmasi<br />
100 - Organik madde kurutma (Yosun, et, sebze vb.), yün yikama<br />
90 - Balik kurutma<br />
80 - Ev <strong>ve</strong> sera isitma<br />
70 - Sogutma<br />
60 - Kümes <strong>ve</strong> ahir isitma<br />
50 - Mantar yetistirme, Balneolojik banyolar (Kaplica Tedavisi)<br />
40 - Toprak isitma, kent isitmasi (Alt sinir) saglik tesisleri<br />
30 - Yüzme havuzlari, fermantasyon, damitma, saglik tesisleri<br />
20 - Balik çiftlikleri<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_15/37
TEKNOLOJIK DESTEKLE KULLANIM<br />
A) ELEKTRIK ENERJISI ÜRETIMI<br />
Ilk çaglardan yakin geçmise kadar sadece saglik amaciyla kullanilan <strong>jeotermal</strong> kaynaklardan<br />
günümüzde; dogrudan isitmada ya da baska enerji türlerine dönüstürülerek<br />
yararlanilmaktadir. 20. yüzyil basina kadar saglik <strong>ve</strong> yiyecekleri pisirme amaci ile<br />
yararlanilan <strong>jeotermal</strong> kaynaklarin kullanim alanlari gelisen teknolojiye bagli olarak<br />
günümüzde çok yayginlasmis <strong>ve</strong> çesitlenmistir. Bunlarin basinda elektrik üretimi, isitmacilik<br />
<strong>ve</strong> endüstrideki çesitli kullanimlar gelmektedir.<br />
Hazne sicakligi 200 °C <strong>ve</strong> daha fazla olan <strong>jeotermal</strong> akiskandan elektrik üretimi<br />
gerçeklesmektedir. Ancak günden güne gelismekte olan yeni teknolojilere göre 150 °C'ye<br />
kadar düsük hazne çikisli akiskandan da elektrik üretilebilmektedir. Son yillarda gelistirilen<br />
<strong>ve</strong> ikili (binary) çevrim olarak adlandirilan bir sistemle, buharlasma noktalari düsük gazlar<br />
(freon, izobütan vb.) kullanilarak 70°C
ii- Sivi Baskin Sahalar:<br />
- Atmosferik Ekzozlu Konvansiyonel Buhar Türbinleri<br />
- Yogunlastirmali Konvansiyonel Buhar Türbinleri<br />
- Çift Kademeli Buharlastirma<br />
- Çoklu Buharlastirma<br />
- Ikili Çevrim Santalleri<br />
- Hibrit Fosil Jeotermal Sistemler<br />
- Toplu Akis<br />
i 1- Atmosferik egzozlu (back pressure)<br />
konvansiyonel buhar türbinleri: En basit<br />
<strong>ve</strong> ilk yatirim masraflari açisindan en ucuz<br />
türbinlerdir. Bu tip bir santralde, <strong>jeotermal</strong><br />
akiskan önce seperatöre gelir. Burada sivi<br />
<strong>ve</strong> buhar fazlari ayrilir. Buhar fazi bir<br />
buhar türbinini besler <strong>ve</strong> çürük buhar<br />
direkt olarak atmosfere atilir. Atmosferik<br />
egzozlu santrallerin basitlestirilmis<br />
sematik gösterimi asagida <strong>ve</strong>rilmistir.<br />
i 2- Yogusturmali konvansiyonel buhar türbinleri: Atmosferik egzoz tasariminin<br />
termodinamik olarak gelismisidir. Iki fazli akiskan önce seperatörde sivi <strong>ve</strong> buhar fazlarina<br />
ayrilir. Buhar, türbinden direkt atmosfere atilmak yerine çok düsük bir basinçta tutulan<br />
(yaklasik 0.12 bar) bir kondensere atilir.<br />
i 3- Çift kademeli buharlastirma: Kuyubasi akiskani önce seperatöre gider, buhar <strong>ve</strong> sivi<br />
fazlarina ayrilir. Buhar bir yüksek basinç türbinine, su ise bir buharlastiriciya (flas tanki)<br />
gönderilir. Burada düsük bir basinca flaslanan sivinin kalani enjeksiyona, elde edilen buhar<br />
alçak basinç türbinine gönderilir. Böylece sistem <strong>ve</strong>rimi arttirilmis olur.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_17/37
i 4- Çoklu buharlastirma (multi-flash): Seperatörden ayrilan sivi ikinci bir seperatöre<br />
gönderilir, seperatör sayisi ekonomik kisitlar çerçe<strong>ve</strong>sinde arttirilabilir. Bu tip bir uygulama<br />
Wairakei Jeotermal Santrali, Yeni Zelanda'da gerçeklestirilmistir.<br />
i 5- Ikili çevrim santralleri: Jeotermal sahalarda en önemli atik isi kaynagi seperatörde<br />
ayrilmis sividir. Konvansiyonel buhar türbinleri sadece buhar kullandiklari için kalan büyük<br />
miktarlardaki sivi genelde yerüstü sularina atilmakta yada yeraltina enjekte edilmektedir.<br />
Binary teknolojisi, orta-düsük sicaklikli kaynaklardan elektrik üretmek, termal kaynaklarin<br />
kullanimini arttirarak atik isiyi geri kazanmak amaciyla gelistirilmistir.<br />
Binary sistemlere ait basitlestirilmis sematik gösterim asagida <strong>ve</strong>rilmistir. Binary sistemler,<br />
düsük kaynama sicaklikli <strong>ve</strong> düsük sicakliklarda yüksek buhar basincina sahip ikincil bir<br />
çalisma akiskani kullanirlar. Bu ikincil akiskan, konvansiyonel bir Rankine çevrimine uygun<br />
olarak çalisir. Uygun bir çalisma akiskani ile binary sistemler, 80-170°C araligindaki giris<br />
sicakliklarinda çalisabilirler.<br />
Ikili çevrim<br />
i 6- Hibrid fosil-<strong>jeotermal</strong> sistemler: Bu sistemlerde <strong>jeotermal</strong> enerji, ya ön isitici olarak, ya<br />
da kizgin buhar eldesinde kullanilir.<br />
i 7- Toplu akis: Iki fazli buhar/su karisimlarindan dogrudan enerji elde etmek amaciyla<br />
gelistirilmistir. Bu tip santrallerin ekonomisi henüz iyi belirlenememistir. Çünkü isletme<br />
tecrübesi 5 yildan fazla degildir. Tek örnek Desert Peak, Nevada, ABD'ndeki 9 MW t 'lik iki<br />
fazli rotary seperatörlü turbo-alternatörlü santraldir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_18/37
ÇANAKKALE AYVACIK JEOTERMAL KAYNAK<br />
3191029 erisim numarali Jeotermal Kaynaklar <strong>ve</strong> Mineralli Sular maden grubunda toplam<br />
4.073,87 hektar alanli (40.738.700 m 2 ) Jeotermal Kaynak ile ilgili haklar T.C. Enerji <strong>ve</strong> Tabii<br />
Kaynaklar Bakanligi Maden Isleri Genel Müdürlügü onayi ile tarafimiza tahsis edilmistir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_19/37
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_20/37
Jeotermal sahamiz Çanakkale ili Ayvacik ilçesi, Edremit Körfezinde bati siniri Behramkale<br />
(Assos) dogu siniri Kayalar yerlesim birimi olan alandir.<br />
Jeotermal sahamiz içerisinde MTA tarafindan yapilmis arastirmalar, çesitli üni<strong>ve</strong>rsitelerin<br />
raporlari <strong>ve</strong> bölgenin fay zonlarinin incelenmesi ile, Çanakkale Tuzla <strong>jeotermal</strong> sahasinin<br />
devaminda, benzer özellikler sunan bir yapi oldugu anlasilmistir. Sahamizin koordinatlari,<br />
bu çalismalar sonrasinda belirlenmis <strong>ve</strong> alinmistir.<br />
Yaptigimiz çalismalarda 170-250 0 C arasi bir sicaklik degerinin bulunacagi anlasilmaktadir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_21/37
ÇANAKKALE-TUZLA JEOTERMAL ALANININ HIDROTERMAL ALTERASYON<br />
ETÜDÜ VE VOLKANIK KAYAÇLARIN PETROLOJISI<br />
A. Ihsan GEVREK*; Mehmet SENER* <strong>ve</strong> Tuncay ERCAN**<br />
ÖZ—Çanakkale-Tuzla <strong>jeotermal</strong> alaninda yer alan hidrotermal alterasyon zonlari x isinlari kirinimi <strong>ve</strong><br />
jeokimyasal analizlerle incelenmistir. Çalisma alaninda alünit, kaolinit, montmorillonit, illit, silis <strong>ve</strong><br />
silisifiye zonlar saptanmistir. Bu hidrotermal alterasyon zonlarinin dagilimina göre, çalisma alani<br />
içinde sicakligi 150°-225°C olan <strong>jeotermal</strong> akiskanin varligi ortaya çikmaktadir. Çalisma alaninin<br />
tektonik yapisi, KB-GD <strong>ve</strong> KD-GB yönlü kuv<strong>ve</strong>tlerle gelismistir. Bu kuv<strong>ve</strong>tlerin etkisi ile olusan D-B<br />
dogrultulu faylara bagli gelisen diyagonal çatlaklardan gelen <strong>jeotermal</strong> akiskanlar, hidrotermal<br />
alterasyon için gerekli zemini hazirlamistir. Inceleme alaninda hidrotermal alterasyon zonlarinin<br />
gözlendigi volkanik kayaçlar Alt-Orta Miyosen yasli olup, latit, andezit, dasit, riyolit türde lavlar ile<br />
tüf <strong>ve</strong> ignimbritlerle temsil olunurlar. Yapilan petrokimyasal çalismalarla, volkanitlerin yüksek<br />
potasyumlu kalkalkalen <strong>ve</strong> sosonitik özellikler tasiyan kabuksal nitelikli bir kita içi volkanizmasi<br />
oldugu sonucuna varilmistir.<br />
GIRIS<br />
Jeotermal akiskan aramalarinda dikkate alinan Sicaksu kaynaklari, buhar çikislari, gayzerler <strong>ve</strong><br />
hidrotermal alterasyon zonlari gibi bazi kriterler vardir. Bunlarin en önemlisi hidrotermal alterasyon<br />
olup, Japonya <strong>ve</strong> italya gibi ülkelerde hidrotermal alterasyon zonlarinin arastirilmalariyle elektrik<br />
enerji üretimine yönelik bazi <strong>jeotermal</strong> enerji alanlari ortaya çikarilmistir. Bu nedenle, çalisma<br />
alanindaki volkanik kayaçlarda gözlenen hidrotermal alterasyon zonlarinin dagilimi, olusumu <strong>ve</strong><br />
<strong>jeotermal</strong> akiskanla olan iliskisi arastirilmis <strong>ve</strong> volkanik kayaçlarda petrokimyasal çalismalar<br />
yapilmistir.<br />
Inceleme alani, Marmara bölgesinde, Çanakkale il sinirlari içinde olup, Ayvacik ilçesine bagli Tuzla<br />
köyü <strong>ve</strong> yöresini kapsamaktadir. Bu alandaki hidrotermal alterasyon zonlari, Ayvalik I 16 d2, l 16 d3<br />
<strong>ve</strong> l 16 c4 paftalari içinde Tuzla, Naldöken, Büyük Kestanelik, Kocaköy, Kösedere, Ahmetlerobasi <strong>ve</strong><br />
Kestanbol köyleri çevresinde gözlenmektedir.<br />
Bu çalismada gerekli olan mineralojik incelemeler için x isinlari kirinim yöntemi, hidrotermal<br />
alterasyonun kayaç kimyasindaki etkilerini incelemek için spektrokimyasal analiz yöntemleri <strong>ve</strong><br />
kayaç kimyasi ile <strong>jeotermal</strong> akiskan iliskisini incelemek amaciyle hidrojeokimyasal analiz<br />
yöntemlerindenyararlanilmistir.<br />
GENEL JEOLOJI<br />
Inceleme alaninda temeli, metamorfik kayaçlar olusturmaktadir. Altta biyotitli gnays, kalksist <strong>ve</strong><br />
kuvarssistler yer alir. Bunlarin üzerinde uyumsuz olarak mermer, dolomitik <strong>ve</strong> kristalize kireçtaslan<br />
gözlenirler. Tüm bu metamorfik birimler olasili Paleozoyik yasli olup, düzgün sistoziteye sahiptirler.<br />
Daha sonra bu birimleri kesen granodiyoritik bir pluton yer alir. Arastiricilar tarafindan «Kestanbol<br />
(Tuzla) plutonu» olarak adlandirilan (Gözler <strong>ve</strong> digerleri, 1983; Ercan <strong>ve</strong> Türkecan, 1984) bu plutonun<br />
çevresinde yer yer de milonitlesmis siyenit dayklari gözlenir. Kestanbol plutonu, arazi <strong>ve</strong>rilerine göre,<br />
olasili Oligosen-Alt Miyosen yaslidir. Plutonda K/Ar yöntemi ile radyometrik yas belirlemesi yapan<br />
Fytikas <strong>ve</strong> digerleri (1976), tüm kayaç yasi olarak 28±0.88 milyon yillik (Üst Oligosen) bir deger elde<br />
etmislerdir. Ancak bazi arastiricilar plutonun daha yasli oldugunu kabul etmektedir. Örnegin,<br />
Sâmilgil (1966 <strong>ve</strong> 1983) plutonun Permiyen yasli olabilecegini belirtir. Gözler <strong>ve</strong> digerleri (1983) ise<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_22/37
plutonun Üst Kretase-Miyosen arasinda bir yasta oldugunu öne sürmektedirler. Genelde granodiyorit<br />
türde olan pluton yer yer de monzonit <strong>ve</strong> kuvars monzonit bilesimler sunar. Bürküt (1966) tarafindan<br />
kayaçta yapilan modal analiz sonuçlari QAP Streckeisen (1976) üçgen diyagraminda kullanildiginda,<br />
kuvarsli monzonit, monzogranit <strong>ve</strong> granodiyorit alanlarinda yer aldigi görülür.<br />
Inceleme alani <strong>ve</strong> hidrotermal alterasyon zonlari<br />
Inceleme alaninda Kestanbol plutonu ile birlikte, volkanik kayaçlar genis yer kaplarlar. Baslangiçta<br />
riyolitik tüf <strong>ve</strong> aglomeralarla etkin olan volkanizma daha sonra genel olarak latit türde lavlar <strong>ve</strong> son<br />
olarak riyolitik tüf <strong>ve</strong> ignimbritler olusturmustur. Ancak, yer yer de daha degisik türde (andezit, dasit<br />
vb.) lavlar da gözlenmistir. Volkanizma birkaç evreli olarak tüm Miyosen zamani boyunca etkin<br />
olmustur. Volkaniklerde K/Ar yöntemi ile radyometrik yas belirlemeleri yapan Borsi <strong>ve</strong> digerleri<br />
(1972), 16.8,17.1,19.5 <strong>ve</strong> 21.5 milyon yillik (Alt-Orta Miyosen) degerler elde etmislerdir. Bölgedeki<br />
Miyosen volkanizmasinda ayrintili çalismalar yapan Öngür (1973), volkanik etkinligin Ayvacik-<br />
Babakale <strong>ve</strong> Behram (Assos) volkanlari olmak üzere üç volkanik merkezde toplandigini, Ayvacik<br />
volkaninin, latit <strong>ve</strong> kuvarslatit türde «Ayvacik lavi» <strong>ve</strong> onlardan türemis laharik breslerden, Babakale<br />
volkaninin çok sayida lav <strong>ve</strong> volkanik bres ardalanmasindan kurulu oldugunu <strong>ve</strong> bunun günümüzde<br />
denizaltinda kalmis bir volkan konisinin yamacindan arta kalan tipik bir stratovolkan oldugunu,<br />
Behram (Assos) volkaninin ise patlama indisi en yüksek volkanik merkez olup, ilk dönem<br />
etkinliklerini kuvarslatit, latit, dasit <strong>ve</strong> riyodasit türde lav püskürmeleri oldugunu, ikinci etkinlik<br />
döneminde ise çok sayida ignimbrit püskürmeleri meydana geldigini <strong>ve</strong> bu püskürmelerin çok genis<br />
bir alana yayildigini belirtmektedir.<br />
Assos volkanik merkezinden çikan olasili 11 evreden olusan ignimbritler kuzey <strong>ve</strong> kuzeybatiya<br />
dogru inceleme alaninda, güneydoguya dogru Ayvalik çevresinde <strong>ve</strong> daha güneye dogru Midilli<br />
adasinda kalin bir ignimbrit örtüsü olusturmustur (Sek. 2). Bu denli büyük ignimbrit püskürmesi,<br />
Assos (Behram) kalderasinin olusmasina neden olmustur (Öngür, 1978). Yaklasik 4x6 km lik bir<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_23/37
üyüklüge sahip olan kaldera günümüzde, Edremit körfezi çöküntüsü nedeniyle deniz altinda<br />
kalmistir.<br />
Inceleme alaninda her üç volkanik merkezden çikan volkanik ürünler de yer alirlar <strong>ve</strong> kimi yerlerde<br />
bunlari birbirlerinden ayirtlamak son derece güçtür. Volkanitlerin kimyasal özelliklerine ayri bir<br />
bölümde deginilecektir.<br />
Volkanik kayaçlarda, özellikle latit nitelikli Ayvacik lavinda pek çok yerde hidrotermal alterasyon<br />
saptanmistir. Volkanizmanin en son ürünü ignimbritler üzerinde Üst Miyosen-Pliyosen yasli çökeller<br />
yer alirlar. Bunlar konglomera, kumtasi, kireçtasi <strong>ve</strong> killi kireçtasi; ardalanmalari seklinde olup,<br />
karasal (gölsel <strong>ve</strong> akarsu) <strong>ve</strong> denizel ortamlarda olusmustur; fasiyes ayirtlamasina yönelik çalisma<br />
yapilmamistir.<br />
Pekten, Ostrea, Mactra <strong>ve</strong> Ostrakod gibi hem denizel, hem somatr, hem de tatli su ortamlarinda<br />
yasayan fosiller gözlendiginden, Neojen boyunca bu bölgede denizin birkaç kez düzey degistirdigi <strong>ve</strong><br />
bölgenin birkaç kez regresyon <strong>ve</strong> transgresyona ugradigi belirlenmektedir (Sâmilgil, 1983).<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_24/37
Inceleme alaninda yer yer de Kuvaterner yasli alüvyonlar<br />
yüzlekler olusturmuslardir. Çalisma alaninin sadelestirilmis<br />
dikme kesiti Sekil 3 te sunulmustur.<br />
Granodiyoritik pluton, sahadaki <strong>jeotermal</strong> akiskanin kazan<br />
<strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya isitici kayasi, lavlarin altere kesimleri hazne kayayi,<br />
yaygin olarak gözlenen ignimbritik tüfler <strong>ve</strong> Neojen çökelleri ise<br />
örtü kayayi olusturmaktadir.<br />
Bu bilgiler isiginda inceleme alaninda Tuzla köyü dogusunda<br />
Tuzla tepe yakinlarinda iki yerde sondaj yapilmis (Sek. 4, Tl, T2<br />
kuyulari) <strong>ve</strong> elde edilen karot örneklerinde kimyasal analizler<br />
yaptirilarak sonuçlar degerlendirilmistir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_25/37
TEKTONIK<br />
Çalisma alaninin genel tektonik yapisi üç ana süreçle olusmustur (Öngür, 1973). Volkanizma<br />
öncesinde temeli sinirlandiran <strong>ve</strong> volkanizma ile birlikte olusumunu sürdüren BKB-DGD uzanimli<br />
kirilmalar (Üst Oligosen-Alt Miyosen), Assos volkanindaki kaldera çökmesi (Alt Pliyosen) <strong>ve</strong> hemen<br />
bunu izleyen <strong>ve</strong> tüm Bati Anadolu'yu sekillendiren epirojenik hareketler içindeki Edremit körfezi<br />
kuzey kiyisi fay zonu (D-B) olusumu, bu ana süreçleri olusturur. Yapisal gelisimi günümüzde de<br />
süregelen sahada, Edremit körfezi genç bir graben yapisidir. Deniz kiyisindaki kiyiya paralel genç<br />
faylar bunun görünür kanitidir. Deniz yönündeki bloklari düsen bu normal faylar, 2-3 km eninde <strong>ve</strong><br />
40 km ye degin uzanan basamaklar olusturur. Genç çökelleri de etkileyen bu faylar, Edremit<br />
körfezinin kuzey sinirim olusturan faylar olup, çalisma alanina kadar uzanmaktadir. Bunlarin etkisi<br />
ile kiyiya l km yaklasan Tuzla çayi, Behramkale'de dönerek kiyiya 20 km ara ile paralel olarak küçük<br />
bir graben içinde akmaktadir (Sek. 1).<br />
Inceleme alaninda KB-GD uzanimli birçok fay gözlenmektedir. Eski yapisal dogrultular <strong>ve</strong> Tuzla<br />
domunun etkisi ile sahanin yapisal sekli belirlenmistir. Sahanin merkezinde yer alan Tuzla tepe<br />
yöresindeki faylar <strong>ve</strong> faylarin yakinlarinda gözlenen çatlaklar, <strong>jeotermal</strong> akiskanin hareket yetenegini<br />
artirmis <strong>ve</strong> hidrotermal alterasyona zemin hazirlamistir.<br />
Çalisma alaninda dokuz lokasyonda 1010 adet çatlak konumu ölçülerek sahada gelisen tektonizmaya<br />
bagli olarak bu çatlaklarin genel tektonik yapi içindeki konumlari <strong>ve</strong> <strong>jeotermal</strong> akiskanlarin gelis<br />
yönleri açiklanmaya çalisilmistir. Bu çalisma içinde Kurtlukuyu deresi içinde ölçülen çatlak<br />
konumlarina göre gül diyagramlari çizildiginde, Kurtlukuyu deresi boyunca uzanan D-B dogrultulu<br />
Kurtlukuyu fayina bagli olarak dikine, enine, boyuna <strong>ve</strong> diyagonal çatlak sistemlerinin gelistigi<br />
belirlenmistir.<br />
KD-GB yönlü kuv<strong>ve</strong>tler etkisiyle olusan bu çatlaklardan dikine, enine <strong>ve</strong> boyuna gelisen çatlak<br />
sistemleri hidrotermal alterasyon açisindan sterildir. Bu yörede gelisen hidrotermal alterasyonlar salt<br />
diyagonal çatlaklardan gelen <strong>jeotermal</strong> akiskan ile olusmustur. (Sek. 5 a,b,c). Gerendere içinde yer<br />
alan çatlak konumlarina göre gül diyagrami çizildiginde, KD-GB <strong>ve</strong> KB-GD yönlü kuv<strong>ve</strong>tlerin hâkim<br />
oldugu izlenir <strong>ve</strong> buna bagli olarak gelisen D-B dogrultulu faya göre diyagonal <strong>ve</strong> boyuna olarak<br />
gelisen çatlak sistemleri silis dolguludur (Sek. 5 d). Naldöken-Tasbogaz yolu üzerinde ölçülen çatlak<br />
konumlarina göre KD-GB <strong>ve</strong> ikincil KB-GD yönlü kuv<strong>ve</strong>tler egemen durumdadir. Aktivitesini<br />
yitirmis hidrotermal alterasyon gözlenen bu yörede silis dolgulu çatlaklara göre boyuna <strong>ve</strong> dikine<br />
gelisen çatlaklar ikincil olarak demirli eriyikler getirmislerdir (Sek. 6 a). Kocaköy batisinda diger<br />
yörelere benzer olarak KD-GB <strong>ve</strong> KB-GD yönlü kuv<strong>ve</strong>tler etkin durumdadir. Bu kuv<strong>ve</strong>tlerin etkisi ile<br />
olusmus KD-GB yönlü faya göre boyuna olarak gelisen çatlak sistemi ile getirilen <strong>jeotermal</strong> akiskan<br />
kaolinitlesmeyi olusturmustur (Sek. 6 b, d). Kestanbol plütonunda ise KB-GD yönlü kuv<strong>ve</strong>tlerle<br />
gelisen paralel çatlaklarda halit gelisi vardir (Sek. 6 c).<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_26/37
HIDROTERMAL ALTERASYON VE INCELEME ALANINDAKI ETKINLIKLERI<br />
TANIM<br />
Yerkabugunun göreli sig kesimlerindeki kayaçlarin, içlerinde dolasan isi yüklü akiskanlarla<br />
(hidrotermal) etkilenmesi sonucu kayaçlarda olusan kimyasal <strong>ve</strong> mineralojik faz degisimleri topluca<br />
«hidrotermal alterasyon» olarak adlandirilmaktadir. Feldispatlarin kaolenlesmesi bunun bir örnegidir.<br />
Ayrica hidrotermal akiskanin kattigi ya da çektigi elementlerle kayaçta olusan degisimler de (örnegin<br />
silislesme), bu kapsamda düsünülebilir (Öngür, 1980). Hidrotermal alterasyon, aktif <strong>ve</strong> aktif olmayan<br />
hidrotermal alterasyon olmak üzere iki çesittir. Aktif hidrotermal alterasyon, süreklilik kazanan<br />
hidrotermal alterasyon olup, <strong>jeotermal</strong> enerji gibi ekonomik önemi olan akiskan yataklarin<br />
arastirilmasinda kullanilir. Aktif olmayan hidrotermal alterasyon ise, aktifligi zamanla giderek azalan<br />
hidrotermal alterasyon olup, ekonomik önemi olan durayli yataklarin arastirilmasinda kullanilir.<br />
Aktif <strong>ve</strong> aktif olmayan hidrotermal alterasyon olarak iki kisimda incelenen bu kavramda gelisen faz<br />
degisimleri sirasinda kayaç bilesimi, <strong>jeotermal</strong> akiskanin bilesimi <strong>ve</strong> fizikokimyasal kosullarina<br />
(basinç <strong>ve</strong> sicaklik) baglidir. Faz degisimleri sonucu olusan minerallerin olusum <strong>ve</strong> kararliliginda, 1.<br />
Sicaklik 2. Porozite – permeabilite 3. Kayaç tipi 4. Akiskan bilesimi 5. Toplam basinç 6. Su akisi <strong>ve</strong><br />
reaksiyon için gerekli zaman faktörleri önemlidir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_27/37
Bu faktörlere bagli olarak volkanik cam alterasyona çok el<strong>ve</strong>risli oldugundan, 120°C nin altinda<br />
yaygin olarak montmorillonit, illit daha az oranlarda ise klorit, kalsit, siderit, K-feldispat <strong>ve</strong> kuvarsa<br />
dönüsürken, hipersten, hornblend <strong>ve</strong> biyotit mineralleri yüksek sicakliklarda altere olarak klorit, illit,<br />
kalsit, kuvars <strong>ve</strong>ya piriti olustururlar. Andezin ise altere adularya, albit, kalsit, illit, vairekit, epidot <strong>ve</strong><br />
kuvarsi olusturur. Olusan bu hidrotermal alterasyon minerallerinin <strong>jeotermal</strong> akiskan ile kayaç<br />
arasindaki reaksiyonlari Çizelge l de <strong>ve</strong>rilmistir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_28/37
HIDROTERMAL ALTERASYON ZONLARI<br />
Hidrotermal alterasyon sonucu kayaçlarda olusan yeni mineraller ile <strong>jeotermal</strong> akiskanin sicakligi<br />
arasinda yakin bir iliski bulunmaktadir (Sek. 7). Elders <strong>ve</strong> digerlerinden (1984) alinan sekilde<br />
görüldügü gibi neoformasyon minerallerinin karakteristik parajenezlerine göre gelisen zonlar:<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_29/37
Bu zonlarin karakteristik mineralleri:<br />
Kalsit. — Andezin ile birlikte ikincil albit, adularya, kuvarsin yer degistirmeleri ile olusmakla birlikte<br />
yerine göre, bazi kayaçlardaki kararsiz fenokristallerden olusabilir. Pirit. — Olusumu için Fe <strong>ve</strong> S<br />
iyonlari gereklidir. Pirit olusumu 200°C nin üzerinde gerçeklesmektedir.<br />
Kuvars. — Yaygin olarak gözlenen kuvars, silisçe doygun <strong>jeotermal</strong> akiskanla dokanakli kesimlerde<br />
birincil olarak olusabilir.<br />
K - feldispat<br />
1. Normal dengede albite esit plajiyoklaslardan,<br />
2. Camlarin devitrifikasyonu ile<br />
3. Çok ender olarak eriyikten birincil olarak pH <strong>ve</strong> CO2 basincina bagli olarak olusabilir.<br />
Epidot. — Kalsit olusumuna benzer olarak yeraltindaki yüksek CO2 basincina <strong>ve</strong> konsantrasyonuna<br />
bagli olarak 260°C nin üzerinde olusabilir.<br />
Hidrotermal alterasyon zonlarinin dagilimlari:<br />
Çalisma sahasinda yer alan hidrotermal alterasyon minerallerinin kararliligina göre,<br />
1. Killi zon (geçis zonu, illit-klorit zonu, kalk alüminyum silikat zonu),<br />
2. Silisli zon,<br />
3. Silisifiye zonlar ayirtlanmistir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_30/37
KIMYASAL ANALIZLER<br />
Inceleme alanindaki hidrotermal alterasyon zonlarindan alinan 52 adet yüzey örnegine ait majör<br />
element kimyasal analizleri MTA Maden Analizleri <strong>ve</strong> Teknoloji Dairesinde yaptirilmistir. Çizelge 2<br />
de sunulan hidrotermal alterasyon zonlari kayaçlarinin kimyasal analizlerine göz atildiginda,<br />
alterasyon sonucu volkanik kayaçlarin kimyasal bilesimlerinde sapmalar oldugu görülmüs <strong>ve</strong> bu<br />
nedenle volkanik kayaçlardan toplanan örneklerde yapilan kimyasal analizlerin yorumlarinin saglikli<br />
olabilmesi için saglam <strong>ve</strong> alterasyona ugramamis örneklerin titizlikle seçilmesinin geregi ortaya<br />
çikmistir.<br />
Hidrotermal alterasyon zonundan ahnan örneklerin kimyasal analizleri (Çizelge 2) ele alindiginda,<br />
örneklerin SiO2 içeriklerinin çok yüksek degerler <strong>ve</strong>rdikleri görülmektedir. A6 numarali örnek<br />
manganez cevherlesmesi olan bir zondan, A20 <strong>ve</strong> A48 numarali örnekler ise demir cevherlesmesi olan<br />
zonlardan alinmislardir.<br />
Termodinamik Özellikler<br />
Basinç, sicaklik, konsantrasyon, EH, pH <strong>ve</strong> kimyasal potansiyeli içeren çesitli degiskenler ile mineral<br />
denge diyagramlari birçok arastinci tarafindan deneysel olarak gösterilmistir (Helgeson, 1969;<br />
Montoya <strong>ve</strong> Hemley, 1975). Bu denge diyagramlari ile hidrotermal alterasyon sonucu olusan<br />
minerallerin termodinamik prensiplere uygunlugu tespit edilir.<br />
Bu çalismada, Sâmilgil'den (1983) alinan degerler ile loga Ca/a H-loga K/a H, loga Na/a H-loga K/a H,<br />
loga Mg/a H - loga K /a H (Sek. 11) <strong>ve</strong> log Na/H, logCa/H, logMg/H degerlerinin birbirlerine göre<br />
fonksiyonal dagilim grafikleri (Sek. 12) çizilmistir. Çizilen grafikler sonucu kaolinit, illit, klorit gibi kil<br />
minerallerinin durayliligi saptanmistir. Elde edilen bu sonuçlar x isinlari çalismalari ile de uyumluluk<br />
göstermektedir (Gevrek <strong>ve</strong> Sener, 1985).<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_31/37
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_32/37
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_33/37
Örneklerin kimyasal yoldan adlandirilmalarim daha ayrintili olarak belirleyen <strong>ve</strong> alkali (Na2O+K2O)-<br />
SiO2 içerikleri kullanilarak Zanettin (1984) tarafindan hazirlanan <strong>ve</strong> IUGS magmatik kayaçlar alt<br />
komisyonu tarafindan önerilen diyagramlar yapildigi zaman (Sek. 18), yüzeysel olanlarin rakiandezit,<br />
andezit, dasit <strong>ve</strong> riyolit; sondaj karot örneklerinin trakiandezit, birer tanesinin de andezit <strong>ve</strong> trakit<br />
alanina düstükleri görülür. Tüm örnekler potasik olduklarindan, trakiandezit alanina düsenlerin<br />
«latit» olarak adlandirilmalari gerekmektedir. Örneklerin K2O <strong>ve</strong> SiO2 içerikleri kullanilarak<br />
Peccerillo <strong>ve</strong> Taylor (1976) diyagramlari yapildiginda tümünün yüksek potasyumlu kalkalkalen <strong>ve</strong><br />
sosonitik nitelikte olduklari; yüzeysel olanlarin latit yüksek potasyumlu andezit, yüksek potasyumlu<br />
dasit, trakit <strong>ve</strong> riyolit; sondaj karotlarina ait olanlarin ise çogun latit, birer tanesinin de andezit <strong>ve</strong><br />
trakit alanina düstükleri görülmektedir (Sek. 19).<br />
Volkanitlerin K2O/Na2O oransalliklari da ele alindigi zaman, yüksek potasyumlu kalkalkalen <strong>ve</strong><br />
sosonitik nitelikte olduklari belirginlesir. K2O/Na2O oransalliginin volkanik kayaçlarda olusum<br />
kosullan <strong>ve</strong> nitelikleri konusunda bazi ayirtman özellikler gösterdikleri arastiricilarca saptanmistir.<br />
Örnegin, Jakes <strong>ve</strong> White (l972), toleyitik volkanitlerde K2O/Na2O oraninin en düsük, yaklasik 0.35 ten<br />
az oldugu, kalkalkalen volkanitlerde ise ada yayi kalkalkalen volkanitlerinde yaklasik 0.35-0.75<br />
arasinda, kita içlerinde olusan kalkalkalen volkanitlerde ise SiO2 kapsami genellikle % 63 ten fazla<br />
olanlarda yaklasik l <strong>ve</strong> daha büyük degerler gösterdiklerini saptamislardir. Sosonitik nitelikli<br />
volkanitlerde ise bu oran l den daha büyük degerlerdedir. Inceleme alanindaki tüm örneklerde bu<br />
oran l den daha büyük olup, bazi örneklerde 17 ye erismektedir. Böylece inceleme alanindaki volkanik<br />
kayaçlarin tamamen yüksek potasyumlu kalkalkalen <strong>ve</strong> sosonitik nitelikte olduklari belirlenmektedir.<br />
Sosonitik kayaçlarin genel petrokimyasal özelliklerini ortaya çikaran Morrison (l980),bunlarin<br />
(Na2O+K2O)-SiO2 diyagraminda alkalen kesime düstüklerini belirtmektedir. Gerçekten de inceleme<br />
alanindaki volkanitlerin sosonitik nitelikli olanlari bu diyagramda (Sek. 13) alkalen bölgeye<br />
düsmüslerdir. Ayrica inceleme alanindaki volkanik kayaçlarda K2O/Na2O oransalligi, SiO2 içerigi<br />
arttikça azalmaktadir. Bu da sosonitik serinin tipik bir özelligidir. Sosonitik kayaçlar, genellikle yitme<br />
zonlarindan türeyen ada yaylarinda en son volkanik ürün olarak olusmaktadir. Ancak, yer yer de ada<br />
yaylarina yakin bölgelerde <strong>ve</strong> kita içlerinde de olusabilmektedirler (Miyashiro, 1975).<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_34/37
Inceleme alanina komsu bölgelerdeki es kökenli volkanitlerde de arastiricilarca petrokimyasal<br />
çalismalar yapilmis <strong>ve</strong> volkanizmanin bir kita içi volkanizmasi olup, kabuk kökenli oldugu <strong>ve</strong> yer yer<br />
manto malzemesinin de bulastigi saptanmistir. Örnegin, Ercan <strong>ve</strong> digerleri (1984), Dikili-Bergama<br />
çevresindeki volkanitlerin kabuk kökenli, yüksek potasyumlu kalkalkalen <strong>ve</strong> sosonitik nitelikte<br />
olduklarini belirtirler. Innocenti <strong>ve</strong> digerleri (1977), Dikili, Ezine <strong>ve</strong> Midilli adasindaki gerek yüksek<br />
potasyumlu kalkalkalen, gerekse sosonitik volkanitlerde iz <strong>ve</strong> nadir toprak element analizleri yaparak<br />
volkanizmanin kabuk kalinlasmasi sonucu kabugun kismî ergimesi ile olustugunu belirtmislerdir.<br />
Innocenti <strong>ve</strong> digerleri (1982), Dikili-Bergama volkanitlerinde yaptiklari stronsiyum izotop ölçümleri<br />
ile bunlarin kitasal volkanitlerden olduklarini belirterek benzer sonuçlara ulasmislardir. Pe-Piper<br />
(1980), komsu Midilli adasinda da sosonitik volkanitlerin yer aldigini belirtir. Fytikas <strong>ve</strong> digerleri<br />
(1980) ise bölgedeki volkanizmayi Eosen-Oligosende kabaca Afrika-Avrupa kitalarinin çarpismasina<br />
baglamakta <strong>ve</strong> sosonitik volkanitlerin kalkalkalen olanlarla birlikte yersel <strong>ve</strong> zamansal olarak geçisli<br />
olduklarini belirtmektedirler. Ercan <strong>ve</strong> digerleri (1985), inceleme alani yakinindaki Ayvalik<br />
volkaniklerinde stronsiyum izotop oram ölçümleri yapmislardir, andezitik lavlarda 0.7056; latitik<br />
lavlarda 0.7055 <strong>ve</strong> ignimbritik lavlarda 0.7088 Sr87/Sr86 degerleri elde etmisler <strong>ve</strong> bunlarin kabuk<br />
kökenli olduklarini belirtmislerdir.<br />
Inceleme alanindaki sosonitik nitelikli volkanitler, çogunlukla Ayvacik lavina iliskin olup, çesitli<br />
derinliklerden alman sondaj karotlarina aittir. Bu da olasilikla derinlerdeki daha eski volkanitlerin<br />
sosonitik olduklarim, bir baska deyisle volkanizmanin önce sosonitik nitelikte ürünler olusturup,<br />
daha sonra yüksek potasyumlu kalkalkalen ürünler <strong>ve</strong>rdigini ortaya çikarmaktadir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_35/37
Böylece, bu arastirmadan elde edilen sonuçlara göre Bati Anadolu'da, Biga yarimadasindaki Miyosen<br />
yash volkanizmanin da yakin çevresindeki volkanik kayaçlarla es kökenli olup, yüksek potasyumlu<br />
kalkalkalen <strong>ve</strong> sosonitik özellikler tasiyan kabuksal nitelikli bir kita içi volkanizmasi oldugu <strong>ve</strong><br />
<strong>jeotermal</strong> enerji açisindan olumlu özellikler tasidigi belirginlesmektedir.<br />
Çizelge 2 <strong>ve</strong> 3 te yer alan kimyasal analiz sonuçlan karsilastirildigi zaman alterasyona ugramis T1<br />
kuyusu karotlari ile alterasyona ugrayan yüzey örnekleri arasinda büyük bir benzerlik<br />
bulunmaktadir. T2 kuyusu karotlari ise bir alterasyon göstermediginden, gerek T1 kuyusu karotlari<br />
gerek yüzey örnekleri ile belirgin bir kimyasal farklilik göstermektedir. Bu nedenle Ayvacik lavinin<br />
hidrotermal alterasyona ugramis kesimlerinde <strong>jeotermal</strong> akiskanin getirdigi elementlerle, birtakim<br />
mineral degisimleri saptanmistir. Bunu takiben gelisen porozite ile sahada yer alan <strong>jeotermal</strong> akiskan<br />
için bir rezervuar olusturmustur.<br />
Inceleme alanindaki volkanik kayaçlarda çok sayida örnekten yaptirilan ince kesitlerden yapilan<br />
petrografik çalismalardan elde edilen <strong>ve</strong>riler de, jeokimyasal <strong>ve</strong>rileri desteklemektedir.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_36/37
Kaynakça:<br />
• Borsi, S.; Ferrara, G.; Innocenti, F. <strong>ve</strong> Mazzuoli, R., 1972, Geochronology and petrology of recent volcanics in the<br />
Eastern Aegean Sea (West Anatolia and Lesbos island): Bull. Volcanol., 36, 473-496.<br />
• Bürküt, Y., 1966, Kuzeybati Anadolu'da yer alan plutonlarin mukayeseli jenetik etüdü: Doktora tezi, ITÜ Maden Fak.,<br />
272 s., Istanbul.<br />
• Elders, W.A.; Bird., D.K.; Williams, A.E. <strong>ve</strong> Schiffman, P., 1984, Hydrothermal flow regime and magmatic heat source<br />
of the Cerro Prieto geothermal system, Baja Califomia, Mexico: Geothermics, 13, 27-47.<br />
• Ercan, T. <strong>ve</strong> Türkecan, A., 1984, Bati Anadolu, Ege adalari, Yunanistan <strong>ve</strong> Bulgaristan'daki plutonlarin gözden<br />
geçirilisi: TJK Ketin Simpozyumu Kitabi, 189-208.<br />
• Akyürek, B.; Günay, E.; Çevikbas, A.; Ates, M.; Can, B.; Erkan, M. <strong>ve</strong> özkirisçi, C, 1984, Dikili- Bergama-Çandarli (Bati<br />
Anadolu) yöresinin jeolojisi <strong>ve</strong> magmatik kayaçlann petrolojisi: Jeoloji Mühendisligi, 20, 47-60.<br />
• Satir, M.; Krevzer, H.; Türkecan, A.; Günay, E.; Çevikbas, A.; Ates, M. <strong>ve</strong> Can, B., 1985, Bati Anadolu'daki volkanik<br />
kayaçlarda yeni yapilan kimyasal analizlerin, Sr87/Sr86 ölçümlerinin <strong>ve</strong> radyometrik yas belirlemelerinin yorumu:<br />
Türkiye Jeoloji Kurultayi-1985 Bildiri özetleri Kitabi, 34 <strong>ve</strong> Geol. Rdsch (baskida).<br />
• Fytikas, M.; Giuliani, O.; Innocenti, F.; Marinelli, G. <strong>ve</strong> Mazzuoli, R., 1976, Geochronoligical data on recent<br />
magmatism of the Aegean Sea: Tectophysics, 31, T29-T34.<br />
• Manetti, F.; Mazzuoli, R.; Peccerillo, A. <strong>ve</strong> Villari, L., 1980, Neogene volcanism of the northern and central Aegean<br />
region: Ann. Geol. Pays. Hellen., 30, 106-129.<br />
• Gevrek, A.I. <strong>ve</strong> Sener, M., 1985, Çanakkale-Tuzla <strong>jeotermal</strong> sahasinin hidrotermal alterasyon etüdü: MTA Rap.<br />
(baskida), Ankara.<br />
• Gözler, Z.; Ergül, E.; Akçören, F.; Genç, S.; Akat, U. <strong>ve</strong> Acar, S., 1983, Çanakkale bogazi dogusu-Marmara denizi<br />
güneyi-Bandirma-Balikesir-Edremit <strong>ve</strong> Ege denizi arasindaki alanin jeolojisi <strong>ve</strong> kompilâsyonu: MTA Rap., 7430<br />
(yayimlanmamis), Ankara.<br />
• Helgeson, H.C., 1969, Thermodynamics of hydrothermal systems at elevated temperatures and pressures: Am. Jour.<br />
Sci., 267, 729-804.<br />
• Irvine, T. N. <strong>ve</strong> Baragar, W.R.A., 1971, A guide to the chemical dassification of the common volcanic rocks: Can. Jour.<br />
Earth. Scien., 8, 523-548.<br />
• Innocenti, F.; Manetti, P.; Mazzuoli, R.; Peccerillo, A. <strong>ve</strong> Poli, G., 1977, REE distribution in Tertiary and Quaternary<br />
volcanic rocks from central and Western Anatolia: 6. Ege Ülkeleri Kollokyumu Tebligler Kitabi, (baskida), Izmir.<br />
• Pasquare, G. <strong>ve</strong> Villari, L., 1982, Neogene and Quaternary volcanism in Anatolia and NW Iran: Orogenic Andesites<br />
da, John Wiley Sons, 327-349, New York.<br />
• Jakes, P. <strong>ve</strong> White, A.J.R., 1972, Major and trace element abundances in volcanic rocks of orogenic areas: Geol. Soc.<br />
Amer. Bull., 83, 28-40.<br />
• Macdonald, G.A. <strong>ve</strong> Katsura, J., 1964, Chemical Composition of Hawaiian lavas: Journal of Petrology, 5, 82-133.<br />
• Miyashiro, A., 1975, Island arc volcanic rock series, A critical review: Petrologie, 1/3, 177-187.<br />
• Morrison, G.W., 1980, Characteristics and tectonic setting of the shoshonite rock association: Lithos, 13, 97-108.<br />
• Montoya, J.W. <strong>ve</strong> Heurley, J.J., 1975, Activity relations and stabilities in alkali feldspar and mica alteration reactions:<br />
Econ. Geol. 70, 577-594.<br />
• Öngür, T., 1973, Çanakkale-Tuzla yöresinin volkanolojisi <strong>ve</strong> <strong>jeotermal</strong> enerji olanaktan: MTA Rap., 5510<br />
(yayimlanmamis), Ankara.<br />
• Öngür, T., 1978, Behram kalderasi, KB Anadolu: TJK 32. Bilimsel <strong>ve</strong> Teknik Kurultayi Bildiri özetleri Kitabi, 42., 1980,<br />
Yerisil dizgelerde hidrotermal alterasyon: Yeryuvari <strong>ve</strong> Insan, 5/3-4, 52-59.<br />
• Pe-piper, G., 1980, Geochemistry of Miocene shoshonites Lesbos, Greece: Contrib. Mineral. Petrol., 72, 387-396.<br />
• Peccerillo, A. <strong>ve</strong> Taylor, J.R., 1976, Geochemistry of Upper Cretaceous volcanic rocks from the Pontic chain, Northern<br />
Turkey: Bull. Volcan., 39/4, 557-569.<br />
• Rittmann, A., 1962, Volcanoes and their activity: John Wiley and Sons, 305 s., Nevv York. London,<br />
• Streckeisen, A., 1976, dassification of the common igneous rocks by means of their chemical Composition, A<br />
provisional attempt: N. Jb. Für Miner. Monatsc., 1-15.<br />
• Sâmilgil, E., 1966, Çanakkale'nin Tuzla <strong>ve</strong> Kestanbol sicak su havzalarinda <strong>jeotermal</strong> enerji arastirmasi yönünden<br />
hidrojeolojik etüt: MTA Rap., 4274 (yayimlanmamis), Ankara.<br />
• 1983, Çanakkale <strong>jeotermal</strong> alanlari <strong>ve</strong> Tuzla sondajlari: Türkiye Jeoloji Kongresi Bült., 4, 147-158.<br />
• Zanettin, B., 1984, Proposed new chemical dassification of volcanic rocks: Episodes, 7/4, 19-20.<br />
Çanakkale Jeotermal Saha Özet Fizibilite Raporu_37/37