Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Radikal Feminizm<br />
feminist hareketin önemli isimleri ve avukat kadınlar ona sahip<br />
çıkıyorlar, davalarına giriyorlar. Andy Warhol’u vurduktan sonra<br />
feminist hareketle tanışıyor, feminist hareket ona sahip çıkıyor.<br />
Bu süreçte akli problemleri var ve daha sonra bir otelde yalnız başına,<br />
zatüreden ölüyor. Çok acıklı bir sonu oluyor.<br />
Biyolojimiz de değişebilir<br />
Bir sonraki kadın, artık adı ve eseri telaffuz edildiğinde radikal<br />
<strong>feminizm</strong> kavramının da telaffuz edildiği kadın: Shulamith<br />
Firestone.<br />
Onun da 1967’de yazdığı okumadıysanız çok şey kaybedeceğiniz<br />
bir eseri var: Cinselliğin Diyalektiği4 . Shulamith Firestone’un kitabı<br />
Türkiye’de Cinselliğin Diyalektiği: Kadın Özgürlük Davası<br />
olarak çevrildi. Asıl adı Kadın Devrimi Davası (Case of Feminist<br />
Revolution). Bu adı nedense Payel Yayınları uygun görmemiş.<br />
Firestone 1945, Kanada doğumlu, çok dindar Yahudi bir ailenin<br />
kızı, hatta erkek kardeşi haham. Resim eğitimi almış, zaten<br />
ileriki yıllarda hayatını ressam olarak devam ettiriyor. Bir sürü konuda<br />
çok okumuş birisi; Marx’ı da, Engels’i de okumuş, Freud’dan<br />
da çok etkilenmiş ve bütün bunlardan aldığı bilgiler ve ilhamla<br />
Cinselliğin Diyalektiği kitabını yazmış.<br />
Cinselliğin Diyalektiği’nde Firestone’un biyolojik bir öngörüsü<br />
var: ileride siber teknik olacak, doğum kadın bedeninin dışına<br />
çıkarılacaktır. Bildiğiniz gibi, o zaman çok saçma gelen bu<br />
fikir aslında şu anda tartışılıyor. Shulamith Firestone’un birkaç<br />
açıdan önemi var. Birincisi: Klasik Marksist Teori’de, proletarya<br />
var, burjuvazi var ve bunların arasında burjuvazinin proletaryayı<br />
sömürdüğü bir egemenlik ilişkisi var. Firestone bu egemenlik<br />
ilişkisi ile kadınlarla erkekler arasındaki ilişki arasında doğrudan<br />
analoji kurar. Firestone’a göre kadınlar ile erkekler arasındaki egemenlik<br />
ilişkisinin kaynağı, biyolojik farklılıklardır ve bu farklılıkların<br />
en önemlisi de kadınların doğum yapabilmeleri, erkeklerin<br />
ise yapamamasıdır. Erkekler ile kadınlar arasındaki çatışmaya son<br />
vermek için ise başta kadınlar ile erkekler arasındaki bu biyolojik<br />
eşitsizlik olmak üzere bunu yaratan bütün sistem ortadan kaldırılmalıdır.<br />
Bütün sistemi bu şekilde hedef aldığı için de bunun<br />
adı Radikal Feminizm oluyor. Yani radikal <strong>feminizm</strong> lafı artık<br />
1967’lerde Firestone Cinselliğin Diyalektiği’ni yazdığında kullanılmaya<br />
başlanmış bir tanım. Toplumun geneline ve insan biyolojisi-<br />
4 Firestone, Shulamith, (1993), Cinselliğin Diyalektiği, Payel Yayınları, (çev.Yurdanur<br />
Salman), İstanbul<br />
ne yaptığı bu sorgulama önemli çünkü insan biyolojisi biliyorsunuz<br />
hiç tartışılmayan bir şey; çünkü nasıl doğduysak öyleyizdir(!)<br />
Bu tartışmayı o yıllarda yapmış olması çok önemli.<br />
Arzular da sorgulanabilir<br />
Firestone’un ardından, ABD’de en az onun kadar etkili olan bir<br />
başka yazar var. Çok daha az tanınan bir kadın, bildiğim kadarıyla<br />
hiçbir eseri Türkçe’ye çevrilmedi: Andrea Dworkin. Andrea<br />
Dworkin 1946 doğumlu, Firestone’dan bir yaş küçük. O da<br />
Yahudi bir ailenin kızı. Dik başlı bir kız. Küçükken Hıristiyan<br />
okulunda ona bir Hıristiyan ilahisi söyletmek istiyorlar, itiraz<br />
ettiği için okul yönetimiyle başı derde giriyor. İlerleyen yıllarda<br />
Vietnam Savaşı karşıtı eylemlere katılıyor. O eylemlerin birinde<br />
gözaltına alınıyor. Gözaltındayken ağır bir genital muayeneye<br />
maruz kalıyor ve sonrasında ağır kanama geçiriyor.<br />
Maruz kaldığı bu muayene hakkında basının önünde ve mahkemede<br />
konuşuyor. Andrea Dworkin’in hayatında, bu tür cinsel<br />
müdahaleler, cinsel saldırılar, cinsel şiddete maruz kalma çok belirleyici<br />
bir rol oynuyor. Üniversitedeyken insan hakları, Vietnam<br />
gibi konularda çok aktif bir kadın.<br />
1960’lı yılların ikinci yarısında Amerika’nın dışında bir dünyayı<br />
keşfetmeye karar veriyor. Doğu Ekspresi’yle Atina’ya, Paris’e,<br />
Amsterdam’a gidiyor… Amsterdam’da komünlerde yaşarken bir<br />
anarşistle evleniyor; bu adamdan ağır şiddet görüyor. Adamdan<br />
şiddet görünce ondan kurtulmak için sokakta yaşamaya başlıyor<br />
ve bu süreçte zaman zaman seks işçiliği yapıyor. Bu arada kocası<br />
Dworkin’i takip ediyor. Dworkin ondan kurtulmak için ABD’ye<br />
dönmek istiyor fakat parası yok, işi yok… Bir eroin tüccarıyla anlaşıyor,<br />
adam ona bin dolar verecek, Amerika’ya uçak bileti alacak<br />
o da bunun karşılığında bir bavul dolusu eroini Amsterdam’dan<br />
Amerika’ya götürecek, böylece kocasından kurtulmuş olacak. Bu<br />
işe girerken kafasında şu var: “En kötü hapse girerim, yine kocamdan<br />
kurtulurum.” Maceracılığı görüyor musunuz? Fakat eroin taşıma<br />
işi yatıyor, adam buna para vermiyor ama uçak biletini veriyor<br />
çünkü uçak bileti zaten alınmış ve böylece ABD’ye dönüyor.<br />
ABD’ye döner dönmez kadın hareketiyle tanışmaya başlıyor. O<br />
dönem kadın hareketinin alevlendiği yıllar…<br />
Dworkin’in esas ünü konuşmacılığı, çok ünlü bir konuşmacı…<br />
Bir hatip olarak Malcolm X’le kıyaslanıyor. 1978 yılında Take<br />
Back the Night (Geceyi Geri Alalım) diye bir yürüyüş yapıyorlar.<br />
Bu yürüyüşte şehrin bütün pornografik malzeme satılan, seks<br />
hizmeti verilen bölgelerini basıyorlar. O yürüyüşü başlatan, ünlü<br />
14 15