13.03.2013 Views

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Antimilitarizm ve Feminizm<br />

macıları tanıdım. Ondan sonra da bu olguyu sadece bugün üzerinden<br />

anlayamayacağımı ve Türkiye’de bunun tarihselliğine bakmam<br />

gerektiğini düşünmeye başladım. Tarihsel olarak nasıl bu<br />

noktaya geldi? Ordu-millet söylemi nasıl gelişti? Nasıl oluyor da<br />

“Her Türk asker doğar, hepimiz askeriz, biz bir ordu milletiz,” ifadeleri<br />

bu kadar kolay ve yaygın kullanılabiliyor? Sadece kışlada,<br />

okulda, beden eğitimi dersinde falan değil, gazetelerde de böyle<br />

ifadeler yer alabiliyor? Örneğin Kültür Bakanlığı Ordu diye bir <strong>kitap</strong><br />

yayımlıyor ve kimse sormuyor, neden Kültür Bakanlığı Ordu<br />

diye koca bir <strong>kitap</strong> yayımlıyor diye. Veya neden bu <strong>kitap</strong> “askerlik<br />

kültürü” diye bir yazıyla başlıyor diye. “Askerlikle kültür arasındaki<br />

ilişki nasıl kuruldu ve bu kurulan ilişkide kadınlarla erkekler<br />

nerede duruyor?”, “Ordu nasıl cinsiyetlendirildi?” sorularıyla çalışmama<br />

başladım.<br />

Bu arada son bir parantez açacağım: Bu soruların cevaplarını<br />

her birimiz kendi hayatlarımıza bakarak verebiliriz. Mesela en<br />

son okuduğum, kadınların Mamak Cezaevi’ni anlattıkları, Kaktüsler<br />

Susuz da Yaşar 4 kitabında şöyle bir örnek var: Cezaevinde<br />

erkekleri “Her Türk asker doğar,” diye yürütüyorlarmış, kadınları<br />

ise böyle yürütmüyorlar. Ne diye yürütüyorlar tahmin edebilir misiniz?<br />

Katılımcı (a): Her Türk asker annesi doğar.<br />

Ayşe Gül: Aslında böyle de olabilirdi ama “Kendim ettim kendim<br />

buldum,” dedirtiyorlarmış. Onlar zaten asker doğamıyorlar, zaten<br />

siyasette, ordu millette yerleri yok, cezaevindekiler de marjinal<br />

kadınlar, kendileri ettiler, kendileri buldular. Ama bu aslında kadınların<br />

çok hoşuna gidiyor çünkü bir öznellik de veriyor: “Evet,<br />

kendimiz ettik, kendimiz bulduk,” veya “Biz seçerek buradayız,”<br />

diyerek olağanüstü bir mücadele yürütüyorlar Mamak’ta. Çok<br />

ağır ve okuması zor bir <strong>kitap</strong> ama kesinlikle tavsiye ederim, ben<br />

okurken çok şey öğrendim.<br />

Her Türk asker doğmaz!<br />

“Her Türk asker doğar,” söyleminin nasıl cinsiyetlendirildiğini ve<br />

nerelerde karşımıza çıktığını tarihsel olarak incelediğimde çok<br />

önemli bir dönüm noktası olduğunu gördüm: Osmanlı’da Fransa<br />

ve Prusya modelleri örnek alınarak başlayan ve cumhuriyetle<br />

yerleşen ulus-devletleşme süreci var ama 1930’lardan sonra Türklüğün<br />

bizim kanımızda olduğuna dair yeni bir söylem gelişiyor.<br />

4 Kolektif Yazar, (<strong>2012</strong>), Kaktüsler Susuz da Yaşar (Kadınlar Mamak Cezaevini Anlatıyor),<br />

Dipnot Yayınları, İstanbul<br />

Türk doğduğumuz ve asker doğduğumuz söylemleri birarada ortaya<br />

çıkıyor. 30’larda gelişen etnik milliyetçilik, askeri-militarist<br />

bir milliyetçilik olarak gelişiyor ve askerlik kültürün bir parçası<br />

olarak ele alınıyor. Böyle olduğu zaman da askerliğin tarihselliği<br />

ortadan kalkıyor ve tartışılamaz oluyor, tabii erkekliğin de bir parçası<br />

oluyor. Çünkü “Her Türk asker doğar”dan aslında “Her Türk<br />

erkek asker doğar”ı anlıyoruz. Erkek olmak kültürün bir parçası<br />

ve askerlik de erkekliğin bir parçası haline geliyor. Dolayısıyla iyice<br />

sorgulanamaz bir nitelik oluyor. Askerliği ya da “Her Türk asker<br />

doğar,” söylemini sorgulamaya kalktığınızda hem Türklüğün hem<br />

de erkekliğin tanımını sorgulamanız gerekiyor. Bu yüzden vicdani<br />

retçiler askerliği sorguladıkları zaman erkekliği de sorguladılar.<br />

Bir kısmı bu sorgulamayı “Biz Erkek Değiliz” girişiminde olduğu<br />

gibi başka türlü bir siyasi söyleme de dönüştürdü.<br />

Peki, kadınlar bu tablo içerisinde nerede duruyor? En başta<br />

fedakâr asker anneleri, şehit anneleri oluyorlar; yani erkekler<br />

asker doğuyorsa kadınlar da anne doğuyor. Küçüklükten itibaren<br />

baktığımızda biri küçük Ayşe, diğeri küçük asker oluyor, biri rap<br />

rap yürüyor, diğeri bebeğine bakıyor. Dolayısıyla kadınlar fedakâr<br />

anneler, itaatkâr eşler oluyorlar.<br />

Arşiv okumaları sırasında askerliğin nasıl erkekliği ürettiğine<br />

dair olağanüstü bir hikâyeyle karşılaştım, bilmeyenler için sadece<br />

kısa bir bölümünü okumak istiyorum. Bu Hüsmen’in hikayesi,<br />

Hüsmen askerdeki son günlerini geçiriyor, bu sırada “tatlı tatlı”<br />

rüya görüyor ve rüyasında Bergama köyüne dönmeyi, Kezban’ıyla<br />

düğün yapmayı, evlenmeyi hayal ediyor. Rüya şöyle devam ediyor:<br />

“Köyüne gidip de düğün olduktan sonra, Kezban’a askerde gördüklerini<br />

bir bir anlatacak, karısına bu bildiklerini anlatınca karısı<br />

Hüsmen’in bildiklerine parmak ısırıp kalacak, karısının bu bilgiye<br />

hayreti Hüsmen’in gururunu okşayacak, koltuklarını kabartacaktı.<br />

Hele Kezban’a künyesini belletmek ilk işi olacaktı. ‘Kezban!’ diye<br />

karısını çağırdıkça karısı asker gibi koşarak Hüsmen’in karşısına<br />

dikilecek, resmi selamı verdikten sonra “Ali kızı Kezban 329 Poturlar…<br />

Emret efendim!” deyip, Hüsmen’den emir bekleyecekti.”<br />

Devletin erkeklik ve vatandaşlık sözleşmesi bir paragrafta<br />

ancak bu kadar iyi anlatılabilir. Bir yandan askere çağırıyor ve<br />

diyor ki “Hiçbir iraden kalmayacak, kendini buraya teslim edeceksin,<br />

yerlerde sürüneceksin, emirler alacaksın, er olacaksın.”<br />

Pınar’ın (Selek) da çok güzel ifade ettiği gibi sürüne sürüne erkek<br />

olacaksın. Bu sürünmenin karşılığında ise “Her birinize evde eşlerinizin<br />

komutanı olmayı vaat ediyoruz ve devlet de bunun garantisidir,”<br />

deniliyor. Nitekim pek çok yasa ve vatandaşlık uygulaması<br />

bunun garantisi olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla fedakâr<br />

154 155

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!