13.03.2013 Views

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Dindar Kadınlar ve Feminizm<br />

menin güveni. Kapitalist, İslamcı vs. iktidarın seni nasıl ezdiğinin<br />

o allı, pullu çerçevede görünmez olması söz konusu.<br />

***<br />

Gülfer’in iftarla ilgili söyledikleri benim için çok önemli. Dediğim<br />

gibi bu konuda tereddütlüyüm, BSÇ zamanında da öyleydim.<br />

Her şeye rağmen, Müslüman, oruç tutan kadınlar bir deneyimi<br />

paylaşmak istemişlerse bununla ilgili bir tartışma ortamı olabilir<br />

ama bu taleplerinin iktidar kurma çabası olarak görülmemesi gerekiyor.<br />

Bu teklifin ne anlama geldiğinin konuşulacağı bir ortam<br />

olması gerekiyor.<br />

Akademide bulunmadık ama “Tek yer akademi midir?” sorusu<br />

vardı. Akademide olunamadığını söylerken, İslami bilgi üretim<br />

sürecinden dışlanmış olmayı, geleneğe karşı çıkacak bir bilgi<br />

üretimini yapamıyor olmayı kastetmiştim. Bilgi üretimi başka nedenlerle<br />

akademi dışında da olamıyor, o nedenleri de söylemeye<br />

çalıştım.<br />

Nikâhsız birliktelik konusu da çok ilginçti, onu da hızlıca<br />

geçeyim. Nikâhsız evlilikle ilgili Gülfer’in söylediğinden, resmi<br />

nikâhı reddetmenin Müslüman kadınların da arkasında durması<br />

gerektiği bir şey olduğunu anlıyorum ben.<br />

Katılımcı (b): İmam nikâhını reddetmekten bahsediyor.<br />

Feyza: Bir feminist evliliği ve nikâhı reddedebilir, reddetmese bile<br />

belli bir evlilik ve nikâh ilişkisini reddedebilir ama Müslüman kadın<br />

inancı gereği imam nikâhını kolay kolay reddedemez. Bunların<br />

hepsi <strong>feminizm</strong>dir, önemli olan onların birbirlerini mağdur edecek<br />

söylemlere kapılmamaları.<br />

Gülfer: Peki, o zaman dindar feministler ikinci, üçüncü eş durumunu<br />

nasıl çözer? Niye bu hiç gündemlerine gelmiyor?<br />

Feyza: Bu çok gündemde aslında… Onu söyleyecektim, o kadar<br />

çok gündemde ki, dindar kadınların en çok konuştuğu konu bu.<br />

Nil: Yeni jenerasyon direniyor buna.<br />

Feyza: Nilgün, LGBT alanında bir eylem yapamamaktan bahsetti.<br />

Bence bu konuda bir yola çıkamadık, belki bir gün öyle bir yola<br />

çıkacak alan da olur, bilmiyoruz, inşallah.<br />

Bir de Öykü’nün samimiyet sorusu vardı. Bu samimiyet meselesi<br />

her türlü sosyal ağda var. Ama dindar kadınlarla konuşurkenki<br />

samimiyet kavramının tam da takiye meselesine atıf yaptığını<br />

düşünüyorum. Takiye kelimesini de politik literatüre kim<br />

soktuysa başımıza bela oldu (Gülüşmeler). “Takiye mi yapıyorsun,<br />

samimi misin?” soru budur. AKP’ye de sürekli sorulan bu<br />

soru, BSÇ’deki dindar kadınlara da hep bu sorulmuştur. “Biz, size<br />

burada destek oluruz ama bunları böyle düşünüyor musunuz,<br />

açık olun,” diye sorgulanıyorduk. Samimiyet tartışmasının maalesef<br />

bu tür bir ima içerdiğini düşünüyorum.<br />

Dilşah’ın “Örtünmeyi tartışmak istiyorum,” demesi çok<br />

önemli. Nilgün de söyledi, örtünmek sadece başını örtmek değil.<br />

Mesela Amine Vedud başörtüsünün zorunlu olmadığını söylüyor,<br />

o konuda tartışılabilecek şeyler var ama hepimiz örtünüyoruz.<br />

Örtünmeyi sadece İslam’ın normları üzerinden konuşmamalıyız.<br />

Bir şey giydiğimiz zaman da örtünüyoruz ve örtünmeyi böyle bir<br />

yerden konuşmak mesela daha verimli olabilir.<br />

Gülnur, örgütlü bir dinin mensupları ile Allahsız olduğunu<br />

söyleyenler arasında “Simetrik bir durum yoktu,” dedi.<br />

Bu Türkiye’yle ilgili bir durum aslında… Birbirimize Sahip<br />

Çıkıyoruz’da ben de bazen tersine bir simetri hissettim. Bazı<br />

şeyleri de dindar kadınlar hiç söyleyemediler. Zor bir ilişkiydi,<br />

bu da samimiyet mevzusundan kaynaklanıyordu ama dindar<br />

Müslümanların olduğu bir ortamda dinle ilişkini, mesafeni,<br />

Allahsızlığını, ateistlik üzerinden ifade edebileceğin bir yer varsa<br />

bence o da ancak böyle yerlerde olabilir, olmalıdır, olamadıysa o<br />

da bir soru işaretidir.<br />

Bir de kişisel tarihimizi yok sayma meselesi var, orada da bir<br />

genelleme tehlikesine düşülebilir diye düşünüyorum Örneğin,<br />

ben birden aydınlanıp “Ben feministim,” demedim. Kendi <strong>feminizm</strong>imi<br />

düşünmeye başladığım zaman çocukluğuma kadar gidiyorum.<br />

Ya da dindar olmayan insanlarla ilişkilerim, dindar ve dindar<br />

olmayan insanların diyalogu düzleminde BSÇ’de olduğunu,<br />

ondan önce benim hayatımda hiç öyle bir ilişkilenme olmadığını<br />

söylemiyorum ki.<br />

Gülnur: Ben öyle bir şeyi kast etmedim. İslami Feminizm dendiğinde,<br />

İslamcı olan kadınların <strong>feminizm</strong>i gibi anlaşılmıyor.<br />

İslami Feminizm, başka kuralları olan bir <strong>feminizm</strong>i öngörüyor.<br />

Dolayısıyla senin kişisel feminist olma deneyimin farklı olabilir<br />

ama demek istediğim bulunduğumuz yapılar içerisindeki değişkenleri<br />

hesaba kattığında o kişisel tarih başka türlü şekillenebiliyor,<br />

onu demek istedim. Sadece <strong>feminizm</strong> odaklı bir kişisel tarihten<br />

bahsetmiyorum.<br />

Feyza: Her açıdan böyle, belki yanlış anlıyorum ama… Aslında<br />

orada ben çok kişisel, çok öznel konuşuyorum demeye bile gerek<br />

yok. Herkes zaten kendinden konuşur. “Biz dindar kadınlar,” diye<br />

söze başlasa bile böyle bir yerden konuşur, bundan kaçış yok ama<br />

ben senin dediğinden şunu anlıyorum, sen ne kadar farklı bir şey<br />

söylesen de, zaten belli bir tarihin içinden geliyorsun, o tarihi yok<br />

sayamayız. Yanlış mı anlıyorum?<br />

116 117

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!