Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Dindar Kadınlar ve Feminizm<br />
döndüğünüz takdirde iyi, doğru ve güzelle kucaklaşırsınız.<br />
Bence bu süreci olumlu deneyimleyen bazı arkadaşlarımız<br />
oldu, nereye gitsek o gruptan tanıştığımız, toplantılarda göz göze<br />
geldiğimiz o insanlarla koşturup, sarılıyoruz birbirimize çünkü<br />
belli bir tecrübe yaşamışız, gülüyoruz, arkadaşlığımızı bir nebze<br />
de olsa devam ettiriyoruz. Tamam, aynı fikirde olmayabiliriz, fakat<br />
bu deneyim bize değmiştir.<br />
Yasemin: Bütün bu efor ne içindi? Neye yaramasını istiyorduk?<br />
Benim için BSÇ deneyimindeki birbirini anlama çabası hayatta<br />
en çok inandığım şeye hizmet ediyordu; toplumsal barışın farklılıklarımıza<br />
rağmen inşası; birbirine yabancılaşmamak, birbirine<br />
düşmanlaşmamak, birbirini genel kategoriler olarak algılamamak<br />
ve onun kendi öznelliğini tanıyabilmek çabasına. Şunu demek istiyorum:<br />
Mesela pek çok dindar için “eşcinsel” kelimesi benimle<br />
tanışana kadar başlı başına negatif bir anlam ifade ediyordu.<br />
Benim de insan olduğumu ve hiç de öyle acayip, bambaşka bir<br />
dünyada yaşamadığımı, fırından ekmek aldığımı falan tahayyül<br />
edebilmesini sağlamak (Gülüşmeler) ve bu yabancılaşmayı kırmak<br />
için bir araya gelmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bir<br />
araya geldiğimiz insanlar sadece kafalarımızda negatif kod değil,<br />
seninle çok benzer tecrübeler yaşayan, pek çok şiddet ve ayrımcılık<br />
deneyimini paylaştığın insanlar. Bu toplumsal barışın inşasında<br />
kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılığın dağılması için bir hat<br />
kurma çabasıdır.<br />
Mesela ben Hilal Kaplan’ın Akif Emre’ye yazdığı mektubu<br />
talihsiz buluyorum evet, çünkü ben bize hiçbir şey tebliğ ettiğini<br />
algılamamıştım, çok samimi algılamıştım, neden kendini tebliğ<br />
etmiş gibi algılamış? Ben ona üzülmüştüm. İnsani bir üzülmeydi,<br />
hiç politik falan değildi benim için. Akif Emre’nin Hilal’den<br />
izinsiz bunu yayımlaması çok yanlış bence de ama yayımlaması da<br />
çok kötü olmadı. Bunu başka türlü nasıl öğrenecektik...<br />
***<br />
Din çok kati bir tarif. Dindar kadınlar buna farklı yorumlar getirmeye<br />
çalışıyorlar ama dinin içinde ataerkil bir tanım var; eşcinselliğin<br />
günah olduğu kabulü var. Bu kabulün içinde yetişen<br />
ve bunu da hiç sorgulamak istemeyen birisi eşcinselliğin günah<br />
olduğunu düşünecektir. Birkaç yıl önce Kaos GL’nin bir buluşmasına<br />
Güney Afrikalı, eşcinselliğin günah olmadığını söyleyen bir<br />
imam gelmişti. Günah mı, değil mi tartışmasının gerekli olduğunu<br />
düşünmüyorum. Bırakalım, günah desinler. Peki, bundan sonra<br />
ne yapacağız? Günah olarak tarif ediliyor, sen de böyle bir hayat<br />
yaşıyorsun. Ne olacak peki, birbirimizi mi gırtlaklayacağız? Bizi<br />
cezalandıracaklar mı? Vay kardeşim, sen nasıl eşcinsel bir hayat<br />
yaşarsın, ben seni kırbaçlayacağım, eve kapatacağım, cezaevine<br />
göndereceğim. Bunu mu yapacaklar?<br />
Benim ailemde eşcinsel olduğumu bilen bir sürü dindar<br />
var ama “Ya, bizim torunumuz günahkâr,” diye düşünmüyorlar.<br />
Anneannem “Benim torunum günahkâr, benim elimi öpmeye gelmesin,”<br />
demiyor. Bu hayatta zaten birlikte yaşıyoruz peki, bunu<br />
politik olarak nasıl kuracağız? Benim kişiselliğimden, öznel deneyimimden<br />
çıkıp, nasıl politikleşecek? Toplumsal barış inşasında<br />
biz nasıl yan yana geleceğiz?<br />
Bugün için de son olarak şunu söyleyeceğim: Burada pek çok<br />
başörtülü arkadaş var, başka nasıl tarif edeceğimi bilemedim ya<br />
da normalde Amargi’de başka hiçbir söyleşiye gelmeyen dindar<br />
arkadaşlar var. Gelmek istemeyebilirsiniz, önemli değil, bu konu<br />
size ilgi çekici gelir, öbürü gelmez ama biz başka ne zaman yan<br />
yana geleceğiz? Söyleşiden söyleşiye, konu başlığında uzlaştığımızda<br />
mı yan yana geleceğiz? Başka ortaklıklarımız yok mu?<br />
Beraber başka neler konuşabiliriz?<br />
Güneş: Gülfer’e bir sorum olacak. Laikliğin tanımını nasıl yaptığını<br />
açabilir misin? Söylediklerine büyük ölçüde katılıyorum ancak<br />
“Ben laik değilim,” demenizi ve laikliği Kemalist egemenlik<br />
alanıyla özdeşleştirmenizi pek kavrayamadım. Alevilerin laikliği<br />
savunmadığına dair bir kesinlik mi var? Sekülerliğin dışında laiklikten<br />
bahsediyorum, çünkü en basit anlamıyla laikliğin tanımı<br />
din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması. Bu ikisinin iç içe geçtiği<br />
bir yönetim biçimini mi tercih ediyorsunuz? Burada kavramsal<br />
bir sorun var.<br />
Bunun dışında Feyza’ya sormak istediğim bir nokta var.<br />
Türkiye’de Müslüman ve dindar feministlerin bir şekilde postkolonyalist<br />
teorilerle de iç içe geçmiş birtakım teorik haznelerinin<br />
ve siyaset anlayışlarının olduğunu söylediniz. Burada herhalde<br />
Filistin sorununa atıfta bulunuyorsunuz diye düşünüyorum çünkü<br />
Türkiye’nin birebir kendi deneyiminde, Kurtuluş Savaşı’nı nasıl<br />
okuduğumuza bağlı ama ne semi-kolonyalist ne de gerçekten<br />
kolonyalist bir deneyimi var.<br />
Kendimle ilgili, Almanya ve Avusturya’da dönen tartışmalar<br />
üzerinden yaşadığım bir deneyimi de kısaca aktarmak istiyorum.<br />
Viyana’da Gazze’nin İsrail tarafından bombalandığı dönemde<br />
birçok Müslüman kadın ve erkek saldırıları protesto etmek için<br />
sokaklara çıkmıştı. ‘İsrail’in eleştirilmesine’ tümden karşı çıkan<br />
Marksist ve feminist grupların içinde olduğu, Anti-Deutsch diye<br />
bir grup var. Benim de üyesi olduğum, geniş kitlesi olan bir femi-<br />
110 111