You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları<br />
süreç olarak yaşıyoruz. Bu yüzden olsa gerek tartışmalarda konu<br />
muhakkak en nihayetinde bu çatışmada düğümleniyordu.<br />
Görebileceğiniz gibi hayli yüklü tartışmalar yürüttük fakat<br />
neredeyse her etkinliği “Daha çok konuşmalıyız,” diye bitirdik.<br />
Ancak yine de konuşmaya fırsat bulamadığımız pek çok konu<br />
oldu. Türkiye Ermeni Kadın Hareketi tarihi ve örgütlenme deneyimleri<br />
bu konuların başında yer alıyor. Umuyoruz ki Feminizm<br />
Tartışmaları’nın değinmekte eksik kaldığı konuları feminist harekette<br />
yürüteceğimiz tartışmalarla hep birlikte telafi edebiliriz.<br />
Bütün bu tartışmalar serisi, ardından önümüzdeki yıllarda<br />
feminist hareket olarak tartışacağımız birçok soru da bıraktı:<br />
Türkiye’de ana akım bir <strong>feminizm</strong>den bahsedebilir miyiz? Feminizmin<br />
öznesi kim(ler)dir? Kızkardeşlik hâlâ feminist dayanışmaya<br />
işaret eden bir kavram olarak kullanılabilir mi? Peki, ya anneler<br />
ve kızlar ne olacak, ya oğlan kardeşler? Muhalif hareketlerin neoliberalizm<br />
ile kurduğu yeni ilişkiler nasıl değişimlere yol açıyor?<br />
“Herkes farklı” ama “herkes eşit” olmadığına göre, farklılıklarımıza<br />
hapsolmayan özgürleştirici bir siyaseti nasıl kurabiliriz? Peki,<br />
ya hareket olarak içimizde yaşadığımız şiddet, hiyerarşi ve iktidarı<br />
nasıl konuşuyoruz ve bunun için yapıcı, üretken, güvenli ve derinlikli<br />
çatışma alanlarını nasıl oluşturabiliriz? Muhalif hareketlerin<br />
yıllardır didinerek kurduğu, içini doldururken bu kitabın kapsamının<br />
misliyle tartışmalardan geçtiği politik kavramların bugün<br />
muktedirlerin elinde içi boşaltılarak ve hoyratça kullanılmalarına<br />
karşın bizler deneyimlerimizle yoğurduğumuz, tartışarak şekillendirdiğimiz<br />
kavramlarımıza ve sözümüze sahip çıkmayı çok<br />
önemli buluyoruz. Bunun için de tartışmalı, tartışarak da kendi<br />
tarihimizi kendi kavramlarımızla kendimiz yazabilmeliyiz.<br />
Tartışmaların bizim için önemi elbette sadece kavramları,<br />
tarihi, teoriyi ve eylemliliğimizi konuştuğumuz bir alan oluşturması<br />
değil, bu alanın aynı zamanda daha önce birbirini hiç tanımayan<br />
insanlar için bir karşılaşma zemini de olabilmesi. Umuyoruz<br />
ki, bu karşılaşmalardan ortaya çıkan tanışıklıklar, farklılıklar<br />
arasındaki iktidar ilişkilerini görerek feminist hareketi güçlendirici<br />
alanlarda birbiriyle kesişmeye devam edeceklerdir.<br />
Feminist hareket içindeki deneyim aktarımının bundan<br />
sonra yürüteceğimiz tartışmalara kılavuzluk etmesi ve bir önceki<br />
Feminizm Tartışmaları kitabımıza dair yorumlara referansla,<br />
okuyanların “sanki tartışmanın içindeymiş gibi” hissedebilmesi<br />
için tartışmaların bu şekilde <strong>kitap</strong>laşmasını önemsedik. Bu kitabın<br />
hizmet etmesini umduğumuz alanlardan biri de kavramlarımıza<br />
ve bunları tartışma geleneklerimize dair her an dönüp<br />
yeniden bakabileceğimiz bir kaynak görevi görebilmesi. Bu yüz-<br />
den, feminist hareketin içinde tartışma, üslup ve geleneklerimize<br />
dair ipuçları veren anekdotları da kitaba dahil etmeye çalıştık ve<br />
bunu yaparken, “sözümüzü esirgemeye” alıştırıldığımız kamusal<br />
alanda, konuşmakta ne kadar zorlandığımızı, korktuğumuzu, çekindiğimizi<br />
bir kez daha gördük. Çatışarak birbirimizi dönüştürebileceğimiz<br />
alanları bulmaya çabalasak da, çoğu kez sözlerimize<br />
“Bir şey söyleyeceğim ama korkuyorum”, “Bir şey demek istiyorum<br />
ama umarım yanlış anlaşılmam”, “Dediklerimde kendimle çelişebilirim<br />
ama burası kendimde o hakkı gördüğüm bir yer”, “Bir şey<br />
diyeceğim ama umarım anlatabilirim,” cümleleri ile başladığımızı<br />
fark etmek, politik tartışmalarımızın bir uzantısı olarak çatışma<br />
alanlarını yaratmaktaki eksikliklerimizi ve özgüvensizliklerimizi<br />
de ortaya serdi. Bu tartışmalar en azından bu alışkanlıklarımızı<br />
kırma yönünde atılmış yapıcı katkılar sunduğu için biz çok mutluyuz.<br />
Bu kitabın bizi en heyecanlandıran yanı ise, İstanbul feminist<br />
hareketin tarihini tam da şimdi, şu anda konuşurken aynı<br />
anda hep birlikte yazıyor oluşumuzun, ortak tartışmalarımızın<br />
ve ortak hafızamızın bir ürünü olması. Türkiye feminist hareketinin<br />
tarihi üzerine yazılmış çok az sayıda eserin varlığından da<br />
görebileceğimiz gibi, ne yazık ki kendi yaşanmışlıkları üzerine<br />
çok konuşan ama az yazan bir hareketiz; hep koşturmamız gereken,<br />
önceliğimiz olan, gündemleştirmemiz gereken başka yakıcı<br />
ve acil meselelerimiz var. Feminist hareketin “içinde” konuştuğumuz<br />
ama “dışarı”ya taşıyamadığımız tartışmalarımızın çok küçük<br />
bir kısmının bu <strong>kitap</strong> sayesinde farklı mecralara ulaşabileceğini ve<br />
oralarda da yeni tartışma alanları açacağını umut ediyoruz.<br />
Bu tartışmalarda feminist hareketin “özeli”ni konuştuk,<br />
bizden söylemesi...<br />
Tartışmalarımızın düzenlenmesi ve kitabın hazırlanma süreci<br />
yine bir kolektif çalışmanın ürünü oldu.<br />
Bilgi ve deneyimlerini bizlerle paylaşarak feminist tarih yazımına<br />
ve feminist harekete katkı sunan konuşmacılarımız: Ayşe<br />
Düzkan, Handan Koç, Figen Aras, Feyza Akınerdem, Göksun Yazıcı,<br />
Begüm Özden Fırat, Ayşe Gül Altınay, Kızılca Yürür, Mine Selin<br />
Sayarı, Şevval Kılıç, Gülkan, Aligül, Nilgün Yurdalan, Banu Paker,<br />
Esmeray, Simten Coşar, Semra Arcan Gökçen, Begüm Başdaş,<br />
İnci Kerestecioğlu, Aslı Zengin, Ülkü Özakın, Yasemin Öz, Sedef<br />
Çakmak, Ayşe Akdeniz, Berfu Şeker, Nükhet Sirman, Yasemin Temizarabacı<br />
ve Aksu Bora’ya; tartışmaları yönlendiren moderatör<br />
arkadaşlarımıza (Hazal Halavut, Ayşe Akdeniz, Özlem Çolak, Nil<br />
Mutluer, Begüm Başdaş, Suna Yılmaz, Gülnur Elçik, Seyda Selek,<br />
6 7