You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Dindar Kadınlar ve Feminizm<br />
bir ezberi, iktidarı kaybetmemek adına sürekli tekrar ediyorlar.<br />
Dolayısıyla kimin Allah’ın sözüyle daha çok hemhal olduğu meselesinde<br />
kadınlar öne çıkıyor çünkü küfre düşmekle tehdit ettikleri<br />
(kaldı ki tehdit etme hakları da yok) o kadınlar aslında dini metinlerle<br />
onlardan çok daha fazla iç içeler ve daha İslami bir işle uğraşıyorlar.<br />
Bunlar da “Feminizmin sözünü İslam’a hâkim kılalım,”<br />
amacı taşımamakta, gerçekten samimi bir şekilde “Müslümanlığın<br />
içinden bunu nasıl yapabiliriz?” diye sorgulayan çalışmalardır.<br />
Hem Müslüman’ım hem feminist<br />
Kur’an’ın ya da İslam’ın özü meselesine gelecek olursam, bir “öz”<br />
olduğuna dair söylem sadece İslami kesimde değil feministler arasında<br />
da mevcut. “Feministsen şunu söylemen gerekir,” gibi bir<br />
yaklaşım var. “Doğru bir <strong>feminizm</strong>” var ve sen o “doğru <strong>feminizm</strong>”e<br />
uymuyorsan, ne kadar “hem Müslüman’ım hem feministim” dersen<br />
de olmuyor. Bu da Müslüman kadına <strong>feminizm</strong>den doğru bir<br />
bakış. Sen “olması gerekenler listesi”ndeki özelliklere sahip değilsen<br />
“feministim” desen de <strong>feminizm</strong>in sorgulanıyor. Daha sonra<br />
konuşacağımız Birbirimize Sahip Çıkıyoruz ve başka oluşumlarda<br />
da bu sorgulamayı yaşadık ki üstelik maruz kaldığımız sorgulamaların<br />
bir kısmı <strong>feminizm</strong> üzerinden bile değildi. Mesela “Madem<br />
ayrımcılığa karşısın, o zaman eşcinsellere de şunu de, şurada<br />
bunu de, burada bunu de,” ya da “Benim göğüs çatalım görünüyor<br />
diye saldırıya uğradığım zaman sen benim yanımda duracak<br />
mısın?” gibi soruları yanıtlamamız beklendi. Kendi derdiyle ilgili<br />
bir örgütlenmeye gelmiş bir kadın, o olması gerekenler listesindeki<br />
özelliklere uymak zorunda değil, orada mesele onun derdi.<br />
Örgütlenmenin içinde yer alan Müslüman kadınlarla birebir diyaloglarda<br />
bu konuların konuşulmasının taraftarıyım kesinlikle,<br />
ama bir bütün olarak Müslüman, dindar kadınlar bu meselelere<br />
sahip çıkmıyor, diye bu genellemelerin hepsinin muhatabı örgütlenmenin<br />
içinde yer alan kadınlar değil ki bu şekildeki tartışmaların<br />
sorunlu olduğunu da düşünüyorum.<br />
Örneğin şiddet gören bir kadının karşısına böyle bir listeyle çıkabilir<br />
miyiz? Ama Müslüman kadınla karşılaşmalarda gayet özcü<br />
yaklaşılabiliniyor. Oysa bence <strong>feminizm</strong>in bir özü, kuralı yok. Benim<br />
feminist olduğum gibi Kemalist bir kadın da feminist olabilir.<br />
Birbirimizin savunduğu düşüncelere karşıyızdır ama Türkiye gibi<br />
bir yerde, bence kendine feminist diyen biri nasıl yaşarsa yaşasın<br />
feministtir. Çünkü feminist olmak ve kendine feminist demek dindar<br />
kadınlar için de başka kadınlar için de zaten çok zor. Dolayısıyla<br />
her yerde “feministim” demek elini taşın altına koymaktır ve bu be-<br />
nim için yeterli bir kriterdir. Bu konuda başka hiçbir kriterim yok.<br />
“Feministim” deyip, <strong>feminizm</strong>i üstlenmemek de bu problemleri<br />
besliyor. Feminist bir düzlemde konuşabilsek belki daha<br />
rahat olacağız ama o düzleme bile gelemiyoruz. Mesela gönderdiğimiz<br />
okuma metinlerinden birinde, Yıldız Ramazanoğlu 2 <strong>feminizm</strong>i<br />
açıkça kucaklayan şeyler söylüyor:<br />
“Emek, üretim ve sermaye arasındaki ilişkiyi<br />
kavramada Marksist birikimden yararlanabilecek<br />
olan dindarlar, feminist teoriden de uzak kalamazlar.<br />
Hayatın yeniden paylaşımında Müslüman<br />
kadın ve erkeklerin ataerkilliği yapı bozumuna<br />
uğratmadan yollarına devam etmeleri mümkün<br />
gözükmüyor. Eşitliğe dair kadınların oluşturduğu<br />
cins çözümlemelerine dair, kavramsal farklılıkların<br />
yarattığı zenginliği hakkaniyetle dolaşıma sokan,<br />
aşkın insani denklik ve varoluşa geçilmesi zor görünüyor.”<br />
Burada eşitlik yerine denklik ve farklılık kavramlarını kullanıyor<br />
ama yine de bu çok feminist bir laf. Ancak diğer taraftan,<br />
<strong>feminizm</strong>i İslam’la karşılaştırıp, İslam’ın vaadinin <strong>feminizm</strong>in<br />
ötesine geçtiğini, yani bu ideali gerçekleştirmek için feminist teoriden<br />
metodolojik olarak faydalanabileceğimizi ama adil bir hayata,<br />
dindar kadınların erkeklerle beraber ulaşabileceğini söylüyor.<br />
Makalede Kanal 7’de yayınlanan, İskele Sancak adlı tartışma<br />
programının “İslam’da Kadın” konusunun konuşulduğu haftanın<br />
da bir fotoğrafı var. Karede Hidayet Şefkatli Tuksal, Yıldız Ramazanoğlu<br />
gibi isimlerin yanı sıra birkaç erkek de var. Bu program esnasında<br />
Hidayet hanımın bacak bacak üstüne atması üzerine bir<br />
sürü Müslüman entelektüel maalesef çok kötü bir tartışma başlatmıştı.<br />
2000’lerin başındaki bu tartışmayı çok iyi hatırlıyorum. Yıldız<br />
hanım bunları da yaşamış bir kadın olarak yine de bu alandaki<br />
mücadelenin erkeklerle beraber verilebileceğini söylüyor. Yıldız<br />
Ramazanoğlu için, tabii ki “Baskıdan dolayı kendine feminist demiyor,”<br />
diyemiyoruz, bir yaklaşım farklılığı var. Entelektüel olarak<br />
<strong>feminizm</strong>i kabul etmiyor ama bir yandan da <strong>feminizm</strong>le bu kadar<br />
kesişen bir söylem geliştirmek ve “Metodolojik olarak biz ataerkilliğin<br />
yapısökümüyle ilgilenmeliyiz,” demek bence çok önemli.<br />
Bunun <strong>feminizm</strong> ve İslami görüş arasındaki konuşma ve karşılaşma<br />
alanlarını geliştirebilecek bir bakış olduğunu düşünüyorum.<br />
2 Ramazanoğlu, Yıldız, (2002), “Feminizmin İslâm’la Karşılaşması: Mesafeli Duru-<br />
şun Kökeni”, Tarih ve Toplum Dergisi, sayı 219, cilt 37, Mart, s: 66-72<br />
90 91