Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Kürt Kadın Hareketi ve Feminizm<br />
hareketinden bahsediyoruz ve hepimizin dönüşmesi, hepimizin<br />
aynı perspektife hemen ulaşması, onu yaşamsallaştırması mümkün<br />
değil ama hareketin kadın kurtuluş ideolojisi perspektifi var.<br />
Bu doğrultuda değişim için cinsiyetçiliği gördüğü yerde mahkum<br />
ederek mücadele etmeye devam ediyoruz, bu mücadeleyi de sadece<br />
yazılanlarla değil konuşarak, eyleyerek hayata geçiriyoruz.<br />
Mesela karma yapıdaki bir erkek arkadaşla çalışıyoruz diyelim,<br />
o erkek arkadaş duyarlı ve devrimci olmasına rağmen politika<br />
yaparken oldukça cinsiyetçi bir yaklaşım sergiliyor, ona “Al şu<br />
metni oku da gör,” demiyoruz. Dolayısıyla Kürt Kadın Hareketi<br />
hareket ederken de, örgütlenirken de materyallerimiz şunlardır,<br />
şu metni okuyun, bunu anlayın tarzında bir çalışma yürütmüyor.<br />
“Bu metin öncelikle Kadın Akademisi’ndeki kadınların yoğunlaşıp,<br />
tartışıp, geri bildirimler alarak, tekrar yoğunlaşarak yazdığı<br />
bir metindir.<br />
Enerjinin dağılması meselesine gelecek olursak, Kürt kadınları<br />
arasında jineoloji diye bir bilimi yaratmalıyız, bunu geliştireceğiz,<br />
o zaman bir enerji bölünmesi olur senin dediğin biçimde.<br />
Ama zaten mesele kadın perspektifini, kadın bakış açısını bütün<br />
pratiklerimize yerleştirmek ve pratiklerde onu açığa çıkarmak olduğu<br />
için enerji bölünmesi diye bir şey yok.<br />
Eda: Ama bunu yazmak için bir efor sarf edildi.<br />
Elif: Kürt özgürlük hareketinde, Kürt Kadın Hareketi’nde benim<br />
çok değer verdiğim “yoğunlaşmak” diye bir kavram var. Bugün<br />
buraya İstanbul’dan bir kadın arkadaş da konuşmacı olarak gelebilirdi<br />
ama burada gönül rahatlığıyla oturmayı kabul edecek bir<br />
arkadaş çıkmadı çünkü genel siyasi süreçten ve döngüden dolayı<br />
İstanbul’da bu konuda yoğunlaşması yeterli olan arkadaş yoktu<br />
ya da olan arkadaşlar aslında yetkin olmalarına rağmen “Hayır<br />
yoğunlaşmam yeterli değil, olmaz,” diye görüş bildirdiler. Kadın<br />
Siyaset Akademisi bu yoğunlaşmayı daha iyi yapabilen arkadaşların<br />
bulunduğu bir kurum, dolayısıyla bu metin oradan düzgün<br />
bir şekilde çıkmış.<br />
Bu metinde “böyledir, şöyledir” yerine “Böyle olabilir, şu<br />
yapılabilir, kendimi böyle iyi hissediyorum,” gibi ifadelerle aynı<br />
şeyler söylense, aslında dil konusundaki yaklaşımımız biraz daha<br />
farklı olacaktı ama dikkat ederseniz Figen konuşurken de “dir”leri<br />
çok kullanıyor. Genelde günlük hayatımızda kullanmadığımız,<br />
feminist çevrelerde çok kullanılır mı bilmiyorum, mesela “Bir<br />
bütünden böyle yaklaşıyoruz,” deriz. Arada bir “Kendime bir çay<br />
alayım,” gibi tipik örnekler de var. Bir halkın en nihayetinde başka<br />
bir dili vardır ve bu dil başka bir halkın egemenliği altında asimilasyona<br />
uğradığında kendini başka bir şekilde ifade ediyorsun ve<br />
kolektif bir akıl yürütme oluştuğu gibi kolektif bir dil de oluşuyor.<br />
Bu ortak dilin olmasını aslında biraz da kolektif akıl yürütmenin,<br />
o birikimin kolektifleşmesinin bir yansıması olarak da değerlendirebiliriz.<br />
Esen: Sadece şunu söyleyeceğim, “dır” ekine dair yönelttiğim eleştiri<br />
kültürel farklılığa dair değil, bilimsel bir bilgiyi beyan eden<br />
üst bir dil olmasına yönelikti. Dolayısıyla kullanılan “dır, dir” dili,<br />
senin söylediğin gibi herhangi bir dilde kullandığımız kültürel bir<br />
farklılık olarak ifade edilemez. Metinin bu kadar tartışmalı konulara<br />
dair tartışılmaz bilgiler söyleme iddiasında olduğunun altını<br />
çizmek için “dır, dir” diline dikkat çektim.<br />
İlke: Bunlar uzun tartışmalar, bugün burada tüketilecek gibi de<br />
değil. Çok önemli bulduğum iki şey söyleyebilirim. Elif “yoğunlaşmak”<br />
dedi, mesela bu bir örgüt jargonudur. Dolayısıyla biraz<br />
önce konuştuğumda da söyledim, şu anda bu tür gerçeklikler yokmuş<br />
gibi tartışıyoruz. Böyle tartışamayız. Böyle tabii ki bir yere gitmez.<br />
Biz birbirimizi ikna etmek için tartışmıyoruz ki zaten, ancak<br />
birbirimizi anlamak için karşılıklı tartışıyor olabiliriz. Başka türlü<br />
nasıl olabilir? Kürt Kadın Hareketi mi buradakilere “Böyle yapın,”<br />
diyecek, yoksa biz mi Kürt Kadın Hareketi’ne “Böyle yapın,” diyeceğiz?<br />
Eğer böyle tartışırsak bizler “beyaz feministler” oluveririz.<br />
Dolayısıyla Figen’in sunumunu yaptığı jineoloji metninin gerçekliğini<br />
bilerek tartışmak zorundayız. Ben feministlerin, Kürt Kadın<br />
Hareketi’nden beklentilerini çok yüksek tuttuklarını düşünüyorum.<br />
Buradan kendimize dair fe-minizmleri bekliyoruz. Birden<br />
oranın kendi gerçekliğini, hem Kürdistan gerçekliğini, hem onların<br />
nasıl örgütlendiğini unutarak konuşmaya başladığımız zaman<br />
kırgınlıklar, beklentiler ve üst diller oluşmaya başlıyor. Kürt Kadın<br />
Hareketi, Kürt Hareketi’nin içinden çıkan bir harekettir, “Kürt feminist<br />
hareketi” demiyoruz, “Kürt Kadın Hareketi” diyoruz. Bu<br />
iki ciddi farklılıktır dolayısıyla biz bu gerçekliği unutamayız.<br />
Güneş: Ben de teşekkür etmek istiyorum. (Gülüşmeler) Benim<br />
açımdan da gerçekten hem ilgilendiğim bir alan olduğu için hem<br />
de sizin deneyimlerinizi dinleyebildiğim için ilginç bir tartışma<br />
oldu. Üslup olarak biraz didaktik bir dilim olabilir, biraz polemik<br />
kökenli bir gelenekten geliyorum çalıştığım alan ve saha itibariyle<br />
ama samimi yaklaşmaya çalıştım, hiç didaktik bir niyetim yoktu.<br />
Tabii her şey de niyet değil, üslubu da öğrenmek gerekiyor.<br />
Pratik faaliyetleriniz dışında, metninizden ve söylediklerinizde<br />
<strong>feminizm</strong>e olan teorik eleştirilerinizden yola çıkarak daha<br />
önce söylediklerimi açma gereği duydum. Alternatif bir kavramın<br />
ortaya atılmasının ayrı bir egemenlik projesi olup olmadığını kendi<br />
içimde sorguluyorum. Neden <strong>feminizm</strong>i aşmaya çalışıyoruz?<br />
78 79