13.03.2013 Views

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Kürt Kadın Hareketi ve Feminizm<br />

nın mı karşıtıdır? Bu sorularla bağlantılı olarak anaerkil dönem<br />

dediğimizde nasıl bir tahayyülümüz var? Şu andaki ataerkil sistemin<br />

karşıtından mı bahsediyoruz? Bu metinde bahsedilen ve<br />

kadın doğası denilen özellikleri sahiplenen ve onları yüceleştiren<br />

<strong>feminizm</strong>ler de var ama ataerkil sistemin de kadını bu özelliklerle<br />

tanımladığını söyleyerek buna karşı çıkan feminist yaklaşımların<br />

daha fazla olduğunu düşünüyorum ve bence de bu tür bir kadın<br />

doğasının kabulü <strong>feminizm</strong>e tamamen tezat bir düşünce.<br />

Bir diğer nokta, konuşmanda “Feminizm ideoloji değildir,”<br />

dedin. Fakat tam da yaptığın ideoloji tanımına göre <strong>feminizm</strong><br />

bir ideolojidir. Ben feminist hareketin sadece eleştirdiğini düşünmüyorum,<br />

sorunlara çözüm önerisi ve bunların nasıl hayata geçeceğine<br />

dair de politikası olduğunu düşünüyorum. Örgütlenme<br />

biçimimizin kitlesel olmaması örgütlü olmadığımız anlamına<br />

gelmiyor. Sadece teorik düzeyde bilgi üreten ve eleştiri yönelten<br />

bir düşünme biçimi değil <strong>feminizm</strong>, bunların hayata geçmesi için<br />

örgütlenen, bugüne kadar da çok fazla değişim gerçekleştirmiş<br />

ideolojik bir hareket.<br />

Feminist hareketin sistem içi çözüm ve önerilerinin olması<br />

ise onu liberal yapmaz sistem içi önerilerin bir kısmı devrimci olabilir.<br />

Kadınları ancak sistem dışı öneriler kurtarır demek de doğru<br />

değil bence o zaman sosyalist devrim de kadınları kurtarırdı ama<br />

ne yazık ki kurtarmadığını gördük. Sistem içi çözüm önerilerine<br />

doğrudan negatif bir anlam atfedilip, <strong>feminizm</strong>i liberalizmle eş<br />

görmek, eğer devrim tahayyülü yoksa -ki devrim tahayyülü olanlar<br />

da var- sistem yanlısı olarak tanımlamak bence haksızlık. Oysa<br />

<strong>feminizm</strong> tam da sistem eleştirisi yapan bir ideolojidir, ataerkil<br />

sistem diyor, patriarkal kapitalizm diyor. Dolayısıyla bu metin ve<br />

konuşman dâhilinde söylüyorum ilerleyen süreçte nasıl değişir,<br />

nasıl dönüşür hep birlikte göreceğiz ama jineoloji bence <strong>feminizm</strong>e<br />

tezat bir düşünce. Meşru zemininin bilim olma iddiası olan<br />

jineolojinin, bizim bütün bilgimizi ve <strong>feminizm</strong>i nasıl kapsayabileceği<br />

gibi sorularım var.<br />

Güneş: Esen’in söylediğine birebir katılıyorum. Feminizm büyük<br />

bir egemenlik eleştirisi, dolayısıyla <strong>feminizm</strong>in egemenlik<br />

eleştirisinden gelen kendi içinde parçalılığını homojenleştirmeye<br />

çalışmak da bir egemenlik projesi aslında. Biz eğer bilimin iktidarını<br />

ve iktidarın bilimini tartışıyorsak ve her tür bilginin içerisinde<br />

birtakım egemen söylemlerin ve toplumsal çatışmaların<br />

yer aldığını söylüyorsak şunu da söylemek gerekiyor: homojenleştirmeye<br />

çalışan her türlü bilginin kendisi de aslında oturmuş<br />

birer iktidardır, iktidarın kendisidir. Dolayısıyla aslında <strong>feminizm</strong>in<br />

eklemlendiği ve kendi içinde yürüttüğü birçok tartışma<br />

var. Bence biraz da bilgisizlikten bu kadar net konuşabiliyoruz,<br />

yanlış anlamayın ben kendi bilgisizliğimi de işin içine katıyorum.<br />

Örneğin “Feminizm kadın bilgisini ve bilimi sorguladı mı?” diye<br />

soruyorsunuz. O kadar çok epistemoloji tartışması var ki feminist<br />

bilimde. Bunu tartışabilmemiz için ve alternatif bir bilgi yöntemi<br />

için yola çıkıyoruz dememiz için mevcut olan bütün kadınlık<br />

durumlarını, özselcilik durumlarını, bilgi nasıl üretilir sorularını<br />

tartışan, en azından yirmi senelik feminist teoriler içinde gelişen<br />

epistemoloji tartışmalarını bilmek lazım. Hiçbir zaman feminist<br />

eylemliliği ve teoriyi homojen algılamadım, algılamaya çalışanlar<br />

da olmuştur muhakkak ama feminist akımların içerisinde de genelde<br />

bu homojenleştiriciliğe karşıtlık son yirmi senedir bütün<br />

dünyada yaygın ve bu boşuna değil. Reel sosyalizm geleneğini yaşamış<br />

feministler de var, o ülkelerden gelen feministler de var ya<br />

da sizin dediğiniz gibi İkinci Dalga Feminizm’in homojenleştiriciliğine<br />

karşı çıkan, kimlik politikalarını ön plana çıkaran Siyah<br />

Feminizm var.<br />

Bana göre, teorik bir tartışmaya girebilmemiz için birtakım<br />

metinleri çok ciddi okuyup, tartışmamız lazım ama “Bu kadar<br />

homojenleştiricilik iddiamız varsa acaba bir iktidar derdimiz mi<br />

var?” gibi bir şüpheyle yaklaşıyorum. Acaba burada bir iktidar çatışması<br />

mı var? Neden <strong>feminizm</strong>in bir üst yapısı olarak karşısına,<br />

her ne kadar karşısına demesek de, ona alternatif bir toplum projesini<br />

tartışıyoruz? Feminizm zaten bu anlamda aşılmış bir proje<br />

değil ki! Zaten homojen değil, çok fazla eklektik ve farklı alanlarda<br />

farklı özgürleşme projelerini tartışan bir proje. O nedenle<br />

bence böyle bir bilimsel iktidar mücadelesine girmektense eylemliliği,<br />

pratiği tartışmak gerekiyor. Feminizmi başlı başına epistemolojik<br />

olarak sorgulamadan ve benzer bir özgürlük mücadelesini<br />

anlamlandırmaya çalışmaktan ziyade bence kendi içerisindeki<br />

eylemlilikleri tartışmak daha samimi. O zaman gerçekten şöyle<br />

bakabiliriz: Neden Türkiye’deki birtakım kadın hareketleri daha<br />

marjinal kalıyor? Kürt hareketi içerisindeki Kürt Kadın Hareketi<br />

neden daha fazla toplumsallaşıyor? Bunu anlamak da çok güç değil.<br />

Sizin de bahsettiğiniz gibi sadece eleştiri üzerinden <strong>feminizm</strong>i<br />

kurmak Radikal Feminizm’in bir tercihidir.<br />

Ayrıca ben ideoloji tanımının da bu kadar basit benimsenmesini<br />

eleştiriyorum çünkü ideoloji başlı başına eleştirilen bir<br />

tanım. 1980’den itibaren reel sosyalizm deneyimi üzerinden ideolojinin<br />

bu tür bir tanımına karşı çok ciddi tarihsel bir mücadele<br />

var. Post-yapısalcı teoriler veya toplumsal pratikler ideoloji tanımını<br />

eleştirmiştir. Devrim acaba gerçekten böyle homojen bir bakış<br />

açısıyla mı olacak? Devrim ya da sistem tanımını da tartışmak<br />

66 67

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!