You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Kürt Kadın Hareketi ve Feminizm<br />
siz kaldığı yerleri ele alarak, yarattığı değerleri de sahiplenen bir<br />
jineoloji kavramından bahsediyoruz. Feminizm dediğimizde bugün<br />
birçok feminist teoriden bahsediyoruz. Radikal Feminizm,<br />
Sosyalist Feminizm, Ekolojik Feminizm var, belki de jineoloji bütün<br />
bunları da içine alan, tartışma zeminini de yaratacak olan bir<br />
bilim dalı olabilir diyoruz.<br />
Nilgün: Ben çeşit çeşit <strong>feminizm</strong>ler olduğunu düşünüyorum.<br />
Feminizmi her zaman muhalif olarak konumlandırmıyorum,<br />
gayet sömürgeci <strong>feminizm</strong>ler olduğunu da düşünüyorum.<br />
Metin şimdi elime geçti, tabii ki bu konuda biraz okuyacağım, biraz<br />
dinleyeceğim, ondan sonra daha çok düşüneceğim. Ama sanki<br />
jineoloji, <strong>feminizm</strong>e dair eleştirisinde çok fazla eşitlikçi <strong>feminizm</strong>i<br />
baz almış gibi göründü bana. Bu söylediklerim eleştiri değil<br />
çünkü Kürt kadınlarının ne söylediğini bilmiyorum.<br />
Bir de bilime yüklenen bu manayı dert edindim. Çünkü ben<br />
bilimin bizatihi kendisinin, başlangıcı, inşası ve bugün geldiği yer<br />
de dahil olmak üzere tamamen yanlış olduğunu düşünüyorum.<br />
Kürt Kadın Hareketi ile ilgili bir de ekleme yapmak istiyorum.<br />
Benim de içinde olduğum ya da yanı başında olduğum<br />
İstanbul’daki Kürt Kadın grupları vardı, 90’lı yıllarda Kürtçe-<br />
Türkçe dergiler çıkardılar ve buradaki 8 Mart’larda, bazen rujumuzla<br />
Kürtçe pankart ya da dövizler yazdık. Hareketi Gökkuşağı<br />
ya da DÖKH’le başlatmaktan ziyade biraz daha geriden bir tarihçeyle<br />
anlatmak lazım… Jujin, Roza, Jin u Jiyan üç tane dergi<br />
vardı. Roza dışındaki diğerleri sık sık kapatılırdı, toplatılırdı, bir<br />
tanesi aralıklarla iki sene yayımlanmıştı. Bu hatırlatmayı yapmak<br />
istedim.<br />
Kadınlara ulaşma meselesiyle ilgiliyse, bu kadınların kendilerine<br />
edindiği görev ve misyonla ilgili bir şeydir, feministler olarak<br />
bu bizim farklılığımızdır diye düşünüyorum.<br />
Sunumunda beni biraz şu rahatsız etti: “Kürt Kadın Hareketi<br />
nasıl bir aile istiyor? Nasıl bir hayat istiyor?” sorularının tek bir<br />
cevabı olabilir mi? Bana göre Kürt Kadın Hareketi içinde de,<br />
Türkiyeli <strong>feminizm</strong>in içinde de bakış değil, bakışlar olmalı. Ne<br />
demeli bilmiyorum bu kimlik ezilmeleri sürdükçe bunlarla boğuşmaya<br />
devam edeceğiz. Bunlar bitene kadar da belki yanlış kavramlar<br />
kullanarak da olsa birbirimizi anlamaya çalışacağız.<br />
Kadın tanrıçalar ya da kraliçeler konusunda ise tanrıçaya ya<br />
da kraliçeye biçilmiş rollerin aslında bizim de arzu ettiğimiz iktidar<br />
olup, olmadığı konusunda ciddi kuşkular taşıyorum. Ben de<br />
ana soylu toplumların yaşamış olmasından hoşlanırım ama bize<br />
aktarılan her türlü bilgiye yaklaştığımız gibi buna da kuşkuyla<br />
yaklaşıyorum.<br />
Nükhet: Gerçekten çok önemli bir sunuştu seninki. Feministlerle,<br />
Kürt feministler yani Türkiyeli feministlerle Türk ya da Batılılarla<br />
Doğulular arasında…<br />
Nilgün: Rezillik…<br />
Nükhet: Ya nasıl anlatacağım, dil yani dil meselesi…<br />
Nilgün: Örtülü kadın, açık kadın meselesi gibi…<br />
Nükhet: Evet yani dil alıyor bizi paçavra haline getiriyor. Sizin<br />
deneyiminizle buranın deneyimi…<br />
Nilgün: Bu da olmaz ama bence anladık, devam et. (Gülüşmeler)<br />
Figen: Nükhet hocam Kürt Kadın Hareketi diyoruz ama içimizde<br />
o kadar çok Türkiyeli hatta Avrupalı kadın arkadaşlar var ki…<br />
Nükhet: Kürt Kadın Hareketi’nin milliyetçi bir kadın hareketi<br />
olduğunu ben de düşünmüyorum. Milliyetçilik ne demek? Kürt<br />
hareketi milliyetçi bir hareket midir? Buralarda çok ciddi tartışmalar<br />
var ve daha da olması lazım. Bu yüzden ben de Kürt Kadın<br />
Hareketi demekte zorlandım. Çok daha büyük bir hareketin bir<br />
parçası olmakla olmamak arasındaki farkları görüyoruz. Türkiye<br />
feminist hareketi küçük kalsın deniliyorsa küçük kalınca fonksiyonu<br />
ne olacak bilemiyorum…<br />
Türkiye’de feminist hareketin esas olarak yaptığı şey eleştiridir,<br />
sokağa çıktığı zaman “Bu böyle olmaz,” diyor. Hâlbuki<br />
Kürt Kadın Hareketi olarak sizin yaptığınız, ister buna ütopya<br />
de, ister başka bir şey diyelim, daha bütünlüklü bir gelecek hayal<br />
etmeye çalışmaktır. Tabii ki burada iktidar meselesi işin özünde…<br />
“İktidar meselesiyle birlikte düşünüyoruz,” dedin ve ben bu<br />
cümleyi açmanı isteyeceğim senden çünkü korkum şu: Jineoloji<br />
sonuç olarak bir bilme biçimi ve eğer tüm bilme biçimleri iktidarla<br />
alakalıysa jineoloji de tabii ki iktidarla alakalı. “Kadınlara<br />
nasıl yaklaşmak gerekir?” diye soran, kadınlar hakkında bilgi üreten<br />
bir kadın biliminin varlığı benim açımdan sorunlu. Neden?<br />
Çünkü kadınlığı verili kabul ediyor. Hâlbuki kadınlık toplumdan<br />
topluma, zamandan zamana değişiyor. Ayrıca “kadın” diye başlamak<br />
acaba ne kadar mümkün? Biz kime kadın diyoruz? Erkek<br />
olmadan kadın denebiliyor mu? Kadın aslında erkek olmayan mı?<br />
Bütün bu tartışmalar bilindiği için fazla ileri gitmeyeceğim ama<br />
jineolojinin iktidarlarla alakalı olduğunu, kadın bilgisini gündeme<br />
getirirken, sanki dünyayı o kadın bilgisini de içeren bir şekilde<br />
kurmayı arzu eden bir yaklaşımmış gibi anladım. Buradaki kadınların<br />
böyle bir tahayyülleri yok. Yani artık hiçbirimiz toplumu<br />
değiştirebileceğimizi düşünmüyoruz. Dolayısıyla sistem içi dediğiniz<br />
son derece doğru ama sistem içinde bile kalsa feministler<br />
eleştirel bakışı hiçbir zaman yok etmiyorlar. Bu çok önemli bir<br />
şey… Öte yandan feministlerin kendi düşünceleri dışında başka<br />
62 63