13.03.2013 Views

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Kürt Kadın Hareketi ve Feminizm<br />

Kürt kadınlarının tek gündemi ulus olarak yaşanılan bu ayrımcılıktı<br />

ve bunun için mücadele ediliyordu. 90’larla beraber gelişen<br />

kadın kurtuluş ideolojisi ve kadın bakış açısı noktasında ciddi<br />

tartışmalar yaşadık. Bu tartışmaları da az önce de belirtti-ğim<br />

gibi Öcalan ortaya atmıştır. Kadın özgün yapılanmaları, kadın örgütlenmeleri<br />

de bunun üzerinden gelişti. Feminizmle ilgili olan<br />

kısımda “Feminist miyiz, değil miyiz?” diye önceleri çok tartıştık.<br />

Sonuçta <strong>feminizm</strong>in tarihte büyük haksızlıklara uğradığı inancını<br />

taşıdık. Aslında biz de bu haksız uygulamaları yapanlar arasındaydık.<br />

Örneğin <strong>feminizm</strong>i sadece kadın sorunlarıyla ilgilenenlerin<br />

bir araya geldiği bir hareket olarak algıladık. Ama araştırdıkça,<br />

inceledikçe, tanıştıkça (tanışmak çok önemli) daha iyi anlamaya<br />

başladık. Feminizmi sadece kadıncılık olarak bize öğrettikleri için<br />

<strong>feminizm</strong>e kaygıyla yaklaşıyorduk.<br />

Feminist hareket ve çeşitli kadın kurumlarıyla ortaklaşmamız<br />

DÖKH’ün daha kurumsal bir niteliğe kavuşmasıyla gerçekleşti<br />

diyebiliriz. Fakat bizim kadın sorununu Kürt kadınları olarak<br />

başta anadilimize, kimliğimize, kültürümüze yönelik tüm saldırılardan<br />

bağımsız ele almadan kadın mücadelesini yürütmemiz<br />

dönem dönem anlaşılamamayı da beraberinde getirdi aslında.<br />

Sanırım bize Üçüncü Dalga feminist deniliyor. Mesela biz kendimizi<br />

hiç öyle adlandırmadık ama okuyup, araştırdığımızda siyah<br />

kadınlarla çok yakınız. Kadın mücadelesinde yer alan siyah kadınlardan<br />

biri “Kendi içimizde siyah erkeklere karşı cinsiyetçilik<br />

üzerine mücadele veriyoruz, dışarıda da beyaz erkeğe karşı milliyetçilik<br />

ve sömürü üzerine bir mücadele veriyoruz,” demişti. Kürt<br />

kadınları da böyle aslında…<br />

Ben daha geçen gün bir mahalleye gittim, yirmi beş, otuz<br />

kadın vardı ve çoğu altmış yaşlarındaydı. Çamaşırhaneye gelen<br />

yoksul kadınlardı, oturdum ama ana dilimi kullanamıyorum çünkü<br />

asimile olmuşum, Kürtlük bilinci bende sonradan gelişti. “Ben<br />

gidiyorum,” dedim, hazırlandım. “Ne oluyor?” dediler. “Ne büyük<br />

utanç,” dedim. Ben Kürt analarına toplumsal cinsiyet üzerine eğitim<br />

vereceğim ama Kürtçem bile yok, anlatabiliyor muyum? “Ne<br />

ayıp,” dedim, ben Kürtüm, onlar Kürt ama ben kendi ana dilimde<br />

eğitim veremiyorum.<br />

Nilgün: Kimin ayıbı bu? Senin ayıbın değil ki.<br />

Figen: Benim de ayıbım, sonuçta on yıldır oradaysam bir şekilde<br />

kendimi geliştirmeliydim. İnanın beni “tişki na be”, “tişki na be” 2<br />

diyerek analar geri oturttu.“Kürtçe bilmiyorsun ama önemli değil,”<br />

de demiyorlar ha, “öğrenirsin, öğrenirsin” diyorlar. Çok fenadır bi-<br />

2 Tişki na be: Bir şey olmaz. (E.N.)<br />

zim analar. Politiktirler, “Bir dahaki sefere öğrenir gelirsin,” diyorlar.<br />

Ne kadar üzüldüm, ne kadar utandım bilemezsiniz. Benim ülkemde,<br />

benim topraklarımda, benim coğrafyamda ben kendi ana<br />

dilimde annelerimle kadın sorununu konuşamadım. O yüzden<br />

kadın sorununu diğer sorunlardan ayıramıyoruz. Çünkü savaş<br />

uçaklarının döndüğü bir ortamda biz kadın kurtuluş ideolojisini<br />

okuyoruz, toplumsal cinsiyeti tartışıyoruz. Ölüm haberleri geliyor<br />

ama biz yine de AKP yönetimiyle birlikte kadın cinayetlerinin<br />

%1400 arttığına dair açıklamalar yapıyoruz. Siirt’teki toplu tecavüz<br />

mahkemesiyle, N.Ç. davasıyla uğraşıyoruz. Kadın olmaktan<br />

kaynaklı farklılıklarımızı da bir yana bırakmadan, bizi toplumsal<br />

kılan diğer yanlarımız ile birlikte kadın hareketi içerisinde yer alıyoruz.<br />

Feminizmi eleştirmemize rağmen değerlerini asla inkâr etmiyoruz.<br />

Ancak sistemi değiştirmeye yönelik ve kadınlara daha<br />

yaygın ulaşma amacı olan bir örgütlenme mekanizması kurulmadığı<br />

için ve biz de bunun çok gerekli olduğunu düşündüğümüz<br />

için eleştiriyoruz. Çünkü biz kadınların kapılarını çalıp, sadece<br />

“Erkekler bizi eziyor,” dediğimiz zaman bile bu onlarda büyük<br />

bir heyecan ve sorgulama yaratıyor. Dolayısıyla feminist hareketin,<br />

feminist hareket içindeki çevrelerin öncelikli olarak kadınları<br />

örgütleme noktasında bir karar almaları gerektiğine inanıyoruz.<br />

Örneğin biz Diyarbakır’da hiç durmuyoruz; karda, kışta, kıyamette<br />

ev ev geziyoruz, eğitimler veriyoruz. Şimdi mesela yeni bir<br />

dert başlamış, Suriye’den kadın getirtiliyor.<br />

Nilgün: Seks işçisi olarak mı?<br />

Figen: Hayır. Şırnak’ta, Mardin’de çok yoğundu şimdi Diyarbakır’da<br />

da başlamış. Erkek, eşine “Suriye’den Kürt kadınını hizmetçi<br />

olarak getireceğim, yabancı da değil, Kürt kadınıdır,” diyor.<br />

Kadın da “Tamam,” diyor ve hizmetçi bekliyor. Ama Suriye’den<br />

Kürt kadını ikinci eş olarak geliyor. İkinci eşin dili farklı, daha çok<br />

Soranice ya da Goranice konuşurlar, kültürü, yaşam biçimi farklı.<br />

Birinci eş ikinciye “Benim emeğimin üzerine geliyorsun, sen nereden<br />

geldin?” diyor çünkü o gece erkek başka bir odada bir başka<br />

kadınla birlikte olmaya gidiyor. Örneğin şunu da tespit ettik: Bu<br />

evlilikleri devlet besliyor. Birinci eş karşı çıkmadığı ve şikâyet etmediği<br />

sürece Suriye’den gelen kadınlar sınır dışı edilmiyorlar ve<br />

birinci eş reddetmediği sürece oturma izni de alabiliyorlar. Ama<br />

ilk eş “Ben bu kadını istemiyorum, kocam zorla getirdi,” derse o<br />

zaman devlet onu Suriye’ye geri gönderiyor. Ama bu arada Suriyeli<br />

kadın da çocuk yapmış oluyor, onları bırakamıyorlar; bir yandan<br />

da kendi topraklarını, kendi anne babalarını özlüyorlar, hem fi-<br />

58 59

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!