Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Kürt Kadın Hareketi ve Feminizm<br />
Kadın araştırmaları yerine kadın bilimi<br />
Jineoloji kavramını ortaya atmadan önce bir bilim dalı olarak kadın<br />
araştırmalarının olup olmadığını da araştırmaya çalıştık. Örneğin,<br />
İsveç, Almanya, Türkiye ve diğer yerlerdeki üniversitelerde kadının<br />
statüsü, tarihi üzerine araştırmalar yapan Kadın Araştırmaları<br />
Ana Bilim Dalları var fakat bugünkü bilimin cinsiyetçi bakış açısını,<br />
erkek tekelindeki yapısını bizim ortadan kaldırabilmemiz için<br />
öncelikle bir kadın bilimi oluşturmamız gerekiyor. Bunun anlamı<br />
kadınlar diğer bütün bilim dallarından çekilsin demek değildir.<br />
Ama kendi tarihimizi araştırmak, toplumsallaşma sürecindeki<br />
kendi kimliğimizi ve sömürgeleştirme tarihimizi açığa çıkarmak<br />
ve özgürleşme süreçlerimizi ele alabilmek için kadın bilimini, jinelojiyi<br />
ortaya çıkarmamız gerekiyor. Kadının varlık olarak ele alındığı<br />
bir bilim dalı olmadığını görüyoruz. Jinekoloji var ama jinekoloji<br />
kadının doğurganlığından kaynaklı, biyolojik olarak yaşadığı, bedenindeki<br />
üreme süreçlerindeki rahatsızlıklarının ele alındığı bir<br />
bilim dalı. Bunu tartışmamız gerekiyor. Ayrıca jineolojinin kendi<br />
içimizde de hâlâ tartışma aşamasında olduğunu belirtmeliyiz...<br />
Jineolojiyi ele alırken ekonomiye de baktık. Ekonominin<br />
ne olduğunu, ne hale getirildiğini ve nasıl egemenlerin tekeline<br />
alındığını da gördük. Kadın ekonominin neresindedir? Toplum<br />
içinde yaşamak için maddi ve manevi değerlerin üretilmesi anlamına<br />
gelen ekonomide kadının olmadığını gördük. Kararı alan<br />
kadın değil, ortaya çıkaran kadın değil. Birkaç tane kapitalistin,<br />
tekelcinin elindedir ekonomi. Diyoruz ki “Yaşamı var eden, değer<br />
yaratan varlık kadın ama ekonomi içerisinde yok.” Ekonomi zaten<br />
piyasaya dönüştürülmüş. Bu tartışmayı daha da ileri götürüp<br />
emek değer teorisini tartışmak istiyoruz. Emeğe kim fiyat biçiyor?<br />
Buna kim karar veriyor? Emek-değer ölçütü nedir? Fabrikadaki<br />
işçinin emeğiyle öğretmeninkinin fiyatı arasındaki farkı kim belirliyor?<br />
Ya da bir fabrikadaki işçinin kırk yıllık emeği çok önemli<br />
iken peki, annenin çocuğun doğumundaki, ona süt vermesindeki<br />
emeği? Bunun ücretlendirmesi var mı yok mu? Bu tartışmalara da<br />
girmek istiyoruz.<br />
Bunların yanı sıra Freud’un yaklaşımına karşı çıkıyoruz.<br />
Vajina, fallus meselesini birçoğumuz biliriz zaten. Erkek tamamlanmış<br />
bir varlık, penisi var ama kız çocuğunun penisi olmadığı<br />
için cinsel organının kesilmiş olduğunu zannediyor, bu onda<br />
bir komplekse dönüşüyor. Freud’un bu tanımlaması toplumsal<br />
cinsiyet rollerinin belirlenmesinde çok etkili oluyor. Kadın nedir?<br />
Zayıftır, kişiliksizdir, yarımdır, bağlıdır, tek başına var olamaz vs.<br />
Mesela bunu kim kurumsallaştırdı? Freud’un bu psikanalitik çö-<br />
zümlemesi ne oldu da bütün toplumda etkili hale geldi? Bunu tartışmak<br />
istiyoruz. Çünkü kadın bakış açısı yok. Sosyal Bilimler’de<br />
ne kadar kadın bakış açısı var? Sosyal Bilimler’i tartışmak istiyoruz.<br />
Kadın aleyhine, kadını hiçleştiren, yok sayan ya da kadını<br />
ikinci bir varlık olarak gören bir anlayış hâkim. Bu açıkça söylenmese<br />
bile tüm verilerde, yaklaşımlarda topluma empoze ediliyor.<br />
Karşı çıktığımız bu görüşlerin yerine ise önerilerimiz var.<br />
Jineoloji herhangi bir temel bilim dalının alt birimi olarak değil,<br />
başlı başına bir bilim dalı olarak ele alınmalıdır. Üniversitelerde<br />
Kadın Araştırmaları Kürsü’sü kurulabilir ama bu bir bilim dalı<br />
değildir. Çocuğu, çevreyi, toplumu vs. konu edinen bilim dalları<br />
var ama sadece kadını konu edinen ayrı bir bilim dalı yok. İşte<br />
biz bunun üzerinde durmak istiyoruz. Mesela elinizdeki metnin<br />
dördüncü sayfasında önerilerimiz var: Kadın Bilim Merkezleri,<br />
Siyaset Akademileri, Estetik Enstitüleri, Kadın Dili ve Edebiyatı<br />
Fakülteleri gibi jineolojiyi akademik düzeyde ele alan kurumlar<br />
açılmalı. Jineoloji, bilimden değil ama şu an var olan bilimin zihniyetinden<br />
kopuşu ve erkek egemen bakış açısını mahkûm etmeyi<br />
beraberinde getirecek bir çalışmadır.<br />
Metinde etik ve estetik kavramları var. Estetik deyince hemen<br />
aklımıza bakım, süslenme ya da sanatsal estetik gelir oysa<br />
estetiği bir yaşam biçimi, bir öğreti olarak ele alıyoruz. Nasıl yaşamalı,<br />
toplumsal düzen içerisinde kendimizi kadın olarak nasıl<br />
konumlandırmalı, nasıl siyaset yapmalıyız? Etiği zaten tartışmaya<br />
bile gerek yok ama biz etiği “Ahlaklı toplumun yaratılması,” olarak<br />
tanımlıyoruz. Etik ve estetik de jineolojinin araştıracağı birer dal<br />
olabilir diye düşünüyoruz.<br />
DÖKH’ün yaşamın her alanına dair sözü var<br />
Bu yüzden DÖKH olarak kendimizi ideolojik bir kadın hareketi<br />
olarak tanımlıyoruz. Birincisi kadının statüsünü ortaya koyuyoruz,<br />
nedenleri konusunda veriler bulmaya çalışıyoruz, kadının tarihi<br />
süreçteki her boyutunu ele alıyoruz. DÖKH’ün her bir feminist<br />
akıma dair belirlemeleri var. Feminizmin bir bütün olarak büyük<br />
değerler yarattığına ve büyük bir mirası olduğuna inanıyoruz.<br />
Asla <strong>feminizm</strong> karşıtı, <strong>feminizm</strong> düşmanı ya da <strong>feminizm</strong>i hiçe<br />
sayan bir örgüt değiliz. Dönem dönem “DÖKH feminist midir,<br />
değil midir?” gibi tartışmalar yaşanıyor. DÖKH feministtir ama<br />
biz var olan noktadan baktığımızda <strong>feminizm</strong>in yetersizliklerini<br />
ortaya çıkardık, kadın sorununu ele alınırken sisteme dönük eleştirilerimiz<br />
olması gerekiyor. Sistem içinde yapılan mücadelenin,<br />
sistem içi çözüm önerilerinin belli noktalarda sistemi düzeltme-<br />
54 55