Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Feminist Ütopyalar ve Politika<br />
ber çıkmıştı. Bu korkunç bir şey olarak lanse edildi. Birkaç kadın<br />
“Aslında ne güzel, taciz yok, şu yok, bu yok,” diye içinde ütopik<br />
öğeler barındırdığından söz etmişti. Dolayısıyla bunlar farklı normatif<br />
düzlemlerde, farklı yaralar ve acılardan gelen ütopyalar. Benim<br />
de sormak istediğim o. Feminizmin dışarısı/içerisinden ben<br />
bunu anlıyorum. Nilgün’ün bünye dediğine bazen ben de kader<br />
diyorum, o zaman dışarısı var mı yok mu sorusu belki biraz daha<br />
karışıyor.<br />
Aksu: Özgürlüğü her zaman bir şeyden özgür olmak gibi değil<br />
de bir şey yapmak üzere özgür olmak gibi de düşünebiliriz. Ben<br />
ütopyayı daha çok ikinci özgürlükle bağlantılıymış gibi hayal ediyorum.<br />
Bir şeyden özgür olmak değil, bir şey yapmak için özgür<br />
olmak. Mesela bakkala giderken bile kocandan izin almak isteği<br />
korunmakla ve güvenmekle ilgili bir şey. Aslında bir şeyi yapmaya<br />
özgür olmaktan ziyade, bir şeyden özgür olmakla ilgili. Ben ütopyayı<br />
da, özgürlükçü politikayı da daha çok ikincisiyle ilişkilendiriyorum.<br />
Hazal: Feminist ütopya nedir ya da var mıdır? Ne olabilir? Ya da<br />
en başından sorduğumuz ütopya politika yapmanın bir aracı mıdır,<br />
yoksa ona engel olan bir şey midir? Bütün bu soruların şu açıdan<br />
cevabı olamaz bence: Çünkü ütopya nasıl isimlendirmeleri<br />
çağırıyorsa ve yine o isimlendirmeler üzerinden bir dünya tasarlıyorsa<br />
biz ütopyadan bahsederken de ütopyaya belli bir isimlendirme<br />
yapıyoruz ve aslında ütopyanın ne olduğunu belirleyerek<br />
konuşuyoruz. Var olan ütopyaların üzerinden ütopyanın bir toplum<br />
tasarımı olduğu üzerine konuşup, onunla ilgili düşünüyoruz.<br />
Benim ütopyayla kelime olarak kurduğum ilişki şöyle bir<br />
şey: Ütopya, ütopya kurmanın ütopyası da olabilir. Ütopya belli<br />
bir toplum tasarımının, okuduğumuz bir şey olmasının yanı sıra<br />
toplumu nasıl tasarladığımız, aklı ve duyguyu nasıl tasarladığımızla<br />
ilgili. Var olan ve yazılan ütopyalar üzerine konuşmakla bu<br />
ütopyaların nelere yol açtığı, nelerden beslendiği, nasıl politik<br />
alanları, kanalları açtığı, kapadığı ile ilgili konuşmak başka bir<br />
şey. Hâlihazırda feminist politika yaparken bence en çok zorlandığımız<br />
ve canımızı yakan şey tahayyül dünyamızın darlığı ya da<br />
hayal kuramamamız ve temsil siyaseti de bence bir noktada buna<br />
bağlanıyor: Bir şeyi bir şeyle ikame edememek… Sadece var olan,<br />
bize sunulan ve empoze edilen kavramlar ve olgularla düşünmek<br />
ve sürekli bu daracık alanda bunlarla siyaset yapmaya çalışmak.<br />
Bu yüzden ütopyanın bize bu kavram ve olguları ikame<br />
edebilecek başka bir sürü araç verebileceğini düşünüyorum ama<br />
bunu da bir toplum mühendisliği olarak değil de bir akıl yürütme<br />
biçimi olarak hayata geçirmekten bahsediyorum. Bence feminist<br />
ütopyanın özelliği önce feminist akıl yürütme biçiminin nasıl yapıldığı,<br />
yeni bir toplum hayal ederken hayal kurmanın nasıl yapıldığı<br />
olabilir. Ben hâlâ bunun da bir sürü imkanlar barındırabileceğini<br />
düşünüyorum. O yüzden sadece iç/dış meselesi değil hangi<br />
kadının kendisi için ve içinde yaşadığı toplum için neleri hayal<br />
edebildiği de ütopya içinde bir tartışma bence.<br />
Katılımcı (a): Benim de iç/dış tartışmasıyla ilgili yeni bir şey geldi<br />
aklıma. Ece Ayhan bir şehirdeki pazarın kurulmasının şehrin<br />
en dışında kalan tarlaya göre belirlendiğini, pazardaki fiyatların<br />
da o tarladan gelen ürüne göre belirlendiğini anlatıyor. Çünkü en<br />
uzaktan gelen en maliyetli olduğu için, diğer ürünlerin fiyatını da<br />
o belirlemiş oluyor. Aslında içerisi dışarısını belirlemiyor da dışarısı<br />
içerisini belirliyor. Ya da dışarının tam sınırında duran şey<br />
içeriyi belirliyor. Mesela rock müziğin popülerleşmesi için yapılanlar,<br />
bir an önce halka benimsetelim ki bunun dönüştürücülüğü<br />
ortadan kalksın gibi bir endişeyle yapılıyor. Karşı-ütopyada da<br />
olmaması gerekenden olanı çıkarıyoruz dedik ya, orada da yine<br />
burada olanı, burada olmayan üzerinden ve olmaması istenen<br />
üzerinden belirliyoruz. Dolayısıyla dışarısı zaten içerisini belirliyor.<br />
Baştan verilmiş, sabit bir içerisinden bahsedemiyoruz.<br />
Elif: Ütopyalarla teorik ya da edebi olarak çok fazla içli dışlı olan,<br />
bunların üzerine eğilmiş biri değilim. Bir Ursula K. Le Guin’i bilirim,<br />
severim, ama onun dışında, teorik ya da edebi bir yoğunlaşmam<br />
olmamasına rağmen politika üretmeye çalışan ve politika<br />
üretirken mücadele etmeye çalışan birisiyim, birileriyiz. Çok fazla<br />
tanımlama, temsil tartışması yapılınca insan kimin adına ne söyleyeceksin,<br />
nasıl sınıflandıracaksın, diye düşünüyor.<br />
Burası niye Amargi, niye burası feminist demeye kadar da<br />
varabiliyor hissiyat olarak. Dolayısıyla bir yerde durmak gerekiyor<br />
belki de. “Politika üreten, mücadele eden insanlar olarak bu yaptıklarımızı<br />
niye yapıyoruz?” Şu anki düzenin, yaşadığım hayatın,<br />
benim ve yanımdakilerin ve tanımadığım insanların, varlıkların,<br />
canlıların, cansızların kaderi olmadığını ya da bünyesinde bunu<br />
taşımadığını düşündüğüm için mücadele ediyorum. Hem olumlu<br />
anlamda hem de olumsuz anlamda. Hem kötü olmayan bir şeyleri<br />
düzeltmek anlamında hem de var olmayan şeyleri yaratmak, kurmak<br />
anlamında. Bu gücü de nereden alıyorum? Bunu yapmak için<br />
şu an yaşadığım, gördüğüm dünyanın dışında başka bir dünyanın<br />
olduğunu ve olabileceğini veya önceden olduğu için sonradan da<br />
olabileceğini kurabilmem gerekiyor kafamda. Kurabileyim ki ben<br />
samimi olarak kendimi var edebileyim. Biz, burada oturuyorsak,<br />
konuşuyorsak, bir şekilde bu yaşadığımız anın, bu kesitin bizim<br />
kaderimiz olmadığını, dünyanın hep böyle olmadığını, olmaya-<br />
524 525