You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Feminist Ütopyalar ve Politika<br />
ward Bellamy’den söz ettik, Bellamy’nin ütopyasına karşı yazılan<br />
ütopyalar içinde en ünlüsü William Morris’in News from Nowhere<br />
(Gelecekten Anılar) 6 adlı ütpyasıdır. H.G. Wells bir bilimkurgu<br />
yazarı ama aynı zamanda A Modern Utopia 7 diye bir kitabıyla bu<br />
klasik ütopyalardaki durağanlığı eleştirenler arasında yer alıyor.<br />
Böylece klasik ütopyalardaki baskıcılığı, değişime kapalılığı eleştiren<br />
yeni bir tür ortaya çıkmaya başlıyor ve bu “eleştirel ütopya”<br />
diye adlandırılıyor. Eleştirel ütopya, ütopyanın yeni fikirlere açık<br />
olması gerektiğini söylüyor ama karşı-ütopya değil, yani yine<br />
ütopya türü içinde kalıyor. En kaba haliyle karşı-ütopya olumsuz<br />
bir gelecek tasarımıdır. Eleştirel ütopya ise ütopyacı, ütopyanın<br />
içindeki umudu barındıran ama klasik ütopya kadar statik ve<br />
baskıcı olmayan yeni bir tür olarak ortaya çıkıyor. Bunlar da daha<br />
sonra feminist ütopyacılar tarafından da kullanılan ve geliştirilen,<br />
merkezi olmayan bir örgütlenmeyi öneren, hiyerarşinin ve bürokrasinin<br />
olmadığı bir yapıyı öneren ütopyalar.<br />
Karşı ütopyalar<br />
1800’lerin sonundan itibaren karşı-ütopya diye bir şey ortaya çıkıyor<br />
ki bence karşı-ütopyaları okumak her zaman daha zevklidir.<br />
Kabus yazmak ve okumak; hayal gücün daha serbest olduğundan,<br />
daha eğlenceli ve ilgi çekici oluyor herhalde. “İlahi Komedya’nın<br />
en ince cildi de Cennet’tir,” denir ya. Karşı-ütopyalar ütopyanın<br />
kendisini eleştiriyorlar ve cinselliğin denetlenmesini, toplumun<br />
takip edilmesi meselesini keskinleştiriyorlar, teknolojik gelişmelerin<br />
bunlara da hizmet ettiğini söylüyorlar. Bir yandan ütopyaları<br />
eleştirirken, bir yandan da böyle giderse “böyle olabilir” diyebilecekleri<br />
toplumlar tasarlıyorlar.<br />
Mesela George Orwell’ın 1949’da yayımlanan, Bin Dokuz Yüz<br />
Seksen Dört 8 adlı kitabı en çok bildiğimiz karşı ütopyalardan biri.<br />
Yine mesela Huxley’in 1932’de yazdığı Cesur Yeni Dünya 9 var: Dört<br />
sınıflı bir toplum var burada ve daha ceninken birtakım sakatlamalarla<br />
insanların yönetici sınıfına mı, çalışan sınıfına mı ait olduğunun<br />
belirlendiğini anlatan bir ütopya.<br />
Rus yazar Zamyatin’in 1921’de yazdığı Biz 10 diye bir karşı<br />
6 Morris, William, (2002), Gelecekten Anılar, (çev. Ekin Bodur), Ayrıntı Yayınları,<br />
İstanbul<br />
7 Wells, H.G., (2006), Modern Utopia, Penguin Classics, London<br />
8 Orwell, George, (<strong>2012</strong>), Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, (çev. Celal Üster), Can Yayınları,<br />
İstanbul<br />
9 Huxley, Aldous, (2010), Cesur Yeni Dünya, (çev. Edip İhsan Polat),Yaba Yayınları,<br />
İstanbul<br />
10 Zamyatin, Y. İvanoviç, (2011), Biz, (çev. Füsun Tülek), Ayrıntı Yayınları, İstanbul<br />
ütopyası var. Bu da Rus Devrimi’nden sonra oradaki yapının ne<br />
kadar keskinleştirilebileceğine dair bir uyarı niteliğinde: Bütün<br />
insanlar sürekli perdeleri ve ışıkları açık olan cam duvarların<br />
içinde yaşıyorlar. Dinleme aygıtları var, birtakım elektronik takip<br />
aygıtları var. İnsanların isimleri yok, bunun yerine herkesin bir<br />
numarası var. İsim kullanmamak daha sonra feminist ütopyaların<br />
da çok kullandığı bir yöntem oldu. Bugün artık bilimkurgu sinemasından<br />
dolayı çok bildiğimiz şeyler bunlar ama 1921’de yazıldığında<br />
çok ciddi bir toplum eleştirisi olarak görülüp, yazarının<br />
dışlanmasına ve sürgünde ölmesine neden olmuş fikirler olarak<br />
karşımıza çıkıyor. Karşı-ütopyalar daha çok totalitarizm, bürokrasi,<br />
teknolojinin buna hizmet etmesi konularını vurgularlar.<br />
***<br />
Bir taraftan da sadece ütopya diyemeyeceğimiz bilimkurgu türü<br />
var. Başka gezegenler ya da uzay seyahatleri vs. üzerinden giden<br />
ama içinde ütopik ya da karşı-ütopyacı nüansları olan <strong>kitap</strong>lar<br />
var. Özellikle 1950’lerde, 60’larda yazılan bilimkurgu <strong>kitap</strong>larının<br />
cinsiyetçiliği birçok kadın yazar tarafından çokça eleştirilmiştir,<br />
bunlardan biri de Ursula K. Le Guin. Bu dönemden benim okuduğum<br />
birçok bilimkurgu kitabı diyelim 2100’lerde, 2200’lerde geçiyor,<br />
bütün gezegenler fethedilmiş ve çok da güzel tespitler var.<br />
Mesela Uzay Tacirleri 11 kapitalizm ve reklamcılık üzerine yazılan<br />
bir karşı-ütopya. Reklam ajansları bütün gezegenlerdeki arazileri<br />
satmaya çalışıyor, reklam tröstleri var, savaşıyorlar; <strong>kitap</strong>ta kafa<br />
açıcı şeyler var ama yine bütün yöneticiler erkek, sekreterler kadın,<br />
yani 1950’lerin kadın-erkek ilişkileri üç yüz sene sonra da hâlâ<br />
devam ediyor.<br />
Nilgün: Memnunlarmış demek ki.<br />
Yasemin: Ya bunu düşünemeyecek kadar yetersizler ya da bunu<br />
devam ettirmeyi isteyecek kadar memnun ve kötüler. Başka bir<br />
açıklamasını bulamıyorum.<br />
Feminist ütopyalar<br />
1970’lerden itibaren artık <strong>feminizm</strong>, LGBT, ekoloji hareketi<br />
gibi yeni toplumsal hareketlerle birlikte başka bir ütopyacı tarz<br />
da oluşuyor diyebiliriz. Mesela ekolojik ütopya örneği olarak<br />
Callenbach’ın 1975 yılında yazdığı Ekotopya12 var. Erkek bir yazarı<br />
11 Pohl, Frederik&Kornbluth, Cyril M.,(1996), Uzay Tacirleri, (çev. Fatma Taşkent),<br />
Metis Yayınları, İstanbul<br />
12 Callenbach, Ernest, (2010), Ekotopya, (çev. Osman Akınhay), Agora Kitaplığı,<br />
İstanbul<br />
506 507