Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Feminist Ütopyalar ve Politika<br />
Bir de günümüzde ütopyayı ya da ütopik kelimesini biraz<br />
nahif hayaller anlamında kullanıyoruz hâlbuki çok ciddi olabilir<br />
ütopya, özellikle yazan için çok ciddi sonuçları olabilir. Bugün bu<br />
kadar çok “hassasiyetleri” olan bir ülkede mesela bütün dini ve<br />
siyasi hassasiyetleri sarsan bir ütopya yazılsa bunun ütopya yazarına<br />
da ciddi sonuçları olabilir.<br />
Ütopya, 19. yüzyıla kadar klasik ütopya ve sonrasında gelişen<br />
modern ütopya olarak genelde birbirinden ayrılıyor çünkü<br />
belirli noktalarda farkları var. Klasik ütopyaların en bilinen örnekleri<br />
Platon’un Devlet 2 ,Thomas More’un Ütopya 3 , Thomas<br />
Campanella’nın Güneş Ülkesi 4 , Franscis Bacon’un Yeni Atlantis 5<br />
<strong>kitap</strong>larıdır. O dönemde kadınlar tarafından yazılmış ütopya var<br />
mı bilmiyorum. Yazılmışsa da tarihte bu görünmemiş olabilir.<br />
Okuduğum kaynaklarda bu dönemde hiçbir kadın yazarın ütopya<br />
yazdığına ben şahit olmadım. Bu benim eksiğim de olabilir.<br />
Klasik ütopyalar<br />
Klasik ütopyaların en temel özelliği için herhalde kapalılık diyebiliriz.<br />
Hem fiziksel bir kapalılık hem de düşünsel bir kapalılık<br />
söz konusudur. Bunlar bütün dünya keşfedilene kadar genelde bir<br />
adada ya da gelecekte geçer. 1950’lerden sonra bilimkurgu yazınıyla<br />
gezegenler de işin içine katıldı. Mesela Güneş Ülkesi’nde ülke,<br />
açılması birbirinden zor olan yedi tane duvarın ortasında bulunur.<br />
Klasik ütopyalarda mükemmel bir toplum yaratılmıştır ve bu<br />
durağan bir şeydir. Çünkü zaten en mükemmeli yaratılmıştır, değişim<br />
ancak olumsuz yönde olabilir. Klasik ütopyaların, dışarıdan<br />
gelen tüm etkilere kapalı ve durağan bir yapısının olması en çok<br />
eleştirilen yanıdır.<br />
Bunun dışında, hepsinde mutlaka yöneticiler ve yönetilenler<br />
ya da kentliler ve köylüler gibi hiyerarşik bir yapılanma vardır. Bir<br />
yandan şunu da teslim etmek lazım: Bütün ütopyalar kadın/erkek<br />
ilişkileri ya da kadınların durumu konusunda var olan topluma<br />
göre tabii ki daha iyi önermeleri var ama hiçbir zaman kadınlar<br />
erkeklerle tam bir eşitlik içinde tarif edilmiyor. Örneğin çocuk<br />
bakımı, ev işleri gibi konularda erkeğe görev verildiğine hiçbir<br />
zaman rastlamıyoruz; bunun gibi işler her zaman kadınlar tara-<br />
2 Platon, (2011), Devlet, (çev. Mehmet Ali Cimcoz, Sabahattin Eyüboğlu), İş Bankası<br />
Yayınları, İstanbul<br />
3 More, Thomas, (2009), Ütopya, (çev. Çiğdem Dürüşken), Kabalcı Yayınevi, İstanbul<br />
4 Campanella, Thomas, (2011), Güneş Ülkesi, (çev. Çiğdem Dürüşken), Kabalcı<br />
Yayınevi, İstanbul<br />
5 Bacon, Franscis, (2008), Yeni Atlantis, (çev. Çiğdem Dürüşken), Kabalcı Yayınevi,<br />
İstanbul<br />
fından yürütülüyor. Kadınlar, daha çok verdikleri hizmetlerden<br />
toplumun mahrum kalmaması gayesiyle birtakım alanlarda varlar.<br />
Devlet’te bu açıkça söylenir, “Sürüyü koruyup, kollamak her<br />
zaman erkek köpeklere mi kalacak?” diye. “Devlet kadınların bu<br />
hizmetlerinden mahrum mu kalacak?” gibi bir yaklaşım var.<br />
Bu ütopyalardaki bir diğer önemli özellik ise: cinselliğin denetlenmesi.<br />
Çünkü mükemmel bir toplum ancak mükemmel,<br />
sağlıklı insanlarla olabilir ve insanların gelişi güzel ilişkilerine<br />
devlet tabii ki de izin vermez. Buna mutlaka müdahale edilmelidir,<br />
gibi bir anlayış var. Bir de “insan” denilirken erkek kast edilir<br />
aslında. Mesela Güneş kentliler birbirlerine “baba” ve “oğul”<br />
derler, kadınların birbirlerine ne dediklerini ise bilmeyiz, böyle<br />
bir ifade yok. Cinselliğin denetlenmesi çok ciddi kurallar içinde<br />
olabiliyor; özellikle karşı-ütopyalarda gördüğümüz gibi bu, çok<br />
eşliliğin teşvik edilmesi şeklinde de olabiliyor, yeter ki devlete bu<br />
ilişkiler sonucunda bir zarar gelmesin.<br />
Modern ütopyalar<br />
Modern ütopyalar daha çok 19. yüzyılda yazılmaya başlıyor ve en<br />
çok da 20. yüzyılda yazılıyor. Bu dönemde tabii ki hayatta çok şey<br />
değişiyor. Hepimizin bildiği gibi Sanayi Devrimi, Fransız İhtilali,<br />
özgürlük, eşitlik, kardeşlik talepleri var, kapitalizm var ama buna<br />
alternatif olarak sosyalizm ve anarşizm fikirleri, toplumsal hareketler,<br />
bilim ve teknolojideki gelişmeler de var. Bütün bunları düşündüğümüz<br />
zaman bu dönemde tabii ki ütopyalar da değişiyor.<br />
Ortaçağ döneminde çok fazla ütopya yazılmadığı söylenir. O<br />
dönem altın çağ ve cennet tasvirleri var tabii ki ama politik ve sistematik<br />
bir devlet, toplum tasarımı, mutlu bir hayat nasıl olabilir<br />
gibi bir tasarım konusunda Ortaçağ’da bir duraklama olduğundan<br />
bahsediliyor. Aristoteles’in devletin doğal bir varlık olduğu,<br />
dolayısıyla da tanrısal bir güce dayandığı düşüncesinden liberalizm<br />
düşüncesine geçiliyor. Doğal haklar, sınırlandırılmış yönetim<br />
ve iktidarın kaynağını dinden alıp, halka, ulusa dayandırmak gibi<br />
düşüncelerle birlikte ütopyanın kendisi de değişiyor.<br />
***<br />
Ütopyacı sosyalistler denen bir grup düşünür de sosyalist toplumlar<br />
tasarlıyor. Hatta bunlardan etkilenerek özellikle Amerika’da<br />
ve İngiltere’de, Fransa’da da var galiba, birtakım küçük ütopyacı<br />
topluluklar hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bunların içinde feminist<br />
denebilecek ya da sadece kadınlar için tasarlanan ütopyacı<br />
topluluk denemeleri de var. Bu dönemin en bilinen yazarları, Ed-<br />
504 505