You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Radikal Feminizm<br />
cümle içinde kullanamıyorsa yerine alternatifleri olmalı. Teoriye<br />
ve soyutlamaya karşı değilim, yanlış anlaşılmasın ama bu görüşlerin<br />
yaşayan diller tarafından anlaşılabilirlikleri olması lazım ki<br />
bu görüşler sızsın.<br />
Yasemin: Ayşe’nin söylediği, <strong>feminizm</strong>in alanı patriarkadır; militarizm,<br />
ırkçılık vs. değildir, fikri kafama yatıyor ama bence feministler<br />
militarizmin ve ırkçılığın patriarkadan beslenen, patriarkayı<br />
yeniden üreten yanlarıyla da uğraşmalılar. Pratikte bunu<br />
ne kadar becerebiliyoruz? Mesela son birkaç yıla gelene kadar<br />
8 Mart’ta sürekli barışın sözü analar, oğullar, evlatlar üzerinden<br />
söyleniyordu. Toplumsal cinsiyet rollerini yeniden üretmeyen barış<br />
dili nasıl kurulur, bu konuda hâlâ iyi bir yerde olduğumuzu<br />
düşünmüyorum. Ben kendimi hem antimilitarist hem antinasyonalist<br />
olarak tanımlıyorum, bu duruşum illa <strong>feminizm</strong>den beslenmeyebilir<br />
ama benim algıladığım <strong>feminizm</strong>den çok beslenen<br />
yanları olduğunu düşünüyorum. Feminizmin bu alanlarda söz<br />
söyleyebileceğini düşünüyorum. Dediğin gibi patriarkayı bir kenara<br />
koyarak bir sürü alanda bir şeyler yapmaya çalıştığında bu<br />
alanı yavaş yavaş boş bırakmaya başlıyorsun.<br />
Mesela, LGBT bireylerin aile örgütlenmesi LİSTAG’ı çok beğeniyorum,<br />
çok iyi bir çıkış oldu, çok iyi yerlere vardı ama bu örgütlenmenin<br />
handikabı şu: LGBT ve feminist camiada konuşuluyor<br />
mu? Bu soru aklıma takılıyor. LGBT bireyler ilk ailede dışlanmaya<br />
başlanır. Buna karşı ailelerin LGBT bireyi çocuklarına sahip<br />
çıkan bir söz kurması bence radikal bir söz ama topluma verdiği<br />
mesaj, “Ailesi benimsiyorsa sana ne?”dir. Bu örgütlenmenin aile<br />
kavramına yeniden sahip çıkan bir yanı var. Feminizmin içine bu<br />
tip LGBT ya da queer siyasetin tartışmaları girmeye başladığında<br />
bence <strong>feminizm</strong>in afallaması kaçınılmaz. LGBT bireylerin ailelerinin<br />
“aile” kurumu üzerinden LGBT siyaseti yapmasının feminist<br />
politikada neye tekabül ettiği hakkında ne düşündüğünüzü merak<br />
ediyorum.<br />
Ayşe: Bu konuyla ilgili ben senin gibi düşünmüyorum. LGBT bireylerin<br />
annelerine, babalarına anlatılması önemli. Ama genellikle<br />
anne ve babaların cinselliği ise çoktan yok kabul ediliyor!<br />
Bu anne babaların hiç mi cinselliği yok? LİSTAG aile ilişkilerini<br />
sorgulamıyor ama çok önemli bir dayanışma ağı kurduklarını ve<br />
bunun içinde de çok mutlu olduklarını düşünüyorum.<br />
Bunun yanı sıra çok net bir yaş hiyerarşisi üzerinden ilişkilenme<br />
var, örneğin kadınların hepsine “anne” deniliyor. Ben kendim<br />
de anne olduğum için annelik ideolojisinden ve onun içine sıkıştırılmaktan<br />
nefret ediyorum. Yemek yapmayı çok severim ama<br />
anne yemeği dedikleri zaman nefret ediyorum. Anne aseksüeldir,<br />
anne arzulamaz, anne çocuğuna hizmet etmekten en büyük mutluluğu<br />
alır diye düşünülmesinden nefret ediyorum. Bu tanımlamalar<br />
twitter’da da var, feministler arasında da var, kadınlar arasında<br />
da var. Bir ara Homoloji’ye giriyordum, LGBT ekşi sözlüğü<br />
bir nevi. Herkes “Canım anneme gittim, bana tavuk suyu çorba<br />
yaptı,” diye konuşuyor, “Allah belanızı versin,” diyordum. Annen<br />
de sevişiyor, Allah aşkına! Bundan nefret ediyorum ve anneliğin<br />
bu şekilde mutlaklaştırılması çok yaygın.<br />
Yasemin: LİSTAG örneğini ben çok başarılı buluyorum ama şunu<br />
da diyorum: LGBT ve queer siyaset <strong>feminizm</strong>den farklı olarak siyaset<br />
yaptığı ve <strong>feminizm</strong>in içine bazı soru işaretleri kattığı için<br />
<strong>feminizm</strong>de daha önce net olan cevaplar belirsizleşmeye ve bilemediğimiz<br />
bir hale gelmeye başladı.<br />
Handan: Ama bunun hareketler açısından olumlu olduğunu düşünüyorum;<br />
hareketler birbiri ile tartışır ve ilerletir.<br />
Yasemin: Ben de öyle düşünüyorum. Bu yüzden eski feminist siyaset<br />
bazen bizi cevapsız bırakabiliyor.<br />
Handan: Eski feminist siyaset dediğin çok eşcinselli bir siyasettir<br />
aslında. Türkiye İkinci Dalga Feminizm’i, İstanbul Feminizm’i<br />
translar ve eşcinsellerle birlikteydi ve ilk 8 Mart’ta kürsüden trans<br />
bir kadının -o zamanlar kendilerine travesti derlerdi- konuşup,<br />
konuşmayacağı üzerine büyük tartışma olmuştu ve konuştu da.<br />
Vildan: Sedef’ti adı…<br />
Handan: Sedef’in dışında da konuşan oldu, sonrasında Sedef<br />
yazdı etti de. Bu tartışmalar yeni değil, ama tabii LGBT hareketi<br />
yenilendi, yeni katkılar var…<br />
Berfu: Şimdi trans erkekler de görünür ve şu anki feminist hareket<br />
ve LGBT hareket arasındaki tartışmanın asıl tartışma noktası<br />
onlarla ilgili…<br />
İsmigül: Ayşe, patriarkanın kapitalizme içkin olmadığını, ikisinin<br />
sadece ittifak kurduğunu ve bu ortalıktan tek bir sistem diye<br />
bahsedemeyeceğimizi söyledi. O zaman aklıma hemen şu soru<br />
geliyor. Militarizmden bahsederken cinsiyetsiz bir militarizmden<br />
bahsedebilir miyiz? Bahsedemeyiz. Militarizm aslında erkek ve<br />
erk; ezdiği ve sömürdüğü kadın. Dolayısıyla ben militarizme söz<br />
söylemeyen bir <strong>feminizm</strong> düşünemiyorum.<br />
Ayşe: Irak’ta paralı kadın askerler çok ağır işkenceler yaptı, İsrail’de<br />
kadın-erkek herkes askerlik yapıyor ya da Dersim’i bombalayan<br />
Sabiha Gökçen’di. Kadınlar militarizmin içinde var. Militarizmin<br />
sadece erkekleri askere alıyor olması da ordunun iktidarını kadınlarla<br />
paylaşmamak için. Militarizm silah endüstrisine dayanan bir<br />
olgu ama bir sistem değil.<br />
İsmigül: Militarizm bir sistemdir demedim ama üzerine söz üre-<br />
42 43