Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Pornografi ve Feminizm<br />
yetçiliğin yeniden üretimi olduğunu söylüyor. Bu tarz feminist<br />
söylemin çok konservatif bir cinsel ahlak anlayışının tesis edilmesinde<br />
rol oynadığını söylüyor ve <strong>feminizm</strong> içerisinde hegemonya<br />
kuran bu tavrın seks pozitif feministlerin sözünü duyulmaz hale<br />
getirdiğinden bahsediyor çünkü pornografi karşıtı feministlerin<br />
tüm <strong>feminizm</strong> adına konuşmak gibi bir iddiası var, diyor. Bu<br />
kişiler kendilerini <strong>feminizm</strong>in bekçileri olarak görüyor ve kendi<br />
görüşlerine uymayanları <strong>feminizm</strong>den dışlama kudretini kendilerinde<br />
görüyorlar.<br />
Linda Williams ise radikal feministlerin cinselliği erkek agresifliğinden<br />
arınmış, politik doğrucu bir yerden tanımlamalarını<br />
tartışmaya açıyor. 5 Catherine McKinnon, Andrea Dworkin gibi<br />
Radikal Feminizm’in öne çıkan isimlerinin şiddetin “normal” heteroseksüel<br />
ilişkiler içerisindeki erkeklik rolüne içkin olduğunu<br />
söylediklerini anlatıyor. Hatta Andrea Dworkin bunu oldukça<br />
özcü bir yaklaşımla, Intercourse (Birleşme) kitabında daha da ileri<br />
götürerek, penetrasyonun “doğası gereği” heteroseksüel cinsel<br />
birleşmenin, bütün cinsel şiddetin temelinde yattığını söylüyor. 6<br />
Yani böyle bir ilişkide yer almayı kabul etmek de antifeminist bir<br />
yaklaşım oluyor Dworkin’e göre. Andrea Dworkin kadınları, eril<br />
agrasyonun kolonize ettiği kurbanlar olarak tarif ediyor. Kadınların<br />
kendi kurbanlıklarının farkında olmayan, güçsüzlüklerinden<br />
haz almayı öğrenmiş, fallik iktidarın sempatizanları olan kişiler<br />
olduklarını söylüyor. Williams ise feministlerin eşitlikçi seks kavramını<br />
sorunsallaştırıyor ve arzunun ve hazzın hangilerinin feministçe<br />
olup olmadığını sorgulayabilme gücünün yarattığı iktidar<br />
alanını sorunsallaştırıyor.<br />
Buradan geçtiğimiz sene yaşanan bir olaya geçmek istiyorum.<br />
Geçen sene Bilgi Üniversitesi’nde Görsel Tasarım Bölümü’nde bitirme<br />
projesi olarak bir öğrencinin porno film çekmesinin medyada<br />
“üniversite’de porno skandalı” olarak lanse edilmesi üzerine<br />
Bilgi Üniversitesi’nde adeta darbe yöntemiyle bir gecede filmin<br />
tez jürisi olan üç akademisyen görevden alındı. Olayın sonrasında<br />
çeşitli akademisyenlerden görüş alındı. Kimi açıktan, kimi lafı dolandırarak<br />
aynı şeyi söylüyorlardı. Neredeyse hepsi bunu kabul<br />
edilemez bir şey olarak değerlendirdi. Feminist akademisyen ve<br />
aktivistler cephesinden de öne çıkan söylem yine <strong>feminizm</strong>in esası<br />
olarak pornografiye karşı oldukları ve onaylamadıkları, bunun<br />
ucuz bir girişim olduğu yönündeydi.<br />
5 Williams, Linda, (1989), Hadrcore: Power, Pleasure, and the “Frenzy of the Visible”,<br />
University of California Press, Berkeley&Los Angeles<br />
6 Dworkin, Andrea, (1988), Intercourse, Arrow Books, London<br />
“Pornocuyuz hepimiz”<br />
Feminist akademisyen ve aktivistlerin <strong>feminizm</strong>in esası olarak<br />
karşısında durduklarını söyledikleri pornografi avant-garde olmayan,<br />
kitleler için üretilen, yani erotik olmayan, seksin ve beden<br />
parçalarının yakından ve açıkça gösterildiği bir tür. Yani içeriği<br />
fark etmeksizin feministlerce esastan reddedilmesi gereken, karşısında<br />
savaşılması gereken bir alan. Bu söylemin özellikle akademiyi<br />
ilgilendiren diğer önemli noktası da pornografi üzerine düşünmenin,<br />
üretmenin bayağı ve ucuz bir iş olduğu kanısı. Burada<br />
argüman ne olursa olsun, cinselliğin ayan beyan temsiliyle, duygudan,<br />
hissiyattan, romantizmden arındırılmış, sanatsallık iddiası<br />
taşımayan ve estetik kaygıları olmayan bir tür içerisinde apaçık<br />
gözler önüne serilmesiyle ilgili bir dert olduğunu düşünüyorum.<br />
Her zaman bedende en çok aşağılanmış olan cinsel organların hareketlerinin<br />
bu kadar yakından görüntülenmesiyle ilgili tepkiselliğin<br />
de farkında bile olmadığımız bir muhafazakârlığı barındırdığını<br />
düşünüyorum. Bize cinselliğin ayan beyan ifadesinin “ucuz”<br />
bir şey olduğunu düşündüren kodlar devreye giriyor, dolayısıyla<br />
akademik sterilliğin dışında bırakılması gereken bir şey olduğu<br />
da egemen bir görüş olarak vücut buluyor. Aynı zamanda da kadın<br />
cinselliğini karşılıklılık, duygulanım, erotizm ve romantizm<br />
dışında düşünmenin imkansızlaştığı feminist bir söylem, kadın<br />
cinselliğiyle ilgili özcü bir söylem üretebiliyor.<br />
Bilgi’de yaşananlara dair Yıldırım Türker’in Radikal’de yazdığı<br />
yazıdan alıntı yapmak istiyorum burada:<br />
“Kimi akademisyenlerin, katıksız bir ahlakçılıkla, <strong>feminizm</strong>in<br />
arkasına saklanarak muhafazakâr dünyadan özür dilemeye durmuş<br />
olmaları kanımca bu hikâyenin en yüz kızartıcı yanı. Bu arada<br />
tembel feministlerin de pornonun her türlüsüne, ‘kadın vücudunun<br />
sömürüsü’ olduğu için karşı olmaları, fikir dünyamızın yalınkatlığını<br />
göstermiş oluyor. Bu fikirsel atalet, bu ‘feminist statüko’,<br />
“Fatmagül’ün Suçu Ne”ye tecavüze özendiriyor diye karşı çıkanlarca,<br />
ne taraftan olursa olsun kadın milletvekillerinin desteklenmesini<br />
en hayati duruş belleyenlerce de besleniyor.” 7<br />
Bu sözler çok tepki aldı. Oysa Yıldırım Türker’in işaret ettikleri<br />
ezberlerden hareket eden bir <strong>feminizm</strong>e ve <strong>feminizm</strong>in terimlerini<br />
çalarak konuşan, o kavram ve söylemlerin ardına sığınarak<br />
yasakçı bir zihniyeti meşrulaştırmaya çalışan muhafazakârlığa<br />
karşı daha temkinli olmamız gerektiğini gösteriyor. Feministler<br />
olarak çoğu zaman soru sormayı atlayarak ve <strong>feminizm</strong>in içinde<br />
7 Türker, Yıldırım, ( 10.01.2011), “Pornocuyuz Hepimiz” Radikal Gazetesi http://<br />
www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1035842<br />
454 455