You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Anayasa Tartışmaları<br />
Platformu’nun önerilerinden faydalanarak, “Savaş ve güvenlik gerekçesiyle<br />
ekolojik dengeyi bozacak faaliyetler, canlı veya ekosistem<br />
katliamı kabul edilemez,” ibaresini de koyduk.<br />
Kültürel haklar konusunda ise şunları önerdik: Dillerin ve<br />
kültürlerin korunması, ana dilde eğitim ve ana dili öğrenme hakkı,<br />
Türkçe’ den başka ana dillerde hizmet sunma imkanı ve kültürel<br />
tarih ve jeolojik, arkeolojik değerlerin korunması. Bunların<br />
anayasada düzenlenmesini istedik.<br />
Kamu yönetimi ilkesini gözden geçirdik. “Kamu yönetimi<br />
şeffaflık, hesap verilebilirlik ve doğanın kendini yenileme kapasitesini<br />
zorlamayacak şekilde yapılmalı,” dedik.<br />
Aslında özetle antikapitalist, ekolojik, antimilliyetçi, antimilitarist<br />
bir çerçevede bir taslak hazırladık. Bir tek feminist bakış<br />
açısıyla yazmadık ya da bizim <strong>feminizm</strong>imizin tekabül ettiği,<br />
dar bir alandan bakmadık. Bir de demokratik siyaset için şunları<br />
önerdik: 30.000 imzayı taşıyan önerilerin meclise götürülmesi,<br />
milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması, cumhurbaşkanının<br />
yetkilerinin sınırlandırılması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi,<br />
üniversitelerin özerkliği, yargı bağımsızlığının sağlanması,<br />
hakimlik teminatı, savunma makamına anayasada eşit yer verilmesi…<br />
İddia makamını koruyorlar ya, avukatlar müvekkille özdeşleştiriliyor,<br />
müvekkil hangi davadan yargılanıyorsa avukatları<br />
da aynı davadan yargılayabiliyor, Türkiye artık kendi sınırlarını da<br />
zorlayan yerlere gelmeye başladı. O yüzden bunlara anayasal güvence<br />
verilmesini söyledik.<br />
Bu öneriyi de 9 İrlanda Anayasası’ndan aldık, bana çok çarpıcı<br />
gelmişti ama Amargi’de bazı arkadaşlar muhalefet etti. Burada<br />
özetle “Devlet serbest rekabeti engelleyebilir,” ve “Devlet bunu<br />
kaynakların eşit dağılımını sağlamak için yapar ve birkaç kişinin<br />
yarattığı tekelleşmenin toplumu sömürücü seviyeye ulaşmasını<br />
engeller,” diyor. Biz bu tip maddelerin de anayasaya konmasını<br />
istiyoruz. Gerçi biliyorsunuz, Türkiye’de de Özal’dan önce devlet<br />
zaten serbest piyasaya müdahale edebiliyordu. Şu an ise, hiçbir<br />
şekilde serbest piyasaya müdahale etmemeye çalışıyoruz. Biz biraz<br />
1980 öncesine dönüş yapalım dedik.<br />
Esen: Yasemin bu maddeye neden itiraz edildi?<br />
Yasemin: Mesela bir arkadaş “Genel kitlenin zararına ana mal-<br />
9 Bahsedilen öneri şu şekildedir: “Devlet, toplumun maddi kaynaklarının sahipliği ve<br />
denetiminin özel bireyler ve çeşitli sınıflar arasında kamu yararına en iyi hizmet<br />
edecek şekilde dağıtılmasını sağlar. Devlet, serbest rekabet ilkesinin, genel kitlenin<br />
zararına, ana malların birkaç kişinin elinde toplanmasıyla sonuçlanacak şekilde<br />
gelişmesine izin verilmemesini sağlar.” (E.N.)<br />
ların birkaç kişinin elinde toplanmasıyla sonuçlanacak şekilde<br />
gelişmesi,” denilen kısmın yanlış anlaşılabileceğini düşünmüştü.<br />
Katılımcı (a): Ne açıdan yanlış anlaşılacak?<br />
Yasemin: O, bunun tekelleşmeyi engellemek için yapılan bir<br />
düzenleme olduğunu anlamamıştı. Baya tartıştık, ikna oldu mu<br />
emin değilim, en azından yol verdi. “Devlet özel teşebbüsün mal<br />
üretim ve dağıtımında makul verimliliği sağlamakla halkı insafsızca<br />
sömürmekten korumak üzere yönetilmesi lazım,” buraya itiraz<br />
etmişti. “Halkı insafsızca sömürmek ne demek?” demişti. Ben<br />
de “Halkı insafsızca sömürmek demek?” demiştim. (Gülüşmeler)<br />
Katılımcı (b): Çok romantik.<br />
Yasemin: Aslında güzel bir ifade, İrlanda Anayasası’nda da aynen<br />
böyle geçiyor, diyor ki “Halkı sömürebilirsin ama bir yere kadar.”<br />
(Gülüyor) Mesela dünyada bazı tekel deterjan firmaları var. Zaten<br />
dünyada dört, beş firma olduklarından, birbirlerinin menfaatlerini<br />
gözetecek şekilde fiyatı ortak belirliyorlar. Bunu engellemek<br />
için konulan maddeler bunlar.<br />
Seyda: Şimdi SPOD’dan Sedef’e geçmeden önce bir şey okuyacağım.<br />
22.05.<strong>2012</strong> tarihinde Kaos GL Derneği basına ve kamuoyuna<br />
bir bildiri hazırlamış, konuştuğumuz şeylere de tekabül ediyor.<br />
Diyor ki: “Eşcinseller ahlaksız, Kürtler terörist, Aleviler dinsiz olmaya<br />
devam edecekse siz bu yeni anayasayı kimin için yazıyorsunuz?<br />
Emekçiler grev suçuyla, kadınlar namus kıskacıyla ablukaya<br />
alınmaya devam edecekse mevcut anayasayı değiştirmek için ne<br />
diye uğraşıyorsunuz?”. Buradan sözü Sedef’e verelim.<br />
Sedef: Öncelikle haberdar olmayan kişiler olabilir diyerek birazcık<br />
dernekten bahsetmek istiyorum. Derneğin tam ismini bir<br />
çırpıda söyleyenleri başkan yapıyorlar. (Gülüşmeler) Sosyal Politikalar<br />
Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği,<br />
kısa adıyla SPOD. Aslında biz çok yeni bir derneğiz, kurulalı bir<br />
sene bile olmadı. Kurucu üyelerimiz oldukça deneyimli yaklaşık<br />
sekiz aktivist, ben de kurucu üyeler arasındaydım. Bu kişiler çok<br />
farklı örgütlenmelerde aktivizm yapmış arkadaşlar, içimizde Helsinki<br />
Yurttaşlar Derneği’nden de, Af Örgütü’nden de arkadaşlar<br />
var ve tabii ki çoğunluk olarak Lambda’dan arkadaşlar var. Dolayısıyla<br />
kurucu üyelerimiz eşcinsel, biseksüel, travesti, transeksüel<br />
(LGBT) meselelerine hakim olan insanlardı. Yani derneğimiz çok<br />
yeni olabilir ama derneği kuran kişiler yeni aktivistler değiller.<br />
Türkiye’de LGBT aktvizmi<br />
Türkiye’deki LGBT oluşumundan ne kadar haberdarsınız, değilsiniz<br />
emin değilim, o yüzden kısacık bir giriş yapmak istiyorum.<br />
424 425